Tathar Elanessé
02-25-2006, 01:34 PM
1900 yılında Diesel teknolojisinin mucidi Rudolf Diesel, biyodizel için, “Diesel motorlarda bitkisel yağ kullanımı şimdilik bir hayal gibi görünebilir, ama gelecekte petrolün yerini alacak” demişti.
http://img60.imageshack.us/img60/9217/2226806zs.jpg
Biyodizelin hammaddelerinden 'canola' bitkisinin çiçeği.
İSTANBUL - İlk Diesel motorlar piyasaya çıktığında gerçekten de bitkisel yağlarla çalışacak şekilde tasarlanmıştı. Ancak bitkisel yağların o gün için yüksek maliyetleri, ekonomileri o zamanın ucuz ve alternatif enerjisi olan petrole yöneltmişti. Devran döndü, şartlar değişti. Petrolün çevreye verdiği zararlar ortaya çıktı, petrol fiyatlarının özellikle son üç yıldır tırmanışa geçmesiyle de Diesel’in ilk göz ağrısı bitkisel yağlar yeniden gündeme girdi: Biyodizel.
Biyodizel dahil olmak üzere rüzgar, jeotermal ve güneş enerjileri küresel enerji tüketiminin yüzde 2’sinden azını karşılıyor. Dünyanın en büyük enerji tüketicisi ABD’de biyodizel tüm tüketimin binde 2’sine dek düşüyor. Ancak petrol fiyatlarının artması biyodizele talebi canlandıracak.
Enerji tüketimi ulaşım ve ısınma olarak ikiye ayrılıyor; jeotermal, güneş ve rüzgar enerjileri düşük verimleri nedeniyle ısınmada, yüksek ısıya çıkabilen biyodizel ise otomobiller, kamyonlar gibi ulaşım araçlarında kullanılacak. Geleceğin alternatif enerji kaynağı olarak değerlendirilen biyodizel henüz yolun başında, ama ufku açık.
BİYODİZEL NEDİR?
Biyodizel, dizel motorlarda işleyen çevre dostu bir yakıttır. Biyodizel bitkisel, hayvansal yağlar ve evsel veya endüstriyel atık yağlardan üretilebiliyor. Biyodizel üretiminde en çok kullanılan hammadde ‘canola’ bitkisi.
Geleceğin enerji kaynağı canola tarlaları.
Biyodizel alkolle bitkisel yağın kimyasal reaksiyonundan elde ediliyor. Transesterifikasyon adı verilen bir işlemle gliserin (otomobil motoru için zararlı) kimyasal reaksiyonun içinden ayrıştırılıyor. Biyodizeli asıl öne çıkaran ise atık yağlardan ve organik atıklardan üretilebilmesi. Bu sadece maliyeti düşürmekle kalmıyor, çevreye zarar verecek maddelerin yeniden değerlendirilmesinin önünü açıyor. Biyodizel, saf veya benzinle karıştırılarak herhangi bir dizel motorda kullanılabiliyor. Uzmanlar, yüzde 20 biyodizel yüzde 80 dizel karışımının dahi küresel ısınmaya neden olan karbon monoksid emisyonunu yüzde 21, hidrokarbon emisyonunu da yüzde 47 oranında düşüreceğini belirtiyor.
BİYODİZELİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
Biyodizelin yaygın kullanıma geçmesinin önünde bazı engeller sıralanıyor.
1) Dağıtım: Benzin istasyonlarına sadece biyodizel pompası eklenmesinin maliyeti dünya çapında milyarlarca dolar yatırım gerektirecek.
2) Donma ısısı: Biyodizelin don şartlarına dayanıksız olması ciddi bir sorun, ama çözümsüz değil. 0 derecenin altında donmasını önlemek için normal dizelle karıştırılması halinde, -26 dereceye kadar dayanabileceği belirtiliyor. Örneğin, kerosen eklenmesi de bir diğer çözüm yolu.
