PDA

Tam Sürümü Görüntüle : Ahmet Aksoy 2


Sayfa : [1] 2

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:33 AM
Hata
Tutulamayacak kadar kaygandı
Korunamayacak kadar kırılgan
Üstelik kaybedilemeyecek kadar da değerli
Gidilmesi gereken ama asla gidilemeyen
Bir yol gibiydi, bir adım atsam
Tekrar geri çekerdim
Korkardım hata yapmaktan
Korkardım, ama yinede yapardım
Ne yapsam da hataydı zaten
Ama en son hatayı sen yaptın
Noktayı yanlış zamanda koymakla
Daha yaşanacak çok şey vardı
Şimdiyse sonsuz hasret kaldı geriye.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:33 AM
Hatıralar
Morg soğuk morg soğuk şimdi
Ölüler yatıyor birbirinden habersiz
Soğuk bir huzurla

Ben dolaşıyorum aralarında
Benden habersiz ölülerin yanında
Soğuk ölüler çürümeden çürümüş ölüler

Göz yaşlarında yaşayan
Solgun ölüler.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:33 AM
Hatırlar mısın?
Telefonda bana ayrılalım dediğin gece
Ağlayarak sen kendini
Ne zannediyorsun demiştim
O seni küçümsediğimden değil
Bana verdiğin acının büyüklüğündendi.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:33 AM
Havalı Şiirler I
bir böcek kadar açım
..bir böcek kadar tok
garip şey ah! şu ihtiyaç
böcekler giyinmez çıplaktır
..ben elbise giyerim
...çıplaksam deli derler
garip şey ah! şu ihtiyaç
bir böcek düşünmez
..dünya derdi ahiret derdi
gari şey ah! şu ihtiyaç
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:33 AM
Hayal Kaldıracın
Hayal kaldıracına bastım
Ve havalandım, hayallerin yetti
Beni havalandırmaya
Ve hala uçuyorum senden uzaklara.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:33 AM
Hayal Kırıklıkları
Hayal kırıklıkları
Hayal kırıklıkları
Kalbime batan
Cam kırıkları

Hayaller görülür
Hayaller duyulur
Hayaller koklanır
Hayallerin tadı da vardır

Hayallere dokunursunda.
Taşlar gelir yol boyunca
Kimi kırar hayallerini
Kimi kırmaz

Hayal kırıklıkları
Hayal kırıklıkları
Kalbime batan
Cam kırıkları.

HAYAL KIRIKLIKLARI

Hayal kırıklıkları
Hayal kırıklıkları
Kalbime batan
Cam kırıkları

Hayaller görülür
Hayaller duyulur
Hayaller koklanır
Hayallerin tadı da vardır

Hayallere dokunursunda.
Taşlar gelir yol boyunca
Kimi kırar hayallerini
Kimi kırmaz

Hayal kırıklıkları
Hayal kırıklıkları
Kalbime batan
Cam kırıkları.

HAYAL KIRIKLIKLARI

Hayal kırıklıkları
Hayal kırıklıkları
Kalbime batan
Cam kırıkları

Hayaller görülür
Hayaller duyulur
Hayaller koklanır
Hayallerin tadı da vardır

Hayallere dokunursunda.
Taşlar gelir yol boyunca
Kimi kırar hayallerini
Kimi kırmaz

Hayal kırıklıkları
Hayal kırıklıkları
Kalbime batan
Cam kırıkları.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:34 AM
Hayal Meyal
..................! Hayal meyaL!
............! Her şey Hayal meyaL!
.....! Yaşanan her Şey hayal meyaL!
........! Bilki her Şey Hayal meyaL!
..! Bilki ölmüşüm Herşey hayal meyaL!
........! Bilki yaşam Hayal meyaL!
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:34 AM
Hayalet III
ah sen yine zama yiterken tane tane
geçiyorsun ruhumun tüm yollarından gece
ah sevginden yoksun bırakılmış gövdem
bir ağaç gibi kuruyor yağmursuz iklimlerde

ben sana bir isim koydum iç korkularımdaki
mahsur kılınmış izlerine acı kokan gül
ben sana bir isim koydum anılar hüzmesinde
tut tut ki havadaki adını zincir

ah sen benim Leylam kavuşmasız vuslatlarda
zaman öyle geçti öylesine sürükledi ki çalarak bizi
artık hiçbir tarih unutamaz seni
hayalet, kıyamete kadar dolaş sana verdiğim adla
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:34 AM
Hayallerin
Hayallerin vardı ya
Beni terk etmene değecek
Hayallerinin
Rengi varsa
O renk maviydi
Çünkü gökyüzü kadar uçsuz
Denizler kadar geniş
Beni yutacak kadar da derindiler
Yuttular da
Hem beni hem de aşkımızı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:34 AM
Hayalsiz Olmuyorsa
aya ilk ayak basan
............hayalnottur
çünkü önce hayaller uzanmıştır
.............dış dünyaya
ki hayal edilmeseydi
....uzayda yolculuk
ne astronot olurdu
........ne kozmonot
öyleyse bu katiyet sonucunda
......düşten türeyen her keşif
neden kökünden yoksun
..........isimler alır.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:34 AM
Hayalsiz Zihinler İmkansızmış
hiç bir silgi üreticisi yetişemedi
.............seni hayatımdan çıkarmaya
yüzsüz ölüler gibisin
........................inatçı ve kabulsüz
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:34 AM
Hayat
Çalı, diken, çimen hayat
Çimen gibi çalı gibi
Diken gibi hayat.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:34 AM
Hayatın Anlamı
ay yadsırken gökteki yerini
.................sürdürülemez mutluluk
çalıntı akşamlar çalarken sessizliği
................dinlenemez us
kimbilir belki de bu şiirde gizli
..................hayatın anlamı
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:34 AM
Haykular II Sevgili Barış Aluk Dostumun Desteğiyle
XI

kanım akıyor
sızdıran damarlardan
yerin dolmuyor

XII

sevgi özlemin
tın sesinde büyürdü
sağır etmeye

XIII

her geçen saat
birbirine benzerdi
senin yanında

XIV

güne bakarken
açılır çiçeklerim
sensizlik gece

XVI

şimdi sensizim
hançeremde akrepler
esin rüzgarında

XVII

uutulmuş an
sahipsiz resimlerde
tek mesut zaman

XVIII

hamallar sardı
gemiler geldiğinde
karıncalandı

XIX

ironilerdir
hayatın ilk doğrusu
gariban usum

XX

sofra üzeri
doldurulmuş açlarla
açlar yeniyor
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:34 AM
Haykular III Sevgili Barış Aluk Dostum'un Desteğiyle
XXI

yıllardır yoksun
oysa hep duruyorsun
olduğun yerde

XXII

buyum ben buyum
diyebilmeli insan
eğer değerse

XXIII

kamelya açtı
Çinden uzak bir yerde
itafen Çine

XXIV

öykündü güller
bülbüllerin şevkine
sessiz kırmızı

XXV

bırakmaz artık
tuttu bir kere kalbi
şair damarım

XXVI

yabanıl ruhum
kaçar doğdum doğalı
saf mutlulukdan

XXVII

aklım kalmıyor
ne zaman düşsen kalbe
azizim sana

XXVIII

zamansız ölüm
gelme ne olur bize
haber verip de

XXIX

ölüler sırdaş
ve dost birbirlerine
vefalı sadık

XXX

ağlama sakın
cehennemdeyim diye
anahtar sende
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:34 AM
Haykular IV Sevgili Barış Aluk Dostumun Desteğiyle
XXXI

