05-10-2009, 02:18 PM | #21 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57831
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Bekarım
BEKARIM Yalnızlığımın çıplaklığında hürüm Ne çiçekler yapar dedikodumu. Nede akvaryumda balıklarım Bir öykünün bitişi gibi hayatım yeni başlayan, Bir acının yalvarışlarından kurtuluşu gibi bakışlarım. Başa dönüşü gibi sonun, Taşınmaz bir yükün altından kalkışım. Ve işte sensiz geçmiş ilk baharım, İlk kışım. Başımı soktuğum bir evim var Arzu ettiğim kanalı seyrederim televizyonda Belki radyomu açarım, belki de kaset çalarımı Biraz yüksek çıksa da sesi Rahatsızlık duymaz kulaklarım. Tavanda asılı lambam, Odamda dört duvarım Balkondan asarım halımı tozu çıksın diye pataklarım işkence çeker iki büklüm yastığım yüksünmez kokumdan yoganım ve kahrımı çeker yataklarım Kendim pişirir, kendim yerim. Bulaşıklarımı kendim yıkarım. Kendi tenhalığımda yaşarım kendimi Yalnızım, Bekarım. Ahmet Canbaba |
05-10-2009, 02:18 PM | #22 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57831
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Bekliyoruz
BEKLİYORUZ Suç dalgası gizli gizli Çoğalıyor yüreklerde Gene biziz mahkum olan Çekilecek küreklerde Çevre sağcı çevre solcu Her adımda medyum falcı Kim bilir belki bir yolcu Beklenecek duraklarda Çanta gitmiş hasta olmuş Ne olduysa dosta olmuş Kapkaççılar usta olmuş Yetiştirir çıraklarda Soyguncuda varsa azim Derim birlik olmak çözüm Şükredelim öyle bizim Bezimiz yok taraklarda Büyümüşler yiye yiye Diyoruz hep böyle niye Bekliyoruz umut diye Gözümüz hep ıraklarda Ahmet Canbaba |
05-10-2009, 02:18 PM | #23 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57831
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ben Kimim
BEN KİMİM Ben kimim. Kaç yıl öncekiyim. Dündeki ‘ben’ miyim. Yarın nasıl bir benim. Hangi sokaklar çıkmazdır yoluma. Ya ben hangi bakışların çıkmazındayım. Hangi sokaklarda yolum kesilir, Kim tutar yorgun ellerimden, Kim,? Benim enkazıma denk gelmeden. Sevsem de istemiyorum. Harcanırsın düşlerimde benim, güzel. Bende her gün acı yaşarsın aç karnına. Yaşam boyu yüreğimde depolanmış acıları. Bakışlarımla kime dokunsam ağlar. Bakma ayakta durduğuma, Bu galibiyetim hep kendime yenilişimdir. Senden uzakta kaldığımdır hep. Bir gün sonrasına sorgulanır sana alışkanlığım. Yarınlarımızı eskitiriz yaşamadan. Beni tanımaz eski resimlerim. Ben kimim diyorum, kaç yıl öncekiyim, Dündeki ben miyim.? Ölüme terkedilmiş bir çiçek gibiyim ellerinde. Sır gibi saklanmışsa içimde delilikler, Senin gözyaşlarında sevdalarıma kıyarım. İçimde keşfettiğim sensizliğin acısı. Sensizliğe dönüşümün habercisi sancılar. Korkuların belleğimdeki kuşkularıdır yalnızlığım. Belki daha atılacak adım var Bil ki Aşklarda Hep sonlar trajik olur Ve şimdi bu bil ki Her sonun ilki Ahmet Canbaba |
05-10-2009, 02:18 PM | #24 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57831
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ben Varım
BEN VARIM Korkusuzca birçok haltlar yediğin Her damlanın şırasında ben varım Sömürdüğün güzel memleketimin, Şurasında burasında ben varım Gökte parlak yıldızlarla bezenen Bilimde yeni umutlar kazanan Rakamlarla sonsuzluğa uzanan Sayıların keresinde ben varım. Sorunları düşlerinde demleyen Yüreğinde dertler bomba gümleyen Bir acının gözyaşında damlayan Her kederin zerresinde ben varım İyi niyetlere çatıp, dalaşan Kötü niyetlerden kaçıp yol aşan Kafasında bin bir tilki dolaşan Meczupların beresinde ben varım. Bilginlerden akıl fikir sorduğu