Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Abdulkadir Kahraman


GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:49 PM
Bebek

Uyu sen küçük bebek
Yuvasında kelebek
Ne kadar saf ne temiz
Yoktur kirden hiç bir iz
Güller açarken yanağında
Bir melek gibi uyuyor yatağında...

1993

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:52 PM
Ben Böyleyim

Kim demiş
Erkekler ağlamaz diye,
Ben acırım
Ağlayamayan erkeklere
Utansınlar!
Bebekken bildiklerini
Baba olunca unutanlar.....

Ağlarım ben
Erkek gibi
Derin derin, ince ince
Paralayamam kendimi
Zora gelince
Ya şiir yazarım
Ya ağlarım ben
Ağlarken yazarım bazen
Ben yazarım, ağlarken......

An olur korkarım
Ne yapayım kaçamam
Bunalırım, sıkılırım
Derdimi kimselere
Açamam
Kızgın demirlerle
Yüreğimi dağlarım
Büzülüp bir köşeye
Erkek gibi
Ağlarım....

1996

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:52 PM
Ben Değil Elim Yazdı

'Businet' yazdı elim
Suçlu inan ben değilim
Anlayamaz ki halimden
Hiçbir fen hiçbir ilim…

Keçiyolu bir patika
Arka yollar ıssız olur
Bırak beni gurbet elde
Yapayalnız ıssız yerde…

Biliyorum anlamadın
Bu şiirden bir kelime
Şaşırdım ben de zaten
Bugün kendi elime...
1995

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:52 PM
Çaba

Yok...
Yoksa eğer dili kalemin,
Çok...
Dert edinme kendine şair.
Ve...
Hayatın anahtarı alemin,
Pek...
Derdi olmadığından mıdır nedir?
Aslında,
Her derdin devası sende,
Durma...
Yıkıldığın yere kadar yürü be!
Hep...
Bak ileriye sakın ardına dönme,
At...
Günleri sobaya alev alev yansınlar,
Bırak...
Onlar da kendi yalanlarına inansınlar,
Sor...
Ruhuna sor ne diyecek acaba?
Sakın...
Beyhude olmasın bu çaba?
1998

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:52 PM
Çile

ÇİLE

Yanağımda gül dalı olmuş yaşlı çizgiler
Saçlarım kar beyazı gözlerim duman duman
Geçmişin ızdırabı,geleceğin ababı
Hatıralar geliyor aklıma zaman zaman

Salıncağın ipinde asılı kalmış yıllar
Nedendir hiç bilinmez sallanıyor durmadan
Sessizliğin yolunda haykışlar beyhude
Geçilemez bu yollardan aynalara sormadan


Yaralı bir ceylanın annesine feryadı
Avcı zalim mi zalim zaman gibi, yorulmaz
Neden Şirin'e vermezler ki Ferhad'ı
Su damlası düşüyor çiçeğin yaprağına
Bilinmezin kilidi bulunmaza sorulmaz...

Yıllar ne hatırada ne de takvimde kalır
Bilemezsin yarını acaba rüya mıdır?
Acıların mayası benliğini yoğurur
Izdırabın yarası niye kalbimde kalır?

Ormanların içinde acı bir inlemenin
Korkuttuğu bir kalbi sinemde taşıyorum
Her gün daha korkarak ruhunu dinlemenin
Korkunç yanlızlığını. içimde yaşıyorum....

2000

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:52 PM
Fırtına

FIRTINA

Korkuyorum
Çöldeyim
Her taraf kum
Ve ruhum...
Çöllerdeki kumlar kadar
Mahkum...

Ne bir ses ne bir ışık
İçimde hiç durmadan
Fırtınalar kopuyor
Ruhum buna alışık
Rahat kalsam bir lahza
Nefes alsam hür gibi
Kırlarda bağırsam hep
Haykırsam özgür gibi...

Fırtına hep fırtına
İstiyorum,dinmesin
Yıkılsın bir bir herşey
Sebebi bilinmesin
Kaplasın gökkubbeyi
Gözü yaşlı bulutlar
Sonra yerlebir olsun
Sefil ruhlu umutlar
Yağsın durmadan yağmur
Harab olsun tüm alem
Yeryüzü hep ab olsun....

Sonra çekilsin sular
Ufuktan bir deli rüzgar
Umutları getirsin
Ölüler dirilsinler
Çığlık çığlık gönülden
Haykırsınlar
Hepbirden...

Fırtına dinse o an
Değişse bütün herşey
Tüm gerçeği anlasak
Taptaze bir gayretle
Ve senaryo yeniden
Başlasa benim için....

Durulmaz benim içim
Fırtınaya alışık
Fıtratın bir eseri
Ruhum karmakarışık
Ben bu fırtınalarla
Yaşamayı öğrensem
Bir fırtınayı tutup
Yavaşça alnından öpsem
Sonra bende uslansam
Fırtına gibi dinsem...

1997

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:52 PM
******* 1

*******...mis kokulu *******,
Kuşlar sanki *******i heceler…
Bir bir yanınca yıldızlar
Korkarım, içim sızlar...
Kayıp olur yüzlerin kırışığı
Vakur bir fener gibi parıldar ayışığı
Ürküyorum her an güneş doğacak diye
Garip *******, susamışlar sevgiye...
Her sokağın başında dikilmişler fenerler
Dönek insanlar gibi bir yanar bir sönerler
Sessizlik bağırırken matemli akşamlarda
Kuşlar beste yapıyor birer birer camlarda
******* gözlere çekilen kara perde
Güneş gelir perdeleri deler de
******* anne, baba, hasret, gurbet kokan *******
Kuşlar, güzel kuşlar *******i heceler...
1993

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:52 PM
******* 2

******* 2

Uzun ******* boyu
Kapkaranlık,kopkoyu
Yalnız parlak bir çift göz
Ne kıpırtı ne bir söz
Baykuşların sesleri
O soğuk nefesleri
Yüreğimi yaralar
Arada bir naralar
Durmaz ulur köpekler
Hep birşeyler beklerler
İnce ince düşünürüm o anda
Kafam ellerimin arasında
Gözüm tavanda
Yatağıma yatarım
Ve geceye batarım....

1993

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:52 PM
Gönülden

GÖNÜLDEN



Su uyurken,gözlerim
Bakar boşluğa dalgın
İmrenirken geceye
Altında yıldızların
Nağmeler havada raks ederek geliyor
Ve nağmeler bu gece sevdayı heceliyor...

Ilık meltemler gibi
Bir duygu esti birden
Ruhumun derininde
İncileri arıyor
Bu gecenin kilidi kalbim için açılıp
Hiç bitmeyen sevdanın ismini haykırıyor...


Karanlık sular kadar
Aşk bilinmez olsa da
Kuşlar bir gün mutlaka
Dönerler harap yurda
Hazin, lakin yıldızlar er geç bir gün sönecek
Sevilenler ölecek, sevenler de ölecek...

Son söz beklesin bende
Aşkımın hatırına
Gözün göremez kapat
Tasvir zaten beyhude
Kalpten akan nehiri bilirsin gözler görmez
Aşıklar ölür bir gün ama aşklar hiç ölmez...

1999

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:53 PM
Hasret

HASRET


Şalvar giymiş köylü güzel
Omzunda şal,
Eli şal,
Saçları şal,
Yüzü şal.....


Endamına canlar feda
Duruşu naz,
Bakışlar naz,
Yürüyüş naz,
Gülüş naz....


Kırçiçeği misali öpüşüyor rüzgarla
Dudağı bal,
Dileği bal,
Yüreği bal,
Sözü bal......

Ellerinde bir nişane has boya
Gönül oya,
Ninni oya,
Hayal oya,
Dert oya....

1998

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:53 PM
Hayal

Duman oldum
Yandığımda
Çıktım göğe
Hatır sordum
Buğu buğu
Damla damla
Yağmur olup
Aktım yere
Girdim koynuna
Toprağın
İçti beni
Bir tohumcuk
Çıktım içinden
Çatlağın
Bir gül olup
Koktum yine......
1995

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:53 PM
Hikaye

HİKAYE


Yaz...
Demediler bana hiç....
Ne manası var? Doğsun,batsın...
Ey Güneş yoksa eğer ışığın...
Al başını git...

Kum...
Karanlık denizlerin dibinde,
İnci değiliz,mercan değiliz...
Ve biz...
Bir ömür koyduk bu yola,
Yaktık,
Gemileri de,denizleri de...
İstikbalimizi gömdük,
Mazinin küllerine.....

Hep...
Yapayalnız bir hayatın kilidi olduk
Açıldık,kapandık,
Hiç bıkmadık,usanmadık...
Vurulduk...
Kalbimizden hedef olduk,
Tebessüm hediye ettik,
Izdırabımıza...

Sonra...
Sitem ettik sadece yollara,
Başıboş bıraktık yolları...

Nihayet...
Gönlümüzü bir sandığa kilitleyip
Denizin dibine bıraktık...
Hediyemiz olsun
İnciler diyarına diye...
1998

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:53 PM
İstanbul

İSTANBUL


İstanbul,
Bir martı,bir ahenk ve rüzgar....
O'nu sevmezse,demişler,gönül
aşkı ne anlar?
İstanbul dünyada bir belde midir?
yoksa dünya İstanbul'a ait
bir belde midir?
Işıl ışıl boğazda vapur
suları yarıyor
Ve ihtiyar balıkçı ağını atmış
rızık arıyor...

Görüntü ve sesin
oynaştığı şehir
tarihin,geçmişin,geleceğin
aktığı büyülü nehir
İstanbul...


Şair,
şairim diyemez
yazmadıkça
İstanbul'a aşkpsiını anlatmadıkça
Ben köylüyüm,
ellerimde hala çamur dokusu
ağzımda ise mis gibi bir koku
İstanbul Türkçesi kokusu
süt gibi...

Tepeler,minareler,selviler
hepsi bir olmuş sanki
gökkubbeyi deler
bu yollar neler gördü
kahramanlar,hainler
neler gördü bu taşlar
sarhoşlar,divaneler...

Nargile kokuları ve naralar
geliyor geçmişten
nereye?
geleceğe doğru
sabırlı ve hüzünlü
dünü yaşamanın acısı ile
ta yüreğinde
bugünü görmenin
derin sancısı...

Anlasam da anlatamam
ne kadar arzulasamda
İstanbullu olamam
hasreti bağrımda
İstanbul...

Aşkı yaşamak,
İstanbul'da yaşamak aşkı,
Ve aşkı yaşamak aşkta,
İstanbul'da...
1995

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:54 PM
Kabus

Sus dertli başım sus
Bitsin bu kabus...

Solar dağlar, gece ağardığında
Çakallar bir leşe hasret, beklerken
Şehre tepeden bakar,
Mağrur gökdelen...

Akis gelmez
Haykırmazsan boşluğa
Dolar gözler
Gönül teli titrer
Ve martılar gurbeti
Sabırla takip eder …


İki yaralı yürek
Sığınmışken mağraya
Dertli nağmesi gönlün
Anlaşılmaz.
Ve dağların dumanlı başı
Kolay kolay aşılmaz...

Bir kovuğa büzüşen
Acı feryadı kuşun
Soğuk kış günlerinde
Yürek inler bilinmez
Ellerini açarak
Bakar ufuktan yana
Bir bebek niyaz ile
Bir gülün yaprakları
Suya düşer naz ile...

Canavarlar coşarken
Bozbulanık dağlarda
Süslü caddelerde kaybolur
Bir saf köy delikanlısı
Ve ıslatır kirpiklerini
Bir dostun hatırası...

Gözleri açılır menekşenin hayretle
Yalan söylerken birbirine
Gölgeler bile
Ve neden,
Daha serindir sular
Yalnız *******de…

An olur istersin, bilinmeyen
Bir yere kaçıp gitmek
Fakat yollar uzundur
Ve pek zordur hasret
Kaçıp kurtulasın lakin
Sende de yok ki yürek...

O demler acı gelir anlamak bile
Birkaç damla gözyaşı
Ortak olur dertlerine
Vatan saydığın gurbette
Kalırsın yapayalnız
İsli gece lambaları yolunu aydınlatır
Ve geride kalan birkaç dost
Kulağını çınlatır...

Başbaşa verince gündüz ve gece
Gelir çatar hayatın gündönümü
Sonu olur o fasıl ömrün
Ve yudum yudum içersin
Tadarsın ölümü...

Yetişir, dertli başım sus!
Şükür, bitti artık kabus...

1997

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:55 PM
Kaos

KAOS

Ey zavallı ruhlar
Acıyorum bazen size
Kendime acımadığım kadar

Hiç bilmez misiniz ağlamayı?
Ağlamaz mısınız bazı bazı?

Acımaz mısınız bir yetim yavruya,
Yüreğiniz sızlamaz mı?

Güvercin uçurtmaz mısınız gökyüzüne,
Bakmaz mısınız semaya?

Aşık olmaz mısınız siz hiç,
Aşkı anlamaz mısınız?

Leyla'nın peşinden koşmaz mısınız,
Mecnun olmaz mısınız?

Ve karanlık *******de
Can vermez misiniz?

Ey sefil ruhlar
Siz ölemez misiniz?
1996

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:55 PM
Melali Anlamayan Nesil

Melâli Anlamayan Nesil

Ay parladı tebessümle, naz ile, hâle hâle
Çiğ olup düştü gökten, sanki berg-i nihâle
Etrafında yıldızlar dönerlerken âvâre
Bulutlar çekildiler, her biri pâre pâre
Cevap veremediler bir sual-i muhâle
Şaşırdım kaldım ben de bu hâl-i pür melâle...

2000

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:55 PM
Neyleyim

NEYLEYİM

Bu akşam kalemim yine ağırlaştı
Ah...ah...
Kelimeler yine
Elime dolaştı
Hani şiirlerim bana arkadaştı ya
Onlar da gönlümden uzaklaştı
'İlham' denen sahtekar
Başka şairlerle anlaştı
Ömür geçti gün bitti
Ve saçlarım aklaştı
Bel büküldü göz süzüldü
Şiirimi yazamadan
ölüm vakti yaklaştı...
1996

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:55 PM
No olur

NE OLUR

Gel olmasa da hiç akşam
Akşam hiç olmasa da gel
Duy beni sesimi duyuramasam da
Duyuramasam da sesimi beni duy
Anla,hayatın acımasız yüzüne bak
Bak yüzüne acımasız hayatın,anla
Ağla,geleceği ve geçmişi düşünerek
Düşünerek geçmişi ve geleceği,ağla
Aç kollarını kucakla hayatı dostça
Dostça hayatı kucakla aç kollarını
Tebessüm et herşeye rağmen gülümse
Gülümse herşeye rağmen tebessüm et.....

1996

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:55 PM
O dem

O DEM

Bugün beynim çatlıyor
Ağrıyor başım yine
Sinek bağrıyor sanki
Kafamda bir mengene
Bürünmüş sanki herşey
Siyah-beyaz rengine
Çiçekler sanki kokmaz
Davul çalmaz dengine
Ey tabiat an be an
Şaşıyorum dengene
Bugün beni ateş bastı
Efkarlıyım ben yine...
1993

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:55 PM
Sanki

SANKİ

Vakit geceyarısını çoktan
Geçtiği halde
Uyku bizim mahalleye
Uğramadı herhalde....

Saatin sesi
Tik tak,tik tak
Sanki bu bana oynanan
Oyun
Sanki bir anki gafletim
Beni affetmez mi yetimler?
Okumaz mı kimse şiirimi?
Sararır mı albümdeki resimler?
Yapraklar boynunu mu büker?
Rolüm başkasına mı verilir?
“İhanet ettin” mi derler?
Pınarlar mı kurur?
Dünya yok mu olur?
Ben yok mu olurum sanki?

Yarın yok
Bugün yarınla gitmiş
Dün de bugünle
Bugün yok dün yok
Hiçbir gün yok...
Şimdi yok sanki
Sonra yok...

Sanki siz okumadınız
Ben de yazmadım
Sanki ağlıyorum
Belki yazıyorum
Titriyorum...

Bekliyorum o günü,o saati
Izdıraplıyım,dertliyim inanın ki...
1996

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:55 PM
Ses

SES

Bir ses vardı
Nefes gibi
Enfes bir ses
Kulağıma geldi...

Ve bir soluk
Boğuk boğuk
Soğuktu
Çok soğuk
Korku gibi...

Bakış vardı
Nakış nakış
Su gibi
Suyun uykusu gibi...

Ve bir sanat
Bir kuş gibi
Uçtu gitti
Kanat kanat.....
1996

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:55 PM
Sevdadandır

SEVDADANDIR
-Her sevgili bir Leyla'dır-

Rol yapma bana
Sen sensin
Ben de benim
Kendini güzel sanıyorsun
Gerçekten de güzelsin
Ama!
Ne Leyla kadar Leylasın
Ne Arzu kadar Arzu
Ne de Şirin kadar Şirin
Biliyorum
Ben de Mecnun değilim
Ne Ferhat olabilirim
Ne de dağları delerim
Lakin!
Sabırla beklerim
Nazına bile katlanırım
Bana rol yapma
Leyla olmaya çalışma
Leyla olamazsın
Leyla olmanı istemiyorum
Zaten ben Leyla'yı değil
Seni seviyorum...
1996

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:56 PM
Son Şiir

Daha bitiremediğim
Onlarca şiir varken
Bakın başladım bir diğerine
Sanki bu bitecekmiş gibi

Varsın bitmesin
Başladım ya, bu da yeter
Belki bitse
Herşey biter...

O gün gelecek
Yeni bir şiire başlayacağım
O zaman mürekkebim yetecek
Son şiirim bitecek.........

1996

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:56 PM
Şehir ve Ben

ŞEHİR VE BEN

Bunaldığım günlerden biriydi
Başlamıştı hava kararmaya
En tenha yeriydi
Sahilin
Başladım yazmaya
Anlatmaya derdimi....
Denizin derdini de dinledim
İnledim
İkimiz için
Ne kadar derindi
Kulak verdim bekledim
Sesi bile serindi
Sessizliği dinledim
Duydum kimsesizliği
Bir kuş geçiyordu
Rızkını almış ta dönüyormuş gibi
Geldiği vatana geri...
Bu şehrin her yanı
Gurbet koksa da
Yine de benim vatanım
Seviyorum onu
Sevdalıyım
Kararıyor hava
Yazmakta zorlanıyorum
Gece türküsünü söylemeye başladı
Bak deniz de mırıldanıyor....

Ve bulutlar...
Hayaller taşıyan,umutlar taşıyan
Hayallerle umutlarla beraber
Yaşayan
Bulutlar...
Umutlar...
Bulutlarla gelen
Bulutlarla giden
Benim yüreğimi
inciten
Bulutlar...


Bu deniz,bu hava,bu musıki
Beni hasta ediyor
Şiir yaz diyorlar bana
Şiir yaz
Sesimizi dinle
Bizim şiirimizi yaz...


Deniz efelenmeye başladı
Geceden aldığı cesaretle
Bak sesini de yükseltti
Bana kafa tutuyor
Işıklar yanmaya başladı arkamda
Gece beni yutuyor
Işıkların denize aksi düşüyor
Ben titremeye başladım
Deniz de üşüyor...

Ey gecem,ey musıkim,ey denizim
Bilirsiniz
Ben en sadık hemşehrinizim...

1998

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:56 PM
Şıpsevdi

ŞIPSEVDİ

Şıpsevdi değilim
Belki çiçekten çiçeğe konuyorum
Her çiçekten bal almak
Maksadım değil
İnanın ki aradığım çiçeği
Bulamıyorum....

1997

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:56 PM
Umut

UMUT


Dağlarda kar
Bağda çiçek
Umut var

Ağaç ağaç
Böcek böcek
Umut var

Belde belde
Bucak bucak
Umut var

Ana-baba
Kucak kucak
Umut var

1993

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:56 PM
Uyu

UYU
-Canım Kardeşime-

Uyu kardeşim günler içinde
Benim uyuyamadığım dünler için de....

Uyu kardeşim uyu rahat rahat
Ne sende var ne bende var kabahat

Uyurken güzelliğin bin kat daha artıyor
Zannetme ki sevgiden ağbeyin abartıyor

Rüyada geziyorsun sen kendi düşlerinde
Ben huzur arıyorum senin gülüşlerinde

Ben kabusların kucağında yatarken
Sen masum düşlerinde mutluluğa batarken

Sen dünyayı bırakmış rahatça uyuyorsun
Rüyanda geçmişten nameler duyuyorsun

Uyu kardeşim rahat rahat uyu
Benim uykularım dipsiz birer kuyu

Uyu kardeşim uyu güzel günler içinde
Ağabeyinin uyuyamadığı dünler için de....

1995

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:56 PM
Yalnızlık

YALNIZLIK

yalnızlığı ellerimle giydirdim
duman gibi yükselirken semaya
nefesimi tuttum büyüler içinde
dönüpte arkama bakmadım...

parmaklarımın ucunda bir büyü
titrettiler derinden derine
heyhat nasılda inanmıştım
olmaz olmaz yok dönmek geriye

patlama yüreğim pek nazlısın bilirim
bende senin kadar bitkinim
yeter yeter diye haykırsam
ahh ahh haykırabilsem...


merdivenleri tırmanmak için
adım adım gidiyorum
çekilin önümden çekilin artık
uçmak istiyorum,uçamıyorum...

bırak yakamı şeytan
yoksa fena olacak birimiz için
bir taş alacağım yerden
gökyüzüne atacağım

oturup çeşme başında ağlayacağım...

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:56 PM
Yara

YARA

Ararken kimliğimi
Yabancı bir yüzle
Karşılaştım aynada
Hani yıllarca görüştüğüm
Ben sandığım yabancıyla...


Ruhumu sorgularken
Bir deniz kenarında...
Ay ışığı buz gibi...
Bedenim değil benliğim titriyor
Korkular ve sorgular
Yanyana dolaşıyor
Gezdiğim boş sokaklarda
Sanki ruhlar yaşıyor...

Yollarını korkunun
Isıttım nefesimle
Duracak kalbim diye
Bakamadım semaya
Yürümek bunca niye
Yolların sonu yoksa
Manasız dönmek geri
Git bari ileriye...

Dolaştım sarhoş gibi
Gezdim durdum şehirde
Kah bir köşe başında
Kah bir köprü altında
Canavarlardan kaçtım
İki büklüm belleri....
Kanlı iğrenç elleri...
:
:
:
Sonra birden uyandım
Doğruldum yatağımdan
Kaçıp sahile çıktım
Rüyaların koynundan
Terlemişti her yanım
Yaralıydı vicdanım...
1999

Abdulkadir Kahraman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:56 PM
Acayip İstiklal
Tespih çekiyorum baba
Tetik değil
Yine de kelepçeli ellerim
Sabret
Bitecek demiştin
Çektiklerim
Bitecek değil

Maziye çevrilip
Yitiklerini arıyor
Kelepçeli sözlerim
Özleme diyorlar
Bilemiyorum sebep ne baba
Hep o mefahir anları özlerim
Yaş dolu gözlerim

Başım seccadede
Her vakit itaatte
Baş kaldırmıyorum
Başkaldırıyorsun diye
Canım cezada
Bedenim sürekli eziyette
Başkaldırmayı düşünmüyorum
Dövseler de
Kovsalar da
Hiç kimseyi
Bu saatte

Bayrağımı seviyorum
Vatanımı, milletimi
Seviyorum dinimi
Devletimi
Hatta harcıyorum
Gerektiğinde servetimi
Yine de
Menfur eller
Hain emellerden
Kurtaramıyorum
Bir türlü etiketimi

Halbuki
Sen öğretmiştin
Vatanı, bayrağı
Her şeyden çok sevmeyi
Sen öğretmiştin
Can lazımsa can
Kan lazımsa kan vermeyi
Oysa bunlar
Şimdi ateş gömleği
Düşünüyor hainler
Bunları sevenleri yok etmeyi

İnan baba!
Şimdilerde ihanet revaçta
Kim,
Ne kadar ihanet ederse
El üstünde
O kadar başta

Gülen gözlerimi
Bir görsen baba
Boğuluyor çırpınarak yaşta

Yakın saadet günleri demiştin
Hangi yıl
Hangi ay
Hangi gün
Saat kaçta

Beklemeye
İnan sabrım kalmadı
Özlemime
Hayallerimden
Kanlı görüntüler damladı

Bir bilsen baba
En ilkel kabileler bile
İstiklali kucakladı
Ben ne ettim
Ne yaptıysam olmadı

Kendimi en önde sanıyordum
Sonradan gelenler beni solladı
Gerilerde
Çok gerilerde kaldım baba
Toplayabileceğim
Nallar bile kalmadı

Artık
İstihza ile gülüyor
Bir zamanlar
Heybetimden
Bakmaya korkanlar yüzüme
Artık kimse dinlemiyor
Kulak asmıyor sözüme

Geldi başıma
Korktuğum haller
Ne yapsam
Mani olamıyorum
Gözyaşıma

Ne dostuma güvenebiliyorum
Ne arkadaşıma
Kime inandım
Kime gönlümü,
Kucağımı açtımsa
Şoklara girdim
İçin için kendimi
Yiye yiye bitirdim

Ne zaman doğru bir iş
Yapacak olsam
Benden bildiklerim
Dikiliyor karşıma
Çare bul diye
Dertlerimi sana getirdim

Bin açamaz
Bir çok çıkmazın içindeyim
Söyle baba
Şimdi ne edeyim
Ne yapayım

Önümde süslü
Sayısız yol var
Hangisi istiklale götürür beni
Hangisine sapayım
Bitti gücüm
İtimadım bitti
Ne olursun
Bana yardım et
Yine acılardan
Ayrılmasın payım


Abdulkadir Karaman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:56 PM
Acı Ara Vermiyor
Acı ara vermiyor
Mutluluk...zaman zaman.
Menzile, göz ermiyor
Kılavuz kara duman…

Ağlar, inler sevdâlı
Çiçeksiz bahar dalı
Gemisine kapalı
Sislerle kaplı liman!

Kökte çığlık nâralar
Kahır, çile kurâlar
Tedâvisiz yaralar
Dermana darbe ferman.

İçi özlemle yanmış
Dileklere uzanmış
Bağışıklık kazanmış
Dertler var kendi derman.

Sonsuzluk muamması
İsyankârlık humması
Gözyaşıyla umması
Umutlar harap, vîran.

Kıyama kapalı öz
Yükünden habersiz söz
Bir bilmece, haydi çöz! ..
Kim, kurtarıcı yâran! ?


Abdulkadir Karaman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:57 PM
Acı!
Bitmez hüzün içindeyim?
Her yanımı sarmış acı! ..
Kâh geride, kâh öndeyim
Her tarafta varmış acı! ..

Mümkün değil yaralarla
Baş etmem güçsüz hâlimle...
Gözyaşlarım aktığında
Saklanacak yermiş acı! ..

Şikayet etmek olandan
Bilmeden olumsuzluğu...
Üst üste gelince belâ
Vazgeçilmez yârmış acı! ..

Mutluluğu arayan çok
Bulan var mı? bilmiyorum! ? ..
Dorukların yangınını
Serinleten karmış acı! ..

Gül bahçesi hüküm giymiş
Sarı solgun gözyaşları…
Fırtınalı yüreklerde
Tükenmeyen zârmış acı! ..

Düşmemek imkansız, herkes
Düşer er/geç, kurtulamaz! ..
Her tarafa tuzağını
Süsleyerek kurmuş acı! ..

Vefasız hovarda harcar
Can armağan vefâlıya! ..
Kim bilmezse kıymetini
Avcı olmuş vurmuş acı! ..

Sevinç, sevgi baş düşmanı…
Sevmez suçundan pişmanı…
İnleyen, ağlayan özde
Otağ kurup, durmuş acı! ..


Abdulkadir Karaman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:57 PM
Acılara Yelken
Gördüğünde bakmıyor, yüzüme gülmüyorsa…
Görüyor da perişan hâlimden bilmiyorsa…
Baktığında gözleri her şey bitti diyorsa….

Hırçın dalgalar basar gönlümdeki limanı
Çâre yok, acılara yelken açma zamanı.

Zaman herhangi zaman, gemi eski bir gemi
Depreştirir fırtına tıkandığım özlemi
Anlamak mümkün değil nefret mi bu, sevme mi?

Gelmesin hiç, istemem, demir alma zamanı
Çâre yok acılara yelken açma zamanı.



Abdulkadir Karaman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:57 PM
Acıların Türküsü
Şu, her bir damlası
lav damlası olan gözyaşlarını…
-rengini kızıl güllerin renginden almış
üzerinde acılardan izler kalmış…
dökmesen olmaz mı?
Mahzunluğun hicrânını yaşayan yüreğime;
- ki elemlerin küskün tarlası…
ve yalnızlığın sancısıyla perişan gözlerime…
acılarından perde çekmesen olmaz mı?

Geri dönmeyecek harp kervanları gibi
geçen acılar kervanıyla birlikte
içime elemin hiç güz bilmeyen
ve meyvesini hep yenileyen
kahır tohumlarını ekmesen olmaz mı?

Olmaz mı? ölü başında...tesellisiz...
kan çanağına dönmüş gözleriyle
işitenleri dağlayan
sesiyle ağlayan
acılı bir yüreğin feryadıyla…
-dilinde acıların türküsü,
çekilen, çekilmeyen bütün çilelerin tarlası göğsü…
zamana…
kendinden bir şeyler eksilten
ve götürdüğünü geri getirmeyen,
getirdiği ise sevilmeyen zamana…
umut bağlayan…
tükenmeyen özlemlerin ardından
cılızlaşmış umutlarımı
sökmesen olmaz mı?


Abdulkadir Karaman

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 05:57 PM
Acil Hasta
Yoldan geçerken bir araç
vurdu savurdu kenara...
kırdı hemen her yerini...
koştu gören...insafı olanlar imdâda...
ele alınacak gibi değildi...
bir telaşla...haber verdiler ambulansa...
saatler sonra gelebildi ambulanssa…

ne doktor…ne hemşire! ! ? ?
aklı eren bir kimse yok ambulansta
bir şoför…bir sedye sadece! ! ? ?
apar topar koydular
yaralı kıvranırken
acılar içinde...sedyeye….

ambulans zar zor çıkabildi caddeye
ve sirenler çalarak
nice tehlikelerden sonra
yetiştirebildi yaralıyı
yarı canlı...hastaneye…

acil servis kapısı…ana baba günü! !
herkes üzgün…
görmek mümkün değil
kimsenin güldüğünü…

yaralı...çığlıklar atarken
ve yalvarırken yardım için…
başucuna gelen görevli
-kızgın kızgın! ! ? ?
bakmadan yaralının haline...
aldırmadan çektiklerine...
sormaya başladı;
sosyal güvencen var mı?
sigortalı mısın?
Paran var mı?
Arkan var mı?
Yok deyinince...yaralıyı haşladı! ! ? ?

Kimin kimsen yoksa
bekleyeceksin sen...
-beklemek senin yazgın!
sana yardım edemem…
edersem eğer! ! ? ?
mevzuat beni de yer! ?
Dedi ve ekledi:

Bekle..yorulma beklemekten…
hasta kahrolurken inlemekten.
Hasta bekledi…bekledi.
Kendini kurtaracak yardımseverleri
Bir türlü gelmedi…
Kan kaybı…
dereken kalbi tekledi
ve birkaç yardımsever el
aldı temelli iyileşen hastayı
sükut aracına yükledi…

O gün...
İğreti...eve benzemeyen bir evde
Akşam...babalarını ve
yiyecek getirmesini bekleyen
başka bekleyenlerde vardı
gözleri yollarda...
beklediler...beklediler
bekledikleri gelmedi
her taraf karardı
sordular...aradılar
gözleri kapıda
kulakları seste
hiç kimse haber getirmedi
ve o eve bir daha
sevinç girmedi...

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:03 PM
Açık Adres
Ben sevenler mahallesi
sevdâlılar caddesinin
âşıklar sokağındaki
kimsesizler çıkmazında
kaçıncı kez terk edilmiş
avutulmuş hayallerle
yalanlarla kaçıncı kez
aldatılmış, perperişan
çatısı çökmüş; kapısı,
penceresi, kırık camlı
yıkık, harap, metruk, eski
bir konakta anılarla
boğuşarak, acılarla
yaşamaya gayret eden
bir zavallı, derdi derin
yaraları iyileşmez
müzmin hasta sergerdeyim.

O kadar muhtâcım ki ah!
dertleşmeye ve sohbete
yok rüzgardan başka gelip
ziyâret eden, yoklayan
verdim açık adresimi
ne olursun ara sıra
yokla beni, ziyarete
gel ki, sana anlatayım
sırlarımı, sırdaşım ol
hiç kimseye söyleme hiç
dinle hayat ve aşklarım
beni nasıl etmişler linç!
Hikayem oldukça hazin
İnan o kadar da ilginç!

Esirgemek muhtaçtan
uygun mu,söyle,sevinç?

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:03 PM
Adanmış Çocuklar
Ölüm kalım meydanlarında
Top sesleri, tank sesleriyle
Açtık dünyaya
Sanma diğer gözler gibi
Gözlerimizi

Ne hayal kurabildik
Ne dalabildik hülyaya
Hep acılar bürüdü, sancılar törpüledi içimizi
Nerede görseniz
Mutlaka tanırsınız bizi

Namluların gezinde
Kalpsizlere telef ettik
Vicdansızlara hedef kalbimizi
Feryatlarla
Gözyaşları körükledi sevgimizi

Kâbuslara zincirliydi uykularımız
Dalamadık bir kez bile
Tatlı rüyaya
Hiçbir şey gideremedi kederimizi

Hayatımızı hep başkaları belirledi
Hep büyükler çizdi
Yaşamaya mecbur olduğumuz kaderimizi

Barut dumanları
Kan kokuları
Can çığlıkları arasında
İhtiras yaralarıyla dolu
Bulduk hep kendimizi

Sürdürürken
İnsanlık adına savaşanlarla savaşımızı
Kimi gövdemizi tepeledi acımasızca
Kimi top gibi tekmeledi
Sevgi beklerken
Sevgiler değil
Hep nefretler okşadı başımızı

Gülmeye zamanımız olmadı hiç ağlamaktan
Ve akıtmaya
Zamanımız olmadı gözyaşımızı
Zevk alamadık
Tat bulamadık bir türlü yaşamaktan

Amansız, acımasız
Her savaşın orta yerinde
Bulduk kendimizi
Nilüferler gibi açıldık her birimiz
Gerçeklerden olmaksızın haberimiz

Kimimiz kırmızılara büründü
Aklara kimimiz
Bulutlarda filizlenirken
Çocuksu düşlerimiz
Sevinçli hayallerimiz
Hançerlendi gölgelerimizle
Birlikte bedenlerimiz

Doyasıya sevilemedik
Sevinemedik kanasıya
Hiç birimiz
Süsleniyor gidenlerimizle
Tabiat şimdi
Süslemeye hazırlanıyor tabiatı
Kalan her dirimiz.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:03 PM
Ahududu Reçeli
Ahududu reçelim
Dut pestili gülüşüne
Çok susadı yüreğim! ..
Yediveren tomurcuğu
yanaklarında eriyen kaybolan…
geçtiğin yollarda açılmak için
çan atan çiçek benim! ..

Yırtmak istiyorum
ayrılıktan yıpranan kozamı
ipekböceği ömrü kadarcık
bir mutluluk için! ..
gel elele verelim! ..
Tek başına tat vermiyor…
Yoksunluğun şarabından içmek…
gel yine berâber içelim! ..
gülleri kıskandıran sevdâmızı
yeniden ezber edelim!
Yeniden yazsın rüzgarlar adımızı
Göklere, bulutlara
resmimizi çizsin dağlara! ..
Yeniden düşler ülkesine
hayâller diyarına gidelim! ..

Gülsuyu rengi gözlerinde
kendimi kaybettiğim
bilinmesin, söyleme kimseye! ..
ne olup bittiğini yalnızca biz bilelim! ..
Kara üzüm pekmezi bakışların
öksüz kalmış resimlerimin tek tesellisi! ..
Hatıralarımı özlem emzikleriyle beslediğim
dedikodusu yayılmış her tarafa
deme sakın, yayan değilim! ..
Yüreğini damıttığı
rafineri demişler gözlerine! ..
Desinler, mühim değil! ..
Kıskansınlar, aldırma! ..
Biz birbirimizi sevdiğimiz,
ve sevmemiz gerektiği için sevelim! ..

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:03 PM
Akıllı Ol!
Üstün ile uğraşma...
Astın ile dalaşma...
Ayaklara dolaşma...
Akıllı ol akıllı! ?

Emredilen neyse tut! ?
Söyleme her sözü, yut! ?
Bildiklerini unut! ?
Akıllı ol akıllı! !

Amirini kolla hep! ?
Saygı, selâm yolla hep! ?
Sever, kuyruk salla hep! ?
Akıllı ol akıllı! ?

Görünce ayağa kalk! ?
Tut sigara, yağ da yak! ?
Biraz söz dinle ahmak! ?
Akıllı ol akıllı! ?

Haksız olsa da sence...
Haksızsın deme, bence...
Her şeyden gelir önce...
Akıllı ol akıllı! ?

İçtenmiş gibi hisle...
Konuş yumuşak sesle...
Sözlerini seç, süsle..
Akıllı ol akıllı! ?

Bulunma hiç köstekle...
Her konuda destekle...
Emrine koş istekle.! ?
Akıllı ol akıllı! ?

Kurnaz ol, aranan ol! ?
Yalan olsun, yanan ol
Değişmez eleman ol
Akıllı ol akıllı!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:03 PM
Anadolu Gerçeği
Anadolu, Anadolu
Ana kadar baba dolu
Kimi bulmuş uygun yolu
Kimi arar çaba dolu.

Aldatan çok sihir allı
Sefil, yoksul; çok zavallı
Konuşan bol yağlı, ballı
Halden bilmez tebâ dolu.

İnsafsız hâlde soyulan
Tarihler boyunca talan
Hazinelerini çalan
Vicdanı yok yaba dolu.

İdealsiz, ilkesizler
İçi ürpermez hissizler
Üşür iken kimsesizler
Bir çoğunda aba dolu.

Demez bu haksızlık neden
Hayalinde umut güden
Çapul, talanı seyreden
Ruhsuz bir çok duba dolu.

