Tam Sürümü Görüntüle : Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:16 PM
Acılara Ağıt
ACILARA AĞIT
Ömrümüzce gittiğimiz bunca yolun sonunda
Rüyalarımı çaldılar gerçekler bana kaldı
Nasıl bir zamandı buruk aşkı terk ettiğimiz
Ve içimde hırçınlaşan hislerim donakaldı
Yüreğimizde yeşeren fikirler henüz hürdü
Tutsak olan her günümüz nasıl bizce özgürdü
Erken uyandık güneşle ******* kısa sürdü
Acılara ağıt yaktık sevdamız sona kaldı
Kandırılmış yığınlarda ben bir orta direğim
Yarınlarıma umutla bakan halktan bireyim
Nasıl surlarla çevrilmiş,hapsedilmiş yüreğim
Karanlığın gölgesine az daha kana kaldı
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:16 PM
Akıldan Çıkmıyor
AKILDAN ÇIKMIYOR
Bakarken kaşları çatmış
Gözler akıldan çıkmıyor
Dillerde pusuya yatmış
Sözler akıldan çıkmıyor
Anadan doğma üryan
Beni peşinde sürüyen
Sıcak sevgide eriyen
Buzlar akıldan çıkmıyor
Bulunmayan bilinmeyen
Bir sır saklı çalınmayan
Anılardan silinmeyen
İzler akıldan çıkmıyor
Teslim olmuş aşka ferin
Başköşede gönlü yerin
İçinde duyduğu derin
Hazlar akıldan çıkmıyor
Ömür anılara ekli
Zaman devinmede haklı
Şimdi gözlerinde saklı
Yüzler akıldan çıkmıyor
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:16 PM
Aklandılar
AKLANDILAR
Milletin gözünün içine bakıp
Sözüm ona aklandılar yüzsüzce
Ne yapsak ta halkımız bizi seçer
Diyerek çok beklendiler yüzsüzce
Yeniler seçildi eskiden bıkıp
İnsan sandılar yüzlerine bakıp
Eskinin özünden yeniden çıkıp
Eskilere eklendiler yüzsüzce
Öyle bir düzen ki avanta yeyip
Nasılda geldiler sıra bekleyip
Seçmezseniz vebali sizin deyip
Seçmenlere diklendiler yüzsüzce
Suç ararlar konuşulan lehçede
Koca çiftlik gezindiler bahçede
Her iktidar değiştikçe bütçede
Açıklarla denklendiler yüzsüzce
Ne evlatlar doğuruyormuş ana
Dokuzu kendinin biri halkına
Birde kıyak emeklilikten yana
Haklı çıkıp haklandılar yüzsüzce
Teker teker bulundular izlenip
Bile, bile aklandılar sızlanıp
Hırsızlarla hırsız olup gizlenip
Yolsuzlarla saklandılar yüzsüzce
Kucaklayıp okşadılar gelerek
Oy aldılar sinsi sinsi gülerek
Daha çok halkın üstüne bilerek
Yüklendikçe yüklendiler yüzsüzce
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:16 PM
Alınyazımsın
ALINYAZIMSIN
Seviyorum diye bin kere derim
Keramet söylenen kelimedeyse
Seninle olmağa yemin ederim
Ne zaman yıldızlar elime değse
Hapsedilmiş yürek kafeste kükrer
Etsem günahımı herkese ikrar
Sendeyken gelirim kendime tekrar
Sararken kolların belime değse
Kökle sarmaş dolaş toprak sevgili
Konuşur rüzgarda toprağın dili
Ve yaprağı okşar rüzgarın eli
Olgun meyve gibi dalıma değse
Nasıl iz bıraktın bende hiç yoktan
Sen alın yazımsın bana sen haktan
Bizde bu menzile varırdık çoktan
Islak dudakların dilime değse
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:16 PM
Allah Rahmet Eylesin
ALLAH RAHMET EYLESİN
Kimisi kavga edip söverken ulu orta
Aynı seçilenlerden çoğu kaçmışken karta
Meclisin bütçesinden bir şey kalmıyor arta
Onlar küçülmüyorken,küçüldü halk neylesin
Ölüyor garibanlar Allah rahmet eylesin
Kasa fırlattı kimi kendini tutamadı
Yediği kazıkları asla unutamadı
Köylü yok yetiştirdi, yok ki, yok, satamadı
Dört senede, bir defa gönüllerde köylesin
Şehirlerde meftasın allah rahmet eylesin
Şimdi daha bir özgün olmalı derde işler,
Böyle düzenin çarkı rüşveti yerde,işler
Garibanlarda yara kedere, derde,işler.
Bırakın vekilleri,halkın aslı söylesin
Ar,haya, edep gitmiş,allah rahmet eylesin
Yurt içinde, dışında yeni kara sesler var.
İrticaya baş koyan bilki çok hevesler var
Ayaklarında mesler başlarında fesler var
Nüve bırakıp yurda birkaç yandaş peylesin
Gerçek dindarlar nerde allah rahmet eylesin
Kimler ballı işlerde yeşil ışık yakmıştı
Hortumlayıp ceplere nasıl döviz akmıştı
Peşlerine bir çoğu banka zede takmıştı
Siz affedin suçlular gitsin gönül eğlesin
Banka zedeler ölür Allah rahmet eylesin
Yapacağınız son mu yaptığınız ne ilki
Kıyak emeklilikte sizler akıllı tilki
Toplumun vicdanında suçlusunuz bilin ki
Bölüşüp sonra dersin sen şöyle, sen böylesin
Hukuk mu hak getire, Allah rahmet eylesin
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:16 PM
Allahın dediği olur
ALLAHIN DEDİĞİ OLUR
Önceden bilen olsa da
Allah’ın dediği olur
Kazada ölen olsa da
Allah’ın dediği olur
Şer zincirini kırsa da
Hoş, iyi,kötü varsa da
Ahrette hesap sorsa da
Allah’ın dediği olur
İstanbul da,Muşta yazar
Ankara da, Kaşta yazar
Takside dolmuşta yazar
Allah’ın dediği olur
Araştırıp soranda mı
Tefsir edip soranda mı
Tevrat ta mı, Kuranda mı
Allah’ın dediği olur
Yağmur yağsa,şimşek çaksa
Aşklar yürekleri yaksa
Sonumuz kürü topraksa
Allah’ın dediği olur
Yanlış yoldan gidilse de
Suçsuz idam edilse de
Ölüm ona ödülse de
Allah’ın dediği olur
Sular bassa afet olsa
Ölümcül felaket olsa
Tarumar olmuş kent olsa
Allah’ın dediği olur
Şans kapıyı çalsa haktan
Beklediğin gelir yoktan
Şer gelse de aça toktan
Allah’ın dediği olur
Düşlerini yaptırsa da
Arzulara taptırsa da
Doğru yoldan saptırsa da
Allah’ın dediği olur
Toplasa ümmeti dede
Bilmez hakikat i ve de
Bilimi yanlış bilse de
Allah’ın dediği olur
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:16 PM
Amin Derler
AMİN DERLER
Allah’ın izniyle der olacak işi varsa
Olmayacak duaya bilerek amin derler
Bilime ters düşmeyen inanmaz kişi varsa
İnananlara buruk gülerek amin derler
Nasıl bal yapar diye hayret eder arıya
Hak geçmesin der ama bölmez yarı yarıya
Günahlarımız çok der affet diye tanrıya
Yalvarıp her gün namaz kılarak amin derler
Karanlık girdaplarda benliğinden kopanlar.
Aklın yolu bir ise kim bu yoldan sapanlar.
Hakka inandık diye haksızlığa tapanlar.
Hepside bir araya gelerek amin derler.
Safsatadan acıyı duyarlar mı en içte.
Salı uğursuz, suçlu aranır mı on üçte.
Muska yazıp hastaya bir çareyi sonuçta,
Üfleyip, okumakta bularak amin derler.
Ölmüyor merak etme hiç kimse tasasından
Suç işler, ceza alır doğanın yasasından.
Tanrı affeder diye kulları hasasından
İşlenen günahları silerek, amin derler.
'Zındığız’ gözlerinde bir şeyler sorduk diye.
Tanrı katında ‘veli’ olurlar erdik diye.
Para toplarlar yurda fabrika kurduk diye.
Emeksiz ganimeti çalarak amin derler.
Suçüstü yakalarsın takıp et izlerini.
Sonu nereye varır dinle bak sözlerini.
Binlercesi Kabe ye çevirip yüzlerini,
Rol gereği gözleri dalarak amin derler
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:17 PM
Ankara Kalesi ve Dilenci
ANKARA KALESİ VE DİLENCİ
İhtiyar
Yaşlı bir kale gibi duruyordu karşımda.
Roma devrinden kalmış.
Ufalmış,
Gözleri kaybolmuş çukurunda.
Eski yazıyla yazılmış bir ayet gibi mübarek,
Alnındaki kırışıklar.
Teni,
Bronz teninde.
El açmış para verenlere,
Allah ne muradın varsa versin diyor,
seninde.
İhtiyar,
Yaşlı bir kale gibi duruyordu karşımda.
Arada bir bakmasa çipil, çipil
Arada bir gülmese
Anlaşılmayacak yaşadığı.
Önünde bir mendil,
Eski yıkık bir kale bağdaş kurmuş,
Sanki oturmuş.
Arkasında Ankara kalesi,
Onarılmamış taşları yıkık, dökük.
Y aşlı bir kale gibi duran ihtiyar farklımı sanki.
Üstü başı yırtık sökük.
Etrafında güvercinler
Ve etrafında insanlar
Oturmuş bir kale gibi duran
Ak saçlı ve ak sakallı.
Yorgunluktan yanlara düşmüş iki elin.
Kaç kişi farkında.
Kaç kişi,
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:17 PM
Anladım
ANLADIM (Yıldız İrengül'e ithaf)
Öyle çok yönlüsün, sende neler var
Hiçbir an yerinde duramıyorsun
Seni sevenlerin etse de kusur
Nedense kalbini kıramıyorsun.
Oğlun var yalnızsın evde gelin yok
Yalnızca gönlün boş bir sevgilin yok
Evlen be güzelim bir engelin yok
Çöp çatanın nerde, soramıyorsun.
Candan sevmeyenin yoktur sanma ki
Yanında belirir dostun anma ki
Bir kez sevmeye gör bir kez yanma ki
Sen de on ikiden vuramıyorsun
Gönülden nağmalar çalarken sazla
Mutlu eder seni dinlemek hazla
Öyle çok dostun var sevenin fazla
Demek beni ondan, aramıyorsun,
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:17 PM
Anneme-Annelere
Anneme-Annelere
Karnında dokuz ay taşırken beni
sen kanınla besleyerek can, veren annem.
Bir ana kucağı özlemi duyup
doğmuşum
senin şefkatinle
şefkatli ellerinde.
İlk defa tenini okşayıp
sütünden emmişim huzurla anam.
Çocuğuna yanık bağrını açan
can suyuna değer şefkatin annem.
Uyutur bir ninniyle sesin
ve usulca öpüşünde
sıcacık nefesin
uyutur.
Hem fedakar, hem cefakar yürekte
derin uykularını böldüğümden
uykusuz *******in sebebi bendim.
Anlatılmaz verdiğin emekler bize.
Yıkaman,
sıcacık sarıp, sarmalaman
ve kundaklaman öpüp yüzümü.
Kırıp dökmemize gülüp geçerdin.
Bizi tehlikelerden kurtarman
tutup ellerimizden kaldırıp.
Yüreğin dayanmazdı düşmemize.
Bir boynuma sarılışına hasretim
ve birde yüzümde gezdirmene ellerini.
Ben ilk gülmeyi senden öğrenmişim anne
İlk emeklemeyi,
ayakta durmayı.
İlk anne, baba demeyi
Ve ilk soru sormayı
masallarınla büyürken.
Bu günlere kolay gelmedik anne.
Kuruyken yeşeren bir ağaç gibi
seni görmek bile beslerdi beni.
Gülüşün sabırdı, gülüşün keder
her şeyde acılar sana düşerdi.
Sözlerin teselli bütün dertlere.
İlacımdı saçlarımı okşaman.
Derdimizde sabrın tükenmez anne
Senin ellerinin değdiği her şey
odamızı doldururdu bir güneş gibi.
Dertleşmeni özlüyorum anne.
Birazda çekiştirmeni kim olursa.
Gönlünü bir dinlendiremedin bizlerle.
Bir yanın hep hasreti yaşadı,
bir yanın yorgunluğunu hayatın.
Resminde bir kınalı elini görsem
ve görsem bir kınalı saçının telini
cız eder yüreğim hasretinle bil.
Neleri sığdırmadın derya gibi gönlüne
Bayram sevincini yaşatırdın,
öptüğümde elini
Yollarıma bakıp geç kaldın diye
sen çalardın zor günlerde kapımı.
Neyin varsa paylaşırdın benimle
bize kuldun, bize köleydin anne
Hep omzunda ağır yüktük, ağır yük.
Ardımızda yıkılmayan kaleydin.
Yavrum diye kucaklayıp
bağrına basardın, gurbetten gelsek.
Işığın geliyor sönmüş yıldızlar gibi.
Gözün açık, hasret gittin oğluna.
Can damlalarıydı sözlerin, hayat veren.
“Yavrum seni çok özledim,
tütüyorsun burnumda” derdin.
Bizim içinde sen öylesin anne
her şey sen varsa bir anlam kazanır.
Sensizlik düşmanımdır uğramasın yanıma.
Şiirlerim tedirgin, seni anlatamıyorum.
Sen bir mihenk taşısın yaşamımın.
Senin sevgin son durağı yüreğimin.
Son istasyonu gönlüm, orada in.
Sıcaklığın tenimde
Sözlerin kulağımda kalsın.
Resmin,
avutmuyor beni annem.
Tutamıyorum ellerini
senin karşılıksız sevgin var ya
onu tadamıyorum
Ben sevgi sarhoşuydum sen varken.
dokunulmazlığımın tadını yaşardım.
Sen benim özgürlüğümün sınırıydın,
sen benim günahlarımın ceza keseni.
Sen benim sevaplarımdın anne,
aydınlık penceremdin.
Sen benim bereketimdin
sen benim örfüm.
Yaşamda en güzel şeyleri
bana layık görendin,
yedirendin,
tadına bile bakmadığın ne varsa.
Öğütlerin ayaklarımın altında yol
öğütlerin gözümün önünde bir perde
büyüklere saygı derdin,
küçüklere sevgi
Ben onun için sayar ve severim anne.
Hep senin içinde çocuktum
sen affedendin.
Şimdi affedenim yok.
Acımasız sensiz her şey
Senin varlığın umuttu, umut.
Sensizlik hüznümün kaynağı şimdi.
Sensizlik bir uçurum.
Sensizlik yalnızlık demek.
Sensizlik sevgiye acıkmak demek,
bilemedim affet anne.
Şimdi mezar taşlarına
pişmanlıklar okunuyor dua diye.
Bir rüyaya mahkum oluyor sevenlerin.
Rüyalar bile terk ediyor kimi zaman sevenlerini.
Bir resme mahkum oluyor bu gözler.
Bir misafir gibi sessiz
göz göze geliyoruz her andığımda.
Sensizliğe hazırlıksız yakalandım anne
zaman hep hasret dokudu tezgahında.
Hep gelişini düşündüm son gidişinin,
umutlar boşa çıkıyor, boşa.
Muson yağmurlarına benzerdi dua edişin.
Bir çöl fırtınası gibiydi kızışın.
Hem sıcaklığını tadardım
hem acının özsuyunu.
Sevgi çıkmazlarını yaşıyorum seni düşünürken.
Zincirlerinden kopmuş bir halka gibi,
hasretim boşlukta anne.
Üstü kapalı bir gülüş dudaklarımda
uykuya dalarken seni düşünüşüm.
Bir girdap yaratıyorsun rüyalarımda.
Yeniden keşfediyorum seni,
uyanıp hayata merhaba derken.
Pusuya yatmış bir canavar gibi
dünya telaş esi.
Her gün savaşla uyanır günaydınlar.
Ahh! ... annem, anneler, annelerimiz.
Çocuklarınız şehit olurken,
en çok üzülensiniz.
Tüten ocağımızda hem kordunuz,
hem de duman.
Yavru çığlıkları gözyaşlarında
Vatanını benden çok severdin bilirim.
Onun için ölmeye yollarsın vatan uğruna.
Onun için doğurmadın mı beni?
Ama şimdi gel gör ki anne, nice evlatlar
Bile bile gidiyorlar
dünya barışı diye ölüme.
Sen mutlu olmalısın anne vatan için
Hala o ölecek yürek var bende.
Hala o ölecek yürek var bende.
Ahmet Canbaba
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:17 PM
Anneme
Anneme
Şarkı olmuşsun dilde yaşarsın çok gönülde
Bağışla suçlarımı bana ne olur gül de
Hiç yok ki düşlerimde son gününden bir anım
Yalnızca bizim için yaşamana hayranım.
Karınlık iç dünyamda bitiyorsun gel
Çok özledim burnumda tütüyorsun gel
Ah! ... Anneciğim.
Yokluğun sevda olmuş büyüyerek içimde
Sana olan sevgimi arayayım ben kimde
Beyhude yakınmalar nafile bu çırpınış
Geriye senden bana yalnız bir resmin kalmış.
Karınlık iç dünyamda bitiyorsun gel
Çok özledim burnumda tütüyorsun gel
Ah! ... Anneciğim.
Kızman severmiş gibi darılmansa bir sitem
Girer misin rüyama arzu etsem istesem
Kulaklarım çınlıyor beni mi anıyorsun
Bir cennette belki de bizle uyanıyorsun
Karınlık iç dünyamda bitiyorsun gel
Çok özledim burnumda tütüyorsun gel
Ah! ... Anneciğim.
Ahmet Canbaba
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:17 PM
Aptal Sarışın
APTAL SARIŞIN
Çiçek açmış gibi yüzünde
makyajının polenlerinde dolaştım
Bir arı gibi
Yanaklarındaki koyu allık
Gözlerindeki far ne öyle
Soytarı gibi
Aptallık diyorum aptallık
Yazık verdiğin parana
Ne güzel bak arkadaşın
Yüzü sade eteği normal boy
Hadi neyse girmeyim arana
Sen yapmacık sarışın
Üstelik birde
Mini etekle dolaşıyorsun kışın
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:17 PM
Aranan dost
ARANAN DOST
Ne zaman
firari ve uçuk birisini görsem
kahkahasının ardına gizlenir
acılarının doyumsuzluğu.
Hani elinden bir şey gelmeyen
soğuk bir çığlık
sabah ayazında uyanır ya yaşama.
Bir düş sersemliği üzerinde
kesilir ya solukları.
İşte soframda
öylesine bir sen.
Otur baş ucuma serseri mayınım
Sesine sokulurduk
söylemlerine yaklaşırdık
bir adım daha
soluk soluğa.
Düşlerindeki anlatımlarının izini sürerdik.
Rüyalarını biriktirirdik yarınlara
Kırk göz
kaynak suyu berraklığı olurdu gelecek.
Tutuklu yanın kalırdı geride.
Bir canın bizim yaşamımıza siper
bir canın göz kulak olurdu.
Şiirinden kan damlıyor kar’a.
Nar kırmızısına dönüyor ufuklar.
Körpe söylemler kanatlanıyor
dudak aralarından.
