www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Her Telden > Din Bilimleri > İslamiyet

CevaplaCevapla
 
Konu Seçenekleri Görünüm Şekli
Eski 12-13-2006, 03:48 PM   #1
CaKaLBoT
ÇaKaL Üye
 
Kayit Tarihi: Jan 2006
Mesajlari: 1,791
Teşekkür Etme: 0
Teşekkür Edilme: 88
Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 26295
Rep Power: 2468
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi : CaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Belirlenen

Hz. HIZIR (a.s)


--------------------------------------------------------------------------------

Hz. Mûsâ döneminde yasamis ve peygamber olmasi kuvvetle muhtemel, hikmet ve ilim sahibi bir sahsiyet.

Kur'ân-i Kerîm'de, Hizir (a.s.)'in isminden açikça bahsedilmez. Ancak Kehf Sûresi'nin 60-82. âyetlerinde yer alan Hz. Mûsâ ile ilgili kissadan "Katimizdan kendisine bir rahmet verdigimiz ve kendisine ilim ögrettigimiz kullarimizdan bir kul..." (18/65) diye sözü edilen sahsin Hizir (a.s.) oldugu anlasilmaktadir. Çünkü bizzat Peygamber Efendimizden gelen sahîh hadislerde bu sahsin Hizir oldugu açikça belirtilmistir (bk. Buhârî, ilm 16, 44, Tefsîru'l-Kur'ân, Tefsîru Sûrati'l-Kehf 2-4; Müslim, Fedâil 170-174).

Bu rivayetlere göre bir gün Hz. Mûsâ isrâil ogullari arasinda vaaz ederken ona kendisinden daha hikmet ve ilim sahibi kimsenin olup olmadigi sorulmustu. Hz. Musâ: "Hayir, yoktur!" diye cevap verince Cenâb-i Hak bir vahiyle Hz. Mûsâ'yâ Mecme'u'l-Bahreyn'de (iki denizin kavusum yerinde) kullarindan salih bir kul olan el-Hadir (Hizir)'in kendisinden daha âlim oldugunu bildirdi. Bunun üzerine Hz. Mûsâ hizmetinde bulunan genç bir delikanli ile Hizir'i bulmak üzere uzun bir yolculuga çikti. ikisi, iki denizin birlestigi yere ulasinca, yolculukta yemek üzere azik olarak yanlarina aldiklari baliklarini unutmuslardi ve balik bir delikten kayip denizi boylamisti. Hz. Mûsâ oradan bir süre uzaklastiktan sonra yemek için delikanlidan baligi çikarmasini istedigi zaman baligin denize dalip kayboldugunu fârkettiler. Hz. Mûsâ'nin Hizir'i bulmasinin alâmeti, bu baligin kaybolmasi oldugundan derhal oraya geri döndüler ve orada Hizir (a.s.)'i buldular. Bundan sonra Hz. Mûsâ'nin Hizir ile, Kehf Sûresi 66-82. âyetlerinde anlatilan yolculugu basladi.

Hz. Mûsâ'nin yolculugunda azik olarak tasidigi baligin Mecme'u'l-Bahreyn'de denize dalip kaybolmasi, bazi rivayetlerde ve çesitli islâm milletlerinin folklorunda, bu arada Türk folklorunda da bu suyun âb-i hayat oldugu, ölüleri bile canlandiran, içenleri ölümsüzlestiren bir hayat iksiri oldugu seklinde izah olunmus, burada baligin canlanip denize dalmasi meselesinde bir peygamberin hayatinin ve Cenâb-i Hakk'in kudretinin söz konusu oldugu unutulmustur. Buna bagli olarak, Mecme'u'l-Bahreyn bölgesinde yasayan birisi olarak Hizir (a.s.)'a da ölümsüzlük isnâd edilmis ve kendisine beser üstü güçler ve yetkiler verilmistir.

Hizir aleyhisselâma verilen ilmin mahiyetini anlayabilmek için Musa (a.s.) ile olan yolculugunu Kur'ân-i Kerîm kisaca söyle anlatir: Hizir (a.s.), yolculukta karsilasacaklari olaylara Musa peygamberin sabredemeyecegini kendisine hatirlatmis ve O'ndan sabir için söz almistir (el-Kehf,18/66-70). Önce deniz sahilinde, yolculuk için bir gemiye binmislerdi. Hizir (a.s.) bir balta ile gemiyi delince kaptan tamir için geri dönmek zorunda kalmistir. Musa (a.s.) sabredemeyip söyle demistir: "Gemiyi, yolcularini bogmak için mi deldin? Dogrusu çok kötü bir is yaptin" (el-Kehf; 18/71). Yolculugun sonunda, ilk bakista görünmeyen ve perde arkasi bilgi niteligindeki sebebi Hizir (a.s.) söyle belirtir: "O, deldigim gemi, denizde çalisan birkaç yoksulundu. Onu kusurlu yapmak istedim. Çünkü gemi yolculuga devam ederse, ileride her saglam gemiye el koyan bir kral (deniz korsanlari) vardir" (el-Kehf, 18/79). Yolculuk sirasinda, diger çocuklarla oynamakta olan bir çocugu öldürdü. Musa (a.s.): "Kisas olmadan, masum bir cana nasil kiyarsin? Dogrusu çok kötü bir is yaptim, dedi" (el-Kehf,18/74). Küçük çocugun bu erken yasta vefat ettirilme sebebi Hizir (a.s.) tarafindan söyle açiklandi: "Öldürdügüm erkek çocuga gelince; onun anne ve babasi mü'min kimselerdi. ileride onlari isyan ve inkâra sürüklemesinden korktuk istedik ki, Rableri bu ölen çocuk yerine kendilerine ondan daha temiz ve daha merhametli birini versin" (el-Kehf, 18/80,81). Burada Cenâbi Hak'kin, anne-babanin hayirli kimseler olmasi sebebiyle, ileride kendilerini üzecek, büyük sikintilara sokacak bir çocugu erken yasta vefat ettirip, onun yerine daha hayirli bir evladin verilmesinin, gerçekte o aile için " hayir" olduguna isaret ediliyor.

Yolculugun üçüncü merhalesi Kur'an'da söyle anlatilir: "Musa ve salih kul yollarina devam ettiler. Sonunda bir köye varip, halkindan yiyecek istediler. Halk ise onlari misafir etmek istemedi. Musa ve salih kul, orada yikilmak üzere olan bir duvar gördüler, Salih kul hemen onu dogrultuverdi. Bunun üzerine Musa: "isteseydin buna karsilik bir ücret alirdin, dedi. Salih kul söyle dedi: iste bu seninle benim aramizin ayrilmasi demektir. Sabredemedigin seylerin içyüzünü sana anlatacagim" (el-Kehf, 18/77,78). Evi, ücretsiz tamir etmesini salih kul (hizir) söyle açiklar: "Bu ev, sehirde iki yetim çocugun idi. Duvarin altinda kendilerine ait bir hazine vardi. Bunlarin babalari salih bir kimseydi. Rabbin, onlarin rüstlerine erip, hazinelerini bizzat kendilerinin çikarmalarini istedi. Bu Rabbinden bir rahmettir. Ben bunlari kendiligimden degil, Allâh'in emriyle yaptim. iste, sabredemedigin seylerin içyüzü budur" (Kehf 18/82).

Bu hikmetlerle dolu yolculuktan, insanlarin günlük hayatta karsilastiklari bir takim olaylarin, bazan büyük felaketlerin bir görünen yüzünün bir de asil perde arkasinin bulundugu anlasilmaktadir. Bazan ser olarak görülen olaylarin arkasindan büyük hayirlarin ortaya çiktigi görülmektedir. Âyet-i Kerîmelerde söyle buyurulur: "Hosumuza gitmedigi halde, savasmak size farz kilindi. Belki de hosumuza gitmeyen bir sey sizin için daha hayirlidir. belki hosunuza giden bir sey de sizin için daha kötüdür. Allah bilir siz ise bilmezsiniz (el Bakara, 2/216). "... Eger karilarinizdan hoslanmiyorsaniz. olabilir ki, hosunuza gitmeyen bir seyde Allah, sizin için çok hayir takdir etmistir. " (en-Nîsâ, 4/19). Rasûlullah (s.a.s.), Hizir (a.s.)'in ilmiyle ilgili olarak, gemi yolculugu sirasindaki bir konusmayi söyle nakleder: "Bir serçe, denizden gagasiyla su alip, gemiye konmustu. Hizir (a.s.) bunu Hz. Musa'ya göstererek söyle dedi: Allâh'in ilmi yaninda, benim ve senin ilmin, su serçenin denizden eksilttigi su kadar bir seydir" (Buhârî, ilm, 44, (el-Enbiyâ, 27, Tefsîru Sûre 18/2; Müslim, Fezâil, 180; Ahmet b. Hanbel, Müsned, II, 311, V, 118; bilgi için bk. Ibn Kesîr, Tefsîru'l-Kur'âni'l-Azîm, istanbul 1985, V,172-185).

__________________
CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur.
CaKaLBoT Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 12-13-2006, 03:49 PM   #2
CaKaLBoT
ÇaKaL Üye
 
Kayit Tarihi: Jan 2006
Mesajlari: 1,791
Teşekkür Etme: 0
Teşekkür Edilme: 88
Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 26295
Rep Power: 2468
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi : CaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Belirlenen

Hz. ILYAS (a.s)


--------------------------------------------------------------------------------

Kur'an-i Kerîm'de ismi geçen peygamberlerden biri. Hz. Musa (a.s)'dan sonra gelen nesebi Hz. Harun (a.s)'a dayandigi rivayet edilen bir israilogullari Peygamberi.

