Tam Sürümü Görüntüle : Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:09 PM
Acılar Demlenirken
Ya da her sineye çekişte
yaptıklarını,
daha çok süzmeliydim acımı.
Çok önemli sonuçlar doğuracağını kestiremediğim,
başta basit gibi görünen
bu üşengeçlik sonrası şimdi,
acılarım tüm çapaklarıyla
beynimde, kalbimde,
bu çok klişe “aşk organlarının” (!) haricinde
daha bambaşka yerlerde vücuduma ait.
Durup durup ilişkimi gözden geçirme uğraşlarım da
yoruyordu beni açıkçası.
IMF’nin bilmem kaçıncı gözden geçirmesi gibi de değil
hani üstelik. Parasal bir şey değil yani. Aksine,
tam anlamıyla ruhsal bir analiz çabası.
Ruhla ilgili tüm sorguların çok yorucu olduğu da herkesçe bilinir.
Yoruluyordum, her şeyde yoruluyordum.
Aklımın en azından yarısı belki de 151/200 ü sendeydi: bizdeydi.
Matematik yapmaya çalışırken, ağzımla bateri ritimleri tutarken, yemek yerken…
Filanken ve falanken… Yine oturdum bir şeyler karalıyorum işte. Acılarım azalacak sanki dünyadaki en iyi şiiri (?) yazsam!
Azalır ama ya değil mi? Bak yine tereddüde düştüm. Ne yapacağız şimdi? “Bir dediğin bir başkasını tutmuyor” suçlamanla, “Tereddüde herkes düşer” savunmamın karşılıklı mücadelesini izlemek de istemiyorum. Onu istemiyorum, bunu istemiyorum... Ya ben vallahi yorulmuşum. Beni yorarken yorulmadın mı hiç?
Neyse bitti işte. Oh! Bu sefer galiba bitti. Kaçıncı “bu sefer galiba” deyişim kimse bilmez ama ““bu sefer galiba bitti.”” Ve ilk kez bu kadar cesur, umarsızca söylüyorum bittiğini: bittiğimi. Bitmesi bir şeyin, ona dair kıvranmaların da bitişi midir? Yoksa yeni bir “acıları diyarı”na giden yol mudur? Bak bunu da bilmiyorum galiba.
Neyim ben? Ne oldum? Neye döndüm?
“Artık acılarım azalıyor” demiştim aslında,
Böyle bir azalma olayını hiç yaşamayacağımı sansam da…
Neyse salla! Acılarımı bir şiirle ifade edip rahatlamaktansa,
Bir şiire başlayıp, onu yarım bırakıp: “Neyse” demek… Yani boş vermek…
Öylesine rahatlatıcı ki arasıra…
31 Temmuz 2006, Didim/Aydın
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:10 PM
Acil Servis
Yürümek;
DURMAK.
Koşmak;
YÜRÜMEK!
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:10 PM
Ah o sın, o sın
Tek başınayken,
yalnızsın.
Sevgilin varken,
yanmışsın.
Dostun varken,
sıcaksın.
Sen doğarken,
ağlarsın.
Ve ölünce,
cansızsın.
Bir tek kalır Ad' ın.
29 Ağustos 2005, Bursa.
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:10 PM
An
zaman küstü bana,
ağlamadAN
'bir oğlum var'
dedi, zamAN.
hiç girmemiş mısralarımın
-mürekkebini kâğıtla kesip-
arasına AN.
*
oysa hiç duvar örmedim mısralarıma.
örmüş olsam da
mermiden hızlı koşAN
delerdi duvarı
bulurdu mısrasını
tel örmüş olsaydım bile
usulca gelip geçerdi
minnacık baklavalardan
işine gelince kocamanlaşAN
işine gelince ufalAN
*
istese;
geçip siniverirdi
harflerimin arasına AN
dolaşırdı 'A'daki açıklığı
salon sanAN
üçgen odaya kapanAN
'b'yi koltuk sanıp
arkasına yaslanAN
'U'yu küvet sanıp
yıkanAN
'j'nin noktasına ı yı çivi yapıp 'T'yi çakAN
şemsiye bile yapan
üşümesin diye kardAN!
*
akşam tepsilerimde yokmuş
demek ki AN
geleceği yutkundum afiyetle
bir heyecAN
geçmiş
ince bağırsağımda bile sindirilemezdi benim
boka kokAN!
ağzıma attım şimdinin saniyelerini
dakikalara çeviremeden yutuverdim
ben pişmAN
*
an bana kızgın anlaşılAN
bir şiir üflüyorum inAN
adına bak,
adımı AN!
21 Eylül 2005 / Bursa-01.13
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:10 PM
Ankara
Allah belanı vermesin Ankara!
Versin diyesim geliyor, ama vermesin!
“Sana gitme demeyeceğim, ama gitme lavinya” gibi!
Ooofff off Ankara, birazdan döneceğim sana…
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:10 PM
Aptal Sigaram
Yine yetim kaldı sigaram
uykunun kroşesini yemiş
gözlerimin gölgesinde
Gazoz şişesinin içindeki ortam
düşündüm ona öğretsin diye
Hayatı öğrenmeli sigaram
asitlerle işbirliği yapıp
özgün bombalar tasarlamalı
Aklı var aklı!
beyin hücrelerimi çaldı
Sidiğimdeki azotları didiş
C4-M4 n'aparsan yap,
terör estirsin de...
Sigaram sigaram
an'a kadar bok yememiş
yedirmiş haram
Farklı markalara çullan
seviş, sote bir yerde;
mesela tütün bahçelerinde
Öpünce sabah seni
yanıtlayamazsan
halin duman
Herşeyi sor
oofff duman
Farklı ölü babalara sor gerekirse
'O harfi' yapınca sabah
iyi dans edemezse nefesin
acımam
çakarım kibritin tersiyle
tadın bozuktu kankam
ceza olsun sana;
leş ortakların küllükte türemiş
bak ve kork;
ölüm neymiş
çıkardım paketimden ama
terketmedim, korkma
odaklan gece boyu
dibindeki leş mezarına
faniliği bile kavra
yorgan morgan yok sana
soğuğa da alış!
gazozu da bitirme
8 saat bekle
nezarethanede
o gazoz bi biterse
seni
tükürük sıkıp, vuracağım
yetim kalmış sigaram
ağlama, tamam
sabaha kadar dayan!
