Tam Sürümü Görüntüle : ekonomi haberleri 24 şubat
Kéan aRs
02-24-2008, 02:56 PM
Uçaktan korkan işadamları VIP otobüsleri tercih ediyor
Uçak biletlerinin ucuzlamasıyla uzak mesafeli hatlarda zora giren otobüs firmalarını 'ticaretin gelişmesi' kurtardı. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirler arasında seyahat eden işadamı sayısı hızla artıyor.
Lüks otobüs firmaları, sık sık yollara düşen işadamları için havayolu şirketleriyle kıran kırana rekabete başladı. Varan Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Enis Pekuysal, uçaktan korkan işadamlarını içinde her türlü imkânın bulunduğu, molasız otobüslerle 'uçak gibi taşıdıklarını' dile getiriyor. Son yıllarda havayolu ulaşımının ucuzlamasıyla Türkiye'nin dört bir yanına uçak seferleri konuldu. Gerek THY'nin fiyatları indirmesi ve gerekse özel havayolu şirketlerinin devreye girmesiyle, uzak hatlarda uçak daha fazla tercih edilir oldu. Vatandaşı saatlerce yol çekmekten kurtaran bu gelişme, pek çok otobüs firmasını neredeyse batma noktasına getirdi. Karayoluyla 8-10 saatten daha uzun süren hatlarda yolcularının büyük bölümünü uçağa kaptıran otobüsçüler şimdi kısa mesafeli hatları da kaybetmemek için mücadele veriyor. Varan Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Enis Pekuysal, uçaklardan dolayı otobüs bilet fiyatlarının 2-3 yıldır artmadığını, bu durumun sektörün kâr marjını ciddi şekilde düşürdüğünü belirtirken, bundan sonra sadece akıllı yatırım yapanların ayakta kalacağına dikkat çekiyor.
Bu çerçevede şimdiye kadar lüks sınıfa hizmet veren Varan, orta sınıflara da yönelme kararı aldı. Şirket, Ankara-İstanbul hattında alt ve orta sınıfa yönelik otobüs seferlerine de başladı. Comfort Plus adı verilen seferlerde 35 YTL'ye seyahat edilebiliyor. Bu seferlerin 60 YTL'lik delüks seferlerden farkı, otobüslerin 3'lü sıra yerine 4'lü koltuk sırasına sahip olması. Bu otobüslerde internet hizmeti bulunmazken ikram çeşitliliği de lüks seferlere göre daha az. Enis Pekuysal, memur, öğrenci ve emekliler için başlattıkları ucuz seferleri İstanbul-İzmir ve Ankara-İzmir hatlarına da yaygınlaştıracaklarını belirtiyor. Şirket bu sayede yolcu sayısını 1 milyon 200 binden 2 milyona çıkarmayı hedefliyor.
Hızlı tren, uçak yolcularını çeker
Varan, İstanbul-Ankara hattında devreye girecek hızlı trenden de korkmuyor. Hızlı tren devreye girdiğinde bilet fiyatlarının 50 YTL'den aşağı olmayacağını söyleyen Pekuysal, "Hızlı trende verilen hizmet hem lüks hem yolculuk süresi kısa. Trenler bu nedenle otobüslerden değil uçaklardan yolcu alacaktır. Nasıl bizim yolcumuz uçağa kaydıysa uçaklardan da hızlı trenlere ciddi şekilde yolcu akışı olacaktır." diyor. İstanbul-Ankara hattında yapımı devam eden hızlı trenlerin işletmesi için Demiryolları'yla görüşme yaptıklarını vurgulayan Pekuysal, işletme özelleştirmesinin vagon vagon mu yoksa trenlerin tümü için mi yapılacağı noktasının netleşmesini beklediklerini kaydediyor.
