Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Ahmet Turan Altunsu


GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:28 PM
Öğüt
(marifet; boynunu sündürüp zürafa olmaya çalışmakta değil, boynunu indirip “adam” olmaya alışmaktadır! .. Hasan/Tahir Kırkyiğit)



düşündüm de...
“ben” deyip de bencileyin benliğine eza varsa
gerçeklere kör bir sanal, idrak önünde duvarsa
farkında bile olmazsın albız sırtını sıvarsa
“alma mazlumun âhını, çıkar aheste aheste…”
şimdi lânet okunurken, alnına düşer şîkeste…

...ve diyorum ki...
çok zaman geçmedi henüz... ne çapsız bir savaştı o
kara paltoya bürünüp pisliklere bulaştı o
alem biliyor ki artık iğrenç nefsine aş/tı o
“alma mazlumun âhını, çıkar aheste aheste…”
bedeni özgür görünür, bilmez ki ruhu kafeste...

daha dün gibi gözümün önünde durmaktasınız
gölgenize dokunanı bir bir vurdurmaktasınız
“yüce şair”(!) edasıyla şair durdurmaktasınız
“alma mazlumun âhını, çıkar aheste aheste…”
âhı hissedeceksiniz aldığınız her nefeste...


hamiş:
bir zamanlar ta fîzan’ dan duyulurdu lâkırdınız
iyi gün dostusunuz ya adeta bal akardınız
altunsu’ yu yalanlarla, iftiralarla kırdınız
“alma mazlumun âhını, çıkar aheste aheste…”
çare iftirada değil; bağlayacağınız nefs/te

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:28 PM
Beste

nağmelere gebeyim; hüzün derinde bugün
güftenin gölgesinde ney yakarır, saz inler
gönül Leylâ’ ya hasret; Kays kederinde bugün
döner, kendinden geçer vecd ile semazenler...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:28 PM
....Sizlik
ey sevgisizlik
çek önümden gölgeni

içimdeki sıcaklığın üşütüyor...
tutamıyorum artık
/yerlerde sürünüyor sözcüklerin
/esintileri dudaklarımı kurutuyor...
adın, hayalden de ötelerde
tebessümün, dudak bükmekten ibaret
kör bir vicdana tutsak idrakinin
şimdi otur, nefretince katlini seyret!

ey sevgisizlik
ne utanmaz şeysin sen
çek önümden gölgeni Allah’ ını seversen! ..

‘…sizlik’ silinsin
tufan dinsin
bilensin sevgi / sizlik
kötülük hüzünlensin
ilensin sevgisizlik...

gitme ey yâr...
çek önüme gölgeni!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:29 PM
Ah Güzel Türkçe’ m
(Lütfen, yaşayan Türkçe’ mizi sonsuza dek yaşatalım!)

Seni şiir diye yazarım amma
Değmezsin güzelim, inan değmezsin!
Ruhuna dokunur nazarım amma
Değmezsin güzelim, inan değmezsin!

Usuldan usuldan dokurum seni,
Tepeden tırnağa okurum seni,
Bir demir kafese sokarım seni,
Sığmazsın güzelim, inan sığmazsın!

Farsça’ yı Türkçe’ ye egemen ettin,
Ruhuna beddua okudun ceddin,
Bunları yaparken neler hissettin?
Duymazsın güzelim, inan duymazsın!

Türkçe’ yi Türk gibi hissetmek için,
Kalbine vurmalı Türkçe’ yi perçin!
Tutsak etme, bırak; uçsun güvercin
Aymazsın güzelim, inan aymazsın!

Turan der ki: Yapma, dön, aslına dön!
Ulusun yadsınamaz faslına dön!
Fars, Arap ne demek, sen nesline dön!
Uymazsın güzelim, inan uymazsın…

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:29 PM
Arkadaşça
sana mütebessimdir yüreğim
gamzelerindeki hüzün şimdi tarumar
yürüyüp gider bir bakir vadide
bir telve karışır göl yeşiline yavaşça
rengindeki sîtem sevimli bir efkâr
resmederim seni –sevgili bir arkadaşça-
mutluluk, gül yüzündeki gamzedir
uğraşma, didinme, gölgeleme...
davettir dudaklarından süzülüp gelen
ver elini elime...
arkadaşım diyerek gönlümden yükselen
kulak ver akl-ı selîme...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:29 PM
Asil Karanfil
Ağyâre nispet, yâr ile vuslattır muradım
Bir asi/l kızıl karanfildir şimdi beklenen
Çarpar serçe yüreğim, yaklaştıkça her adım;
Ne gariptir: daha dün, ölüşümdü beklenen...
Oysa seni, attığım her adımda aradım
Ne engeller koydular önümde öbeklenen
Harına tutsak oldum, şimdi ‘kızıl / kor’ adım
Sensin telve olup da gözümde beneklenen...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:29 PM
Aynalar
/ey aşk
/ varlığındır beni umutlandıran
/ ve bütün uzuvlarımı kanatlandıran
/ yokluğun, umut lâhitlerinde hapsediyor beni
/ ruhsuz ve karanlık
/ kim bilir, belki de sana adıyor beni...


adımlarımda sırdır yılların meşakkati
ve yorgun yüreğimde rastlanır izlerine
boşa geçmiş yılların tarumar ettiği ben
yüklenir geçmişini yorgun omuzlarına

/ ne yâre kulaç oldum, ne kulaç oldu yârim
/ ne yâr bahtiyar oldu, ne de ben bahtiyarım

yüreğim kırık dökük, boğazım düğüm düğüm
darmadağın bir surat aynalarda gördüğüm
ne kıymeti var şimdi bilerek öldürdüğüm
ruhumun benim için? Bir ceset kadar varım

/ ne yâre ilâç oldum, ne ilâç oldu yârim
/ ne yâr bahtiyar oldu, ne de ben bahtiyarım

kırık aynalardaki suretime bir bakın
hangisinde, suretim suretinize yakın
yok birbirinden farkı, seyretmeyi bırakın
yâr gibi yâr bulmadan gelip geçmiş yıllarım

/ ne yâre muhtaç oldum, ne muhtaç oldu yârim
/ ne yâr bahtiyar oldu, ne de ben bahtiyarım

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:29 PM
Bana Gözlerinle Gel
bana gözlerinle gel
bir lâcivert bulutun içinden kanatlan, in
turuncularını getir bir günün batımından
ellerinle güneşi sun
bana gözlerinle gel
içinde gözlerim olan birkaç satır bulunsun...

uzat avuçlarını, yaklaştır yanağıma
yangına kansın yüzüm
sensizliğin o soğuk, donduran ayazına
nasıl dayansın yüzüm?
dokun da yansın yüzüm…

hasretine urban yaptım: dar gelir
mesafeler zor gelir
yüreğimi kurban yaptım
saf tutup ağyar gelir
ulaşır asırlar öncesine sessiz çığlığım
leylâ, aslı duyar gelir...

çığlığıma yükledim sana olan hasretimi
bir gurup vaktindeyim sevgili
güneşli bir yağmurun gölgesine sığınma
ellerinle güneşi sun
bana gözlerinle gel
güneş, gözlerinde olsun
avuçlarında yağmur
içinde gökkuşağı...
gökkuşağı kıskansın bu muhteşem manzarayı...
zemherîden al beni
yağmur yağsın içime
güneş içimde doğsun...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:29 PM
Bayram ve Sen
(benekler içinde bir benek var ki / demircinin örsü yetmez ezmeye...)





bayramlar; öpülüp ellerin bir bir
yüzlerle halleşen mutluluk cemi
görünen yalnızca hapsolmuş kibir
avuçlara konmuş üç beş akçe mi?

haylaz çocukluğum gelir önüme
doyumsuz bir ahenk kor ironime
gelip de takılsa şu viraneme
oturup göz kırpsa; zır delice mi? ..

bayramlar, bayramlar dünü aratır
bulursun; bulduğun günü aratır
umut sararırken seni aratır
sen ki kokun bile senden nice mi? ..

aşk ne bayram bilir, ne hüzne iman
bir tuhaf cennettir: iklim ılıman
Üçyüzatmışbeşgün tanımaz liman
demir atmak için gün bellice mi? ..

gül gayrı; kendini bayrama hasr/et
uzaktan dertleşir, yaşarız hasret
ne kaldı; şurası, yakındır nusret
vuslatı şakıyan dil hallice mi? ..

turan der ki artık karar zamanı
tahammül ar etmiş karar zamanı
aşk koymuş noktayı; kurar zamanı
son defa soruyor: temellice mi? ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:29 PM
Bir Saman Alevidir Geçmişimiz
bulutlar vardı ya hani...
kavak yellerimizin önünde sürüklenip giderdi
bir şarkı mırıldanırdık seyrinde pervasız...
saçlarında bir kelebek dans ederdi
telve gözlerinden bir çift benek
göl yeşiline göz edip gülümserdi
öylesine umarsız...


düşlerimiz bile sevişiyordu ya hani...
kelebek kanatlarında her çiçekten nasiplenen
renk renk umutlara barışık ve mütebessim...
ve her çiçekte bir tohumdu beklenen
bir sessiz dokunuşu özleyerek
her dokunuşta biraz daha yüreklenen
muhteşem bir resim...


aşka uyanmıştık bir seher vakti ya hani...
terlerimiz karışmıştı tenimiz(d) e alabildiğine leziz
kurumuş dudaklarımızdaki mutlu bir gölgeydi sevi
uykusundaydı kainat sanki, sessiz mi sessiz
işte o an değil miydi içimizden bir şeyler sürükleyerek
ümidimizi öksüz bırakan, geleceğimizi güneşsiz
titrek bir saman alevi...
titrek bir saman aleviymiş geçmişimiz...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:29 PM
Dem
gâhi elâ gözlerinde mola verdim bir güzelin
gâhi yanık telvesinde gülümserdim bir güzelin
kim ne derse desin ey can; tadı damağımda kalan
gönlünün semaverinde aldığım dem, bir güzelin...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:32 PM
Doğum
hayat çok garip
gâhi zaman içre bitmez bir çile
an an törpülenen candan muzdarîp
bir dirhem huzura gayret nâfile
gâhi inletirken ruhumu gerip
el verir adeta bir karanfile…

ıslandım susuz
yağmura muhtaçken nasıl ıslandım?
göğsümde bir konuk: titrek, uykusuz
bahtıma sunulan korugan sandım
duydum ki ince bir ses, lâkin ruhsuz
ecel okşuyormuş, su diye kandım...

sarhoşu oldum
gitmek ve gelmekti aklımda kalan
yaşlandım bir anda, piştim ve oldum
gördüm şerha şerha her yanım talan
irkildim hayretle, birden duruldum
yalan esrikliğim, hayatım yalan...

üzgünüm şimdi
yokum ben; varlığım sadece suret
sana nasihatım son deyişimdi
nerdesin ey canı yanmış basîret
titremem, gölgende gürleyişimdi
git! .. yok olan beni yeniden var et! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:32 PM
Doğum Günü
bir yaşıma daha bastım...
-yüzüne çok havastım ya! ..-
kadere ilenmeyeceğim elbette
tepeyi aştım çoktan da
takıldım kaldım şu dupduru çaya
çekiyor beni albenisi
sanki atlayıverince
veda ediverecekmişim de içimdeki sancıya
sonsuzluğu tadıverecekmişim gibi...

“kazık mı çaktık bu dünyaya? ..”
gidişim de hak gelişim gibi...

vallahi “bir yaşıma daha bastım...”
nedir şu telâş dostlarımdaki? ..
kimi “sigara içme” der
kimi “kes şu alkolü”...
içtiğim iki birada mı bunların gözleri sahi?
deli eder bunlar adamı deli (!)

“kazık mı çaktık şu dünyaya? ..”
ölüm de hak yaşam gibi...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:32 PM
Efkârımız
ah! .. harcadığımız zamanlar var ya hani...
dağ gibi yüklendi omuzlarımız bir geçmişi.
adeta boşalıverdi içimizden
damla damla biriken saydam umutlarımız...
önümüzde kalan her an, bir hazinedir artık.
sevişmeli / delişmeli
kalan umutlardır kârımız
yaşamak kadar uzak olan vuslat
an kadar ilişmeli
ki dağılsın, dağılsın, dağılsın efkârımız...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:32 PM
Ey Güzel
kördüğüm oluverdiğim kızıl bir gündü günlerden
meğer ne marifetlerin varmış ki senin ey güzel
bir telve nazarın akışı yetti yetmesine de
nakşettin dilime lezzetini bûsenin ey güzel...



hârında yanıp tutuşmak mıydı hevesi; nedir bu
dört yanı açık zindanda tutsak; nasıl sînedir bu
çaresiz “yâr… yâr” der durur ki kastı nesinedir bu
içip de sarhoş olduğum billûr kâsenin ey güzel...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:32 PM
Git Zamanı Değil
kahve molasındayım
son fasıl ziyaretlerindeyim gözbebeklerinin…
yemyeşil bir göl manzarasıyla geldim huzuruna
aldanma, kıyısındaki şu yaşlı çınar ağacının
çaresizliğe gömülmüş süzgün nazarına
son defa geldim; ya hep ya hiç diyerek...
dudaklarıma konan her bir zerresinde yanık telvenin
ciğerime dokunan lezzetinde yitiğim
biliyorsun sevdiğim
acısında bile gülümseyerek
gölgesinde yaşadım hep
bir umut zerresinin...

ah benim serçe yürekli yârim
çektiğin acıların her âhında inledim
bıraktığın her nefese saldım da yüreğimi
esintisinde serinledim...

kahve molasındayım gecikmiş
sîtemlerinde bile aşk kokuları bırakır sözcüklerin
okur ruhuma karanfil kokulu bakir şiirler
dokur saçlarıma beyazlarını ömür denen bir illet
kar taneleri sevişirler…

şikâyetçi değilim kar tanelerinden elbet
gölgesindeki meleğedir sîtemim
bulmuşken umutlandığım seni
ne zaman çıkacak kafesinden
ne zaman tutulacak matemim? ..

dolaşır ruhuma bir yağlı urgan
bir kör düğüm atıverilir nefesime
bir yaşam zehri bırakıverilir
ilenirim kendime, dönüp geçmişimde yaşadığım
sensizliğimde savurgan
sensizliğimde hoyrat nefsime...

özlemimsin bil! ..
tutkum, aşkım, birtanem...
yetmez, bilirim sadece yâr desem
âna muhtacım şimdi, zamana değil
ân hatrına uzat ellerini ey
git zamanı değil!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:32 PM
Güz Sanrısı
y a l n ı z ı m ı n elleri tutsak şimdi
tutunamaz yalnızlığımın ellerinden
ilenir içimden hasretimin yangınlarına
yüreğimdeki ağır yük kıpırdamaz yerinden...

bir su gibi akıp gider gözlerimden hayaller
boşalır gerçeğin cenderesine ağır ağır
uzaktan bir karartı uzatır ellerini
ellerime ıslak bir mendil bırakır
onulmaz bir k a h ı r d a m l a r ellerinden...

ey aşk! ..
bıraktın ya bahtıma bir s i l i k y a n k ı
sağırdır kulaklarım dönüşüne
nasıl, bir gölgeye sinmişse ümitlerim
umarsızdır bahtımın serzenişine
yükselir inlemesi derinden derinden...

ey aşk! ..
bırak, kumsalına uzanayım
yalnızlık ölsün kederinden! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:32 PM
Hayâle Sitem
seni ne etmeli bilmem ki güzel
burnun kaf dağına dokunur durur
nasıl da kurarsın böyle müptezel
düşler ki nefretin, kînin kudurur...

çifte kavrulmuş bir kahveden nazar
sanki zehir olup gönlüme sızar
törpüler ömrümü yer azar azar
albız, dergâhında dîvan kurdurur...

bir kahve molası verdiğim günler
yaslı *******e dönmüş de inler
ayrılır başaktan göm/gök ekinler
dökülür toprağa, yakınır durur...

Turan’ ım, demini bozan utansın
sen ki hem okuyan, hem okutansın
gönül matemini ver, okut; ansın
ansın da kim bilir... sakınır, durur...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:32 PM
Kabus
neydi o? ..

başımdan aşağı

bir kaynar su döküldü adeta...

kokuşmuş bir ceset oldum

üzerinde karıncaların cirit attığı...

akbabalar lîme lîme etmiş de

leşim

o ilâhî dengenin yeniden yarattığı

rüzgârla sürüklenip

yok olmak isteyen bir küldü adeta…



neydi o? ..

nasıl bir şeydi o? ..

ezildim, ufaldım

zerreler fazla geldi

hâlâ vardım; utandım

atomlara bölündüm

sonum son hızla geldi



neydi o? ..

nasıl bir şeydi o? ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:33 PM
Kaleme Sîtem
pek hevesli değil yazmalara kalemim
ben nerdeyim, kalemim nerde
kalemime düğümlediğim imgelemim nerde
vallahi ben bir alemim...

herkesin derdi benimle sona ermiş...
bir türlü çözemedim
benim derdim niçin kalemimi germiş? ..

ah kalemim vah kalemim...
“keser döner sap döner, gün gelir hesap döner”
bencileyin yine şair
masat elde kasap döner! ! !

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:33 PM
Kim
kim kaybetmiş ki sevmekten
ve sevilmekten kim kaçmış
kim nefret kazansın diye
sevgisine bayrak açmış? ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:33 PM
Mektuplar / 1
Ben kaybolmuştum, sen yoktun...
Sonra, henüz ne olduğunu anlayamadan çıkıverdin karşıma! ? .
İşte ne olduysa o anda ve o andan sonra oldu...
Beni sen buldun! ..
Ve o andan sonra
Hayatımdaki bir çok değişikliğin altında senin imzan oldu...

Unuttuğum tebessümü hatırlattın önce...
Yine, yıllar önce unuttuğum dost ve arkadaş meclislerini hatırlattın...
Oturup iki lâf etmeyi zül sayarken,
sohbetin vazgeçilemeyecek bir ihtiyaç olduğunu hatırlattın...
Lâtife yapmayı hatırlattın...
Sevinç ve korku uzun zamandır benim için hiçbir anlam taşımıyordu;
sevinç ve korkuyu hatırlattın...
Telefondaki ‘’alo’’ sözcüğünün,
oralarda bir yerlerde birilerinin olduğunu ifade ettiğini hatırlattın...
Ot gibi yaşayıp giderken –yaşamaksa bu eğer-,
insan olduğumu, düşünme yeteneğimin olduğunu,
kandan ve çamurdan olduğumu hatırlattın...
Ama en önemlisi, hepsinden önemlisi;
o en önceki Ben’ i,
bir zamanlar sevgiyle-aşkla-özlemle donanmış bir yüreğe sahip olduğumu,
sevgisiz-aşksız-özlemsiz yapamayacağımı,
sevgiyle-aşkla-özlemle bağlanacak birilerini bulabileceğimi hatırlattın...
Kısacası, sen bana gerçek kimliğimi, Ben’ i hatırlattın...
Şimdi bırakıp gideceksin görevini tamamlamanın derin huzuru(!) içerisinde, öyle mi? ! .
Sana yaşadığım işkenceyi anlatmıştım oysa!
Hiçbir canlı -en akıllısından en delisine, en güzelinden en çirkinine kadar-, aşağılanamaz!
Çünkü vicdan denilen Tanrı gölgesi, buna müsaade etmez!
Vicdan, bunu bir kez yapmaya kalktı; bahçedeki en güzel çiçekler isyan ettiler bu karara!
Bahçıvan o çiçekleri eski haline getirinceye kadar neler çekmişti biliyorsun!
Ve her gün aynı korkuyla yaşayan ben;
elbette her dakika, her saat, her günümü bu korkuyla geçirmeye devam ediyorum...
Ve bu korkunun mantığını da sayende bulmadım mı?
Ve bunca çilenin içerisinde, kendim için yarattığım cenneti bana çok mu görüyorsun? ..
Olsun!
Bunu, üzerimdeki hakkına sayıyor ve sana hiç kızmıyorum...
Sadece içimin,
kalbimin ağrısına nasıl tahammül edebilirimin hesabını yapmak düşündürüyor beni!
Keşke hatırlattıklarının yanında bunu da öğretebilseydin bana!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:33 PM
Mektuplar / 2
seni seviyorum…
bu hissiyâtımın derinliğini henüz ölçebilmiş değilim ve ölçmek gibi bir kaygım da yok gerçekte…
bakışlarıma yansıyan seni iyi tanıyorum.
sesinin kulaklarımdaki tınısının içimdeki titreşimlerinin, bende yarattığı etkiyi anlatabilecek sözcüklerden mürekkep bir cümle de kuramıyorum.
hani; “sözcük fukarası” olmamdan değil de heyecanımdan ötürü bütün bunları yaşadığım aşikar değil mi? ..
ve o kadar sebep var ki ayrık otlarına olan itirazlarımın arkasındaki bir zulaya sinmiş nefret tohumlarından “hüsran” çıkartmam için…
işte bu “hüsran” a itirazım var öncelikle…

sadece yüzeysel olanlar:
dinle lütfen! ..
seni bir dost olarak seviyorum…
hissedildiğimi biliyor ve adeta bir şablonun o belirlenmiş hudutları içerisindeki mutluluğumun, sadece ve sadece seninle paylaşılabileceğine iman ediyorum…
seni bir arkadaş olarak seviyorum ve elimden tuttuğun/tutabildiğin sürece o ele mahkûm olduğumu biliyorum…
seni bir sevgili gibi seviyorum çünkü arzularımın ve duygularımın bu denli örtüştüğüne ilk kez tanık oluyorum…

asıl itirazım, bu birlikteliğe karşı adeta bir sefer başlatmış olanlara…
neye, niçin karşı durmak zorunda olduklarını anlayamıyorum…
bana niçin mutsuzluğu yakıştırma çabası içinde olduklarını anlayamıyorum…
sana olan bağlılığımın gölgesini dahi görmekten aciz olmalarını anlayamıyorum…


“martılarla tanışmadım henüz...
çığlıklarındaki gîzemi bilmem ki hiç? ..
sahilleri hırçın hırçın döverken deniz,
kanat bile çırpmadan beklermiş öyle
adeta der gibi: göğün açgözlülerindeniz! ..”


bir martıya kurban olmak üzere mi yaratılmıştır balık?
vazgeçtim okyanustan…
bir küçük gölde dahi yaşam hakkı yok mu bir balığın? ..
balığın! ..
balığın kıymet-i harbiyesi yok mudur ki yaşama hakkı bu denli kısıtlanmıştır ve böylesine bir yüce kutsanmışlığa adeta çelikten bir duvar örülmeye kalkışılır? ..


“vallahi çok cahildir bendeniz...
bildiğiniz bir “balık” görüntüsüyle
tıpkı bir martıya bakar gibi baktım...
siz, “önüm arkam sobe! ..” derken
ben gönlümü tuzlu sulara bıraktım...”

balık, verilenin hakkını verir; Hâlik, hak edileni verir!
seni seviyorum birtane’ m…

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:33 PM
Nasihat
(eski bir atasözümüz vardır hani: ‘eceli gelen it cami duvarına işermiş...’ / bir de rahmetli ayşe ninemin bir sözü vardı ki unutamam asla: kov (dedikodu) yapanların dili davul gibi şişermiş! ..)



duydum ki bir masal anlatırlarmış
ilgisiz kulaklar çınlatırlarmış
işkembeden bol bol -masalmış bu ya-
atarak safları dinletirlermiş…

meğer bu masalcı hatun kişiymiş
hatunun yanında nursuz bir savruk
ona buna kına yakmak işiymiş
bir işveliymiş ki kıvrık mı kıvrık...

gel zaman git zaman komşu tükenmiş
elinde kınası kalmış öylece
şöyle bir savruğa bakmış, yekinmiş
yakıp da hızını almış böylece...

ey dost! .. sen şeytandan uzak ol aman!
gün gelir senin de çalar kapını
olur ki kapına geldiği zaman
hanya’ nın konya’ nın göster çapını! ..

şairin ahını almaksa murat
buyrunuz, ökçeniz yükselsin biraz(!)
eşime dostuma höyküren surat:
sakın tekrarlama, damında dur az! ..

turan, atasının sözünü bilir,
ve ıstırabının közünü bilir,
örtünün altında uslu durmayan
şeytanın; fikrini, özünü bilir! ..
iyisi mi uslu otur da belki
varsa; kirlenmemiş yüzünü bilir...
kim bilir? ..
___kim bilir? ..
______kim bilebilir? ! .

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:33 PM
Özlem Sancıları
sessizliğine dokundum
lal oldu parmaklarım
kömür karası bir iz kaldı gözlerimde
avuçlarımda sarardı karanfil
bir seni sayıklarım
yanarım karanfilin sararmış hallerine
anlatamaz parmaklarım
ulaşamaz ellerine
gölgesinde uyuklarım
bir de beni...
yürümez ilenmiş ayaklarım...


sen, kavrulmuş telvesinde tatlandığım
avuçlarımdan kana kana içtiğim iksir
sen, bir ünlemesinde kanatlandığım
içimde hapsettiğim o en büyük sır
indikçe derinlerine telve gözlerinin
her kerresinde bir kez daha umutlandığım
sen ankam, humam, turnam, sen turacım...
bir yandan tutunurum vuslat kanatlarımdan
bir yandan bunlanırım; korkutur acım
kaf dağı masallarını beklerim safkan atlarımdan...


sessizliğine dokundum ey
karanfil kokulu nefesinedir özlemim
camdan süzülüp gelen hüznünedir
kuşkularım karabasan, bulanıktır düşlerim
yoksa bu ölümcül susku kıyamet mi nedir? ..


yürümez ilenmiş ayaklarım...
kömene ateş düşer, vurgun bozar demimi
bir yanımda kar/boran, bir yanımda kor/ateş
iste, sana adayayım bakiye her demimi
kim bilir... insafa gelir, kendini yakar ateş
diner kar/boran...
...ve telve gözlerine şavkır dolunay aklarım
belki de göğsünde ilk kez mütebessim uyuklarım...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:33 PM
Sen Olmayınca
sen olmayınca ben yokum
aklım bir karış yerde göz ucumla kesişir
korkularım tutsak eder idrakimi, bunlanırım
hüznüme bir karabasan ilişir
-öleceğimi sanırım-


sen olmayınca bir hiç olur yaşamak
adına gizlediğim karanfilde yiterim
asaletine meftun yüreğime ihtiram durur
adam gibi giderim
-ölüm dahi kudurur-


sen olmayınca biter her şey
bir elma misali bölünüverir hayat
suç yok bıçakta zerre
hoyratça dokunandadır kabahat
-ölüm bile bîçâre-


sen olmayınca ben yokum
ne bağda bir salkım üzüm, ne yaşamda bir tek hüzün
….ne de saçında bir tek telim
birlikte nihâyetidir ömrümüzün
-ölümün elinde emanet elim-

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:33 PM
Seviyorum İşte
ele avuca sığmıyorum bugünlerde

yüzümü nereye çevirsem bir gül öpüyor beni
bir karanfil kokuyor...
her adımda hayırlı işler diliyorum kendime
her adımım başka biri yapıyor beni

kanatlanıyorum çoğu kez, havalardayım...
delleniyorum gül bûselerinden
delleniyorum karanfil kokularından
tumturaklı bir küfür yolluyorum geçmişime
ileniyorum en beterinden
-burcum da nasipleniyor-

boğulur gibi oluyor, dönüyorum işime
biz bu işe çok alıştık
ben nerdeyim, aklım nerde
sahi… nerde kalmıştık? ..
(şair burada edepleniyor)
tutuyorum nefsimin yularından...

yok... yok... ele avuca sığmıyorum bugünlerde...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:34 PM
Tahir
siz miydiniz sahi bir zamanlar o pencereden seslenen
bir seher vakti bütün kahırlarınızı silkeleyip
tahir’ in ünlemesinde eriyip, kaçmaya heveslenen

tahir’ in tebessümünden kan sızdığını görmez misiniz

kör topal ayaklarıma dolaşan yıllarımı siz eskittiniz
gözlerimin güz kurusu halleriyle helalleşmediniz henüz
soruyorum şimdi bu hangi yüz
bilmez miydiniz ki biz Tanrı’ dan sözlüyüz

söyleyiniz beneklerinden kurşun yediğim ey
siz ki bir ömrü gözlerinizle yıl yıl tükettiniz
neyin ıstırabına dayanamayıp viraneyi terk ettiniz
değil miydi ki aşkın har yakışı dahi nimet
acıları rahmet, hüzünleri ganimet

beneklerine her konuşlandığımda gülümsediğim ey
kurşunundan bile haz alarak kanadığım
et, tırnağı kaderine terk etmiş ne gam
siz, şimdi gölgesine dahi uzanamadığım
düşlerimde dahi saklayamadığım
küllerinizsiniz avuçlarımda bir tutam

tahir! .. yani ben! .. yani adam gibi bir adam

yanaklarımdan kan sızdığını görmez misiniz...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:34 PM
Tahir ve Sevda
(Hasan Tahir karındaşım kulak versin avazıma...
deyiversin Kandil’ de mi Allahuekber’ de midir?
ozanlığın hatırlayıp düzen versin de sazıma
geçmeden vakit bu vakit sevda söyleşme demidir
...................................)



