Tekli Mesajlari izle
Eski 04-21-2010, 01:57 AM   #6
styla45
Forum Kalfası
 
styla45 'in Avatari
 
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5
Teşekkür Edilme: 16
Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3457
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi : styla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Belirlenen

B) Balkanlar Üzerindeki Avusturya - Rusya Mücadelesi



Rusya'nın 1870ler den beri Pancerman bloğuna karşı takibe başladığı Panislavizm politikası dolayısıyla balkanlardan kuzey-güney doğrultusunda inmeye çalışması balkan yarımadasında bir Avusturya - Rusya mücadelesini ortaya atmakla beraber öte yandan Avusturya - Macaristan'ın Bosna Hersek topraklarını alarak Adriyatik denizine çıkmak istemesi 19.yy. sonlarına doğru kendisini yine Adriyatik denizine Bosna Hersek üzerinden çıkmak isteyen Sırbistan'da çok şiddteli bir çatışmanın içine sokuştur. Bu çatışma o kadar şiddetli olmuştur ki 1,Dünya Savaşı neredeyse 1914 yılında değil 1908 ylyında çıkacaktı. 20 Fahir Armanoğlu a.g.e. s.



C) Mısır Üzerindeki İngiliz - Fransız Mücadelesi



Üçlü itilafın ikinci halkasını teşkil eden 1904 İngiliz Fransız anlaşmasını ve bu anlaşmadan önce iki devletin içinde bulunduğu çatışma ve mücadelelerini açıklarken bu mücadeleyi ve yeteri kadar belirtmiştik. 1904 İngiliz Fransız anlaşması bu iki devletin Mısır üzerindeki mücadelesini sona erdirmekle kalmamış 1904'den sonra ve özellikle 1, Dünya Savaşından sonra bu iki devlet Orta Doğu bölgesinde bir sömürgecilik işbirliğine girmişler ve bu işbirliği 1960lara kadar devam etmiştir.



D) Osmanlı İmparatorluğunun Orta - Doğu Toprakları Üzerindeki İngiltere - Almanya Mücadelesi

Bu mücadele uzun ömürlü olamayıp Osmanlı devleti toprakları üzerinde en kısa ömürlü büyük devletler mücadelesidir.

2. BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI VE ÇANAKKALE CEPHESİ



28 Haziran 1914 de Avusturya veliahdı Arşidük François Ferdinand Sarajevo'da bosnalı bir öğrenci tarafından katledildi. 6 Ağustosta Fransa,İngiltere, Rusya, Sırbistan, Belçika, Almanya ve Macaristan dört yıldan fazla sürecek sekiz milyondan fazla insanın hayatına mal olacak ve dünyayı alt üst edecek bir savaşa girmiş bulunuyordu .

Önem bakımından birbirinden bu derce farklı iki olay arasında bir sebep sonuç ilişkisi kurmak zor geliyor. Hal bu ki bu beş hafta boyunca olaylar birbirine sıkı sıkıya zincirlenmiştir.

Savaşa bu ismin verilmesi bütün dünyanın katılmış olmasından değil "dünyanın merkezi" olarak görülen Avrupa da cereyan etmiş olmasındandır. Bu savaş aynı zamanda avrupa merkezli dünya siyasetinin de sonunun başlangıcı olmuştur .



Osmanlı İmparatorluğunun Harbe Girişi



28 Haziran1914 te Avusturya veliahdına yapılan suikast 1, Dünya savaşının başlamasına sebep olmuş, İngilizler ellerinde bulundurdukları gemilerin teslimini geciktirmeye başlamışlar ve bir ay sonra savaşın başlamasıyla gemilere el koyduklarını ve vermeyeceklerini açıkladılar. Yavuz ve Midilli deki alman askerlerinin parti parti Türk denizcileriyle değiştirilmekte olduğu söylenerek müttefik devletler oyalanırken bunlara hiç dokunulmuyor, inadına alman denizcilerden bir irtibat subayı Türk savaş gemilerine görevlendiriliyordu.

Rusya olsun, İngiltere olsun, Yavuz ve Midilli'nin boğazlar dışına çıkmasını kabul etmeyeceklerini ve bunları düşman gemisine sayarak batıracaklarını resmen bildirmişlerdi. Karadeniz'de İstanbul boğazı açıklarında Rus donanması vardı ve Yavuzla Midillinin geldikleri günden beri İngiltere ve Fransız savaş gemileri de Çanakkale boğazı açıklarında bekleyip duruyorlardı. Yani Karadeniz olsun Ege olsun Osmanlı donanmasına adeta kapanmıştır. Ve her iki boğazın ağzı karşı taraf donanması tarafında ablukaya alınmış gibiydi. Bu sıralarda Almanya ile Osmanlı şöyle bir anlaşmaya varır; Anlaşma ve Bağlaşma...