Yeni otoyolların devreye girmesinin kazaları azaltacağını, yakıt sarfiyatını düşüreceğini ve yolculuk süresini yarı yarıya kısaltacağını aktaran Pekuysal, "Otoyollar otobüsçülük sektörüne nefes aldırır. Örneğin İstanbul-İzmir arasında otoyol devreye girerse bu hatta her saatte sefer düşünebiliriz." diye konuşuyor. Pekuysal'a göre otobüs sektörü üvey evlat muamelesi görüyor. Deniz araçları ve havayolu araçları için vergi indirimi yapıldığını, ancak otobüsçülere böyle bir avantajın sunulmadığını dile getiren Pekuysal, "ÖTV tamamen kaldırılmasa bile yarısı iade edilebilir. KDV turizmde yüzde 8'e düşürüldü, biz turizmin parçasıyız, indirimden biz de faydalanmak istiyoruz." açıklamasını yapıyor. Pekuysal, baba mesleği otobüsçülüğü son firma kalana kadar devam ettireceklerini ifade ediyor. 1950'li yıllardan bu yana lüks yolcu taşımacılığı hizmeti veren Varan Turizm'in 200'e yakın otobüsü var. 30 güzergâhta taşımacılık yapan şirketin 2 bin 500 çalışanı, Afyon, Susurluk ve Bolu Dağı'nda da dinlenme tesisleri bulunuyor.
Yolculara restoran hizmeti
İşadamlarını uçaklara kaptırmak istemeyen otobüsçüler restoranlı araçlarla hizmet vermeye başladı. Çift katlı otobüslerinin alt katını restoran olarak düzenleyen Varan Turizm, müşterilerine seyahat esnasında lüks yemek hizmeti de sunuyor. Restoranda yemeğini yiyen yolcular, deri koltuklarda bilgisayar kullanabiliyor. Şirket, laptopunu yanında getirmeyen müşterilerine yolculuk boyunca ödünç bilgisayar veriyor. Varan Yönetim Kurulu Başkanı Enis Pekuysal, restoranlı otobüslere işadamlarının yoğun ilgi gösterdiğini belirtiyor.
Otobüs hostesleri uçağa transfer oluyor
Varan Turizm'in patronu Enis Pekuysal, otobüsçülerin uçakla rekabette ayakta kalabilmek için tasarruf tedbirleri uyguladığını, bu nedenle seferlerde 4 olan personel sayısının 3'e düştüğünü belirterek şu bilgileri veriyor: "Daha önce seferlerde iki şoför, bir hostes ve bir muavin vardı. Hosteslerden bazıları İngilizce bildikleri için havayolu şirketlerine transfer oldu. Genelde firmalar son zamanlarda hostesleri devreden çıkarıyor. Belli bir eğitimden geçirilen muavinler host olarak hizmet veriyor." Pekuysal, otobüsçülerin de havayolu şirketleri gibi e-bilet kesmek istediklerini anlatarak, "Ancak Maliye Bakanlığı buna henüz yeşil ışık yakmadı. Sanıyorum e-biletlerin vergi takibinin zor olacağından endişe ediliyor. Ancak biletler otobüsçülere çok büyük maliyet getiriyor. E-bilet uygulaması hayata geçse yolcu biletle hiç uğraşamadan direkt koltuğuna oturabilecek." şeklinde konuşuyor.
Kéan aRs
02-24-2008, 02:57 PM
İşadamları helikoptere yönelince İstanbul'da pist sıkıntısı başladı
'Altın değerindeki' vakitlerini İstanbul'un karmaşık trafiğinde yitirmek istemeyen işadamları, şehir içi yolculuklarında bile helikopter kullanmaya başladı.
Kéan aRs
02-24-2008, 02:57 PM
Borsa'nın keyfi yok, gözler marttaki bilançolarda
22 Temmuz 2007'de yapılan genel seçimlerden önce 44 bin puan seviyelerinde başlayan yükselişin ardından 59 bin puan sınırına yaklaşan Borsa, seçimlerden AK Parti'nin siyasi tartışmaları da ortadan kaldıracak bir çoğunlukla galip gelmesine rağmen aynı ivmeyi sürdürememişti.
Kéan aRs
02-24-2008, 02:58 PM
Özel hastaneler işsizlerin umudu oldu 2008'de 10 bin eleman alınacak
Sigortalılara özel hastanelerde tedavi imkanı gelmesiyle birlikte, sektöre yatırımlar arttı. Hastane ruhsatı başvurularında patlama oldu.
Daralan istihdam piyasasında işsizlerin yeni umudu özel sağlık sektörü oldu. Son iki ayda 180 özel hastane, tıp merkezi ve branş hastanesinin ruhsat başvurusunda bulunmasıyla, 10 bin kişiye iş kapısı açıldı.
