PDA

Tam Sürümü Görüntüle : Rüya Deniz Demir


GooD aNd EvıL
04-17-2009, 07:59 PM
Adam ve Yalnızlık...

“Yalnızlığın kattığı bir şey var mıdır adama,
Ya da adamın yalnızlığa…”

Sustum. Ellerimi ceplerime sokup bir yol boyu yürüdüm. Yaktım sigaramı yanına. Düşündüm. Yalnızlığın kattığı bir şey var mıydı adama? Adam yürüyor. Sigara yanıyor. Sigara düşünüyor. Yorulmuş adam düşünmekten. Devretmiş düşlerini sigarasına…

Yürüdüm. Ellerimi ceplerime sokup bir yol boyu yürüdüm. Bir ömür boyu yürüdüm. Sigara düşündü. Ben yürüdüm. Sigara yürüdü ciğerlerimde dumanıyla. Ben düşündüm. Yorgunluğumu… Çocukluğumu... Yaşanmamış onca hikayeyi… Yaşanılası onca işkenceyi…

Durdum. Bir nefes daha aldım sigaramdan. Yollar düşünmeye başladı. Ben sustum. Sigaram bitti. Ve yeniden düşündüm. Bir adamın yalnızlığa kattığı bir şey var mı acaba? Islanan yollara atılmış bir sigara izmariti gibi tükenen bu adamın yalnızlığa kattığı en küçük bir şey…

Yürüdüm yeniden. Islanan montumun cebinden çıkardım ellerimi. Bir çocuk edasıyla yürümeye devam ettim. Şimdi çocukluğuma giden yoldaydım işte. Yeniden sokaklarda çamurlara düşüp, üstümü başımı kirletecektim. Ayakkabılarımı parçalayacaktım top oynarken. Ve ertesi gün yeni bir ayakkabının sevinciyle uyanacaktım. Elinden tutacaktım babamın. Yollara çıkacaktım beraber. Ve ayakkabımın yanında yeni bir elbise alacaktım…

Ellerini tutacaktım babamın. Dahası var mı? Sıcacık ellerini. Baba eli gibisi var mı? Tutacaktım sımsıkı. Tüm sokakları “Benim babam! ” dercesine yürüyecektim yeniden. Ötesi var mı?

Durdum. Yağan yağmura inat bir sigara daha yaktım. Bir elim cebimde, diğeri sigaraya sarılmış. Titrek. Üşengeç ve ağır adımlarla yürümeye devam ettim. Islanmışlık umurumda değil. Ne de olsa bu yağmur; beni yıllarca ıslatacak. Ve kimi zaman hasret kalacağım bu yağmura. Ne de olsa bu yağmur, bir anne edasıyla okşayacak saçlarımı; ben nefes aldıkça…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 07:59 PM
Allah'a İnanmak...

Gözlerime bakmak beni anlamak değildi. Ve hiçbir zaman gözlerime bakmamıştı ölüm. Beni tanımaktı aslında gözlerime bakmak ve gözlerimdeki hırsı gördüğünde şaşkınlıkla beklemekti. Beklemelerdeki tutsaklığa inat bir şeyler karalamaktı. Ölmekti kimi zaman. Ama ölmeyi bile sevmekti gözlerimde; gözlerime bakmak…

Gözlerine bakmak seni anlamak değildi ve de bilirim. Sözlerine aldanmaktı seni tanımak. Sözlerine aldandığımda beni aldatıp aldatmayacağındı. Kandıracak mıydın beni yoksa bir heves mi olacaktım senin için. Bunu elbet söyleyeceğin sözler gösterecekti. Ve ölmekse de sonunda sözlerine aldanmak; senin için ölmekti cesaret. Her aldandığımda yalan mı yoksa gerçek miydi sözlerin bunu anlamaktı her yolun sonunda sana dönüşlerimde…

Gözlerimize bakmak değildi bizi anlamak. Bizi sarmaktı doyasıya. Ölümün bile uzanamadığı ve tutamadığı ellerimizi sımsıkı tutmaktı bizi anlamak. Ve bize kavuşmak bütün hasretleri bitirmekti. Tüketmekti omuzlara akan yaşları ve gülümsemelerle eşitlemekti en ağlanmış şarkıyı. Bizi anlamak ölümdüyse de; bizi anlamak yaşamdı aslında…

Dünyanın her döndüğü an biraz daha yakınmaktı sevmek. Ve dünyanın merkezine yaklaşmaktı bizim için ölmek. Ve daha da yücelmek. Allah’a vaat ettiğimiz teslimatı yerine getirmekti. Biz ölmeyi seçmedik hiçbir an, ama ibadetimizdi an geldiğinde ölmek…

Dilden dökülmekti belki de anlamak dünyayı ve daha yaşanır bir hale getirmek. Dudaklarımı ıslatan bir tebessümün sıcaklığında uyanmaktı. Ölümün bile ulaşamadığı ellerini tutmaktı benim için. Anlam veren bir sevgi kadar içmekti dudaklarındaki zehri. Ve aldanmaktı hayata senin sözlerinle…

Ve ben hiçbir zaman, ve hiçbir kere yaşamamışlığım kadar sende varolmayı ant edinmiştim kendime. Ve yeminlerin en büyüğünü etmiştim…

Gözlerime bakmak beni anlamak değildi. Ve hiçbir zaman gözlerime bakmamıştı ölüm. Beni tanımaktı aslında gözlerime bakmak ve gözlerimdeki hırsı gördüğünde şaşkınlıkla beklemekti. Beklemelerdeki tutsaklığa inat bir şeyler karalamaktı. Ölmekti kimi zaman. Ama ölmeyi bile sevmekti gözlerimde; gözlerime bakmak…

Gözlerime bakmak, gözlerine bakmak, gözlerimize bakmak Allah’a inanmaktı ve yalnızca ona tapmaktı aslında…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 07:59 PM
Ankara

Yalan bu inanma
Çocuklar koşacak bir gün
Yorgun ıslak sokaklarında

Ey sevgili Ankara
Sıkı tut kendini ağlama
Yalan söyledim sana
Ne olur beni bağışla

Yalan bu inanma
Gidenler dönecek bir gün
Sessiz sakin sokaklarına

Ey sevgili Ankara
Kendini yollara bağlama
Gidenler dönmüyorlar
Sen onları da bağışla

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 07:59 PM
Ankara!

Sonunda esmer bir rüya bitiyor
Gözlerinde avuç dolusu yalnızlık
Hislerinde ağır yaralar alıyor
Ve bir çocuk çaresiz ağlıyor…

Her şeyi bir yana bırakıp giden
Gittiğinde asla geri dönmeyen
Ve hatta hayalini bile kurmayan
Olumsuz, uyumsuz, huysuz bir yağmur gibi
Bitmişliğin kıyısında hep aynı yöne
Daima tersine ve daha kötüye
Daha uzağa yaşamdan
Kürek çeker gibi terk eden
Zamana inat hep aynı şarkıda
Aynı notada yankılanan
Bir kör noktasın sen
Ey Ankara
Duymadığın kadar lanetlisin
Hep öyle kalacaksın…

Sonunda ıslak bir ıslık oluyor
Her şey tükeniyor ve ağırlaşıyor
Ömrün en yüksek basamakları
Ve hep en aşağı inen
Hiç bitmeyen katlarda gezdiğim
Aksi sedasız merdivenler…

İçimde bir sızıdır kopuyor
Sen ağlıyorsun yalanlar donuyor
Yalanlar susuyor sen başlıyorsun
Her şey zavallı bir ölüm oluyor
Çaresiz bir astım gibi inceden
Öylesine derinden inleten
Aykırı düşlere susamışlığında
İhanetle doldurup kepçeni
Ellerini ceplerimden çıkarmayan
Hissiz, duygusuz, acınası bir kadın gibi
Susmuş bir ölüm oluyorsun işte
Dahası yok
Dahası ölüm ve dahası yerle bir olmuş
İhanet karası gözlerde kaybolmuş
Ahmak bir şehir haritası…

Ne yazsam bilirler
Okuyup üfleyecekler
Yine yalanlar saracaklar
Gecenin karanlığında derinden
İçlerine çekecekler
Soğuk bir ölüm olacaksın onlara da
Onlar da anlayacak
Ne kadar ağır ve derinden yaraladığını
Ama bilecekler
Sen terk edilmeyen
Ebedi bir yalnızlıksın Ankara…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 07:59 PM
Anlatır Mısın?

Anlatır mısın gözlerime bakarak
Sevginin ve sevilmenin azizliğini
Ağlamadan dinler misin
Sevgimin yüksek mertebede anlamını
Yoksa ağlar mısın *******in karanlığında
Ya da ellerimi tutup meydan okumak var karanlığa
******* şiir gölgesinde bir aşk masalı
Ellerin tövbekar birer katil
Bir aşkı hırpalarcasına öldürerek
Öldürerek sevdiğin herşeyi
Yeniden bir zamanlar sevdiğine koşar mısın
Ya da ağla**** utancın cenazesinde
Sevgilim sevdiğini anlatır mısın? ? ?

Yoksa çekip gider misin bilmediklerime
Yoksa hıçkırır mısın ağlamanın gölgesinde
Yoksa dönüp bir daha gitmemesine
Ağlamayı terkedip güler misin benimle
Gülmenin anlamını öğretir misin yine
Aşkı bana
Anlatır mısın?

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:00 PM
Anne...

Bittiğim yerde gözlerimi açarım
Sessizce seni beklerim diye
Öylece dualar ettim yıllarca
Bir hayal büyüttüm içimde
Seni bekledim her an
Seni bekledim anne…

Sustuğum yerde konuşmaya başlarım
Sesini özledim belki diye
Öylece bekleyekaldım
Dudaklarımı büzdüm
Bir anne diledim tanrıdan
Elleri sıcak
Dudakları sevgi dolu…

Ölümsüz bir aşktı bu benimki
Belki asırlar sonrasında
Sıcacık bir masal olacak çocuklara
Belki acıklı bir masal olacak
Belki gelirsin diye
Seni bekledim ömrümce
Her an yeni bir anne sevinciyle…

Sustuğu yerde papatyaların
Sevinçleri uyanırdı akşamları
Ve ben her an seni beklerdim
Usulca yüzümde var olan tomurcuklar
Her an geleceğini müjdelerdi
Ben sende ben olurdum
Ölümsüzleşirdi bu sevgi
Ama her ne varsa ben
Bir uçurtmanın kuyruğunda takılı kalan
Son sevinç parçasıydım…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:00 PM
Aslolacak Düş... (Asırların Yalnızlığında...)

Saydam bir öfke yalnızca
Çiçekler kadar kırılgan
Öyküler kadar hassas
İki elin birbirini tutması kadar doğal aslında
Ve ayrılması kadar acıtıcı iki sevgilinin…

Kusur dolu bir yağmur alt tarafı
Ama aslolan yağmurun öfkesi
Öfkenin içindeki birkaç kelime
Ve kelimelerin acıtan yanı…

Ağlamaklı bir rüzgar düşün
Gözlerinde senden kalma bir nisan
Ellerinde bulutları inleten
Güneşi üşüten bir soğuk nefes…

Saydam bir gözyaşı yalnızca
Bir bebek kadar narin
Bir anne kadar sevgi dolu
İki elin birbirini tutması kadar doğal aslında
Ve kopması kadar acıtıcı iki eşin…

Sırılsıklam bir yağmur alt tarafı
Aslolan içindeki muamma
Manalı bakışlarda kaybolan hüzün
Asırlardan kalma bir nisan…

Susuşun özgürlük olacaksa eğer
Ve getirecekse bana yeniden ellerini
Öpeceksen eğer bir kez daha
Dudaklarımı öylesine delice…

Sus
Yağmur da sussun
Rüzgar asırlık bir susmanın eşiğinde
Ve öfke üşütmüyor artık…

Saydam bir öfke yalnızca
Bir bülbül kadar zarif
Ve bir gülün yaprakları kadar narin
Gidecekse kara bulurlar
Ölecekse ayrılık adına yazılmış her şey
O zaman sus
Varsın içimi kanat
Ama yeter ki
Özgür kalsın sevgimiz
Susadığı kadar aşka…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:00 PM
Aşk Nedir?

Aşk zamanlı zamansız gelip basıyor kapının zile
Kimi zaman en uygunsuz zamanında hayatının
Pantolonunu bile giyemeden gömleğinin yakasını
Paltonun düğmelerini ilikleyemeden daha
Elini ayağına dolaştırıyor hiç olmadık yerde…

En ummadığın zamanda geliveriyor
Adım aşk diyor ya sen kimsin yolcu
Haydi gel takıl peşime öğreteyim sana
Sevmeyi, sevilmeyi, adımın anlamını…

Aşk zamanlı zamansız çıkıp gidiyor
Diyorsun gel daha beş dakika oldu
Nereye gidiyorsun ey aşk daha hiç yaşamadık
Daha hiçbir şey paylaşmadık…

Ya öyle işte çekip gidiyor
Nereye ya da neden gittiğini bilmiyorsun
Zaten anlamı olsaydı adı aşk olmayacaktı
Ve belki de bu kadar üstüne düşmeyecektin…

Haydi bakalım şimdi pantolonunu giy
Gömleğinin yakasını önce olmak üzere
Paltonun düğmelerini de ilikle
Sokaklara çıkmanın zamanı geldi
Senin aşk sandığın kapıldığın
Az önce gördüğün bir rüyaydı
Öyle olmasa bile
Öyle varsay be arkadaş
Aşk acıdır, yakar adamı…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:00 PM
Ay Gözlüm

Düşlerimde gördüm seni
Ağlatmadım gözlerini
Her yanımda buldum seni
Tüketmedim ellerini

Ay gözlüm ben sana deli divane
Ay yüzlüm ben yine oldum virane
Gittiğin o gün kahrettim dünyaya
Ay bakışlım sana oldum ben pervane

Yüreğimde sakladım seni
Titretmedim yüreğini
Kalbimde buldum sevgini
Tüketmedim düşlerini

Ay gözlüm ben sana deli divane
Ay yüzlüm ben yine oldum virane
Gittin o gün kahrettim dünyaya
Ay bakışlım sana oldum pervane…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:00 PM
Ay Işığı ve Güneş Yolculuğu

Bir yandan uzak yollara gitme ihtimali ve bir yandan geriye dönüş hesapları…


Her defasında dolu gözlerle yolculuğa çıktığın ay ışığı ve güneş yolculuğu, sonunda bir yığın hediyeyle dönmene sebep olan şeyler... Yaşlı gözlerle havaya doğru kaldırdığın yüzünü geri dünyaya çevirdiğinde yüzünde gayet amaçsız ve gereksiz bir gülümsemeyle dönüyorsun. Hiç kimse anlam veremiyor tabi bu şekilde gülümsemene. Varsın onlar da sen de bunun nedenini anlama ama sonuçta bilinen bir şey var ki gözlerimizi güneş veya ay yıkıyor ve sonunda eninde yüzümüze bir tebessüm yapıştırıp geri yolluyor…


Belki ıslak bakışların sebebi olan yürek dolusu acı, ama gülümsemeye sebep olan da bu derdi alnımıza yazan meleklerdir…


Düşündüğünde sonunda ulaştığın çözüm yolunu mantığın hiçbir zaman almayacak ama bu gülümsemenin mantığını kavramaya da o kadar fazla çabalamayacaksın aslında. Çünkü aslolan bir meleğin sana gülümsemiş olması ve senin aklında yer etmesi. Orada bir varlığın olduğuna inanıyor olman…


Bitirdiğin çok cümlenin sonuna yüzüne takındığın şirin bir gülümsemeyle nokta koyman gerekir. Çünkü bu hayatı çekilmez hale getirecek milyonlarca şey varken bu hayatı çekilir hale getirecek en büyük etken de bu gülücüklü noktalardır…


Cümlelerin sonuna koyduğun bu gülücükler karşındakinin cümlelerinin sonunda da birer gülücüklü nokta belirtecektir. Böylelikle insanlar sevmeye daha yatkın, sevgi dolu bakışlara daha düşkün olacaklardır…


Neden her cümlenin sonunda bir gülücük yerine bir ünlem işareti koyar insanlar genelde? Hayattan memnuniyetsiz olmak insanın elinde olduğu gibi aslında hayattan memnun olmak da insanın elindedir. Bazen insana her şey üstüne geliyormuş gibi görünür. Oysaki bazen güneş ve ay yolculuğuna çıkmamız gerekiyor bence. O zaman meleklerden aldığımız gülümsemeyi yüzümüze takınır ve insanlara yansıtabiliriz…


Şimdi bütün uzak yollara gitme ihtimalini ve geriye dönüş hesaplarını bir yana bırakın.


Küçük bir yolculuğa çıkın… Aya ya da güneşe doğru başınızı kaldırın. Eğer gözlerinizde bir damla yaş var ise; geri dönüşünüzde küçük gülümsemelerle geleceksiniz…


Gülücükler yüzünüzden hiç eksik olmasın…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:00 PM
Aynı Tiyatronun Karakterleri...

Hep aynı oyunun karakteriydik
Aynı sahnede karşılaşırdık
Aynı heyecanla başlardık
Aynı öfkeyle ayrılırdık…

*******i başkaydık
Sabahları bambaşkaydık
Yüreklerimiz titrerdi
Kavuşma anlarının heyecanı
Ayrılma anının öfkesiyle kapatırdı perdesini
Hiç anlamayan gözlerimizde…

Sanırım aynı tiyatronun baş kişisi
Aynı oyunun prensesiydin
Ben ise hep kapıcının oğlunu oynuyordum
Yalancı bir sahnenin soğukluğunda
Hep gözlerine ağlıyordum…

Ben garip bir çoban oluyordum
Sen ise şehirli güzel bir kız
Suskunluğuma doyamıyordum
Hep aynı terane
Koyunları kuzuları kaçırıyordum
Gözlerine hep gözlerine dalıyordum
Ufku bir türlü bulamıyordum
Yine başa dönüp ağlıyordum…

Bazen sahnenin ortasında repliklerimi
Bazen hareket etmeyi unutuyordum
Çünkü seni düşünürken konuşmamaya
Seni düşünürken hareket etmemeye
İnan bana bir tanem çok alışıyordum…

Hep aynı sahnede çıkacaksın karşıma
Ama roller hep farklı olacak
Hep başka gönül derdinde olacaksın
Ben ise hep sana aşık kalacağım
Hiç tükenmeyen bir telaşla
Hep o rolü almaya çalışacağım…

Yine olmayacak biliyorum
Aynı heyecanla geleceğim tiyatro salonuna
Aynı terane dönecek yine salonda
Biri elini omzuna atacak
Bozulacağım
Sus bakma köylü çocuğu diyecek içimdeki
Gözlerimi kapayacağım
Gönlümü tutacağım
Göz yaşlarım akmayacak
Acıyla haykıramayacağım…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:00 PM
Ayrılık Töreni...

Sevgili büyüklerimiz
Sizleri de görmekten
Büyük mutluluk duyacağız
Bu mutlu, nezih günümüzde
Bu balo salonunda
Bu ayrılık anında…

Hep düğüne davetiye aldınız
Alışkın değilsiniz ayrılığa
Bu sabah boşanıyor kalplerimiz
Boşalıyor yüreklerimiz
Ebediyen sevecek ellerimiz
Ayrılıyor şimdi
Bu ayrılık salonunda…

Evet birbirimize ağır geldik
Kaldıramadık iki kişilik yükümüzü
Bütün dünyayı taşıdık da omuzlarımızda
Kaldıramadık bu sevgiyi
Bu aşk ağır geldi bize
Yine aynı kalabalığı bekleriz
Tıpkı düğün gecesi gibi…

Sakın üzülüp ağlamayın
Ayılıp bayılmayın bu ayrılık töreninde
Gözlerinizde mutluluk okunsun
En azından biraz rol kesin
Eski Yeşilçam artistleri gibi
Gülümseyin
Gerisini hakim halledecek birazdan
Şiddetli geçimsizlik diyecek
Soracak;
Sen kızım diyecek istiyor musun boşanmayı
Evet hakim bey
Sen oğlum istiyor musun boşanmayı
Evet hakim bey
Orada bitecek işte bu kavga
Hiçbir şey yaşanmamışçasına…

Haydi toplanın bakalım
Gidenler gitti biliyoruz
Düğün kadar kalabalık olmayacak
O gece kadar mutlu olmayacak hiçbir şey
Ve geride kalan resimler
Hiç anlatmayacak bu ayrılık hikayesini
Çünkü hiç kimse bir daha
Hiçbir şey konuşmayacak bu konuda…

Toplanın
Bir aşkın cenaze namazını kılacağız
Bir aşkı toprağa gömeceğiz
Sessizliği ve durgunluğuyla
Hala el ele tutuşurken
Evlenmek için değil
Ayrılmak için
Evet evet
İşte her şey
Her düş
Her sevgi burada bitecek
Kalanlar ise bu ayrılığa şahitlik edecek…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:00 PM
Ayrılıyorum Senden...

Ayrılıyorum senden
Kopuyorsun
Ağlıyorsun
Susuyorsun
Ama sen de gidiyorsun…

Ayrılıyorum senden
Düşünüyorsun
Sabahlıyorsun
Uyumuyorsun
Ama terk ediyorsun…

Ayrılıyorum senden
Hüzünleniyorsun
İçiyorsun
Durmuyorsun
Ama gidiyorsun…

Ayrılıyorum senden
Bilmiyorsun
Sormuyorsun
Söylemiyorsun
Ama gitmeyi biliyorsun…

Ayrılıyorum senden
Vazgeçmiyorsun
İnat ediyorsun
Sarılıyorsun
Ama vazgeçmiyorsun…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:02 PM
Az Sonra...

Az sonra
Hemen az sonra
Bir tren daha kalkacak
Sen bakakalacaksın
Ben sessizce gideceğim
Tren raylarının
Kusursuz ürperişlerinde…

Az sonra
Hemen az sonra
Bir hayal olacak
Yaşanmış her şey
Yok olmuşluğuyla…

Az sonra
Hemen az sonra
Bir serçe daha susacak
Kalbimin ölü kuşları
Senin adına besteleyecek
Son şarkılarında…

Az sonra
Hemen az sonra
Bir ayrılık şarkısı
Usulca söylenecek
Gitmek kadar değil
Kalmak kadar acıtarak canını…

Az sonra
Hemen az sonra
Dirilecek ölü kuşlarım
Anlamadığın kadar anlayacak
Duymadığın kadar duyacaksın
Ve ayrılık şarkısı bu
Sen de söyleyeceksin
Her şeyin ardından
Öylece sustuğunda…

Az sonra
Hemen az sonra
Bir kez daha çalacak bu trenin düdüğü
Ve sen ağlayacaksın bu kez
Son deminde kalacak her şey
Ağlamak diye bir şey varmış
Öğreneceksin
Daha öğrenecek çok şey olduğu gibi
Kaybetmeyi de
Kaybettiğinde aslında gurur kazanmayı da
Öğreneceksin…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:02 PM
Babadan Oğula...

Ezik büyümeyi öğrendik babadan mesela
Mesela ıslak sokaklarda çıplak yürümeyi
Yalın ayak ve son hızla
Ayaklarımıza batan kıymıkları saymadan
Yalın ayak ama gururla yürümeyi...

Ezik yürümeyi biraz
Biraz hafif rüzgarla sallanarak
Kimseye çarpmadan omzumuzu
Kimseyi incitmeden kem bakışla
Bir de içimizden küfretmeden
Saygıyla karşılayarak yürümeyi
Sokaklara tükürmemeyi…

Susup kalmayı sevdiğimizin karşısında
Saydığımızın karşısında adam gibi oturmayı
Sigara içmemeyi uluorta bir büyüğün yanında
Babadan öğrendik
Küçüldükçe büyüyormuş insan…

Yağmur yağdığında şükretmeyi öğrendik mesela
Yerlere çöp atanları uyarmayı biraz da
Biraz da öğretmenlerin ayağına turab olmayı
Bazen susmayı ve gerektiği zamanda konuşmayı
Yerinde ve zamanında sevmeyi ve saymayı…

Ağır oturaklı delikanlı olmayı ve tuttuğunu koparmayı
Hatta açken çalmamayı ekmeği taştan çıkarmayı
Sevda çekip azaba bulanırken bile olsa
Asla edebi hayayı bırakmamayı ve kırmamayı
Babadan öğrendik çocukla çocuk olmamayı…

Babadan öğrendik mesela ekmek uğruna kavgayı
Ana ve bacı uğruna dövüşmeyi ama
Kimsenin anasına ve bacısına sövmemeyi
Terbiyeyi helal ahlaksızlığı haram bellemeyi
Usul yürümeyi bin düşünüp bir söylemeyi…

Babadan öğrendik bildiklerimizi
Baba olunca öğretmek için evlatlara
Bizden kopan o güzelim tomurcuklara
Sen de öğrettiklerini helal et inşallah baba…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:02 PM
Babalar Gider, Oğullar Kalır Geride...

Babalar gider oğullar kalır geride
Bir de sırlar kalır baba oğul arasında
Allah’la kul arasında kalırcasına…

Babalar gider oğullar kalır bu şehirde
Sanki var olmayacak gibi sarılır babalar
Oğullar bir daha görmeyecek gibi kalır…

Babalar gider kurallar kalır geriye
Hiç okunmamış okunmayacak kitaplar
Allah’ın yazdığı, kulların okumadığı…

Babalar gider oğullar kalır boynu bükük
Sanki hep babasızmışçasına geride
Yaşına başına bakmadan ağlayarak…

Babalar ölür mertlik kalır geride
Hiç konuşmamış sözler gibi
Bir tabuta yazılır son kelime;
Her şeyimizdin…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:02 PM
Bana Seni Anlatma...

Bana seni anlatma
Bana Ankara’yı anlat
Bana yüreğindeki ateşi
Yağmuru anlat bana
Bana rüzgarları anlat…

Bana seni anlatma
Bana aşkı anlat
Bana sevdayı
Bana tükenmeyenleri anlat…

Bana seni anlatma
Aşkın tadını
Belki bir fincan çayı
Bir kadeh rakıyı…

Bana seni anlatma
Bana ekşimiş bir sevda masalını
Bana rüzgarın ateşle sevişmesini
Bana gülün bozkırı sevmesini
Bana yolları anlat…

Bana seni anlatma
Tutsak bir aşkı anlat bana
Sessiz bir ayrılığı anlat
Yoksul bir mutluluğu
Büyük şeylerle değişmeyecek
Küçük şeyleri anlat…

Bana seni anlatma
Bana Ankara’yı anlat
Bana güneşi anlat
Bana melekleri anlat…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:02 PM
Başımız Sağolsun...

Bu Bir Sitem midir?

Bir sanal sessizlikte yazdığımız şiirlere hayat vermeye çalışırken bir de dönüp bakıyoruz ki içimizden bir ses bize bunlara hayat vermek için neden kitap bastırmıyorsun diyor…

Sene 2003 bir kitap bastırıyorum.

Kitabımı bastırdığım tarih aralığında ailemden gördüğüm acımasız bir darbeyle sokağa atılıyorum.

Ne yazık ki bu durumda kitabım baskıya girmiş oluyor. Kitabımı basan firmadan da yediğim darbeyle yüzüstü kalmam yetmiyor. Kitabı satmam için yardım edecek herkes bir anda ortadan kayboluyor ya da beni yalnız bırakıyor.

Sonunda sene 2007 ve bir tek kitap satılamamış…

Bu kitabı satmak gerek ki yeni bir kitap çıkarabilelim. Ama ne yaparsınız. Yine insanların büyük yardımları ile tek bir kitap satılamıyor…

Bu yazı tüm şiirlerini yok eden ve bir daha şiir yazmamaya yemin etmiş bir Antoloji şairinin yazısıdır. Akabinde yıllarca emek verdiğim kitapları da yakmak suretiyle edebiyat hayatıma burada son veriyorum. İtiraf ediyorum ben yazmayı bilmiyorum…

Kimi arkadaşlar bunun pes etmek olduğunu söylüyorlar canları sağolsun…

Acı tatlı bir dönem geçirdim Antoloji’de…

Edebiyat Hayatımın Mezar Taşını da Burada Yazıyorum:

Rûya Deniz Demir’in Edebi Hayatı
2001 – 2007
Başımız Sağolsun

Not: Neden kitabı yaktığımı eleştirirseniz düşününüz. Amacım burada para kazanmak değildi. Büyük sıkıntılar çekerek çıkardığım kitabımın ardına ikinci kitabımı çıkarmak için bu kitabı satmak zorundaydım. Fakat insanlar para kazanmak uğruna kitabımı ve beni harcadılar. Dostlarımdan tabiri caizse yardım dilendim. Ama onlar da umursamadılar. Şimdi kimse beni kınamasın Lütfen…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:02 PM
Başlık Yok Bu Defa

Lüzumsuz işler vekiliyim
biraz melankoli

Ellerimi cebime sokup
Sessizce dolaştım durdum...

Islanan saçlarım değil
Gözlerimdi belki
usanmadan seni seviyordum
Doyasıya senin için türkü söylüyordum
Sessizliği içime gömüp
Sesli sesli ağlıyordum...

Saçlarım birbirine karışmış
Islanmışım, yorulmuşum
Umrumda mı
Sevda beni can damarımdan vurmuş
Bana oyun oynamış zaman
Takmak yok kafaya bu defa
İhanet etmek yok zamana
İhanet etmeden yalnızlığıma
Öyle tek başıma sokakları kuşatmışım
Saçlarım kumral
Gözlerim elaymış
Kime ne ki gece yarısı
Ben senin için ağlamışım...

Utanmadan ağlamışım
Sararmışım, solmuşum
Nisana tutulmuşum
Sana vurulmuşum
Ellerim üşümüş
Ceplerime sokmuşum...

Ağlamışım
Gözlerimin altı ıslaktı uyandığımda
Ellerim üşüyordu yine
Rüyalara satılmışım dün gece
Ben rüyada Rüya bende
Ben bir garip Rüya Denizi'nde...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:02 PM
Belki Kaldığımız Yerden...

Belki kaldığı yerden devam eder
Bu sabah zorla uyandırıldığım rüyam
Belki bu sabah güneş daha bir sıcak bakar
Gözlerimin yeşilliğinde kaybolan yıllara
Ve belki sen daha uzaklardan olsa da
Daha yakından ve içten seslenirsin
Ağır işitmeye başlamış kulaklarıma…

Belki kaldığı yerden devam ede bu sevda masalı
Belki seni hatırlarım rüzgar estiğinde
Sana kavuşma ümidinin her sıcak lokmasında
Ben her ağladığımda saçlarıma dokunan ellerinde
Rüzgar bir daha eser sessizce
Sessizliğimde kaybolmuşluğumda seni hatırlatır
Giden her şey ve dönen her ışık huzmesi
Saçlarıma yağmaya başlar usulca
Gençliğimin hatırına…

Belki beni bu kadar sert eleştirenler
Bir kez olsun okumaya tenezzül eder
Bir kez daha okumayı denerler belki
Ve belki bu sefer beni anlarlar
Belki o zaman gidişimizden bu yana
Biz olmak kadar içten bu şiirleri
Kimin için okuması gerektiğini öğrenir
Ve telaşlara bürünür kuşlar
Yeni bir mutluluk ağacı var etmek uğruna…

Belki o zaman hayat durur iki satırın arasına
Boğazımda kalır elleri ölümün bile sıkamadan
Belki rüzgar durur güneş doğar
Belki bu sabah uyandırıldığım rüyam
Uykuya daldığımda yeniden perdelenir
Gözlerimin en koyu yeşilinde ve sen
Gitmemek üzere uzatırsın ellerini…

Belki o zaman bir kez daha okursun dudaklarımı
Konuşmayı bile unutmuş dilimden anlarsın
Ellerimi tuttuğunda daha bir ısıtırsın
Belki o zaman biz yeniden seviniriz
Çocuklar gibi yüreğimize doğan
Güneşi sarmasını da öğreniriz…

Biz belki güneşi yakarız yeniden
Yıldızlar saçarız gökyüzüne
Ve yeni bir dünya kurma hevesiyle yaşlanırız
Çocukları sevindiren birer denizyıldızı olur
Belki birlikte doğarız bir sessiz nisan sabahına
Ve cemre oluruz belki bir mart akşamına
Düştükçe durmak bilmeyen damlarlarla…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:02 PM
Belki Saçmalıyorum...

