PDA

Tam Sürümü Görüntüle : 1. GİrİŞ


ÇaKıR-
02-26-2008, 02:28 AM
1.GİRİŞ

1.1.Amaç

“Ticaret Bölgeleri Düzenleme İlkeleri” dersi kapsamında “Sosyal Ve Teknik Altyapının Ticari Bölgelerin Planlanmasındaki Yeri Ve Önemi” ni belirlemek amaçlanmıştır. Araştırmalar doğrultusunda özellikle sosyal ve teknik altyapının ticari bölge planlamasındaki rolünü belirten bir çalışma yapılacaktır.

1.2.Kapsam

Bu çalışmada, tarihten günümüze ticaretin tanımı, gelişimi, türleri ve meydana gelen değişmelerle birlikte bu kapsamda sosyal ve teknik altyapı tanımı, çeşitleri ve çeşitli altyapı sorunları, altyapının etkilerini kapsamaktadır. Çalışmanın ana çerçevesini ise altyapı ve ticaret bölgeleri arasındaki ilişki ve altyapının (sosyal ve teknik altyapı) önemini oluşturmaktadır.


2.ALTYAPININ TANIMI VE ALTYAPI SORUNUNU HAZIRLAYAN FAKTÖRLER

Genel Olarak Altyapı: Olaylar zincirinde daha sonra gerçekleşmesi istenen olgular için gerekli ortamın hazırlanmasına yönelik tüm faaliyetler olarak anlaşılmaktadır. Sözlük anlamında ise altyapı: “Bir yapı için gereken yol, su kanalizasyon, elektrik gibi döşemlerin tümü” ya da “İnsanın üretime yönelmiş çabası, bilgisi, üretimde kullanılan tüm gereçler, üretim yöntemleri ve ilişkilerini içine alan, ekonomik temel için kullanılan genel kavramdır.” (TDK, Türkçe Sözlük, 1981)

S. Atabay, kentsel altyapı kavramını, “Ulaşım ve kentleşme hizmetlerinde enerji sağlamaya, doğal kaynaklardan yararlanmaya, yarayan tüm ekonomi içindeki işletme gereç, tesis ve donatımları da içeren bir kavram” olarak tanımlamaktadır. Altyapı kavramını 3 başlık altında sınıflandırabiliriz:
·Ekonomik Altyapı
·Sosyal Altyapı
·Teknik Altyapı (Ahmet ALKAN, Şehirsel Yerleşmelerde Teknik Altyapı Planlamasında Yararlanılabilecek Yeni Bir Yöntem Araştırması Doktora Tezi, 1983 )

2.1. Ekonomik Altyapı

Ekonomik Altyapı: hedeflene ekonomik gelişmeye yönelik tüm faaliyetlerdir. Bu faaliyetlerin türü ve gelişmesi ise, hedeflene gelişme düzeyi, biçimi ve toplumsal yaşama biçimini belirleyen diğer altyapı kurumlarına (ahlak, dil, örf, kültür, din vb.) bağlıdır. (B. ULUTAN, İktisadi Doktrinler Tarihi, 1977)

Diğer bir deyişle kişi ve toplum refahında hedeflenen noktaya varabilmek için geliştirilen tüm davranış biçimleri olarak ifade edilebilir.

Ekonomik altyapı Marx tarafından şöyle tanımlanmıştır: Toplu olarak yaşamak zorunda olan bireyler, üretim sürecinde sadece doğa ile değil, birbirleri ile de etkileşim halindedirler. Bireyler ancak toplumun diğer bireyleri ile işbirliği sayesinde yeteneklerini geliştirebilirler. Ancak toplum içinde bireysel özgürlük söz konusudur. Üretim faaliyetleri de toplum içinde yürütülür. O halde hareket noktamızı toplum içinde üretimde bulunan bireyler ve bu bireylerin toplumsal olarak beliren üretim eylemleri teşkil edecektir. (B. ULUTAN, İktisadi Doktrinler Tarihi, 1977)

Marx’ a göre bireyler, ancak üretim faaliyetlerini değiştirerek üretimde bulunurlar. Toplumların sosyal refah düzeyini de tasarruf edebildikleri bu üretim güçleri belirler. (K. MARX, Ücret – Emek – Sermaye)

Bu nedenle ekonomik altyapı, insanların yaşayabilmek için gerçekleştirdikleri üretim ilişkilerinin tümüdür. (O. HANÇERLİOĞLU, Felsefe Ansiklopedisi, 1977)