Ebeveyniyle tartışan
Tarihi ile atışan
Çapul aşkıyla tutuşan
Her cephede hebâ dolu.

Anadolu, Anadolu
Anadan çok baba dolu
Arar, bulamaz, hak kulu
Kaybetmiş bir doğru yolu

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:04 PM
Anamın Mektubu
Mektup geldi gurbet ele anamdan...
“çok gittin be oğul, gel” diye yazmış.
“Bir an huzur bulamadım yaramdan;
Dertlerim çağlayan sel” diye, yazmış.

“Bilemezsin seni özledim ne çok!
Hasretin sinemi yaralayan ok!
Gelirim demiştin, hiçbir haber yok!
Hiç değilse haber sal” diye yazmış.

Anlarsan halimi ederim beyan...
Yarasın içimde daim kanayan...
Dayanamam, deme, sabreyle, dayan!
“Anladım, çıkmaz bu yol,” diye yazmış.

“Geçti ömür bitmez, azap çileyle...
İş başa ermedi kinle, hileyle...
Kimi günahını sattı kileyle...
Kimi de mümin kul,” diye yazmış.

“Kolay kolay belli etmez rengini...
Yüze güler, içten kurar fendini...
İnsanoğlu en çok sever kendini....
“Dikkat et: aldatır, dil” diye yazmış.

“Unut çocuklukta kurduğun düşü...
Alınteri yemeklerin en hoşu...
Hayat menziline ermeyen koşu...
Ömürse; derilmeyen gül,” diye yazmış.

“Nasıl olur deme, oluyor işte!
Tırnağın kazancı eriyor dişte!
Kaybetme kendini olmayan düşte...
Ara saadeti, bul” diye yazmış.

“Kötü işte, eğri yolda didinme!
Tanı, tutmayanı sırdaş edinme!
Çiğ süt emmiş, insana çok güvenme
Dost kim, düşman kim, bil diye yazmış?

“Harabe, vatanda güzel her yerimiz...
Ne ölümüz rahat, ne de dirimiz...
Vurdumduymazlık, hiç çıkmaz kirimiz...
Gözlere serpilmiş kül,” diye yazmış.

“Zengin bilmez fukaranın halinden...
Emer tüm kanını, gelse elinden...
Kendini koru bunların şerrinden...
Haklıysa, güçsüzle ol” diye yazmış.

“Dünya fani hiç kimseyi kondurmaz...
Dert bindiği dalı yıkar, ondurmaz...
Bedavaya bala kimse bandırmaz...
Zehir olmasın ha, bal” diye yazmış.

“Açgözlünün gözü tatlı aşında...
Akbaba misali döner başında...
Bir karar ver, iyi düşün, taşın da...
Toplama sonradan nal,” diye yazmış.

“Herkes düşer rızık için yollara...
Kimi satılır it gibi yallara...
Kimi de kul olur, adi kullara...
Olanlardan ibret al” diye yazmış.

“Sözlerim altındır, yabana atma!
Haksızın elinden ölsen de tutma!
Helal kazancına haramı katma!
Haram yeme de tek, öl” diye yazmış.

“Olur, evin, yurdun inan ki viran...
Her yüze güleni sanırsan yâran...
Önderin Muhammed, ışığın Kuran...
Bozulma hep öyle kal” diye yazmış.

“Bak oğul, sen sen ol! doğrudan şaşma!
Düz de olsa kötü yolundan aşma!
Meçhulse, menzile nafile koşma...
Gülmesin haline el,” diye yazmış.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:04 PM
Anne Adlı Biri Varmış
Ben annemi tanımadım,
Annemde beni…
İmrendim, hattâ kıskandım çok kez
ana kucağında
mışıl mışıl uyuyan bebekleri.
Büyük bir zevkmiş,
Yatamadım bir kez bile ana sıcağında.

Anneyi…
Anne sevgisini…
Gözlerden, sözlerden öğrendim.
Üşüdüğüm zaman iliklerime kadar üşüdüm annesiz…
Özlediğim zaman kemiklerime kadar özledim!
Ne kadar çok isterdim ninni dinlemeyi
Uzanıp yatarken her akşam ana kucağında…

Ne saçımı okşayabildi
Ne bakabildi gözlerime
Ağladığım zaman ne silebildi gözyaşımı
Üzüldüğümde ne okşayabildi başımı
Ne oynayabildim yüzüyle tırmalayarak
Ne ellerimden tuttu
Ne ortak olabildi sevincime, kederime
Ama kendini bende unuttu
Sindiği ondan her yerime
Ne uçabildim sevecen sesiyle, göklere
Ne kadar isterdim ah! Hem de ne kadar
Sevinmeyi… Mutlu olmayı şefkatli birkaç sözüyle…
Isınmayı ılık nefesiyle…

Derler ki: anne toprak gibi hoşgörülü
Güneş gibi sımsıcak,
Gece misali sırdaş.
Derler ki: anne en cömert, en fedâkar
Derler ki: ana görgülü
Her yere gidilebilecek arkadaş
Candan içeri candan yoldaş…

Ben annemi
Hiç görmedim
Annemse beni
Dediler… Yaşama nedeni
Bir ayrılık hikâyesi anlattılar hep
Dinledim gözlerim dolu dolu
Ne ben koklayabildim annemi
Ne de o oğlunu…

Toprağı özler gibi özlüyorum
Baharı bekler gibi bekliyorum
Gelmeyeceğini ve olmayacağını bile bile
Ümidimi dualarıma gözyaşlarıma yüklüyorum.

Anne! Ah anne!
Seni herkesten çok seviyorum
Ellerimden tutsan
Sırdaşım olsan
Beni avutsan
Sarsan bitimsiz sevgine
Karışsam seninle sevginin sevincin her rengine
O kadar ihtiyacım var ki anlatamam
Sensiz o kadar anlamsız ki yaşamam
Gelip de bir sarılsan ne olur!
Küçükken okşayıp, öpemediğin
Şu koskoca bebeğine.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:04 PM
AntikaBir Mabed
Mânâ erlerinin dem sürdüğü zamanlardan…
Geçmişi bugünlere taşıyan, limanlardan…

Bir mâbet ki; benzersiz, ebediyyen kıblegâh!
İbâdet edenlerin ruhları olur âğah.

Konan her taş, her candan, sanki bir parça taşır…
İhtişâmına dalan hayran gözler kamaşır.

Her yerinde gözyaşı, alın teri izleri…
Enfes râyiha gibi doldurur genizleri…

Esrârengiz havası bakışları mest eder…
Kıraçlaşmış kâlpleri muhabbetle dost eder.

Yollar oradan gider, mâveraya, arayan!
Gül yolun sancısını iliklerinde duyan!

Kim var ise; göz, kâlp, söz yönelir umut ile…
Fırsat arar huzura her açıdan kabule.

Açıldıkça Mevla’ya eller umut dolarak…
Boşalır gönüllere rahmet, ikram olarak!

İlk yapıldığı gün gibi ayakta, dimdik durur…
Bir heybet, bir âsâlet; içinde coşar şuur.

Seyreder şaşkın gözler bu muhteşem eseri…
Bu eser ki; mâzinin nesillere Kevseri.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:04 PM
Arz-ı hâl
İnanın ki hâlimi beter etti ölmekten
Bana bir şeyler oldu, hep onu düşünmekten.

Eridi tunç benliğim, hayaller kura kura
His kaynağım kurudu, hislerimi gömmekten.

Mânevim çöle döndü, lâl oldu bülbül dilim
İsimleri unuttum, ismini söylemekten.

Anlatamam kimseye, öylesine bir dert ki
Sanmam büyük dert yoktur, böylesine sevmekten.

Beklerim ilgisini, yüreğim delik, deşik
Tek sevmesin, korkarım, büsbütün kaybetmekten.

İçim, dışım her şeyim onun ile dopdolu
Pervâneleri geçtim, etrafında dönmekten.

Elde değil, bilmeden düştüm bu çılgın sele
Sürüklüyor peşinden, korkuyorum gitmekten.

Ne kadar inlese de, duymaz nâlan kalbimi
Şifasız hastasıyım, özlemini çekmekten.

Bir yanlış eylemiyle yıkılır hayâllerim
Sevmiyorsa söylese, tükendim yaş dökmekten.

Düştüğüm yol dönüşü asla olmayan bir yol
Anlatamam bir türlü, korkum red edilmekten.

Arz-ı hâlim bu, o da arz etse bir hâlini
Kahrolur, mahvolurum ona acı vermekten.

İnlerim özlemiyle, boşluk yutar sesimi
Duymaz, usandım artık, ağlayıp, inlemekten.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:04 PM
Aşk Deryası
Aşk denen sonsuz deryaya
Düştüm ama çıkamadım
Ayrılığın surlarını
Ne yaptıysam yıkamadım.

Her şeye rüya dediler
Aşkıma riya dediler
Böyledir dünya dediler
Coştum ama akamadım.

Etti beni benden azil
Oldum el-aleme rezil
İndi yüreğime nüzul
Gayra dönüp bakamadım.

Göründü hüsnü, gözüme
İsmi dolandı sözüme
Düştü bir ateş özüme
Yandım ama yakamadım.

Doldu sineme sel olup
Sinem vahasız çöl olup
Açıldı, gonca gül olup
Gül oldum gül kokamadım.

Leyla misali aradım
Divaneye çıktı adım
Kavuşmaktı tek muradım
Bir türlü kavuşamadım.

Bakın, perişan haline
Düşmüş ayrılık eline
Şu perişanın dili ne?
Der, canansız yapamadım.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:05 PM
Aşk ve Aşık!
Aşk hâzinede som, sırdan cevherdi
Gözlerden sessizce gönüle girdi
Özlem güllerini sevgiyle derdi
Âşıklar bağında kemâle erdi.

Sormayın bilemez, çekmemiş derdi
Darası cürmünden ağırmış derdin.

Korkmalı cesurlar her zaman Hak'tan
Emri tutan kurtulurmuş helaktan
Temel muhabbetten, çatı topraktan
Yaratmış Yaradan her şeyi yoktan.

Nâmerdin hedefi etse de merdi
Mekânı yüksekmiş nâmertten merdin.

Sızlayan yaralı bağırmış bağır!
Korkuya cesurlar sağırmış sağır!
Sevdânın sıkleti ağırmış ağır!
Dayanamazmış hiç ariyet bağır.

Kim ki ayrılığın gönüllü ferdi
Mevkisi kâlplerdir, bilin o ferdin.

Çâre sığınakmış çâresiz dile
Çilekeşe ballı kaymakmış çile
Varmış aşılmaz her dağa vesile
Yolcular olursa yollara köle.

Kim ki yâri için canını verdi
Yar diyebilir mi niye can verdin?

Ayrılık dağlarda erimeyen kar
Hiç batmayan güneş yüreklerde yâr
Aldanmayın, elde değil ihtiyar
Aşk ile tutuşan her dem bahtiyar

Aşk olursa âşıkların her virdi
Reddeder mi aşkı sahibi virdin?

Sormayın bilemez, çekmemiş derdi
Darası cürmünden ağırmış derdin.

Nâmerdin hedefi eylemiş merdi
Mekânı yüksekmiş nâmertten merdin.

Kim ki ayrılığın gönüllü ferdi
Mevkisi kâlplerdir, bilin o ferdin.

Kim ki yâri için canını verdi
Yari der mi hiç, niye can verdin?

Aşk olursa âşıkların her virdi
Reddeder mi aşkı sahibi virdin?

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:05 PM
Aşk!
Ne okunur, ne yazılır...
Aşk öyle bir hitaptır ki!
Ne silinir, ne kazılır...
Aşk öyle bir kitaptır ki!

Ölüleri diriltir aşk!
Dirileri delirtir aşk!
Düşmesin bir taş yüreğe...
Yavaş yavaş eritir aşk!

Derttir, derman bildirmez aşk!
Çektirir de öldürmez aşk!
Hasret ile örülürse...
Ağlatır da güldürmez aşk!

Bâzen bir gözde bakış aşk!
Bâzen bir sözde yakış aşk!
Bâzen bir gülüş, edâdır...
Bâzen bir gizli akış aşk!

Öyle bir kitaptır ki Aşk!
Çok yazılır...Çok okunur...
Sihirli hitaptır ki aşk!
Acemilere dokunur...

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:05 PM
Atatürk! Şikayet
Bıraktığın ilkeler sinsi sinsi çiğnendi…
Zayıflar tepelendi, güçlülerse gönendi…
Kim giderse yolundan hilelerle önlendi…

Tutunacak bir dalı kalmadı bu milletin;
Peşkeş çekildi Atam! soysuzlara devletin!

Yanşamaktadır ülken, acılar dolu şoku…
Her tarafını sardı, görülmemiş pis koku…
Bozuldu, hiç bozulmaz dediğin, temiz doku…

Çıkarıcılar dilinden düşmez bir ân gayretin;
Peşkeş çekildi Atam! hırsızlara devletin!

İhânet edip fitne tohumları ektiler;
Yalakalar, yağcılar önünde diz çöktüler;
Hatıranı yâd için kafaları çektiler…

Adı çağdaşlık oldu, rezâletle işretin;
Peşkeş çekildi Atam! sarhoşlara devletin!

Kandırdılar yalanla, dolanla insanları…
Yasak koyup, deldiler, istedikçe canları…
İnsafsızların tunçtan, mermerden vicdanları…

Biteceği yok inan! Zulüm ile zulmetin;
Peşkeş çekildi Atam! zorbalara devletin!

Emperyalist uşaklar, demir atmış devlete…
Tutmuş köşe başların ya eşkıya, ya çete…
Atılmış öz değerler, çöp misali, sepete…

Çapulcular ne adın koydular, ne servetin;
Peşkeş çekildi Atam! arsızlara devletin!

Uşaklığı süsleyip bey diye yutturdular…
Maskelere bürünmüş iblisi tutturdular…
İstiklal savaşını hepten unutturdular…

Olmak, hiç mümkün değil; güven içinde, metin;
Peşkeş çekildi Atam! kansızlara devletin!

Oynar kaderimizle; cambazlar, hokkabazlar…
Eğlence zevk, sefâda; halkı umursamazlar…
Yobazlığı da perde eyleyerek yobazlar.

Kan kaybeder, günbegün îtibarın, heybetin;
Peşkeş çekildi Atam! soysuzlara devletin!

Boşunaymış yazık ki, yedi düvelle harbin…
Yüzsüz, dalkavuklarla dolup taşmakta kabrin…
O kadar çok ki seni istismar eden hâin…

İstismar edildikçe kan kaybeder kıymetin;
Peşkeş çekildi Atam! yolsuzlara devletin!

Devrimlerin süslendi şüpheli evrimlerle
Ah bir görsen! kol kola, kimler can dost, kimlerle?
Balık arayan pek çok oltasında yemlerle….

Yaşasaydın, yetmezdi soysuzlara kuvvetin;
Peşkeş çekildi Atam! kansızlara devletin!

Akbabalar devletin burçlarına üşüşmüş,
Tepeden al tırnağa nesi varsa bölüşmüş,
Kurduğun Cumhuriyet dukalığa dönüşmüş,

Yapılan töhmetlerden taştı sabrı herkesin;
Peşkeş çekildi Atam! zorbalara devletin!

Tüm baskılar, dayatma, sadece çıkar için?
Kaynamaya başladı memleket için için…
Bir akıllı yok, sorsun, bu yapılanlar niçin?

Bilinmekte, bu hâlden, menfaati var kimin?
Peşkeş çekildi Atam! hırsızlara devletin!

Şimşekler kıskandıran has neslin yerde şimdi…
Tutuldu her birisi, bir çılgın derde şimdi…
İstikbâl ayak altı, ikbâl göklerde şimdi…

Gençlik esiri oldu; ya içki, ya şehvetin;
Peşkeş çekildi Atam! serkeşlere devletin!

Beynimizde ötmekte köleliğin çanları…
Akmakta oluk oluk mâsumların kanları…
Ne kadar vurdumduymaz, görsen bir insanları

Yapılıyor ölçüsüz, rezil dillerce methin;
Peşkeş çekildi Atam! cahillere devletin!

Ülkeni çevirdiler yola yola bir kuşa
Yolunu döndürdüler aşılmayan yokuşa
Emanetin kaldı vah! Ya hırsız, ya berduşa

Asılır, göstermelik; her duvara bir resmin;
Peşkeş çekildi Atam! sapıklara devletin!

Hümanist tekerleme, şablonları görseydin...
Umutları yok eden balonları görseydin...
Vaatleri değil de, olanları görseydin...

Kat kat artardı inan, tiksintin ve nefretin;
Peşkeş çekildi Atam! ruhsuzlara devletin!

Batılılaşmak hayâl, kalkınmak kısır masal;
Yanlışları yapanlar, görür, gösterir hayâl;
İnan ki bu akılla, zor özlenen istikbâl;

Öde, öde; miktarı belli değil diyetin;
Peşkeş çekildi Atam! ruhsuzlara devletin!

Ruhun şad olsun Atam! rahat uyu yerinde;
Tepinirken gâfiller, keyifle üzerinde…
Sızlar yaralarımız dokundukça, derinde;

Artık anladı millet, âkıbeti çok çetin;
Peşkeş çekildi Atam! zorbalara devletin!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:05 PM
Ayaz Duygular
Beklerim tetikte, dikkatim seste
Her tarafta kar, kış; duygular ayaz.
Seslenir uzaktan bir buruk beste
Bakışları sarar renkler, bembeyaz.

Karlı duyguların acıdan rengi
Umutlar kavurur gözyaşlarını! ..
Unutmayın dengedeki âhengi? ..
Kimse ağlatamaz dağ başlarını! ..

Su ateştir, ateş suya hükümlü…
Kara topraktandır, yüzü, her gülün! ..
Olmayan yok nimetine yükümlü…
Eğriliği, ceremesi virgülün! ...

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:05 PM
Ayna
Bu ayna yalan söylüyor
Bu yüz yüzün olmamalı
Canında sevgi ölüyor
Bu yüz hüzün dolmamalı.

Baskında kalmış limanın
Emziği sevdâ zamanın
Çile dikişi yamanın
Çilekeş hiç bilmemeli…

Kimse anlamaz huyunu
Bitmez acının oyunu
Köz öğütür gül suyunu
Gül bundan hiç yılmamalı…

Paramparça şu göz sözde
Umut kordan yağmur gözde
Acı resmedilen yüzde
Ağlayanlar gülmemeli…

Yalnızlık bitmez buruntu
Canın gölgesi kuruntu
Sevgi özlemlerde tutu
Dertler aslâ bulmamalı…

Bu ayna bir can aynası
Bakanın depreşir yası
Kavuşmak olan, sevdâsı
Aynada çok kalmamalı.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:05 PM
Ayrılığı Sen İstedin
neyse arka plandaki neden
îtiraz etmeme ve direnmeme rağmen,
ayrılığı sen istedin! ..
hem de geciktirmeksizin...hemen! ..
yalvarmalarımı dinlemedin! ..

Giderken bomboş gözlerle baktın,
hiçbir şey demedin! ..
düşündüğünü sanmıyorum...
arkanda ne bıraktın?

içimi...evet içimi;
bir daha unutamayacağım şekilde yaktın! ..
ve gözlerimi...
kan çanağı yapana dek ağlattın! ..

arkan sıra bakmamı bile istemedin...
söylesene! ..
Allah aşkına îtiraf etsene! ..
sen bunu niçin, nasıl yaptın?

Kalakaldım öylesine
yıkık vîrâne;
dolaştım durdum günlerce deli...dîvâne
o günden sonra her şeyim gitti ters,
yaşamaya çalıştım,
tabii yaşamak denilirse! ?
seni beklemeye ve
seni düşünmeye ayırarak bütün vaktimi,
bozmadan akdimi!

Merak etme,
düşünme hiç;
nasılım ve nerdeyim ben?
Ne zaman gelirsen gel,
bıraktığın yerdeyim ben! ..

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:05 PM
Ayrılık Derdin Adı!
Hasret geçit vermeyen
Tetikte çığlar ardı.
Gönlüm imdât dileyen
Bakışlara susadı! ..

Eskimez acıların
Oyuncağı yüreğim.
Derdi ne? çilelerin
Dolmaz neden miâdı?

Eskidi gözyaşlarım
acılar eskimedi.
Kâr etmedi yalvarmak
Derdim hep tâze kaldı! .

Göz göz oyuk her yanı
Girdaplarda benliğim…
Umut kesti ufuktan
Hüznün içine daldı! ..

Canım niye kıskaçta?
Ruhum bunaltı neden?
Tütmez, içerden canım
Ne diye, niçin yandı?

Kâlbim paslanmış diyar
Sevgimse yosun bağlar.
Çözülmez küf duygular
Ayrılık, derdin adı! ..

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:05 PM
Ayrılık Eylülü İlkbaharımın!
Ayrılık eylülü ilkbaharımın
Güllerim kaç kere Ekim’e kaldı.
Bitmez serenadı yâre yarımın
Yarım umutlarda yıkıma kaldı…

Gözlerim, söylenen hüznün bestesi
Yüreğim yatalak hasret hastası
Ümit mektubunu gurbet postası
Getirdi, okumak sâkime kaldı.

Sevindiğim ânlar ağladığımdı
Gözyaşım hasretle çağladığımdı
Hayali îdama bağladığımdı
Son celse, kararı hâkime kaldı.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:05 PM
Ayrılıktan Hediye
Gittin vedâ etmeden, döndün hiçbir habersiz
Bitti deme boş yere, bu aşk asla bitmedi! ...
Anlamsız gönül koyman, kahırlı sözün yersiz
Getirdiğin hediye, hiç hoşuma gitmedi.

İçimdeki dert var ya, hem zorlu hem devâsız
Ayrılıktan hediye olur mu hiç vefâsız?

Bunu biz istemedik; kader böyleymiş, böyle
Bir kez dinle, haksızsam bin bir kere söz söyle
Sensizliğin her ânı, inan ki denk ölmeyle
Uzandım hayâline ellerim erişmedi.

İsteme ayrılığı, kanımı iç dâvâsız
Ayrılıktan hediye olur mu hiç vefâsız?

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:06 PM
Balıkçı Kızı
Seninle tanıştığımız
o günü hatırlıyorum da…
Bir balıkçı kızıydın…
deniz kenarında...
Fırtınalı bir gündü…
dün gibi aklımda…
taş atıyordun denize
bir şeyler mırıldanarak
küfrederek martılara…
hâlin de biraz üzgündü…! ?
Kaptırmış gibiydin kendini
girift duygulara...

Perçem perçem saçların vardı…
ipeksi...
savruluyordu…
meydan okurcasına rüzgarlara…
Gözlerin deniz mâvisi..
Yanağın nar kırmızısı...?
Hele dudakların...! ?
içimin sızısı...
âdeta vurulmuştum ilk ân
ilk bakışta...sana!

büyüleyici gözlerin...
zıpkınsı bakışların
alıp götürmüştü
tatmadığı iklimlere,
ne olduğunu anlayamayan
şaşkın kalbimi...
yaşamadığım duygulara…

Nasıl oldu bilemiyorum
sanki bir balık gibi düşürmüştün beni ağına
Bütün cesâretimle söylemiştim
Hatırlar mısın?
kapıldığımı aşkına...
o ân ilk ve son...
hiç unutamayacağım ândı...
sana, seni seviyorum dediğimde...
dudakların...“bende seni” diye fısıldadı…

Beraber olta atardık denize
el ele…göz göze…diz dize…
heyecanlar yağarken duygulardan içimize
deniz, martılar, ve rüzgarlar
destek verirdi sevincimize….
Senin oltanda benim kalbim..
benim oltamda senin kalbin
çıkardı hep kısmetimize...

Saçlarını arkaya atardın sık sık
aklımı başımdan almak istercesine..
deniz suyunda haşlanmış ellerimle
saçlarını tarardım
ve kumsala... öylesine...
upuzun sırt üstü yatardın...
bâzen denize girer
beni meraklarda bırakmak için
Karabatak gibi batardın...

Gözlerin en tatlı bir şekilde
gözlerime bakardı…
mutluluk denizinde yüzen
bir balık olurdum sanki…
seni tanımadan önce
yaşamış saymazdım kendimi…
seninle yaşadıklarımızdı gerçek hayatım..
inan bana...inan ki…!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:06 PM
Barış Çağrısı
Barış varken ne bu hoşgörüsüzlük?
Hâlâ mı didişme? Hâlâ mı kavga? â
Hem ihânettir bu, hem görgüsüzlük
Hâlâ mı didişme? Hâlâ mı kavga?

Ne seni üzeyim, ne de sen beni…
Sen beni bağışla, gel ben de seni…
Nesiller affetmez asan, keseni…
Hâlâ mı didişme? Hâlâ mı kavga?

Kavganın kimseye olmamış kârı…
Körükler kavgayı, olan, çıkarı…
Başını kaldır bak, gör olanları…
Hâlâ mı didişme? Hâlâ mı kavga?

Aynı toprak, aynı sudan var olduk…
Sen bana, ben sana niçin dar olduk?
Sebep ne, hemcinsken kör bakar olduk?
Hâlâ mı didişme? Hâlâ mı kavga?

Ne sen seçtin, ne ben ayrı yolları…
Var eden böyle var etmiş kulları…
Sökelim kâlplerden kinden çilleri…
Hâlâ mı didişme? Hâlâ mı kavga?

Sen insansan bende insanım, insan!
Tutarım elinden, yakamaya yansan!
Sen bana ihsansın, ben sana ihsan!
Hâlâ mı didişme? Hâlâ mı kavga?

Kavga ettirerek sömürmekteler…
Zevkle keyiflenip, semirmekteler…
Geleceğimizi kemirmekteler…
Hâlâ mı didişme? Hâlâ mı kavga?

Bugün kavgalıysak, yarın yüz yüze
Mecburuz, bakacağız…biz göz göze
Bilmem gerek var mı aykırı söze?
Hâlâ mı didişme? Hâlâ mı kavga?

Savaş hem seni hem beni yok eder…
Eş, dostu aç kor düşmanı tok eder…
Barışmayan, yok olmayı hak eder
Hâlâ mı didişme? Hâlâ mı kavga?

Bırakalım nolur kini, garazı!
Kinle, garaz insanlığın marazı! ?
Bugün yoksa da var, yarın terazi! ?
Hâlâ mı didişme? Hâlâ mı kavga?

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:06 PM
Bekle Sabret!
Bekle, sabret zaman sana armağanlar getirecek
Hayal edip, anmaktan çok çekindiğin mevsimlerden.
Hislerini hep kördüğüm eden derdi bitirecek
Ayırd ederek ismini sevmediğin isimlerden.

Kızma, küsme kaderine sevinçli günler çok yakın
Sabırdan set yap kedere, mutluluk süsleri takın
İnse de sızın derine, isyana meyletme sakın
Sevgiden sağanaklar var unuttuğun resimlerden.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:07 PM
Bekledim!
Pencere, kapıda seni bekledim...
Ümit dolu, gelmeni bekledim...
Hasretin depreşti, çekemez oldum...
İmdadıma yetişmeni bekledim.

Gölge yaptım yüreğime ismini...
İnledim, elime alıp resmini...
Duyar belki, koşar diye, sesimi
Ağladım da, işitmeni bekledim.

Kan yaşlar dökülür kor güllerimden
Canlanan olur mu toz küllerimden?
Hayallerin tuttu buz ellerimden
İnan ki, hep ellerini bekledim.

Bıraktın geride harâbe, vîran...
Aklımdan çıkmadın inan ki bir ân!
Hazan vurmuş gönül bahçemde her ân
Açsın diye...güllerini bekledim.

Bırakmadı hayâlin hiç peşimi...
Sensizlik ağrıttı, yordu başımı
Yaksın diye, sönmüş aşk ateşimi
Özlem ile gözlerini bekledim.

Derman yok derdime ilaçlarımdan
Vazgeçtim inan ki tüm öçlerimden
Geldiğinde tutup ak saçlarımdan
Yerlerde sürüklemeni bekledim.

Bir acı bıkmadan bağrımı döver...
Hasretin hançeri kalbime değer...
Bilmeden kâlbini kırmışsam eğer...
Suçu bana yüklemeni bekledim.

Nankörlük bendedir, yâr bilmemişsem...
Ağlamış, inlemiş ar bilmemişsem...
Vuslat ânı gelmiş ben gelmemişsem
Vazgeçmeyip beklemeni bekledim.

Sensizlik betermiş inan, ölümden...
Buruk gönlüm, bitmez figan dilimden...
Ağladığım ânlar tutup elimden...
Sevgiyle desteklemeni bekledim.

Bir ağırlık çöker gün gün canıma
Ayrılık buz doğrar her ân kanıma
Üzüldüğüm anlar koşup yanıma
Sevincini eklemeni bekledim.

Utanmaz, arlanmaz adam olmaza
İsyankar, günahkar; yola gelmeze
Can fedaya hazır kendin bilmeze
Yeniden bir can vermeni bekledim.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:07 PM
Ben Sarp Bir Dağım
Ben bir dağım, her yerim sarp
Buzul dolu doruklarım! ..
Aldığım her nefes şarap
Delik delik çarıklarım! ..

Rüzgarların dert ortağı
Benim, bulutların ağı
Ensemde göğün dudağı
Mutluluğu sayıklarım! ..

Güneş gözlerime tüner
Canım yıldızlara süner
Başım sarhoş gibi döner
İrâdemi ayıklarım! ..

Hep sızılar, vermez ara
Derman koymaz vura vura
Yaralarım müzmin yara
Tedavisiz kırıklarım! ..

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:07 PM
Bile Bile
Görmedim güldüğünü yüzümün hiçbir zaman
Seni nerden sevdim ben? Kapanmadı hiç yaram.
Ne olur terk eyleme, sensiz asla yapamam
Hem sensizlik, hem hasret; çekilmez bunca çile!
Kendimi kora attım, sonunu bile bile!

Kurtar desem çektiğim dertten, gelmeyeceksin…
Perişanım yüzünden, hâlden bilmeyeceksin…
Desem, sensin tek çârem, çâre vermeyeceksin…
Yaşarım ağlayarak, sen ise güle güle…
Kendimi kora attım, sonunu bile bile!

Vicdan, insaf, merhamet yokmuş sende, anladım!
Hasretinle, vefâsız, bilsen ne çok ağladım…
Mutluluk emelimdi, hep acıyı yaşadım
Bilmeden köle oldum bir insafsız gönüle
Kendimi kora attım, sonunu bile bile!

Ruhumu kucakladı sis misâli gözlerin
Benliğimi kuşattı alev saçan sözlerin
Yaktı her tarafımı içten içten közlerin
Baksana şu hâlime, yanmaktan döndüm küle
Kendimi kora attım, sonunu bile bile!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:07 PM
Bir Akşam
Itır kokan gözlerinde bir akşam...
Gidersem ne olur susuzluğumu! ...
Bakışların tutsa, sarsa her akşam...
Issızlıkta güçsüz kalan ruhumu! ...

Uzansan yardıma muhtaç birine
İkrâm, sevgi sunsan, kır ellerine
Kül olsan, ne olur! Onun yerine
Sen olsan hep düşlerinin yorumu! ...

Kuşatsan özlemimdeki ânları...
Yaşatsan define heyecanları...
Yazdırsan, göklere aşk ilanları...
Aydınlatsa özlemdeki yolumu!

Yüklesen kâlbime sözün yükünü..
Sen olsan derdimin cüzün, yekûnu...
Bürüse varlığın sevgi mülkünü...
Söndürsen bir akşam sönmez korumu! ...

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:08 PM
Bir Destan Şehir
Bir şehir ki; âlemde yoktur dengi, benzeri
Baygın baygın, herkesin ona bakar gözleri
Bakışları mest eder, tutuşturur özleri
Sevdiğine kendini tam verir bu şehir
Sevmediğine acı, gam verir bu şehir.

Bağrı yanık tarihin, içi ezik mensubu
Gözü yaşlı zamanın, düşlerdeki efsunu
Hayal olmuş tâlihin, tortulaşmış yosunu
İsimsizlere isim, nâm verir bu şehir
Sevmediğine acı, gam verir bu şehir.

Ah bu şehir, bu şehir; sevgisi coşkun nehir
Manzarası emsalsiz, güzelliğiyse mâhir
Onunla olmak Kevser, onsuz kalmaksa zehir
Hizmet edenlerine dem verir bu şehir
İhânet edenlere gam verir bu şehir.

Yedi tepede sönmez meşâle ezel, ebet
Ayrılığı idamlık, muhabbeti müebbet
Sevenlerine yârdır, bilinsin ilelebet
Derde devâ, hastaya em verir bu şehir
İhânet edenlere gam verir bu şehir.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:08 PM
Bir Gülün Hikayesi
Buz gibiydi toprak
gökyüzü karmakarışıktı
üşüyordu elleri
bulutların donuk donuktu gözleri
tesadüfen atılmış bir tohumun
beklentisi çok az bir ışıktı
henüz dalına doğru yönelmemişti yaprak…

kar yağdı lapa lapa
rüzgar esti çılgıncasına
raks ettiren melodiler çalarak
sürgün yapraklara
dallarda çiçek yerine kuşlar açıldı
ay saklandı bulutlar arkasına
yıldızlar çıkmayı hiç istemedi
ayazın tipili balosuna

bir fidanda bir zerre uzandı dal ucuna
dudağında
her renkten renkler vardı hediye
son verdi zaman üşüten orucuna
yeniden fırsat doğdu sürgündeki sevgiye

güneşin gitti ürkekliği
ay salınmaya başladı sereserpe
yıldızlar dansa tutuştu
burçlarla her gece
depreşti gülnihâlin yürekliliği
duyguları heyecanlarla tutuştu

ısındı toprak
ne kadar şükretse azdı cemreye
su ısındı
nazlanmalar kendiliğinden bitti
açıldı yaprak
goncalarla doldu fidanlar
duygular tomurcuklandı
bir gül açıldı binlerce güle bedel
sevgiden
her yüreğe saçıldı
İtiraz yükselmedi kimseden
San ki o güldü…özlenen…beklenen! .

Bütün güllerin sevildiği
ondandır
güle benzetildiği sevgililerin…sevenlerin

bütün güller soldu
kurudu bütün fidanlar
sevgi gülü solmayacak
görecek yaşayanlar
gülün sevgisi tükenmeyecek
ölmeyecek…ölmemeli…sonsuza kadar.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:08 PM
Bir iflas İlamı
Gözü dönmüş
Kana susamış kâtiller
Bırakmış bir tarafa insanlığı, aklı
-Kim bilir içlerinde ne hınçlar saklı
Kinle demlemiş vicdânı
-Olduğu şüpheli vicdânın
Her kötülüğü yapmakta
Ne zaman, nasıl isterse canı
-Hiç insanlığı kalmaz mıymış insanın?

Ava çıkmış
Gece/gündüz, büyük/küçük ayırt etmeden
İnsan avına
Her cephede
Yetişin imdada yetişin!
Can çekişen değerler bitmeden
Vatan yok
Özgürlük yok
Yiyecek, içecek, giyecek
Tutan yok
Mâsum, mağdur, mazlum bir cephede

-Niye kan, barut, acımasızlık, zulüm emeller?
Bugün ona
Yarın sana
İlişme deme bana
Tarihte çok yaşandı bu haller

Ne olmuş ki bunların sevgisine?
Sevgi dağıtması gerekirken
Tetik çeker hemcinsine
Bir merhametsiz gölgesine sine sine
Hani, nerde bunlara dur diyecek eller?

Talan eder sızlamadan
Canı, malı, vatanı
Kininde ölmüş kâtiller

Seyredin
Kanı donduracak umarsızlıkla seyredin siz
Sızlamadan içiniz
Târihin görmediği bu talan katliâmı
-Niye, böylesine acımasızlık
Böylesine insafsızlık
Niye böylesine kısırlaşmış îzan, anlayış?
-İşte en büyük yanlış
En büyük aldanış

Hiç kin ve garazdan başka
Filiz veriri mi, boy atar mı
Kan ile sulanan temeller?

Binmiş tarihi bir zâlim korumasız
Tarihi gariban bir milletin ensesine
Olan bitenden
Tuzu kuruların nesine
Bu duyguların kangren olduğunun
Umutların öldüğünün
Belgesi değil de, ne?

Bir çöküş başlamış ki
Yok oluş olacak devâmı
Kesmiş herkes birbiriden yardımı, ikramı
Bir düşünün
Nîmet mi bu, belâ mı?
Değil, elbette değil
Ne yazık! ne acı ki!
Bu insan ve insanlığın iflasının îlamı.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:08 PM
Bir İstanbul Sevdalısı
Nazlı bir güzeldi o, bahtında yazı idim
Hüsnüne yüreğimin yanık avazı idim
Her şeyimi uğruna vermeye râzı idim
Belli değil süresi, tutuşturdu yanarım
Yazık ki ayırdılar, özlemiyle kanarım.

Sevdâlılara durak, düşkünlere limandı
Hissizlerin elinde teli kırık kemandı
Her seheri hikaye, her mehtâbı romandı
Sisler içinde kaldı içimdeki dağlarım
Yazık ki ayırdılar, özlemiyle kanarım.

Kahrolurum küserse, gönlüm bahtına küser
Boğazda doğan meltem, buruk bağrıma eser
Ufkumda gurup idi, ruhumda coşan Kevser
Şimdi hüzün akıtır, Kevser akan pınarım
Yazık ki ayırdılar,özlemiyle kanarım.

Tutuldu fırtınaya, sevdâsında yüreğim
Ahd ettim kavuşmaya, dümenimde özlemim
Ondan sürgünde olmak, girdabım ve elemim
Kimse bilmez hicranla için için ağlarım
Yazık ki ayırdılar,özlemiyle kanarım.

Yedi tepede yedi meşalemdi, yanardım
Ey şehir! Aşkın için herkese gül sunardım
Sana hor bakanları hor görürdüm, kınardım
Gülşenim hazan şimdi, viran bahar bağlarım
Yazık ki ayırdılar,özlemiyle kanarım.