/ bir selâmı çok gördün ha
/ al selâmın senin olsun
/ sevdamın sende kaybolan
/ hakkı son bûsenin olsun

/ telvelerini sakınmam
/ nerdesin diye bakınmam
/ gelmediğinden yakınmam
/ harda yanan tenin olsun
..........

tahir...
bir sevdanın değil
memleket sevdasından
bin bir çeşit sevdanın
‘telve gözlü yâr sevdası’ na kadar
dallarında filizlendiği bir ‘koca çınar’! ..

/ keleşlerin, mayınların
/ bölücü hayınların
şu malûm oyunların baş edemediği yürek! ..

sevdalılar kana kana içsinler diye
bir bozkır toprağından adeta süzüle süzüle
yüklenerek onca lezzeti
hayata ‘merhaba’ diyen bir altun pınar! ..

tahir…
yani siz / yani biz
yani ülkemin cefakâr / vefakâr / fedakâr kahramanı
muktedirlerin dahi yıkmaya gücünün yetmediği
hâlis bir orta direk! ..

/ kimi zaman dağlaradır seferi
/ kimi zaman bir meczup, bir serserî
/ anamızdan doğduğumuzdan beri
/ dur durağı tanımaz ki şu tahir? ..

fermanı kendindendir tahir’ in
dermanadır yürüyüşü
karaçalı vicdanların hükmüne şahin
ülküsüyle yoğun yaşar bir cevahir
pür mânâdır yürüyüşü
karanfil kokulu
özgür zamanadır yürüyüşü
‘yâr’ ile vuslatadır
kehkeşanadır yürüyüşü...

ah tahir
karındaş sancısıdır özlemden de ileri
bir tuhaf zehir
gurur tat verirken bir yandan
zehrin kahreden acısı
saymamalarıdır muktedirlerin fedâileri
bin kahır çöreklenir içimde işte o zaman

söylenir dururuz be tahir...
oysa bilirler ki biz
severiz amma ‘adam gibi severiz! ’
olmazsa olmazımızdır kahır
‘kahrımız gazabımızdır’
gün gelir gönül verir
gün gelir can veririz
ölsek de kuyruğumuz dik ölür
bir ölür bin göğeririz!

/ ah sevda...
/ adama gerek sevda
/ adam olmayanların
/ nesine gerek sevda?

....................

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:34 PM
Tohum
izlem

Soğanlı yaylasının
kır çiçekleriyle donanmış
yamaçlarından izlerim Hart ovasını
Konursu, Aydıntepe bir gölge suskusundadır şimdi
Bayburt puslu bir örtüye bürünmüş
ikindi uykusundadır şimdi
yanı başımda
kır çiçeklerine konmuş
kelebekler -rengârenk-
kır çiçeklerinde ve kelebeklerde asude bir ahenk
sert bir rüzgâr
çıktı çıkar
kuşkusundadır şimdi...


ve gözlem

mesele
konmuşken papatyaya bir kelebeğin
koklayıp öpmesi değildir
çiçekten çiçeğe uçarken
saklambaç yahut
köşe kapmaca oynamak değildir
yaşamdan kopması değildir
her yorulduğunda kelebeğin
bir hatmi çiçeğinde konaklarken
ev sahibini sınamak değildir
buyruksuz yaşayıp
özgürlüğün tadını çıkarmak hiç değildir...

oysa mesele
aramaktır en beğendiğini
polenlerden hoyratça bir ziyafete konmaktır
yazgıdan buyruk alıp
yaşam adına dolaşırken çiçekten çiçeğe
muştular gibi
yeni bir doğum sunmaktır
hulâsa asıl mesele
o anı yakalayıp yaşama dokunmaktır...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:34 PM
Tohum ve Yaşam
onur duyduğum delice bir sevdanın
özlem dolu gözbebeklerinde ışıldayan
yakamozlardı gözlediğim
geldiler...
alabildiğine kıvandım / dünyalar benim sandım...

keskin dilli ozan, kurt soylu kaan heybetiyle
yanı başımda duran
yiğitlerdi özlediğim
geldiler
sevinçlerle donandım...


gündüz ve gecenin
yoklukta nicenin
bilinmez bilmecenin
kaybolurken içinde / bir kadir gecesinde
avuçlarımda bulduğum
karanfil kokulu şefkatlerdi içinde kaybolduğum...
hey gidi kıvamına kurban olduğum


hal vardır halden içre
bal vardır baldan içre
solumda soldan içre
yanar gönül har ile
kurbandır kuldan içre
hoş geldiniz... hoş geldiniz dostlarım
suretiyiz Tanrı’ nın; akıl akıldan içre...


tohum kardeşlendi bugün
toprağa sımsıkı tutundu kök
sevdasıyla tanıştı özgürlüğün
vuslata tebessüm etti mavi gök
geldiler
yemyeşil ümitlerle
yaşamı muştulayıp...


şimdi başak tutacaklar
saf tutun ey
köslere has vurulsun
şenlensin bezgin yürekler
tutuşsun ocaklar
gayrı toy düğün kurulsun! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:34 PM
Vasiyet
ölüp gidersem eğer
ağlamayın ardımdan
bir tek karanfil yeter
gelsin bir avuç toprak
mahzun Kafkas yurdumdan

ölüp gidersem eğer
ezgilerimden seçin
çığırın birer birer
tutun ellerinizden
inadına birleşin! ..

ölüp gidersem eğer
toplansın baksılarım
birlikte ünlesinler
altun su kıyısında
kansın berrak sularım

ölüp gidersem eğer
bir dileğim daha var
gitsin de yâre haber
örsün kara buduna
asaletten bir duvar

ölüp gidersem eğer
ardından kurultayın
pırlanta iki değer
taşıyacak ülkümü
ülkeme muştulayın

ölüp gidersem eğer
sevmedim gösterişi
bulunmayacak bir yer
ve isimsiz bir lâhit
bir tek yazı: er kişi! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 04:34 PM
Vuslat
ne efsunkâr ki bakışın; yâd eller sıla gelir
kaybeder kendini gönül, sazsız; fasıl/a gelir...

göl yeşili gözler birden ıslanır sicim gibi
ardından çil çil umutlar sarkar, asıla gelir...

hangi mecnun böyle zulme dayanır da aşk ile
eğninde türkuaz libas, yürür; usûle gelir...

dudaklarından dökülür dûalar şerha şerha
bir çift kömür göz, vecd ile aşka vesile gelir...

gurbetten, sızılar yüklü eser de efil efil
vuslatın serin rüzgârı yâre pusula gelir...

o kadar uzaktasın ki kalmasın ister gönül
bırakır da suretini; döner, asıl/a gelir...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:20 PM
Ya Sabır ve Nasihat
ahlâkı beşikte düşürmüş amma
eşikte arıyor bir garip adem...
mümkünmüş alemde böyle dilemma
sabrım sükût eder, susar iradem...

düşünür seslice sırıtkan surat
dillenir kulaklar: kirlendik, susun!
nesebi ademden kalmış küsurat
pusar bir köşeye, sanma ki masun...

hangi yöne baksam yazgım sızlanır
yüklenmiş üstüne, hayat işte bu! ..
arsızlar keyifle Tanrı’ sızlanır
şeytandır tapılan en büyük tabu...

ey inanç bendesi suret-i Hakk’ ın
eşref-i mahlûkat, insan denen sen...
âhı yerde kalmaz yenilen hakkın
titre, dön kendine o insan sensen! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:20 PM
Zamana Sîtem / 2
içimde titreyen bir serçe yürek
telvesin göl yeşil gözde kondurur
ruhuma göz kırpar gülümseyerek
inceden inceye söz dokundurur

bir çift benektir ki bakışı angın
vurduğu yürekten yükselir yangın
közlenmiş sevdayı şavkılayan gün
telveyi maşuka az dokundurur

sulanır telveler sızar inceden
bir sızı yayılır en derinceden
‘benim bahtsızlığım sen’ der, inceden
sırılsıklam olur, naz dokundurur

zaman artık benden kopmuş ve ırak
adeta uçuyor, bilmez dur durak
şu bahtsız ömrümü yıl yıl yutarak
sevdamın bahtına göz dokundurur...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:20 PM
Zürâfanın Zaviyesinden Karıncalara Tepeden Bir Nazar
dostluk çok güzel bir şey / dostlara selâm olsun / üstlerden neler çektim / astlara selâm olsun...


kim bırakıp gidiyor sahi? ..
oysa, inanç kimliğimizdir
yazık! ..
yağmadan gürlemek dahi
vazgeçemediğimiz geçimliğimizdir(!)
şahit mi? ..
'O' her yerde...
bilmez mi hiç ilâhî
yaşadığımız mekân
bir su içimliğimizdir? ! .


ne hallere düştüm bir harf yüzünden
oysa derdim neydi, hiç düşündün mü?
kahrolası anlık şöhret uğruna
“a” harfine vurup, yer deşindin mi?

derler ki bir beyit ayıp örter mi?
bir kelâm edersek şair dürter mi?
bir çift de lâf etsek acep kerter mi?
gevşetsem mi biraz, har kaşındın mı?

çok söze gerek yok, her şey apaçık…
gevelemek yasak; sen de yap açık
gayret biraz daha; çık ayyuka çık
sıcakta donmayı bir kış andın mı?

zirvedeki hava biraz sert imiş
karıncalar yerde başa dert imiş
zürâfâyı gördüm, hemen verdim iş
açtı göğü amma dar kuşandın mı?

Ahmet Turan Altunsu

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:20 PM
Abaküs
ey sen düztaban, idrakten bakire! ..
altun bir su damlasında zehir mi aradın?
kızıl dudaklarındaki kurak izler
ve kalbine yapışmış bir dolu kire
ne yazsam, ayaklarıma dolanır adın! ..

sözcükler mi tutsağın, yoksa sen mi sözcüklere? ..
dostluğun aşk-ı memnusu yengi sende, desem;
aşk-ı memnu yengi nere, Aşkın Nur Yengi nere...
hesap mı vereceğim Aşkın Nur Yengi' lere? ..

imdi yeni bir şey var:
kuyruklaradır sözüm...

hani oynardık bir zamanlar 'uzun eşek' oyunu;
işte burada çözüm!
birdir bir der,
bir bir öperim(!) bu kuyruk soyunu! ! !

derler ki 'o şiirin katli vaciptir! ..'
/aman efendim, sakın atlamayın;
/adamımızın ahlâkı pek de necîptir(!)
Türkçe' m bir ay:
kırpıp kırpıp yıldız yapar mıyım hiç?
ambargo mu? .. vay! ! !
argo mu? .. hay hay! ..
hiç yaptığımı gördünüz mü şiirimi ***? ..

ey sen düztaban, iz' andan bakire
ve ey sen zavallı halayık:
benzer bir yanımız mı var hakir/e? ..
biz, ezelden ebede şiirin meftunuyuz...
dönün, aynadaki çirkin suretinize bir bakın,
sonra insanca dalın soylu bir tefekküre...

........

hasılı, sıkılmış canımız az / biraz,
sürç-ü lîsan eyledikse affola canlarım...
bir söyledik... bilirim, bir az...
birdir bir...
derken, birden bire çalar çanlarım!
var ya!
işte o zaman bunları kimse kurtaramaz!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:21 PM
Abrek Günlüğü’ nden Bir Yaprak
dün,
alın yazımdı belki
toynaklarındaki kan,
atlarımın…
terkisindeki umutlarım
ülkülerime açılır;
haz alırım.
taşırım şimdi soylu Adıgeliğimi
üzerinde kanatlarımın...
bir kartal sessizliğinde
bulutların içerisinden süzülürüm.
Elbruz dağlarımın
zirvesinde konaklarım
bir seher vakti;
halâ özgür Kafkasya’ yı
kucaklayamadıysam,
ona üzülürüm!


öz yurdumda tarumar edilmiş
tarihimdir içimdeki yangın
bir özlem kasırgasıyla
kıvrım kıvrım
ucalara yükselen…
yılkılarındaki
kutsanmış, “pegasus” taylar kadar angın
kabardinlerimle beklerim
ki ne zaman gelecek son büyük selen! ..


ey sen
gözlerini
bir akbaba edasıyla halkıma diken soysuz:
halkım ki suret-i hak’ tır
ve ne acıdır ki vatanından mağdur,
kuş uçmaz
kervan geçmez
dağlarıma sığınırken
haysız hanaysız;
sen,
en kıymetli hazinelerimizle
mücehhez insanlığımızı
sağ dur!


unutma!
muhacir kimliğiyle iliştirilmiş
tehciredir ilencim;
gök girsin / kızıl çıksın hey
olamazsam sahibi öz yurdumun! ..
hala taşıyor
Seteney’ den miras yüreğimi,
abrek bilincim.
beklemesindeyim
gerilmiş bir yay gibi
Dudayev’ in hayallerindeki boz/kurdumun! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:21 PM
Abuk Sabuk Bir Umut
hala umurumda olduğunu mu sanıyorsun?

bina yıkık,
çorap sökük,
astar yırtık...
yahu,
diyorum sana yarınım salkım saçak! ..
bulutlar kapkara, bulutlar alçak:
yağmur yağdı yağacak...
sense henüz
daha kaçıncı uykudan uyanıyorsun! ..

ah, birazcık kafanı yorsan? ! .
dönüşü yok bu yolun artık…
sen hala
......söktüğün umutların
............yeşereceğine inanıyorsan,
ve mevsimsiz eseceğine inanıyorsan imbatların
vallahi aldanıyorsun!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:21 PM
Acelem Var
Akşamı dört gözle bekledim bugün,
Vakit geçmek bilmez, heyecan yoğun!
Gönlümde kördüğüm olmuş hislerim;
Öyle bir cümbüş ki sanki toy düğün!

Gönlümde kördüğüm olmuş hislerim,
Gerçekleşecek mi acep düşlerim?
Pür telâş içinde adımlar, titrek!
Kafesinden pır pır uçar kuşlarım!

Vakit geçmek bilmez, heyecan yoğun,
Esamesi de yok bir dirhem yağın,
Öldüm, bittim… zaman; geçiver gitsin:
Bunca birlikteyiz, yok mu kıyağın(?)

Acele giderken, ecelin sesi
Gelir kulağıma; kim dinler sesi?
Dağınık yatağım aklıma yansır,
Bir de sevgilinin sıcak nefesi! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:21 PM
*Adam Gibi Severim
bir taze başlangıca
merhaba demek için
yazdım kalbime seni…

maksadım
yaşamak değil yeni bir aşk masalı…

sadece üstünde bulutların,
arasında
uçmağa varmış türk soyluların;
gökçe yürek, görklü sevdamız adına
har vurup harman savrulan
kurt gözlerinde buluşmak!

masal bunun neresinde?

hüznümdür bahçendeki güllerin dikeni…
mührümdür dudağındaki nem
şahidimdir gözbebeklerin,
suskumdur hal-i perişanım…
ve bir gün ölür gidersem;
bil ki katilimdir hançer-i aşkın!

diyebiliyorsam eğer;
terazinin bir kefesinde ben,
lâkin diğer kefesinde
ne ferhat oturabilir, ne kerem!

hâsılı ey sevgili
dikilmişse bahçemize 'sevdamız yazıtları';
ben,
el değmemişcesine bakir severim,
ham gibi severim,
âdem’ e özenir de haram gibi severim…
adam gibi severim!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:21 PM
*Adı Müteveffa
[can’ dılar, bir yalana kandılar... / tan’ dılar, karanlığa atandılar... / kan’ dılar, pıhtılarla sıvandılar... / han’ dılar, hanlığı efelik sandılar... / yandılar, rahmetimle ıslandılar... / kandılar, sanmam ki utandılar? ..
/ bunlar nasıl insandılar? ..]



çisentim size dokunuyor
radyasyonum tam kıvamında
bütün organlarınızda bir çürüme sesi var
hele o yüreğinizdeki tıkanmış damar
ve içindeki pıhtılar? ..

cemaat hazır efendim
ervahınıza, size lâyık dûalar okunuyor! ! !
siz hazırlanın:
imam, “sıradaki! ..” der gibi etrafına bakınıyor….

esintim yüzünüzü yalıyor
taşıdığım polenleri soluyorsunuz, görüyorum
yaladığınız yoğun akışkan
dilinizden zevk alıyor(!)
[gördükçe iğreniyorum]
“hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım! ..”
zaman kısalıyor
sizin için direniyorum...

duyabiliyor musunuz beni?
omuzlardasınız artık son defa
tembihledim imama sıkı sıkı
__nasıl bilirdiniz? demeyiniz...
__bizdendir müteveffa! ! !

hey gidi rahmetli “vefa”...

sahi, nasıl delirdik?
siz bari bıyık altı gülümsemeyiniz!
biz, iyi bilirdik! ! !

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:21 PM
*Adil Rulet
“adam gibi seviyorsam…” da bu,
“kuyruğum dik ölürüm! ..” diyorsam da bu! ..


nerde bir sevgili düşünsem
ellerimde kaybolur elleri…
hayalmiş, derim.

nerde bir sevgili düşünsem
ellerinde kaybolur ellerim…
güler, geçerim.

Düşensem…
tut ellerimden, isterim…
hissetmiyorsam parmak uçlarımdaki sıcaklığını,
ölüme gülümserim.

Düşensen…
tutmak isterim ellerinden…
hissetmiyorsan parmak uçlarındaki sıcaklığımı,
o zaman ölürüm.

söyle şimdi sevgili…
düşen sen mi, ben mi olsam?
tutamıyorsak ellerimizi;
allame-i cihan olsak,
vuslata yanık iki deli,
eriterek mumdan hayallerimizi
ve bakışarak manidar;
mavi enginliklere doğru açılsak! ..

ölüm Allah’ ın emri...
doğum kadar! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:22 PM
*Ağla Şimdi Sevgili
ne farkın var ayrık otundan sevgili
hatta ökse otundan? ..
ne kökün var ne tohumun…
yerleşiverdin dalıma bir rüzgârın kolunda,
kendiliğinden olmuş doğumun...

sopa gösterir durursun aba altından,
bir yandan özsuyumu emersin,
ben kurumaya devam ederim,
sen yeşerirsin bir yandan…
hesabını dahi soramam bu kör düğümün! ..

nefesimden nefeslenirsin...
göğerirsin; en koyusundan yeşillere bürünür,
ömrümden beslenirsin...
köklerim ki oysa ne kadar canlı görünür,
farkına varmaz bile yavaş yavaş solduğumun...

sen, ökse otu;
ben, “koca çınar”...
çatlamış damarlarım…
farkında mısın giderek öldüğümün?

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:22 PM
*Ah Destina
Ah Destina n'eyledim?
N'eyledim ki senin ben gözünü kör eyledim?

Ah Destina söyledim:
gönlümde yerin belli, onu sana peyledim!

....cana can kat yiğidim,
....kana kan kat yiğidim,
....baktın ki naz yapıyor
....başından at yiğidim!

Ah Destina duydun mu derinden gelen sesi?
Az birazcık kulak ver:
Düşün ki imgelerle ne de hoştur gülmesi?
Kulak ver!
O duygular neler neler fısıldar?
O duygular, bir aşkın galeyana gelmesi,

Sus ve otur yerine!
Otur ki ağırbaşlı, oturaklı desinler!
Otur ki sana kimse ''pek hafif'' demesinler!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:22 PM
*Aman Üstat
aman üstat
adımların minik kaldı
büyüt biraz...
bir vurmak yakışmaz sana
vallahi şanına bir az! ..

hele kestiğin âhkâmlar
artık doyurmuyor bizi
meleklerin / ‘şeytanların’ ahvalinden haber ver az...

topladığın boncukları tespih tespih dizmişsin ya
imamenin püskülünü kıbleciğine döndür az...

inanın sıcak...
sımsıcak bir tandır gibi gönlümüz.
bunca ateş bize fazla
üfle, yangını söndür az...

fersah fersah uzaklara erişirmiş soluğunuz
mübarek soluğunuzdan dergâhımıza gönder az...

“aman cana beni şad et, firakınla perişan et...”
‘sizsizlik’ candan bezdirdi, bezginliğimi dindir az...

_____fakat, o ne? ..
_____şişmişsiniz? ! .
_____balon gibisiniz üstat? ! .
_____ey baş melek!
_____ey sorumsuz!
_____çabuk havayı indir az! ..
.............
.......
.

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:22 PM
*Anama Mektup
(Mertlik, sessiz düşünüp içten hesap yapmak değildir! .. Hasan Kırkyiğit))

Dert tebelleş olmuş, gülme halime,
İnanmazsan bir sor ev ahalime…
Danışmak ne mümkün ilmihalime;
Girecek delik mi kaldı be anam,
Ceplere akrepler daldı be anam! ..

Kul bir kez düştü ya! Dostlar(!) toz oldu,
Faiz icat oldu, mertlik bozuldu,
Çürüdü fidanın, şimdi boz oldu;
“Kader bu” dedik de n’ oldu be anam?
Şaştım; betim benzim soldu be anam! ? .

Hani, şu bildiğin hısım vardı ya
Pavlikası faal: Tam üç vardiya? ! .
Gidiverecekti ki kim vurduya,
Son anda aklıma geldi be anam;
Torunu yüzüme güldü be anam! ..

Ortadaki direk çökmeye görsün,
Yoksulluk, sefalet çekmeye görsün,
Hele bir de kazık çakmaya görsün;
Bu nasıl “aydınlık yol”du be anam?
Ortalık melânet doldu be anam! ..

“İnsan, üç beş damla kan” ise eğer,
Mertlik, en kalıcı şan ise eğer,
Oğlun hakikaten han ise eğer;
Kurtuluş ne sağda, solda be anam,
Ne de mütevekkil kulda be anam! ..

Kurtuluş onurlu haldadır: Beliğ!
Dilinden damlayan baldadır: Beliğ!
Kan da, şan da, han da yoldadır: Beliğ!
Yüzünden Tanrı’ ya yansıyan nurda,
Harcını mayanla kardığın surda! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:22 PM
*Anama Mektup / 2
Ufuk mu kaldı annem, göz önümde engeller,
Her adım atışımda uğultular, “dön gel” ler...
Doğu yok, güney ateş, batmak üzere güneş:
Önümde, vicdanların asıldığı çengeller...

Yaşamak buysa eğer gururu ne etmeli?
Hayatı zehir eden kararı ne etmeli?
Dost diye ortalıkta dolaşan çakalların
Dergâhıma verdiği zararı ne etmeli?

Annem! Ey güzel kadın! Ak sütünden emdiğim! ..
Sağanak koptu kopar: Boğazım düğüm düğüm...
Ne hazin! .. Ne hazindir: Bütün bir istikbalin
Kazarak mezarını, ellerimle gömdüğüm? ! .

Gözlerim, bir katarakt pusluluğunda şimdi…
Ruhum, “ölümlü yalan” mahpusluğunda şimdi…
Kulağım, aralanan kapısında uçmağın;
Karındaşımın keskin, tiz ıslığında şimdi! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:22 PM
*Anama Mektup / 3
ne çektiysem,
dik kuyruğumdan çektim annem...
sivri dilimden, sivri kalemimden...
boşuna yakınmıyor dostlar
boşuna kovlaşmıyor perde arkacılar
bahsederek mezalimimden(!)

şimdi 'ben' olmaktan caydım
kapı kulu, el etek öpücü olmayacağım ama...
kavgalardan elimi eteğimi çektim annem! ..

artık ağır ablalarıma, ağır abilerime
çocuklarıma, torunlarıma
tek tek karanfil sunacağım, gül sunacağım...
şebnem, orkide, şebboy, sümbül sunacağım...
bildiğin gibi değil annem
herkes gibi
ben de nemelâzımcılığa soyunacağım!

cık cık çekme n’olur be annem! ..
başının etini yediğim günlerin hatırına
yolundan eylediğim günlerin hatırına
eteğini çekiştirip, harçlık diye diye
tepinerek ağladığım günlerin hatırına
niye vurdun elin çocuğuna diye kızdığında
kızgın maşayla
sol avucumu dağladığım günlerin hatırına
sana inat, soğuklarda
tir tir titrediğim günlerin hatırına
kıyamayıp kızmadığın zaman,
kendimi odama kitlediğim günlerin hatırına...
hasılı annem
o, seni çok üzdüğüm günlerin hatırına
sakın şaşırma
ve bağışla 'şimdiki ben' i! ..

sapı dişlerimin arasında bir pembe çiçek
bir de kulağımın üzerinde...
ama söz! .. vallahi kırıtmak yok
olur olmaz sırıtmak yok! ..

aman be annem...
oğlun pek şirin görünecek(!)
sadece düşeceğim tarihe bak!

kader böyle buyurmuş
sıradan bir mayıs sabahında annem
o en sevdiğin eserin görünecek...
uyanacak annesinin kuzusu
gözlerinde, şahin gözlerin görünecek...
okunacak alnının yazısı
o gün hiç kuşkun olmasın
çakallar ve akbabalar yerlerde sürünecek!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:22 PM
*Anlayana Sivri Bir Deneme / 1
Bu insanları anlamakta zorluk çekiyorum...

Neden gören gözlerini kör, duyan kulaklarını sağır, düşünen beyinlerini mankurt yapmayı bu kadar kolay kabullenebilirler ki?

Onurlu bir insan hayatından sefihlik süzgecini kaldırıp, iğrenç bir cerahatin, vücutlarını baştan aşağı zehirlemesine, “neme lâzımcılık türevi” tavrı ile izin vermeleri; kabul edilebilirlilik sınırlarının kat be kat üzerinde, hayvanî içgüdülere egemenlik veren bir davranış biçimi değildir de nedir?

Ortak duygularla hareket etmekle, “oryantal bir zekâ” ya boyun eğip, tıpkı Karagöz-Hacivat gölge oyununda olduğu gibi; çubuğun ucundaki “hayâl figüranları” nı oynamak arasındaki büyük farkı ve zıtlığı –nüans değil asla! - algılayamamak, insan kimliğini taşıyanlar için nasıl mümkün olabilmektedir?

Oysa, bakın şair ne güzel söylemiş:

İnsan denmez; bir avuç yal için sürünene,
İnsan denmez; sesimden ürküp dev görünene,
İnsan denmez; göz yaşı döküp ter dökmeyene,
İnsan denmez; hedefi görüp diz çökmeyene! ..

İnsan ve hayvanı birbirinden ayıran en önemli ve belki de yegâne faktör; insan beyninin fonksiyonlarından biri olan ve “akıl” olarak adlandırdığımız mekânizma değil midir?

