PDA

Tam Sürümü Görüntüle : Helal gıda belgesi, ihracatçılara yeni pazarların kapısını aralar


Kéan aRs
02-25-2008, 10:35 PM
Helal gıda belgesi, ihracatçılara yeni pazarların kapısını aralar


Dünyadaki 600 milyar dolara ulaşan helal gıda pazarı dünya ticaretinin yüzde 5'ine denk geliyor. Türk işadamları, ihracatta avantaj sağlaması için yurtdışından sertifika almak mecburiyetinde kalıyor.
Gıda üretiminde İslamî usullere uygun davranıldığını gösteren 'helal gıda sertifikası', tüm dünyada yaygınlaşıyor.



Müslüman olmayan ülkelerde bile sertifika verilirken, Türkiye'de bu konuda bir gelişme olmaması, Türk işadamlarının bu pazardan mahrum kalmasına sebep oluyor. İstanbul'da dün düzenlenen Uluslararası Helal Gıda Sempozyumu'nda işadamları, helal gıda sertifikası uygulamasına bir an önce geçilmesi çağrısında bulundu.

Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) tarafından Feshane'de düzenlenen sempozyumda, iş dünyasından helal gıda uygulamasına yönelik önemli uyarılar geldi. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Ömer Bolat, birçok ülkenin gıda ithalatında helal gıda sertifikası talep ettiğine dikkat çekerek, Türkiye'de bu uygulamanın hayata geçirilememesinden dolayı ciddi bir pazar kaybı yaşandığını söyledi. Bolat, "Müslümanların gıda sektöründe aradığı en temel ihtiyaç olan helal gıda sertifikası, artık uluslararası ticarette aranılan bir husus haline geldi. Müslüman alemi yaklaşık 1,5 milyar nüfusuyla İslam Konferansı Teşkilatı'na bağlı 57 ülkeye yayılmış durumda. 122 ülkede yayılan Müslüman toplulukları helal gıda açısından ciddi bir potansiyel oluşturuyor." dedi. Bolat, dünyadaki helal gıda pazarının 600 milyar doları bulmasının beklendiğini, bunun da dünya ticaretinin yüzde 5'ine denk geldiğini kaydetti. Helal gıda uygulamasının Malezya'dan başlayarak çoğunluğu Müslüman olmayan 20'ye yakın ülkeye yayıldığına işaret eden dernek başkanı, söz konusu sertifikayı veren kuruluş sayısının da 50'yi aştığı bilgisini verdi. Bolat, "Helal gıda sertifikasına başladığımız takdirde Ortadoğu ve Afrika'ya olan ihracatımız 20 milyar doları aşacak. 25 milyon Müslüman nüfusun yaşadığı AB ülkelerine ihracatta da önemli bir artış olacaktır." şeklinde konuştu. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Nakiboğlu da Türkiye'de helal gıda sertifikası veren kurum olmadığı için ihracatta sıkıntı çektiklerini vurguladı. Müslüman nüfusun çok az olduğu ülkelerde bile sertifika uygulamasının başarıyla yürütüldüğüne dikkat çeken Nakiboğlu, "Türkiye'de de en kısa zamanda helal sertifika veren kurumların ortaya çıkmasını ve faaliyete geçmesini istiyoruz." dedi. Bazı İslam ülkelerinin gıda ihracatı yaparken çok titiz davrandığını vurgulayan Nakiboğlu, "Bu ülkeler, gıda ürünlerini Müslüman olmayan ülkelerden temin edebiliyor. Örneğin, bazı Ortadoğu ülkeleri Bulgaristan'dan tavuk ithal ediyor. Çünkü onlar helal sertifikası veriyor." ifadelerini kullandı.

İsrail'in 'koşer' adıyla uyguladığı helal sertifikasıyla İslam dünyası 2004'te tanıştı. Müslüman ülkelerin yanı sıra Müslüman nüfusa sahip Avrupa ülkeleri Almanya, Fransa, Belçika hatta Vietnam bile 'helal' sertifikası veriyor. Türkiye'de ise halen bu belgeyi düzenleyecek kuruluş yok. Türk Standartları Enstitüsü'nün (TSE) çalışmalarında bir gelişme olmadı.


Hollanda, sertifika için 100 milyon Euro ayırdı

Hollanda Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, dünyada helal gıda kavramının büyük önem kazandığını ifade etti. Sertifikanın ilk olarak Singapur'da verildiğini belirten Akgündüz, "Bu uygulama, Amerika ve Kanada'da çok gelişti. Bunları İngiltere takip ediyor. İslam ülkelerinden de Endonezya ve Malezya bu konuda çok ilerledi. Türkiye ise helal gıdada ekonomik ve sosyal sebeplerden dolayı geri kalmış durumda." dedi. Hollanda'nın bu uygulama için yıllık yaklaşık 100 milyon Euro bütçe ayırdığını kaydeden Akgündüz, şöyle konuştu: "Hollanda'da Müslümanların kurduğu helal sertifikası veren 7 kuruluş bulunuyor. Bunlar maalesef ittifak edemediği için devletin desteğini alamıyor. Bir şirket altında birleşen Yahudiler ise devletten büyük yardım alıyor." Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, sempozyumun ilk oturumunda yaptığı konuşmada da, Müslüman vatandaşların helal gıda konusunda dikkat etmesi gereken hususları sıraladı. "Okullarda, havaalanında, uçaklarda ve hastanelerde helal gıdaya dikkat edildiği kanaatinde değilim." diyen Akgündüz, fast food ve paket yemeklerde helal problemi yaşandığına dikkat çekti. Akgündüz şu bilgileri verdi: "Müslüman olmayan ülkelerde sebzeli ve balık menüleri tercih edilmeli. Bunlarda şarap ve diğer alkollü sıvıların kullanılıp kullanılmadığı sorulmalı. Etlerin kesimi İslami usullere göre yapılmalı. Ayrıca, özellikle şekerleme ve tatlılarda kullanılan jelatin için Müslümanlar bir alternatif geliştirmeli. Jelatin tabii olarak bulunan bir protein değil, bunun ana maddesi temel olarak hayvan derisi, sinirleri ve bağ dokusu." Akgündüz, gıdalarda kullanılan ve böcek, domuz, hayvan kılı, kemiği, tavuk tüyü ve insan saçı içeren şu katkı maddelerine dikkat edilmesini tavsiye etti: E-120, E-160A, E-471, E-472, E-473, E-474, E-475, E-476, E-477, E-478, E-542, E-570, E-572, E-631, E-635, E-640.

İngiltere'de çiftlikten tabağa kadar takip var

Uluslararası Helal Gıda Sempozyumu'na konuşmacı olarak katılan İngiltere Helal Standardizasyon Kurumu Başkanı Muhammed Al Halifa, kendi ülkesindeki uygulamalar hakkında bilgi verdi. Al Halifa, beş sene önce İngiltere'de de böyle bir sertifikanın olmadığını aktararak, "Biz İngiltere'de tükettiğimiz gıda ürünlerine çiftlikten tabağa gelene kadar dikkat ediyoruz. Zincirin her halkasını kontrol ediyoruz." şeklinde konuştu. Türkiye'de helal gıda hususunda büyük bir boşluk olduğuna dikkat çeken Al Halifa, en kısa zamanda girişimlerin sonuçlandırılması temennisinde bulundu.