Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Ufuk Nazım


Sayfa : 1 [2]

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:43 AM
İşporta Aşklara

Geçenlerde Kadıköyde buldum,
İşporta bir aşk.
Deniz yakın gök mavi,
Ve dalgalar gibi narindi.

Oysa birazdan oda satılacaktı.
İşportada güzel bir aşk,
Sokak sokak aranacaktı.
Bulunup kaybolacak buluttular.

Yakın bir zamanda,
Bulunacak bir mısradır onlar.
Gelip geçen boğazın mavisini,
Pasa bulayan hurdaydı onlar,
Geriye dönmemeyi öğretendi onlar.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:44 AM
İzmir

Unutulmuş,
Bir İzmir akşamı.
Yanılıp da unutulmuş.
Karanlıkta ışığı arayanlar,
Yan yana yürüyenler.
Soluk bir akşamda,
Aya tutunanlar.
Yaşamın son dönemecinden,
Zulme uçanlar.
İzmir de kaldı bildik çocuklar.
Yamalı umutlarla,
Yaşam urbasına dolananlar.
Umutlarına takılıp,
Tepe taklak düşenler,
İzmir de kaldı.
Bildik dalgalardı boğuştuğumuz.
Bir solukluk anlardaydı,
En güzeli yaşamın.
Zaman geçmiyor diyorlar ya,
Yalan.
Bak;
Nasılda geçti zaman.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:44 AM
İzmir Ve Ben

İzmir ve ben
Gevrek yerdik
Susam susam kokup
Nar çiçeklerine
Takardık gülüşlerimizi.

İzmir ve ben
Bornova dan çıkıp yola
Bayraklıda kapayıp pencerelerimizi
Geçerdik kemer altının
Büyülü sokaklarından.

İzmir ve ben
İncir altında
Denize karşı
Aşklarımızı meze yapıp
İçerdik rakımızı.

İzmir ve ben
Konak meydanında
Haykırırdık umutlarımızı
Dalgalar bize hayrandı
Bir o kadar uzakken sevdamız.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:44 AM
Kabuslarda Kaybolana

Yok bir nefes
Alışılmış bir mutsuzluk
Yada asabi bir havanın
Kışkırtıcı etkisi.

Yıl 2006 aylardan ekim
Hakkını yememeli havalar iyidi
Ama bu gün bir garip
Terelelli oynuyor gök.

Sabah yine uyandım
Kabuslarla.
Terden fanilam ıslak
Ağzım ekşi.

Yüzümü bile yıkamadım
Ve unutmamak için
Bu acı tadını rüyamın
Ağzımı bile çalkalamadım.

Zihnim bomboş
Olup olmadığını bilmediğim
Belleğimde bir eksiklik ki
Dolanıyor sessiz bir çığlık gibi.

Belki anımsarım diye
Uykulu uykulu oturdum
Başına masamın
Sonsuz bir denizin kıyısına oturur gibi.

Aradım kelimelerle
Zihin denizimin
Karanlık diplerinde
Yok yok.

Aynı günler altında
Kurulu zaman saltanatında
Kayıp bir düşü aradım
Boşuna.

Anlamadılarki
Oturdum o kayanın başına
Umudun sarı sıcaklığını bekledim
Boşuna.

Vurdum kendimi yollara
Sustum yağmurlarla
Kıyıları kara denizlerde tükettim zaman
Boşuna.

Bir iksirdi mutluluk
Uykularda unutulan bir ruya
Kitaplarda sokaklarda aradım
Boşuna.

Bir tılsımdı bu
Yalın usturuplu bir küfür gibi
Açtım kulaklarımı yıllarca dinledim
Boşuna.

Belki unuturdum adımıda
Dağlarla birleşen gök çizgisinde
Saklandım bulutlarla unutmadım adımı
Boşuna...

Dostlar soyleyin bana
Ben kabuslarda
Neyi kaybettim?
Boşu boşuna.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:44 AM
Kaçak

Atının terkisinde;
En güzel kaçak.
Sınırları aştı mı,
Kurtardı,
En güzelini meyvelerin.
Unutulmuş bir ürperti.
Sınırları aşan arzu.
Dört nala gidiyorlar;
Dağların nehirlerin üzerinden.
Başakların arasında;
Keşfediyorlar vahaların en güzelini.
Güneş ufuk da;
Sapsarı gülümserken.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:44 AM
KaçıncıGeçişi

Kaçıncı geçişi bu yolu.
Kaçıncı iç çekişi.
Halbuki oda biliyor.
Anlamsız bu ışıklar.
Telaşlar boşuna.
Yavaşlıyor;
Düşün kıvrımlarında Akan,
Milyonlarca kaygı.
Boşuna kaçışı anlıyor.
Kendi yolunu kurmalı.
Başkalarının senaryolarında,
Küçük rollerle avunmamalı.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:45 AM
Kaçış

Bugün,
Kendimiz için bir şeyler yapalım,
Yabancılaştığımız, uzaklaştığımız.
Kendimize bakalım bugün.
Hüzünden kemiklerim sızlıyor,
Ellerim bomboş,
Yüreğimde yıkılmışlık.
Vazgeçmişiz,
Bu güzel dünyadan.
Beynimdeki sokaklar,
Karatılmış,
Umudun aydınlık bombardımanına karşı.
Saatler,
Ölümü çağrıştırıyor.
Zaman,
Hayat denen ulu ve yalnız dağın,
Üzerinde birikip.
Aykırı haykırışlarla,
Bizi boğmaya hazırlanan,
Büyük bir çığa gebe her an,
Ve her saniye;
Üzerimize örülen duvarın taşlarıdır.
Ölümün çığlığı kulaklarımızda,
Kaçıyoruz, her şeyden kaçıyoruz,
Hovarda rüzgarlar gibiyiz;
Her yönden her yöne esen.
Beyin çöllerinin,
Güneşsiz karanlığını görmüyoruz.
Kör olduğumuzu bile,
BİLMİYORUZ.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:45 AM
Kaçıyor

Kaçıyor
Kendinden kaçıyor.
Işıl ışıl gözleri
Korkularını tutuşturmuş
Bir avuç kül kalmış
Kendinden geriye.
Savruluyor
Yel değirmenleriyle
Dalıp dalıp
Rüzgarlara
Dağılıyor zerre zerre.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:48 AM
Kadın

Topuklarının çatlağında
Kaybolmuş bir gençlik acır.
Ellerinin nasırında sızlar
Kaybettiğin ilk yavrun.
Ve gözlerinde balkır
Emeğinle çalkalanan berrak gün.
Kalçalarında ırğalanır
Sanki koca bir yaşam denizi.
Dilinde ağıda döner yaşamın
Gecenin sarı yıldızları gibi
Ağanın, kocanın, patronun
Yüzüne elbet bir gün doğar
Çektiğin bunca kahır.
Umursamazlar seni
Yataklarının dışında
Analıktır senin en değerli yanın
Ama neden unuturlar
Her ana bir kadındır aslında.

28.02.07

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:49 AM
Kaldı Dikenleriyle

Sığındıda kaldı yücelere
Öyle mahçup, mahsun
Sessizce geceye sağıldı ellerinden
Kızıl bir gül
Dikenleri kaldı ona yadigar
Dikenlerden koca bir duvar gibi
İçinde büyüttü umudunu
Yaklaşanı kanattı
Ve öyle yalağuz ağılı
Sarıda balkıyıp
Mavide köpürdü
Kaldı dikenleriyle
Yalın yürek...

14.02.2007

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:49 AM
Kaldırımlar

Güneşli bir gün
Yürüdüm kaldırımlarda
Her adımda
Tasları tıkırdayan
Ağaç kökleriyle
Kardeş kaldırımlarda.
Bir park içinde yeşil
İçinde ağac ağaç umut
Ve aydınlık kanallarda
Buldum kendimi.
Çöktüm;
Ulu bir göknarın dibine.
Kitabımı okudum
Ve zaman akarken
Sırtımda tanıdık
Bir gün ısığıydı sevgilim.
Siyahi bir tamburinin
Tam tamlarında
Yüreğimi isittim.
Bir roman daha bitti
Uzak ve acılı
Ve gün tükendi.
İzi kaldı günün
Tenimde;
Ve zihnimde
Fransız ihtilali.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:49 AM
Kalem

Kalem kaçıncı;
Arsız dokunuşun.
Kağıdın koynunda,
Kaçıncı okşayışın.
Masum boşluğunda,
Bembeyaz tenli hoşluğunda;
Kalemi çeken kağıt.
Bilmez miyim;
Kaç ağacın kesimine sebepsin.
Kirlenmen baştan,
Tenin kandan senin.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:49 AM
Kanatarak Göğü

Bir devrim gibi;
Kanatarak göğü.
Karışıyor ezgilere.
Resimlerde kanlı bir gün.
Ve ortasında kavganın.
Kızıla beliyor zulmü.
Elinde bir bayrak;
Ve göğsünü emiyor halk.
Uçuyor göklerden bulut gibi;
Saçlarını savurup geceye.
Tokalarını takıyor;
Yıldızlardan.
Bir devrim gibi;
Kanatarak göğü;
Doğuruyor günü.
Sessiz ve sakin göçüyor.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:49 AM
Kanatmayın

Ey!
Bembeyaz;
Teninden yansıyan,
Kızıl gün.
Kıyma ona.
Zamanın kara delikleri;
Huzme huzme yayılıp,
Karartmayın,
Bembeyaz tenini.
Kanatmayın savaşlar;
O güzelim.
Bembeyaz,
Canım dünya,
Entarisini.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:49 AM
Kanayana

Kanıyordu bir yolun kenarında.
Sonsuzdu sanki akan kanı,
Her yeri kana beliyordu.

