Tam Sürümü Görüntüle : Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:50 PM
*Eylülde söndü ışıklar
Bir eylül sabahı dondu gözyaşlarımız
Homurdanan makineler sardı sevdamızı
Yarım kaldı aşklarımız
Sevdalar sallandırıldı gökyüzünde
Utancından doğmadı güneş, yağmadı yağmur,
esmedi rüzgâr
Öldü aşklarımız, delikanlılarımız, kızlarımız.
Karanlıklardan gelen,
ayak sesleri böldü uykularımızı
Güneş gözlü ak güvercinler ürktüler, uçtular.
Çaldılar benden,
yirmibeş yaş gençliğimi, çaldılar
Yitti, kayboldu aşklarım, sevdalarım
Eylülde söndü ışıklarımız.
Ey karalar, karanlıklar
Verin bana güneşimi, aydınlıklarımı
Anaların, bacıların gözyaşlarını
Verin benim yıllarımı, gençliğimi
Kafeslere koyduğunuz güvercinlerimi
Ülkemin duyarlı gençliğini verin bana
Verin bana eylülde aldığınız ışıklarımı verin-verin
12.09.2007 saat 08,05
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:50 PM
*İftar topu patladı.. Buyurun
Ankara’m da bir otel, otelde beyler paşa
Hoş geldiniz ağalar Başbakanım çok yaşa
Güzel iftar yemeği, şaka, neşe, temaşa
Buyurun Başbakanım, iftar topu patladı
Yüzyıllardan bu yana, Aleviler horlandı
Cemevi cümbüş oldu, yüreğimiz korlandı
Kara el üstümüzde, ayrılmaya zorlandı
Hızır paşa sofrası, patladı iftar topu
Alevi-Bektaşi’yi, sorgulamak hak değil
Mesafeleri farksız, inanç önünde eğil
Alevilik satanist, aynı kefede değil
Buyurun Başbakanım iftar topu patladı
Kerbelâ’dan bu güne, itelendik atıldık
Darağacı kuruldu, ateşlerde yakıldık
Savaşlarda ön safta, bütünlükte yer aldık
Hızır paşa sofrası, patladı iftar topu
Girmeyin aramıza, bizi bize bırakın
Şefkat istemeyiz biz, ışığımızda sakın
Birlik dirliğimizle, uzaklar olur yakın
Buyurun Çamuroğlu, iftar topu patladı
Acıyı acı çeken, acı gören bal eyler
Süslü konuşmaları Başbakan güzel söyler
Art niyetli bir eli, sıkan bir avuç beyler
Buyurun ağa beyler, patladı iftar topu
Alevi-Bektaş’iye birçok özür borcun var
Birliğimiz bozmaya, yıkmaya çok sancın var
Mazlum değil zalimle, sofrada da harcın var
Buyurun Çamuroğlu, iftar topu patladı
11.01.2008 saat 01: 30
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:50 PM
.*Söze ne gerek
Gözlerim gözlere, kilitli kaldı
Dudaktan çıkacak söze ne gerek
Yüreğim yüreğe, sevgiler saldı
Yüzüne bakmaya göze ne gerek
Sevda engebeli dağdır yokuştur
İlmek-ilmek çiçek sevgi nakıştır
Gönülden gönüle gözler bakıştır
Dağlardan aşarım düze ne gerek
Yürek yangınları bedenim karda
Zemheride gülüm, ateşte harda
Nefesim tıkandı göğüsüm darda
Sevdalar yangında köze ne gerek
Milyonlar içinde yalnızım canda
Bedenimde sevgi damarda kanda
Uzakta olsanda, sevgi her yanda
Sana getirecek, dize ne gerek
Bedenimde dallar kollar çürüdü
Ayaklarım benim, sana sürüdü
Sevdam güneş ile, cana yürüdü
Mazlum yalnızlarda size ne gerek
06.11.2007 saat 02,15
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:50 PM
.Bilemiyorum
Benim yüreğime bir haller oldu
İsmi sevda imiş, bilemiyorum
Gözlerimin yaşı, sineme doldu
Ne kadar uğraşsam silemiyorum.
Öyle mahzun yüzü gözleri gülen
Yürekten yüreğe sevgiyle gelen
Gizli gözyaşını, mendille silen
Güzel gözlerinden giremiyorum.
Nadide bir çiçek çorak toprakta
Yazgısı, yazgıma düşen yaprakta
Ellisinden sonra bu son sapakta
Benden gayrisine, dilemiyorum.
Cesaret edipte, ben söyleyemem
Yürek kıpırtımı, ona diyemem
Onda sevgi var mı bunu bilemem
O kadar baksam da göremiyorum.
İsmin güzel, saçın, telidir bana
Kurumuş ağacın gülüdür bana
Damlasız nehir’in selidir bana
Sevgi sellerinde duramıyorum.
O hüzün güzelim, o bir şairdir
Kalemi dik yazar yüreği birdir
Uykusuz gecemin, şaheseridir
Rüyamı ben hayra yoramıyorum.
O kadar nazlı ki, güzel her yanı
Mazlum yüreğimde onun mekânı
Uzaktan uzağa, versem selamı
Alır mı selamım, soramıyorum.
24.08.2007 saat 10,25
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:50 PM
.Dermanımsın sevdiğim
Sevdamızla, sevgimizle yollarda
Yüreğimde kervanımsın sevdiğim
Bahçemizde, güllerimiz kollarda
Bedenimde dermanımsın sevdiğim
Gözlerinle yağmurlara akarsın
Sözlerinde, yüreğimi yakarsın
Güneşinle zemherime bakarsın
Alemimde cananımsın sevdiğim
Sevabımız, gökyüzüne kazıldı
Günahımız beyazlarla yazıldı
Tartmalarda, teraziler bozuldu
İzlerimde cihanımsın sevdiğim
Bahçedeki bahçıvanı görmeye
Yüreklerin meyvesini dermeye
Karanlıktan güneşlere sermeye
İkilere mihmanımsın sevdiğim
Sevgilerim, yüreğinden geliyor
Bakışların, gözlerimi deliyor
Saçlarında, papatyalar gülüyor
Ümidime gümânımsın sevdiğim
*******de düşlerimde durursun
Hecelerde, mısralarda olursun
Yücelerde, sevdamızı bulursun
Sevdamıza imanımsın sevdiğim
Çarelerim, yüreklerden bilesin
Mazlum’ların gözyaşını silesin
Yaşamında, ağlamaya gülesin
Gitmelerde ahvalimsin sevdiğim
13.08.2007 saat 03,15
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:51 PM
.Durduramazsın
Şehitlere ‘kelle’ Öcalan ‘sayın’
Çankaya yolunu sen bulamazsın
Anam gözyaşını bir hiçe sayan
Ülkem yarasını sen saramazsın.
Çankaya’nın yükü, ağır mı ağır
Gözleriniz görmez kulaklar sağır
Mahallene doğru, dön ağır ağır
O makam yükünü kaldıramazsın.
Aslanlı yol’larda, takunya sesi
Uyanır da Atam, sende nefesi
Cübbeyi, şalvarı, hemi de fesi
Bizim bedenlere sardıramazsın.
Yüce varlık bizim, analarımız
‘Al ana nı da git’ yaraladınız
Ülkemin yüzün de, karalarınız
Güneş’in ışığın solduramazsın.
‘Yan gelip yatarak’destan yazmışız
Emperyalistlere, mezar kazmışız
Örümcek kafadan, senden bezmişiz
Sen Cumhuriyete, saldıramazsın.
Ülkem insanını kıldınız naçar
Yiyecek ekmeğe dış’ a el açar
Sandık açılınca ülkeden kaçar
Sen bizi kaz gibi yolduramazsın
Mazlum’un yüreği yangında harda
Satıldı toprağım insanım darda
Anıtkabir dolu kışta baharda
Atatürk selini, durduramazsın.
23.03. 2007
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:51 PM
.Gülemem ben
Silemem ben gözyaşlarımı
Sevgim gözyaşım ile beslenir
Acı ile hüzün ile süslenir
Damla-damla süzülürler yanaklarımdan
Yüreğime yol alırlar sessizce
Güneşten çatlamış toprak misali
Sulanır yüreğim bir güzelcesine
Bilemem ben bahtımı kaderimi
Çok kötülüklere göğüs gerdim
Her bir hainliği gördüm düşmanlarımdan
Güçsüz kaldım dost darbelerine
Dost ihanetlerine takatsiz, mecalsizim
İçtim acıları yudum-yudum senelerce
Bir sarı saçlı, yeşil gözlü beklercesine
Gülemem, gülemem ben
Sormayın nedendir diye sormayın
Gülmek yakışmaz bana, yakıştıramıyorum
Takunya sesleri kulaklarımdayken
Karanlıklar kapıdayken
Gülemem ben hem de hiç gülemem
Hüzündür en çok yakışanı dercesine
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:51 PM
.Kadınlarımız
Yürekte açan gül kadınlarımız
Kadınlar gününüz bütün yıl olsun
Damar-damar dolu al kanlarımız
Kadınlar gününüz bütün yıl olsun
Gözlerde morluklar çiçekler açar
Fabrikada işçi tarlada naçar
Yüreklere sevgi ışıklar saçar
Kadınlar gününüz bütün yıl olsun
Senede bir değil her günün olsun
Yüreklere sevgi sevmeler dolsun
Başımız üstünde yeriniz olsun
Kadınlar gününüz bütün yıl olsun
Kucaktan kucağa atılırsınız
Bir eşya-bir meta satılırsınız
Kadınlar gününde anılırsınız
Kadınlar gününüz bütün yıl olsun
Siz bizim nadide çiçeklerimiz
Karanlıkta ışık böceklerimiz
Bir fabrika çarkı dişlilerimiz
Kadınlar gününüz bütün yıl olsun
Erkekten bir adım önde yürüyün
Karanlığı adım-adım sürüyün
Sevgiye, barışa ışık kürüyün
Kadınlar gününüz bütün yıl olsun
Kadınlar gününüz lafta kalıyor
Cumhuriyet ıssız bırakılıyor
Kara çarşaf peçe, çiçek soluyor
Kadınlar gününüz bütün yıl olsun
Mazlum söylenecek çok sözüm varda
Kadınlar-çiçekler her zaman darda
Bir yanım yangında bir yanım karda
Kadınlar gününüz bütün yıl olsun
08.03.2007.saat 08,50
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:51 PM
.Kerbelâ’dan Sivas’a
Yastayım dostlar yastayım.
Bulutların siyaha boyandığı,
Ağaçların gözyaşlarını tutamadığı,
Nice uygarlıklara evsahipliği yapmış,
Sivas’tayım.
Sarız’lı Nesimi Baba’yla karşılaşıyoruz
Küçücük sazı ve kocaman yüreğiyle.
Ve bir yandan da mırıldanıyor,
“Barış güvercini uçsun dünyada”
Asım Bezirci de var yanında.
Bezirci Erzincanlı, ve güzel bir edebiyatçı.
Bergama’lı Metin Altıok göründü.
Gün is kokulu, kara bir gündü.
Arkalardan bir tanıdık ses,
“Kula kulluk yakışır mı? ”diyor.
Ve kendi memeleketinde Muhlis Akarsu.
Bir coşku, bir heyecan.
Ve Ankara’lı şair Behçet Aysan.
Muhibe ile Edibe el ele, başları dik.
Ve Uğur Kaynar güzel yürekli bir şair.
Asaf Koçak gencecik bir fidan.
Davullar çalıyor güm güm.
İki adım arkada babasının gülüm dediği,
Güzel yürekli Sehergül Ateş.
Kalpleri güzel sevgi dolu, ne nefret, ne kin.
Uzaktan görünüyor,
Koçgiri’li Hasret Gültekin.
“İnadına Yaşamak”la,
Muammer Çiçek de burada.
Ve Gülender Akça, ve Mehmet Atay.
Bir kalabalık ki sormayın.
Sait Metin, Gülsün Karababa.
Bir Balıkesir’li, İnci Türk.
Genç bir bacı Huriye Özkan.
Ve Ahmet, Mehmet Hüseyin’ler.
Ve on iki yaşındaki Koray Kaya da burada.
Dostlar, Otuz yedi can.
Ve yürekleri güzel insan.
İki Temmuz doksan üç.
Pirsultan şehitleri
Ve halkının güzel çiçekleri.
Yastayım dostlar yastayım
Senede bir gün değil
Ben,
Ben her gün Sivas’tayım.
Ve iki Temmuz’da
Gerçekten Sivas’tayım.
Karalar, kara yüzlüler
Uğraşmayın
Uğraşmayın boşuna.
Biz halkız, bitiremezsiniz bizi.
Kerbelâ’dan bugüne vurdunuz yaktınız,.
Bir ölüp, bin geldiğimizi,
Ve halkımızı sevdiğimizi,
Yüreklerde hep gam, hep tasa.
Yolumuz
Yolumuz Kerbelâ’dan Sivas’a.
20.06.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:51 PM
.Küresel ısınma
Güneşle yıldızlar bize sırt döndü
Doğa dengesini, yazalım dostlar
Gözlerdeki ışık, ferimiz söndü
Gazların mezarın kazalım dostlar.
Yazarlar, şairler, duyarlı olsun
Küresel ısınma, yürekte solsun
Göllere, baraja suyumuz dolsun
Ormanı, doğayı gezelim dostlar.
Yağmur bize küstü kar yatmaz oldu
Çeşmeler kurudu, hiç akmaz oldu
Gözler güzelliğe hiç bakmaz oldu
Gelin, tehlikeyi, sezelim dostlar.
Ağaçlar bahçede boynun bükecek
Susuzluktan kader deyip çekecek
Balıkçı, çiftçimiz gözyaş dökecek
Suları, yürekte, süzelim dostlar.
Şehirlerde sular hiç akmayacak
Musluk paslanacak ses çıkmayacak
Ellerde bidonlar su aranacak
Şimdiden çiçekler bezelim dostlar.
Ördekler göllerde boyunlar bükük
Orman yangınında ciğerler sökük
Ekinler tarlada kavruk hem yakık
Yüreklere sevgi dizelim dostlar.
Islak mendil ile sende al duşun
Tırnağını uzat beş öğün kaşın
Saçları sıfırda kel olsun başın
Kağıttan elbise, giyelim dostlar.
Sesime kulak ver kalemin yazsın
Kimyasal atığın, mezarın kazsın
Mazlum’un gözünde bir damla yaşsın
Kötülüğü, yazıp, çizelim dostlar.
07.08.2007 saat 00,20
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:51 PM
1 Mayıs çiçekleri
Toprak kaynıyor derinden çiçeklere,
mayıs sabahı kıpır-kıpır
Yürek kaynıyor emekten yana
Fabrika bacalarından çıkan nefeslerimiz
Bulutlarla buluşurlar tek-tek
Paydos sirenleri çalar yeri göğü inletircesine
Orada kalır emeklerimiz
Biziz, oradaki ezilen sömürülen
Bursa’da üzerimize kilitlenen,
dokumadaki yanan işçiler biziz, biziz
Yer altındaki galerilerde,
sadece gözümüz ışıldayan, bitmiş ciğerlerimizle
Grizu dan, göçükten ölen biziz.
Ağaların sofrasında yenmeyi bekleyen,
Emperyalist çarklarına oluk-oluk kan,
Kolumuzu, bacağımızı makinelerde bırakan biziz.
Çelikte, dokumada, iplikte terimiz
Çirkinliklerde, tacizdeyiz
Salyalarla, hakaretlerle ve-ve?
Bir ekmek birkaç zeytin ve peynirimizle biziz.
Biz işçi biz emekçiyiz
Yollarda meydanlarda barikatlarda
Sırtımızda jop bedenimize tazyikli su
El ele kol kola alanlardayız
Yine göğsümüz açık
Yine hoş geldin diyeceğiz,
belki yine kahpe kurşunlara göğsümüzü gereceğiz
katliamlara. İşkencelere
Belki yine Taksim’e gencecik fidanlar dikeceğiz
Meydanlarda kanları dökülen biziz.
Emekten yana,
halkların kardeşliğinden yana,
Dişe-diş Göze-göz hakkını almada
Yolumuz bir yumruğumuz bir olmalı
Kanımız, serimiz, alın terimiz
Bin sekiz yüz seksen altıdan beri
Proleter adımları atan biziz
Otuz yıl önce taksimde beş yüz binler,
Ve katledilen işçiler bizdik,
Bu senede Taksim’de olacak biziz bizleriz.
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:53 PM
Acılar içimden geçti
Envai çeşit acılar,
Geldi geçti içimden
Bir kasaba girişindeki han misali
Tüm dertleri ben ağırlarım
Ünüm yayılmış dört bir yana
Bana konuk olurlar tüm dertler
Hepsine de iyi davranırım
Ayrı ayrı izzet ikram yaparım
Tüm dertler,
Ön kapıdan girip arka kapıdan çıkarlar
Aradıklarını bende bulamazlar.
Çünkü, yüreğimde,
Sevgi, şefkat, hoşgörü dolu ağzına kadar
Yer yok dertlere
Yer yok Acıya, kedere, elem'e.
Ne karanlıklar geldi geçti içimden
İşkenceler, zindanlar, hapisler
Ve kapkara karanlıklar
Hepsini de, içimdeki çocuk,
Gülümsemesiyle karşıladım hücremde
Şanım yayılmış dört bir yana
Korku, yılgınlık, ürkeklik
Bana misafir olurlar ve,
Hücremin kapısından girip,
Çıkarlar ufacık penceresinden.
Çünkü, yüreğimde yer yok onlara
Atatürk ve Cumhuriyet’le dolu,
Yer yok karanlıklara.
29.05.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:53 PM
Adsız Şiir
Önce, balkonda beslediğimiz,
Güvercinler terk etti bizi.
Sonra, Mutfakta, ara sıra gördüğümüz
Karıncalar kayboldu.
Güneş, doğmaz oldu üstümüze,
Rüzgâr esmez…
Yağmur, yağmaz oldu mevsimlerce…
Ve her gece,
Kurşun sesleriyle bölündü uykularımız.
Duyulmaz oldu artık
Telefonda dost sesleri.
Bir gece yarısı,
Uykumuzun orta yerinde,
Acı acı zil sesine uyandık
Demir kapı ve kazma sapıyla
Tanıştırıldık.
Ülkemde kara bulutlar,
Ve postallar altındayız
Ben ve binlercemiz
Tutsağız şimdi.
Sevgilim,
Burada güneş yok, ışık yok…
Gelirsen ziyaretime,
Karanlıkta büyüyen,
Taşa dikilen çiçekler getir bana,
Ve tüm dünyaya yetecek kadar
Barış sevgi ve özgürlük getir.
09.06.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:53 PM
Ağalar beyler
Buyurun,ağalar beyler,
Hayat soframıza buyurun.
Kodamanlar,kompradorlar,
Buyurun,hepsi sizindir.
Soframızda yemeğimiz,
Kemiklerde iliğimiz,
Damarlardaki kanımız,
Buyurun,hepsi sizindir.
Yumuşacık yüreğimiz,
Milyarlarca emeğimiz,
Kul hakkımız,dileğimiz,
Buyurun,hepsi sizindir.
Sevgilerimiz,sevdamız,
Neyimiz varsa malımız,
En sonunda bir canımız,
Buyurun,o da sizindir.
11.06.2005
('ŞİİR HARMANI' ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:53 PM
Ağıttan Umuda
Kerbelâ’dan Sivas’a yürüyen canlar,
Ağıttan umuda sevgi sel olsun.
Adım adım Madımak’a dolanlar,
Yürekten yüreğe esen yel olsun.
Vurmakla, yakmakla insan tükenmez,
Yandı sanılanlar elbette yanmaz,
Yürekte acılar, ateşler sönmez,
Bizde unutulmaz kara yıl olsun.
Madımak’tan kara kara dumanlar,
Gökteki turnalar, bulutlar ağlar.
Matemde, yasta bahçeler bağlar,
Toprağı deviren alet bel olsun.
Yakmakla,yıkmakla adam olunmaz,
Vakti gelmeyince güller hiç solmaz,
Kardeşlik, barışa nifak sokulmaz,
Sevgiyle yoğrulmuş güzel dil olsun.
Mazlum der yürekten kini atalım,
Pir Sultan toprağına sevgi katalım,
İki Temmuz’ları unutmayalım,
Gönülden gönüle sevgi yol olsun.
16.06.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:53 PM
Ağladı
Mayısta bastırdı tipi,
Kalın duvarlı bir yapı,
Boynuna takmışlar ipi,
Düğüm oldu, ilmek oldu, ağladı.
Sıra sıra dizildiler,
Kitaplarca yazıldılar,
Mezar olup kazıldılar,
Kazma kazdı, kürek attı, ağladı.
Şıvkaları ince narin,
Yaraları yoktur saran,
Esti kırdı filizkıran,
Poyraz oldu, rüzgar oldu ağladı.
Zemheride tutmaz aşı,
Gözünün kurumaz yaşı,
Yüreğimin mihenk taşı,
Çekiç oldu, külünk oldu, ağladı.
Tek öküzle çift sürülmez,
Mayısta sular durulmaz,
Menzile anda varılmaz,
Mazlum dedi, kalem yazdı, ağladı.
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:53 PM
Ağlamak
Bugün
Çok duyguluyum,
Dokunsan boşalacak gibi.
Ağlamak geliyor bugün içimden
Bulutlar gibi,
Hüngür-hüngür.
Biliyor musunuz?
Ağlamak bana doktor tavsiyesi.
Ara sıra ağlamak,
Kuşlar kadar hafif,
Yeniden doğmak gibi.
Tek kötü yanı,
Ağlamak istediğim zaman
Kimsenin görmediği bir yer
Bulamamak.
08.06.2005
('ŞİİR NARMANI'ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:53 PM
Ağlıyor deniz
Ağlıyor deniz,
hüngür, hüngür
İki gözü,iki deniz.
Ağlıyor; Karadeniz, Ege,
Akdeniz,Marmara,
Gemiciler,
tonlarca çapalarını yüreğine
indirdiği zaman.
Kanıyor yürekleri,ciğerleri,
Bir balıkçının,trolcünün
taradığı zaman dipleri.
Tüm balıkları,yumurtaları,
toz duman ettiği zaman.
Ağlıyor deniz,
Süzülüyor kan yanaklarından
Sahilden Eminönü’nden
Bira şişeleri,sandıklar,ayakkabılar
Ve dahi çöp olan her şeyi,
Denizlere attıkları zaman.
08.08.2005
('ŞİİR HARMANI'ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:53 PM
Al beni içeri
Bir serçenin kanadında,
toz zerreci giyim
Şu an pencerendeyim
al beni içeri.
Bir rüzgarın kanatlarında
Sevgi yumağıyım
Şu an yanındayım
aç kalbini al beni içeri.
Bir kar tanesinin üzerindeyim
Uzaklardan geliyorum üşüdüm
Şu an omuzlarındayım
Aç göğsünü
al beni içeri.
Bir yağmur damlasındayım
Yüce bulutlardan geliyorum
Şu an üzerindeyim
Çıkar eşarbını
al beni saçlarının içine.
03.03.2004
('ŞİİR HARMANI'ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:53 PM
Aldın
Aldın götürdün sen kalbimi
Bana sormadan aldın
Bir yırtıcı kuş vahşiliğiyle
Götürdün kalbimi bana sormadan.
Kanıyor yüreğim kanıyor
Çeşmeler gibi akıyor
Aldın bir atmaca gibi
Pike ile kalbimin üstüne sormadan.
Aldın götürdün sen kalbimi
Vurdun yerlere.yerlere
Yakışır sana,zalimliğine
Hapsettin bir yerlere bana sormadan.
Ağustosta zemheriyi yaşattın
Gençliğimde piri fani
Bahar görmedim yaz görmedim
Mahpus yaşattın bana sormadan.
30.08.2005
('ŞİİR HARMANI'ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:53 PM
Alıç ağacı
Alıç ağacını bilir misiniz?
Bazılarımız bahçelerine çit yapar.
Çalı derler ona işe yaramaz diye,
Ayrılıklarda,mutsuzluklarda KARA ÇALI olur.
Alıç meyvesini bilir misiniz?
Çekirdekleri kahve çekirdeği gibi,
Dikenlidir,meyvesini vermek istemez.
Aynı zamanda kuşların korunağıdır,alıcılardan.
Benim köyüm Alıç cenneti bilir misiniz?
Sarısı,kırmızısı ama gerçek Alıç
Kokuludur sarısı,suludur mis gibi,
İşte benim köyümün ismi ALIÇLI köyüdür.
09.05.2005
('ŞİİR HARMANI'ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:54 PM
Alıştım
Alıştım yalnızlığa alıştım
Milyonlar içinde yalnız
Gelmek istiyorum sana artık
Gönlüm tez,canlı,sabırsız.
Alıştım yalnızlığına alıştım
Her,gün bitimi gelmeyişinle
Görmek istiyorum seni artık
Yüreğim boş,yerin boş,sınırsız.
Alıştım yalnızlığına alıştım
Her sabah yakarışlarımla
Girmek istiyorum kalbine artık
Özgürce,pasaportsuz,izinsiz.
Alıştım sensizliğe alıştım
Çıkma artık karşıma çok geç
Görmek istemiyorum seni artık
Kurumak üzere beden sensiz,bensiz.
10.07.2005
('ŞİİR HARMANI'ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:54 PM
Altı Mayıs
Sabahın dördünde
Sessizlik var hücrelerinde
Düzen ferman buyurmuştur
Cellât uygulamada.
Ovada, dağda değil
Şehirde, şehrin orta yerinde
Bir Darağacı kurmuşlar.
Ve yağlı bir urgana ilmek yapmışlar
Mavi gökteki üç beyaz güvercini,
Yüreklerinden vurmuşlar.
Yürüdüler, alınları açık,
Başları dik
Yürüdüler Güneş’in sıcağına
Tükürerek Cellâdın yüzüne
Sürüterek prangalarını
Adım adım geldiler darağacına
Kaç bahar gördüler,
Kaç bayram yaşadılar kimbilir?
Üç fidandılar,
Üç selvi boylu
Üç mangal yürekli.
Üçüde Has insandılar
Milyonlarca candılar
Ferman büyük yerden
“Asacaksın ki eşkiyanın başını”
Diye sesler gelir derinden.
Üç yürek, aynı anda atan
Üç namlu, aynı anda dolan
Yüreklere sevgi salandılar.
Dağların kuytuluk bir yerinde
Çobanlar söyler, türkülerini, ağıtlarını
Fabrikada, grevdekiler marşlarını,
Trakya’da karpuz tarlasındaki ırgatlar,
söylerler hep bir ağızdan,
“Deniz mahkemeye düşmüş
Avukatı ben olaydım”diye
Dağda değil şehrin orta yerinde
Düştüler, düşürdüler
Üç güldüler, üç fidandılar
Üç ulu çınardılar, kökleri derinde.
Anneleri yorgun hasta
Yoldaşları yasta,
Düştüler ALTI MAYIS’ta.
01.07.1979
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:54 PM
Altı Mayıs Güvercinleri
Bir şafak vakti,
Üç şahin bakışlı Güvercin havalandı
Üç kanadı kırık Güvercin
Aynı anda milyonlarca Güvercin,de eşlik etti
Kanadı kırıklar,
Tutundular Diğer Güvercinlere
Ve mavi gökte Semah,a durdular.
Mayıs,ın altısıydı
Ve bir şafak vaktiydi
Etraf alacakaranlıktı
Yüreği yaralı üç ak güvercin havalandı
Ve gökyüzü birden aydınlandı
Anaların bacıların gözlerinden,
Kanlı yaşlar boşandı.
O gün,bütün güvercinler,
Hiçbir yere konmadılar
Uzaklardan gelen ak bir Bulut,a tutundular
Esen ılık bir rüzgâr ile,
Güneşe doğru yol aldılar.
O gün Güneş bir başka doğdu
O gün Güneş’in gözlerinden yaş akıyordu
Bir bahar sabahı,
Tüm Analar karalar bağladı
Ağıtları yürekler dağladı
Ve o gün Altı Mayıs ağladı.
Bahar çiçekleri o gün yüzlerini,
Güneş,in gözyaşlarıyla yıkadılar
O gün, çobanlar kavallarına ot tıkadılar
O gün toprağa üç damla kan düştü
O gün toprağa milyonlarca tohum düştü
Bir kara gündü, bir kara yastı
Ve o kara gün Altı Mayıs'tı
Yiğitlerin isimleri,
Deniz, Hüseyin ve Yusuf’tu.
06.05.2006 saat.02.07
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:54 PM
Altın saçlı yiğit
Dut yaprağının üzerine,
Bir tırtıl yapıştırmış kendini
Hafiften esen rüzgâr ile sallanıyor,
Ayak, ayak üzerine atıp
Bir kolunu da yastık yapıp,
Gel keyfim gel yapıyor.