İnsiyakî hareketler, refleks... gibi kavramlar ortak kavramlardır belki ama “doğrudan içgüdü ile davranış biçimi”, hayvanî bir olgu değil midir?

O halde neden bir takım “insanlarımız” ısrarla “içgüdü” lerini kullanarak koyunlaşmayı tercih ederler de, en kıymetli değerleri olan akıllarını kullanmazlar?

“Ortak duygularla bir araya gelmek” demek, tamamen sosyetik, ahlâkî ve uygar bir davranış biçimini ifade eder...

Bu, sıradan bir kabul olmayıp, insan olmanın önemli bir kuralıdır!

Ulusların oluşması, farklı edebiyat görüşlerinin ortaya çıkmasıyla birlikte oluşan mahfiller, farklı ekonomik doktrinler etrafındaki kümeleşmeler hep bu “gerekliliğin” bir sonucu değil midir?

Her neyse! ..

Çok şey yazılıp çok şey söylenebilir bu konuda...

Aslında, şu küçük dünyamız içindeki cüceleşmeydi beni şaşırtan ve bu cüceleşmeyle birlikte doğumu gerçekleşen ilâhe’ nin çirkin suratıydı gördüğüm...

İnsanımızı anlamakta güçlük çekiyorum!

---ATA / Anlayana sivri...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:22 PM
*Anneler Günü' nde Babam’ a…
kan kusmadım,
sadece sustum o gün, o saat! ..
avuçlarımda annemin minicik elleri,
dudaklarıma dokunan açık mı açık bir alın...
babacığımın soğuk teni...
ve gözlerimde
masmavi,
boncuk gibi ama donuk gözleri! ..

ah be babacığım,
zamanı mıydı gitmenin?
bu muydu sebebi
göl yeşilindeki gizli mavileri
bana terk etmenin? ..

seni seviyorum baba...
niçin beni bu kadar sevdiğini
ancak anlayabildim annemin! ..

şimdi; gözlerimde mavisi gözlerinin,
avuçlarımda annemin elleri,
annemin ellerinde kokusu erinin;
an be an, Leylâ gibi,
gezinir gözlerinde
hasretlik izlerinin...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:22 PM
*Aşk Ilısa Olmaz mı?
y a ğ m a y a gebedir bulutları sevdamın
uslu dur aman! .. kızdırmaya gelmez
bir s a ğ a n a k d o ğ u m a davet var zanneder de
k a r a r ı v e r i r efkârı sevdamın
y a ğ m a /ya gebedir...
onu azdırmaya gelmez…

boşalırcasına bardaktan ş a r ı l ş a r ı l
çöktüğünü sanırsın gökteki damın
hikâyeni s i l b a ş t a n yazdırmaya gelmez
kalem kırılmak üzere toplanır celse
kıvran dur ki ertelensin idamın...
ah! .. ah şu u r g a n bir incelse? ..

hayat her zaman tatlıdır...

yağsa yağmur ç i s i l / ç i s i l
ve ıslansak u s u l / u s u l
benim yârim pek usludur
sevgi verir m i s i l / m i s i l

ateş almaya gelmedik
doysun toprak a z a r / a z a r
akıp gitmesin azgın sulara kapılıp
takılsak bir k a r a s e v d a y a
ölüp gitsek; tarih ardımızdan ne yazar? ..
ılısın aşk sevdalım
yangını bizi bozar...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:23 PM
*Aşk Kanıyor (Manzum Deneme)
………………………….Bir çift kahve sundu bir kanatsız melek; doyumsuz yudumladım…

bir ardıç közünden şavkıyan
ışıl ışıl,
___pırıl pırıl,
______altın sarısı,
_________gök mavisi
____________alevlerden nasiplenmiş
_______________bakışlarını esirgemiyordu gözlerimden:
büyülenmiştim! ..

avuçlarında tuttuğu sabır ve sadakatten ibaret bir yumak sundu;
aldım, kabul ettim:
büyülenmiştim! ..

Rahman’ ı, Rahim Olan’ ı
___zikretmekten
______kızaran dudaklarındaki
_________sıcaklığı hissettiğimde;
alev alev yanan yanaklarındaki
___utangaç yansımayı hapsettim yüreğime:
büyülenmiştim! ..

sevginin yadsınamaz acımasızlığıyla,
yüreğinin ta derinliklerine hapsettiği aşk zehrinin;
can evinden
___şerha şerha yok ettiği
______akıl ve mantık girdabına kapılıp gitmek istedim:
büyülenmiştim! ..

gözlerinden,
her biri bir inci tanesi değerinde olan
___göz yaşı damlaları süzülürken
______alev alev yanan yanaklarına;
her zerresinde bir meleğin,
sayısız zerresinde
___sayısız meleğin
______arındığını gördüm:
büyülenmiştim! ..

ve bir çift boncuğun;
bir çift telve gözün
___puslu bakışlarından vurgun yeyip,
______mutlu yarınlara hasret dolu gözbebeklerinde
_________titrek ve kadercil bir sükûtla barındığını gördüm:
büyülenmiştim! ..

şimdi sol yanım sızlıyor…
göl yeşilimdeki yangın;
beynimin süzgecinde oyalanmaksızın,
yüreğimin dipsiz derinliklerine gönderiyor alevlerini…
içim acıyor, içim sancıyor…
yüreğim yanıyor be kadınım? ! .
giderek tevekkülle hemhâl olan ruhum, sancıya kanıyor! ..

şiiri dil,
kopuzu tel,
bülbülü gül,
ateşi kül,
mecnunu çöl,
huzuru göl anıyor…

ve biliyorum ki artık yetinmiyor yüreğim:
bir sisli sabahın
___ardından gelecek muştunun
______pırıl pırıl habercisi güneş,
yepyeni bir hayata uyanıyor:
aşk, kanıyor! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:23 PM
*Aşkımın Sen Hali
bir şehir gibiydi adeta kadın…
neonların ışıklarıyla yarışıyordu gözlerinin parıltısı.
varoşların kirli ve karmaşık sokaklarına inat,
renkli ve kalabalık caddeleri kadar görkemliydi;
sanki, tek başına kendisiydi kâinat!

bir şehir gibiydi adeta kadın...
eteklerinden dökülen asalet,
farkındasız çiğneniyordu kalabalık izdüşümde.
adımları kıvrak, bakışları tatlı sert;
aklım esrikleşiveriyordu her görüşümde…

bir şehir gibiydi adeta kadın...
yılların yok edemediği sahaflar sokağında,
tezgâhlarda sergilenen ciltli kitaplar kadar dolu
ve yıllanmış belleğinde koca bir tarih sergileyen
ak sakallı Zülfikâr Dede’ m kadar Anadolu! ..

bir şehir gibiydi adeta kadın...
bir yüzünde uygar kahvehanelerin entelektüel yansıması,
diğer yüzünde kıraathanelerin can çekişen melali...
hasılı, sıradan bir sevgili değildi kadın;
aşk sözcüğümün, memleketim kokulu “sen” hali! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:23 PM
*Bahar/sızım
(mevsim kışa dönse de örse özeniyorum
sana olan sevdamı düşündükçe yeniden
yazgıma öfkeleniyorum! ..)




ben seni
senin beni sevdiğin gibi sevseydim eğer
ellerimle takardım duvağını
ve kuşağını ellerimle bağlardım
derdim ki
-dağın dağa kavuşmaması gibiymiş meğer...

(kim bilir? ..
geliverirdi belki sonra aklım başıma
Ferhat' ı anar
mahfilime sığınıp sadece 'seni' ağlardım
bir örsün gölgesinde titrek ışıltılarla yanar
'seni' ağlarken, 'beni' ağlardım
şanım “uğraksız pınar”)

(şimdi 'demirci' nin dövdüğü demirdir yüreğim
kurduğum hâyâl dahi kavurur yüreğimi
ağır ağır ölürüm ya sevgili
destur ver
hiç değilse ölürken mütebessim öleyim
bir sözcük damlat yeter)

ben seni
senin beni sevdiğin gibi sevseydim eğer
yine kıskanırdım havadaki uçan kuştan
gizli/açık her bakıştan
bilmiyorum her seven benim gibi mi sever
yok... yok!
ben seni kendimce / “kendim” gibi seviyorum
işte o yüzden kahroluyorum güzelim
o yüzden için için kendimi yiyorum ya
o yüzden ağır ağır ölüp gidiyorum ya

hey can!
ben seni “kendim” gibi seviyorum
sen beni
benim seni sevdiğim gibi sev, yeter
ötesi yalan!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:23 PM
*Basamaklar
Basamaklar sessiz, basamaklar dar,
Ufukta kaybolmak üzere güneş! ..
Merdivende bir ben: Yorgun adımlar,
Bir de çile yüklü dertli başım var!

Basamaklar ince, ince ve uzun,
Çektiği yük ağır çökmüş omuzun!

Ağır adımların tak tak sesleri
Duyulur akşamın sessizliğinde.
Hayat saatinin tik tak sesleri,
Yılların özeti halsizliğinde...

Basamaklar ince, ince ve uzun,
Yansıması mıdır korktuğumuzun?

Basamaklar sessiz... Bir ben, bir de sen...
Adımlarımızda ritim yok artık!
Vedalaşmamızı haber verirken
Kalbimin sevdaya karnı tok artık! ..

Basamaklar ince, ince ve uzun,
Artık bir değeri yok arzumuzun..!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:23 PM
*Bengi Ruh
'...tevekkül Allah' adır, zillete katlanılmaz / ya istiklâl ya ölüm! .. bunun ortası olmaz! ' (LEKE / Örscan KUBAN)



etme şikâyet, ucundan tutmayacaksan eğer...
taşın altına koymazsan ne anlam taşır elin?
cadde/sokak, ateş/duman; yanar ki yanar ciğer...
şimdi tavır göstermezsen, ateşte üşür elin!

zillete tevekkül olmaz, nerde Urungu ruhu?
yükseltsen sesini biraz, ezeceksin güruhu!
sinsin ruhuna vecd ile kutsanmış bengi ruhu;
tarihin nokta koyduğu günde birleşir elin!

birleş ırkım, yedi düvel yürüse de üstüne,
dün de gördük; güçlerinin altı nedir, üstü ne! ..
umutlanmasınlar! ülkem benzemez Filistin' e,
hür dalgalanan bayrağa ancak yakışır elin!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:23 PM
*Bengi Su Aşkına
“karanfil hakkı için” dedim, hâlâ sustasın...
bu nasıl bir iştir ki toprağa küs karanfil?
sanki saplanmak üzre hazırlanmış sustasın...

yüreğin; kapısına kilit vurulmuş mahfil,
ben ki kapında bedbîn inleyen sayrı, sefîl! ..


naz etmez, buğuz etmez, lâf, söz etmez sevgili,
başkalarına işmar, kaş, göz etmez sevgili,
yeşil bir gözden gayrı göz, gözetmez sevgili…

yüreğin; kapısında nöbet kurulmuş mahfil,
bengi su hakkı için gönensin gayrı sefîl! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:23 PM
*Bir Çift Benek
(haketmeni o kadar isterdim ki...
sönmesin ışıltısı beneklerinin,
bir sabah gözlerini açtığın an,
kahve telvelerin değil gözlerinden akan;
dudaklarından dökülen üç sözcük olsun:
`mutluluğumu gösterdim ki...`
bağlar beni,
dağlar beni! ..
donarım, yandıramazsın beni,
yanarım, söndüremezsin beni:
yoluna ölürüm;
döndüremezsin beni,
yalvarsan da kandıramazsın beni! ..) desem de...
aşkın şu son halinde kim tutar beni? ..




süzülür gözlerimden bir altun su damlası
ağusu içime akar…
bir çift beneğin akışı beni,
inişi, yokuşu beni…
can evimden sokuşu beni yakar! ...




bir kanaryanın kanadına
bir çift benek,
-bir çift göz konmuş adeta…
donmuş adeta…

donmuş adeta
-bir çift benek
-bir kanarya kanadında! ..

bir çift benek
- adeta kesişerek
-aşkın ekseninde,
-kahve telvesine dönüşür
-hedefe kilitlenerek! ..

bir çift benek yanar döner,
bir çift benek parlar söner…

bir çift benek
-sımsıkı tutunarak kanaryanın kanadından,
-göl yeşili hedefine kurşun gibi iner! ..

bir çift benek acıtır…

bir çift benek,
-yemyeşil bir gölün
-sonbahar / kış tacıdır! ..

bir çift benek
tutuşurken sımsıkı kanaryanın kanadına,
-çakmak çakmak ışıklar gönderir
aşk ekseni yanar söner

işte o an telve gözler
acıtır inadına,
öldürür inadına! ...

-bir çift benek; kaş göz etme, zulüm etme, söz etme,
-bir çift benek; kal tutulduğun yerde, buğzetme,
-bir çift benek: yandım yanacağım kadar; külüm için köz etme! ..

ama biliyorum:

“diyorlar kül olmaz ateş yanmadan,
denizler durulmaz dalgalanmadan! ..”

bir çift benek
-kanaryanın kanadında
-huzur bulur adeta…
bir çift benek, adeta bir melek! ..

takılınca göl yeşiline
kimyâsına işlemiş nefs-i müdafaalardan
kurtulur adeta…




bir çift benek avcıdır artık:
-göl yeşili benekleri vurur adeta…
bir çift benek kaderdir artık:
-göl yeşili benekleri vurdurur adeta! ..

kanaryanın kanadını terk etme bir çift benek;
vur, kır, söv, say lâkin
asla ayrılık zehrini zerk etme bir çift benek! ..
dur! .. Allah aşkına dur! ..
dur, gitme bir çift benek? ! .

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:23 PM
*Bir Dost/a
hey dost! ..
ne demiştim ben? ..
gölgeme bak ve anla!

saatlerin gece yarısına düştüğü `an`la
örtüşür kaygıları, pusuya yatan...
tıpkı bir sırtlan edasıyla
avını beklerken yüreği sevinçle atan
bir mutantan çehre ile karşılaşırsın;
işte öylesine alaycıl vedasıyla...

ah dost! ..
daha ne zaman anlayacaksın? ..
gün ışığında yarasa beklemekse maksadın;
bekle, dur!
avuçlarını yalayacaksın!

velhasıl dost;
bu değneğin iki ucu da bokludur...
heyhat! .. beklediğinle kalacaksın!
ve unutma asla:
şeytan, daima yüksek topukludur!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:23 PM
*Bir Garip Alem
aptallar gelir
sokulurlar koyağına zekâsının

işte öylesine sefîl bir şairin
tuhaf imgeler deryasında
ne feryatlar yükselir
ne övgüler ki arkasında rızasının
kime ne gam ki onurlar eksilir,
kime ne gam ki tokuşturulur kadehler,
dudak payında bir arzu patlaması...
kırılır kadeh, dudak kesilir;
birleşir mey ve kan! ..
Ankara çayının lâğım yatağında
akıp giden
ve kokusuyla bütünleşen
iğrenç bir bileşim kıvamında...
işleri güçleri yalan,
işleri güçleri talan! ...
yutulur / yutturulur destanları zehir tadında...

hazzına varılır şiirin(!)

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:23 PM
*Bir Yol Hikâyesi / 1



tek başıma aslanlar gibi yola çıkıp dağ taş, dere tepe; Orta Anadolu’ nun o bitmek bilmeyen bozkır yollarını adeta gözü kapalı [yiğitliğimi! ! ! ima etmeye çalışıyorum ama sanırım arada bir uyudum da] aşaraktan sonunda Torosların kıvrım kıvrım yollarına vasıl olduk.

? ? ?

sanırım “sadede gel” dediniz!
peki!

indik otobüsten efendim! ..

! ! ! ! ! ! !

niçin kızıyorsunuz ki?
şöyle ağız tadıyla “bir yol hikâyesi” anlatacaktık! ! !

.............

yani “indik” derken; Anamur’ a ulaştık! ..
sonracığıma, erken geldiğimiz için Kayseri ekibini beklemek zorunda kaldım.
“hava buzzzzzzzzz gibiydi”
desem kim inanır?
kan/ter içindeydim kan/ter! ..
Reşadiye’ ye telefon açıp bir “tellak” sipariş edecektim az daha! ! !
aman Tanrı’m! .. bu ne sıcak bir hava böyle? ..
henüz sabahın 06.00’ sı? ! .

uzatmayayım efendim; nihayet bizim “aslan Gayseri” ekibi geldi ve bendeniz rahat bir nefes aldılar ANEMONİA oteline gidebilme ihtimalinin ihtimal olma eğilimini terk etme ihtimalinin artması münasebetiyle:]]]
[adı doğru yazabildim mi Hüseyin Hocam? .. komisyonumu da hazırlasınlar bu arada adı yukarıda geçen tüzel kişilikler... sitemize de üç beş kuruş kazandırabilirsek işlem tamam demektir! ! ! ]

? ? ?

ya! .. iyi de niçin kızıyorsunuz ki?
siz değil ben çektim o yolun derdini: tabi ki anlatacağım? ! .

................

her neyse efendim!

cümbür cemaat, sevgili Asım BOZKURT karındaşımın kaptanlığında yola düzülüp, doğruca bizim için oda ayrıldığı rivâyeti büyük reisimiz Hüseyin GÜMÜŞ beg tarafından teminat altına alınan ANEMONİA nam otelimize kapağı attık...

henüz inmek üzere aracımızın kapısını açtık ki kulaklarımızı sağır eden yirmi bir pâre top atışıyla karşılaşmaz mıyız efendim? ! .

o minik kuşumuz ÜLKÜCAN SULTAN’ ın halini bir görmeliydiniz! ! !
valideleri YALGUZAK SULTAN’ ın değişiveren eşkalini bir görmeliydiniz! ! !
hele de şeyhülislâm İSMAİL ADİL ŞAHİN hazretlerinin, birden bire; mağrurluğun katma değeri olarak, yanaklarına pembe/kırmızı/siyah yansımış cemâlini bir görmeliydiniz! ! !

ben ve sevgili karındaşım Asım BOZKURT, son derece mütevazı bir eda ile aracımızdan indikten itibaren, peşimizde saltanat ricali; doğruca, tahsis olunan odalarımızaaaaaaaaaaaaaa.....

gidemedik efendim!

gidemedik, çünkü saat sabahın 07.00 suları ve elbette henüz odalar hazırlanmamış olacaktı!

bu arada ÜLKÜCAN SULTAN: “anneler, amcalar, abiler, dedeler: İlk hedefiniz Akdeniz’ dir! İleri! ” deyivermez mi?
“Allah Allah! ” nîdâlarıyla birlikte hep beraber önce kumsala hücum ettik ve şerrimizden korkan kumsal sakinlerinin rîcat edip boşalttığı sahili işgal ettik!

[elbette, “işgal de bir, boykot da birdir” diyen bir devlet büyüğümüzü de anmadan geçemedik efendim... kendileri şimdi “çağın en büyük[! ] OMBUDSMAN’ ı” olarak Ankara dolaylarında ikamet etmektedir! ]

YALGUZAK SULTAN’ ın, bu işgalin hudutlarının KIZILELMA’ ya kadar uzaması gerektiği ve bu nedenle gerekli teçhizatlardan, donanmamıza ait son derece modern; bir adet BOT şişirilmesi gerektiği yolundaki hatırlatmaları üzerine şeyhülislâm İSMAİL ADİL ŞAHİN hazretleri: “kuvvetli nefeslerinin bir gün mutlaka bir işe yarayacağını rüyâsında zaten gördüğü” beyânıyla birlikte, BOT’ u okuyup üflemeye başladıktan itibaren hilâfsız bir saat elli dokuz dakika, elli dokuz saniye, doksan dokuz salise sonra, SON NEFESİ KENDİNE SAKLAMAK suretiyle bu yüce görevi büyük bir başarıyla nihayetlendirdiler! ! !

[kendisi hâlâ şükürler olsun ki hayatta olup bana “amca” demeye devam etmektedir! ..]

ne oldu? ..
hayırdır? ..
niçin öyle can kulağıyla dinler oldunuz şimdi? ..
daha dün “kısa kes Aydın havası olsun! ” demiyor muydunuz?
ahan da “bugünlük bu kadar” deyip ben kesiyorum işte!
Hüseyin Gümüş hocamı mı kıracağım yani? ..
“bu yazı dizisi 8. toplantıya kadar sürecektir…” diye talimat verdi ve gitti!
bekleyin şimdi bakalım canlarım!

[tanışmaktan onur duyduğum çok sevgili dost İsmail Adil Şahin beyefendiye “sürç-ü lîsan ettikse affola! ” dileğimle...]


bilgi: son cümleden sonra yan yana kullanılması gereken karakterler “: ” ve “ D ” olmasına rağmen bu karakterlerle oluşan ikon maalesef görünememektedir ki orada ifade edilmek istenen şey “kıs kıs gülmek/keh keh keh etmek” olup; bu açıklamanın sonu için de geçerlidir.
açıklamanın dikkate alınmasını kesinlikle / mutlaka / şart olsun ki /...hassaten... rica ediyorum! ! !


Ahmet Turan Altunsu

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:24 PM
*Cinnet
nişanı bir kez ve son kez alacaksın...
hedef rahat…
önce bir “tık” sesi, sonra “pat! ..”...
alnının çatından vurulacaksın!

zulme tarafsız olmak bakarkörlere mahsus:
inleme ney, sus kudüm, semazen sus, semah sus!

an vardır andan içre, doğar o anda karar:
sözcük cinnete tutsak; bombada kundak arar...

ve şiir kan gölünde kaybederken sesini,
şair, darağacına uzatır ensesini...

o kadar
yakınım
işte sana
ey sonsuz hayat!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:24 PM
*Çiğdem Çiçeği
hayatı hayata kırdıran fikir / şimdi tabutlukta Allah' a şükür /
ecdadın adını ederken zikir / Türk' ün Türklük günü hayırlı olsun! ..


bir Nevruz sabahı
kımıldadı gök maviye dönerek yüzünü
yıldız yıldız açan
bembeyaz bir çiğdem çiçeği...

bir Nevruz sabahı
boy boylandı, soy soylandı
ve genlerine bir bir nakışlandı.

ebedî hayata durdu niyaz
bir çiğdem çiçeği...

bir Nevruz sabahı
bilerek uzun bir yolculuğun bütün sırlarını
koymadan sınırlarını
önü yaz
önü hazan
önü zemherîde ayaz
bir çiğdem çiçeği...

uzandı, kuru/çirkin/pislik/iğrenç bir el...
ve dahi irkilerek ayırdı gözlerini gök maviden...
öleyazdı çiğdem çiçeği...

ölümsüzlüktü genlerinde yazılan…
ve kutlu bir günün sabahı
ölümsüz bir destan
yazdı çiğdem çiçeği! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:24 PM
*Çaldım Seni
Suya hasret çorak bir topraktan, belki çölden…
*******ime düşen düşten baç aldım seni!

Buyruk alıp Tanrı’ dan, geliverip meçhûlden;
Girip gökkuşağının içinden çaldım seni!

Öylesine zordun ki önde, gök tuğ elimde;
Kızıl Elma’ sın deyip maçinden çaldım seni!

Bir talana düşüp de yok olmayasın diye,
O toz duman yağının içinden çaldım seni!

Öz obanı bırakıp giderken başın eğik;
Serserî bir kervanın göçünden çaldım seni!

Bırakır mıyım sandın yaşamayı yazgımı;
Bir gönül yarasının “öç” ünden çaldım seni!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:24 PM
*Dosta Çağrı
-Kürşad Buğra Bey’ e

emir gelir bir yerden,
şirk meclisi kurulur,
silinmez bu kir yerden
ben değil, gâvur ulur
dosta hançer vurulur!

kimin dili bu denli
zehirler bir adamı?
beliğ! kıvrak bedenli
duyar da şu nidamı
bir toz gibi savrulur!

dostumsun, kıymetlisin!
terk etme, diyâr bizim!
sevdanı koy, metlesin!
şiir denen yâr bizim
içimizde kavrulur!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:24 PM
*Düş / le / me / lerim / 1
sana, gecenin bir vakti
seni sevdiğimi söylemek istiyorum…
ansızın ahvalim aklıma geliveriyor
hemen bir düğüm atıveriyorum sözcüklerime
seni sevdiğimi söyleyemiyorum.

işte o zaman boğuluyorum gülüm.
bahtım çaresizliğimi ele veriyor
kâbuslarımda çoğalıyorum
kanım rengini karanfile veriyor
karanfil ihtilâl yapıyor - kansız –
gül, dikenlerine söz geçiremiyor
bir kırık ok peydah oluyor apansız
kanatlarım beni uçuramıyor
an be an izliyorum kalbimden kopuşumu
karanfil hiç umursamıyor

zamansız bir aman ünlüyorum
aman dinlemiyor zaman

düşüyorum
üşüyorum...

duyamıyorum artık seni
düşümde bırakmışım

uyanıyorum.

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:24 PM
*Elinin Kiri
bocalayacak ne var be güzelim?
zaten elinin kiri! ..
çırpıver ellerini,
ardına bakmadan yürü! ..
sürüsen de ayaklarını giderken;
inan ki kimsecikler çağırmaz geri...
an` ın ne önemi var; bırak anılarda boğulsun:
kim unutabilir senin gibi bir dilberi? ..
varsın olsun;
sen, söylen dur güzelim;
`beş para etmezmiş ciğeri! ..`

elinin kiri demiştim hani…
yüreğindeki kir mi anladın?
ah be güzelim:
hani nerdeyse diyeceğim ki
bende Türkçe nizani!
vallahi yanlış anladın!
çekme öyle lâstik gibi geriye geriye;
halâ çözemedin mi
__ruhuna çöreklenmiş
____şu kokuşmuş düzeni?

“bir ben vardır bende benden içerü”

ufkunu geniş tut da
biraz bak ileriye! ..
ah! .. ne kadar kolay yazmak
sevgiliye nağmeler!
hele de benim için
en sevgiliye alay yazmak! ? .
ben hocamı severim!
ne demişti üç kez, gülerek:
susmak gerek,
susmak gerek,
susmak gerek! ..
sus…

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:24 PM
*Elveda Bir Çift Benek
heyhat! konmaz artık, taşlar yerine
kullanırken “cici”, şimdi mi “öcü”?
kıyıp oturmazken sim eyerine
ne değişti şimdi, bu neyin öcü?

hatırla! taşıdı sizi bunca yıl
yan gelip yattınız kayıl ha kayıl
vuruşur nasılsa “militan”; yayıl
nasıl da sırıtır riyâ, öykücü?

kapkara bir palto salınır boydan
kırıta sırıta gelir bir toydan
hangi aşiretten ve hangi soydan
düşünür... diyemem... dokunur ucu

ay karanlık şimdi, yıldızlar kayıp
sevda can derdinde, hal sormak ayıp
tertemiz geçmişi kinle yıkayıp
reva mı yüklemek olmayan suçu?

ve sen benekleri ışıldayan kız
bir zamanlar aşkı fısıldayan kız
var git gayrı bensiz ufka dayan kız
küfemde yâdigâr verdiğin acı

daha düne kadar beyefendindim
nasıl bilemedin ey yâr, senindim
vallahi tiksindim derune indim
şimdi kabullendim zorunlu göçü...

turan der ki telve, fincan dibinde
buraya kadarmış söz, edebinde...
bineğin önünde, sür hadi bin de
damağımda hâlâ buruk bir acı
kim bilir? gurbettir belki ilâcı...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:25 PM
*Gitme Hüzün
sakın terk etme hüzün…

hangi zamandı sahi...
serserî dolaşırken,
vazgeçilmezi oldunuz biçare ömrümüzün? ..

ah! .. bir de şu kavuran sıcaklığınız olmasa...
bizi ele veren
gözlerimize bıraktığınız yansımalarınız? ..

tam, hayatla buluşurken,
tutsağı oluverdik efkârınızın…

ama olsun! .. ne yapıyorsak, kendimize...
farklı bir hazzına erdik efkârınızın! ..

