Tam Sürümü Görüntüle : Abdurrahim Karakoç Köşesi
Kéan aRs
02-19-2008, 03:39 PM
1932 yılının Nisan ayında Kahramanmaraş ili, Elbistan ilçesine bağlı Ekinözü(Cela) köyünde dünyaya geldi. Küçük yaşlarda şiire merak sardı. Bu, aileden gelme bir merak diyebilriz. Çünkü dedesi, babası ve kardeşleri de şairdirler.
İlk yazdığı şiirleri 2 kitap oIacak hacimde iken beğenmeyip yaktı ve 1958 yılından itibaren yazdıklarını 'Hasana Mektuplar' ismi altında 1964 yılında 10.000 adet bastırdı. FEDAİ yayınları arasında çıkan bu eser kısa zamanda tükendi ve 2. baskısını yine 10.000 adet bastırdı.
1958 yılında buIunduğu kasabada belediye mesul muhasibi olarak memuriyete girdi.1981 yılı Mart ayında emekli oldu.
Mücadeleci şiirlerinin çokluğu şartlardan kaynakIanmaktadır.27 Mayıs darbesi, zinde güçler, demokrasi maskaraIığı ve haksızlıklar hiciv şiirlerini besledi.30'a yakın mahkemeye verildi, hepsinden beraat etti. Avukat tutmadı, hep kendi kendini savundu. Hiçbir iktidarla barışık olmadı. Çünkü,o, insana ve İslâm'a yapılanların zulüm olduğuna inanmıştı. Şiirlerinde esas unsur insandır.
Serdengeçti, Töre-Devlet, Ocak, Yeni Düşünce, Yenisey,Alperen yayınları oIarak şimdiye kadar 12 şiir kitabı, bir tane de makalelerinden derlenen nesir kitabı çıktı.
1985 yılından beri gazetecilik yapmaktadır. Bir ara politikaya girdi ve ayrıldı. Niçin girip, niçin ayrıldığını bir röportajda şöyle cevaplandırdı:
'Allah rızası için girmiştim, Allah rızası için ayrıldım'
30 yılı aşkın bir zaman içinde kitapları baskı üstüne baskı yenilemektedir. Bilhassa VUR EMRI adlı kitap günümüz şairlerinin hiç birisine nasip olmayan kabulü görmüştür.
KENDİ DİLİNDEN, KENDİ TARİFİ
'Ebedî kudretin tek sahibinden alınan emir üzerine 1932 yılında dünyaya gelmişim. Çocukluğum şöyle-böyle geçti. Kıt imkânlara, kıtlık yıllarına rağmen hâlâ o günleri özlerim. Birçok kimseye o yılları anlatsam, 'Özlenecek neresi var? ' diyebilirler, amma ben hep çocukluk yıllarımı sevdim. Şiir yazmaya küçük yaşlarda başladım. Zaten bizim oralarda her genç şiir yazar. Bu tutku başka bir meşgalenin veya işin olmayışından kaynaklanıyor gibime geliyor. Ben de avareydim, boşluğumu şiirle doldurmaya çalıstım.
Benimle şiire başlayanlar yalnızlıktan, yardımsızlıktan dökülüp gittiler.
Bana gelince:
Sağolsunlar, iktidarların ve muhalefetin irikıyım politikacıları, ihtilal cuntacıları, 'bilimsel' cüppeliler, entellektüel züppeler, millî soyguncular, sosyete parazitleri, sermaye sülükleri, zulüm-işkence makineleri, adalet katleden hukukçular, dalkavuklar, pezevenkler, üçkağıtçılar v.s. hep bana yardımcı oldular. Şiir malzememi veren onlar, öfkemi bileyen onlar oldular. Yardımlarını inkâr etmiyorum, fakat teşekkür de etmiyorum.
Dinsizlerin değil, din düşmanlarının, yani İslâm düşmanlarının da az yardımı olmadı. Bir bakıma dinî duygularımın kuvvetlenmesine vesile oldular.
En uygun zamanda yaşadığıma inanıyorum. Yardımcılarım (!) var oldukları sürece yazmaya devam edeceğim.
Allah (cc) kısmet ederse...'
Evli ve 3 çocuk babasıdır.1984 Ekim ayından bu yana Ankara'da ikamet ediyor. Şu anda hiç bir siyasi kuruluş, hiçbir mesleki dernek üyesi değildir. Hakkın yanında olanları sözleriyle desteklese de, şahısları övmek, beğenmeyince sövmek gibi basitliği kabul etmemektedir.
Yemini var, yazabildiği müddetçe yazacak. kimbilir nereye ve ne zamana kadar...
Yayıncı'dan:
Halk şiirimizin en büyük üstadı Abdurrahim Karakoç, yaşayan canlı şiirleriyle, tatlı üslubuyla hep bizim sesimiz oldu; düşündüklerimizi, söylediklerimizi şiirleştirdi; hislerimizin tercümanı oldu..O bir söyleşide bunu şöyle dile getiriyor:
'Galip Erdem bey'in dediği gibi,inandığımız her şeyi söylemesek bile, söylediğimiz her söz işimizin ve inancımızın aynası olmalı.'
Karacaoğlan, Emrah, Aşık Ömer, Kayıkçı Kul Mustafa, Pir Sultan Abdal, Ruhsati, Köroğlu, Dadaloğlu, Seyrani, Bayburtlu Zihni, Çıldırlı Aşık Şenlik, Şarkışlalı Aşık Veysel Şatıroğlu gibi şahikadaki isimlerden sonra, günümüzde halk şiirinin en doruktaki ismi hiç şüphesiz Abdurrahim Karakoç'tur.
mihriban
Sarı saçlarına deli gönlümü,
Bağlamışım çözülmüyor Mihriban.
Ayrılıktan zor belleme ölümü,
Görmeyince sezilmiyor Mihriban.
Yar deyince kalem elden düşüyor,
Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor.
Lambamda titreyen alev üşüyor,
Aşk kâğıda yazılmıyor Mihriban.
Önce naz sonra söz ve sonra hile
Sevilen seveni düşürür dile
Seneler asırlar değişse bile
Eski töre bozulmuyor Mihriban
Tabiplerde ilaç yoktur yarama,
Aşk deyince ötesini arama.
Her nesnenin bir bitimi var ama.
Aşka hudut çizilmiyor Mihriban
Boşa bağlanmamış bülbül gülüne
Kar koysan köz olur aşkın külüne
Saştım kara bahtım tahammülüme
Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban
Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Ancak çeken bilir bu derdi gamı
Bir kör düğüm baştan sona tamamı
Çözemedim çözülmüyor Mihriban
Abdurrahim KARAKOÇ
Kéan aRs
02-19-2008, 03:40 PM
Alev sardı alemi,uyanmayın daha siz;
Altta döşek yanıyor, üstte yorgan yanıyor.
Beşikler besmelesiz, mezarlar Fatiha'sız,
Doğan insan yanıyor, ölen insan yanıyor.
Mideden aşağının tahtı kurulmuş serde,
Ramazanı katlettik kul yapısı şekerde,
Hazret-i İbrahim'in mübarek aşkı nerde?
Ruhta bayram yanıyor, ette kurban yanıyor.
Bağlanmış dünyalıklar dünyanın yularına,
Gösterin, hangi yüzle çıkacağız yarına?
Ya Rab! İman ihsan et riyakar kullarına;
Hac'da hacı yanıyor, haç'ta ruhban yanıyor.
Kör müyüz, sağır mıyız; rahmet-i Rahman mı yok?
Yoksa yol gösterecek, hazret-i Kur'an mı yok?
Yanmak mı marifettir, yananda izan mı yok?
Dağda çoban yanıyor, tahtta sultan yanıyor.
Tutup yemek kasdında ki, gardaş gardaşını,
Bu halin hicabından dağlar eğmiş başını.
Titredim seyrederken mazlumun gözyaşını;
Bir damlanın içinde yetmiş umman yanıyor.
Abdurrahim Karakoç
Kéan aRs
02-19-2008, 03:40 PM
BİR ŞEHİR Kİ
Bu şehrin ayarsız insanlarından,
Daha dillenmemiş bebek tiksinir.
İletip verseniz pis kanlarından,
Acından kıvranan köpek tiksinir.
Arsız analar var, adı bizlerden;
Etekler kasığa çıkmış dizlerden...
Adi babalardan, asri kızlardan,
Elbise tiksinir, etek tiksinir.
Uymuşlar yalanın yazarlarına;
Ölüleri yüktür mezarlarına...
Ölünce onların üzerlerine,
Toprak attığımız kürek tiksinir.
Herkes sarhoş olmuş dünya tadından.
Oğlanlar var, ayırmak zor kadından.
Adam şeklindeki pek çok odundan,
Ahır damındaki mertek tiksinir.
Türemiş başlarda boynuzlar yük yük...
Boş yere aradık, kaybolmuş Türklük!...
Tükürsem yüzlere, kirlenir tükrük,
Kurşun sıksam eğer, tüfek tiksinir.
Terk-i mekan etmiş akıl başlardan;
Bir koku savrulur canlı leşlerden...
Boyalı yüzlerden, yoluk kaşlardan,
Sular sancılanır, sinek tiksinir.
Çoğu dinsizliği yenilik sayar,
Çoğu haktan kaçar, batıla uyar.
Çoğunun boynundan yular zul duyar,
Çoğunun ağzından ekmek tiksinir.
Burada kökleşmiş küfrün esası;
Dolmuş firavunlar, yoktur Musa'sı.
Adam şöyle dursun, sözün kısası;
Bu şehrin halinden eşşek tiksinir...
Abdurrahim KARAKOÇ
Kéan aRs
02-19-2008, 03:40 PM
Mebus Beğ
Vallahi sıtkımı sıyırdım senden,
Tiksintimi naz belleme mebus beğ
Yoksulluktan yanan bağrımı,
Isınacak köz belleme mebus beğ.
Mosturan meydanda sağol çok yaşa(!)
Benim tütüne zam, senin maaşa...
Bulgur bulamazken çorbaya, aşa,
On kuruşu az belleme mebus beğ.
Yevmiyem on lira senede üç ay,
Dokuzu işsizlik vay efendim vay...
Üstelik benimle eylersin alay,
Vatandaşı yoz belleme mebus beğ.
Çalışa çalışa kuruyor kanım,
Vergi şeleğinden çıkıyor canım;
Sen insansın amma ben de insanım...
Yolunacak kaz belleme mebus beğ.
Gruba esirsin, lidere dayak...
Uçuruma sürür beni bu ayak
Tama vekilimsin, şu halime bak;
Haksızlığı hak belleme mebus beğ.
Görevin sırf parmak kaldırmak değil,
Biraz da milletin derdine eğil
Meclise hürmet et, ne döv, ne dövül...
Hizmet belle, söz belleme mebus beğ.
Abdurrahim Karakoç
Kéan aRs
02-19-2008, 03:40 PM
Aşk Hikayesi
Başimdan bir kova sevda döküldü
Islanmadim, üşümedim, yandim oy!
Iplik iplik damarlarim söküldü
Kurşun yemiş güvercine döndüm oy!
Yagmur yorgan oldu, döşek kar bana
Anladim ki kendi gönlüm dar bana
Alev dolu bardaklari yâr bana
Sunuverdi içtim içtim kandim oy!
Sevgi ektim, naz biçmeye çaliştim
Ne zamana, ne kendime aliştim
Kirk senede yedi hasret bölüştüm
Yedi dünya bana düştü sandim oy!
Gönül şahinimi yordum gerçege
Sonsuzda yüzümü sürdüm gerçege
Teselliden kanat kirdim gerçege
Tecellinin sinesine kondum oy!
Abdurrahim Karakoç
Kéan aRs
02-19-2008, 03:40 PM
Açık Dilekçe
Görmediğim bir bambaşka durum var
Sizin şehrin kızlarında savcı bey
Yaklaşanı ta yürekten vururlar
Kan kokuyor gözlerinde savcı bey
Gayeleri gönül kırmak dal gibi
Bakışları çifte favül bal gibi
Ülkeler fethetmiş bir kral gibi
Gurur dolu pozlarında savcı bey
Kaş yaparken, göz çıkarır elleri;
Çok silahtan tesirlidir dilleri
Hayret ettim, bir tuhaf ki halleri
Poyraz eser yüzlerinde savcı bey
Derviş olup çıktım tığsız, tebersiz
İlk görüşte avladılar habersiz
Pişirdiler beni tuzsuz, bibersiz
Kebap oldum közlerinde savcı bey
Bölüştüler gönlüm ile aklımı
Davacıyım, ara benim hakkımı...
Bir yol göster, haklı mıyım, haksız mı?
Yorulmayın izlerinde savcı bey.
Abdurrahim Karakoç
Kéan aRs
02-19-2008, 03:40 PM
Acaba
Uyuyan göllere ay ışığında
Sevginin resmini çizsem kim anlar?
Tomurcuk ayrılıp, gül açtığında
Yağmurun saçını çözsem kim anlar?
***
Bir mekan kaplamış ne varsa nerde
Kendi ötesini saklar her perde
Sonsuzluğun sona erdiği yerde
Huduttan bir kulaç kazsam kim anlar?
***
Aşk, kömür beyazı; kin, süt karası
Eklenir yarama her dost yarası
Et oldum bıçakla kemik arası
Cellatla ahdimi bozsam kim anlar?
***
Doğumda yalan var, ölümde gerçek
Bir şeyler anlatır balık, kuş, çiçek
Kırık gönülleri toplayıp tek tek
Toplayıp göğsüme dizsem kim anlar?
***
Gün geldi zamanı gömdüm kabire
Dağ oldu aklımın verdiği fire
Bağlasam telaşı çelik zincire
Sabrın derisini yüzsem kim anlar?
***
İçte deprem olur dışın düğümü
İhlâssız çözülmez işin düğümü
Aklımdan geçeni, düşündüğümü
Okusam kim dinler, yazsam kim anlar?
Gökçekimi(sh.121)
Abdurrahim Karakoç
Kéan aRs
02-19-2008, 03:40 PM
Açık Dilekçe
Görmediğim bir bambaşka durum var
Sizin şehrin kızlarında savcı bey.
Yaklaşanı tâ yürekten vururlar
Kan kokuyor gözlerinde savcı bey.
Gayeleri gönül kırmak dal gibi
Bakışları çifte faul bal gibi
Ülkeler fethetmiş bir kral gibi
Gurur dolu pozlarında savcı bey.
Kaş yaparken, göz çıkarır elleri
Çok silâhtan tesirlidir dilleri
Hayret ettim, bir tuhaf ki hâlleri,
Poyraz eser yüzlerinde savcı bey! .
Derviş olup çıktım tığsız, tebersiz
İlk görüşte avladılar habersiz
Pişirdiler beni tuzsuz, bibersiz
Kebap oldum közlerinde savcı bey! .
Bölüştüler gönlüm ile aklımı
Davacıyım, ara benim hakkımı...
Bir yol göster, haksız mıyım, haklı mı?
Yorulmayım izlerinde savcı bey.
Abdurrahim Karakoç
Kéan aRs
02-19-2008, 03:40 PM
Alışkanlık
Bu kirli düzenin düzenbazları
Azrail'e rüşvet vermeyi dener
Ölünce dünyanın en kurnazları
Torpille cennete girmeyi dener
Abdurrahim Karakoç
Kéan aRs
02-19-2008, 03:40 PM
Aman Dikkat! (Gerdanlık)
Haramsız mal azaldı, haramzade çoğaldı
Bu çağda helâl yemek büyük cesaret ister
İnsanı sıfatıyla anmak geride kaldı
Domuza domuz demek büyük cesaret ister..
Abdurrahim Karakoç
Kéan aRs
02-19-2008, 03:40 PM
Anadolu
Seni çok sevenler(!) çok örseledi
Oy güzel vatanım, oy Anadolu..
Açların çalıştı, tokların yedi
Oy güzel vatanım, oy Anadolu..
Yanan hep sen oldun, yakılan sensin
Ruhuna çiviler çakılan sensin
Şekilden şekile sokulan sensin
Oy güzel vatanım, oy Anadolu..
Sınırlar çizildi rüyalarına
Yasaklar konuldu dualarına
Hangi sesler hâkim semalarına
Oy güzel vatanım, oy Anadolu..
Ahlat’ın, Afşin’in, Söğüt’ün mahzun
Evladın, âşığın, yiğidin mahzun
Tebessümün mahzun, ağıtın mahzun
Oy güzel vatanım, oy Anadolu..
Metrûk manastırlar ihya olmakta
Hüzün, camilere mahya olmakta
Yadlar başımıza kâhya olmakta
Oy güzel vatanım, oy Anadolu..
Üzerinden hak, adalet silindi
Hayâ zırhı delik delik delindi
Bu zelil duruma nasıl gelindi? ! .
Oy güzel vatanım, oy Anadolu..
Dün şehit kanıyla sulanan sensin
Bugün alkollere belenen sensin
Düşmandan sadaka dilenen sensin
Oy güzel vatanım, oy Anadolu..
Şehit torununa “sen sus” diyorlar
“Vatan sevmek bize mahsus” diyorlar
Her taraf toz-duman, kâbus diyorlar
Oy güzel vatanım, oy Anadolu..
Hariçten gelenler köprüyü tutmuş
Dost karşı kıyıda seni unutmuş
Hınzır yeller yaprakların kurutmuş
Oy güzel vatanım, oy Anadolu..
“Biraz azim, biraz gayret” derim ha
“Delinir karanlık, sabret” derim ha
“Şanlı mazi döner elbet” derim ha
Oy güzel vatanım, oy Anadolu..
Abdurrahim Karakoç
Kéan aRs
02-19-2008, 03:41 PM
Anadolu Gezisi
Ter kokuyordu Çukurova tarlaları,
Irgat Türküleri duyuluyordu uzaktan;
Ekin biçiyordu yalın ayaklı köy kızları
Elleri kabarıyordu oraktan.
Gökbelen dağlarına yağmur yağıyordu;
Yetimler mahallesinde bir çocuk ağlıyordu.
Kan kokuyordu doğunun çimenli yaylaları;
Silah sesleri geliyordu Şırnak'tan.
Oğulsuz koymuşlardı ak saçlı anaları;
Tütünler tedirgin olmuştu ocaktan.
Cilo dağlarında kamalaklar üşüyordu;
Garipler köyünde bir gelin düşünüyordu.
Yosun kokuyordu Karadeniz'in mavnaları;
Oynak havalar döküyordu parmaktan.
Buz gibi bir soğuk biçiyordu baharı;
Dal boylu gençler gidiyordu bıçaktan.
Ilgaz dağlarında kurtlar uluyordu.
