Tam Sürümü Görüntüle : Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:35 PM
... Giderken
önümde uzun mu uzun bir yol
çevresi kuduz dolu bir karakol
gider dönerim herşeyi göze alıp
sen koltuğunda ilkbahar dol
yüzünde hüzün gülümsemesin
dilin gider de gelmez demesin
bir sabah saçlarında tatlı bir esin
olur gelirim ansızın anneciğim
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:35 PM
1.Öykü - Kırmızı
Gecenin son demlerinde, kırmızı perdelerini ve kırmızı abajürünü kapatıp usulca kırmızı yatağına uzandı. Aklı hâla o kırmızı dudaklardaydı ve tüm gece onları düşünmüştü. Nereye baksa, kırmızı dudaklar aşağı yukarı hareket ediyordu. Değildi ya, sanki yanındaymış gibi, öylesine ürkek ve çekingen vaziyetteydi ki, sanki kırmızı kırmızı canavarlar üzerine hareket ediyor ve kırmızı dişleriyle onu parçalıyorlardı.
Olamazdı, olmaması gerekirdi. Kırmızı duvarlar arasında, açık kırmızı bir sayfa üstüne koyu kırmızı kalemle “Artık buraya kadar! ” yazmaması gerekirdi. Oysa her şey ne kadar güzel başlamıştı. Tek hayalleri, kırmızı bir evdi; Kırmızı kapı, kırmızı duvarlar, kırmızı masa, kırmızı halılar, kırmızı yatak örtüsü, kırmızı vazolar, kırmızı güller.. Gün gelip hepsine ulaşmışlardı, ulaşmışlardı da, neydi ansızın onu ondan koparan sebepler, anlamıyordu... Aklı bir türlü bunu almıyordu.. Uyuyamadı. Yatağından kalktı, kütüphaneye yürümeye başladı, kırmızı merdivenlerden geçti, kırmızı kitaplığa yaklaştı ve kırmızı ciltli bir kitaba elini uzattı. Kitabın üstünde “Aşk Dediğin Laftır” yazılıydı. Yaklaşık bir ay evvel, Beyoğlu’nun kırmızı kaldırımlarında yürürken ismi Kırmızı olan bir kitapçının raflarında rast gelmişti. İsmi ilginç geldiğinden olsa gerek satın alıp kırmızı ciltlerle dolu kütüphanesine kazandırmıştı. Ama, bir hayli yoğun olduğundan, okuyamamıştı.Konusu neydi,ne anlatırdı, ne düşündürürdü bilmiyordu. Gözbebeklerinin içinde kırmızılar gittikçe artmaktaydı. Esiri olduğu uykusuzluğun içinde uyuyamazdı. Yavaşça kırmızı koltuğuna oturdu ve kırmızı abajürün ışıltısını hafiften açarak okumaya başladı: Bir şehir, evli bir kadın, üniversiteli aşığı ve “kırmızı yatağı”.. Şafak çöktü, güneş kırmızı alevlerini yeryüzüne sundu… Akşam oldu,güneş dünyaya kısa sürelik ayrılışını duyurdu.. Ama, o hâla eline aldığı kitabı okumaya devam ediyordu ve kitabın sürükleyici anlatımı içinde kırmızı düşüncelerde gidip geliyordu.. Kitabı bitirdiğinde, kitabın konusundan esinlenerek yüreğine bıçak gibi bir saplantı düştü; “Acaba aldatılıyor muydu? ..”
Yok, yok olamaz, yapamazdı bunu ona.. Küçük de olsa ihtimal vermiyordu buna. Ama olabilirdi de..Ya öyleyse? .. Koltuğundan bir hışımla fırladığı gibi yatak odasına koşar adımlarla koşar adımlarla ilerledi. Kırmızı dolabı açtı, içinde bir şey bulamadı. Kırmızı kazaklarını, kırmızı gömleklerini, kırmızı paltosunu, kırmızı çoraplarını, kırmızı jartiyerlerini, dolabında ne varsa silip süpürüp gitmişti. Mutfağa gitti, birşeyler bulabilirim umuduyla kırmızı buzdolabının üstüne baktı, bulamadı..Kırmızı tabakların altlarına baktı, bulamadı. Kırmızı masanın gizli bölgesini aradı,yine bulamadı.. Son çare olarak banyoya gitti. Geçen haftasonu, beraber gittikleri tatilde yanlarına aldıkları kırmızı bavulu gördü. Bavulu açtı, açmasıyla gözlerini biraz daha açması bir oldu. Bavulun içinde küçük bölmede bir resim saklıydı, senelerdir beraber kırmızı bir dünya kurmak istediği aşkını, sevdiğini, birtanesini, sarışın, sarılar içinde bir başkasıyla görüyordu. Daha fazla dayanamadı ve resmi, kırmızı alevler arasına gömdü.
Çaresizlik içinde bir o yana,bir bu yana yürümeye başladı.Çareyi evden dışarıya adımını atmakta buldu.Kırmızı dış kapıdan kırmızı ayakkabılarını giyerek çıktı. Kırmızı çiçeklerle dolu bahçesinden ilerleyerek geçti ve kırmızı arabasının kapısını açtı. Arabayla güneye doğru hareket etmeye başladı. Yol üzerinde gördüğü kırmızı kiremitler, kırmızı tabelalar, kırmızı giysili insanlar, kısaca kırmızıya dair ne varsa her şey, onu ona hatırlatıyordu.Onu çok seviyordu, onun onu sevmemesine veya böylesi aldatmasına imkan vermiyordu. Ve bu durumu kabullenemiyordu. Tüm bu düşünceler arasında karşıdan gelen kırmızı kamyonu fark edemedi..
Kamyon şoförü, gecenin sessizliğinde elleri kelepçe içinde polis arabasına bindi.Masumluğunu ifade etmeye çalışıyordu, ama çoktan cezaevinin yolunu tutmuştu.. Kırmızı üniformalı polisler, etrafını kırmızıya boyayan kırmızı arabanın yanında, vücudu paramparça olmuş, kırmızı giysili adamın, hâla açık olan kırmızı gözlerinin içine bakarak onun için dua ediyorlardı...
Şair Çıkmazı'nın 2005 Haziran-Temmuz sayısında yayınlanmıştır.
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:36 PM
2.Öykü - Bir Bahar Günü
Gün, yüzünü aydınlığı ile göstermeye başladığında, yatağından kalkmış, ayağına terliğini geçirmişti. Etrafına baktığında, pantolonu, gömleği, çoraplarının her biri ayrı ayrı yerdeydi. Ve koltuğunun önündeki masada, içinden taşan küllerle kül tablası bulunmaktaydı.Camlar, dışarıdan gelen çiçek kokuları ve kuş cıvıltıları için açık bırakılmıştı. İki elini yukarı doğru uzattı ve baharın armağanı olan güzel havayı içine çekti. Bu kaçıncı yalnız bahar, bilmiyordu. Yine de yüzünde bir gülümseme belirdi; belki de hayata inat…
Kahvaltı bittikten sonra, pantolonu ve gömleği toparladı, ütü masasının yanına götürdü. Her ne kadar dağınık olsa da, insanlara güzel görünmeliydi. Tabanı ateşten çelik olan ütüyü, vurdu ütüsüz elbiselere… Cilalanmış elbiseleri, askıda duran ceketini ve ayakkabısını giydi, adımını dairesinden dışarı attı. Beş katlı, on daireli apartmanda kimsecikler görünmüyordu.Tık.. Tıkk.. Tıkkk.. Ağır ağır üçüncü kattan aşağı inmeye başladı. Zemin kata geldiğinde yerinde bekleyen kapıcıyı gördü, başını saygıyla önüne eğdi, sonra kaldırarak selamını verdi. Kapıcı da aynı şekilde cevabını… Dışarıda mavi gökyüzü, ve sabahın serinletici yüzü onu bekliyordu. Bir an ellerini birleştirip, parmaklarını kelepçeledikten,yani o güne dair neler yapabileceğini düşündükten sonra adımını sahile doğru atmaya başladı.
Bilmem kaç yıl önce, hayatına tek giren kadınla sinemadayken, apartmanda çıkan bir yangın sonucu,yitirmişti annesini, babasını ve çok sevdiği iki kardeşini, apartmanda bulunan diğer birkaç komşusu ile birlikte. O gün ayrılmıştı ailesinden, o gün ayrılmıştı kurtulmasına sebep olan sevdiğinden. Daha da sokmadı hayatında hiç kimseyi., onlar kadar sevebileceğinden.. Ailesinden kalan bir miktar ve yangın sonucu kazandığı yüksek tazminat, yetiyor hatta artıyordu yaşamını sürdürmek için.
Şimdi, bunları düşünmenin zamanı değildi.. Güzel bir bahar günü onu bekliyordu.. Sahile geldiğinde, her zamanki büfeden gazetelerini aldı ve her zamanki çay bahçesine girip, köşedeki beyaz masasına oturdu. Başını kaldırdı ve kendisini gözleyen garsona göz kırpıp, sağ eliyle yuvarlak çizdi. Garson, belki de her zaman onun için kullandığı o çay fincanına, çayı doldurduktan sonra sahibine götürdü. Ve adam, elini göğsüne götürerek garsona teşekkür etti.
Gazetenin ana başlığını görmesiyle gözlerini biraz daha açması bir olmuştu. Amerika, yine bir orta doğu ülkesine girmişti, senelerdir kullandığı terörü bahane ederek. Ve yine BM dahil, tüm dünya sessiz kalmıştı.Afganistan, Irak, Suriye ve diğerlerinin yoktu kendilerinden başka dostu. Zalimin topraklarına girmesiyle, onun zülmunu peşinen kabul etmiş gözükseler de, asla pes etmiş sayılmazlardı.Gerilla savaşı ile koca devleti pes ettireceklerini sanırlardı.. Her işgalden sonra gördüğü koca koca fotoğrafları gördükten, ve bir önceki işgale başlangıcın yorumları hatırlatan yorumları okuduktan sonra elini havaya kaldırdı, bu da gelir bu da geçer manasında salladı.. Özgürlük, yalnızca güçlü olana özgündü.. Diğer sayfaların alışılagelmiş pembe ekonomi, pembe hayatlarla dolu sayfalarına göz attıktan sonra gazeteyi kapattı.Çayı da bitmek üzereydi zaten. Birkaç yudum daha aldıktan sonra parayı masanın üstüne bırakarak kalktı.
Tekrar caddeye çıktı. Okula gitmek üzere olan çocukları gördü.Ve onların gözlerindeki ışıltıyı. Ne de olsa, bugün bir bahar günüydü..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:36 PM
21. Ajanda'ya Başlarken
Yeni bir ajanda yakılıyor bugün,
Ve yeni bir ajanda açılıyor.
Ömürden bir sene gidiyor süzgün,
Ve ömre bir sene daha süzülüyor.
Kim bilir, kimler girip de çıkacak,
Köhneye yüz tutan gönül bağından.
Hayat seneye neler bırakacak,
Yaşanacaklara dair çağından.
Gün gün olur paylaşılanlar kitap,
Oluşsa da bazen tek bir soluktan.
Can düşerken zamana aç ve bitap,
Ben, ben olacak mıyım uzaklardan!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:36 PM
22. Ajandaya Başlarken
Belki bir yaz gününün anormal sıcağında
Veya bir kış gününün buz tutan soğuğunda
Yatıracaklar seni beyaz ve yumuşacık yatağına
Sıcaklığın benim varlığım olacak, soğukluğun
Uzaklardan gelen haykırışlarım
Yazgının ortasına düşen bir çığlık
Haykıracak sanki atiye inat
Yarınlarım, yarlarım,
Yâr olamadıklarım
Dudaklarına üşüsen sütü
Sıfır yaşın saflığıyla
Yudumlayacaksın damla damla
Ne zaman süt kesilecek dudaktan
O zaman kokular gelecek tuzaklardan
Ve yakınlık duyacaksın uzaklardan.
Yutkunacaksın seneleri içine çekip
Ama o an sütü keyifle içip..
Bir..iki.. yedi..
Derken ayrılmaya başlayacaksın kendinden
Kalmayacak farkın sokak kedilerinden
On iki.. yirmi iki..
Kediler korkmaya başlayacak senden
Sen bıkmayacaksın,
kendine eziyet çektirmekten
Otuz iki.. kırk iki..
Kim bilir ayılmaya başlarsın belki
Belki ıslatır naaşını kırkikindi…
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:36 PM
23. Ajandaya Başlarken
*******den *******e uçar gider bir yarasa adam,
Kalmadı hayat üstüne kurulmuş, duracak bir dam.
Aşk imiş,para imiş,kariyer imiş; hepsi birer izam;
Aslında ne varsa sende saklı, ey çilekeş nizam!
İzam: Olduğundan büyük gösterme, büyütme, abartma.
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:36 PM
3.Öykü - Çuvaldızlı Katil
Saat onikiye yaklaşıyordu. Ve oturma odasının içine süzülen güneş ışığı şiddetini artırıp, odayı daha aydınlık yapıyordu. Oturma odasının büyüklüğüne baktığımızda zengin bir ailede olduğumuzu hemen anlardık.üç tek, bir üçlük, lacivert üstüne kırmızı çizgili koltuk takımı,bir kanepe,bir büyük ekran tv, odanın bir köşesinde bir yemek masası,çevresinde 8-9 sandalye, duvarda
resimler ve yerde iki çin işi halı ile odanın içinde yerini almıştı.Ama odanın içi hâla boş sayılırdı.Eve gelen çocuklar rahatlıkla yakalamacılık oynayabilirdi.
Odanın bir köşesinde, önünde ütü masası, saçlarında beyaz çizgilerle yaşlı bir kadın vardı. Diğer bir köşesinde de, sabah işten dönerken aldığı gazete ile kanepeye uzanan ve orada uykuya dalan genç bir adam, yani Ferit.. Ferit, genç ve başarılı bir komiser, emniyetin gözbebeği..Ve ailenin iki evladından büyük olanıydı. Diğer kardeş Feride, henüz bir üniversite öğrencisi. Aynı zamanda iyi bir balerin idi.
Güneşin dönmesiyle gözüne gelen güneş ışınları sayesinde uyanan Ferit, oturduğu yerden kalkarak gazetenin üçüncü sayfasından okumaya devam etti. Gazetenin hemen başında gözüne bir haber çarptı; 'ÇUVALDIZLI KATİL DEHŞET SAÇMAYA DEVAM EDİYOR! ' Haberin resminde bir fotoğrafçının kendi işyerinde yerde yatarken, çenesinden girip gözünden çıkan çuvaldızı parlıyordu. Haberi bilhassa aynı şehirde yaşanması sebebiyle annesine seslice okuyan Ferit, annesine 'ne zaman yakalanacak bu çuvaldızlı katil' diye söylenmeyi ihmal etmedi.
Üç dört gün sonra, bir terzi aynı şekilde öldürülmüştü. Sokağın köşesindeki biletçi, olayın işlendiği saatlerde işyerinden siyahlara bürünmüş, maskeli birinin çıktığını söylemişti polislere. Bir hafta sonra biletçinin suratında çuvaldızı parlıyordu. On milyonluk şehir, bu olanlardan sonra dehşet içindeydi. Katil ondördüncü cinayetini işlemişti ve hâla yakalanamamıştı.
Ertesi gün, akşamüstü eve gelen Ferit evde iki yabancı gördü; biri bal rengi takım giymiş,sarışın hafiften şişman,altın çerçeveli gözlük kullanan biri,diğeri de onun yardımcısı olduğu belli esmer, siyah elbiseli, sıska birisi.. Sonra onlardan sarışın olanının sokaklara asılı pankartlardan gelecek seçimde belediye başkanlığına aday biri olduğunu çıkardı.Onlar babası ile otururken kızkardeşinin onlara kahve sunduğu anda başkan adayının kardeşine olan bakışını beğenmemişti. Üstelik, sohbetin sonunda kardeşi onları haftasonu yapacakları gösteriye davet etmişti. Ama bir gerçek vardı ki, Ferit bu başkan adayından hiç hoşlanmamıştı.