Sanmam âlemde başka bulunsun bir benzeri
Bilirim ki âlemin ondadır aç gözleri
Söndüremem, içime atmış sevdâ közleri
Böyle yanmak zor mu zor, şaşkınım, bîkararım
Yazık ki ayırdılar,özlemiyle kanarım.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:08 PM
Bir Kırmızı Gül
Bir kırmızı gül sarı
Sapsarı duyguları...
Bir sarı gül tozpembe
Rengarenk kaygıları...

Bir tozpembe gül mâvi
Hayran kumral bir yüze..
Bakışları havâi
Eritir süze süze...

Bir mavi gül eflatun
Zamanların elinde...
Bir elâ göze meftun...
El âlemin dilinde...

Bir eflatun gül alev
Alev yanar içinden...
Aşkı ezelden ödev
Ağlar, kanar içinden...

Bir hercai menekşe
Bükmüş boynunu üşür
Bir lâle çilekeşe
Çileleri bölüşür...

Her gülün sevdâlısı
Var...aşka düşmüşler…
Âşıklar belâlısı
Hasreti öldürmüşler...

Yediverenin derdi
Kimsede yok...ayrılık!
Bilse zehir içerdi
Çelenge mahkum artık...

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:08 PM
Bir Yetimin İlenci
Emzikteyken düşman ana, babamı
Vurdurtmuş da yetim, öksüz kalmışım.
Depreştirmen, deşeleyip yaramı
Körpe iken belâlarla dalmışım.

Bilmeden nâmerdi, merdi, mertliği
Doğru mu kaderin bana ettiği
Doğrultup namluyu, çekip tetiği
Öldürüp düşmanım, öcüm almışım.

Evim Islahevi, mahkumluk işim
Özlemim özgürlük, buzul dağlarda
Ne sevmeyi bilmiş ne sevilmişim
Hayatım toz duman kardır çığlarda.

Baba sevgisinden mahrum bir yürek
Ana kucağına hasret çekerek
Gözyaşı dökerek, boyun bükerek
Acıların deryasında solmuşum.

Koğuşlar çok soğuk, vicdanlar katı
Görmedim ömrümce huzur, rahatı
Yaşadım hep kaçak, göçek hayatı
Ben hayatı çile, cefâ bilmişim.

Kaderim, kaderim; kara kaderim
Böyle imiş, kime, nasıl, ne derim?
Özgürlük içimde kör mum misali
Yanar sönük, sönük, ondan kederim.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:09 PM
Bu Gidiş!
Anlıyorum, öylesi bir gidiş ki bu gidiş
Kâlbi koparılıyor gibiyim köklerinden
Gidiş değil, aldatma, bu apaçık bir terk ediş
Terk etsen de kurtulman imkansız yüklerimden.

Her hoş gülüş bir yara, her hoş bakış bir sızı
Misâli yüreğimde zamanla depreşecek
Yokluğunda aşkımın ritmi bozuk yıldızı
Kendini bilmez hâlde boşluklara düşecek.

Hatırladıkça içten söylediğin sözleri
Oluşacak özümde özlemden yanardağlar
Her tarafta hayâlin, yoracak bu gözleri
Bilmeyecek hiç kimse bu deli niçin ağlar.

Eğer kulak verirsen kapını yumruklayan
Çok uzak diyarlardan arza gelen rüzgara
Diyecektir, bıkmadan adını sayıklayan
Biri var terk ettiğin, perişan, onu ara.

Kim bilir belki de çok kızacaksın kim diye?
Gelmeyeceğim belki aklına hiç kim bilir?
Neden bu ansız kaçış, ayrılık niçin, niye?
Nereye gidersen git ruhum peşinden gelir.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:09 PM
Buseler
Esrarengiz tılsım gibi gel diyor
Buseler, alevli dudaklarından.
Havai aklımı, öp de çel diyor
Buseler, alevli dudaklarından.

Bakışların kanun, gözün ney gibi
Düşürdü ağına tuttu toy gibi
Her an ince ince yağar çiy gibi
Buseler, alevli dudaklarından.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:09 PM
Buzdağı Sevda
Sevdân kalbimde buzdağı
Eri, bende eriyeyim.
Ol yüreğimin tutsağı
Çürü, bende çürüyeyim.


Sığınağım, siperim ol
Müjdeleyen haberim ol
Kılavuzum, rehberim ol
Yürü, bende yürüyeyim.


Gam etme hiç yakılanı
Bırak yenen, yıkılanı
Sana candan sokulanı
Koru, bende koruyayım.


Çekilir çekilmez çile
Tutuşalım gel el ele
Gelmek istemesem bile
Sürü, bende sürüyeyim.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:09 PM
Cumhuriyet Marşı
Sonsuza dek bağımsız hür olmak amacımız
Çağdaş yönetim, çağdaş nesillerle el ele.
Cumhuriyet, lâiklik her zaman baş tâcımız
Kucaklayıp milleti tükenmeyen sevgiyle.

Cumhuriyet, nuruyla ülkeyi aydınlatan
Sarılalım dört elle, nîmet, cumhuriyete
Cumhuriyet güneştir, doğunca hiç batmayan
Cumhuriyet ebedî sönmeyen tek meşâle.

Sarılıp, Ata’ mızdan mîras tüm ilkelere
Aydınlığı her yönden yaymalıyız ülkeye
Hedef: lâik, kalkınmış, demokratik Türkiye
Önderimiz Ata’ mız, rehberimiz bilimle.

Tâvizsiz, ermeliyiz tükenmez aydınlığa
Bilimle ışık yayıp cehâlet karanlığa
Yeniden örnek olup tükenen insanlığa
Bakarak geleceğe umut ile güvenle.

Dünyada îtibarlı, vâkur, başı dik, mağrur
Olmalıyız. İçimiz dolmalı dâim gurur
Sarmalı kâlbimizi ilk heyecan, ilk şuur
Gitmeliyiz ileri, ilerleyerek fende.

Şehitlerin kanıyla, canıyla filizlenen
Bir emsalsiz hazîne, emellerde közlenen
En mükemmel idâre aranılan, özlenen
Cumhuriyet yaraşır hem yıldız, hem hilâle.

Sarılalım dört elle, nîmet, cumhuriyete
Cumhuriyet, nuruyla ülkeyi aydınlatan
Cumhuriyet ebedî sönmeyen tek meşâle
Cumhuriyet güneştir, doğunca hiç batmayan.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:12 PM
Çağdaş Eşkıya
Eşkıyayı dağlarda aramaya lüzum yok
Makamları otağa çevirmişler baksana
Engel olacak olan, arıyoruz, lâzım, yok!
Şikayetçi olursan, kaç, yaşamak yok sana!
Makamları otağa çevirmişler baksana!

En üst düzey amirler; bakanlar, boş bakanlar
Pire için yorgan ne, memleketi yakanlar
Bin kez dama sokulup; bin kez aftan, çıkanlar
Ne edelim diyorsan, yapılanlar hak san! ?
Makamları otağa çevirmişler baksana!

Eşkıya, memlekette kim var ise ekâbir
Yetkileri güçleri, etkileri mi, cebir?
Akıllarında yoktur; ne kul hakkı, ne kabir
Anlamadın mı hâlâ, tok olmak uzak sana
Makamları otağa çevirmişler baksana!

İnan bir kulp takarlar peşlerine düşersen
Sonu pisliğe çıkar yollarını güdersen
Evliyâymış eskiler, mukâyese edersen
Şimdikiler çok rahat, söktürürler kök sana
Makamları otağa çevirmişler baksana!

Hedef tahtasısın sen; yakalarlar, tazı ol
İşitmezler inan ki, gözyaşı ol, yazı ol
Gücün varsa vur gitsin, gücün yoksa râzı ol
Kurdururlar her yanda, bilsen bile fak sana
Makamları otağa çevirmişler baksana!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:13 PM
Çalıkuşu
Hiç kimse açamadı geçtiğin kapıları
Kendi kendime mahkum tükettim hep yılları
Gönül ağacımın sen oldun umut dalları
Umutlarımı niçin yıktırdın çalıkuşum.

Girdiğin hücrelere hiç kimse giremezdi
İçindeki esrarı, imkansız bilemezdi
Eriştiğin yerlere, can veren eremezdi
Surlarımda delikler açtırdın çalıkuşum.

Her şeyimi izinsiz girdin, istilâ ettin
Başıma bu sevdâyı inan sen belâ ettin
Mecnunu yitirmiş şaşkın bir Leyla ettin
Uzaklardan el gibi baktırdın çalıkuşum.

Ne biçim o bakışlar? Ne o yangın gülüşler?
Raksederken göğsümde, ne o kıvrak dönüşler?
Hayaller seninle hoş, seninle güzel düşler
Çoraklaşmış kâlbimi yaktırdın çalıkuşum.

Gel deyince gelmezsin, git deyince gitmezsin
İçten içten yanarsın, inadından tütmezsin
Yalvarsam yetiş diye, imdâdıma yetmezsin
Bu kadar naz çok, nazından, bıktırdın çalıkuşum.

Kon artık, kanatların kırılacak konmazsan
Kanımı yaktın inan, affedemem, yanmazsan
İçtiğin aşk iksiri, sende suç inanmazsan
Yüreğimde şimşekler çaktırdın çalıkuşum.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:13 PM
Çelişki
Çiy düştü düşlerimden
Gönlümdeki gülşene
Yitirdim yüreğimi
Dîvane döne, döne

Bir hüzünlü kaçışın
İçinde sürüklendim
Hislerim hep gönlümü
Çevirdi başka yöne

Günebakan misali
Büktüm güne boynumu
Yaptığından utanıp
Baktı birden önüne

Perişanım biçâre
Pejmürde bir haldeyim
Tepelendi benliğim
Çıkamadım bir öne

Tutuşmayan bir zerre
Koymadı bedenimde
İstiyor ki vefasız
Hasret alevim söne

Bir kaçamak nazarım
Bir çapkın kor gülüşüm
Demir attı apansız
Kilitlenmiş gönlüne

Ne kadar yok dese de
Hiç aldırış etmedim
Diktim aşk fidanımı
Hiç vahasız çölüne.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:13 PM
Çelişkilerde Çiçek Kalbim!
O gözler ki sînemi gizli gizli bıçaklar.
Elemimi gözyaşım damıtır, aktığında.
İçimdeki fırtına dorukları kucaklar
Bakma! Ne olur, bakma! Eririm baktığında!

Ruhuma çöreklenen sızılar aman vermez!
Süre, zaman isterim; sebepsiz, zaman vermez! ?
Derdi verir sormadan, ağlatır, derman vermez!
Kurduğum hayâlleri sebepsiz yıktığında!

Göğsümde nadas olur, özlemlerin destesi
Çelişkilerde çiçek, kâlbim vuslat güftesi
Rüzgarların dilinde, hazan aşkın bestesi
Biter mi hiç iniltim, hicranlar yaktığında?

Kor zamanlar, ilticâ bekler benden, edemem! ?
Çağırır umutlarım; armağansız gidemem! ?
Hançerler hislerimi yalnızlıklar, güdemem! ?
Gökkuşağından sürgün yıldızlar aktığında!

Şu yaralı kâlbimin niyâzıdır, dilekler.
İzlemektedir rindi, gece/gündüz melekler
Ben toprağa küskünüm, topraksa beni bekler
Yağmurdan sonra visâl esansı koktuğunda!

Bir koşucu yüreğim, nefes nefese kaldı.
******* esrârengiz, seherim tutsak aldı.
Sevgi, doyamadığım aşk peteğindeki, baldı
Döküldü, kâlbim yâra imzâya çıktığında!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:13 PM
Çileli
Özlemden göz yaşlarım dinmez sellere döndü
Aşkım hüzünle açmış solgun güllere döndü
Düşünmedin karşılık vermeyi merhametsiz
Kâlbim vahasız kalmış, ıssız çöllere döndü.

Çileliyim çileli; sensiz divane, deli
Her an mutsuz oldum ben, seni sevdim seveli.

Teselli yok, azat yok, mahkum oldum hep sana
Ömrüm bitti, tükendim aşkınla yana yana
Bir dilenci misali yine geldim kapına
Bilmem ki seven yüzün neden ellere döndü?

Çileliyim ben çileli; aşkınla divane, deli
Her gün mutsuz oldum ben, seni sevdim seveli.

İnsafına kaldım bak, merhamete muhtacım
İnliyorum, sendeymiş tesellim, her ilacım
Gönül köşküme kurul; isterim, ol baş tacım
Rengi gülden gül yüzün niçin küllere döndü.

Çileliyim çileli; sensiz divane, deli
Her an mutsuz oldum ben, seni sevdim seveli.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:13 PM
Çocukça Şeyler
Sevgiden olageldim, muhabbet sevinç bağım…
Öpülmeyi bekler hep nâzik, nârin yanağım…
Gülümser hoş, ağlar aç kaldığında, dudağım…
Sevin beni, sıkmayın, ninni söyleyin, ninni! ..
Kucaklasın saf kâlbim sonsuza dek sevinci! ..

Benimle dinginleşir isyankârın yüreği
Mümbite çeviririm verimsizi, kurağı
Yoksam, yoktur ihtiyaç, kainatın gereği
Sevin beni, sıkmayın, ninni söyleyin, ninni! ..
Kucaklasın saf kâlbim sonsuza dek sevinci! ..

Tatlı eğer tatlıysa, acı acı değilse…
Doğrulur, doğru olan, baskılarla eğilse
Bitmez rızık gözyaşım, kıraçlara dağılsa
Sevin beni, sıkmayın, ninni söyleyin, ninni! ..
Kucaklasın saf kâlbim sonsuza dek sevinci! ..

Yanağım akkor çiçek, dudağım baldır benim..!
Yokluğum acı, elem; varlığım güldür benim..!
Sevgi yoksa…her yerim kıraçtır, çöldür benim..!
Sevin beni, sıkmayın, ninni söyleyin, ninni! ..
Kucaklasın saf kâlbim sonsuza dek sevinci! ..

Tutunduğum ilgidir, sevgidir beslendiğim...
Barış, kardeşlik için âleme seslendiğim! ..
Gönüllerdir, yıkılmaz, her mevsim üslendiğim
Sevin beni, sıkmayın, ninni söyleyin, ninni! ..
Kucaklasın saf kâlbim sonsuza dek sevinci! ..

Ben kavgadan anlamam, savaş nedir, sormayın! ?
Kundağım sevgi olsun, nefret kötü, sarmayın! ..
Ne olur! Ey büyükler, bana tuzak kurmayın
Sevin beni, sıkmayın, ninni söyleyin, ninni! ..
Kucaklasın saf kâlbim sonsuza dek sevinci! ..

Yoktur emsâlim, dengim; tekim ve bulunmazım
Dualarda özgürlük dolu günler, niyâzım
Bana elzem olan ne? Bilin herkese lâzım
Sevin beni, sıkmayın, ninni söyleyin, ninni! ..
Kucaklasın saf kâlbim sonsuza dek sevinci! ..

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:14 PM
Darmadağın
Başucunda kül yüzümün
Gözleri var, darmadağın! ..
Yıkılan umutlar dünün
Közleri var darmadağın! ..

Tırmanılmaz yokuşların...
Mağduru can, çöküşlerin...
Kan renginde bakışların...
Gözleri var, darmadağın! ..

Dalmış girift hengâmeye...
Belli ki hasret sevmeye...
Yalvarıyor sev, sev diye! ..
Sözleri var darmadağın! ..

Acıdan sunmuş sâkisi...
Hüzünden yansır akis’i
Her mevsimin tiryakisi
Güzleri var darmadağın! ..

Nesi varsa hep tüketmiş...
Ermek için ömrü bitmiş...
Meçhul menzillere gitmiş...
İzleri var, darmadağın! ..

Eritir hisli sözleri...
Hüzün soldurur gözleri...
Üzmem demiş ya sizleri...
Bizleri var, darmadağın! ...

Nesi varsa talan olmuş...
Adı, sanı yalan olmuş...
Her tarafa ilan olmuş...
Gizleri var, darmadağın!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:14 PM
Değmez Biri
Yazık…dökme gözyaşını
Değmeyecek biri için.
Eğilme, aşka başını
Eğmeyecek biri için!

Sevgin bayatlamış azık
Harcanma canına yazık
Kurak kaldın yorgun, ezik
Yağmayacak biri için!

Gözyaşlarını sakladın
Canına kahrı yükledin
Hayalde düşte bekledin
Gelmeyecek biri için!

Yaşantın acıklı öykü
Tutmadı gözlerin uyku
Bekledin ömrünce ufku
Doğmayacak biri için!

Canı gizli aşka yaktın
Alev oldun yangın aktın
Kalbini rehin bıraktın
Sığmayacak biri için.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:14 PM
Delicesine!
Kovalar hükümlü yaprakları rüzgar
dört bir yana sersericesine! ..
Ne olduğunu anlayamaz ağaçlar
seyreder olan biteni sessizcesine! ..
Manzara...kimin,
ne yaptığı belli olmayan bir manzara! ..
Kurak toprak yağacak yağmuru bekler...
tutsak akşamlar doğacak güneşi.
Bense...katlanarak her ân sensizlik düşüncesine
kimin neyine...kimsenin nesine...
gelmesen de! ..
sığınmış sevdânın kıraç gölgesine
ellerin ellerimde...
gözlerin gözlerimdeymiş gibi...
seni hayal ederek...
seni düşünür, seni beklerim delicesine! ..

Gök karışır...
îdamlık gibi ürker celladından yer! ..
âcizliğin kıskacında kıvranır bir yürek
çıkabilmek için
duyguların en yücesine...
Bir göze, sığınaklar ararken
umulardan sağanaklar iner.
Göğsünü yırtarcasına bir çığlık
oturur yalnızlığın her gecesine! ..
Bense...kaptırmış kendini kavuşma düşüncesine
ezelden ebede kadar mahkum
esrârın tek hecesine...
seni hayal eder...
seni düşünür...seni özler
seni beklerim...delicesine! ..

Bir çöküntü külünde
bir çıngı çâresizlik! ..
Ve bir sızı umutsuzlukta sevdâ yarası! ..
Ne kadar ağırmış...
ve ne çekilmezmiş şu yalnızlık! ..
kavuşmaktan başka yokmuş çâresi! ..
seni anıyor, seni sayıklıyor kalbim
bıkmadan, yorulmadan
kendinden geçercesine! ...
affını bekleyen...
mahkum olmuş mâsum gibi
ayrılık bilmecesine! ?
Çoğu düşmemeyi düşünürken
aç acıların pençesine...
bense acıların pençesinde...
sonrasında...öncesinde...
bitmeyen özlemlerle...
seni hayal eder, seni düşünür
seni beklerim...delicesine! ...

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:14 PM
Dengesiz Denge
Burası batı
Hatta batının en batısından daha batıda
Sürekli sallantıda
Doğuya çok çok uzakta bir yer
Buralar da görülmeye değer
Ayaklar altında burada da makbul değerler
Merak edenler var ise eğer

Burada da duygular taşlaşmış
Yürekler kaskatı
Hâkim olan korku
Hükmeden saplantı
Zihinleri ve mideleri
Bulandıran çalkantı

Akılların avansı burada da bozuk
Kırık inançların cantı
Burada halkı dedikodu çeker çevirir
Gündem sanal korkular
Belirler gündemi toplantı üstüne toplantı
İnanırsanız yok
Oralardan buranın hiç farkı

Manzaralar vahim burada
Perişan görüntüler
Masumlara yasak
Suçlulara serbest örtüler
Orada nasıl el üstündeyse
Burada da el üstünde döküntüler
Gözlerde gönüllerde
Otağ kurdu çöküntüler

Acılar aynı
Aynı kalıplar içerisine hapsedilmiş duygular
Duygusuzlarca
Aynı olaylardan
Aynı görüntülerden etkilenir hislenenler
Gözyaşını orada olduğu gibi
Burada da içine akıtır gözler
Burada da verilir verilir tutulmaz sözler

Çekip çeviren kim mi hayatı
Ekabirlerin müzmin tafraları
Saltanata düşman olanların saltanatı
Yaşamak dayatması güçlülerin
Zayıfların sanatı
Ayrı iklimden rızık verir tabana hep
İklimi hiç değişmeyen çatı

Burada da haklılar haksızlarca takipte
Adâlet hasır altı
Gözleri dehşetten düzenlerin
Betondan suratı
Ne yapılırsa yapılsın
Ne söylenirse söylensin
Kimse bozmak istemiyor rahatı
Gemileri korsanlar yuttu
Memleketi ihânet
Hırsızlara sattı
İstikbalden umut kesti herkes
Ufukları karamsarlık kuşattı

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:15 PM
Dilekler Öğüttüm
Ufuklar, bilemem kaç kez karardı?
Bilmem, niye çöktü göğsümün ardı?
Burulmuş kâlbimi isyanlar sardı
Bitmez yalnızlığa ittiği zaman.

Dilekler öğüttüm gittiği zaman.
Yeniden başladı bittiği zaman.

Perçinlendi gözüm götüren yola
Döndüm dağ, dere sürgün çakıla
Eridim, tükendim; gelmedi hâlâ!
Vedâda elimden tutuğu zaman

Dilekler öğüttüm gittiği zaman.
Yeniden başladı bittiği zaman.

Ayrılık dağıttı umutlarımı
Acımasız, yaktı umutlarımı
Arkasına taktı umutlarımı
Ne varsa yaşanmış, yıktığı zaman

Dilekler öğüttüm gittiği zaman.
Yeniden başladı bittiği zaman.

Güneşe bağladım, çözdüm içimi
Kapıldı hayâle, üzdüm içimi
Bilemez kaç kere yüzdüm içimi
Üstüne hicranı ektiği zaman

Dilekler öğüttüm gittiği zaman.
Yeniden başladı bittiği zaman.

Bir şifasız hasta kâlbim sılada
Teselli kâr etmez, başım belâda
Teslime az kaldı, canı, cellada
Çok geç olabilir yettiği zaman

Dilekler öğüttüm gittiği zaman.
Yeniden başladı bittiği zaman.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:15 PM
Dirliğie Davet
Örgütle düşünce neferlerini
Cem olsun her seher bir hoş kabulde.

Sevinç kandını açsın umutlar
Elemin kahreden gölgelerine.

Güneşi hicretin ufkunda tutsun
Adak edenler göğsünü şimşeğe.

Saklansın sevgiye, sevgisiz kalan
Karanlık koklayan hüzün gülünde.

Sebepsiz dökülen gözyaşlarını
Arasın dökenler hebâ iklimde.

Kurtulur zamanın kargaşasından
Yelken açan sevinç mevsimlerine.

Her secde bâdedir, her kıyam Kevser
Kana kana içen barış erine.

Yürekler göçünü toplasın dünden
Bugün yolcusuna armağan güne.

Doruklar vuslata hazırlık yapsın
Umutlar gökyüzü secdelerinde.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:19 PM
Dokunma!
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.
Ağlayınca deli deme,
hele hiç teselli verme!
Çiğnenir ayaklar altında tarihim,
altın çağlarım...
Yas tutar ovalarla dağlarım.
Kan gölüne dönmüş
tüm diyarlarım.
İşte ben o sebepten susmaksızın ağlarım.

Bir zamanlar! ?
uzak değil, yakın bir zaman;
ufuklara uzanırdı dallarım.
Günlerce değil,
aylarca gidilse de
bitmezdi, tükenmezdi yollarım.
Hem mesut,
hem özgürce yaşardı gölgemde,
kanatlarım altında;
her ırk, her dinden insanlarım.
Oysa şimdi..! ?
Bükük boynum,
kırık kollarım.
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.



Âh! O günler âh!
adâlet dağıtırdı tebâsına
adaletsizlikten korkan çobanlarım.
Ya şimdi! ? ...Kâbuslu bugünüm;
meçhul yarınlarım.
Şifâsız yara gibi
sızlar kanarım.
Kimselere sezdirmem...
için için yanarım.
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Hayâlime geldikçe;
hayâl gibi,
rüya gibi o sahneler;
haşyetiyle vücudum
boncuk boncuk terler...
Ey Allah’ım!
cihad cephelerinde
senin için canını fedaya can atan
erlerin şimdi, nerdeler?
Nerdeler hükmedenler dünyaya?
Erişir mi acaba onlara gözyaşım, âhım?
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Baktıkça yeryüzüne
depreşir acılarım.
Kahpe, hain tuzaklara düşürülmüş
kardeşlerim bacılarım;
kimi tutsak, kendini özgür sanmakta,
kimi özgür! ?
özgürlük özlemiyle yanmakta.
Bu ne korkunç manzara Ya Rab!
Görünce bu hazin manzarayı
daha da sızlar âzâlarım.
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Evet, daha dün gibi:
bir haykırsam
ta Çin seddinden yansırdı sesim;
mâvi sularında yeşil Tuna'nın
heybetimden dalgalar titrerdi.
Mâzlumlara meşâle gibi gelirdi nefesim.
Okyanusta balıklar
yönlerini değiştirir, sesime dönerdi.
Çağlar elimle değişir
savaşlar tepkimle biterdi.
Yaşlı gözlerim,
Yaslı kalbimle o günleri ararım
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

İçimde engellenemez fırtınalar var:
tefekkür ufuklarımı,
hayâl hudutlarımı
sürekli döven fırtınalar....
Bulabilse çıkar bir yol,
değiştirecek tersine dönmüş dengeleri.
Kurtaracak esâretten,
kendi eliyle kendini esir eden elleri...
Çâresizlikten sağa sola,
sataşırım böyle deli deli.
Düşündükçe mağdur ve mâlul hâli,
erir yağlarım!
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Anlayamıyorum bir türlü;
yaşamaya mecbur
Ve hükümlü olduğum bu hâl,
ne biçim bir hâl..! ?
Bir türlü anlamıyorum,
bu ne biçim hürriyet,
bu ne biçim istiklâl..! ?
Beynimde binlerce paslı, kangren düşünce.
Huzursuzluk, uykusuzluk
sürmekte gündüz / gece.
İnsan böyle mi olurmuş düşünce?
Niçin, nasıl olduk
böylesine âciz,
Böylesine cüce?
Neden nasıl talan edilmiş
o altın çağlarım?
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Karanlık bir el hislerimi
kördüğüm ederek boğuyor.
Gökyüzü sürekli karanlık.
Yıldızlar ışıksız.
Fırtına sonrası sessizliğine bürünmüş ortalık.
İçimdeki şifasız hicran
bir ısınıyor...bir soğuyor...
Güneş hep aynı ezikliği,
hep aynı isteksizliği ile doğuyor.
Sabrımla bile ümidvar olamıyor dağlarım.
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Ne acı Ya Rab!
Talân edilmiş,
harâbe, virâne şimdi;
bir zamanlar benim olan beldeler.
Arayıp, soramıyorum
ne durumda ne hâldeler?
Oysa her parçam sancılı,
her zerremi sinsice hançerler,
gözü dönmüş, eli kanlı gölgeler.
Yok edilmiş mahvedilmiş
eşi, benzeri bulunmayan o güzellikler.
Şimdi ağıtlarla,
acılarla dolu,
sevinçli hâneler.
Düşünür, hep kendi kendime kızarım.
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Gökyüzü dehşete teslim artık,
yeryüzü vahşete!
İnsanlarım kapılmış derd-i maişete.
Her nefsi sarmış dünya sevdası,
herkeste anlamsız bir umarsızlık! ?
Olmuş uyuşukluk, tembellik
duyarsızların, umarsızların gıdası! ?
Kurulmuş her tarafa
hâin, hunhar pusular! ?
Hiç kimse ağlayamıyor
iz bırakır diye sular.
Ne yapsın bu hissizliğe bilmem ki dualarım?
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Ne kadar ağlasam...
ne kadar dövünsem nâfile! ?
Zalimleri ürküten,
hâinleri korkutan,
O serdengeçtiler...
Yürüdüğünde yerleri sarsan o ağalar yok...
o cengaverler yok artık! ?
Güllerini bize açan,
bülbülleri neşe saçan,
çiçeklerle bezenmiş,
kelebeklerle süslenmiş
bahçeler, bağlar yok...yok artık! ?
O sebepten hicranları bağlarım.
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Eller gibi niyâza açılmış,
servi gibi ipince,
ezanlarla kükreyen,
salâlarla sarsılan,
dualarla ağlayan,
Minareler yok!
Yok artık!
Hak yolunda cihad eden
Divaneler yok!
Yok artık!
Yiğitlerim toprak
heykeller misali sağlarım.
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

Bakışlarımda bir hasret var,
bir hasret var gülüşlerimde.
Kanım donuyor halimi düşündükçe.
Sırtımda, göğsümde, yüreğimde
binlerce dipçik
binlerce ökçe! ?
Neyim var, neyim yok
katledilmiş haince,
yok edilmiş kalleşçe! ?
Hayâllerim o günlerin özlemiyle örgülü,
hep o günleri arzularım;
yaşamak için dostça
paylaşmak için kardeşçe!
O günleri devşirir hep rüyalarım.
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.


Yorgun düştüm düşünmek ve düşlemekten,
o emsalsiz, şahane günleri.
Bilemiyorum mümkün olur mu,
yeniden kavuşabilmek,
ve yeniden dermek,
kimsenin deremediği gülleri?
Ey Allâh’ım! Ne olur!
Yeniden fırsat ver!
eski, en sevdiklerine,
yeniden hükmünle şereflensin yer.
Gafletimizdendir şüphesiz ki,
çektiklerimizi çektirme yeter!
Emreyle!
Ferman buyur!
Gittikleri yerlerden dönsün ehiller!
Gitsin içimizden, başımızdan
sana âsi, bize yabancı câhiller.
Biz atalarımızın
ve hatâlarımızın vebâlini
ödedik yeterince;
hiç değilse bizimkini
ödemesin sonraki nesiller.
Biliyorum böyle sürerse bu esâret...! ?
Ve böyle giderse bu zillet...! ?
Kabul etmez beni mezarım! ?
O sebepten eksilmez hiç efkârım.
Dokunma bana dokunma!
Dokunursan yine ağlarım.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:21 PM
Düşeyazdım Gözlerinle Tut Beni
Dizlerim titriyor, ellerim tutmaz

Ne yaptın da böyle hâllere düştüm?

Varlığın canımı sarmış, uyutmaz

Perişan, vîrâne dillere düştüm.



Can simidim dalgalara kapıldı

Salım candı acımadan yakıldı

Ruhum artık dövülmekten sıkıldı

Güften, besten oldum tellere düştüm.



Düşeyazdım gözlerinle tut beni

Ne olur, ruhuna sar uyut beni

Yapmadan hasretin bir tabut beni

Terk ettim herkesi, yollara düştüm.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:21 PM
Düştü
Aşkın ateşiyle yandıkça gönül
Bir sahradan, başka sahraya düştü!

Kurtulmak istedi belâ ağından
Düştüğünden şedit belâya düştü!

Hâline merhâmet etmedi kimse
Merhamet yine o şehlâya düştü!

Divâne, dediler derdi şifasız
Şifasını vermek Leyla’ya düştü!

Şikâyet etti de elâ gözlüden
Bir başka gözleri elâya düştü!

İsyan ile tüketti tüm ömrünü
Kurtulması yüce Mevla’ya düştü!

Cevheri elmastan kıymetli idi
Zilleti düşünce, kalaya düştü!

Güldü tüm âleme, alay ederek
Sonunda kendisi alaya düştü!

Dolaştı, gurbette hasret sılaya
Yolu son nefeste sılaya düştü!

Ne acı, bekânın yolunda yalnız
Uğurlamak onu salâya düştü!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:21 PM
Düştü!
Aşkın ateşiyle yandıkça gönül
Bir sahradan, başka sahraya düştü!

Kurtulmak istedi belâ ağından
Düştüğünden şedit belâya düştü!

Hâline merhâmet etmedi kimse
Merhamet yine o şehlâya düştü!

Divâne, dediler derdi şifasız
Şifasını vermek Leyla’ya düştü!

Şikâyet etti de elâ gözlüden
Bir başka gözleri elâya düştü!

İsyan ile tüketti tüm ömrünü
Kurtulması yüce Mevla’ya düştü!

Cevheri elmastan kıymetli idi
Zillete düşünce, kalaya düştü!

Güldü tüm âleme, alay ederek
Sonunda kendisi alaya düştü!

Dolaştı, gurbette hasret sılaya
Yolu son nefeste sılaya düştü!

Ne acı, bekânın yolunda yalnız
Uğurlamak onu salâya düştü!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:21 PM
Düşüncemin Kırık Putu
Düşüncemin...kırık putu...
Ruhumun...kirli tabutu...
Canım isyanlara tutu...
Kurtaracak kimsem yoktur!

Beklentiler körfezi can...
Ufkunu gasbetmiş hicran...
Dönülmez yerlerde cânân...
Tutunacak kimsem yoktur!

Umularda kır hislerim...
İmdada ağyar seslerim...
Olmaz düşlerde beslerim...
Yekinecek...kimsem yoktur!

Gözlerim gökkuşağında...
Kavuşmanın başağında...
Umutların kavşağında...
Okunacak kimsem yoktur!

Sarılsam eline ayın
Ayın hâleleri mayın
Yok olurum, unutmayın!
Yakınacak kimsem yoktur!

Susuzluğa sınır koydum...
Kuraklığı özden soydum...
Dâvet eden sesi duydum...
Bakınacak kimsem yoktur!

Kararlı baş kaldırmaya
Saldırana saldırmaya
Kim duyarsa aldırmaya
Sakınacak kimsem yoktur!

Zafer olmuş, olmamış...hoş!
Mevkî makam kalmamış...hoş!
Didinmiş, hiç yılmamış...hoş!
Çekinecek kimsem yoktur!

Her şeyinden vaz geçecek...
Üflenmezse köz geçecek...
Umutlarla yaz geçecek
Dokunacak kimsem yoktur!

Gelemeyecek gözlediği...
Can bildiği, özlediği...
Elâlemden gizlediği...
Dökünecek kimsem yoktur!

Bir yüreğe tutsak düşmüş...
Ümidine pasak düşmüş...
Azadına yasak düşmüş...
Yakınacak kimsem yoktur!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:21 PM
Eğer İznin Olsaydı
Eğer iznin olsaydı, seni,
bulutların gökyüzünü
sardığı gibi sarardım;
kaçsan bile, rüzgarlarla bir olur,
uzak/yakın
diyar diyar arardım.

Eğer iznin olsaydı! ?
sana gelebilmek için
gökyüzünü şimşeklerin
yardığı gibi yarardım.

Aldırmazdım senin için
edilseydim her suçtan sanık.
Aldırmazdım yeryüzü, gökyüzü
olsa bile tıkanık.
Eğer iznin olsaydı yağmur gibi
çisil çisil yüreğine yağardım.

İsterse kararsın ufuklar..
isterse sararsın, küllensin umutlar...
bana ne, sana ne...!
eğer iznin olsaydı! ?
Tek sen sevin, mutlu ol diye güneşin olur
hep istediğin ufuktan doğardım.
Engel olamazdı bir bahâne.

Eğer iznin olsaydı?
sevgi ışıklarıyla
gönlüne çökelen
kesif karanlıkları boğardım
ve yüreğine yüreğimden hep sevgi sağardım.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:22 PM
Elemetler Ve Sen
Bildiğim kadarıyla
Yüz dört element vardı kimya dersinde
Hemen her imtihanda sorulurdu
Cevaplar, tam not alırdım bende

Çok iyi bildiğim bir konu sanıyordum
Yanılmışım
Ne yanılma hem de
Meğer senmişsin bütün elementler
Hayat dersinde

Niçin söylememişler seni
Bilmiyorum, bilemem
Sen mi bütün elementlersin
Bütün elementler mi sen
Çözemedim çözemem

Her ânın, bir elementi
Her hâlin, bir kimyasal olayı andırıyor
Ne kadar kurtulmaya çalışsam da
Buluyor beni
Ne edip, edip kandırıyor
Bir tılsım gibisin
Tesirin hep üzerimde
Sana hayranları kıskandırıyor

Gözlerin pırlanta gibi
Bazen gökkuşağını andırıyor
Gümüşten güneş bakışların
Kaybettiği ayarını hep bende arıyor
Bazen yakıyor kül eylercesine
Bazen bende yandım diye kandırıyor

Sanki rafineri
Yüzündeki her tebessüm
Dudağındaki her gülüş sanki
Yüreğimin yüreğine seferi
Sende biliyorsun olmazsan talan servetim
İşgalde devletim
Beni bir elementin yap yeter
Ne olursun her elementim.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:22 PM
Elimde Değil
Ne dedim gönlüme dinletemedim
Mümkün mü sevmemek, elimde değil!
Akıllı olmayı belletemedim
Mümkün mü sevmemek, elimde değil!

İçimi bürüdü düşün, hayalin
Gözlerimden gitmez güzel cemalin
İnan, hatırımdan çıkmaz bir halin
Mümkün mü sevmemek elimde değil!

Bakışın sis gibi ruhumu sarar
Ellerim tutmaya elini arar
Bıraksam, bırakmaz beni anılar
Mümkün mü sevmemek, elimde değil!

Çekerim severek, sendense çile
Ölürüm, ölmemi istesen bile
Reddetmen, kahretmen inan nafile
Mümkün mü sevmemek, elimde değil!

Ararım her yerde seni ümitle
Gelmesen de, kalbim, diyor ki bekle
Tükense direncim hasret çekmekle
Mümkün mü sevmemek, elimde değil!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:22 PM
Elimde Olsa
Zamanı durdurmak elimde olsa
Durdurup inan ki sana koşardım.
Canıma varlığın kor gibi dolsa
Şikayet etmeden öyle yaşardım.

Meyletmezdim inan başak birine
Dolduramaz, kimi koysam yerine
İşlemişsin candan daha derine
Seniz yaşamayı çok zor başardım.

Gözlerimde yüzün, yüreğimde sen
Mümkün değil çıkman bir ân içimden
Ne olursun bir kez tut ellerimden
Damla olsa sevgin, coşar, taşardım.

Kaçsan benden, gitsen çok uzaklara
Düşerdim ardından hemen yollara
Ağlıyorum sensiz geçen yıllara
İsteseydin, engelleri aşardım.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:22 PM
Erler Ve Körler
Bir el gerek elden tutan
Yol bilmeyen erler için!
Unutulurmuş unutan
Yolculuk zor körler için!

Akıbetten kurtuluş yok!
Gâfil olan, unutan çok
Kim câhimi ederse hak?
Çok ağlasın korlar için!

