Tam Sürümü Görüntüle : Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:32 PM
Acı
Can bu can
hey hat
geçti zaman
dün tutsağıyım yobaz ellerde
bin yıllık esaretin
öyküsünden akıyorum
Can
meyletmiş kendini çınara
kökü için
döne yana
su araya
ki bin yıllık suskunluğun
koynundan akıyorum
Can işte
bu can
acı ile duaklamış ömrünü sevgiye
bundan belkide
sevgiyi yaşamadan daha
acı giymesi gözlerine
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:32 PM
Al Beni Sar Koynuna
Gözlerinde
evrene açılan kapı önünde gözlerim
usulca geçerken
evrenine
düşüm senle sırdaş vaktinin seyrindeydi
Kim anlardı
söyle
sırrı
ikimizden başka
Yalnızlıkların koynunda
çoğaltılan dargın bakışlar
ve üzgünlüğün asilliği ile
gülümserken günde hayata
dün üstüne
bin öykü dilleniyordu
git gel dün
kalakaldığım bir noktadan
kazıdığım ören yeri sanki
kazıdıkça kayda değeri az olan
gülümsediğim hayat sordu seni
sordu bana
al beni sar koynuna
Kentler geçti içimden
yahut ben kentlerin içinden geçtim
zehirin şerbetinin peşi sıra
dağlarda kartalken en yükseğe uçan
ovada bir tutam ottum
susuzluktan sararan
savaşlar içinde tükeniyorken insanlık
zeytin dalları yağıyordu barış adına semalardan
bir düşte bir gerçekte yaşamanın rengiydi içime dolan
sen gök
ben kızıllık
al beni sar koynuna
Gözlerinden inerken evrenine
önümü aydınlatan loş ışıkla
titrek bir mum alevinin söneceği ihtimali kadar
ilerleyebilirdim bu uçsuz bucaksızlıkta
oysa
sende bulduğum sonsuz ışığın
gücü oldu beni içinde tutan
güneşe mecbur herhangi canlıyım yeryüzünde
al beni
al sar koynuna
*******de yalnızlığım koyu bir düş örtüsü
yıdız serpilir üzerine
ısıtmaz içimi uzak ve sonsuz çoklukta yıldızlar
güneşim olsun
al beni sar koynuna
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:32 PM
Acuzenin Heybesi
Acuze bir kadın suretine benzetmişiz dünyayı
doğurgan hayat
yaşatmaya değil
öldürmeye gayretli sanki
gerisin geriye dönüyor
dünya
Acuze kadının suretinin yansıdığı hayat
huysuz
çirkin
yaşlı…
Hey be
Heeeeey besi boş
Getirdiği ne?
unufak ettiği düşlerdir
acuzenin heybesinde getirdiği un
dargın hayatların üzgün düş ekmeği
yendikçe
ölümlü
yaşlı
çirkin
dünya
Gül diktiğimiz yüzün,
renk renk güllü
gülüşlü yüzünde
gam,kasavet
keder
toplamak için
hey be
Heeeeybesinde götüreceği ne
giden gün
ömürden bir yaprak
gazellerimi alsa ya bari
yooook
düşlerimin taze dallarının peşinde
Bugün değilse bile yarın elbet
öteki gün
yada ertesi vakitte
acuze kadın ölecek diye
Bekle de gör
ne acuzelerin yetiştiğini ölmeden o kadın daha
Doğurur,çoğalır elbet
barışık değilsen hayatla…
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:32 PM
Albümden
Kork diyordu elindeki mitralyöz
sev diyordu gözleri
şaşkındı çocuk
savaş şaşkınıydı adamasker karşısında...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:32 PM
Anadolu Gezginlerine
Ay düşünce geceye
bozkırın yorgun ayakları
uzanıverir
serin bir yaz gecesine
Yıldızlar gökte
parlak bir çekimle
alıp götürür şamanı düşevrenine
bilge sakalın gittiği uzakların
seyrine durmuş gibi
hapsettiği gözleri yıldızların içinde
Düşünde ak sakallı efsanesi
umudunun elçisi
güneş çekilirken dağlardan içeri
güneşin battığı yöne giderken
bırakmıştı ardında
uzağa bakan gözleri
Ne çok şey anlatmıştı
yola düşmeden önce
anlattıkları koca bir sır
hem zehir
demişti zehrin dermanına düş yola sende
yola düş demişti ya
nereye
Güneş henüz üzerine doğmadan kalktı
Geceye yorgun
güne dinç ayakları koştu
tepeye vardı
Ellerini birbirinin içinde ovuşturarak
düşten gelen gücü umuda saydı
güneşe yakardı
yol ver bana
yol veeeeer bana
gözlerini kapadı
o vakit gördü
düşten gelen gücünü
içinde peşine düştüğü
sonsuz bir ışık vardı
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:32 PM
Anadolu Söylemcesi-5
Ağu içtim şerbet ile
dert kuşandım hırka ile
erenlerin gönlü ile
dosta varam dedim geldim
Nicedir yalın ayak
hem divane hemi sayrılı
dermanı dostta saklı
varıp gidem alam dedim
Dost cemali kapısında
göynür özüm açılınca
can dermana karışınca
ağlamanın vakti gayri
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:34 PM
Anadolu Söylemcesi-6
Irgat tutmuşum bedeni
cana
Ha taşıya
de götüre
Cana koymuşum sevi
canda sevi
yana yana
taşınsın ha o yana
de bu yana
Can ırgatı deleyler...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:34 PM
Anadolu Söylemcesi 1
Nazenin..
Bir naz ki candan öte
kırıldın mı ay guzum
sanki oldun hali harap
süzüldümü yine yüzün
Fer çekilmiş gözlerinden
kan çekilmiş bedeninden
his çekilmiş yüreğinden
söyle guzu neye küstün
sana dolanan yılandır
yılan değilse çıyandır
el değmemiş nazenin
solduran o hayındır
hele dinle yolun olsun
yolunda buğda altın olsun
senden cefa almaya gör
ömrü bitik beter olsun.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:34 PM
Anadolu Söylemcesi 2
Güz ömrüne söz olanda
yine yapraklar düşende
öyle bir yol çıksa karşına
güz ömrüne kış düşende
Kış ömrüme düşmeden gel
yüreğim kül olmadan gel
yağdı yağmur düştü toprağa
can toprağa dönmeden gel
Yazdan yetti canım güze
söz bitirdi haresini dilim lal
Aklım ermesede gayrısına
beklemek gönlün yaresi ola
Kış ömrüme düşmeden gel
Yüreğim kül olmadan gel
Yağdı yağmur döndü toprağa
can toprağa dönmeden gel
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:34 PM
Anadolu Söylemcesi 3
A benim guzum
gınalı kekliğim
dinle,dinle de bir yol
aklını başına devşir.
Kele şunun ettiğine ne den ki
düşüngüsüz cahalın hali
etme anikom
sen bari dinle
dinle,dinle de bir yol
aklını başına devşir.
Gara günler ayandır bana
gülün dikeni var anla
buban razı gelmez sevdiceğin adama
gidersen,anikom
helal etmem hakkımı sana,
dinle,dinle de bir yol
aklını başına devşir.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:34 PM
Anadolu Söylemcesi 4
Söz geçiremedi haresine bülbül,
yaprak ondan önce küsmüş dikene.
Bahar gelmiş, tomurcuk düşmüş dalına
gül açacakmış,bülbüle ne?
yeşil yaprağın rengi sararmış
gül açacakmış dalda
yaprağa ne?
Meğer bülbül güle
yaprak bülbüle aşıkmış.
Bunca zaman söylene gelen küllü
küllü
isli paslı
bir yalanmış....
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:34 PM
Armağan Arama Kendini Sun Hayata
Heyy
sabahın ışıklarından çekip iplik iplik
gözlerine dokuduğun ışık
ne dedi bugün sana
başladın mı
günde de
dünü
yeniden kazımaya
Ne kötü öyle değil mi
yine küskünsün
şu balkonun altından
uzayabildiği kadar uzağa dallarını salan akasyanın renklerine
hem dallarda
renkleri sana şakıyarak anlatan serçelerin civirtisine
bilmem söylemeye gerek var mı
bahçenin demirkapısı açıldı kapandı az önce
günaydınlaşmadın giden insanla
dünyayla nasılsın
Çok kardeşin var senin
bilmem hatırlar mısın
dünyanın her birim karesinde
çok kardeş
yürürken yarına
gümbür gümbür ayak sesleri
barışa kardeşliğe
pençesine düştüğü ateş uygarlığından
dünyayı almak için
su taşımaya gidiyorlar
Gidip döndüğün
dönüp gittiğin geride
metafor içine düşmüş
çekimden yoksun bir gök cismi
çağrılıyor
dünyaya
her gün bir nevi yitim değilse
varlığın bir neşe
yaşam kaynağın bil ki
adanmış bir ömürdür
şu dünyaya armağan
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:34 PM
Atasözlerinden Düşüngü-1
Su altında grev var bugün.
Saman altında değil su altında.
Grevciler asla sinsice oynamaz kozlarını,
bilirler hainlikle yaşanmaz namus.
Namus güvenmektir,güvenilmektir
ve dürüstçe yaşamaktır inancını.
Su altında grev var,
dipten gelen dalga,
vurgunculara,talancılara, soygunculara,
yani kendini memleketin patronu sananlara,
su altında grev.
Su uyur, düşman uyur,
hak.............. uyumaz.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:34 PM
Atasözlerinden Düşüngü-2
Sırlarını aralamaya çalıştığımız
şu koca dünyada,
ne güven verici
değil mi
şu kardeşlik duygusu.
Renk, ırk, memleket,
çöl, tipi, yayla
havasında
oyna, oyna
sal kendini kardeşlik coşkusuna.
Amanın o da ne,
bu bir bomba
ki ne bomba,
kaldır at, at, at...
Ne yana atsam o yanda kardeş,
atamam kardeşime,
ne yandan geldiyse, o yana salla,
salla, salla
nasılsa yanlış hesap Bağdat'tan döner.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:34 PM
Atasözlerinden Düşüngü-3
Güle diken
güle bülbül
güle gül verdim almadı.
Toprağa renk
yeşile ton
suya bulut kattım olmadı.
Cana sevi
göze hasret
ömre çaba sığmadı.
Hayat dediğimiz kervan
geçerken burdan,
deveye hendek atlamak zor geldi.
Heybeye vurdum yükümü,
doluya koydum almadı,
boşa koydum dolmadı.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:34 PM
Av
Mutluluktan uçuyorsan,
saçma bir kurşunla vururlar seni
öldürmeye meyletmiş namlusu çağın
kurşunlar fırlatır
uçtuğun yere
Ya bir de değilsen çok can
yığılır kalırsın oracıkta
mutluluğu paylaşmalı bu yüzden
paylaştıkça çoğalsın
her uçanın peşine kurşunlar hedef şaşırsın
zig zag çizelim hadin hep birlikte
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:34 PM
Ay Düşür
Ne garip sondur anlamak
Hızla geçtiğin zaman tüneli içinde
durup
soluklanırken
ayırdımına vardığın yanılgılarla baş başasın.
Kemiği yoktur
anladıklarının peşi sıra gelen duyguların
bundandır belki
olduğu yere yığılıp kalışı insanın.