Haftasonu geldiğinde, yüksek üçgen çatılı binalar arasından Ferit ile anne babası salona girdi.İki koltuk solunda da yine aynı kişiler vardı.Gösteri muhteşem başladı ve muhteşem devam ediyordu.Gösterinin bitmesine beş-on dakika varken yerinden kalkan Ferit,annesine eve biraz geç kalacağını
söylüyordu.Gösteri bittiğinde herkes ayakta alkışladı ve sessizce dışarı çıkmaya başladılar.Başkan adayı salondan çıkmak üzereyken, salonun köşesinde bir gölge belirdi. Sessizce başkan adayının yanına yaklaştı ve tek hamleyle çuvaldızını çenesinin altından sokup gözlüklerini kıracak şekilde sağ gözünden çıkardı.Olayı görenler, olayın dehşeti içinde donmuşlardı. Özellikle başkanın yanındaki o sıska adam bir an hiçbirşey yapmadan sokağın ters tarafına doğru kaçmaya başlamıştı.
Çuvaldızlı katil de, köşeyi döndüğünde maskesini çıkartırken altından Ferit in yüzü soğukkanlı şekilde duruyordu..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:36 PM
4.Öykü - Çuval
Çinkoya düşüyordu yağmur taneleri.. Tik-tak tik-tak.. Tek tek düşüyordu özlemler, acılar, düşler..Yağmur dolu bulutların kapattığı gökyüzünün karamsarlığıyla örttüğü yatağından doğrulmaya başlar başlamaz, karanlık duvarlar, duvar saati, dolap da üstüne üstüne gelmeye başladı.. Önünde hayati önem taşıyan ÖSS sınavının yanında bir takım ailevi sorunları da vardı.. Çok çalışıp iyi bir üniversiteye yerleşmesi gerekiyordu.Bunun için de gece gündüz demeden ders çalışıyor, testler çözüyordu. Fakat, kafası diğer sorunlara da gitmeden edemiyordu.
Yatağından kalktıktan sonra üstünü giyindi ve kahvaltı masasına oturdu. Kahvaltı masasında dedesi ve lise bire giden kardeşi vardı. Kahvaltılarını ettikten sonra, dedeleri işyerine gitmeden torunlarını okula bıraktı. Öğrenciler ve öğretmenler her zamanki gibi okula yaklaşan arabaya ve içinden çıkan öğrencilere hasetlikle baktı. Bu soğuk havada onların çoğu yürüyerek veya dolmuşta tıklım tıklım okula giderken, bizimkiler klimalı arabada okula gidiyordu. Eh, doğrusu kıskanmakta biraz haklıydılar. Onlar onlara bakadursun, bizimkiler de salına salına kendi sınıflarının kuyruklarına sokuldular. Ve sonra derse girdiler.
İlk beş ders bittikten sonra öğle arası zili çaldı. O, herkes çıktıktan sonra sınıftan dışarı adımını attı.Ve yalnız olarak merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Arkadaş çevresi çok olmasına rağmen, yanında pek fazla kişi gezdirmekten hoşlanmazdı. Güvenmezdi onlara, gerçek arkadaşlık hissiyle ona yaklaşmayacaklarını düşünüyordu. Aşk, sevgi ve arkadaşlık duygularını hep çıkar temeli üstüne oturtmuştu. Belki de yanılıyordu kimilerinin hakkında, sonuçta daha toy sayılırdı. Ufak bir şehirde ne kadar geliştirebilirdi ki kendisini? ..
Her zamanki gibi dışarı çıktığında, önce çamların oraya yöneldi beton yığınlarının arasından. Sonra çamların hayat dolu havasını içine çekti. Bir iki tur atıp yemek yemeğe giderken,çevrede bulunan 15-20 çocuk arasından başka sınıftan ondan hayli küçük boylu biri yanına yaklaştı.. “Naaaber havalı yavru? ” diye alaycı alaycı takıştı... O sıra kafası dalgın dalgın öne eğik şekilde yürürken,böyle bir alayı beklemiyordu. Adımlarını yavaşlattı ve başını yerden yavaşça kaldırıp, soruyu sorana doğru baktı; “Adam gibi sorarsan cevap veririm! ” dedi. Diğeri diklenip, elini onun çenesine yöneltti, “Baaak sen, sen adam mısın ki ben sana adam gibi sorayım! Baban dün gece kim bilir hangi yabancının koynundaydı! ” diye dikleşti. Bir terkedilmişlik duygusuyla kan beynine sıçradı, yumruklarını sıktı. Ama çevredekilerin fark etmemesi için sessizce “Az gelsene sen! ” dedi ve çocuğu okulun arkasına götürdü. Bir yumruk vurdu, bir yumruk daha vurdu.. Yetmedi, oralarda gördüğü demiri eline aldı. Çocuğun bedeni inen darbeler sonucu mosmor olmuştu.
Ve kendi de yorulunca,ne yaptığının farkına varır gibi olmuştu. Beş on saniye soluk alıp verdi ama hıncını alamadı. Merdivenin altında bir telis çuval gördü. Çocuğu kaldırdığı gibi çuvalın içine attı. Ve çuvalın ağzını bağladıktan sonra kuytu bir köşeye attı. Bir iki derin nefes çektikten sonra, elini cebine sokup paketten sigarasını aldı. ve Sonra yemek için okulun yanındaki lokantaya gitti.Ama okula döndüğünde tedirginliği hâla gitmemişti.Merdivenlerden çıkarken müdür yardımcısını gördüğünde sıcak terler akıyordu. Sınıfa girdi ve ilk derse girdikten sonra arkadaşlarına rahatsız olduğunu ve izin kağıdı alıp eve gitmek istediğini söyledi. Teneffüs bitmek üzereyken müdür yardımcısının odasına girdi. İzin kağıdını aldıktan sonra okulun arkasına gitti ve çuvalı omzuna aldı. Ve okulun duvarına koydu. Bir eliyle çuvalı tutup, okulun duvarından atladı.Ve dolmuşa binip babasının işyerine gitti.
Çuvalla birlikte dükkandan içeri girdiğini gören dükkandakiler merakla ona bakıyordu. O ise sert bir biçimde dükkanın ortasında çuvalı yere fırlattı. Çuvalın ağzını açtı ve içindeki mosmor çocuğu gösterdi. “İşte senin pisliğin! ” deyip çocuğu çuvaldan çıkardı. Ama hala hıncını alamamıştı çocuktan. Üstündeki elbiseleri çıkartıp çırılçıplak meydana doğru salıverdi...
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:37 PM
5. Öykü - Kıyamet
Akşam okuldan eve geldiğinde, babası tv başında günün haberlerini takip ediyor, annesi yemek masasını hazırlıyor, kız kardeşi ise duştan yeni çıkmış, üstünde bornozla saçlarını kuruluyordu. Onun ise ne tv seyretmek, ne yemek yemek, ne de duşa girmek umrundaydı. Şuanda tek yapmak istediği şey, biraz uyumak ve sonra kalkıp derslerine çalışmaktı. Bugünkü sınavı da çok şükür atlatmıştı atlatmasına ya, önünde günde iki sınav olmak üzere altı sınav daha vardı.Üst katın anahtarını alıp, kapıyı açtıktan sonra doğruca odasına gitti. Kravatını ve ceketini çıkartıp bir köşeye attıktan sonra, beyaz gömleği ve gri okul pantolonuyla yatağına uzandı.
Planı 3-4 saat kestirip gece kalkıp ders çalışmak olmasına rağmen gözünü açtığında gün ışığı gözüne vuruyordu. Yansıyan ışığa göre havanın bulutlu olduğunu sezdi ve bir yandan geç kalkmasına bir yandan da havanın karanlık olmasına söylene söylene yatağından kalktı.Hava karanlık olduğu zamanlarda içi de kararır, sınavlardan pek hoş not aldığı olmazdı..Adımını sağa attı, yedi sekiz adım atıp biraz sallanır gibi olduktan sonra sola döndü.. On-onbeş adım sonra sağ yapıp tuvalete girdi. Tuvalete girip çıktıktan sonra elini yüzünü yıkadı. Biraz kendine gelir gibi olduktan sonra aynada yüzünü seyretti. Her geçen gün ne kadar geliştiğini ve alnında yer alan parlaklığın ne kadar arttığını hissetti. Bu arada hiç beklenmedik bir şey daha hissetti..
Sanki burnuna, bir binanın yıkımı sonucu oluşan toz kokuları ve çığrışan insan, uluyan köpek ve kedilerin cırtlak sesleri geliyordu.. Korkar adımlarla odasından balkona çıktı. Dışarıya baktığında ise hayretler içinde kaldı. Sağına baktı,soluna baktı,ve çevrede bulunan binaların teker teker yıkıldığını gördü. Tıpkı uzaklarda bulunan dağlar gibi.. Dağlar da yavaş yavaş bir buzdağı gibi erimeye başlamıştı.. Bu sırada aşağıya baktığında annesinin sesini duydu, ona dışarı çıkmasını söylüyordu. Ve bu sesle birlikte içinde bulunduğu şaşkınlıktan bir an olsun kurtulup kendine geldi. Kendi evleri de çökmeden, üstündeki kıvrışmış pantolon ve beyaz gömlekle kendisini apartman dairesinden dışarı attı. Asansöre bakmadan merdivenlerden koşar adım inmeye başladı.
Dışarı çıktığında, binadan çatırdılar duymaya başladı. Arkasına bile bakmadan bulunduğu yerden uzaklaşmaya devam ettiğinde ise kendi evlerinin de harabe hâle geldiğini hissetti ve yüreğinden bir parça koptu. Koşar adım beş altı blok ilerde bulunan deniz kıyısına doğru koşmaya başladı. Orası onun için en güvenli yerdi, etrafında hiçbir yapı yoktu. Ama unuttuğu bir şey varsa, denizin doldurulmasıyla yapılan otobandı..Otobanın üstüne çıktığında derin bir nefes aldı, ve etrafına baktı. Etrafta tek bir canlı varlık göremiyordu, sanki yer yarılıp herkes içine girmişti. Çığıran insanlardan, uluyan köpeklerden ve kedilerin cırtlak sesinden eser yoktu. Ağır adımlarla otobanın üstünde doğuya doğru harekete ettiğinde, denizin üstünde koşan kocaman kocaman boğalar görmeye başladı. Boğaların arasında da yunus balıkları yükselip yükselip alçalıyorlardı. Ve birden ayağının altındaki otobanın kaydığını hissetti. Otoban da yavaş yavaş denizin içine gömülmeye yüz tutmuştu.Bu sırada yönünü tekrar şehre doğru tuttu. Ve birden tekrar içine fenalık düştü. Eriyen dağların üstünden şehre doğru boyu iki-üç karış olan, şu ana kadar görmediği tüylü tüylü canavarlar geliyordu, önlerinde ne varsa içine giriyor ve büyük ihtimalle içinde yer alan leşleri yiyorlardı. Aklına annesi, babası, kardeşi geldiğinde çöktü. Yıkıldı olduğu yere… İşte bu sırada denizden şehre doğru yönelen boğaları fark edemedi. Bu boğaların biri ona sertçe vurduğunda ise iş işten geçmişti…
Kendine geldiğinde, kendisini bir bulutun üstünde buldu. Bulut yavaş yavaş yükseliyordu. Yükseldikçe gökyüzünün daha canlı olduğunu hissetti.Yeryüzüne baktığında ay yüzeyi gibi dümdüz bir yüzeyden büyük bir toz bulutu kalktığını gördü. Başını yerden kaldırdığında ise yukardan bir bulut kümesinin de kendisine doğru yaklaştığını farketti. Ve bu bulut kümesinin üstünde de üç kişinin olduğunu gördü; biri uzun boylu, dalgalı uzun kumral saça sahip, sakallı..Diğeri esmer,
en az diğeri kadar saça ve boya sahip, bastonlu.. Diğeri beyaz kısa saçlı, ve diğerlerinden daha da uzun boyluydu. Bulutlar aynı seviyeye yaklaştığında, onu aralarına çektiler. Beyaz saçlı olan, elindeki tası ona sundu. “İç evlat! ” dedi. İçinde su vardı, ama içtiğinde onun sadece bir su olmadığını anladı. Baldan tatlı bir şeydi bu. Ve onu içtikten sonra tüm bu yorgunluktan, ve stresten bir anda kurtulduğunu hissetti. Ve hepsi birden: “Her zaman su gibi saf ol! ” dedi. Diğeri elindeki bastonu sundu. Bastonu tuttuktan sonra, bedeni gökyüzüne yükselen hür bir ağaç gibi dikildi ve bedenine ve ruhuna güç geldi. Ve hepsi: “İlimden de bu baston gibi destek almayı ihmal etme! ” dedi Kumral olanın yanına yaklaştığında, kendi sırtındaki hırkayı çıkarıp onun üstüne attı. Hırkayı üstüne giydikten sonra, alttan başka bir bulutun yükseldiğini ve bu bulutun üstünde de annesinin, babasının ve kardeşinin ona konuşmadan el salladığını gördü. Acı yerini bir anlık mutluluğa bırakmıştı. Ve yine hepsi birden: “Acıların seni her zaman böyle saracaktır ve zayıflığını yok edecektir! ” dedi.. Bu sırada üstten bir bulut kümesi daha yaklaşıyordu. İçi görülmeyen bir bulut kümesi.. Onların bulutuyla aynı seviyeye geldiğinde, diğerleri onu bulutun önüne çekti. O ise ne olduğunu anlamamış şaşkın şaşkın bakıyordu. Birden bulutun içinden bu zamana kadar duymadığı, şerbet gibi bir ses yükseldi; ve “Suyunu paylaş, bastonunu paylaş, hırkanı paylaş, ama sisini asla paylaşma! ” dedi..
Ve birden kulağına, yatağının yanında çalan telefon sesi geldi.. Arayan annesiydi ve ona artık kahvaltı saatinin geldiğini söylüyordu..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:37 PM
6. Öykü - Şaka
Sıcak bir yaz akşamı, henüz yeni işten eve dönmüştüm. Evet, yanlış duymadınız… Sıradan, evli barklı insanlar gibi ben de hayatımı evden işe, işten eve geçirir olmuştum. Halbuki üniversite ve önceki hayatımı bilenler bilir, gezmeyi, tozmayı ve ortamlara akmayı ne çok severdim. Ama yaşadığım şehrin bu başıboş, can sıkıcı ve bunaltıcı özellikleri beni bir çeşit ev hapsine mahkum etmişti.
Dış kapıyı açtığımda, yoğun ve bir o kadar tiksindirici bir sigara kokusu merdiven boşluğunu sardı. Evim giriş katında bulunduğundan, havalandırmak için pencereleri açık bırakma gibi lüksüm bulunmamaktaydı. Adımımı içeri attığımda da evin karmaşık hali beni karşıladı. Çoraplar, gömlekler, pantolonlar, tükenmiş cips, kola ve çikolata paketleri ve yerlerde dolaşan yastıklar müstehzi müstehzi gözlerimin içine bakıp, “hoş geldin reis” diyorlardı. Galiba artık bir kadın elinin evime gerek olduğunu düşünürken, birden titredim ve kendime geldim. Hemen pencereleri açtım, odaya güzel kokması için lavanta kokulu spreyi sıktım ve sonra da kendimi ön tarafa bakan balkona attım. Hayatının baharında, ve henüz kendini mutlu edecek bir aşkla tanıştıracak o muhteşem varlıkla karşılaşmamış biri olarak evlilik düşüncesini kafamın içinden gökyüzüne doğru salıverdim…
Balkona çıktığımda, hava yeni yeni kararıyordu ve insanlar koltuk altında ekmekler ve ellerinde evinin eksikleri ile evlerine dönüyordu. Ve aynı zamanda o gün şehrin Pazar günüydü ve pazarcılar da çadırlarını söküp, arta kalan eşyalarını kutulara ve bavullara geri koyuyordu. Onlardan bavullarını toplamış ve omuzlamış iki İngiliz (AB’ye girdiğimizden beri bizimkiler için ora, onlar için bura bir geçim kaynağı olmuştu) , evimin karşısında bulunan parka doğru yaklaştıklarında günün yorgunluğunu atmak için bir bankın üstüne tünediler.
