PDA

Tam Sürümü Görüntüle : Ekrem Şama


Sayfa : [1] 2

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:00 PM
28 Şubat

Üç beş kişi oldu abat,
Bu gün yirmisekiz şubat…
Milletin durumu berbat,
Bu gün yirmisekiz şubat.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:00 PM
Acı Şarkılar

Buluşamadım yaz ile,
Dualar ettim saz ile,
Duyulmayan avaz ile,
Ne acı şarkılar çıktı...

Acı işledi özüme,
Ağıtlar düştü sözüme,
Yumruk vururken dizime,
Ne acı şarkılar çıktı.

Gözyaşı oldu notası,
Gönlümde gizli datası,
Hüzün doludur ötesi,
Ne acı şarkılar çıktı.

Fısıldadı seher yeli,
Makamı kuşların dili,
Tutuştu sazların teli,
Ne acı şarkılar çıktı.

Benimki ibretlik olay
Kalbimi parçalamış fay
Elimde keman ile yay,
Ne acı şarkılar çıktı.

Belim bükük hilal gibi,
Ağlarım hep Bilal gibi,
Oldum Yunus Abdal gibi,
Ne acı şarkılar çıktı...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:01 PM
Adama Kullanmak

Yılların aktörü, meşhur, hala popüler…
Meyhaneye girdi, ona çevrildi gözler.
Giderken masasına doğru adım adım,
Çelimsiz bir genç:
…………….-Abi Timuçin'dir adım…
Benim için çok çok önemlidir bu konu,
Siz gibi bir meşhur halledebilir bunu..
-Koçum, neyse derdin, buluruz elbet çare,
Söyle çözelim üzme kendini boş yere…
-Abi karşıki masa!
………………-Geveleme oğlum!
-O kızı bir türlü ikna edemiyorum,
Geçerken bana dersen 'n'aber lan Timuçin? '
Hava atmış olurum, razı etmek için…
-Olur be koçum! Biz de geçtik o yollardan,
Kalkacağım, oradan geçerim birazdan…
Biraz sonra, aktör:
…………..-Timuuş! ! ! Maraba koçum!
Bir isteğin var mı, ben artık çıkıyorum?
Timuçin bağırdı, sinirli bir tavırla;
-Bu ne yılışma lan! Hadi oradan gazla!
Şöhretini kullanıp bana yaklaşmak ha!
Sakın ola, gözüme gözükme bir daha! ! !

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:01 PM
Adil Bölüşüm

Şu “adil bölüşüm” dedikleri nedir?
Zannedersem öğrendim bunca senedir.
Fakir fukaranın payına düşeni,
Zengine vermeye kurmuşlar düzeni.
Zengine verirken adalet gözetmek,
Adil bölüşüm sözü bu olsa gerek...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:01 PM
Affet Koca Seyit!

Bir zamanlar burda gerçek tabya vardı,
O Rekoru Koca Seyit burda kırdı.
Yiğidin yüreği bir mangal kadardı,
O Rekoru Koca Seyit burda kırdı.

Bakmayın haline, yıkık bir harabe,
Aramayın yoktur önünde kitabe.
Çöplük ve tuvalet, karanlık ve izbe,
O Rekoru Koca Seyit burda kırdı.

Tabya diyorlarmış adı Mecidiye,
Yolu yapılmamış, israf olur diye(!)
Molozlar atılmış öteye beriye,
O Rekoru Koca Seyit burda kırdı.

Nasıl bir namluymuş ne kadar bir mermi?
Bir hurda kaide, görenler top der mi?
Şarapçı gezmeye müsade eder mi?
O Rekoru Koca Seyit burda kırdı.

Defineci alkış alır taş sökerken,
İçini kaplamış ısırgan ve diken,
Kimseler utanmaz çişini ederken,
O Rekoru Koca Seyit burda kırdı...

Ey millet! Övünün Seyit'le övünün!
Şu kokuya bakın, bakın da dövünün!
Bu harabeler mi hatırası dünün?
O Rekoru Koca Seyit burda kırdı...

Abdülhamit bugün, mezardan doğrulsa,
Çanakkale için, terazi kurulsa,
Layıktır o mermi bizlere vurulsa,
O Rekoru Koca Seyit burda kırdı...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:01 PM
Ağalara Ayrı Cami

Bindokuzyüzkırklar döneminde Türkiye,
Ağalık davası...Köy ayrılmış ikiye...
Köyün ortasından çekilmişti bir duvar,
İki ağa için ayrı cami çeşme var...
Sofra başındadır, ağa iftarı bekler,
Nihayet bir seda gelir: 'Allahü Ekber...'
-Evladım bak bizim camiden midir ezan?
-Evet ağam bizim müezzindir okuyan...
-Aziz Allah Celle Celal! Haydi buyurun!
Oruçları açın, karnınızı doyurun...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:01 PM
Ağlayan Çiçek

Şehit mezarında mor bir çiçek varmış,
Her sabah yeniden canlanıp açarmış,
Katledilirse bir çocuk, hemen o an,
Dibine kan rengi gözyaşı saçarmış...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:01 PM
Ak Alın

Altın gümüş de parlaktır amma,
Toprağa çalsak alın aklanır.
Çobanız, sürülerden sorumlu,
Bilsen saçın sakalın aklanır...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:01 PM
Ak Yalan

Ben koşarken sevdan ile peşinden,
Senin için hep bir tutamak, yalan..
Sineme taş basıp da gidiyorum,
Tesellin olsun bir tutam ak yalan...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:01 PM
Akbabalar

Türkiye’m ortalarında, yatırmışlar alta,
Etrafı leş kargaları, ellerinde balta,
Sanki bu günler için beklemişler yıllarca,
Sevr’e göre alabilmek için birer parça...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:01 PM
Akıllı Çözüm

Dedi ki; akılla her şeyi çözeriz,
Dedim ki; işte bu akla ait bir kriz...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:01 PM
Akif Baba!

Seni alkışlıyoruz çatladı şu avucumuz,
Ama tersini yapıyoruz, budur suçumuz,
Zulmü alkışlamak da ne demek, verdik destek,
Çıkarımız bunu gerektiriyor diyerek.
Koalisyondayız deyip ediyoruz yardım,
Zalimin safına giriyoruz adım adım...
Kardeşimizi değil, seviyoruz zalimi,
Terkederek kardeşliği ve aklı selimi...
İdareciler istilacı elinde rehin,
Hafif bile kalır geçmişe sövmek dediğin...
Altmışsekiz yıl önce yolcu etmiştik seni,
Bağrımızda kan, yaralarımız hala yeni...
Akif Baba! Kaldır kafanı da şöyle bir bak!
Hala sahibini bekler bıraktığın bayrak! ..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:01 PM
Alim - Arif

Alim; ilimde aşama geçiren insan,
Arif; ilimi yaşama geçiren insan...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:02 PM
Allah'ın Selamı

İlahi kelam bu, bin ay dile kolay,
Seksenüç yıl eder, dolu bir ömür say.
Kuran'ın inmeye başladığı gece,
Ramazan içinde saklanan bilmece.
Kadir gecesini, kullara bildirdi,
Uyanık olanı rahmete daldırdı.
Ruh ve melekler hep iner aramıza,
Dua sarmak için günah yaramıza.
Dolaşacak rahmet yüklü nurlu bulut,
Bahçene gül dik de, rahmete hazır tut.
İlahi bir selam istiyorsan içten,
Hazır olmalı ta fecre kadar anten...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:02 PM
Allahüekber!

Namaza başlangıç tekbiri,
Kabeye yöneltir herbiri,
Atarak gururu kibiri,
Diller söyler Allahüekber.

Bel eğilir baş rüku eder,
Sen kadirsin ben acizim der,
O'ndan gelenler O'na gider,
Diller söyler Allahüekber.

Gönül Rabb'de baş da secdede,
Gözyaşı vardır seccadede,
Aydınlıkta da gecede de,
Diller söyler Allahüekber...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:02 PM
Amentü Billah

Başka yollar uçurum,
Anayol 'Amentü Billah! '
İmanla kurtulurum,
O da 'Amentü Billah! '

Başlar O'nunla dimdik,
Bizi dik tutan kemik,
Kemiğin özü ilik,
Bakın 'Amentü Billah! '

Söz verdik 'Kalu Bela'
İman kalplerde cila,
Sözümdeyim ben hala,
İşte 'Amentü Billah! '

İman dertlere çare,
O'na muhtaç her zerre,
Göğsümü gere gere,
Derim 'Amentü Billah! '

Kulu eğitmek için,
Narı soğutmak için,
Sisi dağıtmak için,
Deyin 'Amentü Billah! '

Güçlü çıksın avazım,
Beraber çalsın sazım,
Akordu yapmak lazım,
Ölçü 'Amentü Billah!

Tek kaynak 'Levhi Mahfuz'
Söz etsin kalbe nüfuz,
O Hafız bizler mahfuz,
İman 'Amentü Billah! '

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:02 PM
Anahtar Deliği

Keşif bekliyor evrenin milyar sırrı,
Merakımız komşunun mahrem sınırı.
Açıktır, etik kural, İlahi buyruk;
Anahtar deliğinin önü hep kuyruk...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:02 PM
Anaların Tarihi

Ademle gönderildi mukaddes dava,
Dişi kuşa kurduruldu sıcak yuva.
Tüm zamanların evlat rekoru onda…
Analar babalar anasıdır Havva.

O tek başına zalimlere isyancı,
Ömür boyu çektiği işkence, acı..
Lanetle anılırken zalim Firavun,
Herkes O Asiye Ana'ya duacı.

Hakka hizmetiyle bilinir O Aziz,
Masumluk timsali, sicili tertemiz,
Mesihi hediye etti insanlığa,
Mucizeler annesi, Meryem Annemiz…

Şehit çok, şehit annesi de çok, ama,
Önce Hasan, Hüseyin gelir aklıma.
İmamların annesi, Peygamber kızı
Gözbebeğimiz ve Annemiz Fatıma..

Çok analar gördü tarihte insanlık,
Analar baktı da dağıldı, karanlık.
Ana yüreği evlada hediyeymiş,
Yanında taşımak; işte kahramanlık…

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:02 PM
Anamı Hatırlıyorum

Anamı hatırlıyorum;
Belinde pazen bir şalvar.
Anamı hatırlıyorum;
Boynunda bazen bir şal var...

Anamı hatırlıyorum;
Konuşunca bal akan dil.
Anamı hatırlıyorum;
Konuşunca sözü kandil...

Anamı hatırlıyorum;
Alnında hep derinden iz.
Anamı hatırlıyorım;
Şefkati var derin deniz...

Anamı hatırlıyorum;
Her tavrında bir onur var.
Anamı hatırlıyorum;
Gözümde hala o nur var..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:02 PM
Anaya Küfür

Nice babalar sırtımızda durmuş,
Hep küfürleri anaya savurup.
Nice zorbalar doyup da kudurmuş,
Silahlarıyla anayasa vurup...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:02 PM
Ankara'da Tarih Kebabı

Rahmet yokmuş o çağda, kuru şehir; “Enkuru”,
Moğollar döşemişler, boru üstüne boru.
Galatlar düşük ücret verirmiş her insana,
Ta o günlerden girmiş “Angarya” bu lisana.
Etiler’den keçiyi öğrenmiş bütün dünya,
Keçi yünlerine de “Angora” denmiş güya.
Bizans yerleştirmişti çan şeklinde bir kaya,
Kamusal alan oldu, şimdilerde “Çankaya”.
Şu irticaya karşı yapılmış sağlam kale,
Unutulmuş da kalmış, yan taraf “Kırıkkale”...
Bir çağda yapılırmış hep “geyiksel söyleşi”,
O çağdan hatıradır şimdi “Hitit Güneşi”,
Büyük İskender burda kesmişti gordiomu,
Ankara şimdi keser kılıçla herdüğümü...
Yıldızlarla oynamış burda meşhur Avgustos,
Oynanır o oyunlar bu gün de her ağustos.
Hammurabi’ye ait galiba bu öngürü;
Türke başkent olacak demişti şu “Engürü”...
Binyetmişüç yılıydı, Malazgirt’in ertesi,
Ankara’dan duyuldu, Türk atlarının sesi...
Gözler Ankaradaydı, dedemin muradı var,
Ankara’yı fethetti Murad Hüdavendigar..
Yıldırımı silmekti hedef o gün cihandan,
Aksak Timur Filleri yürütmüştü Sincan’dan.
Burda bir tarih pişti, yapılıverdi kebap,
Mustafa Kemal verdi, “Vahşi Batı”ya cevap...
Dur sen ey, Türkiyeme ömür biçmek isteyen!
Bil ki Başkentimizdir Ankara, ebediyyen!

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:02 PM
Ankara'dan Bir Karikatür - 1

Dün gezinirken, Kızılay Meydanı'nda,
Öyle bir koçyiğit, gördüm ki, sormayın…
Tam da o kocaman heykelin yanında.

Göğüs ilerde, boyun dönmez, baş dimdik,
Böyle yiğit bulunur mu bu devirde?
Rüya mı ne, kendime attım bir çimdik…

Dönerken, dönüyordu yekpare vücut,
Vakur kararlı, çok şık, koltuk kabarık.
Belli ki belinde iki alet mevcut.

Tanışayım diye vardım divanına,
İsmini bağışla ey yiğidim? Dedim,
Hafif irkildi, baktı iki yanına…

Tanışmak için ayaküstü konuştuk,
Dedi: 'Dün konuktum parti başkanıma,
Çok uzun ayak yaladım, boynum tutuk..'

Ya iki yanındaki takım taklavat?
'Birisi, başkanın, öbürü hanımın,
İki telefon, ikisi de özel hat.'

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:02 PM
Ankara'dan Bir Karikatür - 10

Kendini hep o güne kadar ağırdan sattı,
Politikayı iyi bilen bir bürokrattı.

Sağcıyla sağcı oldu, sonra solcuyla solcu,
Koalisyonlarda hep gözüktü orta yolcu.

Gözdesi oluyordu, koltuğa her gelenin,
Sırtı yere gelmezdi, fırıldak hergelenin...

Çok dindar bir başbakan atanmıştı o yazın,
Artık önemi arttı, namazın ve niyazın.

Seninki secde bilmez, siz bırakın namazı,
Şimdi bir telaş aldı yüzsüz hacıyatmazı.

Acemi başbakanın, dolmamıştı ilk ayı,
Duydu, Hacıbayram’da kılacakmış cumayı.

Düşündü yürürlüğe koydu yaparak planı,
Şeytanı da şaşırtır, duy şimdi yapılanı:

Son rekatta girerek camiye yara yara,
Dolu bir zarf uzattı mahfelde duranlara.

Namaz bitti, seslendi mikrofonla müezzin;
(((-Aziz cemaat lütfen bir dakikalık izin!

Müdavim cemaatten, falanca müdür beyin,
Çantası kayboldu bu camide sabahleyin.

Hala bulunamadı, yazık sabahtan beri,
Bulana ödül vardır, yeter ki gelsin geri.)))

Anonsun başbakanı yönlendirmesi ile,
Müdür bey vali oldu, on milyonluk bir ile...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:02 PM
Ankara'dan Bir Karikatür - 11

Oturmadan önce, öndeki koltuğa,
Hep şöyle başlarlar yeminli nutuğa;

'Hakkını yemeyiz, yemin olsun yemin!
Memlekette tüyü bitmedik yetimin! '

Merakımı tatmin sedece niyetim;
Kimdir acep tüyü bitmemiş şu yetim?

Bulunur mu yani, sorsan araştırsan,
Olur mu hiç böyle, tüysüz bir insan?

Tüylü doğar yetim bebecikler de hep,
Tüysüz kalmış ise yolunmadır sebep..

Tüylerini yolup bırakmak tam tüysüz,
Bunu yapmak ister inan ki bu yüzsüz.

Ey millet duyarsan yeni bir yeminci!
Aklına gelsin şu iki mısra inci:

(((-Ey kıllı yetimler, seçim yapılacak!
Geliyoruz sizi ederiz cascavlak! ..)))

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:02 PM
Ankara'dan Bir Karikatür - 2

Ziyarete gitmekti, amacım sadece,
Telefonda gel dedi, iki üç gün önce…

Makama girdim 'selam, sayın bakan' diye,
Şaştım odası boştu, baktım ileriye..

Kocaman bir şapkası, vardı boş koltukta.
Aaa! Şapka sallanmaya, başladı boşlukta…

Allah iyiliğini, versin sayın bakan!
Bula bula seni mi, buldu şu başbakan?

Bakanlığın sana da, bize de kötülük.
Şu makam koltuğunda, kalmışsın küçücük.

Keşke önce aynaya, baksaydın ölçülüp,
Şapka içinde kayıp, olmuşsun küçülüp! ! !

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:02 PM
Ankara'dan Bir Karikatür - 3

Bakan olmuş artık, atlatıp her vartayı,
Dağınıktır ama, severim keratayı

Ekonomi Ona bağlıymış kabinede,
Bana her ay mektup gönderiyor yine de.

Son mektubu da az önce geçti elime,
Tam da anlamadım, tuhaf her bir kelime;

(((Başbakanım ve ben, ederiz arz-ı hürmet,
Bize karşı lütfen, biraz daha merhamet..)))

Aaa! Ne merhameti imiş Allah aşkına?
Başbakandan hürmet.. Tam döndüm bir şaşkına!

(((Hemen düzeltiriz, görülen her yanlışı
Önce memurların, fazla maaş alışı;

YTLde hata yaptık uyarı doğru,
Yuvarlanmış küsür kuruş yukarı doğru.

Geri alacağız derhal o paraları,
Kuruşlar düzeltir, bütçede yaraları

Esnafın feryadı? .. Duymazdan geleceğiz,
Faiz ödemeye, bir çare bulacağız.

Emekli beklesin, nasıl olsa emekli,
Zenginle her akşam toplanırız yemekli.

Yeni bütçe için başlatıldı hazırlık,
Siz emrettiniz ya, yatırıma yok zırnık..

Trakya’daki çiftçi? Bulduk adı da; Hüsmen,
Fazla buğdayı o üretmiş, astık hemen

Doğuda, Van’ın bir köyünden adı Dursun,
Ahırında bulduk, plan fazlası bir tosun.

Teşvik listesine yanlış girmiş Siverek,
Yanlışlık yapmışız, yoksuldur zannederek

Faiz dışı fazla, var ya şu altı buçuk?
Bu büyük başarı, gören dudaklar uçuk)))

Ne ya bunlar? ! . Derken, zırt telefon çalmaz mı? ! .
Bakan arıyormuş:
...............................(((-Affet yanlışlığımı,

Dün bir hata yapmış, odacımız Mustafa,
IMF niyet mektubunu koymuş senin zarfa...)))

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:02 PM
Ankara'dan Bir Karikatür - 4

Hukuk danışmanı, benim eski komşum,
Tanırım beynini, ezber okumuşum…
Değişik bir hali, vardır ki çok tuhaf,
Dudak kıpır kıpır, sanki okur mushaf.
Bazen alçak bir ses, sanki hırıltılı,
Bazen de bir şeyler, söyler mırıltılı.
Bazıları sanır, ki hep dua okur,
Duayla mushafla, onun işi yoktur.
Çantasında dolu, kitap görürsünüz
Ezberler yönerge, kanun gece gündüz,
Ben bir gün sormuştum;
…….……………….-Arkadaş ne bu hal?
Kitap ezberliyor, benim komşum herhal?
-Öyle mi sanılır, bendeki bu durum?
Ben bu yazıları, sadece okurum.
Evet ezber ama, bildik birşey değil,
Kitapları tersten, ezberliyorum bil.
-Bilmece gibisin?
…………………-Evet ya, bilmece!
Doğrusu kitapta, zaten hece hece,
Ters ezber ederim, kanunu durmadan,
Boşluklar çıkıyor, var ise o zaman…
Normal hukukçu ne, kazanır ki beyim?
Kanun boşlukları, en kıymetli şeyim.
Şeytan bile bilmez, öğrendiklerimi,
Müşterilerim hep, zengin görmedin mi?
Hem kazanırım hem, de zengin ederim
Gemiyi yüzdüren, kaptan der pederim…

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:03 PM
Ankara'dan Bir Karikatür - 5

Bakan danışmanı, bilgili ve mühim,
Soyadını demem de adı İbrahim.
Kocaman çantası, benzer bir bavula,
Bakan hep danışır, girerken kurula…
Kapılmış burnuyla, oynama tikine,
Aynada rastlarım, hep de seninkine.
Mutlak oynuyordur, burnunun ucuyla,
Hep çeşitli kremler, sürer avucuyla…
Bakanla yarım gün, beraberlerdi dün,
Çıktığında telaş, sarmıştı büsbütün.
Sanki yürüyordu, sürüne sürüne,
Tuhaf tuhaf gitti, aynanın önüne.
Canına tak etmiş, gibiydi sonunda,
Küt diye yıkıldı, bir eli burnunda…
Herkes koşturmuştu, 'aman bir kolonya! '
Benim gözüm kaydı, düşen o çantaya;
Doluydu hep kitap, sidi, kaset vidyo.
Hepsinin üstünde, aynı ad: Pinokyo! ..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:03 PM
Ankara'dan Bir Karikatür - 6

Beyimiz istedi, muhteşem bir koltuk,
Dillere destan bir, törenle oturttuk...
Büyük ihtimali, hesaba katarak,
Altına kocaman, lazımlık koydurttuk...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:03 PM
Ankara'dan Bir Karikatür - 7

Bir tanıdık genç var, hareketli aktif,
Herşeyi de bilir, sanki bir dedektif.
Dün gelip anlattı, çok değişik bir şey;
Bununla tanışmış, mirasyedi bir bey.
Kendisi anlatmış, yerken ballı kaymak,
Kabaca şöyleymiş, cebe akan kaynak;
(((-Batık bankacıdır, bizim yaşlı peder,
Her hafta Avrupa gezisine gider.
Çuvalla bir şeyler taşır hep uçakta,
Pek bir şey görünmez, ortada açıkta.
Bankasını fona almışlar bu hafta,
Batık bir şirketi de bastılar hatta.
Şimdi gelmez oldu, İsviçre'de yaşar,
Biriken paralar, dağ boyunu aşar...
-Demek o paralar, değirmenin suyu,
Bulmuşsun bitmeyen, çok derin bir kuyu.
-Bitebilir belki bir gün o dolarlar,
Pederimde daha ne marifetler var!
-Mesela?
................-Krediler verir sağa sola,
İmefe’yi bile almış kafakola.
İmefe verir ya Ankara'ya kredi,
Babam veriyormuş... Avukatı dedi.
Liborun üstüne koyarmış şu kadar,
Ondan sonra gelsin, avrolar dolarlar...
-Şu babanızdaki bir ticari deha!
-Dur dur! Bitmedi ki, gerisi var daha;
Bu kredi gidermiş, o “batık banka”ya,
Parasını alan o mudiler var ya?
-Eee! ? .
........-Büyük bir kısmı da adamımızmış.)))
Aniden patladım, kafam iyi kızmış;
-Yeter, yeter, yeter be! Anlatma daha!
Sinirlerim dimdik, hep kaldırdın şaha!
Bu soygunlar böyle kaça katlanacak?
Kendimi hissettim, tam avanak, salak...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:03 PM
Ankara'dan Bir Karikatür - 8

İkisi de sarhoş, içmiştiler içkiyi,
Sorsan ikisi de, iyiydiler, çok iyi...
Konuşuyorlardı, yürürken ağır ağır,
Kulak misafiri, oldum değilim sağır;

(((-Nereye varır bu, kapkaç soygun böyle ha?
Komşu evi yeni, soymuşlar daha!
-En güvenli yer şu, bankalar benim ağam,
Bütün gün bekliyor, beli silahlı adam.
-Tehlikeleri de, içten onların herhal?
Yönetime girer, hep emekli general.
-Koca generali, benzetme bir bekçiye.
-He ya ortakları, içten soymasın diye! ..
-Şu zıkkımı az iç, dedim sana kaç kere,
Çok sarhoş olmuşsun, şimdi düşersin yere...
İyice kaybettin, aklının kontrolünü,
Anlamıyorsun o, generalin rolünü...)))

Gülmek mi ağlamak mı gerek bilemedim,
Sanki vurgun yedim, kendime gelemedim...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:03 PM
Ankara'dan Bir Karikatür - 9

Yirmibeş yıllık bir arkadaşım kendisi,
Ziyarete geldi, önceki cumartesi.
Hoşbeş faslı bitti, çaylar geldi çabucak,
Dereden tepeden derken başladı lak lak.
-Yahu neleri var, şu yalancı alemde?
Çok tuhaf bir adam, yaşıyor mahallemde.
-Ne olmuş adama?
....................................-Çok acaip birisi,
Baba çok zenginmiş, bu adam tek varisi.
Deli desen değil, sarhoş desen hiç değil,
Aile perişan, çocukları sersefil.
Kaç sene önceden, vefat etmiş babası,
Buna kalmış katı, parası, arabası...
-Ama sefil dedin?
.......................-Tuhaflığı dinle sen;
Şaşırıp kalırsın, olanları bir görsen.
Adam paraları cebine etmiş istif,
İşi gücü miras, çalışmak yok hem pasif.
Bir de komşusu var, tam fırıldak fırlama,
Hegamonyasını kurmuş bizim adama.
-Şu işe bak sen, eee!
.............................-Asıl tuhaflık şimdi;
Bir tek yalanım yok, kendisi de söyledi.
Gözaçık komşusu, hep borç verir faizle,
Türk parası değil,üstelik de dövizle...
-Cebindeki para?
.............................-Dur anlatıyorum ya;
Emanete verir, aynı bıçkın komşuya,
Güya faiz alır, ödenenin yarısı,
Açıkgöz komşuya kalmış olur gerisi.
Bütün servetini sattı verdi bitirdi,
Faiz ödeyerek, varlığını batırdı.
Bilmem ne kadar borç, şu anda bile artar,
Şimdi çocukların geleceğini satar.
Komşu semirdikçe, bizimki batar borca,
Gülüp duruyoruz, bu adama yıllarca.
Kendi cebindeki paraya öder faiz,
Neden borçlanıyor, şaşıyoruz hepimiz...
-Neden şaşırdın ki, var bundan da beteri?
Türkiye yapıyor, bunu yıllardan beri...
Bizimkiler senin, komşudan daha berbat,
Borcumuz artıyor, ödedikçe kat be kat.
Her yıl katlanan borç, sen yıkımı bir düşün,
Zengin bir ülkeyiz, borca battık büsbütün.
Üç buçuk tefeci, yığdı mal üstüne mal,
Hepimiz onlara, edildik sanki hammal.
Yetmişmilyondaki hali görün buyurun,
Kaç bin dolar borca, batmış doğacak torun.
Elleriyle battık, aydının okumuşun,
Bunların yanında, dahi sayılır komşun...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:03 PM
Ankara'ya Gelen Yol

Binikiyüzdoksandokuz yılıydı hani,
Söğüt'te Kurulmuştu Devlet i Osmani.
Otuziki yıl başşehirdi bu kasaba,
Orhan'a bırakarak göçtü Osman baba.
Orhan Bey fetheyledi Bursa'yı, İznik'i,
Başkentlik İznik'e verildi, varan iki...
Beş yıl sonra da üçüncü başkentti Bursa,
Büyüme dururdu Bizanslı rahat dursa.
Binüçyüzaltmışbir, Murad Hüdavendigar,
Aldı Edirne'yi ki, çok uzak bir diyar.
Yürümek için, Balkan illerine,
Üçyüzaltmışaltı, başkent Edirne...
Seksensekizyıl merkez Edirne'dir.
Nihayet İstanbul Bizans'tan fethedilir,
Payitaht da buraya getirilir hemen,
Dörtyüzyetmiş yıl başkenttir, ara vermeden...
Dünya'nın gözdesi olur artık İstanbul,
Osmanlının yönüdür şimdi her arz ve tul.
Miladi takvimle yıl Binbeşyüzonaltı,
Yavuz, Hilafetle süsledi saltanatı.
İstanbul oldu Müslümanların merkezi,
İyi - kötü asırlar sürdü dizi dizi.
İlk cihan harbinde, kesildi koca çınar,
Anadolu'da devlet kurdu kahramanlar..
Mustafa Kemal'e aitti yeni buyruk;
Türk Milleti Ankara'da oldu tek yumruk,
Cumhuriyetin kuruluşuyla beraber,
Ankara'mız, Türk'e şimdi başkentlik eder.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:03 PM
Anla Bizi Erciyes!