Bekârlar kahvesinde bir adam uyuyordu.
Şehvet kokuyordu Ege'nin bereketli ovaları;
Körpe bedenler soyuluyordu ahlâktan.
Tedirgin etmişlerdi bizim havaları;
Yadırgı sesler geliyor plâktan.
Çatalkaya dağında kartallar dönüyordu;
Bir nesil yaşıyor, bir tarih ölüyordu.
Abdurrahim Karakoç
Kéan aRs
02-19-2008, 03:41 PM
Anadolu Sevgisi
Sen bizim dağları bilmezsin gülüm,
Hele boz dumanlar çekilsin de gör.
Her haftası bayram, her günü düğün,
Hele yaylalara çıkılsın da gör.
Bilmezsin ovalar nasıldır bizde;
Kağnılar yollarda, yoncalar dizde...
Saydıklarım damla değil denizde,
Hele bir ekinler ekilsin de gör.
Görmedin sen bizim mavi suları,
Karlar eriyince kırar yuları...
Köpük olur beyaz, sel olur sarı;
Hele taştan taşa dökülsün de gör.
Sen bizim köyleri görmedin ki hiç,
Yolları toz, çamur, evleri ker***.
O kirli kabukta, o en temiz iç;
Hele bir yakından bakılsın da gör.
Anlamaz, bilmezsin sen bizim halkı,
Sevgiyi bulasın, yakına gel ki...
Kalıplar gerçeği göstermez belki
Gönül perdeleri sökülsün de gör.
Abdurrahim Karakoç
Kéan aRs
02-19-2008, 03:41 PM
Bebeğe Çağrı
Bebeğe Çağrı
Soyguncu soysun da, vurguncu vursun
Sen ana karnında boşa durursun
Doksan günde çık gel dokuz ay dursun
Doğmaya gayret et, doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek
Üçkağıtçı düzen geçip gitmeden
Her ocakta üç- beş baykuş ötmeden
Çabuk " Devlet malı deniz" bitmeden
Doğmaya gayret et, doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek
Makam armağandır, koltuk hediye
Muhkem ilamlar var " rüşvet ye" diye
Ne diye beklersin söyle ne diye?
Doğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek
Göz kırpınca sıfırı çok sayılar
Zirveye tırmandı topal ayılar
Yağcı yeğen arar haydut dayılar
Doğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek
Artık banka soymak basit eğlence
Günde milyar hiçtir " yurtsever genc" e(!)
Dünyaya duhül et, gel biraz önce
Doğmaya gayret et dogmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek
¤¤¤ çık, haram süt bul, beleş kundak bul
Yalancılık mübah, yüzsüzlük makbul
Hukuksal açıdan bir " olanak" bul
Doğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek
Adi ekranlarda iğrenç yüzü gör
Halkı tiksindiren bir kof dizi gör
Önce onları gör, sonra bizi gör
Doğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalirsin yağmaya bebek
Abdurrahim Karakoç
Kéan aRs
02-19-2008, 03:41 PM
Bir Aşk Bulsam
Bir Aşk Bulsam
Bir aşk bulsam, yağmurunda ıslansam
Bir dost bulsam, irfanında beslensem
Bir dağ bulsam, sinesine yaslansam
Yalnızlığım bitermola, bilmem ki?
Abdurrahim Karakoç
Kéan aRs
02-19-2008, 03:41 PM
ARAMIZDAKİ FARK
Sen dünden gelirsin, ben yarından gelirim
Doğmadık bebekler diyarından gelirim.
Sen müebbet inkârda kılmışsın kararı
Ben Kalubelâ’nın ikrarından gelirim.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:41 PM
AŞK HİKAYESİ
Başımdan bir kova sevda döküldü
Islanmadım, üşümedim, yandım oy!
İplik iplik damarlarım söküldü
Kurşun yemiş güvercine döndüm oy!
Yağmur yorgan oldu, döşek kar bana
Anladım ki kendi gönlüm dar bana
Alev dolu bardakları yâr bana
Sunuverdi içtim içtim kandım oy!
Sevgi ektim, naz biçmeye çalıştım
Ne zamana, ne kendime alıştım
Kırk senede yedi hasret bölüştüm
Yedi dünya bana düştü sandım oy!
Gönül şahinimi yordum gerçeğe
Sonsuzda yüzümü sürdüm gerçeğe
Teselliden kanat kırdım gerçeğe
Tecellinin sinesine kondum oy!
Kéan aRs
02-19-2008, 03:42 PM
AYIP
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Sanma ki garibi eller düşündü.
Bebekler evlendi, yollar aşındı
Kozalaklar çınar oldu gel gayrı.
Hesap et, gideli sen gurbet ile
Otuz ay tutuldu kolay mı dile?
Hapisler, sürgünler, esirler bile
Sılasına döner oldu gel gayrı.
Gönlüm sende, gözüm yollarda durdu,
Saat isyan etti, takvim kudurdu.
Hasret hançerini bağrıma vurdu
yüreciğim kanar oldu gel gayrı.
Emeği boşadır yuvasız kuşun...
Nerdeyse toprağa değecek başın.
Beni düşünmezsen kendini düşün
Herkes seni kınar oldu gel gayrı.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:42 PM
AYNANIN İKİ YÜZÜ
Bir, zirvede habire şiştikçe şişene bak
Bir, tabanda her adım yıkılıp düşene bak
Bir, ülke yansa bile yan gelip yatanlara
Bir, yangın söndürmeye çarıksız koşana bak.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:42 PM
AYNALARIN ÖTESİ
Her ne kusur varsa, geçen zamanda;
Suçsuzdur aynalar elâ gözlü yâr.
Mecnunlar Mevlâ’yı bulursa canda,
El olur Leyla’lar elâ gözlü yâr.
Güzel açar güzelliğin sergisin
Gün ağartır kara saçın örgüsün..
Muhabbet faslında ölüm türküsün
Kim söyler, kim çalar elâ gözlü yâr.
Eştikçe iş çıkar işin içinde;
Gençliği hasret yer sevda göçünde.
Bilmez misin, dört mevsimin üçünde
Kar olur yaylalar, elâ gözlü yâr.
Alı al, yeşili yeşilde ara;
Ahirete gider kalpteki yara..
Ne yapsan bir daha çıkmaz dallara,
Dökülen ayvalar elâ gözlü yâr.
Vakit dolar, nakit biter kasanda..
Sevgi bir kitaptır gönül masanda;
Okusan da olur, okumasan da...
Kapanır sayfalar elâ gözlü yâr.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:42 PM
AYRILIK HAVASI
Ben nefret eyledim sizin gerçekten
Yalanı severim, yalanı gayrı..
Tiksindim bülbülden, gülden, çiçekten
Yılanı severim, yılanı gayrı..
'Sapıtmış bu' diye beni yeriniz
Hakkımda bin türlü hüküm veriniz
Omuzumda yüktür dirileriniz
Öleni severim, öleni gayrı..
Uzun yaşamayı saymadım sanat
Kurda yürek oldum,kartala kanat
Oturup ağlayan korkağa inat
Güleni severim, güleni gayrı..
İyinin ardından 'kötü' demezdim
Kötünün elinden ekmek yemezdim
Birlikten kopana selâm vermezdim
Böleni severim, böleni gayrı..
Yıllarca boş yere canımı sıktım
Nihayet yol buldum, çığırdan çıktım
'Bey'den, 'efendi'den, 'sayın'dan bıktım
'Ulan'ı severim, 'ulan'ı gayrı..
Kéan aRs
02-19-2008, 03:42 PM
BAMBAŞKA
Doktor, benim derdim bambaşka bir dert
Ağrıyan yerimi sorma boşuna.
Yazdığın reçete değer mi zahmet?
Kağıtla kalemi yorma boşuna.
Kerem eyle, fayda vermez yardımın
Tıp ilminde çaresi yok derdimin
Her tarafı gurbet olmuş yurdumu
Düşünceme tuzak kurma boşuna.
Gönlüm yığın yığın hasret yüklüdü
İçimde tarifsiz keder saklıdır
Sökemezsin yaralarım köklüdür
Merhem sürüp, sargı sarma boşuna.
Dost yolları nakışlandı kanımdan
Sevdiklerim vergi keser canımdan
Sükûta muhtacım, ayrıl yanımdan
İncitip günaha girme boşuna.
Aşk koymuşlar ıstırabın adını
Alamadım yaşamanın tadını
Yapacaksan eğer bana yardımı
Öldür kurtar, ilâç verme boşuna
Kéan aRs
02-19-2008, 03:42 PM
BAYRAMLAR BAYRAM OLA - 1
Güneş yükselmeden kuşluk yerine
Bir adam camiden döndü evine
Oturdu sessizce yer minderine
Kızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı
Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı..
Eli öpüldükçe içi burkuldu
Konuşmak istedi, dili tutuldu
Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtuldu
Oğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı
Adam “he ya” dedi, gözü kapalı..
Düşündü kış yakın, evde odun yok
Tenekede yağ yok, çuvalda un yok
Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yok
Avrat “Bayram” dedi, eğdi başını
Adam “evet” dedi, sıktı dişini..
Çalışsa ne iş var, ne cepte para
Dağ oldu içinde büyüyen yara
Dikti gözlerini karşı duvara
Takvim “Bayram” dedi, silindi yazı
Adam “öyle” dedi, bağrında sızı..
Döndürse yönünü herhangi dosta
Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta
Aylar, yıllar, günler erirken yasta
Yer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı
Adam “Bayram” dedi, evinden kaçt
Kéan aRs
02-19-2008, 03:42 PM
BAYRAMLAR BAYRAM OLA - 2
Ana, bu bayram mı? . Aman çok ayıp
Çocukken gördüğüm bayramlar hani?
Mübarek elleri öpüp, koklayıp
Yüzüme sürdüğüm bayramlar hani?
Hani ya o özlem, hani ya o tad?
Ne dışım kaygusuz, ne içim rahat
Haftalar öncesi her gün, her saat
Babamdan sorduğum bayramlar hani?
Nur yağan *******, gündüzler nerde?
Neşe paylaştığım öksüzler nerde?
Dost yollar, dost evler, dost yüzler nerde?
Huzura erdiğim bayramlar hani?
Kar çiçeğim solmuş kar yatağında
Can verir ırmağın dar yatağında
Arife gecesi yer yatağında
Üstüme serdiğim bayramlar hani?
Bayram demek takvimdeki yazı mı?
Bayram hasret, bayram ağrı, sızı mı?
Açıp yüreğimi, yumup gözümü
Özüne girdiğim bayramlar hani?
Bayram af günüdür, barış günüdür
Bayramlar rahmete giriş günüdür
Bayram, Hak menzile varış günüdür
Gönlümü verdiğim bayramlar hani?
Kéan aRs
02-19-2008, 03:42 PM
BAYRAMLAR BAYRAM OLA - 3
Kalkarım her sabah kötü bir günde
Yüreğim zindanda, sevgim sürgünde
Engeller yol vermez, gelemem oğul!
Taşırım başımda başıboşları
Konuşur karşımda mezar taşları
Diriler dil vermez, bilemem oğul!
Tecellim çiledir, çeker giderim
Gözyaşı selinde akar giderim
Dostlarım el vermez, kalamam oğul!
Hasretim göl göldür, hicranım nehir
Toprağım kor ateş, havam som zehir
Arılar bal vermez, alamam oğul!
Ben aşka koşarım, aşk beni vurur
Yaklaştığım deniz içimde kurur
Bahçeler gül vermez, gülemem oğul!
Bayramlar kurşundur, canımda kalır
Yazdığım tebrikler yanımda kalır
Postacı pul vermez, salamam oğul!
Kéan aRs
02-19-2008, 03:42 PM
BAYRAMLAR BAYRAM OLA - 4
Yağma var yukarı katta
Benim canım çıkar altta
Çabalarım, akar terim
Allah kerim.
Zulüm köklendi, dallandı
İşkenceler “yasal”landı
Küfür içer, zılgıt yerim
Allah kerim.
Yokluk kırıyor dizimi
Zamlar güldürür yüzümü(!)
Sıkıntıdan kalkmaz serim
Allah kerim.
Bayram gelmiş.. gelir belki
Ben tebrik-mebrik bilmem ki
“Bayram bayram ola” derim
Allah kerim.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:43 PM
BAYRAMLAR BAYRAM OLA - 5
Giden Bayramlardan almadık bir tad
Gardaş bu senenin bayramı nasıl?
Şenay’larda bayram her gün, her saat
Elif’in, Döne’nin bayramı nasıl?
İçinde boğulduk derdin, acının
Uykusu bitmedi şeyhin, hacının
Üç gardaşı şehit veren bacının
Oğulsuz ananın bayramı nasıl?
Neşe topuğumda, elem boyumda
Sen çoğunu anla, ben az deyim de
Kim öldü, kim kaldı garip köyümde
Ya bizim hanenin bayramı nasıl?
Dert deşmek değildir gayem, niyetim
Düşündükçe sızlar kemiğim, etim
Gelini dul kalmış, torunu yetim
Ak saçlı ninenin bayramı nasıl?
Hangi eller sürer suçluyu suça
Güdümlü başların destesi kaça
Kimler zorlanıyor gönülsüz göçe
Boş kalan binanın bayramı nasıl?
İşkence altında ezilir canlar
Masum yiğitlerle dolu zindanlar
Ses verin mezardan ulu sultanlar
Yusuf-u Kenan’ın bayramı nasıl?
Bizden sandığımız bize yabancı
Görünen simalar göze yabancı
Kabukta bayram var, öze yabancı
Söyleyin, mânânın bayramı nasıl?
Sabahtan haber yok, ufuklar kara
Semerkant kan ağlar, yanar Buhara
Keşmir, Kâbil, Kerkük hasret bahara
Kudüs’ün, Sina’nın bayramı nasıl?
Ayşe’nin bayramı gözyaşı, firak
Sultan’ı derdiyle baş başa bırak
Sormadan geçemem, etmişim merak
Nükhet’in, Nana’nın bayramı nasıl?
Mücahit, maddeye yapar akını
Devrimci, soygundan tutar yükünü
Biz toprağa verdik Hikmet Tekin’i
Kotil’in, Zana’nın bayramı nasıl?
Doğduğundan beri çamlar deviren
Ekranda iftira, yalan savuran
Salyası, ülkeyi göle çeviren
Boynuzlu dananın bayramı nasıl?
Kéan aRs
02-19-2008, 03:43 PM
BAYRAMLAR BAYRAM OLA - 6
Âlem-i İslâm'a rahmet su gibi
Aksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.
Evleriniz cennet kokusu gibi
Koksun, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.
Zindan, “medrese”dir; gam, yayla size
Farkı yok bin yılın bir ayla size
Melekler yukardan gıptayla size
Baksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.
Uygur, Kazak, Kırgız, Azerî’nizden
Gitmesin gardaşlık nazarınızdan
Zalimler, zulmünü üzerinizden
Çeksin, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.
Süleyman esir de, Simon neden hür?
Hiç durma dünyanın yüzüne tükür..
Müslümanın sesi münafıktan gür
Çıksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.
Serilsin gönüller döşek misali
Patlasın sevgiler fişek misali
Hakikat, durmadan, şimşek misali
Çaksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.
Haksızlık almasın Hak’kın yerini
Aşsın boyunuzdan aşkın derini
Kimi gözyaşını, kimi terini
Döksün, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.
Kök bir, dallar ayrı ki, İslâm bir gül
Afganistan bir gül, Türkistan bir gül
Vahdet bahçesine her insan bir gül
Diksin, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.
Mağdurlar, mazlumlar ersin felaha
Vuslata varanlar varsın bir daha
İrfan tohumunu gece, sabaha
Eksin, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.
Kandır zalimlerin zulüm çiçeği
Öldürür cehalet, ölüm çiçeği
Gençler yakasına ilim çiçeği
Taksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.
Şehide toprağın hürmet-i aşkı
Anadan fazladır şefkat-i aşkı
Rab’bim yüreklere ülfeti, aşkı
Soksun, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.
Hazreti Resul’ün nurlu katına
Gitmek isteyenler binsin atına
Küfrün saltanatı yerin altına
Çöksün, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.
Ne makam, ne para olamaz ölçek...
“Kurtuluş İslâm’da” vallahi gerçek
Bu mübarek sevda bizleri tek tek
Yaksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:43 PM
BEBEĞE ÇAĞRI
Soyguncu soysun da, vurguncu vursun
Sen ana karnında boşa durursun
Doksan günde çık gel, dokuz ay dursun
Doğmaya gayret et, doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek.
Üçkağıtçı düzen geçip gitmeden
Her ocakta üç- beş baykuş ötmeden
Çabuk ' Devlet malı deniz' bitmeden
Doğmaya gayret et, doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek
Makam armağandır, koltuk hediye
Muhkem ilamlar var ' rüşvet ye' diye
Ne diye beklersin söyle ne diye?
Doğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek
Göz kırpınca sıfırı çok sayılar
Zirveye tırmandı topal ayılar
Yağcı yeğen arar haydut dayılar
Doğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek.
Artık banka soymak basit eğlence
Günde milyar hiçtir ' yurtsever genç' e(!)
Dünyaya duhül et, gel biraz önce
Doğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek
¤¤¤ çık, haram süt bul, beleş kundak bul
Yalancılık mübah, yüzsüzlük makbul
Hukuksal açıdan bir ' olanak' bul
Doğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek
Adi ekranlarda iğrenç yüzü gör
Halkı tiksindiren bir kof dizi gör
Önce onları gör, sonra bizi gör
Doğmaya gayret et doğmaya bebek
Sonra geç kalırsın yağmaya bebek
BEBEĞE İHTAR
Geçmişte yağmanın hasat dönemi
Acele gel diye çağırdım seni
Şimdi iş değişti dur, dinle beni
Dokuz aylık yolu altmış ayda çek
Beş sene dolmadan doğma ha bebek.
Emmin, dayın annen, baban kereste
İşçi, memur, çiftçi, çoban kereste
Çarşı, pazar, yazı-yaban kereste
İnsanlar ya mertek, ya orta direk
Beş sene dolmadan doğma ha bebek.
Doğarsan üç günlük iş bulamazsın
Acıkırsın, ekmek, aş bulamazsın
Ucuz toprak, beleş taş bulumazsın
Yaşamak rezillik, rüsvaylık demek
Beş sene dolmadan doğma ha bebek.
Arı peteğinde ağulu bal var
Kaçıp kurtulmaya ne yön, ne yol var
Sıkıver dişini, annene yalvar
Buradan rahattır orda beklemek
Beş sene dolmadan doğma ha bebek.