Medicana, Lokman Hekim gibi büyük hastanelerin yanı sıra birçok özel tıp merkezleri daha açılmadan 70 binin üzerinde iş başvurusu aldı. Hal böyle olunca vatandaşlar tedaviden çok iş için hastanelerde kuyruklar oluşturdu. Özel sağlık kuruluşları idari personel, sekreter, hasta danışmanı, güvenlik görevlisi, hasta kabul uzmanları, temizlikçi ve halkla ilişkiler birimlerine eleman alımı yapıyor. Hastanelerdeki en düşük personel maaşı 500 yeni lira. İdari görevde bulunanların ücretleri ise 3 bin yeni lirayı geçiyor. Hastaların özel sağlık kuruluşlarında tedavi imkanına kavuşmasıyla birlikte hastane kurmak için yapılan başvurularda büyük bir artış gözlendi. Hasta potansiyelinin arttığını gören yatırımcılar, Sağlık Bakanlığı'nın yolunu tuttu. 2007 öncesinde her yıl ortalama 40 özel sağlık kuruluşu için ruhsat başvurusu yapılırken, bu rakam son iki ayda 180'e fırladı. Birçok ilde özel hastane ve tıp merkezi inşaatları devam ediyor. Önümüzdeki ay içinde Ankara'da iki büyük hastane, hasta kabul etmeye başlayacak. Türkiye genelinde buna benzer birçok yatırım kurdele kesmeye hazırlanırken, eleman alımları da tüm hızıyla devam ediyor.
Medicana Sağlık Grubu'nun İstanbul, Ankara ve Konya'da açacağı üç hastaneye toplam 2 bin eleman alınacak. Şoför, aşçı, çamaşırhane görevlisi, güvenlik, muhasebeci, temizlikçi kadrolarına şimdiden başvurular 20 bine ulaştı. Sadece başkente kurulacak 225 yataklı hastane 300 doktor, 200 hemşire, 100 destek sağlık personeli ve 200 idari olmak üzere toplam 800 elemanla fabrika kadar istihdam sağlayacak. Medicana Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Bozkurt, "Eleman arıyoruz, ilanına çıkar çıkmaz internet ve elden binlerce başvuru yapıldı. Şu anda seçmeler yapıyoruz." dedi. Halihazırda 2 bin kişi istihdam ettiklerini söyleyen Bozkurt, yeni hastanelerle birlikte 6 bin kişiye ekmek kapısı olacakları bilgisini verdi. Sağlık Bakanlığı'nın yaptığı yönetmeliklere atıfta bulunan Bozkurt, "Bakanlığın sektöre getirdiği standartlar doğru, ancak keşke bazı maddeleri özel sektörle konuşup karar verip yapsaydı." şeklinde konuştu. Birkaç güne kadar açılması beklenen Sincan'daki Lokman Hekim Hastanesi'nde ise sağlık personeliyle birlikte 400'e yakın personel işe başladı. Hastane yetkilileri ilerleyen günlerde bu rakamın 700'lere çıkacağını belirtiyor. Hastaneye kısa süre içinde 8 bin kişi iş başvurusunda bulunurken, haberleşme, özel sigortalar, yatış taburcu, hasta ilişkileri gibi bölümlere eleman alımları sürüyor.
Türkiye'de altı yıl öncesine kadar 65 olan özel hastane sayısının 3 bine ulaştığını söyleyen Türkiye Sağlık İşletmeleri Derneği Başkanı Ramazan Aydın, sektörün 160 bin kişiye istihdam sağladığını söyledi. Doktor ve hemşire dışında çalışanların 100 bine yaklaştığını dile getiren Aydın, yeni sağlık kuruluşlarının hizmete girmesiyle bu rakamın 115 binlere çıkacağını ifade etti. Aydın, Sağlık Bakanlığı'nın özel sektöre yönelik çıkardığı yönetmelikleri eleştirerek "6 ay sonra 3 bin dolayındaki özel sağlık kuruluşunun yüzde 80'i kalmayacak." görüşünü dile getirdi. Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Sağlık Kuruluşları Derneği Başkanı Kürşad Özdemir, "Benim merkezimde 49 kişi çalışıyor, hasta sayısı arttıkça kapasite artırmak zorunda kalıyoruz ve yeni eleman alımları yapıyoruz." dedi. Bir tıp merkezinde en az 30 kişinin çalıştığını dile getiren Özdemir, ruhsatlandırmaların yapılmasının ardından sektörün istihdam edeceği eleman sayısının 6 bine çıkacağına dikkat çekti. Özel hastane sayısının artmasıyla sağlıkta rekabetin çeşitlendiğini söyleyen Özdemir, vatandaşın nerede iyi tedavi hizmeti alırsa oraya gitme lüksü bulunduğunu kaydetti.
