Tam Sürümü Görüntüle : karışık fıkralar
Karizmatix
03-06-2006, 06:29 AM
VURDUK ONU
- Babam öldü, demiş Temel.
İlyas sormuş:
- Neden öldü?
- Apartmanın sekizinci katının balkonundan düştü.
- Eyvah parçalandı mı?
- Yok, girişteki bakkalın tentesine düşünce oradan havalanıp karşı apartmana yöneldi.
- Apartmana mi çarptı, nasıl öldü?
- Yok, karşı apartmanın balkonunda çamaşırlar asılı idi.Çamaşır ipine vurup fabrikanın bahçesine düştü.
- Orada mı öldü?
- Yok, fabrika çelik yay fabrikası, bahçedeki yayların üzerine düşüp havalandı yeniden...
- Peki sonra?
- Sonrası ne? Baktık ki yere inmiyor, biz de vurduk onu.
CHURCHILL
İkinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere Başbakanı Churchill radyoda konuşma yapmaya gidiyormuş. Radyoevinin kapısına gelince, bindiği taksinin
şoförüne sormuş:
- Beni yarım saat bekleyebilir misin?
Karanlıkta müşterisinin yüzünü seçemeyen şoför:
- Özür dilerim, sör, ama başbakanın konuşmasını dinleyeceğim.
Churchill yurttaşının bu ilgisinden pek hoşnut kalarak iki sterlin uzatmış. Şoför parayı aldıktan sonra yerlere eğilerek selam vermiş:
- Takarım Churchill'e, sizi bekliyorum, efendim.
*****************
Amerika'da adamın biri işine giderken birden anormal bir trafiğin içine düşer, ama trafik bir milimetre bile kıpırdamamaktadır. Bir süre sonra arabasının yan camına birisinin tıkladığını görür ve
camını açar. - Ne var, ne olmuş acaba?
- Teröristler Bush'u yakaladılar... eğer 1 milyar dolar verilmezse üstüne benzin döküp yakacaklarmış.
- Haa, şimdi anladım bu trafiği...
- Ya işte onun için herkesten biraz yardım topluyoruz.
- İnsanlar ne kadar veriyor ortalama olarak?
- Yaklaşık olarak 5'er litre...
*****************
- Doktor beni morga mi goturuyorsunuz?..
- Evet.
- Ama ben daha olmedim ki...
- Olsun biz de daha gelmedik zaten....
************************
Adam, lüks erkek kuaföründe oturmuş bir yandan sakal traşı yapılırken bir yandan da elleri manikürlenmektedir. Manikürü yapan sarışın fıstık
adamın ilgisini çekmekte gecikmez
- Güzelim,bu gece benimle çıkmaya ne dersin?
Kız gülümser:
- Özür dilerim ama ben evliyim.
- Boşversene, seninkine telefon et bu gece işin çıktığını, eve gelemeyeceğini söyle!..
Kız cevabı yapıştırır:
- İstersen sen söyle, şu anda seni traş ediyor...
************************
Doktorun biri hastasinin yanina gelir ve konusmaya baslar :
- Size bir iyi, bir de kötü haberim var. Önce kötü haberi soyleyeyim
isterseniz... Himm, maalesef yanlis bacaginizi kesmisiz... Çok üzgünüz...
Amaiyi habere sevineceksiniz!.. Öteki bacaginiz iyilesiyor...
************************
Kayserili taksiye binmiş. Yokuş aşağıya inerken aniden arabanın freni patlamış. Kayserili: - Durdur şu arabayı! diye bağırmaya başlamış.
Şoför sinirlenerek: - Fren patladı be adam, durduramıyorum, deyince
Kayserili:- Bari taksimetreyi durdur.
Karizmatix
03-06-2006, 06:30 AM
Adamın karısı gece yarısı doğum yapmıştı. Sabah ilk iş hastaneye telefon edip durumları sormak oldu.
- Alo orası doğum servisi mi?
- Evet efendim.
- Servis şefi ile görüşebilirmiyim?
Tam o sırada hatlarda bir karışıklık olur ve müşterisiyle konuşan bir otomobil tamircisi hatta girer. Cazır cuzurt Parazit sesleri ve hat düzeliyor.
- Alo.... alo sesim geliyormu ?
- Evet devam edin.
- Sesim şimdi daha iyi herhalde, sizinkide öyle.
- Merak edilecek bir şey yok, burada herşey yolunda, onu iki gün içinde evinize yollarız.
- Demek her şey normal...?
- Aslında ne kadar zorluk çektiğimizi bilemezsiniz. Her tarafını elden geçirdik. İşe yaramaz hale gelen yerlerini değiştirdik. İki gün sonra da yeniden kullanmaya başlayabilirsiniz.
- Nasıl yeniden kullanabilirim anlamadım?
- Hiç merak etmeyin, sonuçtan memnun kalacaksınız. Giriş deliğini daralttık, çok fazla genişlemişti. Her halde çok zorluluyordunuz?
- Fakat !!!!
- Yooo hayır itiraz etmeyin, zorlandığınız belli.. Sık sık yağlasanız iyi olur. Bu arada çıkış deliğini de açtık. Biraz tıkanmıştı da.
- Çıkış deliği mı ?....
- Hani gaz çıkan deliği. O kadar iyi açıldı ki şimdi gaz çıkarırken sesini dinlemek bir zevk.
- Ne dediniz ?
- Dediğim gibi herşey yolunda...Emin olmak için dün akşam bizzat kendim denedim. Herşey o kadar iyiydi ki zevkten mesut oldum. Bu sabah yedi kişi birden çıktık üstüne bana mısın demedi. Artık öyle hızlı ki hiç sormayın çok memnun kalacaksınız...
Maaş farkı
--------------------------------------------------------------------------------
Amerika,İngiltere ve türkiye başbakanları biraraya gelmiş
Ve toplantı sonunda basının sorularını yanıtlıyolarmış
Gazeteci sormuş:
Ülkenizde 4 kişilik bir ailene kadar gelirle rahat bir hayat sürebilir
siz onlara ne kadar ödüyorsunuz?
Amerikan başbakanı:
Amerikada 4 kişilik bir aile 5000 dolar ile rahat bir yaşam sürebilir
biz onlara 6500 dolar ödüyoruz deri kalanınla naparler bilmiyorum
İngiltere başbakanı:
İngilterede aynı aile 4000 pound ile rahat yaşar biz 5000 veriyoruz
1000 pound nereye gidiyor bilmiyoruz
Türkiye başbakanı:
Türkiyede aynı ailenin açlık sınırı 800 000 000TL dir.Biz onlara
300 000 000TL veriyoruz geriye kalan 500 000 000TL yi
nereden buluyolar biz anlamış değiliz
Karizmatix
03-06-2006, 06:32 AM
Tıpta iki kural 18+
--------------------------------------------------------------------------------
Tıp fakültesinde profösör derse girer ve öğrencilere tıpta önemli iki kuralın olduğunu söyle...birincisi hiç bir şeyden mideniz bulanmayacak hiç bir şeyden tiksinmeyeceksiz...şimdi size uygulamalı olarak gösterecem der ve masanın üzerinde duran cesedin anüsüne parmağını batırır ve yalamaya başlar..daha sonra bu işi tüm öğrencilerin yapmasını ister.bütün öğrenciler sıraya girer ve cesedin anüsüne parmağını sokar ve yalarlar.bu iş bittikten sonra profösör "şimdi gelelim ikinci kurala" der.
"tıpta ikinci önemli kural gözlemdir" der ve ekler "ben cesedin anüsüne işaret parmağımı soktum ama orta parmağımı yaladım
Uyanik Gazeteci
--------------------------------------------------------------------------------
Kaza yerinin etrafını polis kordonu ve meraklı bir kalabalık çevirmiştir.Gazetesine iyi bir haber yetiştirmek isteyen muhabir,çemberleri aşamayınca bir kurnazlık düşünerek seslenir:
-Yol verin!Yol verin!Ben kaza kurbanının oğluyum!
Yol verirler,muhabir yaklaşır.Bir de bakar ki;arabanın önünde bir eşek cansız yatmaktadır
Einstein Ve Soforu
--------------------------------------------------------------------------------
Einstein konferanslarına hep özel şoförü ile giderdi. Yine bir konferansa
gitmek üzere yola çıktıkları bir gün şoförü Einstein'a, "Efendim, uzun
zamandır siz konuşmanızı yaparken ben de arka sıralarda oturup sizi
dinliyorum ve artık neredeyse söyleyeceğiniz her şeyi kelimesi kelimesine
biliyorum" dedi.
Einstein gülümseyerek ona bir öneride bulundu:
"Peki, simdi gideceğimiz yerde beni hiç tanımıyorlar" dedi.
"O halde bugün palto ve şapkalarımızı değiştirelim, benim yerime sen yap
konuşmayı, ben de arka sırada seni dinlerim."