Kurtlar sülük oldu, sıyrıldı posttan
Kaçan kurtuluyor, ahbaptan dosttan
Değişti bahçıvan, bozuldu bostan,
Hıyarlar acıdır, karpuzlar kelek
Beş sene dolmadan doğma ha bebek.
Vaziyet bambaşka vaziyet oldu
Yaşamak işkence, eziyet oldu
Dalkavukluk üstün meziyet oldu.
Sanatkârlar sansar, dâhiler şebek
Sözümü dinlersen hiç doğma bebek
Kéan aRs
02-19-2008, 03:43 PM
BEBEĞE SİTEM
'Aman gelme' dedim, bak geldin işte
Dünyaya meylin var, 'beşer'sin bebek
Bir bilsen dünyamız neyin nesidir
Ayırır ağzını işersin bebek.
Kimisi su katar içtiğin süte
Kimisi at sokar yediğin ete
Günahtan, hileden, haramdan öte
Zulmet kuyusuna düşersin bebek.
Yukarıya gitsen 'köle' sayarlar
Aşağıya insen tefe koyarlar
Her saat bir başka renge boyarlar
Baktıkça sen sana şaşarsın bebek.
Önün bal-petekli, elin mühürlü
Omuzun kötekli, dilin mühürlü
Haftan ipotekli, yılın mühürlü
Aydan, günden mahrum yaşarsın bebek.
Sevgimiz rüşvettir seversek seni
Aldatmak içindir ne versek seni
Kalleş çağımızla eversek seni
Gerdeğe girmeden boşarsın bebek.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:43 PM
BEN
Ben: Karlı dağların deli rüzgârı..
Ben: Tozlu yolların demirbaşıyım.
Ben: suyu kurumuş sevgi pınarı...
Ben: Toprak bekçisi, mezar taşıyım.
Ben: Hep yıllar yılı kanayan çıban...
Ben: Fikir sürüsün yitiren çoban.
Ben: Hayâl peşinde çarıksız taban...
Ben: gurbet ağzında bulgur aşıyım.
Ben: çürük bir gemi aşk denizinde..
Ben: Yağmur damlası dostun izinde.
Ben: Yanıp kül oldum aşkın közünde...
Ben: Kara sevdanın dert yoldaşıyım.
Ben: Koyu düşmanım yersiz gülüşe
Ben: Düşüvermişim bitmez bir düşe
Ben: Bıldır ağlarım bu yıl ölmüşe...
Ben: Bensiz duygunun ilk savaşıyım.
Ben: Gönlü aklına uymayan deli..
Ben: Az düşünceden doymayan deli.
Ben: Beni ben diye saymayan deli...
Bırakın, ben benden uzaklaşayım.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:43 PM
BENZETTİLER
Yeni bir afyondur yenen her lokma
Biber avrupalı, tuz avrupalı.
Gülücükler sahte, kirpikler takma
Dudak Avrupalı, göz Avrupalı.
Bebeklikte benliğini yitiren
Tepe tepe tepemizde oturan
Bizi çıkmazlara alıp götüren
Ayak Avrupalı, iz avrupalı.
Birisi diskoda içer, kıvırır
Birisi kulüpte konken çevirir
Yapmasını bilmez, yıkar devirir
Ana avrupalı, kız avrupalı.
Kalıba uydurdu uyduklarımız
Yazmakla bitmez ki duyduklarımız
Paris modasıdır giydiklerimiz
Astar avrupalı, yüz avrupalı.
En mahrem yerlerin kalktı örtüsü
Beş santim tırnaktır ellerin süsü
Bütün bunlar medenîlik ölçüsü
Cilve avrupalı, naz avrupalı.
İster sâri deyin, isterse irsî,
Büyük revaç buldu makbulün tersi
Duyduğumuz 'okey,adiyö,mersi'
Ağız avrupalı, söz avrupalı.
Her gün karşımıza on zıpır çıkar
Bağırır,çağırır,devirir yıkar
Dinler kulağımız, gözümüz bakar
Sürü Avrupalı, yoz avrupalı.
Başımız ayıkmaz binlerce halttan
Örf,adet gemimiz delindi alttan
Analar Muğla'dan, Van'dan, Tokat'tan
Bebek avrupalı, bez avrupalı.
Sahnede ekranda hıyar dinleriz
Deliye,densize uyar dinleriz
Saçma çığlıkları duyar dinleriz
Şarkı avrupalı, saz avrupalı.
Herkes soyunuyor, açılmıyor ki
Sokakta boynuzdan geçilmiyor ki
Müslüman gâvurdan seçilmiyor ki
Şekil avrupalı,poz avrupalı.
'Türklük bu mu? ' desem 'bu' diyecekler
Şampanyayı sorsam 'su' diyecekler
Bir gün kökümüze 'hu' diyecekler
Kabuk avrupalı,öz avrupalı.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:43 PM
BEREKET
'Aşk' dedin, bağrıma soktun bıçağı
Akan kanım göl olmadan tükenmez
Sevda kokan bu yaranın çiceği
Petek petek bal olmadan tükenmez.
Hasret nedir? Yarına sor, düne sor
İnanmazsan dönder-aktar gene sor
Sensiz geçen *******i bana sor
Saatleri yıl olmadan tükenmez.
Görsem derim biçimini, rengini
Kötü talih yüksek yapar engini
İçimdeki bu sevginin yangını
Kemiklerim kül olmadan tükenmez
Kéan aRs
02-19-2008, 03:44 PM
BEŞİNCİ MEVSİM
Düştü can evime dördüncü cemre
Dünyayı üçüncü gözümle gördüm.
Dört yüz ¤¤¤¤en beş gün çekti bir sene
On altıncı aya takvimsiz girdim.
Aynalara baktım korku gösterdi
Saatler her sabah kırkı gösterdi
Namlular, nişanlar Türk'ü gösterdi
Hayatım boyunca hedefte durdum.
Gül sundum yediler, koklamadılar
Armağan can verdim saklamadılar
Gittim... gelir diye beklemediler
Kaybolan gölgemi yollara sordum.
Getirdim yanıma ay'ı bir karış
Ölçtüm ki dağların boyu bir karış
Şehiri bir adım, köyü bir karış
Damlada denizdir en küçük derdim.
Savurdum, eledim, seçtim zamanı
Yaprak yaprak, tel tel açtım zamanı
Haftada üç asır geçtim zamanı
Nereye gittimse zamansız vardım.
Yırtıldı ruhlara çizdiğim resim
Yazık, kulaklara sığmadı sesim
Yaşadığım şimdi beşinci mevsim
Çağın çilesini sırtıma sardım
Kéan aRs
02-19-2008, 03:44 PM
BİR AŞK BULSAM
Bir aşk bulsam, yağmurunda ıslansam
Bir dost bulsam, irfanında beslensem
Bir dağ bulsam, sinesine yaslansam
Yalınızlığım bitermola, bilmem ki?
Kéan aRs
02-19-2008, 03:44 PM
BİRAZ DA KİTAPLAR SENİ OKUSUN
Canlı bir kitapsın, yazarı Mevlâ
Açık dur, kitaplar seni okusun.
Yüzünde şavklansın nazarı Mevlâ
Eğilsin mehtaplar seni okusun.
Kasırga ol, döne döne zikir et
Her nefese on bin misli şükür et
Şüphe burgacında Hakk'ı fikir et
Uyansın girdaplar seni okusun.
Erisin ******* gündüze gel ki
Kalmasın tek engel bir düze gel ki
Secdede Rabb'inle yüz yüze gel ki
Minberler, mihraplar seni okusun.
'Ezel'in, 'ebed'in şifresi sende
'Menfi'nin, 'müsbet'in şifresi sende
Çözülsen de olur, çözülmesen de
Sorular, cevaplar seni okusun.
Aşktan, estetikten, ahenkten yana
Şiir, resim, müzik imrensin sana
Camiler, sebiller gelsin lisana
Hayırlar, sevaplar seni okusun
Bedenin coğrafya, tarihtir dünün
Ayrı ayrı sayfa saatin, günün
Dört kapısı açık dursun gönlünün
Alimler, erbaplar seni okusun.
Nefret boşta kalsın, aşk ile dol da
Işık, kılavuz ol gittiğin yolda
Kur'an'dan feyz alan bir mektup ol da
Yazdığın kitaplar seni okusun
Kéan aRs
02-19-2008, 03:44 PM
BİR GÜZEL ÜLKÜ
Yüreklerde kök bağlayıp yaşayan
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
'Ezel'den 'Ebed'e müjde taşıyan
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Yesi'deki kutsal aşkın mayası
Malazgirt'te Alparslan'ın rüyası
Söğüt'teki has kilimin boyası
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Yunuslayın 'Et-kemiğe bürünen'
Selim ruhta Yavuz serdar görünen
Şems misali cümle kirden arınan
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Bedenlerde Koç Köroğlu yüreği
Debreştikçe yakın eyler ırağı
İman kalesinin bayrak direği
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Riya duygusuyla dolup taşmamış
İlimden, irfandan uzaklaşmamış
Benlik çamuruna ayak basmamış
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Dedem Korkut töresiyle töreli
Edep, ahlâk, sevgi, saygı sıralı
Kırk yıl önce.. aklım erdi ereli
Bir güzel ülküdür günül verdiğim.
Her kapıda bir hesaba girmeyen
İnancından zerre taviz vermeyen
Dost alnına kara leke sürmeyen
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Mazlumun yoldaşı, zalimin hasmı
Kendine put yapmaz heykeli, resmi
Hak'tır, adalettir, rahmettir ismi
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Bu ülkü candadır, sokakta yatmaz
Güneştir.. bir doğdu, bir daha batmaz
Menfaat uğruna kimseyi satmaz
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Şiddeti, kavgası, kanı olmayan
İçinde öfkesi, kini olmayan
Sonsuza uzanan, sonu olmayan
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Bedir’den Bizans’a akıp gelen o
Küfür setlerini yıkıp gelen o
İlâhî kaynaktan çıkıp gelen o
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Sinan'da estetik, Itrî'de ahenk
Sebillerde hayat, kubbelerde renk
Mevlânâ'da ilim, Barbaros'ta cenk
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Nizâm-ı Âlem'dir, Hakk'ın sözü bu
Söylediğim cümle.. sözün özü bu
Tek damlada umman eyler bizi bu
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Ülkü demek makam, mevki, taç değil,
Ülkü demek totem, sembol, haç değil
Kul icadı kof ilkeler hiç değil,
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Taze filiz vermiş Edebali’yle
Çiçeklenmiş Hacı Bayram Veli’yle
Ulubatlı Hasan’daki hâliyle
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Şehitlerin kanlarıyla ıslanan
Destan olup Mavera’dan seslenen
Atıf'larla Said'lerle beslenen
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Türk'e ihsan olmuş “Kavm-i Necip”lik
Boş hayâldir bu şerefe rakiplik
Hayatlar gergeftir, ameller iplik
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Ne yazdımsa inanç, ahlâk, örf ile
Postaladım gönül denen zarf ile
Anlatılmaz yirmi dokuz harf ile,
Bir güzel ülküdür gönül verdiğim.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:44 PM
BİR YERDEN HER YERE MEKTUP
Sormayınız,görmeyiniz canlarım
Hakkınızı yiyip yutan burada
Dinlisini,dinsizini dinlerim
Besmele'ye yalan katan burada.
Sofralara viski havyar dizilir
Fiatınız peçeteye yazılır
Sırtınızdan günde dört post yüzülür
Sizi soyup,sizi satan burada
Simsar siyasetçi,doktor,avukat
İnsan avlıyorlar her gün her saat
Hızlı köşe dönmek en üstün sanat
Kan gölünde balık tutan burada.
Ortada kol gezerken kıtlıklar,yoklar
Burda betonlarla delinir gökler
Kontlar,şansölyeler,baronlar,dükler
Kirli yağan,eğri biten burada.
Yürekler acısı bir garip âlem
Rüşvetsiz imzaya yanaşmaz kalem
Pop müzik,şampanya.marlboro,salem
Gece gündüz keyif çatan burada
Kız,kadın pazarı sokağı,yurdu
Homo¤¤¤¤üeller çığlaşan ordu
Ne ahlâk kaygusu ne namus derdi
Hızlı doğan, erken öten burada.
Yazık..siz beğenir,siz seçersiniz
En çürük köprüden siz geçersiniz
Bilirim her zaman çarnaçarsınız
Kör-kütük,zil-zurna yatan burada.
Hâl gidiş bu minval, bu vaziyette
Sabun işkencede,su eziyette
Rağbet ne ilimde ne meziyette
Aydınlığa çamur atan burada
Doğan bebek dost yemeye zorlanır
Düşündükçe içim dışım korlanır
Evlat seyiplenir ana horlanır
Ana vatan, yavru vatan burada.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:44 PM
BİTMEZ BİR GARİP HİKAYE
Otuz yaz, otuz kış aynı durakta
Bekle babam bekle can mı dayanır.
Kara yalanları beyaz kundakta
Sakla babam sakla can mı dayanır.
Her yanımız gurbet...hani ya sıla
Ömür bitmez çile, ölüm fasıla
Günleri aylara, ayları yıla
Ekle babam ekle can mı dayanır.
Çare say,çanak tut çağ zilletine
Sarmaz mı umutlar sarpa, çetine
Katır tırnağını gül niyetine
Kokla babam kokla can mı dayanır.
Nimetler kurnaza, Ülkü mazluma
Cehennem ettiler mülkü mazluma
Aldatıp, her çeşit mülkü mazluma
Yükle babam yükle can mı dayanır.
Bedavacı çomak soksun dâvâna
Arı çıksın, sinek girsin kovana
Giden kussun, gelen kussun divana
Pakla babam pakla can mı dayanır.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:44 PM
BİZE GÖRE
Beşyüz itten kaçan kurda
Kurt diyenler halt eylemiş.
Şehit verilmeyen yurda
Yurt diyenler halteylemiş.
Birlik ister bizden olan
Kör olsun milleti bölen
Siyasette yalan-dolan
Şart diyenler halteylemiş.
Yazıklar olsun ismine
Gider yan verir hasmına
Vatandaşın bir kısmına
Kürt diyenler halteylemiş.
Ülkü bizim baş tacımız;
Şeker, bal olur acımız.
Çilemizdir ilacımız
Dert diyenler halteylemiş.
Hamdolsun alnımız aktır;
Zalimden korkumuz yoktur
Hakikatin yönü tektir
Dört diyenler halteylemiş
Danışsınlar canlarına
Kalmayacak yanlarına
Marksizmin hayranlarına
Mert diyenler halteylemiş.
Rahmet yağar ilik ilik
Aşk suyunu içer çelik
Ön niyettir ülkücülük
Art diyenler halteylemiş.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:45 PM
BİZİMKİLER
Üç cins at, üç cins tosun salsak yukarı kata
Üç gün sonra üç katır, üç sağmal inek çıkar.
Zamanda mı, yerde mi, yoksa bizde mi hata?
Yapıp uçurduğumuz kartallar sinek çıkar.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:45 PM
BU ÇAĞRI SANADIR
Bir damla SU gönder bana
Eğer gönderebilirsen
Ana sütü gibi tertemiz olsun
Bir damlası Karadeniz
Bir damlası Akdeniz olsun
Bir avuç TOPRAK gönder bana
Edirne koksun, Ağrı koksun
Her zerresi burcu burcu
Türkiye koksun
Anadolu’dan çağrı koksun
Bir dilim EKMEK gönder bana
Yiyince lezzetini hissedeyim
Bereketini hissedeyim
Köy köy, tarla tarla
Memleketimi hissedeyim
Bir demet ÇİÇEK gönder bana
Renkleri;
Sarı, kırmızı, beyaz ve mavi olsun
Râyihâsı, estetiği
semâvi olsun
Bir tutam SEVDA gönder bana
Veysel Garani’nin, Yunus Emre’nin
Sevdasından olsun
Mevlâna’nın Mevlâ’sından olsun
Sevdâların hasından olsun
Bir RÜYA gönder bana
Yürürken, otururken
Güneşi, Ayı seyredeyim
Aradan kalksın tüm duvarlar
Mâverâyı seyredeyim
Bir damla ALIN TERİ gönder bana
Yazdığın ŞİİRLERİ gönder bana
Okumaya ihtiyacım var...
Kéan aRs
02-19-2008, 03:45 PM
BU DÜNYA KİMİN DÜNYASI?
Yol üstünde biten çalı
Bu dünya kimin dünyası?
Ak çiçekli ayva dalı
Bu dünya kimin dünyası?
Gediklerde esen poyraz,
Yaprakları dalda koymaz
Gözler doysa gönül doymaz
Bu dünya kimin dünyası?
Her gün eski her gün yeni
Tükenmez gidip geleni
Can evimden vurdu beni
Bu dünya kimin dünyası?
Kar yağar kaybolur izler
Her nakış bin bir sır gizler
Ufuklara dalan gözler
Bu dünya kimin dünyası?
Tüm nimetler talan talan..
Hızır bekler darda kalan.
Varı yalan, yoğu yalan
Bu dünya kimin dünyası?
Toprak basar kucağına
Güneş çeker sıcağına
Atar derdin ocağına...
Bu dünya kimin dünyası?
Kéan aRs
02-19-2008, 03:45 PM
BU DÜNYA HANGİMİZİN?
Bırak deli Haydar-bırak be gardaş
Kafayı bozmaya değmez bu dünya
İster hızlı dönsün isterse yavaş
Sen seni üzmeye değmez bu dünya
Fani diyen varsın desin sana ne
Gönül veren gitsin versin sana ne
Haydut vursun hırsız yesin sana ne
Gücenip kızmaya değmez bu dünya
Nerde kan akıtıp kavga verenler
Nerde şimdi sefasını sürenler
Ne götürdü kucağına girenler
Bir yırtık çizmeye değmez bu dünya
Hayaller kur tespih tanesi farzet
Hepsi de senindir otuz üç adet
Bırak kalsın orda hiç çekme zahmet
İpliğe dizmeye değmez bu dünya.
Kulpu yok ki neresinden tutasın
Sana göre lokma değil yutasın
İçine gireni Allah kurtarsın
Üstünde gezmeye değmez bu dünya.
Gel gitme kal desem kalamazsın ki
Ortadan böl desem bölemezsin ki
Git tekrar gel desem gelemezsin ki
Aldanıp azmaya değmez bu dünya
Almak-satmak, tapu-senef nafile
Toplayıp yığdığın servet nafile
Sıla nafiledir, gurbet nafile
Yağmaya tozmaya değmez bu dünya
Sınırlar çizilmiş konulmuş yasak
Beş para etmezdi bizler olmasak
Kısmen göz yaşı kan-kısmen kir pasak
Yıkayıp süzmeye değmez bu dünya
Senin benim ne ki? Küçük mü dar mı?