Kimi yerde yaraları sardığı İstemeden hatırını kırdığı Gönüllerin yarasında ben varım. Bitip tükendiğin savıp,sattığın. Doğrulara iftiralar kattığın Sana öyle yakınım ki çattığın Kaşlarının arasında ben varım. Karanlığı aydınlıkla isleyen Düşünceyle gönülleri süsleyen Damarları yedi koldan besleyen Akılların deresinde ben varım Elmanın,armudun, muzun, çördüğün. Yiyip içip sefasını sürdüğün Düşündüğün sınırsızca gördüğün Şekillerin karesinde ben varım Fikirler yeşersin fikir biçin de Bilmediğin yerde bir sor niçin de Düşünmenin sonsuzluğu içinde Belli olmaz neresinde ben varım. Ahmet Canbaba |
05-10-2009, 02:18 PM | #25 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57831
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Bir Başkadır Benim Yurdum-Babam bir göçmen işçi
BİR BAŞKADIR BENİM YURDUM eser rüzgar püfür püfür eski yöresel evlerin önünde çöküverir başı yazmalı nineler eli oyalı gelin kızlar yeni yetmeler pencere kenarlarına dizilmiş çuha çiçekleri ve Afrika menekşeleri teneke kutularda boyaları dökülmüş yaşlı binaların ayıbını kapatıyordu karanlık boncuk mavisinde cumba işlemeli pervazları ve yeşil sarmış demir parmaklıklarından birbirine omuz vermiş burada tarih cumbalı ker*** evleri ayakta taşır hangi tarihe açılır süslü kapılar kurgu dünyasına götürür insanları kesme taşlarla döşenmiş sokaklarda taş merdivene açılan eski kemerler şimdi bir kahvenin verandasında keklik kanında çayımı doğanın yeşilliğiyle yudumlarken düşlerimin kırıntılarında kaybolurum görüntü avlayıp bakışlarımla hapsederim belleğimin en ücra köşesinde Sibirya sürgünleri yaşamış belki antik tiyatronun taş duvar işçileri doğu figürleri içersin yapılardan gelecek hayatı yaşatır geçmiş bu eski şehirde durmuş zaman bu eski odalarda rüyalar saklı daracık sokaklarda dostça yaslanmış bu evler bir şey fısıldaşırlar bir tarihi kaleden bakarsın tarihi bir filmin platosuna tarlalarda ay çiçekleri dönmüşler ışığa doğru boyunlarını büküp su çeker bir sarnıçtan zayıf ve kuru tahta barakalarla çevrilmiş bir avluda Giritli göçmen kadın seramik heykelden askerler bekler eski yapıtların arsız karanlıklarını bir sabır küpüdür yaşamak burda Babil şaraplarının gizli mahzenlerinde antik öyküsü büyüler herkesi oya gibi işlenmiş taş evlerin duvarlarına yazıtlar kazılmış evliyalar mescidine yüz süren nice tarikatlar kurulmuş bur da çatlamaya durmuş tohumlar nasılda kurtulmak için çabalar doğa kıştan baharlar sil baştan yaparken yeni inadına sarılır yaşama gölün kenarında esvap yuyan kadın başı yazmalı ayağında yemeni ya motorlu sandaldaki balıkçı tutmuş sıkı bırakmıyor dümeni. Babam bir göçmen işçi Hani bir gün ansızın çıkıp gitmiştin ya baba. Hani çocuktum ya ben. Hani amansız bir kış vardı ya Dağların oymaklarında ayaz çatlardı sanki bir fısıltıya yıldırım çakar gibi. Sanki bir çığ düşer gibi gözyaşına göz kapakların hapsederdi düşecek damlaları. Düşüncelerin sultada tetikte bekliyordu sessiz baba. Dam evlerde mertekler ker*** duvarlar üstüne oturmuş uçları. Buz sarkıtları bir kılıç gibi. Beyaz karlarla örtülü dağların kıvrımından bir oymağı geçince ilk yaz dilleniyordu. O ilk yazda çiçek açtı yeni diktiğin fide. Issızlıklar gömülmüştü vadiye biz hala seni bekliyoruz baba. Emeğini yüreğine yüklemiş babam! .. Koskoca şehirde yalnızdı çaresizdi. Çocuklarının düşü uyandırırdı çalar saatten önce işe. Sabah sessiz ve soğuk kaldırımlara düşerdi uykusuz *******inin mahmurluğu. Ve buz keserdi parmak uçları su alan ayakkabıları içinde. Ya plastik eldiven içindeki sızlayan elleri