ayrılık vakti
delerek geçer eti
kandır gözyaşı

XXXII

içtiğim şurup
sen giderken tattığım
hicran şurubu

XXXIII

dünden bugüne
açılır kapanır kalp
topraktır gömüt

XXXIV

anılar dolup
taşacak yüreğinden
ağlayacaksın

XXXV

acıları ak
hüznü al yuvarlardı
insan olarak

XXXVI

şiirler eskir
gün be gün tatlanarak
şaraplar gibi

XXXVII

böcek yuvası
insansız mezarlıklar
doyarmı kurtlar

XXXVIII

zaman akardı
kalbinin musluğundan
musluk tıkandı

XXXIX

kimsesiz çocuk
kaldırımlarada uyur
yalnız başına

XL

sakın ağlama
bir duyan olur
hepten kahrolur
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:34 AM
Haykular Sevgili Barış Aluk Dostumun Desteğiyle
I

balık yalnızdır
pullarını yitirmiş
okyanusunda

II

benden gökyüzü
köşe bucak kaçıyor
öldüm mü yoksa

III

şarap ve sucuk
kurulmuş kurt sofrası
ağlar aç çocuk

IV

günümde yoksun
düşelerimde uyurken
uyan gel bana

V

düşünde sakin
kırmızı pabuçlu kız
alemi oyun

VI

uzansa eli
toprağa mahsur ölü
tutacak göğü

VII

hak deyince
ruh büründü cismine
kadar mahşere

VIII

koptu çerçevesi
ah ömür çerçevemin
kırıldı yerde

IX

bir saçak altı
yağmur damlar saçıma
ürperirim sen

X

kondu damına
güvercin havalandı
barışdı adı
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:35 AM
Hazin
Bir anarşistin anıları gibisin
Her şeye saldıran kendine düşman
Hiçbir tutacağın yok geçmişlerde
Ve böyle giderse olmayacak da

Yıllar ihtiyarlatırken bedenini
Sen yalnız olacaksın, yapmadıklarının
Yalnızı, yapamadıklarının eksikliği
Yapamayacaklarının fazlalığıyla.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:35 AM
Her Şey
Her şey düşündüğün
Gibi olmayacak
Hep istediğin
Hep arzuladığın olmayacak

Elbet yarim dediğine
Kavuşacaksın bir gün
Ama unutma

Ölümü en çok seven
En çok korkar ölümden
Bir kocanın karısından
Korktuğu gibi.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:35 AM
Her Yer Aynı
Her yer aynı benim için
Senin olmadığın.
Soğuk sıkıcı.
Yapacak hiçbir şey yok
Düşünmekten başka
Umudu ve umutsuzluğu.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:35 AM
Herşeyi Olan
Her şeyi vardı
Derdi yoktu
İçindeki geçmişten kalan
Bir tek dertten başka
Zaten hiçbir şeyi de
Dert etmezdi. (onun dışında)
Can dostları vardı
Gerektiğinde yanında olan
Bir tanesi hariç
Her istediğini yapabilecek gücü vardı
Tek bir isteğinin dışında
Fazla bir isteği de yoktu aslında
Kendine sorarsan
Her duası da kabul edilirdi
Şükürler olsun
Bir tanesini hesaba katmazsak tabi.
Onunda kabul edilmesini
Ömrü boyunca da bekleyebilirdi
Bekliyordu sabırla bıkmaksızın.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:35 AM
Hırsız
Bir hırsız gibi
Gırdın yüreğime.
Bir hazan
Gecesi ansızın.
Kalışın olmadı kısa.
Yetti götürmene
İyi olan her şeyi.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:35 AM
Hiç Değilse Bu Gece
Gel diyene gider misin
Üzüleni teselli eder misin
Acılara merhem misin

O zaman uğra bu akşam
Uğra soframıza
Bu gece sana çok iş düşecek

Paramız yok ama
Yine de seni memnun ederiz
Ne istersen alabilirsin

Her şeyimiz senin olsun
Yeter ki gel, hiç değilse bu gece
Acımıza merhem olsun.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:35 AM
Hilkat
kimse tanıyamaz seni
ve duyguların
..en haşin rüzgarlara vurur
..........kimse anlayamaz
yalnızsın
ilk kez toprağına
...üfledi ruhu Tanrı
tekdin
...çevir nen varsa yaradılışa
Tanrı tekdir
....ve sen
anla
neden üstün olduğunu.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:35 AM
Hiroşima
zamanın tamamlanmadan sunulmuş
..........eskizleridir
............her tarihi hata
ki bu yüzden kanatır
.........yaşandığında
acı çeken zaman değildir ama
...geleceğini oyuncak yapan insandır.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:35 AM
Horozun Yanılgısı
Duyduğunda
“Erken öten
Horozu keserleri”
Erken öttü

Neden mi?

İntihardan korktuğundan
Ve ölüme susadığından

Oysa habersizdi
Etinin tazeliğinden

Elde var
Organ nakli

İşte bu yüzden
Kimse, intiharını
Ya da intihar mektubunu
Görmedi...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:35 AM
Hoşlanmak
Birinden hoşlanmak ne garip
Ona dokunmak
Soluğunu hissetmek hoşuna gidiyor
Yanında olsun istiyorsun
Yanında olmak istiyorsun
Ve yanındayken hiç hata yapmamak.
Sanki birlikte olsan
Sonsuza kadar hiç hata yapmayacakmış gibi
Hiç gitmesin diyorsun içinden
Ve gidiyor
Ve sen, hiç hoşlanmamış gibi
Unutuyorsun
Sanki hep birlikte olmayı istemiyormuş gibi
Ve ertesi gün uyanıyorsun
Duyguların körelmiş
Belki de cesaretini kaybetmiş
Yeniden başlıyorsun
Yeni bir güne
Ve sanki hiç hoşlanmamış gibi
Arkadaş kalıyorsun.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:35 AM
Huzursuz
gözlerde hep aynı gergef
….ruhsal bir paradoks
her tabu bir gün yıkılmalıdır

biz ki hem yoldaşız
………hem de yol dışı
birbirinin ölümlerini izleyen
…….koyunlar gibi yani
ağlamaklı ama tutkuları içinde

birbirimizin ölüleri üzerende
……sevişerek gün geçiriyoruz
içimizde kör bir kuyu
…bakışlarımız tülden birer ip
lakin yetmiyor dipteki alevi
…………çekmeye dışarı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:36 AM
Hükümlü-Hükümsüz
Zaman ağartırken
Eski günahları
Binlerce ölü mahkum
Hüzünlenir

