www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee  

Geri Git   www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee > Kültür & Sanat > Genel Kültür > Edebiyat

CevaplaCevapla
 
Konu Seçenekleri Görünüm Şekli
Eski 05-09-2009, 12:44 PM   #1
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL 'in Avatari
 
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Teşekkür Edilme: 355
Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57824
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Belirlenen Ahmet Ağdere

... Giderken

önümde uzun mu uzun bir yol
çevresi kuduz dolu bir karakol
gider dönerim herşeyi göze alıp
sen koltuğunda ilkbahar dol

yüzünde hüzün gülümsemesin
dilin gider de gelmez demesin
bir sabah saçlarında tatlı bir esin
olur gelirim ansızın anneciğim

Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 05-09-2009, 12:44 PM   #2
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL 'in Avatari
 
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Teşekkür Edilme: 355
Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57824
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Belirlenen

1.Öykü - Kırmızı

Gecenin son demlerinde, kırmızı perdelerini ve kırmızı abajürünü kapatıp usulca kırmızı yatağına uzandı. Aklı hâla o kırmızı dudaklardaydı ve tüm gece onları düşünmüştü. Nereye baksa, kırmızı dudaklar aşağı yukarı hareket ediyordu. Değildi ya, sanki yanındaymış gibi, öylesine ürkek ve çekingen vaziyetteydi ki, sanki kırmızı kırmızı canavarlar üzerine hareket ediyor ve kırmızı dişleriyle onu parçalıyorlardı.

Olamazdı, olmaması gerekirdi. Kırmızı duvarlar arasında, açık kırmızı bir sayfa üstüne koyu kırmızı kalemle “Artık buraya kadar! ” yazmaması gerekirdi. Oysa her şey ne kadar güzel başlamıştı. Tek hayalleri, kırmızı bir evdi; Kırmızı kapı, kırmızı duvarlar, kırmızı masa, kırmızı halılar, kırmızı yatak örtüsü, kırmızı vazolar, kırmızı güller.. Gün gelip hepsine ulaşmışlardı, ulaşmışlardı da, neydi ansızın onu ondan koparan sebepler, anlamıyordu... Aklı bir türlü bunu almıyordu.. Uyuyamadı. Yatağından kalktı, kütüphaneye yürümeye başladı, kırmızı merdivenlerden geçti, kırmızı kitaplığa yaklaştı ve kırmızı ciltli bir kitaba elini uzattı. Kitabın üstünde “Aşk Dediğin Laftır” yazılıydı. Yaklaşık bir ay evvel, Beyoğlu’nun kırmızı kaldırımlarında yürürken ismi Kırmızı olan bir kitapçının raflarında rast gelmişti. İsmi ilginç geldiğinden olsa gerek satın alıp kırmızı ciltlerle dolu kütüphanesine kazandırmıştı. Ama, bir hayli yoğun olduğundan, okuyamamıştı.Konusu neydi,ne anlatırdı, ne düşündürürdü bilmiyordu. Gözbebeklerinin içinde kırmızılar gittikçe artmaktaydı. Esiri olduğu uykusuzluğun içinde uyuyamazdı. Yavaşça kırmızı koltuğuna oturdu ve kırmızı abajürün ışıltısını hafiften açarak okumaya başladı: Bir şehir, evli bir kadın, üniversiteli aşığı ve “kırmızı yatağı”.. Şafak çöktü, güneş kırmızı alevlerini yeryüzüne sundu… Akşam oldu,güneş dünyaya kısa sürelik ayrılışını duyurdu.. Ama, o hâla eline aldığı kitabı okumaya devam ediyordu ve kitabın sürükleyici anlatımı içinde kırmızı düşüncelerde gidip geliyordu.. Kitabı bitirdiğinde, kitabın konusundan esinlenerek yüreğine bıçak gibi bir saplantı düştü; “Acaba aldatılıyor muydu? ..”

Yok, yok olamaz, yapamazdı bunu ona.. Küçük de olsa ihtimal vermiyordu buna. Ama olabilirdi de..Ya öyleyse? .. Koltuğundan bir hışımla fırladığı gibi yatak odasına koşar adımlarla koşar adımlarla ilerledi. Kırmızı dolabı açtı, içinde bir şey bulamadı. Kırmızı kazaklarını, kırmızı gömleklerini, kırmızı paltosunu, kırmızı çoraplarını, kırmızı jartiyerlerini, dolabında ne varsa silip süpürüp gitmişti. Mutfağa gitti, birşeyler bulabilirim umuduyla kırmızı buzdolabının üstüne baktı, bulamadı..Kırmızı tabakların altlarına baktı, bulamadı. Kırmızı masanın gizli bölgesini aradı,yine bulamadı.. Son çare olarak banyoya gitti. Geçen haftasonu, beraber gittikleri tatilde yanlarına aldıkları kırmızı bavulu gördü. Bavulu açtı, açmasıyla gözlerini biraz daha açması bir oldu. Bavulun içinde küçük bölmede bir resim saklıydı, senelerdir beraber kırmızı bir dünya kurmak istediği aşkını, sevdiğini, birtanesini, sarışın, sarılar içinde bir başkasıyla görüyordu. Daha fazla dayanamadı ve resmi, kırmızı alevler arasına gömdü.