Hani kimin dostu, kimseye yâr mı?
İnsan öldürmenin manası var mı?
Karınca ezmeye değmez bu dünya
Misafirsin, misafirlik suç değil,
Bakacaksan uzaktan bak, güç değil
Eti yenmez, koyun değil koç değil
Derisin yüzmeye değmez bu dünya
Kabuktur, manayı unutturmasın
Babayı, anayı unutturmasın
Boş hayal mevlâ'yı unutturmasın
Tırnakla kazmaya değmez bu dünya
Arkası karanlık, önü karanlık
Yarını karanlık, dünü karanlık
Kendine çağırır seni karanlık
Bir küçük hüzmeye değmez bu dünya
Cazibesi özelliği yok demem
Nakış nakış güzelliği yok demem
İki günde kaçar gider.. çok demem
Anlayıp sezmeye değmez bu dünya
Unutma ki yolcu yolunda gerek
Yolcunun azığı belinde gerek
İnsanlar insanlık hâlinde gerek
Mest olup sızmaya değmez bu dünya
Bilesin ha canım Haydar bilesin
Seni bekler soğuk mezar bilesin
Ebediyet ötede var bilesin
Tek satır yazmaya değmez bu dünya.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:45 PM
BULDUKTAN SONRA ARAMA (SENİ ARADIM)
Omuzumda sevda yükü
Yollarda Seni aradım.
Beste beste, türkü türkü
Tellerde Seni aradım.
Girdim yeşilden sarıya
Sordum ölüye, diriye
Çiçeği verdim arıya
Ballarda Seni aradım.
Aşk yalımı girdi cana
Gönlüm döndü gülistana
Gece-gündüz yana yana
Küllerde Seni aradım.
Yorulup demedim, yeter
Hasretin gözümde tüter
Keremden, Mecnundan beter
Çöllerde Seni aradım.
Bahçem çiçek, bağım gazel
Birleşir ebedle, ezel
Ayırmadım çirkin, güzel
Kullarda Seni aradım.
Ulaşmak için rahmete
Katlandım binbir zahmete
Karışıp söze, sohbete
Dillerde Seni aradım.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:45 PM
BU MEVTAYI NASIL TANIRSINIZ
Giderken alkolden girdi komaya
Meyhaneyi yurt sayardı bu deyyus.
Yemin eder 'pazar' derdi 'cuma'ya
Ağustos'u Mart sayardı bu deyyus.
'Ben dahiyim, eşim-dengim az' derdi
İnat için 'zemheri'ye 'yaz' derdi
Kuşa 'kirpi', kurbağaya 'kaz' derdi
Kel sıpayı kurt sayardı bu deyyus.
Nasipsizdi iman, edep, ahlâktan
Kin sağardı enayiden, ahmaktan
Biraz daha alçak idi alçaktan
Namertleri mert sayardı bu deyyus.
Tam sapıktı, şer yollara sapardı
Heykel diker, ilah diye tapardı
Abdestsiz her yöne secde yapardı
Kıblegâhı dört sayardı bu deyyus.
Türklüğe düşmandı, hep kin güderdi
Yahudiye yaltakçılık ederdi
Hıristiyan ile yola giderdi
Ermeniyi Kürt sayardı bu deyyus.
Görgü şahidiyiz, yalan yok hocam
Tek güzel huyunu bilen yok hocam
Geberip giden var, ölen yok hocam
Doğruluğu dert sayardı bu deyyus.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:45 PM
CAN KURBAN
Bizim kapı dost kapısı
Girene canımız kurban.
Selâm muhabbet tapusu
Verene canımız kurban.
Nefisten soyunduk tül tül
Gitti beden, kaldı gönül
Özümüz bağ, sözümüz gül
Derene canımız kurban.
Uzadıkça hasret demi
Şefkat atı çiğner gem’i
Yaramıza sabır em’i
Sürene canımız kurban.
Hayat kilim, çile nakış
Dokuyoruz iniş, yokuş
Marifet mânâya bakış
Görene canımız kurban.
Kin marazdır, sevgi sanat
Yürekte kaynar her saat
Kimsesizlere kol, kanat
Gerene canımız kurban.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:45 PM
CEVAPSIZ KALAN SUALLER
Yürü: duvar beton, otur yer beton
Tavana bakarsın ' bakma der' beton
- Yağmur kokan toprakların nerede? ..
Ne çiçekler açar, ne kuşlar öter
Yolların on adım ötede biter
- Serbest gezen ayakların nerede? ..
Her günü hasrettir haftanın ayın
Hani ya bayramın, düğünün, toyun?
- İlin, yurdun, konakların nerede? ..
Gönlün gamdan göçer, gama taşınır
Boş direkler boynu bükük düşünür
- Dalga dalga bayrakların nerede? ..
Deprem mi geçirdin, talan mı gördün?
Kanlı haydutlara haraç mı verdin?
- Obaların ocakların nerede? ..
İnancın cezalı, yüreğin tutsak
Konuşacak yerde çaresiz susmak
- Dudakların, dudakların nerede?
Kéan aRs
02-19-2008, 03:45 PM
ÇARPIK ÇAĞ
Doğru mu, yanlış mı karar sizlerin
Biz aklın durduğu çağda yaşadık
'Ben dinsizim! ' diyen beyinsizlerin
Din dersi verdiği çağda yaşadık.
Baylar çalım sattı,bayanlar etin;
Ar duvarı çürük,darbeler çetin.
Modern putçuluğun, şirkin, zilletin
Kemale erdiği çağda yaşadık.
Bazen kör kilitler vuruldu dile
Bazen armağanlar kazandı hile
Homo'nun,komo'nun, deyyus'un bile
İtibar gördüğü çağda yaşadık.
Yabancısı olduk ilin obanın
Müdür ekmeğini çaldı çobanın
Resmi dairede devlet babanın
İpe un serdiği çağda yaşadık.
Önümüz çileydi arkamız cefa
Bir gün semtimize basmadı sefa
Mürşidin, müridin günde beş defa
Günaha girdiği çağda yaşadık.
Kimi hak adalet gördü düşünde
Kimi devlet kuşu buldu başında
Vatanseverlerin vatan dışında
Hasretlik sürdüğü çağda yaşadık.
Göz yumup izine düştük batının
Tuttuk kuyruğundan haçlı atının
Pamuk yumağının, tüyün, tütünün
Nice baş yardığı çağda yaşadık.
Neler yıkmadık ki son olsun diye
Harcadık günleri gün olsun diye
Asker kaçağının şan olsun diye
Askeri vurduğu çağda yaşadık.
Dilendik, savurduk Doları, Markı
Döndükçe aşındı düzenin çarkı
Şalvarı, kasketi, gömleği, börkü;
İhtiras sardığı çağda yaşadık.
Baş örtüsü yasak,Türk olmak günah;
Sabır ver, sabır ver ey gadir Allah
Bulaşık basının her gün her sabah
İslâm'ı Yerdiği çağda yaşadık.
Görün hâlimizi biz insanların
Tutsağı olmuşuz suizanların
Her zaman her yerde müslümanların
Müslüman kırdığı çağda yaşadık.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:46 PM
ÇEKTİRİRLER ÇEKİYORUZ
Ne çekersek deliden-kaçıktan çekeriz.
Ve bir de yarımdan buçuktan çekeriz.
Beri tarafta gözü gönlü kapalıdan
Öte tarafta eti açıktan çekeriz
Kéan aRs
02-19-2008, 03:46 PM
DAĞ İLE SOHBET
Beyaz karlı, kara çamlı iri dağ
Heybet nedir, ne değildir? . De hele.
*******i yapayalnız kalınca
Uzlet nedir, ne değildir? . De hele.
Hiç başın ağrır mı, yoruldun mu hiç?
Birine küstün mü., darıldın mı hiç?
Sevdin mi, öptün mü, sarıldın mı hiç?
Hasret nedir, ne değildir, de hele.
Neşeyi ne tartar, gamı kim ölçer
Acı söz yarası kaç yılda geçer
Beklemek sancıdır, ayrılık hançer
Gurbet nedir, ne değildir? . De hele.
Düşlerine aldandın mı uykunun?
Kucağında büyüdün mü korkunun?
Taşınması zor mu zillet tokunun?
Dehşet nedir, ne değildir? . De Hele.
Ormanın var, pınarın var, kuşun var
Dört mevsimde bulut saçlı başın var
Bilmem amma bir uzunca yaşın var
Mühlet nedir, ne değildir? . De hele.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:46 PM
DAĞLARA ARZUHALİMDİR
Muhalefet ölü, iktidar aciz
Türk milleti boğuluyor, ne haber?
Kapıya dayandı ambargo, haciz
Müfettişler çoğalıyor, ne haber?
Rüşvet meşrulaştı yukarı katta
Fukaranın canı çıkıyor altta
Şahlar dans ederken repo'da rant'ta
Orta direk eğiliyor ne haber?
Örtülüye öfke,çıplağa rıza
Laikçiye taltif,dindara ceza
Daraldı yerküre,çatladı feza
Milli birlik dağılıyor ne haber?
Adaleti felç eyledi iki tay
Rezilliği ben üç deyim, sen yüz say
Dilenerek beylik sürmek çok kolay
Borç dağları yığılıyor, ne haber?
Çivi fırttı aşirette, oymakta
Haramiler haram ile doymakta
Namussuzlar hazineyi soymakta
Namuslular sağılıyor, ne haber?
Kéan aRs
02-19-2008, 03:46 PM
DAĞLARA DENİZ EKTİM
Uykuları yatağıma bağladım
*******i delip çıktım dağlara..
Ormanların kâkülünü taradım
Bulutlardan gömlek diktim dağlara..
Ağaran şafakta gördüm yarını
Tuttum nakış nakış ördüm yarını
Yağmur damlasına sardım yarını
Dalga dalga deniz ektim dağlara..
Kartal kanadıyla biçtim gökleri
Duru pınarlardan içtim gökleri
Ya Allah! . diyerek açtım gökleri
Demet demet ışık döktüm dağlara..
Hayal var ki hakikatten evlâdır
Çile var ki çok nimetten evlâdır
Sabır, şükür her ziynetten evlâdır
Üçüncü gözümle baktım dağlara..
Kéan aRs
02-19-2008, 03:46 PM
DAVA FELSEFEM
Ben Milletim uğruna adamışım kendimi
Bir doğrunun imanı, bin eğriyi düzeltir.
Zulüm Azrail olsa, hep Hakkı tutacağım
Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir.
DEMEDİ DEME
Korkuyorum belki yarın geç olur
Geleceksen bir gün önce gel sene.
Yaralıya yol gözlemek güç olur
Geleceksen bir gün önce gelsene.
Kar yağar, çığ düşer yollar açılmaz.
Seller iner derelerden geçilmez
Senet yoktur ömre vade biçilmez
Geleceksen bir önce gel sene.
Can kuşu kafeste durmaz demişler
Kaçan kuş kafese girmez demişler
Son pişmanlık fayda vermez demişler
Geleceksen bir gün önce gel sene.
DERTLEŞME
Sırtımıza cümle derdi, belâyı
Sizin için aldık; sizden ne haber?
Senelerce uykuları rüyayı
Sizin için böldük; sizden ne haber?
'Nemize ne, aman bırak' demedik
Otuz alıp onbeş verek demedik
Hava kışlı, yollar ırak demedik
Sizin için geldik; sizden ne haber?
Aşk ile doldurduk gönül tasını
Tavuğunuz ölse çektik yasını
Zalimlere karşı cenk havasını
Sizin için çaldık; sizden ne haber?
Durup da 'bize ne' demedik bir gün
Korkmadık, yılmadık, düşmedik yorgun
Sıra sıra hapis, kitlece sürgün
Sizin için olduk; sizden ne haber?
İçkiye, kadına, rütbeye, şana
Tenezzül etmedik, malûm cihana
Bunların cümlesi kalsın bir yana
Sizin için öldük; sizden ne haber?
Kéan aRs
02-19-2008, 03:46 PM
DOĞMADAN ÖNCE
Sormuşlar “ezelde aşk var mı? ” diye
Ben kalpten vuruldum doğmadan önce.
İster azap deyin ister hediye
Meçhule sürüldüm doğmadan önce.
Yılmadan ben bana beni anlattım
Günahı tövbeyle yıkayıp attım
Ebed kapısında ölümü taddım
Kefene sarıldım doğmadan önce.
Gönlüme sevdanın güneşi doğdu
Şüphe iklimimi ışığa boğdu
İlk yağmurum Kâlûbelâ’da yağdı
Bulandım duruldum doğmadan önce.
Sevdim, sevgiliye giden yol uzun
Şerbetini içtim ateşin, buzun
Bazen girdabına düştüm sonsuzun
Çok öldüm-dirildim doğmadan önce.
Duydum ki var varmış, yok yokmuş güya
Gerçeği alt etti gördüğüm rüya
Kendi kopyam imiş meğer şu dünya
Düşündüm, yoruldum doğmadan önce.
Ezelde, ebedde aşkı gördüm ben
Mezarda, mabette aşkı gördüm ben
Gazapta, rahmette aşkı gördüm ben
Aşk ile karıldım doğmadan önce.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:46 PM
DOKUZ YÖNLÜ DERT
Açılmış çığırdan dosta gidemem,
Ayaklarım ize sığmaz.. ölürüm.
Yaşarım, duyarım, tarif edemem;
Düşüncem var, söze sığmaz.. ölürüm.
El alır, göz görür, iş çıkar işten;
Arsızlar doluyu doyurur boştan.
İki gün misafir gelse bir kıştan,
Doksan günlük yaza sığmaz.. ölürüm.
Kara çıkar, ak’ı derin eşince;
Gece uzun, uyku yoğun, düş ince..
Bir derdim var, yer götürmez düşünce;
Bir derdim var, yüze sığmaz.. ölürüm.
İriler “aşk” koydu açlığın adın;
Diriler pisledi ölümün tadın.
Zamana hükmeder üçbuçuk kadın,
Gördüklerim göze sığmaz.. ölürüm.
KARAKOÇ’um, bir sevdanın düşkünü,
Deli-dolu gerçek yaşar, düş günü.
Diriler var, çıplak gezer kış günü;
Ölüler var, beze sığmaz.. ölürüm.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:46 PM
DÖNÜŞ
Bunca yıldır bir hiçliğe
Gittim, sana geliyorum..
Yeter artık döne döne
Bittim, sana geliyorum..
Durdum ve düşündüm demin
Baktım bu yol daha emin
Ayrılmamaya bin yemin
Ettim, sana geliyorum..
Gözüm yaşlı gönlüm garip
Yalvarayım dedim varıp
Benliği benden çıkarıp
Attım, sana geliyorum..
Aşk tokmağı değdi örse
Durmam gayrı dünya dursa
Dünden kalma neyim varsa
Sattım, sana geliyorum..
Bıraktım öfkeyi kini
Oldum bir rahmet ekini
Seni sevmenin zevkini
Tattım. sana geliyorum..
Kéan aRs
02-19-2008, 03:46 PM
DÖRTGEN
Kul o ki, nefsini yularla güde
Mal o ki, bekçisin muazzez ede
Dil o ki, her yerde hakkı konuşa
Yol o ki, dosdoğru Allah(c.c.) ’a gide.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:47 PM
DOSTA DOĞRU
İçimde uzayan her yol
Çıkar gider dosta doğru
Nergis. ıtır, menekşe, gül
Kokar gider dosta doğru
Zamanım yoğrulur gamla
Birleşir sabah akşamla
Ilık kanım damla damla
Akar gider dosta doğru
Gel bende gör, sen gel beni
Durduramaz engel beni
Görmediğim bir el beni
Çeker gider dosta doğru
Beynim fırın, bağrım tandır
Yanarım hayli zamandır
Sevgim bir yavru ceylandır
Seker gider dosta doğru
Ne saklarım ne gizlerim
Yalnızca onu özlerim
Tabutta bile gözlerim
Bakar gider dosta doğru.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:47 PM
DUA
Senin ak alnından, gök gözlerinden
Önce dallar, sonra yapraklar öpsün.
Eğilsin yıldızlar, tutsun elinden
*******den sonra şafaklar öpsün.
Aşk diyorlar en mukaddes hayale
Ve sen de düşesin o sonsuz hâle
Hazdan dudakların olsun bir lâle
Güller, karanfiller, zambaklar öpsün.
Sende kemal bulmuş renk, şekil, biçim
Yaşamanın öz suyusun bir içim
Olanca suların sağlığı için
Seni her gün göller, ırmaklar öpsün.
Kumral saçlarında nisan yağmuru
Yazın, ak yüzünden gölgenin moru
Ağzından en serin, hem de en duru
Kayalardan akan kaynaklar öpsün.
Çimenler okşasın ayaklarını
Çiçekler koklasın parmaklarını
Ben öpmeden önce yanaklarını
Varsın teller, tüller, duvaklar öpsün.
Kıskançlık çakılı kazıktır serde
Bölünsün bu rüya en tatlı yerde
Seni canlı kullar öpmesinler de
Kefenler sarılsın, topraklar öpsün.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:47 PM
DUYDUN MU?
Karagözlüm, kavuşmayı beklerken
Ayrılığın vakti geldi, duydun mu?
Beraberce diktiğimiz çiçekler
Açılmadan önce soldu, duydun mu?
İçimde acıdan ırmaklar çağlar
Gözlerim yaş dolu, gönlüm kan ağlar
Tatlı hatıralar, sıcak sevdalar
Hakikatsiz rüya oldu, duydun mu?
Kara talih ile olunmaz yarış
Eğer küskün isen gitmeden barış
Belki son ayrılık, belki son görüş
Kavlimiz yarıda kaldı, duydun mu?
Çok olur dağların karı-kıcısı
Böyle imiş alnımızın yazısı
Bu mevsimsiz ayrılığın acısı...
Ok vurdu sinemi deldi, duydun mu?
KARAKOÇ’um, kalbim yara, dilim lâl...
Ömrümün ufkunu sardı bir melâl
Beslediğim umut, kurduğum hayal
İçime ateşler saldı, duydun mu?
Kéan aRs
02-19-2008, 03:47 PM
DÜN GECE
Çelik testereyle kestim suları
Yıkadım duvara astım suları..
Düşümde düşüme girdim dün gece.
Buluta yaslandım ışığı tuttum.
Seni hatırladım, seni unutdum..
Kendimi kendime sordum dün gece.