Ve tükürürler
Yanlış zaman
Yanlış yer denklemlerine

Ki onlar
Giydikleri hüküm
Henüz eskimeden üstlerinde

Apar topar yollanmışlardır
Bir ipin ya da bir baltanın ucundan
Başka bir hükme...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:36 AM
Hükümsüz
Her şeye hükmün geçer zaman
Her geçişin bir getirir
Bir götürür
Engel yoktur önünde
Canın ne isterse onu yaparsın
Ne hesap sorulur sana
Ne de ceza yazılır
Bende keyfini bekliyorum yıllardır
Aşk acım var dinmesini istediğim
Merhem olmanı bekliyorum
Tüm gücünle de geçiyorsun aslında
Ama benim acılarımı da
Yanında götürmüyorsun giderken
Yoksa aşkımı söndürecek mecalin mi kalmadı
Ya da kıyamıyor musun aşka
Yada dayanmıyor mu yüreğin
Hükmünü vermeye.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:36 AM
Hürriyet Takvimi
akvaryumdan atlayan balığın hayal gücü,
o son an kendini ondurur,
geriye kalan yokluğun yokluğu,

açılan bir çığır;
“mesih arayan aziz
……sonunda kendini bulur! ”
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:36 AM
Hüsnüm Hüzün
'Dönmedin
Kendime kaldım'

burada, yatsıyı
.......çoktan
.....geçti zaman

ki hani bir an
......için sönse
......bıraktığın mum

dönmeyeceğine,
...........neredeyse
...ben bile inanacağm

oysa yılları
.........eskitmeden
döneceğim dedin

izler silinmeden
gittiğin yoldan
....gelecektin

belki de bu yüzden
bıraktığın mumu
hiç yakmadım....
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:36 AM
Hüzne Ortak
ne zaman ortak olsan
........bir insanın göz yaşlarına
bir sınıftan başka bir
.........sınıfa geçiyor göz yaşlarımız
oysa memnun olur
.....................kendi hüznünde
.................................yalnız olan
ağır gelir saatsiz
.............bir konuğu ağırlamak
kaçkez dudaklarımız
....................boşluğa açılır
hançeremizden süzülür
..............anlamsız mırıltılar
imgeler yerini zamana bırakır
lakin kurulması gereken
..........................kurulmalıdır
sarp bir kayayla
ki ne zaman ortak olsak
.........bir insanın göz yaşlarına
bir sınıftan başka bir
.............sınıfa geçer gözyaşlarımız.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:36 AM
Hüznün
Bir sarılıştı hüznün
Bir seviş, kolları güçlü
Kollarıyla saran bir umacı
Kimi zaman korkunç
Kimi zaman babacan
Ama hep saran
Hep sarmalayan
Sense kollarında
Bir sıkışıp bir rahatlayan.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:36 AM
Hüznün Gölgesinde
ışıklar ışıklar ışıklar,
karanlığın dudak büküşleri.
ışıklar ışıklar ışıklar,
gecenin sahtekar gülüşleri
tükenmez hasretimde
..........dalkavuk yıldızlar.
fısıldamaktan başka bir şey
.........gelmez ki ellerinden,
yalnızlığımda çaresizliklerimi.
elim ermez ki söndüreyim
............seslenişlerini.
ruhumu salmak geliyor içimden,
hızlarının erişemeyeceği
.................bir suratle,
lakin zincirim esir
.........hüznümün mateminde.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:36 AM
Hüzünbaz
Kırık döküktü her yerin
Çıkık içindeydi bedenin
Ve sen, bir doktor yerine
Bana geldin

Niyetin geçirmekti acılarını
Alelacele, üstün körü
Aslında için için mutluydun
Üzgün olduğunu söylerken bile

Bense, bir doktordan çok
Bir çıkıkçı hüneriyle
Seni iyileştirmeye yeltendim
Yetmeyeceğini bile bile!

Ki asla iyileşmedin
Hep sızladı uzuvların
Ve acıyordu her yerin bana bakıp
Beni sevdiğini söylerken bile...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:36 AM
Hüzünsüz Ev
'seni bir noktaya bıraktık
bizden, en uzak noktaya'

iskarpinleri yağlı,
üstündekiler, yaşlı bir adamın,
yaşına uygun giysiler,
gözlerinde eski bir düş,
yüreğinde ölüm,
inceden inceye bir süzülüş,
hep bir nota var takılınan,
yaşamın içine açılıp
içine kapandığı bir nokta.
ki adam, içine uyuyup
içinden uyanmakta.
saatin tik taklarına alışmış oda,
zaman sessizlikte tembel.
acı desen hissedilmiyor,
öfke desen sevgi kadar uzak,
hüzün bile çoktan terk etmiş adamı,
adam yalnız kendi 'noktasında'
iskarpinleri yağlı,
üstündekiler, yaşlı bir adamın,
yaşına uygun giysiler,
gözlerinde eski bir düş,
yüreğinde ölüm,
inceden inceye bir süzülüş,
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:36 AM
Işığa Yer Yok Mabedinde Ömrün
karanlığım bitmez tükenmez gayemsin
yüreğimde narin bir buğu gibisin
ben ki korkarım sen de bir gün gidersin
o vakit bedenim ölüme yenilsin

aşkım kalmadı çimde aydınlığım
terk edişine bu derece yanmadım
öyle ki içime düştü yokluk kaygım
gözlerimi ilk kez ışığa kapadım

ne zaman çalar saati ayrılığın
kaybolur ebedi kederi hicranın
işte o an çözülür zinciri canın
beni yaşatan büyüsü hatıranın
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:37 AM
İade
sözcükler iade sarmalı,
sarmalı! bir el ve bir avuç,

avuç! uç uç şair meleği
meleği! görelim nereye kondurur,

kondurur! bu sarmal seni
seni seni seni seni seni...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:37 AM
İç İsyan
semazenler dönerken
....ortalarında zıplayan adam
içindeki şeytanların
...ayartmalarına kanan adam.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:37 AM
İçdüşüm
ellerimi kanatırken yağmur, öylesine geçtiğim köprüler
yazgımın ilmiklerine vuruyor sözlerin seçilmezliği
içimde titreyen bir yaprak rüzgar!

ölülerle bahis oynayan bir adamın talihsizliği kadar
bürünüyorum kazançsızlık kaftanına
hep bir kaybın hanesine yazılıyor anlar

ne de çok severdim bulutları
…………….ne istersem olurlardı
oysa
tercihler belirlermiş hayatı…
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:37 AM
İçim
kimi zaman düşünüyorum
bir kitaptan çok mu şey bekledim
hayatın trapezinde yürürken
çok mu yardım dilendim

hayat, o engin çayır
çakıllarıyla dikenleriyle
kimi zaman nadir çiçekleriyle
belki de gizlemedi hiç kendini
bense araştırmalarımda sürüngen
bir anlam aramakla
anlamsız düşlerimde hata mı yaptım
kovalamak elbet güç gerektirir
ve bir enerji kaybıdır
bir tükeniştir yerine konmadıkça
yoruldum
yirmi iki yılın huzursuzluğunda
çatlayan bir toprak gibi
suyu arzulamakta
şimdiyse düşünüyorum da
aslında su içimdeymiş hep
sadece kaynak tıkanmış
toz toprakla.

3.12.2003
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:37 AM
İçimdeki Helen
Sevgili Helen ne kadar uzun zamandır
Sana kavuşmayı beklediğimi ve
Seni ne kadar güçlü bir şekilde arzulamakta
Olduğumu tahmin bile edemezsin.
Uzun süren, yalnızlığın hüküm sürdüğü
Karanlık ******* ve acılı günler artık son buldu.
Artık öyle mutluyum ki, sana kavuşmak beni
Neredeyse küçük çocuklara döndürdü.
İçimden koşmak oynamak hoplayıp zıplamak geliyor.
Seni bulduğumdan beri aldatılmaların
Hainliklerin ve itilmişliklerin gölgesinde
Çınar gibi yükselen ruhum
Gövdesini saran kurtlardan kurtuldu.
Sonsuzluğun şefkatli ellerinden içtiğim
Ferahlatıcı şerbet beni bulutların üstüne çıkardı
Daha da iyisi bulutların gerçek bir parçası haline getirdi.
Seninle birlikte ihanetin karanlık sokaklarından
Geçmez oldum artık içimdeki sen beni
Karanlık aşklardan mutsuzluk oyunlarından
Uzaklaştırıyorsun. şu acımasız dünyada
Yaşadığım yalan aşklar bana
Ne kadar acı çektirdi bilemezsin.
Hep ezilmek ve hep kaybetmek ve
Hiçbir zaman ne ezmeyi ne de
Birine karşı galip gelmeyi düşünmezken.
Vuslata inanıp da içine girdiğim ve
Çaresizce dolaştığım labirentler yok artık.
İçimde bir an olsun terk edilme korkusu yok.
Sana kavuştuğumdan beri ayrılık
Karabasanları yanıma uğramaz oldu.
Çünkü sen benim yüreğime yerleşerek
Bana kendim kadar yakın oldun.
Helen sen benim içimdesin artık ve asla
Beni terk edemez bana acı veremezsin.
Ömrüm boyunca içimde yaşayıp beni besleyen
En büyük yardımcım olacaksın.
Seni seviyorum Helen ve bana geldiğin gün için
Sana minnettarım mutluluk çiçeğim.