Çaresizlik içinde bir o yana,bir bu yana yürümeye başladı.Çareyi evden dışarıya adımını atmakta buldu.Kırmızı dış kapıdan kırmızı ayakkabılarını giyerek çıktı. Kırmızı çiçeklerle dolu bahçesinden ilerleyerek geçti ve kırmızı arabasının kapısını açtı. Arabayla güneye doğru hareket etmeye başladı. Yol üzerinde gördüğü kırmızı kiremitler, kırmızı tabelalar, kırmızı giysili insanlar, kısaca kırmızıya dair ne varsa her şey, onu ona hatırlatıyordu.Onu çok seviyordu, onun onu sevmemesine veya böylesi aldatmasına imkan vermiyordu. Ve bu durumu kabullenemiyordu. Tüm bu düşünceler arasında karşıdan gelen kırmızı kamyonu fark edemedi..
Kamyon şoförü, gecenin sessizliğinde elleri kelepçe içinde polis arabasına bindi.Masumluğunu ifade etmeye çalışıyordu, ama çoktan cezaevinin yolunu tutmuştu.. Kırmızı üniformalı polisler, etrafını kırmızıya boyayan kırmızı arabanın yanında, vücudu paramparça olmuş, kırmızı giysili adamın, hâla açık olan kırmızı gözlerinin içine bakarak onun için dua ediyorlardı...


Şair Çıkmazı'nın 2005 Haziran-Temmuz sayısında yayınlanmıştır.

Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 05-09-2009, 12:44 PM   #3
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL 'in Avatari
 
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Teşekkür Edilme: 355
Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57824
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Belirlenen

2.Öykü - Bir Bahar Günü

Gün, yüzünü aydınlığı ile göstermeye başladığında, yatağından kalkmış, ayağına terliğini geçirmişti. Etrafına baktığında, pantolonu, gömleği, çoraplarının her biri ayrı ayrı yerdeydi. Ve koltuğunun önündeki masada, içinden taşan küllerle kül tablası bulunmaktaydı.Camlar, dışarıdan gelen çiçek kokuları ve kuş cıvıltıları için açık bırakılmıştı. İki elini yukarı doğru uzattı ve baharın armağanı olan güzel havayı içine çekti. Bu kaçıncı yalnız bahar, bilmiyordu. Yine de yüzünde bir gülümseme belirdi; belki de hayata inat…

Kahvaltı bittikten sonra, pantolonu ve gömleği toparladı, ütü masasının yanına götürdü. Her ne kadar dağınık olsa da, insanlara güzel görünmeliydi. Tabanı ateşten çelik olan ütüyü, vurdu ütüsüz elbiselere… Cilalanmış elbiseleri, askıda duran ceketini ve ayakkabısını giydi, adımını dairesinden dışarı attı. Beş katlı, on daireli apartmanda kimsecikler görünmüyordu.Tık.. Tıkk.. Tıkkk.. Ağır ağır üçüncü kattan aşağı inmeye başladı. Zemin kata geldiğinde yerinde bekleyen kapıcıyı gördü, başını saygıyla önüne eğdi, sonra kaldırarak selamını verdi. Kapıcı da aynı şekilde cevabını… Dışarıda mavi gökyüzü, ve sabahın serinletici yüzü onu bekliyordu. Bir an ellerini birleştirip, parmaklarını kelepçeledikten,yani o güne dair neler yapabileceğini düşündükten sonra adımını sahile doğru atmaya başladı.

Bilmem kaç yıl önce, hayatına tek giren kadınla sinemadayken, apartmanda çıkan bir yangın sonucu,yitirmişti annesini, babasını ve çok sevdiği iki kardeşini, apartmanda bulunan diğer birkaç komşusu ile birlikte. O gün ayrılmıştı ailesinden, o gün ayrılmıştı kurtulmasına sebep olan sevdiğinden. Daha da sokmadı hayatında hiç kimseyi., onlar kadar sevebileceğinden.. Ailesinden kalan bir miktar ve yangın sonucu kazandığı yüksek tazminat, yetiyor hatta artıyordu yaşamını sürdürmek için.

Şimdi, bunları düşünmenin zamanı değildi.. Güzel bir bahar günü onu bekliyordu.. Sahile geldiğinde, her zamanki büfeden gazetelerini aldı ve her zamanki çay bahçesine girip, köşedeki beyaz masasına oturdu. Başını kaldırdı ve kendisini gözleyen garsona göz kırpıp, sağ eliyle yuvarlak çizdi. Garson, belki de her zaman onun için kullandığı o çay fincanına, çayı doldurduktan sonra sahibine götürdü. Ve adam, elini göğsüne götürerek garsona teşekkür etti.