Şoför, gerçekten çok basarili bir konuşma yaptı ve sorulan tüm soruları
doğru yanıtladı. Tam yerine oturacağı sırada bir kişi, o güne kadar
konferansta sorulmamış bir soru sordu. Şoför, hiç duraksamadan soruyu
soran kişiye döndü ve "Böylesine basit bir soruyu sormanız gerçekten çok
garip" dedi. Sonrada Einstein'ı işaret ederek söyle devam etti:
"Simdi size arka sırada oturan şoförümü çağıracağım ve sorduğunuz soruyu,
göreceksiniz, o bile yanıtlayacak
Karizmatix
03-06-2006, 06:35 AM
Şapkacı:)))) puhahahaha
--------------------------------------------------------------------------------
Şapka satarak geçinen bir adamın yolu bir gün bir ormana düşmüş. Adam biraz yürüdükten sonra sıcaktan ve yorgunluktan bunalmış, bir ağacın altına oturmuş.
Şapkalarla dolu sepetini de yere koymuş ve uykuya dalmış.
Birkaç saat sonra adam tuhaf sesler duyarak uyanmış. Bir de bakmış ki yanındaki sepet bomboş. Şapkalar gitmiş. Kafasını kaldırıp ağaca bakmış ki, ağacın dallarında bir sürü maymun, her birinin kafasında adamın şapkaları... adam düşünmeğe başlamış :
"Ben şimdi ne yapıcam, şapkaları bu maymunlardan nasıl geri alıcam ?"
Düşünceli bir şekilde kafasını kaşırken bakmış ki, maymunlar da adamın taklidini yapıyorlar, kafalarını kaşıyorlar. Adam ellilerini havaya kaldırmış,maymunlarda... derken adam ne yapacağını bulmuş, kendi kafasındaki şapkayı çıkarıp yere atmış,
maymunlar da... Adam böylece bütün şapkaları geri almış, sepetine koyup yoluna
devam etmiş.
Aradan 50 yıl geçmiş... Artık adamın bir torunu varmış, o da dedesi gibi şapka satıcısı
olmuş. Günlerden bir gün onun da yolu aynı ormana düşmüş. Hava yine çok sıcakmış ve genç adam bir ağacın altına oturmuş, şapkalarla dolu sepetini yanına koymuş ve uykuya dalmış... Bir saat sonra uyanmış, bir de bakmış ki sepetin içinde şapkalar yok... Derken tuhaf sesler duymuş,bir de kafasını kaldırmış ki ağacın üstünde bir
sürü maymun, hepsinin kafasında birer şapka.
Düşünmüş...
" Dedem yıllar once bana bir hikaye anlatmıştı...ne yapacağımı çok iyi biliyorum..."
Adam kafasını kaşımaya başlamış, maymunlar da aynısını yapmışlar...
adam ellerini havaya kaldırmış, maymunlar da..
ve adam gülümseyerek kendi başındaki şapkayı çıkarmış yere atmış...
o anda ağaçtaki maymunlardan biri yere inmiş,
adamın yere attığı şapkayı kapmış, adama da bir tokat atmış ve şöyle demiş:
"Sadece senin mi deden var şerefsiz !!!"
Vantilatör :)
--------------------------------------------------------------------------------
Adamın biri karısını çok seviyormuş. Karısı bir gün ölmüş ve adam da
üzüntüsünden bir süre sonra ölmüş. Adam cennete gitmiş ve
karısını bir türlü bulamamış. Meleklere sormuş:
- Karım nerede? Melekler de adama:
- Senin karın burada yok, belki cehennemde olabilir. Bir de orayı ara.
Demiş
Adam karısının bir melek kadar temiz yürekli olduğunu düşündüğünden
cehenneme bakmayı zaman kaybı olarak görmüş ama yine de merakından bakmak
istemiş ve cehenneme gitmiş. Adam, cehennemde kendi etrafında
sürekli dönen kadınlar görmüş ve dayanamayıp bir zebaniye sormuş:
- Ya hemşerim, bu kadınlar neden kendi etraflarında dönüyorlar?
Zebani yanıtlamış:
- Bu kadınlar kocalarını kaç kez aldattıysa kendi etraflarında o kadar
dönüyorlar. Meselâ şuradaki sarı saçlı olan kocasını 20 kere
aldattığı için kendi etrafında 20 kere dönüyor. Adam sormuş:
- Peki benim karımı gördünüz mü? Zebani yanıtlamış:
- Senin karını vantilatör yaptık.
Yahudi Zekasi
--------------------------------------------------------------------------------
Adamin biri Randevu Evi'nin kapisini calar...
Merhaba, ben Samantha ile gorusmek istiyorum.
Bir dakika efendim.
Adami iceri alirlar, bir sure sonra cokguzel bir Kadin merdivenlerden iner.
Beni aramissiniz.Evet, geceyi sizinle gecirmekistiyorum.Tamam, ama benim tarifem biraz pahalidir,geceligi 1.000 Dolar.Parasi onemli degil, geceyi seninle gecirmek istiyorum.Beraberce yukari cikarlar ve geceyi birlikte gecirirler...
Ertesi gun adam yine Randevu Evine gelir...Samantha ile gorusmek istiyorum.
Beyefendi baska kizlarimiz da var.
Umurumda degil, ben Samantha ile gorusecegim.Samantha gelir
Yine mi sen ?
Evet, geceyi seninle gecirmek istiyorum.Yalniz fiyatimi hatirliyorsun degil mi ?1.000 Dolar.
Hic onemli degil, ben geceyi seninle gecirecegim.
Birlikte yukari cikarlar, o geceyi deberaber gecirirler.Ucuncu gun, ayni adam, yine ayni Randevu Evi...
Merhaba, Samantha ile gorusmek istiyorum.
Samantha asagi iner:
Tanrim, yine mi sen ! Bak, devamli musterilere indirim falan yapmiyorum,
fiyatim ayni, 1.000 Dolar.Onemli degil, ben geceyi seninle gecirmek istiyorum.
Yine yukari cikarlar. Islerini bitirdikten sonra Benden bu kadar hoslanman cok guzel ama anlayamiyorum, uc gece ust uste bana 1.000 Dolar odedin.
Nerelisin sen ?
Tel Aviv'liyim.
Tel Aviv mi ? Aaa, benim Kizkardesim deTel Aviv'de yasiyor.
Biliyorum, sana getirmem icin bana üç bindolar verdi de ...
Karizmatix
03-06-2006, 06:39 AM
Büyük şirketlerden birinin patronu ,bilgisayar sistemleriyle
ilgili önemli bir arızanın acilen giderilmesi için bilgisayar mühendislerinden birinin evine telefon etmesi gerekir. Adamın evine telefon eder ve karşı taraftan fısıldayan bir çocuk sesi "Alo" der. Bu kadar önemli bir konuyu bir çocukla konuşmak
istemeyen patron sorar "Baban evde mi?"
Çocuk fısıldayarak cevap verir "Evet"
Patron sorar "Onunla konuşabilirmiyim?"
Çocuk fısıldayarak cevap verir "Hayır"
Patron şaşırarak "Peki annen evde mi?"
Çocuk fısıldayarak "Evet"
Patron , "Peki onunla konuşabilirmiyim?"
Çocuk yine fısıldayarak "Hayır"
Patron çocuğun cevapları karşısında şaşırır ve en iyisinin bir
büyükle konuşmak olacağını düşünerek sorar , "Orada başka kimse var mı?"
"Evet" der çocuk fısıldayarak , "Bir polis memuru var"
Mühendislerinden birinin evinde polisin ne işi olduğuna anlam veremeyen adam sorar "Memur beyle konuşabilir miyim?"
"Hayır" der ufaklık , "Şu anda meşgul"
İyice meraklanan patron: "Neyle meşgul?"
Çocuk fısıldayarak cevaplar:" Annemle babamla ve itfaiyeci
amcalarla konuşuyor"
Meraklanan ve endişelenen patron , telefondan gittikçe artan bir gürültü duyar "Bu ses de ne? Diye sorar.
"Bir helikopter" der çocuk , hala fısıldayarak.
Panikleyen patron:"Neler oluyor orada" diye sorar
Cocuk hala fısıldayarak: "Arama kurtarma timi geldi"
Patron endişeli ve neler olduğunu bilmemenin kızgınlığı içinde: "İyide neyi arıyorlar"
Küçük çocuk hala fısıldayarak ve kıkırdayarak cevap verir "Beni"
MAFYA BABASI
Mafya babasi korumaya aldigi muesseselerden haraclari toplamak icin yeni
bir tetikci buldu.Sectigi adam sagir ve dilsizdi. Baba, yeni tetikcinin
polisin eline gecerse, fazla bir sey anlatmasinin mumkun olamayacagini
dusunuyordu boylece..
Baba, bir gun odemelerin geciktigini fark etti ve tetikciye adamlarini
gonderdi. Adamlarin sagir dilsizle anlasmalari mumkun olmadi tabii. Bunun
uzerine Baba sagir dilsizi odasina aldirtti. Bir de isaret alfabesi
bilen tercuman buldular.
Tercuman isaretle sordu:
"Para nerde?.."