Bakanlık: Özel sağlık sektörünün gelişmesini destekleyeceğiz
Sağlık Bakanlığı, çıkarılan son iki yönetmelikle eleştiri oklarının hedefi haline gelse de özel sektörün gelişmesini desteklemeye devam edecek. Bakanlık müsteşarı Fevzi Gümrükçüoğlu, yüzde 15'lerde olan özel sağlık sektörünün büyüklüğünü yüzde 25'e çıkarmayı amaçladıklarını açıkladı. Son düzenlemelerin özel hastane, tıp ve dal merkezlerini kapatma amacı taşımadığını vurgulayan Gümrükçüoğlu, "Yatırımların Türkiye'nin geneline yayılmasını amaçlıyoruz. Büyük şehirlerde aynı mahallede 10 özel sağlık kuruluşu yerine ihtiyaç olan yerlerde açılmasını teşvik edeceğiz." dedi.
Kéan aRs
02-24-2008, 02:58 PM
İşveren, kaynak ustası arıyor; işsiz, büroda çalışmak istiyor
Türkiye İş Kurumu (İşkur) verilerine göre en çok aranan meslekler, elektrik kaynakçısı, dikiş makinesi operatörü, satış elemanı ve torna tezgahı operatörü. İşveren bu branşlarda çalışan talep etmesine rağmen işsizler en çok büro memuru olmak istiyor.
Kurumun kasım-aralık 2007 verilerine göre işveren, 406 elektrik kaynakçısı ile 398 dikiş makinesi operatörü talep etti. Bu talepten elektrik kaynakçılığına 85 kişi, dikiş makinesi operatörlüğüne 212 kişi bulunabildi. Öte yandan kuruma 7 bin 160 işsiz, büro memuru olmak için başvurdu. Patronların İşkur'dan eleman talep ettikleri sektörlerde ise sanayi ile hizmetler başı çekiyor. Türkiye'de meslek liselerinin önünü kesen katsayı eşitsizliği tartışılırken, İşkur'un son verileri bu uygulama sonucu işverenin yaşadığı sıkıntıyı ortaya koyuyor. 2,5 milyon kişi işsiz gezerken işveren, meslek sahibi, nitelikli eleman bulamıyor. Patronların nitelikli çalışan bulabilmek için İşkur'a başvurması da çoğunlukla sonuç vermiyor. Birçok meslek kolunda istenen elemanın en fazla üçte biri temin edilebiliyor. İşkur'dan en kolay temin edilen çalışan sınıfını, niteliksiz elemanlar oluşturuyor. Hükümet yeni dönemde hem işsizliğin hem de nitelikli eleman sorununun çözümü için yeni bir projeyi devreye sokacak. İstihdam paketi kapsamında ele alınacak düzenlemeye göre 100 bin işsiz genç, Milli Eğitim Bakanlığı ile Çalışma Bakanlığı'nın ortak çalışmasıyla eğitimden geçirilerek meslek sahibi yapılacak. Kaynak olarak ise işsizlik fonundan ayrılacak 250 milyon YTL kullanılacak.
İşsizler, iş bulmak için artık İşkur'u daha fazla tercih ediyor. Kuruma başvurular, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 48 artış gösterdi. 2007 yılı Aralık ayı içerisinde 33 bin 258 kişi kuruma başvuruda bulunurken, bunların 30 bin 676 kişisi iş arayanlardan, 2 bin 466 kişisi ise daha iyi şartlarda iş arayanlardan oluştu. İşverenin çalışan talebini oluşturan 'açık işler'de ise geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 27 artış gözlendi.
Türkiye İş Kurumu'na kayıtlı işsizlerin eğitim durumlarına göre sıralanmasında birinci sırada lise altı eğitimliler bulunuyor. Ancak genel nüfus içindeki oranı ile karşılaştırıldığında işsizler arasındaki yüksekokul mezunları dikkat çekiyor. Kuruma kayıtlı olan 707 bin kişiden 330 bini lise altı eğitimli. İkinci sırada ise 266 bin kişi ile lise ve dengi okul mezunları yer alırken 102 bin yükseköğrenim mezunu da iş arıyor. Okuryazar olmayanlar arasında bu rakam 9 bin 450. İşkur verileri, zorunlu istihdama ilişkin de çarpıcı ipuçları veriyor. Geçen ay işveren 255 terör mağduru olarak bilinen şehit ve gazi yakını istemesine karşın kuruma sadece 1 terör mağduru başvurdu.
