Tam Sürümü Görüntüle : Ensar Aktaş
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:19 PM
24 Saat Seni Düşündüm
Bugün yine
Kalktığımda seni düşündüm
Yerken, içerken
Gezerken, çalışırken
Hep seni düşündüm
Hep hayallerini gördüm
Zaten dün yatmadan önce de
Hep seni düşünmüştüm
Gece ıssızken, soğukken
Karanlıkken, sensizken
Hep seni düşünmüştüm
Rüyamda da seni görmüştüm
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:19 PM
Acelem Var
Acılar, çekilin yoldan
Acelem var
Düşün yakamdan
Hayat çok kısa
Daha yapacak çok işim var
Denizler kirlenmiş
Güneşte lekeler var
Bulutlar islenmiş
Ayda tutukluk var
Sevgiler tükenmiş
Yürekte kinler var
Saygı da ne imiş
Serde bencillik var
Nerede menfaat var
Hangi işte çok para var
Adalet kimlerin elindeymiş
Terazi de hileler var
Mum gibi eriyip gitmiş
Hani nerede insanlar
Nerede insanlık
Pes ettim doğrusu
Ben bu işleri beceremedim
Eğri büğrü yolları düzeltemedim
Acılar, çekilmeyin yoldan
Acelem var
Beni ancak ecel paklar
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:19 PM
Acıların Gurbeti
Tanrım bizleri yarattı
Kader gurbeti arattı
Gurbet hasreti tattırdı
Gariplerle doldu acıların gubeti
Kader dedik çıktık yola
Gazamız mübarek ola
Çalıştık hep vermedik mola
Masumlarla doldu acıların gurbeti
Biz fakiriz hep ağlarız
Gece gündüz çalışırız
Vatan özlemiyle yanarız
Fakirlerle doldu acıların gurbeti
Böyle gelmiş böyle gidecek
Hasretlik hiç dinmeyecek
Gurbetçinin yüzü gülmeyecek
Acılarla doldu acıların gurbeti
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:19 PM
Acıyla Dans
Hüzzam bir beste bir kulağımda
Diğerinde gramofon gıcırtısı
Gözlerimde yalnızlığın karartısı
Yüreğimse içler acısı
Gitmek sana ne kadar yakıştıysa
Terkedilmekte bana bir o kadar
Şimdi yanağımda duran bir damla yaş
Sanki ayrılığa takılmış bir inci alyans
Artık ne sen basıyorsun nasırıma benim
Ne de ben senin bamteline
İki sağ, bir sol, küçük adımlarla yavaş yavaş
Meydan bana kaldı, benim başrolde
Sarıyor belimden acılar sımsıkı
Acıyla dans bu benimkisi
Karabasan gibi omuzlarıma çökmese
Bir de şu hasret sancısı
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:19 PM
Ağlayamam
Gittiğin gün beni öldü sandılar
Aşkını mezara gömdü sandılar
Sel gibi gözyaşı döktü sandılar
Bir vefasız için ağlayamam ben
İçimi yalnızlık sarmış olsada
Kalbimi hasretin yakmış olsada
Gidişin dünyamı yıkmış olsada
Bir vefasız için ağlayamam ben
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:19 PM
Ağlayan İmgeler
Her kalemi tutuşumda
Diyorum ki yazayım
Sevgi dolu, umut dolu,
Pembe pembe şiirler
Sevgililer kavuşsun,
Çocuklar hep gülsünler
Son bulsun düşmanlıklar
Barışsın bütün küsler
Kâbuslar şöyle dursun
Gerçek olsun tüm düşler
Yüreğimden çıkıyor
güzel güzel sözcükler
Birden şimşek çakıyor
Beynimde bir fırtına,
İmiğimde düğümler
Ne oluyorsa oluyor
İmgeler hep ağlıyor
Kalemimin ucundan
Dökülürken kağıda
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:19 PM
Ah İstanbul
Denizi seyrediyordum İstanbul’da bir pazar günü
İstanbul ağlıyordu sanki, ogün bir başka hüzünlüydü
Bütün caddelerde hayatla ölüm kalım maçı vardı
Caddeler de bıkmışlardı bu kavgalardan, ama ne yapsalardı
İnsanlar ne İstanbul’un nede benim farkımdalardı
Onlar son düdükten önce bir gol daha atabilmenin uğraşında
Yada atamasalar bile, ezeli rakiplerinden,
Yani hayattan, bir gol daha yememenin çabasındalardı
Çünkü hayat bir sıfır öndeydi ve hakemin eli düdüğündeydi
Uzatmalar oynanıyordu artık, ve hayat bir sıfır öndeydi
Onlar yaşam turnuvasında final oynuyorlardı ve rövanşı yoktu bu maçın,
Onlar da hiç istememişlerdi belki de bu maçı oynamayı
Onlar birer oyuncu seçilmişlerdi, belki de birer kurbanlardı
Bir kere çıkarılmışlardı bu yalancı dünyanın arenasına
Kanmışlardı bir kere, İstanbul’un taşına toprağına
Ya güdeceklerdi deveyi, yada geçeceklerdi hendeği
Onlar birer figürandı ve çok iyi oynamalılardı rollerini
Ah İstanbul ah, hani taşın toprağın altındı senin
Altındı taşın toprağın, pamuktu yatağın yastığın
Ah İstanbul ah, sen mi bize aldandın yoksa biz mi sana
Ben mi sana kandım yoksa sen mi bana
Denizi seyrediyordum İstanbul’da yine bir pazar günü
Denizler devşirmişti sanki gökyüzünden aldığı deli mavisini
Şehrin üzerine çöküşmüş karabulutların kömür karasıyla
Bulutlarsa ortak olmak ister gibilerdi benim gözyaşlarıma ki
Gözyaşlarım kararsızdı,
Kararsızlık turları atıp duruyorlardı gözbebeklerimin etrafında
Ve sağanak olup denize yağmak ister gibilerdi sabırsızca
Dokunsalar ya ağlayacaktım gülünecek halimize kahkahalarla
Yada gülecektim ağlanacak halimize gözyaşlarıyla
Ah İstanbul ah, hani taşın toprağın altındı senin
Altındı taşın toprağın, pamuktu yatağın yastığın
Ah İstanbul ah, sen mi bize aldandın yoksa biz mi sana
Ben mi sana kandım yoksa sen mi bana
Ah İstanbul, neydi beni diğer insanlardan böyle ayıran
Ne oyuncu yapan, oynadıkları maça, nede seyirci bırakan
Neydi beni yıllar sonra yine dayanılmaz bir temmuz sıcağında
Yine Beyoğlu meyhanelerinin en sarhoş müşterisi olduğum
Dumanaltı bir cumartesi akşamından arta kalan şu pazar sabahında
Yine bu üzerinde yürüdükçe çürük tahtaları gıcır gıcır sesler çıkartan
Nice yeni umutlarla, sevdalarla merhabalaşmalara ve
Nice sessiz, buruk vedalaşmalara istemeden şahitlik etmiş
Ve nice bütün sırlarını denize gömmüş insanların son durağı olmuş
Beni bu kırık dökük iskelenin kenarına oturtan, neydi
Ah İstanbul ah, hani taşın toprağın altındı senin
Altındı taşın toprağın, pamuktu yatağın yastığın
Ah İstanbul ah, sen mi bize aldandın yoksa biz mi sana
Ben mi sana kandım yoksa sen mi bana
Yıllar önce yine sıcak bir temmuz pazarının sabahında
Yine bu iskelede, yine tam şuracıkta donakalmıştım ayakta
Kançanağı gözlerim uçsuz bucaksız ufuklara dalmıştı,
Ufukta kaybolup giden birşeylerin ardından bakakalmıştı
Beyhude uçup giden gençliğime hüngür hüngür ağlamıştı
Hayatım bir film şeridi gibi geçerken bulutların arasından
Martılar da ağlıyorlardı sanki, kanatlarını çırparak arkasından
Ah İstanbul ah, hani taşın toprağın altındı senin
Altındı taşın toprağın, pamuktu yatağın yastığın
Ah İstanbul ah, sen mi bize aldandın yoksa biz mi sana
Ben mi sana kandım yoksa sen mi bana
Bir çift ayakkabı için ağladığım bayram sabahlarını da hatırlarım
Bir misket için ağlattığım en iyi arkadaşlarımı da
Anamın çırpınışlarını da hatırlarım okuyup adam olayım diye
Okuldan kaçıp arkadaşlarla sigara içtiğimiz günleri de hava olsun diye
Ya daha onbeş yaşında ettiğimiz kavgaları okulun en güzel kızı yüzünden
Yo delikanlıydım ben, kimse yan gözle bakamazdı benim sevgililerime
Önce şiirler çalardım ünlü şairlerden aşk mektuplarını süslemek için
Sonra yırtar atardım sabahlara dek özene bezene yazdığım o mektupları
Kimdimki ben, neyimeydi aşık olmak benim, yuva kurup mutlu olmak neyimeydi
Kendi mutluluğum için yıkamazadım başka hayalleri, başka umutları
Ah İstanbul ah, hani taşın toprağın altındı senin
Altındı taşın toprağın, pamuktu yatağın yastığın
Ah İstanbul ah, sen mi bize aldandın yoksa biz mi sana
Ben mi sana kandım yoksa sen mi bana
Bütün sevaplarımı aldım sağ elime ve günahlarımı ise sol elime
İstanbul’du bana işleten sevapları da günahları da ve hesaplaşmalıydık,
Burada, şimdi verilmeliydi günahlarımın hesabı, bırakamazdım mahşere
Al işte işlediğim sevaplarım, senin olsun alda istersen at şu denize
Bırak günahların tümünü ben alayım, kalsın benimle
Ah İstanbul, ben ne yapmıştım ki sana, deli gibi aşık olmaktan,
Bütün ümidini sana bağlayıp, sana güvenmekten başka
Dur İstanbul dur, gelme üstüme öyle aç kurtlar gibi, işte sevdan bak duruyor avuçlarımda
Bir sevda kuşu gibi gelip konmuştu omuzuma, şimdi yaralı bir kuş gibi avuçlarımda
Al sevdanı alda, gençliğimi geri ver bana, yada da kucağını açsın şu deli dalgalar
Ben gidiyorum İstanbul, işte çıkıyorum son yolculuğa, elveda İstanbul, elveda sana
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:20 PM
Anormal Bir Adam
İnsan sevdiği kadar yaşarmış
Özlediği kadar severmiş
Ben bin yıldır seviyorum seni
Ve özlüyorum bin yıldan beri
Anormal bir adamım ben
Ne sevmeye doyarım
Ne de özlemekten bıkarım
İster anla, anlama ister-sen
Bakma saçlarımdaki aklara
Gönlüm henüz onsekiz yaşında
Sevilmenin tadına varmadan
Vurulupta giderim sanma
Kurşun yağdırılsa da deli başıma
Sen tarafından...
Vuracaksa yüreğin vursun
Göğsümün sol tarafından
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:20 PM
Asker Ocağında Babalar Günü
(Bu şiir henüz babasını hiç göremeden askerde ya da savaşta kaybetmiş tüm çocuklarımıza atfen yazılmıştır.)
