04-20-2010, 03:25 AM | #51 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3455
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Sevgilim
Sen gideli kaç saat oldu ? Kaç gün geçti, kaç hafta..? Saymadım.. Bana yüzyıllar geçmiş gibi geliyor. Son anda sen giderken gözlerinin buğusunu bıraktın.. Şimdi sis içinde bütün dünya. Çiçekler gözyaşlarımı içti, sen onları kırağı sanırsın, çiy sanırsın.. oysa hepsi benim gözyaşlarımla ıslak.. Sevgilim özlüyorum seni.. Bir balta indirildi, içimden bir ağaç köküyle devrildi. Gözlerimden akan yaştan belli değil mi, içim kanıyor. Özlem bir bulut gibi sarıyor beni, kuşatıyor . Seni sevmek bir sonsuzluk gibi büyüyor içimde. Haftanın her gününe, geçen her saate senin adını verdim. Senin adınla başlıyor mevsimler, yıllar sen varsan içinde, geçerli... Özlem bir yağmur gibi yağıyor üstüme. Damlalar yüreğime vuruyor. Gecenin karanlığında bir başınayım.Uykularım bölük pörçük. Bütün rüyalarımda sen.. gözlerim kapanır kapanmaz gözlerin yaklaşıyor. Sonra bir rüzgar alıp seni, benden uzaklara götürüyor. Geceler boyu sabahlayıp uğruna, boşluğa düştüğüm sevdiğim, bir tanem, gözbebeğim.. Yüreğimden mühürlendim sana.. Şiirler havalanıyor kuşlar gibi, şarkılar ağlıyor yokluğuna.. Sevgilim hayatı sende buldum ben, tükenirsem sen tüketirsin beni. Yoksun, gittin, tek başına koydun... Bu nasıl bir özlemdir, kendi gövdem ateşten bir gömlek.. yanıyorum..Yetti artık, yetiş n'olur dayanamıyorum. |
04-20-2010, 03:25 AM | #52 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3455
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Yağmur Çiçeğim Myra
Sen umudun sabahında dağ çiçekleri ve dağlara serilen sabah güneşi kadar güzeldin Myra. Günaydınım, gülaydınlığımdın benim. Seninle bir rüya gibiydi hayat. Ve biz o rüyada kuşlar gibi hafiftik. Yüreğimiz gökyüzü kadar engin, bulutlar kadar beyazdı. Her gözlerimi açtığımda, her kapattığımda seni görürdüm karşımda. Ellerimi her uzattığımda ellerini bulurdum. Bütün güzellikleri, sevinçleri yalnız sende yaşardım. Sensiz hayatın ne kadar boş, anlamsız olduğunu, sensiz kalınca öğrendim Yağmur çiçeğim Myra. Bir gün çekip gittin, her şeyimi kaybettim. Yaşama sevincimi, direncimi, gülüşümü, mutluluğumu, yaşama dair ne varsa hepsini kaybettim, her şeyim yerle bir oldu.... Uçurum başlarında, duvar diplerinde kaldım bir başıma. Kimse aramadı beni, kimse sormadı... Tut ellerimden alıp beni yüreğine götür dağlar kızı Myra. Üşüyorum... Üşüyorum... Güneşe ulaşılmazlığı bilerek soluğunun sıcaklığına sığınmak istiyorum. Sıcak yüreğine gereksinimim var... Biliyorum benden çok uzaklarada bir yerdesin, sana ulaşmaya gücüm yok... Ey gönülçiçeğim Myra... Ey ayışığım... Aytanem, nurtanem, birtanem Myra ...Sen olmadan nasıl bakarım gökyüzünün maviliğine. Nasıl bakarım engin denizlere, hayat bir dalgaysa eğer... Nasıl yürür sularda sandalım rüzgarın olmadan, dolmadan iliklerime sevdanın iksiri, ufuklara nasıl açılabilirim... Sen deniz olsan kanasan ben dalgan olurum Kimsesiz kalsan ağlasan ben dünyan olurum Sen ateş olsan yansan ben duman olurum Bir ömür yüreğimde saklarım seni, unutma Ayışığım Myra canımdın sen anlıyor musun? her şeyimdin benim. Yaşamın adı, sevginin tadıydın. Seninle yaşadığımı hissediyordum ancak. Neye dokunsam sen olurdun, nereye baksam seni görürdüm aynalarda, ne yana dönsem sen dururdun karşımda. Aksın vururdu sulara... Yanımda olduğun zamanlar dünyanın en mutlu insanı olurdum. Zamanın geçmesini asla istemezdim. Sensiz dakikalar yıl gibi uzar ve geçmek bilmezdi zaman. İsterdim ki, her an yanımda olasın. Her dakika gözlerinin derinliğinde yitip gideyim. Çünkü kendimi en mutlu, en güvende hisettiğim anlar, senin yanında olduğum anlardı... Yüreğimdekileri her gece kağıtlara dokuyarak, her sabah seher yellerine okuyarak uzak çığırlara, uzak yollara savuruyorum şimdi ... Rüzgarsaçlım sende ansızın bir rüzgar gibi esip girmiştin gönlüme, rüzgarın savurduğu yapraklar gibi de çekip gittin ve her şey bitti. Şimdi yüreğim paramparça, hasretim çöl yangını, her ah çekişte tütüyor içim... Sen gittin masal