Hep var sandığının yerinde
koca bir yokluk uçurmadıysa seni
bil ki artık ağırlığınca taş var içinde
bağrına bastığın.
Durduramazsın geriye dönüşün seyrini
mecbursundur ayıkladığın yanılgıları yerine koymaya
meydan okuduğun karanlıktır dün
gelecek sonsuz bir aydınlık
Senay karanlığa
ay düşür
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:34 PM
Ay Gecenin Peşine Düşen Aydınlık
Gündüzü gece
geceyi gündüz
peşlerken
cismi adem arı oğulun
döngüsündedir hayatın
Ay gecenin peşine düşen aydınlık
günden kopup kaçan
ben ay gecede
sığındığım gecenin koynuna
kıvrılırım usulca
Miladı döner varlığının adem arı oğulun
düne sonsuz
yarına gebe
Her yorgunluğun sonunda doğrulacak
umudun
tohumu bir ay
*******i usanmadan günden kopup kaçan
düşlere sunulan
anımsatır günü
doğurmaya yarınları.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:34 PM
Bal Özü
sus
zahmetine boyun eğdiğin tabiatının koynundasın
gölgesi olmaz güneşin
hiç bir ağaç altında
Alev topu güneş
bu iç çekirdek
yaklaştıkça suyu çekilen
kurudukça tozlaşansın
Hangi arı alır ayaklarına seni
ve hangi çiçeğe konar
melissa belki
kokusu tuz
hem yosun
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:35 PM
Barbar Kim?
Emekten ne çok söz edilirdi önceleri
para demek utandırırdı gönülleri,
emeğini paylaşmanın
kardeşliği iken onurlu yaşamak,
ekmek derdinde çokluğun
kaçırdığı paydır yaşamak
Hey be barbarlar,
savaş arabalı tekniğiniz,
oklular üzerine tepeden,
birer birer oklular
onar onar öldüler.
Şimdi savaş arabalı teknik para
barbar kim?
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:35 PM
Başka Ve Öteki
Bilinenden ayrı
meraktan kurnaz
amaaaa
bir o kadar da vay anasını
dediğim dedik
hay seni hayat
bize dedin ya sen
öteki
eh diyelim
diyelim ki
öteki olalım gayri
biz hem
bu ellerden değiliz
Düşün elinde sopası
sormayacak mı hesabını
ne başkası
ne öteki
Dünyalı olmak şu yana
evrensel sırla özdeş
şu kafanı kırarım
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:35 PM
Benzeti
sınırlarının çizildiği saltanat ömrün
tek adım erleriyiz
tek adım dur
dur
tek adım dur
dur
tek...
ve önümdekiler
arkamdakiler
tek sıra
intizam
ense takibindeyiz
Ne yana baksan kırbaç
hatta aklından geçirsen
şakırtısı kırbacın
sürüyerek kaldırdığımız ayaklarda pranga
yürüyormuşuz meğer
tek adım
dur
dur
tek adım.
Peki ya içimizdeki koşma gücü
neye dönüşür
durdukça
su yosun...
Bağladıkça
bağlanır ömür
yosundan asalak bir yaşama
bizde yaşayan mı yosun
yosunda yaşayan mı biziz
hem yakışmaz insan oluşun
o sonsuz düşevrenine
yosundan
halatlara tutunmak
akamıyorsun
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:35 PM
Bey Amcam
Griydi bir kent
Üşüyordu sokaklar
Evler büzüşmüş olduğu yere
Seni arıyorum
Hey
Nerdesin koca insan
Elleri büyük
Yüreği büyük
Aklı usta...
Amcam
Sen hala
Yerinde
Isınıyorsun dünün ateşi ile
Ki ateş sandığın
Kül
En çok
Belki de en çok bu yüzden
Griydi bir kent
Zıtlıkların birbirine kafa tuttuğu vaktin kararsızlığında
İç içe geçmiş
Siyah
Ve beyazdı aslında
Kararsızdı sokaklar
Yaprak nedir unutmuştu ağaç
Hatta çocuklar gri kocaman gövdelere
Dallar çizip
Ağaç diyorlardı
Anlattığın bahar dalları
Rumeli şekercileri gibi
Yoktu artık
Yokluğun içinde bir oyun
Bu kandırmaca...
Şeker istemiyorum bey amca
Bana düşlerimi ver
Ve dünün ateşli inançlarını...
Ver ki ısınsın bir kent
Dimdik dursun evler sokaklarda
Dalları bezesin yapraklar
Çiçeklensin ağaçlar
Arılar ve kuşlar uçuşsun dallara
İtirazın var mı?
Amcam
Bey amca
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:35 PM
Bileyik
Söyleki kılıç gibi bilenmiş sözü
sustur beni
yasaklıyım
dar etmişim ya yerlerini
vur dilime
vur beni yasaklıyım
Oysa iki cahilin bilediği
kılıçtır elindeki
susturduğun düşlerin
vur beline yarının
çünkü yasaklıyım
Cezamda sensin
tehtdidimde
kaybedermişim seni
terkedermişsin beni
oysa yüreğimdeki gülle
taşınır mı her yere
vur dilime git hadi
korkusuz sevmekle yasaklıyım
Korkusuzluğun damarı geniş
suyu bol
yıkarsan
yunar diller
korkunun damarı dar
karardıkça kararır yürekler
Ömrünü al da git hadi
bakma artık geriye
bıraktığın yerde kılıç bilenmiş
dönsende işlemez nafile
Sanmaki gittiğinde
gözyaşlarım sel olup
ayağına ulaşır
kollarım uzanıpda
ayağına dolanır
Yürek bu
vazgeçmesede
sırra ermiştir özü
herkesşin lafı sözü yürütür gemiyi
nasılsa sığdır suyu
gittiğin yer
geldiğin yer aynı perde
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:35 PM
Bir Akıl Bir Yürek Çağda
Doğadan alır akıl
düşünüşün akışkan ve ritmik yanını
kabahat varsa bu işte
kabahat aklın
Nefes
özgür iradesine çabalarken
yorar
çağda
doğasına yabancılaşmış insan soyu içinde
çağa yabancı düşse bile
çabalar
çabası yaşamaktan yana
Ebedi olan aşkın sularında yıkanırken
ebediliğin dünden geleceğe taşıdığı sonsuzluğun içinde
vakti önemsemedi yüreğim
Kabahat varsa
Vefa ile yoğrulmuş sadakati sunan yürektedir kabahat
Bir akıl
bir yürek bir olursa
insana varır
insan anladıkça
daha ince
daha çok
daha derin sever hayatı
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:35 PM
Bir İnsan İki Yaşam
İki şekilde yaşar insan
gerçekte, düşte.
İçsel algının kurgusudur düş,
gerçekle kavgalı olan.
Bir parça yer açıp gerçeklerin kurulduğu uzamda
görünür olmak içindir çabası,
iki kavgalı yaşamı barıştırma çabasıdır insana düşen.
İçsel algıdan kaçan
gerçeğe teslim olmuş içselliktir aslında.
Sanata dair ne varsa
gerçekle düş arasında atılan ilmeklerle örülmüş dokudur
her şeklinde özgünlük olan.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:35 PM
Bir Soluk
Sana küçük bir soluk tuttum,
kışın ayazında taze bahar kokusu.
Koştum,koştum
yetişirim sandım sana
vardığımda sen yoktun...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:35 PM
Biyolojik Saatimin Azizliği
Günaydın.
Uyuya kalmışız bugün,
güneş tepede çoktan.
Biz değilsek
peki ya
güneşi kim uyandırdı.
Bak şimdi çok darıldım
güneşe
ve geceye.
Biz uyuya kaldık diye
böyle mi yapılır,
hoşçakalsız gidişler,
umarsız gelişler,
yakışır mı dost olana?
Pencerenin önündeki koca ağacın ettiğine bak
hele,
serçeleri ağırlamış da uçurmuş çoktan.
Biyolojik saatimin azizliği bu,
vaktini şaştı
belkide.
Uydu teknolojinin ritmine
yaban tabiatında
müzelik kaldı
akrep ve yelkovanı.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:35 PM
Böyle Oldu Tutanaktır
Geleceğe dair
umut vaad etmeyen bir koydan,
çıktığım doğrudur.
Gidemediğim uzaklıklar çekti beni
ve derin okyanuslar,
paçalarımı sıyırıp
ayaklarımı daldırdığım havuzda
oyalanmak
bana göre değildi.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:35 PM
Buğulu Hayat
Aklımın topladığı hayat
Öğretti susmayı
Oysa söylenecek söz çoktu özde
dilime değmemiş bin hece
Birbirine tutunmuş su damlacıkları gibi
Yağacak güne dek sis
Gözümün önünde
Dil bu döndüremez kendini
yasaklanmışlık vurulmuşsa dile
kır esaretini
yağsın damlalar
düştüğü yere can suyu
her dirheminde umut yeşerten
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:35 PM
Buzlu Döngü
Üşürsün,
kül susmuş duman yok.
zemherinin soğuğu gibi bu yokluk,
çözülmeden buzun,
dondurur tekrar.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:36 PM
Büyüklere Masallar -6
Zamanda bir gün
bir ufacık aralıktan başını gün yüzüne uzatan
bir şey varmış.
Hiç bir şeye benzemediği için
şeymiş adı.
Adı konmamış herhangi olmak
öyle dokunurmuş ki içine
acırmış içi
acırmış
acırmış ama acısının da onda
alışılmış bir ritmi varmış.
Hırçınmış ritm
ve hatta yıkıcıymış.
Her hırçınlıktan ve her yıkımın ardından
dipsiz kuyulara inermiş gücü,
öyle fersiz
unuttururmuş kendini ki bunun adı sarhoşlukmuş.
Alışmış yıkıp
yıkıp da sarhoş olmaya
ve hatta
bundan
çok ama çok haz almaya...
Bir gün,
başını ufacık aralıktan uzattığı günlerin birinde
yağmur yağıyormuş,
öyle bir yağmurmuş ki
sicim gibi,
hızlı,
hırçın
çoşkulu.
Yağmur damlalarını sukuna vurduğunda
kocaman bir gökkuşağı belirmiş
mavinin yüzünde,
sanki bütün renklerin türküsünü haykırıyormuş.
İşte o vakit
acısını renklere katmayı
ve renklerle sarhoş olmayı öğrenmiş.
Anlamış, öğrenmek denilen sınırsızlığa çağrılı olduğunu.
Çıkıvermiş içerden
ve girmiş yeryüzü denilen koca topraklara.
Şey olmaktan çıkmış,
her şey olmuş.
Yer aranmış kendine
bula bula
insanın yüreğini bulmuş,
girip yerleşmiş
hiç zorsunmadan.