Canım babacığım benim
Ne çok isterdim bu sözlerimi
Senin yüzüne söylemeyi
Oysa yüzünü hiç göremedim
Yetmiyor siyah beyaz bir askerlik resmi
Sağlamıyor yüzündeki sıcaklığı hissetmemi
Yüreğindeki baba şefkatini yansıtmıyor bana
Resmindeki o çatık kaşların
Doldurmuyor içimdeki derin boşluğu benim
Biliyor musun, canım babacığım
Büyükler beni hep sana benzetirler
Babasından almış kaşını gözünü derler
Bu yüzdendir her gece saatlerce aynaya bakışım
Senin eşgalindir kendi gözlerimde aradığım
İşte bu yüzdendir her gece gizli gizli ağlayışım
Canım babacığım, bu yüzdendir hayallere dalışım
Biliyor musun, canım babacığım
Ben artık gündüzleri hiç ağlamıyorum
Yasakladım kendime gündüzleri hayal kurmayı, ağlamayı
Sana kızdığımdan değil asla, kırgın olduğumdan değil sana
Pek belli etmese de, annem de çok üzülüyor bu hallerime
Dalıp dalıp gidiyor gözleri uzaklara
Uzun uzadıya dalıyor bir meçhule sessizce
Gözleri dolup dolup taşıyor sonra
İçine akıtıyor gamlı gamlı yaşlarını gizlice
Biliyor musun, canım babacığım
Bugün günlerden Babalar Günü’ymüş yine
Bütün bölük çarşıya gitti bir coşku bir neşeyle
Kimisi babasına ufak bir hediye alacakmış
Kimisi de telefon, telgraf açacakmış
Bense koğuşta yapayalnız, şiirler yazıyorum aklımca
İçimde yer kalmadı dertlerimi dökmeye
O yüzden ortak ediyorum kağıdı kalemi kendime
Biliyor musun, canım babacığım
Bir kerecik olsun saçlarımı okşamadın
Elimden tutup çarşı pazar dolaştırmadın
Çay bahçesinde oturup bir dondurma yiyemedik seninle
Olmadı işte, olmadı bir aile fotoğrafımız bile
Bir meşin topum, bir bisikletim bile olmadı, almadın
Bir komando künyesi ardında hatıra diye bıraktığın
Onun onurunu da hiç birşeye değişmem, yanlış anlama beni
İçimi dökmek benimkisi, hüzünlerim sana Babalar Günü hediyesi
Birde adını bıraktın bana ama bir kere olsun anmadın
Bir yağlı düşman kurşununa teslim ettin bütün hayallerimi
Seninle birlikte gömdüler sevinçlerimi, gençliğimi, geleceğimi
Olsun, ben yine de çok seviyorum seni, gurur duyuyorum seninle
Bu yüzden aynı bölgede yapıyorum askerliğimi
Bu yüzden her nöbet saatinde kesiyorum sınırdaki dikenli telleri
Sırf bu yüzden düşman topraklarına atıyorum her fırsatta kendimi
Biliyorumki bizi ayırdığı gibi kavuşturacak olanda o yağlı mermi
İşte o yüzden saymıyorum şafakları, beklemiyorum tezkeremi
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:20 PM
Aşikâr
Şıvgın gözlerindir seni şiar kılan
Baygın bakışlarındır beni şikâr yapan
Sessizliğim, korktuğumdandır kırmaktan seni
Yoksa ölümüne sevdiğim aşikâr değil mi?
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:20 PM
Aşk-ı Eflatuni
Ben seni güneşi sever gibi hatta güneşten daha çok sevdim
Çünkü güneş yalnız dünyayı aydınlatıp, ısıtıyor
Oysa sen gönlümü aydınlatıyor, içimi ısıtıyorsun
Ben seni çaresiz bir çocuğun denize düşerken
Sarıldığı yılanı sevdiği gibi sevdim
Çünkü yılan dalgalar kadar hırçın ve acımasız değil
Ve hiçbir sevgi çocuk yüreğindeki kadar saf değil
Ben seni kırmızı bir gül kurusu gibi sevdim
Çünkü gülün ömrü kısa oluyor, çabuk soluyor
Oysa gül kurusu ömür boyu saklanabiliyor
En güzel aşk romanlarının sayfaları arasında
Bende seni ömür boyu saklayacağım
Aşkınla dolu yüreğimin satır aralarında
Çünkü ben seni öylesine sevmedim…
Ben seni aşkların en yücesiyle
Aşk-ı eflatuni ile sevdim
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:20 PM
Aşk İçin Düello
Aşk
Ah, aşk
O öyle bir duygu ki;
Ne zaman, nerede,
Kimin karşısına çıkacağı belli olmuyor
Kimisi yaşıyor aşkı doya doya
Kimisi boyuyor baştan aşağı karaya
Kimisi kıymetini bilmiyor, geri tepiyor…
Tapıyor kimisi de, kul köle aşka
Ah, aşk
O öyle bir duygu ki;
Hekese nasip olmuyor işte
Sen birini seviyorsun, o başkasını
O seni seviyor, sen bir başkasını
Ah, aşk
Alması da güzel vermesi de
Doyulmaz tadına karşılıklı olursa bir de…
Ben de sevdim…
Seni sevdim, delicesine
Sen de seviyorsun, biliyorum
Ama aynı aşkı paylaşamıyoruz seninle
Kavuşamıyoruz bir türlü
Pozitif, duygularımız ikimizin de
İtiyor mıknatıs gibi birbirini,
Zıt kutuplardanız belli ki
Birbirimizi değil aşkı seviyoruz, değil mi?
Aşk için ölüyoruz ikimiz de
Madem öyle…
Var mısın düelloya?
Vuran aşkı alsın
Vurulan aşkın kurbanı olsun
Her halükârda kazanan aşk olsun
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:20 PM
Aşk Mavisi Gözlerin
Aşk mavisi gözlerin deniz derya
Dalarsam çıkamam bir daha
Diye, korkuyorum
Ne olur bakma bana
Öyle dalgalı dalgalı
Öyle aralıksız
Dalgalar yutar beni
Olurum alabora
Diye, demir atamıyorum koylarına
Derin derin bakma bana
Kaçamak kaçamak olsun bakışların
Bir çırpıda yakma beni
Serin serin olsun yakışların
Şarabın tadına bakar gibi
Küçük küçük yudumlarla
Bir yıldız kaysın gözlerinden
Bir yunus takılsın gök kuşağına
Alsın beni de, süzülelim bulutlara
Gitsin gittiği yere kadar
Yelken açalım gözlerinin büyüsüne
Vuralım diplere, tâ derinlere
Ben kürek çekerim yalnızlığa
Takadım kalmadığı yerde
Severek batarım gücümün bittiği yerde
Yeterki keşfedeyim aşkı mavi mavi
Gök gök, o deniz gözlerinde
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:20 PM
Aşk Mevsimi
Bir boşluğun yokuşunda hüzünlerle yarışırken
Ne sevdalar bitiyordu ben seninle tanışırken
Güneş şimdi yeni aşklarla doğuyor ufuklarda
Mevsimler bahara takılıyor yıllar bir bir aşınırken
Bulutlar ağlamıyor artık, yağmurlar sevgiyle yağıyor
Çiçekler solmuyor artık, içimizde kırmızı güller açıyor
Kara sevdalar tutunamaz buralarda, platonik aşklar
Doya doya yaşanıyor artık, masmavi renkli aşklar
Mevsimler hep aşk mevsimi, gerçek aşksa yaşanan
Esmezse hazan rüzgarları, sonumuz olmazsa hüsran
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:20 PM
Aşk Ötesi Bir Duygu Benimkisi
(Biricik eşim Gönül’e…)
Papatya falları açıp durma
Seni hâlâ seviyormuyum sevmiyormuyum diye
Ne o masum papatya yaprağı ölçebilir
Ne de bir dudağı yerde bir dudağı gökte
Cadı kazanı kaynatan falcı kadınlar bilebilir
Sana olan aşkımın mahiyetini
Bana sorarsan kalbinin sesini dinle
Sen ne kadar seviyorsan beni
Binle çarp, milyonla çarp, hatta inanma!
Matematik aciz kalır, hesap tutmazsa, şaşma!
Kendinle çarp beni, yüreğinle
Harmanla, çalkala, tart beni
Yayık yayar gibi yay sevgimi
Ama ne o mis gibi tere yağında ara
Ne de buz gibi köpüklü ayranında
Aşkımın sırrını, esrarını
O, Afyon kaymağından daha tatlı
Annelerin sütünden daha yüce, daha faydalı
Belki dillere destan, çocuklara masal olmadı
Cilt cilt romanlar yazılmadı
Ama şuna inanki;
Ne Mecnun benden çok sevdi Leyla’sını
Ne Ferhat ne Kamber ne de diğerleri
Evet, bir hayli zaman geçti aradan
Belki saçlarımın rengini aldı götürdü yıllar
Belki dünya görüşümü,
Yüzümdeki çocuksu tebessümü,
Belki aşkın rengini sildi süpürdü yağmurlar
Ama kalbimde ilk günki gibi saklı duruyor özü
Ne fırtınalar söndürebilir o közü
Ne de ecelin soğuk yüzü
Ne dağ delenler tanıdı böyle bir aşkı
Ne de kardelenler
Ne gözler görebildi böyle bir aşkı
Ne de gönüller
Gel, sen kahve falından da vazgeç
Diğerlerinden de…
Yüreğinin sesini dinle
Rüyalarını hayra yor
Ölümü gör, beni dinle
Sesimi berrak berrak akarsulardan duy
Elini göğsüne koy
Vicdanının sesini dinle
O da yetmezse
Dağlara, taşlara, kuşlara sor
Ben seni Ağustos’ta kar
Dağların ötesinde, çöllerdeki yar gibi
Bir bıldırcının yumurtasındaki zar gibi sevdim
İlk gün ne kadar sevdiysem
Şimdi de o kadar çok seviyorum
Ben seni Ay kadar, yıldızlar kadar, güneş kadar
Din kadar, iman kadar, ezan kadar
Nehir kadar, şiir kadar, eş kadar
Aşk kadar, meşk kadar çok seviyorum
Yetmiyor işte anlatmaya kelimeler
Mısralar yetmiyor işte, dizeler
Dönmüyor işte dilim bülbül kadar
Seviyorum işte hava kadar, su kadar, gül kadar
Ekmek kadar, aş kadar
Toprak kadar, yağmur kadar, göl kadar
Yanağındaki al, gözlerindeki umut kadar
Gümüş kadar, altın kadar, yakut kadar
Dünya kadar çok seviyorum seni
Cennet’te akan kevser gibi eşsizsin benim için
Sen gönül perisi, sen sevda prensesimsin
Gözlerin inci tanesi, sözlerin aşkın sonesi
Seviyorum hâlâ seni sevgi ötesi, aşk ötesi
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:20 PM
Aşka Kurşun Sıkacağım
Bu sabah bile bile ters yanımdan kalktım
Çünkü bugün benim başkaldırı günüm
Hayatımda ilk defa asi olacağım
Çözülecek kördüğüm…
Bütün gece düşündüm durdum,
Bir sağa, bir sola döndüm…
Başımı duvarlara vurdum,
Bir daha düşündüm…
Bir düşündüm, bin kudurdum…
Kafamın içinde akrepler gezinir oldu
Beynimi yıkadı durdu zifirî karanlıklar
Gözlerime perde çekti katran rengi anılar
Cahil fikirlere yenik düştüm,
Düşüncelerim zehirlendi anacığım…
Bugün aşka kurşun sıkacağım.
Sebep mi?
Öylesine desem… şaşırırsın tabiki.
Aşk sana beni verdi
Peki, bana ne verdi?
O’na el verdi, bana sırt döndü,
Ele gül verdi, bana diken,
Herkesi mutlu etti, bana öl dedi.
Yok öyle yağma! ..
Yaşamak için öldüreceğim
Gözümü bile kırpmadan çekeceğim tetiği
Canına meydan okuyacağım,
Ruhuna yasin…
Bugün aşka kurşun sıkacağım.
Eskiden hep üç elma düşerdi gökten
Bu kez üç mermi düştü
Biri bana, biri O’na, biri de aşka...
