PDA

Tam Sürümü Görüntüle : Aysun Akça


GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:27 AM
Adı ne acaba? ...

Ben bu dünyaya yaşamak için geldim …
Ne kusursuz bir kul olmaya,
Nede isyansız şükürle yaşamaya
Cesaret edebildim..
YAŞAMAK…
Hergün dünya gayesi ise
Ona,şuna, buna güzel görünmekse
Günah üstüne günah işlemekse
Sanki…
Ebedi imiş gibi
Para pulla insan değeri yükselecekse
Binlerce yalanın içinde bir doğru ile
Avunulup gülünecekse
Bir gün üstüne bir gün daha ekleyip
Ömür bomboş elle tüketilecekse
Sonra saçlara ak düşünce
Bir korku dolacaksa benliğine
Bilipte görmezlikten geldiğin
Bir uykuda olduğunu unutmaksa

KİMİ ZAMAN BİR TATLI RÜYA
KİMİ ZAMAN BİR KABUS DEYİP
GEÇTİĞİN DÜNYA
GÜN GELİPTE SENİ ARKANDAN VURACAKSA
DOĞRU ADI YAŞAMAKSA!
BİR DÜŞÜN
ÖLÜM DENEN UYANIŞIN
ADI NE ACABA?

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:27 AM
Ah Zaman Ah...
öfkeli anımda sakine nasıl çevireyim kendimi
güzeli nasıl düşüneyim hafifleteyim ten elbisemi
kırbaçlayan dalgalar gibi sahiline kırgınlık vuruyor ruhumun
geçecek geçecekte şu an ne yapmalı da bu fırtına dinmeli
ah zaman ah.....
yine bekleteceksin
yüzleştireceksin gerçeklerinle beni
hayaller bu yüzden sevmem sizi
rüyalar bu yüzden tanımam sizi
ah zaman ah...
kırıklarımı vereceğim bende size
ama bu kez faturayı kesmeyeceğim kendime
olduğu gibi akacak gidecek senin seline

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:27 AM
Akordu Bozuk Keman...
söyleyemediklerim boğazımda akordu bozuk keman gibi
söylersem kulaklarını kapatacaksın
kulaklarını her kapatışında
kemanımın yayının ayarı dahada gerilecek
ilk demde alsaydın ahvalimin notasını
ya tatlı ezgiyle dolacaktı
ya ayrılıktan çalacaktı şarkısını
böylesi yakışan olacaktı ikimize

kapadığın kulaklarını açtığında
ya istediğin ezgiyi söylemeni beklerken bulacaksın
ya da toplamış gitmiş olacağım kemanımı
kararsızlığın hükmünü yitirdiğinde
sabrın sesini duyacaksın belkide
çok geç olmadan aç kulaklarını
mertlik yakışır ikimizede...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:27 AM
Alaturka/Alafranga/Hep Yek..
Alaturka muhabbette köşe başı delikanlıları
Alafranga valste kibrin efendileri koskoca salonlarda
Alaturka acıda varoş sevdaları
Alafranga boşlukta iki günlük sosyete sevdaları
Alaturka arsızlık ile alafranga rüküşlük tavla maçında
Şeşi car ve Pencü se
Hep yek..
Hep yek..
Hep yek..

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:27 AM
Aşk Ve Sevgi Usta İşi...
usta işi sevgiyi yaşatmak
cimrinin kesesinde ise olmayan tek şey
usta kapılarını ardına kadar açar şimdisine
cimri hesaplar yapar yarınına
usta sevgim yeter gerisi boş
cimri ya beni sevmezse ben niye seveyim der
usta canı yansa eyvallah
cimri neden yaptın der
aşk ve sevgi usta işi cimriler üstesinden gelemez...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:27 AM
Aşkın adı ava çıkmış haberiniz ola!
Asma bahçelerinde dolanır
Seyrine bakar sessizliğin
Bir avuntu gözler asmalardan
Şahinler dolanır dağın başını
Şahin avcılığının keskin bakışıyla
Salar pençelerini omzuna
Fütursuzca…
Şahinlerde artık asma bahçelerinde
Ne sessizlik kaldı ne de sükun
Nereden nereye …
Aşkın adı ava çıkmış haberiniz ola!

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:28 AM
At Zarını Ahşap Aklıma
kozunu kullan hayat…
at zarını ahşap aklıma
bir iki tahtası eksik serde
durmaz zar çarşafını ser hayat…

kılını kıpırdat insan
silkele bendini bir filizin göğe uzanır
gölgende uyuklayan newtonları
hava çekimini buldum diye bağırtırsın
şehir meydanlarında
imkansıza uzanana engel olan yerçekiminin
miadının dolduğuna…

blöfünü yap hayat
kullan kağıtlarını
dört as bende gerisi yalan…

uyan insan cehaleti yastık yapma
soğuk su dolu küvete gir
maşrapanı kaldırdımı üstüne su
çırılçıplak fırla sokaklara
evreka.. evreka... evreka diye bağır
suyun kaldırma kuvvetinin miadı doldu
ben ağırım! maşrapa hafif! !
ne diye bir bardak suda boğuluruz ki
dibe ancak biz izin verirsek çökeriz diye…

kuşan hayat silahlarını
sırtını dön on adım say uzaklaş benden
ilk tetiği çeken ha sen olmuşsun ha ben
o on adımda ben neler yaparım neler…

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:29 AM
Ayak İzleri
Dışarıda hafiften bir yağmur yağıyor
Her pencereye vuran yağmur damlasında
Doluyor gözpınarlarım

Çıkıyorum karanlık ve yağmurlu gecenin
Dost kaldırımlarına,
Yürüyorum sakin ve sessiz bomboş sokaklarda
Her adım atışım huzur veriyor bana,
Yağmur damlaları sarıyor beni nemli bir edayla
Adeta sırdaş oluyor bana,
Yağmur ve rüzgarla dans edercesine
Yürüyorum bana hiç bitmeyecekmiş gibi gelen bu yolda...

Ne yazık fazla uzun sürmüyor
Dayanamıyor gözlerim bu sarhoşluğa
Sabah tan yeri ağardığında
Açtığımda gözlerimi
Uçsuz bucaksız bir kumsaldayım
O an! gördüklerim;

Gökyüzünde uçuşan martılar
ve...
Ardım da bıraktığım geçmişten gelen
Nereye gideceği belli olmayan
Ayak izleri.

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:29 AM
Ayaz hırkası..
Sessizce ağladım gecenin sesi ile
Bir yanım göçmüş ker*** ten
Bir yanım yamanmış tuğladan duvar
Ayazı hırka yapmışım sırtıma
Sıcak tutsun diye sarınırım soğukları

Kuru yapraklar tenimde
Düşmüş dalından
Aklımın barajı taşmış
Sokaklarım sel altında
Can yeleklerine sarınmış umutlarım

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:29 AM
Ayrılığın Aynasını Kendine Çevir... Bak Oradan Kendine...
zamanın süzgeci bilmem kaç katlı elek

süzgeçten geçerken akıl ve yürek...

her bir aşamada takılırmış kof olan batıl

sen sevdiğine maskeyi yapıştırdın ya

görmek istediğin çehreyi

koydunda önüne al bunu dedin de tak yüzüne

e dedi ben nefes alamam sessizce..sen duymadın!

sen olmaz dedin illede takacaksın

e dedi ben öldüm...sen yine duymadın!

ortada bir cenaze var

bağıra çağıra ağlıyorsun ruhunda

beni bırakıpta nerelere gittin oy oy..

ayrılık ölümle eş geldi sana

sevdiğinin yüzüne taktırttığın maskeyi

alsaydın ya yüzünden

nefes alacaktı kimbilir! ..

birde suçlarsın

nefret ediyorum senden

diyede duanı edersin ardından

oysa ayrılık ölüm değildi

kendi derdine düşüpte görmedin

yetiştirebilseydin acile seslendiğinde

yaşayacaktı dizinin dibinde...

o gitti...ama ölmedi
o gitti...şimdi nefes aldığı yerde

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:29 AM
Azat Et Kedini...
çağın rüzgarı ensemde,
ne yaman yelmişki bu,tutuldu yüzüm
tek bir gülüşe neler vermezdim
bir karmaşa, bu hızda neyin nesi
bir bakmışım ki içimde buldum kendimi
sağım solum tren katarı gibi
vagonları ise paslı kimbilir içlerinde ne var?
işte şimdi geçti bir tanesi daha
umut mu taşıyor umutsuzluk mu belli değil
geçsinler varsın olsun geçsinler
her ne taşıyorlarsa bilmesemde olur

nedir ki görmek duymak
nedir ki bu baş ağrısı
ağırlığı vermiş olansa hangi geçerli sebep
kabul edilmiş gerçekler var bir de edilmemişler
bir off çekmişsinki bitti...gitti...
işte hepsi bu geçer
yarın başka bir derdin olur
bir ertesi gün başka bir dert
kalbin sıkışmış olduğu yerde
canını yakmakta iken
zarar vermeden emanet bedenine
dur diyebilimisin?
zihnindeki düşünce hızına
bir dostunun ricası bu göz ardı etme lütfen...
hayal alemine sürüklemek değil amacım
sadece bu gün bittiğinde
gün geceye dönmüş iken
her ne oldu ise kabullen ve affet azat et kendini
ki...
biraz olsun rahatlayasın..

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:29 AM
Bataklık Gülü...
bataklık gülü bu
kokusunda medet olmaz
salınır yerinde sinsiliğince
iblis yanaşmaz kandıracak diye
arı yanaşmaz peteği boş kalsa bile
balında medet olmaz
gül güldür lakin
bataklıktaki gülle
yediveren eş tutulmaz

bataklık arıları vardır birde
bataklık gülüne konarda
her konuşunda gülü bataklığa biraz daha bulaştırır...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:29 AM
Batan Geminin Malları...
batan geminin malları bunlar gel vatandaş gel
satılıkta kelimeler...

üçe beşe bakma al
deme zengin değilim ucuza para verecek kadar

bak bakalım kıyısından köşesinden
bir bakarsın pahalı yaldızlı cümlelerden daha dayanıklı çıkar...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:29 AM
Bekliyorum...
duvardaki resimden ses gelmedi epeydir
ne de tahta kapıdan
taş merdivende inadına dolanıyor
başıma…
tıkırtısına kulak kabartacağım
bir kedi bile geçmezmi
merdiven boşluğundan …
inadına yalnızlık
inadına soğuk inadına da yaşıyorum ya…
daha ne demeli …
parmaklık paslı, topraksa kokulu
inadına kokusunu veriyor usuma
ve ben halen bekliyorum…

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:29 AM
Ben Bir Kelebeğim...
ben bir kelebeğim kanatları rengarenk
gözlere şenlik verir tabiata varlığımla renk katarım
yağmur mu yağdı! hiç fark etmez…
süzüldü mü kanatlarımdan yaşamın renkleri
ben zaten üç gün yaşarım neden yanayım
tırtıl olup öreceğim kozaları düşünmek varken
bir defa ölümü tattım diye
yeniden doğmalara kapımı neden kapatayım
çelimsizim diye,ömrüm üç gün diye karalarımı kanat yapayım
av mı oldum avcıya varsın olsun
ben zaten üç gün yaşarım neden yanayım

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:29 AM
Ben Melektim Bembeyazdı Kanatlarım…
ben melektim bembeyazdı kanatlarım,
miniciktim… her gün doğumunda,
kırmızıya döndü beyaz hayallerim büyüdüm.
gördüklerimden utandım kaçtım,kovalandım,yakalandım
her yanıma bombalar düşüyordu! paramparça ediyordu beni! ..
ben melektim, bembeyazdı kanatlarım
kapkarayım karardım

dehşeti anlatayım mı sizlere?
liğme liğme olana kadar…
kan kokusu dolsun da bir kere aklınıza,
kin damarlarınızda aksın da görün coşarcasına,
gözleriniz kararsında görün insanı karanlıkta! ..

siz anlatın bana dehşeti
liğme liğme olana kadar
hayır hayır! ! ..
masallar anlatmayın bana! ! ..
doğal duygularınızı anlatın bana
ama en doğalını…
çoğunu gördüm,gösterdiniz!
bir kere lütfen bir kere
saklanmayın insan olmanın ardına

ben büyüdüm öğrettiklerinizle
evet sizin öğrettiklerinizle! ...
sizler gibi kan mı kusayım etrafıma?
bana sordunuz mu?
mayınları sarmalarken toprak anamın koynuna! ,
bana sordunuz mu?
masmavi semam dan ateş açarken masumiyetimin üzerine!
bana sordunuz mu?
şiddetinizi,cinayetlerinizi,tecavüzlerinizi,
tecavüzlerinizi evet evet kana susamışlığınızı
bebek simalarınızın arkasında saklarken…

bir an önce dönüp ardınıza
yıkıntılarınıza bakmadığınız müddetçe! ..
bekleyin…
kararttığınız melek kanatlarım dan
tadacaksınız can nasıl yanarmış,
can nasıl acırmış,
ruh nasıl yaralanırmış bekleyin tadacaksınız!




kalk insan içindeki açı doyur! tıka basa!
toprak gözünü doyurmadan önce,
sefilce doyur gözünü
silahlarını kuşan,her masuma saldır
iskeletinin de tapusunu al,kurda kuşa yem olmasın
saklarsın kasanda altınlarınla,petrolünle,paralarınla!
saldır her gün biraz daha saldır…

kalk insan!
dehşet’ i seyret satırlarımda!

kalk insan kalk
kalkmazsan…
minicik ayaklı çocuklar ordusu
her zerresini kirlettiğiniz
üzerinde dehşeti sahnelediğiniz
toprağa canlı canlı gömecek sizi! ,
tıpkı sizden gördükleri gibi! ...
kalk insan kalk insanlığın kaldıysa eğer? ...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:29 AM
Beraattir Bu Gece...
günaha davet ettiğimiz kadar

sevaba davet etmeyi başarabilseydik sevdiklerimizi

daha huzurlu olurduk!

hayal olan nefes alışlarımızda

gerçekleri hayal yapmasaydık

daha dürüst olabilirdik kendimize

senede bir defa tüm kapıları açılır arşın

en günahkarı bile umutlanır

temize çıkacağım diye

özden kopana her mekan dar gelir

her insan yalan olur

oysaki biz ne kadar büyüklenmişiz
kendimize...

beraattir... temyizidir bildiğimiz bilmediğimiz kusurların silgisi bu gece...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:29 AM
Beyhude..
beyhude ağlama cananım
dökme gözyaşını gidişime
bülbülün aşık olduğu o gülü
ömrümde tek sana verdim

beyhude bekleme cananım,
eski limanın rıhtımında
bu seferin dönüşü yok
dönmeyeceğim

beyhude kuşanma karaları
tasa etme sakın halime
dökme gözyaşını gidişime
ben aşkımızın cennetindeyim.

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:29 AM
Bırak bende kendini
Senide terk edeceğim
Kendim gibi
Kızıla çalacağım rengini
Korkunun kendine has kokusunu
Mey edeceğim

Ak kömürleri ateşe atacağım
Yakacağım günahlarım gibi
Kurumamış yapraklarla donatacağım
Dilimdeki lal gibi
Sarmaşık edip saracağım seni
Kırdığın dalları
Şiir edeceğim
Bırak elimi elemli seyyah
Bırak duygudan yoksun serini
Çekeceğim ömrünün çilesini
Bırak bende kendini…

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:30 AM
Bırak Gururu..Kibiri
Bırak gururu kibiri de çık yola
Sen yolcusun hayat yolunda
Kavşaklardan geçerken dikkatli ol
Bak sağına soluna
Yol güvenli ise geç karşıya
Haa..Bu arada arkana bakma
Yalnız nereden geldiğini
Unutmamak kaydıyla

Yolda aciz yaşlı bir kadın görürsen
Gir koluna
Hiç olmazsa hayır duasını al koy azık torbana
Başın dik yürü kamburun çıkmasın
Binerler sırtına taşıyamazsın
Yol arkadaşına dikkat et
Seni ana yoldan tali yola sokmasın
Yorulduğunda dur dinlen
İhtiyaç molası
eee nede olsa insansın
Harama dikkat et ki
Yürürken gözlerin kararıpta
Belediyenin kazdığı çukurlara dalmayasın
Tonluk vinçler bile çıkaramaz seni
Ancak azık torbandaki hayır dua seni
Değil yola çıkarmak...
Semaya bile uçarsın!
Haydi yolcu yolun açık olsun.

