PDA

View Full Version : içimin kızıllığınca gül ve yangın


GooD aNd EvıL
04-30-2008, 06:36 PM
içimin kızıllığınca gül ve yangın
dalında unutulmuş bir üzüm tanesiyim belki
belki bir söğüt dalının efil efil titreyen yaprağıyım
uzak bir iklimde esip geçen rüzgarlara ağıt yakan

bir gün çözüp bakışlarımı tel tel kirpiklerimden
elif elif ağlayan gümüş saçlı bir anneye bağışlayacağım
son kez ağlayacağım belki düşerken sevdanın eşiğine
varsın bağışlamasın beni hayat ki,
ay uzak tepelerin ardına çekilsin
yarasına acılar düşsün kırlangıçların
eriyip gitsin hüzünlü bakışlarımda ne varsa
yokluğuma kahırlanmayacaksa bu kent
ah çekmeyecekse eğer ardımda kalan anılar

Ah ey yarasında nehirler fışkıran kalbim
susuyorum işte acılara akan bir sesle
hayati, ateşten bir ip boynumda
koynumda buzdan bir top
biliyorum her susuşun ardında bir yalnızlık var
bir özlem var, kahırlanmak var
düşlerin her uzanışında yıldızlara
hüzünlü yüzüm aykırı sakalımla
dünyanın orta yerinde kederli bir dağ gibi durmuşum
ondandır yaban otları gibi aykırı duruşum
bunca incinmişliğim ondan içimi kemirirken
utangaç Ulalar heyulasında geçmişim

susuyorum ki, acıma kimseler merhamet etmesin
çünkü hep sevgilerden aldım suların derin akışını
ve nakışını yüreği elmas bir kızın dantelinden söktüm
biliyorum yangınlar kentinde kıvılcımlar
bir sevdadır gül yaprağına konmuş
bütün yıldızlar sırtını dönmüş bana, ayda küs
hayat bu işte ey kalbim bir varmış bir yokmuş

varsın kirpiklerimden acı dökülsün
yüreğimde büyüttüğüm kır menekşeleri için
son bir damla su istiyorum senden ey kalbim Allah aşkına
bu çölleri sen yarattın iflah olmaz ömrüme
senden aldım bu kadar sevmeyi, özlemeyi, kahrolmayı
şimdi boynumda kendi ellerim bağışlama beni
tükenmiş ümitlere yeni vahalar gerekmiyor çünkü

her bahar kuşlar kanat çırpınca özgürlüklere
sesler gelince karlı dağların ardından türkü ırmaklarında
ve ben uzanıp durduğumda yatağıma ince bir su gibi ıssız
sorun kalbime özlemek nedir, acı çekmek nedir, hüzün nedir
yasaksa aşk, titreyen yüreklerin deltasında varsın kurusun güller,
sular kararsın, kumlar yansın
bir çöl akşamıyım artık bir bıçak keskinliğinde
yakınmadan esip geçiyor düşlerim

savunmasızım, sus ey kalbim intizarın sende kalsın
gizle, vuslatı arzulayan bir kor ol yan kalbim, kimse bilmesin
bütün çığlıklarını kuşansın gelsin ölüm