Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Ekrem Bozkurt


Sayfa : [1] 2

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:12 AM
1 Numara

Kendimi şair saymam
Fakat bir numara aşığım.
Şiir yazdığım bu yüzden,
Kelimelerle oynayışım...
Şiirlerimi toplasan:ben...
Yazdığımen...

Kim görmüş karınca ezdiğimi
Kime ne kötülüğüm dokunmuş
Gülümsemem vardır kendimce
Ama sımsıcak,ama dudakta donmuş...
Düşüncelerimi toplasan:evren...
Düşüncemen...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:12 AM
Ağaç

‘’Ormanlarımdan bir dal kesenin; başın keserim.’’
Fatih S.Mehmet.
-Canımız garantide; gerisi, Allah kerim...-


Bir deli ağacım ben; güneşle tutuşurum,
Apansız; güpegündüz yağmurla öpüşürüm.
Ayağımı otlar sarar; damarımı,özsuyum;
Saçlarımı yel tarar; ne nazlı büyümüşüm! ..

Karanlık *******de; hışırtılı koynumda,
Bir bir alıp saklarım; yıldızlar büyütürüm...
Can vermezsem,bir baltanın ucunda
Nihayetim,olmak; belki, kötürüm...

Canım ister iki çift laf etmeyi...
Dalımdaki; serçeyle...konuşurum.
Düşen bir avını vermedim diye,
Bilirim:bana garez besler, uçurum...

Bazan; asar çocuklar,pabucum yoktur diye...
Bir eski kundurayı dallarıma...hediye! ..
Bir kuşun gagasında,bir zeytin dalıyım ben,
Yürüyüp gidivermek; bazan... aklımdan geçen...

Bileğimi balta keser,saçımı yakar kurum...
Etrafı kel tepede; bir başıma uyurum! ...
Zaman siler gölgemi...kuşlar da,gelmez artık!
Yazgımızı fidanlara,bir tür; miras bıraktık...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:12 AM
Ahir Zaman Nehir Zaman

Bir nehir için en güzel ad,zamandır.
Bir kadın için,en kötü seçim de...
Aşk bıçak sırtıysa,zaman pas.
Aşk zehirse,panzehir zaman.
Yine de,sel gider,kum kalır,
Her şey kalksa da ortadan.

Bir nehir için en güzel ad, zamandır.
Akar yıllar bir su gibi,yatağından.
Yazgısıdır insanın,sürüklenir.
Emektar bir tekne gibi örselenir.
Son limana varıncaya kadar
Üstelik de,ayrılamaz,bu mecradan.

Bir nehir için en güzel ad,zamandır.
Olanaksız, akmayı unutması...
Ne yası biter,ne de sevdası.
Üzerinde tekneler,kayıklar,gemiler...
Bilumum, dünyevi hayaller görürüz
Zaten,havadan-sudan,ölümümüz...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:12 AM
Akdeniz Kıyılarında

Zeytin renkli bir gökyüzü altında
Kuşlar bütün sürüngendir:
Gün,çoktan tutuşmuştur bir ucundan...

Piramidin zirvesinde Ramses II,
Merdivenleri söküp almıştır, zaman...
Çöl rüzgarı...sıcaklık,bilmem kaç Fahrenhayt derecesi...

Gündöndü çiçeklerinin ardındaki gün,
Bütün utangaçlığıyla gizlenir...
Arslanlar mahcuplaşır önünde,sfenkslerin...

Akdenizin pırıl pırıl sularında
Masmavi tuzlar,istridye avcıları...
Sualtı bitkileri...karışmıştır.

Birkaç damla su damlar, kaktüsün çiziğinden,
Islar dudaklarını bir garip kertenkele...
Yada, bir sürüngen...

Ve...herşeye rağmen,türkü söyleyen
Kara derili adamlar,
Ürkütür,zehirli örümceklerini...Afrika’nın...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:12 AM
Akışı Durmayan Su

I
Su akar,zaman akar...
Ömür akar... sevdam akar.
Seni görmesem de,
Sesini duymasam da...
Sana çevrili, ibrem

Sana güdümlü bu yürek,durduramazsın!
Bu gönül, sana akar...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:12 AM
II
Kuşlar yırtarak geçer göğün mavisini
Ağlamaklı,nemli...göz renkli bulut.
Eflatun veçakmak çakmak gürlemeli...
Deli rüzgarlara tutulu...kalbim,
Adamakıllı...

Netameli, zamanın oyduğu asırlık çınar
İlk zaman tertemiz,masum,çocuksu...
Sonra...kirli, kar...

Neden, kalbin hislerime bir duvar?

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:12 AM
III
Gözlerin..derin bir uçurum...
Öyle ki,soluksuz uçarım, dibe kadar.
Bitmez sana anlatacaklarım,
Uçuşur yüreğim,kanat çırpar...
Beni, dinlemelisindir...

Yalınayak ve perişan bir çocuktum.
Parçalandım; birden fazla...ve...çoktum.
Gözlerim mi kırıldı,tuz ve buz?
Yüreğim mi ayrıldı,bedenimden?
Az çekmedi bu gönül, senden...

Delice çıldıran suda
Gümbür gümbür sensizlik...
Beni önüne katar...

Bir yanım kor,
Bir yanım kar...
İkircikler içindeyim...üstelik üşüyorum.
Ruhumu,ruhunla sar...

IV
Kaş çatar sana,bu yürek...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:12 AM
Aman

Aşkla; yürek… Küçük Ağrı…
Hasret başımızda, duman…
Kara yazı, yazmış, kalem…
Ayrılık; bir tozar… aman!

Alçaklarda, kar, olur mu,
Gönlüme, bahar, gelir mi,
Heybetli bir dağ misali
Ayrılık; kol, gezer…aman!

Gülmek var mı şu kaderde
Hiç baht yokmuş derbederde
Bir yanda var, gurbet…serde
Ayrılık; yol, çizer…aman!

Bin derdime bir dert katar
Gece benimle bir yatar
Bu ayrılık bize yeter
Ayrılık; göl, Hazar …aman!

Aşığa Bağdat sorulmaz
Sevdaya hesap verilmez
Gönül sevdadan yorulmaz
Ayrılık; kem nazar…aman!

Şahin olup uçanları
Bu sevdadan içenleri…
Bu dünyadan geçenleri…
Ayrılık; kor geçer…aman!

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:12 AM
Anadolu

Bir zamanlar; uyumalardan önce...
Kurardım; tarihin o,toprak tadını...
Örenlerinin; nemli,sağlam,ıslak duvarlarını...
Sevdiğim kadını,öper gibi... öperdim.

İzlerken; eski uygarlıkların düşünü...
Ayak seslerini bile,duymaktayım...uluorta...
Gözlerönüne, açık...serilmededir:
Gizlisi saklısı olmayan bu toprağın, üzerinde;
Bahçe bellerken fışkıran tarihin...
Anlatılmaz heyecanı içindeyim!

Yazgısıdır,Anadolu’nun...tarihe analığı...
Bu topraklarda fışkırdı bereketi,Kibele’nin.
Bir yanda, eski ion kentlerinin büyüsü...
Bir yanda, gökkubbeyi taşıyan minareler...
Ve...tarihi; kendince yargılayan; bir rüzgar,
Dağıtmıştır! oraya-buraya...eski uygarlıkların,
Hüzün,düşün ve buruk artıklarını...

Ey! Eski uygarlıkları,tarihin...
Ve...paha biçilmez zenginlikleri...
Yolunuz düştü,bizlere...
Miras bırakılması gibi; zamanın...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:13 AM
Anadolu Destanı

Hakkın arar,Pir Sultan’ım,Yunus’um,
Toprağına,’’Sadık Yarim’’ der,Veysel…
Karac’oğlan, Dadaloğlu’m, Emrah’ım…
Sırma saçlı gelinlerin yurdu, hey…

Aşıkların destan yazar dağlarda
Alparslan’la erdin sen muradına…
Selam senden düşmanına, dostuna…
Mert oğlu mert olanların yurdu, hey…

Dağlarında çiçeklerin Salınır
Köroğlu’nun diyarına varılır…
Anadolu’m, tarih senden sorulur
Tarih doğup; ölenlerin yurdu, hey…

Beşik oldun nice uygarlıklara
Eşik oldun nice aydınlıklara
Ölüme… gülerek atılanlara…
Kadir kıymet bilenlerin yurdu,hey…

Akdeniz’in en mavisi sendedir
Bergama’sı, Marmaris’i sendedir…
Selimiye ve Efes’i, sendedir…
Mimarların, Sinan’ların yurdu, hey…

Bembeyazdır traverten taşları…
Servilerden kirpikleri,kaşları…
Birecik’in ve Manyas’ın kuşları…
Yedi Göle dalanların yurdu, hey…

Palandöken, Uludağ’ın karları…
Truva’da, tahta atın terleri…
Kaplıcalar,gölleriyle…her yeri
Gelip gören; kalanların,yurdu, hey…

Kapadokya, harikalar beldesi…
Manavgat’ta, demet demet su sesi…
Her köşesi güzellikler…örtüsü…
Çölde vaha bulanların yurdu, hey…

Karadeniz Horon’uyla en başta…
Silifke’nin oyunları…varış ta…
Her köşesi birbiriyle yarışta…
Ata’dan,feyz alanların yurdu, hey…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:13 AM
Analar Ağası Benim Anam

Bir hayatı paylaştırdı altı kardeşe
Bir dişi kuş, elleriyle yuva yaptı…
Hiçe saydı ömrünü, göçmesini unuttu…
Zemheri,kış,kar, soğuk…
Sıcaklığına, yenildi kovuk…

Önce beden verdi, can verdi.
Çabaladı muhtaç etmesin diye…kime kimseye.
Kimseye boyun bükmedi,
Yüzünü bir kez dökmedi.
Sevgisini, ilgisini elinden geldiğince…
_Allah razı olsun_esirgemedi.
Yağmur sonrası toprak kokulum…

Ey gözü sürmelim,eli kınalım
Dağ çiçekleri kokan…sinesi.
Ana eli,öpülesi…

Yüreği bizden önce kanayan.
Canı bizden önce konan.
Bizden önce yanan…bizden önce…
Serçe kuşları kaldıran…
Sığındığım, çınar altı
Üstümde; sevgiden, karaltı…

Anadolu gibi yurt,vatan gibi diyar…
Ağımı alan esintim.
Üstüne tanımadığım, yar…
Senden gayrı yaramı
Kim sarar, nasıl sarar…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:13 AM
Anı-V-

XV-
Uzun Burunlu Otobüsler

Motor aksamı uzun burnunda olmalıydı
Muavin tarafından
Bir levye sokulup bir delikten
Burnu karıştırırcasına döndürülür
Sigara içen inatçı ihtiyarlar gibi öksürürdü önce,
İlk hareket verilir, motor tekler,bağırırdı
-Bir bakıma, ipten çekilip çalıştırılan
Deniz motorları benzeri-

Aküsü mü yoktu acaba
Belki de marş motoru…

Sonradan burunları düzleşti otobüslerin
Belki de burunları sürtüldü…
Yürüyen bir hangar görüntüsü
Mat gövde haki renkler
Yerini gökkuşağına bıraktı…
Hey gidi teknoloji
Aldı başını gitti
Her türlü konforun yer aldığı
Otobüslerle…
İnsanoğlu kuş misali kanatlandı
Öyle ki,
Trafik canavarları bile türedi…

Bir burunları sürtülmedi, onların…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:13 AM
Anı-VI-

-XVI-
Yaşlı Oyuncakçı ve Dilli Düdük

İlkokul yıllarımdan silinmeyen bir anı:
Yaşlı bir amca vardı, iki büklüm yürüyen…
Bir ayağı da aksak,hafif topallayarak
Okul vakti kullanıp bizimle aynı yolu
Her sabah, çocuklarla…sanki o da okullu…
Okul önüne gelir…tezgahını kurardı.
Elinde, bin bir türlü ıvır zıvır, rengarenk,
Albenili, çeşit çeşit, oyuncak…
Çantasında …kucak kucak
Kemerine iple bağlı rengarenk balonları
Bir şekilde havada zahmetsiz taşıyarak…
Çantasında bin çeşit düdükler, çıngıraklar…
Ağzında öttürerek lalettayin birini…

Şaşardık…düdüklerle mızıkayla konuşur.
İstediği şeyleri söyletir düdüklere
Ya da nağmeler birer sözcük olup dökülür…
Küçük öyküler bile anlatırdı düdükle…
Hiç görmedim bir daha öyle garip yetenek
İstediği sözcüğü düdüğe söyletecek:

‘’Anne, babam geldi mi’’
‘’ Geldi, geldi…’’
‘’Ne getirdi’’
‘’İnci, boncuk’’
‘’Daha…daha…’’-başka…başka…-
‘’Ekmek… sucuk’’
Şaşılacak öyküler düdükle anlatılır…

Adamın ağzındaki, konuşan dilli düdük…
peşi sıra çocuklar bir hayli şaşkın, hödük…

Meraklanıp alırdık, lakin bizde konuşmaz
Çın çın öter sadece, öykü -möykü anlatmaz.
Dökülmez içindeki kelimeler nağmeye
O kadar çalışırdık heyhat başaramazdık…
En nihayet yenilip düdükten usanırdık…

Epey gördük amcayı sokaklarda…okulda.
Ekmek peşinde koşan iyi bir adamdı o…
Çoktan ölmüş olmalı…Allah rahmet eylesin
Çalacak kimsesi yok…dilli düdük, neylesin…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:13 AM
Anı-VII-

-XVII-
Cambaz

Biz,düz yolda yürürken tökezlerdik ama, o…
Asfalt,geniş bir yolda yürür gibi rahattı…
İnce telin üstünde…bir adım daha attı
Tek ayağı üstünde hem oturdu hem kalktı…
Bisiklet bile sürdü…ipe un sermedi de(!)

Elinde tartarak bir uzun çubuğu
Adeta… göz görmeyen engelleri, tutarak…
Geçti bir uçtan uca,gerilmiş tel üstünde…

Ama,çocuk aklımdan geçemedi bir türlü…



-XVIII-
Sokakta Yürüyen Dev

Ardında çocuklardan…dağınık bir sürüyle…
Arşınladı sokakları kocaman, iki adım…
Neredeyse iki katlı evlerin boyundaydı.
Tellere değecekti sivri konik şapkası.
Bir palyaço maskesi, makyajı ve…her neyse…
Rüzgarda dalgalanan uzun giysileriyle…
Aktı çocuklarla bir…bir yaz günüydü, güzel…
Ortalıkta bir karnaval havası…şen gülüşler…
Ağzı kulaklarında…yalınayak çocuklar…

Rengarenk balonlara asarak mutluluğu…
Sırık adımlarıyla geçti ömrümün devi…
Yaşamak zor olurdu, hayli küçükse evi (!)

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:13 AM
Anı -IV-

XII-
Tahta Atlar

Yalınayak…bütün gün,
Toprağın tozunu adımlayıp
Sıcak asfalta serip terli,çamurlu izlerimizi
Kuruturduk…

Bacaklarımızın arasında uzun bir değneği
Hayali bir atla, bir tutarak…
Dörtnala
Koştururduk.

Kaptırınca kendimizi
Rüzgarın kamçısını bile hissederek
Yelelerin savruluşunu adeta görerek…
Geç kalmış atlılar gibi…
Doludizgin

Çocukluğumuzdan -bir an önce- kurtulmak istercesine…
Hayata koştururduk…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:13 AM
-XIII-
Çember

Bir çemberin dönüşünde
Bir değneğin katkısını…
Keşfettiğimizde…
Kim bilir hangi fizik kanunlarını
Bilmeden, su gibi ezberliyorduk…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:13 AM
-XIV-
Tel Arabalar

Telden kıvırdığımız… boşluğu çevreleyen
Araba tekerleklerinde ve bir araba iskeletinde
Yekpare telden, iki tekerlek ve bir dingilin oluşturduğu
Yine telden direksiyonları…- uzun bir telle aks’a, bağlanan-
Değme şoförlere taş çıkarırcasına maharetli
Döndürürdük
Ağız dolusu motor sesi ile şişirerek yanaklarımızı
Tenha yollarda… -çocuk parkı ne ki-
Çakmaktaş’vari*
Ayaklarımız, en sert fren
Endişesiz, gelecek günlerden…


Ne güzel oyunlar kurardık…



* Taş devri, çizgi karakter

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:13 AM
Anı -VIII-

Radyonun İçindeki Küçük Adamlar


İlkönce, limon ağaçlarını kuruttu yel.
Narenciyeler karardı, batan güneşler gibi…
Masallar yarım kaldı,mutluluk tökezledi.
Kırık aşk şarkıları doğdu taş plaklardan
Radyonun arkası yarınları tükendi…

Sahi…küçük adamlar mı vardı içlerinde,
Yoksa parmak çocuklar mı
Küçük ama zeki, çocuklar…
Bir güzel konuşuyorlardı
Görmesek de,gözlerini …yüzlerini…
Ellerinde oyuncakları var mıydı
Yemek yerler miydi
Okula giderler miydi
Ana hasretine nasıl dayanırlardı
Canları hiç mi sıkılmazdı bir kutunun içinde…

Sonraları…
Bir suretleri de, oldu
Bir pencereleri de.
Evlerimizde, bir kutuda yaşamaya başladılar

Önceleri siyah beyazdı dünyaları…
Sonraları yüzlerini boyadılar…
-birileri-
İnsanların gözlerini boyadılar

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:13 AM
Anı -II-

-Unutttum Sanma Sakın Ucundan Kulağından Çocukluğumuzu Yaşadık Siyah Beyaz-

IV
-Unuttum Sanma Sakın-

Geçti,eski şarkıların çağı...Dede Efendi...
Silindi hafızadan...Hafız Burhan...efendi.
Ney,bile...hatırlamaz...Neyzen Tevfik...efendi.
Ben de bir unutsaydım...bir buselik makamda...
Her akşam Rast’laşırım,gün batarken...hicranla...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:13 AM
V
-Ucundan Kulağından-

Beyaz tonları sever...şimdi puslu aynalar
Geçti karneli yıllar...çizerek bedenleri...
Bakkallar külah yapar bir bir eski günleri...
Bekçi düdüklü gece...düşürmüş yıldızları...
Beyin bile, üşenir... anılar üşenmez mi...
Hatırlamayı sevmez,kaybolan...gidenleri...
Her biri,karanlıkta... güneşsiz dünyadırlar...
Geçmişin iğnesiyle, taş plaklar çizildi...
Ay tutulması gibi...şimdi... sönük yıldızlar...
Starların her biri: Karartma *******i...
Yıldızlarla taşınır...kayar hep birileri...
Anlamsız savaşlarda vurulur birileri...
Gözlerinde:Öldüğüne hayret eden,bakışlar...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:13 AM
VI
-Çocukluğumuzu-

Geçti uçurtmaların çağı...çocukluğumun.
Topaçlar; döner döner...o günler döner mi ki...
Çember çeviren haylaz...saklambaç oynayan kız;
Yada, sek sek zıplayan; beş taş oynayan kızlar...
Yazlık sinemalarda, büyülü haz gecesi...
Nasıl da görüntüyü; keyifle seyrederdik...
Olayları epeyce,gerçek sandık..bir süre...
Kahramanın yerine,bizler... heyecanlandık...

Bir rüzgar gibi geçti...bir meltem gibi esti...
Yalınayak... kumlarda...ayağımı cam kesti...
Ökseye tutulmayan bir kuş gibiydi, zaman...
Koydu, bir tül ardına saklayarak...herşeyi.
Herşey eskir zamanla...o, yaşlanmaz bir sefil!
Hurdalar; bit pazarı...vitrinler, yenilenir...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:13 AM
VII
-Yaşadık Siyah Beyaz-

Geçti...dediydim; ya, ben...bakmayın dediğime...
Unutmuş olsa idik! ...Bu şiir yazılmazdı...
Geçmişte; unutulmaz tadlar vardır...derinde! ...
Ozan gönlüm anlatır; dilinin döndüğünce...

Wolkmen yerine bizler,çantalı radyolarda
Şarkıları yük edinip...dolaşmaya çıkardık...
Gecekondu mahalle’’Fabrika Kızı’’derdi...
‘’Her yerde kar var’’ıyla, Adamo, mest ederdi...
Gece bekçilerinin düdüğü; karanlığı
Çınlatınca... gölgeler, kuytulara sinerdi...
‘’Bekçi Murtaza’’bile görevini severdi...

Şevroleler sal gibi yaylanırdı, yollara...
Tren yolculuğundan zenci olup çıkardık...
Kaç günlerdir yoldaydık...yolculuktan bıkardık...

Hele... tadı başkaydı...o,bayram günlerinin...

Farkına varamadık o zamanlarda ama...
Bugün biliyoruz ki,bizler yarım yaşadık...
Fotoğraf çekemedik; gerçek renkleri bile...
Hayatı... siyah beyaz fotoğraflara çektik...

Bu yüzden... anılarımız; siyah ve beyaz bizim! ...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:14 AM
Anı -III-

-VIII-
Tatili Unutmak

Unuttuğum bir pazar…okula koşar adım,
Gittiğimi bilirim…ve mahcup döndüğümü
Yerin dibine girmeye razıydım eğer,
Alsaydı, yer…
İlkokul çantamı nereye saklayayım
Kocaman bavul gibi bir sandık işte…
Kalın kitaplarımı siyah karnına
Bir güzel indirmiş de…

Nasıl bir dalgınlıktı hala anar, utanırım…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:14 AM
-IX-
Sokaklar Evler

Okula giden yollar…gecekondu evleri,
Yokuşlarda yorulmuş, oturup soluklanır…
Çoğu aşı boyalı, eğri büğrü çatılı…
Çarpık…yamalı kapı ve kırık pencereli…
Yağmurlarda bir şemsiye tutasım gelir, içimden…
Ne kovalar doldurdum kendi tavanımızdan…
‘’Çadırımın üstüne şıp diye damladı’’

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:14 AM
-X-
Ders Çalışma

Gaz lambalı odalar, gölgeler büyütürdü.
Bir fitilin ucunda titrerdi mum alevi…
Görünce karşısında karanlık koca devi…
Cam bir sürahi kılıf, ateşi hapsederdi…
Karşısında yapardım derslerimi sofrada,
Ellerimde bıçakla açtığım kurşun kalem
Ucundan damlatırdı bir bir kelimeleri

Pilli bir radyo…antenli ve çantalı…
Beni alır götürürdü bir yerlere…

‘’Havada bulut yok bu ne dumandır’’
‘’Gökyüzünde bölük bölük turnalar’’
‘’Havada turna sesi var’’dı.

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:14 AM
-XI-
Akşamsefalarınız Hayrolsun

Televizyonun olmadığı zamanlardı
Akşam alacalarının düştüğünde
Komşu teraslarında çiçek saksılarının arasında
Yada bir bahçenin akşamsefalarının
Eflatun renkleri bir bardak çayı demlerdi
İnsanlar iyi
İnsanlar güzel…
Hayat mücadelesinden bir molayı
Paylaşmak …akşamları.
Ne hoş.
İki kelime…havadan, sudan…
Üç beş sohbet konusu…
İyi *******…güler yüz, tatlı dil…
‘’Kaldır kaşını yiyeyim aşını…’’
‘’Ev alma komşu al’’
‘’Komşu komşunun külüne…’’
Bu böyle biline…
‘’Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır…’’
‘’Gönül ne kahve ister ne kahvehane,
Gönül muhabbet ister kahve bahane…’’

‘’Televizon’’yoktu,o zamanlar…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:14 AM
Anı

I.
Sevdiğim sokaklarda kestiler,ağaçları
Yetim rüzgarlar eser,şimdi tenhalığında.
Zift gibi,katran gibi bir asfaltı döktüler,
Severdim eğri,büğrü arnavut kaldırımı.
Silindirler ezerek geçti anılarımı...

Yazlık sinemalarda, yaşlı gözlerle, izler
Başörtülü kadınlar:Alışık’lı filmler...
Satın alınan hayal...ilk renkli sinemaskop..
Binlerce yansımaya bölünen şarkıcılar...
Kareler, birbirinin peşisıra akarken.
Beyaz hayal daha hoş, sanki; tüm gerçeklerden...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:14 AM
II.
Yıldız kanarken gece,yalnızlıkla kolkola
Ucuz içkiler içtik,filtresiz sigara.
Göz göze gelmek demek,ölümden zor, inan ki,
Hasret yoğunluğuyla yüreğim bin perişan
Tüten bacalar gibi,bahtım da, kara... sanki...

Küllenirdi içimde,açılmamış sevgiler
Platonik takılır, bendeki çocuk yürek.
Ne hayallere dalar,aktarır, gönül kürek.
Gün doğunca dağılır sisleri hayallerin.
Kentin varoşlarında her türlü hengamenin
Bitmez figanı başlar,bir zehir,bir zemberek...

İçin için yanardım göynük kumaşlar gibi
Güneşe bakamayan sapsarı bir oğlandım.
Utanırdım kızlarla,oturup konuşmaktan.
Böyle serbest değildi,baskıcı zamanlardı...
O zamanlar çocuklar...bir bakıştan anlardı...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:14 AM
III.

Somursa da, bir tamam, eski sevdalarımı
Zaman... yıpratamamış,gençlik duygularımı:
Hala buğulanıyor... gönlümdeki karanfil...
Yaşamadığım aşklar,ukte kaldı içimde...
Ben, kendini kuşatan, savaşlarda bir şehir...
Kendi içine akan,gözyaşından bir nehir.
Ve.. kağıt kayıklarla,yüzdürülen anılar...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:14 AM
Anılarımı Okyanuslara Gömdüm

Çıngıraklı bir zehir: Unutulmak...
Birden,saplanıveren bir kara büyü...
Alamadı, rüzgarlar dudaklarımdan,
Asırlardır...söylediğim türküyü...

Yaşadım da n’oldu, çınarlar gibi...
Emdiler öz suyumu...kör bir kuyuyum...
Yaşanmamış saatlerin üstüne;
Doğru...Bir Dünya kurduğum...

Kara bir yazgı büyür alnımda,
Dudaklarım ve gözlerimde mor halka...
Anılarımı ve sevgimi okyanuslara gömdüm...
Sensizlik,şimdi... demir attığım ülke! ..

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:14 AM
Anlayamadığım

Nasıl, bu denli çarpıyor kalbim?
Ve...sen nasıl birirsin böyle?
Ne farkın var diğer kadınlardan?

Onların da,geceleyin çıplaklıkları var aynalarda,
Senin de...
Onların da,güzel kokuları var,rüzgarda yayılan,
Seninde...
Onların da düşünceleri,görüşleri var..
Onlara da iltifatlar, laf atmalar..
Benim gönlüm sana düştü, nedense...

Ve...sen nasıl birisin böyle?
Ne farkın var diğer kadınlardan? ...
.................

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:14 AM
Aranışı,Ölümsüzlüğün

Bu Mısır gecesinde
Ölü bir mumyayım,
Canlıdan daha canlı...

Daha iyi alıyorum Akdeniz’in tuzunu...

Babil bahçelerinde,yalınayak...
Ayaklarımı gül dikeni çizdi
Aktı kanım...

Bu Mısır gecesinde
Sfenkslerin gölgesinde korundum çıplak aydan...

Piramitlerin sırrını çözdüm
Papirüs üzerindeki plandan...

Odasında atar gibiydi yüreği,Kleopatra’nın...
İçtiği zehirden yerde bir damla...
Hala beklentili...hala aç gözlü...

Bu Mısır gecesinde
Eski devirlerin büyüsündeyim,
Ararken,Gılgamış’ın ölmez otunu...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:14 AM
Arife Yada Soluksuz Bir Kent

Ben, iki asırdır düşüyorum…
Aniden beliren bir uçurum yamacından…
Tutan yok…tutmuyorsun…kimse tutmuyor…

Haberim yok,
Bütün gölgeler çekilmiş yanı başımdan
Ben böyle ıssız mıydım…en kalabalık caddelerinde kentin…
Ve…ben böyle, yalınayak mıydım…
Bayramlar arifesinde…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:14 AM
Armağan

Kim demiş armağan vermedin diye...
Yaralı bu gönül... senden, hediye...
Bir eser bir anı vermedin diye...
Hasreti bırakıp gittin, yerine.