nefesine tutardın ısınsın diye. Sonra kaldırımlarda ateş yakardınız değil mi baba. Dudaklarınız titrerdi çaresiz kelimelere. “Şimdi bir çay olsa içilir” derdiniz demli. Bir göçmen işçiydin bu koskoca şehirde Bir göçmen işçiyi aydınlatırdı Gecenin odalara sinen karanlığını kovarken yaktığın lamba. Uyanır mıydın şimdi bir tatlı nefese Unuttum diyordun kadınımın yüzünü unuttum çocuklarımın gülüşünü. ve çomarın havlamasını olur olmaz sese Bu koskoca şehrin sokaktan damarları Dolup dolup boşalıyordu insanlarla ve dertle Asfalta siydiren delik su borusunun tamiratı için ordaydılar Sen hıncını kazdığın toprakta sabah ayazını içiyordun mutluluğu için çocuklarının Kiminin içine yel girmiş gibi gurbet çeken sevişmenin düşünde sarı saman tınazında mevsimin aşklarını düşündün çocukluğunun. “Aşkımız kuşluk vaktinde güzeldir” dedin. Ya mahmur dudaklarda öpüşmenin tadı bir hayal görür gibi. kaldırıldığın hasta hanenin yatağında başın dönüyordu hala düşüp bayılışından bu yana. Bir gelini bezer gibi papatya. Güneşe selam durur gibi ay çiçekleri gerdan kırarlar boyunlarını büküp. Çiğ taneleri yaprak uçlarında damlalarını döküp birazdan buhar olacaklar yazdan kalma güneşin tortusundan. Ve sonra üşüyecek sıcaklar içinde bir zemheri ayazında. Dokunacak doğanın elleri gizli belki de bir pastırma yazında. Kendine geleceksin babam. Yalnızca hasret nöbet tutacak yanı başında. Ahmet Canbaba |
05-10-2009, 02:18 PM | #26 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57831
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Bir Ben
BİR BEN Kimi bakmak için aldığı açtan Yerindi de bir ben yerinemedim Çoğu yaşadığı sürece suçtan Arındı da bir ben arınamadım İsa senin için gerildi puta Gömdüler koymadan belki tabuta Kimi senin için çula çaputa Büründü de bir ben bürünemedim Mürit oldum dergahına girince İsmini andım secdeye varınca Sana taşın üstündeki karınca Göründü de bir ben görünemedim Herkesin hakkını yedirdin bir hoş Sevdirdin sevenin gözünde yar hoş Rızkını kumarda verdiğin sarhoş Yarandı da bir ben yaranamadım Hazır görevini kullar yapmaya Yapmayanlar başlar dinden kopmaya Şeytan senin için, sana tapmaya Erindi de bir ben erinemedim Habeşistan da öldüler Kenya da Yıl değil, ay yaşayamaz, gün,yada Cansız yarattığın, her şey dünyada Barındı da bir ben barınamadım İzin vermesen de yerler nedense Yemeyene ahmak derler nedense Verdiğin afetten, şerler nedense Korundu da bir ben korunamadım İnanmam ki mucizene derlerde Dua okur görsün diye körlerde Senin için yobaz kullar yerlerde Süründü de bir ben sürünemedim Ahmet Canbaba |
05-10-2009, 02:18 PM | #27 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57831
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Bir kadın Vardı
BİR KADIN VARDI Bir savaş, Bir işsizlik, Bir yalnızlık, yoksulluk. Ne sayarsan say. Değil mi ki çaresizlik dayanmış kapına. Bir anne var kucağında çocuğu, Emzirmek ister. Bir eli uzanır düğmelerine, Mavi açık yakalı bluzun. Sonra, Çocuğun elleri değer göğsüne. Açılır ağzı çocuğun meme uçları değdikçe. Emmek ister. kadın sapsarı, kadın zayıf, kadın kuru kadın Anadolu bozkırı. Göğüsler pörsük ve sarkık. Çocuğu emzirmek kandırmaca sı işin. Ağlıyor sarılıp çocuğuna kadın. Biliyor ki mücadelesi, bir ölüm kalım. Tuzlu bir gözyaşı damlıyor dudağına çocuğun. kadın, daha bir sıkı sarılıp çocuğuna; Bir gözyaşım kaldı diyor verecek bari onu paylaşalım. Ahmet Canbaba |
05-10-2009, 02:18 PM | #28 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57831