'Şanlı dağ bu mu? ' diyor, halini gören herkes,
Evvel böyle değildin, çok değiştin Erciyes!

Malazgirtten bu yana, direğiydin bu yurdun,
Allah aşkıyla daim, sağlam ve dik dururdun.

Milletine şefkatle bakardın bir zamanlar,
Gölgende yaşıyordu, erenler kahramanlar.

Gözlerine bakardı, Balkan Kafkas ve Cudi,
Vakarlı duruşunla, zalim yola gelirdi.

Şanlı gemiler sana bağlardı halatları,
Sen beslerdin akınlar için yiğit atları.

Fırtına bulutları, sana çarpıp erirdi,
Gül kokulu fidanlar, gölgende yeşerirdi.

Yüzyıllarca sırtını sana dayadı Konya,
İstanbul'a bakınca, seni görürdü dünya.

Sakarya'da sen vardın, Çanakkale'de de sen,
Dayatılan atlası sen yırttın desen desen.

Zor günlerde açmıştın, Ankara için kucak,
Sen ana rahmimizdin, yine sensin sığınak.

Dost kılıklı düşmandan, pahalı dersler aldık,
Şimdi muhtacız sana, inan ki çok bunaldık.

Zulüm yine hortladı, yutmak istiyor bizi,
Sen dinlemezsen kime dökeriz derdimizi.

Korkarım büyülemiş seni dünya hayatı,
Kalıbına güvenme, kuşan maneviyatı.

İmanın mı zayıf ki, kapılmışsın gurura?
Yoksa ferasetin mi paslandı dura dura...

Oyuncağı gibisin, zirvedeki dumanın,
İnanmak zor bu kadar sarsıldı mı imanın?

Sırtına mühür vurur, görmez misin her bahar?
Kendine gel Erciyes! Unuttun mu? Allah var! ..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:03 PM
Anne Kanadı

Bu gün onyedime bastım anneciğim!
Ne olur artık benden bir şey saklama,
Sakat doğmamda senin kusurun yok ki,
Artık gözyaşı dökme geçip arkama!

Hatırlar mısın geçen seneyi anne?
Yaş günümde gülerek öpmüştün beni,
Her ne kadar benden saklamış olsan da,
Arkamda hep ağladın, hissettim seni.

Yataktayım, duymasam da görüyorum,
Bana bir hayat adadın anneciğim.
Sen olmasan bana kim kanat gererdi,
Melek kanadı, kanadın anneciğim.

Yanımdayken herşeyi unutuyorum,
Beni görünce sen de unutuyorsun.
Hep bir gün yürüyeceğime inandın,
Bundan elimi çok sıkı tutuyorsun.

Olan biteni yeni anlıyorum ben,
Onyedi yıldır kurumadı gözyaşın.
Hakkın ödenir mi alnın kırış kırış?
Bembeyaz oldu mübarek saçın, başın.

Böyle olmayı ne ben istedim ne sen...
Allah’ın takdiri, şikayet yok asla,
Kullar bilmese bile Allah biliyor,
Anne senin çektiğin benden çok fazla!

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:03 PM
Arı Ve Bal

Tek başınayım, sanmasın birileri,
Bala çalışır bütün bal arıları...

Anaç bir lider, itaat ve başarı,
Bal gibi ürün, arılar ve baş arı...

İşbölümünün ispatlanan yararı,
Bal üretmeye katkı yapar her arı...

Zorunlu birlik, ortak çalışma ve bal,
Fitne, bencillik, tembellik, büyük vebal.

Kovan düşmanı doludur dışarısı,
Birlik olanı sevmez eşek arısı.

Şifalı ballar, en güzel ecza malı,
Hem arıdan hem baldan ibret almalı...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:03 PM
Arıza

Nüfus cüzdanında ismi; Ali Rıza,
Telefona bakar, servisi arıza,
A nokta Rıza'dır, imzasının şekli,
Bir gün nokta solmuş, okunmuş ARıza...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:03 PM
Arz ve Tûl

Müminler! Yetmez mi parçaladığı,
Masada çizilen her arzın tûlun? (*)
Dönün yüzünüzü artık Kabe'ye,
Çizgiler silinsin, siz de kurtulun...

(İstanbul:20.02.2006)
-------
(*) Arz:Paralel
Tûl:Meridyen

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:03 PM
Aşk Bu Kadar Ucuz Mu?

Aşk dediğiniz her neyse bu kadar ucuz mu?
Gerçek aşıklardan bunları hiç duydunuz mu?
Bir gün almışsın koynuna bir prens veya hatun,
Sanki oldun, Aslı-Kerem veya Leyla-Mecnun...
Tart bak, bunlar insan düşürebilir mi çöle?
Tırnakla taş oyup çektirebilir mi çile?
Şehvet, tutku, macera, heves dersiniz ama,
Aşk diye bunları anlatmayın hiç külahıma.
Önce aşk ne demek onu öğrenin ehlinden,
Sonra dinleyin Leyla ve Mecnu'nun dilinden.
Benzeyen yönü var mı sizinkiyle bir bakın?
Üç günlük maceralara aşk demeyin sakın...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:03 PM
Aşk Ve Sevi

“Aşk”ın karşılığı “sevi” mi?
Sevi ile aşk müsavi mi?
Bir umman ile tek bir damla,
Bir kıl eşit mi bir adamla
“Aşk”ın faili ki, adı “aşık”tır,
“Sevi”ye “sevici” layıktır.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:04 PM
Aşure Günü

Baktım İlahi metinlere,
Bu gün on muharrem aşure.
Adem'le Havva indi yere,
Bu gün on muharrem aşure.

Bugün doğdu Musa ve İsa,
Balıktan doğuş var Yunus'a,
Nice olaylar var okunsa,
Bu gün on muharrem aşure.

Gezdi hep yeryüzü su diye,
Nuh ve gemi indi Cudi'ye,
Fakirler bekler bir hediye,
Bu gün on muharrem aşure.

İbrahim doğdu mağarada,
Süleyman sultandır karada,
Musa kavmiyle bir arada,
Bu gün on muharrem aşure.

Hüseyin şehit Kerbela'da,
Dua makbul olur Mevla'da,
Bir Şefi' var Arş-ı Ala'da.
Bu gün on muharrem aşure.

Aşure önemli sonuçta,
Müminler iki gün oruçta,
Azalma yaşanır her suçta,
Bu gün on muharrem aşure...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:04 PM
Ata Et İte Ot

Ata et vermişler, ı ıh yememiş,
İte ot vermişler, benimsememiş.
At ile it şirket kurmuşlar derhal,
Fabrika açılmış; 'etli ot' imal...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:04 PM
Atını Seven Kovboy

Amerika denince, tecavüz, zulüm,
Hapishane, işkence, yakarak ölüm.
Amerika, atını seven bir kovboy,
Sevilmiş atla doldu, ahırlar boy boy.
Bakmışsın döner bir gün, keser de sap ta;
Oluverir olmayan, hiç bir hesapta.
Ata bir fırsat verse, Cenab-ı Allah,
Feci intikam alır, vallah ve billah...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:05 PM
Az Kullanılmış Emzik

Ey dünya, ey çağdaş insanlar, ey milletler!
Nerdesiniz, nerde merhamet, hani etik?
Dünya yangın yeri, insanlık yakılıyor,
Enkazda bulundu, alın binlerce patik...
İçine nutuklar koyun uyusun dünya,
Sizin olsun bunca az kullanılmış emzik! ! !

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:05 PM
Baba Hindi

Tetikçiydi, kıvraktı,
Dün atılgan şahindi;
Bugün mafya babası,
Kasaplık baba hindi...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:05 PM
Bağdat Ve Sultan Murat

Düşmüştü zalimin, pençesine Bağdat,
Ordusuyla sefer etti Sultan Murat.
Vardılar Bağdat'ın yükselen suruna
Baş vezir varmıştı, Sultan huzuruna;
-Hünkarım yaklaştık, Bağdat-ı Şerife,
Burada bir türbe var, Ebu Hanife,
Gerektir ziyaret yapınız oraya,
Sonradan başlansın bu muhasaraya,
-Anlamadım nedir gereksiz telaşa?
Kaybedecek vakit, var mıdır ki paşa!
Hemen muhasara başlasın tez gidin,
Çabuk müjdesini isterim bu fethin!


***
Bağdat'ı fethetti, O Sultan Murat Han,
Ebu Hanife'ye koştu, hiç durmadan;
-Ey imam rüyada görürüm kaç yıldır,
Buyururdun, 'zulüm var ordunla kaldır.'
Hasretle doludur, her gecem gündüzüm,
Fethetmeden önce, sana yoktu yüzüm,
Bağdatın fethi az önce oldu tamam,
Ben geciktim affet, sen ey büyük İmam!

***
Günümüzde haçlı işgalinde Bağdat,
Müslümanlar ise, yatakta çok rahat.
Ya zulme yol verip de yardım edenler?
Ya düşmana ikmal, yapmaya gidenler?
Bağdat yakılıyor, kol geziyor zulüm,
Durumu demeye, varmaz benim dilim.
Duygular mı öldü, alındı hafife?
Ah u vah ediyor, bak Ebu Hanife.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:05 PM
Bağırsak Boşalması

Ömrü geçer şöhret şan debdebe içinde,
Alçak gönüllülük sanır ki bir alçaklık...
Serveti gençliği, tükenince dank eder,
Geç olsa da anlar, asıl kibir alçaklık...

Tıpkı kuru oluk, eskiden servet akan,
Altına kab koyup boş alması misali...
Tıpkı gün boyunca, hep tıka basa dolmuş,
Kalın bağırsaktan boşalması misali.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:05 PM
Bakın Elinize!

BAKIN ELİNİZE!

Siz ey, böldük diye hep bayram edenler!
Bakın elinize, bebek kanı var mı?
Siz ey, rüzgarlarla savrulup gidenler!
Bakın elinize, bebek kanı var mı?

Sen ey, bölücülük önderi genç kuşak!
Nereye çıktı bu yolun ucu dön bak!
Akan bunca kanlar size sorulacak,
Bakın elinize, bebek kanı var mı?

Siz ey, yakışıklı lider arayanlar!
Siz ey, kalabalık tarafa kayanlar!
Siz ey, dava diyeni azarlayanlar!
Bakın elinize, bebek kanı var mı?

BOP eşbaşkanlığı sizin vebaliniz,
İşte eseriniz, gömleksiz haliniz,
Hala büyük laflar eder mi diliniz?
Bakın elinize bebek kanı var mı?

İslam birliğine siz vurdunuz balta,
Mazlum eziliyor düşmüş şimdi alta.
Gırtlağınızda kaç tane 'Haçlı' olta?
Bakın elinize bebek kanı var mı?

Kana doymaz haçlı ruhu bu canavar,
Camilerden dışarı kan seli akar,
Canilere destek sizlerin oyu var,
Bakın elinize, bebek kanı var mı?

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:05 PM
Bakış Açısı

Gözlüğüne bulaşmış bir damla dışkı,
Zanneder yerler gökler hep dolmuş fışkı...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:05 PM
Bal Tası

Her bir lider parmak parmak dağıtıyor,
Ellerinde vardır dolu bir bal tası...
Seçilince bakın ne yapacağına,
Tahtın kenarında hazırdır baltası...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:05 PM
Balyoz Darbesi

Ne sağlammış şu zırhlı oto, benzer hisara,
Balyoz darbesi bile, sebeptir az hasara.
Korumalar! Şoförler! Ne yapardınız acep?
Kan şekeri değil de şayet olsaydı sara!

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:05 PM
Bariyer

Göklere gücümüz yetmiyor madem,
Sağlamlaştıralım bari yerleri.
İnsanlar yollardan çıkmasın diye,
Sağlamlaştıralım bariyerleri.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:05 PM
Baş Kasap

Her alet verimli, kendi sapıyla,
Yanlış olur tutmak bir başka saptan.
Alanları farklı, işleri farklı,
Ayırın baş hekimi, baş kasaptan...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:05 PM
Başbakan - Eşbaşkan

İslam yurtlarını etmek paramparça,
İsraile vermek için parça parça...
BOP'un anlamı bu, tam öğrendi herkes,
Bize de hazırdır küçücük bir kafes.
İşte başladılar Irak'la, Lübnan'la,
Sırada kimler var, biraz düşün anla...
Duyduk İsrail'de BOP'u açıkladı,
ABD li kadın, kan tüccarı cadı! ..
Şaşırtan bir durum, şu bizim Başbakan,
Bu siyonist planda, hala bir eş başkan!
Akıtılan bunca masum mazlum kanın,
Vebalinde payı az mı EŞBAŞKAN'ın? ..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:05 PM
Başka İstanbul Yok

Burası İstanbul'dur, gamı kasveti gömün,
Çözümü buradadır, yürekteki düğümün.

Başka İstanbul yok ki, gönlü diriltecek,
Tek İstanbul'umuzdur, iksir içeren çiçek.

Hasret kalan denizler, şimdi halvet olacak,
Şahitler; Sarayburnu, Kızkulesi, Salacak...

Balığın 'Kavak'lara tırmandığı iki yer,
Anadolu'da Beykoz, Rumeli'de Sarıyer.

Kıtalar öpüşüyor, açın bakın perdeyi,
Bir dudak Ortaköy'dür, diğeri Beylerbeyi.

Asırlara uzanan taptaze zeytin dalı,
Büyükada, Heybeli, Burgazada, Kınalı.

Piyer Loti'ye çıkın, arşa değer boyunuz,
Artık avucunuzda, Haliç, ki 'Altın Boynuz'

Ünlü mimarlar çizmiş, usta can vermiş taşa,
İsmiyle buradadır, kaç anlı şanlı 'paşa'...

Yerden filizlenip de, göğe ermiş yapılar
Masallar diyarına açılmış şu 'kapı'lar...

Mimarlar, mühendisler, ustalar sakın, sakın!
İstanbul'a aykırı niyetler varsa, yakın!

Kat kat medeniyetler, en yukardaki elif,
Sakın örtmesin onu, beton desenli kılıf.

Haramdan gelen kilo, yakışmaz o endama,
Gölge verir içine, kubbedeki her yama...

Silüete doyulmaz, temel harcıdır yürek,
Çekilin yaklaşmayın, ey balta-kazma-kürek! ..

Yetmiş yedi tepeden oluşan büyük düzlük,
Yetmiş yedi lehçeden oluşan Türkçe sözlük.

Yükselir minareler boyu zarif biblolar,
Hayale bile henüz doğmamış bu tablolar...

Sevdalı yürek burda alır hayat nefesi,
Uçmak isteyen kuşun, gönlündeki kafesi.

Taşlar bile dillenir, ezan sesi vurdukça,
Bu İstanbul bizimdir, mavi küre durdukça...

Siz; ressamlar, şairler! Kabuğunuzu kırın!
İstanbul'u gelecek asırlara haykırın!

Sanma, Mecnun Leyla'yı ıssız çöllerde bulmuş,
Yıllardır aradığı Leyla'sı İstanbul'muş...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:06 PM
Başörtülü Biri

B akın şu kıza; nasıl da heyecanlı,
B aşı dik, alnı açık, gözleri canlı.
B aşörtünün ağırlığını sırtlamış,
B ir bir nasıl da engelleri atlamış.
B aşında taşıdığı ateşten çember,
B unu taşımak inan ki, yürek ister.
B u kadarcık bir bez parçasıdır, lakin,
B ir terazi var ortada, kefesinin,
B irinde başörtüsü, diğerinde de,
B aşörtüsü nefretlileri bir yerde.
B en bilirim başörtünün ağırlığı,
B astırır diğer kefedeki sığlığı.
B ir gün elbette ki, anlayacaklardır,
B u temel haktır, altında iman vardır.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:06 PM
Baştankara

Bindik bir gemiye, Avrupa’ya diye;
Çokları inandı, en başta Ankara.
Yıllar geçti “işte geldik” diye diye,
Şimdi farkettik ki, gemi baştankara...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:06 PM
Baştarafı Mezarlıkta

Silahlar patladı, kanlı bir ceset yerde,
Açılıverdi pencerelerdeki perde,
Vah, vah! Kim kimi vurmuş, neden, nasıl, nerde?
Kan davasıymış, baştarafı mezarlıkta...

Başı yukarıda ayağı yere basmaz,
Vurur, kırar, keser, kimseye kulak asmaz.
Kan, gözyaşı, yalvarma yakarma hiç sarsmaz
Ağa oğluymuş, baştarafı mezarlıkta...

Gece gündüz içer, hep sarhoştur körkütük,
Yoktur elinden gelmeyen hiç bir kötülük,
Dine, dindarlara küfreder salya sümük,
Müftü torunu, baştarafı mezarlıkta...

Hikayeleri nasıl başlar nerde biter,
Dünyayı titretenler şimdi orda yatar.
Beyinsizler için orası burdan beter,
Devamı da, baştarafı da mezarlıkta...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:06 PM
Bayram Ve Kurban

Virüs girmiş ekmek teknemize,
Tertemiz unumuz olmuş maraz
Nara atıp dolaşmak nemize,
Yiğitlik ünümüz olmuş maraz...

Düşkünü görsek kaçırırız göz,
Fakire bakmaz, çeviririz yüz,
Bizi tanıyamaz, yetim, öksüz,
Merhamet yanımız olmuş maraz.

Hep çıkarlara olmuşuz bende,
Kırk tilki dolaşır bir bedende.
Sanki hesap yokmuş, adam sen de,
Kalbi imanımız olmuş maraz...

Virüs, geldiği gibi gider mi?
İnsan kardeşin etini yer mi?
Allah bizim gibiye kul der mi?
Asil insanımız olmuş maraz...

Bayramın manası olmuş tatil,
Komşuluk ölmüş, bizleriz katil.
Bilmeyiz kimler aç kimler sefil,
Sıcacık kanımız olmuş maraz.

Şair! Kendini sen hiç kandırma,
Yüzüne methedene aldırma,
Kestikse, lazım diye pastırma,
Temiz kurbanımız olmuş maraz...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:06 PM
Beden Yalıtımı

İnsan bir binadır, et kemik ve kandan,
Eğitim kolonlar, öğretim kirişler...
Maneviyat ile yalıtım yapmazsak,
Ocağa kar yağar, yüreğe kir işler.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:06 PM
Bedenim İsyanda

Oyunda oynaşta, geçti kaç senem,
Yorulurdum öğüt, verdikçe annem,
Musallattır şimdi, bana cehennem,
Boşa yaşadığım, sene isyanda!

Aşk adına kalbe, neleri soktum,
Menfaatim yoksa, ben orda yoktum.
Zalim başlar önde, ben hep kuyruktum.
Paslar içindeki, sine isyanda!

Ağzımı açınca, akardı oluk,
Hep haramda yüzdüm, görmedim yokluk,
Şimdi bana güler, hep çocuk çoluk,
Kilit altındaki, çene isyanda.

Allah'tan başka çok, oldu sevgilim
Şansım var mı bilmem, çok kötü halim?
Tevbe edeceğim, dönmüyor dilim,
Aşık olduğum her, nesne isyanda.

Benim karakterim olmuştu isyan.
Beddua çemberi, sarılmış her yan
Nefsim! Şeytan kaçmış, derdine sen yan
Şu bedenim bile, bana isyanda!

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:06 PM
Beleşçi

Ele reva görmezsin, burnunda cifen olsa,
Hiç zırnık koklatmazsın, dopdolu küfen olsa.
Hayatın en değerli hazinen sanılsa da;
Onu bile verirsin, beleş bir kefen olsa...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:06 PM
Benim Buluşum

Dünyadaki bütün seslerin titreşimleri,
Havada dolanırmış, bir ileri bir geri...

Bir alet icat edilse, bunları dinlemek
Mümkünmüş; ayrıca bir kasete kaydederek.

Boşuna uğraşılmasın, benimdir bu buluş,
Sesleri kaydettim, kimler bakın ne konuşmuş?

Kalu! Dediler ki! Çok büyük bir uğultu var,
Tam da seçilemiyor, kimler “bela! ”diyorlar.

“Ademe secde ediniz! ”bir ilahi buyruk,
Şeytanın sesi bu, “hayır! ” diyor, dim dik kuyruk.

Peygamberler tebliğ ediyorlar, açık açık,
İnsanların cevabı seçilmiyor, bulanık.

Nuh’un sesi, müminleri gemiye çağıran,
Bu da oğlu olmalı, “hayır! ”diye bağıran.

Sonra bir boşluk, çağlayan gibi su sesleri,
Müminlerin gemide şükreden nefesleri.

Salih’in feryadı, “deveye kıymayın! ” diye,
“Allah’tan korkun, o size verilmiş hediye! ”

Kimi Peygamber şehit edilmiş, “ah! ”ı belli,
Bu da helak olanların çığlığı besbelli.

İsrailoğulları! Nasıl bir kavimsiniz,
Kaç resule kıydınız, şimdi de zalimsiniz?

Bir ateş hışırtısı, nasıl da gür çıkıyor?
İbrahim’in dışında ne atsalar yakıyor.

Musa “haydin! ”diyor, kavmini peşine takmış,
Firavun boğuluyor, ciğerine su akmış.

Bakın bu da Meryem’in ağlamaklı sesleri,
“Hurra! ” Diye bağıranlar da bir gurup serseri.

Bu da Ebucehil’dir, güneşe küfrediyor,
Yüce Peygamber, felakete de şükrediyor.

Bunlar, Muhammed’in insanlığa öğütleri,
Tekrar tekrar dinleyelim, bantı alıp geri.

Zannetme, sesler söylenmiş ama kaybedilmiş,
İyi kötü bütün sesler, banta kaydedilmiş.

Peygamberlerimize salat ve selam olsun,
Zalimler hak ettiklerini Allah’tan bulsun.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:06 PM
Beraber Ölümler

Vücudun ölümü, beyinin ölümüyle,
Ordunun ölümü, Bey'inin ölümüyle...
Toplumun ölümü, mananın ölümüyle,
Kuzunun ölümü, ananın ölümüyle...
Şiirin ölümü, şuurun ölümüyle...
Gözlerin ölümü, şu nurun ölümüyle...
Alemin ölümü, alimin ölümüyle,
Benim ölümümse, dilimin ölümüyle...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:06 PM
Besleme

Davar sahibi isen, şunu iyi bil;
Koyunu besle, meler gibi olursa.
Avrupa Birliği’ne mutlak gireriz;
Türkiye beslemeler gibi olursa...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:06 PM
Beş Beşlik Esas

İşte beş beşlik esas, Peygamber'den nakil;
'Bunlardan önce şunların değerini bil;
Hastalıklar gelmeden önce sağlığının
Yokluk sana gelmeden önce varlığının
Gençliğin değerini bilin yaşlanmadan,
Vaktin değeri, yoğunluğa başlanmadan
Ömrün değerini bil ölümün gelmeden.'
Bunlar beş fırsat, beş şeyin vakti dolmadan...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:06 PM
Beş Dakikalık Mısralar

Arkadaşım hızlısın diye etti iltifat,
Hayır, çok yavaşım dedim iltifata inat.
Beş dakikamı harcıyorum her bir mısrada,
Bilmezsin evrende neler olur o sırada?
Bir kaplumbağa koşarak giderken beş metre,
Suyu yüz metreye akıtır küçük bir dere.
Dünyamız yapar yüzkırkbin metrelik bir dönüş
Dokuzmilyon metre değişir güneşi görüş.
Samanyolu bizim galaksimiz; hatırlayın,
Galaksi merkezine göre 'sanal bir yay'ın,
Üstünde yüzbin kilometre kayar noktamız.
Şimdi söyleyeceğimse meçhul bir rotamız;
Uzak tek merkeze göre döner her galaksi,
İkiyüzaltmışbin metre, hızın saniyesi.
Beş dakikada ne kadar gittik varın bakın,
Bilgisayar gerek, parmak saymayı bırakın.
Işık nere gider beş dakikada hesap yap
Doksanmilyon kilometre; akıl düşer bitap.
Işık hızına erişecek olsa bir insan,
Bilinen madde kalıbından çıkarmış, o an.
Zamanlar da ters işlermiş nasıl, bilinir mi?
Aklım karışıyor, hiç doğmadan ölünür mü?
Hacim de, ağırlık da olmazmış, bu ne demek?
O zaman akla geliyor; şeytan, cin ve melek…
Bu üçbeş gerçek, hikmet denizinden bir çakıl…
Normal sayılır mı Allah'a varmayan akıl.?
Gördün, bir mısra şiir, beş dakikalık israf…
Evrendeki hızlar? .. Benim hızım? .. İnsaf, insaf! ! !