Sen benim çıkmazım
iç sıkıntılarım
yürek sızım.
Temel taşı
yarınlarımın.
Sen benim vefakar dostum.
Hep anlatacağım hikayelerimin
ilk başı.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:17 PM
Asalak
ASALAK
Şu bizim x,y,z ile anlaşan
Öyle yavaş değil hızlı birisi
Köpeksiz köyde çomaksız dolaşan
O malı götüren gizli birisi
Saklıyı gizliyi önce o duyar
En yüksek makama çiviyi koyar
Kimlerle eğlenir nereyi soyar
Biraz sazlı biraz sözlü birisi
Maaşı yetmeyen peşinde açlar
Azarlar kimini, kimini suçlar
Kestane renginde kıvırcık saçlar
Açık kahverengi gözlü birisi
Elini bir değsin sular bulanır
Koku alsın bir yerlerden yalanır
İhalede böylesi zor elenir
Fiyatı oldukça tuzlu birisi
Din cambazı, sorsan hiç haram yemez
Koyu Müslüman dır yalan söylemez
Her olur olmaza çabuk he! demez
Rica minnet bilmez nazlı birisi
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:17 PM
Asılmazki
ASILMAZKİ
Önce yalvarıp yakarıp
Sonra insan kasılmaz ki
Üfürükten yel çıkarıp
Bu kadarda esilmez ki
Öcünü almaz öçsüzler
Hor görülmez ki güçsüzler
İftira ile suçsuzlar
Suçlu diye asılmaz ki
Dinleme boşa vaizi
Ehilsen sensin haizi
Böyle sevginin faizi
Ceza diye kesilmez ki
Dünya çift kapılı hanmış
İçinde yürekler yanmış
Acılar hasrete dönmüş
Yaraya tuz basılmaz ki
Göster kim ah almadı ki
Derde derman olmadı ki
Daha yarın gelmedi ki
Haktan umut kesilmez ki
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:17 PM
Bahar
BAHAR
Bahar gösterirse gerçek yüzünü
Ağaçlar çıldırır rengarenk doğa
Sevgi yeşerirken atar hüzünü
Yüreklerde coşku döner çocuğa
Doğa tahrik eder insanı içten
Kuşlar cıvıl cıvıl öter sevinçten
Alçalır yükselir bakarsın hiçten
Kanat çırpar martı çığlık çığlığa
Yeşile bürünmüş tonda dalgalar
Müziğin ritminde Fonda dalgalar
Yiter kıyılarda sonda dalgalar
Beyaz köpüklerle soluk soluğa
Erguvan rengine dönmüş tepeler
Hava sıcak bazen yağmur sepeler
Ana baba kardeş komşu bebeler
Olta elde kimi gider balığa
Zaman geçer yerde çiçek derbeder
Yağmurla dereye denize gider
Bilemezsin bahar bir elveda der
Yaza doğru çıkarken yolculuğa
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:17 PM
Bahara Uyanmak
BAHARA UYANMAK
Bu eylüle gelişim var ya ansızın
kaderimden midir
bilmem şansımdan mıdır.
İçimdeki mevsimleri uyandırıp
batırdığımda güneşi dağların ardından
gökte bulutlar eflatun açar ya.
Her gün kahrediyorum yalnızlığıma.
Sensizliğe hüküm giyişim var ya
Hep erteliyorum sensizliği bir gün sonraya
gri akşamların yorgunluğunu içtiğimden.
Mayıs kokan ellerde çiğdemler.
Bir suskunluk muhabbeti aşkı büyülüyor.
Muhteşem bir geri dönüşün olmalı diyorum.
Yarınlarım sensizliklerle dolmuş.
Ne yapalım bu hüzünlü günün sonunda
gene sensiz bir akşam olmuş.
Rüyaların tedirginliğinde
sabahı zor yapar sensizliğim.
Umutlarım tünerken düşlerine
bakışların tomurcuklanır bahar sabahında.
İçimdeki saat baharı vurur.
Arılar kelebekler
çapkın aşıkları çiçeklerin.
Onlarda senin gibi baharı bekler.
Şimdi bir sonbahar ağırlığı var üzerimde
tomurcukları çoktan solmuş gülüşlerimin
solgun bir çiçek gibi düşüyorlar yüzümden
çoktan yitirip ilkbahar sevincini
dalından koparıyorlar doğanın süsünü.
Çekip alıyorlar bir bir baharın
çiçek desenli yeşil örtüsünü.
Cemre düşmüş havaya sevgilim.
Arılar konarken erguvanlara
çözülmeli gözlerinin şifreli bakışları.
Bir köşeye çekilmeli kış.
Daha çok geç kalkmalıyım sen varken rüyadan.
Hüzünler bir köşeye dolmalı
yaşamadan sindirmeli geleceği içimize.
geleceğim seninle bahara uyanmak olmalı.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:17 PM
Bak
BAK
Şimdi bağbozumu gibi derbeder
Boz dağlardan ovalara dur da bak
Gönül sıkarak dişini sabreder
Çaresizliklerin orda bur da bak
Kimden güç alarak karakol basar
PKK ya kucak açan başkan var
Bir şey yapamıyor oysa iktidar
İhanete uğramış şu yurda bak
Nasıl görevler düşüyor her ferde
Neler eksik gez yurdunu bir gör de
Hani okul, yol su öğretmen nerde
Neler diyecekler sana sor da bak
Kapanan dosyalar açılmıyorsa
Suçlu siyasiden geçilmiyorsa
Halkı temsil eden seçilmiyorsa
işçi köylü ezilenler darda bak
Halk aç kaldı atılan her madikte
Sandıktan o çıktı istemedikte
Ezilenlerin babası dedikte
Bir şey yapamadı iktidarda bak
Bir tek sayı ile hayaller uçtu
Demek ki kazanmak garibe suçtu
Bir beş gelse zengin olmak bir hiçti
Şu üçün yanında duran dörde bak
İbadetle suçlarından arınan
Rabbin cennetinde odur barınan
Yediği kazıktan yerde sürünen
Neymiş yazım diyor neymiş derde bak
İlmin ateşiyle gör yanacaksın
İnsanlık aşkına dayanacaksın
Bir gün aydınlığa uyanacaksın
Yavaş yavaş açılıyor perde bak
Bir umuttur bizi bizde yaşatan
Bir coşkudur içimizi kuşatan
Gönül kapısını aşkla ışıtan
İşin sırrı neymiş öğren gir de bak
Bizim gibiler savaşta ölse de
Geride çocuklar yetim kalsa da
Yaşam boş olsa da dolu olsa da
Bayrağımız dalgalanır surda bak
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:17 PM
Başbaşa
BAŞBAŞA
Soysam
Gülüşlerini mimiklerinden;
Yalnızca yalın bakışların kalır geriye.
Tek düze yaşarsın renkleri.
Kimi gün mavi içersin denizden,
Kimi gün sarı;
Sonbahar yapraklarından.
Lacivert sevinçlere yatar yeşil.
Okşar yapraklarını deniz.
Ve ben soyarım mimiklerinden,
O yalın bakışlarını.
Gülüşlerin kalır geriye.
Aşklarımızı eskitiriz gölgelerde,
Sözcüklerimizi dudaklarda.
Ve bakışlarımızda yargılarız sevgiyi.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:17 PM
Beddua
BEDDUA
Yalnızlıktan, köpek besle düzüne
Açlıktan saldıran itle öl dürzü
Hiç kimse bakmasın kırk yıl yüzüne
Tahta kurusuyla, bitle öl dürzü
Evin yansın düşman gelip söndürsün
Eşin süründürsün, dostun kandırsın
Bora çıksın, dalga terse döndürsün
Denizde gezdiğin yatla öl dürzü
Herkes gibi sende güzel seversin
Anan seni iki kere eversin
Biri gıdıklasın, biri su versin
Gülmekten katılıp çatla öl dürzü
Kurşun yesen ta alnının çatından
Düşüp çifte yesen koşu atından
Kırk katlı binanın teras katından
Kimse kurtarmasın atla öl dürzü
Deli ol kendine zalimce davran
Sefalet içinde geçin bu devran
Daha çok acılar içinde kıvran
Ömrünü ikiye katla öl dürzü
Para için gözünü hırs bürüye
Köpek gibi gez ürüye ürüye
Katılıp ta davar gibi sürüye
Ağzında bir tutam otla öl dürzü
Kul hakkı yiyerek rahata erdin
Hem camiye gider hem haram yerdin
Bayram namazını kaçırmam derdin
Dilerim elinde putla öl dürzü
Kalen fethedilsin, piyon ah çeksin
Filin yensin, vezir gülüp oh çeksin
Dilerim Azrail sana şah, çeksin
Satranç oyununda matla öl dürzü
Oğlundan kızından yüzün gülmesin
Can bedenden çıkıp çabuk ölmesin
Yatalak kal dosttan yardım gelmesin
Çıldırıp hırsından patla öl dürzü
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:18 PM
Bekarım
BEKARIM
Yalnızlığımın çıplaklığında hürüm
Ne çiçekler yapar dedikodumu.
Nede akvaryumda balıklarım
Bir öykünün bitişi gibi hayatım yeni başlayan,
Bir acının yalvarışlarından kurtuluşu gibi bakışlarım.
Başa dönüşü gibi sonun,
Taşınmaz bir yükün altından kalkışım.
Ve işte sensiz geçmiş ilk baharım,
İlk kışım.
Başımı soktuğum bir evim var
Arzu ettiğim kanalı seyrederim televizyonda
Belki radyomu açarım, belki de kaset çalarımı
Biraz yüksek çıksa da sesi
Rahatsızlık duymaz kulaklarım.
Tavanda asılı lambam,
Odamda dört duvarım
Balkondan asarım halımı
tozu çıksın diye pataklarım
işkence çeker iki büklüm yastığım
yüksünmez kokumdan yoganım
ve kahrımı çeker yataklarım
Kendim pişirir, kendim yerim.
Bulaşıklarımı kendim yıkarım.
Kendi tenhalığımda yaşarım kendimi
Yalnızım,
Bekarım.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:18 PM
Bekliyoruz
BEKLİYORUZ
Suç dalgası gizli gizli
Çoğalıyor yüreklerde
Gene biziz mahkum olan
Çekilecek küreklerde
Çevre sağcı çevre solcu
Her adımda medyum falcı
Kim bilir belki bir yolcu
Beklenecek duraklarda
Çanta gitmiş hasta olmuş
Ne olduysa dosta olmuş
Kapkaççılar usta olmuş
Yetiştirir çıraklarda
Soyguncuda varsa azim
Derim birlik olmak çözüm
Şükredelim öyle bizim
Bezimiz yok taraklarda
Büyümüşler yiye yiye
Diyoruz hep böyle niye
Bekliyoruz umut diye
Gözümüz hep ıraklarda
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:18 PM
Ben Kimim
BEN KİMİM
Ben kimim.
Kaç yıl öncekiyim.
Dündeki ‘ben’ miyim.
Yarın nasıl bir benim.
Hangi sokaklar çıkmazdır yoluma.
Ya ben hangi bakışların çıkmazındayım.
Hangi sokaklarda yolum kesilir,
Kim tutar yorgun ellerimden,
Kim,?
Benim enkazıma denk gelmeden.
Sevsem de istemiyorum.
Harcanırsın düşlerimde benim, güzel.
Bende her gün acı yaşarsın aç karnına.
Yaşam boyu yüreğimde depolanmış acıları.
Bakışlarımla kime dokunsam ağlar.
Bakma ayakta durduğuma,
Bu galibiyetim hep kendime yenilişimdir.
Senden uzakta kaldığımdır hep.
Bir gün sonrasına sorgulanır sana alışkanlığım.
Yarınlarımızı eskitiriz yaşamadan.
Beni tanımaz eski resimlerim.
Ben kimim diyorum,
kaç yıl öncekiyim,
Dündeki ben miyim.?
Ölüme terkedilmiş bir çiçek gibiyim ellerinde.
Sır gibi saklanmışsa içimde delilikler,
Senin gözyaşlarında sevdalarıma kıyarım.
İçimde keşfettiğim sensizliğin acısı.
Sensizliğe dönüşümün habercisi sancılar.
Korkuların belleğimdeki kuşkularıdır yalnızlığım.
Belki daha atılacak adım var
Bil ki
Aşklarda
Hep sonlar trajik olur
Ve şimdi bu
bil ki
Her sonun ilki
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:18 PM
Ben Varım
BEN VARIM
Korkusuzca birçok haltlar yediğin
Her damlanın şırasında ben varım
Sömürdüğün güzel memleketimin,
Şurasında burasında ben varım
Gökte parlak yıldızlarla bezenen
Bilimde yeni umutlar kazanan
Rakamlarla sonsuzluğa uzanan
Sayıların keresinde ben varım.
Sorunları düşlerinde demleyen
Yüreğinde dertler bomba gümleyen
Bir acının gözyaşında damlayan
Her kederin zerresinde ben varım
İyi niyetlere çatıp, dalaşan
Kötü niyetlerden kaçıp yol aşan
Kafasında bin bir tilki dolaşan
Meczupların beresinde ben varım.
Bilginlerden akıl fikir sorduğu
Kimi yerde yaraları sardığı
İstemeden hatırını kırdığı
Gönüllerin yarasında ben varım.
Bitip tükendiğin savıp,sattığın.
Doğrulara iftiralar kattığın
Sana öyle yakınım ki çattığın
Kaşlarının arasında ben varım.
Karanlığı aydınlıkla isleyen
Düşünceyle gönülleri süsleyen
Damarları yedi koldan besleyen
Akılların deresinde ben varım
Elmanın,armudun, muzun, çördüğün.
Yiyip içip sefasını sürdüğün
Düşündüğün sınırsızca gördüğün
Şekillerin karesinde ben varım
Fikirler yeşersin fikir biçin de
Bilmediğin yerde bir sor niçin de
Düşünmenin sonsuzluğu içinde
Belli olmaz neresinde ben varım.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:18 PM
Bir Başkadır Benim Yurdum-Babam bir göçmen işçi
BİR BAŞKADIR BENİM YURDUM
eser rüzgar
püfür püfür
eski yöresel evlerin önünde
çöküverir
başı yazmalı nineler
eli oyalı gelin kızlar yeni yetmeler
pencere kenarlarına dizilmiş çuha çiçekleri
ve Afrika menekşeleri
teneke kutularda
boyaları dökülmüş yaşlı binaların
ayıbını kapatıyordu karanlık
boncuk mavisinde cumba
işlemeli pervazları
ve yeşil sarmış demir parmaklıklarından
birbirine omuz vermiş burada tarih
cumbalı ker*** evleri ayakta taşır
hangi tarihe açılır süslü kapılar
kurgu dünyasına götürür insanları
kesme taşlarla döşenmiş sokaklarda
taş merdivene açılan eski kemerler
şimdi bir kahvenin verandasında
keklik kanında çayımı
doğanın yeşilliğiyle yudumlarken
düşlerimin kırıntılarında kaybolurum
görüntü avlayıp bakışlarımla
hapsederim belleğimin en ücra köşesinde
Sibirya sürgünleri yaşamış belki
antik tiyatronun taş duvar işçileri
doğu figürleri içersin yapılardan
gelecek hayatı yaşatır geçmiş
bu eski şehirde durmuş zaman
bu eski odalarda rüyalar saklı
daracık sokaklarda dostça yaslanmış
bu evler bir şey fısıldaşırlar
bir tarihi kaleden bakarsın
tarihi bir filmin platosuna
tarlalarda ay çiçekleri
dönmüşler ışığa doğru boyunlarını büküp
su çeker bir sarnıçtan
zayıf ve kuru
tahta barakalarla çevrilmiş bir avluda
Giritli göçmen kadın
seramik heykelden askerler bekler
eski yapıtların arsız karanlıklarını
bir sabır küpüdür yaşamak burda
Babil şaraplarının gizli mahzenlerinde
antik öyküsü büyüler herkesi
oya gibi işlenmiş taş evlerin
duvarlarına yazıtlar kazılmış
evliyalar mescidine yüz süren
nice tarikatlar kurulmuş bur da
çatlamaya durmuş tohumlar
nasılda kurtulmak için çabalar
doğa kıştan
baharlar sil baştan yaparken yeni
inadına sarılır yaşama
gölün kenarında esvap yuyan kadın
başı yazmalı ayağında yemeni
ya motorlu sandaldaki balıkçı
tutmuş sıkı
bırakmıyor dümeni.
Babam bir göçmen işçi
Hani bir gün ansızın
çıkıp gitmiştin ya baba.
Hani çocuktum ya ben.
Hani amansız bir kış vardı ya
Dağların oymaklarında ayaz çatlardı
sanki bir fısıltıya yıldırım çakar gibi.
Sanki bir çığ düşer gibi gözyaşına
göz kapakların hapsederdi düşecek damlaları.
Düşüncelerin sultada
tetikte bekliyordu
sessiz baba.
Dam evlerde mertekler
ker*** duvarlar üstüne oturmuş uçları.
Buz sarkıtları bir kılıç gibi.
Beyaz karlarla örtülü dağların kıvrımından
bir oymağı geçince ilk yaz dilleniyordu.
O ilk yazda çiçek açtı yeni diktiğin fide.
Issızlıklar gömülmüştü vadiye
biz hala seni bekliyoruz baba.
Emeğini yüreğine yüklemiş babam! ..
Koskoca şehirde yalnızdı çaresizdi.
Çocuklarının düşü uyandırırdı
çalar saatten önce işe.
Sabah sessiz ve soğuk kaldırımlara düşerdi
uykusuz *******inin mahmurluğu.
Ve buz keserdi parmak uçları
su alan ayakkabıları içinde.
Ya plastik eldiven içindeki
sızlayan elleri
nefesine tutardın ısınsın diye.
Sonra kaldırımlarda ateş yakardınız değil mi baba.
Dudaklarınız titrerdi çaresiz kelimelere.
“Şimdi bir çay olsa
içilir” derdiniz demli.
Bir göçmen işçiydin bu koskoca şehirde
Bir göçmen işçiyi aydınlatırdı
Gecenin odalara sinen karanlığını kovarken
yaktığın lamba.
Uyanır mıydın şimdi bir tatlı nefese
Unuttum diyordun kadınımın yüzünü
unuttum çocuklarımın gülüşünü.
ve çomarın havlamasını olur olmaz sese
Bu koskoca şehrin sokaktan damarları
Dolup dolup boşalıyordu insanlarla ve dertle
Asfalta siydiren delik su borusunun
tamiratı için ordaydılar
Sen hıncını kazdığın toprakta
sabah ayazını içiyordun mutluluğu için çocuklarının
Kiminin içine yel girmiş gibi
gurbet çeken sevişmenin düşünde
sarı saman tınazında mevsimin
aşklarını düşündün çocukluğunun.
“Aşkımız kuşluk vaktinde güzeldir” dedin.
Ya mahmur dudaklarda öpüşmenin tadı
bir hayal görür gibi.
kaldırıldığın hasta hanenin yatağında
başın dönüyordu hala
düşüp bayılışından bu yana.
Bir gelini bezer gibi papatya.
Güneşe selam durur gibi ay çiçekleri
gerdan kırarlar boyunlarını büküp.
Çiğ taneleri yaprak uçlarında
damlalarını döküp
birazdan buhar olacaklar
yazdan kalma güneşin tortusundan.
Ve sonra üşüyecek sıcaklar içinde
bir zemheri ayazında.