Belki saçmalıyorum
Bunca şiir
Bunca acı
Bunca hıçkırık
Bunca yağmur
Bunca nehir, dağ, taş…

Belki abartıyorum
Bunca düşünme
Bunca yalan
Bunca sevda niye
Bunca yollar ne için…

Belki saçmalıyorum
Biliyorum aslında geri gelmeyeceğini
Bir daha asla olmayacağını
Bir daha gelip sarılmayacağını
Bir daha yalvarmayacağını biliyorum da
Nedense hala saçmalıyorum belki…

Belki saçmalıyorum evet
Ama yine de seni seviyorum
Sevmenin suç olduğunu bile bile
Hem de en derinden sevmenin
İdam olduğunu bilerek
Bir o kadar daha sevgim katlanarak
Belki bir intihar bu ama
Yine de seni her gün daha çok seviyorum…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:02 PM
Belki...

Görmedim
Belki de görmek istemedim
Seni başkasının ellerinde
Bu yüzden kahrettim ya dünyaya
Görmemek üzere bir daha asla
Yüreğim kanamasını göze aldım
Ellerimi avuçlarımı yüreğimi kanattım
Öyle küstüm dünyaya
Ağlamamak için belki
Öyle sustum sonsuza…

Bilmedim
Belki bilemedim neden ağladığını
Çözemedim hiçbir zaman olayı
Hiçbir zaman anlamadım nedenini
Neden bu dünyaya geldik
Neden gideceğiz vademiz dolunca
Neden ellerimiz yanacak
Altı üstü bir gönül çaldık diye mi?

Sormadım
Belki sormayı beceremedim
Belki de yandı dilim soracağım anda
Sonradan sustum da
Anlatamadım derdimi sana
Öylece kalakaldım ellerin ellerimde
Ağzım bir karış açık
Bir yüzüne bakıyorum
Bir gökyüzünü dinliyorum…

Ağlamadım
Belki göz yaşım kalmadı ağlamaya
Bunca derdin sıkıntının ardından
Patlarcasına istedim ağlamayı
O kadar doldu yüreğim acıyla
Belki de beceremedim ağlamayı
Sorma…

Yine susarım biraz sonra
Biter göz yaşı romansım
Susar belki düşlerim
Öylece yarım kalırken hislerim
Sen de bu şiir gibi
Hayatımın bir kenarına atarsın kendini
Yerini bildiğim
Dokunmayı bilemediğim…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:03 PM
Ben Bu Şiiri...

Bu şiiri
İşte o yokluğunda yazdığım
Her şeyi bitiren bir sözün ardından
Her sokak arasında biraz daha dolandıran
Biraz daha sancıtan biraz daha ağrıtan
Her an yokluğunda biraz daha öldüren…

Ben bu şiiri yokluğunda yazdım sana
Öykülerin ardından baktım mutluluğa
Kara bir çalının yaprakları arasından
Çoğu zaman bağırmak istedim
Haykırmak sesimi ölesiye
Ama çıkmadan tek bir damla nefesim…

Bu şiiri
Lanet olası o yokluğunda
Bağıra çağıra yazmak istedim
Her an düşündüğümde
Her dilimin dolaşmasında adına
Her sözcükte bir sus işaretiyle…

Nefesin daralması kadar acıtan
Anneden kopan çocuk kadar sancıtan
İçini acı bir ürpertiyle dolduran
Her şeyi anlamsız kılan o gidişinin ardından
Her şeyi siyah beyazlarla çarpan
O heybetli tükenişinin ardından…

Bu şiiri
Hani giderken söylediğin hoşçakalın
Giderken verdiğin son ateşli öpücüğün
Susarken yitirdiğim o kısacık gençliğimin
Hatıralarımın arasından yazdım…

Sana değin varan yollar
Sana gelmeye tükenen yıldızlar
Alevlenmiş bitmiş küller
Susuşan yakamozlar kadar yakın
Ölüler kadar sessizdi gece
Ben bu şiiri yazdım
Sana yazdım
Yalnızlığımın şerefine…

Şimdi susuyorum ulan ********liğine
Susuyorum işte göz göre göre
Sıra bende gel al beni ulan
Hıçkırıklarımın arasında
Delikanlılıksa bu mezbele
Gel gel de yitirdiğim tebessümü al avuçlarımdan
Gel de yitirdiğim anlayışı ver
Anne sıcaklığında sarıl hadi
Hadi dindir göz yaşımı
Bir mendil kuruluğunda…

Bu şiiri
Sesim kısıldığında yazdım
Her meydanda sesim duyulsun
Her sözcükte biraz daha düğümlensin
Boğazınız kurusun
İçiniz titresin istedim
Bitik artık her şey ne de olsa…

Hadi diyorum ölüm
Hadi gel al benim ********im
Al bu canımı diyorum
Bir kez olsun ulan
Bir kez olsun delikanlı ol diyorum
Kancıkların şahısın
Bitişlerin başlangıcısın
Gel al
Gel…

Bu şiiri sana susamışlığımda yazdım
Kahpeliğine kahrettim
*******e susadım
Uykulara yıkıldım
Ölümüne dağıldım
Mertlik nedir bilir misin
Gel al canımı da
Gel al canım öğretem hele sana…

Bu şiiri çırpınan kanatların
Ölümsenmiş sevdaların
İçsenmiş duyguların anısına
Bir dağ gibi yüreğe yazıyorum
Elveda diyorum
Elveda sevgi sana da
Yitirilen her şeyin anısına…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:03 PM
Ben Hala...

Ben hala gözlerine tutkun
Sen hala geceye vurgun
Ne alemlere dalarsın
Gecenin o saatinde hangi hayırsızı
Kim bilir hangi vefasızı düşünürsün…

Gözlerin donuk bakar sabahları
Sanki aradığını bulamamış
Sanki istediği rüyayı görememiş
Sanki mutluluğu yine bulamamış…

Ben hala gözlerine aşık
Sen aşkı bir sevdayla geceye
Akan gözyaşlarına sormalı
Gecenin o saatinde
Kör karanlıkta kimi ararsın…

Sözlerin durgun sabahları
Sanki susmuş bir nehir gibi
Akmış ama tükenmiş
Kaynağından su gelmeyen, garip…

Ben hala gözlerini ararım
Sen gecenin aşkında bilinmeyeni
Sana bakan gözlerden habersiz
Sana yazılan sözlerden uzak
Tükenmişliğin derdindesin
Kim bilir yine hangi gecedesin…

Ümitlerin kırık sabahları
Bu ise son sabah
Seherinde kuşlar asılı
Her ses biraz ölüm
Her ses yankılı
Cennet kadar yakın işte
Gidebildiğin kadar uzaksın…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:03 PM
Ben mi?

Evet ben...
Bir gün dirileceğim öldüğüm yerde
Aynı otogarda yeniden kalkacağım
Yeniden ayağa düştüğüm yerde
Hani sessiz sedasız gözyaşlarımı
Kalbime gömdüğüm ve sesimi
Hıçkırıklarıma bağladığım yerde...

Sen bilmeyeceksin
ben yeniden dirileceğim
Öldüğüm yerde kopacak
Hasret denen fırtınam
Yineden, yeniden
Sen yine bilmeyeceksin...

Evet ben,
Uğruna ölen ben
Senin için değil kendim için dirileceğim
Öldüğüm yerde, aynı otogarda
Sessiz sakin, çocukça öldüğüm yerde
Sen bilmeyeceksin
Ben yeniden dirileceğim
Yineden seni sevceğim gizlice
Ayrılık rüzgarının estiği yerde...

Evet ben,
Seni sevmek için sevmeyeceğim seni
Sana sarılmak için sevmeyeceğim bu sefer
Seni öpmek için değil
Yalnızca yarım kalan rüyam için seveceğim seni
Sonra,
Seni beni sensiz gömdüğün yere
Seni bensiz gömmek için seveceğim...
Sonra sana yeniden döneceğim...

Evet ben,
Sana kavuşmak için değil
Geri dönmenin anlamını öğretmek için döneceğim
Ve sonra yine arkama bakmadan gideceğim
Seni beni sensiz gömdüğün yere
Son bir kez daha bakacağım bensiz gömdüğüm
Dünyanın en güzel sevdasına
Doyamamaktan değil
Ayrılırken gözlerimdeki ifadeyi gör diye
İçin acısın diye...

Evet ben,
Seni bensiz son defa gömüyorum şimdi
Beni sensiz ilk gömdüğün yere
Ve sessizce gidiyorum
Sessizce gidiyorsan sebebi sensin
Seni acıtmamak için...
Sırf yine de ağlamanın ne demek olduğunu öğrenme diye...

Evet ben,
Kendimi senden millerce uzağa gömüp
Sessizce ölüyorum son defa
Kendimi bensiz son öleceğim yere gömüyorum...
Harcıyorum kendimi
Sırf sensiz yapamadığım için
Sana dönmeye cesaret edemediğim için...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:03 PM
Ben Unuttum...

Ben unuttum
Yalandı zaten hepsi
Durgun göllermiş
Suskun gözlermiş
Yalan…

Hıyarın biri gelip aldı seni
Neye inanmam gerekiyor şimdi
Hangi şeyin güzel olduğuna inanmalıyım
Ve hangi aptal roman kandırmalı beni
Hangi şarkıda efkarlanmalı kalbim
Hangi gerzek romana kanmalıyım…

Ben unuttum
Düş sandığım her şeyi
Güzel sözlermiş
Tatlı dillermiş
Yalan…

İtin biri çekip vurdu beni
Düştüğümde sen yoktun
Dost dediklerim dokunmuyordu yarama
Bir ben vardım elleri titreyen
Hastane köşesinde bekleyen
İt gibi can çekişen
Hangi dostluğa inanmak gerek bilmem
Ve hangi gerzek inandırmalı beni
Her hikayenin mutlu sonla bittiğine…

Ben unuttum
Dost bildiğim herkesi
Sevdaymış
Mutlulukmuş
Yalan…

Hayvanın biri çiğnedi umutlarımı
Hanginiz vardınız ki yanımda
Ay düşmüştü bakışlarıma
Üşümüştü ellerim ve titremişti yüreğim
Kanım dudaklarıma akıyordu
İt gibi titriyordum ha
Yanıyordu içimde bir yer
Donuyordum
Hele az kalsın ölüyordum ha
Şimdi hangi akıllı inandırır beni
Melek kadar dürüst olduğuna…

Ben unuttum
Hissettiğim her şeyi
Vefaymış
Arkadaşlıkmış
Yalan…

Öküzün biri kırıp geçti bütün ümitlerimi
Bir tek sana inanmıştım
İnadına seni sevmiştim
Hatta herkesi kıskandırmıştım
Ve hiçbir şey senin yaptığın kadar
Bu terk edişin kadar koymamıştı
Ben seni insan sanmıştım
Melek gibi üstüne titremiştim
Duyalar etmiştim
Ta ki ezip gidene kadar yüreğimi…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:03 PM
Beni Unut, Sen Ağla...

Dolsun aşina gözlerin
Tutulsun zalim ellerin
Kar bürüsün yolların
Beni bırak, sen ağla…

Donsun tüm yıldızların
Tutuşsun ateşe başın
Delirsin küheylanın
Beni bırak, sen ağla…

Dolsun içine zehrin
Aksın hazin gözlerin
Kırılsın ah ellerin
Beni unut, sen ağla…

Kanlansın kara gözlerin
Efkarlansın yüreğin
Unutsun kelimeleri dilin
Beni kaybet, sen ağla…

Zalim olsun dostların
Unutsun arkadaşların
Vursun düşmanların
Beni görme, sen ağla…

Kurşuna gelsin yüreğin
Dağlara düşsün kaderin
Ölüm olsun kardeşin
Beni düşün, sen ağla…

Yıkılsın yaban ellerin
Tükensin mürekkebin
Bölünüversin yüreğin
Beni hisset, sen ağla…

Bitsin bu haykırışların
Çıkmaz olsun avazın
Yalansın duaların
Beni öldür, sen ağla
Bu şiirin son mısrasında
Beni yaşat, sen ağla…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:03 PM
Bilirim

Bilirim
Islaktır dudakların
Yağmurun serin yüzü gibi
Tarlaların asi başakları gibi
Suskun da olsa
Bilirim
Islaktır dudakların...

Bilirim
Suskundur bakışların
Bir karınca yüreği kadar imalı
Bir gökkuşağı kadar renkli
Uzaklara dalar bir akşam üstü
Bilirim
Akşam sefaları gibi
Güzel ama suskundur gözlerin...

Bilirim
Titrektir ellerin
Salınır gece bakılarımda
Dokunur inceden yüreğime
Bir kelebeğin hassasiyeti gibi
Bilirim
Ürkek ve çocuktur ellerin...

Bilirim
Ürkektir yüreğin
Selvi boylu kuğular gibi
Kumrunun sevinci gibi
Serçenin şefkati gibi
Bilirim
Susuz kalmış çöller gibi
Kurak ama verimlidir yüreğin...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:03 PM
Bir Gül Olmalı...

Baktığın yerde bir gül olmalı. Gülleri okşamalı gözlerin. Ellerin gülleri okşamaları. Dikenler senden uzakta olmalı daima. Sevgi adına ne yazılmışsa hayata dair, ellerinde bir tutam da onlardan olmalı…

Gördüklerin çirkinliklerden uzak olmalı daima. Baktığın her yerde bir gül olmalı. Gülleri okşamalı gözlerin. Ve içinde bir yerde biraz ben olmalı. Güllere baktığında aklına gelivermeliyim. Tutmalıyım ellerini. Sevgi adına ne yazılmışsa sana dair, dudaklarımda bir tutam adın olmalı…

Sustuğun zamanlarda içinde bir gül açmalı. Ve baktığın her yerde bir gül olmalı. Dileklerin ve dilediklerin… Onlar her zaman gerçek olmalı. Yıldızlar kaymalı her gece gökyüzünde ve her yıldız için bir dileğin olmalı. Düşlüyorum da; dileklerinden biri de ben olur mu acaba…

*******in bir anlamı olmalı. Her gecene bir gül kondurabilmeli ellerim. Pencerenden her bakışında sokaklarda izim olmalı. Her gördüğünde sana koşan bir parça sevgim…

Kırılmalı aynalar ansızın. Yarım yamalak da olsa seni seviyorum diyebilmeliyim. Anlatabilmeliyim korkmadan. Seni kaybetmekten hep bir adım uzak olmalıyım ve seni kazanmaya çok yakın…

Aynalar kırılmalı. Her şey olduğu gibi görünmeli. Yalansız olmalı her şey, her şey yalansız yaşanmalı. Yemin ederim yalanım yok. Baktığın her yerde bir damla gül olmalı ve güllere su veren ellerin. Baktığım her yerde sen olmalı. Dokunduğum her gülde sen olmalısın. Gül yapraklarında adın yazmalı her defasında. Her baktığımda yüzünün bir başka güzelliği, her düşündüğümde adının bir başka anlamı…

Olmalı… Olmalı bu bahar her yerde gül. Olmalı bu baharda her sevdada değer, sevgi ve adına her ne dersen de güzel şeyler… Baktığın her yerde bir gül olmalı ve o güllere değer katan ellerin…

Ben bu satırları bıraktığımda sonunda bir anlamı olmalı. Satırlar seni anlatmalı. Her yaza, her bahara ve her sonbahara senin adını anlatmalı. Kuşları sarmalı, ağaçları yapraklandırmalı ve okuyanlar bilmeli…

Şimdi suskun bir gül tutuyorum avuçlarıma ve sessizliğimle adını yazıyorum yapraklarına. Adını sen koyacağım bu gülün. Ve sonsuza dek yapraklarında, senin adını yazacak. Öyle ıslak. Ve sen her bakışında göreceksin. Sevmek kadar; yakınım sana…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:03 PM
Bir Mektup Kadar...

Bir mektup kadar yakın
Ve bir ayrılık kadar uzak
Bir güneş kadar sıcak hatta
Hatta bir o kadar ağlamaklı
Yağmur kadar gözlerim…

Bir mektup kadar uzak
Belki bir ayrılık kadar yakın
Zamansız sevişmelerin
Vazgeçilmez hasadında
Sevdaya yazılan bir şiir gibisin
Bir şarkı gibi belki dudaklarımda…

Bir mektup kadar ağlamaklı
Bir gözyaşı gibi iz bırakmış kağıtlara
Belki bir öpücük kondurulmuş ucuna
Rujunun lekesi bulaşmış gibi dudaklarıma
Belki bir o kadar ısrarlı…

Unut gitsin diyeceğim yanlış anlayacaksın
Oysa ki vazgeçemem senden bilirsin
Her şeyde sen varsın
Kalbimin her bir köşesinde
Ağlamaklı, sevgi dolu, ısrarlı…

Bir mektup kadar yazılmış
Bir sevda kadar silinmez
Bir aşk kadar taşkın ve coşkun
Öyle sevgi dolu
Öyle sarmaşık
Belki bir o kadar ayrılmazımsı…

Bildiğin gibi
Mektuplar asla atılmaz
Sen atılmayacak bir mektupsun
İçimde asla solmayacak
Öpücüklerinin izi dudaklarımdan
Bakışların gözlerimden asla silinmeyecek…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:03 PM
Bir Tek Sen...

Belki ben sende
Yıllanmış bir hasrete ağlıyordum…

Nerede olduğunu bilmediğim
Ama her şeyden çok sevdiğim
Yüreğimi avuçlarına verdiğim
Ve tel tel saçlarını sevdiğim
Sen
Bir tek sen…

Belki ben sende
Yıkık bir duvardım…

İki adım atıp durakladığım
Yokluğunu hissedip ağladığım
En gizli köşemde sakladığım
Ve saçlarını kalbime bağladığım
Sen
Bir tek sen…

Belki ben sende
Sessiz bir haykırıştım…

Yemin edip bozduğum
Ağlayarak sustuğum
Kelimelere boğduğum
Güneşle doğduğum
Sen
Bir tek sen…


Belki ben sende
Susturulmuş bir hayaldim…

Şimdi yağmurda ıslandığım
Sonuna dek kanıksadığım
Kendim gibi tanıdığım
Yüreğime yazdığım
Sen
Bir tek SEN…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:03 PM
Bir Zamanlar Ankara

Bir zamanlar sevdiğim bu şehir artık bana dar geliyor
Bir zamanlar sevdiğim o kadar artık çekip gidiyor
Bir zamanlar uğruna kavga ettiklerim beni sevmiyor
Bir zamanlar beni sevenler ise artık selam vermiyor…

Bir zamanlar yarınlarını düşündüklerim
Bir zamanlar hikayelerini yazdıklarım
Bir zamanlar *******ine ışık olduklarım
Bir zamanlar uğruna yandıklarım
Artık çok geç beni hiç tanımıyor…

Zaman kusurlu yarınlara dönüştüğünde
Elleri birbiri ardına ayrıldığında
Ve sevgiler artık bitmeye başladığında
Gözler tavana bakmaya başladığında
Bu şehir artık çöl oluyor
Ve kimse birbirini tanımıyor…

Ve korkarım gerçek oluyor
Bir zamanlar yazdıklarım
Düşlerimde yaşadıklarım
Uğruna ağladıklarım
Ve asla gelmesin diye andıklarım
Bir bir bu şehre geliyor…

Bir zamanlar atandığım
Bir zamanlar yalnızlığım
Bir zamanlar şarkılarım
Bir zamanlar aşklarım
Şimdi bir bir ölüyor…

Yalan makamına dönüyor her şey
Bütün trenler son kez kalkıyor
Biri acele edin diye bağırıyor
Sanırım bu istasyon da artık kapanıyor…

Gözlerimin ıslaklığına sebep çocuklar
Çocukluğumun emaneti aşklar
Okuduğum bütün romanlar
Hepsi şimdi hayal oluyor
Bu şehir de benim gibi son demini yaşıyor…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:04 PM
Birden Bire...

Bir akşamüstü
Üstün körü sevdim seni
Nereden duydum adını sanki
Hiç hayal etmedim böylesini
Birden gelişin
Birden bire gidişin
Hem de
Hiç sırası değilken…

Bir akşamüstü
Hatta hiç hazır değilken
Nereden duydum sanki sesini
Nasıl buldum seni
Hiç aklıma gelmemişti
Birden geleceksin
Birden bire gideceksin…

Bir akşamüstü
Her akşamdan farklı
Üstün körü gördüm seni
Nerden buldum anlamını
Hiç görmedim böylesini
Birden görünüşün
Birden bire kayboluşun
Hiç sırası değilken…

Bir akşamüstü
Ben rüyalardan geçerken
Nereden tuttuysam ellerini
Hiç beklemediğim gibi
Birden ellerimi tutman
Birden bire bırakman
Hiç üşenmeden bu koca şehrin
Tozunu dumanına katıp
Öylece üstüme yıkman…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:04 PM
Bu Aşk Allah'a...

Bakıyorsun ısrarla
Bu yaşlar sana değil
Sözleri mi arıyorsun hala
Bu sözler sana değil...

Ağlamaklı bir kemanın
İnleyen tellerindeki aşka
Eski bir maral gözlü hayrana
Belki durmadan geçen zamana
Ama sana değil isyanım
Benim aşkım Allah'a...

Uslanmıyorsun ısrarla
Bu duvar senin değil
Yıkıntılardasın zamanla
Bu hüsran sana değil...

Bıraktım ellerini artık
Israrla tutmuşum eteğinden
Bilmedne yıprattım sevgiyi
Ve ben bu saatte sensizsem
İsyanım sana değil
Çek git bu aşk Allah'a...

Dinlenmiyorsun ısrarla
Anlamaya çalışma
Çektin gittin arama
Islak gözler sana değil...

Gitmiş bir şehir gibi tutsak
Ölmüş bir gül gibi kırık
Yıkılmış bir kent gibi vuruk
Ve usanmış bir sevda kadar yorgun
Bırak bu isyan sana değil
Anlama! Bu aşk Allah'a...

Yalanlıyorsun ısrarla
Bu gerçek senin değil
Yanılmıyor musun hala
Bu beden senin değil...

Unutmuş bir kalp kadar uzak
Gidemezsin biliyorsun
Öfke kadar saydam
Yalan kadar gerçek
Çek git bu isyan sana değil
Bu aşk Allah'a...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:04 PM
Bu Benim Bilinmezim

Sen sıcacık bakışlarınla sararken içimi
Ben usulca yürüyordum bilinmezliğin
Sessiz, soğuk, ürkünç ve hatta sarhoş ama
Yeni de ölümüne çekici gelen bu tuhaf yolculuğuna
Her ne kadar korkak olsam da tüm cesaretim
Bilinmezliğin kollarına attırıyordu
Ürkek ve garip edenimi; yüreğim sende...

Tüm düşlerim sana aitti ve içimde
Senin tüm şarkılarınla yazılmış bir duvar
Her bir köşesinde 'Seni Seviyorum' yazıyor
Ben her bir köşesinde üşüyorum
Tuhaf bilinmezliğin
Karşımda senin yazdıkların var, resimlerin
Bakıyorum ben, sadece bakıyor
Ve bilinmezliğin içinde bedenim
Sessiz, ürkek, çaresiz üşüyor; düşüyor...

Bir tuhaf şarkı gibisin dilimin ucunda
Ben söylüyorum, ama ne anlama geliyor
Bilmiyorum, sözleri hangi aşkı
Hangi sevgiyi anlatıyor anlamıyorum
Ama bana bilinmezliğin şarkısında
Yine seni söylüyorummuş gibi geliyor...

Şarkı inciniyor bir aralık; durduk yerde
Ses tellerimde bilinmez bir hıçkırık
Bir tuhaf oluyorum birden bire ve ben
Nedendir bilmiyorum, ağlıyorum sessizce
Belki çığlık atmak istiyorum ama
Sesim, soluğum, atmak istesem de canım
Çıkmıyor bu zelzeleden; yıkılıyorum...

Peki bir şarkı gibi yaşarken neden
Bilinmezlik içinde çırpınıyor yüreğim
sen yine ağlıyor, ağlıyor ve ağlatıyorsun
Yani beni, yani düşlerimi, yani içimdeki
Sana tutsak olan o tatlı çocuğun gözlerini...

O çocuk ela ela bakıyor sana bebeğim
Senin dudaklarından çıkacak o
Sadece iki kelime için yaşıyor acıları
Ama sen; utanıyorsun söylemeye
Yani sen asla 'Seni Seviyorum'
Demeyeceksin öylemi o çocuğa
Ve hiç sarılıp öpmeyecek
Bir daha gözlerine bakmayacaksın öyle mi? ? ?

Ben de kaybolur gidersem bu çıkmazda
Sen kendine emanet ol bebeğim...
İnsan en çok kendini tanıyamaz aslında
Emanetim tanımadığın kişiye işte,
Seni sana emanet ettim be gülüm...

2001 - Y.Foça / İZMİR

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:04 PM
Canım...

Gel otur şöyle yanıma
Hoşgeldin...
Yine gözlerinin içi gülüyor
Otur anlat çok sevinçlisin
Mutlusun belli...

Kapatayım mı pencereleri
Üşümüşsündür belki
Tut ellerimi
Üşümüştür ellerin
Yüreğin üşümüştür belki...

Isıtsın ellerim ellerini
Sıcaktır ellerim
Öyle söyler dostlarım
Sana şarkı da söylerim belki
Güzeldir sesim
Gözlerim gibi...

Bir tek sana bakarken gülüyor içi gözlerimin
Bir seni dinlerken titriyor yüreğim
Annemden sonra hiç titremedi belki...
Tut yüreğimi
Al avuçlarına, senin için atıyor
Sana birşey söylemek ister belki...

Dinle onu;
Güzel gözlünün
Gözlerine bakarak dinle madem seviyorsun
Doya doya, bağıra bağıra;
Seni Seviyorum der belki! ! !

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:04 PM
Çığlıklar ve Çingeneler…

Bir yerde hiç sesini tanımadığımız bir çığlık kopar. Sanki ciğerlerinizden gelmiş gibi ağrıtır o ses içinizi. Ne kadar karartır kendinize ait o içli dünyanızı…

Hiçbir yerde görmediğiniz bir çingene gelir gözlerinizin önüne. Aynalara da küstürür. Suskunlaştırır da. Hep gözlerinizin önündeki pencereye bakarsınız. Gözünüz tüm dünyaya kapanır bir müddet. Her şey susar. Duymak istediğiniz ve görmek istediğiniz şey hep aynı sahnede oynayan karanlık bir dünyadır; çığlıklar ve çingeneler…

Gördüğünüz her şeyi unutursunuz o sesle. Yankılanır iç dünyanızda kavuran bir ateşle. Bir çingene dans etmeye başlar düşlerinizde. Bildiğiniz tüm resimlerin üzerine bir çizik attığınız, ve her şeyi unuttuğunuz çok geç gelir aklınıza. Bir akıl hastanesinin soğukluğunda ya da bir köPage Rankingü altında. Ellerinizdeki düğüm izlerine ya da boş şişeye hiç bilinmedik bir damla göz yaşıyla bakakalırsınız. Sonra, hatırlamaya çalışırsınız. Neydi o hayal?

Bir yerde birden bire aklınız başınıza gelir. Aynaya bakarsınız. Karşınızdaki bu yüz yıllar önde hatırladığınız siz değildir artık. Her şey değişmiştir. Elinize alıp bir kenara bıraktığınız, ne tarihine ne de haberlerine göz atmadığınız bir gazete gibi buruşturup atmışsınızdır koca hayatınızı. Sırtınız bükülmüştür. Saçlarınız dökülmüş ve gözleriniz de buğulanmıştır…

Gözlerinizde bir ç ocuk tebessümü belirir birden bire… Sevinirsiniz o anda. Sanki o eski günler geri gelmiştir. Her şey geri dönecektir birazdan. Biten her şey bitmemişçesine akmaya başlayacaktır hayatınızdan ama bunların hepsi o an; bir yalan olacaktır. Sizin bile aldanamayacağınız kadar yalan…

Sonra o yıllar önce duyduğunuz çığlığı duyarsınız. Her şeyi başlatan ya da her şeyi bitiren o sesi…

Sonra o alev kırmızısı elbiseli çingene ateşler arasından dans ederek size yaklaşır. Ellerinizi uzatırsınız. Sanki biraz önce ellerini bıraktığınız gibi. Ama hasretle yıllarca uzaktan. Tebessüm ederek bir yandan, hayattan bir adım daha uzaklaşırsınız. Yine o sahne; çığlıklar ve çingeneler…

Son gördüğünüz hayal gözlerinizde buruk bir tebessüm yaratmışken üzerinizde bir gazete örtülmüştür. Yol ortasında kanlar içinde yatarsınız. Hiç kimsenin tanımadığı bir hiç kimse olarak bu hayata veda etmiş olan tükenmiş bir yolcusunuzdur…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:04 PM
Çünkü Bitti...

Artık sabahı bulmuyor *******im
Artık daha bir dolu bakıyor gözlerim
Daha bir titriyor artık yüreğim
İçimde büyük bir boşluk
Yalnız hayalinle doluyor

Artık güneşe varmıyor düşlerim
Ve yıldızları tutmuyor ellerim
Sana uzanırken düştüğünde
Bir yerlere çarpıp incindi yüreğim
Susuyorum sadece sende hislerim…

Artık zamanı durdurmuyor düşlerim
Garip ve biçare geçiyor tüm *******im
Düşlerimde kırıldığımı duymuyor
Hiç kimse anlamıyor beni
Sana uzanmıyor yüreğim…

Artık seslenmiyor sana kalbim
Hislerimi kırdığın o günden beri
Bir yerlere bir şeylere takıldı
Bir şeylere takılıp yırtıldı
Bir derman bulamıyor şimdi kalbim…

Artık anlamıyor beni *******im
Gelmiyor *******e meleklerim
Susmuyor gözlerimde yaşlar
Ve hiç kimse bilmiyor
Ben seni çok sevdim…

Artık soluyor ağır ağır nefesim
Ağırlaşıyor göz kapaklarım bedenim
Artık soluyor daha bir tenim
Sana uzanamıyor artık düşlerim
Seni tutamıyor ellerim…

Çünkü Bitti…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:04 PM
Deniz Feneri...

Yıldızlar söndü birer birer gökyüzünde
Yakamozlar sutu susuştu deniz üstünde
Ay küstü görünmedi günlerce
Bir sen yoktun yanımda
Bir de yaşlı gözlerinin hayali karşımda...

Koskoca okyanusları aştım ama ben
Nice deniz fenerlerini yıktım ama ben
Bir damla suya
Bir parça yağmura
Bir sana boğuldum ben sevgilim ah gülbebeğim...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:04 PM
Doğru Değil...

