GooD aNd EvıL
04-04-2009, 04:53 PM
DSP Genel Sekreteri Süleyman Yağız, parti içinde son günlerde yaşanan tartışmayla ilgili “Mesele, özü itibariyle Kılıçdaroğlu meselesi değildir. Mesele, DSP kimliğini taşıyan bazı arkadaşlarımızın kendi adayları yerine başka adayları desteklemesi meselesidir” dedi.
Yağız, yaptığı yazılı açıklamada, parti içerisinde yaşanan tartışmanın bazı yanlış yorumlara ve algılamalara yol açtığını ifade etti.
Meselenin kesinlikle kişisel bir mesele olmadığını belirten Yağız, “Mesele, özü itibariyle Kılıçdaroğlu meselesi değildir. Mesele, DSP kimliğini taşıyan bazı arkadaşlarımızın kendi adayları yerine başka adayları desteklemesi meselesidir” değerlendirmesinde bulundu.
Halkın yoğun talebi doğrultusunda 2007 seçimleri öncesinde CHP ile “kurumsal değil, bireysel işbirliği” gerçekleştirdiklerini anımsatan Yağız, 2009 yerel seçimleri öncesinde de toplumsal talep üzerine CHP'ye, “CHP'nin belediye başkanı olduğu yerlerde biz aday göstermeyelim, DSP'nin belediye başkanı olduğu yerlerde de siz aday göstermeyin” önerisinde bulunduklarını, ancak bu önerinin tartışılmadan kabul edilmediğini belirtti.
Yağız, şunları kaydetti:
“Buna karşın biz, belli hassasiyetleri dikkate alarak Ankara Büyükşehir'de aday göstermedik. Onun dışında her yerde ve her kademe seçimlere girme kararı aldık. Böyle bir noktadan itibaren bir DSP'liye düşen, herhalde kendi partisinin adaylarını desteklemektir. Bir DSP'linin başka bir partinin adayını, adaylarını desteklemesi kabul edilemez.
Ama tartışma konusu olan arkadaşlarımız, sanki böyle bir önerimiz, her yerde ve her kademe aday gösterme kararımız yokmuş gibi, kendi adaylarımız dururken başka adayları desteklediler. Desteklemekle kalmadılar, başkalarına da destek için çağrıda bulundular.
Üstelik bunlardan biri (Ahmet Tan), CHP'nin seçim otobüsünün üstüne çıkarak turlar attı. Bu kişi, bu tutumunu sürdürürken, 'Ben Ecevit'in son genel sekreteriyim' diye iddiada da bulundu.
Oysa Ecevit'in son genel sekreteri de benim, partimizin şimdiki genel sekreteri de benim. Bu kişinin, CHP seçim otobüslerine binmesini de 'Ecevit'in son genel sekreteriyim' iddiasını da etik değerlerle bağdaştırabilmek mümkün değildir
Yağız, yaptığı yazılı açıklamada, parti içerisinde yaşanan tartışmanın bazı yanlış yorumlara ve algılamalara yol açtığını ifade etti.
Meselenin kesinlikle kişisel bir mesele olmadığını belirten Yağız, “Mesele, özü itibariyle Kılıçdaroğlu meselesi değildir. Mesele, DSP kimliğini taşıyan bazı arkadaşlarımızın kendi adayları yerine başka adayları desteklemesi meselesidir” değerlendirmesinde bulundu.
Halkın yoğun talebi doğrultusunda 2007 seçimleri öncesinde CHP ile “kurumsal değil, bireysel işbirliği” gerçekleştirdiklerini anımsatan Yağız, 2009 yerel seçimleri öncesinde de toplumsal talep üzerine CHP'ye, “CHP'nin belediye başkanı olduğu yerlerde biz aday göstermeyelim, DSP'nin belediye başkanı olduğu yerlerde de siz aday göstermeyin” önerisinde bulunduklarını, ancak bu önerinin tartışılmadan kabul edilmediğini belirtti.
Yağız, şunları kaydetti:
“Buna karşın biz, belli hassasiyetleri dikkate alarak Ankara Büyükşehir'de aday göstermedik. Onun dışında her yerde ve her kademe seçimlere girme kararı aldık. Böyle bir noktadan itibaren bir DSP'liye düşen, herhalde kendi partisinin adaylarını desteklemektir. Bir DSP'linin başka bir partinin adayını, adaylarını desteklemesi kabul edilemez.
Ama tartışma konusu olan arkadaşlarımız, sanki böyle bir önerimiz, her yerde ve her kademe aday gösterme kararımız yokmuş gibi, kendi adaylarımız dururken başka adayları desteklediler. Desteklemekle kalmadılar, başkalarına da destek için çağrıda bulundular.
Üstelik bunlardan biri (Ahmet Tan), CHP'nin seçim otobüsünün üstüne çıkarak turlar attı. Bu kişi, bu tutumunu sürdürürken, 'Ben Ecevit'in son genel sekreteriyim' diye iddiada da bulundu.
Oysa Ecevit'in son genel sekreteri de benim, partimizin şimdiki genel sekreteri de benim. Bu kişinin, CHP seçim otobüslerine binmesini de 'Ecevit'in son genel sekreteriyim' iddiasını da etik değerlerle bağdaştırabilmek mümkün değildir