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:10 PM
Arkadaşlık Aşkı Üfleyerek Yerse
Menzili düştü gözlerimin
dönerken sesim dilenciye
Verilmiş sözlerim var, yapamam
aşkla konuşamam
Dürüstlük kurban gidiyor
tüm isteklere!
Gelir misin diye iddiaya girdi
bütün teknolojiler
Ah! Sevmesi kolay da
sevilmek olay
bu nöbetleşe siluet sergisinde
sabır mı bir güç ifadesi
yoksa içini dökmek mi
daha onurlu
unutuyorum aşkı zamanla belki
ki bağırıyor kendini
bu rahat ninni
adı arkadaşlık
besbelli
ışık bile duruyor kırmızısında
hani o kadar durağan yani etraf
omzumda yanağının sessizliği
en öldürücü tokattan daha çılgın
siluetler aşktan daha korkunç bazen
bilmem anlar mısın…
aşka kokarken arkadaşlık anlayışım
üfürüşün çok kuvvetli
bastırıyor aşkı içimdeki
tamam hadi arkadaşız ama
ne çıkar işte oluversek
aradaşk ki!
23.06.06, Bursa
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:10 PM
Artık
Önüm artık bulanık.
Yeşil kuru karanlık.
Dinlemek..
Geçmiş acı,
bu ruhumun baş tacı.
Zorundalık..
Şarkılar hep geçmişi hatırlar,
belki seni anar?
Ben de bilmediğimi..
Bulutlar hep seni anar.
Üstüme bir siyah gül konar.
Artık...
Anlat benim hayatım,
Hep yanınday(d) ım.
Toprak niye sinsi?
Nedir bu nefretimsi?
Artık bitti mi?
Artık? Yooook! yo yooook! Yoh! Yuh! >hıı? ! !
Mutluluk uzak, hüzün varken...
Bitmeyecek olan bu hüznüm.
Değersiz artık öğüdüm.
Benim için değil erken.
Derken..
Telefonlar hep uzun..
Mesajlar tükendi uykuda
Kış geliyor, yaz suskun.
Tükeniyorum ben lütfen susun!
Artık psikolog değilim!
İstifam kabul edildi.
Artık bilim adamı da değilim.
Çünkü bilinçdışı gözlem gücüm tükendi.
N'olur sev beni!
Artık sormamak istiyorum.
Bilmek istemiyorum.
Girince çıkmaz bir yola,
Dostum ben harbi gidiyorum.
Sigaram benim lanetli dostum.
Ben, dostum, tükeniyorum.
Kalemlerime iyi bak.
Çünkü onlar benim güçsüz haykırışlarım.
Ve onları ben,
ölünce de seviyorum.
Kusuruma bakma n' olur
Senin gibi harbi yazamam.
Dilerim mutluluk senin olur.
Dostum ben yemin ettim!
Gidiyorum!
İstanbul, 2004.
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:10 PM
Ayışığı
Ay!
Işığı kapat!
Bana bak, hey ay!
Mayışıklığı bırak!
Güneşe bir tokat at!
29 Ağustos 2005, Dünya.
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:10 PM
Aynı
Yarım saat
ten biraz fazla: 00.35
Yook işte metrooo.
Yürüsene dostum, yiyosa,
Maslağa.
3 saat sürer.
2. köprü zaten burda.
burdaysa 1 saatte gidersin,
Ordaysa 3!
2004, İstanbul.
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:10 PM
Başlıyorum Şiirlerime
Ben bu akşam bir şeyler öğrendim,
Dinlemeye yeltenince önce,
Asiliğimi biraz kaybettim,
Düşününce farkettim, derince.
Şiirlerim güzeller demiştim,
Kendisince irkitildim önce,
Cesaretimi biraz kaybettim,
Düşününce farkettim, derince.
Sonra ilk dem sivrice söylendim,
Nazikçe gebertildim, gözümde.
Yeteneğimi biraz kaybettim,
Düşününce farkettim derince.
Recep ustadan seni öğrendim,
Şiirlere serpince sinsice,
İzleksizliği biraz kaybettim.
Düşününce farkettim, derince.
Mutlu'yla hoş sohbetler etmiştim,
Dinlemeye yeltendim iyice,
Benliğimi biraz kaybetmişim,
Düşününce farkettim derince.
Düşününce farkettim derince,
Onun şiirlerini görünce,
Şiir bilmediğimi sezmişim,
Düşününce farkettim derince,
Bu akşam öğrenmeyi öğrendim,
Öğrenmeyi öğrendim iyice,
Dergilerden pek habersizmişim,
Düşününce farkettim derince,
Kitaplar okumayı istedim,
Kendimi çektim sineye ve de,
Bir şiir dökeceğim yerine,
İki şiir oku ki kendine,
Adam bilecekler seni dedim.
Düşününce fark ettim derince,
Ve başlıyorum şiirlerime!
15 Eylül 2005, Perşembe, Bursa/ 00.039
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:10 PM
Bedenim Salonda & Ruhum Odamda
1. bölüm- civar eşyalar
Yanı başımdaki yamuk turquaz şişesinde soluk vişne,
bana güçsüzlüğü hatırlatıyor,
Gazetede dağınık çekirdekler;
hırpalanmış, sahip çıkılmamış bir aşkı hatırlatıyor,
Sigara ve çakmak;
nefreti ve onun ateşini canlandırıyorlar gözümde,
Artık nefretler yudum yudum içilir/sindirilir, ama sonra tek ve büyük bir inada dönüşürler, dönüştüler.
2.bölüm- eve göç
Oysa göçümde yumuşacıktı içimdeki inat hissiyatı,
Sonra büyüyüp, tekleşince o,
çaresizliğin eski adı.
Bu sessizlik, soluk ve mistik minarelerden,
“İsa’ nın Sokakları’ na Ürpertici Göç” ü andırıyor,
Yapayalnız bu mahallede, İstanbul’ u özlemediğime inandırmaya çalışıyorum kendimi.
İnanıyor-inanmıyor-inanıyor-iplemiyor!
