05-10-2009, 12:32 PM | #11 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Adalara gelirler (1493)
Kasaplar adaları ıssız koydu. şehitliği anlatan bu öyküde Guanahani birinciydi. Gülüşlerinin yokedildiğini gördü balçığın oğulları, fırlatıldığını gördü narin bedenlerinin toprağa, ve öldükten sonra bile bir şey anlamadı onlar. Bağlayıp yaraladılar onları, yaktılar ve küllere dönüştürdüler, derilerini yüzüp gömdüler toprağa. Ve o zaman palmiyelerde süpürücü bir valsi dans ettiğinde boştu bu yeşil şölen yeri. Yalnızca kemikler kaldı, amansızca yığmışlar bir haç gibi, Tanrı'nın ve insanların büyük onuru için. Narvez'in bıçağı yardı ta mercan kayalıklarına dek çobanların balçıklı toprağını ve Sotavento'nun ormanını. Haç burada, tespih, burada Garotten'in kutsal Bakire'si. Kolombus'un definesi, fosfor aydınlığıyla Küba, aldı sancağı ve dizleri ıslak kumunda. |
05-10-2009, 12:32 PM | #12 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Adonis Gibi Angela
Bugün yattım masum genç bir kızın yanında beyaz bir okyanusun kıyısında gibi, korlu bir yıldızın yavaş yörüngesinin ortasında gibi. Sonsuz yeşil bakışından aktı ışık kuru su gibi berrak derin çemberlerinde taze gücün. İki alazlı ateş gibi göğüsleri parladı dikelmiş olarak iki bölgede, ve çifte bir akıntıda ulaştı ateş büyük ışıklı ayaklarına. Altın bir iklim olgunlaştı erkenden bedeninin gündelik uzantılarına ve doldurdu onu akın akın meyvelerle ve gizli korla. |
05-10-2009, 12:32 PM | #13 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Agnes Charlotta
Kimseler korumuyor mezarımı ve kimse anımsamak istemiyor beni ölüm ülkesi gecesinde hiç ulaşmaz bana canlı bir ses Bir zaman ufacık bir kızdım örgülü dalgalı saçlarım uzardı omuzlarıma ve dururdum sessizce yatak odasının kapısında Güneş parlardı çiçekli duvar kağıdına ve çocuksu tutkunlukla bakardım aynadan anneme tararken saçlarını sevinçle |
05-10-2009, 12:32 PM | #14 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ağaca Giriş
Biraz akıl yürütmeyle, parmaklarımla, yavaşça taşkın altında kalan yavaş sularla, düşüyorum unutmabenilerin krallığı içine, üzüncün inatçı yarıküresi içine, unutulmuş harap bir oda içine, acı yoncaların bir demeti içine. Düşüyorum gölge içine, ortasında tam da mahvolmuş şeylerin, bakıyorum örümceklere, ve otlatıyorum ormanları gizli bitmemişliklerle, ve dolanıyorum arasında bileği bükülmüş ıslak liflerin, özden ve sessizlikten yaşayan hayatın. Uysal madde, ey kuru kanatların gülü, çöküşümde tırmanıyorum yapraklarına kırmızı bitkinlikten ağır ayaklarla, ve katı katedralinde eğiliyorum yere ve dövüyorum dudaklarımı bir melekle. Benim duran orada, dünya renginin önünde, önünde solgun ölü kılıcının, önünde birleşmiş yüreklerinin, önünde sessiz yığınının. Benim duran orada, ölen kokulardan dalganın önünde, sarmalanmış sonbaharla ve dirençle: benim bir gömü yolculuğuna çıkan senin sarı yara izlerinin arasında. Başlangıcı olmayan ağlayışımla gelen benim, besinsiz, uykusuz, yalnız, karartılmış dehlizlere giren ve senin gizemli özüne ulaşan. Görürüm senin kuru akıntının devindiğini, görürüm engellenmiş ellerinin büyüdüğünü, işitirim deniz bitkilerinin gıcırdadığını, denizle ve öfkeyle sarsıldığını, ve duyumsarım içe doğru ölen yaprakları ve senin korunmasız