Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Cebimdeki Son Para


KoJiRo
03-10-2008, 07:16 PM
Yaşamda bazı anlar vardır yıllar sonra tebessüm ettiren ama olay anında biraz gerginlik yaratan. İşte erkek kahramanımız Serhat’ın da başından yıllar sonra biraz burukluk biraz tebessüm ettiren bir hikaye. Erkek kahramanımızın ismini söylemiştim birde bayan kahramanımız var adı Aslı. Bu arada isimler tamamen hayal ürünüdür ama hikayemiz gerçek bir yaşam kesitidir.Gelelim hikayemize.Serhat ile Aslı birbirlerini çok seven bir çifttir. Serhat okul nedeniyle Eskişehir’de yaşamakta ailesi İstanbul’da ikamet etmektedir. Aslı ise İstanbul’da yaşamaktadır. Serhat mümkün olduğunca her hafta İstanbul’a mırnav kedisini görmeye gelmektedir. Serhat Aslı’ya ‘’mırnav kedim’’ Aslı da Serhat’a ‘’böcek’’ Serhat ‘’böcek mi? ‘’ Aslı ise ‘’uğurböcüğüm canım’’ demektedir. Aslı’nın uğurböcüğünü görmesi için Eskişehir’e gitmesine imkan yoktur ailesi bu konuda serttir. Serhat’ın sınavları nedeniyle ilk defa bu iki sevgili uzun bir ayrılık yaşamak zorunda kalırlar. Aman efendim bunu onlar abartmış aslında her gün telefonda saatlerce konuşmuyorlar mıydı? Hatta Serhat onsuz oldu anlarda bile onu yaşıyordu. Neyse bu uzun ayrılık iki sevgiliye de ağır gelmeye başlamıştı. Serhat sınavlar nedeniyle İstanbul’a gelemezdi Aslı evdekiler nedeniyle Eskişehir’e gidemezdi. Sonunda bir çözüm yolu buldular. İki şehrin ortasında buluşmaya karar verdiler ve yer olarak İzmit’i seçtiler.
İki sevgili bulundukları şehirlerden yola çıkacak ve İzmit de bir gün geçirdikten sonra akşam tekrar şehirlerine döneceklerdi. Bunu bir Pazar günü yapmaya karar verdiler. Hatta ilk Pazar. Serhat bu karardan sonra hemen tren saatlerini öğrenmek için istasyona gider.İzmit’e gitmek için Pazar sabahında hiçbir trenin olmadığını görür. Sadece cumartesi gecesi saat 1:30 da bir tren vardır ve ayakta bir yer o da İzmit’e sabah 5 civarı varıyordu. Birde cebindeki para sadece gidiş ve dönüşe yetiyordu, ancak içindeki özlem o kadar benliğini sarmıştı ki bir an bile bunu düşünmeden sadece gidiş aldı. Serhat’ın arkadaşları ile kaldığı ev şehrin dışındaydı. İstasyona gelebilmek için en son araç 23:00 idi. Serhat en son araca bindi. İstasyona 23:30 da vardı daha tren için iki saat vardı. İki saat nasıl geçerdi? Sabah nasıl olurdu? Aşkını görecekti birden bu düşünce yüreğindeki serçenin daha hızlı kanat çırpmasına neden oldu. Vakit geçirmek için aldığı kitabı okurken bile aynı satırı defalarca okuduğunu fark etti. Tren saati geldi, tren tıklım tıklımdı içinde belki boş bir yer bulurum ümidi tüm vagonları dolaştı ama hiçbir vagonda yer yoktu. Çaresizce ayakta uyumadan geçireceği bir yola katlanmak zorundaydı. Saat 5 de İzmit’e vardı tren. Trenden indi. İstasyonu şöyle bir baktı.henüz güneş güne merhaba dememişti. Telefonda mırnav kedisi bir gün önce ‘’böcüğüm sabah saat 11:00 gibi otogarda olurum’’ demişti. Daha 6 saat vardı İzmit’in sokaklarında, caddelerinde dolaşmaya başladı boş boş. Şehirde sadece çorbacılar açıktı bir an karnının acıktığını fark etti ama bir şeyler yiyemeyeceğini biliyordu. Hiç bu saatlerde sokaklarda dolaşmamıştı. Bir ara güvercinleri seyretti bir parkın bankında.Yorgundu uykusuzdu ancak bankta uyuyamazdı. Tekrar güvercinleri seyre daldı.