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:30 AM
Bile bile...
Ben Azrail’i sevdim!
Her karşılaşmamızda suskundu,
Yere bakıyordu gözleri.
Ben onu hep sevdim!
Elbise değiştirir gibi,
Beden değiştiriyordu.
Farklı farklı insanlardaydı hep
Ben Azrailim olduğunu
Bile bile hep sevdim onu
Kalbimi öldürdü her defasında
Bir yara açacağını, bir çentik daha atacağını
Bile bile sevdim
Kiminle geldi ise o
Hoş geldin dedim.
Ben Azrailimi delice sevdim
Hep sevdim
Vereceğim hiçbir şeyim
Kalmayana dek! …

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:30 AM
Bilmeyiş...
Seyrettim selvileri,semaya olan sevgilerini
Yazamayacaktım biliyordum
Anlatamayacaktım sevgiyi
Sadece seyredecektim
selvileri ve semaya olan sevgilerini
seyretmeyi seyredecektim biliyordum
daha ötelere gidemeyeceğimi
taaa uzaklarda kalabalık vardı
taaa yakınım da ben
taaa uzaklarda ben vardım
taaa yakınlarda kalabalık
biliyordum anlatamayacaktım sevgiyi
anlatamayışımı kafiye ye uydurup
yine seyredecektim bilmeyişimi

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:30 AM
Bin Puanlık Soru?
Bir yıldız kaydı yüreğimden
Oysa saman yolu gibiydi eskiden
Kayan o yıldızda sonuncuydu
Zifiri karanlık sarmıştı akşamı beklemeden
Afet tanımıştım
Ama böylesini hiç yaşamamıştı
Sualler pranga gibi sarmıştı ayak bileğimi
Cevapları derin bir dehlizde gizli
Bir şey vardı evet şey…
Ben karanlıkta da görürdüm
Korkmamda üstelik
Ama neydi beni durduran
Neyin sabırsızlığıydı bu?
Keskin bir virajdayım üstelik
Bir şey var acemiyim ama
iyi araba kullanırım
Bir soru hayat sana
Tam bin puanlık
Neydi beni durduran…

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:30 AM
Bir Kadının Çıplak Yüreği...
Elimde bir fırça önümde bir tuval
Bembeyaz bir zemin
Elimde ten rengi bir renk paleti
Sadece buğday yanığı ve kırmızı renk tonları var üzerinde
Birde kömür karası
Zihnimde bir imge var
Bir kadının çıplak yüreği
Kömür karası saçları
Buğday yanığı teni
Saçları gözlerinin önüne düşmüş
Eğik başı
Sırtını dönmüş benle birlikte tüm aleme
Gördüğüm kan kırmızısı sırtından sızan
Yaralı ama umurunda bile değil
Aksın istiyor damarlarındaki tüm kanı
Dokunmama bile izin vermiyor
Daha ne kadar hançer varsa saplansın istiyor sırtına
Acımasızca
Sağ avucunu kapatmış belliki bir şey saklıyor
Nedir o diye soruyorum
Bana bir şey olursa sen bak ona tamam mı diyor
Canı yanıyor farkındayım
İhanetini affedemiyor yaradanına
Dokunulmasına izin verdiği için iman ışığına
Geri dönüşü özlemiş gitmek istiyor
Besbelli çok yorgun
Kaybolmuş bir melek o
Ve sessizce yere uzanıyor
Son sözleri dokunmayın yıkamayın beni
Aksın istiyorum sırtımdaki yaralardan tüm kanım
Kurusun orada kefende istemem
Öylece koyun beni toprak anamın koynuna
Belki kan kırmızısı bir gül biter toprağımın üzerinde
Dokunmayın ona lütfen dokunmayın
Soldurmayın ben gibi onuda
Ve elini uzatıyor kalan son gücünü de toplayarak
Bu sana emanetim
Ona iyi bak diyor
Gözlerimden akan yaşları durduramıyorum
Bana
Sus ağlama ben istedim bunu ben istedim diyor,
Ellerine uzanıp avucunu açıyorum
Bir serçe yavrusu gözlerimin önündeki
O kadar sevimli ve kırılgan ki
Yavrucak titriyor sudan çıkmış balık gibi,
Sıcacık bir elin içinden buz gibi olan elime alıyorum
O benim emanetim diyor gözünde takılı son damlada düşüyor
Ve kapanıyor elmas gibi ceylan gözleri
Korkuyorum
Emanetine zarar vermek istemiyorum
Ve çağlayanlar boşalıyor gözlerimden
Bunca yıl birikmiş, susmuş ve şimdi taşmıştı…

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:30 AM
Bir küçücük hikayecik...
İki katlı ahşap bir evim vardı takvimlere sığmayan zamanın içinde; çok eskiydi,sabah gün ışıkları Antep işi beyaz perdelerimden gözlerime sızıyordu.Anlamıştım uyanma vaktinin geldiğini…ahşap sedir vardı sol yanımda bense yer döşeğinde iki büklüm yeni bir güneşe bakabilecek gücü bulmaya çabalıyordum.. geçici molanın bittiğini kalkıp perdeleri açmam gerektiğini biliyordum …seviyordum bu evi kaçışlarımın tek adresi kimsenin bilmediği …anlaşılamamanın yada anlatmak istememenin kaçışlarının adresi …kendine neler olduğunu bilmek yada bilmemek tıpkı olmak yada olmamak gibi …cam kırıkları vardı şehirdeki evimin odalarında oysa burası ne güzeldi kimseler yoktu…orada da kimseler yoktu, konuşuyordum orada kocaman konuşuyordum ama bir o kadar da suskundum suskunluğum en sonunda oda kapılarındaki buzlu camları dahi kırdı …hey sen deli yine bir taş attın da kör kuyuya alem çabalasın dursun çıkaracağım diye,hey sen deli ne alim paklar seni ne veli dedin durdun bazense gülmek için yada en azından gülümsemek için çabaladın uffff oofffff offffffff ve işte bitti cam kırıklarını temizlemek gerek ama bunun içinde okkalı bir yürek gerek …bırakalım şehirdeki gürültü evini ben buradayım şimdi ve şimdiyi değerlendirmeli evet işte perdeleri de açtık buyurun efendim güneş hoş geldiniz sefalar getirdiniz,ne arzu ederdiniz bu gün ışığının yardımı ile ne yapayım yok yok önce ayılmalıyım alt kata inip sonrada taş avluda ki kuyudan su çekeyim iyi fikirde kuyuya attığım taşların haddi hesabı yok inşallah su kalmıştır içinde…

kocaman nutuklar çeker insan bazen…işte o kocaman nutuklar bakarsın ki hiçbir anlam ifade etmemiş..bazense anlatır da anlatır kitaplar dolusu yaşam sunarsın insanlığın önüne ama önce kendi önüne koyar kendin yiyebiliyorsan paylaşmayı da istersin…paylaşmayı istemekte güç gerektirir ağzından çıkan o kocaman kelimelerden sorumlusundur artık yorulursun vermekten sonra stoklar sıfıra vurmuştur üretmeye gücün yetse o an kalkacak yapacaksın lakin …işte kocaman suskunluğun içindeyim anlatırım kah üstü kapalı kah açık anlamak anlaşılmak anlatamamak ve en sonunda anlatmaktan vazgeçmek susmak kocaman …ve bu suskunluğunda ise yakıştırmalara maruz kalırsın hey sen nerdesin? neden bitti? oysa biz almaya alışmıştık ama! ! hıı sen kesin depresyondasın… vah ki vah depresyon ne lüks bir duygu onu almaya benim param yetmez diye bağırmak gelir içinden vazgeçersin o an yine suskunluğun altınlarını toplamaya devam edersin… hııı sen beceremedin bakışları kıskançlıklarda cabası hissetmek ne acı.. ardından görürsün ki o an için acır bunca yıl onca emek onca anlatılan ve paylaşılanın yerinde yeller esiyor olduğun yerde mıhlanır kalırsın işte tam o an bir söz gelir aklına diline “ ne anlatırsan anlat anlattığın karşındakinin anladığı kadardır” vah ki vah konuştuğuna mı yanarsın şimdi sustuğuna mı …nerede kime ne kadarını eksik veya fazla verdim diye usunda ki eski konağa kaçarsın …

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:30 AM
Bir Sonbahar Yaşadığım En Fazla...
Bir sonbahar yaşıyorum
Oradan oraya savrulan bir çınar yaprağıyım
Sapsarı rengim ama böyle bile güzelim
Hüznü anlattığımı söylediler hep
Kışın habercisi dediler,
Hatta avuçların içinde toz bile edebilirler…
Ama unuttukları bir şey vardı hep
Toprağa kavuşacaktım
En fazla bir kış uykusuydu tadacağım
Bir ilkbaharda yeniden can bulacaktım
Ya yaşlı bir çınarın dallarında
Yada bir yemişin dalında meyve çiçeği
Hiç olmadı bir papatya olacaktım kırlarda…
Sürekli özlemini çektiğim bir yerdi ana kucağı
Ona döndüm binlerce kez
Ve tekrar cana geldim binlerce defa
Toprak anam
Annedir nede olsa canımdan bir parça

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:30 AM
Bir Şemsiyenin Hikayesi...(yazı)
Bir şemsiyenin hikayesini anlatacağım sizlere; yağmur öncesi romatizmaları azan ihtiyar bir insan misali genç kuşak tarafından devralınan tarih sayfaları delicesine yağan sağanak yağmur altında açılmış Cumhuriyet şemsiyesine sığınan hainler estirmeye çalıştıkları ihanet rüzgarlarının ardından yok etme çabası içinde oldukları şemsiye olmasa karşılaşacakları doğal bir güzellik olan yağmur damlalarının değil Dünyanın hep birlikte maddi manevi kirlettiği atmosferden iade olarak yağacak olan asit yağmurudur.

Barışın sağlandığı gün kıyametin koptuğu gündür işte bu bariz gerçektir.Barış ise Ütopya kadar uzaktır tıpkı kayıp Atlantis şehri gibi Dünyamızın oluşumundan beri varolan kazanma hırsı paylaşımdan uzak yaşantıların ve bencilliğin oluşturduğu teraziyi hiç değilse dengede tutma çabası içinde olan iyi niyetli güzel düşünceli uzlaşmacı insanların karşı karşıya olduğu karamsarlıktır.

Ne yapabiliriz de her şey biraz daha güzel olur düşünceleri de olmasa ne hale gelirdi yaşantılarımız teşekkür etmekten aciz insanlar, minnet duygusundan uzak insanlar sığındıkları özgürce yaşadıkları nefes aldıkları adım attıkları aile kurdukları şemsiyenin tellerine neden asılırlar? Hangi geçerli sebep düşmanlığı doğurtur? Şemsiyeyi sımsıkı tutmuş ve asit yağmurundan, hain kardeşlerinin estirdiği kötü niyetli rüzgarlardan estirenleri bile kendi canı pahasına koruduğu hainlere, dost görünen kardeş bildiklerine daha ne kadar tahammül edebilecek?

Savaşlar neden çıkar anlatayım iki zıt kutuplu düşüncenin uzlaşmaması, ortasını bulmak için zerre çabanın sarf edilmediği çatışmalardan kan gölleri oluşur tıpkı vahşi ormanlarda iktidar sevdasına düşen hayvan sürüleri gibi ama hep daha fazlasını istemektir bunun adı pekala bunlara engel olamaz mıyız? olunur nasıl mı; cehaletin köklerinin kazınmasıyla şimdi en can alıcı noktaya geldik cehalet nedir? Cehalet tahsil görerek engel olunabilecek bir kavram değildir cehalet bireylerin iç dünyalarını en ince ayrıntısına kadar gezerek yanlış olan ne varsa elekten geçirerek kendi insani gelişimiyle birlikte en yakınlarındakilerin de gelişmesi için gireceği mücadeledir elbetteki örnek davranışlarla bu gerçekleşebilir ve de sabırla …

Toplumları temsil etme yetkisini elinde bulunduran yazarlarımız ellerinde tuttukları meşaleyi toplumu adına taşıma cesaretini kendilerinde bulamıyorlarsa kalemlerini bir köşeye bırakma nezaketini göstermeli ki şemsiyesi altında meşalesini ıslanmadan taşımasına yardım eden topluma sırtını dönerek siyasi emellerin aleti olan kalemleri ile ödüller alarak kandırıldığını görememeleri ne kadar acı …geçmişi hangi milletten geliyorsa bir yazar barışa kendisini adamalı ki eğer adayamayacak kadar dünya nimetlerine meylettiyse işte bu cehalettir ve savaşın tohumları cehaletin kalemin den akmış olur…okur olarak yazara saygımız var, insan olarak yazara saygımız var, millet olarak yazara saygımız var fakat…şemsiyenin telleriyle oynamaya kalkan savaş borusu çalınmasına sebebiyet verecek yazarlarımıza da gösterdiğimiz saygı kadar düşmanlık demeyelim buna sitemimiz var …iyi reklam kötü reklam ne olursa olsun dememelisiniz…sen bir yazarsan ardından güzelliklerinle kitleleri getireceksen (niyetiniz buysa ki yazarın niyeti başka hiçbir şey olamaz!) aldığın ödül elinde boş boş duracak onurlandırıldın belki fakat sen çok yanlış bir şey yaptın! Savaşı davet ettin kimliğinin altına bu insanlar seni nasıl affetsin? Seni protesto ediyorum okumayı seven bir insan olarak sırf milliyetçilik te değil bu …kitleleri çatışmaya meyil ettirecek mürekkebi kaleminden damlattığın için

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:30 AM
Birde Benim İçin...
Vurun kahpeye acımadan
Birde dönün benim için
Kendinize vurun!

Vurun kahpeye soysuza
Birde dönün benim için
Soysuz edene vurun!

Vurun taşlayın recmedin
Birde dönün benim için
Vurun diyene vurun!

Vurun vurun hadi!
Birde benim için dönün
Duymuyormusunuz?
Size söylüyorum! ..
Kimse kalmadımı?
Haydi...
Kalkın vurun kahpeye..