bitti, hayatla mücadele saflarımın hepsini kaybettim. Bu yalancı dünyada tek gerçeğim, tek yaşama nedenim, tek dayanağım, yaşama kaynağımdın. Karanlık bir uçurumun kenarında düştüm düşeceğim şimdi. Hiç bir dayanağım, tutamağım yok artık. Sen yanlızlığın, terkedilmişliğin ne olduğunu bilmezsin? Sevipte sevilmenin, sevipte terkedilmenin acısını, uykusuz geçen gecelerin sayısını. Sen kahrolmanın, mutsuzluğun acısını bilmezsin? Her gün yavaş yavaş kaybolmanın verdiği çaresizliği. Çekilen hasretin, kahreden gurbetin, sensizliğin verdiği acıların hesabını bilmezsin? Karanlığını gecelerin, kanayan sancısını günlerin. Aradan geçen bunca zaman, senden aldığım yaramı iyileştirmedi. Hala mutsuz, hala bedbaht ve sensizim. Kaç kez ölümün eşiğinde döndüm, kaç kez öldüm dirildim bilmezsin?.. Kaç hazan mevsimi esip geçti üzerimden, kaç hüzün mevsimi geçti. Dönmedin... Yağmur mevsimleri gelip geçti, ağlama mevsimleri, gözyaşı mevsimleri gelip geçti, sen hala yoksun. Hala gelmiyorsun... Sevmek yüreğe saplanmış bir ok, kahretsin... Sen gittin Masal bitti Sen gittin evimin adresi, kapımın zili gitti Sen gittin sazımin teli, kuşumun dili gitti yangınlar düştü yüreğime / ıssızlaştı şehir kırık bir ağaç dalında,öksüz bir kuş gibi kaldım Sen gittin yaprağa duran ağaçlarım gitti umutlarım gitti,baharlarım tutam tutam saçlarım gitti Sen gittin yüreğimde kanayan şiirler masamda sigara izmaritleri kaldı ben kaldım öyle tesellisiz ortalarda birde yıkıntım çöl oldu şiiristanım hayalim, düşistanım Sen gittin kemanım yayım, güneşim ayım mutluluk payım gitti Sen gitin hayalim düşüm sevincim gülüşüm servetim işim gitti Sen gittin özlemin yüreğimde yokluğun kirpiğimde çoğaldı sen gittin umudum gitti gururum gitti her gece oturup ağladım ıslandı/ ekmeğime karıştı korkunç acı gülmek nedir unuttum gitti Sen gittin yaralı bir ceylanın bakışında yaralı kaldım her yerde izimi arıyor şimdi avcılar sen gittin masal bitti ben bittim |
04-20-2010, 03:25 AM | #53 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3455
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Seni hala sevdiğimi söylesem... Gözlerini özlediğimi... Nefesini özlediğimi...
Günesin doğuşuna ve batısına şahitlik ettiğimiz günleri özlediğimi... İçimde büyük bir boşluk var o günden beri. Hani hatırlarsın beraber oturup denizi izlerken geleceğimizin olmadığından bahsettiğimiz o günden beri. Aklımda hala o an var. Gelecekteki eşinin şimdiden çok kıskandığımı söylemiştim sana hatırlıyor musun? Hala aynı duyguları taşıyorum.Senin için neyim bilmiyorum ama; Sen benim diğer yarımsın.Sensiz büyük bir boşluktayım. Her tarafında sen olan büyük bir boşlukta nereye baksam sen varsın. Seni görmemek için gözlerimi sımsıkı kapatmamda yine sen varsın karanlıkların içinde. Nefes aldığımda ciğerlerime sen doluyorsun. Seni düşündüğüm zamanlarda gözlerimden akan göz yaşlarım değil sensin damla damla ve sana olan büyük aşkım… Ne kadar kalbimden sokup atmaya çalış samda olmuyor. Köklerini kestikçe daha da sıkı tutunuyorsun kalbime. Unutamıyorum anla işte. Bir kadın... Sonumuzun ne olacağını asla bilemediğim, uğruna her şeyden vazgeçebileceğim... Gözlerinde kaybolmak istiyorum. Sonsuzluğa karışmak... Sarılmak istiyorum sana sımsıkı. Yanımda olmanı istiyorum sonsuza kadar. Bunlar için çok geç kaldım değil mi? Farklı limanlara demirledik. Farklı rüzgarlar dolduruyor artık yelkenlerimizi ve farklı rotalardayız artık.... |
04-20-2010, 03:26 AM | #54 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3455
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ağladığımda Mendilim Ol