İşsizlerin tercih ettiği meslekler
Büro memuru
Garson
Ön muhasebeci
Satış elemanı
Kamyon ve kamyonet şoförü
Bilgisayar işletmeni
Güvenlik görevlisi
Elektrik teknisyeni
Bilgisayar operatörü
Kéan aRs
02-24-2008, 02:58 PM
Çin malına 'Made in PRC' kamuflajı
Amerika, geçen yıl 'sağlık sorunlarına sebep olduğu' gerekçesiyle 83 değişik tipte Çin oyuncağını toplatma kararı almıştı.
Kalitesiz ve sağlıksız malları nedeniyle dünya piyasalarında itibar kaybına uğrayan Çin, imajını düzeltmek için yeni stratejiler geliştiriyor.
Daha önce 'Made in China' ibaresiyle dünya piyasalarında boy gösteren Asya kaplanı, artık ihraç ürünlerine 'Made in PRC' (People's Republic of China-Çin Halk Cumhuriyeti) damgası vuruyor. Bu değişimin altında yatan en önemli sebep ise Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere'de Çin menşeli bazı ürünlerin sağlık sorunlarına neden olduğu gerekçesiyle toplatılması oldu. Gıda ve ilaçta ortaya çıkan problemler geçen ağustos ayında patlak veren oyuncak skandalıyla zirveye ulaştı. Amerikan hükümetinin Çin'de imal edilen milyonlarca oyuncağı 'sağlıksız' olduğu gerekçesiyle piyasadan toplatması Pekin hükümetinin uluslararası itibarını yerle bir etti. Devlet yöneticileri tüketicilerde oluşan önyargıyı aşabilmek için 'PRC' ibaresinin kullanılmasını istedi. PRC'nin Çin Halk Cumhuriyeti'nin kısaltması olduğunu bilmeyen tüketicilerin büyük bir bölümünün bu kısaltmayı 'Porto Riko' zannetmesi ise satışların devamını sağlıyor.
Ankara Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı M. Nurettin Özdebir, yaşanan son olaylar sonrasında Çin'in bozulan imajını düzeltmenin yollarını aradığına dikkat çekti. Tüketicilerde oluşan olumsuz algıyı değiştirebilmek için 'PRC' ibaresinin kullanılmaya başlandığını dile getiren Özdebir, "İnsanlarımız PRC'yi 'güvenilir' bularak alıyor. Çin mallarına karşı firmalarımızın ve halkımızın dikkatli olması gerekiyor." dedi.
Tüketicinin Çin mallarına olan güveninin her geçen gün azaldığını vurgulayan Özdebir, son dönemde ortaya çıkan bir başka tehlikeye daha dikkat çekti. "Bazı Türk firmaları Çin'de fason olarak yaptırdıkları ürünlerdeki 'Made in PRC' yazısını kazıtıp yerine 'Türk malı' yazdırıyor." diyen Özdebir, bu malların TSE standartlarına uygunluğunun ise denetlenmediğini öne sürdü. Avrupa'da CE işareti olan ürünlerin piyasa denetim mekanizmasının düzgün çalışması nedeniyle serbest dolaştığına vurgu yapan Özdebir, "Avrupa'da standartlara uygun olmayan mallar piyasada tutunamıyor. Ancak Türkiye'de böyle bir denetim yok." açıklamasında bulundu.
Kalitesiz ve ucuz Çin malları Türkiye'deki bazı sektörleri de tehdit ediyor. Bunların başında ayakkabıcılar ve çantacılar yer alıyor. Kalitesiz Çin mallarının çantacıları perişan ettiğine dikkat çeken Ankara Umum Ayakkabıcılar ve Çantacılar Odası Başkanı Hüseyin Uzun, "Gümrükler kaldırıldı, herhangi bir sınırlama olmadan Çin'den istenildiği kadar CE işaretli mal getirilebiliyor. Ucuz ve süslü çanta isteyen tüketici de Çin mallarına rağbet ediyor. Bu nedenle Çin mallarından kat be kat kaliteli olan Türk malının yüzüne bakan yok." dedi. Yabancı mal getirilmesine karşı olmadıklarını ifade eden Uzun, bu konuda tedbir alınmasını istedi. Yarı mamul adı altında gümrüksüz mallar getirildiğini belirten Uzun, "Keşke Çin malları kaliteli olsa. Çin malları yüzünden Ankara'daki 600 çanta satan esnaf kepenklerini kapatmanın eşiğine geldi. Bu şartlarda Çin malları ile rekabet edecek durumumuz yok. Hükümetten bu konuda çeşitli tedbirler almasını bekliyoruz." şeklinde konuştu.