Osmanlı imparatorluğu bu dünya savaşına katılanlar arasında ilk sırayı almıştı. Saray Bosna suikastını izleyen günlerde bile cemal paşa aracılığıyla Fransa ile anlaşmaya çalışan hükümet bu girişimlerden bir sonuç alamayınca Almanya'ya karşı olan eğilim daha güçlenmişti. Başta sadrazam ve dışişleri bakanı Sait Halim , Harbiye bakanı Enver, İçişleri bakanı Talat ve Mebuslar başkanı Halil Menteşe zaten Almanya yanlısı olarak tanınıyorlardı. Avusturya Sırbistan'a karşı savaşa hazırlanırken Osmanlı hükümetine üçlü bağlaşmaya katılmasını önermişti. Bunun üzerine Almanya ve Avusturya'ya başvurarak anlaşmaya girmek istediğini bildirmişti. (22 temmuz) Görüşmelere başlayabilmek için Sultan Reşat'tan alınan 25 Temmuz yazısında " Rusya'nın olası bir saldırısına karşı Almanya ile bir savunma işbirliğine gireceklerini belirtmiştir. Bu Osmanlı hükümetini Almanya ile ittifaka yönelten son etkenin Rus tehdidi olduğunu göstermektedir.

Karşılıklı olan eğilimlerin etkisiyle Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan etmesinden sonra İstanbul daki alman elçisi Baron Von Wangenheim ile Sadrazam Hakim paşa arasında gizli bir ittifak anlaşması imzalanmıştı. (2 Ağustos 1914) bu anlaşmaya göre:

1-İki devlet Avusturya ile Sırbistan arasında çıkan bir anlaşmazlıkta tam bir tarafsızlık gösterecekti.

2- Rusya'nın aldığı askeri tedbirler sonucu Avusturya ile Rusya savaşa tutuşur ve Almanya'da Avusturya nın yardımına gitmek zorunda kalırsa Osmanlı devleti de savaşa katılacaktı

3- Osmanlı devleti tehdit altında kalırsa Almanya Osmanlı devletini silahla savunacaktı

4- İttifak 1918 yılı sonuna kadar devam edecek ve taraflardan biri feshetmezse 5 yıl için yeniden geçerli olacaktı.

5- Savaş Halinde Osmanlı kuvvetlerini alman askeri heyeti yönetecek.

Osmanlı hükümeti 2 ağustos 1914 günü "silahlı Tarafsızlığını" ilan etti ve ertesi günü 3 Ağustos 'da seferberliğe başladı. İstanbul'daki yabancı elçilikler ve istihbarat kaynakları bazı kuşkulara rağmen durumu anlayamamışlar ve bu anlaşmayı öğrenememişlerdir.

Dışarıda savaş tüm şiddetiyle sürüyordu ekim ayı geldiğinde Ruslar ve İngilizler seferberliklerini tamamladıkları ve cepheye daha fazla kuvvet yığmaya başladıkları gözlenmekteydi. Yani harbin 3, ayında Almanların Fransa cephesinde büyük ümitlerle başladığı yıldırım taarruzu Paris yakınlarında tıkanıp kalmış, doğu da ise sonuç vermeyen ileri gerili hareketlerle zafer ümidi dahi kaybolmuş gibiydi.

İşte gizli müttefik Osmanlı imparatorluğunu savaşa sokacak zaman gelmişti. Ve böylece ekim 1914'te Almanların Osmanlı yönetimi üzerindeki baskıları artmıştı. Türkler verilen sözü yerine getirecek bir an önce savaşa katılmalıydı. Müttefikler de Osmanlı yönetiminin her geçen gün biraz daha Almanya safına kaydığı görülüyordu. İki alman gemisinin gelişinden sonra bu kayma daha da hızlanmıştı.

İngiltere de yapımı biten zırhlıların Türkiye'ye verilmeyişinin de farkındaydılar. Böylece Osmanlı devleti ekim 1914'te savaşa girmiştir.Osmanlının savaşa katıldığı sırada esasen karşı yan boğazları açmamız için baskıda bulunmaya başlamışlardı. Onlar ve bütün dünya bu savaşın aşırı çapta uzayacağını ve insanlığın buna dayanamayacağı ve en çok bir yılda biteceği inancındaydılar. Bu inancın gerçekleşmeyeceği 1915 yazında anlaşılmış, ve bunun üzerine boğazlar birinci derece önem kazanmıştır. Hatta 1914 sonlarında İngiltere de Çanakkale saldırısı düşkünlüğü sırada esasa amaç Rusya ile kolay bağlantı kurmak olmayıp Osmanlıyı en cana alacak noktasından tehdit ederek onun Mısır'a kuvvet göndermesini ve daha sonra Sarıkamış vuruşmaları sırasında Rusya'ya aşırı baskı yapmasını önlemekti. Bu son devlette bağlantı kurmanın bir ölüm kalım sorunu olduğu 1915 yazında kavranabilmişti.