3) Otomobillere uyum: 1990’ların ortasından önce üretilmiş eski tip otomobillerin yeni yakıta göre modifiye edilmesi gerekiyor. Bu harcamalar da kullanıcıya yüklenecek. Biyodizel özellikle plastik aksama zarar veriyor. Yeni motorlarda ise böyle bir sorun yok.
4) NOx emisyonu: Biyodizel bir takım gazların emisyonunu azaltırken, yine sera etkisi yaratan bir diğer gaz olan (NOx) azot oksit açığa çıkarıyor. Uzmanlar bu salınımın diğer gazların azalmasıyla kıyaslanamayacak cüzzi bir artış olduğunu vurguluyor.
İSVEÇ PETROLÜ KALDIRACAK
Dünyanın en büyük etanol üreticisi Brezilya’da araçların üçte biri şeker kamışından yapılan etanolle çalışıyor. Brezilya, Batı ülkelerine yılda 1.890.000 ton etanol ihraç ediyor. Biyodizele en büyük önemi veren ülke İsveç 2020 yılında petrolü bütünüyle kaldırmayı planlıyor. Plana göre, ülkede tüm otomobiller biyodizelle çalışacak; hükümet iki büyük otomobil üreticisi Saab ve Volvo ile ortak ArGe projelerini hayata geçirdi. İsveç’in yanı sıra İzlanda da benzer bir strateji izliyor.
AB’NİN BİYODİZEL VİZYONU
AB tarım bakanları 20 Şubat’ta yaptıkları bir toplantıda biyodizelle ilgili bir yol haritası çıkardı. Gerek tarımsal istihdamı artırması gerekse çevre dostu olmasıyla benimsenen biyodizel üretimini desteklemek için subvansiyon verilmesi kararı alındı.
Dünyanın en büyük biyodizel üreticisi konumundaki AB toplamında 2006 üretim hedefi 4.5 milyon ton. Birlik, 2010’da biyodizel tüketimini tüm enerji tüketiminin yüzde 5.75’ine çıkarmayı hedefliyor. AB toplamında tüm otomobillerin yüzde 50’ye yakını dizel motorlu.
Virgin Havayolları’nın sahibi ve havacılık konusunda yatırımlarıyla tanınan Richard Branson da kendi şirketinin yakın zamanda biyodizeli yakıt olarak kullanmanın yollarını aradığını ifade etmişti. Branson, 30 yıl içinde tüm havayollarının biyo-yakıtlara geçeceğini savunuyor.
ÜÇÜNCÜ DÜNYA TERFİ ETME PEŞİNDE
AB’nin yanı sıra Çin, Hindistan, Tayland, Malezya ve Filipinler gibi gelişmekte olan ülkeler dahi, şeker kamışı ve palmiye yağı gibi tropikal mahsullerle geçinen köylüsünü enerji üreticisi konumuna getirmek için biyodizele bel bağlıyor.
Biyodizelin gelişmekte olan ülkeler için birçok avantajı var. Toplumlarının önemli bir kısmını oluşturan kırsal kesim üretici konumuna gelecek, petrole bağımlılık azalacak ve kentsel enerji tüketimi ucuzlayacak. Ancak gelişmekte olan ülkeleri asıl heyecanlandıran ise, kendi ülkelerinde bolca bulunan bir hammaddeyi gelişmiş ülkelere ‘enerji’ olarak satabilmenin hayali.
BARIŞÇI VE KÖYLÜDEN YANA
Biyodizel, petrolün aksine belli coğrafyalarda konsantre olmadığı ve her ülkede farklı bitkiden üretilebildiği için oldukça eşitlikçi ve demokratik bir enerji kaynağı. Örneğin, Malezya palmiye yağından üretirken, Hindistan ve Tayland gibi şekerkamışı üreticileri de biyodizeli şekerkamışından çıkaracak. Bu toplumların sosyo-ekonomik olarak düşük gelir grubu olan kırsal kesim, aynı emekle ‘enerji üreticisi’ konumuna geçecek, bu da gelir dağılımını olumlu etkileyecek.
http://img60.imageshack.us/img60/9217/2226806zs.jpg
Biyodizelin hammaddelerinden 'canola' bitkisinin çiçeği.