Düşündü bu kuşu kim yaraladı diye.
Teke indi bilinmeyen ve bulundu avcı.
Yaralı bir kuştu kanayan ve çırpınışı boşunaydı.

Kanatları avcısının ellerinde kalmış,
Kanatlansada bir daha
Konamayacak toprağa.

Yoksa bu kuş,
Başkalarının acılarına tünemiş,
Bir acı severmiydi.

Bilinmez değildi sorular,
Anlam çok uzaklarda kalsada,
Kuş kaptırmıştı kanatlarını uçamazdı.

Gözlerinden krokiler geçti,
Yıllarca üzerlerinde uçtuğu,
Belirsiz yığınların şekilsiz çizgileri.

Hava boşluklarındaki amansız uğultu,
Ve devinimin acı yalınlığı,
Onu göğe bağlayan.

Zincirlemişler onu göğe,
İnemez yuvasını kuramaz.
Özgürlüğün celladından kurtulamaz.

Hala süzülür enginliklerinde mavinin.
Sonsuz ufuklarda belirsiz bir nokta,
Yankılanan bir çığlıktır o.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:49 AM
Kapadok'ya

Sus
Zaman dursun
Yalnız şu derenin
Şırıltısını
Ve göğe ağan
Şu söğüd yapraklarının
Hışırtısını
Duyuyorum.

Sus
Gölgeler küçülsün
Derede çimen
Şu yeşil dalların gölgesi
Nasılda serin
Nasılda dingin.
Sessizlik ve göğün çığlıkları
Sudaki huzur dolu mavide saklı.

Sus
Büyülü bu an
Üzüm bağlarından
Sağılan şıralar
Süzülsün peri bacalarına
İlahiler yayılsın Kapadok'yaya
Erciyes'e selam versin
Hasan Dağ'ı,sussun volkanlar.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:49 AM
Kar

Kar altında,
Bembeyaz bir;
Kar tanesi gibiydim.
Kara karışıp,
Büyük bir çığ olacağım sanırdım.
Öyle büyüyüp gidecektim.
Bembeyaz olurdu;
Ardahan da kar yağınca.
Sanırdım ki bütün dünyada;
Kar yağıyor.
Memur un tayin hüznüyle,
Yollara dökerek hasretimizi;
Yol almaya başladık yalnızlığa.
Digor dan Karasuya giderken;
Birden bire,
Yükselirdi dünya.
Bende boy atarım sanırdım.
Sonradan öğrendim;
O bir dağmış,
Adı Ağrıymış.
O günden sonra;
Hep o dağı özledim.
O dağ gibi insanlar gördüm;
Heybetlerinden;
Dağların gözükmediği insanlar.
Artık Ağrı Dağının;
Yamaçlarından indim.
Büyük fikirlerin;
Yamaçlarına tırmanıyorum
Bembeyaz bir kar tanesiyken;
Eridim.
Denizime doğru akıyorum..

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:49 AM
Kar Tanelerine

Tükenmiş düşlerden.
Çocuk yanağında
Tuzlu bir damla
Sıcacık
Bir gülüşle uyanıyor
Her gün.
Ellerinde hüneri
Yüreğinde
Bitmeyen heyecanıyla
Bakıyor
Dertli yüzlere.
Bembeyaz bir
Kar tanesi gibi
Eriyerek
Çalıyor ateşini
Çocuklarının.
Her gün tükenen
Binlerce insanın
Dertlerini dinliyor
Dünyanın en güzel
Mısralarını
Dinler gibi.
Ekerek umut tohumlarını
Irıyor uzaklara
Sessiz ve sakin
Bir ırmak gibi
Mavide kayboluyor.
Ateşli düşlerin
Kar tanesi.
Aşı aşı
Köy köy
Çocuk gülüşlerinin
Mimarı.
Tanrının
Yer yüzündeki
Temsilcileri
Umudun
Beyaz orduları.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:49 AM
Kara ve çan sesleri

çanlar çalıyor bu gün pazar
İnsanlar evlerinden çıkmıyor
Kutsal pazarlarında dinginler
Yollar boş hatta bomboş
Sonbaharda hala yeşil dallarda
Rüzgarın cıvıltısı kulaklarımda
Beni rüzgarlar taşıyor
İşte şimdi çocukluğumun
Ardahanındayım
Koridorlarında kara bir okulun
Yoksul çocuk cıvıltılarıyla
Kara önlükler içinde
Kara zemin üstünden
Kara tahtaya bakıyorum
Aklımda Karagöl Mahallesinin
Karlı yolları
Kulağımda tenefüs zilinin
çınlayan tatlı sesimi bu
Yoksa bu ses
Brükselde kara bir kilisenin
Kuşları ürküten
Karanlık sesimi
Göçer bir kavim
Yoksulluğun kavimi
Koridorlarında rüzgarların
Savruluyorlar toz misali
Bir daha ki sefer nereye
Bilmiyorlar...

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:50 AM
Karaca

Karacaoğlan aşka
Aşk zamana akar
Yollarda dizili güzeller
Yarım yamalı zamanda.

Kaldı oturdu
Kayalara Karaca
Misali sonsuz kara
Sazına asıldı Karaca..

Ağa durmuş örümcek misali
Sazın üstünde örüyor ağın
Karacanın ağı kaydeden
Avı güzelden yana...

Susda geçsin güzel
Duymasın sesin
Vurulmasın yüzen
Sus Karaca sus...

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:50 AM
Karanlığın İçinden

Gözlerine doldurdu,
Yıldızları:
Ve ağladı,
Geceye.

Bakın ölüyor,
Karanlığın içinden,
Giderayak çalıyor,
En parlağını gözyaşlarının.

Gök yüzün de yıldızlar,
Bir bir sönüyor.
Yüreklerde ki koru harlayıp,
Gözyaşların da sönüyor.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:50 AM
Karanlığın Kıyıları

Karanlığın kıyılarından geldim;
Sahte ışıklara aldanmam.
Sunaklarınızda yanan mumlara,
Yahut giden ve dönen güneşinize
Kanmadım kanmam.
İnancım sadece yıldızlara;
Çün ki onlardır,
Hep gökyüzünde olan.
Ve karankılta belirip,
Gün ışığında kaybolan.
Göktedir onlar her daim;
Korkularımız gibi.
Gün ışığına saklanıp,
Karanlıkta belirirler.
Ve manasız gökyüzünün karanlığına,
Manayı çizen samanyoludur onlar.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:50 AM
Karanlık Ölüm

Sırıklar dikmişler,
Çadırların orta yerine.
Bir sırık taşır,
Üzerlerindeki gökyüzünü.
Anadolumun göçebe halkı,
Tekrar çadırlarında;
Ama korkudan, zorunluluktan.
Depremi bekliyorlar,
Ölümü bekler gibi.
Uykular haram,
Karanlık ortağı olmuş depremin
Ve uykuda geliyor ölüm,
Uykudan korkuyor Anadolu’m.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:50 AM
Karartma *******i

Kurşunlar,
Nakışlarını çizerken bedenlere;
Umudun desenlerini,
Mutluluğun mısralarını yaratırdı,
Bombardıman altında,
Hiç karartılamayan yüreğinde.
Karartılamadı odası,
Evine kurşunlar yağdı,
O yinede yazdı.
Nazım' dan öğrendi
İnsanı sevmeyi,
Ölümü satırlara gömmeyi.
Her satırla daha da sağlam bastı yere.
Karartma *******inde
Öğrendi ağlamayı,
Sonraları savaşla hep savaştı
Ve hiç ağlamadı.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:50 AM
KardanUrgan

Yolları kar dolamış;
Yüreği hüzün.
Soluğu buz dondurmuş,
Umudu ölüm.
Mevsim kapkara bir güzdür,
Sevda ocak da kıpkızıl bir köz.
Yar uzaklarda,
Solmuş bir gül.
Bekler baharı;
Yolları çözecek,
Hasretin ilmeğini kesecek,
Günü bekler.
Nasılsa keser;
Bu kardan urganı.
Ve açar umuttan yolları.
Güneştir bu güneş.
Nasıl doğuyorsa her gün;
Öyle dirilir.
Öyle kavuşur kara,
Öyle doğurur umutları.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:50 AM
Karga

Korkuluklardan korkma karga.
Dal tarlalara,
Hiç olmazsa sen ye.
Yemesini bilmez bu çiftçi.

