GooD aNd EvıL
08-10-2008, 08:57 AM
Ozon tabakasına dost parfüm üretecek.
İlaç, kimya, tekstil ve uzay teknolojisinde kullanılan uçucu yağlar artık Türkiye'de de üretilebilecek. 6 milyon dolara mal olan pilot tesisin hazırlıklarına üç yıl önce Tokat'ta başlayan işadamı Fatih Topuz'un girişimleri neticesinde önemli bir çalışmaya imza atılıyor.
Maliyeti yüksek olduğu için kimsenin girmeye cesaret edemediği uçucu yağ işi sayesinde Türkiye bölgesel bir güç haline gelebilir. Bir yılda makinelerin montajının biteceğini ve üretime geçeceklerini belirten Topuz, uçucu yağları incelterek ozon tabakasına zarar vermeyen parfüm haline getireceklerini söylüyor. Ürünler, planlanan kalite ve adede ulaştığında yurtdışına pazarlanacak.
Türkiye'de otsu bitkiler ve diğer bitkilerin çiçeklerinden, odunlarından ve reçinelerinden elde edilen yüksek dereceli konsantrasyonlar olarak tanımlanan uçucu yağ üretiminin büyük kısmını gülyağı oluşturuyor. Halen Isparta dünyanın en büyük gülyağı üreticisi konumunda. Isparta'nın dışında Burdur, Afyonkarahisar ve Denizli'de üretilen Rose damescana isimli gülün çiçeklerinden elde edilen gülyağı dünyada 'Türk gülyağı' olarak biliniyor. Son yıllarda gülyağı dışındaki uçucu yağ tesislerinin sayısında da artış gözleniyor. Özellikle Antalya, Manisa, Mersin, Muğla ve Hatay'da kurulu tesislerde kekik, defne, kırnanesi, biberiye, kimyon, mersin, limon yaprağı, anason, melisa ve sigala ağacı gibi aromatik bitkilerden uçucu yağ üretiliyor. Yılda ortalama 1 ton kadar defne yağı üretilirken, önemli bir kısmı ihraç ediliyor.
Ancak üreticiler genellikle küçük çaplı ve 1-2 bitki üzerinde uçucu yağ üretimi gerçekleştiriyor. NASA ile Philips Morris gibi firmaların, geniş kapsamlı uçucu yağ ayrıştırma işlemleri için kurduğu tesislerin maliyeti 300 milyon dolar. Pilot bir tesis için bile 6 milyon dolarlık bir yatırım gerçekleştirdiklerini belirten SNS Gıda ve Kozmetik Genel Müdürü Topuz, uçucu yağı elde ettikten sonra incelterek koku haline getireceklerini bildiriyor. Böylece daha kalıcı ve değişmeyen bir koku oluştuğunu kaydeden Topuz, Tokat'taki tesiste yeni laboratuvar kurulduğunu ve 30 mühendisin araştırma-geliştirme ekibinde yer aldığını bildiriyor. TÜBİTAK, Ankara ve Selçuk üniversiteleri ile işbirliği yaptıklarını belirten Topuz, analizleri artık kendi laboratuvarlarında gerçekleştireceklerini söylüyor. Tesis, 20 dönümlük arazi üzerinde 4 bin metre kapalı alanda kurulu. Kontrollü tarım sayesinde 32 bin çeşit bitkisel ürün işleme kapasitesine sahip. İki kısımdan oluşan merkezde kozmetik, kişisel bakım ve sağlık ürünleri üretiliyor. Sadece üzümün çekirdeğinden 19 çeşit elde ediliyor. Faydasız mamuller dahi ayrıştırılarak yarı mamul haline getiriliyor. Zararlı kimyasal üretilmediği için hiçbir şey çöpe atılmıyor. Şirket, Cemre markalı ürünlerini Türkiye geneline yaymak için franchise vermeye hazırlanıyor. Awe Cemre markalı 23 satış mağazası bulunuyor. Topuz, 100 bayiye ulaşmayı hedefliyor. Kâr marjı yüzde 80'lere varırken, yapılan yatırım yaklaşık bir yıl içinde geri dönüyor. Ancak isteyen herkese bayilik verilmiyor. Dedektif titizliği ile kişileri elemeye aldıklarına dikkat çeken Topuz, "Eğitimleri kendimiz veriyoruz." diyor. Topuz, Türk cumhuriyetleri, Tataristan, Kuveyt ve Dubai'ye de kişisel bakım mağazaları açacaklarını söylüyor. Öncelikle İran ve Ürdün'de açılacak mağazalar için iki ülkenin Sağlık Bakanlığı'ndan yetkililer gelerek Tokat'taki tesisi yerinde gördü.