Hz. Musa'dan sonra israilogullarinin çesitli boylari. sam civarina yerlesmistir. sam bölgesindeki "Bek" sehrine yerlesen ve zamanla Allah'a isyan ederek haddi asan bir Benu israil kabilesine Hz. ilyas (a.s)'in gönderildigi rivayet edilmektedir. ilyas (a.s) Kur'an-i Kerîm'de iki degisik sûrede anilmistir. Bir yerde diger Peygamberler ile birlikte ismi geçmistir: "(ibrahim'e) Zekeriya, Yahya, isa ve ilyas'i da bagisladik. Hepsi salihlerdendi" (el-Enbiya, 21/85). Diger sûrede ise ilyas (a.s)'in kissasi özetle anlatilmistir. Musa ve Harun (a.s)'dan bahsedilmis, onlarin Allah'in salih kullari oldugu anlatildiktan sonra ilyas (a.s)'in kissasina geçilmistir: "Muhakkak ilyas da peygamberlerdendi" (es-Sâffat, 37/123). Bu ayet-i kerime ilyas (a.s)'in etrafinda Yahudiler ve Hristiyanlar tarafindan olusturulmus olan efsanevî kimligi aralamakta, onun Allah'in diger Peygamberleri gibi bir peygamber oldugunu anlatmaktadir. Buhârî, Kitâbu'l-Enbiyâ bölümünde ilyas (a.s) için bir bab açmis ve onun kissasini anlatan es-Sâffât suresindeki ayetleri bu babda zikretmistir. ibn Mes'ûd ve ibn Abbas'in rivayetine göre Hz. ilyas ile idris (a.s) ayni sahistir (Buhârî, Enbiyâ, 4). idris (a.s) da Nuh (a.s)'in babasinin dedesidir (Buhâri, Enbiyâ, 5).

Ilyas (a.s) Peygamber olarak gönderildigi insanlari dine davet etmistir: "(Hz. ilyas) milletine: "Allah'a karsi gelmekten sakinmaz misiniz? Yaratanlarin en iyisi olan, sizin de Rabbiniz önceki babalarinizin da Rabbi bulunan Allah'i birakip da Ba'l putuna mi taparsiniz?" demisti (es-Sâffât, 37/124-126).

Ayet-i Kerime'de geçen "Ba'l" o kavmin tapindigi putun ismidir. Oturdugu sehirlerinin ismi "Bek" olan bu halkin, tapindiklari puttan dolayi sehirlerinin isminin "Ba'lebek" oldugu rivayet edilmektedir.

Rivayete göre Hz. ilyas israilogullarina Hizkil (a.s)'dan sonra gönderilmistir. insanlari Allah'a imana çagiran Hz. ilyas, kavminin Ba'l putuna tapmamasini emretmistir. O bölgenin krali önce iman etmesine ragmen daha sonra irtidat ederek Hz. ilyas (a.s)'i öldürmeye kalkmistir. Hz. ilyas yedi sene kadar daglarda bayirlarda dolasmis, insanlari Tevrat'in emirlerine davet etmis, iman etmemeleri üzerine, o beldeye üç yil hiç yagmur düsmemistir. Daha sonra Hz. ilyas'in duasiyla yagmur yagmasina ragmen yine ilyas (a.s)'a iman etmemislerdir. Kendisinden sonraki Benûisrail Peygamberlerinden Kur'an'da ismi zikredilen Elyas'a (a.s)'i Hz. ilyas yetistirmistir. Rivayete göre kavminin imansizligina kizan ilyas (a.s), Allahu Teâlâ'dan kendisini gökyüzüne kaldirmasi için dua etmis, bunun üzerine belirlenen bir yerde yaninda Elyas'a (a.s) da varken gökten gelen ates gibi bir ata binip havalanmis, nübüvvet simgesi olarak da asagida kalan Elyas'a hirkasini atmis ve semâya refedilmistir.

Ancak surasi unutulmamalidir ki bu rivayetler israilogullarinin Tevrat kökenli rivayetleridir. isin dogrusunu en iyi Allah bilir (ibn Kesîr, Tefsiru'l Kur'ani'l Azîm, VII, 31). Hz. ilyas (a.s)'in, Hizir (a.s) ile yilda bir kez bulustuguna inanilir, halk arasinda bu bulusma Hizir ilyas (Hidrellez*) seklinde simgelenmistir.

__________________
CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur.
CaKaLBoT Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 12-13-2006, 03:50 PM   #3
CaKaLBoT
ÇaKaL Üye
 
Kayit Tarihi: Jan 2006
Mesajlari: 1,791
Teşekkür Etme: 0
Teşekkür Edilme: 88
Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 26295
Rep Power: 2468
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi : CaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Belirlenen

Hz. ZÜLKIFL (a.s)


--------------------------------------------------------------------------------

Kur'ân'da adi geçen peygamberlerden biri.

Kur'ân'da iki yerde kendisinden bahsedilmektedir: "ismâil, idris ve Zülkifl, hepsi sabredenlerdendi. Onlari rahmetimize soktuk. süphesiz onlar salih olanlardandi" (el-Enbiyâ, 21/85, 86).

Âyette geçen "Zülkifl" adi degil lakabidir ve "nasib ve kismet sahibi" anlamina gelir. Fakat burada dünyevî zenginligi degil, onun üstün kisiligini ve âhiretteki derecesini kastetmek için kullanilmistir. Onun gerçek adi hakkinda çok farkli rivayetler vardir. Yahudiler O'nun, israilogullarinin esâreti sirasinda peygamber tayin edilen ve vazifesini Habur irmagi yakinlarinda bir bölgede yapan Hereksel oldugunu iddia etmislerdir. Âlimlerin bir kismi da onun Eyyub (a.s)'in kendisinden sonra peygamber olan Bisr adindaki oglu oldugunu söylemislerdir. Fakat bu görüslerin hiç biri kesinlik derecesine sahip degildir.

Zülkifl (a.s)'in peygamber olmadigi söyleyenler olmussa da, âlimlerin ekseriyetine göre peygamberdir ve makbul olan görüs de budur (el-Kurtubî, el-Cami'li Ahkâmi'l-Kur'ân, Kahire 1967, XI, 327 vd.; el-Alusî, Ruhu'l-Meânî, Beyrut t.y., XVII, 82; el-Mevdudî, Tefhimu'l-Kur'ân, istanbul 1991, III, 327).

Yüce Allah Eyyûb (a.s)'in kissasini arzettikten sonra, peygamberlerinden bazilarini anmis ve onlari övmüstür. insanlari tevhide çagiran, Allah'in sevgi ve övgülerini kazanan bu peygamberden biri de, Zülkifl (a.s)'dir. Bu konudaki âyetlerin meâli söyledir:

"Kuvvetli ve basiretli kullariniz ibrahim'i, ishâk'i ve Yâkub'u da an. Biz onlari ahiret yurdunu düsünme özelligiyle temizleyip, kendimize halis (kul) yaptik. Onlar bizim yanimizda seçkinlerden, hayirlilardandir. ismâil'i, Elyesâ'i, Zülkifl'i de an. Hepsi de iyilerdendir" (Sad, 38/45, 46, 47, 48).

Taberî'de yer alan bir rivayete göre Zülkifl (a.s) sam'da otururdu. Oradaki halki Allah'a inanmaya, O'na ibadet etmeye ve dürüst bir sekilde yasamaya çagirdi ve orada vefât etti (et-Taberî, Tarih, Misir 1326, I, 167).

__________________
CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur.
CaKaLBoT Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 12-13-2006, 03:51 PM   #4
CaKaLBoT
ÇaKaL Üye
 
Kayit Tarihi: Jan 2006
Mesajlari: 1,791
Teşekkür Etme: 0
Teşekkür Edilme: 88
Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 26295
Rep Power: 2468
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi : CaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Belirlenen

Hz. DAVUD (a.s.)


--------------------------------------------------------------------------------
Kur'ân-i Kerim'de adi geçen israilogullari peygamberlerinden biri.

Yahuda kabilesinden isa (Yasa)'nin sekizinci ogludur.

insanoglu yoldan çikip da batakliga düstükçe, yüce Allah, onlara peygamberler göndermistir. Onlar bu peygamberler vasitasiyla uyarilmistir. israilogullarina da peygamberler gönderilmistir. Onlar, umumiyetle bu peygamberlere isyan hatta ihanet etmislerdir.



Hz. Musa'nin vefatindan sonra, yine israilogullari isyanin karanligina daldilar. Azginlik yaparak Hz. Musa'nin Allah'tan getirdigi akîdeyi terk etmeye basladilar. Cenâb-i Allah, onlarin üzerlerine baska bir kabîleyi musallat etti.

