Tekli Mesajlari izle
Eski 02-07-2007, 01:08 AM   #4
eXacT
Geçerken Uğradım
 
Kayit Tarihi: Sep 2006
Yaş: 36
Mesajlari: 56
Teşekkür Etme: 0
Teşekkür Edilme: 6
Teşekkür Aldığı Konusu: 4
Üye No: 18771
Rep Power: 1310
Rep Puanı : 403
Rep Derecesi : eXacT is just really niceeXacT is just really niceeXacT is just really niceeXacT is just really niceeXacT is just really nice
Cinsiyet :
Belirlenen

İsmet Gümüşdere




60 Yılın Efsane Fotoğrafçısı

Metin Oktay'ın Fenerbahçe'ye attığı meşhur "ağları yırtan golü" anımsar mısınız? O golün göreni çok azdır. O maça gelenlerin sayısı, tam bilemiyoruz ama, 10 bin kişi kadardı. Ama o golü bütün Türkiye'ye tanıtan o unutulmaz kareyi kim anımsamaz? Topun ağları yırttıktan sonra kameraya doğru süzülüşünü…

İşte o fotoğrafı çeken objektifin arkasında duran isim İsmet Gümüşdere'ydi. Türk spor tarihinin son 60 yıllık dönemine damgasını vuran, birçok unutulmaz anı bugüne taşıyan birçok unutulmaz diğer fotoğraflar gibi...



İsmet Gümüşdere, 81 yaşına gelmiş yorgun bedenini derginin merdivenlerinde, bir delikanlıya taş çıkartırcasına taşırken, hepimiz, Türk Spor fotoğrafçılığının öncülerinden unutulmaz bir isimle tanışacağımız için heyecanlıydık. Billur gibi bir zihin, ayrıntıları en ince noktasına kadar aktarabilen bir dimağla karşılaştık. Dergimizde kullandığımız fotoğrafların orijinallerini getirip gösterdi bize. Ve daha bilinmeyen diğer eski Galatasaray fotoğraflarını…


İsmet Gümüşdere ilk spor fotoğrafçısı olduğunu kabul etmiyor. "Ben ilk değilim, ilk Burhan Felek'tir. 1918 yılından önce bir dergi çıkartmış "Futbol" isminde. O derginin fotoğraflarını çeker ve yazılarını yazarmış. Bu işteki ustamız odur." diyor alçakgönüllükle. Gümüşdere'nin fotoğrafla ilk tanışması çocukluğunda olmuş: "Fransızların ünlü bir dergisi vardı: Nuar Print. O dergide o dönemki futbolcuların portreleri ve futbol maçları, resimleri olurdu. Ben onlara baka baka, içime o ateş 9-10 yaşlarında düştü. Bir fotoğrafçı dükkanında otururken bana makineyı ellemeyi, film yıkamayı öğrettiler. O duyguları hala içimde yaşıyorum."


Spor fotoğrafçısı olmaya karar verişinin öyküsü çok ilginç Gümüşdere'nin. Küçükken götürüldüğü maçlarda çektiği eziyet onu fotoğrafçı yapmaya itmiş: "9 yaşındaydım ve seyirciler arasında sıkıntıdan patlardım, beni çok sıkıştırırlardı. Ama bir de bakardım bazı kişiler kale arkasında, boyunlarında fotoğraf makineleri, papyon gravatları, fötr şapkalarıyla özgürce dolaşıyorlar. Kendi kendime karar verdim. Ben de onlar gibi olacağım dedim".


İsmet Gümüşdere, yüzlerce Galatasaray maçı seyretmiş. Özellikle Fenerbahçe'yle yapılan maçları hiç unutmuyor. "Çok olaylı maçlar yaparlardı. Kavgalar, gürültü patırtılar hiç eksik olmazdı" diyor. Gelenek hiç değişmemiş yani! İlk maçını hiç unutmuyor Gümüşdere. "Çalıştığım derginin sahibi Mithat Bey 'hadi seni bugün Fenerbahçe-Galatasaray maçına gönderiyoruz' dedi. Talimat verdiler: 'Galatasaray'ın kalesinin arkasında Fenerbahçe'nin attığı gol fotoğraflarını çekeceksin.' Maç sırasında Şeref Stadı'nın deniz tarafına bakan taç çizgisi kenarında Fenerbahçeli Küçük Fikret ve Galatasaraylı Bülent (Paytak) kavgaya giriştiler. Ben de bana denilenleri unuttum ve gittim fotoğraf çektim. Hiç bir foto muhabiri fotoğrafları çekmeye gelmemişti. Sevinçliydim, benden başka kimse çekmemişti o fotoğrafları. Ama birden sevincim kursağımda kaldı ve iki polis gelip beni kollarımdan tutup saha dışına çıkarmaya başladı. Basın kartım yokmuş! Beni daha önce hiç görmemişler. Derken papyon gravatlı, fötür şapkalı elinde fotoğraf makinesi olan bir bey polislerin yanına geldi ve beni kurtardı. Selahattin Giz'di. Galatasaray Lisesi mezunu ve Cumhuriyet Gazetesi foto muhabiri. Maçtan sonra beni aldı ve gazetedeki karanlık odasına götürdü."





O karanlık odada yaşadıklarını ve hissettiklerini bugün bile unutmuyor Gümüşdere. Dağınık bir oda, 'pıt pıt damlayan bir musluk', ipe asılı çamaşır mandallarına tutturulmuş yüzlerce film. Ve Selahattin Bey radyoyu açıyor, boğuk bir ses odayı dolduruyor. "O ses benim hayatımın eksenini oluşturdu. Ünlü Fransız Şantöz Edith Piaf'ın şarkısı, 'la vie an rose'. ' Seni kollarıma aldığım zaman hayatı toz pembe görüyorum.' Ben o günden sonra her şeyi toz pembe görüyorum. Umut bende. Ürün veren bir tarla gibi hep umutla yaşadım. Umutsuz yaşamanın da yaşamak olmadığını algıladım."