Dağların arkasından göründü kara bulutlar
Ve hızla yaklaştılar tırtıla
Sonra bir gürültü bir tufan
Ve kaçamadı
Başladı Tanrı’sına yalvarmaya, aman aman
Şiddeti daha arttı
Uzaklarda bir Çoban, yalvarıyor Tanrı’ya
Çoban yalvardıkça, artıyor tufan
Bir Anne çocuğuyla tarlada
Sığınacak bir yer arıyor
Koşturuyor sağa sola
Şimşekler çakıyor ard arda
Sarılıyor çocuğuna tek parça oluyorlar
Güneş’e doğru bakıyor kadın yalvarırcasına
Ovadaki karıncalar
Her biri bir çöpe tutunmuşlar
Kuşlar çoktan kaybolmuşlar
Dağdaki kurtlar düze inmişler
Güneş gösteriyor yüzünü aniden
Gökteki kara bulutlar
Rüzgâr hızıyla uçuyorlar
Gülümseyen,
Altın saçlı bir yiğit görünüyor şafakta
Ve başaklar boy veriyor toprakta
Balıklar horon tepiyorlar ırmakta
Ve altın saçlı yiğit sahip çıkıyor topraklara
Elinde dürbün bakıyor uzaklara
Ve bir elini doğrultuyor ufuklara
Gök gürültüsünü andıran bir sesle
‘Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri’
26.05.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:54 PM
Ampülün ışığı
Bir varmış bir yokmuş
Fakirin çilesi çokmuş
Çankaya’daki ağaların
Karınları ful tokmuş
Sam’ın yardımlarıyla
Çıkmışlar yukarılara
Anası ağlayanlara
Köylüye tepeden bakmış
Satmış savmışlar her şeyi
Düzelecek diyeTürkiye
Seyranlarda hediyeye
Beş yüz mum ampul yakmış
Bir gün sandıklar kurulmuş
Yüzde yüz katılım olmuş
Açılmış sandıklar ki
Bir oy bile çıkmamış
Beş yüz wat, ın ışığı
On mumlara gerilemiş
Ampül,cü Mazlum’ un yanında
Mobilya işine girmiş
28.02.2006
Not: Asgari ücretten fazlasını veremem, kusura bakmasın...!
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:54 PM
Anne'me
Tut anne,
Tut ellerimden,
O güzel ellerinle.
Yaşım kaç olursa olsun,
Tut ellerimden.
Senin varlığın,
Senin güzel sözlerin,
Güç veriyor bana.
Uzaklarda olsan da,
Sesini,
Telefonda duysam da,
Seviyorum,
Seni çok seviyorum
Öperim, nasırlı,
Çatlak ellerinden ANNE.
31.08.2005
('ŞİİR HARMANI'ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:54 PM
Anne’ler günü
Ben
Her gün annemi hatırlarım
Yüreğim yüreği ile tek parça
Uzaklarda olsa da
Her gün, her an benimledir
Benim anneler günüm,
Senede bir gün değil,
Her an, her gündür.
Yaramazlıklarımı anlatır bazen
Kulağındaki küpeyi,
Nasıl çekip, kulağını yırttığımı,
O nu nasıl üzdüğümü.
Canım Annem
Öperim yumuşacık yüreğinden
Canım Annem
Öperim nasırlı, çatlak ellerinden.
13.04.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:54 PM
Antoloji şiir dostlarına
Şiirleriniz çok güzel dostlar
Yüreğinize kaleminize sağlık
İçten düşünerek yazmışsınız
Gönlünüze vücudunuza sağlık.
Yaz kardeşim ezileni ezeni
Yurdunu bırakıp ülke,ülke gezeni
Fakirlikten okula gidemeyeni
Düzeni de yaz eline sağlık.
Yaz dostum orman talanlarını
İhaleye fesat karıştıranları
İstanbul’da bitmeyen köprüleri, yolları
Korkmadan yaz yüreğine sağlık
Kelimelerin pak olsun berrak
Cümleler anlaşılır, yüreğin ak
Kırgınlığa dargınlığa yer yok
Eline ve de diline sağlık.
Yaz kardeşim ıraktaki conileri
Kafasına silah dayanan çocukları
Başına çuval geçirilen askerlerimizi
Korkusuzca yaz kalemine sağlık.
Yaz dostum Susurluk’u, Şemdinli’yi
Kırın kaleminizin zincirlerini
Yaz kardeşim Felluce’yi, Halepçeyi
Korkmadan yaz yüreğine sağlık.
Hayatın gerçeklerini de yaz
Okudukça haz alıyorum haz
Kıştayız ama gelecektir yaz
Cesur yüreğinize sağlık.
Yaz oğlum, kızım, kardeşim yaz
Silahlara harcanan trilyonları
Açlıktan ölen Afrika’lı milyonları
A.B.D mezalimini,de yaz eline sağlık.
Yaz dostum savaşları dalaşları
Ölen kadınları çocukları
Hiroşima, Nagazaki’deki atomları
Yaz kardeşim gözüne gönlüne sağlık.
Yudum,yudum içerek okuyun
Düşünün, ince eleyip sık dokuyun
Kardeşçe türkü, şiir soluyun
Kollarınıza, ellerinize sağlık.
Yaz dostum çöpten ekmek alanı
Yüreğinde yurt sevgisi olanı
Güzel ülkemdeki yalanı dolanı
Yaz kardeşim emeklerine sağlık.
Eleştirilere hep açık olalım
Dostça, kardeşçe yüreklere dolalım
Dürüstlükle doğru yolu bulalım
Klavye’ deki parmağınıza sağlık.
Ülkemizin güzelliklerini yaz
İşsizliği yoksulluğu da yaz
Köyündeki çiftçiyi, çobanı da yaz
Yaz eline, koluna sağlık.
Yaz kanın su gibi aktığı yeri
Çanakkale’deki şehitleri
Ülkemizi bölmek isteyenleri
Yaz eline yüreğine sağlık.
Şairlik yolunda yürüyenlere
Dost bağından gül derenlere
Bu siteye emek verenlere
Ellerinize yüreklerinize sağlık.
Yaz kardeşim hortumu, kapkaçı
Artık işkence insanlık suçu
Mazlum’un bu yaşta ağarmış saçı
Yaz ki bilsinler, sözüne sağlık.
20.12.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:54 PM
Arapgir
Arapgir’in üzümü
Esirgemem sözümü
Çalı çırpı kırarken
Sakınırım gözümü
Yol, Havut gediğinden
Buğdayından,hediğinden
Söylemeye hacet yok ki
Güzeldir o dediğinden
Arapgir’in kebabı
Tandırında erbabı
Çarşıda dolaşırken
Iras geldi Turabı
Uzundur kavakları
Yemyeşil yaprakları
Karşıdan görünüyor
Hükümet konakları
İki isot alacaksın
Ve fırına vereceksin
Çarşı ekmeğine koyup
Fotoğraf çektireceksin
Ekin meydanının yanına
Git Tahsin’in hanına
Ne güzel yakışmıştır
Hanına, ham******
Arapgir çarşı başı
Başkadır toprağı taşı
Kara nohut, mercimek
Var mı diye sorar esnafı
Berberinde tıraş ol
Çabuk ol uzaktır yol
O kadar yoruldum ki
Ne ayak tutar, ne de kol
Arapgir çarşısında
Gezerim karşısında
Kuşbakışı bakarsan
Dağların arasında
Bakraçlarda yoğurdu
Bana doktoru sordu
Oraya yetişmeden
Çarşı başında doğurdu
İsotlar çuvallarda
Turşuları küplerde
İnsanları dost canlısı
Elleri hep ceplerde
Gazete bay Mehmet’te
Askerler var nöbette
Mahpushane uzakta
Nöbetçiler tetikte
Balıkları kozluktan
Armudundan Bozuktan
Çarşıya erkenden çık
Gezemezsin sıcaktan
Zemzem gibi suları
Işıl ışıl köyleri
İnsanları çalışkandır
Çatlak çatlak elleri
Suları neverin suyu gibi
Dutları piriş bal gibi
Eskilerden eser yok
Avrupa şehri gibi
Otelinde yatmalısın
Kebabından tatmalısın
Karpuzları çatlatan
Gözelere gitmelisin
Arapgir’in nüfusu
Gün güne çoğalacak
Gurbetteki dostlar
Arapkir’e dolacak
Arapgir’imizin yüzü
Elbet bir gün gülecek
Giden Artinler, Miranlar
Bir gün geri gelecek
İnsanı insan gibi
Yoktur orada serseri
Mahpushanesi boştur
Kimse girmez içeri
Festivale giderken
Sabahleyin kalk erken
Mazlumu da çağır gelsin
Arapgir’e giderken
15.07.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:55 PM
Arguvan Türkü Festivali
Yıldızlar altında şu Arguvan’da
Karanlığa ışık, oldu türküler
Akın-akın şiir türkü tadında
Güzel yüreklere doldu türküler
Şiirin, türkünün, ozanın yurdu
Tempolar, alkışlar halaylar yordu
Yıldız-yıldız ışık, an akıyordu
Sabah güneşiyle soldu türküler
Köylüm ekinini dağda unutmuş
Türkü şenliğinde kendini bulmuş
Çatlak elleriyle tempolar tutmuş
Geçen senelerden boldu türküler
Uykular gözlerden fırladı kaçtı
Ezgiler türküler yürekten taştı
Bir festival daha böylece geçti
Tenimize ilaç, geldi türküler
Bütün yürekleri tek-tek kutlarım
Sevgim sevgilerle bine katlarım
Türkü deryasına bende atlarım
Aman lı yaman lı, seldi türküler
Birlik beraberlik mesaj verildi
Yüreklerde ayrık, diken derildi
Kulaktan kulağa, türkü serildi
Kötüleri kurşun, deldi türküler
Bir dahaki yıla, tohum atıldı
Yıldızlar altında yerde yatıldı
Rüzgâr ile cana, tene katıldı
Mazlum yüreklere yeldi türküler
03.08.2007
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:55 PM
Arguvan’ın Radyosu
Güzel dostlar toplanmışlar
Arguvan’ın radyosunda
Yürekten tempo tutmuşlar
Arguvan’ın radyosunda
Muhabbet zirveye vurmuş
Şiirler halaya durmuş
Türküler menzile varmış
Arguvan’ın radyosunda
Yürekten yüreğe yol var
Ağızlarda tatlı dil var
Ellerinde kızıl gül var
Arguvan’ın radyosunda
Sevgi ile yoğrulmuşlar
Ortaklaşa yol bulmuşlar
Çorak topraktan gelmişler
Arguvan’ın radyosunda
Hep birlikte dirlikteler
Radyomuzda birlikteler
Sazı çalar türkü söyler
Arguvan’ın radyosunda
Mazlum’un gözleri kanlı
Bir ayağı Arguvanlı
Şiir türkü havalandı
Arguvan’ın radyosunda
Mazlum Zengin 12.11.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 04:55 PM
Artık Aşk şiirleri yazacağım
Artık rahat uyuyacağım
Dünya yıkılsa umurumda olmadan,
Ne terör, ne açlık, ne yoksulluk değil
Artık Aşk şiirleri yazacağım.
Artık savaşa, sömürüye değil
Vurguna talana hiç değil
Sadece ve sadece ben,
Artık Aşk şiirleri yazacağım.
Artık, fitili ateşlenmiş kız kaçıran gibi
Uykularım kaçmayacak
Kulaklarımı tıkayıp, gözlerimi kapatacağım
Artık Aşk şiirleri yazacağım.
Artık şiirlerim sevgilim diye başlayacak
Kalemim ayarlı, Aşk şiirleri yazacak
Hep kara gözleri, kiraz dudakları,
Artık Aşk şiirleri yazacağım.
Artık savaşları, ölen çocukları
Anne,leri, ve düzeni, ve seni
Ve sokaklarda hunharca katledileni değil
Artık Aşk şiirleri yazacağım.
Artık çok güzel rüyalar da göreceğim
Karanlıklar bana güneş olacak
Grevdekini, tarladaki çatlak elleri değil
Artık Aşk şiirleri yazacağım.
Artık Mart, Mayıs ve Eylül’ü
Güneşteki kara perdeyi
Ellerdeki kara silahları da yazmayacağım
Artık Aşk şiirleri yazacağım.
Artık çobanın koyunları gibi
Nereye sürerse oraya gideceğim
Kalbimi halkıma sıkıca kapatıp
Artık Aşk şiirleri yazacağım.
Artık ben Aşk şiirlerindeyim
Ararsanız bu adresteyim
Gözlerim gözlerine bakacak
Ve kalemim Aşk şiirleri yazacak.
23.05.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:01 PM
Aşka ihanet
Sen benim aşkıma ihanet ettin
Artık sen yüzümü göremeyesin
Yüreğim yangında bırakıp gittin
Bunun hesabını veremeyesin.
…………Al aşkını çal başına
………...Kan karıştı gözyaşıma
………..Ne belalı bir başım var
………..Bırakıldım tek başıma.
Önce gülen yüzler verdin sen bana
Sevgi şerbetini içirdin bana
Bu zulüm yapılmaz canla canana
Artık hiç bir kalbe giremeyesin.
………..Gülen yüze inandım ben
…….…Yüreğimden çok yandım ben
………..Baharımda zemheri var
………..Bu canımdan usandım ben.
Öldürdün yürekte sen bülbülümü
Topladın sen benim öz sümbülümü
Artık hiçbir yerde sevgi gülümü
Sen ki deste, deste deremeyesin.
…….…..Başkasına o gözlerin
…….…..Tatlı dilde, ki sözlerin
…….….Yüreğimde yangınım var
………..Takatsız yar bu dizlerim.
Sevgim hırçın bir sel olup akardı
Mazlum güneş gibi sana bakardı
Yüreğimden filiz filiz çıkardı
Bedenden bedene töremeyesin.
17.11.2006
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:02 PM
Atatürk’ün Defteri
Sata-sata bitiremediler ülkemi
Satın babam satın meydan sizindir
Atatürk’ün evindeki defteri
Yırtın babam yırtın meydan sizindir.
Emperyalist demir attı yurduma
Gözünü boyadı birkaç yardımla
Bunca Şehit kanlarının ardında
Satın babam satın meydan sizindir.
Garibanın gözünde çöpteki ekmek
Size yakışıyor yalayıp yutmak
Adım adım Cumhurbaşkanı olmak
Olun babam olun meydan sizindir.
Vatandaş deftere gerçeği yazmış
Duyarlı yiğidin yarası azmış
Ülkemizden çok Dünya,yı gezmiş
Gezin babam gezin meydan sizindir.
Mehmet Dördüncü,yle birlik olalım
Güzel ülkemize sahip çıkalım
Beraberce mahkemeye dolalım
Verin babam verin meydan sizindir.
Atatürk’ün efendisi köylüye
Hakkını vermedin döndü deliye
Hakaret ettiniz ona lan diye
Edin babam edin meydan sizindir.
Mazlum’un yüreğin sönmez yangını
İşçiye köylüye vermez hakkını
Santim santim Demokrasi,nin altını
Oyun babam oyun meydan sizindir.
09.05.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:02 PM
Atım
Bir atım var,
Yabani, azgın mı azgın.
Bazen hiç tutmaz dizgin,
Şahlanıyor, bazen üzgün,
Bazen çamur rengi, kırmızı, gri
Eyersiz, dizginsiz
Binemezsin izinsiz.
Bazen uslu,
Üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi,
Bazen delimi deli,
Üstünde durabilene aşk olsun.
Evleri, ağaçları, köprüleri,
Bazen, insanları, ezip geçer, üstünden.
Şahlandığı zaman
Durdurmak mümkün değil.
Nice ocaklar söndürür,
Nice yürekler yandırır.
Kızıyor insanlara, cezalandırıyor.
Yakılan ormanları,
Kesilen ağaçları,
Plansız yapılaşmayı protesto için.
Evet, benim atım
Üzengisiz, dizginsiz bir sel
Kızdırdığımız zaman,
Önünde durmak mümkün değil.
Dizginlenmesi,
Önüne geçilmesi,
Toprağı sevmekle mümkün.
Erozyonu önlemekle,
Çevremizi ağaçlandırmakla mümkün.
Ve ben atımı,
Durgun olduğu zaman seviyorum.
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:02 PM
Atın ateşe
Atın beni, atın ateşe,
Benzin dökün, odun atın peş peşe.
Tutun kollarımdan atın.
Ateş yoksa bağlayın beni güneşe
Aya da olabilir.
Ama güneşe bağlayın beni.
Birilerini yakmaksa,
Bir yerleri yakmaksa eylem,
Kurtaracaksanız dünyayı,
Atın beni de ateşe.
Yoksa eğer ateşiniz,
Bağlayın beni güneşe.
Yıldız da olabilir.
Ama güneşe bağlayın beni.
Çekin körükleri, çekin
Harlayın güneşi.
Benzin dökün, odun atın güneşe.
Atın beni de ateşe.
Yoksa eğer ateşiniz
Bağlayın beni güneşe.
11.08.2005
('ŞİİR HARMANI`ndan)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:02 PM
Ay başka güzel
Suya vurmuş şavkını geceleyin
Sandallar bir o yana,bir bu yana,
Yakamozlarda ışıldayan ışıkları,
Denizdeki parıltısıyla,ay başka güzel.
Ağdaki balıkların çırpınan yüreklerine
Asılır sandalcılar,asılır küreklerine,
Yıldızlarla balıklar öpüşür *******i,
Denizdeki parıltısıyla yıldızlar başka güzel.
Balıkçılar serper ağlarını ya kısmet diye
İrili ufaklı balıkların çırpınışları,
Sabah güneşin ilk ışıklarıyla toplarlar,
Denizdeki parıltısıyla,güneş başka güzel.
22.07.2005
('ŞİİR HARMANI'ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:02 PM
Babam
Elleri kocaman çatlak-çatlak
Parmaklar içe dönük
Uzun boylu, yakışıklıymış önceleri
Kocaman, sevgi dolu yüreği var.
Toprakla, başa çıkabileceğini sanmış
Su çıkarmak için, hendekler, kuyular açmış metrelerce.
Sormaya gerek yok zaten,
Yüzündeki, çizgiler söylüyor her şeyi.
Nice bağlar bahçeler
Nice evler,taş ustalığı yapmış.
Hele ağaç ve toprak sevgisi....
Arıcılıkta yapmış,
Bakraç-bakraç ballar satmış.
Evet,
Göğüs kafesi ve, parmaklar içe dönük
Komşuluğun ve
Muhtarlığın, en güzel örneğini vermiş.
Canım BABAM
Öperim çatlak-çatlak
Toprak kokan ellerinden.
30.09.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:02 PM
Bağım bahçem
Sen bağım,bahçem arazim değil,
İşlenecek toprak değil,sen kırsın
Yıllardır tanıyamadım ben seni
Bilinmeyensin gizsin,aşikar değil.
Endamın, güzelliğin,yoktur kimsede
Yalnız içindeki kalp senin değil
Anladım ben,çok geç anladım;
Çok güzellerin kalpleri güzel değil.
12.06.2005
('ŞİİR HARMANI'ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:02 PM
Bahar gözlüm
Bahar gözlüm yüreğine
Gül yerine taş mı geldi?
Yangındayım gözlerine
İnci gibi yaş mı geldi?
Yüreğini yüreğime
Ellerini, ver elime
Saçlarını ver yelime
Baharına kış mı geldi?
Yüreğini aç sevgiden
Korkma aşktan sevgiliden
Yaşa günleri yeniden
Sevdiğine baş mı geldi?
Gözlerini, gözlerime
Dizlerini, dizlerime
Güzel yüzün yüzlerime
Sürme ile düş mü geldi?
Şu Mazlum’un sevdasına
Yürekteki kadasına
Sevdiğinin belasına
Göz üstüne kaş mı geldi?
28 10 2006
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:02 PM
Bahar Yüzlüm
Bahar yüzlüm güneş yüzüne vurmuş
Yüzünde çiçekler harman eylemiş
Sevginle buğdaylar başağa durmuş
Yürekten yüreğe ferman eylemiş
Uzaktır aramız, uzaklardasın
Yalan sevdalara tuzaklardasın
Sen benim gönlümde kızaklardasın
Mektupla selamla derman eylemiş
Senin yollarına güller dökerim
Eğer bu dert ise bende çekerim
Tenine atlaslar şallar dikerim
Ayağın altına kirman eylemiş
Yüzüne aşina sevgiyle doldum
Beyaz sayfalarda bir çiçek buldum
Sabah güneşiyle yüzünde soldum
Yürekte sevgiye iman eylemiş
Diyar ötesinden güneş misin sen
Mazlum’un kalbinde ateş misin sen
Yoksa yüreğime bir eş misin sen
Aşikâr etmemiş sırman eylemiş
28.11.2006
www.mazlumzengin. com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:03 PM
Bana gel
Bana gel diyorsun anne,
Kuşların kanadında rüzgarın ıslığında
Haber yolluyorsun gel gel diye
Yollar kar, yollar boran, gelemem anne.
Ben emin ellerdeyim anne
Kurtlarla dost, kuşlarla arkadaşım
Dağ başında bir yer altı tünelindeyim
Yerim sıcak, üşümüyorum anne.
Bana gel,gel diyorsun anne
Yollar kapalı, engebeli
Geçit vermez, kuşatılmış
Yollar kış, yollar kar. gelemem anne
Sana rüzgarla haber gönderdim almadınmı?
Yanık bir türkü mırıldandım duymadınmı?
Yemeklerinin kokusunu alıyorum rüzgarla
Biliyorum boğazından geçmiyor anne.
Sen nasılsın, babam nasıl iyileştimi?
Kardeşim okula başladımı dersleri nasıl?
Rüzgarlı bir günde balkona çık haykır anne
Ben duyarım sesini konuş anlat anne.
08.01.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:03 PM
Bana Getirsin
Gözünden gözüme in iyi huylum
Yüreğine söyle bana getirsin
Uzatma arayı gel selvi boylum
Ayağına söyle bana getirsin
Sevdamla sevdanı barıştıralım
Güzel sevgimizi yarıştıralım
Parmağı parmağa karıştıralım
Ayağına söyle bana getirsin
Duyarım sesini çok uzaklardan
Saklama kalbini al tuzaklardan
Yürekten yüreğe gel sıcaklardan
Ayağına söyle bana getirsin
Gözlerin türküdür şiirdir yüzün
Boyun usulcana çekilmez nazın
Ben zemherideyim sen bahardasın
Ayağına söyle bana getirsin
Uzaktan uzağa sevmek mi olur
Türküyle şiirle yürek mi dolar
Gonca gülün açmış ne çabuk solar
Ayağına söyle bana getirsin
Mazlum’un yüreği harlanmış yanar
Sevgiye susamış içtikçe kanar
Paslı yürekleri ışığa banar
Ayağına söyle bana getirsin
04.08.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:03 PM
Ben mi?
Çobanım Anadolu’da
Gezerim dağ taş
Kurtla kuşla arkadaş
Elimde dertli kavalım
Nefesimden türkü fışkırır.
Özgürlük türküleri
Güzel ülkemin,
Ve ezilen halkların
Direniş türküleri.
Ben’mi?
Meydan,
Meydanlardayım
Yumruklar sıkılı
Dişler hınçla kilitli
Yankılanıyor seslerimiz
Yoldaşlarla beraberiz
Ve faşizmin cellatlarını,
Tükürür nefeslerimiz.
Ben’mi?
Grev çadırındayım
Ve halay başındayım
Elimde kırmızı mendilim
Şanlı direnişlerdeyim
Ki ekmek peşindeyim
Analarla bacılarla
Ve türlü acılarla
Yoğrulmuş hamurumuz.
Ben’mi?
En önde kavgada
Barış için
Yumruklar havada
Bazen,
Kurşun yağdırırım zalime
Bazen
Gül dökülür namlumdan
Anaların, bacıların ayaklarına.
Ben’mi?
Yüksek dikenli teller
Kalın duvarlar
Ve parmaklıklar arkasında
Tutsak bir canım
Ve bir insanım
Kavgada,
Üstüne-üstüne giden zalimin
Gözünü budaktan sakınmayanım.
Ben’mi?
Cezaevi avlusundaki
Söğütte salkımım
Köküm sağlam, toprakta
Dallarım yükseldikçe,
Çiğ damlaları içerim şafakta.
Önünde eğilirim halkımın
Kışın serçelere korunak
Yazın mahkum, lara gölgeyim.
Ben’mi?
Ölüm oruçlarında
Özgürlük saflarında
Yüreğim tutsak
Ve ben dışarıdayım kuşlarla.
Kara dumanlar yükselir
Cezaevleri tavanlarından
Kaçın martılar, güvercinler
Kara dumanlar arasındayım.
Ben’mi?
İsyanlarda en başta
Bedenlerimiz ateşte
Kara bulutlar hep üzerimizde
Yazda kışta zemheride
Aç kurtlar izlerimizde
Direnin canlar direnin
Elbet birgün güneş doğacak, ve
Mavi gökteki kara bulutlar dağılacak.
26.11.1980 (Davutpaşa)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:03 PM
Ben ne tufanlar gördüm
Ben ne tufanlar, ne boranlar gördüm kardaş,
Gecenin karanlığında karabasanlar,
Ne hakaretlere maruz kaldım dostum
Yine de seni çok sevdim.
Falakalar, zincirler, prangalar gördüm.
Yanı başımda kurşunlanan yoldaşlar,
Hücrede, canı bedenden ayrılan canlar gördüm.
Yine de seni çok sevdim, seni yalın sevdim.
Cezaevinde isyanlar, direnişler gördüm.
Tek vücut tek yürek olmuş canlar
Ölüm orucunda devrilen fidanlar gördüm
Yine de seni çok sevdim, seni arı sevdim.
Havalandırmada falakalar, hakaretler gördüm,
Sabahtan akşama, akşamdan sabaha.
Mehter marşları, beyin yıkamalar gördüm.
Yinede seni çok sevdim, karşılıksız sevdim.
Mahkemede, omuzlarımda dipçik darbeleri gördüm.
Toplu işkencelerde kendini siper eden canlar,
Mitile, zeytin ile yazılan sloganlar gördüm
Yine de ben seni çok sevdim, çok seveceğim.
07.01.2004
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:03 PM
Beni
Beni,
sert, katı yürekli
biri sanma sakın,
yumuşacıktır yüreğim.
çok duygusalımdır,
çabuk ağlarım,
sen çekip gittiğin zamanki gibi.
Beni,
Sert duruşlu, sert bakışlı biri sanma sakın.
Yaşamdan yediğim darbelerdendir.
Duruşum; zerdali şıvgını,
Bakışlarım; güneş sıcaklığındadır.
Beni,
Sert, kuralcı, mükemmeliyetçi, biri sanma sakın.
Hoşgörülüyümdür,
Yardımseverimdir.
Bu da yaşadığım komün’dendir.
Beni,
Dik başlı, saygısız, sevgisiz sanma sakın.
Saygısızlığım ağaya, paşayadır.
Onların önünde eğilmeyişimdendir.
Elini, eteğini öpmeyişimdendir.
Ve kalbimde bir sevgi seli vardır.
Saygım, sevgim halkımadır.
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:03 PM
Bilgisayarımı Yakan Şiir
Benim sevdam, içimde bir tutsak
Bir kor, bir ateş
Dizginsiz, güneş yüzü görmeyen bir arap atı
Göğüs kafesimden,
Zincirlerini kırarak, yüreğimden taşarak,
Ve
Rüzgarda uçuşan yeleleriyle deli deli
Dizginlenmemiş şahlanışlarıyla
Bahardaki azgın bir sel gibi
Bir başka yüreğe akacak.
Tetikteyim uykumun orta yerinde
Ve
Nöbetteyim deli sevdama, nöbetteyim
Çıkmasın göğüs kafesimden
Uçmasın sesimden, nefesimden
Biliyorum,
Bilmezmiyim ben sevdamın huyunu
Unutturacak beni bana
Çıkacak bir punduna getirip
Ve biliyorum bir çok canı yakacak
Bu gün yüreğim bir başka yangında
Ruhumda sarhoşluk bir rehavet
Sevda tohumunu ne zaman atmıştım?
Ne zaman dikmiştim yüreğime hatırlamıyorum
Zamanımıdır sevdaların birleşmesinin
Gözyaşların dökülmesi, acıların çekilmesinin
Ve göğüs kafesimde tekmeler ard arda
Tutun kaçıyor sevdam, tutun
Usulca yavaşça ve incitmeden
Yakalayın yüreğinize girmeden.
28.11.2006
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:03 PM
Bilinen bir şey
Bilinen bir şey vardı
Günün birinde beni,
Güneş’siz ve rutubetli bir hücreye
Dört duvar arasına koyacaklar.
Üzerime, pis ve paslı
Demir kapıyı kapatacaklar
Ve beni asimle etmek için
Türlü hesaplar yapacaklar.
Bilinmeyen bir şey vardı
Türlü işkencelerde
Sesimi hiç çıkarmadığım
Cop, tekme, falaka seslerini
Yüreğime gömdüğüm
Sırtımda kırılan cop, sopaya rağmen
Sesimi hiç çıkarmayışımla,
İşkencecileri çileden çıkardığımdır.
29.11.1980
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:03 PM
Bir çarkın dişlileri
Bir çarkın dişlileri arasından,
Kurtulmaya çabalıyor ümitsizce.
Çırpındıkça batıyor, derinlere,
Yardım gerek dostlar,birlik gerek
Uzatın ellerinizi,tutun ucundan,
Silkinin, atın ölü toprağını üzerinizden,
Birleştirin gücünüzü, dört bir yandan
Kaldırıp, dünyayı yerinden, yürümek gerek
31.05.2005
('ŞİİR HARMANI'ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:03 PM
Bir çığlık sesi
Bir çığlık sesiyle uyandım
Işığı yakıp saate baktım
Sabaha karşı dört gibi
Birbiri ardına çığlıklar,
Devam etti kulaklarımda.
Dışarıda korkunç bir fırtına
Üzerime doğru geliyor
Salondan hâlâ sesler, çığlıklar yükseliyor
Tanıdığım sesler bunlar
Aynı anda balkon kapısı tekmelendi
Fırtına salona girmiş
Saksıdaki güzelim çiçeklerimizi,
Buğday tarlasındaki kasırga misali,
Yerle bir etmiş
Balkon kapısı hâlâ tekmelerde
Japon gülü kafasını vura vura,
Tüm yaprakları uçmuş.