Korkuluklardan korkma karga,
Sen yemezsen korkarsan,
Doyamazsın ki,
Aç kalıp eylem yapamazsın ki.

Korkuluklardan korkma karga,
Dal tarlalara.
Doğa senin malındır,
Doldur mideni.

Korkuluklardan korkma karga,
Korkuluk bile olamayanlar;
Korkulukları sana,
Tanrı yapamasın.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:50 AM
Karınca

Duvarlar;
Nasıl anlasın beni.
Ya saatler;
Ağırlığındayken saniyelerin.
Nasıl beklesin beni.
Dört günlük bir dünyada;
Dolu dolu yaşamışken,
Uzaklardan geldi;
Fırtına bulutları.
Darmadağın etti;
Sevda bahçelerini.
Masamda bir kitap;
Uzak soğuk;
Öylesine ağlamaklı.
Lambanın altında;
İnatla yaşayan bir deli.
Değil antenlerinin farkında.
Birazdan ezilecek,
Önce evrimine varıyor,
Şekilleniyor böceğe eriyor.
Kafası;
Kilometrelerce uzakta.
Karınca adımında;
İnatla yürüyor sonuna.
Karınca yürüyordu;
İnatla ezilmeden.
Karınca durmuyordu,
İnatla yürüyordu.
Devler uykudayken,
Karınca yürüyordu.
Karınca varıyordu ezilmeden;
Kendinin farkında,
Bilincinde inadının.
Ve aşılan dağın başında.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:50 AM
Karıştı Düş

Soluklan sende gül
Ey şafaklarında
Güneşi bekleyen ülke.
Karıştı düş geceye
Uşüştü düşler heceye
Gülüşler uzak yalın
Salın dur
Sevgili güneş
Sarkacında uzayın.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:51 AM
Karşı Kıyı

Karşı kıyının insanlarını;
Hiç görmedim.
Onların görünen yüzleri;
Dağları ve geceyi aydınlatan,
Işıklarıydı.
Bütün sefilliğimle;
Denizin kıyısına çöktüğüm de.
Karun kadar zengin oldum.
Dalgaların sesiyle dolardı;
Bütün kıyı.
Balıkların bile uyuduğu;
Bu saatler de,
Bu kıyıda seninle olabilmek.
Güzel.
Belki umudunu;
Denizde yitirenlere.
Umutsuzluğu anlatmanın;
En iyi yolu.
Karanlıkta kaybettiğin;
Bir sevgiliyle.
Dalgalardan dinlemektir;
Ayrılığın,
Acı dolu haykırışlarını.
Oturmuşuz denizin kıyısına,
Karanlığın gözü üzerimizde;
Devinimler de boğulmaktan,
Acı denizinin;
Dalga kıranı olmaktan bıktım.
Yanımdasın gene de;
Gözlerim karşı kıyıda,
Altınova’nın,
Parıltılı yalnızlığın da;
Arıyor seni.
Gülkurum dön geri.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:51 AM
Kaybolan

Bir trenin camından,
İzliyorum sizleri.
Kulaklarımda uğuldayan sesleriniz.
Yaralı bir av gibi kaçıyordunuz.
Bilinmez bir anaforda,
Dönüp dönüp boğulan,
Siz değil misiniz?

Bel ki o trenin camından bakarken,
Tanıdım akıp giden zamanı.
Yalın ayaklarımla sonraları,
Çok koştum ardından.
Anlamlandırabilmek için zamanı;
Nice güzelliklerin peşinde,
Geçirdim yılların en güzellerini.

Ve niceleri kapıldı o yaşam seline.
Kopye çekip yaşama tutunanlar.
Yanılıp düştüler derin kuyulara.
Ordular kurdular,
Karanlık dehlizlerde anlamı,
Boşuna aradılar.

Ey başında miğferi,
Sırtında zırhıyla dolanan.
Savaşmayacaksan zırhla dolanman niye?
Boşuna yaşamı ağır bir zırhın içinde,
Ve kafanı miğferin içinde hapsedişin.

Tutunduğun dala,
İyice bak.
O dal;
Bir ağacın dalıdır.
Ya sen,
O ağacın meyvesi misin?

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:51 AM
Kaygı

Kaygı büyüyor,
Yollar artıyor.
Nerde başladı bu oyun,
Nerde bitiyor.

Ve yığınlar böcek sürüleri gibi,
Masanın soğuk zemininde,
Bilgi kırıntılarını kemirmekte,
Kemirdikçe unutmakta.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:51 AM
Kaygılar

Kaygılar paylaşılmaz dostum
Yalın bir gerçektir bu
Sudaki duşünen aksin gibi
Paylaşırsan kaygılarını dahada üşürsün...

Boşver zaman uçup gitsin
Ellerinde kaderci bir kütlenin.
Seninde ellerin
Bir gün kavrar kütlesini yaşamın...

Savrulmak köşelerine zamanın
Anlamsız gibi görünsede
Her saniyede yaşarsın ömrünü
Anlamsız olan ölümdür dostum...

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:51 AM
Kelebek

Yalımlarla sarılı;
Bir ormanken,
Çok uzaklarda dudakların.
Ve kokun;
Bütün bahar çiçeklerinden,
Daha güzelken.
Yalancı baharlarda;
Nasıl mutlu olur kelebek.
Kısacıkken ömrü;
Ve ürkekçesine çırparken,
Tülden kanatlarını,
Yalancı baharlar üzerinden.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:51 AM
Kendince

Tutkundum
Yitirdim anlamları.
Işık kendince ışır
Su kendince akar
İnsan aşkınca
Yaşarmış.
Işık,su ve aşk
Üç yoldaşmış
Geçen zamanda.

Kendince kardı hamuru
Ekmeğini yoğurdu
Ateşin yalımları
Kendince ışıdı.
Karanlıkda
Sessizce tutuldu
Aşkların en zoruna.

Kendince göçtü
Uzaklara.
Öylesine yavan
Yabancıydı hisleri.
Sığmazlığı kendince.
Öteydi olmazlara
Anlamlardan öte.

Baktı ki
Yalağuz
Uzak deniz kıyılarında
Sızdı içine
Işıkla ve aşkla
Nehirce aktı
Zamanda

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:51 AM
Keşif

Bütün keşifler;
Kıyılar dan başladı.
Ve yorgun gemiler;
Yanaşıp kıyılara,
Bitirdiler keşiflerini.
Keşifler;
Kıyılardan kıyılara,
Bir dalga boyu umut,
Bir adam boyu,
Sevgi için miydi?
Kimilerinin sonuydu keşifler;
Kimilerinin doğumu.
Yırtılırken toprağın bağrı;
Bir kez bile af dilemediler.
Kaşif acımasızdı;
Sancakta karayı arayan,
Gözlerinde batarken,
İnsanlığın erdem güneşi.
Kara göründüğünde;
Bilediler kılıçlarını.
Ve bulandı kana,
Karalar.
Artık göğün kızıllığına sebep di;
Kaşifin döktüğü kan.
Gözlerindeki kibir;
Ceplerindeki altınla,
Bakir karalara;
Yelken açtılar.
Binlerce seferle talan ettiler;
İnsanlığa dair,
Ne varsa.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:51 AM
Kezban

Susmuş gece,
Karanlık donmuş.
Çığlıklarla dolu orman,
Fısıltılarla konuşuyor ağaçlar.
Ve zaman boğulmuş
Gözlerin de,
Anlamsız bir ışık,
Ve sorular.
Ölüm oturmuş sazını çalar.
Neye yarar sorular,
Çığlıklar,
Savcılar yada doktorlar.
Kanlı upuzun yatıyor Kezban;
Gözlerin de hala umut.
Ve ellerin de direncin izleri.
Saçlarındaki örükleriyle bağlanmışken,
Canım hayata.
Göçüyor Kezban usulca.
Celladın izlerini sürüyor,
Acemi bir doktor.
Kezban üşüdükçe üşüyor.
Avuçların da celladın saçları,
Ve o amansız bıçağın yarası.
Kezbanın beynin de arıyorlar,
Celladı yok.
Göğsünde arıyorlar celladı,
Gene yok.
Namusuna bakıyorlar,
Kezban namuslu.
Peki nerede namussuz,
Nere de?
Aşkının celladı.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:51 AM
Kırmızı Gül

Gidiyorsun
Her şeyi koyup bir
Göz yaşına
Gidiyorsun işte.
Bir yudum çay kadar
Zamanım kaldı,
Gidiyorsun işte.
Göçmen kuşların hüzünlü
Kanatları gibi
Sarılası kolların.
Uçuyorsun bir
Kontrol kabininden
Usulca süzülen
Bir kırlangıçsın.
Ve şimdi
Dizginlerinden boşanan
Duygu yüklü bir arabadayım
Gün ağarmakta
Tatlı bir rüyada
Kıpkızıl bir şafak
Ufkun boynuna atılmakta.
Kızıl bir kement gibi
Sımsıkı sarmakta.
Ve yol kenarında
Kırmızı bir gül
Dolu dolu gözleriyle
Ağlamakta.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:51 AM
Kıvır Kıvır