Sagir dilsiz isaretle yanit verdi:
"Ne parasi.. Benim paradan haberim yok.. Neden bahsettiginizi
anlamiyorum."
Tercuman tercume etti.
"Neden bahsettiginizi anlamiyormus .."
Baba 38?ligini koltuk altindan cekip sagir dilsizin beynine
dayadi..
"Simdi sor bakalym, para nerde?.."
Tercuman i aretle sordu:
"Para nerede?."
Sagir dilsiz isaretle yanit verdi:
"Central Park?ta, Bati 78?inci Caddeye acilan kapidan girince soldan
ucuncu agacin kovugunda 100 bin dolar var."
Baba ofkeyle gurledi:
"Ne dedi?.."
Tercuman yanitladi:
"Dediki hala neden bahsettiginizi anlamiyormus. Ayrica diyor ki, o tetigi
cekmeyi de kiciniz yemezmis!.."
CUMA GÜNLERİNİ SEVECEĞİNİ SANMIYORUM
Çok günahkar bir adam ölmüş ve kendini cehennemde bulmuş... Şeytanın
karşısına geçmiş, şeytan ona sormuş;
- Niye titriyorsun, korkuyor musun?
- Tabi ki korkuyorum, cehenneme düştüm..!!!
- Aaa korkma, cehennem size anlatıldığı gibi bi yer diil, göreceksin...
Meselaaaaa... Sen içki sever misin?
- Severim hem de çok
- Harika... O zaman Pazartesileri de çok seveceksin.. Pazartesi burada
İÇKİ GÜNÜ'dur.. Bütün gün viski, tekila, bira, şarap servisi yapılır...
İstediğin kadar içeceksin ve asla sarhoş olmaycaksın..... nasıl?
- Waowwwww bayıldım...!!!
- Peki sigara içer misin?
- Evet çok fazla içerim..
- Harika.. o zaman Salıları da çok seveceksin...
Salı burada SİGARA GÜNÜ'dür... Bütün gün dünyanın en kaliteli
sigaralarını tutturebiliceksin, ciğerlerin patlamaycak, öksürük
krizleri
yok,
kanser de yok, nasılsa ölüyüz di mi... Nasıl??
- Aman tanrım insan daha ne ister ki..!!!!
- Peki kumar oynar mısın??????
- Evet !! Hayattayken deli gibi kumar oynardım...
- Harika..... O zaman Çarşambaları da çok seveceksin...
Çarşamba burada KUMAR GÜNÜ'dür...
Sabahtan akşama kadar blackjack, poker, rulet, ne ararsan...
İflas etmek yok, hep kazanmak var, kazandıkça oynamak var... Nasıl?
- İNANILMAZ... TEK KELİMEYLE İNANILMAZ...!!!
- Ya uyuşturucularla aran nasıl???
- Aaah sorma, ben iflah olmaz bir uyuşturucu bağımlısıydım...
- Sen çok şanslısın ahbap... Perşembelere de bayılacaksın demektir...
Perşembe burada UYUŞTURUCU GÜNÜ'dür... Bütün bir gün eroin, kokain,
marijuhana, hangisini istersen ne şekilde istersen alabiliceksin...
Kafayı bulmak yok, zehirlenmek yok, bütün gün uçuş halindesin...
Hoşuna gitti mi????
- BUNLARA İNANAMIYORUM CENNETTE BU KADAR MUTLU
OLAMAZDIM HERHALDE...!!!
- Peki eşcinsel misin?
- Hayır...
- Hmmmm.. O zaman Cumalardan nefret edeceksin...
Karizmatix
03-06-2006, 06:42 AM
Sarışın
Kör bir adam yanlışlıkla Bayanlar Barına girer. Bara doğru ilerler ve bir içki ısmarlar. Biraz oturup, içkisini yudumladıktan sonra barmene seslenir: "Hey, bir sarışın fıkrası duymak ister misin?" Birden bar, bomba düşmüş gibi sessizleşir. Kör adamın yanında oturan kadın, tok bir sesle: "Hey bayım," der "bu fıkrayı anlatmadan önce bilmeniz gereken beş şey var.
Birincisi, barmen sarışın bir kız.
İkincisi kapı görevlisi sarışın bir kadın. Üçüncüsü, ben 1.90 boyunda
karatede siyah kuşaklı bir sarışınım.
Dördücüsü, sağınızda oturan kadın profesyonel bir halterci ve sarışın.
Beşincisi, benim yanımda oturan kadın profesyonel güreşçi ve sarışın.
Yine de bu fıkrayı anlatmak istiyor musunuz?"
Kör adam bir kaç saniye düşünür, sonra başını sallar: "Hayır, hiç sanmıyorum. Beş defa anlatamam."
8 Nolu Kutu
>DOKTORUN biri yeni bir muayene açmış. Kapıya yazmış...
>"Vizite ücreti 100 Dolar. İyileştirmediğimiz hastaya beş mislini geri
>veriyoruz..."
>
>Vizite pahalı ama, doktor gerçekten doktor...
>Her gelen hasta iyileşip gidiyor... Doktorun ünü her geçen gün
>artıyormuş...
>Uyanığın biri doktora gidecek, iyileşmeyecek ve beş misli parayı geri
>alacak
>ya, kapıyı çalmış...
>"Doktor! Ağzımın tadı hiç yok... Öyle kötüyüm ki, hiçbir şeyin tadını
>alamıyorum..."
>Doktor... Adama şöyle bir bakmış, hemşireye seslenmiş:
>"Hemşire hanım! Sekiz numaralı kutuyu getirin"
>Hemşire adama uzatmış kutuyu, adam, bir kaşık içindekinden yemiş ve anında
>tükürmüş...
>"Ama Bu bok!!!!!"
>Doktor sakin, "Evet! İyileştiniz. Tad alıyorsunuz artık.."
>Adam, parayı ödemiş sinirleri tepesinde gitmiş...
>Aradan birkaç ay geçmiş. büyük bir hırsla yeniden kapısına dayanmış
>doktorun
>..
>"Doktor bey, ben de hafıza kaybı başladı... Herşeyi unutuyorum...!"
>Doktor, adama şöyle bir bakmış yine, hemşireye dönmüş, "Kızım, sekiz
>numaralı kutuyu getirir misin?" demiş.
>Adam, hemen itiraz etmiş, "Ama, o kutuda bok var!"...
>Doktor, "Doğru! Bakın, hafızanız da yerine geldi!...."
>Adam, ağlamaklı, hırsla ödemiş parayı çıkmış dışarı...
>Kurmuş da kurmuş intikam planlarını... Birkaç ay sonra..
>"Doktor! Ben de iktidarsızlık başladı... Durumum kötü, hiçbir şey
>yapamıyorum..."
>Doktor adamı gözüyle şöyle bir inceleyip, "Hemşire hanım sekiz numaralı
>kutuyu getirir misin" diye seslenince, adam, tüm hırsıyla, "S.kecem, seni
>de
>sekiz numaralı kutunu da..." diye bağırmış..
>Doktor gayet sakin, "Geçmiş olsun! Artık yapabiliyorsunuz!!!!!!!!!"
Kaçakçı
Juan, motosikleti ile Meksika sınırına gelir.
Arkasındaki iki büyük çantayı gören sınır polisi şüphelenir ve içinde ne olduğunu sorar.
Juan, "Yalnızca kum" diye yanıt verince polis,
"Aç bakalım çantaları" der.
Juan çantaları açar, polis didik didik kontrol etmesine rağmen kumdan başka birşey bulamaz çantada ! Bununla yetinmeyen polis, gece yarısına kadar kumu her tür tahlilden geçirtir ancak saf kumdan başka birşey yoktur ! Polis, çantalarını Juan'a geri verir ve sınırdan geçmesine izin verir.
Ertesi gün Juan Motosikletinin arkasında iki büyük çantayla tekrar sınırda belirir. Polis Juan'ı gene durdurur, didik didik arar, birşey bulamaz ve Juan'ı serbest bırakmak zorunda kalır.
Bu olay, polis emekli olana dek yıllarca devam eder !
Bir gün emekli polis Meksika'da bir barda otururken Juan'ın içeri girdiğini görür ve derhal yakasına yapışır;
"Senin yıllardır birşeyler kaçırdığından eminim. Çıldıracağım. Geceleri uyku uyuyamıyordum senin yüzünden. Lütfen anlat bana ne kaçırdığını. Aramızda kalacağından emin olabilirsin."
Juan gülümseyerek yanıtlar, "Motosiklet"
Karizmatix
03-06-2006, 06:43 AM
Cesaret
Bir gün havacilarin karacilarin ve denizcilerin en yüksek komutanlari
> askerlerinin cesaretlerini birbirlerine ispatlamak için toplanmislar.
> Karacilarin komutani bir asker çagirmis.
> Asker "emret komutanim" diyerek yanina gitmis. Komutani yere
yatmasini
istemis.
> Daha sonra da bir tanka askerin üzerinden geçmesi için emir vermis.
> Asker kilini bile kipirdatmadan yattigi yerde beklemis ve malumunuz
ezilmis.