kımıltısızlığınla yeşil maddelerini birleştiren. Gözenekler, damarlar, şirinliğin dolaşımı, ağırlık ve sessiz sıcaklık, düşmüş ruhunu delmiş oklar, uyuyan varlıklar kalın ağzında, tatlı tüketilmiş ilikten toz, sönmüş ruhlarla dolu kül, gel bana, benzersiz düşüme benim, gecenin düştüğü ve ezilmiş su gibi sonsuzca düştüğü yatak odama düş benim, ve bağla beni onların hayatına, onların ölümüne, ve onların uysal maddelerine, onların ölü nötr güvercinlerine, ve tutuşturalım ateşi, ve sessizliği, ve sesi, ve yakalım, ve susalım, ve çanlar. |
05-10-2009, 12:32 PM | #15 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ağacın Çizgisi
Elleri olmayan kör bir marangozum ben. Suyun altında yaşadım, yiyerek soğuğu kokan bir kılıf dahi oluşturmadan, o meskenler o sedir ağacından diğerine, bize gurur verdi hep, ve gene de ormanın dokusunda aradım ben şarkımı, o gizli liflerde, dermansız peteklerde, ve budanmış dallarda, doldurdu rayihayla yalnızlığı, ağacın dudaklarıyla. Her bir maddeyi sevdim, her bir damlasını eflatunun ya da metalin, suyun ve başağın, ve daldım içine o sıkı katmanın, sonsuz ateşle ve titreyen kumla çevrilmiş, dünyanın üzümleri arasında bir ölü adam gibi donuklaşmış ağızla şarkımı söyleyene dek. Balçık, çamur ve şarap sarmalamış beni, gırtlağımın altında bir yangın gibi çiçekleri açan o toprakla kaplı kalçalara dokundum çılgınca, ve taşların arasında kayıp gitti duyularım kapanmış yaranın içine. Nasıl dönüşebilirdim olmadan, bilmeden zanaatım oluşmadan, demirhane benim gücümle kararlı, ya da hızarlar, kışları yük hayvanlarının havası. Her şey şefkat ve kaynak oldu ve ben sadece gecesel amaca hizmet ediyordum |
05-10-2009, 12:32 PM | #16 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ağaçların Dallarında Niçin Kalır Güz
Ağaçların dallarında niçin kalır güz yapraklar düşene dek? Ve nerede asar o kendi sarı pantolonlarını? Doğru mudur güzün beklemekte olduğu olacak olan bir şeyi? Belki bir yaprakta titreyecek ya da evren uğrayacak geçerken? Toprağın altında bir mıknatıs mı var, güzün kardeşi olan bir mıknatıs? Ne zaman emredilir toprağın altında gülün önceden belirlenmişliği. |
05-10-2009, 12:32 PM | #17 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ağır Ölüm
Ağır ağır ölür alışkanlığının kölesi olanlar, her gün aynı yoldan yürüyenler, yürüyüş biçimini hiç değiştirmeyenler, giysilerinin rengini değiştirmeye yeltenmeyenler, tanımadıklarıyla konuşmayanlar. Ağır ağır ölür tutkudan ve duygulanımdan kaçanlar, beyaz üzerinde siyahı tercih edenler, gözleri ışıldatan ve esnemeyi gülümseyişe çeviren ve yanlışlıklarla duygulanımların karşısında onarılmış yüreği küt küt attıran bir demet duygu yerine “i” harflerinin üzerine nokta koymayı yeğleyenler. Ağır ağır ölür işlerinde ve sevdalarında mutsuz olup da bu durumu tersine çevirmeyenler, bir düşü gerçekleştirmek adına kesinlik yerine belirsizliğe kalkışmayanlar, hayatlarında bir kez bile mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler. Ağır ağır ölür yolculuğa çıkmayanlar, okumayanlar, müzik dinlemeyenler, gönlünde incelik barındırmayanlar. Ağır ağır ölür özsaygılarını ağır ağır yok edenler, kendilerine yardım edilmesine izin vermeyenler, ne kadar şanssız oldukları ve sürekli yağan yağmur hakkında bütün hayatlarınca yakınanlar, daha bir işe koyulmadan o işten el çekenler, bilmedikleri şeyler hakkında soru sormayanlar, bildikleri şeyler hakkındaki soruları yanıtlamayanlar. Deneyelim ve kaçınalım küçük dozdaki ölümlerden, anımsayalım her zaman: yaşıyor olmak yalnızca nefes alıp vermekten çok daha büyük bir çabayı gerektirir. Yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına. |
