Tam Sürümü Görüntüle : Nisan Serap Muratoğlu
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:29 AM
Aşkbazın İntiharı
Kaç zamandır
Yüzümün arka sokaklarında
Acıları çürütürcesine
Sevişiyordu geceyle akrep..
İhtiras denizinde
Boğulur gibiydim..
Ve ölümle yıkamak, istedim
Tozlu düşlerimi..
Kımıltısız kanat sesim
İsyanla büyüdü! ..
İlk kez güneşi seyreden
İçimdeki bez bebek büyüdü..
Yüzüm sana dönük
Zamanın kıyısında
Asi rüzgârla sıyrıldı
Bedenimden utançlarım..
Duygulara yasak koyan
Tabulara inat sevişmek
Ve sevinçlerimi gezdirmek istedim
İlkyaz özlemiyle teninde..
Aldatan kimdi, aldanan kim
Masum sandığım hayat
Geçip giderken, büyüyen
Bir yalan değil miydi! ? ..
Nisan yağmuruyla ıslanan
Öpüşünün gölgesine uzanıp
Aşka hayır! Dediğim
Şiirleri yakmak istedim
Ama biliyorum ki;
Bilmemek aşk üretiyor..
Gidişin oyun adı aşk
Bittikçe yeniden sahnelenen..
Yüzünü çevir
Gözlerini kapat!
Uykuya gömülürken gece
Herkes herkesin oluyor
Ve ben kendimi yağmurun yüzüne asıyorum
Çünkü sen bana yasak! ..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:29 AM
Aglama
Esmer zamanlar da unuttugun
Sana dair olan ne varsa
Gün aymadan göz uçlarina
Ard arda kördügüm olur ya bogazinda
Ve sen
Iskelesi yikik bir limanda
Bosaltirken yükünü
Gemiler silemeyecektir agir hüznünü
Aç Kapyny! ...Aç Aglama!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:29 AM
Son Bakışta Aşk
ak düşen saçlarımla
yazılacak
uzun an’larda sustuğum
…/bir şiir
toprağa ve kâğıda/…
/
hüznün güzelliği, eskimişliğime iliştirilmiş
yaka çiçeği gibi
kayboldukça tenimde
öylesine serpiştirilmiş bulutlar arasında
hiçbir şey anlatmayacağım
mevsimsiz
/
mavinin göbek çukurunda
çağlayanla buluşmalarım
rüya
…/teni çatlayan geceden
habersiz…
/
dokunmadan
…./zamana
/
an’a denk düşen
sevişmeler arasında
ne kadar uzun
yalnızlığım
lütfen
biraz daha
dudaklarıma
aşk da yalnızdır
nasılsa…
/
leylaklara dönüyor
yüzüm
ikiye bölünen
gökkuşağıyla buluşunca
bakışlar ve ayrılık
kalbin yamacında
sürekli bir intiharı yaşayan
leylaklara dönüyor
yüzüm
/
uzuyor saçlarım
incelen toprak
ve ak kağıt
esrarlı bakışlara aşinâ
yeminlerim
uzun yaşanan an’larda
son bakışta aşk
ve yalnızlık
/
yenilgi sessizliğiyle
gövdemde dinlenirken
ölüm
gidilmiyor geriye bakarak
hayattan
ve aşktan
ve yalnızlıktan…
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:30 AM
Aşk İçin! ..
Öykünür taylar
Gecenin koynunda
Yıldızlara doğru...
Ninni söyler ay
Kanatlanır martılar
İçimi yıkar mavi..
Tenimde acının teri
Boğazımda düğümlü anılar
Gözlerimde hüzünbaz sevişmeler..
Hayatın tam ortasında
Vur sesinle beni! ..
Kanasın ayrılık..
Yakalım şiirleri! .../Aşk için
Binelim doru ata
Götür kayıp ülkene
Özüm süzülsün avuçlarından
Sözüm dirilsin gözlerinde
İçine al! .../Sakla beni..
Yatağına sığmayan
Duru sularına yürüyeyim
Sana doğru! .../Aşk için..
Gün bakıra dönsün
Düşizlerimiz harelensin
Terk edilmiş şiirlerde..
Razıyım sunduklarına
Sen yoksun! ../Ben yokum!
Biz varız aşk için! ..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:30 AM
Aşk Zor Şey! ..
Eskitmemeli şiirleri, düşleri
.../aşk zorşey! ..
Çatılardan aşmalı, bacalarda tütmeli
Sözler umursuz dilenci...
Al yeleli atlarla koşmalı
Hazanda gam çiçeği soldurmalı...
Sonra, sonra,
b
o
ş
l
u
ğ
a
Bilinci, kanadı kırık kuşa devretmeli
Kan delirmeli, uçkur çözülmeli
Haykırmalı dar açılarda
Seviyorum...! Seviyorum!
Sonra, sonra
y
.a
...n
....ç
......i
.......z
........m
...........e
.............l
..............i
velhasıl / aşk zorşey!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:30 AM
Çalkantı
/Kovdum kendimi kendimden!
Kısır döngülerde dövünürken
Çirkin bir adam geziyordu tenimde
Çakal ulumaları basıyordu geceyi
Kurşun yanıyordu yüreğimde
Kırağ düşüydü toprak
Sinsice sızıyordu kanım
Ölüm kokusu sarsıyordu gülleri
Bir fidanı kopardım kökünden
Uçmazdı artık kuşlar
Haindim isyanıma yenik
Sarsak akşamüstleri ağlardı tilkiler
Hayasız gece düşlerine
Tutsak olurdu yıldızlar
Kançiçekleri tomurcuklandı canımda
Kirpiklerime turnalar kondu
Yarama örtündü toprak
Kandım kana kana kanamadım
Parasını ben vermiştim oysa kurşunun
Hain, hayasız, vefasızdım yaşama
Yüzsüzlüğümü aldım koltukaltıma
Döndüm kendime
Yorgundum yeniden açmazlara konduğumda
Her adımda gözüm takılı kaldı yarında
İnadına içimde saklıyken yaşam tutkusu
Gidemem! Ölemem...!
Başarısızdır benim intiharım!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:30 AM
Çukur! ..
Kararmaz belleklerde
Hükümrandır şiir
Aydın! ../Kanar Madımak! ..
Alazlanır karanfil ezgisi
Memleketin burçlarında
Kederli türkülerle..
Dünün söz bendi çiğnenir
Karanlıklardan irin çağlar
İçine ağlar Madımak! ...
Kimdi sorgucu, imdi yargıcı
Kanatsız güvercinler uçar
Zulümlerle barışa! ..
Azrail’in düşer kukuletası
Ölüm nedir ki! ? ..
Her gece aydınlanır gökyüzü..
Yağmur uykusu, düş yorgunu
Aydın bilmez ölümü
Barıştandır gözler çukur../Çukur! ..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:30 AM
Müptela
Şehrin mihrabına sığınıp
Acıyan sevgimle dölleniyorum
Avluda dolaşan gölgeler besleniyor
Ahlat günlerinin hicranıyla
Kendini doğuruyor İstanbul
Çoğalıyor sinler..
Ölsem!
........./Şehir ölür mü
Sana gitmek batıyor kanıma
Sessizce kanıyorum
Kıyılar yoruluyor ama
Şefkat kokuyor *******
Sabahlar gülsuyu
Tenimi yıkıyorum...
Ölsem!
........./Sen ölür müsün
Şehrin aynasında buğulanıyorsun
Nurum sıyrılıyor aldanıyorum
Yalnızlığın cenneti şehir
Gayya kuyusunda boğulup gidiyorum
Hayat alıp, hayat verirken
Yokluğunla lanetliyorum kendimi ve şehri
Çünkü ben
................./İstanbul’a değil!
Ölünün toprağa, yaprağın çiğ damlasına
Uykuların huzura ihtiyacı olduğu gibi
Ayrılığın tadını öptüğüm dudaklarından
Sesini getiren rüzgara muhtacım
Hayat / ölüm, şehir / ben
Sevdam / sen kadar..
Çünkü ben
.............../Sana müptelayım!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:30 AM
Öldür Öyle Git! ..
Zihnimde taşıdığım dünyanın
Acılarını çekerdim belki bin yıl daha..
Çiçek suyu gibi içerken seni
Kendime söylediğim en büyük yalandın!
Gün altın ışıklarla aydınlanırken
Gözlerimdeki ışıltıyı söndürdün! ..
Rüzgar söylesin, deniz çarpsın ki
Yalnız yelkenli gibiyim..
Eskiyen bir görüntüyüm zamana karşı
Hüznümde şimşekler çaktığında aydınlanan
Yüzümdeki makyaja bakıp aldanma
Kalbimde siyah güller açtırdın..
Nar gibi gecede alazlanıyor yıldızlar
Yanıyor imgeler! ..
Ve bir hainin gölgesi aydınlanıyor
İklimsiz gidişlerle..
Sözlerim bağışlamıyor sesini
Bağışlamıyorum gidişini! ..
Tetiklediğin aşkı yaralayıp gidemezsin
..../Öldür öyle git! ..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:30 AM
Seni...
.../Seni
Derin bilmece çözer gibi
Gözlerinden, kalbine
Yol alırken gece vakti...
Uyuturum
Kimsesizliğimi
Ve dolunayda büyütürüm
Mavi düşlerimde
Aşkı kutsamak gibi
..../Seni
Düşünürüm
İçimde yitip gitmek
Ürkekliği varken
Ne kadar uzattığını hayatımı..
Gece hızlı tren gibi geçer
Kent uyanır yorgun uykularından
Telaşlı, bıkın adımlar
Hayattan, şiirden ne kadar uzaktılar! ...
Düşünürüm
Ruhunun derinliğini
Sevginin sıcaklığını
Ve hayatıma kattığın anlamı
Şiirlerin kehribar
Sessizliğinde düşünürüm..
..../Seni! ...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:30 AM
Sevmiştim Seni
Sensiz, bensiz denizler
Maviler kimsesiz
Eskizi silik
Geçiyor bulutlar
Nerede sevdik, neden sevdik? ...
Günsüzlüğüme akar
Sustuğum yerde ağlarım!
Dua çiçeği gibi açar
Göğsünde tutsak yatarım
Gözlerim hüzündür
Yokluğun güzüm
Kıyılarıma vuruyor
Ayrılığın dalgaları
.../Sanadır yalnızlığım
Günsüzdü aşk
Günsüzdü ayrılık
Nerede sevdik, neden sevdik? ...
Geceye kalkan kadeh yorgun
Ansızın seviştik! ...
Usulca yırtılıldı kızlık zarı
Masumiyetin mavi akıyordu kanı
.../Sevmiştim seni!
Yüreğimde ağlayan
Kemanın izi var;
.../Üzgün!
Ölümlüydü madem aşk
Niçin ateşe atıldık biz!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:30 AM
Öldüm..
ekşimesin muhallebi diye
öğretilmedi ayıp
ayıkladılar
taşı, pirinçten
karga tulumba götürdüler
arkabahçesine dünyanın
dokundu ilmek ilmek
insanı insan yapan
muhabbet
kimi kaçırdı
bir ilmek
kimi kaçtı
ben gibi..
ki içi boşalmış tarihin
arka yüzüydü
suskularımızda
kamçılı özgürlük
söz dendiğinde
kırıldı öz
olamadım
dünyanın iyesi
ve şimdi
evrimimi tamamlamak için
esareti sorgulayan
kırıldı dilimin kemiği
/öldüm...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:30 AM
9. Orhan Veli Yürüyüşü
Kardeşi Adnan Veli'nin 'yürümekten hiç bıkmazdı.
Bazen Beyoğlu'ndan Sarıyer'e kadar yürüyerek, ıslık çalarak gittiği olurdu' sözünden yola çıkarak yaptığımız;
Orhan Veli Yürüyüşlerinin ilki 14 Kasım 1996 Perşembe günü yapılmıştı..
Yürüyüşün Taksim Atatürk Heykeli önünden başlamasını uygun bulmuştuk çünkü, Orhan Veli'nin ölümünün nedeni, yani Ankara'da belediye çukuruna düşmesi, Atatürk'ün ölümünün on ikinci yılında gerçekleşmişti..
14 Kasım 2004'te 9'uncusu yapılan Orhan Veli Yürüyüşü, gene saat 11.00'de, Taksim Atatürk Heykeli önünde başladı ve Aşiyan'da Orhan Veli'nin mezarı başında sona erdi..
Tek katılım şartı, bir şiir kitabı getirmekti..
Amacımız bir anma toplantısıydı ve bu toplantıyı dört duvar arasında yapmak istemiyorduk, çünkü Yaprak Dergisi'nin ilk sayısındaki Alış - Veriş şiirinin bir mısrası şöyledir:
Salon verir sokak alırız
Her yürüyüşte olduğu gibi bu yürüyüş de bir şiir şöleni oldu
ve aynı şiirle başladı:
Bütün güzel kadınlar zannettiler ki
Aşk üstüne yazdığım her şiir
Kendileri için yazılmıştır.
Bense daima üzüntüsünü çektim
Onları iş olsun diye yazdığımı
Bilmenin.
10. Orhan Veli Yürüyüşü, 14 Kasım 2005 tarihinde yapılacaktır..
'İş Olsun Diye' yürümek isteyenleri bekleriz..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:30 AM
Abstre
saat yirmi dörde doğru
bilekleri kesik bulutlarla
sağanak intiharı paylaşır
alaturka dudaklar
//
saat yirmi dörde doğru
kefenlere yazılan düşlerle
geçmiş zaman kipinde
ölüdür gölgeler
//
saat yirmi dörde doğru
aşk siluetiyle parlak yıldızlar altında
ağlayan göz sürmesinin
kaçak gelin bekareti bozulur
//
saat yirmi dörde doğru
şehrin bataklığında
kurbağayı öpen fahişenin
kanıyla yıkanır sır gece duvarları
//
saat yirmi dörde doğru
kedi çöp apazlarında
mum aleviyle ekşiyen
limonun damarlarını yalar
//
saat yirmi dörde doğru
kanserli yaşamın ilahi gücüyle beslenen
imge bahçesi solar, söz biter, şiir terk eder
ölür nisan serap
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:30 AM
Acı Biber Tadında Aşk
Dudaklarımızın arasında kor ateş gibi yanan
Bir karış toprağa gizledik sevdamızı
Ölüm tufanlarından kaçtık, ayrılıklardan saklandık
Omuzlarımız çöktü hasretin ağırlığından!
Tadına doyulmayan, dillerin alev aldığı
Acı biber tadında aşktı bizimki...
Ne deryalardan geçtik, yarıla yarıla!
Kadere inat çizdik yazgımızı son demine kadar
Çok seslilikten arınıp, tek ses olduk sevdaya
Bir gönüldü ki bizimki değme mücevheri sönük bırakan
Hüzzam makamında uyuduk gece matemlerine
Güneşin yüzü soldu da biz aydınlandık yeni güne
Tadına doyulmayan, dillerin alev aldığı
Acı biber tadında aşktı bizimki....
Ak kundaklara sardık, ebruli zıbınlar giydirdik
Kucakladığımız kıyımsız sevdamıza...
Gecenin şavkı vururken üşüyen gölgelerimize...
İlmek ilmek dokuduğumuz hazan şalına sarıldık
Yediverenlerle öpüşüp, fesleğenlerle oynaştık
Kınalar yaktık avuç içine sığmayan zamanlara
Çıplak bedenlerimize giydik mevsimleri...
Aç uyuduk, susuz uyandık nefeslerimize...
Tadına doyulmayan, dillerin alev aldığı
Acı biber tadında aşktı bizimki...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:30 AM
Adamım...
/Hayat kutsal emaneti sonsuzluğa gömdü!
Adamım, açısı dar zamanlara
Sığdıramadık bütünlüğümüzü
Uzuvlarımız terk ederken bedenlerimizi
Gölgeler söndüremedi ateşimizi
İkiz Kuleleri yıktık terör uğruna
Adamım, biz hiç kayda geçmedik
Geniş ve kıllı göğsünden bir damla süzüldü
Parmağımla takip ettiğim...
Alev topu gibiydi içimi ürperten
Adamım, arzular bizi hiç terk etmedi
Islak zeminde kayan bir yıldız gibiydi
O dar sıcak kalçaların...
Yine içimi ürperten
Uğruna hayallerimi sattığım sen!
Sen, sen ya adamım
Sen...
Bahar sendromuydun
Sahipsiz izdüşlerimin
Korkusuz olsaydık aykırı gelirdik doğaya
Arzu boranlarında bu yüzden gizledik suçumuzu
Sustukça artan bir şehvetti oysa
Aşkın mizahi tanımı...
Krizantemler, uç uç böcekleri
Natürmort bir şahaserdi aşk adına öldürdüklerimiz
Sen hayattın, aşkımsa kutsal emanet
Sessizce tapındığım, nefessiz kaldığım
/Ve hayat kutsal emaneti sonsuzluğa gömdü
Elveda sana, elveda adamım! ...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:30 AM
Adı Yok Hüznümün...
Sabah ayazında titreyen hayallerimle
Suya yazılan sözlerimin
Ve ardıma bakmadan gördüğüm
Dünden kalan adımlarımla
Tutkularım pusu kurmuştu ayrılığa
Bu sabah, yalnızlığımla seviştim! ...
Bir gözümde yaş
Bir gözümde aşk...
II
Terk etmiğim umutlarımla
Yarasaların çığlıklarında susmuştum
Ana rahminde solan,
Doğmamış bebeklerden korktum
Bu sabah, kahırlarımla seviştim
Bir gözümde yaş,
Bir gözümde hasret...
III
Yelkovan vurmuş akrebi sol yanından
Ölü zamanlarda boğulmuşum
Dağınık yatakların yalnızlığıyla
Serseri kurşun gibi namlunun ucundayım
Köklerine sarılmışım servinin pervasız
Bu sabah, isyanlarımla seviştim
Bir gözümde yaş,
Bir gözümde nefret...