çağırın bütün sizden olanları,
yükleri şiir olsun,
“akrabayı taallukâtınız” gelsin,
lütfen siz de girin! ..

gitme hüzün:
tavındayız şiirin! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:25 PM
*Gitme Yâr
gitme! ..
gitme hüzün çiçeğimi besleyen rüzgâr...
ağlayan şafaklarımın gri / siyah bulutlarıdır
vedaya muhalif bedbîn yüreğimde çırpınan...
“gidişinden” yaralı salkım saçak / kırık kanatlarıdır...
gitme! râzıyım zulmüne, poyraz olsan ne yazar? ..

gitme yâr! ..
gitme! .. yorgun omuzlarımdaki yük sen ol!
sen ol aşkın dayanılmaz hazzındaki sır...
dokun parmak uçlarınla ıslak dudaklarıma...
dokun ve gör nasıl bir arzu taşır:
hisseden sen, bilen sen, şahidi bir tek sen ol! ..

gitme ah yâr! ..
ağyarına bile râzıyım telvesindeki, gözlerinin...
her katresinde biraz daha, biraz daha zehirlensem
sende ben, bende sen olmak değil midir ki? ..
ve alıp o telveleri, göl yeşilimle mühürlensem:
bendesi olmaz mıyım bendeki gözlerinin? ..

gitme ay yüzlü bahar, gitme telve gözlü yâr,
gitme, sar kollarını hasretime inat, sar! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:25 PM
Sîtem

Tenha bir merdiven; soğuk ve cansız...
Gel-git' ler oynuyor düşüncelerim,
Basamaklar bir bir ardımda kalır,
Adımlar karamsar, veda zamansız...

Son şans! .. Mermi gibi! .. Beynim tarumar! ..
Çıkmak mı, inmek mi? .. İsyânlarım var!
Kapılar kilitli, sonsuz bir duvar:
Çıkışı yok gibi, sanki amansız! ..

Ten ve beden: Evet! Lâkin, ya mânâ? ..
İçim özlem dolu; dönmüş ummana!
Bir su gibi akıp giden zamana
Bıraksam kendimi halsiz, dermansız...

Fakat heyhat! Gönül hasret dostuna!
Kurt olup bürünmüş kuzu postuna
Zehir zemberek bir dille Destina:
Çaresiz gönlümü vurur fermansız! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:25 PM
*Göl Yeşilinde Bir Kahve Molası
Göl yeşili gözlerine rengini verdi nenemin Çaybaşı’ ndaki yaşlı ceviz ağacı...
Sincapların kaşla göz arasında yaptıkları sevimli hırsızlıklara, yamaçlardaki bodur çalı diplerinin toprak altları ve henüz büyümekte olan ceviz fideleri şahittir!
Nenemin gözlerinin yeşili, sincapların söğüşleyip gömdükleri ceviz kabuklarının tetrine dönerdi zaman zaman...
Yine de severdi sincapları... Görmezdi hırsızlıklarını, yaramazlıklarını...

O, çalışmayı severdi! ..

Elindeki kazmayı savururken toprağa; dövercesine değil severcesine dokundururdu...

Nenem yaşatmayı daha çok severdi!

Elleriyle pişirip sunarken özel fincanıyla ellerine buram buram Yemen kokulu kahvesini dedemin; biricik aşkının o kahve bakışlarındaki telvesini görme hakkı bile yoktu nenemin...

Nenem yaşamayı seviyordu, yaşatmayı seviyordu...

Ve dedemi taparcasına seviyordu lâkin bakışlarına vurulan prangayı açma şansını, sırf kadın olduğu için daha doğar doğmaz kaybetmemiş miydi? ..
İncecik vücudundan yayılan o inanılmaz enerjinin sıcaklığı ve yine, kalbinden yüzüne yansıyan aşkının, gözlerine kadar ulaşıp da gözlerinden, pırıl pırıl bir ışık halesinin; dedemin önce yüreğine –asla gözlerine değil-, oradan beynindeki bir labirente tutsak olup; dedeme, “ bu kadın bende ne bulur anlamıyorum? ! . “ dedirttiğine yürekten inandığım “aşkının bilmem hangi hali” ile hemhâlini görüyordum nenemde...
Sarılmak istiyordum...
Boynuna sarılmak ve sinesinde yapışıp kalmak! ...

Nenemi daha mı çok seviyordum ne? ..

..................................................

Ya dedem? ..
O umursuz lâkin hiç eksik etmediği mûzip bakışlarını; görmese bile hissettiğini mutlaka biliyordu nenemin...
Yaşlı bir ceviz ve yaşlı bir dut ağacının duldasındaki “padişah sofrası” na sabah namazı vakti oturur, sadece vakit namazları için kalkar, akşama kadar kahvesini yudumlayıp, gümüş tabakasından çıkardığı altın sarısı, ince kıyılmış Bitlis tütünü’ nü itina ile sararak içer ve akşam gün batarken ağır ağır, yamaçtaki bağın hemen üzerindeki kalın duvarlı taş köşküne doğru yürürdü...
Ha! .. Arada bir bahçenin suyunu çevirirdi; neneme yardım olsun diye sanırım

Dedim ya! .. Dedem nenemi çok sever! ..

Dedemin dizlerinin dibinde oturmak bir ayrıcalıktı ve ben, o sıcacık ve sevecen “diz dibi” ne çok meftundum...
-Unutabilir miyim hiç; bakır, lâkin pırıl pırıl kalaylı bir tasla su içerken, bir elimi de başıma koymam gerektiğini vurgulayıp, uygulayarak öğrettiğini? ! .-
Hele bir de beni dizlerine oturtarak anlattığı “Yemen Harbi” hatıralarını pür dikkat kesilerek dinlemem vardı ki...
Hâlâ içim sızlar ve hüzün, artan bir yoğunlukla süzülerek iner gelir; oturuverir boğazımda bir yerlere de, oracıkta düğümlenir kalır....
Arapların yaptıkları vahşetlere tanık bir eski askerin, anlatırken nasıl uzaklara dalıp gittiğini, korkunun ve nefretin, gözlerinden belirsiz bir noktaya doğru giderken, nasıl gözlerime doğru yönelip, ruhumun derinliklerine kadar inerek, içimde onlara karşı bir öfke birikimine yol açtığını eklememe gerek var mı? ..

Dedemi de çok seviyorum... Hattâ nenem kadar belki! ...

..................................................

Nenemin gözlerindeki gölün kıyısında küçük bir kahve molası verdim dedemin dizlerinin dibinde...
Sonra dedemi ve nenemi, gözlerimdeki gölün kıyısında konuk ettim...
Odun ateşinde pişirdiğim kahveyi önce neneme ikram etmek istedim göz ucumla dedemi yoklayarak...
Nenem cezveyi kapıverdi elimden! ..
Dedemin özel fincanına döküp kahveyi, elleriyle sundu dedemin kahve bakışlarındaki telveyi göremeden yine, ellerine....
Dedem ilk kez umursadı... (Öyle yakıştılar ki! ..)

Sahi! Öfke mi dediniz? ....
Hiç tanımıyorum? ! .

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:25 PM
Ce! ..

bu iş böyle yürümez, bir plân yapalım Hasan,
kompradorlar pek şişmiş, bankaları soyalım;
terketsin sırtımızı şu lânet karabasan! ..
kenara köşeye biz de biz de bir şeyler koyalım! ..
borçların biteceği yok:
ibibikler öter ötmez,
sütler kaymak tutar tutmaz bitirelim işi,
bu komik ücretlerle geçim mi olurmuş,
ne bekliyorsun Muş’ ta öyle kös kös oturmuş? ..
akıl yaşta da olur, başta da! ..
sen de koy elini taşın altına da
bekçi Murtaza, tornacı Selim, mühendis Durmuş;
verelim omuz omuza, plânı uygulayalım! ..
sen medya Aydın’ ın köşeyi tut, ben biracı Tuncay’ ın…
Murtaza, Koç’ u; Selim, Eczacıbaşı’ yı; Durmuş, Sabancı’ yı…
çok değil; beş yıl sonra hem efendi oluruz, hem sayın!
o zaman görür onlar yolcuyu, hancıyı…
Ülseverbank’ ı, Çandarbank’ ı, Altaylıbank’ ı
unuttum mu sanıyorsun?
onlar da plânda var! ..
devlet bizden hesap soracakmış, sorsun! ! !
billâhi millet bizi alkışlara boğar! ..

he de bitsin bu iş Hasan!
karın doyurmuyor maaş,
aşk meşk desen hakgetire!
ben olmasam, sen olmasan
kim binecek kırk katıra,
kim boynunu sunacak kırk satıra,
kim umut bağlayacak medeniyetin göbeğindeki yatıra?

he de bitsin bu iş Hasan; vatan, millet safsata!
Murtaza, Selim, Durmuş vallahi hazır kıta!
ülkede toprak mı bıraktı hükümet, sata sata?
yarın, yatacak mezar bile bulamayız Hasan! ..
okumadın mı Soner’ in Efendi’ sini?
biz efendi olamayız, bey olamayız Hasan! ..

kuyruğumuz dik oldu da ne geçti elimize?
onca yılı sürgünlerde geçirdik, bir bak halimize!
ne elde var, ne cepte; borçlar çıkmış ayyuka,
hazineyi halledenler, değil mi üç beş soyka? ..
soykaları soysak, yeter be Hasan!
eğer mahpusluksa tasan
sen düşünme orasını…
garanti veriyorum: beş yıl sonra af çıkar!
pe ke ke var, mafya var,
hepsinden önemlisi; batakçı efendiler var!
de bana: onca zaman, onca efendiyi içeride kim tutar?
hadi Hasan he diyorsan de efendice…

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:25 PM
Veda

Demiştik ya Hasan son yaklaşıyor:
Yoklamış mâlûm zat, iz vermiş bugün!
Hayat memat artık berraklaşıyor;
Memat yüreğinde göğermiş bugün!

Gün geldi ilençler ettik kadere,
Sövdük, saydık bahtı kara madere,
Göğsümüzü siper ettik kedere,
Mazimiz her şeye değermiş bugün!

Nice zor günleri birlikte aştık,
Çokça zaman güldük,bazen dalaştık,
Hasbıhalimizle halka ulaştık,
Belli ki mâlûm zat sağırmış bugün!

Ağla gönül ağla; ATA matemde,
Aynalar şahidim dosta sîtemde,
Hasan karındaşım biraz ötemde,
Dostunu vedaya çağırmış bugün!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:25 PM
Velhasıl

imdat be Hasan, imdat
ne ülkemde huzur var, ne aşkıma sadakat
parçala, yut demişler, sonra; uyut, demişler
gizlenmiş de hakikat
bölünüp
____çoğalmaya(!)
______'yeni boyut' demişler

hani
___o daraldığım
______naçar kaldığım zaman
hızır gibi yetişen yiğit yoldaşım Hasan? ..
nerdedir karındaşım?
aşk ise başka fasıl…
tıpkı Türkiye’ m gibi, içerim darma duman
nasıl yanıyor nasıl! ..

imdat be Hasan, imdat
darlanmasaydı başım
yalvarır mıydım sana, dilenir miydim aman?

sözcükler de gizlenmiş
korkudan mıdır nedir, belki utançlarından
ya dön gel yoldaşlık et
ya da git ebediyen
anla artık velhasıl
karındaşım özlenmiş! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:25 PM
Git Zamanı Değil



kahve molasındayım
son fasıl ziyaretlerindeyim gözbebeklerinin…
yemyeşil bir göl manzarasıyla geldim huzuruna
aldanma, kıyısındaki şu yaşlı çınar ağacının
çaresizliğe gömülmüş süzgün nazarına
son defa geldim; ya hep ya hiç diyerek...
dudaklarıma konan her bir zerresinde yanık telvenin
ciğerime dokunan lezzetinde yitiğim
biliyorsun sevdiğim
acısında bile gülümseyerek
gölgesinde yaşadım hep
bir umut zerresinin...

ah benim serçe yürekli yârim
çektiğin acıların her âhında inledim
bıraktığın her nefese saldım da yüreğimi
esintisinde serinledim...

kahve molasındayım gecikmiş
sîtemlerinde bile aşk kokuları bırakır sözcüklerin
okur ruhuma karanfil kokulu bakir şiirler
dokur saçlarıma beyazlarını ömür denen bir illet
kar taneleri sevişirler…

şikâyetçi değilim kar tanelerinden elbet
gölgesindeki meleğedir sîtemim
bulmuşken umutlandığım seni
ne zaman çıkacak kafesinden
ne zaman tutulacak matemim? ..

dolaşır ruhuma bir yağlı urgan
bir kör düğüm atıverilir nefesime
bir yaşam zehri bırakıverilir
ilenirim kendime, dönüp geçmişimde yaşadığım
sensizliğimde savurgan
sensizliğimde hoyrat nefsime...

özlemimsin bil! ..
tutkum, aşkım, birtanem...
yetmez, bilirim sadece yâr desem
âna muhtacım şimdi, zamana değil
ân hatrına uzat ellerini ey
git zamanı değil!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:25 PM
*Hoş Geldin Öfkem
bugün öfkeme izin verdim.
giyindirdim, kuşandırdım; sokağa salıverdim,
bardağın dolu tarafındayım artık...
sormayın kaç damla su var diye,
belki biraz bulanık...
-oysa biz ne bulanık sular gördük-
başlasak mı diyorum yeni bir mesaiye...


Ayşe ninemin
-mütebessim yüzü gelir
-gözlerimin önüne...
bir çift mavi boncuk, gözlerimi kamaştırır.
almış testere ağızlı bıçağını eline,
kaptırmış kendisini içli bir sevda türküsüne;
bir yandan çayır biçer,
bir yandan bostanına suyu kavuşturur..
sever yaşamayı benim Ayşe ninem,

Ayşe ninem bidenem...


Mehmet dedem sakin, muzur mu muzur.
aldanmayın sert görünüşüne...
oturmuş duldasına yaşlı dut ağacının,
tüttürürken cigarasını fosur fosur,
bilir ki her bir telinde simsiyah saçının,
okunur ninemin;
-dedemin ruhunda yarattığı huzur...
sever yaşamayı benim Mehmet dedem,

Mehmet dedem bidenem...


Ayşe ninem çalışır, kalır kan ter içinde,
Mehmet dedemin sevdası atının terkisinde! ..


bardak neden bu kadar boş? ...
su neden bulanık bu kadar? ...
nerede kaldın öfkem;
duymadı mı sokaklar? ..

öfkem yetiş! .. öfkem koş! ..
bırakma beni başıboş! ..

............

hoş geldin öfkem!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:25 PM
*İlenç
(Gerek Çanakkale de, gerekse Kurtuluş Savaşı mızın bütününde el ele, omuz omuza mücadele etmiş olan; Laz ı, Kürd ü, Çerkez i, Yörük ü, Türkmen i, Afşar ı v.s ile büyük Türk Ulusu nun Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK ün buyurduğu gibi: 'Hattı müdafa yoktur, sathı müdafa vardır! O satıh, bütün bir VATANDIR! ' özdeyişleri gereğince mücadele etmiş ve büyük zaferler kazanmış; et ve tırnak kadar, et ve kemik kadar bir bütün olan Büyük Türk Ulusu nu 'mozaik' safsatası ile bölmek isteyen, bunun için gerek Avrupa Birliği gerekse ABD gibi emperyalist şer odaklarından beslenen bilumum vatan düşmanlarına, millet düşmanlarina lânetimdir!
Radikalliğimin sınırı Türklüğüme yapılan hakaretin henüz akıldan geçmeye başladığı an biter! İfade edildikten itibaren hala 'radikalim' demek ve radikalliği uğruna bu ülkeyi bölmek isteyenlerin ifadelerini rahatlıkla yapabilmelerine olanak tanımak, tıpkı onların bu eylemleri kadar benim için lânetlenecek bir düşüncedir!
Bu lânetim, bu düşünce yapısında olanları da içerir!
Saygılarımla!)

‘’…Tarafsızlık namına suret-i hak’tan çıkıp,
…..Bir milleti mazisi, istikbaliyle yıkıp,
…..Arz-ı endam etsinler mütebessim, mutantan,
…..Sonra da sulhseveriz deyiversinler, yalan! ..
.................................................. .....................
.................................................. .....................
..…Bu hâkîmler veremez hükmünü bu celsenin:
…..Sen Mehmetçik, hazır ol! Hüküm sırası senin! .. ’’
-Örscan KUBAN / Leke


bir hayhuyla yürüyordu kalabalık…
bir bebek ağlıyordu kucağında annenin,
ekranda bir adamın ağzından salyalar akıyordu,
bir curcuna vardı,
bir ilenç uçuşuyordu dudağında annenin,
yardakçılar ve sınırların dışındaki birileri kınalar yakıyordu,
için için yanıyordu, kanıyordu Anadolu.
ülkemin karanlık aydınlarının at gözlüklerini gördüm.
boyunlarındaki yem torbalarını gördüm dolu dolu;
iğrendim, yüzlerine tükürdüm,
nefretimi dolu dizgin üzerlerine sürdüm;
birileri esas duruşta, aval aval yüzüme bakıyordu! ..

bir hayhuyla yürüyordu kalabalık…
bir anneannenin feryatları yükseliyordu alabildiğine;
elinde bir küçük resim karesi / bir yağız delikanlı resmi,
dudaklarında Fatiha Suresi,
yapışmış bir üniformalı yakaya; sarsıyordu, yalvarıyordu:
susmayın, n’oluyor, kısıldı mı evlâdı fatihan’ ın sesi?
sırıtkan suratlı adam: ‘’bana mı sordun? ..’’ diyordu! ! !

bir hayhuyla yürüyordu kalabalık
/ kalabalık bir hayhuyla yürüyordu…
ekrandaki bir başka hergelenin sırıtması sürüyordu,
yumruklarını sıkıyordu evlâdının acısına yanan bir baba,
birileri, İmralı adasındaki sarayından adeta ürüyordu
ve televizyonlardan yine acı bir haber:
Tunceli ve Batman’ da Mehmetçik can veriyordu! ..

bir hayhuyla yürüyordu kalabalık…
hava kararmıştı, giderek karışıyordu ortalık,
önünde yıldız yoktu; hilâl, gökyüzünde görünüyordu
ve ekranda boy gösteren
….bilmem ne tay başkanı,
……..basın açıklaması yapıyordu…
suret-i hakk' ı unutmuşlardı tarafsızlık(!) namına!
bir ulusun, mazisi ve istikbali ayaklar altına alınıyordu
ve tarihte ilk defa maktul ve katil / ölen ve öldüren
teraziyi tutan kızın gözleri önünde eşit tutuluyordu! ..
‘’teraziyi tutan kızın gözü kör’’ diyordu bir şair!
ve Ayşe, Mehmet, Mustafa, Zeynep ve Mervan,
ve Temel, Setenay, Fadime, Berdan ve Berivan…
koskoca Türk ulusu,
….çekilmiş bir köşeye
……..sessiz sedasız, ağlıyordu…
görevliler sokakta sükûnet sağlıyordu(!)
vatan toprağının altında şüheda çağlıyordu! ..
cuma anneleri hâlâ birilerine ilenç okuyor,
derinlerden gelen bir ses,
cuma annelerinin kulaklarında çınlıyordu:
……..aymaz onlar anacığım,
……..saymaz onlar anacığım,
……..vicdanları cüzdan olmuş,
……..duymaz onlar anacığım,
……..bir yerlere söz vermişler,
……..caymaz onlar anacığım! ..

bir hayhuyla yürüyordu kalabalık, durdu, dağıldı!
anneler sustu, babalar küstü!
ankara’ nın göbeğinden bir soğuk rüzgâr esti,
ulusumu buz kesti! ..
‘’hukuk vicdanı’’ deyip, karar mercii birileri âhkâm kesti!
buyurdular ferman(!)
bir ferman ki;
…mazluma işkence,
……zalime derman! ..
yasaları hiçe sayıp lisanlar bağışladılar
ulus içinde uluslar yaratmak adına
…baka baka birilerinin suratlarına
….suç işledi birileri, Türklüğü dışladılar! ..
önce içini oydular,
sonra ilk harçlarını(!) koydular
bilmem ne devletlerinin temellerine! ...
ilk adımlar atıldı;
….titredi bizden yürekler!
feryat etti içimizden birileri, duysun diye birilerine:
- duyduk duymadık demeyin, vatanımız satıldı! ..
belki fevrî bir çıkıştı…
yüreğe hedeflenen hançer, henüz fırlatıldı ya:
lâkin saplandıktan sonra, feryat etmek neye yarar?
vatan, elma armut değil, kereste değil;
ecdat kanıyla çizilmiş mukaddes bir coğrafya!

ekranda aynı surat sinsi sinsi yılıştı,
ihanetin bir ucu muktedire ulaştı!

sühunet sükûnete,sükûnet ‘’boş ver’’ ciliğe…
aldı başını gitti ‘’neme lâzım’’ türevleri,
terk ettiler Mustafa Kemal ülküsünü,
ram oldular ‘’bol ver’’ ciliğe!
ne mutlu ötekilere ki, bozmadılar esas duruşlarını(!)
el pençe divan duruşlarını…
‘’Ne mutlu Türk’ üm diyene! ’’ tarih oldu da şimdi,
haçlılara benzettiler kalp vuruşlarını!
şimdi müsterih olsun milletin mûtenâ(!) vekilleri…
kulaklarını tıkasınlar da hâlâ,
duymasınlar şühedanın sessiz haykırışlarını:
………’’Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!
……….Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak!
……….O, benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
……….O benimdir! O benim milletimindir ancak! ..’’

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:26 PM
*Karanfil Hakkı İçin
bir güzel gülümsese,
erir içimde yağım,
başımda kavak yeli;
yere basmaz ayağım…

elimde demet demet
karanfille beklerken,
çökse de bir nedamet
bilirim, vakit erken…

“ya sev ya terk et” demem...
gönül bu neme lâzım? ..
asla diyet ödemem;
izin vermez alazım! ..

donmak mı, varsın olsun,
al karanfil çözülür...
dön, kalıver, son olsun;
aşk eren dil çözülür…

haydi artık naz etme,
lal olmasın şu dilin,
sakın itiraz etme,
hakkı var karanfilin! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:26 PM
*Katerina
ah Katerina! ..
yatmadan yatırdılar ya fahişe kollarına
ona yanarım işte(!)

ne döktüğüm kan,
ne dökülen kanım umurumda...
kadın kokuna kanıp,
yanıp da yanaşmadıysam...
boğulmadıysam cilvelerinin albenisinde...
ikiz tepelerde oyalanıp,
sulak vadilerde oynaşmadıysam...
ülkemden başka bir şey
düşürmediysem dilimden...
ve biliyorsam ki
ülkemin her sathı 'vatan toprağı' dır;
“alma beni” li bir şeytan heykeli yapar
boğarım tükürüğümle ey
asaletimle yaşarım! ..

hâlâ utanmıyor olabilirsin:
kuyruğundan eksik olmayan
gafillere şaşarım! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:26 PM
*Kış Ortasında Bahar
bir tarih düştüm güne kış ortasında bahar,
bir bahar ki benzemez dört mevsim baharına...
mevsimlerin renkleri birbirine karışmış;
gün yakar... gönül nasıl dayanır bu harına? ..

göl yeşili mi desem, mavi mi yoksa gözler...
baksa da gözlerime aşkı bıraksa gözler,
bir taze başlangıçsa ve son duraksa gözler,
hiç vedalaşmaz mıyım yılların efkârına?

yılları yol eyleyip yürüdüm bunca zaman,
ar etti, geçmişime bakıp dalınca zaman...
donuverdi aniden seni bulunca zaman;
durmaz mıyım ihtiram, bakıp da vakarına?

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:26 PM
*Kış Sancıları
sol yanımda bir ağrı...
kurutur poyraz esintiler hayallerimi...
bir sisli perde
düşer gözlerime ufkumdan ağrı...

sancılar sarar bedenimi alabildiğine,
yüreğimin kuytularında gizlenir sevgilerim,
kızarır yüzleri sevdalarımın
utançlar sergilerim...

koyaklardayım yine...
avuçlarımda kırıntılardan ibarettir aşk...
pişmanlıklar bileklerimde kelepçe
sahte tebessümler gönderir en sevdiğine
kavrulurum inledikçe...

tadı yok yine kışın...
savrulur yapraklar gibi kır düşmüş saçlarım...
kulaklarımdaki sevda yüklü bir haykırışın
uyanırım da, hazin hıçkırıklarında
boğulur; makus talihimi suçlarım...

ılgıt ılgıt esmeli rüzgâr koyaklarında yüreğimin,
kuytularda gizlenen sevgilerim
çıkmalı bir bir gün ışığına...
ey sevgili... en sevgili...
adam gibi severim sevmesine de
bırakmaz ki “bahtı kara maderim”
yokluktan yokluğa yürür,
yine bahtsız bir sinede
kaybolur giderim...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:26 PM
*Kibirlenme Eşeğim
Ne dediysem o vallahi! .. / lâf ağızdan bir kez çıkar! / şahidimdir ki ilâhî / “sahi” beni fena yakar, / fena yakar beni “sahi”! ..



ahırı ev, dengi yük... kuru topraktan döşek
altından semer vursan, eşek yine de eşek!
nışadır sürmeye gör, sanırsın deli fişek:

kibirlenme boz eşek, önünde at var daha,
develere aldanıp ‘adam oldum’ sanma ha!


bir iki anırmayla söz söyledim belleme,
her gördüğün desteyi senin sanıp elleme,
sahibinin sesisin; bilmez miyim dallama? ! .

caka neyine senin? .. hâyâl, gördüğün vâha...
o, gölgende yürüyen uyuz ite kanma ha! ..


‘dallama’ demiştim ya, ‘cuk’ oturdu yerine,
deve’ ye, at’ a, it’ e... bir de bak değerine,
sorsalar: ‘bu kervanda boz eşeğin yeri ne? ..’

‘çüş! ’ deyince durursan, deve atar kahkaha,
kervana bön / bön bakıp, hicabından yanma ha! .


hey sen kervancı başı! eşeğine az saman,
az da arpa kırması – ölçek taşmasın aman! –
gör, nasıl akıllanır; bekleyiver bir zaman...

gidişat iyi değil; kalırsın aha / vaha,
terbiye etmeyi bil; sonradan utanma ha!

he mi ho? ! .

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:27 PM
*Koca Çınar
mutluluğunuzu siz
mevsimlik çiçeklerde arayın
ben kocamış bir çınarım
öyle serpme suyla yanıma yaklaşmayın
ta kök uçlarımdadır saçaklarım
gövdem size tepkisiz!

gövdemde dinlenirdiniz sıcak mevsimlerde
döşeğiniz hazanda yapraklarımdı
yuvarlanırdınız gölgemde / yerde
üryân halime hayran, resimlerken üzerimdeki kışı
yaşlı gövdemi her dem ayakta tutan
toprağı kucaklamış köklerimdi / saçaklarımdı

anlamadınız değerimi
oysa mevsimlik çiçeklerinize özenle baktınız
gölgemde alevlendirdiğiniz mangalınızla
gövdemi ağır ağır yaktınız
sessiz göz yaşlarımla
beni bir başıma bıraktınız!

hatırlayın gövdeme çaktığınız paslı çivilerinizi
kör baltalarınızı / nasıl da vururdunuz?
koparırdınız kozalaklarımı henüz olgunlaşmadan
/ ne de korkusuzca kullanırdınız ellerinizi
dallarımda salıncaklarınızı hoyratça savururdunuz!

siz, mevsimlik çiçeklerde arayın mutluluğunuzu
ben ki koca çınar / kocamış çınar / ölümsüz bilirsiniz
hep vardınız dededen toruna
hiç görmedim yokluğunuzu
lâkin artık vakit tamam
çıkar mıyım çıkmaz mıyım yarına
anlayamadan kıymetimi henüz siz
artık ölümümü görebilirsiniz! ..

mevsimlik çiçeklerde arayın mutluluğunuzu siz
dünü gördünüz / bugünü görüyorsunuz / yarını göreceksiniz
bir de köklerimin özlemiyle yanıp tutuşacak olan
yaşlı toprağın efkârını göreceksiniz
müşfik kollarına sarıldığınız zaman!

ah vefasız yaratıklar:
siz var ya siz!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:27 PM
*Kömen(*)
bağla beni yüreğine
bir kementle bağlar gibi

tut karanfil hatırına
ellerimden tuğlar gibi

bir düğün muştusu ver ki
sevda ören tığlar gibi

al götür bu gözler senin
tutsağın bak, dağlar gibi

ne ararsan bulacaksın
sanki irem bağlar gibi

Issık gölün kıyısında
kurulan toy: yuğlar gibi

öyle görkemli olsun ki
çağın çağın çağlar gibi

çatlatalım kör alemi
kıskansınlar ağlar gibi…

insin ki tepelerine
hızla düşen çığlar gibi

..........
..........