İsmet Gümüşdere, fotoğrafçılığa bakışını şöyle anlatıyor: "Benim için herşey bir bir kurgu gibidir. Ben anları ve o anlardaki duyguları yakalamaya çabaladım yıllarca. 9 yaşından bu yana duygularımı yoğun yaşardım. Dayım bize geldiğinde, biz fakir bir aileydik. Kapitone yorganı kafamızın üzerine çekerdik ve dayım bana orda Nazım'ın şiirlerini okurdu. Kitaplar bana çok şey kazandırdı. İyi fotoğraf çekmek için, çok kitap okumak gerekir. Bunlar insanı gidemediği yerlere götürüyor, oradaki insanların yaşamını anlatıyor. Benim fotoğraflarda espri yakalamam, biraz da bundan kaynaklanıyor."



Gümüşdere'nin Yorumuyla Fotoğraflar

İsmet Gümüşdere fotoğraflarından bir kısmını O'na sorduk. Fotoğrafları çektiği zamanı anımsadı, öncesiyle ve sonrasıyla birlikte…






Gündüz Kılıç'la Soyunma Odasında

Gündüz Kılıç benim çok sevdiğim bir ağabeyimdi. Maçlardan önce bir takım kritikler yaparım kendi kendime. Soyunma odalarını, idmanları takip ederim. Takip ettiğim bazı futbolcular üzerinde yoğunlaşırım. Maç saati geldiği zamanda o adamların benim düşündüğüm gibi aynı sınırlar içinde olduğunu da görürüm. Onu da çekerim. Gündüz Kılıç da hep maçlardan önce gelir bütün futbolcuların formalarını masaya kendisi tek tek dizer, futbol ayakkabılarını, kalecilerin kazaklarını koyar ve onları beklerdi. Bu işine sahip çıkmanın, işini sevmenin bir örneği olarak bana bir takım öğeler verdi. Ben Gündüz ağabeyin o anki görüntüsünden feyz aldım.

Maytap

Takımların sahaya çıkması bekleniyor. Taraftarlar sahaya böyle maytaplar atıyorlar. Fotoğrafçılar da onun resmini çekmeye çalışıyorlar. Burada bazıları çok dikkatli, fotoğrafı çekiyor ve bazıları da hiç umursamıyor. Olur mu böyle bir şey? Bak, bu, hiç bakmıyor, bu, ise sırtını dönmüş gidiyor. Saha içinde olan her şey her türlü hareket ve aktivite foto muhabirinin gözünden kaçmamalı. Yerim de farklı. Ben onların baktığı yerden bakarsam bu fotoğrafın güzelliğini veremem.






Ali Sami Yen

20 Aralık 1964 yılında ilk açıldığı günkü fotoğrafı. Tribünde burada köfteci, sosisci tezgahı varmış. Burada yağlar kabarınca ortalık karışmış panik yaşanmış ve tribünden aşağı insanlar böyle döküldü. Bu resim bütün dünya basınında çıktı. Tribün çökmesi yok, kesinlikle yok. İnsanlar paniğe kapıldı o tezgahtaki yağlar parlayınca ve burada bir sene sonra bir kişi öldü.






Ağları Yırtan Gol

Haziran mevsimiydi. "Ağlar çürümüş, onun için koptu" falan demişlerdi. Halbuki ağlar kontrol edilmişti maçtan önce. Metin Oktay'ın kaleyi ışınlayan bir gözleri vardı ki ben onu görüyordum. Herkes göremiyordu. Metin daha çok futbolcusuz alanda futbolu bilirdi. Yani öyle bir alana geçer ki artık aptal bir futbolcu bile geri planda orta sahada ayağında top varsa, o topu Metin'e atmak zorunda kalırdı. Bunlar kaçınılmazdır. Öyle bir anda Osman Abanoz ve Naci Özkaya (Fenerbahçeli futbolcular) Metin'i takip ediyorlar ama onu tutmak imkansız. Onsekizin üzerine geldi patlattı sol ayağının üstüyle, kaleci Özen Arkoç da planjönünü yaptı, ama kısa kaldı. Ama orada Bir İsmet Gümüşdere vardı. Diğerleri maç bitiyor diye dağılmıştı. Bir de Hüseyin Kırca topu yarıda yakalamıştı. Benim için çok büyük bir keyif. Hala Galatasaray'ın müzesinde, taraftarların ellerinde hep o golün fotoğrafları çıkar. Ama benim adımı yazmazlar!






Tartışma

Yine Fenerbahçe-Galatasaray maçı. Selim Fenerli, Mustafa Galatasaray'lı ve bu da Nedim Doğan. Nedim çok yere düşen kalkan bir adamdı. Bir ara bunlar tartışıyorlardı. Selim dedi ki 'ya adamı öldüreceksin'. O da dedi ki 'ben bir şey yapmadım'. Sonra Nedim konuştu, 'kavga etmeyin, ben kendim düştüm!"








Çamurlu Krampon

İnönü stadı burası. Şampiyon kulüpler ve diğer yabancı maçlar için İstanbul'a İnönü stadını tetkik için gelirlerdi ve derlerdi ki "bu sahayı siz Gazo yapmazsanız (Fransızca, çim) burada maç oynatmayız" derlerdi. Bütün İnönü stadı böyleydi eskiden çamur içinde. Futbol ayakkabısının üzeri gözükmüyor bile.




eXacT Ofline   Alinti Yaparak Cevapla