Bir derin sancıda, durur yüreğim
Saklar yangınını... korur, yüreğim
Bu aşkın sonu yok; bilir, yüreğim...
Hasreti bırakıp gittin, yerine.

Ne ararsan, bende... ne ararsan, var...
Ne onmaz yaralar...bitmez çileler...
Teselli vermiyor artık şişeler,
Hasreti bırakıp gittin, yerine.

Kalmadı hiç kimsem... pas tuttu, kapım
Örümcek ağları kaplandı zilim
Beni bir başıma bıraktın, zalim...
Hasreti bırakıp gittin, yerine.

Yerini tutar mı sandın: hasretin...
Hani dönecektin... hani vuslatın...
Sırtıma bir kambur gibi yasladın:
Hasreti bırakıp gittin, yerine.

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:14 AM
Aşk Ağacı

Sen...tüm dallarından,umut haykıran...
Dünya lezzetli meyva veren,ağaç! ...
Bir adın da, aşk; olsun, senin! ...

Kiraz dudaklarını
Elma yanaklarını...çaldıran...
Giy! ...Yeşil gelinliğini...

Her, dem: genç...
Her,dem:taze...
Her,demiçek...

Her gönül toprağına...
Dikilecek...
Bir zamanı,gelince...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:14 AM
Aşkın Geniş Tarifi

Aşk,bahara kesmesidir; çatlayan çekirdeğin
Yankısıdır, yüreklerde büyüyen bir tınının...
Gökyüzünün sürülmesi
Bulutların yığılması
Büyümesidir, beşik kertmelerinin...

Aşk: gün batımlarını çizmektir gök tuallere
Aşk: mehtabı boyamaktır alacalı renklere
Aşk:denize salınmasıdır yakalanmış balığın
Aşk: garibana palto ceket vermektir...

Aşk: ilk görüşü anımsamaktır
Aşk: saatleri ayarlamaktır:
Bir ömür birlikteliğe...

Unutmamalıdır aşk, vefayı
Aşk, gurbet dönüşündedir
Aşk, mahpus görüşünde

Aşk: toplama..aşk: çarpma...
Aşk: bir yoktan varolma
Aşk: bir meyva vermedir...

Aşk kanda, aşk candadır
Aşk namlunun ucundadır...
Hasret, mermi hızında! ..

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:15 AM
Aşkın Tek Kutup’u

Aynı kutuplar,iter…
Farklı kutuplar çeker birbirini…
Sen, kanunları hiçe sayıyorsun…
Aşkı ben çekiyorum,
Senin ise; tuzun…kuru…

Her gün,çapalayıp, çorak topraklarımı
Senli düşler büyütüyorum
Sulayarak…gözyaşlarımla…

Hiçbir gülün barınamadığı,
Gönül bahçemde …hazan…
Bir tek gül…bir tek gül…yok mu,
Sevecek, toprağımı…

Halbuki, ne yağmurlar biriktirdim…
Ne arklar kazdım gönül bahçeme…
Yüksünmeden…bir ömür rahat,
Seni,besleyebilirdim…

Ne gökkuşakları çizerdim,tuvallere.
Siyahı çıkartırdım,paletimden
Bütün renkler öksüz kalırdı
Buna bile,aldırmazdım…

Ne şiirler yazardım, ne şiirler…
Hiçbir yüreğin yazamadığı…
Derin bir aşka gömülürdüm
Hiç kimsenin kazamadığı…

Hep seni yazacaktım…
Hep seni çizecektim…
Ve anlatıp her şeyi, tek çekimli aşkım benim…
Zamana…seni,kazıyacaktım…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:15 AM
Aşkla Gelen

Aşkın ikramından gelir,
Koy güzelim ayrılık koy…
Yıllar yılı parça parça
Oy güzelim daha bir oy…

Dağların yamaçlarından
Kralların taçlarından
Şu cennetin açlarından
Doy güzelim daha bir doy…

Güneşin yaktığı kaya
Daya hançerini daya
Bir can kaldı be eşkıya
Soy güzelim daha bir soy…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:15 AM
At

Yeleleri... savurur özgürlüğü; yayar,düşsel bir zamana,
Çağrıştırarak; dostluğu soluyan yüreklerden...
Kötülükler,ezilir altında,nallarının,
Ve...gözleri, sevgi büyütür usulca.
Tül gibi ağar,ufka doğru...
Terkisinde; yetim çocuklara ümitler...

Toynakları, nazlı okşar toprağı
Hem de,şimşek yetmez; ardına...
Nal gölleri... oluşturur da,yağmur...
Tenine, hızından değemez...
Gölgesi süzülür, tarihten,
Teri,gül yağı...

Eyerinde, türlü siluetler belirir; dönem dönem...
Kah... ünlü bir komutan, kah...isimsiz biri...
Aynı ciddiyetle taşır; sevdi mi...
Kralı ve serseriyi...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:15 AM
Ateş Koşusu

*Orhan Ateş’in doğum günü anısına

O rda dur... hayat, bekle....geliyorum! ..
R uhum, prangalarımdan... kurtuluyor...
H ançerleri,bütün...paslandırıyorum,savaşlara...
A yrılıklarımdan,arındırıp,yüreğimi... ama...
N e çare...yeni aşklara... koşuyorum...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:15 AM
Atlantis Yıllığı

Olimpos’ta...fi tarihinde...bir zaman...
Tanrılar, birbirinin kuyusunu kazıyordu...
Birbirine hain pusular hazırlayıp...
Hera, Herkülü ölü görmek istiyordu.
Herkül de, doğaldır; ölmek istemiyordu...
Zeus...baba tanrı... aciz kalıyordu....

Tüm bunlar olurken Olimpos’ta...
Yeryüzünde bütün işler karışıyordu.
Aşil,Hector’u öldürüyordu,tahta atın önünde...
Tahta at; gece... yediği askerleri,,,
Birer birer kusuyordu...
Kılıçlar kana doymuş;
Kınlarına kadar...kusuyordu
Yine de hiçbiri kınlarına sığmıyordu.

Promete... çaldı ışığı tanrılardan...
Yüreği bencillikten uzak atardı...
Onun için zincirli bir şekilde
Kartallara bir şölen gibi...yatardı,
Öyleyken...hiç pişmanlık geçmedi aklından...
Ve... buzul çağı bitti...ortalık bahardı.
Zeus bile utandı tanrılığından.
Ki,insanları severdi...
Anlıyoruz: kadınları yatağa attığından...

Karanlık çağ; mitoloji doğuruyordu ha, bire! ....
Ortalık canavardan geçilmiyordu...
Poseydon, dalgalardan atlarıyla...
Korkunç deniz canavarları yolluyordu,
Umutlar yeryüzünde, hızla tükeniyordu...
Denizciler düşmekten korkuyordu Niagara! dan...
Denizlerin dört bir yanı birer Niagara oluyordu
Deniz, düz bir tepsiden dökülüyordü...

Ölüler ülkesinde Hades, hüküm sürerken,
Cehennem zebanilerini beslerken ölü bedenlerle...
Mısırlılar ellerinden kurtuluyordu...
Piramitler tanrıların merdiveni...
Sfenksler, bekçi köpeği görevini ifa ediyordu...

Yunan medeniyeti bir illet gibi
Ege kıyılarını inletiyor,
Smyrna’da ion kentleri
Mantar gibi türüyordu...
Apollon,bir ormanda kötü emellerine
Defne’yi alet ediyor
Defne,bir ağaca dönüşüyordu...
Romus ve Romulus kardeşleri,
Dişi bir kurt,
Roma’yı kurmak için emziriyordu...

I.Atlantis Kralı,o sırada harç karıyor
Bilinmez bir yerlerde sütun biriktiriyordu...
Kurmak için o masal kentini,
Tanrılara plan çizdiriyordu.
Dünya sınırları içinde
Devlet sınırları değişiyordu.
Atlantis’in burçları sivri mızraklar gibi
Bulutları deliyordu.
Görkemine görkem,
Zenginliğine zenginlik,
Medeniyetine medeniyet...katarak...
Ve...bütün kentleri kendisine hayran bırakarak...
Olimpos’u bile gölgeleyerek...
Tanrıları kızdırıyor,
Şimşekleri üzerine çekiyordu...

Poseydon, dev med-cezirler
Hades, türlü ölüm yolları
Hera, şimşek bakışlar...yolladı
Venüs istridyeden doğunca
Dünya aşkı tanıdı...
Zeus yaşlı bir tanrı,karışmazdı kimsenin işine..
Bir küre üzerinden,dizi film gibi
Oturduğu köşeden nektar içerek...
Seyretti sadece...olup biteni.
Tanrılar kıskandığı için; olacak...
Atlantis sulara gömülecek.
Bir parçası bile kalmayacak...taş üstünde, taş.
Omuz üstünde baş...
Tanrıların ol dediği...olurdu...

Fi tarihinde...
Dünyanın bilmem neresinde
Bir masal şehri vardı...kayıp ülke...
Atlantis’di adı...
Tüm gezginlerin aradığı
Efsanevi ülke...
Bırakmadı arkasında en ufak iz.
Bir sandviç gibi üzerine,
Kapandı toprak ve deniz...

Bu, yıllık; bir şişede...
Son katip tarafından yazılmış,
Ve..yarım kalmış olarak;
Bulundu Akdeniz’de...

Atlas da,vazgeçti yükünden...
Tuz buz oldu taşıdığı küre...
Bir tek Atlantis gömüldü,
Köpüklü,yeşil... denizlere...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:16 AM
Ay Büyüsü

Tutunarak iner,zakkumların gölgesine...akşam.
Taşınır karınca sırtlarında yuvalara...
Bir parçası sürünür,akşamsefalarına
Ve..salyangoz izlerine kontrast yaparak...
Dökülerek,gökyüzünün yıldız deliklerinden...

Bir ucu yelkovandır,bir ucu akrep zamanın...
Kum saatinde; düşme sırası gelmiş kum tanesinin de,
Kapatılan gözlerdeki kirpik uzantısıdır bazan
Yada bitirilmiş bir sigara izmaritinde...
Bir ucu gecedir,zamanın...

Biter içimdeki yalnızlık:gece saçlarındır...
Yıldızlar gözlerindir,meltem nefesin...
Uluorta bir yangından artakalan,
Büyülü bir yaz gecesidir...
Sabaha doğru yıldız yıldız eksilir...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:16 AM
Ayna Göl Yada İkincil Bir Yaşam Anatomisi

Mutlaka bir buluttu başımın üzerinden geçen!
Doludizgin...kör,sağır ve...bilerek...
Uçan bir martının kanat sesiydi
Gönlümün orta yerinde kalan.

O arpın çıkardığı bütün notalar...
-Ilık bir melodinin varsıllığıyla-
Büsbütün kıvrılıp; bükülüyorlardı.

Bir şeyler koşuyorlardı aynalardan,
Yalınayak ve çocuksu birileri...
Dinme yağmur! ...Gökkuşağını boyamadım daha...
Bir bulut almıştım gökyüzünden,ödemedim parasını...
Çünkü, kör bir paraydı elimdeki...

Ve...yarınsız çiçekler ektim gönül tarlalarıma...

Su perisi bir ayna yapıp gölden,bana verdi...
Baktımuratı olmayan gözler,çizgisi olmayan yüzler-sınırı yani-bana bakıyordu...
Ten rengini yitiriyordu; her bakan...
Bir damla suya dönüşüyordu gözler.
İçinden caddeler geçiyordu,adamların...
Gönlünden neler geçiyordu kadınların,bilen yoktu...

Ve...bir martı kuşunu yitirdim,ıssız bir liman caddesinde...

Her taraf kör...her taraf sağır ve her taraf lime lime...
Delik deşik,parça parça ayrılan
Birleştirilemez özelliği olan...

Ve...algılanan, kırık dökük bir yaşam gibi,her şey...
Apansız bitiveren bir şarkı gibi,
Bir bıçakla kesiliveren...
Gözler,bir dantel örer; karanlığına,gecenin...
Eller...en devingen saatlerde,nasır içinde.

Yarınların cam ardında kalmasından çekinmeden.
Ve...bırakarak yaşamı yanıbaşında;
Bütün ayrılmalara hazırsa,yüreğin...
Gözlerin unutmadan göğün mavisini...
Söyle! ...Bütün türkülerini... dinleyeceğim! ...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:16 AM
Ayrılığı Ezberleten Zamanların İnsafsız Şiirine Muhatap Olan Denizcinin Ölümüne Dair Son Tahliller

Mavi bir sürgün…deniz gözlerinin renginde…
Büyüterek hasreti Poseydon ülkesinde…
Suda iz bırakır mı ayrılığı öldürsek…
Köpekbalıkları bile çekiniktir,eminim…
Arsız, keskin dişleriyle…damarımı kesmekte…
Saatler,bir zamanı bir çeyrek geçmektedir…

Ağlar atıldığında,kare kare bölmekte,
Mavi kan süzülmekte…deniz hep ölmektedir…
Çıngıraklı yılanın zehrini almış zaman
Bir kara korsan gibi fırsat kollamakta ve…
Öldürücü o anı…sabırla…bilmektedir…
Saatler bir zamanı bir çeyrek geçmektedir…

Güneşi unuttuğun gelir miydi aklına,
‘’Bir akşam gün batarken gel,
Sakın geç kalma erken gel’’
Şiirimi koyduğum potkalı bul…ve oku…
Terk edişin …ne yazık,ölümüme denk gelmektedir…
Saatler bir zamanı bir çeyrek geçmektedir…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:16 AM
Ayrılığı Ezberleten Zamanların İnsafsız Şiirine Muhatap Olan Denizcinin Ölümüne Dair Son Tahliller -II-

Denizlerin altında sere serpe yosunlar
Yemyeşil bir dünyayı kuytularken gözlerden
Denizkızları kayar düşlerime birikir…
Dalgalı saçlarına yuvalanmış bir sihir
Saatler bir zamanı bir çeyrek geçmektedir…

Trenler hasret yüklü, sancılı seferlerde…
Garlarda boşaltırken istimlerini … seyret.
Bak şimdi…anılarım bir kapkara kirlenir…
Yağmurlar gözlerimde, tuzlu su biriktirir
Bendim o,gözyaşıyla denizleri besleyen…
Saatler bir zamanı bir çeyrek geçmektedir…

Deniz kızının bir acayip deniz anası var ki,
Zehir gibi tenine dokunmak …tehlikedir…
İstiridyeden ödünç aldığım incileri…
Boynuna dizebilmek: mangal gibi yürektir…
Nice sevdalar gördüm bu yüzden ölmektedir
Saatler bir zamanı bir çeyrek geçmektedir…

Uğurla ayrılığı…desem, gider mi bensiz…
Nice gemiler dokta…iki seksen, sefersiz…
Gönlümün pası gibi, zamanı içmiş sudan
Çapaları…ki,demirinin ahı gitmiş, feri gitmiş
Hangi okyanusları yırtmış demir oltası…
Ve…Denizin tabanında toprağı resimlemiş…
Yelkenine sardığım rüzgar nereye gitmiş…
Hüznün sarı rengini deniz yeşertmektedir…
Saatler bir zamanı bir çeyrek geçmektedir…

Deniz kestaneleri batmış demir, gövdesine…
Diplerde türlü enkaz biriktirmede deniz…
Dibi taramaktadır ısrarla bir akıntı
Mavi yoğunluğunu denizin,biçmektedir…
Saatler bir zamanı bir çeyrek geçmektedir…

Mücevher gözlerine gölgesi vuran korsan:
Ayrılık…göz koyduğu sevdamı kirletmekte…
Çapkın bakışlarını tende, bilemektedir…
Öldüğümü bilmesin sevdiceğim,hicranla.
Sensizlikse…ölürüm. Ecelim şimdi gelir…
Saatler bir zamanı bir çeyrek geçmektedir…

Karabatak ararken yitik sevdamı suda
Martılar gökyüzünü çığlıkla deşmektedir
Hüznümü alan bulut,siyaha değişmekte
Ufukları yakarak güneş erimektedir.
Bütün hayallerimi yatırdım uykulara
Şimdi ölmek zamanı…imbat da esmektedir…
Saatler bir zamanı bir çeyrek geçmektedir…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:16 AM
Ayrılık Kan Kaybeder mi

Nasıl, yok ederim, seni…
Hasret denen kahır, bela…
Canlarım, düşmüş…Kerbela…
Ayrılık; kan kaybeder mi…

Her gönüle musallattır
Yelesi, ateşten attır…
Hançer işlemeyen zattır
Ayrılık; kan kaybeder mi…


Dağların azametiyle,
Ferhat’ların zahmetiyle…
Başın ezsem külünk ile
Ayrılık; kan kaybeder mi…

Atın nallarına vursam
Fırtınalara savursam
Sevenleri kavuştursam
Ayrılık; kan kaybeder mi…

Hangi bağlardan beslenir
Gurbet, geceye yaslanır
Hangi ırmakta ıslanır
Ayrılık; kan kaybeder mi…

Göçmen kuşlarla mı gelir
Hazan ile yol mu bulur
Ölüm ile bir tutulur.
Ayrılık; kan kaybeder mi…

Kırk katır mı,kırk satır mı…
Acep; buna, dayatır mı…
Aşkın, od’unda, yanar mı…
Ayrılık; kan kaybeder mi…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:16 AM
Babam

*Özlemin hiç bitmiyor, baba…Ruhun şad olsun… nur içinde yat…

‘’Alçaklara karlar yağmış üşümedin mi…’’


Yaşamı elinin tersiyle iten,
Bir kocaman alın teriydi, babam
Dağlarda bir türkü gibi dolaşan…

Düşkündü, özgürlüğüne…
Ellerini öptüğümde, kekik…
Elleri gurbet kokan…

Bilirim… sevecenliğini gösteremez… elleri.
İçinden sevdiğini hissederim…
Kırların dikenlerini ayıklar avuçlarından…

‘’Denizin içinde Hatçe’m, demirden evler’’

Gönlü hangi sevdalarda yitik… kim bilir…
Dağ akşamlarında nasıl ezilirdi yüreği…
Güzel, yanık sesiyle…uzun havalar okurdu…
Sesi demir bir yumruk olup; düğümlenir boğaza…
Yüreğe otururdu…

‘’Kahpe felek sana ne’ttim, neyledim’’

Bir gider… gelmezdi, uzun süre…
Dağlarda kırlarda yitirirdik onu…
Kepeneğini giyer, Musa gibi, kıvrık asasını alır, eline…
Sol yanına kamasını asardı, kuşağının.
Kuzularına koşardı, yel gibi…
Çok hızlı, uzun, adımları vardı…
Bu yüzden; Seyrek Basan’dı, lakabı…
Uzun boylu gölgesini silerdi hızla rüzgar…

‘’Bu kara yazıyı kendim yazmadım’’

Tütün içti bir zaman,
Yalnızlığıyla, karşılıklı…
Neler düşünürdü Allah bilir…
Biz duyamadık…söylemezdi *******…
Hasretini körüklerdik…

Bir zaman sonra…görünürdü,sımsıcak gülümsemesini asmış dudaklarına…
Kekik kokularıyla…koyun kokularıyla…dağ kokularıyla gelirdi…
Ellerinden hasretle öperdik…
Cebinde…getirdiği,iğneli dağ çileklerini
Avuçlarımıza,dökerdi…
Belki de bu yüzden çok severim
Dağ çileklerini…

Benim için… ölmedi… babam,
O hala yaşıyor dağlarında…
Yanık sesiyle, türküsünü söylüyor dağların…
Emeğin türküsünü söylüyor…dağların ovaların yalnızlığına şahit… bir çoban…
Mutlu olduğunu düşünüyorum…
Yıldızların altında uyumaktan…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:16 AM
Bağbozumu Sevdaları

Güneş, yaşam yorgunu
Gölgeli taçlarına vurunca
Kasımpatılarının sevinci...

Nehirler gibi akar yaprakları,güzün
Bütün sevinci yarım...sen olmadan
Ne de olsa,gündüzün...

Grubun pıhtısı üzüm salkımlarında
Uzun beklemelere hazırlanmış şaraplar,
Artemis’in elinden sunuldu dudaklara...

Ne zaman,nasıl ve nereden,
Gelmiştin,veyahut gelecektin,
Gökyüzü gözlerinde? ..

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:16 AM
Bahane

Seni bir nefes gibi
İçime çektim.
Bıraksam kaybedecektim...

Göze alamadığımdan kaybetmeyi,
Tutarak nefesimde,
Hapsedip içime seni...

Öldüm,bende! ..

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:16 AM
Balıkçılar

Gün yalarken dalgaların ıslak güzelliğini,
Bin bir mavi renk tonu harelenirken, suda,
Doygun; erimiş yosun ve iyot kokusuyla...
İşveli...oynayışta...bir kadın gibi deniz...
Kıyıda köpük köpük,dağılır; sevişmeleriniz...

Ağlar,yırtarak mavi göğsünü suyun,çöker.
Deniz kızlarının saçı dolanır küreklere.
Uyur derinliğinde balıklar,birbiri içinde...
Sessizliğin yoğunlaştığı,maddeleştiği suda,
Bir basınç ezer geçer; kağıt gibi bedeni.

Nasırlı,deniz kokan elleriyle,çekerler
Mavi yeşil sulardan,ağları balıkçılar...
Pul pul yansıyıp, kanayan balıkları...bir umutla
Canlı canlı oynaşan, ekmek parasıdır bu...
Nasırlı ellerinin kesiğinde, deniz suyu...

Yüzleri,yeryüzü coğrafyası...tepeler ve vadiler...
Gözlerinde sönük fenerlerin ışığı...
Dalgaların erittiği kıyılara benzer:
Dikkatle bakınca, bir balıkçının yüzü...
Hayalleri, bembeyaz köpüklü, yeşil suda.
Bazen kıvılcımlanır gözlerinde fırtına.
Alınyazısı gibi kararınca gök deniz...
Geç kalınca beklenen,kıyıda bekleşiriz
Duy sesimi Karadeniz...kaya deniz...
Getir,götürdüğünü...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:16 AM
Barışı Vuran Silah

Saklı bir cennetin günahkar sevişleri…
Ve…deniz kokusunu yüklenen imbat…
Terkedilmişliği rafa kaldıran…

Çöl ortası… buzul dağı
En güzel seraplardan…değil mi…
Güneşi devirelim hadi…iktidardan…

Kervan yollarına ırak,kalıyordu vaha
Sabaha akıyordu kumul
Kum üstünde petrol, kara bir katran…

Denizaşırı ülkelerden ölmeye geldiler
Askerleri paralı
Askerleri Amerikan…

Parsellendi petrolün çölü…
Yarım kalmış düşleri, ölü…
Sokaklar, kan…

Bebeler…can
Bebeler… korku…
Bebeler..ağlayan…

Umut …hangi diyardaydı
Ezilen yine…dardaydı
Kimin çıkarı var savaştan…

Kimdi kazanan
Savaş… herkesin kaybettiği..
Yaralı ağaçlı bir orman…

Kaybedilen savaş değil
Dünyanın bir köşesi…
Barış…en çok yara alan….

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:16 AM
Başıboş Bir Sandal Olmak Met Cezirlerinde ve Yaşamaya Dair

Beşiğin ırlanışı gibi sandal,
Dalgaların birbiri üzerinden kayışı
Rüzgarın ittiği su, enerji biriktirir
Daima ertelenir,mehter gibi… varışı,
Martıların çektiği bir sandalın kıyıya…
Görünmez iple bağlı sular gökteki aya
Bir çekip bir bırakır ay dede oltasını…

Su ölüsü döver,kıyıyı…vakit akşam suları…
Köpük köpük halı gibi serilir…
Bir falezle secde eder kıyı,denize…

Akar portren… gölgesini kaptırınca bir suya…
Bir, suya …
Bir, zamana…

Karışır Tanrının boyadığı resim…

Hüznü tanırım nereye baksam
Kullarına mutluluğu çizemez…

Bu değildi ısmarladığım yaşam…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:16 AM
Batış

Al bir ata binerek,bilinmedik diyara…
Ömrün bir safhasına, ırayıp gidiyorsun
Hayatını, bir ödünç alınmış giysi gibi…
Bomboş bir çuval gibi, geri, bırakıyorsun…

Gelmesin hayallerin, anılar da olmasın
Bedenini bırakıp, ruhunla akıyorsun
Sisli doruklar gibi… batan güneşler gibi,
Yakarak ufukları…Sen! dahi…batıyorsun

Dağların erişilmez doruğuydu ki, başın…
Zirvelerde heybetli kartallar gibi vakur,
Sonsuzluğa çırptığın kanat, şimdi: yatışın…
Yaşama hırsın bitti, tabutunda rahat dur…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:16 AM
Beddua

Güldüğünü deli gönül, ben ne zaman göreceğim,
Olmayacak bir duaya amin mi, diyeceğim?
Seni gönlüme rağmen inan ki, sileceğim...
Güvendiğin dağlara, karlar yağacak bir gün...


Hasretin yüreğini tutuşturup yakacak,
Dilin söylemese de, gözlerin yalvaracak,
Pek yakında, başına gelmeyen kalmayacak,
Güvendiğin dağlara karlar yağacak bir gün...


Istırapla inledim, bunca zaman peşinde,
Asırlarca kavruldum cehennem ateşinde,
Ahım vuracak seni, inan son nefesimde...
Güvendiğin dağlara karlar yağacak bir gün...


Gönlümün zincirini koparıp kıracağım,
Bir gün,zulmünden senin kaçıp kurtulacağım
Yazdığım şarkıları, sana uçuracağım,
Güvendiğin dağlara karlar yağacak bir gün...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:16 AM
Beklenen

Buz tutmuş bir yüreğin yankısı ulaşır mı
Desem ki, bu bahçenin gülleri bahar bekler
Sıla tüter olmuş turnalar dönmüş
Dağlara kar düşer nazlı yar bekler

İzin ver, yollara… gurbet dönüşü
Beni sana kavuştursun, tez elden…
Ses versin gönlümün kırık bam teli
Mektubunu aldım seher yelinden

Tanrım hiç gücüne gitmesin sakın
Yazdığın ayrılık silinse bile
Efkarlar büyümüş koca silsile
Gözyaşı şişesi delinse bile…
Bu sonsuz koşuda belki son akın
Biçare bedeni bir mezar bekler…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:17 AM
Ben Artık Ölmeliyim

Bu sana son vedadır... ben artık ölmeliyim!
Giremedim kalbine... kabrime girmeliyim!
Islık çalarken rüzgar... bulunduğum tepede,
Son dileğim: ne olur, fazla kal... biraz daha.

Bir buse de, sen kondur; soğuk, terli alnıma...
Varsın ikinci olsun... ilk öpen ölüm oldu...
Anıları seyredip...şiirlerimi oku...
İstemem... dua filan...sevdiğini fısılda...

Gökyüzüne bir dokun,belki gözü yaşarır...
Asit gibi,oymasın yüreğini bu kahır...
Faydası yok...yine de,hislerini söylersen...
Duyacak kulaklarım...bil ki; bana ulaşır...

Unutma,sevdiğimi.sevmesen de...kara kız...
Gün gelir... alır bizi,bir de bakmışsın: yokuz! ..
Bir buselik makamda, okunan bir şarkıyız...
Uğultulu tepede...dilinde, rüzgarların...

İkimize de yeter,benim sevgim...sen sevme!
Günahlarını ver de, ben yanayım, sen yanma.
Sevdiğinle mutlu ol, ardımdan hiç üzülme...
Gökyüzünde yıldız olur,ben; oradan bakarım...
Meçhule gider iken... gözlerinden kayarım...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:17 AM
Bence

Yağmur: Pencerelerde ıslak suratlar...
Rüzgar: Şapkalara dadanan kapkaççı...
Yollar: Ayak izlerini saklayan albüm...
Duvarlar: Senden kaçamamam için düşünülmüşler...
Gece: Gündüzün negatif filmi
Yıldızlar: Gözlerinden yansıyan ışık kırıntıları...
Gönül: Sevgilinin hayalinin düştüğü ayna...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:17 AM
Bezgin

İkircikli bir gece, muştular ayrılığı...
Mevsimlerden sonbahar,hazan desen de,olur.
Kim kaybetmiş aşkı da,bu öksüz gönül bulur,
Şarkısını söyleyen,yazan desen de,olur.

