Tam Sürümü Görüntüle : Serdar Erdemir
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:33 AM
Adı Yok Bu Şiirin
şiir han
...........şiirci
yukarıda bahsi geçen,
hiç bir şairi sevmedim!
işgüzarlıktan değil,
tek sevdiğim şair
konuşma özürlüydü/ benim
çok sesli şiirlerini okurdum/
gözlerinde...
insanın içine;
yüreğine bakıp,bakıp yazardı.
gözyaşları mana taşırdı,
tek özrü;
okumak ve konuşmaktı...
adını; kaç kez
haykırmak istedim
ulu orta!
lâkin olmaz,
dokunulmazlığı var.
bu şiirin
bu şairin adı yok
bahsi çok...
çünkü; deniz aşırı ülkelere
bir tek o
beyaz kâğıttan
gemiler yapardı.
mavi gözlerinin,
sularına bırakırdı:
ardından bakardı
bakardı, bakardı, ağlardı.
tutuşurdu gemiler,
yüreği yanardı...
adı yok bu şiirin,
adı yok bu şairin
lâkin bahsi çok
.........bahsi çok
mana çokça çok
isim yokta yok
-isimsiz bu şiir!
Serdar Erdemir
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:33 AM
olan olmuş bir kere
dön desem de;
dönemezsin geriye...
zaten dönsen de;
artık bulamazsın/
bulamazsın beni bende...
yüreğim Eyyub gibi;
meçhul adreste...
ey şair yürekli sevgili, sevdiğim;
mutluluğu bulduğunu düşündüğün/
kişiyle
en güzel şiirini, vücuda getirmen/
dileğiyle...
kızın olursa;
adını Hasret
oğlun olursa şayet;
adımı isterim.!
bir tek sen çağırmalısın yürekten/
Serdarım diyerek...
ey şair yürekli sevgili, sevdiğim;
korkun olmasın yaşadıklarımızdan
yüreğini ferah tut...
zurriyeti yoksun biriyim.!
isteseydim de seni;
asla kirletemezdim...
çünkü ben seni;
ateş böceklerinin geceyi sevdiği gibi;
en temiz hislerimle sevdim/
bilesin...
ömür boyu mutluluk dileklerimle,
güle, güle git sevdiğim
yolun, bahtın açık olsun...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:33 AM
alıp da başını, gittin gideli
dinmez yüreğimde ki sevgi seli
ılgıt,ılgıt eser, sevdanın yeli
nefsime uzanır, kederli eli
gittin, yalnız adın kalmış yadigâr
üstüne titreyişim, ondandır yar
lepiska saçlarında, deli rüzgâr...
akıl mı kalıyor insan sevince;
dudaklardan ab-ı aşk dökülünce
ışıklar saçıyor, vuslat erince
Mecnun gözlerimden yaşlar inince
aşk büyüsüyle bak, virane bağlar
şirk'e doğru uzanır, koca dağlar
kırdan saçlarımda esince rüzgâr...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:33 AM
Dün gece ürkek,
Çırılçıplak
Koynumdayken bile
Benden;
Çok uzaklardaydın
Günün ilk ışıklarına dek
Şerefsiz bin bir isim,
Sayıkladın...
İçten içe ağladın,
Yalvardın,
Yalvardın,
Yalvardın,
Belli; boşunaydı
Hep ağladın..!
İyice sokuldun koynuma;
Rüyalarından
Kaçarcasına.!
Ağladın,
Ağladın,
Burcu, burcu tüttün içimde
Nafile;
Ağladın,ağladın
Ağlattın.!
Gözyaşlarıyla uyandın...
11/06/04 Cuma
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:33 AM
senden sonra
seviştiğim tüm kadınlar;
soğuk bana!
seni ne kadar
aldatsam da.
içimde ki pişmanlık
hep aldatır beni!
kimin koynuna,
sen diye girsem,
kış ortasındaymışım gibi
soğuk öldürür beni!
ne mümkün;
seninle yeniden sevişmek
teninin sıcaklığıyla
yoğrulmak
nefesini içimde duymak,
ne mümkün
tatlı bir rüyaydı bitti,
bitti artık bitti...
ey ömrüm;
anı hasretliği kokan kitabı
kapa artık...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:34 AM
yazık
sen beni tanıyamamışsın,
sana olan hislerimi
anlayamamışsın!
karıştırdın galiba
ben o değilim...
dinim üstüne yemin ederim,
ben seni,
ben seni
Allah'ına kadar sevdim...
yalanım yok,yalanım yok
kanım aksın ki yalanım yok
ben seni,
ben seni
Allah'ına kadar sevdim...
yazık
sen beni tanıyamamışsın,
sana olan hislerimi
anlayamamışsın!
tek gecelik sevgili değilim
dört kitap üstüne;
yemin ederim
ben seni,
ben seni
günahına kadar sevdim...
ben seni,
canımdan öte sevdim...
yalanım yok,yalanım yok
canım çıksın ki yalanım yok
ben seni,
Allah'ına kadar sevdim...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:34 AM
—Zeynel Çay'a-
ah be can gaydalı can arkadaşım
nicedir kadehler sensizlik kokuyor
nicedir aynı saz çalıyor
aynı şarkı dudaklarımda
her zamanki barda
sana içiyorum
sana
an gibi aklımdasın.!
kanıyor dudaklarım, kanıyorum
susuzluk gibi ayrılığın
bıraktım sensiz alışkanlıklarımı
senli yaşıyorum, yaşlanıyorum
nicedir aynı saz çalıyor
aynı nağme var dudaklarımda
her zamanki gibi hüzün
hüzünlüyüm
sana aldanıyorum
sana
an gibi aklımdasın.!
dolup, dolup boşalıyor kadehler
bitmiyor kederim, bitmiyor anla
senin takıldığından takılıyorum bu ara
alabildiğine Marmara
yağmurda ıslanıyorum
gocuğum senin eskin
cigaram yarı esrar yarı nikotin
sana tütüyorum
sana
an gibi aklımdasın.!
tadı kaçtı buraların
sen terk ettiğinden beri
yağmuru yağmur değil, çayı çay
eski bir falcı buldum
ağzında şerha-şerha özgür mavi
en fazla sana yakışırdı
sende sözde değil; özdeydi
hastalık gibi bulaşmış bana
sana ölüyorum
sana
an gibi aklımdasın.!
garezin neydi nasıl kıydın
nasıl geçti o ip boynuna
kendini ateşinden yaratan
Simurg olmanı beklerken
küllerin savruldu, tozdum
gözlerimin içine doldun
hiç hesapta yokken
yağmurum oldun
sana ıslatıyorum
sana
an gibi aklımdasın.!
aşk gibi kanayıp duruyorsun
iflah olmaz, bağrımda
haram lokma gibi
düğümlenir gırtlağıma
o ip hatıran kaldı bana
hani o boynuna
kolye diye taktığın
yakışmamıştı…
belki yakışır bana
sana adanıyorum
sana
buluşmamız çok yakın;
an gibi aklımdasın.!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:34 AM
alışmışım sana;
tütüne alıştığım gibi/
içmeden duramam.
ben vurgunum sana;
dava aşkım gibi/
hasretine dayanamam.
sen benim 'Ana' sevgim
asla paylaşamam...
sen, sen gençlik yaşım
ilk göz ağrımsın...
tuhaftır unutamam
sen alışkanlığım;
sen paylaşılmazım
ilk göz ağrımsın..
sen benim,
sen benim
anlatamadığımsın!
22.06.01
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:34 AM
Gülüm sen boş yere yorma kendini
Sevmiyorsan anlatamam ben derdimi
Bırak acılarımla baş başa beni
Sevip de beni anladığın zaman gel
Hazan esip gönül bahçendeki güller
Boyunlarını büküp kuruduğunda
Dertsiz başını gülüm sarınca dertler
İmkânlar imkânsız olduğu zaman gel
Gül aşkıyla şiirler okuyan bülbül
Yalnızlıklar içinde kalıp susunca
Benim gibi seveceğin biri çıkıp
Aşkına karşılık bulamayınca gel
Beklenmedik zamanlarda hep aklına
Gelip de seni acılara boğunca
Sevip fakat sevilmemenin acısı
Yüreğinde yaralar açtığında gel
Sen onu hatırlayıp ta kahrolunca
Benliğini yitirip sessiz kalınca
Gören sana deli damgası vurunca
Ayrılık acısıyla yandığında gel
Kararan dünyana ışık bulamadığında
Aydınlığı dört gözle aradığında
Sevgisizlikten başını vurunca taşlara
Beni hatırlayıp pişman olunca gel
Dertler otağında dermansız kalınca
O'nun elinden isyankâr olduğunda
Çare deyip ölümü göze aldığında
Leyla gibi Mecnun'u anlayınca gel
29.Nisan 1998
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:34 AM
anne;
henüz yaşı dolmamış taptaze,
bir çocuk ölüyor içimde!
boğazlıyorlar gibi;
delicesine çırpınıyor,
ona şimdi..
karanlık bir zindan gibidir;
göğüs kafesim.
dayanılır gibi değil;
prangaya vurulmuş işkencede,
bir can var içimde...
yalvarıyorum anne;
yardım ette kurtaralım,
sana yemin ederim;
masmavi gözleriyle,
bir çocuk ölüyor içimde!
al şu malta hançerini;
çıkar, çıkar şunu içimden,
acele et anne,
yoksa can verecek
kan kusuyor içime;
huysuz bir ceylan gibi
hoyratça koşuyor
toynaklarının sesleri;
içimi parçalıyor...
yalvarırım anne;
artık gücüm kalmadı.
al şu malta hançerini;
vur böğrüme, böğrüme
ya içimdekini kurtar
yada öldür de kurtar beni bu azaptan!
anne dışarıdan habersiz;
titrek yüreğiyle
bir kuş ölüyor göğüs kafesimde;
ben bana yanmam içimde ki canın
anasına yanarım!
sen de bir anasın
hâlinden anlarsın o canın;
evhama kapılma sakın
Hz. İbrahim gibi;
çal bıçağı boynuma
son bulsun artık acılarım
yoksa ben utancımdan ölüyorum!
sana hiç yalan söyledim mi? Anne
dört kitap üstüne yemin ederim.
masmavi gözleriyle,
bir kız çocuğu ölüyor içimde!
çığlık, çığlığa....
yoksa anne;
sesini duymuyor musun?
nah işte tam şuramda.!
ver elini; hissediyor musun?
nasıl da çırpınıyor anne;
şimdi inandın mı bana?
sence anne;
bu çocuk kimdir içimde?
Allah aşkına;
kim öldürüyor onu
göğüs kafesimde?
söylesene anne;
yoksa; o da ben miyim?
yani...
bir ben mi var benden içerde...
(Yürek Atışım) 08.01.03
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:34 AM
Melekler indi yeryüzüne, doğduğun gün
Ellerinde tertemiz, mavi özgürlüğün
Lüle, lüle saçlarına, takıp gittiler
Eli yüreğinde annendi, ilk gördüğün
Kalbine abanıp, doyasıya öptüğün...
Çilek tadındaydı, teninin ter kokusu
O derin gözlerinin çocukça buğusu
Büyüyüp, alıp başını gitmendi ele;
Annenin sana dair en büyük korkusu
Nihayetinde büyüdün beklenen oldu
Annen kadar seveceğin, bir kızın oldu.!
07 / Kasım / 2006
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:35 AM
Nedir senin bu hâlin be arkadaş,
Sen böyle hepten değişemezsin.
Hırçın hâlinden eser kalmamış,
Simsiyah gür saçların ağarmış..
Hayretlere düşürdün beni arkadaş.
Hayret,hayret,hayret be arkadaş,
Yıllar sonra seni, bir köşede,
Yıkılmış bir hâlde mi bulacaktım.!
Yüreğinin silahları olan, ellerinde
İçki şişelerini mi bulacaktım..
Hayret,hayret,hayret be arkadaş.
Nerede o arkadaşım, nerede bu avare,
O tanıdığım sen olamazsın.
Gururlu dik başın eğilmiş,
Kanlı gözlerine yaşlar birikmiş.
Hayretlere düşürdün beni be arkadaş.
15 Ekim 1998 Perşembe
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:35 AM
uzun zamandır
susamışım aşka.
sürgün yüreğim uzak diyarlara
bel ki de aradığım sensin!
uzat ıslak ellerini
uzat sar boynuma.
sımsıkı sarıl bana.
yüzün kızardı
ama neden,
neden kendini yasaklıyorsun?
yalnız değilsin biliyorum.
her sabah çocuk sesiyle/
uyanıyorsun.
kim bilir bel ki de evlisin
sev beni diyiyorum
yoksa Allah aşkına;
çok şey mi istiyorum
hakim sensin karar senin
mühür elinde Süleyman sensin
ya sevecek,
ya sevmeyeceksin!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:35 AM
aşk dedikleri;
bu olsa gerek gülüm
içimde;
bir kanser hücresi gibi/
büyüyorsun.
ateşler içerisindeyim
bedenim veryansın
yüreğimi;
asi bir ur gibi sarıyorsun.
yaralı bir kuş gibi/
son çırpınışlar.
ruhum işkencede
duygularım âciz
artık bünyem kaldırmıyor
her geçen gün
dayanılmaz acılarla geliyorsun
niyetin ne Allah aşkına
neyin intikamını alıyorsun?
görmüyor musun gülüm
çaresiz bir yara gibi/
kanıyorum.
çabalarım yetersiz
*******i yıldız kayar gibi/
ak saçlarım tel,tel
dökülüyor.
tek bir lokma;
boğazımdan geçmiyor
gün geçtikçe eriyorum.
tanıyamıyorum kendimi
suratımda rezilce lekeler
dönüp bakmıyorsun..
söyle gülüm;
yoksa utanıyor musun!
09.06.2005
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:35 AM
senden;
eski kırılgan alışkanlıklarını,
bir heykeltraş edasıyla yontarak
depresyondan ve öfkeden uzak
masmavi teniyle;
bir aşk tanrıçası heykelini
gönlüme sunmak istedim...
sense;
benden ipleri ellerinde
bir kukla yontarak başladın işe
sevi duygularımı kanatarak!
ben seni;
sense beni değiştiremedin!
dağılmayı ve parçalanmayı
kabullendikte...
her ne hikmetse;
değişmeye yanaşmadık ikimizde
yeniden yaratılmak,
yeni biçimler almak sinmedi içimize
ben yalnızlık kuşandım her gece
sense hüzne abandın delice
artık iki yabancıydık;
tanışmadan önceki hislerimizle
iki eski âşık;
biri yalnızlığa, diğeri aşka âşık!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:35 AM
bir el silah sesi
yırtıp geçti geceyi.
İstanbul da kız kulesi
haber verdi
faili meçhul cinayeti.
vurulmuştu aşk meleği
kanlar içinde düşmüştü.
Marmara'nın bağrına
avuçları kapalı,
gözleri açıktı.
İstanbul da kız kulesi
haber verdi
faili meçhul cinayeti.
vurulmuştu aşk meleği
geceden habersiz
gömdüler;
Marmara'nın maviliğine
gözlerden uzak
derinliklere...
kendi cinayetinin esrarı vardı/
avuçlarında.
açsalar ah.! bir açsalar
gece bile ağlardı ardından.!
17.01.02 Cuma
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:35 AM
Aşkına tutsaklığım biter belki;
Şevk ile seversem, bende ki seni
Kurbanım hâyra yor, kaderdi belki
Oğlumuz yoksa, kızımız var işte,
Lügate sığmaz, evlat deyip geçme
Sen onda yaşarsın, beni düşünme
Uzaktan bilinmez, bir diyar işte;
Nur içinde yatsın, deyip geçersin.!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:35 AM
hep sevişme sonraları;
beni gözlerinin ıssızlığında
yabana terk ediyorsun...
uzaklaşıyorsun benden,
kendine ve bana yabancılaşıyorsun
benden ötelere,
karanlık bir boşluğa doğru
kayıp yitiyorsun...
yeni bir sevişme dürtüsü
benliğini sarana dek,
beni değil;
bedenimi özlüyorsun...
farkında olmadan;
aşktan ve kendine olan saygından/
kopuyorsun...
her zaman ki gibi;
bitmiş bir sevişmenin ardında
beni; gözlerinin ve yüreğinin
karanlığına hapsediyorsun...
ben sana mecbur,
sen benden uzak
ruhum ruhuna tutsak
bedenim çırılçıplak
adını sayıklıyorum,
içim kan ağlayarak
aşkına, sana ve bedenine
saygı duyarak!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:35 AM
derler ki;
bilinmeyen bir liman ülkesinde
alev saçlı, yangın bakışlı
denizkızları yaşar…
bilinen o ki;
bu denizkızları hâlâ
her yağmur yağdığında
yakamoz toplamaya çıkar
av yasağı zamanı
Poseidon’nun ıslak avuçlarında…
Ocak 2007
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:36 AM
Denizler kadar ıslak gözlerin/
yağmurlara gebesin.
Ağlasan utancımdan erir giderim.
Yıldızlar kadar çıplak bedenin/
günahlara gebesin.
Soyunsan utancımdan ölür giderim.
Ay’dan daha parlak cemalin/
kâbuslara gebesin.
Bir gülsen maazallah durur yüreğim.
Yasaklar kadar yasak mey hâlin/
kavgalara gebesin.
Ses versen maazallah kurur yüreğim.
10.10.2001 Pazartesi
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:36 AM
gönül isterdi ki bir tanem
geride anılarla yaralı bir kalp ile
cemaline hasret gözlerle
sensizliğe mahkûm karanlıklar
bırakıp ta gitmeyeyim.
ama ne çare gönül
kaderde bu Dünya dan,
sessiz sedasız ayrılmak varmış
arkada yüreği yaralı bir ana
gözleri yaşlı dostlar ile
hüsran dolu günler bırakmak varmış
ben de isterdim elbet
sevgiyle dolmuş bir yürek
Aşkımızı tüm Dünyaya
içten bir sesle haykırmak
senli mutlu günlere;
hasret kalarak gitmemek..
ama ne çare gönül
kaderde bu Dünya dan
sessiz sedasız ayrılmak varmış
arkada yüreği yaralı bir ana
gözleri yaşlı dostlar ile
hüsran dolu günler bırakmak varmış
ölmek de varmış be gülüm
doymadan sevgiliye
doymadan sevgiye
ölmek de varmış be gülüm/
ölmek
yapayalnız gömülmek.!
15.Mayıs1998 Cuma
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:36 AM
üzerimde;
baba emaneti
çağla yeşili bir ceket
ıpıslak...
gök delinmiş gibi;
bardaktan boşanırcasına
masmavi bir yağmur/
yağıyor üstüme...
soğuk,yorgunluk
işlemiş bedenime.
asi bir hayvan böğürüyor
sanki içimde.
midemde manasız uğultular;
-emek,ekmek-
insan seli arasına;
gizlenmiş,
kapkara gölgeler
öbek,öbek...
ecel gibi;
yürüyor üstüme
el,ayak titrek
paydos saati her akşam/
yüreğim sırılsıklam...
asi bir insan böğürüyor;
san ki içimde.
midemde manasız uğultular;
-emek,ekmek-
bu yoksulluk;
ne gün bitecek.?
bittiği gün;
bel ki de İnsanlık ölecek...!
21/02/2006
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:36 AM
gülüm sence;
insanlar konuşmadan da/
anlaşa bilir mi?
sadece göz göze gelerek!
söylenecek söz bulamazken,
gözler bu kadar etkili;
cümleler kurabilir mi?
ah.! be gülüm;
bir inanabilsem
bir inanabilsem anlatacağım
sadece;
gözlerinin içine bakardım
gözlerinin en karanlık yerine
belki beni anlarsın diye...
tedirginim;
kördüğüm şimdi hislerim!
korkuyorum;
çünkü gözlerine
gönlümün en mukaddes eserine
baktıkça uzun,uzun
kendimi kaybediyorum
çocukça duygulara;
gark oluyorum...
huysuz bir ceylan yüreği/
taşıyorum sanki
heyecandan;
yerimde duramıyorum...
gülüm sence;
insanlar konuşmadan da,
anlaşa bilir mi?
sadece göz göze gelerek!
yani demem o ki gülüm
gözlerim;
sana olan hislerime
tercüman olabilir mi?
yüreğimden geçen cümleleri
kusursuz kurabilir mi?
emin değilim be gülüm;
gözlerin,
hazır cevap oluşundan.
hani;
anlatacağını bilsem
günlerce,
aylarca,
hatta yıllarca usanmadan,
bakardım gözlerine
gönlümün en mukaddes eserine!
ama bakamam ki
o cesareti bulamam ki kendimde.
ruhum dayanamaz asilliğine
erir tükenirim,
tükenirim gizlice...
gülüm;
bir nebze de olsa
anlatabildim mi?
sana karşı hislerimi;
yazdığım bu son Eylül kokan şiirde
hani bak desem
bak desem gözlerimin içine
bakabilir misin?
görebilir misin yüreğimi
çırpındığı derinliklerde...
anlayabilir misin,
anlayabilir misin gülüm,
gözlerinin içine bakınca;
neler hissettiğimi...
anlayabilir misin;
kardelenin,
gün yüzüne olan tutkusunu.
kelebeklerin neden erken öldüğünü
anlayabilir misin gülüm?
anlayabilir misin...
04 05 05
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:36 AM
Bakırköy’de karanlık bir oda,
El kol bağlı, ayaklar prangada.
Gölgeler birbiriyle oynuyor
Ölüler sanki bana gülüyor…
Aylarca ışıksız kör odada
Deli kanımın aktığı anda!
Kararsız gençliğimi aldılar
Usumu, benliğimi çaldılar!
Gurular yuva yapar odama;
Bakamam aynada ki adama.