Doğru değil bu yalnızlık
Bir yanılma payı olmalı
Belki de bir bulut özlentisinde
Sessiz bir durgunluğu olmalı…

Doğru değil bu ayrılık
Bir sevda masalı olmalı
Gittiğin yerden bir haber
Bir tebessüm, bir resim olmalı…

Yanıldığım bir gece vaktinde
Sessiz bir sevda senfonisinde
Bilinmedik bir gece vaktinde belki
Umulmadık anda kaşıma çıkmalı
Ve bu ayrılığın bir dönüş yolu olmalı…

Sarışık bir sonbaharda
Ölümüne susamış bir aşktan
Ve hayırsız bir sevgiliden
Ömrünü feda ettiğin bir çiçekten
Bu hayatın çıkış yolu bulunmalı
Ve bu yalnızlığın bir dönüş yolu olmalı…

Doğru değil bu hıçkırık
Mutlaka ağlayanı olmalı
Doğru değil
İstifa etmiş bir sevgili gibi
Çekip gidenler geri dönmeli…

Doğru değil bu hayat
Bir Mecnun’u olmalı elbet
Doğru değil
Terk eden bir Leyla’sı
Ağlayan gözyaşları olmalı…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:05 PM
Doğum Günüm...

Doğum günüm bugün
Yokluğuna beş var yine
Gülümsüyor yine yüzün
Aynada kalmış hayalinle…

Hiç kimseyi sevmediğim zamanlar
Tüm insanlara dargınlığım kadar
Sevgisizliğin bağrında bir çiçek
Ve bir o kadar mağrur başımızla
Anlaştığımız seviştiğimiz zamanlar…

Doğum günüm bugün
Ve yokluğuna beş var yine
Ağlıyor gözlerim titrek haliyle
Sevgiye susamış dudaklarım
Tavana asılı kalmış sözlerinle…

Kusura bakmadı sevgimiz
Ölüm gibi sessizliğimiz
Yarın kadar ürkek ve korkak
Sevgi kadar gerçek ama tutsak
Bir o kadar yalan hissizliğimiz…

Doğum günüm bugün
Yokluğuna çağırıyor ben zaman
Yine ağlayacağım birazdan
Doyamadan senliliğe
Alışmak yüzünden sensizliğine…

Solmadı hala o menekşe
Gülümsüyor yüzün gibi
Sessizlik kadar sakin bir edada hala
Selamın kesildi ama
Susmuyor asılı kalmış sözlerin…

Doğum günüm bugün
Silmedim yazdığın buğulu camı
Hala yağmur yağar
Cam buğulanır ve yine
Seni seviyorum yazar camda…

Az sonra yine yağacak yağmur
Parmaklarının izi çıkacak penceremde
Gözlerim yine dolacak
Ve gözlerimin buğusunda solacak bu gece
Tek başıma içtiğim tek kadehte
Yine yıkılacağım sokaklara
Seni unutmak için bir daha
Bir daha seni unutmak adına
Son kez
Son doğum günümde…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:05 PM
Dokunamadım...

Dokunmadım ıslak dudaklarına
Tutunmadım sırma saçlarına
Tutuklanmadım deli sevdana
Ben yandım sonunda sana…

Sakladım bütün sözcüklerimi
Ağlattım hüzzam *******imi
Susturdun bütün seslerimi
Yitirdim uzak mesafelerimi…

Dokunamadım ıslak dudaklarına
Bir sebebim vardı…

Tutunamadım sırma saçlarına
Bir amacım vardı…

Tutuklanmadım deli sevdana
Bir sancım vardı…

Ben yandım sonunda
Deli ateşim vardı…

Sakladım bütün sözcüklerimi
Sözcüklerim tükendi birer birer
Sözcüklerim tüketti *******imi
Islandım yüreğim titrer…

Ağlattım hüzzam *******imi
Hüzzamdı her şarkı bir yana
Hüzzamdı her aşk sonunda
Bilinen her şeyden bir yana…

Susturdum bütün seslerimi
Seslerde gizliydi sana sevdam
Susturdum kara trenlerimi
Sende saklıydım sırılsıklam…

Yitirdim uzak mesafelerimi
Her gidişte bir hayır vardı
Bıraktım bütün gidişlerimi
Her varışta bir acı vardı…

Dokunamadım ıslak dudaklarına
Bir sebebim vardı…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:05 PM
Düş Gezginim...

Sana dair her ne desem
Her ne konuşsam sana dair
Bu şehrin her taşında
Her parça toprağında
İçimdeki bu aşk
Sana dair...

Sana dair tükenmişliğim
Bitkinliğim belki uyuklamalarım
Sana dair her mısra
ve her nefes sana dair...

Sana dair yolculuklar
Her kelime sana dair
Çıktığım her seferde
Gördüğüm düş sana dair...

Gezdiğin bu düşlerde
Bastığın her parça yol
İçimdeki bu sel bu göl
Yüreğim hep sana dair...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:06 PM
Düşsel Aşk...

Duyduğumda sen vardın sözlerimde
Durduğumda yine sen vardın o durakta
Koşarken sen vardın yanı başımda
Uyurken sen tutuyordun ellerimi
Ve uyanırken senin dudaklarının ıslaklığıydı
Islatan ve ateşleyen dudaklarımı…

Sorduğumda sen çıkıyordun cevaplarda
Düştüğümde sen tutuyordun ellerimi
Kalktığımda gülümsüyordun yüzüme
Yastığımda senin sıcaklığın oluyordu
Her gece her gece her sabah her an…

Unuttuğumda sen hatırlıyordun
Düşündüğümde sen düşüyordun geceme
Yokluğunda sen oluyordun göz yaşım
Göz yaşı olduğumda sen oluyordun
Aktığım, akacağım yanaklar…

Bittiğimde sen olacaksın
Belki son hikayem olacaksın
Belki son mektubum kalan geride
Belki dudaklarımda donan son ezgi
Yalnız ve yalnızca sen olacaksın…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:06 PM
En Güzel Rüya

Acıyı aldım koynuma
Senden sonra bir başkası olmadı
Olamadı belki de
Öyle işlemiştin kanıma
Öylesi derinden
Bir kuş kanadı gibi
Çırpınırken kırılmıştı kalbim
Bir daha hiçbir şey öyle olmadı…

Öyle çırpınmadı kalbim bir daha
Felç ettin tüm duygularımı
Ve göz yaşlarımı kuruttun giderken
Sancımak yok kalbim
Bu bir yarış
En iyi olan kazanacak her defasında
Hep iyi olan…

Bir tek sızı kalacak içinde en derinde
Sızlamak yok öyle
İnandığın her şeyi silip atacaksın bir kalemde
Bir kere her şeyi unutuvereceksin
Tüm mazi yaşanmamış olacak
Gözlerindeki perdeleri açacaksın
Gökyüzünü göreceksin öylece
Gökyüzü de boynunu bükecek
O da gözlerindeki perdeleri açıverecek
Yıldızları görecek…

Unutkan bir bakış saplanacak gözlerime
Ne aşk bir daha
Ne de bir dostla paylaşılan sıcak ekmek
Hepsi bir yalan oluverecek
Her biri küçük birer yalan
Çırpınmak yok
Sızlamayacaksın bir kere
Bileceksin
En güzel rüya
Sonunda kırgınlık olmadan
En kısa sürendir…

Son demine düşeceksin rakının
Ve son yudumda bitecek
Gönül sızısı dediğin
Buram buram tütecek burnunda
Bardağın dibinde kalan o son damla…

Acıyı alacaksın koynuna
Hep acıyı
Ve unutma acı dediğin
En iyi dostun olacak
Ağlamayacaksın ondan sonra
Unutma en güzel rüya
Sonunda kırılmadan
En kısa sürenidir…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:06 PM
Gazoz ve Kestane Şekeri...

Çocukluğuma tutsak olduğum günler vardı
Ve tutsaklığımda sevdiğim kestane şekeri
Kestane şekeri tadında mutluluklar
Mutluluk tadında rüyalar
Ve bir meleğin sol kanadındaki sancılar…

Bursa’da kaybolmuşluğum
Kaybolmuşluğumda bir kaldırım taşına
Boynu bükük, ağlamaklı oturmuşluğum
Orada annemi düşündüğüm anlar…

Çok kızar mıydı döndüğümde anneannem
Kulaklarımı çeker miydi acaba
Çok merak etmiş midir şimdi
Sinirli midir acaba?

Kaybolmuşluğumda bulduğum anneannem
Çok kızmış mıydı hatırlamıyorum
Kızmazdı sanırım
Üzülmüştür de, merak da etmiştir
Gül yüzlü meleğim benim
Şimdi cennette midir kimbilir…

Her Bursa sonrası Ankara’ya dönüşlerim
Ankara’ya dönüşlerimde heyecanlarım
Her heyecanımda var oluşlarım vardı
Kimi kestane şekeri tadında
Kimi gazoz tadında
Kimi kardeş, kimi baba, kimi anne adında
Her şeyden önemlisi Ankara tadında…

Yıllar uzuyor
Ve kalbim Bursa’yı özlüyor
Anneannemin adında
Dedemin kokusunda
Dayımın tebessümü
Ve annemin özleminde
Her şey seni anlatıyor…

Şimdi ne zaman kestane şekeri görsem
Gözlerimde bir ışık yanıyor
Ama içimden hiçbir zaman
Kestane şekeri yemek gelmiyor
Ne zaman aklıma anneannem gelse
Uzanıp bir gazoz alıyorum
Gazoz almaya gitmiştim de otobüs kalkmıştı
Anneannem şoföre kızmıştı benim yüzümden
O sahneyi, hiç unutamıyorum…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:06 PM
Gelecek Misin Gün Gelip

Gelecek misin gün gelip
Bir sabah gittiğin gibi
Ardına bakmayışınla
Ardında muammalar bıraktığın gibi...

Cevap Verir Misin Şirine
Dönecek Misin? ? ?

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:06 PM
Geri Döneceksen; Gitme...

Sen bu gece gideceksin
Ağlamak bana düşecek yine
Yıllar geçecek belki
Çıkıp gelecek
Hiçbir şey olmamış gibi…

Yıllar geçmiş olacak
Araya girmiş onca zaman
O kadar sel geçmiş olacak
Geriye kum kalmış olacak…

Sen bu gece gideceksin
Düşünmek bana kalacak yine
Zaman zaman arayacaksın
Nasılsın diyeceksin
Sanki gitmemiş gibi…

Zaman tüketmiş olacak
Bende sevdiğin her şeyi
Sevecek bir şey kalmayacak
Sel götürecek
Sana kuru bir gülümseme kalacak…

Sen bu gece gideceksin
Sanma rahat uyuyacağım
Bütün *******i uykusuz
Tüm heceleri yorumsuz
Hayatı artık korkusuz yaşayacağım…

Sen yıllar sonra geleceksin
Gönlün dinlenmiş olacak
Zevkin tükenmiş olacak
Ama o zaman
Benden sana bir şey kalmayacak…

İşte o yüzden
Geri döneceksen; gitme…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:06 PM
Geride Bırakılan...

Geride bir daha yaşanmayacak
Her zaman ağlak ve ıslak
Her mekanda bulunamayacak
Biraz bitik biraz da yatalak
Daha bir içsinmiş bir hayat bırakarak
Gittiğim bu yol daha çok uzayacak…

Sırıtkan bir gülüş kadar yakın bulmuştum
Seni ilk gördüğüm anda vurulmuştum
Sanki ay ışığına tutulmuştum
Bilmem ama sana çok güven duymuştum…

Geride bir daha ıslanmayacak
Bir daha hiç ağlamayacak
Hatta hiç ağlanılmayacak
Islak bir yağmur bırakarak
Gidiyorum yollar uzamaya başlayacak…

Gülücüklerle dolu bir bahar çiçeği kıvamında
Sevinçli notalarla dolu bahar makamında
Ayrılık adından uzak bir sevda anlamında
Kalbe zararlı bir sigara tadında
Üşüyorum şimdi Ankara otogarında…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:06 PM
Gidebilirsin...

Kondurma onuruma bir sözcük
Bir sözcük daha ettirme hainlere
Bir kez daha ağlatma yüreğimi
Bir kez daha uğratma dumuru hayale…

Bir kez daha gitme ne olur
Bir kez daha bitirme
Bir kez daha öldürme beni
Bir kez daha yakma bu gençliği…

Hislere düşürdüğün kalbimi
Haine böldürdüğün sevgimi
Ölümü büründüğüm öykümü
Anlatma hiç kimselere…

Her şey bu kadar yakın işte
Bir haykırış kadar yakın işte
Ölüm kadar yakın işte
Sevda kadar yakın kalbime…

Gidebilirsen gitmelisin
Her şeyi geride bırakmalısın
Ama asla unutmamalısın
İçinde olduğun sevgiyi
Asla bırakmamalısın…

Gidebilirsin tüm kapılar açık
Gidebilirsin kalbim açık
Gidebilirsin yolun açık
Gidebilirsin yoluna güller açık…

Hayırlı yolculuklar…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:06 PM
Giderken...

Giderken bıraktıklarına bak
Bir kuru gözyaşı
Bir yaşlı çınar ağacı
Sorulalar sorulmaz ki
Sorulanlar bilinmeyenlerdir…

Sorulanlar sorulmazlar
Sorulanlar bilinmeyenlerdir
Bilmediklerini sorarsın
Bildiklerimi sorarsın
Bilmediklerim sorulmaz ki…

Ayrılığı soramazsın bana
Bildiğim bir şey değil ayrılmak
Terk edilmeyi sor bana
Terk edilmeyi bilirim…

Gözlerime sorma gülmeyi
Gülmeyi bilmiyor gözlerim
Ağlamayı sor ve gitmeyi
Gitmeyi ve dönmemeyi biliyor ellerim…

Giderken bıraktıklarına say
Öğrenmeye başladığın ağlamayı
Nefretinin bedeline sor şimdi
Bana sormak istediklerini…

Giderken şunu da unutma
Al yanına belki lazım olur
Gittiğin ve bilmediğin uzun yollarda
Öfken yanında kalsın buralarda bırakma...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:06 PM
Gidersen...

Çek kapıları giderken
Öfkene yenilmeden
Tükenmeden haykırışların
Ağlamadan gözlerin
Sevgiyle gülümse önce
Ağır ağır çek kapıları…

Kapat perdeleri giderken
Senden sonra bakmayacağım
Çocukların sevincini
Ustamın ekmeğini
Dostumun derdini paylaşmayacağım…

Söndür ışıkları giderken
Senden sonra görmeyeceğim
Hiç kimseyle konuşmayacağım
Avunmayacağım boş hayaline
Gidişine de aldırmayacağım
Anam avradım olsun ağlamayacağım…

Uyut bendeki sevinci giderken
Avuçlarıma bir daha bakmayacağım
Öpücüklerini koklamayacağım
Sözlerini anmayacağım
Şerefsizim seni bir daha aramayacağım…

Öldür içimdeki çocuğu giderken
Vur içimdeki düşleri
Kır gitsin Allah’ıma
Kır gitsin kalbimi bir daha
Bakarsam yüzüne
Anam avradım olsun…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:06 PM
Gidiyor Herşey...

Son giden gidiyor
El sallıyor giderken
Kime ve neden
Kimse yok ki garda…

Uyuşuk bir yolcu gibi
Serilmiş öylece koltuğa
Gelecek başka biri var mı bakıyor
Tüm koltuklar boş
Hafif bir tren tıkırtısında…

Her şey gidiyor
Ama kimse yok
Ne kalan ne de giden
Her şey gidiyor
Kimse kalmıyor
Kimse gitmiyor…

Bitmiş bir yolculuk sanki
Bir tek o el sallıyor
Bir tek o susuyor
Bir tek o gülümsüyor
Kimse yok…

Bir kuru yaprak kalıyor geride
Bir kuru fısıltı geride; hoşça kal
Bir kuru gülümseme kalıyor
Vefasızca geçen ömürden
Bir şair gidiyor…

Kefenin cebi yok
Cebe giren el de..

Suskun bir tren gidiyor
Tüm koltuklar boş
Ne yolcu
Ne de uğurlayan bir el
Tek bir el sallanıyor
Kime
Neye
Neden? ? ?

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:06 PM
Gidiyor...

Gökyüzü gidiyordu
Ellerim de
Yüreğim gidiyordu
Senin götürdüğün yere
Sevgim aşkım yüzüm gözüm gidiyor...

Uzaklaşıyordu sevgi
Aşk uzaklaşıyor
Dilekler azalıyor
Dünya dönüyor ama
Başım gövdeme ağır geliyordu...

Susuyordun
Ve zaman gidiyordu
Susan sendeğildin
Dudakların susuyordu
Ellerin susuyor
Yüreğin gidiyor...

Bıraktığım herşey seni anlatıyordu
Sözlerim susuyor
Genelde gözlerim konuşuyordu
Dillerim anlatmıyordu
Sen susuyor
Sözlerin gidiyordu...

Bıraktığın herşey
Yeni bir şiir oluyor
Sustukların bir kitap
Söylediklerin ay oluyordu
Güneş yine gidiyor...

Yine gidiyorsun
Uzaklar seni anlatıyor
Ama kalbim bu ayrılığı
Hiç anlamıyordu...

Herşey susuyor
Sen gidiyordun...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:07 PM
Gidiyorsun Sen...

Gidiyorsun sen
Gün gibi bir gerçek işte
Gidiyorsun sen
Dün gibi aklımda sözlerin işte…

Orada duruyor bütün eşyaların
Toplayıp bıraktığın yerde
Alınmaya hazır eşyaların
Gidilmeye hazır yolların…

Sana bırakmak istediğim
Sana anlatmak istediğim
Bavuluna koymak istediğim
Bir çok şey vardı
Yanına almanı istediğim…

Sen hiç birini almak istemedin
Sen hiç birini duymak istemedin
Sen hiç birini anlamak istemedin
Bıraktığın gibi kaslım istedin…

Öyle olsun
Yok buna diyecek bir şeyim
Ben şimdi düşünüyorum da
Yalnızlığımla nasıl baş edeceğim
Sensizliğimle nasıl baş edeceğim…

Suskun bir delikanlı kıvamında
Şiirler yazıp yolluyorum sana
Hiç okumadığın bir internet sayfasında
Biriktirdiklerim dağ oldu ama
Okumak hiç kısmet olmuyor sana…

Bıraktıkların
Yanına almadıkların
Orada duruyor hala
Atmaya kıyamıyorum
Bakmaya doyamıyorum
Koklamaya utanıyorum…

Sarılıp yatıyorum *******i
Seni yanıma getiriyor
Beni sana iletiyor
Rüyalarımda seni gösteriyor…

İşte orada duruyor
Bu gece sarılabilir miyim
Elim uzanır mı emanetine
Sensizlikten korkarken
Bu gece uyuyabilir miyim
Bilmiyorum…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:07 PM
Gitmek - Kalmak...

Her gidiş bir terk etmekse
Her kalış bir terk edilme midir
Sence her ayrılık ağlanılası mıdır
Sence her susuş bir damla göz yaşı mı…

Her gidiş bir terk etmektir kimi zaman
Kimi zaman her kalış bir terk edilmedir
Her susuş ağlamak değildir ama
Her ağlamak bir susuşmaya nedendir…

Her kalan terk edilmiştir
Her giden terk etmiştir
Her giden zamana ihanet etmiştir
Aslında her kalan kendine dar gelmiştir…

Gelir misin peşimden
Eğer gitmek istesem
Sorulmaz biliyorum bazı şeyler
Bazı şeyler susmak içindir…

Düşüncelere gömülen her şey
Yalnızlığa sebep bir uçurumdur
Gidenler kalmayacaklar asla
Ve kalanlar gitmeyecekler
Durdukları yerden hiçbir kere; hiçbir yere…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:07 PM
Gönül Ne İster?

Alışılmadık bir hikaye. Hiç tanımadığınız kişiler hepsi de. Her birinin hikayesi farklı. Her hikaye daha ıslak bir gülümseme gibi. Ve her gülümseme yeni bir sahne. Ve sahnenin sol tarafında yalnızlık, baş köşesinde aşk, tam ortasında ise hayaller. Geriye kalan tüm duygular figüran bu sahnede…

Adam başını kaldırdı. Ellerini gökyüzüne açtı. Dudaklarının arasından bir şeyler mırıldanıyordu. Şeytan baş ucunda dikilmiş, meleklerse bir köşede titremekte. Şeytan gülümsüyor, adam umursamıyordu. Melekler ise yüreklerine huzur serpiyorlardı. Adam türküye kulak kabarttı. Dudaklarındaki dua bir destana dönüştü. Dua gökyüzüne yöneldi. Melekler duayı tuttular. Şeytan başını eğip uzaklaştı…

Adam uykuya daldı. Dudaklarında bir duanın tebessümü, yanı başında melekler. Şeytan uzaklarda. Adam rüya gördü. Dudaklarındaki tebessüm meleklere yansıdı. Melekler gülümsedi. Gökyüzü aydınlandı. Melekler adamın umutlarıyla beslenip yeni güne merhaba demek üzere çıktılar odadan. Şeytan adamın yatağına dolandı. Adam besmele çekti. Şeytan uzaklaştı…

Adam yola çıktı. Derin bir nefes aldı. Gökyüzüne baktı. Gideceği yolu hesapladı, saatine baktı. Yola attığı ilk adımında büyük bir günün derin sadakatine yakışır derecede sert vurdu ayağını. Ve tüm adımları onu izledi. Adam yürüdü, gölge yoruldu. Adam yılmadı. Melekler izledi. Şeytan umursamadı…

Adam bir yaşlı gördü. Şeytan adama yaklaştı. Kulağına fısıldadı:

“Çantası para doludur bunun. Hadi al ne duruyorsun? ”

Adam yaşlının koluna girdi. Yoldan karşıya geçirdi. Yaşlı ona buruk dudakları arasından sessizce dua etti. Şeytan ağlamaya başladı. Şimdiden canını sıkmıştı adam. Günün sonuna kadar dayanamazdı. Elbet kandırılacaktı. Şeytan güldü. Adam yürüdü. Melekler güldü…

Adam besmele çekti. Dükkanın kapısını açtı. Şeytan bütün gün yanından ayrılmadı. Adam onu bir kez olsun dinlemedi. Adam siftah yapamadı. Melekler üzüldü. Şeytan sevindi. Şimdi kandırmaya daha yakındı adam. Eve götürecek parası yoktu. Direnci kırılacaktı…

Gelen müşteri dükkanda bulunan tek bir bozuk saati beğenmişti. Fakat adam onu satmak istemedi. Müşteri çok paralı birine benziyordu. Bu saati satarsa eve çok parayla dönebilirdi. Şeytan onu dürttü. Adam:

“Beyefendi. Bu saati size satarsam çok para kazanırım. Fakat size arızalı olduğu halde bu saati satarsam kötü bir insan olmaz mıyım? Eğer isterseniz bu saatin aynısını yan dükkandan alabilirsiniz.”

Müşteri düşündü. Şeytan kıpkırmızı oldu. Müşteri teşekkür etti ve beğendiği saati almak yerine başka bir saat önermesini istedi adamdan. Adam memnuniyetle yardım etti. Müşteri yine geleceğini söyleyerek ayrıldı. Şeytan kızdı. Melekler sevindi. Adam mutlu oldu…

Akşam oldu. Adam dükkanı kapadı. Şükretti. Yüzüne gün içinde gerekleşen olaydan yana bir gülümseme geldi. Şeytana döndü:

“Anladın mı? ”
Şeytan anlamadı. Sinirlendi. Ortadan kayboldu. Melekler coşkuyla göğe çıktılar.

Adam yatağına uzandı. Huzurla bir nefes aldı. Göğsüne koyduğu avucunun içinde paradan çok daha farklı bir şey vardı. Kalbi ve vicdanı şimdi avuçlarında titriyordu coşkuyla…

Adam yaşadı. Melekler izledi. Şeytan öğrendi…

Hayatta her şey satın alınabilir. Fakat vicdan ve kalp hiçbir şekilde satın alınamaz, satılamaz…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:07 PM
Görüyor musun?

Görüyor musun bak
Nasıl dokunuyor yalnızlık
Her gecenin sonunda
Gözlerim nasıl kilitleniyor
Uyanmaya kıyamıyorum
Rüyama doyamıyorum
Senden ayrılamıyorum…

Görüyor musun
Yine dün gece ağladım
Sustum başımı yastığıma gömdüm
Sanki biraz daha öldüm
Biraz daha sarhoştum
Bir daha dolaştım Ankara’yı
Sonra yine rüyama gömüldüm…

Görüyor musun bak
Tabuda benzer bir yalnızlık
Yalana benzer bir soluk
Sessizliğe benzer bir düş
İşte ölüm kadar kolay
Yaşamak kadar zor gelen
Gerçeğin kendisi
Bu ayrılık…

Görüyor musun
Ne kadar kolay gittin
Oysa korkan sendin gitmekten
Ve haz etmeyen terk etmekten
Yorulan da sendin gitmekten
Oysa çok dinçmişsin
Kolayca çekip gidebildin
Ne kadar kolaymış geride bırakmak…

Görüyor musun bak
Zulüm dediğin zevk almakmış
Sen giderken arkana bakmadın hiç
Baksan görecektin
Belki gitmeyecektin
Tekrar sarılacaktın
Bırakmayacaktın ağladığımı…

Görüyor musun
Hayat ne kadar kolay
Ne kadar yalnız insanlar
Ne kadar soğuk kaldırımlar
Ne kadar üşümüş Ankara
Şimdi kar yağıyor
Ve sen yoksun
Yalnızlığım ise Allah’a emanet…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:07 PM
Göz Kapaklarımdan...

Nefes almak kadar kolaydı kimileri için hayat
Ve yavan ekmek kadar kuruydu benim için
Sensiz adı yoktu zaten dünyanın
Ya ölüm ya kalım meselesi değildi yaşamak
Tek bildiğim vazgeçişlerimin artmasından
Ya da bir şeylerden kolayca vazgeçebilmemden
Bu bedenden ve bu şehirden vazgeçme korkumdu…

Her şeyi boş verdim
Ve hatta attım silip hayatımdan
Bana zarar veren, beni inciten
Beni deliler gibi ağlatan her şeyi…

Bir tek seni silip atamadım göz kapaklarımdan
Gözlerimi her açışımda ve kapatışımda
Hatta her nefes alışımda
Ve hapşırdığımda
Hıçkırdığımda
Gözlerimin her açısında seni görmek
Biraz tevekkül içinde yalnızlık
Biraz delilik gibi gelecek sana belki
Sen gözlerimin tek beyaz perdesiydin…

Her şeyi silip atabildim gönlümden
Tüm hatırlarına rağmen
Bütün hatıralarına karşın
Ama seni silemedim göz kapaklarımdan…

Biraz hislerime misafir olurdun
Biraz hayallerimde kahve tadında
Acımtırak tadım olurdun ağzımın kenarında
Bir sigara kadar içime dolardın
Bir tek seni söküp atamadım
Bu şehirden, bu vazgeçişlerimden…

Her şeyini hazmedebildim bu hayatın
Pislik içinde sokaklarından
Yalanlarından ve hayırsızlıklarından
Ölümüne tutkulu yalan aşklarından
Ve kırık dökük yollarından anladım
Seni alıp götürecek sandım gözlerimden
Hiçbir kere olsun ağlamadım…

Yalan içinde kaldım
Safir bir yalnızlığın içine dolandım
Ve bütün ağaçlarına adını kazıdım
Unutmak için yırtındım
Da ben seni bir türlü
Göz kapaklarımdan atamadım
Atamadım
Gözlerimi ağlatamadım…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:07 PM
Gözlerime Bak...

Çok kirildim zaman, çok aldatildim
Yine de karsima bir yerden çikmadin
Çok bekledim seni artik gücüm kalmadi
Çok yanildim çok aci çektim susarak, duyan olmadi

Dünya dursun varsin
Ölüm olsun ucunda
Zamanla aldatiyor insan
Unutup en sevdigi ilk aski
Zamanla alisiyor insan
Havanin, kalbin, bakislarin sogukluguna

Kalbimi çal,
Al elimden her seyimi
Yeter ki gözlerimin içine bak
Al gönlümü,
Çik bir yerden yeter ki gözlerime bak

Silme istersen bu ya?lary ama
Yeter ki gözlerime bak
Gözlerime bak
Anla seni sevdigimi
Gözlerime bak
Anla seni sevdigimi
Yeter ki,
Yeter ki gözlerime bak
Kaçirma gözlerini

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:07 PM
Gözlerindeki Beyaz Perde...

Belki umutsuzluğa dönüşür umut
Belki kararır gökyüzü yine
Düşünceler kaybolur
Beyin solmaya başlar belki
Belki hiçbir film
Bu hayatı bu kadar hüzünlü anlatamaz
Belki de senin oynadığın rol
Sana hiç bu kadar ağır gelmez…

Durup dururken hıçkırıklara dönüşür
Gözlerinden akan yaşlar asılı kalır
Gözlerin kurur belki baharları
Belki beklediğin her şey
Yalan bir beyaz perdeyi aydınlatır
Belki anlamazsın hiçbir şeyi
Yaşadıkların başlar geçmeye
Gözlerinin beyaz perdesinde…

Belki hiçbir aktör oynayamaz
Bu bilinmez hıçkırıklı
Yalnızlık müptelası biraz da deli
Çok zeki ama bir o kadar ahmak
Hem kel hem fodul bu adamı…

Karakter çözümlemesini yapamamış
Hiçbir karaktere sığmamış
Ve belki hiçbir giysi üstüne oturmamış
Oynanmayacak bir karaktere
Hiçbir oyuncu bu kadar yakışmamış
Belki bir daha yakışmayacak…

Hiçbir Kel Oğlan karakteri
Hiçbir Dördüncü Murat
Hiçbir Kara Murat
Ve hiçbir Şaban uymayacak
Hiçbir karakter oyuncusu
Bu role asla uymayacak belki…

Belki yağmur yağar az sonra
İlmeklerden oluşan bir örtü
Bütün dünyayı kaplar az sonra
Yeni bir film başlar
Gözlerinin beyaz perdesinde
Ve sen hiç kimseyi yakıştıramazsın
Bu role kendinden başka…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:07 PM
Güller Açtım...

Yokluğunda açtığım gülleri serdim sana
Bahçelere bahar gelir yalancı güller açardı
Her bahçe de güller daha erken solardı
Ama benim güllerim baharı da aşardı…

Yokluğunda güller açtım sana
Her gülün adını ayrı koydum
Kimine hasret kimine vuslat
Benim güllerimin adı sevgi taşırdı…

Yokluğunda bilsen güller açtım sana
Kimi allı morlu kimisi kınalı
Birine senin adını verdim birine benim
Benim güllerim sana dair yaşardı…

Yokluğunda renkler açtım sana
Her biri ayrı gül tadında
Kiminin adı hasretti ama
Sana kavuşmamın andını taşırdı…

Yokluğunda güller açmıştım ya sana
Şimdi güllerimin tohumları düşüyor ellerime
Yeni güller açacağım varlığında
Ne de olsa gidenler de seni taşırdı…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:07 PM
Gülmek Sana Çok Yakışıyor...