Ürperten iddia: Zehirli papatya satanlar var
SNS Gıda ve Kozmetik Genel Müdürü Fatih Topuz, bazı aktarlarda bitkisel ürünlerin yanlış satıldığını öne sürüyor. Müşterileri dikkatli olmaları konusunda uyaran Topuz, şunları anlatıyor: "Örneğin frambuaz her şeye iyi geliyor diye satılıyor. Protein noktasında doyurucu olan yosun haplarını rejim ürünü diyerek rafa koyuyorlar. Bu bitkilerin bin çeşidinin ancak 10 tanesi işe yarıyor. İncelemeye aldığımız 60 çeşit nanenin iki çeşidinin işe yaradığını gördük. Böcek ilacı yapımında kullanılan iri yapraklı papatya, sağlığa iyi geliyor diye satılıyor. Oysa iyileştirme özelliği olan Mayıs papatyasıdır. Küçük, toplanması zor ve yaprakları dökük olduğu için göze pek hoş görünmüyor. Aktarlar da bunun yerine zehirli papatyayı satıyor. Fakat kurutularak satıldığı için papatya zehir etkisi göstermese de baş ağrısı, mide bulantısı yapabiliyor." Yine ürünlerin üzerinde Sağlık veya Tarım Bakanlığı onaylı yazılara da itibar edilmemesini isteyen Topuz, uyanık üreticilerin merdivenaltı işletmelerdeki ürünlere bu yazıları bastırdığını ifade ediyor. Ayrıca badem, gül ve kekik yağı gibi çeşitlerin de sahte olduğunu dile getiriyor.
İlaç, kimya, tekstil ve uzay teknolojisinde kullanılan uçucu yağlar artık Türkiye'de de üretilebilecek. 6 milyon dolara mal olan pilot tesisin hazırlıklarına üç yıl önce Tokat'ta başlayan işadamı Fatih Topuz'un girişimleri neticesinde önemli bir çalışmaya imza atılıyor.
Maliyeti yüksek olduğu için kimsenin girmeye cesaret edemediği uçucu yağ işi sayesinde Türkiye bölgesel bir güç haline gelebilir. Bir yılda makinelerin montajının biteceğini ve üretime geçeceklerini belirten Topuz, uçucu yağları incelterek ozon tabakasına zarar vermeyen parfüm haline getireceklerini söylüyor. Ürünler, planlanan kalite ve adede ulaştığında yurtdışına pazarlanacak.
Türkiye'de otsu bitkiler ve diğer bitkilerin çiçeklerinden, odunlarından ve reçinelerinden elde edilen yüksek dereceli konsantrasyonlar olarak tanımlanan uçucu yağ üretiminin büyük kısmını gülyağı oluşturuyor. Halen Isparta dünyanın en büyük gülyağı üreticisi konumunda. Isparta'nın dışında Burdur, Afyonkarahisar ve Denizli'de üretilen Rose damescana isimli gülün çiçeklerinden elde edilen gülyağı dünyada 'Türk gülyağı' olarak biliniyor. Son yıllarda gülyağı dışındaki uçucu yağ tesislerinin sayısında da artış gözleniyor. Özellikle Antalya, Manisa, Mersin, Muğla ve Hatay'da kurulu tesislerde kekik, defne, kırnanesi, biberiye, kimyon, mersin, limon yaprağı, anason, melisa ve sigala ağacı gibi aromatik bitkilerden uçucu yağ üretiliyor. Yılda ortalama 1 ton kadar defne yağı üretilirken, önemli bir kısmı ihraç ediliyor.