Zorsunmamış
duygu çöplüğü insan yüreğine girmeye
ve başlamış süpürmeye,
kini,nefreti ve öteki şiddetli kötü duyguları
hem adı da varmış artık,
sevgi.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:36 PM
Büyüklere Masallar 1
Bir evin içinde
bir yaz ve bir güz oturmuşlar
konuşa konuşa
sabaha uzanmışlar
derken
yaz
acele
güneşi aramış
kızgın ve parlak olmasını buyurmuş
Güz
yazın çağrısından habersiz
bulutları çağırmış
ve
tez yağmur olun güz toprağına diye konuşmuş
Bulutla güneş karşı karşıya kalınca
takvim hangimizin demişler
birbirlerine bakakalmışlar sonrada
içlerinde beliriveren merak
karşılıklı aşka dönüşmüş
Güneş bulutu görünce kızgınlığını
ve parlaklığını
bulut güneşi görünce damla damla suyunu
birbirine sunmuş
bütün evren böyle bir aşkın üzerine kurulmuş.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:36 PM
Büyüklere Masallar 2
Belliki kafası bozuk idi değneğin
vurdukça vurdu davarın beline
değnek
kırıldı düştü yere
evet, evet
bozuktu
taşların kafası
atıldıkça atıldı sürünün üstüne
Yayıla yayıla indi sürü su başına
kaval orda düştü suya
belli belli bu kavalın kafası bozuk
çalmaz oldu diye
çoban
kavalı
fırlattı öteye
içtikçe içti
içtikçe şişti davar
kavalın sesini bekleyeceğim diye
Köpekler iş yapmıyor
sürüyü toplamıyor
su başından alamıyor
dedikçe dedi
vurdukça vurdu çoban
sonrada koştu köye
kurt girdi diye sürüye
yalancı
yalancı çoban
köylü gene koştu gene.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:36 PM
Büyüklere Masallar 3
Tilkinin önünde peynir
kargadakini istemiş
kargada ki peynir gelmiş
beğenmemiş
Çünkü maksadı kargadan almakmış
kandırmakmış işi
ve de eğlencesi
Birgün karga yine dalda
koca peynir gagasında
karga sesin ne güzel deyince hain tilki
karga aşağı süzülüp
pençesi ile yolar tilkinin yüzünü
Tilki sızlana dursun
peyniri yedi karga
ardından o güzel sesiyle
başladı şakımaya
ya pençem
ya pençem
pençem nasıl pençem.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:36 PM
Büyüklere masallar 4
Ağaç ve kuş
iyi iki arkadaştı.
Kuş şakırken en güzel ezgilerini
ağaç,yapraklarını rüzgara bırakır
hışırtısı ile eşlik ederdi
kuşa.
'Kuş kardeş' diye başlardı söze
ağaç;
ardından sorardı,sorardı
sorardı ve dinlerdi
kuşbakışı
koca ovanın
en içten ezgilerini.
Kuş kardeş ağacı görmeden
görüp de dalına konmadan
konup da şakımadan edemezdi.
Uçardı,dolanırdı,
gene gelirdi
dalına
ağacın.
Gene şakırdı ezgilerini
kuşbakışı ovanın.
Bir gün gayretle kanat çalarken
ağaca doğru,
korkunç bir gürültü ile irkiliverdi yüreciği.
Uzaklaştı hemen oradan,
çok uzaklaştı
sesleri duyamayacağı kadar öteye vardı.
Soluklandı.
Ama ağaç arkadaş aklından çıkmıyordu.
Ya başına bir iş geldiyse!
O sesler ya...
Hayır! Hayır!
diyerek çırptı kanadını göğün rüzgarını yararak.
Devrilmiş ağacın başına vardı.
Demek o ses bir hızar sesi idi
ve sen yoksun artık,
diye ağlaşırken kuş
ağaç çıkmıştı çoktan
bir uzuuu........n yolculuğa.
Ağaç sayfa sayfa kitap oldu,
kağıt oldu.
Kuş ayrılmak istemedi ondan.
Bir çocuk bunu hissetti.
Bu yüzden işte
çocuk kağıda hep kuş resmi çizdi.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:36 PM
Büyüklere Masallar 5
Çok adam varmış
uzun da bir yol.
Bu yolu geçmek zorunluluk,
yolda kalmak
ölüm
demekmiş.
Adamlar kendilerini yolculayanlarla helalleşip
dizilmişler
üçer beşer.
Yol incelmiş
yol kalınlaşmış.
İnmişler,çıkmışlar,dolanmışlar
yol bitmek bilmemiş.
Aylar geçmiş.
Karlar yağmura
yağmurlar kor sıcağa karışmış.
Develerden inip
ata,
attan inip
eşşeğe,
binmişler.
Eşekten inip yaya yürümüşler.
Aç-tok,rezil,sefil
biraz hoyrat
biraz silik
böyle de yaşanmaz deyip,
dönmüşler gerisin geriye
ve dayanmışlar omuz omuza.
,
Birçok adam,kadın ve çocuklar varmış,
uzun da bir yol.
Yolu gitmek zor,
yolda kalmak
ölüm
demekmiş.
Az gitmişler
uz gitmişler
dere tepe
bir arpa boyu falan
gitmişler
varıp orta yere dikilmişler.
Yeri çevirip çitlemişler,
ekmişler
biçmişler.
Aç- tok,rezil,sefil
bir düzene meyletmişler.
Büyümüşler,küçülmüşler,ağlamışlar, gülmüşler
sonunda olmuşlar
kim kimin umurunda
ha işte
böyle
umur dışı kalmış dünya.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:36 PM
Cam Küre, Okyanus Ve Baloncuk Üçlemesi
Camdan bir küredeyim,
izleniyorum
izleniyorum.
Akvaryumda balık mıyım be!
Ne yana gitsem cama değiyorum,
değiyorum.
Okyanus düşlemleri ile ırgat varlığım,
yüzgecim camdan geçmiyor,
ufluyorum
ufluyorum,
köpük baloncuk gibi,
şişer de patlar belki.
Umuyorum
umuyorum.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:36 PM
Can Dosta Cevap-2
Hayat görüşü,
mekanla zaman arasında
tel tel dokurken yaşamı
dönüştürmelisin kendini hayatın görünürlüğünde,
üretkenliğin damarlarında akışkan olmalısın
hayata insanlık taşımak için.
Taşıdığın insanlığın
dirhemini paylaşmanın kuvveti kadar
çekersin yaşamı.
Hayatı paylaşmanın coşturduğu güçtür insanlığın,
ömrünü adadığın sebebin
hayat görüşün dokurken ince ince hayatı,
yaşamın aynısısın.
Benim de içinde olduğum,soluduğum
yaşamın aynısı.
SERFİRAZ'A
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:37 PM
Can Dosta Cevap
Yaşamın yansısında görürüz kendimizi,
birimiz
hepimizi,
çoğaltırız ırmak bakışlarımızla
sevgimizi...
Hayata bakışın yansısıdır yaşadıklarımız,
bu yüzden en çok
yaşadıklarımıza aşinayız.
Sen ki dost gülüşünü sesine katıp
her daim yanında oldun hayatın,
hadi söyle şimdi,
karşılığında ne alırsın?
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:37 PM
Cosmogenus
-1-
Kaldırım taşlarına döndü ufuklar
Adımların altında ezilendir varlığım
Koşuşturan adımların
Sert ve kıvrak
Dansına şahitliğim
Acıtıyor içimi
Haksızlıkların gölgesine sığınmış
Herhangi bir gezgin olmak
Ve aramak geçmişimi
Başımı kaldırıp göğe bakacak güç yok bende
Nerede bir mavilik görebilirim diye bakındığım her yan karanlık
Gözlerim kapalı çünkü
Gözlerim
Kendi koynuma dönmüş
Yalnızlıklar çoğaltır arayışlarında
Acının damağımdaki şiddeti
Kaldır diyor başını
Kaldır başını
Bir dirilişin öyküsü bu kurguladığım
Korktuğum gecenin aydınlandığı
Sabahın ilk ışıkları
Gökten yayılan ışık huzmeleri aydınlatırken içimi
Yine kavuşmak yok
Sen geceye evrilirken
Dans eden benim şimdi
Kıvrak ritimler eşliğinde
Hareket bende
Hareket bizde
Topraklarıma dağılan isyan türküsünde
-2-
Bu toprakların sahibi benim artık
Ve herkes gitti
Çok ötelere uzaklaştı göçebe kabileler
Kaldım
İsteyerek geride
Atılan her adımla
İleri giderken onlar
Yalnızlığıma gömülüyorum
Her adımda toprak kokusuna sığınıyorum
Vatanım benim
Burası
-3-
Alıştım sandım
Meğer yanılmışım
Siz uzaklaştıkça
Dünyanın küçük olduğunu duyumsamıştım
Dönmediniz geriye
O halde
Çok büyükmüş dünya.
-4-
Kırmızıydı rengi göğün
Umursamaz yalnızlıktır aslıma dolanan
Her nere vardımsa sen
Yalnızlığımın koynundasın
Her koştuğum yolun sonu liman
Ardına bakmadan uzaklaşansın
Bakakaldığım limanlarda gemilerin içinde ararken seni
Gördüm ilerde
Dumanı tüten geminin kaybolmak üzere olduğunu
Derya KızılgözCosmogenus
-1-
Kaldırım taşlarına döndü ufuklar
Adımların altında ezilendir varlığım
Koşuşturan adımların
Sert ve kıvrak
Dansına şahitliğim
Acıtıyor içimi
Haksızlıkların gölgesine sığınmış
Herhangi bir gezgin olmak
Ve aramak geçmişimi
Başımı kaldırıp göğe bakacak güç yok bende
Nerede bir mavilik görebilirim diye bakındığım her yan karanlık
Gözlerim kapalı çünkü
Gözlerim
Kendi koynuma dönmüş
Yalnızlıklar çoğaltır arayışlarında
Acının damağımdaki şiddeti
Kaldır diyor başını
Kaldır başını
Bir dirilişin öyküsü bu kurguladığım
Korktuğum gecenin aydınlandığı
Sabahın ilk ışıkları
Gökten yayılan ışık huzmeleri aydınlatırken içimi
Yine kavuşmak yok
Sen geceye evrilirken
Dans eden benim şimdi
Kıvrak ritimler eşliğinde
Hareket bende
Hareket bizde
Topraklarıma dağılan isyan türküsünde
-2-
Bu toprakların sahibi benim artık
Ve herkes gitti
Çok ötelere uzaklaştı göçebe kabileler
Kaldım
İsteyerek geride
Atılan her adımla
İleri giderken onlar
Yalnızlığıma gömülüyorum
Her adımda toprak kokusuna sığınıyorum
Vatanım benim
Burası
-3-
Alıştım sandım
Meğer yanılmışım
Siz uzaklaştıkça
Dünyanın küçük olduğunu duyumsamıştım
Dönmediniz geriye
O halde
Çok büyükmüş dünya.
-4-
Kırmızıydı rengi göğün
Umursamaz yalnızlıktır aslıma dolanan
Her nere vardımsa sen
Yalnızlığımın koynundasın
Her koştuğum yolun sonu liman
Ardına bakmadan uzaklaşansın
Bakakaldığım limanlarda gemilerin içinde ararken seni
Gördüm ilerde
Dumanı tüten geminin kaybolmak üzere olduğunu
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:37 PM
Çağ Öyküleri
Mayıs güneşinin ilk yaz konukluğuydu
memleketin semalarında
papatyalar yerde kırbeyaz
Gecekonduların ince uzun sokakları
kıvrılarak kavuşurdu birbirine
omuz omuza atılmış kollar gibi
aşık oynamaktaydı sokaklarda çocuklar
Ansızın koşuştu sert adımlar
birden bire indi gök tepelerine
vahşetin hükmü ölüm
öldürdükçe çoğalıyordu celladın dölü
Feryatla bağıran anaların yürekleri
taş kesmişti acıya
yağmur beklediği toprağına kan iniyordu
soysuz bir savaşa
kurban
can
insan kanı
göletçikti yerde
Bin acı bu
bir öykü
mayısta ilk yaz güneşi konukluğunda
gök altında
kırbeyaz papatyalarda kan
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:37 PM
Çağ Yangını
Kap kaçır alevlerin arasından
en kuytu yere
can evine
güne açmış ne güzellik varsa...