Akıldar bilip, akıl sattılar,
Aç bi-ilaç yerde yatırdılar…
Aylarca sırdaş oldu kahrıma;
Bahçede oturan heykel amca.
Onda yalnız, yalnızlık duygusu
Bende ki uykusuzluk uykusu…
Heykel amca da bunun farkında
Duygusuzluk dolanır kanımda…
O sol yanından yaralı, ben sağ
O urbasız bir ölüydü, ben sağ!
Her dem irin kanar duygularım
Her gün lanetle anar, ağlarım…
Bakırköy’de ışıksız kör oda
Pranga vurulur tüm akıllara!
Onlar gören kör, sezerim diye
Güya şairim, çektim sineye…
Gece içtiğim, nemli cigara
Tanığımdır çeksinler hesaba.
Bakırköy’de şimdi üç karışlık,
Şiirleri gömdüğüm mezarlık!
10/03/06
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:36 AM
—Aşk Ritüel’i-
tek gecelik aşk ritüel’inde
esen ılık nefes gibi;
tenime değdi...
ince,uzun parmaklarıyla
baygın kokulu kadın!
soluk,soluğa
kuş misali çırpınarak
sıtmaya yenik düştü;
sırılsıklam bedeniyle
baygın kokulu kadın!
değişirdi;
dolunay *******inde
günaha davetkâr bakışlarıyla
baygın kokulu kadın!
kapılırdı saçları;
yağmur kokulu rüzgârlara
bulutlanıp
tükenirdi baygın nefesi
içimde;
dört nala koşan doru atın...
tek gecelik aşk ritüel'inde
usulca akıyor zaman
üzüm karası dudaklarda buğu
şarap gibi;
tutunuyor damağıma tortusu
genzimde;
alev,alev büyüyor yangın
adım,adım patlamaya doğru
unutulmaz bir veda
baş kaldırıyor damarlarımda...
uyanıyor uykudan,
baygın kokulu kadın!
gözyaşları düşüyor,
göğsünden kamelya kokulu
avuçlarına...
ay doğuyor gözlerinde
bir dal sigara yetiyor
unutmaya yalnızlığını.
aşk ritüel'in den yorgun çıkıyor;
uzanıyor boylu boyunca
bakır renkli toprağın koynuna
baygın kokulu kadın!
21/09/2006
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:36 AM
Bir kış günü yollarda
Yürüdüm yağan kar altında
Geleceksin ümidiyle;
Bekledim seni soğuk havada.
Elimde cansız hayalinle
Keskin rüzgâr altında
Giderek kararan sokaklarda
Bekledim seni saatler boyunca.
Batan güneş'le birlikte;
Caddede kaybolan insanlarla
Yalnız kaldım ben kaldırımlarda
Yine de;
Bekledim seni büyük umutla.
22.Nisan 1998 Çarşamba
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:37 AM
Yediğim, içtiğim hiç tat vermiyor
Ne yapsam ne etsem yüzüm gülmüyor
Yaşamak içimden inan gelmiyor
Bırakıp gittiğin günden bu yana...
Hatıralar artık teselli vermiyor
Şarkımızın her deminde gözüm doluyor
Geri dönersin diye yolun gözlüyor
Bırakıp gittiğin günden bu yana...
Hayatım mevsimsiz yaprak döküyor
Dost bildiklerim artık gözükmüyor
Mahkûm duygularım beraat istiyor
Bırakıp gittiğin günden bu yana...
Yürekte sevdan dermansız dert oluyor
Dilimde her cümle seni anıyor
Feryatlarım her an isyan kokuyor
Bırakıp gittiğin günden bu yana...
Sabahsız *******ime güneş doğmuyor
Kadehten kadehe elim koşuyor
Yitirdim benliğimi kanım donuyor
Bırakıp gittiğin günden bu yana...
10.Nisan 1998
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:37 AM
Hep aynı garip tecelli,belada başım;
Yüreğimin kırık bam teli,vefasız aşkım,
Ne yapsam boşuna kâr etmiyor akışım.
Yüreğimin sahipsiz kuşu, esire aşkım...
Umutsuz bir vaka sebebim yaşım,
Sığmıyor bedenime ruhum,belada başım,
Hissetmesem de akıyor damla,damla kanım.
Hep aynı garip tecelli, kanlı barışım...
1998 Kışı
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:37 AM
ben miyim sarhoş olan
sarhoş mu bu dünya.
ben mi dönüyorum/
yoksa;
dönüyor mu bu dünya.
farkında değilim
tökezliyorum…
ayaklarım mı bağlı
gözlerim mi görmüyor
düşe kalka yürüyorum
tutunamıyorum…
ben miyim sarhoş olan
sarhoş mu bu dünya.
ben ki alışkınım içkiye
en halis şarabı içsem bile
sarhoşluk nedir bilmem.
şimdi hatırlamıyorum
ama içmedim
sarhoş olan ben değilim
aslında bu tökezleyen
düşe kalka yürüyen
ben değilim…
ben kendimi tanırım
-ki ta eskilerden
içmeden sarhoş olan yoktur
yoktur bizlerden.
27.11.2001
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:37 AM
Beyoğlu sokaklarında
yüreğim avuçlarımda
yürüyorum
yorgun, bitkin, uykusuz
hâlim yok
ben benden habersiz;
içimde ölüyorum.
hava soğuk
sigaramda tütüyorum...
Beyoğlu sokaklarında
yüreğim avuçlarımda
mavice bir yağmur yağıyor
ıpıslak
içimde hayata dair ne varsa
aşk'a susamış bir kadın gibi
çırılçıplak
rakımda bitiyorum...
Beyoğlu sokaklarında
yüreğim avuçlarımda
şu kör olası
karanlığın heyulası;
pusu kurmuş uykularıma
hasretim aydınlığa
son putu da
çarmıha gerdiler içimde
çığlık çığlığa bir ses
gömdü beni yalnızlığa
uyurken ölüyorum.!
09.01.2002 İstanbul
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:37 AM
bırak o yaralı yanını
bırak o bende dursun,
o sende durdukça
yıllar geçmiş olsa bile
yüreğinde beni bulursun
bırak o yaralı yanını
bırak sol yanımın yanına
gözlerden uzak olsun
yapamaz o seninle
bırak baba kız gibi
yaşaya dursun benimle
bırak o yaralı yanını
bırak o bende dursun
o sende durdukça
sen bensin unutma
bırak o yaralı yanını
bırak onu bana
unutmaya gücün olsun
bırak o yaralı yanını
bırak o benim olsun
sen onsuz
daha mutlu olursun
bırak bırak inatlaşma
bırak gözyaşlarını bana
bırak
yanakların huzur bulsun
10 / 03 / 2007
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:37 AM
yedi kat yamayla besili
zulalanmış şiirleriyle...
şairler kervanı geçer
serap dağı eteklerinden
heybesinde;
körpe sözler,güzel kelimeler
papirüs tomarlarıyla iç, içe
edep nöbetindeler...
fecir kaynıyor gök
topuk vurmada;
Ebu Cehil suratlı,
edep yoksunu, haremiler
mitralyöz sesleriyle
küfre buladılar,
katledildi şiirler...
kekik kokulu bir dağ kızı
yaşanan;
namus arbedesinde
gebe kaldı,yeni sözlere
dile demirlendi,
hüzünlü tınısıyla
ata yadigârı ninniler...
ve güne duran;
miladi zamandan kalma
ölü toprağına yakılan
ağıtsal tümceler...
doğaçlama şimdi;
şiirsel ifadeler...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:37 AM
İstanbul;
Sevdiğim kokuyorsun her gece,
Poseidon nefesinle,
Bütün gün, bütün gece
Buram, buram tütüyorsun içimde
İki hece, bir tümce:
Gülce..! / Meryemce..!
Cigaramı yakan ateş /
Oluyorsun habersizce
Masmavi;
Kandil gözlerinle.
Cigaram tutuşur /
Anka kuşu heybetiyle
Ellerim uyuşur,
Kapkara;
Ayaz serinliğinde.
İnce bir sızıdır düşer;
Yaralı serçe kanadından,
İlk cemre.
İstanbul;
Çırılçıplak bedeniyle,
Bir deniz kızı uyur:
Masmavi;
Gözlerinin derinliğinde
Her gece,
Özgürce tutunur,
Atlastan bedenine...
Gökyüzü; mutluluklara gebe.!
Şubat 2006
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:37 AM
bir gece vakti
düştüler peşime
üstüme, üstüme geldiler
bir köşe başında
beni ölesiye dövdüler
-sövdüler
içimde ki tertemiz hisleri
karanlık bir dehlizde
kan gölüne gömdüler…
ah.! dostum;
beni bende bitirdiler
yine de yenilmedim
o çakal sürüsüne
boyun eğmedim asil dostum
boyun eğmedim
sinsi yılanlar gibi
çullandılar üstüme
bir kaç adi o..çocuğu
kapkara paslı hançerleriyle
içimde ki günahsız kızı;
kanlar içinde yaraladılar…
doymadılar asil dostum
bir şarap mahzeninde
yüreğimden damlayan
o masmavi kanımı
kana, kana içtiler
yine de yenilmedim
o çakal sürüsüne
boyun eğmedim asil dostum
boyun eğmedim
o it sürüsüne...
22.07.03 Salı
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:37 AM
nerden estiyse işte
aklıma geldi birden
bozacının gece voltası
-ekmek kaygısı…
hüzne vurgun bir çocuktum
ramazandı
hep aynı saatlerde geçerdi/
sokaktan…
aynı nağme dudaklarında
pencereden gizlice/
ona bakardım…
gün olur, yağmur yağardı
kaldırımdan kaldırıma koşardı.
ah! çocukluğum
hüzne vurgunluğum…
çocukluğumda;
İstanbul bambaşkaydı
sokaklar hep canlı/
cıvıl,cıvıl
kurnalar kurumamıştı,
kuşlar hâlâ konardı;
yeşil dallara…
tadı bir başkaydı;
…akşam olunca
beklenirdi sofra başında
iş yorgunu baba…
nasıl olduysa büyüdüm
kendi kendime yürüdüm/
sokaklarda…
değişmişti İstanbul/
tepeden tırnağa…
vurulmuştu bozacı
bir gece voltasında!
gece
voltasında…
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:38 AM
mevsim bahar,hâlâ üşüyor ellerim
titriyor yüreğim,
kendimde değilim
nedensizim, kim bilir
belki de kimsesizim
derdim sevda yükü olsun,dilim lâl
çekemem ben bu feyzi artık, durma gönül/
hakkın neyse al…
perişanım, ne olur bu gece ben de kal
yolun uzun biliyorum
vakit geç oldu,hava kararmakta
dilersen yanında geleyim
trenle yollar uzarda uzar
vapur harcın değil,seni deniz tutar
uçakla yükseklik korkun var
migreninde cabası…
kul kölen olayım; bu yolculuk/
yalnız çekilmez ben de geleyim…
varsın ellerin, ellerime değmesin
gitme;
yada bu gece ben de kal
var bakma yüzüme, kıvrıl da yat
uzan yatağına uyu rahat rahat
bırak bu gece senli kalayım
sevdana aşkla kanayım…
sonra hakkım olan;
yalnızlıklar rıhtımında bir yer bakayım...
mevsim bahar,hâlâ üşüyor ellerim
buğulanıyor gözlerim
mimar değilim bir hayatı sil baştan çizeyim
yıkma ben de sevdan köklü derin
bir an görmezsem;
kahve rengi gözlerin
yanar tükenirim…
yalvarırım gül tanem
bu gece, son defa ben de kal
yada ben de geleyim
bu yolculuk yalnız çekilmez bilirsin…
gitme;
ben sensiz bir hiçim
valizim dünden hazır,beyazlar içindeyim…
18/ 04/ 2006
İstanbul - Taksim
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:38 AM
bu gece bekleme beni;
bensiz uyu.
ışıkları söndür,
ne olur ne olmaz
kapını kilitli tut,
pencereleri kapat.
perdeleri çek...
alışmalısın yalnızlığa
kör karanlığa alışmalısın.
şayet uykun kaçarda,
uyuyamazsan;
yavrumuza sarılda yat,
uyu rahat rahat...
yavrumuz kâbus görmesin,
olur olmaz sayıklama adımı.
dualarla uzan yatağa
-besmelesiz-
uyuma sakın...
ört üstünü hava soğuk
kalkamazsın sabaha...
en geç sekizde ayakta ol,
at şu ifriti üzerinden
silkinde doğrul.
ben yokum artık;
bunu kafana koy.
beni sevdiğini biliyorum,
ben de seni seviyorum
lakin abartma;
intihar da neymiş,
ahmakların oyunu!
kahvaltını hazırla
uyandır çocuğunu
bak gözlerinin içine;
bak ta kendine gel!
ölen bedenler;
ruhlar hele şairler/
----------asla ölmezler
benim için ölmemeli,
yavrumuz için yaşamalısın.
beni onda;
yavrumuzda
----------yaşatmalısın.
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:38 AM
bu kez bir başka özlüyorum seni!
ne teninin sıcaklığını
ne dudaklarının ıslaklığını
ne de sevişken bakışlarını
bu kez başka;
başka özlüyorum seni!
istersen duyma sesimi
kulak kabartma feryadıma
ölünün toprağı özlediği gibi;
özlüyorum seni!
balıkların suyu
yağmurun bulutu
göğün kuşu
sevdiği gibi;
seviyorum seni
bu kez başka;
başka özlüyorum seni!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:39 AM
Bugün çok düşünceli, çok yorgunum
Ufuklar aleminde garip yolcuyum
Rabbime niyazda, aşık bir kulum
Bugün çok düşünceli, bitkin yorgunum
Ey sevgili; senli nimetlere antlı orucum
Bugün saki bedenlerde durgun suyum
İnan seni sevmekti, günahkâr suçum
Bugün çok düşünceli, hadsiz yorgunum
Bugün gece alemlerinde bir İstanbulluyum
Karanlığın girdabında dipsiz kuyuyum
O ne arbede Rabbim, günahkâr bir kulum
Bugün sebepsiz yere, sebepsiz yorgunum…
04.10.2000
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:39 AM
kalmışım tek başıma dört duvar ardında
sanki herkes düşman; düşmanım anam
haykırıyorum;
sesimi duyan, ses veren olmuyor...
yapa yalnızım dertler deryasında
çaresiz bir halde, düşkünüm anam
sürünüyorum;
dönüp de bakan, elimden tutan olmuyor...
bitkin bir haldeyim,geçen zamanda
yitmiş benliğim,kanım donuyor anam
yalvarıyorum;
acılarıma bir kurşun sıkıp,son veren olmuyor...
sanki herkes düşman, gören vuruyor
neden içtiğimi kimse bilmiyor;
o yar bile anam serseri deyip/
dönüp de bakmıyor, canım yanıyor...
canım yanıyor
canım yanıyor anam
canım yanıyor
03 12 99 Cuma
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:48 AM
bir çok yorgunluk vardı üzerimde
bir çok ayrılık bırakmıştım geride
bir çok yanılgı
bir çok utanç
kapkara bir yazgı ve usanç
ısmarlama aşklara takılıp tökezledim
kanayan duygularla;
göz yaşlarıma tanıklık ettim
yenilmedim
yenilgiyi yediremezdim kendime
yenilmedim işte
kararsız kaldığımda hep sen vardın
adın büyüdü uzuvlarımda
adın aşk gibi, yayıldı içimde
bir çok aşk gibi uzayarak
denizin mavi sularında
kırılmalar başladı
bir çakıl taşının şiddetinde
dalga,dalga
ilk taşı sen attın maviliklere
helezonik çizgiler eşliğinde
seke,seke yürüdü tenimde
ürperdi içim,ürperdi yüreğim
titreye,titreye sana yenildim
bir çok aşkı bırakıp geride
bir çok yorgunluktan çıkıp
yürüdüm imkânsızlığına
yürüdüm aşkına
terli ve kirli avuçlarımla
yüreğimin sol gözünde biriktirdiğim
bir çok aşk dolu sözü
saçtım şiir diye ak kâğıda
yıllar önce; içinde uyanan aşkı
yeniden alevlendirir diye
söylesene;
yıllar önce içinde uyanan o aşk
hâlâ duruyor mu sende;
hırpalanıp eskimiş olsa bile!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:48 AM
aynada dikine kırılan
aşksız bir yalan
ve yalandır
aşk diye
eli kolu bağlanan
acıyan, sancıtan
İsa'nın çarmıhta
mızraklanan böğrü gibi
durup, durup kanayan
aşk olmaz
iki harf kardeşliğinden
bir uçurum yalnızlığıdır
ah.! diye duyulan
aynada dikine kırılan
aşksız bir yalan
ve yalandır
aşk diye
içkapı, dışkapı dolaşan
acıdır yalnız
bu yenikapıdan çıkan
dağ başı yalnızlığına
boğulan.
ışığın gölgesine sığınmış
çocuk yaşta bir aşk
acıdan habersiz
yağmurla oynayan
yağmur diner, kar başlar
oyalanma çocuk
hava soğuk
çık o karanlıktan...
14 / 02 / 2007
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:49 AM
çocuksu bir ümit var içimde
eğlenceye dair.
haydi oyna benimle
misket yuvarla
top koştur
tut ellerimden
masmavi gökyüzünde
uçurtmalar uçur
durma;
çocukluğumu unuttur bana
yedir içir
ninnilerle uyut beni
uyanırsam;
çığlık çığlığa
koynuna al
kâbuslardan koru beni
öp alnımdan
besmeleyle uyut beni
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:49 AM
bir türlü alışamadım
şu kahrolası karanlığa.
çocukluğumdan bu yana;
ışıklar sönünce
kör döğüşündeyim sanki
her gece ziyaretimde..!
şekilden, şekile girmiş
alaycı, sinsi ifadeler
yalnız değilim artık...
duvarda asılı parkam
koca bir yarasa gözümde
kanımı emmek için,
fırsat kolluyor...
kafesteki kuşum
sinmiş karanlığın kuytusuna,
nefes bile almıyor...
gölgeler,gölgeler
kapkara gölgeler;
üstüme, üstüme geliyor
başucumda;
Azrail konuk gibi..
yüreğim durdu duracak,
yumsam gözlerimi;
üstüme tüneyip..
boğacaklar beni..
korkuyorum tarifsiz,
terler içinde,
tir, tir titriyorum
günün ilk ışıklarına dek
kendimle
karamsar bir savaştayım
Güneş penceremden
bir göz-kırpsa,
isteksiz dalar giderim
çünkü;
aydınlıkta ehemmiyetteyim
ya da ben;
öyle sanıyorum...
*******i uyumaya korkuyorum.
davetsiz misafirler artık gittiler.
yine yalnızım;
kafesteki kuşum ötmekte,
geceden kalma;
yorgunluğum
uykusuzluğum
çocukluğum
........utancım
ve çocukluk korkum...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:49 AM
İndim gönül bağına,
İçtim aşk şerbetinden.
Düştüm sevda ağına,
Del oldum,yâr elinden
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:49 AM
kapkara;
bir deli gömleği giydirmişler ruhuma
elim,kolum bağlı..
akan kanımla boğuyorlar beni.
masmavi bir cinayet işleniyor/
Elazığ'ın sessiz sabahında.
bedenim kanlar içinde,
yaralarım derinden.!
ruhum işkencede
kendi;
cinayetimin vebalini taşıyorum,
dünyaya yeni gelmiş/
bir çocuk gibi.!
günahsız bir ben doğuyor
yüreği kınından çıkmış bıçak gibi
çifte su verilmiş,
keskin çelikten...
yırtıyor kapkara gömleği
çıkarıyor üzerimden..
özgürüm lakin ne gezer
ruhumda derin bir maraz
o eski ben olabilir miyim
yeniden şiir yazabilir miyim
hiç sanmam.!
gayri bu saatten sonra,
ölsem de ağlamam...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:49 AM
Akşamın alaca karanlığında veda,
Deniz dalga dalga ağlıyordu kıyıya
Uzak limanlara demirlenmiş şarkılarla,
Büyük bir aldanış, büyük bir çaba,
Çırpınıyor yürekler kalyon ağlarında.
Hep aynı serzeniş kulaktan, kulağa
Denizkızının ihaneti siren kayalıklarında
Unutulmamış,unutulamamış son veda...
27.05.99 Perşembe
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:49 AM
Hasta yüreğimin, deva çiçeği,
Görmez gözlerimin aydın güneşi
Çileli ömrümün sönmez neşesi
Sendin be güzelim, sendin sevdiğim.
Gülüm; inan ekmeğimdin, suyumdun
Hayata tutunduğum, umudumdun
Gönül mabedimde ki dilek mumum
Gittin işte; söyle yâr mutlu musun?
Yaralı kalbimde aşk tomurcuğum
Sonsuz mutluluk deliyane tutkum
Ezelden ebede değişmez ruhum...
Sendin be güzelim,sendin sevdiğim.
Gülüm; inan ekmeğimdin, suyumdun
Hayata tutunduğum, umudumdun
Kutsal mabedimde ki dilek mumum
Bittim işte; söyle yâr mutlu musun?