İSTANBUL - İlk Diesel motorlar piyasaya çıktığında gerçekten de bitkisel yağlarla çalışacak şekilde tasarlanmıştı. Ancak bitkisel yağların o gün için yüksek maliyetleri, ekonomileri o zamanın ucuz ve alternatif enerjisi olan petrole yöneltmişti. Devran döndü, şartlar değişti. Petrolün çevreye verdiği zararlar ortaya çıktı, petrol fiyatlarının özellikle son üç yıldır tırmanışa geçmesiyle de Diesel’in ilk göz ağrısı bitkisel yağlar yeniden gündeme girdi: Biyodizel.
Biyodizel dahil olmak üzere rüzgar, jeotermal ve güneş enerjileri küresel enerji tüketiminin yüzde 2’sinden azını karşılıyor. Dünyanın en büyük enerji tüketicisi ABD’de biyodizel tüm tüketimin binde 2’sine dek düşüyor. Ancak petrol fiyatlarının artması biyodizele talebi canlandıracak.
Enerji tüketimi ulaşım ve ısınma olarak ikiye ayrılıyor; jeotermal, güneş ve rüzgar enerjileri düşük verimleri nedeniyle ısınmada, yüksek ısıya çıkabilen biyodizel ise otomobiller, kamyonlar gibi ulaşım araçlarında kullanılacak. Geleceğin alternatif enerji kaynağı olarak değerlendirilen biyodizel henüz yolun başında, ama ufku açık.
BİYODİZEL NEDİR?
Biyodizel, dizel motorlarda işleyen çevre dostu bir yakıttır. Biyodizel bitkisel, hayvansal yağlar ve evsel veya endüstriyel atık yağlardan üretilebiliyor. Biyodizel üretiminde en çok kullanılan hammadde ‘canola’ bitkisi.
Geleceğin enerji kaynağı canola tarlaları.
Biyodizel alkolle bitkisel yağın kimyasal reaksiyonundan elde ediliyor. Transesterifikasyon adı verilen bir işlemle gliserin (otomobil motoru için zararlı) kimyasal reaksiyonun içinden ayrıştırılıyor. Biyodizeli asıl öne çıkaran ise atık yağlardan ve organik atıklardan üretilebilmesi. Bu sadece maliyeti düşürmekle kalmıyor, çevreye zarar verecek maddelerin yeniden değerlendirilmesinin önünü açıyor. Biyodizel, saf veya benzinle karıştırılarak herhangi bir dizel motorda kullanılabiliyor. Uzmanlar, yüzde 20 biyodizel yüzde 80 dizel karışımının dahi küresel ısınmaya neden olan karbon monoksid emisyonunu yüzde 21, hidrokarbon emisyonunu da yüzde 47 oranında düşüreceğini belirtiyor.
BİYODİZELİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
Biyodizelin yaygın kullanıma geçmesinin önünde bazı engeller sıralanıyor.
1) Dağıtım: Benzin istasyonlarına sadece biyodizel pompası eklenmesinin maliyeti dünya çapında milyarlarca dolar yatırım gerektirecek.
2) Donma ısısı: Biyodizelin don şartlarına dayanıksız olması ciddi bir sorun, ama çözümsüz değil. 0 derecenin altında donmasını önlemek için normal dizelle karıştırılması halinde, -26 dereceye kadar dayanabileceği belirtiliyor. Örneğin, kerosen eklenmesi de bir diğer çözüm yolu.