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:07 PM
Beyan-ı Tarih-i Kayseri

Kayseri tarihi bu, gün yüzüne çıkarıp,
Sizlere sunuyorum, biraz şekere karıp.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde,
Bundan asırlar önce, yakın zaman içinde,
Derinkuyu, Kaymaklı, mümasil mahallinde,
Yeraltında yaşardı, herkes toplum halinde.
Rivayet edilir ki, üç çıkış yolu vardı,
Erciyes, Hasandağı, Göllüdağ, yollar dardı.
Bu yolları öğrenen mağma püskürdü çıktı,
Böylece Kayseri'yi, kurulmadan yaktı, yıktı.
Üçü birden mümkün mü, öyle değildir elbet,
Sıraya girmiş gibi, kustular nöbet nöbet.
Aralarında vardı, adeta müsabaka,
Kapladı yeryüzünü lav tabaka tabaka.
Bazı gün sıcak rüzgar aşındırırdı har har,
Bazı gün asit yağıp eritirdi hep şar şar.
Fırsatı yakalayıp cümle cin ve de peri,
Bacayla donattılar, etrafta her bir yeri.
Irmaklar da musallat olup soğuk lavlara,
Böyle oluştu dünya harikası Ihlara.
Yavaş yavaş şeklini alıyordu her bir yan,
Kurulmuştu bunlardan, çok önceleri Bünyan.
Burda mı yaşamış ki, Salih Nebi ve Deve?
Dede Korkut yerleşmiş Develi'de bir eve.
Yarini arayanlar Gesi Bağı'na gelmiş,
Soğuk yayla suları, çok bağırları delmiş.
Erciyesi farketmiş gemisiyle Nuh Nebi,
Pastırmasın medhetmiş, ol Evliya Çelebi.
Padişahlar verirmiş buraya üç adet tuğ,
Yaylada konaklarmış, her yıl gençlerle başbuğ.
Niçin Kayseri ismi, var çok değişik görüş,
O meşhur Kenan Evren, bu Erciyesi görmüş;
'Başıboş yükseliyor' demiş 'kaya serseri'
Netekim bin yıl sonra, deyim olmuş; Kayseri.
Eskiden Erciyeste, yetişirmiş kayısı,
Buraya bahçe yapmış, 'Deli Dumrul' dayısı,
Bu civara demişler, iyi 'kayısı yeri'
Melik Gazi kısaltmış ismi olmuş Kayseri.
Ases dağında şair İmrül-Kays'ın makberi,
Denirmiş 'Kays'ın yeri' sonra olmuş Kayseri.
Hasan Dağı'nda odun toplamış Rum Kayzeri
Cilalı taş devrinde, ismi olmuş Kayseri.
Çok vardır daha böyle türlü türlü rivayet,
Şu beyitlerle söze vereceğim nihayet;
Alpaslan Allah deyip girdi o gün vadiye,
Kayserimiz dedemden bize kutsal hediye...
kadın kıyafetine girmiş cümle şuh peri,
Şimdi onlara mesken olmuş Güzel Kayseri.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:07 PM
Beyin Urlular

Bulacak olanlardır yükselme yönünü;
İlmi fenni tatbikçi, şuurlu beyinler...
Kaç on yıldır tıkadı ülkemin önünü;
Hep kabukçu taklitçi şu urlu beyinler...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:07 PM
Beyindeki Vitesler

Beyin motör, insan şoförüdür,
İki yöne doğru da götürür.
İleri vites, tefekkür, şükür,
Geri vitesse, tekebbür, küfür...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:07 PM
Bir Bacak Bir Kol

-Hanım koş telefondaki oğlun!
-Nee! Oğlum mu, gerçek mi diyorsun?
-Evladımm, çok özledik seni çok! ! !
Beş yıllık gurbet bu şakası yok.
-Geliyorum, biri var yanımda,
Gidecek hiç bir kimsesi yok da..
-Gelsin yavrum?
…………………..-Çok samimi biri,
Üstelik çok seviyor sizleri…
Yalnız, anneciğim?
……………… -Buyur yavrum?
-Artık bizle yaşasın diyorum…
-Bir çaresine bakarız çocuğum?
Gelsin, o da bizlerden bir birey…
-Ama diyeceğim önemli şey!
-Ne oğlum?
…………-Nasıl da söylemeli,
Savaşta kopmuş ayağı eli.
-Evlat, öyleyse getirme, problem.
Baban yaşlı, ben ilgilenemem.
O başının çaresine bakar,
Söyle, gelmesin buraya kadar…

*******************
Günler geçti, gelmedi o evlat,
Endişe ve merak arttı kat kat..
Telgreafla sarsıldı anne baba;
'Bir ceset var, sizin mi acaba?
Gelin, oğlunuzsa alın teslim'
-Hanım haydi gel, hemen gidelim…

Geldiler çok uzak kasabaya,
Ceset gösterildi anne babaya.
Evet oğul idi morgta yatan,
-Evlat! Kaybettik kavuşamadan…
Yoktu cesedin ayağı kolu…
-İntihar! .. Midesi zehir dolu…

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:07 PM
Bir Berber

Ustura elinde traş ederken berber,
Müşteriye koklatırsan karabiber,
Ya burnu ya da kulağı yere düşer.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:07 PM
Bir Bir

Dünya denilenen bir sahne,
Gelir rol kiminse bir bir...
Son verilince rolüne
Geçerler kulise bir bir...
Sahne teslim kontrolüne,
Gelip gitmez kimse bir Bir! ..
Haykıralım gelin yine;
Katılın bu sese; Tekbir! ..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:07 PM
Bir Gence

Dur gencim! Bilmediğin bu Çanakkale,
Dedelerinin destan yazdığı yerdir.
Boğuşarak demir yumruklu devlerle,
Sıra sıra zaferler dizdiği yerdir.

Haçlılar sürü halinde çullanırken,
Çelik donanmalar önden yollanırken,
Hep süper silahlarını kullanırken,
Yumruk vurup, dipçikle ezdiği yerdir.

Düşmanların hayallere kapıldığı,
Akıl almaz hilelere sapıldığı,
Çok alçakça hesapların yapıldığı,
Mehmed’in her denklemi bozduğu yerdir.

Türk’ün bu sefer işi bitmiştir, derken,
Deden Allah yolunda cihad ederken,
Vatanı uğruna ölüme giderken,
Kanlarını toprağa süzdüğü yerdir.

İşgalci abideleri yükselirken
Göklere; sanırsın ki işgalci deden,
Tabyalar harabe, mezarlar yok, esen
Yelden, kemiklerinin tozduğu yerdir.

Ey gencim! Sen dedenin ismini bile
Bilmezken, elinde resimleri ile,
Dünyanın ta öbür ucundan kafile
Kafile, gelenlerin gezdiği yerdir.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:07 PM
Bir İki Kıl

Neler çekiyor şu sindirilmiş toplumlar;
Haramla semirmiş, yüzde bir-iki “kıl”dan?
Aynaya bakınca, böğürür boğa gibi;
Adam oldum sanır, yüzde bir iki kıldan...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:07 PM
Bir İki Mısra Şiir

Parçalanmış bebek cesetleri...
Sıra sıra dolmuş her teneşir.
Diriltmek için merhametleri,
Yazdığım bir iki mısra şiir.

Güçsüzün garibanın yoluna,
Sivri taşlar dikenler döşenir.
Okuyanı uyarmak uğruna
Yazdığım bir iki mısra şiir.

Kutsallara her gün, hep tecavüz,
Kan aktıkça barbarlık depreşir.
Allah soracak, kızarır bu yüz,
Yazdığım bir iki mısra şiir.

Bedel ödüyoruz, biliyorum,
Allah’ım ödenenler yetişir.
Gücüm sınırlı, aciz bir kulum
Yazdığım bir iki mısra şiir.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:07 PM
Bir Şehid'in Feryadı

Engel olmak için biz, alevden o sele,
Süngümüzü kuşandık, çektik de besmele,
Kurtuldu vatan, namus, Kuran ve istikbal,
İmanın şahlandığı, yerdir Çanakkale!

Ey tarih! Dile gel de, açık açık anlat,
Neler uğruna şehit, oldu bunca evlat?

Şehitler çimentodur, vatan toprağında,
Kanları solmayacak, şanlı bayrağında,
Şehidi şehit yapan, değerler bilinsin,
Yarınlar kaybolmasın, kültür tuzağında!

Ey tarih! Şüphelendim, doğrusunu anlat,
Bizleri anlıyor mu, bu günkü genç evlat?

Alaylar şehit oldu, uğruna tevhidin,
Görmek mi istersiniz, cephelere gidin!
Künyeleri taştadır, ölen düşmanların,
İsmi bile bilinmez, şu kadar şehidin!

Ey tarih! Sebebini, gel açıkça anlat,
Çanakkale Şehidi, niçin üvey evlat?

İşgalciye yapılmış, abide ve mezar,
Kaçanların taşında, hep 'kahraman' yazar,
Silahla alamadı, ölüsüne verdik,
Torunlarıysa şimdi, Türk'e mezar kazar...

Ey tarih! Ben şaşkınım, biliyorsan anlat,
Bizi vuranlar nasıl, bize olmuş evlat? ! ..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:08 PM
Bir Şişelik

Yine uykum var kafam bir hoş,
Evde oturuyorum boş boş.
Meyhaneye doğru baktım da,
Ampul yanıverdi aklımda;
Canım içki çeker bak işe,
Şöyle büyüğünden bir şişe.
Gözükmeden hiç kimselere,
Gitmeliyim tenha bir yere.
İşte elimdeki şu bela,
İnsanları eder müptela.
Şimdi intikam almalıyım,
Şişeyi taşa çalmalıyım.
Birine yardımdır üstelik
Belki kurtulur bir şişelik.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:08 PM
Bir Tadımlık

Sonucunda boş yere yanma,
Dünya hayatı bir atımlık...
Geçici heveslere kanma,
Dünya zevkleri bir tadımlık...
En son durak çok uzak sanma,
İşte mezarlık... Bir adımlık...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:08 PM
Bizim İpimiz

İpimize baktım, işte gördüğüm;
İskender'siz çözülmeli kördüğüm...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:09 PM
Bombasırtı Olayı

Bombasırtı diye anılır bu olay,
Anlatan Mustafa Kemal Kurmay Yarbay...
Gidip siperlerin en yakın yerine,
Şunları emretti, şanlı erlerine:

***
(((Askerlerim! Size emrim şudur tek tek!
Siz savaşmak değil de ölmeniz gerek!
Yetişir o zaman, belki yenileri,
Vatanımız için, yürüyün ileri! ..)))

***
Sözü bırakalım, Mustafa Kemal'e,
Şöyle getiriyor, o sahneyi dile;

***
(((Düşman sekiz metre yakın ölüm mutlak,
İmkansız sayılır, ölümden kurtulmak...
Öndekiler şehit oldular kamilen,
Arka saftakiler fırladılar hemen.
Herbirinde mevcut, tevekkül itidal,
Hiç göstermiyor en küçük bir infial,
Biliyor az sonra tadacak ölümü,
Korkmak sarsılmak yok, tereddüt, mümkün mü?
Dilinde hep Kuran, gönlünde cennet,
Ölüme yürüyor kahramanca! Seyret!
Duygularım hayret ve tebrikle dolu,
Böyle yiğitleri gördü Gelibolu...
Çanakkale'de bu ruh tattı zaferi,
İşte kahramanlık, işte Türk Askeri! ..)))

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:09 PM
Boncuk Akıl

Vatanını sevememiş,
Bu bey, incik boncuk kadar,
Zira ki gelişememiş,
Bu beyincik, boncuk kadar..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:09 PM
BOP Yemek! ! !

ABD uyutacak,
İsrail de yutacak!
Kısaca bu BOP demek,
Gavurca bu BOP yemek...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:09 PM
Böyle Doğmuş Şarkılar

Dünya bir sayfaymış, tertemiz bembeyaz,
Dert nedir bilmezmiş, üzüntü tanımaz.
Aşkı tatmış bir gün, bilip istemeden,
Duygular gelişmiş, yanıp bitmiş beden...
Gözyaşı damlamış, sayfa üzerine,
Acı değmiş yakmış, her beyaz yerine,
Gözyaşı damlası, notaya bürünmüş,
İnen çıkan gamlar, şeklinde görünmüş...
Ağlayarak çekmiş, altalta beş çizgi,
Yanık bir öyküyken, böyle olmuş ezgi...
Keman hiç durur mu, almış bu haberi,
Ezgiyi bilirmiş, duyduğundan beri.
Yay ile buluşmuş, kemanın her teli,
Yay ok gibi imiş, bükülmüş o beli.
Gitar ve piyano, da işe karışmış,
Sazların tamamı, notayla tanışmış.
Sazlar şarkıları, doğurmuş böylece,
Şarkısız bir hayat, yokmuş gündüz gece...
Her aşığın bir de, şarkısı olurmuş.
Aşkların yerine, şarkılar oturmuş...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:09 PM
Bu Bayrak

Malazgirt'te Alpaslan'ın dilinde,
Surlarda Ulubatlı'nın elinde,
Çanakkale cihadının yılında;
Zemin kan kırmızı, ayyıldızı ak,
O mübarek bayrak, işte bu bayrak!

Rasül'ün övgüsünü kazanmıştı,
Düşmanlarımız kahrıyla yanmıştı,
Viyana önlerine dayanmıştı;
Zemin kan kırmızı, ayyıldızı ak,
O mübarek bayrak, işte bu bayrak!

Gelibolu'dan Ankara'ya baktı,
Kocatepelerden İzmir'e aktı.
Aşkıyla milleti ısıtıp yaktı;
Zemin kan kırmızı, ayyıldızı ak,
O mübarek bayrak, işte bu bayrak!

Kafkaslar'da bizi kaldırdı şaha,
Yemen çöllerinde sığınak vaha,
Gönderlerinden hiç inmedi daha;
Zemin kan kırmızı, ayyıldızı ak,
O mübarek bayrak, işte bu bayrak!

Destanlar yazıldı zalime karşı,
Mazlumun duası kapladı arşı,
Uğruna yazıldı istiklal marşı;
Zemin kan kırmızı, ayyıldızı ak,
O mübarek bayrak, işte bu bayrak!

Peygamber kabrinde sadık muhafız
Bayraktan alırdı mücahitler hız,
Unutana yine hatırlatırız;
Zemin kan kırmızı, ayyıldızı ak,
O mübarek bayrak, işte bu bayrak!

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:09 PM
Bu Bir Prenses

Bu sabah gördüm onu, şimdi ben sarhoşum.
Bu kadar güzelini ne gördüm ne duydum.
O renkler, o alım, o çalım, aman Allah’ım,
Donmuş kalmışım, kesildi sandım soluğum.

Çevresindeki mızraklı binlerce asker,
Uzakta durun, yanına yaklaşmayın, der.
Bu bir prensestir, ancak masallara layık
Görenler hayran olur, uzaktan seyreder.

Beyaz, kırmızı, mor karışımı rengi var,
El uzatma, kan içinde kalır parmaklar.
Dizilmiş yanına dikenler mızrak gibi,
Kim derdi, kaktüs böyle güzel çiçek açar?

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:09 PM
Bu Toprağın Evlatları

Ne kadar verimli bir toprakta yaşıyoruz,
Ölmez insanların şerefini taşıyoruz.

Mevlana, Hacı Bektaşı Veli, Aşık Yunus...
Hikmet pınarlarına kaynak birer okyanus.

Şeyh Edebali, Dursun Fakıh, Molla Gürani,
Devlete rehber oldular, çehreler nurani.

Ebussuud Efendi, Akşemsettin, Naima,
İbni Kemal, hayırlarla anılır daima.

Fuzuli, Baki, Ruhi, Şeyh Galip, Itri, Nedim...
Okudukça yenileniyorum, çok denedim.

Kasım ve Mehmet Ağalar, Mimar Koca Sinan,
Muhteşem eserlerine tüm insanlık hayran.

Muradi, Avni, Adli, Muhibbi ve Cihangir...
Cihan Padişahları, hepsi de ünlü şair.

Koca Fatih, Piri Reis, Barbaros, Hezarfen,
Yıldız oldular; matematik, denizcilik, fen...

Abdülaziz, Dördüncü Murat, Yavuz ve Orhan,
Daha niceleri; sporculukta çığır açan.

Mehmet Akif, Arif Nihat Asya, Necip Fazıl,
Onlarda toplandı; şiir, hikmet, bilgi, akıl...

Dadaloğlu, Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal,
Aşık Veysel; büyük ozan, hepsi ayrı bir dal.

Saymakla bitmez bu toprağın evlatlarını,
Dün bu tarlada yetişti, bekleyin yarını...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:09 PM
Büyük Depremi Beklerken

Kulaklar tetikte, bekleriz depremi,
İncelerim kalbim çarpsa hep çevremi,
Kapı ve pencere yanı, masa altı...
Ölmemeye acep, bunlar bir çare mi?

Görülmeyen dünya, orda ne oluyor?
Azrail bir günde, kaç kere geliyor?
Ölüme hazırlık, yapmak gerekirken,
Şu aklımız hep de, dünyada kalıyor.

Düşünmeliyiz bu, evleri de elbet,
Evler geçicidir, baki olan ahret,
Deprem öteleri hatırlatmalıdır,
Oraya hazırlık yapmakta marifet.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:09 PM
Büyük İskender

Adam tarihçi ve de yeme hastası.
Sorsan; ”Hocam acep kim Büyük İskender? ”
“Meşhur bir kebaptır, Bursa’da ustası.
Bir buçuk porsiyon, dersin isterken.” der!

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:09 PM
Büyük İslam Kongresi

Bir kenara it, kafandaki saplantıyı
Düşün bir kere, Mekke’deki toplantıyı.

Mekke’de olan kongre nedir bilir misin?
Delegeliğe sen seçilsen gelir misin?

Siyasi kültür, sosyoekonomik, ilmi,
Müslümanların sorunu bunlar değil mi?

Görmüyor musun, dünyada ezilenleri?
Hep çiğneniyor hanelerin mahrem yeri.

Yağmalanıyor ülkeler halkına zulüm,
Problemlerimiz yığılıyor düğüm düğüm.

Yakıp yıkarak yapılıyor işgal yağma,
Neyimiz varsa soydular anadan doğma.

Körüklüyorlar artık dinler savaşını,
Görme istersen, kuma sokarak başını.

Şu müslümanlar nasıl nerde birleşecek?
Bu kadar sorun var önce konuşmak gerek.

Herkesin derdi bunlar yalnızca bende mi?
Varsa Mekke'de bir Kongre budur gündemi.

Müslüman isen, sağlıklı isen ve hürsen,
Yeterli servet de varsa delegesin sen.

Vakfe ve tavaf, farzlar kamil yapılacak,
Vacip ve sünnet, bunlara da uymaya bak.

“Hacı” desinler diye gideceksen eğer,
Bu fakir sana “hiç boşuna yorulma” der.

Herkes hac için gidiyor hep akın akın,
Ama dertleri görüşmeden gelme sakın.

Bilip yapmalı, dinimizin bu şartını,
İyi oynamak gerek bu birlik kartını.

Müslümanların birliği ve savunması
Ortak pazarı ve kültürün korunması.

Kaç milyon kişi hacca gidiyor her sene,
Tarihi yeri belli, değerlendirsene.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:09 PM
Büyük Ortadoğu Projesi

B üyük Ortadoğu Projesi, işin maskesi,
O rtadoğu bu, kendine çekiyor herkesi.
P usuda İsrail insanlığı avlamakta,
Y utmak istediğine hırlayıp havlamakta.
O rtadoğu’dan gitmesi için bu illetin,
K alkıp gitmesi gerekir bu melun milletin.
B üyük İsrail Projesi büyük bir felaket,
İ nsanlığı bekler hizmetçilik ve esaret.
P arça parça olduktan sonra tüm Ortadoğu,
V ar olur Büyük İsrail İmparatorluğu.
A rzı mevud için yapılıyor her atılım,
R ahat yatmayı bırakıp hazırlık yapalım.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:10 PM
Büyük Sınav

Kişinin ömrü, sınav nöbeti,
Kim kazanırsa, bulur cenneti.
Görme! .. Konuşma! .. Duyma! ... Karışma! ..
Kazanılır mı, öyle yarışma? ..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:10 PM
Büyük Yol

Büyük yol... Buradan, ötelere upuzun,
Ucunu bilmeden, gittiği çoğumuzun...

Uzun ince taşlı, kalabalık bu yollar,
Aynı yöne doğru, durmadan giden kullar.

Yollar... Önü açık, kenarları uçurum,
Düşmek felaketim, hep çabalar dururum.

Düzlük, yokuş, iniş, daracık geçit, meydan,
Her adım her metre, ayrı ayrı imtihan...

Trafik levhaları, çapraz, geri, ileri,
Hep aynı yöndedir, kutlu ayak izleri,

Sırttan zemberekli, taklitçi münadiler,
Acep kaç fidanın, günahına girdiler...

Kimi ellerde gül, kimi eteklerde nar,
Gittikleri yerde, böyle ısınacaklar.

Toplumlar, liderler, tekler, çiftler, guruplar,
Kimi mal, kimi nal, kimisi de gül toplar.

Kiminin gözleri, kiminin eli kanlı,
Kimi namert hain, kimi de delikanlı.

Kimi şöhret, şehvet, kimi izzet peşinde,
Kimisi kendini, aziz görür düşünde.

Kimisi kapkara, kimisi aydın, ışık,
Ellerinde cımbız, kepçe yahut da kaşık...

Hepsinin aklında, cennet bulmanın zoru,
Uçurum başları, karton cennet dekoru.

Bilelim hepimiz, kontrol vardır yollarda,
Kesintisiz kayıt, kameralar yukarda...

Ayaklar yaralı, vasıtalar külüstür,
Acep varır mıyız? Allah'ımız büyüktür...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:10 PM
Büyükçekmece

Coğrafyanın tarih koktuğu bir nokta,
Ben gözümle gördüm, aklım hala şokta.
Benzeri olmayan muhteşem bir cami,
Minaresi taştan oyulmuş, tek blokta.

Uzakta sanmayın, yok zahmet çekmece,
İşte buradadır, O Büyükçekmece...

Muhteşem Süleyman, Mevlana ve Yunus,
Görülen göl değil, adeta okyanus.
Buraya toplanmış muhteşem eserler,
Gözlere ziyafet, ellere de fanus.

Uzakta sanmayın, yok zahmet çekmece,
İşte buradadır, O Büyükçekmece...

Mimar Sinan tarih düşürmüş burada,
KöPage Rankingü, Kervansaray, çeşme bir arada,
Nasıl da atılır, haftalık yorgunluk,
İşte kaçacak yer, arada sırada...

Uzakta sanmayın, yok zahmet çekmece,
İşte buradadır, O Büyükçekmece...

Amasya'yla Urfa, Trabzon'la Mersin,
Köyünü özledin, ne zaman gidersin?
Yöre yöre kültür, lezzet lezzet mutfak,
Hepsini burada bulmaya ne dersin?

Uzakta sanmayın, yok zahmet çekmece,
İşte buradadır, O Büyükçekmece...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:10 PM
Cehennem Pusuda

Kara sis nasıl çökerse,
Cennet tepenin başına,
Cehennem musallat olur,
Cennet tepenin başına...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:10 PM
Cımbızla Zekat

Zekat dersem akla gelir bir çay kaşığı...
Fakire tut biraz, elindeki ışığı,

Gelirin maşallah dozerlerle geliyor,
Adam gibi zekat vermek ne kadar da zor.

Servetin yığılmış sıralı dağlar gibi,
Bakarsın fakire, sanki kovalar gibi...

Ele batırırsın hep büyük çuvaldızı,
Kullanırsın zekat için, küçük cımbızı,

Bunlar ihtiyaçlar, şunlar da borç, emanet...
Bunla daha yeni... Be adam az insaf et,

Mallarının hepsi de mi zekattan muaf?
Neredeyse fakir sana borçlu, el-insaf...


Zekat malını ne hakla aşırıyorsun,
Sen kimin malını kimden kaçırıyorsun?

Bu zekat fakirin malı senindir sanma,
Fakirin hakkını ver el malıyla yanma.

Ver fakire ama, verince tam da doysun,
Verirken sakın hiç titremesin o kolun.

Çorap bile gitmez kefeninle mezara,
Verdiklerin olur, peşinden gelen para.

Aranda ne kadar mesafe var kabirle?
Cimriliği bırak, uğraşma kırktabirle.

Ne olur iki üç misli, beş misli versen?
Vermelisin, bire yediyüzü istersen.

Temizlenmiş servet bereketi de çeker,
Veren el, alandan hep üstündür demişler.

Gerçek zekattır bir toplumu diri tutan,
Aslında cimrilik düşmandır servet yutan.

Zekatın diğer bir anlamı temizlikmiş,
Zekatı öldüren toplumlar çöküp gitmiş.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:10 PM
Cinaslı Kafiye

Güftelerinde ses uyumlu
Musikiyçin aslı, kafiye.
Kulaklara enfes uyumlu
Musikî, cinaslı kafiye...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:10 PM
Cuma Bayramı

Şafak vakti nurlu mürekkep,
Not yazmak için avucuma,
Gözlerim açık olmalı hep,
Bugün hafta bayramı cuma...

Temizlik, koku, ayna, tarak...
Bakım gerekir pabucuma,
Zerafet almalı tartarak,
Bugün hafta bayramı cuma...

Yedim içtim hafta boyunca,
Göz attım fakire borcuma.
Şenlenirim ezan duyunca
Bugün hafta bayramı cuma...

Selamı doldurdum koynuma,
Kapı açtım gönül burcuma.
Hatır sormak borçtur boynuma,
Bugün hafta bayramı cuma...

Katı kalbim bugün yumuşak,
Anlayış sürdüm gözucuma,
Yediyüz verecek tek başak,
Bugün hafta bayramı cuma...

Dağlar gibi yığıldı günahım
Tevbe ettim her bir suçuma.
Müminleri affet Allah'ım!
Bugün hafta bayramı cuma...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:10 PM
Çağdaş Deyimler Sözlüğü

Barış” gelecek derlerse; “zulüm” demek,
“İşgal” kasdeder, “müdahale” diyerek.
“Global” derse; anlamı “modern sömürü”
“Hapishane” de, “işkencenin her türü”
“Türban” dan anlaşılır “ağır bir pranga”
“Fundemantalizm” sözü hep alafranga.
“İrtica” duyarsan, “sömürüye kılıf”
“Hortumcu”; çete düzeninde “üst sınıf.”
“Terörist devlet”; “ilk yutulacak olan”
“Kitle imha silahı”; “bahane yalan”
“Koalisyon” demek; “günahlara ortak”
“Havadan takip”; “bombayla tümden yakmak”
“İntifada”; “özgürlük arayan çocuk”
“Birleşmiş milletler”; “zalimlere kuyruk”
“İmefe”; “kanatlara takılan kurşun”
“Yatırım”; “para yok biraz daha durun”
“İlgili” dense akla gelir “bilgisiz”
“Bilgili”denilirse bil ki “ilgisiz”
Anlam değiştiriyor kelime, hece.
Birkaç tanesini yazdım ben sadece.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:10 PM
Çal Kemancı

Kemancı dertliyim, yapayalnızım,
Canıma tak dedi, şu yalnızlığım.
Yap kemancı benim, için yap bunu,
Birazcık bana çal, dinsin şu sızım...

Merhametli olur, hep kemancılar,
Çal ama görmesin, şu yabancılar,
Şu masalara bak, neşeyle dolu,
Birazcık çal getir, dinsin sancılar...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:10 PM
Çanakkale'de Merhamet Dersi

Çanakkale’de savaşan Fransız bir general,
Hatırasında ne yazıyor, bak da ibret al.
Soranlara der ki: “Yaşlıdır hala gözlerim,
İnsanlık dersi için okunmalı sözlerim.
Çok kanlı bir boğuşmadan sonra dolaşırken,
Bir Türk askerine gözüm takıldı aniden.
Bana tuhaf görünen hareketleri vardı,
Ona doğru yöneldim, beni bir merak sardı.
Bir de baktım ki, ağır yaralı bir Fransız’ın
Yarasını sarıyordu, hiç aldırmaksızın.
Kendi elbisesini kesip, yaralı ere,
Tampon yapıyordu, kanın fışkırdığı yere.
Durdurmuştu can düşmanının akan kanını,
O da ağır yaralıydı, akıyordu kanı.
Kendi yarasına basmıştı bir avuç toprak,
Düşmanına bakıyordu, merhamet duyarak.
Rüyadaydım sanki olanları görüyordum,
Koşarak yanına kadar gidip şunu sordum:
-O sana düşman değil mi, yarasını sardın,
Ne yapmak istiyorsun, söyle nedir maksadın?
O Türk askeri yarı baygın zor cevap verdi;
-Bu asker yaşlıca bir kadın resmi gösterdi,
Anladım ki anasına gitmek arzusudur,
Belki anasının bir tanecik kuzusudur.
Kendim şehit olacağım, bunu biliyorum,
O anasına kavuşsun, budur benim arzum.
Akan gözyaşlarımı silmeye çalışırken,
Son nefeslerini vermişti ikisi birden.
Gözlerimin önünden hiç gitmez bu manzara,
Türk’e hayran olarak gideceğim mezara.”