Dünya yangın yeri
çağ bu çağ...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:38 PM
Çağrılıyım Hayata
Kendimden öte yer çook
Gitmeliyim kendimden
Dost eline
Uzatsam elimi
Gözlerim uykuya gebe
Yorgunum
Günüm gecede
Cesaretsizlik örtüsü örtülmüş üzerime
Elimi içinden çıkarıp
Dost eline varmak
Mümkün değil
Dedim ya
Yorgunum
Kuşlar çekiyor
Kuş sesleri yırtarken iç sesimin perdesini
Kuşlar çağırıyor hayata
Çekim gücüne karşı duran iç direnci yenemiyorum
Yalnızlığa mecbur geceme gün doğuramıyor kalbim
Dedim ya
Yorgunum
Durmadan yağmur indiriyor bulutlar
Yeşerirken yerde toprak
Kokusuna çıkmak istiyor içim
Yeryüzüne
Fışkıran tohum inadım
Körelmiş soysuz bir acıyla
Kendimden öte çok yer
Güller çağırıyor beni
Gel al
Sevdiklerine sun der gibi
Bitmez *******im
Düşlerimle avuttuğum yalnızlığım
Sessizlikle çoğalan korkularım
Aaaaaacılarla bağırdığım halde duyuramadığım
Susturamadığım çığlıklarım
Dökülüyor kabuklaşmış yaralar gibi
Rüzgâr çağırıyor beni
Al gel uçurtmanı der gibi
Uzun
Upuzun kuyruğuyla
Uçurtmamla
selam dünya sana
Asya
Avrupa
Çin, Kore
Güney ve Kuzey kutupları
Ve okyanuslara
Selam
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:38 PM
Çağsama
Bir çektiri içine düşürülendir aslımız
Okyanusları vadeden o soysuz icatların
Yelkenleri dayanır mı fırtınalara,
Ve durmadan kürek çektirilen tayfaların
Kaç asır daha yorulmaz bilekleri
Aynı zincirli esaretle…
Kıracak elbet bir gün zincirlerini tayfalar
Bırakacak hepimizi ıssız bir okyanus üssü adada
İcatları yaratan aklın icatlara tutsaklığı olacak yaşanılan
Yalnızlığın esareti kalacak bu kez boynumuzda
yelkenlerin hazır olmadığı bir fırtına sonrası
Güneş yakamozlar bırakarak
Uçsuz bucaksız suyun üzerinde dansederken
Çıplak ayakları ile kumun üzerinde gezinip
Akşamın alacasına karışan kişi kalmak...
Diğerleri
yoktular
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:38 PM
Çığ ve Çığlık
Işığa uçuşan kelebekler
gibi
yürürken ufkumuza
nedendir bilemedim
günüm
erken karardı.
Yorgunluğu kamçılayarak
ha dedim cüsseme
ha dedikçe
ufaldım
aydınlık ufkun güdüsünden yoksun
tabanlarım
şiştikçe deşildi
deşildikçe kanla sulandı kar
inleyince canım
kendimi tutayım derken
ta dipten gelen
çığlığım çıktı karlar üstüne
yuvarlandıkça büyüdü
düştü çığ üzerime.
Çığlık kar üzerine
çığ benim üzerime
bulandıkça karlara
yitip gideceğim altında sandım.
İçimde beliriverdi
koca
kardelen
kardan çığ arasından
sivrildi başım.
Bu olsa gerek gücü insanın
yiteceğini sandığı anda
muştucusu aydınlığın.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:38 PM
Çıplak Adım
Koca kentlerin üzerime bağırdığı
ismimdir Anadolu
ışıltılı panoların gözaldığı caddelerin
kaldırımlarında ayaklarım çıplak
ne çarığa sığdı ayak
ne kunduraya
yürüyüverdim yolumu yalınayak
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:38 PM
Çocuk Ve Umut
Uç uç böceği gezinir
parmaklarında
gözbebekleri içinde çoğalan
kırmızı kanatların
uçuşudur sonsuz daireler çizerek ufuklarda
çayırların alabildiğine uzanan yeşili maviye kavuştuğunda
pamukçuk bir bulut gelir konar güneşin üzerine
ürperti sarar tenini
rüzgarın tenine giydirdiği
Koştuğu kadar kısa
durduğu kadar uzun çayırlarda
parmağından uçan kırmızı kanadın peşisıra
sonsuz daireler çizerken çocuk
kovalamaca oyununda
gözbebeklerinde çoğalttığı kadar
uç uç böceği
evreninde umut
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:38 PM
Çocuklara Özetle
Güneşin bütün saçlarını ördüm
bugün,
herbirini ayrı memleketten çocukların yolladığı
boncukları, taktım beliklerine.
Ve ısmarladığınız şekerler de hazır çocuklar,
bebek,top,legolar...sevdiğiniz birçok oyuncaklar
atlı karınca, uçurtma...
Korkmayın çocuklar,
silahlar sustu çoktan,
yokluğun pençesinde hayatı işkence gibi duyumsamak yok artık.
Ellerinde kitaplarla geldiler sevgi yüklü onbinler
size duymak istediğiniz bir masalı okuyacaklar.
Koşun çocuklar
ekmeğinizden ve sütünüzden kesilmeyecek
aslan payı diye.
Ninnilerle değil
gerçeklerle büyüyeceksiniz,
benliğinizden ve bedeninizden
şiddetin tüm elleri çekildi çoktan.
Çocuklar
öperim gözlerinizden,
sonsuza kadar baksanızda
bıkmayacakmış gibi bakan gözlerinizden.
Şaşkın ve ürkektir kiminiz
kiminiz atılgan ve sabırsız.
Çocuklar
öperim gözlerinizden,
kim isterki olsun gözleriniz kan çanağı
kim ister
faturası size çıksın bu ağır yükün.
Kiminiz simitçi,boyacı
kiminiz
kaportacıda,lokantada ayak işçisi
iken
tanıştınız okulun semtinden önce
yükünüzle
ve
oyun çocukluğuna yüklerken yükünüzü
belliki
yitirdiniz düşünüzü
çocuklar, öperim gözlerinizden.
Ne diyeceğimi bilemiyorum sizden koca yaşımla
utanıyorum dünyalı olduğuma.
Sizden emanet aldığımız dünyayı
koruyarak ve çoğaltarak sunacağımız yarının yerine
yaşadıklarınızdan
ben de sorumluyum.
Çocuklar
öperim gözlerinizden.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:38 PM
Davet
suskun ayakkabıları ile geçerek
gitti gün
yarına çevrildi yüzü
biz döneceğiz bu kez
günün yüzüne yönümüz
gecede aldık davetini
gelin dedi hepimize
Karanlık bir davet
birbirine sıkıca yapışmış renkler kümesi içinde
yarın payımıza düşen hangi renk
bilmeden
alabildiğine cesur
dönebilir miyiz
gün yüzüne
bu davet hepimize
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:38 PM
Denge
Gecenin karanlığına yakılmış mum alevinin
ışığına uçuşan
ısısından kaçışan kelebekler gibidir varlığımız
Rotası bu insanın
Denge
Hareketin sebebi
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:39 PM
Derya
Yaşamak dediğimiz;
Belki de geçirdiğimiz her günün
Yalnızca
Duyumsayabildiğimiz anlarıdır.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:39 PM
Di
Kirli dereye pak dediler,
inanmak istedim,
yıkanmak istedim
di
baca koktu üstüm başım.
Kül oldum da savruldum,
boz dağlara.
Kuş dedim,
uç dedim.
Baka kaldı,
şaştı kaldı.
Tuttu ucundan perdenin,
bir sahne sona erdi.
Alkış koptu tufan sanki,
el çırpışlar
kuş kanadı.
Uçtu, buluta gitti.
Yağdı yağmur,
dere taştı.
Coşa geldi.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:39 PM
Dostum Diyeceğim Şu Ki-1
Beni bir daha
kara listeye alırsa şu hayat
bilmem nasıl çıkılır geceden
karanlık
karanlık bir bilmeceden
Bilirsin
Korkarım karanlıktan
Karanlığın sakladığı ihtimallerin
Yarasa gibi üzerime yapışmasından
Vampir öykülerinin içinden gelmiş çocukluğum
Düşlerken kan emicileri
Söyle
Sevebilir miyim *******i
Bize aydınlık gerek dost
Bir aydınlık ki
Bizden önce gidip gelsin menzile
Çalıştır aklın jeneratörlerini
Zihnin aydın olsun
Gözlerinde ışısın
Yaşam sevincin
Çağlayalım
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:39 PM
Dostum Diyeceğim Şu Ki-2
Gel
Hoş geldin
İçerde çıkar ayakkabılarını
Buyur geç içeriye
Uzun zaman oldu görüşmeyeli
Hem de uzuuuun zaman
Gör bak
Sen varsın evimin içinde
Senin de izlerin var
Değerini anla
Nasılsın
Görüşmeyeli
Kaç limana sığındın
Anlat
Ne hikayeler getirdin bana
Aramak istedim seni
Sayamayacağım kadar çok
Aramak istedim
Unutmadım seni bir tek anımda
Geldiğine öyle çok sevindim ki
Güç verdin varlığıma
Dinleşelim dost
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:39 PM
Dostum Diyeceğim Şu Ki-3
Bazen uzun bir serüvendir hayat
Bazen an...
Yaşarsın uzuu...n
Değişmez döngü
Yaşarsın an
Yıkılır hayat.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:39 PM
Dostum Diyeceğim Şu Ki-4
Yarayı hançerle anarlar
Dermanı tütün
İnfazın elidir hançer
Yaranın dermanı tütün
Kendimi hançerlediğim gün
Tütünle koşma yarama
Bırak kanasın ömrüm
İçimdeki yarayla
Acıya katlanmak
Gerçeği kabullenmekle özdeş
Düş ülkemin yıkıldığı yerde
Onurlu bir hükümdar gibi ölmek hakkım
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:39 PM
Dostum Diyeceğim Şu ki-5
İç ülkeme ulaşan sesinde
Kelimelerin rengi
Kokusu vardır bilir misin
Ve elbette o çiçeğin açtığı mekan kurulur
alabildiğine çoğalsın diye sesin
hayat dehlizinde kaybolduğum an
Özümdeki arı
O kokuyu alır hemen
Taze bakışlar fırlatır dallarına, yapraklarına çiçeklerimizin
Bahara sevdasını yaşarcasına mest olur kokudan...