Dokunacak doğanın elleri gizli
belki de bir pastırma yazında.
Kendine geleceksin babam.
Yalnızca hasret nöbet tutacak
yanı başında.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:18 PM
Bir Ben
BİR BEN
Kimi bakmak için aldığı açtan
Yerindi de bir ben yerinemedim
Çoğu yaşadığı sürece suçtan
Arındı da bir ben arınamadım
İsa senin için gerildi puta
Gömdüler koymadan belki tabuta
Kimi senin için çula çaputa
Büründü de bir ben bürünemedim
Mürit oldum dergahına girince
İsmini andım secdeye varınca
Sana taşın üstündeki karınca
Göründü de bir ben görünemedim
Herkesin hakkını yedirdin bir hoş
Sevdirdin sevenin gözünde yar hoş
Rızkını kumarda verdiğin sarhoş
Yarandı da bir ben yaranamadım
Hazır görevini kullar yapmaya
Yapmayanlar başlar dinden kopmaya
Şeytan senin için, sana tapmaya
Erindi de bir ben erinemedim
Habeşistan da öldüler Kenya da
Yıl değil, ay yaşayamaz, gün,yada
Cansız yarattığın, her şey dünyada
Barındı da bir ben barınamadım
İzin vermesen de yerler nedense
Yemeyene ahmak derler nedense
Verdiğin afetten, şerler nedense
Korundu da bir ben korunamadım
İnanmam ki mucizene derlerde
Dua okur görsün diye körlerde
Senin için yobaz kullar yerlerde
Süründü de bir ben sürünemedim
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:18 PM
Bir kadın Vardı
BİR KADIN VARDI
Bir savaş,
Bir işsizlik,
Bir yalnızlık, yoksulluk.
Ne sayarsan say.
Değil mi ki çaresizlik dayanmış kapına.
Bir anne var kucağında çocuğu,
Emzirmek ister.
Bir eli uzanır düğmelerine,
Mavi açık yakalı bluzun.
Sonra,
Çocuğun elleri değer göğsüne.
Açılır ağzı çocuğun meme uçları değdikçe.
Emmek ister.
kadın sapsarı,
kadın zayıf, kadın kuru
kadın Anadolu bozkırı.
Göğüsler pörsük ve sarkık.
Çocuğu emzirmek kandırmaca sı işin.
Ağlıyor sarılıp çocuğuna kadın.
Biliyor ki mücadelesi, bir ölüm kalım.
Tuzlu bir gözyaşı damlıyor dudağına çocuğun.
kadın, daha bir sıkı sarılıp çocuğuna;
Bir gözyaşım kaldı diyor verecek
bari onu paylaşalım.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:18 PM
Bir Siyasi Tutuklu
BİR SİYASİ TUTUKLU
Ulucanlar’da eski bir hapishane
siyasi tutuklu mahkumlardan çoğu
yoksul halkı
ve vatanını düşünmekten daha çok.
Birazda sevda mahkumuydular
Eksikliklerini büyütmüşler içlerinde,
konuşurlardı birbirleriyle zaman öldürüp
Dertlerini dinlerlerdi birbirlerinin.
Biri acılı mahallelere çıkmalı derdi sokaklar.
Gözlerinde bir ürperti olmalıyım derdi.
Şaşırmalı beni gören insanlar.
Zamanı soluyup acılarıyla
gökyüzünü mavi sularda yıkadım derdi.
Ağustos tüterdik ocaklarda ağustos
yokluklara sarılırdık sımsıkı.
En çok hiç konuşurduk
hiç giyinirdik kurumuş ağaç gibi.
Bir an dalardı birinin gözü
bakardı pencereden gökyüzü mavisine.
“Ihlamur kokulu sevdalım” derdi
seslenmeye geç kaldım ayrılıklarda
kıyamadım uyandırmaya uykunu bölüp
Güneşsiz karanlıktı sokaklarım.
Şu kaldırımlarda ilk gözyaşım
İlk ağıtım yapamadıklarıma
Öfkem kalleşliklere.
Biri, “kalbi duracak gibiydi Kızılay’ın
sinsi ve hain bakışları izlerken” dedi
Bereketsiz hisarın daracık sokaklarında
sesim sarılırdı eski türkülere
ve tekrar tekrar içime döner
acı çeker sözsüz konuşurdum
Çürümüş aydınlıkların
karanlık kaldırımlarını
Bir hisar kokusu sarardı koğuşu
ve eski bir siyasi mahkumu.
Sarılmışken etrafımız
ölseydik bir kurşunla kahramanca
Ölü sıcaklığına alışırdı mezarlığın toprakları
ne demiri döven nasırlı eller
ne çiriş kabında ustanın solukları
ben yarım kalmış hayallerimin acısındayım.
Gökyüzünün gece serptiği yeryüzü
bir mateme bürünmüş gibi karanlık.
Elvedasız gidişlerde
sevgilinin gönül koyduğu aşk yaraları
bir karasevdayı öpüyordu gurbet.
Uzun gidişlere kapalı yollar.
Hep kısa tutunmak düşüyordu yaşama
zaman beni bırakıyor yarıda.
Hüzün masalı anlatıyor sonbaharlar.
Kırılmış bir dal.
Elimde yarım kalan umutlar.
“Arayışlarımın zirvesindeyim” dedi biri
“ihanetlerin kimi zaman.
Bize sırtını dönüp yürüdü dostlar.”
Herkesin bir duruşu vardı.
Biz eski mahkumların demek
yaşamları ancak
bu kadardı
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:18 PM
BİR SU VER
Gözlerine bakıp kınalı elden
Yerine kalaylı tastan bir su ver
İsmini sayıklar düşürmem dilden
Susamış sevgine hastan, bir su ver
Son bir kez ellerin elime değsin
Kulağımda kalsın son kez bir sesin
Biliyorum artık görmeyeceksin
Kurudu dudağım yastan, bir su ver
Fayda yok geçmişi anıp övmenin
Azabı böyle mi çıkar sevmenin
Bir de öldüğümde ardımdan benim
Yazılsın ne olur destan, bir su ver
Tüm dostları bir araya getiren
Bir dert ki sevgiyi yiyip bitiren
Gönülden gönüle haber götüren
Hizmetinde gönül postan, bir su ver
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:18 PM
Birtanem
BİRTANEM
Sen hoşça kal diyorken başımı tebessümle
Bil yalnızca bu aşka eğdiğimi bir tanem
Gülümsemenden belli bak sende biliyorsun
Bakışımla tenine değdiğimi bir tanem
Gelecekte kaderi alın yazıma katıp
Leyla ile mecnunu yaşayalım tıpatıp
Hissederken döşünde gözlerini kapatıp
Hayalinde başımı koyduğumu bir tanem
Biliyorum kendini bende hissediyorsun
Uzanan ellerimi tende hissediyorsun
Gözlerim üstündeyken sende hissediyorsun
Ellerimle gizlice soyduğumu bir tanem
Gönül bahçeme fidan gibi dikiliyorsun
Acımasız ellerle köksüz sökülüyorsun
Tanıdık bir gözyaşı gibi dökülüyorsun
Bil acını içimde duyduğumu bir tanem
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:19 PM
Bu Nasıl Savaş
BU NASIL SAVAŞ
bir heves yüklü yarınlarda
yollara düşer savaş
sefalet taşır vagonları trenin
yol vermez kaçanlara
çukur gözleri asfaltın
açtı açacak tomurcuklar körpe bedenlerde
şizofren füzeler delice vururken
bir ben düşüyor yanağa gözyaşından
acımasız bir göz değiyor ıslak dudaklara
dur durak bilmez yuvalarından
örseliyor gelincik kırmızısı bedenleri
menekşe moruna dönmüş ayaklar
çığlıklar palazlanmaya durmuş dudaklarda
bir aslan bakışı fırlıyor yuvasından gözlerin
can parçaları dağılıyor dirençle
ten ayrılığında ölüme durmuş can
esir alınıyor yazgılar
kör bıçak acısı işliyor kanına
kinler örgütleniyor bilenip
günah zincirlerinin birer halkası
tanrı susar bu savaşta
hani nerde dost yürekler
gözleri bağlı bir esir gibi
hani nerde şeriat
ümmetine sahip çıkmaz peygamber
yalnız bırakmış Filistin’i Lübnan’ı
anlamsız ve boş lafların çarkında kanını
vermeye uğurlanıyor çaresiz
eli silah tutan çocuklar
beddualarla anıp düşmanını
barış diyorlar barış
barış şimdi oltada yem
olta kimin elinde
barış silah
barış savaş
barış yedi başlı ejderha kadar
şimdi herkes barıştan korkar
çünkü barış bir dayatma
böyle barış ancak
bir esaret olursa var
böylesine zorlar sınırlarını
aklımın alamadıkları ne varsa
ne varsa ateş tanrılarıdır acımasız
bereket üstüne yılgın alın teri
bereket üstüne bir çığlık
lekeli bakışlar da nazar
bir gizli ihanete susar
barış ateş baskınında
bir kirli gülüş şeytanca
elleriniz yanar dokununca
şah damarı kabarmış isyandan
yabani bir mor aşılı gülde
üstünde bir ben tebessümün
ve uykuya dalmış bir öfke
ateşsiz bir kül
ve kömür karası ölümler
en başta kendime küsüm insanlık
en başta kendimle kavgalı
kaçıncı kez bu kokuşmuşluğa kusuşum
herkesle sağırım herkesle dilsiz
isyanım kendime
isyanım kendime susuşum
acı gömlek değiştirir bende
acı biçimden biçime
acı renk renk
bir senfoniye dönmüş feryatlar
bu nasıl bir ahenk
ölümün bile tadına varamadan
bu nasıl kırılışı direncin
inlemeler kimi yerde sessiz
yıkılmış duvarlar altında
ihtiyarın çocuğun gencin
soğuk ve mat bakışlarla
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:19 PM
Bugün Gene
BUGÜN GENE
Bugün gene
Terkedilmiş bıraktım şehirleri.
Önümde beş sene gerisi,
Yıkılmış viran.
Arkamda açılmamış durur,
Geleceğin penceresi.
Ellerim;
Karanlığın kapısına tak,tak vurur
On sene sonrası açılır önümüze,
Beş sene geriden.
Umudun türküleridir dudaklarda şimdi
Öteden, beriden
Şuradan, buradan konuşulan.
Artık mutluluk,
Ayaklarımızın altında
Bir son nefes gibi alınan.
Bugün gene
Gerçeksiz düş kuruyorum
Ve bugün ilk defa
Bağdaş kurup
Bulutların üstüne oturuyorum
Ve bugün ilk defa haykırıp
Güneşten hesap soruyorum.
Güneş diyor bir kere,
Bulutlar suçlu.
Gölge ettiler aydınlığıma.
Ve ben bir yağmur damlası gibi
Düşüyorken yere
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:19 PM
Çekilmez
ÇEKİLMEZ
Karanlık girdap yaratıp dininle
Günahkar kul diye masum yakılmaz
Yaşıyorsan ömür boyu kininle
Anlaşılan böyle hayat çekilmez
Çıldırtır para kazanman teninle
Bu sevgiye bu gözyaşı dökülmez
Taş devrini yaşayalım seninle
Boş ver böyle medeniyet çekilmez
Sistem böyle nasıl işler biliyor
İyi güne kötü yarın ekilmez
Dünyaya gelen kulun aç ölüyor
Nimetin bol böyle diyet çekilmez
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:19 PM
Çıplak Ölüm
ÇIPLAK ÖLÜM
Bana gülebilir misin
hüzünlü çocuk
içinde açlığın olmadan.
Bana gözyaşı dökebilir misin
ölüme savunmasız yakalandığın
elinde sapanınla,
içinde teninin öfkesi yüklü
bir taş
atamadığın.
Anan baş ucunda
kuru ağlıyor
çocuk.
Bir şey
anlatamadığın
sözcüklerle
gözün açık
ve donuk bir gülümsemeyle
veda edişine.
Anan
kuru ağlıyor
çocuk.
Böyle sessiz sedasız
gidişine.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:19 PM
Deneme
DENEME
Gün ışığı
Kızgın toprak
Kızgın sevinçlerde
göz göçebe.
Aşk yüklenmiş omuzlara.
Işıksız odalarda tanıdık bir yüz.
El yordamına tünemiş sevdalar.
Bir çift söz mutlu.
Gelmeyen vuslata
uç veren sevgi.
Bir dirim
acıdan acıya geçer.
Gene,
yoksulluğa tutunmak kalırsa geriye
hasretin demini çekmek
sabrın sınırlarını zorlar.
Sonra birden
kendi işlevine döner her şey.
Barış güvercinleri uçurulur,
birlikte omuzlanır hayatın yükü.
Kusar kirleri kendi içinden
bir yol bulur yaşam avuçlarımızda.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:19 PM
Derince
BİR SU VER
Gözlerine bakıp kınalı elden
Yerine kalaylı tastan bir su ver
İsmini sayıklar düşürmem dilden
Susamış sevgine hastan bir su ver
Son bir kez ellerin elime değsin
Kulağımda kalsın son kez bir sesin
Biliyorum artık görmeyeceksin
Kurudu dudağım yastan bir su ver
Fayda yok geçmişi anıp övmenin
Azabı böyle mi çıkar sevmenin
Bir de öldüğümde ardımdan benim
Yazılsın ne olur destan bir su ver
Tüm dostları bir araya getiren
Bir dert ki sevgiyi yiyip bitiren
Gönülden gönüle haber götüren
Hizmetinde gönül postan bir su ver
AHMET CANBABA
DERİNCE
Fazla tamah etme biter eldeki
Bulgur Tosya’ya giderken pirince
Bir düşün özünden çıkmış güldeki
Dağılan kokuyu rüzgar esince
Sözüm size çevrenize bakının
Bir nasihat kalp kırmaktan sakının
Yıllarca görmediğin bir yakının
Mutlu eder düşlerine girince
Gün gelir yaşlılık tak kapınızda
Takat biter bir gün kesilir hızda
Kekremsi bir tat bırakır ağızda
Bir meyve ki yenir ancak erince
Kimisi sırtını yaslamış dağa
Kimi yerde hakim her şeye ağa
Orada tarumar olmuş bir doğa
Burda şimdi her şey yerli yerince
İster gelecek ye ister gün yaşa
Öyle çok şey var ki gitmeyen hoşa
Çıkmak mümkün değil çabalar boşa
Bir girdabın içindeyim derince
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:19 PM
Dileğim Var
DİLEĞİM VAR
Benimde dileğim var Yaradan’dan
Bir dünya ver bana yandırılmayan
İçinde kulları zülüm görmesin,
Bir toplum yarat ki kandırılmayan
Bir düzen kurasın yeni ne olur
Tanısın kainat seni ne olur
Kullarından eyle beni ne olur
Çıktığı düzlükten indirilmeyen
Bir güç vereceksin neyle bana‘da
Gizli sırrın nedir söyle bana’ da
Akıl fikir ihsan eyle bana’ da
Eşek olup sırta bindirilmeyen
Geçmez ciğerimin sızısı böyle
Farklı kullarının bazısı böyle
Bu ne biçim alın yazısı böyle
Kışları bahara döndürülmeyen
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:19 PM
Doğru Beni
DOĞRU BENİ
Dost olan sapmaz eğriye
Götürür dost doğru beni
Doğru bildiğim doğruya
Götürür dost doğru beni
Doğrudan yana olmaya
Küskünden gönül almaya
Gönülden aşkı bulmaya
Götürür dost doğru beni
Ara bilmeyen buluna
Dönme sağına soluna
Bir olan aklın yoluna
Götürür dost doğru beni
Geldim ezile ezile
Piştim süzüle süzüle
Elimden tutup menzile
Götürür dost doğru beni
Gelir peşimizden duyan
Verir halka doğru beyan
Düşe kalka yolda yayan
Götürür dost doğru beni
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:19 PM
Dostlar
DOSTLAR
Bir ses saklanmış kuytu köşeye
kendi karanlığına büründürüp yarınları.
Kırmızı yanıyordu karanlıklarda kalpler.
Acıların egzersizinde
içimizde boy atmış kuşku.
Bir rüyada alevle yıkandılar
sinmişken gölgeler aydınlığın içine
kendi yüreklerinin sesine kandılar.
Aydınlığını tükettiler güneşin.
Gözlerin kül renginde koru gizlenmiş
kordandı canlar
kordan yandılar.
Sivaslar yandı
yakanlar Müslüman’dılar
Onlar ki mazlumların
ekmeğini aşını kesenler.
Onlar ki tanrı adına tekbir getirip
Kubilay’ ın başını kesenler
Onlar ki;
aydınlığın etrafında dolaşan sinekler gibi
hep peşimizde.
Bir fırsat bekler gibi
Dostlar:
Sizin umudunuzu taşıyoruz içimizde.
Yarınlara bizimle gidecek umudunuz
Sevdalara kor düşer mi?
Nice canlar yandı tende
Türküler ağıda döndü
Sinsi tuzaklara gebe bir günde
37 cana kıyıldı
Nice ocaklar söndü
Ya siz gözü dönmüş sürüler
Bırakmaz ki aydınlığın gözleri peşinizi
Onlara yakılan türkülerde ölürsünüz
Boğulursunuz onların sevda sellerinde
Hangi nedenle hak ettiler de siz
benzin döküp ateşe verdiniz
Onlarla birlikte yandı canımız
sizin sızlamazken vicdanınız
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:20 PM
Dökülüyoruz
DÖKÜLÜYORUZ
Çareler sorun olmuş birey dertten kaos ta
Henüz sağlıklı değil toplum temelden hasta
Devleti temsil eden beyler başta Sivas ta
Tekbir çekip benzini döküp yakılıyoruz
Yüzleri ağartacak akta dökülüyoruz.
Bir düşün, güzellikler bizden yana akmıyor
Kime ne söylenirse hiç kimse ayıkmıyor.
Herkes kendi keyfinde kimse sahip çıkmıyor
Gel de gör gurbet elde itip kakılıyoruz
Azda zaten hiç yokuz çokta dökülüyoruz.
Yanlışa boyun eğmiş doğru çıkmaz sokakta,
Meydanlarda aranır neden hukukta, hakta.
Krize girmiş vatan insanlar ağlamakta.
Çuvala mızrak gibi zorla sokuluyoruz,
Her şey sıfıra inmiş yokta dökülüyoruz.
Nelere el açmışız eller anlıyor halden.
Bizleri biz soymuşuz, medet umarız elden.
Selden tufandan değil, hafif esen bir yelden,
Devrilmiş çınar gibi kökten sökülüyoruz,
Söz senet değil şimdi, çekte dökülüyoruz
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:21 PM
Dünyalar Kadar
DÜNYALAR KADAR
Önümde bir sevinç var hasreti kucaklayan
Arkamda bıraktığım hüzün dünyalar kadar
Her günün,her saatin insanı mutlu eder
İnsanı mutlu eder,sözün dünyalar kadar
Sevdiğimi bilirler dünya aleme bir sor
Bir sor ki herkes benden bak sana neler diyor
Işık ışık büyüyen içime düşen bir kor
Bir ay parçası sanki yüzün dünyalar kadar
Sevgi ile büyüyen nefret ile kaybolan
Yüreklerdeki coşku aşkı en üstün kılan
Kalır sonsuza kadar bende mutluluk bulan
Ve beni mutlu eder özün dünyalar kadar
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:21 PM
Düşerim
DÜŞERİM
Seninle sensiz yaşarım
Gel desen gele düşerim
Bende böyle bir beşerim
Hallerden hale düşerim
Yaparım aşk için hile
Yel olur dağlar aşarım
Yetişmek için menzile
Bellerden,bele düşerim.