Gazetenin ana başlığını görmesiyle gözlerini biraz daha açması bir olmuştu. Amerika, yine bir orta doğu ülkesine girmişti, senelerdir kullandığı terörü bahane ederek. Ve yine BM dahil, tüm dünya sessiz kalmıştı.Afganistan, Irak, Suriye ve diğerlerinin yoktu kendilerinden başka dostu. Zalimin topraklarına girmesiyle, onun zülmunu peşinen kabul etmiş gözükseler de, asla pes etmiş sayılmazlardı.Gerilla savaşı ile koca devleti pes ettireceklerini sanırlardı.. Her işgalden sonra gördüğü koca koca fotoğrafları gördükten, ve bir önceki işgale başlangıcın yorumları hatırlatan yorumları okuduktan sonra elini havaya kaldırdı, bu da gelir bu da geçer manasında salladı.. Özgürlük, yalnızca güçlü olana özgündü.. Diğer sayfaların alışılagelmiş pembe ekonomi, pembe hayatlarla dolu sayfalarına göz attıktan sonra gazeteyi kapattı.Çayı da bitmek üzereydi zaten. Birkaç yudum daha aldıktan sonra parayı masanın üstüne bırakarak kalktı.

Tekrar caddeye çıktı. Okula gitmek üzere olan çocukları gördü.Ve onların gözlerindeki ışıltıyı. Ne de olsa, bugün bir bahar günüydü..

Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 05-09-2009, 12:45 PM   #4
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL 'in Avatari
 
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Teşekkür Edilme: 355
Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57824
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Belirlenen

21. Ajanda'ya Başlarken

Yeni bir ajanda yakılıyor bugün,
Ve yeni bir ajanda açılıyor.
Ömürden bir sene gidiyor süzgün,
Ve ömre bir sene daha süzülüyor.

Kim bilir, kimler girip de çıkacak,
Köhneye yüz tutan gönül bağından.
Hayat seneye neler bırakacak,
Yaşanacaklara dair çağından.

Gün gün olur paylaşılanlar kitap,
Oluşsa da bazen tek bir soluktan.
Can düşerken zamana aç ve bitap,
Ben, ben olacak mıyım uzaklardan!

Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 05-09-2009, 12:45 PM   #5
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL 'in Avatari
 
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Teşekkür Edilme: 355
Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57824
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Belirlenen

22. Ajandaya Başlarken

Belki bir yaz gününün anormal sıcağında
Veya bir kış gününün buz tutan soğuğunda
Yatıracaklar seni beyaz ve yumuşacık yatağına
Sıcaklığın benim varlığım olacak, soğukluğun
Uzaklardan gelen haykırışlarım

Yazgının ortasına düşen bir çığlık
Haykıracak sanki atiye inat
Yarınlarım, yarlarım,
Yâr olamadıklarım
Dudaklarına üşüsen sütü
Sıfır yaşın saflığıyla
Yudumlayacaksın damla damla
Ne zaman süt kesilecek dudaktan
O zaman kokular gelecek tuzaklardan
Ve yakınlık duyacaksın uzaklardan.
Yutkunacaksın seneleri içine çekip
Ama o an sütü keyifle içip..

Bir..iki.. yedi..
Derken ayrılmaya başlayacaksın kendinden
Kalmayacak farkın sokak kedilerinden
On iki.. yirmi iki..
Kediler korkmaya başlayacak senden
Sen bıkmayacaksın,
kendine eziyet çektirmekten
Otuz iki.. kırk iki..
Kim bilir ayılmaya başlarsın belki
Belki ıslatır naaşını kırkikindi…

Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 05-09-2009, 12:45 PM   #6
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL 'in Avatari
 
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Teşekkür Edilme: 355
Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57824
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Belirlenen

23. Ajandaya Başlarken

*******den *******e uçar gider bir yarasa adam,
Kalmadı hayat üstüne kurulmuş, duracak bir dam.
Aşk imiş,para imiş,kariyer imiş; hepsi birer izam;
Aslında ne varsa sende saklı, ey çilekeş nizam!


İzam: Olduğundan büyük gösterme, büyütme, abartma.

Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 05-09-2009, 12:45 PM   #7
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL 'in Avatari
 
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Teşekkür Edilme: 355
Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57824
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Belirlenen

3.Öykü - Çuvaldızlı Katil

Saat onikiye yaklaşıyordu. Ve oturma odasının içine süzülen güneş ışığı şiddetini artırıp, odayı daha aydınlık yapıyordu. Oturma odasının büyüklüğüne baktığımızda zengin bir ailede olduğumuzu hemen anlardık.üç tek, bir üçlük, lacivert üstüne kırmızı çizgili koltuk takımı,bir kanepe,bir büyük ekran tv, odanın bir köşesinde bir yemek masası,çevresinde 8-9 sandalye, duvarda
resimler ve yerde iki çin işi halı ile odanın içinde yerini almıştı.Ama odanın içi hâla boş sayılırdı.Eve gelen çocuklar rahatlıkla yakalamacılık oynayabilirdi.