Hep gözlerinin buğusu ayarında
Hep deliler gibi sevincinde
Islanan her göz kapağında
İşte orada işaretli bir sevda…

Her yanında aynı sözcükler
Dizelere anlam katan kelimeler
Aşkına efkarına gömük hisler
Hislere mahkum yürekler…

İşte hep aynı öykü
İşte hep aynı tutsak kalpler
Ölümüne yenik düşmüş saatler
İşte bende sana kalan sesler…

Hep aynı şarkıyı dinleyeceksin
Saatlerce bıkmadan
Hep tavana bakacaksın
Ellerin titreyecek anlamayacaksın…

Daha az önce ne güzeldi her şey
Gülümsüyordun işte
Birden koptu fırtına
Ayaz oldu hayat birden bire…

Kırk yıllık gemi batıverdi
Koskoca çınara bak hele
Ne derken ne oldu
Ne söylerken kim…

Bak işte ibret arıyorsan
Karşında duruyorum
Karşında susuyorum
Eğlence arıyorsan…

Gül haydi
Gülmek sana çok yakışıyor…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:08 PM
Gülmüyor Artık Yüzün

Gülmüyor artık yüzün
Solgun bir sonbahar havasındasın
Sinmiyor yağmurun
Sessiz bir melodinin...
Aynı yerde esleyen
İncelen notalarında
Ağlayan suskun bir namedesin...

Susuyorum
Sinmiyor artık içime rakı sofrası
Kokusu bir hoş geliyor artık
Ne seni hatırlatıyor bahar ışıltısı
Ne de içimden şarkı dinlemek
Gelmiyor artık...

Gülmüyor artık yüzün
Güneşin solmuş
Işıtmıyor içimi bulutların ardından
Fısıldamıyor rüzgarın kulaklarıma
Senin o aşk fısıltılarını...

Gitmiyor artık kara bulutların
Gökyüzümü boydan boya
Maviden maviye
Griye boyayan
Ölüme susatan griliklerin
Boğuyor da gitmiyor içimden...

Gülmüyor artık yüzün
Hırçın bakıyor
Öfkeyle
Kinle bakıyor içimi yaran bakışların
Sessizim, Suskunum sensiz...

Adım Rûya yağmurda doğdum
Ama sende yaşadım ben
Senindim
Sen bırakıp gideli
Soğuk sokak köşelerine sindim...
Sessizim...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:08 PM
Gülümsüyor musun?

Soğuyor mu yüreğin
Yoksa sıcacık mı hala
Ellerimde açan çiçeklerde solan
Yaprakların kuruyor mu hala?

Üşüyor mu ellerin
Yoksa hayat dolu mu yine
Umutla gülümsüyor musun sabahlara
*******i kovalıyor musun hala?

Titriyor mu içindeki çocuk
Yoksa sevgiyle mi kucaklıyor seni
Burnumda tüten kokunla
Rüzgarla bir oluyor musun hala?

Anlıyor mu gözlerin
Yoksa ıslak mı gittiğin gibi
Yaşıyor musun aynı sevinci
Çocukluk aşkım ilk sevgilim misin hala?

Alkışlıyor mu ellerin
Bana seni ıratan ümitleri
Yoksa özlüyor musun mesafeleri
Gitmediğin yerlerde mi gönlün hala?

Gülümsüyor mu gözlerin
Beni andığında adımı düşününce
Anlamı gibi sevdiğim seni
Uzakla sürüyor musun hala?

Sevdalı mı gönlün
Benden çok daha uzaklara
Eşkıya *******e sevdalı başında
Yüreğin çekiliyor mu hala?

Bilirdim…
Belki anlamsızdı senin için
Bu şehirde kalmak kadar gereksiz
Ve anlamak kadar uzaktı her şey
Beni;
Düşünüyor musun hala?
Gülümsüyor musun hala?

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:08 PM
Haksızlık...

Göreceksin
Yalnızlık yakana bir yapışacak ki
Tükeneceksin...

Susacaksın
Sokaklar üstüne öyle bir gelecek ki
Yalvaracaksın...

Duyacaksın
Yağmur iliklerine kadar öyle bir dolacak ki
Koşacaksın...

Anlayacaksın
Yıllar öyle hırçın geçecek ki
Savrulacaksın...

Bileceksin
Sevdiklerin öyle bir unutacak ki
Üzüleceksin...

Anlamsızlaşacaksın
Herşey elinden yıldız gibi bir kayıverecek ki
Anlamayacaksın...

Zamansızlaşacaksın
Yitirdiklerin karşına öyle bir çıkacak ki
Durduramayacaksın...

Yaşlanacaksın
Herşey bir film oluverecek ki
Yalvaracaksın...

Susturulacaksın
Herkes öyle bir konuşacak ki
Konuşamayacaksın...

Tükeneceksin
Biteceksin
Ölümsüzleşeceksin
Ellerin öyle bir çaresizleşecek ki
Titreyeceksin...

Hepsi bir bir önünden geçecek
Anlam veremeyeceksin
Aynaya baktığında göreceksin
Ne kadar bencil
Ne kadar düşüncesizmişsin
Ve bil ki tüm bu haksızlığı
Kendine etmişsin...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:08 PM
Hala Bekliyorum...

Sustuğun zaman içimde ölü düşler
Konuştuğun zaman kır çiçekleri
Yaşadıkça hazan kapısının gıcırtısı
Doğdukça bir çocuk özlemi
Sevdikçe sevebilme ihtimali
Ölümüne ölümseyişlerden çalınmış
Eski bir bahar akşamı
Zamansız ürperişler doğardı
Aman demezdi hiçbir zaman
Hiç kimseye yalvarmazdı
Başı dik alnı açıktı yüreğimin
Her kapısında
Yepyeni bir umut müjdesi asılıyken…

Zamansız geçişlerin olurdu
Salınarak kapımızın önünden
Sonra ben arkandan bakıp
Yüzlerce defa içimden bağırmak gelirdi de
Bir türlü cesaretim olmazdı
Dönüp bakmazsın
Bakarsan bir daha asla olmazsın
O kapının önünden bir daha geçmezsin
Bir daha seni göremem diye…

Ne kadar çocukmuşum
Ne kadar susamışım hayata
Ne kadar uzakmışım ben bu hayallere
Ve ne kadar özlemişim seni
O zamanlardan
Yıllardan kalan bu hasretin buğusunda
Sanki bir daha olmamacasına
Sanki bir daha çekip gitmemecesine
Ki zaten gelmemişçesine
Ölümseyişlerim olurdu
Zamansız ağlardım
Gözyaşlarımı saklayamazdım diye
Çok kızardım ağlayamıyorum diye
Arkadaşlarım gülerdi
Dalga geçerlerdi
Sulu gözün teki derlerdi bana
Sulu gözmüşüm
Ama sanki çok üzülmüşüm…

Ne kadar zaman geçti unutmam gerekirdi
Şimdi aklımın ucundan geçmemeliydin
Çocuktum daha dün gibiydi
Aklımdan geçen başıma gelmezdi o zaman
O zaman daha deliliğin ne olduğunu bilmeden
Sokaklarda zaman aşımlarının farkına varmadan
Deli taylar gibi delice koşardık
Annem her akşam iki tokatla karşılardı
Gecenin bir yarısıydı
Tek amacım bir sıcak ekmek kokusu gibi
Sana sarılabilme ihtimalinin
Derinden verdiği heyecandı…

Çok uzak ihtimaller oldu sonra
Yıllar değil yüz yıllar geçti ama
Ben yine de hiç unutamadım seni
Seni hep sakladım kalbimin en güzel köşesinde
Sanki o köşeye çöreklenmişsin de
En önemli misafirimsin
Sanki hiç gitmeyeceksin
Her an ama her an gülümseyeceksin
Çocukluğuma yaklaştıkça
Sen hep orada olacaksın…

Gidenler buldular sonunu yolun
Bense hep aynı sokakta
Hala aynı pencerenin buğusuna
Hala adını yazmaktayım
Sen gideli çok zaman oldu
Hala geçmedin kapının önünden
Annemi de kaybettik geçen yaz
Babam da topallamaya başladı şimdi
Az sonra bağırır yine
Bir kız bul artık bir tas çorba kaynasın
İki çamaşırımız yıkansın şu evde…

Anlamadılar beni
Tanıyamadılar
Her şeyi isterdim hayattan da
Sanki hayalini kirletmek istemezdim
Saçım sakalıma karışık
Ellerim buruşmuş
Gözlerim sönük
Hala bir çocuk kalbiyle
Orada seni bekliyorum
Belki az sonra geçersin be
Belki az sonra seversin
Belki ölüme yakın ama
Ölene dek seversin diye…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:08 PM
Hasret Acım, Gönül Sızım...

Belki rüzgar olursun hiç bilmediğim bir yerde
Adını bilmediğim ve koklamadığım çiçekler
Hiç tatmadığım ancak hayal edebildiğim hevesler
Gözlerine bakmadığım ama sevdiğim kadının kokusunu
Belki bir demet karanfil getirirsin uzaktan…

Belki bir yağmur olursun en sevdiğim diyarda
Gözlerinden akan yaşları biriktirirsin
Sende sevdiğim her şeyi bir araya toplarsın
Belki seni anladığımı derinden de bilirsin
Sevgimi getirirsin geri toplayıp döküldüğü yollardan…

Belki bir şiir olursun en sevdiğim dudaklarda
Susmaya doyamamış bir sevdanın makamında
Özlenmiş bir memleketin hasret kokusunda
Belki bu şirin ülkenin dört bir kıyısında
Özlemeye doyamayacağım o büyük sevdalardan…

Belki bir damla gözyaşı olursun gözlerimde
Sevip de sevilmemenin acısını tattırırsın
Özleyip de kavuşamama ihtimaline ağlamayı
Söylediğim sözlerin duyulmamasını
Belki bir şarkının en ince makamından…

Belki bir hasret olursun dinmeyen fırtınada
Yüreğimin götürdüğü yerde anlarsın beni
Sözlerimin bittiği yerde tükenirsin belki
Belki daha çok özleyip benden fazla
Öyle dönersin belki bir ilkbahar sabahında…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:08 PM
Hasret Gültekin...

Hasret’çe sevdim seni
Hasret’çe kokladım saçlarını
Hasret’çe düşündüm seni
Hasret’çe sevdim seni…

Adını Hasret koyuyorum her teline dokunuşunu sazının
Adını Hasret koyuyorum her tele vuruşunda bir damla yaş
Adını Hasret koyuyorum her tele dokunuşunda kucaklıyorum
Adını Hasret koyuyorum her tele dokunuşunda seviyorum Hasret’i…

Seni Hasret gibi seviyorum
Seni Hasret gibi özlüyorum
Seni Hasret gibi kokluyorum
Seni Hasret gibi kucaklıyorum…

Rüyamda bin yıllık bir Hasret yaşatıyorum
Rüyamda bin yıllık bir Hasret’e tutuklu kalıyorum
Rüyamda bin yıllık bir Hasret’e ağlıyorum
Rüyamda bin yıllık bir Hasret arıyorum…

Ellerimde bir çırpınış Hasret’çe
Ellerimde bir haykırış Hasret’çe
Ellerimde bir hayat Hasret’çe
Ellerimde bir damla Hasret’çe…

Türkü türkü kokluyorum seni Hasret
Türkü türkü kucaklıyorum seni Hasret
Türkü türkü özlüyorum seni Hasret
Türkü türkü tutunuyorum sana Hasret…

………..

Bırakma ellerimi bir türkü gibi Hasret
Tuttuğun sazın aşkına Hasret
Söylediğin türkü aşkına Hasret
Allah aşkına gitme Hasret…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:08 PM
Hasret...

Ya bu hasret
Ya bu özlem
Ya bu sevgi neyin nesi
Ya da bu lanet nereden geldi
Kim istedi
Kim bu kadar üstüne titredi…

Ya bu aşk nereden çıktı şimdi
Kim arzuladı böyle bir şiddeti
Şiddetin böylesi kimin arzusu
Kimin hediyesi bu
Kimin hangi tarihte verdiği…

Herhangi bir mutluluk öyküsü
Hiçbir sevda tarihi
Hiçbir tarihin buğusu
Gözlerde yalnızlık anlamına
Sevda adına yazılmış
Hangi şiirin uyak ölçüsü…

Şimdi gidilen yollar hep uçurum
Her biri ayrı bir kolda
Hep yollarımız ayrılacak biliyorum
Söylesene kim hediye etti bu biletleri
Ayrı yollarda ayrı hikâyelere
Gönderen kim ki hepimizi…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:08 PM
Hepsi Geçer...

Hepsi geçer
Biliyorum kapanır yaralar
Ellerimi kanattım yine
Ben seni düşünüyordum
Bir yandan seni özlüyordum
Farkına varmadım yine
Bıçağı daldırmışım elime
Ah şu hayal…

Yine geçen gün yemeği yaktım
Seni düşünüyordum
Saatini hesaplayamamışım
Kokusuna uyandım hayalinden
Zoruma gitti uyanmak
Keşke dedim
Keşke yansaydı ev ama hayalin gitmeseydi
Ah sen
Sen yok musun…

Sustum sokakları gezerken
Arkamdan seslenmiş birisi
Duymamışım ki
Saatler sonra telefon çaldı
Açıp baktım
Meğer cüzdanımı düşürmüşüm
Adam adrese getirdi
Ne kadar dalgınım
Ah hayalin ah…

*******i o kadar uzun geçiyor
*******i o kadar yakıyor ki
Sabahlar zor geliyor
Güneş doğmak bilmiyor
Hayalin gelmiyor
Düşünüyorum gel haydi diyorum
Ağlıyorum kimi zaman
Ama gelmiyor…

En olmadık zamanda geliyor hayalin
Hiç beklemediğim yerde çıkıyor karşıma
Beklemiyorum ama geliyor işte
Bölüşemiyorum hayalini kimseyle
Hiç gitme istiyorum yanımdan
Ama bir gidişin
Bir dakikası ömre bedel
Kaç ömür bekliyorum seni
Gelmek bilmiyorsun
Ta ki o zamansız zamana kadar…

İşte yoksun şimdi yine
Beklemeye devam ediyorum
Susuyorum
Kimse anlam veremiyor suskunluğuma
Çenesi düşse de diyorlar
İki muhabbet etsek
Ama yok
Sensiz her şey boş
Gel haydi gel hiç gitmemecesine…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:08 PM
Her Şeyi Sana Adasam? ? ?

Her şey gökyüzüne döner sevgilim
Yüzüm gözüm sevgi içinde
Her sabah yeni bir haykırışla
Her uyanışımda yeniden sen
Yeniden biz olmakla başlıyorum hayata…

Her şey gökyüzüne döner bir gün
Bir gün anlayışla karşılayıp
O akşamın seherinde seni
Bu şehirden uğurlamak gerekirse
Sırf seni sevdiğim için göze alırım
Sensizliğin her bir rengini
Bittiği yerde başlar yeni bir aşk
Tıpkı seni sevdiğim gibi sana dair…

Her şey gökyüzüne döner bebeğim
Bildiklerimiz kül olur
Yazdıklarımız yanar birden
Birden alev alır her şey
Her şey sana dair sevgilim
Yeniden seni sevmekle başlarım hayata…

Her şey gökyüzüne döner sevgilim
Bittiği yerde başladığında bu aşk
Her yeni başlangıcın tövbesinde
Her sana aşkımın gölgesinde
Dualarımın eşliğinde yine sana
Her yeminde yeni bir haykırışla
Yine seni sevmeye başlarım…

Her şey gökyüzünde başlar sevgilim
Yağmurun toprağa hasretliği
Çöllerin ateşle sevişmişliği
Biten aşkların kirlenmişliği
Ve kavuşmak için akması suların yeryüzüne
Her şey onda başlar bilirsin…

Her şey gökyüzünde başlar birtanem
Bittiğinde yağmurun yağışı
Güneşin doğması sanki batmamışçasına
Yeni bir güne yeminlerin eşliğinde
Eşiğinde yeni bir günün
Senin seherinde doğması
Her şey diyorum birtanem…

Her şey gökyüzünde biter bilirsin
Bittiği yerde yeni bir hayatın başlaması gibi
Yeni bir sevdaya açılan yol gibi
Ama benim sevdam sanadır
Sanadır ellerimin titremesi
Ellerinde batan güneşin
Bedenimden aldığı canı sana getirmesi
Her şeyi diyorum sana adasam? ? ?

Her şey gökyüzünde başlar biter
Gökyüzüm desem sana
Doyamadan bakmaya
Doyamadan seyri aleminin
Her bir renginde solusam diyorum hayatı
Ben diyorum
Sana diyorum
Adasam her şeyimi? ? ?

Evet her şey sende başlar gökyüzüm
Ve sende biter bilmelisin
Şimdi avuçlarımı açtım göklere
Yağmurunu bekliyorum
Dilenmeden ve direnmeden
Bu yağmuru diyorum
İçime diyorum
Sindirsem? ? ?
Her şeyi diyorum
Sana adasam? ? ?

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:08 PM
Hüzün Karası Gözlerin

Hüzün karasına büründü gözlerin
Sözlerin acıtmamıştı hiç bir an
Ama bu terkedilişin sebebi
Umutsuz ayrılık hikayesi...

Elaydı fikrimce gözlerin
Üzüldüğüm zamanlarda değişiyordu
Hüzün karası oluyordu gözlerin
Gözlerin...
Şimdi ne renk bebeğim...

Sarım sarım sarmalanmıştı gözlerine
Gülmeyi öğrenememiş gözlerim
Senin gözlerin elayken
Ela tatlısı oluyorduk ikimiz
Biz oluyorduk hep
Her zaman ela oluyordu gözlerimiz...

Şimdi hüzün karası gözlerin
Anımsanmasız bir ayrılık hikayesi
Zavallı
Kayıp bir Nisan
Gözlerimde hüzün karası şimdi...

Hüzün karası mı gözlerin
Ağlamaklı baharlaraz mı soyundular
Kırık içimde bir şeyler
Sırf öyle diye
Hüzün karası diye gözlerin
Gözlerin gözlerimden kaçıyor...

Uçuşmasız bir rüzgardayım
Kayıp bir kentin mezar taşları
Sessiz sadakatsiz
Ayrılığı yazıyor
Ne çok ölü yatıyor aşk yüzünden
Gözlerin bu gece hüzün karasına çalıyor
Gözlerim hüzün karası bakıyor
Kaçamak bakışlarda gözlerine...

Ama sözler hiç bir ayrılığı yazamıyor...
Ama gözler hep bir neden arıyor ağlamak için...

Hüzün karası ne de olsa...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:08 PM
Islak Çocuk...

Gözlerini kapadı ıslak çocuk… Gökyüzüne doğru kaldırdı; önce mağrur ve onurlu başını, sonra da yüreğini tuttuğu ellerini… Kaderine ağlayan tatlı gözleri vardı. Umutla bakarlardı yine de dünyaya her açılışında. Üstü başı her ne kadar kir içinde de olsa, gözlerine bakanlara bir prensesin asaletini andırırdı…

Küçük yaşında tanıştı yağmurla… Çıplak ayaklarıyla ilk dans ettiği gün henüz yedi yaşındaydı. Şimdi ise yirmisinde bir genç kız olmanın eşiğinde gökyüzüne kaldırdığı elleriyle tanrıya dua ediyordu Sinem…

Gözleri hala yedi yaşında, hala çakmak çakmak ve hala aynı ateşe sebep iki kıvılcımdı… O, yağmurun kızıydı. Annesi onu yağmurlu bir günde dünyaya getirmiş ve babası sevinçle onu doğar doğmaz kucaklayıp yağmurun altında ilk kez ıslatmıştı… Bu yüzden çiftlikteki herkes onu Yağmurun Kızı diye çağırır olmuştu. Beş yaşına geldiğinde artık çok zeki bir kız olmuş ve ona yağmurun kızı diye seslenenlere “Hayır ben Gülseren’in kızıyım! ” diye sitem etmeye başlamıştı. Fakat kahya ona şefkatle yaklaşır ve her defasında “Senin annen yağmur kadar temiz ve sevgi doludur. Yağmur bereket demektir. Unutma, yediğimiz ekmeği, bu ağaçları, içtiğimiz suyu ve daha nicesini o yağmur bize sağlıyor.” diyerek saçını okşadığı zamanlar Sinem bir kuzu gibi sakinleşir ve çakmak gözlerini kahyanın gözlerine dikip sorardı her defasında “Bir gün annem de yağmurlar gibi beni terk edip gidecek mi peki? ” diye sorduğundaysa kahyanın içine bir kabir azabı düşer, kahrolur, dudakları kilitlenir ve konuşamazdı. Fakat Sinem ısrarla sorardı “Annem de bir gün yağmurlar gibi beni terk edip gidecek mi? ”. Çok defa kahya bir cevap uydurur onu yatıştırırdı. Fakat cevabını alamadığı zamanlar yabani bir kısrak gibi huysuzlaşır ve ortadan kaybolurdu. Bütün köy seferber olur onu ararlardı. Bulduklarında ise bir yerlerde ağlıyor olurdu.

Yedi yaşında ise koskocaman şehirlerle tanışmak üzere yola çıktı ailesiyle beraber. Ankara’nın soğuk ve sisli havasının içinde birbirlerini neredeyse göremedikleri bir kış havasıydı. Yağmur yağmasına ve tüm soğuğa rağmen Sinem hiç üşümüyor, hala kıpır kıpır heyecanla çevreyi gözlüyordu. Bu şehri ilk geldiğinde de anlamamıştı…

Ankara’nın soğuk havası ve insanların vurdumduymaz tavırları aileyi kısa sürede değiştirmiş, aile ocağının yerine koca bir incir ağacı dikmişti… Babası kısa sürede alkole yenik düşüp yolunu kaybetti. Sinem evin tek çocuğuydu. Babası ona her zaman değer vermiş, onun her zaman mutlu olmasını istemişti. Fakat bu şehir onu yutup almıştı. Zavallı annesi Gülseren ise tüberküloza yakalanıp hayatını kaybetmişti.

Sinem yedi yaşını bitirmek üzere bir çocukken, annesinin cenaze töreninde gösterdiği olgun tavırları ve cenaze evinde misafirlerini ağırlamasıyla o kadar beğenilmişti ki… Fakat kaderinin kötü yazgısını değiştirebilecek hiçbir mucize yok gibi görünüyordu…

Annesinin ölümünden sonra birkaç ayını komşularının yanında geçirdi. Fakat ne yazık ki bu günler ona zindan kadar karanlık geliyordu ve bir an önce bu hayattan sıyrılıp kendi hayatını kurmayı düşünüyordu. Yedi yaşında bir çocuktu henüz. Kimden iş isteyebilir, kimin yanında kalabilir ve kimden destek bekleyebilirdi. Problemleriyle kim ilgilenecekti. Bunların hiç birini düşünmeden çıktı sokaklara. Çünkü komşuları ona Külkedisi masalını yaşamaktan daha ileriye gitmiyorlardı. Amaları belliydi; onu besleme olarak kullanmak…
Sinem yağmurun kızıydı. Annesi ona bu yağmuru gönderen bulutlarda bir yerlerdeydi. Sokaklarda neler olabileceğini hiç düşünmedi. Ne olsa yağmur vardı. Ne olsa yalnız değidi. Yağmur onu saklardı, yağmur onu korurdu…

İlginç hikayelerle koca on üç sene geçirdi Sinem…

Sayısız zorbalıklarla, sayısız eziyetlerle, sayısız zulümlerle karşılaştı. On iki yaşında kendisine sarkıntılık eden bir adamı bıçakladı çırak olarak çalışmaya başladığı kuaförde. Adam üç gece komada kaldıktan sonra kendine geldi ve Sinem’in ondan zorla para istediğini, vermezse onu öldüreceğini söylediğini iddia etti. Bu Sinem’in on sekizine kadar Çocuk Islah Evi’nde kalmasına yol açtı. O kadar kötü de değildi hani. Birkaç arkadaşı bile olmuştu. Hiç değilse burada yiyecek bulabiliyor, tacize uğramıyor, kimse ondan faydalanmak istemiyor ve kimse ona zarar veremiyordu. Tek sorun demir parmaklıklar ve çalışma saatleriydi. Sabahları erken kalkmak ölüm gibi geliyordu ilk zamanlar. Fakat sonraları buna da alıştı. Demir parmaklıklarla da sorunu kalmamıştı. Fakat on sekizine geldiğinde yeniden tanımadığı bir dünyaya çıkmak zorunda bırakıldı…

Sinem ıslah evinden çıkarken altı senesini birlikte geçirdiği üç kız arkadaşı onu kapıda bekliyorlardı. Onlar da birkaç gün aralarla on sekiz yaşlarını tamamlayıp ıslah evinden ayrılmışlardı. Fakat Sinem’i hayatta yalnız başına bırakmamak için onu da almak üzere geri dönmüşlerdi.

Sinem üç arkadaşıyla birlikte arkadaşlarının daha önceden yaşlı bir kadının yanında tuttukları odalarına gittiler. Sinem’i hepsinin çok sevmesine rağmen, Sinem çıkmadan önce üçü birbirlerine sadakat yemini etmişler ve aralarına kimseyi almamak üzere anlaşmışlardı. İlk başlarda pek sorun çıkmadı. Sinem’e de bir iş bulundu kısa sürede. Tabi iş bulmak biraz zor oluyordu. Çünkü kimse suçtan dolayı ıslah evinde yatmış birini işe almak istemiyordu.

Daha sonraları Sinem hayatında hiç tatmadığı bir duyguyu tatmak üzere ilk adımını atmıştı. Çalıştığı yerdeki gençlerden birine aşık olmuştu. Bu gencin adı Engin’di. Engin oldukça yakışıklı, hafif çatık kaşlı, kendi içinde farklı, gizemli bir kişiliğe sahipti. Bu garip büyüsü Sinem’i oldukça etkilemişti.

Sinem hayatını yoluna sokmaya çalışırken sürekli terslikler çıkmaya devam ediyordu. Üç arkadaşı aralarındaki yeminden sonra Sinem’den oldukça soğumuşlardı ve artık onu istemiyorlardı. Çünkü Sinem onlara beklediği tepkileri vermiyordu. Hepsinin birkaç aşk ilişkisi yaşamalarına rağmen Sinem’in hala bir aşk ilişkisi olmamıştı. Onlar gibi zaman zaman küçük hırsızlıklar yapmıyordu. İçki içmiyordu. Sigara kullanmıyordu. Tabi bu doğal olarak diğer kızların ondan soğumalarına yol açtı. Sinem de onlardan gittikçe kopuyordu. Kızlar ona da içki ve sigara gibi alışkanlıkları zorla aşılamaya çalışıyorlardı.

İki sene içerisinde kızlardan biri zengin bir iş adamının metresi olarak yaşamaya başladı. Adamın karısı olayı duyunca olaylar değişerek kızın ölümüne yol açtı. Nasıl bir şekilde öldüğünü kimse bilmiyor. Yalnızca cesedinin baraj gölünde bulunduğu yazdı gazetelerde.

İkincisi iki sene içerisinde 7 kez uyuşturucudan hapse girip çıktı. Son kez haber alındığında ise altın vuruş yaptığı ve bir mektup bıraktığı yazdı elden ele gezen gazetelerde. Mektupta şunlar yazıyordu. “Baba dünya dönmeye devam edecek. Fakat bil ki bu günahla asla mutlu olamayacaksın. Bana tecavüzünün bedelini tanrıya nasıl açıklayacağını bilemem.” İlginç ve büyük harflerle yazılmış olan son cümle tüyler ürperticiydi. “ELVEDA KATİL DÜNYA! ! ! ”

Üçüncüsü ise otobanda müşteri beklerken trafik kazası geçirdi. Yedi gece komada yattı başında bekleyen yalnızca Sinem’di. Çok büyük acılar içerisinde gözlerini açtığında söylediği ilk cümle “Sinem, Sen benim tek dostummuşsun.”

Engin bir türlü Sinem’in sevgisinden haberdar olmadı. Tek bildiği her defasında bu kızın kendisini çözmek için sürekli izlediğiydi. Sinem Funda’yı hastaneden çıkardıktan sonra birlikte çalıştığı yere gittiler. Engin’e açılmaya karar verdi Sinem. Fakat aşkını ilan etmeden hemen önce aldığı söz: “Eğer bana aşıksan söylemelisin. Tabi benimle yatmayı kabul edeceksen seninle çıkarım. Ne dersin? ”

Sinem’i yıkan bu sözlerin birkaç gün sonra Sinem garip bir şekilde ortadan kayboldu. Hiç kimse bu hayat dolu, hayatın karşısında yıkılmamış, gözleri her zaman ıslak kızın nereye gittiğini anlamadı.

Yağmurun Kızı Sinem haftalar donra arkadaşı Funda tarafından bulunduğunda ise üstü başı kir içinde, bir deri bir kemik kalmış, zavallı bir görünümdeydi.

Sinem onu bir tepeye çıkardı. Yağmur yağmaya başlamış, Sinem ellerini havaya kaldırmıştı:

“Tanrım! Annemi ve babamı götürdüğün yer her nereyse lütfen beni de oraya al! Bu hayatı taşıyamadım. Senin yağmurlarınla tertemiz geldim… Ne olur beni verdiğin gibi al dünyadan! ! ! ...

Gökyüzü kapkara kesildi ve yalnızca bir yıldırım düştü. Gökyüzü aydınladığında ise ortalıkta Funda’dan başka kimse yoktu. Olayı bir tek yoldan geçmekte olan bir yabancı daha görmüştü. Yabancı kahyanın ta kendisiydi…

Funda koşarak ve ağlayarak ona sarıldı. “Ne olur! Ne olur söyleyin ona ne oldu? ”

Kahya gülümsedi: “O yağmurla geldi. Dünya onu taşıyamadı. Yağmurla geri döndü Cennet’e”

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:08 PM
Issız Ada

Diyelim ki ıssız bir adaya düştünüz. Yanınız alacağınız üç şey ne olurdu?

Günlerce düşündüm bu soru üzerinde. Herkesin birbirine sürekli sordukları bu sorunun manası ne olmalı acaba. Yani soran kişi “Ben zekiyim ama bakalım karşımdaki ne kadar aptalca bir cevap verecek? ” diye mi düşünür? Yoksa soran kişi zekasını zorlamıştır bu soruya kendince bir cevap bulamamış ve karşısındakinden daha iyi fikirler mi beklemektedir?

Oldukça ilginç bir konu oldu sanırım.

Şimdi siz birkaç saniye düşünün:

Acaba ıssız bir adaya düşseniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu?

Ben kendimce şöyle bir düşündüm. Son model dayalı döşeli kocaman bir yat alırdım diğer iki hakkıma gelince yata bir kütüphane ve son olarak içine de bol miktarda kitap…

Olmadı şimdi adadan kurtulma şansın olmayacak diyecek karşındaki insan ver senden daha mütevazı bir yanıt bekleyecektir. Ne olmalı mesela?

Genel olarak şöyle bir göz attığımızda insanlar para için bu kadar mücadele ederken hiç kimse bir sandık dolusu altın ya da bir banka dolusu para istemiyor…

Yalnızlığımızla başbaşalığımızda yanımızda bulunması gereken değerler kastedilmiştir aslında olaya bakışımızda.

Bana kalsa ve adalar yetse ne kadar zalim varsa ellerine birer Kur’an verip yerleştiririm adalara. Sonunda ya yaptıklarından utanıp “Allah’ım medeni dünyaya beni gönderme utancımdan yerin dibine girerim. Ölene kadar burada kalayım.” diyecek olan kaç kişi vardır acaba?

