Ali Ece: "O" zihniyeti kapatın!
 

Maçları seyirciye kapalı oynatan zihniyeti sonsuza kadar kapatmak lazım! Bir an önce sadece ceza alacak olaylara sebep olan takımı cezalandıracak yeni bir formül geliştirmek gerek. Çünkü bu haliyle taraftarsız oynatma cezası, hem hiçbir suçu olmayan o haftaki rakip takımı, hem de 365 gün başka bir şehirde asıl tuttuğu takımı hasretle bekleyen insanları boş yere cezalandıran, suçlunun yanında masumu da yakan köhnemiş bir töre gibi...

Bu anlamsız ötesi cezaya rağmen başta Necip olmak üzere dün gece Beşiktaş forması giyen bazı oyuncuların ruhlarının İnönü’de oynuyormuş gibi futbol ateşiyle kavrulması ise başlı başına takdire şayan bir durum. Özellikle 2003-04 sezonundaki gibi şampiyonluğa havlu attıktan sonra, o zamanki yönetim kaosunda siyah-beyaz tarih ve formaya yakışmayan umursamaz oyuncuları hatırlayınca, dün geceki oyuncuların mücadelesi başlı başına çok önemli. Necip’in yanı sıra hızı ve hücum iştahıyla umut veren Rıdvan’ı izlerken insan “günü kurtarmak için sürekli geleceği ıskalayan” yönetim anlayış(sızlığ)ına rağmen ister istemez önümüzdeki yıllar için heyecanlanıyor.

Yalnız “gençler” demişken Mustafa Denizli hocadan bir konuda bizleri aydınlatmasını rica ediyorum: Bir teknik adam 18 kişilik kadroya neden 3 kaleci birden dâhil eder? Acaba sayın Denizli bizlere “18’e girebilecek ikinci bir oyuncu olmadığı için 3. kaleciyi alıyorum” mu demek istiyor? Sorunun cevabı üzerine düşünürken aklımıza Batuhan’ın durumu geliyor ister istemez: Batuhan’ın A takıma yükselme sürecinde görev yapan bir takım “manevi”, “baba” vs. gibi bilumum futbolla ilgisiz sıfatla anılan yönetici ya da “menajer”in nasıl bir etkisi oldu ki bu kadar yetenekli bir Beşiktaş altyapı ürünü, prestij maçlarında bile hiç düşünülmeyecek kadar “pert” oldu? Bu sorunun cevabı da çok önemli! Tıpkı Beşiktaş’ın kapılarının, Batuhan’ın “sağlıklı gelişmesi”ni sağlayamayan yönetim zihniyetine sonsuza kadar kapanması kadar önemli!