Hz. Musa'nin vefatindan sonra israilogullarinin idaresi Yusa'ya kaldi. israilogullarini çölden çikararak onlari dedelerinin ülkesine yerlestirdi. Bu ülke, Hz. Yakub'un yasadigi Ken'an bölgesi olup, israilogullari için mukaddes ülke sayilir.

israilogullari Hz. Musa'nin vefatindan sonra Filistin çevresine yerlesmis bulunan Amâlika Kabilesi ile karsi karsiya geldiler. israilogullari Amâlika ile yaptiklari bir savastan maglup çiktilar. Kendilerini toparlayarak yeniden bu düsman ile çarpismak istediler. Yüce Rabbimiz onlarin bu durumunu söylece anlatmaktadir: "israilogullarindan bir cemaat Musa'dan sonra peygamberlerine: "Bize bir hükümdar gönder ki, Allah yolunda savasalim" dediler. Peygamber. "Size muharebe farz olunursa korkarim ki, savasmazsiniz" dedi. Onlar: "-Niçin Allah yolunda savasmayalim? Yurdumuzdan ve evlatlarimizin yanindan çikarildik" dediler. Onlara farz kilindiginda, birazi müstesna olmak üzere, savastan yüz çevirdiler. " (el-Bakara, 2/246)

"Peygamberleri onlara: Allah, Teâlâ size hükümdar olarak gönderdi dediginde, onlar: O, bize nasil hükümdar olur? Biz hükümdarliga ondan daha layikiz. Onun mali da çok degildir. dediler. Peygamber. "Allah onu, sizin üzerinize namaz kildi. Ona ilimde ve cisimde fazlalik (üstünlük) verdi. Allah, mülkü diledigine verir. " (el-Bakara, 2/247).

israilogullari tarafindan kutsal kabul edilen bir sandik vardi. Kur'ân-i Kerim'de bu sandiga "Tâbût"* adi verilmektedir. Amâlikalilarla yapilan savas sonucunda bu sandik Câlût (Golyat)'in eline geçmisti. israilogullari bunun acisini duyuyorlar, fakat Tâlût'un da hükümdarligina itiraz etmekten geri kalmiyorlardi.

"Peygamberleri onlara söyle dedi: Onun hükümdarligina alamet; size, içinde Rabbiniz tarafindan sekînet ve Musa ailesi ile Harun ailesinin mirasi bulunan Tâbût'u meleklerin yüklenip getirmesidir. Eger siz iman edenlerdenseniz, bunda sizin için ibret ve mûcize vardir. " (el-Bakara, 2/248). Tâbût'un israilogullarinin eline geçmesi onlari yüreklendirdi. Yeniden toparlanarak Amâlika kabilesi üzerine yürüdüler. Tâlût, israilogullarina ögütte bulundu. Onlara söylece seslendi: "Allahu Teâlâ sizi bir nehir ile imtihan ediyor. O nehirden içen benden degildir. Ondan eli ile ancak bir avuç içen bendendir" dedi. Onlarin pek azi müstesna, digerleri içti. Tâlût ile iman edenler nehri geçtiklerinde: Bugün Câlût ve askerlerine karsi duracak takat bizde yoktur dediler. Allah'a kavusacaklarini bilenler. Nice az bir topluluk vardir ki, Allah'in izni ile daha çok olana galip gelmistir. Allah, sabredenlerle beraberdir. ' dediler. " (el-Bakara, 2/249)

Amâlika ordularinin basinda Câlût (Golyat) bulunuyordu. Câlüt'un ordusuyla karsi karsiya gelen mümin kitle söyle dua etti: "Ya Râb, üzerinize sabir ve sebat ihsan eyle, ayaklarimizi sabit kil ve kâfir kavme karsi bize yardim et. " (el-Bakara, 2/250)

Tâlût'un ordusunda Dâvûd (a.s.) bulunuyordu. Dâvûd (a.s.), Hz. Yakub'un neslinden idi. israilogullarindan olan Dâvûd, daha küçük yasta bir delikanli iken, hak davanin amansiz düsmani, zorba ve güçlü ordulara sahip olan Câlût ile yaptigi mücadeleyi kazanmis ve bu savasta Câlût'u sapan tasiyla öldürmüstü. Bu olayda Allah'a tevekkül eden müminlerin zalimleri nasil yendigi gösterilmektedir.

Câlût, zalim zengin ve korkunç bir hükümdardi. Onun açikça belli olan büyük üstünlügü vardi. Fakat Allahu Teâlâ, o zaman islerin yalniz zahiriyle meydana gelmeyip, gerçek anlamiyla vukû buldugunu göstermek istedi. islerin hakikatini sadece O bilir. Her seyin ölçüsü yalniz O'nun elindedir. Aslinda insanlara güçlü görünenin zayif, zayif görünenin de Allah'in yardimiyla güçlü oldugu ölçüsü Allahu Teâlâ'ya aittir. insanlar ise vazifelerini yerine getirmek, Allah'u Teâlâ' ya verdikleri ahitlerini ifa etmekle yükümlüdürler. Bundan sonra Allah'in istedigi seyler istedigi sekilde olur. insanlara, kendilerini korkutan zâlimlerin zayif, çok zayif olduklarini, Allah onlarin ölmesini istedigi zaman küçücük delikanlilarin bile maglup edebilecegini göstermek için bu zalim diktatörün ölümünü, daha genç bir bir delikanli iken Hz. Dâvûd'un eline verdi. Burada Allah'u Teâlâ'nin tahakkukunu istedigi gizli baska hikmetler de vardi. Allah, Tâlût'dan sonra mülkü Hz. Dâvûd'un almasini ve onun yerine oglu Süleyman (a.s.)'i varis kilmayi istedi. Bu sebeple Hz. Dâvûd (a.s.)'in gücü, Câlût'u öldürmesiyle gösterilmis oluyordu.

"Allah'in izniyle, onlari hemen hezimete ugrattilar. Dâvûd da Câlût'u öldürdü. Allah ona mülk ve hikmet verdi. Dilemekte oldugu seylerden de ona ögretti." (el-Bakara, 2/251).

Câlût'un öldürülmesiyle Amâlikalilar bozguna ugradilar, darmadagin oldular. Bu olaydan sonra halk, Hz. Dâvûd (a.s.)'a daha çok sevgi ve saygi göstermeye basladi.

Tâlût'un ölümünden sonra yerine Dâvûd (a.s.) geçti. Ona hem yönetim, hem peygamberlik verildi; "...Dâvûd'a daglari ve kuslari boyun egdirdik. Onunla beraber tesbih ediyorlardi. Biz (bunlari) yapariz." "Ona, sizi savasin siddetinden korumak için zirh yapmayi ögretmistik. Ama siz, sükrediyor musunuz ki?" (el-Enbiya, 21/78, 80)

"Andolsun Dâvûd'a tarafimizdan bir üstünlük verdik. Ey daglar, onunla beraber tesbih edin ve ey kuslar (siz de). Ve ona demiri yumusattik.", "Genis zirhlar yap, dokumasini ölçülü yap ve (hepiniz) iyi isler yapin. Çünkü ben, yaptiklarinizi görmekteyim. diye vahyettik." (Sebe, 34/10-11). Hz. Dâvûd (a.s.) hakkinda Kur'ân-i Kerim'den gelen rivâyetler; Dâvûd'un çok güzel bir sesi oldugunu, kendisine verilen Zebur'u okumaya baslayinca, daglarin ve kuslarin onu dinlemek üzere etrafinda toplandiklarini bildirmektedir. Zebur dört büyük semâvî kitaptan birisi olup, yüzelli sûreden ibarettir. Bu kitap, ser'î hükümleri tasimadigi için Hz. Dâvûd, Hz. Musa'nin serîati ile hükmetmistir.

Yahudi kaynaklarinda Hz. Dâvûd'un, Mizmar denen bir musiki âleti çaldigi kayitlidir. Kur'ân'da da: "(Her taraftan) gelen kuslar da ona icabet ederler, hepsi onun nagmesine katilirlardi ", "Onun mülkünü kuvvetlendirmistik. Kendisine hikmet ve açik konusma, güzel konusma vermistik. " (Sad, 38/19-20) buyuran Allah, ayni sûrenin 21. âyetinde, Hz. Dâvûd (a.s.) zamaninda olan bir hâdiseyi de, Hz. Muhammed (s.a.s.)'e söyle haber vermistir: "Dâvûd'un yanina gelmislerdi de, onlardan korkmustu. Korkma dediler, Biz, iki davaciyiz. Birimiz ötekinin hakkina saldirdi. simdi sen aramizda hak ile hükmet. Zulmetme. Bizi yolun ortasina (adalete) götür. " (Sad, 38/22)

Kur'ân'da anlatildigina göre bunlar iki kardestiler. Birisinin doksandokuz koyunu, ötekinin bir tek koyunu vardi. Böyle iken doksandokuz koyunu olan öteki kardesinin tek koyununu ister, aralarinda tartisma çikar. Tek koyunu olani bu tartismayi kaybeder. Hz. Dâvûd (a.s.)'a müracaat ederler. O, davaci olanlardan birini dinler, ötekini dinlemeden hükmünü verir. Bunu da Allah'u Teâlâ'nin kendisini imtihani sanir. Ancak bu yaptigi hareket sebebiyle Allah'dan magfiret dileyip secdeye kapanir, tövbe eder. Allah, onu affettigini bildirir ve ona su vahyi indirir: "Ey Dâvud, biz seni yeryüzünde (senden öncekilerin yerine) hükümdar yaptik. insanlar arasinda adaletle hükmet, keyfine uyma. Sonra seni Allah yolundan saptirir. Allah'in yolundan sapanlara, Allah'in hesap gününü unuttuklarindan dolayi, çetin bir azap vardir. " (Sad, 38/26)

israilogullari, Hz. Dâvûd zamaninda en parlak dönemlerini yasamislardir. Dâvûd (a.s.) Kudüs'ü fethetmis, kendisine baskent yapmisti.