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:30 AM
Boş bakışlardan şehir manzaraları
Sağa dönsem olmaz sola dönsem olmaz
Bir önüme bakıyorum bir ardıma
Hiçbir şey elimdeki
Durduğum yer sabitti
Doğu ile batı
Kuzey ile güneyin
Birleştiği yerdi
Evet tam ortadaydım
Ve buradan…
Haritadan silinmiş
Bir şehrİn manzarasını
Seyreder gibiyim
Dağları,insanları
Börtü böceği
Ağaçları dereleri
Derme çatma evlerini
Vede uzun gökdelenleri
Arabalarını,gürültüsünü,karmaşıklığını
Bomboş gözlerle seyr ediyorum
Bakıyorum her yönüne
Ve bomboş düşüncelerle
Anlam dahi katmıyorum bu seyrime

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:30 AM
Bulurmuyum Dersin Aradığımı...
dalgaların coştuğu hani o azgın deniz
keskin bir söz gibi kayalara vuran dalgalar
ya o uçsuz bucaksız kumsalın
gibi sessizim
bir ateş yakabilirmiyim kumsalında
bir taş atabilirmiyim kara bağrına
söylesene mehtabı dinleyebilirmiyim akşamında
bir garip olurum dersin değilmi
seni düşünüp usulca ayak izlerini takip ettiğimde
söylesene deniz derya
bulurmuyum dersin sende aradığımı...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:31 AM
Can İçindeki Yabancı...
bu ne katmerli hüzün yayılır aya sofia'mdan
bu ne katmerli dalga çarpar boğazıma altın boynuzdan
bu ne arşınlamaktır şehri konstantiniye-i istanbulu
bu ne haldir anlamadım sığamayışım yedi tepenin arasına
bu kimdir ben den öteye giden dar eden şehrimin sokaklarını bana

kimsin istanbulumu benden alan haritasız çorak ortada koyan can içindeki yabancı...

bu ne katmerli servet tadını aşıp dilimi yakan
bu ne katmerli sis karadenizimi aşıp gözlerime dolan
bu ne katmerli mahpus ayaklarımı canıma bağlayan
bu kimdir ben den öteye giden dar eden şehrimin sokaklarını bana

kimsin istanbulumu benden alan haritasız çorak ortada koyan can içindeki yabancı...

bu ne katmerli barış güvercin kanadında uçurtmalara takılan
bu ne katmerli ateş nar'ı aratmayan
bu ne haberdir inanışın içinde inançsız olan
bu kimdir ben den öteye giden dar eden şehrimin sokaklarını bana

kimsin istanbulumu benden alan haritasız çorak ortada koyan can içindeki yabancı...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:31 AM
Canlar Sağolsun...
canlar sağolsun
testi su yolunda kırılmış

canlar sağolsun
alamet-i farikam deli olmuş

canlar sağolsun
güle uzanan elime diken batmış

canlar sağolsun
yorganım gitmiş kavga bitmiş...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:31 AM
Cehalet Çorbası/... Unuttuk mu?
Unuttuk mu biz rahat uyuyalım diye nefesinden cayanı
Yemeni
Çanakkale yi
Erzurum ayazına tutulanı
Karavanası kuru somun olanı
Unuttuk mu?
Cepheye giden oğlunun saçına kına süren anaları?
Akif demiş medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!
Unuttuk mu? Utanmayı!

Kuran-ı Kerimleri mahfuzlarında saklayıp
Duvarlarda mı unuttuk?
Dili çatallı yılana mı bıraktık ayetlerimizi
Dilediğince yorumlasınlar diye mi boş bıraktık meydanı
Acaba saygıdan mı?
Sana da akıl vermediler mi?
Tembelliğimizi istif yaptık milletçe


Sihirli kutuları vazgeçilmez kıldık
Yayın akışını hazırlayanı dost mu sandınız?
Oynattıkça değneklerini
Her dediklerini yaptık!
Sanarmısınız ki ayık gezeriz
Ayakta uyutuluyoruz! Semra teyzelerimizin dertleriyle
Miskinliğimizin çorbasına tuz katar olmuşlar
Boynumuzun üstünde taşıdığımız kazanı
Karıştırmışlarda karıştırmışlar
Adı milli yemek tariflerimiz içinde “cehalet çorbası”

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:31 AM
Daha dündü...
ilk defa karanlığı tanıdı gözlerim
ilk defa soluğunu hissettim sensizliğin
bomboş oda,bom boş bu ev
yıl geçti sandım gidişinin ardından
oysaki..
daha dündü
şu zalim kapıdan çıkıp gidişin
yanına aldığın bir damla gözyaşıyla
son bir kez bana bakışınla
sensizliğe,sessizliğe beni bırakışın
ardından boşluğa güle güle deyişim

daha dündü...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:31 AM
Deli şair...
yazmak için deli olmak lazım herhal,
birde ince bir yürek sızım sızım sızlayan,
acı ile yanmalı imiş her ozan,
heyhat derman aramalı imiş
ne olduğunu bilmediği derdine
dolaşmalı imiş diyar diyar...
nice sonra anlamalı imiş
derdinin yabana deva olacağını...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:31 AM
Dilenci ve Ben..
kolundan tutup oturduğu yerden kaldırdım dilenciyi
yerine ben oturdum...
el açmak nasıl bir duyguymuş ademoğluna görmek istedim
oturan ben ayakta dilenci
halime bakıp beş para vermediler,birde üstüne güldüler
dilenci kızgın bir o kadar şaşkın
e be kardeş işin yokmu senin dedi
var tabi
işim dilenmek
işportada işler nasılmış bakayım dedim...
mekanı gasp etmek olmaz ayıptır
kalktım oturttum dilenciyi yerine
bıraktı kendini bastı kahkahayı
raconu var bu işin gel öğreteyim dedi
açtı elini bana doğru uzattı
şaşkın şaşkın bakansa ben
eee dedim
neeee dedi
ver bi beşlik te anlatayım acemi dilenci...
demesinmi

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:31 AM
Döneceksin Bahtın Bu...
Nebatında goncalar barındıran gizem deryası
Sesinde yalanı unutturan şeker karası
Ne senle nede sensiz diyen bir ses
Susmaya meyletmiş cihanda yok saymış çehremi
Döneceksin yel değirmeni gibi bahtın bu
Döneceksin …

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:31 AM
Dua...
Bağımda gazel
Çağımda ateş,
Çıramda bal var
Şaşkın kelamların kalemi
Hiçliğin tövbesi
Pusulasız
Yollar var heybemde

Şuur-u ihsanım,
Tezkeresini almış sıla yolunda
Gurbetim uzun oldu
Özlemimse, yalınayak yolcu
Döndüm işte sana, varlığımın sebebi

Hep sen derim, sen olurum
Sana döner cihan olurum
Ismin zikreder, mevcudiyetimi bulurum
Şahlanır, yoluna koyulurum
Dilim sussa, sol yanımdaki nurun konuşur
Nurun sussa, avare olurum

Dua, nadir ulvi bir hediye benliğime
Tüm uzvum dillenir sen sen diye
Ben hep sendeyim kusurlarımla huzurundayım
Mevleviler gibi bir kez daha döndüm sana
Gönderme huzurundan varlığımın sebebi

Kusurlarım ham demir
Ismin dilimde berrak bir su
Misafirhanen ise demirci atölyesi
Sen döv dedikçe, döverim demiri
Kor aleve, ver dedikçe veririm
Su kat dediğinde ise ismin zikrederim
Ey varlığımın sebebi
Sana, mahşerde sevgi kılıcımla geleceğim
Duam şudur; usta değilim,bilensin
Varlığım, senin eserin
Her an seninle coşup taşsın
Taştıkça fakir kalanlarda alsın,
Senin adınla, son nefesine varsın…amin

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:31 AM
Durdurun!
Toz duman her yer
Bir yudum suya hasret kalmış toprak
Çatlamış..
Kurumuş..
Boynunu bükmüş papatyalar,
Açamadan solmuş yediveren gülleri
Adım attığın an kayıyor cihan altından

Durun..
Durun..
Dönmeyin etrafımda!
Bir yer daha var mı? Gidilecek
Bir yer daha varmı? Görülecek

Nafile,nafile.nafile…
Diye söylenir döner durur olduğu yerde
Köyün delisi..

Durun..
Durun..
Dönmeyin etrafımda!

Sessizlik hükmünü sürüyor
Pa-i tahtı yılanlar sarmış
Durun..
Durun..
Durun diyecek bir yiğit yokmu?
Hesabı kılıcının ucunda teraziside
Belki bir gün..
Şafak vaktinde
Ezan sesleri uyandırır
Uyuyan saf yürekleri
Toplar köy ahalisini
Ağalar!
Durdurun! ..
Durdurun! ..
Şu nahoş hengameyi! ..

Yoksa cihanı ardıma alır
Kurak toprakların
Solmuş çiçeklerin
Açamayan yediverenlerin
Hesabını sorarız size!

Uyanın! durdurun bu nahoş hengameyi!

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:31 AM
Dünyayı uğruna yaratmış…yaradan.
Buhurdan mı soluk verişin,yokluktan mı süzülüşün
Bulutlara özenişin
Topraktan değil mi ben gibi gelişin?
Anlamsız dizelerde saklı değil mi sesin?
Misallerin amaya göz lale dil mi?
Ruh mahşere kaç defa çıkar yaşarken
Miracını kaç kez tamamlar?
En sevgiliye bakacak yüzünde nur nerde?
Nefesini tamamlamış tomurcuk gençmidir?
Sıfatını terk etmiş insan gerçekmidir?
Feylesof
Feylesof…
Zihinde bir değil binlerce meşale neye yarar
Bir kükürtlü düz odunun yoksa
Hangi acem ilinin şahı sorgulayabilir seni
Sen yoksan varlığının yokluğu anında
Sorulacak soruların en büyüğü kapında
Ağla …
Yüreklice ağla
Haline …
Arınma vaktidir vakit doldu
Arın hiçliğinden
Hiçliğin tevbe talebinde…
Dünyayı uğruna yaratmış…yaradan.

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:33 AM
Erken Öğrendim...
dünyayı sarmalıyor gülüşüm
olduğum gibiyim ve göründüğüm gibi olacağım
temiz kaldı sakladım hep bir yanımı
aldanmayın tebessümüme
ben erken öğrendim
selamınını verip arkasında
darmadağınıklığı bırakanların çöplerini
her akşam çöpçüye vermeyi
vakit kaybetmeden huzuru misafir etmeyi

aksi olsa ne mi olurdu?
vah ki vah olurdu halim
ben erken öğrendim
ne varsa insan adına
farkındayım herşeyin...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:33 AM
Eski Konak...
Çamurlu yol çakıl taşı ile dolu
Büyük bir konak çok eski
Sarmaşıkla sevgili
Sundurmasında güvercinler şimdinin tek misafiri
Çok eski çok çok eski
Bir aşktı tahtalarını karartan
Şimdinin gıcırdamasın dan belli
Mazisinde mimoza anıları
Hatıralarını muhafaza eden kalmadı
Şimdide onlar büyük şehrin ahalisi
Tavan arası örümcek ağları
Toz katmanları ile kaplı
Kilidi paslanmış eskice bir sandık
Birde küflenmiş demirden bir divan
Şimdide zaman var ezelde de zaman var
Zaman nerede ne ettinde
Şimdi her yer sütliman

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:34 AM
Felsefe taşı...
gün gelir felsefe taşı çatlar ve...
kendine gelir yer ile gök,
her zaman ikisinin ortasındaydın!
şimdi içindesindir evrenin,
toprakla bütün hava ile yok olursun ve...
gizemli bir yerin vardır artık senin...
ilk durağın olduğu gibi elbetteki son durağında orası olacaktır..
bir elbise,bir nefes,bir de dilinde sonsuzluğun notaları dolanacaktır....

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:34 AM
Geç Olmasın
ağladıkça ağladın doldu taştı nehirler
silmeye çalıştıkça gözyaşını
ellerin yoruldu titremeye başladı
güvensizliği hediye eden
şair duasını aldı…
kelam karalayan kalem
yolunu bulamadı
güzeli yazmak istedide
güzeli güzel gören gözden alamadı
nasıl bakarsan öyle görürsün dedilerde
güzeli görecek göz bitap düştü
belkemiği kırık bir insan
her sokağından bu şehrin
kırıklarını topladı
affetmekle affetmemek arasında dondu kaldı
fırlattı elindeki kalemi
kalem masasın da dik kaldı
demek ki bu
yaşayacak inatla ve yaşatacaktı içindeki güzelliği
ve …
bir gün kazanacaktı!
Şair yine duasını edecek
Diyecek ki
Geç olmasın …

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:34 AM
Geçmiş..Şimdi ve Gelecek...
kancayı taktım kendime
önce onu bir balık gibi sudan çıkaracağım
daha öncede deve kuşuydu kumun altındaydı başı
ben ne yapsam ne etsem
bak şimdide hindi gibi düşünüyor
bak uğursuz dediğimiz baykuşum bile
çatıma çıkmış ses veriyor
gel be baykuşum gel her gece
inatçı katırım bile damda mışıl mışıl uyuyor
çokmu komik evet çok komik gülün
kargam sabaha gözümü oyacak
turnamdan haber salmıştım yıllar önce
kimbilir hangi diyarı mesken tuttu oda gelmedi
kara trende son seferini yapmış
kimbilir hangi müzede seyrine baktırıyor
var git selam olsun tüm uğursuzlara
var git selam olsun denizdeyken yılana sarılana
iki kelam edip kıvırdığım kağıdım
ince boyunlu şişede attım onuda denize
var git selam söyle yıllar ötesine
cümbüş var de geldiğim yerde
gelsinler görsünler seneler öncesini
bir eğlenip gitsinler
isteyen olursa misafir ederim
kalemimin ucunda...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:34 AM
Geriye Dönülmüyor ki! ...
yıllar sonra bir gün,bir sonbahar akşamında
iki tarafı ağaçlı solmuş yapraklarla dolu
arnavut kaldırımlı taş sokakta
yürüyor bulacaksın kendini
amaçsızca...
saçlarında aklar ve
hatıralarının bekçisi gözlerinde hüzün,
bakışların adımlarına kilitli olacak
ayağına takılan çakıl taşına
okkalı bir tekme atacaksın...
hep susmak zorunda kalmıştın çün ki
sessiz çığlıklarının sitemi dir belki bu.?
ayıramamıştı seni
onca kalabalık onca insan
sımsıkı tutmuştun çünki
yar bildiğin yalnızlığının ellerini
ne nereye gideceğin önemli
ne de ne yapacağın
o an sadece sen olacaksın
evrenin merkezinde...


benmi istemiştim burada olmayı
neden sürüklendim acaba
yıllar öncesine...
bu sonbahar ayazında
sokaklara atmıştım kendimi
koştum durdum oradan oraya,
bildim bileli kendimi
nerede bırakmıştım yüreğimi
kim? nasıl? neden? küstürmüştü beni
bu sorularda nereden çıktı böyle
soranda sen cevaplayanda sen
neyse...geldi geçti...mazi oldu adı...
...geriye dönülmüyor ki! .

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:34 AM
Hayata Takılan Düşüncelerim..
Dilimde sırça dikenler sefa vaktinde
Bir kaşık deli bal kıvamında ettiğim sözler
Nice abdallar gezinir kılcal damarlarımda
Bin yıllık volkanlar ifraz eder kendini
İristen akar yolunu bulur lavları Nil de söner ancak …

Eski zaman ahitleri sahradan gelir uğultu verir kulaklarıma
Çok uzun bir yolculuktan gelen misafir düşler hanımda
Bağ bozumu yaşanmış senelerin hesabı mahzen duvarlarında
Çok mu yaşadın..
Çok mu yaşlısın..

Sen seni bil sen seni
Sen bilemezsen seni
Seni senden ederler yazılı ferman elimde
Bağdat şehrinin sokaklarında tellalım misal…

Asırlık çınarlar daha fidandı
Toprağa saldığında köklerini gençti
Asırlık oldu lakin gövdesi nice yeller yedi
Gölgesinden belli dinlendiğim seneler
Bir kuru dalını alsam yanıma asa etsem
Yürüyebilir miyim Yunus misali…

Bent bent olmuş sorularım
Geçit vermez kayalar, dağlar gibi
Hangi sevdalı delebilir
Taşırabilir şehrine ardındaki duru ırmağı
Yüreklerdeki mangallarda kara elmas alazı yok
Saman alevleri yandı yanalı
Hangi sevdalı vurabilir
Yalanın beline kazmayı…

Sur’u elinde İsrafil belirecek kıyametinde dünyanın
Şimal yıldızı güneye kayacak
Kaçışacak nas öteye beriye
Ramsesler ölümsüzlüğünü ilan edemedi lakin
Tohumları cenin katli eder orta doğuda, Afrika da
Ahitlerini kendilerine mal edenlerin
Musaları(a.s) eksik olmayacak başlarından
Kızıldeniz yarılacak tekrar
Altın tabutları magma harında parıldayacak…
Kötülük kötüye kar kalmaz, hak takılır boğazın düğümlerine
Bu gün olmazsa yarın…
Yarın benim diye yalnız iyiler ümitlenebilir!