İçim coşku dolu benim
Bendime sığmaz taşarım
Akan suyun yolu benim
Sellerden, sele düşerim.
Yüreğinle sarsan beni
Gönlünde sevda eşerim
Sevip’ de harcarsan beni
Ellerden, ele düşerim
Bende sen varsın sor niçin
İçimden gelir coşarım
Kem söz etme benim için
Dillerden dile düşerim
Gitme bir bak n’olur dur da
Senin için hep başarım
Rüzgar gibi dağda kırda
Yellerden,yele düşerim
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:21 PM
Düşündürdün
DÜŞÜNDÜRDÜN
Akıllara sığmaz sonsuz kavramda
Olmayanı düşündürdün sen bana
Asık yüzler neden dolmuş çevremde
Gülmeyeni düşündürdün sen bana
Akıl çekiç, akıl bilgi, akıl örs.
Doğru düşün gitmesin işlerin ters.
Hayatında birçok olaylardan ders
Almayanı düşündürdün sen bana
Sevmeyen, gönülde boylar hapis i
Sevgiyle kurmadın dünya yapısı
Her zorlu işlerde çıkış kapısı
Bulmayanı düşündürdün sen bana
Çalıştırır insanın ahmağını
Eksik etmez başından tokmağını
Komşusu aç yatarken ekmeğini
Bölmeyeni düşündürdün sen bana
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:21 PM
Elim Eline Değince
ELİM ELİNE DEĞİNCE
Elim eline değince,
Artar şekerim.
Kurur dudaklarım,
kalmaz ferim,
Dizlerimde.
Etrafı sarılmış bir anarşist gibi,
Teslim oluyorum bir gülüşüne
Ve kendimi sana bırakıyorum
Dalıyor gözlerim.
Yokluğunda seni düşünüp.
Damlıyor bir iki damla yaş.
Damlıyor yokluğun
Sana olan sevgim içimde bir törene dönüşüyor
Hele dostlarıma sarılışım,
Bir faciayı önlüyor.
İçimdeki sessiz fırtınada
Stresim doruğa çıkıyor.
Sessizliğim, bastırılmış duygularımın suskunluğudur.
Yüreğim,yaban kuşları gibi ürkek,
Sönmüş bir volkan gibi durgundur.
Bir gölge bile korkutur beni.
Ve korku bir fobiye dönüşür içimde
Oysa,
Yasadışıdır kural tanımayan aşkım
Sevgindir,içimdeki isyanımı bastıran
Bir başkaldırışa son darbedir yokluğun.
Son darbedir bir güce dönüşüp,
Zapt edilmeyen.
Sanki batan bir gemiden
S.O.S verir umutlar
Tehlike sinyalleri sarar dört bir yanımı
Ve anlamsız bir mavide
Anlamsız bir geleceğe yelken açar umutlar.
Ve o mavide kaybolur
Bir kasırgaya dönüşür bulutlar
Hayaller yıkılır,savrulur düşler.
Sonra beyaz bir leke gibi durur.
Çıldırmış dalgaların köpükleri
Yorgun bir savaşçı gibi sahile vurur
Ve deniz yorulur.
Bir bakarsın sakinleşir liman,
Sakinleşir yürek.
Sular durgun ve sessiz,
Ve açıklardan yol alır sahile,bir sandal nefessiz.
Çekilmez kürek
Bir büyünün tılsımı olsa gerek
Ve belki de dalan gözlerimde zaman
Erişemeyeceğimiz bir yerdedir,
Olmamız gereken yerlere inat.
Bir bakarsın kış sarar dört bir yanımızı.
Ağlamaklı bulutlar, gökyüzünden siner yere.
Yağan kırağıdır şimdi yağmur yerine
İliklerine
Nakşeder soğuğu.
Ve dalgın bakışlarımızdan
Havayı ısıtan ciğerlerimize çekeriz soluğu.
Ve şimdi ciğerlerimizde
Peş, peşe yanan sigara dumanları var.
Artık üşütmeyecek beni
Ne kırağı, ne kar
Bak bu soğukta bir başka çıkıyor sesim.
Hele nefesim,
Her soluk alışverişte,bir buhara dönüşüp kaybolur
Kaybolur yürüdüğüm sokaklarda
Ve karda
Kar,
Şimdi düşünebildiğim kadar
Uzaklarda.
Yalnızlık işlemiş iliklerime,yalnızlık
Yemin ettim seninle olmağa.
Seninle olmağa bir adağım var.
Adağım, o kutsal mabetlerde değil,
O,kutsal mabetlerin ayinlerinde gizli.
O gizli ayinlerde şimdi
Anlayamadığım mırıldanmalar var
Anlayamadığım mırıldanmalarla,
Ne yokluğa, ne sevgisizliğe ve nede
Çaresiz bir derde, açılıp kapanmasın dudaklar.
Açılıp kapanmasın eller.
Ne hocaların ve nede rahiplerin
Sade ve sessiz,
Yalın, gösterişsiz,
Giysilerle dua etmeleri ilgilendirmeyecek beni.
İlgilendirmeyecek bir başka kültürün kucağına itilmiş
Seçkin bir kabilenin kızı.
İçimdeki sızı,
Uyanışım.
Uyanışım,dalan gözlerimdeki o tatlı rüyadan.
Ve o mor dağları geçit vermeyen dünyadan
Ve o dünyadan sana gelişim
Sana seslenişim.
Çünkü bu dünyada ben adadım kendimi sana
Ve biliyorum ki,
Elim eline değince,artar şekerim.
Kurur dudaklarım,
kalmaz ferim
Dizlerimde
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:21 PM
Elveda Gidiyorum
ELVEDA GİDİYORUM
Çığlıklarım boşuna neden bilmem derdimi
Duymazdan geliyorsun dinle bak ne diyorum.
Varmı sorunlarıma yolgösteren bir makam
Çaresiz seni sana şikayet ediyorum
Bekledim ömürboyu elveda gidiyorum.
Hangi saat, hangi gün, hani nerde son durak.
Sen canlar alan usta,ben acemi,ben çırak.
Al her şey senin olsun, sen beni bana bırak.
Sonunda ben kendimi, kendime adıyorum.
Bekledim ömür boyu, elveda gidiyorum.
Sonu ölüm değildi yaşamda amacımın.
Hep içinde yaşadım hayatımı acımın.
Sen izin verdin diye ben hayat ağacımın,
Yeşeren dallarını kökünden buduyorum.
Bekledim ömür boyu,elveda gidiyorum.
Uyanışım seninle, bil seninle yattığım.
Dokunduğum,gördüğüm, her nimeti tattığım.
Adını anıp her gün adımımı attığım.
Yaşamın son demini canımla ödüyorum,
Bekledim ömür boyu, elveda gidiyorum.
Hurafe inanışlar beyinleri yıkıyor.
El olmuş eller ele, eller, ele bakıyor.
Güzel, çirkin oluyor, doğru, yanlış çıkıyor.
Hergün isyanlardayım, sana kin güdüyorum.
Bekledim ömürboyu,elveda gidiyorum.
DİN-SİZİN
Cin ve şeytan hülle, recim, cihat varsa kin sizin.
Hacca gidin, kurban kesin, çöpe atın din sizin.
Var olan şeyler taptığı, bilimden yana somut,
Hümanizm ve laiklik yani benim, dinsizin.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:21 PM
Farkındamısın--Tutku--Kesirli Yaşıyoruz
FARKINDAMISIN
Şimdi seni düşünmekten geçiyor
Aşkların en güzeli.
Kalbin,
İçinde şeytanları olan bir köşktü.
Ve ben yıllarca esir yaşadım bu köşkte.
Anlıyor musun?
Sen ki
Ne sevdiğine huzur,
Ne üzdüğüne teselli verdin.
Sana olan sevgim,
süreklilik kazanır mıydı unutmak olmasa.
Ayakta tutabilir miydim yaşama gücünü,
hayatımda olmanın anlamı olmasaydı.
Yüreğimde taşıyabilir miydim bu kutsal aşkı.
Şimdi bir gönül bahçesi yarattım.
Barınıyor benim gibi sevgililer orada.
Ne sökmemiş bir şafak gibisin aydınlığıma,
ne de kır çiçeklerine küsmüş bir arı.
Zirvesine ulaşılmayan dağınım.
Ölüme terkedilmiş bir kelebek gibisin,
Ellerin sapsarı.
Ve ben hala,
senin tutsağınım.
Farkında mısın?
TUTKU
yine festfudu tuttu kızın
yine hamburger dedi
inatla
düştük yola
marka sapıklığım üstümdeydi
dedim sana bugün
ne pepsi kola
ne de Rus salatalı sandviç
mis gibi döner neyine yetmiyor
üstüne
buz gibi birde ayran iç
bak bizim reklamımızı yapıyor
TV de firarda acun
biz kendi ülkemizde
yiyemiyorken lahmacun
KESİRLİ YAŞIYORUZ
logaritmik parçalara bölünüp
kesirli sayılara döndü hayatım
kalp 160 atar
tansiyon büyük küçük
kimi gün yirmiye beş
gözler sıfır üç elli
kanımda demir binde üç
kimi gün yaşarken beleş
kimi gün tek teselli
sen varsın yanımda
halimden
besbelli
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:21 PM
Farkındamıyız
FARKINDAMIYIZ
Kime ne satmışsak malımız bozuk
Duyarak küçüldük farkında mıyız
Gümrük birliğinden her sene kazık
Yiyerek küçüldük farkında mıyız
Fabrika satıp ta ne yiyeceğiz
Gelen nesillere ne diyeceğiz
Özelleştirince büyüyeceğiz
Diyerek küçüldük farkında mıyız
Kusur kapatırken atarlar maval
Elinde fırçası önünde tuval
Askerlerimizin başına çuval
Giyerek küçüldük farkında mıyız
İçimize akan gözyaşımızı
Hırsımızdan çatılan kaşımızı
Aldığımız borçlardan başımızı
Eğerek küçüldük farkında mıyız
Biz uysak ta onlar uymaz haklara
Yüreğimiz siper oldu oklara
Türk sat ile başımızı göklere
Değerek küçüldük farkında mıyız
Kandırırlar bakmaz alın terine
Ambargo koyarlar yurtta ürüne
Bizde kendimizi aptal yerine
Koyarak küçüldük farkında mıyız
Umutlarda kaybettik belki mizi
Yabancılar çiğnedi ülkümüzü
Devlet mafya el ele halkımızı
Soyarak küçüldük farkında mıyız
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:21 PM
Filistinli Çocuklar
FİLİSTİNLİ ÇOCUKLAR
Tutuklanmasaydın gözlerimde
hissetmeyecektim varlığını.
Tüketseydin acıların yedeğini
yüreğimde isyan çiçekleri açardı
yalnızlığın penceresinde.
Ellerinde kalırken ayrılık
tutulurken güneş
bir gölge düştü uçuruma.
Biraz daha kendini bilmez
plastik mermisinde ölüm.
Şimdi bir yalnızlık üşüyor
bir lastik sapandaki taşta
omuzlamış feryatları yeller
bir tanka karşı durur
ve bir çocuk
unutmak istediklerime sarılır,
bir tankı vurur
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:21 PM
Gel Yanıma
GEL YANIMA
Göz ucu,
gözümde kaşının karası.
Güzelliğin satın almaz hiç bir şey
benim gönlümden başka.
İkimizin de yok beş parası.
Hanım bu yavan akşam yemeğine şimdi
soğandan çek bir ekmek arası.
Soğuk terk edecek birazdan.
Sobada odunlar yanma telaşında,
şimdi tam sırası.
Gel yanıma
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:21 PM
Gelecek
GELECEK
Eritsin potasında düşüncenin
Kaynaşmış metaller gibi özünü
Belki de binlerce döllenmiş cenin
Gösterecek kainatta yüzünü.
Gelecek bir şeyler yaşarken bizden
Ne savaşa yer versin nede kine
Bir düşünüşle geçen içimizden
Ölüm emrini verecek makine
Durduramayacaklar hızımızı
İster din deyin, ister Tanrı deyin
İdare edecekler dünyamızı
Makine bedenler üstünde beyin
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:21 PM
Gelsin
GELSİN
Otur başucuma biraz
Anlatayım yeri gelsin
Göstersin gücünü Tanrım
Şehit erler geri gelsin
Suda asasıyla yaya
Gitmiş bir peygamber güya
Öldükten sonra, dünyaya
Gidip gelen, beri gelsin
Toplum olmuş gizli mayın
İşin olmaz yoksa dayın
Hakkınızı aramayın
Beterin,beteri gelsin
El uzatan aşımıza
Bakmayan gözyaşımıza
Bırakalım başımıza
Bir deli, serseri gelsin
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:22 PM
Gençlik-Saklanmış Eski Tanrılar
GENÇLİK
Delirtir
kendini arzular
devinip içinde sevgi.
Bir gülücükle nokta koyarsın
yüreğinin sesine.
Bir buseye fethedersin
içindeki kaleleri.
Sevginin
engelli parkurunda koşup
suskunluğunuza karışıverir
bir tedirginlik.
Bereketli umutlar ekersiniz
düşlerinize.
Göz yaşlarınıza
sevgiler üşüşür
bakışlarınıza suskunluğunuz.
Yürekleriniz karanfil tarlası yüklü
dokunup hissetmek birde.
Habersiz birikiverir içinizde
geleceğe çığlıklar.
ama siz gene de
ekinler içinde
kırmızı gelinciksiniz
SAKLANMIŞ ESKİ TANRILAR
Bir hayatla özdeşleşen aydınlıkla
bir hayatla bütünleşen karanlığa ne denir.
Yok çaresi bilirim
Ne hayatın ölüme
ne ışığın karanlığa.
Tüm doğayı hapsedip fotoğraf karesine
yavaşlatılmış çekimle
dört mevsim yaşanır.
işte ben oraya gidiyorum
neresi çıkıyorsa şansıma
Selçuk bir müze kenti,
Ayrı bir tarih yaşanır hisarda
insan ötesi sabrın emeği olan
Aheste bir yürüyüşte çevrende
kendini saklıyor eskiden kalma ne varsa.
Dar sokaklara doygun gözler
duvarlar saklanmış yamalı
ardında insanları bu eski şehrin
bu alçak gönüllülük bu tevekkül bu inanç
acıları sağaltıyor nasılsın demek.
Toprak kazanç kapısı
toprak yurt
Ruhuna huzur sinmiş
yorulmuş ilkel çarkta
çamura can veren eller
çanak çömlek
ve ufak çamurdan heykeller
bekliyor kurumayı.
Uzakta bir kadın
ayıklıyor çocuğunun bitini
Çıkıp kerevetine yaslanmış biri
ağzındaki sigarasına
çakıyor kibritini
Serdikleri yaygılar
dirençli yaşamaya
Tanrı idi güçleri
koruyucu heykellerden yaptıkları
oyuncaktı tanrılar
ve tanrılar
alaca karanlığa boyandılar
Şimdi saklanan duvarların ardında
avlusunda tapınak
korkup günahlarından
kesilen adakları paylaşıyordu birileri
Hiç bir şey dilemeden mum yakıp saygı sunan
arıyordu karanlığın ucundaki ışık damlalarını
ne entelektüeldi ne bohem
kuru taş basamağa yüz süren inananlar
beyninin kıvrımlarında beliren söylencelerle
hep tanrı katına ulaşıyordu dua diye
eski bir avluda saklanmış
yamalı duvarlar arkasında.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:22 PM
Gerek
GEREK
Zebuni, bilimde dara
Düşünce okumak gerek
Gönüllü gibi içinden
Coşunca okumak gerek
Aşkın ölünmezliğini
Sevda bölünmezliğini
Sırrın bilinmezliğini
Deşince okumak gerek
Uğursuza verme meyil
Sevdaya, bilime eğil
Öyle veresiye değil
Peşince okumak gerek
Beyinde düşler kurup ta
Aydınlık yola girip de
Bilinmezleri görüp de
Şaşınca okumak gerek
Özünü delip girdiği
Sana ilhamlar verdiği
Göz görüp aklın erdiği
Yaşınca okumak gerek
Taşa çalar batıl seni
Bilim ibadetin fen’i
Herkes içindeki beni
Aşınca okumak gerek
Sözlerden his alır algı
Sevenlere göster ilgi
Canbaba usundan bilgi
Taşınca okumak gerek
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:22 PM
Göz Göre Göre
GÖZ GÖRE GÖRE
Hak yolu deyip de uçkur
Çözülmez göz göre gör
Tanrı aşkına kadın kız
Düzülmez göz, göre göre
Hata kimde ne demeli
Herkes suçunu bilmeli
Uçacak evin temeli
Kazılmaz göz göre göre
Tahrik etme sağı solu
Nedir işin çıkar yolu
Hakaretler dolu, dolu
Yazılmaz göz, göre göre
Yönetirler cambaz gibi
Çalarlar düzenbaz gibi
Bunca vatandaş kaz gibi
Yolunmaz göz, göre göre
Ateşten gömlek giyerek
Allahuekber diyerek
Bilerek ve bilmeyerek
Ölünmez göz, göre göre
Düşün yobazın kastı ne
Çıkar Atanın büstüne
Kırsınlar diye üstüne
Salınmaz göz, göre göre.
Demokrasi almış yara
Ufkumuz görünmez kara
Gizli ödenekten para
Çalınmaz göz,göre göre.
Söyleyim gelmişken yeri
Göster kim sözünün eri
Bizden akılsızdan geri
Kalınmaz göz, göre göre
Neler kime serbest yasak
Derler bir arayıp bulsak
Kanunlarla verilmiş hak
Alınmaz göz, göre göre.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:22 PM
Göz Hapsindeyim
GÖZ HAPSİNDEYİM
Özlemini duyup her saç telinin
Tutsağı olmuşum göz hapsindeyim.
O güler yüzünün, tatlı dilinin
Tutsağı olmuşum göz hapsindeyim
Bir düşün ne oldu, bana yardımın.
Dert ortağı olurmusun derdimin.
İçim cezaevi, kendi kendimin
Tutsağı olmuşum, göz hapsindeyim.
Neler getirecek bana yarının,
İçinde ben varım gözyaşlarının.
Sonunda çaresiz bakışlarının,
Tutsağı olmuşum, göz hapsindeyim.
Sonuna mı geldik aşkta mevsimin.
Sevmeyen söz verip eder mi yemin.
Bana duyacağın nefretin kinin,
Tutsağı olmuşum, göz hapsindeyim
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:22 PM
Gözler
GÖZLER
Bir buse verir gibi kor parçası düşüren
Belki de yüreğinde sevda çırası gözler
Daha çok mahkum kılan, pekiştiren, pişiren,
Esir eden kendine, kimin marası gözler
Saz elde gezer aşık gözlere türkü söyler
Bakışı düşte eyler,sevdayı başta eyler.
Hüzünlü yalvarışla meftunken elde meyler
Gelir vurgun yemeye, şimdi sırası gözler
Belki de ilk baharı yaşatırken kışlarda
El emeği göz nuru,yansımış nakışlarda
Çok şeyler anlatırken manalı bakışlarda
Kuzgun karası değil, zeytin karası gözler.