Kéan aRs
02-24-2008, 02:58 PM
Talebeleri 'hocaların hocası'nı unutmadı
'Hocaların hocası' Prof. Dr. Sabahaddin Zaim, İstanbul İktisatçılar Derneği'nin düzenlediği panelle anıldı.
Topkapı Eresin Otel'deki panelin açılışında konuşan İstanbul Valisi Muammer Güler, Prof. Dr. Zaim'i, valiliği döneminde daha yakından tanıma fırsatı bulduğunu belirterek, İstanbul'da büyük bir okula adını verdiklerini söyledi. Vali Güler, Zaim'in isminin üniversitelere verilmesinin de önemli olduğuna işaret etti. Güler, "36 yıllık meslek hayatımda çok cenaze törenine tanık oldum. Hocamınki millet törenine dönüştü." dedi. Panelde konuşan Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş ise İslam Kalkınma Bankası'nın kurulmasında Sabahaddin Zaim'in rolü bulunduğunu kaydederek, "İslam Kalkınma Bankası'na kurucu üye olmamızla Türkiye'nin petrol ithalatında problemi kalmadı, petrol krizine düşmedik. Sabahaddin Bey ve öncülerin uzak görüşleri, ülkeye büyük hizmetler getiriyor." dedi. Yalçıntaş, Zaim'in, Türkiye dışında uluslararası alanda da tanınmış bir insan olduğunu söyledi. Panele, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Meclis Başkanı Köksal Toptan, Başbakan Tayyip Erdoğan ve birçok bakan mesaj gönderdi. Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in de katıldığı panelde, Sabahaddin Zaim'in hayatıyla ilgili sinevizyon gösterisi yapıldı. 9 Aralık 2007'de hayatını kaybeden iktisadın duayeni Prof. Dr. Sabahattin Zaim, aralarında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile eski siyasetçilerden Ali Coşkun, Nevzat Yalçıntaş gibi çok sayıda tanınmış simayı yetiştirmişti. Zaim, İslam dünyasındaki birçok önemli teşkilatın kurulmasına da öncülük etmişti.
Kéan aRs
02-24-2008, 02:59 PM
İhracat yapacak şirkete Maliye kefil oluyor
Yüksek maliyetler sebebiyle rekabette zorlanan ihracatçıya Maliye'den müjdeli bir haber geldi. Yurtdışında yeni müşteri arayan işadamlarına 'altın mükellef' nişanı verilecek.
Hem Türkçe hem İngilizce hazırlanan referans mektubu, yeni pazarlara açılmak isteyen ihracatçılar için 'garanti belgesi' özelliğini taşıyor. Geçen yıl Konya'da başlayan uygulamanın Türkiye geneline yayılması hedeflenirken, Konya Vergi Dairesi Başkanı Harun Kaynak, sertifikayı 'yeşil pasaport'a benzetiyor. Alınan bilgilere göre, bu yıl 30 'Altın Mükellef' sertifikası Vergi Haftası kutlamaları çerçevesinde sahiplerini bulacak. Firmaların ihracat potansiyelini yükseltmek ve sanayinin yeni pazar arayışlarında vergi dairesi başkanlıklarının da yanında olduğunu hissettirmek amacıyla böyle bir uygulamaya başladıklarını belirten Kaynak, uygulamaya ilişkin şunları söyledi: "Bir mükellef düşünün; hem vergi rekortmeni olmayı başarmış, hem sanayici, hem de ihracat yapıyor. Bu mükellef sizce 'altın mükellef' payesini hak etmez mi? Biz de bu payeyi, bu mükelleflerin ihracat potansiyelini yükseltmeyi de amaçlayarak özel tasarımla oluşturduğumuz sertifikalarla veriyoruz. Bu sertifikaya sahip sanayiciler, hemen her ülke yönünden en itibarlı kamu kurumu sayılabilecek bir kurumdan bir anlamda teminat mektubu veya garanti belgesi almış olacak."