şimdi Beğ oldum and olsun
Gökalp, Atsız Beğler gibi!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:27 PM
*Kurt Kocamışken...
(çakallara günbatımı... / söze heves varsa eğer / “pîrler”(!) icazet katı mı? ..)


/ bir şiir eleştirmekti muradım...
/ eleştirdim eleştirmesine de nice şiirler
/ bir “dokunulmaz” da oluverdi “çamur”, adım? ! .
/ devleşiverdi birden cüce “pir”ler
/ çevremde adam aradım
/......ve meraktayım şimdi:
/ niçin cüceler bu kadar devleşirler(?)

aaaah! .. ah!
vallahi “cıss! ..” ettiler dilime;
lal oldum gayrı, sustum(!)
yazmaz olaydım eyvah
çızmaz olaydım eyvah!
idrakimden süzülüp inen her bir kelime
zehir/zemberek(!) imiş de...
sahi ben nasıl kustum?

oysa ben şaire kuldum dostlar,
ben şiire mahsustum...
oh olsun sana şair, oh olsun sana şiir;
şimdi körler ve sağırlar
şiir yaylalarının bakir mer’ alarında
keyifle meleşsinler...
“ağır abi/ağır abla” havalarında
sırtarıp dursunlar, sözcük aralarında,
kurup meşveretlerini, rahatça halleşsinler
şiir yaylalarımın bakir mer’ alarında...

bakın, ben sustum(!)

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:27 PM
*Martı ve Balık
martılarla tanışmadım henüz...
çığlıklarındaki gîzemi bilmem ki hiç? ..

sahilleri hırçın hırçın döverken deniz,
kanat bile çırpmadan beklermiş öyle
adeta der gibi: göğün açgözlülerindeniz! ..


vallahi çok cahildir bendeniz...
bildiğiniz bir “balık” görüntüsüyle,
tıpkı bir martıya bakar gibi baktım! ! !

o yüzden mi gülümseyip, sırtınızı döndünüz? ..
küstüm size efendim, gönlümü size bıraktım! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:27 PM
*Melekler ve Şeytanlar
“Eceli gelen it cami duvarına işer…/ Türk Atasözü”

biliyorum ki bu sondur!
önce, “kaldır” diyecekler,
sonra “güle güle! ”
yaşasın özgür yorumlar! ! !
anlatabilmek mi? .. nafile!
var git sen sonuna yan, dur!



vedamı parmaklar belirleyecekler…
ardımdan, sözcükler ağıtlar yakacak,
dizelerim kim bilir daha nerelerde,
nice şiirlerde öfkeyle gürleyecekler!
şimdi sizden beklediğim, basit bir destur! ..



(avlaklar alabildiğine geniştir…
hazırlansın sahipler, şahitler…
dişlerimiz bir bir bileylenmiştir…
“heil Hitler! ..”
eyvah! .. neden zincirlerimiz bağlı?
…………………..Hencher Dogle…)



Sivridirler! Sivrileri sivriliklerinde mukîm…
Bir meleğin kafasına şeytan sokmaktır işleri…
Sanırlar ki “ Bu dünyâyı biz yarattık, biziz hâkîm! ”
Aldanmasın sakın dostlar; keskindir bütün dişleri…

İstisnalar kaideyi bozmaz: Sözüm han sözüdür,
Sivri dillerin sahibi hangi damın dansözüdür? ..
And olsun ki siz yazmadan hissettiğim önsezidir;
Türklük mü, Müslümanlık mı? Riyâ bütün deyişleri…

Mahfiliniz hayır olsun: Kimleri kefil ettiniz,
Hünkârımın buyruğunu desturuyla ilettiniz?
Yazık! Daha düne kadar varlığımla elittiniz;
Ölen öldü, sağdır kalan; gömdünüz özleyişleri…

Hâlâ süt kokuyorsunuz: Adam olmak çok mu zor iş?
Lira’ nın mı ufku büyük ki hedefinizdir kuruş? ..
Haritanızı çıkarttım dolaşarak karış karış;
Şimdi artık av zamanı; hazırladım kayışları! ! !

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:27 PM
*Merhaba
(Ay ışığında bir Eryaman gecesinin; zaman zaman ölümcül, zaman zaman çaresiz, zaman zaman sessiz, sakin ve dingin lâkin heyecana açık bir penceresinden bakarken gördüm seni… Gördüm ki geliyorsun! ..)


sustum

bir çile yumağında sargındır duygularım
adımlarım bir derviş ahenginde
sezgilerim derin ve koyu mavi
mola vermişim sevgilinin yüreğinde…


ölümdü

koşaradım gittiğim bir bilinmezlikte
hûlâsalar ilgilendirmiyordu beni
gözlerim kapalı ve bende değildim ben
gülümsüyordu bir melek / lâkin görmüyordu beni…


çaresizlik

içimde kopan fırtınayı anla lütfen
kan çanağıysa gözlerim dervişe itirazımdandır
vuslatın tutsağıyım izin yok tutkularımdan
korkuyorsam and olsun ki nazımdandır…


heyecan

biliyorum ki geliyorsun al yazmanı takıp başına
beşi bir yerde’ lere takmıyorsun, biliyorum
ege’ nin mavi derinliklerine hasret yüreğimle
soğuk sularında yüzecekmişiz gibi titriyorum…


vuslat

hırçın dalgalar arasında el ele tutuşmaktır
kıyıya inat açık denizlere bakmaktır
yaşamaktır bir göl yeşilinde kutsal hazları
açıklardaki son limana demir atmaktır! ..

(hoş geldin gülüm…)

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:27 PM
*Mutlak Duymalı Ankara
yönetmek bu ise eğer / yazık şu memleketime / yanıyorken bunca ciğer / acımaz öksüz, yetime / dokunsan bin ah duyarsın / bin ah saplanır etime!


hey gidi memleketim hey!
hey gidi ANKARA! ..

anılarımı yerlerde sürüyüp sessizden sessizden
üzerimde tepinmek de varmış kaderinizde...
-nasıl da sevinir fukara(!) -
ancak kendim için özür dileyebilirim sizden...
ihanet demek zor ama
vefasızlık dalgalanıyor artık gönderinizde! ..
bağışlayın sevgili dostlar...
ölümümden evvelki tuhaf bir anımsama…

[oysa kıvrım kıvrım kıvrandıran bir acı...]

yazık! ! !
hükümranlık adına kurulmuş darağacı...
cellattır şimdi astlar!

[kim demiş karanfil düşmesin yere? ..]

durmayın! .. toy/düğün başlasın!
söz, ağızdan çıkmış bir kere

ya çek artık şu kolu
ya da vur sehpaya ey kara paltolu! ..
sakın akıl uyanmasın:
haydi, asın! “

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:28 PM
*Neden Geç Kaldın
gün batımından doğdun
-neden geç kaldın? ..-

altın sarısı bir başak dolandı ellerime
yandı sıcaklığında tenim
gözlerimde, hangi bahardan kalmış bilmem:
bir tohum sancısı çekerken çiçek
göz kırparım gözlerine sevgilinin
sonbaharda, ilkbahar(ca) gülümserim...

gün batımından doğdun
-neden geç kaldın? ..-

tütün sarısı teninde
kendime yakalandım kaç kez
uslanmaz hayallerle yaşlandım
kehribar gözlerine bakarak daldığım
kaçıncı “senli” hallerimden
ve bilemezsin nasıl uyandım...

kavak yellerine kapıldığım düşlerimden
avuç açıp dilendiğim zamanlara kaldım...

gün batımından doğdun
-neden geç kaldın? ..-

şimdi, bir hayal sokağının köşesine kapılandım
avuçlarımda altın sarısı başaklar yok
tenim yanmıyor artık
yüreğimi ekledim yazgımı örten saçlarıma
tan ağarmıyor, güneş uyanmıyor artık...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:28 PM
*Ressam ve Ağaçkakan
(Hanımefendi’ ye…)



kocaman ağaç ve sen
/ressam ben olmalıyım ama!


harika bir resim yaparım
tavşan dağda koşarken
ya da bir budak duldasında
karınca harıl harıl çalışırken...


kocaman ağaç ve sen
/elbette ressam yine ben!


bir ağaçkakan tak tak ağaç gagalarken
ve çalışırken karıncalar harıl harıl
emekleri alın terleriyle karışırken
olur ki yaş halkalarından birinin arasında
yahut liflere sıkışmış
bir mahlûkata rastlamışsın cansız
bilirim, dedirtmezsin bu nasıl kuşmuş
yutuverirsin apansız...


ressam benim
/vallahi resmediveririm!


lâkin hanımefendi seni iyi bilirim
bir tepke olmaz senin için yutmak
kırk yararsın kılı
önce böcekle özleşirsin
dönersin gökyüzüne
ünlersin kudüm yankılı
biter gözlemim
sonra, tablomda ölümsüzleşirsin!


ağaçkakan doyar
ressam rahatlar
gizem sizlere ömür
soyunur şiir
bir şair çözülür
mütebessim ve mutantan
sessizce şiirli ufuklara süzülür...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:28 PM
*Sahi
nalıncı olmak varmış! ..
mâlûm ya;
keseri hep kendine doğru yontarmış! ! !
bir de demişler ki: mum dibine ışık vermez...
afedersiniz ama NAH VERMEZ! ..

bir yerde yedi katliam
……….yedi ayrı idam
………………../katleden bile meçhulken
bir yerde otuz bin katliam
……….tek idam
………………../belli emreden! ..


? ? ?


adalet hangi mülkün temeli? ..
sahi! ..
mülk nerde, adalet nerde? ..
konuşacağız elbette...
falanca ya da filanca
ya da beni hiç ilgilendirmiyor Ağca...
beni ilgilendiren tek şey: 'teraziyi tutan kızın eli'...
teraziyi tutan kızın gözü neden kör sahi? ..

birileri sorabilmeli!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:28 PM
*Sahte Sinderella
ne kadar zavallısınız? ...

avuçlarınızda biriken ter
göz çukurlarınızdaki derin gölgeler...
sahi! .. elleriniz niçin titrer? ..

niçin ses telleriniz bu kadar akortsuz? ..
şiirlerinizin tuzunu terinizde mi unuttunuz?

sanıyorum tatile çıkmış ruhunuz
iyisi mi bırakınız şiir yazmayı
külahıma anlatınız artık...
oturunuz! ..
gerininiz şöyle rahat, rahat...

hey gidi safahat...
var mı senin gibisi, deyip
acısını çıkartarak kat be kat
fotoğraf karenize biraz da gülümseme ekleyip
en sahte halinizle durunuz...

ne kadar zavallısınız? ..

tavsiyemdir: şöhretinize dokunsa da
madem ki sadece kendinizle hemhallısınız
hep böyle kalın ne olur! ! !
şöhretiniz, alkışçılarınıza zenne olur
ne de olsa siz, bir sinderella’ sınız! ! !

vallahi ben masumum...
pabucunuzun yalancısıyım
öyle genleşmiş ki ağırlığınızdan
adeta “yamyassı mum”

prens mi?
o masalda kaldı güzelim...
bir ayakkabıya bak, bir ayağa...
beklemek sana mı kaldı?
vazgeç ayak oyunlarından da
ayağa kalk, ayağa! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:28 PM
*Sayrı Yıllarım ve Siz
“yâr” gibi sînemde saklanmak varken
hangi bezmin zehrinde kuruyup gidersin?
saçlarım, geçen her güne bakıp bakıp ağlarken
hak etmediğin onca kefareti nasıl ödersin?
davran ey sevgili; vakit, 'y o k l u ğ u m u z d a s e n d e l e r k e n'...



seni seviyorum... 'k a r a a ğ a ç k ö z ü n d e n' de yanık içim
[kızarım yazgıma, niçin seni yıllar önce görememişim? ]
küfürbazım; 'ç a r e s i z a y r ı l ı k l a r d a m a h p u s'
gözlerim, 'd o n u k b e n e k l e r i n d e t e l v e l e ş i r'
ey biçare sevgili, sabır dervişe mahsus...

[ağaçta bir çift kumru kıskandırırcasına cilveleşir]



ya siz yabancı gözler… hayretleriniz bile şaşkın!
'ş a ş ı y ü r e k l e r i n i z i n m e d / c e z i r l e r i n i' görüyorum...
'y a ğ l ı b i r i s d a m l a s ı d ı r' yanaklarınızdan dökülenler
donarak, dudaklarınızdaki alevleri söndürüyorum
olmazlara sürüklemeye çalıştığınız bir aşkın
çöplüğünüze bıraktığım engellerinizdir sökülenler
'd i k e n l i i d r a k l e r i n i z e' “ben”lerinizi gönderiyorum...



ve ey sevgili! .. karaağaç közünden artakalan
küllerim bile yeniden doğmam içindir: bil!
ağırlığında her geçen gün burkulan
yıllarımı yüklendiğim küfemdendir alacağım
gayem, asla ölüme meydan okumak değil
küfemdeki 's a y r ı y ı l l a r ı m d a n' kurtulacağım! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:29 PM
*Seni Ben Sadece Sevdim
seni ben böyle sevdim:

ne elimde kılıç kalkan,
ne göğsümde çelik yelek;
çala kalem / yel yepelek…
avuçlarımda yüreğim;
derin bir sevgiyle sevdim...
öyle sevdim ki seni ben;
yiğidin yüreğiyle,
yoksulun ekmeğiyle
teessürüyle sevdim…

bire bir öyle sevdim! ..

seni saygıyla sevdim…
atamdan, dedemden kalan
aşık harcıyla sevdim!
balık burcuyla yanıp
akrep burcuyla sevdim...

seni ben öyle sevdim…

anamın dilindeki
temennisiyle sevdim...
her ‘yavrum’ deyişinde
yüzünde güller açan
temennasıyla sevdim...
hâlâ unutmadığım
o enfes nağmesiyle:
hicaz ninnisiyle sevdim...
seni ben, anacığımın
yumuşacık, huzur dolu
munis sesiyle sevdim...
o mübarek kadının
her derde deva busesiyle sevdim...
seni ben tertemiz, pırıl pırıl sevdim,
kırkpınar’ ın şırıl şırıl su sesiyle sevdim...
seni ben güneşimin
sımsıcacık sarmalanmış şulesiyle,
dolunayımın hâlesiyle sevdim!
yanlışım varsa bağışla:
aşkımın hîlesiyle sevdim! ..

hece hece sevdim,
gündüz sevdim, gece sevdim…
sadece sevdim sevgili...
sadece sevdim...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:29 PM
*Serzenişler
Aşk dediğimiz şey; yüreğimizin kıyılarına vuran hırçın dalgaların arasında boğulmamak için, can havliyle çırpınmak değil midir Hasan karındaşım? ..
Ve sen hiç duydun mu ki bu çırpınışları yaşayan bir aşığın, kıyıya ulaşmak için çabaladığını?


I…

susadım,
kurudu bütün imgeler hafızamda…
umutlarım, bohçalandı bir çeyiz sandığında,
mevsimlerde bahar yok artık,
sevgili ise ilk yazında…


adım,
kazıdığımı sandığım bir yürekte silik!
varken, yok olmakta gizli, hali pür melâlim…
nereye baksam kargaşa, nereye baksam aksilik;
artık fersude bir zamandır hayalim! ..


tutamadım,
sana olan duygularım aktı gitti su misali,
göl yapıp toplayamadım.
gülerek uğurladım son ve tek ihtimali;
sadece vurgunu hesaplayamadım! ..


ağladım,
biliyorum ki yoksun artık; vurdun ve gittin!
yağmur bulutları yapıştı gözlerime,
şimşekler çaktı, yıldırımlar düştü,
sıvıştın bıyık altı gülümsemelerle,
anılarımızı parçalayıp verdin ellerime,
ah be güzelim, ne iyi ettin(!)
artık anılarım lime lime…
boşalttın bulutları, hayallerimi tükettin:
şimdi, kimler kimler gülüyorlar halime! ...


II


masal mı?

nice koçyiğitlerin
sergüzeştleri yazılmış,
koç köroğlu,
-karacoğlan,
-pir sultan,
-emrah gibi,
kiminin yengileri,
şikesteleri yazılmış,
gönüllerde büyümüş
tıpkı bir gümrah gibi…

gün bu gün! ..

günah mıdır
bir bahar dalına izinsiz konmak? ..
ya da yanmak alev alev,
düşmek kor ateşlere? ..
hayyam’ ın meşveretinde
-kendini ermiş sanmak;
alevlere dalıvermek,
baş eğmek serkeşlere! ..

desinler!

bu suskulardır
ki hangi kıyamın işareti? ..
hiç yakışır mı bahara
-hükmü bir kara kışın? ..
oysa bilmezler mi
insan, yaradan’ ın sureti;
hükmüne
-sûal olunmaz
-içten bir yakarışın? ! .

günahsa günah! ..

takıp gelmişse
-al yazmayı
-gül yüzlü sevgili,
cennet, cehennem…
umurlarında mıdır,
-kime ne?
adı sevda konmuşsa;
bıraksınlar iki deli
ram olsunlar
-aşkın o vazgeçilmez
-erdemine! ..


III


kader! ..

bir bir ağaran saçlarımın
-her bir telinde emeğin var;
alkışlarım sana!
ruhuma kaynamış hüzzam şarkılar! ..
hüznün nağmeleriyle sözlenmek varmış:
kader inat, ben çaresiz;
yazgımızı
-tutsak etmiş
-açılmaz prangalar! ..


ya mesafeler? ..

mesafeler midir içimde anaforlar yaratan? ..
azgın nehirlerimdeki girdapların;
bıkmadı mı ruhumu boğmaktan,
doymadı mı gözü? ..
bugünüm
-kayıp çetelesine
-işlenmiş de çoktan;
kaf dağının ötesindedir yarın! ..


ah be yâr! ..

gel, esen rüzgârlarla birlikte gel! ..
okşasın yüzümü,
dökülsün alnıma bembeyaz saçlar! ..
bir ıslık ünlemesinde dokunsun hüzzam;
hîcâz’ da, nihavend’ de, bûselik’ te gel! ..
derviş tevazusuyla açılan şu avuçlar
-vuslatın aşkınadır! ..

bir, ilâhi kıvamının tadında muazzam
bir ney üflemesinde okunsun hüzzam;

yaşama dönsek de gel, birlikte ölsek de gel! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:29 PM
*Seyrüsefer
şair uyur...
yılların meşakkati yormuştur yüreğini.
kapatır kapatmaz gözlerini
düşler alemine yürür...
hüzün vardır uzun yaşam yolculuğunun duraklarında...
yaprak sararmışlığındadır bazen yüreği,
bazen çırılçıplak bir dal / belirsiz yaşam...
takılır ayaklarına daima
adı mutsuzluk olan bir cehennem tümseği...
devinir hüzün yüreğinde, yalazlanır...
çaresizlik, bir alev / kordur...
yandım / yanacağım sanır...

duraklardaki yolculara bakmaktadır şair...
serin bir aşk rüzgârı yüzünü yalamaktadır.
bozkır yanığı yüzlerinde yolcuların,
kurt soylu gözlerinde
akkor bir ışık aramaktadır...
duraklar geçilir bir bir, baharlar yaşanır
her geçen bahar, bir bahar dalında konaklanır...
ismi olmayan bir hâyâl
şairin sînesinde saklanır...

şair hatırlar...
-her mevsim son baharmış
-sen sonbahar’ da yaprak
-bir esinti çıkarmış
-son durak kara toprak! ..

titrer...
mâzîsiyle cebelleşmektedir artık...
gözlerinin önüne gelir muhasebe kayıtları birer birer,
defteri kebîr’ e takılır kalır gözleri...
kayıtlar iyice solgun; fersude ve yırtık! ..
düşünür: yaşam bu mudur?
ölüm; yaşamdan, asude bir kurtuluş mudur? ..

uyanır şair...
ikinci bir bahar vardır manzumesinde yaşamın...
gün yeniden doğmakta, vuslat gelip çatmaktadır...
çaresiz kıyısında dolaşırken kıyamın...
bir taze bahar coşkusu, şairi kuşatmaktadır...

uyanır şair...
sinesinde, bir taze bahar yatmaktadır! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:29 PM
*Siz
avuçlarınız çok mu terledi sahi?
sanki sinirleriniz de çok gerilmiş...
yüzünüzdeki lekeler neden?
neden kaşınız kirpiğinizin önüne indirilmiş?
ya şu ünlemeniz hangi perdeden?
şu sık soluklarınız ve dahi
okunuyor nefretiniz beneklerinizden:
hangi seneden?

yoktunuz oysa yıllarca.
asırlarca belki / saymadım saliseleri...
hele o yılları asırlara karıştıran dakikalarca
ayak uçlarınıza boşalttığım g ö z y a ş ı k â s e l e r i
delilimdir başucumda taşıdığım ey!
yeşilimden arıttığım göl sularıdır onlar! ..
her saat yıla eş, her yıl asır gibi...
sormayınız sakın bir kez daha: bu nasıl şey?
beneklerinize dokunamadım belki
dudaklarınız bir istisna: siz daha iyi bilirsiniz...
ah şu kadınlar! ..

“bir kelebeğin kanadındaki benek” tiniz…
hatırladınız mı k a h v e t e l v e l e r i’ ni?
sevişmeleriniz bile bir başkaydı / hangi asırdı?
içimdeki a ş k a t e ş i t o h u m l a r ı’ nı siz ektiniz!
sonra öyle bir poyraz estiniz ki
n e f r e t k u r u n t u l a r ı’ ndan öbek öbek biriktiniz;
ölüme terk ettiniz aşk iksirini...

ben yokum şimdi...
ilk ve son kez söyleyin:
ne kadar içtendiniz?
...........
anladım efendim: çektiniz ipinizi kendiniz!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:30 PM
*Siz Var Ya!
benim feveranım kimin umurunda ki? ! .
atı alan Üsküdar’ ı geçiyor…
herkes yesin, içsin!
birilerinin,
…suçüstü anında bile
……yüzünde güller açıyor! ..
mütebessim, mutantan…
dört bir yanına gülücükler saçıyor…
eminim ki çok şanslılar doğuştan! ..

kimin umurunda ki
…benim içim acıyor? ! .

elbette feryatlarım duyulmayabilir
…. - pamuk mu tıkadınız kulaklarınıza?
iletişim araçları evinizde olmayabilir(!)
…. - billahi hasretim çığlıklarınıza!

mim de koysam, ilensem de,
…ah da desem anlamsız! ..
can çekişsem,
'Allah! ..' diye inlesem de
…eyvah da desem anlamsız! ..

şaşırdım ne diyeceğimi;
acaba baştan mı yazsam,
ne yapsam da son versem sığlıklarınıza? ..

benim feveranım,
şehit annelerinin
…kanayan yüreklerinde mühürlüdür!
esnafımın ödenememiş senetlerinde,
balıkçı Süleyman’ ın
…küflenmiş küreklerinde mühürlüdür! ..
benim feveranım,
memur ve işçimin trajikomik bordrolarında,
işsiz insanlarımın çıkmayan kadrolarında,
yetim Ali’ nin
…tablasındaki çöreklerinde mühürlüdür!
benim feveranım,
mahalle bakkalının bomboş tereklerinde,
orta sınıfın yıkılmış direklerinde mühürlüdür!

siz var ya siz..?
duyarsız, mütevekkil, tepkisiz..?
umarsızlığınızda boğulacağınız gün
…affetme özürlüdür! ..
göreceksiniz! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:30 PM
*Size Anne Diyebilir miyim?
(Türk soylu bir Girit göçmeni… Bir güzel kadın... Bir anne… Bir şefkat numunesi… Bir gurur abidesi… Sevdamın annesi: Size anne diyebilir miyim? ..)


ne kadar güzel gözleriniz var,
tıpkı anneminkiler gibi…
ne kadar güzel bir yüzünüz var,
güller gibi, güler gibi…
nezaketinizin tutsağı oldum:
her söz arası özür diler gibi…
yüreğimin kilidini çözmek için,
bakışlarınız deler gibi…
hatıralarınızı nakledişiniz
sıradan hadiseler gibi,
aldım nasihatlarınızı
masum asiler gibi...
bir köy faslından geçişiniz,
şehri tümden siler gibi...
-tıpkı bizimkiler gibi -
hele o hayata bakışınız;
azraili silkeler gibi...
doymak bilmez ki torunlar;
gönlünüz kiler gibi…
yesinler, içsinler; inanın bilir onlar:
doyurgan öyküler gibi...

öptüm ellerinizden…
sahi, ne güzel elleriniz? ..
öptüm, öptüm… anlayın:
doyumsuz buseler gibi…
sevdim, ezberledim sizi
sular gibi, seller gibi!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:30 PM
*Son Ümittir Ellerim
Açtım gözlerimi gamlı bir hazan sabahına,
Yorgun yüreğime inat; yaklaşan hüsran mıdır?

Hicabım ki ‘hâlimi takrire mani oluyor’’
‘’Akşamın olduğu yerde’’ beklemiyorum artık!
Neye elimi attıysam kırılıyor, soluyor;
Bir ümitsiz vakıadır bendeki durum artık,
Ve her geçen gün, içimden bir şeyler dökülüyor,
Düştüm düşeceğim ey yâr; sendeliyorum artık!

Bir gamlı hazan sabahına açtım gözlerimi,
Dokunan hüsrandır elbet kırık hâyallerime…
Kımıldatamadım bile yorgun omuzlarımı:
Mecburum; bedenimdeki son çare ellerime! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:30 PM
*Şairi Bilmek
Sana kem gözle bakan gafilleri neyleyim,
Bir melek kadar temiz yüreğini bilmezler...
İste, yüreğin için arzı yeksan eyleyim;
Görüp, kendi kendini yer kendini bilmezler...

Yüreğe ilmek ilmek işlenmiş nakışları,
Bir bahar coşkusuyla iner kar akışları,
İnsanız, hepimizin olur kara kışları;
‘gitti gidiyor garip’, der kendini bilmezler...

Yalan! .. Aldanmayınız suskularına, yalan,
Her an boşaltmak için zehrini, pusar yılan,
Anlık keyifler için şu üst üste kayılan
Bohçaya kinlerini kor, kendini bilmezler...

Hepsi bir kürre içre yuvalanmış, uyuyor,
Gökte bir uzak yıldız mırıltılar duyuyor,
Ay, şair yüreklere bir işaret koyuyor;
Şimdi görsünler seni hor, kendini bilmezler...

Vakit direnme vakti, sevdaları kuşanın,
Keşfedin âfâkını muzdarip kehkeşanın,
Granit kabuğunu kıran şair kişinin
Gücünü göremezler, kör kendini bilmezler...