Topladım yolları eyledim yumak
Musalladan gayri görmedim durak...
Durmadan düşünüp durdum dün gece.
Toprağı boyadım otlar ağladı
Oturdum kalkmadım atlar ağladı..
Tuttum yorgunluğu yordum dün gece.
Dertler gecikince gidip yokladım
Yırtık bohçalarda umut sakladım..
Kırgınlık bağını kırdım dün gece.
Şişelerde mahkûm çiçek kokusu
Yağdı yüreğime renk renk korkusu..
Yok yere yokluğu vurdum dün gece.
Ay doğdu, gölgeler çöktü üstüme
Hicran alev alev aktı üstüme..
Gözümü yollarda gördüm dün gece.
Aydınlığa koştum karanlık çıktı
Her sevgi, her vefa bir anlık çıktı..
Güç-belâ ben bana vardım dün gece.
Dosta şiir yazdım 'hatıra' dedim
Belki bir dost gele otura dedim..
Gönlümü toprağa serdim dün gece
Kéan aRs
02-19-2008, 03:47 PM
ELLİNCİ YIL HESABI
Bağladım nefsimi zincir yulara
Dünyayı duvara astım; gel de gör.
Rahatı huzuru attım kenara
Çileyi bağrıma bastım; gel de gör.
Yürüdüm sel oldum, durdum göl oldum
Mazluma, mağdura kıvrak dil oldum
Zulüm sıcağında serin yel oldum
Yürekten yüreğe estim; gel de gör.
Sonu hatırladım, ilki duyunca
Kula kul olmadım ömür boyunca
Hakkın zehirini içtim doyunca
Batılın balına kustum; gel de gör.
Ülfetim olmadı iriler ile
Ağıla girmedim sürüler ile
Ölümden korkmayan diriler ile
Selâmı, sabahı kestim; gel de gör.
Aşk ceylanı emzirince sütünü
Taşa çalıp, kırdım benlik putunu
Düşmanımdır inkârcının bütünü
Allah dostlarıdır dostum; gel de gör.
Bazı kötülüğü kovdum elimle
Bazı kötülüğü yerdim dilimle
Gücüm yetmeyince kendi hâlimle
Haksıza buğzettim, küstüm; gel de gör.
Çıkar için lâf davulu çalmadım
Hiçbir yerden makam, rutbe almadım
Bildimse söyledim; korkak olmadım
Bilmediğim yerde sustum; gel de gör
Kéan aRs
02-19-2008, 03:47 PM
ENDİŞE BEYANI
Başkalaştı hasbahçenin kokusu
Bülbül gülü kirletecek, korkarım..
Kıçın kıçın yüzmektedir su kuşu
Ördek gölü kirletecek, korkarım..
Tüm sular yokuşa doğru akacak
El-âlem hayretle bize bakacak
Neyi tutsak elimizi yakacak
Ateş külü kirletecek, korkarım..
AK palavra siyah renge döner mi?
Yalan mumu ikindiden söner mi?
Çiçek zehirliyse arı konar mı?
Kovan balı kirletecek, korkarım..
Köprüler kuruldu geçmemiz için
Zehirler sunuldu içmemiz için
Sebep ne yad ele göçmemiz için?
Kervan yolu kirletecek, korkarım..
Gerçek sandık cilalanmış sözleri
Düşman değil, dost aldattı bizleri
Yalakalık kör eylemiş gözleri
Meyve dalı kirletecek, korkarım..
Saf fikirler çekiliyor kızağa
Düşürdüler bizi bizden uzağa
Mahkûm olacağız bin bir tuzağa
Öfke dili kirletecek, korkarım..
Söyleyin, tabyamız bu tabya mıydı?
Aşklar, idealler hep kopya mıydı?
Umutlar, hayaller ütopya mıydı?
Serap çölü kirletecek, korkarım..
Gök gürlüyor, fena şimşek çakıyor
Danışmanlar bildiğini okuyor
Çıraklar desensiz sergi dokuyor
Çulha çulu kirletecek korkarım..
Ödenen tavizler Arş’a ulaştı
Sabrettik sabrettik, sabrımız taştı
Damadın sayısı yirmiyi aştı
Gelin tülü kirletecek, korkarım.
Domuzlar içinde bir uysal kuzu
Kapatmış gözünü, yalıyor tuzu
Paracı patronlar çalıyor sazı
Parmak teli kirletecek, korkarım..
Kriter sayısı arttıkça artar
Verheugen ölçer,Jak Şirak tartar
Ya Rab bu zilletten sen bizi kurtar
Mektup pulu kirletecek, korkarım..
Vurgun yedik, zoka yuttuk sayısız
Toprak sattık, tesis sattık sayısız
Boş senede imza attık sayısız
Kalem eli kirletecek, korkarım..
Türkiye'miz AB’sine girecek
Çağdaş zümre zina keyfi sürecek
Kart katırlar yularları kıracak
Kısrak nalı kirletecek, korkarım..
Tanımaz, duymaz ki vekiller bizi
Ciddiye alsınlar endişemizi
Haçlılar dikiyor elbisemizi
Gömlek kolu kirletecek, korkarım..
Kéan aRs
02-19-2008, 03:47 PM
ERBABİYE
Liderimiz uzaylı,silahımız ok bizim
Hilede, iftirada üstümüze yok bizim.
Bal,sirke,soğan,şeker,et,süt,nane,sarımsak;
Katar çorba yaparız,hünerimiz çok bizim.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:48 PM
EY CAN
Ben sabit şeyleri sevmem ey can
Sen
Eğer beni dinlersen
Çağlayan ırmak ol..
Ve gönül gönderine çekilmiş
Nazlı nazlı dalgalanan
Bayrak ol..
Ben karanlığı hiç sevmem ey can
Vaktin her saatinde
Her zaman
Ağaran şafak ol..
Güneş ışıklarıyla ürperen çiçek
Seher yeliyle ırgalanan
Yaprak ol..
Ben bulanıklığı sevmem ey can
Sen
Yayla pınarlarından akan
Sulardan berrak ol..
Göl olma, gölet olma, baraj olma
Kanak ol..
Ben uykuları da sevmem ey can
Uykulardan uzak ol..
Kış günü karları yarıp çıkan
Beyaz bir gül
Mavi bir zambak ol..
Ben zaafları da sevmem ey can
Hakikatleri sarıp-sarmalayan
Zaaflardan ırak ol..
Geri dur geri dur ey can
Nefret sarayındaki sultanlıktan;
İlim ocağında çırak ol..
Sana tavsiyemdir ey can
Zalimlerin boynunda süslü kravat olacağına
Var bir garip ölünün üstünde
Kefen ol
Kimsesiz gelinlerin yüzünde
Duvak ol..
Kéan aRs
02-19-2008, 03:48 PM
EY GÖNÜL
Vardığın dergahta post ol, büyürsün
Gördüğün garibe dost ol, büyürsün
Meclise devam et, el sürme mey'e
Girdiğin sohbette mest ol, büyürsün.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:48 PM
FETVA
Türküler var başı belden aşağı
Çalmayan radyonun pili cennetlik.
Kâfir meyve inmez daldan aşağı
Yoksulun yaktığı çalı cennetlik.
Boşunadır dünyamıza geldiği
Aha yaşadığı, aha öldüğü...
Korkak müslümanın namaz kıldığı
Camiyi taşlayan deli cennetlik.
Kara günde çözülmesin kuşağın
Kara toprak olsun uyku döşeğin
Cihadda yük çeken uyuz eşeğin
Semeri cennetlik, çulu cennetlik.
¤¤¤ vururlar harpte önde gideni
Kaçanlar kurtarır canı, bedeni.
Şimdilik kördüğüm kalsın nedeni
Diri b... yedi, ölü cennetlik.
'Bana ne'yi akıllılık sananın
Başı var da, beyni yoktur; İnanın!
Beş-on sene cehennemde yananın
Dumanı cennetlik, külü cennetlik.
'Karışma boşver'i eylemiş sanat
'Dava gereksiz' der, 'herşey menfaat'
Böyle bir babayı vurursa evlat,
Tüfeği cennetlik, eli cennetlik.
Sevabı, günahı ayırmış Rabb'im
Ölçüdür gözlerim, tartıdır aklım
Yalana riyaya, dayanmaz sabrım
Haksıza sövenin dili cennetlik.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:48 PM
FOTOĞRAF
Resmine baktığım güzel kız, genç kız
Unuttum, Unuttum, Unuttum seni..
Eski bir albümde durursun yalnız
Unuttum, Unuttum, Unuttum seni..
İki harf, bir imza, bir tarih; garip!
Besbelli üçü de mutsuz, mustarip
Aklımı zorlama karşımda durup
Unuttum, Unuttum, Unuttum seni..
Bilemem aradan geçti kaç sene
Memleketin nere, kimsin, adın ne?
'Hatırla' diyerek bakma yüzüme
Unuttum, Unuttum, Unuttum seni..
Kéan aRs
02-19-2008, 03:48 PM
GARİP GERÇEKLER
Bir tarafta her devrin sultanları durur
Bir tarafta kaderin kurbanları durur
Ne kurban kesiciler biter dünyamızda
Ne de kesilen kurban kanları durur.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:48 PM
GELECEĞİM
Yıllar yirmi olsa da, otuz olsa da
Yollar kar, çamur olsa da, buz olsa da
Bedenim yorgun, aç ve susuz olsa da
Bir gün yalın ayak, terli gömlekle
- Gelirim, beni bekle
Belki yakında olur, belki de uzak
Sırtımda hatıralar, saçlarımda ak
Gün, tarih bilemiyorum amma, muhakkak
Bitmeyen bir azim, sabır ve emekle
- Gelirim, beni bekle
Unutmam mümkün değil, unutur sanma
'Gelmez' diyen olursa sakın inanma
Umutlarını kaybetme ha zamanla
Geç kaldı diyerek gam çekme
- Gelirim, beni bekle
Sıcak bir yaz akşamında olabilir
Sarı bir güz akşamında olabilir
Kışın beyaz akşamında olabilir
Ellerinde bir top mavi çiçekle
- Gelirim, beni bekle
Cümle köprüleri sel alsa da tek, tek
Söz vermişim bir kere engel ne demek
Başı karlı, kara dağlardan geçerek
Azığım bir tas su, bir dürüm ekmekle
- Gelirim, beni bekle
Vermese de kaybolan gençliğimizi
Ayıran bir gün kavuşturacak bizi
Ve içimde sevgilerin en temizi
Seninle dolu, arı-duru bir yürekle
- Gelirim, beni bekle.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:48 PM
GENÇLİĞE MESAJ
Yiğidim, aslanım, ha gayret eyle
Gaflet üstümüzde kalmasın böyle
İmanla yatıp-kalk, ihlâsla söyle
Kutlu mesaj verilmeyi bekliyor
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor.
Maveradan aşk iksiri sağ gayrı
Ellerinde şekillensin çağ gayrı
Rahmet olup yüreklere yağ gayrı
Çekirdekler yarılmayı bekliyor
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor.
Her yerde insanlar izana hasret
Şehirler, semalar ezana hasret
Kâinat ilâhî düzene hasret
Saf kozalar örülmeyi bekliyor
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor.
Nedendir bu uyku, bu zillet neden? !
Hüzün yumağıdır mezarda deden
Mağripten maşrığa tek ruh, tek beden
Yay misali gerilmeyi bekliyor
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor.
Sendedir mayası, özü İslâm’ın
Sendedir kulağı, gözü İslâm’ın
Gülsün, yeter artık, yüzü İslâm’ın
Kelepçeler kırılmayı bekliyor
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor.
Tevhit aşkı gönülleri yaksın hey!
Zulüm ölsün, hak ayağa kalksın hey!
Gürül gürül, nurdan çaylar aksın hey!
Kirli sular durulmayı bekliyor
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor.
Bizi bekler esir olmuş ülkeler
Bizi bekler yetim kalmış ülkeler
“İmdat! ” diye haber salmış ülkeler
Boş mabetler girilmeyi bekliyor
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor.
Yanar Bosna-Hersek, Karabağ, Keşmir
Sonra Kıbrıs, Lübnan sayamam bir bir
Aklıma Abhazya, Urumçi gelir
Türk birliği kurulmayı bekliyor
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor.
Kolayı var be yiğidim, kolayı
Kaynağında bastırmalı olayı
Hazırlayın kürek, kazma, malayı
İslâm harcı karılmayı bekliyor
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor.
Nizam-ı Âlem’e içten talip ol
Kızılelma neredeyse ara bul
Bağlamasın seni şöhret, para, pul
Hesaplar var, sorulmayı bekliyor
Ölü dünya dirilmeyi bekliyor.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:49 PM
GENELGE
Dar zamanda düşmanların altına
At olanlar safımıza gelmesin
Garibanın, fukaranın sırtına
Bit olanlar safımıza gelmesin
Ağırlık, irilik ölçüsün bırak
Tartıya vurulmaz beyinle, yürek
Bu ülkede iman gerek, ruh gerek
Et olanlar safımıza gelmesin.
Öte dursun işkembeden atanı
Lâzım değil kaçan ile yatanı
Menfaate rüşvet verip vatanı
Fit olanlar safımıza gelmesin
Sapıklar her yerde atsa da çamur
Gerçek mayasına kuvuştu hamur
Adam istiyoruz dört başı mamur
İt olanlar safımıza gelmesin.
Gönül bahçesinde korku gezeni
Asla kabul etmez ülkü düzeni
Sevdası, sabırı, aklı, izanı
Kıt olanlar safımıza gelmesin.
Biz zulüm ayında güneş çağıyız
Hira'dan feyzalan Tanrıdağ'ıyız
Biz meyve bahçesi, üzüm bağıyız
Ot olanlar safımıza gelmesin.
Parolamız her zamanda, her yerde:
Ölmek var da baş eğmek yok namerde
Bu imana, bu ülküye, bu derde
Yad olanlar safımıza gelmesin.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:49 PM
GERDANLIK
Tevazu-u severdi,kaynatıp taşırdılar
Girdi hırs ambarına, çıkamadı bir daha..
Haramla yağladılar, kibirle pişirdiler
Bulanık göl ettiler, akamadı bir daha..
Yakın arkadaşları çöplük yaptı beynini
Doldurdular ve sonra dökemedi bir daha..
Kör dikişler atıldı kaypak iradesine
Sökmek istese bile sökemedi bir daha..
Soyundu inancından terk-i edep eyledi
Şerefini göğsüne takamadı bir daha..
Sürdü benlik atını karanlık geleceğe
Dönüp de geçmişine bakamadı bir daha..
Söndü yüreğindeki yanan aşk alevleri
Uyanıp yeni baştan yakamadı bir daha..
Yediği haram oldu, içtiği haram oldu
Ellerini haramdan çekemedi bir daha..
Burçlardan indirilmiş bayraktı haysiyeti
Alıp, tekrar yerine dikemedi bir daha..
Terk etti güzelliği, çirkinliğe sarıldı
Girdiği bataklıktan çıkamadı bir daha..
Küfrü baş tacı yaptı, dostlarına darıldı
Diktiği putlarını yıkamadı bir daha..
Kazancı beleş oldu ve kendisi leş oldu
Itır gibi, gül gibi kokamadı bir daha..
Zirvenin yollarında döndükçe dönekleşti
Ağzına helâl lokma sokamadı bir daha..
Dost oldu zalimlere, görmedi mazlumları
Gam çekmedi, gözyaşı dökemedi bir daha..
Kéan aRs
02-19-2008, 03:49 PM
GEZİNTİ
Yalnızlık... caddede, sokakta, evde
Ben beni özlerim; gurbet bu derim.
Mezarlıkta güler yaşlı bir dede
Yaşarır gözlerim; gaflet bu derim.
Sevgi gürül gürül içime akar
Gönlüm dalgalanır ayağa kalkar
Özüm dost kucaklar, gözüm dost bakar
Bağlarım, çözerim; rahmet bu derim.
Kendi yavrusunu yemez kurt soyu
Gül açtı sayarım düğünü, toyu
Derde denk olursa sabırın boyu
Göğsüme dizerim; servet bu derim.
Zulüm ¤¤¤ doyurur, adalet aç kor
Yazık! . Arkasında intikam, öç kor
Toprak beş-on kemik, bir tutam saç kor
Düşünür gezerim; ibret bu derim.
Susayan toprağı gökler emzirir
Acıkan ağacı kökler emzirir
Dost ilhamlar beni, yoklar emzirir
Oturur yazarım; nimet bu derim.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:49 PM
GİDE GİDE
Gösterir gün gibi, düşüncelerin
Derinden derine âşıksın gönül.
Çıkla kadın desem yalan söylerim
Sen başka birine âşıksın gönül.
Kırılmış telleri sevda sazının
Eşi yok sendeki ince sızının
Tarlada çift süren köylü kızının
Topraklı terine âşıksın gönül.
Maraş’a, Muğla’ya, Kırklareli’ne
Yiğit Köroğlu’nun Çamlıbel’ine
Kars’ın yaylasına, Van’ın gölüne
Ağrı’nın karına âşıksın gönül.
Baharın bulutu, seherin yeli
Sarı seller gibi coşturur seni
Varsın bilmeyenler desinler 'deli! '
Bugünden yarına âşıksın gönül.
Yüksekten dökülen suyun sesine,
Kekik kokusuna, çam gölgesine,
Renklerden sütbeyaz, koyu yeşile,
Toprağın moruna âşıksın gönül.
Yiğitin, sözünden dönmeyenine
Ateşin, yıllarca sönmeyenine
Silahın, omuzdan inmeyenine
Atın gök kırına âşıksın gönül.
İyinin iyisi, güzelin hası..
Susamış yolcuya su veren tası
Edibin kalemi, ressam fırçası
Şair şiirine âşıksın gönül.
Değildir bu sevgi akıl erecek
Her duyan bir başka mânâ verecek
Şaşırmış yolcuya yol gösterecek
Hakikat nuruna âşıksın gönül.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:50 PM
GİRDAPTA BİR CAN
Yad elden yanıma çağırdım seni
Gelmek istiyorsun, bırakmıyorlar.
Rüyada, mektupta, albümde beni
Bulmak istiyorsun, bırakmıyorlar.
Umutlar hayaldir, acılar gerçek
Çileye mahkûmsun, kim ne bilecek
Ya bir kuru selâm, ya bir top çicek
Salmak istiyorsun, bırakmıyorlar.
Otuz yıl ağladın hep yana yana
'Yeter, yazık' diyen olmadı sana
Vefasız dostluğa, kalleş zamana
Gülmek istiyorsun, bırakmıyorlar.