Biri altmış yaşlarında 1,60 boylarında, beyaz saçlı, sıska bir adam, diğeri orta boylu,sarışın, kıvırcık saçlı güzel ve çekici bir bayandı. Bir ihtimal baba-kız çalışıyorlardı. Oturdukları banktan çevreyi gözetlerlerken yaşlı adamla göz göze geldik. Yanındaki güzel kızın (bu bunaltıcı şehirde bir gecelik çok işime yarayabilirdi) hatırına “Hey! ! ! ! ” diye seslendim. Vücudu sıska ama gönlü genç kalan adam yerinden kalkarak sağ elini salladı ve sıcak bir gülümsemeyle “Hey friend! ! ! How s it going? ? ” -merhaba arkadaş, nasıl gidiyor- diyerekten yanıma yaklaştı. Teşekkür ederek, muhteşem süregittiğinden söz ettim. Şehrin can sıkıcı havasını sezmiş olacak ki gençliğimin verdiği yüzüme bakıp “How can u be wonderful in this boring city? ”-bu can sıkıcı şehirde nasıl muhteşem olabilirsin? - diyerek ellerini iki yana açarak iyice sokulmaya başladı. Bir an milliyetçi damarlarım kabardı ve içinde bulunduğum durumu unutup “Boring? Not so much… This s a great city, believe me. Moreover, each person creates his own fun himself. You cant blame city for that.” –Can sıkıcı? Fazla değil… Bu, harika bir şehir, inan bana. Ayrıca, her insan kendi eğlencesini kendisi yaratır. Bunun için şehri suçlayamazsın.” dedim. Bu sözlerimden sonra adamın kanı bana daha çok ısındı ve balkonun demirlerine iyice yaklaşarak elimi sıktı. Ben de ona balkonda masamın üstünde bulunan meyve suyundan bir bardak ikram ettim.
Bu sırada sokaktan geçen, şakacı mizaca sahip Cahit adlı arkadaşım 90 kiloluk ve 1.90 lık cüssesiyle adamın omzuna doğru bindirdi. İngiliz bir an irkildi ama bu harekete Cahit’in sıcak tabiatının müsaade ettiğini anladıktan, daha doğrusu açıkladıktan sonra o sıcak tebessümünü Cahit’e göstererek, biraz yavaş olmasını dikkatlice dile getirdi. Ama Cahit bu… Dinler mi(!) Adama daha fazla sokuldu. Ve adamı bina ile kendisi arasına aldı. Birdenbire adam sancıyla bağırmaya başladı. Biz ne olduğunu anlayamadık tabi… Daha sonra Cahit’in ayağının İngiliz’in nasırlı ayağının üstünde olduğunu fark ettim. Ve “çeksene olm ayağını oradan” dedim. Bu arada sancıyla bağıran adam,kendini yere bırakırken kafasını balkonun altına vurdu. Bir an kendimi yoğun bir şok dalgasının içinde buldum. Çevredeki insanların balkonun etrafında toplanmaları ve parkta oturan bayanın gelmesi ve bağırması… Hepsi bir anda oldu… Bir an şaşırmıştım. Ne oldu? Ne oluyor? Ne olacak? ... Son sorulan sorudan sonra irkildim ve kendime geldim. Soğukkanlı davranmam gerekiyordu. Hemen içeri girip telefonu aldım ve hastaneyi aradım.
Neyse sonra, bayan ve ben ambulansa atladık, Cahit ise polis arabasına…
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:37 PM
Adem
Bir incir ağacı sebep oldu
Ademin dünyaya inmesine
Ağladı, sızlandı ve hür oldu
Sokuldu Rabbinin hizmetine
Donandı her türlü ihtişamı;
Güzelim dünyaya sultan oldu.
Tefekkürü, duyguyu, kelamı,
Bir bir toplayıp bahtiyar oldu.
Yaşarken adem Ortadoğu’da
Kâbil, Hâbil’in katili oldu
İlk kez bir güzelin yazgısında
Sevdiğinden ayrı kalmak oldu
Çoğaldı Adem’in çocukları
Önce kardeş, sonra düşman oldu
Dünyanın bin bir güzel diyarı
Denkken her birine, yetmez oldu
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:38 PM
Ahım Tutacak
Ahım tutacak bülbülün gagasını
Harebeye dönecek gül bahçeleri
Musikisi ruhumun alemi kuşatacak
Evler boşalacak, topraklar dolacak
Tarihe mal olmuş dünya, son bulacak
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:38 PM
Aile Fotoğrafı
Çamın altında büyük dedem
Yanındaki tümsekte durur ninem
Belli olmaz bugün yarın
Bir bakmışsın,bir boşluğa da ben girmişem..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:42 PM
Aldanmak veya Damlamak *** Sulara
Şıp! ...
Şıp! ...
Şıp! ...
Damlıyor gözbebeklerimden kanlar şimdi
Belki, beni sevdiğini düşünerek
Belki de, sevdiğimi düşünerek...
Akıyor gözbebeklerimden süzülerek,
Şıp...
Şıp...
Şıp...
Şıpsevdi yüreğime! ..
Şeffaf yürekli duvarlar arasında
Saçlarının gölgesinde yaşıyorum/ Yandıkça yüreğine kanıyorum
Gözlerindir ekmeğim
Bakışların nimetim
Görmeliyim seni görmeli
Gördükçe seni / yüreğime gömmeliyim
Kim bilir ne kadar şeffaftır ellerin
Ne kadar yumuşak
Pamuk ipliğine bağlı bir hayat üzerinde
Kim bilir daha ne kadar yaşam kurtaracak
Ve daha ne kadar insan kurutacak
Bir bilsen ne kadar muhtacım onlara
Tut ellerimden
Yoksa, bir hayat daha mahvolacak!
Aldanmak veya damlamak *** sulara
Hangi yönden geldiğini bilmeyerek
Şıp...
Şıp...
Şıp...
Şıpsevdi yüreğime! ...
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:42 PM
Aldatılan İçinde
Aldanmak bize göre değil,
Aldatılan içinde.
Seveceksen ben gibi,
Sevmeyeceksen el gibi,
Çekip gideceksin bu düzenden.
Çekmez kahrını *******,
Aşkı iliğine kadar işlemeyenin.
Ve içmeye benzemez,
Aşk şarabından içmek.
Dikenleri sert ve diktir bu yolun,
Ve bir günahkara ait,
Sırat köprüsünden daha dar..
İlah'ın içinde ilah olmak,
Kolay olmasa gerek!
Bir Anka Kuşu gibi,
Küllerinden doğacak,
Tüylerini evrene silkeleyecek,
Ve evreni sevdasıyla uyutup,
Başka bir evrene kanatlanacak,
Bir çift aşık olmak gerek.
Dedim ya,
Aldanmak bize göre değil,
Aldatılan içinde..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:42 PM
Alemin Derdi...
Etrafta hırsızlar kol kola gezerken,
Onun bunun pazarlığını yaparken,
Sırası mı “hırsız! ” diye bağırmanın;
Alemin derdi, seni mi gerdi şimdi!
Bırak artık kessin kesen kesileni,
Soksun bıçağı, kesiversin dilini,
Düşünme,yüz elli beşi çevirmeyi;
Alemin derdi, seni mi gerdi şimdi!
Ayşe’nin namusu zordaymış; sana ne!
O kendi halinden memnun, git işine!
Olmasa da, o Ayşe senin neyine?
Alemin derdi, seni mi gerdi şimdi!
Sağcısı solcusu sallasın kahvede,
Sövsünler karşılıklı fikirlerine!
Önde çay, ağızda tütün, bak keyfine;
Alemin derdi, seni mi gerdi şimdi!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:42 PM
Alfabe
Aşkla başladı her şey,
Adem geldi evvelden,
Aşıklar gitti de ey,
Ad düşmedi hilalden.
Bihaber saklar gönül,
Bana ne aşkımdan der.
Bilmez, donar tevekkül,
Bahtsız, buzda kalmış er!
Celalden sual olmaz,
Can çıksa, ebedidir.
Cemalinde O solmaz,
Cisim, kalan tek gizdir..
Çiğ düşürmek ister de,
Çamura girer kendi.
Çaylak senin neyine,
Çekme yokluk çilesi.
Derya boğar Mecnun’u,
Damızlık söze döner.
Devir sürükler onu,
Dev Leyla çölde önder.
Ermez sevdasız gönül,
Emse de vakit canı.
Eskir mi gülle bülbül,
Ekse onunla anı.
Figanla taşar yürek,
Feragat eder andan.
Füsun kapar da bilek,
Firari olur candan.
Gülşen katar bahara,
Gölgesi daim kılar.
Gamdır, onsuz naçara;
Gafilde baki çıkar.
Hatır da O’ndan gelir,
Hezeyan da can sana.
Haşmetten ateş geçir,
Hürmetler kondur başa.
Ilgımla döner yokken,
Islar yaşsız geceyi.
Irakta aşka gözken,
Irgat, sana yüreği.
İçkide medet uman,
İsraf eder masada.
İlelebet sır, umman,
İsmi durur karşıda.
Jön ve aşkta acemi,
Janjan yakışır ona.
Jet dedeye demeli,
Jurnal yazmaya başla.
Kalem taşır sevdayı,
Kah şiir, kah romanla.
Keramet kanda saklı,
Kitap, defter palavra!
Lafla yürümez gemi,
Lâl de düşer ateşe.
Laçkadır lafçı dili,
Lazım lahuti gebe.
Mesafe gelir kısa,
Meşaledir hep yanar.
Merde kim karşı çıksa,
Madde başını sarar.
Nerden gelir de geçer,
Nazın haberi duymaz.
Neşeyle dolu beşer,
Nifaka ekmek sunmaz.
Oğul nesil çevirir,
Oluşur gece gündüz.
Ocakta sevda erir,
Okumasa elde cüz.
Ölümü yardı Yunus,
Ömrünü yedi burda.
Önem verdi ona Us,
Övdü ruhunu nurda.
Para nefsin herşeyi,
Perişan onsuz dünya.
Pervane döner beyi,
Paye yok kısır aşkta.
Rüya görür kör aşık,
Raddesiz kısır aşkta.
Rafine suda kaşık,
Riya etrafta dalga.
Sahneye konmuş piyes,
Sevişmek sevmek güya.
Saatten sonra lades,
Satıcı etten dünya.
Şair, düşünür yazar,
Şafağı bulur gece.
Şehvete kazık çakar,
Şerik ona tek hece.
Temayüz beyaz safta,
Tarih düşmeyi bekler.
Tekmile çare rafta,
Taklite yokluk düşer.
Uçsuz bucaksız sema,
Uğuru seyre dalar.
Uçma fazla havaya,
Ucuza çakal atlar.
Ülfet, kamil yaşamda,
Üvey aşkı üfürür.
Üleştir bunu onla,
Üzüme tane düşür.
Vaveyla kopar vardan,
Vadesiz biten aşkta.
Vaatler biter yardan,
Velhasıl muhtaç O’na.
Yazarken geldik sona,
Yoğu varı bitirdik.
Yaktık aşkı kağıtla,
Yar’da yarı yitirdik.
Zarfa koydum bin mesaj,
Zarar etmesin andan.
Zarife olmaz şantaj,
Zevk alsın okumaktan.
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:44 PM
Allah Yolunda Gafletlerdeyiz
Yaşamak varken her soluk ve adımda,
Yaratılan sıfatıyla, yaratanın adıyla;
Boşuna çabalar ve nefeslerdeyiz,
Bir nevi en büyük gafletteyiz...
Bilmem selam kime, nasılsın niçin?
Seni seviyorum diye, kime sesleniriz kime?
Dil kimin? Yar kimin? Dünya kimin?
Kesmek için dilimi, verin baltayı elime!
Ömrümüz fizik, kimya ve matematik,
Din dersimiz yok ki, o da olsun kritik!
Hocalar ölmüş, yaşasın artık öğretmenler!
Fark etmeden kalınmışız ziyankar ve bitik!
Hanımlar rahatsızmış, kıssınlar ezanın sesini!
Bilmezler bu vatanı kurtaranın kendisini!
Haaşa ilah yaptılar Tarkan'ı ve Nez'i,
Kurtarsınlar şimdi de görelim memleketi!
Spor tüm branşlarda sürüp gidiyor,
İsim isim tüm sporcular biliniyor.
Hani ya Mukaddes Kitap'ın sureleri?
Çarşamba'yı sel almış onu da götürüyor!
Güzelim teknoloji gelişmiş neye yarar?
Tv'yi, radyoyu, pc'yi ateşler sarar!
Akıllı bombalar atılır Irak semalarında,
Ah be teknoloji ah, yüreğim kanar!
Dinimiz emreder yaşamayı kardeşçe!
Olur mu hep böyle izlemek kalleşçe!
'Yetiş Muhammed, yetiş Ali! ' miz beste,
Sakız gibi geveler dururuz günlerce!
Bir ömür ki gaflet içinde gaflet!
Ahır zaman gelmiş, yetiş Muhammet!
Zaman haramdır, fiiller ise günah kesesi,
Yarattığın ruh hatrına, rabbim bizi affet!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:44 PM
Aman Sevgili
Ey sevgilim,gözlerinde belirir en keskin iklim
Ve ruhuna çekilmiş yumuşak çok renkli kilim
Sırrını çözemez ve çaresiz kalır gölgende bilim
Çek kalemi rüzgarımdan,senden yazılsın sicilim
Sensiz, ciğerlerime süzülür içilen bütün sigara
Gönlüm engin izbe, dumanlı sonsuz bir mağara
Gölgelerden ses gelir, kurtuluşa atılan bin nara
İçine bu bahara al beni,çıkamam gelecek bahara
Ne varsa sende var,kalmadı bileğimde hiç takat
Tüm beni çocuklara dağıttım, isteme daha zekat
Korkarım yokluğunda kötülükler artacak kat kat
Tez elden beni de al yanına, geç olmayasın fakat
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:44 PM
Anka Kuşu
Her gün, yeni bir umut getirir,
Ardında bıraktığı küllerin ardından.
Küllerinden bir anka kuşu dirilir;
Silinir, yenilenir, ve tekrar sevilir…
Su birikintisine düşer damlalar,
Gözyaşları, döller, kanamalar…
Geriye kalır son günün ardından,
Her sonucu tek olan anlamalar.
Yaşamak, yaşananla güzel…
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:44 PM
Annem
Sen çağırdın yıldızların ötesinden;
Senin için geldim bu aleme annem!
Gözlerim açılırken bir ışıltı derinden,
Gördüğüm güneş değildi; sendin annem!
İçirdin zemzem gibi mukaddes sütünden,
Susuzken sen yetiştin imdada annem!
Sallanırken dünya, düşüyordum beşikten,
Korkan ben değildim,senin yanında annem!
Kalem tuttu elim, sözlük oldu kelimelerin;
Nur ışığında aydınlattın yolumu annem!
Sevdim! Kıpırdandı senin de hislerin…
Yan yana çağlayan iki nehirdik annem!
İlaç görmedi yüreğim doktor elinden;
Senin gönlünden gördüğü kadar annem!
