Tekli Mesajlari izle
Eski 05-01-2010, 02:16 AM   #10
styla45
Forum Kalfası
 
styla45 'in Avatari
 
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5
Teşekkür Edilme: 16
Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3457
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi : styla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond reputestyla45 has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Belirlenen

Bir kişinin ibadet ettiği Tanrısına derin saygı ve hürmetini hangi yolla ifade ettiği pek önemli değildir. Önemli olan ibadetinde ne kadar samimi olduğudur. Tanrının bir evinde biz insanları şapkalarını taşımadan girdiklerini görürüz. Hindistanda, İranda, Arabistanda insanlar ise camiye giderlerken başlarına türban takarlar. Bu onların örf ve adetidir. İnsan dua ederken ayakta mı duruyor, oturuyor mu, diz mi çöküyor veya yere uzanıp secde mi ediyor ya da topluluk halinde yalnız olarak mı ibadet ediyor ! Bunların hiçbirinin önemi yoktur. Önemli olan ibadet eden kişinin saf ve temiz olması ve kişinin zihin ve his dünyasının Tanrıyla bağlantı halinde olmasıdır. Samimiyet ve ciddiyet ve doğruluk bu konuda çok önemlidir.

Bir çiftçinin çocuğunun hikayesi bu konuyu çok güzel anlatır. Bir çiftçinin çocuğu günlerden bir gün babasının davarlarını ormanda güderken, köyünde bir din sahibi hocanın geldiğini öğrenir. Bu hoca Tanrı hakkında insanlara bilgi vermekte ve Tanrının isimlerini övmekte ve yüceltmektedir. Çocuk duyduklarından çok etkilenir ve tekrar ormana koyun gütmeye gittiğinde içine doğal olarak bir ibadet etme, Tanrıya yönelme isteği duyar. Ormanda yalnızken yüksek sesle Allah’la konuşmaya başlar. “Allah’ım senin hakkında çok şeyler işittim. Sen ne kadar iyiymişsin, ne kadar nazikmişsin. Şu anda yanımda olmanı çok isterim.O zaman sana büyük saygı ve hürmet gösterirdim. Koyunlarıma dikkat ettiğimden daha çok sana dikkat ederdim. Hatta en sevdiğim tavuklarımdan bile sana daha çok ilgi gösterirdim. Yağmur yağsa seni, benim ahırımda korurdum. Soğukta ise sana kendi yorganımı verirdim. Güneşin sıcağında da seni yıkayarak korurdum. Kucağımda seni uyutur ve şapkamla da seni serinletirdim. Daima sana bakar, dikkat eder seni kurtlardan da korurdum. Kuvvet helvası ekmeğinden yedirir, ayran içirirdim. Eğlenmen için şarkı söyler, dans eder ve kavalımla senin için müzik çalardım. Allah’ım ne olur gel, beni ziyaret et. Gör ben sana nasıl bakarım.” O sırada Musa, Tanrının elçisi, aynı yerden geçer. Bu genç çocuğun tüm dediklerini duyar ve çok kızar. Çocuğa seslenerek “delikanlı, ne kadar aptal birisin ki, Tanrıyla böyle bir konuşma içine girebildin. O tanrı ki, bilinmeyen ve görünmeyendir. Gökyüzündedir, onun önünde dayanabilecek hiçbir kuvvet, hiçbir güç yoktur. O en güçlü, en kuvvetli odur. Her türlü şeklin, ismin ve rengin ötesindedir. Her türlü insanın yapabileceği mukayesenin ve düşüncenin üzerindedir o.” Musa peygamberin laflarını duyan genç çok üzülür ve korkar yaptığından dolayı. Yürümesine devam eden Musaya biraz sonra Allah-ü Tealadan bir vahiy gelir. “biz senin bu işte hiç de hoşnut değiliz. Sen bizi bilmediği halde, yine de bizi çok seven bir kulumuzun kalbini kırdın ve üzdün. Bizden uzaklaştırdın. Belki o bizi senin bildiğin kadar bilmiyordu ama genede bildiği kadar, anladığı kadar bize yönelmişti. Onun kapasitesi o anda o kadardı. Bizi sevenlerimizin tümü farklı şekillerde ve sevgilerinin farklı kapasitelerine göre bizi resimlendirirler. Ve biz hangi şekil ve kıyafetle olursa olsun bize gönderilen sevgilerini algılarız. Onlar hepsi bizim yarattığımız mahlukattır.ve biz onlar hatta güneşe bile tapsalar gene onların tapması, ibadeti bizedir. Biz kendi çocuklarımız arasında seni, onları birleştiresin diye yolladık. Yoksa bizden uzaklaştırasın diye değil.” Şayet Allah’a ulaşmada ilk adımın ona olan samimi ve doğru aşktan geçeceğini bilsek, onun farkına varsak, bildiklerimizi hemen açığa vurmaktan çok tereddüt ederdik. Ve hiç kimseyi asla kafir ve putperest olarak adlandırmazdık. Ve bu dünyada hiç kimseyi de değersiz olarak tanımlamazdık. Bir kişinin Tanrıya nasıl ibadet ettiğini bilmemiz mümkün değildir. Onun kalbindeki samimiyeti bilemeyiz. Ve en önemlisi de gerçekten bu samimiyettir.
styla45 Ofline   Alinti Yaparak Cevapla