Kıvır kıvırdı,
Up uzundu saçların.
Tırmanırken gözlerine,
Saçlarının kıvrımında kaybettim;
Umutlarımın en güzellerini.
Bak baş ucunda duruyorum,
Yıllardır gözlerinin içine bakıyorum.
Rüzgarlarla entarine dolanan,
*******i ayadn denize;
Yansıyan tebessümüm ben.
Yüreğinin sol kulakçığına;
Yıllardır seslenen benim.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:52 AM
Kıvrımlar

Dokunsam kavrulurum,
Tenine.
Teninde bulurum hayatı.
Aşarım bütün kıvrımların.
Yayılırım teninin;
Bitmez coğrafyasında.
Yaratıp aşkın örtüsünü;
İklimlerin en güzelinde,
Yeşertirim umutların.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:52 AM
Kıyılar

Boğazın ayaklarının altında;
Bir çay bahçesi.
Yudum yudum içiliyor deniz.
Dalga dalga sarılıyor kıyılarım.
Işıklar yansıyor,
Suretimizden.
Sonsuz bir kavganın şahidiyim,
Kıyılarda çarpışan dalgalar;
Suretimizin kıvrımlarında.
Kavgada.
Dalgalar kavgada.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:52 AM
Kıyım

Deniz gülümsüyor
Bir kıyıda ikimiz.
Dalgın bir rüzgarın
Esintisinde.
Titreyen maviye
Dalıyoruz.
Sevincim yüreğimde
Çırpınıyor sonsuzca.
Birden rüzgar oluyorum.
Denizimin göğsünü okşuyorum
Tatlı esintilerimle.
Yüzünden yansıyan
Binlerce gülümsemeyi
Kazıyorum
Denizin yüzüne.
Kıyım benim
Binlerce devinimle
Dalga dalga öpüyorum
Bütün tanelerini.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:52 AM
Kıyında

Oturmak kıyın da;
Seni aşmakken,
Sorunlardan kurtulmak.
Bir ömür kıyında oturmak;
İşte sevmek.
Atıp oltanı;
Şiir çıkarmak koynundan.
Ey sevgili senin kıyında;
Tüketmek günün ışığını.
Ufkun kızıl soluğun da;
Yahut dalgaların,
Son yakamozun da.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:52 AM
Kızıl Elma

Şafağın dilinde kızıl bir elma
Büyüyor gözünde unutma
Sazını alırsa bir aşık
Susturamaz üstüne gelse
Zalim dolu bir dünya
Adını sorma aşığın
Derdini dinle.
Yaralarından sızan kana bakta
Sonra seyreyle kızıl elmanı
Kızıl elma halkının mutluluğudur ki
Güneşindir seninde halkın
Beşiğini kuranda odur
Ekinin biçende
Toprağını sürüp sürüp
Hasatını toplayanda
Durda düşün bir
Kimin içindir bu kavga
Dinle aşığın sesini
Senin kızıl elman
Halkının yüreğidir tek tek
Önce o yürekleri kazan
Sonra sana ne gerek kalır
Kafdağının ardı Viyananın tahtı....

26.01.07

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:52 AM
Kızıl Saçlı

Kızıl saçlım,
Gülüşünde zamanı eritiyorsun,
Kainatın köhne meşalelerini,
Gülüşünle tutuşturuyorsun.
Farkındamısın.

Taştan bir mekanda,
Taşlara taşıyorsun gülüşünü,
Tarihi aşıyor,
Zamandan taşıyorsun.
Farkındamısın.

Sen gülünce yüreğimde anaforlar,
Kulaklarımda uğultular,
Ve baktığım her yerde sen,
Beni koparıyorsun zamandan.
Farkındamısın.

Sonsuza yakınsarken,
Taşlara çizdim suretini.
Kızıl saçlım,
Zamanı ufuklarla boyadım kızıla.
Farkındamısın.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:52 AM
Kızılderili

Ormanları biz kesip kanatmadık.
Bize vahşi diyenlerdi;
Toprağın bağrında yaralar açan.
Binlerce yılı kesip kesip;
Ağaç ağaç kanatan.
Onlar gelince Ormandaki canlılar;
Ve biz kaçacak yer aradık,
Bulamadık.
Bizi bufalo avlar gibi;
Avladılar.
Rezervasyonlarda ruhumuzu çaldılar.
Rüzgarımız, kartalımız,
Ve gururumuz soldu.
Soluk benizlinin;
Namlusunun önünde.
Bir bir vuruldu savaşçılarımız.
Karanlıklarda;
Acıdan kıvranan gölgeleriz.
Köstebekler gibi;
Çekildi yer altına umudumuz.
Sularımız çekildi kendine.
Kırıldı son dalımız;
Kurudu kanımız.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:52 AM
Kızılderili

Kızılderili’yim;
Boyanmadan gezemem.
Suratımdaki kini;
Boyalarla saklıyorum.
Neşeyi sevgiyi,
Kağıtlara değil,
Suratıma çiziyorum.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:52 AM
Kime ne

Çaresiz bir surum.
Zamanın kıyısına
Mıh gibi çakılmışım
Kime ne.

Heybetime
Kartallar konamaz
Dağların usunda
Bulut bulut dolanır
Bakışlarım
Kime ne.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:53 AM
Kimi Özledim

Ben en çok
Annemi özledim!
Yoksulluğun içinden
Fışkıran
Başak misali
Kısacık boyuyla,
Nehirlerin mavisini
Çayırların yeşiline katan
Gülen gözlerini özledim.
Gözlerinde
Hastane koridorları
Zamanın koridorlarında
Annem hemşirelerin
En güzeli!
Gözlerinle
Sağalırken hastalar
Ellerin hala ilaç mı kokar
Ben en çok annemin
Emek kokan
Ellerini özledim.
Yaşamak bir deli boranmış
Oğlun misali
Kah orada kah burada
Sen açtınya
Boranlara kapını
Gerisi boş
Oğlun elbet varacak
Umutların en güzeline
Inanmaktır senin sevgin
Gülüşün güneşte saklı
Özlemlerim sana gebe
Sen umuda.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:53 AM
Kirman da

Sol yanından yıkılmış
Bir yapı
Ardahan da bir köy
Kirman da
Şosenin kenarında
Devrimci Gençlerin Derneği
Artık ne genç kaldı
Nede içinde demli çaylar.
Serpmiş tohumlarını
Gunesin tarlasına
Zamanın dörtnala giden
Atının terkisinde
Derin bir bekleyişte
Sanki kalan duvarlarıyla
Pür dikkat dinliyor
Gençlerin çığlıklarını
Dünyanın dört bir yanından
Duyuyor
Sinanı, Taylanı
Denizi, Mahiri
Huseyini, Ulaşı.
Şimdi yaralı olsada
Sol yanı
Cimenlerle dirilişte
Her bahar.
Köyün çayırında
Korkusuzca
Tarlalarını biçiyor köylüler.
Ağalar uzaktan
Gözleri yaşlı baksada
Gençlerin sesi
Irgatların kulaklarında
Hala yankılanıyor
Köylüye toprak.......

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:53 AM
Kirpikler

Gözlerimizi,
Kirpikten tel örgülerle,
Biz hapsettik.
Umutsuzluğun yılgınlığın,
Bedenine.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:53 AM
Koparılacak Elma

Yaşamdan koparılacak
Çok şey var.
Güneşli bir günde
Elmalar
Sarkarken dallardan.
Elbet bize de düşecek
Alında sonuna ermiş
Bir elma.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:53 AM
Koridor

Koridor uzun
Gebe ölüme çığlıklar
Yırtılan bir gökyüzü
Ağaran bir gün daha
Ölümle uyanıyor.
Doğan güne doktor.
Marmaranın dalgın mavisine
Bir parça umut için
Dalıyor doktor.
Kanlı gözerinde
Tükenmiş ölüm
İnadına
İnançla bakıyor
Doğacak güzel yarınlara.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:53 AM
Korku

Korkuyla doluydu bedeni,
Nedense karanlık çökünce;
Korku kuşatıyordu onu.
Çocukluğunun oyunlarını hatırladı,
Köyünün tarlalarını
Babasının klamlarını.
Yıldızlarını hatırladı;
Gözlerini açtı,
Şimdi gökyüzü,
Sekiz metrekare betondu,
Ve yıldızları yoktu.
Ağladı ağladı.
Ölümün soğukluğumuydu,
Bedenindeki soğukluk.Ölümünü düşündü;
Yıldızları düşerken,
Oda bir kuyuya düşüyordu.
Yoksa hayat denilen oyun,
Bu kuyuya kadar mıydı.
Şimdi suskunluk ve yalnızlık,
Şimdi ayrılık,
Şimdi ölüm zamanı.
Ölüm çalıyor kapıları,
Ve beklenen bir misafir gibi,
Karşılıyor ölümü.
Omurgasız bir sistemin hücrelerinden,
Kendi hücrelerini eriterek,
Ölümü hücreye gömerek çıkıyor.
Şimdi yıldızlarının altında;
Onuruyla yatıyor.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:53 AM
Korku Dağları

Yoksullukla övündün
Köylülükle gururlandın
Kopamadın geçmişinden
Zincirlerinle büyüdün.
Ensende deriin izler.
Beyninde korku dağları.
Atıldıkça ileri
Seni bağladı zincir
Ve korkuların büyüdü
Büyüdükçe yaşın.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:53 AM
Köroğlu

Koca Yusuf
Kır atı yoranda
Ali Ruhşeni dağa çıkanda
Yaman oldu beyler yaman.