Papatyaları sadece “sevgi” değil, ““inat” testi” için de kullanabileceğimizi keşfediyoruz,
Yapraklar “sevgi testi” ndeki tatlı masumluğunu bırakıp,
titrek birer kurbana dönüştürülüyorlar,
ve çok daha hızlı koparılıyorlar,
sadistçe bir şeytan azmiyle özneleştiriliyorlar,
ağlamalarına zaman bile kalmadan ölüyorlar sonunda.
3.bölüm- yemekler ve annem
Adsız makarnalar çağırdı ruhumu, süregelen-klişe yemekler,
Bir günlük cantıkları reddettim,
Hiç denemedim,
Tatlarını bilmiyorum ama bedenleri kötüler.
Makarnalar, kızartmalar, domatessiz menemenler,
Kusmayı öğütlerler!
* *
anneciğim..
Ben bugün annemin öldüğünü düşündüm!
Ve ağladım içimden, kalbime gömüldüm.
Ekmek parasından kesip, bana harçlık vermişti.
Ey evlat!
Annene vefaların yarım kaldı,
Çünkü beynin hala yorgun,
Bırak onu, uyumaya gitsin…
4.bölüm- ağustosta sinir harbi
Yanmaz kumaşlı çekyatta kahverengi desenler,
“Terlikçi geldi hanııım! ” kükremesi tam o sırada!
Vantilatörsüz, kokuşmuş bir oda,
Kupkuru Ağustos sıcağında...
Öldüresim geliyor hepsini; çekyatı, odayı ve terlikçiyi.
Son bölüm- yine bebek masumluğunda kalakalan sen
Çok aç karnım..şiir yazmak sadece uykumun gelmesini sağlar bu saatte, ve herkesin hayatı roman..herkes oyun oynuyor gibi gelir bazen, herkes yazar, herkes okur.
Okullar otobüs durakları gibi gelir artık,
mesleğim öğrencilik,
korumak?
Yer yer yırtık, 15 yıllık tozlu bir halının üstü bu şiirin yastığı!
Ellerin titrer, burnun koku almaz, yüzün taşlaşır, tüylerin diken diken olur, buzdolabına dönersin, en sevdiğin sevgilinin şiirini okurken! ölmüş çığlıkların frekansı o kadar yüksektir ki, duyulmazlar, ölmüş çığlıklar hala çıngırdarlar, sesleri kesilir gibi gelir, aksine kulağının içine girmişlerdir artık, asla duyamazsın onları ve asla unutmazsın! Nefesler mola verir, tenhalar seni çağırır, yıldızlar söner;
O an içinden şu küçücük şiiri düşünürsün bir umut olsun diye:
“Bebekler ve çocuklar bize ağlamayı öğrettiler,
Bir bebek gülerken bile, sen onun masumluğuna ağlarsın,
Bebekler her şeyi hatırlattılar,
gözlerini tertemiz birer ayna yaptılar senin için,
Gözbebeklerindeki kümülüs bulutlarının arkasına saklanarak,
asla yalan söylemeyen aynalara bakakalırsın.
Ve sonra dersin ki:
HADİ GEL BEBEK OLALIM
Ama “biz” öznesi yoktur artık, “ben” de yoktur. Biz olamayız ama yine de sen olursun, bebek olursun,
SEN BEBEK OLURSUN
05 Ağustos 2005, Bursa
Gerçek sevgilinin özelliklerinden biri de, ona değer vermeyen birine değer verebilmektir. Hak ettiği değeri, bir inat uğruna ona vermeme inadından, vazgeçmektir.
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:11 PM
Bekleme Yarışı
Beklemeyi beklemezdik.
Beklerken, beklendik.
*
Saniyeler aynıyken,
beklenmeyen yerdeydik.
Akrepler sevişirken,
yelkovanı değiştik.
*
Bekledikçe bekletildik,
Beklendikçe beklettik.
*
Bekleyerek öğrendik.
Beklemeden gidiverdik.
*
bekliyorduk,
bekletiyorduk kendimizi.
bekleyen bekletiyordu,
bekleyeni.
*
bekleyen bekleyene
bekleten bekletene
bekletsel sevişme!
*
Bekletendik bekleyen
Bekletendik beklenen
Bekleyerek geçen
Yarışı kaybeden
13 Eylül 2005, Beklenen Mekan! / 21.07
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:11 PM
Bırak Dostum
Anlamıyorsa
Anlat dostum!
Yoruyorsa,
yılma dostum.
Ama sevmiyorsa,
bırak,
uzatma dostum! !
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:11 PM
Bir Çocuk Göçer
Masum ve berrak bir pencereden
girer içeri herşey.
Bakarsın şaşar halde.
Ellerinden kayar, geçer herşey.
İyi kötü bilmezsin,
ağzındadır herhangibir şey.
Sütsüz duramazsın,
oyuncaksız yapamazsın,
Feryatlar çağırırsın.
Emeklemeyi bile oyun sanırsın.
Koşarsın şirin bir robot gibi!
Annenin çamaşır ipi;
bir oyun...
adı 'ayak ipi',
kandilde ekmek teknesi!
Göçüp gidersin ansızın be küçük!
bu şiirdeki gibi...
Annenin senden önce öleceğini
kim garanti etti ki! ?
19.01.05 Bursa
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:11 PM
Bir Sınav Sonrası
Yine yeniden
ezberlenerek 100 alınabilecek bir sınav sonrası
tatlı bir sızı içinde alnının tam ortası
“Nasıl geçti? ” uğultularının öldürücü çığlıklara dönüştüğü
Çimen yeşili fakülte bahçelerinde
Herkesin üzerindeki gerginliği alabilecek yetenekte
Mis gibi bir havanın esintisinde
omuzlara düşer
bir sorudaki kütlesi sorulan –ki çokkatlı integralle bulunurdu- cismin
ağırlığı
kızacaksın kızmasına hadi sırf ezber soruluyor diye
arkana bakmadan yakacaksın sigaranı ve de
üfleyerek söve söve
dikleneceksin yine ne kadar sistem varsa hepsine
Bahar 2007, Bursa.