Ağustos-2006
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:49 AM
ben;
soğuk kış *******i
ıslak kaldırımlarda
merhametten yoksun
yürekleri kaskatı
insan olma onuru taşımayan
örümcek beyinli/
ad*****lara
titreyen avuçlarını açmış
sevgiye, şefkate muhtaç
kahpe sevdalara mahkum
mavi hülyalara dalmış
deniz gözlü
dilenci çocuğum.!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:49 AM
şimdi;
sana dair sarf ettiğim her tümce
hayat buluyor
bir hüzün şairinin; yağmur şiirinde
imgesel gerçekliğiyle
hüzünlü ve lirik
hüzün en fazla
sana yakışıyor her nedense
ayaz vakti çıkmasan dışarıya
çiğ vurmasa saçlarına
bil ki
saçlarımdaki beyazlar üşür
beyazlar yurdunda
horlanan, dışlanan
zenciler ölür...
kıymasan diyiyorum bu canlara
ayaz vakti çıkmasan dışarıya
barışçıl ol
bir kerede ben deme n’olur
yarım ağızla da olsa
senli doğan duygularımı da sor
-dağlanır yürek
-dağlanır yürek
çeliğe vurulmuş soğuk kor
içimdeki karanlık mahzende
örsü, çekiciyle oturur
ayaz vakti çıkmasan dışarıya
çiğ vurmasa saçlarına
bil ki
diyet borcum
yalnız senden sorulur...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:50 AM
ben;
soğuk kış *******i
ıslak kaldırımlarda
merhametten yoksun
yürekleri kaskatı
insan olma onuru taşımayan
örümcek beyinli/
ad*****lara
titreyen avuçlarını açmış
sevgiye, şefkate muhtaç
kahpe sevdalara mahkum
mavi hülyalara dalmış
deniz gözlü
dilenci çocuğum!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:50 AM
Canım anam 'artık gelsin' demişsin
Bu son mektubunda sitem etmişsin
Hasretin elinden gözyaşı dökmüşsün
Sana yemin olsun dönerim anam...
Duydum da bir çiçek gibi solmuşsun
Geri dönenlerden hep beni sormuşsun
Maziden teselli bekler olmuşsun
Sana yemin olsun dönerim anam...
Zati özledim ekmek yapışını
Oyalı yazmalardan takışını
'Yavrum' deyip bana sarılışını
Sana yemin olsun dönerim anam...
Bilirim bensiz sen ağlarsın şimdi
Yemek istemezsin meşhur orciği
Dumanı tüten harput köftesini
Sana yemin olsun dönerim anam...
Senin kadar bende acılardayım
Hep bitmeyen zamandan davacıyım
Bir an önce kavuşmaktan yanayım
Sana yemin olsun dönerim anam...
Canım anam mevsim bahar olmadan
Babam haroğluna ava çıkmadan
Koyunlar, keçiler yavrulamadan
Sana yemin olsun dönerim anam...
17.05.1998 İstanbul
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:51 AM
aşka gel gönül, aşka gel
rüzgârın narin eli soyuyor seni
yaprak,yaprak
yürek vadisinde bir sen kaldın
baldırı çıplak...
ılgıt,ılgıt esiyor rüzgâr
kokusunda davet var
aşka gel gönül, aşka gel
her daim esmez, bu narin yel
zemherisi var, kışı var!
doğ, büyü, yaşa ve öl...
mevsimlik artık hayatlar
müsveddeler arasında kaldı/
mazisi kabarık aşklar…
bulut,bulut kabardı hasret;
duygusal şimdi bu havalar
birazdan yağmur başlar
gözlerden süzülür yaşlar...
aşka gel gönül, aşka gel
her daim esmez, bu narin yel
kaderde toprağa düşmekte var
kaldır başını, utansın dağlar
sen; yedi veren gülüsün;
senin için dört mevsim ilk bahar
ilk bahar…
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:51 AM
ey derinden manalı bakışlarıyla
zihnimi perişan eyleyen güzel…
ansızın; yağmur yüklü
gözlerime dalıp;
süzülüp yanaklarımdan
aldığım nefese kapılıp
düşsen içime.!
içtiğim sigara dumanı gibi
al yuvarlarımda dolaşıp
insen göğüs kafesime/
bende ki seni bulsan…
parçalanmış yüreğimi
alıp avuçlarına;
sana ait hislerimi
bir, bir ayıklasan.
seni; beynimde yaşattığımı/
asla bilmeden
tek temiz kalan yanımı
gönül heybene atıp;
damarlarımdan yol bulup
mantığımdan çıksan…
yalvarırım;
bir tek insan kalmaya çalışan/
duygularımı
acılardan arındırıp
yalnızlığıma inat;
bana bıraksan…
doğduğun gün………….
adıma verilen salaya
kulak kabartıp
sensiz yaşamadığımı anlayıp
hicap duysan…
bir ihtimal, olmaz ya
hani; pişman olup geriye/
dönmek istesen.
günahkâr bedenimi
gözyaşı değmemiş;
bir avuç toprakta bulsan
içten içe ağlasan, kahrolsan
kurumuş mezar toprağımı
bir sen ıslatsan…
yinede bil ki uyanamam.
bu son yakarış;
mutluluğumun mutluluğu için
duamdır sana.!
ve…. özgür irademle
kendi şahsıma
kabul olmuş bedduamdır
bedduamdır adıma….
21 Ocak 2006
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:51 AM
el ele gezdiğimiz o yerde
yine aynı gün aynı saatte
oturdum bütün bir gece
ağladım durmadan sessizce
özlemime ve sensizliğe
dert olup aktı yüreğime
gizledim gözyaşları mı geceden
ne olur ne olmaz duyarsın diye!
her şey aynıydı yerli yerinde
yürüdüğümüz sahil,o mehtaplı gece
tek eksiklik vardı: sen yoktun sadece
dudaklarımda sigaram,elimde bir şişe
seni sensiz yaşadım; son olur diye
yandı yüreğim sensizlik aleviyle
söktüm yerinden hiç düşünmeden
ne olur ne olmaz duyarsın diye!
tükenmez acılarla, gözyaşıyla birlikte
gecenin bitip Güneş'in doğduğu yerde
sensiz yeni bir gün doğdu sinsice
tüm hayallerime ve ümitlerime
hapsetti beni yarınsız düşüncelere
yitirdim dünümü,bugünümü tek celsede
sakındım;
düştüğüm biçare halimi gözlerden
ne olur ne olmaz duyarsın diye!
09.11.2003
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:51 AM
anne
ah.! anne dün gece;
seni gördüm düşümde/
ellerin,ellerimde
gözlerin;
gözlerin anne gözlerin
bir Nisan yağmuruna gebe.!
yağdı, yağacak gibi
korktum anne;
korktum...
uykumdan
ürpererek uyandım.
seni;
baş ucumda bulamadım
saatlerce ağladım
ağladım anne
--------ağladım.!
ne yaptıysam anne;
bir daha uyuyamadım
uyuyamadım işte...
senin için, sana dair
bir şiir yazmak istedim
güya şairim;
bağışla anne
bağışla kurban olduğum...
hep hasretlik döküldü ak kağıda
kara kalem yazmaz oldu.
gözlerin anne gözlerin
içime dert oldu.
bu hazan mevsiminde;
yüreğim kudurdu
bağışla anne
bağışla kurban olduğum...
oğlun galiba;
duygudan yoksun/
bir insan oldu..!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:51 AM
beri git varma üstüme
en duygulu saatlerimdir;
*******i şiir içmelerim
dokunma
dokunma tenime
dokunma yanarsın!
yalnızlık solurum her gece
burcu, burcu ter kokarım
işçiyim neme lazım;
ağlarım.
göz yaşlarım kıvılcım kusar;
dokunma
dokunma tenime
dokunma yanarsın!
beri git varma üstüme
sakıncalı bir tutkudur
benim sevmelerim;
dokunma
dokunma tenime
dokunma patlarsın!
üstüme var ma benim
tetikte kurşun gibiyim
inan ki;
sabrımın son demindeyim
sonra elimde olmadan;
ecelin olurum senin!
nazlı bir karanfil gibi;
boyun bükerim
kızılca kıyamettir
benim sevmelerim;
dokunma,
dokunma tenime
dokunma yanarım!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:51 AM
yaşayıp yaşayacağım alt tarafı / üç kişilik bir hayat
hasta olan kalbimle
şu üç saatlik dünya üzerinde...
ilk iki saatini sen diye
kalan tek saatlik ve senden arta kalan ne varsa ben diye/
tutuyorum akıl defterimde.
bakınıp durma çevrene evet, evet sen
mutluluğumu çalıp ta giden, değil misin sen?
sen; tek değilsin içimde:
bir sen varsın; gözlerinin rengi konusunda /
hâlâ ifadesizim
yüreğimin en derin yerinde.
birde ne olduğu belirsiz / senden arta kalan sen
gecenin üçünde, sigaramın üstüne çay niyetine içtiğim
en duygulu anlarımı işte bu vakitte yaşarım/ saatler
sensizliğin üçünü gösterdiğinde.
akrep ve yelkovan kardeştir bu vakitte/ normalde iki aşıktır;
biri kaçar ha bire kovalar diğeri / birbirinden habersiz aynı yolun
sükûnetinde...
sen ve ben gibi.! kardeş olmadığımız en tenha yerlerde /
zaman tersine işlediğinde...
hatırı sayılır bir şairin şiiri dolanmış dilime
mırıldanıyorum aklım estikçe;
“Gün ışımakta gülüm, yakamoz gözlerinde
Aç gözlü martılar olta atıyor denize” diye başlayıp
“Gözler kör; med-cezir manzarası karşısında
Masmavi deniz kızı ölüyor gözlerinde” diye biten
“Mavi Denizkızı” adlı şiirinde...
ya şiir modunda değilim / yada nağmeler eski
bulamıyorum yaşayamıyorum seni
içimde ki fırtınası dinmeyen sevgin şiirleştikçe
çok uzaksın bana yada çok yakın/ yarınım
gözlerin bir başka bakıyor afallıyorum /üç renk
kahverengi, mavi, yeşil / söyle hangisindeydi
gözlerinde ki sihir!
yedi renkten yaşanmışlık var tarifi yok / ismi konulmamış
kocaman bir şehir...
yanakların kızarıyor/ yüzünde siyah beyaz bir ahenk
seni; senin içinde terk ettiğim geçmişe denk!
bilemiyorum bir susku var içimde
tek bildiğim siyah gibi eflâtun da renk...
26 Ocak 06 İstanbul
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:51 AM
Siyatiğin azmış dediler ana
Babama yana, yana…
Bazen düşte görürüm can ana
Alnında ter burcu, burcu
Gözlerinde mutluluk muştu
Ekmek yaparsın ocak başında
Yahut tarlada yabandasın
Rüzgâr konar mavi yazmana
Dağılır, ak’lanır saçların
Oy kurbanın olayım can ana
Yetişir mi bilmem ahım
Kar yağar mağrur başıma
Kırılır kolu kanadım, sızlar canım
Kulak verin bana
Evdeki gardaşım, kız karındaşım
Anama iyi bakın
Bilin ki bir daha feriştah olsa
Olmaz bize ana, el kadın!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:51 AM
tanımadı elin el olmuşu
oysa nasılda kıpır - kıpırdı
seni seviyorum dediğimde
tanımadı Allahsız
bir tapınakta doğdum diye
hiç dedi gülerek yüzüme
içim içimi yedi
haykıramadım sen nesin diye
sen; şu unutulmuş değil misin
kaldırımlarda emzik elinde
şimdi söyle;
sen, sen misin üç-beş içinde
kurtlar sofrasına meze niyetine.
-anan kim.?
-baban kim.?
-kimsin sen.?
kimlerin oyuncağısın söyle
utancımı;
ayaklarının altına seriyorum
çiğne al hırsını üşenme
unut gitsin iyi niyetimi
unut, unut gitsin
sana karşı olan hislerimi
ben unuttum, yoksun artık.
içimdeki seni;
eski bir tapınakta
çarmıha gerdim
oluk,oluk kanım aktı yerlere
vebalim sensin
peşindeki çakallar
sahte mutluluklara gebe
son pişmanlığınla dönme geriye
sen belki
ama ben;
bir daha asla/
bakamam yüzüne...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:51 AM
düşünceli yıllarım
düşünceli ve derin
kulağım;
radyoda ki
yasaklanmış şarkıda.
buram,buram
özgürlük akıyordu...
gözlerim pencerede/
koşuşturan insanlarda
renk,renk sesler.
ekmek kaygısı
sinmiş yüreklerine
-simitçi
--çiğköfteci
--yoğurtçu
---sütçü
güzel yurdumun
güzel insanları
gönlümün
emekçi tayfası...
07.02.03 Cuma
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:52 AM
Başında siyah şapkası,
Ağzında ıslak cigarası.
Yüzünde yıl çıbanı var
Ah! Emmi sen nerelisin?
Gözlerinde hasret hüznü
Bedeninde acı yüklü,
Şivesi aşk bülbülü..
Ah! Emmi sen nerelisin?
Nerelisin, nerelisin..
N'olur bana söylermisin
Ah! Emmi sen nerelisin?
Kızgın güneşte kavrulmuş teni,
Buruşmuş yüzü, titriyor eli..
Sanki olmuş acıların esiri...
Ah! Emmi sen nerelisin?
20.Ekim 1998 Salı
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:52 AM
—İrfan Erdemir’e-
Eris girdi kanıma...
karşı geldim Zeus'a.
saklı hüzünlerimin, giz kokan yalnızlığında;
üç asırlık çaresizliğime/
baş kaldırıyorum!
uykusuzluğumu;
göz kapaklarıma olan kayıtsızlığından yakalayıp
kan sızan murdar kılıçların bilendiği; ıssız
Kerbela vadisinde;
hilalin şavksız düştüğü, kör kuyuya atıyorum
kum-pas içinde, yüzüm gözüm yorgunluk!
bakir bir gecenin kurşun-i şafağında;
Hüseyni gözyaşlarıyla gökyüzü, kıtlık kusuyor...
erçel bir kar tanesinin kestiği;
sağ işaret parmağımda ki sıcak yaradan/
ölüm soluyor, üşüyor ruhum...
Telmiha kurbanın olayım,
üç asırdır Erevos' tayım.
uykum ağır;
uyanırsan uyandır beni..!
Estia mabedinin adak sunağında;
kirlendi geleceğe dair masmavi umutlarım...
susuz yaz *******i;
zinakâr kan lekeleriyle yedi yerinden yamayıp,
heybemde;
kutsal bir emanet evhamıyla taşıdığım/
tuzdan alın terlerimi.
Yakub’un çaresizliğiyle, sarıp sarmalıyorum
yerebatan sarnıcından damıtılmış/
göz yaşlarımı;
Buzbağ şarabı tadında içiyorum...
zil halde;
Kâbilin kardeş katli hıncıyla doluyorum,
dağ, tepe titrer önümde!
Hera'nın dolin karanlığı gözlerinde;
yitiriyorum pişmanlığımı.
Eris lanetli kangren bakışlarımla;
serçe yürekli gece kuşlarını düzinelerce/
katlediyorum...
üşüşüyor kan kokusuna çakal sürüleri!
ölüm soluyor, üşüyor ruhum...
Telmiha kurbanın olayım,
üç asırdır Erevos' tayım.
uykum ağır;
uyanırsan uyandır beni..!
Empusa'nın netameli, şehvet düşkünü al karısı/
bölüyor;
Etna eteklerinde ki üç asırlık uykularımı.
zebâni gibi giriyor, Yusuf-i düşlerime,
kıran vuruyor;
kelebek ömrüyle titreyen yüreğime.
Orpheus'un gözyaşları bir arpın gizeminde
ruhumuz aç yürüyoruz, kızgın çöl kumlarında,
ve bir incir ağacında; yedi nur damlası
hangi birimize yetsin,bedenler iki canlı!
yorgun ayaklarım koşarak aşıyor;
ardında yedi iklim barındıran dağları.
bir nur süzmesinde mucizevi bir gizem!
adımı sayıklıyor, Omfalos'un azgın sularında;
çırpınan denizkızları...
yakamoz vuruyor, gözlerime;
en yorgun kaldığım saatlerde.
üç asırdır;
kanlı gövdesiyle Etna eteklerine gömülü/
Enkelados;
ölüm soluyor, üşüyor ruhum...
Telmiha kurbanın olayım,
üç asırdır Erevos' tayım.
uykum ağır;
uyanırsan uyandır beni..!
Ergenekon ili sakla beni, hasretim özüme;
bir veba salgını yüreğimin sol gözünde!
kıydı kıyacak bana; ben asla kıyamam o'na
beni sen anla
üç asırlık bir hasretin son bulduğu darağacında
Eris girdi kanıma,
------karşı geldim Zeus'a
ilmek bana yabancı;
boynum uzar varırsa boşluğa kıy bana,
vur, şanlı tarih kokulu kılıcınla vur boynuma!
kanım aksın mazinin utangaçlığına
Hâbil can çekişiyor avuçlarımda!
ölüm soluyor, üşüyor ruhum...
Telmiha kurbanın olayım,
üç asırdır Erevos' tayım.
uykum ağır;
uyanırsan uyandır beni..!
02/06/2006
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:52 AM
kahrolası bu yalnızlık
deli eder adamı.
hiç hesapta yokken
yine çeldi aklımı.
deşiverdi eski yaramı
-aşkımı
tam bıraktım derken
hatırlattı sigaramı.
kasti var bana;
öldürecek umutlarımı.
yeniden;
gömecek beni;
hesapsız bende ki bene.!
kahrolası bu yalnızlık
hiç hesapta yokken
yine çeldi aklımı.
bırakamam artık,
eski dost
eski arkadaşımı
-ilk aşkım
sigaramı.!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:52 AM
Eylüllerden kalma;
sakıncalı bir şarkı/
yapışmış dudaklarıma
sigara gibi.!
yakıyor beni...
haykırıyorum;
kör bir sokak ortasında
sağırlaşmış duvarlara
ayyaş gibi.!
delirtiyor beni...
dinliyor;
can kulağıyla,
kaldırım kenarında
bir sokak kedisi:
çocuklar gibi.!
ağlatıyor beni...
yüreğim sızlıyor;
yerinden çıkacak sanki
ciğerlerim isyanda;
nefes alamıyorum
kıyıya vurmuş;
bir balık gibi.!
öldürüyor beni...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:52 AM
babam; eski, solgun, sararmış resimlerle geçmişte /
gezinmeyi severdi.
bense; kafur olmuş gözlerinden salkım saçak /
hüzünleri silmeyi.
babam sinirlenince bahçede ki, somyada oturur /
nargile içer, tütün sarardı. Ansızın dalardı!
sarımlık sigarasıyla, siyah beyaz sis içerisine /
şekiller çizmeyi severdi.
bense; Babamın sigara dumanıyla çizdiği şekillere /
mana vermeyi.
“--yıldız, yıldız gökyüzünde; deniz aşırı ülkelere /
kül rengi kanatlarını çırpan beyaz bir kuş…”
babam; özgürlük akan mavi şiirleri sesli okumayı /
severdi.
bense; her gün batımında Babamdan şiirler dinlemeyi.
“--yedinci yaşın kutlu olsun mavi çocuk,”
babam; acılara tutkunluğundan, gönül güllerini /
dikenleriyle avuçlamayı severdi.
bense; iğde ağaçlarının kokusuyla /
kendimden geçmeyi.
babam; ruh açlığını gidermek için dini heybesinde /
azık niyetine taşıyanları severdi.
bense; duygularımı kırık bir sandal gibi /
fırtınaya demirlemeyi.
babam; adını nezarethanelerde sayıklamış olsalar bile!
“--işkenceden, işkenceye girmişler, olur şey değil”.
“--vatan sağ olsun” der…
dostlarının, dav adaşlarının var olduğunu hissetmeyi /
severdi.
bense: babam gibi bir dost edinebilmeyi.!
babam; her şeye rağmen gülebilmeyi ve insan kalabilmeyi /
severdi.
bense: babamın sevgisine; layık olabilmeyi.
babam; özgürce sevmeyi severdi.
bense; babamın sevdiği her şeyi /
babamı var eden geçmişi.
babam; yalnız kanlı Eylülleri sevmedi, /
bir de kanlı Eylüllerin yaşandığı devirleri.
ben mi; babam yüreği dev adam, şiirlerimin ismini /
Eylül koymamı o istedi.
Eylüllere veda edişinin son gecesiydi;
Eylüllere veda edişinin son gecesi.!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:52 AM
Haykırdım sevgimi Kerem misali
Bülbül'ün Gül'e feryadı gibi
Düştüm çöllere açtım elimi
Mevlaya yakaran Mecnun misali..
Aşkın elinden ağladım durdum
Dünya ya gelen çocuk misali
Dört duvar içinde çığlık çığlığa
Kafese konan bir kuş misali..
25 Mart 1998
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:52 AM
geliyorum
ey dost; kabul et hicretim sana
bu kez tek dal gül ile değil.!
masmavi;
yediverenler var koynumda...
geliyorum;
savruk düşüncelerimi bölen,
kangren acıları boynuma dolayıp
geliyorum..
kayalıklardan,
yalın ayak koşarak
yokuşlar aşarak geliyorum..
sırt çevirme
ey dost; mabedime sinmeye
gönül ehline selama durmaya geliyorum.
yüzüm yok bağışla.!
yıllaryılı hasretim sana
geliyorum
ey dost; kabul et hicretim sana
solgun eşgalime sığınamıyorum
riyakâr aynalarda.
cemâlinin yediveren parıltıları
içime güneş gibi doğmakta.
kabul et geliyorum,
kapında kıtmir edasıyla
kavrulmaya geliyorum.
mavilerimi;
sevi kuş kanatlarıyla
azada terk ettim..
geliyorum
ey dost; kabul et hicretim sana
koynumda yediveren gülleri
avuçlarımda ebem kuşağı
getirdim sana.!