> Komutan digerlerine dönerek 'iste cesaret' demis.
> Havacilarin komutani bir asker çagirmis. Asker yine 'emret komutanim'
diyerek
> komutaninin yanina gitmis. Komutani helikoptere binmesini emretmis.
> Asker helikoptere binmis ve havalanmis. Daha sonra komutani askere
asagiya
> parasütsüz atlamasini emretmis.
> Asker de emre itaat etmis ve atlamis. Yere çakilmis ve can vermis.
Komutan da
> digeri gibi dönerek 'iste cesaret' demis.
> Sira gelmis denizci komutana. Denizci komutan askerini çagirmis.
Asker
'ne var
> lan' demis. Komutan 'gel buraya' emrini vermis. Asker ona 'hade len'
demis.
> Komutan diger komutanlara dönerek 'iste cesaret' demis
Maria
Ispanya'da Maria adinda bir kadinin ilk evliliginden 12 tane
cocugu olur. Gel zaman git zaman derken esi vefat eder.Belli bir
süre
geçtikten sonra Maria yeniden evlenir ve bu evliliginden 15 tane
daha cocugu olur.
Aradan on yil geçtikten sonra ikinci esi de Allah'in rahmetine
kavusur.
Esinin vefatinin üstünden fazla bir zaman geçmeden Maria da
ölür.
Cenazesinde rahip konusmaya baslar: "En sonunda Allah
Ahiret'te onlari bir araya getirdi."Maria'nin çoçuklarindan biri:
"Peder hangi esinden bahsediyorsunuz. Birincisi mi yoksa ikincisi mi?"Peder:
"Hayir, ben bacaklarindan söz ediyorum."
İtiraf
Ferit ölüm dösegindedir.
Karisi Cavidan da bu son anlarinda onun
yanindadir ve çok üzgündür.
Kocasinin elini tutar ve gözlerinden
yaslar bosalir. Ferit son gücüyle fisildar .
"Cavidan!"
Cavidan yasli gözlerle;
"Sus sevgilim!" der.
Ferit;
"Cavidan sana itiraf etmem gereken bir
sey var" der.
Cavidan;
"Kendini yorma sevgilim. Itiraf edecek
hiçbir sey yok!" der.
Ferit israrla;
"Hayir var! Huzur içinde ölmek
istiyorum" der
Cavidan susar ve dinler.
Ferit devam eder;
"Kizkardesinle yattim. En iyi arkadasin
ve
annenle de yattim" der.
Cavidan sukuneti bozmadan ve kocasinin
elini
birakmadan cevaplar;
"Biliyorum sevgilim. Seni o yüzden
zehirledim zaten"
Oğlumu Kaybettim
Hz. isa bir gun yolda perishan bir adam rastlamIsh.. derdini anlamak icin sormus - neyin var diye.. adam, aman sorma demis... -oglumu kaybettim onu arIyorum... isa, -peki oglunun ne gibi ozellikleri varI diye somus.... adam, -ellerinde ve ayaklarInda civi delikleri vardI demis.. isa, shok olmus ve adama sarIlIp haykIrmIsh -baba...! adam da isa ya sarılmış.... -ppinokyo...!
Karizmatix
03-06-2006, 06:49 AM
Kafir
Neyzen Tevfik sivri dilliliği ve içmesiyle bilinen bir sofuymuş.Yine herzamanki mekanında arkadaşlarıyla içiyormuş Oradan geçmekte olan katı dindar bir başka sofu arkadaşı Neyzen'i görmüş.Söylene söylene yanına gelmiş ve şöyle demiş:
-Ah Neyzen! iyi adamsın hoş adamsında, bbirde şu kafiri içmesen
Neyzen sofuya bıyık altından gülerek:
-Sen hiç merak etme aziz dostum. Ben bu kafiri önce ehli müslim yapıyorum, sonra içiyorum
İş iştir
Abraham Libemovitz sınıfındaki tek yahudi öğrenciydi. Ne iyi ki yaşadığı şehir nezih bir yerdi ve ırkçılık gibi sorunlar yoktu. Bir gün sınıfta öğretmen şöyle bir soru sordu:
- Evet çocuklar, dünyada gelmiş geçmiş een büyük insan kimdir? Bilene 20 dolar vereceğim. Bütün çocuklar tahmin etmeye başladı. Biri "George Washington ! Çünku ulusumuzun babasıdır!" dedi. Başka biri "Abraham Lincoln ! Çünkü köleliği kaldırdı !", bir diğeri; "Jan Dark ! Fransayı kurtardı !" Fakat öğretmen bu cevapları kabul etmemiş. Bu sırada Abraham parmak kaldırmış. Öğretmen sormuş; "Evet Abraham,sence dünyada gelmiş geçmiş en büyük insan kimdir?" - Nasıralı İsa.
- Bravo Abraham, aferim, gel al 20 dolarrını.
Dersten sonra cevaptan çok memnun kalmış olan öğretmen Abrahama neden isa cevabını verdiğini sordu.
- Öğretmenim, aslına bakarsanız bence düünyadan gelmiş geçmiş en büyük insan Musadır ama...,iş iştir...
__________________
Dünyanın Sonu
Günün birinde Bill Clinton, Fidel Castro ve Bill Gates kendilerini tanrının yanında bulmuşlar. Tanrı bunlara dönmüş " Sizi buraya çağırdım çünkü 2000 yılında kıyametin kopacağını cemaatlerinize haber vermenizi istiyorum" demiş. Daha ne olduğunu anlayamadan bi de bakmışlar ki evlerindeler...
Clinton, hemen ülkenin bütün televizyonlarına haber vermiş ve canlı yayına çıkmış. " Sayın vatandaşlarım, size bir iyi bir de kötü haberim var. İyi olanı, In god we trust harbi harbi var. Yani bunca zaman boşuna inanmadınız. Kötü olan ise 2000 yılında kıyamet kopacak...
" Kastro'da boş durmamış hemen insanlarının karşısına geçmiş. " Yoldaşlar üzgünüm ama size iki kötü haberim var. Birincisi, bunca zaman kendimizi kandırmısız, tanrı gerçekten de varmış! İkincisi ise daha kötü, daha tanrıya inanamadan hepimiz öleceğiz, çünkü 2000 yılında kıyamet kopuyor.
" Bu arada Gates'de bütün kurmaylarını toplamış havadis veriyor. "Baylar size iki iyi haberim var. Birincisi, tanrı beni dünyanın en önemli üç kişisinden biri olarak görüyor. İkincisi ise artık "year2000" problemini çözmemize gerek kalmadı..."
Sen ne işe yaradın
Bektaşi ile hacı osmanlı zamanında ramazanda içki içerken yakalanırlar. Kadı yaptıklarının cezasının ne olduğunu bilip bilmediklerini sorar bunlara. Hacı af diler şeytana uyduk kadı efendi der ve hacı ya idam cezası verir. Bektaşiye sıra gelir ve derki ben Kadı efendi ben gayri-müslümün bana oruç farz değil der. Kadı Bektaşiyi serbest bırakır.Bektaşi kadıya sorar kadı efendi ben de şeadet getirsem müslüman olsam arkadaşımı da bağışlar mısın? Kadı efendi düşünür gavuru müslüman yapmanın ona sağlayacağı sevabı hesap eder ve hacıyıda affeder. Kadının huzurundan ayrıldıktan sonra hoca şaşırararak bekaşiye sorar; Sen ne biçim adamsın be bir dinli oluyon bir dinsiz, sende iman yokmu bire münafık deyip azarlar. Bektaşimizde gavur oldum kendimi , müslüman oldum seni kurtardım. Peki sen ne işe yaradın?
Yine kardayız
Ücüncü Boğaz Köprüsü'nü Japon, Amerikan ve Türkler'den oluşan bir konsorsiyum almış. Tam açılışın yapılacağı sırada kurdela kesilirken köprü büyük bir gürültüyle yıkılmıs. Japon; 'gitti bütün emeklerim, mahvoldu kumlarım' diyerek harakiri yapmış.
Amerikalı; 'gitti çeliklerim, tonlarca çelik yıkıldı' diyerek tabancasını çekip intihar etmiş.
Tüm bunlari izleyen Türk müteahhit de derin bir 'Oh!' çekerek yanındakilere dönmüş: '
'İyi ki çimento koymamışım, yoksa bunlar gibi mahvolurdum'...'
Allah erkeği yarattı
Allah eşşeği yarattı ve ona dedi ki : Sen bir eşşeksin. Sabahtan akşama kadar yorulmadan çalışacaksın ve ağır yükleri sırtında taşıyacaksın. Ot yiyeceksin, az akıllı olacaksın ve 50 yıl yaşayacaksın.
Eşşek cevap verdi : 50 sene böyle bir hayat için çok çok fazla, lütfen bana 30 yıldan fazla verme ! Ve böyle oldu... Sonra Allah köpeği yarattı ve ona dedi ki : Sen bir köpeksin. İnsanların mallarını koruyacaksın, onların en yakın dostu olacaksın. İnsanlardan geriye kalan artıkları yiyeceksin ve 25 yıl yaşayacaksın.