Şair bu... Sağı solu bilinmez; bir gizdir o,
Attığı her adımı bilinecek izdir o,
Görebilsek içini, hakikatte bizdir o;
Sizin adam olmanız zor, kendini bilmezler...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:30 PM
*Tarih Şeridimizden Boyuna Bir Kesit
bizdik,
en nadide karanfillerdeki kırmızı,
menekşelerdeki mor, papatyalardaki beyaz;
şu muazzam
-tabiat manzumesindeki
-------gizdik! ..
açmıştık acuna bağrımızı:
yaban güllerinde dikensiz,
ayrık otlarında kapkaçsız,
zakkumda zehirsizdik…
tohumlarımıza zerkedilmişti yaşam,
ölümsüzdük;
yan çizdik..!

izdik
ülkülere yürüyen dev adımlarda…
kavak yellerince
--kesildi ayaklarımız
-----yerden,
unuttuk erdemlerimizi birden;
artık, kırık bir sazdık..!

sızdık..!
kehribar gözlerimizdeki ışıltılar söndü,
hayata rengârenk bakışlarımız
ölümcül bir mora döndü..!
karıştı
-akrep ve yelkovan
-----birbirine
karıştı zamanlarımız;
yazık ki umarsızdık..!

azdık!
kara bulutlar yarattık!
parladı
-savaş şimşeklerimiz
---ardı arkasına,
ardından, düşman yağmurlar yağdırdık,
yeni güfteler yazdık insanlık şarkısına,
günahsız yüreklere
-nefretleri sığdırdık;
coştu vahşet yanlarımız:
kendi kendimizi ezdik! ..

sezdik..!
bulutlardan barış yağmurları diledik
savaşlardan artakalan tohumlar
-dönsün, diyerek hayata;
bakiye sevgilerimizle suladık…
şimdi çiçek zamanı! ..
akrebimiz akrep, yelkovanımız yelkovan:
renklerde ölüm yok artık…
aşkı “an”lardan çıkardık,
zamandır şimdi yeri! ..
………….
şükürler olsun Tanrı’ m;
-----susuzduk,
yeniden, “insanca bir hâyâl” yazdık! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:30 PM
*Tuhaf Bir Rüyâ
düşünmek zorunda değilsin beni, biliyorum
ne de olsa park kapalı! ..
lâkin ne zaman telefonum çalsa
heyecandan ölüyorum / ölür gibi oluyorum,
çoluk çocuk fark ediyor, eziliyor, büzülüyorum…
battaniyemi başıma çekip, halime gülüyorum…
neyim ben sence kadın; divane mi, deli mi? ..
yanımda olsan, tutuversen elimi,
ateşim düşse, nabzım düzelse,
haykırabilsem aşkımı; dilim çözülse! ..

ah be kadın; bıraksalar beni bana
vallahi yapacağımı biliyorum:
bir tekme yazgıma, bir tekme yazgına…
gözlerini açmışsın, bir de bakmışsın ki
nefes nefese, kucağında soluyorum! ..

dur hele! ..
rüyâ böyle bitmemeli bence! ..

‘’yalan söylüyorsam ölümü öp’’ dedim kadına,
hani o dudağını büküp büzmesini görünce! ..
içinde sinkaf olmayan
okkalı bir dûa saldım efradına! ...

Hasan, hemen huma kuşunu göndermiş
….Erzincan dolaylarından;
……..çöküverdim kanadına! ..
- baba! .. babacığım, harçlığım? ! .
uyandım büyük oğlumun sabah serenadına! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:30 PM
*Türkuaz
mazimiz/

bir seni bilirdi gönlüm, bir de seni
bir de o deli dolu sözlerinin
şöyle yüzüme, gönlüme doğru
efil efil esmesini...
üşümem için değil, kendime dönmem için.

bir seni bilirdi gönlüm, bir de seni
inadına mahur söylerdim ezgilerini...
inadına dalardın düşlerine
kapattığın zaman gözlerini
düşünde görünmem için...


halimiz/

bir seni biliyor gönlüm, bir de seni
biliyorum
ancak düşlerinde tutabiliyorum ellerini
şiirler okuyorum “mutlaka bir gün…”lü
sen, o günlerde dolaşıyorsun mütebessim
ben, diziler yazıyorum, heyecanlı…
elimde bir mutlu resim,
bir de o nefret ettiğim masken,
yeniden kurguluyorum hayallerini...

bir seni biliyor gönlüm, bir de seni
onarmak için kırılan ümitlerini
hani –kırk takla atmaya hazır- düşünüyorum
bir inebilsem geçmişinin derinliklerine,
biliyorum yapacağımı:
sormaz mıyım hesabını “gelgit”lerine? ..

bir seni biliyor deli gönlüm, bir de seni...
ahh! .. nasıl unuturum:
bir de cam’ dan şavkı vuran buruk bûseni! ..


...ve âtîmiz/

yalnızlık, güz akşamlarına yansımakta.
zemherîye çeyrek var...
ahkâmımız türkümüze sözlenmiş;
kurt soylu yüreklere “ölümsüzlük” sunmakta..!

bir bizi bilirim, bir de...

bak ufuklara? ! .
mavilikler giderek yeşile boyanmakta!
hoş geldin türkuaz:
asuman uyanmakta! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:31 PM
*Ulusa Davet


Millet olmuş koyun gibi,
Nerde onca Kangal iti,
Koyunların yok sahibi;
Takmıyor çoban Ahmet' i! ...

Aç kurtlar sarar sürüyü,
Millet çalar düttürüyü,
İktisadî ''götürü'' yü,
Uygular, yerler devleti! ..

Siz hâlâ ''hoşgörü'' deyin,
Büyük ümitler besleyin,
Hâttâ daha da süsleyin;
Semirtin mel'un illeti! ..

Cumhuriyet, mumhuriyet…
Bırakın uyusun millet!
Tasalanma; böl, böl hallet,
Kemik senin, senin eti! ...

Verdikleri gün sayılı,
Sayıverin onca yılı,
Vaat nah böyle kayılı;
Mutlu edin sadareti(!)

Turan der ki uyan halkım,
Talkı bırak, işte salkım!
Seni bekler Büyük Ülkü'm;
Kaçırmayın bu daveti! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:31 PM
*Umar / sızım
gözlerimde i s l i c a m y a n s ı m a s ı gözleriniz
öldünüz mü yoksa öldüm mü ey
nedir bu i ç y a n m a s ı?

çok karışığım bugün

başım, kaynar kazanda salınan sefer tası
tın tın eder, bedel öder efendim
ben mi boşaldım yoksa bedenimden ansızın
siz mi terk ettiniz yüreğimi izinsiz? ..

içim geçmiş anladım.

karanfil mi kanayan?
çiy damlasında sızınız parmak ucuma sızar
durmayınız efendim, kendinize gidin siz

ölüm bana ne yazar
yazgımsa bu hayat sizsiz?

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:31 PM
*Usta
Sen şarkının ta kendisi
Güftesi sen, bestesi sen
Sen meşklerin efendisi
Efendinin ustası sen!

Gün gelir sazın telinde
Gezersin mızrap elinde
Namın sevenler dilinde
Aşıkların hastası sen!

Üflediğin ney’ deki sır
Çözülmemiş bunca asır
Nağmeleri dilde nasır
Ekinimin destesi sen!

Efendinin ustası sen
Aşıkların hastası sen
Ekinimin destesi sen
Ben ki ustanın bendesi!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:31 PM
*Uyan Halkım
“Önkuzu hey Önkuzu / önde gider ön kuzu / anası Dursun demiş / durmaz, gider Önkuzu” N.Y.Gençosmanoğlu



alır mı yakışık hiç
durmak Türk’ e, sorarım:
çevremizde bunca ***
yatar da pusar arım? ..

batı’ ya mı ilensem
içimdeki puşta mı
nerde benim el-ensem?
yiğitliğim tuşta mı?

kuzey’ im rahat artık,
hem beyaz var hem kızıl...
şimdi oldular sürtük:
dün yaptığına üzül!

doğu’ mda bir bulmaca:
islâm siyaset olmuş...
doğum da bir bulmaca:
cenin cine satılmış! ..

güney’ im mi? .. sormayın...
silahlar hiç susmuyor! ..
kalbime konar mayın:
kafamız hiç basmıyor!

şimdi düşünme vakti,
boş geçecek zaman yok! ..
ATA’ nın bize akdi;
son kaleyiz: aman yok!

ne ölmek var, ne dönmek;
şahadet son perdemiz...
ufku açarak dinmek,
yaşamak tek derdimiz...

uyan, uyan ey halkım:
son kalemizde saf tut!
yaşasın büyük ülküm,
asil kanımızda kut!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:31 PM
*Uyanış/1
(Bilge Kaan’ dan Atatürk’ e uzanan uzun, upuzun bir yolun kilometre taşlarında yazılıdır istikbal öğretimiz!)

………………………..
………………………..


Bilge Kaan’ ın hitabeti gelir sonra aklıma!
titrerim usuldan usuldan,
giderek bir depreme döner titremelerim! ..
bakmayın bu günkü sarsaklığıma:
bütün umutsuzluğuma inat;
yeniden doğarım umutlarımla,
kalkarım ayağa,şahlanırım,
dünyaya asil bir selâm çakarım
--yepyeni bir fasıldan! ..

gök çökse, yer delinse ne çıkar? ! .
göğü tutar kaldırır,
-çöküntüyü doldurur,
--ufkumuzun sonsuzluğuna odaklanırım!

“Ben bir Türk’ üm, dinim, cinsim uludur! ..”
soysuz utançlar/gizlenişler öldürür beni,
soylu başkaldırışlarla ayaklanırım!
“Muhtaç olduğun kudret,
--damarlarındaki asil kanda mevcuttur! ..”
işte yiğitçe/Atatürkçe bir hitabet,
işte beynimi çepeçevre saran düstur! ..
………………….
………………….

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:31 PM
*Uzatmalar
Hak edeceğin güne yazdım. / Kazıdım hayallerime en seçkin beyitlerimi,
/ Sarhoş olup sızdım! / Başka baharlara erteledim ümitlerimi,
/ Fark edeceğin güne yazdım! / Kadınım, kısrağımsın;
yaşadığım gel – gitlerimi / döneceğin güne yazdım!
/ Öle yazdım, yine yazdım! ..

Birdenbire kapatmadan saçlarımı kar beyazlar,
Kimi elâ, mavi, yeşil, kimi kahverengi baksın!

Dönsün etrafımda nurdan ışıklar altında kızlar,
Hasret kalmış yüreğime renk renk sevdalar bıraksın!

Aman eksik olmasınlar; birbirinden güzel yüzler,
Yürüsünler ardı sıra, coşkun ırmaklarca aksın!

Bir neşe – i muhabbetle şakısın bütün ağızlar,
Kıvrılsın ince bedenler; bendesi olsunlar raksın!

Raksın içinde yükselip işreti saran alazlar,
Bu günahkârın gönlünü olabildiğince yaksın!

Gözlerinde parıldayan ışıl ışıl yakamozlar,
Afakımda pür nûr olsun, ruhumda şimşekler çaksın!

Yalan! Hepsi yalan cânân! Ruhsuz bütün bu avazlar!
Mümkün mü saadet bulmak, bende sen olmayacaksın?

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:31 PM
*Ümide davet
karamsarlık, omuzlarımdaki yük “kurşun ağırlığınca”…
çaresizlik, göz bebeklerimdeki kara…
ümit, bir derin dondurucuya seralanıp konmuşken;
sanılmasın ki arada bir parlayınca
içimizdeki kor / ateş yangınlara verdik ara!
mümkün mü hayata dönmek bunca ağır yanmışken? ! .

kâbus, aydınlığımızı engelleyen bir şemsiye:
çöreklenmiş tepemize; kımıldasak hislenir! ..
aldım / alacağım son nefesinizi diye diye
adeta Azrail olmaya heveslenir! ..

ey ümit! .. çık girdiğin tabuttan,
kâm alalım hayattan!
savur üzerimize buzdan kristallerini…
ayetlerden bir fânusa al bizi;
hissedelim Tanrı’ nın ellerini,
bırakalım tuttuğumuz nefesimizi! ..

ey kendisini yer yüzünün halifesi sanan sen:
misketlerle kandırılan çocuklardan değiliz!
bab’ ların senin olsun, kimmiş şu şövalyeler:
tükendiğini mi sandın mazlumlar ordusunun sen? ..
ulusunu peşkeş çeken alçaklardan değiliz,
hiç değiliz sizin bildiğiniz “halklar” dan!
büyük geçinen ufaklardan değiliz! ..

hoş geldin ümit!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:31 PM
*Yaprak Düşmeden Yere
beni seviyor musun?
geliverdi aklıma, döküldü dudağımdan…
sahi ey en sevgili! aç gözünü, kör müsün?
nasıl bir sevgidir ki kalbimden vuruverdin
körelttiğim okumu alarak sadağımdan?

beni seviyor musun?
içime ökselenen asalak düşünceler
tüneyerek bir dala; uyur gibi, zor konar…
yorumcu tutsak etmiş: beynimde düş inceler;
zavallı yüreğimde ilenç, intizar kanar! ..

beni seviyor musun?
hayatı çok mu kolay buldun, oyuncak yaptın?
ya bahçemde çiçekler soluverirse bir gün? ! .
kar düşmüş saçlarımı örüp salıncak yaptın;
yahut gün batımında karlar erirse bir gün? ..

beni seviyor musun?
inadım inat deyip bekliyor musun hâlâ?
kılı kırk yararım bak, zaman altındır şimdi…
son güzde son yaprağın düşmesine beş kala
var mısın: ellerinle toprağa indir şimdi? ..

hâlâ seviyor musun?
bozalım saatleri, delilleri yırtalım,
takılmasın gözümüz eskimiş takvimlere…
kafdağı hayaline bir bilet ayırtalım;
sözümdür! el sallarım yaprak düşmeden yere! .

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:31 PM
*Yâr/sızım
halâ suskun ar/sızım…

kabuğunda yine hangi düşlere daldın?
hangi yanlış hesaplardan çıkan bakiyedir
ki bir başına kaldın?

geçmek bilmiyor sızım...

saklanma yaratılarını yorgan yapıp altına...
kurma daha fazla sakil düşler...
türkuaz perdelerde yansıyan karaltına
gölgem düşer.
bense uzak mesafelerde beklerken çaresiz;
kayıp gölgeme hasret, ölüme umarsızım.

öylesine ayarsızım...

kanıma dek işleyen bir illet şu yâr sızım.
bilmez misin yârsızım? ! .

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:32 PM
*Yazgı
Dışarıda kar yağıyor,
Hasretlik içimde kor/ateş;
Yanıyor yüreğim/yüreğim yanıyor,
Görmez misin ak düşen saçlarımı?
Kapatmak için yazgımı
Alnıma uzanıyor...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:32 PM
*Yazgı/sızımsın
ey ruhumu tutsak verdiğim dipsiz karanlık
yüreğimi ateşleyen ilk kıvılcım
telvelerinden vurgun yediğim
yanarken üşüdüğüm
-üşürken dilediğim sen-
donarken yandığım
-yanarken özlediğim sen-

ey yâr
vazgeçemediğim beneklerindeki mabedine sığındım
aç bütün kapılarını
aşkımın sen halini istiyorum
arınmış dudaklarına sığındım
dudaklarıma bırak bütün günahlarını
yaşamak istiyorum kollarına sığındım
sar beni!
geçmişimdir senedim
saçlarımın aklarına sığındım
gör!
martıların doyumsuz çığlıklarından sor beni
önce yaşat
sonra vur!
…………..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:32 PM
*Yoktunuz
yoktunuz!

k u ş t ü y ü n d e n minderler sermiştim yüreğime
rengârenk çiçekler derlemiştim kırlardan
her biri birbirinden güzel kokan
-ordan/burdan-
tevazusuna hayran olduğum sevdiğime / size
fakat yoktunuz!


yoktunuz! .

yaban karanfillerinin boynunu büktünüz
üzdünüz papatyaları
gelincikler süzülüp kaldılar
-gelseydiniz başucunuzdaydılar-
oysa siz yüreğimde ne kadar büyüktünüz
-büyüklüğünüze(!) saydılar-


yoktunuz! ..

şimdi hissediyorum dilinizden dökülen
t ü y d i k e n l e r i n i n dokunuşlarını inceden inceden
ondan soğuktunuz
ondandı tafranız
düşünemedim önceden

özür diliyorum şimdi k ı r ç i ç e k l e r i n d e n bir bir
aman diliyorum dönenceden
değiştir ne olur yörüngeni, değiştir! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:32 PM
*Yüreğime Buz Yürüdü
sen ordasın ya güzelim? ..
ayrılıklar oldum olası kızdırır beni…
hele bir de akşam olunca hani
burgu burgu olur içim,
beynim karıncalanır,
avuçlarım terler, kararır gözlerim…
hasılı, bedenim kıvrım kıvrım kıvranır…

sen ordasın ya güzelim? ..
koca çınar üşür…
dayanamaz kış ayazlarına – sorma, niçin? –
üşüdükçe büzüşür;
sarılır son ümitlere dal dal
sorgulayan ******* için…

sen ordasın ya güzelim:
tenimdeki tuz kurudu…
yol göründü artık kaderin makûs ağına…
çabalıyor son kez elim:
var, git artık kaf dağına…

sen ordasın ya güzelim:
yüreğime buz yürüdü! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:32 PM
*Zamana Sîtem
selâmsız, sabahsız kaldık yine telve gözlü yâr
bir kahır cenderesinde boğuşur hayallerim
kapatılmış kapılardan ibaret izbe diyâr
bağlar elimi kolumu; bir ümit hayallerim…

dağlar... sıra sıra dağlar... dizilmiş ardı sıra
bir intizar gönderirim nazar edip dağlara…

hasret, basamak basamak çıkarken yücelere
her adımında ezilir yüreğim: sızım sızım...
ne yetinir, ne sığarım gündüz ve *******e
kim bilir hangi zamana gizlenmiş hayırsızım...

yollar... bitmek bilmez yollar... uzanır sonsuzluğa
bir intizar gönderirim: vursun zamansızlığa...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:33 PM
*Zehir Zemberek Bir Veda Mektubu
(.............. kindârî’ den…………..)


sen, göz beyazımdaki sarılık,
yüreğimdeki sıkıntı...
sıradan bir varlık, hatta yaratık...
sen, silmek üzere yapmış olduğum bir alıntı…

sen, nefret girdabımda boğduğum iğrenç ruh,
göz yaşlarımdaki yemyeşil zehir,
sözcüklerime sinmiş gürûh,
sen, kin ve ihanetten ibaret; irin akan bir nehir...

sen, avuçlarımdaki kir, tenimden attığım ter,
etimden ayırdığım hasta tırnak...
ister yas tut, çal, oyna ister:
sen aptal, sen zavallı, sen kıymet bilmez bunak! ..

sen rüyalarında yaşa… gerçek senin neyine?
ne bende dur, ne elde...
üfle dur yalan yere elindeki neyine:
uzanmış yatıyor gerçek, yerdeki karanfilde…

sen, bırakma bana... söndür aşkın ocağını…
farz oldu ebediyen öldürmek seni…
görmez misin günlerdir ördüğüm öç ağını? ..
korkmuyorum
......bak, çizdim
............işte cürüm ekseni! ..
.....................
......................................
..............................................

işte ben, vurdum mu böyle vururum,
yüreğinden girip, ciğerini sökerim de...
adamı kor ateşlerde kavururum! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:33 PM
Ağıt
(Şarkı)

Sular akar çağıl çağıl
Kötü dersen ağıl ağıl
Ana ağlar oğul oğul
Görem artık yüzün oğul
Öpem artık gözün oğul
Sensiz neyleyim acunda
Öbür dünya cennet oğul
Kuzu meler yaylalarda
Öter keklik nur dağlarda
Şu terkedilmiş bağlarda
Ana oğul diye ağlar
İnleşir ovalar dağlar
Ağır ağır diner sızı
Ah der ah şu karayazı
Bırak artık çoğu azı
Olanını bulamadım
Oğulumun sevgisine
Bir nebzecik doyamadım.

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:33 PM
Ah O Hayâl
(tabi ki sana...)

Aşkı sende buldum, yaşadım sende,
İstesen de buydum, istemesen de! ...
Sırrımız saklanmış tende, bedende;
Tutup hapsettiğin kafesteydim ben!

Gözlerim, o bahar dalında kaldı,
Beyaz, mor, eflâtun rengine daldı.
Ürperip uyandım; hepsi hayâldi,
Yakıp üflediğin nefesteydim ben.

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:33 PM
Ah!
Yancağızımda olmanı isteyiverdim birden,
Öyle özlemiştim ki seni! ..
Kırıvermişim kalemimi sinirden,
Bilemezdimki reddedeceğini? ! .

Kavlim bu değildi elbette!
Devam etmeliydik kaldığımız yerden,
Susuverdin! ..
Ne sende lezzet kaldı, ne bende takat...
O kadın olduğunu unutuvermişim,
Fakat
Bilmeliydim gideceğini,
Bilmeliydim! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:33 PM
Aldanma Suskularıma
mesafelere taktım yine birtanem,
olmasın uzak ara soluklar…
hüznün yansıması da olsa
gözlerindeki bulutlar;
yağmur olup yağsın,
tenimi ıslatsın:
ayrılığa itirazım var! ...

bak, yine geldi bahar…
gözlerimin şavkıdır yaprakların yeşili.
aldanma suskularıma:
çiçekler geldi geçti,
şimdi yepyeni yaşamlar sunar
meyveye yatmış dallar.

aldanma suskularıma:
bir deli fırtınanın habercisidir;
koptu kopar! ...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:33 PM
Anla
Seni çok seviyorum, duysana beni kadın! ..
Bunca çırpındım durdum anlatmak için sana,
Ağzımla kuş tuttum da yine anlayamadın;
Şu derbeder halime bakıp da anlasana! ..

Şarkılara söz olur bu dizeler gün gelir,
Dillerde nağme olup asumana yükselir,
Sevginin kıymetini ancak sevenler bilir;
Bir zerre kulak verip sözümü dinlesene! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:33 PM
Asla Kazanamazsınız!
Vurdumduymazlara ve 'neme lâzımcı türevler' e` dir sözümüz.....


sahi! .. neydi biz şairlerin,
siz “neme lâzımcı türevler” den farkımız? ...
siz zaten silahlarınızı kuşanmıştınız;
biz demet demet karanfil,
biraz da sivrice bir dil! ..
aramıza sıkışmış bir sessiz “yığın”,
hakim felsefe: YAŞASIN KÖTÜLÜK! ..
siz o zaman kazanmıştınız!
biz, dolu tarafı bardağın;
siz yudumladınız,
-biz
-azaldık
-her yudumda! ..
beklerken yanlış yaptık
içimizde yaşarken bunca sülük!



bana şiir gelmesin!
kahırlar,
-denk tutulup
-yüklenmesin omzuma,
gelmesin bana esin!
bana ne, insanların aymazlığından,
üç kâğıdından,
-yalanından,
-dolanından,
bölüp parçalamasından / talanından? ..
kimsenin derdi beni germesin!
gelmesin bana esin!

bana şiir gelmesin!
iki büklüm, deve boynu bir yürek,
ipotek konulmuş bir irade,
iğdiş edilmiş bir gelecek,
iğfal edilmiş ülküler…
ve neler, neler….

gelip ne etsin şiir?
bunca çirkeflik içinde
kendini mi kirletsin şiir? ..

bana şiir gelmesin,
gelmesin bana esin!

çekilip inzivaya
-bir köşede sessizce
-ruhumu dinlemeliyim…
ve ardımdan,
-ervahıma yapılan
-küfürlerle serinlemeliyim! ..
gurur, onur hak getire;
zevk alıp inlemeliyim! ..

bana şiir gelmesin,
bana gelmesin esin!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:33 PM
yenildim size dedim, bakın? ! .
çekildim kendi köşeme
-iğfal edilmiş ülkülerim,
-iğdiş edilmiş bir gelecek
ve giydim eteğimi…
bakalım kimler gülecek! ..
beni kendi halime bırakın!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:34 PM
yaz geldi! ..
sardunyalar o kadar pembe ki? ! .
begonville’ ler daha bir pembe
-ve hatta daha bir kırmızı! ..
dikenleri bile yok edilmiş!
saçlarıma takıp dolaşsam mı ki
ya da saplarından bağlayıp
bir demet yapsam mı ki? ..
-özledim dikenlerini desem? -
yok yok! ...
özlemesem! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:38 PM
yaraşır bana sustuysam eğer(!)
yaraşır bana
-bir roman havasının,
-‘düşü’ nün dostuysam eğer(!)

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:39 PM
erkeklikle ürkekliğin arasında bir yerde
bekliyorum naçar! ..
lâkin, bakıyorum da hiç bir yerde
ne erkek var, ne ürkek var?
herkes kendi yalanına düçar! ..
yatmak bana mı düştü,
kaçmak bana mı düştü? ..
ben şair, ben aydın, ben muhalif,
ben ki halkımın sesi:
susmak bana mı düştü? ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:39 PM
aptal bir kırgınlığın yansımasıydı o hal…
behey sergerde bozuntusu, behey aptal;
susar mı sandın şiiri? ..
şiir naat, şiir kutsal;
şair ulusuna hamal!

duymaz mıyım sanırsın
-atamızdan gelen o erkek sesi?
-şairi susuyorsa eğer bir milletin,-
-önüne geçilemez asla zilletin! -
bu bir isyan gürlemesi,
bu, bilmem kaçıncı kez,
kaçıncı gün ertesi
şairin ünlemesi! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:39 PM
Aşık ve Aşka Dair
Aşk dediğin su misali be Hasan!
Çıkar yola kaynağından,
Akar gider, izi kalır! ..
Tabiplerin gücü yetmez.
Bıçak kemiğe dayanır;
Derman gider, sızı kalır! ..

Aşık dediğin su misali be Hasan!
Yola çıkar obasından,
Bir ömür nefes tüketir,
Çalar söyler elaleme;
Gönül telini titretir,
Cümle alem razı kalır,
Kendi gider sazı kalır! ..

Aşk dediğin su misali be Hasan!
Yola çıkar kaynağından,
Gidişine bırakmazlar...
Kazma-kürek, boz-bulanık...
Kirletirler boz’ u kalır,
Tadı gider, tuzu kalır! ..

Aşık dediğin su misali be Hasan!
Yola çıkar obasından,
Bir de bakarsın; kuruyuvermiş sevdasından! ? .
Umutsuzluk büker belini / keser dilini.
Bir delişmen yüzü kalır,
Harı gider, közü kalır!

Hepsi bir yana be Hasan!
Aşık yine de Aşık, aşk yine de aşktır!
Yaşamıştır, yaşanmıştır en azından!
Son sözüm şu ki Hasan:
Posası gider özü kalır! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:39 PM
Aşk-ı Memnu
Harap gönlümde; asalak, haraç bir sevdaya kaldım,
Besleyen yok, sulayan yok: kıraç bir sevdaya kaldım,
''Bir tatlı huzur'' a hasret, bir lokma sevgiye muhtaç;
Hayat memat arasında pür aç bir sevdaya kaldım! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:39 PM
Aşk
Hayat; bir bulanık su,
Vicdan; Ölüm korkusu!
Aşk; hayatın içine
Yerleştirilmiş pusu! ...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:39 PM
Aşk Hayatın Gerçeği
“Fena sayılmazdı geçmişim.

İki ileri bir geri yürürdüm.
Mutsuz olduğum anlar çoktu belki ama mutlu olduklarımın yanında, yine de bir mânâ ifade etmezdi mutsuzluklarım...
Ağlardım ama gülmelerim daha baskındı...
Kaybettiğim de oluyordu ya, kazançlarımı hiç yadsımazdım...
Günahlarımdan, ibadet ederek arınabildiğimi, en azından sanırdım...
Geleceğime yönelik düşünce ve plânlarımın önünde; bezginliklerim ve ümitsizliklerim daima engel olarak yerini alırdı zaman zaman...
Lâkin yaşama olan tutkum, çoğu zaman bu engellere aldırmazdı: usançlarımın yerini şevk, ümitsizliklerimin yerini iştiyak alırdı...”