Yıkamaz bir yeri gözyaşım derinden;
Gözlerim sana hasret kalmadan annem!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 03:49 PM
Askı
Ben kara bir askıyım karanlık bir odanın karışık bir dolabında
Bazen en kaba paltolar çullanır, bazen en narin gömlekler bana
Diğer askılar almış, akmış, nurdanmış, hiç dert değil benim için
Semada yıldızlar dolanırken, ben de eşlik edebilseydim onlara
Ahmet Ağdere
Aşk
Aldandım görünüşe
Şaşırdım ileride
Kayboldum bitişinde
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 04:45 PM
Aşk Vapuru
Her aşkın içinde bir deli vapur
Bir o dalgaya bir bu dalgaya vurur
Yüzer şair sözlerinin o yakıcı aleminde
Ve rotasını bulur yıldızların ceminde
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 04:45 PM
Ata Türk
Önce;
Birkaç gün ekranın kare ası,
Sırtta popülerizmden kalma kürk...
Sonra;
Mekan bir garip otel odası,
İçerde yatan, gençlik Ata - Türk...
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 04:45 PM
Atiye Sürgün
önümde gece arkamda gün
bitmez bir kovalamaca
......................atiye sürgün
söz ve gözlerinle ürür
.ay yüzeyinde bulutlar
benim en büyük düşmanım
geleceğe dair umutlar
sen güzel sözlerin katili
............yüreğimin cahili
yüzdeki sahte neşede
en büyük kinler dahili
şimdi nereye kaçarsan kaç
gelecekte kirlenmiş elin
benim insafıma muhtaç
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 04:45 PM
Av ile Avcı
Tilki av olmuş, girmiş ormana,
Ukalaca dolaşmış uzun uzadıya.
Bakmış aslan olacak gibi değil;
Avlamış tilkiyi aydınlık anında! ..
''Aslan kral! '' demişler yıllarca;
Pençe atmadık bırakmamış ormanda...
İtirazda bulunmuş buna Ademoğlu;
Silahsız aslanı avlamış silahla! ...
Ne tür silah ararsan hep insanda;
Hangi avın canı dayanır daha buna!
Lakin doğanın kanunu; bir av, bir avcı;
Melekler almış insanı pusuya! ...
Bilinçsiz dolasıp durur dünyada,
Bilmez ne zaman kalır tuzakta!
Gönül bırakmak istemez dünyayı fakat;
Elbette avlanmak haktır ona da! ...
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 04:45 PM
Ayağa Kalk!
Aşkın ağısını bal deyip içtin,
Hiçliğin gölgesinde ne devler biçtin,
Mukabil, sen yine de değerden içtin.
Emri vaki geldi, kalk ayağa artık,
Tekmil bilindin, şimdiye dek hiçtin!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 04:46 PM
Ayaz
Hayalimde bir sen varsın,
Bir de bana ait gözlerin.
Sen kendince bir bütünsün,
Gözlerin kendince bir bütün.
Sen hep yanımdasın lakin,
Gözlerin bir o kadar ırağan.
Avucumdayken bir sıcak beden,
Ayazdı gözlerindeki havan! ...
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 04:46 PM
Ayrılık
Prenses vardı tüm gün yanımda dolaşan,
Ilgaz suyu oldu, götürdü onu yüreği.
Nergisler soldu, güller soldu, dönmez gayrı,
Ayrılığın üstünden koca üç saat oldu
Rüyadadır şimdi, benimse günlere doldu...
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 04:46 PM
Bana Rengini Söyle
Kar taneleri arasında
Yitirmiştim rengimi
Beyaz hayallerim vardı
Çocukluğumdan kalma
Başı göğe kaldırınca
Bulutlar almıştı yerini
Karanlıktı ortam
Ve yorgan altında
Korkumda o vardı
Oysa bir güzel üstüne
Ne güzel yakışırdı..
Kiraz iki dudak arasında
Kıpraşınca vücudum
Kırmızılaşan yanaklarım
Sessizce çekip gittiğinde ise
Duvara çarpan parmaklarımdı..
Sığınınca yeryüzüne
Güzel bir çocukla
Aydınlığını paylaştı onunla
Isıttı içini, tekrar ısıttı
Ve acı verdi ona
Denizler, engin ve sırdaş
Onun rengi altında
Aşıklar tutuklu ölesiye
Ve gündüzden sonra gece
Soluğu sürer yine…
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 04:46 PM
Bandırma
Bandırma limanında bir gemi, içinde bedeni,
Aldırmaz hiçbir şeye izler geleni geçeni.
Dalgalar sıklaştığında, sıkar küskün dişlerini,
Es rüzgar yine es, sen zor kımıldatırsın yerini!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 04:46 PM
Bayram Armağanı
Bugün bayram günü, sil at hüznünü
Ekşitmesin dünkü dertler bugünü
Gökyüzü ve yeryüzü arzuların için hoyrat
Şeytana zincir vurulmuş, melekler dünyada rahat
Aşka ve sevgiye uçuyor bir kırlangıç
Güzel günler için bayram olsun başlangıç
Mürekkebin sürekli olsun ey yürekli kalem
Dizdiğin her dize sonsuz ruhuma kalem
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 04:46 PM
Ben!
Ben şair isem, bunu sen yaratmadın güzelim...
Aşkını icat eden, o mucit de ben değilim! ..
Duygular rehberim, acı çekmek ise bir zevkim,
Erimez sevda dağında dikili taş; o benim!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 04:46 PM
Benim Hayatım
Bir silahım olsaydı, bir silahım
Mıhlardım kötülükleri adım adım
Belki talihim bir hiç olurdu ama
Milada sığmazdı benim hayatım
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 04:47 PM
Benim Yolum
Bu yol, benim yolum; ne başı belli ne de sonu!
Attığım her adım başlatır yeni bir sorunu!
Davamın içinde yoktur ha kader ha bir korku,
Eskiyen bileğim değil, zaman olur gün boyu!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 04:47 PM
Bir Güzele-2
Yalnızlar ormanından bir ağaç olarak
Rüzgarınızın önünde saygıyla eğilirim
Güzelliği dünyayı şarhos edecek arak
Çekinmeden dudağımı ruhuna değdiririm
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 04:47 PM
Bir Güzele-3
El verdim güzelim ben sana el verdim
Gönlümün en güzel köşesinden ev derdim
Bazen beyazlar altında bazen yaz sıcağında
Gözlerinle en uzak yıldızlara eş erdim
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:02 PM
Gemiler
Yol üstünde gemiler,
Bana ne aşkından der,
Bilmez bacada tüter,
Yol üstünde gemiler...
Yolcusu bin bir çeşit,
Yolu sevdama eşit
Rotası olmuş reşit
Yol üstünde gemiler
Özü renginden beyaz,
Sineye vurur poyraz,
Gelse sevgilim bu yaz
Yol üstünde gemiler...
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:06 PM
Geri Dönme Vakti Şimdi
Yak ruhumun dört köşesini
Külleri izlerini taşısın
Taşsın benliğimin ıstırapları
Külleri güneşini kapasın
Avuç dolusu uçuyor
İyilikler ellerimden şimdi
Oysa rüzgar senden yana
Ne kadarr şeffaf eserdi
Ah, her bakışı ömre bedel sevgili
Sessizce gittiğin andan beri
Saat zifire nasıl da hapsoldu
Çıkmadı, günler günlerin içinden
Kurtulmadı bedenim zamanın dişinden
Şıvgın diyarına kondu yüreğim
________________şimdi
Sessiz çığlıklara gebeyim
Kahpe gülümsemeler arasında
Vurgun sevdalar kanatsa da
Sana muhtaç kaldı hayatım
Sevgilim, geri dönme vakti
Yak ruhumun dört köşesini
Ve külleri izlerini taşısın
Taşsın benliğimin ıstırapları
Külleri izlerini taşısın
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:08 PM
Gitmeyecektin Bu Şehirden
Sen hiç gitmeyecektin bu şehirden
Sensiz sokaklar bilmemeliydi sensizliği
Adım adım çıkarken bu merdivenden
Gelmemeliydi şuursuz düşler üste üste…
Ve sarı lambalar körertmemeliydi gözleri.
Sen gittikten sonra herkes ayrı bir alem
Dağılmış dağ tepelerine tesbih taneleri
Herkes farklı sevda anlatır, ellerinde kalem
Nerden bilecekler sana ulaşmanın yolunu
Sensiz hep eksik ve biçare kalır hayalleri
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:09 PM
Gökte Âlem
bu gece gökte şölen mi ne var
hovarda türküleri eşliğinde
yeryüzüne düşer manevî düşler
ve sesleniyor ansızın düşeşler
besbelli kafayı bulmuş birileri
üstlerde meçhul bir eğlence varken
çekemem gayrı bu yorganı üstüme
belki ben de nispetlenirim bu işten
bir yudum şarab-ı şiir, bir dilim imge
kim bilir belki usuma düşer ince ince
ve siz gökyüzü, ay ve yıldızlar
çekmeyin perdelerinizi bu gece
bir gecelik istirhamımdır sizden
eminim sizler de hoşnut kalacaksınız
bir şah/eser şiirde şavkınızı görünce
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:09 PM
Gökyüzü
……………………………………………….
………………………………………………..
Ve sen, ey gökyüzü... ayamı sana çevirdim
İçindeki her şeyi ebediyet çukuruna terk edip
Senden gelir aydınlığın ve karanlığın en zifirî sesi
Ve senin bulutlarının içindedir ölümsüzlük ensesi
Tut ellerimden ve bedenimi götür sana doğru
Kalmasın çaresizliğimin içinde bilinmeyen soru
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:09 PM
Gölge Oyunu
Ezelden sallanır dünya,
Düşerler birer birer.
Bir ben kalırım ayakta,
Bir de yanımdaki gölgeler.
Ben giderim, gölgeler gider,
Gölgeler gider, nesil sürer.
Çaresiz kalır arkamızda,
Bizden sonra gelecekler.
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:09 PM
Gör!
Gözlerimin içine bak,
Nuh’un gemisini gör!
Dışarda binbir fırtına,
Bendeki huzuru gör!
Benimle gir feraha,
At dizgini, kalk şaha,
Ne bekliyorsun ki daha,
Bendeki mutluluğu gör!
Kalmasın hiç sıkıntın,
Artık dikkatli tartın,
Bensiz cihan tın tın tın,
Alnımdaki nuru gör!
Gözlerimin içine bak,
Nuh’un gemisini gör!
Dışarda binbir fırtına,
Bendeki huzuru gör!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:09 PM
Gözlerim
Gözlerim gözlerim benim kapalı gözlerim
Açınca içine toz toprak kaçan gözlerim
Aldanma sakın aç diye direten sözlere
Açılınca gözlerim,ben kendimi özlerim
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:09 PM
Gözlerin
Gözlerinde bulurum düşlerimi;
Kat kat tabakaları arasında.
Bir o yana bir bu yana savrulurken
Sarhoş misali, gözlerinin karşısında...
Her tabaka ayrı bir esrar,
Kaybolur yüreğim her varışında.
Bilmem neden tüm gün titreme tutar,
Gözbebeginin kendisini tek sarsmasında...
Sonra bir gün farkına vardım,
Adın varmış benliğimin yaftasında.
Melekler adınla yer tutarmış,
Alın yazımın her bir karışında...
Düşünmemek elimde değil,
Alemin tek bir noktasında.
Varsın bitsin bu dünyada ömrüm,
Gözlerin kazınmış yedi tahtasında! ...
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:09 PM
Günkaranlık
Kim demişse günaydın diye
Bilmez mi acının, sızının ve dertlerin
Aynı gün içinde doğduğunu
Ve insanlara kendilerini sunduğunu
Binlerce insanın göz yaşı döktüğünü
Binlercesinin bu sebeplerden öldüğünü
Binlerce çocuğun sokaklarda doğduğunu
Hak gücün gittikçe insanların nazarında
Bir kurtarıcıdan çok, öcü manası taşıdığını
Günışığı gibi açık aslında
Günümüzün aydınlıktan öte, karanlık olduğu
Günkaranlık…
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:09 PM
Hastane Odaları
Çekilmez dakikaların ardına saklı
Ayrılık kokulu hastane odaları
Dar ümitlerden geçirsen de cananımı
Bin yürek ona uzattık kollarımızı
Sen, bin bir kötülüğe pençe vuran dilber
Bu odalar sana olamaz kara çember
Nice diller senin için dualar söyler
Ey, bin bir kötülüğe pençe vuran dilber
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:10 PM
Hayat
Bakışlarında saklı hayatın anlamı,
Anlatamaz derdimi ne bir söz ne bir yazı!
Dururken karşımda saatler boyu,
Eksilmez sevdam, solsa da ömrümün baharı! ...
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:10 PM
Hayat Bülteni
Ganyan: Tanrı kulu
Sürpriz: İblis yolu
Plase: Yâr kolu
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:10 PM
Haydi Sev Beni
Haydi sev beni, kuş tüyü özlemlerle yaşayalım,
Paylaşalım haylaz neşemizi ve kurnaz kederimizi.
Gün gelip gülelim, aylar geçip ağlayalım,
Kara yazgı gelmeden de nokta koymayalm.
Haydi sev beni,bulut ötesi özgürlüğü tadalım,
Yazgımızın yaz sıcaklığında ve kahrımızın kışında.
Her ne kadar benden uzaklarda olsan da
Seni bir an göz ucundan ayırmayayım.
Haydi sev beni, senli benli hayaller kuralım,
Beş altı beden bol gelsin bu dünya bize.
Diz çöksün önümüzde zeus, apollon,artemis
Duygularımızdan esen yeller dolsun aleme mis mis..
Haydi sev beni, kuş tüyü özlemlerle yaşayalım,
Paylaşalım haylaz neşemizi ve kurnaz kederimizi.
Gün gelip gülelim, aylar geçip ağlayalım,
Kara yazgı gelmeden de nokta koymayalm.
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:15 PM
İhanet
İhaneti gördüm yüreğimde,
Hizayı şaşırmış bekliyordu.
Anlamadım saklı hangi imde,
Nalbant dışarda zevkliyordu.
Ezerken izleşti bedenimde,
Takatsizken takat topluyordu.
İhanet deyip geçmedim sonra,
Har vurup da harman savurmadım.
Aşkıyla ömür boyu yansam da,
Nice gönül boşa kavurmadım.
Ezen bendim bu sefer hışımla,
Takatsiz başı boşa vurmadım.
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:15 PM
İstanbul
Saatim sustu artık,
Ayrılık sözü duydu.
Güzel öterdi tık tık!
Ses aynen İstanbul’du…
Sustu yelkovan akrep,
Metaldi, birden soldu..
Yazmaz oldu mürekkep,
İstanbul onla dondu!
Duvarlar küstü bana,
Bu gece boğar oldu.
Yarimden yaradana,
Herkes İstanbul doldu! ..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:16 PM
Kalk!
Kalk ve gidelim hadi,
Mecnun yola yukarı.
Cepte beş lira cari,
Yokta varlık diyarı.
Kalk ve gidelim hadi,
Yolun benden dışarı.
Yürekten al abdesti,
Nefsin senden haşarı.
Kalk ve gidelim hadi,
Bura çulsuz vatanı.
Senle sensiz geleni,
Ebede kadar tanı!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:16 PM
Kamış Kelime
Bana bir kelime öğret öğretmenim
Gelmelerden gitmelerden arınmış
Ve içimde hep kalacak olan kamış
Rüzgar estikçe hep kımıldasın içim
Ve ben o duyguyla sonsuzluğu içeyim
Yüreğinden uçan kelebek özgürlüğüyle
Sonra yaparım kalemimle saçlarını lüle
Yeter ki sözlerinden o kelimeyi biçeyim
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:16 PM
Kan Damlıyor Yüreğim
Kan,
Kan,
Kan
…… damlıyor
………………yüreğim! ..
Gül kazılı sayfalardan,
Aşk kamışı satırlardan,
Kaldırım sevdasına çıkma,
Tutuklu duygularla,
Kan damlıyor yüreğim! ..
Sevmek, sokakların oldu...
Sevmek,
üstüne ayak basanların oldu!
Hak etmemişti halbuki,
Hatırsızca halsiz kalmayı,
Hayasızca aşka düşmeyi,
Haykırmayı haşhaş dumanına,
Hak etmemişti yüreğim.