Dün yine gökyüzünün masmavi görkemi ve hayalini çizdiğim bembeyaz bulutlarının altında seni bekledim. Uzaklarda gülümseyen gökkuşağının renkleri içinde aradım seni, yoktun. Yokluğun, bir canavarın dişlerinde yüreğimi kemirip duruyor. Yokluğun cehennemim, yokluğun zifiri karanlığım, zindanım oldu. Belki, bir köşeden çıkıp gelirsin diye bütün gün seni düşleyip, gözlerim ufukta, kucağım dolu sevgi, yüreğimde binbir umut yeşertip ve ölesiye bir özlemle bekledim seni, gelmedin... Seni ne kadar özlediğimi bilmiyorsun. Bir bilsen seni ne kadar çok özlediğimi; dağları, tepeleri aşar, denizleri, ovaları devirip gelirdin bana... İçim özleminle nasıl dolup taşıyor, özleminle nasıl tutuşuyor bir bilsen. Yüreğimin bütün bentleri paramparça sensiz. Şimdi yüreğimin her kıyısından özlem sızıyor. Yüreğime de söz geçiremiyorum artık. Biz bu dünyada seninle çıkarsız, yalansız, hilesiz hesapsız sevdik birbirimizi.. Yüreğimizin bembeyaz tuvaline maviyi fonlayarak ve aşkın da kıpkızıl resmini de çizerek; insanları, kuşları, dağları, çiçekleri, suları da öyle hilesiz sevmiştik. Biz seninle bütün engellere rağmen, bitmez tükenmez bir azimle sevginin doruğuna erişmek için tırmandık hayat yokuşunu. Ve bitip tükenmeyen bir aşkla sevdik birbirimizi. Biz seninle uzak dağ başlarına yazdık umutlarımızı. Denizlere, dalgalara, fırtınalara, acılara, korkulara, uçurumlara yazdık sevdamızı. Biz seninle kanatları sevdalı iki güvercindik mavi göklerde. Kanat çırptıkça yükseldik sevdalara, yükseldikçe sevdalara avcılar düştü peşimize. Zamanın acımazsızlığına, aramızdaki mesafelere, etrafımızdaki çirkinliklere, günübirlik aşklara, saldırılara, satılık sevgilere rağmen, biz yine de yüreğimizde hiç sönmeyen bir yangınla özledik birbirimizi, en kutsal aşkla sevdik, kirletmeden umutlarımızı bekledik... Senden ayrılalı günlerin, ayların, yılların nasıl geçtiğini bilemez, hesabını tutamaz oldum. Her seher uyanınca dağların esen rüzgarlarına açıyorum penceremi, o ölümüne özlediğim kokunu getirir diye. Bir nebze de olsa dindirir yada söndürür diye yüreğimdeki özlemin ateşini... Her gece menekşe rengi gözlerini demledim hayalimde. İpek saçlarını, sevdalı gülüşlerini, inci dişlerini demledim. Ne çok severdin yayla yollarında türküler söylemeyi, ellerimi avucunun içine alıp, başını göğsüme dayamayı. Şimdi her gece, insana hayat veren ve yüreğime nakış nakış işleyen sevda sözlerin dolaşıyor kulaklarımda , paylaştığımız ümit dolu tatlı hayalleímiz. Yılmak yoktu bizim için bu yolda. Ağlamak, sızlanmak yoktu, geriye dönmek hiç yoktu. Zordu, çetindi bizim sevdamız ama her şeye ve çekilen tüm acılara değerdi. Sabır diyordun. Sabrı, ümit etmeyi, sevmeyi, zorluklara karşı direnmeyi de senden öğrenmiştim. Konuşurken insanın yüzüne dosdoğru bakmayı, dürüst ve namuslu bakmayı, merhameti, acımayı, insan gibi düşünmeyi senden öğrenmiştim. Senden öğrenmiştim sevdalara türkü yakmayı... Şimdi Ren nehrinin kıyısında dalgın bakışlarla dalıp dalıp gidiyorum uzaklara. Gökyüzü masmavi ve saatler yorgun bir su gibi akıp gidiyor gözlerimde.. Ufka, gökmavisinin kızılla birleştiği o ince sıcak ve yumuşak çizgiye bakıyorum. Bir kuş gelip konuyor saçlarıma, yüreğimi ipekten kanatlarına sarıp sana gönderiyorum... Seni düşünüyorum. Seni düşünmek gökyüzü olmak gibi bir şey bazen, ya da rotası belli olmayan bir gemiye binip, yeni iklimlere yelken açmak gibi. İnsan olmayan bir adada inip, Robinson gibi insansız bir yaşam kurmak istiyorum. Ve o adada bir ömür yalnız seni beklemek istiyorum... Saatler su gibi akıp gidiyor. Bir gemi yanaşıyor kıyıya, inen yolcuları izliyorum, sen yoksun. " Kahretsin !". diyorum." Ne olur çıkıp gelse, sarılsa boynuma." Bir gemi uzaklaşıyor limandan. Suların devinimleri akıyor gözlerimde, karışıp gidiyor uzaklara... Seninle suyu pırıl pırıl bir pınarın başında buluşmak, ellerini tutmak, yüreğinin sımsıcak yerinden, menekşe gözlerinden, narçiçeği dudaklarından öpmek, serin nefesini doyasıya içmek ve doyasıya içime çekmek geçiyor içimden... Sonra sarılıp, sımsıkı kucaklamak ve sevinçten havalara uçmak geçiyor ... Ağladığımda mendil, güldüğümde kahkaha, susadığımda su olmanı, uyuduğumda rüyalarıma girmeni, her sabah alnımdan öperek uyandırmanı istiyorum... Her gece kuş olup sana doğru uçmak, ardında serin rüzgarlar bırakarak, dağlar, denizler, ormanlar aşıp, bir pınarın başında menekşe gözlerine konmak geçiyor içimden. Dalgın bakışlarından, sevdalı yüreğinden öpmek geçiyor. O an bütün ağaçlar diz çökmeli diyorum, özleminle kanayan yüreğime. Bütün yıldızlar göz kırpmalı