Gün gelir anılarda okunan yazı gibi
Gün gelir hayalinde bir peri kızı gibi
Her şey geçer zamanla bir ince sızı gibi
Belki unutulmayan gönül yarası gözler
ACI PATLICANI
Kaderime hep şer yazmış, ırağı.
Dinlemez ki felek, Şeytan çırağı
Nasır tutmuş dertler derdin üstünde
Çalmaz acı patlıcanı kırağı
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:22 PM
Gözlerinde Ay Tutulacak-Dalarım
GÖZLERİNDE AY TUTULACAK
Bir kere güleceksin
İçim ısınacak baktığımda gözlerine
Gözlerimde gezecek gözlerin
Kendine mahkum olacak sevdan
İçinden gelip
Bir selam vereceksin
İsmimi söyleyeceksin merhaba deyip
Uzatacaksın ellerini
Varsa öyle sıkılacak
Dostça eller
Varsa öyle kolay tutulacak
Hayatımın akışını sana çevirip
Bedensel hazda bulmalıyız sevgiyi
Aydınlığa yürümeliyiz aydınlığa
Kendi içimizde saklı hayatın mucizesi
Biliyorum gene de
Küs kalacak umutlarımız yarınlara
Bütün dünya girecek aramıza
Güneşler girecek güneşler
Gözlerinde ay tutulacak
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:22 PM
Gözlerini Kaçırma
GÖZLERİNİ KAÇIRMA
Ulaşılmaz yapıp kendini bana
Bir umut ver her gün zehir içirme
Çevirme gönül köşkünü bir hana
Beni sırat köprüsünden geçirme
Atma göz yaşınla beni sıkılıp
Yedi koldan ırmaklara dökülüp
Kıvrım, kıvrım ovalardan bükülüp
Falezlerden denizlere uçurma
Seçmişim seninle hayat yolumu
Tut sımsıkı ellerinle elimi
Ne olur sar kollarınla belimi
Gözlerini gözlerimden kaçırma
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:22 PM
Gülüşün
GÜLÜŞÜN
Bu senin hamurun özelliğinde
Sanki can içinde candı gülüşün
Boğazın doyumsuz güzelliğinde
Bütün tabiata sindi gülüşün
Her busende orkideler açarken
Düşlerimde hayalini seçerken
Bakışını yudum, yudum içerken
Rakı mezesine döndü gülüşün
Gönlü sevdasına uzandı gülüp
Canlandı busenle yürekler ölüp
Katık yapar gibi ekmeği bölüp
Soframda yemeğe bandı gülüşün
Nasılsa sicilde aşkımız yuh ta
Sevdamız yürekten derin bir oh ta
İşlenmiş güneşe karşı günahta
Gölge gibi suya indi gülüşün
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:22 PM
Gün Batımı
GÜN BATIMI
Bir gün batımın da sen
Işıktın denizin en koyu laciverdinde
Kuyruklu yıldız gibi balıkçı teknelerinin
Bir gün batımın da sen
Balıkçı teknelerinin ardında fenerdin
Bir söner,bir yanardın
Dalgalarında denizin
Ve sonra kayboldun
Azman bir geminin güvertesinden
Bir yıldız gibi karanlığın ufkunda
Şimdi gitgide yaklaşan
Ve bir yıldız kümesi gibi
Denizin ortasında duran
Ve kuduran
O inatçı dalgalara karşı
Denizi yarıp gelen
Bir azman ışık kümesi
Ve şimdi renkli bar ışıklarından
Denizde raks eden yol,yol
Azman bir gemiye uzanmış
Işıktan koridor.
Renkler koşuşuyordu
Lacivert karanlıklarda
Ve renkler oynaşıyordu.
Bir gün batımın da sen yoktun.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:22 PM
Hasret Kendime Yabancı--En Güzeli
HASRET KENDİME YABANCI
Gözlerin bir dolunay gibi
sevişiyordu karanlığında gecenin.
Ne zaman üşüse bakışlarım
gözlerin ısıtır içimi sonra.
Karanlıklar uyur gözlerinde yakamozların
ve ayrılığına sevdalanırım karanlığın.
Şimdi bir renkler savaşıdır başlayan
maviye kurşun sıkar karanlık.
Şimdi kimi yerlerde beyazlara ölüm
yeşile ağıt var.
Şimdi bütün yükü omuzlarımda dünyanın
renklerini taşıyor karanlığa.
Şimdi bir savaşa durdu doğa
göz yeşili yapraklara bahar geldi.
Islak bakışlarından
yıkanmış bütün renkleri sokakların.
Odalara girmiş güneş günaydınlarla.
Oturmuşsun yüreğimin baş ucuna
hayatın renklerini dokuyoruz bakışlarla
türkü türkü.
Ateş böceği fırtınasındayken gece
gel aya yaslanalım.
Anıları dikelim güneşin bahçesine.
Hadi gel gelecekleri görelim gözlerde
filiz filiz açmaya durmuş.
Hadi gel dalgaları görelim sisli ufuklardan
köpük köpük kıyıya vurmuş.
Sitem edebilir misin dağlara
küsebilir misin bulutlara öfkelenip.
Nasıl paylaşıldı şu ömürler
nasıl satıldı haraç mezat.
Bulunma bir serzenişte
öykünme böyle çaresizliğine.
Bana ne kaldı şu anda dünden.
Gene gurbet çiseledi sabahın ilk ışıklarında
gene ayrılıklara uzandı ellerim.
Gene kulaklarımda geçmişin feryadı.
Bir günde bitirme şu hasreti gel.
Şimdi sizlerle yarınlar en güzel
en renkli olmalı yaşamanın tadı.
Gözlerime yeni bir dünya düşüyor
değince hasrete ellerim.
Avuçlarıma
acıların düşüyor.
Göz bebeklerime
her dokunuşta sevinç.
Ağlamalarından hüzün fışkırır
hayatın bin bir renginden umut.
Umudun çocuk çığlıklarından aydınlık.
Böyle mi bitsin isterdin
aynalar tedirgin baktığımda kendime
kendime baktığımda kilitlenir
gözlerime gözlerim.
Ben miyim bu yabancı
yüreğimin kafesinde kendime.
EN GÜZELİ
Eti benim kemiği benim dedi
yaramaz bir çocuk oldu özgürce.
Yıktı kumdan kalelerini.
Bereketli bir yağmur gibi yağdı
sevgi tarlalarına.
Boy attı
taze bir filiz gibi delip toprağı.
Kimi zaman duyguları emip içine
büyüdü biraz sevda katıp hayatına
güneşin sıcaklığını yükledi omuzlarına
İçinde umutları
ve ışıldayan kuzey şafağı bakışlarıyla
ne güzel ağırladın insanlığı
hoşça kal demeye dilim varmıyor çocuğum.
Eti senin kemiği benim dediler
Koparılmış bir çiçek gibi düştü avuçlarına
İşine son verilmiş insanların yüreği gibi
attı yüreği.
Çaresizliğin suskunluğuna bürünüp
korkunç çareler kuşattı düşlerini
Her biri bir kurtuluş oldu
her biri bir kaçış kendinden
Açlık taştı çocuksu bakışlarından
Çaresizliğe dönüştü ne varsa dünden
Kesildi umudunun yolu
yalan rüzgarlarıyla döndü
yel değirmenleri.
Alın teri öğütüldü dişli çarkında hayatın
Sermayesi göze battı
Demek ki emilecek daha çok kanı var
Uşak oldu patronuna
Eti senin kemiği senin dediler
Kim vurduya gitti zavallı
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:22 PM
Hayat
HAYAT
Her yükü kaldıramaz insan kemikten etten
Beden görürse azap yaşam cana tak eder
İnsan dürüst olursa korkar mı kıyametten
Kötü geçmişin seni böler un ufak eder
Doğrudan yana olsan kim gücenir kim küser
Hep kendine yontma sen sapı sendeyse keser
Halkı mutlu edecek bırakmışsan bir eser
Yerleşir gönüllere, o sevgiyi hak eder
Mevlana gibi sende desenki herkese gel
Çıkarcılara değil, topluma bağlasan bel
Olsan emekten yana düşküne uzatıp el
Yaptığın her iyilik seni nur u pak eder
Gerçek geriye kalan, yoksa dünya bir handır
Peşinde olur herkes bir gör ne üz ne kandır
Bir kez güvensin sana yaptığına inandır
Seveni, sevmeye gör gönlünde tutsak eder
Gönlü bahar olanın olmaz mevsimden güzü
Karanlığa inanan gece yapar gündüzü
Güler mutlu olanın aşktan sevgiden yüzü
Bilki kötü herkesin ardından nifak eder
CEYLAN DERİSİ KOLTUKLAR
Fırsat ele geçmişken söyleyemem yer, şeyde
Sorsan kim yedi başka, kem, küm eder der şeyde
Çılgınca ödenekler ayrılır teşrifata
Yetim hakkı yenilir, keyfe keder herşeyde
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:22 PM
Irak
IRAK
Tanrım yeter sınadığın ben kulun
Fakir satılmışım, gözlerden ırak
Yolundan bile geçmedim okulun
Tutulmuşum mutlu azlardan ırak
Ne saklı kentlerde kayak yaparım
Nede zengin sofralarında varım.
Boz bulanık suyumu yudumlarım.
Kadehlere konmuş buzlardan ırak
Hazinesinden vermezdi kısardı
Çevremi amansız yoksulluk sardı
Bir tek güvendiğim yaradan vardı
Ne yapalım oda bizlerden ırak
Sabır çekip sıktıkça dişimizi
Aksilikler bırakmaz peşimizi
Hep yokuşa sürerler işimizi
İnişlerden ırak, düzlerden ırak
Kimlere inanmışım insan sayıp
Yalanlar üstüne dizdiler ayıp
Ne varsa bilinen gerçekler kayıp
Tutulmuşum doğru izlerden ırak
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:23 PM
İçimdeki Suçlu
İÇİMDEKİ SUÇLU
bir iz sürüyorum içimdeki suçluya
hep sen çıkıyorsun karşıma apansız
ne bilinen bir sonu var yaşamın
ne bilinen bir başı
sen içimdeki yabancı
senin zamansız
içinde tutsağındım
senin mekansız
zirvesine çıkılmayan dağındım
seni dinsiz imansız
sen bir sevinç sen bir gözyaşı
hani umutlarına adağındım
sen bir sabır taşı
hani seyre yen gözündüm
boğazında düğümlenen aşın
uçuklayan dudağındım
hep senin hamallığını yapıyorum
yüreğimde taşıyıp
sen içimde en sancılı doğumdun
ben sana tapıyordum
sen şer defterlerimi düren solum
sevaplarımı yazan sağımdın
dikenimdin
ağacımda budağımdın
göbek bağımdın
hani ben senin varındım,
hani yoğundum
şimdi kalbim boş
daha çok özgürüm eskisinden
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:23 PM
İşin zor-İçimdeki Suçlu
İŞİN ZOR
Senin işin
babadan kalma
senin işin avanta yağma
gülerken altın dişin
bakarken
gözlerinin kör kuyusu görünür
senin işin
kinin nefretin yaralarını kaşımak
binmek ezilenlerin sırtına
Senin işin zor be hemşerim
kolay değil vebal taşımak.
Benim işim kolay
hamalım yük taşırım.
Benim işim her yerde bol
minnet ettirmez kimseye
özgür bağımsız başım.
Yüreğim emek yüklü.
Benim işim emeğim.
Yok içimde gelecek korkusu
Aşım
zeytin ekmek
ve su
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:23 PM
İyiler-Kötüler
İYİLER- - KÖTÜLER
Her yükü kaldıramaz insan kemikten etten
Beden görürse azap yaşam cana tak eder
İnsan dürüst olursa korkarmı kıyametten
Kötü geçmişin seni böler un ufak eder
Doğrudan yana olsan kim gücenir kim küser
Hep kendine yontma sen sapı sendeyse keser
Halkı mutlu edecek bırakmamışsan eser
Böylesi insanlara ne söylense hak eder
Mevlana gibi sende desenki herkese gel
Çıkarcılara değil topluma bağlasan bel
Olsan emekten yana düşküne uzatıp el
Yaptığın her iyilik seni nur u pak eder
Gerçek geriye kalan, yoksa dünya bir handır.
Peşinde olur herkes bir gör, ne üz, ne kandır.
Birkez güvensin sana yaptığına inandır.
Seveni sevmeye gör, gönlünde tutsak eder.
Gönlü bahar olanın olmaz mevsimden güzü
Karanlığa inanan gece yapar gündüzü
Güler mutlu olanın aşktan sevgiden yüzü
Bilki kötü herkesin ardından nifak eder
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:23 PM
Kader Niye Yazılmış
KADER NİYE YAZILMIŞ
Mademki imtihana tabi tutulacaktık
O zaman kader niye yazılmış insanlara
İstemiyorlar ama tanrı istiyor diye
Dertler reva görülür ezilmiş insanlara
Bir kapat gözlerini neler var iç dünyanda
Günahı olmayanlar var mı ki hiç dünyanda
Suç işlemiş insanlar sevaba aç dünyanda
Biz doğmadan sınırlar çizilmiş insanlara
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:23 PM
Kimi Kime Şikayet Edeyim Ben
KİMİ KİME ŞİKAYET EDEYİM BEN
Dindirmedi içimdeki acını
Kimi kime şikayet edeyim ben
Gün güne kaybediyor inancını
Kimi kime şikayet edeyim ben
Doğan kullarının rızkı elinde
Açlıktan ölenler alem dilinde
Bir çare bulunsun dostlar gelinde
Kimi kime şikayet edeyim ben
Sel felaketinde ölenler onlar
Var mısın, yok musun bilenler onlar
Bilse de her şeyi yalanlar onlar
Kimi kime şikayet edeyim ben
Derler bu gelirle nasıl geçinek
Önlerinde yok ki başka seçenek
Verdiği bir sarı öküzle inek
Kimi kime şikayet edeyim ben
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:23 PM
Kimse Kulak Asmıyor
KİMSE KULAK ASMIYOR
Bu kötüye gidişin bir sebebi
Var diyorum kimse kulak asmıyor
Hayatı felce uğratır yağacak
Kar diyorum kimse kulak asmıyor
Kredi verdin önüne gelene
Ağlayan var hayır gelmez gülene
Bilmediğini ne olur bilene
Sor diyorum kimse kulak asmıyor
Yalnız gençliktir varımız yoğumuz
Sırf kendini düşünüyor çoğumuz
Eğitimde dinde çağdaş ufkumuz
Dar diyorum kimse kulak asmıyor
Ne zaman, nereye kimler gelecek
Kimler örtülüden para verecek
Bu bilgiyi yalnız başkan bilecek
Sır diyorum kimse kulak asmıyor
Nöbet değiştirip bırak yerini
Halkım seçer sen üzülme birini
Bastırılmış yokluk zincirlerini
Kır diyorum kimse kulak asmıyor
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:23 PM
Korkuyorsun
KORKUYORSUN
Şerareyim akarım yürekleri burkupta.
Gözleri kör edecek, arkımdan korkuyorsun
Korkumu belli etmem, korktuğumdan korkupta
Korkuma yenik düşen,korkumdan korkuyorsun.
Sevda zengini olur, beni aşkında bulan.
Kırgınlığım var ama, özlemeyişim yalan.
Bedduası yok, dinle, içinde sitem olan
Seni biraz kıracak, şarkımdan korkuyorsun
Gidişini düşünür, sevinmem gelişinde
Ben derbeder yaşarken, birbak, herkes işinde
Kahrımdan içiyorum sürüklenip peşinde
Dağılacak evimden,barkımdan korkuyorsun
Sevgin merhemdir bilki acımın yarasında.
Sana olan bağım var aşkımın darasında
Kalmış'sın, düşüncemin dişlisi arasında
Seni,un ufuk eden, çarkımdan korkuyorsun
Gönüllere taht kurdun, gönülde kalmadığın.
Nasıl zevktir bilinmez, içinde olmadığın.
Anlaşılan keşfedip, kimsede bulmadığın
Benim, ellerle olan farkımdan korkuyorsun.
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:23 PM
Kriz çıkıyo
KRİZ ÇIKIYOR
Şu bizim mecliste Cumhurbaşkanı
Kitabını atsa kriz çıkıyo
Biri, niye böyle yaptın der gibi
Kaşını bir çatsa kriz çıkıyo
Bir şeyler demiyor her şeyi bilen,
Nedense onlardır gene son gülen,
Suçlunun suçunu üstüne alan,
Bülbül gibi ötse kriz çıkıyo
Umudunu çaldıranlar ölmeden,
Çile çeker, çileleri dolmadan.
Halkın çıkarını kimse bilmeden,
El altından satsa kriz çıkıyo,
Kimi çiçek sular koşarken aşka.
Kimi çıkmak ister iki kez köşke.
Kimi A.E.T den değil de başka,
Doğru yoldan gitse kriz çıkıyo.
Durumu zenginin durumu gibi,
Yorumu yetkili yorumu gibi,
Soygunu sigorta kurumu gibi,
Hortumlayıp batsa kriz çıkıyo.
Başkasının işi için koşarda,
Dostu çelme takar bilmez düşerde.
Eşi için değil, gözü dışarda
Başkasıyla yatsa kriz çıkıyo.
Esnaf Muşta, Amasya da, Çorumda ,
Açız diyor çocuğumda, karımda.
Vergisini ödeyemez durumda.
Kasayı fırlatsa kriz çıkıyor.
Vatandaş vazgeçti etten, kaşardan.
Zora düşen iş istedi Taşardan.
Doktor korkar oldu Durmuş Yaşardan.
Bakanı bir itse kiriz çıkıyo
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:23 PM
Kuş Gribi
KUŞ GRİBİ
her sene
bir hayvan katliamı bayramı yaşanır
çifte sürülen öküz
ağzı süt kokan kuzular
koçluğunu yaşayamamış koçlar
süt veren ölüm için buzağı veren inek
biriniz hastalanınca şaptan
hepiniz öldürülürsünüz
kurunuz yaşa karışır
ölüm yanlarınız ağır basar
kuyrukta kurbanlıklar kesilmeye.
kaçanlar kurtulamaz
katliamlar kuyrukta.
ne koyunlar gitti
ne danalar ne develer
hayvanlar öldü
biz bayram yaptık
bir tomurcuk gül gibi
bir öpücük düşmüştü gagasına civcivin
civcivi seven bir çocuktan
sen kesilmeye büyürsün civciv
tavuk olup
kazanç kapısısın insanların
kimi zaman yaşamın kundaklanır
sarmışsa yurdumu
kasıp kavurmuşsa hele grip
Canlı canlı gömülür toprağa.
Diri diri yakılır gözyaşları.
Ne tavuklar gider
ne horozlar hindiler sayısız
Her yerde can pazarı.
Ölümler karışır çeşit çeşit.
Yalnız bizde ilkellik.
Yalnız bizde her taraf
can hır aş mahşer yeri.