IV
Pranga geçirilmiş ruhumla
Hücre hapsindeyim karanlığın!
Yağlı urganla asmışlar yüreğimi
Son duadan silinmiş bedensizliğim
Terk edilmişliğim vuslata yazılmış
Bu sabah, ölümle seviştim...
Bir gözümde yaş,
Bir gözümde veda! ...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:31 AM
Af-et
Lacivert kıyılarım, uzağım
..../ Parçalanırım! ..
Her zerremde sen..
Aşk kuşunun terkisinde
......../ Yalnızlık! ..
Çoğalamam sevişirken
Bir düş, bir ayrılık
......../ Islanır
Hüzünbaz gözlerim..
Tükenir sözlerim
........./ Susar
Kendimden kaçarım..
Ilık öpüş mühürler yüreğimi
........./ Tapar
Çölüme saklanırım...
Sesin öper güneşi
........./ Aşkla..
Kalbimin teselli incisi
Anlatamam sana
......../ Af-et
Hayatın resmini! ..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:31 AM
Aglama! ...
Esmer zamanlar da unuttugun
Sana dair olan ne varsa
Gün aymadan göz uçlarina
Ard arda kördügüm olur ya bogazinda
Ve sen
Iskelesi yikik bir limanda
Bosaltirken yükünü
Gemiler silemeyecektir agir hüznünü
Aç Kapini! ...Aç Aglama!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:31 AM
Ağıt
Bir yıldız kayar
Ağır ağır..
Bir damla yaş süzülür
Hasrete sessizce
Titreyen parmaklar
Arasında sazın telleri
Yasak sevda türküsü
Dokunur sol yanıma...
Bir geceye vurur demi
Bir bana alevi
Acıtır mıydı
Bu sessizliğin beni
Ya gözlerin
Keşke gitmeseydin...
Gecenin gölgesiyle
Sana uzanır ellerim
Sarılır düşlerime
Alaca karanlık
Dudaklarımda asılı sözlerim
Kar yağar kalbime
Binlerce hayata devrilirim de
Sevincimde nisan üşümeleri
Rüzgar dokunur
Sen diye aldanırım
Turnalar geçer
Tenimden geçerim
Ya ellerin..
Keşke gitmeseydin...
Korkuyorum
Sensizlikten sevgisizlikten
Uyku uzak ülke
Doğmaz güneş
Yolunu gözlerim
Yastığım soğuk
Hiç ayrılmadık
Belki de seninle hiç..
Ateşim ol
Geceme gel koynuma gir
Yanalım!
Cehennem ateşi olsan da gel! ...
Ya sevişlerin
Keşke gitmeseydin...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:31 AM
Ağlama Sesleri
Gergin dilinle
Hecelerdin bakire tanrıçaları
Dudakların aşk’a utangaçtı
Acemiydi tenin etine
İliklerinde şehrin ağlak
Ve geçimsiz sevişmeleri saklıydı
Nehre koşan at gibiydin
Cesaretle sıçrardın geceye
Üşüyen etler keserdi buzunu
P a r ç a l a n ı r
Yutardın karanlığı
Göçebe gözlerinle
Paylaşırdın uykuları
Düş(ü) ne biliyordun
Bildikçe uzaklaşıyordun
Beslediğin o verici ruhundan
Zamanın aynasında nefesini soğutarak
Sırtından vurulan sonlar düşlerdin de
Omurganda sancılanırdı ihanet
Ve birgün
İçine doldurduğun
Boşluklarla genişledin
Çatlayan damarlarından
Sızdın kendine
Sözlerin gürültüsü
Evrildi ağlama seslerine
Yüzüne baktım
P a r ç a l a n m ı ş t ı
Yüzünün seyir defteri
Omuriliğinden öptüğün hayat
Değmedi ölüme
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:31 AM
Ağlamalı! ...
Günebakanların gölgesinde
Güneşe ağlamalı
Denizkestanelerinin yaralarını
Sarmalı yosunlar
Kutsamalı hüznü
Shakespeare soneleriyle
Uzaklardan aşk geçiyor
Uzaklardan!
Lodosa teslim
Ağlıyor denizfeneri
Çehre hüzün, çehre yalnızlık
Yas tutmalı ay karanlık!
Bir adam, bir kadın
Gökkuşağında ağlamaklı
İskele alabanda!
Kıyılarıma yanaş kıyılarıma
Kadehler arası yolculuklarla
Hicrana seslenmeli
Gün geceye kavuşurken
Karışıyor dünya...
Ekinoks hücresinde
Vuruluyor güvercinler vuruluyor!
Öldü aşk, öldü insan
Öldü barış!
Günebakanların gölgesinde
İnsansızlığımıza ağlamalı!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:31 AM
Ağlayamıyorum! ...
Suskun kahpe sokaklarında İstanbul'un
Konyak yudumuyla boğuluyorum
Sıcak, sıcak ve yavaş...
Su birikintisinde ki serçe misali, ürküyorum
Ne yaşamın ardından kahrediyorum
Ne yaşanmamışlığımın
Serçe bile değilim oysa! .../Ağlayamıyorum!
Ruhsatsız silah gibiyim faili meçhul cinayetler de
Tam ortasına hayallerimin siyah çelenkler bırakılmış
Kahredilmiş adıma yazılan ne varsa kadere dair
Gölgelerin uğrak limanı gibiyim, martı çığlıklarında
Ne kendimi bilirim kendimden öte
Ne benden giderim korkularıma yenik
Martı'da değilim üstelik! .../Ağlayamıyorum!
Çekmiş baliyi ciğerlerine tecavüze uğramış
İsyanların da gecenin soluksuz çocuk gibiyim
Sigarasını inceden saran gay'in ayak seslerinde ezik
Uzaklardan gelen çığlık misaliyim
Ne benden bilirim yarının hesabını
Ne bendim zaten verecek hesabı
İnsan bile değildim! .../Ağlayamıyorum!
Darbeli ruhum sokak ortasın da kahpe İstanbul'un
Vurucu tim olmuş alacakaranlığın yalnızlığı
Kahretmişler ardımdan kayda geçmeyen yıllar
Dört mevsim geçmiş bu koca şehrin üstünden de
Bir ben bilememişim adımın Nisan olduğunu!
Ne özümden almışım yazgıyı
Ne bugünden umutluyum!
Oysa Serap'da değilim ya! .../Ağlayamıyorum!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:31 AM
Ağlıyor İstanbul
Kirpiğimde asılı kaldı
Bir damla yaş...
Ağlıyor bu sabah İstanbul!
Ve ben...
Sessizce karışıyorum
Gözyaşı kalabalıklarına! ...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:31 AM
Ah! İstanbul Ah! ...
Zil çalıyor zerafetin etekleri
Zıtlıklara “aman sende” diyerek geçtik
Ruhum serseri, esrimiş gönlüm...
Ruhların zarafetine uygun kabirler seçtik
Cilveleşip imgelerle, dirhem dirhem
Cılız sesleri, şüpheyle ıskartaya çıkardık ya biz
Satacağım bu gece seni!
Sevgiliye kalp gözüyle bakanlardan değiliz! ..
Hüznü belinden kırıp, eylemlerimle yıkacağım
Ve ben sana göz yaşlarımla bakacağım
Aşk kanunlarını! ..
Bir yanar dağın boğazına bırakıp…
Oysa, zemheri gecenin sonrasında
Tekamülde tek sabrın dolmasında
Saydam bir gün düşlüyordum
Derken, düşlerimde ayaz ve ben üşüyorum!
Kadehleri, dalgakıranlarla parlatıp
Darından muzdarip olmuş, şu ırgat
Zerdali gölgesinde demleyecektim gündüzü
Koynunda geçirmeyi düşlediğim gibi geçen güz’ü.,
Aşiyan ki anılar seli
Aşiyan ki, sırtım kambur yollar engebeli
İnce sızım, eski göz ağrısı kumrular ağlıyor!
Ağlayan göz ve özden kopan damlalar!
Vallahi, yüreğimi dağlıyor…
Uykusu kaçmış, çocuklar gibi huysuzum
Hani bana diyecekti; Neyin var kuzum?
Arzu şahikalarından sesleniyorum;
Ve sevgi damarlarından besleniyorum.,
“İmanı gevredi de şu Vefa’nın
İpiyle kuyusuna inildiğinde cefanın
Semt olmaktan ileri gidemedi” Ey! Şehir...
Üzerime selini yürüttü de yürüttü, isyankar nehir.,
Dudaklarımda yalan gerçekliğim
Dünya dolusu işve., Ah! O dudaklardan çektiğim
Hayat olduğum yer...
“Vatan doyduğum yer! ” Der gibi diyebilir miyim!
Gömüldüm sana!
Sitem karım, mayısı sürur eden asil fidana
Hayatın neresindesin sevda şehri?
Sen bana, ben sana postalarım cehri
Uzakların avutur
Umurun, beyin jimnastiğimde ur,
Serseriyim, esrimişim.
Sen bilirsin demişim..,.
Sattım bu gece seni
Bulamayınca yordamında beni
Ah! İstanbul ah!
Geçmişime olsun eyvah! ..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:33 AM
Ak Kağıt Neden! ? ...
Işığın söndüğünü hissettiğimizde, hayallerimize bir mum yakmalı.
Mum dibi ne kadar karanlık olursa olsun...
Ak kağıt neden! ...Diye sormadan, belleğimizde kendimizden dahi sakladığımız
Yüzleşmekten korktuğumuz o duyguları
Şimdi evet şimdi! ...Desem de;
Biliyorum, kurşun ağır, yarası derin ve en çok da *******i kanar!
Ve kal demez mavi hüzünler...
Koşar adım zamanın içinden sıyrılıp, gitmek düşer
İmgelerin gücüne teslim olur sonunda bir kurşun kalem! ...
Merhabanın eksikliğiyle başlayıp, kalbine dokunmak isteriz şiirin
O anı veya dünden kalanları olduğu gibi olduğunca
Zor gelir dizelere sermek...
Üç nokta ne çok şey anlatır aslında...Fakat anlatabilmek kaybettirir anlamı
İşte bu yüzden şiir gibidir hayat! ...
Çünkü anlamak yasak! ...
Ak kağıt ve bir kurşun kalem varolmanın koşulu ne varsa
Yatağını inkar eden nehir gibi asi
Zaman sarkacında asılı küflü anılar gibi yenik
Belki de işlevini yitirmiş bir pusula gibi
Kadehlere devrilip batarken düşler
Kim bilir kaç imge sıyrılıp gider tenden! ...
Hiç görmediğimiz, hiç duymadığımız, hiç yaşamadığımız
Şehirlere, şarkılara, şiirlere, resimlere
Bir tatlı söze, sıcacık bir buseye, dostça bir dokunuşa giden
Yollar biter ve biz geride kalırız! ...
Ağız dolusu küfürler birikse de pişmanlıklar içinde
Gözlerden akan suyun tuzuyla alev alev yanar
Bir kurşun kalemin yarası! ...
Ak kağıt neden? Büyü, büyüyoruz...
Ve her şeyi biliyor şiir
Çünkü, hayat bizi değil, biz hayatı dolduruyoruz!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:33 AM
Akın
Uzun yol gideceğiz, kestane ağaçlarının önünden geçeceğiz…
Kırlangıçlara aldanıp, şımarık bulutları aldatacağız.
Gün aksasa da gölgemizin bacaklarında, geçmişten kalan,
eski Türkçe’yle yazılmış bir mektup gibi, görkemli ve özlem dolu,
daha uzun yol gideceğiz…
İçimizde büyüttüğümüz dağın tepesinden,
şehre ineceğiz. Kalabalıklara, telefon kulübelerinden sesleneceğiz.
Kalabalıklaşacak seslerimiz, biz yalnızlaşacağız…
Sokaklara bölüneceğiz, yüzümüze açılan kapılardan gireceğiz,
sofada yaşanmışlığın lekesiyle karşılaşıp, kemençe izlerini takip edeceğiz.
Ağır hüznün çöktüğü avluya çıkacağız, kapanacak arkamızdan dönüşlerin olmadığı bahçe kapısı…
Ellerimizde gece
Gözlerimizde yıldızlarla sırılsıklam…
Sırılsıklam
Daha uzun yol gideceğiz…
İklimleri uğurlayan leyleklerin gagalarında elleri kınalı bebeklerle,
denizlere yürüyeceğiz.
Selam vereceğiz denizşakayıklarına, çoğaltacak o asi dalgalar umutsevici, sevinçlerimizi…
“Yaşamak! ” diye haykıracağız, saçlarımızla oynaşırken yakamozlar…
Sonrasızlık ürkütmeyecek bizi!
Zorlukları kucaklayan göğsümüzde,
yasemin kolyemizle yılmadan,
lir çalan melekler eşliğinde
uzun yol gideceğiz…
Hayata karşı sağaltırken zamanı, ruhumuzda dönen semazendelerle huzura yöneleceğiz.
Daha dündü demeden, yarının elbisesini giymeden, kalbimizin aynısından an’larımıza yansıyan aşk’la dokunacağız birbirimize…
Ateşi dudaklarından çalınmış gül gibi mahzun ama, gururla yürüyeceğiz…
Yabancı coğrafyalardan geçeceğiz, sözler büyüyecek.
Anlamın büyüsüyle, gözlerimizle buluşacak anlaşılmak!
Patikalarda seken ceylanların düşlerinene düşeceğiz,ormanlardan geçeceğiz.
Kamaşacak rüyalarımız…
Geceyi uyuturken koynumuzda, hayata sarılır gibi,
sıkı sıkı sarılacağız birbirimize…
“Dön! ” diyecek iç sesimiz.
Gürleyecek gök, gülecek toprak yüzümüze
Denizler okyanuslara kavuşacak;
İçimizde büyüyen dağ’a
El ele yürüyeceğiz…
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:33 AM
Aklımın Evi
Güneşin sırtında salkım saçak karanlıklarla
Bu kadar gerçek olmamalı
Bu şehir..
Sisler olmalı
Boğazında düğüm düğüm
Tanrılarla, yarasaları anlatmalı
Suçlu
Ayağa kalk
Aldatılmışlığım
Şarkı söyleyen çiçek!
Mayın döşeli esatirlerde
Yürüyen gölgelerin yeminlerini
Islıklayan rüzgar
Dağıtma sisleri...
Bu kadar gerçek olmamalı
Bu şehir...
Derisi yüzülmüş tarihlere
Bağışladım köklerimi
Uzun eller sürüngenlerinin
Sırtımda dinledim okşayışlarını
Sessine yasladığım rüyalarımı
Satan dudaklar
Ne kadar mutluydular
Suçlu ayağa kalk
Başkalaştığım
Konuşan ağaç!
Akşamlar birikiyor
Mil çekilmiş gözlerimde
Yol yorgunu
İnsan kokulu
Sayfaları çeviriyorum
Kitap böcekleri üzgün
Kendime yabancı gibi
İçimi seyrediyorum
Sisler olmalı sisler
Bulutları çalınan gökyüzü
Aklımın evi yanıyor
Bu kadar gerçek olmamalı
Bu şehir! ..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:33 AM
Akrebin Kuyruğunda Nisan
Yokluğunun kış akşamı şimdiki zaman
Geçmişten hiç farkı olmayan..
Ve her yağmur yağdığında
Akrebin kuyruğunda nisan
II
Sırları dökülen aynada saklanan güneşin
Günaydın öpücüklerine küsen zamanda
Mekansız rüyalarda saklı bir göçle
Sevgiden hasrete büyüyen yalanım
III
Gözümün aşka takıldığı
Örümcek örtülerinde saklı
Dudaklarında makamını arayan
Bildik bir hüzünle..
Harlı bir ateş gibi yanan tenin
Kül olup dağıldı evrenime
IV
Haklarını hayatın parmakuçlarında
Bin yılık acılarla arayan
Diğerlerinin yalnızlıklarıyla
Dünya ne kadar küçük değil mi
Ve biz değil miydik
Bin yıllık acıyla aşkı kucaklayan
Yalanıyla küçülen dünyada
Nefes nefese yaşamla savaşan
V
Martısız denizlere kavuşma telaşıyla
Yağmur sesimden öpseydin beni
Keşfedilmemiş nisan hüznüyle
Ayrılık vaktinden önce gelmezdi şiire
Belleğimde saklı geçmişini arayan
Eski bir fotoğrafsın şimdi..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:33 AM
Al Beni! ..
_________________/15 ocakla Kutlu ol Nazım Usta..
Pimini çektiğim
Hayallerimle çiğnedim
Yasalarını hayatın
Utancım
Geç(miş) gibiydi
İçimdeki öksüz gemilerle
Yaralı takvimlerin
Yasaklı günlerine
Yasladım başımı
Sen de
Yarama gömül
Nazım usta! ..
Düşmez buralara
Tezek kokulu
Arsız kışlar
Ateşi söner
Kar ormanlarında
Bahar tenli çocukların
Küçük hayatların
Büyük özgürlükleri kanar
Memleketimin duvarlarında
Kimse görmez
Ruhlarını yitiren
Merhamet duygularını
Sözcükler çöplüğünün
Fısıltılarını duymaz
Sağır kulaklar
Tel örgüler sarıyor
Çarenin sessizliğiyle
Sızlayan şiirleri
Uzaklaştıkça senden
Sana geliyorum
Yağmurun kalbiyle
Sıyrılıp
Korkularımdan
Zehirliyorum hayatımı
Gecikmiş
Bir intihar bu
Al beni Nazım usta!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:33 AM
Aldatı
Parmağını karanlığa sokan çocuğun
Acıyı yutarken gölgesinin seğirmesinde gördüm
İntihar süsüyle asfalta düşen yıldızı
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:34 AM
Alev Alev..