Osmanlı devletinin cephe durumu ve 1915 yılı gerek Almanya gerekse Osmanlı devleti savaşa katılırken Rusya ile İngiltere imparatorluğu içindeki Müslümanları ayaklandırmanın bu iki devlete büyük zorluklar çıkaracağını ümit etmişlerdi. Halifelik sıfatı ile Osmanlı padişahı Müslümanlık aleminin dinsel lideri olması dolayısıyla Cihat-ı Mukaddes ilan edeceği bütün Müslümanlığın Hıristiyanlara karşı ayaklanacağı sanılıyordu. Şeyhülislam 23 kasım 1914'te Cihad-ı Mukaddes ilan ederek kırım, Türkistan, Hindistan, Afganistan ve Afrika Müslümanlarını İngiltere Fransa ve Rusya ya karşı savaşa davet etti . Osmanlı devleti Almanlarla birlikte savaş planları yaptı.

Buna göre;

• 1- Doğu Anadolu ve Kafkasya üzerinden Rusya ya bir darbe vurmak

• 2- İngiltere nin ona imparatorluk yolunu kesmek için Süveyş kanalına ve mısır la karşı hareket geçmek. Bu cephede trablusgarp ve sudan Müslümanlarına güvenilmekteydi.

• 3- Ege ve Akdeniz de İngiliz ve Fransız donanmaları egemen olduğundan Çanakkale'yi korumak için Trakyada kuvvet bırakılması



Bu Türk alman planına karşılık İngiltere de Osmanlı devletini hassas noktalardan vurmak için ilk önce güney ırak ta ve ondan sonra Çanakkale cephesi açılmıştır. Osmanlı devleti daha savaş başında 4 cephede savaşmak zorunda kaldı.



ÇANAKKALE CEPHESİ



Cephenin Açılma Nedenleri :

Çanakkale savaşları hem itilaf hem de ittifak devletleri açısından önemli bir yere sahip olmuştur.

1914 senesi Kasımından sonra Fransa da askeri harekatın kilitlendiğini düşünen İngiltere düşmanın güçlü cephesiyle savaşarak vakit kaybetmektense zayıf olan yerlerinde yeni cepheler açarak çökertmeyi uygun buluyordu. Bu tanıma en uygun yer ise şüphesiz Çanakkale boğazı ve İstanbul dur.

İtilaf devletleri Çanakkale cephesini açmakla neyi hedefliyordu?

Bunun cevabı birbirine bağlı stratejik hesapları da ortaya koyar. Bu cephenin İngiltere için yararı daha çok Rusya dan dolayı idi. Ruslar İngiltere ve Fransızların Çanakkale'de savaşıp boğazları açmak istiyordu. Boğazların zorlanması nedenleri ise şöyledir.

* Boğazların açılması sağlanırsa Rusya ile bağlantı kurulabilecek, böylelikle her türlü yardım ve savaş araç gereçleri gönderilebilecekti.

* Trakya ele geçirilince Almanya'nın balkanlardaki üstün durumu güneyden gelecek güçler karşısında tehlikeye girebilecekti.

* İtalya ve Romanya gibi müttefik devletlere eğilim gösteren fakat o zamana kadar tarafsız kalmış devletlerin itilaf devletleri yanında savaşa girmeleri sağlanabilecekti.

* kuvvetlerin bir bölümü Çanakkale'yi çekmek sorunda kalacak olan Osmanlı devletinin Kafkaslarda Rusya üzerindeki baskısı hafifleyecekti.



İpin çekileceği en kestirme yer boğazlardı. Üstelik boğazlar devletin kalbi olan İstanbul'u kapsıyordu. Churchill "Sıkacaksın Boğazını" diyordu. "bir sıkımlık canı var. Göreceksiniz donanmamız Çanakkale'n geçip Marmara ya girdiği haberi bile yeterli hem inanınız bana" diyordu. Churchill bunun için öyle büyük kuvvetlere de gerek yok birkaç tümen asker ve Akdeniz donanmamız bu iş için yeter." Aslında Churchill Türk boğazlarına birden saldırmayı hatırlamış değildi. Avrupa da savaşın başladığının 2, haftası 19 ağustosta yunan başbakanı Venizelos İngilizlere onların saffında Çanakkale'ye taarruz edebileceğini bildirmiş, ve saldırı için ayrıntılı bir plan sunmuştu. Belki de büyük Britanya'nın hem denizde hem karada işleyen imkanlarına elverişli bir harekat alanı açmak olacaktı.