Hz. Dâvûd, hem hükümdar, hem peygamberdi. Bir nimet olarak bu iki özellik ona verilmisti. O, israilogullarini kirk yil yönetti ve Rabbine kavustu. Hz. Dâvud (a.s.)'in yerine oglu Hz. Süleyman (a.s.) geçti ve ona da peygamberlik geldi. Hz. Dâvûd, bir gün oruç tutar, bir gün yerdi.

Abdullah b. Amr'dan rivâyetle, Abdullah, her gün gündüzleri oruç tutar, geceleri de (nâfile) namaz kilardi. Onun bu durumu Rasûlullah'a bildirildiginde Hz. Peygamber onu çagirdi ve söyle buyurdu: "Bir gün oruç tut, bir gün iftar et. iste bu Dâvûd (a.s.)'in orucudur."

Bir baska rivayette ise, Rasûlullah (s.a.s.) söyle buyurmustur: "Allah'u Teâlâ ya en sevimli oruç, Dâvûd (a.s.)'in orucudur. O, bir gün oruç tutar, bir gün iftar ederdi. Allah'a en sevimli namaz da Dâvûd namazi idi. O, her gecenin yarisinda uyur. Üçte birinde (nafile) namaz kilardi. Altida birinde de yine uyurdu." (Müslim, Siyam, 183; Nesâî, Siyam, 69).

__________________
CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur.
CaKaLBoT Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 12-13-2006, 03:52 PM   #5
CaKaLBoT
ÇaKaL Üye
 
Kayit Tarihi: Jan 2006
Mesajlari: 1,791
Teşekkür Etme: 0
Teşekkür Edilme: 88
Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 26295
Rep Power: 2468
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi : CaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Belirlenen

Hz. Süleyman'in sarayi ve Sebe melekesi
Serap Akincioglu

--------------------------------------------------------------------------------


Tarih, yaklasik olarak I.Ö. 970-931 yillari arasinda yasadigi düsünülen Hz. Davud'un oglu Hz. Süleyman'in kurdugu muhtesem kralliga sahitlik eder. Öyle ki Hz. Süleyman, babasindan sinirlari Misir'dan Firat'a kadar uzanan bir krallik devralmis ve kisa sürede hakimiyetini güçlendirmisti. Ve kendi yasadigi dönemde öylesine büyük bir hakimiyet kurmustu ki, Allah'a olan imaninin ve üstün aklinin kendisine kazandirdigi bu ihtisam, yüzyillar sonra bile insanlarin hayranligini ve dikkatini üzerine çekmeye devam etmektedir.Hz. Süleyman'in hayati, Allah'a gönülden iman eden bir müslümanin aklinin ne kadar fazla, ufkunun ne kadar genis oldugunu bütün insanliga gösteren çok çarpici bir delildir. Hz. Süleyman (a.s.) cinlerden ve insanlardan olusan ordusu ile kurdugu hakimiyeti, muhtesem bir saraydan yönetiyordu. Ve bu saray döneminin en ileri teknigi kullanilarak üstün bir estetik anlayisi ile insa edilmisti. Sarayinda göz alici sanat eserleri ve görenleri hayran birakip etkileyen degerli esyalar, benzersiz bir estetik anlayisi ile yerlestirilmisti. Elbette Hz. Süleyman'in bu mekâni, görenlerde büyük hayranlik uyandiriyordu.

Insanlarin bu saraydan bu kadar etkilenmelerinin nedeni ise, insan fitratina en uygun olan estetik anlayisini ve ortami birden karsilarinda görmeleri olmustur. Zira Hz. Süleyman, yaptirdigi bu görkemli sarayi, imanin nuru ve onun getirdigi üstün bir akil ile yaptirmisti. Ve bir Müslümanin hangi çagda veya hangi sartlarda yasarsa yasasin Allah'in kendisine verdigi imkânlari en güzel sekilde kullanarak essiz bir mekân olusturabileceginin en güzel örnegini sergilemisti.Nitekim Kur'ân-i Kerim'in Neml Sûresi'nin bir çok ayeti, onunla ayni dönemde asayan bir kavmin yöneticisi olan Sebe Melikesi'nin Hz. Süleyman'in ihtisamli sarayini gördükten sonra ona biat ettiginden bahseder. Hz. Süleyman, Sebe Melikesi Belkis'in varligini kendisine haber getiren Hüdhüd sayesinde ögrenmisti:"Derken uzun zaman geçmeden (Hüdhüd) geldi ve dedi ki: "Senin kusatamadigin (ögrenemedigin) seyi, ben kusattim ve sana Saba'dan kesin bir haber getirdim. Gerçekten ben, onlara hükmetmekte olan bir kadin buldum ki, ona her seyden (bolca) verilmistir ve büyük bir tahti var. Onu ve kavmini, Allah'i birakip da günese secde etmektelerken buldum, seytan onlara yaptiklarini süslemistir, böylece onlari (dogru) yoldan alikoymustur; bundan dolayi onlar hidayet bulmuyorlar." (Neml Sûresi 22-24)

Bu bilginin üzerine Hz. Süleyman, Allah'i ilâh olarak kabul etmeyip günese secde eden ve seytanin kendilerine süslü gösterdigi bir sistemi kabul eden Sebe halkini, imana davet etmek için onlara "Rahman ve Rahim olan Allah'in adiyla" baslayan bir mektup öndermisti. Ve tüm kavmi kendisine teslim olmaya çagirmisti. "Gerçek su ki, bu, Süleyman'dandir ve 'süphesiz Rahman ve Rahim Olan Allah'in Adiyla' (baslamakta)dir. (Içinde de "Bana karsi büyüklük göstermeyin ve bana müslüman olarak gelin" diye (yazilmaktadir). (Neml Sûresi 30-31)

Sebe Melikesi o ana kadar hiç karsilasmadigi kadar kesin bir üslupla tüm hükümdarligini kendisine katmasini isteyen Hz. Süleyman'in, bu mektubu arsisinda çok sasirmisti. Ve kendisini kesin olarak bozguna ugratacagindan emin oldugu bu hükümdari, kararindan vazgeçirmek için ona yüklü hediyeler göndermek yolunu seçmisti. Ne var ki Allah'in rizasini ve rahmetini hiç bir zaman maddî bir menfaate tercih etmeyen tüm peygamberler gibi Hz. Süleyman da, Sebe Melikesi Belkis'in hediyelerini geri çevirmis ve elçileri vasitasiyla ona ne kadar kararli, onurlu ve Allah'a bagli oldugunu gösteren söyle bir haber göndermisti:"(Elçi hediyelerle) Süleyman'a geldigi zaman: "Sizler bana mal ile yardimda mi bulunmak istiyorsunuz? Allah'in bana verdigi, size verdiginden daha hayirlidir; hayir, siz, hediyenizle sevinip ögünebilirsiniz" dedi. Sen onlara dön, biz onlara öyle ordularla geliriz ki, onlarin karsi koymalari mümkün degil ve biz onlari ordan horlanmis asagilanmis ve küçük düsürülmüsler olarak sürüp çikaririz." (Neml Sûresi 36-37)

Hz. Süleyman Sebe Melikesi Belkis'a Allah'in adi ile basladigi mektubunda kendi gücünün Yüce Rabbinden geldigini ve asla yenilmeyecek bir kuvvete sahip oldugunu hissettirmisti. Nitekim Hz. Süleyman cinlerden, insanlardan olusan, ona büyük bir teslimiyetle ve sevkle bagli bir orduya sahipti. Öyle ki bu ordunun her üyesi Süleyman Aleyhisselamin bütün sözlerini büyük bir hosnutlukla ve tam bir itaatle yerine getirmekteydi. Elbette Hz. Süleyman'in ordusunun tüm gücü Allah'tan gelmekteydi ve Allah'in ordusu adetullaha uygun olarak her zaman üstün gelecekti.

Sebe Melikesi Belkis, onun (Hz. Süleyman'in) sarayina gittiginde o güne kadar hiç görmedigi büyük bir mülk ve zenginlikle karsilasmisti:

"Ona: "Köske gir" denildi. Onu görünce derin bir su sandi ve (etegini çekerek) ayaklarini açti. (Süleyman Dedi ki: "Gerçekte bu, saydam camdan olma düzeltilmis bir kösk zemindir." Dedi ki: "Rabbim, gerçekten ben kendime zulmettim; (artik) ben Süleyman'la birlikte âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum." (Neml Sûresi 44)

Kendisi de bir zenginlik ve hâkimiyete sahip olan Sebe Melikesi Belkis, Hz. Süleyman'in sarayina girince o güne kadar gördügünden çok farkli bir estetik ve bir zenginlikle karsilasmis ve ruhuna hitap eden büyük bir akla sahit olmustur. Aslinda Sebe Melikesi Belkis'in duydugu hayranlik ve saskinlik içine girdigi saraya degil, Hz. Süleyman'in aklinadir. Çünkü Belkis'in karsilastigi manzara, o dönemin sartlarinda yapilabilecek en mükemmel eser olarak tarif edilebilecek en güzel yerdir.