Rüzgar talan etmiş beni,aşık yalan etmiş beni
Bahçelerde gül sinemi,ezen desen de,olur.
Ne kadar zalim olsa,sanma ki,unutulur,
Deli divane olup,gezen desen de,olur.

Gözlerinin mavisinde, vurgun yedim inan ki,
Kaybetmişim kendimi,bende değilim sanki.
Seni de yaksın biri dilerim, Tanrıdan ki,
Büsbütün, yaşamaktan,bezen desen de,olur.

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:17 AM
Bırak Peşimi Hüzün

Soyutladım kendimi, nerde hüzün… ben, ırak…
Düştüğüm uçurumlar, Azrail’i, korkutur…
Kendime seferlerim…küçük bir turistik, tur…
Gezdin… gördün, anladık; anılarını bırak…

Bırak da bakakalsın, harabeleri…kentin.
Kendinden daha harap…görsün de, keyiflensin…
Sen… yüzyıllar boyu süren, kedersin….
Ağlayan bir ırmak gibi…başka taraflara, ak…

Neron gibi yakarak; bir kendini, bir kenti…
Sen de geçmişe dönen tüm köPage Rankingülerini, yak...
Yangınlarda… gönlünü bir pervaneye, bırak…
Çözemez, kimse, inan… sende ki, labirenti…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:17 AM
Biçimsel Yaklaşım

Salon…balkon…
İki beyaz mermer sütun…
Doksan altmış doksan…
Emlakçılık, işi …bütün…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:17 AM
Bilimsel Teşhis

*******i uykum kaçıyor
Yüreğim, nar…
Dallarım kırılıyor
Sonbahar…

Adımlarım sürüklüyor
Yolumu uzatıyorum.
Görmek endişesinde
Gözlerimi sokağında bırakıyorum

Mideme kramplar giriyor
Yürekte çarpıntı
Yağmuru rüzgarı hissetmiyor
Ansızın, telaşımı kaptırıyorum…

Dizimin bağları çözülüyor
Ayaklarım dolaşıyor yürürken
Çok öksürmeyi sigaradan …biliyordum.
İştahsızlığıma ilaç bile aldım
Biraz evhamlıyım galiba

Doktor aramak boşuna
Tahlil, röntgen faydasız
Kanım A pozitifmiş… ne çıkar…

Kendimi ağır hasta zannediyordum ama…
Anlaşılan bayağı kötülemiş hafızam…

Bütün bu veriler …gösteriyor ki…aşikar…
Ben aşık olmuşum(!)
ve aşk…
Bana dokunuyor…


-Sayenizde...doktor bey…-

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:17 AM
Binlerce Gece

Düşlerdi inandıkları...yaşadıkları,gerçekti...
Ne günün karanlığı; ne gecenin bahtiyarlığı...
Ne yıldız gözlerinde pırıltılarla mutlu,
Ve...sessiz ırmakların gökkuşağından aktığı...
O ülkenin...sisli şafaklarına gömüldüler...

Binlerce geceyi kırbaçladılar...
Ve...yetimdi şarkılar...ve...bütün ağlamaklı.
Gözkapakları kavuşmadı *******ce; uykusuz...
Suçsuz alınlarında güneşler parıldadı...
Dimdik.korkmadan...ve...vakur adımlarla,
Yürüdü gecenin çocukları...
Zincire vurulmuş öfkeleriyle! ..

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:17 AM
Bir Bulut mu Ağladı Nedir Gözlerimize

Ağlamaksa,eğer...
Çekilip ıssızlığımıza.
Suskunluğumuz bir dalga gibi,
Devriliveriyorsa yanıbaşımıza...
Ve...otlar,ayak izlerinin yorgunlüğüna serilmedelerse...
Ve...beynimizin ortalarında bir ses
Yalnızlığımızı haykırırcasına
Gidip geliyorsa...
İnanmak istemiyorum
Bir bulut mu ağladı nedir,gözlerimize...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:17 AM
Bir Hayaletin Duygularına Dair

Kalmayacak gölgesi bedenimin...bir vakit.
Yakıcı güneş bile, soğuk gelecek bana...
Göstermeyecek beni,aynalardaki puslar.

Hep içimden geçecekler durduramadığım insanlar...
Kimseler görmese de...
Giysilerimde taşıyacağım bıraktıkları ayak izlerini...

Yesem bile tadını alamayacağım
Envai türlü yiyeceğin,meyvenin...
Esen rüzgarları tenimde
Hissedemeyeceğim,hiç bir vakit...

Dudaklarımı hissetmeyeceksin,öpsemde...
Yada ölümün soğukluğunu bulacaksın...

Bir define gömer gibi
Toprağa verecekler ama...
Hiç bir kuvvet ayıramayacak beni senden
Ölsem de kabrime gitmeyeceğim!

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:17 AM
Bir Mevsimin Son Demleri İçin Ağıt

Eteklerinde getirip bir dolu sarı yaprak
Hani o yorgun argın ağaçlardan kopardığı...
Serçelerin kanadında kurşun tanesi yağmur...
Gözlemlenir güneşin benzinin sarardığı...

Bir sarı yaşantıda ısrarlıdır o mevsim,
Ellerinin yaralı serçeleri sardığı...
Beyaza dönüştü doruklar,gelen kim
Göçmenlerin gökyüzünü sürdüğü...

Kalmadı artık güzel kokan çiçeğin
Ne kokusu,taçları,ne tomurcuk...
Bir genç kızın gerdanından düşen o beyaz boncuk...
Ve...yerlerde bir sürü...geçen mevsim artığı...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:17 AM
Bir Odada İki Zeytin Tanesi

Tel tel,tanırım saçlarını,yar,
Tel tel,kirpiklerini...
Gözlerin bir yeşil zeytin tanesi...
Bahar gelmiş gözlerine, neyleyim...
Bakışın öldürür, beni...

Dört duvar odam, bir de ben
Sabahlarız gece yıldız kırpığı...
Bir odada iki zeytin tanesi...
Dudaklarımdan kaçırdığım izmaritler...
-tükenen son sigaram seni seviyorum-
Apansız aklıma gelir:
Gülüşün öldürür, beni...

Yerinde olmak için neler vermezdim:
Saçlarınla oynaşan çapkın rüzgarın...
Gelişin öldürür,beni...

Umutsuzluğumun yeşerdiği anların,
Rapunzel’in saçlarınca uzayan kaygısı..
Sırnaşık sarılışı karanlığın,
Işık hızı ve statik dört duvar...
Bir yanda sonsuzluk, ölüme kadar...
Sarışın öldürür,beni...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:17 AM
Bir Ölüm İlanıdır

Orda çarşaf gibi deniz...bir yanda uykusuzluğum...
Deniz kızları nasıl uyurlar...merak ederdim suda...
Sabaha gazeteler çıkmayacak...mürekkep balıkları uykuda...
Ahtapot kollarında hazırlanacak sehpam...
Orda çarşaf gibi deniz...bir yanda uykusuzluğum...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:17 AM
Bir Sevda Masalı

Ne güzel yaşıyorduk, şunun şurasında
Azıcık aşım,kaygısız başım.
Sıradan bir insandım,iş güç sahibi
Aşkla olmazdı, işim.

Ne rahat uyurdum eskiden
Allah’ım,ne huzurluydum!
Hatta,aşk değilse bile; duyduğum
Bütün insanları seviyordum.

Bir oda,bir salon sultanlığımda
Yarı aç,yarı tok yaşıyordum.
En lüksü, bir çayım,bir de sigara
Kendimle barış çubuğunu, tüttürüyordum.

Bir güzel gördüğüm zamanlar, bile;
İçimin cız ettiği de olurdu.lakin,
Ancak, hayallerimde yaşardı bir süre,
Sonra süt liman olurdum.

Gülümserdim,büyük aşkları düşününce
Akşamın burukluğu çökünce.
Zamanölçeri dinleyerek; yapayalnız
Gecenin kuytusuna sokulurdum.

Kapımı çalmazdı pek bir kimse,
Ancak,yine de,mutluydum.
Umutlu değildim yarınlardan; ama,
Kendi başıma akıp,gidiyordum.

Ah! nasıl da değişti her şey,seninle! ...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:18 AM
Bir Şiir Kendini Yazıyor

Yırtılırken gökyüzünün mavisi, siyah akıyor kanı
Bulutlar tampon oluyor...
Şeytan üçgenlerine düşüyor, uçurtmalar
Çocukluğumun ipleri boşalıyor...
Ağır ağır, tutunarak rüzgarlara
Bir yürek kendini hırpalıyor.

Kırkayak adımlarında geçerek, yürüyüşe
Bir şiir kendini yazıyor
Kah uçurumlara
Kah sevdalara
Kah doruklara tükürüyor kendini
Örerek, duvarlarını kelimelerden
Kendi medeniyetini kayalara oyuyor

Bir piramide konduruyor kendini
Babil bahçelerine hüznü ekiyor
Papirüslere mi olur,kil tabletlere mi...
Yaradılış sırlarını fısıldıyor
Belki de bir fosil oluyor
Kendi gerçeğini kanıtlayıp
Kendini tarihe gömüyor

Zamanın pasını yitiriyor demir
Kılıç tavını önemsiyor
Savaşlara katılıyor, hazır asker...
Bir oyunda vezir oluyor
Fillere hükmediyor
Bütün sevdiklerini hatırlıyor

Bir kıyıyı yutuyor ve geri çekiyor kendini
Hem yeniyor hem yeniliyor
Kendi içlerine çekiliyor, cezirlerde...
Neptün, acizleşiyor.
Bir paradoks oluyor birden
Bütün duyuları sorguluyor...

Uzanıp ölüyor...dingin.
Bir mezar kendini kazıyor...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:18 AM
Bir Şiire Gömüyorum Kendimi

Dünyanın en büyük ressamı gibi
Zamanı çizer… ayna.
Ağlamaları …
Ve…‘’mutluluğun resmini‘’

İlişkileri görsel bir dile çeviriyor
Yansımalardan türlü oyunlar…
Hatıraları kusuyor pusları bile…
Anılarımı kuşanıyor her baktığımda…
Kendi düşüncelerimle beni öldürüyor
Kimseler görmüyor oysa
Yaşantımı bir günce gibi…kaydediyor…

Rüzgar….ıslıkla toplar…bütün müritlerini…
Kırılmalar çoktan davetli…
Sonsuz hızda, talan
Mahvediyor…
Alev yakıyor her şeyi
Anılardan başka…elimizde kalan mı var…
Ağlıyor mutluluğun tozlu resmi…

Şiiri bırakmıştım bir kuytuda
Oysa,peşimden gelir…sadık bir köpek gibi.
Hislerimi ıslak diliyle yalar…
Üzüntümü paylaşır gözleri…

Yok umursadığım kendimi…
Yitirdiğim ben değilim aslında
Eksilen ben değilim
Biten …geceyle biten, ben değil…

Bir öyküyü bitirdiğim doğru değil…
Flu bir gökkuşağını ben çizmedim
Kurguladığım mutlu son… bu değil…
Bu, benim romanım değil…
Son sayfaları meçhul duruyor…
Lakin… karanlık bakışı…
Beni tanıyor gibi…

Hüzün bir yosma gibi yaklaşıyor,kırıtarak…
İçim ölüyor…ben değil.
Ümitlerimi döküyorum… düşman gibi,denize…
Kendime ihanetime hayretim büyüyor…
Bir şiire gömüyorum, kendimi…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:18 AM
Bir Yanı Sana Benzer Hayatın

Gecenin yanışını görüyor musun?
Yıldız yıldız, mehtap mehtap parlayışını...
Rüzgarı öpüyor musun,dudaklarından? ...

Benim küllerim savrulur yaşamdan
Bugün değilse yarın...o kadar yakın.
Sen de kurtaramadın beni,yaşamaktan...

Sarı yaprakları severim bana benzer...
Göçmen kuşları severim bana benzer...
Bir yanı sana benzer,hayatın...

Ve...ellerin hançer tutmaktan yana...
Saçların birer yağlı urgan...
Kirpiklerin vaz geçer mi,saplanmaktan...

Yolun sonu sensizlik uçurumu...
Sevdam gökyüzüne salınmış uçurtmam...
Kuşlar deler,yıldız yakar,gün soldurur...

En nihayet...gökyüzünde unutulur...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:18 AM
Bir Yürek Eskidi

Bir yürek eskidi …çürüdü yıllar
Zaman tortulaştı efkarım katran
Bir beden zamana yine yenildi
Ölsem de, her dem taze hatıran

Bir yürek eskidi …bitpazarında
İmha saatine çoktan kurulu
Kendini öldüren bir şiirdeyim
Anladım ki sensiz bir şehirdeyim

Bir yürek eskidi… özlemin zehir
Hazana savrulan son dönemeçte
Usulca tükenmek gitmek kuşlarla
Elbette bir daha hiç dönmemektir

Bir yürek eskidi …bitmeyen öykü
Devran yine döner göçmen kuşlar da…
Dönmek bana yasak gittiğim yerden
kim bilir kimlerle bu yolculuktan…

Bir yürek eskidi… ne gam ne kasvet
Bir bedeni bekler… giysiler,kasket…
Bak şu işe; vallahi değil,yalan.
Ölüm bana… ben de, sana sevdalan…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:18 AM
Birazdan

Göçmen kuşlar ezberlemiş yolunu…
Gurbetin akşamı düşer, birazdan…
Yaralardan delik deşik gönlümü,
Avutamam… hüznü yaşar, birazdan…

*******im: duman tüter ayrılık…
Yarınım: gelmeyen seherdir, kırık…
Yarin perçeminde, küskün hıçkırık…
Hoyrat ellerimi, boşar, birazdan…

Çoktan beri ben, sılamı görmedim…
Haberin almadım, düşte yormadım…
Bahar gelmiş bizim ele, bilmedim…
Sular çağıldayıp taşar, birazdan…

Sevda katığımdı, bayat, ekmeğim…
Hasret, ağı oldu; her gün içtiğim.
Ömür sayılı gün; boşa saçtığım
Azrail, peşime koşar, birazdan…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:18 AM
Bize Bağlı

Ben senden uzakta..her, olduğumda
Bir yaman fırtına... esmeğe başlar
Alışkın değilim sensiz olmağa
İçimde hücreler ölmeğe başlar

Anladım ki senden... yoktur kurtuluş
Bir parazit gibi, ömrüme yapış...
Yürekten değilse, ayrılık... kopuş...
Solan can çiçeğim... açmağa başlar

Bir çift göz bakınca... vurur kalbimi
Hiç aşık olmamak... sana...elde mi
Seni uzaklara...götüren gemi
Ahımdan, denize...batmağa başlar

Hasretin küllenen volkanı, patlar
Fırtınaya esir; koylarda yatlar
Zarar ziyan olur; artar fiyatlar
Zamlar, resmi geçit... yapmağa başlar

Borsa bile, olur; tepe ve taklak
Depremden yarılır duvar ve sokak
Bunca can... yüzünden,telef oldu bak
Ölüm; bize, şükran duymağa başlar

Bağrımda bir ateş...bekler sönmeği
Bitsin felaketler...düşün, dönmeği
Selameti için... dünyanın yurdun
Yine, birleşelim...biz... iyisi mi...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:18 AM
Bravo

Şu kuşun uçuşu ne şirin
Alabildiğine mavi,gökyüzünde.
Açılmış,sonsuzluk gibi kanatları
Upuzun...
Kimbilir hangi düşler yaşıyor gözlerinde...

Yorulunca konuyor bir ağacın
Binlerce dalından birine.
Alabildiğine coşkulu...
Bir şeyler anlatıyor, ağacın kendisine.

Bir yuva kuruyor en üst dallara
Mini mini bir çatı dairesi.
Mimarı o,ustası o...
Ne kira parası,ne elektrik,ne su...
Bravo, doğrusu...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:18 AM
Bukalemun Düşünceler

I

Uçurumlar...iter beni...metrelerce...
Atlasam da,kollarımı açıp, martılar gibi.
Uzak denizlere...belki,uçabilirim
İpini kırmış avare bir sandalım işte.

Kayığım,bulutlara sürtünerek,çizer boyalarını... göğün.
Mavi bir kesikten akar kanı,Tanrı’nın...
Özlediğim masallar diyarınadır,yolculuğum
Küçük mezarlar içinde...

Saçlarımı okşayan olmadı... hiç! ...
Alnıma düşen perçemleri,rüzgarlar attı.
Yağmurdan bronşlarım azıtmış,
Akciğerlerim çiçeklenmiştir belki...
Baharları özlediğimden...

Yeşil bir aynada kontrastım kızılderililere...
Yanar döner ışıklarda...bukalemun...
Işığında ısınırım, ’’Kibritçi Kız’’ gibi...
Dibini aydınlatmayan mumun...

Belki,ölebilirim...çalışırsam,eğer...
Belki yenebilirim korkusunu...
Kollarında...uykunun.

İçimden geçen caddelerde...
İstim...toz...duman...kir.
Çıkar,karbeyazı giysilerini; öyle gel ölüm! ..
Üstün kirlenir! ..

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:18 AM
Bukalemun Düşünceler III

Siyah renkler olmasın gözlerinde,gecenin...
Sislerin solgununda,gözlerin; su yosunu...

Hırsla alır öfkesini,yaşam dalımdan,rüzgar...
Endişeler üretir ikircikli yüreğim...
İçtiğim tütünlerin duman bulutlarından
Kararır yıldızları gökyüzü tavanımın...

Alkımı tamir edip yeniden boyamalı
Yürekten yuvalara yavru sevda koymalı...
Vuslat ek seferleri eklemeli... hasrete...
Bütün demir atlardan,bütün demir kuşlardan...

Yürek mahfazasını acıtır, anılar da...

Hiç istemem gelmesini gecenin
Çünkü şafağıdırlar, anıların...doğuşu...
Terkeder uykusunu saatler... dokur, ömrü...

Ne renkler belirledim gözlerine...alkımdan...

Gül... değince; kokuyor...
Koklayınca kapalı...
Bu şehir...
Vesikalı...

Denizi beyaz kesti...
Bulut düştü yoluma...
Raylar ulaşmaz sana
Halka olup... çemberlendi...

Hayat... uzun soluklu... bir yenilgi şiiri...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:18 AM
Bukalemun Düşünceler II

Sevdiğin sokaklardasın...ıslak rüzgarın,hani ortalığı talan ettiği...
O sahil kentinin balık, tuz ve nem kokan...
Karanlık,köhne evlerinin sandviçinde...

Bir,temiz duyguların kalmış
Yüreğinin kıyıcığında,içerinde...

Ateşlerin koru
Sevdanın moru
Birbirine karışıp gitmiştir...

Volkanlar,giderayak sende kalmış,emanettir...
Kızıl lavlar...kırmızı,mavi,yeşil,sarı alevler,
Erimiş maden ve cevher artıkları,
Toprak katmanları,tabakalar,soğumamış dünya...
Güneşten kopmuş,dönen savrulan zaman...milyonlarca yıl...
İlk direnç,ilk tohum,ilk hücre...
Bir buzul,bir çöl iklimleri,
Asırlar süren süreçler...fosiller...ayak izleri....
Derken...mitolojiler,efsaneler,masallar,aşk hikayeleri:
Arzu ile Kamber,Kerem ile Aslı,
Ferhat ile şirin,Tahir ile Zühre...
‘’Yıldızlı Gece’’tabloları...

Tüm evren-şu an - bir insandadır...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:18 AM
Bütün Hayatım

-I-

Elimi dokunsam,erir mi bulutlar...
Çalkanır mı büyük deniz...
Gözlerimden geçerse,yaşantım,
Yaş dolar mı gözlerim apansız...
Bir yol geliyor aklıma...
Uçsuz bucaksız...susuz ve sonsuz...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:19 AM
-II-

Kartal kanadında, güvercin seslerinde,
Yaşama sevinci...umut,güzellik...
Oysa, söner bir bir yıldızlar...
Bendeki, karanlıkta...
Büyür içimde,derya gibi bir boşluk...
Büyür içimde şarkılar gibi bir boşluk...
Bu baş dönmesi...bu sarhoşluk...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:19 AM
-III-

Çiçekleri kopardılar,dallarından
Kaç yıldır bahar uğramıyor bahçelere.
Bir yel esiyor ki her taraftan,
Güller paramparça...dallar cansız,yapraklar sereserpe...
Gidelim alıp başımızı buralardan.
Güneşin gülümsediği yere...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:19 AM
-IV-

Yağmur geçiyor içimden,
Gözyaşlarımın alarak, tuzunu...
Bir kadın gölgesi içimde...
Geçmiş otuzunu...
Sarmaşık gülleri sarmış,
Elini...dizini...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:19 AM
-V-

Gözlerimde bir bir sönüyor...
Uzak akşamların yıldızları...
Büyüyor...bir yalnızlık ki,
Sarıyor her yanımı.
Elimi uzatıp alıyorum,çaresiz,
Dudaklarıma,kahve fincanımı...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:19 AM
-VI-

Dinle...bendeki yalnızlığı...dinle,
Karanlığı gör, karanlığı...
Bütün çiçekler buz kesiyor...
Ortalığı,kırağı...
Bir ejderha oynatıyor ansızın...
İçimdeki bir dağı...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:19 AM
-VII-

Gözlerimden hayalini çalıyorlar,senin...
Bir kılıç kesiyor bütün damarlarımı...
İp ince bir su alıp sessizce,
Götürüyor,kanlarımı...
Dipsiz bir kuyuya düşürüyorum,
Bütün yarınlarımı...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:19 AM
-VIII-

Kördüğüm olmuş duygularımı,
Çözemiyorum....koparıyorlar bir çiçek gibi...
Hayatımı...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:19 AM
Bütün Siyah Renkli Şarkılar

******* gözlüyor beni
Yarasalar,ateş böcekleri…
Örümcek, vücudumda dolaşıyor-çok ayaklı-
Ve… lambamın yağı bitmiş
Saatimin durmuş yelkovanı…

Bu gece bitmiyor…seni düşünmekle.

Ne yarın var, ne, sen…
Ne, güneş parlayacak saçlarında…

Gözlerinin yeşilinde bu gece
Saçlarının mavisinde deniz
Dudaklarının kırmızısında dolunay…
Ben…
Alınyazısı siyahındayım…

Nasıl bu denli sarhoşum…ne içtim,
Ilık bir bahar akşamından başka…

Mayısı öptük dudaklarından,
Derken…geçti yaz,mavi bir iz bırakarak
Ayak izlerimizden nasıl ürkerdi karıncalar…

Ağustos böceklerini dinlerdik hani…

Hangi zamandı,kum saatinden önce…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:19 AM
Büyük Dalgınlık

Ölüm: büyük dalgınlık…
Ve…en büyük yalnızlık…

Tepkisiz…
Hiçbir şeye.
Nefes bile almayı unutursun

Bedenin en sağır durumu
Bir sessizlik oturumu
Bitmeyen bir boşluğa düşen
Kat sayısı artan, uçurumu…

Büyük bir aşkı yüreğinde
Götürsen bile
Sevdiğini unutursun…
Öldüğünü unutursun…

Ölüm büyük dalgınlık
Ah…yüz yıl uyuyan prenses!
Öpsem, uyanmazsın…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:20 AM
Çağırdım Şimdi Gelir Ayrılık Sarı Bir Taksi Şeklinde

Zamanı durdurmak isterdim… geçmesin zaman
Gelmesin gidişinin sancılı anı …
Büyüsün sessizlik. Bak! … konuşmadan…
Doğmasın sensizliğin o meşum karanlığı
Şarkılar o anı çalmasın sussun
Gözlerin eski günlerden konuşsun
Öylece bakışalım… belki, gitmeyi…
Unutursun…

Yıldızları yakalım geceyi paylaşalım
Bavulun olduğu yerde dursun
Açlık kol gezsin, yemek de, yemeyelim.
Sensizliği tehir et; ne olursun…
Hazır değilim anlasana
Sana muhtacım da…diyebilirsin…

Buz gibi bir hava essin,üşüyelim
Belki sarılmak ihtiyacı hissedersin…
Bir kadeh içki ister misin
Su, kola ya da herhangi bir şey…
İlla bu gece mi, gitmen gerekiyor
Başka bir zamana bırakamaz mısın
Erteleyemezsin öyle mi…

Bırak dudaklarını kopyalayan fincanı
Senden bir iz saklasın
Vedalar dokunuyor bana
Ağlıyorum…yaşlandım mı ne…
Kapıdan vedalaşalım…hoşça kal…
Gece, gözyaşlarımı görmesin…

Senin istediğin gibi olsun her şey
Şimdi gelir: ayrılık…
Seni alır, götürür…
Anılarımıza iyi bakacağıma emin olabilirsin
Çiçeklerini sulayacağıma…
Gözün arkada kalmasın iyi mi…
Hoşça kal… deniz gözlüm…
Ayrılık saçlım…

Bitmeyecek türküm benim…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:20 AM
Çağrışım

Barış… dedim, öyle mi…kuşları bir anımsa,
Dağ havası soluyan uçurtmaları düşün…
Hüznün rengini bile,bir yel dağıtmaktadır
Rüzgarın yaladığı papatyaları düşün.

Güzel…dedim, öyle mi… çağla rengi gözlere,
Ansızın batıveren bakışlarını düşün.
Bahar …dedim, öyle mi… patlamış papatyalar
Güneş bile, kıskanır yakan aşkları düşün.

Sevmek…dedim, öyle mi…ölüm olsa, kolaydır
Sensizliği besleyen asırları bir düşün.
Yürek…dedim, öyle mi…sevmelere aşina,
Her sevda örseler ki; biten aşkları düşün.

Düşün…dedim, öyle mi… yaşa…demek istedim…
Yürek yerinde duran taşa, ermek istedim…
Ermek… dedim, öyle mi…ölmek demek istedim
Bir kabre girer gibi…bir sevdaya gömülmek

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:20 AM
Çaldırsam da Seni Ben

Gözlerindi yansıyan mücevher parıltısı...
Unutulmaz bir hasret çete kurmuş gönlümde...
Nasıl çaldırdım nasıl...senli rüyalarımı?
Gözlerini... azılı, hasret çetelerine...

Sevda mı...unuttuğum? kim derse yalan söyler...
Yıldızlarla kaysa da... ömrüm,unutur muyum?
Gönlünün kuytusuna, serçe kuşları gibi...
Yürek atışlarıyla, sokulmaz olur muyum?

Solmayan hasretimdir: Her dem taze bir çiçek...
Hercai değilim(dir) -ben-:Tek çiçekle geçecek...
Bütün bir ömür senle...bütün yazla,baharla...
Kaybetsem de, seni ben... yaşarım bu hazanla...

Sevda mı...unuttuğum? kim derse yalan söyler...
Yıldızlarla kaysa da... ömrüm,unutur muyum?
Gönlünün kuytusuna, serçe kuşları gibi...
Yürek atışlarıyla, sokulmaz olur muyum?

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:20 AM
Çare Sensin,Yara Benim

Ayrılığın buzdan eli, sıkınca yüreğimi
Donar damarda kanım
Kör karanlık kesilirim
Yana düşer kollarım

Uykularım laçka...
Ansızın bedenim felç..
Terkedilmiş, metruk bir kente benzerim...

Kocamış gönlüm arzular ölümü
Çünkü...
Çaldırdım hayat öpücüğümü...


Kör bir bıçak işler karanlıkta
Kan kırmızı gül kesilirim
Kuytular pusu bana
Her kuytuda eksilirim.


Hasretinden koca bir dağ
Çöreklenir yüreğime...
İtiraf güç olsa da
Bir sen çaresin bilirim...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:20 AM
Çekini

Yok işte cesaretim, beni sana söyleyecek...
Anlatacak içimdeki duygularımı bir bir...
Öleceğim bir gün de gelecek:
Seni,bir başkasıyla gördüm,demektir...