2.2. Sosyal Altyapı

Sosyal Altyapı: “Kentsel ve kırsal, her türlü beşeri yerleşme biçiminde oturan nüfusun, sosyal gereksinimlerini karşılayan ortak kullanım alan ve yapılarıdır. (Ö. ALTABAN, Büyük Şehirlerimizde Sosyal Ve Fiziksel Altyapının Bugünkü Durumu, 1976) Örneğin: Her türlü eğitim, kültür, eğlence, yönetim, güvenlik ve hizmet binaları ile, yeşil ve açık alanlar o yerleşmenin sosyal altyapısını oluştururlar.

Toplumsal gelişim düzeyine göre değişen sosyal altyapıyı 4 ana başlıkta inceleyebiliriz:
·Boş Zamanların Değerlendirilmesine Yönelik Sosyal Altyapı
·Toplumsal Ve Bireysel Eğitime Yönelik Sosyal Altyapı
·Kamu Düzeninin Sağlanmasına Yönelik Sosyal Altyapı
·Toplum Ve Birey Sağlığına Yönelik Sosyal Altyapı

2.2.1. Boş zamanların değerlendirilmesine yönelik sosyal altyapı

Sanayileşme olgusunun getirdiği yeniliklerin başında Orta Çağın emek kontrolüne dayalı üretim düzeninin yerine “üretim kontrolüne” ağırlık veren bir ekonomik hayat gelir. (A. ALKAN, Gelişim Süreci İçinde Kentin Sosyo – Ekonomik Analizi, 1981) Oysa sanayi devrimine kadar yönetenlerin en önemli sorunu, ürerimde çalışan insan gücünü maksimumda tutabilmektir. Çünkü üretim faaliyetlerinin dışında kalanların miktarı ve sosyal refah düzeyi bu insan gücüne bağlıdır. Bu nedenle sanayi öncesinde aynı zamanda üretimde çalışan nüfusun çalışma süreleri oldukça uzundur. (O. GÖÇER, Şehirciliğe Giriş, 1979)

Sanayi ile birlikte başlayan, insan gücü yerine mekanik güç kullanımı, bir yandan günlük çalışma sürelerini ve üretimde çalışanların sayısını azaltmış, bir yandan da artan boş zamanların değerlendirilmesine yönelik tesislerin yapımını zorunlu kılmıştır. Bu nedenle modern sanayi toplumlarında sosyal altyapı giderek başlı başına bir sorun haline gelmiştir.

Toplumsal gelişmişlik düzeyine bağlı olarak değişen boş zamanların değerlendirilmesine yönelik sosyal altyapı kurumları aynı zamanda toplumun nüfus yağısına bağlı olarak a farlılıklar gösterir. Bu nedenle önerilecek tesislerin ülke planlama hedefleri ile bütünleşmesi ve toplumun sosyo – ekonomik yapısı ile uyumlu olması zorunludur.

2.2.2. Toplumsal ve bireysel eğitime yönelik sosyal altyapı

Geleneksel toplumlarda, bireylerin eğitimi ve toplumsal statüde belirli bir yere getirilmesinde, ailenin önemli yükümlülükleri olup yerleştirme dediğimiz bu olgu o toplumdaki aile yapısı ile yakından ilişkilidir.

Sanayi toplumlarında ise, devletin bireylerin sorunlarına eğilimi, kişisel mutluluk, mülkiyet, hukuk, herkesin kendi isteği doğrultusunda yaşama isteği gibi bireyci düşüncenin gelişmesi ile yerleştirme olgusunun yerini “sosyalizasyon” almıştır. (T.B. BOTTOOMARE, Toplumbilim, 1977)

Sosyalizasyon amacını gerçekleştirmeye yönelik kurumsallaşma ve arazi kullanım kararları, özünde toplumsal gelişmeyi yönlendirici amaçlar taşımaktadır. Çünkü eğitime yönelik sosyal altyapı kurumları, eğitim yoluyla kişilerin meslek edinmelerini ve gelir düzeylerini yükseltmelerini sağlamanın yanında, ülkesel gelişmeyi sağlayacak, eğitilmiş insan gücü potansiyelini hazırlayan kurumlar olarak da ayrıca önem taşırlar. Bu süreç içindeki işlevleri bakımından, eğitim kurumları;
·Bireylere belli bir düzeyde eğitim verecek, meslek edinmelerini sağlayan tüm eğitim kurumları (ilköğretimden üniversiteye)
·Toplum eğitimini amaçlayan, aynı zamanda boş zamanların değerlendirilmesini sağlayan eğitim kurumları (sinema, tiyatro vb.)