Âyette de ifade edildigi gibi camdan olan kösk zemini öylesine gerçekti ki, Sebe Melikesi Belkis, islanmamasi için eteklerini toplayarak ilerlemesi gerektigini düsünmüstü. Sarayin muhtesemligi ve görkemi, müslümanlarin ruhlarinda yasadigi zenginligi yansitiyordu.

Belkis'in baska bir ülkenin hükümdari olmasina ve bu ülkenin en büyük servetine sahip olmasina ragmen Hz. Süleyman'in yasadigi mekândan ve onun zenginliginden etkilenme sebebi de budur. Teknik anlamda büyük servetler harcanan mekânlarda yasamasina ragmen, pek çok kisi insan fitratinin hoslanacagi estetigi saglayamayabilir. Oysa Hz. Süleyman'in sarayinin her kösesinde görülen zevk, akil ve mükemmellik sadece servetle elde edilebilecek bir görünüm degildir. Iste aradaki bu farki daha sarayin girisini görür görmez anlayan Belkis, böyle bir yeri meydana getiren akla ve o aklin üstünlügüne hemen teslim olmustur. Sebe melikesi Süleyman Âleyhisselamin aklinin sahibi olan Cenâb-i Allah'a iman ettigini söylemis ve müslümanlardan olmayi kabul etmistir.

Hz. Süleyman ve onunla birlikte yasayan mü'minler, Allah'in kendilerine verdigi bu büyük mülkü tasimaya lâyik ve ehil kimselerdi. Rabbine karsi son derece güzel ahlâkli, teslimiyetli ve mütevazi bir peygamber olan Hz. Süleyman, kendisine nimet olarak bahsedilen bu büyük zenginligi yine yalnizca Allah'i razi etmek ve onlarin kalbini Islâm'a isindirmak için kullaniyordu. Pek çok peygamber de ayni Hz. Süleyman gibi insanlara dini teblig ederken halkin karsisina büyük bir zenginlikle çikarak, onlari etkileme yoluna gitmisti. Hazinenin basina getirilen Hz. Yusuf, kendisine büyük bir mülk verilen Hz. Ibrahim, görenleri hayrete düsürecek kadar ihtisamli bir hâkimiyete sahip olan Hz. Süleyman ve fakirken zengin kilinan Peygamberimiz Hz. Muhammed, yasadiklari hayat boyunca bunun en güzel örneklerini sergilemislerdir.

Peygamberlerin bu zenginligi ve yasadiklari üstün ahlâki gören insanlar, hiç bir sistemin ya da ideolojinin kendilerine sunmadigi böyle bir maneviyati ve maddî ihtisami elde edebilmenin yolunu merak ediyorlardi. Bu nedenle Islâmi henüz tanimayan insanlar, ilk basta bu zenginligin sebebine ve gördükleri ahlâkî yapisina karsi duyduklari merakla Islâma yaklasmislardir. Ahlâkî üstünlükleri ve tümüyle Allah yolunda kullandiklari zenginlikleriyle halkin kalbini Islâma isindiran peygamberler, böylece kisa sürede Allah'in izniyle büyük kitlelere dini yaymayi basarmislardir.

__________________
CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur.
CaKaLBoT Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 12-13-2006, 03:53 PM   #6
CaKaLBoT
ÇaKaL Üye
 
Kayit Tarihi: Jan 2006
Mesajlari: 1,791
Teşekkür Etme: 0
Teşekkür Edilme: 88
Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 26295
Rep Power: 2468
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi : CaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Belirlenen

Hz.YÛNUS (a.s)


--------------------------------------------------------------------------------

Adi Kur'ân'da geçen peygamberlerden biri.

Soyu, Bünyamin vasitasiyla Ya'kûb (a.s)'a ve onun vasitasiyla de ibrâhim (a.s)'a dayanmaktadir. Bazi alimlerin naklettigine göre, isa (a.s) annesinin adiyla isa b. Meryem diye anildigi gibi, Yûnus (a.s) da annesinin adiyla Yûnus b. Matta diye anilmaktadir. (ibn Sa'd, Tabakatü'l-Kübra, Beyrut 1957, I, 55). Buhârî'nin verdigi bilgiye göre ise, bu görüs yanlistir. Aslinda Matta, Yûnus (a.s)'in annesinin degil, babasinin adidir. Yani Yûnus (a.s), Yûnûs b. Matta diye anilinca, babasinin adiyla anilmis olur (ez-Zebîdî, Sahihi Buhârî Muhtasari Tecridi Sarih Tercemesi ve serhî, trc: Kamil Miras, Ankara, 1971, IX, 152).

Yûnus (a.s)'in Ya'kub (a.s)'in torunlarindan oldugu, Kur'ân'da söyle haber verilistir:

"Nûh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettigimiz gibi, sana da vahyettik. Nitekim ibrâhim'e, ismail'e, ishâk'a, Yakub'a, torunlarina, isa'ya, Eyyûb'a, Yûnus'a, Harûn'a, Süleyman'a da vahyetmis ve Davud'a da Zebûr'u vermistik" (en-Nisâ, 4/163).

Bu âyette ifâde edildigi gibi isâ (a.s), Eyyûb (a.s), Harun (a.s) ve Süleyman (a.s)'da Yunus (a.s) ile ayni soydan, Yakub (a.s)'in torunlarindandirlar.

Yûnus (a.s)'in nüfusu yüz bini askin bir sehrin halkina uyarici ve tevhide çagrici bir peygamber olarak gönderildigi, Kur'ân'da söyle geçmektedir:

"Ve onu yüz bin Insana, ya da daha fazla olanlara peygamber gönderdik" (es-Saffat, 37/147).

O'nun peygamber olarak gönderildigi bu yerin Ninova sehri oldugu nakledilmistir. Ninova sehri, Dicle nehrinin kiyisinda, simdiki Musul'un yerinde bulunmaktaydi. Bu beldenin Insanlari küfrün içinde bulunuyorlardi ve putlara tapmakta idiler. Yûnus (a.s) onlari küfürden ve putperestlikten nehyetmek bir de onlara, küfürlerinden dolayi tevbe etmelerini, Yüce Allah'in varligina ve birbirine inanmalarini emretmek üzere gönderilmisti (ez-Zemahserî, el-Kessâf, Kahire, t.y., V, 126; et-Taberî, Tarih, Misir 1326, II, 42).

Yûnus (a.s)'in adi, Kur'ân'in çesitli yerlerinde geçmekle berâber, Kur'ân'daki sûrelerden birine isim olarak verilmistir. Kur'an'in onuncu sûresinin adi, Yûnus sûresidir.

Yûnus (a.s) milletini otuz üç yil Allah'a imân etmeye, küfürden kurtulmaya davet etti, tebligde bulundu ve peygamberlik vazifesini yerine getirdi. Ancak sadece iki kisi ona imân etti (ibn Esir, el-Kâmil, Beyrut 1965, I, 360; Sahihi Buhâri ve Tecridi Sarih Tercümesi, IX, 152).

Milletinin bu sekilde küfürde direnmesi ve imâna gelmemesi, Yûnus (a.s)'in zoruna gitti. Yüce Allah onun bu kizginligini ve bunun neticesinde milletini terketmeye kalkismasini söyle haber vermistir:

"Zünnûn (Yûnus)'a gelince, o, öf keli bir halde geçip gitmisti. Bizim kendisini asla sikistirmayacagimizi zannetmisti. Nihâyet karanliklar içinde; "Senden baska hiç bir ilâh yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum!" diye niyaz etti." (el-Enbiyâ, 21/87).

Bu âyette Yûnus (a.s)'dan Zünnûn diye bahsedilmistir. Zünnûn, balik sahibi demektir. Kur'ân'in baska bir yerinde de, Yûnus (a.s) bu lakabla anilmistir:

"Sen Rabbinin hükmünü sabirla bekle. Balik sahibi (Yunus) gibi olma. Hani, o dertli dertli Rabbine niyaz etmisti" (el-Kalem, 68/48).

Hem bu âyette hem de yukaridaki âyette Yûnus (a.s)'in sabretmemesine, Allah'in emri olmadan milletini terketmeye kalkismasina isâret edilmistir. Onun bu hali üzerine, Yüce Allah söyle buyurmustu:

"O halde, peygamberlerden azim sahibi olanlarin sabrettigi gibi sen de sabret" (el-Ahkâf, 46/35).

Allah'in müsaadesi olmadan Yûnus (a.s)'in ayrilmaya kalkismasi, iyi netice vermemisti. Ninova'dan ayrilmak için bir gemiye binmisti. Geminin batmaya yüz tutmasi üzerine, hafiflemesi için yolculardan birinin suya atilmasi gerekti. Kimin suya atilacagini tesbit için kur'a çekildi ve kur'a Yûnus (a.s)'a isâbet etti. Bu durum kur'ân'da söyle haber verilmistir:

"Gemide onlarla karsilikli Kur'a çektiler de yenilenlerden oldu" (es-Saffat, 37/141).

isin daha acisi, Yûnus (a.s) denize atildiktan sonra bir balik onu yutmustu. Yüce Allah Kur'ân'da onun bu durumunu söyle haber vermistir:

"Yûnus, (Rabbinden izinsiz olarak kavminden ayrildigi için) kendisi kötülüklerken, onu bir balik yuttu" (es-Saffat, 37/142).