Yalnız bizde ölümün kaderi
biraz daha vahşi
biraz daha acımasız
biraz daha beterin beteri.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:24 PM
Layık Gördüler
LAYIK GÖRDÜLER
Fak-Fuk deyip bizden kesilen bize
Fakını -Fukunu layık gördüler
Üstelik onlardır kasılan bize
Zıkkımın bekini layık gördüler
Onlar akıllı ya, bilipte bize
Yüzlerce parçaya bölüpte bize
Doksandokuzunu alıpta bize
Yüzün birtekini layık gördüler
Fazla hak istemek çok ayıp bize
Hiç çıkmasın sesiniz deyip bize
Karenin karesini yiyip bize
Karenin kökünü layık gördüler
BEYİN YIKAMA
Atıp ta kafamızdan en güzel fikirleri
Karşı devrime dönen düşünceye adadık
Esir düştük nedense belliyken zikirleri
İçimizde yeşeren duyguları budadık
SONSUZA KALIŞ
Nasıl bir duygudur sonsuz uykuya dalışın
Son defa atışı kalbin, son nefes alışın
Ve nasıl bir bilinmeyenki yaşamla ölümün
Sonsuzluğunda bilinmez sonsuza kalışın.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:24 PM
Mavi Issızlık-En Güzeli
Mavi ıssızlık
Mavi ıssızlıkta haşin dalgalar
göz perdemin skalasında.
Ucuz göz emeğine ivme katmış bakışlar
bu yalnızlıkta.
Ya düşüncemdeki tepkiler
deniz dalgalarıyla kıyıya vurur
susar denizin öfkeleri.
Sihirli bir değnek değmiş.
Koskoca Akdeniz sanki
rüzgara boyun eğmiş.
Hüzünlü bakışların gelgitlerinde
bir öyküsü var gözlerin
bir yetse gücü anlatabilmeye.
Neler söyleyecekler sen anlamasan da dillerini.
Onlarca mavi ıssızlıkta sessiz dalgalar
döverken sahilleri yavaş yavaş.
Rotamız kıyıdan Kuşadası Marmaris Kaş
ve sonra tornistan geri.
Deniz çarşaf gibi
Ne döşümüze vuran yel
ne zemheri
soğuğu.
Hava öylesine kıvamında
tutamıyorum kendimi.
Asılacağım küreklerine sandalımın
bir mavi yolculuğa çıkacağım
İzmir İstanbul.
Seni geride bırakacağım
Kuşadası Marmaris Kaş.
Kimi zaman yeşil gezgini olacağım
kimi zaman mavi.
Yanımda uyku tulumum
baş ucumda pusulam.
Dalga köpüklerine karışmış çilem, sızım.
Özlemimi gideriyorum yıldızlar altında uyuyup.
Şimdi bir tanrı var yanımda
bu koskoca okyanusta yalnızım.
EN GÜZELİ
Eti benim kemiği benim dedi
yaramaz bir çocuk oldu özgürce.
Yıktı kumdan kalelerini.
Bereketli bir yağmur gibi yağdı
sevgi tarlalarına.
Boy attı
taze bir filiz gibi delip toprağı.
Kimi zaman duyguları emip içine
büyüdü biraz sevda katıp hayatına
güneşin sıcaklığını yükledi omuzlarına
İçinde umutları
ve ışıldayan kuzey şafağı bakışlarıyla
ne güzel ağırladın insanlığı
ne güzel aydınlattın
hoşça kal demeye dilim varmıyor çocuğum.
Eti senin kemiği benim dediler
Koparılmış bir çiçek gibi düştü avuçlarına
İşine son verilmiş insanların yüreği gibi
attı yüreği.
Çaresizliğin suskunluğuna bürünüp
korkunç çareler kuşattı düşlerini
Her biri bir kurtuluş oldu
her biri bir kaçış kendinden
Açlık taştı çocuksu bakışlarından
Çaresizliğe dönüştü ne varsa dünden
Kesildi umudunun yolu
yalan rüzgarlarıyla döndü
yel değirmenleri.
Alın teri öğütüldü dişli çarkında hayatın
Sermayesi göze battı
Demek ki emilecek daha çok kanı var
Uşak oldu patronuna.
Eti senin kemiği senin dediler
Kim vurdu ya gitti zavallı
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:24 PM
Merhaba
MERHABA
Küs kalma dosta deyip hu
Sözden merhaba merhaba
İnsanım ben belki de bu
Yüzden merhaba merhaba
İlham alırım bakıştan
Bir gül desenli nakıştan
Gönlüm bahar kara kıştan
Yazdan merhaba merhaba
Dosta sofra kuranlara
İçimize girenlere
Hatırımı soranlara
Bizden merhaba merhaba
Aklını bana takışla
Yer ettin gönlümde kışla
Nazar etmeyen bakışla
Gözden merhaba merhaba
Gözlerindeki ışıktan
Yüzündeki buruşuktan
Alnındaki kırışıktan
İzden merhaba merhaba
Yaşama nedenin haklı
İçinde gelecek saklı
Can evinde sevgi yüklü
Özden merhaba merhaba
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:24 PM
Mülteciler
MÜLTECİLER
I
mülteciler
ümit tacirlerini bekler sabırla
hep çaresizlikler yol göstermiş umutla birlik olup
gözbebekleri dayanıyor kendi içlerinde acıya
göz bebekleri dayanıyor uykusuzluğa
umurunda mı umut tacirlerinin
vicdanları yanacaksa
karanlık loş otel odalarında
elleri kenetli parmaklarıyla
acıları tadıp dertle uyanacaksa
ensesinin altına yastık yapıp kollarını
yatarlarken
umurunda mı
gözleri fır dönüyor tavanda
gözleri tedirgin yaşam çilesi vurmuş
gözler ki acı pınar
ıslatır mendillerini damlalar bir bir
yüreklerinde parçalara bölünür gözyaşları
çile çiser
kara deliklere emilirler
ölü yıldızlar gibi
efkarları karışır öfkeye
kıl keçenin tüyü dalarken tenlerini
uzandıkları şilte ter kokusunda
bu gurbet ellerinde
terk etmiş
umut tacirleri
perde arlığından dikizler sokakları
ve bir gün baskın yapılır
ansızın köhne otel odalarına
yalnız yüreklerinin sesini
siperlerdeki bir çok göz ve kulak
nasıl dinleyecekler tutup ta nefesini
gizli geçitlere açılır odalar
kaçak hayat kadınlarıyla iç içe
dudaklarında beddua
dudaklarında ileniş
ve bir maceranın sonu bu
başlamadan bitiş
II
umut tacirleri geliyor
umuda teslim olacaklar ellerini kaldırıp
kelle başı on bin dolar veriyorlar
geçmiş hayatlarının yorgunluklarında
omuzlarında taşıyarak geleceği
çoluk çocuk aç perişan
sahil boylarında sefil
umut tacirleri
doldurmuş hurda bir gemiye mültecileri
kimi uzanmış karanlığa
kimi pencereleri demirli bir aydınlığa bakıp
ölümüne yelken açılmış denizlerde
kendi dilinden ağıtlar yakıp
türküleri ıslanırken dudaklarında
gök kuşağının yedi rengi gibi
şimdi yedi derdi düşünüp
düşlerinde taşıyorlarken
gideceği şehirlerde
düşlerinin peşinde koşacaklar
şimdi bu derya
belki yoksulluklarının mezarı olmadan
her adrese çıkan yürekleri
her yumruğa açık döşleri
her zincire uzanan kollarıyla suskun
haykıracak ses mi kalmış bağırsın
hal mi kalmış hasret türküsü söyleyecek
şimdi aşkta sevda yerine dert döllenmiş
hasretine katlanırlar yarınları beklemenin
tokuç alınlarından akıttığı terlerle dinlerler
umut tacirleri:
“işte şu karşı ışıklar ineceğiniz yer
buraya kadar bizim işimiz” deyip
terk ederler su alan gemiyi
motorlu bir sandalla
geride terkedilmiş
yasaklı diyarlarda tutsak
mülteciler kalır
şimdi sağ kalma endişesi
içlerine bomba gibi düşer
ölümüne teslim olmuş
onlarca yürek
ve sahilde yanlarına
leş yiyen akbabalar gibi üşüşür
'çokları ölmüş
yarı baygın mültecilerin'
eli silahlı muhafızlar
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:24 PM
Nasıl Birisi
NASIL BİRİSİ
Maya tutmaz kabul görüp zikirin
Derviş dergahına girmez ki senin
Yoksulluğa çare olmaz fikirin
Aklın güzel şeye ermez ki senin
Hangi şöhretine yapılır şölen
Hani göster var mı uğrunda ölen
Hatır için bile çalışan kölen
İbadetinde yüz sürmez ki senin
Kulak verme içinden gelen sese
Kaçar senden sevgi nefes nefese
Göğüs denen aşka açık kafese
Gönül kuşun bile girmez ki senin
Ayırmadın samanını sapını
Sevdalarda çözdün uçkur ipini
Günahlara açık tutun kapını
Limanında sevap durmaz ki senin
Tanrı kaderini yazdı yazalı
İçki içtin her gün sofran mezeli
Tedirginlik konvoyunda güzeli
Gizemli gözlerin görmez ki senin
Küstürdün herkesi tavırlar takıp
Ocaklar söndürdün çok canlar yakıp
Alçak gönüllere düşmanca bakıp
Dostlara selamın varmaz ki senin
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:24 PM
Ne Zor İmiş
NE ZOR İMİŞ
Öneriler yanlış,karışık çözüm.
Önce kolum gidecek, sonra gözüm.
Bizlere gelişi kolayda, bizim.
Varışımız ne zor imiş A.B ye
Başka devletler öz, bizler elde bir
Uygulanmış bizlere şiddet, cebir
Karambole getirip‘te binde bir
Vuruşumuz ne zor imiş A.B ye
Hangi devletler çıkacak arkayı
Almasak ta olur A.B markayı
Onlardayken ipin ucu hırkayı
Örüşümüz ne zor imiş A.B ye
Hatalarının oluyor aması
Ara bulur,gönderirler Toması
Çifte standartlar uygulaması
Soruşumuz ne zor imiş A.B ye
Canbaba der demek dolmamış çilem.
Susturuyorlar etsek iki kelam.
Peki ağam, peki paşam deyip de selam
Duruşumuz ne zor imiş A.B
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:24 PM
Nerdesin
NERDESİN
Susarsa dudaklar bakışlarında
Gözlerin gözümde erir nerdesin
Atma çelişkiler içine beni
Sabırlar nereye varır nerdesin
Hani geleceğin günler yakındı
Yağmalanmış zaman cana dokundu
Sabah ezanları çoktan okundu
Saat beş buçuğu vurur nerdesin
Hep sıçrarım saat tamda yarımda
Hayat gele düşer gele zarımda
Yeni filizlenmiş damarlarımda
Aşkın ilk bahara yürür nerdesin
Her an ben kendimi sende bulurum
Her zerreni her nefeste solurum
Anıları görür gibi olurum
Hayalin karşımda durur nerdesin
Sancılar çatlayıp uykumu bölme
Bahar kışa dönüp üstüme gelme
Hasret türküleri geceden kalma
Tesellide huzur verir nerdesin
Senden bir haberi sözü izlerim
Derin aşkı yüreğimde gizlerim
Düşünemiyorum nasıl gözlerim
Senden başkasını görür nerdesin
Şimdi anılarda Antalya Side
Tandır etli ekmek kıymalı pide
Konya’da hasretin büyür gitgide
Gözler hayalini görür nerdesin
İçimize şeytan bir ateş yaktı
Güneş, ay dururken yıldıza baktı
Yağmurlar sel olup mayısa aktı
Umut hayalleri sürür nerdesin
Bahar sensiz yaza boyun büküyor
Ağaçlar zamansız yaprak döküyor
Horozlar ötüyor şafak söküyor
Dağlarda çakallar ürür nerdesin
Böyleymiş yaşamak vay be diyorum
Bende onur kötü huy be diyorum
Artık ümidimi kaybediyorum
Gözlerimde yaşlar kurur nerdesin
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:24 PM
Nokta
NOKTA
Düşlerimin sırça saraylarında
Yaşamımı adadığım
Sen ne kürkçü dükkanısın
Ne ben tilki.
Sen ormanımı yakıyorsun yüreğimdeki
Bir kuru anıza kibrit çakıp
Dönmezdim belki
Kıvılcımlar sıçramasa gözlerinden
Biliyor musun?
Gün güne ölüyorum avuçlarında.
Hasat dönemine kalıyor acılarım.
Yeni bir umuda ancak filizlenir gelecek
Ben ki dokunulmazlığımın zırhına bürünüp
Çıkmaz bir sokakta
Bir bilinmezliğin sonsuzluğunda kaybolurum.
İlk defa boyutsuzum,
Ve ilk defa bir nokta.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:25 PM
Nutuk
NUTUK
Sayın vatandaşlarım, öhhö öhhö.
Köprünüz yok, reyiniz var biliyom.
Öyle değel midir, dediler he! .. he! ..
Neyiniz var, neyiniz yok biliyom.
Muhtarınız böyük bir ulu kişi
He deyin burada bitirin işi.
Mecliste abeyi, köyde gardaşı.
Cesur zengin beyiniz var biliyom.
Yolunuz çamurdan geçilmez imiş
Hökümet yaptırmaz diye kim demiş
Söyle len Murtaza, söyle len Memiş.
Yemyeşil bir beldeniz var biliyom.
Devletimiz okutup küçükleri
Sırtınızdan atacaaz yükleri
Bizim gibi değerli böyükleri
Sevip sayan huyunuz var biliyom.
Yanınızdayız son nefesimizde
Biz olalım çıkacak sesinizde
Sizlerinde böyük meclisimizde
Bizim gibi dayınız var biliyom.
Köylüye gredi dirsen bizde var
Emme irey dersen o da sizde var
İlkbahar var, sonbahar var, yaz da var
Çeşmeniz yok, caminiz var biliyom.
Yar vurmuşu gurbet ele göçtüren
Yel vurmuş Iraza şifa saçtıran
Kel Durmuşu böyük adam seçtiren
Çok değerli köyünüz var biliyom.
Kimler ermiş görüp bizleri ayan
Dinnemeye gelmişler yorgun yayan
İçer hastalığa çare arayan
Derde derman suyunuz var biliyom
Aha burda ne dirseniz ben varım
Yolunuz burdanmı geçer annarım.
Meclise seçtirecek gurbannarım
Bize yeter sayınız var biliyom.
Değil akrabanız hısmınız için
Vallah inanmayan gısmınız için
Bizler için değil hasmınız için
Yolunacak tüyünüz var biliyom.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:25 PM
Öğreetmenim
ÖĞRETMENİM
Kişilik kazandırır bize gelecek verir
Kimi gün ikaz eder doğru yolu gösterir
Bilginin potasından sözler dökülür erir,
Yanıtlar içtenlikle sorumu öğretmenim.
Yanlış inanışlarla insan doğrudan sapar
Gerçek öğretilmezse ateşe puta tapar
Özveriyle çalışıp, nasıl bizlere yapar
En güzel anlatımla yorumu, öğretmenim.
Mutlu gelecek için ne varsa sorulacak
Nesiller yetiştirir rekorlar kırılacak
Çağdaş bilim yolunda hedefe varılacak
Başlıbaşına bilgi kurumu öğretmenim.
Her adımda rastlarız Atatürkten izlere
Onun düşüncesinde yeşeren filizlere,
Bir bak..Neler oluyor açıklıyor bizlere
En basit misallerle durumu öğretmenim
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:25 PM
Rol Yapıyoruz
ROL YAPIYORUZ
Sıska bücür devmiş gibi
Yaratmış rab övmüş gibi
Sevmesekte sevmiş gibi
Hayatta rol yapıyoruz
Rab vermese vermiş gibi
Doğru yol göstermiş gibi
Ermesekte ermiş gibi
Hayatta rol yapıyoruz
Az verirsin çokmuş gibi
Birvarmış biryokmuş gibi
Aç gezeriz tokmuş gibi
Hayatta rol yapıyoruz
Kanmasakta kanmış gibi
Kirliysek yıkanmış gibi
Anmasakta anmış gibi
Hayatta rol yapıyoruz
İçmesekte sarhoş gibi
Çirkinsek göze hoş gibi
Dert küpü olsak boş gibi
Hayatta rol yapıyoruz
Kızmasakta kızar gibi
Yazmasakta yazar gibi
Olmasakta sezar gibi
Hayatta rol yapıyoruz
Gezmesekte gezer gibi
Güçsüz ama ezer gibi
Medyumumuz sezer gibi
Hayatta rol yapıyoruz
Akılsızsak bilmiş gibi
Yaşasakta ölmüş gibi
Gülmesekte gülmüş gibi
Hayatta rol yapıyoruz
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:25 PM
Sabahat
SABAHAT
Öyle şamataydı öyle gırgırdı
Bizim mahallenin dulu Sabahat
Estetik yaptırıp gerdan gerdirdi
Küfürbazdı deli, dolu Sabahat
Göbek atan Aysel, Keziban,Mine
Satılmışın kızı yamuk Emine
Beraber arkadaş ama kimine
Pekmez diye satar balı Sabahat
Nerde yakalarsan orda öpersin
Bir şey anlatsa gözyaşı dökersin
Pazartesi gezer yersin içersin
Gelirim der gelmez Salı Sabahat
Hayattan yakınır der para yetmez
Gidelim de derki olur fark etmez
Anasının gözüdür belli etmez
Kimseye koklatmaz gülü Sabahat
Onu gören gençler ıslık çalardı
Kimi ah anam der düşe dalardı
Yüz bulamaz çoğu avuç yalardı
Kimsenin olmazdı malı Sabahat
Acılar var gönül yaralarında
İftira kol gezer karalarında
Kıskanç hatunların aralarında
Durur sanki kara çalı Sabahat
Bazen aylar geçer ortada yoktur
Parası, pulu olan dostu çoktur
Mevla’m nasip etmiş demek ki haktır
Gezer Eskişehir, Bolu Sabahat
“İnsanı yaşatan edeptir ardır”
Desen, der “günün mutlu geçse kardır”
Onunda sevabı, günahı vardır
Ne yapalım Tanrı kulu Sabahat
Aşıkları bahçede gül bırakmaz
Kendi şakır gülde bülbül bırakmaz.
Öyle atar mangalda kül bırakmaz,
Burnundan aldırmaz kılı Sabahat
Peşinden koşanda can, hal bırakmaz
Kimseye tutunacak dal bırakmaz
Aşığını sömürür mal bırakmaz
Tazıya giydirir çulu Sabahat
Rahat dursa helalinden bir eştir.