Kadınlara burkalar giydirdik
Cezb etmesinden korkulan gözlerin
Önüne demir parmaklık ekledik
Kadınlara mini etekler giydirdik
Özgürlük adı altında
Lakin bir türlü ortasını bulamadık
Akılları karıştırdık türlü oyunlarla
Aklı başında olmayan kolayına saptı
Kendine sahip çıkan çıktı
Çıkamayan orada burada...
Yerle bir tutulan onurları
Hak saydık kadınlara
İlahi emirlerle oynadık
Nikahları da yonttuk kerte gibi dörde beşe
Şam pazarında turunç alır gibi heybe heybe
Kadın hakkında herkes karar verdi
Kadın haricinde …
Kendini bilmezin cinsi olmaz kadında olur erde
Onur kapı tokmağı gibi çalındıkça çalınır
Alacaklı zaman tarafından
İnsanlık sıfatının misafiri yaşam
Ya aldı gitti beraberinde gizlice ateşe attı
Ya da koparmayı başaramadı akıl kapısının tokmağını…

Bu şiir hiçbir zaman bitmez…
Yaşam sürdükçe yanlışlar perde perde gözlere göründükçe yada görünmedikçe terazinin bir kefesine yanlışlara karşılık ağırlık olsun diye doğrular konulmalı doğru fiilen hayata geçirilemese de bilinmesi bile bir gün geçeceği anlamına gelir..gelecekte bir gün gelecek  umut alimin ekmeği  akılların fakirliği ise ebedi zillet … sen seni bil sen seni sen seni bilmezsen seni senden ederler sen senden olduktan sonra bahanen bulunmaz..her acı bir sevinci misafir getirir ardından acı sofrada sıcakken üfleyerek al aklın ve kalbin tatmasına izin ver sevincin kapını çaldığında çok gülmeyesin diye o tadı damağında her daim bulundur,çok gülmeler tez soldurur gül yanakları … alimim diyen alim değildir, alim olmaya niyetlenen şehrin çöplerinden evvel kapısını süpürmeli, kelam tarlasına ektiği tohumların tatlı mahsul verebilmesi için kendi toprağını özüne kadar havalandırmalı sürmeli gübre niyetine suni gübre değil acılarını harmanlayıp bir etmeli sulama vaktinde hayatının umut ırmağını arklar açarak adabınca toprağına akıtmalı ne fazla ne de az! (insan alim fıtratında yaratılmış alemin bilgisi milyonlarca hücre halinde beynine adapte edilmiştir…)

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:34 AM
Her ne ise işte!
susmam gerekse susacağım ilelebet
susmamam gerekse de susacağım ilelebet
iki kurşun çapında,iki arpa boyu yolda
taşlar ile bezenmiş keçi yolunda
inatla da olsa, kanda otursa ayaklarıma
yürüyeceğim ilelebet
en koyu gülüşümde bile
bir hüzün saklı kalacak yüzümde
bileceğim ki yaşamın sürprizleri elimde
hergün güneş farklı doğacak gözümde
bir fare daha kaybolacak en basit labirentimde
çılgınlıkmış...
serserilikmiş...
adı her ne ise işte!

mevsimler şaşar imiş bazı vakit insan doğasında
yazın ortasında kara kış
karakışın ortasında çiçekli bahar dalları
birde şaşkın kardelenler işte!

doğasını şaşırmayanın eksik kalırmış hep bir yanı,

kah bir seyyah olmuşsun cihanda
kah hancı olmuşsun dört duvarın arasında
ne fark eder ki
ne çok gezen bilirmiş,
nede çok yaşayan!
kimse tapusunu alamamış ya ebedi istirahatgahının
yağmur yağacak besbelli depreşti yine fırtınalarım
korkana şaşarım...bir de tabana kuvvet kaçana
işte o zaman gerçekten gülerim
hayatın şımarıklığına boyun eğip ağlayanın haline
anlayana deva olur dikenli gül dalları
anlamayana davul zurna az misali
oysa ki..
gizli bahçeye giden yolun başında ki
gökkuşağıdır yağmurdan sonraki
giden gider kalan sağlar bizimdir misali...

müzisyen vedasını eder iken
bir kez daha son notayı tekrar eder imiş
selamını verip arkasını döndüğünde
bir tebessüm kalsın diye...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:34 AM
Her yerde...
Dağa taşa kurda kuşa baktıkça
Görürüm büyük aşkımı
Bir avuç toprak ta bir avuç kumda
Bir damla suda bir kırlangıcın kanadında
Görürüm büyük aşkımı
Kelamının kitab-I mahfuzunda
Satır satır hece hece görürüm büyük aşkımı
Bakmayı öğrenmek gerek görmek için
Görmek için se tertemiz bir yürek
Tertemiz bir yürek içinse terazi gerek
Bir gram şaşsa farkında ol önemse
Bir kilogram olur çıkar karşına
Yüreğin kaç gramki bir kilogramı kaldıramazsın
Bozuksa terazi tamirci gerek
Tamircisi ise heryerde ellerini aç yardım dile
Korkma meteliğim yok diye
O öyle merhametliki yok bende dersen
Hibe eder
yeterki tamirini istesin terazinin sahibi

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:34 AM
Hey ben geldim...
Hey ben geldim
Kalkın uyanın uykunuzdan
Sokak lambalarını söndürün
Yanıma güneşi alıp geldim
Sarhoşları bu şehrin
Ayılın! ...
Bir fincan kahve getirdim
Soğumadan için

Hey ben geldim
Uyanın çocuklar
Size oyuncaklar getirdim
Kadınları bu şehrin
Ağlamayın! ...
Bir kucak dolusu sevgi getirdim
Hey ben geldim..
Yetmezmi

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:34 AM
Hey gidi günler...
En çok toyken öğrenir insan
Öğrenir en ince ayrıntıyı
En çok toyken hesapsızca uçar
Uçar aklının semalarında
En çok toyken yaşanır
Yaşanır en güzel hatalar
En çok toyken alınır en derin nefes
En derin nefes gençliğin büyük ütopyalarında

Yerçekimine yenik düştü toyluk
Yere sağlam bastı ayaklarını
Bir daha uçmamak üzere terk etti semalarını
Bilemedi toyluk her yanına pranga taktı
En güzel hatalardan güya dersler aldı
Almaya çalıştığı en son nefesinde
Hey gidi günler diye mırıldanmaktan geri kalmadı
Özlüyordu toyluğunu …
Büyümeyi istemekle en büyük hatasını yaptığını anladı
Olgunluk gülümsedi,
En çok toyken hata yaptığını düşünürdü ya
Demek toydu hala bir yanı ….

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:34 AM
Hiç Sordunmu?
Hiç sordun mu kendine…herkese
Gidenler geri gelirmi?
Olurda gelirse bir gün
Sordunmu hiç neden?

Hiç sordun mu kendine…herkese
Gidenlerin giderken bıraktıklarını
Geri dönüşlerinde bulacaklar mı?

Hiç sordun mu kendine…herkese
Bir gün sende gidecek misin?
Sana yapıldığı gibi..herkese yapıldığı gibi
Bırakacak mısın ardında birilerini?

Hiç düşündün mü?
Nankörüz insanca…

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:34 AM
Hülyalar doldurur boş kalan notada duyamadıklarımızı
Bulamazsın şafakta yıldızını
Güneşin sökmüştür doğmuştur aklına
Renkleri harman edersinde
Yıldıramazsın karayı hepsi bir olduğunda
Kumaş yetmez olur çıplaklığını örtmeye
Ruhun engin
Atlasa terzi yok
Bir iki satır duandan başka
Isıtamaz seni yalın kalmış düşüncen bile
Sen saklısındır senden ötede
Kolu kanadı kırık kuş uçamaz
Gerçek budur öyle görürüz ya
Göremediklerimiz sahanlıkta
Duvarlarda
Duvarsız derinlerde
Ne fark eder?
Gidiştir bu öyle ya
Gidişin dönüşü bir başka bahara
Kanun taksim eder hülyayı
Hülyalar doldurur boş kalan notada duyamadıklarımızı
Sese açız
Görmeye açız
Görülmeyene duyulan ihtiyacımız
Değil alem ölçüsünde
El neki
Göz neki
Azalar hükümsüz olmuş hesap vaktinde…

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:35 AM
Hüznün Çocukları...
Hüznün Çocukları…

ÜÇÜDE AYNI BAŞLIK ALTINDA DOĞDU…
ÜÇÜDE HÜZNÜN ÇOCUKLARI…
ÜÇÜDE KARDEŞ FARKLI YOLLARA GİDEN
ÜÇÜNÜNDE SESLENİŞİDİR BU AYNI BAŞLIK ATINDAN …
(1)
bir uhde, bir yumru boğazıma takılan
bağırsam çağırsam ne fayda
çağırdım tüm tellallarını bu şehrin
bana öğretin dedim adabınca bağırmayı
seslenişi öğretin dedim bana
iliklerime kadar soğuk işlemiş
eridiğini duyumsuyorum kemiklerimin
ısırgan otu tuttuğum elimde ki gül diye
şemsiye mi açmadım sağanak yağmur başladı bile
açmayacağım.. açamam.. açmam doğru olmayacak
ıslanmalıyım iliklerime kadar
tüm duygularım toprak ile birleşmeli
var olduklarını, yitip gitmediklerini
gözlerimle görmeliyim selam verişlerini
arınmalıyım…onlar ile birlikte
akıp gidiyor işte ayak ucumdan
soğuk işlemiş yüreğim….11:53 16/03/2004

(2)
omuzlarıma çöken kabuslardan kalma ağırlığı
satmalıyım eskiciye ama
yok yok yapamam bunu
bir lahit yaptırmalıyım
bir mezar a defnetmeliyim
bu her kes için daha hayırlı olur
yaban otlarını temizlemeliyim ki
gücenmesin bana
arada bir sulamalıyım,
ektiğim beyaz zambak tohumunu.
mutlu etmeliyim
kabuslarımdan kalma ağırlığımı
biliyorum ki hırçın bir çocuk tu kabuslarım
üzersem onu kabus olduğunu hatırlayacak
ve karabasan olacak *******ime
evet evet mezarına ektiğim
beyaz zambak tohumunu sulamalıyım
mutlu olmalı ömründe ilk defa
ömrünün sonunda da olsa
mutlu edeceğim seni taaki mahşerine kadar..11:51 16/03/2004

(3)
sürüklenirken akarsularda
uçurumun
yamacından elini uzatmış kuru bir dal
tut beni tut beni diye sessizce sesleniyor
bir kuru dal da olsa tuttuğum
olsun
uzatmıştı bir kere bana elini
oda canlıydı oda baharda doğmuştu,
kuru diye cansız diye
bırakacakmıyım ellerini onun
benimle konuşuyor
bana fısıldıyor fırtınalarını
çiçeklerini,tomurcuklarını
çocuklarını anlatıyor bana
işte! ! o da o kuru dalda benden bir parça
söyleyin şimdi nasıl tutmayayım ben onu
varsın olsun gücü yetmese de beni tutmaya
dirense de vermemek için beni uçuruma
değmez mi şimdi
sonu uçurum bile olsa
bir anlamı olur hiç değilse şimdi
teslim ettiğim ruhun sevgiyle yolcu oluşuna
ama ne o beni uçuruma verecek!
ne ben onu bırakacağım.
son nefesimiz de baharı görene değin …

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:35 AM
İnsan...
zaman ötesi evrimsel düşünce
yoğunlaşır benliğinde duygu ötesi
körleşir sağırlaşır
bir terbiyedir kendince felsefe dilinde

ağlamak gülmek acı tatlı öfke ve sakinlik
her şey insan üstüne kurulu
koskoca dünya bile
meraklıdır düşünür
ölümden ötesi varmı diye

sırrı bilen vardır her şeyin hakimi
istediğine istediğini verir
acı tatlı mukabilinde
zaman içinde yaşatır
ötesinde hak eden ettiğine

yalnız o bilir fani bilmez
yalnız onun terazisi şaşmaz haktan
iman kuvveti değilmi dağları yerinden oynatan

zaman içinde yaşayacaksak
ötesinde ölmeyeceğiz ruhen
ona göre yaşa! ..

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:35 AM
İsyan
konuşurda konuşur dili olan
aklı selim susar
sustukça birikir altınları cebinde
kanarda kanar yara
pansuman eder hayal hemşire
sıvasada çimentoyla başka bir yerden akıverir kan
helallik vermez kendini bilmez
kendini bilen çakıl taşı koyar heybesine
öylede böylede yaranamamıştır gider yoluna
katip yazarda yazar yapar hesabını
hesapsız gezen avaredir öyle ya yanaşamaz bir limana
kaldırımlar bir alçalır bir yükselir
nereye gideceğini bilenin yolunda
bilmeyen caddelerin tam ortasında
öyle ya risk alıyor aklınca
yeşil ışıklarmı yanar kırmızımı dur der bilinmez
sonuçta nefes alıyor ya boşmu dolumu kimseyi ilgilendirmez
eleştiri yapar üstadlar hararetlice
üstad olmayan düşünür ardından ya başka bir gerçek varsa
der ki ya dilim boğazıma dolanırda kalırsa... utanırsam
yalanın binini bin para eder kandırdım diye geçinen
kesesinden yediğinin bir farkına varsa
doğrucu davutlarımızda var haliyle
kovulur onlarda on birinci köyden de
en sonunda on ikinciye muhtar olurlar
ya konağında ya mezarlığında er veya geç ne farkeder
kendi kapısının önünü süpürmeyen imam
vaazlar verir cemaate ben söylüyorum dinleyin diye
mihraplar şahit kalır o vakitlere söz uçtu gitti o tuttu elinde
kadınlarımızla erkeklerimiz var bizim dünya üzerinde
kimin eli kimin cebinde dolanırlar koskocaman boşluklarda
parça parça ederler birbirlerini çağımız hız çağı ne de olsa
birde eski zaman sevdaları var elimizde kitaplar dolusu
şimdimizde ten olmuş aşkın sevdanın adı...susuyorum
bir sayfa bile etmez ömürleri...
bir tek sahici olan ne var elimizde
düşünmek...düşünüyorum öyleyse varım diyen
insanlarımız nerde
burdayım diyen susuyordur haklıdır kendince
düşünen şehrin akıl evlerinde
hassasiyetlerinin ödülüdür bu
geçinemezler nede olsa binlerce akıllıyla
bu kurallarıda kim koydu
ölçüleri kim koydu görünmez anayasaya
harcanmış insanlar ortada
yaşıyorum diyenlerse maskelerin ardında
eh be insanım diye geçinenler ne diyeyim ben size
sayenizde avuç dolusu kusuyorum sokaklara
reddediyorum yasalarınızı
gözlerim aklınızdakileri okumamak için bozuldu
kulaklarım duymamak için sağır oldu
kaybettiklerinize bir baksanız ağlardınız hiç susmadan
sorumluluk nedir bilmezmisiniz siz
tüketirmisiniz ne varsa
devam edin...daha ne diyeyim
ne kar kalacaksa kara toprağa...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:35 AM
İsyan beladır!
isyan beladir!
karga bir öter,iki susar...
elbet meydan bülbüle kalir.
ozanin dilinden bir sazi anlar
yazik ki her kelam bosa edilmez!
efsunmu sardi sizi ey ahali!
uyanisiniz mahseremi kaldi?