”Sonra aşık oldum...”

”Oldum olmasına ama gördüm ki artık; bir adım ileri,bir adım geri yürümeye başlamışım! ..
Bir arpa boyu yol gitmelere bile hasret duydum...
Belki aşkın o garip hazzı dolayısıyla olsa gerek; oyalandım bir süre...
Ama hepsi o işte! ..”

İnandınız mı? ...
Doğru mu sizce? ..

Aşkın o garip hazzını ta yüreğinizde; bazen bir derin sızı, bazen ağyara nispet edercesine alnınızın tam ortasındaki bir ak yazı huzuru ile yansıyan “bilmem kaçıncı hali” ile hissettiğinizde; oyalanmak mı istersiniz, yoksa an’ ı doyasıya yaşayıp, “yâr ile yekpare” olup vuslat mı istersiniz? ...

Vuslattı aslında bütün arzum! ..

“Vuslat; / hırçın dalgalar arasında el ele tutuşmaktır / kıyıya inat açık denizlere bakmaktır / yaşamaktır bir göl yeşilinde kutsal hazları / açıklardaki son limana demir atmaktır! ..”

Yâr ile ben, son limana vasıl olduk ve demir attık!

“Uyanır şair: / ikinci bir bahar vardır manzumesinde yaşamın... / gün yeniden doğmakta, vuslat gelip çatmaktadır... çaresiz kıyısında dolaşırken kıyamın... / bir taze bahar coşkusu, şairi kuşatmaktadır... / uyanır şair... / sinesinde, bir taze bahar yatmaktadır! ..

Adımlarımız; artık hep ileri, daima ileri olmuştur! ...

Öncesi, sadece bir hezeyan! ...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:39 PM
Aşk Ne Hallere Düştü
Hayaller düşlere düştü
- akbabalar üşüştü! –
‘’Aman canan beni şad et,
Firakınla perişan et...’’
Bu can yollara düştü!
Yol bitmez, ömür biter,
Post gider, kavga biter.
Aşk ne hallere düştü...!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:40 PM
Aşk Nedir
Aşk nedir, diye sormuşlar bir mecliste Hayyam’ a,
Hayyam, tereddütsüz: ‘’tendeki fısıltıdır’’ demiş…
-Ya gözlerdeki ve dillerdeki o ifadeler? ...
Hayyam munisçe bakmış ve sadece gülümsemiş! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:40 PM
Aşkı Uyandır
(bir deli zaman boşluğunda zır deli bir an... / mekân mı? .. / viran be sultanım, viran! ..)

ayrılığın ortasına mim koydum,
ayrıl ayrılabilirsen...
çepeçevre doladım dikenli dillerimi;
hayratlarım sana adanmıştır sultanım,
yadsıma züğürt hallerimi.
sen bilirsin; yüreğindedir kaydım...
ister ağla, ister vur, kır...
ve hattâ canımın nar çiçeği yangını,
vallahi söv sövebilirsen...
haykırabildiğince haykır,
al ellerimi,
___sol göğsüne bastır,
sonra dokundur solgun yüzüne...
dersen ki
___Leylâ olsaydım
______sarılırdım Mecnun’ un göğsüne...
oldun bil ki!
gönensin artık şu kibirli yüreğin...
geçmeden akıp giden kör vakitler,
sarıl fütursuzca mecnununa:
aşkı uyandır! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:40 PM
Ayça Kız
Bir gül Ayça kız, bir gül;
Gül yüzünde Gül bitsin...
Bir gül ki öyle içten;
Gönülleri eritsin!
Ah! .. edince, sızısı
Yüreğimde yer etsin!
Sakın ağlama kızım!
Sakla gözyaşlarını
En güzel sevinçlere! ..
Biliyorum, lâyıksın
Sen güzel sevinçlere...
İlk baharım, ilk yazım;
Budur Tanrı' dan şu an
Yalvararak niyazım.

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:44 PM
Ayrılık
Ayrılıktı korktuğum,
İşte başıma geldi;
Boğazım düğüm düğüm! ..
Her şey nasıl güzeldi?
Lâkin uzaklardaydın…
Resmindi son gördüğüm! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:44 PM
Başbuğa Veda / 1
aylardan Nisan' dı...
demirdi yer, gök bakırdı! ..
çöküyor muydu ne gök, deliniyor muydu ne yer? ..
hüznün gökkuşağında yürüyordu yüz binler...
semaya açılan küçük büyük avuçlar,
dudaklarında dûalardan demetler
ve sagu çığlıklarıyla Tanrı' ya öykünüyordu...
eğilmez vakur başlar eğiliyordu,
sicim gibi boşanıyordu gözlerden yaşlar,
son başbuğ, yiğit bozkurt, heybetli çınar;
yüz binlerin omuzlarında
uçmağa uğurlanıyordu! ...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:44 PM
Bekle beni
Yarın kısa bir yolculuğa çıkacağım birtane' m,
Gidiş dönüş altı saat...
Kürkçü dükkânına döneceğim elbet, fakat
Aklım fikrim sende kalacak!
Dualarına muhtacım birtane' m,
- Dualarım seninle olacak -
Döndüğümde sesin gür çıkmalı.
Çünkü yüreğim, yüreğini bıraktığı yerde bulacak! ...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:44 PM
Benden Hesap Sorulsun
‘’Ağlayın parmakları nur sularından kınalı kızlarım / Ağlasın Meraga göklerinden, Meraga' ya bakıp yıldızlarım! ../... ağla ey Tanrı dağlarından indirilmiş Tanrı’m! ..’’
Arif Nihat ASYA

radyodan nağmeler yükseliyordu,
‘’şarkılar seni söyler…’’ diyordu bir sanatçı…
‘’…bir tatlı huzur almaya…’’ gelmişti ‘’Kalamış’ tan’’…
bir başka sanatçı ‘’…veda artık her şeye…’’, diyordu! ...

‘’…bir tatlı huzur almaya…’’ gelmişti ‘’Kalamış’ tan’’,
gam ve kasaveti nerdeyse unutmuştu!
ki buz gibi dondu kaldı, haber vardı Muş’ tan:
onsekiz evlâdını lânet terör yutmuştu! ..

‘’suları ıslatamadım’’ diyordu bir şair,
‘’atmaca uçurumu’’ nda bekliyordu diğeri,
oysa elindeki, bir romandı memleketine dair;
okudukça yanıyordu ciğeri! ...


‘’cayır cayır yanıyoruz’’ du başlığı bir gazetenin,
‘’soluk alamayacağız’’ diyordu, filan Bakan bey amca…
‘’halledeceğiz…’’ diye bitiyordu sonu bültenin;
kazmayla, kürekle… ama karınca kararınca(!)

‘’…ah o şarkıların gözü kör olsun! ..’’
‘’şimdi uzaklarda…’’ isem eğer ayaklarım kırılsın! ..
çadır kurmadıysam Ankara’ nın göbeğine,
benden hesap sorulsun, benden hesap sorulsun! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:44 PM
Bıçak Kemiğe Dayandı
bıçak kemiğe dayandı.
ya o ya ben diyor yürek!
ya hayat yahut ölüm! ...
ortası olmayan bir ilâhî çizgide
yüzlerce, binlerce abrek
Elbruz dağlarının gizemli doruklarında...
belki de
serinliğinde şimal rüzgârlarının...
kimilerinin omuzlarında kalaşnikofları,
ellerinde kimilerinin...
alabildiğine kudretli,
alabildiğine erkek! ...

kurt bakışlı binlerce abrek! ...

bu makus talihi yeneceğiz biz!
yurdumun bayındır şehirlerine
vakur, dimdik, özgür döneceğiz biz! ...

bıçak kemiğe dayandı!
kurt soylu Dudayev’ in
kurt soylu çocukları
al kanlara boyandı! ...
Janpolat’ lar, Seteney’ ler,
Aşanba’ lar, Janset’ ler
düşerken bir bir yere,
ağdılar üzerlerine Rus’ ların,
ölüm olup yağdılar!
ve gökyüzünde
akbabalar gibi
dolaşırken kızıl jetler,
ve bombalar yağarken şehirlere;
binlerce şehit oldular,
onbinlerle doğdular! ...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:45 PM
Bırak yakamı
Sabahın mahmurluğu üzerimde halâ,
Gecenin yorgunluğunu taşıyorum.
Uykusuz geçen bir gece
Ve gecenin bam teli, mim noktası sen!
Yüreğimin isyan çığlıklarını duyuyorum,
Giderek küçüldüğümü hissediyorum,
Büzülüp kalıyorum koltuğuma - üşüyorum -
Kulaklarım halâ çınlıyor...
Sıradışı, hattâ aykırı duygulara gebeyim...
Çek gölyeşili gözlerini gözlerimden,
Öleceksem öleyim! ...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:45 PM
Bî Râzıyım
Seni sevmek suçsa eğer ey sevgili, râzıyım…
Mızrabın vurduğu telde,bir aşığın sazıyım.
Nağmeler hıçkırıyorsa eğer sazın dilinden;
O dilden bir soluğum, lâkin ondan bî râzıyım! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:45 PM
Bu Gece
bu gece sen olmayacaksın gündemimde:
mışıl mışıl uyuyacak,
….sabahleyin zinde uyanacağım…
gör bak; dayanacağım!
beynimi ‘kompleksler’ kurcalamayacak!
belki efil efil esecek içimde rüzgâr,
….belki için için yanacağım…
lâkin biliyorum ki içim hiç acımayacak!

bu gece sen olmayacaksın;
ben mışıl mışıl uyuyacağım!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:45 PM
Buraya Kadar
Kuraklık hükmünü kurdu, su kurudu, nehir bitti,
Varoşlar sardı her yanı; imar gitti, şehir bitti,
Ferhat, Şirin, Leylâ, Mecnun, Tahir, Zühre bilinmiyor,
Duygular sizlere ömür: şair öldü, şiir bitti! ..

Al gülünü, ver gülümü: paslaşıp şair olunmaz,
Eloğlunun mızrabıyla bu dîvanda saz çalınmaz,
Sevgiyle yoğurmamışsan, o şiirden haz alınmaz;
Çaresi yok, bu kadarmış, yazık ki panzehir bitti! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:46 PM
Davet
‘’Bir yüz geçer hayalimizden, ardından ışıklı bir yol bırakır,bir de derin bir iç çekişi... Bu yolun oyuğundan uyumlu kelimeler dökülür. Şiir işte bu yol açmadan doğar. Şiir daha çok, içinde musıkî olan bir dil yaratma işidir. Şiir, bir maceradır! ’’ Jean Wahl...

‘’Şiir; ateşin, bacaların, peteklerin, papatyaların, insanların ve kızıl günbatımları’ nın şehvetli ve mistik bir matemetiği’ dir.’’ Carl Sandburg...

‘’Şiir bir ilim değildir. Şiir bir inançtır ve –geçici bir süre için de olsa- dağları yerinden oynatır! ’’ Robert Gravers...

‘’Şiir; dile karşı yönetilen bir kurnazlık, bir başkaldırı, bir savaştır! ’’ R.M.Alberes...

‘’Gerçek şiir; yüksek sesle okunduğu zaman boğazımızla, nefesimizle, hattâ bütün vücudumuzla daha iyi duyduğumuz şeydir! ’’ Alain...

‘’Şiir; genlerime mühürlenmiş en güzel kaderdir! ’’ Abdurrahim Karakoç...


Yukarıda beşi yabancı biri yerli olmak üzere, altı adet şiir tanımı var.
Bu tanımlar, bir anlamda şiirin –sınırsızlık içindeki sınırları-nı ifade ediyor bize.
Üstüme vazife gördüğüm için söylemiyorum...
Öyle kendimi bir ‘’üstad’’ sınıfına yerleştirmem de mümkün değil, çünkü haddimi bilirim...
Yazabildiklerimi de sadece ‘’deneme’’ olarak algılıyorum zaten...
Ancak; sanıyorum bu tariflerin ışığı altında, hem kendi yazdıklarımızı hem de başkalarının
yazdıklarını daha iyi irdeleyebilmeyi ve olması gerektiği gibi bir eleştiri yeteneğini elde etmeyi başarabiliriz...
Çok kıymetli bir arkadaşımızın da söylediği gibi, konuyu ‘’al gülünü ver gülümü...’ anlayışından soyutlayarak; daha aklı başında, daha geleceğe açık ve ufku geniş, daha kaliteli hale gelmiş bir şiir ortamının doğmasını sağlamış oluruz diye düşünüyorum.
Gelin bunu tartışıp, uygulamaya koyalım!
Siz ne dersiniz?

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:46 PM
Değmez
(Bir can dosta )


Anladım ki kırıldınız,
Hatta hatta darıldınız,
Bütün imkânsızlıkları
Diye diye yoruldunuz! ..

Küsüp gitmek olmaz bence,
Hele bir de sevilince? ..
Bülbül dikene değince
Kaf dağında görüldünüz! ..

Neşe varken keder ne ki?
Bırak sunsun meyi saki! ..
Ne söylemiş şu tiryaki,
Beyninizden vuruldunuz? ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:46 PM
Destina
hani sen yoksun ya Destina,
uzaklardasın:
duygularım bir kafese hapsolmuş,
kafese sığmaz olmuş…
varlığın bir dert, yokluğun başka bir dert:
hasretine
-dayanamıyor
-gönül denen şu meret! ..


bülbül mateminde gönül,
tel yaralı, dil yaralı,
mesafelerse namert! ...


dalarım
-sensiz
-*******imin
--korku dolu rüyalarına! ..
içimde büyür ıssız karanlıklar,
ürperirim!
hoyrat bir avuçtaki serçe misali,
titrerim ucu açık korkularla,

(ah be Destina, kurtulmak için her şeyimi veririm!)

tanımlayamam bir türlü;
bu, korkunun hangi hali? ..
açarım kapılarını labirentin ardı ardına,
kapılar, yollar, odalar hep aynı Destina,
çıkamam!


muhtaç olduğumu biliyorum yardımına,
dokunduğum her şey soğuk;
kokun da yok, sen de yoksun…
ölüp gideceğim be kadın;
çek, al beni koynuna,
kurtar beni korkularımdan Destina!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:46 PM
Dilemma
bu ateş,
göz göze geldiğimiz an sönecek belki,
ya da yüreklerimizde
kor ateş oluncaya dek yanacak belki! ...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:46 PM
Diyet
önce imgeleri kaybettim, sonra kelimeleri…
şiir yok bu gece yine!
yine hüsran dolu dakikalarla kelepçelendim
takılıp bir dostun haksız öfkesine…
yazamadıkça öfkelendim,
sığındım bir tahammül gölgesine,
mırıldandım bildiğim ayetleri,
yetmedi be hanımefendim: ilendim! ..
çok günahkârım biliyorum:
sayamaz oldum ödeyeceğim diyetleri…
artık yazamıyorum…
kendime bilendim! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:46 PM
Doğum
Bir ölüm var:
…Son nefes
……ölümün ayak sesi…
Bir ölüm var:
…Bir buse,
……ruhun yenilenmesi.
Bir ölüm var:
…Son veda!
……Bedende hareket yok!
Bir ölüm var:
…Bir sözle geçmişin silinmesi! ..

Selâm olsun ey hayat
…ölüm, bir basamakmış…
Bakın
…dört bir yanımı sarmalayan güllere? ! .
Ne ölüm, gerçek olan
…ne hayat y a ş a m a k m ı ş (!)
Hayat,
…beşinci mevsim sevişen gönüllere! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:46 PM
Dosta Sitem
İyi dersin, hoş dersin de Hıfzı bey;
Kim kaybetmiş biz bulalım öyle dost?
Billahi unuttuk dostluk nasıl şey? ! .
Bu devirde bulunur mu, söyle dost? ! .

Usta kimmiş, çırak kimmiş de hele?
Salkım verip, talkını alma ele,
Şiirlerin delil; kaçmak nafile:
Sabun bulamadık, yunduk suyla dost!

Ununu eleyen asmış eleği,
Fedakâr olanın şaşmış feleği,
Garip, bencileyin dökmüş küleği,
Yaşarız amaçsız, bir hayhuyla dost!

Komşu muhtaç derler komşu külüne,
Kül mü kalmış; bulup versin eline?
Çaresiz, oturup ağlar haline:
Memleket ahvali şimdi böyle dost!

Dost diye sarılmış Aşık beşere,
Kime sarıldıysa hepsi haşere? ! .
Hesabı bırakmış büyük mahşere:
Kalmış bir başına toprağıyla dost!

Turan der ki; dost zor günde bellolur,
Dost olunca dertler bir bir hallolur,
Dost dostuna yeri gelir kul olur:
Isınır gönüller, soluğuyla dost!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:46 PM
Düşer Gibi
başın göğe erdi ya;
bir mum daha yakarsın şimdi sen!
sen, bir mum daha yakıp,
zil takıp oynarken
ellerimi bırakıp...
ben kalp ağrılarıma yenik! ..

görüyorum,
yanıbaşımdaki balıkları
birer birer yutan martıları...
avuçlarımdan düştü düşer
son aşk karartıları...

tükenmiş takatim, anlamıyor musun?
galiba ölüyorum! ...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:47 PM
Eğer Sevseydin Beni Sen
Sevseydin beni sen,
Gönül penceremi taşlamaya kalkmazdın!
Sevseydin beni sen,
Uzaklara kaçmazdın, gurbetlere çıkmazdın!
Sevseydin beni sen,
Susamış dudaklarımı susuz bırakmazdın!
Sevseydin beni sen,
Bîçare yüreğimi alev alev yakmazdın!
Sevseydin beni sen,
Bir çınarı bırakıp bir çalıya bakmazdın!
Eğer sevseydin beni sen;
Taşlamaya kalkmazdın birtanem,
Uzaklara kaçmazdın,
Gurbetlere çıkmazdın,
Alev alev yakmazdın,
Başkasına bakmazdın,
Bırakmazdın birtanem,
Ellere bırakmazdın!
Mutsuzluğu yurt edindim sayende,
Bir musibet, bin akıldan evlâymış…
Beyaz attan erken indim sayende! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:48 PM
Elveda Destina
(İsimde tekel olmaz / bir garip saldırı ki / inanın akıl almaz!)

Ah be Destina
ne büyük başım varmış meğer,
kimler müptelânmış senin!
Kimler hastaymış sana
kimler kimler Destina? ! .

Altı üstü bir isim / tesadüfen seçilmiş,
bir de şair hayali! ..
Seni yazdım yazalı
bilsen, ne kefenler biçilmiş! ..
Görsen o tabutları kendin yatmak istersin (!)
Seni kendi sananlara caka satmak istersin…

Bilmezler mi bu yürek tunç!
Bilmezler mi
…hınç dolu yüreklerinin
……yüzlerine yansıması korkunç!

Ah be Destina;
daha ne şiirler yazmayı düşünmüştüm adına!

Adına tarih düşürdüm
…doğumun olsun diye!
Adam gibi şairlerin
adam gibi şiirlerini kıskanmadım!
Lâkin Destina, şaşırdım:
…neden bu yersiz öfke,
……bu saldırganlık niye? ..

Adına düşürdüğüm tarihi sildim
…ölümün olsun diye!
Elbette yastayım,
…elbette üzüldüm,
……elbette eksildim!
İstemiyorum dostlar, dilemeyin taziye!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:48 PM
Eryaman / Göksu
göksu’da rengârenk bir bahar dalı,
üstünde bir sığırcık; kıpraşır işveli ve edalı…
oynaşır durur, koklaşır neş’e içinde;
besbelli ki bahar dalına sevdalı.

ıhlamur dalında pır pır salkımlar; bıldırdan kalan,
salkımlar arasında bir çift kumru…
hatırlatır insana; birlikte, mutlu bir ömrü.
bir seyirden ibarettir insanı mutlu kılan.

göl kıyısında bir salkım söğüt: yaşlı fakat gür;
henüz bırakmış sürgünlerini tabiatın kollarına…
cıvıl cıvıl serçeler dizilmiş dallarına,
bir kendi alemcilik ki; mutlu ve özgür! ..

daha kaç yıl önceydi, görmeyen nasıl inanır?
boz bulanık gölünde yalnızca ördekler vardı.
sığırcık, kumru yoktu, serçeler mutsuz uçardı,
görenler; bir sihirli el dokundu sanır

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:48 PM
Etmediler
kıvrandım; hissetmediler...
haykırdım; ses etmediler...
vurdum kıyasıya; pes etmediler...
yalvardım medyaya; söz etmediler…
uzattım ellerimi; haz etmediler...
çıktım muktedire; gözetmediler...
kanat mı takmışlar(?) : iz etmediler...
gâvura peşkeşe naz etmediler,
baharı gösterip yaz etmediler,
vallahi soyuma az etmediler,
sordum ki kalbime: ne diliyorsun?
kalbim, yüce Tanrı’ dan birazcık olsun
haklıyı haksıza gözetme diler!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:48 PM
Ey Aşk
ey aşk;
tükenen ümitleri bekletme her seherde,
bırak kendi haline! ..
şiirlerde konu ol, şarkılarda dolaş dur:
ne geçiyor eline
dolaşıp duruyorsun o bedbîn yüreklerde?

ey aşk;
ne deryalar ıslatır, ne gölgene basarsın…
salına salına git! ..
hâttâ koşar adım git, dönüp bakma ardına…
yalnız; sevdalına git!
ekmek elden su gölden: kral gibi yaşarsın! ..

ey aşk;
gölge etme,istemem başka ihsan elinden!
huzurluyum, uzak dur! ..
herkes kendi yoluna: taşıyamam seni ben!
sende insaf yok mudur?
yüreğim yandı gitti: ne istersin külünden? ..

ey aşk;
sensizlik acıtacak, hem nasıl yüreğimi! ..
lâkin haklıyım ben de:
acı hissedebilmek delili yaşamanın…
sen kabul etmesen de
yaşamı seviyorum, velhasıl yüreğimi! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:48 PM
Ey Serseri
Sivri dilli şu hallere tutkun neden ey serseri?
Yazgımızdaki firkate hayret eden ey serseri! ..
Hangi çağda hayat diye tutsak edersin idraki:
“Halk eden” e söver gibi kalkıp giden ey serseri? ! .

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:49 PM
Giderayak
Beni muhannete muhtaç ettin ya,
Otur da üstüne bir sigara yak!
Bir ‘’aşk manzumesi’’ olan maziyi
Ellerinle yok et, yık giderayak!


Çal çal oyna; sevgi, aşk... hepsi yalan!
Mutluluklarımız, ülkümüz talan!
Ta ki elimdeki bukette solan
Kızıl güle boş boş bak giderayak!


Karanfiller beyaz... bağlamaz seni!
Veda gerekçesi: gülün dikeni(!)
ATA ne yapacak çekip gideni?
Zinciri boynuna tak giderayak! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:49 PM
Git
Gidiyorsun artık inandım canan,
And olsun, inanmak ölümden beter…
Uzaktan da olsa dön, bana bir bak:
Bir küçük tebessüm etsen de yeter!

Git ey sevgili git, eylemek olmaz,
Geride nen varsa topla öyle git!
Giderken kötü söz söylemek olmaz;
Hüznü bana bırak, pür neş’eyle git!

Onca yıl ne çabuk geldi de geçti,
Nasıl bir rastlantı ismini seçti?
Bir akrep misali ağuladında,
Bu fakîr, zehrini dilinden içti!

Gidiyorsun, artık güle güle git!
Utanma, koluna takta öyle git!
Köhnemiş bir aşktan eser kalmasın,
Mutlu bir edayla, şarkı söyle, git!

Turan’ ın yüreği abaddır aşka,
Bir şen gönül gider,bin gönül gelir…
Kıpraşır dostluklar gidenden başka,
Hayat-aşk kolkola arşa yükselir! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:49 PM
Gönül Kapım
tak! tak! tak! ...
kalbimin tik tak sesleri değil bu:
gönül kapım çalınıyor, bak!
açarsam eğer, bilirim:
…süzülür gönül kapımdan içeri
……bir taze güzel! ..
açmazsam eğer, boğulurum:
…son çırpınışlarım olur da
……yavaş yavaş ölürüm! ..
hadi, dön de gel gayri! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:49 PM
Günaydın
(RUH ADAM’ a: Aytolu’ ya, Güntülü’ ye, Nurkan’ a;
garibim Hasan’ a, ‘’hakgeten’’ değil hakikaten İNSAN’ a
ve elbette SANA gelsin!)


Güneşli bir ilkbahar sabahı…
Ağaçlar rengârenk çiçeklerle bezenmiş,
serçeler cıvıl cıvıl; daldan dala sekiyor,
karşı balkonda Nagehan teyze – yine mütebbessim -;
Şarkılarla, saksılara Hercaî Menekşe dikiyor…
- Günaydın Nizamettin bey!
- Günaydın canım! ..
Nizamettin bey balkonuna branda çekiyor! ..
Yanı başında sevgili eşi / yeryüzünün en kendini beğenmişi,
belli ki bazlama yapmış: Savan silk(el) iyor! ..
Oldu mu ya Müzeyyen hanım?
Bu güzel ilkbahar sabahına
…yakıştı mı yaptığınız?
Alt katta Hayme ana
…merdivenlere oturmuş
……elinde asırlık baston
………kim bilir ne günler görmüş;
derin derin düşünüyor! ..
Bahçede bir çift güvercin / belli ki alışkın:
erguvan ağacının altında, toprakta eşiniyor! ..
Ve komşu pencereden bir nağme yükseliyor:
‘’Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç? ..’’
Kaç zamandır hasret kaldığım neş’ eyi hissediyorum.
Üç beş dakikalık ta olsa ara veriyorum sevdalarıma;
unutuyorum demiyorum, fark ettin mi?
Çünkü ‘’ben seni unutmak için sevmedim…’’
seni, kalbimin derinliklerine hapsediyorum!
Derin derin koklayıp bu temiz havayı,
Tanrı’ ya bir kez daha şükrediyorum / yaşamı fark ediyorum!
Günaydın insanlar!
Günaydın kuşlar, nebatlar, böcekler..!
Günaydın canlar!
Sizi çok seviyorum! ..
Seni çoook seviyorummm! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:49 PM
Hâlâ
Uyku bana haram olmuş,
Izdırabım yaram olmuş,
Terim buram buram olmuş;
Kıyar mısın bana hâlâ? ..

Kuru gelir yaş giderim,
Toprak gelir taş giderim,
Bey gelir ayyaş giderim;
Kıyar mısın bana hâlâ? ..

Çok derindir bu mes’ ele,
Böyle bulunmaz misale
Yazar kalemim risale;
Kıyar mısın bana hâlâ? ..

Sulu gittim susuz geldim,
Gurbet elden çulsuz geldim,
Beş parasız, pulsuz geldim;
Kıyar mısın bana hâlâ? ..

El aman be sevdiceğim,
Yaban gülüm, kır çiçeğim,
Saçları pürçek pürçeğim;
Kıyar mısın bana hâlâ? ..

Turan der ki yeter artık,
Meşk, gözümde tüter artık,
Ettiğin naz beter artık;
Kıyar mısın bana hâlâ? ...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:49 PM
Hâlâ Anlamadın mı
Sanma duygularım sıradan vaat,
Yeter ki olmasın engel mevzuat,
Gündüzü, gecesi, yirmi dört saat;
Yüreğimde sezmek isterim seni!

Düşümle baş başa kaldığım zaman,
Seni kollarıma aldığım zaman,
Bal petek gönlüne daldığım zaman;
Süzüm süzüm süzmek isterim seni!

Vadesi olmayan bir arzudur bu,
Abdal’ ın, Emrah’ ın bir tarzıdır bu,
Aşk amentüsünün bir farzıdır bu;
Tenin üzre gezmek isterim seni!