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:11 PM
Biz, Aşk ve İmkansızlık
İmkansız Aşk
Gecenin en siyahında
Umudun bittiği yerdeyim
Gecenin en siyahında
Umudun bittiği yerdeyim
Köşeyi dönsem ölüm
Düz gitsem hayat
Gölgeler içindeyim
Köşeyi dönsem ölüm
Düz gitsem hayat
Gölgeler içindeyim
Sen imkansızsın
Sensizlik imkansız
Aşk imkansız
Sen imkansızsın
Sensizlik imkansız
Aşk imkansız
Çemberin en dışında
En çıkmaz sokaktayım
Çemberin en dışında
En çıkmaz sokaktayım
Çığlık atsam sessiz
Sussam yine çaresiz
Gölgeler içindeyim
Çığlık atsam sessiz
Sussam yine çaresiz
Gölgeler içindeyim
Sen imkansızsın
Sensizlik imkansız
Aşk imkansız
Sen imkansızsın
Sensizlik imkansız
Aşk imkansız...
Söz: Neşe Şen
Beste: Cem Yıldız
---------------------
Biz, Aşk ve İmkansızlık
Biz imkansızız,
imkan biz.
Biz bizsiziz...
Aşk imkansız,
imkan anlamak...
Aşk anlamsız!
Biz imkansızız,
imkansızlık,
birbirimizi anlayamamak...
İmkansızlık bahane...
İmkan heryerde,
isteyene...!
Öyle 'arabesk' şarkılar oluyor ki, gel de sevme...Di mi dostlar? Bence di... http://www.************/images/smilies/icon_smile.gif
Soru: Aşk bir imkan mı! ? İmkansa, neyin imkanı?
28 Nisan Cuma, Bursa / 15.12
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:11 PM
Boklu Zamanlar
Gelecek, bok gelecek!
Geçmiş, bok geçmemiş!
Şimdi, bok gidecek! !
29 Ağustos, 2005. Bursa
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:11 PM
Boş ama Güçlü
-Tanım: Bir A kümesinden B kümesine birebir ve örten en az bir fonksiyon
varsa, 'A ile B eşgüçlü kümelerdir' denir. (Tersi de doğru, zaten aslında
çift gerektirmeli önermelere tanım gözüyle bakabiliriz! !)
-Her küme kendisiyle eşgüçlüdür (neden?) .
-O halde, boş küme de kendisiyle eşgüçlüdür.
-O halde, boş kümeden boş kümeye birebir ve örten en az bir fonksiyon
vardır.
-Boş kümeden boş kümeye bir ve yalnız bir tane fonksiyon vardır (neden?) ve
bu fonksiyona boş fonksiyon denir.
-O halde boş fonksiyon birebir ve örtendir! ! !
Boş ama Güçlü
Eşgüçlü iki küme
Biri boş,
diğeri ondan boş
Verdiler elele!
Eşit bunlar
hoş bunlar
kardinalleri aynı
sıfır eşittir sıfır
sıfır adamı yutar!
ilaç olurum iyi gelir,
birebir..
Adım boş küme..
boş fonksiyon geliyor
üstümü örtsene!
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:11 PM
Bozuk Kafedeki Yorgun Abazalar
Bilardo toplarını silmemiz gerekiyor dostlar,
Ahmet koştu, rap rap rap...
Ve yere düşen topu yakaladı.
*
Duvardaki bozuk saati onarmamız gerekiyor,
Ersoy koştu, rap rap rap...
Ve bir kalem pil aldı.
*
“Ah” dedi Ali, “PC4 ikonunu 4 e katlasak? ! ”
Olmadı, fareyi tuttu Ali ve aktardı mecburen: “dirururap! ”
Kafe bugün çok kalabalık dostlar..
*
Ercüment, boş konuştu yine..ceza: “Git yandan çayı kap! ”
*
Kafe o akşam erken kapandı, Ali’ nin yapacak projeleri vardı, sabahladı.
Bu okuduklarımız, imece bir yorgunluk masalı...
Not: Tekirdağ'da internet kafede çalışma esnasında ortamdan esinlenerek yazılmıştır.
Tekirdağ, 2005.
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:11 PM
Bursa ve Edirne
Bursa ve Edirne,
“Büyük Tarih” in başkentleri,
İkisi de düpedüz,
insan sessizliği.
Şirin kentlerin efendileri.
* *
Bursa ve Edirne,
Koca camilerin ninnileri,
beşikleri…
Çıt yok, Edirne’de.
Bursa'ysa İstanbul istikametinde…
* *
Gidip, çay içmeli Meriç’in kıyısında,
Kışı kıskanan bir sonbahar ayazında,
Sonra,
Hemen ışınlanmalı Bursa’ya.
Mevsimden mevsime geçmeli,
taşları aşarak,
varmalı yukarıya.
Soğuk bir yudum su için,
ağzını dayamalı,
Irgandı’nın kaynağına,
kupkuru Ağustos sıcağında.
* *
Bursa ve Edirne,
Buluşup her baharda,
Laflarlar Orhan’dan, Osman’dan,
ve
Murat’tan;
Ve
restore edilerek,
kandırılmaya çalışılan,
pınarlardan, hanlardan.
* *
Bursa ve Edirne,
iki sağlam dost,
aradıkları bizlerde,
zamana karşı koyacak,
inceden birer post.
25 Ağustos 2005, Bursa.
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:11 PM
Bursalıyım Doğuştan
Bursalıyım doğuştan,
Kanarak içerim,
pınarlarından.
YE' sini ararım,
bakıp
tophane sırtlarından.
ŞİL' ini hatırlarım,
dalıp
Çekirge* sokaklarından.
Bursalıyım doğuştan,
Bursa' yı ararım,
denizinden, kokusundan.
Ulucami duvarındaki,
güvercin yuvalarından,
Kapalı çarşıda ağlayan,
Kozahan' ın duvarlarından.
Bursalıyım doğuştan,
Seni ararım her an,
UYAN BURSA UYAN!
*Çekirge: Bursa'da bir semt.
28 Ağustos 2005, Bursa.
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:11 PM
Cinlerin Kartopu Oynadıkları Mahalle Aralarına Yolculuk
Ellerimizin ağrısı geçecek gözlerimizden elbet,
Uykuları ince örtülü yataklarımızdaki huzursuzluklarına terk edeceğiz,
Silmeye üşendiğimiz yağlar temizlenecek ağzımızdan,
O çatlamış düşlerimizle buluşacağız, çıkmaz bir sokakta.