3) Otomobillere uyum: 1990’ların ortasından önce üretilmiş eski tip otomobillerin yeni yakıta göre modifiye edilmesi gerekiyor. Bu harcamalar da kullanıcıya yüklenecek. Biyodizel özellikle plastik aksama zarar veriyor. Yeni motorlarda ise böyle bir sorun yok.
4) NOx emisyonu: Biyodizel bir takım gazların emisyonunu azaltırken, yine sera etkisi yaratan bir diğer gaz olan (NOx) azot oksit açığa çıkarıyor. Uzmanlar bu salınımın diğer gazların azalmasıyla kıyaslanamayacak cüzzi bir artış olduğunu vurguluyor.
İSVEÇ PETROLÜ KALDIRACAK
Dünyanın en büyük etanol üreticisi Brezilya’da araçların üçte biri şeker kamışından yapılan etanolle çalışıyor. Brezilya, Batı ülkelerine yılda 1.890.000 ton etanol ihraç ediyor. Biyodizele en büyük önemi veren ülke İsveç 2020 yılında petrolü bütünüyle kaldırmayı planlıyor. Plana göre, ülkede tüm otomobiller biyodizelle çalışacak; hükümet iki büyük otomobil üreticisi Saab ve Volvo ile ortak ArGe projelerini hayata geçirdi. İsveç’in yanı sıra İzlanda da benzer bir strateji izliyor.
AB’NİN BİYODİZEL VİZYONU
AB tarım bakanları 20 Şubat’ta yaptıkları bir toplantıda biyodizelle ilgili bir yol haritası çıkardı. Gerek tarımsal istihdamı artırması gerekse çevre dostu olmasıyla benimsenen biyodizel üretimini desteklemek için subvansiyon verilmesi kararı alındı.
Dünyanın en büyük biyodizel üreticisi konumundaki AB toplamında 2006 üretim hedefi 4.5 milyon ton. Birlik, 2010’da biyodizel tüketimini tüm enerji tüketiminin yüzde 5.75’ine çıkarmayı hedefliyor. AB toplamında tüm otomobillerin yüzde 50’ye yakını dizel motorlu.
Virgin Havayolları’nın sahibi ve havacılık konusunda yatırımlarıyla tanınan Richard Branson da kendi şirketinin yakın zamanda biyodizeli yakıt olarak kullanmanın yollarını aradığını ifade etmişti. Branson, 30 yıl içinde tüm havayollarının biyo-yakıtlara geçeceğini savunuyor.
ÜÇÜNCÜ DÜNYA TERFİ ETME PEŞİNDE
AB’nin yanı sıra Çin, Hindistan, Tayland, Malezya ve Filipinler gibi gelişmekte olan ülkeler dahi, şeker kamışı ve palmiye yağı gibi tropikal mahsullerle geçinen köylüsünü enerji üreticisi konumuna getirmek için biyodizele bel bağlıyor.
Biyodizelin gelişmekte olan ülkeler için birçok avantajı var. Toplumlarının önemli bir kısmını oluşturan kırsal kesim üretici konumuna gelecek, petrole bağımlılık azalacak ve kentsel enerji tüketimi ucuzlayacak. Ancak gelişmekte olan ülkeleri asıl heyecanlandıran ise, kendi ülkelerinde bolca bulunan bir hammaddeyi gelişmiş ülkelere ‘enerji’ olarak satabilmenin hayali.
BARIŞÇI VE KÖYLÜDEN YANA
Biyodizel, petrolün aksine belli coğrafyalarda konsantre olmadığı ve her ülkede farklı bitkiden üretilebildiği için oldukça eşitlikçi ve demokratik bir enerji kaynağı. Örneğin, Malezya palmiye yağından üretirken, Hindistan ve Tayland gibi şekerkamışı üreticileri de biyodizeli şekerkamışından çıkaracak. Bu toplumların sosyo-ekonomik olarak düşük gelir grubu olan kırsal kesim, aynı emekle ‘enerji üreticisi’ konumuna geçecek, bu da gelir dağılımını olumlu etkileyecek.