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:20 PM
Aşkın Gizem Surları
Ne sandığın gibi deliyim ben, ne de serseriyim
Aşkın kuralı böyle, bıraktım kendimi gözlerinden içeri
Yüreğine doğru, tepetaklak yeniş aşağı
Başka bir yolu yok gönül kalesini içten fethetmenin
Tek basamak çıkılmıyor yukarı mutluluk, beş düşmeden aşağı
Yıkılmıyor aşkın gizem surları, elden bırakmazsan aklı, mantığı
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:20 PM
Aşkın Hammaddesi
Sende dibine dalınmayı bekleyen okyanus mavisi mahrur gözler
Yüzünde mutluluğu simgeleyen gülkurusu sımsıcak gülüşler
Bende gülüşüne aldanıp gözlerine dalmaya davet bekleyen
Karşıkoyulmaz çılgın arzular, delidolu mağrur istekler, hevesler
Daha ne bekliyorsun, aşkın hammeddesi bu, hazır işte
Hadi artık, hadi gönder bir kıvılcım kalbime de, bu aşkı ateşle
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:21 PM
Aşkın Kül Kokusu
Odanın duvarlarına düşmüş gölgesi dün gece burada yaşanan gizli aşkın
Bir gecelik aşk mıydı bu yoksa yaz aşkı mı, anlamadı yüreğim hâlâ şaşkın
Vazo da solgun duruyor sana verdiğim, o kırmızı gül, o aşkın sihirli tortusu
Gül kokusu değil artık üzerindeki, bir gece de solmuş bu aşkın kül kokusu
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:21 PM
Aşkın Ölüm Orucu
Ey canım gözbebekleri türkuvaz renkli güzel
Bakışın güneşten sıcak, yüzün aydan parlak, bembeyaz
Yüreğin henüz bakire, deymemiş yabancı bir el
Gamzen gül açmış, dudağın kiraz, gülüşünse yaz
Eskiden çıksaydın karşıma, aşık olurdum ben sana biraz
Sırılsıklam, körkütük, deli dolu bir yıldırım aşkıyla en az
Çünkü ben aşk için yaratılmışım, hep aşk için yaşamışım
Lakin nerede o eski aşklar, hani nerede o eski haz
Önce aşk denilen şey kendini yıprattı, kirletip eskiltti
Sonra aşkım kendisini de beni de aldattı, çekip gitti
Şimdi ben kırkbin kere tövbeliyim, yeminli, temkinliyim
Aşkın ölüm orucundayım ve bir gün bu yolda öleceğim
Bambaşka, çok farklı bir aşkla Tanrı’ya döneceğim
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:21 PM
Aşksızlıktan
Gönlümün boşluğundan yakınıyordum
Mutsuzluğum aşksızlıktan zannediyordum
Neden benim de bir sevgilim olmasın diyordum
Öyle bir aşka düştüm ki bin pişman oldum
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:21 PM
Ateş Böceği Yıldız
Bir yıldız kaydı gökyüzünden
Kuyruğu gözlerime takılı kaldı
Bir dilek tuttum içimden
Ateş böceği zıpladı
Çekirge gibi aniden
Bu ilk, belki de son zıplayışıydı
Ne olduğunu bile bilmeden
Yıldız denize düştü
Deniz dalgalandı
Ateş böceği havada asılı kaldı
Yıldızlar tamamlandı
Dileğim tuttu işte
Denizden sen çıktın,
Hasretinse yüreğimden
Aşk bizi sardı yeniden
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:21 PM
Ayna Tut
Bir ayna tut kalbine
Tutta gör bak
Aşk mı, sevgi mi
Yoksa nefret mi, kin mi
Bu seninki
Bir ayna tut gözlerine
Tutta gör bak
Ela mı, kahverengi mi
Yoksa yağmaya susayan
Ağlamaklı bulutlar gibi mi
Gözlerine yansıyan
Gözlerimin rengi
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:21 PM
Ayrılık Treni (Gurbet)
(Bu şiir 60’lı yıllarda çalışmak için Avrupa’ya
gelen ilk kuşak işçilerimiz, babalarımıza atfen yazılmıştır.)
Biraz sonra kalkacak ayrılık treni
Bağışlamaz ayıracak iki candan seveni
Götürecek uzaklara, tanıtacak gurbet elleri
Bilmem kaç yıl göremiyeceğim nazlı yari
Son bir kez sarılıyorum sevdiğime sımsıkı
Hissediyorum kalbinin delice çırpınışını
Salıvermemek için zor tutuyorum gözyaşımı
Bizi bu hallere koyan kader mi yoksa para mı
Öpüyorum son bir kez elma yanaktan doya doya
Kokluyorum yarin ılık nefesini doya doya
Daha şimdiden hüzün çöktü, sonu hayrola
Biliyorum ela gözler dolacak yaşla, ama ne fayda
Son kez tutuyorum yarin yumuşacık ellerini
Son kez okşuyorum saçlarını, öpüyorum gözlerini
Son kez duyuyorum o ahenkli, tatlı sözlerini
Biniyorum trene, bir haykırış dillerde; unutma beni
Tren çalışıyor, kapıları tamamen kapandı
Açıyorum camı son bir kez göreyim diye yari
Bir anons duyuyorum, gelmiş hareket vakti
Yıllarca gitmez hayalimden yarimin şu son hali
Çöküp sızmışım koltuğun bir köşesinde
Dalmışım sevgi dolu güzel hayallere
Gözyaşlarım sel olmuş, vagon dönmüş denize
Nasıldım, ne oldum, Allah acısın hepimize
Sevenlerin kaderi mi bu bilmem ama
Bu bir suçumuzun cezasımı yoksa
Ne olursa olsun ayrılık çok mu çok zor
Kimseye göstermesin diye yalvarırım Allah’a
Gözlerimi açtığımda baktım gelmişiz gurbete
Kimi bagajının, kimi yoldaşının peşinde
Ben sanki ölü gibi donup kaldım yerimde
Ahh, ahh bir kavuşabilsem tekrar nazlı yarime
Boynum bükük, gözlerim yaşlı indim trenden
Kimi bir öpücük bekliyor sevdiğinden
Kimisi coşuyor kavuşmanın sevincinden
Ağlıyorum benim kimsem yok, dahi bir bekleyen
Götürdüler beni tenha bir sokakta bir köhne eve
Tanıştırdılar orada kalan bir kaç genç ile
Dediler bu gece yatın yarın başlayacaksınız işe
Anladımki daha şimdiden rahat huzur yok bize
O gece hep düşünüp durdum, uyku girmedi gözüme
Sabaha doğru dalmışım gözlerim yaşlı bir halde
Beni uyandırdılar, ağlama dediler be arkadaş
Teselli ettiler, geçer ilk gün biz de ağlamıştık diye
Sabah erkenden kalktık, varıp başladık işe
Üstelik en ağır en pis işleri verdiler bize
Zaten bütün talihsizler düşmüş gurbet ellere
Vazgeçilmez girmişiz bir kere biz bu işlere
Günler böyle devam edip giderken
Aylar yaşanmadan çekip giderken
Kimbilir dünyada nice mutlu insan varken
Biz her gün kahrolup ölüyoruz yaşarken
Söylenirim bazen hapishane burdan iyidir diye
Hiç olmazsa gelirdi sevdiklerim görüş gününde
Zaten bu gurbetin hapishaneden farkı ne
İşi işkence, evi bahçesi, hasret ise zindanı
Dil bile bilmezsin derdini anlatasın doktor beye
Zaten sırt dönüyorlar, bakmıyorlar yabancı diye
Bir esir bir köle gibi çalıştırıyorlar bizi ölesiye
Kimsen yok dertleşecek, ağlarsın gözyaşın bitesiye
Bayram olur ana baba yokki ellerini öpesin
Sevdiğin yanında yokki sarılıp sevesin
Çoluk çocuk ta yokki göz öpüp harçlık veresin
Bayramlardan daha çok ecelini istersin
Kime dert yanayım kime isyan edeyim
Seveni sevenden, dostu dosttan ayıran
Ana, baba, evlatı birbirinden koparan
Bizi ayıran şu kara tren mi devrilsin diyeyim
Sanırım bütün gurbetçiler hep benim gibi
Kimi yardan, kimi sıla, vatandan ayrı
Kimi anne, baba, kardeş kimi yuvadan ayrı
Bence gurbetçilerin hepsinin bahtı karalı
Hatırlarım bazen eski anıları, maziyi
Daha nişanlıyken asker ocağında geçen günleri
Yine de çekmemiştim bunca özlemi
Kimbilir ağlamaktan kan dolmuştur yarin gözleri
Gurbet öyle acıki giden geri gelmiyor merhum gibi
Gurbet öyle bir çukurki düşen çıkamıyor mezar gibi
Yollar öyle çok ırakki bitmek bilmiyor dünya gibi
Hasret öyle zorki yiyip bitiriyor insanı canavar gibi
Yaşanmaz bu gurbette eğer ağlamakta olmasa
Gelir bir mektup ayda, bir kart bayramlarda
Bazen sevinç bazen de hüzün dolu satırlarda
Daha zarfı açmadan ağlıyorsun, ağlada ağla
Eskiden istemezdim bir gün bitip diğeri gelse
Bilmiyorum dünyamı yoksa benmi döndüm tersine
Şimdi yalvarıyorum Allah’a günler çabuk geçsin diye
Nazlı yare kavuşmak için razıyım şimdi herşeye
Yine bir gün döndüğümde işten eve
Arkadaş derhal istedi benden müjde
Sevinçten kendimi attım yerden yerlere
Çünkü gurbetten kurtulmayı almıştım göze
Bir kızım olmuş yolladılar resmini bana
Gözlerim doldu bakarken o şirin yavruya
Hadi bizim suçumuz olsun candan sevmek
Peki bu yavrunun suçu ne, dünyaya mı gelmek
Ben okumam gerekirdi kulağına ezanı
Affet Allah’ım affet benim günahlarımı
Sende görüyorsun Tanrım neler çektiğimi
Ah zalim gurbet ayırmasan olmazmı sevenleri
Bazen yinede kendi halime şükrediyorum
Çünkü burada yabancılarla evlenenleri görüyorum
Doğan çocuklarının hallerini biliyorum
Kendimden daha çok onlara üzülüyorum
Kim olduğunu, nerde doğduğunu unutuyor bazıları
Kalmıyor şu Avrupalılardan farkları
Elleriyle değiştiriyor cehennemle dünyayı
Birde bu acı gerçekler yakıyor beni, çok acı
Bir gün yeter dedim, bırakın da gidelim izine
Korkmayın kaçmayız, alıştik biz bu cehenneme
Artıyor hasreti yurdumuzun günden güne
Yetmiyor mu gençliğimizi feda ettiğimiz size
Dayanamadım atladım trene gitmek için izine
Binbir zorluklarla vardım güzel köyüme
Görse bir eski dostum beni tanımaz bile
Çünkü saçlarım ağardı, veda ettim gençliğe
Görünce yarim beni sevinçten düşüp bayıldı
Değdirince elimi tenine, yeniden ayıldı
Bitanem, canım diyerek sıkı sıkı sarıldı
Tutamayıp kendisini için için ağladı
Kızım büyümüş girmiş onbir yaşına
Yıllarca babasını sorup durmuş anasına
Yazıkki gördüğünde beni kim diye sordu
Sarılıp öptü beni duyunca babası olduğumu
Bak sevdigim döndügüme çok sevinçlisin
Bilmiyorsun bu izin değil, birkaç gün izin
Ağlama birtanem kaderimizdir bu bizim
Ömür boyu sürecek bir derdimiz bu bizim
Aslında gurbeti şiirler değil, romanlar bile anlatamaz
Okuduğunuz bu uzun şiir birkaç olayın anısı
Bir gün değil bir ömür böyle yaşar gurbetçiler
Bunu yaşamayanlar beni asla anlayamaz
Sanmayınki bu öykü burada bitip gidiyor
Gülmeyi bekledikçe yüzümüz hiç gülmüyor
Günler acılarla geçiyor, lakin ömür de bitiyor
Gurbette ölen birine mezar bile bulunmuyor
Tanrım gurbette muhtaç etme sen hiç kimseyi
Sen büyüksün hasrete düşürme hiç kimseleri
Ayırma sen nolur birbirini çok sevenleri
Gurbeti, hasreti yok et, mesut et seni bileni
Hep ben anlattım derdimi, ağrıttım başınızı
Sağolun yinede dinlediniz bu gurbetçi arkadaşınızı
Biraz da siz anlatsanız büyük aşklarınızı
Ensar’ım, ağlamayı çok severim akıtarak gözyaşımı
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:21 PM
Ayrılık Vakti
Bana gitmekten bahsedip durma
Sen beni asla bırakamazsın
Çünkü ben seni çok seviyorum
Ama kalmadıysa ayrılıktan başka
Paylaşacak hiçbir şeyin benimle
Sana illede kal diyemem
Hatta hiç durma hemen şimdi git
Topla tasını tarağını bana hiçbir şey bırakma
Ne bir anını bırak anı defterimde
Nede kokunu bırak gönül bahçemde
Parmak izlerinde kalmasın tenimde
Ne var ne yoksa seninle paylaştığımız
Hatta paylaşma ihtimalimiz dahilinde
Herşeyi al, alda öyle git
Bu aşk öyküsü hiç bitmez sanıyordum
Çünkü biz seninle gün oldu bir dilim ekmeği paylaştık
Bir soluk nefesi birlikte aldık
Bedenlerimiz ayrıydı belki ama
Kalplerimizde aynı aşkı, aynı heyecanı taşıdık
Beraber güldük, beraber ağladık
Beraber coştuk, beraber durulduk
Lakin anladımki şu hayat denen tiyatroda
Sonu olmayan hiçbir şey yokmuş
Her bölümün sonunda mutlaka perde iniyormuş
Eğer şimdi vakit ayrılık vaktiyse
Ve saat gitmeyi vuruyorsa eğer
Seni zorla tutamam
Sana kal diye de yalvaramam
Ama gideceksen hemen şimdi git
Ve giderken herşeyi yanına alda öyle git
Güneşi alda git yıldızlar gözyaşım olsun
Çiçekleri koparda git kuru dalları bana kalsın
Canımı da al istersen bırak beni kara topraklar sarsın
Al götür, herşeyimi alda öyle git
Kısa gün kârı der, saklarsın
Yarım kalmış aşk masallarının satır aralarında
Ve soğuk *******in ortasında uykusuz kaldığında
Şu sözümü hatırlarsın
Çünkü ben sana hiç yalan söylemedim
Sana söylediğim ilk ve tek yalan
‘Bana gitmekten bahsedip durma
Sen beni asla bırakamazsın
Çünkü ben seni çok seviyorum’ du
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:21 PM
Ayrılık Yıldönümü
Bugün ben çok kötüyüm
Çünkü bugün ayrılığımızın birinci yıldönümünü kutluyorum
Ne ilaçlar meze oluyor kadehime
Ne de kadehler derman oluyor derdime
Ve yarın bugünden daha kötü olacağım
Çünkü yarın ayrılığımızın ikinci yıldönümünü kutlayacağım
Günler yıl oldu geçmek bilmiyor
Yıllar ne seni getiriyor ne de sevgimi bitiriyor
Ve hergün bir öncekinden çok daha kötü olacağım
Çünkü her gün ayrılık yıldönümümüzü kutlayıp ağlayacağım
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:21 PM
Ayrılıktesi
Bugün yine günlerden pazar
Saat gibi çalışıyor şu ayrılıklar
Yine durmaz, içim sızlar
Yaralarım yeniden azar
Kalbim yanar, kanar, kanağlar
Düşsün artık takvimden yapraklar
Gelsin artık ayrılıktesi
İlacım olsun yine onun sesi
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:21 PM
Azrail’le Gözgöze
Bu kaçıncı karşılaşmamız seninle, bilmiyorum
Ama bu kez senden hiç korkmuyorum
Çünkü artık senin yoklamalarına alıştım
Meğer insanların korktuğu sen değilmişsin
Ölümün ta kendisiymiş, bunu anladım
Sende bir emir kulusun
Elçiye zeval olmazmış, ne duruyorsun?