Seni... ilk gördüğümde...desem,
Bir diyebilseydim bunu
Arkası gelir mi bilemem...
Bilmeden kim olduğunu...

Dünyalar kadar...çok....desem,
Yıldızlar kadar kucak dolusu...
Ah...bir diyebilsem,bir diyebilsem:
Leyla’ya, Mecnun olduğumu...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:20 AM
Çelişkiler ve Anlatım

Yarın, yok! ..bugünün uzantısı,saatlerin pervasızlığıdır,hep o...
Yaprakların dökülüşü...beyaz ölüm...arka arkaya gelen,hep o şarkı değil mi dir...
Ve...kollarındaki damar sızısı...
Yarın,yok! ...bugünün uzantısı,saatlerin pervasızlığı...hep, o...

Yarın,yok! ...gelmeyecektir...beklenen o saatler...
O şarkı yarım kalmaya mahkum ve ben...
Yarım değil miyim,sensiz...açmayan gül...
Yanık kaval misali,çığırır gönlüm...duyan ner’de...
Bu kurşun eritilmiş gece...paslı yıldızların rengi...hep o...
Yarın yok! ... bu günün uzantısı,saatlerin pervasızlığıdır hep o...

Yarını sileceğim...beklentilerden...
Deniz kenarında olacağım...ve,martı...
Kanatlarımda taşıyacağım maviyi...suyu...
Gagamda,inci taneleri...
Denizaltı incilerinin en nadidesi...sendin.
Vurgun yediklerimi unutmadım daha gözlerinin mavi derinliğinde...
Yarın yok! ..bugünün uzantısıdır,saatlerin pervasızlığı...hep,o...

Başka bir seçeneğin, yok...ya bugün,yada yarın olmayacak,bunu böyle bil! ..
Ateşböceklerinde sıcaklığın...meltemde ürpertin.
Uyumaya korkuyorum,yarın...ya uyanmazsam,
Son düşündüğüm sendin...bunu böyle bil! ..
Yarın yok! ..bugünün uzantısı...saatlerin pervasızlığı...hep, o...

Aşkı tanımışlığım...hep, o...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:20 AM
Çizdiğim Bir Resimde

Düşününce…

Hüzün gölgelerdi yüzünü…
Bir bulutun gölgesiydi yanağında
Dağılmamış gri bir allık gibi…duran.

Güzelliğini sınırlar antik bir çerçeve…lakin,
Düşlerini dizginleyemez hülyalı bakışların.

Bir sıcaklık kaplardı içimi
Yüzünü seyredince…
Uçarı bir maviye çalardı gönlüm…

İzinsiz kuşlar kanatlanırdı, yüreğimin,
Tenha havaalanının…
Bir köşesinden…sevda yüklü…
Şiir taşıyan… kuşlar…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:20 AM
-II-

Ve…sonra, ellerin gelir, aklıma…
Ellerin ki, nasırlı,
Ellerin ki,sevecen…

Bir ucundan bir ucuna sıkışmış, gökyüzü
Dizi dizi kuşlar geçer…bulutlarından.
Gözlerin, böyle değildi senin, ne oldu…

Ne oldu,yeşil bahçelerine…
Bu rüzgar bu kar bu yağmur…
Böyle değildin işte…

Ve…aklıma saçların gelir
Önce dökülür avuçlarıma sessiz
Sonra yırtıcı ve dövüşken, rüzgarda…

Rüzgar böyle hırçın mı eserdi,vadilerinde…
Böyle…böyle değildin işte…
Bütün renklerin değişmiş…çizdiğim resimde…

Güncellenen bir portre…
Tanıyamadığım ışığın…sesin.

Nerdesin…

Hapsedemedi seni
Çerçevesi kalbimin…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:20 AM
Dali Dali Tepeli

Sırıkların ucuna gerilmiş uykuları…
Bedenlerin erimişliği ve akışkanlığı…
Fillerin iğne ayakları yeri deliyor
Uçsuz bucaksız tenhalıklarda yazıyor bir sonsuzluk şiirini, O, dahi.
Bir düş evrenini solumaktayım şimdi.

Zamanın erimişliğini ve akışkan saatleri
Kurmak mümkün değil… elinde kalıyor.
İnsanın içine açılır ve boş çekmecelerdir
Yaşamın başka bir boyutunda sanki
Gölgeler hepten değişir ve uzar
Şehirler kimsesizliği büyütür
Tuvalleri ve bıyıkları tutuşturur ateş,
Yanan zürafalardan, atlar da…

Kendince bir oyun oynar
Ve izlettirir gördüğü düşleri…

Dali dali tepeli
Kulakları küpeli.
Dahice…
Düşlerini resimledi…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:20 AM
Davetsiz Misafir

Her günün asidinde
Erir gönlüm…bir daha…

Dinginliğine aldanır sevim
Rüzgar sert eser oysa…
Pupa yelken… ayrılık…

Hüzün demir atar.
Mavi gözlerin, nem…

Neden ağlıyorsun…annem…
Ölmedim…sadece, aşığım…

Bu kara bulut benim değil…
Bu ayrılığı ben davet etmedim…
Gitmiyor… davetsiz misafir…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:20 AM
Değirmen

Aşkımı bilir misin serçe kuşu?
Bilirsen,güzel güzel uç!
İpek kanatlı kelebek,
Sevmiş olmak; değil,suç...

Gönlümü bilir misin: Değirmen taşı!
Döner döner...sevda öğütür yine...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:20 AM
Değişen Yada Yabanıl Bir Aşkın Anatomisi

Nasıl bir sokaktın,nasıl bir mevsim? ...
Ben,dinliyordum karanlığı...sen daha gelmemiştin!
-Yahut, asırlardır buradaydın-
Puslu bir camekandan,karanlık gülümsüyordun...
Yada, gülerek nasıl ölünür dizlerinde?
Dudağının kenarından kanım sızıyordu...

Nasıl bir denizdin,nasıl bir gökyüzü?
Masum güvercinlerinin yırtıcı pençeleri...
Sürdüler gönlümü,bir uçtan uca...
Dağlarında kaldı dört parçam...uçurumlarında...
Nasıl bir yaraydın,nasıl bir hançer? ...
Devamlı kanayan ve saplanan, çektikçe...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:20 AM
Değişik Açı

Işık bir pervaneye azrail olur...bazan
Her şey... göründüğünce iyi, olmayabilir...
Tuz bile aslında müthiş bir zehir
Aşk bile değil mi, Mecnun öldüren...

Kor, delip yakmaz mı, buzun kalbini...
Karanlık, gerçeği... şirin gösterir...
Zaman bir körüktür hasrete... bazan...
Gönül yarasına melhem de, olur...

Yollar ayırır da; kavuşturur da...
Tren, iki yönlü hareket eder.
Mutluluktan bile; bazan ağlarız
Bırakıp terketse; bizleri...keder.

Yılanın zehri de panzehir olur.
Felaket ve sevinç taşır postacı.
Çok yakın biri de olur,katilin...
Düşman bildiklerin... bir kurtarıcı...

Değişik açıdan bakmakta lazım
Peşin hükümlere varmadan önce.
Bir tek gözlerinin ışığı yeter
Kararsa gökyüzü,yıldızlar sönse...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:21 AM
Değnekçinin Aşkı

******* bir yanımdır,aydınlık diğer yanım...
Bir yanım esnemede,diridir diğer yanım.
Tozlu anılarını okyanuslara gömen,
Ve... suları aşk rengine,bir tastamam boyayan.
Yitik bir ömür gibi kayan...bir yıldızla...
Süremedim bir ömür,ömrümü verdiğim kızla...

Ben bir aşk tanrısıydım hani ilkel çağların
Aşkın senin, Medusa...Herkül, yardım et n’olur?
Bir volkan kaynamada,bu tanrı yüreğimde
Üstünde birazcık kül olsa da, ne gam olur?
Kestim de Kördüğümü...paramparça ve lime...
Sahip olmak isterdimsana... dünya yerine...

Ben bir deli oğlanım,Mecnun’u geçen aşık...
Tozlarına bulaşsam,çöller önüme açık.
Leyla’ya kavuşmayı unutturmuş Yaradan
Bir kömür siyahında.alnımıza karadan...
Yazı bulaşıp durur,kaleminden Tanrı’nın.
Alınyazılarımız büyür de, sevda olur...

Yeşerir sevda olur,alınyazılarımız...
Bir topal felek geçer gönül penceremizden
Tatsız bir yemek çıkar,sevda tenceremizden
Düşümüzde cennetin hurmaları... tadında...
Sevdiğim bir güzeldi leyla:Huri adında...
Leyla...adını yazdım çöller boyunca kuma...

Geceye sevda çizen,fırtına ısmarlayan
Gönlünü halı gibi yoluna seren,yayan...
Kalbini pırıl pırıl gözlerinde yıkayan
Ve...Pompei’nin lavlarına saklayan
Günah şehirlerinin uyumayan bekçisi
Sevda yağmurlarının o yaşlı değnekçisi...
Gönderdiğim dolmuşlar geçti, mahallenizi...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:21 AM
Deniz Aynasında Islak Görüntülerden

Ey! Rüzgar... savur, hüznün buğusunu gönlümün gözlerinden...
Kır at! ... yok et! ... endişeli güllerini gülşenin...sana izin...
Dökül! ... sız! yarin pembe dudaklarından; yıllanmış şarap tadında...
Esir et ki; gönlümü... yanayım! esrik narında, ılık okşayışlarında...
Daha sevişecektim! nereye süpürdün yarınlarımı,hangi uçurum...
Yardım et! Uçur! ... henüz uçamayan sevda kuşlarımı...
Bu ağıt, yaksın! uğultulu tepelerinde bodur makileri,fundalıkları...
Kabart! yürek gelgitlerini,sevdalı dalgalarını Akdeniz’in...
Soğut yanıklarını! ...okşar gibi... yanık tenin göynüklüğünü...
Ihlamur, limon ve iğde kokularını getirmeyi unutma! ...
Kekik kokularına genzimi temizledim...
Dağların eşkıya türkülerini... özgür çığlıklarını...
Zaptiye gibi... inatçı...peşime düşür...
Yarama bastım... tuzu kalmadı şimdi Akdeniz’in...

Ey! Rüzgar...şişir yelkenlerini... Barbaros’un...dağıt; kızıl sakalının rengini Akdeniz’e!
Bir küçük akvaryuma sığdır denizleri, gözlerimizin önünde...
Bütün reisleri çağır,uçurup fermanları...toplantı var...
Grejuva tutuşturur denizi...leventlerin yüreğiniyse... Eleni...
Sevdanın flamasını çek,indirip korsan bayrağını...
Çöz at! Denizkızlarının yürek bağlayan altın buklelerini,kıvrımlarını,dalgalarını...

Ey! Rüzgar...yarden haber var mı... asıl; onu söyle bana...
Keşke getirseydin...bindirip, terkine...
Yol bilmez, iz bilmez...dağlarda kaldı! ..açık denizlerde...

Suskun esti, rüzgar...Akdeniz suskun...
Denizin aynasında... aksin... dalgalı...
Akdeniz kokar saçların...ıslak...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:21 AM
Denizli Şiir / Göç ve Anılara Dair

Devedikenleri çiçek açmışlar mıydı,
Biz gelirken…farkında değilim…
Tren raylarının çelik parlaklığında
Yıldız yansımalarını seyrettik yalnız…

Yüzümüzde binlerce kilometrenin izi…
Yere çalmış gökyüzü zannetmiştik…
Görünce uzaktan denizi…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:21 AM
Dert Söyletir

Adını hasret koydum; seven gönlüme inat!
Uçurum gözlerine ne çağları düşürdüm.
Yine de alamadım kendimi sevda kestim.
Sana ulaşmak için: ödünç aldığım kanat...
Bir intihar pilotu gibi daldım hicrana
Çaldı sensizliğime kurmuş olduğum saat...

İçimde fırtınadan önceki sessizliği
Vurdum tam onikiden,ikiseksen uzattım...
Tabib ister yarayı; bil ki,umursamadım
tuzu yaraya bastım, çivi söker çiviyi...
Kurumuştu ki kanım... kan kırmızı gül astım...
Arttı, seni düşünmelerin fazla mesaileri...

Yar gözlerini koydum; *******in yerine...
Gönül bir işçi arı, var kendince vakarı!
Sana ulaştı mı ki, bu sonuçsuz yakarı...
Ay sarı, güneş sarı, günebakanlar sarı...
Kirpiğinin okunu sapladın en derine
Veriverdim kalbimi ince belli birine

Aşkının dergahına kul olup kapılandım
Yırttım utançlarımı yeniden yapılandım
Çifte su verilmiş çelik; bir hasretle, kaplandım
Heba edip ömrümü saçının bir teline
Bileğini büken yok; su dökemez eline
Senin sevdan nar oldu pervaneydim ben yandım! ...

Eldeki öğün olmaz o da vaktinde gelmez
En olmadık zamanda düşür aksini bana...
Salın sırça köşkümde,taran gönül aynamda
Senin güzelliğini gören; inan ki, ölmez
Mekanı cennet olsa; kara toprağa girmez!
Cehennem sevişlerin; bilesin... cennet bana!

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:21 AM
Diken

Akasyalı,şirin yolda yürürken,
Battı,ayağıma bir diken...
Umursamadım ilkin...yürüdükçe
Yürüdü benimle bir, ilerledikçe
Derken...sinirlerim uyandılar acıya
Ayağımdan tırmanıp çıkmıştı yukarıya...
Sanırsın beynime değdi bir ucu,bir ucu yüreğime...

Baktım alıcı gözüyle,ne olsa beğenirsin:
Kirpiğinden bir telmiş,diken sandığım nesne! ...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:21 AM
Dilek

Bir tomurcuk için yaşam istiyorum
Umutları, gül gül açmalı.
Bembeyaz düşlerinin ortası...
Kan düşmesin istiyorum.

Ufkun sihrindeki giz
İçimdeki karanlık.
Bir yıldız parıltısı, gözlerin...
Ufkumda istiyorum.
Ve...bitmesini hiç değil
Bu sevdanın...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:21 AM
Doğduğum Ev

Eski,gül ağacı,hala gül veriyor mu,salkım saçak aşarak bahçe duvarını...
Bileziği kırık kuyu
Karşılar mı su ihtiyacını...
Zannedersem çıkrığına yağ sürmek gerek...

Hala o çatı, yatıyor mu üzerinde dört duvarın; yorgan döşek...
Nice fırtınalar yaşadı...
Nice sıcaklarda yandı,aldırmadı doğrusu...
Gölgesinde oturup ağaç yontardım...
Bir elimde babamdan ödünç aldığım çakı...
Ker*** kokusuna doyamazdım...

Pencerelerinin ardında,çocukluğum otururdu...
Gözleri yaş içinde yağmuru seyrederek...
Örümcekler, dantel dantel örer zamanı...

Pencerelerinin ardında hala,
Aynı çocuk oturur mu...
Hala aynı durumda mı doğduğum ev...
Zaman kuşu, onada mı,dokundu...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:21 AM
Don Kişot

Bile bile olmazın üstüne saldırandır
Pes etmeği düşünmez,yılmaz mücadeleden
İğne ile, belki de bir kuyuyu kazandır
Geçerek bin bir türlü zorlu merhalelerden…

Denemeden kabulü, lügatı yazmaz onun…
Tek kişi hücumundan bir haydut sürüsüne…
Değirmen kollarına saldırışından tutun,
Akıllı mı deli mi, yazgısı Don Kişot’un…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:21 AM
Düremedim Defterini Ayrılığın

I
(Benim öyküm)

Adını çivi gibi sapladım yüreğime
Düremedim defterini ayrılığın,ayrılığın...
Yıkıldı hasretinin duvarı üzerime
Hissederek eksikliğimi çaresiz... kalakaldım.
Kazıyarak ismini, ağaçtan yüreğime...

Yeter! bir zaman gibi bunca seni vurduğum...
İpini kırarak göğe çekilen bayrak,
Amaçsız... bir derbeder olduğum,
Gözlerimden kanlı yaşlar bırakarak
Kuyruklu bir yıldız gibi şafağına akarak...

Kal desem yüreğimde, kal ücrada!
Gönül dairemi müebbet kirala...
Tadil et istediğin gibi
Bir şey de, istemem elbet...
Yeter... orada, varlığını hissetmek...
Var olduğunu... bilmek.
Nasılsa imkansız... unutabilmek!


Düremedim Defterini Ayrılığın II
(Deli Çınarın Öyküsü)


Ansızın bir depremin yüreğimi sarstığı,
Bir hazanda...savurdu yapraklarını yere
Gönül ağacım benim...

Yapraklarıma musallat oldu rüzgarın
Köklerim topraktan fırladı
Yaşam fırladı benden...

Ölürken, su yerine çifte sevda verilmiş bıçakla ben...
Beşikler yapıldı bu bedenden...
Sevdalı marangozlar, ağaç kokusunu
Koklayarak işlediler...
Değiştirdiler suretimi
Bilmediler sevdalı yüreğini,bu dev çınarın...

Sonra...bir yerlerde
Beşik kertmeleri yapıldı üzerime
Hala isminin kazılı olduğu yerleri...silerek
Yaşatır oldum başkalarının sevdalarını bu cansız kalpte.
Olsun...nasılsa imkansız...unutabilmek!


Düremedim Defterini Ayrılığın III
(Sevda Çınarının Öyküsü)


El ele tutuşurken nice aşıklar gördüm
Gökyüzünden aşağı salmadım ışınları
Büyük doğal bir şemsiyeydim,Şems’e...

Sevda kalpleri değil,benim gövdemi oydu...
Ne aşıklar tanırım isimlerinden...bir bir...
Hepsini de,affettim...Allah şahidim, bilir!

Adres verilen yer,benim krallığımdır:
O,büyük sevda çınarında...dokuzda...

Yalancı aşıkları korkuttum dallarımla
Gerçek sevişenleri sakladım... heybetimle...
Kem gözlerden korudum,silahsız nöbetimle
Yeşil çimenler serdim; ağırladım konuklar
Sevdaya yuva oldu,gövdemdeki kovuklar...

Ve..Unutabilmenin, imkansız hali...


Düremedim Defterini Ayrılığın IV
(Senin Öykün)


Öyle zordur ki,gülüm
Yangın olsa içinde...
Dışarıya bir külü
Bile... hissettirmemek...

Zorlamak kendini
İmkansızı başarabilmek için...



Düremedim Defterini Ayrılığın V
(Yaşlı Çınarın Öyküsü)


Ben de,sevdim eskiden; yeşil ‘’el’’li çınarı...
Gökyüzüne uzanır,bulutları toplardık...
Pamuk helvalar yerdik; uçurtmalar tutardık...
Yoktu pabuçlarımız gidemezdik; bir yere...
Öyleyken bile tutamazdı düşlerimizi... kimse.
Çevrede en sevişen iki çınar; biz vardık! ...

Dönüşünce ayrılık...bir oduncu şekline...
Ölüm bile imkansız....unutturmuyor, aşkı...


Düremedim Defterini Ayrılığın VI
(Hepimizin Öyküsü)


Bizde sevdik... Çınarlar gibi... vakur...
Bu yüzden özdeşleştiğimiz...
Bu yüzden...
Aramızdaki kardeşlik...

İmkansızlık...imkan dahilinde...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:21 AM
Düşlerim Kirlenir Yaşamaktan

İçimde kuru nehirler akar
Düşlerim kirlenir yaşamaktan.
Örülür yıkıldıkça bir duvar...

Öteki ömre ne var
Geçer mi vakti aşkın
Gönlü örter tülden bir kar...

Gönlümü bir uçtan yar
Bir paslı bıçak...
Açılsın nar...

Uzak akşamları yarama sar
Dindirsin hasretini sılanın
Mor dağlarda bir mezar...

Kurutur canlarımı, har
Azat eyle ruhumu...Azrailim:
Ey! Nazlı yar

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:21 AM
Efendim

Hasretin kaması, perişan edip
Gönlümü bir uçtan yara...efendim!
Ayrılık zehrini içenden gelir:
Bir içten inleme,nara, efendim!

Dün aynı, bugün aynı, yarına selam,
Usandırır oldu hep aynı kelam.
Hüküm verilirse, kırılır kalem...
Yazılır alnıma kara, efendim!

Ozan, yüreğime dertleri atar,
Hüzün, ekmeğime katığı katar
Göçmen kuşlarının kaldığı yeter,
Gidelim bir uzak şara, efendim!

Karlı dağın karlarını eriten,
Nice mecnunları, çöle yürüten.
Işığındır; gözlerimi kör eden,
Götür beni, tabib yare, efendim!

Aşık olup, düştüm ben bu hallere
Derdimi uçurdum, esen yellere...
Sürüklenir dilden dile, yerlere
Vuslat...uzak diyarlara...efendim!

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:22 AM
Ege ile Kucaklaşan Kıyılarda Dalgalara Bıraktım Düşüncelerimi

Kıyılarını ince bir dantel gibi oyarak Ege
Kucaklaşır Akdeniz’le…
Bir başka kıyıda Adriyatik de,
Yada, Dalmaçya’ da…
Asırlar öncesinin bitki şekillerini çizer…
Eğrelti otlarının kavislerini…
Yada, Japon şemsiyelerinin…siluetlerini
Zarif, tülden yapraklarını…

Kemiremediği sert kısımlar
Ada gibi belirir göğsünde, suyun…
İşte,ahtapota benzeyen Mora…
Deniz kabuğunu andıran Kıbrıs…
İtalya’yı bir çizmeye benzetir
İzmir’i bir mahmuza…

Kararlı adımlarla sokulur yanı başımıza
Kişneyen’’bir at başı’’gibi Anadolu…(*)
Köpüklü ağzından fırlayan dişleriyle…
Kurtulup dizginlerinden
Yelelerinde, Orta Asya’dan kopardığı rüzgar…
Soluk soluğa ulaşmış Akdeniz’e…
Silkinir…yelelerinden döker,
Düşmanları denize…

Ergenekon dar gelir oldu
Orta Asya yetmez…
Bir dünya haritası gölgelendi epeyce…
Adımlarının izi örtüldü iki kıta,
Uzadı bakışları fersahlarca öteye,
Osmanlı’nın…
Akdeniz, çorba kasemizde göl
Irkımın rüzgarı yaladı benizleri
‘’Bir hışımla geldi geçti…peh…peh…peh!
Kizir Oğlu Mustafa bey! ’’

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:22 AM
Elde Var Hüzün

Yokluğuna alışmak mümkün mü,
Ya da unutabilmek seni?
Güneşi söndürebilir misin, bir kova suyla
Zamanı döndürebilir misin, geri
Seni unutmak elde mi?

Bütün bir günü,seni anmadan
Geçirmek ne mümkün.
Eğer, amaç dağları delmek olsaydı
Daha kolaydı işim...
Böyle kalmazdım...yetim.

Hayatta hiçbir şey yıldıramazdı beni
Yokluğun öyle mi ya!
Kolum kanadım kırık
Bunaldım açmazlardan...
Hiç olmadı bu ayrılık!

Ne yapsan faydasız, unutamadım işte!
Tarumar etsen de, gönül bahçemi,
Hırçın bir rüzgar gibi dallarımı kırsan...
Hatta bal diye içerek, ayrılık zehrini!
Senin hasretini bile...çekebilirim.

Değil mi ki,senden geldi
Bir tamam, seninle ilgili.
Ben de, sineye çekerim...
Öğren,bilmiyorsan öğren!
Ben sevdim mi.. tam severim.

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:22 AM
Elde Var Hüzün II-III

II

Unut diyorsun...
Ne kadar imkansız şeyler istiyorsun benden.
Yokluğuna alışmak...öyle mi?
Volkanları söndürmek deseydin,
Rüzgarları dindirmek...belki!

Gökkubbeyi,bulutlarla süslemek...
Çiçeklere avuç avuç, yağmur!
Güzelim,başka hayaller kur...
Seni unutmak elde mi?

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:22 AM
III

Seni,sevmemek zordu...
Unutmak...imkansız...
Çöle,su gerek,
Yiğide,sevda...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:22 AM
En Büyük Katil Benim

En büyük katil benim
Üstelik yakalanmam,
Hep, vakit öldürürüm...

Ne... Poirot,
Ne...Hammer...
Ne de,Cingöz Recai...
Umurumda bile değil,
Hepsini atlatırım...

Elime, su dökemez kimse...
Bu konuda, kralım...
Yasalar, idam dese...
Benim, uzundur,kolum...
Çıkmam hiçbir celseye...

Hep, zaman öldürürüm...
Günlerdir...cinayetlerim...
Öyle ya, şiir... para etmiyor(!)

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:22 AM
En kesin Gerçek

Koskoca bir nokta koydular
Çizgimin bittiği yere...
Kaç kişinin katili gözlerin?
Ziyaret edeceğim,mezarım nerde?

Bir parantez açıp giriverdin
Ömrümün cümlesine...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:22 AM
Er Sevdası

Üç onbeş.. sevda nöbetindeyim,yine...
Gönlüme çakılı bir kasatura.
Bakışların mavzer kurşunu...
Kalmışım pusuda...

Parola:Herşeye rağmen aşk!
İşte böyle sevdalım.
Kütüklüğümde son mektubun,
Mermi yerine...

Sigaram,sıla tüter,
Seni anar,içerim.
Soğuk ******* boyu
Sıcaklığına sinerim.

Üç onbeş..sevda nöbetindeyim, yine...
Pencerenin önünde...
Kimse görmesin diye
Sevgi kamuflajındayım...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:22 AM
Esrik Dizeler -II-

Deli görüntüler takılıyor gözlerime…
Kendiliğinden,yağmur.

Kuşlar gagalarında dinginliği getiriyor
Kanatlarından telek aşırıyorum
Yüreğime batırıp-hokka niyetine-
Şiirler karalıyorum

Zamanı izliyorum pür dikkat…
Ağırlığını hiçbir kriko kaldıramıyor
Hunimin konik teoremini ispatladım…

Sessizlik sakızlaşıyor
Yüreğime yakışmayan bir yafta.
İçimde bir deli boşanıyor
Zincirinden
Ayrılığı tutamıyorum…kanatlanıyor
Ufkuma bir kanat gölgesi düşürerek
*******i indiriyor gözlerime…

Yağdığım toprak çatlıyor
Düşüncelerime deli gömleği giydiriyorlar

Bir şey seni yeni baştan kuruyor
Bir perdede kımıldıyor yalnızlık
Güneş şuasını saplıyor bıçak gibi bitkiye
Fotosentez yemeğini hazırlıyor klorofilli bitkiler
Halbuki mideler açlıkla sevişiyordu
Öyleyken tutuklandı hasretin
Günlerin çekmecesine…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:23 AM
Fal

Hasret görürüm hasret...günlerin aynasında...
Ayrılık var...iki vakte,kadar
Böyle çıktı falım yamandır halim
Fincanın... senden uzaklaşan yolları var...

Hiçbir umut ışığı sızdırmıyor telveler
Yüreğim kabarmış...haberim varmış...
Falcını sözleri beni kahreder
Ayrılık ne beladır, etrafımda kem gözler
Bu aşka sevgilim değmiş ki nazar...
Ayrılık var...iki vakte kadar.

Hazırlan yüreğim...iki vakte kadar
Tez zamanda, ayrılık var
Çıkarmış dediği; falcı kadının...
Adı gibi bilirmiş...okurmuş geleceği...
Adını bile yazmış, savurduğu baklalar...

Parayla sattı bana, ayrılığı... falcılar...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:23 AM
Fortuna

*Fortuna:Talih Tanrısı

Gün uzar,yüzyıl olur...
Yıkılır üstümüze...bir gün daha,
-Bir,yüzyıl-
Tutup orta yerinden başlarız, hayata...
Yada, en sonundan...
Yaşanmamış, çocuk şiirleridir:yazdığımız...
Yaşanmamış mutluluk resimleridir:çizdiğimiz...
Yada,yarım yamalak gülüşleriyle,
Tutku dolu,büyücek gözleriyle,
Soluk,yırtık fotoğraflardır...sakladıklarımız...
Günlerin,doludizgin koşusunda
Nedir,her an değişen; biz, kimiz?