Özlemden, hüzne devinen gecede
Gam vuruyor adsız piyanist tuşlara
Şehrin kırık aynasından yansıyan
Buruk gönüller şarkısını söylüyor yıldızlar..
Mutlu makyajımla
Aynadan süzülen hüznü inkar ediyorum! ..
Kırıyorum belleğimin fanusunu
Ürperişler arasında haritamı yeniden çiziyorum...
Ve yakamozlardan
Çırılçıplak heykeller yapıyorum..
Göz yaşlarımdan kalp biriktiriyorum, sol yanlarına
Aşkı ölümsüz kılıyorum! ..
Varsın yalan olsun her şey! ..
Dudaklarımda rüyalara gömdüğüm kelimelerim
Güz hüzün, kış acı neye yarar
İnadına bahar kokuyor tenim
Buz üstünde sevişip ölür müyüm
Ölürüm aşkla alev alev ölürüm! ..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:34 AM
Amberbaris
Köprü altlarından akan suların
Derinliğiyle bulanıklaşan
Ö z g ü n d ü ş g ü c ü m l e
Yarınları yok sayabilme telaşımı
Ve fütursuz irdelenişlerimi saklayabilmek için
Yüzümdeki allı pullu makyajım!
Hayır!
İtiraf ediyorum
Fahişe bedenimdir
Kumdan kaleleri deviren!
Ruh aynamdaki öksüz anıların üzerine
Kanatıyorum yıldızsız *******de
Y a l n ı z l ı ğ ı m ı!
Açmazlara kesiyorum biletimi
Kendi coğrafyama gizlediğim hüzünlerimle
Mutlu öykünmelerimi resmediyorum
İ m g e l e m g ü c ü y l e!
Kuşluk vakti iç hesaplaşması bu
kadın yanımla, insan yanımın
Erkek olmayı denemedim hiç
Ayakta işemek gibi..
İnkar da etmedim
Derinliklerini heyula sevdaların
Çünkü
kadınım kainatta erkeğe eş düşen
B i l i y o r u m...
Frengili küfürlerin
Gece yarısı ağlamalarının eşliğinde
Sabahlara geç uyandım..
Aşkı yanılsamanın içinde aradım
Hiç bitmemesini istediğim halde
Dilimde paslı aşk tadıyla
K a l d ı m..
Kanatlanan
Kendime özgü bir dürüstlük bu
'Yüce doğruya boyun eğiyorum'
Sahnesinde el sallarken
Beni alkışlayan seyircime
Günahımla, sevabımla
kadın olmamın ötesinde
Ölüme gidiş yolculuğumda
Son bir vefa olsun diye
İnsan olmanın iç huzuruyla
İtiraf ediyorum
../B e n y a ş ı y o r u m!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:34 AM
Amnesia
Nisan Serap MURATOĞLU'NA
araya parça atılmış
konulu bir filimdi
ergenliğimiz
bu yüzden biraz da kadınsıdır
sağ elimiz
o nemli evlerde
ocakta unutulan
çaydanlıktı sevişmelerimiz
telaşlı
gidip gelip
nereye varacağını
bilmeyen sarkaçlar gibi
cilvelendik
çarmıhına zamanın
esmerdik herkes kadar
sarışın kızların düşlerine yatar
taşralı kızların
sabahında ayardık
bak yine tüp bitmiş
tadına doyulmaz
şimdi sevişmelerin
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:34 AM
An
Yoldan geldim anne
Giden yolcu inançsızlığın sığınağında
Günahları perçemlerine asılı yol senin
Hayatın ağzında biriken sıvı
Yutmadığı salya
Boğazını temizleyip
Tüküremediği zulüm ben
Dilim uzak ülke yorgunu
Konuşamıyorum
Ruhumun yalanmış köşelerinde
Sesim içbükey uzuyor
Kendime ve sana
YABANCIYIM
Evet olmalı hayırlar
Yüzünün duvarlarında üç dilekle
Beklemek gibi ölümü
Kendimden çaldım evetleri
Evet anne hır(sızı) m
Tut ellerimi
Yangından kurtuldu
Avuçlarımda senin evetlerin
Tazelenmiş günahlara sürgün bedenleri kutsuyor her sabah güneş
Işığa perde gibi iniyor gözkapaklarım
Güneşin hayırlarını görüyorum ama nasıl?
Yerkabuğu gibi çatlamış bedenim
Sen nasıl böyle taptaze ve dirisin?
Sormamalıyım cevapların karşısında evetlerin
Bir bir batıyor gölgeme
Yapma anne
Sana YABANCIYIM
Unutuluyor acılar
Yenilerine yenileniyorum
Hayırlar köşe kapmaca
Bitkisel hayatlar soluyor karanlıklar efendisi
Hızla akıyor yol
Sırlar çözülüyor başka bedenlerde tutsak
Sarkıyorum hayattan
Uzak ülke yorgunu dilimden tut
Tut ANNE
Hayırlarım parçalandı
Evetlerimle vurgun yedim
KONUŞAMIYORUM
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:34 AM
Anlatabilmek, Kaybediyor Anlamlarını! ...
Gün salınırken pespaye bir sona doğru
Nafile ömrümün son yarısında
Çalıyor yalnızlık çanı...
Kaç bahar eskittim
Kaç aşka eksildim
Ve kaç şiirin duvarlarına astım hüznü!
Daha dündü, soluk sokak lambası altında
Kendime söz verişim
Söz! ? ...
Anlatabilmek
Kaybediyor anlamlarını! ...
Şiir önlerini kesiyorum
Bulabilmek için tutsaklığı
Barikatlarımda hep bir mermi çığlığı var aşkın!
Darmadağın isyanlarımla
Özgürlük bedel istemiyor oysa ki! ...
Yabancı saçaklarda, gördüm yalancı gülüşleri
Ve uykuya dalmış ölülerin silüetleri geziyordu
Ahmak özlemlerle çatılarda..
Saklıyorum köklerimi, ölü denizlere
Salıyorum, kurşun askerlerimi
Eskittiğim anıların üzerine...
Boşluklarımı dolduruyorum
Kekre bir sonbahar hezimetiyle
Her kaybedişim, kazanımları çoğaltıyordu belki de..
Çekip gidiyor ruhum uzaklara
Çok uzaklara...
Gerçeklerle yüzleşmek yerine
Büyüleri sevmişim
Ne güzel...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:34 AM
Anne! ...
Kader sevgisizleri yazıyorken alnıma
Hayat ihaneti demliyorken usumda
Alabilsen beni keşke
Rahminin sıcaklığına...
Aynı sessizlik için de üşüyorum
Gece yalnızlığıyla rüyalarımda kolye
Yıldızlar eski bir şarkıyı hatırlatır gibi
Süzülüyor gözlerimden...
Suya yazılı arkadaşlıklar, vefalarla
Hayatı gözlerinden özümsemeyi
İdealleri sözlerinden keşfetmeyi
Özledim yoluma ışık olmanı Anne!
Eşiğe yığılı esareti dünyanın
Çığırtkanlar her yerde!
Ellerin de orakları avaz avaz
Kendilerinden geçtim Allat'tan da korkmuyor bunlar Anne!
Bebeğin yarınlarında şaramplen parçaları
Yakışır mı insanım diyen doğaya! ...
Kimden ürerde çoğalırlar bu ifadesiz varlıklar
Var olmak öldürmek mi? ...Anne!
Doğmuyorsa bebek barışa
Kainat ağıt yakıyorsa ölü bedenlere
Şiirler gözyaşlarına boğuluyorsa umutsuz
Ne yapsın çaresini bulamamış kızın Anne!
Alabilsen beni keşke
Rahminin sıcaklığına! ...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:34 AM
Anti-Hüzün
güne dolanmıştı
saçakları bulutların
yağlı boya tablo
ağlıyordu zaman
ölümlerden geçiliyordu
yüzlerde anti-hüzün
ete gömülü tırnakla
yürüdükçe
batıyordu gelecek
düşüyordu g
__________ü
___________l
____________ü
_____________ş
______________l
_______________e
________________r
hangi mevsimin
tutulan güneşiydi
ki, yanıyordu tutkuyla
kozalaklar
unutmalı mıydı
ki, dinmeli miydi sızı
nafileydi ki,
vurmalı çalgılar eşliğinde
yakalanıyordu
her savaş kendine
fişek ağzında çocuk
sarmal kaderiydi
çölde çırılçıplak
ve sağaltıyordu sanrıları
çocuğun gözünden
kara ve sinek
gövdenin simyasıyla
ölümlerden geçiliyordu
yüzlerde anti-hüzün
unutmanın sonsuzluk
aldatısıyla
çocuğun ağzında
fişek!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:34 AM
Ar
'Bir insanda insanlığın bütün halleri vardır.' Montaigne
Dilimin baskısı
Kalemin dışkısına karışınca;
Kalbimde tütsülenen
Sözün anlamını
Yüklerim şiire.
Şehvete sürgün giden
İsyanlar beslenirken belleğimde
Aç köpek uykularıyla
Sarılırım geceye
Tenime bulaşan
Işığa batırılmış yalanlarla
Özgürlüğe bağışladığım
Ünlemler perdelenir...
Ve tanımsız gölgelerin koynunda
Soluklanır kinim...
Nehirler çağlar
Avuçlarımın yarıklarından
Ama uzaktır suya yenilen
O çakıl taşının rüyası gözlerimden
İhtiraslarımın rüzgar uğultularıyla
Yol bilenirken adımlarımda
Mermi çığlığı gibi kalırım
Hayatın kalbinde!
Tabularla eğitilmiş düşlerime
Eğilirim çaresiz...
Evetlerle sevişen hayırlar gibi
Tezattır aslında tüm gidiş, gelişlerim
İnkar edilen
Suçları yüklenir
Kusarım kanımı
Yaşamın dar ağcından
Yine döner dilimden sözüm
Bulaşır kalemin dışkısına
Ben iki göz
Bir söz
Ve bir de
........../ yazamadım utandım...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:35 AM
Araf'ta Kayıp Yüzüm
B a k m a y ı n! dudaklarımdan boşalan
sözlerin ruhu
Açık zarfım
sokak düşkünü
bir salkım üzüm
? belki
ve belki birkaç bağışlanmış yalanla
gülümseyen şık kadehlerin hevesi
adım heves…
Anadolu kokulu rahminden
şehir kalabalığı göğüslerine
yatırdığında beni annem
kalbimin alnında derin bir çizik
gibi duran yalnızlığımı
? görüyor muydu
Bakma anne
! şiirlerimden boşalan
hüznün sırrını ç ö z e m e z s i n
…bir anlatabilsem ben’i kendime
ayakta alkışlayacak babam
!
bir buket yara
bir bukle acı
bir buse
ve binlerce düş yangınlarında
sönen hevesim
adım heves
dokunuşlar gülümserken
? üşüdüm
? küfürbaz mıyım
… zerafetim şehrin koldüğmelerinde
intihar
B a k m a y ı n
! ben de kendimi arıyorum
…Araf’ta kayıp yüzüm
“Yaşa” diye yollandım hayata
bana benzemeyen hayata
yokluğumu ispat etmek için
? daha ne yapmalıyım
kurgulanmış sevişmenin önsözüne
… inançsızlığımdan
gül ölüsüyle
hatırlanan sevginin
yas günüm oluşundan
adım aşkbozan
! içime kötülükleri ben doldurmadım
ilanım gözlerimde asılı
… suçumu arıyorum
şahit istemiyorum
! b a k m a y ı n
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:35 AM
Araf'ta Yontu Yüzüm
Dingin gecede
şehrin mahyalarına sürtünüyor yangın
Ellerim dua arifesi
Bana kalmalı, bu ateş
ve bu külden incelen sızılar
Karanlığın hoyrat dudaklarında
şehrin kalbi uzun atar
Yağmura aşılı, ıslak bakışlarıma
iç geçiren rüzgar
Bana kalmalı, bu susku yangını
ve bu kızıl ölüm…
Araf ‘ta yontu yüzüm..
Göçebeyim
ay’ın sırrıyla, suya karışır yolum
Hiç kimseyim
güneş öpücüğüyle dağınık bilincim
Beni almalı, bu titreyen sevi
ve bu derbeder yalnızlık
Aşk’a öykünen *******in
lirik rüyalarını, bozar ayrılık çanı
Ağıt çeşmesinde, mürdüm gelinliğiyle
akar mevsimler…
Okşar bir hüznü, bir yaprak
kırılır bir dal
Acının kuyusunda, bir damla kan ruhum…
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:35 AM
Arayış
Yılgın akşam vekitlerinde
Kaybolurum suların derinliğinde
Kimsesiz düşler kurar
Kimliğimi dahi unuturum
Boşluğumdan doğar içimdeki
Yabancı...
Bilinmez yollara düşer
Kayıp düşleri ararım
Yorgun ten kokuları sararken
Vekitsizce yılgın akşamları
Bana susar içimdeki
Yanancı...
Kıskanırım bulutları
Salarım peşlerinden uçurtmamı
Kuyruğuna kelimelerimi bağlar
Yarışırım! ...
Her kelimem bir düş
Her bulut bir damla nasılsa
Düşlerim de yoksul ya aslında
Akşam ağırlaşırken koynumda
Bana inat bir gizem takınır Ay
Kolunda yıldızlar
Dillerinde bilmediğim bir şarkı
Çökerim dizlerimin üzerine
Dizlerim yara bere içinde
Aslında izleri vardır
Düşsüzlüğümün dizlerimde
Taza yaşamlar dizilirken
Kursağına akşamların
İçimdeki yabancının hayasızlığı
Tutsak alır beni!
Oysa ki ben arayışlarımın
İçinde kaybolurum...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:35 AM
Arkadaş
_ Bebeğinle oynayalım mı?
_ Al misketlerini, ver misketlerimi!
_Önüm, arkam, sağım, solum ebe saklanmayan sobe!
_Benim ağabeyim, senin ağabeyini döver!
_Zilleri çalıp kaçalım haydi!
_İstop!
_Anne! Can topumu vermiyor...
_Pullarımızı değiş, tokuş edelim mi?
_İncire ilk çıkan kazanır!
_Tarihten kopyayı sen hazırla.
_İlk dersi kaynatırsak yaşadık!
_Niçin o çocuğu görünce kekeliyorum ya ben! ...
_Hatıra defterime yazar mısın? ...
_Çok zorluydu sınavlar ama beraber çalışmamız iyi oldu...
_İlk buluşmamız, elimi tut, ölebilirim! ...
_Evleniyorum!
_Sen bu mektubu okuduğunda, ben anne olacağım...
_Özledim...
_Biz nasıl arkadaştık hatırlıyor musun?
_Nerdesin! ? ...
_Tanrım! Sen...Hiç değişmemişsin...
_Hayata eksildikçe nasılda güçlendik değil mi? ..
_Yeniden bir masalı paylaşır mısın benimle? ...
Arkadaş
Bir kıvılcım düşer önce
Büyür yavaş yavaş
Bir bakarsın volkan olmuş yanmışsın arkadaş
Dolduramaz boşluğunu ne ana ne kardaş
Bu en güzel, bu en sıcak duygudur arkadaş
Ortak olmak her sevince,
Her derde kedere
Ve yürümek ömür boyu
Beraberce elele,
Olmasın hiç
O ta içten gülen gözlerde yaş,
Yollarımız ayrılsa bile,
Seninle ARKADAŞ!
Yılmaz Güney
_Biri seni, biri beni seviyor! ...
_Unutma beni...
Arkadaşlık Haftamız Kutlu Olsun
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:35 AM
Artakalan..
Esrimiş ruhlarımız gezinir
Ezber ettiğimiz gecede..
Kaç şarkı astık tutkuyla
Kaç ela gözün hatırı kaldı gökyüzünde
Küllerimizle aydınlandı vuslat
Ne sunabilir ki gökyüzü bize! ..
Göğsümüzde yürekkesiğiyle
Yas çiçekleri büyüttük.
Güz rengi aşklar yansıdı
Hayat küskünü yüzümüzde!
Rotasını kaybetmiş gemiler gibi
Sisler arasından süzülen ışığa aldandık...
Her şey doğruyken, koşuyordu şiirler
Bizse mıknatıs gibi çektik acıları..
Ağır ölü kokusuyuz şimdi
Bakıra dönmüş hayattan artakalan..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:35 AM
Askıda
oysa
yaşamak içindi
her şey
koltukta yaşlı
gölgeler
askıda
çizgili bir yüz
derin solukların
boğulduğu çarşaflar
iklimlerin geçip gittiği
incelen duvarlar
korunmasız aşkla
öpülmeyen bayram sevinçleri
gümüş çerçeveye
sığınan ruhlarla
pencerede dünya
kapıda ölüm
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:35 AM
Aşk'a bir gece seç! ...
.../Ben kırmızı, siyah sen
Sınırsız sevişmelerde bir gece
Yıldızlar dizilsin göğüs kafesine
Sussun gecekuşları
Gözlerimize aşkın nuru doğsun
Doldur kadehi yudum yudum
İçelim aşk şarabını
Sar beni ellerinle çek kendine
Soluksuz nefes nefese bir gece
İhtirasa teslim et kendini..
Ateş böceklerinin dansıyla
Blues bir sevişme...
Savur tüm kederlerini
Savur bitimsiz
Cevabı olmayan sorularını
Uzan geceye! ...
Aşk'a teslimiyeti yaşayalım
Kırmızı ile siyah karışsın birbirine
Alev alsın tenlerimiz
Şehvet girdabın da kaybolalım
Soluklarımız kesilircesine
Fırtınalar yaratalım
Şimşekler çaksın ard arda
Evrene yayılsın aşk!
Bir gece seç kendine
Zincirle beni yüreğine
At anahtarını
Ayrılıkların en derinlerine
İrkilsin hasretler bizden
Yenik düşsün hüzünler
Günahları yazalım bir bir
Aşkın en koyu rengiyle
Ben kırmızı sen zifir siyah
Arzular bize teslim
Biz aşk'a! ....