Ağustos.2005
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:52 AM
hadi git:
ama dur; iyice bakın etrafına
senden arta kalan
tüm yaşanmışlığı, al da git...
ellerimin şefkatini, kısa saçlarından,
teslimiyetimi,teninin sıcaklığından.
adımın her bir hecesini,dudaklarından
utangaçlığımı,çatalsı avuçlarından
sök de, öyle git...
pişmanlıktan zerre eser kalmasın ardından
benden önce;
hoyratça yaşamışlardı seni
tüm bedenin karış,karış parsellenmişti!
gül yanığı kokun, sen de değildi.
sen; sen de değildin artık...
yaşadıkların ve yaşayamadıkların arasında
asimleydi duyguların, ne acı
kendine bile kalmıştın yabancı!
gidersen bil ki;
sana kalacak olan/
tek düze bir yaşanmışlık
ve bana kalan;
derinlemesine yalnızlık!
hadi git:
ama dur; giderken
gözyaşlarını bırak bana
vebalin, ağır kalır sana!
geri dönenlerden bilirim;
mazeretleri hep hazırdı,
kaçamak, suskun cevaplar
aslında;
dönme nedenleri
yanaklarından süzülen
o kırılgan,ıslak bakışlar
çünkü;
gözler; hep pişmanlık kusar!
alışkınım bu türden vedalara
bel ki de; vedalar alışkın
bu hüzün baz manzaraya...
sen den öncekiler;
acımasızca çekip gittiler
camii avlusuna terkedilmiş
gayri meşru bir çocuk gibi
kala kaldım hep...
alışkınım dedim ya
ya da alışkın vedalar/
bu klasik manzaraya
kim bilebilir; bel ki de
bu klasik manzara alışkın bana!
sana yaptığım tek ayrıcalık
seni;
damarlarımda dolaşır bulmak
kabuksu yaralarım deşilince
kızıl kıyamet, sana ulaşmak!
hadi git:
ama dur; bütün ışıkları bir-bir yak
yalnızlığıma uyanmasın,
koynumuzda sarhoş edayla
uyuttuğumuz çocuksu aşklar
çünkü;
vedalar hep yorgun başlar...
giderken unutma;
yatağımın uzak sol ucuna sinmiş/
sıcaklığını
odamın mahremiyetinde asılı/
bakışlarını
banyodan yükselen buğuya kapılmış/
ıslaklığını
-usulca alda git...
pişmanlıktan zerre eser kalmasın ardından.
hadi git:
ama dur; bu yaptığım
acımasızlık aslında;
boşluğumu doldurdun uzun zaman
yoksa, nasıl dayanır insan olan
düş sokaklarında;
aşk kurşunlarıyla, kurşunlanmaya!
her defasında;
kanayan yara evhamıyla uyanmaya
gerçi;
alışkınım ne de olsa,
ter ve gözyaşından sızan
............can yakıcı tuza!
yanımdayken bile özlerken seni
gitme; etme günahkâr
senden önce var olan, tüm yaşanmışlık
zaaflarımı, korkularımı biliyorsun artık!
hadi git:
ama dur; dönersen
kapım sana, ağzına kadar açık
giderken vedasız
intihar provalarını bana bırak
anahtarını al da çık...
07/05/2006
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:52 AM
duygularımın yasında;
gökyüzü ağlıyor gülüm
masmavi gözlerinden.!
sağanak,sağanak gözyaşı
düşüyor çorak toprağa
bir tohum filizleniyor/
usulca
zemheriye inat
zemheriye inat
usulca
04.05.2005
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:53 AM
Yıpranmış, yıkılmış, tarumar
Viran olmuş gönül bağları..
Hem bakımsız hem de ihmalkâr
Bitap kalmış gönül bağları..
Mevsimsiz hazan vurmuş sanki
Kurumuş tüm sevgi dalları..
Durgun sahipsiz kalmış gibi,
Sade bir han gönül bağları..
Seven her an elem buluyor,
Fayda vermiyor gözyaşları..
Aşk şairi suskun duruyor,
Dilsiz bülbül gönül bağları..
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:53 AM
ne zaman,
kapım vurulsa;
sevdadan yana,
umutlanır açarım...
gelen;
Azrail de olsa,
yüksünmem...
gönül köşkümde
ağırlarım.!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:53 AM
karlar erir gözlerimin sunağında;
yanaklarımdan bir nehir çağlar,yatağına küskün
her damlada bir köy kayar,uçurum bakışlarımda
kan revan içinde kaçışır insanlar,sürgün...
çoluk, çocuk
hava soğuk,
uğuldayan rüzgâr;
bıçak gibi keser suratımı,kızılca kıyamet!
yedisinde bir sabi ağlar,ana kucağında.
yedi kez çalınmış geleceğine hasret!
“ya Rab medet
bahtsız yüzümüz ne zaman gülecek”
emekçi elleri gibi; boğum, boğum tarlalar
çapa sallayan bir maraba hasretle bakar;
mavi gökyüzünden düşecek nur damlasına.
fideler boynu bükük, selam durur semaya...
gönüllerde cefa,
dudaklarda dua
her gün batımında yıldızlar kayar,kıran yaylasına
yetim kız çocuğu elleri havada, yakarır Mevla’ya
“ya Rab medet,
düşsün artık, rahmet kokan bereket”
ve her yakarış; yüzlerce cansız beden olur!
düşer yanaklarımdan;
sağanak, sağanak çorak toprağa...
insanlar; ince fikirli güzel insanlar...
kaçışır kan kokan sokaklardan...
kardeş kardeşe kıyar, başlar sürek ayıbı!
bilinmez; bu naçar maraz, hangi vicdan hesabı?
kafur olur gözler; su yerine kan çağlar!
yürek taşıyan çıkmaz,ağlayan kendine ağlar.
her haneden figan yükselir; / ahlar
sebep olanlar; kendi bitiyle eğleşir./ vahlar
Irak, gönüller ırak;
ham kaldı yürekler çırak...
çatırdayan kan testileri, ulu orta kırılmakta
gözleri yaşlı bir ana bağrına vura, vura
feryatlar koparmakta...
“ya Rab medet,
kalmadı haya, edep”
vurgun yer duygularım en hassas yerinden
tüm sevilerim yaralı, üşüşür aç gözlü akbabalar.
leş kavgasında; paylanırım azar, azar...
bıkar ölü yutmaktan, yedi şiddetinde toprak ağlar!
yer yarılır, avazı çıktığı kadar içten...
yas tutarken ateş kusar dağlar,
delicesine gürler derinden;
meydanlarda sular gibi çağlar...
kaynar gibi ısınır denizler, insana isyan!
her yan feryat figân...
yuvasında garip bir kuş, içli sesiyle/
tefekkürde;
“ya Rab şükürler olsun, kanatlar var sırtımda
iki bacaklı insan olmak ne kadar fena,
kurduğu düzenini nefsiyle yıkmakta! ”
karlar erir gözlerimin sunağında;
yanaklarımdan bir nehir çağlar, yatağına küskün
her damlada bir can kaybolur,elem bakışlarımda
çığlar düşer yarınlarıma!
vurulur insan kalmaya çalışan anım,
kendime yok ki hayrım;
tokluk, açlık bir muamma insan olmaktır/
en azgın yanım!
aklım ve dudaklarım yakarır...
“ya Rab bu yük çok büyük, medet
insan olmak,meğer ne kadar güç bir meziyet”
gökler ağlar ürkek, ürkek...
“ey! ruh kafesi sana verilmişse bu meziyet,
korkma; muhakkak ki vardır bir hikmet”
27/02/06 Pazartesi
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:53 AM
Ne çocuksu hislerle;
Sakıncalı bir kitabın,
Sayfaları arasına
Sıkıştırdığım kuru gülden
Vazgeçebiliyorum...
Ne de histerik duygularla;
Adını yüreğimin içine
Kazıdığım senden.!
Ne o kuru gülü,
Layıkıyla sevebiliyorum
Ne de seni.!
Bağışlayın ikinizde
Yirmi yedinci yılımda
Yeni öğreniyorum sevmeyi...
Ah.! Birde öğrenirsem
Hakkıyla sevmeyi
O vakit;
Görmeyin beni...
Sevilip,sevilmek
Ölümlere gidip gelmek
Ne demek
Görmeyin beni,
Görmeyin beni.!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:53 AM
bugün görüş günüdür anne
demir parmaklıklar ardında
babam; bekler bizi hasretle
iğde kokuları sür tenime
buram, buram tüteyim.
Elaziz kokmalıyım bütün gün
sende
mavi yazmanı bağla anne
tüm gayretimizle
son vermeliyiz bugün
babamın memleket hasretine...
sil gözünde ki o yaşları anne
babam; hüzünlü görmesin seni
Harput yaylasından toplanmış
çiçekler tutuştur kardeşimin eline
gakgoş edasıyla giyindir bizi
hakim yaka gömlek,şapka sekiz köşe
sende
mavi entarini giy anne
tüm benliğimizle
son vermeliyiz bugün
babamın memleket hasretine...
bugün babam da bayram sevinci
bir çocuk gibi neşelidir şimdi
fecre doğru kaldır bizi
en güzel esvaplarımızı giyinelim
babama iç çamaşırı bir de sigara
istemem ne fodula, ne elma şekeri
hava soğuk
babam için bir kazak alalım anne
bordo üstüne, beyaz çizgili
acele et anne
bekler bizi dört gözle!
son vermeliyiz bugün
babamın memleket hasretine...
sıkıntılarımızdan arınalım anne
bir günlük unutalım ekmek kaygısını
yalanlara da sığınmayalım anne
bilirsin babam hazzetmez yalandan
içimizde ki saklı acıyı bile anlar
sonra yüreğine kanlar damlar
Haroğlu'ndan;
dedemin av dönüşünü
kardeşimin karne gününü
anlık kavuşmamızın övüncünü anlat
tüm sevincimizle
son vermeliyiz bugün
babamın memleket hasretine...
unutmadan anne; babamın/
bir kaç kitap isteği vardı.
Necip Fazıl,Yahya Kemal Beyatlı
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu
birde
nedendir bilmem!
.....................yazdığı son romanı
babam;
şiiri de kahveyi de çok sever anne
bir pakette çedene götürelim
gardiyan amcadan izin isteyip
orda kaynatıp birlikte içelim
tüm ananemizle
son vermeliyiz bugün
babamın memleket hasretine...
11.01.2005
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:53 AM
cehaletime ver;
nicedir duygularım yasta.
konuşmaya mecalim yok;
cümlelerim hasta...
yazamıyorum artık;
kelimelerim kap kara.
gün biter;
*******im yorgun,
karanlığa sığmaz oldu/
uykusuzluğum
gözlerinin aydınlığına/
çağır beni...
mutluluğu;
gözlerinde bulduğum...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:53 AM
Koca dağlar, ulu dağlar
Başı duman, karlı dağlar
Haberiniz var mı dağlar
Şikar ağlar, avcı ağlar...
Geri dönmez giden çağlar
Deli dolu geçen çağlar,
Gözümde yaş serden çağlar
Gönlüm ağlar, gözüm ağlar...
Duygularım kasvet dağlar
Yüreğimi hasret dağlar
Tek dileğim medet dağlar
Gündüz ağlar, gece ağlar...
Acılarım yara bağlar
Sanma sevda beni bağlar
Geçim derdi beni bağlar
Gurbet ağlar, sıla ağlar...
16.Ekim 1998 Cuma
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:53 AM
Mezopotamya’da aksansız bir dil atışmasında/
doğdu şiir...
günâha tövbeli denizkızlarının sesinden
dinlerken lanetlendi
gravür baskılı kanatları kanlı İkarus
düştü güneş,
yarıldı gök ve ağladı utancından Zeus
11 / Aralık / 2007
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:54 AM
ihanet silahında;
tetik de son kurşun.
ölüm değil,
ölüm değil
namludan çıkan
nağmert bir eşkiya
söz dinlemeyen gurur!
vurursa;
kurşundan beter vurur...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:54 AM
Dağ doruklarından;
Mahremine doğru akıyor,
Kızıl fistanıyla güneş
Etek uçlarına yapışmış
Aydınlığını alarak...
Çırılçıplak teniyle;
Yeniden doğuyor
Çapkın;
Ilgın, ılgın esen
Gülümsemesiyle...
Göz bebeklerine sinmiş
Karanlığıyla gece...
12/Temmuz/1998
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:54 AM
ne zaman;
tüm benliğimle,
gün ışığına uzansa ellerim,
hep boş kalır.
ellerimin her kalkışında;
zamansız akşam olur.
böyle zamansız akşamlarda,
gözlerim yağmurlara gebe kalır...
böyle zamansız,
yağmurlardan sonra;
yüreğime hüzün demirlenir.
beraberinde zamansız karlar /
yağar başıma!
böyle beklenmedik,
ani bastıran karla!
zamansız bir ben ölür içimde
gün ışığına hasret
gözlerim hep açık kalır...
gözlerinde ki mavi yağmurla
başında ki
beyaz karla
her gece;
zamansız
bir adam ölür içimde!
kimliksiz...
kendinden habersiz, kimsesiz
her ayrılışta yalnızlık,
yalnızlık kadar;
derin bir yalnızlık başlar /
geceden habersiz...
aynı gergef
yeniden filizlenir...
gün ışığına uzanan bütün eller
her kalkışında semaya
zamansız bastıran geceden,
yıldızlar aşırır...
15.01.2002 Çarşamba
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:54 AM
Zamandır bu geçer olsun
Su misali akar olsun
Köyde anam bekler olsun
Döneceğim haber olsun
Kırda çeşit,çeşit çiçek
Dallarında bir kelebek
Yarim beni bekleyecek
Döneceğim haber olsun
Anam’a, Babam’a selam
Kalmadı edecek kelam
Ayrılıktır benim cefam
Döneceğim haber olsun
02 Ekim 96 Salı
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:54 AM
hani bana anlatacaktın anne;
neden yıldızlar kayar her gece?
ah anne dün gece
babamın yanağından;
ıpıslak bir yıldız düştü
yüreğimin üstüne
kanlar içinde!
neden anne neden
neden yıldızlar kayar her gece?
hangi eli kanlı katil yaraladı?
masmavi gökyüzünün
özgürlük kuşlarını!
o küçücük titrek yüreklere
kim kıydı anne kim?
hani bana anlatacaktın anne;
neden yıldızlar kayar her gece?
07 Haziran 03
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:54 AM
Karlı dağında; bulut sisleriyle,
Yamaç düzünde; keklik sesleriyle,
Su yalağında ceylan izleriyle,
Yeganedir benim, şanlı Harput'um.
Destanla yoğrulu süt kalesiyle,
İhtişamlı gündüzü ve gecesiyle,
Sırtında bin-bir renk çeşidiyle,
Yeganedir benim,şanlı Harput'um.
Sürsürü 'öküz gözü' üzümüyle,
Etli köftesi, orcik şekeriyle..
Kendine has bülbül şivesiyle,
Yeganedir benim,şanlı Harput'um.
Evliyaların diyarı yadiyle,
Yöreyi süsleyen türbeleriyle,
Aşıkların, şairlerin gözüyle..
Yeganedir benim,şanlı Harput'um.
Dost canlısı, sıcak insanlarıyla,
Efsane çayda-çıra oyunuyla..,
Nam-ı tek buzluk mağaralarıyla,
Yeganedir benim,şanlı Harput'um.
'Memleket sevdasına' 1998
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:55 AM
gülüm;
sen en yaralı yanımsın,
zaafım var sana karşı...
ne zaman;
habersiz bir kuş uçsa üzerinde.
haylaz bir çocuğum,
eli sapanlı...
hedefime taş koymuşum...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:55 AM
Derlerdi ki; Hayyam şarap içerdi,
Delicesine kendinden geçerdi...
Oysa ki Hayyam içmeyi bilmezdi.
Ne mey, ne de şarap mana içerdi.
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:55 AM
hiç beklemediğin anda gelir, çalarım kapını
uykudasındır, teninin kokusu yayılır içime
bende saç sakal karışık, tanıyamazsın
gülüm derim, gözlerin dolar ağlayamazsın
hiç beklemediğin anda gelir, çalarım kapını
balkondasındır, cigaranın dumanı yayılır içime
bende esrik bir yaşanmışlık, tanıyamazsın
canım derim, gözlerin dolar ağlayamazsın
hiç beklemediğin anda gelir, çalarım kapını
hülyalardasındır, yüreğime kurşunlar sıkılır
bende deliyane bekleyiş, anlayamazsın
sevmek beklemekmiş, gidince anlarsın!
hiç beklemediğin anda, döner giderim kapıdan
hüzünlerdesindir, göz yaşların canıma hicran
bende veda havası, el bile sallayamazsın
öldüm derim, sen ölümü bile anlayamazsın
içinden bir şeyler kopar, ellerin uzanır boşluğa
tutan olmaz, işte o vakit beni sende anlarsın.
sevgime, sevdama hasretle kanarsın...
hiç beklemediğin anda, döner giderim kapıdan
ağlamaklısındır, içe akmak neymiş anlarsın
üzerimde beyaz harmani, dokunamazsın
dört dost canlısı omuzlarda koşar adım /
feriştağın gelse; artık bana yaranamazsın
giderim bende deliyane bir veda havası
sevgini arar, çaresiz yara gibi kanarsın
gelenler her seferinde eksiltir, seni senden
seni sevmek mutluluğunu görmekmiş anlarsın!
hiç beklemediğin anda gelir, çalarım kapını
uykudasındır, benli rüyalar siner başucuna
bende saç sakal karışık, tanıyamazsın
”Türkü Gözlüm” derim boynuma sarılır /
bırakamazsın...
hiç beklemediğin anda gelir, çalarım kapını
kulağın ayak seslerimde olsun, unutmadıysan
an heybetiyle gelince, er geç beni tanırsın,
her zamanki gibi parmak uçlarımın üstünde /
sana doğru asi bir nehir gibi akarım...
sesimi duyunca; kalbin duracak sanırsın
sevmek kavuşmakmış, ırmakları o gün anlarsın
denizim sensin, usulca sana akarım,
buluşuruz zulasında gecenin, karışırız birbirimize
hasretlik neymiş işte o gün, o gün anlarsın...
ay çıkar karanlığın bağrında saplı bir mızrak gibi
hiç beklemediğin anda gelir, çalarım kapını
unuttuysan sakın açma, cinayet silahımsın
failini ben diye ararlar, ihanetini saklayamazsın!
hiç beklemediğin anda döner, giderim kapıdan...
bir daha arasan bulamazsın / rüzgâra kapılır
yerden yere savrulur, kanarsın
bilirsin dayanamam, acın bana yazılsın!
gelirsem kıyamam sana, sen beni anlarsın
kıyılacak can var ise benim / sen sıkma canını
'sati mata ki sai'** nidalarıyla kalırsın...
hiç beklemediğin anda gelir, çalarım kapını
sen beni tanıyamazsın, tanıyamazsın
bende saç sakal karışık, pejmürde
dilenci diye bakar, avuçlarıma dolarsın...
hiç beklemediğin anda gelir, çalarım kapını
bil ki sana olan aşkımdandır, o gün anlarsın
çevirme kapıdan delidir diye sakın,
ben sensizliğin delisiyim, elbet bir gün anlarsın!
**Kutsal Anne Çok Yaşa
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:55 AM
ben dokunmaya bile;
kıyamazken sana.!
kim sevdi seni hoyratça...
kim asice sarıldı sana böyle
Allah aşkına söyle;
kim sevdi seni hoyratça...
o güzelim;
masmavi gözlerinde/
hüzünden eser yoktu.
kim yaşarttı gözlerini?
ağlamadık günün yok gibi.
kim söyle;
Allah aşkına söyle;
kim sevdi seni hoyratça...
ben;
öpmeye dahi kıyamazken
kim ısırdı alt dudağını?
ben dokunmaya bile/
kıyamazken;
o pembemsi yanaklarını
kim böylesine kızarttı?
kim söyle;
Allah aşkına söyle
kim hoyratça/
sevdi seni kim
hangi Allahsız/
sevdi seni hoyratça...
21.01.02 İstanbul
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:55 AM
Sürgün duygularımla perişan halde,
Karlı dağ başlarında yaktığım ateş;
Hürriyet kokan düşünceler içinde!
Üşüyen yalnızlığıma doğan güneş...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:55 AM
bir mumun ardında sıyırdın üzerinden
sana olan sevgimi
gittin; hüznün gebe kaldı bana
sevişken anıların girdi kanıma
anason kokan bir gece
yasak sevişme sonrası;
bir mumun ardında sıyırdın üzerinden/
mahremiyetini...
çırılçıplak kaldı yüreğim
hüznün gebe kaldı bana.!
çıktın zulasından yüreğimin
yetim kaldı sevilerim,
hüzne gebe şimdi gözlerim.!
gözyaşlarındır bana kalan/
yegâne emanetin...
bilki bu doğum sancılı
bu doğum yasaklı yüreğime...
bak;
don vuruyor, sensizlik kokan tenime
zemherisine tutkun olsam bile
vedasız ayrılışınla
hüznüne kalmışım gebe.!
istanbul ağlar ardından
yağmurlar demirli mavi gözlerinde
ne olur sevdiğim, dön gönül evime
varsın bakmasınlar yüzüme...
İstanbul
İstanbul bu koca şehir beni anlar
gel de yeşersin baharlar
ey efsun bakışlı yar...
ve her gece sen doğuruyor/
hüznüm...
sensizliğin tutkunluğu düşerken/
yanaklarımdan...
gülümse;
ecel gelse bile
bir hiç olarak büyürüm içinde...
27/Kasım/2006
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:56 AM
Hüzünbaz, ela gözlü küçük kadın
Bilinmezdi adın, yahut muradın
Söylesene nazlı yar, nedir ahın
Ayyuka çıktı; duyulmaz feryadın.!
Tutuştu yüreğim, yangınım şimdi
Hüznü gözlerine işleyen kimdi
Vurup ta alnımdan yatarım şimdi
İntihar sebebim olma, gül kadın
Cevizli bir bahçe, incir ağacı
Mavi gözlü, esmer çocuk nidası
Nerede; kapandı yürek kapısı
Ellerim boşluğa uzanır şimdi...
Çocuk özlemin yoktu,çocuktun sen
Nazına, endamına tutkundum ben
Garip kaldı; göğsümde öptüğün ben
Oradan bir kurşun öptü, bir de sen.!