Köpek cevap verdi : Allahım, 25 yıl böyle yaşamak çok fazla. Bana 10 yıl ver yeter ! Ve böyle oldu... Daha sonra Allah maymunu yarattı ve dedi ki : Sen bir maymunsun. Ağaçtan ağaca salınacak ve bir aptal gibi davranacaksın. İnsanları eğlendireceksin ve 20 yıl yaşayacaksın. Maymun cevap verdi : 20 sene dünyanın palyaçosu olarak yaşamak çok fazla. Bana 10 seneden fazla verme ! Ve böyle oldu...
En sonunda Allah erkeği yarattı ve ona dedi ki : Sen erkeksin, dünyada yaşayacak tek rasyonel düşünen canlı sen olacaksın. Diğer yaratılmışlara zekanı kullanarak hükmedeceksin. Dünyayı yöneteceksin ve 20 yıl yaşayacaksın. Erkek cevap verdi : Allahım erkek olmak için 20 yıl yetmez. Lütfen bana eşşekten artan 20 yılı, köpekten artan 15 yılı ve maymunun 10 yılını da ver...
Allah bunu kabul etti ve erkek 20 yıl erkek olarak yaşadı, sonra evlendi ve 20 sene eşek olarak sabahtan akşama kadar çalıştı ve ağır yükleri taşıdı. Sonra çocukları oldu ve 15 yıl köpek gibi yaşadı, evi korudu, aileden artanları yedi. Sonra ilerleyen yaşında 10 yıl maymun olarak yaşadı, aptal gibi davrandı ve torunlarını eğlendirdi. Bugüne kadar böyle geldi...
Karizmatix
03-06-2006, 06:51 AM
Kaplumbağalar
iskoçyada nesli tükenmekte olan dünyanın en uzun ömürlü hayvanlarından üç kaplumbağa nın canları sıkılmış ve ne yapacaklarını bilmiyorlarmış. İçlerinden biri uzklardaki bir dağı gösterip.
-Hadi biralarımızı da alıp şu dağın zirvvesinde piknik yapalım demiş.
-Güzel fikir diye almışlar yanlarına soğğuk biralarını ve yiyeceklerini yola koyulmuşlar.dağın zirvezine ulaşmak tam yirmi yılda olmuş.soluklandıktan sonra içlerinden biri,
-hadiyemeğimizi yiyip biralarımızı içeliim. demiş sofra hazırlanmış ama o da ne?Biraları açmak için açacak getirmeyi unutmuşlar.kimin gideceğine kararverirken içlerinden yaşı küçük olan -Ben giderim ama bir şartla kimse ben gelinceye kadar yemeklere dokunmayacak.demiş ve kabul edildikten sonra yola koyulmuş.aradan 20 yıl 30 yıl 40 yıl derken 50 yıl geçmiş hala gelen yok. içlerinden en yaşlı olanı
-Ben artık yaşlandım izin verde bir parçça ekmek yiyeyim demiş arkadaşıda tamam demiş ve yaşlı kaplumbağa tam ağzına lokmasını götürüp ısırdığı esnada karşı taraftaki çalıların arasında bir hışırtı duyulmuş ve birden en küçük kaplunbağa fırlamış ve
-Yalancılar. e vallahi gitmeyeceğim. demmiş
Fotoğraf
Resmi bir daireden, Kırşehirli birisinden 12 fotoğraf isterler. Kırşehirli, yanında 6 fotoğraf olduğunu söyler. Görevli, 'Onları ver, arkadan 6 fotoğraf daha getir' der.
Bunun üzerine Kırşehirli, biraz sonra enseden çekilmiş 6 fotoğrafı, görevliye getirir
İmamların maçı
Trabzonlu imamlar kendi aralarında maç yaparlarmış ama ne hikmetse hep merkez imamlarının takımı maçı kaybedermiş. Bir gün merkezin hocalardan biri demiş ki: -Böyle olmayacak. En iyisi biz Trabzonspor'lu Hami'ye rica edelim gelsin takımda oynasın.Soran olursa merkez camii imamı Hami Hoca deriz demiş. Hami'den rica etmişler. Hami de kabul etmiş. Maç oynanmış ama merkezin imamları yine mağlup olmuşlar. Maç dönüşü merkez imamlarının arkadaşlarından biri sormuş:
-Hoca bu hafta kazandık değil mi?
-Malesef 2-1 yenildik
-Yapma ya nasıl olur Hami oynamadı mı? -Oynadı ve bizim golümüzü de o attı
-Peki onların gollerini kim attı?
-Roberto Carlos Hocayla, Ronaldo Hoca
Karizmatix
03-06-2006, 06:54 AM
Meslek
Birinci sınıfa başlayan çocuklara öğretmen, babalarının mesleklerini soruyordu :
-Söyle bakalım Tuna, baban ne iş yapıyorr? Tuna :
-Otobüsleri kaldırıyor efendim, dedi. Biir sıra önde oturan bir çocuk yanındaki arkadaşına yavaşça sordu:
-Pekiyi anlayamadım, neymiş babası? Arkaadaşı büyük bir saflıkla cevap verdi:
-Vinç miş, vinç!
Şempanze
Kadın bebeğiyle otobüse binerken otobüs şöförü kendini tutamayıp şöyle demiş:"- Aman tanrım ne kadar çirkin bir bebek..." Kadın sinirle biletini kutuya basmış, en arka tarafa geçmiş, bir adamın yanındaki boş yere oturmuş. Adam dönüş kadına;"- Özür dilerim. Acaba az önce şöförle aranızda ne geçti?"
Kadın: - Büyük bir terbiyesizlik etti. Hakaret...
Adam: - Bir kamu görevlisi insanlara hakaret edemez. Suç teşkil eder.
Kadın: - Doğru. Gideyim de şunu bir azarlayayım.
- Merak etmeyin, ben maymununuza gözkulaak olurum...
Papaz ile Zangoç
Papaz, iki metre ilerisinde duran zangoça sormuş:
"Gizli gizli sen mi içiyorsun kutsal şarabı?"
Zangoç'ta derin bir sessizlik...
lyice köpürmüş Papaz:
"Sana soruyorum be adam! Duymuyor musun?"
"Hayır, buradan hiçbir şey duyulmuyor efendim!"
Olacak şey mi! İki adım öteden beni duymuyorsun..." Zangoç bıyık atından gülmüş; "İsterseniz yer değiştirelim, anlarsınız..." Yer değiştirmişler.
Bu kez Zangoç seslenmiş:
"Kilise için toplanan yardımları kim iç ediyor?" Papaz kendi kendine söylenmiş:
"Hakikaten yahu! Buradan hiçbir şey duyulmuyor."
Mucizeler
Bir Yahudi, bir Hristiyan ve bir Müslüman kimin daha çok dindar olduguna dair tartisiyorlarmis.
"Çölün ortasinda devemin üzerinde gidiyordum" demit Müslüman."Aniden, nereden geldigi belli olmayan çok büyük bir kum firtinasi koptu. Devemin yanina uzandim, deveyle birlikte kumlara daha çok gömüldükçe, gerçekten sonumun geldigini düsündüm. Ama, Allah 'a inancimi yitirmedim. Dua ettim, dua ettim ve aniden etrafimdaki on millik alanda firtyna durdu ve ben köyüme dönebildim.
Hristiyan , "Bir gün okyanusta küçük bir kayikta balik tutarken, dev bir firtina koptu. 2 metre boyunda dalgalar! Gerçekten sonumun geldiiini sandim. Tanri 'ya dua ettim, dua ettim ve sonra etrafimdaki on millik alanda firtina dindi, ben karaya çikabildim."
Yahudi anlatmaya baslamis. "New York sehrinin ortasindayken, yerde siyah bir çanta gördüm. Çantanin içine bakinca parayla dolu oldugunu gördüm. Cumartesi günü oldugundan ve bizim bu kutsal günümüzde paraya el sürmemiz yasak oldugu için, gerçekten sonumun geldigini düsündüm. Ama, inancimi yitirmedim. Dua ettim, dua ettim ve aniden, etrafimdaki on millik alanda "Sali" oldu
ne sıklıkta
Erenlerden birine sormuslar
-'ne sıklıkla oruç tutarsın?'
-'ooo' demiş 'her sene kesin oruç tutarıım'
-'peki ne sıklıkla namaz kılarsın?'
-'ooo' demiş 'çok sık. her hafta namaz kkılarım'
-'peki' demişler ne sıklıkla alkol alırssın?'
-'ehh' demiş 'cok nadiren. akşamdaan akşşama!'
Tedbirli olmaya çalışıyor
Papaz ölmek üzere olan adamın üzerine eğilerek;
'Ölmeden önce şeytanı ve onun kötülüklerini lanetle'...der.
Ancak adamdan ses çıkmaz.
Papaz isteğini bir kez daha tekrarlar, ama hastanın sessizliği sürer.