Kan damlıyor şimdi...
Varsın kanasın anacığım;
Sevmek,
Üstüne ayak basanların oldu,
Varsın kanasın! ...
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:16 PM
Kapı Deliği
…. işte hayatın…….
tüm sırrı… diğeri….
burada…….aydınlık
bir yanı……ya senin
.karanlık…ayakların
…nerde durmakta…
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:16 PM
Karalar Düşer Beyazlara
“Ay, gücünü güneşten alır..
Ama; bir şair için ondan daha güçlüdür.”
“Kararsın günlerim” dedi şair,
Doğruyu daha net görebilmek için.
Belki de kaybettiklerini görebilecekti,
Kim bilir, belki kazandığında kaybedecekti.
Mürekkep damlalarında düştü karalar,
Gökyüzü saflığında olan sayfalara…
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:16 PM
Karıncalar
Karıncalar, ne olur gelmeyin üstüme üstüme
Şimdi süsleme vakti değil kolumu bacağımı
Karınca kararınca benim de yapacaklarım var
Gencecik yaşımda şenlendirmeyin ocağımı
En iyisi mi sizler şimdi usul usul yollanın
Ben de daha etli butlu olmak için yol alayım
Bu işten hem siz kârlı çıkarsınız hem de ben
Daha büyük şölenlerde görüşürüz karıncalar
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:16 PM
Kedicik
Bugün ayın on dördü
Kedicik ayı gördü
Yeşil ve al yumaklar
Tırnaklara örüldü
Fayansın rengi ak boz
Açık kalmış kavanoz
Kedi yaslanır ona
Bakarsın bal olmuş toz
Evde kilitli bölüm
İçinde bir akvaryum
Ve kırmızı ak balık
Uzaktır ona ölüm
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:17 PM
Kelepir
Bu sana yazdığım sanma ki son şiir,
Aşkını anlatmaya ne an yeter, ne de devir!
Devirsem de karşımda duran güçlükleri bir bir,
Erişemez gücüm, sevdanı etmeye kelepir!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:17 PM
Kemirici
Öyle zor ki yüreğine varmak benim için;
Ümitsiz aşkın kahramanı gördüm kendimi...
Aşk, uçsuz bucaksız çalılık alemi ise,
Ben; her daim onunla uğraşan kemirici! ..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:17 PM
Korkarım
Uçurumun kenarında gülümseyen,
Bir çift çağlayan gözlerin
Akar gider
....................son
........................... suz
................................... lu
....................................... ğa
.............................................. istikamet
Ve ben kaybolurum geçtiği yollarda
Ya aldanırsam
..........................yan
.................................sı
.....................................ma
...........................................la
..............................................rın
.................................................. .da
Çakıl taşlarını inci görürsem.
Ruhunun
............... mey
........................va
............................ la
................................ rı
.................................... na
......................................... takılan oltam,
Piranaların dişlerinde yitik düşerse.
Ya, tüm bunlar gölge düşürürse üstüme
Kor
.......ka
............rım
...................yanımda yoksa ellerin gezmeye
Tut ki ellerimden, cesaretim olsun
.................................................. ..........düş
.................................................. ................ me
.................................................. .......................ye
Gözlerinden başlayıp yüreğine inmeye..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:17 PM
Kör Görgü
Sandık sandık düşler düşlüyorum sancısız
Acısız abartısız tasımızı tarağımızı toplayıp
Aklımızın almadığı acun köşelerine gidiyoruz
Dönmedolapların hep döndüğü, hep döndürdüğü
Eşek kadar adamların çocukça eğlendiği bu dünyada
Tarihine karşı şarkılar söyletiyor bize kör görgü
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:17 PM
Köşebaşı
Gözlerin gibi buz kesmişti hava
Karlar yağıyordu senli sessiz senli sessiz
Ve ben size bu köşebaşında
Rastlamıştım apansız sepsessiz
Üstünde durmuş mevsime uygun-suz
Çiçekler, böcekler koşturan ilkyaz
Gözlerinden süzülürken ışın ışın haz ve naz
Düştün içime bir alaz gibi sualsiz sorgusuz
Yaz dedim kendi kendime yalnızca onun için yaz
Yazdıklarını kimseler bilmese bildirmese bile
Çek kalemini arşın arşın dağların ucundan
Engin engin denizlerin ardından
Şimdiye dek onun için yazılanlar ne kadar az
Ve oturup karların üstüne, köşebaşında başladım
Okyanus diplerine derin derin dalmaya, kumlar çıkarmaya
Her satırda sevdamızı haşladım aşladım
Her satırda sonsuzluğa kulaç kucak açmaya
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:18 PM
Kültablası
Ben, yalnız bir kültablası
Üzerimde hatıralardan izler
Ve geçmişin tamahkâr pası
Hepsi, paklanmak için su bekler
Nerden gelirsen gel sonsuz hayat
Ansızın silahını içime dayat
Doldur beni gümbür gümbür
Çıkacaktır rengim sonra daha gür
13.01.2007
eskisi /
Ben, yalnız bir kültablası
Üzerimde hatıralardan izler
Ve paklanmak için su bekler
Nerden gelirsen gel sonsuz hayat
Ansızın silahını içime dayat
Ve doldur beni gümbür gümbür
Çıkacaktır rengim sonra daha gür
03.12.2006
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:18 PM
Mağrifeti Sevginin
Mağrifeti sevginin, gönlün layıkındadır
İğnelemek değildir harici güzellikleri
Haykırdıkça yürekten titretmektir yürekleri
Raksını sevginin, kelimelerde gizlemektir
İşlerken izleri cani misali iliklere
Bahtiyar olmaktır her kan çıkışında
Ayrı düşerken anadan babadan birer birer
Nizama sokmaktır kendini aşkının yolunda..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:19 PM
Mağrip
Öz yurdunda garip,
Dinine mustarip,
Ne yapsın kurtulsun,
Karşısında Mağrip!
Örter başörtüsü,
Çıkar Sezer sözü;
Dincisin kardeşim,
Yakma burda tütsü.
Okul İmam Hatip,
Olmak ister katip.
Katılmaz yarışa,
Olamaz da hatip.
Yine susar mazlum,
Derler sabret oğlum,
Hiç olmazsa sana,
Kucak açar Bağlum.
Diğer yanda terör,
Hızla artan tümör.
Serbest kalsın Zana,
Başına boynuz ör!
Yaksın Kürtler Bayrak,
Bak onlara aylak…
Özgürlük namına,
İster senden toprak.
Zaman gelir Apo,
Ele alır Zippo.
Çıkar da kürsüye,
Şekillendirir o.
Kargaşadan galip,
Kim çıkacak Tabip?
Görünür şimdiden,
Aç gözlerle Mağrip!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:19 PM
Martının Gözyaşı
İstanbul üzerinde bir kuş uçuyor
Kanatları iki dünyaya vuruyor
Durun ayakta hazır ol durumunda
Gözlerinizde kötülükler buluyor
Ve yine o kuş, yine sizden umuyor
Gökyüzünde özgürlüğü hissederek
Bir kuş gibi yaşamayı bilebilmek
Gözyaşı barış umuduyla doluyor
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:19 PM
Matematik
Masa başı curcuması,
Alır ömrü yara sürer.
Tanjant, sinüs, kotantjanı,
Emel eden sefa sürer.
Maruf talih şu cebirin,
Aldatmaz hiç dostluk sürer.
Tık tık çalışan saatin,
İbresini Hakk'a sürer,
Kemalini, şaha sürer.
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:19 PM
Mavi-2
Ey gözleri mavinin efsununa bürünmüş sevgili;
Giydim mavi firari rüyalarımı yanına geliyorum!
Adım atsam bir mavi uzaklık, adım atsam bir mavi yakınlık,
Nereye asarsam asayım kendimi, başımı kaldırdığımda
Hep gözlerinin mavi çeşmesinden içiyorum hicranı...
Her kadın veya genç kız, biri ona aşık olursa bilir ve mavi mavi titrer ya,
İşte sevdiğim işte, bugün yanından geçerken mavi zelzeleni duydum ve içine sokuldum.
Oysaki ben, her gece mavi çarşafımın üstüne uzanıyor, ve mavi yorganımı üstüme çekiyorum mavi yastığıma başımı koyup koyup...Ve her gece mavi hayaller içinde uyuyorum, mavi ninniler dinlerken...Mavi hayaller içinde büyüyor, mavi hayaller içinde gelişiyorum..Mavi kitaplardan mavinin güzelliklerini ve kötülüklerini öğreniyorum mavi sopalı öğretmenlerimden.. Mavi yaramazlıklarımdan mavi mavi dayaklar yiyorum.Bazen açık mavi, bazen koyu mavi görüyorum ve öğreniyorum mavi yaşamın mavi sırlarını... Mavi meleklerle mavi düş gezegenini dolaşıyor,orada masmavi insanlarla, mavinin havasını içime çekiyorum… Ve mavi fahişelerle sevişiyorum, mavi renkli paramı verip verip… Mavi tepelerden çıkıyor, mavi tepelerden iniyorum her mavi gün.. Ve maviye isyanımdan mavi tabancamı alnıma dayıyorum mavinin çirkefinin canıma tak ettiği gün. Sonra mazinin ve atinin maviliğinden cayıyorum...
Ve gün gelip mavi renkli tabuta giriyorum, mavi gözlerinde izimi görüp görüp… Sen ise sevgimi hâla benden dinlemedin…
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:19 PM
Mavi
Her gece mavi çarşafımın üstüne uzanıyor, ve mavi yorganımı üstüme çekiyorum mavi yastığıma başımı koyup koyup...Ve her gece mavi hayaller içinde uyuyorum, mavi ninniler dinleyip dinleyip...
Mavi hayaller içinde büyüyor, mavi hayaller içinde gelişiyorum..Mavi kitaplardan mavinin güzelliklerini ve kötülüklerini öğreniyorum mavi sopalı öğretmenlerimden.. Mavi yaramazlıklarımdan mavi mavi dayaklar yiyorum.Bazen açık mavi, bazen koyu mavi görüyorum ve öğreniyorum mavi yaşamın mavi sırlarını... Mavi meleklerle mavi düş gezegenini dolaşıyor,orada masmavi insanlarla, mavinin havasını içime çekiyorum… Ve mavi fahişelerle sevişiyorum, mavi renkli paramı verip verip… Mavi tepelerden çıkıyor, mavi tepelerden iniyorum her mavi gün.. Ve maviye isyanımdan mavi tabancamı alnıma dayıyorum mavinin çirkefinin canıma tak ettiği gün. Sonra mazinin ve atinin maviliğinden cayıyorum...
Ve gün gelip mavi renkli tabuta giriyorum, mavi gözlerinde izimi görüp görüp… Sen ise sevgimi hâla benden dinlemedin…
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:20 PM
Mavili Dev
Zaman bir el
Ayna güzel
Yakına gel
Sonsuz bedel
Saçımda bit
Ucunu it
Sevmezsem git
Çılgın mucit
Mavili dev
Şahane ev
Beni bir sev
Yolumuz şev
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:20 PM
Mevsim Bahardı
Mevsim bahardı yazdı ve sen yoktun
Girdi en vahşi kelimeler hayat bağıma
Bastılar çiçek kelimelere şimdi hepsi solgun
Bana gece gerek, gündüz körlere özgü
Mevsim bahardı yazdı ve sen yoktun
Sokuldu harami kelimeler sinemden içeri
Kabaca kullandılar susuz kaldı aşk kuyusu
Duyular artık çin işkencesi, duymamak gerek
Duymamak gerek çirkef kuşların sesini
Taşırken nefesini buralardan bilinmezlere
Uzanmalıyız boylu boyunca yıldızlar altına
Bir gece ansızın... bir gece ansızın.. ansızın..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:20 PM
Miskin
Hey sen! Herşeyden vazgeçen halinle oturan miskin miskin
Bir bak takvimin sayfalarına, zamanın dişleri ne kadar keskin
Oysa senin tırnaklarının ucunda tarihin tüm hünerleri pişkin
Gel hadi daha fazla bekletme hem kendini hem de bekleyeni
Bir gül gibi aç,sarsın doğadan gelen tüm güzellikler çevreni
Ve senden yayılarak tüm cennetvari mis kokular sarsın evreni
Bilirim, perilerinle ve gönül erinle düş denizin ne kadar engin
Şu suları yüksekten geçen fıskiye, şu tunturaklı dizeler dengin
Ve kaleminden akan alkım, gözünün ucundaki güzel ahengin
Gel hadi daha fazla bekletme hem kendini hem de bekleyeni
Bir gül gibi aç,sarsın doğadan gelen tüm güzellikler çevreni
Ve senden yayılarak tüm cennetvari mis kokular sarsın evreni
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:20 PM
Mutluluk
Tut ellerimden gezelim cihanı dört köşe
Ezmeyelim bizden önceki ayak izlerini
Belki rastlarız bizi çıkartacak bir düze
Örtersek eğer iskarpinlerimizin gizlerini
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:20 PM
Müşterek Bahis Harici
Siz şimdi gidiyorsunuz sessizce habersizce
Çocukluğumdan kalma biberleri dilime sürerek
Hayallerimdeki dilberleri alıp kaçarak düşlerinizle
Müşterek bahis harici bırakıyorsunuz yalnız beni
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:21 PM
Nafile
Benden birşey bekliyorsun, edilecek ifade;
Aşkımı desem nafile, sevgimi desem nafile!
Dakika dakika üstüne hele geçedursun,
Aylarım geçse nafile, yıllarım geçse nafile...
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:21 PM
Narsisist
Bazen durup dururken kendime aşık oluyorum
Soluyor benden ziyade bütün güzellikler
Ve bütün sevgileri içime atıp doluyorum
Benden gayrısı çukur doldurmayan tezekler
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:21 PM
Neden?
Neden gökyüzü bu kadar çetrefil, bulutlar bu kadar biçimsiz
Buhardan mı yapılıyor şu gördüğümüz tüm kapılar
Rahatlıkla, arkasına bakmamanın acımasızlığıyla
Çekip gidiyor insanlar sonsuzluğun sahanlığına
Ve neden hep bize kalıyor duygulardaki o ağırlık
Patlarken binlerce fersah ötede birbirinden ağır toplar?
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:21 PM
Nokta
Sevmek; gönülde bir umman,
Eşer eşer, eser gelir!
Nice sevgiliden sonra,
İbre yardan Yâr'a gelir!
Sağım, solum, arkam; sobe!
Ebed Ser'de, ebed gebe!
Vuslat bitmez, vuslat Sen'de,
İzben Sen'den, bana gelir!
Yorgun düşer defter kitap,
Olmaz benden daha bitap!
Rüya kulda, Sen'de hitap!
Uzay taşar, nokta gelir!
Mistik ruhum, Sana gelir!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:21 PM
Nota
Bu aşk için tek nokta yakışmaz, yakışanı üç nokta,
Askeriyede iş görür, sevende fayda vermez nota!
Dert dediğin nedir ki canım; senden gelsin yeter ki;
Ecel ancak çalar kapımı, görmesem seni bir hafta!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:21 PM
Otobüs Yolculuğu-2
Sevdam,
bir otobüs yolculuğu;
nerede duracağı
................hep bilinen,
ama asla önlenemeyen.
hava soğuk veya sıcak,
hiç düşünülmeyen...
bir bilet fiyatı kadar basit ve sabit
kalır otobüs yolculuğu..
ne kadar pahalı olursa,
o kadar uzakta iner insan
ve o kadar uzaklaşır
…………… kendi kendinden.
An gelir gecikir
An gelir iptal edilir
......... seferler.
tam binecekken/ kaçırmak ta var...