'Çalış' derler, ayak bağlı, el bağlı
'Konuş' derler, dudak bağlı, dil bağlı
'Kalk git' derler, kapı bağlı, yol bağlı
Kalmak istiyorsun, bırakmıyorlar.
Aydınlık ararsın her gün, her yerde
Çekerler önüne yedi kat perde
Zulüm kimden gelir, adalet nerde?
Bilmek istiyorsun, bırakmıyorlar.
Yıllar boyu uykuların bölündü
Uçacakken kanatların yolundu
Hayat hakkın vardı, elden alındı
Ölmek istiyorsun, bırakmıyorlar.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:50 PM
GÖLGE OYUNU
Ben avcı olurum, o ceylan olur
Kovalar dururum kendi gölgemi.
Umut toprak olur, dert zaman olur
İp takar sürürüm kendi gölgemi.
Her kuşluk vaktine, her ikindiye
Bölerim gölgemi üçe, ikiye
Eli boş bebekler oynasın diye
Armağan veririm kendi gölgemi.
Gölgemde bir değil bin yara kanar
Gölgeme değerse gölgeler yanar
*******i gölgem yollarda donar
Kar gibi kürürüm kendi gölgemi.
Soyunur aynalar ışıktan, renkten
Bazen akşamüstü, bazen çok erken
Kuşlar gökten yuvasına dönerken
Güneşte görürüm kendi gölgemi.
Sevgi, dağ zirvesi; kin, dipsiz kuyu
Karıştan kısadır hayatın boyu
Kirletirse şayet toprağı, suyu
Göğsünden vururum kendi gölgemi.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:50 PM
GÖNLÜMDEKİ GURBET
Dost ülkeler duman duman önümde
Dağların alnında gurbet yazılı.
Göv göcekler firez oldu gönlümde
Çamların dalında gurbet yazılı.
Ilgıt ılgıt yeller eser ovadan
Kuşlar tüm tedirgin kalkar yuvadan
Özümüz gövünür yanık havadan
Sazların telinde gurbet yazılı.
Gene yanar oldu bağrımın başı
Nasıl söner bu sevginin ateşi?
Oğuzlar soyunun savaş yoldaşı
Atların nalında gurbet yazılı.
Bir canım olsa da yurt için versem
Ufka nakış nakış kanımı sersem
Kalk gardaş sılaya gidelim desem
ÖTÜKEN yolunda gurbet yazılı.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:50 PM
GÖREN BİLİR..! !
Çarşısında bir kız gördüm Antep'in,
Kız mı ki...
Gözleri var, ala geyik gözleri,
Göz mü ki...
Ak göğsünün ortasında bir ben var,
Az mı ki...
Yiyip içme, yüzüne bak yetişir,
Yüz mü ki...
'Güzel' sözü çok güzele çok amma,
Bu kıza da 'güzel' demek söz mü ki...
Kéan aRs
02-19-2008, 03:50 PM
GÖZ DOSTU / GÖNÜL MİSAFİRİ
Ormanlarda yuvasını yitiren
Bir kuş görsem, sen gelirsin aklıma.
Beni alıp uzaklara götüren
Bir düş görsem, sen gelirsin aklıma.
Gönlüm viranedir yıkılmış, yanmış
Hayâl mermerinde hatıram donmuş
Asırlar öncesi duvara konmuş
Bir taş görsem, sen gelirsin aklıma.
Toprakta ağacın her hâli güzel
Gölgesi, meyvesi, hem dalı güzel
Nerede ne zaman faydalı, güzel
Bir iş görsem, sen gelirsin aklıma.
Açılmış çiçektir her gülen dudak
Kılıfta tomurcuk zor gülen dudak
Bir dostluk bakışı, bir gülen dudak
Bir diş görsem, sen gelirsin aklıma.
Yüreğinde deli taylar eşinen
Gam ilinden dert iline taşınan
Altmış yıl yaşayıp, bin yıl düşünen
Bir baş görsem, sen gelirsin aklıma.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:51 PM
izninizle bende üstada yazılmış bazı şiirleri eklicem
Abdurrahim Karakoç Üstadıma..
Açtığın çığırdan dosta giderim
Ayaklarım izde nokta üstadım.
Senin her sözünde hikmet güderim
Mânâ gizli azda, çokta üstadım.
Ölürüm sırlarla görüşmek için;
Duygu zirvesine erişmek için.
İnce çözümlere girişmek için
Korkuyorum, gücüm yok da üstadım.
İki gözün üçüncüsündeki sır
Üç cemrenin dördüncüsündeki sır
Dört mevsimin beşincisindeki sır
Görünmez karada, akta üstadım.
Kaybolmuş kök dalda, dal da çiçekte
Çiçekse meyvede, meyveyse renkte
Daldım tefekküre bir çekirdekte
Kilitlendim “var”da, “yok”ta üstadım.
Senden duydum uyutulan suları
Gökyüzünde unutulan suları
Islanmayan, kurutulan suları
Hâlimi gör, şöyle bak da üstadım.
Armağan verilen gölgeyi duydum
Göğsünden vurulan gölgeyi duydum
Güneşte görülen gölgeyi duydum
Kuşlar gezinirken gökte üstadım.
Hayâl mermerinde donan hâtıra
Halka halka hâl getirir hatıra
Bin bir sayfa sığmış bir tek satıra
Gizlenmiş çokluklar tekte üstadım.
Gâh yanarım garipteki yaslarla
Gâh şişerim yiğitteki ısrarla
Gâh üşürüm alevdeki esrarla
Ruhum sarhoş, aklım şokta üstadım.
Her atışta buluyorsun hedefi
12’den vuruyorsun hedefi
Firesiz tutturuyorsun hedefi
Bir tılsım var yayda, okta üstadım.
Küplere biniyor bilen böyükler
Saldırıyor tüm boynuzlu geyikler
Mangurtlar sürüsü seni sayıklar
Hepsinin midesi tok da üstadım.
Topal itler her dem dalar üstüne
Akbabalar tehdit salar üstüne
Günden güne şeref dolar üstüne
Yürek mangal, niyet pak da üstadım.
Kuruyan damarlar kanlansın artık
Yürüyen heykeller canlansın artık
Konuşan mumyalar sonlansın artık
Gönülden gönüle ak da üstadım.
Akılları denizlere salalım
Baş belâsı ayrıkları yolalım
Önümüzde gerçekleri bulalım
Işığı devamlı yak da üstadım.
Ummandan bir damla etmez sözlerim
Her mısranı aç kurt gibi özlerim
Nasiplense dünya, görse gözlerim
Alınacak dersler çok da üstadım.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:51 PM
GÜNEY İLLERİ
Gök mavi, dağlar ak, ovalar yeşil..
Dört mevsim bahardır güney illeri
Çiğ düşmüş çiçekte gün ışıl ışıl..
Bir sarı, bir mordur güney illeri
Yollar kıvrım kıvrım iner yokuştan
Köpüklü suları dökülür taştan
Kuşları çiçekten, çiçeği kuştan
Seçilmeyen yerdir güney illeri.
Dağılır yaylanın boz dumanları
Eğilir yıldızlar öper çamları
Bir başka âlemdir yaz akşamları
Cennet ile birdir güney illeri.
Baharda haz duyar nar çiçeklenir
Arı sesi çan sesine eklenir
Tüm güzellik Toroslarda renklenir
Oylum oylum kardır güney illeri.
Motor sesleriyle uyanır sabah
Kekik kokusuna boyanır sabah
Özene-bezene yaratmış Allah,
Ne geniş, ne dardır güney illeri.
Ordadır ozanın gönül bolluğu
Sevgi sıcak sıcak, aşk buğu buğu..
Gerçek yiğitlerin harman olduğu
Eşsiz bir diyardır güney illeri.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:51 PM
GÜZERGAH
Seğirtti faiz için borsanın tahviline
Kazandı, çıkıverdi masonlar mahfiline
Bir gün sağ, bir gün solda göbek atıp oynarken
Düştü gitti ansızın Esfel-i Safilin'e.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:51 PM
Abdurrahim Karakoç'a Mektup
Karakoç, Karakoç; Koçsun, Karasın! ...
Lakin 'ak'dan, 'Akgünler'den haber ver(!)
Satıp bir 'Yalan'ı, bin bir dolara,
Fakirlikten, Fukaradan haber ver(!)
Kesme boynuzlan, yer yok koyacak!
Sormasan ne çıkar, Millet soracak!
'Ha gayret, ha gayret (zaman) duracak! ..”
Diyen eşseklerden, atdan haber ver!
'Anahtar uydurdum cennet açmaya.
Cihat devri geçti, gayret kaçmaya! ..
Hıyanet, Fesatlık, yalan saçmaya,
Ottan evvel koşan, 'sap'tan haber ver!
'İnsan mı maymundan, maymun insandan..? !
Bir üfürsem melek çıkar lisandan
Birbir yalan Peygamber’(s.a.v) den, Hasan' (r.a) dan
Fetva veren, ulemadan haber ver!
Haber ver, haber ver Çark-ı Felek’ten!
Allah için sözü indir elekten!
Aşk-ı Muhammed'le savur okunu
Bak bakalım, kimler çıkar delikten! ..
Ahmet Tevfik Ozan
Kéan aRs
02-19-2008, 03:52 PM
HA GAYRET!
Zina bizim gıdamızdır diyenler
Zina suç olmaktan çıktı.. Ha gayret!
Çağdaş etiketli şıllık bayanlar
Boş durmak sizleri sıktı.. Ha gayret!
Bir oldunuz erkeğiyle kadını
Geri geri attırdınız adımı
Çıkartın zinanın çirkef tadını
Boynuzlar kaleyi yıktı.. Ha gayret!
Derler: Hayvan gibi özgür olalım
Entel zennelere kılınç çalalım
Değişelim, her gün bir eş alalım
Ankara’da şafak söktü.. Ha gayret!
Çiçek, kokusunu sundu herkese
Kaptan şoför taktı geri vitese
Yalamaya döndü kapı, menteşe
Aşiret canından bıktı.. Ha gayret!
Mühim değil su alsa da kayıklar
Boynuzuna kavuşacak geyikler
Kokonalar “zina” diye sayıklar
Gözler Avrupa’ya baktı.. Ha gayret!
Köşe yazarları, köşe taşları
Utanmıyor yüzü bulsa yaşları
Acı hıyarların turp yandaşları
Kafayı uçkura taktı.. Ha gayret!
Yabancı istedi, yerli ram oldu
Ak bayrak çekildi, teslim tam oldu
Zina kuyruğunda izdiham oldu
Devler diz üstüne çöktü.. Ha gayret!
Tekeler hayvanca sevişe dursun
Keçiler sevişsin, gevişe dursun
Masalarda meze ve şişe dursun
Medya, kaçırmasın vakti.. Ha gayret!
Birileri arpaları malt etti
Birileri bile bile halt etti
Birileri ar-namusu alt etti
Birileri mumu yaktı.. Ha gayret!
Kéan aRs
02-19-2008, 03:52 PM
HAKİM BEĞ
Gene tehir etme üç ay öteye
Bu dava dedemden kaldı hâkim beğ.
Otuz yıl da babam düştü ardına
Siz sağ olun, o da öldü hâkim beğ.
Kırk yıl önce; yani babam ölünce
Kadılıklar hâkimliğe dönünce
Mirasçılar tarla, takım bölünce
İrezillik beni buldu hâkim beğ.
Yaşım yetmiş iki, usandım gel-git
Bini buldu burda yediğim zılgıt
Eğer diyeceksen: 'bana ne, öl git!
Oğlumun bir oğlu oldu hâkim beğ.
Sekiz evlek tarla, bir geverlik su
Yüz yılda höküme bağlanmaz mı bu?
Kazanmasam da hu, kazansam da hu!
Canım ta burnuma geldi hâkim beğ.
Keşife-meşife, damgaya, harc'a
Kanımız kurudu harca da, harca..
Sayenizde avukatlar yıllarca,
Fakiri yoldu da yoldu hâkim beğ.
Mübaşir itekler, kâtip zavırlar
Değişti bizde de göya devirler
Yüz yıl önce adam yiyen gâvurlar
Tapucuyu aya saldı hâkim beğ.
Kabahat sizde mi, kanunlarda mı?
Şaşırdım billâhi yolu yordamı..
Kızma sözlerime alam kadanı
Sıkıntıdan içim doldu hâkim beğ.
Mülkün temeliydi adalet hani? ...
Bizim hak temelde saklı mı yani?
Çıkartıp ta versen kim olur mâni?
Yoksa hırsızlar mı çaldı hâkim beğ? !
Hem davacı pişman, hem de davalı..
Bu yolda tükettik çulu, çuvalı.
'Sabret makamı'ndan çalma kavalı,
Sürüler ekine daldı hâkim beğ.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:52 PM
Büyük Üstad Abdurrahim Karakoç'a
Unuttuk
Kör oldu gözümüz kadere bakın,
Yarını, bugünü, dünü unuttuk...
Az kaldı vallahi kıyamet yakın,
Sene ay hafta ve günü unuttuk...
Kazacağım verin bana küreği,
Vatana bakanın; yanar yüreği,
Vefasızın işte burda örneği,
Sersefil, muzdarip canı unuttuk...
Bahçeler solunca kurudu güller,
Günde güne artmış imansız diller,
Saymakla bitmez diz boyu cahiller,
İlimi - irfanı - feni unuttuk...
Susadım dedikçe vermedi bir su,
Azrail desene, kuruyor pusu,
Mevlana, Pir Sultan Abdal, Yunus'u,
Bırak, Fatih Sultan Han'ı unuttuk...
İşkençe atına bindirdi artık,
Yanılmaz bağrımı; yandırdı artık,
Avrupa bizleri kandırdı artk,
Sakarya, Kırşehir, Vanı unuttuk...
Bu gemi yürümez nazla üstadım,
Arası açıktır azla üstadım,
Ağlattılar beni, fazla üstadım,
Bayrağı unuttuk, kanı unuttuk...
Hepimiz suçluyuz bugün hepimiz,
Sorduk mu? aynada acep biz kimiz,
Bulduysa nerede nerede temiz,
Bir millet olarak bunu unuttuk...
Ne mutlu doğruya; kafa yorana,
Nerde aptallara karşı durana,
Keşke keşke sarılsaydık kuran-a,
Dosdoğru tertemiz yönü unuttuk...
Ateşimiz gayrı çıkıyor yüz'e,
Sual soracağım ben şimdi size!
Dört koldan düşmanlar saldırdı bize,
Arkayı unuttuk, önü unuttuk...
Bizi bu hallere körler bıraktı,
Kolay rafta durdu; zor'lar bıraktı,
Caminin yerini barlar bıraktı,
O dinsiz imansız şanı unuttuk...
Kalmadı vallahi hakkını alan,
Yalan, doğru oldu, doğrular yalan,
Herşeyden herşeyden önemli olan,
Bizleri yaratan O'nu unuttuk...
Kéan aRs
02-19-2008, 03:52 PM
HÂK YOL İSLÂM YAZACAĞIZ
Kör dünyanın göbeğine
Hak yol İslâm yazacağız.
Kuşların göz bebeğine
Hak yol İslâm yazacağız.
Yola, ağaca, pınara
Esen yele, yağan kara
Yağmur yüklü bulutlara
Hak yol İslâm yazacağız.
Koç burcuna, yay burcuna
Bebeklerin avucuna
Minarelerin ucuna
Hak yol İslâm yazacağız.
Bucak bucak, köşe köşe
Kara taşa, kor-ateşe
Yıldıza, aya, güneşe
Hak yol İslâm yazacağız.
Askerlerin miğferine
Kağnıların tekerine
Buda´nın tunç heykeline
Hak yol İslâm yazacağız.
Her kapının eşiğine
Her sofranın kaşığına
Balaların beşiğine
Hak yol İslâm yazacağız.
Herkes duyacak, bilecek
Saklanmaz gayrı bu gerçek
Yaprak yaprak, çiçek çiçek
Hak yol İslâm yazacağız.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:52 PM
HASAN'A MEKTUP
Çok oku, çok düşün, çok şeyler anla,
Aha bu mektubu alınca Hasan.
Manalar iplikten incedir amma,
Kelimeler biraz kalınca Hasan.
Gene ağzımızı açmıyor bıçak,
Huzur size ömür..... Dert salkım saçak.
Oyuna kalkıyor yüzlerce köçek,
Batıdan bir hava çalınca Hasan.
Kök saldı bahçede ayrık otları,
Yemler pay edildi, sattık atları.
Biz kovalım derken baştan bitleri,
Sülükler yapıştı, kulunca Hasan.
Süt dolu güğümü çalarız taşa,
Kutsal görevimiz 'Sağol çok yaşa !'
Mülkte hakikati aramak boşa,
Tüm suçlular güçlü olunca Hasan.
Derisini yüzdük demokrasinin,
İşi iştir imtiyazlı asinin.
Hakikatte vahşi, sözde 'vasinin'
Dörtnala gidilir yolunca Hasan.
Canım Hürriyeti koydunsa ara,
Ekmek yalınayak kaçtı dağlara.
Çevremize küsmüş kardeşlik var ya,
Haber ver, izini bulunca Hasan.
Soysuzlar taş atar mukaddesata
Karşı duramazsak bizdedir hata.
Tahammül teşviktir, böyle hayata,
Öl..İnsan küçülmez ölünce Hasan.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:52 PM
HASAN'DAN GELEN MEKTUP - 1
Şu bizim kılavuz oldum-olası
Kör, kör amma gardaş anlayan hani?
Suratında uğursuzluk damgası
Var, var amma gardaş anlayan hani?
Karnından bakıyor bütün olaya
Kaldırmak zor, bağdaş kurdu kolaya
Bu gidişle varabilmek sılaya
Zor, zor amma gardaş anlayan hani?
Sen, ben ona göre yağlı bir azık...
Biz-bizi bilmezsek olur çok yazık...
Iste 'yüz altmış üç' çakılı kazık!
Gör, gör amma gardaş anlayan hani?
Ne yapsa 'eyvallah' ne dese 'hay hay'.
Hep böyle giderse sonumuz vay vay!
Dava dosyamızı sünepe bir tay
Yer, yer amma gardaş anlayan hani?
Ormandan ok atar sağır pehlivan
Boran, Çetin işte kışımız yaman
Gelen her belâyı her ağız, her an
Der, der amma gardaş anlayan hani?
Kéan aRs
02-19-2008, 03:53 PM
HASAN'DAN GELEN MEKTUP - 2
Ekinden umudu kestik
Domuz bir değil beş değil.
Akrep doldu yorgan, yastık
Bu iş bildiğin iş değil.