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:35 AM
Kabul...
kara kutuları dağıldı konuşmaların
kara kaplı defterleri açıldı
kayıp oluşların, gidişlerin adresi soğuklar ülkesinde
daracık sokaklarında sümbüller geceye kokusunu verirken
her şey zıddı ile kaimdir misalen
sokak lambasının ışığı yansıtıyor
mor alfabeler dökülüyor tam o saatlerde tenlerden
mektuplar atılır postanelerden pulsuz adressiz
adressiz bakışlar ise nazar altında
susan diller yazıda bile ürkek çekingen
öylesine karalanmış gibi duruyor bir iki cümle
vazgeçişler başlıyor nefeslerden
dirilişi doğuyor bir sonraki alınan nefeslerde yaşamın
perdeler kapalı vakitler *******in yarıları
hanımeli kokuları halen uslarda taze
her şey zıddı ile kaimdir misalen
bıraktığın yerden başlıyor elem ile sönmeyen umut
yaşamayı herkesten daha iyi bilen avuçlar
ayalarından belli ediyor kendini
birde alınlarındaki derin çiziklerden
antlaşmaları imzalanmış zaten ademin kalü belada
ceninken ana karnında kabul diyor yaşayacağım yazgımı
dimdik ve alnımın akıyla,
kendimi bir kez daha bulacağım yıkılışımda
ne kadar yıkılacağım belli olmasa da…

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:36 AM
Kaçtım Kalemimin İçindeki Zerre Kömüre...
kaçtım kalemimin içindeki zerre kömüre
dilimi lal edip ruha esir ettim vaktini bilmediğim bekleyişte
kumsaatini daha ne kadar ters yüz edeceğim bir bilsem
çalarsaatimi celallenmeme yakın vakit kursam kulaklarının dibine
çanlar mı taktırsam acep şehrinin meydanına
ben sen dedikçe gümbürdese...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:36 AM
Kanadında Küller Taşıyan Ey Anka!
kanadında küller taşıyan ey anka!
renk alacanı Dicle’yemi attın
sevda masalımıza
beyaz karası, kara akçası
neden çaldın?
gökten düşen üç almayı
alamadı mahzunlar,
muradına ermedi kahramanlar,
çıkamadı kerevetine duyanlar
kanadında küller taşıyan ey anka!
şehrimde şehrazatlar ölüm yasında

Yine de dermisin hayır var bunda? ..

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:36 AM
Kapın Çalınır...
kapın çalınır sana kalan vakitte
sen olmayan sen çıkar karşına
sen sandığın öteki
spotlar açılmıştır gözlerin kamaşır
sorgudasındır
ruh dayanmıştır ensene
hakkını ister
sorgulamadığın zamanın bedelini
alır götürür senden
kalakalırsın ortada bir sandalye
üstündede sen

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:36 AM
Kara topraklamı sözleştin?
İkrarı vucut bulmuş
Hüznü hüzzam olmuş
Sinmiş kokusu gözlerine
Damlayamayan çiğ tanesi
Dolmuş sinene
Her kalbe şifa şerbet dilin lal olmuş niye
Yıldızlar şair güneş ise dinler olmuş
Birbirinden uzak vakitlerde
Sen ey beyhude yanan kadın
Bildiklerin endamını aşmış
Besbelli meçhuldesin
Arayana ışık tutmaz sözlerin
Söylesene kara topraklamı sözleştin?

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:36 AM
Kardaki izler...
Karda kan izleri var..
Solumda soğuk bir yel
Sağımda ise koskoca bir dev
Şiirler ıslak yolcular kayıp
Şehirler de orman yangınları
Caddelerde nehir taşmaları
Sessiz kocaman çığlıklar
Kurak amazon ormanında ava çıkmış
Kırmızı başlıklı kurt ile kötü kalpli kız...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:36 AM
Karınca..
ne sahin idim ne serce,
kanatsiz bir karinca idim ayaklar altinda,
ne kisi bilirdim nede yazi,
omrum insafsizin insafsizliginda son buldu,
ne eksildiki su dunyadan bir garip karincadan baska...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:36 AM
Kât'i gerçekler...
Ben yılların yolcusuyum
Kaderimin çizdiği
Yılların hüküm sürdüğü
Bu yolda yürümeye mecburum

Topraktan bedenime can verdi Allah(c.c)
Ne denizlerde tayfunlar atlattım
Nede yeri çatlatan depremler yaşadım
Yalnız ve yalnız zamanla savaştım

Erişemediğim tutupta kaçırdığım
Sırrını çözmeye nail olamadığım
Bir gizli alemi görmeye çalıştım
Yalnız ve yalnız benliğimle savaştım

Bir açılıp bir kapanan gözlerimi
Gün ışığında bile karanlık gelen bu alemde
Ellerimle tutundum ışığa giden yolda
Düşmeyeyim diye…

Uğradığım hanlar yüklü hesap verdiler elime
Birde ağır yük koydular üstüme
Yolcu hakkıdır dediler düştüler önüme
Yalnız ve yalnız Allah(c.c) şahitti bu sefere

GÖZLERİMİN ÖNÜNDEN HİÇ GİTMEYEN
HAK AŞKI DURURKEN! ...

Ya bir saray olacak bu seferin sonu
Yada derin bir ateş çukuru
Dualarla dönen bu dünyanın sonunu
Kim bilebilir ki Allah(c.c) başkası bunu

Kanıyor saf temi kalpler gülen her yüze,
Aklı erişip erdiğinde batılı hak sanıp düşüyor peşine
Başlıyor sır’at köprüsünden ince ipin üstünde yürümeye
Yalnız ve yalnız hak sahip çıkıyor kulumdur diye

Bir gün bir yerlerde elbet bitecek bu yolculuk
Ne yoldaşım olacak yanımda
Nede yanan ateşi söndürecek bir damla su
Yalnız ve yalnız ağır bir yüküm olacak önümde
İyisi ve kötüsüyle…

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:36 AM
Kemancı...
ak guvercinler konmadi kemancinin ne yüreğine,
nede kemanının teline.
vuslatı,hasreti, pişmanligi ne varsa nefes sarmasiginda,
inceden sizlatan..
haykirişin,dile gelmeyen acinin notadaki alfabesine dokuldu hece hece...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:36 AM
Kendinize Telkin...
her felaketin ardından
dimdik ayakta durabiliyorsan
ne mutlu sana
bir hedef seç kendine
hayat yolunda
koş ona olanca hızınla
tökezletmesin seni çakıl taşları
eline al onları kum olacak,suyu çıkacak
insaflı ol önce kendine
sonra hak edene
ne mutlu sana
her olumsuzluğun ardından gülebiliyorsan...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:36 AM
Kırgızistan (Bir Annenin Ağıdı)
oy balam,oy balam
oy kanayan yaram
kurumuş ser'indeki yaran
unutmuşmusan sılanı ananı atanı
zulümün hası imiş sana ettikleri balam

oy balam,oy balam
oy kanayan yaram

yitimişmisen sevdanı istemeden
dağlar kadar ağır olsanda
taşıram sırtımda seni gocunmam
oy balam...Anam de bana bir yolcuk yeter
dolmuşum taşmışım sel olmuşum deryaya karışmışam
ben ben değilim oy balam
sen sen değilsen ya balam
neme gerek ben olmam artık balam

balam ağıdım destan oldu gitti yad ellere
ben toprak oldum feryadım dinmedi hala yankılanır cihanda
oy balam,oy balam
oy kanayan yaram
zalimlerin zulmü bir nefeslik
oy balam sen rahat ol
ahım yedi kat arşında göğün
zulmeden iflah olmayacak sana
bir name yolladım yıllar ötesine
gözyaşım ile mühür eyledim
adresini nazar eyledim kırgız diyarından
gelin dedim yiğit balalara
kurtarın evladımı balamı zalimin elinden
oy balam,oy balam
oy kanayan yaram

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:36 AM
Kırmızı Kar / Mavi Kardelen...
yüce dağın başındaki karlar gibi
erimezmi kalbindeki kırmızı karlar
hiç mi açmaz bağrında mavi kardelenler
ayağına baharın gelmiş sevgili
sense inadına ayazlara kardeşsin...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:37 AM
Kızdım Kendime...
efkarım bile çok geldi bedenime bu gece
duramadı yerinde çıktı çıkacak sandım yerinden
düşüverecek sandım elime
tutamadım yerinde gezdi durdu oradan oraya
Aşık Veysel gibi Yunus Emre gibi
divane deliler gibi dolanır dururum
bir ışık bir ışık diye
Mevlanam gibi döndüm yerimde
dünya misali
uydusuydu hak zihnimin

ayyaş aklıma kızdım
sarhoş gezme diye
ayran olma diyede gönlüme kızdım
yakışırmıydı asil yüce sevdalara
beş para etmez nağmeler düzme diye dilime kızdım
yürekli olda kedi olalı bir fare tut ömründe
dedim durdum bu gece...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:37 AM
Kimsin Sen Kendi Ülkesine Yabancı? ..
Kırlangıçlar vurulur sürüler halinde
Süzülürler yere kanlar içinde
Sıcak ülkelere göç yarım kaldı

Korkunun eceli geldi
Korkusuzluğun saltanatı başladı
Güçlü yüreklerin güçsüz ayakları prangalı
Sürüngen ruhların kabuk değiştirme vakti kış ayazı

Köpük köpük dalgaların vurduğu sahiller
Kumdan kaleleri düşürdü

Şaşkın çocukların elma şekeri
Sırnaşık ruhların oyuncağı oldu
Hiç oyuncağı olmayan çocukları kandırdı…

Kendine acıyan simaları kendi aynaları reddetti
Seyrine baktı… vicdansızların aynası
Güldüler kahkahalarla…
Tökezledin…bir kez daha kendine acıdın
Acıdıkça acıyan yerin nasır bağladı
Kaybettin inancı
Yoklukla varlığın hudut çizgisi
Gümrük kapısı aralandı
Pasaportun geçersiz adın yok
Kimsin sen!
Kendi ülkesine bile yabancı

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:37 AM
Kocaman Çocuk....
pantolonunun paçaları kısacık kalmış kocaman çocuk
yoksa senden habersizmi uzadı boyun

saçın başın darmadağınık kocaman çocuk
yoksa rüzgarmı tarasın diye bekledin

kalemin,defterlerin, kitapların nerde kocaman çocuk
yoksa onlarla vergisinimi ödedin cehaletin

boyacı sandığın boyundan büyük kocaman çocuk
yoksa sanamı kaldı aslanın midesinden ekmeği almak

yanıbaşındaki parkta oynar denklerin kocaman çocuk
yoksa unuttunmu fırçanın kılında boyanın karasındamı kaldı salıncağın

omuzunda sandığın yollanırsın evine aile reisi kocaman çocuk
yoksa sarhoş baba hasta anan iki küçük kardeş ekmekmi bekler
e be kocaman çocuk okulun evinin şehrinin arka sokağında
hayat okulu değil
oysa kara tahta a-b-c senin gerçek evin
elini uzatmayı yediremezsin onuruna
ama hakkını aramayı bil kocamanlığını
göster be KOCAMAN çocuk...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:37 AM
Kolay gelsin...
zamanı olmayan diyarların gezginiyim ben
yollara düştüm bitmek bilmeyen
zamansızlık uğradığım hanlar oldu
kimi diyarlarda seller oldu,acı oldu
kimi diyarlarda karnavallar
çok susadığım zaman
bir su tattım sevda adlı
önce tatlıydı sonra canımı yaktı
bir bir yazdım gördüklerimi
selleri,karnavalları,sevda adlı su kaynağını
şifa olur kimbilir
miras bırakabileceğim
maddiyatım yok maneviyatım kalsın
yola çıkan acemi gezginlere
çok önemli bir not düşeceğim
anlayabilen anlayacak satranç niyetinde...

'bir labirent vardır yaşın deliyse,
bir yol vardır ömür yettiğince,
öyle bir zaman vardır ki şiirce,
anladıklarını zaten bilyordun bu uğraş niye?
haydi sana kolay gelsin
başbaşa kaldın işte yaşamın gerçekleriyle...'

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:37 AM
Kolye ve Küpe...

kağıttan gemiler yüzdürdüm su birikintilerinde
aklım çocukken
gemilerin altı ıslansada hiç bir zaman batmadı...
dev hayaller kurdum
buluğun serseriliğindeyken
olduramasamda kimini... gülümsetti
olgunluğun merdivenine adım attık lakin
ikisinin de tadını kaybetmemek için
ipini koparmış giden yıllara inat
çocukluğun aklını,buluğun doğallığını alıp
kolye yaptım,küpesini de kulağıma taktım takım yaptım...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:37 AM
Korkarım...
sen varsın
severken seni senden öteye gidersem diye korkarım
severken seni
orada bırakıp seni,seni sevmeyi seversem diye korkarım
sevdim mi seni
kendime söylemeyi ya unutursam,ürküpte kaçarım diye korkarım
senin yanına bile yaklaştırmak istemem
korkularımı göstermekten korkarım...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:37 AM
Korku Bekçileri...
Kifayetsiz kalmış öksüz çocuklar gibi
Usum daki kelimeler..
Gücüm yetmiyor takatsiz kalmış
Tüm evren karşımda
Kolları sarıp sarmalamış
Ahtapot gibi sıkı sıkıya
Ah melankolik hallerim
Uçsuz bucaksız bir vaha
Ne serap görmeye yetecek inanç
Nede kurtuluş denen
Ümide umuda giden kapının
Yönünü bulacak bir pusulam kaldı
Her kayıp ademin dilinde duyuyorum
İçimdeki içimizde ki boşluk
O kocaman hiçlik
Ya bu baş ağrıları neyin nesi
Bedenime ağır gelmesi
Ne bir heves ne bir istek
Tembelliğinde dik alası
Şükürsüzlüğün en utanmazı bu
Ne çare çıkar yollara kilit koymak daha kolay
Dahamı kolay …
Ceviz kabuğu incir çekirdeği
Yada ağır ağır kanımı emen bir yarasa
Bu gece vakti..
Yada boğazıma düğümlenen
Sözlerin söylenememesi
Daha da ağır olan
Söylense bile anlaşılmamasının verdiği
O biçare korku
Tamam anladık içimizdeki
Korku bekçileri
Her öğün ağır ağır tükettikleri benliklerimiz
Bizleri hiç olmaya götüren kurtulmak için
parmağımızı dahi kıpırdatamadığımız hatıralarımız
yoksa yanılmalarımız mı küsmelerimizmi
o küçücük şen çocuk hallere bakarken
koskoca bir yalan bu neşe deyişlerimiz mi
yok yok barışmayı reddetmek mi
yada ağır bir nazarmı bu
nazar boncuklarımız kem gözleremi geldi de kırıldı…

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:37 AM
Kozadır yalnızlık...
Kozadır yalnızlık!
Etrafına sarındığın ipekten bir duvardır,
Yalnızlık boğazındaki düğümdür,
Yalnızlık korkaklıktır,
Yalnızlık kendi kendini attığın dipsiz kuyudur.

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:37 AM
Köprünün altından çok sular aktı...
Köprünün altından çok... sular aktı
Ömrüm gibi seneler arşa kalktı
Kuş avazı kadar sesim çıktı,
Konuşamadım…

Belki bugün, belki yarın
Ulaklar ulaşır bendime
Sarar sinemi sessizce
Haberin gelmiş ya ebedi yar
Gözümün bebeği gülümser kendine

Bağır açık kuru soğukta yanmakta
Sulh ruhu terk etmiş
Avare gezinir beden
Pamuk ipliğine bağlı imanlar
Lodosta tarumar olmuş
Umar kayıp umarsızlıksa yoldaş

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:37 AM
Kurtlar Hep Dağlarda Gezer...
kurtlar hep dağlarda gezer
dolunay vakti yüksek tepelerde ulurlar
sesleniyorlar hayatın dağlarından
yabani düşünceler duymuşum gibi
kaçışım mantığın tapınağından
hangi vakit kim verdi
şehrimin altın anahtarını sürü başına
kimsesiz karanlık saatlerde
inmişler usumun sisli sokaklarına
soruların sağanak yağmurları başlamış
ıpıslak olmuş tüyleri sürüdeki kurtların
taş sokaklar taş evler karanlığın uykusunda
bir sokak kedisi kucağımda
sokakta bir de ben varım
evsiz aklından kovulmuş yabani sorularımla
karanlığın koynunda....
buğular basınca gözlerime
avını bulmuş gibi hırlıyor sürübaşı
kurtlar hep dağlardamı gezer
gezmez...
kurtlar hep dağlarda geziyorsa
aklımın kemiklerini dişleyen ne? ...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:38 AM
Kuş yuva kurmuş...
Kuş yuva kurmuş, mesken mi sanmış kuru dalı
Şirin görünen şevvalde şahin olmayı bilmedimi
Testindeki şıran unuttunda şarap olmadımı
Bir garip dediğin alim çıkmadımı
Vakti dolan mevsimi toprak uğurlamadımı
Dilden çıkan iki çift ağır kelam kurşun dan beter olmadımı
Giydiğin hırkan ve nalınların öz doğruların ile eskimedimi
Yoksa sen …
hiç kendine bir şey sormadın mı?