Bu altyapı bileşenlerinin önceliklerinin belirlenmesinde:
·Altyapı türünün özellikleri
·Kişiye ve topluma olan katkıları
·Toplumun gereksinimleri
·Parasal olanaklar
dikkate alınmalıdır. Özellikle ülkemiz gibi altyapı yatırımları için finansman kaynakları bulmakta sıkıntı çeken ülkelerde bu sınıflandırma ve bileşenlerin içeriklerinin belirlenmesi, daha da önem kazanmaktadır. (A. ALKAN, Şehirsel Yerleşmelerde Teknik Altyapı Planlamasında Yararlanılabilecek Yeni Bir Yöntem Araştırması Doktora Tezi, 1983)

2.2.3. Kamu düzeninin sağlanmasına yönelik sosyal altyapı

kapsamı değişen bir altyapı bileşeni olup gelişen toplumla birlikte yeni yönetim kurumları ortaya çıkmakta ya da mevcut kurumlar yeni görevler üstlenmektedirler. Örneğin ilk yerel yönetimler bu günkü görevlerinin bir kaçını yerine getirmekteydiler.

Bu örgütlenme, yine günümüz toplumu içindeki ,işlevine bağlı olarak;
1.Merkezi Yönetime Bağlı Kurumlar
-Yönetim hizmetleri ve yönetim binaları
-Güvenlik hizmetleri ve güvenlik yapıları
-Adalet hizmetleri ve adalet yapıları
-Diğer hizmetlere ilişkin yapılar
2.Yerel Yönetimler ve Bunlara İlişkin Yapılar
3.Merkezi Ya Da Yerel Yönetimler Eliyle Örgütlenmeyen Ancak Yasalarla Örgütlenmelerine Olanak Sağlanan Kurumlar (dayanışma dernekleri, sosyal güvenlik kurumları, sendikalar, vb.) ve bunlara ilişkin yapılar olarak sınıflandırılmıştır.

2.2.4. Toplum ve birey sağlığına yönelik sosyal altyapı

Toplumun ve bireylerin sağlıklı bir yaşam sürdürmelerini sağlayan kurumları içermektedir. Bunlar:
·Koruyucu hekimliğe ilişkin kurumlar
·Tedavi kurumları
·Çevre sağlığının korunmasına ilişkin kurumlar olarak gruplandırılabilir.

Özellikle su temini, atıkların uzaklaştırılması gibi toplum sağlığını yakından ilgilendiren ve kentsel altyapı yetersizliklerinden kaynaklanan sorunlar nedeniyle teknik altyapı planlaması ile doğrudan etkileşim halinde bulunan sosyal altyapı bileşenidir.

2.3. Teknik Altyapı

Kentin mekansal oluşumu ve kent planlaması ile doğrudan etkileşim halinde bulunan altyapı sistemi “Kentsel Teknik Altyapı”dır. Yayınlarda teknik altyapının işleve dayanan tanımlamasından çok bileşenlerine bağlı bir kapsam belirlemesine rastlanmaktadır. Bu anlamda teknik altyapı: “Çöp ve atıkların imhası, yol, su, kanalizasyon, elektrik, gaz gibi tesislerin tümüdür.” (A. AÇLAR, Altyapı Ekonomisinin Ve Kentsel Kalkülasyonun Ve Taşınmaz Değerlerin Saptanmasının İmar Planlarındaki Rolü, 1981 )

Günümüzde kentsel teknik altyapı, sağlıklı kentleşmenin ötesinde bir arazi üzerinde yerleşebilmenin ön koşulu olarak görülmektedir. Bu nedenle 6785 sayılı imar yasasının, 1605 sayılı yasa ile değişik 35. maddesi : “İskan hudutları içinde bulunup da gelişme alanı olarak ayrılmış alanlarda, ne şekilde olursa olsun, yapı izni verilebilmesi için :
a)Bu sahaların imar planı esaslarına ve talimatname hükümlerine uygun olarak parselasyon planlarının, belediye encümenince tasdik olması,
b)Plana ve bulunduğu bölge şartlarına göre, yolunun ve kanalizasyonunun yapılmış olması şarttır”
hükmünü getirerek, teknik altyapı olanakları bulunmayan alanlarda yerleşmeyi önlemeyi amaçlamaktadır.