Rehber arar bak bir deli
Boşluklarda bomboş eli
Aşktır aradığı velî
Aşk zahmet, nankörler için!

Gönül şaşkın, cansa âsi
Kibirlenir, varsa nesi?
Kendin bilmezin hevesi
Hazırlığı nârlar için!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:22 PM
Eski Akşamlar Yansıması
Bahsetmeyin bana istemem
gündüzleri yakıcı,
*******i solgun güneşten.
Anlatmayın, akşamları isteksizce batışını,
bana ne!
Unutmakta zorlandığım o ânları,
yaşamak istemiyorum yeniden,
o heyecanları.
İstemiyorum bilmeyi gurubun
yaşlar akıttığını gözlerinden.
Görmek işime gelmez göklerin kaş çatışını,
ve duymak istemiyorum
ufuğun kalp atışını.

Aldırmam hiç batsın sâkin sâkin,
beni ağlatmasını istemiyorum.
Eski hâtıraları canlandırmasın;
o coşku ve sevinç içinde yaşanmış
- hatırladıkça eriyorum!
küllenmeye yüz tutmuş ânları, anıları
hatta her şeyi
istiyorsa geri veriyorum.

Bıraksın beni kendimle,
kederimle baş başa;
düşünmeyeyim artık o hayâl günleri.
Perişanım ayrılık gününden bu yana.
Giremem artık hiç kimseyle savaşa.
Gideremiyorum içimden
bir türlü üzüntüleri.
Ağlamak istiyorum,
ağlayamıyorum sitem ederek ona.

İçim karmakarışık,
hislerim de öyle...
kâh hüzün içinde kâh ümitvar;
olması mümkün değil kendiyle barışık
beklentide kâlbim çelişki iklimlerinde.
Düşünerek sık sık,
yeniden dönmeli miyim diye?
geçmişi yeniden yaşamak ümidiyle;
sâdece hayal ve hatıra dolu,
eski, unutulmaz akşamlara.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:22 PM
Eskimez Sevda Ölümsüz hasret
Sıkılmıştım içerde, yürüyüşe çıkmıştım
Efkârlanıp, son kalan sigaramı yakmıştım.

Yapıyordum geçmişin hesapsız hesabını
Bulamadan bir hayli sorunun cevabını.

Kızıyordum öfkeyle çok kez kendi kendime
Şöyle bir göz atınca hüzünlü geçmişime.

Geçmişim yıkıntılar, acılarla içiçeydi
Havam ah, suyum acı, çektiğim hep çileydi.

Gelecekten karamsar, geçmişine darılmış
Yürüyordum, anılara ilk umutla sarılmış.

Epeyce yol aldıktan sonra geriye döndüm
Birden, biraz ilerde, vicdan sızımı gördüm.

Fark etmedi, yanına varıverdim ânında
Küçük, tatlı bir çocuk yürüyordu yanında.

O an anlatılmaz bir heyecan yaşadım
Uzanıp ufaklığın, saçlarını okşadım.

Belki de kim bu adam, ne imiş diye derdi?
Merak ile başını bana doğru çevirdi.

Görünce karşısında ürpererek, şaşırdı
Sanırım, o da benim kadar içten sarsıldı.

Göz göze geldik bir ân, kaçamakça bakıştık
Uzattı ellerini, çekingen el sıkıştık.

Nasılsın diye sordum: dedi bildiğin gibi
Sevemedim kimseyi seni sevdiğim gibi.

Gidişinle yıkıldı düşlerim, hayâllerim
Çok zaman yorgun düştü, duâdayken ellerim.

Çılgın gibi Allah’tan seni geri istedim
Hastalandım, derdinle gece gündüz inledim.

Bilmiyorum kaç kere kalkıştım intihara
Ölmüşsen, bir an önce kavuşmak için sana.

Düşündüm, her yolu denedim, her ihtimali
Alay etti, delirmiş bu diyerek ahâli.

Kimi şifâsız hasta, kimi iyleşir dedi
En güzel yıllarımı, bil ki sensizlik yedi.

Gidiş o gidiş, senden hiç bir hâber çıkmadı
Kâlbim var ya şu kâlbim, beklemekten bıkmadı.

Ne zaman isyan etse, bir gün gelecek dedim
Çektiklerin, sabreyle er geç bitecek dedim.

Genç yaşımda kahırdan saçıma kırlar yağdı
İçime üzüntüden, elemden karlar yağdı.

Ne yazık ki seneler geçti, gelmedin geri
Kurudu birer birer sevdâmın petekleri.

Hâlim dostlara hüzün, düşmana sevinç oldu
Her taraf dedikodu, iftira ile doldu.

Bir bilsen neler neler dediler benim için?
Söylenenler eritti ruhumu için için.

Hiç hak etmediğim bir boşluğa yuvarlandım
Sevgin için tutuştum hicrânınla yandım.

Düşündüm, bulamadım bir sebep gidişine
Neredesin bilseydim, düşecektim peşine.

Hırslanarak minnacık yumruklarını sıktı.
Yumruklayan gözlerle, gözlerime bir baktı

Niye bıraktın dedi, ne olur söyle, niye?
Lâyık değil miydim ben, sevince sevilmeye

Bulamadım bir cevap, yedim kendi kedimi
Ümitsizlik, dayandım, inan yıktı bendimi.

Kesince senden ümit, birisiyle evlendim
Sevmedim onu asla, inan hep seni sevdim.

Aradım bulamadım; sığınak, bir güvence
Yıllarca kendime, hem ona ettim işkence.

Doğan ilk çocuğuma verdim Hasret ismini
Yaşadığım her zaman, yaşatmam için seni.

Biliyorsun ki hasret parola, simgemizdi
Sevdâmız kara sevdâ, ne kadar saf, temizdi.

Bu çocuk en küçüğüm, adını Sevdâ koydum
Her sevdâ deyişimde, sevdâmız ile doldum.

Olacağını böyle sanmazdım doğrusu hiç
Çileler benin gibi seni de eylemiş linç.

Keşke hiç sormasaydın, imkânsız anlatamam! ?
İnanırsan mûcize bu güne dek yaşamam.

Ayrılığa bir türlü gösteremedim rızâ
Sensizlikle berâber tutuldum bir maraza.

Yıllarca şifâ için, gezmedik yer koymadım
Göremedim epeyce; konuşmadım, duymadım.

Bilmiyorum, kaç sene sonra geldim kendime?
Dedim Sevdâ, ah Sevdâ! N’olur söyleyin, nerde?

İşitenler; Sevdâ kim, hiç tanınmadık biri?
Sanki o an gömüldüm hicrâna diri diri.

Şuurum tam yerine geldiğinde anladım
Başka bir memlekette, yatalak bir hastaydım.

Şifa bulup kalkınca, dönmeye verdim karar
Canlandı hayâlimde unutulmaz anılar.

Yüreğim kor, ümitle seni sordum herkese
Tanıyan, tanımayan; bırakmadım bir kimse.

Dendi: buradan gitti, nerelere kim bilir?
Haber bırakmaksızın; bekle, belki de gelir.

Bekledim, hep bekledim, kâlbim ümitle dolu!
Yollarda hep gözlerim, bakışlarım buğulu.

Sorup, aramadığım kişiyle yer kalmadı
Canlı, cansız yerini bir tek bilen olmadı.

Bir hataydı terk etmem, geç anladım hatâmı
Acılara çevirdi hatâm hayat rotamı.

Sensizlik ve acılar; iç içeydi sürekli
Yalnızlık ve özlemin, oysa sendin gerekli.

Alışmaya çalıştım, bitmeyen sensizliğe
İstemesem de razı edildim evliliğe.

Evlendiğim kız senden inan güzel değildi
Lâkin çok değer verdi, üzerime eğildi.

Bir kız, bir oğlum oldu evlilikten benim de
Kıza Sevdâ, oğlana Hasret ismini bende

Verdim, yaşadıkça hep sevdayla yaşamaya.
Sevdâdan mahrum, hasret kaldım mesut olamaya.

Deyince, çöktü yere, boğuldu hıçkırığa
Zavallı, kahreyledi sebepsiz ayrılığa.

İkimizde mahvolduk üzüntüden, yıkıldık
Birbirimizden ayrı geçen yıllara yandık.

Sanki yeniden sardı içimizi o yangın
Konuştuk sebebini, sebepsiz ayrılığın.

Bilemiyorum derken, neydi sebep, neydi suç?
Boşalttı yüreğime hüznünü avuç, avuç.

Onun ile berâber, o an ağladım bende
Geçmiş güzel anların yıkıntısı sinemde.

Sanki o güzel günler sahne sahne canlandı
İkimizin de kâlbi yine heyecanlandı.

Bir an düşecek oldu, el uzattım tutmaya
Sorunca devam ettim, geçmişi anlatmaya.

Yoktun ama, ân bile ayrılmadın yanımdan
İnan, ister inanma çok sevmiştim canımdan.

Mecburdum sensiz bile olsam da yaşamağa
Hayat her türlü zoru yaşattı bu ahmağa.

Karım müzmin, şifasız bir derde yakalandı
Günden güne eridi; çöktü kolu, kanadı.

Doktor doktor gezdirdim, bulunamadı çâre
Genç yaşında toprağa düşüverdi biçâre.

Kaldım iki çocukla dertler ile baş başa
Her gün sabah çıkarım yaşamayla savaşa.

Ne olursun hor görme, tipimle biçimimi
Hamallık, amelelik sağlarım geçimimi.

Soracaktım sen şimdi ne hâldesin diye tam
Kalktı çöktüğü yerden; uzaklaştı yanımdan

Yüzüme hiç bakmadan, birden elvedâ dedi
Bir şeyler diyecektim, beni hiç dinlemedi.

Şaşırdım, kaldım öyle, büktüm yine boynumu.
Yürümeye başladı yarım kalan yolunu.

Hızlı adımlar ile ayrıldı hemen ordan
Acelesi var gibi, arkasına bakmadan.

Yapyalnız, kalakaldım yıkılmış ve vîrâne
Çıldıracaktım, nerdeyse olacaktım dîvâne.

Tıpkı gidişim gibi bir gidişti bu, anladım!
Gözyaşımı içime akıtarak ağladım.

Yıkılmıştı kâinat başıma birdenbire
Haykırdım, aldırmadan etrafımdakilere.

Hayır, olamaz diye her şeye isyan ettim!
İçin için, kendimi yiye yiye tükettim.

Sandım o an kendimi yangında bir serseri
Küllemeye çalıştım alevlenen hisleri.

Terk eyledim tutuşan çıngıları, sönmeye
Karar verdim sönmezse, bin an önce ölmeye.

Yapacak bir şey yoktu, döndüm geldiğim yöne
Yürümeye başladım, içimde döne döne.

Terk ettim, terk edildim; unutmaya çalıştım.
Depreşen yalnızlığa gide gide alıştım.

Kaldığım yerden tekrar omuzladım hayatı
Yüreğim param parça, duygularım kaskatı.

Karar verdim bir daha sevmemeye ömrümce
Hikâyem ibret olsun, sizde sevmeyin bence.

O günden sonra ondan hiç haber alamadım
Umut içinde sürüp gidiyordu hayatım.

Bir gün bir şey almıştım mahalle manavından,
Kese kağıdı, eski gazete kağıdından

Üzerinde bir haber dikkatimi çekmişti...
Okuyunca yazıyı birden içim geçmişti...

Resim Sevdâ’nın, haber, bir kazâ haberiydi..
Tepeme gökyüzünden kayanmış sular indi

Şoförün biri öğlen yaya kaldırımında giden
Bir kadına çarpmıştı, yaptığını bilmeden

Kaçmış gitmişti, yaya debelenirken yerde
Yaralı saatlerce kalmıştı yerde öyle!

Cankurtaran gelene dek yaralı vermiş can
Bende öldüm binlerce kere inanın o ân!

Yaşamanın kıymeti, hayatımın mânası
Kalmamıştı; gönlümün kırılmıştı aynası.

Ne kadar bilmiyorum, ağladım günler boyu?
Atamadım içimden o kahreden duyguyu

Hatırladıkça hâlâ içim sızlar, yanarım
Kimse anlamaz, bilmez; gizli gizli kanarım.

Beden ölürmüş, sevgi ölmezmiş haşre kadar
Yaşadığım sürece Sevdâ benimle yaşar.

Sanki benimle nefes alır-verir duyarım
Uyanır, onunla bir yastığa baş koyarım.

Bir sevdânın, ölümsüz hikayesi idi bu
Hasret ile Sevdâyı yedi de bitirdi bu.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:23 PM
Fosillerin Gözyaşı
Fosillerin gözyaşı turbaları emziren
Bir gözün öfkesidir sonsuzluktaki şimşek!
Öyküsü yalnızlığın izbeleri ezdiren
Canlardaki yaradan, rahat olmayan döşek!

Mutluluğu çökerten bir rüya görüntüsü
Elemlerin koyağı gözyaşlarının göğsü
Metânet, sabır, rızâ yaşamanın ölçüsü
İmkânsız son dâveti reddetmek ve gitmemek…

Başkaldıran neyine güveniyor, nesi var?
Issızlık kurur muydu, dönse geri yolcular?
Dökülmese damlalar kahrolurdu acılar
Ağlamak, gerekince, olur mu hiç gülmemek?

Yer neyi varsa verir, nispet ederek göğe
Dalların canı çıkar, başını eğe eğe
Arıya bal yaptıran, balı koyan çiçeğe
Bilgiyi yok edemez, anlamamak, bilmemek! ..

Düğümler, kördüğümler: canı rehine alan
Doğruları öldüren ihânet, isyan, yalan
Hiçbir şeyi olmazsa edemez kimse talan
Ölümsüzlük düşünen, elinde mi ölmemek?

Almak ise muradın; ver hep, karşılıksız ver!
Karşılık istiyor mu, bak! Verirken yerler, gökler
Emredileni işle, inan ki sana yeter
Sakla ve saklan haydi, mümkünse görünmemek.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:23 PM
G ö z l e r i n
Gönlüme lav gibi düştü gözlerin!
Gördüğüm en güzel düş’tü gözlerin!

Canımı yangın yeri eyledi
Yaktı, yandıkça can, şaştı gözlerin!

Bazen her yerini sardı kalbimin
Bazen, gözlerimden taştı gözlerin!

”İstemem, bu kadar sevgiyi, verme! ..”
Dedim ya sabrımı aştı gözlerin!

Özlem dayanılamaz olduğu zaman
Çağırdım, imdada koştu gözlerin!

Gözlerin, gözlerin ah o gözlerin
Sevdikçe, sevdayla coştu gözlerin?

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:23 PM
Gazel
Mâşukum, hiç aşklarla aşkımı seyrelttirme
Nazargâhın kâlbimi gayrıya meylettirme.

Pervâneler misâli hayâlinle döneyim
Her kahrına râzıyım, başka kahır çektirme.

Ruhum, her an katına yüz sürsün aciz, aciz
İstemem, özleminden başka özlem çektirme.

Hep hüsnünü ekeyim, kıraç duygularıma
Ne olursun hüsnünden gayrı hüsnü ektirme.

Sana daima açtır benliğim biliyorsun
İzin ver de geleyim yolda tökezlettirme.

Duam, âhım katına yükselsin, kıymet bulsun
Eğer lâyık değilse, katına yükselttirme.

Başkaları teselli edemez şu derdimi
Yüz suyumu insaf et muhannete döktürme.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:23 PM
Gecenin Saçları
Gece saçlarını yaydı gözlere
Aradı gülleri ısrarla, güller
Hüzünlü kâlbini çözdü tellere
İnledi hâlinden, inledi teller.

Güfteler gözyaşı, beste figandı
Nağmeler tutuştu, makamlar yandı
Sonbahardı mevsim, iklim nisandı
Telleri şefkatle okşadı eller.

Issızlık her yana taşan nehirdi
Sessizlik hislerde gizli sihirdi
Umutlar sevinçti, hasret zehirdi
Hayaller ufkunda korken emeller.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:23 PM
Gel de!
Hasretle örülmüş sevdâ ağları
Ömrümü hapsane etmesin gel de.
Gönlümü bırak da…delsin dağları
Tahammülüm, sabrım bitmesin gel de.

Sabrımı mum gibi eritir her ân
İçimi acıyla kavuran hicran
Kimse bilmez, aşkın kâlbimde nihân
Daha fazla özlem çekmesin gel de.

Gözümden gitmiyor yüzün, gülüşün
Yalnızlık kolay mı, hele bir düşün?
Yas günlerim, bayram olsun dönüşün
Karanlık yeniden çökmesin gel de.

Ömür eleminle pişiyor inan!
Hisler kuru, canım üşüyor inan!
Kalbim elemlere düşüyor inan!
Sensizlik, zehrini dökmesin, gel de!

Zaman geçti, mevsim erdi son ân’a
Adadım canımı inan ki sana
Sevgidendi, hüzün doldu kovana
Sensizlik nefreti ekmesin gel de.

Gel de saadete dönsün acılar
Gel de dinsin, dinmez derin sancılar
Göçmez sanma, göçer handan hancılar
Ayrılık boynumu bükmesin gel de.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:23 PM
Gerçekçi Hayal
Cıvıltılar hayâli benliğimi kuşatan
Ağlıyorum, kargaşa hislerimin mevsimi.
Bir sevdâ, reddetmeme rağmen beni yaşatan
Bir gün gelecek, kökler söyleyecek ismimi.

Yangından esâs nüvem, çıngıdanmış temelim
Herkese bir gözle bakmam imiş kemâlim
Biliyorum, ebedi yaşayacak, âmelim
Mühim değil, topraklar süsleyecek, cismimi.

Var mı, yalancı dosta vermeyen gönül, meyil?
Âfisi arzularda yapmış hicranlı siğil.
Dostluğumdan şüpheye düşmesin, doğru değil
Yüzüme sürekli gülen, tanıyorum hasmımı.

Bilen varsa söylesin, kimde yetki, ihtiyar?
Önemli mi, desinler, olmamış hiç bahtiyar?
Otağım hep gönüller olsun sonsuza kadar
Asmasınlar istemem, duvarlara resmimi..

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:23 PM
Giderayak
Geldiğini bilemedim
âniden çıktın karşıma
hakkım yok
kal diyemem
gidersen git
kalmaya kendin ver kararı
eğer çeker gidersen
sırf bana değil
her ikimize zararı
bilmelisin
iyileşemez hiç acısı
dalarsa yüreğe
ayrılık sancısı
düşünmek boş zararı, yararı
ister rüzgar gibi git
ister yollar gibi
aş dağlardan derelerden geç de git!
ister şimşek gibi ak
ister göçmen kuşlar misâli uç ta git!
-bir çökerse içimize kalkmaz hiç
ayrılık efkârı
giderken her şeyi alıp götürme
bende bazı şeyler bırak
hatıralar can simidim olsun!
aşk kırıntıları ümidim olsun!
öldürmesin sensizlik
kalbimi giderayak!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:23 PM
Göçerler Yurdu
Silinmişti içimden, unutmuştum tadını
Alışmıştım hem onsuz yaşamanın yüküne
Unutmam aslâ mümkün değil derdim adını
Göçerler kondu çoktan terk ettiği mülküne.

Güneşi, mümkün müydü seyretmek,o olmadan?
Mümkün müydü rüzgarı dinlemek seher vakti?
Direndi kâlbim sonsuz onsuzluğa yılmadan
Gözyaşlarım dokudu gökyüzüne son akdi.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:23 PM
Gölge Oyunu
Yine gölgen düştü gönül perdeme
ve senin gölgen kayıp giden gözlerimden…

petekler varmış balını özleyen
arısına hasret petekler…
balını özlemeyen petek olur mu?
çözülen sensin yine dizlerimden…

boynu bükük çiçekler varmış…
çiçek olur mu, boynunu bükmeyen?
Bilindiğinde bileni kahreden gerçekler varmış
Kahreden gerçek olur mu
Söylenen yine sensin sözlerimden…
Hep çiğ kalırmış
gözlerinden dökmeyen…

Dağlar varmış gönüllerde
Dağlardan daha karlı…daha efkarlı…
Besteler yapan özlemimden
o gözlerin nağmeleri neden sustu birden?
gönül tellerim niye hüzünlü
ve niye buruk melodiler çalar?
bir türlü yakamı bırakmayan hatıralar…

Dalların inlediği
Göklere naz içinmiş…
Göklerin terlediği
yerden niyaz içinmiş…
Biliyorum ayrılık daha çok özlemem için seni
ve daha çok söylemem için ismini…
Beni bu kadar kuşatman
Anladım imtiyaz içinmiş…

Yine gölgen düştü gönül perdeme
ve senin gölgen kayıp giden gözlerimden…
ölsem bile özlemimden
sırrımızı kimseye deme! ..

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:24 PM
Gönlümün Güz Mevsimi
Hayâllerim gazel döktü
Gönlümün güz mevsiminde.
Ümitlerim boyun büktü
Gönlümün güz mevsiminde.

Yağdı düşlerime karlar
Doldu saçlarıma kırlar
Çökertti beynimi sırlar
Gönlümün güz mevsiminde.

Çatısı göçtü kâlbimin
Nabzı atmıyor dilimin
Marazı azdı hâlimin
Gönlümün güz mevsiminde.

Hâsretim depreşti de dün
Sessizliği seçtim bugün
Hislerime yağdı hüzün
Gönlümün güz mevsiminde.

Başıma dertler üşüştü
Sevinç yüzümle küsüştü
Ruhuma çiseler düştü
Gönlümün güz mevsiminde.

Gözlerimi yuttu sağanak
Düşlerimi bürüdü ak
Yük oldu hayat, yaşamak
Gönlümün güz mevsiminde.

Gökyüzünü yara yara
Yüreğim düşer yollara
Kucak açar sonsuzlara
Gönlümün güz mevsiminde.

Diri görürüm ölümü
Kan bürür tefekkürümü
Pişmanlık keser önümü
Gönlümün güz mevsiminde.

Çıkmaya köz girdabından
Yüreğim hâl lisanından
Yardım umar cânanından
Gönlümün güz mevsiminde.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:24 PM
Gönül Tımarhane
Gönül tımarhâne, deli duygular
Üst tutmuş, bak bayrak açan açana.
Gözlerin, sebep ne; sorar, sorgular
Tehdidinden korkup kaçan kaçana.

Mânidar mânidar süzme, sor hele
Zahmet olmazsa, yanına var hele
Deliliği var mı? bak da, gör hele
İnsaf et, çılgınsa, kendin saçana.

Sana ne bundan, ben etmedikçe ses
Oraydı sevdâna altın bir kafes
Sızlanmayı bırak, şikayeti kes
Ben bir şey edemem, mekan seçene.

Acıma hâline, merhamet etme
Sabrı son dorukta, dikkat, tüketme
Deli duyguların varsa bekletme
Tek sığınak gönül, iksir içene.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:24 PM
Gözler Gazeli
İçime alevler saçtı gözlerin
Başıma belâlar açtı gözlerin.

Tutunmak için yalvardım, lâkin
Duymadı hiç benden kaçtı gözlerin.

Ruhumda her mevsim açan çiçekti
Başımda her iklim taçtı gözlerin.

Ne kadar gizlese, inkar etse de
Aşka benden çok muhtaçtı gözlerin.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:24 PM
Gözyaşı
Ağlamaklı gözlerde büzülendir gözyaşı! ...
Can yanınca, artarda dizilendir gözyaşı! ...

Su taşı gözlerinle, yaralı yangın kâlbe …
Kanayan bir yürekten süzülendir gözyaşı…

Kurumasın suvar ki, kaynağı kuraklıktan
Acı dehlizlerinde ezilendir gözyaşı…

Sevinçlerdir, sebebi, elemlerdir…arama! ...
Can üzüldükçe candan yüzülendir gözyaşı….

Kalmayınca çıkar yol, depreşince özlemler,
Okunmayan mektuplar yazılandır gözyaşı…

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:24 PM
Gözyaşımla
Gelmeyecek, sevdiğimi
Arıyorum gözyaşımla!
Bilmeyecek, sevdiğimi
Karıyorum gözyaşımla!

Meraktayım, nerde kaldı?
Düşünmez, kim derde kaldı?
Biri var, çok darda kaldı
Görüyorum gözyaşımla!

Bomboş, toz toprak yolları
Sarmaya hasret kolları
Beseleyerek umutları
Çürüyorum gözyaşımla!

Bâzen acıdan sızarak
Bâzen bahtıma kızarak
Göğe dilekçe yazarak
Soruyorum gözyaşımla?

Gitti, gelmez diyarlara
İşler içten gizli yara
Hasretimi anılara
Örüyorum gözyaşımla!

Bastırıp bitmez isyanı
Aşıp insafsız zamanı
Toprağa, tükenen canı
Veriyorum gözyaşımla!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:24 PM
Gül Name
Her tarafım yanar andıkça gülüm
Usanmam, anarım yandıkça gülüm!

Susuzluğum sensin, açlığım da sen!
Merhamet, yanarım kandıkça gülüm!

Her ân gözlerimde döner hayâlin
Susarım, hep kandım sandıkça gülüm!

Banarsam sevdâna kanarım sandım
Çöllere dönerim, bandıkça gülüm!

Kalbim gözlerinde rehine kaldı
Bırakma, canını sundukça gülüm!

Aşkın alev; canım, ruhumu yakıtı
Hasretinle üfle söndükçe gülüm!

Temizlenir kirden, silinir gamı
Alevinde aşkın yundukça gülüm!

Pervânene imdat etme, isterse
Belki olgunlaşır döndükçe gülüm!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:24 PM
Gümüş Şehir Gümüşhane
Gümüşhane eskiden eskimeyen bir belde
Özelliği bulunmaz, sanmam başka güzelde.

Vadilerin bağrına sığınmış mağdur şehir
Sabrın sevgi kalesi; her zaman mağrur şehir.

Sıra sıra dağlara, taht kurmuş hoş yaylalar
Güzelliğe susamış kıraç hisleri sular.

Görenleri mest eder Tomara şelalesi
Gümüşhanevi iman, inancın meşalesi.

Torul çayı dağların götürür elemini
Kelkit çayı hasretin eskitir matemini.

Zigana’ da manzara, kebap, çok enfes iklim
Özlemini dindirir uğrayanlar her mevsim.

Tersun dağında çamlar sevgi kalemi gibi
Kösedağı’ nda yollar, ayrılık yemi gibi.

Kostandağın bitmez kışın çığı, tipisi
Kadırganın sislidir göğe ermiş tepesi.

Kelkit’ in ve Şiran’ın emsalsiz fasulyesi
Adı şeker, şekerden de tatlıdır yemesi.

Kuşburnu ile kekik her tarafta kök tutar
Dut pestili, yiyenin canına canlar katar.

Cefakar, çok çilekeş; gurbetçi insanları
İçlerine gömerler, bitmeyen isyanları.

Her tarafta harabe, virana çökmüş evler
Kimsiz kimsesiz kalmış, boynunu bükmüş evler

Bekler, hep bekler gibi, gidenleri bıkmadan
Direnir iklimlere tabiattan korkmadan.

Gümüşhane vatanın mahrum, mahzun beldesi
Binlerce seveni var, sanmayın yok kimsesi.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:25 PM
Hadi Gülüm Gülümse!
Sen ki elleri ipek, bakışı sedeftendin...
İçimdeki kıraçlık sayende yok olmuştu! ..
Kimse bilmez, bulunmaz bir benzerin, menendin...
Ruhuma sonsuz sevgi gözlerinden dolmuştu! ..

Anlayamaz hâlimi, özümseyemez kimse...
Sensizlik dayanılmaz! ..hadi gülüm, gülümse! ..

Anlamsız, yalan her şey, ayrılık ebet değil...
Sen var isen hiçbir dert inanırsan dert değil...
Ne yapayım çâreler kalleş, korkak...mert değil...
Nâmertlerin yüzünden ümitlerin solmuştu! ?

Yanayım, tek uğruna, elzem olan külümse…
Sensizlik dayanılmaz! ..hadi gülüm, gülümse! ..

Varlığınla var olan, yokluğunla yok olur! ..
Gel artık, gel geriye! ..ayrılığın çok olur! ..
Sen olmazsan karanlık inan ki zor ak olur! ..
Bilirsin kâlbim niye saç, başını yolmuştu..! ?

Gözlerim konuşamaz, düğümlenmiş dilimse…
Sensizlik dayanılmaz! ..hadi gülüm, gülümse! ..

Hasretinle yanmaktan, susuzluksa çektiğim..
Gelmen için, yollara gözyaşımla ektiğim
Kirlenmemiş hislerim…sanmayasın taktiğim…
Vaad ettiğin zaman, gölge gölge gelmişti…

Canım telaş içinde, çok müşküldü hâlimse
Sensizlik dayanılmaz! ..hadi gülüm, gülümse! ..

Her başlangıç her sonun tükendiği ilk nokta…
İrâdem kasırgalı hâlâ benliğim şokta! ..
Bırakma canımı, ne olur, senden uzakta! ..
Kaybetti istemeden, oysa çok zor bulmuştu...!

Öleyim tek uğruna, özlediğin ölümse! ..
Sensizlik dayanılmaz! ..hadi gülüm, gülümse! ..

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:25 PM
Haram Olsun
Gözlerin gayrı menkulüm
Bakışların merâm olsun
Kâlbime başka gül, gülüm
Koyarsam aşk haram olsun.

Unut adımı, hiç anma
Bakınca yak, kendin yanma
İnkar etsem de inanma
Usanmam, aşk yaram olsun

Belki yok sence gereğim
Sensin tek denge direğim
Küle dönmekte yüreğim
Bak, gözlerin çıram olsun.

“Ser” de, canımı sereyim
“Ver” de, varımı vereyim
Aç, gönlünü de gireyim
Gönlün mülküm, seram olsun.

Her mevsim aşkı ekeyim
Her bakış sevda dikeyim
Uğruna güller dökeyim
Küsmesin tek, aram olsun.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:25 PM
Hasretim
Sana olan özlemim aşılmaz dağlar gibi
Mümkün değil varamam, aramız çağlar gibi.

Nafile bekle deme, beklemeye halim yok
Sensizliği çekmeye anla, hiç mecâlim yok.

Kangren gibi derdim, kimselere diyemem
Tıkandı çıkış yolum, hiç bir yere gidemem.

Senden gelen derdimi yine sana açarım
Anla, ne olur anla perişanım, naçarım.

Hayâlin kâfi gelmez ruhumu teselliye
Kimse de yardım etmez deli diye bu deliye.

Zaman geçmez, sevgisiz zamanlarda ne yapsam
Yüreğime dolarsın gözlerimi kapatsam.

Yalvarıyorum sana uzanan elimi tut
Ölümümü iste tek, ne olur deme unut.

Mümkün değil unutmak, şu andan sonra seni
Sensizliğe hükümlü etme ne olur beni.

Düşlerim sana mahkum, hayalim esir sana
Merhamet, cezâ verme, sensizliğe mahkuma.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:25 PM
Hasretlik!
Çok çok uzaklarda yuvamla yurdum
Özüme kaynar su dökülmüş gibi! ..
Hasret kavurması oldu vücudum
Ciğerimden canım sökülmüş gibi! ..

Yüreğim yakınken, kendim ırağım
Kavuşma bekleyen müzmin kurağım
Her yerim hârabe, viran yüreğim
Kalkamam ayağa yıkılmış gibi! ..

Buz tutan çözülen özlem canımda
Ölsem, dirilsem yok, kimsem yanımda
Kaynıyor ayrılık gamı kanımda
Sevgi hislerimden çekilmiş gibi.

Bitmeyen hasrete canım ezilen
Yoktur çektiğim adını bilen
Nerede belirsiz; bekleyen, gelen
Bakarım yollara çakılmış gibi!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:25 PM
Hayalim Kan İçinde
Beklediğim gelmedi, hayâlim kan içinde
Canım her an can verdi, bir heyecan içinde.

Yaşadı infiâli, yaşamamış yüreğim
Kavuşmaya özlemli, bin bir ilham içinde.

Ne kadar çok uzadı, vuslat için fasıla
Gözlerim bitkin düştü, her an efgân içinde.

Hislerime gem vurdum, gözyaşımı sakladım
Gizledim hicrânımı, kâlbim hicrân içinde.

Korktuklarım başıma nihâyet geldi bir bir
Kapandı sevdâ sayfam yine ziyân içinde.

Kimselere demedim, çektiğimi yüzünden
O’ydu olan derdimin ayan, beyan içinde.

Ne desem teselliye zerre kâr eylemedi
Şifa bilmez derdimin derdi nihân içinde.

Bir kor gezer rûhumda, yakarak her yerimi
Fark ettim ki gözleri, yanan şamdan içinde.

Rahmetseydi hâlime böyle zelil olmazdım
Acılara gark oldum, her an isyan içinde.

Çok aradım dengini, bulamadım bir türlü
Var mı, bilemiyorum dengi cihan içinde?

Ben ona her şeyimi verdim, verse olmaz mı
O da bana kâlbini, aşkı ihsan içinde?

Niçin bilmem? hiç rağbet etmedi tek sözüme
Olmadığı ânım yok, bilse cânân, içinde.

Bir elvedâ diyerek kopardı yüreğini
Yaralı düştüm yere, bin helecan içinde.

İnanınki usandım, lütfunu beklemekten
Gezemez oldum artık bir ân insan içinde.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:25 PM
Heder Umutlar
Meydan: cennet bir yerin dağ, taş, dere, ovası
Kirletilen safların ıtır kokan yuvası…
Bu davâ: aç kurtların kin, intikam davâsı..

Bir tarafta çıldırmış, neslini yiyen kurtlar!
Bir tarafta günahsız heder olan umutlar! ..


Adâletin kudreti…haksızlıktan tükenmiş! ..
Kenelerin yüzünden tüm çıkışlar tıkanmış! ..
Vicdanlar…acımasız duygularla yıkanmış! ..

Mâsum yandı, suçlular suçsuzluğun ispatlar! ?
Bir bomba var tetikte…patlar ya, nasıl patlar?


Kanun var, hukuksuzluk bulandırır başları…
Vurgun, talan, yolsuzluk sulandırır başları…
Korkaklık, şuursuzluk dolandırır başları…

Kimi ekmeğe muhtaç, kimin altında yat’lar! ..
Bir yanda doymaz beyler, bir tarafta ırgatlar! ..


Kapatılmaz uçurum, geçimlikler arası…
Canından ağır gelir gariplerin darası…
İyileşmez, çok derin, yaralılar yarası…

Biri sefil, diğeri gücünü kırka katlar! ..
Günden güne çekilmez hâle gelmekte şartlar! ...


Hâinler ahmakları yalanlarla sürükler
Kapatıyoruz diye büyütülür delikler
Her deliğe ağını germiş, bekler sülükler

Azgınlaşmış, her yana, yayılır haşaratlar…
Bir yanda olanları seyreden ruhsuz putlar! ..


Bekleyen bekleyene vaad edilen günü! ?
Bitmez, inanın bitmez çapulcular düğünü
Haber verir bakışlar insafın öldüğünü! ?

Gerçekleşmez umutlar tükenerek bayatlar!
Hâlâ en geçerli yol ninnilerle uyut’ lar! ..


Habersiz olanlardan, oyalanan çok fazla
Akıbet yok oluşa yaklaşmaktadır hızla
Ne mümkün bu girdaptan çıkmak bir sürü yozla!

Üst kurmuş makamlara aptal, akılsız kart’ lar
Boyanır allar ile gizli emelli kartlar! ..


Keyf içinde vurgunu yapanlar hep birlikte! ..
Kıvranırken garipler boğulurken darlıkta
Kimi ahmak, dangalak ısrar eder körlükte! ..

Düşünen yok mazlumun âhı tutar ya hortlar
Hangisini yazayım? İzaha sığmaz dertler! ..

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:25 PM
Her Dert Aşkın Olsa
Düsünmem kosar gelirim
Gittigin yer yakin olsa!
Inan önce ben bilirim
Acilardan farkin olsa!

Soludugum, her nefeste
Dilimden eksilmez beste
Seslenir bir ses âheste
Ah! akseden yankin olsa.

Ne engel, yikar yakarim
Kalbim tarlasi, ekerim
Hiç yüksünmeden çekerim
Her dert senin askin olsa.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:25 PM
Her Hayalin Gerçeği
Susuzluğum sanaymış...kandıramaz başkası!
Her yerde senin aksin....andıramaz başkası!

Her gerçeğin hayâli, her nesneden yansıyan;
Gökten, gözden yağmuru indiremez başkası!

Çorağımda gül açtı, çimlendi kır hislerim;
İsyankârım, imkansız onduramaz başkası!

Kime el açsam senden, kime sığınsam sensin!
Yangınlarda kül oldum; söndüremez başkası!

Aklımda hazan yeli, kalbimde çöl sıcağı;
Kurak, kıraç her yerim; dindiremez başkası!

Sana gelmek ve senden gitmek hemen her yere;
İznin varsa sefere, döndüremez başkası!

Çiçekler güzel, gönül, kapılır gördüğünde;
Yaktığın gibi, inan! yandıramaz başkası!

Sevgin ve merhâmetin tükenmeyen hâzîne;
Bu kadar paylaşmayı sindiremez başkası!

Ey vefâkâr! Ey cömert! Ey sevginin kaynağı!
Döndür beni isyandan! Döndüremez başkası!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:26 PM
Her Yerde Aşk!
Ben aşkı kelebeklerle
cilveleşirken gördüm çiçeklerle,
gezerken
kendinden geçmiş halde,
bahçelerde…

Ben aşkı …
kırmızlar içinde bâzen…
bâzen beyazlarla dolaşırken gördüm
arılarla peteklerde…
ve bulutlarla kucak kucağa…
dertleşirken rüzgarlarla, yükseklerde…

Ben aşkı mevsimlerle
gezinirken gördüm
büyüleyici desenlerle..
bâzen üşümüş gibi büzülmüş…
bâzen sere serpe
her yerde…

Ben aşkı
oynaşırken gördüm yıldızlarla
gökkuşağında renklerle…
ondördünde ayken göklerde…

Ben aşkı sevinçlerle
coşarken gördüm yüreklerde…
ve el ele dolaşırken caddelerde…

Ben aşkı…
bakışları buğulanmış gözlerde
tepeden tırnağa ıslanmış gördüm…
anadan üryan sevişirken
yakamozlarla kendinden geçmiş halde…

Ferhat’ın dağları deldiği…aşktan!
Aşk ki, teskin eder ne çılgınları! ..