Sonunda Papaz kızgın bir ifadeyle; 'Neden şeytanı ve kötülüklerini lanetlemiyosun, bre gafil?' diye sorunca adam halsizce karşılık verir; 'Nereye gideceğim belli olmadan kimse hakkında kötü konuşmak istemiyorum.'
Kevser
İmam Hatip Lisesinde teftiş yapan bir müfettiş sınıfa girer.. Ders Kur'an-ı Kerim'dir. Bir öğrenciyi kaldırarak ismini sorar. Öğrenci:"Fatih" diye cevap verir.. Müfettiş : "Peki öyleyse yavrum Fatiha suresini oku bakalım.."..cocuk sureyi okur. Sıra başka bir öğrenciye gelmiştir. Mufettiş yine sorar.."İsmin ne çocuğum?"..çocuk cevap verir: "Yasin ama arkadaşlar kısaca Kevser derler."
Karizmatix
03-06-2006, 06:59 AM
BİTSİN BU DAVA
Bektaşi'nin birine konuk gelecekmiş. Bektasi konuğu nasıl ağırlar... Elde yok, ayakta yok.. Mahçup olmak da istemiyor... Komşusu Yahudi'nin bir sürü keçisi varmış...Onlardan birini çaktırmadan alıp kesiyor... Ama çaktırmadığını sanan kendisi... Yahudi, ağacın arkasından gözlermiş durumu... Diyor ki kendi kendine, "Kadıya gitsem.. Kadı Müslüman, o Müslüman, ben Yahudi� Davayı kazanamam. Hadi kazandım, Bektaşi'nin nesi var ki, ondan alıp bana versin... Biz artık Allah'ın huzurunda hesaplaşırız... Yıllar geçiyor. Yahudi, Allah'ın huzurunda davacı oluyor, Bektaşi'den... Mahkeme kuruluyor..
Allah :
-Sen Yahudi kulumun keçisini kesmişsin, diyor Bektaşi'ye...
-Kesmedim, diyor Bektaşi...
-Ben gözlerimle gördum diyor, Yahudi.. -Allahım, diyor Bektaşi... Bir mahkemedee bir adam hem şahit, hem davacı olamaz.
-Haklısın ama, diyor, Allah Ben her şeyii görürüm. Ben de gördüm, kestiğini...
-Allahım, diyor Bektaşi...Aynı mahkemedee, hem şahit, hem hakim olunmaz...
-Gene haklısın, diyor Allah... O zaman ggetirin keçiyi ona soralım...
-Ne!... diyor Bektaşi... Keçi burada mı??...Ver onu o zaman bu Yahudi'ye...Bitsin bu dava..
MANASTIR HAYATI
Bir manastırda yaşayan üç rahibe oturmuş dedikodu yapıyorlarmış.
Birincisi 'Kızlar' demiş 'Geçen gün baş papazın odasını temizlerken bir sürü seks mecmuası buldum'.
Diğerleri 'Peki ne yaptın?' diye sorunca ilk rahibe 'Hiiç' demiş ne yapacağım hepsini çöpe attım'
İkinci rahibe anlatmaya başlamış 'Bende bir ay önce baş papaz efendinin odasını temizliyordum bir sürü prezervatif buldum'
İlk rahibe sormuş 'Peki sen prezervatifleri ne yaptın? Attın her halde'
İkinci rahibe 'Yok canım' demiş 'Hiç üşenmedim tek tek hepsini iğne ile deldim ve tekrar paketlerine koydum'
Bunu duyan üçüncü rahibe düşmüş bayılmış..
BEN DE PEDERİM AMA
Bildiğiniz gibi bazı hristiyanlar papazlara 'Father-Peder-Baba' derler. Komünist rejim zamanında Rusya'dan zar zor kaçıp New York'a yeni gelen Salamon, metro'da bir papazın yanına oturmuş. O güne kadar hiç papaz görmediği için de sormuş
'Af edersiniz efendim, sizin gömleğinizin yakası neden ters?'
Papaz 'Çünkü ben bir pederim' demiş.
Salamon 'Ben de bir babayım ama gömleğimin yakası ters değil.
Neden siz yakanızı ters takıyorsunuz?' diye yine sormuş.
Papaz biraz düşünmüş ve 'Beyim ben bir çok insanın pederiyim' demiş.
Salamon 'Benim de çok çocuğum var. Tam dört kızım ve dört oğlum var. Ama yakam ters değil' diye cevap vermiş.
Papaz 'Ben yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca insanın babasıyım' deyince Salamon gülmüş ve
'Beyim' demiş 'Ben sizin yerinizde olsam yakamı ters takacağıma pantalonumu ters giyerdim'
ORUÇ
Ataist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere bakıyormuş 'Evrim ne güzellikler yaratıyor!diye düşünüp mest oluyormuş birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve onu kovalamaya başlamış Adam bütün gücüyle kaçıyormuş ama her arkasına bakışında ayının daha olduğunu farkediyormuş. Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı yerdeki bir dala takılmış, ayı adamın üzerine atlamış, pençesini kaldırmış, Tam vurmaya hazırlanırken adam "ALLAHIM! diye bağırmış. bir anda zaman durmuş ayı donmuş, ormandaki nehir bile akmaz olmuş bir anda orman karramış ve gökyüzünden bir ışık hüzmesi adamın üzerine parlamış. Çok derinden gelen ilahi bir ses adama;
"Yıllarca bana inanmadın,yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın, sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir kulum mu saymalıyım?"demiş.
Adam untanç içinde: Biliyorum bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem haksızlık, ama belki AYIYI DİNDAR yapabilirmisin." demiş
SES: peki " diye karşılık vermiş ve ışık kaybolmuş.Nehir tekrakmaya baslamış herşey eski haline dönmüş. Ayı pençesini indirmiş, iki pençesinide göge doğru çevirmiş, ve konuşmaya başlamış;
"ALLAHIM,senin rızkınla orucumu açıyorum, Hamdolsun bana verdiğin nimetlere...
Karizmatix
03-06-2006, 07:06 AM
Elimden Geleni Yaptım
Kasabanın birinde kilisede pazar ayini sırasında kilisenin içinde olduğu kasabayı su basar. Sular kiliseye doğru ilerlemeye başlar.Herkes panik içinde koşuştururken Papaz'ın yerinde durduğunu gören insanlar Papaz'a gelmelerini söylerler.
Papaz onu Tanrı'nın koruyacağını söyler.
O anda sular yükselmeye başlar.Sular kiliseye girer.Rahip canını kurtarmak için 2. kata çıkar.Bir yandan da Papaz'a kaçmasını söyler.Papaz inadını devam ettirir.Sular 2. kata çıktığında pencerenin önünden bir kayık geçer.İçinde halktan bazı kişiler vardır.Papaz'a gelmesini söylerler ama Papaz yine inadını sürdürür.
'Tanrı beni korur'der.Sular çatıya çıktığında yine bir kayık geçer ve yine halktan bazıları kayığın içindedir Papaz'a gelmesini söylerler ama Papaz 'Tanrı beni korur'demeye devam eder.Sular çatıyıda aşınca Papaz çatıdaki direğe tutunur.Bu sefer tepeden bir helikopter geçer. İçinde yine halktan bazı kişiler vardır.Papaz'a gelmesini söylerler.Papaz yine
'Tanrı beni korur.'der. Ve ölür.
Tanrı'! nın huzuruna çıkar.Tanrıya 'Ben sana darıldım Tanrım. Ben senin huzurunda yıllarca çalıştım,sen beni öldürdün.'der.
Tanrı da 'asıl sen kendini öldürdün.Senin için 2 kayık 1 helikopter gönderdim daha ne yapayım.'der
Yalansa
Abartıcı bir kişi olarak tanınan hattat İzzet Efendi bir dostuna:
- Dün gece sabaha kadar oturdum, bir Kurr�an yazıp bitirdim, demiş.
Az sonra dostu söze girmiş :
- Geçen Ramazan�da Kandilli�ye, bir iftaar yemeğine gidiyordum. Boğaziçi�nde öyle bir fırtına çıktı ki... Dalgalar bindiğim kayığı sahildeki minarelerin şerefelerine kadar çıkardı. Kayık dalgalar arasında sallanırken iftar oldu, toplar atıldı. Ben de sigaramı kandillerden yakıp orucumu bozdum.
Mustafa İzzet Efendi bağırmış :
-Yalan !..
-Yalansa, senin dün gece yazdığın Kur�ann-ı Kerim çarpsın
Cehennem
Dört samimi arkadaş aynı arabada yolculuk ederken trafik kazasında ölürler. Azrail "Türk cehennemine mi yoksa avrupa cehennemine mi gitmek istersiniz?" diye sorar. "Fark nedir?" diye sorarlar. Azrail "Avrupa cehenneminde her gün bir kepçe Türk cehenneminde her gün bir kova bok yersiniz" der. Üç tanesi "biz Türk doğduk, Türk ölürüz" der. Bir tanesi ise uyanıktır, Avrupa cehennemini seçer. Ve aradan epey zaman geçer avrupa cehennemindeki adam artık kepçe kepçe yemekten bıkmıştır, arkadaşlarının durumunu merak eder, hallerini görmek için ziyarete gider. Oysa onlar şen şakrak gülerek karşılarlar onu. Dayanamaz sorar: "Ben bir kepçesini hazmedemezken siz her gün bir kova bok yiyip nasıl bu kadar neşeli olursunuz?" "Oğlum oğlum" derler "Burası Türk cehennemi, bir gün bok olur kova olmaz bir gün kova olur bok olmaz, 3 aydır bir bok yediğimiz yok!"