mutluluklara. "Allahım bu kadar mutluluk çok." deyip, ellerimi gökyüzüne kaldırıp ağlamalıyım. Gökler de ağlamalı benimle, bulutlar, ırmaklar, yıldızlar da ağlamalı... Şunu bilmelisin ki, nerede olursam olayım, hangi iklimde kalırsam kalayım, vakti geldiğinde bir gün mutlaka, yüreğim alıp beni sana getirecektir. Ben buna bütün kalbimle inanıyorum, sen de bütün kalbinle inan. Hiç bir yol bilmesem de, gelmeye kalmasa da mecalim geleceğim inan... Bekle... Sevgiler büyüttüm kır çiçeklerinden, güneşin kanını emen umutlar yeşerttim bahar renginde al yeşil dağlarda kar erirken ceylanlar emzirdim melekler uyandırdım her tan ağardığında toplamak için bütün düş kırıklarını aynalardan yıldızlarla selam yolladım sana ve her gece mavi bir kuş tutup avuçlarıma dudaklara gül ve rüzgar iliştirdim dağların doruklarına gelmedin. upuzun köprüler kurdum içimdeki yolculuklara sana kavuşmak için beyaz günlere uzandım beyaz atlarla, sana getirsinler diye umutlarımı seninle öpüşürken beyaz beyaz güvercinler kanat çırpıyordu mavi göklerin burçlarında bütün ayrılıkların, savaşların, ihanetlerin üzerine bir çizgi çekiyordum en güzel barış çiçeklerini versin diye dünya ak alınlı taylar koşarken alnımın çayırlarında al türkülerle inledim lekesiz sabahlara her bahar özlemler kanatıp gecelerin sayfalarında mavi rüzgarların terkisinde sevgiler yolladım sana çoğaldıkça çoğaldı çılgınlığım kanımda milyonlarca yıldız tutuştu alevler içinde parlayan nehirler aktı yüreğime her defasında her suyun sesine bir damla gözyaşı bıraktım senin için gül desenli yaylalara bilmedin bilki sensiz uzak bir dağbaşı ıssızlığıyım yoksan ürpertilerde tiril tirildir yapraklarım seni özlemenin korkunç girdabında göğünü ve yönünü yitirmiş göçmen bir bulut olup her gece uçurumlara ağlarım hasret ateşine bürünürken geceler uzun ayrılıkların dağladığı sevdalarda korkunç alevler içirdim seni seven yanıma iç çekmeyi öğrendi bir yanım, acı çekmeyi bir yanım ve ardından oturup ağladım küskün ırmaklar gibi karışıp gitti gözyaşlarım çağlayanlara silmedin ey kırçıl saçlarımda yıldız tutuşturan alıp savuran yangınlara yalnızlıklara hazan bahçelerinde yaralı bir güldür kalbim şimdi dört mevsim aşkı kanayan sen ki, yüreğimde demlenen aysın her gece gözlerimde çiçeklenen aşk uzun saçlı hasretimsin geçen bütün mevsimlerde seni bekledim gelmedin özlemlerle yaralı bir yağmur bulutuyum şimdi firari bir hüznün girdabında yitirdim güldesenli sevinçlerimi bil ki, çağlayan bütün nehirler benim gözlerimdir benim yüreğimdir ağlayan bütün denizler su içtiğim bütün pınarlarda seni susarım seni sorarım geçtiğim bütün yollarda düştüğüm her uçuruma bir tutam çiçek bırakır gibi bir tutam kor ve bir demet gözyaşı bıraktım senin için gelmedin bilmedin silmedin... Bir gün gökyüzü gülünce ve geçince üşümesi kalbimin bütün hasretleri yükleyip rüzgarın kanatlarına yüreğimde taşıdığım sevda aleviyle upuzun yollardan çıkıp geleceğim sana... Bekle... |
04-20-2010, 03:26 AM | #55 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3455
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ağladığımda Mendilim Ol
Seni düşünüyorum. Seni düşünmek gökyüzü olmak gibi bir şey bazen, ya da rotası belli olmayan bir gemiye binip, yeni iklimlere yelken açmak gibi. İnsan olmayan bir adada inip, Robinson gibi insansız bir yaşam kurmak istiyorum. Ve o adada bir ömür yalnız seni beklemek istiyorum... Ağladığımda mendil, güldüğümde kahkaha, susadığımda su olmanı, uyuduğumda rüyalarıma girmeni, her sabah alnımdan öperek uyandırmanı istiyorum... Her gece kuş olup sana doğru uçmak, ardında serin rüzgarlar bırakarak, dağlar, denizler, ormanlar aşıp, bir pınarın başında menekşe gözlerine konmak geçiyor içimden. Dalgın bakışlarından, sevdalı yüreğinden öpmek geçiyor. O an bütün ağaçlar diz çökmeli diyorum, özleminle kanayan yüreğime. Bütün yıldızlar göz kırpmalı mutluluklara. "Allahım bu kadar mutluluk çok." deyip, ellerimi gökyüzüne kaldırıp ağlamalıyım. Gökler de ağlamalı benimle, bulutlar, ırmaklar, yıldızlar da ağlamalı... Şunu bilmelisin ki, nerede olursam olayım, hangi iklimde kalırsam kalayım, vakti geldiğinde bir gün mutlaka, yüreğim alıp beni sana getirecektir. Ben buna bütün kalbimle inanıyorum, sen de bütün kalbinle inan. Hiç bir yol bilmesem de, gelmeye kalmasa da mecalim geleceğim inan... Bekle... Bir gün gökyüzü gülünce ve geçince üşümesi kalbimin bütün hasretleri yükleyip rüzgarın kanatlarına yüreğimde taşıdığım sevda aleviyle upuzun yollardan çıkıp geleceğim sana... Bekle... |