Namı diyarları aşanda
Nigar Hanımı kaçırıp
Çamlıbele varanda
Dağlar oldu yaman farmana.

Köroğlu intikamını alanda
Dağlara ses verip
Ovaları aşanda
Bolu Beyi paralandı yaman.

Demem o ki
Biçemez tırpan otu
Pasa kesen ağzıyla
Kır atsız Köroğlu gibi.

Soluklar yayıldı şimdi
Bolu Dagğın da kar var
Kır at belirsiz dolanır
Misali milyarlarca kar tanesi.

30.01.07

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:54 AM
Köşedeki Çocuğa

Köşede bir çocuk
Yaralı parmağına sarılı tütün
Ağzında izmariti ölümün
Üstünde eski bir asker ceketi...

Uzanır gider küçük boyu
Acılı bir ilkbahara
Boyundan ve yaşından çok büyük
Zulümle donmuş bakışları.

Babasını dağlar almış
Anasını doğarken ölen kardeşi
Abisini açlık
Ve şimdi kin dolu küçük elleri...

Kaçmak düşüyor aklına
Küçük sınırlarından kurtulmak
Küçük çöplüğünden çıkıp
Büyük çöplüklere yol almak umudunda.

O kara kutunun içindeki
Oynayan resimlere girmek istiyor
Ve en güzelinde ilkbaharların
Diclenin kıyıcığında hayata dönmek istiyor...

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:54 AM
Köy

Kayıp bir zaman
Yokuşta bastıran yağmur
Yalnızlığı unutturan
Islak toprak ve ot kokusu...
Tirpanlarını döven ırgatlar
Elinde su bidonu
Çeşmeden dönen küçük çocuk
İşlenmiş eşarbı başında
Elinde sigarası yaşlı bir kadın...
Koyunların çıngıraklı zili
Çıplak bir ezan sesi
Yoksulluğundan habersiz bir köy
Yirmi yaşındaki Memedin
Bütün dünyası.
Engellenemez bir sevda bu
Toprak sevdası.
Biçinden sonra taşınan ot gibi
Yığıldıkça sıklaşan bir sevda.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:54 AM
Kuş Kanadında

Göç yolları
Yollar uzundu
Bir kuş kanadında
Kısacık geldim buraya
Yollar uzundu
Oysa ıradıkça uzaklıklar açıldı
Bir kuş kanadı
Evrensel bir sonsuzlukla doldu
Ve yollar kayboldu
Ray asfalt şose
Yerini kara deliklere bırakırken
Bir gülün kurusunda soluklandım
Son aşk seferinin orduları
Hasrete yenik düşmeden
Sonsuza gölgeler üşüşmeden.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:54 AM
Kuşku

Kuşku umudun güvesidir,
Ve ağır ağır
Sızar içine.
Karanlık ordular gibi
Kuşatır hislerini.

Kuşku güpe gündüz
Güneşi saran bulutlar gibidir.
Sarsar aydınlığa güvenini
Yıkılırsın ışık ışık
Akan suyun yüzünden.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:54 AM
Kutsal Mezarlar

Kutsal mezarların da,
Boğdular ışığı.
Manastır güzelleri,
Her gece zincirlendi:
Bekaretleriyle kutsallığın sunağına.

Yalnız yatırdılar.
İsayı beklerken,
Zevk suları sele döndü.
Rüzgar da binlerce kez,
Ürperdi memeleri.

Tenlerini çürüttüler,
Kutsallığın köhneliğin de.
Dingin denizler gibi,
Beklediler tanrının nefesini.
Bir kez bile okşanamadan öldüler.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:54 AM
Lirik Bahçem

İşte buldum;
Umudun lirik bahçesini.
En güzel şiir çiçeklerinin;
En güzel sedirlerin,
Yetiştiği ormanı buldum.
Yaşamdan uzakta;
Çıldırasıya uzakta;
Uçlarda açan,
En güzel şiir çiçeğini,
Sakın ha koparma.
Ben tutundum ona.
O olmazsa;
Tutunamam
Uçurum boylarında.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:55 AM
Lirik Bahçen

Susma;
Karanlıklar bassada,
Lirik bahçeni.
Ve gözlerine insede;
Perde perde,
Zulmün kalkanları.
Susma.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:55 AM
Mahsuniye Ağıt

Ben söylerim,
Bir bir dertlerim.
Aman aman
Bir bir göçenler hani.

Bende göçerim.
Hani bittimi dertlerin.
Bir bir göçenler,
Hani hani.

Mahsuniydin sermayen derdin.
Sende gittin,
Geride bıraktın dertlerin.
Bir bir göçenler hani.

Mahsuni açık kaldı yaralar.
Doktorlar gelmez oldu,
Mahsuni yazmaz oldu,
Dost yaralarım kurtla doldu.
İrini deşip derdimi paylaşan hani.

Mahsuni dertlerin gömülürmü mezara.
Mahsuni ölürmü,
Adı yazılı kalırmı bir kuru saza.
Dertlerin gömüp mezara,
MAHSUNİDE DÖNER
PİRSULTANLAR GİBİ DÜNYAYA.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:55 AM
Masal

Deniz geceye fısıldar,
Bir uzak
Kaf dağı masalını.
Kavuşamayanların
Acı dolu haykırışlarını
Anlatır geceye deniz.
Gece sessiz sessiz dinler.
Diplerine kadar ürpererek.
Dolar balıkların gözleri.
Martılarda bir telaş
Seyirtirler gecenin içinde
Denizin bereketli yüzüne
Balık balık gagalarlar yüzünü
Deniz dalga dalga
Çarpar geceye
Anlatır hikayesini
Kavuşamayanların
Martılar kavgada
Balıklar hüzünde
Gece sırda
Deniz gecede kalır.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:55 AM
Maskeler

Konuştular
Binlerce kez
Hep uzaklardan
İzledim onları
Tatminkar maskelerle
Dostluk rolündeydim.
Her seferinde
Götüren bir sel oldular.
Bana hiç bir şey katmadan.
Hep beni yoldular.
Erozyonlarda
Çırılçıplak kaldım.
Bir daha
Bozkırıma uğramadılar.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:55 AM
Mavi Bilye

Derin bir uykudan uyandı.
Perdeyi açtı.
Gökyüzünde güneşi aradı,
Yoktu işte.
İçini derin bir karanlık kapladı.
Yoksa rüyamıydı?
Bir daha baktı dışarıya;
Bu kez dünyayı gördü,
Masmavi gözleri,
Yaşla doluydu.
O da güneşini kaybetmişti,
O da ağlıyordu.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:55 AM
Mavi Mavi

Akıyorsun,
Bilmem ki,
Mavi mavi nerelere,
Bakıyorsun.

Süzüldün bir dağın,
Korkusuz yamacından,
Uzandın yeşille.
Masmavi ağdın işte.

Son dönemeci aştın,
Etrafını yeşile boğup,
Sen de masmavi,
Sevdalına ulaştın.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:55 AM
Mavi Yas

Mavi bir yas olurum
Yüzünde
Ey dünya!
Mutluluk
Kaçan ne varsa
Onun ardında kalan
Ulaşılamayan
Her şey gibi
İnadına yaşayan
Ve yaşatan
Bir yas.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:55 AM
Mavide Kaybolana

Gözlerindeki yaş,
Hiç kurumadı.
Ve gözlerinin mavisinde çalkalanırken,
Ayrılığın hırçın dalgaları.
Boşalırdı damla damla gözlerinden,
Sevginin berrak damlaları.

Ey soluk soluğa yaşayan,
Delikanlı dedem.
Umarsız bir bahara dadanan,
Kelebek misali,
Nasılda uçardın,
Kınalı kayaların üzerinden.

Çift kayaları öksüzdür şimdi,
Ardahan ovasının.
Şosede çocuklar mahsun,
Bulutlar darmadağınık.
Ufkunda kıpkızıl iki gözden,
Kan damlar Ardahan ovasına.

Figanlar içinde darmadağın kayalar,
Kayaların en büyüğü göçmüş,
Un ufak olupkarışmış,
Mavi mavi akan zamana.
Kura Nehri bulanmış,
Masmavi gözleri Kurada kalmış.

Şosede çocuklar mahsun,
Ardahan ovasın da,
Kararmış çift kayalar.
Ve ırgatların ıslık seslerini,
Ağıda dönmüş.
.
Bir çoban kavalın da takılmış,
Bitmeyen sevdası.
Ve sesi,
Çift kayalardan yankılanıp,
Son kez yayılmış ovaya.