Orası ayrı bir mevzu…
sevdam sensin
gözlerimin her gün
güne tozpembe yolculuğu
geciksem de son randevuya
ne olur beni hiç unutma
seni hiç unutmayacağım gibi
belki tutuklamışlardır beni
gözlerinin seline aldırmadan
sana gelen son seferde
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:22 PM
Otobüs Yolculuğu
Sevdam,
bir otobüs yolculuğu;
nerede duracağı
................hep bilinen,
ama önlenemeyen.
hava soğuk veya sıcak,
hiç düşünülmeyen...
bir bilet fiyatı kadar
kalır otobüs yolculuğu..
ne kadar pahalı olursa,
o kadar uzakta iner
ve o kadar uzaklaşırım
…………………. kendimden.
An gelir gecikme düşer,
An gelir iptal edilir
......... otobüs seferleri.
tam binecekken aşk otobüsüne,
kaçırmak da var ya,
Orası ayrı mevzu…
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:22 PM
Özün Perdesi
Zaman zaman güneşle yarışacak olursun
Eritirsin gölgemdeki tüm iyilikleri ve kötülükleri
Yalnızca,gül bahçelerinden esen soluğunu bırakırsın
Nasılsa gün gelip de doldurmayacaklar mı alemi
Elma dallarında, kuş yuvalarında rastlamayacaklar mı sana
Perdesi nedir ki özün, senin gülüşlerinden başka? ..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:22 PM
Paso
“Günaydın aşkım” olmuştu benim doğumum,
Sanmıştım yorgun geceyle bitti soluğum.
Bilmem kaç gece feda ederdim kendimi
Meğer, fedada feda etmişim bendimi
Açtım gün ışığıyla şevk perdelerini
Ben bir aşk adamıydım, giydim pelerini
Başka dünyalar kurtardım, benim dünyamsa
Çarpışmış durmuş, benden habersiz onlarla
Eledim sevda eleğinden duyguları
Kapamıştım gönülden gayrı kapıları
Sevdaya şaklabanlık imiş yaptıklarım
Şerefsiz aşkta, yarınlarmış yaktıklarım
Hayallerden en güzeli benim hayaldi
Aşkımız bizden sonraki nesle misaldi
Hayaller ve gerisi çıktı fasa fiso
Bize kalan kirli dünyaya dair paso
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:22 PM
Pencereler
Dilimde cinnet geçiren ifadeler,
Dost dolanır dururum selinde.
Kapının önünde ateşten hüner,
Özlemden kefen beklemekte.
Cennete açılan tüm pencereler,
Yalnız senin kavaklarının dibinde.
Yalnız senin göllerinin içinde,
Ansızın gök gözlerinde biter.
Ezam, sensizliği bilme cezam,
Gitsem uzaklara, okunur hüzzam.
Birkaç köylü terzinin elinde,
Dokunur sessiz önlük muntazam...
Yalnız, senin yangınlarının alevinde,
Cennete açılan tüm pencereler.
Yalnız, senin küllerinin içinde,
Ansızın yaş yanaklarında biter...
Ben ne Adem, ne de Muhammed,
Senin o şuh bedeninde gezinen...
İlmik ilmik dokuyan fabrika işçisi
Gibi örüp binlercenin önüne seren.
Olsun! Yalnız senin bet bedeninde,
Yaşanılacak tüm kederler ve sevinçler.
Cennete açılan bütün pencereler,
Ansızın dul dudaklarında biter.
*Bir İstanbul Şiiri
16.04.2006
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:22 PM
Peri Kızı
Baloncuklar uçuyor gözlerinden cık cuk hediye
Bir curcuna akıp gidiyor sonsuzluğa serbestçe
Selamsız sabahsız aya,güneşe bin bir gezegene
Varıp konup kandırıyor onları gönlündeki düşler
Aşüfte düşlerinin canı sessiz bir eğlence ister
Güneş doğuya geçmeden artık bitmesini diler
Dilenci diller bizlerin gönlüyse yine bekler
Güneş batıya varınca gel yine hayale peri kızı
Dargın argın arsız tümceler bekleyişin ardından
İsyan nisyan beyaz sayfalarda fırtınalar kan revan
Sen misin bunca yıldır uzaklarda hep bakakalan
Artık gelme! Ruhum özgürlüğe süzülür bir ömür
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:22 PM
Platonik Duygular
gün, dünden bugüne gülümser ve
ben düşümde seni düşünürüm
üşürüm vaad edilen anın gelişiyle
ve bir ah düşer dünyadan venüse
vefakar kalemler şiirler yazar
her gün tiz sesleriyle sana doğru
bilirsin bilmezsin sanki ne fark eder
farenin gönlünde bir aslan yattığını
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:22 PM
Prenses'e!
Peri masalı, gerçek değil geçen zaman.
Rüya şu an yaşadığımız; minik bir an...
Engin hayaller içinde sensin aranan.
Niceleri kurudu, niceleri kurban.
Serseri gönül yokluğunda bana kalan
Erişilmez kalende istersen silahlan;
Sev veya beni, gel hülyalarımda dolan…
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:22 PM
Reankarnasyon
Ben bir insan idim cezayirin göbek bağında
Rutin işlerimiz vardı bizim de sizin gibi
Erkenden işimize gider didinirdik tüm gün
Akşam olunca sevgilinin kollarına sürgün
İşçiydik işçi olmasına, ama alırdık hakkımızı
Bugünkü gibi para verirken kimse dudak bükmezdi
Veya düdüklemeye çalışmazdı kimse vatandaşı
Haşmetli devletimizin gölgesine istinaden
Günün birinde beyaz mavi kırmızı bayraklı kocaman
bir gemi yaklaştı limana koca göbekli insanlarla
Patronum Barci ve Bunsak'tan kantar kantar hububat
Alıp, yazdırıp veya kandırıp gittiler memleketlerine
Duyduğuma göre alıcının ardında varmış bir kraliyet
Öyle bir kraliyet ki beş milyon franka muhtaç keyfiyet
Bir kaç gün bekleyip dayanamadı patronlar ve gittiler
Namı değer Dayı, Hüseyin Paşaya bulunmaya şikayet
Vakur paşam onurlu paşam buyurdu onları huzura
Dinledikten sonra buldu onları haklı ve koyuldu işe
Limandaki gemileri vurdu hemen hakkaniyet zincirine
Ve ondan sonra koptu topraklarımın üstünde bir fırtına
Hakkın olduğu sınırlarımızı sardı haksız savaşçılar
Saldırdılar kuzeyden güneyden dört bir taraftan
Çelikten gövdemizle direnirken sıktılar beyinlerimize
Önce sevdiklerimizi sonra toprağımızı aldılar bizden
Toprağımızın üstünde o zamana dek yaşanmayan zulüm
Arttıkça arttı kendi ülkelerinden üstün insanlar getirince
Teker teker yıkıldı minareler kuruldu ruhban okulları
Bizlere verdiler kendi vatanında alt sınıftan bir paye
Ben bir insan idim cezayirin bağrında yaşayan
Önce Barci ve Bunsak ın buğday çuvallarını
Ardından efendilerin tepoyelerini taşıyan
Ama olamadım bir buçuk milyon kadar bahtiyar
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:22 PM
Ret!
Bir sestir çınlayan yüreğinde,
Gözlerinden yansıyan gizlice!
Bilirim ne demeyi istersin,
Su gibi dans eden bedeninle...
Sarı saçlarının her bir teli,
Altından on kat daha değerli.
Benim gücüm yetmez o kadara,
İstesem de veremem bedeli...
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:23 PM
Saçma-Sapan
bunca fukaralık arasında
şu gökyüzüne atılan fişekler
.........................saçma sapan
bunca akıtılan kan ortasında
durmadan eğlenip duran eşekler
.........................saçma sapan
ve bunca enli enayi altında
her gece bayram eden döşekler
.........................saçma sapan
artık ele almak lazım
................şiirden saçmalar
.......................ve sıkı bir sapan!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:23 PM
Saf Kan
Asırlardır şu toprağa akan kan,
Söyle nedir, gençlik ruhundan kalkan?
Kalmamış gönülde imandan kalkan,
Kalmamış dededen toruna saf kan..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:23 PM
Salıncak
ozamanlargeçerdi*******denvehecelerdenbirbando
t......................e................e......... ....................r
l......................ğ.................s........ ....................a
a.....................i..................i........ ......................t
k.................... ş.................k.............................o
ç.................... e.................a.............................r
a.....................n.................l......... .....................y
y.....................n.................ı......... .....................o
ı......................e.................s........ .....................s
r......................v.................ö........ .....................u
l......................a.................z........ .....................b
a.....................r..................l........ ......................u
r.....................ş..................e........ .....................l
i......................i...................r...... .......................u
ş....................m.................h.......... ...................t
t.....................d..................e........ .....................l
a.....................i..................r........ .....................a
h....................e.................e.......... ....................r
k....................l...................v........ ......................ı
a...................d...................d......... ...................n
b....................ezberedillerde............... ..............b
a................................................. .................... i
r................................................. ......................t
t................................................. .....................m
ı................................................. ......................e
r................................................. ......................z
d................................................. .....................d
ı................................................. .......................i
o zamanlar geçerdi *******den ve hecelerden bir bando
otlak çayırlar iştah kabartırdı
oratoryosu bulutların bitmezdi
değişen ne varsa şimdi elde
vesikalı sözler her evde
ezbere dillerde
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:23 PM
Sana Beni Sevme Diyemem Ki...
Susuz bir çölün üstünde bir alev topu
Her ne kadar kurumuş olduğunu görse
Yine sınar gücünü çölün üstünde
Sen de geldin üstüme bir çöl sıcağında
Akbabalar üşüşmüştü o sıra üstüme
Her bir hücrem, bir kum parçası
Ben yanmış, ben sinmiş, ben bitkin
Halbuki “sev beni” diyorken
………………….sen öylesi dinçsin.
Ve yüzünde salınan bir ay parçası…
Katran katran buz tutmuş okyanus
Oksijensiz dipteki balıklar ve canlılar
Su üstünde gezinen penguen ayakları
Okşar, okşar, okşar bedenimi…
Sana beni sevme diyemem ki…
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:23 PM
Sarı Başlıklı Dosta
I.
Dostlar güler
Gülen dostlar
Ne çok da yakışır onlara
Lale bahçeleri gibi bir yüz
Sarı lale, kırmızı lale,
En çok da beyaz lale
Dostlar güler
Gülen dostlar
Ne çok yakışır onlara
Gülerken yanımızda olmak
II.
Ah bir şelale olsaydım
Sıyrılsaydım bedenime uzanan dallardan
Bir su kıvraklığıyla
Yaz sıcağında deniz serinliğiyle
Islatsaydım bedenimi
Yanmasaydım su gibi
Şelale gibi uçurumdan düşerken
Yaralanmasaydım karanlık *******de
Ah bir şelale olsaydım
III.
Kanmazdım ayın yüzüne
Tenime vuran rüzgarı olmasa
Hayaller kurmazdım olmasa gece
Bir de hayallerimde güller solmasa
IV.
Dostlar güler
Gülen dostlar
Ne çok da yakışır onlara
Lale bahçeleri gibi bir yüz
Sarı lale, kırmızı lale,
En çok da beyaz lale
Dostlar güler
Gülen dostlar
Ne çok yakışır onlara
Gülerken yanımızda olmak
V.
Dostum diye artık köpeğime diyorum
Hiç köpeğim olmadı, ayrı mevzu…
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:23 PM
Sayın Köksal Akar'a...
Yok diye zannederdim yaşayan bir Necip Fazıl,
Seni tanıdım Akar, ve dedim: 'Gönül sen yanıl! '
Yakışır mı hiç suskunluk, çık meydanlarda yakıl,
Yakıl ki, dolsun etrafa senden mukaddes çakıl!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:23 PM
Sek Sek
Ey hayat, ne kadar zor olursan ol
Tek yudumla içerim seni sek
İster hep acı, hep kederle dol
Oynarım yine sırtında sek sek
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:23 PM
Sen
Sen duygularıma hükmetmiş sultan,
Sen parmaklarima olan gardiyansın...
Bırak coşsun Karadeniz gibi gönlüm,
Sen; onun içinde sürekli kaynayansın!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:25 PM
Senden Sonra
Kıpırdamaz yol kenarındaki papatyalar,
Gülümsemezler bana bir şeyler eksikken.
Sürükler yara, duygudan yoksun fırtınalar,
Yanık kaldırımlarda yanımda sen yokken.
Yok,çay bahçesinde içtiğim çayda o tat,
Bilmem,harman mı değiştirmiş ne fabrika!
Çingene telefonunda hiç susmayan hat,
Sen gittikten sonra dargın kaldı dünyaya.
Seninle yitirdi hayat mukaddes anlamını,
Savurdu kendini kızgın çöllere istikamet.
Rüzgar estirdikçe yalandan kelamını,
Kalmaz yeryüzünde yalandan merhamet.
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:25 PM
Seni Seviyorum
Sensiz geçen *******imde benliğimi arıyorum,
Engin pas tutmuş duygularımın arasında.
Ne fayda, girdikçe arasına kayboluyorum birbir,
İlle de sen, evet sen diye haykırırken yüreğim...
Seni sevmeyi hasretinde anlamışım, oysa ki;
Ellerimizin birleşeceği anı iple çekerdim.
Vuslat yüreğimi vurunca ağladı yüreğim...
İlk dokunduğum yeri düşünsene bir kere;
Yalnızca biz vardık çevremizdeki seslerle.
Onlar sadece bir fondu bizim sevgimiz için;
Rüyalar alemi: sen, ben ve o fon....
Uğrunda öleceğimi zannederdim birlikteyken;
Meğersem ayrılıkmış ardından ölümü getiren.
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:25 PM
Seni Seviyorum (2)
Seni seviyorum demek, değildir sevmek;
Erişmek gerek yüreğe, onu hissetmek.
Nedir bu halim deyip; halini bilmemek,
İkram için yarine yüreğini vermek.
Saldırmak canavarcasına duygulara,
Ezbere almak onu yaşanmışlığında,
Vurdum duymaz kalmak gerek onsuz hayata,
İlk veya son olsa da kalbe gömmek gerek!
Yalan dolan olamaz, su gibidir sade,
Okyanus gibi gönülde, döner pervane,
Razı olmaktır her gelen derde virane,
Uğruna ölmek gerekse lüzumdur ölüm,
Makbul ise yaşamak varsın gelsin zulüm! ...
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:25 PM
Seni Yaşadım!
Doğmak, yaşamak ve ölmek,
Zayıf mahluklara mahsus.
Oysa hiç zayıf olmadım,
Çünkü, hep seni yaşadım!
Tâ ki o ilk andan beri,
Olsan veya olmasan da.
Sevmenin içinde sevdim,
Rüzgara kendimi verdim.
Savruldum kızgın çöllere,
Egemen oldum doğaya.
Arayana serap oldum,
Bulmayınca birden soldum.
Kaybetti aşık aşkını,
Dönmedi akrep yelkovan.
Zamana ismini verdim,
Aleme hayatı serdim.
Doğmak, yaşamak ve ölmek,
Zayıf mahluklara mahsus.
Oysa hiç zayıf olmadım,
Çünkü, hep seni yaşadım.
Yalnızca seni yaşadım!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:26 PM
Seni Yaşattım!
Doğmak, yaşamak ve ölmek,
Zayıf mahluklara mahsus.
Oysa ben, hiç zayıf olmadım,
Çünkü, hep seni yaşadım!
Küllerimiz birbirini dağıttığı andan beri
Saçlarımda tozların kaldığından bu yana
Rüzgarların sesine verdim sesimdeki seni
Sevgimin mevsiminde kıpkızıl yapraklarla
Cehennem ateşi dolu çöller
Uçurum uçlu yollar savurdum
Gözlerimin akındaki seraplarda
Açlığımı aç kurtlara kavurdum
Yokluğunda zaman geçmedi
Adını asırların kumsalına yazdım
Toza, rüzgara,kora adını verdim
Bütün aleme hayatı serdim
Doğmak, yaşamak ve ölmek,
Zayıf mahluklara mahsus.