Odanın bir köşesinde, önünde ütü masası, saçlarında beyaz çizgilerle yaşlı bir kadın vardı. Diğer bir köşesinde de, sabah işten dönerken aldığı gazete ile kanepeye uzanan ve orada uykuya dalan genç bir adam, yani Ferit.. Ferit, genç ve başarılı bir komiser, emniyetin gözbebeği..Ve ailenin iki evladından büyük olanıydı. Diğer kardeş Feride, henüz bir üniversite öğrencisi. Aynı zamanda iyi bir balerin idi.

Güneşin dönmesiyle gözüne gelen güneş ışınları sayesinde uyanan Ferit, oturduğu yerden kalkarak gazetenin üçüncü sayfasından okumaya devam etti. Gazetenin hemen başında gözüne bir haber çarptı; 'ÇUVALDIZLI KATİL DEHŞET SAÇMAYA DEVAM EDİYOR! ' Haberin resminde bir fotoğrafçının kendi işyerinde yerde yatarken, çenesinden girip gözünden çıkan çuvaldızı parlıyordu. Haberi bilhassa aynı şehirde yaşanması sebebiyle annesine seslice okuyan Ferit, annesine 'ne zaman yakalanacak bu çuvaldızlı katil' diye söylenmeyi ihmal etmedi.

Üç dört gün sonra, bir terzi aynı şekilde öldürülmüştü. Sokağın köşesindeki biletçi, olayın işlendiği saatlerde işyerinden siyahlara bürünmüş, maskeli birinin çıktığını söylemişti polislere. Bir hafta sonra biletçinin suratında çuvaldızı parlıyordu. On milyonluk şehir, bu olanlardan sonra dehşet içindeydi. Katil ondördüncü cinayetini işlemişti ve hâla yakalanamamıştı.

Ertesi gün, akşamüstü eve gelen Ferit evde iki yabancı gördü; biri bal rengi takım giymiş,sarışın hafiften şişman,altın çerçeveli gözlük kullanan biri,diğeri de onun yardımcısı olduğu belli esmer, siyah elbiseli, sıska birisi.. Sonra onlardan sarışın olanının sokaklara asılı pankartlardan gelecek seçimde belediye başkanlığına aday biri olduğunu çıkardı.Onlar babası ile otururken kızkardeşinin onlara kahve sunduğu anda başkan adayının kardeşine olan bakışını beğenmemişti. Üstelik, sohbetin sonunda kardeşi onları haftasonu yapacakları gösteriye davet etmişti. Ama bir gerçek vardı ki, Ferit bu başkan adayından hiç hoşlanmamıştı.

Haftasonu geldiğinde, yüksek üçgen çatılı binalar arasından Ferit ile anne babası salona girdi.İki koltuk solunda da yine aynı kişiler vardı.Gösteri muhteşem başladı ve muhteşem devam ediyordu.Gösterinin bitmesine beş-on dakika varken yerinden kalkan Ferit,annesine eve biraz geç kalacağını
söylüyordu.Gösteri bittiğinde herkes ayakta alkışladı ve sessizce dışarı çıkmaya başladılar.Başkan adayı salondan çıkmak üzereyken, salonun köşesinde bir gölge belirdi. Sessizce başkan adayının yanına yaklaştı ve tek hamleyle çuvaldızını çenesinin altından sokup gözlüklerini kıracak şekilde sağ gözünden çıkardı.Olayı görenler, olayın dehşeti içinde donmuşlardı. Özellikle başkanın yanındaki o sıska adam bir an hiçbirşey yapmadan sokağın ters tarafına doğru kaçmaya başlamıştı.

Çuvaldızlı katil de, köşeyi döndüğünde maskesini çıkartırken altından Ferit in yüzü soğukkanlı şekilde duruyordu..

Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 05-09-2009, 12:45 PM   #8
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL 'in Avatari
 
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Teşekkür Edilme: 355
Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57824
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Belirlenen

4.Öykü - Çuval

Çinkoya düşüyordu yağmur taneleri.. Tik-tak tik-tak.. Tek tek düşüyordu özlemler, acılar, düşler..Yağmur dolu bulutların kapattığı gökyüzünün karamsarlığıyla örttüğü yatağından doğrulmaya başlar başlamaz, karanlık duvarlar, duvar saati, dolap da üstüne üstüne gelmeye başladı.. Önünde hayati önem taşıyan ÖSS sınavının yanında bir takım ailevi sorunları da vardı.. Çok çalışıp iyi bir üniversiteye yerleşmesi gerekiyordu.Bunun için de gece gündüz demeden ders çalışıyor, testler çözüyordu. Fakat, kafası diğer sorunlara da gitmeden edemiyordu.