Burada Yûnus (a.s) hatasini anlamis ve nefsini kinamaya baslamisti. Baligin karnindaki karanliklarda:

"Senden baska ilâh yoktur. Sen eksikliklerden uzaksin, yücesin. Ben zalimlerden oldum!" (el-Enbiyâ, 21/87) diye dua etmeye ve Allah'a yalvarmaya basladi. Bu sekilde imân ve inançla Allah'a siginmasi neticesinde, Yüce Allah onu affetmisti (el-Maverdî, en-Nuketu ve'l-Uyûnu, Beyrut 1992, III, 465 vd). Yûnus (a.s)'in duasinin kabul edildigi ve Allah tarafindan bagislandigi, Kur'ân'da söyle dile getirilmistir:

"Biz de onun duasini kabul ettik ve onu tasadan kurtardik. iste biz, Insanlari böyle kurtaririz" (el-Enbiyâ, 21/88).

"Eger tesbih edenlerden olmasaydi, (Insanlarin) yeniden diriltilecekleri güne kadar onun karninda kalirdi" (es-Saffat, 37/143, 144).

Gücü her seye yeten Yüce Allah, baligin karnindaki Yûnus (a.s)'i öldürmedi. Bir süre sonra balik onu agzi ile sahile birakmisti. Onun kurtulus ve daha sonraki hafi, Kur'ân'da söyle haber verilmistir:

"(Ama baligin karninda bizi andi, tesbih etti), biz de onu hasta bir halde agaçsiz, bos bir yere attik ve üzerine (gölge yapmasi için) kabak türünden bir agaç bitirdik" (es-Saffat, 37/145, 146).

Yûnus (a.s)'in Allah tarafindan affedilmesi ve büyük bir tehlikeden kurtarilmasi, Kur'ân'in baska bir yerinde dile getirilmistir:

"Sen Rabb'inin hükmüne sabret, balik sahibi (Yûnus) gibi olma. Hani o, sikintidan yutkunarak (Allah'a) seslenmisti. Eger Rabb'inden ona bir nimet yetismeseydi, yerilerek çiplak bir yere atilirdi. Fakat (böyle olmadi), Rabb'i onun duasini kabul etti de onu salihlerden kildi" (el-Kalem, 68/8, 49, 50).

Yûnus (a.s)'i bu sikintilardan kurtaran Yüce Allah, onun milletine de neticede hidâyeti nasib etti. Onlar da sonunda Allah'a imân edip tevhid'e sarildilar. Onlarin tevbe edip hakka dönüslerini ifâde eden âyetin meâli söyledir:

"inandilar, biz de onlari bir süreye kadar geçindirdik" (es-Saffat, 37/148).

Yûnus (a.s)'in milletinin bu sekilde tevbe etmeleri, küfürden dönüp Allah'a inanmalari, Allah tarafindan övülmüs, methedilmistir:

"Keske (azabi gördükten sonra) inanip da, inanmasi kendisine fayda veren bir memleket olsaydi! (Azabi gördükten sonra inanmak, hiç bir memlekete yarar saglamamistir). Yalniz Yûnus'un kavmi, (azab henüz inmeden önce) inaninca, dünya hayatinda onlardan rezillik azabini kaldirmis ve onlari bir süre daha yasatmistik" (Yûnus, 10/98).

Yûnus (a.s)'in faziletli bir Insan oldugu, Yüce Allah tarafindan söyle haber verilmistir:

"ismâil, el-Yesa', Yunus ve Lut'a da (yol gösterdik). Hepsi iyilerden idiler" (el-En'âm, 6/86).

Hz. Muhammed (s.a.v) de onu söyle övmüstür:

"Her kim ben Yûnus b. Mattâ'dan hayirliyim derse, yalan söylemistir" (Buhârî, Tefsiru süre 6, 4).

Yûnus (a.s) da, diger peygamberler gibi, Insanlari küfrün serrinden nehyetmis ve Allah'a imân etmeye davet etmistir. inanan Insanlar için, onun hayatindan alinacak çesitli ibretler vardir.

Nureddin TURGAY

__________________
CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur.
CaKaLBoT Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 12-13-2006, 03:54 PM   #7
CaKaLBoT
ÇaKaL Üye
 
Kayit Tarihi: Jan 2006
Mesajlari: 1,791
Teşekkür Etme: 0
Teşekkür Edilme: 88
Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 26295
Rep Power: 2468
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi : CaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Belirlenen

HZ. ÜZEYR (a.s)


--------------------------------------------------------------------------------

israilogullarina (Yahudilere) göre meshur bir peygamber olan Üzeyr (a.s)'in adi Kur'an-i Kerîm'de geçmektedir. Fakat Islâm'a göre onun peygamber olup olmadigi hususunda ihtilaf vardir.

Üzeyr (a.s)'in adi hakkinda da alimlerin farkli yorumlari vardir. Bazi alimlere göre onun adi Arapça bir isimdir. Diger bazi alimlere göre ise, Üzeyr kelimesi Arapça degil, ibranicedir (el-Ukberî, imlau ma menne bihi'r Rahman, Misir, 1961, II, 7).

ibranice'de Üzeyr kelimesinin karsiligi "Azra"dir. Tevrat'in bu dildeki nüshasinda böyle geçmektedir (Biblio Hobraica, nsr. Rud. Kittel, Stuttgart,1952; Esra, VII,1; Nehemio, VIII,13).

Üzeyr (a.s), Harun Peygamber'in neslinden gelmektedir (es-Sa'lebî, el-Arais, Misir, 1951, 344).

Üzeyr (a.s)'in adi, Kur'an-i Kerîm'de bir yerde geçmektedir: "Yahudiler. 'Üzeyr, Allah'in ogludur; dediler. Hristiyanlar da: Mesih Allah'in ogludur', dediler. Bu, onlarin agizlariyla geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini), önceden inkâr etmis(olan müsrik)lerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onlari kahretsin, nasil da (haktan batila) çevriliyorlar!.. Hahamlarini ve rahiplerini Allah'tan ayri rehber edindiler, Meryem oglu Mesîh'i de. Oysa kendilerine yalniz tek Tanri olan Allah'a ibâdet etmeleri emredilmisti. Ondan baska ilâh yoktur. O, onlarin ortak kostuklari seylerden münezzehtir" (et-Tevbe, 9/30, 31).

Burada söz konusu olan Üzeyr (a.s) hakkinda çesitli rivâyetler vardir. En meshuru ibn Abbas'in rivâyetidir. Buna göre, Yüce Allah isrâil ogullarinin elinde bulunan Tevrat'i onlardan aldi. Tevratin içinde bulundugu sandigi kaybettiler. Ayni zamanda Tevrat zihinlerinden de silindi. israil ogullari buna çok üzüldüler. Bilhassa Üzeyr (a.s) Allah'a çok ibâdet etti; O'na yalvarip yakardi. Allah'tan inen bir nur, onun kalbine girdi. Unutmus oldugu Tevrat'i hatirladi. Ondan sonra Tevrat'i yeniden israil ogullarina ögretti. Daha sonra Tevrat'in içinde bulundugu sandik bulundu. Bunun üzerine Üzeyr (a.s)'in ögrettiginin aslina uygun oldugunu gördüler. Bunun üzerine Üzeyr (a.s)'i çok sevdiler. Fakat bu hususta asiri gittiler. "O, olsa olsa Allah'in ogludur" dediler (ibn Cerir et-Taberî, Camiu'l-Beyân, Misir,1951, X,111). Bu âyetler, onlarin bu hususta asiri gitmelerini ve Hristiyanlarin da, isâ (a.s) Allah'in ogludur diye söylemelerini reddetme mahiyetinde nazil olmustur. Onlarin bu sözlerinin batil oldugu anlatilmis ve Yüce Allah'in, onlarin bu iddialarindan münezzeh oldugu ifâde edilmistir (el-Beydâvî, Envaru't-Tenzîl ve Esraru't Te'vîl, Misir, 1955, I, 196).

Yahudilerin bu hususta asiri gitmeleri, Kur'an'in baska yerlerinde de tenkid edilmistir. "Vay haline o kimselerin ki, Kitabi elleriyle yazip, az bir paraya satmak için, "Bu Allah'in katindandir. " derler. Ellerinin yazarligindan ötürü vay haline onlarin! Kazandiklarindan ötürü vay haline onlarin!" (el-Bakara, 2/79) mealindeki âyette Yahudiler kasdedilmektedir. Onlarin Tevrat'i tahrif ettikleri, ondan sonra kendileri tarafindan yazilan bir kitabi Allah'in kitabi diye tanitmalari söz konusudur. Onlar bu sekilde kitab yazmislar, Allah'in kelâmi olarak ileri sürmüsler ve bununla menfaat ile nüfûz saglamaya çalismislardir. Bu âyette, onlarin bu yaptiklari tenkid edilmektedir (Muhammed Ali es-Sâbûnî, Safvetu't-Tefâsir, istanbul, 1987, I, 71 vd).