Yüreğine;
İki sevdayı sığdırmış,
Yaralı bir yiğitti o.
Öyle içten dürüst sevmiş,
Küfretmiş.

Devirmiş kaderi de,
Çıkmış kara kuyulardan.
Yaşamayı çok sevmiş,
Mavi mavi bakmış.
Sakallarında zamanı eritmiş.

Demli bir çay buğusunda,
Ömür tüketmiş dedem.
Meşelerden tomruk,
Dağlardan sal taşımış.
Yetimlerin babası dedem.

Berrak hafızasından güzellikler yansıyan,
İzlerinde yuvalar kurulan,
Bir devdi dedem.
O çok sevdiği cana,
Hedosuna aktı dedem.

Diplerdeki huzura,
O amansız sona ulaştı.
Bilmezler ki o bir kayadır,
Ufalansa bile yaşayan,
Yaşam saçan bir vahadır.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:56 AM
Medyaya

Alanlar tutsak kablolarda
Düşünce oynak ekranlarda
Ve herşey doğru sanki
Kalemlerin uşaklığında...

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:56 AM
Mekansız

Mekansızdı:
Bir bulut gibi,
Oradan oraya akardı.
Baktımı ap ak bakardı.

Yargısız yaşadı.
Sorgularda dilsiz,
Meydanlarda hatipti.
Işık bahçelerine çevirdi meydanları.

Yollarda geçti ömrü,
Göçtü düşün bozkırlarına.
Kavak misali sallandı,
Hırçın fırtınalarla sarsıldı.

Aşklar yaşadı,
Her biri birer destan.
Şekilden şekile girdi sevdikleri,
En sonunda takıldı güneşe.

Onu görenler,
Parça parça bölüştüler onu.
Aynılık cehenneminde,
Ömrünü çalanlardan korkmadı hiç.

Korkusuz yaşadı.
Bir bulut gibi,
Yağamadan asılı kaldı,
Önünde güneşin.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:56 AM
Mektup

Anne
Bir rüyamıydı?
Yoksa
Hırçın bir rüzgar mı?
Derinleştiren gölgeleri.

Soluğumuz içinde
Bir sonsuz
Ama biz
Uzak iki yolcuyuz
Zamanda.

Yolumuz
Sevginin kollarında
Uzamda bilmez mekanda,
Kaygısız
Sevgiye açılır kollarımız.

Bir sevda yontusuyuz
Zamanın kollarında
Sevgimiz engince
Devinir durur
Anadolunun kıyılarınca.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:56 AM
Memleketim

Seni düşünüyorum;
Senin gülüşünü;
Susuşunu,
Rüzgarda süzülüşünü.

Seni yani;
Kolları kelepçeli,
Umudu hançerli,
Lirik, epik cesur sevgilimi.

Senin yani memleketimin;
O kara kapkara,
Çığlıklar saçan;
Gözlerini düşünüyorum.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:56 AM
Memur

Bir son.
Yaşamda ağrılı;
Buhranlarda ezik.
Duvarlarının altında kalmış;
Bir kent.
Soluk bir sonbaharda;
Tüten bir sobadır memur.

Soluk bir sonbaharda;
Dökülen yapraklarını,
Tutuşturur ve ısınır memur.
Kendine kalır gövdesi.
Ve güne güler;
Açık da kalan kökleriyle.
Uzanır döşeğine.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:56 AM
Merhaba Yaşayanlar

Selam sana
Ey güneş!
Selam sana
Dünyanın etrafında
Deli divane dönen
Karanlıklar prensi ay.
Zıtlıklar ortasında
Yerle gök arasında ki,
Sonsuz selam sana.
Yaşanası dünya merhaba.
Bulutlardan sağılan yağmur
Islak ıslak bakan
Bereketli topraklar merhaba.
Yaşam merhaba sana.
Binbir rengiyle
Doğan gün merhaba.
Renkleri çalıp götüren
Aşkım akşam!
Selam sana.
Aynı yöne bakmak
Aynı türküyle efkarlanmak
Ne güzel.
Merhaba sanada
Lay lalala lay
Diye mırıldanan
Güzel insan.
Denizlerin sessiz
Mavi soluğundan
Yayılan huzur merhaba.
Irmak ırmak akan umut
Sanada merhaba.
Sen ey gece gelen misafir
Sanada merhaba
Hiç kimse olanlar
Unutulanlar!
Geçmiş,bugün,yarın
Hepiniz hoşgeldiniz.
Yüzümde hepinize yer var.
Ufukun sonsuza uzanan
Kızıl dudaklarıyla
Öpüyorum sizi.
Güneşin ışıktan kollarıyla
Kucaklıyorum sizi.
Huzme huzme gözlerinizden
Yüreğinize akıyorum
Yaşayanlar merhaba! ! !

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:56 AM
Mısralar

Upuzun bir koridorda;
Asılmışım duvarlara.
Bir durak gibiyim,
İnsanlar bekliyor önümde.
Mısralarımla görüyorum;
Gözlerindeki beni.
Susuyorum.
Uykusu yorum.
Mısralarımdan yansıyan çığlıklarla,
Uyanıyorum.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:56 AM
Mülteci Yalnızlık

Sığınmak;
Bir mülteci yalnızlığında.
Senin avuçlarına sevgili.
Issızlığında bir ülkenin.
Tutunmak gözlerine.
Gözlerinde tükenmek;
Damla damla,
Zamana süzülmek.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:56 AM
Nato'ya

Yaşıyor bir çocuk
Habersiz dünyadan
Küçük dünyasında
Taşlardan evler kuruyor.

Kırık aynasın da
Tarıyor yumuşak saçlarını.
Tarlalar boyunca
Koşuyor özgür.

Irak da yıkık bir damda
Unutulmuş çocukluğu.
Şimdi çıkamıyor
Korku sağanağından sokağa.

Nato yıkım,kan,gözyaşı
Savaş satıyor nato
Çocukların ellerinde
Geleceği yıkacak silahlar.

Ölüm satıyor nato
Kan revan dünya
Filistin, Irak
Çocuk çocuk ölüyor.

Eller sahtekar
Eller düşman
Komşudan kalkıp
Vuruyor bomba bomba eller.

İşte bir çocuk
Dedesinin göğsünden
Ta Halep’çe den bakıyor
Yıllardır nefessiz yatıyor.

Büyük orta doğu da
İnsan kalmadı.
Şimdi yiğitler değil
Katiller cirit atıyor.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:57 AM
Nefesin

Anlamsız tekrarlarda;
Doğarken ay.
Gönlümü açtım sana.
Dolanıp durma kapım da;
Gel gir yüreğime.
Kor alev sevgi odunla,
Harla ateşini aşkın.
Haydi;
Yangınların en büyüğünü,
Ve en dirisini meyvelerin,
Yarat nefesinle.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:57 AM
Nefretim Sana

Soluduğum havadan
Ciğerlerime sen doldun
Belki sildin
Sayfalardan çirkinliğini
Ama kirlettiğin
Bu dünyada kaldi izin.
Eriyen her buzulla
Ozon da açılan
Her santimetrekare delikle
Atılan her kursunla
Ölen her aç çocukla
Bıraktın izini.
Tarihini yazanda bir
Soygun planlarını yapanda.
Bir gün karaya
Balinalar gibi
Sende vurursun.
Unutma nefretini doğanın
Verdiği her seyi
Geri aldığını unutma.
Solan bu gün
Kaybolan mavinin zerreleri
Senin ceplerinde
Yesil kağıtlara donüştü.
Nefretim sana
Ey acınası zalim...
Sattığın her kurşun
İnsanlığın yüreğine sıkılıyor.
Mayınların bombaların
Beyinleri karartıyor.
Gücünün sınırı yok
Sanırsınki senin bu dünya.
Güneşide kopar göğümüzden
Yetiyorsa gücün
Yemyeşil umudumuzuda sök
Yüreğimizden...
Sisteminle kendini pazarla
Rakamlarınıda al
Cek git dünyamdan
Nükleer santrallerini
Kendi bedenine kur
Ey zalim...

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:57 AM
Nehir

Yolun düşerse;
Nehrin kıyısına.
Dinle nehri,
Ve unuttuğun,
Dost yüzleri hatırla.
Unutulanlar;
Senin öldürdüklerindir.
Nehire kulak ver.
Çünkü;
Odur zamansız..
Aynı anda doğan, akan,
Ve denize ulaşan.
Nehir dinginlikle kaplı;
Derinliklerin ve değişimin;
Tükenmez akımının anasıdır.
Hayatın gizlerini öğrenmektir;
Nehiri dinlemeyi bilmek.
Akmak karanlığa;
Huzme huzme saçılmak.
Gecenin saçlarında;
Işıktan bahçeler yaratmak.
Bütün karanlıkta kalanlara;
Işıktan bahçelerle ulaşmak.
Elbet ışığıda boğacaklar;
Kutsal mezarlarında.
Sonsuz bir karanlıkta;
Bir ateş böceğinin,
Yaydığı kadarda olsa,
Işımalısın.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:57 AM
Nelere Deymezki

Nelere deymezki
Yağan yağmur
İnci inci sağılan
Aşkımdır
Göğün yüzünden.