Beni görme, sensiz yaşamıyorum
Puslu kuytularda, hep ağlıyorum
Dönersin diye; aşkla bekliyorum
Aldım ahını, sabır çekiyorum.!
Nazenin yağmurları, diner belki...
Şiir gibiydi, sana olan sevgim
İçinde gizlidir, senli yüreğim
İçinde dağ gibi, büyür hasretim
Razıyım hasretini de severim.!
Yeter ki sen mutlu ol,gül sevdiğim
Başımda ki rüzgârlar, diner şimdi...
Kasım 2006
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:56 AM
eli kalbine uzanan
kalbi aşk niyazında
bir çocuktum
yoncalar arasında uyudum
içimden bir ömür geçti
yelkovan akrebin peşi sıra
yorgun bir evhamla
koştu durdu...
Güneş`in yerine Ay gelip
tepemde oturdu
üstümde ayaz serinliği
üşüyen bedenim
titreyen lisanıyla konuştu
bu bir düş
bu bir aşk sonuydu
yoncalar yüzüme vurdu
korktum
kalkıp Ay`a doğru koştum
hayat peşim sıra
karanlık gölgem
dalgın dalgın ardım sıra
koştu durdu
nefes nefese kalıp yoruldum
yosun karartılı bir taşa oturdum
kimseler yoktu
esen rüzgârla konuştum
eli rüzgâra uzanan
kalbi aşk niyazında
bir çocuktum
ışığın gölgesinde uyudum
içimden bir ömür geçti...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:56 AM
Silahı mermisiz,
Yüreği sevgisiz,
Bir yiğit ölüyordu.
İçimde ecelsiz...
Gözleri açıktı.
Avuçları kapalı,
Bir yiğit ölüyordu.
İçimde manalı...
İhanetin adı yok.
Umutlar sancılanmış,
Yiğitler vurulunca..!
İçten içe ağlarmış..
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:56 AM
ne kadar yaşatmaya çalışsan da
yabanıl otlar bitmiştir
aşk toprağında
gül eğer, kara yazgılı başını
dökülür;
humma yemiş gibi
ateş kırmızısı saçları
yaprak, yaprak etek uçlarına
bülbül gülün yasında
düşer kolları iki yana
başlar ağıt karışımı yakarışlar
hüseyni tınısıyla
duyulmaz ne fayda…
hep boşa
gayri ihtiyari gösterilen /
eylemsel çaba
ölür;
ihanet vebasına tutulmuş
kara sevda!
03/Ocak/2007
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:56 AM
bu kez benden bilmeyin
evet, belki şairim
*******i;
alfabeyle tehlikeliyim
ama ben değildim;
tanığım sadece
geceydi; aylardan Eylül
ayraçsız bir kitabın gizinde
öykünüyordum kendimce
hece, hece
dalgınlığıma gelmiş
kulağım dikkat kesilmiş
sessizce militarist radyodan/
yükselen duygusuz sese
anlatıldığına göre
iki harfi uygunsuz basmışlar
ak kâğıt üstüne
yasaklı bir kitabın ayracı ellerinde
birinin eli diğerine uzanmış
kardeşçesine
tenleri değince bir birine
gayri ihtiyâri sesleşmişler işte
biri daha varmış dediler
faili meçhullerin
üçüncü sınıf karakter(siz) oyuncusu
rol kesmiş bütün gece
şiir içmiştim; kendimde değildim
işkillenip taammüden üstlerini/
kara kalemle kalınca çizdim
isterseniz re füze edin
geceydi;
yasaklı kitabımın
ayracını istedim sadece
aşk miladım bozulmasın diye
nede olsa
yirmili yaşlarımdı
bir kalp taşıyordum sol göğsümde/
eylemsel ifadelerle
ilk eylemim değilse bile
Ay bu gece;
tam tutulacak gözlerimde!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:56 AM
onu ilk gördüğümde
yüzü güleçti
neşeliydi, güzeldi
sevdim habersiz!
sevdim ama
yalansız ve günahsız...
o sevdi mi bilmem
çok istedim
son arzumdu
yanaklarından/
ah! bir kere öpsem
kokusunu
ta ciğerlerime çeksem!
en son gördüğümde
evleniyor gibiydi
beyazlar içindeydi
çok tuhaf
yüzü solgun
gözleri kapalı
neşesizdi.
ama
her şeye rağmen
her zaman ki gibi güzeldi...
onu sevdiğimi asla bilmedi
onu ilk gördüğümde sevdim
son gördüğümde
kendimden geçtim
bir yolculuğa çıkıyor gibiydi
neşesizdi
ama her şeye rağmen güzeldi
dünyada;
-eşine az rastlanır türdendi!
sevdiğimdi...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:56 AM
tut ki; sevmedik ikimizde
aşk nedir, sevda nedir?
hiç bilmedik!
yalın yaşadık hayatı
soframızda;
yavan ekmek paylaştık,
arkadaştık!
aşktan da, sevdadan da
uzaktık!
hiç mi hiç ayrılmadık,
umutlarımızı;
kapkara bir sandığa kapattık,
safran tadındaydı;
bayatladık!
oysa ki; kimi zaman
ellerimiz kavuşsa birbirine,
Şubat soğuğunda;
cayır,cayır yanardık.
kör bir inat uğruna;
birbirimize yasaklıydık.
aslında;
ikimizde farkındaydık,
biz;
birbirimize yazılıydık.
sadece;
manasız bir gururla
aldanmıştık
.......................arkadaştık
sevgi yolunda yapayalnızdık.
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:56 AM
vakittir gülüm;
sana usulca veda etmenin
bil ki;
muallak bir hayatın/
Araf’ına sığınmış bedenimi
son kez senin için sürüyorum.
gitmeli; lakin habersiz
seni uykundan uyandırmadan
alın ortana bir buse kondurup
koynuna;
tüm sevilerimi bırakıp
ölümün üstüne, üstüne
tek tabanca yürümeliyim…
buğulu gözlerine;
bakamama cüretimi bağışla
dayanamam bilirsin;
yanaklarında kaderine terkedilmiş;
gayri meşru doğmuş/
su perilerini görmeye…
vakittir gülüm;
ayrılığın beyin zonklatan acısını/
dindirmenin
saatler tersine işlemeden…
vakittir gülüm;
günlerdir ajitasyon çekiyorum
sensizliğin kızılcık şerbetini/
meyhane köşelerinde tüketerek.
unutulmuşluğumun kanayan yanını/
zil halde yaşıyorum...
gecenin sessizliğinde
gündüzün şehvetinde
yüreğim ve ciğerlerim sana ağlıyor/
her daim kan kusuyorum…
naçar bir maraz var üzerimde;
Eylüllerden kalma.
ölümcül diyiyorlar;
sebebi sensin!
senden bulaşmış bana
seni öperken, içime yürümüş/
yüreğimin her yanını bürümüş!
vakittir gülüm;
sana usulca veda etmenin
seni;
en insancıl yanından
kahve gözlerinden öpüyorum...
hoşça kal yüreğim;
bil ki yüreğinden taşınıyorum
en acı işkencelere katlanarak.
kederimden habersiz;
yanağımdan süzülen su perilerini
acımasızca katlederek
gidiyorum…
vakittir gülüm;
sana usulca veda etmenin
bil ki sana;
sağ ve sol ayrımlara sapmadan
uyduruk aşk dinletileriyle/
aklını yormadan.
veda ediyorum… hoşça kal.
11 Mart 1998
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:57 AM
ey deli hoyrat
benim emaneti kara sandığa kapat!
ne kadar mey varsa doldur saki
birazda ondan kat...
onu unutmaya çalıştıkça;
zaten kafam kıyak
ne vakit bu kokuyu duysam derinden/
yarı baygın, afrodizyak
bir saatli bomba hışmıyla
içim parçalanacak...
ölüm kusan kılıcıyla
içimde ki cellat uyandı, uyanacak
kopan vaveylayla, genç bir ormana gebe/
bakır renkli topraklar kayacak...
zelzele var diye, dağ başlarında kurtlar uluyacak!
börttü böcek suya kanacak.
acele et saki ne kadar mey varsa/
içelim içtiğimiz kadar!
günahsız atları vurdular,günahsız ceylanlar
yakındır kıyametler kopacak...
birazda onu sevmek var ıpıslak
birazda onu zil halde sendeleyerek/
yalınayak
en bakir haliyle çırılçıplak, yaşamak
işte o beklenen andır,sıyrılarak/
tepelerden inen kurşun-i gölge
yarım beden,aksak...
pepeleşir diller,olur olmaz adını sayıklayarak
birazda onun hakkı var bu yürekte;
sevgi duyguları da ederse infilâk...
çatırdar gök, bulut - bulut kabarır hasret
pespaye bir hayduttun ayak izini sürerek/
gidilen azap
yanlışlarla örülü doğruları yakacak...
her ne yana konsa; haddinden ağır çekecek/
yakındır firak...
üç asırlık uykusundan yediler uyanacak
hep bir ağızdan lânetler okuyacak...
hele bu in oğlu cin işinde varsa;
aldanıp aldatmak
işte o vakit, tutup kolları iki yana
sallayarak...
çatlamış ar damarlarına dinamitler konacak!
maske suratlar da;
narin bedenler hırpalanacak...
Mecnun'a, Ferhat'a, Kerem'e inat;
yüreklice sevenler değil,nefsi sevenler
bir yastıkta kocayacak...
Cibril yeryüzüne inmeye korkacak
hâyasızlık özgürce,kasık aralarında
İblisle koklaşacak...
adı-sanı duyulmamış günahlar doğacak!
acele edin, yüreğimin sol gözünde çırpınan/
bana yalnız o kalacak
asır oldu murdardır, rezilce yaşanan aşklar
topraklarda gözyaşı var,
aşk gülleri kan kokacak...
acele edin yoksa,ölüm kusan kılıcıyla/
kıta - kıta yayılan...
içimde ki o yarı baygın cellat, uyandı uyanacak
günahsız, günahkâr ayırmayacak!
satır,satır yazılıp, yakılarak
edep sathında katliamlar yaşanacak!
ne kadar mey varsa doldur saki/
bak neredeyse gün ışıyıp sabah olacak...
her ne acele ise arka kapıdan meyhanene/
zaptiyeler doluşacak
ahretlik sorgular başlayacak!
vakittir;
ey deli hoyrat
benim emaneti kara sandığa kapat!
sandığın da küf yerine afrodizyak kokacak
şayet bulurlarsa; çek vur alnımdan beni
ben gibi nice şairler öldü sanılacak
işte o vakit;
ölümsüzlüğün sırrına varılacak
edep yoksunu da olsa;
aşkı yazanlar hep yaşayacak...
vakittir;
ey deli hoyrat
benim emaneti kara sandığa kapat!
22 Kasım 2006
—Engin Badem’e isim için teşekkürler-
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:57 AM
dil teşbihten uzak
kifâyet aranmaz
ne kalem yazar
ne kelâm azar...
menşe-i belirsiz
gayri tabi isnat!
ancak;
telakkiyi bozar.
tekâmül ise mevcut lafız
neden peyda olur
nahiv denilen şiir?
hülasa;
yazdıklarında yoksa tesir
nokta-i nazarım;
cümrü kadardır şair!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:57 AM
İstanbul'a kar yağar bir Eylül akşamı
gözlerimden utancım damlar
kar yağar, karnı aç bir çocuk ağlar
sotasında karanlığın...
karnı burnunda bir kadın yeniden doğar
yeniden doğar, anne olacak yeni can
İstanbul'a kar yağar sancılı hezeyan
sotasında aydınlığın...
bir Eylül akşamı İstanbul'a kar yağar
İstanbul'a kar yağar başımda deli rüzgâr
erketede ihanet, altı ateşli silahlar patlar
patlar lale tomurcukları, galibarda açar
açar yediveren gülleri, rengi maviye çalar
çalar ahşap kapıyı, soğuk elleriyle bahar
ocakta meşe pirpirimleri cayır,cayır yanar
yanar gök kubbe
İstanbul'a kar yağar bir Eylül akşamı
kar yağar, esmer tenlerden kan akar
akar boylu boyunca yoldaş ırmaklar
ırmaklar maviye özgürce kanar...
kanar evhamlı, kabuk bağlamış yaralar
yaralar, uykusunda yitirilen canlar.
canlar al içinde, kör bıçak sırtından kayar
kayar geceye küskün yıldızlar
yıldızlar, hilali şavksız kamçılar
kamçılar iner, loş ışıkta sancılar başlar
başlar kör odada ayaklara inen sopalar
sopalar yaşlı bir adamı, hain gardiyanlar
gardiyanlar usturadan tene yansırlar
yansırlar taş duvarlara
gölge oyunları başlar
İstanbul'a kar yağar bir Eylül pazarı
koşuşur sokaklardan fistanı mavi kızlar
kızlar yitik yarini karanlığın içinde arar
arar deli divâne baygın kokulu kadınlar
yavrusuna can verecek sert lokmalar
bir Eylül akşamı İstanbul'a kar yağar
yüreği avuçlarında bir deli sevdalı donar
donar maviye çalan yalancı sevdalar
bir Eylül akşamı...
İstanbul'a
kar
yağar...
20/10/2006
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:57 AM
nar çiçeği kokulu anam;
“Bir İstanbul Hatırası” diye
gakgoş babamın;
gururlu bir işçi yüreğiyle
çektirdiği;
siyah – beyaz resimler
mazide kalmış…
bildik İstanbul değil anam
solmuş Marmara’nın mavisi
Kız kulesi ve martılar yasta!
karla karışık yağmur yüklü
masmavi deniz gözleri…
kurşun gibi
ıslak bir veda busesi
süzülür Haydarpaşa'dan
vurur beni…
en sensiz kaldığım demlerde
bir ah şahlanır içimde
İstanbul ölür
İstanbul ölür anam
çocukluk saf düşlerimde
kalmak içler acısı
gitmek yürek sancısı
oy havar
gidiyorum İstanbul
hoşça kal;
gayrı yüreğinden taşınıyorum
sorma nereye diye
reddedilmenin acısını çekmeye
henüz adını bilmediğim
başak sarısı
huzurlu bir geleceğe
babam gibi;
gururlu bir işçi yüreğiyle
gidiyorum …
İstanbul mavi düşlerimin
yeşil gözlü meleği
gidiyorum hoşça kal
bağrımda sancın var
yaraladın beni güzel yar
hadi bu veda busesini hatıra say
gidiyorum hoşça kal
işçi babam;
İstanbul ölüyor çocukluk saf düşlerimde
bedel biçilmiş üstümdeki emanet cekete
şimdi
serseri bir kurşunun hazin sesi
karanlığın en tenha yerinde
kanlar içinde;
evsizlerin kemirgen gülüşleri
İstanbul ölüyor
İstanbul ölüyor anam
çocukluk saf düşlerimde…
28.12.2005
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 11:57 AM
Yıllar boyu yaşansa da,
Yalanlarla yoğrulu bir sevda;
Uğruna şiirler yazılsa da,
Anılara mahkum bir sevda;
İstemiyorum...
Mutluluklarla dolup taşsa da,
Sevgiye hasret bir ömür;
Yaşanan günler unutulmasa da,
Dargın iki aşık gönül;
İstemiyorum...
18 Mayıs 98 P.tesi
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:00 PM
bir merdiven dayayıp gökyüzüne
elbet çıkacağız, günün birinde
dalından koparmak için;
parlayan yıldızları…
sevgiliye hediye niyetine.!
yıldız,yıldızken gece;
düşsel, gerçeklikle iç,içe
seni düşündüm delice…
hayalet sesler eşliğinde
imge yoksunu
bir şiir yokladı yüreğimi
hece,hece…
günün bittiği yerde;
kadir,kıymet bilmezmiş gibi,
izbe bir tümce bıraktı:
sen diye içime.!
yalvarırım gülüm, ses ver sesime
uzak diyarlarda mı kaldın yine.?
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:00 PM
kaç gündür yoksun
umutsuz, uykusuzum...
gözlerim kan çanağı/
ıpıslak.
tek avuntum;
pakette ki son sigaram.
kaç gündür yoksun;
sigarasız, yalnızım...
kaç gündür yoksun;
pencere kenarında
yol gözler oldum..
defalarca;
tanımadığım insanlara/
seni sordum.
kaç gündür yoksun;
pervasız, hesapsızım...
kaç gündür yoksun;
evde oturmaktan,
hep aynı şeyi yapmaktan
sıkıldım....
bir gece vakti, dışarı çıktım.
kaç gündür yoksun;
çocuktum ağladım...
kaç gündür yoksun;
sana ait şiirleri okudum
vazodaki çiçeğinle konuştum..
adamakıllı dertleştik.
güldük eğlendik..
kaç gündür yoksun;
kimsin sen unuttum...
09.07.03 Çarşamba
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:00 PM
acep yatak mı sıcak;
yoksa yatak da kadın?
var bende karyola,
üzerinde yıldız yorgan
lâkin;
ayazda gibiyim,
donar tenim...
anlaşılan marifet kadın,
o da bende yok!
varsın yıldızlar;
uyanmasın yalnızlığıma
temelli buz keserim...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:00 PM
saat gecenin üçünde;
uyku tutmadı yine
saatlerce;
sigara üstüne sigara yaktım
hatıran gitmek bilmiyor...
sensizlik çok zor be kahve gözlüm
zaman geçmek bilmiyor...
canım sıkıldı;
radyo dinledim, şiir okudum
hatıran gitmek bilmiyor...
can sıkıntısından gece yarısı
kahve yaptım kendime
sensizliği yudumladım/
gecenin üçünde.!
beceremedim be kahve gözlüm
uyuyamadım ne yaptımsa yine...
bu gece de uyku tutmadı
yatağımdan kalktım
bu kez;
alışılmamış bir şey yaptım;
sensizliğe ilk defa ağladım.!
ağladım be kahve gözlüm ağladım.
hatıran gitmek bilmiyor...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:01 PM
esmer bir kadın gördü ilk;
gizlendiği ağaç kovuğundan
kalbi delik bir yıldızın;
dileksiz düştüğünü
elleri kanlar içinde
masmavi gözleriyle...
üşüştü kum zencileri üzerine
esmer ellerinde, mavi düşleriyle
küçük bir yürek çırpınıyordu;
kırık cam fanus içinde...
bir ana sonra;
acılar içinde
masmavi gözleriyle...
kondu mavi güvercinler
bir ananın sol göğsüne...
gözyaşlarından içtiler
bir ananın acısı dinsin diye.!
kalbi delik bir yıldız düştü.
gökyüzüne dargın,
vad-edilen mutlu güne
doğmak için yeniden
beyazlar içinde
...Melek diye.!
bir kuş
yüreği masmavi bir kuş
beyaz kanatlarıyla uçup/
kondu anasının yüreğine;
adı Melek kalsın diye
adı mavi kalsın diye.!
anne mutluluklara gebe;
yeni bir yıldız sindi içine
küçücük yumru gözleriye
bir daha düşmesin yıldızlar diye.!
Melekler bağladı;
onu gökyüzüne elleriyle
anne bir daha ağlamasın diye.!
anne yeniden yıldız tutsun diye.!
esmer bir kadın gördü ilk;
gizlendiği ağaç kovuğundan
kalbi delik bir yıldızın;
dileksiz düştüğünü
elleri kanlar içinde
masmavi gözleriyle...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:01 PM
……………………….(Ponera Pregrina)
Ponera Pregrina;
Yalnızlığının hicran musluğu cigarandan
Küller damlar, yüreğimin katran tablasına.
Ateşten buğu, ölüm kokan yalnızlığında
Yitirilmiş yarınlar mıhlı bakışlarında.
Gözlerim yanıyor ışıyan yalnızlığında,
Kan Çiçekleri açar,her nefes alışında.!
Kapkara bir duman yükseliyor ellerinden,
Sisler bürüyor etrafını, koca başının.
Mahremini rüzgâr sıyırıyor üzerinden,
Dökülüyor tül, tül karanlığa ak saçların…
Ponera Pregrina;
Ölüm kusan kurşun gibi, sürülür namluya
Çakmağının kızıllığında uyuyan Anka.!
Soğuk bir namlu uzantısı gibi doğrulur,
Cigaran hedefte can çekişen umutlara.
Ceylan gözlü bir bahar, yüreğinden vurulur
Zemheri kokulu hazan sıçrar yarınlara.
Ellerin uzanır, gecenin soğuk tenine,
Uykusuz bir ateş böceği, yanar kavrulur
Köz olmuş yüreğinden kıvılcımlar uçuşur,
Düşer cansız avuçlarının hissizliğine.!
Ponera Pregrina;
Aykırı bedenler sevişir, avuçlarında,
Yalnızlığının kangren azabı sabahında.
Esmer bir yerli mızrağı batar gözlerime
Soluksuz güvercinler tüner ciğerlerime
Habil’in ölüm sırrı nasırlı ellerimde.!
Baldıran acısı yayılır, tüm bedenime…
27 Şubat 2006
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:01 PM
elden ne gelir;
çaresiz yara durmadan kanar!
gariplikler içinde/
tüm ürkekliğiyle sarı kanarya;
kapılır gider esen rüzgâra!
elden ne gelir;
sigara dumanıyla ******* yanar…
elden ne gelir;
erişilmez sevgi ufuklar kadar
bedenlerde bir sızı;
üç hain vurdular günahsız kızı.
kalplerde korku, umutsuz ve yarım
elden ne gelir;
kirli çakallar lanetiyle yaşar...
elden ne gelir;
kirlenmiş yarınlara kim bakar
taptaze umutlarda hicran
yine;
aynı cinsten hayvan ve insan
hani;
kan pıhtısına vurulmazdı zincir?
elden ne gelir;
yaratılan hep geleceğinden kaçar…
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:01 PM
Kime sorduysam Akif’i;
Göstermediler,
Bilen yoktu yerini.!