At belleyip vurduk eyer
Eşeklere verdik değer
Huyu nasıl dersen eğer
Bu çüs de makbul çüs değil.
Güneş doğmaz oldu cama
Yırtığı kirletti yama
Adam bizim adam amma
Adamın başı baş değil.
Demir cıvıyor sıcaktan
El kalkmaz oldu kucaktan
Ateş kovuldu ocaktan
Bu aş, yenecek aş değil.
Böyledir işte son durum
Sözler yorum, işler yorum...
Gerçeği anla diyorum
Gönlümüz gene hoş değil.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:53 PM
HASAN'DAN GELEN MEKTUP - 3
Yüzsüzler bir günde bin iş bitirir
Gidip gidip gelen biz olduk gardaş.
Kurbağalar duysa aklın yitirir
Dövüldükce gülen biz olduk gardaş.
Daha bunlar değil derdin yeğini
Bekçiler yayıldı iman bağını
Ağa çeyiz için etmis düğünü
Beleş davul çalan biz olduk gardaş
Kocamış öküzler boynuz salladı
İnekler habire fırsat kolladı
İtler inat için deve nalladı
Bakıp bakıp ölen biz olduk gardaş.
Kirli kabuk nurlu özü kuruttu
Arpacı tay anasını unuttu
Pınarlar başını zorbalar tuttu
Gene susuz kalan biz olduk gardaş.
Pislikten tutulmaz ibişin ipi
Deli, moda sayar soytarı tipi
Gittikçe çürüyor başağın sapı
Eylemeden bulan biz olduk gardaş.
Dipten bozuk terazinin ayarı
Yağlı leşe konmak karganın kârı
En mühim davaya en kart hıyarı
Vekil edip salan biz olduk gardaş.
Hep 'alın yazısı' dedik; yetmez mi?
Herkesten bir tekme yedik; yetmez mi?
Bir sabıra bunca gedik yetmez mi?
Durdukca bunalan biz olduk gardaş.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:53 PM
HASAN'DAN GELEN MEKTUP - 4
Güneş doğar-doğmaz ayrıldı renkler
Kapalı kapılar aralandı ha!
Leş için uluyan uyuz köpekler
Işığı görünce pirelendi ha!
Kış ¤¤¤ geldi kar kapladı yolları
Arpacı kadana dikti nalları
Doymayan domuzun sadık kulları
Kudurmuş ayıya kiralandı ha!
Saçmanın saçması bir herif çıktı
Güvenilen mülkü temelden yıktı
İbiş sevsin diye saçmalar sıktı
Adalet yüz yerden yaralandı ha!
Kır atı değiştik bir sakar taya
Eller bindi gitti, biz kaldık yaya..
Elmalı bahçeyi kesen baltaya
Sıkıldı yumruklar sıralandı ha!
Kesmeden bölen var üçü ikiye
Göbekler dağ oldu hak yiye yiye
Bir zinde soytarı haklandı diye
Satılmış oğlanlar saralandı ha!
Horlanırken Adana'lı, Konya'lı
Rağbet buldu orak-çekiç dünyalı
Yakası pergelli eli gönyeli
Paralandı babam paralandı ha!
Sezgiden, duygudan mahrum bir kişi
Yaptı çekinmeden en iğrenç işi
Sevindi Kıbrıs'ın alçak keşişi
İbiş'in gözleri çıralandı ha!
Atalar ağlatan gülmez demişler
Dünya süleyman'a kalmaz demişler
Kaçan fırsat geri gelmez demişler
Sevgimiz, saygımız firelendi ha!
Kéan aRs
02-19-2008, 03:53 PM
HASAN'DAN GELEN MEKTUP - 5
Aha bu mektubu saldığım zaman
Köyde kötü şeyler oluyor gene.
Pekmeze karıştı olanca saman
Pınara sülükler doluyor gene.
Bir rezil türküdür dinlediğimiz
Tadını, tuzunu bilmediğimiz
Tüküre tüküre kirlediğimiz
Utanmaz suratlar gülüyor gene.
Evlek evlek ekin idi tarlalar
Hasar etti *** sıpalar, danalar
Emeği zay'olan garip analar
Ağlayıp saçını yoluyor gene.
Tohum gene susuz, toprak gene sert
İlâç gerek, ilâç; öldürür bu dert...
Köy, oba, mahalle,öfkeden fert fert
Ölüyor; ölüyor, ölüyor gene.
Yaramız bir değil, elli değil ki..
Odun kim? adam kim? belli değil ki..
Her insan pergelli, pilli değil ki..
Biri gidip, biri geliyor gene.
Çarkı ters çevirdi kalleş kolanlar
Ne olduysa bize oldu olanlar
Adam sandığımız cıvık oğlanlar
İbiş'in sazından çalıyor gene.
Yiğit kim? korkak kim? göremiyorum.
şaşırdım, bir karar veremiyorum
'Neme lâzım' deyip duramıyorum
Öfkeler uykumu bölüyor gene!
Kéan aRs
02-19-2008, 03:53 PM
HASAN'A MEKTUP - 13
Göz değdi köyümün güzellerine
ELİF, yad ellere göçtü be Hasan.
SEVGİ size ömür; dört kulaç önce,
Ecel çorbasini içti be Hasan.
ASALET, babasız çocuk doğurdu
Nazlı HÜRRIYET'i haydutlar vurdu
Viraneye döndü TÜRKHAN'ın yurdu
Köyün tadı-tuzu kaçtı be Hasan.
ADALET felç oldu, yürür değnekle
NEŞE ne halt etsin soğan-ekmekle...
GÖNÜL delirdi de yol beklemekle,
İsyan bayrağını açtı be Hasan.
SAADET'in adı HÜLYA'dır şimdi
Her gün birimizi aldatır şimdi
UMUT'lar rüyada, faldadır şimdi
Unut, eski günler geçti be Hasan.
FAZİLET'i gelin ettik gurbete
Kimbilir... belki de gurbetten öte
Yağlı SERVET garaz eder ÜLFET'e
Ara yere nifak saçtı be Hasan.
ZEYNEP bize küskün, İFFET sürgünde
Rezalet, felaket yağar her günde...
Yedi HASLET verem olur bir günde,
ÜLKÜ kötü yolu seçti be Hasan.
Burada ne düğün, ne BAYRAM kaldı...
En güzel UMUT'lar dalda ham kaldı!
Korku, hasret, isyan, keder-gam kaldı
Binalar temelden uçtu be Hasan.
Işte böyle... Malûm ola hâlimiz
Naçar, böğrümüze düştü elimiz
Güven duyduğumuz her güzelimiz
Bizlere bir kefen biçti be Hasan.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:53 PM
HASAN'A MEKTUP - 14
Ya... işte böyledir kardeşim Hasan
'Kazan ver, yiyelim, sen bak' diyorlar.
Yiyince dursalar gam değil amma,
Üstelik, adama 'ahmak' diyorlar.
Tecavüze uğrar din, ahlâk, töre
De gel haber anlat sağıra, köre
Utanmadan bir de göz göre göre,
Herifler, boynuza 'kulak' diyorlar.
Yıkıp devirmektir tek çabaları
Menfaatsiz olmaz merhabaları
Bir kızıl baykuşun kör hempaları
Ayağa 'baş', başa 'ayak' diyorlar.
Sen ak'a ak dersin, onlar 'kara' der
Sen Allah dedikçe, onlar 'para' der
Bilemedik gitti bu ne biçim yer
Namusun kirine 'kaymak' diyorlar.
Gayeleri gedik açmak her safta
Gezer ellerinde kirli bir yafta
Aldatamazlarsa 'mürteci', softa
Aldananlara da 'salak' diyorlar.
Bunlar sosyal adaletin tellâlı
Bunlar sol açık'tır, sola sevdalı
Bunlar su içerken ıslık çalmalı
Öyle ya vatana 'otlak' diyorlar.
Söyletme be Hasan, dert kucak kucak..
Sardılar her yeri köşe ve bucak
Yetmez mi, kemiğe dayandı bıçak?
Ayının postuna 'bayrak' diyorlar.
Derler ki: Siz susun biz söyleyelim;
Hep biz yönetelim, hep biz yiyelim.
Artık bu oyuna hayır diyelim
Biz sustukça onlar, 'korkak' diyorlar...
Kéan aRs
02-19-2008, 03:53 PM
HASAN'A MEKTUP - 15
Hasan bir mektup da sen gönder bana
Gerçeklerden, yalanlardan haber ver.
Varsın bulunmasın içinde mânâ
Falanlardan-filanlardan haber ver.
Olaylar dikkatle izleniyor mu?
Olanlar milletten gizleniyor mu?
Kıbrıs'ta katliam hızlanıyor mu?
İşkenceyle ölenlerden haber ver.
Ve hâlâ azimli kararlı mıyız?
Kârlı mıyız, yoksa zararlı mıyız?
Bizler bu vatana yararlı mıyız?
Sor, öğren de bilenlerden, haber ver.
Dineğri papazı, maça birlisi
Müslüman arap'ın yüzü kirlisi
Haşerat cinsinin en zehirlisi
İk'ayaklı yılanlardan haber ver.
U'Thant'ın, Giyani'nin suçundan
Galo plaza'dan, 'Barış Gücü'nden
Kıbrıs'a dünyanın öbür ucundan
Kalleşliğe gelenlerden haber ver.
Çok sayın 'NATO'nun rollerinden yaz
Sokrat'ın ****** döllerinden yaz
Yaz; sakat radyonun pillerinden yaz
Çalım satan Elen'lerden haber ver.
Müzisyen Erkin'in 'nota'larindan
Hükümetin zik-zak rotalarindan
Hattâ hepimizin hatalarindan
Halktan görev alanlardan haber ver.
'Yunan dostumuz'dan, Venezilos'tan
İzmir´den, Afyon'dan, hem de Rodos´tan
'Vatandaş Rumlar'dan, Athnagoras'tan
Malımızı çalanlardan haber ver.
'Dost Amerika'dan, acı dilden yaz
Altıncı filodan, İsrail'den yaz
Torbadan, sepetten ve zembilden yaz
Semerlerden, palanlardan haber ver.
Kruşçef'ín kuru sıkılarından
Aybar'ın güdümlü şarkılarından
Jetlerin bir günlük yakıtlarından
Savaşlardan, şölenlerden haber ver.
'Diplomatik yollar' asfaltlandı mı?
Dünkü tek derdimiz dört katlandı mı?
Yarışta atımız sakatlandı mı?
En arkada kalanlardan haber ver.
Erenköy'den, Hilarion burcundan
Kardeşin kardeşe olan borcundan
Yiğit kardeşimden, şehit bacımdan
Gözyaşını silenlerden haber ver.
'Hür dünya' taş gibi sağır mı daha?
Kuvvet, adaletten ağır mı daha?
Papazlı EOKA sığır mı daha?
Totemlerden, klânlardan haber ver.
Ajanslardan, haberlerden, yorumdan
İçerdeki, dışardaki durumdan
Cenevre'den, Acheson'dan, Erim'den
Ucu sivri plânlardan haber ver.
Var mı, yok mu teklifimiz, ¤¤¤imiz?
Hep pas geçtik, rest olmadı sözümüz
Dokuz aydır kan ağlarken özümüz
Hâlimize gülenlerden haber ver.
Ne hâlde mitingler, nutuklar şimdi?
Kaç karpuz alıyor koltuklar şimdi?
Salma geziyor mu kopuklar şimdi?
Yağmalardan, talanlardan haber ver.
Yok Hasan, vazgeçtim, koy beni rahat
Neşeli şeyler yaz, götürmez hayat
Viskiden, briçten, twist'ten anlat
Reklâmlardan, ilânlardan haber ver.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:53 PM
HASAN'A MEKTUP - 16
Açlıktan, tokluktan sual edersen
Ocak bizim amma, aş bizim değil.
Hırsız çıktı kara yüzlü *******
Uyku bizim amma, düş bizim değil.
Öküzler harmana eğri bakıyor
Kızıl toprak, ak tohumu yakıyor
Bu yıl yumurtalar hep cılk çıkıyor
Yuva bizim amma, kuş bizim değil.
Öyle bir durum ki Allah etmesin
Kurtlar taşır ayıların sıtmasın
Ne duyarsan garibine gitmesin
Gövde bizim amma, baş bizim değil.
Her sabah bir kuşun tüyünü yolduk
Verha düşmanların davulun çaldık
Öpmeyi yitirdik, ısırgan olduk
Ağız bizim amma, diş bizim değil.
Gittikçe her yüke alışıyoruz
Ağlanacak yerde gülüşüyoruz
Gönüllü gönülsüz çalışıyoruz
Emek bizim amma, iş bizim değil.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:54 PM
HASAN'A MEKTUP - 17
Tellerden dökülen huzur havası
Katran; yağlıkara bezir havası
Yitti ilimizin hazır havası
Birde gıdıklarlar bizleri hasan.
'Gayrı doğmaz' deriz, güneş batarken
Ellerimiz titrer imza atarken
Sonsuz acımıza acı katarken
Sansarca parlıyor gözleri hasan.
Seğmenleri sarhoş, hünerli gizir
Sanki canlarımız onlara nezir
Bakarız bakarız görünmez hızır
İmana küfreder sazları Hasan.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:54 PM
HASAN'A MEKTUP - 18
İbiş'in saye-i himmetlerinde
Çamura oturduk, bir bayram arttı.
Kinler halay çekti bayram yerinde
Beş bayram yitirdik, bir bayram arttı.
Borç boydan yukarı eski hesaptan
Felek yâr olursa ödetir toptan
Yaşasın tayfalar, sağ olsun kaptan
Gemiyi batırdık, bir bayram arttı.
Her gün biraz daha bulandı dere
Hiç kimse bilmiyor bu gidiş nere?
Kartalın hürmetle girdiği yere
Beş karga götürdük, bir bayram arttı.
Odunun irisin eyledik destek
Ve derken yerini buldu her istek
Ağıza gem vurduk, ayağa köstek
Dilde tüy bitirdik, bir bayram arttı.
Türedi Kel Bayram, Kötüce Bayram
Uyuz tazılara sel oldu ayran
Ağlarken eşini yitiren ceylan
Biz verem getirdik, bir bayram arttı.
Ak sütü doldurduk kızıl bakıra
Gelecekler yüzümüze tüküre
Eti`lerden kalma üç beş çukura
Kırk ölü yatırdık, bir bayram arttı.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:54 PM
HASAN'A MEKTUP - 19
Anladım be Hasan sende de iş yok
Bir şey düşünmezsin ekmekten gayrı.
Allah sonumuzu hayır getirsin
Güvencim kalmadı felekten gayrı.
Ne yapsalar hemen unutuyorsun
Hülyalarla gönül avutuyorsun
Rahatı, davadan yeğ tutuyorsun
Yoldaşın bulunmaz eşekten gayrı.
.................................................. ....
.................................................. ....
.................................................. ....
.................................................. ....
Yazarım, yazarım okur geçersin
Sen kendini korumadan naçarsın
Akşam-sabah kovalarlar, kaçarsın
Allah'asen nesin ödlekten gayrı?
Küfür ile doldurdular hurcunu
Ödemekten korkuyorsun borcunu
Yiğit olan bulamazsa harcı nı
Ömrü bir şey olmaz şelekten gayrı.
Kuduz itler sokaklar da kol gezer
Zulüm heybetleşen bir çıığa benzer
Saklanma, gün olur seni de ezer
Yeter, adam ol, çı k tünekten gayrı.
Geçmişi unuttun, geleceğin hiç...
Bir koca duvarı yıkar bir ker***
Gerekirse ecel şerbetini iç,
Yiğite servet yok yürekten gayrı.
.................................................. ....
.................................................. ....
.................................................. ....
.................................................. .....
Kéan aRs
02-19-2008, 03:54 PM
HASAN'A MEKTUP - 21
Kırk yıl geçti değişen yok be Hasan
Sahnedeki deli yerli/yerinde..
Taşlar mı anlasın sen anlamazsan
Başımızın keli yerli/yerinde..
Siyaset meydanı yine toz/duman
Kurtuldum sanıyor gözünü yuman
Vallahi halimiz dünkünden yaman
İşte sağı-solu yerli/yerinde..
İrfanı kaybettik, köreldi zekâ
İlk önce kılavuz basıyor faka
Rehavet kırtlakta, keyifler keka
Gözümüzün külü yerli/yerinde..
Adalet arardık, el’an ararız
Mezarlıkta bayram, şölen ararız
Kendi koynumuzda yılan ararız
Medyumların falı yerli/yerinde..
Daraldı, sıkıştı huzur çemberi
Bir adım atmadın daha sen beri
Çürümüş olsa da et, kemik, deri
Mezardaki ölü yerli/yerinde..
Hakkımız dibine gömüldü hâk’in
Nasihat ederler; sakin ol, sakin
Devlet çırılçıplak soyuldu lâkin
Bak devlet-i âli yerli/yerinde..
Borçlarımız katlandıkça katlandı
Kimi aç ölürken kimi yat’landı
Ne şevk bulduk, ne ağzımız tadlandı
Ve herkesin dili yerli/yerinde..
Muhasip taksimden, kesirden aciz
Aydını cümleyi tefsirden aciz
Yazı da, kelâm da te’sirden aciz
Eyyamcının yolu yerli/yerinde..
Milli kanalları kurutturdular
Milleti pop ile uyutturdular
Türk’e türküsünü unutturdular
Bağlamanın teli yerli/yerinde..
Çabuk yoldan köşe dönme gereği
Kaşık gibi kullanan var küreği
Gasp edildi namuslunun yüreği
Vurguncunun eli yerli/yerinde..
Yüz misli çoğaldı angut’u, toy’u
Bananeci sebil, ahmak diz boyu
Doldurdu üstsüzler sahili, koy’u
Sapanca’nın gölü yerli/yerinde..
Karamsar bir tablo çizdimse boşver
Riskli sahalarda gezdimse boşver
İdrakini yorup üzdümse boşver
Her kapının kulu yerli/yerinde..
Farkı fark eyledik, farka bağlandık
Topyekün bir koca çarka bağlandık
Borsaya, dolara, marka bağlandık
IMF’nin pili yerli/yerinde..
Keçileri dağa kaçırma sakın
Gelecek müjdeli haberler, yakın
At gözden perdeyi, etrafa bakın
Her bahçenin gülü yerli/yerinde..
Kéan aRs
02-19-2008, 03:55 PM
HATIRLATMA
Mektup derken şiir oldu bak gene
Darılırsan ben ölürüm, unutma...
Taze şarmaşığım, hoyrat bedene...
Sarılırsan ben ölürüm, unutma...