Balkonda unutulmuş bir çiçek
Açık unutulmuş bir pencere.
Saksılardaki tüm çiçekler,
Biri birilerine sarılmışlar korkudan.
Sokakta unutulmuş bir çocuk
Dağ başında,
Yüzü güneşten yanmış bir çoban
Yalnızlığa terkedilmiş bir ülke.
Cumhuriyet milim milim,
Bir tarafa doğru eğiliyor Piza gibi
Fırtına, yalnız evde değil tüm yurtta
Laiklik, her gün bir köşesi tırtıklanıyor
Açık açık, gerici, yobaz sürüleri,
Gözlerimizin içine baka baka
Demokrasimize kin kusuyorlar
Basın sessiz suskun
Bir ilerici gazete bombalanıyor
Bir daha bombalanıyor kimseden ses yok
Eyyy güzel ülkemin güzel insanları
Uyanın artık uyanın
Neredesiniz, Neredesiniz?
Güzel ülkemin yürekli Şairleri
Neredesiniz?
17.05.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:03 PM
Bir dünya istiyorum
Bir dünya istiyorum
Kurtla, kuzusu yan yana
Ve hükümranlık karıncada
Yüreklerde ayrılık acısı olmayan.
Bir bahçe istiyorum
İçinde her türden meyvesi olan
Altın çapalı,kazmalı Bahçıvan,
Gözlerinde sis perdesi olmayan.
Bir gökyüzü istiyorum
Serçeyle, şahin yan yana uçan
Yıldızlar kıpır, kıpır göz kırpan
Kara kapkara bulutları olmayan.
Bir gezegen istiyorum
Dil,din,ırk,mezhep farkı olmayan
Kavgasız kardeş,kardeş yaşayan insan,
Cehennem tozları,gazları olmayan.
Bir umman istiyorum
Tüm balıklar tempoda halayda
‘Büyük balık,küçüğü yutar’ kaygısı asla
Denizleri nehirleri kirli olmayan.
Ve bir dünya istiyorum
Sınırıyla,sömürüsü olmayan
Zalimleri, Mazlum’ ları ezmeyen
Kan kusan silahları olmayan.
02.01.1989
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:03 PM
Bir Eylül günüydü
O gün
Kocaman seslerle uyandık tüm ülkede
Çığlıklar yayıldı kara bulutlara
Güneş doğmadı utancından
Yaşanılan aşklar bitiverdi birden
Gözyaşları aldı gülmeleri
Umutlar gitti geri gelmemecesine
Büyük homurdanan makinelerle.
O gün
Birden mevsim kışladı
Karalar her yeri kapladı
Analar bacılar hep birlikte karaları bağladılar
Ve düşen, kırılan fidanlara ağladılar
Ak güvercinler şehirlerden yabana döndüler
Umutsuzca gözlerdeki parıltılı bakışlar,
Rutubet ve sidik kokan hücrelerde söndüler
O gün
Homurtulu ve kara makineler
Ayırdılar aşıkları birbirinden
Yüreklerden vuruldu güvercinler
Ve en mahrem yerlerde postallar iz yapmış
Demokrasisi zincirlere vurulmuş bir ülke
Ki kurulmuş darağaçları şafakla beraber,
Güneşi asmak için karanlıklara.
12 09 2006
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:03 PM
Bir gül
Bir şahin pençesindeki serçe misin?
Yoksa nehirdeki;
Kuru bir yaprak üzerindeki karınca mı?
Okul yolundaki,
Ayakkabıları yırtık,üşümüş öğrenci mi?
Bence, balkondaki saksıda
Susuzluktan kurumuş,bir gül sün
24.04.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:04 PM
Bir ninni söyle
Bir ninni söyle bana Anne
İçinde rengârenk kelebekler olsun
Bir bahar sabahında uçuşsunlar özgürce
Ben, sırtındaki beşikte tarla yolunda olayım
Ilık esen bir rüzgâr getirsin kokularını çiçeklerin
Ama Anne, senin kokun en önde olsun
Bir şarkı söyle bana Anne
İçinde Deniz’deki bir sandal olsun
Ve iki sevgili el ele, gözler gözlere kilitli
Yosun, balık kokusu, birde martı çığlıkları
Dalgalar kayalıklara vursun tüm gücüyle
Ama Anne, senin gücün en önde olsun
Bir türkü söyle bana Anne
İçinde, gökyüzünde özgürce uçan kuşlar olsun
Ve bembeyaz bulutlar, yağmur tohumları ekilmiş
Göz kırpan yıldızlar, ağlayan Ay, gülen Güneş
Yüreklere dalga dalga vuran sıcaklığı
Ama Anne, senin sıcaklığın en önde olsun
Bir şiir oku bana Anne
İçinde sevgi, saygı ve hoşgörü olsun
Savaşsız, sömürüsüz bir ülke, bir Dünya
Gözlerinden ışık fışkıran, yüzleri gülen çocuklar
Ve tüm yüreklerde katmer katmer sevgiler
Ama Anne, senin sevgin en önde olsun
19.01.2007 saat 08, 40
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:06 PM
Bir pazar
Bir Pazar sabahı,
Balkon sefasındayım
Her yanım beton denizi
Güneş kifayetsiz
Güvercinler taklada
Kargaların eğreti sesleri
Uçakların,arabaların,
Halı çırpanların,
Yorgan silkeleyenlerin,
Sesleri birbirine karışmış.
Hava puslu,
Uzaktaki seçilemeyen evler,
Bazen Çamlıca ‘kurşun atımı’ olur.
Bugün bulutlar şemsiye bize
Sıcaklık otuz beş
Piknik hazırlıkları
Kahvaltı telaşları başlamış.
Ailede herkeste bir telaş, ama
Bünyami’nin horultuları duyuluyor
Pazar günleri dokunulmazlığı var
Kimse uyandıramaz,kaldıramaz
Bünyami, bilgisayara kelepçeli
Saat dört,beşlere dayanır.
Bünyami, isim fakiri bir genç
Nüfus memuru düşmanı gibi,
Bir harf eksik yazmış kafakağıdına,
Araştırıyor nüfusçuyu,
Hesap sormak için.
Mutfaktan güzel kokular geliyor
Kahvaltı saati yaklaşıyor
Güvercinler, hünerlerini,
Kargalar seslerini sergiliyorlar.
Ve bir ses yankılanıyor
‘Kahvaltı hazır ’ diye!
Bünyami hala uykuda
Ve rüyalarının orta yerinde
24.07.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:06 PM
Boyundan böyyük laf etmek
Toprakları verimli ürünü gümrah,
Bir ülke vardı bir yerlerde
O toprakları ‘yan gelip yatmakla’ kurtarmışlardı,
Dedelerimiz, emmilerimiz, ve dayılarımız.
Gözler üzerimizde, salyalar akar ağızlarından
Büyük bir iştahla şapırdatıyorlar,
Dört yanımız ateş ve dumanlar gökyüzünde
Yurdum işgal altında, Analar durmuşlar sözünde
Her biri bir dağ yürekli doğurmuş tez elden
Ve her biri elleri tüfekli
Durmuşlar kardaş son sistem silahlara karşı
Ve o yiğitler ‘yan gelip yatmak’la,
Güneş’e dikmişler ay yıldızlı bayrağımızı.
Ve gelinmiş bu günlere
Her gün sel olmuş gözyaşımız derelerce
Her gün düşmüş mehmedim karanlıklara ecelsiz
Analar isyanda, bacılar feryatlarda
Aktı aktı senelerce göz yaşlarımız
Her gelen bitecek sözü verdi
Ve her gelenin özlemi yurtdışındaydı*
Gömdük kendi yüreklerimizle onları toprağa
Gömdük tırnağımız bile etmeyenlerin yüreklerinide
Yan gelip yattığımız yere
Mehmedim nereye böyle nereye?
Onlar öyle istedi diye mi?
Vatanındaki yangını söndürmeden gidiyorsun
Bekaa da ektikleri tohumları
Ve emperyalistlerin sofrasını gözetmeye mi?
Bu gün toprağımız çorak kardaş
Topraklara ortaklarımız var
Ve ülkemde düşmanlar el ele vermişler
Bölme, parçalama peşindeler
Ooy kurban yanmışım ben sana
Beş şehitli bir ailedenim kardaş
Gerekirse on şehit daha veririz, ama toprağımız için
Nifak tohumları ekilen Bekaa ya değil
Gelirsin elbet sana verilen görevin üstesinden
Ve ‘yan gelip yatarak’ alnının akıyla
Ahh mehmedim kirpikleri harman tozlum
Elleri orak, tırpan nasırlım
Bir fabrika çarkındaki dişli mehmedim
Haritada bile görmediğiniz Avrupa, Amerika değil,
Öz vatanın öz evlatlarısınız.
Bilirim mertliğini gözü karalığını
Ve bilirim yürek yangınını, fukaralığını
Tıka kulaklarını duyma kem sözleri mehmedim
Sen şanlı bayrağımızı yüce dağlara asmasını da bilirsin
Sen ‘yan gelip yatma’sını da bilirsin
Mehmedim otursunlar ceylan derisi koltuklarında
Yatsınlar kuştüyü yataklarında
Sen toprağı yatak, taşı yastık yapmasını da bilirsin
Yürü üstüne üstüne zalimin, hainin, fırsatçının
Seni barış için sürüyorlar mehmedim ama,
Çelik yelek aramaktaymışlar sana
Uzaklardan gelen sesler eğlemesin seni
Kervan durmasın, durmaz kana susamışlara.
*çocukları
06. 09.2006
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:06 PM
Bu bacak kimin?
Önce bir gök gürültüsü duyuldu
Gecenin karanlığını yırtan
Sonra yer yerinden oynadı
Ve evler çığlıklarla yıkıldı
Bir toz bulutu ve tekrar gürültüler
Bir biri ardına bombalar
Ve kadın ve erkek ve çocuklar
Yıkıldı dünyaları
Yıkıldı hayalleri
Yıkıldı evleri başlarına
Gün ışıyana kadar yağdı bombalar
Ve korkunç bir tablo, yürekler yakan
Analar ve bacılar
On yıllardır yüreklerindeki bitmez acılar
Enkazlara bir koşuşturma başladı
Ve çıkarıldı
Canları bedenden ayrılan,
Ve kadın ve çocuklar
Alnından akan kanı eliyle silen bir kadın,
İki eliyle kavradığı,
Bir çocuk bacağını havaya kaldırıp haykırıyor
Bu bacak kimiiiiiinnnn?
Kanlı savaşın tozları çöktü ortalığa
Saldırı, katliam birinci ayına girdi
Ve Filistin’de açlık ve hastalık ve salgın
Tüm yollar, köprüler havaalanları vurulmuş
Yardımlarda engelleniyor
Ve çocuklar hâlâ ellerinde sapanlar direniyorlar
Her bir yandan ve denizden,
Bomba yağıyor üzerilerine
Dünya suskun insanlık suskun ve uykuda
Bu topraklarda gül bitmez kardaş
Büyütmezler fidanları, gülleri
Büyümezler çocuklar ve umutlar
Çocuklarda,
Yaşam devam ediyor ölmeyenlerde
Birkaç çocuk çukurdaki,
Patlamayan bir bombayı çıkarıyorlar
Ve kucaklarında
Ve sokaklarda bağırıyorlar
Bu bomba kimiiiiiinnnn?
Savaşın otuzuncu günü
Dünya’nın en büyük ekranlı,
Televizyonu kuruluyor kral dairesine
Dindaşlarından dökülen kanları,
Ölen kadın ve çocukları,
Daha iyi görmek için.
Klozet dahil her şey değiştiriliyor,
İsteklerince ve yakışırcasına.
Bir gök gürültüsüyle uyanıyor Ankara
Esenboğa doluyor uçaklarla
Yirmi yedi uçak iniyor peş peşe
Herkeste bir heyecan ve herkes el pençe
Yerlere halılar
Ve kokular serpiliyor bir güzel
Güleç, tombul yüzlü
Ve yürüdüğünde yerler sallanan
İnsanlar iniyorlar uçaklardan
Limuzinler sıralanıyor
Bine yakın insan doluşuyorlar
Alkışlar ve bükülmeler eşliğinde,
Otele doğru yol alıyorlar
Eşyaların uçaktan indirilmesi
Ve kamyonlara bindirilmesi
Saatler alıyor
Son bavulu indiren birinden
Bir haykırış bir çığlık sesi
Havayı yırtarcasına
Bu bavul kimiiiiiinnnn?
Günler, aylar ve yıllar geçer
Saldırının üçüncü yılın da,
Ve yıllar belki de on yıllar öncesinden,
Yapılan plan gereği,
Her şey çok iyi gitmektedir
Masadaki haritaya göre mutlu yüzler,
Orta doğudaki toprakları bölmüşlerdir
Halklarıyla beraber paylaşmaktadırlar
‘Yeni bir oluşum’ dedikleri
Ve yaşlı Dünya’nın emperyalistleri
Kadın ve çocuk kanları üzerinde
Gezinirler bir o yana bir bu yana
Ve paylaşmışlardır
Paylaşmışlardır orta doğuyu
Tüm petrol ve zenginliklerini.
Bir kadın belirir uzaktan
Elleri yumruk dişler hınçla kilitli
Bir hışımla girer emperyalistlerin sofrasına
Ve eğilip yerden avuçlar kendi toprağını
Defolun defolun ülkemden
Ne işiniz var burada,
Bu topraklar kimiiiiiinnn?
10.08.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:06 PM
Bu gün geceye akacağım
Bu gün geceye akacağım
Gündüzü çekerken içine karanlıklar,
Kepenkler tek tek indiğinde,
İlk gördüğüm,
Bana gülümseyen, bir gülü bir güzeli,
Koluma takacağım,
Ve tüm günahların tadına bakacağım.
Bu gün geceye karışacağım
Çıkıp Beyoğlu’na,
Renk renk, tat tat,
Bütün içkileri karmalayıp,
Hayatımdan yeni bir sayfa aralayıp,
Dağıtacağım her yeri, her mekanı
Ve, kırdıracağım kafamı.
Bugün, dönünce vakit geceye
Ben benimle,
Karanlıkların yüreğine dolacağım
Tüm geçmişimi unutup
Parlak ışıklarla beraber,
Kulak tırmalayan müziklerin geldiği,
Loş bir bara, tüm hızımla dalacağım
Bugün geceye adım atacağım
Tıpkı otuz yıl önce olduğu gibi
İçip içkileri, çılgınca
Tüm barları dağıtacağım
Kendimi karanlıklara bırakıp,
Ve gecenin bitiminde güneşin ışıklarıyla
Gözlerimi, Beyoğlu karakolunda açacağım
20.11.2006
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:07 PM
Bu memleket bizim
Duyduğuna sakın inanmayasın
Bu memleket bizim kimsenin değil
Sana dost diyene güvenmeyesin
Bu vatan bizimdir kimsenin değil.
Enflasyon sıfırda beli kırıldı
İşsizlik yok artık ülke duruldu
Tez zamanda uzak yere varıldı
Bu memleket bizim kimsenin değil.
Ülkemde yoksul yok fakirlik hani
Herkesin evi var araba yeni
Yüzlerde güller var güleç insanı
Bu vatan bizimdir kimsenin değil.
Doğuda teröre anda vuruldu
Kardeşçe yaşamda ülke duruldu
Savaşın, terörün beli kırıldı
Bu memleket bizim kimsenin değil.
Herkesin işleri başından aşkın
Trafik hep açık ben oldum şaşkın
Millette para çok yok artık düşkün
Bu vatan bizimdir kimsenin değil.
Topraklar bizimmiş hiç satılmamış
Emperyalist’lere el açılmamış
İşçiye köylüye yan bakılmamış
Bu ülke bizimdir kimsenin değil.
Politika temiz mafya artık yok
Sağlık, eğitimde problem hiç yok
Mazlum rüya görmüş uyandı artık
Bu memleket bizim kimsenin değil.
07.08.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:07 PM
Bu ne hiddet
Kaşların çatık niye?
Gözlerin ateş kusuyor.
Suratın asık niye?
Niye bakışların dağlar deliyor?
Bu hiddet niye?
Bastığın yerlerde,
Taşlar uçuşur ayaklarından
Dağlar eğilir önünde
Ağaçlar selam verir.
Değirmen taşını,
Kaldıracağını zannediyorsun.
Bakışların,
Bir hançer kadar soğuk,
Kibirin dağlar kadar büyük.
At dostum,
Yüreğindeki kini,nefreti,
Alçak gönüllü ol, sevecen,
Hoş görülü ol, incitme kimseyi
Yaşayalım, barış içinde,KARDEŞÇE.
22.06.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:07 PM
Bugün bayram
Bu gün bayram çocuklar
Sarılın, öpün birbirinizi
Kenetleyin ellerinizi çocuklar
Bu gün sevmenin tam vakti.
Bu gün bayram çocuklar
Varsa, yeni giysileriniz giyinin
Birbirinizi sevin çocuklar
Yüreklere, akmanın tam vakti.
Bu gün bayram çocuklar
Bizim yanlışlarımızı yapmayın
Oluk oluk kan akıtmayın çocuklar
Hoşgörüyle, bakmanın tam vakti.
Bu gün bayram çocuklar
Gösteriş için kurban kesip
Kavurma, ızgara yapmayın çocuklar
Fakire, düşküne yardımın tam vakti.
Bu gün bayram çocuklar
Siz bizim yanlışlarımızı görüp,
Dil, din, mezhep ayrımı, asla çocuklar
Kardeş kardeş yaşamanın tam vakti.
Bu gün bayram çocuklar
Tüm oyuncak silahlarınızı kırın
Şiddet ekranlarını karartın çocuklar
İnsanlığın yaralarını sarmanın tam vakti.
Bu gün bayram çocuklar
Büyüklere sevgiyi, saygıyı öğretin
Tüm dünyada, el ele tutuşun çocuklar
İnsanlığa, sahip çıkmanın tam vakti.
Bu gün bayram B Ü Y Ü K L E R
Çocuklarınızın sözünden çıkmayın
Sokakları, kırmızıya boyamayın büyükler
Mazlum’a ezilene yardımın tam vakti.
www.mazlumzengin.com
(Herkese hayırlı bayramlar diliyorum)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:07 PM
Buğday tanesi
Bekle beni buğday tanesi,
Bulutlardayım ağır, ingin.
İneceğim yanına, doyuracağım seni,
Toprağa kök salacaksın,yeşereceksin.
Boy vereceksin güneşin yardımıyla,
Başak olacaksın,
Rüzgâr savuracak seni,toprağa sıkı sarıl.
Ve başını dik tut güneşe doğru.
Ben yağmur damlasıyım
Doyuracağım seni,ıslatacağım toprağı.
Rüzgâr esecek deli deli.
Başağın sararacak, olgunlaşacak.
Binlerce tohum vereceksin.
Bir ekilip bin biçileceksin.
Ve başını kaldırıp yukarı,
Doğacak güneşe koşacaksın,özlemle.
02.04.2002
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:07 PM
Buluşacak gibi
Koyunların tuza seğirttiği gibi,
Koşar, üstüne üstüne zalimin.
Ellerinde pankartlar, dövizler,
Fabrikalar boşalmış bir sel gibi.
Gecekondu mahalleleri suskun,
Fırtınadan önceki gibi,
Kulakları sağır edercesine bir haykırış,
Kol kola ilerliyorlar halay çeker gibi.
Okullar, üniversiteler sancılı,
Her an patlayacak bir bomba gibi,
Bir insan,bir öğrenci seli oldu ortalık.
Gecekondu, fabrika, üniversite buluşacak gibi.
27.05.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:07 PM
Bulutlarda şiir yazmak
Bembeyaz bulutlar karşıladı bizi
İstanbul’un keşmekeşinden sonra
Ak kanatlı martılar uğurladı bizi
Ormanlardaki ağaçların,
el sallamasını görüyorum.
Ağaçsız topraklar,
Erozyondan boyunları bükük ve üzgün
Bulutlar bembeyaz, pamuk dağları gibi
Bazıları yağmura gebe
Bırakmışlar kendilerini rüzgârın kanatlarına
Özgürlüklerinin tadını çıkarıyorlar
Bilmezdim bulutlardan bu kadar etkileneceğimi
Bu kadar yüzleri güleç görmemiştim
Bilmezdim bir bulutun camları tıktıklayacağını
İmrendim rüzgârın kanatlarına,
Pamuk dağlarını omuzlarında taşıyan.
Hoşçakalın,
Hoşçakalın güzel ak bulutlar hoşçakalın
Bir dahaki sefere görüşmek üzere
Yağmur tohumları attım her birinize tek tek
Büyütün onları bütün gücünüzle severek
Ve bekliyor sizi çatlayan toprak
Ve bekliyor sizi bahçeler bağlar
Yangındaki ormanlar
Ve toprağın damarları akarsularımız
Hoşçakalın bulut dağları hoşçakalın
28.09.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:07 PM
Burası yangın yeri
Yangın yeri burası annem,
Yürek yangını yürek
Sen hep bana,derdin görüş günlerinde
“yüreğim yanıyor”diye.
Bilmezdim yürek yangınını ben annem,
Ten yangınını,koğuş yangınını,cezaevi yangınını
Barikatı aşamayınca,
Yüreğimizi geçemeyince,
Yaktılar annem yaktılar.
Metris,Bayrampaşa,Çanakkale’de
Kömür işçileri ve
Galeride gibiyiz annem,
Her yer kapkara kapkaranlık
Ülkemin aydınlık günleri nerde annem.
Yaktılar yaktılar bizi
Yüreğimizi bedenimizi
Bilesin,bilesin ki,
Düşmedim son nefesime kadar
Ayakta yandım duvara yaslanarak
Son gücümle,
Sana mektup yazarak.
Yalnız ben değil annem
Tüm arkadaşlar düşmedik düşüremediler
Onurlu mücadelemizde,
Belki yaktılar bedenlerimizi ama,
Onurumuzu ve kimliğimizi asla yakamadılar.
Üzülme annem üzülme hep umutlu ol
Bir şafak vakti,
Kapıda bulacağın çiçek olacağım
Nergis ve papatya kokuları ile
Yüreğine dolacağım.
05.09.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:07 PM
Can dostum
Fidan boylum can dostum,
Seninle dağları aşalım var mısın?
Kalın duvarları, tel örgüleri aşalım, beraberce.
Beraber yürüyelim, omuz omuza var mısın?
Can dostum Kızıl derede Şarkışla’da olalım
Beraber yağlayalım mavzerlerimizi,
Beraber sürelim namluya mermilerimizi,
Aynı anda çekelim tetiklerimizi var mısın?
Can dostum, yoldaşım, arkadaşım,
Metriste, Çanakkale’de aynı anda her yerde,
Beraber direnişte, ölüm oruçlarında,
Kaldıralım, daha yukarı bayrağımızı var mısın?
Nurhak’ a çıkalım,can dostum,seninle
Güneşin doğuşunu seyredelim, beraberce
Bir boy ateş yakalım,hiç sönmeyecek bir ateş,
Etrafında halay, zılgıt çekelim var mısın?
Beraber çıkalım darağacındaki sehpaya,
Sen Deniz’in yerine, ben Yusuf’un.
İşi cellada bırakmayalım,can dostum,
Beraber takalım ipi boynumuza var mısın?
Bizi öldü sansınlar, can dostum,
Hemen işe koyulalım, kök salalım toprağa,
Milyonlarca filiz verelim,dal olalım,
Tekrar mavzer alalım elimize var mısın?
02.08.1983
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:07 PM
Çağladı güzel
Asfalt yoldan saptı cılgaya geldi
Elleri koynunda ağladı güzel
Gözlerinden akan yağmurdu seldi
Yürek yangınında çağladı güzel
Yürek yarasına tabip ne gerek
Çaresi sendedir ağlar bu yürek
İki adım çukur kaz kazma kürek
Bakışların beni dağladı güzel
Kış idim bahara çevirdin beni
Kara kâbuslardan devirdin beni
Yabanda meraydım çevirdin beni
Yeşil bahçelere bağladı güzel
Şiirlerim sana hep sana olsun
Sevdam rüzgar ile kalbine dolsun
Gülmezsen yüzüme gül benzin solsun
Paslanan yüreğim yağladı güzel
Yolun sonu dedim başına geldim
Deli sevdam ile baharda seldim
Kafamı taşlara vuran bir yeldim
Mazlum’u ölüden sağladı güzel
08.07.2007
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:07 PM
Çatlak ellerine
Bizim,
Analarımızın, bacılarımızın,
elleri çatlak-çatlaktır.
Bezik, konken bilmezler
Tarlada, ekinde, otta,
diken doludur elleri,
Bilmezler okşamasını.
Bizim,
Analarımızın, bacılarımızın
elleri toprak, tezek kokar
Parfüm, koku bilmezler
Dağda kevende, tarlada kes,te
kapkaradır kocamandır elleri,
Manikür, pedikür bilmezler.
Bizim
Analarımızın, bacılarımızın,
elleri eziktir yaradır
İnşaatta çalışırlar
Sıva yaparlar metrelerce.
Bilmezler sinemayı, tiyatroyu, konseri,
Evdeki transistörlü radyodur eğlenceleri.
Bizim,
Analarımızın, bacılarımızın,
elleri yumuk yumuktur.
Bilmezler kremi, bakımı
Bakraç-bakraç sitil –sitil,
süt sağarlar gece gündüz
Öbek-öbek ot doğrarlar şafakta.
Bizim,
Analarımız, bacılarımız
türlü-türlü şampuan kullanmazlar
Kil toprak koyarlar saçlarına
Onun için, Anadolu kadını
toprak kokar, tezek kokar
Öperim tezek-toprak kokan ellerinden.
07.10.1985
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:07 PM
Çelik
Suyu;
Çelik suyu,
İradesi,çelik,
Gözleri,
Çakmaktaşı çarpışması,
Kılıç kınında
Kin, nefret yok.
Bir lokma ekmeği,
Bir sevdalı yüreği,
Yüreğindeki, acıyı bölüşür,
Yarin yanağından gayri.
Sözü,
Bir ustura keskinliği,
Gözü,
Dostu, düşmanı ayıran,
Sabah, tan atanda,
Su verende toprağa,
Eğleşmek gerek,
Toprakla güreşmek gerek.
20.06.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:08 PM
Çınar ağacı
Çınar ağacı, neden üzgünsün?
Neden gözyaşı döküyorsun?
Bir-bir gelip geçenlere,
Mahzun mahzun bakıyorsun.
Üzülme, yine yaz gelecek,
Yine çocuklar salıncak kuracaklar dalına,
Sevgililer buluşacak gölgende,
Yine aşıkları duyacaksın hasretle.
Kuşlar yuva yapacak dallarına,
Çocuklar salıncakta,
Kuşlar yuvada sallanacaklar.
Sevgililerin öpüşmelerine tanık olacaksın.
Üzülme, güzel çınarım üzülme,
Her kışın bir yazı,
Her gecenin bir sabahı,
Her kara günün bir aydınlığı var, üzülme.
23.06.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:08 PM
Çiçeksin
Sen bir kardelensin güzelim
Bembeyaz bir gelinlik gibi,
Güneşi görmek için yukarılarda
Karı delip yürürsün güneşe doğru, tek bir adım.
Sen kırlardaki papatyasın güzelim
Bir devedikeninin yanında boynu bükük
Toprak kızgın, toprak çatlak çatlak
Bir damla su beklersin bulutlardan, tek bir damla.
Sen kaya çatlağındaki bir nergissin güzelim
Ulaşılamayacak çıkılamayacak bir yerde
Yüksekteki, zirvedeki ayrıcalığınla,
Etrafına gülücükler saçarsın, tek bir gülücük.
Sen bir mor menekşesin bir parkta güzelim
Etrafındakilere göre mağrur ve gururlu
Sana dokunmak istiyorlar gelip geçenler
Bende dokunabilsem sana, tek bir dokunuş.
01.03.2002
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:08 PM
Çocukluğum
Akşamüstü parktaki banktayım,
Salıncaktaki, kaydıraktaki
Çocuklara bakıyorum saatlerdir,
Mutluluk,sevinç,
Gözlerinden fışkırıyor.
Bir o yana, bir bu yana koşan,
Çocuklara bakıyorum saatlerce.
Bunlar, çok şanslı çocuklar,
Bunlar, bilgisayar çocukları,
Kendi çocukluğuma gidiyorum birden,
Kıl topu, bez topu, mazı,
Ekene çocukluğuna,
Cır, ara kesme, uzun eşek, çocukluğuna.
On yaşında, sürü peşinde,
On iki yaşında, eli,saban üstünde
On üç yaşında,elinde orak,tarlada sıcakta.
Biz çocukluk görmedik ki,
Okulda, kız arkadaşımız olmadı ki bizim.
Köyde, kırsal kesimde,
Çocukluk yaşanmaz,
Böyle çocuklukta olmaz ki.
27.05.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:08 PM
Çocukluğumdan kaldı
Bendeki, çiğdem, nergis kokuları
Çocukluğumdan kaldı dostum
Örselendim toprakla, tabiatla
Gömdüm yüreğime dağ çiçeklerinden.
Bendeki, Keven, Gıngıl kokuları
Çocukluğumdan kaldı dostum
Emdim özlemi, hasreti mevsimlerce
Dağlarında çiçekle oynamamdan.
Bendeki kayısı, badem kokusu
Çocukluğumdan kaldı dostum
Şirin görünmek için sevdiğime
Yakama taktığım çiçeklerden.