Ters yazılmış bir şiirin
Başıydı aşkımız.


Ah Helen sevdiğim
Ne de güzel saçların vardı
Sapsarı bir teli bile
İncinsin istemezdim
Nasıl da kıydılar sana

Ah Helen canım sevdiğim
Ne de güzel bakardın
Mas mavi gözlerinle
Bir damla yaş düşsün istemezdim
Nasıl da kıydılar sana

Ah Helen canım sevgilim
Nasıl da koşardın kırlarda
Bir ceylan gibi ilk baharda
Daha ilk baharındaydın
Nasılda kıydılar sana

Ah Helen’ im canım
Yaşarken tek sevdiğim
Ölümünü görmediğime sevindiğim
Nasılda kıydılar sana
Nasılda, nasılda, nasılda kıydılar sana.

Tam yüreğime sapladılar
Zalim ve acımasızca
Ezdiler iyi olan içimde ne varsa
Kötülüğe dair ne varsa gördüm

Merhamet nedir
Bilmezmiş şu dünya
Her an acı ve keder var
Kırdılar içimde ne varsa

Nereye baksam açlık
Nereye baksam sefalet
Nereye baksam ölüm var
Kırdılar döktüler, içimde ne varsa

Hainleri gördüm katilleri gördüm
Hırsızlığı gördüm, aldatanı aldatılanı
Düşene tekme atanı ve kurşun sıkanı
Kötülüğe dair ne varsa gördüm

Umudum boşmuş onu anladım
Yapılacak ve yapılmayı bekleyen
Binlerce iyilik varken, kötüye kul
Köle olanları gördüm, darmadağın ettiler içimi

Dayanamadım öfkeye kapıldım
Kötüye kötü oldum, Ah Helen Ah Helen
Bize de dokundu kötülükleri
Döndüğümde sen yoktun.

Beti benzi atmış bir umudun
Yanışı yıkılışıydı belki
Sana duyduğum aşkın
Yok oluşu, tükenişi Helen

Oysa ne kadar sevmiştim
Sana ne kadar değer vermiştim
Ama ne yazık hala acısa da içim
Yüreğimi kaybettim aşk dediğin nedir Helen.

Hatırlıyor musun Helen’ im
Bir iş için bir sahil kasabasına gitmiştim
Ve sen kulağıma hiç
Dönmemem gerektiğini fısıldamıştın
Şimdi düşünüyorum da
Bunca insan arasında
O gün keşke seni dinleseydim
O zaman hiç bugünleri görmezdim.

Seni sana sen değil
Seni sana ben getirdim
Seni bana sen değil
Seni bana ben getirdim

Gelişini bir ben bilirim
Benden başka yok
Senden haberli
Seni bir ben bilirim

İçimde gizlediğim sevgili
Sensizliği bir ben bilirim
Senden öncesini senden sonrasını
Sensizliği bir ben bilirim

Ben senin çocukluğunu bilirim
Ben senin büyümeni gördüm
İzledim gelişmenin her anını
Ben seni içimde yoğurdum.

Ne kadar güzeldi seni yaşamak
Her an ve bitmezcesine mutlu olmak
Her vakit sana koşmak
Ve seni, beni beklerken bulmak

Ne kadar güzeldi sadakatin
İçimde bir kez olsun şüphe olmadı
Seni kaybetmeyi düşünmedim
Mazisi olmayan gerçek aşkım.

Evren dediğin iç içe
İç içe aynalar gibi
Bakışın yansıması
Bir aynada

Ve sen
Ve sen Helen
Benim evrenim
Varlık nedenimsin.

Ağlamak geliyor içimden
Bu mutluluk daha
Ne kadar sürer Helen
Korkusu sardı yalnızlığın
Daha sen gitmeden
Yüreğim daha
Ne kadar kaldırır
Bunca keder ve sıkıntıyı
Ve sen daha
Ne kadar yaşayabilirsin
Bunca dert arasında
Senin için yüreğimi
Cennet yapabilmek isterdim
Ama ne yazık, yazık ki
İzin vermiyor yaşamım.

Hep gizleyeceğim seni
Kimse bilmeyecek Helen
Yoksa bizi kıskanırlar
Korkarım seni kaybetmekten

Ne olur sende belli etme varlığını
Kimse bilmesin seni
Bir gün gelir de biri duyarsa
Kırılır nazarından içimde ne varsa

Ah Helen sen ve sensizlik
Gitmeyeceğim desen de
Nice gelenler bilirim
Gitmeyeceğine yemin ederek.

Umarım terk etmezsin beni
İstemiyorum son bir kez daha
Yalnız kalıp terk edilmek

Umarım ter etmezsin beni
Biliyorsun benim için önemini
Bu seni ilk hissedişim ve ilk görüşüm

Umarım terk etmezsin beni
Artık yalnızlık olmamalı
Ah Helen gitmemelisin ölene dek.

Yüreğime çiçekler ektim
Böldüm yüreğimi çiçek bahçelerine
Kırkımızı, beyaz, siyah
Güllerim var senin için.

Yüreğime çiçekler ektim
Çeşit çeşit çiçeklerim var senin için
Laleler menekşeler papatyalar
Aklına gelebilecek her şey hepsi senin için.

Yeter ki sen sıkılma,
Güzelliğin kadar olmasa bile
Mümkün olduğunca güzel olsun
Yaşadığın yer, her şey senin için.

Her şey ikimiz için
Sıkılmanı istemem Helen
Beni terk etmeni istemem
Her şey senin için.

Sevgidir elimde ince kalem
Yazıyor aşk mürekkebinden
Bir yürektir yazdığım
Senin olduğun senin büyüdüğün.

Sen benim abıhayat çeşmem
Ben sende sürmekteyim gençliğimi
Sen benim ölümsüzlüğüm
Bana hayat veren ve beni yaşatan

Bende seni yaşatacağım
Senin beni yaşattığın gibi
Ve seninle birlikte bende öleceğim
Ne zaman biterse beni besleyen suyun

Şefkatse şefkat sevgiyse sevgi vereceğim
Söyle benden ne istersin aşkım
Yıldızsa yıldız güneşse güneş
Söyle sadece ben sunayım sevgilim

İçimden bir ses beni zorluyor canım
Öyle diyor gönlünden ne geçerse yapmalıymışım
Çünkü bugün birlikteliğimizin son günü olabilirmiş
Dönebilirmiş seni bana getiren aşkım

Ah Helen ah Helen
Yazamadığım şiirim
Ah Helen ah Helen’ im
Yaşayamadığım şiirim.