Vaaz
Papazın biri vaaz verecekmiş ama çok heyecanlanıyormuş. Gitmiş baş papaza, papaz efendi ben vaaz vereceyim ama çok heyecanlanıyorum demiş.Papaz,o zaman git biraz şarap iç heyecanın geçer demiş. Adam,şarabı içmiş sonrada vaazı vermiş. Vaazdan sonra gitmiş papaza,demiş nasıldı papaz efendi beğendiniz mi? Papaz , "Güzeldi yavrum ama bazı hataların var."
1)Merdivenden yürüyerek ineceksin tırabzandan kaymayacaksın.
2)Duaların sonunda oleeeey değil, Amin diyeceksin.
3)En önemlisi de İsa Tanrı'nın oğlu sütçünün çocuğu değil.
Sen en iyisini bilirsin
Nasrettin hoca bir gün köyden şehre giderken yorulmuş tarlanın kenarındaki Ceviz ağacının altında dinleneyim demiş.Şöyle bir etrafına bakınıp ağacın altına uzanmış. Ve şöyle düşünmüş.Ey Allah'ım gücüne sual olmaz amma,incecik kabak sapında kocaman kabak var, koskocaman ağaçta küçücük ceviz var, bu nasıl iş deyip uykuya dalmış.Ağaçtan bir ceviz hocanın kafasına düşüvermiş.Ve kafada ceviz büyüklüğünde bir şiş olmuş. Hoca hiddetle uyanmış ve Yarabbi sen en iyisini bilirsin demiş. Simdi o kabak ağaçta olsaydı benim halim ne olurdu.
Karizmatix
03-06-2006, 07:07 AM
Suç sende değil
Bektaşiler gene bir akşam iciyorlarmis. Havada sıcakmı sıcak yazın en sıcak ayı. Ekinlerin suya ihtiyaci var. İçerlerken arkadan birisi seslenmiş '' hocam ne olacak bizim tarlalarımızın hali? bizim için yağmur duasına çıksanda bize bereket yağdırsan''. demiş. Bektaşi ''tamam yarın içmeyelimde yağmur duasına çıkalım''demiş. sabahleyin erkenden bektaşi önde cemaati arkada giderken tarlaların yanına gelmişler. Bektaşi baslamış dua etmeye. Tam duanın ortasında''Allah'im bu tarla benim ''demiş duaya devam etmiş. Neyse duayı bitirdikten sonra herkes evlerine dağılmış. Bektaşininde arsası tam yolun yanındaymış yani çok kıymetliymiş. Bektaşide evine dönmüş. Akşam bir yağmur baslamış, ortalığı sel götüruyor durdurak bilmiyor. Bektaşinin arsasını sel almış götürmüş. Sabahleyin bektaşi yağmurun sevinciyle koşa koşa geliyor birde bakıyorki arsa yok!!! Bektaşi çok sinirlenmiş ellerini havaya kaldırmış ''Yok Allahm suç sende değil, sana o arsanın yerini söyleyen pezevenkte''demiş.
Güzel için oruç bozulurmu ?
Bektaşiye bir gün sormuşlar...
Gelse bir dilberi ahu
Olsa savmı ramazan
Dilber-i ahumu efdaldir ,
yoksa savmı ramazan mı?
Bektaşi cevap verir:
Fırsatı fevketme zinhar...
Sür sefasın dilberin
Olur kazası savmın
Olmaz kazası dilberin....
Kirletmek
Adam kizini hayatin tehlikelerinden korumak istiyormus. Zaman geldiginde ve kizinin guzelligi tam bir olgunluga eristiginde, onu
karsisina oturtarak dunyanin alcaklik ve kotuluklerini anlatmis.Soyle soylemis:
-"Sevgili kizim, sana soyleyeceklerimi unutma. Butun erkekler tek sey ister. Erkekler cok kurnazdir. Her an kapan kurmaya calisirlar. Onlarin arzularinin batagina gittikce nasil daha cok battigini anlamazsin bile. Sana mutsuzluga giden yolu gosterecegim.Erkek
once senin en guzel ozelliklerine bayilir ve sana hayran olur.Daha sonra seni disari bir yere davet eder.Sonra evinin onunden gecerken
ceketini almak istedigini soyler.Kendisiyle iceri gelmeni ve oturmani ister.Sana cay ikram eder. Beraber muzik dinlersiniz ve uygun zaman gelince de birden kendini senin ustune atar. Bu sekilde kirletilmis olursun, tabii bizler de kirletilmis oluruz.Ailemiz kirletilmis olur ve temiz ismimize kara leke surulur."
Kizi babasinin bu sozlerini kafasina yerlestirmis.Bir sure sonra babasina gelmis, gururla gulumseyerek soyle demis:
-"Baba sen muneccim misin?
Nasil tum olacaklari onceden bildin. Tam soyledigin gibiydi.Once Benim guzelligime hayran oldu. Daha sonra cikma teklif etti. Sonra sanki rastlantiymis gibi onun evinin yanindan gectik. Oradan gecerken, zavalli
adam ceketini unuttugunu fark etti. Ve oradan yalniz bekleyemecegimden,beni evine davet etti. Kibar davranis ornegi olarak bana cay ikram etti ve hosca vakit gecirmek icin muzik caldi.Tam bu noktada, bana soylediklerini dusundum.Olacaklari tamamen biliyordum.
Fakat gordugun gibi sana layik bir evladim.
Zamanin geldigini hissettigimde,kendimi onun uzerine attim ve ben onu, onun annesini,
babasini, ailesini ve itibarini lekeledim."
Çiçekçiye giren adamin kolunda siyriklar, sol gözünde bir morluk vardi.
- Bir düzine kirmizi gül istiyorum, dedi ve hemen ekledi. Karimin dogum günü için, tazesinden rica ediyorum.
Çiçekçi:
- Basüstüne, dedi. Hangi gün için?
Adam koluyla gözünü isaret etti:
- Dün için lütfen.
Iki rahibe varmis biri matematikçi biri mantikli.Bunlar bir aksam karanlikta kiliseye dönerlerken matematikçi rahibe mantikliya dönerek ;
-"Yaklasik 20 dakikadir bir adam bizi takip ediyor ve gittikçe yaklasiyor su anda aradaki mesafe 50 metre" der.
Bunun üzerine mantikli rahibe bunun tek mantikli açiklamasi olabilecegini ve adamin kendilerine tecavüz edecegini ve daha hizli yürümeleri gerektigini belirtir.Rahibeler daha hizli yürümeye baslarlar. 2 dakika sonra matematikçi rahibe:
-"Adam da hizlandi ve aradaki mesafeyi kapatiyor, su anda 30 metre arkamizda... O zaman mantik olarak kosmamiz gerekir."
Rahibeler kosmaya baslar ve 3 dakika sonra matematikçi rahibe
-"O da kosuyor ve arayi kapatiyor su anda mesafe 10 metre.O zaman mantik olarak bizi yakalayacak birimiz saga digerimiz sola saparak kiliseye ulasmaya çalisalim en az birimiz kurtulur.".
Ve matematikçi saga dogru kosmaya mantikli sola dogru kosmaya baslar. Matematikçi 20 dakika sonra kiliseye ulasir ve telas içinde beklemeye baslar. Aradan 40 dakika geçtikten sonra mantikli rahibe gelir.
Matematikçi sorar ;
-"Ne oldu ne yaptin ?"
-"Adam beni takip etti artik mesafe üç-bes adima kadar azalmisti, mantik olarak daha fazla kosmanin anlami yoktu...
-"Eeee..."
"Mantik olarak ben durdum adamda durdu."
-"Sonra..."
-"Mantik olarak ben etegimi kaldirdim oda pantolonunu indirdi."
-"Peki daha sonra...."
-"Daha sonra ne olacak etegini kaldirmis bir rahibe pantolonunu indirmis bir adamdan DAHA HIZLI KOSAR..."
Karizmatix
03-06-2006, 07:09 AM
Sekreter
Sabahtan beri nefes almadan çalışan işadamı, saatin akşamın sekizi olduğunu fark edince, o gün kendisi gibi yoğun çalışan sekreterine bir öneride bulunmuş.
- Haydi birlikte yemeğe gidelim. Gitmişler, adam yemekte sormuş :
- Dans etmeye gidelim mi ?