Yatağından kalktıktan sonra üstünü giyindi ve kahvaltı masasına oturdu. Kahvaltı masasında dedesi ve lise bire giden kardeşi vardı. Kahvaltılarını ettikten sonra, dedeleri işyerine gitmeden torunlarını okula bıraktı. Öğrenciler ve öğretmenler her zamanki gibi okula yaklaşan arabaya ve içinden çıkan öğrencilere hasetlikle baktı. Bu soğuk havada onların çoğu yürüyerek veya dolmuşta tıklım tıklım okula giderken, bizimkiler klimalı arabada okula gidiyordu. Eh, doğrusu kıskanmakta biraz haklıydılar. Onlar onlara bakadursun, bizimkiler de salına salına kendi sınıflarının kuyruklarına sokuldular. Ve sonra derse girdiler.

İlk beş ders bittikten sonra öğle arası zili çaldı. O, herkes çıktıktan sonra sınıftan dışarı adımını attı.Ve yalnız olarak merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Arkadaş çevresi çok olmasına rağmen, yanında pek fazla kişi gezdirmekten hoşlanmazdı. Güvenmezdi onlara, gerçek arkadaşlık hissiyle ona yaklaşmayacaklarını düşünüyordu. Aşk, sevgi ve arkadaşlık duygularını hep çıkar temeli üstüne oturtmuştu. Belki de yanılıyordu kimilerinin hakkında, sonuçta daha toy sayılırdı. Ufak bir şehirde ne kadar geliştirebilirdi ki kendisini? ..

Her zamanki gibi dışarı çıktığında, önce çamların oraya yöneldi beton yığınlarının arasından. Sonra çamların hayat dolu havasını içine çekti. Bir iki tur atıp yemek yemeğe giderken,çevrede bulunan 15-20 çocuk arasından başka sınıftan ondan hayli küçük boylu biri yanına yaklaştı.. “Naaaber havalı yavru? ” diye alaycı alaycı takıştı... O sıra kafası dalgın dalgın öne eğik şekilde yürürken,böyle bir alayı beklemiyordu. Adımlarını yavaşlattı ve başını yerden yavaşça kaldırıp, soruyu sorana doğru baktı; “Adam gibi sorarsan cevap veririm! ” dedi. Diğeri diklenip, elini onun çenesine yöneltti, “Baaak sen, sen adam mısın ki ben sana adam gibi sorayım! Baban dün gece kim bilir hangi yabancının koynundaydı! ” diye dikleşti. Bir terkedilmişlik duygusuyla kan beynine sıçradı, yumruklarını sıktı. Ama çevredekilerin fark etmemesi için sessizce “Az gelsene sen! ” dedi ve çocuğu okulun arkasına götürdü. Bir yumruk vurdu, bir yumruk daha vurdu.. Yetmedi, oralarda gördüğü demiri eline aldı. Çocuğun bedeni inen darbeler sonucu mosmor olmuştu.

Ve kendi de yorulunca,ne yaptığının farkına varır gibi olmuştu. Beş on saniye soluk alıp verdi ama hıncını alamadı. Merdivenin altında bir telis çuval gördü. Çocuğu kaldırdığı gibi çuvalın içine attı. Ve çuvalın ağzını bağladıktan sonra kuytu bir köşeye attı. Bir iki derin nefes çektikten sonra, elini cebine sokup paketten sigarasını aldı. ve Sonra yemek için okulun yanındaki lokantaya gitti.Ama okula döndüğünde tedirginliği hâla gitmemişti.Merdivenlerden çıkarken müdür yardımcısını gördüğünde sıcak terler akıyordu. Sınıfa girdi ve ilk derse girdikten sonra arkadaşlarına rahatsız olduğunu ve izin kağıdı alıp eve gitmek istediğini söyledi. Teneffüs bitmek üzereyken müdür yardımcısının odasına girdi. İzin kağıdını aldıktan sonra okulun arkasına gitti ve çuvalı omzuna aldı. Ve okulun duvarına koydu. Bir eliyle çuvalı tutup, okulun duvarından atladı.Ve dolmuşa binip babasının işyerine gitti.

Çuvalla birlikte dükkandan içeri girdiğini gören dükkandakiler merakla ona bakıyordu. O ise sert bir biçimde dükkanın ortasında çuvalı yere fırlattı. Çuvalın ağzını açtı ve içindeki mosmor çocuğu gösterdi. “İşte senin pisliğin! ” deyip çocuğu çuvaldan çıkardı. Ama hala hıncını alamamıştı çocuktan. Üstündeki elbiseleri çıkartıp çırılçıplak meydana doğru salıverdi...

Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 05-09-2009, 12:45 PM   #9
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL 'in Avatari
 
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Teşekkür Edilme: 355
Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57824
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Belirlenen

5. Öykü - Kıyamet

Akşam okuldan eve geldiğinde, babası tv başında günün haberlerini takip ediyor, annesi yemek masasını hazırlıyor, kız kardeşi ise duştan yeni çıkmış, üstünde bornozla saçlarını kuruluyordu. Onun ise ne tv seyretmek, ne yemek yemek, ne de duşa girmek umrundaydı. Şuanda tek yapmak istediği şey, biraz uyumak ve sonra kalkıp derslerine çalışmaktı. Bugünkü sınavı da çok şükür atlatmıştı atlatmasına ya, önünde günde iki sınav olmak üzere altı sınav daha vardı.Üst katın anahtarını alıp, kapıyı açtıktan sonra doğruca odasına gitti. Kravatını ve ceketini çıkartıp bir köşeye attıktan sonra, beyaz gömleği ve gri okul pantolonuyla yatağına uzandı.

Planı 3-4 saat kestirip gece kalkıp ders çalışmak olmasına rağmen gözünü açtığında gün ışığı gözüne vuruyordu. Yansıyan ışığa göre havanın bulutlu olduğunu sezdi ve bir yandan geç kalkmasına bir yandan da havanın karanlık olmasına söylene söylene yatağından kalktı.Hava karanlık olduğu zamanlarda içi de kararır, sınavlardan pek hoş not aldığı olmazdı..Adımını sağa attı, yedi sekiz adım atıp biraz sallanır gibi olduktan sonra sola döndü.. On-onbeş adım sonra sağ yapıp tuvalete girdi. Tuvalete girip çıktıktan sonra elini yüzünü yıkadı. Biraz kendine gelir gibi olduktan sonra aynada yüzünü seyretti. Her geçen gün ne kadar geliştiğini ve alnında yer alan parlaklığın ne kadar arttığını hissetti. Bu arada hiç beklenmedik bir şey daha hissetti..

Sanki burnuna, bir binanın yıkımı sonucu oluşan toz kokuları ve çığrışan insan, uluyan köpek ve kedilerin cırtlak sesleri geliyordu.. Korkar adımlarla odasından balkona çıktı. Dışarıya baktığında ise hayretler içinde kaldı. Sağına baktı,soluna baktı,ve çevrede bulunan binaların teker teker yıkıldığını gördü. Tıpkı uzaklarda bulunan dağlar gibi.. Dağlar da yavaş yavaş bir buzdağı gibi erimeye başlamıştı.. Bu sırada aşağıya baktığında annesinin sesini duydu, ona dışarı çıkmasını söylüyordu. Ve bu sesle birlikte içinde bulunduğu şaşkınlıktan bir an olsun kurtulup kendine geldi. Kendi evleri de çökmeden, üstündeki kıvrışmış pantolon ve beyaz gömlekle kendisini apartman dairesinden dışarı attı. Asansöre bakmadan merdivenlerden koşar adım inmeye başladı.

Dışarı çıktığında, binadan çatırdılar duymaya başladı. Arkasına bile bakmadan bulunduğu yerden uzaklaşmaya devam ettiğinde ise kendi evlerinin de harabe hâle geldiğini hissetti ve yüreğinden bir parça koptu. Koşar adım beş altı blok ilerde bulunan deniz kıyısına doğru koşmaya başladı. Orası onun için en güvenli yerdi, etrafında hiçbir yapı yoktu. Ama unuttuğu bir şey varsa, denizin doldurulmasıyla yapılan otobandı..Otobanın üstüne çıktığında derin bir nefes aldı, ve etrafına baktı. Etrafta tek bir canlı varlık göremiyordu, sanki yer yarılıp herkes içine girmişti. Çığıran insanlardan, uluyan köpeklerden ve kedilerin cırtlak sesinden eser yoktu. Ağır adımlarla otobanın üstünde doğuya doğru harekete ettiğinde, denizin üstünde koşan kocaman kocaman boğalar görmeye başladı. Boğaların arasında da yunus balıkları yükselip yükselip alçalıyorlardı. Ve birden ayağının altındaki otobanın kaydığını hissetti. Otoban da yavaş yavaş denizin içine gömülmeye yüz tutmuştu.Bu sırada yönünü tekrar şehre doğru tuttu. Ve birden tekrar içine fenalık düştü. Eriyen dağların üstünden şehre doğru boyu iki-üç karış olan, şu ana kadar görmediği tüylü tüylü canavarlar geliyordu, önlerinde ne varsa içine giriyor ve büyük ihtimalle içinde yer alan leşleri yiyorlardı. Aklına annesi, babası, kardeşi geldiğinde çöktü. Yıkıldı olduğu yere… İşte bu sırada denizden şehre doğru yönelen boğaları fark edemedi. Bu boğaların biri ona sertçe vurduğunda ise iş işten geçmişti…