Bazen sırf değişiklik olsun
Biraz fark olsun diye
Tartışalım istiyorum
Sırf sen sıkılma diye

Ama ne zaman
Ortaya bir sorun çıkarsam
Öyle bir bakıyorsun ki içimden
Ve sana kıyamıyorum, kıyamıyorum.

Kızma ne olur kızma bana Helen
Ne olur darılma, her an
Seninle ilgilenemiyorum diye
Seninle yaşamak için çalışmam gerek.

Ah Helen aşkımın
Tükenmez cumartesisi
Ben sende haftanın
En güzel gününü buldum
Ne pazartesinin çocuksuluğu
Ne salının acemiliği

Ne çarşambanın yeni yetmeliği
Ben sende haftanın
En güzel gününü buldum
Ne bir olgunluk öncesi perşembe
Ne de cumanın eksik olgunluğu
Ey cumartesim en güzel günüm
Aşkımın bitmez cumartesisi
Pazara kadar seninleyim.

Gün batışıyla eve gider
Eve gider tüm işçiler
Paydos vakti gelmiştir artık
Bir sen terk etmezsin yüreğimi.

Ah birine gel dememek
Çağırmamak onu yalvarırcasına
Çünkü hep içinde olduğunu bilmek
Her akşam eve dönüşte
Kapıyı açan bir sevgili olması gibi
Ah Helen’ im ne büyük mutluluk
Yüreğimde dirildiğin güne minnettarım
Ben seni hiç gözüm yaşlı çağırmadım
Çünkü hep çağrıldığın yerdesin.

Ah Helen nice şarkı bilirim
Bana acıyı ve kahrı tattıran
Nice hüzünlü şiir bilirim
Bana ölümü hatırlatan

Ah Helen im istemiyorum
Bahsedilsin mutsuz aşklardan
Yüreğimde yalnız ikimiz olalım
Uğramasın ne keder ne de hüzün.

Sana olan bağlılığımı bilirsin
Her gece içimden içime
Seni sevdiğimi söylerim
Yolda bir güzel görsem
Hemen başımı çeviririm
Ben seni gözümle de olsa aldatamam
Bilirsin canım sana yalan söyleyemem
Sen benim meleğimsin.

Hiç üzmüyorsun beni
Ne istersem onu yapıyorsun
Ama yetmiyor yetmiyor Helen
Ayrılık saatlerindeki ayrılık
Uyku bile olsa uzaklık
Yakıyor yüreğimi uyuma artık.

Bitmez tükenmez şiirlerim
İçimdeki Helen’ im
Yazıyorum durmadan
Övüyorum seni yıldızlara

Övüyorum tüm insanlığa
Ve yaşatıyorum seni
Ve yaşadıkça da yaşatacağım
İçimdeki aşkım.

Yalnızlığımın tıraşlı günleri
Başlamıştı gelişinle
Kimsesizliğim yoktu artık
Temiz giyimliydim

Varlığın yetiyordu
Kendime saygı duymama
Ve kendime sesleniyordum
Yalnız değilsin diye.

Sana kavuştuğum günü unutamıyorum
Her an aklımda tekrarlıyorum
Bu mutluluk sürmeli bu mutluluk sürmeli
Her an yaşasam o anı, yine de yetmez canım

Ne kadar hüzünlüydüm bir aşkı kaybetmiş
Bir aldatılmışlık içinde yıkılmıştım
Kaderime yanıp yıkılıyorken, yenilmiş
Birden bana seni getirdi kaderim

Ve ben onca yıkıntı arasından
Öldüğüm yerden kalkarak uzattım sana ellerimi
Ve bana sunduğun güneşe baktım
Ve ondan beri içimde doğuyor güneşin.

Bir dolunayı gizleyen
Bulut gibiyim
Seni gizliyorum
Olmadığın her yerde.

Milletin yoktur senin
Kozmopolitsin sen
Sadece adın var
İçimdeki sana koyduğum.

Yalnızlığım fecre karıştığı an
O gecenin son anlarında
İnsansız vakitlerden çıkıp
Günün karmaşalığına atıldığımda

İnsansız geceme değil
Karmaşık güne değil
Tan vakti, gidişine
Senden ayrılışıma yanarım.

Ah Helen kapı ardında
Saklandığın yetmedi mi
Gizlendiğin yerden çık ve gir içeri
Tüm dünyam senindir.

Güzelliğin ruhumu okşuyor
Truvalı güzel Helen
Savaşmış düşmanlıkmış boş ver
Gel sevişelim son bir kez.

Ah Helen dün doğum günündü
Ve ben alabildiğine içiyordum
Sanki doğrularcasına bir unutulmuşluğu
Aklımda hayalin kendimden geçiyordum

Bir neşe yoktu halimde
Bir keder bile diyemem
Sadece içiyordum kendi ruh halimde
Ve bir unutulmuşluğu hissediyordum.

Seni kaybettiğimden beri
Bir tablo gibiyim alabildiğine gerçek
Ve en büyük simgecileri bile
Hayrete düşürecek gizli bir ruh halinde.

Ağıtçılar ağıt yakar
Bütün ağıtçıları kandırdım
İçimdeki bütün ağıtçılar
Bize ağlar.

Gözlerinden çıkan alev değildi belki
Yüreğinden çıkan lav değildi
Ama kulaklarımda yankılanan sesin
Hala yakıyor içimi.

Gizil sevgilim Helen
Bir gün çıkacaksın ortaya
Güneş gibi doğarak hayatıma
Biliyorum benim için geleceksin

Şimdilerde gizlenirken
Bir gün çıkacaksın ortaya
Seni yoğuruyorum içimde
Ve hazır olacaksın bir gün

Seni ben getireceğim dünyaya
Yalnızlığıma son eresin diye
Bu aşksız dünyaya
Aşk getiresin diye.

Seni ne zaman kaybederim bilmem
Belki beni terk ettin ama gidişin yetmedi
Yetmedi bendeki seni götürmeye
Bir sen gitti başka bir sen geldi
Ancak ayrılalım demenle başlayan ayrılık
Cümleni tamamlayana kadar sürdü
Ve sen ve sen hala benimsin
Ve sadece güzelliklerinle
Artık hata işleyemez beni üzemezsin
Bende kalan sen
Sadece iyi yanlarınla kaldı.


Ters yazılmış bir şiirin
Başıydı aşkımız...

Ters yazılmış
Bir şiirdi ve
Her şiir gibi
Sonunda başına döndü...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:38 AM
İçimizdeki Kambur
İçimizdeki kambur
…..kısırlaşmış umutlar
esrarengiz tecrübelerden kalma
….neden sonra kanamaya başlar
karınca belli fikirlerimiz kırılınca.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:38 AM
İçin İdea
gelgeç çocuklar büyütür zaman
....içli, acımasız, kırılgan, zorba
yetişmekle yetişkinlik arasında uçurum
.......odaksız yürüyüşler sancısı
nerdeyim sorusunu hiç bir yerde
sormanın çaresizliği
bilinçsiz davranış tarzı
....ilk giden bizi nereye çağırdı
biz şimdi neredeyiz
.....sorgulamanın sorgusuzluğunda
...............ayışığı
...........aydınlık ve gölge
ilk ninniyi öğreten şeytan olmalı
.......'uyusun çocuklar ve uyurken büyüsün'
................uyan ve yıldızına yürü
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:38 AM
İçindeki
Bir kanat sesi duyardım
Sana senin kadar yakın olduğumda
Bir kuş sanırdım önceleri
Heyecandan kanat çırpan
Uçacak diye korkardım
Çocukça ağlardım ara sıra.