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:38 AM
Latife ettim...
vermedin elini tutmak istedim
yüzüne perçemin inmiş
tarak olayım dedim celallendin
bir buse kondurayım dedim alnına
gül cemalin yan çevirdin
latife ettim sana güzelim
bu nazı cihana etsen dönmez yerinde dururdu
ben müseadeni alayım güzelim
kapının ardına halın olmadan
saadet dileyip gideyim...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:38 AM
Med Cezir Alfabesi...
her dem yaşama tef çaldık en önde felaket tellalları
kavga ettik,güldük,oynadık
karamsar ettik duvarları, duvarlara resim çizenleri kovaladık
çok az çıkardık dışarı içimizdeki ışıksızlıktan teni beyaza dönmüş çocuğu
yasaklar koyduk çiğnemek için tatlı geldi en önde biz bozduk oyunu
yalana küfrettik için için
ama en büyük yalanları kendimize söylemektende geri kalmadık
yorumlar yaptık kitle kitle öbek öbek çiçekler gibi suladık
sonra da dalga geçtik kendimizle
içimizi sıktı buhran bulutları nevrotik hallere büründük
yaşımız çok genç ruhumuzsa çok yaşlı
ikinci bir yaşam mıydı yoksa ciğerimizdeki
yaşamı küçümsedik bir de utanmadan
dilimiz yontulmamıştı sivri sivri laflar ettik
çok şükür utanmasını bildik
ama yine de vazgeçmedik söylediklerimizin arkasında durmaktan
med-cezir alfabesi bu kolay kolay anlaşılamayan...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:38 AM
Mevlana..Yunus...
Mevlana demiş kim olursan gel
Yunus demiş eğri odun yoktur
Eğri doğru gözün bakışında gizem
Kalp kırmak kolay meziyet
Kırılana dayanaktır
Sevdirene sığınmak...
Anlamak sınavmış sevileni
Bir yanlışın dört doğruyu sildiği
Sabır kağıdındaki görünmez suallere
Aslında tek bir yanıt vermeli! ...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:38 AM
Mi Acaba...

elma kurdu,yaban ördeği
ne derdi var ne tasası belli
kendi halinde bir deli...... (mi acaba!)
arşınladığı sokaklar bini geçti
bir eli gazoz şişesinde
bir eli yırtık cebinde
kafiyeli laflar eder ara ara
esaslıdır da
sataşmaz canını yakmayana

köşebaşından her geçişimde
o bana bakar.. ben ona bakarım
acaba hangimiz daha deli...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:38 AM
Ne İsteyebilirim...
zifiri karanlığında vaatler vermedim
elimi uzattım sapasağlamdı...
gerçekti...
yıldızlardan taç yaparım demedim saçlarına
yıldızlar oldukları yerde ışık saçardı
sen olan bakışımın ışığı parladı yıldız misali simanda
yoluna halılar serip boyamadım gökyüzünü
toplanmayacak ıslanmayacak akmayacak
bir hayat sundum sana
ömrüm armağansa bu bedene
senle paylaşayım isterdim
istemediysen
mutlu olmandan başka ne isteyebilirim...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:38 AM
Ne oldu?
deryada fırtına mı koptu
sığınacak limanmı aradın?
gözlerine yaşmı doldu
ağlayacağın omuzmu aradın?
ne aradın? ne buldun?
cevabını sen biliyormusun?
yola çıktın da yoldaş mı aradın
uçan kuşlara özenip
kanat mı açtın uçmayı bilmeden
ne oldu yeremi çakıldın?
ağlamak istiyorsan ağla!
bağırmak istiyorsan bağır!
ama...
sakın ha sakın! !
kaybetme ruhunu...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:38 AM
Neyzen de geldi...yüzü yok
Neyzende geldi,sustu bülbüller
Canhıraş tüm iklim soldu tüm güller
Od od olalı yakmadık yer bırakmadı
Kafiydi değmesi her nev'i de ne varsa
Sonunu getirirdi kül ederdi...

Saatler kurulu alem düzenine bağlı
Kötü kötü olmalı,iyi de iyi
Kefeye konulduğunda bir yanı alabora olmamalı

Şair iki kelam etmek için
Ne uzun yollar katemeli
Canı yanmalı,susamalı
Biriktirmeli gördüklerinin gözyaşlarını
En sonunda satırlarına kadar ağlamalı
Kalemide ipek mendili olmalı
Gözlerinden akan mürekkebi silecek

Parmak ucundan ayrılmış adem
Her biri başka alem
Aklı var,aklı yok hepsi de kul
Ne erenler gel demiş kim olursan
Gelende var gelmeyende
Kıldır sırat köprüsü
Dünya malını gamını alma demiş
Gel demiş...
Gelende var gelmeyende vesselam
Canı arzu eden oda gitmiş
Canı arzu eden nura
Ne denilebilir ki şair şair olalı
Daha bulamamış ki aradığını
Yazacak yüzü olsun

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:38 AM
Olmadı...
Bezeyemedim dört yanını güllerle
Bir hoş tebessüm bırakayım dedim
Defalarca kırdığım yüreğine
Olmadı olamadı taştandı dilim...

Ben hancı idim sen yolcu
Bir yudum şarap istedin
Veremezdim sen zaten sarhoştun...

Boz bulanık su idim
Dupduru olsam gel iç derdim
Toprak gibi sağlam değilim
Korkma yürü derdim
Dağılmayacağımı bilseydim...

Bana geldin kal diyemedim
Lal olmuştu dilim
Senin için sırf senin için
Ağlamak istedim
Lakin kurumuştu gözpınarım kalbim

Seni sevmek istedim
Olmadı buz tutmuştu yüreğim...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:38 AM
Ortalama...
vasatı kibrit kutularında okurdum bilmezdim ne olduğunu
ortalamaymış anlamı
ortalama olarak yaşayacakmışız hayatı
dilimize gem vurduğumuzda görecekmişiz saygıyı
ortalama olarak bu doğru ortalama olarak ta yanlış
ortalamayı tutturamayıp biraz altına kaydınmı
ki buda yandığının resmi
ortalamalar çoğaldıkça çoğalıyor çarpanı
hangi ortalama akıl tutar aklında bu kadar ortalama denklemini
bu ortalamlarda bir hata olmasaydı ortalama olmazdı adı
vasati kırk çöp yazan kibrit kutumdan bir tane alıp
tüm ortalamaları yakmalı
ya hep ya hiç ortası olmamalı...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:39 AM
Öylesine...
şimdi şu an yağmur yağsın isterdim
tepeden tırnağa sırılsıklam ıslanayım
damlalar alsın isterdim dilimden
öfkenin balını...
başka zamanlara gitmek isterdim
kendi eksenimde dönerek
yokolmak isterdim şimdide
mekanına dar gelmiş
kalbimi bırakmak isterdim sele
gitsin bilmediğim bir yere
dönmesin geriye
taht kurmuş zalime
dövünmesin
boş yere...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:39 AM
Öyleyse Şiir Neydi? /Yerinden Yurdundan Eden..
yalınayak yazdım şiirlerimi
taşlara basa basa öğüttüm şarap olmadı belki
şiir neydi?
şiir bendi her kelimesi,her cümlesi
şiir neydi?
şiir adını bile bilmediğim yüreklerin sesiydi
öyleyse şiir neydi?
şiir herşeydi
günah,masumiyet,kin,tutku,inanç,hayaller,mutluluk, keder
binlerce kelimenin bir alfabe oluşuydu
karartırdın istediğinde ışıklarını,
istediğinde açardın gökkuşağını
şiir neydi?
yokoluşla varoluşun hudut çizgisiydi
öyleyse şiir neydi?
isyandı gizliden başkaldırıydı
şiir öyleydiki darağacına götürür memleketinden ederdi,
şiir neydi?
pusu kurmaktı, korku salmaktı
kelimelerin ardında saklı anlamlardan yazılmış bir fermandı
o sahibini bulurdu...
şiir neydi?
şiir asaletti en bayağısını bile ayağa dimdik kaldıran
öyleydiki tek kelimesinde bile ruh barındıran
öyleyse şiir neydi?
rotasını şaşmış bir gemi
kimi yerde sakin sessiz bir liman..
yangındı kentleri kavuran
volkandı olmadık yerde ifrazatını savuran
şiir neydi?
acıydı şarkın biberinden
tatlıydı dili bülbülden
öyleyse şiir neydi?
renkti akça pakça gülden,
kırmızıydı bir gelin kuşağından
gelenekti,töreydi,ölümdü,ağıttı,figandı bağırdan kopan
moderndi tek dişi kalmış canavardan
şiir neydi?
savaştı,katliamdı,bayraktı,vatandı,şehitti,gaziydi geride kalan anaydı,eşti
bebekti masumiyetin en koyusunda gökten yağan bombaya kurban giden
öyleyse şiir neydi?
yazgıydı yazanın ellerinin ayasından kayıp
lokman hekimin sonsuz hayatın sırrını kaybettiği su ile birleşen
şiir neydi?
şiir ağlatırsa şiirdir,gülümsetirse şiir ortası olmayan
şiire tepkisiz kalınmaz

öyleyse şiir neydi?
şiir sensin!

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:39 AM
Pisilerim...
kedilerim benim
çekik gözlü pisilerim
kimi zaman şehrin çöp konteynırlarında
kimi zaman kasabamın ahşap evlerinin çatılarında
kimi zaman arsız yabani
kim zaman sırnaşık
kimi zaman alabildiğine özgür
kimi zaman ayaklara dolanır süt için...

hey benim minik kedilerim hey gidi hey!
siz değilmisiniz sobanın yanındaki minderin üstünde
bazende en olmadık yerde
süt tenceresinin dibinde
aman ha sakın yakalanmayın
hey benim minik kedilerim hey gidi hey!
dokuz canlısınız ama dokuz köyden de kovulursunuz
pisilerim dürüst pisilerim benim...

şu varki yaramazlıklarınız ile ün salmış
bir de haksız yere nankör denmiş adınıza
oysa en koyu yalnızlığımda sizden biri vardı
gözleriyle anlıyorum seni diyen bakışıyla...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:39 AM
Roman...
Bak etrafına gör
Ve …
Dinle!
Milyonlarca insan
Hepsinin kendince
Bir hikayesi var!
Soruyorum kalemim elimde
Diyorlarki…
Hep bir ağızdan;
Kalemin tükenir hayatımız roman…

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:39 AM
Rüya Bakkaliyesi...
demir kepenkler ardında
açılmamış bir rüya bakkaliyesi
kapıda birikmiş insanlar...
ekmek kuyruğumu bu diye soran sorana
saatler geçti
neden hala açılmadı rüyahane diye
kendi kendilerine söylenenlerde cabası
bir genç var içlerinde
dalmış gitmiş
bakkaliyenin yanındaki yaşlı çınarın gövdesine:
bir ara yaşlıca iki büklüm bir ihtiyar tuttu kolundan
irkilip kendine gelir genç...

evlat!
dakikalardır dalıp gittiğin o yaşlı çınar, benim gövdem
o kadar çok içten baktın ki,
dayanamadım
derdini biliyorum evlat! ...

anladım bakışlarından;
sadece ve sadece bir nefes dediğin bu yaşam
beni yıllarca ayakta tutan tek hazineydi!
sorarım sana
yıllara meydan okuyan yaşlı bir çınar mı olmak istersin
yoksa bu sorunlarınla kaybolup
başka çınarların gövdesine dalıp gitmek mi istediğin...

sessizliğini bozdu ihtiyar ve gülümsedi
al evlat bu anahtarı da, aç şu kepenkleri
beklemesin onca insan
rüya bakkaliyesi açılsın artık...
hatırlatayım, bu arada raflar boştur
hayal kırıklığına uğratma insanları
rüyalarına geri dön, onlar sana yardım ederler
nefes almak zor gelmesin buda nasihatim olsun sana
haydi hayırlı işler...!

genç kendine geldiğinde
elinde eskice bir anahtarı tuttuğunun farkına vardı
ihtiyarda sanki
yel olup uçmuştu...
şaşkındı!
birden karar verdi ve kepenklere yöneldi...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:39 AM
Sabır...
Bin yolcu çok uzun bir yola çıkmış!
Bin yolcunun binide sabrın taşlı yolların da denenmiş!
Ah of sesleri semaya yükselmiş!
Yalnızca bin yolcudan biri ses etmemiş!
Dokuz yüz doksan dokuzu pes etmiş!
Yalnız kalan o bir yolcu ne gelirse Hak'tandır!
Dediği için iç huzurunun kapı anahtarına ulaşmış!
Zor olsa da yaşananlar
Hepsi bir sınav!
Alnının akıyla çıkmak istiyorsan aklındaki taşlı yollardan!
Kendine zulmetme!

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:39 AM
Sahipsiz Mektuplar..
etaminde,gergefte,tuvalde,iğnenin ucunda
güzellikleri ince ince nakşeden kadınlar
sabrın nimetine erişmekte
güzellikleri hapsedip ellerinden akıtırlar
sadedir,alabildiğine zariftir bazende coşkundur renk deryasından
inceliğin dipsiz kuyusunda dolanır ak pak dantelalar
göznurudur sultanların kapısını çalan kilimci misali
her anını elleri ile nakşeder kadınlar
namedir atılan ilmikler yazarda yazarlar
gözlerimizin önündedir binlerce sahipsiz mektuplar...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:39 AM
Sakın Yapmayın..

Bıraktığın yerden başla bakalım
Tuttuğun kapı kolu elinde mi kaldı
Olsun maymuncuk ne güne duruyor
Bir şarkı tuttur ıslığınla söyle
Dal içeri darma duman et her yeri
Önce kanepeden başla
Tüm pamukları yayları dışarı fırlasın
Sonra perdelerini indir camın
Kornişlerine de asılmayı unutma
Hepten insin yere …
Sonra al makası eline
Yerde ki halıları parçalara ayır
Köşede ki masaya yönel sonra
ağaç bile olmayan sunta sandalyeleri
önce havaya kaldır sonra o hızla yere vur
bittimi …
şimdi alet kutusundan minik baltayı al
masaya birkaç defa vur
merak etme fazla zorlamaz seni
evet bu da tamam
odanın kuytusunda ki
komodinin üstündeki radyoyu
al eline ve fırlat onu da karşı duvara
odanın ortasında duran
sehpanın üzerinde ki yapay çiçekleri
az önce sigaranı yaktığın çakmakla tutuştur…
sonra …
mutfağa doğru yürü
kırdığın sandalye bacaklarından biri ile
bardakların bulunduğu vitrinin önce camlarını
sonra tüm cam raflarını indir paramparça aşağıya
fırının gaz bağlantısını aç
son hamleye geldi sıra
kapıya doğru yönel ve adımını at dışarıya
bir kibritlik işin kaldı …
son bir defa dön bak kapıdan
çünki hızlı hareket etmelisin
eve çak kibriti ve at içeri ….
mutlu son
sokaktasın ve gökyüzüne dağılan dumanları seyret
tüm alem sokakta ….
Şimdi bir sigara yakma vakti
Keyfine keyif katsın kollarını kavuştur ve sadece seyret…

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:39 AM
Sakinin Masasında Bırakmış Son Tekliğini...
yan yatmış sahile vurmuş derya gezgini
sakinin masasında bırakmış son tekliğini
meyle unutmuş kendini ser'i sefil ziyan gözlere gözüken hali
unutmuş unutmayı istemiş anlığına candan kopan aşkının meyvelerini
iki göz odanın sıvası dökülmüş duvarında siyah beyaz fotoğrafı
yan yatmış sahile vurmuş derya gezgini
sakinin masasında bırakmış son tekliğini
serveti vardı milyar meteliğe bedel sıcacık çorbası birde evlat cıvıltıları
çarpıyordu sahile yongaları şimdi
terketmişti gemisini bilmem kaç yıl evveldi
ikinci göz odasında viranesinin
evladını dünyaya getiren helali gözlerini yummuştu
ayyaştı o vakitte
sakinin masasında bırakmıştı son tekliğini
sebepti dünya güzeli evlatlarını aşkının meyvelerini terk etmesine
o şimdi çok uzaklardaki evlatlarının hasretinde
utancının dipsiz kıyısında hala alabora mey şişesinde
saç sakal karışmış yan yatmış bir derya gezgini....