İşte bu
Her seferinde yeniden doğmaktır yaşama
Buram buram kokan
Senin insanca yaşadığın gibi derdiğin çiçeklerinin
renklerine öykünür sesim
Türkü söylerim
Sevgiyle bakar gözlerim
Gülümser dudaklarım
Kollarım ustaca kalkar koltuk altından
El sallarım vedalaşırken
Her buluşmada bir insanla
El sıkışırım sıkıca
Senden Öğrendim
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:40 PM
Dört Cam Kuşatılmışlık
İçinde tutulduğumuz hayat
dört cam kuşatılmışlık
öte yüz
gördüğümüzdür
yaşadığımız değil
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:40 PM
Duygunun Telafisini Aklıyla Arayan İnsan Portresi
Kapılıverdim girdabıma
kaç asırdır dönmekteysem içinde
o kadar zaman
eğirdi beni döndüre döndüre
inceldiğim yerden koparım sanrısıyla
onca zaman
kopmadıysam hala
ipi ince eğirir
girdabı insanın
inceltebildiği kadar
kopmaya meylettiği anda
biter başdönmesi
incelmişliğin kadar duygu yükü ile
kurduğun salıncak
ve omuzlarında hayat...
Aklım sen ıslah et beni.
İçe damlayan göz yaşı sağanağında
yeşerir mi umutlarım
Beklemeye aldığım heveslerin
sabırla kesiştiği yerdeyim
Aklım sen ıslah et beni
Hayat,
düş omuzumdan
Herşeye hazır beklerken kuşandığım silahlar
yabancı bana
çek düşür üzerimden şiddeti
gülümseyişin esnek dokusu kalsın
gözcamdan yansıyan yüzümde
aklım sen ıslah et beni.
Duygu pervanesi şaşılası girdabın
döndürüşünde
dağılırken varlığım
nasıl
ama nasıl seyirci kalırsın.
Aklım
sen ıslah et beni.
Hüznün çöreklendiği mekanlarda
güz gülü kasımpatlarını
suladığımı sanma
bilirsin
ağlarken utanırım
aklım sen ıslah et beni...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:40 PM
dünya Yurt
Ay karanlık
ve yalnızdı gece
içimde
deli bir bilmece,
ile yaşamaktayım
ayın şuuruna yapışık giden bir ben eksikken içimde...
Nerede
on milyon yıl önce başlamış hayat
belirtileri nerede
ve ben
yok muyum ki
ay gibi karanlık bir dünyanın aldatan gerçeklerinin içinde
yaşadığını sanan bir ölü müyüm yoksa?
Zaman sonsuzluğun eğimine akıp giden bir ırmak
karanlıkta zamanın da rengi siyah,
ay düşe
gün ola
bu bilmece çözüle
savaş ve barış arasında koca bir köprü
kurula,
ay güle
gün güle
dünya bize yurt ola...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:40 PM
Dünyada
Dünyada
dünyalının yaşama sebepleri
çok
sebepleri
az,
gidiyor ardına bakmadan hayat
eriyor suda tuz
ve geçiyor
yaz bahar.
Dünyada
dünyalının telaşesi
çok
telaşesi
az,
harcıyor ömrünü hiç usanmadan
yapıyor yapısını
çatıyor çatısını
koyuyor önüne
katık.
Dünyada
dünyalının özlemi
çok
özlemi
az
acısı çok
acısı az,
soruyor zamandan dünü
yarını
kükrüyor yüreği
yada sütliman.
Dünyada dünyalının
Düşmanı
çok
düşmanı
az,
kırabilir kapısını
kırılır yada kırılmaz.
sevdikleri çok
sevdikleri
az,
çalabileceği
gidip de kapısını,
açılır yada açılmaz.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:40 PM
Düş Gezgini
Yırtık bir resmin
biraraya gelen iki yarısı gibi
mecburdu düne
baktıkça gördüğü her ayrıntıda
objektifle dondurulmuş anın buzları
çözülür
gibi
ısındı düşleri.
Zamanı geldiğinde
çiçeğin meyveye durduğu
ağaç gibi,
mecburdu taşımaya inancını,
gayretini,
sevincini,
özlemlerini...
taşıdıkça olgunlaşan meyvesı için
taşlanan ağaçtı,
bazen yaprakları rüzgarla savrulan
güzde
hırçınlaşan bir ağaç.
Susuzluktan çatlayan toprak gibi
yağmura mecburdu,
gökyüzünün her karartısında umutlanan
bir ağaç.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:40 PM
Düşleri İşgalden Kaçırmak
Çöktü usum olduğu yere
Hayret ve şaşkınlığın girdabında
Kendinden kaçmış suretiyle
Bir fiil işgal altındayken düşlerim
Koyuverdi kendini gerçeklerin zulmüne
Belki de içselliğin acıya gebeliğiydi yaşadığı
Ki doğuracağı
Acı, acı, acı...
Oyunla ıslanan hayat sağanağında
Oyunun ezilgeni olmanın yarattığı hiçlik
Bırakmazsa yakanı
Özgürlüğe kaçıştır çabanın adı
Koca dünyada
Bir açıya mahkûm olmak
Sığ ve geri hükmün kırbacını yemek
Geliştirmez aklı
Yobaz soysuzluğun yargısında
El etek öptürme meraklılarının ipinde
Asılmanın adı bedel değil
Sığ sularda boğulmaktır aslında
Yönüm dönük olacaksa yaşama
Yaşam alanım
Bir kabile
İki klan olmaz
Evrenselliğe merakın taşırdığı aklı
Zorundalık tutamaz...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:40 PM
Düşüngü
Sen küçüktün
sanmam
hatırlayasın.
İki katlı ahşap evimizin
kocaman bahçesi
bahçemizde
ceviz ağaçları vardı.
Biz daima cevizlerden konuşurduk,
sen
ceviz ağacındaki üveyiklerden.
İkiydiler,
tepeye yakın bir çatalında ağacın
kış yetene dek
yuvalandılar.
Her sabah
ve akşam
baktın usanmadan boynunu büküp
yukarı
yuvaya...
Hiç tanımadığın bir yaşlıydı kadın.
Baktın,baktın
saçlarına uzattın ellerini,
kınalı saçlara,
dedin ki
saçların ne güzel
oyuncak mı?
Şeker verdi sana en güzelinden
sevdi seni,
kardeşine getirdin sen şekeri
eve bir heyecan gidişini
anlamadım.
Belki hatırlarsın
ilkokul günlerinde
defteri yok diye birinin
ve
kalemi
silgisi
yok diye,
ne çok ağlamıştın,
ayakkabısı da yırtık
çantası torba diye.
Televizyonda gördün
aç yatıp
aç yatıp kalkamayanları,
donakalmıştı gözlerin
karınları şiş
kemikleri çıkmış
kadın adam ve çocuklarda.
Acıdın da
yemedin günlerce.
Biliyorum
aslında
kabullenmek istemiyorsun,
yaşın evrildikçe
soysuzca sınırsızca hakemicilerin
canımızı çektiğini...
Maruz kalınan soysuzlukken,
sessiz kalıp,
olgunlaşma deyip adına
bağlanışını benliğimizin bir kazığa...
Ve aslında bağlı hayat
yapay bağlarla.
İnsan
kendi yarattığı vahşetin gölgesinde,
diktiği bir ağacın gölgesinde kalır gibi
kalmamalı demek isterken,
sürgünün kementini boynuna giydirdin.
Hayatla değildi alıp veremediğin.
Hayatı hep sevdin.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:40 PM
Emektar
Usta demirci
dövdü
demirleri tavında
oldu
yaşamın
işledikçe paslanmayan bir dişlisi
emeği.
Usta çiftçi sürdü ekenekleri vaktinde
ki
başağından ayrılmış
başak olma sevdasında tohum
düştü yere.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:40 PM
Et ve Tin
Bu gün etime baktı bir adam
bakışından bildim
giysilerin ötesini görebildiğini
oysa bilmediği bir şey vardı
giysilerden ötesinde
sır çekilmiş derimden içeri
giremeyecekti
Yarından tezi yok
çıplak dolaşacağım
sokak sokak
cadde
mahalle
şehir
hatta ülke ülke
etimde sır
içimde öz
Koca bir nehir gibi cehalet
bir et
bir namus peşinde
her köşebaşı
ve her kuytu
et ete
koyun koyuna
sevişilir
sandı
şiddeti koynuna sardı
Bakışlarda şiddet
yasakçı zorba tavrı
biri namus der korur
öteki et der bakar
aynı
Sırdan içeri
gönlüyle alır insan
gönlüyle girer sırdan içeri
ötesi tutsaklık
tinin et parmaklıkları...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:41 PM
Fırl-at
Ve korkunç bir bumerangdı
şiddet.
Nereye atsan
sana dönecek.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:41 PM
Fuat İle Sarsılan Cismin Gerçekliği
elleri ile sardı benliğini
elleri idi işe kapıp koyulan
açlığa idi tüm savaşımı
gözbebeklerinde ülkemiz çıplaktı
suskundu gece
ve korkaktı karanlıklar
belliki yıldız düşmüştü yüzüne
öyle uzaktı ve
parlak
açtı sokaklar
hain kaç pusu idi kurulan
düşünceyi suça sayan
caddeler ıslaktı ve kaldırımlar
yanlızlığını yudumluyordu ışıklar ustaca damlalardan
yüzünün aynısı düşmüştü yere
aynası idi
yerde su
Aynasında
ülkemiz suskundu ve parça parça
kalp öncesi zamandan
Fuat ile sarsılan cismin
hayata hevesli tüm gerçekliği
dağıldı ayna parçalarında...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:41 PM
Gece ve Ay
Çocukluğun güneşe sevdalı yüzünde
yakın oldu daima
ufuklar
biz yaklaştıkça uzaklaşan ufkun vebalini gayretimize yükleyip
çabuklaştık.
Çocukluğun geceye mecbur yüzünde ise
ay
daima uzaktı.
Ay ulaşmaya çalıştıkça kaçandı
bir imkansızlık...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:41 PM
Geceye Asi Koynum
Geceye asi koynum
baykuş, ay, yıldız çeşitlemeli düşlerin
sığınağı
bir liman değil gece.
Kara örtüsüyle dolanır ardından
açların
çatısızların.
Bir liman değil
kefen
üzerinde yıldızlar ve ay işlemesi olan
bir kara örtü.
Pusular kurulur *******de
kurtlar ulur
bombalar yağar şehirlere.
Baykuş sesi kadar soğuk
ve yabandır gece,
ölümle her an randevusu olan.
Geceye asi koynum.
Gün, uçarcasına giderken dağlar ardına
yetişemezsin,
sürükler seni de peşi sıra,
kurtarmak ister geceden,
ölüm çoğaltır geceyi
tükettiği anlar kadar,
akşamın alacası ile başlar öldürmeye günü,
gece...
Dağların öbür yanı gün,
kalırsın geceye
güne yetişemedin,
öteye de geçemezsin,
en çok bu imkansızlıktandır asiliğim,
aklım dağlar ardında
özüm günün içinde diye...
Geceye asi koynum,
sevişiyorum
siyah bir örtünün altında
nefesinle ısınarak.
Memelerimden fışkıracakmış gibi canlanır kanım,
meydan okurum ölüme,
dişiliğimde başlar isyan
haykırarak.
Şafaktan önce aydınlanır gece aşkla ve asice.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:41 PM
Gel Geç Dostsu
Gelişkin duyunca sahip istenç
aklın sorgusunda düşüncelerin içinden çıkmış güzelliktir
ve daima karşısındadır menfaatçiliğin.