Bendeki güneş yanığı kokusu
Çocukluğumdan kaldı dostum
Tarlada aç, susuz, yalınayakla
Kızgın toprakla öpüşmelerden.
Bendeki nem ve rutubet kokusu
Seksen’ den kaldı dostum
Bedenimi güneşe serdim
Çıkmadı Eylül kokusu üzerimden.
El ve ayak bileklerimdeki izler
Pranga, kelepçeden kaldı dostum
Bu berbat şairliğim, duygusallığım
O Günlerden gelir derinden.
17.01.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:08 PM
Çocukluğumdayım
Çocukluğumu yaşıyorum bugün
Tek tek adımladığım topraklarda
Bağ ve bahçelerimizde her köşe, anı dolu
İlk giydiğim iskarpinin çamur olduğu yeri
Dut ağacından düştüğüm
Yediğim sarı kiraz
Karanlıkta el yordamıyla bulduğum kayısı
Havuzunda kurbağalarla birlikte yüzdüğümüz
Dedem ve babaannemle
Anılar tazelendi bellekte
Her santiminde izler var
Ve her ağaçta bir yaramazlığımız
Ama, o zaman fark etmediğim bir şey var
Sessizlik ve huzur
Sessizliğin güzelliği
Kuş seslerinin, cırcır böceklerinin
Uzaklardan gelen horoz seslerinin güzelliği
Şimdi yeni keşfettim
Seksenlik delikanlıların saf ve samimi sevgileri
Ve her zaman insanlarının içten ve candan sıcaklığı
Büyükşehirlere, kentlere inat
Sevgilerini, karşılıksız paylaşmalarını fark ettim
İmecenin halâ var olduğu
Çocukluğumdayım birkaç gündür
Kırkbeş sene öncesindeyim
Karanlıkta yürüyemediğimiz köyüm
Şimdi ışıl ışıl karalara inat
Şehirleşmesine, modern görünümüne
Ve örf ve ananelere bağlılığına çok sevindim
01.10.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:08 PM
Çok oldu
Çok oldu, gideli çok oldu,
Kalbimin sıkışmasını,
Memedeki sütle gidişini,
Böğrümdeki bıçak yarasını,
Ve
Kalbimi kırdığını unuttum.
Gelmiyor musun?
Çok oldu, gideli çok oldu,
Yarların yanı başında
Tetikteki ceylanın ürkekliğini,
Seni anıyorum, seni
Derdim büyük ince, ipince
Ve
Senin yüzünden yataklardayım
Sormuyor musun?
Çok oldu, gideli çok oldu,
Yaralarım kapanmaz,
Çaresi sensin.
Doktorların işi değil,
Seni özlüyorum, seni
Ve
Gönül gözün açık değil mi?
Görmüyor musun?
09.06.2005
('ŞİİR HARMANI'ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:08 PM
Çöpcü ağabey
Ağzında sigarası
Portakal rengi üstlüğü
Lacivert pantolonlu ve şapkalı
İri yarı
Elinde yeni çıkan plastik süpürgesiyle
Hızlı hızlı yerleri taraklıyordu
Ve toz boran etraf
Bazen toz alttan gelir
Bazen üstten eser rüzgâr
Ama her seferinde tozlanır
Bizim dışarıdaki sehpalarımız, mobilyalarımız.
O kadar hınçla ve hırslıydı ki
Süpürgenin yerle temasını görmelisiniz
Alttaki asfaltı sökercesine
Ve kanını dökercesine.
Bunu gören mobilyacı
Yerleri bir güzel suladı
Ve adama yanaşıp,
‘Ağabey bu süpürgelerin su püskürtenleri çıkmış
sizde yok mu’? dedi muzip bir şekilde.
Yok dedi adam ‘bize daha vermediler’
Ağabeyin takatı
Ağabeyin sabrı
Ağabeyin sigarası bitmek üzere
Güneş yükseldi tepeden
Çok sıcak olmadan
Amirleri gelmeden
Bitirmesi lazım işlerini
Aceleciliği bundandır
Bundandır sigarasını hırsla çekişi
Bundandır asfaltı sökercesine süpürgesine asıldığı.
Yüzünde boncuk boncuk terler
Ve tertemiz oluyor yerler.
El arabasına asılı poşetten çıkardı
Güneş’ten ılımış şişedeki suyunu
Dikti kafasına yorgun bitap
Her gün aynı görüntü
Her gün aynı icraat.
15.06.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:08 PM
Damlalar Deniz’e yürüdü
Damla damla toplandılar bir yerde
Çeşme olup yürüdüler Denize
Işıklandı gözlerdeki o perde
Bir sel olup yürüdüler Denize.
Bir mayıs sabahı yere düştüler
Anaların gözlerinde yaştılar
Nice nice barikatı aştılar
Dere olup yürüdüler Denize
Halkının elinde üç tek gülüsün
Deli deli esen bahar yelisin
Yüreklere akan sevgi selisin
Irmak olup yürüdüler Denize
Damlalar, çeşmeler, dere birleşti
Derelerde ırmakla bütünleşti
Yoldaşların meşalesinde ateşti
Nehir olup yürüdüler Denize.
Mazlum’un yürekten sevgisi taştı
Aşılmaz dağları kolayca aştı
Nehirlerle Deniz can kucaklaştı
Sevgi olup yürüdüler Denize.
14.05.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:08 PM
Darağacı,yım ben
Bir ağaçtım ben
Başı karlı dağların eteklerinde
Çocuklarım ve torunlarımla yaşayan bir ağaç.
Bir seher vaktinde,
Yankılandı balta sesleri orman Deniz’imizde
Kestiniz kol ve bacaklarımı,
Geçirdiniz işkence dezgâhlarından
Size göre biçim ve ebatladınız
Vakitlerden bir vakit,
Diktiniz üç ayak üzerine beni
Zirveme bir yağlı urgan taktınız
Ve ucunu da ilmek yaptınız.
Kan akıyor gözlerimsen, kan
Bir ağır koku var yakıyor geniz
Süzülüyor gözyaşlarım yanaklarımdan
Derelerce, ve oldu Deniz.
Ve üç fidan gözüktü uzaktan
Ak giysiler içinde prangalarla.
Önce birini
Sonra ötekini
Daha sonra diğerini getirdiniz
Getirdiniz üç ayağımın arasına
Taktınız yağlı urganları boğazlarına
‘Dışarıda delikanlı bir bahar’
Çiçekler açıyor dışarıda Mayısta
Ve
Ve siz gül goncalarını soldurdunuz
Adımı da siz koydunuz.
Ağlıyor Anne, Baba, Kardeş Bacı,
Sayenizde adım kaldı DARAĞACI.
26.04.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:08 PM
Değdirememiş
Karagözlüm yüreğinde yangın var
Aşkını kimseye söyleyememiş
Korlanmış sineye sığmamış çok dar
Seni seviyorum diye söyleyememiş.
Aylar, yıllar oldu bitmedi mi yas?
Çıkar yüreğini sev olmasın taş
Gül artık gözünden akmasın yaş
Gözünü gözüme değdirememiş.
Gözünden kalbine bir girebilsem
Deste deste güller bir derebilsem
Elleri korkusuz ben tutabilsem
Beni sevdiğini söyleyememiş.
‘Korkunun ecele faydası yoktur’
Seni doyuracak sevgim pek çoktur
Senden başkası da kalbimde yoktur
Kalbini kalbime değdirememiş.
Sevdiğim yükünü dağlara yığmış
Cihan’a sığmamış da yüreğe sığmış
Fazla naz, da aşık usandırırmış
Mazlum’a sevdiğini söyleyememiş.
29.06.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:09 PM
Demirtaş usta
Usta, ben seni çok geç tanıdım
Yürekli, cesur kalemini
Sen bizim lokomotifimiz oldun
Demir, taş kalemini geç tanıdım.
Meraklanma sen Metin usta
Sevimli tonton Nasrettin*
Yatar şimdi yorgan, döşek
Ve şimdi bulmuştur onlarca eşek.
Che Guevera gibi yalın delikanlı
Peşinden gelir, yüzlerce binlerce
Türkü soluyan Şairleri var ülkemin
Sen rahat ol Metin usta rahat uyu.
30.10.2005
* Can Yücel
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:09 PM
Deniz'de dalgayım ben
Kapkara bir gecede
Denizde dalgayım ben
Bir avuç pırpır atan yürekte
Tükenmez sevdayım ben
Benim karasevdam
Kıyıdaki dalgakıranlara,
Çekicin örsü dövdüğü dibi
Korkulu rüyasıyım ben
Sevdam düğümlenmiş yüreğimde
Sevdam idam sehpasında
Benim yüce sevdam,
Önce doğdu, emekledi, yürüdü
Yürüdü adım adım düşe kalka
Dağlarda çığ oldum denizde dalga
Kıyılara vururum kafamı çarpa çarpa
Benim sevdam bir gemici fenerinde
Kocaman gemileri, şilepleri,
Bir yaprak gibi tutarım ellerimde.
13.05.2006 S. 00.20
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:09 PM
Deniz çağırıyor seni
Şafakta,
Şafakta çağırıyor, Deniz seni
Ak kanatlı ak martılarla
Elleri nasırlı yürek işçilerini
Deniz çağırır seni kendi derinliklerine
Bir, Mayıs şafağına tutunda gel.
Ulaklar,
Ulaklar dağılmış tüm yurda
Bir turna çığlığıyla
Bir çoban ıslığıyla
Şafakta çağırır seni deniz
Meydanlardaki işçilere tutunda gel.
Deniz,
Deniz çağırıyor seni Deniz
Gemerek’te bir motosiklet üzerinde
Bir çukur veya bir hendekte
Okulda öğrenci haykırışlarıyla
Etrafı kuşatılmış Umutlara tutunda gel.
Darağacı,
Darağacı çağırıyor seni, Deniz
Daha yapacak çok işimiz vardı,
Bizi bırakıp nereye gidiyorsun?
Yusuf, Hüseyin ve prangalarla
Altı mayıs şafağına tutunda gel.
26.04.1981
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:09 PM
Deniz fenerim
Onlarca metre yükseklikte,
Mağrur ve her zaman heyecanlı,
Bir trenin lokomotifi,
Bir çobanın,
Sürüsündeki kılavuzu gibi,
yol gösteriyor.
Gemicilerin dostudur.
Gözleri şimşek gibi,
Binlerce metreden görülür
Benim deniz fenerim.
Dil, din, ırk, mezhep gözetmeden,
yardımcı olur insanlara.
Işığının düştüğü sudaki balıklar,
Halay çeker, horon teperler,
Sabahlara kadar.
Geçen gemilerden yüzlerce el,
Teşekkür için havalanır.
Yağmur, tipi, boran,
Fark etmez onun için,
Hep ayakta dimdik,
Yüzlerce senedir uyku yok onda,
Ve yorgunlukta yok.
Işığını,
Aşktan ve sevgiden alır,
Sevincim, kederim,
Benim deniz fenerim.
26.07.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:09 PM
Derinlikler
Zamanı geldi artık.
Dalacağım derinliklere,
Misafirliğe gideceğim,
Balıklara, midyelere,
İstiridyelere,ve tüm canlılara.
Keşfedeceğim derinlikleri,
Göreceğim güzellikleri,
Gerdanında inci olacağım.
Yakamozlarda,
Işıltılarda,
Bir trolde,
Bir balıkçı oltasında,
Arayacağım seni.
Engellemeyin beni,
Dalmak istiyorum derinliklere.
Engellemeyin beni,
Gitmek istiyorum uzak ülkelere.
Önce dereler ırmaklar,
Göller, denizler ve okyanuslara
Gideceğim uzaklara.
Artık şiirlerimi
Derinliklerde yazacağım,
Artık buralarda değil.
Bilinmeyenlerde arayacağım seni,
Artık arabamla değil,
Denizatımla arayacağım seni.
Ve derinliklerde
Yazacağım şiirlerimi.
09.07.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:09 PM
Dertlerim kapıda
Dertler sıralanmış benim kapıda
Her birine ayrı bakasım gelir
Hepsi ayrı huylu, ayrı yapıda
Feleğin evini yıkasım gelir.
Kimi benden ister iki gözümü
Kimi unutturur bana sözümü
Kimi defter kalem yazmış yazımı
Şu yalan dünyadan bıkasım gelir.
Emir büyük yerden yazılmış ferman
Dizlerimde sızı bırakmaz derman
Alem kurulalı dönüyor devran
Dünyanın evinden çıkasım gelir.
Kulağıma girmiş duyurmaz sesin
Bırak ellerimi varsın titresin
Ararım çareyi derman nerdesin?
Tabibin elinden tutasım gelir.
En kötüsü kalpte aşkın yarası
Dertler sıralanmış yürek arası
Çaresiz yüzdeki ar,ın karası
Bendeki dertleri yutasım gelir.
Ölümden gayriye çaresi vardır
Mazlum’a bu dünya oldukça dardır
Yürekte yangın var çaresi kardır
Aşık yürekleri yakasım gelir.
31.08.2006
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:09 PM
Doğa aşkı
Doğa ile barış, barışık yaşa
Doğayı sevmeyen insanı sevmez
Aç gönül gözünü bak kurda kuşa
Ormanı sevmeyen insanı sevmez
Dipsiz gölün güzel suyu kara,dır
Bunu görmeyenin yürek yaradır
Büyük kentler bitmiş yaşam buradadır
Ağacı sevmeyen insanı sevmez
Bir yayla ki bize moral topladık
Atlara bindikte sevinç katladık
Çocuk olduk taştan taşa atladık
Doğayı sevmeyen insanı sevmez
Rehber önde bize yolu açıyor
Ağaçları sevip öpüp okşuyor
Suları dişlere keman oluyor
Suyunu sevmeyen insanı sevmez
Şelale altında grup dur dedi
Buz gibi suyuna herkes gir dedi
Manzara doyumsuz burdadır dedi
Toprağı sevmeyen insanı sevmez
Soğuk suya şifa diye girenler
Burdaki güzellik nerde diyenler
Saç kavurmayla parmak yiyenler
Doğayı sevmeyen insanı sevmez
Bütün gün yürümek bizi yormadı
Sevgi, kardeşliğe nifak girmedi
Yürekler güzeldir fire vermedi
Ağacı sevmeyen insanı sevmez
Gün bitmesin burdan ayrılmayalım
Sevgiyi dostluğu unutmayalım
Güzel ormanları yaktırmayalım
Ormanı sevmeyen insanı sevmez
Dere boyu ayak suyun içinde
Elli değil yaşım on sekizimde
Asırlık ağaçlar can evimizde
Ağacı sevmeyen insanı sevmez
Akşam oldu evin yolu gözüktü
Ayrılmak ne mümkün yürek ezikti
Doğanın sevgisi bir bilezikti
Doğayı sevmeyen insanı sevmez
Mazlum’un peşine takılın dostlar
Doğa,dır herkesi birden kucaklar
İşimiz yok silah ile bıçaklar
Ormanı sevmeyen insanı sevmez
14.08.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:10 PM
Dostlar Muhabbeti
Muhabbet dediğin dostlarla olur
Kalbi karalarla yola gidilmez
İrfan meclisinde akıl yön bulur
Kalbi karalarla dile gidilmez
Can ile cananı dost dergâhında
Yürek bahçesinde güller bağında
Çırak ustasıyla uz erbabında
Kalbi karalarla yola gidilmez
Zemheride açar aşığın gülü
Yürekte yangın var bülbüldür dili
Baharda zapt olmaz dağların seli
Kalbi karalarla dağa gidilmez
Tipi, boran ile çık gel köşküme
Adil misin canan kula düşküne
Yürü hak Muhammet Ali aşkına
Kalbi karalarla bele gidilmez
Elinde asa var yollarda mısın
Gözünde nazarla dillerde misin
Sen tanımadığın ellerde misin
Kalbi karalarla ele gidilmez
Sakın ola bana şair demeyin
Yürek yaralanmış siz ellemeyin
Mazlum’un bağından güller dermeyin
Kalbi karalarla güle gidilmez
09.08.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:10 PM
Dostum
Biz yaşamı yarınlara sakladık,
Gömdük, mavzerlerimizi yüreğimize.
Kavgayı,
Sevmeyi,
Aşkı,
Kısacası yaşamayı erteledik dostum.
Biz yaşamaya yarın başlayacağız,
Kahpesiz,
Yalansız,
Sömürüsüz bir dünyada,
Yaşamaya yarın başlayacağız dostum.
Evet,biz,yarın başlayacağız yaşamaya,
Dalga dalga,
Öbek öbek,
Bir kara buluttan boşanırcasına,
Biz, yaşamaya yarın başlayacağız DOSTUM.
05.05.1984
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:10 PM
Dört çivi
Hazırlık, üç gün önce başladı,
Sessiz,ve gizliden,
“sehpanın ayaklarını kontrol et”
Diye bağırdı.
Öteki ağır, aksak,istemeyerek,
Elinde bir keser
Birkaç büyük çivi.
“birer çivi daha çak” dedi öteki
Çiviler çakıldı gürültüyle,
“ipi de kontrol et’ dedi öteki,
En küçük detayına,
En ince ayrıntısına kadar kontrol etti beriki.
Saat, sabahın dördü,
Büyük bir gürültüyle açıldı,
Demir kapılar.
Açlık,ve uykusuzluktan bitkin,
Ak giysiler içinde
Ağır adımlarla, koltuğuna girmiş biri ile beraber
Yürüdüler darağacına.
Ayakları, götürmüyordu vücudunu
Üç merdiven çıkıp,
Ayaklarına,birer çivi daha çakılmış sehpanın,
Önünde durdular.
‘çıkar sehpanın üzerine’
‘Tak ipi boynuna ’diye bağırdı.
Emir veren, yavaş adımlarla yürüdü,
Birer çivi daha çakılmış sehpanın
Üzerinde duran delikanlının yanına.
“son isteğin var mı? ”dedi.
Sehpanın üzerindeki,
On yedi yaşındaki genç,
Emir verenin suratına;
Okkalı bir tükürük savurdu.
Sol eliyle suratını sıvazlarken,
Sağ elini havaya kaldırıp işareti verdi.
Cellat,ayaklarına birer çivi daha çakılmış
Sehpayı çekti altından.
Birkaç saniye sonra,
Havada beyaz bir güvercin göründü.
Daha sonra da, birkaç tur atıp,
Kayboldu gökyüzünde.
11.06.1980
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:10 PM
Dört duvar arası
Ben dört duvar arasında değilim,
Sizin yanınızdayım.
Grevdeki işçinin,
Boykottaki öğrencinin yanındayım.
Ben dört duvar arasında değilim,
Yanınızdayım,
Köylünün imecesinde,
Emeklinin banka kuyruğundayım.
Ben dört duvar arasında değilim,
Yanı başınızdayım,
Yüreğim kabarmış sineye sığmaz,
Dağdayım karabinam la sizinleyim.
Ben dört duvar arasında değilim,
Yüreğinizdeyim,
Gücünüze güç katan,
Elimde kelepçe, ayağımda pranga,sizinleyim.
20.06.1981
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:10 PM
Ecel kapımızda
Bir kanadı kırık güvercinsin sen
Yüreğime doğru uçar konarsın
Güzel gözlerinle çöl ortasından
Gözlerimi içer içer kanarsın.
Serçe yüreğine şahin olurum
Aşar karlı dağlar seni bulurum
İflah olmam ben bu dertten ölürüm
Yüreğime konar göçer yanarsın.
Kıskançlığın bu sevgimi bitirir
Kara bulutlardan yağmur getirir
Yüreğimde mola verip oturur
Hasadımı vurup düşer dönersin.
Güzelliğin dilden dile dolaşır
Nefesimle siyah saçın uçuşur
Gözlerimiz orta yerde buluşur
Vaden yetip bir gün düşer sönersin.
Yüreğimde kalıp olmuş buzlar var
Siyah saçlarıma yağıyor karlar
Mazlum’un sevdası yüreğine dar
Ecel kapımızda yiter gidersin.
10.07.2006
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:10 PM
Eski bir gazete
Güneşten ılımış suyu kaldırdı başına
Göz ucuyla da babasına baktı
Elinde orak, Güneş tam tepelerinde
Ve Ali henüz on dört yaşında
Göz ucuyla bir kez daha baktı babasına
Yırtılmış pantolonun cebinden,
Eski bir gazete yaprağı çıkardı
Rengi Güneş’ten solmuş
Büyük bir gazeteydi aslında ama,
Ali sadece yarım sayfasını almıştı
Ve en az yüz sefer bakmıştı gazetedeki resme
Resimdeki, İzmir’li bir mankendi
Hiç görmemişti böyle birini
Ve baktı, baktı bir kez daha baktı
Babasının gür sesiyle irkildi
Çarçabuk cebine koydu gazeteyi.
Ali şehre hiç gitmemişti
Ve televizyon da görmemişti
Gazeteyi de kamyon şoförü vermişti.
Güneş tepelerinden kurşun gibi vuruyor
Çatlayan dudakları, kulakları soyuluyor
Ve birkaç yerinden delinen,
Gıslawed lastikler
Görmek istediği İzmir,
Ve cebindeki hayaliyle yaşıyor Ali.
29.05.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:10 PM
Ey yar
Ey sevgili, ne zaman aklıma düşsen
Bir hüzün çöker yüreğimin orta yerine
Sonbaharda düşen yapraklar,
Kanadı kırık bir beyaz güvercin gelir aklıma
Ellerimin ellerinden sürüklenmesi
Ne zaman,
Boncuk-boncuk terle uyansam yatağımda
Yudum-yudum içtiğim gözlerin gelir aklıma ey yar.
Ne zaman sesin çınlasa kulaklarımda
Bir türküye yol verir dudaklarım
Fırat kadar hırçın,
Bir ceylan gibi narin ve kıvrak,
Mısralar dökülür kalemimden ak kağıtlara
Ne zaman,
Sesime ses versen, nefesime nefes,
Adım-adım geçtiğim bağın bahçen gelir aklıma ey yar.
Ne zaman bir çocuğun ağlamasını görsem
Binip giderken minübüse,
Ben boynu bükük bakarken arkandan,
Senin el sallaman gelir aklıma
Gözlerinin gözlerimden kaybolması
Ne zaman,
Ne zaman yağmurlara gebe kara bulutlar görsem
Başak-başak biçtiğim hasadın gelir aklıma ey yar.
12.12.2007 saat 01:20
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:10 PM
Eylül
Saksılarımızdaki
Kasımpatılar, menekşeler,
Nedense
Eylül’de bükerler boyunlarını.
Açmazlar çiçeklerini.
Yüreğimde bir sızı inceden,
Başlar Eylül’ün ortalarına doğru,
Yüreğim kelepçeli ellerim değil,
Sürgündeyim, Anadolu’dayım geceden.
Bir fırtına kopar her yıl Eylül’de,
Talan eder, gönül bağımızı bahçemizi,
Toplar,doldururlar, statlara yürekleri
Zincirlerden morarmış bileklerimizi.
Her yıl on iki Eylül’de devamlı,
Vapurlar, trenler bir başka çalar,
Düdüklerini,sirenlerini hüzünlü
Eller ayaklar zincirli olsa da, beyinler özgür.
29.06.1984
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:10 PM
Eylül gibi
Saçları kirli darmadağınık
Suratı tanınmaz halde
Gözlerinde var bir sağanak
Üstünden Eylül geçmiş gibi
Ayaklarını basamıyor yere
Belli ki işkenceden geçmiş
Her tarafı olmuş yara bere
On iki Eylül’ü içmiş gibi.
İki kolu havada duruyor
Koltukaltında karpuz var gibi
Her gelen tekme tokat vuruyor
Kollarına, tüp asılmış gibi.
Çömelmiş dört kat yerde duruyor
Belli ki acıdan kıvranıyor
Vücudunda yara bere yok
Kum torbasıyla dövülmüş gibi.
Çözülmemiş yiğit yoldaş belli ki
Sol elini kaldırıyor havaya
Zafer işareti yapıyor zoraki
Güneş yakında doğacak gibi
01.10.1983
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:10 PM
Fener gibisin
Güneşli, mavi bir gökyüzünden
Saçlarıma düşen yağmur gibisin
İlkbaharda karnı büyük toprakta,
İçinden çıkılmaz çamur gibisin.
Kutsalsın sen benim gözümde
Avuçlarımdaki nimetsin
Annemin akşamdan mayaladığı
Teknedeki hamur gibisin.
Sen Güneşimsin benim
Kalbime düşen cemresin
Karanlık, kapkaranlık bir gecede
Yolumu aydınlatan fener gibisin.
30.10.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:11 PM
Fırat
Ah Fırat, Fırat
Zalim Fırat
Boz bulanık akarsın Fırat
Azgın mı azgın
Durduracak babayiğit yok
Köprü yok, sal işlemez
Telli gelin, yatar dört omuzda
Sancıları çekilmez
Telli gelin iki canlı
Bu ilk gebeliği
Telli gelinin kocası asker
Otuz üç gün sonra tezkere bekler
Omuzlarda,
bir o yana bir bu yana gidip gelinir Fırat boyu
Geçmek ne mümkün
Bura insanı yiğittir, gözü karadır
Bura insanı dertlidir, fukaradır.
Ne canlar verilmiş Fırat’a
Ne yiğitler, ne gelinler verilmiş
Çaresi yok, mümkünatı yok
vurup geçecekler,
suyu yayvan olan yerden.
Telli gelin dört omuzda
Telli gelin, dört baş sekiz ayakta.
Adımladılar suyu,
kaplumbağa adımıyla ortalara kadar
Su soğuk can dayanmaz
Beş kişi altı can gömüldü azgın sulara.
Çığlıklar yankılandı kayalıklarda
Gözyaşları döküldü
Vurunmalar, yakınmalar boşuna
Bu ilk değil, son da olmayacak
Bura insanının yazgısıdır bu
Bura yiğidinin kaderidir bu
Her zaman suçlu Fırat’tır
Her can düşümünde suçludur Fırat
Her suya gidişlerinde ağıtlar yakılır
“Ah Fırat Fırat
Ocakları söndüren Fırat
Sen kanlı Fıratsın
Bura insanına SIRATsın”
29.06.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:11 PM
Fırat halı dezgahında
Fıratı,
germişler halı dezgâhına,
İlmek-ilmek dokuyorlar,
dağdaki sümbül ve çiçeklerin
renklerini işliyorlar sabırla.
Bu kadar, büyük, görkemli
ve heybetli bir halıyı,
ne yapacaksınız diye sordum cahilce.
Bir ucundan binlerce genç kız
tutup kaldırdılar rengârenk halıyı
Ve hep birlikte haykırdılar.
“Tüm işçinin, emekçinin ve,
tüm dünya devrimcilerinin
ayakları altına serecegiz.
Ki Fırat ve Diclenin bütün kolları ile
derelerini de halı dezgâhına gereceğiz
Ve tüm dünya emekçilerinin haklarını,
misli-misli verecegiz”
Ve az kaldı,
Az kaldı, halımızın bitmesine
Az kaldı, kara bulutların gitmesine.
19.09.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:11 PM
Filistin nişangâhta
Neden gözlerimiz kapalı?
Kulaklarımız sağır on yıllardır, neden?
Yanı başımızda yitirilen canlar,
Umutları sönen insanlar
Eze eze bitiremediler Filistin’i
Ve Filistin, baskıda.
Silaha sapanla karşı duran
Babasından erk,le kuduran,
Ağızlarından kanlı salyalar akıtan
Susun efendiler susun, görmeyin sıra bizde
Yüze yüze bitiremediler Filistin’i
Ve Filistin, falakada, askıda.
İşbaşında emperyalistler
Doymadılar kanlarımıza
Senelerdir çocuk, kadın, erkek demeden,
Ağızlarından kan damlayan cani ve coniler,
İçe içe bitiremediler Filistin’i
Ve Filistin, işkencede.
Artık açık bir saldırıda
Hedefte siviller,
Hedefte çocuk ve kadınlar
Ne zaman bitecek bu zulüm, nereye kadar?
Vura vura bitiremediler Filistin’i
Ve Filistin, nişangâhta.
15.07 2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:11 PM
Galata’da
Balıkçıdaki sabır
Peygamber sabrıdır
Sabahın dördünde
Gün ışımadan açar oltasını çaparisini
Ya nasip der, atar denizin derinliklerine
Gözü oltanın ucunda
Bakar saatlerce
Oltanın aşağı yukarı kıpırtısı
Heyecan verir ona
Sabah oldu mu,
Çaycı, poğaçacı, simitçi sesleri,
Kaplar ortalığı.
Balıkçı, yan gözle çaktırmadan bakar,
Yandaki komşusuna.
Acaba, kaç turda takımı
Acaba, nasıl yem taktı diye.
Sabah altı gibi, ortalık hareketlenir
Kalpler vurur hızla
On beşlik çaparisinin
On beş balığı,
On beş çırpınan yürek
Balıkçının yüzü gülek
Kovalar dolu
Balıkçının kovası kolunda
Balıkçı evinin yolunda.
31.05.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:11 PM
*******
Gündüzüm, gece oldu,zalim
Gecem zifiri karanlık,
Güneşim ol benim gülüm,
Doğ kalbime, ısıt beni gülüm.
******* uzun,çok uzun,
Yorgansız, döşeksiz *******.
Unuttum konuşmayı,dökülmüyor heceler,
Işığım, güneşim ol, bitsin bu *******.
******* uzun, ******* kabus dolu,
Tökezler ayakların, bulamazsın yolu,
Her gece karabasanlar, her gece,
Hayatımız masal, yaşamımız bilmece.
03.06.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:11 PM
*******deyim
*******deyim her gün,
Sensiz.