Çünkü;
Hilalin şavkına,
Gömmüşlerdi tenini.!
Baş ucunda;
Aşar okuyordu,
Kanatlı bir üveyk
En yakın dostu,
Necip Fazıl Kısakürek.
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:01 PM
çevir yağmur yüklü /
kahve gözlerini üzerimden
öyle tuhaf, tuhaf bakma yüzüme
ben bu solgun, renksiz eşkalimi
ucuzluktan düşürdüm
salı pazarından kelepir!
yıllar yılı kapalıyım özüme...
sakın hor görme
yıllardır doğduğum tapınaktayım.
ecel kokusu sinmiş üstüme
soğuk, yorgunluk işlemiş içime
kir pas içinde yenilmişim öfkeme
manasız bir savaştayım kendimle
yıllar yılı kapalıyım özüme...
milattan kalma sağır kapılar
kilitlenmiş üstüme
feryatlarım kuru yankılar
kör kuyuya düşmüş
yarım kalmış yarınlar
özgür düşlerim işkencede
yıllar yılı kapalıyım özüme...
üzengisinden kurtulmuş / dörtnala
dayanılmaz arzular.
çaresiz bekleyiş içerisinde
yüreğim vuslatı soluklar.
ellerim havada, sıkıntılı dualar
-ya Rab yardım et-
yıllar yılı kapalıyım özüme...
sığmaz akla, hayale
katran yeşili karanlıklar
kendi cinayetimin vebali ellerimde
kanlar damlıyor beynime
dile gelmez her cümle
hesapsız
marazi, isyan kokar
yıllar yılı kapalıyım özüme...
çabalarım /
hep boşa kahve gözlüm
ne yapsam nafile
artık dönemiyorum geriye
giremiyorum
hasretini çektiğim içime
yıllar yılı kapalıyım özüme...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:01 PM
Ne vakit çıksan ortaya,
Gece uyur, toprak uyur.
Ay'a karşı kurtlar ulur.!
Bahar'ı zemheri vurur...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:01 PM
gelince
gün düşer
gün aydın olurdu
-günüm
--dünüm
--yüzüm
---iki gözüm
gittin
esmere çaldım
ışıksız kaldım
bu sana
tutanaksız ihbarım
karanlığıma
ışığından çaldım
çerağım
şimdi
nerden baksan
tepeden tırnağa
sen boyandım
artık
kara benli
kar beyazım
19 / 02 / 2007
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:02 PM
bu sabah
o mavi o engin deniz
bir kadın doğurdu kimsesiz
bir kadın
hüznü gözlerimde batık
yarı insan yarı balık
bir veba salgını gibi
sardı her yanını
anarşist bakışlı yalnızlık
geceydi
vurdu karasularıma
vurdu iflah olunmaz bir aşkla
tuz beyazı teninin
en mahrem karası
kör korsan yarası
zıpkın sancısı
derin derin kanadı
vurdu karasularıma
vurdu intihar tutkusuyla
vurdu
vuruldum
çırılçıplak kıyımda yatışına
tutup ellerinden
soluk soluğa
aşka geldim
aşk oldum
tanıdım izinden o eski yara
sol avucunda ki ben kapkara
bir dahaki sefere, o ben olurum!
17 / 02 / 2007
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:04 PM
kıran düşse yeryüzüne,
yinede;
Mecnun-i bir cesaret vardır/
kardelenin özünde...
öyle bir cesaret ki;
kırağı vursa tüm bedene
anlık bir heves için...
başkaldırır gökyüzüne.
en az;
ana rahminde ki çocuk gibi
düşkündür gün yüzüne.!
kök denilen;
göbek kordonuyla bağlıdır sanki
puslu havalarda;
kırç tünemiş tepelere...
Üveysin gül aşkına
kutsi sevdanın.!
ömür biçtiği;
son vadededir ıslak bedeni
don tehlikesine rağmen...
ezgin bir ruhla,
sabırla bilenir
aylarca;
özlemini duyduğu özgürlüğüne.!
gülüm gözlerin kadar;
cesaretlidir kardelen çiçeği.
bakarken incitmez
gündüz güneşi...
01.12.2005 Perşembe
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:04 PM
bir yağmur yağıyordu/
karla karışık...
sanki gökten ak yıldız/
kayıyordu...
gözüm İstanbul ağlıyordu..
o güzelim
masmavi gözlerinden/
delicesine yaşlar akıyordu.
bir yağmur yağıyordu/
karla karışık.
yağmurla barışık..
gözüm İstanbul ağlıyordu.
karla karışık
10.01.02
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:04 PM
'Gıyabında'
kaldırımlar buz kesmiş gibi
soğuk ve hissiz cahil gece
intihar duygusudur / sinmiş
karanlığın sessizliğine...
o’nu bozuk bir düzenin/
kırık çarklı dişlerinin arasında yitirdim
faili cahil gece, vebali ayrılıktır
boynum kıldan ince...
lâkin ne yana dönsem odur merhalem
hayat onunla başlayıp, onunla bitiyor.
bakınca gözlerimin içine
ela gözlerinde serçeler kanat çırpıyordu/
mavi özgürlüğe!
bir tutam sevgiyi, birlikte bölüştük/
kırık bir somya üstünde...
teni tenime yasaklı,yüreği yaralı
gözlerinde İstanbul yağmurları
derin duygulu haliyle...
yanarak kavuştuk özlenen güne
bir Anka kuşu heybetiyle
o külünden yeniden doğarken
bize savrulmak düştü ayrılığın yeli esince
şimdi
müntehir acılarda, yaşlar akar gözlerden...
o’nu insanca yaşamaktan sıkılmış/
bir düzenin karanlığında yitirdim...
şimdi ellerimin harelerine sinmiş ıslaklık/
tenimin buğusunda ki sıcaklık
ondan arta kalandır...
siyah ceketimin sol cebinde ki solgun/
ucu yanık resim odur...
hüzünbaz bir gecenin son hatıratıdır/
henüz bir buçuk yaşında
gıyabında aranan, erçel bir sevinin resmidir...
bulanların, görenlerin bilgisine...
İstanbul ey güzel şehir, ey mahzun gözlü yar
o’na iyi bak, sen onun için
her şeyi bulduğuna inandığı şehirsin.!
bir ritüeldir seninle yaşamak
yanan ergeç dönermiş özüne
elimde ki tek resmi ipucu /
tenimin aşkı sinmiştir, küllerinin rengine
maviye çalar gözleri gün yüzü görünce...
birde sol yanında adım gizlidir biline
”türkü yüreklim” diye...
o’nu bir ayrılığın hüznünde yitirdim...
haylaz bir çocuk gibi yüreğimi avuçlardı
bakardı, ağlardı hain gecenin kuytusunda
saçları dağılırdı, rüzgâr görmüş yaprak gibi/
tel, tel hazan soluyan toprağın sırtında...
bana kalan poyraz soğuğu/
iliklerime değince, titrerdi kendi üşümüş gibi
gideli fazla olmadı
bir sevda katli kadar erken
bir firak kadar geç, sükunetim edebimce
bekliyorum pus vurmuş sırlı pencere önünde
defalarca soruyorum
hüzne müptelâ gelip geçenlerden
sanki hiç var olmamış bir esrarın peşinde/
çaresiz didiniyorum...
hüznüme ortak diye;
katı buzdan duvarları seçiyorum
vurup kenarından dönüyor suratıma/
ona dair sarf ettiğim
bütün güzel kelimeler
bir kuruntu sadece, elle tutulur yanı yok
meçhule doğru akıyorum, akışta ki ses boğuk
genizim de yangın var, nârı benimle doğmuş
bulup getirin kölenizim, mavi rengimiz solmuş
-İstanbul bana mı bir tek kastin
ver sevdiğimi kurak bir mevsim gibiyim
toprağın kan kusuyor, denizin cevher
kurbanım azadilik ver... o bile bana yeter!
ne ben onsuz yaşarım nede o bensiz
yazılmış ne kadar şiir varsa bu vesile
aşk adamı kör, aşk kadını nankör
ihanet dolaşıyor kıtalarda, mısralar da hicran
en güzel kelime odur, bu acıya yakışan/
hüznümü yokuşlarda intihara taşıyan...
siyah ceketimin sol cebinde ki solgun/
ucu yanık resim odur...
hüzünbaz bir gecenin son hatıratıdır.
henüz bir buçuk yaşında
erçel bir sevinin resmidir...
gıyabında aranan bir sevgilidir
bulanların, görenlerin bilgisine...
koca bir lügât sın ey sevgili
gıyabında arıyorum seni...
satır, satır dolaşarak sayfalarda/
hece, hece seçiyorum seni.
ey! sevgili
nerdesin, kiminle söyle
arıyorum seni tüm benliğimle!
Ekim/2006
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:04 PM
geç otur;
kendin ol bugün
başkalarının ayrıntılarıyla/
oyalanmayı bırak artık...
ağlarını;
sığ bölgelerde bırak denize
bırak
ağına takılanların;
yerine geçmeyi...
kendin ol bugün
kendi lisanınla konuş benimle.!
sevmek;
..en derin,
...en kızgın,
....en azgın yeridir denizin.!
ve en kırılgan yansımalardır
Güneş'e doğru sıçrayan
anadan üryan balıklar...
hilal'i kendine bağlayan
delice bir tutkudur yakamozlar...
kıyıda çırpınan, bir yürek gördüğünde
beni hatırla...
bırak ağına takılanların yerine geçmeyi
kendin ol bugün
kendi lisanınla konuş benimle.!
çıplak ayaklarla gez mesela;
kum topraklarında...
soyun gir denizin koynuna
arın günâhlarından...
çıkar,çıkar içinde/
uyuyan aldanmışlığı.!
sevmek;
..en ıslak,
...en kaygan,
....en soğuk tendir.
balıkçı ağlarında...
geç otur;
kendin ol bugün
kendi lisanınla konuş benimle.!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:05 PM
kızlar geçer, bu sokaktan
allı, pullu kızlar...
ebem kuşağından kopmalar
mavi entarili
yeşil esvaplı kızlar
al dudaklı, pembe yanaklı
fistanları kıvraklı
haşin ve masum bakışlı
narin elleri kınalı
burnu hız malı
ayağı hal hallı kızlar...
kızlar geçer, bu sokaktan
göz ucuyla bakarım
yarim gelir aklıma
içten içe ağlarım...
-kızlar
-sokak
--ben
--ağlarım...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:05 PM
Tarifi yok aslında, kifâyetsiz
Ulemâ meclisinde dediler ki
Acıdır insanı olgunlaştıran
Söyleyin bu nasıl bir acıdır ki
Etimi; kemiğimden ayrıştıran
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:05 PM
gittin ya;
bilmem
kaç kişi benzettim sana!
sensizlik ızdırap
ne olur bağışla!
şimdi anlıyorum
kimse;
asla benzemez sana...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:05 PM
I
Ben; Kimsenin bilmediği,
Bir şair tanıyorum.
Konuşma özürlü bir şair!
Onunla Beyoğlu'nda,
Bir barda;
Rakı içerken tanıştık.
Adını bende bilmiyorum,
Kocaman;
Masmavi gözleri vardı.
Cümlelerini;
Gözleriyle kurardı.
Sohbetine doyum olmazdı.
Kelimelerini;
Parkasının cebinden çıkarır,
Tütün niyetine;
Piposunda yakardı.
Buram,buram;
Orhan Veli kokardı...
II
Ben; Kimsenin bilmediği,
Bir şair tanıyorum.
Konuşma özürlü bir şair!
Yalnız oturur,yalnız içerdi
Aslında;
Yığınla dostu vardı.
Ara-sıra kendince gülümserdi.
Bizlerin görmediği;
Şair dostlarıyla şakalaşırdı.
Kocaman;
Masmavi gözleri yaşla dolardı.
Hesapsız ağlardı.
Sarı tespihini;
Kalem diye tutardı.
Şiir dizelerini;
Tane,tane yazardı.
Akşamcıydı;
Ahmet Haşim vari bir adamdı...
Şubat 1998
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:05 PM
I
Ben; kimsenin bilmediği
Bir şair tanıyorum,
Konuşma özürlü bir şair!
O ağlayınca;
İstanbul ağlardı!
Gözyaşları kıvılcım misali,
Düştüğü yeri yakardı...
Soğuk kış *******inde;
Sahil yolunda ki barakada
Sabahlardı...
Kahvaltısını martılarla/
Paylaşırdı...
Masmavi deniz kokardı:
Adalarda tanıdığı;
Denizkızına sevdalıydı,
Şiirlerini hep ona yazardı.
Bir gözyaşı kâsesiyle,
Denize bırakırdı:
Saatlerce dalardı,
Bakardı,bakardı, ağlardı!
O ağlayınca;
İstanbul ağlardı!
Ahmed Arif gibi bir adamdı...
II
Ben kimsenin bilmediği,
Bir şair tanıyorum.
Konuşma özürlü bir şair!
Çok sesli şiirleri vardı:
Kendisi asla okumazdı,
Sadece yazardı...
Onun şiirleri;
Hiç bir kitapta yer almadı,
Yayın evleri onu yayımlamadı.
Her şeye rağmen; şiirlerini
Tüm insanlarla paylaştı...
Onurunu, davasını yazdı:
Gün geldi;
Bir çobanın kavalıydı,
Bir ozanın sazıydı...
Gün geldi;
Bir çocuğun ağlayışı,
Bir seyyâhın yaşayışıydı...
İşitendi, bilendi, bilgeydi;
Sazının telleri,
Şiir diye inlerdi
Âşık Veysel gibi bir adamdı...
1998(kışı)
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:05 PM
kendisini hiç görmedim
duvarda asılı solgun
siyah beyaz resmiyle/
tanıdım babamı...
çocukluğumdan bu yana
yokluğuna alışamadım
her gece uyurken
kokusunu duymadığım
bir kez dahi olsa
beni öperken
nefesini hissetmediğim
duvardaki resmiyle avunduğum/
babamın;
soğuk hatıratlarıydı
koynumda sakladığım
tütün tabakası ile
çuha kılıflı kordonlu saat...
07.01.2002
Gece 2:30 Pazartesi
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:05 PM
elimde değil gülüm;
uyuyamıyorum...
*******i dededen kalma
abanoz yaftalı saatin/
tik tak sesleriyle
hayatımdan
bir şeyler kayıp gidiyor
haykıramıyorum...
her sabah;
bir parçamı yitirmiş halde/
uyanıyorum...
kinliyim zifiri karanlığa
hiç akşam olmasın istiyorum.
aydınlık her daim aydınlık.!
gece uyurken;
habersiz ölürüm korkusunu/
defalarca yaşamak istemiyorum...
ben; adını henüz öğrendiğim,
koklamaya
fırsat bulamadığım
özgürlüğün maviliğini/ içime
doya, doya çekmek istiyorum...
sabahları ürpererek;
yalınayak, çırılçıplak
terler içinde/
uyanmak istemiyorum...
evet türlü renklere boyalı;
mavinin ağır tonunu,
özgürlüğümü istiyorum.!
doya, doya yaşamalı öpmeliyim...
beyaz rengi;
yaşarken giymeliyim.!
o masumane renge
toprağı bulaştırarak;
ihanet etmek istemiyorum...
elimde değil gülüm;
*******i uyuyamıyorum...
uyurken kaskatı, asık suratlı/
kalmaktan korkuyorum...
bir daha komşu çocuklarının/
sesleriyle...
kafeste ki kuşumun ötüşüyle/
uyanamamaktan korkuyorum...
ben her sabah
mahalle simitçisinin/
ekmek kaygısıyla koşuşturmasını;
seviyorum...
ben; İstanbul’umu özlemekten;
martılarla vedalaşmadan
anamdan helallik almadan/
gitmekten korkuyorum....
14.04.01. Salı
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:06 PM
uzun, upuzun bir yolculuk sonrası/
geldim Dünya'ya
göz açınca tanıştığım yokluk/
ve yıllar yılı değişmeyen rüya!
bir aksi seda; kölelik tüccarına
nasırlı ellerim, nasır tutmuş yüreğim.
21.Haziran 2003
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:06 PM
Kör inadın yok mu;
Kör inadın...
Çekip aldın gözlerini
Kırıldı inadım.!
El uzatıp tuttum:
Gök te güneşi...
Gözlerinin yanında;
Güneş dediğin ne ki.?
Sönük bir peyk gibi.!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:06 PM
Duydum ki yar anam hasta
Sevdiğim hep kara yasta
*******i kör nöbetim...
Dost bildiğim düşman safta.
Bırakın dağlar gideyim
Yarin yüzüne hasretim
Nicedir ıslak gözlerim
Kışlalarda kör nöbetim...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:06 PM
İsa'nın bedeni gibi;
çarmıhta bakışlarım.
tek damla gözyaşı/
düşer yanaklarımdan
Hüseyni acılar/
hep bana gelir.
yürek yanar ey Nebi
yine de;
kör olsun gözlerim
sana layıkıyla;
ağlayamam ki.
bir mızrak ucuyla;
deşilir bağrım
utancım damlar/
sağ yanımdan;
Kerbela çölüne.
en acı sagular
yükselir dudaklarımda.
/sesimi duyan,
duymayan gelir/
ten kafesinde
can yanar ey Nebi
yine de;
kör olsun gözlerim
sana layıkıyla;
ağlayamam ki.
Uhud’da sökülür kalbim/
yerinden...
vuslatına yandığım;
Meryemsi umutlar
Eyyub gibi sabırla;
çözülür gelir.
acılar içinde;
kanar yara ey Nebi
yine de;
kör olsun gözlerim
sana layıkıyla;
ağlayamam ki.
Temmuz 2005
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:06 PM
sensizliğin acısına;
kurşunlar sıkarım her gece
sıktığım her kurşun;
döner geriye, vurur beni
en sensiz kaldığım demlerde.
içimi kanatır;
soğuk çelikten bir buse
öpüp alnımdan;
indirir toprağın böğrüne.
bir hiç uyanır içimde
bir ah şahlanır yüreğimde.
üzengisinden kurtulur/
göz yaşlarım...
damlar gecenin sessizliğine.
sensizliğin ıstırabına
kurşunlar sıkarım her gece
sıktığım her kurşun;
sanki beynime
her gece;
ecel düşer peşime.!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:06 PM
ben de;
et ve kemik bileşkesiyim
öyle; sade sakatat değil!
ten kafesinde inilerim
her gün şiirsel imgelerle
hep düşünce iklimindeyim...
aklını kuyruğu üstünde;
taşıyanlardan da değilim!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:06 PM
ne zaman;
semayı seyre dalsam,
gökyüzü yıldız,yıldız
gayr-i ihtiyâri;
dilek tutarım!
nedense;
tuttuğum yıldız/
hep gökyüzüne dargın
içimi çizerek düşer.
silinir kaydı geceden!
ağlarım...
yeminim olsun
küskün yıldızları;
gökyüzüne;
ellerimle bağlarım:
ve salınan yıldızlardan,
son bir dilek tutarım...
haydi;
düşmeyin artık
bir daha bakmam,
değmesin nazarım
düşmeyin,düşteyim!
yoksa;
yine ağlarım,
göz yaşlarımı;
yıldız diye toplarım!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:06 PM
Lâ_Mekân, dualarda yaşayan,
Lügat tan yoksun beyitler yazan.
Lâ_Edri; kıta’larda yaşayan,
Hep mısra,mısra şiirler yazan...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:06 PM
Beklenmedik bir anda
Seni karşıma çıkaran kadere
Silinmez yazıyla
Alnıma yazan kaleme
Lanetler olsun...!
Her dem ahında
Aşkınla yanan yüreğime
Teselli ümidiyle
Albüme dalan gözlerime
Lanetler olsun...!
Dertlerle, acılarla
Uykusuz geçen *******e
Anılara mahkum
Yaşadığımız mutlu günlere
Lanetler olsun...!
23.04.98
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:06 PM
dün gece;
aymazlıktan içim geçmiş/
iki büklüm
sakat somyada uyumuşum.
mavi mefhumlu bir rüyanın/
oyun bahçesinde
çocukluğumu unutmuşum.
uyandım ki;
yepyeni bir ben doğmuşum/
asık suratlı,hunriz!
karamsar bir adam olmuşum.
oysa ki ben;
mavi uçurtmasının peşinde/
histerik pervane
deli - dolu bir çocuktum...
ne çabuk.!
ne çabuk.!
emeklerken doğrulmuş
hürriyetime koşmuşum
adım kalmış mahfuz!
30/03/06
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:07 PM
gülüm ne söylesem boşuna
methiyeler düzemem ki sana
şiirim ol...
içimde biriken acıları/
maviye boyadım;
masmavi şimdi/
sana dair hislerim...
bir mavi sevda;
içimde beslediğim
-masmavi-
o erişilmez sevgin.!
masmavi şimdi/
senli düşlerim...
gülüm;
gözlerinin mavisinden/
bir tutam versene bana
gökyüzünün gözleri;
solgun duruyor baksana
üşüyorum
üşüyorum anlasana.!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:07 PM
Hiç istemem ardımdan,
Matem tutan nazlı yar.
Varsınlar ölümüme;
Ağıtlar yakmasınlar...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:07 PM
Gün ışımakta Gülüm,yakamoz gözlerinde
Aç gözlü martılar, olta atıyor denize...
Gün şiir oluyor, bir şairin sözlerinde:
Sevgililer; kurşun gibi bakıyor denize...
Düşüverdi gözlerinin şavkı, gözlerime
Kirpiğin; ok gibi battı hayallerime
Bir avuç mavi özgürlük aktı, ellerime
Masum bir deniz kızı, yüzüyor gözlerinde...
