Ağıt
Kardeşim Cemal
ki Sisi derdim O'na çocuksu bir seslenişle
Ölmeseydi eğer yaşamının yirminci gününde
Ve toprağa gömmeselerdi O'nu
(Yaksalardı sözgelimi)
Ve annem karalar giyip ağlamasaydı
Babam cenaze arabasına alsaydı beni
Koşmak zorunda kalmasaydım mezarlığa kadar
Cam kırıkları ayaklarımı kesmeseydi eğer
Ve toprak kanımın rengine boyanmasaydı
Mezar taşlarına yaslanıp ağlamazdım
Ve mezar taşlarının bunca soğuk olduğunu bilmezdim
Ölümün soğukluğunu duydum
Son kez öperken Sisi'nin dudaklarından
Bir ses görmek istiyordum
Ses ki yankılanır, görünmez
Ölüler ki her gün daha yalnız kalırlar
Bembeyaz patiskalar içinde
Yıldızlar ağlar ninem ağzıma biber sürdüğünde
Yemyeşil kertenkeleler kalır
Antep mezarlıklarında refakatçi olarak
Antep gazi olmazdan evvel de bu böyleydi
|