Değer yargılarımızı gözden geçirdiğimizde şöyle düşünürüz:

Kimse karıma, kızıma, kız kardeşime yan bakamaz çizerim. Kimse malıma göz dikemez adamı oyarın. Kimse bana küfür edemez adamın kafasını kırarım vs…

Pekala şimdi dönüp kendimize bir bakalım:

Sokağa çıktığımızda ilk aradığımız şey bir bayanın açık bacaklarını yakalama fırsatı. Rüzgardan istifade uçuşacak etekleri yakalama ihtimali. O gün içerisinde göze kestirip kandırılabilecek bir hatun beklentisi. Hiç elimi kıpırdatmasam da birinin ensesine vurup bi kaç milyar götürsem düşüncesi. Ve saireler ve saireler…

Tabi burada sembolik olarak saydığım bu birkaç değer erkek hayatının ve beyninin alabileceği haysiyetsiz düşüncelerin milyonda biri bile olamayacaktır. Bayanları bu işe pek katmak istemiyorum. Onların dünyaları zaten kuaför dükkanları, pahalı mücevherler, zengin ve hiçbir şeye karışmayan koca hevesi vs…

Şimdi erkek tarafı da kadın tarafı da bana kızacaklar “Biz böyle miyiz? ” diye. Tabi ki ben burada kendimce hesapladığıma göre %1’lik dürüst kesimi işe katmıyorum. Onlar kendilerini biliyorlar…

Kendini bilene lafım yok asla. Ama kendini bilmeyenler için bir tavsiyem var. Gerçekten yarın ıssız bir adaya düşecekmiş gibi önlerine bütün hayatlarını döksünler ve aralarından haydi on üç şey seçsinler. Bakalım neler alacaklar yanına…

Eğer ki bana bu seçimi bırakırsanız ben şunları seçerim:

Kur’an’ım, kağıdım, kalemim, sevgi, aşk, mutluluk, gözyaşlarım, bütün dostlarımın içinde bulunduğu bir fotoğraf, yazdıklarımı koruyacak bir sandığım, değer yargılarım ve öldüğümde kimliğimi belirtecek olan Yüce Türk Bayrağım ve yanında Ata’mın resmi…

Buyurun seçim sizlerin…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:09 PM
Kapı...

Bir sabah
Gökyüzünü ayaklarının altına serilmiş
Yıldızlar kucağına serpilmiş
Sevgilerden bir demet kapına gönderilmiş
Bir kucak dolusu aşk kalbine hoş gelmiş
Ve yitirdiğin tebessüm yeniden gözlerine yerleşmiş
Her şey sana en sevda haliyle dönmüş bulacaksın…

Kapını açacaksın
Bir çocuk yüzünde tebessüm
Kalbi tertemiz ayacıkları çıplak
Üstü başı yırtık kir pas içinde
Bir bayram sabahı
Gözlerini dikip gözlerine
Kutlayacak mutluluğunu…

Neler yitirmişim diyeceksin
Her şeyden sonra bu çocuk
Sana yeniden sevmeyi öğretecek
Yeniden hayata bağlanmayı
Yeniden nefes almayı
Yeniden yağmura soyunmayı
Yeniden vurulmayı
Bitmeyen aşk hikayelerine…

Sevgiyle kucaklayacaksın
Sevgini sunacaksın
Sonra diyeceksin gel içeri
Bir ayakkabının eşliğinde
Bir gömlek sıcaklığında
Bir çorap kadar sıkıca
Bir atkı kadar sevgiyle
Bir öpücük kadar derinden
Bir ömür boyu o çocuğun
Aklında kalacaksın…

Her şeyden sonra bir ölüm
Yıllar sonra o çocuğun
Gözlerinde anlamsızlaşacak
Sayısız dualarla seni
O da son yolculuğuna uğurlayacak
Bitmeyen sevgilerle
Her bayram mezarını sulayacak
Ve tüm çabası sana
Yıldızlara kavuşmaya çalışmak olacak…

O yüzden sevgilim,
Kapını her zaman açık tut
Yağmurla ıslanmaya
Şiirlerle dolmaya
Güllerle taşmaya
Ve en önemlisi
Sevmeye sevgilim
Sevmeye…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:09 PM
Kaptan...

Dün sokaklarda gezdim
Başım dik yüzüm ilerde
Alnım açık delikanlıca
Sözüm bir sana dair…

Gidenlere sor
En iyi onlar bilir seni
Ben anlattım onlara
Dedim sen teksin kaptan…

İki nefeslik dünyanın
İki gözyaşı kadar değeri
İki gramlık gözyaşının
Bir ömür efkarı varmış…

Sor onlara kaptan
Ben anlattım
Gelene gidene söyledim
Etme dedim dünya malına
İki gram altına minnet…

Dinlemediler kaptan
Anlamadılar ölümü
Gelecek dedim
Alacak canı Azrail…

Bildiremedim kaptan
Belletemedim sözümü
Koca gözleri görmedi
Dağlar gibi ölümü…

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:09 PM
Kendimden Biliyorum...

Kendimden biliyorum
Sensizlik dokunuyor bana
Önce karnımdan bir sancı giriyor
Kalbime doğru çıkıyor
Sonra çok başım ağrıyor
Sabah olmuyor
Gece susmuyor…

Kendimden biliyorum
Çok içiyorum
Durduramıyor beni arkadaşlar
Onlar da benim yüzümden
Her gece sarhoş dönüyor
Hep seni arıyorum sonra
Aynı sandal
Aynı deniz
Aynı tekneler…

Kendimden biliyorum
Dün gece uyumadım yine mesela
Yine oturup sabaha kadar
Bir yudum rakı
Bir nefes sigara
Bir adım oda
Bir düşünümlük sen…

Kendimden biliyorum ben
Yine yakacak canımı şiirler
Ah demeye gücüm olsa
Yakacağım ulan bu şehri
Yıkacağım bütün taşlarını üst üste
Sonra bir bidon benzinle
Yakacağım ulan yakacağım
Bütün yazdığım şiirleri sana…

Kendimden biliyorum
Ağlamak onur kırmaz
Ya da yakmaz gözyaşı ateşleri
Körüklemez şiirler yangını
Biliyorum ben de yanmam
Ama tutamıyorum gözlerimi
Hele dilimden dökülenleri…

Kendimden biliyorum
Çekip gideceğim
Sonra yine bir sana benzeyen
Bir bana benzeyen göreceğim
Deli divane aşıklar göreceğim
Oturup bir daha yazacağım
Kimseler okumayacak belki
Belki kimse bilmeyecek yine
Ama yine biliyorum
Sen uzaktan okuyacaksın
Bilmediklerimi
Söylemediklerimi…

Kendimden biliyorum
Bu şehir de biliyor kendinden
Sen kendinden biliyorsun
Herkes kendinden biliyor
Ayrılık ölüm değil ki…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:09 PM
Kırıldım Ben...

Kırıldım ben
Dallarımda bilindik bir sancı
Dilimde asırlık bir yalnızlık
Sözlerimde elleri duada bir şarkı
Yalnızlığım yedi renk
Kalbim yangın yeri…

Beni sana anlatan her şeye
Seni bana düşüren herkese
Düşlerime girdiğin her geceye
Ve sana uzanan her heceye
Dargınım ben bu bilmeceye…

Kırıldım ben
Kime anlatsam acımı
Kime darlansa ruhumun ne zaman
Ve her kimin dilinde dolansa aşklarım
Kimin yüreğine ağır gelse
Ben orada bir şiir olup
Geceye hangi geceye aksam
Orada yüreğim ateş küreği…

Belki sana anlattığım her şey
Beni sana küstüren her tutku
Seni mahkum eden her duygu
Yalancı makamında her türkü
Bildiğim bilmediğim her öykü
Uzak ihtimallerin kokusu…

Bu bilinmez sözcüklerin anlattığı
Her yerde bulamayacağın
Hiç kimsenin anlatamadığı
Belki açıklanamayacak
Ve tarih bilincinden uzak bu aşk
Seni benden alıp
En yakın zamanda tutsak edecek
Ve sen asla geri dönmeyeceksin…

Kırıldım ben
Evet uzaklığındır beni kıran
Beni bir şiir kadar yaralayan
Çok konuşurken susturan
Ve çok susarken ağlatan
Çoğu zaman hırçıtan
Yakan ve yaralayan
Kırıldım ben
Daha bir şey kalmadı bende
Sana hayırlı yolculuklar
Bu bilinmezin kollarında
O derin detay yollarda…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:09 PM
Kimin Yüzünden?

Kiminin yüzünde ansızın beliren bir tebessümdüm ben. Kimi zaman ansızın açan bir kardelen. Ve hiçbir yerde adı bir daha anılmamış bir şair. Öylesine tükendim işte. Yalnızlığın uçurumundan bir düşüşüm vardı. Ölüme susamışçasına haykırdığım birkaç cümle. Ve beni kollarına alması için beklediğim sıcak bir zamansızlık…

Tükendiğim bir sahne vardı. Gözlerinde yaşlar öylece donup kalmış bir çocuk. Ellerinde birkaç misket. Yüreği acımış, öylesine kanamış ve tükenmiş bir çocuk. Gözleri ateşin en derininde parlayıveren yeşil rengiyle susuyordu. Elleri üşümüş, elleri çamur ve elleri yalnızlık içinde uzanacak bir el bekliyordu. Tutuverecek ansız bir el…

Kiminin yüzünden ağlıyordum. Kiminin yüzünden susuyor. Ama en çok kiminin yüzünden yalnızlığıma gömülüyordum. Gözümün önüne bir sahne geliyordu hep. Hep gözlerimin beyaz perdesine takılan bir yalnızlık romansı. Elleri üşümüş bir çocuk. Yüreği acıyan bir hasta…

Kiminin ağzına bile almadığı sözler söylüyordum. Seviyordum, terk ediliyordum ama yine de umudumu yitirmiyordum. Ayrılık müptelası bir zaman geçiyordu gözlerimin önünden. Issızlığa sığınmış ve ıssızlığın içinden gelecek sesi bekleyen bir çocuk oluyordum, üşüyordum…

Titriyordum kiminin yüzünden ve siz farkına bile varmıyordunuz. İçime atıyordum gözyaşlarımı, içimde bir deniz biriktiriyordum. Bir gün taşacaktı bir yerden. Ve tüm dünyayı sel alacaktı biliyordum. Ama ben susuyordum. İçime atıyordum. İçimde koca bir deniz biriktiriyordum…

Kiminin yüzünden ıslanıyordu yanaklarım; ansızın. Ve kiminin yüzünden ayağa kalkıyordum yeniden. Titriyordum, üşüyordum ve ağlıyordum ama umursamıyordum dünyanın yalnızlığını. Ve o çocuk yeniden geliyordu gözlerimin önüne. Üşüyordu yeşil gözleriyle. Ağlıyordu yırtık elbisesiyle. Üşüyordu biçare hayalleriyle…

Kiminin yüzünden büyüyordu çocuk, kiminin yüzünden çocuk kalıyordu. Kah gülüyor, kah susuyordu. Ama yine aynı şarkıyı söylüyordu. Seni seviyorum, seni seviyorum. Seni seviyorum diye senden önce hiç kimseye söylemedim dersem; yalan olur…

Ve şarkı tükeniyordu. Alimallah az sonra yağmur yağmaya başlayacaktı. Sığınacak bir saçak bulmalıydı çocuk. Hiç umursamadı. Yağmur yağdı; kaçmadı. İliklerine kadar yağmura boyadı kalbindeki resmi. Sırılsıklam bir akşamdı. Elleri büyümüştü. Göz bebekleri kocaman seyrediyordu dünyayı. Rüya bitmişti artık. Ve çocuk büyümüş koca adam olmuştu ansızın. Bir rüya bu kadar uzun sürer miydi?

Kimi rüyalar yüzünden ağlıyordum, kimi rüyalar yüzünden tebessümle geçiriyordum günü. Ve çocuk hiç durmadan gülümsüyordu yeşil gözleriyle. Hayattan bir şey alabilmek adına. Alacaklarının adı yalnızlık olsa da…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:09 PM
Kimse Yok Mu? ? ?

Kimse yok mu
Sesimi duyacak bir Allah’ın kulu
Bir şahıs yok mu ki su getirsin
Susadım ölümüne bu gece
Kalakaldım sustuğum yerde…

Kimse yok mu
Derdimi anlayacak
Yare bir selam yetirecek
Bir parça ekmek verecek
Hiç kimse yok mu Allah aşkına…

Kimse yok mu
Umut adına bir söz edecek
Bir şiir okuyup
Yaralarımın sızısını dindirecek
Belki ölüme bir gram çare verecek…

Kimse yok mu
Şu sigaraya bi ateş verin
Sonra gideceğim zaten
Kimseler bulamaz beni
İstediğiniz kadar susabilirsiniz…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:09 PM
Konuşursam...

Konuşursam yağmur olursun
Anlatırsam gözlerimden akarsın
Söylersem dinlersin biliyorum
Ama susuyorum ki ağlarsın…

Konuşursam gidersin
Susarsam durmazsın
Gitsem kalmazsın biliyorum
Gitmiyorum ki durduramazsın…

Konuşursam aldanırsın
Dinletirsem yanarsın
Anlatmaya doyamam biliyorum
Susuyorum ki kimse duymasın…

Konuşursam sır olursun
Ben bile bilemem akarsın
Bilmediğim göletlere dolarsın
Saygımdan susuyorum ki
Gözlerin hiç ağlamasın…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:09 PM
Kusura Bakabilirsin Artık...

Kusura bakabilirsin artık
Bu şehir de kusuruma bakıyor
Gözler kusuruma bakıyor
Ve yüreğim artık
En büyük kusurum oluyor…

Kusura bakabilirsin artık
Her şey kusura bakıyor
Gözler kusur arıyor
Yürekler kusur arıyor
Ve yüreğim bilmediğim kusurum oluyor…

Kusura bakabilirsin artık
Herkes serbest atışa başlıyor
Nereyi bulsalar vuruyorlar
Ve en çok da yaralanan yerim
En büyük kusurum oluyor…

Kusura bakabilirsin artık
Gözlerim de yaşlanıyor
Güzel derdin hani gözlerime
Deniz gözlüm derdin ya
Gözlerim de artık kusur oluyor…

Kusura bakabilirsin artık
Yaşlandıkça yaslandığım
Başımı koyduğum yürekler
Uğruna kavga döktüğüm eller
Şimdi kusura bakıyor…

Kusura bakabilirsin artık
Şarkılar da tükeniyor
Her nota daha bir acıtıyor
Hava daha da üşütüyor
Ve herkese en çok
Sözlerim kusurlu geliyor…

Sen de kusura bakabilirsin artık
Yüreğim kanıyor
Şiirlerim tükeniyor
Hecelerim sitem ediyor
Bu şehir de artık
Kalbimin kusuruna bakıyor…

Kusura bakabilirsin artık
Sevdiğim o gözlere bir selam söyle
Son kez o şarkıyı bir kez daha söyle
Yarınlara öykümü söyle
Ne de olsa artık
Kusurum tükeniyor…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:09 PM
Kusura Bakma...

Kusura bakma seni bunca sevdiğim için
Seni yarın gibi seviyorum bilirsin
Kusura bakma el bebek gül bebek
Yüreğimi sana verdiğim için sevdam için…

Bilme en iyisi sen yine de
Seni ne kadar sevdiğimi
Zaten ben de bilmiyorum
Seni ne kadar sevdiğimi…

Kusura bakma seni bunca sevdiğim için
Okyanusları da aştım sonunda
Gökyüzünün mavisinden
Bahçelerin yeşiline seni sevdiğim için…

Bilme en iyisi sevgilim
Senden yana ne de acizim
Acizliğimi görüp
Daha da nefret etme sevgimden…

Kusura bakma seni bunca sevdiğim için
Seni özgürlük gibi sevdim
Vatanımdan ayrı kalmak koymadı
Bir sensizlik koyuyor ya kusura bakma…

Bilme en iyisi ne ızdıraplarla
Ne dolaplarla sabah ettiğimi
Ne kayıplar verdiğimi bilme *******i
Daha da soğuma benden…

Kusura bakma seni bunca sevdiğim için
Toprak kokusu gibi sevdim seni *******i
*******i yağmur gibi ısıtırken içimi bu sevgi
Seni düşündüğüm için kusura bakma…

Bilme be sevgilim
Bu vatan toprağı kadar
Seni bunca içime sindirdiğimi
Daha da; çekip gitme bari…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:10 PM
Kusursuz Rüzgar

Rüzgarın kusursuzluğuyla seveceksin
Seveceksen rüzgarı
Bu yüzdendir çabalarım
Seni kusursuz sevebilmek için...

Rüzgarın gücüyle sarılacaksın
Sarılacaksan rüzgara
Bu yüzdendir güçlenmeye çalışmam
Sana sıkı sıkı sarılabilmek için...

Rüzgarın güzelliğiyle eseceksin
Eseceksen rüzgarın kalbine
Bu yüzdendir ayna karşında saatlerim
Kalbine en güzelliğimle dolabilmek için...

Rüzgarın kıymetiyle değerleneceksin
Paha biçileceksen aşka
Bu yüzdendir zengin olma çabam gönülce
Kıymetine layık olabilmek için...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:10 PM
Mahkumsun...

Alıştım diyemem yalnızlığa
Bu yara çok acı veriyor bana
İçimde serçelerin çığlıklarında
Bir gökyüzü doğuyor baksana

Anladım ben seni dönmeyeceksin
Anladım her şeyi bilmeyeceksin
Yaralarım acı verip öldürse bile
Arkana dönüp asla gelmeyeceksin

Yok oldu bitti bak tüm umudum
Ağladım tükendi mutluluğum
Sanma ki gittin ama bitti yolculuğun
Kalbime hapsettim mahkumsun

Bak sevgili yine akşam oluyor
İçimde serçelerin sessizliği
Birazda senden doldurup kadehime
Yalnızlığı kanımla içiyorum…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:10 PM
Mavi Saçlı Çocuk

Mavi saçlı
Kırmızı gözlü
Beyaz tenli bir çocuktum…

Güneşe bakar aldanırdım
Üstümü sıkı giymezdim
Üşütüverirdim…

Sarılırdım yıldızların kuyruklarına
Evreni gezerdim bir gecede
Ve susadığım tek hecede
Aşk olurdum…

Kırılırdım
İncinip kalırdım sözlerimde
Kendi sözlerine aldanan
Bir yalancı olurdum…

Kimi zamanlar olurdu
Ben ölürdüm
Hiç kimse farketmezdi…

Sustuğum *******de kaybolurdum
Ağlamak ne ki
Ben gözlerimden kan boşaltırdım
Ne de olsa gözlerimi kırmızıya boyayan
Gözyaşlarımın kızılıydı…

Sonra dirilirdim bir gece vakitsizce
Kimse farketmezdi
Hiç kimse…

Yeni bir çocukluk hevesiyle
Sokaklara atardım kendimi
Aldanırdım
Ağlardım
Ve yine kırılırdım…

Ne de olsa aşktım ben
Daha beş yaşında bir çocuk
Beş yaşında bir çocuk gibi
Nazlı
Kırılgan
Öfkeden uzak
Ve yarınlara gebe…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:10 PM
Meleklerle Geleceğim

Sana meleklerle geleceğim sevgilim
Gecenin bir yarısı,
Uyandırmaya kıyamayacağız
Sarılıp tatlı gözlerine
Yanıbaşında uyuyakalacağız...

Sana melekleri getireceğim
Bir sabah seheri
Takacağım peşime
Dünyalar tatlısı
Sevdiğin melekleri
Uzaktan geldik
Yorgun düşeceğiz...
Yanıbaşında
Uyuyakalacağız Gülbebeğim...

Belki de birlikte dalacağız,
Sevginin ıssız sahilinde
İçine güneş batmış
O tuzlu denizlere
Ve seninle en güzel yıldızları
O akşam
Meleklerin harp sesleriyle sayacağız...

Gülbebeğim,
Sana meleklerle geleceğim
Sessiz bir sabah olacak önce
Sonra bayram,
Sonra şenlik,
Sonra sevda dolacak gökyüzü
Sessizliğini unutup
Belki mutluluktan ağlmaya başlayacak...
Biz buna;
'Yaz yağmuru' diyeceğiz...

Ve Unutma ki Gülbebeğim
Melekler ve Ben Seni Hep Seveceğiz...

Kocaman Sevgilerle Rüya'n

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:10 PM
Memnuniyetsiz...

Bir küçük söz söylesem
Çeker gidersin biliyorum
Fazla katlanamazsın sözlerime
Düşündüklerime ve de söylediklerime
Beni daha fazla çekemezsin
Dolmuş bir bardağın üstüne
Su eklemek olur yaptığım yapacağım…

Bir kez seni seviyorum desem
Küsüp gidersin biliyorum
Daha fazla katlanamazsın sevgime
Ben de bundan bu kadar korkuyorum
Çekip gitmelerine katlanamıyorum…

Bir küçük gül getirsem sana
Koklamadan atarsın bir kenara
Çiçeğin ne kabahati var ki
Kurusun orada bir kenarda
Ben de bu yüzden getirmiyorum
Dalında kalsın diyorum solmasın…

Bir küçük düş yollasam sana
Görmeden geri çevirirsin
Ne amacı vardı o düşün
Neler taşımıştı içinde
Umurunda bile olmayacak biliyorum
Bu yüzden yoklamasın dedim kapını
Bıraksın düş bir sokakta üşüsün daha iyi…

Bir yıldız yollasa sana
Soğukluğunla üşüteceksin onu
Belki donup kalacak kapında
Gözlerine bakarken hemen belki
Bu yüzden yollamıyorum
Kalsın yerinde sıcacık diye…

Bir melek yollasam şimdi sana
Oturtup karşına ağlatacaksın
Meleğin ne günahı var
Seni seven beni
Ya da bu kadar bıktıran
Neyse
Her neyse
Hepsi kalsın bir kenarda
Ben de uzak dururum
Yeter ki sen üzülme…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:10 PM
Menekşe...

Bir yaşamak düşün
Elleri ıslak bir çocuğun dünyasında
Gözleri ıslak bir menekşe…

Bir ayrılık düşün
Her şeyden öteye
Uzaklara esmekte olan bir rüzgarla
Derinden anlaştığını düşün…

Bir nefes almak düşün
Isırgan otlu bir bahçede
Yerle bir olmuş hayallerin içinden
En önce can verecek olanı seçmişsin
Ve elinden gelen tüm gayretle
Onu yaşatmak için yaşadığını fark ettiğinde
Aradan uzun yıllar geçmiş olacak…

Sen hala aynı hayali yaşatmaya çalışacaksın
Senin nefesini paylaşmış olacak
Son anına kadar tüm derdini
Tüm mutluluklarını ve tüm nefesini
İkiye böldüğünü fark edeceksin
Ömrüm tükendiğini son anda anlayacaksın
Ama bu tükenmiş ömrün bir anlamı olacak
Sevginin en derin buğusunda
En anlamlı şekilde yaşamış olacaksın
Elleri ıslak bir çocuğun dünyasında
Gözleri ıslak bir menekşe doğacak
Mezar taşının yanı başında
Ve ismini okşarcasına…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:10 PM
Nasılsın Ankara?

Suskun göletlerin vardı eskiden
Sulak yağmurların
Uçsuz bucaksız temiz gökyüzün
Dudaklarında bitmek bilmeyen hüzün
Ellerinde bahar
Tepelerinde kırlangıç kuşlar
Eteklerinde can atan çocuklar
Sözcüklerinde biraz efkar
Ama yine de yaşama hevesin…

Suskun *******in olurdu
Sessiz sakin uçurum kenarlarında
Var oluşlarım olurdu
Çocuktum düşer kalkardım
Ağlayışlarım olurdu sokaklarında
Gözyaşlarım olurdu sessiz sakin
Terk edilişlerden uzak olurdum
Şimdi acılarının merkezi ben mi oldum…

Sonra zaman geçmeye başladı
Gökyüzünü kirlettiler
Göletleri gürültülere gömdüler
Sokakları değiştirdiler
Bozacıları yolladılar *******de
Davulcular kayboldu
Düğünlerin yerine mahkemeler aldı
Ben gittim sen kaldın geride
Sonra sana döndüm
Her şey değişti…

Görmeyeli biraz hüzünleşmişsin
Görmeyeli biraz suskunlaşmış
Tuhaflaşmışsın bir hayli
Ben yokken biri mi incitti seni yoksa
Yoksa taşını toprağını alıp satan
Seni yok sayıp hesaplara kalkışan
Seni bir üzen mi oldu…

Zamansız gittim biliyorum bağışla
Zamansız öldü biraz da duygular
Duyguları da öldürdüler biliyorum
Ama seni yine eskisi gibi
O çılgın çocukluğum gibi seviyorum…

Haydi anlat sevgili Ankara
Nasılsın? ? ?

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:10 PM
Ne Denir?

Kederli bir akşam gibi suskun
Ağlamış bir çocuk gibi yorgun
Tükenmiş bir nehir gibi durgun
Yaralı bir ceylan gibi vurgun;
Gözlerim…

Salya sümük bir çocuk gibi baygın
Her yerde bulunan bir gazete gibi yaygın
Çokbilmiş bir yazar gibi saygın;
Sözlerim…

Zavallı bir ezgi gibi sesli
Bir hüsran şarkısı gibi esli
Yıllanmış bir zincir gibi paslı
Hep üzülmüş bir şair gibi yaslı;
Düşlerim…

Hep sürülmüş bir yıldız gibi uzak
Hep ağlatılmış bir ihtiyar gibi kurak
Hep sömürülmüş bir tarla gibi çorak;
Şiirlerim…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:10 PM
Ne Yaptın...

Bilmiyorum ne yaptın seni bana bu kadar sevdirecek
Belki sade bir güzellikti karşımda duran
Birden bire hayatımın anlamı olmaya aday
Birden içimde o dingin fırtınaları coşturan
Birden bire her şeyi dünyayı yakmamı fısıldayan
Neyse her neyse güzel bir o kadar şiddetli…

Bilemiyorum ne yaptım seni bu kadar sevmek için
Belki yalnızca bir hayal görme isteğimdi
Birkaç saniyelik bir rüyanın ardından
Bütün gün görmeye devam etmek istediğim
Her neyse seni bana sevdiren o kadar güzel…

Bilmiyorum ki ne yaptın beni sana aşık edecek
Belki bir durgun göl misali dinginliğinde
Belki de dağ havası hırçınlığında bir şey
Belki yalandan sevişmelerle dolu bir yağmur
Belki ıslak ayakla sevda romansı
Ama her neyse sevdim yine de ağlamayı…

Bilmiyorum ne zamandır girdin hayatıma
Kim bilir ki ne zaman gideceksin
Ama yine de ne yaptın ki bana
Beni böyle delirtecek bu denli sevdirecek
Bu kadar aşık edecek ve hayatıma yerleşecek
Çığ düşüp söndürmeyecek yangınlara
Sonu gelmeyen koridorlara
Sonsuz çıkmazlara gömecek
Yine de her şeyi hoş gösterecek
Her neyse o yaptığın yine de çok güzel…

Şimdi yarım yamalak kalmış bu sevdayı
Kendi kendime çözmeye çalışıyorum
Bütün bilmecelerini çözdüm ama
Çözemiyorum bana ne yaptın
Bu düğümü, bu soruyu, bu bilmeceyi
Bu garip şekil şemali bir türlü
Çok uğraşsam da çözemiyorum…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:10 PM
Oğul Olmak; Şair Olmak...

Gittiğim yerlerden selam ederim baba
Ellerinden öper hasretle
Evladın olmaktan vazgeçmeyeceğimi
Sana arz ederim baba…

Her gördüğümüz düş biter elbet
Ve yeni yaşamlara açılır kapılarımız
Tükendiğimiz an, işte o an
Bir anka kuşu misali
Yakıp bedenimizi yeniden küllerimizden
Yeniden gözlerimizi açarız…

Oğul olmak, her şeye rağmen
Her yıkılmışlığa ve en acı türkülere
Yerle bir olmuş tüm sevdalara
Ve yitirilmiş duygulara rağmen
Ayakta kalmak demektir…

Uzak ve hatta dönülmeyecek yollara
Terkedilmiş ve aslında her yolcunun
Hayatından yalnızca bir kere geçen bir yerde
Ayaklarım çırılçıplak
Öylece sizleri düşünüyorum…

Yitirdiğim her şey geçiyor gözlerimin önünden
Ancak ben bir tek, ben bir tek…

Gözlerim dolu dolu olmuştu
Yumruklarımı sıkmıştım
Sarılmak istiyordum içimden taşarcasına
Sen arkanı dönmüştün
Git demek istemiyordu dudakların
Gereği yoktu
Her şey yaşanmışlığıyla güzeldi zaten
Ve işte o an
İçimden gelmişti de sarılamamıştım sana…

İşte bütün bu yolları aştıktan
Ve bu kadar uzaklaştıktan sonra hala
Yalnızca bunun acısını taşıyorum
Bilir misin ben
Bu koca yaşama yüreğimi
Kavgamı, şiirlerimi ve sesimi
Öyle kanattım ki
Kanımla yazdım dünyanın üzerine
Ellerimi, tırnaklarımı bastırdım toprağa
Titredim
En acılı anımda
Yanında olamama duygusuyla her an
Öyle tükendim
De bu anlamsızlık beni öldürecek
Soruyorum hala kendime
Bu kadar, bu kadar uzak ne gerek…

Oğul olmak, her şeye rağmen
Her yıkılmışlığa ve en acı türkülere
Yerle bir olmuş tüm sevdalara
Ve yitirilmiş duygulara rağmen
Ayakta kalmak demektir…
Şair olmak,
Bir ince yol olmak demektir…

Gittiğim yerlerden selam ederim baba
Ellerinden öper hasretle
Evladın olmaktan vazgeçmeyeceğimi
Sana arz ederim baba…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:10 PM
Onurumdur...

Güzel yüz
Güzel dudaklar
Çok güzel gözler
Yumuşacık eller
Hele o saçındaki örgüler…

Ne kadar güzel yaratmış Allah seni
Özenmiş bezenmiş
Eksik bırakmamış hiçbir şeyini
Düşündüm
Belki şimdi sevmezsin beni…

Ben elleri nasır tutmuş bir gençliğin
Ahı dünyayı tutmuş garip bir neslin
Sözcükleri yangın yerine çeviren
Her düşte yeni düşünceler uyandıran şairliğin
Belki ilk belki son esiriyim…

Bir mısrayım gelip geçmekte olan
Dünyaya kök salmayacak kadar hafif
Kökleriyle toprağı incitemeyecek kadar zarif
Biraz düşünceli hayata karşı biraz pasif
Belki suskun biraz agresif…

Belki istemezsin yanında olmamı
Ama yine de bilmelisin
Ben her an seni düşünüyor olacağım
Gözlerine baktığımı
Ellerini tuttuğumu
Yürek atışını duyduğumu
Sözcüklerini ağzım açık dinlediğimi
Belki hep hayal ederek
Belki uzaktan
Tuttuğun başka elleri seyrederek…

Ben bir şairim
Yüreğim titrek
Ellerim ürkek
Yitik ve çaresiz belki ama
Yine de onurundan vazgeçmeyen
Ölümle dirilen dedelerim gibi
İşte ben o kadar cesaret sahibi…

Neyse daha fazla yormayım seni
Hayat dar gelmesin üstüne
Dikkat et kimse incitmesin seni
Sen, kalbimin narin sevgilisi…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:10 PM
Onuruna Layık Olmak...