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:39 AM
Sen Şehidim Türkiyemsin...
ebediyetin kurmayları bekler başında
seni devrildin sanarlar nice senler vardır arkanda
mezar taşımı sanarlar seni gül fidanları arasında
sen şehidim sen!
biliyorum vatanımın nöbetindesin hala
postalının izi var her karış toprağımda
ay yıldızıma sardıkta seni, nefesin bitti mi sanırlar
sen şehidim sen!
biliyorum hala nefesinle titretirsin haini
ağıtmı yaktılar ağladılar mı ardından üzülme...!
kanın canın anlayacak seni
bu milletin şerefi olduğunu
sen şehidim sen!
Türkiyemsin...
istikbalim gibi göklerdesin...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:39 AM
Seni her akşam gün batarken terkedeceğim...
seni her akşam gün batarken terk edeceğim,
her sabah sana kavuşabilmek için…
her defasında
bir başkası olarak karşına çıkacağım
ve her dönüşümde,
bir tel saçım daha ağarmış olacak…
gün kızıla döndüğünde
gideceğimin farkına varacaksın
seninde o vakitlerde bir tel sacın daha ağarmış olacak
odamızda ki saatleri kaldıracaksın,
zamanı durdurabilmeyi istediğin için
penceremizin perdelerini sıkı sıkıya kapatacaksın,
güneşin batışı sızmasın diye gözlerime…
ve ben her şeye rağmen gitme vaktinin geldiğini
anlayacağım…
titreyen ellerin ile tutmaya çalışacaksın beni,
odamızın kapısına yaklaştığımda…
ve ben her gidişimde olduğu gibi,
dönüp son bir kez gözlerine bakacağım,
bir damla gözyaşın avucumda,
gecenin korusuna doğru uzanıp,
sana dönebilmek için gitmiş olacağım…

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:40 AM
Sevda...
Pes ettim süresiz …sevda
Dizlerimin üstüne çöktüm yorgunum…sevda
Can kırıkları bakışımda bak bakabilirsen…sevda
Sukutu kırlangıç kanadına bağladım,belki başka mevsime …sevda
Ben bilemedim,kurgu yaşadım romans aklımın oyunlarında…sevda
Dev sahneler inşa ettim,başrolde sen vardın repliklerin hatalıydı…sevda
Hayallerde yaşayan yazar sonunda kendine benzetti sevdasını…sevda
Kötü sonlar olmayacaktı, kavuşmalarda olmayacaktı farkı buradan anlaşılacaktı…sevda
Seyirci alınmayacaktı dev salonlara, alkışa gerek mi vardı…sevda
Boyun uzun, boyum kısa …aklım uzun, saçım kısa kabullenemedin…sevda
Sürçmedi dilim en doğrusunu dedim, doğrunun kaderi bu kovuldum…sevda
Tek kişilik oyun sahnede şimdi “hesaplaşma” adı kader ve kendinle…sevda
Seyircisiz yine salon alkışa gerek mi var…sevda
Benim hikayem bitmez, yarınlarım kararmaz …kaprisli aktör güle güle …sevda
Umarım “Pişmanlık” senaryosuyla çıkmazsın karşıma…sevda
Güle güle…sevda

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:40 AM
Sevdiklerinizi serbest bırakın! ..
sevdiklerinizi serbest bırakın
gitmek ister ise yolunu açın
kendinizi suçlamak yerine
enine boyuna her şeyi tartın
üzülmeyin…
geri dönerse
en başından beri hep sizinledir..
dönmezse zaten hiç olmamıştır!
pekala belli bir zamanı varmı
ya çok geç dönerse! ?
sizde kendinize şu soruyu sorun
benim ne kadarım onunlaydı
ben var mıydım?
işte o zaman mercekle bakın
gizli… kuytu köşelerinize
bulacağınız tek kelime dahi olsa
ne kadar var olduğunuzu size anlatır…

umarım hiç kimse hiçbir yere geç kalmaz…

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:40 AM
Silahşörler...
Koskoca bir arena
İki silahşör düelloya girdiler
Biri kalbim biri aklım
Kılıç darbeleri canımı yakıyor
Biri ölecek ama hangisi
Benim dediğim olacak
Diye haykırıyor bir üçüncü kişi
Kim söyledi bunu?
Bir an durakladılar ve dinlediler
Seslenen kaderdi;
Her ikinizde yanlış yapıyorsunuz
Siz bana aitsiniz dedi,
Her ne yaparsanız yapın
Çizigiden dışarı çıkamazsınız
Unuttunuz mu yoksa?
Yazık yazık size
Bırakın kavgayı zarar vermeyin
Emanet aldığınız bedene! ...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:40 AM
Silbaştan! ..
Ne analar,ne atalar
Nede uzun selviler gibi uzanan yıllar
Şu insanoğluna ne dersler vermedi ki
Bir zamanlar büyük acılar yaşamış
Bir zamanlar dertlerin gölgesinde kalmış
Bir evlat acısı,birde dost yarası
Bir hançerde anıların sancısı
Ne kanlarla ıslanmadı ki bu topraklar
Kimi yerde öç alma hırsı
Kimi yerde mal mülk sevdası
Kimi yerde namus belası
Şu insanoğlu ne gariptir ki
Atmış kendini odun yerine kor ateşlere
Bu günahların hesabını düşünmeden
İbret almadan atadan
Hiç çekinmemiş
Haksız yerde haklıyım demiş

Sonunda tarih tekerrürden ibaret
Silbaştan! ..

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:40 AM
Sokak Lambası...
Günaydın..
Bu şehrin sokakları yeni uyandı
Yorgun birazda geceden kalma
Neler yaşadı geceden sabaha
Tek şahidi vardı oda sokak lambası
Oda sustu sual sorulduğunda
Çünkü..
Gitme vakti gelmişti,
Çünkü..
Gün doğmuştu
Tekrar batabilmek için
Tekrar sırlarına gömülebilmek için
Bir ayyaşın,bir sokak kadınının
Yada …
Tüm geceyi kül tablasıyla
Boğuşarak geçirmiş bir kararsızın
Sırlarını saklaması gerek
Vefalı olmalı onlara …

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:40 AM
Son Saatlerini Yaşayacağını Bilene Sorun Hayatı! ...
hayat mabedinde benim diyen bilmez son secdesini
gidin sorun bir kez son saatlerini yaşayana hayat nediri

hayat suyunu içen nefes şurubunu tadan an be an bilmez hayatı
gidin sorun bir kez son saatlerini yaşayana hayat nediri

hayat merdivenini her gün tırmanacağını sanana sormayın hayatı
gidin sorun bir kez son saatlerini yaşayana hayat nediri

hayatı türlü sıkıntı sanana sormayın cebelleşirken unutmuştur amacını
gidin sorun bir kez son saatlerini yaşayana hayat nediri

hayatı kin kundağında tutana sormayın,ebedi sanıyordur mutlak kendini
gidin sorun bir kez son saatlerini yaşayana hayat nediri

eğer yaşacağınız bir gününüz kaldığını bilseydiniz
farklı olurdu atacağınız her adımınız
sorun kendinize şimdi yarın demeden
çoşkun olurdu düşman edindiğinize bile sarılışınız
tembelliğiniz uçar giderdi erteleme kanatlarıyla
bahaneler yaratacak akıl işte o vakit müebbet hapiste
ayaklarınız daha bir canlı atardı adımlarını sevdiklerinize
beklemezdiniz önce o söylesin diye bağırırdınız sevginizi
şaşkın ederdiniz çevrenizi ama emin olun değecektir...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:40 AM
Sorma! ..
Kapıyı açık unutmuşum
Girivermişsin görmemişim
Yalnız...
Dokunma camdan vazolarıma
Köşede ki sandalyeye otur biraz dinlen
Pencerelerim neden kapalı diye sorma! ,
Geceden kalmayım ayazda vardı...
Dağınıklığıma aldırma
Yarım kalmışlarım odanın ortasında
Kaldırmak için izin isteme
Udum duvarda asılı küskün
Notalarım kağıtlarda kalmış suskun
Biraz kahvem var ikram edecek
Olamaz! minik kedimin sütünüde vermemişim
Dün gece nerdeydin diye sorma!
Cevap veremem
Kayıptım şu küçücük odamda.

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:40 AM
Susanı dilsiz sanmışlar
susani dilsiz sanmislar,
duranida takatsiz.
sarki yapmislar yalani,
nakarattan ibaret olmus safaklari.
kurke tamah etmisler egilmisler iki buklum onlerinde
Ben niye dovunurum anlamadim ustam paralarim kendimi bile bile.?

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:40 AM
Şebnem...
sokakları dar gelmişti ruhumun
kaçıp kurtulmak istemişti kendinden
sonra çok sevdiği yağmur la
zaman mefhumunu unutmuş
eski bir dostla sarmaş dolaş olmuştu
hoş geldin! ! şebnem
yaprağımdasın
gün ayazının yaktığı şakaklarımdasın
kayacaksın az sonra yanaklarıma
az bekle eski dost
göz pınarımdan kardeşlerin gelecek
şebnemim..hoşgeldin!

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:40 AM
Şeref Bahşettiniz...
Yağdırdı mevlam göğünden suyu,
Ahmaktım ıslandım ne çare oda kar etmedi,
Yedi alemde lakap verildi adım silindi!
Ne çare kolay geldi aleme
Bir oturup dinlemeden 'dellendi yine bu deli'
Ne alim paklar bunu ne veli dendi
'behey gafiller' deliden ala alim mi olur?
Can yakmak istediniz de şeref bahşettiniz haberiniz yok.

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:40 AM
Şirret Kelamların Uslanmaz Bekçisi Cehennem
sakınmışlıklar bahçesinde açamayan zakkum çiçeği
günah sevap ikileminde tövbelerin efendisi
lal dudaklar …
şirret kelamların uslanmaz bekçisi cehennem
adı aşk…

acının har kıvamında gözden ele düşmesi
uslandırır haylazı

uzatılan bir demet balmumu kır çiçeği niyetine
ruhsuzda olsa
sonsuza saklamak adınadır
sevilenin naif bedenini
seven tenden öte tutar sevileni
köprüler inşa eder bakış
vakitsiz nar olur yanaklar
titrek eller uzanır avuçlamak için ellerden sevilen yüreği
kırılgan bir serçeye uzanmışçasına narin..şirin
sabırdan yuva yapar ağaç dallarına
mevsimi gelince göçmesini de bilir …sıcak ülkelere
yürek…
seven yürek…sıcaklığını alır gelir gidişlerinin
uzaklar gönül yakını olur …

duvarda asılı guguklu saatten akan gün ışığı
kurulu çalar saatlere bırakır haber vermeyi
sabrın meyvelerini toplama vakti geldi...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:41 AM
Tarhana Kaynat Anam Bu Akşam/Buram Buram Anadolum Koksun
Tarhana kaynat bu akşam anam
Buram buram Anadolum koksun
Çayırlarında sarıkız inekle karabaş köpek
Başlarında çobanıda ben
Saçlarıma papatyalardan taç yapayım
Oyun edeyim kendime çayırı başından sonuna yuvarlanayım

Tarhana kaynat bu akşam anam
Ekin tarlasında orakla tırpan tutsun elim
İmece edeyim çevre köylerin genç kızlarını
Türküler söyleyelim dağlarda bize akis etsin
Harmanyerinde düvene bineyim
Buz gibi ayran molası olsun bir de anam
Buram buram Anadolum koksun

Tarhana kaynat bu akşam anam
Kasım ortasında patates tarlasında kazma tutsun elim
Çuvallara kaldırayım kış nimetini

Tarhana kaynat bu akşam anam
Vişne bağında daldan dala gezineyim
Vişne rengi olsun her yerim
Küfelere koyayım şıra hammaddesini
Ramazan sofralarımız için

Tarhana kaynat bu akşam anam
Evimizin boyunca yağsın kar
Kürek elimizde yollar açalım su yoluna
Buzlar sarksın iğne gibi uzunca çatımızdan
Gübre torbalarından kızaklar yapıp kayayım
Evimizin yanındaki yokuştan
İdare lambasında uyuklayalım
Gün yorgunluğumuzdan armağan kalan
Sabah ezandan önce kalkalım
Sarıkızın nazını çekip iğne iğne bembeyaz sütünü
Alayım bakracıma
Buram buram Anadolum kokan

Tarhana kaynat bu akşam anam
Karamehmet emminin kızına görücü gelmiş
Evin köpeği saklamış bayıra misafirlerin tüm ayakkabıları
Bir kahkaha koyvereyim anam
Buram buram Anadolum kokan

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:41 AM
Terkedilişin buz gibi soluğu
Terkedilişin buz gibi soluğunu hissettim ensemde
Ayrılık öncesi sessizliği
Tıpkı fırtınadan önceki sessizlik gibi...
Alabora olma sakın diyen telkinlerini sevgilinin
Gizliden vicdan muhasebesini seyrettim
Gidiyordu
Gitmek istiyordu
Git
Hangi diyar mutlu ederse seni orada ol...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:41 AM
Tetiği Çeken Eller mi? Mey mi? Cehalet mi?
düğün dernek kurulmuş
konvoy eşlik etmiş
gelinle güveye
kazanlar kaynamış
misafirler ağırlanmış
oyunlar başlamış
meyler dibine vurmuş şişelerin
şişede durduğu gibi durmayan mey
sarhoş bir adamın silahının tetiğine dayanmış
kalkmış kendinde olmayan bir kol ile göğe
çekmiş tetiği bilmem kaç kere
bir figan kopmuş kalabalıktan
bir cocuk kanlar içinde yerde
sevincin coşkusu tıkanmış boğazlara
tetiği çeken eller mi? mey mi? cehaletmi? donakalmış yerinde
....