Hadi!
Sabahı boşver
Aşk'a bir gece seç! ...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:35 AM
Aşk'a İbadet
/Öylesine inançtın ki
Kıblem sen, kitabım sendin
Kusursuz yarınların hayaliydi
Issız *******de yazılan isyan mısraları
Çocuğun avuçlarında umut çiçeği
ki büyüdükçe solacak olan
Ve gitmek, gidebilmek aşksız yarınlara
Öylesine, sessizce, tükenircesine
Bir yaşam var adı aşk
Bir de sen varsın her şeyde biraz
Nisan yağmurlarının aradından
Eylül düşlerinin gönülleri sardığı
Öylesine çoksun ki
Mavilerim sen, yalnızlığım sen
Bir kadeh sana, bir kadeh aşka
Sonsuzluk kimin umrunda...
Zaman mekan bilmez duygularım
Koynunda güler, yokluğunda ağlarım
Lalet okuyasım gelir yaşama, gidişlere
Ölümedir belki bu manasız isyanım
Ay sarhoş, gönül sarhoş, bilemedin ki
Her dize bir davet, her kıta aşk'a ibadet
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:35 AM
Aşk-ı Kör
Kırık bir nota gibi
Düştüyse sesim
Geceye
Kör aşkın
Sol anahtarıyla kalbimi
Kilitlediğimdendir...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:35 AM
Aşk
Anlamsız güneşin kızılı
gecenin yorgunluğu
yağmurun sesi
suların izi
Aşk
Anlamsız umuda yolculuklar
düşlere sığınmalar
hayale dalışlar
küskün rüyalar
Aşk
Anlamsız bu günün tarihi
akrep,yelkovan takibi
çalınmış anlar
sonlar dahi
Aşk
Anlamsız anlam arayışları
griden maviye dönüşler
zemheri yalnızlıklar
tutkular
Aşk
Anlam varlığının ispatı
gücün evrene hükmü
yaşam,ölüm ve şiir
gerçek anlam
Aşk
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:36 AM
Aşk / Olsun! ..
Geceyi delip geçen
Yalnızlık korkusuyla
Uykuya dalıyor kent
Annemin eskiyen yüzü
Kekeme hüznüyle
Yansıyor surlarından..
Geceye saklanıyorum
Gölgemle ıssız, sessiz
Avuçlarımda soluyor yıldızlar..
Kalbimde cam kırıkları..
Ölüm nedir bilmem! ../Hiç ölmedim...
Hayat yürürken damarlarımda
Yoksuldum, inci çiçeklerim vardı
Sevinçlere taç kondurduğum..
Kaçak gurbetçi gibi
Büyüttüm hasreti
Umudum vardı! ...
Aşk isyandı
Benliğimi esir alan
Devrimlerine yenik düştüğüm! ...
Sonrasında
Yitik aşklar soluklandı
Gözlerimin kıyısında..
Her ölümün hikayesi var
Benim hikayemin ismi aşk / olsun! ..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:36 AM
Aşk Esiri..
Aşkım..
Güneş doğuyor.../Sensiz!
Çalınmış rüyalardan
Nemli sabahlara uyanıyorum..
Yaşamla şiir arasında doğarken gün
Buruşuk çarşaflarda arıyorum sıcaklığını..
Gölgesinde öpüştüğümüz
Erguvan yalan şimdi!
Yalan! Ölümün aynasından
Yüzüme yansıyan hayatın güzelliği! ..
Gün aydınlanıyor her gün
Ve ben her gün acıyla bitiyorum..
Aşkım..
Güneşin rengi değişiyor.../Sensiz!
Ömrümün dar geçitlerinde
Böyle bir gecede rastlamıştım sana
“Gelece bak” diyordun
Tenim teninde solarken...
Yıldızlara ismini veriyorum şimdi
Kayıp gidiyorlar maviden maviye..
Sesim boğuluyor mağrur gecede
Hüzünle doluyor kadınlığım..
Ölüm biçiyorum kendime
Ay, aşk hükmüyle esir alıyor kalbimi! .../Ölemiyorum! ..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:36 AM
Aşk Kuşu..
Aykırı temmuz gecesinde
Aşk sokuluyordu sessizce
Acemiydi tenim
....................../ Çıplak gül gibi..
Maskeli sözlerin soyunduğu
Cennetim oluyordu dudakların..
Ürkekti ellerim
..................../Aşk kuşu gibi..
İklimler değişiyordu
Menevişler ışıldarken tenimizde..
Kamelyayı saran bohem bir rüzgarla
............................................/İpek gibi akmıştım tenine..
Ayışığında buğulanan boynunda
Şiir senfonisiydi kalp sesim
Aykırı temmuz gecesinde gitmeleri sevdin
.................................................. .........../Ve gittin! ..
Aşkla çöle döndüm
Şiirlerimde buz tuttu güneş! ..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:36 AM
Aşk Oratoryosu
Baharda açan çiçekler, çançiçekleri
Mutlu öykünmelerdir
Ve ihtiras ki aşk devrimleri
kadın ile erkeğin cinsel ivmeleri
Ağızlar arası çiğnendikçe
Oratoryo ezgisi aşk!
Yol boyu umut, diz boyu kahır
Ay'ın ağlayan yüzü hep bir ironi
Özlemek! ..
Çiçeği burnunda ölürken aşk
Söner kent ışıkları
Gözyaşı sağanaklarında boğulur
Kehribar hüzünler
Ki kara ağaç gölgesinde
Bir şiirin rahmine düşer ayrılık! ...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:36 AM
Aşk Paranoyası
*******i boğdum ay'ı yalnızlığımla...
Şahlandı üzerime Kızıldeniz
Dört mevsimi uçurdum martı kanadın da
Biri kaldı tüm soğukluğuyla
Nefreti gizlemiştim sunaklara
Bir fırtınayla dağıldılar umutlarıma
Yediverenler sarıldı vakitsiz hazanlara
Eşikte bekleyen bakir duygularımdı manasız
Timsahın gözyaşları doldurdu dizelerimi
Kelimelerim ayrılıkla yalancı raksta
Efkarlı akşamlara adadım şarkıları
Dudaklarım ölüme sustu her nakaratında
Karanlık bir şehir gibi kasvetliyim
Aydınlığa hasret sevdalardayım
Gururu bir barın vestiyerinde bıraktım
Aşk'a öylesine, öylece uzandım...
Peşimden koşan karayazıya inat
Artık ben de aşk'ı yaşayağım! ...
Beni bana yazdım mısra aralarında
Benden uzak, bana yakın ne varsa! ...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:36 AM
Aşk Sözlerle Biter
Aşkın seyir defterine
Yazıldı bütün yalanlar...
Sesleri, seni
Anlamlandırıyordu
Uzaklaştıkça
Sessizleşen harflerin
Hayat ve ölüm gibiydi
Gülyanığı tenine dokunmak
Ve kurmak devrik tümceleri
Vücudunun kıvrımlarında
Utangaç...
Unutmak seni
Zihnimin uzak köşelerinde
Saklı aldanışlarla
Yokolmak uğruna
İçimde eriyen kelimelere
Yüzçeviriyorum
Aşkın göç mevsiminde
Ölen meleklerin şarkısıyla
Düşen yapraklar gibi
Üşüyorum...
Sesinle buluştur
Gözlerindeki ışığa
Göm beni
Sırılsıklam hüznümle
Öfkeli gökyüzü gibiyim
Yakarıyorum yazgının cilvesine
Beni ağlatma aşk!
Yüzümün ağardığı
Sabahların uçurumunda
Hayalleriyle oynanmış
Gölgelerle uyanıyorum
Acının rengiyle karşılıyorum
Güneşin gözlerinde büyüyen ayrılığı
Med cezir sonrası
Tuz kokuyor dudaklarım
Ellerim yosunlu...
Aşkı sözlerin bitirdiğini
Kabullenişim belki de
Vedalara dalıp gitmelerim
Belki de
İnce bir küskünlük bu...
Avuçlarından son kez
Topladığım çiçeklerimle
Giyinip bir ölünün günahlarını
Puslu hayata yürüyorum...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:37 AM
Aşk Tutkudur! ...
.../Hayat son sözü söylediğinde
Şiirlerimize katık ettiğimiz hüzünler
Çağladı, isyanlarımıza kucak açarcasına! ../
I
İki göz, bir oda sevdasında
Ne ayrılıklar yaşandı
Müjdeleri vardı oysa telaşlı güvercinlerin
Ölü evlerin bacasında
Yandı kanatları, kül oldu sevdalar! ..
Ay tutuldu! ..
II
Kar beyaz açtığım
Gönül sayfamda öznem olduğunda
Hasretin yollarına bir damla yaş düştüğünde
Maviye el sallayıp, güneşi kucakladığında
Sevgime dokundun! ..
Sen tutuldun! ...
III
Yas günlerinden geliyorum
Türküler dilimde lal
Ben serseri kadın, deli bir şair
Açtım bahar çiçeklerimi
Nisan yağmuruyum adamım
Aç sende gönül pencereni
Sağnak olup yağayım! ...
Ben tutuldum! ...
IV
Hangimiz verdik hayatın namlusuna
Aşk mermisini
..../Gün güne değişir,
Zaman akrebin kollarında sevişir
V
../Ay tutuldu
......./Sen tutuldun
............./Ben tutuldum
Aşk tutkudur! ..
Tut ellerimden alev alev
Yanalım adamım! ..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:37 AM
Aşk Ve Gönüller
Gönüller efsunluydu
Aşk büyülüyken aşk'a
Gölgeler hicranla koşar geceye
Kainattı oysa rüyalardaki aşkın izine düşen
Kusursuz duygularla gönüllerin özlemle beklediği aşk
Ne kitaba yazılı, ne şarkılara nakarat
Hayali umutların mavi ezgileriyle
Aşk hasretken aşk'a
Gönüller yalnız
Bir bakışın tutsaklığına aç
Islak bir öpüşe çorak topraklar gibi susuz
Bir dokunuşun teslimiyetine muhtaç ve ıssız gönüller
Derin mavilerde vurgun yemeyi beklerlerken
İz sürerler yıldızsız *******de
Aşk doğarken aşk'a
Esir olur gönüller
Hülyaların ötesinde yaşanır
Gülün gölgesinde saklanır
Bülbülü esir alır
Anların yetmediğinde, usuna destanlar yazdırır.../aşk.
Zemheri akşamlara sızar kanayan gözyaşları
Sinsice sarar düşleri ayrılık!
Aşk giderken aşk'dan
Şiire iz olur gönüller!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:37 AM
Aşk! Aşk! ...
Gece yalnız, uzansan yıldızlar
Eğilsen su, toprak
Şimdi Hemera şimdi! ..
Mahur beste
Dudaklar ıssız
Gözler hüzün
Ve aşk, la minör
Ten sıcaklığında bir virtiöz...
Güzel hatırla
Farzet bir rüzgar
Bir yağmur
Güzel hatırla
Bir rüya
Babil'in asma bahçeleri farzet..
Şimdi Aphrodite şimdi! ...
Gamzeli gülüşlere konar
Bülbül seyri düşler...
Yakamozlar işveli
Dalgakıranlarda eda
Petunyalar süsler
Gecenin duvağını
Kış uzun sevişmeler kısa
Şimdi şiir şimdi! ...
AŞK! AŞK! ..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:37 AM
Aşk(a) cıtasyon
buhran anımda; verdiğim sözlerin
günahını yüklenip, hayata dokunarak
sana ve …
/
çimlere basmaktan yargılanan ayaklarımın
firarında; ezilmiş gül buketini koklar gibi
seni…
/
güneşin kızıl saçlarında toplanıp
alem yapan kirlisakal bulutların efkarı gibi
sana ve…
/
geceyi teslim alan erotik çığlıklar altında
sırılsıklam yakamozlarla sevişir gibi
seni…
/
kanatlarını aşiyanda dinlendiren kuşların
güz hüzünlerine ağladıkları gibi
sana ve…
/
yaz sabahlarının terli uyanışlarını
karşılayan çilek dudakların sevinç öykünmeleri gibi
seni…
/
intiharlardan kalan mektupların
gazete manşetlerinde acıyla yandığı gibi
sana ve…
/
sözlerimin günahıyla; meryem’in
yarı karanlıkta ışıldayan gözleri gibi
seni izlemeye doyamıyorum…
/
aşk aynasında soğuyan bedenimden
yankılanan hayatla
sana veda ediyorum…
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:37 AM
Aşk/
Gözlerime bak
Ve hiç bir şeyden emin olma...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:37 AM
Aşka Göç Mevsimi
Gece
terk etmez
ney’e eşlik eden
ince kıvrımlı yıldızları
ve
yalnızları
hayır sevgili
güneşin gidişiyle
gölgeler ölmez
ve
hüzün eskimez
/
güz hiç yaşanmamış
veya
yaşanmayacakmış gibi
hazırsın aşka göç mevsimiyle
kucaklaşmaya
bahar mı o
kalbine yakın tuttuğun
şehrin dudaklarında terleyen
şarkılara eşlik ettiğin
tenini yalayıp geçen rüzgarın
getirdiği, yakut yağmurların
baharı mı
yenilenmiş göğün
taze çiçek kokusuyla
asi ruhunun nefesine
düşen cemre mi o
su da üşür sevgili
“hangi şehre
hangi sokağa
hangi eve aitim”
dediğin terine
düşen cemre mi
topraktır çeker sevgili
yabanıl arzulara
ağıt tutan
tenha çöllerin
altın kumlarından topladığın
anıların emanet sevinçleriyle
yoluna düşen cemre mi
o
yenidir
yenilemiştir
sırılsıklamdır
titreyen dudakları
ürkek sevişmeleriyle
o
başka tenlerde
yaşanan
aynı
aşka göç mevsimidir
aslında
yalnızlık aşkı bağışlar sevgili
dilimden sökülen sözcükler
göçmen kuşlarla
öldü
kırlar şimdi gümüşi
başaklar terkin ertesi
aylardan ayrılık
mevsimse
gözlerimden
anlarsın sevgili
ansız, anısız
sormak ister gibisin
“niyedir bunca hüzün”
der gibisin
aşkla giderken
keşke
anlamını da götürseydin
sevgili...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:37 AM
Aşkbencil...
Hülyalarımın avlusunda
Işığını gölgemde kırarak
Büyürken ay
Ezberlediğim sessizliği yırtarcasına
Dudaklarımda alev alan
Türkülerle yaktıysam geceyi
Şerefine kadeh kaldırdığım
Yıldızları soldurduysam
Aşkın üzre..
Yarasalardan emdiysem
Hayatın sustuğu şehrin
Kahreden acılarını
İçimi yakan sözlerinin
Gözlerimde gizlendiğini
Yalnızca melekler biliyorsa
İpek çiçeğinin taç yapraklarında
Zamana karşı sevişirken
Takvimlerde güz derlediysem
Varsın!
Üstüm başım yalnızlık
İçim dışım aşk olsun!
Sen git
Bulutlar bana kalsın
Razıyım yaşadıkça hüznüme yağsın
Şiirlerin kalbine düşüp yanayım
Ki serbazım aşkbencilim
Seni kendimçin sevdim sevgilim!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:37 AM
Aşkçekiştiğim! ..
Şiirin kanatlarında
Yasa dışı bir rüzgarla
Sevda kuşanıp
Hayat yoluna düştüğüm
Gündüz rüyalarıyla
Aşkçekiştiğim
Düşlerimi bölüştüğüm
Kavgamın adı sen!
Mevsimsiz gidişinle
Yol akarken zamandan
Alevlenir sol yanım
Kül olur bakire umutlarım
Hüzünkıran gözlerimin
Ardına..
Saklarım ölüm lekesi
Korkularımı
Kuş sesleriyle
Ansızın ıslanır toprağım
Menevişlenir
Güneş kırıklıklarım
Aydınlanır göğüm
Yeniden yeşerir bakire umutlarım
Soluğuyla seviştiğim..
Düşlerimsin! ..
Seni ömrümün
Kasnağına doladım
Ve sevdanın eşkalini
Şiire bıraktım..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:37 AM
Aşkçelen..
I
Kış esmerliğinde
Şarkılar söylüyorum
Mekansız kumruların
Bahar sevişmeleriyle..
“Aşk hiçbir şeydir” diyen
Gölgen düşüyor yüzüme
Gözlerimde ki
Hüzün bu yüzden...
II
Ayrılığı ve sabrı
Öğrendim senden
Ne gerekçe, ne mazeret
Gecenin koynunda şiirlerle
Ansızın esrikliğin çağırır
Kayıp uzaklarına beni
Aldanırım aşka
Aldatırım hayali
Aşkla sönen yıldızlarla
Çoğalırım koynunda
Kim bilir
Belki de inadına! ..
III
Hayalime çarpan
Hoşça kal çığlığıyla
Alazlanan tenimi
Okşarken veda buselerin
Ömrümün alfabesinden
Toplarım tüm harfleri
Ölümü yalanlar
Sığınırım dudaklarına
Hayat sonsuz, aşk ölümsüz
Değil ama olsun
Hayali seninle
Aldatmak da güzel..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:37 AM
Aşkçelenim!
Gecenin büyülü yalnızlığıyla
Vefalı anılarıma anlatıyorum seni
Çünkü bilmiyor hiç kimse
Gülümseyen sensizliğimi..
Ay gerdanlığı gözlerinle
İçimde büyütüyorum aşkı..
Gecenin seğiren sessizliğiyle
Soluğun yankılanıyor tenimde
Uzakların rüzgarı
Mülteci yağmur sesimi dinle
Ah! Diyorum ah! ..