Bir kanat sesi duyardım
Sana kızdığımda ve tartıştığımızda
Bir kuş sanırdım önceleri
Üzüntüden içine kapanan
Gittikten sonra anca anladım
İçindeki meleği bana katlanışından.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:38 AM
İçsel Kırıklık
..........'Gözlerini çevir göreceksin'

tütsülenmiş maksadlarda
.....................bit yeniği,
kutsanmış sularda boğulmak,
ki herkesin derdi,
.....umduğu, umduğu olmamak.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:38 AM
İdea
sonsuz irkilmelerle bölünen aşklar gibi
ve kılıç keskini ölümler
esin fısıldarken uzar şairin dili
uzay kesişen anlar zinciri

bu ne tufanır rahat komaz seni
ölümlerden ölüm beğen zombi
ya da ölümüne idea idea idea
artık kanın yok ki
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:38 AM
İdrak
gece gündüze benzer
hep ağaçlar aynı noktada durur
değişen yalnız zamandır
ve zamanın solukları
ölüm doğuma benzer
ikisi de bir giriştir
belki de bir çıkış
fakat ne farkeder
ayna aynayı görmez ki
ömürler birer kara kutu
uçuş boyunca dolan
ve vaktinde
.......O'nun taraından açılan
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:38 AM
İftihar yergisi
iftihar vakitleridir ay çalar denizin mavisini,
kararır suyla ilgili ne varsa,
kapanır birer birer yıldızların gözleri,
biri mutluyken nasıl olur diğerleri?
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:38 AM
İhtimalsiz Olmalı İhtimaller
Ben her ne zaman
Herhangi bir yere gitsem
Sen çıkıyorsun karşıma
Ve ben sana yürüyorum usulca
Ürkek bir ceylan gibi, yüreğimin
Parçalanacağından korkarak

Ve ah o içimi yakan korkak
Her seferinde, o karşılaşma anında
Korkulacak olan senin, gelen olmadığına
Seviniyor lunaparktaki çocukçasına

Ardından bir kızgınlık hali
Sarıyor en içten kucaklamalarıyla,
Tüm benliğimi, kızıyorum ruhuma
Senden kurtulamadığı için

Olmamalı, olmamalı diyorum
Karşılaşma ihtimali olan
Koridorlar olmamalı diyorum

Ve sandalyeleri bir kez daha
Ters çeviriyorum
Bir daha ki umudun sığacağı
Mesafeye kadar

Neden diyorsan bunca telaş
Yüreğim ayrılır inan
Gerçek bir karşılaşma anında.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:38 AM
İki Çocuk
Yakılmış barut kokuları arasında
Bir zenci çocuk kap kara
Zenciliği değil cildinden,
İşlemiş, geleceğinin karanlığı
Çocuktan yansıyan ışığa

Ayakları kanlı beze sarılmış
Vücudu yara bere içinde
Elinde asilere has bir tüfek
Aklı anlamadığı bir savaşta
Rehin bırakılmış çocuk yaşında

Açlığı tatmış, annesizliği
Babasızlığı görmüş el ocağında
Ve aynı anda başka bir çocuk
Elinde bir şişe kola bir kase yemiş
Yetmiş ekran bir tv karşısında

İkisi de çocuk ikisi de küçük bununla beraber
Çok uzak görünse de şu an oldukları yer
Aslında sadece kader, ve bu yüzden
Biri gülmek, biri ağlamak için, biri dövüşmek
Biri oynamak için gün saymakta.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:38 AM
İki Oyuncu
-Karamsar-

Bir oyundur hayat
Poker gibi kılıç gibi
İşte bu yüzden
Biraz kumarbazdır
Her insan

Ve büyük kurpiyer
Gelecek
Oyuncunun önüne
Sürer kağıtları

Lakin değil kazanmasını
Kaybetmesini bekleyerek


-İyimser-

Bir oyundur hayat
Bir çocuk oyunu
Kolay ve neşeli
İşte bu yüzden
Biraz muziptir
Her insan

Ve büyük abi
Gelecek
Oyuncunun önüne
Sunar zamanı

Lakin üzülmesini değil
Eğlenmesini bekleyerek.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:38 AM
İki Ses
bir güzel gördüm,
güzelden öte, nur sanki,
hemen atıldı kalbim,
başladı konuşmaya,
güm güm, güm güm,

bu dili bilir aklım,
çözdü hemen şifreyi,
sen dedi kalbime,
başımı beleya
sokacaksın yine,

kalbimse, bakıyordu
içten, oyuncak isteyen,
masum bir çocuk gibi,
aklımsa, bilge biri,
söyledi hemen eşsiz cümleyi,

dur dedi kalbime,
dur biraz bekle,
hemencecik sevinme,
kılıcın ucu mümpen,
kınında henüz.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:39 AM
İki Yüzlüm I
Senin iki yüreğin vardı
Biri nefret ediyorken benden
Diğeri bana aşık olduğunu
Söylüyordu.

İki beynin vardı senin
Biri sevgisini inkar ederken
Diğeri aşkı adına
Yeminler ediyordu.

Biri giderken biri
Bana gelen ayakların
Biri alırken biri veren
Ellerin vardı.

Hepsi geçer demiştim
Ne de olsa zaman
Onarır çatlaklarını
Ama

Benimde bilmediğim
Bir yanın vardı
İki yüzlüydün
Bıçak gibi yani

Temeli ne olursa olsun
Kaderin kesmekti...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:39 AM
İki Yüzlüm II
Bak yine elimde kalem
Seni anlatıyor seni yazıyorum
Oysa daha demin seninle ilgili
Yazmayacağım demiştim.

Fakat ne yapayım
Beni eski bir palto gibi
Kenara atmış olman
Bit türlü çıkmıyor aklımdan.

Bir de kesişin vardı tabi
Unutmadım, sadece atmamıştın
Bir de parçalamıştın
Bir geride kalışı imzalarcasına.

Bıçak gibi girmişti sözlerin
Çelikten astarlarıma...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:39 AM
İkrar II
ay ince temas kaldırmaz fildişi
sükun dalında tenha kuş
dört tarafı tel gerilmiş
lain kan içen kedi gözleri
her şey bir muamma damarı
kalkarken buhar düşünceden
eski bir hayalet sır taşıyor gömüte
o gömüt ki et kemik ve duman
hangi geçmiş hangi gelecek
ki bilinmez ikrar hagi sözcükde
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:39 AM
İlhamın Elinde
tılsımı çözülmüş erken göçlerden kalma
sıkıntılı hayatların ön yargısı
düşlerinde bile sıkılgan hercai atılımlar
bir noktadan bir noktaya çekilmiş lastikler
ki her uzatılış bir kopmaya gebe
bu yüzden gerilim yayıyor hayaller
olmakla olmamak arasına sıkışmış fikirler
hızın tutsaklığına kapılmış ve geçiş yok
hiç bir gün batımı sefasına
ve aslında bilnmelidir
şair ilhamına emprezeryodur
yeteneği ise gizliden gizliye empozedir.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:39 AM
İlk Karşılaşmamız
İlk karşılaşmamız
Bir alışveriş soluklanmasında
Bir köşe başındaydı
Aşkımızsa
Bir merhabanın ortasında başlamıştı