Yetmişinde ama sanki kırk beştir
Gören derki bu kızıyla kardeştir
Genç kalmanın aşk der yolu Sabahat
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:25 PM
Sabahlar
Kedi karşısında tazı görüp de
Kama gibi çıksa sevgiler kından
Gönüllerde gezer bıkmaz akından
Güzeli sevmemek mümkün mü candan
Bu kadar işveyi nazı görüp de
Gidiyorlar çoğu murat almadan
Yüreklerindeki aşkı bulmadan
Öyle kişiler var daha çalmadan
Oynamağa kalkar sazı görüp de
Tanrı veriyordu çoğuna yoktan
Hakkına razıydı gelirse haktan
Keyfi yerindeydi çoğunun çoktan
Birden isyan etti azı görüp de
Yokuşa çıkanlar inişe geçmiş
Çekilen acılar dinişe geçmiş
Ömür sona doğru finişe geçmiş
Kışa eremedi yazı görüp de
Kazan biri senin üçü çetelik
Delik cepte hiç kalmıyor metelik
Kendisi yer içer birde üstelik
Kurda haber verir kuzu görüp de
DOKUNULMAZLIK
Suçlulara hükümet kurmak verilmiş bir hak
Temiz bir parti diye ismini koyarsın ak
Halk sistemin çarkında ezilirken onlara
Bu nasıl bir düzen ki gene dokunmak yasak
SABAHLAR
Uykum kaçmış bir gece yüksek bir terastayım
Yıldızları doyumsuz seyretmeye hastayım
Milyarlarca ışık yıl zamanı var aramda
Geceyi tek başına yaşarken Ankara’mda
Var mıdır başka biri yıldızlara bakıp ta
Bir haz duysun o rahat uykuyu bırakıp ta
Herkes uykuda, kuşlar,uyumayan bir benim
Gece serinliğinde dinç ve sağlam bedenim
Düşün, binlerce beyin rüya görür uykuda
Kimi uçar havada, kimi boğulur suda
Bulutlardan sıyrılıp görülür teker,teker
Göz kırparken yıldızlar sanki bir merhaba der
Karanlık, karanlığa karışmışken zifiri
Görünmez karanlıkta havanın isli kiri
Uykuya teslim olmuş binlerce çarpan yürek
Rüya denizlerinde sessizce çeker kürek
Rüyalara girse de aşk gecede yaşanır
Kimi yerde gönülden ne sevgiler boşanır
Kimi diskoda, barda kimi mahpus damında
Yürekleri cız eder her günün akşamında
Belki bir gece boyu kalkmış konan yasaklar
Hangi acı nerede, hangi sevdayı saklar
Kimi yerde dertlerle sorunlar uyanmadan
Evlerin ışıkları ara sıra yanmadan
Bir gizemlik sevgiyi davet ediyor aşka
Her mevsimde geceden sabaha kalkış başka
Umuda sürgün veren fikirler uyumakta
Ömürler gece boyu sarılır bir yumakta
Bir sonraki sabaha gece verirken mola
Kimi derdi erteler, sabah ola hayrola
Hiç farkında olmadan geçerken güne yarın
Tesiri yavaş, yavaş kaybolur ışıkların
Sokak köpeklerinin sesleridir ürüyen
Gece karanlığıdır yudum, yudum eriyen
Kimi erken kalkacak gün başı yolculuğa
Veda edip gidecek belki çoluk, çocuğa
Gün ışığına gebe hayır şer saklı düşte
Uyanıyorlar sabah ezanı saat beşte
Karanlığın içinden gelirken ezan sesi
Bir güne başlanacak bir gecenin ertesi
Geceden nasıl çıkmak, güne nasıl başlamak
Ya, hızlı kalkmak yada, boş verip yavaşlamak
Mahmurluğu üstünden zor atıp kalkan kişi
Kalkmaz güne kimisi, yatmak en güzel işi
Uykuya dalmış gece, dalmış tasa, dert, hüzün
Feryatlar yükselecek uyanınca gündüzün
Kim bilir daha başka acıyı tattıracak
Sakinleşmiş olaylar başlarken güne sıcak
Bir kızartı belirdi henüz güneş doğuyor
Tabiat alemini kaplayarak boğuyor
Horozların ötüşü sabahı müjdelerken
Yıldızlar gibi ayda kayboldu erken, erken
Artık herkesin derdi başladı ahlar, vahlar
Gece boyu içimde, huzur bende sabahlar.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:25 PM
Savaşın İnce Ayarı
SAVAŞIN İNCE AYARI
Bir yaşam biçimi olmuş savaşta
Sabahları
yağmur nöbetine kalkardı gözleri
savaş tedirginliğindeyken yufka yüreklerinde
tanklar geçiyordu
Bağdat’lı çocukların gözyaşlarından.
Bu savaşa önce başkaldırdılar
sonra bağışıklık kazandılar
gökten utanç yağarken
gökten kol ve bacak.
Savaş yorgunuydu her biri
yıkık bir dünya bırakıyorlardı geride onlara.
Oysa
var oluş çabasıydı yok olmaları
ölüyor öldürüyorlardı
bir canlı bombaydılar çoğu
zeytin karası gözlerinden okunuyordu sefalet
yarı aç yarı tok olmaları
biraz daha bilerdi hınçlarını
pusuya yatardı gözleri
izlenmekteydiler bir başka yerden
belki de görünmediklerini sandıkları
bir başka siperden
ölüm üzerlerinde kol gezerken gözlerini
ayıramıyorlardı gölgelerden.
O gölgeler ki ansızın
tank oluyordu
başlarına ölüm yağan bir uçak.
O gözler ki tetikte
her biri bir aslandı
gönüllerinde isyanlar yatan.
Onlar yoksulluğun coğrafyasındaydılar
teslim alınırdı yüreklerindeki kaleler
tedirginliğin konvoyundaydılar yol boyu
ölüme giderlerdi
ölüme
bir sığınmacı gibi her biri
Sonra bir bakarsın savaşın ince ayarı
bir sihirli değnek gibi susturmuş tepkileri
esirler serbest esirler hür
hüzünlü bakışlarının gelgitlerinde
bir öyküsü vardır gözlerin bir sorsan
neler anlatırlar sen anlamasan da dillerini
savaş yorgunu her biri
binlerce dul eşleri geride
gelecek savaşlara yeni çocuklar için
genç ve diri
ve güzel onlarcası
bekler yollarını.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:25 PM
Seni Sevmeye Hazır Değilim
Ne hatırını bileceğim bir fincan kahvenden
ne bir yudum suyundan içebilirim.
Ne ekmeğini böler
ve nede aşını paylaşabilirim.
Ne verdim ki ben sana
ne isteyebilirim.
Emek harcanmamış bedava sevgi
aşka dönüşmez ki yüreğimde.
Seni sevmeye hazır değilim.
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:25 PM
Sermayesi Din
SERMAYESİ DİN
Sermayesi din olanlar
Pazarlar Allah’ı kula
Yüreğinde kin olanlar
Kızarlar gelmezler yola
Coşku taşımaz neşemde
Can mola verir köşemde
Hayat denilen yaşamda
Satarlar ömrü bir pula
Yol kesiyor bakkal kasap
Yokluğa çıkıyor hesap
Bakır leğen kalaysız kap
Komşu muhtaç olmuş küle
Rahman ile başlar işe
Yediği dokunmaz dişe
Yaratan zevkten dört köşe
Eziyet ederken kula
Kiminin gözü yukarı
Kiminin yok ki akarı
Koca bulamaz bekarı
Yüz sürer çaputa çula
Tanrıya yaparlar koğu
Biter dinde varı yoğu
Umut bağlamışlar çoğu
Şişedeki kutsal kıla
Canbaba caymaz sözünden
Kaçmaz gerçekler gözünden
Çeker hurafe yüzünden
Gönül dergahında çile
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:25 PM
Sermayesi Din Olanlar
SERMAYESİ DİN OLANLAR
Sermayesi din olanlar
Pazarlar Allah’ı kula
Yüreğinde kin olanlar
Kızarlar gelmezler yola
Coşku taşımaz neşemde
Can mola verir köşemde
Hayat denilen yaşamda
Satarlar ömrü bir pula
Yol kesiyor bakkal kasap
Yokluğa çıkıyor hesap
Bakır leğen kalaysız kap
Komşu muhtaç olmuş küle
Rahman ile başlar işe
Yediği dokunmaz dişe
Yaratan zevkten dört köşe
Eziyet ederken kula
Kiminin gözü yukarı
Kiminin yok ki akarı
Koca bulamaz bekarı
Yüz sürer çaputa çula
Tanrıya yaparlar koğu
Biter dinde varı yoğu
Umut bağlamışlar çoğu
Şişedeki kutsal kıla
Canbaba caymaz sözünden
Kaçmaz gerçekler gözünden
Çeker hurafe yüzünden
Gönül dergahında çile
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:26 PM
Sevmekmi Birtanem
SEVMEKMİ BİRTANEM
Sevmek mi bir tanem
bu benim işim.
Dur gitme kaybolma bir gölge gibi.
Yıpranmış ve yorgun
dalgaların vuruşu sahilde
eskitiyordu ne varsa dünden.
Bir söz düşmüş bakışlardan
göz bahçelerinde ağlıyor yoksulluğun.
İçimde sende intihar ettin
beni yalnız bırakıp,
bozulan bu düzenin sessizliğinde.
Sevmek mi bir tanem
bu benim işim.
Gecenin sessizliğinde gel uzan kollarıma.
Bir ninni gibi gelsin
okşarken rüzgarın sesi denizi.
Yorulsun sevgiler
hatıralara dönüşüp acılarla.
Bu gece bir başka sevdalanmalısın.
Yorgun gönlüme isyan etmişken yıldızlar,
sen benimle kalmalısın
ve benim gözümle bakmalısın bana.
Sevmek mi bir tanem
bu benim işim.
Bir akşam boşalttım, güne.
İçinde yıldızları eksikmiş meğer.
Bakır rengi bulutlar gün batımında
akşamı soluyordu dağların ardında.
Yağmur kokusuna hasret ıstıraplı yürekler
yarınları emiyordu *******den.
Sen farkında değildin,
sensizliği zincire vurduğumun.
Ayaklarım gidiyor yürüdüğün yollara
hep geriye atsam da adımlarımı.
Geleceklerde bitermiş be kömür gözüm
alınyazımı peşin yazdığımda.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:26 PM
Sıra Sende
SIRA SENDE
sıra sende
acılarım sıra sende
daha yeni yolculadım sevincimi
baba ocağına hoş geldin
otur başköşeye uykusuzluğum
yavan ekmeğim şekerli suyum
sabah kahvaltısına hoş geldin
geç çalan saatim
yamalı gecekondum
sıra sizlerde yaşam parçalarım
geleceğimin yoksul kilometre taşları
ve umutla beklediğim güneşim
sıra sende
rüyalar elenir uykularda
hani o ilk durağımız hani çocukluğumuz
zaman örselenmiş yaşamın içinde
zaman kaçış sevdalara
alışkanlıkların inancın
emeğin şafağı
ufkun yüreği
yüreğin kahrı
yoksulluğa
sıra sende
sevdalı yanımız boş istasyonlar gibi
göz perdeleri inik aşk odalarında
kim konacak hayat ağacımın dallarına
üstelik gönül penceremde açık
sevdamı böler bir yanım
emeğe kilitlenir akıl
önce kazanç kapısı
sonra sevda hak
yaşamak
insanca yaşamak ertelenir
unuttuğum sessizliğim
aklıma gelir
kaleleri yıkar
yeni yıla yayılır ölüm tarlaları
barışı arar gözler
sıra sende
firari uçukluğumda yaşamı
zaman dilimlerine böldüm renkli
kışı bekledi yaz
duman soludu aşklar
ve bir sabah ayaz
ölümü titretti
gözlerimin buğusunda can
ve dedi
sıra sende
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:26 PM
Sona Doğru
SONA DOĞRU
Zaman geçer çirkinleşir,
Ölüm sona doğru, doğru.
Sararıp solar dökülür,
Gülüm sona doğru, doğru.
Çileler sona ermez ki,
Tanrı yardım göndermez ki
Yesem de şifa vermez ki,
Balım sona doğru doğru.
Can çekilir kalmaz halim
Dermansız bükülür belim
Böyle çok zor gelir ölüm,
Kalım sona doğru doğru .
Baston elde ağır adım,
Ölüme sökmez inadım.
Birden kırılır kanadım,
Kolum sona doğru doğru.
Zamanla saç aklaşıyor,
Kimler sıra bekleşiyor,
Nasıl çabuk yaklaşıyor,
Yolum sona doğru doğru.
Çile cefa çeker halkım.
Yaşamaya yetmez ülküm.
Neye yarar varsa mülküm,
Malım sona doğru doğru.
Dermansız dert olmuş yaram.
Anladım ki geldi sıram.
Geçmez akçe olur param,
Pulum sona doğru doğru.
Huzur bulur can sonsuzda,
Belki haziran temmuzda.
Taşınır gider omuzda,
Salım sona doğru, doğru.
Seslerdir gelen tekbirden.
Söz gelir gider kabirden.
Lal olur konuşmaz birden,
Dilim sona doğru,doğru
Tütmez ki yalnız ocağım.
Kalmaz dünya ile bağım.
Mevtalarla dolar sağım,
Solum sona doğru, doğru.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:26 PM
Sonradan Gelir
SONRADAN GELİR
Birazcık terin aksın yapacağın her işte
Zoru gör ki kolayın yolu sonradan gelir
Tanrı ile girdiğin zorlu alışverişte
Çıplak yaratır kulu, çulu sonradan gelir
Hastalık kuyruğuna gariban dünden gider
İsyan eder tanrıya üstelik dinden gider
Ganimet paylaşırken hırsızı önden gider
Emeklisi yetimi dulu sonradan gelir
Sen çok kuvvetlisin ya herkesi kündelersin
Zayıfları oyunla teker teker elersin
Yaradan sağdan vurur birazcık sendelersin
Ardından Azrail in solu sonradan gelir
Kim söylenmez sırrını içinde saklayacak
Tanrıya rüşvet verip günahı aklayacak
Hedefe varan kimse parsayı toplayacak
Akıllı önden gider deli sonradan gelir
Nasılsa pabucu ters giydirirsin şeytana
İşte o zaman ancak sen benzersin insana
Böyle bilgi çağında bilimsellikten yana
Tanrı katında ermiş veli sonradan gelir
Hep almayı düşünme birde dene vermeyi
Unutma sevenlere bir selam göndermeyi
Büyütme gözlerinde amacına ermeyi
Önce Gerede’yi geç bolu sonradan gelir
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:26 PM
Sormasammı
SORMASAM'MI
Çatlamış, toprak gibi kavrulsam susuz.
Yağmur bir yağsam mı der, bir yağmasam mı.
Bulutlar arasından kaybolmuş sessiz.
Güneş bir doğsam mı der bir doğmasam mı.
Bur da son olsun, bitsin, aşk bu kadarsa
İçimi buruk acı, bir hüzün sarsa
Sevgiye, hasret kalmış yüreğim varsa
Yüzüm bir gülsem mi der bir gülmesem mi
Yanımda olmayışın, gezdiren beni.
Duygulu aşkım sana, yazdıran beni.
İçimdeki şeytandır, azdıran beni
Gönül bir kovsam mı der bir kovmasam mı
Kucak açamıyorsam bir his var buruk
Dayanamam, ağlama dinsin hıçkırık
Çırpınan yüreğimde kanadı kırık
Kuşum bir uçsam mı der, bir uçmasam mı
Ne kalmış yarınlara bir bak bu günden
Yalnız sevgimiz kalsa razıyım dünden
Bu aşkın batağında, hesabı benden
Tanrı bir sorsam mı der, bir sormasam mı
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:26 PM
Şehidime
ŞEHİDİME
Kuş uçuruyorum
savaşın kirli yüzünde.
Şakaklarımı okşuyor çöl rüzgarları,
çıkmaz sokaklarıma sapıyorum.
Güvercin kanadında
bakışları düğümlüyorum
bir şehit cenazesinde.
İniltisiz hıçkırıkları yüreklendiriyorum.
Hain pusular sahte gülüşlere dönmüş,
yapmacık tavırlarına bulaşıyor şehit kanları.
İçimdeki uzaklığı kusuyorum,
sokaklarım kesiyor merhabayı.
Ayın yıkadığı kaldırımları kirletiyorlar.
İnancımı eskitiyorlar nutuklarla.
Kinimi bileyip,
bir ucundan yakalasak aydınlığı
bir karanfil veririz doğmamış çocuklara.
Analara sabır veririz.Babalara umut,babalara yürek
Hasret solumuş yavuklu mektupları.
Gül yanaklarda,
karanfil dövmesi gün yanığı.
Aynı türkülerin çıkmazları kesiyor solukları.
Aynı türkülere yuh çekiyorlar.
Ay çalığı karanlıkta beddua.
Bir çirkinlik bulaştırmış yüzüne.
Bir uşaklık çaresizliği
bir utanmazlık kırmızısı
bir iftira gölgesi
arsız tekrarlar
soluksuz
satılmışlar
ateş topunda.
Zaman çile çeker
işbirlikçilerden.
İpliği pazara çıkar arka yüzlerin
kalem yarası açılır yüreklerinde
tarihe bir iz düşer.
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:26 PM
Şimdi Bende
ŞİMDİ BENDE
Şimdi bende
Gözleri gökyüzünde kalakalır ölümün
Yağmur ormanlarında tükenir bakışları yeşilin
Nasıl dayanılmaza dayanır yürek
Nasıl akar emeksiz terler paranın gözlerinden
Tabiri caizse,
Nasıl burun kıvırır alın terine asalaklar
Ne duyulmuş ağlamalarda, yüreğin sızısı
Ne işitilmiş ölümle biten alın yazısı
Yalnızca biter gözlerinde acı ılık.
Bütün hüzünlü bakışları geride bırakır.
Ve aklındadır çocukluğundaki ayrılık
Al işte istemiyorum artık,
Sevabı sizde kalsın günahlarımın.
Şimdi ben söyleyemediklerimle baş başa
Ve unutmak istediklerimleyim
Aklımdaki
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:26 PM
Tabanvay
TABANVAY
O
En zengin kulu Rabbin
Altında uçak, yat.
Bütün nehirler ona akar.
Kızılırmak Dicle Fırat.
O
Hacı Murat.
Süleyman’ın altında taksi
Mehmet’inki motosiklet
Ahmet’inki bisiklet
Veliyi Allah düşünsün
Tabana kuvvet
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:26 PM
Tusak Ettik Kendimizi
TUTSAK ETTİK KENDİMİZİ
Bir sis
Bir duman
Güneş başını çıkarıyor dağlardan
Işığa pusu kurmuş beyinler
Maviler bulanık
Maviler dertli
Okyanusları bir çekebilsem diyorum kıyıya
Yıkasam diyorum kirlenmişliğini karaların
Ama olmuyor ‘ki
Durgun maviliklerde beyaza dönmüş ölüm
Martılar sörf yapmıyor rüzgarların kanatlarında
Denizin yükselmiş ateşi
Deniz hasta
Yok ‘ki yüreğinde bir çiğ tanesi serinliği
Açıklarda bir gemi sintinesini boşaltmış
Dikmiş gözlerini mat ve kirli
Bir yağ tabakasının üstündeki
Karpuz kabuklarına, teneke kutulara.
Bir adam bakmakta denize
Dalgın ve düşünceli
Allah kahretsin der gibi iki eli
Konuşuyor kendi kendine sallayıp başını
Adam hasta
Yok aşklarına filiz veren sürgünler
Rüzgarlar pişman dağ başlarından geldiğine
Şimdi şehir kirliliğinde solukları
Bir başka kokar
Rüzgarlar hasta
Bitmiş tükenmiş kıyılarda
Dalgakıranların başına konmuş martılar
Can çekişmekte çoğu
Kıvrılıyor bedenlerine düşmüş
İncecik boyunları
Kuşlar hasta
Sanki ölüm uykularında
Bir ressamın fırçasından çıkmış yorgun
İşlenmemiş sevaplara kurban doğa
Ve şimdi her şey kendine sığıntı
Şimdi her şey kendi kapanında tutsak
Ve biz bunu ‘da başardık diyorum.
Boğduk denizi kendi sularında.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:26 PM
Umudun Gölgesi
UMUDUN GÖLGESİ
Suda sandal
Sandalda balıkçı ağını gerer
Takılır ağına umudun gölgesi
Tarlada saban
Sabanda umudun dişi demir
Toprağı yarar
Topraktan çıkar emeğin sesi.