Kırık bir iskemle,yalımlanmış bir masa,
Emayesi kelleşmiş:bir eski soba-boru...
Yaşamın içinden sökülüp; ama...yaşayan bir kaç nesne...
Hepsi...umuda karşı kazanılmış; zafer alayları,
Dahası zafer anıtları...

Okumayı bilmeyen gözler ve utanan ellerimiz...
Demir asa,yürürüz; gösterilen çizgide.
Salyangozca bir iz bırakarak; geride...
Ki,ömür diyorlar adına; biliyor musun?
Kaybolmuş bir erekle,tükenmiş bir yürekle...
Kızıl kan,Hiroşima,ölümcül ve nükleer...
Yaşatır faciayı...sakat doğan bebekler...

Bir kan yumağına dönüşür Dünya; umarsız;
Dişler gıcırdatılır; nefrete bileniriz.
Arsız pis gülüşler; çirkef,duman,kir...
Bak,bunlar:Frengili fahişelerdir...
Bunlar da:Yarınsız bir dünyanın,çocukları...

Herşey...evet,herşey; umut kırıcı; ey...Aziz Fortuna! ..
Çoktan küllenmiş...sevgi volkanlarımız...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:23 AM
Gece

Bir el çekti fermuarını
Kentin dar sokaklarının üstüne yine simsiyah giydi gece,elbisesini

Beyaz bir çocuk onu görünce
Dedi ki:aaa...bu zenci de kim?

Kötü adam yükselip bir balonla gökyüzüne
Kuvvetli kollarıyla yakalayıp güneşi
Yuvarlayıp götürdü ve okyanusa attı...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:23 AM
Gece Böcekleri Öttü

Gece böcekleri öttü
Ay usanmış,yıldızlar bıkkın,dinlemekten...
Sol gözüm seyriyor, nedense
Kabuslara yenilmiş zavallı uykum
Ve...beynimde süren gece,
Dışarda ateş böcekleri,
İçerde sigaram yanar...

Zaman gözlerinin içinde kaybolur.
Ve...ben sana kuruluyum artık.
En amansız saatlere kurulu, zembereğim
Bunalırsam gözlerinin karanlığından,
Kendimi akrebimle öldüreceğim...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:23 AM
Gece Duyuşu

Sokak nefes almıyor,sessizlik savruluyor dört yana.
Parça parça dağılmış,ürkek karanlıklar...
Penceremdeki ışıktan korkuyorlar...

Düşmüyor yapraklar yere,
İçimde; çılgınca esen rüzgara inat...
Kırıyor içimdeki aynayı,seni savuruyor.
Kalbimi yaprak yaprak alıyor ağaçlardan; ama...

Kıyasıya üşüyorum ortasında gecenin...
Kapkara elleri üzerimde, gecenin...
Yıldızlar bir yanar bir söner; gözlerimde...
Uzaktan, dalgaların sesini dinlemeli...
Kulaklarımda yankı yapmalı,gülüşün...
Bu kışta-kıyamette...
Odama...yaprak yaprak...dökülüşün...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:23 AM
Gecekonduda Olay Var

Topyekün,şu mahalle...
Benim...dedi. Mersedesli,
Kel,kerli felli,iyi giyimli...
Göbekli adam...yaşlı gecekonducu
Abdurrahman Efendi’ye...
-Ama...Beyim...Ben,
Yıllarımı verdim,bu viraneye...burası evim...herşeyim...
Etme,döndürme beni, deliye...
Nasıl dönüşürüm... bundan sonra,yaşlı bir avareye...
Gecekondumdan ayrılamam:O...benim bağam...
O benim sarayım! ...
Israr etme, ne olur...git Alla’sen işine! ..

Şart olsun ki... seni ben...şuracıkta...
Şu işçi ellerimle...
Sarılıp; boğazına...Allah yarattı, demem...
Yıldırımlar çakıyordu,gözleri...vallahi...ben bile, korktum! ...
Ne yalan söyleyeyim...
Nasıl,korkmasındı...mersedesli Karun Bey?

Hızını alamamış,hala söyleniyordu...
Topuklayan mersedesin ardından.
Rüzgarından... kelimeler... savruluyordu,
Öyleyken; Karun Beyin,
Kulaklarına ulaşıyor,
Beynine... varyoz gibi... vuruyordu:
.......Çatısına,gençliğimi astım; sallanıp durur...
Bahçesine sevdiğimi gömdüm...-Mezar yeri alacak,para mı var? -
Günlerimi ördüm; duvarlarına...Tuğlam yoktu...
Terimle kardım harcını...su,yoktu
Sırtımda taşıdım çimentosunu...yol yoktu...
Ağustos böceklerinin ışığında okudum; Asker Ali’mden gelen mektubu...
Rüzgarlarının bir tekini değişmem...
Senin klimalarına...
Git beyim, git! ..Allahaşkına! ...
Yolunu düşürme bir daha! ... buralara...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:23 AM
*******in İçinden

*******den bir gece...huzura hasret kalbim
İkircikler içinde,çalkantılı bir deniz...
Söndürülmüş feneri... liman ne yönde kaldı,
Hangi fahişelerle... beklediğin denizci?
Kavuşmalara kurulu olsa bile... tüm saatler
Sevda bir an duraklar...özlemler otoparkta...
Gözlerin tam karşımda afişlerde... duvarda
Yaşları biriktirir, kabararak yağmurda...

*******den bir gece...içimde sen uyursun...
Açık saçık rüyalar, dökülür düşlerinden.
Gölgeler gizlerine mutlaka ortak olur
Mutlaka birileri unutur kendini, sende...
Hınçla dolar yüreğim,öfkem büyür... giderek
Sevgimi bıçaklarım... yeniden dirilterek...

*******den bir gece...sen içimde uktesin...
Erişilmez bir star...sarhoş mezelerinde.
Saloş meyhanelerde,izbe sokaklardasın,
Arsız, pis gülüşlerle; iğrenç dudaklardasın...
Kirlenirsin yüzde yüz,düşünceler de bile...
Ben burada seninle... söyle sen, kimlerlesin?

*******den bir gece...seni unuttum sanma...
Gölgem diye...bildiğin; bendim... o, yanındaki...
Senin kafan iyiydi,hiç farkında değildin...
Musallat oluverdi bir sokak serserisi...
Elindeki bıçağı saplanınca farkettim.
Pişman bile değildim,ölürken de, inan ki...
Seni kim koruyacak? Artık, gölgen...silindi....

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:23 AM
Geceyle Gelen Afrodit

Geceye çağrılısın
Beyaz bir güneş gibi,
Topuklarında yıldız
Rüzgarda yanan yüzün…
Bedenini incecik beyaz bir tül örterdi
Sarmaşık bitkileri kıskanırdı,
Gizli ve kaygısız sarılışını.

Zaman usulca geçti değip dudaklarına
Ne süngerler uyandı,
Ne inciler kapandı altında denizlerin…

Öyle yoğundu ki, sarı yaprakları yerin
Bu, mevsim…
Rüzgarların beşiğidir artık.
Denizin oynaklığı tüm körpe vücutlarda
Cam kesiği parmaklar
Gülün pembe rengidir
Ufukların ardında ateş gözlü canlılar…
Gün doğarken kaybolur
Gizemli ve değişken,yapısı Afrodit’in.

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:23 AM
Geçen Zaman

Gökyüzünde bulutlar dizilidir
Nezaman baksam...pırıl pırıl,
Gözlerin gönlüme çevrilir...

Ben sevmekten korkmazdım o zamanlar
Senin(s) de, gözlerin şen...
Tarardı saçlarını hafif bir rüzgar.

Öylesine maviydi ki gözlerin,
Mümkün değildi silmek...ufkumdan...

Bense... zamana düşman...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:23 AM
Geldin

Geldin sen, güneşin ışıması gibi...
Geldin... saçlarında buharı,trenin...
Geldin, kömür ve istim kokusuyla
Geldin ayağının tozuyla...

Geldin... yeni renklere bulandı ortalık
Bahçelere yepyeni baharlar geldi
Seninle yenilendi her şey
Eskiler bit pazarına...

Geldin, taze yağmur yüklü bulutlarla
Peşinde ilk yaz bahçelerini sürükleyerek.
Umutlandım,mutlandım neşelendim
Ne de, özlemişim seni...

Geldin gönlünde havasıyla gurbetin...
Özlemleri söndürdün, isli kandillerden.
Geldin... fal açmayı bıraktım,
Kahve köşelerinde,iskambillerden...

Geldin içimde havalandı kuşlar...
Anılar yeşerdi fotoğraflarda...
Geldin sen...ben,çiçeklendim
Hazırladım kendimi, bahara...

Unutuğum bir şeydi, yaşamak...
Yuvaya dönen kuşlar gibi,
Geldin... bir yaşam getirdin dudaklarında...
Ben... ölmeği erteledim...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:24 AM
Gezi Notları –II-

-I-

Ter… taşıdı, hamallar…
Yükü, beş on, paraya…

-II-

Tekerleğin düşürdüğü izi,
Kazıdı hafızasına yollar…
Ben giderim dolunay gider…
Bedava seyahat eder,
Hey! ...muavin, bilet al,
Kaçak yolcu var…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:24 AM
-III-

Bir tren, tecavüz ediyordu bir dağa…
Girerek, uzunca… karanlık, bir tünele…
Dağ, küçük vagonlar doğuracaktı…
Öte yandan…mutlaka.
‘’Demir at’’ baba… olacak…

-IV-

O kadar uğraştı da…göğe yol çizemedi…
Bembeyaz bulutları okşayan çapkın uçak…
Kaçak yolcularını, bir bulutta bırakarak…
Bir demir kuş…helezonlar çiziyor,
Sürülen alkolden sarhoş…gövdesine.

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:24 AM
-V-

Büyük bir balık gibi…
Yüzerek…can yeleksiz…
Çımacı bağlar bağlamaz, iskeleye…
Kustu, yolcularını,
Limana… gemi.

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:24 AM
-VI-

Penceresine dalmışım…otobüsün.
Büyük bir vizör gibi…
Hızla geçen- değişen- görüntüleri…
Kaydetmek için…telaşı…

Şoför de, yolu yakalama telaşında…
Yol da, iyi kaçıyor doğrusu…
Direksiyondaki …canavar mı, ne…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:24 AM
-VII-

Hiç çekiciliği yoktur, rutin yolculukların…
Kısa bir süreye sığdırılan…bir de…
Telaş…hengame…yorgunluk…
Zevkini alır,götürür.

Yolculuk dediğin…
Geniş zamanı olacak, insanın
Geze dinlene gideceksin…

Yeni insanlar tanıyacaksın
Yeni yerler göreceksin.
Hoşlandığın bir yerde
Birkaç gün eğleneceksin…
Bir derenin şarkısını dinleyecek…
Anayoldan, içerlek;
Bir köy kahvesinde… oturup;
Bir bardak, Tavşan Kanı… içeceksin…
Merhaba… Deyecek…
Hal hatır, soracaksın…
Yaşlıların anılarını dinleyeceksin
Hasbıhal edeceksin
Böyle yolculuklara yolculuk derim, işte!
Bundan kellisini, boş verrrr!

Kitap okuyamazsın,
Sigara içemezsin…
Rahat, uzanamazsın…
Bir bardak çayın yoktur…
Üstelik yol da, uzunsa…
Hapı yuttun demektir…
Dayak yemişsin… sanki,
Bir araba dolusu…Yolculukta.

Yolculuk, zor…bazan, çekilmez,hatta…
Hele, kavuşmaları olmasa…
Hasreti kaldırmasa, dürerek, defterini…
Hiç, göze alınası değil…

Eğil dağlar, yollar eğil!
Yoksa…Sevinç yetesi,
Hasret, bitesi değil…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:24 AM
Gezi Notları

I

Deniz,hafif kırışık,
mavi bir çarşaf gibi...
saklar, altında aşkı...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:24 AM
II

Bir izmarit attım da,
Yakamadım,denizi...
-bir izmarit fırlattım,yakmak için denizi...-

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:24 AM
III

Çöp sepetine attım...
-Madem, tutuşmuyordu...deniz-
İkinci, izmariti...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:24 AM
III

Çöp sepetine attım...
-Madem, tutuşmuyordu...deniz-
İkinci, izmariti...

IV

Güneşi tam doğarken
Suçüstü yakaladık...
Deniz, kızardı...Utançtan...

V

Heybetli,erler gibi...
Kara kara serviler
Bekliyordu, Gebze’yi...

VI

Tam denize düşerken...yakaladım gölgemi.
Bir lodosun çarptığı ve özür dilediği...

VIII

Şirin bir yerdi: Gebze...
Şiirin yakınında...
İşlenmemiş bir elmas parçası gibi
Işığını,içinde saklıyordu...

IX

İstanbul’un kokusunu sevmedim...
Sisler arasında aç kurtlar gibi,duruyordu...
Endişe ve ürpertime,yalanıyordu...

X
Yakmaktan vazgeçtiğim...
Bu, kaçıncı deniz...
Oysa; ünlü kundakçı: bendeniz...
Kanıt mı: Kendim...

Pardon...unuttum, bir an:
Kalbimi, göremezsiniz ki....

XI

Ben de, tanı tutuşturdum...
Böylece, ispatladım: Büyüklüğümü...

XII

Ne...yani...
Ezik mi,kalacaktım?

Bu arada...acıktım.
Şiirime katık edip..nerdeyse,
İstanbul’u...yiyecektim...

XIII

Dün Harem otogarında,
Ansızın hatırladım:
Sahi...ben seninle, hiç...
Yolculuk bile...yapmadım...

Halbuki,senle beraber bütün yolculuklarım...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:24 AM
Giderek

Sana bakan bu gözler miydi...
Tutan bu eller miydi...
Seven yürek? ..

Okşayan bu rüzgar,
Kokan gül...
Ürkek? ...

Seni saran bu adam mıydı...
Her gece yıldızlarla konuşan...
Denizle haşır neşir...giderek...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:24 AM
Git Başımdan

Hadi...git,başımdan, aşk...
Başka uğraşı bul kendine...
Oynama yaralı duygularımla.
Yeni baştan formatlama yüreğimi
Sıfır kilometre bir aşk istemiyorum
Yeni heyecanları kaldıramaz kalbim
Okunu boşa harcama...
Ben yaşlı bir adamım
Zaten bir ayağım çukurda...
Yarım kalmasın bu da...

Hadi git, başımdan...aşk...
Benle eğlenme,istemem...
Dalganı geçecek başkalarını bul
Kırışmış duygularım ütülenenemez
Hem...ben topladım tası tarağı
Geçerli mazeretim var,üstelik...
Hali hazırda yolcuyum...
Hikaye; gönlümün... gençliği...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:24 AM
Gönül Kışı

Hep böyle karanlığa mı çivilenecek gözlerim
Görmeyecek miydim uyanışını,güneşin...
Gözleri önce mahmur,sonra bütün kıvılcım...

Ellerimin çekingen uzanışı saçlarına...
O tebessüm eskisi hiç yakışmazdı bilirdim.
Dudaklarımdı kalan alevsi yangınlardan...

Bir dört duvar,
Ve...bir oda dolusu yalnızlığım vardı...
Onlar da,tutuştu sigaramdan...

Bin yıllık bezginlikle yağmurları seyrettim
O pencere eskisi duvar deliklerinden...
Kendi açlığımı düşünmem nedense...
Yılkılara içim yanar...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:24 AM
Gözler

Gözler…
Bir vücudun penceresi…
Vitrayını hiçbir sanatçı yapmaz…
Yağmurda, bir arap kızı…
Camlarından da, bakmaz…
İndirdi mi, gözkapağı kepengini
Hırsızlar uykularını çalamaz…

Kimine, gökyüzü yaraşır
Kimine orman…
Kimi hareler taşır
Dalga dalga umman…

Kimi… gece, fısıldaşır…
Kimi soğuk; karlı dağ gibi…
Kimi kor gibi…delici
Kimi munis, kimi kızgın yağ gibi…

Akar delice sevdalar…birinden diğerine…
İki bakış, birbirine değdi mi…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:25 AM
Gözleri Yılan Ayrılık

Fırdolayı bir rüzgar… ortalık ta bir talan…
Emanet uykularda gözlerim kan çanağı
Başlıyor: ayrılığın gönülde deli çağı…

En ufak bir ümit yok, iİhtimal yok... dönmene...
İnanmam… dönsen; bile …
Uyandırdım bir kere; binlerce hatırayı…

Gezer ortalıkta binlerce yalan
Sokar sevdaları, yeşil bukağı...
Gözleri bir yılan...ayrılık... gelir.

Unutmak istesem ne mümkün,ne kar...
Kırılır mı...yıkılır mı bu, hasretten dağ...
Her yönden, kırık buz gönül... ses verir...

Her aşk cam kırığı ayrılık kanar...
Her aşk umut kesiği kör kandil... yanar...
Ayrılık pusuda... gerer, bir yayı...

Bu maçta da, hasrete...yine bir sayı...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:25 AM
Gözlerin Şiir Senin

Gözlerin şiir senin
Kanatlanırım, bana dokununca…
Suskunluğumu azat ederim…
Çocukluğumu ödünç alıp; yıllardan…
Neredeydin bunca çağlar boyunca…

Seni asırlardır bekliyordum
Hangi yoldan geleceğini bilmeden
Bütün papatyaları yoluyordum,
Bildiklerini söylemediklerinden…

Bilmedim hüznü de getirdiğini…
Baharları beklerken…bavulunda.
Bütün ayrılıkları çok sevdiğini…
Cennetten Havva kovulduğunda…

Ne çok dikenin varmış katlandığım
Sevdamın kan açan gülü
Rüzgar; yapraklarına şiir …soluğu…
Yağmur; çiy tanesi…sabahta.
Ömrümü noktalayan dudaklarında…

Ömrümü dikenine astığım
Ümitlerimi kuruttuğum… dalında.
Nasıl unuttum, ah…nasıl,
Vuslat yok…büyük aşklar, masalında…

Saçların şiir senin…
Bir ömrü tutar, ağı…
Gün gibi aşikar tutulduğum…
Kanıma susamıştı… sokağı…
Sevdamı içiyordu… kaldırımları…

Gözlerin keder mi bakıyor artık
Şiirini yitirdi mi…
Geceye sokulduğunu hissediyorum
Saçlarının çözüldüğünü…
Korkma kimselere söylemem
Yıldızları üfleyip; söndürdüğünü…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:25 AM
Gözlerinin Çizgili Nisan Yağmurlarında

Gözlerinin çizgili nisan yağmurlarında...
Gecenin kaldırımları çaresiz ve şaşkındır.
Ve...ben kör bir kandil olurum
Yanarım ağır ağır,görkemli ışığında...

Beğenmedim bu gecenin rengini,bu temmuz sıcağını
Düşün ki,gözlerinin o bahar sevinci var...
Pembe renkli deniz kabukları toplardım
Gözlerinin çizgili nisan yağmurlarında.

Beyaz kuş telekleri düşerdi sereserpe
Kapanan üzerime,dört duvarın soğuğu
Umutlar üzerinde yüzün,sihirli kuğu...
Gözlerinin çizgili nisan yağmurlarında.

Ve...özlem odakları kesişir yollarımda
Yaşanmışlığı yaşar,içimde tüm mevsimler...
Sesler karışır, yiter,gölgeler çizgilenir...
Gözlerinin çizgili nisan yağmurlarında.

Bir şarkı duyar gibi,ince ince kar gibi,
Gömülür tüm saatler,zaman denilen suya...
Çorak topraklar gibi,bahtiyar uzanırım...
Gözlerinin çizgili nisan yağmurlarında

Islanır sırılsıklam,çatlak çatlak, yüreğim...
Bir teselliden yoksun,acemice...ellerim.
Islak buğusu tüter,biten aşkların bir de...
Gözlerinin çizgili nisan yağmurlarında...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:25 AM
Gri Yaşantılar-III-

Çılgın bir sokak geçti,yanı başımdan...
Kaldırımlar çarptı omuzlarıma...
Saatin zembereği kuruldu, güpegündüz.
Bıçaklar parlıyordu endişeli gözlerimde,
Ekmek ağızlarında...yeleli arslanların...
İp ince bir çizgiydi,sözüm dudaklarımda...

Bıçaklar açmazdı ağzımı,sessizlik büyüyordu
Dört duvar alabildiğine geliyordu üzerime...
Sefere hazır gemiler beklenti içindeydi,
Azgın denizler bile beslendi gözyaşımdan
Ah...o gitar sesleri kulaklarımdan silindi...

Ve bu zaman bir acılar deniziyim...
Kör bir fener ışığına muhtaç gözlerim.
Ah...çok zaman oldu ayrılalı o limandan
O liman meyhanesinde kalan fahişe kimdi
Neydi ah...unutmadığım adın... neydi...

Ve...uzanıp yakaladım rüzgarı saçlarından
O eski anılardan arındırıp teknemi
Paralanırken saat, takip için zamanı...
Güneş yüzü görmemiş küfürler dudağımdan.
Tuzlu sulara döktüm bir bir eski günleri...

Yanık dudaklarına serçe parmağım gibi,
İçirdim avuç avuç suyu...hiç yüksünmeden
Kuşların kanadında yitirdiğim maviyi
Cömertçe sürüverdim okyanusun koynuna...
Amacım sonsuzluğa boyamaktı denizi...

Yıldızlarla delinmiş bir gökyüzü altında
Balıklara yüz vermeyen teknem, bir yosma gibi...
Dalgaların o hoyrat yırtıcı pençeleri
Okşarken utanmadan teknemin gövdesini
İsyanımla kırılırdı, karşımda, ay tepsisi...

Kör bıçaklar paralarken; körkütük bedenimi
Arsız gülümsüyordu aynalar güpegündüz.
Asırlar birer birer,ayağıma serildi
Altımda can çekişti geçtiğim okyanuslar
Ezdiğim, çiğnediğim yollar ve...tabanlarım...
Biteviye...bir küskün rüzgarı...kovalardım...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:25 AM
Gri yaşantılar-IV-

Gün çekildi ufkumdan,örerken saçlarını...
Saçların *******ce...döküldü ellerime...
En yalancı bakışın oyalarken gözlerimi...
Yağlı urganlar gibi dolandı bedenime...

Ve...vurgun yedim, senin gözlerinin... o mavi...
Bedenim eğrilirken...basınç derinliğinde...
Sana bıraktım sana...bütün yeşilliğimi...
Gömüldüm sularına...iskelet heybetiyle...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:25 AM
Gri Yaşantılar -II-

Zaman topallıyor ve lastik gece...
Ağır aksak türküsüdür saatlerin...
Yapraklarını rüzgara kaptıran bitkilerin
Ağıtları büyüyor...sessizlikte,beslenen...
Beklentilerin en doyumsuz olduğu mevsim...

Ve...solan gün...tahtından devrilen güneşle...
Başıboş rüzgarların oynaşı saçlarının...
Yanan alnıma değen serin avuçlarının
Kalmadı gölgesi bile...
O sonbahar güneşiyle yiten kim...

Paslı dişlileri...tırmanırken saatlere,
Doru bir ata binmiş ölüm,bileyip tırpanını...
Yılların törpüleyip oyduğu suratını...
Çevirmek çare değil...

Gözlerinde simsiyah...donuklaşan bir resim...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:25 AM
Gri Yaşantılar -I-

‘’Sensizliğin koydu geçti ölümü’’
Nasıl geçerse boynuz,kulağı...
Zehir tadında,öldürür... gülü...
Hüzün ülkesinden gelen, ulağı...

Çöreklendi üzerime bir kara bulut gibi...
Döküldü üzerine bayırlarımın
Bazan bir çöl güneşi gibi
Paraladı tenini ovalarımın...

Değdi akşamlarıma ucu...mızrağı...
Yüreğim o gündür acılar denizidir...
Zaman her an yenilmişliğimi hatırlatır
Aynalardaki yüzüm en muhteşem eseri...

Uzayan dakikalar aratmaz asırları...
Gözlerimi çiviler kendine... zaman ölçer...
Kıyılarımı döver sürekli dalgaları...
Sayesinde kırılır anıların sandığı...

Simsiyah bir perde çekip; üstüne... renklerimin...
Sarılarak arsızca... ayrık otları gibi, aç gözlü ve sırnaşık..
Kim kaybetti, acaba....deyin: Kimin, bu hüzün...
Ömrün deli çağında... yüreğimin bulduğu...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:25 AM
Gurup

Neden sönmüyor güneş
Düşüyor da,denize…
Yada, neden buharlaşmıyor deniz,
Vuslatıyla…güneşin…

Aralarındaki aşk
Denizin gel git’inde…
Seyrederler mehtabı,
Her günün bitiminde…

Her gece, raksı mı, var…
Sularda yakamozlar
Lir çalar, deniz kızı…
Söyler, güzel sesiyle
Aşka dair, şarkılar…

Her gecenin sonunda
Güneş döner, işine…
Geç kalmaz, mesaiye…
Maaşını kim verir…
Kullanmaz, izin bile…
Bilir ki, günün sonu
Hasretin bitişi var
Bir günlük ayrılığın
Her gece vuslatı var
Böyle yazmış yazgısını
Bir dargın,bir barışık…
Onlar ki,büyük aşık…
Geçmiş…böyle, asırlar…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:25 AM
Gü(r) z

Ne yaman zemheri! ...yüreğim buzdağı...görünen kısım.
Kış geliyor! Son demime...en zorlu hasım...
Yapraklarımı kaptırdım çapkın bir yele
Bütün şiirlerini eksik yıllarımın...
Yaşantımdıiyah- beyaz izlediğim film
Sevda mı,bir kaç küçük kırıntı sadece...ziftlendiğim...
Dünyam karanlıkta ışığından uzakta
Ters gidiyor bir şeyler...yıldızından göz kırp...
Bir seslen bana,pencerenden...gülerek ve sarkıp.
O an şarj edecek pilim...
Ne zaman bitti bu film.ne zaman başladı karanlık.
Bir zamanölçer koyun tabutuma randevum var
Geç kalmaktan korkarım...

Çekinmem...zaten alışkındım; cehenneme...yaşarken.
Karanlık zaten hep vardı,acı... hep...
Zaten ücraydı kalbim, kimse uğramazdı...
Kalabalıklarda da, yalnızdım...hoş.
Akşam trafiğinde bile boştu, caddelerim...
Londra gibi; ıslak,nemli...yansımalar çoğaltırdım.
Bütün neonların dağılırdı ışıkları,cama değen yağmur yollarında...
Ve...bütün su yolları, eğriydi.
Dümdüz bir yola rastlamadım...
Şarkıların ve şiirlerin en hüzünlü olanını severdim.
Soğuktum,karanlıktım,sıkıcıydım
Bir kez sıyrılınca katılığımdan,lakin...akıcıydım...
Soğukkanlı mıydım,sıcak mıydım?
Bilemiyorum...kimse de,söylemedi.
İçlerinden ne derlerdi,duymadım...
Ben,yaşantı sağırıydım...
Fakiriydim, evet...lakin; düş zenginiydim...
Hepsini de gerçekleştirmeyi... unuttuğum...

Bu,ömür bilançosunda hesap tutmuyor; değil mi?
Aradığım sorular,cevapsız kalıyordu
Hortumlanan hesaplar gibi içten boşalıyordum...
Çözdükçe problemler,çoğalıyordu,
Bütün sınavlardan kalıyordum...
Hep bir heykeltraş gibi; nasırlı ellerimle
Hüzne sonsuz şekiller veriyordum...