Vahşinin insafa geldiği…aşktan!
Aşk ki, barıştırır ne dargınları! ..

Cahilin meçhulü bildiği…aşktan!
Aşk ki ehilleştirir ne saldırganları! ..

Hâkimin isyanı sildiği…aşktan!
Aş ki canlandırır ne yorgunları! ..

Ey aşk!
Sen ne büyük, ne azizsin! ..
Eğil de başın
eğilmez başlara değsin!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:29 PM
Hiç Beni
Görmeseydi gözlerin…
Sever miydin hiç, beni?
İçeceksen, hep senin
Yudum yudum iç beni.

Alevli akışınla…
Kül eyle yakışınla…
Erit, yok et bakışınla…
Sansın herkes felç beni.

Doğru muyum, yalan mı?
Tanıdık mı, yaban mı?
Kapladın her yanımı…
İnanmazsan ölç beni.

Ne söylesen darılmam…
Her ne etsen kırılmam…
İnan…kusura kalmam…
Önemseme geç beni.

Çiğne, bir yol olsam da…
Kopar, bir gül olsam da…
Çiçekli dal olsam da….
Acıma hiç, biç beni.

İşlemişsem bir kusur…
Büyüksün sen, gör mâzur…
İster yerden yere vur…
İstersen et linç beni.

Meyil verip de sana…
Bakmışsam başkasına…
Sorma, asla arama…
Kötülerle seç beni.

Hülyâlara yaslandım…
Umutlarla paslandım..
Deli idim uslandım…
Sanma n’olur genç beni.

Bitti gücüm, kararım…
Düzen tutmaz ayarım…
Acılarla ağlarım..
Bilme artık dinç beni.

Aciz, eksik insanım…
Acır, üzülür canım…
Yok deme…var, vicdanım
Sanma mermer, tunç beni.

Sen nedir hiç bilmezdim…
Ben nedir hiç bilmezdim…
Kin nedir hiç bilmezdim…
Böyle etti hınç beni.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:29 PM
Hiç Bir Yerde Olmayan
Yıldız yıldız,
seni aradım;
bulut bulut.
Gökkuşağında;
Yoktun; mehtabın gizeminde;
Ayrılma, buluşma kavşağında…

Rüzgar oldum…
kovaladım;
ulaştım, en ulaşılmaz yerlere bile;
ışık oldum;
gökyüzünde,
yeryüzünde,
seni aradım;
sevinçte, hüzünde;
binbir umut…
kavrula kavrula özleminle…

güllerin kokusunda,
çiçeklerin bakışında,
seni aradım;
sordum; akşama, sabaha
ağladım geceye
bulamadım,
kalbimden başka bir yerde…

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:29 PM
Hüzün Bestesi
Gözlerimde eylül tortuları var
Üşürüm ekimin ayazlarından.
Rüzgarlar geciken müjdemi kovar
İlhâm natürmortun beyazlarından…

Kasımda kurşunî hüzün gökyüzüm
Aralık buz tutan hasret albümü.
Yalancı bahardan tortu gündüzüm
Puslandıran, koruk sevdâ gönlümü…

Ocak tipisinde hapis yüreğim
Şubat cemresini bekler umutla.
Bayat kurşun gibi yağar kırağım
Kimsesiz, ayrılık gününü kutla!

Bakışlarım mâsum kaçağa benzer
Duygularım güzlek sağanağında…
Bilmem…unuttuğum kaçıncı ezber.
Hüzün tebessümün kül yanağında...

Buruk kelimeler çeker susuzluk
Kalem tutmaz, hicran çetelesini...
Almaz, demir attı, cana sonsuzluk
Ürkmüş, çıkaramaz gönlüm sesini...

İnler kalbimdeki mâtemli bağlar
Ağlarım, çalmayın hüzün bestesi!
Acı…bir beste ki, bestekâr ağlar
Ayrılık, yalnızlık, özlem güftesi.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:29 PM
İki Elim Yakanda
Silemezsin; yüreğim silmek istemedikçe,
Yüreğimden sevgini, gözümden hayâlini;
Kâlbim gözyaşlarıyla yazar göğe dilekçe…
Nasıl taşıyacaksın, bu aşkın vebâlini?

Sensiz geçen her zaman, içime hicran yağar…
“İki elim yakanda, ” bil ki sonsuza kadar,

Sensizlik hançerinin iliklerimde ucu..
Her şeyi döktün, kırdın; düşünmeden sonucu…
O günden beri kâlbim tutar ölüm orucu
Görmeni hiç istemem, hâlimin son hâlini…

Ayrılığın zehriymiş, meğer aldığın karar
“İki elim yakanda, ” bil ki sonsuza kadar,

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:29 PM
İki Kadın İki Oy
'Bu şiiri; sırf yaşayabilmek ve yaşatabilmek adına
sağırlara seslenen ama sesini duyuramayan,
hep hor bakılan, gırtlağı sıkılan saf ve temiz kadınlarımıza, kızlarımıza ithaf ediyorum'

Bir kadın…Bir kadın daha!
Bir de çocuk!
ne ayakkabısı var ayağında
ne de sırtında gocuk!
Dökülür billur gözyaşları
boncuk boncuk!

Kadınlar…kadınlar…kara yazılı
ve azılı kadınlar!
masum, zavallı, aç, sefil çocuklar!
oyuncak beklerken…oyuncaklar(! ?)

Birinin afişlerde resmi…
boy boy!
Yaldızlı harflerle yazılmış altına ismi(! ?)
Birininse sarf malzemesi her yere
ve her şeye ismi, cismi!

Birinin ihtirası kalkmış şaha…
Aldıkça…ver, yok mu diyor, daha?
- etrafında etten korumalar ve demirden
zerre olsun çıkmayan, emirden(! ?)
diğerinin isyanı sarılmak üzere silaha!
fırsat bulabilirse kutsal(! ?) amirden
yanmış…kapkara
farksız beti benzi kömürden!

Birini boş vaatlerle dolu
şuh kahkahalar sarsarken;
yeri, göğü…
Diğerinin feryatları yırtıyor.
Kim bu nimetleri dağıtan(! ?)
Niye böyle adaletsiz tartıyor(! ?)

İkisi de oy diyor kadının
Oyyyy! ! ! Oyyyy! ! !

Biri açlığından…susuzluğundan
Yoksulluğundan…çaresizliğinden…
Uykusuzluğundan…huzursuzluğundan…
Şikâyet ederek…aldatılmışlığından…
Tedavisiz yaralarından…
Alil ve aciz kalmışlığından…

Diğeri…ihtirası
ve yeniden kucaklamak için
tadına doyamadığı kutsal mirası
ekâbiranın iktidarı için…
Oyyy! …oyyy!

İki kadın ve iki oy…
Offff! Aman offff!
Oyyy! aman oyyy!
Bin al, bir koy(! ?)
Soy babam, soy! ?
Sen iç, sen ye, sen doy(! ?)
Görülmemiş böyle şölen…
böyle toy!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:29 PM
Îlan-ı Aşk!
Ateş basıyorsa yüreğimi
seni anınca...
ve görmüyorsam...
düşünmüyorsam senden başka...
yalnız hayâlin bürüyorsa gözlerimi…
sensen en ve tek değerli…
kimseye değer vermiyorsam...
bir çılgına dönüyorsam sensiz kalınca...

Bir telini bile...
değişmek istemiyorsam başkasına...
içimde ateş topu gibi duruyorsan...
sana yan bakan bir gözün
yapışıyorsam yakasına...
kalbimle birlikte çarpıyor,
nabzımla bir vuruyorsan...
yokluğunun...dayanamıyorsam şakasına...
söyler misin nedir bu?
Ben bulamadım bir cevap...
sende de bir cevap yok mu?

Sözüm ve sözlüğüm sensen...
her cümlem seni târif ediyorsa...
Sen aklıma düşünce...
- aklımda olmadığın bir ân zâten yok!
aklım başımdan gidiyorsa....
sensen kördüğüme dönen özüm...
ve sensen problemim,
problemime tek çözüm...
gözüm sensen...ağlayan
ve sensen gülen yüzüm.

Bütün cesâretimle söylüyorum...
Sır olmaktan çıksın artık bu...
İlk ve son sözüm!
değilsin ve olamazsın aslâ tabu!
böyle olmasaydı keşke! ...
daha nasıl anlatayım! ?
anla artık iki gözüm!
ve anlat bana!
düştüğümün delili mi bu, aşka?

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:29 PM
İlk Busenin Ateşi
Gitmez dudaklarımdan ilk bûsenin ateşi...
Kâlbimde başlattığı yangın devam ediyor...
Batmaz, karanlığıma doğan sevdâ güneşi...
Her yanımı felç eden salgın devam ediyor...

Unutamam; sarhoşluk verdiği o süzüşü...
Aklımı baştan alan o hercai gülüşü...
Sanmam, bir daha görmem mümkün olsun o düşü...
O günden beri aklım dalgın devam ediyor...

Bir esrarlı manzara varlığını bürüyen...
Özlem oduyla yanan, içten içten çürüyen...
Kavuşma coşkusuna umudunu sürüyen...
Korkuluk umutlarda...yılgın devam ediyor

Çöktü direnci, güçsüz...hiçbir aşkı kaldırmaz…
Bir çılgınlık içinde, umarım ki çıldırmaz! ?
Nasihat ettim, îkaz ettim, aslâ aldırmaz!
Uslanmaz gönlüm, yola, çılgın devam ediyor...

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:29 PM
İlk Göz Ağrısı
İlkokula başladığım ilk gündü..
O sabah
ne kadar heyecanlandığımı anlatamam!
Okula gittiğimde..
sınıfın kapısında kara gözlü,
esmer yüzlü, ufak tefek;
o güne kadar hiç görmediğim
-Çünkü herkes birbirini bilir, tanırdı
ve birbirinden haberdar olurdu o zaman!
bir kızla karşılaşmıştım,
hatırladığımda, her zaman içimi sızlatan!

Çocuk yaşıma rağmen,
dizlerim titremiş,
gözüm kararmıştı heyecandan!
Bir kez bakmıştım gözlerine,
oda bana bakarken;
gözlerini mahcupça dikmişti yere;
ondan sonra utanmıştım,
bir daha bakmaktan!
Sonra tiryakililiğe dönüşmüştü,
Korkmuştum, onsuz yapamamaktan!

Halimizden belliydi:
o benden, ben ondan hoşlanmıştık;
bilmeden sevdâyı,
aklımız ermezken aşka!
Ben biraz sâkin, sessiz, içine kapanık
O ele avuca sığmaz, biraz deliceydi
Diğer ve sonradan
hayatımca tanıdığım kızlardan başka
-sonradan öğrendim
okulda herkese sevgiliydi! ! ?

Diğer erkek öğrencilerle bir rekâbet içinde;
kıskançlık, didişme, ümitlerle
ve ne hayallerle geçti seneler....
İlk okulu bitirdik aynı dönemde;
ben kasabadaki ortaokula yazıldım
o yatılı okul imtihanını kazandı, gitti;
uzak, kâlbimin ve aklımın
hep kendiyle olduğu bir yere!

Yazları okulların tâtil edildiği zamanlarda,
buluşurduk onunla ara sıra;
ben onun nasırına basardım hep,
o da benim nasırıma!
Ne o benim,
Ne de ben onun, kalmazdık kusuruna!

Konuşurduk oradan buradan,
düzeni bozuk dünyadan!
Solculuğu savunurdu bana,
ben hep Milliyetçiliği ona!
- Büyük dâvâlar yaştırdık
minnacık yüreklerimizde
habersiz dünyadan!
Ne ben onu kandırabilirdim
ne o beni edebilirdi iknâ

O hep Amerika’ya kızardı,
emperyalizmi kınardı!
Ben Hep Rusya’ya kızar
komünizm’i kınardım!
Ama içten içten o benim için
ben onun için yanardım!

O bir kutupta, ben bir kutupta
didişir, kavga ederdik;
geldiğimiz de bir araya
mıknatısın aynı kutupları gibi âdetâ!

Ne o benim sevdiklerimi sevdi...
hayat boyunca...
ne de ben onun sevdiklerini...
Birbirimizi sevdiğimiz muhakkaktı
yanaşmasak da îtirafa!

Sanki çekiliydi ikimizin dilinde de
gerçekleri söylememizi
engelleyen binlerce kelepçe!
Ola ola birbirimizin yaktığı yangınlar gönlümüzde
zıtlaşmaktan zevk alırdık ikimizde!

Bir çok şeyi yok etti
ve bir çok şeyi ortaya çıkardı zaman:
ben, zıtlıklar olmadan,
olunmayacağını idrâk ettim;
o ise anladı yaşayamayacağını ben olmadan!

Ben evlendim başka biriyle,
çoluk çocuğa karıştım!
o hâlâ kimse sevdiği...! ?
ne zamana kadar bekleyecekse?
sevdiğini beklemekte!

O belki bilmiyor,
bilmesi mümkün değil de!
Uzaklarda biri var,
onu ilk günkü gibi seven,
bir kendinin,
bir de Allah’ın bildiği sevgisini
söyleyemeyen kimseye! ?
ve sonsuza dek sevecek,
içinde hep sevdiği,
sevgisi hep içinde!

Sığınmış sevgisinin gölgesine.,
biri var...
belki genç, belki ihtiyar...! ?
sevdiğinin hayâliyle birlikte
ya çok mutsuz, ya çok bahtiyar! ?
Ve hep olacak
o bilse de bilmese de.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:29 PM
İnanamadım!
Her cevri, her kahrı göze almışsın
Hatıratı bir bir yere çalmışsın
“Bitti her şey” diye, haber salmışsın
Yıkıldım, duyunca, inanamadım!

Şaşırdım el, ayağım dolaştı
Çektiğim ızdırap haddini aştı
Hicranın taşkını gözümden taştı
Yıkıldım, duyunca, inanamadım!

İçim târifsiz bir acıyla doldu
Gözlerim karardı, dilim lâl oldu
Ruhum elem sellerinde boğuldu
Yıkıldım, duyunca, inanamadım!

Hasta yüreğimden bin parça böldün
İçimde alevsin, sanma ki söndün
Hangi kusurumdan bana sırt döndün?
Yıkıldım, duyunca, inanamadım!

Bulutlarda hâlâ ayak izimiz
Yıldızlarda yazılıdır ismimiz
Ne sebepten böyle dargın olduk biz
Yıkıldım, duyunca, inanamadım!

Bitti mi, inanmam, saadet devri?
Konulmuş yerine acı makberi
Kalbinden silmişsin ah, bu fakiri
Yıkıldım, duyunca, inanamadım!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:29 PM
İnsan Ezmesi
Hiç bir şeyin benzemez ezmesine
İnsan ezmesi
Ez ayaklarınla
Canından bıktırıncaya dek
Yalvararak baktırıncaya dek.

Ez, ökçelerinle öldüresiye ez
Görsün bir, nasıl olurmuş?
Efendinin çizmesi
Kah kafasına vur, kah ensesine
İsterse âlemi bürüsün sesi

İzin vermediğin hiçbir şeyi
Koyamasın kesesine
Sana yakışan, yaraşan
Zehirli, acıları doldur kâsesine
Acıma, hiç merhamet gösterme
Bir başka lezzettir insan ezmesi.

Ez ellerinle!
Sürüm sürüm sürü yerlerde
Boğ tükürüklerde
Hücre hücre hissetsin acıyı
Yansın canı ateşlerde
Umursama yerliyi, yabancıyı
Gerektiğinde çek
Daya başına tabancayı
Horon tep üzerinde
Geçene dek kendinden

Kalmasın nefsinin
Alınmamış bir hevesi
Büyük zevk verir
Ve büyük heyecan
Ezilmiş insan üzerinde gezmesi.


Ez, gözlerinle ez!
Bildir, bilmeze haddini
Aralıksız darbelerle
Döv, yılanın isyankar bendini
Biraz toparlansın
Düzeltsin biraz kendini
Dik gözlerine gözlerini
Yiyemesin aşını, ekmeğini.

Ne kadar büyük suç
Boyun eğmemesi
Alaylı alaylı göz süzmesi
Kendisi üzülmeyip
Efendisini üzmesi
Ne kadar asap bozucu
Bu kadar baskıya
Bu kadar zulme rağmen
Hâlâ başı dik gezmesi

Ez! Sözlerinle ez!
Hançer gibi saplansın
Âsînin yüreğine, her hecesi
Hayalinde meşgul olsun hep
Ne gündüzü olsun, ne gecesi
Kabuslarla dolsun rüyaları
Istıraplarla düşüncesi


Sesi, soluğu çıkmaz oluncaya
İçin hazla doluncaya
Yoruluncaya kadar ez!
Yorulunca vazgeçme
Asla bıkkınlık gösterme
Ne kadar ezersen ez, yetmez!

Nefse tatminsiz lezzet
Ve heyecan verir
Pestilini çıkarasıya ez
Hoş olur pestili çıkmış
Bir kimseyi yüzmesi

Hiç bir şeyin benzemez ezmesine
İnsan ezmesi
Ez, ayaklarınla ez!
Ez, ellerinle ez!
Ez, gözlerinle ez!
Ez, sözlerinle ez!
Büyük zevk verir
Ve büyük heyecan
Ezilmiş insan üzerinde gezmesi.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:30 PM
İnsanlık Adına
“İnsan!
Kâinata tek hükmeden yaratık
Ne verilmişse ona verilmiş
O her şeyin sahibi
Değilse bile olmalı artık! ”

İnsan en güzel malzeme
En güzel katık
Tek gereç elzeme…
Her şeyi ayakta tutan
Her yere batık…

“Ne yapılırsa ona hizmet içindir
Sermâye o
Hedef o
Hedef alan o
Yâni tek gâye o! ”
Diyorlar şekillendirenler
Parselleyenler dünyayı…
Öyleyse her şey onun için
İnsanlık adına…

“Şu gözü dönmüş
eli kanlı kâtilin
-kendi katliamını örtmek için gürültü çıkararak
haydin sizde katılın
destekleyin bu insancıl yaklaşımı
der: bakmak gerek
bir ân önce icâbına…
İnsanlık adına…

şu adama benzemedik adam
habersiz olamaz bana yaptığından
kazmaktaymış bir çok kimseye bir çok kuyu
kuyunun…altıdanmış suyu
kimseyi iplemiyormuş
çalışıyormuş inadına
o bizi yok etmeden
etmek gerek, yok!
aldırmadan imdadına
İnsanlık adına…

severiz…nefret ederiz
buluşlar yaparız
nükleer akıllardan
atom bombaları yapar
ideolojik akımlara
göz kırpmadan atarız

taşa, puta taparız
gizleriz, herkesten, gizleniriz
gerçekten saparız
düşeriz, kendimizin
eşimizin, dostumuzun yâdına
vicdanımız sızlamaz
öldürürüz…insafa gelmeyiz hiç
hor görürüz…
insanlık adına!

Ne yaparsak yapalım
Yaparız fedâkârâne
Kılıf hazır…mâzeret tetiktedir
Kaçacaksak buluruz bin bir türlü bahâne
Mahâret kıvraklıkta…başarı taktiktedir
Basarız âcizin başına
Tepeleriz vücudunu
En ağır darbeleri indiririz kanadına
İnsanlık adına…

İnsanlık adına
Düşeriz insanların ardına
Barış vaat eder kan ve gözyaşı götürürüz
Asker yığarız
Acı sağarak yuvasına yurduna
Bakmak için bir kez tadına
insanlık adına…

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:30 PM
İstanbul'da Denizim
Denizden karaya, karadan denize
Hafif bir rüzgar esiyor
İçinde sevdalılardan misk ıtırlar
Boğazdan
İçime doluyor bayıltan deniz ve çiçek kokuları
Yaşarken bir mavi günü daha
artakalmış büyülü yazdan
mahvediyor kalbimi ayrılık şarkıları…

İstanbul'da denizim
denizimde İstanbul!
“bensizliğe alışkın”
derim niye sensizim?
kördüğüm gibi durur
benzimde İstanbul!

Her zerremde özlemi
her bakışım boğaz manzarası.
Yüreğim ikiye bölünmüş
Alabora olmak üzere bir gemi.
Sevgimin özlemlerle dövülür her iki yakası
Köprüler birleştiremez canımı
kuşatmış İstanbul
her yanımı.
Ne amansız ayrılıkmış İstanbul ayrılığı
Ne kara sevdâymış İstanbul sevdâsı…

Masmâvi bir kavuşma
kıpkızıl bir ayrılık
her ân yaşadığım hicranın özeti.
Gözlerimde sevincim, neşeli bahar hâli
Yüreğimde sevginin lezzeti
suların yüreğinde yüzülen yalnızlık
bir martı kanadında süzülen yalnızlık
kaçar gibi bir terk ediş örseleyen, canı
kimin umurunda bu terk edişin vebâli
yaşıyorum uzakta…
yaşatmaya yeterse İstanbul’un hayâli.

Marmara’dan bir bakış
olmak bile güzeldir…
her yerim İstanbul’la nakış nakış
İstanbul’u seyretmek için her ân
Marmara’da bir dalga kalmak güzeldir…
İstanbul sevgisi çâresiz sevgi
Yaşamak kadar İstanbul’da
Ölmek güzeldir…

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:30 PM
Kabuklu Yaralar
Kapanmış yaralar sızlarsa bir gün
Sızlasın dokunma, sızlatan benim.
Kulağın zamansız çınlarsa bir gün
Çınlasın dokunma, çınlatan benim.

İçine acılar çağlarsa birden
Sancılar bağrını dağlarsa birden
Gülerken gözlerin ağlarsa birden
Ağlasın dokunma, ağlatan benim.

Dağlarda dinlenir, düzü bunaltır
İnletir dalları, göğü ağlatır
Kulak ver rüzgara, neler anlatır
Anlatsın dokunma, anlatan benim.

Yüreğine dövme yaptır bu isimi
Hisset her dakika kor nefesimi
İnleyen duysan, de, onun sesi mi?
İnlesin dokunma, inleten benim.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:30 PM
Kalmadı
En yakınımdın, en uzağım oldun,
kimim kimsem kalmadı.
Tek sığınağımdın, her tuzağım oldun;
Gözlerimde dinmeyen
sağanağım oldun.
Ağladıkça...
mendilime yüzün damladı.

Anlayamadım niçin,
gittin dönmemek üzere,
apansız bir vakitte?
O günden beridir
kapalı durur kapım,
hiç kimseler çalmadı.
Sabret dedim kendime,
metânet göster dedim;
ne yaptıysam olmadı.

Sensizliği hazmetmem
mümkün değil inana ki;
gözüme koydum taştı
gönlüme koydum almadı.
Analdım artık
geçte olsa,
bıraktığın çiçekler
boşu boşuna solmadı.

Bilmiyorum kalır mıydı
olanlar dursa?
Süpürdü zaman neyim varsa;
içim boş şimdi…ellerim boş...
düştüğümden beri bu aşka
hiçbir şeyim, hiçbir kimsem kalmadı;
yine senden başka.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:30 PM
Kapak Resmi Kalbimin
Kapak resmi kalbimin,ateşe benzer yüzün
Gidersen, ağlayacak var ardından, gel gitme!
Demirler, bıraktığın cana sensiz her hüzün
Birazcık sevgi yeter, olanı da tüketme!

Aydınlığa hasretim, karanlığı geri al!
Gül güneşi görmezse,boynunu büker ağlar
Yalnızlıktan kavrulan canımdaki teri al
Gönlüm özlem elinde gözyaşı döker ağlar.

Çıkmaz bir sokak gibi şu sensizlik, ayrılık...
Paramparça bir ayna hayalinin aksidir.
Canım heyecansız; hislerim dökük, kırık
Kalbimde hüküm süren, yalnızlığın raksıdır.

Gölgeler var sığınak, yâr senin gölgen nerde?
Alabora haldeyim, gideceğim kimse yok!
Çökmekte gurubuma sensizlik perde perde
Aldatıp yaşattığın, bilmem, bu kaçıncı şok?

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:30 PM
Kara Bahtsızlar
Aç,açık yaşamak bahtımız oldu
Gören yok,duyan yok perperişanız
Fakirlik,sefâlet tahtımız oldu
Gören yok,duyan yok perperişanız.

Çile...! ? çekin biter,çekin diyorlar
Malsa,mal; cansa,can,verin diyorlar
Bir hırka,bir lokma senin diyorlar
Gören yok,duyan yok perperişanız.

Sonucu bilmeden her yöne estik
Dost,düşman demeden herkesle küstük
İstikbâlimizden ümidi kestik
Gören yok,duyan yok perperişanız.

Büyükler bitmeyen zevki,sefâda
Küçükler ah eder cevri,cefâda
İmdat deriz,kimse gelmez imdâda
Gören yok,duyan yok perperişanız.

Büyük delik,küçük reçete yama
Haramlar,yasaklar bal,kaymak mama
Çapul,vurgun,soygun..! ? diyenler dama
Gören yok,duyan yok perperişanız.

Yetkili,yetkiyi kendine yontar
Yetkisiz,her yerde üreyen mantar
Değerler bozulmuş,ayarsız kantar
Gören yok,duyan yok perperişanız.

Adâletin adı var kendisi yok
Garipler ah eder,hiç kimsesi yok
Başların kahrı çok,bir gölgesi yok
Gören yok,duyan yok perperişanız.

Ne güvencemiz var; ne iş,ne aş var
Hânelerde yangın,gözlerde yaş var
Hak arayanlarda bitmez savaş var
Gören yok,duyan yok perperişanız.

Kara bahtsızlarız,özümüz sızlar
Çalar umutları resmî hırsızlar
Lâneti,küfürü duymaz arsızlar
Gören yok,duyan yok perperişanız.

'Göçmen Kuşlar Dönmedi' adlı kitabımdan...

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:30 PM
Kardelenler Delisi
Çıka çıka usandım içimdeki dağlara...
Harcadım tüm gücümü, menzile eremedim!
Kaptırdım benliğimi hülyamdaki çığlara...
Kardelenleri rüzgar derdi ben deremedim!
Atıldım değersiz bir pul misali sığlara.

Ne sebepse, yaz günü tutuldum tipilere?
Karıncalandı ruhum, yüreğimse paslandı...
Ne kadar çok istedim, çıkamadım göklere!
Gökkuşağım boş yere duygulara yaslandı...
Ağladım teselliye duygusuz şimşeklere.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:30 PM
Katığım Alın Terim
Öldürülsem aslâ yalan demem ben!
Doğruluk mekânım, kâlpler evimdir
Çalışır, çabalar haram yemem ben!
Ekmeğime katık alın terimdir.

Çekerim çileyi, ekşitmem yüzüm
Yeri geldiğinde saklamam sözüm
Kirlenmemiş, temiz, durudur özüm
Sadâkat, değişmez dostum, yârimdir.

Gerçeğe hayranım, sevdâm âdile
Rağbet etmem yalan yârden ödüle
Ezelden vurgunum ben gonca güle
Yoluna adağım canım, serimdir.

Korkarım, yüceden korkmayan kuldan
Ayrılmam imkansız tavsiye yoldan
İzinsiz bir meyve alamam daldan
Aç koymaz kimseyi, Mevla'm kerimdir.

Başa kakmam yapsam iyilik, yardım
Bilinsin emeğim, âmelim ardım
Şikayetçi olmam, olsa çok derdim
Metânet azığım, sabır kârımdır.

ASGARİ kalan ne, yaşanan ândan?
Her ân parçaları ayırır candan
Paslansın, çıkarmam hırsımı kından
Varlığın ne dense: yokluk, varımdır.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:31 PM
Katil Beyaz Adam
Dün Kızılderili bir çocuktum ben,
tabiatla iç içe,
boğulmuş sevince.
Arılarla, kelebeklerle, kuşlarla yan yana
yaşardım dağlarda, mutlu ve özgürce.

Bir gün;
o güne kadar görmediğim, tanımadığım
adına beyaz adam denilen;
- yüzü beyaz, gözü kalleş, özü kara -
birtakım adamlar işgal etti yurdumu,
kendi yurdumda beni
mahkum ederek yoksunluklara.

Dün zenci bir çocuktum,
- yüzü siyah, özü süt gibi saf, ak -
sevgisi gökyüzü kadar sonsuz,
sevinci; sevgisi ve göğsü kadar berrak.

Bir gün; çok çok ırak
bir diyardan,
adına beyaz adam denilen,
- yüzü beyaz gibi, gözü şeytan, özü kara -
birtakım adamlar beni
zincirlere vurarak.

Yuvamdan, yurdumdan
söküp köle diye götürdü bir diyara,
sevgiye, sevince çok çok uzak.
Aman Yarab! !
Böylesine korkunç olur muymuş insan! ?
Ve böylesine korkunç olur muymuş yaşamak! ?
Hâlâ mümkün değil anlamak! ?

Dün bir Vietnamlı çocuktum,
umutlarımda özgür,
hayallerimde sermest.
Yaşıyordum korkusuzca,
ormanlar ve yeşillikler içinde sere serbest.

Barış gölgesine sığınmış…
-meğer fesatlığı yığın yığınmış
adına beyaz adam denilen,
- yüzü beyaz, özü simsiyah, eyvah! -
birtakım adamlar yurdumu istilâ etti.
Kan gölüne döndü her taraf,
yağmur yerine bomba, füze, kurşun
yağdı gökten üstümüze.
Biz vatanımızı savunurken
Hepsini tüketti,
ne varsa sevgiye, sevince dâir içimizde.
kâtil denildi bize.

Dün, küçük mini minnacık
bir Japon çocuktum, Hiroşima, Nagazaki’de.
Sevinçler dağıtır gülüşlerimle,
barışı kucaklardım rüyâmda.
Benden daha mutlu çocuk yoktu dünyada.!

Adına beyaz adam denilen;
adama hiç benzemeyen
- özü kapkara, yüzü beyaz,
sevgisi buzul, şefkati ayaz -
bir takım adamlar;
evimi barkımı
anamı babamı
kardeşlerimi,
düşlerimi yok eden atom bombası
-siz “kıyâmet bombası” deyin-
yağdırdı gökten üstümüze.
Kendi vatanımda ne acı,
suçlu kâtil denildi bize.!

Dün Afganistanlı bir çocuktum
Hindikuş dağlarında,
kendi dünyasına dalmış
habersiz dünyadan.
Bir gün;
bomba, füze, kurşun, feryat
ve imdat sesleriyle uyandım
kâbuslardan uyanır gibi,
daldığım güzel uykudan.
Gözlerim yerlerinden fırlayacakmış gibi,
dizlerim titreyerek korkudan.
Ekmekten aştan özgürlükten,
mahrum giyecekten, bir damla sudan.!
Ses çıkmıyordu
dokundum,anamdan babamdan,
kanlar sızıyordu her yanımdan.

Bugün Filistinli bir çocuğum!
suç ise eğer Filistinli olmam.
Özgürlük sütünü içirmeye başlamış,
bulabilirse yiyecek bir şey,
emzikteyken anam.
Dün kardeşlerimi katleden kâtillere,
taş atmayı öğrendim sokaktan.
Benim için en büyük suçmuş!
üstümüze kurşun, bomba yağdırırken düşman.
Aslâ suç değilmiş,
pişman mısın? denilse;
değilim aslâ pişman! !

Barışı beklerken uzaklardan,
bugün evim barkım
rüyalarım, umutlarım,
her şeyim yok edilir en yakından.!
Ama gık bile demez
adına beyaz adam denilen
-özü zift gibi karanlık-
zulmün hâmisi
zâlim, zâlime damızlık şişman.!

Bekleyin ve görün!
çıkacak bir gün,
bugün değilse yarın!
Bu gözü dönmüş kâtillerden,
acımasızca yaptığı
sessiz ve ruhsuzca seyrettiği
korkunç manzaraların hesabını soran!

Ey içi ürperenler! ! !
İçleri hınçla dolan
gözleri kan çanağı olanlar!
Hiç değilse yalvarın, yakarın
olmasın şu güzel dünya
sevgisizlikten harâbe, vîran!

Ben dün Kızılderili, Zenci, Japon,
Vietnamlı, Afganistanlı bir çocuktum.
Bugün Çeçenistanlı, Filistinli.!
Yarın kim olacağı belirsiz bir çocuğum
Bitmez,aslâ bitmeyecek! ! !
Barışa, kardeşliğe susamam! .
Sevgiye, sevince yolculuğum!
Tâlan edilse de varlığım,
koparılsa başım…
kesilse sesim soluğum! ...
Herkes pussa bile, ben pusamam!

Ey insanlık! !
ben öleyim…öldürüleyim…
eğer hakkınızsa, hak ediyorsanız! ?
sizin için!
sizlerse seyredin olanları içiniz sızlamadan…
kılınızı kıpırdatmadan…
ben yok olayım tek,
Siz var olun!
Siz sağ olun! ...
Gözyaşı bile dökmeyin benim için! ?

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:31 PM
Kelebek/Kalem
Bir kelebek ve bir kalem
Kalemin tehdit,kelebeğin kan adı
Buluttan kanadına
İki kere dokuz yazdı
Neden niçin yazdıysa kalem

En delişmen çağıydı
İki kere dokuz
Tutuklu kelebeğin
Gün budama bıçağıydı

Kanadı
Kelebeğin
Gökkuşağı kanadı
Döküldü sevincin umuttan avucuna
Bileylendikçe bileylendi
Kelebeğin körelmiş özgürlük inadı

Bahçeler
Ümit nakışlı
Çiçekler
Nâzende bakışlı
Başladı dilek orucuna

Ufkuna kelebeğin
Diriliş şafağı muştusu çöktü
Umutlu kelebek
Düşleri çelenk
Hayalinden paslı çiviler söktü

Gözlerini dikip yüreklere
Dinledi prangalı çığlıkları
En güzel sözleri söyleyerek göklere
İçine gömdü sığlıkları
Kim bilir kaç kere

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:31 PM
Keşke Hiç Olmasaydın
Keşke hiç olmasaydın; başlamazdın, bitmezdin
İçimde tedâvisiz özlemler bırakarak…
Eğer gerçek sevseydin, böyle çekip gitmezdin
Ağlıyorum içime, resimlere bakarak…

Varlığınla işgalde, yokluğuna mahkumum…
Azadını bekleyen kuş gibi kafesinde.
Ne günse, ayrılıktan terhisi bekliyorum?
Sonsuza dek sevgili, haberin gelmese de.

Her başlangıç bir sonmuş; ya sevinç, ya üzüntü…
Kelepçeli feryâdım, prangalı gözyaşım!
Yüreğimde pişmanlık, ümidimde çöküntü…
Bitmez, beni yorsa da; yoksunlukla savaşım.

Alışmak mı? İmkansız, öyle zor ki alışmak…
Gündüz hülyalarımda, düşlerimdesin gece…
Emelim; ufuklarda her gün, her an buluşmak…
Sensizlik hep seninle, kilitlenmiş bilmece.

Bir hazan ürküntüsü, bir bahar sıcaklığı…
Kâlbime demirleyen vuslattan miras kalan.
Hayalimde aşkımın tertemiz berraklığı…
Özleminle tutuşan, yangınlara dayanan.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:31 PM
Kırikindi Yağmurları
Bilmiyorum, bu kaçıncı bahar
Söz verip de gelmediğin
Bu kaçıncı kırkikindi yağmurları
Sensiz ıslandığım
Bilmiyorum
Bu yıkılan kaçıncı umut
Yaslandığım

Sana armağan için koparıp
Soldurduğum bu kaçıncı
Kırmızı gül
Bilmiyorum
Umutlarla tutuşan bir gönülden
Göğe savrulan
Bu kaçıncı kül

Gelsin diyerek
Umut dolu, gözyaşlarıyla
Bu kaçıncı yalvarışım
Ve umutsuzluğa kapılıp
Bu kaçıncı ağlayışım
Göklere, bilmiyorum

Sebep ne?
Bu süresiz kırgınlığın sürmesine
Seni özleyen yüreğimin
Hüzün iklimlerine girmesine
Bir türlü bir anlam veremiyorum
Duygularımın baharı beklerken
Sonbaharı görmesine

Bilmiyorum, bu kaçıncı bahar
Söz verip de gelmediğin
Bu kaçıncı kırkikindi yağmurları
Sensiz ıslandığım, bilmiyorum
Boş yere çağırma yorma kendini
Artık bende gelmiyorum.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:31 PM
Kimsesiz Kimse
Terkedilmiş yollarda yapayalnız biriyim
Gözlerime buğulu hatıralar sarılmış.
Bâzen yoksul bir derviş, bâzen çılgın çeriyim.
Denizim, ırmakları denizine darılmış.

Zaman koyu karanlık, yalnızlık derin girdap
Eskidikçe, ömrümü kemirir vesveseler.
Geleceğim, yolların meçhul ruhunda serap
Büzülmüş gölgesine, yalnızlığı çiseler.

Nefes nefese bitkin, irâdem erimekten
Acıların tavası bekler beni özlemle
Ruhum dert tiryakisi, dertlerle çürümekten
Canım düşer yollara, gözleri dolu nemle.

Hâlimden anlayacak, hâlden bilen kalmadı
Dehlizlerin dibinde sancılı biçâreyim
Çıktım da pazarlara tek müşterim olmadı
Geri dönmez yollarda derbeder, avâreyim.

ASGARİ bir kimseyim, sensin benim her kimsem
Şu zaman denizinde yırtılmış yelkenlerim.
Kahrolurum inan ki, sevdiğini bilmesem
Mihrâbında mültecî, bağışlanma beklerim.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:31 PM
Kimseyi Dinlemiyor İstanbul
Doğu bir tarafa çekiyor batı bir tarafa
Yüreği darmadağın bozulmuş kafa
Benliğini kaybeden divanecesine
Bir sığınak arıyor
Sığınaksızlarda kendisine.

Çekiştiren çekiştirene
Asyalı mı belli değil Avrupalı mı?
Belki lanet yağdırıyor özünü, yüzünü değiştirene

Kalbi açların,
doymak bilmeyen gözleri üzerinden hiç gitmiyor
O kadar çok ki yiyen içen…
İstanbul bitmiyor.