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:10 PM
Çanakkale'de Ramazan

Çanakkale'nin yazı, güneş tam tepemizde,
Gündüz onaltı saat, iftar saat sekizde.
Hareket etmek yok, ayakta güneşe karşı,
Kaynayan beyinler; bu bir şehitlik yarışı.
Daracık siperler sanki bir kapan, bir kafes,
Ömre ilavedir aldığımız her bir nefes.
Şarapnel yağmuru, el bombası top güllesi,
Her gün duyulan, yüzlerce “yandım anam! ” sesi.
Üstte düşman uçakları, kıpırdamak yasak,
Altımız tünel, ha patladı, ha patlayacak.
Üstü kapatılamamış hacet çukurunun,
Ceset, çöp, hayvan leşleri, dayanır mı burun?
Aman mı verir karınca, yılan, çıyan, akrep?
Kanlı tırnak izleri, bit ve pireler sebep.
Bulutlarca gelir karasinek, sivrisinek,
Bir parça peksimettir, gece yenilen yemek...
Dudaklar parça parça yarılmış susuzluktan,
Gözler diken dolu, kaç günlük uykusuzluktan.
Hasrettiler sıladaki bayram sabahına,
Onbinlerce can, oruçlu gitti Allah’ına...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:11 PM
Çanakkale'den Ankara'ya

Toprağa şehit ekildi Gelibolu'da
Herbiri meyveye durdu Anadolu'da.
Gölge vermiş de, Çimentepe Alçıtepe,
Yiğitlere karargah olmuş Kocatepe...
Efeler ders verdi bir orduya Muğla'da,
Bire karşı kırk örneği vardı; Suvla'da.
Mehmetçiğe boyun eğmişti tüm arz ve tul,
İzmir'i Çanakkale'den gördü İstanbul.
Gaziler; Çakmak, Karabekir, Kemal Paşa,
O ruhla dirildi Anadolu baştan başa...
Kirte, Dardanos, Kilitbahir, Seddülbahir,
O azimle direndi, Afyon Eskişehir.
O gün rüyaları süslüyordu Marmara,
Çanakkale Destanı'ndan doğdu Ankara.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:11 PM
Çanakkale'yi Ziyaret

Bu ay duygu doluyum, çok bunaldım, sıkıldım,
Vefayi unutmuş insanlar gördüm yıkıldım,

Tam sırasıdır, şehitliklere gitmeliyim,
Artık dayanamam, efkarlarımı atmalıyım.

İyi düşünmüşüm, zamanlama tam isabet,
Tavsiye ediyorum sen de gel, acele et.

Her yer kıpkırmızı olmuş, gelincik çiçeği,
Fatiha, dua... Şehitlerin tek içeceği.

Sanırsın mahşer yeri, o kadar kalabalık,
Duygular dipdiri, ne bir sertlik ne kabalık.

Kimi taşlardan arar dedesinin ismini,
Kimisi çeker, küçük çocuklarının resmini.

Kimi hıçkırıyor, kimisi mendil kullanıyor.
Şehit mezarları gözyaşıyla sulanıyor.

Bilenler anlatıyor, duygular kabarıyor,
Burda ağlanır, gözyaşlarını saklamak zor.

Abdülhamid’in tabyalarına ayak bastınız,
Sesi kulağınızda çınlar: “Ne bu kasdınız?

Tabyalarım bakımsız, yıkılmış, çöp, pis koku.
Nasıl unuttunuz, Onsekiz Mart’taki şoku?

Onarın tabyaları, dünyayı güldürmeyin,
Miras bıraktığım eserleri öldürmeyin.”

Koca Seyit’im gülüyor, boğaza bakarken.
Mutludur, yaramaz çocuk sırtına çıkarken...

Ziyaretçiye eza için çok şey yapılmış...
Yeşil Morto Koyu, araçlarla tıkış tıkış.

Şehitler Abidesi bu sefer daha durgun,
Göstermelik kazma darbelerinden, çok yorgun,

Salim Mutlu, sevdiği şehitlere kavuşmuş,
Sevenler, Alçıtepe müzesinde buluşmuş.

Yahya Çavuş’um, bakarken Ertuğrul Koyu’na,
Cihad öğretir gibi torununa, soyuna...

Sargıyeri; Vahşi Batı’nın tarihi izi,
Şehitlerin sesi o güne götürür bizi.

Mehmet Çavuş çok şanlı şehit, makamı yüksek,
Erişecek miyiz O’na, bu yolda yürürsek?

Hala zafer coşkusu yaşıyor, Conkbayırı,
Bayram yerine dönmüş o yemyeşil çayırı.

Sfenks hala, Anzak Koyu’na merakla bakıyor,
Şaşkın Anzak, sanki sahile yeni çıkıyor.

Kulaklarımda çınlar o top gümbürtüleri,
Hayalimde hep, kaçan düşman görüntüleri.

Çimentepe’ye yol yok, gidiş acaba nasıl?
Zaferin heybeti oradan görülür asıl.

Siz bekleyin, Anafartalar, Suvla,Tuz Gölü!
Elbet size de düşer, ziyaretçinin yolu.

Ziyaret edenler artıyor, her yıl giderek,
Yeniden doğmaya, buralara gelmek gerek...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:11 PM
Çanakkale Cihadı

I-DÜNYANIN GENEL DURUMU

Çanakkale cihadını size anlatmak dilerim,
Yazdıkça hep tazeleniyor benim de bilgilerim.

Bindokuzyüzondört’te, dünya bölünmüştü ikiye,
Osmanlı Devleti olarak anılırdı Türkiye.

İngiliz, Fransız ve Rus, bir tarafındaydı dünyanın,
Öbür taraf Almanya, dostu idi Avusturya’nın.

Kıyametler koparken biz de tarafsızız demiştik,
Ama, ittihatçılar gütmüşlerdi ince bir taktik.

Gizlice Almanların yanında savaşa girmişiz,
Kararı Alman’a bırakıp, kontrolü yitirmişiz.

Bu ittihatçı taktiği imiş, oldu sonun başı,
Bu kararla oynattılar yerinden, her temel taşı.

Yabancı güçleri içeri almakla başladılar,
Ordu kumandasını da verip, aklı dışladılar.

O günün yabancı asker gücü Breslav ve Gobendi,
Millete Turan’ın gerçek olacağı müjdelendi.

Devleti ateşe attılar, o Alman gemileri,
Akıllar tatilde, maceracılık geçti ileri.

Kabul etmişsen bir yabancı gücü topraklarına,
Mahkum olursun tarihin insafsız yapraklarına.

Böylece sokulmuştuk, Birinci Dünya Savaşı’na,
Musibetler gelmeye başladı devletin başına.

Girdi doğu illerimize ezeli düşman Rusya,
Bütün bakışlar böylece çevriliverdi doğuya.

Sarıkamış’ı duydunuz mu sizler Sarıkamış’ı,
Şu rüyalarıma giren katil, beyaz karakışı...

Napolyon’luğa özenmişti meşhur Enver Paşa’mız,
Onbinlerce gencimizi buzlara gömdü hilafsız.

Yay çizmek istemişti kuzeyden ta Sarıkamış’a,
Gencecik fidanlarımızı yem etti kurda kuşa.

“Sarıkamış İhata Manevrası” gençliği yuttu,
Paşa’mız, zafer dedi, koca bir milleti uyuttu.

Bu bozgunu konuşmayı ve yazmayı yasaklattı,
Gerçeği konuşanları da bir bir hapse attı.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:11 PM
II-DENİZ HAREKATI


Rusya’yla buluşmak istedi İngiliz’i, Fransız’ı,
Geçilmesi gerekiyordu, Çanakkale Boğazı.

Çanakkale, İstanbul’u koruyan bu son kapımız,
İşte orada ortaya çıktı ruhumuz, yapımız.

Bindokuzyüzonbeş’te, Çanakkale bulandı kana,
Anlatayım şimdi, birazcık kulak verin de bana.

Haçlılar var güçleriyle Çanakkale’ye üşüştü,
Yüzbinlerce yetişmiş insanımız toprağa düştü.

Cihad emriyle herkes silaha sarıldı, din için,
İmanıyla neler yaptığı görüldü, mücahidin.

Yedi düvel değildi sanki çullanan yedi iklim.
İnsanlar değil de, insanlık doğrandı dilim dilim.

Başladı böylece yeni bir takvim, yeni bir dünya,
Kâbus oldu, yarasaların gördüğü tatlı rüya.

Çanakkale... İnsan öğütülen koca bir değirmen,
Dirildi cihad ruhu, o kanlı değirmene rağmen.

Çelik donanmalar, gururla, azametle geldiler,
Sanki ölüm makinası... Kükrediler birer birer.

O teknoloji harikaları hücuma geçtiler,
Silah denediler, alev kustular, ölüm saçtılar.

İlerlemek mi, ne mümkün çünkü mücahitler vardı,
Her bir mehmetçik, içi iman dolu etten duvardı.

Cevat, Selahaddin, Hasan-Mevsuf, Seyit Onbaşı,
Onsekiz Martta kıyam etti, boğazın dağı taşı.

Nusret’le döşenmişti boğaza; yirmi küsür mayın.
Neler kazanıldı ölçülemez, hiç hesaplamayın?

Görmedin mi, şu azmin imanın neler yaptığını?
Şimdi araştır bak, denizin dibi hurda yığını.

Seyit’im kaldırdı ikiyüzonbeş okka mermiyi,
Karanlık Liman’da batırdı, o son zırhlı gemiyi.

Ne yazmış düşman, bakmalısın hatıra defterine?
“Gömüldü donanmamız, boğazın en derin yerine.”

Hamidiyeler, Mecidiyeler, Dardanos, Çimenlik...
Bir iki duvarları sağlam kalmış, o da şimdilik.

Ecdadın hatırasına yapmak istense kötülük,
İşte böyle yapılır... Tabyalar sanki birer çöplük.

Sahipsiz, taşlar sökük, bakımsız harabe bir halde,
Bunları, uzaydan gelenler onaracak herhalde?

Görüyor musun ne kadar vefasız olduğumuzu?
Leylekler getirmedi bize bu güzel yurdumuzu.

Nerde tarihi değiştiren Nusret mayın gemimiz,
Ne çabuk unuttuk, ne kadar vefasız bir milletiz.

Tarsus Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz,
Kurtardı Nusret’i, bu hizmeti hiç unutulamaz.

Koca destanı yazdıran toplar acaba nerede,
Şehit ve gaziler yatar, kim bilir hangi derede?

Sefalet içinde ömür tüketti Kahraman Seyit,
Bu vefasızlık bende ne moral bırakır ne ümit.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:11 PM
III-KARA HAREKATI


Yeterli görememiş ki, denizden aldığı dersi,
Karadan geldi, kolay sanarak tepenin gerisi.

Kıyıdaki birliklerimiz çekildi içeriye,
Almanın taktiği dediler, yığınak ta geriye.

Savunma planını hazırlayan Alman generaller,
Planların ayrıntısında neler gizlemişler neler?

Kıyı zayıf birliklerce gözetilip, korunacak,
Düşman karalara çıkar, sonra yenilebilir ancak.

Maksatları Batı Cephesi’ni rahatlatmak biraz,
Emirler Almanya’dan alınmış, mümkün mü itiraz?

Çok sayıda düşmanı burada sürekli tutmak için,
Maliyeti yok ya, kanı akıtılsın mehmetçiğin.

Verilmişse yabancı kumandanlara, ipin ucu,
Okuyun bakın nerelere varır işin sonucu?

Donanmayla birlikte ordular da geldi bu sefer
Hepsi beraber çullandılar, kıyametten de beter.

Öyle bir boğuşma oldu ki, dağlar taşlar hep şehit
Gözleri kamaştırdı o gün bizim şanlı mücahit.

Elinde tüfek, kalbinde kuran, dilinde ise tekbir,
Ölüm yağmuru altında haklıyor düşmanı bir bir.

Gülleler, bombalar, yakıyor, sanırsın ki cehennem.
Mücahidim diyor ki; bugün için doğurdu annem.

Anne, baba, eş, akraba şimdi geride dursunlar,
Artık hayallerini gelecek kuşağa kursunlar.

Yemin ettik bizler; asla düşman geçemez buradan,
Şehit olacağız, nasip etmiş ise bizi yaradan.

Bu gün bir bahar sabahıydı, etrafta, çiçek ve kuş,
Var mı başka kimsede, mehmetçikteki metin duruş?

Şu gelincik çiçeğine bakın, şu kırmızı çiçek,
Her baharda, şehit mezarlarını temsil edecek.

O kuşak çok fedakardı, şehid oldu, gazi oldu,
İbret almalı, zannetmeyin olanlar mazi oldu.

Nedir bilir misiniz, insanı mahveden, kahreden?
Din kardeşleriyle savaşmak zorunda kaldı deden.

İhanet de, kandırılmışlık de, ganimet hırsı de,
Bu orduya karşı savaş, felakettir akabinde.

Cihad Emiri Halife, fetva herkesin cebinde,
Halife askerine saldırmak dinin neresinde?

Mücahide karşı savaşan gider pisi pisine,
Hayatı mahvolur biter, boğaz harbi gibisine.

Hep hüsran olmuştur, ordudan ayrılanların sonu,
Dün böyleydi, bugün de böyle, bekle de gör sonunu.

Cihad şartlarını bilen anlayabilir durumu,
Ben ayrılıyorum, demek var mı, hiç böyle olur mu?

İngilizler, Fransızlar kandırıp getirmiş bunları,
Ama hüsran oldu, hem hayatları, hem de sonları.

Yirmibeş Nisan’ın sabahı kader anı seçildi,
O sabah, çıkarma için uygulamaya geçildi.

Bir bahar sabahı diyordum ya, ama ne baharmış,
Saldırıyor düşman, sanki çıldırmış, gözü kararmış.

Sahil yamaçlarına saldılar alevden burguyu,
Londra’da planlamışlar, bu lanet olası kurguyu.

Alçıtepe, Kocaçimentepe, ilk gün düşecekti,
Sekiz ayda öğrendiler, bu tepeler ne demekti.

Top ve gülle seslerinden oluyor kulaklar sağır,
Kan kokusu, barut kokularından çok daha ağır.

Her “yandım anam! ” sesiyle yerlere düşer fidanlar,
Kalanlardan daha şanslıdır bugün, şehit gidenler.

Eski gemiyi iskele diye kullanmak cin fikir,
İçinden çıkan, vurulup denize düşüyor bir bir.

Çıkarmalar çok kanlı yapıldı Ertuğrul Koyu’nda,
Düşman kanı, kırmızı şerit oldu denizin suyunda.

O günü yaşayanlar şahitlik ettiler ki şuna;
Birden çok düşman cesedi düşmüştü, her bir kurşuna.

Zığındere’ye bir birlik çıktı, arkadan vurmaya,
Niçin ilerleyemedi, hala merak eder dünya?

Mehmetçik Allah’ın yardımını almıştı, velhasıl,
Düşman hayret içindeydi, nasıl olur bu iş, nasıl?

Düşmanı durdurmaya çalışan bir avuç mücahit,
Gün batarken cennete uçtular, hepsi oldu şehit.

Seddülbahir, Eskihisarlık ve Morto’dan Kirte’ye,
Tahammül sınıra geldi, sabır dersen son kerteye.

Kuvvetlerimiz yürümüştüler kanlı cephelere,
Düşman karaya çıktı, nelere mal oldu nelere?

Öldürmekle biter mi, sürülerle geliyor düşman?
Karaya çıktılar, faydalanıp koyu karanlıktan.

Kimisi getirilmişti Türk Lokumu’nu yemeye,
Sonunda ancak aldılar, bir mezarlık yer hediye...

Kimisinin kafasında İstanbul’daki haremler,
Harem yerine süngümüzü öptüler birer birer.

Kimisi yağmalar yapacaktı Türk şehirlerinde,
Daha sonra cesedi bulundu derin siperinde.

Güya barbar Türk’e haddini bildirmeye gelenler,
Ne vahşetler yaptılar, anlatır görenler bilenler.

Dini için cihada gelmiş olan, mücahit mehmet,
Her yokluğu göğüsledi, kimseye etmedi minnet.

Siperden fırlayıp ileri atlar o aslan yiğit,
Elinde bir süngüsü, gözü cennet yönünde sabit.

Kurşun ciğerini delmiş de, inliyor yardım için,
Allah’a kavuşmak üzere, gülüyor için için.

Mustafa Kemal öl dedi, emir, yerine gelecek,
Emri alan erler üst üste yığılmış, öbek öbek.

Canla başla savaşıyor, kafasında kanlı sargı,
Hep cihada, hep Kuran’a, hep şehitliğedir vurgu,

Bakmışsın yeri göğü inleten büyük bir infilak,
Tepeler yerin altına inmiş, yarılmış da toprak,

Kaç mücahidin toprak altında kaldığı bilinmez,
Şehit değil, zayiat denmiş, sicil artık silinmez.

Dereler dolu, parça parça gövdeler, ayaklar eller,
Kıpkırmızı tepeler, adam sürükler kandan seller.

Başkalarının imdadına koşan bir kahraman er,
Yarasına bakmaz, yaralı hasmına yardım eder.

Yılmadı mehmetçik, karış karış savundu her yeri,
Bir gece bombalandı, kana bulandı Sargıyeri.

Binlerce hasta ve yaralı, mermilerle doğrandı,
Kıyamet denilen an, zannederim işte o andı.

“Bizleri düşmana bırakma kumandan paşam! ” diye,
Feryat ettiler ama, defnedildiler bu vadiye.

Bu ne vahşet, ey medeniyet, hastane vurulur mu?
Kınayalım bile demediniz, bu rezil durumu.

Bombaladılar, yaktılar ve şehit ettiler, her gün,
Azmi ve imanı çiğneyip de geçmek mi, ne mümkün?

Arıburnu, Kanlısırt, az yukarısı Sarıbayır,
Bitmez hınçlarıyla yaktılar her yeri cayır cayır.

Süngüsü elinde, ölüme koştu her askerimiz,
Her gün binlerce şehitle doldu her bir siperimiz.

“Çanakkale’de vurdular beni”diye duyarım da
Canlı mezara girenler, görünür rüyalarımda.

Böyle bir savaş hiç görülmüş mü, feryatlar canhıraş?
Ateş kesilir, hasımların her biri sarmaş dolaş.

Bir el tetikte, ölüm kusuyor mermi yağdırıyor,
Öbür el cebinde, hasmı için hediye arıyor.

Bir mendil, bir sigara, düğme yahut da bozuk para,
Sıcak mesajlarla atılır, sarılıp ta taşlara.

Öldürmeleri gerekiyor, geçmek için ileri,
Bombayla doludur, bazı hediyelerin içleri.

Boş konserve kutuları çöpe atılır mı, yazık(!) ,
İçleri doldurulmuş kutular, yığınla bombalık.

Lağım kazılmış, siperlerin altına tuzak için,
Patlatılan çukurlar mezarı olmuş mehmetçiğin.

Taneyle verilirdi askere mermiler, bombalar,
Mehmet de israftır diye, siperden çıkarak atar.

Siperden sipere bomba fırlatmak ne de zor bir şey,
Yeni düzenek gerek, haydi deney üstüne deney.

Düşman değil, sinek, bit, pire esir almış cepheyi,
Tek tek attılar, hasmın tonla yaktığı cephaneyi.

Elbise yırtık ayakkabı delik, yemek de gramla,
Ana baba hasreti, gözyaşı olmuş, damla damla.

Uçaklardan atılan dört uclu o demir çiviler,
Görülemez, her biri bir askeri saf dışı eder.

Yerin altı tünel ağları ile hep delik deşik,
Siperde, ateş etmek, namaz kılmak hep keşik keşik.

Yaz güneşi dikilmiş askerin kafasına, aman,
Beyinler sıcaktan kaynayacak gibi, zaman zaman,

Ceset kokusu çöp kokusuna karışmış, çok ağır,
Silah ve bomba seslerinden zaten kulaklar sağır.

Karınca, yılan, çıyan, haşere, sinek, hiç yok rahat,
Her an hazır olmak gerek, yapamazlar istirahat.

Ara sıra siperlerde yapılır müzikli yarış,
Sanki düşman değillermiş gibi, çoşkulu bir alkış.

Bazen anne babadan, eşten dosttan, gelen bir mektup,
Nereye götürür, gözlerine kanlı yaş doldurup?

“Ey benim biricik valideciğim! ” diye başlanan,
Mektubun cevabı; “Yavrucuğum, kurban sana anan! ”

Evlatlar kurban, analar kurban, Murat kurban, ah, ah!
Kurbanların hepsine rahmet eylesin Rabbim Allah!

Yatmak yok uyumak yok, dinlenmek yok, eller tetikte,
Gemiden gelen bir mermi... Yüzlerce şehit birlikte.

Bu gece hücum var, sadece süngü kullanılacak,
Çamaşır değişecek, mektuplar yollanılacak.

“Son vasiyetim şunlardır” diye kalem oynatılıp,
Dinlenmek gerek, yarım saat kadar fazla yatılıp.

Süngü hücumunun, anlamını artık biliyorlar?
Yaralı kalmak değil de, şehit olmak diliyorlar.

Dağlar kadar şehit cesedi yığıldı bütün bir gün,
Feryat ve kokudan siperde bir an durmak ne mümkün.

Gelin buraya, şu kadar saat müddet ateşi keselim,
Katliamdan kalan cesetlerse çukurlara teslim.

Et çengelleriyle çukurlara çekildi her ceset,
Ey Kanlısırt, eşi bulunmaz olaya şahitlik et!

Önündeki de yanındaki de şehit oldu, lakin,
Bir an tereddüdü olmadı, o kahraman askerin.

Elinde kuran, dilinde tekbir, giderler ileri,
Şehit olana kadar yerine gelir birileri.

Batının sicili bozuk, insanlık meselesinde,
Hastane gemisi vuruldu Akbaş iskelesinde.

İkiyüz yaralıyı bombalayıp şehit ettiler,
O şehitcikler de, Akbaş Şehitliği’ne yattılar.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:11 PM
IV-SONA DOĞRU


Taze kuvvetle tepeler kolay aşılır sandılar,
Yeni birliklerle, bu sefer Suvla’ya çullandılar.

Binbeşyüz mücahit, koca bir kolorduyu durdurdu,
Londra ve Paris bu haberle sarsıldı ve kudurdu.

Dokuz ağustos, Anafartalarda atılan ağır yumruk,
Albay Mustafa Kemal’indi, zafer getiren buyruk.

On Ağustos’ta Conkbayırı’nda süngüler çalıştı,
Süper güçler iman karşısında apışıp kalmıştı.

Yirmibir Ağustos, yine saldırdı var kuvvetiyle,
Bulutlar bile yardıma geldi, Rabb’ın hikmetiyle...

Zorlu bekleyişler böylece başladı siperlerde,
Siper savaşı, kör dövüşü oldu artık her yerde.

Dostluklarla düşmanlıklar iç içe yaşandı o yıl,
Hediye faslından sonra haydi silahlara sarıl.

Aylar böylece geçti, hep soğuk derin siperlerde,
İlerlemek mümkün mü, kaldılar oldukları yerde?

Aralık ayı geldi, Mehmetçik siperden çıkmadan,
Düşman Anzak ve Suvla’dan kaçtı ardına bakmadan.

Seddülbahir’de kaldılar, ta Ocak ayına kadar,
Yenilmezlik ünvanını orda bırakıp kaçtılar.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:11 PM
V-SONUÇ


Bu savaşta ikiyüzelliüçbin fidan kaybettik.
Doksan yıldır, okumuş kuşakta var hala eksiklik.

Türkiye’nin kuruluşunda Çanakkale fidelik,
Nice cevherler keşfedildi bu savaşta, üstelik.

İki yıl sonra, düşman burdan İstanbul’a dalmıştı.
Ama Çarlık Rusya’sı da tarih dışında kalmıştı.

Yeni Çanakkale’ye hazır mıyız, kalırsak mecbur?
Vahşi süper güçleri birtek cihat ruhu durdurur.

Allah korusun diyoruz da, biz çabalarsak korur,
Gücü tam kullanmak, işte çabanın şartı da budur.

Tekniğinle beraber aklın da olacak devrede,
Böyle kaliteli bir nesil göster, var mı nerede?

Görmez edilmiş gözler, uyuşturulmuş hep beyinler,
Şahin akbabanın ortağı, çaresiz güvercinler.

Akıllar havadadır görüşler hep belden aşağı,
Gökte yıldız arar çukura yaklaşmışken ayağı...

Değişmedi düşmanımız, dost bildiklerimiz bile..
Aldanma, yurdumuzun her yeri yine Çanakkale! ..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:11 PM
Çanakkale Cihadı Ve Nusret

Çanakkale Cihadı’na bakalım beraber,
Sen de inceleyip gör, konuşuyor belgeler.
Koynunda cihad fetvası, asker yırtınıyor,
Komutan emir verdi, canhıraş çırpınıyor.
Başında komutan, önünde amansız düşman,
Aklında şehitlik, yürüyor geri bakmadan.
Böyle gayret, böyle cesaret, böyle yiğitlik,
Ölümüne yükleniyor kolay mı şehitlik?
Bütün imkanlar seferber edilmesi gerek,
Gayret, cihadın altında yatan büyük gerçek.
Cihad edenlere Allah’ın nusreti gelir,
Bu nusret, O’nun Kuran’ındaki vaadidir.
İbretle bak, burda görürsün nice sahneler,
Allah’ın yardımıyla doludur her an, her yer.
Bazen Seyit Onbaşının rekoruyla gelmiş,
Bazen Nusret Mayın Gemisi gözleri delmiş.
Bazen denizlerde bilinmeyen bir akıntı,
Bazen düşmanın karargahında bir takıntı.
Bazen gelmiş bilinmeyen bir örtü şeklinde,
Bazen silah olmuş askerimizin elinde.
Bazen düşmanın gözüne çekilen bir perde,
Bazen de dayanma gücümüz olmuş siperde.
Bazen selvi ağacı, bazen de mezar taşı,
Bazen düşmanı vururmuş kendi arkadaşı.
Bazen toz yüklü rüzgara dönüşmüş, ters esen,
Bazen bulutla ordumuzu saklamış gözden.
Bazen haritalarda kaymış, dağların yeri,
Bazen bağlanmış düşmanların basiretleri.
Bazen şaşırtmış İngilizleri, Anzakları,
Bazen kendilerine döndürmüş tuzakları.
Bazen boş tepelerde Türk var diye korktular,
Bazen olmaları gereken yerde yoktular.
Bazen komutanın gemisi arızalandı.
Bazen korku olup ayaklarına dolandı.
Bazen telefonda arızalarla belirdi,
Bazen komutanları kabus görüp delirdi.
Bazen Peygamberler Türklere yol gösterirdi,
Bazen görünmez ordularla destek verirdi.
Bazen saat ayarsızlığıyla yardım geldi,
Bazen küçük bir mola, zaferlere bedeldi.
Bazen Mustafa Kemal’in göğsünde bir saat,
Zafere giderken, kalbine gerdi kol kanat
Bazen düşman tek bir rapora gözünü dikti,
Bu hayati rapor, tam sekiz sene gecikti.
Bazen albayları birbirlerine karıştı,
Bazen nusret sebebi, içten bir yalvarıştı.
Bazen düşman birlikleri çok ileri gider,
Vurur onları gemiden gelen dost mermiler.
Var mı bunlara hurafe diyecek bir nankör?
Ancak olmalı ki; kulaklar sağır, gözler kör.
Çanakkale’de iman, cihad, nusret ve zafer,
Allahım milletime hep böyle zaferler ver.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:11 PM
Çanakkale Diyarında

Denize takılan kilit,
Dünyayı kaldıran yiğit,
Alaylar var toptan şehit,
Çanakkale diyarında.