Dünyaya bulaşan
Damla damla
Yağmur yağmur
Aşkımdır
Kavgamdır yayılan.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:57 AM
Neye Yetmez ki?

Üç günlük dünyada
Neye yetmez ki
Ömür.
Kelebek misali
Uçup uçup
Nereye varmaz ki
Gönül.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:57 AM
Nüsretce

Senli günler bittiğindeydi
Bir şubattı
Olümüne soğuktu
Yalın yürek
Bomboş tarlalarda
Karlar üstünde yürüyorduk.
Uzundu yolumuz
Ufuklar kardı.
Gök;
Tipi borandı
Dolu dolu yağıyordu
Yokluğun.
Etrafımızdaki her şey
Kar altındaydı.
Sonra seni gördük
Kardelendin artık bize
Ayaklarımızın dibinde
İçimizden kopan
Bir umuttun
Bizi yaşatandın.
Adı Ardahandı
O yoksul kentin
Bir evdeydik
Mahallesi Karagöl.
Konuştuk seni umut
Bir demli çaya katıp
Isıttık yüreğimizi
Evin içi doldu yıldız.
Masamızın üzerinde
Ulaşılmıştı sanki
Göklerin en güzeline.
Nüsretce bir gülüş
İnadına karın
Sarı sıcak kardeşce.
Küllenen bir sobada
Tezekleri galar gibi
Korun yüreğine;
Nüsretce bir umuttu
İşleyen yüreklerimize.
Yılları deviren
Cocuklar büyüten
Yoksul köylerde
Issız karlı yollarda
Kimselerin göremediği
İzler açan bir umut.
Yılan yıllardır
Biz değiliz diyor hocamız.
Sözlerinde eriyor
Sanki buzullar.
Yarına inancı
Mutlu, umutlu,buğulu
Demli bir çay kıvamında.
Ardahanda;
Kazım Karabekir İlkokulunda
Tahta zemin üstündeyiz
Karlar ortasında
Kapalı yollar ortasında
Hayatı öğreniyoruz
Bir şeyleri satın almadan
Ve bir şeyleri satmadan.
Hala öğreniyoruz
Kah Darıca da
Kah Bornovada
Kah Brükselde.
Nüsretce gülüp
Nüsretce umut ediyoruz.
Şairce düşlüyoruz
Gelecek güzel yarınları
Kardeşce insanca
Yaşanılası günleri.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:57 AM
O Dev

Yaşar elbet
Çekilip
Dağların en kuytu köşesine
Bekler
Her gün doğan
Kutsal güneşini.
Aşk hiç yiter mi?
Sarmaş dolaş yılanlarıyla
Sağaltır elbet
Kanayan yüreğini.
Dağların serin sularına
Yeni bir güneş doğar
Ve kutsal günün
Sıcaklığıyla
Kendini yeniden bulur
O dev.
Ve yeniden sever
Aşk hiç yiter mi?
O dağın
Ağaran teninde
Bir dal olur
Ve alçalmadan yücelerden
Sıradağlar gibi
Sever güneşini
Sırtını okşayıp
Yükselen kutsal güneşini.
Yeniden yeniden
Sever o dev.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:58 AM
Orhan Veliye Dair

Başka bir şehir
Belki farklı bir pencere
Gerekliydi gözlerine.

Garip bir duruştu
Belkide garipdi
Ama garipliği kimliksizliğiydi.

Uzakları yakın eden
Bir düştü
İçine yayılan bir gülüştü.

Kültürel bir küntlükten
Evrensel bir külte
Uzanan bir bakıştı o.

Evine dönen bir adamdı
Belki uzunca bir adımdı
Onun yolunu bitiren.

Yalandı dolandı
Yalancı bir bahardı
Ciçeklerine aldanıp soyunandı.

Başka bir şeydi
Adı rüyaydı
Düşlerde tadılan bir bakıştı.

Sondu adı konulmamış
Yolunu bulamamış
Öylece kalmış garipce...

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:58 AM
Ozi'ye

Dostum nasılsın?
Yollar bölündü
Şimdi Ahmet Kayayı dinliyorum
Aklımda sen
Gülen gözlerin
Sigara arayan ellerin...
Bekliyorum dostum
Anka kuşuna dönen sonundan
Küllerinden doğmanı...
Savrulmak duman duman
Delikanlı bir rüzgar çıksaydı
Şu poyraz esermiydi
Bizi boyle sonsuzcasına
Erkenden gömermiydi küllere...
Bir dostun öldüğü gündür
En güzel yanımızı
Toprağa gömdüğümüz gün...
Işıklı gözlerin gözlerimde
Delikanlı yüreğin yüreğimde
Sesin kulaklarımda dostum
Unutmadım sonsuza akan
Yaşam ırmağın
Ölumsüzdür benim damarlarımda...

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:58 AM
Ozlem

Özlem
Yağmurlar yağdı üstüme
Billur bir
Damlaydın sen
Ey yar!
Göğün gözlerinden
Süzülen.
O en güzel
Günler için.
Savrulan insanlardandın
Yaşanılası
Bir dünya için
Acıdan umuda
Giden yolda
Onurlu bir insandın sen.
Doğruları ve umudu için
Yaşamın gözlerinden
Sağılan umuttun sen

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:58 AM
Öfke

Celladının nefesin de söndü;
İçindeki cılız ateş.
Dondu kalbi,
Yenildi öfkeye.

Ayazında dondu umutlar,
Unuttu yüzünü,
Kırdı buzdan kalbini,
Yıktı bedenini,

Neydi sebep öfkesine,
Cellatla savaşan,
Cellatlaşır dedi,
Ve soktu hançeri yüreğine.

Tufanlarda anaforlarda,
Aradılar onu yoktu.
Savaşların en kızgın anında,
Yoktu.

Bulupda yok edemediler öfkeyi.
Öfke senin yüreğinde,
Kopar yüreğini,
Yık öfkeyi.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:58 AM
Öküz

.
Dünyayı boynuzlamış;
Uzayı sürüyor,
Öküz.
Dönüyor ha dönüyor.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:58 AM
Ölümsüzlük Ayyaşı

Telaşım anlaşılır mı?
Dosdoğru
Hedefe gidiyorum.
Dolunay altında bir gece
Kayıkçının sikkeleri
Gözlerimde.
Ateşi verin bedenime
Nehiri geçeyim
Yolum uzun
Hadi dost ellerden
Yayılsın yalımlar.
Küllerim ırasın göğe.
Karışayım
Rüzgarın nefesine.
Hadi kayıkcı
Sikkelerini bul
Küllerimin içinden
Yol alalım kayıkçı
Asıl küreklere.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:58 AM
Örende

Örende bir gece
Kaz daglarindan ruzgarlar
Tasiniyor nefesimize.
Sardalyalar sariyor
Kokulariyla tenlerimizi.
Ege nazli soluyor gogu
Mavi mavi
Temmuzun ortasinda
Buz gibi sakliyor suyunu.
Zeytin agaclari kaplamis kiyilari
Kucuk govdeleriyle
Bakislarinda yesil zeytinler
Yapraklarinda baris
Yaginda altin sarisi saglik
Ve umut isildiyor gununde.
Tasiniyor sicak tenlere
Kum tanelerinin sarisi
Basaklari sahillerin
Serpilmis boy boy insanoglu.
Burada ruzgarlar kardes
Gunesin sicagiyla
Kaz daglarinin hatirina,
Iste bu sebepten
Ruhumuzda bu temmuz gibi
Aydin kalsin sevgilim
Biz gunesi sevelim
Degmez grinin altinda
Tuketmeye yillari
Hicde olmadi
Yuzumuze dogmazssa
Yuregimizle doguralim
Govdemizde altin kumsallar
Zihnimizde masmavi deniz
Ve avuclarimizda dalgalar.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:58 AM
Öteki

Öteki sendin;
Beni gözlerinle yendin.
Anlamadım sanma sakın;
Daha da büyüdün aynalarda.
Sanma kazandın;
Ben seni kelimelere döktüm.
Yüzünü eritip,
Mısralarıma mürekkep yaptım.
Hayatımdan çık,
Çıkabilirsen.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:59 AM
Öteki Yol

Yamaçlarda dolanıyor gözleri
Unutulmuş bir yüzü arıyor.
Yürüyüşünün sonu yok
Köylerden kentlere
Kentlerden
Daha büyük ülkelere
Taşınıyor.
Göçmenliğin hüznüyle
Sere serpe çırpıyor
Sonsuz mavide
Güçlü kanatlarını.
Evrende
Bir toz zerresi
Bütün akan kinetiğin
Ta ortasında
Kalamaz kıpırtısız.
Bulaştırarak gücünü
Devinen her şeye.
Arıyor öteki yolu.
Uzak yamaçlarda
Söktü sökecek
Gözlerinin çığlıklarıyla
Hasretinin çığı.
Belki
Hasretin kütlesinde boğulacak
Güçlü kanatları.
Gene de
Bekleyecek inatla
Yamacın sırtında belirecek
Güneşin ışıktan ellerini.
Kim bilir
Belki açılacak
Birazdan bütün
Öteki yollar
Belki ulaşacak
Unuttuğu o güzel yüze
Kim bilir
Belki
Güneş de aşılacak
Gökten daha uzak
Bir sonsuzun içine
Yığılıp
Evrensel doğrularla
Kesişecek.
Bulacak
Görmezliklerin ötesinde
Kara deliklerin
Dayanılmaz çekiminde
Vazgeçip beninden
Ulaşacak ötekine…..