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Bir Siyasi Tutuklu
BİR SİYASİ TUTUKLU Ulucanlar’da eski bir hapishane siyasi tutuklu mahkumlardan çoğu yoksul halkı ve vatanını düşünmekten daha çok. Birazda sevda mahkumuydular Eksikliklerini büyütmüşler içlerinde, konuşurlardı birbirleriyle zaman öldürüp Dertlerini dinlerlerdi birbirlerinin. Biri acılı mahallelere çıkmalı derdi sokaklar. Gözlerinde bir ürperti olmalıyım derdi. Şaşırmalı beni gören insanlar. Zamanı soluyup acılarıyla gökyüzünü mavi sularda yıkadım derdi. Ağustos tüterdik ocaklarda ağustos yokluklara sarılırdık sımsıkı. En çok hiç konuşurduk hiç giyinirdik kurumuş ağaç gibi. Bir an dalardı birinin gözü bakardı pencereden gökyüzü mavisine. “Ihlamur kokulu sevdalım” derdi seslenmeye geç kaldım ayrılıklarda kıyamadım uyandırmaya uykunu bölüp Güneşsiz karanlıktı sokaklarım. Şu kaldırımlarda ilk gözyaşım İlk ağıtım yapamadıklarıma Öfkem kalleşliklere. Biri, “kalbi duracak gibiydi Kızılay’ın sinsi ve hain bakışları izlerken” dedi Bereketsiz hisarın daracık sokaklarında sesim sarılırdı eski türkülere ve tekrar tekrar içime döner acı çeker sözsüz konuşurdum Çürümüş aydınlıkların karanlık kaldırımlarını Bir hisar kokusu sarardı koğuşu ve eski bir siyasi mahkumu. Sarılmışken etrafımız ölseydik bir kurşunla kahramanca Ölü sıcaklığına alışırdı mezarlığın toprakları ne demiri döven nasırlı eller ne çiriş kabında ustanın solukları ben yarım kalmış hayallerimin acısındayım. Gökyüzünün gece serptiği yeryüzü bir mateme bürünmüş gibi karanlık. Elvedasız gidişlerde sevgilinin gönül koyduğu aşk yaraları bir karasevdayı öpüyordu gurbet. Uzun gidişlere kapalı yollar. Hep kısa tutunmak düşüyordu yaşama zaman beni bırakıyor yarıda. Hüzün masalı anlatıyor sonbaharlar. Kırılmış bir dal. Elimde yarım kalan umutlar. “Arayışlarımın zirvesindeyim” dedi biri “ihanetlerin kimi zaman. Bize sırtını dönüp yürüdü dostlar.” Herkesin bir duruşu vardı. Biz eski mahkumların demek yaşamları ancak bu kadardı Ahmet Canbaba |
05-10-2009, 02:18 PM | #29 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57831
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
BİR SU VER
Gözlerine bakıp kınalı elden Yerine kalaylı tastan bir su ver İsmini sayıklar düşürmem dilden Susamış sevgine hastan, bir su ver Son bir kez ellerin elime değsin Kulağımda kalsın son kez bir sesin Biliyorum artık görmeyeceksin Kurudu dudağım yastan, bir su ver Fayda yok geçmişi anıp övmenin Azabı böyle mi çıkar sevmenin Bir de öldüğümde ardımdan benim Yazılsın ne olur destan, bir su ver Tüm dostları bir araya getiren Bir dert ki sevgiyi yiyip bitiren Gönülden gönüle haber götüren Hizmetinde gönül postan, bir su ver Ahmet Canbaba |
05-10-2009, 02:18 PM | #30 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57831
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Birtanem
BİRTANEM Sen hoşça kal diyorken başımı tebessümle Bil yalnızca bu aşka eğdiğimi bir tanem Gülümsemenden belli bak sende biliyorsun Bakışımla tenine değdiğimi bir tanem Gelecekte kaderi alın yazıma katıp Leyla ile mecnunu yaşayalım tıpatıp Hissederken döşünde gözlerini kapatıp Hayalinde başımı koyduğumu bir tanem Biliyorum kendini bende hissediyorsun Uzanan ellerimi tende hissediyorsun Gözlerim üstündeyken sende hissediyorsun Ellerimle gizlice soyduğumu bir tanem Gönül bahçeme fidan gibi dikiliyorsun Acımasız ellerle köksüz sökülüyorsun Tanıdık bir gözyaşı gibi dökülüyorsun Bil acını içimde duyduğumu bir tanem Ahmet Canbaba |
Bu Konudaki Online üyeler: 1 (Üye Sayisi : 0 Ziyaretçi Sayisi : 1) | |
|
|