Ayrılık oyununda ülkesin
Hüzünbaz sevişlerle oyalandığım
Dönüşü olmayan sonsuzluk gibisin..
Her gece bir yıldız
Kendini Tanrı’sına bağışlıyor
Baharın yüzü eskiyince
Çekip giden sendin!
Ve benim saydığım
Seni bağışlıyorum aşkçelenim!
Nasılsa acının
Cehennemi cennetim! ..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:38 AM
Aşkın Esrarı...
Yıldız yaseminleri açıyor
İklimsiz bir aşka aralığında..
Şehri ay güzellemesi sarıyor
Dudaklarımda alazlanıyor ismin..
Sürgün yalnızlıkların
Düşizlerinden korkmuyorum! ..
Korkmuyorum ayrılık hançerinin
Kalbime saplanmasından! ..
Yokluğunla güçleniyorum
Aşkın esrarı içine alıyor beni..
İlkyaz meltemi gibi
İz sürüyorum aşkına...
Uçuşuyor imgelerim
Efsunlu şiirlerle sevişiyorum..
Ve içimde çoğaltıp seni
Ömrüme gömüyorum! ...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:38 AM
Aşkiya
Yoldu hayat
ana rahminde kucaklayan
ve gözlerimi açmadan
çoktan belliydi
haritam...
/
Ilık mevsimler içmek
ister miydiniz
içli *******de
okşayıp
yaralarınızı
geçip gitmek
ve acılarla barışmayı
öğrenmek
ister miydiniz
/
Bana
Bir yudum
Daha verin
Islak nefesinizden..
/
soylu ruhunuz yansıyor
güçlü kadın
bedenimden
oysa ki siz
zayıf yanlarımı
sevdiniz
/
körleşmiş belleğinizle
dalıp da hayallere
savursa rüzgar
cüzzamlı bakışlarınızı
korkmayın
kökleşmiş arzuların
aşk sureleriyle
sararım
düşümü günaha
kurban eden
kör bakışlarınızı
/
Bana
Bir yudum
Daha verin
Erdemli sözlerinizden
/
bozguna mı uğruyor
dudaklarınızda
döllenmeye hazır
lekeli sesiniz
neler oluyor
dersiniz
/
bitti bu gecenin
serüveni
size uzanıyorum
yükseltilerinizi
erteleyiniz
uyuşuyor parmaklarım
sıyrılıyorum
şiirin teninden
cahilim
üzülmeyiniz
Bana
Bir yudum
Daha verin
İç çekişlerinizden
/ yine gelebilirim...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:38 AM
Aşkiya Seremonisi
Kısalan günlerin ardından
Hüznün resmiyle
Gecenin balkonunda soluklanıp
Başka ağızların efkarlı şarkılarına yaslanıyorum
Yüzler saklanıyor yıldızlara da
Seçiyorum yüzünden
İçime ılık lık süzülen gözlerini
Sonra sözün geçiyor
Dudaklarımın yalnızlığından
Acının kadehi kalkıyor
Sensizliğin şerefine
İşte sevgilim
Kışa karıştığından
Bu şaşkın bahar
Hüzün iklimlerinde savruluyor
Kanadından vurulan martıların
Rüzgarlı tünellerde
Ağlayışlarıyla
Acının rengine bulanan
Ve yağmurlardan artakalan
Sensizliğe yaslanıyorum
Erinçli *******in uykularına
Aldanmıyor ruhum
Aldanmıyor akreple
Yelkovanın kaçışlarına
Ayrılıkla kırılan kalemim
Yaşamın gürültüsü
Vuruyor pencereme
Arabesk sessizliğin buğusuna
Tevekkülle yazıyorum ismini
Konuk geleceğini umduğum
Tutkulu rüyalar
Perdelerini küskün hayaller
Seremonisiyle kapatırken
Nafile cevapların
Soruları oluyorum
İşte sevgilim
Aşk ikliminde
Kışa karıştığından
Bu şaşkın bahar
Hayat ipini hüznün ellerine bırakıyor
Gidiyorum dedin
Alıp da ben’liğimden seni gittin
Ve ben
Pusulasız yollarda
Kervansız çöl yolcusuyum sevgilim…
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:38 AM
Aşkkarası
Martıdirenciyle güneşin
Gölgesinde büyürken anılar
İhtimal sevinç düşlerine
Uzanır ayrılığın elleri
Ölümün susuzluktan
Çürüyen toprağında
Kalpağrısıyla solar
Düşçiçekleri
Yalnız sevişler yorgunu
Gecenin kirpiklerine
Sokağa fırlayan mevsimlerin
Yağmur sesiyle yürür
Duvaksız akşamların
Limanhüznü...
Aldatılmış yaşamların
Lirik ezgisiyle
Gözlerin uzağa
Hep uzağa baktığı
Fotoğraflar anlatır
Hayatın eskiyen yüzünü
Ve bir ermeni türküsü canlanır
Kadeh kırıklarında
Yaşanmamış aşk
Burukluğunda..
Konuşulmayan sözcüklerde
Çözülürken bulutlar
Çelip giden her bahar
Papatyayarası bırakır ardında
Şiiriniçcebine
Sulusepken saklanan
Yağmursuz nisanın
Gözlerinde aşkkarası...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:38 AM
Aşkmerdiveni
Ah! ..
Geçmeyecektik
Altından...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:38 AM
Aşkrostiş
Küskündü herkes yalnızlığA
Şahdamarında, durgun sularda boğulmak da vardı ama
Her şeye rağmen varlıktı aşK
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:38 AM
Aşksadım
Yavaşça çekilir yorgun hayatlar
Sus evlerinin yalnız odalarına...
Benimse alışabildiğim bir şey değildir
Çırpınarak akıp giden zamanın içinde
Gözlerime gömülen *******
Çocukluğumdan faydalanmıştı
Tersinden bak hayata diyen
Örgülü saçlarımın arkadaşı polyanna
Zor değildi zamanı, anıları aldatmam
Merkezinde ben vardım hayatın!
Yağmur beklediğim bulutlardan üzerime
Soru işaretleri yağmasına da alışmıştım nasılsa
Gen haritamın ölçek çizgisinde
Kaybolmuş kaderi aramak gibi bir şeydi
Aşk gibi bir şeydi
Kimliği belirsiz sözlerin kuytularında
Canlanıp, öldüğüm! ...
Sahibinin sesinden ilk yaz şarkılarıyla
Günaydınlar büyüttüm puslu sabahlara
Telaşlı kalabalıklarla aktığımda şehre
Biliyordum yarım kalışlarla dölleneceğimi
Acı ve hüzünle gözlerime gömülen
*******i kanıksadım! ...
Ayrıksı otlar büyüse de burnumun düştüğü
Toprağın üzerinde;
Aşksadığım hayatı anlatır
Bulutlar topladığım gülen fotoğrafım...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:38 AM
Aşksuyu
İyi
birşey söyleyecektim
ki,
serdi dudaklarıma
dantellerini gece
içimin esatir bahçelerinde
ayrılığı büyüten zamanla
çağladı sesim
nehre kavuşsa
denize serecek dantellerini
gece
yenilmem
acımı okşayan resminde
ölüme benzemeyen
gözlerinden
yudumladıkça
aşksuyu'nu
dirençli suskularla beslenir
birgün sana
iyi birşeyler
söylerim
İyi bak
gece ki,
dantelli anların yalancısıdır
hüzünlü faytonlar
toplar sözlerden yıldızları
uzaklaşır
düş kokulu
içimin esatir bahçelerine
ve serseri yalnızlık
kimsesiz şehirler
ezilmiş yaseminler
kımıltısız deniz
yol tutkunu
kayıp şiirler
getirmez seni
sesim
boğulsa da aşksuyu'nda
İyi
bak kendine
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:38 AM
Ateş Böcekleri
Telaşlı kumru çığlıklarıyla
Uzaklaşan rüzgarın koynunda
Bir kenti geçiyorsun
Efkarlı nefeslere sarılmış
Yükseliyor bulutlar
Yüzünde kandil izleri
Dalgalanan saçların
Deniz mavisi
Gözlerin umut arifesi
Ateş böcekleri
Bir masala hazırlanır gibi
Aldatıyor seni
Tenine sinen
Yalnızlığın kokusu
Dağılıyor kente
Dudaklarının kıyısında
Büyüyor sözler
Sesinden eksik
Anlatamadığından
Dökülüyor alnından
Yağmurlar
Usul usul
Sokuluyor yüreğine
Soğuk
Salınarak giden rüzgarın
Koynunda kırılıyor
Gölgen
Hüzün yelpazesi
Kentin ellerinde
Savuruyor savuruyor
Yokluğunun sıcağında
Dağlıyorum
Ruhumu
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:38 AM
Avam...
Yeniden ve yeniden
Ve yeni bir düştü
Uzak geçmişim...
Avuçlarımda çürüyen
Kirazlı tokalarımdan yükselirken
Acı çeken hayatların
Ç ı ğ l ı k l a r ı
Kendini mutlu sona adamış
Masallarla aldatıldığımı
A n l a d ı m! ! ...
Zamanda kaybolmuş gibi
Ölülerin ayak izlerinden yürüdüğümü
A n l a d ı m...
Dehşetli bir bekleyişti
Oysa anlamak ve aşk...
Kökleşmiş inançlara
Aykırı ve arzulu
Sevgilinin
Dudaklarımda ki nefesi
Özlemlerimle örtüşürdü
Duvarlarımda yankılanan
Yalnızlığımla, sözcüklerime dadanan
Geçmiş zaman ekleri vurmasaydı
Yüzüme kanlı ve kirli...
Her dilde, her biçimde
Yalanlarımı istiyorum
A l d a t ı l m a y ı!
(Annemi) ...
Açgözlü cehennem kapılarında
Gezinir gibiyim
Yüzler nereye dönük
İpucu verin
Gülüşlerinizi, hayallerinizi
Ödünç verin! ...
Solgun ve kesik kesik
Zorlayarak sabrımı
Umudun pelerini omuzlarımda
Hoyrat sevişmelerden yorgun
Dönüş yolculuğumu bekliyorum...
Korktuğum için mi
Bu hayatı yaşıyordum
B i l m i y o r u m...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:39 AM
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
Otuz bin ağaç diktim
Dicle’nin kıyısına
Salınır dalları
Bebek çığlıklarıyla
Yağız delikanlıların
Şafak türküsüne susar
Hasretinden
Ucu yanık mektuplar
Güneşi doğuda batıran
Yıldızları tek tek
İndiririz
Anadolu’ya!
İstediğin kadar böl
İstediğin kadar parçala
Her bölünmüşlüğümde
Her parçalanmışlığımda
Yine, yeniden
Bir ben çıkar karşına!
Elinin tersiyle silebilir misin
Geçmişim(nin!) kanını AİHM? !
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:39 AM
Avuçları Duaya Dönüyor Gecenin
Yüzümün ortasından geç
Karanlığın çekingen parmaklarıyla
Dokun
Hangi dilden istersen
O dilden konuş cennetime
Ya da
Konuşma
Sus
Avuçları duaya dönüyor gecenin
Sen sus
Ölüm kilidini, hayat anahtarıyla açamaya çalışan günahlar
Tanrı’nın ellerinde affedilmeyi bekliyorlar şimdi
İçi sızlıyor; pişmanlıkların, savaşların, yenilgilerin
Kirin, lekenin
Geldin
Gölgemin kıyısında bekle
Şehir ağıtları bulmasın seni
Bulmasın
Külden heykellerin
İsli elleri
Denizi
Fırtınayı
Uzakları
Anladım
Kötü çocukların peşinden
Martılarla gideceksin değil mi
Git
İntihar seremonisi hazırladım
Defalarca bedeninin uçurumundan
Bırakıyorum yüzümü
Git
Yamalarla eskitilmiş sevgiye
Söyle
Hatıra defterinden
Kendini sildi
Aşk
Geldiğin gibi git
Kimse fark etmez
Laf!
Kalabalığımda saklıyorum seni
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:39 AM
Ay Bana Teslim...
Güneş kızıllığıyla sarıyor
Sıcak...
Alnımdan bir damla ter süzülüyor
Islak...
Gözlerimle takip ediyorum
Yavaş...
Göğüslerimin arasından, göbeğime süzülüyor
Hain...
İşaret parmağımla siliyorum
Vahşi...
Güneş kayboluyor.../Serinliyorum
Sakin...
Gece.../Ay ışıldıyor bedenimde
Suskun...
Rüzgar saçlarımın arasından esiyor
Hırçın...
Amber kokuları yayılıyor omuzlarımdan
Serin...
Yıldızlar aşk senfonisini çalıyor...
Gizemli...
Geceye uzanıyorum.../Ay bana teslim!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:39 AM
Ay Dansı Şiiri
Terli kalabalıkların
Ölüm kalım yalnızlıklarını
Tuzu yaradan ayıran yağmurun
Hüzünden gövdeler göverdiğini gördüm..
Kırk odanın eşiğinden döndüm
Gün ağardı üzerime..
Yorgun ten kokuları sardı
Akşam alacasında şehri..
Ve dedim ki;
Hayatı aldatıp “Bu gece! ”
Hüzün ve ölüm
Susuz toprakların duldalarına gömülecek! ..
Aşk, deniz ve Ay’la
Tirşe gözlü sevgililer dans edecek..
Alazlanacak kristal dudak izleri
Birkaç yıldız tende solacak..
En güzel geceye dair
Kalkacak kadehler...
Maviyle sevişecek yakamozlar
Ay dansı şiiri yazılacak..
Beklerim...
Kimse gelmezse incinirim
Şiiri ruhuma gömer
Hayata geri dönerim! ..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:39 AM
Ay Üşümeleri...
İşte böyle
Tecavüze uğramış yalnızlıklarımızla
Bir kahvenin daha
Kaç yıl hatırasıyla
Yaşayabiliriz...
Ellerimizde aldatılmış begonyalar
Dillerimizde yapış yapış şarkılarımızla
Daha kaç aşktan medet umabiliriz...
İnce bellide demli çayla birlikte
Sigarayı ateşlemek lazım..
Yok! Yok!
Büyük imgeler bekleme
Şiire geçmek için
Zamanı sağaltıyorum
Salkım saçak da olsa
Aslında tohumu kaçmış sevişmeler arasında aşk da lazım
Diyorum, diyorum da;
Ah! Ne ******dur bu imgeler
Tıpkı şehir gibi
Tıpkı kendinden korkan
Tıpkı kendini inkar eden
Tıpkı kendin... in...den
Tıp!
Biraz harekete geçebilmek için
Sonunda sevgi kazanır diye
Koca bir yalan hazırlıyorum
Ama Ü.Yaşar Oğuzcan’la
Hiç sevişmedim ki
Çamurdan bebekler yapardım
Zamanın eskiyen yüzünde
Üç oda, bir salon evlerin
Mutlucuk oyunlarına
Katkım olsun diye
Ben masumum
Sen masumsun
O da MASUM!
İşte sana yalan
Gözün gördüğüne
Kulağın duyduğuna inanıyorsan
Sen bir APTALSIN!
Yaşamak lazım oğlum
Yaşamak ki yaş olup da
Şırıl şırıl yaşlanmak lazım!
Delirmiş yanlarımızda sakladığımız
Kaç sıkımlık mermiyiz
*******in hüzün yağmurları altında
Avuçlarıma ağla...
Biz bizi anlamamışken
Diğerleri nasıl anlasın ki
Ay üşümelerinde soğuyan
Suskunluğumuzu...
Git!
Gittiğin yerde
Yıldızlarını parlat
Ara sıra bizim gökhaneyede uğra
Daha fazla kirletilmeden
Hayatın G noktasına
Gülümseyerek git...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:40 AM
Ay ve Tül
yorgun
her biri
öteden beri
ıhlamurlar eski
mevsimler
gelip-geçici
iç’te biriken
derbeder
kelimeler
vursalar da birbirlerini
kan çıkmaz
bu savaştan
öteden beri
metafor yaratmak
her birinin derdi
iç
çeker geceyi
sessizlik
duvar
gibi
ay ve tül
örtse de çırpınan
karanlığı
kesemez soluğu
ay ve tül
-e dönen
kelimeler
incelen suyun
genişleyen yatağında
ürperen gözler
arasında
dudaklardan
dudaklara
…
ve kaçan
ve kovalayan
ve gitmekle
kalmakla ve
uzun tarihi hayatın
ıslak kasıklarında
ölüm
-mü
ya da
başlayan
biten
hiçbir şey mi
derinlerde in
sığlarda san
mı
in
san
mı
yorgun mu
kelimeler
mi
yoksa
her biri
öteden beri
hep olduğu gibi
mi
ay ve tül
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:40 AM
Aydınlık Türkiye İçin...
Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş medeniyetler seviyesine
ulaşabilmesi ve kültürel açıdan gelişmiş toplumların aktif
bir üyesi olabilmesi için,modernize edilmesi önemli olduğu
bundan tam 82 yıl önce söylenmiş ve Atatürk devrimleriyle
harekete geçip uygulanmıştı.
Gelin bu devrimlerin neler olduğuna bir göz atalım,
zihnimizi tazeleyelim…
Hukuk Sisteminin Laikleştirilmesi
1920 yılında kurulmuş olan yeni Türkiye Devletinin yeni bir
hukuk sistemine ihtiyacı vardı. Atatürk, Şeriat Kanununun
yerine İsviçre Medeni Kanununu getirmiş, o dönemde geçerli
olan ceza yasasının yerine ise İtalyan Ceza Yasasını getirmiştir.
Türk Hukuk Sistemi ise tüm çağdaş gereksinimler Çerçevesinde
modernize edilmiştir.
Kıyafet Devrimi
Kıyafet devrimi ile birlikte, kadınlar çarşaf giymekten
vazgeçerek, modern kadın elbiseleri giymeye başladılar.
Erkekler ise fes yerine şapka giymeye başladılar.