Yirmibir i geçtiğimiz için boyumuz uzamayacak elbet,
Ruhlar çağıracak bizi tepelerden, gitmeden önce selam vereceğiz,
Kardanadam yapmaya üşendiğimiz parlak kış mevsimleri bağıracak şakaklarımızdan,
O çatlamış su birikintileriyle buluşacağız, yakılmamış maytaplarda.
Burnumuzun kıllarını kesmemizin bir anlamı olmayacak, yaşasın tırnaklarımız ve de elveda ey objektif jilet!
Bebek sevme tariflerini düşünmeyeceğiz,
Okşamaya kıyamadığımız melekler bakacak yakınımızdan,
O masum feryat akşamlarından, sigaraların olmadığı kalabalıklara gideceğiz, bir anda.
Alnımızı öpen hiç olmadıysa da, öpülmüş alınların merhabalarına diyeceğimiz şey, o, sade bir evet,
Sevgi(li) olamayacak orda, hislerimizden yoksun olacağız onlarla, her şeylerine evet diyeceğiz,
Dinlendirmeyi ihmal ettiğimiz beyin hücrelerimiz toplantı yapacaklar ve sonunda kalbimizi alacaklar ellerimizden, hiç korkmadan,
O alakasız yoruluşlardan uzaklaşacağız, Plüton’un beyaz bacalarında.
Ağustos 2005, Bursa.
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:11 PM
Çay Sonrası
Üzgün hâl taklidi yapan yüzün,
sabitlenir
sıcağa yakın nefesinin
ve
sıcak, kırmızı buğunun
sözleştiği bir yere
havada
*
kollarının başı olur ellerin
bükülür boynun misali bileklerin
gövdenin yanına ki
gövden döşek misali...
böbreğin yastığın olur inanmazsın
uyur ellerin
sen sanki.
Parmaklarını kırpmayı unutur düşün
Ah o buram buram çay keyifleri
*
Taklit sonlanır, ansızın
yerini
oyunlarda mızıkçılık yapmayan
ve
gereksiz kandırılmalar sonrası
yoğun ağlayıp da
hemen gülüverebilen
onurlu çocukların
noktasal mutluluklarına bırakır..
Sonsuz çay daha koy teyze!
27 Eylül 2005 / Bursa
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:12 PM
Çıkıntılar
Bir an var,
şiirin ş'sinin kancasını bile bilmediğim,
O an var,
2. i'sinin noktasını bile öğren (t) eceğim!
15 Eylül 2005, Bursa / 23.27
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:12 PM
Çorba
Sihirler
zihinlerde
zihinler
şiirlerde
şiirler
zihinlerde
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:12 PM
Demlerim Ruhumu Her An
Demlikten yeni dökülür
her gün ruhum
bedenim yorgun
incecik çay bardağı
terlemez hiç vücudum
tavşanların kanı soluk olur
yapışır durur durmadan!
inanın hiç yorulmaz
ruhumdur bedene tutunur
ben koşarsam ayaklarım koşmaz
çiçekler bitse bir kaldırım kenarında
sevişse karıncalar arılarla
en çalışkan hayvanlar toplantısında
bakmaz gözlerim asla!
kavuşmaya uçarken Taksim Metrosu'nda
ruhumdur bakan
koşan ruhumdur
kanat takıp uçan
sevgilime..
okuyan odur sessizce
bilinçler ülkesinde
kavrayan kitapları kucağında
dudaklarım çalışmaz
her nedense
an gelir uçkura vurur dudaklarım
ruhumdur işte dinlenen
dilden dönen
çağırılınca bir davete
bedenim istifa eder
ruhum atanır nereyeyse
duyarım duyarım ki
içine yüklediğim duygularım
vagonlar dolusu
his taşıdığım içine
zamanıdır ruhumu kutlamanın!
kulaklarım köpeklere yem edilse bile duyarım!
mendilden olsa da gözlerim
ağlamamı kusarım sevinçle!
çünkü ruhum var dedim derinimde
her an ama her an
taptaze bir demlikte!
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:12 PM
Doğumgünü(m)
Doğumgünleri eziyet olur an gelir!
An gelir doğumgünleri sancı doğurur
doğumgünleri unutulur
An gelir,
Doğduğun an gelmez olur!
İçin burkulur,
Ne arayan bulunur.
Ne arayan olunur.
Olur olur,
Böyle şeyler hep olur.
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:12 PM
Dostum
Dostum Dostum,
güzel Dostum.
Dostum bıraktın ele beni,
Ver elini ver,
Ver ver Dostum.
Kurtar beni bura-
lardan Dostum
Yüzümü gören:
'Ne? ! ' diyor.
'Bu hal ne! ? ' diyor. Gel
gel anlat Dostum!
Dostum ne yaptın bana Dostum?
Olsun Dostum,
Canın sağolsun.
Dostum var olsun,
yanan ali olsun.
Dostum vallah özledim Dostum.
Gel yanıma Dost,
Sarıl sen korkma Dost,
Dostum dostum,
Canım dostum.
Sev beeniiii Dost,
Niye Dost?
Ah Dostum,
/Benim/
Sevdiğim
Yar Dost
Bildiğim Dost tek.
Gel vazgeç sen Dost
Sevdiğimsin Dost
Bildiğimsin Dost
Birtanesin Dost
BİRTANEMSİN DOST
Not: Değerli Dostlar, yazılarımda artık şiirsellik yok. Teknik olarak gelecek tüm eleştrilere şimdiden hak veriyorum tabi ki. Duygu patlamaları bunlar. Devam ediyor duygu yoğunluğum n'apiim. Allah bozmasın!
Bu yazımı('şiir') da türkü olarak düşündüm, öyle yazdım. Bi ara ***ünü koymaya çalışırım, kendi sesimle..
7 Aralık 2005, Çarşamba
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:12 PM
Dünya Kupası 2006
Gol bu,
değil şaka!
maç var yine kupada,
sakın kaçırma
haydi karnavala!
*
Bugün,
2006 kişi daha ölmüş,
Afrika'da!
Eğleniyorsunuz
Almanya'da hala!