Dört duvar arasındayım,
Kefensiz, üryan.
Karanlıklardayım her gün,
Sensiz.
Parmaklıklar arkasındayım,
Geleceğin yalan.
Dardayım her gün,
Sensiz.
İşkencelerdeyim yalın,
Uzaktır sılam.
Zordayım her gün,
Sensiz.
Dertleşecek kimsem yok,
Yoktur bir kelâm.
Üşüyorum Temmuz’da her gün,
Sensiz.
Çıldırmak üzereyim,
Yok mu, bir selam.
23.06.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:11 PM
Geç kalmışım yaşama
Yıldızlar var başımızda
Gülümseyen Ay
Ve ak düşmüş saçlar,
dans ediyorlar ahenkle
Kalp atışlarımız tempoda
O kadar sevecenliği,
Omzuma dayanan başta görüyorum
Her nefesinde yıldız
Her solukta bulutlar yükseliyor ulaşılmazlara.
Uyurken bir çocuk yüzü omzumda
Kıvrılarak giden yollarda
Bir sağa bir sola,
Gülen bir yüze vuruşu şavkının
Kurşuni bulutlardan çıkararak yüzünü.
Yolun yarısını çoktan geçmişim
Geç kalmışım yaşama
Yıldızlarla halaya,
Ay’ın gülen yüzünde yaşamı
Ve karışarak nefesler yükselirken havaya
Bir serçe yüreğinin atışlarını duymaya
İçimdeki çocuk gülümsemesini görmeye
Geç kalmışım geç.
Son göründü uzaktan sisli bir havada
Gittikçe yaklaşıyor aheste
Ve Ay’ın gülümsemesi donuyor yüzümde
Soğuk bir Kasım gecesinde
10.11.2006
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:11 PM
Gel
Tarladaki tohum başağa,
Kalbindeki soğukluk sıcağa,
Kucaktaki bebek ayağa,
Durduğu, zaman gel.
Kirazlara al düştüğü,
Yaylacılar çadırlara göçtüğü,
Küçük oğlak anasından ayrılıp,
Çayırlarda, koştuğu zaman gel.
Havadaki turnanın semah
Kovandaki arıların oğul u
Kırlangıç yuvalarındaki
Yavruları, uçtuğu zaman gel.
26.05.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:12 PM
Gelmedin
Bekledim
Baharda renk renk çiçeklerle
Topraktan fışkıran bitkilerle
Dağlardaki damla damla eriyen karla
Çoğalan yürek sevgimle
Ve fal tuttum papatya çiçeğinde
Gelecek gelmeyeceklerle
Uç uç böceklerini yarıştırdım senin için
Bekledim bekledim ve sen gelmedin
Bekledim
Sarı sıcak bir yaz’da
Çatlamış toprak yarıklarında
Bir ağaç gölgesine muhtaç çoban yüreğinde
Hücresindeki yosunlu taşlara inat,
Çıplak ayakla fırın sıcaklığındaki toprakta
Gözlerim yollarda, şafakta
Gelecektin dolacaktın hasretle yüreğime
Bekledim bekledin ve sen gelmedin
Bekledim
Baharın sonunda bir güz mevsiminde
Yaprakların dalından,
Sevgilerin yüreklerden koparıldığı
Kara bulutların yağmura gebeliğinde
Fırtınaların güneş sıcaklığına hasretinde
Ve penceremdeki rüzgâr ıslıklarına inat
Kulaklarım ayak seslerinde burnum kokunda
Bekledim bekledim ve sen gelmedin
Bekledim
Kurşun sıcaklığında kara yüzlü ak Kış’ta
Çatılardan sarkan buz sıcaklığında
Ulaklar saldım yüreğine tek tek
Gagası kanadı altındaki bir serçe yüreğiyle
Ürkek ve titrek gecenin korkunç yüzünde
Bomboş yataktaki ısın arzularımda
Nefesim nefesine hasret
Bekledim bekledim ve sen gelmedin
Bekledim
Tükenmiş umutlarımla
Damla damla yüreğimden sızan sevgim
Son damlada sen çıkageldin Beşinci mevsimimde
Geç kaldın geç, hem de çok geç
Çelikteki çekilen suyun berraklığında
Ve saçlardaki kar beyazlığında
Geldin beşinci mevsimimde ama
Çok geç kaldın be güzelim
3.1.2007
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:12 PM
Geride kaldı
Bir küheylan at gibi,
Kişnedi şahlandı.
Bir ışık hızıyla yaşandı hayat,
Geçti gitti ömür, ömürler,
Güzel günler geride kaldı.
Kalbi küt küt atan bir ceylan,
Pusuda bekleyen avcısı,
Rüzgar gibi, fırtına gibi,
Geçti gitti ömür,ömürler,
Gençliğim, güzelliğin geride kaldı.
25.04.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:12 PM
Gitme
Gitme,
Bu ayrılık beni yıkar,
Bana ölüm olur gitme.
Etle, kemik ayrılır mı?
Bu can, sensiz dayanır mı?
Alıştım sana,
Annenin,
Çocuğuna düşkünlüğü gibi,
Kehribar,
Tütün müptelalığı gibi.
Gözlerim,
Gözlerine kilitli,
Başkasına bakamazsın ki,
Yüreğimde,
Kum fırtınaları başladı.
Dayanamam,
Yaşayamam,
Gitme,gitme,
Bana kim yoldaş olacak?
Dertlerimi, kim dinleyecek?
Gitme, ecelim olursun,
Katilim olursun gitme.
Sen gidersen,
Bana içten ve candan,
Kim bakacak?
Kiminle kavga edeceğiz?
Ve
Sen gidersen,
Şiirlerimi kim yazacak
30.07.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:12 PM
Göldağı'nın kızı
Göl dağının bir kızı var ki
Baharda asi Fırat gibi
Gem tutmaz hırçınlığıyla
Dizginsiz bir kısrak gibi.
Çorak topraklarda/yüreği taş olmuş
Susuz tarlalarda/yüzü gülmez olmuş.
Tutmak istedim yüreğinden
Ellerim kan revan gibi
Saklanmış zırhının ardına
Urbası kirpi dikeni gibi.
Susuz tarlalarda/yüzü gülmez olmuş
Çorak topraklarda/yüreği taş olmuş.
Öpmek istedim yanağından
Dudaklarım yok oldu gibi
Bir ateş var ki vücudumda
Faal bir volkan gibi.
Çorak topraklarda/yüreği taş olmuş
Susuz tarlalarda/yüzü gülmez olmuş.
Baharda dikenli çiçekleriyle
Göl dağının keveni, gıngılı gibi
Bir gözleri bir bakışı var ki
Ürkek bir ceylan bakışı gibi.
03.01.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:12 PM
Göldağı Beydağı
Göldağı’ndan Beydağı’na yol olur
Ağustos’ta zirvesinde karlar var
Yarimin verdiği kenger gül olur
Kekik, nergiz kokan dağlarımız var.
Övlelik’ten Arapgir’e girersin
Çeşmesinden soğuk suyu içersin
Üzümüne kaysısına ne dersin?
Güzellerle dolu bağlarımız var.
Kozluğun balığı halaya durmuş
Canından bezmişte kenara vurmuş
Arapgir’im akın akın göç vermiş
Giden gitmiş kalan sağlarımız var.
Günyüzü’nde sürülerce koyunlar
Dilsiz kaval ile inliyor dağlar
Yürekleri sevgi dolu çobanlar
Bakraç bakraç dolu yağlarımız var.
Alıçlı hasrete göğsünü germiş
Gurbetteki dosta haber göndermiş
Mazlum zemheride arıyı dermiş
Bizim petek petek ballarımız var.
10.06.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:12 PM
Gölge çiçeği
Güneş ülkesinin gölge çiçeği
İnce, narin, kırılgansın
Duygu yüklü yürekli
Anadolu’mun en güzel kentindensin
Ve şu an gurbetin gurbetindesin
Sen yüreğimizden sürgün müsün?
Çok duygusal şiir dostusun
Benim en vefakar hayranımsın
Bıkmadan usanmadan her gün
Sabaha karşı üç dörtlerde
Şiirlerimi tıklayıp yorum yazansın
Seninle konuşamadım kırgın mısın?
Sen Munzur’lu gölge çiçeği
Sabah iş var çalışma var
Bırak artık şu bilgisayarı
Bırak artık bu berbat şiirlerimi
Yat uyu dinlen sabah oldu
Yoksa sen bilgisayara kelepçeli misin?
Bir gün gölge çiçeği bir gün
Suların ağaçlara yürüdüğü gün
Odunlar topladım dağ büyüklüğünde
Munzur’da hiç sönmeyecek bir ateş
Gücüm yok takatım yok yakmaya
Bu ateşi sen yakar mısın?
Sen gölge çiçeği sağlıcakla kal
Çocuklarına kanat ger şemsiye ol
Öperim kara munzur gözlerinizden
Aydınlıklara hep mutlu ve umutlu ol
Benim hep arkadaşım ve dostum ol
Karanlıkları aydınlatmaya var mısın?
31.12.2005
(Gölge çiçeği dostuma armağanımdır)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:12 PM
Gömelim silahları
Kavga değil,
Kardeşlik, barış için yarışalım.
Birbirimizi severek, sayarak yaşayalım.
Dünyadan, tüm taş kalplileri,
Gömelim çukurlara, çok derinlere.
Her gün,
Yeni şeyler öğrenelim,geleceğimiz için.
Çocuklarımızı eğitelim,olmasın nefret kin.
Dünyadan,tüm cahilleri,cehaleti,
Gömelim çukurlara,çok derinlere.
Artık,
Savaşların yerini barışlar alsın,
Kaldıralım sınırları, güllük,gülistanlık olsun,
Dünyadan, tüm silahları, tankları,topları,
Gömelim çukurlara,çok derinlere.
23.05.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:12 PM
Gönül bahçem
Gönül bahçemdeki çiçeklerde
Hep seni aradım yalnızlığımda
Her çiçeğin sana benzerliğini
Ayrı sevdim çiçekleri senin için.
Ay çiçeğinde gördüm yüzünü
Hep gülen, güleç,neşeli
Papatyaları gördüm saçlarında
Okşadım sevdim senin için.
Engerek otunda aradım tenini
Beyaz,miski amber kokunu
Gelinciklerde aradım yanaklarını
Öptüm kokladım senin için.
Saç rengini aradım katırtırnağında
Sarı, sapsarı en güzel çiçek
Menekşelerde aradım gözlerini
Baktım uzun, uzun senin için.
Kaya gülünde,aradım farını,kalemini
Sürdüm elime baktım uzun,uzun
Çiğdemlerde aradım hal halını tacını,
Ördüm taç yaptım senin için.
10.07.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:12 PM
Görüyormusun?
Baharda açan çiçekleri,
Çiçeğe konmuş bir arı kraliçeyi,
El ele tutuşup dans eden karıncaları,
Görüyor musun?
Kepezde ki kepenekli çobanın;
Elindeki,dilsiz,dertli kavalını,
Koyunlarla, kuzularının kavuşma seslerini,
Duyuyor musun?
Hasretliğin canıma tak etti, gel artık.
Kır çiçekleri gibi tütüyorsun burnumda,
Her gün gözüm kapıda,yollarda.
Geliyor musun?
26.04.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:12 PM
Götür bizi
Az adımlamadık bu şehrin
Yollarını, makadamlarını,
Az çiğnemedik çamurlarını,
Az görmedik kokuşmuşluğunu.
İhanet etti,bu şehir bana,
Düşman etti beni bana.
Çok hıyanetler,
Çok ihanetler gördüm.
Karmaşıklığından,
Stresinden,bıktım artık
Al götür beni uzaklara,
Çek çıkar beni tuzaklardan.
Ey rüzgar,
Aç kanatlarını aç,
Götür beni.
Küçük bir Anadolu köyüne.
Ama ben yalnız değilim
Biliyor musun?
Sevgilim de var yanımda
Ben bir kanadına,
Sevgilim ötekine.
Çabuk ol rüzgar, çabuk ol,
Götür bizi buralardan.
Ben,taşı toprağı altın
Bir şehir istemiyorum.
Ben, şaşaalı bir hayat değil,
Sade bir yaşam,
Ve sadakat istiyorum.
Götür bizi buralardan, götür,
Yolu, elektriği, iletişimi olmayan
Anadolu’nun binlerce köyünden birine
Götür,götür!
22.07.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:13 PM
Götürür
Bendeki bu sevda bambaşka dostlar
Tutar ellerimden yare götürür
Yalanla dolanla giyemem postlar
Yürekte sevgimi nere götürür.
Sevgim mayalanmış sığmaz yüreğe
Sevmelerim mahkum olsun küreğe
Aşkın bayrağını çeksem direğe
İki yürekleri bir,e götürür.
Sevip sevilelim birbirimizi
Kimse bozamasın dirliğimizi
Kesme nidandaki gürlüğümüzü
Uzattım elimi pir,e götürür.
Sevgi dostum sevgi her şeyin başı
Yürekler bahardır görmesin kışı
Her daim düz yürü çıkma yokuşu
Nifak sokma sonra pare götürür.
Kara yürekleri aklaştıralım
Kirli beyinleri paklaştıralım
Elleri ellere yaklaştıralım
Güzel yollar bizi hare götürür.
Mazlum yine coşmuş vurmuş sazına
Güneşi karalı kıştır yazına
Sazı düzenlemiş öz avazına
Türlü şekilleri kare götürür.
21.09.2006.s 09.30
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:13 PM
Gözlerim gözlerinde kalsın
Bırak be güzelim
Misafir olsun gözlerim gözlerine
Dalsınlar biri birilerinin derinliklerine
Kıskansınlar,
Bahçedeki güller, balkondaki menekşeler
Kıskansınlar,
Sevgisizlikten kurumuş yürekler.
Bırak be güzelim
Gözlerim gözlerinde kalsın.
Bırak be güzelim
Ellerim sıcaklığını tutsun
Karışsın parmaklar biri birilerine
Koklanmak, tutulmak isteyen,
Papatyalar, nergisler kıskansınlar
Gezinsin parmaklarım
Engebende, ovanda, bahçende
Bırak be güzelim
Ellerim ellerinde kalsın.
Bırak be güzelim
Yüreğim yüreğine girsin
Sol yanım zemheri, sağ yan yangında
Dokunma, gireyim sıcaklığına
Serinlesin yüreğim gölgende
Kıskansınlar bizi
Güneşteki özgür uçuşan kuşlar
Bırak be güzelim
Yüreğim yüreğinde kalsın.
Bırak be güzelim
Sevgim sevgine karışsın
Saçlarım saçlarına, terim terine
Kıskansınlar
Leyla ile Mecnun-Ferhat ile Şirin’in aşkı
Tarihler yazsın sevdamızı
Hesabımız biri birimize olsun, kimseye değil
Bırak be güzelim
Sevgim sevgine karışsın.
15.03.2007
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:13 PM
Gözlerin
Gözlerin bir şafak sarısı,
Bir yudumda içmek gelir içimden.
Gözlerin okyanuslar mavisi,
Bir çırpıda geçmek gelir içimden.
Kalbin bir zambak çiçeği,
Bir hamlede tutmak gelir içimden.
Kalbin bir iğde çiçeği,
Bir koklamada bitirmek gelir içimden.
Yüzün yeni doğmuş bir güneş,
Nemrut’tan tutmak gelir içimden.
Yüzün bir akşam güneşi,
Saatlerce bakmak gelir içimden.
03.06.2005
(`ŞİİR HARMANI`ndan)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:13 PM
Gözlerine göz koydum
Sabah işe akşam eve gidersin,
Yürürsün nazlı nazlı mahzun güzel.
Gülümsemen güneş,bakışların ürkek bir ceylan gibi,
Gözlerine göz koydum, haberin olsun.
Esmer uzun boylu manken de kim ki?
Gözler hep takip eder uzaklaşıncaya kadar.
Yalnız ben değil herkes aynı ama
Yüreğine ben göz koydum, haberin olsun.
Allah’ım kurban olayım sana bin kere,
Vaktinin bol olduğu bir zaman herhalde,
Yaratmışsın özene bezene, ille de boyu
Ben yalnız sana göz koydum haberin olsun.
08.09.2000
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:13 PM
Gözümden kalbime
Seyyah,mısın dağlar taşlar gezersin?
Ela gözlerinle beni süzersin
Beklerim beklerim gelmez üzersin
Saksıda kurumuş bir çiçeksin sen.
Doğada bulunmaz güzelliğin var
Ciğerim yanıyor yüreğimde kar
Yürekten severim edemem inkâr
Kalbim sana yoldur gideceksin sen.
Kalbimin kapısı açıktır sana
Üzme beni güzel gel artık bana
Havale ederim seni Allah’a
Gün olur kapımdan geçeceksin sen.
Mazlum güzelliğin ellere vermez
Saçının telini yellere sermez
Her yer güzel olsa başkasın sevmez
Gözümden kalbime gireceksin sen.
12.06.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:13 PM
Gülen uçurtma
Herkes başını kaldırıp gökyüzüne,
Uçurtma,insanlara bakıyordu.
Gülen uçurtma.
Nazlı nazlı salınıp,
Kuyruğunu bir kedi sevimliliğiyle sallayıp,
İnsanlara göz kırpıp gülüyor.
Uçurtmanın ipi,çocuğun elinde,
Ve keyfi yerinde.
Uçurtma bulutlara tutunmuş,
Dans ediyor.
Kuşlar kıskanıyorlar,
Rüzgar arkadaş arıyor yanına,
Ve hep birlikte uçuyorlar.
İnsanların telaşlarını,
Çarpık yapılaşmayı,
Orman talanlarını,
Kuş bakışı gözlemliyor
Çocuk kederleniyor birden,
İp makaranın sonunda,
Zorlayıp duruyor uçurtma,
Daha yukarı çıkmak istiyor.
Çocuk uçurtmanın ipini kesiyor,
Yükseliyor göklere.
Geçen uçaklara el sallıyor,
Ve dakikalar içinde,
Gözden kayboluyor uçurtma.
Çocuk,
Özgürlüğünü verdiği için sevinçli,
Ama gözlerinden iki damla yaş
Dökülüyor, yanaklarını sıyırarak.
Babası başını okşayıp,
Tutuyor elinden çocuğun,
Tekrar gökyüzüne bakıp,
El sallıyor dakikalarca,
Ve evin yolunu tutuyorlar.
24.07.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:14 PM
Güneş gibi
Benim aşkım, narçiçeği renginde,
Kucaklarım sıkı,sıkı inceden.
Ulu çınarın gözükmeyen çiçekleri gibi
Açar gizliden gizliye.
Benim sevgim, selvi gibi boynu bükük
Kırılır dallarım rüzgarda,poyrazda
Delikanlının köylü güzeline olan aşkı gibi
Sever gizliden gizliye.
Benim kalbim,sevecendir,bazen de küseğen
Saksıdaki zambaktır, bazen olur fesleğen,
Tatlı bir söz söylenmediği zaman,
Küser gizliden gizliye.
Benim gönlüm,güldür güleçtir,
Bir ayçiçeğinin başağıdır,
Karanlığı bitiren, ufuktaki bir güneş gibi
Güler gizliden gizliye.
16.05.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:14 PM
Güneş küstü
Artık,Güneş’te küstü bana
Doğmuyor artık
Hücremin duvarlarına
Isıtmıyor yürekleri.
Yosun kokuyor
Yaslandığım duvarlar
Ki hücremin tabanındaki
Sudan besleniyorlar.
Güneş küstü bana
Artık hücremin duvarlarını ısıtmıyor
Ara sıra,
Hücreme misafirliğe gelen
Yiyeceklerimi bölüştüğümüz
Fareleri de ısıtmıyor.
Ve el yordamıyla yakaladığım
Hamam böceklerini de ısıtmıyor
Hücremin kalın
Taş duvarlarını ısıtmıyor
Doğmuyor güneş doğmuyor.
30.08.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:14 PM
Güneş yolcuları
Çekilin yolumdan çekilin
Güneşe gideceğim
Açın yolumu açın
Güneşe bayrak dikeceğim.
Açılın sisler,puslar,dumanlar
Kaçılın,
Dolular, yağmurlar,boranlar
Güneşe çiçekler dikeceğim.
Ey barikattakiler,pusudakiler
Benim yolum güneşe
Çekilin yolumdan çekilin
Güneşe tohumlar ekeceğim.
25.08.2000
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:14 PM
Güneşe bayrak
Çekilin yolumdan çekilin
Güneşe gideceğim
Açın yolumu açın
Güneşe bayrak dikeceğim.
Açılın sisler,puslar,dumanlar
Kaçılın,
Dolular, yağmurlar,boranlar
Güneşe çiçekler dikeceğim.
Ey barikattakiler,pusudakiler
Benim yolum güneşe
Çekilin yolumdan çekilin
Güneşe tohumlar ekeceğim.
25.08.2000
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:14 PM
Güneşe giden yol
Güneşe giden yol sıcak mı sıcak
Selam olsun dostlara kucak kucak
Çek körükçü körüğü harlansın ateş
İçimdeki volkan patladı patlayacak.
Körükçü çek körüğü ateş harlansın
Demir tavında dövülür ham olmasın
Top, tüfek, silah yapma sakın ha
Ki,savaşlar olmasın canlar solmasın.
01.05.2004
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:14 PM
Güneşi kucaklamak
Gecenin karanlığında dar bir sokakta,
Tek başıma evin yolundayım.
Ve-ve biliyorum
Bir kahpenin nişangâhındayım.
Senin için yürüyorum,karanlıktan,
Şafakta doğacak güne doğru.
Güneşi görmek için,
Pusudan da sıyrılırım nişangâhtan da.
Yolumu değiştiriyorum her gece,
Pusudan, kahpenin kurşunundan,
Sana koşuyorum gecenin karanlığında,
Güneşi kucaklamak için.
02.03.1979
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:14 PM
Güneşimsin
Sen benim zemheride güneşim
Ağustos’ta,koyu gölgeli bir çınar
Maslağından su içtiğim pınar
Gönlümdeki sevgilisin.
Sen benim mavzerimde nişangah
Şarjörümde mermisin.
Düşmana korku salan yüreğim
Kabuslarımda sığındığım Rabbimsin.
03.03. 2004
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:14 PM
Güneşin gülen yüzü
Güneşin hüzünlü yüzünü gördüm
Bir gece vakti zemheride
Sohbetteydi çocuklarla,
Binlerce kadın ve ecelsizlerle
Kiminin göğsünde karanfiler
Kiminin yüreklerinde kirli eller vardı
Güneşin ağlayan yüzünü gördüm
Eylül sabahında bir seher vaktinde
Ağlıyorlardı hep birlikte savaş makineleriyle
Ve ağlıyorlardı zalimlere, gülen yüreksizlere
Namlular sıcak, sıcacıktı
Toprağa düşen tertemiz karanfiller vardı
Güneşin somurtan yüzünü gördüm
Toprakları satılan bir ülke sabahında
Yüreklerde kirli eller, hançerler
Temelini kazan karanlıklar, Cumhuriyet’in
Özgürlük, Hürriyet için dökülen kanlar
Ayağında çarıkla ve gebe mermi taşıyanlar vardı
Ve Güneş’in gülen yüzünü gördüm
El ele tutuşmuştu Dünya insanlarıyla
Sınır, silah, savaş ve sömürüsü olmayan
Güller açmış gülen yüzlerde, gözyaşı yok
Unutmuşlar gözyaşını, acıyı, elemi ve kederi
Orada Barış vardı, kardeşlik ve ellerinde güller vardı
20.08.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:14 PM
Güngören’deki gün görmeyenler
Karalar
Karanlığı seçtiler o gün
Kadın,
Erkek,
Çocuk,
Bebek,
İnsanlığı biçtiler o gün.
Hainler
Akşamı seçtiler o gün
Masum,
Suçsuz,
Günahsız,
Canları,
Ezerek geçtiler o gün.
Kalleşler
Geceyi seçtiler o gün
Ana,
Baba,
Bacı,
Kardeşe,
Zehirlerini saçtılar o gün.
Karanlıklar
Kara günü seçtiler o gün
Sevgi,
Saygı,
Barış,
Kardeşlik,
Güllerini biçtiler o gün.
Terör
Kalabalığı seçti o gün
Birey,
Toplum,
Halklar,
Ülkem,
Gözünde hiç,tiler o gün.
26 07 2008
Mazlum Zengin
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:15 PM
Güvercin Güneş’e uçtu
Ocak ayının ikinci yarısıydı
Bir ak güvercin havalandı gökyüzüne
Yalnızdı…
Örtü yapmıştı gazeteleri kendine
Başı Güneş yönünde
Ve kanatları kırmızıydı.
Bir ak güvercin havalandı Güneş’e
Ve peşinden yüzbinleri, milyonları da götürdü
Gözyaşlarını rüzgâr kurutmuş, dondurmuş
Yüreklerdeki sevgi ile, kin nefret yok.
Yalnız değilsin ak güvercin, yalnız değilsin,
Ve uçarken gazetesi ve kalemi yanındaydı.
Bir ak güvercin havalandı yüreklerimizden
Acılardan demet demet kırmızı gül
Sevgilerden, kalem mürekkebi taşıyordu
Ve kanatlarında barış ve kardeşlik,
Gagasında, halklara yazılmış bir mektup,
Pır pır atan yüreğinde bir tutam sevgi taşıyordu.
29.01.2007
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:15 PM
Harman tozu
Acı,
Zehir gibi,
Harman tozunu yuttuk,
Bal eyledik.
Yalınayak
Bastığımız,
Çakırdikenlerini,
Yol eyledik.
Meyvesiz,
Yabani,dikenli
Ağaçlar,ı sevdik
Dal eyledik.
Çitlerde ki,
Tarla sınırlarındaki,
Kuşburunlarını okşayıp,
Gül eyledik,
08.06.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:15 PM
Helal olsun
Helal olsun size yoldaşlar,
Düzene çok iyi adapte olmuşsunuz
Bahanecilik,
Vurdumduymazlık,
Kanınıza işlemiş.
Helal olsun size,
Yapılan hakaretleri işkenceleri,
Kurşuna dizmeleri,
Aşağılamaları,
Çok çabuk unutmuşsunuz.
Helal olsun sizlere bizlere,
Cezaevinde yazdığımız türküleri,
Ezgileri, besteleri,
Tahliyelerde,işkencelerde,söylediğimiz marşları,
Türkü barlarınızda, rakınıza meze yapmışsınız.
Helal olsun sizlere, helal olsun,
18.12.2004
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:15 PM
Her gece
Her gece,
Şafakta düşersin aklıma
Misafirim olursun.
Her gece,
Sessizce ve usulca aralayıp
Kalbimin kapısını,
Girersin sıcaklığıma
Bir merminin,
Namluya girdiği gibi.
Her gece,
Yatağıma girersin şafakla
Sıcaklığınla, usulca, sormadan
Başka-başka şehirlerde olsak da
Her gece,
Girersin koynuma
Isıtırsın yatağımı sıcaklığınla,
Bir çekirdeğin
Mermi yatağına girip ısıttığı gibi.
29.09.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:16 PM
Hoş geldin
Hoş geldin sefalar getirdin.
Kışıma bahar getirdin.
Yüreğim kopmuş gitmişti,
Onu sen geri getirdin.
Bu koca yaşlı dünyada,
Senin gibi milyonlarca olmalı.
Yüreklere güneş,
Kalplere sevgi getirmeli.
Yürüyelim adım-adım beraber,
Meydanlara dağlara taşlara
Kanat takıp gidelim,
Gökte uçan kuşlara.
05.01.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:16 PM
Hücrem
Yıkayın artık yıkayın
İşkence yaptığınız aletlerinizi
Örümceklenmiş beyinlerinizi
Yıkayın, tertemiz olsun.
Kabuslar gördüğüm taş yatağı
Dizlerime kadar olan pis suyu
Ülkemin üstündeki kara bulutları
Yıkayın, tertemiz olsun.
Boyayın artık boyayın
Hücremin paslı kapısını
Kırmızıya boyayın, hatta kızıla
Boyayın, tertemiz olsun.
Bana boyalar getirin rengârenk
Tablo olacak hücremin duvarları
Hiç batmayan bir güneş
Barış ve özgürlük de çizeceğim.
15/8/2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:16 PM
Iraklı çocuk
Irak’lı çocuk
Kara çocuk
Neden gözlerin bağlı?
Kör ebemi oynuyorsun?
Yüzün duvara dönük
Amerikan tüfeği ensende
Ve omuzlarında postal ile
Kör ebemi oynuyorsun?
Irak’lı çocuk
Kara gözlü çocuk
Oyunun kurallarını sen koy
Tüfeksiz bombasız
Ve teke tek
Conilere, canilere bırakma,
Çiçeklerle karşıladığınız,
Ama karşı duramadığınız canilere.
Irak’lı çocuk
Yüreği pır pır çocuk.
Ellerin arkadan bağlı,
Neden kafanda çuval?
Yüzün duvara dönük,
Ve Amerikan bombası ensende
Kara çocuk, oyunu kuralına göre oyna
Bu kör ebe böyle oynanmaz ki..!
08.09.2005
(`ŞİİR HARMANI`ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:16 PM
İçeridekiler
Yağmur çiseliyor dışarıda
Şimşekler çakıyor ard arda
Bulutlar gerilmişler güneşe
İçeridekine neki? .
Şehir köstebek yuvası
Her sokak, her caddede kazı
Bitmek bilmeyen köprüler var
İçeridekine neki? .
Akaryakıta her hafta zam
İşsizlik yoksulluk göklerde
Halk ekmekte kuyruklar var
İçeridekine neki? .