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:41 AM
Tezat
ağlıyorum gece duy sesimi
sokaklar yol verin bana
alın kelepçeleri bileğimden
sökün prangaları ayağımdan
konuşmayın duymuyorum sizi
gelme üstüme mazi tarih yapacağım seni
yol yol olmuş damarlarda dolanan kan
amacın ne senin
ya ak kara ciğerlerim derdiniz ne sizin
sizede bir sigara yakacağım birazdan...

hükümlü yerçekimi
hükümsüz ben
ne tezat ikili
yerçekimi yakındır alt edeceğim seni
beni çekersin kendine ama
bir daha gözyaşımı vermeyeceğim sana...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:41 AM
Tin'e Yolculuk...
yırtıyorum elbisemi

altından bir kat daha elbisem çıkıyor

ben yırttıkça elbiselerimi katlar artıyor

yoruluyorum

boğuluyorum

hırçınlaşıyorum

ben bana gitmek istiyorum

en derine

tin'e...

teni geçtim

ürktüm

şaşkınım...

korkuyorum...

aklın hürmeti karşılıyor beni

akılsızlığın davetsiz misafiride yanıbaşında

selamlaşıyorum

üşüyorum

söyleniyorum

kendi kendime

ben nerdeyim diye

burası olmamalı

daha ilerilere gidiyorum

yollar karışık

sarp, yokuş

yan tarafı uçurum

tırmanıyorum

temkin ayaklarımda

titriyor dizlerim

gözlerim de karıncalar

dahada soğuk karşılıyor beni

uzatıyor elini

tutuyorum

çekiyor beni

ardı sıra

yürüyormuyum

yoksa

kanatlandım mı ben

dumurun doğallığı dilimde

susuyorum

susup kalıyorum

kapı açılıyor maviliğin içinde

ben karşılıyor beni

uzatıyor elini

tutuyorum

elleri sıcacık..

seni bekliyordum diyor

geldim diyorum

sarılıyor bana

ağlıyorum...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:41 AM
Türkiyem...
Nasıl anlatayım bilmem sana güzel dostum
Adını koymuşum farz et mukadderatımın
Lugatta her ne kadar kelime-i cevher var ise
Muhasara altında…
Ben nasıl şulelenmeyeyim!
İrtifa kaybeder iken bil cümle nâs
Müsamaha edip dilimi lal gözümü âmâmı edeyim!
Mecburiyeti elime ile vesayetine talip oldum
Vatanımın erkanı gaflette ay yıldızım kan ağlamakta
Havası muktedirler üzgünüm müstehzi etmekteler
Ben nasıl şulelenmeyeyim! ..
Hazine-i efkârım var;
Bağışım armağanım olsun kitabelere
Ne kadar bedbahtım ki gözlerim riyakârı görmekte
Tetkik etmişim sessizce bir akçeye satılmış sevdaları
Bu korku bana has zümrem merhale merhale iptida-i olmakta
İhvan bildikçe gammazı...
Ben nasıl şulelenmeyeyim! ...
Füsunlanmış yüreğinizin sedasını müellif olup tercüme edeyim,
Menfa etmeyin beni geç kalmayın tutmakta ellerimi
Bir aşım var her öğün tattığım katıksız kara sevda adı
Alın buyurun sizde tadın toprakla yoğrulmuş gerçeğimi
Cemremi ihsan ettiğin de yaradan yaban elleri değmesin!
Ay yıldızımın kara sevdamın üzerine
Düşündükçe! ...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:41 AM
Umut Karanlığın Ateşböceği...
umut karanlığın ateböceği
karanlıksa ışığın habercisi
ses seda kesilmişken
köyümün karşı yamacındaki ormanda
gecenin karanlık şovalyeleri çıkar ortaya
çayırlarıma bakarım çardağımdan
bir yanda karanlık şovalyeleri
bir yanda sessizlik tir tir titremekte
çok şükür
karanlığımın ateşböcekleri
umudum olan sabahı müjdelemekte!

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:41 AM
Unutmadım...
yamalı entarim,yırtık pabuçlarım
olsun ben bunlarlada insanım
şehrin tepesindeki gecekondumuzdan
gece olunca yıldızları gözlerim
çeyiz sandığımda hayallerim
özenti de moda furyasında değil aklım
bir kuru ekmeğe su katık olsun
ama adam olsun sevdiğim dileğim
anadoludan geldiğimi unutmadım
bastıysam şehrin kaldırımına
asaletimle...sırıtmadım
hoş sohbeti koydum misafirimin önüne ikram
geri çevirmedim kapıma gelip su isteyeni
açım diyenle ne varsa paylaştım
uymadım şehrin soğuk insanlarına
deli bir ciğer bu miras atalarımdan kalan
sırtlarında cepheye mermi taşıyan,
şerife bacı'yım kalkın gidiyoruz diyen
anadoludan geldim unutmadım
osmanlı analarının torunuyum ben

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 10:41 AM
Ütopya...
ütopya hayalleri kurdum gerçeklerin ortasında
bir gün gerçek olsun diye
gerçeklerin bekçileri vardı
ayakta kalmak için türlü şey biriktirdim
her ademin cebindeki gibi
ütopyamda yalan oldu
tüm biriktirdiklerimse geçersiz
çıplak kalakaldım ortada
yaşam gayesinin tüm elle tutulur tutulmaz silahları yok oldular
hiçtim şimdi
çıplak kalakaldım ortada
her zamankinden daha masumum şu anda...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 11:10 AM
Varyemez...
Ekin tarlasında çavdar basağıydı hayaller çocuktum,
Tırpana vuruldu,orakla biçildi, destelendi başaklarım,
Kağnıya kondu, harman edildi.
Gece rüzgarın da tınara tutuldu başaklarım,
Ak pak un oldu su değirmenin de başaklarım.
Yola çıktı sofralara ekmek oldu.
Başaklarım,hayallerim,düşüncelerim...
Hepsi birden bana mal olmuş nimet kasamda tuttum onları
Her gün saydım cimri bir varyemez gibi...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 11:11 AM
Vesileydim...
kuru ekmek dağıttım dün güvercinlere
vesileydim...

vesile olduğumu bile bile vesile edene şirk etmedim...

hangi gaflet uykusuna daldın da dost...şu saf canı göremedin?

alı al moru mor rengarenk yaşamına karamı kattım?
dört nala giden bir küheylana bindin de yarış eyledin..
bakakaldım ardından bir o kadar da şaşkın...
dost bildiğim!
ben hep sana ilk dost selamını verdiğim yerdeydim.

Vesileydim...
Beklemesini bilmedin

edebin hükümlerinin kalktığı an dünya dönmeye başlar sonunu hazırlamak için...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 11:11 AM
Yağmur..Orman..Ben ve Arapkızı...
körebeler oynanıyor şehrimin arka sokaklarında
gören gördüğünü reddediyor çekiliyor kenara
bana dokunmayan yılan bin yaşasın nidaları
dokundum kaçtım ebeledim bende sizi gözlerimle
elbetteki herkes gibi bende...
yağmurlar ıslatıyordu asfaltını üstünde benzin köpüğü
ciğere çekilecek mazot kokusu azar azar tada tada
kapını kapattığında bitecek başlayacak kendine has yanızlık
camlarına vuracak çarpa çarpa hüzün
şehrim mi beni severdi yağmurmu
ben her ikisinide sevdiğimden buradayım ya
külüstür araba çöplüğü manzaram
cam kenarında dokunup kokusunu avucuma hapsettiğim fesleğen
başım pencere pervazında
gözlerim sözlerim gibi çok uzaklarda
yağmurmu istila edecek maziyi
benmi yağmuru zaptedeceğim
belli değil...

ıslık tadında ıslaklık yağmur dokundukça özelsindir
yağmur ben ve arapkızı camdan bakan...
mazinin çocuk anılarını canlandıran
sihirli kutu bağırıyor ciğerlerimiz yanıyor diye
bilmem kaç asır bilmem kaç senesinde
kim bakacak yağmura bu camdan
yağmur orman ben ve arapkızı
yetişin mazimiz şimdimiz geleceğimiz
kül olup yandı...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 11:11 AM
Yalan...
Gözlerin al al,
Siman siyah
Anladım yalana gebesin.
Sus konuşma!
Doğmasın usuma bir kez daha melez günah.

Gözlerinin ufku sersefil,
Anladım ayazdasın.
Titreme!
Masam da
Bitirdiğin boş ömür mürekkebim ve kırdığım kalemin.

Gözlerinin son isteği var
Anladım
Bekleme!
Pişmanlığın dar ağacında yüreğin
Ama sen yine de gitmelisin…

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 11:11 AM
Yalnızlığım Sevmeliyim Seni...
sevmeliyim hemde delicesine
onsuz bir günüm geçmemeli
görmese gözlerim çağlamalı
sabahlara dek uyku tanımasın bedenim

yalnızlığım sevmeliyim seni
özlemeliyim...
susmalı yüreğim yokluğunda
sarsılmalı benliğim
yanmalı odun misali
bir dağın başına çıkmalıyım
ayak izlerim beni takip etmeli
sessizce bırakmalıyım kendimi
o huzurlu boşluğa
korkmamalıyım senden yalnızlığım
binlerce insanın içinde
bir gölge gibi bırakmamalısın beni
yalnızlığım artık sevmeliyim seni delicesine...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 11:11 AM
Yanarım! ! ! ! ! ! !
Karamanda koyun meler,
Çakal bir oyun eder... iki oyun eder...
Sırmaların içindeyim her daim dost bol
Yalın ayak kalsam bilmem kim ne eder?
Meyletmişmi sanarlar bu can mala tamah
Bunu diyen dil... düşünen akıl
Cana dost olmamış
Dahasını bilmem
Şirin sözlere yalan elbisesi giydirmem
Kırık aynalardan yansımış simaları
Düz gördümde neyleyim...hatayı elde aramam
Can yaktınmı can yanar
Canı yanmayanın canından şüphe ederim
Kırık kanat eylenmiş dostluğa merhem deva olmaz
Ben bende ararım kusuru
Kusursuz bir YARADAN
Kömür alazı bir ısıtır... ikincide har vermez eski tadı
Isınmaz güneşte gelse bu buzdağı
Yanarım yanarım bir kalp,yıl kül oldu
İşte burda ararım dostta kusuru
Yanarım yanarım kusursuz bir YARADAN'ım
Şehri napolyon basmış
Topraktan önce hazine sandığı olmuş beş para etmez beden
Yanarım yanarım bozuk pikapta söylenmiş paslı nağmelere...
Vebal altına girmiş bu ten
Eski dost hakkını helal eyle
Bu tren kalktı zehri sen içine akıttığın vakitte...
Suçlanacaksın dostun vardı hani diyenlere
Mahçup kalacaksın...yanarım dostluğun anlamını anlatamadın HERKESE!
Anlatmak istediklerine cevabı veremedin
Napolyona esir düşmüştün o vakitte! ! !

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 11:11 AM
Yangınlar Besledim Kalbimde...
yangınlar besledim kalbimde
körükle gelene halılar serdim alevden
yaktım önüme geleni
rüzgarı sırdaş ettim nefesime aldım sağıma
odunu kül,camı kum ettim
tenlere dokundum seveyim diye
kaçtılar izim kaldı yüzlerde

be har be alev ne zalimsin sen sevginde
kıvılcımken sustuklarına saysınlar diye
ettiğin revamı zümrelere

yaktım yakıyorum yakacağım
dozunda uzatmayıp elimi tutmak isteyeni
alevimden gözleri kamaşıp sefaya düşeni
köz görmedikçe karşımda
dönüp ardımı gitmeyeceğim

be har be alev ne zalimsin sen şivende
geldiğini sessizce duyurursun ince ince
lakin gidişin nahoş muhteşem
zerre yaşam bırakmazsın külünde bile…

dört büyük elementten biriysem
toprak izin verir canını yaksamda misafirliğime
hava yardım eder yön tayin etmeme
bir su kaldı oda mertlikle kıyas eder dikilir karşıma
mert gelene canımı vermem demem
teslim olurum nerde çıkarsa karşıma

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 11:11 AM
Yanına kalan...
Kapanan kapılar pas tutar,
limandan kalkan son gemide dönmez,
alınan nefeste gün olur biter,
hayra yorulmuş her rüya gibi umut kervandaki son deveye yük olur
hangi tacir pazara çıkarır bilinmez,
kar kalır yanına kimsenin satamayacağı iki damla gözyaşı.

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 11:12 AM
Yaş Tahtaya Basacaksınız Elbet! ...
yaş tahtaya basacaksınız elbet savaş çığlıkları atan boyun bağlı güruhlar!
yuvarlak bile olmayan dünyanın neyini paylaşamadınız?
kaliteli purolarınız için tütün yetiştirecek toprakmı kalmadı?
enseleriniz yediğiniz hakları sindirememekten yağlanmış...

yaş tahtaya basacaksınız elbet bebek katilleri!
el kadar yavrucaktan ne istediniz? koca ayaklarınızın altında ezdiniz...
aslında o kadar zavallısınız ki...
kuyruğunu bacağının arasına kıstıran köpeklerden daha tırsaksınız
buyrun korkmadan yalnız dolaşın sokaklarda!

yaş tahtaya basacaksınız elbet iktidar sevdalıları!
meydanlarda gözlerin içine baka baka yalan söyleyen sefiller
pazarlık masalarında onurunuzu bırakmayın kalkarken canınızı bırakın ki kalbinde yaşatsın sizi milletler...
Nerde Mustafa Kemaller? Nerde Gandhiler? Nerde Lincolnler?

yaş tahtaya basacaksınız dalkavuklar,yağcılar,fırsat simsarları!
fakir fukaraya dağıtılan iki lokmaya göz koydunuz da izdihamlar yaşandı
gerçek aç ise evinden dışarı çıkmayacak kadar onurluydu
sizin gibi açlar doysun diye onlar meydanlardan uzak durdu...
ne yazık olmadı doymuyorsunuz!
on beşinci katını çıkmak için evininizin,beleş nerdeyse orda olmalısınız! ...

yazıklar olsun dilinden Allah(c.c) adını düşürmeyen kan emicilere
yazıklar olsun inancı kötü emellere alet edenlere
yazıklar olsun ırkçının her türlüsüne
yazıklar olsun kolaycılara
yazıklar olsun düşünmeyi unutanlara
yazıklar olsun kalbi nasır tutmuşlara
yazıklar olsun utanmayı unutanlara
yazıklar olsun insanım diye dolaşan sefillere...
yazıklar olsun bana biraz daha yumuşatıp yazamadım diye...
seçim sizin alınmak isteyen alınabilir...
hoşgörü kapıları pişman olana açılır!
o kapı halen açık tıpkı cennet ve cehennem kapıları gibi

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 11:12 AM
Yaşı On Altı...
Bir kız tanıdım
Güzel gözleri vardı
Enginlerinde bir pırıltı saklı
Ya var ya yok yaşı on altı
Meydan okuyor edası
Hayata bir rakibin var diyor
Varmı bana yan bakan tarzı ukalaca...
Doğru yolda yürüyor sanıyor kendini
Yan çiziyor ayakları
Bir sağa...
Bir sola..
Belli her tarafından
Fazla kaçırmış gençlik şarabını
a! Güzel gözlü kız
Benden sana bir nasihat
Dünya senden çok yaşlı...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 11:12 AM
Yeniden Öğren! ...
Yeniden yürümeyi öğren …
Kalk ve yeniden yürümeyi öğren!
Gözlerinin bebeğini dik ta uzaklara…
Kalk ve yeniden yürümeyi öğren!
Yeniden doğ ve ilk defa yeniden ağla…
Kalk ve yeniden yürümeyi öğren!
Adım at korkmadan biraz cesaret …
Sen seviliyorsun …
Kalk ve yeniden yürümeyi öğren!
Yeniden doğ ve ilk defa yeniden ağla
Sen meleksin …
Sen yürümelisin..
Sen boyundan büyük sevilmelisin …
Kalk ve yeniden yürümeyi öğren!

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 11:13 AM
Yoğun Bakım Ünitesi
yoğun bakım ünitesi aşkların mekanı
can çekişiyor ağır yaralı
kan kaybediyor zamane sevdalar
bekleyenler aşkın güya yakını
doldu taştı hasta ruhların şizofren aşklarıyla
şehrin hastahaneleri...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 11:13 AM
Zaman Değişti Ne Çare...
gül göz etmiş bülbüle
bülbül şaşırmış
dili bağlanmış lal o vakitte
bülbül ki lal
gülki şımarık
salınır esen her yelde
bülbül küstükçe küsmüş
gül ki arsız olmuş gitgide
şimdilerde gül dil döker bülbüle
zaman değişti ne çare...

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 11:13 AM
Zaman...
En değerli dostum imiş zaman,
Kah kum saatinde kah gölgemde saklansa da
Kızsam da söylensem de varlığına,
Hatta çizgiler atsa da alnıma,
Kimi anlar kağnı arabası gibi ağır aksak,
Kimi an ışık hızın da ilerlese de,
Hep doğru ne ise onu hediye etti.

GooD aNd EvıL
01-03-2009, 11:13 AM
Zemheri
Zemheriden gelen haber
Bir vuslata siper olmuş
Şaşkın hülyalarda gezen cemal
Irmağa düşen sonsuz hayat olmuş
Şu sol bağırda atar olmuş
Allarda iken damarlarım

Bir gülün dikenine takılıp
Gül renginde kanar olmuş
Ne bülbül nede bülbülün sesi
Yetmezmiş
Can candan öte yaradanı bulmuş
Bu aşkın hasıdır dillerde dönmüş durmuş
Yunus Emre misali…