Belli değil nereye gittiği
Sebebini anlamak zor
İstanbul… Almış başını gidiyor
Dinlemiyor artık hiç kimseyi
İstanbul’a artık kimsenin gücü yetmiyor.

Boğulmuş ihanetin karanlığına
Dönmüş mezbeleliğe
terkin
Kimsesizliğin yalnızlığına
Asık suratı yıkık çehresi
Hiç gülmüyor
İstanbul
Uyumuyor, uyutmuyor…

İster kulağını aç dinle ister kapat gözlerini
Dalmış kendi alemine
İlgilendiği yok seninle
Üzerine çöken kabus gibi sükutun
Zindanında tutuklu İstanbul

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:32 PM
Korku Ve Ümit!
Beklemediğin bir ân, çok korktuğun olacak...
Kalktığında bir sabah, bakacaksın ben yokum.
Gözlerin yaş, yüreğin pişmanlıkla dolacak...
Deliye çevirecek her yana sinmiş kokum.

Soracaksın: ne için, nereye gitti, niye?
Sebepler arayarak kendine kızacaksın!
Korkacaksın; ebedî, gelmez terk etti diye
Usanmadan adımı her yere yazacaksın!

Susuzluğun doruğa çıkacak, ya hasretin! ?
Vermeyecek hiç rahat, bozacak huzurunu...
Arama canındadır; usandığın gurbetin…
Kurtuluş yok, kırmadan kibrini, gururunu..

İçinde, umutların başlayacak yangını...
Gözyaşın söndürmekte kifâyetsiz kalacak!
Lânetle anacaksın düştüğün yanılgını…
Güvenle dayandığın ümitler yıkılacak!

Bir yaslı kâlp sonsuza ilencini sıralar…
Hiç rahat vermeyecek, hatıralar kaçsan da...
Depreşecek, kapandı zannettiğin yaralar
Bulunmayacak çâre, dermana el açsan da...

Yollara perçinleyip gözlerini, bıkmadan
Bekleyeceksin...belki, geriye döner diye!
Canını özlemlerin alevinde yakmadan...
Kavuşmak mümkün değil terk ettiğin sevgiye!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:32 PM
Körkütük!
Sızılar ta derinden, karınca ölse kâlbim
Emelim yaşatmaktır, korkarım öldürmekten.
Üzsem haksız birini, tirtir titrer her yerim.
Târifsiz zevk alırım, üzgünü güldürmekten.

Ne anlamsız kin, garaz: ne mânasız dövüşmek!
Güzellikler dururken, çirkine rağbet saçma!
En güzel armağandır varlıklara sevişmek...
Kolaylamak nîmetken; zorlamak, zahmet saçma!

Gözüm sevgi pınarı, göğsüm muhabbet bağı.
Bakarım sevgi ile, muhabbetle sararım
Ruhumdan doğar coşkun sevinçlerin ırmağı.
Kim sevgiye muhtaçsa bulana dek ararım.

Her göz benim mihrabım, evimdir her kâlp benim
Bir yol vardır erişen, ararım bıkmaksızın
Ben herkesi severim, olmasa hiç sevenim
İşlerim duygulara, bir daha çıkmaksızın.

Şu pejmürde hâlime bakıp ta şaşırmayın
Bu rütbe, üniforma seçtiğim şekil değil.
Sabır sonsuz deryâdır, yüklenip taşırmayın
Asıl olan sevgidir, bilinsin nâkil değil.

Çok kötü olsa bile, kimseye hor bakamam
İyilik şiarımdır, neyse bilmem kötülük?
Kâlp sevginin üssüdür; incitemem, yıkamam
Sarhoşum ben sevgiden, inanın ki körkütük.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:32 PM
Köroğlu'na
Sayısı belirsiz Bolu beyinin
Nerdesin Köroğlu? Muhtacız sana.
Kıymeti kalmadı avam reyinin
Nerdesin Köroğlu? Muhtâcız sana.

Dağlardan düzlüğe indi eşkıya
Gariban sırtına bindi eşkıya
Hâkimi, kânunu yendi eşkıya
Nerdesin Köroğlu? Muhtâcız sana.

Adâlet kitapta yazıyor şimdi
Adil olacaklar azıyor şimdi
Haksız hakka kuyu kazıyor şimdi
Nerdesin Köroğlu? Muhtâcız sana.

Bir kavga var görsen, kıran kırana
Döndü, cennet ülke, harap, vîrâna
Masumlara tuzak kuran kurana
Nerdesin Köroğlu? Muhtâcız sana.

Kaptanlar gaflette, gemiler kayıp
Minareden geçtik, camiler kayıp
Göz, kulak olacak hâmiler kayıp
Nerdesin Köroğlu? Muhtâcız sana.

Umut denilenler, umutsuz vakâ
Düşürür fırsatçı ülkeyi faka
Girdik büyük, küçük bitmeyen şoka
Nerdesin Köroğlu? Muhtâcız sana.

Hak, hukuk tanımaz kimseler başta
İnsanıyla bitmez, sinsi savaşta
Kurtar bizi, kurtar, ne olur koş da
Nerdesin Köroğlu? Muhtâcız sana.

İşgal edilmeyen tek dağ kalmadı
Bağbanlar sürgünde bak bağ kalmadı
Diri ölü, sorma, hiç sağ kalmadı
Nerdesin Köroğlu? Muhtâcız sana.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:32 PM
Kuraklık
Ne görendir ne de duyan
Can kendi derdine yayan
Ne kaldı ki kurumayan
İlk önce özler kurudu.

Akıl mahkum, fikir sarhoş…
Gâye olmuş, olmamış, hoş…
Bakışların menzili boş…
Görmüyor, gözler kurudu.

Heyecansız..ürkek canlar…
Isınmaz, ne yansa kanlar..
Ne anlatır, ne de anlar
Mânâsız, sözler kurudu.

İnsanlık isyankâr uydu…
Ruhunu edepten soydu…
Hayâyı bir yana koydu…
Utanmaz, yüzler kurudu.

Ezsen taşlarla başını…
Akıtmaz damla yaşını…
Kaybetmiş, öz savaşını
Baharlar, güzler kurudu.

Hem vücut kır, hem de isim…
Değişmez hiç, aynı resim…
İklim, iklim; mevsim, mevsim…
Kışlarla yazlar kurudu.

Dağ, taş, ova her tarafta…
Özler kıraç, her şey lafta…
Sakınca yok itirafta…
Erimez, buzlar kurudu.

Yapan pişkin, gören pişkin…
Alan pişkin, veren pişkin…
Ezilen, dem süren pişkin…
Demek ki tuzlar kurudu.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:32 PM
Küllenmez Duygular
Kapanmaz yaraları sabırla kurutmuştum
Kazımıştım kâlbimden, adını unutmuştum
Sanıyordum, kendime göre bir yol tutmuştum

Bir gün rüyama girdi, gözleri dolu baktı
Yakma dedim, küllenmiş duygularımı yaktı.


Aklım, fikrim, irâdem varlığıyla kaplandı
Sanki o ân kâlbime binlerce ok saplandı
Yaşadığımız ânlar içtimâda toplandı

Uzattım ellerimi, ufuktan da uzaktı
Yakma dedim, küllenmiş duygularımı yaktı.


Depreşmiş özlemiyle üzerime yürüdü
Ürperdim, sevgisiyle benliğimi bürüdü
Yapma dedim, yalvardım, tuttu yerde sürüdü

Yine terk etti, ben melül mahzun bıraktı.
Yakma dedim, küllenmiş duygularımı yaktı.


Bir kuruntu her zaman yaşadığım bu rüyâ
Dalmak istemiyorum hiçbir zaman uykuya
Kahrederim hep onsuz yaşadığım dünyaya

Yakma dedim, küllenmiş duygularımı yaktı.
Sormayın gözlerimden akan yaş niçin aktı?

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:32 PM
L i n ç
Sustuğunu duymadım hiç
Ağladı yıllar boyunca
Yüreğimi etti de linç
Dağladı yıllar boyunca.

Elemimde, kederimde
Oydu ağlayan terimde
Şelâlesi her yerimde
Çağladı yıllar boyunca.

Uğramadı limanıma
Engel oldu dermanıma
Ateş aşkını canıma
Bağladı yıllar boyunca..

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:32 PM
Lolipop
Görmüştü de başka bir
çocukta, imrenmişti…
Lolipop şekeriydi,
çocuğun, tek isteği…
Almayınca annesi,
azıcık direnmişti
Acı ki, o gün yedi
unutulmaz köteği…

Acıyordu her yeri,
hıçkırdı gün boyunca
Yatamadı acıdan,
döndü durdu yatakta
Annesine babası
çok kızmıştı duyunca
Düşündü, bulamadı,
nerde yapmıştı, hatâ?

Tek suçu
bir lolipop şekeri istemekti
Bin pişman oldu ama,
istemişti bir kere
Alıp diğer çocuklar gibi
iştahla yemekti
Bir daha kavuşamadı,
perde inen gözlere…

Tüm hayatını zehir etti,
bir mâsum istek
Hatırladıkça döker
kirli küskün yaşları
Bir daha gözükmedi
kayıp ettiği destek
Tökezleyerek aştı
düzlüklerden taşları…

Lolipop…ömrü boyu
kapanmayan yaraydı
Çıkmadı hiç aklından,
o gün yediği dayak
Umudu acısının
renginden de karaydı
Her şey acıydı, daha
Çok acıydı yaşamak!

Hatırladıkça hâlâ,
lolipop çeker canı.
Alır ama nedense
bir tek bile yiyemez.
Kocaman adam oldu,
unutmadı o ânı.
Burulur kalbi,
canı yanar,
saklar, diyemez…

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:33 PM
Loş Odada Üç Zaman
Yakıtı, kirli, fitili bitmiş bir mum
tiryakiliğinde donanan bir oda
olmayan yok uykuda
hep uyanık olandan başka…

Doğrusu bilinecek
İspatlanacak her yalan
geçen her ânın nasıl geçtiğini kayda alan
görünmez kalemler
ve şeffaf kağıtlar tutulan…

O hercai melodileri
o vızıltı nağmelerle çalan ve okuyan
uykuların koynuna siper tutan iki sivri sinekti
sessizlikte zevke dalan
ıssızlıktan hoşlanan
ve dans eden tatminsiz heyecanla
çılgıncasına eğlencenin sarhoşluğuyla
aklına hiç gelmeyen tufan…
herkese kafa tutan
geceye ve sessizliğe üslenen zaman…

Loşluğun esrârengiz çekiciliğinde
iki göz iki bakış
sevinç ışıltılarıyla parlayan
iki dil ve alev alev dudaklar
birbirlerine şehvet nağmeleri fısıldayan
zevk ve heyecanın serseri yolcuları
sözleri tahrikkâr
temasları tahripkâr
kurbanına hançer vurmak için sabırsızlanan
ve zevkin ölüm döşeğinde
zevkten öldürecek zevk kâtilini
dört gözle bekleyen kurban
ve depreşmiş çılgınlıkların
her hududunu zorlayan
düşüncesi ve irâdesi
o zevk ânına odaklanan
istemeyen ve anlamayan
başka bir şey, yaşamaktan
zevk ve şehvetle beslenen zaman…

İsyanın kuraklığında mahzun
günah yalçınlığında harap
ve dinleyen karanlığın gözyaşına sığınan
yaşaması gerekeni şüphe gölgeleri büyüsüyle
yanılgılarıyla ve aldanışlarıyla yaşayamayan
gözü küskün
sözü ağlayan
bir kaktüs yalnızlığında serâp
yitiğini yıpranmış yol kağıtlarında arayan
içinde binlerce yalnızlığın pus görüntüsü
yanılgıya öfke feverân
göç ânının dehşetiyle duygulanan
öylesine işlerle, öylesine oyalanan
merhametli kelimelerin ellerine sarılan
ve insaflı cümleleri gözyaşı ile koklayarak
pörsümüş vicdan resimlerini sulayan
duyguları bombalayan inlemelerle
pişmanlıklar içinde kıvranan
teslim olmuşçasına
ve kabullenmişçesine reddettiklerini
isyanından usanan vicdana yaslanan
ve bağışa seslenen zaman…

Bir loş oda
ve üç zaman
geceye ve sessizliğe üslenen zaman…
zevk ve şehvetle beslenen zaman…
isyanından usanan vicdana yaslanan
ve bağışa seslenen zaman…
nasıl istersen öyle ol
olmayan yok harman
işte bu
her canın harcandığı
ve her yüreğin çiçek olmak istediği orman.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:33 PM
Mahkumlar
Dal gövdeye mahkum, ben ise ona
Çiçekler meyveye dönmeyi bekler…
Kâlbimdeki yara döndü çıbana
Canımdaki yangın sönmeyi bekler.

Doruklarda duman, içimde sızı
Hüküm ayrılığa olmamdır râzı
Hasret her yanıma yazılmış yazı
Fırtınam umutla dinmeyi bekler…

Gün batar, ay doğar; gece her zaman
Acılar altında, büzülür liman
Sevince ermeyi bekleyen, uman
Kavuşamaz ise yanmayı bekler.

Gözler, körükleyen, söndüren közü
Hasrettir kavuran, savuran özü
Güldüremez kimse ağlayan gözü
Gözyaşı hicranı yenmeyi bekler…

Çerçöp gibi, candır, can iltihabı
Dermansız, dermandır bitmez serâbı
İçer bakış bakış gözler şarabı
Nâfile, içtikçe kanmayı bekler.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:33 PM
Mahkumsun Mahkumlara
Benim gibi doğuştan, bahtsızmışsın neyleyim?
Ey zindan! Suçun ne ki, mahkumsun mahkûmlara?
Suçum mu? Mâsumiyet, sormadın ya söyleyim
Sırdaşım, bana de ki; mahkûmsun mahkûmlara!

Kapın hep gıcırtılı, pencerense dar mı,dar?
Bilmem, sana ne için katlanır o mahkûmlar?
İçinden daha beter dışarıda durumlar
Sorgu,sualsiz belki,mahkûmsun mahkûmlara.

Rüzgâra dövülürsün, yağmura ıslanırsın
Boş kalsan benim gibi,çok çabuk paslanırsın
Adâletsiz dağlara sırtını yaslanırsın
Kaçma uzağa, gel ki, mahkûmsun mahkûmlara!

Kim bilir, kaç müebbet, kaç idâmlığın vardı?
Azat için, kim bilir, ne kadar çok ağlardı!
Haksızlıklardan belki, temiz kâlbin karardı
Utancından hep öl ki, mahkûmsun mahkûmlara!

Duvarlarında ne çok yumruk ve kan izi var
Gözyaşından oyulmuş döşemendeki taşlar
Zindanına daldıkça kararmış ak bakışlar,
Acı haline, gül ki, mahkûmsun mahkûmlara!

Koruyanın olmasa inan yok olursun hep
Kıymetimi bil, benim, varlığına tek sebep
Halimden anlamazsan, ister acılarla kep
Sonsuza kadar,bil ki, mahkûmsun mahkûmlara.

İnan! ben olurum da, sen âzat olamazsın
Bensiz kalırsan eğer hiç rahat olamazsın
Ölüm olursun ama, sen hayat olamazsın
Âkıbetini gör ki, mahkûmsun mahkûmlara.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:33 PM
Mahpus
Kabuğumu kıramadım
Hapsoldum kendi içimde.
Düşlerime varamadım
Kırlar taht kurdu saçımda.

Özgürlüğe yelken açtım
Tutsaklıktan korktum, kaçtım
Bağımsızlığa muhtaçtım
Esaret bitti tacımda.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:33 PM
Maria
Sana olan tutkunluğum
yaprağın rüzgara dağınıklığı gibi,
dalın gövdeye,
gövdenin köke
kökün toprağa bağımlılığı gibi…
Maria! ... ah Maria! ...
toprağın yağmura, güneşe;
tohumun, ilgiye, sevgiye ihtiyacı gibi bir şey,
Sana vurgunluğum.

Usanmaz mısın,
savurmaktan her tarafa bendeni?
Ne kalbim kalbe benziyor;
ne canım can gibi,
senin yüzünden! ...
o hercai gülüşlerin,
o acımasız süzüşlerin,
canımı, kalbimi eziyor.
-senden armağanken yoksunluğum…
ama hâlâ mâsummuş gibi
kendinden değilmiş gibi,
umarsızca, varlığın her yerimi geziyor.
Maria, ah Maria! ...
Senden başka ilaç yok
Kalbimdeki yaraya.

Müslüman’ım, tamam! ...
Sende ecnebi.
Bilmiyor ve anlamıyorum:
bu gözler sana niçin hayran oldu,
gönlüm seni neden sevdi?
Gözlerin, kalbin, bakışların, gülüşlerin,
Dini yok deme ki;
Olsaydı sever miydi hiç seni?
Böylesine perişan,
böylesine çâresiz bırakmayı düşünmen beni
doğru mu Maria?
Maria…ah Maria! ...
Senden başka çare yok
Kalbimdeki yaraya.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:33 PM
Matematik ve Sen!
Dört işlem var matematikte:
Toplama, çıkarma,
Çarpma ve bölme.
Matematik gibisin sende;
bekliyorsun hep
çözümsüzlükler içinde,
hemen her ân tetikte.

Çarpmada çarpansın hep,
bölen bölmede.
Çarpabildiğin kadar
çarpıyorsun önce.
Sonra bölebildiğin kadar
bölüyorsun keyfince!
Çarpılan ve bölünen hep benim;
anlayamıyorum olanı biteni,
anlaşılır mı sence! ?

Çok değişik formül
işlemlerle çıkıyorsun karşıma.
Bâzen bir bilinmezli olmaktan çıkıyor
bin bilinmeze dönüyorsun.
Derdin ne meramın ne,
ne soruyor, ne söylüyorsun?

Matematik gibisin sende;
ne zaman, ne hesap yapacağın belirsiz.
Bakışların rakamlar gibi yalın
gözlerin problemler gibi anlamlı.
gülüşün formüllerle iç içe,
suskunluğun sıfır gibi gamlı!

Matematik ve sen....
kör düğüme döndürdüğünüz...
problemler yumağı gibi ben!
Çöz beni, çöz artık!
Başkaları çözmeden!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:33 PM
Mazi Derinde Yara
Hani, hatırlar mısın, elele gezdiğimiz
Gelincik tarlaları aşkımızı saklıyor?
İsimlerimizin ilk harfini yazdığımız
O ağacın dibinde kâlbim hâlâ bekliyor.

Unutulmaz ânların büyüsüne dalarak
Gidip de gelmeyişine mâzeretler bularak
Hayâller kura kura, heyecanla dolarak
Özlemini rüzgarın şarkısına yüklüyor…

Bu ayrılık bu aşkı körükler de yıkamaz
Yüzün sinmiş kalbime, ölsem bile çıkamaz
Canımı hiçbir ateş, aşkın kadar yakamaz
Kül etse de, yanmaya gözlerini bekliyor….

Kelebekleri bile kıskandıran süzülmen
Gitmiyor hayâlimden, nazlanman, küsmen, gülmen…
İmkânsız olsa bile sonsuza kadar gelmen
Yüreğim usanmadan umutları yokluyor.

Bütün kabâhat senin, diyorum yüreğime
Suçlu aramak boşa, kızıyorum kendime
Solan resmini alıp kanla dolan elime
Sensizlik zehri her an yüreğimi okluyor…

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:34 PM
Mektup
Sana bu mektubu korkarak yazdım
Kabul etmez, geri yollarsın diye.
Özleminle ân ân solarak yazdım
Pişman oldum sonra, ağlarsın diye.

Seni hayâl ettim, seni düşledim
Hırsımdan dudaklarımı dişledim
Yüreğimi satırlara işledim
Ne hâldeyim, okur anlarsın diye.

Bu mektup, sevgimin ümit mührüdür
Yükü mü? Bilirsin, sevdâ yüküdür
Belki alır beni sana götürür
Muhabbetle koklar, sararsın diye.

Sensizliği izah imkansız, baktım
Olacağı insafına bıraktım
Niçin, mektubun dört ucunu yaktım
Sende benim gibi yanasın diye.

Gelecekmiş gibi gözletiyorsun
Arama, sorma yok; özletiyorsun
Yaramsın, yaramı gizletiyorsun
İçerden içerden kanasın diye.

Gurbete kızgınım, bıktım sıladan
Kurtulmaz şu başım dertten, belâdan
Duada tek dileğimsin Mevlâ’dan
Yalvarır ağlarım duyarsın diye.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:34 PM
Melankoli
Çelişkiler içinde bir sevdayı sürdürmek
Kolay mı sanıyorsun? Bilinmez yaşanmadan!
Ümitsizce depreşen özlemleri öldürmek
Kolay mı sanıyorsun? bilinmez yaşanmadan!

Hayat, ölüm arası met ve cezir ayrılık
Koymadı yüreğimde zerre huzur ayrılık
Hangi yöne çevrilsem orda hazır ayrılık
Kolay mı sanıyorsun? Bilinmez yaşanmadan!

Ağırlaşan hasretin izlerini taşımak
Anılarla ateşten gözlerini taşımak
Darmadağın bir aşkın közlerini taşımak
Kolay mi sanıyorsun? Bilinmez yaşanmadan!

Yaşattığın mevsimler bahar mi, sonbahar mı?
Çektirdiğin çilenin, bilmem, dahası var mı?
Sana susamış canım, hayâlinle doyar mı?
Kolay mi sanıyorsun? Bilinmez yaşanmadan!

Güneş her gün hicrâna gözlerini yumarken
Depreşen yaraları umutlarla yamarken
Sensizliği yaşamak, kavuşmayı umarken
Kolay mi sanıyorsun? Bilinmez yaşanmadan!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:34 PM
Mevsim Çiçek Sevda
Her hâlin bir mevsimde açılan çiçek gibi
Gülüşlerin nilüfer, bakışların menekşe.
Yediveren gözlerin tatlı içecek gibi
Açılırsın kalbimde her mevsimde pür neşe.

Yaklaşırsın kurnazca armağanlar sunarak
Sokulursun kâlbime sevgi şefkat, umarak
Buse beklersin benden gözlerini yumarak
Benziyorsun ruhumda hiç batmayan güneşe.

Darılmasın diyerek gözlerin çok özenir
Hiç kimseye güvenmez, yalnız bana güvenir
Aşkın ile her ânım çiçeklerle bezenir
Yardım et her çilesi sen olan çilekeşe.

Bitmez hasret, ayrılık...içten içten solarım
Son umudum sevdânı, özleminle sularım
Kavuşmayı devşirir zamandan duygularım
Ne olur şaşırmayım, yollarıma gül döşe.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:34 PM
Mevzuat
Böylesine baygın bakışın
Ve gülüşün böylesine uçarı
İnanırsan büyük hata
Kül bile bırakmadan yakışın
ve naçar bırakmak naçarı
hiç uygun değil mevzuata…

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:34 PM
Mübtelâ
Her yerimi işgal, istilâ etti…
Resmi bile yok; sır tenin içinde
Kurtulmam imkansız mübtelâ etti
Ben yoğum, olan o, canın içinde…

Gözlerime ışık, canıma besin
Hâzinem, saklarım, kimse görmesin
Severim ömrümce, ister sevmesin
Dolaşan sevdâsı kanın içinde!

Yaşarım, yazarım, belki de yalan
Aklımı, fikrimi, kâlbimi çalan
Odur, sarhoş eden, rehine alan
Reddetmem kadehin sunun içinde.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:34 PM
Mühendisin Şiiri
Gözlerinin izdüşümü
Yüreğimde boy kesitte.
Kuşbakışı bakışların
Ruhumda hep plankote.

Süzüşlerin rasathane
Gülüşlerin gözlemevi
Suskunluğun bin bir denklem
Gözlerinse ev ödevi.

Bir kaç keşfi yapmaksızın
Hislerime düşme, sarptır
Kaç kere deprem geçirdi
Dikkat et, viran haraptır.

Duygu virajlarımda hiç
Sürat sınırını aşma
Park ederken boş kâlbime
Uzak dur, fazla yanaşma

Hırçın yağmur gibi yağma
Çok korkarım feyezandan
Güz güneşi gibi doğma
Yeni kurtuldum hazandan

Yol yok ise yüreğime
Gözlerinle tünel kazı.
Dönmek istersen geriye
Ol virajlarıma razı.

Duygu doruklarıma
Tırman keçi yollarımdan
Sakın geçmeye çalışma
Taşkın yapan sularımdan.

Duygularım flambajlı
Hayallerim sehim yaptı
Deprem gibi bakışların
Sömellerimi çarpıttı.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:34 PM
Nereye Gider
Engin dur daima, yüksekten uçma
Süz sözü her zaman, konuşma saçma
Kardeşine bile sırrını açma
Açıklanan sırlar ilana gider

Acı yoksa, hayat vermez hiç lezzet
Ameldir hayattan geriye özet
Ömür hazinedir, koru ve gözet
Kilitsiz hazine talana gider.

Yokluk kaygısıyla,yok etme varı
Yokta olsan elden koyma vakarı
Onurdur, şereftir insanın kârı
Kaybedenler inan ziyana gider.

Dostluğa hudut koy, koymazsan şaşar
Hırsına bentler yap, yapmazsan taşar
Çileli de olsan gülmeyi başar
Başaramayanlar nâlana gider.

Her yol bir tek yere varır sonunda
Bir gün biri seni alır sonunda
Gözlerin dayalı kalır sonunda
Tüm yaşadıkların yalana gider.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:34 PM
O İlk An İlk Heyecan Ve İlk Hicran
Hatırlar mısın bilmiyorum?
-Çünkü aklımdan hiç çıkmıyor;
her şey bir bakış,
bir uçuk gülüşünle başlamıştı...

O birden bire,
içeri teklifsiz dalan misafir gibi
gözlerimden yüreğime yayılan..
beni çılgına çeviren...
o ilk bakış, o ilk gülüş
ve o ilk heyecan

O nasıl bir bakıştı öyle?
ve o nasıl bir gülüş?
Kalbim adetâ fırlayacakmış gibi
çarpıyor, çırpınıyordu heyecandan..!
Hâlâ o ilk ân gibi telâşa kapılır
heyecanlanırım,
hatırladığım ân!
-Sen nasıldın bilmiyorum! ?
- Hatırladım...! ?
ürkerek korkup kaçan ceylan gibiydin avcıdan!

O ana kadar yıkılmaz,
sarsılmaz olan irâdemi
yerle bir eden,
o ânı, ölene dek
hatta öldükten sonra da unutamam!

Bilmelisin ki;
-Burası çok önemli!
bundan sonra,
bakamam hiçbir göze öylesine,
ve hiçbir eli
öylesine tutamam!
Ve hiç kimseyi sevemem
o ânı ve seni sevdiğim gibi bir daha!
Çünkü o ân anlam kazanmıştı yaşamam!

Hatırlar mısın bilmiyorum?
-Çünkü aklımdan hiç çıkmıyor!
Her şey bir bakışın, bir sözünle
yıkılmış, yerle bir olmuştu
- yaşattığın o ilk ve son hicran! ?
sanki canım o ân,
çekilmiş, çekilmemiş acılarla dolmuştu!
-Sen nasıldın bilmiyorum! ?
Ne güveneceğim bir kimse kalmıştı,
ne güvencim..
Buharlaşmış yok olmuştu
soğuk soğuk terlerle direncim!

Hiçbir açıklama yapmadan,
bir elvedâ diyerek...
- nasıl cesaret edebildin,
nasıl karar verebildin söylemeye hayret! ?
Ve hiç arkana bakmadan,
çekip gitmiştin...
Habersiz, arkanda ne bıraktığından!

Bir sevincim,
çok sevdiğim,
beni çok seven bir sevgilim,
bitmeyecek bir mutluluğum var sanıyordum! ?
-Aldandığımı gösterdi zaman!

Kaynağı o ân kuruyan kaynaktan,
birkaç damla göz yaşı,
içerde hiçbir zaman iyi olmayacak bir yara,
ve hiçbir zaman dinmeyecek bir sızı yarada; İ
yıkılmış, terk edilmiş hârabe...
öylesine kalakalmıştım orada!

Şunu bilmelisin ki;
dün, bugün, yârın inan;
değişmez, değişmeyecek!
-Burası çok önemli!
seni sevmekten
vaz geçmem mümkün değil..hiçbir zaman!

Benim için
nasıl bittiği önemli değil artık!
- Şüphesiz ki başlayan her şey bitecek bir gün
ve yeni başlangıçlar olacak
öğrendim bunu sonradan!

Önemli olan...
- Senin için de öyle olmalı
hiç unutamadığım...!
- sende unutmamalısın!
yüreğimizin o ilk yandığı...
her şeyin o ilk başladığı ân
ve o ilk heyecan! ! !

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:35 PM
Olmaz mı?
Benliğin kâlplerden silsek izini...
Yeniden el ele tutsak olmaz mı?
Ayrılık acıların en hâzini...
Kazısak kökten, unutsak olmaz mı?

Çıkar artık yüreğini cebinden
Tebessümler dağıt gülden lebinden
Kıskançlığı ve nefreti dibinden
Sevgimiz ile kurutsak olmaz mı?

Sineyi hançersiz yarınca hasret
Canı hayallere karınca hasret
Geceyi, gündüzü sarınca hasret
Gurbet kitabını yırtsak olmaz mı?

Her yerde eşkıya yokluk, yoksunluk...
Canı örer, teni yıkar yorgunluk...
Tutuşsak el ele, neymiş mutluluk?
Göz göze gelince tatsak olmaz mı?

ASGARİ nöbette insaf vicdanın...
Taşımak zor, ağır cürmü hicranın...
Ayrılık artırır yükünü canın....
Kavuştuktan sonra tartsak olmaz mı?

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:35 PM
Öksüz Oğlan Çiçeği
Evleri bir tepe başındaydı
Her yeri gören bir yerde…
bulutlara komşu, gökkuşağına yakın…
henüz on beş ya da on altı yaşındaydı
değildi farkında
sevdânın, aşkın…

Kırların özgür çiçeklerine benzerdi
kırlarda gezer
“öksüz oğlan çiçeği” derler
babası öksüz olduğundan belki
kendine “öksüz oğlan çiçeği“ derlerdi…
canımı öğütür…ruhumu ezerdi…

Keçi otlatırdı dağlarda
çiçekleri kıskandıran güzelliğiyle
çiçekler arasında…
masallar anlatır, türküler söylerdi
kelebeklere…arılara
büyüleyici sesiyle…

Dağ keçisi gibi kıvrak ve atılgandı
en yalçın tepelere bir çırpıda çıkar
inerdi bir çırpıda
nasıl yaptığı anlaşılmazdı…
utangaç, çok sıkılgandı…

Belki de bilirdi
İçin için yandığımı
gizli gizli kendini tâkip ettiğimi…
kendine sevdâlandığımı…
bilmiyormuş gibi davranmazdı…

Son göz göze gelişimiz
yağmurlu bir günün
yağmur bitimi sonrasıydı
sırılsıklamdı
yapış yapıştı elbisesi
darmadağındı kendi gibi saçları…
görünüyordu
tâze peynir gibi beyaz teni…
kendisine baktığımı fark edince,
mest ederek beni
bakmıştı deli deli…

Şimşeklerin delicesine çaktığı
yine bir yağmurlu gündü
her tarafı sele veren bir yağmur…
merakla çıkıp evimizin önüne
beklemeye başlamıştım
yine sırılsıklam…yine darmadağınık
gelecek diye…
ne kendisi geldi, ne keçileri
herkes seferber oldu bulmak için…bende
bir iz, bulunmadı, bir gören…
öylesine dehşete kapılmıştım ki
“çıldırmış bu” diyordu hâlimi gören
neye, niçin çıldırdığımı bilmeden…

Korkmaya başlamıştım
Başına bir şey geldi diye
koşuşturup duruyordum sağa sola
delirmişçesine…
bütün aramalara rağmen bulunamadı günlerce
bir korku, bir umutla yaşadım
sonra kara haber geldi
nazlı “öksüz oğlan çiçeği’ m”
kapılıp gitmişti sele…

Cesedini bulmuşlardı….
pâzenden elbisesi parçalanmış
her tarafı yara bere.
o esrârengiz güzelliğiyle
vedâ edercesine sevdiklerine
ve imdat istercesine
yalvaran bakışları, donuk gözlerinde…

gözyaşları arasında
her mezara sâdece ölen konulurken
iki kişi koydular mezarına…
sâdece yürüyen bir iskeletti
benden kalan…geride.

Görürüm hâlâ…
saçlarını savururken rüzgara
sekerken kayalardan
gülerken mâsum, uçarı…
yaralı bir kalptir bana mirası
seslendiğim ondandır uzaklara
içimde iyileşmez bir girdaptır sevdâsı
sebepsiz ağladığım ondandır
kapılarak efkâra
ondan tek hatıradır
içimdeki iyileşmez
ve hâlâ sızlayan yara…

Dîvâneye döndüğümü
o gün kendiyle birlikte öldüğümü…
kendini sevdiğimi…aslâ bilmedi…
“öksüz oğlan çiçeği”
mezarı üzerinde biten otlara söylüyorum şimdi
kendine söylemeye fırsat bulamadığım
ve hayaline ezberlettiğim gerçeği…

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:35 PM
ÖLÜMCÜL

Yüzündür gözlerimde dert demlenen her akşam
Her akşam seninle bir olamamak ölümcül.
Hüzündür gözlerimde aşk nemlenen her akşam
Seninle olup seni bulamamak ölümcül…

Her tarafta izin var, her köşede hatıran
İyileşmez, imkansız, ne sürsem azar yaran
Mümkün değil, olamaz, senden başka bir saran
Çekip müzmin derdini ölememek ölümcül...

Ararım, yok; örseler özlem aklı, bilinci,
Gözlerimden dökülür kaderim inci inci
Yaşamak isterim ya, yaşayamam sevinci
Ağlayıp gece gündüz, gülememek ölümcül!

Ufuklarda tutuklu hasret açan yüreğim
Harap olur, açtığın yerden geçen yüreğim
Sensizlik şarabını hep sek içen yüreğim
Müebbet sürgünlerde, gelememek ölümcül.

Bilirim, yok indinde hasretimin kıymeti
Canımda ziynet gibi gül yüzünün ziyneti
Çoktan adadım sana, hebâ ettim devleti
Esâretin ebedi, kalamamak ölümcül.

Her gülüşün bir resim, her bakışın manzara…
Bu ne biçim sevdâdır, her tarafımda yara?
Hükmetmem mümkün değil, sindiğin duygulara
Seni sevip de seni dilememek ölümcül…

Bu bir sevdâlı kâlbin serzenişi, sitemi…
Ayrılığa oyuncak olmak bitmez mâtemi
Merâkım, kavuşmamız ötelerden öte mi?
Hep hissedip müşkülü, bilememek ölümcül…

Her akşam seninle bir olamamak ölümcül.
Seninle olup seni bulamamak ölümcül…
Çekip çekip derdini ölememek ölümcül…
Ağlayıp gece gündüz, gülememek ölümcül!

Olduğun diyarlardan gelememek ölümcül.
Esâretin ebedî, kalamamak ölümcül.
Hep hissetmek müşkülü, bilememek ölümcül…
Seni sevip de seni dilememek ölümcül…

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:35 PM
Pişman Sevgi Dilencisi
Ey sevgili, içimde iken seni uzakta
Aradım, gafletimden. Ömrüm geldi son deme.
Pişmanım, utanırım; şu hâlim bir bak da
Reddetme, düşmeyeyim kurtulduğum mâteme.

Biliyorsun, hediyem can sana, getirdiğim
İsyanlarla işlenmiş, dokunmuş günahlarla
Son ânını yaşayan ümidim bitirdiğim
Kabul eyle ne olur, yakarırım âhlarla.

İrşâd olur karanlık, aydınlanır dehlizler…
Güzelliğin mehtâbı kıskandıran güzellik!
Her manzarada seni kucaklar hayran gözler…
Kaynak olur körlere yansıttığın özellik.

Bağışlanma bekleyen günahkâra umutsun…
Gece-gündüz, inan ki yardımına muhtaçtır!
Unutulacağını bilen nasıl unutsun! ?
Seni, sevene sevdân iki âlemde taçtır.

Geldim mücrim, isyankar; örtün ile üstümü
Şefkât, merhâmetinle kapat da arınayım.
Aşka çevir kâlbimden dağılmayan hüznümü
Sığınağım, siperim; gölgende barınayım.

Gözyaşları kâlplerin yok edermiş kirini
Secdelere kapanıp ağlayayım, bırak da!
Kaybedip, çâresizce arayanım, yârini
Günahkâr da gelmişsem, sar, bırakma ırakta.

Ayrılıklar aşığın artırırmış aşkını
Dayanacak tâkati kalmışsa yüreğinde! ?
Birine yem olmadan kucakla bu şaşkını…
Zevk verir, eriyeyim, gam değil, âteşinde.

Mihrapmış buluşmamız, secdeymiş kavuşmamız…
Kimlere secde etti, şu günahkar, bir bilsen?
Elzemmiş engellerle sona dek savaşmamız…
Mağlubiyet hakkınmış, affa lâyık değilsen.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 06:35 PM
Ruhsuzlara Mesaj!
Seni duyan, dinleyen kim?
Konuş, konuş boşa gitsin!
Duysa bile…anlayan kim?
Konuş, konuş boşa gitsin!
Ömür koşa koşa bitsin!

Nasihatin yüzü soğuk…
Suçluların özü soğuk…
Herkes derki...sözü soğuk
Konuş, konuş boşa gitsin!
Derler: boş ver, yaşa, gitsin!

Bilmeyen, bilmem demiyor
Aç olan az az yemiyor
İhtiras canı emiyor
Konuş, konuş boşa gitsin!
Bir iş var mı, hoşa gitsin?

İyilikten bilmez kimse…
Hor görür, hem sevmez kimse…
Doğruya yer vermez kimse…
Konuş, konuş boşa gitsin!
Yağ yak, yalan döşe gitsin!

Muteber olan riyakar
Sahtekarlık çok can yakar
Yalan nice evi yıkar
Konuş, konuş boşa gitsin!
Kış demeyin kuşa, gitsin!