Günümüz kentlerinin bunalımlarının büyük bir bölümü de teknik altyapı sorununun çözümüne bağlı bulunmakta, sorunların çoğunlukla bu bileşenlerin plansız ve koordinasyonsuz yapılmasından kaynaklandığı bilinmektedir. (M. N. ERGİN, İmar Uygulamaları Ve Kentleşme Sorunları, 1979)

Bu açıdan bakıldığında teknik altyapı, bir yerleşme alanının iskana açılabilmesi ve iskan sonrasında, sağlıklı bir yaşam ortamının sağlanabilmesi için gerekli tüm iletişim kanalları (su, enerji, kanalizasyon, yol, haberleşme vb. ) ve bunlara ilişkin tesislerdir.

2.3.1. Ulaşım sistemi ve yol ağı

Kentsel mekanın işlevsel bir tanımlayıcısı olan ulaşım üretim – tüketim ilişkilerinden, boş zamanların değerlendirilmesine yönelik eylemlere kadar bütün kentsel – toplumsal sistemleri ve bu sistemlerde yapılabilecek düzenlemeleri etkiler. Bu nedenledir ki modern toplumların ortaya çıkışında ulaşım ağı ve ulaştırma teknolojilerinin payı büyük olmuştur. (C. EKLER, Kentlerde Ulaşım Sistemi Seçimi)

Ulaşım sistemi; ekonomik açıdan (alan gereksinimleri, zaman kayıp ya da kazançları, iskan alanlarındaki işlev değişiklikleri, mal taşımacılığındaki boyutsal değişim vb. ), sosyal yönden (yerleşmenin biçimlenişi, büyüklük ve doku değişimi, seyahat aralıklarının değişimi vb. ) ve çevresel yönden (kirlenme, enerji tüketimi, estetik, güvenlik vb. ) etkinliğini hissettiren altyapı bileşeni durumuna gelmiştir.

Ulaşım altyapısını işlevsel ve teknik açıdan olmak üzere iki şekilde sınıflandırabiliriz. Ulaşım sistemi işlev bakımından motorlu ve motorsuz olarak ikiye ayrılır. Bunlar da kendi içinde bireysel ve toplu olarak sınıflandırılır. Ulaşım sistemlerini Bovy, gerektirdiği altyapı türüne, hareket biçimine, taşıtın konumuna ve ulaşım sistemine göre sınıflandırmıştır. Ulaşım araçları doğal ve yapay altyapı üzerinde hareket etmektedir.

2.3.2. Haberleşme (Telekomünikasyon) sistemi

Haberleşme sistemi kentsel teknik altyapı hizmetlerinin çağdaş bileşenlerinden biridir. Özellikle ticari faaliyetlerin yüksek olduğu kent merkezlerinde yönetim ve organizasyon işlevlerinin çökeldiği metropoliten kentin merkezi iş alanında büyük bir gereksinim ortaya çıkar. Gerek sosyal hayatın gelişiminde gerekse sektörsel faaliyetlerin organizasyonunda önemli bir girdi olarak beliren telekomünikasyon, modern anlamda: “farklı mekanlarda bulunan insanların aynı anda ve karşılıklı haberleşmesidir”. Başka bir deyişle haberleşme; “Elektrik ve elektromanyetik işaretlerle yapılan telefon , telgraf, data, fax ,ile yapılan bilgi alışverişine verilen addır”. (İ. KESİCİ, Telekomünikasyon Ve Geleceği, Tedbirler – Teklifler,1981)

2.3.3. Enerji iletim sistemi

Enerji kelime anlamıyla “etkin güç” demektir. Ekonominin temel girdilerinden biridir. Sağlıklı bir kalkınma ucuz, yeterli, kaliteli ve güvenilir enerji kaynaklarına sahip olmakla olanaklıdır. Enerji kaynaklar fiziksel özelliklerine göre sıvı, katı, gaz kaynaklar olarak üçe ayrılır. Bu kaynaklardan elde edilen enerjinin kentsel mekanda iletilmesini sağlayan altyapı kanalları ise:
·Elektrik iletim sistemleri
·Isı iletim tesisleri ve ısıtma merkezleri
·Gaz iletim tesisleri olarak sınıflandırılabilir.

Günümüzde enerji tüketimi, ülkelerin gelişmişlik düzeylerini belirleyen önemli ölçütlerin başında gelmektedir.