Şimdi farkına vardım...ölürken...
Geç kaldım... hayatla randevuma...
Biraz izin ver...Tanrı’m...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:26 AM
Günceye Benzer

-I-

Taşır su; renkleri… belleğinde…
Bozulur görüntü ayarları…akışkan…
Bütün cisimleri kaptırırım…akisleri.
Hayallerim ıslanır….
Ben,uçurum…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:26 AM
-II-

Düşerim, vizörlerim kırılır…
Silinir gözlerimden hayalin…
Kirpiklerim,demir parmaklık kendime…
Kendimi sana hapsetmişim…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:26 AM
-III-

Yakışmadı yüreğime bu sevda
Bir numara büyük geldi,bedene…
Zengin bile gösterse,umurumda değil…
Paketlemeyin… kalsın…
Parama göre, boyuma göre…
Kullanılmış aşklar bulunur mu eskicide…
Gönlümün sonbaharına uygun,
Kelepirler olsun…
Ben onları tımar eder,
Giyinirim…bir güzel…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:26 AM
-IV-

Oyunları unutan bütün çocuklar
Hayatla oynuyorlar, körebe…
Parmakları klavyelerde kalıyor
Hayallerin düşük…çözünürlüğü…
Monitörler, sanal aşklar çoğaltıyor…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:26 AM
-V-

Beden ve ruh uyumunu kaybetmiş
Tecrit edilmiş hayatlardayız
Bir gölge oyunu oynar gibi
Kendi kendimizi kandırır gibi
İçimizin tenha sokaklarında
Sığ düşüncelerin büyür ekranı,
İletişimsizliği, alabildiğince yaşarız…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:26 AM
-VI-

Teknoloji korkutuyor, be…gözüm…
Aşklar bile, hormonlu hale geldi…
Plastik tadında her şey.
Acaba yapay bir kalp, sever mi…
Düşünce üretir mi yapay zeka…
Gezegenlerde hayat olabilir mi…
Zamanda yolculuk…
Hadi söyle… kıyamete kaç var…
Dünyanın sonu ne vakit…
İhtiyar Dünyamızın… ölümü…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:26 AM
-VII-

Her şey ölüyor…zamanlı…zamansız…
Ne yazık,ölmüyor …savaşlar…

Kesildikçe çoğalan ejderha, başlar…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:26 AM
Güneş Bana Alıştı

Güneş bana alıştı...
Pencereme
Tırmanır,girer.
Uyanır,gülümserim
Yüzümde ışık bulaşığı...

Güneş bana alıştı.
Benimle bir,dağ-tepe
Özlemişim inan ki,
Karartma *******inden...

Güneş bana alıştı...
Ben de, bir Diyojen’im...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:27 AM
Güvercinler Uykudayken

Yamaçlı gül...Telli Sokak,avare...
Kaldırımlar doymuş...kundura sesi...
Mavi beyaz kesik deniz... ağlamaz...
Güvercinler uykudayken...

Kısır döngü...kum saati, içerim...
Denizlerim sana akar gören kim...
Akbabalar gökyüzünü lekeler...
Güvercinler uykudayken...

Savrulan ses...zaman kuşu...hatıra...
Tomurcuğunda sakladı baharı çiçek...
Yıldızlar bir bir ölecek
Güvercinler uykudayken...

Durgun sularda içtim,mehtabı ve sigara...
Yaprak sesi...ağaçlarda fırtına...
Bebekler öyle güzeldir...
Güvercinler uykudayken...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:27 AM
Hakan’a

Sen bana bahşedilen en büyük hediyesin
Bedenime verilen emanet candan sonra…
Aşklarımdan belki de,en çok sevdiğim sensin
Masum bir melek gibi hayatıma doğunca…
Güneş yakar tenimi… her daim bu fikirde
Sen de bir güneş gibi…yer aldın bu fakirde.

Binlerce şükür sana Rabbim her nimetine
Harika bir duyguyu…bir oğul niyetine
Yüreğimin içine zerk ederek,bıraktın.
Oğul sevgisiyle sen…Tanrı’m içime aktın…
İşte divane gönlüm,bu talihli mecrada
Sonsuz hazine buldum ben de bu macerada…

İyi bir insan olsun…dileğim odur senden
Sağlık ve uzun ömür…mutlu yaşasın derim
Sevgi saygıyı bilsin kul hakkını gözetsin
Çalışarak kazanır,gerisi Allah Kerim…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:27 AM
Hangi Eşitlik

Hangi denklikten bahsediyorsun
Hangi,eşitlikten…
Zengin fakir…
Aç tok
Güzel çirkin…

Hep söylendiği gibi,sana…
Dengi dengine vurmaz davullar…
Bir kefesi ağır gelir,terazinin…
Tartı yanlış…ölçüm yanlış…
Denklikten bahsedilmez…
Her aşkta diz boyu,denksizlik…
Belki de,bu eşitsizlikevdayı …sevda yapan…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:27 AM
Hangisisin Sen

Sen bir prenses olmalısın, mutlaka…
Beyaz atlı bir şehzade bekliyorsun.
Yüz yıllık bir uykudan
Bu maksatla uyanmıyorsun…

Sen bir Rapunzel olmalısın mutlaka…
Uzun saçlarını balkonundan
Gece gibi sarkıtıyorsun, üstüme…
Ben, bunalıp ağırlığından…hüznün…
Bu yüzden tırmanamıyorum…

Sen bir Kül Kedisi olmalısın
Bu yüzden terliğinin bir tekini
Bende… unutuyorsun…

Bir Deniz Kızı, olmalısın, sen:
Çünkü elimden bir balık gibi kayıyorsun…
Peşinde, bütün kedileri…-Allah’ın her ayı-
Dolaştırıyorsun…

Kibritçi Kız olmalısın belki de…
Bütün, hayallerini-dikkat et-
Kibritle, yakıyorsun…

Sen Pamuk Prenses olmalısın
Aşk zehirli,bir elmayı
Aklına bir şey getirmeden…
Isırıyorsun…

Sen Gratel olmalısın mutlaka …evet…
Bu yüzden bir ormanda…
Yolunu kaybediyorsun…

Sen, süpürge ulaşımlı bir cadı olmalısın: bildim mi?
Bu yüzden bütün aşklarımda beni…
Acımadan, öldürüyorsun…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:27 AM
Hasat

Gökten zembille gelmedik…evlat.
Yaşamak dediğin alnımda terdi…
Bulutları şişiriyorken güneşli günlerin kumbarasında
Mavi maskeli haydutlar türedi…
Rüzgarları kırptılar acımadan
Ellerinde buğday elekleri…

Yeryüzünün göğsüne sutyen dikmiş, dağları…Tanrı…
Bulutları emzirmede zirveler…
Islatacak dizelerimi yağmur
Tütünlerim, küflenecekler.
Karayı bulan her kuş, gagasında
Bir zeytin dalıyla dönecek…
Denizler, yeryüzünden çekilecek…
Tufan da, bir bakıma …hasattı…

Korkuyu eledim.açlık gemi azıya almış…
Eflatun seherlerde filizleniverirdi çiftçi…
Güneşin alnında …buğdayla bir…

Yağmur içirdim toprağın çatlak anılarına…
Tufanları hatırlattım…
Besledim gökten gelenle
Süt darılarımı…
Kargaların iştahını kabarttım.

Nasıl sığdırmış Tanrı
Bir buğday tanesine
Onca insanın rızkı…
Sofrasında,ekmeği…
İşte, bu olsa gerek,
Tanrı,emeği…

Yine gülmedi yüzü çiftçinin
Bir hasat vakti…
Ama haline şükretti,
Ne de olsa,aç açık değildi…

Toprağın kara bağrında
Nadide bir elmas parçası gibi duran
Bir buğday tanesine …
Düşmüş bir başağa, eğildi…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:28 AM
Hasret Bulaştı Aşka

Yeterince özenli değil miydik sevdamızda…
Güz değil, yalan değil…hasret bulaştı,aşka…
Bilir misin, sonunda; aşk, bizi terk ederken…
Savururken rüzgarı…söyle,ne gelir elden…
Hasret sevdalıları neden rahat bırakmaz…

Doğmayı unutmuş mu güneş, yoksa…ne var
Neden kara günlerim…zindanları aratmaz.
Söylediğin heceyi, rüzgar mı ulaştırır…
Kimden haberi alır…hasret… nereden gelir…

Gönüller, hangi yöne giderek,bir yol bulur…
Hasretin gözü, kartal…söyle nasıl, kurtulur…
Bir, dua mı…bir, nazarlık…yada, muska mı, korur…
Ağ gibi sarılırsa…pusulara, düşer aşk…
Çınar gibi sevdayı…hasret içerden oyar…
Her aşkı tehdit eden… bir parça… gölgesi var…
Aşk ve hasret aslında…ayrılmaz arkadaşlar…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:28 AM
Hasret Yansıdı Yağmura -II-

Git... sen de...sil gölgeni,yüreğimin üstünden...
Kazı...adımlarını...çiğnediğin göğsümden...
Yazı değildir,yazı! ...Kan damlar kaleminden
Bize layık gördüğü bu plan da; Tanrının...
Yağmurlu bir sahnedir...ve sonra iner perde...

Terkedip gidişini yağmura duyurdun mu,
Gidişine ağlayan yağmur sesi... duydun mu?
Oyar çeperlerini...damlanın düştüğü yer.
Kabartır toprağını...filizlenen her aşkım...
Kalbim; bu yüzden benim,bir hilkat garibesi...
Yamrı yumru...şekilsiz.Kalıbı kaçmış,fesi.
Bir dingin bir öfkeli...Ritm de,aksak ritm...
Eskiden pırıl pırıl...saat gibi işlerdi...
Ah! ...Bu kalbi, sen... eskittin...

Pembe nisanlar da, gelir:Üzülme! ...
Aşk; kapını çalacaktır:Gülme! ...
İstemezsen...çağırsam da: Gelme! ...
Aksini suya mı düşürdün...neden ağlıyorsun?
Yağmur çizgi çizgi, seni siliyordu...
Gözlerimin önünde hayalin eriyordu...
Ah! ..Bu kalbi, sen... eskittin...

Hurdası da para etmez artık...
Paslı anıları kim ne yapsın...
Kırık dökük sevgileri... kime satsın?
Ah! ...Bu kalbi, sen... eskittin...

Gecenin;
Muhteşem dönüşü, başlıyordu...
Akortsuz,çığlıklar atıyordum kimsenin duymadığı...
Kapımı, aşındırıyor... Bezirganlığını... kendimin yaptığı:
Ismarladığım; hüzünler...

Yağmur, son görüntünü, usulca...
Geceye...teyelliyordu...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:28 AM
Hasret Yansıdı Yağmura

Yansıyor,bir çiy tanesinde gözlerin...
Islak adımların var yağmurda.
Çöl susuzluğunun zıtlığı,suda...
Haram zevkler sunar uykular.
Tüm aşklar bu saat uyumada.

Elbet yalan sevgiler de yeşerir
Tüm değerlerin bittiği yerde...
Kıpraşır kirpiklerin usul usul,
Düzensiz nefesin...yüzün seyrimede
Görüyorum can veriyor yüzünü gizleyen maske...

Sancılıysa gökyüzü,bulutlar ağlayacak!
Sanırım bir yerlere yine yağmur yağacak
Çizgi çizgi silerek eskizini...siluetlerin.
Önüne kataraktan çılgın rüzgar gölgeleri,
Ortada bir borandı,bir kargaşaydı derken...
Kalbimin dinginliği,uğurlayacak seni...

İpleri çekildi kuklamın...hareketler istemdışı
Hasretin radyasyonu,yakacak; günlerimi,
Binbir uğraşı ile salkım saçak,büyüttüğüm
Silecek gölgesini, birden; aşk ağacımın,
Geride küller ile kirlenen yüreğim ve..
Damakta örselenmiş bir aşkın paslı tadı...

Elde olmayan şeyler...gücümü aşan şeyler,
Kurumaya yüz tutan,sevgileri yeşertmek!
Kadere razı gelmek,umarsız...boyun eğmek,
Dallanıp budaklanan hasretin; yüzsüz, arsız!
Kalpdelen,gönül çelen, sevmek senin neyine!
Sen sevmekten usanmaz,kalbimi çalan hırsız
Ömrümü bedenimden izinsizce alan kız...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:28 AM
Hasret Yılan Vuslat Yalan

Girsen rüyalarıma, gönül telim titreşir...
Henüz kabuk bağlayan, yaralarım depreşir.
Razı olsam da seni, ben uzaktan sevmeye
Sebebim olur sevdan,beni paklar teneşir.

Ümit ile besledim hislerimi, bir vakit
Hani ayrılık yoktu, böyle miydi bu akit?
Ya, vuslatın olacak ya da ölüm, veyahut;
Bu musalla taşında, sen de beni bırak, git!

Suya hasret bir gemi gibi sana akardım.
Endamınla eriyip uzaklardan bakardım...
Beni biraz sev diye tanrılara, yakardım
Siper ettim göğsümü, kirpiklerinle yardım...

Gözlerinden süzülen yaşın olsam, razıyım!
Ayağının altında taşın, olsam razıyım!
Bir Allah’ın belası işin olsam, razıyım!
Hasret bir yılan,vuslat yalan... başım belalı...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:28 AM
Hasretin Bile Güzel

Hasretimi ilmik ilmik ördüm,
Hasretimi içtim; yudum yudum...
Hasretim sigaramda duman oldu,
Hasretimden bir dünyada, kayboldum...

Öyle güzel ki,hasretin bile
Gözlerin,saçların kadar güzel senin...
Gözlerin saçların kadar senin
İlgisi yok,başka birisiyle...

Hasretimi diyordum hasretimi!
Sana hasretimi,diyordum...
Örümcek ağları bağladı dört yanımı...
-Bozmadı bir Allah’ın kulu-
Bir hasretin bırakmadı beni...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:28 AM
Hayal ve Gölgeler

Birden fazla odaklı, aynalara
Düşen yansımalara benzer…hayaller.
Puslu ve yerçekimsiz bir ortamın
Havası alınmış bir fanusun -içinde-yaşamasına… benzer.
Ses dibe çöker
Sis dibe çöker
Yeryüzüyle bağı kalmaz; adımlarının…

Ağırlığını kaybeder
Vücutların dünya öfkesi…
Fiske gibi gelir,ölümcül ağırlıkta darbeler…
Sanal bir dünyanın gerçek algılanışı…
Geçmek bilmeyen saatler, saniyeler…
Duyulmayan çığlıklar atan ağız
Tane tane kopan ve çöken ses…

Samanyolu’nda yürürken …
Yada adını bilmediğim bir yıldızdan
Kırıksız…sonsuz, boşluğa düşmeler…
Siyah beyaz renk yoksunu akan kan
Uçsuz bucaksız kat kat uzayan dürülen düzlük
Yerlerde yuvalanan pörsümüş bulutlar
Asit ve formaldehit ve lahit kokuları…
Bilye gibi yuvarlanan gözyaşları
Paranoit bir durumu müjdeleyen gözler…
Paradoksların çözümlerini yada çözümsüzlüklerini
Sergileyen,
Masalsı bir evrene benzer …tüm dekor…

Çağırsam:
Uçuşun; rüzgarsız…
Haykırışın; avazsız…
Gelişin…vücutsuz…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:28 AM
Hayat bir kara tren

Aynalarda kalır günlerimiz...
Asılı, binlerce anı
Yitik yüzlerin masalı...

İlerler bir tren, karanlığa
Kompartımanında götürür hayatı...
Pencerelerinde görünümleri taşır.

Raysız,rotasız, gizemli ve dönülmeyen
Sayısız sefer,sayısız tren...
Durmadan... ara istasyonlarda..

Yolcuları anılarını, unutur
Yolcuları, kederlerini...
Yada,sevdiklerini...

Hangi istasyonda durur, kim bilir?
Her şey yitirir değerini
Dünyevi izler silinir...

Bilet parası sormaz hiç kimse
Yolcular, bir bir, seçilir
Hayat bir tren gibi, geçer...

Geçer iç içe, yaşamlar...
Yaşanacak günler vardı,şu işim yarım kaldı
Geriye binlerce ayrılış öyküsü kalır

Gözden ırak olanı...unutur, kalanlar da...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:28 AM
Hayatın Sakınımı Kanunu

Hayat, bir yokoluştur!
Her şeyin bitişi...Külün...yangının...
Bir günlük kelebeğin,hazin öyküsü...
Yeni doğmuş bir bebeğin dünyayı tanımayan
Kaygılı bakışıdır...

Hayat, bir yokoluştur!
<<İnsan ölmeye başlar,daha doğduğunda...>>

Zamanın ortasında dinlerken rüzgarları
Hissederim,bir silgeçin sildiğini...hayatımı
içimde bir boşluk büyür, hiçlikten
Düşününce evreni, utanırım; zerreliğimden...

Bir süreliğine verildi, hayat!
Yalnız,bir süreliğine...
Miyadın bitince,
Tedavülden kaldırılıp,
Yokluğa yelken açarsın,
Yada sonsuzluğa...

Ömür dedikleri
Yaşadığın süre...
Yokoluşun başlangıcı
Ve.. devamıdır, eylemin...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:28 AM
Hep Aynı Usançlarla Bir Sabah Uyanması

Uyanmadığın sabah
Sakalların uzamış.
Pencerende,iki kuş öter...

Gecenin yorgunluğunda,gözlerin
Ellerinse, alışkın devingenliğinde,
Aynaya uzandın.

Gözlerinde hep aynı çekingenliği izlerim
Saçlarında aynı dağınıklığı...
Bugünün de,farkı yok; diğerlerinden...

Kirpiklerinde titreyişi,ışığın,
Pencerede ışığın tozu...
Bozulur şekiller...yürüdüğünden...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:28 AM
Hicran

Bir kanatsam hayallerimi...altında hicran görünür,
Bir gülü kokladığımda... aldığım:hicran...
Bütün buluşmalara, hicran bulaşır...
Hangi aşkı çağırsam...gelen:hicran...

Rüzgar hicran uçurur,sarı yapraklar gibi...
Çöpçüler süpürürler hicran ölülerini...
Hicran keser ortalık,yeni aşklarda bile.
Yaralar hicran beni...tüm şarkılarda bile...

Hicran hiç unutturmaz,hatırlatır kendini...
Hicran... nasıl unutsam,unutabilsem...seni.

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:28 AM
Hiçlik

Sana kızamam/kızdığım alınyazım...
Hakkım yok.../olmaz,zorla güzellik!

Görmekten usandığım:Bu dört duvar,
Sığmıyor içine düşüncelerim...

Bir yanda kaderim/bir yanda sevdam...
Paralel iki çizgi...gerisi hiçlik! ...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:29 AM
Hükümdar

Mor bir yalnızlığı hüküm sürüyorum…
Eşikten adımımı atınca, daha.

Bütün saatleri mahkum ediyorum
Seni, vurmaya…

*******in boynunu vurduruyorum
Onlar da, beni öldürüyorlar… boyuna…

Ben nasıl bir hükümdarım yahu
Sözüm geçmiyor ayrılığa…

Ölümüm bundan…diyorlar
Fermana isyan ediyorlar…

Tahtımdan vazgeçiyorum,
Bedenim kölen oluyor…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:29 AM
Hüzün Kolleksiyoncusu

Hüznü biriktir...benim için.
Sevinçlerimle takas edebilirim...
Tüm kırıntılarını bile alabilirim,
Büyük mutluluklar pahasına...

Gözlerimi çektim sevdadan...
Eyleyip; ellerimi...kırılgan..
Dillerimi, lal...
Yüreğimi terkedip,kara çalılarına...
Tehirli otobüsler beklemekteyim...

Topladığım hüzünlerle, yer kalmadı yüreğimde...
Geceyi tüketemedim...yine de...
Ve...bırakamadım şafağı... yerine.

Boşaymış akıntıya karşı kürek...
Kazananı baştan belli,savaşta,
Yenildi yine... bir yürek...

Hüznü biriktir benim için...
Kalbinin hurdalığında...
Hüzün kolleksiyoncusu,vardiyasında...
Hüznü emen bir makine icadım değil; ama...
Beyaz kağıtlara hapsederim,hüzün şiirlerimi...

Hüznünü ver...mutlu ol, sen...
Biriktir,bana...alırım toptan...
Geri dönüşüm projesinde ayrıştırıp,hasretten...
Şiire dönüştürüyorum,hepsini...

Gerçi...tüketemedim henüz...geceyi.
Fazla mesai de, çözüm değil...
Yine gölgelenecek...masum sevgiler...
-saymazsak, diğer şairleri-
Yetmiyor...tek kişilik mesleğim...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:29 AM
Islak Şiir Islak Şehir

Dışarıda ipil ipil bir yağmur…
Büyük bir tezgahta fon dokur…
Gizler… bir tuvalde, bir kenti…
Yazık…şimdi İstanbul, ıslanıyordur…

Bir şiir dizmek lazım…
Bir resim çizmek lazım…
Amma velakin…

Yağmurda İstanbul’u…
Nasıl anlatacak nasıl
Bu aciz, şiir kulu…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:29 AM
-II-

Gözlerin ağlayınca
Yağmurlu bir İstanbul olur

Sürgüne gönderilen
Kuşlar aldanıp döner
Yağmurlu mavi, göğüne…
Yol yol, çizgi çizgi…
Camlarım İstanbul süzülür

Bir, gözlerine bakmak…
Bir, yağmurda ıslanmak…
İkisi de tehlikeli…
Ömrümün, barutuna…

Patlayıp ilk aşk flaşı gibi
Kuşların olmadığı bir an, gözlerinde…
Sevdalı bir toza dönüşmek…
Yada ıslanıp sırılsıklam
Toza dönüşme yeteneğini kaybetmek…

Kurtuluş yok, güzelim…
Bir öyle…ölmek…
Bir böyle…ölmek…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:29 AM
İki Şiir İki İnsan Bir Düet

-En güzel çağımızdı...beyhude tükendik...
-Issız serüvenlerde...yüreğim,korku...
-Kalbimde aşkımızın katmer gül endişesi...
-Şavkı vurdu şakağıma...şafağıma... ne çare...
-Rüyalarımı sana anlatır mıyım bilmem...
-Ilgın rüzgarlar eser...beklediğim gelmezdi...
-Elveda derken bile,umudum ölmüyordu...
-Lal olup suskunlaştım:olamazdık,beraber...
-Mutluluktan uzağım ben de...madem ki, öyle...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:29 AM
İletişim

Binlerce telef-on...
Onbinlerce telefon, telef...
Telef bütün iletişim...
Halbuki,modern konuşacaktım...

Dinletecektim,yalnızlığımın
Bozulmuş,gramafon sesini,
Hayatımızın düzensiz orkestrasından...
Bitmeyen hüzün senfonisini.

Ortada paslı bir sini:
Çilingir almamıştı daha heybesini...
Biraz çakır olmuş,rakım bitmişti.
Toplanmamış soframda sigara içiyordum.
Dumanıyla havaya, seni çiziyordum...

Biraz kuş olsa bedenim
Kendimi sana uçuracaktım...
Koşturamasın diye zamanın
Bütün atlarını vuracaktım...

Almayı unutmadığım bir nefes gibi...
Düşüncem,sana demirli...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:29 AM
İsimsiz

Prometheus, ateşi sundu insanlara…
Ben de, sevgiyi sunmak isterdim…
Okyanus kadar…büyücek…
Bir gönül bulunsaydı
Sevgiyi üretecek…

Limanları söküp atardım, bir bir…
Ayrılmasın diye gemiler sabahları
Her bir kuşun kanadında gönderirdim
Bin bir beklentiyi
Gönüllerdeki acıyı dindirirdim…

Hangi camdaydı o surat eskisi
Hangi yöndeydi o korkulu bekleyiş…
Bütün idam mangalarını durdururdum
Bütün saatleri dondururdum
Dondurulmuş film karesi gibi…

Mutlu bir çizgi çizerdim ekvatora yakın
Mermi yerine muson yağmurlarında ıslanırdı zenci çocukları
Bir köşede tuvalim olurdu…
Gaugain gibi; ilkelliği çizerdim…

Şiirin en safını… sözün en doğrusunu…
En sarısını güneşin…
En şirinini gecenin…
Yorgan gibi usulca
Üstünüze örterdim…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:29 AM
İskelet

Kaç numara ayakkabı giyerdin?
Nasırına bastılar mı,otobüste?
Gözlerin,yosun yeşili miydi,deniz mavisi mi?
Dudaklarınla kaç kişiyi öptün,karanlıktır diyerek...
Aynaların sana baktığı zaman...

Saçlarını nasıl tarardın?
Ve..hangi duaları okurdun,yatarken?
Ve..ne zaman,nasıl uyanırdın,
İşine yetişmek için,sabahları?
Neler konuşurdun bütün gün?
Dünya halidir diyerek...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:29 AM
Kaçakçılar

Ne, seni- beni sordular, o yolculukta...
Ne sardılar,senin- benim yaralarımı...
Tahmin edebiliyorduk gerçi,
Peşimizde bir rüzgarın deliye döndüğünü...

Gün uzar yüzyıl olur...
Fotoğraflara özgü; o donuk gülüşler...
En cefakar yontunuzu dikerdim:
Bulsaydım tonlarca kil ve hüznü...

Yeri değil; mayınlara basmanın...
Tek silahın şansındır, bunu bil!
Terler süzülür şahdamarından.
Yayılır sereserpe cesetler...gözler önü...

Zor ağam, zor! ...Bu sınır işçiliği
Kellen koltukta olacak
Bütün büyük mirasın,cebindeki revolver,
Ve...duracak saatin,anlatacak öldüğünü...
......................
Ne,seni -beni sordular,o yolculukta...
Gün uzar yüzyıl olur...
Yeri değil; mayınlara basmanın...
Zor ağam, zor! Bu sınır işçiliği...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:29 AM
kadın Erkek

kadın bu! ..Çözülemeyen..
Bir acaip, muamma…
Rötuş olmuş halidir:İnsanın..
-Adem’den sonra.-
Belki, mükemmel varlık; prototipten sonra…
Çözen yok,kurduğunu,neler düşündüğünü…
Bir ikinci jenerasyon…bu,Venüs’ten gelenin.
Sonuç ise kovuluş:Cennetinden Tanrı’nın…
.
Tanrı bile…dayanamamış olacak yaptığına…
Ki…yeryüzünde; başına musallat etmiş, Adem’in…

Erkekler…Mars’tan derler…
Hani şu …savaş tanrısının adıyla anılan yıldız…
Bu yüzden mi savaşı,bir kadınla erkeğin…
Tanrı bile başından defettiğine göre…
Acaba erkek mi, cinsiyeti tanrının?
Tövbe…yine günaha girdik durup dururken…
Hep kadınların yüzünden…değil mi…
Olmasalardı onlar… yorumda da, bulunmazdık…

Gerçi… dünyanın bir zevki kalır mıydı? Onlarsız…
‘’Para sesi, su sesi...kadın sesi’’
En güzel şıkırtılar değil midir?
Anamız …sevgilimiz…bacımız..
Onlar ki..yine bizim, kadınlarımız…
Tanrıdan sonra…taptığımız…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:29 AM
Kalan

Bir sokaktaydı ilkin, ağırca yaralanışın…
Sonra kan kırmızı güllerde…
Bir zaman cam kesiği düşlere kapılmışlığın,
Kuşların delik deşik ettiği mavilerde…
Dalgaların gel gitinde çırpınışların…
Arıyorum gözlerini bir yerlerde,
Ve…kuşlara pay ettiğin, yüreğin…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:30 AM
Kapı

Güneş ışığını süzer...aralıkları,tahtaların...
Arka tarafında,örümcek ağı...
Yan tarafındaki numarası,çarpılmıştır...
Taşıdığı rengi,unutmuş... hafızası...

Halini kötü görüyorum,
Her kış doktora görünmen gerekiyor...
Yağmur,ağrılarını arttırır...
Rüzgar,menteşelerinden sarsar...

Yok olursa yanarım, en çok...
Ardına yazdığım... şiirler...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:30 AM
Kara Sevda

Hiçbirşey mutlu etmez gönlümü, senden gayrı
Kuru ekmeğim olsun, sen de, hep yanımda kal!
Hayatımda bir nebze, benim de yüzüm gülsün
Ayrılık şarkıları çalmasın dertli kaval.

Tenhada bir kulübe:bakarsın bize saray
Simsiyah kaşlarının yayını kıskansın,ay
Bulamazsan sayacak altın, para, mücevher...
Gözlerimden döktüğüm, incileri,bir bir say.