04-20-2010, 03:26 AM | #56 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3455
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
EYLÜL
İşte Eylül de bitti. Ve sen hala gelmedin. Yağmurlar damlayacaktı ıslak saçından, gözyaşından bir deniz getirecekti seni. "Aah" ların şişirdiği yelkenleri yürek zarından yapılmış bir gemiyle gelecektin. Ellerinde gözlerimi getirecektin; Seni YUSUF bilip, YAKUP gibi giderken ardın sıra yolladığım gözlerimi. Bunca küf kokmayacaktı ayrılığımız. Kavlimiz böyle değildi. Beni hacil bırakmayacaktın ele-güne dosta düşmana karşı. Sevmek yüreğe saplanmış bir bıçaktı, biliyorum; fakat bunca firkatin adını da koyamıyorum. Bilseydim, imrenir miydim, hiç uçan kuşlara? Bilseydim aylardan Eylül'ü, vakitlerden akşamı, çiçeklerden zambağı, kuşlardan turnayı, leyleği koyar mıydım lügatlere? Bak kokun geldi burcu burcu toprak gibi, bir yoksulun ellerine düşmüş sıcak ekmek gibi, kan gibi, gözyaşı gibi, ter gibi, emek gibi; Fakat sen gelmedin. Acın geldi, sancın geldi. "Derin bir nefret olmadan derin bir muhabbet nasıl olur?" demiştin ya, kıtlıkta verilmiş bir sokum gibi yolladığın hıncın geldi. Nemrut’un geldi, ateşin geldi. Maskelere dönüşmüş yüzün ve bin bir türlü sahte eşin geldi. Yokluğun, güzün ve kışın geldi. Şarkıların, resimlerin, ağlayışın geldi; sen gelmedin. Firavun'un geldi, Haman'ın geldi, Karun'un geldi, Fakat Harun'un gelmedi. Şeytan'ın geldi, Tufan'ın geldi, Kenan'ın geldi, tüm düşmanlarına taş çıkartır düşmanın geldi; ama sen gelmedin. Bak sevdanı süpürüyor Firavun’un çöpçüleri. Hatıranı kundaklıyor kırılası elleri. Ocağına tüneyen baykuşlar, mabedine put dikmek için Âzer'i çağırıyorlar. Anaların rahimlerine bir yılan gibi süzülüyorlar: Bu yüzden Neron gibi, Kaligula gibi, Şeddad gibi, Haccac gibi, Hülagü, gibi kanlı doğuyor yeni doğan bebelerin elleri. Zavallılar! Her biri bir yediveren olan milyonlarca sevdayı toprağa gömüyorlar. Güneşe seni seviyor diye tutuklama emri çıkarıyorlar. Senin rengin diye yeşilin her tonunu darağacına çektiler. Senin mevsimin diye baharı gıyabında mahkum ediyorlar. Senin insan kardeşlerine yerin üstünü zindan ettiler; fakat yerin altı imdada yetişti. Senin doğal kardeşlerin onlar, fakat bunu bilmiyorlar. Tıpkı Nuh’un yer-gök kardeşleri, İbrahim’in ateş kardeşi, Musa’nın âsâsı gibi. Onlar, senin uğruna çektiğimiz her “aah”ın bir fırtına, senin uğruna kaldırdığımız her elin bir dağ, senin uğruna döktüğümüz her damlanın bir atom bombası olduğunu yeni yeni öğreniyorlar... Öğrenecekler. Fakat sen, biliyorsun bir nice beklendiğini. Anaların göğsünde hamayıl gibi gezdiğini, her biri sana Meryem kesilen genç kızların başına taç olduğunu biliyorsun. Ah biliyorsun sırtlarında Firavun’un kamçısı şakladıkça, her birinin isyan kraliçesi Asiye kesileceğini. Gürbüz çocukların, ağır sancılarla doğduğunu biliyorsun. Biliyorum, bu yüzden gelişini erteliyorsun. Sevenlerini aşkına bileyliyorsun. Yokluğunun daha çok fark edilmesini bekliyorsun. Bak diyorsun, ufka bak, karanlığın en koyu olduğu an, fecre en yakın zamandır. Ey dünyaların en muhteşem gelini! Kim bilir, belki de sevdalıların sana sadakatlerini ispatlamalarını bekliyorsun. Sahte aşıklarını deşifre ediyorsun. Doğru ya; “Mehir bedelini” ödemeden, hangi dünyalı seni görebilmiş ki? Ama kefaretimiz, yokluğunun dehşetine bunca zaman katlanmak olsun. Bu acıyı mehre kabul et. Bilirmisinintizar “eşeddu mine’nnar” (Ateşden daha şiddetli) dir? Bekletme ki, bekleniyorsun. |
04-20-2010, 03:26 AM | #57 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3455
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Bu sana yazdığım son satırlar...