Bugün büyük ölçüde havadan sağlanan enerji iletim ağının, kentsel imaj emniyet, bakım ve işletme giderleri açısından olumsuz bir uygulama içinde bulunduğu bilinmektedir. Özellikle yol ağına bağlı oluşan dağıtım şebekelerinin gerek planlama, gerek uygulama aşamalarında teknik altyapı sistemleri ile birlikte ele alınmaları gerektiği bir zorunluluk olarak görülmektedir.



2.3.4. Su temini ve dağıtım sistemi

Su temini ve dağıtımına ilişkin tesislerin amacı: “Yeterli miktarda, istenilen kalitede, kullanılabilir nitelikteki suyun tüketiciye ulaştırılmasıdır”. (S. SEVÜK, D. ALTINBİLEK, Su Dağıtım Şebekelerinin Projelendirilmesi Ve Düğüm Noktalarının Bilgisayarla Çözüm Metotları,1977)

Bir su temini ve dağıtım şebekesi başlıca şu bileşenlerden oluşur:
a)Su Kaynakları: Doğal kaynaklar, akarsular, göl veya kuyulardan oluşur. Son yıllarda suyun az bulunduğu ülkelerde denizler bir su kaynağı olarak kullanılmaktadır.
b)Kaynak – yerleşme ilişkisini kuran ana boru hattı
c)Pompa istasyonları
d)Arıtma tesisleri
e)Depolar
f)Su dağıtım şebekesi

Su dağıtım şebekelerini öncelikle nüfus ve nüfus yapısı, doğal veriler, yerleşme biçimi, yol ağı ve su tüketimi etkilemektedir. Ancak bir su dağıtım sisteminin tasarlanabilmesi için öncelikle elde edilecek suyun nitelikleri, tüketici nüfus ve kişi başına ne kadar su tüketileceği bilinmelidir.

Su tüketimi; toplumun gelişmişlik düzeyi, alışkanlıkları ve nüfus çokluğuna göre değiştiği gibi yerleşme alanında bulunan sektörsel faaliyetlerin (sanayi, hizmetler gibi) türüne göre de farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle su tüketimi evsel, endüstriyel, ticari ve kamu tüketimi olarak üç ana grupta incelenmektedir.

2.3.5. Kentsel atıkların uzaklaştırılması

Kentsel atıkların uzaklaştırılması genelde;
1-Katı atıkların uzaklaştırılması ve toplanması
2-Kullanılmış suların uzaklaştırılması olarak iki farklı sistemi gerektirmektedir.

Çöplerin uzaklaştırılması, kullanıcıların, artıkları belirlenmiş noktalarda toplayarak, bu noktalardan, görevli kurumun (yerel yönetimlerin) toplaması ilkesine dayanır. Toplanan katı atıklardan;
·Hammadde olarak yararlanmak (cam, demir, kağıt artıklarından)
·Isıtma tesislerinde yanıcı madde olarak yararlanmak
·Kimyasal reaksiyonlarla gübre olarak yararlanmak olanakları bulunmaktadır.

Ülkemizde bu tür kullanımlar oldukça azdır. Bu nedenle de toplanan çöplerin nasıl yok edileceği konusu her geçen gün başlı başına bir sorun haline gelmektedir. Atıkların uzaklaştırılması konusunda günümüz kentlerinin büyük sorunu kullanılmış suların uzaklaştırılması ve bu atıkların çevresel etkilerinin minimizasyonu sorunudur. Yani, kentsel sistem ve diğer teknik altyapı bileşenleri ile bütünleşmiş, gereksinimleri karşılayabilecek düzeyde ve ekonomik bir kanalizasyon sisteminin gerçekleştirilmesi sorunudur.

Bir kentin kanalizasyon ağında akan atıklar:
·Yerleşim alanlarından (evsel) çıkan kullanılmış sular
·Büro, ticaret ve kamu binalarından çıkan kullanılmış sular
·Endüstri bölgelerinden çıkan kullanılmış sular
·Zeminde toplanan değişik kaynaklı (yağmur suyu vb.) suların kanalizasyon kanallarına sızan kısımlarından oluşur.

Bunlardan ilk ikisine evsel kullanılmış sular, ikincisine evsel kullanılmış sular, üçüncüsüne de yağmur suyu adı verilmektedir. (E.W. STEEL, WATER Supply And Swerage,1971