Microsoft'un 'altın ortak'ı ilham kaynağı oldu
Harun Kaynak, vergi dairesi başkanı olarak sanayinin yeni pazar arayışlarında yanında olduklarını hissettirmek istediklerini belirterek geçen yıl 20 mükellef için başlatılan uygulamanın beklenenin çok üzerinde bir ilgi gördüğünü söyledi. Sertifikaları mükelleflerin iş yerlerini ziyaret ederek verdikleri halde otel ekipmanları ihracatı yapan bir mükellefin sertifikasını kendisinin almaya geldiğini dile getiren Kaynak, aynı gün bu sertifikanın yeni bir ihracat bağlantısında kullanıldığını kaydetti. Kaynak, "Öyle bir ilgi gördük ki, İngiltere'de büyük grossmarketler zinciriyle yeni bir ihracat bağlantısı hazırlığında olan ve kendisinden referans istenen bir firma, bu sertifikayı almak için oldukça ısrar etti. Biz kendisine, vergi rekortmenleri listesinde yer almadıklarından bu sertifikayı veremeyeceğimizi izah etsek dahi araya aracılar koydu ama sonuç değişmedi." diye konuştu. İhracatçılara yeni pazarlar açarken bir anlamda garanti belgesi verdiklerini aktaran Konya Vergi Dairesi Başkanı Kaynak, uygulamada Microsoft'un belirli yeterliliğe sahip bayilerine verdiği 'altın ortak'tan esinlenildiğini aktardı. Kaynak, bu konuda kamunun özel sektörü örnek aldığını kaydetti.
Kéan aRs
02-24-2008, 03:00 PM
Kravatlı çiftçiler, topraksız tarımla domates üretiyor
Tekstilci Zafer Gökşin, 2 milyon Euro maliyetle kurduğu serada ürettiği hormonsuz domatesleri kilosu 2,5-3 yeni liradan satıyor.
Değerli YTL ve Uzakdoğu menşeli ürünlerin kıskacındaki tekstil sektöründe yaşanan daralma, işadamlarını alternatif sektörlere yönlendiriyor.
Sektörün önemli merkezlerinden Denizli'de 11 sanayici, topraksız tarım yöntemine dayalı sera kurdu. Gökşin Kimya ve Tekstil'in sahibi Zafer Gökşin de bunlardan biri. 1990 yılında kurduğu şirketine Gökşin Tarım'ı da ekleyen Gökşin, Denizli merkeze bağlı Aşağışamlı beldesinde 25 bin metrekarelik sera kurdu. 2 milyon Euro'ya mal olan serada 58 bin fidanda hormonsuz domates yetiştiriliyor. 3 ziraat mühendisi ve bir danışmanın kontrolünde gerçekleştirilen üretimlerde, herhangi bir hormon kullanılmıyor. Domateslerin oluşmasını sağlamak için bambus adı verilen arılar kullanılıyor. Serada 25 kişiye de istihdam sağlanıyor.
Tekstildeki darboğaz sebebiyle üç yıl önce alternatif sektör arayışına girdiğini belirten Zafer Gökşin, "18 yıllık tecrübemizi tarımda da kullanacağız." dedi. Domatesleri ihraç amaçlı üreten firma, ilk etapta İstanbul ve Ankara'ya satış gerçekleştirdi. Toprakta zehirli maddelerin barınabildiğine; ancak topraksız tarım sayesinde herhangi bir olumsuzlukla karşılaşılmadığına dikkat çeken Gökşin'in verdiği bilgilere göre, "Topraksız tarımda, topraktan alınacak mineraller su ile verilir. Bu sayede topraktan ürüne kimyasal atık geçmiyor. Ayrıca topraklı tarımın bir dönümünde 13-15 ton, topraksız tarımda ise 30-40 ton ürün alınabiliyor. Domatesler, bambus arıları tarafından doğal dölleme yöntemiyle üretiliyor." Her arının bölgesinin farklı olduğunu anlatan Gökşin, "Arılar, kovanların olduğu bölge dışına çıkmıyor. Arı döllediği ve hormon olmadığı için domateslerin sağlık üzerinde herhangi bir olumsuzluğu bulunmuyor." dedi. İşletme sorumlusu Onur Karademir ise ihracat için pazar araştırmalarının devam ettiğini ve kısa sürede yurtdışına açılacaklarını kaydetti.