İçeridekine köprü ne lazım,
İşkenceden geçsinler.
İçeridekine yol niyeki,
Avluda voltaya çıksınlar.
İçeridekine ekmek ne lazım,
Üç öğün sopa yesinler.
İçeridekine yağmur, şimşek niyeki,
Gözlerinde şimşekler çakıyor zaten.
28.09.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:16 PM
İhanetin kokusu
Bir bahar sabahındayım
Ve köyümün yolundayım
Binikiyüz kilometrenin, yediyüzündeyim
Temiz bir hava doldurayım ciğerlerimi diye,
Açtım arabamın camını.
Ama, bahar ve toprak kokusundan ziyade,
İhanet ve yangın kokusu sardı bedenimi
Tüm ağaçlar ve çiçeklerin boyunları eğri
Bir çobanın kavalından,
Yiğit bir ozanımızın,
Zulme, zalime başkaldırmış bir şairimizin,
Nameleri yükseliyor kara bulutlara doğru
‘Açılın kapılar Şah'a gidelim’
Gökte kara bir bulut, yerde alevler var
Ve geniz yakan insan kokusu.
Bir motosikletli gidiyor önümden
İki kişiler,
Deniz’mi acaba diyor yüreğim
Yol boyu kavaklar
Ve tiz sesli kuşlar ötüyorlar
Yüreğimden çıkan bir sesle mırıldanıyorum
‘Şarkışla’ya düşürmesin oy oy’
Ve yağmur çiseliyor dışarıda
Arabamın camını silecekle
Gözlerimi, elimin arkasıyla siliyorum
Güneş yukarıdan vuruyor,
Ağaçlar var koca gölgeli,
Yol boyu bir çamur denizi olan
Kızılırmak akıyor deli deli.
30.04.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:17 PM
İkâmetgâh
İkametgâhım bir metrekare
Kapısı sağlam dövme demirden
Cereyanı yok, suyu yok ama
Duvarları kalın kesme taştan
Bazen misafirim gelir bitkin
Yatak yorgan yok yastığımız taş
Yatarak değil dikinedir baş
Rutubet ve kan kokulu duvarları
İşinin ehlidir işkenceciler
Her gün yoklar seni birkaç sefer
Sonra bir ölüm sessizliği, rahatlık
Ayaklar su içinde bir karış
Zaman kavramı unutuldu burada
Saatleri Günleri,, Gündüzü ve Geceyi
Ağır sidik kokuları gelir burnuna
Ve her gelen imzasını atar kanlarıyla
20.07.1981
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:17 PM
İstanbul'da
Labirentlerde,girdaplardasın
Seni aradım nerelerdesin?
Seni bulmak
İstanbul’da zor güzelim.
Dikenli bir kaktüs çiçeğisin
Her sözün zehirli bir diken
Seni sevmek
İstanbul’da zor güzelim.
Zindanlarda,mahpuslardasın
Gün ışığına çık seni görsün gözlerim
Seni görmek
İstanbul’da zor güzelim.
Bir karınca yuvası gibi, İstanbul
Kimse,kimseyi tanımıyor
Seni sormak
İstanbul’da zor güzelim.
26.05.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:19 PM
İstanbul'um
İstanbul'um, sen dünya kentisin.
Seni çok ama çok seviyorum.
Asya ile Avrupa'yı birleştiren,
Yedi tepe, dört iklimde yeşerensin.
El birliğiyle seni mezara koysakta,
Sana karşı her zaman mahcubuz.
Vatandaşlığımızı yapamasakta,
Affet bizi seni çok seviyoruz.
Her pazar mezarına gelemesemde,
Hep seni özlüyorum, kalbimizdesin.
Bugün bir çiçekle geldim kabrine,
Ve sıcak, sıcacık yeni haberlerle.
İnanma, söylediğine herkesin,
Sen bizim kalbimizdesin.
Beni dinle, kulağın bende olsun,
Hiçbir yerin işgal, talan değil.
Musluklarındaki tertemiz suyun,
Bilmem hangi fabrikaların,
Hangi çifliklerin, mandıraların,
Atıkları karışmıyor sularına.
Göllerinde, su havzalarında,
Mandalar, malaklar girmiyor sularına.
Gezip, dalaşmıyorlar kıyasıya.
Bardak bardak içiyoruz doyasıya.
Güzelliğini, görmeye gelen çok,
Turistler, korkusuz geziyorlar,
Beyoğlu'nda, Galata'da, Taksim'de.
Kapkaç, taciz, kandırma, yok.
Kim demiş ki mafya var diye?
Otopark, pazar mafyası yok.
İnanma herkesin her dediğine,
Emlak, ihale mafyası hiç yok.
Beton denizi olmadı, olmayacak.
Sana, yanlış bilgi vermişler.
Havan oksijen, en üst seviyede.
Ciğerlerimiz, patladı patlayacak.
Denizlerinde ki balıklar horonda.
Bacalar, egzozlar, sigaralar filtreli.
Sevgililer birbirlerinin kolunda.
Kokun, lavanta, iğde çiçeği gibi.
Köylerin hâlâ köy, ıssız, dolmuyor.
Bakırköy ve Ortaköy'de in cin top oynuyor.
Duymuşsundur, paradan sıfır attılar da,
Nüfusdan da atacaklar, atılmıyor.
Canım, güzelim, sevgili İstanbul'um
Bizde, yürekten bağımlılık yaptın.
Köyümüze dönmek, sırattan geçmek gibi.
Evet, yaşıyoruz topraklarında da
İsteyerek değil, MECBURİYETTEN.
18.05.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:19 PM
İstanbul
İstanbul’u gez,boş bir gününde,
Eminönü’nden başla, iskeleden.
Kimse olmasın,fark etmez yanında,
Yalnız konuşmadan gez,sindire-sindire.
Hep iyilikleri gör, güzellikleri,
Tarihi yut,gözlerinde inceden,
Sarayburnu’nda otur, tam bük te
Hava, manzara bedava, bak döndüre döndüre.
Saray burnu, padişahlar semti dikkat et!
Vukuat işleme, ayaklarını suya sokma sakın,
Asılırsın Sultan Ahmet meydanında,
Ferman padişahındır, yüreğini yandıra-yandıra.
Padişahlıkta değil cumhuriyettesin,
Özgürsün, gez dolaş emniyettesin,
Vermezsin kelleyi,sen kıymettesin.
Atatürk’ten mirastır yaşa sindire sindire.
07.06.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:19 PM
İstilacılar
Dökülür,
Ak kanları körpelere.
Dökülür,gözyaşları anaların,
Yırtınır,dövünürler.
Sabredersin, susarsın,
Görmezlikten gelirsin,
Paletler,üzerinden geçer,
Göz yaşlarımızın,
Postallar,
Kundaktaki bebekle temasta,
Kapılarımız ardına kadar açık,
En mahrem yerlerimize kilit yok,
Üryan,yalın,gizsiz.
Saçlarına,
Dokunmaya bile kıyamadığın
Sevgilin,e tarak olur elleri.
Sofrandaki ekmeğe ortaktırlar.
Ve dökülür,
Ak kanları körpelere.
Dökülür,anaların gözyaşları.
Ama bıçak,
Kemiğe dayanmaya görsün,
Bu halkın,
neler yapabileceğini bilmiyorlar.
Tazı,tavşan misali,
Ege’nin,Akdeniz’in
Ve Karadeniz’in mavi sularında.
Bulurlar kendilerini.
29.07.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:19 PM
İşgalciler (Irak’a)
İşgalciler-işgalciler
Ne kadar kalacaksınız ülkemde?
Daha ne kadar ezeceksiniz halkımı?
Barış dediniz
Savaş getirdiniz
Sömürü getirdiniz
Bütün zenginliklerimizi
Yaladınız yuttunuz
Daha doymadınız mı kanlarımıza?
Çekilin ülkemden çekilin.
İşgalciler. işgalciler
Sofradaki ekmeğimize
Koynumuzdaki helalimize
Ve emeğimize göz diktiniz
Ülkemin kanayan yarasına
Postallarınızla bastınız örseleyerek
Fütursuz ve ahlaksızca
Yılansınız,çıyansınız ve engerek.
Talan ettiniz ülkemi
Defolun artık defolun
Çekin kanlı ellerinizi üzerlerimizden.
09.09.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:19 PM
İşte ben öyleyim
Tayfundaki sandal var ya
Bir o yana bir bu yana savrulan,
Dalgaların kayalıklara vurduğu sandal
İşte ben öyleyim
Milyonlarca insan içinde yaşayan
Ama ıssız bir adadaki gibi yalnız
Tek başına, sevdiği, dostu olmayan var ya
İşte ben öyleyim
Parmaklıklar arkasındaki mahkum var ya
Özgürlüğü kısıtlanmış,zindanda
Bir zalimin yüreğine hapis olmuş
İşte ben öyleyim
Bir Atmacanın süzülüşü var ya
Jet gibi gelen düşmandan gizlenen
Bir serçe,bir güvercin yüreği var ya
İşte ben öyleyim.
01.05.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:20 PM
İyi bayramlar
İyi bayramlar
Güzel ülkemin güzel insanları
Yırtık ayakkabı ile okula giden
Pantolonu eskimiş ve kısalmış öğrenci kardeşime
Ve bir yerlerde bir başka öğrenci kardeşim
Bayram hediyesi sıfır bir araba
Marka giysilerle hava atanlara da
İyi bayramlar olsun
İyi bayramlar
Bir ay boyunca çadırlarda bayram eden
Evinin tüm yiyeceklerini yardımlarla alan
Halk ekmekte uzun kuyruklar oluşturan
Ve İftarlarda lüx restoranları dolduran
Ekmeğimizi beğenmeyip ithalini yiyen
Tatillerde yurtdışına akan
Size de iyi bayramlar olsun
İyi bayramlar
Güzel yürekli lan köylüm
Mâhsülünü bu senede kaldıramayan
Kışlık yiyeceğini çıkaramayan
Ve pahalı restoranlarda kuyruktakiler
İsimlerini bile bilmediğimiz ithal yiyecekleri
Yabancı sebze, meyveyle beslenenler
Size de iyi bayramlar olsun
İyi bayramlar
Fabrikadaki işçi, galerideki kömürcü
Grev çadırındaki gözleri yorgun işçi
Ellerine bayram paketi tutuşturulanlar
Ve öğle yemeği İngiltere, akşamı ispanyada yiyen
Almanya’dan musluk getiren
Malta’da, Alp’lerde tatildekiler
Size de iyi bayramlar olsun
İyi bayramlar
Gözleri ağlamaktan şişmiş
Yürekleri yangınlardaki şehit anaları
Mezarlıklara akın var yine bu bayram
Evlatlarını toprakta kucaklayan analar bacılar
Ve taş yürekliler, gözyaşını bilmeyen zalimler
Keyiflerine keyif katanlar
Size de iyi bayramlar olsun
İyi bayramlar
O mübarek elbise içindeki canlar
Evlatlarımız, zıpkın gibi delikanlılar
Lübnan’da taşı yastık, toprağı yatak yapıp
‘Yan gelip yatma yeri’ne uzanırsın boylu boyunca
Ceylan derisi koltuklarına gömülenler
Ve Atatürk cumhuriyetini tırtıklayanlar
Size de iyi bayramlar olsun
İyi bayramlar
Güzel ülkemin yürekli şairleri
Ellerinde kalemleri ve ak kağıtlara akan
Şiirleriyle barışı ve kardeşliği savunan
Dünya ve ülke sorunlarını önde gören
Göğüs geren zalime, zulüme, işkenceye
Ve gözlerinden sevgi akan, gül bahçelerine
Size de iyi bayramlar olsun
22.10.2006/saat 10,00
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:20 PM
Kalbimin kepengi
Artık çektim
Kalbimin kepenklerini,
Bir daha içeri,
Bir başkası giremeyecek.
Yoruldum, yıprandım
Aşık olmaktan, sevmekten,
Bittim ben, tükendim
Ağlamaktan, gülmekten.
Gelen vurdu, giden vurdu,
Hasarlıyım, üçüncü dereceden,
Zarar gören hep ben oldum,
Cümlelerden,
Kelimelerden, heceden.
Çektim artık,
Kalbimin panjurlarını,
İçeri asla
Bir başkası giremeyecek.
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:20 PM
Kan davası
Şahdamarına
soktu bıçağı,soğukkanlı.
Ve sildi bıçağının kanını,
yerde cebelleşen adamın gömleğine.
Yalvaran gözlerle baktı,
celladına.
Aldırış etmedi cellat,
Bıraktı kendi haline,
Kan,oluk gibi akıyor,
Her nefes alışında,
Bir fıskiye gibi saçılıyor ortalığa.
Kan davası bu dostum.
Yerde yatanın babası da,
Geçen sene vurdu,hasmını
Sıradan gelir ölümler, belalar,
Sırası gelen gider.
Bu vahşet değil midir?
Kimse hatırlamaz,
Neden başladığını,
Kimse bilmez;
Neden birbirlerini öldürdüklerini.
Yöre kadını kocasız,direksiz,
Yöre çocukları yetim,babasız,
Bazısı karasaban arkasında
Kimi traktör üzerinde,
Sürü peşinde öldürüldüler.
Ve mezar taşsız yerlere gömüldüler.
Ne zaman uyanacaksınız?
Be hey budalalar!
Sizi birbirinize kırdırıyorlar,
Düşman ediyorlar sizi birbirinize.
Bir hiç yüzünden,
Neden olduğunu bile hatırlayamadığınız,
Bir hiç yüzünden.
Dökülen bunca kana yazık değil mi?
21.07.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:20 PM
Kan içiciler
Bir sıçrayışta indiler
gri bir toz bulutu olmuş
ateş arabalarından.
Buyur ettiler,
diğer ağalar,kan sofrasına.
Altın maşrapada buğulanır,
taze kan
Sakallarından kan damlar
ağaların, beylerin.
Zoraki seyirdeki insanlar
Ve parçalanmış
İnsan cesetleri...
Ağaların kan sofrasında
içildi kanlar sıcak-sıcak
Getirildi çocuklar kadınlar
Tekrar doldu altın maşrapalar
Halkadaki ağaların beylerin
ellerinde dolaştı.
Ve dahi,sürdü gitti senelerce
Asırlardır
doymadılar kanlarımıza
Bir kimse dur demedi
Diyemedi
Ve dahi
Demeye cesaret edemedi.
Görünen o ki,
İnsanlık var oldukça
Hiç kimseden ses çıkmadıkça
Ve zalimlere karşı gelmedikçe
Nice asırlar daha
kan içiciler yürek yakacak
ve kanlarımız
boğazlarından akacak.
02.07.2000
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:20 PM
Kanlı nacak
*******den bir gece
Kan oluklu,
keskin bir bıçak gibi
indin uykularıma.
Uyumak ne mümkün, uyunmaz
Bu can,
Seni sevmekten usanmaz.
Bir kuru yaprağım
Azgın dalgalar arasındayım
İndin uykumun üstüne,kanlı bir bıçak
Kafamda her şey karmakarışık
her şey salkım saçak.
Ben saldayım bulanık sularda
Sen sandaldasın, sandalda
Her gün bir yerde,
her gün başka bir dalda.
Işıltılarda görüyorum seni,yakamozlarda
Gizlerde arıyorum seni,istiridyelerde.
Alabora olmuş sandalın
İşte,sende azgın sulardasın
Yanıma gel yanıma
Salıma çık salıma
Akıntıya kapılıp,
Gidelim çok uzaklara.
İndin deliksiz uykumun üstüne
İki ağzı keskin,kara bir bıçak gibi
Şafak söktü
Gün ışıdı,ışıyacak gibi
Ve indin iki kuluncumun ortasına
Kanlı bir NACAK gibi.
14.06.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:20 PM
Kapat gözlerini
Kapat canım kapat gözlerini
Saçlarına taç yapayım
Benim tacım,gülden,çiçekten değil
Yüreğimdeki sevgiyi takayım.
Aç canım,aç gözlerini
Bak aynaya canım, tacına
Gülün,çiçeğin,ömrü az olur
Benim tacım,sevgiden solmaz bir ömür.
03.06.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:20 PM
Kara bulutlar
Her yangın farklı yakar
aşığın yüreğini
Her kurşun farklı deler
insanın ciğerini
Aşık olmaya gör dostum
Yüreğin yangın olur,ciğerin kurşun dolar
Hani dağlar vardır ya ulu dağlar
Bazen insanın üstüne,üstüne gelen dağlar
Hani kara bulutlar vardır ya
Ve insanın başına çöreklenen bulutlar
Her aşkın bir yönü var dostum
Ve hepsinin de farklı bir öyküsü
Bir gül gibi solar,bir yaprak gibi düşer canlar
Ve hepsinin de yanar bir şekilde ciğeri
Ah bulutlar kara bulutlar
Rahmet dolu kara bulutlar
Nice sönen,biten güzel umutlar
Aşkın,sevdanın,
yalan üstüne kurulamayacağını
bilen kara bulutlar.
27.06.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:20 PM
Kara Gözlüm
Kara gözlüm gözlerimin içine,
Bakarsında delip delip geçersin.
Parmaklarla saçlarımın içine,
Tarak olur, Ahenk ile geçersin.
Yüreğinle bana demir atmışsın,
Zemheride cayır cayır yakmışsın,
Açılmayan dost kapımı açmışsın,
Kilit olup Frenk ile açarsın.
Kara gözlerinle ışık saçarsın,
Uzaklardan gelip sonra kaçarsın,
Güzel yüreğinle sen bana yârsın,
Temelime Mihenk ile göçersin.
İkinci bahara sen çiçek oldun,
Buram buram koktun kalbime doldun,
Gökte arar iken ben yerde buldum,
Turna olup Ahenk ile uçarsın.
Mazlum sevdalanmış herkesler duysun,
Sen benim gönlümde Güneş’sin, Ay’sın,
Bırakmam ben seni artık sevdamsın,
Kalbime Kepenk indiren dilbersin
23.06.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:20 PM
Kara kınlı bıçak
Yağmur yağıyor dışarıda şakır-şakır
Bir zafer türküsü gibi
İsyanlarda kurdu kuşu yaratığı
Yürü üstüne Hainin Zorbanın Derebeyinin
Çıkar kınından kemik saplı bıçağını
Dal beş kişi arasına, yalın
Bundaki yürek bir başka, kardeş
Korku bilmeyen bir ÇATALYÜREK
Dışarıdaki yağmur dinmek üzere
Bahar yağmuru sarı sıcak
Zulamda yastığımın altındadır tek dostum
Haine,Zorbayadır kara kınlı,kemik saplı bıçak.
15.05.2004
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:20 PM
Kara saban
Kara öküz, karasaban yan yana
Yandı içim bir damla su yok bana
Saban taşa geçti çıkmaz bir daha
Arpa ektim bir sümbülü geçmedi
Karşı çukur tarla taşlı ilmeli
Tohumladım bire elli vermeli
Saban ile bu tarlayı sürmeli
Tohum saçtım rahmet ana görmedi
Bademin kökünü çapayla kazdım
Oturup gölgede şiirim yazdım
Alıçlı’ yı gezip içime dizdim
Çile çoktur savdım, kovdum gitmedi
Buğalek, le öküz samı kırınca
Mazlum sevdasını yele verince
Ektiğini bire - iki derince
Yoksulluğu dövdüm, sövdüm gitmedi
22.02.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:20 PM
Karanlık yüzlüler
Can dostum al güneşi eline
Vur karanlığın dibine-dibine
Gün bu gündür vur ha vur
Vur karanlıkların beline-beline
Hak getire çağdaşlık ilim irfan
Kara yüzlü, kara kalplidir şeytan
At ölü toprağını üzerinden, canlan
Vur gözüne,gözüne karanlık yüzüne
Can dostum,bil özünü sözünü
Taşı kendini çıkarma kara yüzünü
Mavzer değil, al kalemi eline
Vur güneşe doğru,del gökyüzünü.
02.04.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:20 PM
Kardelen
Saklanırsın beyaz örtü altına
Hiç güneş görmeyen Kardelen misin?
Henüz gelmiş on yedinin bağına
Ak karın içinde Kardelen misin?
Arapgir’den Alıçlı’ya yol olur
Verdiğim dikenler sende gül olur
Gözden uzaklaşıp sonra el olur
Okul bahçesinde Kardelen misin?
Kerneğe gidip de suyun içtin mi?
Kaysı bahçesinde mışmış açtın mı?
Kırmızıyı, turuncuyu seçtin mi?
Yüreğim hoplatan Kardelen misin?
Arguvan’ la Malatya’nın arasın
Doktor bilmez kalpteki aşk yarasın
Elbet bir gün bizim ele varasın
Bana dert getiren Kardelen misin?
Ben elliyim sende kırkın başında
Bunca sene sonra durdun düşümde
Kurban olam toprağının taşında
Malatya şehrinde Kardelen misin?
Beydağı’nın başı rüzgarlı yelli
Orduzu suyunu içtiğin belli
Saltan ve şalvarın yeşilli allı
Gönlü güzel akan Kardelen misin?
Şairin bedenden suyun çekmişsin
Zamanında gözyaşını dökmüşsün
Yaralayıp sonra yola çıkmışsın
Mazlum’un gönlümde Kardelen misin?
18.02.2001
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:21 PM
Kardeşliğe Tuzaktayım
Bir uzun yolculuktan geliyorum
Soğuk bir namluyu ısıtan,
Bir kurşun tuzağındayım.
Bir yaprağın,
Yeri, toprağı kucaklama uzaklığındayım
Rüzgârın kanatlarında
Yüz üstü umutlarımın söndüğü andayım.
Gözler, gözlerden süzülen damlalardayım
Yanakları sessizce sıyırıp yakan
Bir kaynaktan özgürlüğe koşup çağlayan
Yüreğe saplanan hançer sıcaklığında
Ve eller ellere kenetlenmiş,
Güvercin beyazlığında ıslanmış mendiller
Rüzgârın Güneş’e doğru estiği yandayım.
Toprak, toprak sıcaklığındayım karanfillerle
Rengârenk güllerle, nefeslerde, dillerde
Güneş aydınlığından uzak
Ve yüreklere daha yakın sislerde
Üç kurşun kıskacında
Barış ve kardeşliğe bir tuzak
Ağlayan ürkek güvercinlere candayım
13.02.2007
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:21 PM
Kelepçeli kalem
Kalemlerimizde,
Bir kelepçe mi var?
Yazmak istediklerimizi yazmıyoruz,
Gözümüzde,
Bir kara gözlük mü var?
Yazılan şiirlerimizi görmüyoruz.
Yüreğimizde,
Bir buz kütlesi mi var?
Sevmek istediklerinizi sevmiyoruz,
Ayağımızda,
Bir ağır pranga mı var?
Dostumuza, sevdiğimize gitmiyoruz.
Kulağımızda,
Bir tapa, tıkaç mı var?
Çığlıkları, feryatları duymuyoruz.
Aklımızda,
Beyninizde bir sorun mu var?
Şairleri, şiirleri katlediyoruz.
Kıralım kardeşim, o kelepçeyi
Kalemimiz özgür yazsın
Gözümüz güzellikleri görsün
Kalbimiz herkesi sevsin
Ayaklarımız, dosta gitsin
Mazlum ’u kulaklarımız duysun
Kıralım o kelepçeyi, prangayı kıralım.
29.12.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:21 PM
Kene uçağa binmiş
Bu sabah haberlerde öğrendim
Kene uçağa binmiş
Hem de bilet almadan, kaçak
Olmaz ki ama
Herkes kaçak binerse
Ve istediği yere giderse
Türk Hava Yolları
Zarar etmesinde kim etsin.
Bu işte bir iş var ama ne?
Araştırılması lazım bence
Ankara’dan Malatya’ya
Acaba? diye düşünüyorum
Ankara’dakiler,
Her Vilayete bir tane gönderip,
Belki istihbarat için
Belki de seçim nabzını tutsun diyemi?
Aman dostlar dikkat
Dağdan şehre indi
Arabayı beğenmeyip uçağa bindi
Ne olacak halimiz ahvalimiz şimdi?
Gözümüzü dört açalım
Gördüğümüz yerden kaçalım
Çok dikkat edelim
Ve toplu taşımalara bindirmeyelim
Bu kene başka kene
Meydana çıktı gene
Dikkat ısırmasın sizi
Bu sene kötü sene
04.08.2006/saat08.35
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:21 PM
Kerbelâ'nın gülü
Güzel dost,Sarı Mecnun elinden misin?
Sen Hüseyn’nin yolundan mısın?
Onar Dede gibi köyün üstünde
Abdülvahap gibi zirvede misin?
Güzel Şahım Necef’temi Küfe ’de misin?
Postalların altında işgalde misin?
Düldül,ün Zülfükâr’ın yok mu yanında?
Elinde Gürz,ün çınlasın mübarek sesin
At üstünde misin düşürdüler mi?
Susuz musun yerde süründürdüler mi?
Miski amber kokundan anladım senin
Sen KERBELÂ’nın gülünden misin?
30.04.2001
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:21 PM
Kır zincirlerini
Silkin kır zincirlerini
Omuzla demir kapıyı
Ki tutsak olan halkıma
Hürriyetini veresin.
Parçala kır prangalarını
Dağıt gökteki kara bulutları
Ki gün doğsun üzerine, halkıma,
Özgürlüğünü veresin.
Vur yık hücrenin duvarlarını
Kalsın cellat, lar ayaklar altında
Ki kırılsın zincirleri, halkıma,
Kırmızı bir gül veresin.
25.10.1983
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:21 PM
Kırmızı bisiklet
Dizleri kan içindeydi
Yanaklarından süzülen yaşlar
Toz kaplı yüzünde çamurumsu
Bir görünüm veriyordu.
Daha beş altı yaşlarındaydı
Sokakta bisikleti
Yaşamda hayatı öğreniyor
Yeni emekleyen bir çocuk gibi
Habire düşüyordu.
Babası balkondan bakıyor
Ve hiç bir şey söylemiyordu
Çünkü o da böyle öğrenmişti hayatı
Bisiklet kırmızıydı
Çocuk her düşmesinde
Babasına doğru bakıp ağlıyordu
Ve diğer çocuklar gıpta ile bakıyorlardı.
İkinci gün erkenden
Sokakta karşılaştım çocukla
İçi içine sığmıyordu
İki dizi sarılı
Ve kafasında bir bandaj vardı.
Öğrenmişti her şeye rağmen
Bir aşağı, bir yukarı
Gidip geliyordu
Kırmızı bisikletli çocuk
Öğrenmişti bisiklet kullanmasını
ve hayatın binde birini.
7.8.2005
('ŞİİR HARMAN'ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:21 PM
Kısrak gibi
Elleri, avuçlarımda
Gözleri gözlerimde
kaçamak.
Yüreği,
Bir balıkçı oltasındaki
kıraça gibi, pır-pır
Elini bırakırsam,
ipe sapa sığmayan hırçın
bir kısrak.
Elini bıraksam kaçacak
ve bir daha göremeyecekmişim gibi.
Tetikte,
Bir ceylan gibi ürkek,
her an düşmanlarının
saldırma korkusu.
Güzelliği, Güneş
Endamı,selvi
Bakışları,
Karlı dağları delen bir
ateş gibi.
05.07.1986
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:21 PM
Komando
Bala yiğit yeşil gözlü mavi bereli
Üzerine sağlam bas ayaklarının
Namus için vatan için batman ol
Yeşil gözlü mavi bereli genç
Aman gafil avlanma dikkat et
Makinelini, roketini sıkı tut
İsparta da hakkari de şırnakta
Namus için vatan için sadık ol.
Hain pusuda hain tuzakta olabilir
Üzerine sağlam bas ayaklarının komando
Seni sizi gafil avlayabilirler dikkat et
Elini tüfekten gözünü düşmandan ayırma
Yaşın yirmi zıpkın gibisin kurban olduğum
İncitmesinler seni sıkı ol pek ol
Namus için vatan için dikkat et.
Zigana geçidi ağrı dağı yüksek ova
Engel değil sana hey komando
Nasıl taşlar uçuşur ayaklarının altından
Güneş doğmadan tan vakti alacakaranlıkta
İsparta da Bolu da Kıbrıs,ta
Namus için vatan için dikkat et KOMANDO
14.10.1999
(Oğlum için yazdığım bir şiir)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:21 PM
Kum gibi
Kum taneleri,
kayar ellerimden binlerce
Deniz masmavi
Ortalık bir insan denizi
Sesler karmakarışık.
Kebap,mangal,sucuk,kokuları
birbirine karışmış,
Okey taşları,Istaka,satıcı sesleri.
Bulaşık kuyruğu,
tuvalet kuyruğu,
ve duş kuyruğu.
yemek pişirme,
ve aç karınları doyurma telaşı.
Avuçlarımdaki,
yıldızlaşmış, kum tanelerini savurur
rüzgar metrelerce.
Sevgililer, sarılmışlar birbirilerine
Çocuklar,el ele tutuşmuşlar
oyunlar oynuyorlar,
Kumdan evler,kaleler yapıyorlar.
Kimi bikinili,
kimi entarili,
kimi şalvarlı
denize atıyorlar kendilerini.
Avuçlarımdaki, kum taneleri gibi
elimden kayıp giden
ömrümden,
Kayıp giden günler,
Masmavi denizdeki dalgalar gibi,
ve uzayıp giden yollar gibi.
Ağaçlar akasya,çam, söğüt,
Gölgelerini esirgemediler bugün de bizden,
Dallarına asılan,
Ekmek çıkınlarına, poşetlere
Üzerlerine atılan havlu ve elbiselere rağmen.