*
Başlatmayın ulan
karnavalınıza!
Dayan Afrika!
Ağlamak yakışmaz sana!
Onlar ağlar bir ara!
İnanmıyorum ama...!
24.06.06, Bursa
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:12 PM
Düş
Düş!
Nereye düşeceğini bilmiyorsan,
ün'ün önüne düş!
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:12 PM
Düşlemek ve Düşünmek
Düşerken düşledim
Düşmemeyi
Düşünürken düşündüm
Düşünmemeyi
Her düşlemek, düşünmekti!
Her düşünmek, düşlemek değil tabi ki!
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:12 PM
Düşlerimiz Ne Halde?
Düşler vardı bir zamanlar,
doğan düşler..
hep doğarlardı içimizden..
Düşler var içimizde,
doğamayan,
sonsuz sancıyan düşler...
Hiçbir zaman gerçek olamadı düşler..
Doğamayan düşler,
Ruhumuzun içinde gülerken önceden,
dünyaya.
Yine gülüyorlar şimdi,
sancıyarak suratımıza!
21.12.05 / Bursa
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:12 PM
Düşüne Düşüne
Tutundum
düşerken
düşümde
düşüme
düşüne düşüne..
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:12 PM
Eleştirilmeye Devam...
Yenildim yine
yenilendim
toz toprağın içinde
kime ne?
herkes kendi derdinde
sinsice
Eskidim yenilerle
eskidim yine
işte şimdi
herkesin dilinde
Yapamamış
edememiş
okuyamamış
uhahaymış...
Bildik laubali bir ninni
Hala gözlerde...
18.05.06, Bursa
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:12 PM
Enlerin Buluşması/ Fiilimsilerin Dansı
Eskidendi eskiden,
çooook eskiden.
Eskimemişken
bitmemişken
sevmişken
satılmamışken
senleyken
benleyken
bekleyen
özleyen
ölmeyen
hep gülen
inlemeyen
dökmeyen
evlenen
hisseden
seven
yenilmeyen
koşarken
yürüyen
yürürken
koşarken
hep seven
ve esen
hep esen
gelen
gitmeyen
hep gelen
hep gülen
kalpten
inleyen
özleyen
özleyen özleyen özleyeeeeeen
üzülen
dilenen
bizi seven
sevgimizdi hep seven
aşkımızdı heceleyen
gitmeyen
bekleyen
sonuna dek bekleyen
sonu yok ki gel diyen
ki gelen
çağrılıp geri giden
hala bekleyen
niye diyen
deneyen
üzülen
sevmeyen
başkası olmaz diyen
yok diyen
bekleyen
niye demeyen
çünkü bilen
dua eden
heceleyen
sinen
dinmeyen
dinlenen dilenen dile gelen dileten direten
direnen dillenen diklenen dinmeyen dinerken
dize çöken dilerken dinleyen
ve demleyen demlerken demlenen
debeleyen debelenen denenen denenmeyen
denerken derken http://www.************/images/smilies/icon_smile.gif
ve deneyen
üşüyen
soğuk soğuk esen
aşkımızdı dillenen
hadi gel diyen
bendim hep seven
sendin tekmeleyen
aşkımızdı affeden
çağırıp özleyen
özleten
özlenen
hala beklenen
korksan da bekleyen!
benim ben!
06 Eylül 2005, Bursa. 02.19
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:13 PM
Eskileri Unutturma Yarışı
Belki bilmeden ve istemeden
eskiyi hatırlamak için dinliyorsam da şiirleri
biri çıkar yakında, unutturacak eskiyi
hem unuttururum ona
Onun eskisini!
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:13 PM
Fazla Akşamüstüaşk Biletiniz Var mı?
Pus öksürüyor gözlerime
havanın karışık kafası
kafatası karışık
herşey karmakarışık
bugünlerde
Nefesim hüzün kokuyor
gözlerim sessizlik
Cam kırıkları içmedim
ama içimde kırıldı aynalar
İnsan binyıllardır şiir yazar
ne arar ulan ne
Kulaklarım duyar
çelişki mi ne
Hayat, vesselam, bayar bazen;
akşamüstü bile bayar
Işıklar yorgun
anlatamadılar aşklarını karanlığa!
Lan
ışıkla karanlık ilişkisi
yürür mü hiç!
biri varken öbürü yok
mu acaba?
Puslu, hafif karanlık bir hava
biraz ışık da var ama!
Ah!
Akşamüstü
aşıkların gölgeleri
ne güzel düşer suya
Basit bir şiir bu,
doğru ya.
daha akşamüstü değil
sözüm okuyana
vakit öğleden sonra
daha kahvaltı yapmadım valla!
Akşamüstleri öğleye alındı galiba!
Aaaa? !
23.06.06, Bursa
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:13 PM
Gece ve Paradoks
Gece öylesine sessizdi ki
Sesini dinletemeden yitiverdi
Sessizliğin adı geceydi
31.05.2007, Bursa, 03.01
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:13 PM
Geçer
Geçer geçer geçer,
ayrılık acısı.
gider gelir zaman,
bu, yalnızlık sancısı.
biter biter biter,
biter elbet mirası.
üzülme, ağlama sızlama,
geçti bak geçti
aşk acısı
--------------------
sen hiç ağlama değmez aşka
ağlama değmez bu ayrılığa
--------------------
bitti o dönemler
sen varsın sen
kendinlesin
dinlensin sesin
nefesin gevşesin
geçer geçer
bir ömür gibi geçer
bir anda geçer
herşey unutulur
hayat sana dostum
yepyeni yollar biçer
--------------------
sen hiç ağlama değmez aşka
ağlama değmez bu ayrılığa
--------------------
geçer geçer geçer
dostum kandırma kendini
ayrılık acısı
yalnız şiirlerde geçer
ne bir hediye unutulur
ne bir an ne bir saat
ne bir pastane
ne bir çaybahçesi
ne bir dersane çıkışı
okul çıkışı
bakırköyden dostum
deliler geçer
geçmez dostum
dil yarası geçmezse
aşk acısı hiç geçmez
--------------------
sen hiç ağlama değmez aşka
ağlama değmez bu ayrılığa
--------------------
geçmez olsun
bitmez olsun
dinmez olsun
yeter ki unutulmasın
dostum
sevdiğini unutma
acısı kalsa da
23.02.2006, 18.11, Bursa
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:13 PM
Geçmiş
Bi gün yine nette,
Klişesiz sohbet halde.
