Tekli Mesajlari izle
Eski 09-27-2006, 12:40 AM   #19
M@D_VIPer
Forum Kalfası
 
M@D_VIPer 'in Avatari
 
Kayit Tarihi: Dec 2005
Nerden: BeyCoast
Mesajlari: 7,003
Teşekkür Etme: 26
Teşekkür Edilme: 333
Teşekkür Aldığı Konusu: 269
Üye No: 4853
Rep Power: 2921
Rep Puanı : 16800
Rep Derecesi : M@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond reputeM@D_VIPer has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Belirlenen

Gİovannİ Battİsta Vİco
Giovanni Battista (1668-1744) İtalyan düşünürü.... Napoli Üniversitesi dil uzluğu (belagat) profesörüydü. Yaşadığı çağdan yüzyıl sonra, XIX. Yüzyılda ünlenmiştir. İtalyan hukukçu, tarihçi ve eleştirimcidir. Descartes Okulunun da ılımlı ve akıllı bir hasmı olarak felsefe tarihinde yerini almıştır. Vico, tarih felsefesinin İbn-i Haldun’dan sonra gelen kurucu ve geliştiricilerindendir. 23 haziran 1668’de Napoli’de doğdu, 21 ocak 1744’te de bu şehirde öldü. Fakir bir kitapçının oğluydu. XVIII. Yüzyıl bilginleri içinde çalışkanlığı oranında talihsiz bir ömür geçirmiş olan bu büyük adamın hayatına dair geniş bilgilerimiz yoktur. Vico, Napoli’den hiç ayrılmamış, daha gençliğinde kalabalık bir aileye destek olmak zorunda kalmıştır. Dokuz yıl bir keşişin yeğenine eğitmenlik yapmış ve kırk yıl Napoli Üniversitesinde retorik okutmuştur. Geniş bilgisine karşın, kendisine refah ve onur sağlayacak olan bir hukuk kürsüsü yarışmasını kazanamamıştır. Fakir bir hayata sürdükten sonra,1774 yılında Napoli’de ölmüştür..
Napoli Kralı, neden sonra onun nadir liyakatini fark ederek, kendi vakanüvisliğine atamak istemişti. Bu kadar zorluklara karşın Vico, bir bilge cesareti içinde düşünmek, incelemek ve yazmak için duyduğu aşkı yitirmedi; manzum ve mensur bir çok eser yazdı; umudunu metanetle tanrıya, adalete ve ardıllara bağladı; gerek İtalya, gerek Avrupa onun değerini geç tanıyabildi. Ölümünden ancak elli yıl sonra, eserleri dikkati çekmeye başladı. Herder, Wolf ve Goethe, onu Almanlara salık verdiler; 1822’de eserleri Almanca’ya çevrildi; beş yıl sonra da M. J. Michelet’in çevirdiği bir parçasıyla Fransızlara da tanıtılmış oldu. Vico’nun Latin ve İtalyan dili bakımından üslubu, Latin yazarları hakkındaki geniş bilgisine layık bir güç ve orjinalliğe sahiptir. Bununla birlikte düşüncelerini anlatmak ta bulanık terimler kullanmaktan kurtulamamıştır. Eskilerin felsefesiyle ve daha çok Eflatun’la beslenmiş, tüm Roma hukuk anıtlarını kavramış, antiketinin şiir dehasına nüfuz etmiş, bunlarla canlanmış, düşünleri (fikir) genelleştirmek ve bunları görünüşte pek dağınık olan olguların derinliğinden bulup çıkartmak gibi yüksek yeteneklerle bezenmiş olan Vico, yepyeni bir tarih felsefesi kurma projesini tasarlamıştır. Tarihçi Miçhelet, onu “tarih felsefesinin babası” sayıyor. Bu yargıya neden olan yapıtının adı Principii di una Scienza Nouva (Yeni Bir Bilimin İlkeleri, 1725)’dir. Çağı için yeni, ama temelde ve gerçekte bilim dışı düşünceler ileri sürmüştür. Herhangi bir şeyi ancak onu yapanın anlayabileceğini söyler, doğayı Tanrı yaptığı için insanlar anlayamazlar, insanlara ancak kendi yaptıkları tarihi anlayabilirler, ne var ki bu tarih de Tanrısal bir planın gerçekleşmesidir, insanlar bu planın güdümünde tarih yapmaktadırlar. Şöyle diyor Ulusların tarihini insanların yaptıkları doğrudur. Ama bu dünya insanların hesapladıkları özel amaçlardan üstün, kimi zaman değişen ve genellikle bunlara karşıt bir nitelikte bir ruhun ürünüdür. O, bu özel ve kısıtlı amaçları daha derin amaçlara varmak yolunda bir araç olarak kullanmış ve bunlardan insan türünü sürdürmek için yararlanmıştır. Tarihi yapan Tanrı mı ya da insanlar mı? Vico’nun bu konudaki ileri sürüşleri bulanık ve karışıktır. Kimi yorumcular onun yapıtının yasaklanmasından korktuğu için Tanrı’yı ileri sürdüğünü söylerler. Buna karşı İtalyan düşünürü Benedetto Croce, onun “dini bütün bir hıristiyan” olduğunu ileri sürer ve şöyle der Şurada burada kozmolojik ve fizik romanlar yazan Tanrıbilimsel, bilinemezci ve hatta fantastik bir Vico bulabiliriz, ama ne kadar aranırsa aransın, yapıtı boyunca özdekçi (maddeci) bir Vico bulunamaz . Vico’nun din konusundaki düşünceleri de çelişik ve bulanıktır. Bir yandan “en vahşi şeyler yapmaya yönelten tek şeyin din olduğunu” söylerken öte yandan “hıristiyan dini tek gerçek dindir, ötekiler uydurmadır ve yalandır”der. Vico’nun, büyük ününe karşın, tarih anlayışı bu nedenlerden ötürüdür ki bilimdışıdır. Tarihsel kurumların birbirleriyle bağıntılı (konsensüs) bir durumda bulmaları doğal ve zorunludur, ama böylesine bir döngü içinde bulundukları varsayımı bilim dışıdır. Bütün bu kurguların (spekülasyonların) içinde Vico’da bulunabilecek tek sağlam düşünce tarihi insanların yapmakta oldukları” düşüncesidir, ne var ki yukarıda değindiğimiz gibi, tanrıyı işe karıştırmakla bu düşüncede bulandırılmıştır. Vico Autobiorafia (Öz yaşam öyküsü)adlı yapıtında tarih anlayışını Platon, Tacitus, Bacon ve Grotius’a borçlu olduğunu söylemekle yetinmektedir. Toplum biliminin doğuşundan çok önce toplum olgularının tarihsel evrimini incelediği için Vico’yu “toplum biliminin babası” sayanlar da vardır. Ne var ki bütün bu yakıştırmalar, tarihsel süreçte İbn-i Haldun (1334-1406) gibi gerçek bir ökeyi (dahiyi) görmezlikten gelmenin ürünüdür.

Not Temel sayıltıları ve felsefesine dayir görüsleri cok uzun oldugu için buraya aktarılmadı.
__________________

M@D_VIPer Nickten Öte..Bir Markadır...


Her Gidişin Bir Dönüşü,Her Bitişin Bir Başlangıcı Vardır..!!!
M@D_VIPer Ofline   Alinti Yaparak Cevapla