Kum taneleri
Avuçlarımdan kayıp giden
Yaşam gibi,ömür gibi
Terk edip giden sevgililer gibi
Kaydılar ellerimden.
17.07.2005
(‘ŞİİR HAMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:22 PM
Kurşun sesleri
Sokaklar,bizim sokaklarımız
Can alan,can veren,çocuklarımız
Her gece kurşun sesleri,patlamalar
Ve,her gecenin sonunda acıyla gün doğar
Can veren,can alan istemiyoruz artık
Bedenler üryan, yatar yerde karanlık
Ortalık kan gölü,ortalık kardeş kanı
Silahlar çekilmiş,kurtarıyorlar vatanı
İhtilâller,darbeler de istemiyoruz artık
Tarihten ders almayı bilmiyoruz
Ne dağda,ne şehirde,olmasın silahlar
Fabrikalar,tarlalar dolsun,hapisler olmasın.
14.06.1985
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:22 PM
Mahkeme günü
O gün
Kollara üç dolam,
Zincir takılır özenle
Ve asma kilitle kilitlenir.
Yağlı namlulara,
mermiler sürülür
Sıralanmış kara tüfeklerin arasından
ring aracına yürünür.
Parmaklıklı küçük pencereli
Aracın içinde sadece
Cüssen kadar yer var kendine.
Yine güneş yok, hava yok.
Kırın arkadaşlar,
kırın camları
Tutun güneşi sokun koynunuza
Ve bizi ayakta tutan
Sloganlarınıza başlayın
Dipçikler coplar yıldırmasın sizi,
Güneş istiyoruz güneş
Taş duvarlar ardında vermediğiniz
güneşi burada verin
Yolda,sokakta,caddede verin.
28.12.1980
(‘ŞİİR HARMANI’ından
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:22 PM
Malatya'nın çiçekleri
Malatya’nın karanfilleri,
Boyunları bükük, ürkek, sinik,
Bütün yanakları yaşlar sıyırdı,
Deryalara karıştı gözyaşları.
Korkunun çığlıkları yükseldi,
Feryatları dağları deldi,
Ağalar dünya turunda,
Güllerden kan damladı yerlere.
Körpecik minicik bedenlere,
Tekmeler tokatlar her yere,
Kara ruhluların ellerinden,
Kanlar aktı her yerlere.
Ey, Bakan’lar Bakmayanlar!
Çiçekler sevgiyle, ilgiyle büyürler,
Sular güneşle yürür ağaçlara,
Sizin çocuklarınız, çiçekleriniz yok mu?
“Sev beni” diyen tomurcuklar,
Bahara kadar yaşayabilirlerse,
Güneş görüp su alabilirlerse,
Baharda çiçek açacaklar.
Kapkara koltuklarına değil,
Halkına sevdalılar istiyoruz,
Gülleri çiçekleri ezen değil,
Şefkat ilgi gösteren istiyoruz.
Siz emanetlere hıyanet ettiniz,
Tüm gözyaşlarını arkada bırakıp,
İngiltere’ye gittiniz,
Suç işlediniz rahat uyuyor musunuz?
27/10/2005
(Ülkemdeki, tüm
Çocuk Esirgeme Kurumundaki
Çocuklarımıza armağanımdır)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:22 PM
Meşe ağacı
Ben bir meşe ağacıyım bilmem kaç asırlık
Anadolu’nun orta yerinde
Toprağım bol köküm derinde
Ben bir meşe ağacıyım bir yerde bir vadide.
Tohumumu rüzgar getirmiş kuzeyden
Toprağa karışmışım
Daha sonra yağmur ve güneşin iş birliğiyle
Yeşermiş kök salmışım toprağa.
Önce filiz,sonra dal,ağaç oldum
Dallarımda kuşlar barınıp şarkılar söylediler
Gölgemde koyunlar eğleşti çobanlar kaval çaldılar
Ben bir meşe ağacıyım köküm toprakta başım güneşte.
Gün geldi vahşiler, barbarlar kestiler dallarımı
Gövdeme kurşun sıktılar
Ve ateşe verdiler
Ben bir meşe ağacıydım bilmem kaç asırlık.
Benim dalım bedenimde köküm toprakta
Kurşun işlemedi bana
Yanmadım yakamadılar
Hala bir meşe ağacıyım orada o dağda.
Toprağı kucaklamışım sıkı-sıkı
Ben ne kasırgalar ne boranlar gördüm kardeş
İçiniz rahat olsun güçleri yetmez bana
Şimdi milyonlarca meşe ağacıyız dağda ovada bahçede.
Ben hala bir meşe ağacıyım parkta
Çocuklar salıncak kurmuşlar dalımda
Kuşlarla sohbet ediyorum başım güneşte
Hala palamutların toprağa karışıyor.
Ama gün gelecek güneş doğacak
Kestikleri dal mavzer
Palamutlarım bomba olup üzerlerine çevrilecek
Hesap verecekler yaptıklarına yapacaklarına
Ben bir meşe ağacıyım yıkılmam toprağı kucaklamışım.
01.04.1999
(‘ŞİİR HARMANI’ ından
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:22 PM
Modern eşkıyalar
Bugün Irak’talarsa
Herkes böyle susarsa
Yarın Türkiye’deler
Modern eşkıyalar
Binlerce Vietnamlıyı
Yok etti eşkıyalar
Körelmiş duyguları
Modern eşkıyalar
Hiroşima’ya atomlar
Bombalar,napalmlar
Toprağında kim bunlar
Modern eşkıyalar
Hakaretler diz boyu
Taş attıkları kör kuyu
İnsanlıkları arpa boyu
Modern eşkıyalar
Tecavüzler göklere
Ak kandır körpelere
Zenginlikler ceplere
Modern eşkıyalar.
28.07.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:22 PM
Muhammed Ali'nin yolu
Muhammet Ali’nin yolundan gitmek
Elinden, Belinden, Dilinden geçer
Dost meclisinde muhabbet etmek
İnsanı kamil’in gönlünden geçer.
Kırkların Cem’inde semah dönünce
Bir üzümden kırk can bade içince
Yetmiş canla bir orduya girince
Kerbela toprağın kanından geçer.
Gönül incitme ki incinmeyesin
Kulların sözüne gücenmeyesin
Kerbela’ da düştü Şah’ım Hüseyin
Mervan’a yezid’e lanetten geçer.
Gökte turna yerde canlar semaha
Selam olsun cennetteki ol Şah’a
Şefaat’ın ya Muhammet Mustafa
Mazlum’un dilinden telinden geçer.
23.02.2006
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:22 PM
Nar gibi
Saçları bir günbatımı
Yakar geçer har gibi
Yanakları kıpkırmızı
Damlar eline nar gibi.
Yüzü bir öğle güneşi
Harlanmış ateş gibi
Yanar yüreğim kar ister
Ağustos’ta Ağrı’daki kar gibi.
Gözleri bir berrak pınar
İçemezsin ışıltıdan
Yakar gözleri gözlerimi
Uzuna ayarlı far gibi.
Kirpikleri kirpi dikeni
Deler geçer ok gibi
Bakınca kalbini görürsün
Gözündeki zar gibi.
07.07.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:22 PM
Nazına kurban
Ülkemin toprağı haz gelir bana
Sevgine, saygına, hazına kurban
Sevdalı yüreğe naz gelir bana
Bahara, kışına, yazına kurban
Bir uçtan bir uca bulunmaz eşin
Bir yanda kış olur bir yan güneşin
Sinede, yürekte, yanar ateşin
Ezgine, türküne, sazına kurban
Reyhan’ına nergis, kokar kekiği
Turna, turaç, bülbül, öter kekliği
Halısına ilmek, ilmek mekiği
Alıcısı şahin, bazına kurban
Çiftçisine selam, çobana selam
Öküzüne selam, sabana selam
Yazısına selam, ormana selam
Gözleri sürmeli, kuzuna kurban
Elleri kınalı gelinler kızlar
Gurbette sılada yürekler sızlar
Ay’ı Güneş’iyle başka yıldızlar
Ördeğe sunaya, kazına kurban
Yedi bölge gölü, dağı taşına
Elindeki kına gözde yaşına
Elâ göz üstünde yayca kaşına
Cilvesine eda, nazına kurban
Mazlum’un sevgisi başta ülkesi
Yüreği yufkadır sever herkesi
Ata’sını sevmek onun ilkesi
Meşesi peliti, mazına kurban
13.12.2006
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:22 PM
Ne gördün ki?
Sen daha ne gördün ki?
Sadece göz yaşlarımı
Dertlerim gece çıkar ortaya
Sen daha ne gördün ki?
Sen daha ne gördün ki?
Mahpusta
Yedi koldan inen kilit gibi
Gece iner dertlerim yüreğime
Sen daha ne gördün ki?
Sen daha ne gördün ki?
Yüreğimdeki yangınları
Ve içimdeki okyanusları
Yaraya tuz basar gibi acım
Sen daha ne gördün ki?
02.08.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:22 PM
Ne oldu sana?
Eskiden yürekli korkusuz candın
Şimdi gözler yerde ne oldu sana
Yerinde duramaz bir deli kan,dın
Sende bir yılgınlık ne oldu sana?
Nerde olumsuzluk sen oradaydın
Yumruklar sıkılı halaylardaydın
Önce söz verip te sonrada caydın
Sende alınganlık ne oldu sana?
Kır kalemlerinin zincirlerini
Yürü dolu dizgin görsünler seni
Var git Ummanlara çevir yelkeni
Sende unutkanlık ne oldu sana?
Irak harabedir görmez misin sen
Filistin nişanda bilmez misin sen
Ağlayanın gözün silmez misin sen
Sende bir sultanlık ne oldu sana?
Ormanlar kapkara yürek yangında
Asırlık ağaçlar su duasında
Elde kalem ağlar yazmaz kağıda
Sende bir düşmanlık ne oldu sana?
Türkü barlarını mesken tutmuşsun
Devrim türkülerin meze yapmışsın
Eğlencene birkaç tekel katmışsın
Mazlum yaralanmış ne oldu sana?
25.08.2006
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:22 PM
Nehir gibi
Bir şair dostum var ki,
Haksızlığın karşısında,
Mantığın ve aklın yanında.
Bir bakışları var ki,
Zalime, gözdağı verir gibi.
Bir kalemi, bir dili var ki,
Güzeli, güzellikleri yazar.
Yazarken kalemi ak kâğıda,
Güller dökülür ellerinden
Zalime, dili zehir gibi.
Bir yüreği, kalbi var ki,
Halkı için atan.
Yürüdüğü yol güller içinde,
Gözyaşları Mazlum için
Zalime. azgın Nehir gibi.
23.04.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:22 PM
Nişangah,taki göz
Nişangâhta bir göz
Kabzada bir el
Tetikte, gerilmiş bir parmak
Birazdan,
Kurşun havayı ısıracak.
Yüzü duvara dönük
Gözleri bağlı
Bir çocuğun böğründe
Karanfiller açacak
Ve ülkemin damarlarından
Kanlar akacak derelerce.
Ve birazdan
Parmak tetiği çekecek
Kurşun yağlı namluyu silecek
Ve titrek
Bir yüreğe girecek
29.08.2005
(`ŞİİR HARMANI`ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:23 PM
Nurhak’ta Sinan
Yakınlarda arama beni
Arama çok uzaktayım
Dört bir yanım kuşatılmış
Her yanım cehennem tuzaktayım
Sinan’ım ben Sinan, Nurhak’tayım.
Bir kavga göster bana
Sığmıyor yüreğim sineme
Girmiyor başım şapkama
Ser verdim, sır vermedim ben
İbo’yum ben Diyarbekir’de hücremdeyim.
Pusudayım, bir el at bana
Bir ağıldayım, bir kömde
Yürek yaralı akar kanım derelerce
Milyon milyon doğarım ben
Ali Haydar’ım ben Dersim’deyim.
Sıcak bir yürek göster bana
Dondu ayaklarım çekerekteyim
Zemheride yolum Güneş’e doğru
Şah’a giden Pir Sultan toprağı burası
Deniz’im ben Gemerek’teyim.
Bir haber uçur bana
Güvercin kanadıyla, yüreğinden beriyim
Sarılmış her yanım kurbanım sana
Çoban kavalıyla bir nefes ver bana
Mahir’im ben Kızıldere’deyim.
Yüreklerde sevgi göster bana
İşkenceye, acılara umut serenim
Ey cellat iyi bak, bir daha bak bana
Gönüllere deste deste gül derenim
On yedi yaşında darağacındaki Erdal Eren’im.
Bir rüzgâr göster bana
Savursun ölü toprağını üzerinizden
Türkü soluyan şairler göster bana
Doğsun Güneş yüreğinizden
Halk,ım ben kavgada yanınızdayım.
27.05.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:23 PM
O daha çocuk
(bir anneden)
Odaha çocuk,
Hapisliğe dayanamaz
Almayın onu almayın
Ranzasında uyanamaz.
Hapsetmek gerekiyorsa,
Kırlangıç yüreğine hapsedin onu.
O daha çocuk,
Tutsaklığa dayanamaz
Almayın benden almayın
Bir gülü soldurmayın
Asmak gerekiyorsa,
Bir serçe kanadına asın onu.
O daha çocuk,
Esarete dayanamaz
Koparmayın benden koparmayın
Çiçekleri öldürmeyin
Öldürmek gerekiyorsa,
NAZIM’ın şiirleriyle öldürün onu.
29.09.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:23 PM
O gün
O gün,
Beşi beş yerden,
Güneşe,
kara bir bulut astılar.
Ve ülkemin kalbine,
postallarıyla bastılar.
O gün
Beşibiryerde,
Güneşin ortasında
Kapkara tüfeklerini çattılar.
Ve dört bir yandan
oluk,oluk kan akıttılar.
O gün
Beşi beş koldan
Ülkemin boğazına
Yağlı bir ip taktılar.
Ve yaldızlı koltuklarında
keyiflerine baktılar.
O gün
Beşi beş yerden
Ülkemin binlerce yıllık
kültürünü savurdular havaya.
Ve milyonlarca sevda kitabımızı
meydanlarda yaktılar.
21.08.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:23 PM
Olmazsa Olmazlarımız
Barışla kardeşlik yüreğimizle
Yeşertin dostluğu diller barışsın
Sarılın kuvvetli birbirinizle
Gülen gözler ile kollar sarışsın
Düşmanlık gütmeyin birbirinize
Nifak ektirmeyin dirliğinize
Ayrılık olmasın birliğinize
Uzatın kolları eller karışsın
İlimle bilimle barışık olun
Sevgi yeli ile yüreğe dolun
Kalplerdeki diken ayrığı yolun
Türküler, şiirler diller yarışsın
Düşmanlığı uzak dostluğu yakın
Birlik, kardeşliği bozmayın sakın
Güzel yüreklere sevgiyle bakın
Sevgiyle dostluğa güller varışsın
Dürüst ol namuslu dillenmeyesin
Durgun ol baharda sellenmeyesin
Kırgın, dargınlığa bilenmeyesin
Mazlum’un yüreğe seller yaraşsın
29.11.2006
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:23 PM
On dokuz Aralık
Bugün on dokuz aralık
Karanlık bir güne uyandım
Nefessiz kaldım balkona çıktığımda
Gökyüzünde in cin top oynuyor
Bir tek kanat çırpışı bile yok bugün
Ortalık sessiz, ıssız ve nefessiz
O günde on dokuz aralıktı
O günde gökyüzü kapkara, kapkaranlıktı
Kuşlar kara bulutlar arasında çığlıklardaydı
Kara dumanlar yükseliyordu
Ve karanlık nefesler çıkıyordu birilerinden
İnsanların yanık kokusu yayılıyordu rüzgârla
Evet, o günde on dokuz aralıktı
Önce özgürlükleri alınmış
Sonra ‘şefkat eli’ uzanmıştı kibrite
Ve dumanlar, alazlardan sesler yükselir
Şiirler türküler yükselir karanlık gökyüzüne
Ve dolar bütün hızıyla yüreklerimize
O günde on dokuz aralıktı
Ve o günde her yer karanlıktı
Analar, bacılar o günde ağlamaktaydı
Ve o gün, ve dün, ve bugün
Bu gün de çığlıklar var, tutsak çığlıklar
Bu gün de yüreklerde acı, bileklerde kelepçe var
Ve o gün de on dokuz aralıktı
Altı yıl öncesiydi
Yirmi sekiz fidan, can düştü, düşürüldü
Ve o gün adalet firardaydı
Her geçişimde Bayrampaşa’dan
Yanık insan kokusu dolar ciğerlerime
19.12.2006-saat 12.30
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:23 PM
Öğretmenime
Yıllar yıllar öncesiydi
Ve
Karlı bir kış günüydü
Kulağım,
Öğretmenimin parmakları arasındaydı.
Nasılda kızmıştım sana,
Kulağımın acısıyla,
Gözlerimden dökülen yaşlarla.
Ah be Öğretmenim
Keşke,
Keşke diğer kulağımı da alsaydınız,
İki parmağınızın arasına
Ki,
Söyledikleriniz,
Bir kulağımdan girip,
Diğerinden çıkmasaydı
24.11.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:23 PM
Ölüm dediğin
Ölüm dediğin nedir ki?
Bir kuş olup uçmak
Derinliklerde nefes tutmak
Rüyada atlamak gibi.
Ölüm dediğin nedir ki?
Soğuk terler boşanır birden
O an vazgeçersin her şeyden
Yatakta uyumak gibi.
Ölüm dediğin nedir ki?
Marazlar, illetler, bahane
Yazılmıştır gelir sıramız
Bir yerlere gitmek gibi.
Ölüm dediğin nedir ki?
Bazı hallerde ve zamanlarda
Ecel gelir kapımıza
Gelen misafirler gibi.
18.07.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:23 PM
Özledim ben
Çıkarın beni buradan,
Taş duvarlar,
Parmaklıklar ardından,
Yalınayak koşmak istiyorum kırlarda
Gezmek istiyorum her yerde.
Özledim ben
Efil-efil esen rüzgarını
Kurum, egzoz kokan havasını
Trafik keşmekeşini
Acı-acı çalan sirenlerini özledim.
Özledim ben
Yakıcı güneşini
Dağlardaki ateşini
Koyununu, keçisini
Ve yarimin işvesini özledim.
Özledim ben
Köyümü, evimi
Buram buram yarpuz, nergis
İlle de reyhan, kokan
Reyhanımın kokusunu özledim.
14.12.1980
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:23 PM
Pastörize Yumurta
Tavuğun gıt-gıdakları
Yumurtanın kabukları
Kemal abinin yumurtaları
Çok-çok güzel pastörize
Kdv si yüzde sekize
Kuş gribi yaradı size
Yumurta girdi poşete
Çok-çok özel pastörize
Kemal abinin yumurtası
Saçlarının özel ilacı
Sürsün dökülmesin saçı
Çok-çok güzel pastörize
Kızlar evde kalmayacak
Yumurta kırık gelecek
Yağı tuzu içinde olacak
Çok-çok özel pastörize
Tavuklar uçtu havaya
Yumurtayı saya saya
Biraz UNAKITAm tavaya
Omlet güzel pastörize
18.02.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:24 PM
Perçinleyelim
Gel kardeşim sana diyeceğim var.
Sevgiyi dillere perçinleyelim.
Girmesin ikilik burada bir var,
Sağları sollara perçinleyelim.
Her daim kardeşlik yürekte olsun,
Nefreti kaldırın güzellik dolsun,
Gönül hasadında dikenler solsun,
Kıtları bollara perçinleyelim.
Bu vatan bizimdir birlik yeridir,
Topraklarda akan kandan beridir,
Nifak tohumları yiğit eridir,
Eğriyi yollara perçinleyelim.
Gün beraber olma, birlik günüdür,
Hain fırsat kollar, günü dünüdür,
Yiğitler halayda er düğünüdür,
Yüreği ellere perçinleyelim.
Harita çizilmiş fırsat kollarlar,
İlk fırsatta güzel yurda dolarlar,
Daha baharında güller solarlar,
Dilleri güllere perçinleyelim.
Uyusun ağalar, uyusun beyler,
Koltuğa yapışmış Mazlum ne eyler,
Sevgi seli olsun dolsun yürekler,
Sevgiyi yüreğe perçinleyelim.
26.09.2006
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:24 PM
Portakal ağaçlarından sarkan şiirler (Olimpos)
Şairler ve şiirler portakal bahçesinde
Şiir dizeleri, tutundular her biri,
Sallanıyorlar ağaçlardan tek tek
Diller güzellikleri söyler rüzgarın esintisiyle
Yürekler tek, her şey şiir
Yemek, içmek, yatmak şiir üstüne
Gözlerde şair, kulaklarda şiirlerle
Tüm ağaçlar izledi bizi gülen yüzleriyle.
Bazı şiirler ağlıyorlar
Bazıları gülüyorlar doyasıya
Gözlerde bir ışıltı, yüreklerde sevgiler
Ve yağmur yağıyor şiirlerle kıyasıya
İki dudak arasından çıkan şiirler,
Hızla tırmanıyorlar zirvelere
Yemyeşil portakallar sarardı, şiirlerin sıcaklığıyla
Kayalar yankılandı gecenin karanlığında.
Orta yerde bir ateş
Ateşten şiirce, gülen yalınlar çıkıyor
Şair canlar etrafında, eller el ele
Dökülüyor dillerden, dudaklardan
Isınıyor yürekler, pekişiyor dostluklar
Gözler yaka kartlarında tanıdık şair arıyor
Ve gün dolmadan hepsi dost ve tanıdık oluyor
Canımız ve kanımız bir şiirle.
Mesaj yerinde ve tüm yüreklerde
Ülke bütünlüğü, Barış ve kardeşlik dillerde
El ele yürek yüreğe şairler
Gündüz ve gece birbirine karışıyorlar
Her söylenmek istenen,
Şiirce dökülüyor dillerden
Tüm konuşmalar şiirle
Ve şiirler saklambaç oynuyorlar.
Yürekler Yanartaş’ta bir kez daha coşuyor
El ele yürek yüreğe efsane anlatılıyor şiirle
Dik rampalar, patikalar şairlere asfalt oluyor
Ağaçlar önlerimizde eğiliyorlar
Yol boyu dilek ağaçlarından kuşlar uçuyor
Kim bilir ne şiirler yazıldı, ne yürekler boşaldı
Ve ne dilekler dilendi bembeyaz olmuş ağaçlara
Az aşk yaşamadım tek yataklı odamda
Sevgililerim şiirlerimle
Sabahın ilk ışıkları çağırıyor beni
Derenin Olimposu selamlaması
Denizle buluşmasını kral mezarları önünde
Ah şiirler, şiirlerim
Dostluk ve Portakal kokan
Ve yüreklerdeki aşkı anlatan şiirlerim.
Evet Olimpos burası
Yani ‘Tanrıların oturduğu dağ’
Şiirler yankılanıyor
Türküler, çarpıyor kayalıklara
Ve krallar dinlemede şiirlerimizi
Şiire gönül verenlerin yüreklerini
Herkes el ele yürek yüreğe burada
Portakal bahçesindeki dallardan sarkan şiirlerle.
06.11.2006
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:24 PM
Prangalar
Ben karşıda
Karşı kıyıdayım
Yüzerek gel al beni.
Dizlerindeyim,gözlerindeyim
İçten,sevecen
Şefkatle sev, okşa beni
Ben karşıda
Karşı kıyıdayım
Barış,kardeşlik getir bana.
Karşıdayım asırlardır
Özgürlük getir halklara
Kalpler buzlanmış
Güneş ol,erit beni
Ben karşıda
Karşı kıyıdayım
Bayrağım esir
Esarette yürekler
Zincirler kalın, kırılmaz
Prangalar ağır tonlarca
Yüzerek gel kurtar beni
15.08.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:24 PM
Radyo Arguvan
Güzel dostlar bir araya gelince
Radyo Arguvan’da muhabbet olmus
Ak gülleri deste deste derince
Yürekten yüreğe sevgiler dolmuş
Yürekleri yaralı plaka kırk dört
Bir yandan hasretlik bir yandan gurbet
Arguvan’dan öte yüreklerde dert
Deyişler halaylar yüreğe dolmuş
İnsanları dosttur yürekleri ezik
Susuz topraklarda bulamaz azık
Herkes is öğrenmiş takmış bilezik
Arguvan’dan Almanya’ya yol olmuş.
Arguvan’ın türküleri ağlatır
Çorak toprakları ağıt söyletir
Otuz sene gurbet elde eğletir
Yürekleri yanmış diller lal olmuş.
Gönlü Arguvan’da gurbette ayak
Üvey evlat olup yemişler dayak
Devlet hiç görmemiş hep yalınayak
Yürekten yüreğe Arguvan olmuş
Mazlum’un gözleri çağlayan olmuş
Türkü şenliğinde Arguvan dolmuş
Sazlar düzen tutmuş türkü söylenmiş
Yüreklere sevgi muhabbet dolmuş.
13.06.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:24 PM
Rotamsın
Azgın sulara bırakılmış
Karanlıklarda yol alan
Dümeni kilitlenmiş gemimin
Beni,sana getiriyor, sana
Sen benim rotamsın.
Gemim fırtınaya tutulmuş
Issız ve karanlık *******de
Korkunç lodos, ve tayfunlarda
Sığındığım rabbim
Sen benim limanımsın.
İstanbul sokaklarındayım
Mecnunum, adımlardayım
İstesem de gidemem başka yere
Her yanım seninle dolu
Sen benim güzergâhımsın.
08.06.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:24 PM
Rüzgar
Benim dostum,benim sırdaşım
Uzaktan,sesini bana getirir
Benim yoldaşım,can arkadaşım
Uzaktan,nefesin bana getirir.
Çıkarım dağlara sohbet ederiz
Bazen ağlayıp,bezen güleriz
Getirdiğim azıkları beraber yeriz
Uzaktan,selamın bana getirir.
Onu kızdırırım yırtınır durur
Bazen,kendisini yerlere vurur
Uzak menzillere,tez zaman varır
Senin vuslatını bana getirir.
03.05.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:25 PM
Saçlarına ak düşmüş
Saçlarına ak düşmüş
Nerelerdeydin?
Belin bükülmüş,benzin solmuş
Bir vefasızla mıydın?
Yüzündeki çizgiler artmış
Bakışlarındaki,sıcaklık aynı ama
Gözlerin korku içinde
Bir zorbayla mıydın?
03.06.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:25 PM
Samanyolu
Köyümde
*******i,Samanyolu’na
şarkılar söylerdim
Ve yıldız,
kayarak dökülürdü
gözlerinden.
Şimdi artık,
şarkı söyleyecek
çocukta yok
Ağlayacak Samanyolu da
Ve,İstanbul’da
yıldızda,yok
30.07.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:25 PM
Sana tapıyorum
Yüreğim kurumuş,çatlamış
Sevgine muhtaç başka şey değil
Ben, sana susamışım sana
Yağmurlara,pınarlara değil
Ben bir vadideyim asırlardır
Açım,boğazımdan bir şey geçmez
Ben,sana açım sana
Ekmeğe,yemeğe,yiyeceğe değil
Senin içindeyim, ibadetim sana
Günahım çok,dağlar kadar ağır
Ben, sana tapıyorum sana
İlahlara,putlara,mabetlere değil
04.07.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:25 PM
Sansar sessizliği
Ürperdi bedenim, üryan
Bir yağmur sonrası serinliğiyle
*******den bir gece
Ulaşırım sana,
parmak uçlarıma basarak.
Söz geçiremem yanan bedenime
Gelirim, bir sansar sessizliğiyle.
Nasıl bir mahluksun ki
Bedenin doymaz
Hep aç, hep açık
Bir ustura keskinliğiyle
Ve sansar sessizliğiyle
Gelirim bir gün, bir gece…
Ne zaman mı?
Yedi sene, on ay, üç gün, sonra
Açacaklar,
üzerime beş yerden kilitlenen,
beş kollu demir kapıyı.
Rutubete dayanabilirsem
Sensiz yaşayabilirsem
Yedi sene, on ay, üç günün gecesinde
Aralık et pencereyi
Uyuma sakın, uyuma
Bir sansar sessizliğiyle
Gireceğim koynuna.
11.06.1981
(`ŞİİR HARMANI` ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:25 PM
Sansarak’ta Trekking
Sansarak’ta Trekking
Otuz temmuz Pazar sabah 05.30
Saat zilinin sesi bir başka uyandırıyor beni
Acele adımlarla evlerimizi terk ediyoruz
Ve aracımız bizleri evlerimizden topluyor
İstanbul’u çıkana kadar yirmi kişi oluyor
Türkü ve Şiir eşliğinde,
Yalova’ya nasıl geldiğimizi anlayamadık
Açık büfe bir kahvaltı
Ve rehberimizi alıp yola koyuluyoruz
İlk sefer görüp ve aşık olduğum bir şehir İznik
Alış veriş molasında güleç yüzlü insanlar görüyoruz
Sarı Saltuk, Eşref Baba’ya fatihamızdan sonra ayrılıyoruz
Keskin virajlı yoldan İznik’e kuşbakışı bakıyoruz
Şirin köylerden geçerek bir köyde çay molası veriyoruz
Yirmi kişilik grubumuz çömeliyoruz iskemlelerimize.
Bir halk ozanı canlanıyor gözümde,
Köy kahvesinde elinde sazıyla
Coşkulu bir biçimde çalıp söyleyen
‘Sansarak’tan öte bir yol varmı ki?
Yüreklerde deste bir gül varmı ki?
Muammer grubu çok bekletince
Çay paralarını ödedimi ki?