Ne gariptir ki
menfaatçi olanlar
onların kokusunu iyi alır.
Kendini kurtarana kadar boynuna dolanır, dostluktan dem vurarak
oysa dostluk vefa ister
kendini taşıttıktan sonra gitmek
gidene yeni menfaat
kalana kullanılmışlık yaşatır.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:41 PM
Geleceğe Özlem
Ayrılık zor gelir sevene,
ölümden önce,
hayattan sonradır ayrılık.
Ölülerin mezardan çıkıp sana sarılamayacağını düşün
ve yokluklarına nasıl da alıştığını hatırla.
Kaptır hayata usunu,
yüreğini geleceğe yatır.
Ne mezarda ölüler,
ne senden gidenler,
ne de senin çıkıp geldiklerin yok artık hayatta.
Öldükleri ile zaman ve fizik ötesine savdılar varlıklarını,
senden gidenlerse,
başkasındadır artık.
ve senin çıkıp geldiklerinin,
sana göre olmadıklarını anlamıştın.
Hal bu hal,
Geleceğedir senin özlemin,
anlamışsındır artık
sevmenin kendisi güzel.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:41 PM
Geride Kalan
Ne bir satır
ne de
bir anı
şaşkın bakışı kaldı
ve griliği gözbebeklerinin
herbiri parlak bir yıldız gibi düştü gök zifirine.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:41 PM
Göreceli Zaman
Bazen uzun ve hatta
upuzundur
gün,
yıl sayılır.
Çoğaldıkça çoğalır
devrildikçe dikilir
bitiremezsin.
Bazen kısa ve hatta
an bile değildir
yıl,
göz açıp kapayıncaya kadar geçti dersin.
Karar verebilişimizin hızıdır zamanın gücü,
ya yetişirsin,
ya yetişemezsin.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:41 PM
Görülgü
Usulca açıldı kapısı sabahın
ve yıldızlarla tutturulmuş gecenin saçları
ağarıyordu.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:41 PM
Gözyaşı Okyanusunda Yürek Pusulası
Damla damla akar
hayatın rengi,
her gözyaşında.
Siliktir suretler
ağaçlar, yollar ve kuşlar silik.
Belirsizdir gökyüzü
ve deniz, çimen...
Damla damla akan hayatın rengi bulanıklaşır,
ağladıkça.
Aktıkça büyüyen
gözyaşı okyanusunun,
bulanık sularının dibindeki zat,
bilmez ne yana yüzeceğini.
Yüreğinin pusulasını kullanmayı becerir
kendini dinlemeyi öğrendiğinde.
Önce yukarı yüzüp göğü bulur,
ardından karayı.
Ayakları yere bastığında
duyumsar yaşamayı.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:42 PM
Gül ve Bülbül
Güldü rengi beyaz
ve bülbüldü güle sevdalı
uğraştı
uğraştı gülün dalına konmaya
konamadı.
Altın kafesten de olsa uçtu geldi,
dönendi üzerinde gülün,
dönendi,
dalına konuverdi.
Güldü rengi kırmızı,
bülbüldü gülün dikeni ile kanayan,
kanadıkça
gülü
boyayan.
Bir daha sevgiliye özlemi dilde tutma dedi
bülbül,
dedi ve uçuverdi.
Birdaha sevgiliye sunma
katmer katmer açarak
sevgini,
dedi gül.
Bir akasya gibi salkım salkım çiçeklendi ve bitti.
Sevginin her daim yalın halini parça etti sitemi bülbülün
gülün dikeninden kanayan yarasında hare.
şimdi savruk
yel ile yaprak yapraktı gül.
Oysa
bülbül gülsüz
gül bülbülsüz
olamazdı.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:42 PM
Gülbeng
Acı iken battı içime düş,
öykündü sapa varışlara,
inancı dirençle besleyip,
vurdu usunu yola.
Yolda iken vakit,
dünden anı yüklendi
ve her anıya hayat,
ince ince işlendi.
Adımın aylak olur bazen,
düşe veryansın eder usun,
umut ile beslenmekten öte,
yol bulamadı düşün.
Oysa umut düşe,
düş inanca,
inanç dirence omuzdaş,
çöl ortasında vaha oluverdi.
Us döndü düşüne,
haydi! ne durursun dedi.
Düş insanda hazine,
us kafesinde,
çık içinden
düş peşine,
yolun açık
ömrüm uzun
gönlüne gözüne sağlık olsun,
olsun olsun da can kurban
kuvvet dolsun içine,
gülüşün daim olsun...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:42 PM
Güllü Segah
Bir gül diktim gönlüme
Ne renge doydu, ne suya
Ah etti gül bülbüle
Sevdasından yana yana.
Hasta düştü solmadı
Ne baharda, ne kışta
Renkten renge boyandı
Sevdasına varmaya.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:42 PM
Güllü Türkü
Eylen tabip eylen
Derman eyle yarama
Olmuş gardaş olmuş, can
Bir viran bağ olmuş.
Döndüm baktım dertlerim dağ olmuş.
Dinle tabip dinle
Derman eyle yarama
Acı katmer katmer gül olmuş
Dikeniyle avuçlarım kan olmuş
kan olmuş.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:42 PM
Gülü Yolunmuş Bir Dikenli Çubuk Sunulmaz Aşka
Şaşkın, paslı
hem çirkin
hem yaslı bir aklın
karamsarlığı
döndürür aklı,
fesat, çıkarcı,bozguncu
gülü yolunmuş bir dikenli çubuk
sunulur mu aşka...
Kimsesizken bile
aşk tazeleyebilir misin hayatla,
her baharda
açabilir misin gözlerini,
yeniden bakabilir misin
sevgiyle insana?
Her yeni mevsime gardropp yenilemek
örtünmekten başka birşey değil.
İçinde kara bulutlar yağar giysilerin üstüne
kimse bilmez,
sen bilirsin ama.
Hayatla yeni randevulara giysi kar etmez
içini yıkamak gerek,
sevgiyle.
Keşke diyorum
her yeni sezon,
dev moda defileleri gibi
yeni fikirler, duygular ve akımlar peşine düşse insan soyu,
yıkansak birlikte,
aynı göğün altında,
ışık huzmelerinin içimize inen sıcaklığıyla,
inse gözlerimizden perdeler
ve yeniden sevilsek insan insana.
Gerisi
dağa, taşa
böceğe,kuşa...
Aşk tazeleyebilir misin sen
her bahar
hayatla?
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:42 PM
Gülümse
Hiçbir yere yetişmen gerekmiyor artık
ve hiçbir yere geç kalmayacaksın.
Aklını ıslah edip,
bilincinle
dağların öte yanına aşman da gerekmiyor.
Zaten,
öte yanda
hayaline kapıldıklarımızdan başka birşey yok.
Hiç kimse beklemiyor bir yerde.
Nasıl etsemde harika görünsem çabası,
çekicilik provalarının sığdırıldığı
bir metrekare
ayna karşısı
anlamsız artık.
Sürmelenmiş gözlerin,
boyanmış dudakların
ve çıldırtılmış saçların ederi
yağmur yağana
rüzgar çıkana kadar.
Birde
Provaların mimarı kahramanının,diğerlerindeki keşiflerine kadar.
Herkesten ve herşeyden farklı olduğun bir yanılgı.
Birisin işte,
milyarlarcadan herhangi biri.
Düşlediğin kadar büyüksün
ve diğerlerinin görebildiği kadarsın yanlızca.
Kendi isteklerinin ve hedeflerinin peşinde koşanların
geçerken görmediği
koşarken çarptığı
çarptığında düşürdüğü
düşürüpte kaldırmadığı biri
ve seninde koşarken çarptığın diğerlerinin
düşe kalka
güle ağlaya ördüğü kozanın
kelebeğe evrildiği yerdesin.
Ömür kısa sanma.
Menzilin kadar uzundur ömrün,
azlığından yakınma.
Olması gerektiği gibi ördüğün kozanın içinden çıktığını
unutma.
Olabildiğin kadar yaşa.
Göreceksin kendini o vakit
yaşamın öteki yüzünde
diyeceksin ki
fena da sayılmam hani.!
Sen gülümse
hayat da gülümsesin sana.
Bağırma,
sukun et usunu
dinlensin usun
sevebildiğin kadar hayata yakınsın
kaçma.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:42 PM
Gülüşün Öyle Gerek
Sıcak, içten
uysal
gülüşün öyle gerek
Yavan tatsız aşın lezzeti.
Nazlı, kaçkın
öyle gerek gülüşün
güzelleşen yüzünün doyumsuz seyri
inerken içime ırmak ırmak
uslanırım
Gülüşün öyle gerek
taşırır sevecen kavrayışını insanoğlu insanı
çağırır
gel der
sev beni.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:43 PM
Güneşin Olsun
Yaşam kaynağı olduğunu ayrımsamadan karşıladığımız,
güneş gibidir
dostluklar.
Her göründüğünde
ısıtır içimizi,
yoklukları
kış, ayaz.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:43 PM
Güven-2
Gözlerine değdiğim an
içim titrerdi bilirsin,
andı o an
kaybolurdum anın ardından
geçmişin karanlık kuytularında.
Kaydını tutmaya bile vaktim olmazdı
içime inen sıcaklığın,
ben dünün diplerine çekilirken
sen yarına yakındın.
Vaktin bize kurduğu bir oyun bu kovalamaca
sana gelsem kaçtın
bana gelsen
saklandım.
Uzundur seneler
günler birbirinin ardında katardır
dumanı tüten,
kıvrılıp giden yoldan uzaklaşan katar ardına baktığım
görülmezdi kuytulardan.
Uzun sevişler süsledi düşlerimi
doğaç varlığın
içinden fışkıran alevin rengi sarı,
o deli güz çiçekleri
kasımpatları gibi sıcak ve huysuz...
Ben sana saklandım,
Senden değil, desem
iniversem alabildiğince an sıcaklığına,
dokunabilir misin gözlerinle gözlerime,
tutabilirmisin beni
öleceğimi sandığımda.
Ne tuhaf şey
insanın kara bir örtüye bürünüp ısınmaya alışması,
sıyrılıp içinden,
çıplaklığıma düş giydirip
inmek istiiyorum sıcaklığına,
öleceğimi sandığımda
tutabilir misin beni gözlerinle.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:43 PM
Güven
Can çekilmiş gözlerine
derman olmaya geldim
bakışlarımdan kaçırma gözlerini
damlalardan aldığım ıslaklığı
gözçukuruna yağdırmaya
serçe kuşlarını
suya çağırmaya
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:43 PM
Güz Evine Sunulan Hüzün Lokmaları
Kuşlar geçiyor gök içinde
bulutlar dolduruyor maviliği,
damlalar soğuk rüzgar kolluyor,
evindeyiz
güz evinde.
Konuğa sunulan
hüzün lokmalarından atıştırıyoruz bir, iki.
Edep gereği saldırmadan ikrama
önce nefsimizi doyuruyoruz aklımızla,
Yoksa hüzün hatırlatır acımızı
hangi kuvvet dindirir
sevgiye açılan yaranın sancısını.
Konuğuz
güz evine konuk.
Azar azar alırız sunulan hüzün lokmalarını,
sevginin acısını usul usul okşamak için
kanatmadan...