Elin kolun doluydu o an
Yanındaysa bir arkadaşın vardı
Gözlerimiz raks etmişti
Vücudumuzdaki damarlar titrerken
Ve oradan ayrılmıştık
Gözlerimiz edepsiz dilimiz emekli

Ki ilk görüşte aşk bu olmalıydı
Diye düşünüyorum şimdilerde
Öyle ki daha kaç kez aynı yerde
Karşılaşmıştık yapay tesadüflerde
Ki kaç kez daha dans etmişti gözlerimiz

Ve bir merhaba da başlayan aşkımız
Yetişmesi gereken insanların acelesinde
Aynı köşe başında bir çarpışma halindeydi
Bir merhabadan bir affedersinize kadar
Sürebilmişti birlikteliğimiz

İlerlemiş yaşımıza denk olmalıydı ki
Utangaçlığımız ir daha ne sen oradayken
Ne de ben oradayken karşılaşmıştık
Neyse ki sonumuz bir aşka uygun düşmüştü
En azından bu dünyada ayrılmıştık.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:39 AM
İlk Kazanç
bir ******,
..nasıl bakarsa ilk kazancına
ben de şimdi
…öyle balkıyorum sana
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:39 AM
İlk Kez
İlk kez bu gece düşündüm
Sana neden meleğim dediğimi
Herhalde, güzelliğin ve saflığın
Bana melekleri hatırlatmıştı
Ama daha önce hiç
Meleklerin vicdanı olmadığını düşünmemiştim
Şimdiyse biliyorum beni terk etmenden
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:39 AM
İlke
siz ki yalan tacirleri
…..yokluğun simgeleri
yalan yanlış senaryoların
..yalan yanlış artistleri
bilinki suflörlerimiz aynı
….yeterki bunu bilin
varlık soyutlamaz sizi
..ve sayar ve sayar
kazançta olsanız
……..kayıpta
sayar ruhlarınızı
zaman eş değer değil mi?
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:39 AM
İm
sonbahar ertesi
törpülenmiş düşüncelerde
hasret tuzakları
her fikir kendine zincirli

açılım açılım doğan çocuk
kapalım kapalım ölen düş
öyleyse yeniden doğalım
tuz-aksa tuzlanalım

silgiler kullanalım giyotinden
kafamız layik değilse kendimize
keselim kendi ellerimizle
nasıl olsa yeni bizde

başkasının elinden yenilmektense
sunağımızı kendimiz kuralım
önce yüreğimizi ve gücümüzü sunalım
sonra içimizden dikilelim

ve bilelim tuzaklar,
kapanlar, penirler, aslında
kendi ektiğimiz tohumlar
sularken de sulamazken de.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:39 AM
İmar II
yüreğimde imar ettiğim kent
..büyür zamanın örsünde
ve şüphesiz her şehir gibi
......tükenecek gününde

yüksel gözlem kuleleri
demir kapılar
ardında en mahrem şiirler
...altın gizlenir düşümde

beklenir büyük tufan alev
....kralken yanmak ne güzel
ah o gün yıkılır bu şehir
....ve anılarda dim dik
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:39 AM
İnançda Acı
nasıl bir kederdir surları yıkan
……………….cehennem vari ateş
uğrunda ölünen kavramın,
anlamak aslında inanılan doğru olmadığını,
ki kaç cengaver bir sura tırmanırken
…başından aşşağı katran dökülmeden
……….hissetmiştir bu acıyı,
çünkü değildir inancı
…….salt kendi inancı,
bu yüzden, henüz ölmeden,
…yüreklerinde açılır hiçliğin kapısı,
düşünür cengaver o son an,
uğrunda öldüğü emelin
…sultanının bile, gerçek inancı
………………..olup olmadığını,
ki kaç şövalye, kaç militan
………..ve aklına kim gelirse
ortak olmuştur aynı çelişkiye
………..talihin sunduğu sanrıdan
…………………..acıyla uyanarak.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:40 AM
İnanmıyorsan
İnanmıyorsan seni sevdiğime
İçimi gör birde
Röntgenimi vereyim
Dur bekle.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:40 AM
İnat
Hatırlıyor musun?
Sana en çok,
Meleğim demeyi severdim
Benim için melek kadar saf
Melek kadar temizdin
Yalan bilmezdin
İsmin gibi nur yüzlüydün
Yumuşak huylu ve sevecendin
Tek kusurun inatçı olmandı herhalde
Ayrılırken de inat etmemiş miydin?
Seni seviyorum diye dönerim sanma
Diyerek.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:40 AM
İnce Düzen
Küreselleşmiş yazgılarımızda ongun olmak,
Yeter mi yetmez mi insanlığımıza,
Biz erirken ortak olunmuş hayatlar havuzunda,
Düşer mi düşmez mi bir umut balık yalnızlığımıza.

Ah! aheste geçen düşlerin bıraktığı simgeler
Tortuların yakıcı ağırlığıyla, çökerken dibimize,
Neden aramak neden olur çöküşümüze,
Söz olurken ben sen derken onlar üzerine.

Küreseleşmiş yazgılarımızda ongun olmak
Yeter mi yetmez mi ikinci kez kendimize,
Büyük balık yok ki, küçük balık olsun içimizde,
Bizler bizden önce kurulmuş ortaklıklarımızda düzen, ince!
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:40 AM
İnce II
yüzüne yükselir erdem perdeleri
zaman çekilir esrarsız sevişmelere

en saklı olan en açıktır
davetsiz acı davetli mutluluk
daha önce kim kim kime gelir
bir gölge gibi akar düşünce

ruh beden edinince
kalkar en mahrem sözcükler
esin ince
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:40 AM
İnek
Samanlıkta gördüm seni
Saman yiyordun
Süt yapmak için
Çayırda gördüm seni
Ot yiyordun
Süt yapmak için
Seni ne zaman görsem
Ağzın oynuyordu
Hep bir şeyler yiyordun
Bir şeyler yapmak için
Sana saygım var
Yediğinin hakkını veriyorsun.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:40 AM
İnsan Gibi(Asli Dizeler)
müzminleşmiş acılarımda ağlamaya dermanım yok
benim ki sevda idi aşkın yüceliğinde
.....gitti
zamanı ve günleri öğrendim hatta saatleri

sonra her şey ters gidermiş
işsizlik işlilik hepsi ayrı dert
yaşıyoruz işte tıpkı insan gibi
eksikliklerim var ve tatminsizliklerim
belki bir canavar belki bir çocuk kadar

acı,
bir kılıç olmalı
gün be gün yüreğe giren
.........................ama öldürmeyen

(bu bir şiirdir merak edenler için şiir gibi şiirdir çünkü gerçektir)

09,06,2004
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:40 AM
İnsanca
çürümek istemiyorum
....suçum yok
doğmaktan başka
ki ben seçmedim varolmayı
neden
ne cennet ne cehennem arzuladım
ne acı ne de mutluluk
ben kendimi dahi seçmedim
...sadece seçildim
suçum yok
hayvan gibi yok olmak
istemiyorum
merhamet

II

yaşamak onulmaz yara
....katre katre
........kan kaybında
herles ölüor
somut
ölmek istemiyorum

III

soğuk olunca üşüyorum
yemeksiz
......açlık çekiyorum
öyleyse ihtiyaçtan ötürü
.........muzdaribim.

IV

içimdeki kaos
..her sorun çaresiz
evrendeki huzur
.....içimde kaos
öyleyse ruhum
acı sarmalında
pansuman edemiyorum
...merhamet.