Ancak üreticiler genellikle küçük çaplı ve 1-2 bitki üzerinde uçucu yağ üretimi gerçekleştiriyor. NASA ile Philips Morris gibi firmaların, geniş kapsamlı uçucu yağ ayrıştırma işlemleri için kurduğu tesislerin maliyeti 300 milyon dolar. Pilot bir tesis için bile 6 milyon dolarlık bir yatırım gerçekleştirdiklerini belirten SNS Gıda ve Kozmetik Genel Müdürü Topuz, uçucu yağı elde ettikten sonra incelterek koku haline getireceklerini bildiriyor. Böylece daha kalıcı ve değişmeyen bir koku oluştuğunu kaydeden Topuz, Tokat'taki tesiste yeni laboratuvar kurulduğunu ve 30 mühendisin araştırma-geliştirme ekibinde yer aldığını bildiriyor. TÜBİTAK, Ankara ve Selçuk üniversiteleri ile işbirliği yaptıklarını belirten Topuz, analizleri artık kendi laboratuvarlarında gerçekleştireceklerini söylüyor. Tesis, 20 dönümlük arazi üzerinde 4 bin metre kapalı alanda kurulu. Kontrollü tarım sayesinde 32 bin çeşit bitkisel ürün işleme kapasitesine sahip. İki kısımdan oluşan merkezde kozmetik, kişisel bakım ve sağlık ürünleri üretiliyor. Sadece üzümün çekirdeğinden 19 çeşit elde ediliyor. Faydasız mamuller dahi ayrıştırılarak yarı mamul haline getiriliyor. Zararlı kimyasal üretilmediği için hiçbir şey çöpe atılmıyor. Şirket, Cemre markalı ürünlerini Türkiye geneline yaymak için franchise vermeye hazırlanıyor. Awe Cemre markalı 23 satış mağazası bulunuyor. Topuz, 100 bayiye ulaşmayı hedefliyor. Kâr marjı yüzde 80'lere varırken, yapılan yatırım yaklaşık bir yıl içinde geri dönüyor. Ancak isteyen herkese bayilik verilmiyor. Dedektif titizliği ile kişileri elemeye aldıklarına dikkat çeken Topuz, "Eğitimleri kendimiz veriyoruz." diyor. Topuz, Türk cumhuriyetleri, Tataristan, Kuveyt ve Dubai'ye de kişisel bakım mağazaları açacaklarını söylüyor. Öncelikle İran ve Ürdün'de açılacak mağazalar için iki ülkenin Sağlık Bakanlığı'ndan yetkililer gelerek Tokat'taki tesisi yerinde gördü.
Ürperten iddia: Zehirli papatya satanlar var
SNS Gıda ve Kozmetik Genel Müdürü Fatih Topuz, bazı aktarlarda bitkisel ürünlerin yanlış satıldığını öne sürüyor. Müşterileri dikkatli olmaları konusunda uyaran Topuz, şunları anlatıyor: "Örneğin frambuaz her şeye iyi geliyor diye satılıyor. Protein noktasında doyurucu olan yosun haplarını rejim ürünü diyerek rafa koyuyorlar. Bu bitkilerin bin çeşidinin ancak 10 tanesi işe yarıyor. İncelemeye aldığımız 60 çeşit nanenin iki çeşidinin işe yaradığını gördük. Böcek ilacı yapımında kullanılan iri yapraklı papatya, sağlığa iyi geliyor diye satılıyor. Oysa iyileştirme özelliği olan Mayıs papatyasıdır. Küçük, toplanması zor ve yaprakları dökük olduğu için göze pek hoş görünmüyor. Aktarlar da bunun yerine zehirli papatyayı satıyor. Fakat kurutularak satıldığı için papatya zehir etkisi göstermese de baş ağrısı, mide bulantısı yapabiliyor." Yine ürünlerin üzerinde Sağlık veya Tarım Bakanlığı onaylı yazılara da itibar edilmemesini isteyen Topuz, uyanık üreticilerin merdivenaltı işletmelerdeki ürünlere bu yazıları bastırdığını ifade ediyor. Ayrıca badem, gül ve kekik yağı gibi çeşitlerin de sahte olduğunu dile getiriyor.