Gün kararmakta Gülüm, matem var gözlerinde
Vefasız çıktı: sabah ki aç gözlü martılar,
Mavi bir deniz kızı, uyuyor gözlerinde;
Muzaffer edayla dönüyor, yorgun tayfalar...
Hazin bir veda var: gözlerinin kıyısında
Olta atan martılar, rıhtımın kenarında,
Gözler kör; med cezir manzarası karşısında
Masmavi deniz kızı, ölüyor gözlerinde...
Ocak 2006
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:07 PM
özlem ve hasretlik yüklü
mavi bir tren kalkar
kapkara dumanıyla
yüreğimin derinliğinden!
ciğerlerim isyanda
ürperirim, ürperir gece
nefes alamam saatlerce
daralır, boğulurum
boğar beni gizlice
soğuk rüzgar içten içe!
14.10.2004
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:07 PM
isterim ki gakgom;
ocağımda
helalinden aşım kaynasın.
varsın üç – beşinde
başucumda;
karnı tok bir çocuk ağlasın.
*******i;
yorgunluğumun sancısını
mavi yazmasıyla
bir Acem kızı bağlasın...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:07 PM
gidiyorum yarenler
an yakın
lakin veda sanmayın
uzatın emek kokan ellerinizi
gökyüzünden;
Ay ışığı toplayın
göz pınarlarınızda;
yakamozlar oynaşsın...
hava soğuk
ben üşüyorum
yüreğimi avuçlayın/
siz ısının
tutun mavi özgürlüğü/
bir ucundan
umuda doğru uzanın...
anlayın
an yakın
matem karası saçlarım
yinede;
ümit varım
beni mavilerle uğurlayın...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:07 PM
Kaçıncıdır bu böyle kendimi salarak vuruyorum kıyıya
Kaç nev bahar tutuştu avuçlarımda katre katre nâr...
Tarih penceresi Pierre Loti’den yazıyorum bu şiiri sana ey gül
Güneşin yakıcı sıcaklığında Eyüp’te çıplak ayaklarla yürüyerek
Yokuş sonunda ki tepelerden Haliç’i seyrederken.../Martılar üşür
Farkında olmadığım bir asuman ezintisi; köpüklü dalgalar öpüşür
Kaçıncıdır bu böyle kendimi hesapsız salarak vuruyorum kıyıya
Kaçıncıdır bu böyle kendimle hesapsız hesaplaşmam.../gece irkilir
Kan tutar beni.!
Kalem tutarım mavi gökyüzünün kül rengi ıslaklığına.../isimsiz şiir
Kaçıncı mektuptur bu böyle ıslak deniz yosunu kokan.../yeşil iksir
Dallar hep böyle cellat vari vurmasın bağrıma kan kusuyorum.!
Gölgeler arasından sıyrılan karartıya astığım şiir...
Yüzüm gözüm güneş kuruyorum...
Tutsun ellerimden cemre yürekli deniz kızları çok korkuyorum,
Deniz tutar beni.! üşüyorum...
Mektubumu yarım bırakmam korkma en içlisi olsun...
Sabah uyku hasretliğimde kiraz karartısı sinsin genizime
Bir düş göreyim, badem ağaçları çiçekler açmış bembeyaz
Bir ölüye kefen biçilmiş olacak...
Sarın beni beyazlara salın mavi yosunların karartısında ki
Raks eden nev baharın koynuna...Dinleniyorum farz edin
Kim tutar beni.!
Yemyeşil bâd-ı sabah şilte derdinde ki günahkâr sabah...
Bu mektubu sana yazıyorum....
Tarih kokulu Pierre Loti kahvesinden;
Elim de cinayet silahım sevgisizliğedir ahım...
Eyüp her an bana ağlar, sen ağlarsın, deniz ağlar...
Bırakın beni yosun karartısı balıkları tutmam
Benim balıkların sevdasında kavrulan...Bir tutam hâr,ilk bahar
Kimse bilmesin doğuştan beri bahar beni nezle yapar...
Kırık bir su suskunluğu damarlarımdan akan
Sevgiye deniz olmadım, nâmımdır lâ_mekan...
Sana bu mektubu mor tepelerin kızıl şafağında yazıyorum
Ayaz sinmiş olacak soğuk biraz...
Mektubumu bana yazdıran Gül Nihal adınla yaşınla kal...
Bana müsâde hadi Gülüm hoşça kal...
Tarihin penceresi Pierre Loti’den yazıyorum bu şiiri sana ey gül
Güneşin yakıcı sıcaklığında Eyüp’te çıplak ayaklarla yürüyerek
Yokuş sonunda ki tepelerden Haliç’i seyrederken.../Martılar üşür
Farkında olmadığım bir asuman ezintisi; köpüklü dalgalar öpüşür
Kaçtır sayıyorum bir sarhoş balık, ters yüzüyor tersine doğru
İşin garipliği bu alık yaşsız daha yeni yetme sefilliğine doydu
Pazusunda timsah dövmeli bir kurt balıkçı oltası garibi yuttu
Atayım dedim bende kendimi gümüş serinliğine denizin
Kolumdan değil, bir ah duygularımın yelesinden tuttu...
Korktum olacaktır elbet akşama sofralık...
Bari unutmasalar kuru soğan, roka,limon şad ol Tekirdağ
Bağ bozumu yakındır, testiler dolusu mey horat
Çanaklara serilsin yeni çekilmiş sumak...
Pierre Loti bu akşam soframıza konuktur,
Lâyıkıyla ağırlansın,ahmaklığın lüzumu yoktur...
Bu mektubu yazdığım dakika yola koyulmuştur
Haydi gece sen önde ben arkada gökte ay
Haydi koştur...
Bu yolun sonunda ki ıssız vadi tepeden aşağı yokuştur...
Bu mevsimde misafir ağırlamak pek hoştur...
Mektupumu tez ulaştır sahibine postacı
Asırlar öncesine selamlarımı da pul diye yapıştır
Soranlara; mavi bir sevdaya vurgun yürekli yazdı
Azığını martılar, benliğini haramzadeler çaldı dersin...
e bre yavan taban ne beklersin
Tarih sahnesine inde bul ırmaklar kapan sayfayı...
Bu mektubun asıl yazıldığı haftayı...
Tarih iliştirmedim gündür,
Şu son nefeslik dinlencede sende beni güldür...
16/03/06 Perşembe
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:07 PM
Ben geldim meyhaneci; acı yüklü ve dertli
Bırak elinde ki o kıtlık şişelerini;
Yetmez bana fıçı,fıçı getir meyhaneci
Durma şaşkın doldur elinde ki tüm kadehleri
İçeyim dinsin acılarım, gönül hasreti...
Dur meyhaneci, dalmışım bugün derinlere
Saatten haber verme, içeceğim bu gece
Kadeh,kadeh içki ver, karışma sakın söze
Defalarca sorma artık, derdin nedir diye
Dert yüklüyüm halim yok,içeceğim bu gece...
Şaşkın dostum; tat alamadım yalan Dünyadan
Üstüne üstlükte kovulduk, ulvi dergâhtan
Avare, garip halinden anlayan ozandan
Şöyle bir plak tak, çalsın dertli havadan
Kurtulayım bir anlık tutulduğum efkârdan...
23.Mayıs 1998 Cumartesi
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:07 PM
Mihenk taşına,gelmez sözlerim
Satmıyorum ki; değer biçeyim...
Marifetim de, yoktur hileye,
Öyle dar görüp, dar düşünmeye
Yaşadıklarım; lirik sözümde.!
Dünya malı hiç, yoktur gözümde.
İnsanca yaşamak tek dileğim
Yunus gibi sevmekdir hedefim
Değer ver ki dost, değer bileyim;
Çatma kaşını, alnın öpeyim...
Lal kesilsem de, beynen dilerim;
Sözüm hak ise, susmam söylerim
İyi okunsun, işte söylerim;
Mihenk taşına, gelmez sözlerim...
03 Şubat 2006
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:07 PM
Kusura bakmayın bayan
şairlik telaşımdan;
utangaçlığım imgesel
imgelerim konuşkan.!
ben daha cenin iken
Anadolu toprağı kokan/
anamın rahminde;
babam münferit
amcam kaçak yaşamış
Coğrafyam dağlık...
hâlâ dün gibi hatırımda
tek odalı bir handa
koyun-koyuna yaşadık.
gün oldu;
bulgur aşı kaynatıp/
tahta kaşık salladık.
gün oldu;
yavan ekmek paylaştık.
mutluyduk;
mutluluğu gün aşırı/
iş yorgunluğundan sağdık
çifte çubuğa;
az bel bağlamadık.
üç adımlık taşlık tarlaya/
emek diye;
yıllarca çapa salladık.
yüzümüz gibi;
bahtımız kara
gece ayazında yandık.
yuvasız bir kuş kanat çırpsa/
irkilip uyandık
korkuyla barışık yaşadık...
tutma bayan
tutma nasır bağlar ellerin
nasırlıdır yüreğim
acıtma.!
acı söylerim
acı tat verir imgelerim.!
yerine göre;
sevmeyi de, ölmeyi de
iyi bilirim...
babama benzerim az-biraz
az-biraz münferit/
gözü kara
kem gözlere gelmişim
kem gözlere bayan.!
bahtım kara
amcam gibi
kaçak yaşamışım
bu dağlık coğrafyada.
kar erken yağmış başıma
soğuk durur bakışlarım
fırtına dolanır şakaklarımda
buz gibidir avuçlarım
buz gibi
tuz kusar gözlerim/
soma tadında
yerine göre;
ağlamayı da, gülmeyi de
iyi bilirim...
efkârdandır bu sigaram/
dudaklarıma yamalı
katransı,ıslak...
aklım firarda
tütünüm esrar harmanı
yirmi yedi derken yaşım;
toplasan beş kez/
sevdalanmış
bir kez yaşamışım
-oda kaçamak yasaklı.!
devrim isteği
ayaklarımıza dolandı dolanalı
aslında bayan;
ikimizin derdi de aynı
sevda sağanağı
sen yaralı, ben yaralı
sadece hayat kadrajı farklı.!
iyi bilirim
sevgililer arttıkça;
aşk büyümedi asla/
küçüldükçe,küçüldü zira
arzular arttıkça.!
giderken hatıram kalsın
kehribar tespihim/ sarı
onurumu bırakmam
o bana baba yadigârı
münferit sorgular görmüş/
ağır yaralı...
içimde ki o yalnız
o Munzur sevdalı.!
yerine göre
gelmeyi de, gitmeyi de
iyi bilirim...
11/ Şubat/2007
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:08 PM
Bugün bambaşka duygulardayım
Yüreğim bir başka çarpıyor bugün
Bir çocuk gibi neşeliyim şimdi
Gözlerimin içi gülüyor bugün...
Dudaklarımda son sigaram var
Artık gam, kedere yol veriyorum
Dilime dolanmış neşeli şarkılar
Mutlu hayallere dalıyorum bugün...
Yürüdüğüm yollar,sokaklar boyu
Güneş'in doğuşu, yağmurun suyu
Kuşlar ve kurtlar tabiatın ruhu
Tüm Allah'ın kulu bir başka bugün...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:10 PM
ey sevgili
kulak ver içimde ki sese,
dinle bak;
neler,neler söylüyor!
gaibten değil;
ey sevgili
bırak maziyi geride
dinle bak;
bugünden haber veriyor!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:11 PM
gözyaşlarını kim çaldı baba?
hangi harami;
dadandı göz pınarına?
hangi ********;
sülük gibi yapıştı canına?
söyle; Allah aşkına!
gözyaşlarını kim çaldı baba?
gözyaşlarını kim çaldı baba?
Eyyub gibi;
yüreğini kurtlar mı sardı?
Yakup gibi;
basiretin mi bağlandı?
söyle; kurbanım sana!
gözyaşlarını kim çaldı baba?
gözyaşlarını kim çaldı baba?
hangi Mecusi;
hislerini yaktı ateşte?
hangi eski yapan;
şefkatini satın aldı?
söyle; azık niyetine!
gözyaşlarını kim çaldı baba?
gözyaşlarını kim çaldı baba?
hangi sırlı cam;
böyle yanılttı seni!
hangi emanetçi;
sahiplendi gülüşlerini!
söyle; muhtacım sana!
gözyaşlarını kim çaldı baba?
gözyaşlarını kim çaldı baba?
hangi kör inat;
duygularını dizginledi?
hangi kutsiyetin yemini;
girip kanına, aklını çeldi?
söyle; kalsın aramızda!
gözyaşlarını kim çaldı baba?
gözyaşlarını kim çaldı baba?
hangi mahkumiyet;
İnsanlığını paraladı!
hangi naçar maraz;
ciğerlerini parçaladı!
söyle; can doğrayayım aşına!
gözyaşlarını kim çaldı baba?
nerede kaldı şefkatin
nerede erişilmez inceliğin!
söyle nerede;
zulmete karşı onurlu savaşın
nerede Eyyub-i sabrın!
sen; tecrit odalarında/
münferit acılarla yaşadın
yılmadın…
şimdi ne değişti?
kahpe bir kurşun mu?
gözyaşlarını dindiren...
söyle; kurbanım sana baba
merhametin hangi viran barakanın/
enkazı altında kaldı?
gözyaşlarını kim çaldı?
21.09.04
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:11 PM
Dün gece;
Esaretten kopmuş,
Yüreğinden yaralı...
Bir şair sığındı evime.!
/ Sabaha dek,
Derinden ağladı.
Yorgun gözlerinden,
Ipıslak,masmavi
Bir şiir damladı içime.!
Kıtalara ayrıldı,
Mısra, mısra sızlandı..
Yeni doğmuş,
Bir çocuk tutkusuyla
Sindi kalemime.!
Saatlerce kıvrandı.
Alfabem yitik,
Kelimelerim yaralı;
Cümlelerim kan kusuyor.
Öz Türkçem;
Hasta yatağında,
Can çekişmekte..!
Mürekkebim gözyaşı...
12.07.2005
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:11 PM
—Aşk Cinneti-
neden diye sorma;
sorma işte anlatamam
anlatamam aşk cinnetimi
asırlar öncesinden beri;
sevmek yasaklıydı her birimize
deliyane seven, kalmamıştı geride
hem bir acem kızının;
baygın gözlerine dalıp
sevi kokan ellerinden
tek kadeh aşk içme saadetini/
duymamıştık derinden.
kim bilir; sebep buydu belki de
her neyse işte;
neden diye sorma; anlatamam
deliyane sevmek de
yada kıskançlık
ne dersen de/
üsteleme artık
saçma bir kuruntuydu sadece
nedeni yok belki de...
neden diye sorma;
sorma işte anlatamam
anlatamam aşk cinnetimi
hep eksik kalan yanım
sevildiğini zannetti belki de.
sevdikçe tükendiğini bilmeden
hem bir acem kadınının;
baygın gözlerine dalıp
sevi kokan ellerinden
tek kadeh aşk içme saadetini/
duymamıştık derinden.
kim bilir; sebep buydu belki de
yada kendimce;
nedensiz aşklar getirdim dile!
22/Eylül/2006
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:11 PM
nedensiz değildir aşklar;
nedensiz değildir ayrılıklar.
gideceksen;
şu arka kapıdan çık
ön kapı rutubet alıyor
rutubet en fazla,
seni tanıyor
dolanır ayaklarına
sen iyisi mi gitme
gideceksen;
şu arka kapıdan çık
ön kapı rutubet alıyor
rutubet en fazla
sensizliğimi biliyor
sen olmayınca
sen diye;
kalbimin içine yürüyor
iyisi mi sen gitme
ille de gideceksen;
kalbimin kapısını kapa
aralık kalmasın
dışarıda;
sıcaklığıma aç
binlerce soğukluk duruyor
soğukluk en fazla
beni;
yalnızken vuruyor
sen iyisi mi gitme
ille de gideceksen
çıkar zulasından sıcaklığını
-vur yüzüme
-vur yüzüme
ayaz kaburgalarımda dolanıyor!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:11 PM
ihtimal ki yolun düşse
heybetinden yoksun bu dağ başına
karşına çıkan aç bir köpek görsen
utanır;
heybendeki azığı paylaşırsın
gurur dolanır ayaklarına...
ihtimal ki yüzü koyun yerde yatan
aşıklar görsen
beni ancak
sırtımdaki yaralardan tanırsın
hançerin pas tuttu
hala iki omuz aramda
farz et ki ben senim
sen bensin
kimin canı acıyor anla
canım de bana
can bulurum kirli ağzında
cismim toprak olsa da...
ihtimal ki ansan adımı
karanlık kuytularda
dost bildiklerin pusuda
son damlasına kadar
akıtırlar kanımı
mermer kaldırımlara...
sesteş hecelerden
sevgi cümleleri kurma
kapalı alanlarda
yankı yapar sonra
sadece yalvar
huşu içinde inandığın kutsala
ben küfre doydum
çığlık çığlığa
dört duvar ardında
ismini her anışımda...
ihtimal ki
pişmanlık dolanır ayaklarına
her ne kadar
aşk kasıklarında harlansa da
kefâretin olsun
ismimle başlayan bir dua
bu son güldür avuçlarımda
kopar ışkının dan solmadan
batır bağrımın ortasına
son bulsun kinim insanlığa
kinimin,
nefretimin
sebebi sensin unutma
unutma tek yeşil yaprak
kurumuşsa dalında
tabiatın kanunudur
kıyılmıştır bütün insanlığa
acele et vakit çok kısa
düşününce anlarsın
sevgi olmazsa
bir insan nasıl gelir dünyaya
nasıl tutunur hayata
nefretinle değil
şu tek gülü sevginle sula
hazanken
gün dönsün bahara
yüzün gülsün toprağını karınca
surat asma
işte senin için en güzel dua
can vermektir bir kuru dala
ben sevgimi emanet diye
aç köpeklere bıraktım
hiç bir insanda görmediğim
vefayı gördüm onlarda
kusura bakma
artık bir köpek kadar değer
taşımıyorsun yadımda...
ihtimal ki
bir dahaki hayatında
aç bir köpek olarak gelmek
isteyeceksin dünyaya
hadi git akşam oluyor
bekleyenin vardır
nefretimi büsbütün azdırma
hoş çakal sana
içimdeki sana ait duygular
paramparça
işte bak;
emanetimi dağa vurdum sonunda
22 / 02 / 2007
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:11 PM
o yürek var mı gülüm sende;
en saf, en temiz hislerle
bakıp gözlerimin içine
şöyle yürekten;
seni seviyorum diyebilir misin?
yoksa;
her zamanki yaptığın gibi.
kaçacak mısın gözlerimden
bakmayacak mısın eserine.
merhamet bekleme benden
sevgi merhamet değildir;
yüce hislerle bezeli/
mahremiyettir sevgi!
acılarına saygım var
ama sakın ha gülüm.
o tanıdığın beyhude insanla/
bir tutma beni...
ben onun yaptığı gibi;
gayri meşru,
*** duygularla sevmedim seni!
bil ki ben;
camii avlusuna terkedilmiş/
mutlulukların peşinde değilim.
çünkü ben gülüm;
Yunus gibi!
sevmenin özlemindeyim...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:12 PM
ölçüsü yoktur; sana olan sevgimin
kusurun yoktur inan gözümde
öylesine sevmişim ki seni;
ecelim olsan düşerim peşine.!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:12 PM
kara bir yazgıdır;
ölüm denen ayrılık.
vakit gelince;
tahta bir sanduka
toprağa dönüşümün
alâmet-i farikasıdır.
beyazlar içerisinde;
yorgun,solgun bir beden
günahla sevabımın
paylaşımıdır...
biten günün ardından;
doğan kurşun-i karanlık
yalnız kalışımın
tek tanığıdır...
vakitsiz verilen sala;
vedasız ayrılışımın
iflâh olmaz sancısıdır...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:12 PM
korkuyorum gülüm;
korkuyorum işte...
içimde sen varsın diye;
ölüm korkutuyor beni/
delirtircesine.!
sen olmasan;
benim için ölüm ne ki
düğün, bayram sevinci
içimde sen varsın diye;
korkuyorum gülüm
korkuyorum işte...
ölüm korkutuyor beni/
delirtircesine.!
elimde değil gülüm;
yeminle sevmişim seni
içimde sen varsın diye;
ölüm korkutuyor beni/
delirtircesine.!
gülüm;
gözlerin ecelimdir biliyor musun
hadi;
çek kınından gözlerini/
vur yüreğimden
vur öldür beni...
gelecekse ölüm bu bedene
senin elinden gelmeli...
vur kılım kıpırdamaz
çünkü;
ölümüne sevmişim seni.!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:12 PM
ah! sen yokmusun sen!
sen;
hep böyle lüzumsuz,
zamanlarda gelirsin...
bilirim;
sen milleti
aşna - vişne derdinde/
şiir üzre;
yakalamayı seversin!
olmadı şimdi;
bari bu son şiir,
bitince gelseydin!
mısralarca gezinmeyi;
o vakit sende severdin!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:12 PM
ölümün son demindeyim;
pusuda bir namlu/
bakıyor gözlerime
keskin ve soğuk...
kış ortasında;
gözlerim/
terli bir mendil gibi; ıpıslak
kalınca bir dal sigara/
son tütünümden kalan
çiziyorum sevdiğimin
resmini dumanıyla/
gözlerimin buğusuna
solgun ve renksiz...
ölümün son saatindeyim;
çelikten bir Malta hançeri/
saplı böğrüme
kızgın ve sıcak...
yaz ortasında;
ellerim/
kuru bir dal çınar gibi;
kırılgan...
başucumda bir gece kuşu
ölümüme şahit olan...
bendeki son besteyi;
götürüyor sevdiğime
ıslak kanatlarıyla...
yıldız, yıldız kayıyor/
bu son şiirim,
dağ doruklarından
ölümün son güftesindeyim...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:13 PM
—Seni böyle gördüm-
vurulmuşum;
eski bir albüm için de ki resmine
tutulmuşum;
o eşsiz,efsun-i Venüs gözlerine...