Oysa ben,hiç zayıf olmadım,
Çünkü hep seni yaşadım,
Yalnızca seni yaşattım! ..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:26 PM
Senin İçin
Ah sevgilim benim olsan
Neler yapmam senin için
Uçup uçup bana konsan
Neler sermem senin için
Gülşeninden güller dersen
Aşk balımdan biraz yesen
Daha fazla yok mu desen
Neler vermem senin için
Gelsen sevda diyarından
Korksa güller nazarından
Gitse makus, bakışından
Neler yanmaz senin için
Derbeder’dim ettin usta
Gece gündüz elim tuşta
Gör hele, biraz konuş da
Neler bitmez senin için
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:26 PM
Seninle Bir Beş Dakika
Seninle bir beş dakika,
Bilsen neler katar cana.
Onurum eşleşir dağla,
Yaşam olur yaşamaya.
Seninle bir beş dakika,
Kucak açmaktır deryaya.
Döner beden yakamoza,
Hizmet eder aşıklara..
Seninle bir beş dakika,
Eş ruhu yakan dudağa.
Beden döner bir rıdvana,
Atar beni uçuruma..
Seninle bir beş dakika,
Döndürür beni çocuğa.
Mutlu olurum elmayla,
Elveda derim tasaya.
Seninle bir beş dakika,
Mutlulukla dolu rüya.
Sığ anla, taşar zamana,
Çağlar kapar, yeni çağa..
Seninle bir beş dakika,
Benzer bir aşk kitabına.
Her sayfası ayrı maya,
Okumak sığmaz hayata.
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:26 PM
Sensiz
Dış kapıda eşik sessiz,
Sen gittiğin andan beri.
Vurulmaz kapıya sesli,
Bu dairede herşey sensiz.
Dar gelir, geniş merdiven,
Nazlı girer hava benle.
Duvar inler hasretinle,
Anar seni,'Ah sen, ah sen! '
İçilmez çeşmeden suyu,
Kurumuş çiçekler birer...
Balık, kuş, ardından gider,
Değişti bu evin huyu..
Yatak almıyor bedeni,
Veya ruh gitmez istemez.
Gündüzler bana 'gel' demez,
Sen gittiğin andan beri..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:26 PM
Sesimin Tükendiği An..
Sesimin tükendiği andı,
Vedasız ayrılışın.
Ardından,
Mürekkebim tükendi,
Sayfalarım tükendi,
İhtirasım tükendi,
Sonunda tükenen,
Hayat hikayemdi.
İnsanoğlu
Sevgiyle doğar,
Ümitle beslenir,
Arzuyla yanar,
Hicranla biter.
Ve ben sevgili
Sevginle doğdum,
Ümidinle beslendim,
Arzunla yandım,
Sesimin tükendiği
an itibariyle de
Hicranınla bittim.
Geldim,
Sevdim,
Bittim
Ve gittim,
Sesimin tükendiği an...
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:26 PM
Sevda Kilimi
İki dağın arasında bir köprü,
Adım adım geçerim ben bu ömrü.
Bazen coşsam, bazen durulsam da,
Sönmez yüreğimde, sevda közü.
Bazen kahverengi gözdedir imi,
Bazen bir maviş getirir iklimi.
Bilmem kim bilir hangi baharda,
Ben sessizken, dokunur kilimi..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:26 PM
Sevda Kuşu
Bir kış vakti, necidir bu kuş
Elinde bin bir hediye gelir
Biri önümde biten yokuş
Diğeri arkadan koşar gelir
Deniz suyu, mavi dalga
Aşk uğruna bitmez memba
Yunus kalkar elinde sazla
Sevda sevda diye gelir
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:27 PM
Sevdam
Sevdam,
yolu yüreğinde bir yolculuktur;
son durağı
................hep bilinen,
hava soğuk
gök kanayacak kadar sancılı,
yeryüzü
her adımımı yakacak olsa da.
bir yürektir çarpıyor
içinde sen
asla önlenemeyen.
seni düşünüyorum
düşünülmemiş
hiç düşünülmeyen...
alıp verdiğim her nefes sensin
bir bilet fiyatı kadar basit ve sabit
görünse de yolculuğumuz..
uğruna
neler feda ettiğimiz bilinmeyen…
Yaşar Doğan-Ahmet Ağdere
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:27 PM
Sevgiliye
Suya vurduğunda gölgen
Duruldu nehir, çöl gibi
Geçti umut ve sevgi
Uçunca hür güvercinler
Dokundu rüzgarın eli
Geçti aldanış mevsimi
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:27 PM
Sevginin Kanatları
Bir kelebek kadar narindir
Sevginin kanatları.
Dokunsa ona sert eller,
Dökülür yere pulları.
Halbuki özgürdür kanatlar,
Sarar nice çiçekleri,
Güller, menekşeler, papatyalar,
Bir bir uzatır ona elleri..
Bir kelebek kadar narindir
Sevginin kanatları.
Uzaktan uzak gelir uzaklar,
Bir o kadar, sığdır alanı.
İhtiyaç olur ona nehir,
Susarken son bulur hayatı.
Dar zamanla döner devir,
Bir solukla biter heyecanı.
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 05:27 PM
Sigaralı Adam
Bir adam elinde sigara
Dayamış sırtını duvara
Aklında sonsuz düşlemeler
Ve gözlerinde üşümeler
Çıkıyor duman ara ara
Oysa aynı adam değil mi
Onbeş yıl önce beklemişti
Üfürürken uzun bir duman
Gözlerinde uçsuz asuman
Adı saklı olan güzeli
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:17 PM
Sigaram ve Sen
Bir dal iki dal derken sönüyorum zehrinde,
Alışmış bu yüreğim dirilmeye zülfünde..
Diken diken üstünde çevresinde bir ateş,
Eskimez duayla geçiyorum mabedinde!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:26 PM
Sonbaharda Aşk
Sonbaharda seni düşünmek,
Ve seninle olmak ansızın…
Kuş kanadı özgürlüğünde,
Ilıman mevsimlere göçmek…
Rüzgara savrulan bir yürek,
Hasret, acı ve bin kederle.
Dokunur bir güzel yüzüne,
Zemine düşer yaprak yaprak…
Suya düşen yağmur tanesi,
Beklentiden doğan çığlıkla.
Yükselir bir çiçek dalına,
Eskiden kalma ananesi.
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:26 PM
Sonsuz Ruh
Nefesin bir bahar yelini andırır
En tatlı rüyanın arasında
Ve sen düşersin kollarıma
Yere yaş düşer, bana yar düşer
Kıpırdamaz gölgeler gölgende
Sırılsıklam olur yastık üstü
Sen uyurken geceyi iki geçe
Hayallerim yorgun argın
Ansızın üstüne düşer
İstanbul kanatlanır bu gece
Sonsuz bir ruh için İzmir’e düşer
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:26 PM
Soru İşareti...
Ne zaman sevdinse birini,
Sonu hep hüsran olmadı mı?
Bırak milletin peşinden koşmayı,
Yüreğin sevgiyi hak etmedi mi?
Sen iyiliklere yaratılan insan,
Var mı dünyada hep iyi kalan?
Her gün bir hiç için avare dolaşan,
Gerçeğe gitmeye gücün yetmez mi?
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:26 PM
Sus!
Sus sevgilim,
Hiçbir şey söyleme;
Geçtiğin yollar,
İçtiğin sular konuşsun.
Büyüdüğün toprak,
Kokladığın hava konuşsun.
Ama sen konuşma,
Sus sevgilim,
Sus! ..
Sus sevgilim,
Tek kelime etme,
Tut nefesini,
Bakışların konuşsun.
Mimik ifadelerin,
El hareketlerin konuşsun.
Ama kıpırdamasın dudakların.
Sus sevgilim,
Sus! ..
Sus sevgilim,
İntiharlık duygular arasında,
Aynadaki izben konuşsun.
Bunca zaman güller kopardığın,
Gülşen
Kokladığın
Güller konuşsun.
Ama sen konuşma,
Sus sevgilim,
Sus! ..
Sus sevgilim,
Sus!
Hayatını bize bağışlayan
Vakit,
Yazgımızdaki
Akit,
Gönlümüzdeki nakit konuşsun!
Muhtaç değilim
Şerefsizlerin dudaklarında yer alan
O iki kelimeye.
Sus sevgilim,
Sus,
Bizi birbirimize bağlayan,
Aramızdaki bağ konuşsun!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:27 PM
Şah Mat
üzerimde hassas şubat
her yerde kar pat pat pat
sevgiye donmuş saat
ortasında yürek kat kat
güneşbaba mat aynine mat
sensiz, mesafeler koca bir sırat
sokul bana köprüyü cehenneme fırlat
satranç değil ki bu hayat
şah mat...
gel yüreğimde takla at
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:27 PM
Şair - Şiir
Mağaranın yeri belli, dibi belli.. Ve toprağının çeşidi belli.. Hangi hava tenefüs edilir, içindeki oksijen oranı belli.. Ama karanlık! .. Girsem mağaranın içine, aydınlık olmasa ne işime yarar? İçini şöyle bir kolaçan ettiğimde ne haz verir, ne zevk.. Ve herşeyden önemlisi, olur ya elim bir takım kabartmalara dokunur. Şeklini şemalini okşar, tahmin etmeye çalışırım.. ama sonra? Anlayabilir miyim onun ne oldugunu? Mesela; ince, uzun, hafif kaygan ve tüylü birşey.. Ha bir köpek kuyruğu, ha bir yılan boynu... Gel de çık işin içinden tuttuğunda onu.. Herneyse işte, bana lazım olan bir kibrit tanesi..ve elbette kutusu.. Her ikisi de şairin cebinin içinde saklı...
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:27 PM
Şebnemler
Çözüyorum kelimelerdeki kemendi
............................ve özgürleştiriyorum
...........özleminle gürleşen sesimi
Her gece her gece şiirlerimdeki ece
Sen daha da hürleştikçe
Azalıyor şebnemler
...............................düşlerimin üstünde
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:28 PM
Şemsiye
______ yüzünden yağan tüm umutlara ka
____ k __________ ç_________________ r
__ ö ____________ a __________________ ş
g _______________ r ___________________ ı
________________ ı
________________ m
________________ k
________________ a
________________ r
________________ a
________________ n
________________ l
________________ ı
________________ k
________________ g
________________ ü
_________________ n ______ i
___________________ l ___ r
_____________________ e
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:29 PM
Şeytanın Çocukları
Sizler aşkı hiç bilmediniz
Karanlık düşlerinizin ardında
Çelik çomak oynadınız sevdiklerinizle
Gökler gürlettiniz bir öpücük ardından
Hilkatlerinizden doğan şeytani bir güdüyle
Kağıtlar kalemler kirlettiniz hiç uğruna
Denizlerine açıldınız korsan gemilerinizle
Kim bilir kaç korsanın tecavüzüne uğradığını
Hiçe saydığınız o masum mavi suların
Sizler aşkı hiç mi hiç bilmediniz
Düşlerinizde gezerken kırmızı başlıklı kız
Onun kırmızı başlığını düşlediniz, güzelliğinin yanında
Sizler hep kirlenmiş sulardan içtiniz
Yanında dururken tertemiz memba
Ah! Ah! Ah! .. Bu kadar ahmaksınız sizler!
Şeytanın çocukları!
….…şeytanın çocukları!
……………..sizler aşkı hiç bilmediniz,
….………….......................bilemeyeceksiniz !
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:29 PM
Şiir
Şemsiyem ol, ıslanmasın bedenim!
İmanım ol, gevşemesin bileğim!
İlk ve son adımda hep yanımda ol,
Raks et benle,bozulmasın hilkatim!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:29 PM
Tam Aşkı...
Tam aşkı yaşayacak yaştayım,
Ama ne bir yâr, ne bir güzel var.
Aşkla aşkı tadacak baştayım,
Ama bir düşeşlik olunmaz kâr.
Kurtuldum da sahte sevdalardan,
Şimdi yüzüme bakan kul olmaz.
Geçtim bir bir çürümüş dallardan,
Gözüm basacak bir dalla dolmaz.
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:29 PM
Teferruat
Yanarsın yandıranı ararsın
Seversin sevdireni ararsın
Teferruat bağında gezinirsin
Boşa gezinip, ayak yorarsın
Ağlarsın ağlatanı ararsın
Gülersin güldüreni ararsın
Teferruat bağında gezersin
Boşa gezinip, ayak yorarsın
Doğarsın doğduranı ararsın
Yaşarsın yaşatanı ararsın
Teferruat bağında gezinirsin
Boşa gezinip ayak yorarsın
Yandıran, Sevdiren, Ağlatan Bir
Güldüren, Doğduran, Yaşatan Bir
İllaki teferruat bağından,
Çıkmak için göreceksin kabir?
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:29 PM
Tek Gerçek
İki paralık hayat, değmez yaşamaya,
Sayılsa dünler, erinirsin saymaya!
Üstlerde etten kemikten bir kıyafet,
Bir hiç uğruna yaşıyoruz dünyada!
Alıp verdiğimiz sadece bir soluk;
Su gibi akıp gider; açıktır oluk!
Verilmez insana, insan gibi değer,
Yürektir askıda, taşır onu boşluk!
Akıl, olamaz akıl, olmadan akıl! ...
Ne fark eder, görmeden etrafa bakıl!
Sen yine hiçsin koca devlet başında;
Harcına katılmazsa mukaddes çakıl!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:29 PM
Teneşir
Adaletsiz devlette rezil olursun,vezir olursun
Hamisiz muhabbette beterden beter olursun
Maksadın kaba cahile ders vermek ise
Emelsiz yol üstüne taş olursun
Teneşire konan baş olursun
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:29 PM
Tevellüt
Tevellüt, yirmi bir temmuz bin dokuz yüz seksen dört,
Seksen dört doğumum da, gel de işin üstünü ört!
Kimi söylerken yaşım on dokuz, kimi der yirmi,
Lakin tektir doğum yılım; bin dokuz yüz seksen dört!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:30 PM
Tılsım
Burada daha yakınım sana,
Attığın adım, benim adımım.
Demesem de “haydi”, anlasana;
Ezgili yaşam, benim tılsımım!
Ele alınan oje olurum,
Mevkuf kalırım her tırnağına.
İbre durur da ruhuna mahkum,
Riyada nefs, rakip olur bana!
Olur senin için ayrı dünya,
Güller huzurda bükülü kalır.
Lazımdır dünya içinde rüya;
Uğruna ömür yerini alır!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:30 PM
Türkülerden Türkü'ye Ağıt-1
Çarşambayı sel aldı, türküleri sevdim yel aldı
Keşke sevmez olaydım, elim sigarada kaldı
Oy ne imiş ne imiş aman, kaderim böyle imiş
Güzelim türküleri sevmek, boğuk bir duman imiş
Çarşamba yollarında, tütünler omuzlarda
Allah canımı almasın, sigara kollarında
Oy ne imiş ne imiş aman, kaderim böyle imiş
Güzelim türküleri sevmek, boğuk bir duman imiş
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:30 PM
Türkülerden Türkü'ye Ağıt-2
Türküm tütünü mesken mi tuttun
Gördün yeşil harmanı beni unuttun
Dile gelmeye yemin mi ettin
Gayrı dayanacak özüm kalmadı
Mısraya yazacak sözüm kalmadı
Türküm sen gideli kaç ay oldu
Diktiğin tohumlar tütüne döndü
Seninle gidenler sılaya döndü
Gayrı dayanacak özüm kalmadı
Mısraya yazacak sözüm kalmadı
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:30 PM
Tv Soytarısı
Kim bu her gece ekrana çıkan züppe
Çekiştirir beynimde binbir şüphe
Seçtiği sözler hareketler bizden değil
Onu oraya koyan kanal önümde eğil
Çekin alın şimdi şu dingili oradan
Yoksa kıçına sokacağım borazan
Bize bizi sunacak kanallar lazım
Aksi takdirde bak nasıl bozulur ağzım
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:30 PM
Uçamayan Adam
…………………………………………………………….