Bu dinlediğim son şarkı bizim üstümüze söylenmiş. Kilit vurdum kalbime, umutlarıma. Ne bundan böyle sevdaya dair bir şeyler beklenebilir yüreğimden ne de nefret edebilirim birinden. Ben hamal değilim ki; hep kahrını taşıyım ömrün� Alın artık üzerimden hayata dair ne varsa. Alın sevdaya dair acıları, paylaşın aranızda... Sen sanıyorsun ki, kolay geliyor gidişin bana.. Arkanı döndüğün ilk andan gözlerim gülecek mi yeniden sanıyorsun? Söylesene! Sen ne sanıyorsun aşkı, sevgiyi, söylesene! Kolay olan, kaçmaksa, yalansa, vazgeçişse; ben zor olanı seçiyorum ve Seni Hala Seviyorum. Sen öyle san, farzet ki her şey çok kolay... Gittiğini sandığın sen, giderken bende kalanlarını, yani seni, yani aşkı, yani bizi alamayacaksın benden.... Geri vermeyeceğim onları, benim onlar, bana ait. Biliyor musun, acı olan asla gidişin değil.. Belki bir gün sevmeyi öğrendiğin de yanında ben olmayacağım.. Bir sabah gözlerini yeni doğan güne açtığında başkası olacak yatağında.. Benim içinse sadece "sen" var olacak baktığım her yerde... Ve işte ilk defa o gün sebepsiz ağlayacağım, o gün yağan yağmur gizlemeyecek gözyaşlarımı. Kim bilir belki de aynadaki hayalin ilk kez asacak suratını bana ve o sabah sensiz ve üşümüş uyanacağım! Her şeyin bir bedeli var biliyorum ve bende bu bedeli ödüyorum. Ödediğim bedel sensizlik, yalnızlık, aşksızlık. Oysa yüreğim her şeye rağmen mutlu olmanı diliyor.... Seni bulduğum yerden başlıyorum yürümeye.. Seni düşünüyor ve gecenin ayazında üşüyorum.. Veda bile etmeden gidişin geliyor aklıma, sadece susuyorum�.. |
04-20-2010, 03:26 AM | #58 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3455
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
SENİ SEVİYORUM ÇÜNKÜ ...
Seni Seviyorum,Çünkü Adını DuyduğumdaTitriyorum. İçimde Sevda Telleri Titriyor.Eriyorum, Su Olup Akacağım Sanki. Su Olsam Da Sana Akmak İçin Bir Yol Bulurum Ben. Ayaklarının Dibinde Bir Göl Olurum. Sen Bu Aşk Suyuyla Yıkanırsın. Seni Düşündüğümde –Ki Bir Tek An Bile Yok Sen Düşünmeden Geçen- Hasretin Tutsağı Oluyorum. Hasret Dedim De,Seni Özlemenin Bu Kadar Zor Olacağını Bilmezdim. Bir Sarmaşığa Dönüşüyor Hasretin.Bütün Bedenimi Sarıyor. Hasretten Şikayet Etsem De Aldırma Sen. Kavuştuğumuzda Yaşadığım Bahtiyarlık Kötü Olan Ne Varsa Hepsini Silip Atıyor. Seni Seviyorum ,Çünkü Yanındayken Dört Mevsim Bahar Oluyorum. Seni O Baharın En Nadide Çiçeği Yapıyorum. Çiçek Çiçek Açıyorsun Yüreğimde,Kokunla Başımı Döndürüyorsun. Bir Bahardan Diğerine Uzanırken Zaman,Sensizliği Aklıma Bile Getirmek İstemiyorum. Çiçek Dedim Ya,Bir Çiçek Adı Verseydim Sana Papatya Olurdun. Açışıyla Dünyaya,İnsanlara Baharın Geldiğini Müjdeleyen Papatya... İddiasız Ama Güzel.Güzel Ama Kibirsiz... Sana Baktıkça Kendimi Hiç Keşfedilmemiş Bir Kıtanın Topraklarında Buluyorum. Adım Adım Dolaşıyorum Seni.Sana Dair Ne Varsa Hepsini Öğrenmek İstiyorum. Keşfetmeye Aç Bir Kaşifim Ben,Ancak Senin Topraklarında Doyuyorum. Sana Her Gün Yeniden,Bir Kez Daha Aşık Oluyorum. Bu Aşka Ben Bile Şaşırıyorum Ama Şaşkınlığım Beni Mutlu Ediyor. Seni Seviyorum, Çünkü Her Sabah Kalktığımda Bir Günü Daha Seninle Geçirecek Olmanın Mutluluğunu Yaşatıyorsun Bana. Ben Güne Seninle Başlıyorum Ve Her Gün Hayatı Yeniden Keşfediyorum. Gökkuşağının Her Tonunu Gölgede