Kahraman şehit çavuşlar,
Şehitliğe uçan kuşlar,
Savaşta yeni buluşlar,
Çanakkale diyarında.

Modern silahlı askerler,
Dersini alan liderler,
Geri kaçarak giderler,
Çanakkale diyarında.

İmandır çelikten engel,
Şehidin üstünde heykel,
Kafatasında şarapnel,
Çanakkale diyarında.

Kızıla boyanan deniz,
Vardır her aileden iz,
Benzerini görmediniz,
Çanakkale diyarında.

Harikaları çok somut,
Sırrı bilinmeyen bulut,
Yeni nesillere umut,
Çanakkale diyarında.

Abdülhamid'in dehası,
Tabya-batarya sahası,
Göçtü göçecek dahası,
Çanakkale diyarında.

Farzet dibe baktığını,
Denizler demir yığını,
Dedene ver kulağını,
Çanakkale diyarında.

Mermi çarpışmış havada,
Tek yumruk aynı davada,
Şehit var, dağda ovada,
Çanakkale diyarında.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:11 PM
Çanakkale İçinde

(Nazire)

Çanakkale içinde, aynalı çarşı,
Beraberce yazdık bu, acıklı marşı,
Ah mücahidim ah!

Çanakkale içinde, selvi ağacı,
Nesiller boyu sürer, böyle bir acı,
Ah mücahidim ah!

Çanakkale içinde, kırık testimiz,
Allah'ımızdan başka, yokmuş dostumuz,
Ah mücahidim ah!

Çanakkale içinde, yağar şarapnel,
Yeraltında bomba var, patladı tünel,
Ah mücahidim ah!

Çanakkale içinde, vurdular bizi,
Kocaman bir mezara, koydular bizi,
Ah mücahidim ah!

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:11 PM
Çanakkale İlkler Savaşı

Tarihler konuşsa, bugün gelse dile,
İlklerin savaşı, kanlı Çanakkale.
Nasıl direnmiştik, tam yedi düvele,
İlklerin savaşı, kanlı Çanakkale...

Karada denizde, boğuşma canhıraş,
Deniz dibinde de, aynı anda savaş,
Uçaklar da yapar, yukarıda dalaş,
İlklerin savaşı, kanlı Çanakkale...

Kıtalar arası ilk büyük çıkarma,
Balonla yapılan, ilk hedef aktarma,
İlk yüzen kaleler, en güçlü donanma,
İlklerin savaşı, kanlı Çanakkale...

Bomba atmak için, değişti uçaklar,
Denizaltı ile kurulan tuzaklar,
Tünelde savaş var, sıkılır gırtlaklar,
İlklerin savaşı, kanlı Çanakkale...

İlk uçak gemisi ve ilk uçaksavar,
Araştır bak daha ne türlü ilkler var,
Kudurdu köpürdü tek dişli canavar,
İlklerin savaşı, kanlı Çanakkale...

Büyük bir zafere sebep oldu mayın,
Tank ilk orda çıktı bunu hatırlayın,
Her modern silahın babasını sayın,
İlklerin savaşı, kanlı Çanakkale...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:11 PM
Çanakkale Şehidi

Yerler alev topu, tepeler tepetaklak,
Havalara uçtuk, görülmemiş infilak.
Sessizdi çığlıklar, duyan mübarek kulak,
Kuş gibi bakınca, Çanakkale çok ufak.

Namlu yaprak açtı, süngümüz tomurcuk,
Siper çiçek doldu, dualar boncuk boncuk.
Kanat taktı beden, yeni doğmuş bir çocuk,
Karanlık yırtıldı, söktü nurdan bir şafak.

Emir var paşadan, düşmanı boğmak için,
Gözler mermi saçar, gönüller göğe perçin,
Hafifledi beden, anlayamadık niçin?
Denizler küçüldü, bir adım bütün afak.

Toprak sulanacak, sıra bizde bu günlük,
Toplu gidiyoruz, sırayla bölük bölük.
Cennette şenlik var, şehitlerde üstünlük,
Ruhumuz yükseldi, kanlar oldu infak...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:12 PM
Çanakkale Şehidi Bekir Çavuş

Bardağımda merhume, Safiye Hüseyin,
Çanakkale içmiştim, yine akşamleyin,
Yine buğulu gözler, uğuldayan beyin,
Kalemime takıldı, Şehit Bekir Çavuş.

Kumandanları verdi, bu kutsal görevi;
'Durduracaksın ateş kusan koca devi! '
Düşünmeden anayı babayı ve evi
Yumruk gibi sıkıldı, Şehit Bekir Çavuş.

Cesareti orduya ulaştı çavuşun!
Bacağına saplandı uğursuz bir kurşun,
'Koşun çavuş vuruldu, arkadaşlar koşun! '
Çınar gibi yıkıldı, Şehit Bekir çavuş.

Hastane gemisi bu, ismi Reşitpaşa,
Kaç hastaya bir yatak, o da ortaklaşa,
Bacağını kestiler, bu da geldi başa,
Uyanınca irkildi, Şehit Bekir Çavuş.

'Alınan görev böyle kalamaz ki yarım,
Burada yatıp kalmak... Duramam kaçarım,
Vatandan önemli mi benim bacaklarım? '
Fırlayarak dikildi, Şehit Bekir Çavuş.

Allah deyip bir hamle yapınca ileri,
Kıpkırmızı kan oldu yatağın üzeri,
Kan kaybından kararıp kapandı gözleri,
Kollarından çekildi, Şehit Bekir Çavuş.

Ana kuzusu idi, taze bir bedendi,
Hayatı bu cephede yurduna adandı,
Gelecek nesillere örnek bir fidandı,
Bir dereye ekildi, Şehit Bekir Çavuş

Nice yiğitler böyle bir bir şehit oldu,
Dereler tepeler hep şehitlerle doldu,
Şimdi mezarları yok, künyeler kayboldu,
Derede bir çakıldı, Şehit Bekir Çavuş.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:12 PM
Çanakkale Şehitleri Seni Bekliyor

Çiçekleri hep sıra sıra dizili,
Yapraklarında isimleri yazılı,
Sahilde dalgalar bile kan kızılı,
Çanakkale Şehitleri seni bekler.

Duygularımız buralarda dorukta,
Mücahid’’in bir özetidir bu nokta,
Allah Allah nidaları var ufukta,
Çanakkale Şehitleri seni bekler.

Şehitler her yerde diridir karşında,
Nice hatıra saklı her bir taşında,
Geçemeyenler yatar yanıbaşında,
Çanakkale Şehitleri seni bekler.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:12 PM
Çanakkale Şehitleri Unutulur Mu?

Annelerin sütü size helaldı,
Hepiniz yıldız, gökkubbe hilaldı.
Saf tutardınız bayram namazında
İmam Muhammed (S.A) , müezzin Bilal'dı.

Sizin yurdunuz şimdi Gelibolu,
Duygular gözümüzde dolu dolu,
Aziz hatıranız unutulur mu?
Saf tutup saygı sunar Anadolu…

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:12 PM
Çekin Sifonu

Ankara'ya uzanır menfaat çarkı,
Direkt bakana bağlı cep telefonu.
Cebine doğru akar paranın arkı,
Global, küresel.. Dolsun da dolsun fonu

İmanının şartları avro ve dolar,
Güzel sekreterlerle dolu odalar,
Patron ne emrederse onu yorumlar,
Köşesi hoparlördür o mikrofonu.

Göbek şişdikçe yemiş, yedikçe şişmiş,
Kaynayan beyninde hep menfaat pişmiş.
Yurttaşlık bilgisi de müthiş gelişmiş,
Trakya'da bir iç deniz der, Merzifon'u.

Köşe yazarı, köşe yapılmış biri,
Köşesine dökülür düşünce kiri,
Alkol bağımlısı ve şehvet esiri,
Fikirleri klozetlik, çekin sifonu...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:12 PM
Çekirge

Batının kavramları; vahşet, sömürge...
Daima sıçrayamaz hiçbir çekirge.
Hakka bağlı, gayretli bir nesil gelir,
Çalışır tarih denilen o dev süpürge.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:12 PM
Çilingir

Kapıları aletlerle açar amma,
Sermayesi bilgidir her çilingirin.
Siz gönüllere girmek mi istersiniz?
Elbet bunun da ilmi var, bilin girin! ..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:12 PM
Çimende Sevişmek

Sevişmişler gezerek,
Çimenlik hep fil izi...
Mahvetmişler ezerek,
Onca çimi, filizi...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:13 PM
Çizmeden Yukarı Çıkmak

Kültür düzeyi yükselir mi,
Hiç yazıp çizmeden, yukarı?
Kültür düzeyi düşük ise,
Çıkılmaz çizmeden yukarı...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:13 PM
Çobanlık

Herkes maiyetine çoban,
Her çoban sürüsünden mesul...
Bu senin mukaddes bir çaban,
Çünkü buyuran Yüce Resul...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:13 PM
Çomak

Çalışan makinaya biri soksa bir çomak,
Kırılan çark sesiyle dolar mekan: Tar, tar, tar!
Sıhhatli bir topluma çomak sokan ey alçak!
Bilemem vebalini nasıl bir kantar tartar...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:13 PM
Çukurda Çözüm

Yine bir çocuk, düşmüştü çukura,
İmdat! Diyordu, bağıra bağıra....
Herkes koşuştu, büyük bir telaşla,
Yoktu ortada, ambulans da hala...
Toplandı bir çok, insan çukur yere,
Öneriyordu, herkes birer çare;
-Ben particiyim, dinleyin sözümü,
A partisinin, şöyledir çözümü:
İnsan düşüyor, arada sırada,
Hazır ambulans, olacak burada..
-Benim partim B, bu problemi çözer,
Çukuru kökten, çözeceksek eğer;
Yeterli değil, ambulans buraya,
Biz bir hastane, kurarız şuraya.
-Durun! Başkanım,' merkez planlama'da,
Bu kadar masraf, çok bu aşamada,
Hastane önü! ...Evet, çözüm budur,
Nakledilmeli, oraya bu çukur...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:13 PM
Damızlık... Domuzluk...

Avrupa'nın hedefi, ineği danayı,
Yasak deyip tamamen sürecek damızdan.
Harama alıştırıp babayı anayı,
Sonra da diyecek ki, damızlık domuzdan...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:13 PM
Danışman

Kediler kralıydı, çok saygındı ve de çapkın,
Tüyler parlak renkli, kulaklar dik, gözler zıpkın.
Yöreye geliş de, gidiş de mümkün değildi,
Çapkın kralın izni, ve haberi olmaksızın.

Haber geldi büyük, konağa dişi bir afet
Gelmiş, hem ne afet, güzellik ve de zerafet...
Tam sana göre kral hazretleri, gözün aydın,
Belki misafirdir, gider, yetiş acele et.

Koşmaya başladı, tanımıyordu hiç engel,
Konağa geldi ki, etraf yüksek dikenli tel.
Telden atlıyorken, takıldı takım taklavat,
Organların artık, esiyordu yerinde yel.

Günler sonra biri, koştu geldi; aman aman!
Kralımız yeni bir, dişi geldi ama yaman!
Seninki gözünü, kırpıştırıp cevap verdi;
İlgilenmiyorum, ben artık oldum danışman!

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:13 PM
Davar

Toplumun derdine duyarsız kişiler,
Yalnız parmak hesabında var sayılır.
Kapılıp gönüllü, batı kavalına,
Uçuruma atlayan davar sayılır.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:13 PM
Dedemin Taktığı Küpeler

Dedem rahmetli, bizlere derdi;
“Keskin sirkeyi koymayın küpe”
Bak öfke günün en büyük derdi,
Dedemin sözü, kulağa küpe! ..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:13 PM
Devlet Terörü

Fesat çıkarır her ülkede her blokta,
Devlet terörüyle bütün dünya şokta...
Cihanın belası, Siyonist İsrail,
Bu görünen kısmı, cim karnında nokta...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:13 PM
Dilim Çok Kalın

Şiir yazmak isterim, ama kalınsın ey dilim!
Dilim kıvrak değil, ben şair değilim.
Kelime dizmek çok anlamsız,
Şiir yazmak ilim.
Geçelim...

Emelim;
Bu emektar halim,
Takılacak yerleri bulup
Taşlama yapar; buna yeter mecalim.
Hakeden dersini alır, biz de biraz gülelim.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:14 PM
Diri Naaş

Hayattan kopmuşum, gönlümde aşkın saklı,
Beni hasret besler, ne su isterim ne aş.
Bütün azalarım, şimdi sana odaklı,
Gören sanacak ki, işte diri bir naaş.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:14 PM
Doğum Kontrolü

Sonucu gördüm de gözlerim yaşardı;
Birileri çok zor olanı başardı.
Kolay mı hükmetmek öyle mahrem yere,
Tohuma tarlaya, dökülen terlere?
Kolay mı doğmamış insanın kontrolü?
Bravo başarmışlar zor olan bu rolü! ..
Doğum kontrolü çok zor bir siparişti,
Şimdi beklentiler tamamen değişti;
Dünya örgütleri, nerdesiniz haydin!
Bir araya gelin, mesafe kaydedin! ..
Zalimin elinde her enlem ve boylam,
Yapıyor katliam üstüne katliam,
Her gün kol geziyor dünyamızda ölüm,
Bir zulüm bitmeden, onbinlerce zulüm!
Doğumlar konrolde, ölümlerse toptan,
Kurtulsun insanlık, toptan yok olmaktan!
Zoru başardınız, sizlere tebrikler,
Şimdi dünya ölüm kontrolünü bekler...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:14 PM
Doktor Yasak

Azgın köpeklerle dolu ortalık,
Taşlarsa ya yere bağlı ya saklı,
Kol gezer bu kadar salgın hastalık
İlaçlar kilitli, doktor yasaklı...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:15 PM
Dost-Düşman

Müslüman düşmanı dostu ayıracak,
Dostunu hep nefsi gibi kayıracak.
Anlayış sulanmış, gelmez ipe sapa,
Peygamber buyruğu kulaklara küpe:

(((Kişi bilse Allah dostlarını düşman,
Böyle bir hatadan olmadıkça pişman,
Gündüzleri her gün tutmuş olsa oruç,
Açlıktır sadece, elindeki sonuç...

Sebep hiç farketmez, para, menfaat, post
Allah düşmanını edinmiş olsa dost,
Gece sabahlara dek kılsa da namaz,
Uykusuz kalmaktan başka kar alamaz...)))

sssss

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:15 PM
Dostluk

Ekin ekmek,
Birkez yemek...
Dostluk ekmek,
Bitmez yemek...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:15 PM
Dört Asırlık Beddua

Bu konu çok ağır, nasıl ederim ifade?
Hem şiir hem ibret olmalı, işte kaide...
Sözlerim ihanet üstüne ey okuyucu!
Öyle bir kavram ki, çoğuna dokunur ucu!
İhanet yüzünden, nice ülkeler yakıldı,
Toplumlar çürüdü, koca devletler yıkıldı.
İş işten geçince, fayda etmedi pişmanlık,
İhanet yüzünden neler çekti şu insanlık...
Sürer bir yıl, on yıl, bir asır, onlarca asır,
Bazen bir milletin, bütün kaderine yansır.
İşte size büyük ihanetlerden bir dizi;
Viyana önüne, davet ediyorum sizi,
Meşhur Merzifonlu, bir Kara Mustafa Paşa,
Beraberdi o gün bu millet, yoktu kargaşa.
Bir hain paşanın, beynine girdi kör şeytan,
Mustafa Paşa'ya ders vermek istedi o an.
Viyana önünde olan ihanet çok kirli,
Hemen meyvesini verdi, ama çok zehirli.
Başarı tersine dönüp dağılmıştı ordu,
İhanet edenler, geri doğru kaçıyordu.
Kaç asır geçti de, kapanmadı hala yara,
Kanamayı kimse kesemedi sara sara.
İhanet zinciri uzanmıştı İstanbul'a,
Padişah kanarak, döndü çok yanlış bir yola.
Hainler uzandı, Paşa'nın masum başına,
Kelle Edirne'de koyuldu 'İbret Taşı'na.
İbret ama nasıl, asırlara büyük ibret!
Hemen yakınında, kocaman Kasr ı Adalet!
Hainlere bakar gibiydi kellenin gözü,
Bir acaip renge büründü hemen gökyüzü;
Gazabı İlahi o anda etti tecelli,
Her yeri kapladı alevden yıldırım seli.
Adalet sarayı yanarak oldu yerlebir, (*)
Aklında ihanet olanlar, bu bir ibrettir.
Bu olay tarihin kocaman bir köşe taşı,
Beddua etmişti Paşa'nın günahsız başı.
Büyük liderlere, yapılacak bir ihanet,
Onun hayatını, bitirebilir nihayet.
Lakin bedduası, tutar iyi bilinmeli,
İşte dört asırdır, doğrulmadı Türk'ün beli...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:15 PM
Dört İşlem

Toplardı, çarpardı, rahmetli babamız,
Çıkarır böleriz, biz mirascılarız...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:15 PM
Dünya Hali

Kimi gider Hasandağı’na oduna,
Kimi yanar için için aşk oduna.
Kimi kutsal değerlere hep baltacı,
Kimi candan sevilir olur baş tacı...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:15 PM
Dünya Zevkleri

Dünya zevklerine kandık,
Sonu hüsran, odun, dayak...
Rabbim bizi yakacaksan;
Dileriz “aşk od”unda yak.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:15 PM
Dünyalık

Dünyaya bak sanki ilahi bir mühür,
En büyük ibadet, bir lahza tefekkür.
İnsana yakışan, Yaradan’a şükür,
En büyük ibadet, bir lahza tefekkür.

Şayet girebilsen, ta ortasına dek,
En yoğun kütlesi, bir sıcak çekirdek,
Bu kadar katmana işte budur destek,
En büyük ibadet bir lahza tefekkür.

Katı sıvı metal, üstüste yanyana,
Ne azalır ne de artar yana yana,
Herbiri bir hikmet, ama anlayana,
En büyük ibadet bir lahza tefekkür.

Yerkabuğu maden taş toprak yığını,
İnsan için yapmış her bir yaptığını,
Çalıştır beynini, işlet dimağını,
En büyük ibadet bir lahza tefekkür.

Kabuğa çıkamaz merkezdeki ısı,
Yanardağ oluşur çıktıkça bazısı,
Hep O’nun hikmeti, hep O’nun yazısı
En büyük ibadet bir lahza tefekkür.

Başını kaldır bak, yukarı bu sefer
Dünyayı kuşatan tabaka atmosfer,
Ayarlı sıcaklık, sanki kalorifer,
En büyük ibadet bir lahza tefekkür.

Güneş hayat saçar dünya ona uydu,
Yörünge yoluna acaba kim koydu?
Büyük bing bangla, alemleri yaydı,
En büyük ibadet bir lahza tefekkür.

Dünyada arabalar, yatlar eşler evler,
Sonsuz nimetlerle, sayısız türevler,
Nedir insanlara verilen görevler?
En büyük ibadet bir lahza tefekkür.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:15 PM
Dünyanın Yedi Harikası

Şu kadar seyirci, oturmuş yanyana,
Hepsi de merakla, bakıyor ekrana...
.................................................. ..
-Şimdi de geliyor, sonuncu sorunuz,
-Hazırım efendim, soruyu sorunuz...
-Nelerdir dünyanın yedi harikası?
Zamanınızın da, son üç dakikası...
-Mısır'da yapılmış olan Piramitler...
İskenderiye'de mevcut olan fener,
Rodos'taki Heykel... Sonra da Çin Seddi...
-Üç tane daha var..
..........................-Bir de..
........................................-Hepsi yedi...
.................................................. ......
Şehirin meczubu, yanda ayakdaymış,
Aniden haykırdı, ama ne haykırış?
-Yarışma kim sen kim, bilgisiz avanak!
Sende ayna yok mu, be adam al da bak.
Ne arıyorsun sen, ta Çin'de Maçin'de? !
Aradığın her şey, aynanın içinde.
Koklamak ve tatmak, işitmek ve görmek,
Baksana kellene, oradadır örnek...
Elinle dokunmak, hissetmek inanmak,
Bunlar bilinmez mi, hey kafasız ahmak!
.................................................. .....
Koparken salonda, kahkaha tufanı,
Benim beynim durdu, sanki dondu kanı.
Hiç belli olmuyor kimsenin makamı,
İliklerim O'nu gördükçe yakamı...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:15 PM
Düşünce Düşünmek

Uygarlığın temeli,
Hep, düşünce düşünmek.
Ya bize ne demeli?
Hep düşünce, düşünmek...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:15 PM
Ecevit'in Çanakkale Şiiri

Bir konu hep dikkatimi çekmiştir.
Bir çok yazar ve şair Çanakkale Savaşları’ nı bir CENTİLMENLER SAVAŞI gibi anlatmaya özen göstermektedir.
Bence de Çanakkale savaşları bir centilmenler savaşıdır. Ama tek taraflı centilmenlerin vahşi ve kural tanımayan vahşilere karşı verdikleri bir savaştır.
Türk ordusunun gerçekten her zaman olduğu gibi savaş kurallarına, merhamet sınırlarını adeta zorlayıp uyduğu bir savaştır.
Şimdi bu görüşümü ispatlayacak olan bazı olayları delilleriyle paylaşmak istiyorum:
18 Mart 1915 deniz savaşları esnasında batırılan Fransızların BUVET isimli zırhlılarında bulunan 600 den fazla personel de geminin içinde kısa sürede sulara gömülmüş ve boğulmuştu. Güverteden denize atlayan 30 kadar Fransız askeri zarar görmeden kurtarılsın diye askerlerimiz derhal ateş kesmişlerdi. Bunu İngilizler de itiraf etmişlerdir.
Boğazı geçmeye çalışırken batırılan bir İngiliz denizaltısının mürettebatı boğulmasınlar diye yiğit askerlerimizden bazıları canlarını tehlikeye atarak soğuk suya atlamışlar ve onları kurtarmışlar, doyurup tedavi ederek misafir muamelesi yapmışlardır.
Savaş boyunca yaralı olarak bulunan veya esir alınan düşman askerleri derhal hastanelere sevkedilmişler ve tedavileri yapılmıştır.
Yaralı bir düşman askerinin ateş hattından bir mehmetçik tarafından nasıl kurtarıldığını, savaşta subay olarak görev yapan ve daha sonra Avustralya genele valisi olan Lord Casey tarafından nasıl övgüyle anlatıldığını, daha sonra bu hatıradan yola çıkılarak Kanlısırta Mehmetçiğe Saygı Anıtının dikilmiş olduğunu gezenler görmekte ve kitabesinden okumaktadırlar.
Düşman Başkomutanı General Hamilton 30 Haziran 1915 tarihli günlük anları arasına şu anlamlı cümleyi yazmıştır:
“Çok garip! Çerkez asıllı Türk esirlerinden biri, yaralı bir İngiliz askerini ateş altında sırtında taşımış.” Buna ilave edecek tek kelime bulamıyorum.
Bir Fransız generalinin, ağır yaralı bir Fransız askerinin yine ağır yaralı bir Türk askerinin kendi yarasına toprak basıp da gömleğinden kestiği parçalarla nasıl kurtarmaya çalıştığını hatıralarında dile getirmiş olduğunu çoğumuz biliriz.
Böyle yüzlerce münferit olay bize bizzat düşman askerleri tarafından intikal ettirilmiştir.
Esir alınıp İstanbula sevkedilen düşman askerlerinden vefat edenlerin kendi dinlerine göre askeri tören de dahil olmak üzere nasıl toprağa verildiğini bir insanlık örneği olarak okumaktayız.
Evinin eşyasını ve karısının bileziğini satarak esir düşmüş bir Avustralyalı askeri memleketine göndermiş bir Samsunlu erin hikayesini de yine çoğumuz duymuştur.
Bu belgeli örnekleri çoğaltmak mümkün.
Yani, Türk Ordusu hem askerlik disiplini olarak, hem de dininin gereği savaş kurallarına uyarak insancıl olarak, yani CENTİLMENCE savaşmıştır.
Ama!
25 Nisan 1915 tarihinde Kumkaleye çıkarma yapan Fransızların kuşattığı bir Türk birliğinin teslim olmak istemeleri ve silah bırakıp beyaz bayrak çekmelrine rağmen taranarak şehit edildiklerini General Hamilton’un hatıralarından okuyoruz.
Gezenlar görmüşlerdir. Akbaş şehitliği...
Olayın teferruatına girmiyorum ama, hastane gemisiin alçakça bile bile batırılması sonucunun nasıl faciaya dönüştüğünü bu şehitliği gezenlerin oradaki kitabelerden gözyaşlarıyla okuduklarına her defasında şahit olmaktayız.
Geliboluda defalarca hastane gemilerimizin bombalandığını ve yaşanan faciaları kitaplardan okumak mümkün.
Sargıyeri şehitliğini gezenler, nasıl bir facianın o civarda yaşanmış ve binlerce yaralı askerimizin hunharca katledilmiş olduğunu bilirler.
Çanakkale Merkez, Gelibolu, Kilitbahir, Eceabat ve civar sivil yerleşim birimlerinin nasıl bombalandığını, yakılıp yıkıldığını, sivillerin nasıl katledildiğini buna mukabil Enver Paşa’nın canlı kalkan kullanmaya teşebbüs ettiğini yine tarihler yazmaktadır.
Düşmanın Türkler burayı nasılsa bombalamazlar diyerek hastane çadırlarına top yerleştirdiklerini ve buradan açtıkları ateşle ne kadar Türk askerini şehit ettiklerini biliyoruz.
Düşmanın, yasak olmasına rağmen domdom kurşunu kullandığı çeşitli delilleriyle belgelenmiştir.
Kendilerine gaz maskesi dağıtılmak istenen Anzak askerlerinin, “Türkler merhametlidirler, bize karşı gaz kullanmazlar” diyerek maske almadıklarını kendilerinin ifade etmiş olduğu kayıtlarda geçmektedir.
Esir aldıkları Türk askerlerinin etrafına benzin dökerek onların can havliyle kaçışmalarını kahkahalarla izleyerek zevklerini tatmin eden Anzakların bu olayı kendilerinin hatıralarından okuyoruz.
Esir aldıkları bir Türk askerinin kafasına alçakça kurşun sıkarak şehit edip, kellesini kesip savaş hatırası olarak Avustralya’ya götürmüş ve 86 yıl saklamış olduklarını ve bu kellenin daha sonra iade edilip bu gün Şehitler Abidesinin dibine defnedilmiş olduğunu oradaki kitabesinden okuyoruz.
Bu örnekleri daha yüzlerce çoğaltmak mümkün.
Yani düşman savaş kaidelerine hiç uymamış vahşi bir savaş yapmıştır.
Yani onların hiç CENTİLMEN olmadıklarını tarihi gerçekler ortaya koymaktadır.
Şimdi yazdıkları kitaplarda, çektikleri belgesellerde ve yazdıkları şiirlerde makalelerde veya yaptıkları söyleşilerde Çanakkale Savaşlarını “CENTİLMELER SAVAŞI” gibi gösterenleri anlamak mümkün değildir.
Gerçekte Çanakkale Savaşları tek taraflı CENTİLMENLER SAVAŞI dır.
Dün yitirdiğimiz Sayın Ecevit’in de bu konuda bir şiiri buluınmakta ve bu yanlış görüşü savunmaktadır.
Evet bu görüşü savunanlar yanılıyorlar, yanıltıyorlar...
Merhum ECEVİT de yanılmıştıR...
Bu vesileyle başsağlığı dilerim.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:15 PM
Edep Üç Harf

Üç organla ifade edilirdi edep,
Elif, dal, be, harfiyle kaydedilirdi hep,
Elif 'eller'imize delalet ederken,
Dal 'dil'in sembolüydü, sözümüzü derken,
Be harfiyle 'bel', yani alet-i zürriyet.
Edep de; ele dile bele hakimiyet.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:15 PM
Ekmek Yemek!