Kendine geldiğinde, kendisini bir bulutun üstünde buldu. Bulut yavaş yavaş yükseliyordu. Yükseldikçe gökyüzünün daha canlı olduğunu hissetti.Yeryüzüne baktığında ay yüzeyi gibi dümdüz bir yüzeyden büyük bir toz bulutu kalktığını gördü. Başını yerden kaldırdığında ise yukardan bir bulut kümesinin de kendisine doğru yaklaştığını farketti. Ve bu bulut kümesinin üstünde de üç kişinin olduğunu gördü; biri uzun boylu, dalgalı uzun kumral saça sahip, sakallı..Diğeri esmer,
en az diğeri kadar saça ve boya sahip, bastonlu.. Diğeri beyaz kısa saçlı, ve diğerlerinden daha da uzun boyluydu. Bulutlar aynı seviyeye yaklaştığında, onu aralarına çektiler. Beyaz saçlı olan, elindeki tası ona sundu. “İç evlat! ” dedi. İçinde su vardı, ama içtiğinde onun sadece bir su olmadığını anladı. Baldan tatlı bir şeydi bu. Ve onu içtikten sonra tüm bu yorgunluktan, ve stresten bir anda kurtulduğunu hissetti. Ve hepsi birden: “Her zaman su gibi saf ol! ” dedi. Diğeri elindeki bastonu sundu. Bastonu tuttuktan sonra, bedeni gökyüzüne yükselen hür bir ağaç gibi dikildi ve bedenine ve ruhuna güç geldi. Ve hepsi: “İlimden de bu baston gibi destek almayı ihmal etme! ” dedi Kumral olanın yanına yaklaştığında, kendi sırtındaki hırkayı çıkarıp onun üstüne attı. Hırkayı üstüne giydikten sonra, alttan başka bir bulutun yükseldiğini ve bu bulutun üstünde de annesinin, babasının ve kardeşinin ona konuşmadan el salladığını gördü. Acı yerini bir anlık mutluluğa bırakmıştı. Ve yine hepsi birden: “Acıların seni her zaman böyle saracaktır ve zayıflığını yok edecektir! ” dedi.. Bu sırada üstten bir bulut kümesi daha yaklaşıyordu. İçi görülmeyen bir bulut kümesi.. Onların bulutuyla aynı seviyeye geldiğinde, diğerleri onu bulutun önüne çekti. O ise ne olduğunu anlamamış şaşkın şaşkın bakıyordu. Birden bulutun içinden bu zamana kadar duymadığı, şerbet gibi bir ses yükseldi; ve “Suyunu paylaş, bastonunu paylaş, hırkanı paylaş, ama sisini asla paylaşma! ” dedi..

Ve birden kulağına, yatağının yanında çalan telefon sesi geldi.. Arayan annesiydi ve ona artık kahvaltı saatinin geldiğini söylüyordu..

Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
Eski 05-09-2009, 12:45 PM   #10
GooD aNd EvıL
Aşmış Üye
 
GooD aNd EvıL 'in Avatari
 
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98
Teşekkür Edilme: 355
Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57824
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi : GooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond reputeGooD aNd EvıL has a reputation beyond repute
Cinsiyet : Erkek
Belirlenen

6. Öykü - Şaka

Sıcak bir yaz akşamı, henüz yeni işten eve dönmüştüm. Evet, yanlış duymadınız… Sıradan, evli barklı insanlar gibi ben de hayatımı evden işe, işten eve geçirir olmuştum. Halbuki üniversite ve önceki hayatımı bilenler bilir, gezmeyi, tozmayı ve ortamlara akmayı ne çok severdim. Ama yaşadığım şehrin bu başıboş, can sıkıcı ve bunaltıcı özellikleri beni bir çeşit ev hapsine mahkum etmişti.

Dış kapıyı açtığımda, yoğun ve bir o kadar tiksindirici bir sigara kokusu merdiven boşluğunu sardı. Evim giriş katında bulunduğundan, havalandırmak için pencereleri açık bırakma gibi lüksüm bulunmamaktaydı. Adımımı içeri attığımda da evin karmaşık hali beni karşıladı. Çoraplar, gömlekler, pantolonlar, tükenmiş cips, kola ve çikolata paketleri ve yerlerde dolaşan yastıklar müstehzi müstehzi gözlerimin içine bakıp, “hoş geldin reis” diyorlardı. Galiba artık bir kadın elinin evime gerek olduğunu düşünürken, birden titredim ve kendime geldim. Hemen pencereleri açtım, odaya güzel kokması için lavanta kokulu spreyi sıktım ve sonra da kendimi ön tarafa bakan balkona attım. Hayatının baharında, ve henüz kendini mutlu edecek bir aşkla tanıştıracak o muhteşem varlıkla karşılaşmamış biri olarak evlilik düşüncesini kafamın içinden gökyüzüne doğru salıverdim…