Hadi sen bir başarının daha zevkini yaşa
Bense artık kalayım sonumla başbaşa
Çıkayım artık kaçınılmaz yolculuğa
Uzun… meçhul… soğuk yolculuğa…
Hatırlıyor musun? …
Önceleri hep dar anlarımda çıkardın karşıma
Ya bir yığın hurda arabanın arasında sıkışıp kalmışken
Ya ciğeri beş para etmezlerin namlusu üzerime doğrulmuşken
Ya hayata küsmüş, terkedilmiş, üzgün bir anımda
Bir uçurumun kenarından aşağıya bakarken
Ya da yeri ve zamanı senin seçtiğin bir anda
Hep ani sürprizler yapardın bana…
Bugün sürpriz yapma sırası bende
İşte bu kez ben çıktım senin karşına
Korkmuyorum artık ne senden, ne ölümden, ne de unutulmaktan
İyi hazırladım kendimi, hazırlıklıyım bu ana
Göreceğimi gördüm, dersimi aldım hayattan
Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, boyunun ölçüsünü alırmış sonunda
Al işte mezura, işte boyum… Al işte ruhum…
Ha bugün ha yarın, ne farkeder
Nasılsa senin değil mi son soluğum…
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:21 PM
Babam
(Babama ithaf ediyorum)
Ba-ba
Topu topu iki harften oluşan iki minnacık hece
Söylemesi ne kadar kolay aslında
Ama bunu sana pek fazla söylemedim biliyorum
Bunu kasıtlı yaptığımı da
Şimdi, yıllar sonra itiraf ediyorum
Çünkü sana en çok baba demek ihtiyacı duyduğum
Çocukluğumda, o sensiz yıllarda
Sen, kendince haklı bahanelerle kendini gurbet ellere atmıştın ya
Hem anlayamamıştım bunu hem de sana hiç yakıştıramamıştım
O zamanlar çehreni ancak fotoğraflardan tanırdım
Kaşımı, gözümü, huyumu sana benzetmelerine bile kızardım
Ve yılda bir kere ya görürdüm ya göremezdim yüzünü
İzine gelişine bile sevinemezdim
Sevinmek istemezdim…
Çocukluk işte, baba sevgisini bilemezdim
Bilmesine herkesten daha iyi bilirdim de
İnadına, göstermesini beceremezdim
Ve intikam alırdım aklım sıra
Senden, seni bizden koparan yollardan
Uykusuz *******den, geçmek bilmeyen yıllardan
Babasıyla futbol maçı yapan çocuklardan
Dağlardan, taşlardan, ayaklarına değen gurbet topraklarından
Uzak uzak diyarlardan intikam alırdım işte…
Özrü kabahatinden büyük derler ya
İşte sen de öylesine özür diledin bir nevi
Gurbeti itip elinin tersiyle geri dönmek yerine sılaya
Bizleri de gurbetçi ettin, kendin gibi
Çocuk yaşlarda, yaban ellerinde
Sana kavuştuğumuza sevinemedik bile
Memleketin tozundan toprağından uzaklarda
Eşin, dostun hasretiyle içimiz yanıp kavrulurken
Gençliğimiz, hayallerimiz sigara dumanı gibi savrulurken
Biz de kavrulup, savrulduk bir yerlere
Değer miydi bir lokma ekmek için buna?
Taş yerinde ağırmış, baba
Biz bir dilim kuru ekmeği, bir acı soğanı
Sıkıp sıkıp kara taşlardan bile çıkartırdık
Ama el ele, omuz omuza, birlikte…
Ah yıllar ah, beni de baba yaptılar işte
Ama ben senin yaptığını yapmadım çocuklarıma
Babasız bırakmadım onları bir gece bile
Bırakıp da gitmedim ne idüği belirsiz gurbet ele
Derler ya; “Vatan, doğduğun yer değil,
Doyduğun yerdir’’ diye
Yalan, külliyen yalan, vallahi yalan babacığım
Vatan özlemini gidermiyor karın tokluğu
Hiçbir varlık doldurmuyor o boşluğu
Doldurmuyor, olmuyor be babacığım
Gurbet vatan olmuyor işte…
Ah babacığım ah, farkında mısın?
Küçükken bilinçaltında düşman ilan ettiğim
O kuru, o anlamsız, o yavan, o bana yabancı sözcüğü
Şimdilerde öylesine benimsemişim ki
Ballandıra ballandıra söylüyorum şimdi
Bak dilimden düşmüyor artık;
“Baba, babam, babacığım” diye haykırıyorum
Çünkü sen haklıydın, hem de çok haklı
Bizim için kendini feda ettin
Bizim için gurbeti vatan yaptın
Bizim için harcadın varını yoğunu
Canını dişine takıp bizim için çalışıp çabaladın
Ne babanın cenazesine yetişebildin, nede ananın
Ne diğer akrabalarının, ne de arkadaşlarının
Hayatları boyunca hep tuttun ellerinden
Ama son nefeslerinde yanlarında olamadın
Geceni gündüzüne katıp bizim için çalıştın
Bizim için ağız kokusunu çektin yabanın
Bizim için yaşadın, bizim için ağladın gizli gizli, için için
Bizim için babacığım, bizim için
Şimdi ben özür diliyorum, senden esirgediğim için
Yıllarca o iki hecelik gizemli kelimeyi
Şimdi haykırıyorum gece gündüz; “Affet beni!
Baba, babam, babacığım, affet! ” diye
Yüz kere, bin kere, milyon kere…
Şimdi bir hastane odasında yalnız bırakıldın sanma
Her an seninleyim, her saniye; kanımla, canımla, dualarımla
Bir ayak parmağı seni yollardan alıkoyar sanma
Sokaklar, kaldırımlar istirahata çekildiler
Muhteşem dönüşüne, gümbür gümbür, ihtişamlı gelişine hazırlanıyorlar
Elimden gelse, elimden gelse çıkarıp vereceğim, bütün parmaklarım senin
Senin olsun canım, kanım, her şeyim
Korkarım ayak uyduramaz senin performansına benim ayaklarım
Sen bir eksik parmakla bile geride bırakırsın beni
Sen Allah’ın iyi kulusun, bunu sen de biliyorsun
Bunlar birer, küçük sınav, birer imtihan
Daha kötüsünden esirgesin yaradan
Aklın dışarıda kalmasın sakın
Bütün caddeler senin, ha bugün ha yarın
Sen daha uzun yıllar coşacaksın, koşacaksın mert yüreğinin peşinden
Ömrünce bir karıncayı bile incitmemiş olmanın huzuruyla, şevkiyle
Sen daha ne engeller aşıp ne dağlar devireceksin
Ne yetimler sevindireceksin
Yine gıpta ile bakacak ardından sevdiklerin
Yine varlığının güvencesiyle gülecek anacığım
Seninle gurur, soyadımla onur duyuyorum, hep duyacağım
Seni çok, çok seviyorum babacığım
Bak işte küçüklüğümdeki suskunluğuma inat, cimriliğime inat
Düşmanlığıma inat bağrıma basıyorum
İçten, yürekten, binlerce kez haykırıyorum;
Ba-ba, baba, babam, babacığım.
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:22 PM
Babamın Bayramı
(Babamın ardından…)
Canım babacığım,
Bayrama henüz birbuçuk gün var
Ve sen şimdi kutlamayı tercih ediyorsun
Gözünü diktiğin sağ çarpraz köşede
Melekler var biliyorum
Alemi Berzah'taki yerini görüyorsun;
Susun, beni uyandırmayın rüyamdan, diyorsun
Herkes orada; Annem, babam, abim ve diğerleri
Benden önce davranan herkes orada, diyorsun
Onlara özlemini anlıyorum babacığım
Daha beş gün önce;
Allah'ım beni ya iyileştir,
Ya da annem gibi Kadir Gece'sinde yanına al, diyordun
Şimdi Kadir Gece'sinin üzerinden birbuçuk gün geçti
Seviniyoruz içten içe dua'n kabul olmadı diye
Ama sen kararlısın, yerini hazırlamışsın…
Bunu sırf bize yük olmamak için yapıyorsun biliyorum
Çünkü yaşamak herşeye rağmen güzel
Hele bir de kırk yıl boyunca aynı yastığa başkoyduğun
Seni canı gibi seven, 'meleğim' diye ağıtlar yakan bir eşin,
Yemeyip yedirdiğin, giymeyip giydirdiğin
Onlar için memleket hasretine gurbet tozu katıp çektin ciğerlerine
Hayatını adadığın, canından çok sevdiğin
Kendin gibi dürüst, helalinden yetiştirdiğin
Gözlerinin içine sevgiyle, gururla baktığın
Seni canları gibi seven üç oğlun ve biricik kızın
Ve onlardan ayırt etmediğin bir damat üç gelinin varsa
Ve torun sevdası bir başka diyerek kucağından bırakmadığın
Dualarını nenni yapıp büyüttüğün
Seni çok seven sekiz tane melek gibi torunun varsa
Ve bugün anladımki; akıl alamayacak kadar akraba,
Eş dost, kolu komşu, arkadaşların senden o bir melekti,
Evliyaydı diye bahsediyorlarsa
Yaşamak sevilmez mi babacığım?