Bırakan En Parlak Renksin Sen. Her Şey Senin Rengini Taşıyor Ve Benim İçin Ancak O Zaman Anlamlı Oluyor. Seni Seviyorum,Çünkü Soğuk Günlerde İçimi Isıtan Meltemsin. Sıcak Günlerdeyse Ferahlık Veren Kuzey Rüzgarı. İliklerime İşleyerek Esiyorsun. Seni Seviyorum,Çünkü Her Şeyde Sen Varsın. Nasıl Olmayacaksın Ki...Sanki Sen Doğduğumdan Beri İçimdeydin. Yüreğimin En Derin Köşesindeydin.Sanki Ortaya Çıkmak İçin Beni Bekliyordun. Ve Ben Orada Olduğunu Fark Edince Hakkettiğin Yere Çıkardım Seni. Seni Seviyorum, Çünkü Hep Benimlesin. Seni Görmem İçin Yüzüne Bakmam Gerekmiyor. Gözümü Kapatsam Oradasın.Gördüğüm Her Yüz Aslında Sensin. Gözlerinin İçindeki Binlerce Yıldız,Gecenin Karanlığını Delip Geçiyor. Sen Bana Bakarken Ben Kendimi Yıldızlara Bakıyor Gibi Hissediyorum. O Yıldızların Parlaklığında Kaybediyorum Kendimi. Gözlerim Kamaşıyor Ama Şikayetçi Değilim Aydınlığından. Güneş Doğmasa Yıldızlar Kaybolmasa Diyorum, Ama Biliyorum Ki Güneşim De Sen Olacaksın Gecenin Sonunda. Bu Kez Daha Parlak,Daha Aydınlık Çıkacaksın Karşıma. Seni Seviyorum, Çünkü Saçların Ellerimin Arasında Kayıp Giderken, Dünyadaki Cenneti Bulmuş Gibi Hissediyorum Kendimi. Cennetin Sahibi Sensin Ve Biliyorum Ki Sadece İzin Verdiklerin Girebilir O Cennete. Ben O Cennette Kalmaya Kararlıyım. Seni Seviyorum, Çünkü Her Gülümseyişin İçime Yeniden Yaşama Sevinci Dolduruyor. Her Gülümseyişin,Karamsarlığı Yıkıyor,Umutsuzluğu Parçalıyor. Seni Seviyorum,Çünkü Seni Sevmeyi, Sana Dokunmayı,Seni Dinlemeyi,Sana Bakmayı,Seni Koklamayı,Seninle Paylaşmayı Seviyorum. Seninle Birlikte İnsana Dair Ne Varsa Onları Da Seviyorum. Seni Sevdiğimi Anlatmaya Çalışırken Ne Kadar Çaresiz Olduğumu Da Görüyorum. Her Sözcükten Sonra Durup Tekrar Tekrar Düşünüyorum, Seni Yeterince Anlatabildim Mi Diye... Biliyorum Ki Yetmeyecek, Bu Kadar Sözcükten Sonra Bile Sana Sevgimi Anlatamamış Olacağım. Sözcüklerin Bittiği Yerde Gözlerime Bak.Onlar Bu Sevgiyi Daha İyi Anlatacaktır Sana... |
04-20-2010, 03:27 AM | #59 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3455
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Beni sen koydun da gittin… yad ellere.. zorluklara, imkansızlıklara,
çaresizliklere… hepsine her şeye sen ittin de gittin… düşünmedin, bir an anlamadın küçücük ve yüreğimin saraylarını yalnız sana ayırdığım minicik gönlümü, bir gün olsun anlamadın.. ve bu gidişte ben suçlu değildim zalim… evet seni ben terk ettim ama; beni sen koydun da gittin.. Ne güzel bi yaşantımız vardı oysa…ne güzel hayallerle başlamıştı her şey..ben yanına gelirken, sadece kendimi değil, umutlarımı, o adını dağlara haykırarak yazdığım hayallerimi ve ruhumu da alıp gelmiştim.. ve bunları yakıp , yıkıp enkaza çevirip de elime verende sendin… bu gidişi ben yapsam da gözlerinden her n’olursa olsun hep “gitme kal “ demeni bekledim..beni koyup ardına bile bakmadan çektin de gittin.. Yarım kaldı yüreğimin günlüğündeki pembe hülyalarım… elimde kaldı bulutların kulağına fısıldadığım aşk nağmelerim… ve sen kutlu bir zafer sandın yaptıklarını.. oysa ki istediğim tek şey yüreğinin sadece bana ait olup, dürüst olmandı…. hiç boşuna “gitmek mi kalmak mı” deme şimdi bana… her ne kadar adını ben bitirsem de koyup giden sensin… Adı, sonu, önü, başı; yok şimdi gidişlerin ya da