Ve bir Delikanlının yanına oturuyorum
Yüzü güleç hoş geldiniz diyor bizlere
Soruyorum köyün adını, geçmişini
Sansarak diyor seksenlik delikanlı Alaattin Aydın
Ve kendisi kurmuş gibi anlatıyor eski muhtar
Yedi yüz senelik bir köy diyor
Üç ev varmış o zamanlar isimsiz köyde
Üç sarı kısrak gözükmüş çayırlıklarında sahipsiz
O günden sonra Sarıkısrak oluyor köyün ismi
Ve asırlar geçtikçe değişiyor isim
Bugünkü adını alıyor Sansarak.
Evler ker**** ve bir eseri antika değerlerinde
Yüzler güleç
Yüzler kırmızı
Yüzler davetkar
Çaylarımızı içip vedalaşıp yola koyuluyoruz
Birkaç kilometre sonra aracımızın motoru susuyor
Bir temiz hava
Bir sessizlik
Bir güzellik ki sormayın
Patika bir yola sıralanıyoruz
Yirmi güzel yürek
Yirmi güleç insan
Hafif meyilli bir patikadan kendimizi salıyoruz
Kuşlar karşılıyor bizi cıvıl cıvıl
Bir kilometre sonra bir deredeyiz
Güneşin ağaçlardan giremediği
Gölgelikte akan suyu soğuk bir dere
Eski değirmen var önümüzde
Ve beş sene öncesinin çalışan değirmeni
Biraz dinlenme
Bir trafik keşmekeşinden sonra cennet bahçesindeyiz
Türlü güzellikte çiçekler
Ve akıp giden iki değirmeni döndürürcesine,
Gürültülü bir şekilde
Ekip başı ve kılavuzun talimatlarını içercesine dinledik
Suyun gidişine yola koyulduk
Bir keyifli yolculuk ki sormayın
Herkeste bir heyecan
Ve yirmi güzel can
Siz hiç buz gibi suya kendini atan gördünüz mü?
Siz hiç elbiseleriyle göletlere birkaç metreden atlayan
Ve telefon, ve resim makinesı ile atlayan gördünüz mü?
İki saatlik bir gidişte
Büyükçe bir göl
Ve derenin bittiği yer
Su bir şelaleden dökülüyor
Ve aniden kayboluyor,
Tekrar iki kilometre ileriden çıkıyor
Canlar tek tek suya atlıyorlar çocuklar gibi
Önce bayanlar
Sonra erkekler kendilerini suya bırakıyorlar
Ve bir doğa manzarası var ki büyülü
Her yer orman denizi
Dağ çileği ve fındık ağaçları çeviriyor bizi
Aynı yolu geriye
Döndüğümüzde yemeklerimiz hazır
Ve biz doymak bilmiyoruz
Bir kaynak su, soğukluğuyla buzdolabını kıskandıran
Güzel bir dinlenmenin ardından
Yola çıkıyoruz ama
Ayaklarımız geriye geriye gidiyor
Adeta ayrılmak istemiyoruz Sansarak’tan
Evet burası Sansarak Kanyonu
Herkese daveti var
Ziyaretlerinizi bekliyor
Benden söylemesi
31.07.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:25 PM
Sarışın güzel
Beline kadar sallanan
Başak sarısı saçlarınla
Bana doğru birazcık yaklaş
Yaklaş, saçlarımız tanışsın.
Kaldır başını geçişlerinde
Yüzüme bak kalbimi ısıt
Aç kalbinin kapılarını arala
Yaklaş, kalplerimiz tanışsın.
Karşılaşınca gülümsesen
Bana bir günaydın desen
Parmağında yüzük yok gibi
Yaklaş, ellerimiz tanışsın.
Bir merhabayı çok görme
Kaldır başını, gözlerime bak
İzin ver, izin ver gözlerine
Yaklaş, gözlerimiz tanışsın.
21.09.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:25 PM
Sarmaşık
Bahar geldi dışarı çık
Eve kapanma, çık günışığına
Ağaçların çiçeklerini
Toprak ananın böceklerini görüyor musun?
Pencereye çık, balkon penceresine
Başını uzat dışarıya
Derin bir nefes al
Aşağıya bak beni görüyor musun?
Ben bir sarmaşık tohumuyum
Tam balkonun altındayım
Toprağa tutunup kök salmışım
Daha dikkatli bak beni görüyor musun?
27.04.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:25 PM
Satıyorum saaat-tım
Ben bir satıcıyım Abi, ne bulsam satarım
Ayağıma dolaşanları/Benimle çelişenleri
Enine gelişenleri/Ne bulsam satarım.
Hısım akrabaları
Bilumum Adaları
Altı yolu Moda’ları
Satıyorum saat-tım.
Sevmem yalanı dolanı
Bilmem hediye alanı
Satarım Havaalanını
Satıyorum saat-tım.
Müşteriler sırada/Gezmem orada burada
Bir şey kaldı mı orada/Satıyorum saat-tım.
Koca koca meydanları
Yurdumdaki Alanları
Talanlardan kalanları
Satıyorum saat-tım.
Vakıfları ve Hanları
Dökülen onca kanları
Bu ülkedeki canları
Satıyorum saat-tım.
Satarım ben satarım/Nasıl da kotarırım
Ben paralara bakarım /Satıyorum saat-tım.
13.07.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:26 PM
Sayın Baykal
.
Sayın Baykal size sözüm olacak
Masa toplamanın zamanı geldi
Masanıza Mazlum gelip konacak
Demiri almanın zamanı geldi
.
Sosyal demokratsın belirti yoktur
Gittiğin çizgide yanlışlar çoktur
Seçmene kulak ver istifan haktır
Sakalı salmanın, zamanı geldi
.
Parti üyeliğin, bile silinsin
Yeni yapılanma ile gelinsin
Solcu olmadığın illa bilinsin
Deniz’e dalmanın zamanı geldi
.
Üyeliğin AK’ta sırtını sola
Atatürk partisi geldi ne hale
Seçmenin oy’unu verdin sen sele
AK’ta yer almanın zamanı geldi
.
Fosilleşmişleri dış’a atalım
ATA sevgisini kalbe katalım
Yürekten yüreğe halay tutalım
El-ele tutmanın zamanı geldi
.
Her yenilgi ile gelen pişkinlik
Demogoji ile, çenen şişkinlik
Dargınlar, küskünler yüze düşkünlük
Baykal’ı kovmanın zamanı geldi
.
Elinde ok’ların halk’a çevrili
Üç beş yardakçıyla sivridir dili
Partinin bağında soldurdun gülü
Seninde solmanın zamanı geldi
.
Mazlum’un yüreği ateş yangında
Seçmenin oyları uçtu anında
Artık Baykal olmaz parti yanında
Partide olmanın zamanı geldi
.
25.07.2005 saat 09,05
.
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:26 PM
Sen benim
Günaydın gündüz güneşim, günaydın güzelim
Sen gece ayım gönlümün ateşisin
Sen toprağa kök salmış asırlık akasya
Topraktaki mineral,buluttaki yağmur damlasısın.
Merhaba güzelim, melek yüzlüm, gül yüzlüm
Sen damardaki kan,yürekteki sevgi
Sen kalpteki iyilik, yardımseverlik timsali
Toprağın damarları,akarsuların membasısın.
İyi günler güzelim sen Anadolu
Sen Anadolu’daki kurtuluş savasının Fatma anası
Fakir’in Irazca’sı,sen Karacaoğlan’ın Elif ’i
İnce Mehmet’in yavuklusu,elleri mavzer tutan militansın.
İyi akşamlar güzel gözlüm,elleri kınalım
Sen pamuk tarlasındaki ırgat, yataktaki avrat
Sen karasabanın arkasında elleri çatlak-çatlak
Gönlümdeki sultan,sevgilim,yavuklumsun.
İyi ******* güzelim, ahu gözlüm,yay kaşlım
Sen gökteki turna,martı,göçmen kuş
Sen yağmurda kanatları ıslanmış atmaca
Kıtalar arası uçan,yüreklere sevgi
Sevgililere haber taşıyan ALBATROS sun.
07.08.1999
('ŞİİR HARMANI'ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:26 PM
Sende gel
Gidiyorum
Bu kokuşmuş, iğrenç kentten
Türlü dolapların döndüğü
Yalan, riya, ihanet kokan
Dostlukların, on paraya satıldığı
Ve aldatmaların göklerde olduğu
Sevgilerin, aşkların bir kenara atıldığı
Bu kentten gidiyorum, sende gel.
Gidiyorum
Bembeyaz bir gelinlik gibi
Saf aşkların yaşandığı
Yüz sene önceki bir anadolu köyüne
Kafamda kasket, yamalı şalvar,la
Ayağımda yırtık çarıklar
Elimde orak, tırpan,la
Ekin biçmeye gidiyorum, sende gel.
Gidiyorum
Yıllar, yıllar öncesine
Elimi uzattığım dost insanlara
Yüreğime yürek katan canlara
Aşkı için dağları delenlere
Bedrettin’e asılan Pir Sultan’lara
Sözü namus bilenlere
Yüreğimle gidiyorum, sende gel.
Gidiyorum
Sevdası için dağlara çıkanlara
Memleket hasretiyle ölen Nazım’lara
Acılarımı yüreğime tıkatım
Deniz’lere gidiyorum uzaklara
Şafakta doğacak güne doğru
Darağacına çıkıyorum adım adım
İpi boynuma takman için, sende gel.
15.12.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:26 PM
Seni görmeden önce
Ben denizi haritalarda gördüm
Seni görmeden önce
Ben dağları atlaslarda gördüm
Seni görmeden önce
Ben gözyaşlarını sende gördüm
Bizim pınarlarımız kurumuş ezelden
Daha önce bilmezdim gözyaşını
Seni görmeden önce
Ben selviyi fidanı çok gördüm
Senin gibi nazlıyı,endamlıyı ilk
Sevgiyi aşkı bilmezdim
Seni görmeden önce.
11.06.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:26 PM
Seninle
Şu anda seninle olmak vardı
Çeşmelerinden çağlayan gibi akan,
Ağaçlarında kuşlar öten
Rüzgarın püfür-püfür estiği
Yüksek, ulu dağlarında,
Tepelerinde seninle olmak vardı.
Şu anda seninle olmak vardı
Tarlada karasabanla, omuz omuza el ele
Harman da düvenle, çayırda tırpanla
Seninle olmak vardı.
Şu anda seninle olmak vardı
Karda, kış da kıyamette
Rüzgarın kırarcasına salladığı,
Telefon direklerine
Sırt sırta yaslanmak vardı.
Şu anda seninle olmak vardı
Mahpus da direnişte
Tünelde, beraber kaşıkla,
Tırnakla toprağı kazmada
Dışarısı gözükmeyen ring aracında
Korsanda yürüyüşte, ön saflarda,
Beraber olmak vardı omuz omuza.
Şu anda beraber olmak vardı
Tüm dostlarla arkadaşlarla
Barışa giden yolda
Güneşe doğru yürümek vardı beraberce
Şu anda seninle, şu anda sizinle olmak vardı.
01.08.2001
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:26 PM
Seninleyim ben
Kara gözlüm, gözlerinin üstünde,
Yüzümü sürerek gezineyim ben.
Elma elma yanakların üstünde,
Rüzgarla bir olup, tozunayım ben.
Dalga dalga saçlarının içinde,
Yürekten yüreğe sevgi göçünde,
Adım adım aydınlıklar peşinde,
Üç değil beş değil, düzineyim ben.
Ela gözlerinde sürme olayım,
Kalbimi kalbine köle yapayım,
Senin için dağ başında kalayım,
Kurt ile kuş ile seninleyim ben.
Mah yüzünü görmüş vurulmuşum ben,
Dost bağında gülken derilmişim ben,
Peşinde koşmaktan yorulmuşum ben,
Nereye gidersen izindeyim ben.
Mazlum’un yürekte bitmez sevdası,
Karanlıkla, çirkinlikle kavgası,
Olur ise bu yürekten başkası,
Gözlerim kapanır dizindeyim ben.
08.06.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:26 PM
Seremoni & Seremoni
Bir çocuk tanıdım
Sevimli, saf ve temiz yürekli
O kadar sıcak ve sevecen ki sormayın
Gözleri ışıl ışıl, kısacık saçlarıyla
Yüzü hep güleç başında şapkasıyla
Ve yudumluyor çayını, bu çocuk elli iki yaşında.
Bir yürek tanıdım
Ama bildiğiniz gibi değil, duyarlı ve hassas
Tüm güzelliklere, Barışa ve kardeşliğe açık
Kötülük ve karanlıklara kapalı
Dünya ve ülkemizdeki olumsuzluklara,
Tek başına karşı durabilen cesur bir yürek.
Bir insan tanıdım
Duyarlı, duygusal ve hassas
Bir yandan çay bir yandan da sohbetteyiz
Yanıyor ciğerlerimiz, yanmakta ormanlarımız,
Diyor ve tutamıyor gözyaşlarını
Sıkıyor yumruklarını tırnaklarını batırırcasına.
Bir şair tanıdım
Korkusuz bir şair ve güzel bir Anne
Bir başka tutkulu ve titrek çocuklarına
Gömmüş acılarını yüreğine gözyaşları ile
Dalıp gidiyor uzaklara hatta yurtdışına
Buharlanıyor gözlüğü ve kızarıyor burun ucu.
Bir dost tanıdım
Ama sıradan değil adam gibi bir dost
Tüm dünya acılarına parasız ortak olmuş
Evet bir çocuk, bir yürek, bir insan, bir şair
Ve anne ve dost ve gönül gözü açık bir can
Bu kadar güzellikleri barındıran Feray Ayan.
22.08.2006
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:26 PM
Sessiz çığlık
Bir çığlık duyuyorum
Üç günlük mesafeden
O çığlık ki,
Kulakları sağır eden sessiz bir çığlık
Bir evin enkazından geliyor derinden
Daha yedi yaşında
Bir kolu kopmuş kökünden.
Bir çocuk görüyorum
Gözleri bağlı yerde
İp takılmış incecik boynuna
Yerlerde sürüklenen
Cılız, sıska vücuduyla,
Barbarlara, vahşilere var gücüyle direnen.
Bir anne görüyorum
Göz pınarları kurumuş ağlamaktan
Kucağında ağlayan bebesi,
Ve bir elini havaya kaldırıp Allah’a yalvaran
Evinin kapısından, penceresinden
Alevler çıkan, yerle bir edilen.
Bir kız görüyorum on altısında
Adı Ayşe veya Emine ne fark eder
Alçakların, *********lerin sofrasında
Çatmışlar
Çatmışlar kapkara tüfeklerini döşünde
Saf ve temiz yürekleri kirletilen.
Bir çığlık duyuyorum derinden
Semada, kocaman kuşlar demirden
Demokrasi yağdırıyorlar
Kurmuşlar, kara ateş makinelerini
Üzerilerine yağdırıyorlar yağmur gibi
Asırlardır Ezân okunan minareden
Bir pir-i fani görüyorum
Hurma ağacına yaslanmış
Ak sakallı, yüzü iki eli arasında
İki göğsü morarmış vurmaktan
Gözleri bir ateş denizi ama,
Yaşlar süzülüyor ak sakalının tellerinden.
Çocuklar görüyorum, çiçekler
Oyunlar oynuyorlar şarapnel parçalarıyla
Koşturuyorlar, gri bir toz bulutu olmuş,
Ateş arabaları arasında
Toprak basmışlar kanayan yaralarına
Pır pır atan bir serçe yüreğinden.
Bir ülke görüyorum
Bedensiz başsız, gözleri yaşsız
Yanı başındaki çığlıkları duymayan
Kulaklar sağır, gözler görmez
Duygusuz ve vurdumduymaz
Ortaklar suçlulara,kan damlar ellerinden.
Bir ordu görüyorum kocaman
Bir şairler ordusu
Semalarında Ay Yıldızlı bayrağı dalgalanan
Ellerinde yürekli kalemleri
Gözleri açık kulakları çığlıklarda
Ve korkusuz, ve yiğit, ve çekinmeyen.
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:26 PM
Sevdalıyım
Sevdalıyım dağlarına
Kekik kokan,keklik öten
Karakışta zemheride
Mağaralarında cankurtaran,
Zirvedeki maralın ürkekliği
Sürülerce koyunun otlaklığı
Kara kartalların pike yapıp indiği
Dağlarına sevdalıyım
Sevdalıyım toprağına, bağlarına
Verimli,geniş karınlı
Geniş kalçalı ve doğurgan
Kavgada,erozyondan sıyrılğan
Tarlalarındaki toy ve turaçlarına
Bereketli,verimli,zengin
Hainlik bilmeyen saf
Sevdalıyım Anadolu toprağına
Sevdalıyım canlarına insanlarına
Riyasız,dolapsız
Candan,içten ve yürekli
Dostunu çok iyi bilen güleç
Gün doğar üzerilerine kızgın
Tarlada susuz ve çatlak dudakları
Rüzgârda yanık teni ile ve
Kavgada çatal yürekli oluşuna sevdalıyım.
Sevdalıyım gökyüzüne
Ülkemin gökleride bir başka dostum
Turnaların semah harmanı
Yıldızların yağmur kervanı
Ay’ı başka Güneşi bir başkadır
Şimşekleride bir başka
Zalime gözdağı verir gibi çakar
Ve tutsak olmayan kuşların mekanı
Sevdalıyım gökyüzüne.
Sevdalıyım pınarlarına
Cömert dolu-dolu ışıl-ışıl
Bol ve bereketli topraklar üzerine
Nice değirmenler döndürürler
Yangınlar,ateşler söndürürler
Suyunu kimseden esirgemeyen berrak
Gider KERBELÂ’ya doğru hasretle
Akar yezide inat HÜSEYN’e doğru
Sevdalıyım sularına pınarlarına.
28.09.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:26 PM
Sevgi kenti
Sürmeli gözlerinin esiriyim
Rüzgarın savurduğu saçlarının,
Tapıyorum sana tapıyorum
Çeşme başlarındayım,
Yolunu bekliyorum sabırsız
Kalbim,
Bir kamyon motoru gibi
Yerinden çıkarcasına çarpar.
Köy meydanında bakma
Söz olur,
Kırmızı,alımlı giyinme,
Göz olur.
Ela gözlerinin esiriyim, esiri
Kalbim kalbine kelepçeli,
Açarı ummanlar da.
Düğünler hasat sonu,
Halaylar hasat sonu çekilir.
Mavzerlere sürülür mermiler
Ortalık cehennem,
Barut kokuları hasat sonu.
Sevgimizi,
Barut ipliğiyle idam etmesinler.
Herkesi her şeyi bırakıp,
Arkamıza bakmadan,
Kaçalım buralardan.
Sevgi dolu,
Süresi dolmuş adetlerin,
Ve silahların olmadığı,
Bir kente gidelim,
Çoğalsın sevgiler,
İki can dört olsun
Gidelim sevgi kentine gidelim.
24.07.2000
(`ŞİİR HARMANI`ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:29 PM
Sitem
Bunca acıya çileye
Payımıza bu mu düştü
Yaşımız geldi elliye
Payımıza bumu düştü?
Yaşam film şeridi gibi
Geçip gitti gözlerimden
Bir tek kulu incitmedim
Payımıza bumu düştü?
Bazısına denizde damla
Bazısına verdin çokça
Paylaşım oldu mu hakça
Payımıza bumu düştü?
Bir ömür böyle geçilir
Ecel şerbeti içilir
Bir gün kefenim biçilir
Payımıza bumu düştü?
24.10.2005
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:29 PM
Siyah
Siyah rengi hiç sevmezdim
Hüzün verirdi bana
Benim için siyah
Matemdi,acıydı, hüzündü
Siyahı sevmezdim hiç
Seni tanıyıncaya kadar
Siyahı,senin kaşında
Siyahı,senin saçında sevdim
Siyahı sevmezdim hiç
Gecenin karanlığı gibi
Kalbimdeki kara saplı hançer gibi
Siyahı senin gözünde sevdim
Siyahı artık çok seviyorum
Arabam siyah,elbisem siyah
Yüze sürülen karanın dışında
Sayende siyahı çok seviyorum.
09.06.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:29 PM
Son Şiir-Son Nefes
Kara yağmur bulutlarındaki,
Dökülen son damla misali
Son şiirim bu benim.
Son aşkım, son sevdam, son bebeğim.
Yürürken bir ağacın can suyu zirveye
Çekilmiş benim şiir ağacımdaki can sevgim
Kurumuş aşk çiçeklerim,
Gölgede kalmış sol yanım
Güneş yok, sevgi yok, dost yok.
Aşk ağacındaki, yenmeyi bekleyen,
Sevgi yaprakları arasındaki meyve gibi,
Göz kırpan zirvedeki yıldızlar yok.
Derinliklerdeki köküm yüzeyde artık
Rüzgâra, poyraza direnç yok, güç yok
Yüreğimden geçen nehir kurumuş
Su yok, damla yok, nem yok
İçimdeki parlak ışıklı şehir artık karanlıklarda
Güneş yok, ışık yok, nur yok.
Dilimdeki tat gitti geri gelmemecesine
Soframda suyum yok, tuzum yok
Çorbama sıkılan limonun son damlası gibi
Son şiirim, belkide son nefesim,
Belkide çıkmayacak bir daha,
Türkü söyleyen, şiir okuyan sesim.
Eksilecek belkide,
İnsan denizinden bir damla, buharlaşacak
Ve belkide toprakla buluşacak.
01.03.2007
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:29 PM
Sular
Karlar eriyordu tepelerden
Yürüyordu yolunda yavaş, yavaş
Birleşip ilerliyorlar dört bir yandan
El ele, kol kola, sarmaş dolaş.
Hedefleri var, okyanuslar ve daha ötesi
Kar suları, pınarlar, dereler, nehirler
El ele vermişler, dağ tepe demeden ilerliyorlar
Koşar adım değil, yürüyerek,ağır ağır,yavaş yavaş.
Gıpta ediyorum, imreniyorum sulara
Birlik olmuşlar, yürüyorlar okyanuslara
Yol bilmiyorlar ama sora sora
Birlikte, daha güçlü, daha güneşli yarınlara.
Bazen, duru berrak, ingin, ağır ağır
Bazen, kükreyerek bir aslan, bir dev gibi
Önüne geleni, yıkıp ezip geçiyorlar dağ gibi
Daha çok yol var okyanuslara, yormayın kendinizi.
Nice değirmenler döndürürler
Barajlar doldururlar, denizler gibi
İnsanlar, önlerine duvar örüp set çekerler
Ama bir gün, yine ulaşırlar okyanuslara.
Bizde birlik olalım, sular gibi seller gibi
Yürüyelim elimizde bayrak iktidarlara
Kırlarda, türkü söyleyelim, halay çekelim
Barış, kardeşlik, dostluk, getirelim ülkemize.
09.02.2002
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:30 PM
Susadım
Susadım
Susadım sana kara gözlüm
Ağustos’ta çatlamış toprağın,
Susuzluktan dudağı çatlak ırgatın
Suya uzak bir dağ başın da,
Kara gözlü koyun gibi
Susadım sana kara gözlüm susadım.
Susadım
Susadım sana güzel yüreklim
Sırtını yosunlu taşlara yaslayan bir mahkum,
İşkence tezgâhında bir direnç
Kalbi pır pır atan yeni doğmuş bir bebek,
Sevgi doldur yüreklere dara,sız
Susadım yüreğine kara gözlüm susadım.
Susadım
Susadım sana fidan boylum
Mihrican,da gözyaşı dökensin
Zemheride bahçede yalnız
Ve Filizkıran fırtınalarında toprağa sarılan,
Gelecek kuşaklara ulu bir çınar
Susadım fidan boylum sana susadım.
06.07.2006—14.40
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:30 PM
Sürgündeyim
Sürgündeyim ben gözlerinde
Bu gün,ay akşamdan doğmuş
Ayna koydum,şavkı ranzama düşmüş
Bir direniş türküsüyüm dillerinde.
Yüreklerde puşt hançeri,
Ağla ağlayabilirsen.
Yakmakla imhaya girmişler,
Ölümlerin,en ızdıraplısı mahpusta.
Panzere,tüfeğe, yumruğuyla
Yangına,canıyla karşı duran
Parmaklıklar nar gibi olmuş kardeş
Ve yanmıyor bedenleri yürekte anıtlaşan.
Teslimiyete kara bir perde çektiler,
Güçlerini sizden alıyorlar ey halkım,
Bırakma,tek başına yüreklerine yürek kat,
Karşı dur zalime,engereğe,çıyana.
Yayılsın türkülerimiz tüm dünyaya,
Ellerinizde meşaleler,pankartlarla beraber,
Dimdik yürüyün tarih yazacaktır sizleri,
Çınlasın sesleriniz cezaevi tavanlarında.
04.09.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:30 PM
Sütlügen çiçeği
Yaprakları yeşilin en güzeli,
İnce uzun hafif ovalımsı,
Kırılgandır nazlıdır,
Tarlamızın vazgeçilmezidir.
Sütlügen çiçekleri,
Sarı olur sarının en güzeli,
Yaz gelince bir-bir patlarlar,
Etraflarına gülücükler saçarlar.
Sütlügen dalları sütlüdür,
Kırılmaya görsün kazara,
Bırakır sütlerini gözyaşları gibi,
Ağlar-ağlar doyasıya inceden.
21.05.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:30 PM
Şairce şiirler
Bendeki bu kader bu şans olursa
Yaz bahar ayında kar gelir bana
Dosttan dosta güzel selam gelirse
Yüreğim sineye dar gelir bana
Uzakta olsan da yüreğimdesin
Dünyanın yükünün direğindesin
Her kötü günümde sen benimlesin
Senin gibi dostum var gelir bana
Kötü söz dostunu yürekten vurmuş
Şiirler türküler figana durmuş
Gönüllere dolan şairler varmış
İki kollarımla sar gelir bana
Muhabbet güzellik olur dostlarla
Bazen insanlıklar biter postunda
Farksız olur yerde o yılanlarla
Yerdeki kıvrılan mar gelir bana
Mazlum’un sevdası yine dellenmiş
Yürekteki bağı bahçe bellenmiş
Gözlerdeki yaşı kanlı sellenmiş
‘Şairce şiirler’ yar gelir bana
Mazlum Zengin-19.10.2006/saat11.00
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:30 PM
Şairce Şiirler’in Sultan’ı
Çiçekler içinde, bir çiçek varki
Yüzü Güneş içi, yangın hardadır
O güleç bir çiçek, o kadar yarki
Uzaktan uzağa, özü zardadır.
Uzattı elini, dost dedi bana
Yüreği yaralı, sevgiden yana
Şiirler içiyor, o kana kana
Kalbi karalarla, kendi dardadır.
Turunç bahçesinde, tanıdım onu
Sarıldı boynuma, buldu yolunu
O bilmez bilemez, riya,oyunu
Yüzünde bir güneş, kalbi cardadır.
‘Şairce Şiirler’ bir sultan gördü
Saygıyla donattı, sevgiyle ördü
Ona baş köşe de, bir koltuk verdi
Oturdu oraya, sine kardadır.
Yüreklere deste, deste gül seren
Güller bahçesinde, oldum gülderen
Öyle güzel ismi, varki Gülseren
Kızıl saçlarıyla, göz karadadır.
Güle dost deyip de, elim uzattım
Yürekten yüreğe, sevgiler kattım
Kalplerdeki kini, nefreti attım
Mazlum’un yüreği, an bahardadır.
22.11.2006
www.mazlumzengin.com
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:30 PM
Şelek,li şair
Birazdan
Şair, in parmaklarına,
Siyah renkli bir kalem akacak.
Ve Şair,
Sırtındaki bin tonluk Şelek, in
Bir gramını,
Ak bir kağıda aktaracak.
O Şair, ki halkını,
Kara günlerden,
Aydınlıklara taşıyacak.
11.03.2006
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:30 PM
Şiiirden taç
Saçların günbatımı,
Sedeften tarak olayım.
Şiirlerimle, sevgimle,
Üzerine taç olayım.
Gözlerin sevecendir,
Eritirsin yüreğimi,
Söyleyemem derdimi,
Gözüne beste olayım.
20.07.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:30 PM
Şiir tadında
Dolambaçlı yollardan gelme,
Kuşbakışı dere, tepe olsun.
Kelimesi,cümleleri berrak,
Sözlerin şiir tadında olsun.
Bin yıllardır kalbime kelepçelisin,
Sen ömrümde güneşimsin, gecesin,
Bakma öyle sen dilimde hecesin,
Gözlerin,şiir tadında olsun.
Güneşe çengel at,al getir bana,
İçeyim bardak, bardak,kana-kana,
Çok güzelsinde kelimelerin ok bana,
Dillerin,şiir tadında olsun.
Şiir kadar beste,kadar güzelsin,
Ceylan gibi bakışların süzersin,
Gerdanına inci-inci dizersin,
Güllerin şiir güzelliğinde olsun.
17.07.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ ından
Mazlum Zengin
GooD aNd EvıL
10-08-2008, 05:30 PM
Terin terime karışsın
Yüreğini yüksek devirde tut
En üst seviyede çalışsın
Gözlerini kapat nefesini tut
Terin terime karışsın.
Bir elin belimde,bir elin saçımda
Mutluluklar hep yanı başım da
Essin Fırtınalar, Karayeller, Lodoslar
Saçların saçlarıma karışsın.
Çıkalım bulutlara, ve daha yukarı
İnmeyelim bir süre aşağıya
Ve sonunda,en sonunda
Parmaklarımız karışsın.
01.05.2005
(‘ŞİİR HARMANI’ından)
Mazlum Zengin
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.