Öğretimin Laikleştirilmesi
19. Yüzyıl başlarına dek, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde
çeşitli eğitim sistemleri uygulanmaktaydı.
Atatürk İslami eğitim veren medrese sisteminin yeni
toplumun ihtiyaçlarına cevap veremeyeceğini gördü.
Bu nedenle, batı modellerine benzeyen yeni bir
eğitim sisteminin oluşturulması gerekliydi.
Böylece, mevcut sistem değiştirilerek
1933 yılında bir üniversite reformu gerçekleştirilmiştir.
Kadınlara Sağlanan Medeni Haklar
Atatürk Devrimleri ile birlikte, yüzyıllar boyunca
ihmal edilmiş olan Türk kadınına yeni haklar tanınmıştır.
Böylece kabul edilmiş olan medeni kanun gereğince
bundan böyle kadınlar da erkeklere tanınan haklara
sahip olacaklar, resmi görevlere atanabilecekler,
oy verme ve Millet Meclisine seçilebilme
hakkına sahip olabileceklerdir.
Tek eşlilik ilkesi ve kadınlara tanınan eşit haklar,
Türk toplumuna bir canlılık kazandırmıştır.
Zihnimiz dilerim kendini yenilemiş, bugünün yorumunu daha geniş
bir çerçeveden ve aydınlık yapabiliyordur.
Yaşadığımız ülkenin sınırları çerçevesinde kalmayıp, bizleri aydınlık,
ilerici bir toplum olarak dünya insanıyla tanıştıran ve eşit haklarla
varlığımızı temsil etmemizi güçlendiren Atatürk ve Devrimleridir.
Bugüne baktığımızda toplum bireylerinin yaşamsal değerlerinin değiştiğini
(kaybettiğini) görmek; hangi alanda varlığımızı temsil edersek edelim
(gazeteci, politikacı, işveren, vb.) hepimizi üzüyor olsa gerek…
Artık “Dur! ” demek gerek. Şapkaları önümüze koyup yürümekte
olduğumuz bu çetrefilli yolda kendimizi değil, geleceğimizi göz önünde
bulundurarak hareket etmeliyiz.
Son yıllarda yaşananlara bakılırsa dilin naif oluşu artık kimseyi etkilemiyor,
o zaman dil “eşkıya”mı olmalı, geleceğimiz ve Atatürk’ün yoktan var ettiği
ulusumuz için gerekiyorsa “EVET! ”
Bu ülke topraklarında doğduysak, bu ülkenin verdiği
TC. kimliğini kabul ediyorsak!
Kurallarına saygıyla uyacağız, bunun alternatifi olamaz!
Köşke çıkacaksak, meclise giriyorsak, eğitim ve
öğretimin kapısını çalıyorsak vb. o zaman gerekliliklerine uygun
şekilde hareket etmemiz şarttır!
“Haklar verilmez alınır”, oysa ki bugün girmeye çalıştığımız
AB ülkeleri dahi sahip değilken Önderimiz tarafından haklarımız
bize teslim edilmişti…
Lütfen! Hassasiyetimizi kaybetmeden iyice düşünelim zira
oldukça hassas bir dönemden geçiyoruz.
Cevaplar gözlerde şimşekler çaktırsa da, sorular gündeme taşınmalı! ..
Atatürk niçin “din ve devlet işlerini” ayırtmıştı?
Niçin “kılık kıyafet” devrimini yapmıştı?
Yazının uzayıp gitmesiyle anlamını kaybetmesini istemediğimden
Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ve tiyatro sanatçısı
Cyrano De Bergerac’ın ölmeden önce ki son sözleriyle
bitirmek istiyorum…
“Temel ilke, Türk Ulusunun onurlu ve saygın olarak yaşamasıdır.
Bu ilke. ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir.
Ne denli vasıl ve gönençli olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun
bir ulus, uygar toplumlar karşısında uşak olma durumundan
daha üst bir davranışa değer görülemez.
Yabancı bir devletin koruma ve kolaycılığını benimsemek
insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü ve
beceriksizliği kabullenmekten başka bir şey değildir.
Gerçekte, bu aşağılık duruma düşmemiş olanların,
isteyerek başlarına yabancı bir yönetici getirme olasılığı
düşünülemez.
Oysa, Türk'ün onuru, özyazgısı ve yetenekleri çok yüksek
ve büyüktür. Böyle bir ulus, tutsak yaşamaktansa
yok olsun daha iyidir.”
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:40 AM
Aykanatlı Eyy Peri..
I
Gözlerim gökkuşağı
Dudaklarımda hasret
Yeni doğan telaşlı
Birkaç sözle birlikte
Süzül de gel öyküden
Aykanatlı eyyy peri..
II
Avuçlarım çağlayan
At ırmağa kendini
Bana aşkı öğretsen
............./şiirler fısıldasan...
Çiy düşen sabahlarda
Mahçup bir rüzgarım ben..
III
Ruhumu kutsa, okşa
Al beni pencerenden
Ürkek ceylan gibiyim
Soyundum hüznü tenden
İmgeler derya, deniz
Bir şiir gemisindeyiz
IV
La minör ellerinle
Uçur, büyüle beni! ..
Şu aşkım küllenmeden
Aykanatlı eyyy peri
Tenime terinle yaz
.........../Ennn mutlu aşk şiirini..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:40 AM
Aykırı Aşkımsın! ...
Hayallerimde girdaplar yaratma
Tam tutunduğum da hayata...
Ummadığım an da karşımdasın
Aykırı aşkımsın! ...
Satır arası, yaşam molası
Uslubunda eksikliğin var
Koşar adım karşımdasın
Aykırı aşkımsın! ...
Bir tende bir busede
Yazılmamış kederlerde
Peşi sıra hükümlerde
Yolumdasın sefa ile
Aykırı aşkımsın! ...
Yardan geçtim hasret ile
Gül kokulu güfte ile
Söylenmemiş beste ile
Dudaklarım da giz ile
Aykırı aşkımsın! ...
Bulamadım anka kuşunu
Soramadım Bağdat yolunu
Saramadım yar boynunu
Küsüp gelme üstüme
Aykırı aşkımsın! ...
Ana rahminden çıktım yola
Çukurlar ard arda
Kim tutar elimden
Sukünette yaşım olmasa
Attığım her adımda
Aykırı aşkımsın!
Tuzu kuru dostlarla
Saman alevi yalanlarla
Üç kuruşluk yaşamlarla
Arsızlığa konan noktalarla
Dolaştığım her sokakta karşımdasın
Aykırı aşkımsın! ...
Yazmadığım satırlarla
Susmadığım kahırlarla
Doldurmaya çalıştığım boşlarla
Geride kalan anılarla
Kızıpta gelme üstüme
Aykırı aşkımsın! ...
Telli duvaklı, ellerim kınalı
Beyazın patiskası
Sen karanlıklar prensi
Düşme ardıma orağınla
Varmam sana tek göz odanla
Aykırı aşkımsın ölüm! ...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:40 AM
Ayrılık
Esrik zamanlarda
Sarıldık aşka
Menekşe küskün
Yalnızlığıyla
Kimin umrunda
Köşedeki bozuk lamba
Gece indirdi
Parmaklıklarını
Ay karanlık
Sokaklar zindan
Ne bir destan, ne bir roman
Bahsetmedi bu aşktan
Kırmızıydı ihtiras
Umutlar mavi
Ya ayrılığın bezgin rengi
Menekşe de küskün nasılsa
Sen ya da ben
Kimlikleri terketmişken
Arzular dile gelmişken
Bozguna uğradık
Sevgilim biz
Aşkın kursağında kaldık!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:40 AM
Ayrılık Adası
Geçip giderken gözlerinin aynasından gemiler
Yakamozların yansımasıyla
Yüzünün uzaklığında
Vurulurum kederli lodosa
Unutturamaz
Ne yalnızlıktan kararan deniz
Ne de herhangi bir melodi
Baldıran şerbetidir
Ruhuma dökülen sesin
Kıyılarımda ağlayansa
Küçük istiridyedir
Unutturamaz
Ne martı gülüşleri
Ne de ışıltılı deniz feneri
Güneş ağartıyla selamlar
Tütün kokusu sinmiş bedenimi
Yolunu bulmaz suyum
Zemheride kayıptır yatağım
Unutturamaz
Ne devrik tümcelerin iç denizleri
Ne de ilkbahar esintileri
İliklerimde sevda serzenişiyle
Miğferi yaralı asker gibi
Yeminimdir emir kipiyle
Ayrılık adasında bekleyişim
Unutturamaz
Ne maviye çıldıran yunuslar
Ne de tutkuyla şişen yelkenlilerin gözlerimden geçişleri
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:40 AM
Ayrılık Ölümden Uzun Sürüyor...
Yine geliyor bahar
Ve isminden bir harf daha bırakıyorum
Kalanların izini sürersin diye…
Gecenin kilidini açıyor şakayıklar
Rengarenk kucaklıyorum sensizliğin başkentini
Kahır değil bu
Başkalaşım belki de
Hüznün gözlerime bu kadar güzel yansıması…
Şiirin de derdi değil
Ben de bahar değilim
Yapraksız ağaçlar gibi
Sensizliğe köklerimi saldım
Sarılamadan koynunda büyülü seherlere
Sessiz keman ezgisi gibi akarım
Merhametli sözleri uzak şehirlere götürdü rüzgar
Hiç üşümemiştim bu kadar…
Başım yelkenli omuz arıyor
Kıyılarım ayrılıkyosunlarıyla oynaşıyor
Anıları kanatlarına bağladığımız martıları
Sesinin gölgesinde arıyorum
Umutları hangi renge bağışlamıştık
Hatırlamıyorum
Yine geliyor bahar
İsminin bir harfini daha okşuyorum
Ayrılık
Ölümden uzun süreceğe benziyor
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:40 AM
Azoik
“Kadınlar saçlarını erkek kemikleriyle tarayacak” K. İskender
değilsin güz
karaağacın yaş’ında
bakir kan
ki kainatın acısı
aldırmaz, sesinin yakarışıyla
kopardığın fırtınalara
/
rahmimin derinlerine indikçe
ağrıyan baş’ın
imkansız uçurumlarımda
sen’le karşılaşınca
utanıp
avuçlarına alacaksın
kaldır başını
avuçların kanıyor
sezgilerimle işlediğim
yorganla örteceğim
utancın sıyrıldığı
üşüyen yüzünü
düşsel okşayışlarla
acemi dudaklarında
ıslattığın saçlarım
dökülecek kahır sürgünlerinde
muamma
damarlarında çağlayan
alkolün boğduğu
hayat
siyanür ayinlerinde
yaş’lanan karaağacın
bakir kanı
oysa
fırtınanla, yağmurunla
kara bulutlarınla
güz değilsin
saçlarımın sarısında
yaralı atların
gözyaşlarıyla
son’a dağılan
korkunun kokusuyla
kemiklerini yalıyor azoik
razıyım cehennemine
beni yaşamadan
ölme
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:40 AM
B o ş u n a! ..
Yaşamın bedelini
Yıkıyorsam acılarla
Bunca emek, bunca çaba
B o ş u n a
Yaşladığım devinimlerimi
Yaşlı babama
I s l a k ı s l a k
Bozulacak büyü sabaha
Çözülecek şiirin gizi
Siz bayım!
Yükselen değeriniz
Sönerken bir fotoğrafla..
Zulamda ayrılıklar şehrinin
Yalnızlığını paylaştığım küfürlerimle
Ölüme çoğalırım
Yine solumdan vurula v u r u l a..
Sokaklara boşalacak
Birazdan evler
Kör saatlerde tutuşturduğum
Düşlerimin külleri savrulacak
Günaltında terk edilmiş
Adressiz bir mektup gibi..
Her mevsim sarardı
Beni aslında
Zamansız mekansız
Şimdi sevişelim desem
Geçmişgeleceğim
Tutar aynasını ruhuma
Hepsi ve her şey
Anladım ki
B o ş u n a
Şiirleri yakmalı
Dudak izlerim kalmamalı
Martısız mavilerle
Batırmalı gemileri
Bela bu yaşamak bela
Ölüm al beni koynuna
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:41 AM
Bağışla / ma!
.../Beni bağışla
Senden aldığım zevki ödemeyi reddettiğim için!
Gümüş küllerimi sunaklardan savurduğum
Adaklardı halüsülasyon olan
Bitimsiz sevgilerim...
Saçmaların arasına itina ile yerleştirdiğim
Saçmasapan kelimelerim düşlerimdi
Yalnızlığıma maviler diye kondurduğum
Çünküsüz cevaplarda gizlenmiş
Kozmos şiirleri arasında
Kaybolan yalanlarımdı varlığına ihanetim!
Farklı dudaklardan
Yaşadığım aynı mutsuzluklardı aslında
İsyan gölgesine saklanıp
Giyindiğim gerçekleri şiirle soyunduğum
İnsan olduğum ve kainat (kadını) yarattığı için
.../Beni bağışlama Hayat!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:41 AM
Baharın Ölümüne Yazılan Kelimeler! ...
Bulutların gölgesinde titreyen
Tutsak kalemlerin hücresinde gözyaşı
Ağladıkça, sona eklenen kahırlar
Yazılanın üzerine kırağ...
Kelimeler...
Dön başa, yaz kadere, sil yazıyı
Günebakanların yandığı güneşe hasret
Ağıtların dağlardaki yaban otu misali
Susuk dillerin son, sözü...
Kelimeler...
Yardan ayrı, eğik başı, hüzün çarkı
Çemberi daralmış yalan dünya
Savaşa kusan, kana aç, üç kuruş peşinde
Candan can alan yitik zebanıler
Ağladıkça, inleyen karatoprak
Silinesi avuç içi yazgısından
Aslını çoktan unutmuş
Kelimeler...
Yaylada bir çobanın, gelincik hasreti
Kavalın inceden isyanı kuzu meleşmelerinde
Ağaların beylerin yürek esaretin de yasları
Ölüme meydan okuyan zaferlerin
Yazgısı dağlar türkülerinde
Ağladıkça, yemenide solan güllerin isyanı
Kelimeler...
Sigaranın ucunda duman duman hayaller
Barut kokulu zamanlarda silinmişler
Göz pınarı aç, susuz, kurak
Pare pare yanan yürekler içe dönük
Küskün çiçekleri ardında sessiz
Ağladıkça, baharların ölümüne yazılan
Kelimeler...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:41 AM
Bardaki Mor Kondom
İsteksiz melek ayininde
Tanrının yüzünde buluşuyor
Karanlık vahada parçalanan
Sessizliği kutsuyoruz
Günahsız rimellerimiz karışıyor
Ay izlerine…
Ellerini arayan şeytan
Sığınıyor meryem’e
Şahlanıyor şehvet
Nafile duyguya örgütleniyoruz
Adlarımızın önünde
Yaftamız eteğimizin eksikliği…
Beylik namlusunda intihar düşlerimiz
Polis anonslarına düşüyor
Karakol sorguluyor
Kimliklerimiz mor
Gökyüzünde kargaşa
Sağanak utançla yağıyor yıldızlar
Kan ve gözyaşıyla
Kitapsız hayatın
Paragraf başlarında
Ünlemler oluyoruz
Alnımızda kardelenler
Kefenlerimizde isteksiz melek ayini
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:41 AM
Basit
Nedir diye soracak olursan
Zamanda donan bilincimle
Seni içimde bulduğum halde
Aşksayan
Bir şeyler olduğundan
Ruhumda tütselenen hüznün
Gözlerimdeki buğusu...
Ama sen
Kan çıkana kadar sıkmalıydın
Ama sen
Anlayamadın
Kan çıkana
Sonrası
İrin
Sonrası
Eskitilmiş yara
Kabuğu kayıp
İşte bundandır
Hayata aşksayarak yürüyüşüm...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:41 AM
Bay / kuş Öldü! ...
Göçebe adamların ayak izleri anlatıyordu
Saatin tik takları arasındaki boşlukları
Bakire kanları sızıyordu sur dibinden
.../Ve bay / kuş inliyordu!
Harem kuşatmasında Gülsevda'ların yandığı
Tutsak düşlerin avludan öteye gidemedikleri
Bir hazan mevsimi gibiydi tarihin döngüsünde değişmeyen
Gelişemeyen insan çelişkileri
Ki Güldünya'lar soluyordu kış ölümlerinde
.../Ve bay / kuş inliyordu sur dibinde!
Başucu intiharı cinsiyet sorgulamalarıydı
Kosmos *******ine dair saklanan
Avuçlarında solan karanfilin taç yapraklarında
Ölümcül gerçeğin şifresini bulmaya çalışırken
Saatin tik takları arasında yok oluyordu medeniyet
.../Ve bay / kuş inliyordu!
Gök gürledikçe,ıslandıkça çatılar
İtiraz ünlemleri dizildi kanun yapıcılarının eşiğine
Fakirin intikamı kadere inat karbonmonoksit ölümleri
Aşk, aile, kadın, erkek, kavram karmaşasında yiterken
Hasıl olan insan hakkı! İnsan olma hakkıydı!
.../Ve bir bay / kuş öldü sur dibinde! ...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:41 AM
Bayramınız Kutlu Olsun
Şiir isyan, şairse isyancı
Geçmişten günümüze hep bir şeyleri değiştirmek
Daha iyiye, daha güzele, hak ve özgürlükle
İnsan için, kainat için
Ve hayat içinde varolma çabasında olan
Tüm canlılar için
Din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin
Özünde sevginin büyülü misyonunu üstlenmiştir şiir..
Hayatın insan ve tüm canlılar için olduğunun unutulmadığı,
Yarınların aydınlık, barış ve sevgi dolu olacağı inancıyla
Bayramınızı kutlar esenlikler dileriz..
ÖLÜ AŞKLAR DERNEĞİ
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:41 AM
Beceriksiz Şeytan! ..