Sorarım size ne arar,
Tünemiş düşlerde bir bulut gibi
Karanlığın gölgesi.
Onlar ki gene
Yarına kalkacaklar
Ve onlar‘ki sonsuza uzanan
Yola koyulacaklar
Açlıktan kokuyorlarken nefesi
Çıkınlarında bir tutam sevgi
Ve akıllarında umudun gölgesi.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:26 PM
Umut Çiçekleri
UMUT ÇİÇEKLERİ
Kimler ezilenlerin biniyorken sırtına
Doğru yazan kalemde, söyleyen keskin diliz
Su alıyorken gemi, birden dindi fırtına
Umut çiçeklerimiz yeniden verdi filiz
Almak için bir olun nasıl verilmezse hak
Bir kere nüvemize kıvılcımdan ateş yak
Yalçın sarp kayalara vuran dalgalara bak
Borayı fırtınayı başlatan küçük yeliz
Dünya nimetlerinden başkasına sunmayın
Bize sahip çıkmayın, ismimizi anmayın.
Durgun su gibi görüp bizi sakın sanmayın,
Dumanı hiç tütmeyen ateşi sönmüş külüz.
Derler ki Canbaba ya sende garip bir kulsun
Aşıklar dergahına girenler huzur bulsun.
Sevenler, sevilenler yeter ki memnun olsun
Biz umut çiçekleri, bizler dikensiz gülüz.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:26 PM
Vatandaş
VATANDAŞ
Bir baksan deli başına gidiyor
Kafasına yel gelince vatandaş
Herkesin eli başına gidiyor
Göz önüne kel gelince vatandaş
Her şey kirli çeviremez duruya
Ne olsa da razı gelir yarıya
Evlense de sesi çıkmaz karıya
Eşi bile dul gelince vatandaş
Kimi gencim diyor kanım kaynıyor
Kimi köşkün önünde soyunuyor
Oyun bilmese de kalkıp oynuyor
Kulağına zil gelince vatandaş
Bilmez dertler gelirken katlı, katlı
Kendi yayan gezerken eller atlı
Dosta düşman olur, ağzına tatlı
Bir parmaklık bal gelince vatandaş
Gelin bir olalım yaşlısı genci
Satılmaz topraklar, değerli inci
Üzülmez mi yanı başına zenci
Komşu diye el gelince vatandaş
İMF den gelen emre uyacak
Çalışana zam vermeye kıyacak
Nasıl sevinir sırtına giyecek
Birisinden çul gelince vatandaş
Bedava ev diye övünme başlar
Allah kerim diye avunma başlar
İşe yaramayan dövünme başlar
Bile, bile sel gelince vatandaş
Doğalgaz var, barajdan su taşırır.
Cereyanı kablo çeker aşırır
Birden yeşil bekliyorken şaşırır
Önüne bir çöl gelince vatandaş.
Kimin ne gerek gözüne, kaşına
Memur sürgün yerken, bakmaz eşine
Ne yapsın böyle kıyımda başına,
Türlü, türlü hal gelince vatandaş
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:27 PM
Yalnızlıklardayım
YALNIZLIKLARDAYIM
Yalnızım
Yalnızlıklardayım
Gene senden uzaktayım
Nasıl ihtiyacım var içimi dökmeye,
Dertlerimi anlatmaya bir bilsen.
İstiyorum ki seni düşünürken,
Rüzgar esmesin hoyratça içimde
Toz duman içersinde kalmasın hiçbir yer
Yaslanmışım bir ağaca
Dalmış
Gözlerine, gözlerim.
Uzakta bir boşluğa asılı kalmış.
Şimdi en güzel gördüğüm düşsün
Bir ressamın tuvalinde resmin,
Arkanda dağlar.
Bir perde gibi inmiş gökyüzünden bulutlar.
Bir gök kuşağı sanki başındaki taç.
Sislerle boğulmuş güneş,
Senin aydınlığına muhtaç.
Yine bir gün ansızın
Yüreğine baskın yaptım geceden
Esir alınmış soluklarında yaşadım ilk heyecanı.
İlk kez
Mecalsiz kaldı sevgimin hücreleri
Sana teslim oldu yüreğim.
Yaşamın en zor yanı
Seni düşünmekmiş bilemedim.
Yaşamın en güzel yanı,
Seni düşünürken ölüşün
Ve tekrar dirilişin özlediğimde yarınıma.
Ne güzel bir başka renkten sevmek seni
Bir başka mekanda düşünmek
Bir başka gözle görüp,
Sevmenin gür soluklarında hissetmek nefesini.
Ve sonra inmek derinliklerine aşkın
Tekrar tekrar hissetmek,
Keskin ve yakıcı tadını öpüşün.
Ahhhh! Güzelim, bir tanem
Ne olur,
Güzelliklerinde gizlensin çirkinliklerin.
Bak şimdi,
Yalnızlığın uç verdiği yeni filizlerde büyüyorsun.
Oysa sen,
Yorgun dalgaların kıyılarındaki izlerde olmalısın.
Kum tanecikleri gibi yıkanmalısın tuzlu suda.
Ve ben sana
Yalnızlıklarımı yazmalıyım,
Yalnızlıklarımda
Bu satırlarımı kuma.
Biliyor musun?
İçimde hep
Sensizliğin korkusunu taşıyorum.
Anlaşılan,
Ben hep senin
Yalnızlığını yaşıyorum.
Yüzüme baktığında okuyacaksın yalnızlığımı
Yalvarışlarımı hissedeceksin,
Benim hissetmediğim.
Duruşumun sana
Nasılsın der gibi olduğunu.
İyiyim diyeceksin sadece gülerek
Belki de sarılmanı bekleyeceğim kendimi zor tutup.
Sen hissetmesen de,
Bir çocuğu okşar gibi okşamanı kim bilir.
Senin o gizemli dünyanda
Benim yalnızlığım olacak senin düşündüğün.
Senin hissettiğine benim gülmem olacak
Güldüğümü hissedip,
Sende güleceksin.
Sana değecek sözlerimin her kelimesi
Şarkılarım olacak dudaklarında söylediğin.
Beni hatırlayabildiğin yalnızlığında,
İçin sıkılacak,
Yüreğin daralacak.
Dokunmak, sevmek gibi,
Tatminlerin en güzelinden uzakta,
Sen ve ben,
Bir araya gelemediğimiz
İki ayrı kutupta,
İki ayrı yalnızlığı yaşayacağız.
Yalnızlıklarda,
Yalnız
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:27 PM
Yaratanın Yaratanı
YARATANIN YARATANI
Girdiğimde başım derde
Arayıp bulamam nerde
Mekanın bilinmez yerde
Yaratanın yaratanı
Gelir zarar kula kuldan
Kim çıkarır kulu yoldan
Anlamıyon neden haldan
Yaratanın yaratanı
Her şeyde aklıma girdin
Çekilmez bir yaşam verdin
Neden hep benimle derdin
Yaratanın yaratanı
Suçlular kayıp firarda
Sana inanan zararda
Seni kim bulur ararda
Yaratanın yaratanı
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:27 PM
Yaratanla sohbet
YARADANLA SOHBET
Bir sohbet edelim dedim tanrımla
Kullarım ben sizi yarattım dedi
Dedim sevenlerle aranız nasıl
Kendimi dünyadan dar attım dedi
Irmak kenarına postunu sermiş
Huri kızlarının gözünde ermiş
Bekçiyi kandırıp cennete girmiş Şeytanı cennetten zor attım dedi
Her mantığa zahir yolla girmişim
Bana uygun olmayan söz dermişim
Her şekle girerim bu benim işim
Şirinin gözünde Ferhat’tım dedi
Gün geldi adıma ev yaptı Sinan Gün güne çoğaldı bana inanan
Allah,Allah dedi ismimi anan
Savaşta subaydım erattım dedi
Irmağı tersine aktırırken ben
Kulları hayretle baktırırken ben
Nerona Roma’yı yaktırırken ben
Birazda ateşe kor attım dedi
Yaratıcı idim evrende birdim
Kim kul inanmazsa ona esirdim
Gün geldi cennette hamama girdim
Huri kızlarıyla ter attım dedi
Cengaverlerimin elinde pala
Bana karşı çıkan gelirdi yola
Bedir hendek savaşında dört nala
Elçimin altında kırattım dedi
Yaratırken geçen yıllarım için
Şerde gösterdiğim hallerim için
Cennete gidecek kullarım için
Bir uçtan bir uca sırattım dedi
Şer versem de şerri yormayın bana
Canlıdan kurbanlar vermeyin bana
Nasıl yaptığımı sormayın bana
Bir şeyden çok şeyi ürettim dedi
Kainatı size verdim hediye
Benden hesap sorarsınız ne diye
Toprağa can versin yeşertsin diye
Seyhan’dım Dicleydim Fırat’tım dedi
Anlamadım kime fayda sağladı
Kullarım Rab diye,diye ağladı
Üstelik türbeye çaput bağladı
Bende olmaz diye direttim dedi
Köyde köy kızına inek sağdırdım
Gittim aslanı kediye boğdurdum
Birde sel üstüne yağmur yağdırdım
Yüksek tepelere kar attım dedi
Bırak şimdi Allah esirgesin i
Kardeşine aldırdım yengesini
Bulamadım bir türlü dengesini
Kimine çok verip şımarttım dedi
Nebilerin güneşinde buluttum
Dua okuyanlar için umuttum
Hepsini imtihana tabi tuttum
Kimine az verip arattım dedi
Şer görenler beni etmesin dava
Hava veririm onlara bedava
Eğe kemiğinden yarattım Havva
Balçıktan Ademi türettim dedi
Yeğ tuttular iğneyi çuvaldızdan
Hakkı ta ala için geçtik biz bizden
Gökteki binlerce parlak yıldızdan
Ermiş Nebilere nur attım dedi
Kılık değiştirip yerde süründüm
Kimi zaman güçsüzlere göründüm
Beyaz atlı prensine büründüm
Kızların gönlünde murattım dedi
Tanrıların tanrısıysam evrende
Bensiz zaman dilimi yok devranda
Evrenine güç gösterip çevremde
Başka tanrılarla zar attım dedi
Tellerini kopartmayın devrenin
Bozmasınlar düzenin çevrenin
Kalplerin her atışında evrenin
Döndüm etrafında tur attım dedi
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:27 PM
Yedi
YEDİ
İçimi kemiren yapı
İçten içe içi yedi
Toklar sıra beklemeden
Kuyruktaki aç'ı yedi
Akarken suyu dolmayan
Hak'tan hakkını almayan
Elde avuçta kalmayan
Suya katık, hiçi yedi
Çark döner sistem bayağı
Görmez hayatta kıyağı
İşkence görüp dayağı
Hem başı hem, kıçı yedi
Çıktılar oyunda sete
Az kemik verdiler ite
Devlet polis mafya çete
Hazineyi üçü yedi
İşkence gören bedenler
Faili meçhul gidenler
Serbest gezer hak edenler
Hak etmeyen suçu yedi
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:27 PM
Yer Yok
YER YOK
Tükendi acılar elinde bir bir
Gülen gözlerinde hicrana yer yok
Sevenle birlikte omuz omuza
Olursan feryada figana yer yok
Dillere düşülür yapılan gafla
Gözlerimde hapsin bitmez ki afla
Ak günler beklenmez kara çarşafla
Layığın gözünde türbana yer yok
Bir düşün azalma yok ki sevgimde
Benim gibi çıkar belki bir binde
Anlaşılmaz bilmem neden kalbinde
Herkese yer varda bir bana yer yok
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:27 PM
Yıldızların Dili
YILDIZLARIN DİLİ
Islak
Yüreğimin yağmurlarından gözlerim.
Sözlerim
Islak ve nemli
Bir gece yarısı içiyorum şehrin ışıklarını
Bir bardak çay gibi
Sıcak ve demli.
Gene
Rüzgarlarından tedirgin
Yıldızlar üşüyor
Titriyor göz kırpar gibi binlercesi yıldızların
Kayıyor yıldızlar
Yıldızlar düşüyor
Yere
Bir huşu içinde bilinmez kimler
Mey içiyor
Elinden
Melek kanatlı kızların
Ve ben diyorum ‘ki bir anlayabilsem
Şu yıldızların dilinden
Ve şimdi ıslak yüreğimde yıldızlar.
Bu koskoca şehrin üzerine
Bir tohum gibi serpilmiş.
Ve şimdi gökyüzü yağmurlu
Yıldızlar küskün aydınlığa
Sitemli
Ve ben bir gece yarısı içiyorum şehrin ışıklarını
Bir bardak çay gibi
Sıcak ve demli
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:27 PM
Yuhlar olsun
YUHLAR OLSUN
Devletin kasasını
Soyana yuhlar olsun
Mazlumların hakkına
Kıyana yuhlar olsun
Şer okunur yüzünden
Kaçmaz bir şey gözünden
Söz verip de sözünden
Cayana yuhlar olsun
Bal hakmış der tutana
Parmak parmak yutana
Çalmak için şeytana
Uyana yuhlar olsun
Ben yiyorum size ne
Bozar uymaz düzene
Ne yapalım bize ne
Diyene yuhlar olsun
Bakmaz namus arına
İşi atar yarına
Seni adam yerine
Koyana yuhlar olsun
Görmez fakiri gözü
Ele kıydırır bizi
Kendine göre sözü
Duyana yuhlar olsun
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:27 PM
Yurdumda
YURDUMDA
Atam rahat uyu, gençlik yolunda
Türklüğün özü var, özü yurdumda
Bağrından çıkmayan sana yabancı,
Ellerin gözü var, gözü yurdumda.
Terörist, irtica gibi illetin
Elinden çok acı çekti zilletin
İzinde el, ele ordu milletin
Verilmiş sözü var, sözü yurdumda.
Yolunu izle bak, gelip geçenin
Hangi yüzler var altında peçenin
Boşnağın, Çerkezin, Kürdün, Çeçenin
Evlenmiş kızı var, kızı yurdumda.
Kaynaşın,can olun, yersin, yedirde
Köylüne selam ver,otur sedirde.
Yüreklerde böyle yanan nedir de?
Mevsimin yazı var, yazı yurdumda.
Burnunda tütenler hasretle anar.
Bir yara döşünde sessizce kanar.
Denizler kirlenir, ormanlar yanar.
Dinmeyen sızı var, sızı yurdumda.
Mekan tutsalar ne yazar torosu.
Uzaktan ses verir hain korosu.
Hizbullahı,P.K.K. sı Tikkosu
Mel'unun azı var, azı yurdumda.
Ne eskiden, nede şimdi diyetin
Sökmez, bize kötü ise niyetin.
Gelmiş geçmiş bunca medeniyetin,
Kazılmış izi var, izi yurdumda.
Yöremizde kültür yanan bir ışık.
Silifkede keklik oyunu, kaşık.
Kara toprak diye inleyen aşık,
Veysel’in sazı var, sazı yurdumda.
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:27 PM
Yürüttüler
YÜRÜTTÜLER
Suya şavkı vurmuş gerçeği gökte
Aya yürüttüler bizleri aya
Yollar yürümekle aşınmaz deyip
Yaya yürüttüler bizleri yaya
Biz ne bilek kazanırlarmış haydan
Az istesek, derler bize yok faydan
Herkes vay anam vaaay deyip de vay dan
Vay a yürüttüler bizleri vay a
Buna da razıyız yemedik kötek
Bir lokma aş için öptük el etek
Bizden alacakları belki bir tek
Oya yürüttüler bizleri oya
Hep acılar çektik yüzler gülmedi
Seçilenler makamına almadı
Ağa dedik kadir kıymet bilmedi,
Beye yürüttüler bizleri beye
Dedik edepsizlik, ar yok dediler
Dedik haksız kazanç,ter yok dediler
Şehirlerde size yer yok dediler
Köye yürüttüler bizleri köye
Çıkar bekleyenler derki ye, yedir
Çıkarı yoksa, bilmez kıymet kadir
Bilmiyorum yapılan işler nedir
Şeye yürüttüler,bizleri şeye
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:27 PM
Yüzsüzce
AKLANDILAR
Milletin gözünün içine bakıp
Sözüm ona aklandılar yüzsüzce
Ne yapsak ta halkımız bizi seçer
Diyerek çok beklendiler yüzsüzce
Yeniler seçildi eskiden bıkıp
İnsan sandılar yüzlerine bakıp
Eskinin özünden yeniden çıkıp
Eskilere eklendiler yüzsüzce
Öyle bir düzen ki avanta yeyip
Nasılda geldiler sıra bekleyip
Seçmezseniz vebali sizin deyip
Seçmenlere diklendiler yüzsüzce
Suç ararlar konuşulan lehçede
Koca çiftlik gezindiler bahçede
Her iktidar değiştikçe bütçede
Açıklarla denklendiler yüzsüzce
Ne evlatlar doğuruyormuş ana
Dokuzu kendinin biri halkına
Birde kıyak emeklilikten yana
Haklı çıkıp haklandılar yüzsüzce
Teker teker bulundular izlenip
Bile, bile aklandılar sızlanıp
Hırsızlarla hırsız olup gizlenip
Yolsuzlarla saklandılar yüzsüzce
Kucaklayıp okşadılar gelerek
Oy aldılar sinsi sinsi gülerek
Daha çok halkın üstüne bilerek
Yüklendikçe yüklendiler yüzsüzce
Ahmet Canbaba
GooD aNd EvıL
05-10-2009, 02:27 PM
Zaman
ZAMAN
Saat tik tak eder zamana karşı.
Zaman başkaldırır saat içinde.
Şimdi keyif saati der kimi
mutlu olmak var
yarına kadar.
Senin için sakladığım
birkaç iyi günüm var yaşamımdan
zora gelince kullan yaşa.
Senin için duruyor sevgilerim içimde
kimseye vermediğim.
İçimde sakladığım umudum senin için.
Hep çalışmak zannettik yaşamayı.
Biraz az giyinirdik
biraz daha az yer içerdik
daha çok sevmek için birbirimizi
biraz daha çok zaman ayırmak için
az kullanırdık kötülüklerde zamanı
az acılar çekerdik ıslak bakışlardan.
Bizi terk ederken zaman
şefkati katılaştırdı yüreklerde.
Ne zaman nüksederse sancılarım
saatleri sancılarımdan anlarım
kanatırcasına ısırıp dudaklarımı
uykularımda tutunurum hayata.
Nasıl bir zaman dilimindeyiz
gidilemiyor yolsuzluğun üstüne
rüşvetin irtikabın
yağmurun çamurun selin.
Geliyor üstümüze savulun
eziliyor altında kalan.
Bir başarabilsek diyorum temiz kalmayı.
Zamanın yönünü bulun.
Zamanın rengi şafakta.
Doğuyor üstümüze renkler
kimi gün yeşil, kimi gün kırmızı.
Kimi gün karanlıklar taşır.
Gün dağlardan battığında
zaman ayıbı gölgeler.
Zaman takvim
takvim yaprak yaprak.
Zaman artı, zaman eksi.
Bizden önce gelenler soymuşlar zamanı.
Zaman çıplak
zaman aç
zaman perişan
zaman üşüyor.
Ne yapalım bizlere
böyle bir zamanda
yaşamak düşüyor.
Ahmet Canbaba
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.