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:59 AM
Ötelere

Öyle solduran
Başakları
Soluğuyla rüzgarların
Ötelere taşınan tohum
Hevesini kıran kim?

Sesine gölge düşüren
Gözlerine
Hüzün hüzün
Tasa bulutlarını
Yığan kim?

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:59 AM
Özgür Liman

Yalnızlığın ıssız kıyılarındanım.
Halatının hışırtısıyla ayrıldı,
Son gemide limanımdan.
Son şiiri mide okudum dalgalara.
Bomboş artık limanım.
Denizlere uzağım artık,
Limanım ölüm kokan bir batak.
Gene de umutlarımla
Taşınırım kıyılara.
Denizlerin kıyısında,
Kaldı umutlar.
Kirlenen denizlere inat yaşamak,
İnsanlara özgür bir liman sunmak.
Sevgiyi çalan korsan gemilere,
Açıp limanı,
Sevgiyle ülkeler kurmak.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 11:59 AM
Özgürlük

Sus sus,
Ne olur sus.
Bak gökten süzülen ışığa.
Özgürlük onların.
Biz damarlarımız,
Ve hava arasındaki basınçla;
Sıkışmış tutsaklarız.
Özgürlükten anlamayan,
Asalaklarız.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 12:00 PM
Paslı Çığlıklar

Geceden yapraklarla;
Kaplıydı ezgilerimiz.
Bir dal kestik;
O büyük ağaçtan.
Çan sesleri yayıldı geceye.
İnadına bir şarkı tutturduk;
Sevdanın şarkısını,
Söyledik kol kola.
Dediğin gibi miydi;
İstanbul un kızları;
Koparırmıydı bilmem.
Ama kopmadık işte...
Uzaklarda karışık bir kafada;
Gene bulduk,
Kendimize bir yer.
Yalan olan neydi;
Bütün hesap kesildi.
O güzel dört güne.
Sevgi tahlillerinde mi;
Aklına geldi,
Okuduğun kimya.
Ey unutan simyacı.
Yoksa sende;
Benim gibi bir metalden.
Altın mı yaratacaktın.
Etrafındaki güzelliklere dalıp;
Sevda formülünü unutan.
Canım simyacım.
Gene de unutma demirin gücünü.
Sessizliğin pasında;
Bir park salıncağından,
Paslı çığlıklarımla;
Haykırırım gene sevgimi.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 12:00 PM
Pencerem

Pencerem;
Karanlığa açıldı.
Ve rüzgar taşıyor;
Gizemli bir fısıltıyı.
Yaprakların fısıltısı bu.
Dut ağacım;
Bu akşam,
Bende onun kadar yalnızım,
O da benim kadar yalnız.
Dut ağacı fısıldıyor geceye;
Bana olan aşkını.
Ben gidince,
Solan yapraklarını.
Kararan bahtı;
Kapkara dutlarını.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 12:00 PM
Potkal

Çırpınıyor mavide;
Kaybolan bir şişe.
Kim bilir neler taşır?
Yüreğinde.

Bir mum söndü,
Bir denizci daha öldü;
Yalnızlık devi,
Yüreğinin güvertesinde.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 12:00 PM
Raylar

Tren rayları getirdi bizi
Paslı ve otlarla sarılı raylar.
Güneş çıktı anne
Bizide andı bugun
İlk kez bir aydan beri
Yıkandık günün alnında.
Kah hasretti adı yeşil
Kah umuttu kızıl
Şafak gibi.
Kah ışıl ışıl iki raydı
Metal ıslıklarıyla
Sılaya uzanan.
Dilsizliğimiz daha ağırdı
Sırtmızdaki kömurden
Ve köylerden gelip
Madenlere indiğimizde
Her kazmayı
Yoksulluğa indirdik
Kapkara suratlarımızda
Eski gülüşlerimizi
Boşuna aradılar
Ama bugün dindi yağmur
Ve güneş güldü bize
Bizim yerimizede...

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 12:00 PM
Resim

Bir resim
Neler anlatır?
Yenilgiyle yıkılmış
Talan edilmiş
Bir kenti.
Umutsuzluğun yığıldığı
Bir çift gözü.
Yanlış yollarda
Yanlış acılara belenmiş
Yüreğini boşuna kanatıp.
Acı çekmiş
Bir devi.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 12:00 PM
Rüya

Soğuk bir günde,
Kalın bir yorganın altında.
Sabahleyin kalkmak gerekliliğine,
Yorgana daha da sarılarak,
Muhalif bir tavır sergilemek.
Uykunun derinliğinde,
Sonsuz bir sevgili gibi sarılmak,
O cansız yorgana.
Sonlu yaşamların ve kısıtlı imkanların,
Kara dünyasından.,
Sonsuz imkanların rüyalar alemine kaçmak.
Ve bir daha uyanmamak,
İşte ölmek.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 12:00 PM
Rüzgar

Karanlık;
Kararlı inat.
Unutkan bir sonbahar;
Topluyor yapraklarını.
Yanlış oyunlar,
Doğru insanlar.
Doğrul hadi sende;
Yarına inan.
Dilsizken;
Kederlenir mi?
İnsan.
Sus uzakta da olsa;
Sus.
İncitme büyüsün;
O bir fidan.
Rüzgarını yollama ona;
Eğme körpe belini.
Sus serpilsin göğe;
O bir salkım söğüt.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 12:00 PM
Rüzgar Gülleri

Avrupa da;
Binalar
Yığılmış yüzüne
Göğün.
Rüzgarlara
Yol açın
Asyadan
Haberler taşır
Bu rüzgarlar.
Bloklarınızdan
Yankılanan seslere
Kulak verin.
Rüzgar gülleri
Takalım saçlarına
Dünyanın.
Kulak verin
Rüzgarlara.
Afrikalı çocuğun
Açlık kokan nefesini
Taşıyor rüzgarlar
Kızılderili çocuğun
Gözyaşını taşıyor bulutlar.
Ceplerinizdeki
Cocuk cesetlerinin
Kokusunu
Taşıyor ruzgarlar.
Yeter çıkmayın
Güneşin yoluna
Yeryüzü insanlığındır
Nükleer santrelleriniz
Beyinlerinizde kalsın
Yol açın rüzgarlara
Rüzgar gülleri
Takalım saçlarına
Dünyanın.
Uçsun insanlığın
Barış güvercini
Silahlarınız size kalsın.
Kainatta bir yerlerde
Yayılıyor sesiniz
Bu insanlığın sesi
Yeter kıydığınız canlar
Döktüğünüz kanlar.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 12:01 PM
Rüzgarda Saklı

Bakısından süzülen
Iki damla gözyaşıydı
Yaşam.
Bu sonsuzu
Iki damlaya siğdıran
Sevgide saklı sır.
Göğe yabancı
Bir bakıs
Savrulur
Kendince dargın.
Kıyıları;
Üstüne kapanmış
Bir denizdir şimdi.
İcinde saklı
Tarihin gülleri.
Zamanın incileri.
Agır agır ırgalanan
Koca bir gemi gibi
Akıyor gözyaşı
Uzak düşlerine
Unutulmus bir başak
Sonsuzun tarlasında
Bekliyor ögütülmeyi
Unun tanelerini özlüyor
Umudu;
Rüzgarlarda saklı.

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 12:01 PM
Saklı Tebessüm

Gecekondular boyu
Kokularını duydum
Yoksulluğun...
Camaşır iplerinde
Asılı kaldı
En genç bakışlarımız
Bir varoş kızının
Saklı yüzündeki tebessüme
Takıldı yıllarımız.
Yalın ayaklarındaki
Sızıltıydı yüreğimizi kavuran,,,
Umutlu baharlarda çıkılan
O saklı pastahanelerde
Gülücüklerle serpilen bedeniydi
Sebep sevgimize
Küçük umutların
Ve basit isteklerin dilinde
En saf en temiz sevgiydi
Saklıyan bizi...

Ufuk Nazım

GooD aNd EvıL
08-03-2008, 12:01 PM
Samanyolumusun

Pencereden,
Ilık ılık giren misin?
Masa başlarında,
Soluksuz çalışan mı?
Yoksa
Şu manasız gökyüzüne;
Manayı çizen,
Samanyolu musun?
Sen nesin?

Ufuk Nazım