Lakin sen ölmekten de hiç korkmadığını bugün kanıtladın işte
Çünkü kendini öyle bir hazırladınki ömrün boyunca
Ne bir karıncayı incittin, ne bir ah aldın
Ne de haram bir lokmaya el sürdün
İbadetlerini de fazlasıyla yaptın
Vefatın bizim için ne kadar kara bir bayramsa
Senin için o kadar gerçek, bayramların en güzeli bir bayram oldu
Güle güle karşıladın Azrail'i
O'da sana az torpil yapmadı hani
Bir yandan sana film izletir gibi Cennet'teki mekanını gösterdi
Öte yandan tereyağından kıl çeker gibi yaptı vazifesini
Yanı başında Yasin-i Şerif okuyan hocalar bile anlayamadılar
Son nefesini verişini…
Dudaklarında 'Allah Allah' nidalarını ıslatan iki damla su
Ve oh çeker gibi ciğerlerine çektiğin iki derin nefes oldu
Son nasibin aldığın bu dünyadan
Mavi gözlerindeki ışıltı ve yüzündeki nur
Işık tutacak bundan böyle karanlık dünyamıza
Toprağın bol, mekanın Cennet olsun babacığım…
[Evet, dostlarım. Maddi ve manevi bütün borçlarını ödeyip,
hemen hemen herkesle helallaşıp, Ramazan boyunca adına indirilen
Kuran-ı Kerim hatminin duasının yapıldığı anda, az önce yıkanmış, tertemiz bedeniyle, dudağında Allah'ın adı, kulağında Kuran-ı Kerim ayetleri,
Nebiyyül Ahir, Peygamberimizin yaşında (63) , Ramazan ayının 28'inde,
23 Kasım 2003 Pazar günü öğlen saat 12:00 de, canımız, babamız,
örnek insan Halil İbrahim Aktaş'ı misafir olduğu dünyadan gerçek dünyasına
uğurladık… Bayramın mübarek olsun babacığım! ]
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:22 PM
Bağlar Gurbet El
Akşam olup güneş batınca
Hava kararıp ışıklar yanınca
Gece olup alem uykuya dalınca
Elimi kolumu bağlar gurbet el
Hiç kimseyle dertleşemem
Ne olur sonum hiç bilemem
Annemi babamı yıllardır göremem
Ağzımı gözümü bağlar gurbet el
Hayal etmek bile zor yurdumu
Karanlığa bağlamışım umudumu
Kim çözecek şu kördüğümü
Aklımı fikrimi bağlar gurbet el
Canımın kıymetini bilemiyorum
Artık hasretliğe dayanamıyorum
Cennet vatanıma dönemiyorum
Yolumu sonumu bağlar gurbet el
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:22 PM
Baharlar Yaratıyorum Gönlümde
Hatırlıyor musun sana rastladığım o ilk geceyi
Sabah üçlere kadar süren ateşli sohbetlerimizi
Anlattıkların içimi gıdıklayıp hoplatırken yerinden
Kalbime düşürdüğün o dayanılmaz aşk ateşini
Hatırlıyor musun hani beni o ilk aradığın akşamı
İstasyon merdivenlerinden iniyorken heyecanla aşağı
Kalbim benden üç basamak önde inmeye başlamıştı
Ve ben ona yetişmek için koşuyordum peşinden
Hatırlıyor musun o ilk buluştuğumuz cumartesiyi
İstasyon da bekliyordum, sense kaçırmıştın treni
Dayanamayıp hasretine çıkıp geldim de ayağına dek
Elini bile tutamadan kucaklayıp öptüğümü seni
Hatırlıyor musun o soğuk ellerini ilk tutuşumu
Serinlettiği halde beni, kalbimin yanıp tutuşuşunu
Dünyalar benimdi, sanki bir çocuk sevinişiydi bu
Tombişim diye okşayıp tattırırken o ilk öpüşünü
Hatırlıyor musun o ilk veda sarılmalarını, öpüşlerini
Gözlerim dolu dolu oldu da bırakamadım ellerini
Nasılda söküp yerinden götürdün kalbimin yarısını
Tesellimse bana bırakman oldu kendi kalbinin yarısını
Hatırlamak ne kelime, biliyorum hiç unutamadığını
Heran her saniye beni düşünüp beni arzuladığını
Bense heran seni yaşıyorum dolu dolu kalbimde
Ve baharlar yaratıp gönlümde sana koşuyorum düşlerimde
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:22 PM
Bahtın Açık Olsun
Hiç kimseyi sevmedim seni sevdiğim kadar
Hiç kimseyi özlemedim seni özlediğim kadar
Hiç kimse yıkamadı beni bugüne kadar
Ama sen tüm dünyayı başıma yıktın
Beni enkaz altında bıraktın, kalbimi yaktın
Hiç pişman değilim seni sevdiğime yine de
Hiç ardına bakma, ama üzerimden geç gitte
Bir parça tozum bulaşsın elbisene,
Bir damla kanım değsin tenine, gelsin seninle
Hadi durma beni unut, unuttur kalbine gitsin
Hadi güle güle yolun açık olsun, bahtın açık olsun
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:22 PM
Balkan Güzeli Boyanna
Balkan güzeli Boyanna,
Eskiden hiç ayırt etmezdim
Yugoslav, Yunan, Bulgar, Türk diye
Hepsini birbirine benzetirdim
Lakin sen çıkınca karşıma
Çok ama çok yanıldığımı anladım
Eskiden de olmuştu Yugoslav sevgililerim
Ama sen onlardan çok farklısın
Gamzesi yanağında yarım ay gibi duran Boyanna,
Sen hiç benzemiyorsun bizim kızlara
Sana bir başka değmiş Balkan güneşinin sıcaklığı
Sana bir başka özenmiş sanki yaratırken Mevla
Gülüşündeki sıcaklık yetiyor buzdağlarını eritip yıkmaya
Salıyor insanı en güzel hülyalara, rüyalara
Gözlerindeki ışıltı ise yetiyor düşürmeye derin sevdalara
Ey güzeller güzeli Boyanna,
Sen sevince kaldırıyorsun bütün sınırları
Allah’ına kadar yaşıyor ve yaşatıyorsun aşkı
Ne kibir bilirsin, ne de kaprisi, nazı
Çok kolaysın, iki etmiyorsun bir sözü
Ama ben zorların adamıyım, en zor olanı severim
Hep imkansız aşklar peşinden sürüklenir giderim
Belki de bu yüzden vazgeçemiyorum
Sana yeğliyorum bizim nazlı mı nazlı,
Kaprisli mi kaprisli, burnu havada Türk kızlarını
İnanki yoktur bir lafım, bir karezim sana
N’olur beni affet Boyanna
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:22 PM
Bana Birşey Söyle
Bana birşey söyle
İstersen kız bağır ‘Seni sevmiyorum’ de
‘Senden nefret ediyorum’ de
Yeterki bana birşey söyle
Karanlıkta bırakma sevenlerin dünyasını aniden
Sen aç gözlerini doğ güneş gibi yeniden
Ben severek ölürüm senin yerine
Vazgeçmek pahasına senden ve sevginden
Yeterki aç gözlerini bana birşey söyle
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:22 PM
Barış İstiyorum
Gezdim dünyayı karış karış
Kalmamış sevgi, kalmamış asayış
Düşman olmuş herkes birbirlerine
Barış istiyorum ben barış
Asırlarca savaşıp durdu insanoğlu
Ne gerçeği buldu, ne de doğru yolu
Birde çıkardılar şu uyduyu
Barış istiyorum ben barış
Bir tarafta ağlayıp inlerken açlar
Savunmaya harcanıyor milyarlar
Ne zaman akıllanacak şu insanlar
Barış istiyorum ben barış
İdareye kalkanlar var dünyayı
Dinlemeyin artık Amerika, Rusya’yı
Bu kalbimin insanlığa çağrısı
Barış istiyorum ben barış
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:22 PM
Bebeğim
Bebeğim
Seni ben çok sevdim
Gönlümün beşiğinde
El bebek gül bebek büyütüp, besledim
Bebeğim
Sana ben gönlümü verdim
Kalbimi tertemiz aşkınla doldurdum
Adını sevda koydum, ezberledim
Bebeğim
Sende bana gönlünü versen
Bırakıp gelsen şu edayı, nazı
Sererdim bu canı yoluna gül gibi
İstersen toplayıp koklardın beni
İstersen çiğneyip geçerdin kül gibi
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:22 PM
Bekarlık Sultanlıkmış
Bekarlık sultanlıkmış, yalnızlık sihirbazlık
*******i doğuyor güneş, gündüzleri batıyor
Günler kısa kalmıyor artık, kırksekiz saat sürüyor
Emirler büyük yerden gelmiyor artık, benden çıkıyor
Bir bağırıyorum sessizlik çöküyor
Bir susuyorum kulaklarım çınlıyor
Bir hokus pokus yapıyorum
Rüyalarım hatundan geçilmiyor
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:23 PM
Ben Bittim
Mevsim bahardı
Kardelenler süslemişti karları
Rengarenk çiçekler açmıştı
Şenlendirmişti kuru dalları
Gözlerin değmişti gözlerime
Aşk düşmüştü küflenmiş yüreğime
Şimdi mevsim sonbahar
Başaklar boyun eğdi, sarardı
Bir bir düştü yapraklar
Güller yalnız bıraktı çalıları
Seni kopardı dalımdan ayrılıklar
Sen gittin, aşk bitti, ben bittim
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:23 PM
Ben Bu Ayrılığa Nasıl Katlanacağım
Şarkıların güftesinde sen, bestesinde sen
Şiirlerin mısrasında sen, kafiyesinde sen
Ne yana dönsem, ne yana baksam sen
Gözlerimde hayalin, kulağımda senin sesin
Söyle ben bu ayrılığa nasıl katlanacağım
Kolumu kanadımı kırdın, benliğimi aldın
Ümitlerimi çaldın, dünyamı başıma yıktın
Kalbimi yaktın, beni çaresiz bıraktın
Bir tek şu canım kaldı, onu niye almadın
Söyle ben bu ayrılığa nasıl katlanacağım
Güneşimi söndürdün, beni karanlıkta bıraktın
Sevgimizi öldürdün, beni boşluklara attın
Canlı canlı gömdün, bana hiç mi acımadın
Dünyamı tersine döndürdün, inim inim ağlattın
Söyle ben bu ayrılığa nasıl katlanacağım
Ya çık gel yüzünü göster, yüzüm gülsün
Ya da son darbeyi de vur kanım dökülsün
Gülüşün Azrail’im, öpüşün son nefesim olsun
Bir yarım can bıraktın ardında, al o da feda olsun
Söyle ben bu ayrılığa nasıl katlanacağım
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:23 PM
Ben Öldükten Sonra
Ben öldükten sonra
Eşime sorun beni
O ne derse doğrudur
En iyi o tanır beni
Bana sorarsanız, kısaca şudur;
Büyük hayalleri vardı
Hep hayal olarak kaldı
Şiirleri, kahvesi, sigarası
Bir de bilgisayarı vardı
Herkesi çok sevdiği halde
Kendi kendisiyle kavgalıydı
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:25 PM
Ben Seni İstiyorum
Hasretin içimi yakıp kavurmuşsa ne çıkar
Bir damla yağmur suyu bile yeter de artar
Söndürür bu kor ateşleri içimde çiçekler açar
Ama boşver, yağmurları da, çiçekleri de istemem
Ben seni istiyorum, ben yalnız seni istiyorum
Bu yalnızlık acı sonum olmuşsa ne çıkar
Bir yudum sevgiyle bu kalp yeniden atar
Uzatır ömrümü tükenmez yaşanmakla yıllar
Ama boşver sevgileri de, yılları da istemem
Ben seni istiyorum, ben yalnız seni istiyorum
Yokluğunun gölgesi dünyamı karartmışsa ne çıkar
Bir sıcak bakış güneş gibi yeniden dünyama doğar
Her biri bir güneş olup saçlarıma düşer yıldızlar
Ama boşver güneşi de, yıldızları da istemem
Ben seni istiyorum, ben yalnız seni istiyorum
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:26 PM
Ben Seni Nasıl Sevdim
Bu aşkta bir kusur, bir günah arayıp durma
Ben bütün hataları yerle bir ettim, günahları eledim
Ben seni kara kaşın, kara gözün için sevmedim
Ve herkesi büyüleyen güzel endamın için de sevmedim
Ben seni yüreğinde taşıdığın güzellikler için sevdim
Ve o yüreğini kendi yüreğime nakış gibi ince ince işledim
Ben seni samanyolunda birbirine kenetlenmiş yıldızlar gibi sevdim
Ve seni şimal yıldızı seçtim kendime etrafında pervane oldum
Ben seni tüm canlılara can veren hücrelerin her biri gibi sevdim
Ve seni gönül sarayımın gül kokulu bahçelerinde yeşerttim
Ben seni şelaleden çağlayan her damla su taneciği gibi sevdim
Ve gözyaşların sel olup akmasın diye, ben ağladım sabahlara dek senin yerine
Ben seni kızgın çöllerde bir damla suya hasret yürekler gibi sevdim
Ve ben hayat çölünün ortasında kavrulurken seni nisan yağmurlarına yeğledim
Ben seni dünyayı aydınlatan güneşin doğuşu gibi sevdim
Ve senin dünyan hep aydınlık olsun diye, güneş olup tek senin üzerine doğdum
Ve ben seni kıldan ince, kılıçtan keskin sırat köPage Rankingüsünden geçerken sevdim
Sen beni nasıl sevdin, yada nasıl sevmedin… bilmiyorum! ...