Parlayan şavkıdır aşkın yüzümde,
Ne sarı, ne beyaz rengi gözümde,
Hisset ellerimi, ressam çizimde;
Nokta nokta çizmek isterim seni!

Gerçek, kâğıtlarda mühür değildir,
Aşıktan el almış yürekli dildir!
Yusuf’ a Züleyha, bülbüle gül’ dür;
Destan destan yazmak isterim seni!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:49 PM
Hali Pürmelâlim
Kapınızda ağaç oldum, kök saldım,
Ökse otu öz suyuma dadandı…
Bir boy; derken, bir boy daha ucaldım:
Kavak dahi varlığımdan utandı! ..

Hangi dağda kurt ölmüş ki arasın?
Gölgesi yok; neresinde durasın?
İnce, uzun, hasta fidan kurusun;
Varsın olsun, bir zamanlar sultandı(!)

Gören der ki şu biçare fidanı,
Söküp at da biz alalım gadanı,
Bilmezler ki bunca davar güdeni:
Bir zamanlar gölgesinde yatandı! ..

Dargınlık mı kırgınlık mı bilmezim…
İçtenlikle söylenirse, olmazım!
Zorum belki, belki anlaşılmazım;
Sebebim ki gönlümdeki fettandı! ..

Turan’ ım ya; halimin sebebi sen! ..
Canı sensin, cananı, habibi sen! ..
Dermanı sen; ilâcı, tabibi sen:
Deniz bitti; söz, ılgımdan utandı! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:49 PM
Hangi Bayram
elbette üzülüyoruz ve zaman zaman göz yaşlarımız da bize eşlik ediyor... doğu ve güneydoğu` muzda süren 'kiralık katillerin Türklük katliamları' ndan sonra, yaşamımıza eklenen komşu ve dost ülkelerdeki siyonistlerin işlediği katliamlar...
bu kez de gözyaşlarımızı; 'Kerkük ve Felluce' nin ardından, adeta göstere göstere yaratılan 'Lübnan dramı' ndan damlayan gözyaşlarımıza sayın efendim...







‘’hangi bayram? ..’’ diye sormak geçti içimden / birden!
çocuklara şeker yerine kurşun,
-büyüklere baskın! ..
dayaktan, işkenceden bir ikram…
-ve zehirden! ..
mezarı bile yok artık
-dostluğun,
-barışın,
-aşkın…
‘’hangi bayram’’ kutlanıyordu sahi?

Orhan Veli demişti ya:
‘’…bir elinde cımbız, bir elinde ayna;
-umurunda mı dünyâ? ..’’
ya umudunu kesmiş, el etek çekmiş dünyâdan,
ya da halen sınavını sürdürüyor ilâhî! ..
zalimler mazlum, mazlumlar zalim anılır da,
insanlık ders almaz hâlâ; uyuşturulmuş vallahi
mazlum bir ulusun kanı ırmak olup aksa dahi!
‘’hangi bayram’’dı sahi?

hâlâ içimde dolanır bir derin kuşku.
kim bilir;
-gün gelir
-içimizdeki vahşetten utanılır da,
yeniden hatırlanır
-/ hatırlarız belki o ilâhî aşkı!

sahi: ‘’hangi bayram’’?

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:49 PM
Haydi Çocuklar Okula
Kırıldım! Bozulur mu dostluklar bir zan için?
Kan, gövdeyi sularken; şeytana toy kurulmuş!
Toprakta mı gözünüz? Bu erken hazan niçin?
Şeytanın hatrı için bir sanal köy kurulmuş! ..

Emir keser demiri, anlam sivrilir birden,
Bir kudurur ki şeytan; bal yaratır zehirden! ! !
Görünür ki son yakın: Umut yok panzehirden;
İstikbal musallada Hasan can; soy kırılmış! ..

Ben yaptım oldu deyip kurulan bozuk nizam
Sunarken kendisini, neresinde intizam? ..
Ganimete göz koyan açlara gelmiş de zam;
Sofraya sivri sivri saflar, boy boy kurulmuş! ..

Aklınızı devşirin başınıza, ders alın,
Beceremiyorsanız, ustanızdan kurs alın,
Okuyun be çocuklar! Noksanıdır kırsalın;
Adam olmanız için son kurultay kurulmuş! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:49 PM
Hayrat
kalp ağrılarımı heybeye,
...heybeyi eşeğe yükledim.
sürdüm eşeği Niğde’ ye…
meğer ne menem bir yükmüş ki
eşek söylendi durdu bu ne ağır yük diye!
oturup haber bekledim…

haber geldi Niğde’ den:
Bor’ un pazarı varken
...bize mi reva gördün?
dedim ki ben çok çektim;
böyle pahıl bir yükü kalbi çekmez züğürdün…
hayrınıza dağıtın gıdım gıdım heybeden! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:50 PM
Heyhat
Göl yeşili gözlerin büyüler gözlerimi,
Mecnun, Leylâ' ya nasıl bakmış öyle bakarım...
Kıvranırım acıdan, boş ümidi neyleyim,
Eski mutluluğumu içtenlikle ararım. (aralık 1981)

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:50 PM
Hoşça Kalın
Affetsin beni dostlar ayrılık geldi çattı,
Bir yanım aşk düşmanı, öteki yanım hırsız!
Aşk düşmanı kalbimi kırdı, engel dayattı
Hırsızsa emeğimi çaldı: utanmaz, arsız! ..
Elde ne var?
--------Hiçbir şey!
---------------Hesap kapandı kârsız! ..
O hırsız duysun beni, feda olsun her şeyim(!)
Marifet ‘’çekmek’’ dedik; çektirsin, günümdeyim!
Affetmek büyüklüktür; hoyrat bir dönemdeyim,
Fırsat bu fırsat, gayret; vursun, çalsın umarsız! ..
Elde ne var?
--------Hiçbir şey!
---------------Hesap kapandı kârsız! ..
Hoşça kalın dostlarım, artık Ahmet Turan yok,
Ulusal iradeyi çiğneyene vuran yok,
O ki çalan çırpana hâlâ hesap soran yok:
Turan yok, Hasan öldü; yönetici damarsız,
Elde ne var?
--------Hiçbir şey!
---------------Hesap kapandı kârsız! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:50 PM
Hüzün
Bir hüzün yaşıyorum;
parçalanmış yüreğim dargın o sevgiliye...
O yorgun geçmişimi
...yorgun omuzlarımla sırtlıyorum da halâ
......kendime şaşıyorum; nasıl taşıyorum, diye! ..

Bir hüzün yaşıyorum;
umutlar lime lime,sevgiler hançerlenmiş sırtından...
Hatıralar, avuçlarımda kalan son kırıntılar:
Bakakalıyorum kaybolan umutlarımın ardından...

Bir hüzün yaşıyorum;
içimde kor ateşler: Yanıyorum be gülüm,
...kaybolan umutlarımı toplada gel ne olur...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:50 PM
Izdırap
Kaldırsam şu başımı ölümü görmekteyim,
İndirsem şu başımı, ölümü özlemekte....
Kolay mı derde düşmek, dertle iç içe kalıp,
Uçmağın kapısını dertle düşlemekteyim! ..
Beni hayallerimden ettiğin yetmez gibi;
Sana ait ne varsa bir bir yitirmekteyim! ..
Kaldırsam şu başımı ölümü görmekteyim,
İndirsem şu başımı, ölümü özlemekte...
Kolay mı derde düşmek, dertle iç içe kalıp,
Her gün bir kerre daha bin kerre ölmekteyim.

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:50 PM
LÂTİFE:

ne demiştik? ..

bir parmak bal veriversin,
iki parmak çalıversin,
ve sonra el, sonra da kol,
olacaklara hazır ol:
parmak, el, kol, sonra gövde…
soracaksın: başım nerde?
girmiş başın “baş” la derde:
hesabımız bu hesaptır;
vallahi bunlar kasaptır,
adam sayıp seçseler de
mayası bozuk neseptir!
koca devi yediler ya
bunlar bize kem nasiptir,
yetti gayrı, çekiverin
“düş yakamdan, hadi DEFOL! ”
ulan Temel, sen yok musun ;)))
şu, yırtık ağzını diktir(!)

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:50 PM
İÇ:

bir devin…
Köy Hizmetleri’ nin ilgasınadır sîtemim! ..

birilerinin,
tok işkembelerinin uzantılarından yol alıp,
yukarıdaki / zirvedeki anüslerinden yükselen “gark! ..” seslerine değil,
dozer paletlerinin;
çığlıklarında saklanıp
_____________kulaklarımı “cıvıl cıvıl” sesleriyle seslendiren tınısına,
kır çiçeklerinin
“özgür kokuları” kadar nefis kokan,
____________________“alın teri kokusu” na hasrettim! ..
isimsiz kahramanlarımın,
aç bir sırtlanın iğrenç sırıtkanlığının “en fersah” zıttındaki
_____________________mutlu tebessümüne hasrettim! ..

________________geldim, gördüm, kokladım, hissettim! ..

Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK’ ün gösterdiği “çağdaş uygarlık” yolunda,
milletimin efendileriyle:
_______________dağları dümdüz edip,
__________________dereleri giz edip,
__________________kayaları toz edip,
__________________uzakları tez edip;
yol yol alın terleriyle sulayarak,
îmanlarıyla birlikte,
hedefledikleri “aydınlık Türkiye” ufuklarına kadar
_____________________________el ele, kol kolaydılar…
_______________________ _______omuz omuzaydılar…
ülkelerini,
_ay yıldızlı duvaklarına vurgun oldukları “yavukluları” saydılar…
_____________________________düğündüler, toydular,
_______________________toyda halay, hizmette taydılar,
__________________________çok sevdiler, çok saydılar;
__________________________atölyede formen,
____________________________makinede operatör,
_____________________________inşaatlarda ustaydılar…
_____________hendeselerle mühürlenmiş birer “onay” dılar! ..
____
________
ve bir gün birileri,
______________bir ferman yayınlayıp hepsini “yok” saydılar! ..
_______Gazi’ nin köylüsünü, kaderleriyle baş başa koydular! ..
____
________
yalan! .. değişmediler and olsun ki:
_______________________dün neyseler, bugün de oydular! ..
şimdi oturup beklesinler ülkemin karanlık geleceğini! ..
____
________
________________yakındır kırılması halkanın,
______________________patlaması volkanın,
______________________kopması fırtınanın! ..

şimdi oturup beklesinler:
vereceklerdir hesabını kaybettirdikleri her anın! ..

duyar gibiyim itiraflarını:
________________________________“keşke varolsaydılar…”
_______________yazık! .. koca bir devi euro’ ya denk saydılar!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:50 PM
İçimizdeki çocuk
sen, mahallemdeki haylaz çocuk;
uslanmayacak mısın hâlâ? ..

gözlerin, mahallenin dilberi Gülbeyaz’ ın saçlarında,
Nuray öğretmenin bacaklarında,
zengin Mevlût amcanın para dolu avuçlarında,
ceberut muhtar Cabbar’ ın kükremelerinde,
fettan komşu Perihan teyzenin dolgun memelerinde! ..
uslanmayacak mısın hâlâ
sen, mahallemdeki haylaz,
yere göğe sığmaz,
yerinde durmaz çocuk?

ah o çocukluk günlerimiz…
zaman su gibi akıp giderken,
değişen sadece bedenlerimiz.
değişmeyen; içimizdeki çocuk ve genlerimiz,
bir de, sessiz sedasız bırakıp gidenlerimiz! ..

ama hâlâ o muzip çocuktur
arada bir göz kırpan, o yaramaz…
ve yaşam; her adımda iz bırakan bir yolculuktur:
kıpır kıpır, dur durak tanımaz! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:50 PM
İnsan Gibi
Endamına bir sözüm yok, kıvrandırırsın insanı,
Ruhun kaybolduğu andır; biraz da cismini tanı(!)
Bırak, bu saatten sonra olan olsun, biten bitsin;
Namus, töre, ahlâk, mahlâk: kim fark eder olmayanı?

Sorumsuz bir yaşam varken sorumluluk almak niye?
Nedendir anlamıyorum; bağlanıp da kalmak niye? ! .
Çoluk, çocuk, yemek, düzen: aynı telden çalmak niye?
Özgürce ihanet et ki; kim ne eder çalmayanı!

Devir böyle; eğlen, çal, çırp, sual eden kalmaz bunu,
Aleme ibrettir diye vuran, kıran olmaz bunu,
Lâkin düşünen beyinler kesinlikle almaz bunu;
Yaşamın her boyutunda insanca anılmayanı!

Bu günün, mutlak ertesi günü var, unutma sakın!
Kime ne faydası vardır doğru olandan firakın?
Varsa böyle onmaz yara; kendi haline bırakın:
Ahlâkın erdemlerinin, ruhuna sunulmayanı! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:51 PM
İstiyorum
Seni soymak;
bütün bir geçmişini yıkamak istiyorum!
Seni sağmak;
içinde ne varsa okumak istiyorum!
Seni sevmek;
en güzel sözleri şakımak istiyorum!
Sana doymak;
kalbini aşkımla dokumak istiyorum!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:51 PM
İsyan
(Şiirlerim sana! .. Neden durduğun yerden aval aval seyredersin? .. Kalk ayağa: görmez misin, bilmez misin; feda her şeyim sana! Demircinin örsüne vuran çekiç ben değilim: çek yüreğini örsten! Ayırtma yüreğini sana ulaşan sesten! ..)

Dikkatinden kaçmamıştır umarım;
Bir kader okunur ak alnımızdan!
Ancak bir şey var ki hâlâ yanarım:
Mutluluk kayıvermiş yanımızdan! ..

Çizgiler paralel, vuslat imkânsız,
Bir makûs talih ki vurmuş apansız,
Adı kader olan dinsiz, imansız;
Bezdirmiş bizleri öz canımızdan! ..

Kavuşmak isterdim; elinden tutmak,
Sarılıp, usulca dizinde yatmak,
Aşkın has tadını kavlince tatmak;
Sakınmak isterdim isyanımızdan! ..

Gönül istemez mi yazmak kaderi,
Bir gün, defterini dürüp; kederi
Yok edip, her neyse verip ederi;
Tarihe şerh düşmek ünvanımızdan! ..

Üryandır sinesi, ciğeri püryan,
Sözü bir, özü bir; namıdır Turan,
Gönlünü fütursuz çevirip saran
Aşka sitemimiz; efkârımızdan! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:51 PM
İsyanım Sana
(Hey gidi Ege’ nin incisi... Adını anmak bana haram olsun! ..)

ayrılıklar alnında mı yazıyordu?
zülüflerin kapatıyordu, göremedim! ..
hüznün
___telve gözlerinden
______figan figan damlamış da
fark edip dindiremedim! ..

oysa
___ne karabulutlar
______dolaşmıştı tepemizde,
ne –uzun- sağanaklarda ıslanmıştık…
ne tenlerimiz doymuştu terlerimize,
ne de terlerimiz tenlerimize…
bir masal gecesinde uslanmıştık!

neden kaldırmadın zülüflerini?
kör gözlü bir yaşamın terazisindeki bizim
bir gram dara bile tutmamış değerimiz…
ilenmekse Tanrı’ ya kaderimiz,
ilenirim ********im!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:51 PM
Kabadayı
Ben kimseye yiğit demem gölgesinden korkuyorsa,
Yüzünden meymenetsizlik,şer ve hinlik sarkıyorsa.

Yiğit vakarından belli: susuşundan, duruşundan,
Yanlışı haykırışından, doğruyu buyuruşundan…

Ben kimseye yiğit demem korumasıysa üç beş it,
Elin cebiyle, kendini sanıyorsa Harun Reşit! ..

Topuklara salladığı birkaç mermi selâm ile,
Bir yerlere yolladığı üç beş cümle kelâm ile…

Dayılar gönül koymasın, lâkapları kabadayı,
Böylesine yiğit demem: şehirdeki ipsiz ayı!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:51 PM
Kadın Davet Ederse
(arada bir duygulara takılır oltalar / ne zararı var bunun?
/ en nihayet; günahsız ve sıradan voltalar…)

kadın davet ederse yer gök tir tir titreyecek,
can ve canan birleşip, arslanca kükreyecek!

birlikte sevişmenin
…dayanılmaz arzusu
……hiddetlendirir birden;
ve can… ve canan aşkı
…ilham alır şiirden:
……sevişme terkîbine
………döner aşık duygusu! ...

kadın davet ederse,
hayata davet çıkar
…o ölümcül zehirden!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:51 PM
Kan Ağlar
Izdırapla geçirdiğim onca yıl
Matemimi tutan bülbül kan ağlar,
Yaklaşırken yavaş yavaş ince yıl
Hatıramı dinler de gül; kan ağlar! ..

Can çıkmamış, beden diri; kim kanar?
Oysa içim, görseler ki sen kanar!
Paçalardan süklüm püklüm sarkan ar
Pişman olur, çözülür dil; kan ağlar! ..

Sanmayın ki her gün sürer ihtişam,
Kapınızdan her gün girer ihtişam,
Günü gelir; birer birer ihtişam
Terk eder de bükülür bel; kan ağlar! ..

Sevda dedim; desturu yok dediler,
Para dedim; talibi çok dediler,
Huzur dedim; gel de bir bak dediler
Kuyruk uzun, itibar pul; kan ağlar! ..

Turan der ki yaşam üç beş damla kan,
“Kader” de git; kapanmaz ki şu yakan?
Görüversen ki yüzünden nur akan
Bir meleğe, ram ol da gül; kan ağlar! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:51 PM
İflas
Aşkı tanıdım, yandım,
Huzurunda secdeye kapandım.
Nerden bilebilirdim ki
Sen de tanıyorsun sandım!
Bilememişim be kadın:
Allah’ ımdan utandım!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:51 PM
İnfaz
Suçüstü kıvamında yakalandın ey iblis:
Ruhumu iğfal eden bir karanlık güç gibi
Karanlığa paravan; güler bir yüz, mutantan…
Lâkin; sanki kalbimden alınacak öç gibi! ..

Bir gönüllü bayraktar olmaya mı soyundun;
Sızlayan yüreğime sapladın hançerini? ..
İhanet oyununda peşrevci başı oldun;
Sevdalı düşlerime kapattın pencereni!

Elveda ey nazenin duygularım, elveda!
Bahçemdeki çiçekler; güller, sümbüller üzgün! ..
Ölmek mi bu hissiyât? Zalim belli olsa da,
Ne mahkemesi belli, ne hâkîm olmak mümkün! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:52 PM
Kaos
(Namerde muhtaç olmuşsan eğer, yaşayan bir ölüden farkın ne karındaşım? Hasan Kırkyiğit

Yoz, zifir bir karanlık kaplamış benliğimi,
İstikbale göz kırpan o deli halim nerde?
Sığ bir mezara gömdüm masum içtenliğimi;
Bende artık vakit geç, ararım: Ölüm nerde! ..

Gündüzler; zaptiyesi kahve telvesinin, ah!
*******; anmak dahi en mutlu anı, günah!
Yüreğimden dökülen her sızısından bin ah;
Halimi arz etseler, varırım: Ölüm nerde! ..

Aynalara yansıyor aynalardan suretim,
İçim yüzüme vurmuş; paramparça suratım,
Önlenmez bir kadere bağlanmış basiretim;
Karun dahi yapsalar, sorarım: Ölüm nerde? ! .

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:52 PM
Kazandık mı sandınız?
I..

yenildim size dedim, bakın? ! .
çekildim kendi köşeme
--iğfal edilmiş ülkülerim,
---iğdiş edilmiş bir gelecek
ve giydim eteğimi…
bakalım kimler gülecek! ..
beni kendi halime bırakın!


II..

yaz geldi! ..
sardunyalar o kadar pembe ki? ! .
begonville’ ler daha bir pembe
--ve hatta daha bir kırmızı! ..
dikenleri bile yok edilmiş!
saçlarıma takıp dolaşsam mı ki
ya da saplarından bağlayıp
bir demet yapsam mı ki? ..
-özledim dikenlerini desem? -
yok yok! ...
özlemesem! ..


III..

yaraşır bana sustuysam eğer(!)
yaraşır bana
--bir roman havasının,
---‘düşü’ nün dostuysam eğer(!)


IV..
erkeklikle ürkekliğin arasında bir yerde
bekliyorum naçar! ..
lâkin, bakıyorum da hiç bir yerde
ne erkek var, ne ürkek var?
herkes kendi yalanına düçar! ..
yatmak bana mı düştü,
kaçmak bana mı düştü? ..
ben şair, ben aydın, ben muhalif,
ben ki halkımın sesi:
susmak bana mı düştü? ..


V..

aptal bir kırgınlığın yansımasıydı o hal…
behey sergerde bozuntusu, behey aptal;
susar mı sandın şiiri? ..
şiir naat, şiir kutsal;
şair ulusuna hamal!

duymaz mıyım sanırsın
--atamızdan gelen o erkek sesi?
-şairi susuyorsa eğer bir milletin,-
-önüne geçilemez asla zilletin! -
bu bir isyan gürlemesi,
bu, bilmem kaçıncı kez,
kaçıncı gün ertesi
şairin ünlemesi! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:52 PM
Kendimle Çatıştım, Kazanan Siz mi Oldunuz?
sahi! .. neydi biz şairlerin,
siz “neme lâzımcı türevler” den farkımız? ...
siz zaten silahlarınızı kuşanmıştınız;
biz demet demet karanfil,
biraz da sivrice bir dil! ..
aramıza sıkışmış bir sessiz “yığın”,
hakim felsefe: YAŞASIN KÖTÜLÜK! ..
siz o zaman kazanmıştınız!
biz, dolu tarafı bardağın;
siz yudumladınız,
-biz
-azaldık
-her yudumda! ..
beklerken yanlış yaptık
içimizde yaşarken bunca sülük!



bana şiir gelmesin!
kahırlar,
-denk tutulup
-yüklenmesin omzuma,
gelmesin bana esin!
bana ne, insanların aymazlığından,
üç kâğıdından,
-yalanından,
-dolanından,
bölüp parçalamasından / talanından? ..
kimsenin derdi beni germesin!
gelmesin bana esin!

bana şiir gelmesin!
iki büklüm, deve boynu bir yürek,
ipotek konulmuş bir irade,
iğdiş edilmiş bir gelecek,
iğfal edilmiş ülküler…
ve neler, neler….

gelip ne etsin şiir?
bunca çirkeflik içinde
kendini mi kirletsin şiir? ..

bana şiir gelmesin,
gelmesin bana esin!

çekilip inzivaya
-bir köşede sessizce
-ruhumu dinlemeliyim…
ve ardımdan,
-ervahıma yapılan
-küfürlerle serinlemeliyim! ..
gurur, onur hak getire;
zevk alıp inlemeliyim! ..

bana şiir gelmesin,
bana gelmesin esin!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:52 PM
Kendine Dön
Aldılar düşlerini, seni düşsüz koydular./ Tıpkı bir mankurt gibi saldılar orta yere; / sardılar dört yanını, kalpleri karaydılar./ Hedef oldun kalleşin elinden süngülere!

Ne güneydeki ada, ne batıdaki deniz...
Ey mankurt olmuş halkım neden gülümsediniz?
Verirken düşünüzü biraz düşünseydiniz
Ramolmazdınız bu gün şu hassas dengelere!

Kimi (AB) ci olmuş, kimi Amerikancı...
Kalmamış yüreğinde mankurtluğun utancı
Ciğerime oturmuş dayanılmaz bir sancı;
Sen halâ gül, alkış tut doyumsuz çengilere? ! .

Düşlerini al geri, düşünmeyi hatırla.
Kür-şad’ ın, peşindeki kırk seçkin bahadırla
Çinlileri bastığı hengâmeyi hatırla!
Hedef olma hainin elinden süngülere!

Titre ve kendine dön, sen kendine yetersin
-Eğer böyle sürerse pahalıya ödersin-
Gelirlerse üstüne topunu halledersin
İlle bir Ayvaz gerek malûm Ruth yengelere(!)
Ya da Perinçek gerek Karen Fogg yengelere(!)

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:52 PM
Kınalı Yapıncak
ah be kınalı yapıncak,
ne yapacağım seni ben?
nasıl kurtulacağım bu tuhaf görüntüden?

yapabilseydim eğer;
…..gemileri yakardım,
aramızdaki
…..bütün
……….köprüleri
…………...yıkardım!
fakat, olmaz yapıncak:
böyle güzel bağları,
…..despotlar koparır ancak!
ben duygu insanıyım;
duygularım salıncak! ..
salın salınabildiğince,
sallan sallanabildiğince,
kullan kullanabildiğince;
yeter ki olmayalım elaleme oyuncak! ..
he mi gurban,
…..he mi kınalı yapıncak,
……….he mi nevo,
he mi ho?

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:52 PM
Kırık Düşler Sokağı
Yorgun adımlarına yalvaran bakışların
Ardında bıraktığı toz duman olmuş geçmiş,
Ne bir iz, ne işaret; kurtların ve kuşların
Talanından geriye kalan sadece hiçmiş…


Geçmişten geleceğe kurulmuş hayallerin
Tutmadığı şu hayat değer mi yaşamaya?
Dokunduğu her şeyi kırıyorsa ellerin,
Sana ne faydası var açılsa da semaya? ..


Heyhat; bütün sevgiler hazırlar infiali,
Tuzak her yerde aynı: düşler sokağı yalan!
Sorsan da defalarca ‘’bu, aşkın hangi hali? ’’
Düşün ve bul, sonuçta bir ihanettir kalan!

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:52 PM
Koydun Beni
(Sor) lara koydun beni;
Bedene sor / ruha sor,
Sevince sor / aha sor,
Sormak (mahir) işidir;
(Mahir) bilmişe mahsus...

(Yat) lara koydun beni;
Uyanma yat / yanma yat,
Düşünme yat / anma yat,
(Yat) mak kabir işidir...
Kabir ölmüşe mahsus...

(Yok) lara koydun beni;
Sevilmek yok / sevmek yok,
Övülmek yok / övmek yok,
(Yok) luk zahir işidir;
Zahir ermişe mahsus...

(Sus) lara koydun beni;
Görünme sus / görme sus,
Konuşma sus / sorma sus,
(Sus) mak sabır işidir;
Sabır dervişe mahsus...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:52 PM
Kölenim
Ben; aşkı, yaşamın ta kendisinde görürüm,
Süslememe gerek yok görkemli tasvirlerle…
Bir dişi ve bir erkek… tutkularımız var ya:
Sevgilinin doyumsuz sinesinde görürüm,
Gönlüne teslim olmuş bendesinde görürüm! ..

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:53 PM
Kuş
kanat çırpıp döğündü kuş
gerindi.. ayak ucunda kanatları
ana/üryan soyundu
pelit ağacının duldasında
bir bal peteğine kondu
yapıştı dili peteğe
peteğe dilini sundu
doydu rüyâ rüyâ
daldı uykuya
zannetmeyin ki dondu
yeniden doğdu bir seher vakti
mutluluğa dokundu
çeşmenin serin suyuyla
mütebessim yundu kuş...

GooD aNd EvıL
08-08-2008, 06:53 PM
Küçül de Cebime Gir
Behey sefil, şiiri senden mi öğreneceğim,
Biraz aklını büyüt de yaşından da gel beri…
Dönüver de aynaya bak, gördüğün sana yeter,
Ben diyeyim de bilsinler: kenar mahalle dilberi!

Küçülüver de cebimden atlayıver içeri,
Küçülüverdi, cebimden giriverdi serseri!

Ne nazımı ne nesiri bilmezmişim; ne âlâ!
Yazdıklarındaki ahenk nerde kaldı pekâlâ?
Hangi sıfatla dikildin ki karşıma ukâlâ;
Ulaşamayınca, kokmuş gösterirsin ciğeri?

Küçülüver de cebimden atlayıver içeri,
Küçülüverdi, cebimden giriverdi serseri!