- Olur, demiş sekreteri. Birlikte diskoteğe gitmişler. Oradan da sekreterin evine. Bir güzel sevişmişler. Sonra evine gelmiş adam. Arabasını park etmiş garaja. Cebinden bir parça tebeşir çıkarmış. Elbisesine irili ufaklı çizikler atmış. Eve girdiğinde kendisini salonda bekleyen karısı sormuş:
- Neredeydin ? Adam istifini bozmadan :
- Hiiç!.. Sekreterimle yemeğe gittik, sonra dansa, sonra da onun evine. Birkaç saat seviştik.
- Yalancı! diye bağırmış kadın; o serseri arkadaşlarınla buluşup yine bilardo oynamaya gittin değil mi?
Trafik Kontrolü
Adamın biri arabasıyla şehirler arası yolda seyahat ederken trafik polisi durdurur.
- İyi Günler beyefendi, ehliyet ruhsat lütfen, der. Adam :
- Buyurun, der ve uzatır. Trafik polisi bakar :
- Yangın söndürücünüz var mı?
- Var, der ve gösterir adam.
- İlkyardım çantası ?
- Var.
- Zincir, diye sorar polis, adam gösterir.
- Takoz ?
- Var.
- Çekme halatı ?
- Var. Polis dayanamaz:
- Mezdeke’nin kaseti de var mi lan ? der. Adam güler :
- O da var, der ve kaseti gösterir. Polis :
- Tak o zaman teybe, der. Adam takar, polis oynamaya başlar. Adam gülerek :
- Memur bey, ne yapıyorsunuz ? diye sorar. Polis adama döner :
- Eşek değilsin ya, bir 20 milyon takarsın artık!
Benzin
Temel arabasının benzin deposuna işerken, Dursun Temel'i yakalamış. Yanına gidip :
- Temel, ha pu yaptiğun normal midur ? diye sormuş. Temel bozuntuya vermemiş :
- Haçan, bu kurşinsuzdur, istersen pi dahakine normal yaparum.
Fotoğraf
Temel bir is için bir fabrikaya başvurmuş.
Fabrika da 12 tane vesikalık fotoğraf istemiş.
Temel kara kara düşünmeye başlamış, 'vesikalık fotoğrafı nasıl çektirecem ben simdi' diye.
Durumu Idris'e açıklamış. O da demiş ki:
- üzülme Temel, geniş bi arazide bi çukur kazarız, sen sadece vesikalık kısmın gözükecek şekilde çukura girersin, ben de senin resmini dedemden kalma yadigarla çekerim, demiş.
Temel kabul etmiş ve yer ve zamanı ayarlamışlar.
Buluşma vaktinden önce Temel Buluşma yerine gidip 12 tane kuyu kazmış.
Idris gelince şaşırmış:
- Yahu Temel, niye 12 kuyu kazdin ki, demiş, ben zaten 12 tane fotoğraf makinesi getirmiştim.
Mühendis
Bir papaz, bir sarhoş ve bir mühendis giyotinle ölüm cezasına çarptırılmışlardır. Sıra öncelikle papazdadır. İnfaz memuru papaza sorar : "İnfaz edilirken yukarı mi aşağı mi bakmayı tercih edersin?" Papaz cevap verir : "Yukarı bakmak isterim. En azından ölürken yüzüm tanrıya dönük olur." Papazin isteği yerine getirilir, giyotin bıçağı havaya kaldırılır ve bırakılır. Bıçağın hızı kesilir kesilir ve tam papazin boynuna santimetreler kala duruverir. Bu tanrıdan bir işaret olarak görülür ve papaz serbest bırakılır. Sıra sarhoşa gelmiştir. Bir umutla sarhoş da yukarı dönük olmak istediğini söyler. Ayni şekilde giyotin bıçağı tam sarhoşun boynuna yaklaşmışken yavaşlar ve durur. Bu da tanrının bir işareti olarak kabul edilir ve sarhoş da serbest bırakılır. En son sıra mühendistedir. Mühendis de yukarı dönük infaz edilmek istediğini belirtir. Tam bıçak havaya kalkmışken mühendis bağırır : "Durun bir dakika, bıçaktaki sorunun nerede olduğunu anladım.
Karizmatix
03-06-2006, 07:13 AM
Homoseksüellik
Temel 20 senedir Almanya'da yasıyormuş. Bir gün göçmen bürosuna gidip Almanya'dan kesin dönüş yapacağını söylemiş. Göçmen bürosundaki Almanlar Temel'i tanıyorlar, seviyorlar. Sormuşlar;
- Niye dönüyorsun ? diye.
Temel :
- Homoseksüeller yüzünden, demiş.
Bürodakiler sasırmış,
- Seni rahatsız filan ediyorlarsa hemen bir şikayette bulun, gereğini yaparız. Buradan bu yüzden ayrılmana değmez, demişler.
Temel :
- Beni rahatsız etmiyorlar, demiş.
Bürodakiler yine şaşırmış :
- Peki o zaman, neden gidiyorsun ?
Temel yanıtlamış :
- Burada, 20 yıl önce homoseksüellik yasaktı, 10 yıl önce serbest oldu, 5 yıl önce de evlenmelerine izin çıktı. Homoseksüellik mecbur olmadan dönmek istiyorum.
İhale
Meclis Genel Kurul Salonu'nun giriş kapısının tamiri gerekiyormuş. Konuyla ilgili bürokrat, iki ayrı firmadan marangoz davet ederek kapıyı gösterip, ikisinden de fiyat istemiş.
Birinci marangoz:
- 500 milyon liraya olur bu iş, demiş. 200 milyon malzeme, 200 milyon
işçilik, 100 milyon da kâr. . .
Bürokrat, ikinci marangoza dönmüş:
- Siz aynı işi kaça yaparsınız?
- 2, 5 milyar lira.
- Nasıl olur bu kadar fiyat farkı ?
- 1 milyar bana, 1 milyar size, demiş ikinci marangoz, 500 milyonu da bu arkadaşa veririz kapıyı yapar.
Kızılderili
Temel ile Dursun Amerika'ya çalışmaya gitmişler. Bir amerikalı şirket onlara öldürdükleri her kızılderiliye karşılık 10.000 dolar vereceklerini söyleyip, onları kızılderililerin yaşadığı bölgeye göndermiş. İlk gün 2 kızılderili öldürüp 20.000 dolar almışlar, ikinci gün 5 tane öldürüp 50.000 doları cebe indirmişler. Bir gün sabah uykudan uyanan Temel camdan dışarı bakmış birde ne görsün evin dört bir tarafını kızılderililer sarmış. Temel bağırarak Dursun'u uyandırmış :
- Ula Dursun uyan oğlum paranın am.na koyduk.
Motorcu
Serçenin biri, bi bahar günü dalgın dalgın uçuyomuş. Bir anda farketmiş ki, bir yolun üstünde uçuyor ve karşıdan da motorsikletli bir adam geliyor. Her ikisi de çarpışmayı engellemek için ellerinden geleni yapmışlar ama nafile, serçe çotaaank diye kaska çarpıp düşmüş. Motorcu hemen atlamış motordan koşmuş serçenin yanına. Serçe baygın yatıyor, kıyamamış, bırakamamış yolda, almış getirmiş eve. Eskiden kalma bir de kafesi var evde. Koymus az biraz su, biraz da ekmek, serçeyi de koyup kafesin içine vurmuş kafayı yatmış. Bizim serçe bi müddet sonra ayılmaya başlamış. Daha tam seçemiyor ortalığı, hafif bulanıklık var yani. Bir bakmış parmaklık, ekmek, su falan var bulunduğu yerde. Birden telaşlanmış. "Anaaa...". demis, "motorcuyu öldürmüşüz be !"
Vizir Vizir
Softalar, Bektasi'ye, Tanri'nin büyüklügünü ögretmeye calisip duruyorlar. Anlatip, anlatip, sonunda da diyorlar ki:
" Tanri isterse igne deliginden deve bile gecirir! "
Bektasi:
" Elbette,"diyor.
"Nasil elbette?" diyor softalar.
Bektasi cözüyor dügümü:
"Tabii ya! Onun yapamayacagi sey mi var? Cani ister, igne deligini büyütür veya cani ister, develeri kücültür, vizir vizir gecirir."
Amerika'dan mühendiz
Kayseri'nin bir köyünde imece yöntemiyle yol yapiliyor. Bunun icin de esekten yararlaniliyor:
Esek hangi yolu izlerse, orasi genisletip araba yoluna dönüstürülüyor.... Köye gelmis olan Amerikali Baris Gönüllüsü, ne olup bittigini kavrayamadigi icin sorar:
- Ne yapiyorsunuz böyle?
- Yol yapiyoruz.
- Bu esek ne icin?
- O, yolun mühendizi. Yola uygun gecenegi o gösterir.
Baris Gönüllüsü katila katila güler:
- Ya esek bulamasaydiniz?
- Iste o zaman Amerika'dan mühendiz getirirdik!
Akillanma
Temel on sekizlik oğlunu evlendiriyor.
Çok erken değil mi diye soranlara,
- Simdi evlensin, sonra akli paşina celir, o zaman da evlentiremem, diyor.
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.