Çanakkale cephesinin açılmasına sebep olan diğer hususları ise şöyle sıralamak mümkündür.

• · Türkiye'nin Süveyş kanalı ve dolayısıyla Hint denizi yolu üzerindeki baskılarına son vermek.

• · İstanbul'u zapt ederek Müslüman dünyasını etki altına almak ve halifenin ilan ettiği Cihad-ı Mukaddesi tesirsiz kılarak İslam dayanışmasını çökertmek.

• · Almanların 1915 baharında yapacağını hesapladıkları büyük taarruz için bu devletin dikkatini Çanakkale ye çekerek Avrupa cephesinden buraya kuvvet kaydırmalarını sağlamak.

• · Boğazlar ve İstanbul müttefiklerin eline geçerse Osmanlı devleti için barışı kabullenmekten başka çare kaymaz ve bu suretle Osmanlı imparatorluğunun açmış olduğu ve Müttefiklerin açtığı bütün cepheler tasfiye edilmiş olurdu.



Churchill eğer harekatta başarılı olur ve boğazlara İstanbul ve Ruslar dan önce ele geçirirse barış masasına çok daha avantajlı olarak oturur ve Ruslar'ın boğazları alması bu sayede önlenebilirdi.



Denizlere egemen olan İngiltere ve Fransa bütün acının kaynaklarından yaralanabilecek durumdaydılar. Almanya ve Avusturya abluka altında olmakla birlikte alman sanayisi mucizeler yaratabilecek durumdaydı. Almanya'nın tek umudu bir yandan Osmanlıya boğazları kapattırarak Rusya yı yarı kötürüm bırakmak ve 1915 yazında ona yüklenerek onu yutmaktı. Bu olmayınca ona türlü araçlar kullanarak gizlice İstanbul'u peşkeş çekip İngiltere ve Fransa dan ayırmaktı. Bu konular başarılı olamayınca kıyasıya savaşıldı.

Lloyd George ve Milloran'ın Türkleri boğazı kapatmakla savaşı iki yıl uzattıkları yolundaki sözleri onların gerçekleştiremedikleri tasarıya dayanır.

Aralık 1914 Türk ordularının giriştiği Sarıkamış harekatından telaşa kapılan Rus Çarı Nicolai İngiltere ye başvurarak Türkiye ye başvurarak Türkiye'ye karşı karadan veya denizden bir cephe açmalarını istemiştir.

İşte bu gibi düşünceler çerçevesinde İngiliz Horla kabinesi Churchill'in baskısıyla Çanakkale cephesinin açılmasına karar verdi. Ne yazık ki gerçekleşmesi işi o kadar hafiflik ve anlayışsızlıkla ele alındı ki en feci acınacak ve çok pahalıya mal olmuş bir sunuca ulaştı.

I. Dünya Savaşı'nın en önemli cephelerinden biri olan Çanakkale cephesi İtilaf devletlerine umduğunu verememiş, onları hayal kırıklığına uğratmıştır. Osmanlıyı kendi çaplarında bölüp yutmayı planlayan sömürgeci devletler bu savaşta büyük bir yara almışlardır.

Hedef tuttukları bir çok yere ulaşmalarında önemli bir yere sahip olan Çanakkale Boğazı düşman kuvvetlerine dar gelmiştir. Kolay lokma sanılan Osmanlı Devletinin o kadar da kolay teslim olamayacağı anlaşılmıştır. Osmanlı Devleti 1, Dünya Savaşından yenik çıkmış olmasına rağmen, İtilaf Devletlerinin ilerideki planlarına birazcık da olsa set çekmiştir. Ancak tüm çabalara rağmen düşman kuvvetler Osmanlı ve diğer yerler üzerindeki çıkarcı ve sömürgeci düşüncelerden vazgeçmemiştir. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki Çanakkale savaşları Türk ve Dünya Tarihinde hiç de küçümsenmeyecek bir yere sahiptir. Bu savaştaki Türk'ün iman gücü ve yenilmezliği ileride çok daha büyük başarılarda kendini göstermiştir.
styla45 Ofline   Alinti Yaparak Cevapla