Sevdiğim tüm çiçekler, sana benzerdi,balım
Isındığım şömine,anamdan kalan kilim
Sensiz ne yaman olur anlıyor musun halim
Öyle kara sevdaki...hay deli oğlanım,hay! ..

Rüzgar çözer saçını,yağmurlar olur tarak
Sensiz benim halim kül,toprağım kalır çorak
Düşlerinde yer yoksa bana,bileyim gülüm
Dağ başında kimsesiz,bir mezar gibi bırak.

Özgür türküler gibi,başka gönüllere ak....

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:30 AM
Karşılıksız Aşklar Arşivi

Ben seni mevsimsiz sevdim
Allah var ya, yukarda…
Son deminde ömrümün
Bir ayağım çukurda…

Bütün eski aşklardan bir viraneydi gönlüm
Belki son çırpınışlarıydı
Ömrümün son piyangosuydun
Bana çıkan ikramiye sen oldun…

Ben seni habersiz sevdim
Senin haberin yoktu
Benim haberim yoktu…

Plansız, yarınsız, hesapsız …sevdim…
O yüzden, hiç yatırım yapmadım
Hiç, emek harcamadım
Sevgimi, bir potkalın içine koyup;
Saldım, denizlerin maviliğine…
Oluruna bıraktım, her şeyi…
Sevgimi, kaderine…

Ben seni şuursuz sevdim
Aniden…
Her şey birden bire olur ya…
Bunda benim suçum yok
Hiç kimsenin suçu yok
Çaresiz…sevdim…

Ben seni öylece sevdim
Gönül aynama düştü görüntün
Ne yapayım…ne mümkün
Elindeyse sevdirme sen kendini bana
Ortalıkta görünme
Yok de,telefonuma…
cevap verme…günaydınıma…
Gülme…dök, yüzünü…

Denemediğimi nereden biliyorsun…
Unutulmuyor, işte…
Sonuçsuz olduğunu bile bile
Olmazlığını bile bile
Dile bile getirmeden…seviyorum…
Platonik bir çizgide…

Sen de, katılıyorsun gönlümün
Karşılıksız aşklar arşivine…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:30 AM
Kaybolanlar

Dalgın bir su…uyur…
Çelik ray, ışık kılıçları uzatır
Gece…servilerin gölgesini kaybeder
Ayrılığı koşar ölümcül arabasına saatler…
Getirir,dalgalarını ayaklarına serer bir deniz
Bir sihirbaz tüm sevdiklerinizi kaybeder…
Ve…tekrar bulabilir mi dersiniz…

Trenler ayrılık yükleri taşır
Şehirler eskir, sarsıntısından
Sensiz bir ay, eski sevdaları aydınlatır
Sevda yangınlarına ocak
Küllerine, mangal olur her yürek…
Bütün aşkların kırılır
Ortalık dağ gibi hurdalıktır
Eski aşklardan…ürkerek
Tekrar sevebilir mi dersiniz…

Göçmen kuşlarla giden
Bir falezde…geçmişi
Deniz ve güneşe seren…
Kurşuni göklerine bu şehrin
Zehirleyen yağmurlarına…
Ve…bir yüreğin kırıklarını yerlerden toplamaya…

Geri dönebilir mi dersiniz…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:30 AM
Kendi Oklarıyla Vuruldu Eros

Ayrılığın kuytulara tuzak kurduğu zaman,
Gelme sakın, atılmış pusular hayli yaman,
Alevin oynaştığı, yalımlanmış akşamdan,
Rüzgarın dolaştığı, küller kalmıştır çoktan.


Şarkıların hep kaderden bahsettiği... dudağın,
Beyaz bir çizgi olup döküldüğü....bir dağın
Issız vadilerinde, tükenilen...yatağın,
Soğumaya yüz tutan terine katlandığın.


Sen söyle! Rüyaların çıktığı sahi midir?
Ya da, olacakları bilebilir mi, insan?
Aşk, kör kuyulara düşerek,ertelenir.
Hasretin oklarıyla vurulmuş olduğundan.


Kendi oklarıyla vuruldu Eros...
Aşığın halinden anladı Eros.

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:31 AM
Kırıyorlar Bütün Umutlarımı

Beni,kör bir testereyle kesiyorlar...
*******i...
Boğazıma kanlı urgan vuruyorlar.
Serçe parmak kalınlığında umutlarımı,
Bütün umutlarımı kırıyorlar...


Bütün umutlarımı kırıyorlar.
Sevdaya dair,senin geleceğine dair...
Masum sevgimi kurşunluyorlar.
Güpegündüz...
Yüreğimi boydan boya arşınlıyorlar...


Yüreğimi boydan boya arşınlıyorlar.
Kesiyorlar bütün yollarımı...
Tıkıyorlar bütün damarlarımı...
İsa gibi...
Çarmıha geriyorlar kollarımı...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:31 AM
Kırk Bir Mısralık Şiir

Rüzgar sarsar,yedi tepesini kentin
Yedi kültürünü oynatır yerinden.
Dökülür, *******; lale formlu kadehlerden
Çağların tanıklığıyla sarhoş yürekten
Sinesinde binlerce eser barındıran kentimizi
Yıkamakta.. Kullanarak tuzlu mavi bir denizi
Bizanslıdan almışız bir çok şehit vererek
Çağları kapayıp da, yeni çağa ererek.
Çalkantılı olaylar dalgalanırken suda
Kız kulesi denizin ortasında, uykuda...
Bir tarafta sultanlar, bir tarafta Maria
Karşılar bir tepede güzelim Ayasofya.
Bin bir direk,Yerebatan Sarayı,sarnıçları
Çınlatır gökyüzünü çılgın kırlangıçları…
Kubbeleriyle Sinan anıtlaşır ufukta
Gök kubbeyi taşırlar,minarelere bakta...
Alın size muhteşem bir başka eski yapı
Köşkleri, bahçeleri, haremleri...Topkapı.
Süleymaniye,Haliç, Altınboynuz ve surlar...
Gözlerimin önünden geçer sanki asırlar.
Sandalları süzülüp değerek yalılara
Gümüş izler çizerek mehtap vakti sulara.
Bir inci gerdanlıkla yarışır sanki surlar
Denizden esen yeli,karşılayan hisarlar.
Sardunyalarla süslü cumbalı,eski evler
Kaldırımlarda yürür,bitirim külhanbeyler
Sanki hala eskiyi,barındırır bir yanı
Çağdaşlığı kovalar gün boyu, öbür yanı.
Arnavut kaldırımda sesi çınlar faytonun
Martılar çığlık çığlık, sonsuzluklara uçun!
Balıkçılar ağıyla çeker sanki,tarihi
Sanırsın bir köşeden çıkacak Beberuhi.
Hezarfen, büyük martı, uçarak Galata’dan
İlk defa seyrederek İstanbul’u,havadan.
Özgürlüğünü vermez,ama başını verir...
KöPage Rankingü, iki yakayı bir araya getirir.
Ata yumdu gözünü bir sabah İstanbul’da,
Yasını buluyoruz,genç ihtiyar her kulda...
Ne mutlu ki,Türklerin,Türkiye’nin tacısın
Sana göz koyanlara,ulu Tanrı’m acısın.

İstanbul, güzel şehir...Kırk bir kere maşallah!

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:31 AM
Kırkikindiler

Kırkikindiler yağardı…toprağım çöl…
mevsimsiz açardım, yediverene…
kaptırırdım gönlümü, henüz toydum…
kanayan bir yara gibi bıçaklanmaya hazır
sığırcık kuşları gibi… gülüverene…

ansızın, sağanak… ansızın,sitem
gölgem, ağırlaşır tortusunda, zamanın…
bir, derin uçurumda biter; istem…
mutlu günler yaşamak isterdim… amanın!
Korkuyu, büyütürdüm…ölüverene…

Plastik *******i yoğuran hüzün
Kendini katıyor; hamuruna…
Natamam yıldız kesiyorum, kek kalıplarından…
Ya eksilirse hüzün…korkum, ondan…
Korkum,hüznü diliverene…

Kendimi dinliyorum bir şarkıda
Bir şiirde okuyorum,yazıyorum…
Nefretle tamamlıyorum eksik dizeleri…
Kendimi sana, gönderiyorum
Ansızın kapıma, geliverene…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:31 AM
Kırlarda Çıplak Defne

(Apollon ile Defne’ye dair mitoloji)


Bir düşünse aklına gelecek
Kuşkusuz gökyüzünün maviliği...
Bir dokunsa..ah,bir dokunsa...
Yediveren açacak güller.

Rüzgarı bir işitse
Çıplak göğüslerini örtecek.
Nereden bilsindi ki,imrenirken çiçeklere
Allı pullu bir defneye dönüşecek...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:31 AM
Kısa Mesaj

Gel...
Gittiğin
Fermuardan...

Vurdu...
Saati
Sensizliğin...

Eyvah...
Hasret,
Müebbet...

Kelam,
Selam,
Vesaire...

Not:
Gelebilme ihtimalinin yüzdesi, kaç?

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:31 AM
Kışla Gelen

Nerden çıktı şimdi bu yağmur…
Islanacak şimdi, hayallerim
Eriyecek kuru tuz yüküm…
Hasretini …yeşertecek.
Can suyu…

Daha alamadım sobama, duman…
Yel dağıttı aldıklarımı…
Kış kıyamet yakın
Kar gibi yağacak hüzün
Beyaz kanı…

Kuşlardan yoksun bir gökyüzü geçecek
Gri aldatmacalarla…
Umutlarımı yem edip akvaryuma
Sensiz şarkılarla üşüyeceğim
Donarken uyurmuş insan
Seni beyaz ve buzdan…bekleyeceğim…

Zirveden çığ gibi
Kopacak hasretin

Hasretin zirvede…ne gam…
Son arzumda… söz verdi:
Çevreme saçılarak,
Adını yazacaklar… kardelenleri…

Ağlama iki gözüm
Bahar bensiz dayanacak kapına
Ardına dek,kapını…
Aç e mi…
Hüzün girmesin sakın
Anahtar deliğinden…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:31 AM
Kıyı Kasabasının Düşündüğü Akşam

Gün koyuldu...tortulaştı deniz
Yosunlara bulandı martı beyazlığı...
Balıkçılar,denizi bağladılar tekneye... akşamüstü.
Düştü sokaklara yalınayak çocuk sürüleri,
Kuyruğuna bir maşrapa bağlanmış,
Tekir bir kedinin ardı sıra...
Geçtikçe sokakları uyandırıyordu sesi...
Yalılar, parmaklıklarıyla dikildiler...önlerine.

Kıyıya dek indiler,görmediler meltemi...

Kara gözlerinde uyandı *******...
Işıklar doluştu kıyıya...yansıdı, kolye gibi.
Sular... boyandı sarıya,kırmızıya...
İki tane ay vardı:Bir gökte,bir denizde...
İki tane çocuk vardı:Bir karada,bir suda...
Işıklar yüzlerceydi:Bir karada,bir suda...
Kıvrılıp genişlediler,eğrilip büküldüler
İncelip kalınlaştılar...
Yıldızlar söndü sonra...düşüp, denize...
Balıkların cam gözlerine yansıdı, akşam...
Balıkçıların,nasırlı ellerine,yüzlerine...indi,akşam,
Yumuşatarak, sert konturlarını...yumuşatarak hayatın izlerini...
En azından... karanlıkta,daha genç göründüler...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:31 AM
Koltuk Sevdası

O kadar rahat mı o koltuk bilmem
Kazara oturan bir daha kalkmaz
Belki de, kalkmayı ister de, her dem
Yapışkan misali, koltuk bırakmaz

Lüks bir lokantadan ucuz yemekli,
Seçil de bir dönem,kıyak emekli…
İşçi ve memurdan çok ödenekli…
Döşek gibi rahat, yayları batmaz

Her türden rast gider işin, yokuşsuz
Yine de tamahkar, ay biter borçsuz…
Hasta kuyruğunda kalmaz uykusuz,
Lojmanları vardır saray aratmaz

Zamda cömert olur maaşta cimri
Hizmet yarışında olur birinci(!)
Oy verirsen değme gitsin sevinci…
Kim der vatandaşa hiç çalım atmaz

Unutulur hemen,bütün vaatler…
Seçimden seçime dinlenir dertler
Kurtulur sülale, bayramda fertler
Esnaf mutlu olsa dükkan kapatmaz

İki yaka gelmez,küstür yan yana
Evde ekmek bekler çocuk ve ana
Kahve girmez oldu bizim fincana
Yoksa… memur grev diye,dayatmaz

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:31 AM
Konu

Deniz gülme halime
Masamdaki karanfil...
Bir köşesi kırık aynam,
İsli lambam sen çekil...

Karanlık pencereme vuran yıldızlar...
Mehtap gülme halime...

Al beni sonsuzluğuna gökyüzü
Mavi benliğinde eriyeyim senin...
Nasıl, kara gözlerinde...
Eridiyse...yüreğim...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:32 AM
Korkmalı Ölüm Senden

Korkmalı ölüm...Sen’den... Cesurca haykırışlar! ...
Çınlatmalı her yeri,yerle gök karışmalı! ...
Yaşama direnciyle bir kez karşılaşmalı,
Can alıcı. En azından... bir süre uğraşmalı! ...

Korkmalı ölüm! .. Sen’den...güzele nasıl kıyılır?
Özlemi dindirmeğe bilakis; yarışmalı...
En temiz duygularla sevenler, buluşmalı...
Güzeli sevmek bile,bir ibadet sayılır.

Korkmalı ölüm! .. Sen’den...çekinmeli yaşından...
Vaz geçerek düşmeli; Azrailin... peşinden
Ne sevdalar konacak gönlünün dallarına...
Ne çiçekler açacak, sönük kalır: Yanında...

Korkmalı ölüm! ...Sen’den...sonsuza ulaşmalı!
Ben de hayat bulurum,bir nebze...yakınında.
Sevince Mecnun bile...Ferhat bile olmalı
Yiğit sevda taşımalı; ekmek gibi, çıkınında...

Korkmalı ölüm! Sen’den... bu sevda, yaşamalı...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:32 AM
Korkunun Faydası Yoktur Ecele

Gel artık… bir zaman, uğran, nasılsa…
Yuvarlanan taşlar yosun tutmadan…
Ayrılık. Çekinme… hiç utanmadan,
Çelik yatağanı çekiver bir gün…

Bekletmek en kötü zulüm değil mi
Binlerce kez ölmek daha mı iyi
Sakınılan göze bir çöp sığar mı
Yürekten kınına…sokuver bir gün…

Her aşkın yokuşu çıkar bu yola
Hasreti gösterir kancık pusula
Başına bir çorap ördüğün kula
Cehennem ateşi yakıver bir gün…

Korkunun faydası yoktur ecele
Fazla gecikmeden gelsen, acele…
Gelirsen kapıyı çalmadan bile,
Seven gönüllere akıver bir gün…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:32 AM
Kuşlar Nereye Gider

Çalıkuşu / gül dikeni ve hüzün
Isırganlar / fundalık ve ölü gün..
Çorak toprak/aç karnına ölen can çiçeği,zaman...
Senfonisini çalıyor...

Toprağa uzanmış kütük /gövdesi kurtlara sofra
Yırtık kanatlı kelebek ve çiçeksiz arılar
Sarımtrak gökyüzünde leş kargaları
Nefes alıyor...

Çınarı titreten rüzgar /aceleci kırkayak
İhtiyatlı kaplumbağa / tek göz odası
Her şeyi bırakarak baykuşlara...

Kuşlar nereye gider?
Kaygılar, çoğalıyor...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:32 AM
Labirentinde Kaybolan

Yüzyıllar savrulur yanı başımdan
Eser içerimden... ben ki, sensizim
Karanlık bir yolum: Ölüme giden
Sen de bana yoldaş... ben ki, sensizim

Sevdanın izleri tekerlek gibi,
Çizerek bağrımı, hep ardım sıra.
Başladığım yere, tüm yolculuğum...
Serdengeçtiliğim...ben ki sensizim

Bilemezler, kimdir, aslı nereli
İki turna gördüm, biri yaralı
Görmem kimseleri,seni göreli
Nafile nöbetim,ben ki sensizim

Saçların rüzgarım, gözyaşın suyum
Sevdan azığımdır,heybe yüreğim
Dağlarda eşkıya olmuş, hasretin:
Ölsem de gam yemem ben ki sensizim

Gözlerin ufkumda aydınlık, fener
Kapanmaz aramız,bu mesafeler...
Sen bir labirentsin,çıkış yok senden
Bir haber yok benden...ben ki sensizim.

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:32 AM
Maddeler yada Hayatı Algılama Kılavuzu -I-

1-aşk nereye konacağını bilmeyen kör bir serçe gibidir
Gül diye dikene konduğu görülür sıkça…

2-ölüm; helezonlar çizer başımızda…an meselesi ve işten değil ölüvermek…

3-gerçek; aynaların sırında tortu…

4-Zaman; saniyelerin sarkaç oyunu…

5-ölüm; ödenecek can borcu.

6-aşk; yabancı topraklar…semtime uğramayan bahar…

7-dost; arkadaşlığın uç sınırı…yıkılmayan kalesi…menfaatlerin uzağında paylaşımlar…

8-yüreğim; aşk hamalı…sevgi deposu…saf duyguları biriktiren imbik…

9-internet; hayali dünya…soyut, maddesiz, zamansız, sonsuz…hacimsiz,bilgi ve iletişim…paylaşım.
Gölge dünya…havsalamın alamayacağı, görünmeyen bilgi bankası…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:32 AM
Maddeler yada Hayatı Algılama Kılavuzu-II-

Matematik: İnce hesapların toplamı…faturaları hesaplama ve ödeme cambazlığı.

Televizyon: Dünyanın sığdığı ambalaj…kutu.-paketlenmiş gezegen-

Sınav: ‘’yaşama hoş geldin’’ maratonu…’’ben de varım’’ koşusu. Kazanırsak: hak…Kaybedersek: müstahak…

Maaş: Yaşamak için önerilen ücret…Hayatın satın alınması.

Yaşlılık.: Yılları biriktirmek

Yeşil: Nasıl bir renkti?

Araba: Trafik canavarının taşıtı…

Karayolu: Trafik canavarlarının güzergahı…

Basınç: Denizin ağırlığını tartmak…

Felsefe: Düşünüyorum…O halde, hiç’im…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:33 AM
Mars’ın Sabırsızlığı

Süzülür yakamozlardan…değercesine balıklara…
Ve…gözlerindeki karanlığı büyütür,usulca.
Dudaklarına asıp; bir suskunluğu
Döker sulara şarkıları…sonra.

Renkleri karıştırıp bir palet üzerinde
Kendince karanlık senfoniler resimler…
Gönül tablolarında,bütün tanıdık yüzler,
Bir bir eksilir,yiter…pusların arasında…

Kendince …uğraşında haklısın belki,
Yarına hazırlanmışlığı yaşamak zorundasın.
Lakin,unuttuğun herhangi bir şey yok mu?
Dünü yaşadın mı,layıkıyla…
Hiç zannetmiyorum.-ve…hatta eminim.-
Mutlu muydun, o savaşlar süresince?

Ve…sen değil miydin, hani sevgiye dair
Tutulmadık sözler veren ve yeminler eden…
Sevgiye ara verilmez…bunu böyle bil!
Kuşlar kanat çırpmazlarsa düşerler kurşun gibi…

Ben, barışın güllerini severim
Senin avuçlarında beyaz kuş telekleri…

Yanılıyor muyum…kendini dinliyorsun şimdi…
Zakkumların gölgesinde,iki boyut.
Yanına yaklaşmaz güvercin sürüleri…

Ürkütür…ellerinin barışa alışamadık,
Alışkın tetik çekişleri…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:33 AM
Masal

Kırıldı sırça köşküm; masallarım tükendi
İndi gölgeli akşam, akşamsefalarına.
Hasret kaldım, hayırsız dostun vefalarına
Gözlerin bir Sahra’da serap olup tükendi...

Kaldı anılarımın tozlu sayfalarında
Zeytinlik Parkında bir silik,liseli
Eflatun akşamları boyayıp salıvermiş...
Sevda güvercinini, hepten azad eylemiş...

Gökten düştüğünü hiç görmedim, üç elmanın
Çıkmadımda, hiç kimsenin kerevetine...
Bugünden bir farkı da yok, yarının
Olamadım, beyaz atlı şehzade...

Halbuki, ne masallar yazacaktım...
Rapunzel’in saçlarına tutunup,
Kötü kalpli cadının ellerinden
Pamuk Prensesi kurtaracaktım.

Belki arkadaşım olurdu Keloğlan...
Birer padişah kızı, alırdık...
Ne de olsa Kırk Haramilerden,
Çalmış...zengin sayılırdık.

Belki Gemici Simbad olurdum.
Deniz rengi gözlerinde,bir korsan...
Sen kırmızı başlıklı kız..
Ben...sana kıyamazdım...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:33 AM
Maskeler Roller Kostümler

İnsan, veremez tüm çıplaklığını; aynalara...
İçinden geçenleri sezemez ki,aynalar...
Düşüncelerini alamaz ki,
Tüm duygularını seremez ki, insanın...
Devede kulak gibi, küçücük kırıntılar...
Belki...

İzler,meraklı gözler... okur...bir kitap gibi,
Kelimelerin anlatamadığı, duygularını...
Aynaya bakarken de,vardır-belki-ama görünmez...
Yüzlerce...kişiye karşı...maskeleriz: kendimizi...

İnsan unutamaz; bencilliğini,
‘Önce can’ mantığı galip gelir:
Çıkarlar,hesaplar... peşinde hep.
Belki kendisi de farkında değildir,
Doğa bunu bir kanun gibi koymuş da, olabilir...
Allah bilir...

Farkında olsa, hem...nasıl davranır?
Ne değişir ki...
Çıkarılırsa da,maskeler...
Altta daima; bir maske kalır...
Kendimize bile,itiraf edemediğimiz...
Kendimizin bile göremediği...
Ve... inandığı,inandırdığı,
İnanmak istediği... kendimizin...

Ten ve doğal yapıdan imal edilmiş...
Aynı tür,aynı kimya:kendimiz...
Maskeler altında.... maskemiz,
Nasıl da ikiziz...

Her maskenin bir rolü var
Her maskenin bir oyunu
Her maskenin bir dramı
Seyredeni...her maskenin...
Bir kimliği...bir kostümü....

Sonu yok maskelerin...
Nasıl da değiliz: kendimiz...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:33 AM
Maskeler roller kostümler II

-Roller-

Her insan bir dünyadır...
Her dünya, tek perdelik bir oyun...
Her insan kendi oyununda baş aktör...
Tüm oyunları izleyen...
Alkışlayan...Tanrı!

Yazar istediği gibi senaryoları...
İplerimiz elinde...
Suflörümüz de, O...
Dekoru bile O, düşünür...
Tanrı, sever sanatı...

Bazan karışır oyunlar...
Romeo ve Jülyet olur...

Tek seyirci; okur, bildiğini...
Gördüğünü, izler...
Tutar eleştirisini...
Bakkal hesabını...

‘’Altın Portakal’’ verecekse:Cennet
Başparmağı aşağıyı işaret ederse:Felaket!

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:33 AM
Maskeler Roller Kostümler III

-Kostümler-

Adem ile Havva’ya yeterdi bir incir yaprağı
Örtmek için utancını...
Zamanla değişti moda...

‘’Ye kürküm ye’’devri...
Doğru buyurmuş Hoca Nasrettin.
Giysiler alır kişiliğini.
İtibar: kürke...
Geçti,bir lokma bir hırka edebiyatı...

Yoktu, benim kürküm...
Soyundum,tenimden...
Madem ki,soyundum şairliğe...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:33 AM
Mavi Sakal ve Çizmeli Kedi

En kötü yürekli bir masal kahramanıydı bence
Bir kaşık suda boğasım gelir.
Ne eziyetler eder kadınlarına…
Kırk odayı dar getirir.
Türlü işkenceler mucidi,
Nefesi ölüm kokan katil
Mavi sakallarını tek tek ve tel tel
Cımbızla,yolasım,gelir.

Kırk anahtarla dolaşır
Her bir anahtar,tek kapıyı açar…
Ağır kapılarda paslı menteşeler…
Odalardan,ayaklarına giz bulaşır…
Korkuyla tökezler,
Köstekler ayakları…kapıları tutar,ölüm…
Körpe yüreğimde,acıma…
Öfkeden bağırasım gelir…

Bir küçük kral olup
Cellatları çağırasım gelir
Mavi Sakal’ın kanı da,mavi miydi…
Merak eder…giderirdim merakımı…

Ürpertiler içinde,kırk defa
Üstüme çekerdim yorganımı…
******* seyrimedir…

Çizmeli Kedi…sen de,
Nasıl yediysen o koca devi…
Yiyiversen …Mavi Sakal’ı da.

Seni çok severim bilirsin.
Allah herkese cin fikirli
Senin gibi…bir kedi, ihsan etsin…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:33 AM
Mavi Söyleşi

Adını bilmediğim...türlü; balık sürüleri...
İstridye,mercan ve inci tarlaları...
Göz alabildiğine; bu mavilik...
Kaç teknenin mezarıdır... kimbilir...

Gözüm sende açılmıştır...ey, deniz!
Her sabah gün doğmadan atılmışım kollarına...ekmek için...
Bir kilo balık versen; şükür...demişim,
Kaç zamanın nazarıdır...kimbilir...

‘’Bir yudum suyun eksilse; yanar içim.’’
Gözlerimde tütersin...bir gün görmesem...
Sabahları iple çekerim,karanlıktan sıyrılmanı...
Su katılmamış mavini görmek için...
Kaç şafağın üzeridir...kimbilir...

Sularında... pusu kurar ağlarım...
Gözleri mavi olmasa sever miydim o kızı...
Bağrından çıkardım da...nice deniz yıldızı...
Eski pabuç...yeni olsa,giyerdim...
Kaç yolcunun güzergahı...kimbilir...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:33 AM
Merak Ediyorum da

Sert eser,bu mevsim burada rüzgar
Kırar ağaçları,dalları... filan.
Sürükler, kahverengi gri bulutları,
Kuş yuvalarını...katar...
Gözleri gök sevgilimin,ağlar pınarları...
Kuşlar için...

Bir tufan yaşatır burda bu mevsim.
Öyle ki,boğar balıkları...
Deniz ıslandıkça,aşık uslandıkça
Döver,sicim gibi yanakları...
Yağmur gözlü sevgilim ağlar:
Balıklar için...

Bir yangın olur,bu yerler bu mevsimde...
Bir kerbela mı desem...
Bir cehennem mi, bilmem!
Dilleri bir karış açık- nefes vermez-sürüngene.
Yılanıydı,çiyanıydı... bilumum berekete...
Ateş gözlü sevgilim.
Ağlar, börtü böceğe de...

Merak ediyorum da:
Neden bana acımaz?
Ben ona yanıyorum.

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:33 AM
Mevsimler Hazan Diyor

Kimin yanından geçse,ayrılık...yaman... diyor!
Bir daha sevmek mi,tövbeler... aman...diyor.!
Gönül yeşil umutta...azıcık dayan... diyor...
Dayanacak hal mi var... a, benim iki gözüm! ...
Bundan öte yol mu var...mevsimler, hazan... diyor...

Talan bu gönül talan...bu bağ...bu bahçe talan...
Söylediğin her iki sözün birisi yalan...
Bir zehir zemberektir hasret. gönle boşalan...
Mecnun çöllere vursa., Ferhat dağları delse...
Bundan öte yol mu var...mevsimler hazan...diyor...

Gönül dağım bir volkan olup tütüyor, desem
Gülşenimde kan gibi... hicran bitiyor, desem...
Kirpiğinin hançeri yarıp... batıyor, desem...
Zaman da çare değil; döndüm son dönemeci...
Bundan öte yol mu var...mevsimler hazan...diyor...