Sâdıka rağbet eden yok!
Haine kucak açan çok!
Allah’tan korkmayandan kork!
Konuş, konuş boşa gitsin!
Aç, çoğu, dört köse gitsin!

Merhametsiz duygusuzlar…
Vurdumduymaz, kaygısızlar…
Saygı bekler, saygısızlar…
Söz işlemez taşa, gitsin!
Konuş, konuş boşa gitsin!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:04 PM
Rüya
Bu sabah kalktığımda, yine yoktun yanımda…
özlemin kanıyorken canımda…
oysa, berâberdik bütün gece
Ah bilsen düşlerimde neler yaptık, neler paylaştık seninle…

Yemyeşil ormanlar arasında…
rengarenk çiçeklerle bezenmiş sonsuz çimenliklerde…
el ele dolaştık… kelebekleri kovaladık büyük bir zevkle…

tatminsiz lezzetler bıraktın içime…
mutluluk dolu gülüşlerinle
bu gece…
diz dize oturduk… göz göze bakıştık…
sevginin ve sevincin coşkusuyla...
bâzen sen omzuma yasladın başını…
okşadım saçlarını…
bâzen ben omzuna koydum başımı…
saçlarımda gezdirdin çıldırtan parmaklarını…

ellerimi alıp ellerinle,
öptün sımsıcak öpüşlerinle…
ellerini alıp ellerime,
okşayarak sâkinleştirdim,
sâdece sana has ilgimle…

kendimizden geçmiş halde dolaştık kırlarda
çiçekler koparıp taktım göğsüne
heyecanlandığında destek olsun diye kalbine..

çıktık ve inmeyi istemedik, gökyüzüne
bulutları kokladık…
güneşi kovaladık…geceye meydan okuduk
gündüzü sorguladık…
yâni ben seninleydim…
her şeyimle.
sen benimleydin…
her şeyinle.

Dayanılmaz ve doyumsuzdu…
Rüyada bile, olmak seninle.

seninle dolu zamanlarla işledim
her şeyimi…
seninle ve sevginle boyadım.
ama seni bulamadım yanımda
o mutluluğun verdiği sarhoşlukla uyandım
oldu mu ya, bu yaptığın?
oldu mu ya, aldattığın?
Ağlattığın oldu mu ya?

her seni anışta içim burulur…
acı duyarım
ne olur!
hiç değilse,
acı vermesin rüyalarım! ...

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:04 PM
Rüyada Çağrı
Rüyama girerek her gün, her gece
Özlemin bıktırdı, tez gel diyorsun.
Bitsin şu dargınlık, bitsin işkence
Affeyle, incitmem, söz, gel diyorsun.

Engeller art arda, yalnız aşamam
Anladım, mucize sensiz yaşamam
Sırrımı kimseyle, yok, paylaşamam
Kördüğüme döndüm, çöz, gel diyorsun.

Çığ gibi, üstüme düşer hasretin
Ümit var ol deme, olamam metin
Çekemeye razıyım, ne var mihnetin
Yaptıklarım için, kız, gel diyorsun.

Rahat vermez, kabus dolu sorgular
Vicdanım suçlusun der, hep yargılar
Baş kaldırdı sensizliğe duygular
Asi yüreğimi, ez, gel diyorsun.

Dinle beni, anla çok zor durumum
Vücudum sancılı, felçli şuurum
Tepele, önüne saçtım gururum
Geçemem ben senden vaz, gel diyorsun.

Mutsuzsum, inanma, inkar etsem de
Tehditkar hayalin her an ensemde
İçim yanar hâlâ, söndü desemde
Söndürmezsen sönmez, köz, gel diyorsun.

Dertliyim, dermanı seninle olmak
Kader değil ayrı kalarak solmak
Kararım katidir, yok bıkmak, yılmak
İnan bana, yapmam naz gel diyorsun

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:04 PM
Salıncak
Bindirdiler, elimden tutup bir salıncağa
Zannettim ki, kavuştum; şefkatli bir kucağa!

Çocuklar gibi zevkle dolu sallanıyorum…
Bakışlar çevrilince, mahcup, utanıyorum!

Kapatıp gözlerimi hayallere girdikçe
Uçuyor sanıyorum başımda birkaç serçe.

Kim bilir, belki başım değiyor bulutlara?
Bahar gibi coşkulu içimdeki manzara.

Zincirlerden boşalmış gibi hoş duygularım
Dağıldıkça içimden, çökelmiş kaygılarım.

Yalnız gülmek, oynamak geçiyor hep içimden
Heyecanla dopdolu, korkmadan hiç kimseden!

Doğrusu tatmak gerek yoğrulduğum bu hissi
Kelimeler yetersiz, yaşamak en iyisi.

Fevkalade, kapılmak bâzen bu duygulara
Vermek her türlü derde, sıkıntılara ara.

Filimmiş gibi hayat, hatırat renkten renge
Kaptırmalı kendini insan bu hoş âhenge.

Uçar gibi git, git gel, târif edilmez âhenk
Görülmemiş böyle zevk, sevinç bahçelerine denk!

Gönül dolusu sevinç, göz dolusu hayaller
El ele tutmak için sevgi dağıtan eller.

Her şeyi ile yoksa, ruhumda çocukluğum
Aramayın, sormayın; o zaman ben de yoğum!

Eğer olsaydı hayat, küçücük bir salıncak
Ondan yalnız binenler zevk alırlardı ancak!

Oysa hayat ayrılmaz, parçalanamaz bir bütün
Anlıyor insan, bâzı şeyleri kaybettiği gün!

Gülmek-ağlamak; sevmek-nefret, hep iç içe
Mutluluk, katlanmakla mümkün gözükür, hiçe.

Arayan, mutluluğa er geç erişecek yol;
Yokluğa kavuşmayı cesurca dene bol bol!

Yüceliği kendinden bilme Yaratan’dan bil!
Gayriye rağbet etme; yalnız, tek O’na eğil!

Ruhum bugün gezindi hayli hayallerinde
Uyanınca hiçbir şey bulamadı elinde.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:04 PM
Savaş Çocuk Anne
SAKLAMBAÇ!

Anne! Anne! Anneciğim neredesin?
sana sesleniyor,
seni arıyorum epeydir.
Niye çıkmıyor sesin?
Neredeysen ses versene! ?
İşin yoksa, birazcık yanıma gelsene.!
Mâdem saklambaç oynamak niyetin,
Ki durum onu gösteriyor.
Peki o zaman,
Saklandığım yeri bilsene Anne!


SÖBE!

Sen gelmeyince bak
Ben geldim, buldum seni
Aman Allah’ım! Bu hâlin de ne?
Anne! Anne! Anne!
Niçin, upuzun hareketsiz
Yatıyorsun yerde öylece?
Niçin öyle çakılmış gibi gözlerin
Ve niçin öyle boş boş bakıyor bana
bakar gibi yabana?
Şimdi oyunun, şakanın sırası değil
Tut elimden, haydi kalksana!


ACI GERÇEK!

Şu kapımızın önünde duran
Tanklar de neyin nesi, anne? !
Söylesene anne!
Bu babamın bana
Getirmeye söz verdiği
Oyuncak tanklar mı?
Tanklardaki askerler
Oyuncak askerler mi yoksa?
Anne! Anne!
Ne olur söyle! Anne!

Enkazlarda, çıldırmış deliler gibi
Kötü kötü bakan adamlar da kim? !
Hiç tanımadığım
Sağı, solu tekmeleyerek
Ve küfrederek kutsal değerlere
Bir şeyler arayan bu adamlar,
Tanıdım anne, tanıdım!
Ülkemize ve üstümüze kâbus gibi çöken
Bu bitmez ve anlamsız savaşı
Başlatan o askerler bu askerler anne!
Anne! Anneciğim!
Babamı, ağabeylerimi
Alıp alıp giden
Ve geri getirmeyen askerler;
Bunlarında kan bürümüş
Kin çökmüş gözlerine.!


ŞAŞKINLIK!

Anne! Anne! Anne!
Ben nerdeyim, sen nerdesin
Gökyüzü nerde?
Burası nere?
Güneş, ay, yıldızlar
Değil niye yerlerinde! ?

Hani, hatırlar mısın anne?
Bize hikayeler anlatırdın;
uyuturken dizlerinde
Niniler söyleyerek
En tatlı sesinle.
Birden canım istedi
Hadi yine söylesene!


MERAK!

Anne! Anne! Anne!
Ben nerdeyim, sen nerdesin
Gökyüzü nerde?
Burası nere?
Güneş, ay, yıldızlar
Değil niye yerlerinde! ?

Hani, hatırlar mısın anne?
Bize hikayeler anlatırdın;
uyuturken dizlerinde
Niniler söyleyerek
En tatlı sesinle.
Birden canım istedi
Hadi yine söylesene!


SON VE SONUÇ!

Bu, senin bahsettiğin melekler mi?
Gideceğimiz yerde
Bütün şehitlerle berâber şehit babam,
Ağabeylerim bizi beklerler mi?
Kelebekler gibi uçan ben miyim?
Yoksa, anne onlar senin söz ettiğin
Cennetten gelen melekler mi?

Oyunumuz yine yarım kaldı seninle
Her zaman ki gibi, anne!
Belki istemeden.
Derdin; günü gelince
ben de gidebilirim belki
babanın peşinden.
Demek ki o gün, bu gün
Ama anne, ama! ?
Düğün günü gibi değil
Mahşer günü gibi bir gün.

Doyası koklayamadan
Doyamadan daha sana
Sevgiye, sevince;
Beni boynu bükük, öyle
Öksüz ve yetim bırakıp gitmek
Haksızlık değil mi?
Bitmeyen, şu ürkütücü sessizliğin içinde.
Ben sensiz ne yapar ne ederim anne!
Haksız mıyım söyle! ?
Doğru mu yaptığın sence?

Bil ki; er ya da geç,
Yine buluşacağız seninle
Cennet dediğin o yerde;
Babam, ağabeylerim
Ve bütün şehitlerle.
Ne olur kucağını aç bekle!
Anne! Anne! Anne! Anne!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:04 PM
Savaşa hayır
Bu nasıl anlayıştır, bu ne biçim insanlık?
İnsanları sinsice öldürmeyi düşlüyor.
Belli ki, benliğini işgal etmiş karanlık
Haklı-haksız fark etmez; saldırmayı düşlüyor!

Başlarsa tutuşturur her yeri, biter hâyır
Kan, gözyaşı, sefalet; deyin savaşa hayır!

Savaşın ganimeti; ölüm, tükenmez acı
Yeri, göğü bunaltır; şaklayınca kırbacı
Engelleyin ne olur! barıştır tek ilacı
Çıldırmışlar sevgiyi kaldırmayı düşlüyor.

Haklı kim ardında ol, mâsum kim onu kayır!
Kan, gözyaşı, sefalet; deyin savaşa hayır!

Üç günlük ikbâl için, bunca kargaşa niye?
Yakışır mı? Söyleyin! Yara açmak sevgiye.
Etten duvar örün de, mâni olun câniye
Kasasını savaşla doldurmayı düşlüyor!

Duy yürekten nidâyı; dostu, düşmanı ayır!
Kan, gözyaşı, sefalet; deyin savaşa hayır!

Muhtaç olmayan var mı, sevginin çiçeğine?
Muhabbetle erilir erdemin gerçeğine
Kana susamış, bakın, kalleşin bıçağına
Masumların canına daldırmayı düşlüyor!

Akıllı ol, tuzaktan kendini çabuk sıyır
Kan, gözyaşı, sefâlet; deyin savaşa hayır!

Sevgisiz, gözü dönmüş kâtillerden uzak dur!
Sözü yalan, gözü boş; görünümü tuzak, dur!
Yapacağınız hatâ içimize oturur!
Kardeşi düşman edip yıldırmayı düşlüyor!

İbretlik manzarayı reddeder ova, bayır
Kan, gözyaşı, sefalet; deyin savaşa hayır!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:04 PM
Semer Kemer
Siz, biz, hepimiz
Yoktur çaremiz…
Atsa tepemiz
Vurun semeri
Sıkın kemeri.

Bilsin ki halkım!
Dert salkım salkım!
Kurtulsun mülküm!
Vurun semeri
Sıkın kemeri.

Ülke kırlıkta!
Bütçe darlıkta!
Tek tek, birlikte
Vurun semeri
Sıkın kemeri.

Bomboş hazine…
Dert bin düzine…
Dalma hüzüne
Vurun semeri
Sıkın kemeri.

Geçmiş iktidar
Vermiş çok zarar
Tek çıkar yol var
Vurun semeri
Sıkın kemeri.

İç borç, diş borç çok!
Kazanç, gelir yok!
Bitsin dersen şok!
Vurun semeri
Sıkın kemeri.

IMF dedi
AB istedi
Bakan söyledi
Vurun semeri
Sıkın kemeri.

Büyükler sefil…
Küçükler gafil
Bulunmaz kefil…
Vurun semeri
Sıkın kemeri.

İsçi, memur aç
Köy, şehir muhtaç
En etkin ilaç
Vurun semeri
Sıkın kemeri.

Kimseye maaş
Yok, ekmekle aş
Bas bağrına taş
Vurun semeri
Sıkın kemeri.

İşsizlik arttı
Adalet tarttı
Dayanan yırttı
Vurun semeri
Sıkın kemeri.

Az yiyip, az iç!
Hep perhizi seç!
İsteksiz, güleç!
Vurun semeri
Sıkın kemeri.

Yapan yaşadı
Enfestir tadı
Bırak inadı
Vurun semeri
Sıkın kemeri.

Aza ol râzı
Açma çok, ağzı
Bırak söz, nâzı
Vurun semeri
Sıkın kemeri.

Şaşıp, şaşırma
Sabrı taşırma
Sakın düşürme
Vurun semeri
Sıkın kemeri.

Bizim bu ülke
Müjdedir halka
Değişmez ilke
Vurun semeri
Sıkın kemeri.

Deri, kemik kal!
Bak aval aval
Yok başka hamal
Vurun semeri
Sıkın kemeri.

Kısır piyasa
Kalsak da posa
Emreder yasa
Vurun semeri
Sıkın kemeri.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:05 PM
Senden Ümit Kesince
Hiçbir göze bakmadı
Gül iken gül kokmadı
Aklından hiç çıkmadı
O gözlerin, gülüşün
Senden ümit kesince
Neler çekti? bir düşün!

Dağları yurdu sandı
İçin için hep yandı
Usanmaksızın andı
Oldu pelesenk adın
Senden ümit kesince
Çığlığını duymadın!

Kimseye bildirmedi
Çekti, baş kaldırmadı
Kaderi güldürmedi
Sense hep mutlu sandın
Senden ümit kesince
Sığındığı insandın!

Kâlbine çökeldi gam
Sevgisini vurdu sam
Yılmadı, etti devâm
Yolar onu eskitti
Senden ümit kesince
Yazık meçhule gitti.

Ne bahar, ne yaz kaldı
İçinde hep köz kaldı
Verilmiş bir söz kaldı
Umutsuzca ağladı
Senden ümit kesince
Acı oldu çağladı.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:05 PM
Senin Yüzünden
Senin yüzünden…
terk edersem bu diyarı…
geri gelmezsem;
senin yüzünden,
yüreğimdeki sızılar,
döktüğüm gözyaşları.

İçimde sönmeyen yangın
saklandığım sır
olduğum; her şeye, herkese kırgın
ve sürekli dalgın…
senin yüzünden
yapmışsa sevdâ canımda salgın.

Söylemişsem hüzünlü şarkılar
ve yazmışsam hasret şiirleri
senin yüzünden
suçlu değil birileri.

Dile düştüğüm
tanınamaz hâle düştüğüm
senin yüzünden
kul olduğum, köle düştüğüm.

Değişmez hayat rotamı,
değiştirmem;
tepeden tırnağa giyimimi, kuşamımı
yürüyüşümü, gülüşümü, düşünüşümü
yeniden şekillendirmem;
ve terk etmem bütün güzel alışkanlıkları…
senin yüzünden;
yapmaya başlamam,
yapmayı hiç düşünmediğim yanlışları.

Nefret etmişsem sevdiklerimden,
sevmeye başlamışsam nefret ettiklerimi
kimsiz, kimsesiz kalmışsam,
senin yüzünden
çekiyorum
bütün çektiklerimi.

Bir çırpıda unutmam,
silip atmam gerekirse,
geçmiş unutulmaz ânları,
senin yüzünden;
binlerce kez tepelemem,
ayaklarımı kanatan,
içimi acıtan,
ayrılığa götüren kahırlı yolları.

meğer ne kadar yanlış tanımışım
ve ne kadar hatâ etmişim
sana inanmakta,
hakkında ne denli yanılmışım,
zorlansam da kabullenmekte ve anlamakta,
eğer yüksünüyorsam canı taşımakta…
bil ki sensin tek sebebi
ve senin yüzünden
ölmekte…
yaşamakta…

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:05 PM
Sensiz Ankara
İçimde acılar
yanaklarımda gözyaşları
gözlerimde hayâlin
ilk defa sensiz dolaştım
bu akşam Ankara'yı
sanki senmişsin gibi
çekerek içime
unuttuğun pakette kalan
son sigarayı.

Her hatırlayışımda seni
yeniden depreşiyor
vazoda solan çiçekler gibi
başlıyor canım solmaya
niçin böyle ansızın
ayrılmaya
ve gitmeye karar verdin
boyayarak içimi acılara.
Biliyorum
sende iyi biliyorsun
mümkün değil
sen olmadan tedâvi etmem
ve sarabilmem
kalbimde açılan yarayı.

Anladım bundan sonra
Hep sensiz
Ama içim hep seninle
Yaşayarak sensizliği zerrelerimde
Dolaşacağım Ankara’ yı…

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:05 PM
Sensiz Hiç Olmadım!
Ben sensiz hiç kalmadım
her ân benimle oldun her yerde.
Ne gözlerden, ne ikramlar sunuldu,
ne gülüşlerden ne ilhamlar;
hiç birini almadım;
bağlandığımdan beri
dermanı sen olan derde…

Nereye baktıysam sen vardın
seni gördüm hep gözlerde…
senin gülüşlerindi içime çöken
gülüşlerde.
Uzaklarda olsan bile
varlığın hep yanımdaydı…
hayalin gözlerimde,
hasretin canımdaydı…

ben sensiz hiç kalmadım
sen yanımdayken de
yanımda yokken de
sensiz olmadım!
Nefes aldım
ve verdim hep seninle…

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:05 PM
Sensizlikte
Seninle gitti her şey
mutluluk, gözlerinle sevinç
ve neşe, yüzünle birlikte.
Rüzgar, yağmur ve gece sildi süpürdü
bıraktığın izleri.
Ama hiçbir şey silemedi
seni hatırladıkça
içimde hep sızlayan yeri.

Yok oldu… benim için
gökyüzüne çerçevelediğin hayalin de.
Çerçöp gibiyim
hasret şarkıları, ayrılık türküleri elinde.

Kalakaldım…yapayalnız
ne yapacağımı bilmez ve
çâresiz halde,
acılara hedef olarak
karamsarlığın siperinde.
Umutların avucuna büzülmüş
sevgi artıklarıyla yetinmeye çalışarak
anıların gölgesinde;
ve senden kalan
her şeyi eriten sensizlikte;
sensizliğe alışmaya çalışarak yaşamak
ve cenâzesi seninle kalkan bir aşkı
tekrar diriltip, yaşatabilme düşüncesiyle.
“Hiçbir şey eskisi gibi değil
niye değişti her şey? ” dövünmesiyle.
Eskiterek kalbimi
her şeye, bir gün yeniden başlayabilme hevesiyle.

Şimdi dokunaklı şiirler yazmaktayım
İçip içip sensizliği…sızmaktayım.

Seninle gitti her şey
Sen de seninle
Ben de seninle…

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:05 PM
Sesim Nefesim
Sesim…nefesim…hevesim sendin
kafesim de sen!
Kurtulmam mümkün değildi
Ne kadar istesem de, öksenden…

şarkıydın…aşk şarkısı…sesimde sen
gül açan ve gül kokan…
nefesimde sen!
Her zaman her iklimde yaşayandın
kafesim de sen!

bir kerecik olsun bana:
sesim desen
nefesim desen
hevesim desen
kafesim desen
ne olurdu!
dayanmak artık zor sensizliğe
her şeyim yıprandı bak, canım yoruldu…

Kıskanıyorlar…sana düşkünlüğümü bilenler
yaşıyorum zannediyor…
sensizliğin gölgesinde
nasıl büzüldüğümü,
sensiz ceset olduğumu bilmeyenler….
yaşamak mümkün mü
mahrumken sevgilinin sevgisinden
Diyorlar: “berâber misiniz hep”
diyorum:”ben hep onunlayım
o ise ayrılık ülkesinde”

sesimde sen
sesimsin
nefesimde sen
nefesimsin
kafesimde sen
kafesimsin
hevesimde sen
hevesimsin
soluyarak bulunduğun her yeri
koklayarak hayallerini
her iklimim sensin
her iklimde sen
açtığın kapanmaz yaralara
yaralı gibi sürünerek…
mutlu gibi görünerek
her mevsimim sensin
her mevsimde sen
anılarla canhıraş yaşıyorum
seyrederken solgun bir resimde sen.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:05 PM
Sevgi Denklemi
Sen
Artı ben
Eşittir ikimiz
Bâzen batan bezen yüzen bir gemi
Hep yangın içimiz
Ne boylamı belli ne enlemi
Ne mi
İşte sevgi denklemi

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:05 PM
Sığınak
******* gözyaşı, ******* isyan!
Bir dalın burcunda titreyen yaprak
Kirlenmiş bir kâlpte zonklayan nisyan
Umut kılavuzsuz, göz yalınayak…

Çiçekler, çiçekler arılar sürgün
Petekler emilmiş güveler memnun
Leylâ’nın sesidir seslenen her gün
Leylâ’dan habersiz perişan Mecnun.

Kara sevdâ yavan; kurak, kimsesiz
Eller var ağlayan, hüzün eller var
Bir umut sürgünü vicdan dengesiz
Kaybetmiş kendini, kendini arar.

Rehber sevgi, bilmez, şaşkın perişan
Örselenmiş canı nefret elinde
Kuşatmış canını, mahzunun, hicran
Harcamayı bilmez, servet elinde…

Her yana saçılmış, her şeyde gözü
Özünün, bilmiyor ihtiyacı ne?
Ağarmaz renklerle resimli yüzü
Hissetmez, aldırmaz, âciz, acı ne?

Oysa muhtaç, bilmez, kimden isteye
Döner giriftinde dehliz delisi
Ezelden güftedir acı besteye
Gönlü, yol göstermez, esas velîsi.

Kaçacak ya, yer yok, herkesi yordu
Tüketti, sermaye arar, bulamaz
Eşkıya her yola fakını kurdu
Sığınaksız kaldı, sorar, bulamaz.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:06 PM
Sır Gibi
Söyleyeme, sır gibi hep aklında kalayım…
Yüreğinde açılan güller benim olmalı!
Kavrulduğunda canın, susuzluğun olayım…
Üzülürsen acıyan benim canım olmalı.

Gözyaşın akacaksa yüreğime dökülsün
Ağlama da sen gülüm, benim göğsüm sökülsün
Sevin, her zaman mutlu ol tek boynum bükülsün
Kalacaksa kalbinden miras bana kalmalı.

Ben yanayım, olmasın, sana mekan cehennem
Üfle ki, nefesinle küle dönsün her zerrem
Kabulüm verilirse sen ve aşkınla İrem
İrem’imde her zaman bestelerin çalmalı…

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:06 PM
Soğan Ekmek Özlemi!
Soğan, ekmek yenen günleri arar
Olduk be birader, deşme yaramız.
Başımızda şâki birileri var
Yıldık be birader, deşme yaramız.

Kara saban devri bundan güzeldi
Acı, tatlı, sevinç her şey özeldi
Zannettik yanlışlar bir bir düzeldi
Daldık be birader, deşme yaramız.

Tezeğin kokusu, samanın tozu
Nerede yaylada meleyen kuzu?
O günden çok fazla bugünün yozu
Öldük be birader, deşme yaramız.

Niçin böyle âciz hâkiriz hakir?
Çektiği acıdan mayasıl fakir…
Yoktur iğfal edilmeyen bir bâkir
Bulduk be birader, deşme yaramız.

Borç ile doğuyor, doğan bebekler
Başımıza musallattır şebekler
Umutları alacaklılar bekler
Böldük, be birader, deşme yaramız.

Eşkıya her yola kurmuş tuzağı
Gözleyen çok tehlikesiz uzağı
Süt vermeye zorlanmakta buzağı
Güldük be birader, deşme yaramız.

Her köşeyi tutmuş reziller heyhat!
Atasına âsi olmakta evlat
Yük şimdi omuza yaşanan hayat
Kaldık be birader, deşme yaramız.

Hârami harama diyor ki helal
Faize boynunu bükmekte hilal
Azgınlık diz boyu, beklenir celal
Solduk be birader, deşme yaramız.
Kangren kuşatmış her kıyı, köşeyi
Kaybetmiş yürekler sevinç, neşeyi
Boş yere kırmadık kadeh, şişeyi
Dolduk be birader, deşme yaramız

ASGARİ boşluğa atar kulacı
Düşünen yok diye susuzu, açı
Nerde diye soran; sakalı, saçı?
Yolduk be birader, deşme yaramız.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:06 PM
Son Müzayede
Beni benden çok seven, sevdiğim bir vardı
İmdâdıma yetişir, her belâdan kollardı.

Antikadan kıymetli, elmastan değerliydi
İtibarı, makamı her şeyi yeterliydi.

Müze hastalığıydı, müzâyede tek işi
Antikacılık ise, çok sevdiği ek işi.

Hazineler gibiydi, görseydiniz gülünce
Müzesine koymuşlar, işittim ki ölünce.

Söylendiğine göre: kızmazmış hiç kimseye
Konacaksın denince, sonunda bir müzeye.

Dersini ezberlermiş, yaparmış ödevini
Özenle müze gibi bezediği evini,

Ker***lerle süslemiş, taşlarla donatmışlar
Müzeye bir an önce koymaya can atmışlar.

Etmemiş hiç itiraz, hiç tepki göstermemiş,
Gül vermişler der diye, hiçbir gülü dermemiş

Görmemiş, kim gelmişse vedâ için yanına
Devam etmiş küs gibi müzesinin koynuna.

Kendi öz maddesinden hazırlayıp hediye
Koymuşlar gözlerine, aç ise doysun diye

Ne kadar çok üzüldüm anlaşılmaz, anlatsam!
Her âzâmı kuşattı içimi bürüyen gam.

Müzeden müzâyede sedâları yükselir
Dediler: hiç üzülme sıra sana da gelir,

Gam etme hiç, herkesin aynı cinsten müzesi
O müzeye koyarlar, olmasa da kimsesi.

Mühim olan şudur ki: tetikte olmak gerek
Tetikte olmak için, tekniği bulmak gerek.

Severken birisini, derdi: canım, antikam
Kitabında yazmazdı; kin beslemek, intikam!

İnanın, sevinç dolu, sevgi meşalesiydi o!
Aşkı sevda çağlayan, duygu şelalesiydi o!

Ara sıra ziyarete gitmek gerekiyormuş...
Her zaman hayırla yad etmek gerekiyormuş...

Dudağımda dilekler, gözlerimde billurlar
Ziyarete giderim, sessiz sessiz uğurlar.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:06 PM
Sonbahar Sancısı
Bir sonbahar sancısı her yerimi kuşattı
Gözlerimi nisanın yağmurları savurdu.
Bilmediğim bir yerden ruhuma hançer battı
Bir ayrılık rüzgarı benliğimi kavurdu.

Ağlasam mı, gülsem mi; çâresizim, şaşırdım?
Sabırdan derya idim, üzüntüden taşırdım
Kâlbimi uzaklara bilmem kaç kez aşırdım?
Döndü geriye vîran, harapmış aşkın yurdu.

Kabullenemedi hiç, duygularım gerçeği
Söyledim inanmadı: küsmüş aşkın çiçeği
Dayadı sinesine bir paslanmış bıçağı
Yalvardım vurma diye, bilmem kaç kere vurdu.

Alkanlar içindeydi düştüğünde her yeri
Göklere donuk donuk bakıyordu gözleri
Sanki bir şeyi tutmak ister gibi elleri
Uzanmıştı boşluğa, öylece duruyordu.

Ürperdim birdenbire, etrafıma bakındım
Ölüme, nefes kadar uzak, candan yakındım
Sanki bir hayâletten korkar gibi sakındım
Farkettim, içimdeki ümitler kuruyordu.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:06 PM
Sonbaharın Son Yüzü
Son umutla kalbini açtınsa gelecektir…
Beklenmeyen bir ânda, sürgünlerde yorduğun! ..
Niye eskimez sevgi, yaşayıp bilecektir?
Bitti derse inanma, bitimsizdir sorduğun…

Sonbaharın son yüzü, hisler başkalaşmakta
Zamanın görüntüsü hayallerde taşmakta
Ayrılanlar son hüzün sihriyle kavuşmakta
Azat olacak bir gün, zincirlere vurduğun! ..

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:10 PM
Sönmeyen Yangın
Bir yakan yok ise sakın ha yanma
Yanmazsan, yananı asla kıskanma
Yangın özde olur, dile inanma
Yan gönül, yanmadan pişmek imkansız
Çiğ çiğ menzile erişmek imkansız.

Kâlp, kâlp olamaz hiç, gerçek yanmazsa
Yangınını aşk yangını sanmazsa
Darılma yârine; sorup, anmazsa
An gönül, anmadan pişmek imkansız
Çiğ çiğ menzile erişmek imkansız.

Bak bülbül gül için katlanır neye
Cevr etse, naz etse; demez hiç niye
Sakla yangınını, deme kimseye
Kan gönül, kanmadan pişmek imkansız
Çiğ çiğ menzile erişmek imkansız.

Aşk öyle bir ateş yakar ki dinmez
Aşkın yakıtı aşk, üfleme sönmez
Aşığı dağlara sürer, döndürmez
Dön gönül, dönmeden pişmek imkansız
Çiğ çiğ menzile erişmek imkansız.

Sen yanarsan yanar, vücutta her yan
İsyan etme, sabret, ne olur dayan
Aşk değil miydi, aşk; hayalin, rüyan?
Yan gönül, yanmadan pişmek imkansız
Çiğ çiğ menzile erişmek imkansız.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:10 PM
Söz Ustası
Bana şair derler, sözün kileri
Emrime verilmiş, kelimeleri
Acı, tatlı duygularla boyarım
Ölçerim, biçerim sır cümleleri
Mâhirane gediğine koyarım.

Şairim bir şair olmaya ama
Sanmayın her sözüm ustaca, îma
Kendimi özsöze kurban sayarım
Yüreğim doğuştan yalana âmâ
Yalan konuşmaktan, hicap duyarım

Şair; söz ustası, duygu mimarı
Hece, hece; cümle, cümle îmarı
Sözü giyindirir, sözü soyarım
Önce kendi yanağıma şamarı
Vurur, sonra gayrılara kıyarım.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:10 PM
Suikast!
Gölge gibi yanıma girdin
Bir şey demedim..!
Sessiz sessiz canıma girdin
Bir şey demedim…
Habersizken varlığından
her gün, her ânıma girdin…
Bir şey demedim…!

Ne kadar engellemeye çalıştımsa olmadı…
Sensiz ve seni düşünmediğim
bir ânım kalmadı!
Sevincime, heyecanıma girdin!
Bir şey demedim..!

Neyim kaldıysa serdim yollarına
vazgeçtim her şeyden ve herkesten…
Köle, esir gibi düştüm kollarına…
ibâretim bir nefesten! ..
Gasbettin hayallerimi,
sâdece sana mekân düşlerim.
Teklifsiz, yasaklı limanıma girdin
Bir şey demedim..!

Sözlerin iksir gibi,
gözlerin büyü…
Sanki yeniden
yaşamaya başladım
unuttuğum bir öyküyü…

Acımadın hiç
insaf etmedin vicdansız...
kanıma girdin! ..
Gitmez oldu artık hiçbir işim rast!
Sen…evet sen!
Teşhis ettim, tanıdım!
Suikastsın, suikast! ..

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:10 PM
Şapka Baş Dava
Kalk ayağa uyuşuk!
Yatma zamanı değil şimdi.
Kuru temizlet,
Yağ bağlamış gözlerini…
Harekete geçir;
Yosun tutmuş insafını,
Nasır bağlamış yüreğini.
Seyrine doyamadığın
Kavga var ya;
Bil ki seni kavgan,
Haydi davran!

Oburların kurt,
Açların kuzu kesildiği şu zamanda;
Umutlardan yüreklere yürüyüş,
Korkaklar güruhunun,
Belki ilk ve son yürüyüşü..
Hayallerin demir attığı limanda,
Ancak ahmaklar bekler çürüyüşü.

Yükselen imdat çığlıkları,
Senin çığlıkların…
Zarı mı patlamış?
Görmüyor mu gözlerin?
Duymuyor mu kulakların?
Niçin umarsızca şarkı mırıldanıyor dudakların?

Belki bir daha göremeyeceksin
Yadırgadığın bu düşü…
Yürü! hiç arkana bakmadan yürü!
Ve hiç düşünme dönüşü!
Hiç değilse sen yak uyanış meşalesini
Seyretme umarsızca çöküşü.

Yan gelip yattığın yerde
Hayal kurma,
Kalk ayağa uyuşuk!
Tepelenirken ayaklar altında ünün,
Debelenirken en diplerde günün,
Duymadım yok!
Görmedim yok!
Yok öyle yağma!

Hangi kitap yazıyor?
Sen alabildiğine umarsız,
Ben olabildiğince duyarlı her zora;
Senin elinde sihirli oyuncaklar,
Her zaman zevkle dolu kucağın,
Benim alnımda namlular;
Sırtımda bıçaklar,
Kimsiz, kimsesiz…sonsuzlukta
Hem siperin hem oyuncağın!

Sen kurul her zaman
Sere serpe koltuğuna, keyfince…
Benimse kelle hep koltukta…
Her bakış, her söz de yaşayarak işkence;
“Şapka çıkarırım…
Dudak bükerim…
Göz kırparım, ” ne demek?
İstemesem de bana…
Bugün banaysa
Yarın sana.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:10 PM
Şaşkın Gezgin
Kendimden habersiz şaşkın gezerdim
Aşkın ateşine düşmeden önce
Yüreği her yana taşkın gezerdim
Ayrılık, hasretle pişmeden önce.

Bilmeden güzeli, aradım güzel
Döktü duygularım zamansız gazel
Yazılmış sayfalar meğerse ezel
Anlayamadım hiç, coşmadan önce.

Çirkinleri güzel zannedip sardım
Menzil sanıp, sapa yerlere vardım
Düştüğümde dara pişman yalvardım
Yalvarsaydım keşke şaşmadan önce.

Kendini beğenmek, kibir ateşmiş
Tevâzu, hoşgörü sırdaş, kardeşmiş
Sevgi her nesneyi saran güneşmiş
Bilmedim kendimi aşmadan önce.

Meğer güzel özüm, çirkin özümmüş
İçimi işleyen dilim, gözümmüş
Kara olan yüzse kendi yüzümmüş
Anlasaydım bunu taşmadan önce.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:10 PM
Şiir
Hayaller demliği; düş sığınağı
Ayrılığın örsü, sevinç ırmağı.

Düşün, düşten süsü; vuslat köprüsü
Ümitler limanı, hasret örtüsü.

Dinmeyen gözyaşı, bitmez mutluluk
Efsunlu aleme tüyden yolculuk.

İç alemin her an aktığı nehir
Hissiz zamanların bıktığı zehir

Şiir fırtınadır; şiir gemidir
Üzgün bakışların hüzün nemidir.

Gözlerin bestesi, gönül teridir
Sızıları dağlar, özlem eritir.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:10 PM
Şokköyde Son Durum! ?
Duygular etmiş iflas...
Acı, ıstırap ihlâs...
Her tarafa çökmüş yas...
Son durum bu Şokköy’de.

Burçlarda dalgalanan...
Çapul, iftirâ, yalan...
Vîrâne, harap, kalan,
Son durum bu, Şokköy’de.

Sahne ürküntü, şiddet…
Nefes korku ve dehşet…
Prangalanmış medet
Son durum bu, Şokköy’de.

Gözler boşluğa mahkum...
Duygu sevgiden mahrum...
Kalpleri sarmış kurum...
Son durum bu Şokköy’de.

Karanlık hâkim yere...
Aydınlık sürgün köre...
Canlar ten için püre...
Son durum bu Şokköy’de.

Ekâbiranın aşkı…
Daima yetki köşkü…
Düşünürler hep meşki…
Son durum bu Şokköy’de.

Başın başında yara…
Bekler, bilinmez çâre! ?
Gören sanır maskara…
Son durum bu Şokköy’de.

Güçlü, müphem gölgeler! ?
Delil, hayâl belgeler! ?
Daha neler var, neler?
Son durum bu Şokköy’de

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:11 PM
Tarif!
Gökyüzüne ahenk benim
Yeryüzüne mihenk benim
Aykırıya tek denk benim
Müjdelerin kesretiyim.

Aşk her âzamda hürüklü
Duygularım var körüklü
Tohumum...sevgiyle yüklü
Ben toprağın hasretiyim! ..

Aşkla itirazsız yanan
Her tür mihnete dayanan
Gurbeti sılası sanan
Sılasızlar gurbetiyim.

Malım, mülküm var diyordum
Her nefesim kâr diyordum
Her gülene yâr diyordum
Güvenmenin mihnetiyim.

Yaralıya ilaç kimse?
Menzillere kulaç kimse?
Teselliye muhtaç kimse?
Ağlayanın servetiyim.

Değer bilirdim kendimi
Yokmuş, aradım dengimi
Yaptım nefsimle cengimi
Yenilginin zahmetiyim.

Şüphe kıraç, iman taçmış
Doğru tahkike muhtaçmış
Bilen şüpheliden kaçmış
Şüphelerin töhmetiyim.

Aramakla bulunmayan
Söze, göze alınmayan
Adı, sanı bilinmeyen
Yiğitlerin şöhretiyim.

Hakim, mahkum vicdanımdır
Varlık, yokluk hep gamımdır
Acı, tatlı ikramımdır
Dünyaların lezzetiyim! ..