Gök ağlar birazdan,
yağmur yağar.
O vakit sen de ağlarsın.
Sakın içine ağlama
yarayı azdırırsın...
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:43 PM
Hayat Tutkusu
Celladımla randevum
zaman içinde,
mekan bilinmez
dolanırım ben...
Hayata tutkuyla bağlılığıma sebep,
celladımla karşılaşacağım güne
aslında mecburum.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:43 PM
Her Son Erkendir Aslında
Hep erken gelir ölüm,değil mi?
Geriye
anlattığı ve bitiremediği
onlarca masalı kalır insanın.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:43 PM
Huysuz Döngü
İki yaprak kaldı dalda
dün çoktu
bugün az
yaprak
yel eserse uçuverecek gibi
dururken, puslu göğün altında
güz kapıda
gazeller yerde
beklemekte
son yaprağı.
Bahçede birikenlerin harbinde
ve sokak sokak süpürürken gazelleri
bakar dururuz
dalda asılı iki yaprağa
düşsede süpürsek
süpürsekde kurtulsak der gibi sabırsız.
Beklemekten huysuz
ve sabretmekten yorgun
salınırız
kara kışın evciğine
ki
kurulur kurulmaz yerimize
beklemeye koyuluruz
dallarda yeşerecek yaprakları.
Dün çoktu kar
bugün az
ısınsa şu hava
hepsi eriyecek gibi durur etrafta
bahar kapıda
toprak yerde
beklemekte son karı.
Ayazın harbinde,buza kesmişken eti insanın,
kemiğe varmadan buz
aşarken sokakları
yoklar dururuz havayı,
şu soğuklar gitse
gitsede kurtulsak der gibi sabırsız.
Beklemekten huysuz
ve sabretmekten yorgun
salınırız baharın evciğine
ki
kurulur kurulmaz yerimize
beklemeye koyuluruz
renk cümbüşü baharı.
Dün çoktu yağmur
bugün az
bulutları gözler dururuz
yağsa
yağsada kurtulsak der gibi sabırsız.
Beklemekten huysuz
ve sabretmekten yorgun
salınırız
yazın evciğine
kurulur kurulmaz yerimize
beklemeye koyuluruz
daldan kopacak yaprakları.
Dün çok sıcaktı
bugün az
serinlese
serinlesede kurtulsak der gibi...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:43 PM
Islak Öykünmeler ve Güneşten Gelen Çelişki
Islak öykünmelerdi güneşin altına serdiğim
hem ıslaklığına öykündüğüm
hem güneşin altına serdiğim
çelişkinin adıydı yaşamak.
palamut daldan toprağa uyumla düşüyor
uyumla suluyor yağmur palamudu
kök toprağa uyumla uzuyor.
İnsana özgü olmayan her şey uyumla kavuşuyor birbirine
ki ben bir parçasıyken doğanın
başkalaşmış insanım...
Bundan belki uyumla birleşmiyor çelişkilerim.
Çatıştıkça kıvvılcımlar saçıyor.
Anlaşılan insanı yoran çelişkilerin varlığı değil
çelişkileri birleştirme olgunluğuna ulaşmamış yakınlaşmaların çarpışması.
Olgunlaşmamış bir palamut daldan düşse
toprağa çarpmış olur anca.
Ne hasret olur suya
Ne kök salar toprağa...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:43 PM
Islık
Güneşin bütün ıslıklarını çektim
sabah
erkenden
her yalnızlıkta çalınsın
mutlu gülücüklerle çocukların yanaklarına konsun diye.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:43 PM
Işık Evrenseldir
Işık sevmez sınırları
zorlar doğan günde
perdenin arkasından içeri
insanın yüzüne yüzüne.
Kapıların aralığından,
ufacık bir delikten yahut
sızar içeri.
Debelenir karşıki duvarda
öteye geçmek için.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:44 PM
Işıklar
Gök duman
gök mavi
aralanıyorken üzerinden perde
günün ilk ışıklarıyla buluşur an.
Sorgusuzca,
zamanın titrek ellerinden
gece nöbetini
aldınız mı ışıklar?
Geceyi darettiniz de
sabahı zor ettiniz,
hadi şimdi deyin ışıklar...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:44 PM
İki Serçe
Gökyüzünde kanat çalan iki serçe
uzaklaştıkça ufaldı biri
öteki süzüldü bir dala
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:44 PM
İkili
Vaktin çılgınlığına apansız
takılıverdimi us
göğe yükselir yürek
zamanı geldiğinde oku isabet alsın diye
çılgın zaman hızlı akar
belli olmaz ne yana akacağı
tetiktedir elbet yürek
kendinden öte giden usu
tam anında vurmak için
En çok bu yüzden
hem dosttur akıl yüreğe
hem düşman
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:44 PM
İtkisi Nefes
sızıyor gün inceden
söğüt dallarına tutunmuş yaprakların üzerinde oynaşıp
usuldan iniyor göz çukuruma
başımı kaldırıp göğe bakasım çok
şu çatıda seken serçeler olmasa
Bin ağaç düşlüyorum
bin ağaç üzerinde on binlerce göz
kara kara
ıpıl ıpıl
serçe gözleri
ne vakit iklim değişse
otağını terketmeyen
Kimbilir
bizden önce çektiler günü kendilerine diye
imreniyorum belki de
oncadır uyandığımdan serçe sesleriyle
Taşıtlar ve ritimsiz insan sesleri
tahammülsüz bir varoluşta
aklın koyverdiği
deneyimin yetmediği kadar
tahammülsüzlük içinde
serçe kadar gayretkeş olana kadaaaaar
gel geç sabrımın kıymeti yok
Bilirim kaç günü aşkla kucaklayıp
gözlerimden kaçırdığım kıymetinin
duvar örgüsü saydamlaşana kadar
ölümledir randevum
oysa hayatla başbaşa kalabilmek
usulca indirmek başımı hayatın omuzuna
uyuduğum zamanlara sakladığım rahatlığı
bakışlarıma giydirmek
dünyanın bir yerinde gayretkeş yaşayan bir canlı olabilmek
ve hatta serçe vakti günbaşında
usulca tutunmak
ışıktan damlaların sıcağına
hem varıp
söğüt dallarına tutunmuş yaprakların damarlarına akmak
itkisi
nefes
so hımm
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:44 PM
Kalk De Hadi
Kalk ki süresin izini
düşlerinin.
Ovada yeşil
dağlarda kekik kokusu salınmış hayatla,
inceden inceye buluşur,suyun sesi.
Kıvrılmış iki ince yay gibi seçilirken dağların çehresi,
gece güne veda valsinde.
Kalk ki sabahın seyrinden evvel
davranasın
günden önde koşasın,
inat değil mi bu
hayal peşindelik,
yarışasın ha yarışasın,
gerçeğin değişmez oluruyla.
Bir yılkı olmuşsun gayri
dönüşü yok gidişinin...
Kalk de hadi
toplayasın pılını da pırtını
da,
vakit dar
vakit geçe yakın.
Güneş doğmaya meyletmiş şu karşı ki gölün üzerinden.
E hadi.
Şimdi güneş doğacak
kuşlar süzülecek üzerinde gölün
rüzgar yalayacak
göl dalgalanacak
balıkçılar teknesinde balık telaşesinde
birkaç ayyaş uyumakta ötede
kalk
de hadi
bebesini doyurdu ana
aksütünden bebecik emdi uyudu memede
tavan arasından tıkırtı ile güne başladı fare
hadi be
hadi be.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:44 PM
Kavak, Nehir ve Tekerleme
Ağaçlar
kavak ağaçları
dizelenmiş yanyana
uzun uzun
yaşlı
Suyu bol bir nehir geçmektedir civardan.
Kavak ağaçlarının yaprakları
hışırdamaktadır rüzgarla
suyu bol bir nehir geçmektedir civardan.
Gökyüzü
mavi
birkaç saksağan gezinmekte
birkaç saksağan
tepede
uzun uzun kavak ağaçları
suyu bol
bir nehir geçmektedir civardan...
Balıklar nehirde
nehirde balıklar
birkaç adam da var
ağ atmışlar suya
uzun kavak ağaçlarının yaprakları hışırdamaktadır rüzgardan
beklemekte iki çocuk
meraklı
ağda takılı balığa
Traktör sesi uzaktan
köye çıkan yoldan
bir ses
duyulan traktör sesi
rüzgar hışırdatmaktadır yaprakları
uzun
kavak ağaçları yaşlı
suyu bol bir nehir geçmektedir civardan.
Birkaç adam ağ atalıberi suya
güneş çıktı tepeye
taaaaa tepeye
meraklı iki çocuğun gözleri
merakla
hışırdayan yapraklar güneşle
parıldamakta.
Suyu bol bir nehir geçmektedir civardan.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:44 PM
Kül Rengi Bir Düştür Hikayem
Ayak seslerin
Kapı ardında duyulan
Uzaklaştıkça sen
Silikleşiyor sesler
İçimde yankı çoğaltarak
Geçip gittiğin sevdam
Yalanlıyor kendini
Ardına bakmadan gittiğin kadar inatla
Yokuş üstü ceviz ağacının dallarına asılarak
Haykırıyor geceye
Sevmiyorum diyor
Sevmiyorum ben
Hiç sevmedim hatta
Bir Ateş düştü koynuma
Yoktu su
Tek bir damla su yoktu ki
Damlasın
Sardıkça ateş içimi
Yandım
Ayrılığı sevdaya
Sevdayı ayrılığa kavuşturmak
Kovalamaca içinde yenik düşen
Zamansızlık değil
Hayat değildi
Koynumdan çaldığın suyun hakkını istiyorum senden
İşte hikaye
İşte ateş
Bittiği bu
Kaldığı kül...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:44 PM
Kızıl Kan Gülleri Büyüten Uygarlık
Ateşin keşfi ile
Uygar oldu insan
Ateş üzerinde büyüdü uygarlığı
Savaş ateşleri
Ateş uygarlığını kutsarcasına
Yakıyor cesetlerini
Yak büyü
Harca büyü
Büyüt uygarlığını...
Güç onun
En güç senin,
Atom gülleri yağdır kentler üzerine,
Ot bile bitmesin ateşin düştüğü yerde,
Bir tek kızıl kan gülleri bitsin...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:45 PM
Küs Ağacı
Gide gele
çoğaltıyorum dallarında meyvaları
senin adın küs ağacı
benim yolum uzun
Bu son gelişim artık,biliyor musun
senden...
bilmem ki nasıl anlatılır
şu içimdeki kıvranışın bir adı var mı
boğazıma düğümlenen üzüntümün sıfatısın sen
Yaşımın üçünde başlayıp
onyedide doruğa çıkardığım
nerden estiğinden bihaber
fırtınalar kopardığım
ve
, hala
yollandığım yolculuklarımın sebebisin sen
adın küs ağacı
belkide olmasaydın hiç
böyle koşarcasına
sana insansız beni anlatmaya koşmazdım
Dağın haberi olmadan gelen
bu
kaçıncı tavşanlığım.