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:26 PM
Ben Senin Mezarındayım
Beni kuru bir dal gibi yaktığın aşkın küllerinde arama
Ben senin ciğerlerine çektiğin sigaranın dumanındayım
Beni kayıp giden talihsiz kuyruklu yıldızlarda arama
Ben senin tuttuğun dileklerin satır başlarındayım
Beni mazide bırakılmış bir kaç hüzünlü anda arama
Ben senin unuttuğunu sandığın en güzel anılarındayım
Beni yırtık bir hatıra fotoğrafının parçalarında arama
Ben senin her gece gördüğün tozpembe rüyalarındayım
Beni en dokunaklı ayrılık şiirlerinin mısralarında arama
Ben senin okuduğun aşk romanlarının her satırındayım
Beni sararıp solmuş bir hüzün çiçeğinin dallarında arama
Ben senin kokladığın her kırmızı gülün yaprağındayım
Beni kaderin cilvesini, feleğin sillesini yemiş sahte aşklarda arama
Ben senin kalbine ellerinle kazıdığın, gözlerinle suladığın mezarındayım
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:26 PM
Ben Yalnızlığı Seçtim
Ben bu yalnızlığı sana yakın olmak için seçtim
Herşeyi göze aldım, herşeyden vazgeçtim
Şimdi anladım ki aradığım sen de değilmişsin
Yalnızlıkmış aradığım, yalnızlıkmış meğer eşim
Şimdi senden de vazgeçtim, sevginden de
Şefkatini de istemem, ben yalnızlığı seçtim
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:26 PM
Beni Arayacaksın Günün Birinde
Düşeceksin sende günün birinde
Kalacak tuttuğun dallar elinde
Kararacak dünyan güzel gözünde
Beni arayacaksın bir ışık gibi
Beni arayacaksın günün birinde
Teselli edecek kimsen olmayacak
Yol gösterecek birisi kalmayacak
Başın dertten hiç kurtulmayacak
Beni arayacaksın bir rehber gibi
Beni arayacaksın günün birinde
Çıkıp gelsem belki de kovacaksın
İçine bin türlü şüphe sokacaksın
Pişman olup ardımdan koşacaksın
Beni arayacaksın bir çare gibi
Beni arayacaksın günün birinde
Giderek kinin artacak senin yıllara
Ümitle bakacaksın bomboş yollara
Belki de ben ölüp gittikten sonra
Beni arayacaksın bin pişman gibi
Beni arayacaksın günün birinde
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:26 PM
Beni Benimle Aldat
Ayrıntıları bir kenara bırakta
Bana gerçekleri söyle
Beni hâlâ seviyor musun
Yada hiç sevdin mi
Resmimi eline alıpta
Hiç seni çok özledim dedin mi
Kirpiklerin ıslandı mı hiç
Benim kirpiklerim ıslanmıyor artık
Çünkü gözyaşlarım kurumakta
Beni hâlâ aldatıyor musun
Yine başkalarıyla seviştin mi
Yine başka adamlara sarılıpta
Aklına beni getirdin mi
Beni hep başkalarıyla aldattın ya
N’olurdu bir kere de benimle aldatsaydın
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:26 PM
Beni Sevdiğini Biliyorum
Beni sevdiğini biliyorum
Üzmek istemediğini biliyorum
Çok özlediğini de biliyorum
Sende biliyorsun ki
Bunun için yaşıyorum
Sevgine layık olmak için varım
Sensizliğime tesellim sensin
Yoksa hasretine nasıl dayanabilirdim
Yokluğuna nasıl katlanabilirdi yüreğim
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:26 PM
Beni Unutma
Serin bir akşam üstüydü
Gözlerinde iki damla yaş
Yere eğilmiş iki gamlı, iki yaslı baş
Dudağında bir elveda sözcüğü
Hıçkırıklar arasında boğulup gidiyordu
Neydi bu kaçışın öyküsü
Neydi bu anlamsız telaş
Kulaklarımda bir garip sessizlik
Ellerimin içi terliyor, dizlerim titriyordu
Bu muydu kaderin sillesi
Bu muydu çaresizlik
Böyle mi bitecekti bu aşkın hikayesi
Daha filiz halindeyken ümitlerim
Henüz yeşermemişken
Kararıyordu işte gökyüzü ile birlikte
Soluyordu, bitiyordu…
Batıyordu işte güneşim
Sen gidiyordun, sevgin kalıyordu
Ben kalıyordum, yüreğim gidiyordu
Bitiyordu işte, bu şarkı da bitiyordu
Gelmedi içimden el sallamak
Mendil sallamak ardından
İki topuk sesiydi aklımda kalan
Birde hicaz-i lokomotif düdüğü
Hayallerimdi kaldırımlara yığılan
Ve koskoca yalan dünya başıma yıkılan
Ayrılık takvimini başlatıyordu
Gece karası bir lokomotifin düdüğü
Ben bitiyordum, kadere boyun eğerken
Sana veda ederken
Kader bile üzgündü
Bizi birbirimizden ayırırken
Alıngandı, hüzünlüydü
Gözlerinde doğan güneş yüreğimde batıyordu
Bir film şeridi gibi sıra sıra vagonlar
Bir bir gözlerimden geçip gidiyordu
Muratlarına ermiştir şimdi bizi ayıranlar
Bırak onlar bayram etsinler, aldırma
Başlamadan bitti desinler, inanma
Sen benim canımsın, kanımsın
Hep öyle kalacaksın, ben yaşadıkça
Bir bunu, birde beni sakın unutma
Yaşananlar unutulsada
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:26 PM
Beni Unutmaya Çalışma Solgun Çiçeğim
Bırak, beni unutmaya çalışma solgun çiçeğim
Unutmaya çalıştıkça düşersin anıların gırdabına
Hiç kolay değil, unutamazsın, bilirim
O anı senin, bu anı benim derken başlarsın pişmanlık duymaya
Bırak, beni unutmaya çalışma, durayım aklının bir kenarında
Korkma, aklını çelmem, ben eski ben değilim
Kalmadı o eski haylazlığımdan bir eser, ben çok değiştim
Bırak, beni unutmaya çalışma solgun çiçeğim
Sen önce kendini unutturmayı dene ki, ben seni unutabileyim
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:26 PM
Benim *******im
Sağ yanıma döndüğümde
Rüya da olsa, düş de
Sen varsın
O ılık nefesini hissediyorum
O yumuşacık teninin
Tenime değdiğini duyuyorum
İçim ürperiyor ama
Mutlu oluyorum
İşte benim *******im
Hep böyle
Sensiz, ama senle dolu
Sol yanıma döndüğümde
Yazıkki buğulu da olsa
Camdan içeri yansıyan
Sokak lambasının ışığı
Beni uyandırıyor
Sen kayboluyorsun
Yalnızlığımı farkediyorum
Seni özlüyorum
İşte benim *******im
Hep böyle
Sensiz, ama senle dolu
Bazen cama vuran
Yağmur damlacıklarının
Bazen de tavan arasında
Koşuşan fareciklerin
Ayak sesleriyle
Uyanıyorum
Kendimi avutabilmek için
Bizim şarkımızı dinliyorum
İşte benim *******im
Hep böyle
Sensiz, ama senle dolu
Kutubun ta merkezinde
Yaşıyorum sanki
******* uzuyor uzuyor
Aylarca sabah olmuyor
Sanki güneş doğmuyor
Dualar ediyorum
Sabah olması için
Sana koşabilmek için
İşte benim *******im
Hep böyle
Sensiz, ama senle dolu
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:26 PM
Benimle Evlenir misin?
Boyun boyuma huyun huyuma uygun
Soyun soyuma suyun suyuma uygun
Gözlerim bakar sana, kalbim hep baygın
Vurgunum sana, benimle evlenir misin?
Ömürlerimizi birleştirelim gitsin
Bu ilişki mutluluklarla bitsin
Sevenler bizim gibi sevsin sevilsin
Aşığım sana, benimle evlenir misin?
Evlenirsek hiç ayrı kalmayız
İnan birbirimizi hiç kırmayız
Yaşımız geçse de biz genç kalırız
Vurgunum sana, benimle evlenir misin?
Adem ile Havva'dan kalmış miras
Sevmişiz mutlu olalım biraz
Kış gelmeden, bitmeden bu yaz
Aşığım sana, benimle evlenir misin?
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:26 PM
Beşyüzüncü Şiir
Bu beşyüzüncü şiirim
Ve beşyüzikinci çoçuğum
Gizem bir, Ethem iki
Toplam beşyüziki
Dile bile kolay değil tabi
Ama, hayatta yok başka
Bir dikili taşım, ağacım
Neyim var neyim yoksa
Bir eşim, birde çocuklarım
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:27 PM
Bırak Kanasın
Kimler düşürdü seni böyle
Çıkmaz sevdaların kızgın çöllerine
Bir yudum sevgi var güğümümde
Al iç kana kana, yarasın
Beni de sen düşürmüştün böyle
Uçsuz bucaksız hasret denizlerine
Şimdi dinmeyen bir yarasın gönlümde
Bırak dokunma, bırak kanasın
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:27 PM
Bırakın Ona Gideyim
Çok sevmiştik, inanmıştık birbirimize
Mutluluklar dolmuştu gönüllerimize
En zayıf yerimden vurdular beni
Vurdular, ayırdılar, kıydılar ikimize
Bırakın beni, bırakın ona gideyim
Onu çok üzdüm, ondan af dileyeyim
Bu vicdan azabı yaşatmaz beni
Ölmeden son bir kez onu göreyim
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:27 PM
Bilemezdim
Seni severken
Seni öperken
Ayrılığın
Bu denli zor
Geleceğini bilemezdim
Çok uzaklarda
Sensiz kalınca
Hasretinin
Bu kadar çok
Koyacağını bilemezdim
Seni düşündükçe
Hayal ettikçe
Kalbimin
Böyle kor gibi
Yanacağını bilemezdim
Günler geçtikçe
Ömür bittikçe
Sabrımın
Tükenip böyle yok
Olacağını bilemezdim
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:27 PM
Bir Ah Çeksem…
Bir ah çeksem bin dağ yıkılır da
Şu koca dünyanın dört bir yanında
Senin kılın bile kıpırdamaz mı, a canım
A hayırsız, a vefasız, a gönül sızım
Gönlümün başucuna adını yazdığım
Yüreğimin en ücra köşelerine kök saldı acılarım
Bu acıyı bir ah değil bin ah bile dindirmez bilir misin?
Bir ah çeksem kıyamet kopar da
Dünya alt üst olur, güneş tersinden doğar da
Senin inadın kırılmaz mı, a canım
A acımasız, a vicdansız, a kara yazım
Ömrümün her anını uğruna adadığım
Beynimin her hücresinde kol gezer anılarım
Bir ah değil bin ah çeksem affedip beni geri gelir misin?
Ah ulan ah! .. Ah anam ah! .. Ah aman ah! ..