Güçlülerin çekindiği
Zayıfların yekindiği
Haksızların sakındığı
Adaletin izzetiyim.

Aşıkların çilesiyim
Duyguların sılasıyım
Özlemlerin cilasıyım
Şansızların kısmetiyim.

Hasretiyim, hasretiyim
Ben toprağın hasretiyim
Sılasızlar sılasıyım
Gurbetsizler gurbetiyim.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:11 PM
Umut
Herkes gitti, kaldi umut!
Her sey bitti, baldi umut!

Gözümde fer, canimda can
Tutundugum daldi umut!

Feryad ederken, her zaman
Imdadima geldi umut!

Hasret cekerken sevince
Kederimi aldi umut!

Karamsarken, teselliye
Kusandigim saldi umut!

Isyan ederken, asiye
Itaatkar oldu umut!

Saklandigim dehlizlerde
Kaybolunca buldu umut!

Mutsuz oldugum zamanlar
Ne, sikintim? bildi umut!

Icimde pasli, pörsümüs
Ne aci var, sildi umut!

Korktugumda sigindigim
Sarildigim, eldi umut!

Hazan sarinca ruhumu
Kokladigim güldü umut!

Omrü ömrüm kadar uzun…
Ben ölünce öldü umut!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:11 PM
Umut Işığım
Umut ışığım aç göz, özünü, aç!
Göz seni arıyor, söz sana muhtaç
Tek sensin kangren dertlere ilaç
Yeter artık, yeter! Bekletme bizi!
Umutsuz, çâresiz tekletme bizi!

Zor durumda ritmi bozuk yürekler…
İş görmez, paslanmış, eski kürekler…
Perişanız yetişmezse gerekler…
Yeter artı, yeter! Bekletme bizi!
Arsıza, nursuza haklatma bizi!

Sırtımıza vurdu ağyar her cevri…
Döndü idealin hüsrana nevri…
Çoktan geçti oyun oynama devri…
Yeter artık, yeter! Bekletme bizi!
Gülden anlamaza koklatma bizi!

Sömüren, semiren bizden, hep bizden! ?
Bizden olan daha densiz, densizden! ?
Bıktık *******e mahkum gündüzden!
Yeter artık, yeter! Bekletme bizi!
Riyakar, haine şoklatma bizi!

Güle hasret, gülistanda fidanlar…
Fidanları budar elleri kanlar…
İnsan olmaktan çok uzak insanlar…
Yeter artık, yeter! Bekletme bizi!
Kevgir olduk, artık oklatma bizi! ?

Ne bitmez hazine, çalan çalana
Mükafat beytülmâl tilki, yılana
Makam, mevki hile, fitne, yalana
Yeter artık, yeter! Bekletme bizi!
Sahtekarlarla bir yükletme bizi!

Kuzular kurtların yurdunda kaldı…
Umut sarp dağların ardında kaldı…
Akil, izan, senin derdinde kaldı…
Yeter artık, yeter! Bekletme bizi!
Yoklamada bulun, yoklatma bizi!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:11 PM
Umut!
Herkes gitti, kaldi umut!
Her sey bitti, baldi umut!

Gözümde fer, canimda can
Tutundugum daldi umut!

Feryad ederken, her zaman
Imdadima geldi umut!

Hasret cekerken sevince
Kederimi aldi umut!

Karamsarken, teselliye
Kusandigim saldi umut!

Isyan ederken, asiye
Itaatkar oldu umut!

Saklandigim dehlizlerde
Kaybolunca buldu umut!

Mutsuz oldugum zamanlar
Ne, sikintim? bildi umut!

Icimde pasli, pörsümüs
Ne aci var, sildi umut!

Korktugumda sigindigim
Sarildigim, eldi umut!

Hazan sarinca ruhumu
Kokladigim güldü umut!

Omrü ömrüm kadar uzun…
Ben ölünce öldü umut!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:11 PM
Unutuldum
Ne arayan var, ne soran?
Bir köşede unutuldum.
Seven kâlbim oldu vîran
Bir köşede unutuldum!

Derdim azar yavaş yavaş
Gözlerime dizilir yaş
Ne bir dost var, ne arkadaş
Bir köşede unutuldum!

Umularla biter ömür
Canım özlemlerle çürür
Her âzamı hüzün bürür
Bir köşede unutuldum!

Yalnızlığa duçâr oldum
Hasret ile nâçar oldum
Kendimden de kaçar oldum
Bir köşede unutuldum!

Küle döndüm yana, yana
Gelmez, bittim ana, ana
Sevemedim kana, kana
Bir köşede unutuldum!

Ne bir haber, ne selam var
Har ân figan, her an gam var
Bir yâr demedi bana yâr
Bir köşede unutuldum!

İçim harâbeye döndü
Sevdâmın alevi söndü
Canım hüzünle büründü
Bir köşede unutuldum!

Belirsiz derdimin nevî
Vîrâne muhabbet evi
İçimde vuslat alevi
Bir köşede unutuldum!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:11 PM
Utandım İnsanlığımdan!
Sırtına yapışmış aç keneleri
Yara, bere olmuş kan sineleri
İnsana yapılan işkenceleri
Görünce utandım insanlığımdan.

Siyah, beyaz, sarı mühim mi rengi?
Canı can, kanı kan, var mı bir dengi
Yok etmek isterler arzdan mihengi
Görünce utandım insanlığımdan.

Alemin yükünü götüren odur
Külfette nimeti bitiren odur
Açlık, yokluk, kıtlık yetiren odur
Görünce utandım insanlığımdan.

Armağan eylemiş sahibi mülkü
Taşır ezel, ebet bu ağır yükü
İnsana eziyet yakışmaz çünkü
Görünce utandım insanlığımdan.

Acı, çile ne var garibe yükler
İnsafsız, vicdansız çiğner, sürükler
Ne kadar alçakmış adı büyükler
Görünce utandım insanlığımdan.

Yedirmezler zayıflara tatlı aş
Bunların yüreği ya mermer ya taş
Barış için diye yaparlar savaş
Görünce utandım insanlığımdan.

Uyuşmuş beyinler, hâkim atâlet
Görülmemiş böyle korkunç rezâlet
Gaspedilmiş, yok hak, hukuk, adâlet
Görünce utandım insanlığımdan.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:11 PM
Uzun Yol Yolcusu
Bir uzun yol yolcusuyum
Dön deme, dönemem geri
Kendime kendim pusuyum
Dön deme, dönemem geri.

Suyum, canım bozbulanık
Çilekeşim, bağrı yanık
Ön açık, geri tıkanık
Dön deme, dönemem geri.

Uğraşım belki nâfile
Azığım sabırla çile
Rehber kâlbim, düştüm çöle
Dön deme, dönemem geri.

Vâde bitmiş, geldi dâvet
Hasret sıla, sıkar gurbet
Tavsiyem, ne olur sabret
Dön deme, dönemem geri.

Ayrılıkmış biçilen rol
Anılarla teselli ol
Yoktur inan dönüşe yol
Dön deme, dönemem geri.

Yapacak başka bir şey yok
Var huzura diz üstü çök
Yalvar, yakar derdini dök
Dön deme, dönemem geri.

Ben az önce, sen az sonra
Sana da gelecek sıra
Geçerken yanıma uğra
Dön deme, dönemem geri.

Herkes oyunda figüran
Vurulsan da olma vuran
Olsan gerçek dost, yâran
Dön deme, dönemem geri.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:12 PM
Üryan Elbise
Bir çıplak bakıştı örtündüğüm elbise
çıkarmamak üzere giyindiğim! ..
Bir üryan yürek kaldı sızlayan içimde.
Bir yıldız kayması şavkıması
kadar sürdü sevindiğim! ..
Gözlerim guruplar mahkumu,
canım umutlar özürlüsüydü.
Olmak için, çok uğraştım, kendimde…

Bir rüyâ görüntüsü gözlerin
kâbuslarında her gece…
gül alevlerinin özlemiyle yandı yüreğim! ..
Ve gözlerim yanardağ lavları selinde üşüdü! ..
Beynimi aralıksız kundaklayan bilmece.
Mâlum, girdaplarında sözlerin,
inlediğim ince ince.

Bu güneşin kaçıncı ihaneti geceye
ve gecenin kaçıncı yangısı?
Ökselenmişken yıldızlar
sevgi siluetinde sevince.
Susamış bir yüreğin
- İşi zor yüreğin! ..
yeniden gölgede içi sızlar! ..
Değişmez zamanın döngüsü
ve gözyaşları akar kendiliğince! ..
Alevlenir yeniden
elemden dehlizlerde
Ümitlerine ıraksamış bir sevdânın çıngısı! ..
Sönerken ölü ışıklar gibi
direnci tükenmiş gözlerde! ..

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:12 PM
Üzüm Gözler
Gözleri üzüm sevdiğim
Yakar baktıkça, bakışın!
Kül olur özüm sevdiğim
Bakar yaktıkça, bakışın!

Gülümsemen kahve falı
Yanağın kızılcık alı
Dudağın papatya balı
Kokar baktıkça, bakışın!

Mamul, sağlam alaşımdan
Şaşırırım telâşımdan
İnan ki aklım başımdan
Çıkar baktıkça, bakışın!

Gözlerim hayâle dalar
Yüreğimi kana bular
Duygularıma magmalar
Akar baktıkça, bakışın!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:12 PM
Vasiyet
Övmüş, var eylemiş Hudâ
Ona tek denk o dünyada
Hayâlimde, o rüyamda
İnsanlara canım fedâ.

Balçık aslı, nur gerdanlık
Etmem kötülük, düşmanlık
Bir incitsem, yer pişmanlık
İnsanlara canım fedâ.

Saf sevgiyle tartıldı o
Sevgiden yaratıldı o
Muhabbet donatıldı o
İnsanlara canım fedâ.

Yaratan’ın gözü, insan
Var oluşun özü insan
Kainatın közü insan
İnsanlara canım fedâ.

Mühim değil ırkı, rengi
Odur âlemin âhengi
Var mı bir benzeri, dengi?
İnsanlara canım fedâ.

Hakkı kendi hakkım gibi
Ayrı halktan, halkım gibi
Muhabbetim salkım gibi
İnsanlara canım fedâ.

Ne dini, ne de mezhebi
Müslüman, ya da ecnebi
Ayrı ayrı olsun rengi
İnsanlara canım fedâ.

Nolur sizde kucaklayın
Sevdamı dünyaya yayın
Kınayanları duymayın
İnsanlara canım fedâ.

Bende bir insanım,insan
İnsan âleme baş ihsan
Nefret duyup etmem isyan
İnsanlara canım fedâ.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:12 PM
Vatandaş!
Kıtlığa...râzı! ?
Kilitli...ağzı! ?
Her işe...tazı! ?
Olan kim mi? O!

Kazanç ineği...
Çöplük sineği...
Dâvâ deneği...
Olan kim mi? O!

Kusursuz îmal...
Irgat ve hamal...
Sütü bol sağmal...
Olan kim mi? O!

Acı, âh kürkü...
Çile, dert yükü…
Savunan mülkü...
Olan kim mi? O!

Kutsal sevgisi...
Uysal kendisi...
Köle belgesi...
Olan kim mi? O!

Her işi kusur...
Bilgisi kısır...
Yerlerde hasır...
Olan kim mi? O!

Yıkılmaz kale...! ?
Nâsibi çile...! ?
En makbul köle...! 1?
Olan kim mi? O!

Haklardan mahrum...
Yokluğa mahkum...
Açlıktan merhum...
Olan kim mi? O!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:12 PM
Verin Bana
Ne edeyim börkü, kürkü
Sevdiğimi verin bana.
İstemem mal, makam, mülkü
Sevdiğimi verin bana.

Çözülmeyen buz olsa da
Kör yarama tuz olsa da
Yanan, yakan köz olsa da
Sevdiğimi verin bana.

Unutsun, hiç yad etmesin
Hüzün versin şad etmesin
Hiç mutluluk vâd etmesin
Sevdiğimi verin bana.

Muradım o, merâmım o
Helalim o, haramım o
Eksiğim o, tamamım o
Sevdiğimi verin bana.

Onunla şenlenir yüzüm
Ona ait mülktür özüm
Gayrıları görmez gözüm
Sevdiğimi verin bana.

Onsuz ekmek, aş, su haram
O Çilem, o çektiğim gam
Şifâ bulsun müzmin yaram
Sevdiğimi verin bana.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:12 PM
Vuslat Şarabı
Gönül bahçesinin gülleri açmaz
Sarmış dağı, bağı firkat serâbı...
Darılmış bülbüller uğramaz, uçmaz
Ziyârete gelmez eş, dost; harabı...

Dallar mahzun, mevsim hüzün mevsimi...
Gözyaşı, inleme; özün mevsimi...
Kendinden habersiz sözün mevsimi...
Savurur rüzgarlar göğe türabı...

Suçtan başka mîras kalmaz şâkiye...
Yaşanandan özet amel bakiye...
Can derdinde, haber verin sâkiye...
Yetişsin imdâda vuslat şarabı?

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:12 PM
Yapı, Kapı, Anahtar
Giden, gelen ardından inleyen hep ağlayan;
Gideni usanmadan bekleyen, gelmese de...
Ayrılığı umutta teselliye bağlayan
Kapılar var, çalanlar gerçeği bilmese de...

Kapılar var: kâlplerden gökyüzüne açılan
Kâinata, bıkmadan, kapılar var nur saçan
Kapılar var: sırlardan sonsuzluğa saçılan
Kapılar var: açınca etrafına kor saçan.

Kimi çiçek, kimi gül; kimi kapılar mermer
Kimi zindan, göğsünde, kendisine tutsaktır
Kimi hâzinesinde kendi kendini bekler
Kimi kadrin bilmeyen ricâlara yasaktır.

Kapılar var; sonsuzu yüreğine yükleyen
Açılınca kapanmaz, kapanınca açılmaz.
Umudu uzaklarda, kavuşmayı bekleyen
Yalnızlığa hükümlü, bir el gelip de çalmaz.

Kapılar var; çilekeş, kahrına dayanılmaz
İçini bıkmaksızın hissizlere boşaltan
Kapılar var: mührünü vurduğunda yanılmaz
Geleceği besleyen, geçmişini yaşatan.

Göz bir kapı; özlere işleyen duyguları
Söz bir kapı; gözlerin kilidini zorlayan
Bakışlar, hep kapalı kâlplerin anahtarı
Gülüşler, kıraç gözün eşiğinde turlayan.

Aradığı bir kapı, her kapıyı çalanın
Bulmak için ömrünü isrâf eder her yerde.
Gurbetinde yolcusu bilmediği sılanın
Kapaklanır bin kere kapılara seherde.

Kapılar var çileli, anahtarı gözyaşı
Kapılar var: kapansa, açılması zor olan
Kapılar var: başlatan ve bitiren savaşı
Var olduğu bilinen; yokmuş gibi sır olan.

Sığınak kapıları umutlarda limanlar
Yorulmuş yüreklerde hüzünle yosunlanmış
Derinde bir sızının ilacı bir zamanlar
Bir gözdür gün yüzlerin sihriyle füsunlanmış.

Köklerden lezzetlere bir kapı var ıtırdan
Renk renk çiçek açarak bekler hep sevdiğini
Ne yüzü, ne gözleri çıkmaz aslâ hatırdan
Aldığını saklar hep, unutur verdiğini.

Bir kapı, çiçeklerin cezbeden endâmında
Kendinden geçer gören, felç eder bakışları
Kapanır, âh açılsa; ümitler encâmında
O kapının silinmez esrarlı nakışları.

O kapı, bu kapı; en esrarengiz şu kapı:
Eşiği yüzlerdendir, anahtarı sevgiden.
Kapanırsa, kâlpleri kaplar elem serâbı
Bazı kapılar var ki; dönmez geriye, giden.

Ahşabın her türünden, kapılar var altından
Arkasında sırları saklayan can pahası
Kapılar var: ebedî vazgeçmeyen andından
Kapılar var sevincin, elemlerin sahası.

Ekmek kapısı ekmek, iş kapısı iş verir
Dost kapısı sığınak, el kapısı imtihan.
Yâr kapısı mihraptır, âsileri çevirir
Gönül kapısı aşkı, burcunda tutar nihan.

Çalınınca yüzlere açılmayan kapılar...!
Hangi sihirli sözdür, açacak olan sizi?
Anahtarlar olmasa, sarp olurdu yapılar
Kapılara okuyun giriftar içinizi.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:12 PM
YAR OLMADAN

Dert kuşatmış canı, mülkü
Satılmıyor yar olmadan
Sinedeki sevda yükü
Atılmıyor yar olmadan.

Aşk sinede derin kovuk
Gönül ağlar boğuk boğuk
Yatak soğuk, yorgan soğuk
Yatılmıyor yar olmadan

Can, bedenin tek dileği
Solmasın aşkın çiçeği
Gelse vuslat kelebeği
Tutulmuyor yar olmadan.

Gitmiyor, candaki sancı
Cânan vermezse ilacı
Firkatin verdiği acı
Yontulmuyor yar olmadan.

Ağır, hasretin tartısı
Ayrılık, yoktur artısı
Yıkık, muhabbet çatısı
Çatılmıyor yar olmadan.

Gözler hayallere dalar
Ümitle visal kovalar
Sevince, azmış acılar
Katılmıyor yar olmadan.

Hasret değil, hicran közü
Bürüdü ten ile özü
Ağyarın can yakan sözü
Yutulmuyor yar olmadan.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:12 PM
Yaralarım Gül Ağacı
Hiç fark etmez, yansın gönlüm
İkimizindir bu acı
Acılarım güldür, Gülüm
Yaralarım gül ağacı.

Sevdân ıtır kokan çiçek
Kâlbim sevdânın bahçesi...
Tebessümün ballı petek
Gülüşün kır menekşesi.

Sonbahar yok, bahar da yok
Çelişki değil, güzellik
Gözden daha hovarda yok
Kâlpte olmayan özellik.

Olsun bütün gül deseni
İşleyelim içimizi
Unutalım seni, beni
Bir bilsinler ikimizi

'Gönlümün Güz Mevsimi' adlı kitabımdan.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:12 PM
Yaralı
Yaralar var sevgisiz kaldığından kanayan
Yaraları sarması gereken de yaralı.
Sızladıkça yarası, merhemini arayan
Yaralı kendin bilmez, hançer vurdun vuralı.

Yönelir gökyüzüne umutla gündüz, gece
Gözleri yaşla dolu, kâlbi binbir bilmece
Dualara nakşeder hâlini hece, hece
Yaralısını arar, duyguları çıralı.

Düşer binbir denklemli sancılara şifasız
Çâre arar, bîçare acıları devâsız
Seslenir uzaklar duysun diye vefasız
İşitir de sevdiği olmaz belki oralı.

Kayan yıldız misali düşer boş sonsuzluğa
Kızar, beddua okur bitmeyen şanssızlığa
Her sefer yorgun, argın gömülür yalnızlığa
Sığınaksız, sığıntı, umutları karalı.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:13 PM
Yarım yamalak
Yarım yamalak her şey, boynu bükük umutlar...
Bir çiçeğin tomurcuk mevsiminin çilesi...
Dudakları çatlamış muhabbetsiz rüzgarlar
Azat bekler ümitle duaların kölesi.

Sarı sarı yargılar, hükümler kıpkırmızı
Yalnızlığın başucu mekanı tuzakların
İlham alır acıdan hislerdeki kör sızı
Türküsünü çığırır duyular uzakların.

Bir zelzele mekanı hükümlerin kağıdı
Kalem göz, mürekkebi fâili meçhul suçlar
Kuşatır mihrapları sığıntılar ağıdı
Başlangıçları bekler umudaki avuçlar.

Hovarda hayallerin umudu müjdelerde
Başkaldırır bilmeyen yalnızlığa desteksiz
Bekler vuslat yâranı, şefkatli secdelerde
Seherler vuslat yoksa yürür sona isteksiz.

Ne sevdâdır bu sevdâ? ufuktaki gün gibi
Hasretin bulutlara yazılır intiharı
Herkes duyar, unutur, bir sıkletsiz ün gibi
Kaybolur eylemlerin işâretsiz mezarı.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:13 PM
Yazgı
Hasret ile oya oya işlemeli yüreklerin
Sevgi ile nota nota bestelidir ezgileri.

Şartlanmışsa, serenatta kor bakışlar kavuşmaya
Demir atar içtenlikle, umutlara sezgileri.

Bakışlar kolaçan eder, sonsuzluğu bıkmaksızın
Gözler gökleri okurken, hisler çizer çizgileri.

Kaderi kan kalemlerin, cana yansıyan resmidir
Kalem, kağıt değil çizen; duygulardır yazgıları.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:13 PM
Yol Ayrımı
Bir bakışla âleme ilan oldu gizlerim
Ele verdi sırrımı, sırrı bilmez sözlerim
Doğuştan gözyaşına mahkum imiş gözlerim
Gözyaşımı içime akıtarak ağladım.

Uzaklardan bir nağme duydum, içimi yaktı
Her şeyimi kül etti, acıları bıraktı
O göz ki, gizli gizli durumuma bir baktı
Özlemimi kâlbimde damıtarak ağladım.

Bilmiyorum, ne için uğradım bu hışıma?
Kahroldum düşünmekten, âlem göçtü başıma
Ümidimi kestiğim ânda çıktı karşıma
Hayâliyle göz göze bakışarak ağladım.

Elerine uzandım, reddetti, istemedi!
Sitem ettim, kahrettim; sustu bir şey demedi.
Yalvardım, yapma dedim, aslâ ilgilenmedi!
Özlemle bir kez daha tutuşarak ağladım.

Bakışları tepeden, gülüşü mânidardı
Ruhumu ince ince dilimleyerek yardı
Gözleri yüreğimi mektup misali sardı
Hislerime kaç kere okutarak ağladım.

Geldik yol ayrımına, umulmadık bir ânda
O bir yana savruldu, ben kaldım öbür yanda
Kalsam da yapyalnız, hiç kimsesiz, meydanda
Aslâ ağlamam derdim, unutarak ağladım!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:14 PM
Yolyordam
Kapı kapı dolaşıp boş yere iş arama
Deseler de iş yoktur, becerene var ama(!)
Takip et, etmez isen…nâfile hayıflanma:
Gerek yok sıka sıka çürütmeye dişini
Yollarını öğren gel, görsünler her işini.

Her işe kafa yorma, her şeyi etme merak
Tut faydalı ellerden, faydasızları bırak!
Ballı kovanları bul; açık, gizli uçarak
Gerek yok sıka sıka çürütmeye dişini
Yollarını öğren gel, görsünler her işini.

Giderken bir makama, az olsun allan, pullan
Geçince karşısına en iyi pozlarla sallan
Kulağını iyi aç, biraz aklını kullan
Gerek yok sıka sıka çürütmeye dişini
Yollarını öğren gel, görsünler her işini.

Fırçalara duyarsız, kovulmaya hazır ol!
El, etek öp, çekinme; yağ da yak bol bol
Bil bu memlekette hak, adâlet birer sembol
Gerek yok sıka sıka çürütmeye dişini
Yollarını öğren gel, görsünler her işini.

Bir vasıta bul, yolun yürümekle bitmezse
Arkasından itekle, çektiğinde gitmezse
Biraz aklını kullan, şâyet gücün yetmezse
Gerek yok sıka sıka çürütmeye dişini
Yollarını öğren gel,görsünler her işini.

Ninni okuyanlara sende oku hep ninni(!)
Tek dinlilik yetmezse, ânında ol çok dinli(!)
Hâline gıpta etsin insanlıkla, ecinni
Gerek yok sıka sıka çürütmeye dişini
Yollarını öğren gel,görsünler her işini.

Ağlamayan çocuğa mama vermez anası
Bul işin kolayını, yok küsmenin mânâsı
Kiminin bal akıtır, kiminin kir vanası
Gerek yok sıka sıka çürütmeye dişini
Yollarını öğren gel, görsünler her işini.

İşlerin tıkanınca düşme sakın tasaya
Yöntemini bilmezsen çevirirler posaya
Ya cüzdanına imdat et ya anayasaya
Gerek yok sıka sıka çürütmeye dişini
Yollarını öğren gel, görsünler her işini.

Bil ki ömrün az gelir, anlamaya bu işi
Bulamazsın âlemde inanırsan er kişi
Ne kullar kula benzer, ne derviştir dervişi
Gerek yok sıka sıka çürütmeye dişini
Yollarını öğren gel, görsünler her işini.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:14 PM
Yusuf Yakup
İhtiras, kıskançlık müzmin hastalık
Tasarı, yok etmek engel hedefi…
Nankörlük ruhlarda pörsük yamalık
Yangına bir çıra kelime kâfi.

Hareket başladı, hikaye hazır
Seyirde her şeyi, kayıtta Hızır.

Her yanda sessizlik, her taraf ıssız
Ne kurt, ne kuş; dehşet, vâhim manzara
Duygular körebe oynar ışıksız
Yusuf çoktan düştü kör kâlp mezara.

Şâhitler şâhidi seyirde hâli
Yüklenir kardeşler ağır vebâli.

Çok İnsaflı bir kurt, suçun fâili…
Gömlekte kan var, yok diş izleri(! ?)
Aldatan ihtiras, şaşkın câhili…
Yaşla dolu gökyüzünün gözleri.

Faydasız yalvarma, yakarma boşa
Gözyaşı işlemez, kâlp ise, taşa.

Kuyuda Yusuf’un Yakup gözleri…
Yakup’un gözleri yangın diyarı..
Her sabah, her akşam; umut izleri…
Umut, kainatı dolaşan arı.

Bir sevdâ kavuşmak, hüzün ayrılık
Boğar duyguları, çözün, ayrılık.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:14 PM
Yurdumun Hali
Herkes birbiriyle küskün,dâvalı
Hayret! Ağa ırgat ile kavgalı,
Düşmanlar bu hâle çalar kavalı,
İhânetin çok ağırdır vebali,
Ne olacak benim yurdumun hali?

Sokaklarım teslim yılan,çiyana,
Görseniz yurdumu soyan soyana,
İmkansız rastlamak kâni,doyana,
Hâlinden habersiz mağdur ahâli,
Ne olacak benim yurdumun hâli?

Âdalet oyuncak olmuş,oynarlar,
Dürüst kimse yandı,tutup kıyarlar,
Ne yapsan yap düzen tutmaz ayarlar,
Yitirmişiz,çok zor bulmak kemâli,
Ne olacak benim yurdumun hâli?

Yapanın yanına kalır yaptığı,
Büyüklerin helal haram kaptığı,
Kulların belirsiz kime taptığı,
Hiç kimse düşünmez sorgu,suâli,
Ne olacak benim yurdumun hâli?

Dillerden hiç düşmez Allah’ın adı,
Tesiri mi? Yoktur,bir adı kaldı,
Kim inkar ederse makbul,yaşadı,
Çok yakında gibi hakkın zevâli,
Ne olacak benim yurdumun hâli?

Büyük gibi olsa idi büyükler,
Sırtımıza vurulmazdı bu yükler,
Fırsatını bulan yükler de yükler,
Tükendi milletin sabrı,mecâli,
Ne olacak benim yurdumun hâli?

Ayaklar altına düşmüş yüceler,
Onlara tahakküm eder cüceler,
Sardı her yanı gardiyan *******,
Dolaşır dururuz esir misâli,
Ne olacak benim yurdumun hâli?

Düşkünlerin kâlbi köz,kan ağlıyor,
Fark etmiyor kimse,hicran çağlıyor,
Umudunu Yaradan’a bağlıyor,
O bilir, perişan yurdumun hali.
Kurtar esaretten artık hilâli,

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:14 PM
Yüksünme
Yüksündüğüm meçhul dert, ceremesi dilimim…
Gönlümün külfetidir, akıttığım gözyaşı…
Kölesi olmuş kâlbim aşk diye bir zâlimin
Ayrılık meydanında kaybedince savaşı…

Güç yetiremem, bittim, yalvarır, ilenirim
Bir gözün serâbından, ilhamlar dilenirim
Ayrılık zamanına ilk ândan bilenirim
Tuttum dertten yükümü, mekanım dağlar başı…

Kim koydu vicdanıma, iltimassız yargıcı
Aynalarda gördüğü gözlerimin, yabancı
Çökelen karanlığın içimde başlangıcı
Köklerinde hastalık, ne yapsam tutmaz aşı…

Kim avladı belirsiz, nerde göçmen kuşları?
Anlayamam, yüreğim niçin döker yaşları?
Tek tek söker canımdan küf bağlamış taşları
Huzurumu kaçıran acıların talaşı…

Çıkmaz kalbim, çok ürkmüş, gizlendiği siperden
Gözyaşlarıymış canı temizleyen kirlerden
Çabukluğu beklemek ne kadar yanlış körden
Bu yorgunluk, bıkkınlık gecikmenin telâşı…

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:14 PM
Yükümlüler
Güneş, tutsak olduğu yere
Gitmesi gerektiği zaman
Gider teslim olur…
Ya sen! ? ...

Yağmur sağanak sağanak yağar…
sele dönüşür…
deryanın özlemiyle
çalar kendini yerden yere…
Ve duruldum sanır ulaştığında…
Denizlere...
Bilmeden fırtınaları…
habersiz dalgalardan…
başına ne belâlar üşüşür... ya sen! ?

Ağaç yerden alır yaprağı
Çiçeği…meyveyi ve gölgeyi
ve yere verir günü gelince...
ya sen! ?

Bulut toprağa muhtaç…
toprak buluta…
gökyüzü aracı…
alamaz… hep başkaları toplar haracı…
ya sen! ?

Dağlar ev sahibi
sanılır,
kar ise kiracı…
ya sen! ?

Ey insan!
taşıyacak olan tacı...
sensin, şifasız sandığın dertlerin tek ilacı...
eğer istersen! ? ...

Güneş, gölge, yağmur, toprak
deniz, su
çiçek, yaprak
meyve, manzara...
ne varsa sunulan...ikram sana!
girdikten sonra gerekmez mezara
yanlış yapma kazâra!

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:14 PM
Yüreğimde Yalçın Dağlar
Yüreğimde yalçın dağlar…
Umudu kül olanım ben! ..
Gözlerimde kalbim ağlar…
Bahar gonca solanım ben! ..

Gerçek nerde, ben nerdeyim?
Kendime kendim perdeyim
Her nefes bir siperdeyim
Cephelerde talânım ben! ..

Âlem benim için varsa..! ?
neden canım, tenim parsa?
Biri, derdim nedir, sorsa?
Her kapıyı çalanım ben! ..

Bir gölgeden ibâretim
Canımda sılam, gurbetim
Hem misalim, hem ibretim
Hem gerçek hem yalanım ben! ..

Bir bilen yok kıymetimi
Kim? işgâlde devletimi
Ele verip servetimi
Mağdur, muhtaç kalanım ben! ..

Dumanıyım bir sarp dağın
Derler, yok mu sığınağın?
Yeryüzünde darmadağın
Gökyüzünde îlanım ben! ..

Ne yaşattım, ne yaşadım
Sevinç, sevgiye susadım
Dert, çile, gama hasadım
İşgal olmuş alanım ben! ..

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:14 PM
Yüreğim Mayın Döşeli
Sevgili kor varlığıyla
Kül vücudumu kuşattı
Can alan silahlarıyla
İrâdemi söküp attı.

Savaş meydanı yüreğim
Canım namludaki mermi.

Hasretinden şok irâdem
Tutuk dilim, felç ifâdem
Düşlerim dolusu hüzün
Hayalim dolusu elem.

Ruhum istila altında
Bedenim su alan gemi.

Esâretinde şu ruhum
Ne uykum var, ne huzurum
Yağlı kurşun yemiş gibi
İnliyorum, ne kusurum?

Yaralanmış gibi yerde
Kıvranırım deli deli.

Göztaşından bir seldeyim
Kendimi bilmez hâldeyim
Can çekişirim, insafsız
Merhametsiz bir çöldeyim.

İnlemekteyim sessizce
İçim acıyla elemli.

İşgalde sevdâmın mülkü
Hasretten hasretin yükü
Ayrılığa mahkum oldum
Suçum sevmek suçu çünkü.

Çekmekteyim çileleri
Arzum visâle özlemli.

Giydiğim, kahır libası
Yasak azad, dert cabası
Çektikçe artar, kâlbimin
Ebedî sürgün, cezası.

Üzüntüden bir an bile
Olamam mesut, neşeli.

Kurtulmak değil dileğim
Sabır oyalar yüreğim
Kavuşmak istedim diye
Kelepçelenir hislerim.

Savaş meydanı yüreğim
Canım namludaki mermi.
Gözlerim silahtır benim
Yüreğim mayın döşeli.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:14 PM
Zaman Yolu!
Gözyaşı ektiğim bu yol...
Kahrını, derdini bir yana bırakıp
ümidime beklettiğim bu yol....
Ömrümü tükettiğim bu yol....
sevgimi...sevincimi harcadığım...
Hep özlemini çektiğim bu yol...

Kenarlarına bir bir
kaybolmadan geri dönebilmen için
işaret olsun diye,
hasretinle kavrulmuş
kalbimi diktiğim bu yol....
Bilmiyorum kaç kere
duygularımı yama yaptığım
sonra söktüğüm bu yol....
Duâ için, kim bilir belki bedduâ için
istemeye istemeye
diz çöktüğüm bu yol...

Kahredip olan biten her şeye
lânet okuyup sevmeye sevilmeye
hüzün döktüğüm bu yol....
Hayalini perçinleyip
içimin özlemli çizgilerine
boynumu büktüğüm bu yol...
Korkudan, heyecandan ürktüğüm bu yol...
Demişsin ki; saman yolu! ?

Biliyorum, sende biliyorsun ki
bu yol zaman yolu...
sabırdan vakitleri;
bu yolda hasret, hicran bu yolda,
bu yolda zahmet dolu.
Bekliyorum ve bekleyeceğim
bozmadan akitleri
tâ kavuşuncaya kadar
gözlerim buğulu buğulu
içimse ümit dolu.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:15 PM
Zamansız Sevda
Demir atmış gemiydim kendi iç denizimde
Sevdâların arzusu bir tortuydu özümde
Birden fener misali yanıverdi gözümde

Bozuldu rotam, ritmim, varlığım şoka girdi
Zamansız sevdâ beni liman liman gezdirdi.

Beklediğim nihayet geldi diye ezelden
Sevindim çocuk gibi, sarsıldım ta temelden
Su almaya başladım, dümenim çıktı elden

Çelikten irâdemi bir pamuğa çevirdi
Zamansız sevdâ beni liman liman gezdirdi.

Yalnızlığın sancısı kaplamıştı canımı
Kördüğüm eylemişti hasret heyecanımı
Deprem gibi sarsmıştı yoksunluk her yanımı

Özlemi direncimi acılara ezdirdi
Zamansız sevdâ beni liman liman gezdirdi.

Kendi kendimle ettim sürekli gizli savaş
Varlığı varlığıma kurduğu zaman bağdaş
Tutunduğum köklerden çözüldüm yavaş yavaş

Ümitlerim geriye dönmeyen yola girdi
Zamansız sevdâ beni liman liman gezdirdi.

Esirgedi, ne de çok, muhtaçtım yardımına
Avcıdan ürkmüş gibi, sığınmıştım yanına
Umut ile gelmiştim son demde limanına

Sona ermiş yolumu tam tersine çevirdi
Zamansız sevdâ beni liman liman gezdirdi.

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:15 PM
Zor Yangın Kara Sevda
Gül ağlarsa, baharın gözyaşı hiç diner mi?
Zor yangın kara sevdâ, yâr olmadan söner mi?
Yâre kapılan kalbim, köle yapılan kâlbim
Sormakta, “son nefesin vermeden yâr döner mi? ”

Doruklarda kar aşkım, şahidim karlı dağlar
Gökyüzünün gözleri gözlerim gibi ağlar
Vaktinden evvel hazan esâretinde bağlar
Gül ağlarsa, baharın gözyaşı hiç diner mi?

Boğarmış hiç alışkın olmayanı hıçkırık
Olurmuş hasretinden canın her yeri kırık
Yangınmış aşk, sönmeyen; körüklermiş ayrılık
Zor yangın kara sevdâ, yâr olmadan söner mi?

Şaşkın çarpılan kalbim, vîrân kırpılan kâlbim
Aşk nedir hiç bilmeden aşkla serpilen kâlbim
Yâre kapılan kâlbim, köle yapılan kâlbim
Sormakta, “son nefesin vermeden yar döner mi? ”

GooD aNd EvıL
10-09-2008, 07:15 PM
Zülfü Kirli Gül
Zülfü kirli bir gülün bakışında hüzünüm
Gözyaşlarım ayrılık mihrâbında can verir...
Çiçeklerin gelinlik giyindiği düğünüm
Seherlerin neşesi elemime son verir.

Sarmal sarmal ihtiras, özümde hüküm süren...
Kılavuzu kaybettim, bulmam zor çıkış yolu!
Ağlatır gözlerimi, yüreğimi güldüren...
Gözyaşlarım bulamaz rehbersiz akış yolu!

Karamsarlık hikaye yazar, duygularımla...
Sonsuzluğun muhteşem esrarına, bıkmadan!
Yağmur olur beklentim çiseler damla damla...
Yangınsız tutuşurum, kül olurum akmadan!

Başkaldırım kendime, belirsiz itaatim...
Alnımda her lekeden kara dolu, çıkmayan!
Elem, hüzün elinde oyuncaktır sıhhatim...
Dikenlere hükümlü gül, her yerim, kokmayan!

Dinginliğin öyküsü fırtına deryalarda...
Zerrelerim savrulur gökyüzüne yok olur!
Bir serüven yaşarım karmaşık rüyalarda...
İrâdem ki, gördüğü manzaradan şok olur!

Zor dönemeç kalbimin sonsuzluktan isteği...
Benliğimi kuşatan câzibeli özel kim!
Kimse vermez, vermezsem vîrâneme desteği...
Ânlarla boğuşurken düşünmem hiç, güzel kim?

Bir bâdire içinde bin bâdire çelişkim...
Hayâlim, nerelerde gezinir ne bileyim?
Zelzeleli bir bakış gözlerimle ilişkim...
Çilelerle sarılmış, baştan sona çileyim.