Ketum bir yalnızlıkla
Gecenin ağzında eriyen dürtüler bileşkesiyle
Güneşle sona eren rüyalarda
Asılı kaldı ruhlar..
Şaşkınlığın perde arkasında
Yankılanan iç ses uysallaşırken şiirlerle
Kaçıp kurtulmaktı belki
Bir virtüözün ağlayan nağmeleriyle
Gözlerin arkasındaki sularla
Büyürken ayrık otu
Yol uzak olduğu için
Duvar dibine dökülen suda boğuldu bir serçe
Rahmin ret ettiği döllerin
Haykıran anne ezgisiyle inlerken kainat
Dizlerindeki yaradan bilirdi çocuklar
Çalınmış eriklerin acısını..
Kediler vardı birde kırmızı kediler
Güneş batarken uzayan gölgeleri kovalayan
Ki beceriksiz şeytandı
Hayatın sonsuzluğunu bozan! ..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:41 AM
Bedel
Ummadığın an çıka gelir
Ne zaman sorar, ne izin ister
Hiç olmadığın kadar suskun
Hiç olmadığın kadar yalnızsındır
Gecenin karanlığında bir tek sözdür
Boğazında acıyla düğümlenen
Yer gök bir olur
Evrende bir tek sen kalırsın
Uzanır pençesi yüreğine yırtar, parçalar
Kanarsın, derin bir hüzünle damla, damla
Her damlada izi kalır
Ardına bakmadan gidişlerin
Hadi ağla, ağla!
Sal yüreğini mavilere diz çök ağla!
Ağlama! Yenilme, yitme! ...
Giden yaşam sadece, ağlama
Yamalı kundaklara sarılır
İsimsiz bebekler
Aşın yanına katıktır
Kimliksiz bedenler
Şiirler yazılır, ağıtlar yakılır
Tutkudur seni esir alan yaşam
Güneş doğar hergün yeniden
Gün batar hergün yeniden
Kim olursan ol, nerede olursan ol
Ölümdür yaşamın bedeli!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:41 AM
Belleğimi Yontmuyor Şiir Ve Dua
nisançiçekleriyle
batıyorum günlere
alnımda lekeleri
kalıyor dünlerin
gözlerimde donmuş *******in
kaygısız rüyalarıyla
soluyorum uzakları
ciğerlerim pas içinde
güneş vitrininde sergilenen gölgeler
cezbediyor bedenimi
yenilgime
hızlanıyor adımlarım
koştukça kendime; çatlıyor
sesimden kanıyorum
yarını susuyorum
dudaklarıma bastırdığım öfkemle
boğuluyor yeryüzü
yaşamın karşıt anlamıyla
sevişmekten yorgun annemin
memesinde soluyorum
yani o kadar günahkârım
kendime yaşayamıyorum
belleğimi yontmuyor şiir
ve dua…
ve belki de bu yüzden
ölümün eş’ini arıyorum
bulursam
hani olurda bulursam
serabın koynundan
çöllere savrulacağım
işte o zaman
şiirle, belleğimin altın damarları patlayacak
avuçlarımdan yükselen duamla
hayata sarılıp
ölüme dokunacağım
anne
memeni çek ağzımdan!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:41 AM
Ben Aşkım! ..
Yalana şerbetli hayatta
Kalmadı mecalim sakil sözlere
Çürüyen bakışların seremonisinde
Yağmalandı mana arayışlarım..
Dumanı tütmedi hayatımın
Esatirde öldü akrebim...
Yalnızlık çanı çaldığında
Ayrılığa teslimdi kalbim..
İhanetin sessizliğinde
Acıttım kendimi boş yere...
*******im yoksuldu
Akasya gölgesinde uykularım ıssız
Zaman mühürlemişti rüyalarımı
Çalamadım kendimden hülyalarımı
Yokluğuyla, varolma
Şifresini çözdüm sonunda aşkın
Hayattan daha yalanım
Senden daha zalim
Şimdi
Yokluğa ibadet ediyorum..
Ben Aşkım! ...
Gel ve al beni...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:41 AM
Ben..
“Ben’in sürdürebileceği savaşların en zorlu olan, ben’i an be an başkası olmaya zorlayan bu dünyada,
kendinden başka ben olmamak için savaşmaktır ve bu savaş hiç bitmez.”e.e.cummings
Benden kadın bu dünya
Benden asi benden zor..
Bilirim yalan olduğumu
Bildiğim yerde ismimi kaybederim
Ve kaydederim
Hücrelerime yıkılışları
Yanık kokulu ağızların
Şizofren şarkılarına yaslanırım
Yaşlanırım ruhumun gurbetine de
İşe yaramaz mevsimlerim benim
Bilirim çark etmiş
İhtilallerin rezilliğini
Şeytana satılmış özgürlüklerle
İnsana yenilen dünyayı bilirim..
Yüzümü yalayıp geçen bu beyaz da
Güneş doğana kadar..
Sonrası
Çamur içinde korkular
Yalanlanan gerçeklerle
Belleğimde mağdur
Tılsımını kaybetmiş
Aşkın gözlerinde biriken yağmurum
Ben’liğimin bulvarında kanatarak ben'i
Ben’cileyin savaşıyorum yaşamla
Yatağını inkar eden bir nehir gibi
Tersine akıyorum..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:41 AM
Bencil
Kendimçin sevmiştim
/seni/
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:42 AM
Benim İçin...
Perdelerini kapattı gece
Öykündü yıldızlar
Ay güzellemesi esir aldı
Sinsice beni
Fesleğenler
Penceremin önünde
Gözlerim
Aygın baygın...
Kuş olup konsan
Soluk soluğa
Unutmabeni kokun
Sarsa tenimi...
Yağmur düşüne kansak
Düşsek su izine
Sonra yüzsek
Çırılçıplak yüzsek...
Mağmadan fışkırsa
Kavursa bizi lavlar
Küllerimiz mavi bulut
Yağsak,savrulsak evrene...
Açtı perdelerini gece
Benim için!
Yıkıntılar arasında
Fesleğen büyüt
Sen konmasan da
Ben uğrarım zaman zaman...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:42 AM
Beyaz Ölüm
elini eteğini çekince
yaşam
ete kemiğe
karışır ölüm
ağıtlar kapaklanır
hayata
ve
dinlenir korkular
/
yüz akımla
ıslatıyorum göğüslerimi
keder aynasından
beklenmezlik fiilini çekerek
düşüyor sesim
o kadar umutlu
o kadar puslu
uzun ağaçlarla eğiliyorum
gök yakutun güzelliğine
içim orman istilası
ihtiras ve kinle
görkemli pişmanlıkla
iliklerimden çekiliyor
af dileyen
özürler
üzgünüm aslında
geceye saklamıştım
utancımı
başsağlığı da dileyecektim
uykumda ölen rüyalara
sonsuzlukla uyandım
aldanış sabahlarına
kalabalık aşklarım oldu
lanetli yaralarıma
sağanak
ağlama kabilesinde
inancın bulutlarıyla
dökülüyorum
belki tereddütlü
belki de değilim
göktanrı
mavi ölümle
sonrasızlığı
yazmadı alnıma
korkularım dingin
göğüslerim ıslak
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:42 AM
Beyazın Hüznü..
Beyazın hüznü yağıyordu
Gözlerime ağır ağır...
Ve sen soyunmuş aşkı
Aldırmadan tipiye yeni baharlara gidiyordun
Dur! ... Gitme diyecekken sana
Serçeler ağlıyordu...
Az ilerde servinin altında bir keman virtiözü
İnceden yağan veda busesini çalıyordu...
Dön ve dinle diyecekken sana
Karçiçekleri dilime dolanıyordu
Beyazın hüznü yağıyordu
Ağır ağır dudaklarıma
Ve sen soyunmuş aşkı
Aldırmadan beyaza gömdüğün bahara...
Yeniden yağacak olan bahar yağmurlarına gidiyordun
Ateş böcekleri de terk etmişti beni ayazlara
Gece çöküyor, ay doğuyordu
Işık huzmeleriyle dansa davet eder gibiydi
Dön ve bak diyecekken sana
Yıldızlar mühür vuruyordu dudaklarıma!
Beyazın hüznü yağıyordu.../Sevgilim
Gözlerime sen giderken! ...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:42 AM
Bildim! ...
Hayatın kalbinden geçerken
Gökkavşağında gördüm gülü
Gözlerim hüzündü..
Gitme kal! ../seni bildim
Diyecektim kin bilmiyordu sözlerim
Şükrederken ellerim
Acemiliğimle okşarken umudu
Aşk ve çile bildim
Tenimde soldu alev çiçeklerim..
Suskun mevsim izleriyle
Issızlığa savurdum ruhumu
Esirgeyendi zaman! ../bildim..
Öngörülen hayatlar için
Göz yaşlarımdan gövdeler çoğalttım
Nefesimin ucunda ölüm! ../bildim..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:42 AM
Bile Bile..
Hiç anlamadığın İnka şarkıları gibi: şiir şairi yazar dedi ben yine usulca...
Ali Erdem Ural
Tenimde uyanan sabahlara aldandım
../Bile bile! .
Anlamanın çok ötesinde..
Hüznü gözlerime gizledim
Sözlerimi sakladım
Ellerimi nereye uzatacağım
İçinden geçtikçe hayatın
Genişleyen yalanın
Zamanı şiir..
Parmaklarımın arasından
Esip geçen yalnızlığım
Ezberlenmiş şarkılara susan
Mor fotoğraflara
Gizlenmiş ihanetler
Peki; Kimin göğüne uzayıp giden
Bu mavi merdiven
Düşlerimi nereye asacağım
Yıldızlar arasındaki
Karanlık boşluklara gömüldüm
İçimin sesi tanır kederi
Gecenin beklediği
Örselenmiş ruhların meleği
Kalem seni yazarken
Ben bile bile
Başka kağıtlarda
Kirleneceğim! ..
Anlamanın çok ötesinde..
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:42 AM
Bilmemek Aşk Üretiyor..
Gün salınırken pespaye bir sona doğru
Aklımı teslim alıyor sarhoşluğum...
Hep bilinmeyeni sevmek erdemimle
Bulsam seni, Ay ışığında içeceğim yudum yudum...
Sırılsıklam özlemlere yaslanıyorum
Dudaklar arası yolculuk eden sözlerle
Çardak altı bir fincana umudu yükleyip
Komşu kızların gülüşlerine katılıyorum
Kendi baharımı yaşayabilmek için
Sevinçlere kuşbakışı bakıyor
Aşklar, aşıklar, inanılmış yalanlar
Ve kör rüyalarla iklimimi yitirdiğim anda
Gecenin gölgesine uzanıp seni düşünüyorum
Akşam sefalarına yar ettiğin düşlerini
Kadehinde mey olduğumu
Yudum yudum beni içtiğini düşünüyorum...
Arzuların esrarında yol alırken
Yeniden doğmaya inat yok oluyor bir yanım
Eksiliyorum kendi coğrafyamda!
Ve anlıyorum ki sevgili bilmemek aşk üretiyor...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:42 AM
Bilmez İNSAN!
Menevişli *******de
Issızlaşır kainat...
Donar çeliğin yüzünde
Aşk alazları..
Ten bakıra döner
Uzaklaşır ruhlar...
.../Bilmez İNSAN!
Küser martılar, çekilir su,
Yoksullaşır kıyılar
Yunus sessizliğinde
Ölümlere gebedir okyanuslar..
.../Sevmez İNSAN!
Çürür kalplerde
Yıldız yaseminleri..
Matem bahçelerinde
Cehennem çiçekleri açar
Ve
..../Kendini sevmesini
Bilmez İNSAN!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:42 AM
Bir Ana, Bir Vatan Ağlar! ...
Harran'ın yediverenleri
Yanar avunur güneşle
Bir Muş'tan, bir Sarıkamış'tan
Tüter güncesiz ağıtları...
Dokur kilimlerini
Özünden renkleriyle Kilis...
Yazgısı oyadır yemenisinde
Sönmez ocağı Erzincan'ın
Kırlangıçlar havalanır
İki satıra denk düşer
Urfa'nın Şan'ı...
Konya'nın Ovasından doğar can!
Bir Allah'a, bir sana yakın
Sürmesini sürer kaşlarına
Antalya'nın kıyıları
Koşar sevdalısına
İzmir'in Efesi
Bir tas sudur emeği
Sinesine çeker eceli
Yüreğine düştümü ateş
Alev alır Çanakkale'nin yüreği
Aşk ile sarar gölgeni
Usunda aranırsın gizemli İstanbul'u
Toprağından fışkırır vefası
Akşamlara kurar sofrasını
Yiğitler yağız at koşturur
Barışla sevgi doğurtur
Samsun'a çıkar Mustafa Kemal!
Senden önce, senden sonra
Yazılır tarihe adı
Ne tatlıdır Anzer Balı...
Vur dizini yere kaldır kolarını
Ankara'nın Zeybeği...
Doğar dört yanda güneş
El ele tutuşur gençler
Halay zamanıdır yiğitler
Bildiğiniz sizden önde gider
Gün gelir saplanırsa
Sırtınıza hançer!
Bir Ana bir Vatan ağlar,
Şehit düşen naaşlarınıza...!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:42 AM
Bir Çocuk Fısıldıyor Sabahı
Sesin olsaydı
Terkedilmiş göğün matemi
Şaşkın bakışlar arasında
Gözleri ulaşıma kapalı yüzlere
Dökmezdim yüzümün arkasokaklarını…
Sesin olsaydı
Suda ayakizlerim
Ölü hücre artıklarıyla
Kutsanmış ben’lik yalnızlıklarını
Okşamazdım hiç kimsenin…
Hayatın alnında
Küçük öpüşlerin
Sahte gülüşlerle sınandığı
Fotoğrafların gölgelerini seçiyorum
Belki de eksiltmiyor ölmek
Bekli de çekmiyor yer
Belki de kabuk tutuyor acılar
Belki de sesime ses doğuramadığından
Belki de
aşk
….diye
……..bir
……….şey
yok………………………………
Ki yokluğuna devrilen karanlıkla
Kırılıyor içimin sokak lambası
Boynunu büküyor karanfil
Kaldırımlarda pespaye arzu çığlıkları
Bir çocuk fısıldıyor sabahı…
Ben nerdeyim!
Kırılgan evimin sessizliğinde
Kayıp bir eşya mıyım
Ve buruşuk çarşaflar arasında
Annemin yüzünü ağırlayan
Hüznüm mü
Boşlukları doldurmak yerine
Küfürlü kalabalıklara kaçışım mı
Sesin…
Sokuyorum parmaklarımı kulaklarıma
Duymuyorum tarihimi
Ama kulaklarım müthiş zevk alıyor…
Kimim ben!
Annemin açılan rahminden
Şehre dönüş planını kabul ediyor
Kaderimin başını öne eğmiyorum
Birkaç fahişenin koynunda
Uykusuz *******in
Yıldız ölüleriyle
Sokaklar karşılıyor
Sesimi…
Sesin olsaydı
Şehir tanısaydı sesini
Yüzümün arkasında
Yürümezdim kendime
Böylesine delice
Yağmur çekilir
Gözlerimin eteklerinden
Ateş üşür tenimde
Ve ağzıma dolan sesim
Dudaklarında susar sevgilim…
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:42 AM
Bir İstanbul Masalı...
Pireneler’i aşarak geldiler
Forsalar özgürlük sevdasıyla
Tecrit edilen kızkulesi yakarışları
Yankılanırdı Khora manastırından
Sakin gözyaşlarıyla teslim olurlardı
Deniz aynalarında demlenen musiki ile..
Tophane külhanının cepkeninde
Burkulurdu acıyla mey...
Ağlaşırdı şakayıklar ihtişamlı konakların
Yalnız beyzadelerine...
Kehribar ayrılıklar saklanırdı
Fistolu çocuk gülüşlerine
Göz nuru halayık sevdası Gül-i Zar'ın
Mendilinde berceste mutlulukları anlatırdı
Taklacı güvercin seyrinde
Eski bir İstanbul masalını...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:42 AM
Bir Kez Daha Anne!
Üç tekerlekli mutluluğa sarılmak
Koşmak sana okul dönüşlerimde
Bulutlara uçmak hayalerin ötesinde
Asfalta çizilmiş sek sek taşını kovalamak
Mahallenin final maçında son golü atmak için
Bir kez daha! Ne olur
Yeniden dünyaya getir beni, Anne!
Gökyüzü nasıldır
Sevgiyle nasıl bakılır
Papatya tarlararı ne renktir
Ay ışığı gölgeme nasıl yansır
Mavinin üzerinde yakomazlar nasıldır anne
Geceye uyuyup sabah uyanmak
Karanlıktan aydınlığa kavuşmak
Güneşin yüzüme doğması
Nasıdır? ..Anne!
Bir kez daha! Ne olur
Yeniden dünyaya getir beni, Anne!
Koynunda sıcaklığınlayım
Düşlüyorum sesini
Yavrum dediğini, bebeğim dediğini
Düşlüyorum Anne! ..
Uzaktaki vapurun çığlığı var değil mi
Gece olunca köşede ki köpek avaz avaz
Ağlıyor değil mi, Anne!
Tören var marşlar mı söylüyorlar
Rüzgar esiyor saçlarımın arasından
Köknarların dallarına...
Sessizliğin sesi var, Anne, duyuyor musun
Bir kez daha! Ne olur
Yeniden dünyaya getir beni, Anne!
Mahur bir beste var, yüreğimde
Notalarını ben yazdım
Benim yerime sen söyler misin
Çağırmalarım var içimde çığlık çığlığa
Oysa koca bir el sanki dudaklarım da
Ağırlığınca...
İsmimi söylemek, söylemek, ne anne
Bir kez daha! Ne olur
Yeniden dünyaya getir beni, Anne!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:42 AM
Bir Nefes Aşk! ...