Balkona çıktığımda, hava yeni yeni kararıyordu ve insanlar koltuk altında ekmekler ve ellerinde evinin eksikleri ile evlerine dönüyordu. Ve aynı zamanda o gün şehrin Pazar günüydü ve pazarcılar da çadırlarını söküp, arta kalan eşyalarını kutulara ve bavullara geri koyuyordu. Onlardan bavullarını toplamış ve omuzlamış iki İngiliz (AB’ye girdiğimizden beri bizimkiler için ora, onlar için bura bir geçim kaynağı olmuştu) , evimin karşısında bulunan parka doğru yaklaştıklarında günün yorgunluğunu atmak için bir bankın üstüne tünediler.

Biri altmış yaşlarında 1,60 boylarında, beyaz saçlı, sıska bir adam, diğeri orta boylu,sarışın, kıvırcık saçlı güzel ve çekici bir bayandı. Bir ihtimal baba-kız çalışıyorlardı. Oturdukları banktan çevreyi gözetlerlerken yaşlı adamla göz göze geldik. Yanındaki güzel kızın (bu bunaltıcı şehirde bir gecelik çok işime yarayabilirdi) hatırına “Hey! ! ! ! ” diye seslendim. Vücudu sıska ama gönlü genç kalan adam yerinden kalkarak sağ elini salladı ve sıcak bir gülümsemeyle “Hey friend! ! ! How s it going? ? ” -merhaba arkadaş, nasıl gidiyor- diyerekten yanıma yaklaştı. Teşekkür ederek, muhteşem süregittiğinden söz ettim. Şehrin can sıkıcı havasını sezmiş olacak ki gençliğimin verdiği yüzüme bakıp “How can u be wonderful in this boring city? ”-bu can sıkıcı şehirde nasıl muhteşem olabilirsin? - diyerek ellerini iki yana açarak iyice sokulmaya başladı. Bir an milliyetçi damarlarım kabardı ve içinde bulunduğum durumu unutup “Boring? Not so much… This s a great city, believe me. Moreover, each person creates his own fun himself. You cant blame city for that.” –Can sıkıcı? Fazla değil… Bu, harika bir şehir, inan bana. Ayrıca, her insan kendi eğlencesini kendisi yaratır. Bunun için şehri suçlayamazsın.” dedim. Bu sözlerimden sonra adamın kanı bana daha çok ısındı ve balkonun demirlerine iyice yaklaşarak elimi sıktı. Ben de ona balkonda masamın üstünde bulunan meyve suyundan bir bardak ikram ettim.

Bu sırada sokaktan geçen, şakacı mizaca sahip Cahit adlı arkadaşım 90 kiloluk ve 1.90 lık cüssesiyle adamın omzuna doğru bindirdi. İngiliz bir an irkildi ama bu harekete Cahit’in sıcak tabiatının müsaade ettiğini anladıktan, daha doğrusu açıkladıktan sonra o sıcak tebessümünü Cahit’e göstererek, biraz yavaş olmasını dikkatlice dile getirdi. Ama Cahit bu… Dinler mi(!) Adama daha fazla sokuldu. Ve adamı bina ile kendisi arasına aldı. Birdenbire adam sancıyla bağırmaya başladı. Biz ne olduğunu anlayamadık tabi… Daha sonra Cahit’in ayağının İngiliz’in nasırlı ayağının üstünde olduğunu fark ettim. Ve “çeksene olm ayağını oradan” dedim. Bu arada sancıyla bağıran adam,kendini yere bırakırken kafasını balkonun altına vurdu. Bir an kendimi yoğun bir şok dalgasının içinde buldum. Çevredeki insanların balkonun etrafında toplanmaları ve parkta oturan bayanın gelmesi ve bağırması… Hepsi bir anda oldu… Bir an şaşırmıştım. Ne oldu? Ne oluyor? Ne olacak? ... Son sorulan sorudan sonra irkildim ve kendime geldim. Soğukkanlı davranmam gerekiyordu. Hemen içeri girip telefonu aldım ve hastaneyi aradım.

Neyse sonra, bayan ve ben ambulansa atladık, Cahit ise polis arabasına…

Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL Ofline   Alinti Yaparak Cevapla
CevaplaCevapla


Bu Konudaki Online üyeler: 1 (Üye Sayisi : 0 Ziyaretçi Sayisi : 1)
 

Mesaj kurallari
You may not post new threads
You may not post replies
You may not post attachments
You may not edit your posts

BB code is Acik
[IMG] kodlarAcik
HTML kodlari Kapali


Saat Dururmu GMT +3. Şimdiki Zaman 06:22 PM.

Powered by vBulletin Version 3.8.11
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.