05-10-2009, 12:33 PM | #18 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Ağıt
Kardeşim Cemal ki Sisi derdim O'na çocuksu bir seslenişle Ölmeseydi eğer yaşamının yirminci gününde Ve toprağa gömmeselerdi O'nu (Yaksalardı sözgelimi) Ve annem karalar giyip ağlamasaydı Babam cenaze arabasına alsaydı beni Koşmak zorunda kalmasaydım mezarlığa kadar Cam kırıkları ayaklarımı kesmeseydi eğer Ve toprak kanımın rengine boyanmasaydı Mezar taşlarına yaslanıp ağlamazdım Ve mezar taşlarının bunca soğuk olduğunu bilmezdim Ölümün soğukluğunu duydum Son kez öperken Sisi'nin dudaklarından Bir ses görmek istiyordum Ses ki yankılanır, görünmez Ölüler ki her gün daha yalnız kalırlar Bembeyaz patiskalar içinde Yıldızlar ağlar ninem ağzıma biber sürdüğünde Yemyeşil kertenkeleler kalır Antep mezarlıklarında refakatçi olarak Antep gazi olmazdan evvel de bu böyleydi |
05-10-2009, 12:33 PM | #19 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Zamanda Bir Nokta
Şimdi anlıyorsun işte, nasıl da yıldızlar ve yürekler bir olmuş ve nasıl da hiç bir yerde bir son, bir engel var; nasıl da sınırsız olan mükemmelce oturur ve ayrılmaz düşünceden, nasıl da her bir parça sonsuz büyük ve sonsuz küçük olabilir, nasıl da en dıştaki yayılım yalnızca bir noktadır, ve nasıl da ışık, uyum, devinim, güç, kendine has herşey, ayrılmış herşey ve birleşmiş herşey hayattır. |
05-10-2009, 12:33 PM | #20 |
Aşmış Üye
Kayit Tarihi: Aug 2007
Nerden: İstanbul
Mesajlari: 281,268
Teşekkür Etme: 98 Teşekkür Edilme: 355 Teşekkür Aldığı Konusu: 320
Üye No: 44033
Rep Power: 57823
Rep Puanı : 34658
Rep Derecesi :
Cinsiyet : Erkek
|
Zaman Ve Leylek
Çok şey duymuştum zaman hakkında duydum ki uzun olabilirmiş o duydum ki salıverilebilirmiş insan hem kazanıp hem de kaybedebilirmiş onu duydum ki yerli yerinde ya da değerli olabilirmiş iyi ya da kötü dışarda ya da içerde çok şey duydum zaman hakkında ama bir türlü görmedim onu Çocukken zamanı güzel bir büyük kuş olarak canlandırırdım usumda bir leylek olarak belki çünkü duymuştum ki zaman uçabilirmiş ama bazen de kımıltısız dururmuş tam anlamıyla. O zaman sevmiştim zamanı kırmızı uzun gagasıyla zaman dururdu bir bacanın üstünde eğilerek karanlık bir gölcüğün üstüne yavaşca açıp yaymadan beyaz kanatlarını ve kanat çırpmadan saatlerce gökyüzüyle uçsuz bucaksız otlaklar arasında Ne ki aklım karıştı daha sonra duyduğumda zamanın çarkı terimini vakit kaybını vakit nakittir ya da zamanında yapılacak şeyleri ve benzeri deyimleri yavaş yavaş kaybettim leyleğe olan çocukluk inancımı ve şimdi gerçekte benim leyleklere inandığım zamandakinden daha az leylek var Danimarka’da Zaman hakkında çok şey duymuştum zaman hakkında çok şiir yazdım yazdım ve duydum bir çok şey zaman hakkında kendime de yeterli zaman tanıdım hatta bazen ulaştım da bizzat kendim zamana ama hiç görmedim zamanı. |
Bu Konudaki Online üyeler: 1 (Üye Sayisi : 0 Ziyaretçi Sayisi : 1) | |
|
|