Geçmişi ÇAĞIRIYORSUN dedi biri,
şiirlerinde.
Geçmişe GİDERİM dedim ben,
inceliklerle.
Geçmişi ÇAĞIRMAM nadirdir,
anca olur belki,
yalnız ruh hallerimde.
Bazen ÇAĞIRIRIM geçmişi,
bazen o GELİR kendisi.
Söyler bana bir ninni,
alır, GÖTÜRÜR beni,
geçmişe geri.
Geçmişe bi GİDERSEM,
göz bebeklerim normal iri.
Düzeltirim herşeyi,
dahildir buna
o asi
oyuncak bebekleri!
Özlemem hiç geleceği,
şimdiyi.
Ama geçmişi,
DÜŞÜNÜRSEM bi,
gözbebebeklerim küçülür,
uzağı görürüm ben,
yakınlardaki.
İşte o zaman,
kirpikler mola verdi,
sorulan sorulara ki,
hı-hı denildi.
Geçmiş GELDİğindeyse bana,
hep özür dilememi istedi,
göz bebeklerim,
işte şimdi iriydi,
bak sen!
geçmiş benden,
özür diledi!
Bu özrü mü, neden?
özürümü bekleyemediğinden,
kendiliğimden.
Geçmişe gittim:
-Merhaba geçmiş! (dedim)
-Hoşgeldin geçmiş olsun! (dedi)
Geçmiş bana geldi:
-Hoşgeldin geçmiş!
-Geçmiş mi? Bak geçmemiş!
ayrılığının acısı,
hala dinmemiş.
Espri yapma lan aklın sıra!
Hatırladım,
diyesim gelmiş.
Geçmişi çağırdım, sonra
geçmiş de geldi.
Beraber geçmişe gittik,
3 kişiydik;
Çağırdığım geçmiş, gittiğim geçmiş,
diğerinin de adı,
'ben' miş.
Lakin, öğrendik ki, vakit çok geçmiş!
Hay öpeyim seni geçmiş!
28 Ağustos 2005, Bursa.
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:13 PM
Geçmiş / 2
Geçmiş,
arı cesetlerinin iğneleri.
Geçmiş,
tüm şimdilerin, toplam cenazeleri.
29 Ağustos 2005, Bursa.
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:13 PM
Geleceğim Gelecek
Gelceğim gelecek şimdi,
Yani, dönecek geçmişe geri! !
29 Ağustos 2005, Bursa. 06.20
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:13 PM
Geleceğin Gölü' nün Damlaları
Gelecek,
tüm şimdilerin toplamıdır.
29 Ağustos 2005, Bursa.
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:14 PM
İnsanın Sigaraya Zararı
İnsan sigaraya zararlıdır!
Çünkü inadına var olmak isteyen o lâneti,
ancak insan denen mahlûkât kaldırır!
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:14 PM
İtiraf
Ey ruhum!
Bana yalan söyledim,
ama bunu farkedemedim.
Lakin göremedi gözlerimi gözlerim.
Ey afet ruh!
Beni bul..
Sen ki bil,
Kendimi kaybettim.
Sevgimi arama, o hep bende..
Eminim.
Tekirdağ, 2004.
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:14 PM
Kaliteye İsyan
Felsefem şudur hocam:
şiir yazarım buram buram,
eğer her şiirimde,
kalite kaygısı taşıyacaksam,
yakarım hepsini, buram buram!
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:14 PM
Karanlıktaki Aydınlar
Bir kalabalık gördüm düşümde
gecenin siyahını süren üstüme
oysa gün aydın sanmıştım
kalabalıktaki sözde aydınların ağarttığı bir günmüş
anladım
aydınlanmak için aydınların olmadığı karanlıklara yol aldım
bir an kısa bir süreliğine kar yağdı
anlıktı
karanlıktı
her yer aydınlandı
anlık bir karar verdim
kararlılıkla karanlıkta
o sıra düşten uyanmışım
lapa lapa kar vardı suratımda
21.12.07, Bursa.
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:14 PM
Katliam
Ben tanımam Asaf'ı,
Attila'yı,
Mungan'ı.
Doğrarım ulan doğrarım!
Her mısranızı!
29 Ağustos 2005, Tımarhane.
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:14 PM
Malum Süreç
Arkadaş
Yoldaş
Yakınlaş
Kaynaş
Ve sonra
aşk Aşk!
Aptallaş!
30 Ağustos 2005, Bursa. 12.15
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:14 PM
Matematik ve İntihar
Matematik güzel de
Bir de, bazen, şiirleri öldürmese
Ara sıra kendinden nefret ettirip
Edebiyat propagandasına yeltense
Matematik, ara sıra intihar etse!
Yani, bazı intiharları engellese!
31.05.2007, 03.12, Bursa
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:14 PM
Maziden Bir Gece
Gece yine peşimi bırakmazken tutunup maziye
tutunurum maziye geceyle birlikte
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:14 PM
Mungan' dan Sonrası
Ayrılık Şiirleri Saygıda,
Yalnız Bir Opera' ya,
Mungan,
ve anlattığı
o opera,
Ayrılık şiiri yazmak isteyen
tüm bilekleri keser,
acımısızca.
Sabah uyanırsın erken,
İstemeyerek,
kendi kendine.
Çapaklar henüz tazeyken,
Bakarsın,
akşam yazdığın,
dostluk şiirine.
Nafile!
Hala güzel bir ayrılık şiirin yoktur,
Olanlarsa,
ayrılığı işlemezler,
Onu sadece bağırırlar,
Ayrılığı diyorum,
Bağırırlar bağırırlar...
Bağırırlar bağırırlar bağırırlar…
Anlat(a) mazlar!
İşte; Mungan’ dır
anlatan.
Ayrılığı yolda durdurup,
Ona sorular soran.
Dost gibi iki sevgiliyi,
Karşılıklı oturtan.