Sen duyarsızlıklardan kaçışımsın
duyarsızların çokluğunda
gelişimin sıklığı
anla
anlıyor musun
Bak
elimde bir balta
artık olmamalısın
üçümden beri gelişlerim
ve işte
hayır
kapat gözlerini canını yakmayacağım,
balta sende işine
bitir çabuk işini
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:45 PM
Mavi Okyanusun Beyaz Atlıları
Suyun kalbe değdiği an yaşanan serinlik
üşütmez insanı
düşlerle sırdaş
yaşamın içinden çıkıp gelmiş gerçekliğin
Elidir su
Kalbe dokunan
Ferah, içten
Hem akışkan suyun peşi sıra
Çıkarsın içine düştüğün kuytulardan
Seyrine durduğun mavi okyanusun içinde uçuşur kelebekler
Beyaz atlı kanatlılar
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:45 PM
Nen
Yarın seninle
kelebek kovalamaca oynardık çocuğum, ama
kolleksiyoncu birileri
çaldılar oyunumuzu.
Topladıkları kelebeklerin renkli kanatları
iki cam arasında.
Seninle yarın
biz
köşe kapmaca oynardık çocuğum, ama
işportacı ve zabıta birileri
çaldılar oyunumuzu.
Oynamaktalar her gün
hem,gün boyu.
Yarın seninle hırsız var oynardık çocuğum, ama
koca ülke oynamakta bu oyunu,
hep beraber,gece gündüz...
Ne oynasak
ne oynasak.
Hele bir yarın olsun,
düşünürüz çocuğum.
Hadi şimdi uyu,
uyu da büyü
nen çocuğum.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:45 PM
Ölümcüldür Yokluğun
Bilemezdim yokluğunun bu kadar ölümcül olduğunu
ve binlerce bıçak gibi saplanacağını içime.
Her günüm katran karası gibi bulaşırken üstüme,
gözlerin gelir aklıma,
gözlerin ışır içime,
aydınlığı ile kor edercesine yüreğimi.
Keşke diyorum,
bir sen olsaydın yanımda,
birde hiç kimse...
Bazen,
bazen o kadar uzağımdaki şu yer, gök.
Ellerin kadar,
yüzün, sesin kadar uzak...
Çıldırtan özlemimin kucağında savrulup,
senin yanına düşürse rüzgar beni
ve keşke diyorum,
bir sen olsaydın yanımda,
birde hiç kimse...
Sevişimin coşturduğu nehirlerim,
akmak isterken okyanuslara,
bir göl oluverdi,
ölümün sessizce sokulup seni götürdüğü an.
Topraklar sanki düşman bana,
seni benden aldı diye.
Buharlaşsın gölüm,
durmaksızın düşsün damlalar toprağına
ve keşke diyorum,
bir sen olsaydın yanımda,
birde hiç kimse...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:45 PM
Özgün
Bazen,
yaşanılası öyküleri uzakta ararız.
Oysa
her öykü,
ışığa uçuşan kelebekler gibi
yüreğe üşüşür.
Elbet, yürekte ışık
parlak ve keskinse.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:45 PM
Özgürlük
Güneş kızıl oklarını saplarken suyun özüne,
yetişme gayretkeşi bir yağmur damlasıdır,
vaktine...
Payına düşen yakamozlardan kapıp,
kanadına bulaşmak için bir martının.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:45 PM
Pencereden Gelir İçeri Hayat
Yağmur ardı sabırdır
toprağın yaydığı koku
bekleyişinin sabrı.
Bekleyişin taşırdığı özlem
uzaklıkla özdeş çekimin cisme uyduğu an
toprağın bağrındaki can
haykırırcasına hüznünü
verir rüzgarın omuzuna.
İçine aldığı iğde kokusu
kırdan çiçek
daldan yaprak
kokusu omzunda,
asılır gücüne.
Ilık eser pencereden içeri
omzunu gönlüme yıkarak.
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:45 PM
Pir Baba
Horasan ilinden aldım sazımı,
yollar
katar katar olmuş göçebelerin seli
iken,
yurt yurt çağırır ilim,
geldim Sivas iline,
Pir’im
Baba İshak ve Çağdaş...
Yaşamım
efsaneler ve söylencelerde,
yaşım 792 de doğalı beri bu günde.
Nişabur’dan aldım yolu vardın Nevşehir’e
Aklım insan sevgisiyle, ilimle.
Sevgi bu gönlü hakka varan,
İlim bu aklı dolandıran,
Kardeşliktir umudu koşturan,
düşman tutan yaddır,
yad olan bizden değil...
Biz idik yurda emeği eken,
biz hançeri gül eden,
dost acısını deyip ömrü hoşeden,
Hacı bektaş hak ile özdeş
insanoğlu piriyim...
Sene ikibin altı,
çağda olmuşum insana ayan,
dolandır aklını söz ilimin,
dolandır gönlünü, söz sazın sohbetin...
Pir’in özü haktır,
sevgiyi arayan haktan yanadır,
sevgiye kıyan cana kıyandır,
maldandır gelen zarar,
sevi candan değil,
silah icad edense, sevgi değil...
Işığıyım cemalinin,
itkisiyim miskinliğin,
arı gibi çalışanın kendisiyim,
adım Hacı Bektaşi Veli
Pir’im baba ishak ve Çağdaş...
Sen de bana Pir Baba,
mezarım andığın yerdir,
evren çözmek istediğin sırdır,
çözdüğün sır sa kendin.
Hak insana olmuş gönül,
gönülden gönüle erişir yol,
beni sorarsan kendinden sor,
de bana Pir Baba,
sırra mazhar olanın eriyim...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:45 PM
Rengini Arayan Dünya
On yaşlarında bir çocuğun anladığı kadar anlıyorum
Savaşmak sözcüğünü
Yoksul olmanın gereksindiğin çok şeyi alamamak olduğunu
Ve haksızlığın doğarken getirilmediğini
Ağayı, beyi, dayıyı
O yaşlarda bir çocuk kadar anlıyorum
Susuyorum
Sus diyorlar, vurulursun
Büyümek istiyorum
Aklımın ve ruhumun şiddetli isteği bu
Büyümek ve söz sahibi olmak
İsteği ile
Büyüklerimin korku ve acı yüklü tecrübeleri arasındaki gerilimden
Hızla uzadı boyum
Zaman doldu taştı
Doldu taştı
Sen de otuz
Ben deyim kırk yaş ilerledim
Hala on yaşlarında bir çocuğun anladığı kadar anlıyorum
Savaşmak sözcüğünü
Anlayacak başka ne var ki
Savaşmak insanın kirli yüzü
Barışsa mavi
Salıyorum umutlarımı maviye
Her biri bir güvercin paçasında,
Aldığınız gün, siz de salın umutlarınızı
Maviye
Barışçıl kuşkanatlarıyla
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:45 PM
Savaşa Dönük Çocuk Sesleri Ki Cıvıltı Değil
Ve ateş saçlarından yakaladı
Oyun sonsuzluğundaki çocukları
Kanattı ellerini
Oyuncaklarını aldı
Korkuydu gözlerindeki parlaklığın adı
Tanımadıkları dünyanın korkunç yanınaydı
Tanıklıkları
Tedirgin uykularda geldi ölümleri
Ana kokusu değil
Ateşe değmiş et kokusu idi üzerlerine sinen
Derisi alınmıştı yüzlerinin
Ölmeden önce…
Çığlıkları bu yüzden
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:46 PM
Sebatiye Külün Ve Ateşin Adı
Sebatiye
dağların ömründen ördü saçını
yaylalarında
Kızılırmak’la Tavra’nın
dili ile
acem ile karışan,
tarihi yazdıran,
tarihten akan
çağıl çağıl coşan tınısı sazın...
Sebatiye
savaşlara mecbur
ve
boynu vurulan türkmenin
ağıdına,
yedi kapıdan korunan surları ile sırra,
Teber uzatmış boynunu Kızıldağlar’a bakar,
bil ki güneş utanır yarın yüzüne bakmaya...
Sebatiye
hani sen içliydin
Pir Sultan’ı doğurandın
Aşık Veysel’in şehriydin
şimdi
otuzyedi canı yaktıran
el oğlu elsin,
Sebatiye
2 Temmuz’dan gele
adısın külün ve ateşin...
Kaç asır geçti de bitmedi ahı mazlumun,
çektin de tüketemedin
bedbah gülüşlerini,
ozanın sazının telleri yolundu
tutam tutam saç idi mızraba dolanan,
oysa tarihi yazdıran,
bağrında yaşayan halklardı...
Yavuzun kılıcının adı oldu ateş
sen kendi oğlunu kızını yaktın.
Akdağlar’dan yel eser de
Yıldızeline varmaz mı,
Usta saza davranırda
canlar semaha durmaz mı,
bre zalım bu kaçıncı ferman
daha kaçıncısı,
diri diri yakmak
Sebatiye
senin dönen çarkın mı?
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:46 PM
Sen Gidersen Yıldızlar da Gider
Sen gidersen
Her şey gider
Ağaçlar, bulutlar ve karıncalar alır
İlk yaz çocukluğumu.
Buruk duruşum kalır geride
Boş sallanır salıncak
Sen gidersen
Her şey gider
Ve her şey
Gözlerimden alır sonsuzluğu
Kuşlar da gider
Güz kuşları
Hazan oku değmiş yapraklar uçuşur rüzgârda
Güz hüznü kalır geride
Mahzun bakar gözlerim
Sen gidersen
Her şey diyorum
Ve her şey
Bütün asfaltlar
Demiryolları silinir
Vapurlar son seferini yapar
Uçak geçmez semalardan
Sen gidersen
Koca dünya kalır geride
İnsanlar kalır
Ve kimse anlamaz beni
Sen gidersen
Durup düşünmenin bir önemi yok.
Gönlün akılda dizgini mi var sanki?
Bağırsam alabildiğine
Ezsem seni hece hece
Gönlüm gider
Aklım kalır geride
Sen gidersen
Utanırım ağlamaktan
Boş vermişlikten
Ve olura uyarlanmaktan utanırım
İlk öpüşmede ürperen deli aşıklar gibi
Tırmanırım gökyüzüne
Yıldız toplamak için ceplerime
Işısın içime
Her gece diye
Yıldızlar da gider
Sen gidersen...
Derya Kızılgöz
GooD aNd EvıL
03-25-2009, 10:46 PM
Sensiz Şiir
Hoy!
Hoy da hey...
Kar yağıyor
Yağıyor
Yağıyordu
Evlerin bacaları
Tek katlı derme çatıklı evlerin
Bacaları
Tütüyordu
Kül rengi duman çoğalırken üzerinde şehrin
Sokaklarda
Ekmek derdinde ordu
Dolanıyordu
Ben üşüyordum,sen yoktun
Ssssss....t
Dinle
Yel değiyor güne
Arap beygirlerinin toynaklarından
Ve ağıtlarla yüklü sesleri taşırken yel orta doğudan
Savruluyordu çöl kumu sokaklara
Yanıyordu bir şehir
Ekmek derdinde ordu ölüyordu
Ben ağlıyordum, sen yoktun
Su tutmuyordu toprak
Susuz kök çürüyordu
Mekan tutmuştu her yanı çaresizlik
Tükeniyorken insanlık
Ben özlüyordum, sen yoktun
Her yeni gün devrilirken, asırlık çınar gibi başımızdan
Yalnızlık geceye göz süzüyordu
Her gün sensizken asırlıktı
Ben seviyordum, sen yoktun
________________________________________
Derya Kızılgöz
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.