Aliş
Perdeleri açıyorum.
Gün ışığıyla uyanmalıyım.
Ayın şavkı vurmalı gece odama.
Gecenin aydınlığını hissetmeyi seviyorum.
Oda belli belirsiz bir ışıkla doluyor.
Sonra duvarlara bakıyorum.
Penceremden, tellere takılmış bir uçurtmayı görüyorum hep.
Rüzgarda sallanıyor uçurtmanın kasnağı,
bir iki parça kağıdı kalmış, dalgalanıyor.
Her gece o uçurtma için üzüldüğümü biliyor musun sen?
Ve o uçurtmanın sahibi gönlü çocuk, yaşı büyük
ya da kendi küçük, yüreği kocaman bir çocuk için üzüldüğümü biliyor musun?
Bir sokak lambası var.
Bir yanıyor bir sönüyor.
Sarı ışığı bir doluyor odama,
bir boşalıyor odamdan ve yüreğimden.
Sıraya koymuyorum.
Zamanını tutmuyorum.
Asla tesadüf olmayan rastlantıları yaşamayı seviyorum.
Sonra
duvarlara bakıyorum
bir yanan bir sönen ışıkta.
Vücudumun sıcağı her harekette yüzüme vuruyor.
Ben bu sıcağı seviyorum.
Gözlerim açık,
aklıma geliyorsun hiç olamadığımız denizin kıyısında.
Belli hazırlamışım kendimi böyle bir hayale.
Denize bakıyorum.
Rüzgar camımda.
Açsam camı dolacak odama.
Bense dışarıda olmak istiyorum..
Denize bakıyorum.
Deniz benim diyorum
Deniz, Karşıyaka’nın ışıkları.
Balığa açılan tekneler de.
Lüx ışıkları yanıyor içlerinde.
Bir martı gece kaçağında,
bir şey demek istiyor.
Biliyorum.
Aklıma adı düşüyor martıların.
Yüzümde bir gülüş var belli.
Görüyorum aksimden.
Yüreğim neden acıyor ki?
Bilmiyorum.
Kapayıp gözlerimi uyuyorum.
Ekim 2002 / İzmir
Evren Özyılmaz
__________________
Buraya Kadarmış ..
|