Vah Ensar vah…
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:27 PM
Bir Çocuğun Masum Düşleri
(I)
Bir çocuğun masum düşleri
Yanağında yeşeren gülüşleri
Hiç getirebilir mi geri
Bir babanın kalp atışlarını
Yüreğinde yaşatmak neye yarar
Bir kerecik olsun yakalayamazsa
O babanın gururlu bakışlarını
Kıskanmak neye yarar yavrum
Babanı saran kara toprakları
Ölüm sadece basit bir kavram
Seni korur babanın kanatları
Bir çocuğun masum düşleri
İki damla yaşla yeşeriyor gülüşleri
Bir gamlı çınarın gölgesinde
Dokunuyor her gün babasının tenine
Semaya açılan minik elleri
(II)
Babasını sırtından vuran eller ise
Yakıyor kendi kahpe yüreklerini
Her dokunuşunda babasının ellerine
Kaçırıyor pervasızca gözlerini
Her bakışında babasının gözlerine
(III)
'Zulmü şakağından vuran mermi
Bir çocuğun masum düşleri (mi?) '
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:27 PM
Bir Deste Şiir
Gönlünü almak için ne yapmam lazım, söyle bilmeliyim
Sana yatlar, katlar, apartmanlar alamam, zengin değilim
Yollarına kırmızı güller de dökemem, ben aciz bir şairim
Gönlüm zengin benim, al sana bir deste şiir yazıp vereyim
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:27 PM
Bir Gelsen
Her tarafım ateşler içinde
Yanıyorum sanki seni düşündükçe
Bir mucize olsa bir gelsen
İmkansızı aşıp bir gelsen
Söndürmek için değil
Aşkınla ateşleri körükleyip
Kalbimi yakıp kül etmek için
Bir gelsen, ah bir gelsen
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:27 PM
Bir Gurbette Tam Kırk Yıl
Dile kolay tam kırk yıl
Kırık dökük, kırk yılık yıl
Ağlattılar anamızı
Ağarttılar saçımızı
Büktüler belimizi
Yediler hakkımızı
Acımız içimizde
Sancımız dilimizde
Canımız dizimizde
Sıktılar suyumuzu
Vatanda Alamancı
Alaman’da yabancı
Kim yolcu, kim hancı
Kim mefta, kim mezarcı
Sürgünde sürgün
Hapiste mahpus
Öldünse öldün
Kaldınsa sürün
Hasretse hasret
Tüterse tütsün
Biraz daha sabret
Ocağın sönsün
Ne mantık kaldırır bunu, ne akıl
Kılı kırk yardılar tam kırk yıl
Bir lokma uğruna evcil hayvanlar gibi
Taktılar boynumuza tasmağı velhasıl
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:27 PM
Bir Gülüşünle
Bir gülüşünle binlerce çiçekler açıyor şu senle dolu seven gönlümde
Bir öpüşünle baharlar yaratıyorsun sonbaharlarımın uzun *******inde
Bir dokunuşunla kırılıyor zincirleri gönlümün, sökülüyor kalbimden prangalar
Bir kuş olup uçuyorum gökyüzünde, kayboluyorum ışıldayan gözbebeklerinde
Bir sözünle ümitler sarıyor heryanımı, kar gibi eriyor hüzünler, karamsarlıklar
Bir gelişinle bitiyor bitmez tükenmez sandığım uzun yollar, şu ayrılıklar
Bütün dünyalar benim oluyor sarılışınla, bir bakışın, bir seslenişinle
Bir bilsen, ah bir bilsen, ne manalar gizli ‘seni seviyorum’ deyişinde
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:27 PM
Bir Kuş Gibi
Bir kuş gibi besle sevgimi yufka yüreğinde
Kafesini geniş tut ki sıkışmasın serpildikçe
Sevginle besle sevgimi, mayası aşk olsun
Olur da bir gün salıverirsen eğer
İçinde ukde kalmasın, gözlerinde kin
Özgürce çırpsın kanatlarını, aşka çırpsın
Bir beyaz güvercin gibi barışa uçsun
Sevgiye, sevgiyle, sevgiliye…
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:28 PM
Bir Mezar Taşı
Varsın şimşekler birbirleriyle amansızca savaşsın
Varsın yıldızlar karanlık kuytularda saklansın
Varsın kabuslarımın ortasında kabuslar yaratılsın
Varsın ay tutulsun, güneş doğmasın
Zifirden karanlık *******imin sabahı olmasın
Sen yoksan yanımda
Varsın yağmur hızını kesmesin hep gür yağsın
Varsın yastığım ıslansın, gözlerim kurumasın
Musalla taşına gerek yok, naaşım burda yıkansın
Bir mezar taşı olsun başucumda, sen yoksan yanımda
Varsın üzerinde bir şey yazmasın
Bir mezar taşı olsun başucumda, sen yoksan yanımda
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:28 PM
Bir Sigara Kadar…
Bir sigara kadar değerim yok mu senin gözünde
Acemi tiryakiler gibi çekip çekip üflüyorsun
Beş dakika olsun tutamıyorsun ciğerlerinde
Dumanım rüzgarla bir yok oluyor gökyüzünde
Küllerim yerlerde, izmaritimi çiğneyip duruyorsun
Bir parça nikotin lekesinden farksızım dişlerinde
Kurtulmak için sabah akşam hep fırçalıyorsun
Oysa ben kök salmak isterdim mavi düşlerinde
Alabora olmak, kaybolmak isterdim gülüşlerinde
Sense beni eşine dostuna haybeden dağıtıyorsun
Sevmediğin bir şeyi neden saat başı öpüp kokluyorsun
İçine çekip çekip 'tek dert ortağı' muamelesi yapıyorsun
Yok seviyorum diyorsan, niçin yakıp yakıp kül ediyorsun
Sahiden kurtulmak istiyorsan benden, a hazan gülüm
Hadi sıyrıl da parmaklarının arasından gelsin ölüm
Nasılsa bir tütün bahçesinde yeniden serpilir köküm
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:28 PM
Bir Tek Seni Unutamadım
Unuttum işte
Unuttum bütün herşeyi
Unutmayı hiç istemediklerimi bile
Unutamadım işte
Unutamadım bir tek seni
Unutmayı çok istediğim halde
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:28 PM
Bir Tutam İhanet Kokulu Sevda
Şu bana 'al başına çal' dercesine
Önüme attığın,
Paçavra gibi yüzüme fırlattığın
Bir tutam ihanet kokulu şey
Benim sana sunduğum o sevda değil
Benim sevdam kırmızı gül kadar güzel,
Beyaz gül kadar saf ve temizdi
Güneş onun için doğar,
Yağmur onun için yağardı
Kokusu mis gibiydi,
Cennet gibi kokardı,
El değmemiş,
Balta girmemiş ormanlarda
Nadide bir çiçekti
Arılar hep ona konardı,
Kelebekler ona hayrandı
Yolu sevdadan geçen herkes ona uğrardı
Çok kutsaldı
Kâbesiydi o kalplerin
Kıblesiydi sevenlerin
Benim sevdam Mecnun’u kıskandıracak,
Leyla’nın kalbini cayır cayır yakacak,
Ferhat’a dağları deldirtecek,
Uğrunda severek ölünecek türdendi
Dünya’ya yeni gelmiş bir bebeğin
İlk gülücüğündeki samimiyeti gibi
Annenin bebeğini ilk öpücüğündeki şefkati gibiydi
Tertemiz, canımın içi gibiydi
Canım gibi bakardım ona
Canla başla korurdum
Kem gözlerden,
Kötü sözlerden,
Çirkeften
Kıskanırdım onu
Herkesten,
Herşeyden,
Hatta kendimden
Biliyordum
Birgün gidecekti elden
Bir beyaz güvercin gibi
Uçacaktı gönül kafesimden
Kıracaktı parmaklıkları, zincirleri
Gidecekti yüreğimden
Süzülecekti gökyüzünde
Ve konacaktı birgün
Bir aşk bahçesinde
Bir körpe fidanın yeşil dallarına
Kendi gibi sandığı bir afetin yanağına
Düşecekti bir vefasızın ocağına,
Kucağına
O çok körpe çok saftı
Aradığı saf, halis bir sevdaydı
Bilemezdi aşkın gözü kördü,
Kör etmişti gözlerini,
Kırmıştı kolunu kanadını,
Konduğu dallarını
Düşmüştü aşkın bilinmez uçurumuna
Gidiyordu ilerisi görünmez bir meçhule
Sonu olmayan bir yoldaydı
Denize düşen yılana sarılır
O da sana sarıldı,
Kurtuluşu sende aradı
Umutlandı,
Bir an kurtulduğunu sandı
Seni çok sevdi, çok bağlandı
Aradığını bulmuştu
Esaretten kurtulmuştu
Ama değmişti doğrusu beklediğine,
Onca yıl çektiklerine değmişti
Mutluluk en umutsuz anında gelmişti
Sevmişti sevilmişti
Daha ne isterdi ki
Fedaydı sana herşeyi
Açtı gönül kapısını ardına kadar
Soktu seni içeri
El bebek gül bebek sevdi seni
El üstünde tuttu başına taç etti
Senindi herşeyi
İstesen uğrunda ölebilirdi
Sen ne yaptın ona,
Ne verdin
İki çift tatlı sözden başka
Bilemedin kıymetini
Çok sevildin ama
Hiç sevmedin
Yalandı herşeyin
Çok gördün bir yudum sevgiyi
Aldattın her fırsatta
Hep aldattın
Çıldırttın, bıraktın yasta
O şimdi yaralı,
O şimdi çok hasta
Tutmuşsun kolundan
Fırlatıyorsun bana
Sanki bir paçavra
'Al, alda başına çal,
İade ediyorum sana' der gibi
Bu ne küstahlık, bu ne cüret
Böyle mi sende ki hürmet
Böyle mi teşekkür ediyorsun
Bu ne nezaket
Bilki çok küçülüyor, ileri gidiyorsun
Ateşle oynuyor, yanıyorsun
Cürümün kadar değil
Düştüğün her yeri yakıyorsun
İstemem sende kalsın
Bu benim sevdam değil
Kokusu bana ait değil
Senin kokun sinmiş üzerine
Gölgen düşmüş üzerine
İhanet kokuyor
İhanetin bürünmüş gözlerine
Benzetmişsin kendine
Alet etmişsin çirkin emellerine
Bu benim sevdam değil
Nerede sana beslediğim
O saf o tertemiz sevda
Gözüm gibi baktığım
Gonca gülüm gibi kokladığım
Koklamaya kıyamadığım
Sözümden sakındığım
Gül kokulu, cennet kokulu
Zemzem suyuyla büyüttüğüm
Kuş tüyünde uyuttuğum
O biricik sevdam,
O cennet çiçeğim,
O gönül kuşum,
Beyaz güvercinim nerede
Al bu sende kalsın
İhanetin var üzerinde
İhanet kokuyor
İhanetin var gözlerinde
Benim sevdam çok kutsaldı
Sanki canımdan bir parçaydı
Tanrım Kalubela’da ruhumla birlikte yoğurmuştu onu
Annem benimle birlikte doğurmuştu onu
Canımdı, ikizimdi o benim,
Annemin ak sütüyle beslemiştim ben onu
Ve helal etmişti annem sütünü bana
Şimdi ben günahkarım, tövbekarım anama da Allah’ıma da
Sana süt beyazı, gül beyazı tertemiz bir sevda vermiştim
Senin bana verdiğin şeye bak, bir tutam ihanet kokulu sevda
İstemem sende kalsın, başında paralansın
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:28 PM
Bir Veda Öyküsü
Ayrılık ateşten gömlek, giydirme bana
Yeminler etmiştik sen bana, ben sana
Ölmek var dönmek yok, bu kutsal yoldan
Sevmek var ölene dek, sevmek bıkmadan
Şimdi gözlerinde bir mahsun bakış
Şimdi sözlerinde bir ayrılık türküsü
Kimden, nereye bu çaresizce kaçış
Böyle mi başlamıştı bu aşkın öyküsü?
Gün doğmadan dönerim dersin
Gül solmadan dönerim dersin
Kül olmadan yüreğinde bu aşkın ateşi
İnanki ben sana dönerim dersin
Bu sözlerin benim aklıma zarar
Dayanamam ateş bacayı sarar
Yürek yanar, su yanar, can yanar
Gün yanar, gül yanar, kül yanar
Çöl yanar, yol yanar, kul yanar
Dil kanar, söz kanar, göz kanar
Sen kanarsın ama ben kanmam,
Kanamam...