Saat 9 da otogarın yolunu tuttu nede olsa oraya yürüyerek gitmek zorundaydı şehrin dışında olabileceğini düşündü geç kalmak korkusu vardı içinde. Tahmin ettiğinden daha yakın olduğunu fark etti otogara varınca ilk iş sevdiceğinin geleceği otobüs şirketinin acentesine gitti ve otobüsün geliş saatini sordu. Otobüs 10:30 da otogarda olacaktı 1 saat kalmıştı.Otogarda bekleme salonunda bir yerlere gitmek için ya da bir yerlerden gelenleri bekleyen insanları seyretti. Sürekli saatine baktığını zamanın geçmemesinden anladı ve saatini cebine koydu.sonra içinde bir korku ya saati geçirirsem ya aşkımı otobüsten inerken izleyip sonra indiğinde ona sımsıkı sarılamazsam.O anı kaçırmamalıydı son derece mükemmel olmalıydı.tekrar saatini koluna taktı sonra gözleri duvarda bulunan saate takıldı kendine gülmeye başladı.Evet 10 dakika kalmıştı geçmek bilmeyen koskoca 10 dakika dışarıda bekleyeyim bari diyerek ayağa kalktı otobüsün yanaşacağı peronun önünde beklemeye başladı ve biraz sonra bir otobüsün görebileceği ama uzak bir yerde durduğunu gördü. Firmanın ismine baktı ve beklediği otobüsün firmasıydı derken otobüsten inen mırnav kedisinin önce uzun saçlarını fark etti ama mırnav kedisi böcüğünü görememiş ters istikamette gitmekteydi.koşarak mırnav kedisine gitti.Omzuna hafifçe dokundu.Aslı döndü sımsıkı sarıldılar birbirlerine.uzun uzun sarıldıktan sonra el ele şehre gidecek servise bindiler.Serviste kendilerinden başka kimse yoktu bir müddet. Tekrar sımsıkı sarıldılar,şehre geldiklerinde şehrin göbeğinde bir çay bahçesine oturdular.Serhat gecenin verdiği uykusuzluğu ve yorgunluğu aşkına belli etmemeye çalışsa da aşkı anlamıştı bile…Aslı çantasından bir poşet çıkardı ve içinden kendi elleri ile yaptığı çikolatalı keklerini verdi böceğine ve ‘’bunların hepsi bitecek ben yaptım nasıl olmuş?’’dedi. Serhat için nasıl olabilirdi ki hayatında en değerli varlığı olan mırnav kedisinin elinden çikolatalı kek bu olsa olsa en değerli bir yakuttu onun için yada bir elmas.Birde yanına çay söylediler uzun uzun sohbet ettiler birbirlerini seyrettiler. Sanki bunlar değilmiydi telefonda her gün saatlerce konuşan? Daha ne buluyorlardı konuşacak. ama aşk susturmaz bazen dilleri bazen de açılmaz olur dudaklar mühürlenir. Serhat Aslı’sına elleri ve dudakları ile her eline, saçlarına, tenine dokunduğunda Serhat’ın içinde volkanlar kopar tüylerinin diken diken olduğunu hissederdi. Bilmezdi aşkı da bu duyguları yaşıyor muydu? Saatin akrebi yelkovanı kovalıyordu sanki nasıl zaman bu kadar su gibi akıvermişti nasılda hemen sevdiceğinin eve dönme vakti gelmişti. Serhat hesabı ödedi cebinde ki son parayı da mırnav kedisini otogara götürmek için vasıtaya harcadı. yol boyunca birbirlerine sımsıkı sarıldılar. Sanki bir daha görüşmeyeceklerdi.Otogara yaklaşan araç ayrılıma vaktinin yaklaştığını sesleniyor gibiydi.2 hafta sonra Serhat Aslı’sının yanında olmayacak mıydı? Ona doya doya sarılmayacak mıydı? Otobüse eliyle bindirdi Serhat otobüsün arkasından uzun uzun aşkını seyretti. Aslı’sı da otobüsün içinden aşkısını seyretti. Otobüsün gidişi ile Serhat gerçeklerle baş başa kaldı evet cebinde ki son parayı otogara gelmek için harcamıştı. Şimdi nasıl dönecekti geri.Allahtan cep telefonu icat edilmişti.Tek tek arkadaşlarını aramaya başladı.bu arada Aslı’sından istemeyi bir an aklına getirdi.ancak Aslı’nın da cebinde sadece dönüş parası vardı.Bunu bildiği için Aslı’sına bunu söylemedi bile. Nerde kaldık tek tek arkadaşlarını aradı ve hepsi yollayalım da nasıl yollayalım Pazar günü bankalar kapalı bankada parası bulunup bir havale yapacak arkadaş bulunamadı. Artık umudunu yitirmişti birgün daha bu bilmediği şehirde kalacaktı.Çok yorgun uykusuzdu cebinde beş kuruş parası yoktu ama içinde sevdiğini görmenin mutluluğu vardı.Bir ara aklından tren istasyonunda görevliye parasının olmadığını Eskişehir’e gitmek istediğini söylemeyi geçirdi.gururundan bunuda yapamadı. Derken telefonu çaldı ve arayan pek sevmediği bir arkadaşı idi.istemeyerek de olsa telefonu açtı ve telefonu açtıktan kısa bir süre sonra hıçkırıklar içinde ağlaması bir oldu.tutamıyordu kendini çünkü karşısındaki arkadaşı aynen şöyle diyordu ‘’ Serhat ya ben ev arkadaşlarından öğrendim İzmit’ de rehin kalmışsın bana hemen hesap numaranı ver göndereyim’’…

Hayatta hiç ummadığımız bir anda en zor anlarda bazen dostlarımız istese de yanınızda olamayabilir. Bazen o pek ısınamadığımız kişiler Hızır gibi yetişebilir. Aslında en iyisi o duruma düşürmemektir kendimizi.Aşk bu bazen aklı bile alır götürür.