Onuruna layık olmak
Layık olmak sevgine
Layık olmak bilinen her şeye
Sevdiğin her şeye layık olmak…

İçimden taşıyor sevgin
Gittiğin her yola
Bastığın toprağa
Söylediğin şarkıya belki
Belki ettiğin sözlere hayran…

Bildiğim her şeye yakınmak
Tuttuğum dalları koparmak geliyor
İçimden her şeye sövmek
Dualara yakınmak
Sana haykırmak…

İçimden sana yalvarmak
Yüreğimden sana sığınmak
Dilimden sana okumak geliyor
Bildiğim her şiiri
Bilmediğim her cümleyi…

Yine de bilmemek geliyor içimden
Ölüm adına bir şeyi
Ölüm adına yazmamak bir daha
Bir daha hiç olmamak…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:10 PM
Orada Dur Bakalım...

Orada dur bakalım
Bu çıkmaz sokaklar benim
Sakın girme yanlışlık da olsa
Sen sevmeye ve sevilmeye doymalısın
Daha çocuk olmalısın
Daha genç olmalısın
Daha insan olmayı öğrenmeli
Ve pişmelisin daha…

Orada dur bakalım
O bitiklik bana ait
Sen daha bir fidansın
Önce öğrenci olacaksın
Öğreneceksin
Öğreteceksin daha sonra
Senin zamanın gelmedi…

Orada da dur bakalım
Ölümcü sözcükleri yazmak bizim işimiz
Sen daha tırnaklarını kanatmak
Şiirlere ağlamak için çok incesin
Biraz daha pişmelisin hayatın kollarında
Hele daha çok gülmelisin
Görmelisin hayatın renklerini…

Haydi şimdi dön yatağına
Ananın babanın kucağına
Sen daha çok gençsin
Dur hele biz senin için kavga edelim
Biz senin için önce kurşun saçalım
Önce biz senin için kurşun saçalım
Biz başaramazsak
Sen küçüklerin için savaşırsın
Şimdilik kendini tüketme…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:11 PM
Ölüm Sahnesi

Kırılmış bir öfke kadar saydam
Delirmiş bir yağmur kadar kara
Dokunulmuş bir göz kadar ıslak
Eritilmiş bir yürek kadar sahte…

Dilencinin ağzından çıkan sözler
Bir bilinmezin son haritası gibi
Karmaşık duygularla iliştirilmiş
Saçmalanmış bir dua kadar yalan…

Her şey seni benden alıp götürdüğünde
İçimde kopan fırtına kadar gerçek sevgimse
Oysa her şey bittiği yerden bir adım ötede
Gözlerime dökülmüş bir damla kurşun gibi…

Her şey seni andırır gece yarısı
Gidenler bilmezler ama
Yine de sen varsın içimde
Gitmenin gidebilmenin eşliğinde…

Susar her şeyi o dilenci kadın
Susar elinden geldiğince çabasıyla
Susar boş bakışlarının buğusunda
Her şey gider o kalır geride
Boynu bükük yağmur misali…

Her şey biter bir gün
Bir gün ben de giderim
Bu aşk da biter
O zaman anlayacak mısın sanki…

Sanki anlayacakmış gibi bakarsın
Dinleyecekmiş gibisindir can kulağıyla
Canatarmışçasına bu deli sevdaya
Her kılığa girermişsin sanki…

Sanki deliliğin eşiğindesin sende
Benim gibi ıslatılmış gözlerle
Benim gibi yüreğin acırken
Sanki gelecek misin peşimden…

Bitti artık oyun haydi
Haydi perde kapandı artık
Sen de çek git evine
Buradan sonrası benim sahnem…

Bu benim ölüme davetiyem
Sizlere yer yok artık bu sahnede
Perde kapandı artık
Çekin gidin evinize…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:11 PM
Ölümün Bile...

Ölümün bile renkleri vardı
Karanfiller gibi ve güller
Sessizce ayrılırlardı
Önce gözler sonra eller
Ne zaman, ne de aşklar çare olamazdı…

Ölümün bile haykırışı vardı
Sessizlik gibi ölümcül
Zamansız yaralardan geçen
Ölü kervanlar gibi susuz
Ne yollar, ne sürgünler çare olamazdı…

Ölümün bile bir şekli vardı
Sağanak gibi yakardı
Sustururdu tüm kuşları
Ve haykırışlarla beslenirdi
Ne anlayış, ne bekleyiş farketmezdi…

Ölümün bile bir duruşu vardı
Önce ağırdan yaklaşırdı
Sonra sessizliği ile boğardı geceyi
Ve ******* karanfil kokusuna boyanır
Ne bahçeler, ne ormanlar son bulamazdı…

Ölümün bile bir anlayışı vardı
Öyle nedensiz yaklaşmadı
Zamansız gelirdi acıtır sansan da
Acıtmadan canını alırdı
Ne yoksulluk, ne zenginlik farketmezdi…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:11 PM
Rüya...

Her şey bir yalanla biter günün birinde
Yüzüne bakacak cesareti bulamazsın
Ne dağların ne de kuşların denizlerin
Susan yalnız bir zaman dilimidir
Diller susmayı öğrenememiş
Sözler bitmek tükenmek bilememiş
Her şey her zaman her yer değişmiş…

Zaman değişmeyi değil de alışmayı
Hayat sevmeyi değil de özlemeyi
Her şey susmayı değil de
Gevezeliği öğretirmiş insana…

Bildiğim her şey bir masal belki
Ve biraz sonra hepsi susacak
Susacak çiçekler ve böcekler
Bildiklerim unutulacak
Tüm dostlar ayrılacak az sonra
Bir sigara daha yakıp
İnadına ulan inadına inadına…

Sustuklarım karşıma çıkacak
Söylemediklerim o konuşmada
Her şey birer yalan olacak
Bir gün rüzgar esecek
Kulaklarımda o sözler yankılanacak
Sustuğum ve söylemediğim her şey…

O zaman utanacak kalbim her şeyden
Mutlu olmayı bilemez asla kalbim
Her şey bir yangın işte
Sustuklarım dile gelecek
O zaman anlayacağım
Seni çok sevdiğim bir masalı
Bu masal da susacak
Perdeler kapandığında ben de gideceğim…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:11 PM
Sahte Gülücüklere Elveda

Umut suları kararalı çok oldu
Denizlere de vurdu akşam saatleri
Sadece gözyaşıydı gözümü acıtan
Ağlarken;
Hiç bir şey düşünmüyordum...
Fakat çaresizce ağlıyordum...

Umut suları karardı fakat
Ben sahte gülücüklere veda ettim...
Sahte aşklara
Ben artık gülüyorum...

Son sigaramı yaktım az önce
Son kez gömdüm acılarımı içime...
Artık ne ağlamak var
Ne de bir damla gözyaşı...
Sessizliği yargılamak bana kalmadı
İstediğiniz kadar susun dostlarım
Hatta doya doya ağlayın...
Unutmayın ki insan
Ağladıkça büyüyor...

Ciğerime çektiğim son acı bu
Son sigaram...
Artık sigarayı da bırakıyorum...
Selam olsun yoldaşlara...
Artık ölümüne kadar,
Artık allahına kadar
Artık cehenneme kadar
Şiir yazıyorum...

Varsa itirazı olan buyursun mail atmaya...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:11 PM
Sana Dokunmak...

Sana dokunmak bir kelebeği anlamaktı
Her kanat çırpışında yeni bir aşk
Her suskunluğunda hayata tutunmak
Sana dokunmak bir kelebeğin
Kanat seslerini dinlemekti
Güzelliğinden azadolunmuş
Özgür bir hevesle nefes alırcasına…

Sana dokunmak bir karıncayı anlamaktı
Endamına bakmadan tutkularını saymaktı
Gizemli ayak vuruşlarında toprağı sarsmasını
Ve dünyayı tel eliyle havaya kaldırmasını
Yine de ezilmesini mütevazı edasıyla
Sana dokunmak bir karıncanın
Ayak tıkırtılarıyla uyanmaktı
Yeni doğmuş bir bebeği kucaklarcasına…

Sana dokunmak bir arıyı anlamaktı
Her damla balda dünyaya yeniden dolmak
Kovanlardan taşıp bahçelerde bir olmak
Ve kanatlarındaki endamla yeşermek
Her dalda yeni bir sevda
Bir o kadar korkulan
Bir o kadar saygı duyulan
Sana dokunmak bir arının
Son damlaya kadar çalışmasını görmek
Ve meydana getirdiği sevdaya tutunmak
Sana dokunmak doğayla paylaşmaktı
Evreni bir bütün gözüyle sararcasına…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:11 PM
Sana Meleğim

Benim kadar içten ağlardı
Ağlasaydı bu gece bulutlar,
En az ama en az
Benim varlığım kadar ağlardı...
Ve yıkılsaydı bu gece dünya,
En fazla,
Yokluğum kadar yıkılırdı senin için

Oysa ben, öyle sessiz
Varlığıyla yokluğu
Sevgisi kadar olan varolan
Ağladıkça duvarları
Öfkesiyle, acısıyla kanatan...
Ben yağmurlar kadar ağlayan,
Ağlasaydım bu gece
Geceyi yıkarcasına ağlardım...
Sessizlikten hiç iz bırakmadan
Tertemiz ve pak...

Yıkılsaydım bu gece,
Bir karıncanın varlığı kadar
Yanımda yokmuşluğun kadar
En az yıldızlar düşmüşçesine...

Bilseydim ki bu gece,
Sensizliğin en fazla yaktığı iklim,
Senin kara sularındır...
Ve denizin köpük köpük
Yalnızlığı şarabı andıran tadıyla
Sessizliği tüm feryadıyla
Vursaydım sahillerine bu gece
Seni en az
Bir güvercinin kış telaşı kadar
Seni en az dünya kadar
Seni en az kayan bir
Yıldız kadar severdim...

VE bilseydim ki bu gece,
Sana doyamadan öleceğimi,
Sana hergün
Sana her saniye
Sana geçen her an
Daha fazla
Daha sevdayla
Daha da aşkla
Tüm kalbimle sarılırdım Gülbebeğim...

2001/Ankara

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:11 PM
Sen Bilmelisin...

Yokluk varlık arası saatlerde
Sana yakınlığım kadar saadetle
Bir yaklaşıp bir uzaklaşmam dileklerime
Bir sana yalvarışım bir seni dileyişim
Ve sensizliğimdeki yakarışımla
Seni ebediyet kadar derinden seviyorum
Tanrısal düşün kadar içten özlüyorum...

Varlığının varlığıma verdiği yaşamı
Ellerinin ellerime verdiği sıcaklıkla
Yüreğinin yüreğime verdiği açıyı
Sevginin sevgime kattığı değeri
Seni diyorum seni seviyorum...

Bilinen ve bilinmeyen tüm gerçekler
Seni bana yaklaştıran tüm yıldızlar
Ve üstüne yemin ettiğim arkadaşlar
Herkes ama bilen bilmeyen
Herkes diyorum seni biliyor...

Bildiklerim arasından seçtiklerim
Bilmediklerim arasından öğrendiklerim
Sevdiklerim arasında tek sevdiğim
Yüreğimin dolusu adını taşıdım sen
Sen bil yeter dünya kalsın bi yanda
Sen bil yeter sevdiğim
Adın ben de ne anlam taşıyor
Dünya zaten biliyor...

Gördüklerim göremediklerime
Göremediklerim duyduklarıma
Bilmediklerim söylediklerime
Aşkım sana uğrar yol üstlerinde
Bir sen kalırsın dudaklarım da
Bir de dua senin adına
Sensiz olmaz biliyorsun
Sensiz olmaz bildiğim kadar...

Sunduklarımın arasından seçtiğim
Bildiklerim arasından geçtiğim
Bazen öylece kaldığım
Bazen gidemediğim
Bazen dönemediğim sen
Sen bilmelisin sevgilim
Ben bilmesem de o an
Yine sen bilmelisin tutkumu
Yalnız sen bilmelisin sen
Dünya hazinesinin içinden bir seni seçtiğim...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:11 PM
Sen Diye Sen...

İçimdeki boşluğu dolduran ve düstursuz konuşmayan
Giderken ardından bakakalmadan ayrı kaldığım
Ama yine de içimden asla atmadığım
Gözlerimdeki yaştan uçan kuştan her an sorduğum
Hiçbir kez ayrı kalmadığım yine de sen…

Zamansız haykırışlarımın kenar kıyılarında
Dokunurken isminin baş harflerine her hece
Yanacak diye korktuğum dudaklarında bir buse
Sessiz geçen her gece ve her gece
Yerine ağladığım her gece sen ağlama diye sen…

Susuşmuş korkularımın ve hunhar zamanlarım
Her gecikmede bir özür dilemenin hasadında
Büyük kalma çabalarımın tümünde ve aşkta
Kırılışlarımda ve yanışlarımda her hecede
Kırılmalarım her sabah sen kırılma diye sen…

Hatalarımdan ve korkularımdan arta kalan zamanımda
Her çılgın düşlerimde sana uzanan ellerimde
Ve her kadehimde dudaklarının izinde
Sana uzanmış her bir kelimenin damlalarında
Bir şeylere susadığım sen yalnızca sen…

Tutuştuğumda ve yaktığımda bu şehri alevimle
Her kıvılcımımda yeniden yeşeren yapraklarımda
Her kime sorsan söyleyecekler bir adam vardı
Evet bir adam olmaya yönelik bir çocuk
Bir çocuk tutuştu sen tutuşma diye sen…

Ve ben her kelimenin üçte ikisini sana adamış
Ve ben her gece uyandığımda sana susamış
Ve özlemişliğimin her satırında sana yazmış
Ve ölümsüz bir sevginin kuyruğundan tutup
Saçlarına yıldız takmış sen diye sen…

Evet işte öyle biz diye deli olmuş
Ve deliler gibi sana ağlamış
Kimse anlamamış olsun varsın şiirleri
Ve yaktığım her ağıdı ardından
Sen anla yeter sen diye yazdım çünkü sen…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:11 PM
Sen Misin? ? ?

Perdeler açtim umuda dair
Pencereler açtim bahara
Hep seni bekledim
Hep seni düsündüm
Bir gün çikip gelirsin diye
Hiç namussuzluga bulasmadim
Yüzüne bakarken utanmamak için…

Her kelimede dilimin ucunda
Ha geldi ha gelecek dilime adin
Neydi adin? ? ?

Düsündüm yillarca
Bir gün çikip geleceksin
Yüzüne baktigimda
Ismini fisildayacagim sana
Evet diyecegim sen
Hayallerimde rüyalarimda
Bütün yasadiklarimda sen
Sana dairdi tüm yasantim
Sirf seni bekledigim içindi her sey
Bütün yatirdiklarim
Bütün yazdiklarim
Bütün söylediklerim
Bütün ögrendiklerim sana dairdi
Simdi geldi gelecek dilimin ucuna
Söyleyecegim adini
Hayretler içinde kalacaksin
Nasil bildi diyeceksin adimi…

Asirlik hasretler biriktirdim sana dair
Yüregimde sadece adin degil
Yüregimde sadece yüzün gözün degil
Yüregimde yüregini okudum
Senin kitabinla yogruldum
Senin mayanla
Sana dairdi sözlerim
Sana dairdi tüm siirler
Ha geldi gelecek dilimin ucuna adin
Sevdam yüregim
Kinalim kekligim
Sen misim
Geldin mi
Gözlerime bakan sen misin
Ellerimi tutan
Yüregimde kitabini okudugum
Simdi gelecek dilime adin
Söyle hele
Sen misin gözlerime bakan
Sen misin ellerimi tutan
Yüregimi okuyan
Söylemedigim sözümü dudaklarimdan alan
Beni sen diye degil biz diye bagrina basan

Ha simdi gelecek yüregime
Ha simdi gelecek sözcükler
Haykiracagim seni seviyorum diye
Yüzyillardir söyledim seni
Seni seviyorum sevgilim
Seni seviyorum sevgilim
Bütün dünya duysun iste
Seni hep sevdim
Hep seviyorum
Hep sevecegim…

Hep baharim sendin
Hep gözlerimden sen aktin
Tut ellerimi hiç birakma
Ben sana susadim
Bir tek sana aciktim
Bir tek sana doyamadim
Sana dairdi bütün cümleler
Sana dairdi siirler
Sana dairdi hikayeler
Sana dair her sey
Dilimin ucundaki her cümle…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:11 PM
Sen ve Sen...

Bir şömine sıcaklığında seni aramak
Belki uzaklarında sana yeniden aşık olmak
Belki ağlamak yazılı sözlü saatlerde
Ama delicesine resminde sana sarılmak...

Her susadığımda ilaç niyetine sen
Elimde resmin yazılı ve sözlü sen
Her akşam rakı tadında alev sıcaklığında
Yakıcı yaz ateşi, dondurucu kar havasında sen...

Sen işte manalı manasız
Sözcükler yetersiz şiirler anlamsız
Her yanım sancı kalbim yarsız
Neredesin söyler sen nerede be vefasız...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:11 PM
Senden Bana Kalan

Sen bana kalan en güzel aşk bilmecesi
Sen bana kalan en tatlı gece
Sen, sen bana kalan gözyaşlarım...

Sen benim tek çarem
Sen tek çıkar yolumsun
Sana değer vermemdi
Beni en çok mutlu eden...

Senden bana kalan
Bir gün acı olsa da
Senden bana kaln mutluluk
Ömrümün sonuna kadar
Gözyaşlarımda saklı olacak...

Senden bana kalan;
Bu gece belki ağlamak olacak
Bu gece belki içim içime sığmayacak
Belki çocuklar gibi ağlayacağım...
Ama bil ki senden bana kalan;
Bir kırık gitar teli de olsa
Demir parmaklıklara da düşsem
Bu gece bil ki senden bana kalan
Dünyanın en mutlu 'ben' i olacak...

Senden Bana Kalan
Dünyanın En Büyük Sevgisi Olacak

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:11 PM
Seni Ağlatmak...

Hangi kitaba sığar ağlatmak seni
Hangi dine sığar terk edip gitmek
Hangi derviş anlar ki beni gidersem
Hangi dedem el uzatır öp diye
Hangi şiire yakışır gidişim?

Bilirim ki seni ağlatmak
Allah’a isyan etmektir
Göz bebeklerine kış getirmek
Benim için ölmektir…

Hangi kitaba sığar ağlatmak seni
Hangi dostum bakar yüzüme
Hangi dil hayır duası oku ki
Hangi deniz alır beni avuçlarına?

Bilirim ki seni ağlatmak
Karşı çıkmaktır Allah’a
Göz bebeklerine kış getirmek
Kitabı yalanlamaktır…

Hangi suya yakışır ağlatmak seni
Hangi kitapta yazar
Hangi dosta gam düşmez ki
Hangi dil yalanlamaz beni?

Bilirim ki seni ağlatmak
Hüznün en koyu rengidir
En sabah gelmez gecedir
Sana kıymak benim için kara topraktır…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:12 PM
Seni Arıyorum...

Seni arıyorum gittiğin her yerde
Seni arıyorum suskun ellerimde
Bir gözyaşı kadar içten ve sakin
Akıyorum yine ben gittiğin o geceye

Sanma unutulur bu aşk bir ömürce
Sanma kaybolur buğusu gözlerimden
Sanma ki ayrılık olur böyle kalpten sevince
Sanma sevgilim ayrılır kalbim senden vazgeçince…

Seni arıyorum yine ben sessizliğinde
Seni arıyorum gittiğin saatlerde
Öyle suskun ve sakince
Akıyor gözyaşlarım kalbime derince…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:12 PM
Seni Düşünüyorum...

Islanmalı gözlerim
Duyduğumda hasretini
Sonra oturup bir şiir yazmalıyım
Adının anlamını anlatan
Hıçkıra hıçkıra ağlamaklı
Gözyaşlarım kağıda dokunmalı...

Sonra kalbim burkulmalı
Özlemeliyim seni bir aralık
Bir aralık yine sızıvermelisin kalbime
Sonra yine ağlamalı gözlerim
Sonra yine ellerini aramalı ellerim

Yarım kalan bir sevdayı
Yeniden avutmalı sözlerim
Kavrulmalı dudaklarım
Konuştuklarıma kırılmalı
Kalbimi avutmalı düşündüklerim
Hep seni hep seni anlamlı kalbim.

Yalan bi dünyadan düşmeli
Sana tutunmalı kalbim
Hep seni yalnız seni anmalı
Yalnız seni anlamalı
Yalnız seni bilmeli
Tüm adresleri şaşırıp aklım...

Sana gelmeli yine bir bahar sabahı
Kadehlerde son bulmalı akşamlarım
Sende doğmalı yine sabahım
Hep seni yalnız seni bilmeli rüyalarım
Seni sevmeli yine
Yine senin olmalı kalbim...

Bırakma ellerimi üşüyor sensiz...
Belki de hiç tutmamalı ellerin ellerimi...
Ama yine de oturup bir mektup yazamalısın
Sen de beni anmalısın
Hep beni yalnızca beni bilmelisin
Unutmalı tüm adresleri
Yalnızca beni hatırlamalısın
Belki de hiç düşünmemelisin...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:12 PM
Seni Ömür Boyu Seviyorum

Mevsim mevsim bölüp
Bölük pörçük bir
İklim karmaşası yaratmak?
Ve hercai bir çiçeği
En canalıcı güzelliğinde
Koparıp çöllere atmak
İşte böyle hırçın
Böyle delicesine yazmak?

Yazmaya gelince yazarım ama
Asla bölmem sevdamı
Akıl almaz iklim karmaşalarına
Seni ise asla
Ama asla mevsimlere
Günlere, aylara bölemem
Çünkü;
Seni Ömür Boyu Seviyorum
Biricik Gülbebeğim...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:12 PM
Sensiz...

Sensiz
Anlamı olmuyor hiçbir şeyin
Aldığım havanın anlamı olmuyor
İçtiğim suyun tadı olmuyor
Ve sensiz bu aşk boğazımdan geçmiyor…

Sensiz
Yürüdüğüm kaldırımlar daha bir uzuyor
Rüzgar yüzüme daha şiddetli vuruyor
Yağmur dinmek bilmiyor
Ve bu şehir sensiz hiç yaşanmıyor…

Sensiz
Gözlerimdeki yaşlar hiç kurumuyor
Her gün yeni bir acı boğazıma düğümleniyor
Her yeni gün acıyla doğuyor
Ve bu şehrin sokakları daha da daralıyor…

Sensiz
Hiç kimseyle sohbet edilmiyor
Seni anlatmadan sohbetin tadı olmuyor
Ve hiç kimse sensizliğimi anlamıyor
Ben bu şehri anlamıyorum
Herkes yüzüme çok garip bakıyor…

Sensiz
Dudaklarım çok kuruyor
Artık daha çok çatlıyor
Susamışlığımın kıvamında
Her gün daha fazla kanıyor…

Sensiz
Çok kez gitmek istedim bu şehirden
Her şeyi bir çöp gibi atmak istedim
Kaç kez ölümlerden ölüm beğendim
Sensiz bu şehirde hiç ölünmüyor…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:12 PM
Sensizlik...

Sensizlikten yara aldım dün gece
Her telefon sesinde yetişemedim koştum sen diye
Sensizlik çok zor konuşacak kimsem yok
Yara almak çok zor ağlamak çok zor...

O şarkıyı bir kez daha söyle bana
Eski bir hatıra senden bana
Öykünen çocuklardan
Bir selam gönder bana
Çaresiz bir fırtına
Dayandı kapıma notalarla....

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:12 PM
Sessiz Bir Yalnızlığın Aptal Suskunluğu

Sessiz bir yalnızlığın aptal bir suskunluğundayım. *******in geçmesine sebebiyet bir durgunluk var üzerimde. Belki senden kaynaklı bir sancı, belki de gözlerimde dolmuş ama akmaya üşenen tembel göz yaşlarımda bir sızı…

Ellerini tutmak kadar içten bir sevgiyle sezişlerimi suluyorum. Gönül bahçesi dediğim bu kıraç topraklarda gül açmamış uzun bir zaman aralığı. Her şeyi bir kenara bırakıp attığım ve unuttuğum onca hatıranın içinde acıtanları birer birer yolup attığım bir dehliz. İşte hepsi bu…

Ne anlatırsa anlatsın yüreğimin derinliklerinde bir sızı. Her sızının arasında yalnızlığa atılmış aptal bir demir gibi suskun. Her şey zamana inat bir durgun göl misali. Akmaya başlayamamış nehirler gibi durgunum, konuşmaya üşenmiş bir ahraz kadarsa yorgun.

Seslenişlerimi hakir görme ne olur. Sustuğum müddetçe içimde yangınlar depreşecek biliyorum…

Ellerim suskun birer sandal olacak bu durgun göl üzerinde. Yüreğimde bu suyu bulandıracak tek balık. Sana susadığımı biliyorum yıllar boyu. Belki de asırlar süren aptal bir heyecan arayışı içinde kaybettiğim yılları arıyordum. Ama her neyse o aradığım şey içinde mutlaka sen olmalıydın…

Bu gecenin sessizliğini bozacak olan şeyin senin sesin olması ya da telefona bırakılmış birkaç çağrı…

İşte bütün yalnızlığımı silip süpüren bir hayal…

Al hayalleri öp de başına koy. Nerede kaldı kırılmamış bir yudum hayal acaba…

Onu bunu bilmeyen ve yalnızlığından ödün vermeyen aptal bir yazarın sesli sessiz haykırışlarından çıkmış birkaç mısra hepsi:

“Yalnızlığıma attığım demiri çekiyorum
Senin sularında tükenecek bir ömre akacağım az sonra
Belki ölüm olacak
Belki de yaşam kaynağı
Güneş gibi
Su gibi muhtaç olacak ellerim dudaklarına…”

Hepsi bu işte…

Yalnızlığın ardından ürkütücü bir sessizliğin içinden çıkan bir kuşun çırpınışları ve Azrail’in elinden kurtulmuş bir tebessüm…

Sende başlayarak sende bitmesini dilediğim bu rüyayı sonsuzluğa götürecek bu gemi kalksın artık…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:12 PM
Sevmekle Olmuyor...

Sevmekle olmuyor
Değer vermekle de
Nasıl oluyor bilmiyorum
Nasıl ayakta tutuluyor aşk
Nasıl yaşatılıyor…

Çaba göstermekle olmuyor
Emek vermekle hiç olmuyor
Biraz soluk alıyor
Sonra rüzgar gibi kayboluyor…

Sevmekle de olmuyor
Sevmesen de olmuyor
Yalnızlığına kahretmekle hiç olmuyor
Gitmekle kalmakla olmuyor
Aşk hayatta kalmıyor…

Bir kelebek gibi ömrü sadece bir gün
Çekip gidiyor zamanı dolduğunda
Yaşatmaya çalışsan da nefes almıyor
Sevmekle olmuyor
Değer vermekle de…

Sevmekle ya da sevmemekle olmuyor
Anlaşmak ya da anlaşmamak değil
Mesele değil bunların hiç biri
Tek mesele uzakta olmak
Yakın olduğunda aşk yürümüyor…

Adaletsizlik aşkın kendisinde
Susmakla olmuyor
Konuşursan daha çok batıyor
Zamanla kalbine batıyor
Yaralıyor ve susturuyor
Her şeyi biliyor
Ama olmuyor…

Ümit ve umut beslemiyor aşkı
Yalan besliyor sanki
Belki bana öyle geliyor ama
Aşk sevmekle olmuyor…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:12 PM
Sevmiyorum Ayrılığı

Sevmiyorum sensiz inen *******i. Sensiz döktüğüm onca gözyaşı; haram, zehir…



Sevebilirdim seninle yalnızlığı ve paylaşabilirdim seninle en acı anlarımı. Anlatırdım belki sana ömrümün en çocuk romanında en aciz kalmış kahramanımı. Sevebilirdim seninle bu hayatı. Acı da olsa hatıralarımız, kuru ekmeğin eşliğinde…



Sevmiyorum sensiz bu şehri. Her kaldırım taşında yalnızlığımı çarpıyorsun yüzüme. Öykünmüş çocuklardan aldığın mısraları taşıyorsun rüzgarlarınla. Yeniliyorum her adımda. Adını sayıklıyorum hala rüyalarımda. Biliyorsun sevmiyorum sensiz hiçbir şeyi…



Sevebilirdim sevmemeyi bile hiç bir şeyi; seninle. Anlayabilirdim yaşadığım acıların gerekliliğini. Sana koşmak vardı sonunda her acının. Her gecenin başladığı yerde sen vardın. Her seslenişinde güneşin bir sen…



Sevmiyorum sensiz kalmış bu şehrin sensiz kalmış yağmurlarını. Alışıyorum karanlığa inkar edemem. Alışıyorum yalnızlığa. Alışıyorum bu şehrin her acısına. Ama sensiz hiç birini sevmiyorum. Seni aldatmıyorum onlarla. Yalnızca onlarla yaşamaya çalışıyorum…



Bir şarkım vardı. Çocuktum. Burkmuştum yüreğimi. Kendi ellerimle sarmalamıştım yalnızlığın kollarını. İki elimle sımsıkı sarılmıştım. Seni yitirmeden yıllar önceydi. Sana koşuyordum delice. İçimde burkulan her şey sana getiriyordu beni. Ve sana hazırlanıyordum sessiz çocukluğumla. Hep gülüyordum. Seviniyordum küçücük şeylere bile. Ama alışmıyordum mutluluğa. Sen de giderdin belki…



Sevmiyorum sensiz hatıraları. Sensiz bir boşlukta yaşanıyor *******. Sevmiyorum sensiz boşlukları. Anlamsızlığı sevmiyorum sensiz. Sevebilirdim belki sen olsaydın. Anlamsızlığı, anlamları, yalnızlığı ve acıları. Hatta bu şehri bile sevebilirdim seninle…



Affet… Sevemedim Ayrılığı…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:12 PM
Siyah Beyaz...

Bir cenneti anlamakla başlıyor hayat gözlerinde. Bir çiçeği koklamak ve onu anlamakla devam ediyor. Hislerde boğuluyor düşlerim. Gittiğim yollar sana çıkıyor sanıyorum. Yanılıyorum. Yorulmuyorum. Her yolun sonunda dönüp yeniden sana ulaşma ihtimali olan yollar geçiyorum…

Bir yağmuru dinlemekle başlıyor aşk gözlerinde. Suskun bir çiçek oluyorum. Ellerimde bir hayat ateşi tutuyorum. Işıtmıyor hiçbir geceyi. Sanki şimdi seni bulsam gittiğim yollarda, göremeyecek gibi gözlerim. Islanıyorum. Tükeniyorum. Yeniden umutlarla dolduruyorum bitik düşlerimi…

Kırılmış bir düşü toplayıp yapıştırmakla başlıyor duygular gözlerinde. Sana sarılmak istiyorum. Ellerimi uzatsam tutacağım ellerini. Gözlerinde bitmek bilmeyen bir sadakat bulacağım. Kollarımda güneşi tutarcasına ısınacağım. Üşümüşlüğümde var olduğum gibi tıpkı. Sana koşacağım…

Susmuş şarkıları yeniden dinlemekle başlıyor bir film gözlerinde. Yıllar geçmiş, kır saçlı iki sevgili uzak zamanlardan geçip öylece yalnız kalmış gibi. Siyah beyaz bir karede, eller ellere tutsak, gözler uzak noktalara saplanmış. Kim bilir hangi pişmanlıkla doluyorsa, sırılsıklam…

Biten her şey yeniden başlıyor. Hayatın son baharında bitmiş tüm duygular, seviler, tutkular. Bir ömür boyunca yalnız kalınmış ve siyah beyaz bir film karesinde yeniden başlanmış sevmeler…

Uzayıp gitmiş bir yolu bitirmekle başlıyor anlamak gözlerinde. Anlamsızlığın hemen kalbinde, ıslanmış gözlerden akan gözyaşına düşen tılsımlı parıltıda. Ben sende başlıyorum. Sıfırlanmış, derlenip toparlanmış bir hayata. Ne kadar dağıtmışım ve ne kadar ıslanmışım. Hiç hesaba katmıyorum…

Her şeyi, tüm hissiyatıyla sana adıyorum. Biliyorum. Gözlerindir yaşamak. Yıllarca beklediğim bir anı siyah beyaz bir film karesinde gözlerimin önünde canlandırıyorum. Ama hiç hata yapmadan en başından sana koşuyorum. Her şeyin ilk başladığı yerde…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:12 PM
Son İsyan...