Bir gün güneş olur göle doğarsın
Bir gün yağmur olur yola yağarsın
Bir gün çiçeklerden koku sağarsın
Yorulursan ben ölürüm, unutma...
Kılıç ağzı yoldur, ok ucu meydan
Dikkat et; sen benim canımsın ey can! .
Koyakta kekliksin, kayada ceylan
Vurulursan ben ölürüm, unutma...
“Aşk” denince aklı bırak, deli ol! .
Işık ışık gökten inen dolu ol
Boz-bulanık akan yağmur seli ol
Durulursan ben ölürüm, unutma...
Dinlemek zor, anlamak zor yâr beni
Göreceksen dertte, gamda gör beni
Gönül toprağıma yaptım türbeni
Dirilirsen ben ölürüm, unutma...
Kéan aRs
02-19-2008, 03:55 PM
HAYAL VE GERÇEK
Ay ışığı pencereden girende,
Senden yana hayâl kurmak ne güzel.
Ya bir otobüste, ya bir trende,
Gurbet ilden sana varmak ne güzel.
Aşkın mayasını senden alıp da,
Şekillendim sevda denen kalıpta.
Evinizin kapısını çalıp da,
İlk çıkandan seni sormak ne güzel.
Umudu yoksula bol verir Hudâ;
Bin tohuma can var bir damla suda.
Gerek uyanık ol, gerek uykuda,
Benden bakıp seni görmek ne güzel.
Kurumadan daha yolculuk teri,
”Gel” diye yanına çağırsan beni;
Bırakıp bir yana gamı, kederi,
Doya doya seni sarmak ne güzel.
Aşk deyince anlattığı her şeydir;
Öldürdükçe tadı gelen bir şeydir..
Azrai'le can vermesi zor şeydir;
Sen istersen sana vermek ne güzel.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:55 PM
HEDEF
- Oğlum Türk-İslâm ile Enderhan'a -
Çıktık Ötüken'den günün birinde,
Yıkandık Mekke'nin tevhid nurunda.
Hem dünde, bugünde, hemi yarında
İslâmlık Miraçtır, Ülkü sancaktır
Bu mübarek yoldan dönen alçaktır.
Yürüdük 'Nizam-ı Âlem' uğruna
Doğduk güneş gibi küfrün bağrına
Batılın elleri düştü böğrüne
İslâmlık rahmettir, Ülkü sancaktır
Bu mübarek yoldan dönen alçaktır.
Hep karaya kara, aka ak dedik
Korkaktan, millete fayda yok dedik
Hayat mücadele, ölüm hak dedik
İslâmlık cihaddır, Ülkü sancaktır
Bu mübarek yoldan dönen alçaktır.
Biz dava uğruna serden geçmişiz
Anadan, babadan, yârdan geçmişiz
İman denizine yelken açmışız
İslâmlık hedeftir, Ülkü sancaktır
Bu mübarek yoldan dönen alçaktır.
Engeller yıldırmaz Müslüman Türk'ü
Şüphesiz, inandık; söz verdik çünkü...
Kıyamete kadar yaşar bu ülkü!
İslâmlık sevdadır, Ülkü sancaktır
Bu mübarek yoldan dönen alçaktır.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:55 PM
HEPSİ BİZİM KESEMİZDEN
Müdür, Bakana yağ yakar
Tel parası kesemizden.
Teri bile şipir kokar
Gül parası kesemizden.
Kahvaltısı kaymakla bal
Sepet sepet muz, portakal...
Viski içer, yüzü al a
Yal parası kesemizden.
Hanım berberde kırıtır
Kızı terzide sırıtır
Her gün bir makam donatır
Çul parası kesemizden.
Fakir gelir ters ters süzer
Torpilliye fıstık ezer
Metres'ine mektup yazar
Pul parası kesemizden.
İskoç giyer, Salem içer
Sekreterle dalga geçer
Sık sık yolluk alır uçar
Yol parası kesemizden.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:55 PM
HİKAYE-İ FARZIMUHAL
Lideri dese ki; 'evladım Hayri
Dört ayak üstünde yürü sen gayri'
Hiç itiraz etmez, bu emre uyar
Lider ne söylese 'hikmet var' sayar
Takla atar, lider 'takla at' dese
Yatar her çamura 'hadi yat' dese
Lideri düşünür, Hayri düşünmez
Hayri liderlerinden ayrı düşünmez
Lideri karaya demiş ise ak
'Onun bir bildiği vardır muhakkak'
Aklı yok, beyni yok mazurdur Hayri
Kula kulluk için hazırdır Hayri
'Keramet' hükmünü verir zırvaya
Emin adımlarla yürür zirveye
Lidere sarılan sarmaşık Hayri
Biraz bencil, biraz karmaşık Hayri
Tek gayesi makam, artı menfaat
Lider basamaktır, parti menfaat
Emeline vasıl olursa Hayri
Umut ettiğini bulursa Hayri
Kendine münasip köleler seçer
Açar tekkesini irşada geçer
İki ayak üzre yürür artık O
Sırrı bilir, gaybı görür artık O
Dalkavukluk böyle verir semere
Bundan sonra eşek biner semere.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:55 PM
HIYARNAME
Belli vazifesini yapmış Bostancıbaşı
Sabahleyin baktım ki hıyarla dolmuş çarşı
Dizilmiş tablalara uzunu ve kısası
Kurmuşlar hal içinde maruf hıyar masası
Hıyar deyip geçmeyin, şifadır çok maraza
Koklatırsınız kurda, yedirirsiniz kaza
Hıyarın pörsümüşü çobana azık olur
Tazesi, endamlısı çadıra kazık olur
Hıyarın çaparı var, beyazı, langası var
Pazarlarda bölüğü, bakkalda mangası var
Al küçüğü turşu kur, büyüğü salata yap
Kırk dört santimliğini kamyona balata yap
Memleket baştan başa hıyar tarlası gardaş
Bu toprakta yetişir hıyarın hası gardaş
Seyreyle hıyarları sabahın seherinde
Altmış okka vitamin dans eder beherinde
Seracı hıyarları cılız ve kısa olur
Medya suyu verince topala asa olur
Hıyarın kıymetini bilmemek nankörlüktür
Halka hıyar dağıtmak en büyük bonkörlüktür
Çiçeği burnundası makbulmüş bir zamanlar
Hıyardaki hassayı bostancıbaşı anlar
Derler ki, hıyar taze, hıyar ucuz olmalı
Hıyar seven adamda beş çuval tuz olmalı
Nerde konuşan hıyar, nerde yürüyen hıyar
Peşinden milyonlarca dâhi sürüyen hıyar
Gün gelecek hepsini göreceksiniz elbet
Her hıyara statü vereceksiniz elbet
Belâgatı yükselir hıyar yiyen adamın
Ruhuna revnak gelir hıyar yiyen madamın
Günümüz hıyar kesme, hıyar soyma günüdür
Vatan-millet aşkıyla hıyar oyma günüdür
Kral sofralarına lâyık olmalı hıyar
Siyaset denizinde kayık olmalı hıyar
Kalkınacak bir ülke hıyar ihraç etmeli
Yetişmiş hıyarları başına taç etmeli
Hıyar seminerleri yapmalıyız durmadan
Kuru hıyar evlâdır baldan ve kavurmadan
Bırakın çağdaşlığı, bırakın sağı-solu
Toprağımız mümbittir, her taraf hıyar dolu
Çıktık açık alınla hıyarlar bostanından
Alınmasın kelekler bu hıyar destanından
Selâm olsun tablada, dalda yatan hıyara
Selâm olsun alkışa göbek atan hıyara
Selâm olsun toprağa ve suya ve gübreye
Helâl olsun besteye, helâl olsun güfteye
Tazelendi bilcümle hıyarların şerefi
Ne mutluluk bizlere, tutturduysak hedefi.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:55 PM
HUDUT TAŞLARI
Bu bulanık hava,bu toprak, bu su
Beni benden.. beni senden ayırır.
Bu sabahsız gece, bu düş, bu uyku
Beni benden.. beni senden ayırır.
Doğmadık güneşin aydınlığında
Uzarsa gölgeler dost kılığında
Şüphe keleplenir gönül çığında
Beni benden.. beni senden ayırır.
Doğrultmak istesem, kırılır dallar
Sınadım, zamana sığmadı yıllar
Bu dikenli yollar, bu taşlı yollar
Beni benden.. beni senden ayırır.
Sevgi bulutundan rahmet damlası
Düşmeden, ayrılık doldurur tası.
Yoğun maddelerin ince mânâsı
Beni benden.. beni senden ayırır.
Sen aşka hiç dersin, bense hayata..
Kimbilir, belki de bendedir hata.
Bu dalgalı deniz, bu yanlış rota
Beni benden.. beni senden ayırır.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:55 PM
İKİNİN BİRİ
Can özümden Besmeleyi çekende
Dil yanmazsa ben yanarım sultanım.
Hak uğruna bir sefere çıkanda
Yol yanmazsa ben yanarım sultanım.
Arzuhâlim ulaşırsa divana
Korkarım ki taban değer tavana
Çiçeğimden zerre girse kovana
Bal yanmazsa ben yanarım sultanım.
Göz utanır gönül dostu görünce
Can tutuşur candan selâm verince
Bülbül olup bir bahçeye girince
Gül yanmazsa ben yanarım sultanım.
Aşıklık içimde doğduğu zaman
Taş yanar gözyaşım yağdığı zaman
Mızrabım sazıma değdiği zaman
Tel yanmazsa ben yanarım sultanım.
Üzülmedim erkenine geçine
Akıl yordum herşeyine, hiçine
Söküp yüreğimi atsam içine
Göl yanmazsa ben yanarım sultanım.
Alev alev ruhta, canda bu ateş
Bakmakla görülmez bende bu ateş
Bırakılsa hangi günde bu ateş
Yıl yanmazsa ben yanarım sultanım.
Dosta mektup yazma vakti gelirse
Yazar, postalarım kısmet olursa
Mektubumun mahiyetin bilirse
Pul yanmazsa ben yanarım sultanım.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:55 PM
İLÂN
Ne diyorsa İSLÂM DİNİ
Uyacağız suç olsa da.
Gerçeği örten kefeni
Soyacağız suç olsa da.
Alnımız ak, yüzümüz ak
İslâm olan olmaz korkak
Bâtıla bâtıl, hakka hak
Diyeceğiz suç olsa da.
Çiçeklenir sevda serde
Cihad, düğün olur merde
Nur-u Kur'an'ı her yerde
Yayacağız suç olsa da.
Baba, ana, bacı, gardaş
Ehl-i küfre açtık savaş.
İslâmlık yoluna can, baş
Koyacağız suç olsa da.
Cihad bize bayram, düğün
Ta doğuştan haşre değin
Her an Zikrullah gömleğin
Giyeceğiz suç olsa da.
Mânâ doldurmuş iç'leri
Gam mı maddenin suçları..
Dine 'Taş' atan ***leri
Sayacağız suç olsa da.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:56 PM
İNCİTME
Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.
Yollar uzun, yollar ince
Yol kısalır aşk gelince
Yat kurban ol İsmail’ce
Bıçak senden incinmesin.
Burdayım de ararlarsa
Doğru söyle sorarlarsa
Tabutuna sararlarsa
Bayrak senden incinmesin.
İl göçsün göçtüğün vakit
Yol yansın geçtiğin vakit
Suyundan içtiğin vakit
Kaynak senden incinmesin.
Toz konmasın sakın sana
Hakkı geçer halkın sana
Gücenmesin yakın sana
Uzak senden incinmesin.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:56 PM
İNSANLARIN DRAMI
Hilkatten bugüne her ne çektiyse
Zekâsı kıtlardan çekti insanlık.
Hazar zamanıysa, sefer vaktiyse
'Gel'lerden, 'git'lerden çekti insanlık.
Putçular put dikip dünyalar vurdu
¤¤¤ahürat arttı, tefekkür durdu
Firavun emretti, Nemrut buyurdu
Yürüyen putlardan çekti insanlık.
Küfür gemisinde hep kürek çeken
Etrafa iftira tohumu eken
Kula kulluk için yarışa çıkan
Tasmalı itlerdan çekti insanlık.
Aferine göbek atan, oy atan
Hatasını sevap diye dayatan
Masum gönüllere girip boy atan
Zararlı otlardan çekti insanlık.
Gün geçmedi üç-beş Nemrut türedi
Kötü günler kötülere yaradı
Yitirenler yanlış yerde aradı
Hitler'den, bitlerdan çekti insanlık.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:56 PM
İŞ İŞTEN GEÇİNCE
Başkasını yakan zulüm seni de
Yakar amma neden sonra anlarsın.
Sahtekârın imanı da, dini de
Kokar amma neden sonra anlarsın.
Gün gelir gözlerin dalar yokuşa
Şartlar yorgunları salar yokuşa
Umulmadık yerde sular yokuşa
Akar amma neden sonra anlarsın.
Öfke her gün ölür, aşk eceliyle
Akıl arkadaşlık etmez deliyle
Yanlış yapan yaptığını eliyle
Yıkar amma neden sonra anlarsın.
Yıllarca gül diye koklarsın taşı
Akşamı yaşarsın sabaha karşı
Sabır sarı yaprak, umut gözyaşı
Döker amma neden sonra anlarsın.
Fikirsizlik gol atarsa fikire
Altın diye sarılırsın bakıra
Güvendiğin eller seni çukura
Çeker amma neden sonra anlarsın.
Aman deyim bilir misin amanı
Boş hayale kurban etme zamanı
Müjde dağlarına eyvah dumanı
Çöker amma neden sonra anlarsın.
Çorbaya sallarsın taş dolar kaşık
Dört adım öteye şavk vermez ışık
Kör inada sarılmaktan sarmaşık
Bıkar amma neden sonra anlarsın.
Hakikatler üzücü ha, katı ha
Delinirse su koyverir çatı ha
Zaman zaman gizli kirler satıha
Çıkar amma neden sonra anlarsın.
Kurnaz emer budalanın kanını
Böyle yürür hokkabazın kanunu
Doğru karar eğri dostun canını
Sıkar amma neden sonra anlarsın.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:56 PM
İSYANLI SÜKÛT
Gitmişti makama arz-ı hâl için
'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim..
'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı...
Bir baktı konağa alttan yukarı
'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Çekti ayakları kahveye vardı
Açtı tabakasın, sigara sardı
Daldı.. neden sonra garsonu gördü
'Çay' dedi, yutkundu, eğdi başını.
İçmedi, masada unuttu çayı
Kalktı ki garsona vere parayı
Uzattı çakmağı ve sigarayı
'Say' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş
Sandım can evime döktüler ateş
Sordum: 'memleketin neresi gardaş? '
'Köy' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden
Ağzına küfürler doldu zehirden
Salladı dilini.. vazgeçti birden,
'Oy' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:56 PM
İTİRAF
İster ağla, ister uyu bebeğim
Yüreğime kundakladım ben seni
Yakacaksan, yak ta kurtul; ne deyim
Ateş diye kucakladım ben seni.
Bilemezsin.. can yakmaz ki bilesin
Ağrı, sızı bırakmaz ki bilesin
Yara açmaz, kan akmaz ki bilesin
Gözlerimle bıçakladım ben seni.
Mektup yazdım baharına, yazına
Gölgeden çık, güneş doysun hazzına
Kilit vurdum *******in ağzına
Rüyalara yasakladım ben seni.
Gönlümü vermişim, güle ne hacet
Daha başka bir gönüle ne hacet
Altına, elmasa, tüle ne hacet
Şefkatimle duvakladım ben seni.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:56 PM
KARA HABER
Ellerin yurdunda çiçek açarken
Bizim İl'e kar geliyor gardaşım.
Bu hududu kimler çizmiş gönlüme?
Dar geliyor, dar geliyor gardaşım.
Gazel olmuş sıra sıra söğütler
Dağ ardında unutulmuş şehitler
Hürriyete seymen giden yiğitler
İki gidip bir geliyor gardaşım.
Üç aylık bebekler tutuldu taşa
Düşmanlar geriden eyler temaşa
Yaratan böylesin vermesin başa
Zor geliyor, zor geliyor gardaşım.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:56 PM
KARŞILAMA
Bekir Balaban kardeşime..
Geldi gönderdiğin şiirden mektup
Arada bir böyle yaz Balaban'ım.
Zaman siciminin ucundan tutup
Bazen bağla, bazen çöz Balaban'ım.
Fikir gölü derinleşir girdikçe
Dostluk gülü gümrah açar derdikçe
Sıhhat, zaman, mekân, imkân verdikçe
Cevapsız bırakmam, söz Balaban'ım.
Ahval-i âleme kafayı takma
Allah Kerim, sabrı elden bırakma
İlmi düstur eyle, imanı sakla
Gayrisi, savrulan toz Balaban'ım.
Huzur içte gerek, kabukta değil
Vuslat acelede, çabukta değil
Akılsa baştadır, topukta değil
Çile, yemekteki tuz Balaban'ım.
Ahlâkı, töreyi kenara atan
Dine 'Afyon' diyen, vatanı satan
Müslüman olamaz, Türk değil zaten
Dayanmaz görmeye göz Balaban'ım.
Demişler ya 'Kuvvet birlikten doğar'
Kar, yağmur, zamanı gelince yağar
Nasihatım o ki, dinlersen eğer
İşaret 'ben' değil, 'biz' Balaban'ım.
Çevremizi saran türlü ihanet
Gün geçtikçe görünüyor daha net
Başlangıçta bilmek değil kehanet
Bağrımıza girmiş köz Balaban'ım.
Zaman geldi esir olduk maddeye
Zaman geldi hasır olduk caddeye
Zaman geldi küsur olduk şeddeye
Daha bunlar bize az Balaban'ım.
Üzülmedim, memnun oldum, bilesin
Her murada nail olup, gülesin
Cevabım bitiyor hoşça kalasın
Aklımdan geçeni sez Balaban'ım.
Dört yanımı gurbet yazmış kaderim
Dosttan mektup gelir, biter kederim
Gözlerinden öper, selâm ederim
Aydınlık günlerde gez Balaban'ım.
Kéan aRs
02-19-2008, 03:56 PM
KESİT
Gözlerim, yollarda serili kilim
Yüreğim, denizde bir garip balık
Yaralı kekliktir ağzımda dilim
Ben, kendi türkümü anlamam artık.
Dağa kaçmış ceylan güldeki koku
Şahin umutlarım inmez havadan...
En rahat yatakta uyumaz korku
Su doldurur, kan içerim kovadan.
Aydınlık, noktadır derin kuyuda
Sabahsız ******* ömrümü aşar...
Girse kuğularım boğulur suda
Çile bende doğar, dert bende yaşar
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.