Anlamsızlığından
Korktum hep
Uzun anlatımların
Her şey
Bir nefeslik olmalıydı
Bir nefes aşk..
Kalbe sığmayan bir kelime
Aniden yakmalıydı
Aniden! ../Fitili...
Çakramda devinirken
Tütsüler yakmalıyım
Ücralarımda..
Farklı lehçelerde
Duymalıydım
Esrik türküleri...
Şahinlerde kalmalıydı gözüm
Özüm özüne
Karışmalıydı! .../Sözüm sözüne...
Yerle gök arasında
Bir nefeslik
Sevişmeliydik! /Bir nefes...
Puslanmalıydı
Güneşin aynası
Tenimizin buğusuyla..
Yağız at misali
Ayrılığa koşmalıydı
Tutku...
Yüzün dolunayda
Parlarken
Aşk bende kalmalıydı! ..
Her şey
Bir nefeslik olmalıydı
Bir nefes.../Aşk!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:42 AM
Bir Yastıktaki Yalnızlık
Bir ömür geçecek üzerinde
Sevgiyle...
El emeği, göz nuru,
Kanaviçe işi menekşeler
Bakir ve bakireliğin
Masumiyetine şahittiler
Gergefi ince dokundu
Patiska hayata dair
Gün geldi, gözyaşı oldular
Yıllar geçerken yalnızlığa sarıldılar
Sesiz savaşlar yaşanırken
Onlar yine şahittiler!
Nefeslerin karışmadığı ayaz *******de
Zamana ve hayata yenildiler
Beyazın masumiyetinde menekşeler
Bir yastıktaki
Yalnızlığa dönüşüceği bilinmeden
Yapılan yanlış evlilikler!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:43 AM
Bir Yudum Aşktım! ...
Uykusuz *******e başın koymadığın
Hasrete kucak açmadığın
Yüreğinle sarmadığın
Öpmediğin dudaklarım susayan sana
Uzanıp mavinin gizine
Avuçlarına alamadığın ellerim
Sıcaklığına hasret olan
Hiç bir şey değil
Bir yudum aşktım
Yağmur sonrası toprağın kokusu
Rüzgar esmesiyle ruhuna dolan
Gözyaşlarım senin için akan
Gözlerim sana nurunu sunan
Sebebim, yalnızlığım
Sol yanım da sızım
Yüreğim aşkınla yanan
Hasretim, sözlerine serçe misali konan
Umudum, yokluğunla beni saran
Rüyalarım, seni bana her gece
Yeniden yaşatan! ...
Hiç bir şey değil
Bir yudum aşktım! ...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:43 AM
Birgün
bakmam mı dediniz
...
görmeyi
es mi geçtiniz
birgün
....benliğinizin aynasında
soyunuverirsiniz
ve
hiçbir şeye
................benzemediğinizle
yüzleşirsiniz...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:43 AM
Bitti...
/
ıslıklanan gölgelerle uzaklaştı
eski gelin türküsü
kınasında söz incisi
yaşmağında derin ağ sancısı
yağmacı örümcek koşulu
toprak ağrısı
/
umut çeperiyle
başı üstünde gök bereketi
coşkulu ayakizlerinde
mayın çiçekleri
çatak ölümler
sınır içlerinde cifetohumları
/
inancın kalbinde çözülen
haykırışlara aldandı
kavganın adı
kırıldı direniş
özgürlük masalı bitti
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:43 AM
Bröve
boşluğun adını
sen
koydum
düştüğümde
elimi tutarsın
diye...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:43 AM
Bu Sensin, Bu Yaşam Senin
Uzaklarda arama,
Sonraları varsayma
Bir bakışın günahını
Bir sözün sevabı sanma
Bildiklerin önünde
Bilmediklerinse ardından gelir
Gülümse!
Ağla!
Bu sensin
Bu yaşam senin!
Kaderci olma, kıymetsiz kalma
Vereceğin hesabın kendine
Kanma
Çok da fazla takılma...
Günahınla, sevabınla
Hak ettiğince yaşıyorsun ya
Hesabını veriyorsun aslında
Çünkü cennette, cehenmemde burada!
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:43 AM
Bugünün Tarihi Neydi? ...
Gece hayasız
Düşlerimde dolunay
Sorgusuz infazlarla
Kalbe hançer saplanırken
Gün kaç saatten ibaretti
Otların kaçak rengi yeşil
Gelincikler, leylaklar
Kimden önce sevmişler gönülleri
Bugünün tarihi neydi? ...
Denizler fersah fersah aşılırken
Diplerin de bilinmezliğin
Küflü elleri
Eftelya aşka susuz
Ada ıssız
Düşlerimde dolunay
Sevişti Eftelya
Bugünün tarihi neydi? ...
Ateşi sönerken dudakların
Ölüyordu gözbebekleri
Üşüyor mu yüreği
Kumdan kaleleri ele geçirdi
Düşman hançerleri
Yırtıldı teni
Bir yanı çolakdı
Çorak mıydı toprağı
Kutu kutu içinde saklıyken düşleri
Kursağında kaldı mavileri
Bir yıldız kaydı çolak yanına
Bir de düşlerimde dolunay
Bugünün tarihi neydi? ...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:43 AM
Buhur
*Tanrı kanatlarını düşürdü üzerime Naci Kasapoğlu
Ateş sıçrayınca göğe
Kutsal bakışlar
Meryem’in sancılarında
İhtirasla tükettiler nesillerini
Kora döndü yerküre
Cehennem katilleri
İnancın gölgesinde
Bağışlanan acıları öldürdüler…
Ve eski fotoğrafların külleri
Ağıt gibi savruldu yüzüme
Gözlerimde nilüfer izleri
Dudaklarımda soyunan karanfiller
Yazgımın tanığı
Güneş çocuklarının avuçlarında
Terleyen kan
Anısız aşkın kederiyle övündü
Öfkemin kalabalığından habersiz
Suyu öpen kardelen
Işığın büyüsüyle
Çoğaldı bedenimde
Güzelliği terk etti
Kristal harfler
Ve izlerini sürdüler
Islak yeleli tümcelerin
Çırpınan yalnızlığıyla
Dingin uykuyu özleyen
Geceyle sevişirken ay
Ölümün gölgesine bağışladım rüyamı
Buhurla yeşeren vicdanın
Köklerini besledi utanç yaşlarım
Yaprağın kırılan sesiyle
*Tanrı kanatlarını düşürdü üzerime
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:43 AM
Bukağı
Bir kış, bir yaz değmeden birbirine geçiyor, ömürler.
Aynalarda çekilen sürmeler yorgun, ayna yorgun…
Şehir yorgun, şehirli yorgun…
Gün kavuşurken geceye; hayat yorgun,
yalnızlık yorgun…
İnsan yorgun! …
Kimseden kalmıyor, kimseye hatıraların başucu kandili misali, ışığı ve sıcaklığı…
Kalmıyor, sevdalara adanan rüyalar, sabahlara…
Unuttuk…Unutulduk! ...
Güneşi doğuda unuttuk! Güneşe yürüyecektik oysa…
Öz yanacaktı göğsümüzde köz, Anadolu…
Yediverenlerin gölgesinde, kınalı elleriyle toprağı yoğuran anamızı, unuttuk!
Oyalı yemenisine kar düşen gelinin içli türkülerini, unuttuk!
Ker*** duvarlarında demlenen tarhana kokusunu,
Saman doldurulan sedirde o tatlı huzuru…
Ceylan gözlü eşeklere yükleyip bereketi,
Kasaba yolunda inceden sarıp da tütünü dinlenirken, umut etmeyi unuttuk! ...
Dağlarda kardelenleri, su başında serinlemeyi kuşluk vakti
Omuzunda sazıyla, ozanları..
Dökülüp giderken Kızılırmak boyu
Dönüp de gelmeyi gurbetten, unuttuk!
En çok!
En çok da “Adiloş bebe” seni unuttuk!
Ceylan derili koltuklara, devlet babaya emanet ettik! Seni…
Dön yüzünü “adiloş bebe” dön
Biz, unuttuk yüzümüzü…
Gelmiyoruz göz göze
Dokunmuyor gölgelerimiz birbirine
Duymuyoruz seslerimizi!
Çerkezliğimizi, Lazlığımızı, Boşnaklığımızı, Dadaşlığımızı, Kürtlüğümüzü,
Türklüğümüzü, insanlığımızı, unuttuk!
Bukağı vuruldu bize!
“Adiloş bebe”
Dön yüzünü, yüzüne
Dön yüzünü, toprağın yüzüne
Dön! ...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:43 AM
Bulutları Tutuklu Nisan
Kalbimle girdiğim
Ve her seferinde yenildiğim
Bir savaştı aşk.../
“Aradığınız aboneye şu an ulaşılamıyor
daha sonra tekrar deneyin”
Haklıydı
Hiç ulaşılmamıştı aşka..
Hangi mavi gezegenlerde
Eros’un okuyla uçuyordu
Şimdi aşk
Kim bilir...
Düşünmek geçiyor
Düşlemek uzak şehir
Yalnızlıklarıyla
Bana rüzgarı anlatma demiştim
Parkların dallarına astığımız
Yıldızlar üşüdükçe
Ürperen teninden
Anlardım gitmek istediğini..
Ayrılıkları biriktiriyor
Göğüme bağımlı bulutlar...
Çırılçıplak
Soyunmalıyım
Çırılçıplak...
Derime aklamalı
Sulusepken yasaklar
Kalbime bakmalı
Hiç açılmamış bir mektup gibi
Öyle bakmalı ki
Aşkın oluklarından
Taşmalı seslerini yükselte yükselte
H a r f l e r i m
Serkeş bir rüzgara
Aldanıp dağıldı bulutlar
Okunmadı
Hiç açılmadığı gibi
Yağmuru tutuklu
Nisan’ım
İçine kapalı
Kendine ağlayan
Bir mektup..
Rüzgara küsmedim
Buluta küsmedim
Aşka da
Nasıl bir
Coğrafyaysa hayat
Yenik düşen düşlerimle
Sesini sesime gömen
Alın yazımın baş tacı
Kendi sessizliğinde
Aralanan her kapıda
Islak gözlerimde
Buluşan harflerimle
Kayboluyorum.
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:43 AM
Buruk Hayat...
Kadehlerin ardına savrulmuşuz
Bir yudum, bir yudum daha serilmişiz anılara
Kahır *******ine dem vurup
Susunluklar arasında yok olmuşuz
Neydi bu koçum! ...Neydi!
Hayatın bir kadehlik
Kırmızı şarap tatında ki buruk yanı...
Sırça köşklerden geri kalmışız
Esbap da tanımaz olmuş bizi...
Kimliğimizi bırakmışız en işlek karakolda
Bir tek iç cebimiz kalmış hatrı sayılmayan
Ver bir yudum daha koçum!
Köşede ki meyhaneyi bilirim nasılsa
Adi herif! Kandırır milleti, karıştırır rakıya hayayı
Düştük nasılsa ocağına ya! ..Bir yudumuna konarız elbet
Neydi bu koçum! ...Neydi!
Doğuşların ardında ki ölümlerimiz
Biz emmemiş miyiz anamızın memesini
Helaldi koçum emdiğimiz ak süt helaldi! ...
Arsız olmadık hayata, bağlandık sevdayla
Kör oldu iki göz bir yürek ki tam şuramda!
Meğer koçum! ...Meğer!
Felek çembere alırmış bizi görememişiz
Ne sevdam kaldı! ...Ne emeğim! ..
Ceset bile olamıyorum ya, ne garip hayat bu
Gülme be koçum! Gülme
Yarasa gibiyim gecenin kanını emen
Kuytular da rastlıyor gibiyim azraile
Umduğu gibi çıkmıyorum ya, o bile vazgeçiyor benden
Neydi bu koçum! ...Neydi!
Hayatın kırmızı şarap tadında ki burukluğu neydi! ....
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:44 AM
Butlan
Gölgeme çöken
Üvey gecenin kasvetiyle
Çırpınan şehir
Anlıyor beni
Kırlangıçların
Hüzün şarkısını fısıldayan
Rüzgarın büyüsü
Ellerimde soyunan
Bir roman
Anlıyor
Trafik ışıklarında yüzüme
Acımasız kırmızının
Yansımasıyla
Tedirgin bekleyişim
Eksildikçe
Yerine koyduğum
Herevelazımlar
Anlıyor
Kaçışlarıma bahanem
Kırılan topuğumun
Sızlanışı
Sokak lambasına
İşemekten haz alan
O haylaz kedi
Anlıyor
Güvenilmiş yalanların
Altında ezilen yüzler
Sesimde kısılan
Alınganlığım
Anlıyor beni
Kopçası kopan sütyenimin
Zavallı göğüslerimi özgür bırakmasıyla
Ödüllendirdiğim
Hayat
Anlıyor
Bir serçenin
Yokluk penceresine
Döktüğü yaşlarla
Karanlıklar prensinin
Ön sevişmesinde
Soğukluyla anılan
Ölüm
Ve bir de sen
Anlıyorsunuz beni
Ama yanlış
Anlıyorsunuz sevgilim…
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:44 AM
Büyük Saat Paramparça
Ölü
Ölüm
Ölümlü
Yüz
/
titriyor ışıkları gecenin
yarılıyor gövdeler
düğüm düğüm gölgeler
uçurumun kıyısında uyanıyor
/
şıngır şıngır karışıyor
deminde buğulanan
üç göz
ve
an söz
iyilik ve kötülük
ve iyilik kötülük
yordu(lar)
küstah bir oyun
yoruldu(lar)
hayatın sırtında
/
panayır kurulu
memelerinde diş izleriyle
çorapsız
yalın
ve ayak
durdu gecenin omuzunda
dilinde dondu hayat
/
yağmur kesildi
buluttan
umuttan çıktı bir kıvılcım
yarı gün
yarı ay
kim bilir kaç ömrün gürültüsüyle
yandı tarih
/
dinliyoruz
kulaklarımızda asılı yıldızlar
intihar bekçisi
bir kaç zebaniyle
gözlerimizde
meteorlar
yüzümüz soğuyor
sevişme sonrası
duyuyoruz
SENİ SEVİYORUM
bana HATANI bağışla
/
büyük saat paramparça
endülüs'e sığınıyor
ve soğuyor özümüz
aç parantez
sevgi yok
kapa parantez
ölümlüyüz...
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:44 AM
Büyüktü Dünya
Akbaba'nın gölgesi
Vuruyordu mavzerlere
Korktu çocuk!
Solgun ve baygındı
Hanimeli ile küstümotu
Savaşa gidişin rehaveti vardı
Masumdular
Barıştan çıkış kehanetiyle
Cehenneme savruldular
Kızıldı karanfilin yüzü
Gecenin yüzü hep hüzündü
Şahlanan atlar bir de
Kırmızı karıncalardı, düzlükte koşan
Büyüktü dünya,
Onlarsa....
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:45 AM
Büyülü İntihar
kızıl yeleli atların
lâl sesleriyle
geçtim
…/zamana tutsak
mesafeleri
şehirlerden yüklendiğim, ad’lar
ilkgün ışığımdı
gövdesinde yaşamın
inandım
çoğalan hücrelerime
kor gibi düşseler de
inandım
soyağacımın köklerine sarılır gibi
sarıldım
…/ sanrılı hayata ve ad’lara
uzağımda saklı gölgeleri
ellerimin karanlığa
yenilmesiyle
buldum
kırgın ve yalnız gecede
ay sevişmesine imrenen
ateşli dudakların
bulutlu evine
savruldum
soğudu tenim
belleğim
gözlerimin ıssızlığında
hızla yağdım aşk’a
…/ yüzümde heyelan
uzaklara sürülen mavilerimle
eskiyen ad’ların
büyülü intiharına
eşlik eden çan sesiyle
karışıyorum
toprağa
ölüm
şaka yapıyor olsa gerek
hayatsa …/
bir o kadar ciddi
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:45 AM
Cam Mavi
Anılar atlasında
Ret edilmiş coğrafyanın hikayesidir
Eskil harflerle kader diye
Annemin yırtığı çarşafa
Yazılan
Jilet kesiğidir cam mavide saklı
Sarışın hüznüm
Hayat açlığıyla yutkunan
Cüzzamlı şiir saçağında
Yaşamak ölümü
Derilerimin serpildiği mevsimlerde
Işık cinayetleriyle
Karanlığa gömülü zevkler
Dökülür kangren
Bedenimden
Anlarım
Belleğimin tuzak
Sevişlerini
Anlarım
Sevgilinin gözlerinde
Eskiyen yüzümü
Acıyarak süzülür
Bükülerek
Büyüyerek
Büyüleyerek
Ağzımın koyağında
Gizlediğim notalar
Şarkım söylenmez
Cam mavide saklı
Sarışın hüznüm
Sicimlerle bağlı tabularıyla
İncelir babamın bıyıkları
Ve ekmek düşüyle terine konan
Martılar firar eder
Avuçlarından
Ah! Baba
Kabuğumu yalama
GooD aNd EvıL
05-02-2009, 10:45 AM
Can
… bilmiyordum ayın arka yüzünün
yaralı olduğunu
kanarmış meğer
karanlığa yıldızlarla…
saatin kaç olduğunun
ne önemi var
kan fideleri ekilen
toprak ağlarken
gök ağlamaz mı
kuzeyden güneye
doğudan batıya
epriyen eller
kaç kilometre sonra
nereye varılacağının
ne önemi var
paslı yolculuk izlerini
örtemedi
o asi
rüzgar
… biliyorum ay
kangrendir artık
yıldızlar bahane
ilk evimiz karanlık
hangi yüzyıl
olduğunun
ne önemi var
dalgalarla yarılan
denizin sesine karışan
ölü inlemeleriyle
CAN çekilirken cihandan!
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.