Topraksız tarım nasıl yapılıyor?
Bitkiler, toprak yerine perlit maddesine kök salıyor. Bitkinin topraktan doğal olarak alması gereken bitki besin maddeleri, dünyada en son teknoloji olan bitki köküne doğrudan spagetti sulama (direkt bitki köküne su verme) yöntemiyle bilgisayar denetiminde veriliyor. Bitkinin ihtiyaç duyduğu azot, fosfor, potasyum ve elementler doğadan saf olarak izole edilmiş kompoze şekilde, gerekli zaman ve miktarda veriliyor. Hastalıklara karşı kullanılan ilaçlar bitki tarafından özümsenecek veya süresi içinde bitki bünyesinden atılacak özellikler taşıyor. Erkek ve dişi polenlerin döllenmesine yardımcı olmak için hormon kullanılmıyor. Domates çiçeklerinde bulunan dişi ve erkek polenler, serada kovanlar halinde barındırılan bambus arıları tarafından dölleniyor. Bambus arısı, hortumu diğer arılara göre uzun olan ve polenlerle beslenen bir tür. Seranın içine bambus arısı bırakıldığında, uzun hortumu ile henüz açmamış olan erkek çiçeğin polenini alıyor ve dişiye taşıyor. Yani dişiyi gerçek erkek poleni ile döllüyor. Fısfısa gerek kalmadan dişi dölleniyor ve doğal olarak domates üretiyor. Bambusun anavatanı Türkiye. Muğla'da toprakta yaşayan, yaprağın içinde üreyen bir arı türü. Ancak bu arı türünü yıllar önce Hollandalılar, Türkiye'den götürüp ıslah etmiş ve şimdi dünyaya satıyor. Bal yapma özelliği yok. Kendi yiyeceğini kendi topluyor. 30-40 arıdan oluşan bir bambus arısı kovanının satış fiyatı 95 YTL.
Kéan aRs
02-24-2008, 03:00 PM
Toplu Konut, iki ayda 8 bin 529 konut satacak
TOKİ'den konut almak isteyenlerin, açıklanan tarihe kadar kadar müracaatta bulunmaları gerekiyor.
Toplu Konut İdaresi (TOKİ), yaklaşık 2 ay içinde, yapımı tamamlanan veya halen sürmekte olan 8 bin 529 konutu satacak. Konutlardan almak isteyenlerin başvuruları nisan sonuna kadar kabul edilecek.
İdarenin alt gelir grupları için İstanbul Tuzla'da yaptırdığı 984 konuttan almak isteyenler, 11-31 Mart tarihleri arasında Tuzla Belediyesi'ne başvuracak. Ayrıca Adana-Seyhan Zincirlibağlar konutlarından almak isteyenlerin başvuruları 3 Mart-30 Nisan tarihleri arasında yapması gerekiyor. Kahramanmaraş-Afşin için başvurular 26 Şubat-14 Mart, Kayseri-Melikgazi 6. ve 7. Etap için 3 Mart-30 Nisan, Yalova-Hacımehmetli için 26 Şubat-7 Mart ve Zonguldak-Ereğli için başvurular 25 Şubat-30 Nisan arasında kabul edilecek.
İstanbul-Halkalı konutlarının başvuru süresi de 28 Mart'ta sona eriyor. Ankara-Şereflikoçhisar ve İzmir-Torbalı konutları için başvurular 31 Mart'a kadar ilgili bankalara yapılabilecek. İstanbul-Küçükçekmece Göl Konutları'nın müracaat süresi 29 Şubat'ta dolacak. Ankara-Elmadağ konutlarının başvuru süresi 30 Nisan ve Ankara-Şereflikoçhisar konutlarının başvuru süresi de 14 Nisan'da doluyor. Kahramanmaraş-Afşin'de alt gelir grubuna yönelik 82 metrekarelik dairenin taksiti 212 yeni liradan, İstanbul Tuzla'daki 74 metrekarelik dairenin taksiti 233 yeni liradan başlıyor. İzmir-Torbalı konutlarından almak isteyen bir kişi de 120 metrekarelik daire için 493 yeni lira taksit ödeyecek. Konut satışları ve TOKİ'nin kampanyaları hakkında ayrıntılı bilgi, idarenin 'www.toki.gov.tr' internet adresi ile (0312) 565 20 65 numaralı telefonlarından alınabilecek.
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.