………………...k…..Sevgi….p……………………………
………………..ı.. r.....Dolu….k..a…………………………
………………l..e.k......Yür......s.ö..r………………………..
…………….z…l..a….. ek...…..u..z..a………………………..
…………....ı…n..m……..……...s…l...s……………………….
…………...s…e…r……..………m...e..ı…………………………
…………..ı…n...u……..……..….a...n..z…………………………
………….r…e…d …...………....k…e..l………………………….
……......a….l………………………..n..ı…………………………
……..…ş….z………………………..l..k………………………..
………..a….ö……………………….e……………………………..
………..b…………………………....r………………………………
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:30 PM
Umrumda Mı!
Öyle bir gece ki bu gece,
Tatsız, tuzsuz, neşesiz...
Su gibi akıp geçen vakitsiz,
Herşeyden ötesi biriciğim sensiz!
Tıpkı senden yoksun,
Diğer ******* gibi,
Sıradan bir gece çekip giden.
Sensiz geçen bir anım bile,
Yeri dipsiz bir kuyuyken;
Bayram mı gelmiş,
Yıllar mı değişmiş,
Umrumda mı be sevdiğim,
Umrumda mı! ...
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:30 PM
Umudum Yok!
Umudum yok dostum, bu uyuyan milletten,
Herkes sefada, medet umar her zilletten.
Oralar şehitler verir, analar ağlar,
Bizimkiler ise memnundur keyfiyetten! ..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:30 PM
Umut
Umut;
Her ayrılık sonrası,
Sokak çocuklarının
Keman dinlemesi…
Umut;
Ay ışığında terlerken,
Dokundukça yorgana,
Belirsizliği bilmek…
Umut;
Kel duygular aynasında,
Kestirdikçe saçları,
Soğukluğu hissetmek...
Umut;
Dizelere saklanmak,
Kahraman sanılmak,
Ve sonra kaybolmaktır! ...
Umut, fakirin ekmeğidir...
Umut, bizim çocuğumuzdur...
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:31 PM
Unutulduk mu?
İlk görüştüğümüzde başlamıştı hayat
Sonra ise dünyalar hep bizim olmuştu
Birdenbire kayboldun ortalıktan bir gün
Söyle şimdi unutulduk mu, söyle yarim?
Hazinen kalbim, hayatın sözlerimdi
Dünyada yaşadığın her an benimdi
İçtiğimiz bütün yeminler vehimdi
Şimdi onlar bir yana, unutulduk mu?
Yaşanılan zaman geride kalır sanma
Bir başkasının koynunda ismimi anma
Olur olmaz sözlere sakın yarim kanma
Sen hep benim kalacaktın, unutulduk mu?
Dilekler sunmuştuk geleceğe dair
Paylaşacaktık beraber tek bir kabir
Sen benim için bir, ben senin için bir
Olarak kalacaktık, unutulduk mu?
Sözler anlatmaya yetmez özlemimi
Geçen ******* öldüremez sevgimi
Beraberinde götürdün de neşemi
Bari gittiğin yerde unutulduk mu?
Son nefesimi vermekle bitmez hayatım
Seni görmeden düzelmez benim sıhhatim
Beni öldüren alınan evet cevabım
Söyle şimdi sevdiceğim, unutulduk mu?
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:31 PM
Utangaç Aşık
Dilimin ucunda bir şeyler var,
Nasıl söylesem bilmiyorum ki!
Acaba bu halimi görse yar,
Onu sevdiğimi anlar mı ki?
Onun gözlere her bakışımda,
İçim kıpır kıpır etmez mi ki!
Hayalimde her yer alışında,
Rüyalarım haram olmaz mı ki!
Ne kadar da çok zor işmiş sevmek,
Dilin altından çıkmak bilmez ki!
Birazdan gideceğini bilmek,
Aklı çığırdan çıkarmaz mı ki!
Kurtulmak için söylemem gerek,
Dildeki pranga çözülmez ki!
Böylece sonsuz yaşama gitmek,
Bir ömür boyu kahretmez mi ki!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:31 PM
Uzaklar
Ne zaman dinlesem içli bir şarkı
Geçiyorum kendimden, dalıyorum uzaklara...
İçinde görüyorum beyaz bir martı;
Alıp uçuruyor beni hatıralara...
Sevgililer dostlar beni bekliyor orada.
Hepsini birden basıyorum bağrıma.
Çatlasın düşmanlar, yıkılsın kederler;
Daha da ne olur ki bana!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:31 PM
Üzüm ve Zehir
Dudaklarında bir salkım üzüm ve zehir
Alkım o kadar biçimsiz, gözlerin nehir
Ay ve güneş gökyüzümde takla atarken
Ne senle, ne de sensiz oluyor bu şehir
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:31 PM
Verin (Iraklı Kardeşlerimize)
Ta nereden gelir de yıkar Bağdat'ı,
Yiğitsiz barksız bırakırlar avratı..
Bacıda bırakmadılar namus tatı,
El verin kardeşler, el verin onlara! ..
Bitmez tükenmez eldeki mermileri,
Sanmayın huzurda; petrolde gözleri.
Hatırlansın o Çanakkale günleri,
Ses verin kardeşler, ses verin onlara! ..
Barış dostluk getireceklerdi; nerde? ..
Şimdi ne yapacak, ne yapmış mazide (!)
Bombaları biter türbede camide,
Taş verin kardeşler, taş verin onlara..
Daha dün yaşardık beraber kardeşçe,
Bırakıp yarış yapmayalım kalleşçe,
İnanmayın dosttaki o tebessüme,
Kan verin kardeşler, kan verin onlara..
Hor kalmasın davaları böylesine,
Kor bu sükunet her müslüman gönüle,
Duygular köz olmasın kızgın ateşte,
Can verin kardeşler, can verin onlara..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:31 PM
Yalan Dünya
Geldin güzel bir zarfla,
Uçarak geldim sana.
Bilmezdim böyle fena,
Yalansın, yalan dünya.
Gözleri açtım ama,
Yaşı oldu muamma.
Bin neşeden geçmedi,
Yalansın, yalan dünya!
Düştüm ana bağına,
Yaşadım doya doya.
Kandım gurbet çağrına,
Yalansın, yalan dünya!
Gezdim, tozdum, eğlendim,
Bin bir türden zevklendim.
Sonda tükenen bendim,
Yalansın, yalan dünya!
Sevdim nazlı bir güzel,
Okudum dört yüz gazel.
Nihayet dürttü bir el,
Yalansın, yalan dünya!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:31 PM
Yalnızlığım
Çıkmıştı yalnızlığım bir yudum ihtiyaç olmaktan,
Ve herkesin muhtaç olduğu duruma dönüşmüştü.
Gıpta ile baktılar ki, gözler dolu ağlamaktan,
Herkes rüküşlerdeydi, benimse her yanım lükstü...
Yalnızlığımı bağışladım onlara, bana küstü!
Kin tuttu, nefret etti benden ve daha gelmez oldu...
Andıkça kaçtı benden, kinde köpek kadar dürüsttü,
Günlerim bin bir türlü gevezelik, boş sözle doldu!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:31 PM
Yalnızlığın Pençesinde
Şimdi yalnızlığımın son pençesi
Kıvranıyor ciğerlerimde
Kavuruyor bedenimi
Kocaman kocaman dozerler misali
Ezip geçiyor düşüncelerimi
Ah bir bilsen sevgilim
Lime lime nasıl da doğruyor neşemi.
Bir şehrin kanalizasyon borularını andırıyor duygularım
Bense tam ortasında bir salım
Yakala beni maneviyatımdan
Sıçramasın günahlarım uzaklara
Yakala beni urganımdan
Yazık olmasın çocuklara
Sıçrarsam eğer bu zifiri karanlıktan
Tutamazsan beni
Dağlar erir ova olur
Ovalar çöker vadi olur
Ve benden fazla günahın olur
Tut beni sevgilim, tut
Tutarsan her taraf manolya olur
Tutarsan her taraf papatya olur
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:32 PM
Yalnızlık Kuşağı
Ah bir bilseniz saçlarım ne kadar yumuşak
uyuyor bahtının altında, mavi denizlerin tahtında
Oysa uzaklardan tıngırtılar geliyor - şak şak
tanışmadan ve dokunmadan tek bir katresine
Sanki cümle alem emrimde kör birer uşak
örüyorlar en güzel sözleri közleriyle birlikte
Kaderimde yalnızlıktan kalma altın bir kuşak
Çekiliyor her gece yorgan niyetine üstüme
Tanrım, nedir bu bıçaktan daha keskin kavşak
En güzel demlerimde durur densizce önümde
Oysa, benim bedenimde yetişir en değerli başak
Ben veririm ekmeğini bütün aşklara ve sevdalara
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:32 PM
Yanacaksın...
Derdine çare arıyorsun gönül,
Peki ama kimlerden ve nereden?
Burada mı şuanda aradığın?
Veya geçmiş miydi şu dar köşeden?
Hayır, bilmiyorsun sen de gönülcük,
Ne aradığını hâlâ bilmiyorsun!
Duygularında bütünen gafilsin,
Bundan başka da bir şeycik değilsin!
Zamanla büyüdüğünü de sanma,
Sen hala dalında ham bir meyvesin!
Koparılmak mı? Saçmalama sakın…
Sen buna hiç mi hiç layık değilsin!
Ne yaptın ki yaşamak için söyle?
Ruhunu niçin yordun bunca zaman?
Sen sadece geçersin de ekrana,
Klavye tuşlarından geçinirsin;
Onlardadır ümidin ve hasretin...
Evet sanki gelecekmiş gibi de,
Gelecekmiş gibi de hep beklersin!
Oysa ki sen de biliyorsun gönül,
Dönmeyecek, dönmeyecek bir daha..
Çalmayacak şu kapını tekrardan...
Sen de zamanı su gibi harcayıp,
Onu bitmez özlemle anacaksın...
Andıkça da tekrardan yanacaksın...
Yanacaksın gönül hep yanacaksın...
Tekrar dirilip yanıp duracaksın....
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:32 PM
Yaşayan Yarın
Yitirmemek için yarını,
Aldık arkamıza rüzgarı,
Şafak vakti çıktık yola.
Ayışığı ışıttı yolumuzu,
Yandı dizeler varlığında,
Aşklarımız yandı ard arda,
Nicesi tanışmasalar da..
Yokuş yukarı yolumuz var,
Aşkımız gibi kârımız var.
Razıysan sen de katıl arkadaş,
Ilgaz'dan büyük gönlümüz var,
Nice Yarın için yerimiz var! ..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:32 PM
Yazgıyla Akit
Ömrümüzün hiç solmayacağını sandığımız gülşeninden
Çiçeklerin üstüne basa basa serserice gidiyor vakit
Sanki hep böyle çekecektik günlere denden
Ve böyle bitecekti yazgıyla yaptığımız akit
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:32 PM
Yerin Masallarda Kalır
Gidemezsin diyemem sana
Gidebilirsin elbet
Ardına bakmadan
Yüzün gülmeden
Hıçkıra hıçkıra ağlamadan
Gidebilirsin
Sanma ki
Ardından bakacağım
Hasretine yanacağım
Hep ağlayacağım
Yok gülüm, yok
Ne susacağım
Ne duracağım
Attığım her adım
Soluduğum her soluk
Yazdığım her nokta
Senden uzağa varacak
Anılarımız yanacak
Anlarımız susacak
Senin isminse
Kaf dağında duracak
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:32 PM
Yeter
Bıçağı, kılıncı at bir köşeye, yürek bize yeter.
Aldansın veya aldanmasın, o, ona keder.
Dönsün yönünü hak olan yola, yoksa;
Erişemezse huzura, hali dünden beter!
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:33 PM
Yıldız
Uzakta bir yıldız
Asırlardır keşfedilmeyi bekler
Belki dakikada bir
Belki asırda bir
Yanar
Söner
Kâşife inat döner
Bulamaz onu kimse
Ne Sümerler
Ne Mısırlılar
Ne çekik gözlüler
Halbuki onu bulanı
Dirlik bekler
Ondadır sonsuzluk membaı
Ondadır birlik bağı
Orada çeker
Yaşam yaşamı
Hasetlerinden önünü kaplar
Kara kara bulutlar
Set kurar
Diğer yıldızlar
Korkutur
Eli yeryüzüne uzanan
Yıldırımlar
Bilirler
Onu bulan gözler
Daha onları görmezler
Uzakta bir yıldız
Asırlardır keşfedilmeyi bekler
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:33 PM
Yolcu
Bilinmezlerden gelen bir yolcuyum kapında,
Elimde eski bir sevdadan kalma kadehim..
Gözlerim gözlediğim pencerenin camında,
Off be! Yanımda olsaydı olmayan ruhum da! ..
Güzelim bir bilsen ne kadar severdim seni,
Düşündükçe seni ne kadar çarpardı yürek...
Saf duygular, duru bir vicdan gerekti oysa,
Yaşanılan günler zalim bir gardiyan bana..
Eğer tadamazsan saf sevgiyi benden yana,
İstemem suçsuz yüreğin gezsin yana yana.
Sen manolya, ben yalnızlığa mahkum bir yolcu;
Haramdır üstüne basıp basıp geçmek bana! ..
Bilinmezden geldim, bilinmeze gidiyorum,
Ayrılıyorum bu şehirden ve pencereden...
Ben yokken seni yalnız sana bırakıyorum,
Elveda! Sevdamdan büyük sevda dileyerek ..
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:33 PM
Yumurcak
Gözleri fıldır fıldır yanan yumurcak
Çocuk yanım onun yerini alacak
Kalmadı zaman, yeryüzünde kalacak
Sonsuzluk kucak açmış, beni bekliyor
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:34 PM
Yüreğimin Elleri
Bırak gitsin diyorum elindeki kalemi,
Anlamıyor yüreğim, sanki bana ait değil!
Dudaklar zalim, gözler gafil, yürek asi,
Elleri yüreğimin, mahkum seni yazmaya.
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:34 PM
Zalim
Bahtiyar olmak ne zormuş, üç günlük dünyada,
Akar zaman had bilmez, zalim gider el bilmez...
Dermanı sende iken bende bulunan derdin,
Eller yanımdan gitmez, senin sesin dahi gelmez...
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:34 PM
Zarflar
Henüz kullanılmamış zarflar,
Çekmecenin gözlerinde bekler.
Birilerine gönderilmek için,
Yanıp tutuşup oflar çeker.
Sararmış, pörsümüş zarflar,
Aç kurt misali ağzı açıklar,
Fırtınalı bir kış gününde,
Okşanmak, sevilmek ister...
Ve dilimde söylenmemiş sözler,
Bahara doğru, yüreğimde biter.
Gözlerinin dibinde özlemimi görünce,
Ansızın dilim, zarfın tutkalına gider…
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:34 PM
Zor Sevda
Ne zaman seni karşımda görsem,
Avucumdan kelebekler uçuşuyor;
Kırmızı, yeşil ve kanatlarında mor,
Taşınıyor sevgim dirhem dirhem.
Ne zaman seni karşımda görsem,
Denizler, okyanuslar kabarıyor;
Sönüyor dünyadaki o bitmez kor,
Çekiyor toprak özlemini dem dem.
Ne zaman seni karşımda görsem,
Bir bebek dünyaya gözlerini açıyor;
Çiziliyor kaderi, içinde binbir zor,
Ve gözlerinde saklanıyor merhem.
Ahmet Ağdere
GooD aNd EvıL
11-02-2008, 06:34 PM
Zulüm
Bal yapan arıyı yok eden bir toplumda,
Anlaşılmamak doğaldır elinde gülüm!
Dostça yürümek makbul mu sevda yolunda?
Ebabil'den gelen yine ve yine zulüm!
Ahmet Ağdere
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.