Ayrılık bir dağ gibi gittikçe yükleniyor
Çınar gibi... gövdemi içten içe oyuyor
Hayat, mavi göğümü; hep siyaha boyuyor
Ömrüm, yapraklar gibi... dökülüyor... avcuna...
Bundan öte yol mu var...mevsimler hazan... diyor...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:33 AM
Miras

Savrulan bir yaşamdan ne kaldı ellerinde:
Unuttuğun; bir mevsim… Hatırla, efendisi!
Kan kırmızı pişmanlık, ölümün güllerinde
Katmer katmer, açıyor; vuslatın ta kendisi…

Kazancın elbet ölüm, hayatla bir kumarda
Bedenin bu koşuyu, hilesiz kazanır da…
Doruklardan koparak çığ gibi gelen karla
Hayattan miras kalan, bir ölüm belirtisi…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:33 AM
Mucize

Mucize: sensiz yaşamam...
Kollarımda sen olmadan...
Saçlarının büyülü karanlığı,
Ellerinin yorgun beyazlığı...
Bütün çizgilerini, unutmadan...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:33 AM
Muhasebeci

Bir özel şirketin muhasebecisiydi
O kadar aceleydi ki, işi…
Farkına bile varmadı kimseye çarptığının,
Bir bayanın ayağına bastığının,
Bir şoförden küfür yediğinin…
O kadar aceleydi ki, işi…

Gözlüğünün altında hala uyku mahmurluğunda gözleri…

Bütün saatlerin gözü onda…
Patronu sinirinden ters yakıyor olmalıdır sigarasını…
Daha şimdiden,yiyeceği zılgıt için,
Gülümsemektedirler, arkadaşları…

Koltuğunun altında sımsıkı tutuyor evrak çantasını,
Bir çocuğun, şekerini saklayışı gibi,
Komşu çocuğundan…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:34 AM
Mutluluğu Dizelerine Sindiremeyen Şiir Yada Hüznün Gölgesinde Büyüyen

Umulmadık /bir zaman gece yıldız dökünür
Uluorta /haykırır rüzgarın gür nefesi
Ultra/ ışıklar büyür saman yolu dağılır
Uzaklarda/ bir yaşlı geçmişi mırıldanır
Unutulan/ bir şarkı maziyi hatırlatır

Ulu /çınarlar bile bükülürler zamanla
Uçan /kuşlar külçe bir kanat taşır
Usanmaz /dalgaların kıyılara seferi
Uydurma /da olamaz, görünüyor zaferi
Uslanmaz/ deli gönül,yanlış sevdalar yeri…

Uçurum/ düşer bana paylaşımda şansım yok
Usturamda /küf tutmaz kanım, delice yine
Utangaç /mutluluğun görmedim hiç yüzünü
Uykulara/ bıraktım kabus dolu rüyayı
Uyumadım /yataklar dikendi bedenime…

Ulaştığım/ancak hasret, bu büyük aşktan sonra
Umut /kuruyan bir dal, solan bir çiçek yada
Uzun /sevişmelere hazırlanıyor hüzün
Uzanır/ gölgeleri perişan bir gündüzün
Uçarı/ bir rüzgarın örselediği yüzün…

Uluyunca /bir çakal tedirgin bir zamanda
Ukala/ bir özlemdin birikerek bir anda
Uçsuz /bucaksız oldun,umarsız yaşadığım
Uçtuğu/ gözlenir de zamanın koşar adım
Ufkumda /doğan güne bir hicran ısmarladım….

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:34 AM
Nasıl Yaşadın Bensiz

Nasıl yaşadın bensiz...
Gözlerini kimlere kilitledin...düşlerini kimlere...

Saçlarını hangi rüzgarlar savurdu
Hangi yağmurlar döğdü,narin yanaklarını
Gözlerinden akan yaşlar... kimin içindi...

Nasıl yaşadın bensiz...
Sana da laf attılar mı kaldırım serserileri...

Bir rüzgar...cansız....saçlarının, arasında...oyalanıyordu...

Kalmamış...gözlerinin eski ilgisi bana,
Ne yanan günü...ne solan gülü, görüyorsun...

Nasıl yaşadın bensiz...ve, ben sensiz...
Aramızda, iklimler vardı...
Öyleyken; o kadar yakındın ki,bana...dinle.
*******i, üstümü örterdin hasretinle...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:34 AM
Ne çektim Hasretinden

Hasretini, hem allayıp hem pullayıp
Geçmez akça, on paraya satamadım.
Dik dik baktı, gözlerimin ta... içine,
Çarşı- Pazar, bir tezgaha katamadım.


Neler yaptım ayrılmadı bu bedenden,
Fırlatarak, savurarak attım trenden.
Geçirdim derelerin en derininden
Ben bunaldım onu yine, boğamadım.


Ne bulduysa talan etti, özyurdumdan.
Diyar diyar dolaştırdı hep ardından.
Altın dişimi sattırdı avurdumdan
Merhamet ettim sokağa atamadım.


Ardım sıra, birgölge gibi dolaştı
Nerede güzel görsem, onla dalaştı
Bana, ince hastalık ondan bulaştı.
Zaman ilaç oldu,yine, yutamadım.


Yüreğimle içtiği su, ayrı gitmez
Karda- kışta yürüsem de, fayda etmez.
Korkarım ölsem dahi,beni terk etmez
Kara topraklarda onsuz,yatamadım.

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:34 AM
Neden Mutsuz Aşkınız

Aşkın kendisi,aşık...
Serseri...deli fişek...
Hercai ve uçarı...

Onun için: mutluluğu,
Sevenlerden kıskanır...
Ayırıp; kendisine...

‘’Mutlu aşk yoktur’’
O,iyilik yaptığını,
Düşünedursun...

İğneyi...başkasına,
Çuvaldızı,kendine..
Batırmış, Eros!

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:34 AM
Neden Sevdim Siyahı

Bir rüzgar olup okşamak saçlarını
Yağmur olup dudaklarını öpmek isterdim,
En ürkünç zamanı karanlığın kollarımla seni sarmak,
Ve…bırakmamak hiç…asırlarca…

İsterdim ki,
Sende dalasın gözlerime kayıp Atlantis gibi…
Okyanusun mavi karanlığına…çekinmeden.
Oysa,gözlerin korku doluydu senin…en ümitsizinden…

İşte o andan sonradır büyüdü sessizlik…
Ondan sonra daha çok sevdim siyahı…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:58 AM
Nefer

“Öğretmenlerime...”


Işığın aydınlatır; karanlık devirleri,
Açılır, tüm sırları tarihin; orta yere...
Sanatkar ellerinde,gelecek şekillenir,
Amaç: Kurmak, yarını; gayret, değil; boş yere...

Küçücük ellere, sen; kalemi tutmasını
Heceleyip öğrettin:Atatürk,yazmasını.
Vatan,Millet aşkını,yiğitliğin hasını
Körpecik beyinlere,derince kazıyansın...

Çağımız,bilgi çağı; sen,bilgiye kılavuz,
İyi,güzel ne varsa; sensin, öğreten bize...
Eğitim ordusunun,bir neferi,en yavuz,
Cehalet canavarı,bir gün gelecek,dize...

Kaybolmuş gemilere, yol gösteren bir ışık...
Kaybolacak ruhları,karaya çeken sandal...
Heybetli bir çınardır,diktiğin her bir fidan,
Biz, bilgiye aç iken; sensin; işine aşık...

Cehaletle savaşta,kahraman olan,sensin.
Atatürk’ün çizdiği, hedefi gösterensin...
İstemezsin para,pul; kimse,kölen olmasın
Yürekten bir minnetle,elinden öpülensin.

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:58 AM
O Zaman

Ne sırnaşık şu kaldırımlar...
Yürürken ayaklarına dolaşır.
Alır başını gider,tutamazsın...
İnadı inat...

En iyisi sağlam ökçelerin olacak
Göğsüne göğsüne basacaksın...
O zaman gününü görecek...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:58 AM
Odak

Aynaya baktım:Traşım gelmiş...
Gözlerimdeki korkuyu hiç beğenmedim...
Yüzüm de,dönmüş tersine...
Sağ gözüm solda,sol gözüm sağda...
Picasso’ya hak verdim,bir kez daha...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:58 AM
Ölenlere Selam Olsun

Rüzgar söyler türkünü
Hazanda bir gül ölür.

Gönüle bakış değer
O anda bir gül ölür.

Kar tozar tipi diner
Beyaz kış gülleri ölür.

Beklerken pencereni
Duvarda bir kuş ölür.

Yaşatarak laneti
Yaşlı bir baykuş ölür...

Mektuplarımı taşır
Düşer postacı ölür.

Gözden düşer bir vakit
O an baştacı ölür...

Vuslatın oluşuyla
Yürekte acı ölür...

Sevdiğini diyemez
Ağızda hece ölür...

Bir arada yaşamaz
Gün doğar gece ölür.

Gönüle düşer sevda
Yaşar da...Mecnun, ölür...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:59 AM
Ölü Doğan Bebek Aşkım

Mademki, uzaktasın
Sislere gömülüsün.

Mazinin defterinde
Bir çiçek kurususun...

Gücü yetmez kimsenin
Yeniden söylemeye,
Eskimiş şarkıları...

Aynı su değildir; dereden akan...
Silkinerek, anılarından...
Zaman kuşu uçmuş, çoktan...

Ölü doğan bir bebek, aşkım
Yüreğim, doğuramadan...

Artık, üvey sevdaları emzireceğim!
Nasırlı, yüreğimle...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:59 AM
Ölü Gülün Ozanı

Söyle,bana! ...Ölü gülün ozanı...
Yalınayak bir sokaktın...nasıl böyle büyüdün? ..
Bilirsin:kan tutar beni oldum olası...
Nar kırmızı goncalara, nasıl dayanabilirsin? ...

Ellerin...hoyrat! uzanır... yaşama değer!
Kelebek misali konar dallarına... gül taçları...
Bu botanik bahçesinin kralıydın...
Hazan öncesiydi güller kurumamıştı daha...
Gece...uğursuz günlere gebeydi,lakin...
Kan kokusu yayıldı,rüzgarla...sabaha...

Söyle bana,ölü gülün ozanı! ...
Bir şiir yazdın mı,beyaz güle?
Kuğu boyunlarına binip; tomurcuk çiçeklerinin...
Nasıl kıydın,bahçedeki sevgiye? ...

Sevgiliye götürdüğün, bütün çiçekler! ..
Seni nefretle yadedecekler...
Hele o papatyalar! ..fal çiçekleri, hani...
Sorarım, sizleri... affedecekler mi?

Bir garip burukluk zamanı... şimdi...
Ortalıkta,gül kokusundan mahrum bir rüzgar...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:59 AM
Ölü Yıldızlar

Samanyolu…yıldız tozu…eridiğim erguvan…
Döndükçe tekerlekler, çizgi oluyor zaman…
Hıçkırığım büyüyor, her yıldız öldüğünde…
Ortadan yırtılıyor gün/döndü, kargalar şen
Yıldız çiçekleri açıyor, gülşen..
Altın bir toza dönüşüyor sis
Mavi bir yorgunluk akıyor,nehir
Hüzün akşamlarda barınır…*******de.
Kan büyümesi gibi,beyaz giysilerde…
Dolunay çiziyor kendini yeşil gözlerin ufkuna
Saatler kırbaçsız koşturuyor menzile.
Yürek çürük elma tadında…
Ruh koparıyor kendini bedenden
Yıldızlar gökyüzüne gömülürler ölünce…

Günü, şölen gibi paylaşır, kuşlar…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:59 AM
Ömürü İrdeleyen Dizelerin Işığında Yarattığı Eserden Övgüler Duyan Tanrı

Ömür denen günceyi kaydedip bir plağa
Bu şarkıyı çalarız, beden denen pikapta...
Görüntüler çekeriz, binlerce klip saklı,
Ve binlerce düşünce,anı var... hafızada...

Ruhumuzu yansıtır gönül denen ayna da,
Binlerce film oynar; görürüz,gösteririz...
Atılarak bir zaman, mezarlık, hurdalığa...
Evrenin derin mavi sislerinde eririz...

Çaldığımız şarkının güftesinde nakarat
Bestesinde ses verir yüksek perdeden sırat
Hissedilir...her nota, Yaratıcı’nın sesi...
Ve...her melodisinin sonunda, ölüm es’i...

Ömür...ey, bedenlerin tükettiği melodi!
Günleri bir bir sayan, hatasız...numaratör
Tüm evreni Yaratan; insan da, olsun... dedi...
Kainat bienali sergileyen: Küratör

Var mı, evrenden büyük; benzer... sanat eseri...
Üstelik heykeltraş,müzisyen, sahneleyen...
Ve... binlerce varlığı yaratırken de,seri...
Can verip bağışlayan, lutfedip esirgeyen...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:59 AM
Özgür Kalan Şiirler

Kimseler ağlamasın...bıraktım düşlerimi
En gizli duygularım “ten kafes”lerden azad...
Dağıldı anılarım...göç eden kuşlar gibi
Bir mezarda bırakıp arkalarında beni
Kurtlara şölen olma vakti gelen, bedeni...

Kimseler ağlamasın...bıraktım şiirimi
Her biri özgür artık,göklerde mi,yerde mi?
Bu beden kısır artık; şiir üre(t) meyecek!
Evrenin bir yerinde unutulacak kendi
Ne şiirler yazdım ben, hep sağırlar dinledi.

Kimseler ağlamasın...yok artık öyle biri
Ruhundan topraklara aktı düşünceleri
Yeryüzünden toplandı bir bir... gölgeleri de...
Şiirleri kabrine ziyarete geldiler
Artık özgür ve öksüz...öksüzdü şiirleri...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:59 AM
Özgürlük

Özgürlük… ey!
Bana kendini tanıtmayan yabancı…
Yürekte sancı.
Düşlerimin eksik yanı,
İlletime: erken tanı…

Özgürlük…ey!
Saçını tutamadığım rüzgar…
Unutamadığım şehir
Tadamadığım şeker
Uçuramadığım balon
Söylemek istediğim şarkı…
Islanmak istediğim yağmur
Uçurtmamın sonsuz uzunlukta ipi
Çıkışını bulamadığım
Dönenip durduğum yapı…

Özgürlük…ey!
En sevdiğim rengin tonu
Beynimin kemirgen fikri
Savaştaki cesaretim…
Tutsaklığımda…daha bir anlamlı gelen.
Bulutlara kanat sürtmek isteğim…

Özgürlük…ey!
Fikrimi çalan güzel…
Senden… kurtuluşum.

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:59 AM
Özveri

Gözkapaklarının parmaklığında...gölgeler büyürdü...
Dudakların sımsıkı kapalı...rüzgar saçlarını çözerdi...
Karıncalar çekinmezdi,küçük adımlarından...

Ve...soru dolu gözlerin meraklı
Üzülürdün aç açık insanlara...
Yakındı Ekvator’a ellerin...

Senin de,özlemlerin vardı,kendince...
Sen,kendin için yaşayamadın,
Kendi saatin,çalıncaya kadar...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:59 AM
Parti

Arkadaşlar...
Az önce...toplanıp gittiler...
Anılarını düşürdükleri gelmedi, akıllarına...
Cumartesi, günlerden...haziran...gül, mevsimi...
Mangalda kanatlar haziran gibi kızarıyordu...
Altında oturduğumuz –her halde-asırlık çam ağacı,
Güneş ışınlarıyla... yere... dantel, örüyordu...

Az önce toplanıp gittiler...küle döndü, mangal...
Pişirilmiş etler soğudu...umarım, doymuştur herkes...
Zevkli geçen bir gündü, kanımca...
Aynı fikirdedirler...umarım...

Az önce toplanıp gittiler...
Orman şimdi,sessizliği çoğaltıyordu...
Çatlamaktaydı tomurcukları, güllerin...
Pembe...sarı...kırmızı...patlıyordu...
Hafif bir rüzgar... ruhu, okşuyordu...

Az önce toplanıp gittiler...
Ne iyi insanlardı, onlar! ...
Biz çekildik kendi ıssızlığımıza...
Hanım ve çocuk... yattılar...
Ben de, hırsızlama yazdım,bu dizeleri...
Yalnız oturuyordum, geceye karşı...
Nispet yaparcasına... çayımı, yudumlayıp...

Az önce toplanıp gittiler...
Sıcaklıklarını düşürüp içimize...
Yine gelin...dedik...
Keşke...gelseler...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 09:59 AM
Payla(şı) rım Kendimi

I
Senle bütünleşiyordu bütün şarkılar…
Bütünleşiyordu bütün hasretimle.
Kar yağıyordu ıssız sokaklara… usulca…
Usulca bir hayali öpüyordum…
Ben öptükçe kayboluyordu sıcaklığı…
Yeni baştan aranıyordum varlığını
Senin yerine hasretini buluyordum.

Senle bütünleşiyordu her şey
Ben, eksiliyordum…

Senle çoğalıyormuş her şey
Senle güzelmiş anlıyorum
Şimdiden sonra artık
Yarım sevdaları tamamlıyorum…

Dikemezmiş terzi, kendi söküğünü…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 10:00 AM
II
Bütün sokaklar sana çıkıyordu
Bütün aşklar benziyordu bizimkine…
Hatamı yüzüme vuruyorlardı
Keşke devirmemiş olsaymışım, arabayı…

Bütün şarkılar …ağlıyordu…
Bütün şairler teselli…
Bütün şiirleri dost…
Geceye düşen lekeydim, kendini ayırabilen
Ben, düşmandım… kendime…

Teslim olarak hüzne…
Kendimi savunmasız ele geçiriyordum…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 10:00 AM
Pazl Oyunu

Yarım kalmış bir pazl oyununda
Bütünlüğümü tamamlamak için.yarımı arıyorum.

Elbet yağmurlar yağıyor
Dışarıda rüzgar sert
Benimse içim yanıyor
Yarımı arıyorum.

Sokaklarda kalmamış izi
İmi timi belirsiz...
Bilseler de, kimseler söylemiyor
Yarımı bulamıyorum.

Çiziyor gözlerimi yağmur
Lekeleniyor içimdeki kor.
Rüzgar buharlarımı dağıtıyor
Ben yarım kalıyorum.

İncecik vuruyor beni bıçaklar
Zaman aleyhime işliyor.
Gittikçe kan kaybediyorum
Yarım,yarısını arıyor.

Trenler karanlığa dört nala koşturuyor
Raylar mesafeleri durmaz yığar araya.
Çöller,ovalar,dağlar; girer oldu sıraya
Yarımsız,bütünlüğüm,asla tamamlanmıyor.

Ben seninle; bir, olurum
Sen olmazsan.ben ölürüm...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 10:00 AM
Pencerene Bir Kuş Konar Gibi

Sana
Demir atlarla geldim sekerek zamandan
Yıldızları gölge gibi peşimde sürükledim...ayazdı.
Yazdı.uzama zamanı gelmiş gölgelerin.
Hüznün hasadına yetiştim mi, dersin,
Yada şimdi mi, hüzne randevu...
Zilin sessiz, sağır, kapın...

Yüreğin unuttu mu,adımı.
Anılarımı gördün mü,
Bulamadım...

Karlı yıllar,tozlu yollar getirdim... sana.
Ve... yılkı, bir yürek...

İstasyonun taş peron aralıklarına
Bir uçurum gibi düştü, gözlerim...
Seni aranmaların vaktidir çalan
Kavuşmalara hasret yüreğim
Oysa ortalık sensiz...telaşlı.

Gelmedin...görüntünü esirgedin.

Beni yağmur karşıladı bu şehirde
Üstelik şemsiyemi almamışım
Şiirlerim ıslandı, adamakıllı...
Duygularım sel olsa ne çıkar
Çöl, yüreğim...
Kaktüs olup batar dikeni
Anılar, hatırlatır kendini...

Bir parça gökkuşağı getirmiştim
Meteor yağmurundan kevgir...
Çakıltaşlarından yapılmış deniz tuzlu bir kolye...
Kuğu boynuna çok yakışır,çok...
Som altın mavi bir gök,getirecektim... karardı yağmurdan.
Gözlerinin rengini hapsedecektim...

Gözlerimi gördün mü, gözlerimi...
Daha, onları düşürecektim.
Yüreğimi avuçlarına verecektim...

Bu gelişin bir de dönüşü var...
Onlarca kat çarpılarak çoğaltılmış hasretin...
Kendini sürüklemenin ağırlığı
Bir aşkın enkazı altında kalmak da, var...
Çünkü...
Fesleğen kokulu evinin penceresinden...gördüm:
Evlenmişsin...

Savurur, hayatımı...rüzgar.

Pencerene bir kuş konar gibi...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 10:00 AM
Porselen

İçinden sırları dökülen
Porselen bir aşktın
Kırıldın sevmelere…

Karardı desenindeki bulutlar
Zamanı saklar çatlağın
Aykırı düşler düşer…

Bin bir lale motifi
Süsler yanaklarını
Gözyaşı biriktirir gamzeler…

İçinde binlerce tadı barındıran
Sultan masalarına konan…
Yakıştın mı hiç… çöplüğe…

Porselen bir aşktın sen
Kırılmalara hazır
Kil olduğunu unuttun, nedense…

İkimizin yeri, aynı…
Sonuçta…
Ben çöplükte bir peçete…

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 10:00 AM
Postacı

İğneleyip rüzgarlara...
Gemi yapıp yağmurlara...ben aşkımı gönderirim...

Güllerin dikenlerine...
Rengarenk bedenlerine...ozanların tellerine...asarak,şiirlerimi...
Alır mı sın,gönderirsem...

Açık adresin nasıldır...Hüzün durağında insem...
Gündüzlerim kıskanır mı,geceyi konuk eylesem...

Gökyüzünden daha mavi gözlerine kuşlar sürsem...

Ya da,daha hızlı diye,
Bir kurşunla mı göndersem...

Yüreğini nasıl bulur,en hızlı postacı nasıl...

Taşkın sularda kaybolur,aşkım buzullarda, donar...
Ateşlere vursam,yanar...gecene yıldız olur mu...

Bir çocuğa şeker alsam...hırsıza mücevher versem...
Azrail’e bu can versem...tez elden ulaştırır mı...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 10:00 AM
Rahat Ölü

Yapışkan kabuslardan
Uykulardan uyandım.
Baykuş gözlü gecenin
Hedefiydim eskiden.

Ne güneşin yakıcılığı tenimde,
Ne, bitkilerde yeşil...
Arınmışım bütün renklerden.

Umutsu yarınlardan söz etmeği bıraktık...
‘’Gömütümde zamanın hükmü geçmiyor artık’’

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 10:00 AM
Sana Yazdım Bu Şiiri

Kum tanesini kapar; kapanı,istridyenin...
Çevirir zamanla... inciye.
Olgunlaşması gerek,şartların.

Hayatın sesini dinle, küçük kız...
Düşme büyüdüğünü kanıtlamak, peşine...
Yarınların açılmadı sürpriz armağanları...

Dilerim sevdiğin oyuncakların olur...
Ya da,istediğin her neyse!
İstemem...üzülmesin,kimse...

Sevdadan yanmalı, tenin.
Herşeye layıksın ama...
Sana filitrelenmiş bir gökyüzü, vadedemem...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 10:00 AM
Sana Yazdım Bu şiiri II

Ey, uzaklardan gelen,ansızın ve... güzel dost!
Senin için hayat; taze bir bahar henüz...
Rastlantılar, kurgulanmamış,düzenlenmemiş daha...
Aşk beklemede...şimdilik, tehirli...-bekliyor eşref saati-

Sana, yıllar daha planlamamış-belki-sürprizlerini...
En çözülmez bilmeceleri ve...iklimleri.
Zor ve çetin kıyılara yeni geldin sen...
Endişem: senin için...ve de...sana bol şanslar!
Rastgelsin hayat avın,tut en büyük balığı...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 10:01 AM
Sana Yolunda Gidiyor mu Hayat

Sana

Bir kanadım yaralıdır,diğeri sana doğru...
Bir gözüm doğuştan kör,diğeri sana bakar.
Elimin biri çolak,diğeri sana yeter,
Hem aklım hem yüreğim...ikisi,sana doğru

Meriç-Mayıs 1988

Yolunda

Buradan geçecek misin yarın,yine?
Bekleyeceğim...
Kaldırımlara yapışıp.
Üzerimden geçerken gıkım çıkmayacak...

Arkandan sesleneceğim sonra:
Topuklarının izi,bende...

Meriç-Mart 1988

Gidiyor mu

Yaşanmış anıları katladın...
Eski şarkıları da...
Zaman sarkıtlaşır.
Kendi telaşında...başkalarına da yetişecek.
Bavulunu hazırladın.
İzlerini silmedesin ortalıktan.

Ya,bendeki izlerini silebilecek misin? ..
Gönlümün kırıklarını sığdırabilecek misin bir valize...

Gidecek misin? ..
Çeyrek varken, ölümüme...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 10:01 AM
Hayat

Nasıl?
Sana yolunda gidiyor mu hayat? ...
Başarılı mısın,bu kavgada?
Sevda çürüklerini ayırabildin mi,
Havva’nın verdiği elmadan?
Yada, kurt yeniklerini...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 10:01 AM
Savaşlar

Bitmez bir koşuda,yorulmaz zaman.
Birbirini kovalayan vagonlar gibi..
Türküler bitmede..aşklar yitmede...
******* ilerlemede..silah gölgeler,
İnsafsızca vuruyor,genç bedenleri...
Ben az’dım,senle çoğalmamıştım daha...

Ben az’dım senle çoğalmamıştım daha...
İçimde kırık yay ve zemberekler...
Yarınları hazırlayacaktım daha..
Henüz kalmamıştı ayağım bir mayında.
Yüreğim çarpışmamıştı-ya da tanışmamıştı-serseri bir kurşunla...
Ben bez’dim,senle örtünmemiştim daha...

Ben bez’dim,senle örtünmemiştim daha...
Kanlarımdan arınmamış,su içmemiştim.
Rüzgarlara dolaşmamış
Yağmurla didişmemiştim...
Kına yakıp,sarmamıştım parmaklarını ama,
Soğuk morg masalarında ölüleri beklemiştim...

soğuk,morg masalarında ölüleri beklemiştim...
gül demetleri yerine, mermiler yağmamıştı daha.
Saatlerin akrepleri binlerce insanı öldürmemişti
S.O.S-ruhlarımızı kurtarın-çığlıkları almıyorduk telsizlerden.
Bu yüzden,hain planlar kurup,
Keskin bıçaklar gibi,tenini özledim...

Keskin bıçaklar gibi,tenini özledim...
Ben:Savaş...Barışı kınıyorum.
İnsanların huzur içinde yaşamasını..
Birbirini sevmesini kıskanıyorum.
Tüm saatli bombaları seviyorum,bu yüzden...
Kanlı ellerimle,sevgilimin bedenine:Ölüme
Sonsuz ihtiraslarla sarılıyorum...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 10:01 AM
Seher

Bir kuş öter; yırtılır aydınlığı şafağın...
Bir çizgi...başlar çizmeğe,ağaç siluetlerini...
Doğar,pırıl pırıl günlerinize,
Güneşten sevgim...

GooD aNd EvıL
04-26-2009, 10:01 AM
Sen Ben Hazan

Sen vardın..ben vardım..bir de,hazan...
Odam, bir ayrılık dekoruydu.
Dağınık eşyalar...eski resimler...
Sen yoktun...ama odam senle doluydu...

Birikir,üst üste görüntülerin
Ne zaman,aynaya gözüm değse...
Ortalıkta ayak izlerin
Hayaletinin bıraktığı yerde...

İçtiğin bardakta dudaklarının izi,
Yarım söndürdüğün sigara izmaritinde...
Havalandırmağa kıyamadığım:
Kokun hala içeride...

Çarşaflarda sıcaklığın var.
Sanki dumanı tütüyor yalnızlığımın...
Gittiğin zamanda durmuş saatim,
Nerde! çıldırdığı... akrebin,yelkovanın?

Elim varmadı ortalığı toplamağa...
İzlerini silmek gelmedi içimden.
Henüz yaşarken med cezirlerini...
Sanki asırlar geçti,üzerinden.

Ağır...bu özlem yükü,ağır...
Ezilir altında yüreğim.
Hasretine dayanamaz bu yürek,
Seninle beraber..göndereceğim!