Belki de isyan olacak sana son kelimeler
Ve her dizede yeni bir elveda bulacaksın
Bulanacak senin de gözlerin
Boş ellerine bakacaksın dönüp
Bir zamanlar tuttuğum sıcacık avuçların
Ne kadar da soğumuş olacak kim bilir…

Belki de isyan olacak sana son kelimeler
Sen sustuğum her dizede yeniden yaşayacaksın
Ben ölmüş olacağım yıllar sonra
Bir zamanlar sıcaklığını duyduğum avuçlarında
Eski bir Ankara’ya dair
Islak bir resim tutuyor olacaksın
Arkasına seni seviyorumlar iliştirilmiş
Suskun ama bir o kadar umutlu bakan
Titrek elalarıma bakacaksın
Yaşlanmış olacaksın…

Belki de suskun olacak sana son kelimeler
Son bir kez daha yazmak isteyeceksin
Hangi adrese göndereceğini bilmeden
Belki kuşlara iliştireceksin
Son kelimeyi söyleyeceksin ölmeden
Seni seviyorum diyeceksin
Titrek avuçlarında tuttuğun resme son kez bakıp
Belki de yakacaksın maziden kalma gençliğimi
Sen ne de olsa görmedin yaşlanmış, ıslak gözlerimi
Nasıl da tükenip nasıl söndüğümü…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:12 PM
Son Perde...

Yetinmekle acıkmak arasında
Belki iki kelime ortasında
Rüzgarla yağmurun kıyısında
Seni anlamakla sevmek yarasında
Belki gözyaşı kadar muamma
Bu hayat yine de çok kısa…

Ellerine dokunmakla başlıyordu
Ve film bitene kadar
Ellerin ellerimde terliyordu
Ve ellerin hiç usanmıyordu
Yüreğimse o filmi unutamıyordu…

Bir oğlan kıza aşıktı filmde
O aşkı izlerken duramıyordum yerimde
Yine yeniden savaşmak vardı serimde
Ve özlemek son karardı düğümde…

Bir kız ağlıyordu oğlan için
Ve o anda bitmek üzereydi bizim için
Yarın yoktu artık bu aşk için
Sadece on dakika vardı gitmen için…

Ve perde kapanacaktı
Projektör susacaktı
Salon boşalacaktı
Gözlerimden yaşlar akacaktı…

Sonra perde kapandı
Sonra projektör söndü
Sonra salon boşaldı
Sen gitmedin…

Son sarılışındaki gözyaşın
Omuzlarıma gözyaşınla dökülen saçların
Öylece orada donup kalan ayakların
Ve ürkek bakışların
Hepsi filmin arkasından kayboldu…

Son nefesini dudaklarıma söndürmüştün
Son öpücüğünü yanaklarıma kondurmuştun
Son kez sımsıkı sarılıp susmuştun
Bir daha asla konuşmamak üzere
O sahnenin ayakları dibinde son bulmuştun…

Hala ben aynı sinemanın önünde
Bir tabut soğukluğunda belki
Belki bir siren çığlığında son ümitle
Hastaneyle sinema arasındaki yolda
Hayalinle kol kola yürüyorum…
Artık kimse darılmıyor gülmeme
Kimse arkamdan konuşmuyor artık
Ne kadar şımarık olduğumu söyleyen
Ne kadar rahatsızlık verici olduğumu
Ne kadar kılıksız gezdiğimi söyleyen olmuyor…

Herkes sadece susuyor
Herkes dua ediyor
Herkes el sallıyor
Ben o yıldıza bakarken
Sana kavuşmam için dilek tutuyor…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:13 PM
Son Yangın...

Ellerin yok
Sözlerin yok
Sesin yok
Gözlerin…

Yüreğimde susak bir sevda çöreklendi
Ekşimsi tadıyla yakıyor kalbimi
Öyle bir suskunluk olamaz Allah’ım
İçinde deli gibi bir kor yanıverdi…

İçimde sıcak bir ölüm doğuverdi
Ölümüne sevdaların deliliği
Saçma soruların densizliği
Bir de ölüm tutkusu kalbime değiverdi…

Dağlayan sözlerin değil kor olsaydı
Böyle yanmazdı inan kalbim
Gözlerime değer bir avuç ateş olaydı
Böyle savaşmazdı çocukça yüreğim…

Şimdi son sözlerinle de vuruyorsun
Yakıyorsun delicesine ömrümü
Sustuğum her şeyi bağırtıyorsun
Öyle bitermiş bütün aşklar
Susulanlar konuşulurmuş
Bu aşkların son mahkemesinde…

Bizimki de öyle işte
Sustuk susuştuk
En sonunda öyle bir konuştuk ki
İkimiz de candan tutuştuk…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:13 PM
Son...

Son darbesiydi hayatımın öyle çekip gidişin
Suskunca vurduğun o kahır bağrıma
Canımı sessizce çekip alışındaki hıçkırık
Ağlarken döktüğün o son damla
Bir hançer misali sapladığın damarlarıma
Yazdığın o son mektup son satır;
Hoşça kal…

Son belirtisiydi sevgisizliğin terk edişin
İnsafsız bir katil gibi kollarımdan tutup
Bir yandan diğer bir yana öyle çekişin
Vefasızca terk edişindeki donukluğun
Bırakıp giderkenki o son sözün;
Hiç olmadım de…

Son hamlesiydi bu oyunun elini çekişin
Beni bir mendil gibi bir kenara atışın
Susuşun ve susuşundaki eşitsizliğin
Sanki bir kez daha nefret edercesine
Binlerce kere beni lanetlercesine
Yüzüme haykırdığın o cümle;
Bırak peşimi…

Son telafisiydi ama geriye dönüşün
Bir anlık şaka yaptığını hissedişim
Gözlerime dolu dolu bakışın
Hatta ne dediğini anlamadığım haykırışın
Önce gözlerimin ta bebeklerine bakışın
Sonra bir tokat daha atarken bağırışın;
Senden nefret ediyorum…

Son sahnesiydi işte o an ömrümün
Yaşadığımı sandığım bu aptal yaşantının
Her şeyi söküp almış salak bir dünyanın
Elleri bağlanmış ve bir köpek gibi
Salya sümük ağlatılmış bu bedenin
Son nefesiydi işte o son sözün;
Kahrol…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:13 PM
Sor Beni...

Duyduğun sesten değil
Yandığın ateşten sor beni
Gördüğün nurdan değil
Attığın kalpten sor beni…

Düştüğün taştan değil
Yürüdüğün yoldan bul beni
Geçtiğin aşktan değil
Sorduğun kuldan bul beni…

İlahi bir yalnızlıktayım
Zehir zemberek yalandayım
Dünya diye bir yoldayım
Yardan geçerek isyandayım…

Sustuğun yardan değil
Nefesinden tut beni
Düştüğün yardan değil
Ateşinden yut beni…

Küstüğün dosttan değil
Sabahından sor beni
İlahi kattan değil
Yaratandan sor beni…

Bir sabah seherindeyim
Doğdum ama ben neyim
Belki garip biçareyim
Gözüm kör ateşteyim…

Düştüğün yardan değil
Yaratandan sor beni…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:14 PM
Sorulmuyor...

Zamana hesap sorulmuyor
Gidene gönül koyulmuyor
Aşkın kabuğu soyulmuyor
Derde yaren bulunmuyor…

Her yerde kar taneleri oluyor
Benim ellerimde yalnız resmin
Herkes kışı seviyor
Benim aklımda gözlerin…

Serseriye sabah olmuyor
Geceye kilit vurulmuyor
Yoğurt bir türlü üflenmiyor yar
Yine yanıyor da ağzım
Kalbe kilit vurulmuyor…

Delikanlı zamansız tükeniyor
Her yerde eli kanlı kazanıyor
Sabahlar gelmek bilmiyor
Yalnızlık bir türlü anlaşılmıyor…

Gidenler de dönmek bilmiyor
Zaman hiç durmak bilmiyor
Her an ömür daha azalıyor
Ey yar bak yüreğim nasıl kanıyor…

Sorma bu derdin çaresini
Derde deva bilinmiyor
Sorma ne olacak halim ey yar
Kalbim onu da bilmiyor…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:14 PM
Sus Rüzgar

Sus rüzgar
Bağırıp durma deliler gibi
Sevgiyse sevgi
Aşksa aşk derdin
Benim başımda da var
Seninkinden büyük
Seninkinden coşkun…

Sus rüzgar dellenip durma tepemde
Uzaklara gitmekse derdin
Çek git!
Beni çekmeye çalışma davana
Bir sevdiğim
Ve büyük bir aşkım var benim
Yaşayacak dizelerim…

Sus rüzgar sus artık
Durma git
Bildiğin gördüğün
Düşündüğün yere git
Bekleyenlerine kucak aç bana değil
Ama beni almaksa derdin
Bir elli sene daha buradayım
Şimdi çek git…

Uzak bana ihtimaller
İhtimallere değil aşka aşığım
Sen ihtimallerde solan bir çiçeksen
Ben dağların gülümseyen kardeleni
Güle konan yegane bülbül…

Sus rüzgar
Git şimdi
Benim bir aşkım
Ve doğacak meyvelerim var
Ne sana dost
Ne başkasına yoldaş olamam
Benim bir sevdiğim
Ve ona verdiğim değer var…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:14 PM
Susarsam...

Susarsam seni susacağım derinden
Ve haykırışlarım yine sen olacak…

Yeniden yeşerecekse eğer solan çiçekler
Ve yeniden yaşama hevesi olacaksa dönüşün
Şimdi git…

Bir bahar akşamımı çıkıp gelirsin
Yoksa gelmeden arayıp canım mı dersin
Bilemiyorum…

Susarsam seni susacağım biraz daha
Ve haykırışlarım sen gibi çıkacak…

Yeniden aydınlanacaksa gökyüzü
Ve yeniden yaşamayı sevdirecekse dönüşün
Şimdi git…

Bir asır mı taşırım seni kalbimde
Yoksa ölmeden adını canım mı koyarım
Bilemiyorum…

Susarsam seni susacağım daha fazla
Ve haykırışlarım sana koşacak…

Bir sesli bahar türküsü mü olurum yüzyıl sonra
Yoksa bir şiir mi olurum damaklarda
Bilemiyorum…

Bildiğim bir şey varsa
Seni seviyorum…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:14 PM
Susuşmalar...

Dün bir bakış kadar yakın
Bugün bir nefes kadar uzaksın bana
Her gidişin biraz ürpertirdi
Her susuşun daha bir korku verirdi
Her gülümseyişin ölüm gibiydi
Perçinlenirdin gönlüme
Susardım her akşam dualarımda…

Dua ederken de aklımdaydın
Seni sayıklardım her kelimede
Sen bir baharın ardından gelen
En güzel yaz olmalıydın
Her dalında ayrı bir meyve
Her yaprağında ayrı bir sevda…

Düşünürken sen gelirdin
Rüyalarıma sen girerdin
Susuşmalarımın ertesinde
En son mahkumiyetim olurdun
Mahremiyetim olurdun gözyaşlarıma
Ve ben seni sustukça
Bahar ağlardı bu garip duruma…

Ben seni susardım
Sen ise tüm şiddetinle beni konuşurdun
Her hüzünlü yaz akşamında
Birkaç vefasız arkadaşınla
Hep bendim konu
Şiir yazarmışım
Biraz safmışım
Hep aynı anda gelirmişim aklına
Ne zaman görsen bir çocuk
Eli yüzü kirli paslı
Suskun köPage Rankingü altlarında…

Ve sen ne zaman gülsen
Aklıma bana güldüğün gelirdi
Bir önceki arkadaş toplantısında
Benden konuştuklarınıza…

Susuşmalarım anlatırdı seni bana
Her susuşmamda ayrı bir keder
Her susuşmamın kararı belli
En başından belli her defasında
Ben sensizliğe mahkum
Ben sessizliğe
Ben o en derin yalnızlığa…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:14 PM
Susuyormuşsun Gibi

Susuyormuşsun gibi...
Hem de en sevdiğim notada...
Yapma böyle...
Susma...

Susma ki doyasıya konuşsun gözlerim
Gözlerine bakarken yaşasın yaşamamış ömrüm
Sözlerine aldanırken kansın yedi renge gülüm
Susma ki düşmesin dünyaya gardım…

Susma ki yıldızlar konuşsun gözlerinde
Sözlerine yansırken elası göğün
Gözlerine ışısın ay ışığın
Susma ki ölüler can bulsun kalbinde…

Susma ki inansın bir kez daha sevgine kalbim
Sözlerine değil de sanki gözlerine
Gözlerine değil de içine sızsın sevgine
Susma ki insanlara düşman olmasın düşlerim…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:14 PM
Sürgün...

Sürgünsem eğer gözlerinin derinliğine
Öylesine ölümsüz; bir sevda var demektir bende
Adını yazıyorsam gece gündüz kanımla
Öylesi ölümüne; bir acı var demektir bedende…

Sürgünsem seni bir daha sevmemeye
Öylesine ölümcül; bir ecel var demektir önümde
Aşikarsam eğer uğruna ölmeye
Öylesi unutulmaz; bir hayal var demektir gözlerimde…

Sürgünsem eğer bunca zelzeleye
Öylesine lanetli; bir yazı var demektir alnımda
Eğer ki yıkılmaz bir çınarsam gecende
Öylesi aydınlık; bir deniz var demektir hüznünde…

Sürgünsem eğer eşkıya bir sessizliğe
Öylesine derbeder; bir bulut var demektir başımda
Ve bensem yazan bu yıkılmış satırları
Öylesi biçare; bir adam var demektir kanayan yüreğimde…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:14 PM
Şarkı...

Bir şarkı dinlemek istersin bazen
Yüreğindeki yaraları kanatsın
İçindekileri açığa çıkartsın
Deliler gibi yerden yere vursun istersin
Kırsın istersin incitsin kalbini
Yüreğini sancıtsın
Bütün yükünü atsın omuzlarından
Vurup yere düşürsün seni…

Ve bir şarkı dinlersin sonra
Sonra içindeki yalnızlık damaları
İçindeki özlem tomurcukları çatlar
Yeniden yerlere düşer
Kalbindeki duvarlara çarpar
Bir bir ağladıklarını ararsın
Şarkı düşer
İçin erir
Ritimlerde kaybolursun
Aşka boğulursun…

Şarkı susmaya başlar
Ağır aksak ilerlemektedir
Ses azaldıkça yüreğin acımaya başlar
Yüreğin acımaya başladıkça
Beynin de sızlamaya başlar
Ve sen tutamazsın şarkıyı
Binanın en üst katından düşer şarkı
Kırılmadık notası kalmaz
İçindeki tüm kuşlar kaçışır
Ve notalar ölür
Sen yeniden devam edersin
Bildiğin yolundan hiç sapmadan…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:14 PM
Şiirleri Yakmasalar...

Birileri yakıyor bu şiirleri
İçin için yanıyor acırcasına
Gözleri titriyor alev alev
Rüyalarıma giriyor, görüyorum...

Birileri yağmalıyor bu şiirleri
Talan ediyor hiç bir kere hiç
Hiç bir kere yazık demeden
Utanmadan bitiriyor, ağlıyorum...

Birileri ağlatıyor şiirleri
Birileri kahrediyor sanki
Ölümsüyor onlar da zamanı
Susuyor şiirler, konuşuyorum...

Zaten dinlemiyorlar şiirleri
Şiir kadar olamıyor birileri
Birileri aşıyor galiba kendini
Asıyorlar şiirleri, süzülüyorum...

Uzaklaştırıyorlar şiirleri
Hayatın içinden itekliyorlar
Hiç bir kere utanmıyorlar
Kırpıyorlar şiirleri, üzülüyorum...

Savaştırıyorlar bu şiirleri
Bir kaç kuruş uğrunda *******i
Sahnelere alay ediyorlar
Yakıyorlar şiirleri, siniyorum...

Götürüyorlar bu şiirleri
Cehennemden bile uzaklara
Ağlatıyorlar zamanlı zamansız
Çok içerliyorum, susamıyorum...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:14 PM
Teklif Edilmiş Bir Ayrılık…

Yazılacak bir ayrılığın hikayesi ve
Çizilecek üzgün bir adamın resmi
Yol ayrımına gelindiğinde
Kabul etmeli mi teklif edilmiş bir ayrılığı
Bilmemeli mi yaşamanın anlamsızlığını
Görmemeli mi yanan göz bebeklerini
Yoksa alıp başını gitmeli mi
Alıp başını gitmeli mi
Terk etmeli mi kovulduğun bir şehri
Yoksa yakmalı mı ellerimi…

Kurutulacak bir damla göz yaşı
İncitilecek seven bir kalp
Düşünülmüşler değil bu defa
Düşünülmemişler konuşulacak yol ayrımında
Çizilecek bir ayrılığın beyaz gülü
Güller solacak gönül bahçesinde
Şimdi kabul etmeli mi
Kabul etmemeli mi teklif edilmiş bir ayrılığı
Yoksa uzanmalı mı gökyüzünün altına
O büyük yorgan altında
Yine sevgiliyi mi düşünmeli…

Karış karış karışlanacak yollar
Umutlar atılacak doldurduğun kalpten
Gözlerden akan yaşlar silinecek
Biçare omuzlarda son bulmuş
Yalanlanmış milyonlarca damlanın
Hesabı sorulacak gittikçe yollar
Ve şimdi anlamalı mı düşündüklerini
Düşünmediklerini mi yargılamalı
İstemeli mi bu son yolculuğu
Yoksa kabul etmemeli mi
Kabul etmeli mi teklif edilmiş bir ayrılığı
Unutmalı mı seni seviyorumları…

Gidenlerin ardından bakılacak
Kalanlar ağlayacak
Gidenlere bu yola neden çıktıkları
Nereye gittikleri sorulmayacak
Az sonra eller ayrılacak
Göz bebekleri yanacak
Şiirler yazılacak belki
Belki bir daha boğulur gibi olacak
Az sonra zaman duracak
Ve belki bir daha hiç akmayacak
Ve kabul edilmeye zorlanacak seven bir kalp
Teklif edilmiş yoksul bir ayrılığı…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:14 PM
Tenimde...

Tenimde kopan bir fırtına
Kalbimin tam ortasında
Öylece sessiz hüzünlü bakan
Bir çift gözden akan
İnci tanelerisin sen
Gözlerimden akmasına kıyamadığım…

Gözyaşlarımda saklısın sen
Esen rüzgarlara inat
Adağımsın sen
Yorgun olduğum
Hayata inat…

Tenimde tükenmiş aşkın
Yeniden alevisin sen
Sarpasarmış
Alıp başını gitmiş bir aşk
Tüm damarlarımda dolaşan…

Ağır ağır yaklaşan
Bir dokunuşsun dudaklarımda
Islak olduğu kadar hüzünlü
Sevgi kadar sıcak…

Ne yazar ölüm gelim alsa teni
Ten toprağın altında da sevmez mi seni
O kadar kolay değil
O kadar kolay değil
Çekip gitmez bu can senden…

Islanmış gözlerimde doluyken
Suskunluğumla doldurdum seni
Aşkınla yazdım şiirleri
Ve her şiirin
Her mısrasında seni
Ölüm gibi sevdiğim
Yalnız seni…

Tenimde kopan bir fırtına
Kalbimin tam ortasında
Öylece sessiz hüzünlü bakan
Bir çift gözden akan
İnci tanelerisin sen
Gözlerimden akmasına kıyamadığım…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:14 PM
Toplum İçi Yalnızlıkta Düşsel Yalnızlık Provası…

Bir gram düş alıp sokaklara çıktım önce. Dahası gelecekti elbette bu düşlerin. Gitgide ilginçleşecek, yoğrulacak ve bir düşler yumağı haline gelecekti. Elbette sonu pek de iyi olmayacaktı…

Düşler biriktikçe bir yalnızlık arayışı başlayacaktı içimde. Aktıkça yeni damlalar ekleyerek kendini çoğaltacak, kimi zaman buharlaşacak ve kimi zaman yağmur olup yağacak fakat bir damla eksilmeden yeni damlalar ekleyecekti kendine…

Düşler büyüdükçe içinde yeni umutlar doğuracak ve düşsel bir yalnızlık aratmaya başlayacaktı. Toplumdan kaçma isteğini de uyandıracaktı kendi içinde. Sonunda esir aldığı bu bedeni kendi düşsel yalnızlığının içine hapsedecekti…

Dahası kendi içinde apayrı bir dünya yaratarak dünyevi bir çok şeyi bu dünyadan uzaklaştırmaya çalışacaktı. Yalan, ihanet, kişiliksizlik, düşmanlık ve bir çok kötü niyeti de kendinden uzaklaştırmaya çalışacak ve bu yüzden de toplumsal yalnızlıktan uzaklaşmaya çalışacaktı…

Yağmur yağdıkça düşler kendilerini besleyecek, düşler beslendikçe koca bir okyanus haline gelecekti. Kendi içinde ayrı bir zaman kavramı yaratacak ve bu kavramın içine esir aldığı bedeni kendi deyimleriyle yolculuklara çıkaracak ve bedene sahip olan ruhu kendisiyle birlikte değiştirecekti…

Öyle de oldu; beklendiği gibi…

Düşler toplumsal yalnızlıktan uzaklaştırarak, düşsel yalnızlığın içine götürdü beraberinde geceyi, daha sonra gündüzü ve tümüyle zamanı…

Bilindik kelimelerle yazılan bu anlatıda çok bilindik şeyler yazmıyorum aslında…

Bir parça kendimde yaşadığım, belki de insanların adına delilik dediği ve paçoz düşüncelerle çok uzak kelimeler şeklinde yorumlanabilecek şeyler…

Gerçek bir yalnızlık, bir yalnızlık senfonisinin en aşifte notasıdır aslında. Yazdıklarımız kimine göre hayal, kimine göre deliliktir. Yine de yazdıklarımız; hissettiğimiz ve yaşadığımızdır…

Bedenim ve ruhumla yıllara meydan okumuş ve bugün 5 yaşına gelmiş olan Rüya Denizi bu şekilde dünyaya geldi. Doğum günün kutlu olsun kutlu ve güzel felsefem…

Seninle sonsuza dek varolmak dileğiyle. Doğum günün kutlu olsun…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:14 PM
Unutma...

Bu gece gözlerimi döktüm yollarına
Dün yıldızlara önceki gün ayı
Ve aradıkça bulamadım bir türlü
Sana ulaşan o derin detay yol haritasını…

Her gidişinin ardından yeni bir gelişin
Her gelişinin ardından gecede kayboluşun
Her gülümseyişinin ardında derin bir muamma
Her sevişinin altında bir yalan gizlenirdi…

Ve ben bütün ******* boyunca arar
Bütün ******* boyunca yakınır
Bütün ******* boyunca belamı aranı
Seni bulmak için tarardım haritaları…

Her gelişinin ardından gidişin olmasa
Ya da yakmasan bir kez olsun okumadan önce
Sana ellerimi kanatırcasına yazdıklarımı
Belki daha farklı dönecekti dünya…

Yastıklara gömüp serseri başımı
Kaldırımları yalıyorum kimi *******
Ve ******* bana anlatırken acımı
Sensiz nefes alamıyorum kaybediyorum aşkımı…

Belki bende hata kim bilir
Belki ben yakıyorum bütün yazdıklarımı
Belki ben yakıyorum ardından bunca ağıtı
Belki ben ağlatıyorum serseri gözlerimi…

Yine de yakmasaydın mektuplarımı
Belki daha yakın olacaktık birbirimize
Ya da bir tanesini açıp okumaya cesaretlenip
Öyle delicesine kanayan yaramı
Bir kez olsun sarmaya kalkışsaydın
Belki sen de görecektin yaşadığım acılarımı…

Neyse şimdi yorgunluğumun hesabını
Geçen yıllarımın acısını
Ve hatta son sigaramı
Senin düşlerinde söndürmeye kalkmayacağım
Sadece bir tek şey söylemek gerek bana
Seni sevdiğimi hiç unutma…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:14 PM
Usta...

Zamana yenik düştüğüm gibi
Sana yenilmeyecek kalbim
En azından bu sefer
Hiç ağlamayacak gözlerim...

Hadi uğurlar ola usta
Giderken yanına al unutma
Cigara paketini
Kibritlerini ve
İçine soğan ektiğin hatıralarımı...

Hadi git de görsün dünya alem
Gidişinin ne denli ağır olduğunu
Ne kadar yaktığını bir ateşin
El denilen günahkar yaradılanı...

Hadi git de gülsün dünya kıçıyla
Ellerini bağrına basmadan
Gözlerini kapamadan ve ağzını açmadan
Bütün dünya nasıl gülermiş
Nasıl dalga geçermiş görelim...

Hadi usta git de görelim
Git de ne kadar bilinmez varmış bilinsin
Ne kadar haykırış varsa erisin
Ne kadar sevda varsa defedilsin...

Hadi usta git de görsünler
Gidenlerin bıraktıklarını
Kalanların çektiklerini
Ekilen çiçeklerin solduklarını...

Hadi yolun açık olsun usta
Git de görelim ne kadar kolaymış gitmek...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:14 PM
Utanmam

Utanmam ki tutarken ellerini
Sana yazdığım şiirler kadar sıcak
Yazdığım mektuplar kadar dürüst
Utanmam ki öperken gözlerini...

Utanmam bu akşam ağlamaktan
Sana döktüğüm yaşlar kadar ılık
Yazdığım şarkım kadar içten
Utanmam ki söylerken şarkılarımı...

Ne şarkılar dinledim de
Vurulmadım öyle bam teline
Ne aşklar gördüm de
Yıkılmadım öyle gidişlerine
Ama utanmam bu kez yıkılmaktan...

Gülbebeğim derken
Gözlerini öperken
Saçlarını okşarken
Çocuklar gibi dizlerinde uyuklamaktan
Seni sevmekten utanmam ki...

Utanmadım ki senden
Senden korkmadım ki
Tek korkum yitirmekti seni hep
Ama utanmam bu kez öpmekten dudaklarını...

Utanmadan,
Rengim atmadan
Ellerini tutup
Öyle sıcacık öpmekten
Sana sarılmaktan yine utanmadan
Sana öylece kalakalacağım bu kez...

Seni son gördüğümde hüzünlü gittin
Ben ağlamadım
Utandım ağlamaktan belki
Ama bu kez 'Utanmadan'
UTANMADAN doyasıya ağlarım
Ağlatma Gülbebeğim...

Beni Ağlatmaktan Utanmasan Bile
'Ağlatma Gülbebeğim'

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:15 PM
Uzakta Arama...

Beni uzakta arama
İstersen;
Sana yalnızlık olurum…

Zifir bir geceyle kapatırım düşlerini
Ellerimle bağlarım gözlerini
En yaralı halinde bile
Bırakıp gitmem seni
En candan dostun olurum…

Beni uzakta arama
İstersen;
Sana derin sadakat olurum…

Her şeyimi sana adar
Yüreğimi söküp avuçlarına bırakır
Bütün benliğimi seninle doldururum
Bencilliğim yoktur
Yalnızca senin
Senin olurum…

Beni uzakta arama
İstersen;
Hayatın olurum…

Ölümünde bile yalnız bırakmam
Soluksuz kaldığında nefesin
Acıktığında azığın
Susadığında suyun
Üşüdüğünde sıcağın olurum
Senin olurum…

Beni uzakta arama
İstersen;
Düşlerin olurum…

En kuytusunda gecenin
Hiç aklına gelmedik yerde
Hiç umursamadığın bir anda
Aklına girerim
Bir köşeden çıkar
Yanında olurum…

Beni uzakta arama
İstersen;
Ölümün olurum…

Mezarda bile yanında uzanırım
Öylece sessiz yatarım
Rahatsız etmem seni
*******in soğuğunda
Rüzgarın ayazında
Her anında
Sonsuza dek
Senin olurum…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:15 PM
Vakitsiz Şarkı…

Uyumaya vaktim yok
Yorgunluğum bir asırlık
Göz kapaklarımda sancı
Rüyalar dilek ağacı
Ağlamaya çok alıştım
Güldürme beni…

Bu kadar komedi yeter
Kapat artık perdeleri
Bu oyun hiç sarmadı beni…

Bu kadar hasret yeter
Kapat artık mesafeyi
Bu ayrılık hiç sarmadı beni…

Sevmeye vaktim yok
Koşmaya mecalim yok
Bacaklarımda bir ağrı
Kavuşmak cennet ağacı
Susmaya çok alıştım
Konuşturma beni…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:15 PM
Vazgeçtim...

Ben vagzeçtim kendimden
İçtim de geçtim kendimden
Geçtim ve de yollardan
Döndüm geldim uzaklardan
Bir senden vazgeçmedim
Bir senin için döndüm
Yarınım dediğim yollardan…

Ben vazgeçtim sevdadan
İçip geçtim kendimden
Geçtim soydan soptan
Nice yardan nice sevdadan
Bir sana kıyamadım
Döndüm geldim yollarımdan…

Ben vazgeçtim ağlamaktan
Sustum hiç usanmadan
Sabır dedim sabır kalbim
Bir sana kıyamadım
Bir sana dokunamadım
Bir senin için döndüm
Yarim dediğim yollardan…

Kara yollar geçtim
Sana döndüm zenginlikten
Bıkmadım ben yoksulluktan
Vazgeçtim ağlamaktan
Vazgeçtim dost dediğim yalnızlıktan
Döndüm geldim de yollardan
Bir sana vuruldum
Yaralı kanatlarımdan…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:15 PM
Ve Belki Ankara...

Ve belki sessizliğimde
Göz yaşlarıyla kuşatılmış
Deli dolu bir şiirdi Ankara…

Sustuğum saatlerin ardından çalan ziller
Sessizliğin en koyu renginde ölü kuşlar
Yalnızlığa yazılmış onca mısra…

Ve belki
Göz yaşlarına adanmış
Islak bir şiirdi Ankara…

Dolu dolu yaşanmamış
Ama bir o kadar dolu bir yalnızlık
En koyu renginde bir gül
Gül dalına bağlanmış birkaç umut…

Ve belki
Seni kaybedişlerimde bulduğum
Bir yarım sevdaydı Ankara…

Kayıp zamanlara serpilmiş
Ölüm kadar yakından
Sevgi kadar uzaktan
Sezilmiş bir ayrılıktı Ankara…

Ve belki
Islanmış bir defter suskunluğunda
Göz yaşlarımdı Ankara…

Seyir defterimin kıyısında
İliştirilmiş bir suskunluk
Göz yaşlarına inat bir hece gibi
Sakin bir gökyüzüydü Ankara…

Ve belki
Tanıdığım en yakın dostumdu
Üç heceli bir yalnızlık
Üç sesli bir suskunluktu Ankara…

Seni benden götüren
En son yolculuğumda…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:15 PM
Yağmur Perisi

Gözlerin ne zaman ıslandı
Ne zaman yağmur yağdı
Yollar mı bu kadar uzaktı
Yoksa sen mi yağmur perisi

Yağmur yağsa geriye döner misin
Yağmur yağsa yeniden sever misin
Gitme kal yağmur perisi
Gitme kal yağmur perisi

Sözlerin ne zaman hüzünleşti
Ne zaman gökler inledi
Sözler mi bu kadar serindi
Yoksa sen mi yağmur perisi

Yağmur yağsa geriye döner misin
Yağmur yağsa yeniden sever misin
Gitme kal yağmur perisi
Gitme kal yağmur perisi

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:15 PM
Yağmurun Koynunda

Yağmurun koynuna uzanıp
Yıldızları saymaktı
Bu gece yaptığım, yapacağım
Altı üstü ağlamaktı...