öylesine yakın,öylesine uzaksın ki!
dokunuyorum ellerimle;
şekilsiz bedenine
filizleniyor gözlerimde;
bin bir düşünce...
defalarca soruyorum,kendi kendime
acaba;
gerçek hayat ta var mısın diye
tüm cevaplar suskun,
cevaplar işkence!
aradıkça;
gidiyorsun kahreden bir meçhule...
öylesine yakın,öylesine uzaksın ki!
buğulanıyor gözlerim;
hasretle baktıkça resmine
gülüyorsun;
mağrur,masum Afrodit’çe
gözlerin süzülüyor yüreğime/
derinden, derine
bir girdap gibi çekiyor beni
karanlıklar içine...
defalarca soruyorum,kendi kendime
acaba;
gerçek hayat ta var mısın diye
tüm cevaplar suskun
cevaplar işkence!
aradıkça;
gidiyorsun
gidiyorsun kahreden bir meçhule...
öylesine uzak,öylesine yakınsın ki!
söylesene sevgili;
hangi Tanrı çizdi bu resmini!
bir Tanrıça gibi...
uzat ellerini sar boynuma;
'Folie a deux' de
bel ki de sevmek delirmektir;
sen ne dersin ey! sevgili...
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:13 PM
Maviden duygularımı dün gece
Uğurladım bir takayla geçmişe
Sarar beni güruhtan Hint’ler geçince
Özgürlük kokulu bin bir düşünce
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:13 PM
garip;
eski bir albümde
bir kız çocuğu
gözleri dolu,dolu
ağladı ağlayacak.
korkuyorum.
ellerim ıslanacak!
tek damla gözyaşım
düştü avuçlarına.
o cansız resme;
ateş düştü sanki
tutuştu tutuşacak
korkuyorum.
ellerim yanacak!
o resim de ki
mağrur çocuk
sanki;
özgürlüğe koşacak
mavi bir sevdayla
kanadı kırık bir kuş
konacaktı başucuna
yağmur yağacaktı
sarı saçlarına...
ıslanacaktı elleri
ıpıslaktı gözleri
korktum;
inkar edemem
can verecekti
—avuçlarımda.
garip;
tek damla gözyaşım
düştü yanaklarına.
ağladı ağlayacak
korktum;
içimden bir şeyler kopacak!
13.02.2002 Çarşamba
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:13 PM
hadi toparlan çocuk, gidiyoruz
bırak gam kederi
bırak sahte sevileri
toparlan gidiyoruz, bekliyorlar
karlı bir tepenin ardında
Anadolu toprağı kokan adamlar
sana;
özgürlüğü sunacaklar.!
biliyorsun;
özgürlük vedalarla başlar…
hadi toparlan çocuk, gidiyoruz
bırak madde saltanatını
bırak yalancı baharları
toparlan gidiyoruz, bekliyorlar
ışıklı bir tepenin ardında
çavdar ekmeği kokan kadınlar
sana;
ölümsüzlüğü sunacaklar.!
biliyorsun;
ölümsüzlük inanmakla başlar…
hadi toparlan çocuk, gidiyoruz
bırak kara düşleri
bırak esrik gülüşleri
toparlan gidiyoruz, bekliyorlar
ebem kuşaklı tepenin ardında
ay ışığı toplayan çocuklar
sana;
mutluluğu sunacaklar.!
biliyorsun;
mutluluk yolculuklarla başlar…
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:13 PM
Tam yedi yıl önce,
Yine böyle bir akşam üstü;
Güneş batarken.
Seni ağlayarak uğurlamıştım
Ardından su dökerken,
Sesin bile titremiyordu.!
Gözlerimin içine bakıp;
Hoşçakal derken.
Şimdi aradan yıllar geçti
Benim döktüğüm gözyaşından
Kat, kat fazla;
Hıçkırarak gözyaşı döküp,
Eski cesaretini yitirmiş.!
Gözlerin gözlerimden uzak,
Bu kez sesin titriyor;
Delicesine affet,
N'olur affet beni derken.
11.Ocak 99 P.tesi
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:13 PM
Söylesene Pollyanna, hadi susma söyle;
Mutluluk nasıl elde edilir, matem yerinde.
Aklım almıyor inan, aklım almıyor Poli!
Namus deryasında dört nala kıratın;
Toynaklarından nasıl kan sıçrar,Güneş'e
Yıldızlardan süzülen zemheri hançeri!
Nasıl saplanır? masum baharın böğrüne
İçim ürperiyor inan, içim ürperiyor Poli!
Çıplak vadinin rahminde ki yağlı urganda;
Çocuk yaşta ki umutlar nasıl asılır?
Doğmamış yarınlar son yolculuğunda;
Grejuva alevleriyle nasıl yakılır?
Söylesene Pollyanna ben de bilmiyorum deme
Muhtacım dilinden düşecek tek cümleye!
Şimşek, şimşek haykıran gökyüzüne;
Neden Allah'ım kâbus çöker her gece
Mutluluk mateminde ağlayan gözlerden;
Neden kıpkızıl kanlar damlar beynime?
Anlamıyorum Poli, hiç anlamıyorum:
Körpecik, taptaze kızların koynuna;
Sinsi yılanlar gibi nasıl girilir?
Güzelim hayallerine ve ümitlerine!
Bir gecede nasıl sahip olunur?
Neden gülmüyorsun Poli, söyle neden?
Konuşsana dilini mi yuttun yoksa yeniden!
14.05.1999
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:14 PM
Bilirsin ki aşk'tan yana dertliyim,
İste yüreğimi söküp vereyim
İsterim ki sen mutlu ol sevdiğim.
Dile bu şehirden çekip gideyim...
Sen mutluysan ben mutluyum bilesin,
Olmaya gözünden bir yaş dökesin
Bilesin ki bir tek beni üzersin.!
Rabbimden dileğim her dem gülesin...
Mayıs /1998
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:14 PM
hüzün vadisinde;
çıplak,mor ayaklarıyla/
zakkum toplayan kadın.!
hele bir yol soluklan
dinle beni;
sana
sevmenin
yüreklice sevmenin
sırrını vereceğim.!
geç otur baş ucuma
otur da dinle;
sana
yürek yangını
sevda şiirleri okuyacağım...
öyle;
fena sözler yok özümüzde.!
bilirsin işte...
hüzün vadisinde;
mavi entarisiyle
rüzgâr doğuran kadın.!
hele bir yol soluklan
dinle beni;
sana
Mecnun-i hislerle
göz pınarlarıma
inen ceylanları/
göstereceğim.!
geç otur baş ucuma
otur da dinle;
sana
ak bulutların
neden ağladığını diyeceğim...
öyle;
fena sözler yok özümüzde.!
bilirsin işte...
hüzün vadisinde;
mürekkep kokan elleriyle
kelebekler uçuran kadın.!
hele bir yol soluklan
dinle beni;
sana
gelişimin
geldiğim beldenin
Harput ilinin
kokusunu getirdim.!
tut ellerimi ellerinle
bak gözlerimin içine
dinle
sana
Kafdağı’nın
meçhul adresini söyleyeceğim...
öyle;
fena sözler yok özümüzde.!
bilirsin işte...
hüzün vadisinde;
arsız,sıyrık gülüşleriyle
ağustos kokan kadın.!
hele bir yol soluklan
dinle beni;
sana
kum zencilerinin
zincirli hamaklarını/
göstereceğim.!
geç otur baş ucuma
otur da dinle;
sana ak kağıttan
gemi yapmayı göstereceğim...
öyle;
fena sözler yok özümüzde.!
gel sen beni dinle;
bak gökkuşağı şimdi mavi kusacak.!
getir tüm hüzünlerini
yıka arındır bu yağmurla/
rüzgâr doğuran kadın.!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:14 PM
elde bir karakalem
hayalimde sen
resmini çiziyorum
gökyüzüne maviden
saat 01:30
bitiyordu ki resmin
zamansız;
kırıldı aniden kalemim
yıldızlar kaydı..
yandı gözlerim
saat 01:30
nihayet bitti resmin
solgun bir Tanrıça ya
benziyordu hayalin
göz kırptı bana,
o eşsiz mavi gözlerin
saat 01:30
zaman durgun
resmin solgun
gece suskun
ben mi.? delicesine yorgun
yalnızlıktan korktum
saat 01:30
ne yıldız kaydı,
Aniden avuçlarıma
ne de göz kırptı
gözlerin bir daha
bağışla dalmışım
saat 01:30
16.01.02 gece 01:30
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:14 PM
bu sayıklama;
kafatasımın hipnoz sanrısıdır,
gölge odacıklı bir kara delik.
depresif
sağdan sola absürdist
soldan sağa modernist
pasivize edilmiş
minimalist üsluplu
psikoterapi yanılsamasıdır.
tüme varım hesaplı
bir doğaçlama anı
imgeleri gel-git te
dıştan içe
içten dışa
baştan sona ezoterik
pesimist ve nihilist odaklı
elle tutulur yanı yok
sadece
alfabesi egzotik
sınıf ve milliyet ayrımsızı
kara mizah yazını
şiir alıntılı, filozof utancıdır.
kurgusu heyecan,
kadrajı hezeyan
aciz bir kukla,
sıvasız duvara yansıyan
kırılgan, kadınsı
yirmisine kadar liberal
yirmisinden sonra hümanist
otuzuna doğru;
nefes nefese psikosomatik.!
akıldışı kısacık bir tümce
buzlu camın buğusuna çizilmiş
görselde
başı lirik
ortası helezonik
prematüre bir duygu sarmalıdır.
soy adı şiir
11 / 02 / 2007
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:16 PM
sigaramı düşürdüm
bir akşam üstü
Sakarya caddesinde.
üzerinde parmak izlerim
alın terim, nefesim
sigaramı düşürdüm
bir akşam üstü
ben bende değilim…
sigaramı düşürdüm
bir akşam üstü
Sakarya caddesinde
ah..! özlemlerim
özgür düşlerim
sigaramı düşürdüm
bir akşam üstü
kendimde değilim…
sigaramı düşürdüm
bir akşam üstü
Sakarya caddesinde
faili meçhul
bir cinayetin olay yerinde
üzerime yıktılar o vahim olayı
içtiğim sigarayı düşürdüm diye
nezaretlerde hükümsüzüm…
delikanlı ölmüş
sigaramı görmüşler
cinayetin olay yerinde.
ben vurmuşum.!
küskünüm geceye
gayri;
ne söylesem nafile
oysa ki;
hiç kimsenin bilmediği
bir sır vardı;
bilmediler, bilmeyecekler
Sakarya caddesinde;
o yüreğinden/
vurulmuş delikanlı;
gardaşımdı, can arkadaşımdı.
Allah'ım bağışla beni.!
dilim tutuldu
-dilsiz, yüreksizim
sigaramı düşürdüm
bir akşam üstü
kimliksizim.!
27.07.03 Pazar 'Ankara'
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:16 PM
sakın gitme
bu şehir;
büsbütün çöker üstüme…
yokluğun dağ,dağ/
büyür içimde...
sakın gitme
kokun sinmiş tenime
seni soluyorum her gece
sakın gitme
-sakın
nefes alamam bilirsin işte.!
sakın gitme
bu şehir;
çığ gibi düşer üstüme...
kan kokan bu yalnızlık
bu voltada ki aydınlık
bu zift vari karanlık
boğar adamı, sakın gitme...
sakın gitme
ihanet kokuyor gece!
sakın gitme
ölüm;
köşe başında erketede.
sakın gitme
-sakın
dur
sen iki canlısın
farkında mısın.!
sakın gitme
ikimizden biri ölmedikçe!
sakın gitme
eceli güldürme kendine!
sakın gitme
bu şehir;
kâbus gibi çöker üstüme...
sakın gitme
-sakın
dur
paketteki son cigaram sana kalsın/
dumanını çekme içine,
sadece;
yalnızlığını paylaşsın...
2006 Temmuz
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:17 PM
ben geldim anne; sana geldim
giderken;
göz yaşlarınla içime bıraktığın/
son nasihatini yüreğime kilitleyip
yaşayacağım;
son gecenin iniltisiyle geldim...
büsbütün yılgın
büsbütün yaralı
yüreği kınında.!
durulmuş,arınmış geldim…
oy yüreğine vurulduğum;
aç koynunu
yaban kokusuyla geldim.
bu kez yalnız değilim
babamın haberi olmasın
içimde Allah korkusuyla geldim!
hava soğuk, al içeri anne
korkma ellerimde ki;
paslı kelepçelerden!
masmavi özgürlüğümü sırtlayıp;
doyasıya sarmaya,
koklamaya geldim…
üşüyorum anne ısıt beni
ürkek bir ceylan yavrusu/
yüreğiyle geldim…
titreyen ellerimi al avuçlarına;
ovuştur
baldıran acısıyla geldim…
uzat ellerini kurban olduğum
hasretini;
zindanlarda soluduğum.
gözlerini;
gecenin ürkekliğinde bulduğum
uzat ellerini sar boynuma
dönüşü olmayan;
bir yoldan geldim.sana geldim…
gelişim sanadır anne;
ellerim boş, kelepçeli!
gözlerim hasretinin nöbetinde
yüreği dopdolu geldim.
sana geldim…
sakıncalı tutkularla
kırılgan umutlarla
bir bana kalan;
deli başımla
eceli kapıda; bırakıp geldim.
sana geldim anne
yirmi beşlik değil;
yedinci yaşımla.
çocukluğumla
tek temiz kalan yanımla geldim.
sana geldim…
'Ankara'dan Elazığ'a' 1998
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:17 PM
Sadakatla sevdim inan ki seni,
Ele kulak asma yar,riyakâr hepsi
Minnet etmem gülüm,tadı kekremsi
Aşkla kondurduğum, busenin sesi
Hasrettendi, yoksa bilirsin beni
İçkili ağızla, öpmezdim seni.!
Kasım 2006
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:18 PM
dün gece; yeni kapıda
kimliğimi sordular...
netameli insanlar;
hürriyetimi sorgular!
elimde ki kırık saza;
uzun, uzun baktılar
—neden kırık bu saz?
—kırık çünkü çekemem naz!
köşe başında dün gece
kimliğimi soranlar;
alıp kafama vurdular
sazım yok, sözüm var
kırık sazımı aldılar;
çaldılar
çaldılar
“kütük” deyip yaktılar
sazım yok, sözüm var
hürriyetimi sorgular!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:18 PM
sen hiç sevdin mi gülüm;
senin de yüreğin/
bir kuş gibi çırpındı mı derinlerde?
sen sevda nedir bilir misin
yalnızlığa sığındın mı?
bütün bir gece;
kararsız düşünceler sardı mı senide/
uyku hasretliğinde…
beş duyudan yoksun yaşadın mı?
soğuk ve hissiz
bir ama gibi sessiz
dilsiz
-yüreksiz
yedi yaşında bir çocuk gibi;
çaresiz kaldın mı günlerce?
ağladın mı hiç; gecenin
karanlık yüzüne inat/
gizlice…
ağladın mı gülüm
ağladın mı?
mutluluğunun mutluluğu;
ağladı diye!
ben ağladım; ve hâlâ ağlıyorum gülüm!
GooD aNd EvıL
08-11-2008, 12:18 PM
Duy ki bu son çığlığımdır yankılanır kulaklarında
Son feryadımın resmidir durur şehrin sokaklarında
Seni bırakıp gittiğim İstanbul’da; duruyor mu yağmurlar
Duruyor mu hâlâ; saksında bıraktığım boynu bükük gül
Boynu bükük mü kaldı sonunda?
Güller sen kokuyor mu?
Sen İstanbul kokuyor musun hâlâ
Hüzünler demirlenince gözlerine!
Pusuyor musun karanlığına yalnızlığının
Yalnızlığını yanımdan alıp gittiğinden bu yana…
Hâlâ saçlarını toplayıp ta mı çıkıyorsun balkona
Rüzgâr korkusu duruyor mu saçlarının buğusunda
Söylesene;
Saçların ellerim olmadan nasıl karşı kor rüzgâra
Dağılır ak’lanır toplayamazsın sonra
Hayallerini yakıyor musun hâlâ sigara dumanıyla/
Mum alevi sıcaklığında
Yürek burkuyor mu, burkuluyor mu yüreğin
Kahveni her yudumladığında
Gözyaşların karışıyor mu içtiğin şaraba
Ben yoksam yanında, yoksam İstanbul’da?
Alışmış bu şehir bensiz durmaya, sende alıştın mı?
Alıştın mı ellerim olmadan karanlığa koşmaya
Koşmaya sevda dolaşan İstanbul sokaklarında/
Mektepli kız rüyasıyla…
Ne kadar sevda yaşamıştı bu İstanbul oysa
Belki de;
Ağır geldi sevdam, sana ve bu İstanbul’a
bu İstanbul denilen yalancı bahar suskunluğuna
Çığlıklarım yankılanıyor mu hâlâ yeni kapı limanında
Yeni kapı özlemiş midir dersin, özlemiş midir?
Göz göze oturduğumuz anlardaki imkânsızlığımızı
Biliyor mudur?
Biliyor mudur ki sen hüzün sarrafı ben sokak çıkmazı
İkimizden bir aşk asla çıkmazdı
Çıkmazdı biz varken bu İstanbul’da takvimsiz aşklar…
Çok değişmiş dediler seni gören dostlar
Adalardaki martılar, salacaktaki çocuklar
En son uğradığımız acı yüklü çapa
O hüzne müptela yenibosna
Hadım köyde ki;
Yaban kokan o dağlık yapı
O ardında aşk duran tahta sürgülü, kilidi kırık kapı
Ayrılık bu kadar mı yakışır bir insana
Ayrılık tepeden tırnağa yaramış sana
Yaramış yalnızlık bu koca gövdeli İstanbul’a ve sana
Gelsem tanır mısın, tanır mı İstanbul beni şimdi
Yoksa İstanbul’da sen gibi unuttu mu her şeyi
Unuttun mu kız beni, unuttun mu ey İstanbul
Unuttun mu İntizardan dinlediğimiz/ aşk kokan
Sen ve ben çağrışımlı ezgileri
Ah gülüm ne kadar da ayrılmış iki yabancı olsak da
Aşk duruyordur haylaz çocuklar gibi kalp dağarcığımızda
Tutsana ellerimden, az yaklaşsana, dokunsana yalnızlığıma
Dokunsana gittiğinden bu yana/
Soğuk iklimler dolanıyor bakışlarımda.
Baksana sen varsın hâlâ damarlarımda/ uzak durma
Yüreklerimizdir bu kabarıp duran bulutlar
Gitme az daha dur başlar şimdi hüzünlü yağmurlar
Islanırsın, ıslanır ela gözlerin yaralanır, kanarsın/
kanarsın sevdama!
Nazenin yağmurlarıyla ıslandı/ uçtu gönlü kırık sevdalar
Vakittir tomurcuklanan aşklar, evhamlı yara gibi kanar/
Kanar anı maşasıyla dağlanmış yarınlar…
Ah be gül yüreklim ne kadar acı veriyor bir bilsen ne kadar/
Senli çağrışımlar, İstanbul kokulu yıllar…
Giderken;
Katledilmiş bir yarın bırakıyorum kapına
Üşümüş bir çocuk hülyası duruyor kanayan şakaklarımda
Şimdi bir Anka kuşu gözlerimde ki maziyi utandıracak
Kirpik uçlarımda ki aksi rüzgâra kanat çırparak
Sahi sen hâlâ gidecek olan o karlı yol otobüsünde misin?
ve başın emanetinde mi ellerinin
Uzaklara uzanan o aklı firar yollarda mısın?
Sen gitmeye kararlı, ben aklı yarım sevdalı
Söylesene gidecek misin?
Gidecek misin, gidecek ve bir anı sarhoşluğunda
Yitecek misin?
Ey gül kokulu yar, sen bugün de benli düşüncelerin/
İntizar kokan saatlerinde
Kederden uzak o gül şehri İstanbul’da mısın?
Duruyor mu o mavi elbisen, giyince salındığın
Duruyor mu hâlâ ayaklarına taktığın
Bakır ve gümüş karışımı hal hâlların
Duruyor mu yolculuk azığın
Azık diye içinde taşıdığın erişilmez aşkın
İstanbul her ne kadar kurnaların kurumuş olsa da
Bakıp gözyaşlarıma utansın, utansın bir düşe aldanmış
Ayrılık dokuyan sahte sevdalar
Sen de utan yar sende
Aklına her düştüğüm anda…
Benli çağrışımlar elini kolunu bağladığında
Sende utan yar sende
Gidince; sevdiğinin aklı gitti diye konuşulduğunda
Gittiğinden bu yana;
Sensizliğin uğultusu çınlıyor kulaklarımda
Sensizlik duruyor hâlâ, sokak kapısının çığlığında
Adımlarını sayıyorum iki ileri bir geri
Gelgitlerde eteğinin rüzgârı teğet geçen sesi
Kim bilir
Aklın bendemi kaldı yoksa unuttuğun geceliğinde mi?
Ayağındaki hal hâllar bile bu gidişi sevmedi
Benim sevmediğim gibi…
Bir düş gibiydi seninle yeni bir güne uyanmak
Bir düş şimdi seni sensiz yaşamak…
Oysaki hesapsız sevmiştim seni; kitapsız!
Dinle; işte yine o şarkı, evli ve barklı
Sarı odaları hüzün kapladı…
Perdeleri giderken sen mi çekmiştin
Yoksa karartma *******i yeniden mi başladı
Işığın girmez oldu odama
İçimin son aydınlık kalan yanı…
Beni sorma; çok yoruldum
Yağmurlardan bıkar oldum
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.