Peygamber buyruğunu tutmalı;
'Doymayacak kadar yemek yemek'
Bizde bol ya, birtek bildiğimiz,
Yatarız kalkarız: Yemek! .. Yemek! ..

Dünyada milyar aç bebek çocuk,
Ağlıyor inliyor: Ekmek! ..Ekmek! ..
İşimiz, ovaya beton dökmek,
Ve de taş üstüne ekmek ekmek!

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:15 PM
Eko'lu Bir Şiir

Dün bir meydanda,
En kalabalık zamanda,
Politikacının biri,
Konuşuyordu iri iri…
Mikrofonda vardı eko,
Ne söyledi, buyur oku:

......
-Bizim yolumuz!
Muz… muz… muz! ..

……
-Sonra demeyin eyvah!
Vah… vah… vah! ..

……
-Yüklendiğimiz vebal!
Bal… bal… bal! ..

……
-Hesabımız bir Allah’a!
Aha… aha… aha! ..

……
-Bizdeki kollektif şuur!
Ur… ur… ur! ..

……
-Lider sultasına karşı bilinç!
Linç… linç… linç! ..

...
Parti içi demokrasi!
Asi... asi... asi...

……
-Yaptığımız fedakarlık!
Lık… lık… lık! ..

......
-Bize verilen her oy!
Oy… oy… oy! ..

......
-Bize bir fırsat daha!
Ha… ha… ha! ..

……
-Zengin Türkiye!
Ye… ye… ye! ..

……
-Partimiz uçak, liderimiz pilot!
Ot… ot… ot! ..

-Ciddi bir iddia!
İa... ia... ia...

......
-Eğitimle ilgili her husus!
Sus…sus…sus! ..

......
-Bizi tanıyan herkes!
Kes… kes… kes! ..

……
-Müreffeh bir hayat!
Yat… yat… yat! ..

......
-Böşörtüsü için mutabakat!
At… at… at! ..

……
-Partimize ait politika!
Ka… ka… ka! ..

……
-Ele geçen büyük fırsat!
Sat… sat…sat! ..

Ses cihazları hafif ekolu,
Meydan sanki politika ekolü…

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:15 PM
En Güçlü Silah Bismillah

Yıldırım'dı Niğbolu'da,
İmandı Gelibolu'da,
Parçaladı zincirleri,
Zaferdi Anadolu'da...

En güçlü silah Bismillah,
En güçlü ses Allah Allah!

'Rıza en lillah'tır amaç,
Güç toplamak buna araç,
Bin yıl oldu cihan şahit,
Kaç defa şahlandık kaç?

En güçlü silah Bismillah,
En güçlü ses Allah Allah!

Türküler çıkar telimden,
Bayrak anlar dilimden,
Güçlüye asla tapmadım,
Kim korkar süper zalimden!

En güçlü silah Bismillah,
En güçlü ses Allah Allah!

İmanım var kalkar şaha,
Henüz konuşmadım daha,
Çek ellerini yurdumdan,
Mecbur etme bu silaha.

En güçlü silah Bismillah,
En güçlü ses Allah Allah!

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:16 PM
Envanter

Tüccar işadamı ve sanayiciler! ! !
Şimdi zamanıdır, çıkıyor envanter.
Yıl sonu; servet, mal, borç, kar veya zarar...
Sayımdır bu sayın bakalım ne kadar?
Konu listelerdir, yapın müzakere.
Şu husus çok iyi bilinsin bir kere:
Bir ortağınız var, unutmayın sakın,
Kendi hakkınızı sonraya bırakın.
Fakir fukarayı ben kasdediyorum;
Diğer ortağınız, onlardır diyorum.
Onların hakkını önce hemen verin!
İlk gereği budur çıkan envanterin.
“Veren el üstündür”, İlahi kaide...
Verin ki malınız çoğalsın sizin de...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:16 PM
Erciyes!

Anadolumun yıkılmaz kalesi!
Sen kükreyen aslanların yelesi! ..
Hep seni gözler, Ağrı, Toros, Kaçkar,
Emirini bekler tüm yurttaki dağlar...
İmanlı başın daim yüksektedir,
Rüzgarın, bizi coşturan bestedir.
Erciyes! Yurdumun orta direği! ..
Erciyes! Yiğidin engin yüreği! ..
Erciyes! Davamızın ölçü taşı,
Erciyes! Türkün hep dik duran başı!

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:16 PM
Eskiyen Aylar

Bugünkü takvimimiz miladi.
Bunları bana babam söyledi,
Bundan beşyüzseksendört yılı çık,
Rumi seneyi bulursun dedi.

Onüç gün geç gelirdi o aylar,
Kullandık Cumhuriyet'e kadar.
Avrupaya uymak için yaptık,
Devrimlerin içinde bu da var.

Ocak ayının adı 'Zemheri',
Beyaz karlar örtmüştür heryeri.
İneği danayı korumak var,
Ayaz soğuktan yanar ciğeri.

Şubat ayının ismi 'Gücük'tü,
Arkadaşlarından küçücüktü.
Annem bana yün yorgan örterken,
Son sözü kocaman öpücüktü.

Bu Mart, o zaman da yine 'Mart'tı.
Sert rüzgarlar dalları koparttı.
Kazma kürek yaktıracak soğuk,
Biraz odun bulundurmak şarttı.

Nisan'ın adı o zaman 'Abrul',
Yeni yılın ilk yeşili marul.
Aylardır güneşe hasretti ya,
Soluğu sokakta alır her kul.

Yeni doğan taylar koşar tırıs,
Kaplumbağa yola çıkmış tıs tıs.
Yeni isim bulamamışlar ki,
'Mayıs' ayı yine olmuş Mayıs.

Say bundan sonrasını artık yaz,
Yayla varken köyde oturulmaz.
Bahçedeki ağaç kıpkırmızı
O meyve de, Haziran da 'Kiraz'.

Temmuz ayına derlerdi 'Orak',
Yarılmaya başlar çorak toprak.
Ekin biçilir, harman yapılır,
Çalışıp, terleyip, yorularak.

Ağustos, 'Ağustos'tu o zaman,
Şehirlerde duramaz her insan.
Mesire yerleri tıklım tıklım,
Koşuyor sepetlerini kapan…

Baharda yazda ömür sürdünüz,
Eylül de geldi, yani 'Evvelgüz'.
Yeşil tabiata dikkat edin,
Sararmış yapraklar görürsünüz…

'Ortagüz' denilen aydı, Ekim,
Tam da güzün ortası nitekim.
Mısır da, patates de anbara,
Kışı çıkarmalı bu birikim…

'Songüz' dü, Kasım ayının adı,
Son yeşillikler de hep sarardı.
Kıştan haberci, yağmura gebe,
Gökyüzünü siyah bulut sardı…

Aralık'ın ismiydi 'Karakış',
Başlar artık çok şiddetli bir kış.
Oniki ayı tamam yazmış ya!
Yok mu Ekrem Şama'ya bir alkış?

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:16 PM
Evlenmeden Olmaz

Ermiş bir kul, başını kaşıdı bir süre.
Gördüğü olay için daldı tefekküre,
'Ey Allah'ım Sahib-i Hikmet sensin ama,
Bir olay var ki asla sığmıyor aklıma;
Biz kulların şahidiz, her gün de görürüz;
Falanca kulun elli yıldır gece gündüz,
Eli duada, gözü yaşlı, boncuk boncuk.
Tek dileği var senden; erkek bir çocuk.
Duasını bir türlü etmiyorsun kabul,
Acep neden, ne hata işlemiştir bu kul? '
Gösterildi duanın kayıtlı defteri;
Gerçekten dua etmiş elli yıldan beri.
Mülahazat sütunu ve iri bir yazı;
'Kesin makbul değildir duanın bu tarzı.
Görevler yapılıp da dua etmek gerek,
Kul evlat istiyorsa önce evlenecek...'

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:16 PM
Ey Nefsim!

Ey nefsim, ne verdin bana isyandan başka!
Bari yoksul giydirene, makas olaydın.
Sohbette yar konuşuldukça, gelip aşka,
Bari yanıp da sallanan, rakkas olaydın...

Ayakta tutacak tesellim o olurdu,
Müsrifçe harcıyorsun, bendeki umudu,
Yol olmuş, çiğnenirken Allah'ın hududu,
Yapılacak bir duvara karkas olaydın...

Hiç duymaz mısın mazlumların feryadını?
Zevk ve safayla doldurursun miadını,
Sevgili kullar yapıyorken cihadını,
Bari kılıç tutan kolda bir kas olaydın.

Bak bakalım kaç gram geliyor hasenatın?
Eller tevbe edeken, sen isyana saptın.
Ey teraziler, haydin gelin bizi tartın!
Keşke bir gram hasenata takas olaydın...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:16 PM
Eylül Periyodu

Hatırla o Eylül’ü neydi o felaket,
Yine Oniki Eylül’e geldik netekim.
Nüksetmişti yine periyodik bir illet,
Eylül ayında olgunlaşmıştı netekim.

Sağ-sol kavgası arşa kadar uzanmıştı,
Silah tüccarı dünyaları kazanmıştı,
Önceki günlerde anarşi hızlanmıştı,
Onikisinde, kökü kazındı netekim.

Aynı bilgiler, aynı güç, aynı yöneten,
Kavgalar yıllarca sürdü, acaba neden?
Her güç ellerinin altında duruyorken,
On yıl dolsun diye beklediler netekim.

Silah tüccarları, oldu holding patronu,
Hortumcu doğmuştu; sonra tanıdık onu.
Krallar gibi yaşamakmış bunların sonu,
Kanun bile dokunamaz oldu netekim.

Gerçekleştirdiler on yıllık periyodu,
En sevdikleri, meydanlarda dedikodu.
Ayeti yasakladı kürsüde okudu,
Müftülük ve müfessirlik yaptı netekim.

Anayasamız hazırlandı taslak taslak,
Zannettik, oylama demokratik olacak.
Hayırlı çalışmalara kondu her yasak,
Evetlerin kurbanı biz olduk netekim.

Siyasetçilere ince elek tutuldu,
İşe yarayanlar kenarda uyutuldu,
Babası olanlar listelerde yer buldu,
Hortumcular hep sıyrıldı geçti netekim.

Oniki Eylül deftere böyle işlendi,
İnsanlar bindörtyüziki ile fişlendi,
İşkenceciler bile artık çok yaşlandı,
Yaptıkları yanına kar kaldı netekim.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:16 PM
Ezineli Yahya Çavuş

Sol taraf harabe, sağ Ertuğrul Tabya,
Ortada imandan seksen tane kaya,
Kartalların gözü hakimdi deryaya
Şehit takımıyla Ezineli Yahya...

Zırhlılar kusuyor, yağmur gibi gülle,
Kim çıkabilirmiş, denizden sahile?
Yiğide emanet, şanlı Çanakkale,
Şehit takımıyla Ezineli Yahya.

Yahya askerlerin başında ser idi,
Düşman alayları kar gibi eridi.
Seksenin tamamı er oğlu er idi...
Şehit takımıyla Ezineli Yahya.

Şarapnel yağmuru, yerler delik deşik,
Şehitlik kokuyor, havalar değişik,
Yücelen ruhları, millete bir ışık,
Şehit takımıyla Ezineli Yahya.

Sanki bir orduyu gizler küçük siper,
Kuşlar getirmişti, makamdan bir haber,
Alınlarını öptü yüce Peygamber,
Şehit takımıyla Ezineli Yahya....

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:16 PM
Fahişe Çocuklar

Şu çocuk var ya işte şu, ayakları çıplak,
Tam bir üç kağıtçı, dolandırıcı olacak.
Yanındaki, elinde tiner koklayan yani,
Yakın zamanda olacak, azılı bir cani.
Şu karşıdaki, kirden belli değil saç rengi,
Gözler fıldır fıldır; geleceğin pezevengi.
Şu kaldırımda oturan bezgin kız çocuğu,
Saçları karmakarışık, gözlerinde buğu.
Belki de ismi, burcu, damla veyahut ayşe,
Duruşundan belli ki, olacak bir fahişe.
Hemen yanındaki titrek, küçücük cılız kız,
Yakında duyarsın ki, olmuş meşhur bir hırsız.
Bana nasıl kızdınız değil mi, hem de müthiş?
Çocuklara neler söylüyorum bu nasıl iş?
Çocuk denilince insan, olmalı sevecen,
Böyle şiir mi olur, Allah’ını seversen?
Ama bir dakika; beni hemen kınama sen,
Az önce arabanla yanlarından geçerken,
Azarlayarak kovalayan sen değil miydin?
Hareketini yorumladım sadece senin.
Ya sizler, rüyada uçuyorken hafif hafif,
Sıcacık yataklarınızda sürerken keyif.
Aklınıza geldi mi bu çocuklar, bir kere?
Aç titreştikleri, sığınıp da soğuk yere.
Sizler, kazanırken nasıl zevkini aldınız?
Sıra zahmete gelince sokağa saldınız.
Ya sizler, yaşarken alemle dolu hayatı?
Öğrettiniz mi, insanlığı, maneviyatı?
Ne yerler, ne içerler, nerelerde yatarlar?
Bütün bir toplumun sırtında büyük vebal var.
Sen! Sen, sırtımızdan inmeyen politikacı,
Soruna bir çözüm üretemedin, ne acı.
Bana kızmak için ne hakkınız olabilir?
Sorumsuzluğunuzu tercüme ettim bir bir.
Çocuklar çiçektir, herkes de bunu böyle der,
İlgilenmezsen, o dallarda dikenler biter.
Hırsız, cani, fahişe... Evet bunlar da insan,
Bunlar, sevgisiz, sahipsiz çocuktular inan...
Okuyucuya tuhaf geldi şiirin ismi,
Yansıttığım, duyarsız toplumların bir resmi.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:16 PM
Farz-ı Cihad

Bak bu çığlıklar feryad-ı ecdad;
'Nasıl unutulur farz-ı cihad? ! ! ..'

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:16 PM
Fitne Damızlığı

Diyelim, terör bitti, dünyaya barış geldi,
Gittikçe azalıyor, fitnecilik, domuzluk...
Kaç musibetten sonra, artık anlaşıldı ki,
Gönüllüdür siyonist, olmak için damızlık...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:16 PM
Fransa

Dereler yukarı akmaz demek suç ha? ! .
Şayet bu davranış bize bir tafransa,
Dere patlatırsa barajı bir daha,
Sular alır seni yine alta Fransa! ! !

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:16 PM
Futbol Savaşı

Yirmibeş adam, bir top üç kalas,
Yenende bayram, yenilende yas,
Argolar küfürler kendine has...
Spor mu, savaş mı, toplu kumar mı?

Zincir, balta, satır, muşta, bıçak...
Sanki içerde savaş çıkacak.
İnsan öldürür fanatik alçak.
Spor mu, savaş mı, toplu kumar mı?

Maç zamanlarında durur hayat,
Kayıp iş, yüz milyonlarca saat.
Giderler gelirden fazla, kat kat...
Spor mu, savaş mı, toplu kumar mı?

Üç beş kişi spor yapar; futbol...
Milyonları delirtir tek bir gol.
Nice haneler söndü emin ol.
Spor mu, savaş mı, toplu kumar mı?

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:17 PM
Gele Atmak

Dürüsttür sanarak uzattım kolumu,
Hep de aşk kumarı oynarmış hergele.
Kırdı birer birer her sefer pulumu,
Meğer zar tutmuş ben attıkça her gele...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:17 PM
Gençlik Ve Şiddet

Ortaokullara indi, alkol, silah,
Kantinler dolusu var esrarlı dürüm.
Tek suçlu o gençler midir ki söyleyin,
Siz ey bakanım ey hocam ey müdürüm? ! .

Öğrenciyi mahkum mu ettiniz derhal,
Siz ey yetkililer, hemen pür hiddetle?
Gayretlerinizle boşalan şu kalpler,
İşte patır kütür doldu bu “şiddet”le...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:17 PM
Gerçek Ve İlim

Dünyayı tanımak için müspet ilim;
Yeri göğü tabaka tabaka bilmek.
Gerçeği anlamak için ilm-i ledün;
İbret için kainata bakabilmek...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:17 PM
Gerdek

Seher vakti gece gündüze kavuştu;
Yaşadıkları ne muhteşem bir gerdek.
Hergün duadayım, kollarım uyuştu,
Bizimkine sıra ne vakit gelecek? ..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:17 PM
Gölgelerin Gücü

Zaman da mekan da, O’nun emrinde hep,
Dur demiş olsa durduruverir hemen...
Kendi gölgesinden kaçan sen ey korkak;
Bırak kaçmayı dur, duruverir hemen! ..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:17 PM
Görgüsüz tanık

Anahtar deliği bu,
Kişi gizliliği bu...
Çek oradan farları,
Merak etme sırları.
Sen, tersine uyanık,
Ve sen, görgüsüz tanık! ..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:17 PM
Göz - Kulak

Hayvan da bizim gibi gözlü kulaklı,
Hayvanlardan farkımız ise kul aklı.
Nimetleri tanıtan, göz ve kulaktır,
Ancak şükretmesini bilen kul aktır...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:18 PM
Göz Açıp Kapamak

İlim hikmet, görülüp alınmalı,
Göz açıp, her an bakmalı yüz yere.
Ayıp kusur gizlenip silinmeli,
Göz kısıp, her an bakmalı yüz yere...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:18 PM
Gözyaşının Rengi

Dünyadaki insanlar çeşit çeşit, boy boy,
İşçi, çifçi, hasta, usta, ofisboy, kovboy...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:18 PM
Gufran Ayı Ramadan

Ya Rabb! Zalimi zulümden ayıramadan,
Son çaremiz sensin, işte geldik huzura!
Bu ay ki, rahmet ve gufran ayı Ramadan,
Tüm kullarını kavuştur barışa huzura...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:18 PM
Gurur

Dur,
Gurur
Savurur.
Yere vurur.
Olursun mağdur.
Şeytandı en mağrur,
Bu yüzden oldu menfur.
Gurur hastalık doğurur.
Bunun en doğrusu da şudur:
Tevazu... Kula yakışan budur.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:18 PM
Güneş Lekeleri Büyümüş

Güneş lekeleri büyümüş,
Yıldızlar yeniden azacak.
Kiralık kalem aranıyor,
Yıldıznameleri yazacak.

Bir sis hilali kapatacak,
Korku basacak ortalığı.
Karadelikler oluşuyor,
Yutacak yığınla varlığı…

Medya uyanmış çalışıyor,
Köşeden ses geliyor; hav hav!
Köhne yanardağ ağız açmış,
Lav püskürecek yeniden, lav!

Tatlı hayaller şurda dursun,
Temelli unutun bolluğu!
Akıllı tavuklar feryatta,
Alıp da kaçıyor folluğu.

Balans ayarı ile dünya,
Oturtulacak yörüngeye,
Kolu bacağı kesilerek,
Piyasa gelecek dengeye.

Güneş lekeleri büyümüş,
Yıldızlar yeniden azacak.
Hürriyet yakılıp törenle,
Külleri havada tozacak…

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:18 PM
Güneş Tutulması

Büyük derdimiz şu beyin göçü,
Çağ dışı zihniyetin ayıbı...
Düşünün şimdi bu kimin suçu?
Kayıplar hepimizin kayıbı...

Bize zarardır bunu iyi bil,
Her beynin dışarı atılması.
Bizi etkiler, güneşi değil,
Her karanlık güneş tutulması

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:18 PM
Güzellerle Bir Gece

Önceki gece ben tek başıma kalmışım,
Giderek, güzeller arasına dalmışım.
Çarpıldım birine, kırpıverdim gözümü,
Tutmam gerekecek, şu verdiğim sözümü.
Vakit hoş geçiyor, bu nasıl bir güzellik...
Kaptırdım kendimi, dikkatim oldu dim dik.
Oku oku çevir, çevir çevir de oku,
Gördüğüm her yeni şeyde yaşadım şoku...
Girinti çıkıntı, herbiryeri şahane,
Kaç defa denedim, hep başa döne döne…
Güzelimi elden geçirdim, mıncık mıncık,
Bazen ter içinde kalmışım vıcık vıcık.
Başka isimler de verdi bana sevgilim,
Onlar da geldi... Bir güle mecbur değilim.
Canım güzellerim, allı morlu yeşilli,
Bunlar insan çarpar, tatlı dillerden belli...
Üstüne yapışmış, simsiyah parlak süet,
İçinde ne cevher saklarmış hayret, hayret!
İncecik kırmızı satenden çok şık bir ip,
En önemli yere yeleştirdim gerdirip...
Uyumadan önce, bir al takke ver külah!
Her gece isterim, izin verirse Allah.
Güzellerle gece, yatağım doldu taştı,
Kaç defa hevesim, zirvelere ulaştı.
Bana neler yaptı, yatağımdaki her şuh!
Bunları yapmayan, bence kuru bir güruh…
Caiz görürlerse eğer, ben öldüğüm gün,
Mezarıma böyle, güzelleri de gömün.
Yenilendi sanki, böylece hücrelerim,
Ben yeniden doğmak, işte böyledir derim.
Bilmediklerimi itiraf ettim mertçe,
Tüm hünerlerini gösterdiler cömertçe...
Sabahlara kadar, göz, dil, dudak, el, parmak,
Uyuyaklamışım, yorgunluktan sızarak.
Ne gülüyorsunuz, yaşadıklarım etik!
Sabahlara kadar, kitaplarla dertleştik!

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:18 PM
Haçlı Budur

Osmanlı'nın artık, yok oluş savaşı,
Bütün cephelerde, yıkılış telaşı,
Dokuzyüzonyedi, yılın son günleri,
Sona yaklaşmıştı, dünyanın dalaşı.

Haber Filistin’den, hem de bomba gibi;
İngiliz Sina'nın, son savaş galibi.
Kudüsü Şerif de, ellerine geçmiş,
İşgalci İngiliz, General Allenbi.

General der; Selahaddin türbesinde,
Azamet ve haşmet, var imiş sesinde;
“Ey dünya duy beni! Kudüs artık bizim,
Elimize geçti, haçlı darbesinde! ”

İbrettir, yastayken, tüm müslüman dünya,
İngiliz-Fransız'la, tam arka arkaya,
Bayramlar etmişti, Kudüs düştüğünde,
Müttefikimiz ve, dostumuz Almanya...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:18 PM
Haki Elbise

Kişilikleri yansıtan,
Hakikaten bir elbise.
Gençlerimizin rüyası,
Haki keten bir elbise...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:18 PM
Haydin Deneyin!

Sizi gidi siyonist kart kalpazanlar,
Yaptıklarınız, Kabbala'da yazanlar...
Önce İsrail, sonra siyonist mabed,
İnsanlık size mahkum mu ilelebed? ..
Sizden başka herkes köle, siz efendi,
Beşbin yıldır size hep bunlar söylendi.
Güya kutsal gayeniz de bu imiş tek,
Barış diye yutturursunuz bilmesek...
Biliriz bayrağınız iki çizgili,
Bunlar temsil ediyor Fırat'la Nil'i.
Altıgen yıldız sembelüdür siyonun,
BOP bir parçasıdır ifrit versiyonun...
Amerika burnundan bağlı bir köpek,
Yırtıp parçalıyor, sizi dinleyerek.
Boynumda arzı mevud emelleriniz,
Her taşın altındadır pis elleriniz...
Madem öyle, bir deneyin, haydin gelin,
Ardında biz varız görünmez engelin.
İmanlıyız, geliriz büyük maziden,
El aldık milyar şehitten ve gaziden.
Dünyaya geldik, görev sırası bizde,
Dostun, düşmanın gözü üzerimizde...
Kuvvet kudret sahibidir Allah'ımız,
Gayret sermayemiz, dua silahımız...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:18 PM
Haydin Felaha

En çetin en karlı, dağları aştık,
Şu yüzyıl düzünde, rotadan şaştık,
Sırtlan korusuna, girip ulaştık,
Bilinsin kardeşlik, dirilsin barış...

Daim düşman olmaz, hilal hilale,
Bir baba bir anne, aynı sülale,
Kulak ver 'felaha', diyen Bilal'e,
Bilinsin kardeşlik, dirilsin barış...

Nereye arkadaş, şimdi nereye?
Canavarlar girmiş, bizim sürüye,
Sürmek ister tuzak, dolu dereye,
Bilinsin kardeşlik, dirilsin barış.

Herşey görülüyor, bak sabah oldu,
Biz uyurken kiler, hep silah doldu,
Beyin ezilirken, beden mahvoldu,
Bilinsin kardeşlik, dirilsin barış.

Bizde hem tembellik, hem de kibirlik
Sırtlanlar çakallar, olunca birlik,
Çıkış yolu belli; hep beraberlik
Bilinsin kardeşlik, dirilsin barış...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:18 PM
Haydin Kızlar Okula!

Kınalı, ojeli, allı, peştemallı,
Açık, yemenili, türbanlı, yazmalı...
Kimse ayırmasın bu kızlarımızı!
Hepsi okumalı ve hepsi yazmalı...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:19 PM
Hayvan Belgeseli

Belgesel çekim bu, büyük ormanda,
Birlikte yaşayan, sürüyle manda
Peşinde aslanlar dolanır her gün
Rızıkları manda, aynı zamanda...

Aslanların işi, yalnız biriyle,
Mandalar gezerler hep de sürüyle,
Bu koca hayvanlar birlik oldukça,
Aslanlar yetinir tek izleriyle...

Akılsız bir manda birlikten şaştı,
Fırsatçı aslanlar derhal birleşti,
Sanmıştı ki birlik önemli değil,
Artık o da manda değil bir leşti...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:19 PM
Helva

Maddeci bir kafayla yetişmişse evladın,
Toplum ne hayır görür, padişah olsa bundan?
Şeker koysan, en parlak etiketle süslesen,
Değişir sanma, helva çıkar mı hiç sabundan?

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:19 PM
Her Liderin İzi Derin

(((Her insan topluluğunu liderleri ile birlikte çağırırız.
Ayet:17/71)))


Bize yutturmayın hiç bunu,
Bunlar köhnemiş çöl kanunu,
Kuranmış, hadismiş geçiniz,
Herkes kendi çizer yolunu!