Bu veda öyküsünü başlatamam
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:28 PM
Biz Şimdi Koca Çocuklarız
Biz eskiden annelerimizin küçük koçlarıydık
Şimdi ise eşlerimizin büyük çocuklarıyız
Eskiden kısa donla gezer bilya oynardık
Şimdi kravat takar savaş oyunları oynarız
Kimimiz katil oluruz namus uğruna
Kimimiz namus alır satarız para uğruna
Kimimiz parayla oynarız, taparız ona
Kimimiz ölürüz bir lokma uğruna
Kimimiz severiz, ne ümitlerle bekleriz
Kimimiz alırız sevdiğimizi sonra döveriz
Kimimiz dışarda kazak, evde kılıbık
Kimimiz atar tutar kendimizi överiz
Kimimiz eş değil babadır sanki eşine
Kimimiz aksine çocuktur sanki eşine
Kimimiz gerçekten sever taparız ama
Kimimiz dönektir, nasıl gelirse işine
Kimimiz yalancıyız verdiğimiz sözde durmayız
Kimimiz inatçıyız hemde vurdumduymazız
Kimimiz kaygısız, aşka, sevgiye kayıtsız kalırız
Kimimiz cahiliz, halden, laftan anlamayız
Kimimiz aydınız, entellektüel takılırız
Kimimiz iki yüzlü bir maske takınırız
Kimimiz çoçuklarımızın rızkı için çalışırız
Kimimiz dünyayı çoçukların başına yıkarız
Kimimiz öğretmen, doktor, vesaire
Kimimiz bakan, başbakan, vesaire
Kimimiz haydut, eşkiya, vesaire
Kimimiz vesaire, vesaire, vesaire
Düşünüp durdum haftalarca, sabahlara dek
Dünyada ne kadar pis iş varsa arkasında bir erkek
Nedir şu kadınların bizden çektiği bilmem
Bir suçları varsa o da bizi dünyaya getirmek
Çekip alırız cenneti annelerin ayakları altından ama
Bilmeyiz ahirette bizim yerimiz neresidir acaba
Biz asarız, keseriz herşey mübahtır bu dünyada
Canımızı alın, ama dokunmayın şu gururumuza
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:28 PM
Bu Akşam
Seviyorum,
İçimde bambaşka duygular var bu akşam
Her zamankinden daha fazla seviyorum
Korkuyorum,
Seni kaybetmekten ben bu akşam
Her zamankinden daha fazla korkuyorum
Arıyorum,
Senin ellerini, gözlerini ben bu akşam
Her zamankinden daha fazla arıyorum
Özlüyorum,
İçimde dinmiyor hasret ateşin bu akşam
Her zamankinden daha fazla özlüyorum
Biliyorum,
Benden çok uzaklardasın sen bu akşam
Her zamankinden daha fazla biliyorum
Yanıyorum,
Hasretin içimde köz oldu bu akşam
Her zamankinden daha fazla yanıyorum
Ölüyorum,
Sensizliğe dayanmak imkansız bu akşam
Her zamankinden daha fazla ölüyorum
Söylüyorum,
Şarkılarımı yıldızlara ben bu akşam
Her zamankinden daha fazla söylüyorum
Yazıyorum,
Şiirlerimi gökyüzüne ben bu akşam
Her zamankinden daha fazla yazıyorum
Ağlıyorum,
Gözyaşlarım dinmek bilmiyor bu akşam
Her zamankinden daha fazla ağlıyorum
Üzülüyorum,
Elimden hiç bir şey gelmiyor diye bu akşam
Her zamankinden daha fazla üzülüyorum
Üşüyorum,
Teninin sıcaklığı beni ısıtmıyor bu akşam
Her zamankinden daha fazla üşüyorum
Seviyorum,
Bambaşka bir aşkla seni ben bu akşam
Her zamankinden daha fazla seviyorum
Seviyorum,
Seni her şeyden daha fazla seviyorum
Kahretsin, çok seviyorum seni ben bu akşam
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:28 PM
Bu Gece
Samanyolunu alıp ayaklarına sersem
Yol yapıpta bana gelir misin bu gece
Bütün yıldızları tutup avucuna saysam
Seni ne çok sevdiğimi anlar mısın bu gece
Dünyanın tüm romanlarını okusam hece hece
Anlatabilir miyim seni nasıl sevdiğimi bu gece
Aşkımın tarifi imkansız, sanki bir bilmece
Gelipte çözüver desem, çözer misin bu gece
Dağları üst üste koysam, denizleri iç içe
Anlatabilirler mi seni nasıl özlediğimi bu gece
Kalbime düşmüştü bu yangın beni öpünce
Gelipte nefesinle söndürür müsün bu gece
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:28 PM
Bu Hikaye Hiç Bitmesin
Mademki hiç şansı kalmadı bu yasak aşkın
Çek tetiği, sen beni vur, ben de seni, var mısın?
Karışsın kara toprağa kanımız akıp gitsin
Yeterki aşkımız yaşasın hiç ölmesin
N’olur bu hikaye hiç bitmesin
Şu alın yazımız kader mi sanki bilemezsin
Öyle de günahımız çok sevaplardan böyle de
Biz alıştık zaten her gün ölmeye şu yeryüzünde
Rabb’im de yaksın cehenneminde esirgemesin
Yeterki aşkımız yaşasın hiç ölmesin
N’olur bu hikaye hiç bitmesin
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:29 PM
Bu Sabah
Bu sabah uyandığımda
Sen hâlâ uyuyordun yanımda
Kulağıma fısıldadığın o hüzünlü sözler
Dün akşamdan kalmış bir şiir gibi dudaklarımda
Bir koşu gittim banyoya
Elimi yüzümü yıkamaya
Bakışlarımda bıraktığın o büyülü gözler
Sel olmuş akıyordu bir nehir gibi yanaklarımda
Bu sabah bir başkalık var da
Ciğerlerime çektiğim havanın kokusunda
Anlayamadım yüreğim şimdiden seni özler
Yıllarca görmediğim bir şehir gibi çok uzaklarda
Madem bu sabah uyandığım da
Sen hâlâ uyuyordun yanımda
Öyleyse ne işim var benim burada
Elimde kırmızı güllerle bu mezarın başında
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:29 PM
Bugün
Sen sen ol sakın karşıma çıkayım deme
Kırgınım ben, çok kırıcıyım bugün
Yıllarca sineye çektiğim ihanetlerine
Bir çırpıda cevap veririm bugün
Bir şamar gibi yüzüne vururum bugün
Acı patlıcanı kırağı çalmaz, bilirim
Yine de ağıza alınmaz sözler söylerim
Ar, edep duvarlarını yıkmışım bugün
Sabrımın kulvarından çıkmışım bugün
Gözünün yaşına bakmadan seni vururum bugün
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:29 PM
Bugün Bana Gelsen Ne Olur
Yüreğim aşkınla dolup taşıyor
Anılar hep gönlümde yaşıyor
Hasretin artık sabrımı aşıyor
Bugün bana gelsen ne olur
Uzaklarda senden habersiz
Bir başıma hep çaresiz
Yaşanmıyor sensiz, sevginsiz
Bugün bana gelsen ne olur
Açsamki gözümü karşımdasın
Yadellerde değil yanımdasın
Şu canımdan bir parçasın
Bugün bana gelsen ne olur
Mevsimler değişir bahar olurdu
Akan sular, seller durulurdu
Yuvasız kuşlar mesut olurdu
Bugün bana gelsen ne olur
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:29 PM
Bugün De Bir Şiir Yazamadım
Şiirler yine beni yazdı, beni çizdi
Ben bugün de bir şiir yazamadım
İmgeler kuytuda saklanan gizdi
Ben bugün de bir şiir yazamadım
Şiirsiz bir gün katıksız ekmeğe benzer
Gündüz üzerimde kara bulutlar gezer
Gece yıldızların yalnızlığı yüreğim ezer
Ben bugün de bir şiir yazamadım
Bugün de yurdumda kazalar oldu
Şehitler düştü, gözlerim doldu
Gönül bahçemde yine çiçekler soldu
Ben bugün de bir şiir yazamadım
Şairler sofrasında hatrım sayılır sandım
Bugün kendi kendimden hep sıfır aldım
Dostlarım yazdılar ben kısır kaldım
Ben bugün de bir şiir yazamadım
Kimbilir terör yine ne hayatlar biçti
Ne masum canlar ecel şarabın içti
Bugün de zaman yine boş yere geçti
Ben bugün de bir şiir yazamadım
Belki çaresiz bir anne elini harama sürdü
Bir aşkın kokusu bütün şehri bürüdü
Duvarlar bugün yine üstüme yürüdü
Ben bugün de bir şiir yazamadım
Kağıt dedi ki karalama beni, dayanamam
Kalem dedi ki abuk sabuk şeyler yazamam
Oysa neler yazacaktım bugün, anlatamam
Ben bugün de bir şiir yazamadım
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:29 PM
Bugün Pazar
Bugün pazar desem inanır mısın bana
İnanmazsın çünkü yalan
Seni artık sevmiyorum desem sana
İnanmazsın çünkü yalan
Öyle uzak durma sarıl bana
Elimi tut, boynuma dolan
Bugün pazar ama
Bana ait belini saran kollar
Sana çıkar bendeki bütün yollar
Herşey yalan, dünya yalan
Bir tek seni sevdiğimdir gerçek olan
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:29 PM
Bulamadım
Seni ellerimle yolcu ederken
Gitme diye haykıracak ses bulamadım
Gidişine içim kan ağlıyorken
Ardından akıtacak yaş bulamadım
Şu gönlüm sevginle öyle dolmuşki
Aşkına çekecek rest bulamadım
Hasretine dayanmak öyle zormuşki
Bağrıma basacak taş bulamadım
Ağlamaya razıydım sen yanımda olunca
Yokluğunda mutluluğa heves bulamadım
Yaşamak neye yarar sen olmayınca
Uğrunda vurduracak baş bulamadım
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:29 PM
Bulunmaz Hint Kumaşı
Ne o edalar, ne o nazlar güzelim
Beni peşinden koşturup duruyorsun
Kendini bulunmaz Hint kumaşı mı sanıyorsun
Ben ne kumaşlar ölçtüm, biçtim, eskilttim
Biliyor musun?
Sen göz nuru döküp, ölçüp biçmeye bile değmezsin
Eski bir paçavra gibi caart diye yırtılmakla yetinmelisin
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:31 PM
Büyük Aşkların Sonbaharı
Çok şiddetli fay hatları hareketlerinin akabinde
Dünyayı yerle bir edebilecek bir deprem şeklinde
Kalbimizi yakarcasına başımıza gelmişti
Bu ilk etapta ne olduğunu bile anlayamadığımız şey
Ancak şaşkınlığımızı atlattığımızda anlamıştık bunun aşk olduğunu
Aşk denilen şeyin ışıktan daha hızlı ve ateşten daha yakıcı olduğunu ise
Ne sen, ne de ben bilmiyorduk, çünkü daha önce başımıza hiç gelmemişti
Hiç gelmemişti başımıza daha önce
Fırtına öncesi sessizlik nedir çok iyi bilirdim, ama
Arkasından böyle bir fırtınayı ilk defa yaşıyordum
Şikayetçi değildim asla, çünkü bu fırtına bambaşka bir fırtınaydı
Bu fırtına senin güzelliğini üzerime yağdırarak beni sırılsıklam etti
Ve teninin kokusunu ilkbahar kokuları gibi bana doğru estirdi
Niçin kelimeler yetmiyor, bu aşkı kim tarif edecek bana derken
Arkasından esip geldi gerçek fırtına, hemde deli bir hortum gibi
Meğer önceki, samyelini andıran, bahar estiren o fırtına
Fırtına öncesi sessizliğin tâ kendisiymiş
Devlerin aşkı büyük olurmuş, işte yakaladık mutluluğu derken
Bir kıvılcım düştü kalbimize ve bir volkan gibi patladı içimizde
Cehennem ateşi gibi başımızdan aşağı yağarken lavlar,
Birden üzerimize çöküverdi karadan daha kara bulutlar
Evet, devlerin aşkı büyük olurmuş, hemde çok büyük, ama
Büyük aşkların sonbaharı da böyle olurmuş işte,
Kıştan daha soğuk, geceden daha sönük
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:31 PM
Can Çekişmekteyim
Sen şimdi benden uzaklarda
İkinci baharı yaşıyorsun
Gonca güller gibi çalılarda
Allanıp pullanıp açıyorsun
Habersizce bıraktığın yıkıntıdan ardında
Tozpembe hayallere dalıyorsun
Bense bırakıp gittiğin gibi
Kalbim harman yeri
Yüzümde aynı hüzün
Mevsim hazan mevsimi
Hani giderken elini uzatıpta
Silmekten son anda vazgeçtiğin
Gözyaşlarım var ya
Onlar hâlâ yanağımda
Masum masum duruyorlar
Islandıkça sararıyor, kuruyorlar
Kimse bizi buraya düşüren
Gelsin o silsin diye bekliyorlar
Onlar yetim, ben yetim
Sürünmekteyim
Ölmeyi beceremedim
Can çekişmekteyim
GooD aNd EvıL
04-14-2009, 06:31 PM
Can Kırıkları*
Bir yuva örmüştük kırmızı, beyaz, mor güllerden
Ayrılık rüzgarları bir hışımla esti ki bu ellerden
Sen kırıldın, değerli bir kristal vazo gibi dağıldın
Ben yaralandım, yüreğime batıyor can kırıkların
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.