Unutmadım dün gece
Ne seni ne de sevdalı başımı
Dün gece yağmurun koynuna uzanıp
Sessizce ağladım
Ama mutsuz değildim...
Seni seviyordum...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:15 PM
Yalan...

Tümden gelip tüme varan bu gerçekler
Ayın güneşin üstüne ettiğim yeminler
Duysun bütün dünya diye anlattığım hikayeler
Sus konuşma diye verdiğim tüm o sözler

Yalan yalan yalan
Yalan yalan yalan hepsi yalan
Yalan yalan yalan
Yalan yalan yalan koca bir yalan...

Bir sevginin uğruna verdiğim ömürler
Sessiz gecenin koynuna eklediğim sözcükler
Bir tek yıldız uğruna harcadığım saatler
Yalandan gemilerde sevdiğim öyküler...

Yalan yalan yalan
Yalan yalan yalan hepsi yalan
Yalan yalan yalan
Yalan yalan yalan koca bir yalan...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:15 PM
Yalanlar Söyleme

Yalanlar söyleme bana
Ellerin yanacak görmüyor musun
Yalanlar söyleme bana
Gözlerin yanacak duymuyor musun

Zaten bu dünyada yalandan çok ne varsa
Sen hala yalanlar arıyorsan
Yalanlar incitir beni
Yalanlar incitir seni
Yalanlar koparır bizi
Yalanlar istiyorsan benden uzaklarda ara

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:15 PM
Yalnızca Senin İçin…

Hepimiz bir şeyler aradık
Hepimiz bir yola çıktık
Kimimiz para bulma derdinde
Kimimiz bir şehir kurma derdinde
Kimimiz koca bir ülkeyi ele geçirme derdindeydik…

Ben hep seninle olmayı bekledim
Dünyaya geliş amacımı sana ulaşmak olarak bildim
Hep seni bekledim aynı yerde
Kimisi mutluluğu uzakta ararmış
Ben hiç uzakta aramadım
Hemen ayaklarımın dibinde
Burnumun dibinde bitecek gibi sanki
Hep seni bekledim
Her an…

Yüreğimin kıyılarına ayak bastığımda
Uzaklara gittiğimde
Gökyüzünün en uzak noktalarına gittiğimde bile
Hep seni bulmak ümidiyle geri döndüm bu şehre
Ve bu şehrin her taşında
Senin ayak izlerine basmadan koşuyorum uçarcasına…

Hiç incinme diye
Gözlerinden bir damla yaş akmasın diye
Bütün çabam sana layık olmak için
Seni seviyorum
Onuruna layık olmak için
Sana bu dünyayı
Bu hayatı doyasıya bir kez daha yaşatabilmek için
Ve tüm çabam sana dürüst olabilmek için…

Kimimiz para için geldik dünyaya
Kimimiz bir şehri yeniden yaratmak için
Kimimiz doğurmak için hırsı
Kimimiz öldürmek için
Ama ben seni bulmaya geldim bu dünyaya…

Yalnızca seni bulmak için beklerim burada
Ve bu şehir,
Bu şehir tek bir onura layıktı
Seni bulma ümidime
Seni uzaklarda da olsa bulmak
Yüreğime yüreğini katmak
Kalbimin içinde seni okumak
Tek ümidimdi
Ve ben bu dünyaya yalnızca seni bulmak için gelmiştim

Amacımız yoktu
Kimileri susardı
Kimimiz şarkı söylerdik
Kimimiz şiirler okurdu delicesine
Hepimizin bir amacı vardı
Benim amacımsa
Yalnızca sana ulaşmaktı…

Şimdi seni bulduğum yerde doyasıya sarılmak istiyorum
Ellerini tuttuğum gibi rüyalarımda
Gözlerine baktığım gibi
Su gibi
Yüreğinin kendisi gibi
Yalnızca,
Bir tek
Senin için geldim dünyaya
Onuruna layık olmak için…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:15 PM
Yalnızlığım...

Daha bir sana düşkünüm bu günlerde
Sana çok yakın ve hayata çok uzak
Daha bir üşüyorum *******i sende
Yanında olduğum herkes kadar sıcak
Yanında olduklarım kadar konuşkan değilsin
Tanıdık bildik hoş gülümsemelerden uzak…

Daha bir tutkunum sana son günlerde
Gittiğinden beri sevdiğim kelebekler
Geleli kış günleri daha da üşüyorum
Sende soluyorum her nefesimi
Ve bir dakika bile terk etmiyorsun beni…

Daha bir titriyor ellerim şu günlerde
Biraz daha bitkin kalkıyorum yanından
Daha uzaklara gitmek istiyorum senden
Her şey terk ediliyor biliyorsun
Ama bir tek seni terk edemiyorum…

Daha bir sıkı sarıyorsun beni yalnızlık
Daha da sıkılıyorum ben artık
Gözlerimin ıslaklığında çocukluğum kadar
Bir o kadar daha yakınıyorsun bana
Ve beni terk etmiyorsun be ayrılık…

Daha bir susuyorum son günlerimde
Belki aldığım son nefeslerimde
Belki de ömrümün en son dakikasına kadar
Hep yanımda olacağını hissettiriyorsun
Daha da üşüyorum şimdi yalnızlık…

Daha bir çocuklaşıyorum yavaşça
İrkiliyorum her gece soğukluğunda
Yorganım kayıp düşüyor üstümden
Ellerini hissediyorum tüm soğukluğuyla
Korkuyorum beni bırakıp gitmeyeceksin…

Daha bir inanıyorum artık varlığına
Hiçbir yere uzaklaşmadan kalacağına
Ellerimi asla bırakmayacağına
Belki üşüyeceğime ama sensiz kalmayacağıma
Daha bir yaklaşıyorum sana alışmaya…

Korkarım ki yalnızlık sen
En büyük aşkım olacaksın hayatımda
Ve asla beni terk etmeyen tek sevgili
Hayatıma girip hiç çıkmak istemeyen
Beni terk etmeyen ilk aşk kalacaksın…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:15 PM
Yalnızlığımda Bir Gül...

Her yeni gidişe hazır bir gelincik belki
Her susuşa direnen bir kardelen gibi
Hiçbir şeyi sevmeyen kaktüs bakışlarda
Solmuş kalmış bir yediveren belki…

Solduğun saatlerde akşam sefası
Yandığın saatlerde bir karanfil
Ölümsüz bir sarmaşık belki
Direnmiş bir hanımeli karanlıkta…

Susarken solan bir deste gül
Ağlarken hıçkıran bir gonca gül
Suskun şiirlerde bir papatya
Bir kır çiçeği ağlayan nağmelerde…

Göç ettiğin limanların kokusunda
Bir gülüm buğusunda yanan fenerler
Ölümü anlamayan yaşlı gözler
Çare bulunmamış ölümüne zencefiller…

Uçurum bakışlarda kaybolmuş nergisler
Sessizlikte kaybolmuş fesleğenler
Unutulmuş ve kurutulmuş sevgiler
Umutsuz bir yanış gibi güller…

İşte seni sevdiğim
Bu kadar yanışın ardına açılan pencereler
Bir seni arar bir beni sorgular
Düşündüğüm kadar içten
Bir çiçeğin adı kadar gül
Bu şiirin ardından sen hep gül…

Ben de belki gülerim bir gün
Belki bir gün biter bu hikaye
Gülümser mezarımdaki çiçekler
Adı sanı belirsiz olsun ama
Uzak olmasın mezar taşımdan güller…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:15 PM
Yarım Söz...

Hayata her sarılışımızda yeni bir doğuşun izlerini taşıyan özümsenmiş bir nefes kadar taze bir güneş doğar. Değerini bilmediklerimiz vardır. Ve en değerli hazineye bile değişmediklerimiz. Bazen bir hıçkırık kadar derinden duy**** öfkeli bir ses, bazen ise gözyaşı serinliğinde sessiz bir çığlık; hissettiğin kadar sarar seni&

Hayata yeni ayaklar basarsınız. Her defasında yeni bir şeyler öğrenir ve acılarınızdan da paylar çıkarırsınız. Yazmayı uzun zaman unutmuş bir yazar edasıyla kalemi elinize alır ve bembeyaz kağıtları karalamaya başlarsınız. Her defasında yalnızlığın ne kadar acıttığını düşünürsünüz. Her noktada eski bir hikayeyi bitirir ve her paragrafta yepyeni taze bir hikaye yaratırsınız&

Yazıklarınızın okunması veya okuyana ne vereceği aklınıza gelmez. Yazarken yalnızca içinizden geçen tasvire ayak uydurursunuz. Her satırda yeni bir soluk alır ve noktasına kadar o nefesin zevkini çıkarırsınız. Tıpkı yakıp ömrünü tükettiğiniz bir sigara gibi&

Bu yazıda asıl olan şey gülmeyi nasıl unuttuğum. Bugün göz yaşlarımdan oluşan bir perdenin arkasından baktım hayata. Hayatta aslında güzel görünen onca şeyin aslında bir çuval pislikten başka bir şey olmadığını da satırlarıma eklemek isterim. Örneğin aşk dediğiniz kapıyı vurup çıkıncaya kadar süren aptal bir duygu&

Nedir yani diyeceksiniz kimileriniz bu yazıyı okurken. Tabi ki bir tür yazar saçması. Her şeyin eninde sonunda tanrıya ulaştığı bir dünyada tanrıya kötülük ulaştırmak ne derece doğrudur merak ediyorum. Tanrının yarattığı iyiyi kötüye çeviren bizler neden elimizden gelen bütün güçle bu kötülükleri geri çeviremiyoruz?

Kimi zaman gözlerimden akan yaşların sebebini soruyorum kendime. Acaba kendi içimde yaşadıklarım mı yoksa bana dışarıdan yaşatılanlar mı? Yoksa kaybettiklerim? Her ne ise ne acıttığı kesin. Yoksa ağlamazdım bu kadar hoyratça gözlerime kı****&

Verilenler alınmaz. Alınsaydı verilmezdi zaten. Ama ne alırsanız alın, ne verirseniz verin; bir insana verilebilecek en kötü şey unutamayacağı acılardır. Onlar doğanın ya da insanın birine verebileceği en kötü hediyeler. Hediye diyorum. Çünkü hediyeler geri alınmaz. İyi ya da kötü verilmiştir. Elimize bir kağıt parçası gibi tutuşturuverilmiş; bencilce&

Hiç birimiz inciler takıp koşmuyoruz sevdiklerimize. İnsanlardan aldıklarımızla sevdiklerimize ulaşıyor ve onlara aldıklarımızı sunuyoruz. Oysa ki içimizdeki güzellikleri sunmak varken sevdiklerimize. Her ne olursa olsun insan, böyle hediyeleri reddedebilmeli bence. Belki zorla iliştiriliyor bir tarafımıza bu hediyeler. Yara mı dersiniz, yoksa ölümcül bir iz mi? Her ne ise ne acıtıyor. Yalnızca bizi değil bütün dünyayı&

Belki kanatıp yüreklerimizi akıtabilsek dışarıya o zehirli menekşeleri&.

Olmuyor. Dokunuyor bir şeyler her dakika. Bir yanımızdan çimdikliyor gidenler. Her defasında karşımıza dikiliveren Azrail gibi. Sizler ne derseniz deyin. Azrail bile bu kadar acıtmıyor can alırken. Bir kez öldüm. Ölümü de bilirim&

Saplanan hançerler içimizde öyle bir yere dokunuyor ki; komple söküp alsa kalbimizi bu kadar acıtmayacak belki. Ama nereye uzatırsanız uzatın hançeri canınız yanıyorsa eğer, ne için yanıyorsa canınız onu o kadar seviyorsunuz demek ki&

Dokunmaya kıyamadıklarınız, uğruna yollar aştıklarınız, onun için can verdikleriniz& Hiç düşünmeden dokunabiliyor bir yabani hislerinize. En derin noktanızdan yaralayabiliyor sizi. En olmadık anda yakalayıp kalbinizi sizi soluksuz bırakana kadar sıkabiliyor işte&

Gördüklerime mi yanayım yoksa bildiklerime mi, duyduklarıma mı? Gözlerimin önüne geliyor görmediğim şeyler. Her an kaçtığım ama ne olduğunu bile bilmediğim korkular. Canımı hiç bu kadar yakmamıştır eminim dokuz sene, her gün yediğim dayaklar&

İncitilmek yaralanmak kadar koymuyor insana. Bir insanı bıçakladığınızda unutup gidebiliyor. Ama yüreğine dokunduğunuzda milyonlarca yıl geçse; unutulmuyor&

Şimdi diyeceksiniz ki neden bu kadar öfkelisin? Yok bi anlamı. Her şeyin bir anlamı vardır derler. Her şeyin bir sebebi. Bazen sebebi olmuyor ölümün bile. Ve bazı şeylerin; hesabı sorulmuyor&

Gidişler bizler içinse dönüşler de bizim içindi. Ama öyle yollar var ki; dönülmüyor&

Bu yazı yarım kalacak sanırım. Belki yarım asır içinde dönüp tamamlarım. Aklınızda bir muamma kalacaksa eğer ve dönüp bir kez daha neyi eksik okudum diye dönecekseniz dönüp bir bakın. Belki sizlerin hayatlarında eksik olan parça bu yazının içinde bir yerde geçiyordur. Ve belki bu yazıyı benden başka biri tamamlayacaktır. Ben ise belki göreceğim belki de hiç&

ANKARA

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:15 PM
Yarınlar...

Gözleri kapalı
Elleri tutuklu
Yüreği yaralı
Kapıları kapalı...

Bir yarın düşün yine
Otur ve hayalle
Ne olacaksın günün birinde
Para saymayı bilmeyen bir zengin
Ekmek alamayan bir fakir
Ya da ne bileyim bir çöpçü...

Bir yarın kur ellerinle
Kırgınlıkların olmadığı
Sevginin yüceldiği
Acının olmadığı
Dünyanın yıkılmadığı bir yarın...

Bir düşün yine
Kelebekleri incitmeyen
Sevgileri yok etmeyen
Hisleri öldürmeyen
Seven çocukların olsun
Onlara da öğretebil saygıyı...

Bir yarın daha kur yine
Tüm dünya kardeş olsun
Düşmanlık kovulsun
Kalbin ölürken huzur dolsun...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:16 PM
Yazacaktım Ben Sana

Yazacaktım ben sana
Ama dinlemedin
Öylece boynu bükük
Yaralı bıraktın beni
Kaldırımların ortasına...

Öfkenden yıkıldım
Soldum sarardım
Kahroldum önce
Titredim biraz da
Belki yalnızlıktan
Belki eskiden kalma hisle...

Yaralandım biliyorsun
Sen gidiyordun öylesine
Nereye neden yazmamıştın
Sadece gidiyordun
Belki sıkılmıştın
Belki kırılmış
Ama ben sana yazacaktım...

Yazacaktım seni sevdiğimi
Kırdığım zamanların nedenini
Seni senin için kırdığımı
Sana hissettiğim değeri
Ben sana yazacaktım...

Hemen gidiverdin öylece
Hiç dinlemeden
Yazdıkların duruyor hala cebimde
Koskocaman bir deste
Ben de sana yazacaktım
Ama okumamıştım henüz
Son yazdığın kağıdı
Hala okuyamadım
Ama yine de yazacaktım...

Solgundu yüzün
Kızgın gibiydin
Kırılmış bi yerinden
Yaralanmış gibiydin
Cesaret edemedim okumaya
Ama okumasam da
Ben sana yazacaktım...

Demek ki ayrılığı yazmışsın
Gidecekmişsin bir şey demeden
Ama ben sana yazacaktım
Gitme diyecektim
Bırakma ellerimi
Ben sana yazacaktım
SENİ SEVİYORUM
Ben sana bunu yazacaktım
Gitmeseydin
Ben Sana Yazacaktım Gülüm...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:16 PM
Yazdıkça...

Yağdıkça kırık bir öfkeyle doluyorum yağmur
Gözlerimde hep paramparça bir onur
İçimde öfkenin en derin makamında bir şarkı
Seni arıyorum ellerim paramparça
Düştükçe içimde bir şeyler kırılıyor kaldırımlara
Sana yazdıklarımda biraz sevda biraz gurur…

Ağladıkça gökyüzü tebessüm ediyorum sana
Aktıkça sular daha derin bağlanıyorum derinden
Sıkı sıkı sarılıyorum senden kalan hatıralara
Ellerimde çiçeklerle bekliyorum *******i kapında
Dudaklarımda saçma bir gülümseme her an sana…

Saçmaladıkça daha şiddetli dönüyor dünyam
Öfkelendikçe kırılıyor çocuksu düşlerim
Gözlerimde asırlardan kalma bir hayal
İçimde senden kalma küflenmiş bir aşk
Taşıdıkça bu yük daha ağır oluyor
Çok zor oluyor da dönmüyor dünyam…

Kaşlarımı çattıkça yine aynı gülüş geliyor aklıma
Yıllardan kalma bir tebessüm kırılıyor
Ben de sana yolculuğa başlıyorum yine
Yine aynı hayallerle doluyorum aynı saatte
Hiç kimse aldırmıyor artık kaş çatmıyor aşkıma…

Yazdıkça bahara yakın oluyor her satırda kalbim
Yağdıkça daha anlayışlı oluyor her damlada yağmur
Estikçe daha bir öfkesi kırılıyor rüzgarın
Ve ben bilinmezlerin kuytusunda seni ararken
Aradıkça daha bir yaklaşıyorum dayanmıyor hislerim…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:16 PM
Yemin Ettim...

Tükendim gözlerime
Bile bile yaktım kendimi
Sustum sesime
Yandığım o sokağa
Dönmemeye yemin ettim
Dönmemeye yemin ettim sana…

Tükendim sözlerime
İsteyerek attım içimden seni
Tutamadım gözlerimi
Her yangınıma seni yaktım
Beni yaktım bildiklerimle
Bile bile kendime düşman oldum
Dönmemeye yemin ettim
Dönmemeye yemin ettim sana…

Tükendim ellerime
Bile bile yaktım şiirleri
Sokakları yağmaladım
Kaldırımları dost ettim kendime
Dünyayı zehir ettim
Dönmemeye yemin ettim
Dönmemeye yemin ettim sana…

Tükendim yüreğime
Bir yemin ettim sarhoşluğunla
Bir yemin ettim sözlerime
Bir yem,in ettim gözlerime
Yandım
Yandırdım kendimi ellerimle
Sönmemeye yemin ettim
Sönmemeye yemin ettim sana…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:16 PM
Yıldız...

Evet bir yaprak düşecek
Gözlerin ıslanacak
Sonra bir yıldız kayacak gökyüzünden
Sen doyasıya ben ölesiye ağlayacaksın…

Evet bir sözcük kalacak dudakların
Elveda diyecek üşüyecek
Düşerken sana seslenecek yıldız
Tut beni
Tut ellerinden ya da kuyruğundan
Yakala sana bir şey söyleyecek
Duyacaksın
Birden coşacak gözyaşların
Keşke diyeceksin
Bir kez de ben sana söyleseydim…

Evet sonra susacak gökyüzü
Hıçkırıkları boğulacak
Sesi susacak
Güneş çıkacak
Ve tüm yıldızlar
Bir sonraki karanlığa kadar kaybolacak…

Evet yıldızlar gene orada olacak
Ama bir eksik bir fazla
Yine de milyonlarca yıldız içinde
Gözlerin bir tek yıldızı arayacak
Avuçlarına bakacaksın
Titrediğini göreceksin ellerinin
Ağlayacaksın
Engel olamadığını anlayacaksın ve de buna…

Evet son sözü seni seviyorum olacak yıldızın
Düşlerinde kalmayacak hiçbir zaman
Her an düşüneceksin ki
Bir düş değildi hiçbir şey
Ve hiçbir şey bu kadar hayal değildi
Ne kadar ağlasan da
O yıldız eski yerinde olmayacak artık…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:16 PM
Yıldızlar ve Sen...

Süslü mısralar mı dersin şimdi yazdıklarımın tümüne bir kalemde. Aslında isyan edilmiş bir hayatın haykırışlarıdır onlar…



Herkesten ve her şeyden gizlice beslediğim düşler kimi zaman kırılıp kalbime batar; ondandır bu çığlıklar. Kimi zaman her şeyden sakındığım gözlerime batar düş kırıklarım; ondandır bu ağlamalar. Sessizce yanan akşam fenerleri gibi yakıp kalbimi bir köşede bekledim seni her gece. Ondandır bu yalnız kalmalar, içten feryatlarıyla…



Bilindik bir hikaye değil tabi ki uğruna yazdığım. Bilindik şeyler basit olur bilirsin. Bilinmedik ve alışılmadık olmalı aşk. Hiç beklemediğin anda çıkıp gelmeli. Darbeler vurmalı kalbine derinden. Öyle ki; ağlatmalı…



Buruk ve kırık sevgilerden geçip sonra bir deniz kıyısında oturmalı. O zaman sevmeli çiçekleri. Hatta acıyı bile sevmeli sende. Her şeyden vazgeçebilmeli. Tükenmeli yeri geldiğinde. Bilinmedik bir anda ağzından kaçıvermeli seni seviyorum diye. Apansız. Hiç beklenmedik o anda söylenmeli…



Düşünüp taşınmaya hiç vakit ayırmamalı. Ve zamanı kaybetmemeli. Her şeyin bir bedeli var evet. Kimi zaman hayattan vazgeçmek, kimi zaman zamandan…



Neyse şimdi yıldızları tutmaya çalışırken en değerli yıldızı tutmuş bir çocuğun mısraları diye değerlendir bu yazdıklarımı. Sana adanmış bir kalple ve sınırsızca; seni seviyorum…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:16 PM
Yine Aklımda...

Kimi şarkılar düştü aklıma
Ateşten bir kor oldu bende
Sessiz haykırışların hakkını veremedim
Susmakla yetindi dudaklarım
Öykündüm sana her öykünün ardından
Her sinema perdesinde sen geldin aklıma
Aklımın ucunda seni vurduk kalbime…

Ve şarkılara düşman oldum *******i
Adını sayıklamadılar diye
Her birine gül doldurdum saksıların
Her saksıda seni büyüttüm sevgilim
Yalan oldum gonca gözlerinde
Ve ben bir yalanı yaşadım sende…

Kimi şiirler düştü bahtıma
Seni yaraladılar bende
Ve ben her terk edişimde sana adamdım
Sana döndü ayaklarım
Ve ben her gidişimde sana yandım
Ağladım aldandım çocuk düştüm
Yaralandı içimde duygular
Ve ölmeye yakındı her zaman babalar…

Kimi kaldırımlara düştü çocukluğuma
Soğuk ve ıslaktı hep yalnızlık
Ve biz her şiirde daha da yalnızdık
Hiçbir an bakışmadık
Ve hiç bir an baş başa kalmadık
Ama biz hep yalnızdık
Birimiz sigara birimiz dumanıydık
Ve biz her zaman ölmeye daha da yakındık…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:16 PM
Yitik Anlam...

Bu, adına yalnızlık diyemeyeceğim bir sessizliğin öyküsü. Çünkü hiç bir yalnızlık meleklerden uzak değildir...

Sana yazdıklarımdan derleyip toparlayabileceğim en büyük hediye ne olurdu bilemiyorum. Var olduğuna inandığım ve bunca nefestir peşinden koştuğum sen, her defasında karşıma çıktığını sandığım bir efsanesin. Bir insana hediye edilebilecek çok şey vardır belki ama bir efsaneye verilebilecek en güzel hediye galiba bir ömür olurdu. Yani sana adadığım bu yalnızlık hikayesi; koca bir ömür...

Bu yalnızlık hikayesinin neresinde meleklerin olduğunu, nerede yıldızlar yakalamam gerektiği ya da onları gökyüzümün neresine yerleştirebileceğimi henüz tam olarak kestirebilmiş değilim. Bildiğim şey hayatımın her dakikasını seni düşünerek geçirdiğim, ki bu da bütün nefeslerimi sana adadığım anlamına geliyor...

Umutlar kimi zaman bir yol kenarında karşımıza çıkarlar, kimi zaman ise deniz ortasında ıssız bir adada. Hiç bir ıssız ada ise ıssız sanıldığı kadar ıssız değildir oysa. Melekler vardır o adaya ada olma özelliğini bahşeden...

Sularla çevrili bir hayatın her damlasında bir yalnızlık şarkısı söylenir durur. Her dudaktan ayrı nameler ve ayrı sözcüklerle çıkar kimi zaman, bazen en bilindik sözler milyonlarca ağızdan milyonlarca yürekten aynı anda çıkıverir...

Her yalnızlığa bir damla su, her damla suya bir şeker tanesi gerekir. Aksi halde bu hayata dağıtılmış zehir zerrelerine derman bulunmaz muhakkak...

Şimdi yine düşünüyorum avuçlarımızdan geçen onca dünya malından sonra şu anda avuçlarımızı açtığımızda içlerinde ne var acaba. Mutlak bir yalnızlığın anatomisi elbette. O yalnızlığı yalnızlık yapan şey nedir? Bir buruk tebessüm anında çekilip yıldızlara gönderilen fotoğraflarımız olsa gerek...

Belki bir gün o albümdeki buruk tebessümlerimiz yitik anlamlarını bulurlar ve biz de onlara ait oldukları şükran borcumuzu öderiz...

Buruk tebessümlerimin, yitik anlamı; dilerim tebessümlerim nefes alırken seni bulur...

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:16 PM
Yok Adamım...

Yok adamım yalnızlık değil
Öyle olsa çoktan geçerdi
Bilinmedik bir hastalık bu
Yalancı bir bahar gibi
Gelip geçici ömrümde…

Bir gün ben de çekip gideceğim
Bilinmedik bir an gibi
Belki bir hıçkırık gibi
Belki solarak giderim
Belki yan yatan bir gemi gibi…

Yok be adamım anlamsızlık değil
Anlamsızlık olsa biterdi
Bitmek bilmeyen bu hayat kavgası
Kim bilir nerede son bulacak
Anlamsızlık deme buna
Gel biz buna bilinmezlik diyelim…

Belki çare bulurlar bir gün yarama
Sevip inandığımız dostlardan
Belki bir medet alırız diyorum
Sen buna ölüm deme
Geri gelirim gün gelince
Ağlama, gitmek dönmemek değil…

Yok adamım ağlama sakın
Delikanlıyı bozar belki gözyaşları
Belki gözyaşları çare bulur ama
Sen yine de ağlama
Gözlerinden yaş,
Gönlünden telaş
Yıldızlar kadar uzak olsun…

Sağol be adamım…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:16 PM
Yolcu...

Kalkıp gidiyorsun arkadaş
Bir sözün yok hayata
Her şeye direnmişsin de
Sen de benim gibi
Bu yolun sonunda tükenmişsin…

Tam bitecek derken
Yetişecekken sevgiliye
Tam işte orada diyecekken
Sevinecekken çocuk gibi
Sen de düşmüşsün; benim gibi…

Ne kadar zaman geçecek
Ne acılar tükenecek kimbilir
Ve her kaldırım taşına
Adını yazacaksın daha
Sürünürken bu yolda…

Bitmek yakışmaz bize
Tükenmek ayıp değil mi
Aman diyeyim bırakma
Bu amansız mücadeleyi…

Bizler tükenmeyişimizle
Vazgeçmeyişimizle kaldık ayakta
Bırakmadık yolları
Tüketmedik asla ve asla
Bu gözü kör umudu…

Haydi dostum kalk şimdi
Sen de giyin kefenini
Yeni bir yol bekler bizi
Ölüler ülkesinde bir muamma
Gidelim Azrail kardeş
Melekler bekliyor bizi…

Rüya Deniz Demir

GooD aNd EvıL
04-17-2009, 08:16 PM
Yorgunum Anne...

Yorgunum.
Asırlardan kalma bir yalnızlık içinde,
Elimden geleni ardıma koymadan,
Daha dün gibi;
Her mısrada sen kokan,
Her ayrılıkta seni yaşatan,
Ve umutları halı altlarına saklatan...
Yorgunum anne; çok…

Yorgunum.
Ölümsenmiş bir deniz gibi hasretin,
Kokun dün gibi burnumda hala,
Kızgınım sana ve bir o kadar çaresiz,
Ellerim o kadar küçük değil...
Dudaklarımda sevginin sıcaklığı,
Yüreğimde iyinin inancı kalmadı.
Tükenmiş bir serçenin kanadı gibi,
Usulca çarpıyor yüreğim.
Eski heyecanlardan bihaber
Yorgunum anne; yalnız…

Yorgunum.
Öksüzlüğün bağrındaki bir çocuk gibi.
Uzaktan gelen her sese kulak kabartan,
Öyle mektup bekleyen her çocuk gibi.
Kokunu getiren,
Birkaç dakika sonra getirdiği gibi götüren,
Asırlık hasretlere gebe bir rüzgar gibi.
Yorgunum anne; suskun…

Yorgunum.
Ağlamaklı bir deniz fenerinin ışıkları gibi,
Tükenmiş bir ömrün anlamsız nameleri gibi,
Zavallı bir yağmurun son demleri gibi,
Şehirlere öfkeler düşüren çığlar gibi,
Ve ben yorgunum; yorgunum sadece…

Yorgunum.
Üşümüş ellerim, hangi sıcağı sen zanneder,
Ve hangi inanca kulan verir bir daha?
Hangi anlamsız şiir beni ben yapar bir daha,
Hangi sefil düşman son darbeyi indirir bileklerime?
Bilmiyorum anne; yorgunum…

Yorgunum.
Anlamsızlığın anlamı kadar,
Muammalı bir saatin derbeder kordonu kadar.
Ve yağmur kadar anne,
Ve insafsız bir kahpe kalbi kadar,
Sonuna kadar batmışım.
Tutsan ne yazar artık ellerimi,
Düşüncelerimi dinlesen,
Sohbet etsen yeniden,
Diriltebilir misin ölü düşlerimi?
Ve sökebilir misin,
Kalbime batan bu düş kırıklarını?
Ben çok yorgunum anne; gidişin kadar…

Yorgunum.
Ne sen sen olabilirsin artık,
Ne de ben eski demlerimde.
Zaman da yorgun anne;
Çocuklar gibi.
Gökyüzü yorgun,
Saatler gibi.
Yağmur yorgun,
Titreyen kuşlar gibi.
Ve ben yorgunum ben;
Hiç yorulmak nedir bilmeyen ben.
Yorulmadan seni seven ben.
Her şeye inat ve tüm yaşanmışlıklara rağmen,
Yorgunum; seni sevmekten...

Rüya Deniz Demir