Bunları söyleyen bir lider,
Birileri peşinden gider,
Beraberce haşrolacaklar,
Müjde, Yüce Allah böyle der!

Ahkam ayeti diyorsunuz,
Sayıları ikiyüzotuz.
Bunların modası geçmiştir,
Kalana imanımız sonsuz.

Bunları söyleyen bir lider,
Birileri peşinden gider,
Beraberce haşrolacaklar,
Müjde, Yüce Allah böyle der!

Çağımız, küresel evrensel,
Yurt satarız, alırız bedel,
Bakın cami, kilise, havra,
Budur ideal olan model.

Bunları söyleyen bir lider,
Birileri peşinden gider,
Beraberce haşrolacaklar,
Müjde, Yüce Allah böyle der!

Amerika'dır en büyük şef,
Avrupa'yla birleşmek hedef,
Emirlerini yapmalıyız,
Artık demode şan ve şeref!

Bunları söyleyen bir lider,
Birileri peşinden gider,
Beraberce haşrolacaklar,
Müjde, Yüce Allah böyle der!

Ayet hadis olsun arabın,
Yasağı olur mu şarabın?
Suyun kaynağından sana ne?
Altına tut da dolsun kabın.

Bunları söyleyen bir lider,
Birileri peşinden gider,
Beraberce haşrolacaklar,
Müjde, Yüce Allah böyle der!

Allah'tan başka var mı umut?
Helalı al, haramı unut,
İşte silinmez işaretler,
Aklını kullan, o yolu tut.

Bunları söyleyen bir lider,
Birileri peşinden gider,
Beraberce haşrolacaklar,
Müjde, Yüce Allah böyle der!

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:19 PM
Hilal Ramazan'a Gidiyor

Bugün cumadır, görünüyor Ramazan,
Ya Rabb korkarız, dünyayı bağacak kan!
Rahmet ayında, şerleri hayra çevir,
Aydınlıklar yaz, sensin yazılar yazan...

Dünya susamış, feryad figan ediyor,
Hilale baktım, Ramazan'a gidiyor...

Geri çevirme, tövbekar kullarını,
Suçlarını sil, güçlü kıl kollarını,
Zalimler azmış, zifiri karanlıkta
Kuran nuruyla, aydınlat yollarını...

Dünya susamış, feryad figan ediyor,
Hilale baktım, Ramazan'a gidiyor...

İlahi yandık! Medet zalime karşı,
Mazlumun ahı, istila etti arşı,
Kan alıp satan, katiller diyarında,
İnsaf tartacak, kula muhtaç bu çarşı...

Dünya susamış, feryad figan ediyor,
Hilale baktım, Ramazan'a gidiyor...

Ramazan ayı, sosyal hayat direği,
Rahmete muhtaç, insanlığın yüreği,
Tüm insanlara, rahmet et Allah'ım,
Rahman ve Rahim, sıfatının gereği...

Dünya susamış, feryad figan ediyor,
Hilale baktım, Ramazan'a gidiyor...

Ramazan ayı, bize Kuran doğmuştu,
Ramazan ayı, dua zulmü boğmuştu,
Ramazan ayı, affı gönder Allah'ım,
Rahmete açız, bir aydınlık, bir muştu! ...

Dünya susamış, feryad figan ediyor,
Hilale baktım, Ramazan'a gidiyor...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:19 PM
Hormonlu Aşklar

Karanfilim, sümbülüm, papatyam, lalem!
Bir yanda sensin, bir yanda dünya alem! ..
Gülüm, çiçeğim, manolyam, portakalım!
Baharım, yazım, yaprağım, kiraz dalım! ..
Önce böyle başlar ilişki bizde hep,
Sonradan değiştirir bir sürü sebep...
Bir de bakıyorsun beyaz papatyayı,
Hormonlu bir sevgi yapmış 'koca ayı'
Zehirli gübre ile beslenen çiçek,
Oluvermiş, 'köpek', 'inek' veya 'eşek'
Pis su verilmiş çiçekleri görünüz,
Şimdi olmuş, 'yılan', 'çıyan','maymun', 'öküz'! ..
'Gülüm dalım çiçeğim', bakıyorsunuz,
En hafif hitap şekli olmuş 'pis domuz! '
Dostum, yanlış bunlar, aşklar böyle olmaz!
Gerçek çiçekler böyle değişmez, solmaz...
Sevgide kullanmayınız, hormon, zehir,
Gerçek aşk, sevgi ve saygı, bu değildir...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:19 PM
İdare-i Maslahat

Artık Devlet-i Ali Osman'ın son yılları,
Paramparça olmuştur, ülkenin her sınırı.

Diyarıbekr valisi, kulakları dikmişti,
Zira celaliler hep orada birikmişti.

Padişah'a gönderdi, adamını mektupla;
“Celali eşkiyası, şehre büyük bir bela,

Bize asker gerekir, belayı ezmek için,
Sayıları da vardır, en az yedi sekiz bin.”

Cephelere gitmişti tüm cephane ve nefer,
Başkentte kalmamıştı, ne ordu ne de asker.

Çaresiz ferman etti, mağdur vali kuluna,
Buyurdu ki; “İdare-i maslahat oluna! ”

Eşkıya çapulcusu ferman falan dinler mi?
Talan eder, idare-i maslahat anlar mı?

Vali fermanın arka yüzüne hali yazar,
Vaziyeti bildirir, ulak gönderip tekrar,

Arzeder ki:“Hünkarım, şehrimiz oldu teslim,
Eşkiya zorbasına, gücüm yetmedi benim.

İdarei maslahat oluna; buyurdunuz;
Mecburen idareyi, teslim etti kulunuz.

Maslahat’ı kurtardık, halen elimizdedir,
Bekleriz ne yapalım, acaba ferman nedir.? ”

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:19 PM
İhanet

Onların tuttukları yolu tümden reddeder;
İlk sayfada Sure-i Fatiha net olarak.
Hıristiyan ve Yahudi yolunu sevenler!
Bu suçunuz size yeter ihanet olarak...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:19 PM
İki Gün Aynı Yerde Durmak

Zarardır iki gün aynı yerde durmak,
Görevimiz hergün ileriye varmak,
Düne göre mutlak mesafe almalı,
Bir durak, bir ayak, asgari bir parmak...

Bize gerekmez mi şu soruyu sormak;
Din ilerlemeye mani diyen ahmak!
Hiç aklına gelmez mi doğru anlayıp,
Bu Resul sözünü kalkınmaya yormak?

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:20 PM
İki İla Yedi Rekat

Namazı dine direktir, diye bilip,
Takviye direk atın, külfeti mi var?
Günde beş kerecik Allah’a yönelip,
İki-yedi rekatın, külfeti mi var?

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:20 PM
İkibinyüz Yılından Kesitler-5

-Çevre konulu resim sergisi, gala...
İşte yüzyıl öncesi, dövün ve ağla!
-Eski ormanlarımız hep böyle imiş,
Kesilmiş, yanmış, yağmalanmış, erimiş.
-Av hayvanları, ayı, kurt, tilki, tavşan;
Tek tek öldürmüş, eline silah alan.
-Bakın Marmaramız bu, eskiden geniş
Bir denizmiş; balıklar bile yüzermiş.
-Bu görülen yeşillik Konya Ovası,
Şimdi çöl, askeri tatbikat sahası.
-Karadeniz sahili, nefis manzara,
Beton doldurmuşlar, bu güzel koylara.
-Çöllerin hepsi ekilip dikilirmiş,
Gıdalarımız, buralardan gelirmiş.
-Şu vadilerden geçermiş hep akarsu,
Nasıl kurumuş, şaşıyorum doğrusu?
-Dövünmek hayıflanmak faydasız artık,
Güzellikler yenilmiş, kalmış bu atık.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:20 PM
İmtihan Zinciri

Ateştir altının düşmanı
İşte bu onun imtihanı.
Kadınlar altınla sınanır,
Bazen imtihanı kazanır.
kadın gönderirsin yanına,
Başla erkeği imtihana.
Şu dünya imtihan sahası,
Kazanan çok azdır, dahası.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:20 PM
İnanıyorsan Fatihsin

Türk genci! İşte hedef, karşıda yalçın kale!
İçerisi karanlık, engeldir istikbale.

Haydi yürü ileri, baş dik irade çelik,
Saf sık kollar kenetli, silahın birliktelik.

İnanmışsan Kuran'a, varsa fetihten haber,
Müjdelemişse seni, sözleriyle Peygamber,

Akşemsettin ufuğa dikmişse gözlerini,
Dinlemeyi bilirsen, manalı sözlerini,

Yürüyoruz deyince, hainler çıksa bile,
Rum ateşi bağrını, delerek yaksa bile,

Hiç korkutmasın seni, kat kat aşılmaz surlar,
Elbet dize gelecek, bütün zalim unsurlar.

Yalnız Allah'a kul ol, rehberin ilim ve fen,
Ölüm senden korkmalı, koynunda olsun kefen.

Türk genci sakın bozma, o ettiğin yemini,
Denizler zincirliyse, dağdan yürüt gemini.

Burca dik taşıdığın ayyıldızlı sancağı
Parçala zulümleri, kapat karanlık çağı...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:20 PM
İngilizi Vurmak

İstanbul'a ilk gelmiş, olmuştu hayran,
Çınlıyordu top sesi, ile dört bir yan...
Merakla sordu yoldan, geçen birine;
-Kardeş gümbürtüler var, acep bunlar ne?
-İngiliz Kralı gelmiş, de İstanbul'a,
Halk O'nu karşılıyor, dizilmiş yola,
O'nun için patlıyor, hep bu toplar...
-Acemi miymiş bizim, topçu bu kadar?
Bir saattir atıyor, hep dizi dizi,
Hala vuramadılar, bir İngiliz'i...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:20 PM
İnsan Bu

Onbeşinde çiçek derer, kelebek kovalar;
Sayfa henüz beyaz, göz kara, saç salkım saçak...
Ellibeşinde, elde amel dolu kovalar;
Sayfa siyah beyaz, göz kararmış, salkım saç ak...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:20 PM
İnsan Tanımak

Doktorlara başvurup sordum;
Kan ve idrar tahlili, rontgen...

Adli tabibe gittim sordum;
DNA raporu saç ve gen...

Kabzımalın birine sordum;
Koklamak gerekir dibinden...

Bir polis merkezine sordum;
Parmak iziyle sicilinden...

Mafya babalarına sordum;
Git be, kaşınıyor musun sen?

Aşık olmuş birine sordum;
Kaş göz, boy pos, tatlı dil ve ben.

Öğretmenlere gidip sordum;
Kaç tane soru bildiğinden...

Kavmiyetçi birine sordum,
Dil, din, ırk, rengine göre ten...

Peygamberlere dönüp sordum;
Komşu, yol ve ticaretinden.

İmam herkes için soracak;
'İyi insandı, şahidim ben! ..'

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:20 PM
İnsan Ve Tsunami

İNSAN VE TSUNAMİ

Tsunami uyarısı alındı diyelim,
İnsanlar ve tepkiler şöylece üç dilim;
Bir kısmı endişeyle bakar sola sağa,
Çoluk çocuğu alır, çıkar yüksek dağa...
Bazısı der ki;
...................-Gelsin bakalım şu meret,
Hiç bir şey olmaz asil kanlıdır bu millet...
Üçüncü kısmı ise, gayet şen ve şakrak,
Büyük merakla sahil yönüne koşarak;
-Acaba ölçülür mü, yenir içilir mi?
Görmek isterim nasıl bir şeymiş tsunami? ...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:20 PM
İnsanlar Gördüm

İnsanlar gördüm, çok ilerdeydi kullukta,
Önlerinde başka bir kul vardı, koltukta…
İnsanlar gördüm hep rükuda olmuş hayran,
Önlerinde şehvet vardı, anadan üryan…
İnsanlar gördüm hep de başları secdede,
Kocaman bir para resmi var seccadede.
İnsanlar gördüm, ta içinde tahiyyatın,
Yerinde şan şöhret vardı, maneviyyatın...
İnsanlar gördüm, ne niyaz var ne namaz.
Bunlara bahane mi? Nasıl bulunamaz? ..
İnsanlar da gördüm, boyun bükük göz nemli,
Allah var ya başka, hangi şeydir önemli? ...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:20 PM
İrtica

Anlamı geriye gitmek olan irtica;
Kimine bir kalkan, kimine bir ticaret...
Resul; iki günün eşitse zarardır, der,
Bak bu sözle bile, edilmiş irtica ret.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:21 PM
İstanbul'un Fethine Doğru

G a l a t a 'd a y ı z:

-Bunca yıllık şarapçıyım, aklım şaşıyor.
Bu Türk bu fıçıları nereye taşıyor?
-Dolu olsa anlarım, ama fıçılar boş.
Acaba boş fıçıyla mı oluyor sarhoş?
-Sanmam kendisi Müslüman içmez şarabı.
-O zaman niçin alıyor bunca boş kabı?
-Yaa, boşver kazandığımız para ortada!
Böyle tatlı kazanç var mı, şu Galata'da?
Fıçıları üç misline verdik ona bak,
Görüyorsun şu Türkler amma da avanak.


R u m e l i h i s a r ı ' n d a y ı z:

-Beyim, yeni fıçılar da indi depoya,
Dağlar kadar oldu, üstüste koya koya...
-Sultanımızın emri, olacak binlerce,
Alımları sürdürmeli daha günlerce...
Sen aptal rolüne devam et, hiç çaktırma,
Bol para ver, hiçbir boş fıçıyı kaçırma...


28 N i s a n 1453, B i z a n s S a r a y ı ' n d a y ı z:

-Aklımı oynatacağım bu nasıl bir iş?
Önceki gece gemiler Haliç'e gelmiş!
Zincir de sağlam, nasıl gelmişler, çok garip.
-Bu sabahki gördüğümüz de çok acaip:
Haber geldi, köPage Rankingü var Haliç üzerinde,
Anlamıyoruz, ama aklımız yerinde.
Adamlarımla gözlem yaptırdım etrafta,
Binlerce boş fıçı, üzerlerinde tahta.
Asker ve top geçiyor surların dibine,
Tanrım, nedir bu başımıza gelenler ne?
-Bu güne kadar böylesini görmemiştik,
Anlaşılan artık Bizans'ın işi bitik...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:21 PM
İstanbul'un Gerçek Fethi

Bu fetih, kuru bir fetih değildir elbet,
Bunu murat etmemiş, Hazreti Muhammet.
Gönüllerin fethi asıl muzafferiyet,
İşte bunu başardı Fatih Sultan Mehmet.
Fatih’te vardı, dirayet kadar fazilet,
Askerde de itaat, metanet ve gayret.
Kalyonlar karadan çekildi, büyük ibret,
Önce tedbir alındı, sonra geldi nusret.
Allahım, O Sultan’a ve askere kıl rahmet!
Ya Resul, methetmiştin, yarın da şefaat et!

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:21 PM
İstanbul Cennet Mi, Maket Mi?

Kimine tarihtir, kimine gelecek,
Taşını kazmayla söksen kim bilecek?
Allah'ım ver bana! Rabbena hep bana!
Dua buysa eğer, sonu tez gelecek...

İstanbul dünyanın hakiki cenneti,
Haşa, sümme haşa! Cennetin maketi!

Hepimiz burdayız, birer İstanbul'lu,
Çoğumuz müşteki, birkaçımız mutlu.
Üstüste çakılı, dolmuş, otobüs, tren,
Sabah gidip akşam döneriz bu yolu...

İstanbul dünyanın hakiki cenneti,
Haşa, sümme haşa! Cennetin maketi!

Bizimle yatıyor Resul ve Sahabe.
Çokları yön arar, sanırsın körebe,
Mabetlerimizin yönü bellidir de,
Yanlış taraflarda aranır hep Kâbe.

İstanbul dünyanın hakiki cenneti,
Haşa, sümme haşa! Cennetin maketi!

Şehir kuralları yazıldı okundu,
Gündüz uygulandı, bina gece kondu.
Yıkmak için gerek değişik bir tören,
Haydi gelsin polis, itfaiye, ordu...

İstanbul dünyanın hakiki cenneti,
Haşa, sümme haşa! Cennetin maketi!

Boğaz hazinedir, gelen giden gezer,
Dizilmiş yalılar, birer onar yüzer,
Kocaman gemiler, bombalarla yüklü,
Şakağa dayalı silah gibi yüzer.

İstanbul dünyanın hakiki cenneti,
Haşa, sümme haşa! Cennetin maketi!

KöPage Rankingüler kurulmuş şurdan şurdan şurdan,
Herbiri inciden dizilmiş bir gerdan.
Tek kişiyle geçer, onbinlerce araç,
İşkenceden beter, her bir geçiş burdan.

İstanbul dünyanın hakiki cenneti,
Haşa, sümme haşa! Cennetin maketi!

İnsan tarih kültür... Gör daha neler var!
Gelmek isteyene çok bahaneler var.
Artık ihtiyaç yok, okuyan kalmamış,
El değmemiş dolu kütüphaneler var.

İstanbul dünyanın hakiki cenneti,
Haşa, sümme haşa! Cennetin maketi!

Bu şehrin mehtabı, benzerdi güneşe,
Aşıklar kolkola, sandallar peş peşe,
Eski yakamozlar hayallerde kaldı,
Denizlerde yüzer, sürüyle pet şişe.

İstanbul dünyanın hakiki cenneti,
Haşa, sümme haşa! Cennetin maketi!

Bizler İstanbul'un yaşayan naibi,
Bunca hazinenin şimdiki sahibi.
Durmadan eşeriz, deleriz yerleri,
Anbarda eşinip duran tavuk gibi...

İstanbul dünyanın hakiki cenneti,
Haşa, sümme haşa! Cennetin maketi!

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:21 PM
İstikbal Göklerdedir

Gökleri gösterir daima her minare,
Bahane saymasın uçamayan tayyare...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:21 PM
Kaderimiz Karmış: Sarıkamış

Sarıkamış’a düştü onbeşlilerin yolu,
Hiç belli olmaz Enver Paşa’nın sağı solu
Uçtu gitti Üçüncü Ordunun iki kolu.
Kar askeri yutarmış, öğrendik Sarıkamış!

Hazırlanmış kefenler, biçilmiş kar beyazdan,
Yol dondu, hedef dondu, rüya dondu ayazdan,
Çarık delik, elbise yırtık, ta geçen yazdan,
Kış fidanı yakarmış, anladık Sarıkamış!

Vatan tehlikedeydi, evlatları seferber,
Yol verirse geçeriz şanlı Allahüekber!
Dereler cennet oldu çalı dipleri makber,
Mevlamız böyle yazmış, kadermiş Sarıkamış!

Şehitlik arzusu var her birinin kalbinde,
Vasiyetini yazmış, son mektubu cebinde,
Heykel gibi duruyor bir ağacın dibinde.
Bizim bahtımız karmış, burası Sarıkamış!

Ciğere akar sıla hasreti ılık ılık,
Allahüekber diye çıkmışlar bölük bölük,
Sarı tüyler buz tutmuş, çehreler soluk soluk,
Buz neleri yıkarmış, bildik ey Sarıkamış!

Onbeşli gençlik kurban seçilmiş nesildir ya,
Kadermiş şehitlikle sürgün ikisi bir ya,
Soğuk bir mezar gibi, sıkar bizi Sibirya,
Mevlam bunları yazmış, kadermiş Sarıkamış!

Bir yiğit tanımıştın, Özdemiroğlu Osman,
Bir Ahmet Muhtar Paşa gibi gerçek kahraman,
Bizler şehidiz lakin durmayacak hiç zaman...
Yiğitler harmanıymış tarihin Sarıkamış! ..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:22 PM
Kadir'in Kıymeti

Ömürde kaç kere yakalanır “Kadir”?
Kıymetini bilip yaşayan çok nadir.
“Kadir”in kıymeti bin ay buyurulmuş,
Bin ay bir ömürdür, seksenüç senedir.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:23 PM
Kahraman Bombacı

Özelliği şuydu, bu çok önemli harbin;
Her metrekareye, düşen mermi altıbin.
Süper silahlarla mücehhez idi düşman,
Binlerce mermiyi yakabilirdi her an,
Çanakkale'deki Türk'ün en büyük dramı;
Mumla aranırdı, cephanenin her gramı.
Mehmetçik hiç boşa, fişek israf eder mi?
Sayıyla verilir, silah bomba ve mermi.
Her asker yokluğu hissedip ciğerinde,
Cephane harcardı, hepsi yerliyerinde.
Fahrettin Altay Bey, hatırasında yazar;
(((Asker cephaneyi harcardı azar azar...
Birgün dürbünümle bakarken siperlere,
Gözlerim takıldı en öndeki erlere.
El bombası atan bir er gördüm irkildim,
Şaştım kaldım ama, rüyada da değildim;
Siperin üstüne çıkıp bomba elinde,
Görüp atıyordu, yağan mermi selinde.
Siperden bir bomba daha alıp yeniden,
Yine isabetle, fırlatıyor aniden.
Hiç israf olmadan, patladı o bombalar,
Çok cesurlar gördüm, ama olmaz bu kadar..
Dedim künyesini, alın gelin bakalım,
Madalya haketti, şurda hemen takalım.
Bilgileri geldi, geçince biraz zaman
Bomba elindeyken, şehit olmuş kahraman...)))

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:24 PM
Kaldır-İndir

Yoksulu bul, kolla, gözet, bak, kaldır,
Adres soracağın insan bakkaldır..
Zalimin burnunu yere sen indir,
Mazlumun duası artık senindir...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:24 PM
Kalpazan

Bir ele hep para edilmişse telkin
Böylece bu el kalpazan organ olur.
Sevgiyi tutup da çıkaracak olsan,
Böyle boşalan kalp azan organ olur...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:24 PM
Kameralı Denetim

Saçların önüne dökülecek yarın,
Boştur denetimden kaçma çabaların,
Kaydeden kamera o kadar yakın ki;
Çok uzak sayılır, kendi şah damarın.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:24 PM
Kameraman

-Şu yeni gelen kameraman sen misin?
Hadi şanslısın hızlı başlıyor işin.

Büyük orman yanıyormuş cayır cayır,
Görev senin, iyi kamerayı ayır.

-Merak etme patron, o iş benim işim,
Gör bak neler yapıyorum, ben neymişim.

******
Vav! Şuna bak, bu ağaçlar alevden dev!
Oğlum kameramansın, işini çok sev!

Her yerini bir güzel görüntüledim,
Patron görüp büyülenecek eminim.

*******
-Ben seni bekliyordum getir kasedi,
Çok az kaldı, neredeyse saat yedi.

Çok da çekim yapmışsın hadi tebrikler,
Bir bakalım, şu makinaya takıver.

Bunlar ne, sarı toprak, yarılmış sanki?
Derideki kıvrımlar gibi inan ki.

Bu yanmış çalılar, hala ayaktalar,
Bu görüntü insan kaşlarında da var.

Gölü de almışsın, durgun ve bulanık,
Etrafdaki ağaçlar, yanmış bir kazık,

Vay vay! Koca ormandan kalanlara bak,
Sade bir toprak, görüntü de kel kabak...

Koca ağaçlar olmuş yanık bir çalı
Zannedersin dev bir insanın pis kılı

Oğlum ateşler, alevler neredeler?
İzleyici bu, biraz hareket ister.

-Hay aksi! Akşam görevi almıştım da!
İlk işimi kutlamak için odamda,

Biraz içki içmiştim, sarhoş olmuşum.
Hata, kamerayı ters tutmuş oluşum.

Alnım, kaşım, kirpiğim, sakalım, gözüm,
Bunları çekerek geçmiş, hep gündüzüm.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:24 PM
Kanatlanan Toplar

İmanla zekayla döndü feleğin çarkı,
Türk'e yoktu deniz ve karanın bir farkı...
Fatih'ti karadan yürüten donanmayı,
Borç diye bilirim, Barbaros'u anmayı;
Binbeşyüzotuzdört yılının sıcak yazı,
Tunus'un fethini ferman etti bir yazı.
Cihan Padişahı idi Sultan Süleyman,
Kapdan-ı Deryası da O'nun kadar yaman...
O devirde fesat yuvası idi Tunus,
Çiğnenirdi burda ahlak iffet ve namus.
Yüklendi donanma denizden iskeleye,
Düşman kaçıverdi çöldeki bir kaleye.
Çöle doğru ağır topları götürerek,
Fesadın başını gidip yok etmek gerek...
Bunlar denizcidir, çok asker ve hayvan yok,
Tedarik içinse, kaybedecek zaman yok.
Kanat yok uçmaya düşmanın arkasından,
Bir çare bulmalı, fayda yok başkasından.
Emretti Barbaros:
..........................-'Kanat takın toplara!
Bizim için deniz sayılır çöl ve kara! '
Tekerlek takıldı toplara birer birer,
Çadır bezlerini kestiler ve biçtiler,
Sonra da taktılar toplara, işte yelken,
Faydalanmak gerek güçlü rüzgar eserken.
Yıldırım hızıyla, girildi büyük çöle,
Yerle bir edildi, girilmez denen kale.
Tek tek fethedildi, birçok fesat ocağı,
Atalarım böyle getirdi yeni çağı! ..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:24 PM
Kanlı Bir Müzikal

Yeryüzü sanki salon, korkunç bir akustik,
Şu çalan bando forte edilmiş üstelik.
Nota işaretleri hep kan damlasından,
Kıllı yaratıkların sesi en basından..
Bebeklerin çığlığı duyuluyor fondan,
Tarrakalar geliyor açık mikrofondan.
Esler yangın bombası sesiyle süslenmiş,
Yönetimi Kazıklı Voyvoda üstlenmiş.
Sırtlan bağrışlarından oluşmuş bir güfte,
Frankeştayn ödülüne adaydır bu beste.
Tango yapar vampirler kan irin saçarak,
Tempo tutanlara bak meydanı açarak...
Ara sıra duyulan şu feryatlar çok tiz,
Enkaz altından çocuk sesi, dinleyiniz.
Şu kemanlara bakın, ölüm makinesi,
Seyirciye yapılmış hep morfin iğnesi..
Gördüğün telli kontrbas şeklindeki şu saz,
Nükleer bomba sanki, dikkatli bak biraz.
Suikast yapmak için sanki uzun gitar,
Görmez misin üstünde dürbünü bile var.
Karmakarışık, bası tizi ve tenörü,
Terör bahanesiyle tam devlet terörü...
Çuvallar demokrasi kitapları için,
Playbek aleti yalan hitapları için.
Baterilere bir bak, şu davul da artı,
Bunlar kurulan kukla hükümetin sırtı
Ceset yığınlarından oluşmuş bir dekor,
Bu müzikal katliam... Üstelik de rekor...
Çağdaş bir müzikal bu seyrine buyurun,
Bunlar doymaz vampirler cesetle doyurun.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:24 PM
Kanuni'ye Sunulan Don'lar

Akdeniz iç deniz sayılırdı o günler,
Neler yaşandı bu denizde hem kaç sefer...
Binbeşyüzaltmış'tı, bakın şimdi şu harbe;
Bu sefer sahne bir ada, ismi de Cerbe.
Birleşik haçlılar, kocaman bir donanma,
Sayı ikiyüzden az derlerse inanma.
Miktarca ölçüsü kaçmıştı endazenin,
İntikamı için, şu meşhur Preveze'nin
Osmanlı sayıca sadece yüz kadardı,
Donanmada ünlü denizciler de vardı.
Gazi Turgut Reis ve Paşamız Piyale,
Ne olaylar oldu, sığmaz akla hayale.
Düşman kendisinden emin küstah ve mağrur,
Osmanlıyı silmek için el oğuşturur.
Bir yığın prens markiz, asil ve asilzade,
Bir gemi dolusu, belki daha ziyade.
Takıp takıştırmış hepsi tüm ziynetini,
Görüp kutlayacak, Türk'ün hezimetini.
Olayı şiirle detaylı anlatamam,
Bir hücumla oldu, haçlının işi tamam.
Esir düşmek oldu, asillerin sonları,
Hünkara sunuldu haçlıların Don'ları (*)

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:24 PM
Kaplumbağa

Bağda beleş var deseniz;
Bizim toplum bağa gider...
Şurda bir iş var deseniz;
Sanki kaplumbağa gider...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:24 PM
Kar Tanecikleri

Atom, su molekülü mikroskobik altıgen,
Kimyası belli, iki hidrojen bir oksijen…
Bedi' sıfatının bir tecellisi görülür,
Dünyada yaratılmış başka örneği yokken...