Birbirlerine,
baltayla saldıran,
nefreti,
tatlı şerbet gibi,
an be an yudumlayan;
O asi sevgililer,
Mungan’ ın ayrılık kahvelerinde,
Karşılıklı dikilip de,
Pamuk helva yiyenler.
Yalnız Bir Operaydı,
bize ayrılığı sevdiren!
Onunla savaşmamayı öğreten.
Ayrılık acısını dindirmek istiyorsak,
O acıyla savaşmamalı,
Aksine ona sarılmalı,
Ve onu anlamalı.
Yaramızın üstünü,
Aşırı yapışkan koli bantlarıyla,
asla deli bağı yapmamalı..
Ayrılık acımızla,
kavga etmemeliyiz,
o acı çok güçlü çünkü,
neredeyse o,
tüm acıların anası.
Bunu kesin bilmeliyiz.
Zamanla, ivmesi çok yavaş ta olsa,
eriyecektir acımız,
Kapanmasını beklemek,
olacaktır en büyük,
hatamız.
Bir nokta bile olsa, kalacaktır acımız,
İleriye muhakkak,
herhangi bir anda,
tepecektir aşkımız.
Sonuç olarak dostlar,
Diyelim mi ki:
Ayrılığı sevmeliyiz?
Bu sadist bir söylem mi?
Ne olursa olsun,
O aptal kalbimiz,
Tutamayacak çenesini!
Diyecek ki:
Ayrılığın nesini seveceksin ki?
Ne güzeldi sevgili!
25 Ağustos 2005, Bursa.
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:14 PM
Olmasan da
Olmasan da yanımda,
Yanındayım, olmasan da!
12.10.05
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:14 PM
Olur Olmaz
Olmaz olmaz deme,
ne olmazlar gördüm,
düşünen.
Olur olur deme,
ne olurlar gördüm,
doğmadan geberen!
29 Ağustos 2005, Bursa
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:15 PM
Ölüm Vakti Yaklaşırken
Dün akşam...
Ölüm,
Bana gülümsedi biraz.
Soramam,
Gülüm,
Adını soramam.
Gül hadi,
N’ olur gül biraz.
**
Başkasına değil,
Bize gül,
İkimize.
Benim yerime gül.
Unuttum gülmeyi
güllerin içinde canım,
kıyamam.
**
Ölüm çağırdı beni dün akşam,
Bitanem, söz verdim ölüme,
Varamam yanına,
Sakın ağlama..
Halimize, dayanamam.
**
Ölüm bekliyor,
İçimde bir his,
Git diyor bu sefer adam gibi,
Ölüme,
Koşa koşa..
Gideceğim elbet zamanı gelince
Ölüm nafile..
Hayat, aşk, sevgi nafile..
Hiçliğe gideceğim,
Senden öğrendiklerimle canım.
Ebediyyete...
Hoşbulduk ölüm!
21.12.2005, Bursa
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:15 PM
Ölüme Uyanış
Vallahi uykudadır insan,
Alarmı ölüme kurulan!
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:15 PM
Ölümler
Ölümler yine gelir,
yine sevdirir kendini.
Uyanır aniden sersemce zaman,
Gelir ardından içten içe göçüşler.
Okşayıp ruhunu yavaşca,
sana nini söylerler.
Dillenir ölüm bedeninde,
hızlanır her nefesinde.
Ölümler dile gelir,
iyi kötü, bazı, şiirlerde...
28.02.2006, Bursa
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:15 PM
Özdemir Asaf'ın Cimriliği
Ey büyük usta Asaf:
Gel bakalım beri!
Çok cimrisin çok cimri!
Yalnızlık var elimde ki;
herşeyden daha büyük,
tüm evrendeki.
Canım ustam Asaf,
senden dileyeceğim
ne özrü ki?
Öyle bir paylaştırırım,
o yalnızlığımı ki;
yeter herkese vallahi!
İnanki inanki!
Gönderirim korkunç yalnızlığımı,
insanlara da,
en kalabalık yerdeki!
Herkes tümünü ister lakin,
Bilemez hiçkimse,
pay nedir ki?
Paylaşamaz o yüzden,
'yalnız ben'i!
Tamam usta Asaf!
Yalnızlık Paylaşılmaz!
Ben paylaştırdım,
Bizde yalan olmaz!
Alamazsan payını,
günah koyma adımı!
Tamam mı! ?
04 Eylül 2005, Bursa
Ali İlik
GooD aNd EvıL
09-14-2008, 12:15 PM
Özlem Geri Tepiyor
Yağ düştü,
Parmaklarımın dirseklerine,
(Ölüşüm,
düştü;
ve,
düş-tü)
Ay beyazı inceliğinde,
Genç ruhumun.
* *
Vahşice terk edip uykuları,
Zorlama sabahlarla evlenen,
Üfleyip sonra sabahları,
Yine geceyi giyinen,
Sen,
Ben.
* *
Orta şiddette yağmur damlaları iriliğinde,
ter küstü,
meyve aromalı minyâtür odalarına,
odalar yıkandı zamanla.
*
Hâla var olan koltukaltlarıma,
lâğım kokulu bahçeler üşüştü.
Kulübede tüm kokular yanyana.
* *
Geçmişi hapşuran,
geleceği nefes alan,
parmak uçlarında,
Leylâ-Mecnun’ u,
başkalarına satan,
aşkımızı buharlaştıran,
sen.
* *
Sesimde su birikintileri,
şeffaf.
Burnumda nadas mevsimi,
Bekleyen.
Ağız kokunu özledim,
nefesini,
inleyen.
Çare?
Af!
* *
Ateşinde yüzünün,
hep aynı sonbahar güneşi,
gülümseyen,
Hüznüm içinde gözünün,
Mırınım gölgesinde yüzünün,
öpen yeri.
Kırınlarım,
Yanaklarındaki olmamış elma yeşili buğuda.
* * *
Çık kâlbimden dışarı!
Mürekkebimden sıyrıl!
Kurut şiirlerimi, ve
onların dindir sızılarını!
Gitarına hediye et,
kesip tırnaklarını.
Ruhunu keçilere geri ver ve ondan, ruhundan,
ayrıl.
Çünkü aşkım;
Doğur ikimizi!
Özledim ben bizi!
24 Ağustos 2005, Bursa.
Ali İlik
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.