dönüşlerin… giden gitti artık..yürek yaralı, yürek kanıyor..yürek güvenmiyor yaşasa da aşkı sevgiyi, saf bir aşk inancı kalmadı artık… Koyup gitmelerin acısı da geçiyor zamanla.. evet zaman her şeye ilaç ama, yangınlar sönse de külleri kalıyor işte.. acılar dinse de, gözlerindeki hüzün gitmiyor insanın.. vebali vardır her aşkın, ya da yaşananların…göz göze gelmelerin, masum tebessümlerin.. her şeyin vebali vardır… benim vebalimin altından nasıl kalkarsın bilmiyorum ama yine de hiçbir sitemim yok sana.. ben ödedim çok sevmenin bedelini…umarım sen de ödersin, bir başkasında ya da başka bir yürekte… gitmek zor değilmiş… çünkü; benden çoktaan gitmiş olan sen; ve ihanetinin acısından bir türlü kurtulamayan ben.. geldim, buradayım “gitmek mi kalmak mı zormuş” deme şimdi bana BENİ KOYUP GİTME N’OLURSUN… GİTMİŞ BİTMİŞ OLSAN BİLE… |
04-20-2010, 03:27 AM | #60 |
Forum Kalfası
Kayit Tarihi: Aug 2005
Nerden: ManisA
Yaş: 38
Mesajlari: 7,071
Teşekkür Etme: 5 Teşekkür Edilme: 16 Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 4
Rep Power: 3455
Rep Puanı : 67186
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Üzerine daha bir tek kelime yazmadan birazdan buruşturup atacağını
bildiğin beyaz bir kağıt duruyordur önünde. Elinde ise çocukluktan kalma bir alışkanlıkla arkasını kemirdiğin kara bir kalem. Kara, kapkara, tıpkı içinde bulunduğun oda gibi... Bıçak gibi bir gidişti Arkanı döndüğünde Sallanmadı sardunyalarımın yaprakları Kesin ve net Sadece bitti… Bir ağırlık çöker üzerine, bulunduğun yere sığamazsın. Görünürde hiçbir neden yoktur ortada. Boğazına sarılanın kim, içini daraltanın ne olduğunu bilemezsin. Ama bildiklerin de vardır elbette; yalnızsındır, için daralıyordur, yüreğin burkuluyor ve savunmasızsındır... Bekledim Bekleyişler içinde Kayboluşumu seyrettim Seni sevmek Yeniden var olmaktı Ben sensizlikte zamana yenildim… Hiçbir sesin anlamı yoktur. Çalan telefonlara aldırmazsın. Konuşmak bir eziyettir ve derdini anlatmanınsa hiç ama hiçbir anlamı yoktur. Bakışların boshtur. Kendine bile katlanacak durumda değilsindir. Hiçbir şeyin o anda seni mutlu edeceğine inanmıyorsundur... Güneş İnat etmiş bir kere Doğmamak için Doğmayacak işte… İlahi bir güç, hayatında değer verdiğin her kavramın içi boshaltılmıştır sanki. Yaşadığın kente de, o kentte yaşayan dostlarının da, yakınlarının da yabancılaştığını düşünürsün. Hiçbir şey gözetmeden, hiçbir şey beklemeden açtığın, hançerlenmiş yüreğinin kabuk tutmuş yarası da, o yürekte duyduğun sızı da önemsizdir o an senin için... Güneş bu elbette doğacak Başka suların Başka kuşların Kanına karışacak Sadece zamanını bekliyor… Hayatımı tam da sorgulama zamanı diye düşünür, bilmem kaçıncı kez ruhunla giriştiğin savaşa hazırlanırsın önce. Ama anında vazgeçersin. Çünkü bir daha böyle bir savaşa girecek ne gücün vardır, ne de o savaşta arkanı yaslayacağın yüreğine ve beynine güvenin... Dünya var oldukça sürecek Bir MaSaLın kahramanlarıyız biz. Birbirimizin farkındayız Ve bu farkındalık Can yakıyor... ”Neyse ya boshwer” dersin. “Boshwer” irsin... Kırarsın kalemi, buruşturursun kağıdı, koca bir yudum alırsın kadehindeki zehirden, yaslanırsın arkana ve gülümsersin... |
Bu Konudaki Online üyeler: 13 (Üye Sayisi : 0 Ziyaretçi Sayisi : 13) | |
|
|