Kar tanecikleri, çok küçük, beyaz, romantik,
Kar tanecikleri, hep simetrik ve estetik.
Hiçbiri diğerinin aynısı da değilmiş,
On üzeri milyarca çeşitli kar... İbretlik...

Aşağıya düşerken yerlere paralellik,
Harikadır ışığı yansıtıcı özellik.
Fiziğin kuralları da izah edememiş,
Üstünde çalışıyor, yeni kuantum fizik…

Birisi diğeriyle asla birleşmeyerek,
Gökten titreyip yavaş yavaş inerler tek tek…
Ledün ilmi erbabı olan biri anlattı;
Her kar taneciğini taşırmış ayrı melek…

Anlayamıyor aciz kalıyor insan aklı,
Her metreküpü üçyüz ellimilyon yapraklı.
Minnacık ve saydam, çok özel altıgen kristal,
İlahi ihtişam kar taneciğinde saklı.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:24 PM
Karbeyaz

Zerre kadar leke olsa gözükür,
Üstünde libası karbeyaz ise.
Yüreği kararmış olan ey sizler!
Elbiseniz çok sıkar, beyaz ise...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:24 PM
Kardan Kefen, Buzdan Mezar

DAVET

Hazırlanmış kefenler, biçilmiş kar beyazdan,
Yol dondu, hedef dondu, rüya dondu ayazdan,
Çarık delik, elbise yırtık, ta geçen yazdan,
Kış fidanı yakarmış, anladık Sarıkamış!

Allahüekber dağları…2500 metre… Karakış ayı…-30 - 40 derece. Kaputları çıkarttırılmış mehmetçikler.. Aç, çıplak, çaresiz… Sonuç? ? ? ? ? ?
Sarıkamış Faciası…

3 Şubat 2007 saat: 18,00 Ümraniye Belediyesi Kültür Merkezi.
Gelin konuşalım, şehitlerimizi analaım…

Zeytin Dalı Gurubu Ve Ümraniye Belediyesi işbirliği ile…

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:24 PM
Karga Mıyım, İnsan Mı?

Çayırda oturmuş güneşleniyordum ben,
Değişik bir ses işittim, dereden gelen.
Bu seste bir tuhaflık sezmiştim doğrusu,
Uzanıp baktım ki, bu bir karga yavrusu.
Çalıya takılmıştı, atıyordu çığlık,
Kurtarayım dedim, ölmedi ya insanlık?
Yanına yaklaşırken, annesi olmalı,
Feryada başladı, sallanıyordu dalı.
Bir anda nerden geldiğini anlamadım,
Yüzlerce karga ile çevrildi etrafım.
Her birisi canhıraş feryatlar ederek,
Anneye veriyorlardı topluca destek.
Kimisi bana doğru yapıyordu pike,
Kimi yavruya koşuyordu seke seke.
Yavruya zarar vereceğimi sanarak,
Annenin feryadıyla başlamıştı atak.
Kargaların hücumundan ürperdim, yıldım,
Yavruya yavaşça yaklaştım, adım adım.
Feryat ederek kafama gözüme çarpan,
Yüzlerce destekçi kargaya aldırmadan,
Kurtarıp bıraktım, hemen çıktılar sahip,
Bilmezdim bunları; geçerdim karga deyip.
Birden dünyada mazlumları hatırladım,
Ben de insanım, müslümandı benim adım.
Keşmir’de, Bosna’da, Çin’de, Çeçenistan’da,
Türkistan’da, Filistinde, Afganistan’da,
Irakta, Moro’da, Eritrede, Rusya’da,
İsrail’de, Somali’de, bütün dünyada,
İnsana yapılan bunca zulüm, işkence,
Dur durak da yok, sürüyor her gün her gece.
Ben çok rahatım şimdilik, dokunan yok ya,
Hiç düşünmedim ki, umurumda mı dünya?
Yazık bana, karga kadar bile değilim,
Sahip çıkmadım insanlığa. Elim dilim
Başka şeyle meşgul, işitmedim çığlığı.
Kargadan mı öğrenecektim insanlığı?
Müslümanlığımla ederim hep iftihar,
Vurdumduymazlıksa zulmün önünü açar.
Uyanık mıyım, yoksa gördüğüm rüya mı?
Bir küçük karga değiştirdi tüm dünyamı...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:25 PM
Karınca Eşeğe Vurunca

Eşek çifteler savurunca,
Bırakıp da kaçmaz karınca...
Güçlü tekmeler devre dışı,
Karınca, kulağa varınca...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:25 PM
Karne

İnsan ile kemali düşün;
Olur mu hiç kırık olmadan?
İnsan ile sevdayı düşün;
Olur mu hıçkırık olmadan?

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:25 PM
Karpuz Tarlası

Eşek şakası yapar, birçok kere densizler,
Bazen toplum içinde, her yer kar buz tarlası;
Gerçeklerden kaçtık mı sanırsınız hey sizler?
Kafalar kum içinde, her yer karpuz tarlası...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:25 PM
Kasıntının Biri

Kuran, iman, ahlak, nedir haberi yok,
Üç beş hurafeye hep, din der geçinir...
Bir yatıra gitmiş, horoz adamış ya,
Kasım kasım kasılır, dindar geçinir...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:25 PM
Kaşağı

Kişi amuda kalkıp dünyayı anlatırsa
Kuyu yüksek, minare çok aşağı sayılır.
Toplumlardan destek de alıyorsa bu şaşkın,
Alkış-ıslık böylesine kaşağı sayılır...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:25 PM
Kerkük-Musul

(Kerkük, Musul ve Kuzey Irak’taki “Kırmızı çizgilerimiz” tartışılıyor...)

Kavrayamıyor benim gibi cahil kul...
Yüzyıldır hep gündemde Kerkük ve Musul;
Misak-ı Milli çizgisiyle çevrildi,
Hayım Naum demişti ki; ver de kurtul.
Lozan’da verdik de, hakkımız saklıydı.
Felluce, Telefar, derken Kerkük Musul,
Kırmızı çizgiyle çevirdik deniyor,
Torun Naum’un isteği; sil de kurtul.
Hain Naumlar mı bizi yönetiyor?
Dedim ya, kavrayamıyor bu cahil kul...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:25 PM
Kılınçların Gölgesi

İkinci sur üflenip de,
Bölük bölük kalkılınca,
İhtiyacımız olacak,
Gölgesi için kılınca...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:25 PM
Kibrit

Esir olmuşsan tembelliğe;
Sana çok yakışır karanlık.
Gayreti kuşan kalk ayağa,
Bir kibrit yak, ışır karanlık..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:25 PM
Kilerdekiler

Hiç açlık çekmemiş, yokluk görmemişler ya,
Ekmek kıymetini bilmez kilerdekiler.
Bir dilime muhtaç, milyonlara bir bakın;
Faryad u figanı duyun: Kiler de kiler! ..

Buğday geleceğin en güçlü silahıymış,
Nihayet anlamış bunu dünyadakiler.
Uzun savaş için iki şey gerekliymiş;
Bir imanlı gençlik, bir de dünyada kiler...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:26 PM
Kitap Başına!

Şu halimize bir bakın hele,
Kapılmışız bir acaip sele...
İmtihan için geldik dünyaya,
Kitap başına! Önce besmele! ..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:26 PM
Koç Yumurtası

Kurt günlerdir açtı, yoktu bir yiyecek,
Neredeyse artık, yürüyemeyecek.
Tam ümidi kesmek, durumunda iken,
Bir koyun sürüsü, gördü sabah erken...
Gizlice yaklaştı, yürüyen sürüye,
Köpekleri gördü, bakınca geriye...
Ne mümkün daha da, ileri yaklaşmak?
Tehlikeli idi, köpekle dalaşmak
Bakıyordu büyük taşın arkasından,
Bir tane koç gördü, sürü arasından.
Bacak arasında, durmadan sallanan,
Yumurtası vardı, heybetli kocaman.
Ne sallanma! Soldan sağa, sağdan sola...
Zannetti ki düşer, biraz sonra yola.
Ta yaylaya kadar, takip etti tin tin,
Düşecek bir organ, kapıp yemek için.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:26 PM
Komutanlar Çıldırmış

Dokuzyüzonbeş, Çanakkale’ye döndü gözler,
Yığıldılar boğaza haçlılar birer birer...
Çelik donanma, yenilmez ordular sürüyle,
Süper silahlar yarıştırıldı birbiriyle.
Mağrur komutanlar toplandı boğaz önünde,
İstanbul’u çiğneyeceklerdi ondört günde.
Savaş denince gerekirdi onlardan sormak,
Başıbozuk Türkler mi onları durduracak?
Elleri kullanmaya bile kalmazdı gerek,
Boğaz üç günde geçilirdi tekmeleyerek.
Süper silahları denediler defalarca,
İnsanlar, ağaçlar, taşlar oldu parça parça.
Nice gençlerini getirmişlerdi boğaza,
Kara listeler hiç bitmiyordu yaza yaza.
Metrekareye altıbin mermi atılmıştı,
Araziler delik deşik olmuş, yırtılmıştı.
Bir adım bile geri atmadı, Türk askeri,
Göğsünde eritti, korkunç teknolojileri.
Hiç yenilgi tatmamışlardı yıllardan beri,
O gün süngü öpüp, kaçtılar gerisin geri.
Birmilyon genç, gırtlak gırtlağa gelip dövüştü,
On ayda yarım milyon insan toprağa düştü.
Hesapla da bak, metrekareye beş litre kan,
Sahiller kıpkırmızı görünürdü havadan.
Yarım milyon insanın ahı nasıl bir şeydir?
General amiral demez, kafayı yedirir.
Nedir bilir misiniz, en ibretli hikmeti?
Delirmek oldu mağrurların akıbeti.
Deliren kaç asker, kaç subay nerden biliriz?
Komutanlara bakıp tahmin edebiliriz.
İşte ifadeleri: “Lanet tuttu hep bizi,
Lanete geldik, lanet doldurdu beynimizi.
Korkunç kabus görüyoruz sabahlara kadar,
Hep gırtlağımıza sarılmış kanlı eller var.
Uyku yok, beynimizi arındıramıyoruz,
Aklımızda hiçbir şey barındıramıyoruz.
Korkunç şeyler olacak, bu aklımızdan çıkmaz,
Bu lanet bizi ölünceye kadar bırakmaz...”
Hasta olup(!) kaçtı, komutanlar; Carden, Weston,
Kabuslarla çıldırdı; Başkomutan Hamilton.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:26 PM
Koyunlar Ve Köpekler

Amerika’nın bakışı;
Türkiye de bir Irak’tır.
Aymaz Türklerin bakışı;
Irak bize çok ıraktır.
Iraklıların bakışı;
Türkiye ABD demek.
İsrailinse bakışı;
Koyunlar ve iri köpek...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:26 PM
Kumarbazın Şiiri

Ey talihim sana itimat artık yok!
Yuvam da bozuldu, vücutta sağlık yok,
Her hafta piyango bileti alırım,
Hala ceplerim boş, beş kuruş harçlık yok.

Yıllardır güvendim, ekmek yok katık yok.
Servetim tükendi, cebimde kıymık yok,
Soruyorum sana, kırk yıldır ne verdin?
Hani ikramiye? .. Cevap nerde? Tık yok...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:26 PM
Leylekler ağlıyor

İnsan sevindirmek bizim için görev,
Neşeye boğulur gittiğimiz her ev.
Babamızdan gördük böyle çalışırız,
Bilmeyiz tekniği, hem zor alışırız?
Leyleksek bizim de bir kalbimiz var,
Böyle bir acıya leylekler de ağlar.
Vitrine dizilmiş hep Noel Babalar,
Arkada bekliyor vahşi akbabalar.
Bombalar füzeler, dahilde maşalar,
Leş kargaları da, ücretli paşalar.
Ellerinde pimi çekilmiş bombalar,
Bebek eti ile beslenir zorbalar...
Hangi eve gitsek öldürmüşler toptan,
Anneler kahroldu şimdi ağlamaktan.
Tek tek taşınmıştı o cici bebekler,
Niyetleri kötü, hep yok edecekler.
Kafdağında bugün ağlıyor leylekler
Akbabalar ise yeni bebek bekler.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:30 PM
Manyak

-Hırsızlık, gasp, terör, binbir türlü günah,
Üstüne üstük bir kez de orman yakmış...
-Tevbe eder belki de bağışlar Allah,
Ama orman yakmış, bu tam manyakmış! ..

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:30 PM
Martaval

Seçimi kazandı, atarak martaval,
Koltuğa oturdu, bakar aval aval.
Akıllarda kalan, iki giyecek var;
Çıkarılan gömlek ve giyilen çuval...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:30 PM
Maya

Mayası tembel ise kişinin;
Her yere yatak diye düşermiş.
Bilgiler gökten yağacak olsa,
Boş kafaya tak diye düşermiş...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:30 PM
Mehter Ve Zafer

Miladi binyediyüz olmasına beş vardı,
İnsanlara zulmeden, o günkü Almanlardı.
Sultan Mustafa sefer emri verdi zalime,
Elde kılıç en önde, sultanlık ne kelime.
İstanbul'dan cepheye gitmek için kırk durak,
Ordu yine göreve, olur mu hiç dur durak?
Mehter bölüğü özel hazırlandı sefere,
Dev kösler yüklenmişti, develere fillere.
Davullar arttırıldı, mevcutlara ek kat kat,
Yeniden vurmak için, düşmana büyük tokat...

***
Buldur düzlüğündeydi, düşmana ait ordu,
Gururla azametle, ileri yürüyordu.
Koca Sultan buyurdu:
..........................-Gidip tez haber verin!
Hücuma geçiyoruz, sıra şanlı mehterin!
Mehterbaşı gürledi:
..........................-Hasdur! Ey Şanlı Mehter!
Der fasl-ı saba! Ceng-i harbi! Cihad-ı Ekber!
Euzü Billah! Yektir Allah! Nasrun Minallah!
Ve Fethun Karib! Haydin! Hep beraber! Ya Allah! ! !
Davul, zurna, nakkare, başladı hepsi birden,
Tüm gücüyle yüklendi, her zilzenle boruzen,
Kocaman tokmaklarla, dövüldü o dev kösler.
Düşmanları dehşete düşürdü çıkan sesler.
Her taraf çınlıyordu marşlarla gümbür gümbür.
Düşman başkomutanı;
................................'-Tanrım bu nasıl gündür?
Duymadım böyle korkunç sesler ömür boyunca,
Askerim çıldırıyor bu sesleri duyunca...

***
Başta Sultan kılıçla atıldılar meydana,
Koca düşman ordusu, dağıtıldı her yana.
Tüm geçitler en baştan kapatılmıştı bile,
Beşbin düşman kurtuldu onlar da esirlikle...
Fatih karadan gemi yürütmüş kazanmıştı,
Torunu da mehterle zafere uzanmıştı...
Viyana'da oniki yıl önce esir mehter,
Şimdi Lugoş Zaferi... Büyük müessir mehter! ..
Meşhur söz; 'At binenin, kılıçsa kuşananın...'
Öcü mehter marşıyla alındı Viyana'nın...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:31 PM
Mezardan Kaçış

Ölümden kaçtığımı düşünsem de bir anlık,
Mezardan kurtulmak için başka bir mezarlık.

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:31 PM
Mezarlık

Burası bir mezarlık, buranın çıkışı yok,
Burası bir mezarlık, bedeni yakan tarla...
Burası bir mezarlık, surun sesini bekler,
Burası bir mezarlık, işleri var kantarla...

Büyülü dünyalardan şifreler ararsan gel,
Name name her bir tanesi hat şaheseri.
Uçurum başındaki yön levhaları gibi,
Hep hayat düsturu, hep nasihat şaheseri.

Her biri sağlığında hayata vurmuş damga,
Şurada yatıyorlar, gelir sanki nefesler,
Hayat bulmuş gibidir, şu taşların başında,
Çürüyen ne sarıklar, ne kavuklar ne fesler...

Bakın toprak ve taştan oluşan bunca tümsek,
Bunlar birer mezardır, sanmayın içi kuru;
Kimisi bir bahçedir cennet bahçelerinden,
Kimisi cehennemin bilmem hangi çukuru.

Şu ihtişamlı mezar, bakın nasıl da süslü,
Her tarafı donanmış rengarenk sık sık ışık.
İçi de böyle ferah mı acaba bilinmez?
Belki öyle, belki de, üstü basık sıkışık.

Bakın şu azametli mezarda yatan kişi,
Acep kaç masum ezdi, öptürüp eteğinden?
Yahut da kaç mazlumun duasını almıştı,
Yedirip içirip hep bal akan peteğinden?

Düşünmüşler miydi ki, Hak hep Hayy’dır, Baki’dir?
O yüce dağlar gibi, dikine duran başlar.
Hikayeler muhtelif, tarihler farklı farklı,
Satırlar “Hüvel Baki”, “Hüvel Hayy” diye başlar,

Burası fani dünya, bizler istemesek de,
Ölüm bizi edermiş günde bir kaç sefer yad.
Bakınca sanırız ki, mezarlık sessiz sakin,
Eğilip de kulak ver, arşı kaplıyor feryad.

Hanımağalar, beyler, paşalar, feriştahlar,
Yiğitler, ihtiyarlar, yetişkinler, bebekler..
Avuç açıp yollara dönmüşler yüzlerini;
Her gelenden geçenden birer mevhibe bekler...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:31 PM
Mirac Ve Mescid-i Aksa

Geldi yine İsra, geldi yine Miraç
Bereket kayıptır, gönüller kır-kıraç...
Güce tapanlara, basiret ver Ya Rabb!
Gözler yanılıyor, etrafta istidraç...

Bize hep tazedir, O Miraç ve İsra,
Miraçtan bakmştı, Peygamber her asra,
Şüphe dolaşırken, kara kafalarda,
Haddi aşıyordu, ateşperest Kisra...

Miracı anlayan, Sıddık bugün çıksa,
Fatih Ömer şimdi mezarından baksa,
Gözler kilitlense, Kudüsü Şerife,
Bir tebessüm eder mi Mescidi Aksa.?

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:31 PM
Mum Donanması

Dinle de bak gökleri, duyduğun tekbir sesi,
Bu esen rüzgar değil, erenlerin nefesi...
İstanbul çevresinde, şanlı muhasarada,
Son gecede müthiş bir taktik vardı sırada;
Madem ki fetih için gelmişti şanlı asker,
Aynen yapılmalıydı ne yapmışsa Peygamber...
Kutlu Ordu Mekke’ye girmezden hemen önce
Asker binlerce ateş yakmıştı tam o gece...
Fatih buyurdu ki:
.............................-Mum donanması yapıla!
Meşale, kandil, ateş, fener yakın, yığınla!
İstanbul gün gibi her yandan aydınlatıldı,
Tekbir sesleri ile her taraf çınlatıldı.
Dev toplar atıyordu gülle üstüne gülle,
Köhne Bizans yiyordu sille üstüne sille...
Köslerin sesi ile zonkluyordu şakaklar.
Dehşetten titriyordu şehirdeki sokaklar...
Mazgalların arkası sanırsın panik yeri,
Korku esir almıştı o şaşkın askerleri.
Mucize beklenirdi ta asırlardan beri,
Düşünün kutlu sözü ve Yüce Peygamberi;
(((Tekbirlerle fetholur, İstanbul ve Arz-ı Rum,
Bu olmadan kıyamet asla kopmaz diyorum.)))
Yüce Resul’ü haklı çıkarıyordu zaman
Arif olan herkes bu gerçeği gördü o an....
Ayasofya’ya aktı bir ışık şelalesi,
Hiç olmamıştı bundan önceleri böylesi.
Zafere bir işaret sayıldı parlak ışık
Düşmanlar tam şoktaydı ve akıllar karışık.
Işıklar söndürüldü, tam da gece yarısı
Karanlık ve sessizlik hakim bundan gerisi.
Böylesi de başka bir dehşet tablosu oldu,
Bizansta ise moral sıfırlandı mahvoldu.
Artık o sabah meyve gelmişti olgun hale,
Yıkık surlar hazırdı şehre girecek sele.
Zaferin ön şartıdır herkesin inanması,
Bunu sağladı işte, o gün (mum donanması)

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:31 PM
Musibetsiz Uyanmak

Şimdi mevsim karakış, dondurma bizi Rabb'ım,
Havalar buz, dağlar buz, yollar buz, bakışlar buz...

Yurtlar işgal altında, mukaddesler yerlebir,
Kuzuların içine dalmış yabani domuz...

Dinime saldırı var, Rasül alay konusu,
İnananlar uykuda, cılız tepkiler tuz-buz.

Kuranın hep taptaze, yollarımız aydınlık,
Levhanın yönü belli; gidersek kurtuluruz.

Derler ki bir musibet, bin nasihatten yeğdir,
Musibetsiz uyanmak... Yegane umudumuz...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:32 PM
Mühürlü Gözler

Bir tek derdi etek, gırtlak ve bağırsak
Haramla kirlenmiş, içindeki maya...
Hesap da var diye, ne kadar bağırsak,
Göz kulak mühürlü, imkan yok duymaya...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:32 PM
Nane

Düşünmeden yersen, bir naneyi,
Sonra düşünürsün, ama neyi?

sssssssss

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:32 PM
Neden

NEDEN

Sallıyor okyanusun dev gibi dalgaları,
Allah, Allah! Feryadı geliyor bir tekneden;
İnsanoğlu işte bu, nasıl unutur O’nu?
Sanki çaresizliktir zikrine birtek neden...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:32 PM
Nikris

Cihan sulhü idi gönüllerde murad,
Yaklaşmıştı Fatih, Yavuz, Mehmed, Murad...
Yenmek üzereydi dünya her zilleti,
Engel oldu meşum bir nikris illeti...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:32 PM
Nusret Ve Birkaç Mayın

Son haçlı saldırısı, Çanakkalemizdeki,
O zaferin sebebi, Nusret idi inan ki;
Düşman donanmaları dahil oldu boğaza,
Tabya tesislerimiz düşürüldü çapraza.
Son hareket yeriydi, geniş karanlık liman,
Kaplıyordu yurdumu, koyu siyah bir duman.
Kıyamet kopacaktı, biri karıştı işe,
Sanki Ulu Peygamber, el koydu bu gidişe.
Cevat, Hakkı ve Nazmi, beraber verdi karar
Döşenecekti elde kalan eski mayınlar.
Tarihe geçen gemi, hem ismi de Nusret’ti,
Allah belki Nusret’i bu göreve hasretti.
Bismillah demir aldı, bir avuç serdengeçti,
Nusret düşman gözlerin, tam da önünden geçti.
Kıyı boyu döşendi, eski mayınlar tek tek,
Her birinde sessizce, besmele çekilerek.
Onsekiz Mart’ta bunlar koparttı kıyameti,
Mayınlarla Nusret’ti, zaferin alameti.
Çokları zanneder ki, bu ancak bir tesadüf,
İnsan böyle düşünür, mevcutsa beyninde küf.
Vefanın zerresi yok, vay bize yazık bize!
Hiç sahip çıkmamışız, böyle bir gemimize.
Kahramanlarımız da silinir bu gidişle,
Nasıl unutulmuşsa, öylece Çanakkale.
Bahtı hep açık olsun, bu Başkan’ın hizmeti,
Onarıp halka açtı, terkedilmiş Nusret’i.
Vefakarlık örneği çok önemli bir husus;
Ona ev sahipliği yapıyor şimdi Tarsus...
Türk gençleri! Öğrenin gerçeklerden kaçmayın!
Tarihi yönlendirdi, Nusret ve birkaç mayın...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:32 PM
Ocağımıza Dikilen İncir

İncirlik...
Ocağımıza dikilen incir!
İncirlik...
Boğazımıza bağlanan zincir!

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:33 PM
Ondörtlük Bir Şiir (Bilmece)

Ondörtlük şiirli bir bilmece kendine has,
Ondört günde yazılan değişik bir şiir bu.
Ondört hece ölçülü didaktik türde özel
Ondört mısrada sona erecektir nihayet
Öndört yıl şehzadelik yapmıştı saltanata
Ondört yaşında iken sahibi oldu tahtın
Ondörtler dolmuş idi O Sultan’ın bahtına
Ondört sene cihana olmuş idi padişah
Ondördüncü padişah idi yap da bak sayım
Ondördün iki katı ömür sürdü felekte,
Ondördündeki bir ay gibiydi cemal suret
Ondördün sırlarını öğrenmiş miydi aceb
Ondört sayıları çok düşündürüyor beni
Ondört harflik cevabı mısra sonlarındadır

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:33 PM
Organ Mafyası

Korkunç olaylar var, dünyada hem de çok,
Bunlarda insaf da, merhamet de hiç yok.
O organlar sanki babasının malı,
Şu organ mafyası denen bu olmalı.
Galiba yapıyor ruhsatsız deneyler,
Bakın yaptıkları, nasıl korkunç şeyler;
Mideyi deliyor, asitle alkolle,
Bu barsak bu böbrek, sanki ona köle.
Zehir dolduruyor, tertemiz ciğere,
İşkence ediyor vücuda boş yere.
Ayakla yapıyor, haram yolda yarış
Yalan dolan ile, dil olmuş bir karış.
Hak sesleri nasıl, ne zaman duyacak?
Paslanmış nasihat geçmez olmuş kulak
Yürekten yapmamış bir kerecik zikir,
El çalmaktan berbat, kir üzerine kir.
Başı secde görmez, parasıdır ilah,
Pırıl pırıl kalbi, kararmış simsiyah.
Gözler kan çanağı, yeşil çuha izi,
Beyin zara benzer, şeş beş görür sizi.
Dudaklar uzamış, sanki olmuş hortum,
Edep yeri tarif dışı utanıyorum.
Emanet değil mi, bize bu organlar?
Organ mafyasından beter şu insanlar...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:33 PM
Öğrenci Olayları

Sevgi öğretilmedi, gülleriniz kurudu,
Böylece dalda kalan diken siz olursunuz.
Öğretilecek olsa, Allah ve vatan aşkı;
İnsanlığı burçlara diken siz olursunuz...

GooD aNd EvıL
04-16-2009, 08:33 PM
Öğretmenin Şiiri

Her taş olabilir çok güzel bir heykel...
Sen iyi bir yontu ustası bul da gel.