Asagidaki âyette de, Yahudilerin bu durumu tenkid edilmistir:

"Onlardan bir grup, okuduklarini kitaptan sanasiniz diye kitabi okurken, dillerini egip bükerler. Halbuki okuduklari, kitaptan degildir. Söyledikleri Allah katindan olmadigi halde, "Bu, Allah katindandir. " derler. Onlar bile bile Allah'a iftira ediyorlar" (Âlu imran, 3/78).

ibn Abbas (r.a)'dan nakledildigine göre, bu ayette de Yahudiler kasdedilmektedir. Buna göre, onlar Allah'in kelâmini kaybetmisler. Kendi uydurduklarini Allah'in kelami olarak tanitmaya çalismislar. Onlarin bu yaptiklari yalan ve uydurmadir (ez-Zemahserî, el-Kessâf, Kahire,1977, I, 182 vd.).

Üzeyr (a.s) ile ilgili bulundugu söylenen diger bir ayet de söyledir;

"Yahut görmedin mi o kimseyi ki, evlerinin çatilari duvarlari üzerine çökmüs (yikik dökük olmus) issiz bir kasabaya ugradi. "Ölümünden sonra Allah bunlari nasil diriltir acaba!" dedi. Hemen Allah onu öldürdü, yüz sene sonra tekrar diriltti. "Ne kadar kaldin burada?" dedi. "Bir gün yahut bir kaç saat" dedi. Allah ona: "Bilakis yüz sene kaldin. Yiyecegine ve içecegine bak, henüz bozulmamistir. Bir de esegine bak. Seni Insanlar için bir âyet (ibret isâreti) kilalim diye (yüz sene ölü tuttuk sonra tekrar dirilttik). simdi sen kemiklere bak, onlari nasil birbiri üstüne koyuyor, sonra ona nasil et giydiriyoruz. " dedi. Durum kendisince anlasilinca, "süphesiz Allah'in her seye kadir oldugunu bilmeliyim" dedi (el-Bakara, 2/259).

Bu ayette söz konusu olan zatin kim oldugu hususunda çesitli rivâyetler vardir. Fakat alimlerin ekseriyetine göre bu zat, Üzeyr (a.s)'dir (el-Beydâvî, Envaru't-Tenzîl, I, 57).

Hz. Muhammed (s.a.s), Üzeyr (a.s)'in peygamber olup olmadigi hususunda söyle buyurmustur: "Bilmiyorum, Üzeyr peygamber midir, degil midir?" (Ali Nasif et-Tâc, III, 302). Bundan dolayi Islâm inancinda Üzeyr (a.s)'in peygamberligi ihtilafli kabul edilmistir.

Peygamber olsun veya olmasin, Üzeyr (a.s) Allah'a tam manasiyla inanmis, kamil imân sahibi olan bir zatti. Hayati boyunca, Allah'in rizasini kazanmak için serden kaçmis, hayra kosmustur. Çevresindeki Insanlari da bu sekilde inanmaya ve Allah'in emir ile yasaklarina riâyet etmeye davet etmistir.

Nureddin TURGAY

__________________
CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur.
CaKaLBoT Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 12-13-2006, 03:55 PM   #8
CaKaLBoT
ÇaKaL Üye
 
Kayit Tarihi: Jan 2006
Mesajlari: 1,791
Teşekkür Etme: 0
Teşekkür Edilme: 88
Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 26295
Rep Power: 2468
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi : CaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Belirlenen

Hz. ZEKERIYYA (a.s)


--------------------------------------------------------------------------------

Kur'ân'da adi gelen peygamberlerden biri. Soyu Dâvud (a.s)'a dayanmaktadir. Kur'ân'da anilan duâlarindan (Meryem, 16/6) anlasildigina göre, soyu daha sonra Yâkub (a.s)'a varmaktadir (el-Kurtubî, Ahkâmu'l-Kur'ân, Kahire 1967, XI, 82; er-Razî, Mefâtihu'l-Gayb, Misir 1937, V, 769).

Zekeriyya (a.s) isrâilogullarinin peygamberi oldugu gibi, ayni zamanda onlarin bilgini, reisi ve müsaviri yani danismani idi (es-Sa'l-ebî, el-Arais, 1951, 372).

Onun hakkinda çesitli âyet ve hadisler vardir. Ebû Hureyre'nin naklettigine göre, Hz. Muhammed (s.a.s);" "Zekeriyya (a.s) marangoz idi"(Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, Misir, 1954, II, 405) diyerek O'nun elinin emegi ile geçinen bir sanat ehli oldugunu haber vermistir.

Zekeriyya (a.s)'in hanimi isa (a.s)'in annesi Meryem'in teyzesi isâ idi. Zekeriyya (a.s) da, Meryem'e bakmakla mesgul oluyordu. O'na Beyt-i Makdis'te bir yer yapmisti. O'nun odasina her girdiginde, yaninda kis mevsiminde yaz meyvesini ve yaz mevsiminde de kis meyvesini buluyordu. Zekeriyya (a.s), "Ey Meryem, bu sana nereden geliyor?" diye sorunca, Meryem, "Allah tarafindandir." diye cevap veriyordu (el-Kurtubî, Ahkâmu'/-Kur'ân, IV, 69 vd).

Zekeriyya (a.s) Hz. Meryem'in yaninda böyle yaz mevsiminde kis meyvesini ve kis mevsiminde de yaz meyvesini görünce, Meryem'e bu nimetleri veren, buna gücü yeten yüce Allah, esimin yasi geldigi halde, bize hayirli bir evlat verebilir seklinde düsündü ve hayirli bir evladin olmasi için Allah'a gizlice söyle dua etti:

"Rabbim! Gerçekten kemiklerim zayifladi, saçlarim agardi, Rabbim!.Sana yalvarmaktan dolayi herhangi bir seyden mahrum kalmadim. Dogrusu, benden sonra yerime geçecek yakinlarimin iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karim da kisirdir. Katindan bana bir ogul bagisla ki, bana ve Yâkub ogullarina mirasçi olsun! Rabbim! O'nun, senin rizani kazanmasini da sagla!" (Meryem,19/4,5,6)

"Ya Rabbi! Bana kendi katindan temiz bir soy bahset!" (Âlu imrân, 3/38)

"Rabbim! Beni tek basima birakma! Sen varislerin en hayirlisisin" (el-Enbiyâ, 21/89).

Gücü her seye yeten Yüce Allah, Zekeriyya (a.s)'in duâsini kabul etti ve O'na bir erkek evlad verecegini müjdeledi:

"Ey Zekeriyya! Sana Yahya isminde bir oglani müjdeliyoruz. Bu adi daha önce kimseye vermemistik" (Meryem, 19/7).

"Mihrabda namaz kilmaya durdugu sirada, hemen melekler ona söyle seslendi: "Haberin olsun! Allah sana Yahya adli çocugu müjdeliyor. O, Allah'tan gelen bir kelimeyi (isâ'yi) tasdik edecek, milletinin efendisi olacak, nefsine hakim bulunacak ve salihlerden bir peygamber olacaktir" (Âlu imrân, 3/39).

Zekeriyya (a.s), Allah'in verdigi bu müjdeye sasti, hayret etti. Çünkü kendisi de hanimi da hayli yasli idiler. "Rabbim! Karim kisir, ben de son derece kocamisken nasil oglum olabilir?" (Meryem, 19/8) diyerek, bu ilginç müjde karsisinda hayretini dile getirdi.

Yüce Allah ona söyle cevap verdi:

"Rabbin böyle buyurdu. Çünkü bu bana kolaydir. Nitekim sen yokken, daha önce seni yaratmistim" (Meryem, 19/9).

Kur'ân'in baska bir yerinde bu durum söyle haber verilmistir:

"Zekeriyya'nin duasini kabul edip kendisine Yahya yi bahsetmis, esini de dogum yapacak hale getirmistik. Dogrusu onlar iyi islerde yarisiyorlar, korkarak ve umarak bize yalvariyorlardi. Bize karsi gönülden saygi duyuyorlardi" (el-Enbiya, 21/90).

Yüce Allah'in bu güzel müjdesine son derece sevinen Zekeriyya (a.s)

"Rabbim! Öyle ise bana bir alamet var, dedi" (Meryem, 19/10). Allah ona su cevabi verdi:

"Alâmetin; üç gün, isaretten baska sekilde Insanlarla konusmamandir. Rabbini çok an, aksam sabah hamdet!" (Âlu imrân, 3/41).

Gün oldu, Zekeriyya (a.s)'in nutku tutuldu. Mihrabdan çikti ve milletine: "Sabah-aksam Allah'i tesbih edin! diye isârette bulundu" (Meryem, 19/11).

Zamani gelince, Zekeriyya (a.s)'in oglu Yahya (a.s) dünyaya geldi.

Yukarida görüldügü gibi, Zekeriyya (a.s) ile ilgili olarak zikredilen âyetlerin çogu, dua mahiyetindedir. O, çok dua eden, Allah'in emir ve yasaklarina riayet ederek tam bir teslimiyet içinde yasayan Yüce bir peygamberdi. Allah: "Zekeriyyâ, Yahyâ, isa ve ilyas'a da (yol göstermistik). Hepsi iyilerden (idi)ler" (el-En'âm, 6/85) diyerek onu sahit peygamberlerle birlikte anmistir.

Zekeriyya (a.s) bu sekilde ömrünü ibâdetle geçirdi. Daima Insanlari Yüce Allah'a inanmaya ve O'nun yolunda yürümeye cagirdi. fakat azmis olan, küfre dalan ve önünü görmeyecek kadar gözü dönenler, onu sehid ettiler (Taberî, et-Tarih, Misir 1326, II, 16; Ahmet Cevdet Pasa, Kisus-r Enbiyâ, istanbul 1966, I, 41).

Nureddin TURGAY

__________________
CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur.
CaKaLBoT Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 12-13-2006, 03:56 PM   #9
CaKaLBoT
ÇaKaL Üye
 
Kayit Tarihi: Jan 2006
Mesajlari: 1,791
Teşekkür Etme: 0
Teşekkür Edilme: 88
Teşekkür Aldığı Konusu: 15
Üye No: 26295
Rep Power: 2468
Rep Puanı : 76884
Rep Derecesi : CaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond reputeCaKaLBoT has a reputation beyond repute
Cinsiyet :
Belirlenen

Hz. YAHYA (a.s)


--------------------------------------------------------------------------------

Kur'an'da adi geçen peygamberlerden biri. Yüce Allah tarafindan, Kur'an'da: "Ey Zekeriyya! Sana Yahya isminde bir oglani müjdeliyoruz. Bu adi daha önce kimseye vermemistik" (Meryem, 19/7) ayeti ile haber verildigine göre; Yahya (a.s.), Zekeriya (a.s)'in oglu idi. Kendisine Yahya adi da, Allah tarafindan verilmisti.

Yahya (a.s)'nin yüzü güzel, kaslari çatik, saçlari seyrek, burnu uzun, sesi ince ve parmaklari kisa idi. O, isâ (a.s)'dan alti ay önce dünyaya gelmisti. Yani Isâ (a.s)'dan alti ay büyüktü. Dolayisiyla, Musa (a.s)'nin seraitiyle amel eden peygamberlerin sonuncusuydu.

Daha küçük yasta iken, kendisine hikmet verilmisti. Yasiti olan çocuklar kendisine: "Ey Yahya! Bizimle gel, oynayalim" dedikleri zaman:

"Ben, oyun için yaratilmadim" derdi (es-Sa'lebî, el-Arais, Misir 1951, 375 vd.).

Onun küçüklügünden itibaren böyle temiz, saygili ve ibâdet ehli oldugu, Kur'an'da söyle haber verilmistir:

"(Ona çocuklugunda): Ey Yahyâ! Kitabi, kuvvetle tut! (dedik). Henüz çocuk iken, ona, hikmet'i verdik (Tevrat'i ögrettik). Tarafimizdan (ona) bir kalb yumusakligi ve (günahlardan) temizlik (verdik). O, çok muttaki idi. Anasina ve babasina itaatli idi, bir serkes ve asi degildi. Dünyaya getirildigi günde, ölecegi gün de, diri olarak (kabrinden) kaldirilacagi gün de, ona, selâm olsun!" (Meryem, 19/12, 13, 14, 15).

Bu ayetlerde görüldügü gibi Yüce Allah, Yahya (a.s)'nin çesitli güzel vasiflarini haber vermis ve onu selamla anmistir. Bu, onun dogdugunda, vefat ettiginde ve ahiret gününde Allah'in himâyesinde bulundugunu ifâde etmektedir. Her Insanin basina gelecegi kesin olan bu üç yalnizlik ve korku günlerinde Allah'in selâm ve esenligi içinde olmak, ne büyük bir bahtiyarliktir. Bu üç durumda Allah'in himayesinde bulunmak, bir nevi devamli bir sekilde Allah'in himayesinde bulunmak demektir (Muhammed Ali es-Sabûnî, Safvetu't-Tefâsîr, istanbul 1987, II, 213).

Yahya (a.s) Allah'in emrettigi gibi kitabi kuvvetle tuttu. Önce Tevrat'a ve daha sonra incil'e uygun hareket etti. Bu mukaddes kitaplarin hükümlerinin milleti tarafindan yasanmasi için çalisti. Hz. Muhammed (s.a.v) onun bu mücâdelesi hakkinda söyle buyurdu:

"Yüce Allah, Zekeriyya (a.s)'nin oglu Yahya (a.s) ya, hem kendisi amel etmek, hem de amel etmeleri için israil ogullarina emretmek üzere, bes kelime emretmisti. Kendisi bu hususta biraz agir ve yavas davraninca, isâ (a.s) ona:

-Sen, hem kendin amel etmek hem de amel etmelerini isrâil ogullarina emretmek üzere, bes kelime ile emrolunmustun. Bunu israil ogullarina ya sen teblig edersin, ya da ben teblig ederim, deyince, Yahya (a.s):

-Ey kardesim! Sen bu vazifeyi yerine getirmekte beni geçersen, ben azaba ugramamdan veyâ yere batirilmamdan korkarim, dedi ve hemen isrâil ogullarini Beytü'l-Makdis'te topladi. Beytü'l-Makdis, israil ogullari ile doldu. Yahya (a.s) yüksek bir yere oturarak Allah'a hamd ve senada bulunduktan sonra söyle dedi:

-Yüce Allah, bana, hem kendim amel edeyim, hem de amel etmenizi size emredeyim diye bes kelime emretti. Onlarin ilki, Allah'a hiç bir seyi serik kosmaksizin, O'na ibâdet etmenizdir. Bunun misâli, öz mali olan altin veya gümüsle bir köle satin alip çalistiran bir adama benzer ki, köle çalismasinin kazancini, efendisinden baskasina ödüyordur. Hanginiz, kölesinin böyle davranmasina sevinir, razi olur? Hiç kuskusuz, sizi yüce Allah yaratti ve rizkinizi vermektedir. Öyle ise Allah'â, hiç bir seyi serik kosmaksizin, ibâdet ediniz.

Allah namaz kilmanizi size emretti. Namaza durdugunuzda, yüzünüzü saga sola çevirmeyiniz. süphe yok ki Yüce Allah, kulu, yüzünü baska tarafa çevirmedikçe, hep ona yöneliktir.

Allah size oruc'u emretti. Bunun misâli, yaninda misk kesesi oldugu halde, bir topluluk içinde bulunan ve hepsi ondaki misk kokusunu duyan bir kimseye benzer. Hiç süphesiz oruçlunun agzinin kokusu, Allah'in katinda misk kokusundan daha güzeldir.

Allah size sadakayi emretti. Bunun misâli, düsmanin esir edip elini boynuna bagladiklari ve boynunu vurmak üzere yaklastirdiklari bir kimseye benzer ki o, "canimi elinizden kurtarmak için size bir fidye, kurtulmalik versem, olmaz mi?" diyerek kendisini onlardan kurtarincaya kadar, az çok kurtulmalik akçesi öder durur.

Allah size Allah'i çok zikretmenizi, anmanizi da emretti. Bunun misâli, düsmanin süratle kendisini takib ettigi bir kimseye benzer ki, saglam bir kaleye gelip onun içine siginmistir. i,îte kul da, Allah'i zikir ile mesgul oldukça, seytandan böyle korunur" (et-Tirmizî, es-Sünen, el-Emsâl, 3; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, IV, 202).

Bu hadiste görüldügü gibi tevhid inanci, namaz, oruç, zekât ve zikir gibi ibâdetler, yalniz Hz. Muhammed (s.a.v)'in ümmetine mahsus ibâdetler degildir. Daha önceki peygamberlerin de ümmetlerine emrettigi ibâdetlerdir.

Yahya (a.s)'da, babasi Zekeriyya (a.s) gibi milleti tarafindan sehid edildi (Elmalili Muhammed Hamdi Yazir, Hak Dini Kur'an Dili, istanbul 1971, I, 421).

Nureddin TURGAY

__________________
CaKaLBot Banlanmış ve üyeliği iptal edilmiş üyelerin mesajlarını tek nickte toplayan bir bottur.
CaKaLBoT Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 12-13-2006, 03:58 PM   #10
lebron_onur
ÇaKaL Üye
 
Kayit Tarihi: Sep 2006
Nerden: YéR6 !!!
Yaş: 32
Mesajlari: 1,119
Teşekkür Etme: 51
Teşekkür Edilme: 36
Teşekkür Aldığı Konusu: 20
Üye No: 18855
Rep Power: 1531
Rep Puanı : 1760
Rep Derecesi : lebron_onur has a brilliant futurelebron_onur has a brilliant futurelebron_onur has a brilliant futurelebron_onur has a brilliant futurelebron_onur has a brilliant futurelebron_onur has a brilliant futurelebron_onur has a brilliant futurelebron_onur has a brilliant futurelebron_onur has a brilliant futurelebron_onur has a brilliant futurelebron_onur has a brilliant future
Cinsiyet :
Belirlenen

çok saol ellerine sağlık
__________________
киιgнт σиℓιиє ƒυи ¢ℓυв


İstanbuLL aTtacK




CezA

.......Dj.. LueRFeaT
lebron_onur Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
CevaplaCevapla


Bu Konudaki Online üyeler: 1 (Üye Sayisi : 0 Ziyaretçi Sayisi : 1)
 

Mesaj kurallari
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Acik
[IMG] kodlarAcik
HTML kodlari Kapali


Benzer Konular
Konu Konu Baslangic Forum Cevaplar Son Mesaj
Minik Aslı ağladı hayatları kurtuldu 19 Mart 2008 Seager Eskiler (Arşiv) 0 03-19-2008 04:31 PM
Peygamberlerin en üstünü Tilki_Andre Eskiler (Arşiv) 0 03-11-2008 07:34 PM

Saat Dururmu GMT +3. Şimdiki Zaman 08:41 PM.

Powered by vBulletin Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.