V

ölmek yok olmaksa
..yok olacağım
belki de hiç varolmadım
...düşünce sarmalında

VI

şair olmayı hiç istemedim
....isteyemem
yaşamın beyhudeliğini anlamak
...sadece acı veriyor bana.

VII

kırılsın artık koza
...yumurtamdan çokmalıyım
acı veriyor kriztalit olmalk
...dönüşmeliyim hemen
olacak olmalı bekleyiş
........ızdırap

VIII

ağlamak istiyorum
.ve damla damla
....göz yaşlarımda çözülmek
biliyorumevren beni arzuluyor
.......sonszuluğunda.

IX

gel sar beni evren
....kucağında hoplatma,
benim için içinde kaybolmak
....yok olmak değil.

'Ey şair dinle beni bir büyüğün
dediği gibi cehennem hiçliğe yeğdir'
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:40 AM
İnsanca III
insanız, uzuvlarımız kısa
ermek bir noktaya
.........yetersizdir ruha
erilmek gerek onmaya
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:40 AM
İnsanın Tarihçesi
amaçsızca yaşadı adam
ne bir stratejisi vardı ne de ülküsü onun
yürüdü böcekler gibi
koştu kaplanlar gibi
yedi kurtlar gibi
uyudu ayılar gibi
ve öldü acılı insanlar gibi
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:40 AM
İntikam Mukaderdir O Vakit
sigara gibi yakacaksam seni,
ve çekeceksem alabildiğine içime,
razıyım zehrine,
lakin beni aldatıp,
gireceksen kanıma
bir yılan gibi,
işte o vakit
lanetlerim seni,
ki son olarak,
şunu da bil ki,
intikamdır
bu zehrin
tek panzehiri...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:41 AM
İrkiliş
................'bu gece kırmak geliyor içimden
....................aşka dair tüm tümsekleri'

I.

bir sevgi hissettim
........uzun zamandır ilk kez
ilham sanki terk ediyor beni,
ister tutku ister şehvet,
sen ne dersen de ben buna
..........aşk diyorum
sanki gördüğüm ince ve
......narin bir düş
ki her düşte güzelliğe olduğu kadar
.........karabasanlara da yer var
ilk kez anlıyorum
.....damarlarımda gezinirken
............esrik süzülüş
ben sevilmeye hasret olanı seviyorum
.....belki de inancım
..........son bulmalı her hasret
tutkular sevgiye ve aşka tomurcuk
...bu gece bir kez daha
........kapılıyor kaptırıyorum
...kendimi bir düşe
ve bir dokunuş arzuluyorum
....ister tutku de ister şehvet
ben buna aşk diyorum
ve şuan şair yalnızlığımda
..........bir yar diliyorum
sunsam çaresizliklerimi
......................bir sunağa
karşılığını alabilir miyim sonsuz.

II.

keşke şimdi yanımda olsan
......................................incem
sarsa ellerim ellerini
......dayasan avurtlarıma yüzünü
..aksam esinimden sana
sıyrılarak tüm damarlardan

III.

şimdi sen yatağında ben yatağımda
.....kimbilir sen kaçıncı uykunda
..dolanırken dört duvar arasında
.........ilk görüşte aşk.

IV.

aşk aşk aşk
......dilenciler dileniyor
..............avuçları açık
bense sana yanıldım
..............kendi hesabıma
.........sende uy ne olursun
..........bir kez dahi olsa bana
...kapılar açık
gir kanıma.

V.

heyelan bölgesinde gezmekse
............eğer aşk denilen yolculuk
...sen yeterki gel
......sökeceğim çelik telleri
..............koşulsuz.

VI.

keşke bitmese seninle
...........oynadığımız hiç bir tavla
bak sana karşı
......bir tek kapı dahi almıyorum
razıyım kırmana.

VII.

şuan her şeyden çok
...........seni düşünüyorum
.....duvardaki saat işliyor amansız
peki ya sen incem
.......ne düşünüyorsun
...............yangınlı/yangınsız.

VIII.

saat durdu kendinde
...kapanırken eksileler
içimde her an
.....bir ölüme bedel.

.................................................. ....6 Aralık 2003
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:41 AM
İronik Teşbih
hem kendi ustası
....hem de kendi çırağı olan için
bir ironi değildir de nedir
.....yükselme zorunluluğu.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:41 AM
İronik Teşbih V
okumak, ayakkabı boyayan çocuk için
…………su içmek gibi değil

oysa,
¾’ü bilgi beynin!
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:41 AM
İronik Teşbih VI
zamanı çağlarla ölçen melekler gibi
……..tüketiyoruz yavaşlıklarımızı
neden en çok
…ölüler sever Tanrı’yı
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:41 AM
İronik Teşbih X
hayatın gerçekleri var çocuğum
….ve senin çıkarların

senden bile daha büyük onlar!
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:42 AM
İronik Teşbih XII
her şey bir oğlanın gözlerinde saklı
….çıkılacak bir kaldırımın sevdalısıyız
………..pakettaşlarla geçiştirilmiş yollarda
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:42 AM
İronik Teşbih XIII
kumsala vuran balıkları toplayan
…..çocuk gibi habersizken ölümden

biri sevmez de seni
……..bini ağlar ardından
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:42 AM
İronik Teşbih XV
kürtaj ücretleri kadar düşük bedelleri
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:42 AM
İsimsiz
Kimsesi yoktu onun
Adı Garip soyadı Yalnız’dı
Kimsesi yoktu onun
Kimsesi de olmamıştı
Ondan başka
Yıllar önce ölen
Her gün ziyaret ettiği
Ama hiç görmediği
Köy mezarlığında yatan
İsimsiz ölüden başka
Her gün düzenli olarak gider
Konuşurdu, sabahtan akşama kadar
Ya da akşamdan sabaha
Bir gün bir savaşçı
Bir gün bir çoban
Bir gün bir marangoz
Bir gün bir doktor olurdu ölü
Bazen bir zalim
Bazen bir mazlum
Bazen kral
Bazen soytarı
Ama her gün başka
Bir hikayenin kahramanı
Bir gün kadın olurdu
Anne eski sevgili eski bir eş
Bir gün erkek olurdu
Baba, kardeş eski bir arkadaş
Ama hep dinleyen olurdu
Hiç küsmez hiç kızmazdı
Ne isterse Garip, o olurdu
Nasıl olsa mezar taşı boştu
Ne isterse garip, o olurdu.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:42 AM
İspanyol
……………………….”bilinmezlere gebe çocuklar”


ellerimi sana bıraktım uzandıklarımı uzanacaklarımı
kuş tüyü yastıklar bıraktım bem beyaz çarşaflar
her şeyi anlattım yaşamı ve ölümü
bir anka kuşu kaldı nasıl ölür nasıl doğar

yazgısı örsle yazılırmış fidanın
tutuklu bırakılırmış bir ömür
herkes bin anka kuşudur doğar çeker ölür
büyük bir demircidir Tanrı
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:42 AM
İstasyon
Ciğerlerime işledi soğuk
Ve nasılda yakıyor
Soğuğun yakmasını bilirsin
Ama boş ver sen yine
Duygu sömürüsü de
Ve bu kaçıncı tren
Belki sen inersin diye.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:43 AM
İstasyon II
sulak mevsimlerde sırtlan türküleri, gelişen acılarımız
yollar, ağaçlar, bulutlar, sanrılar
ruh yalnızlık yazgısında karbon
tutulmuş orakların hasatları
...................................istasyon
.................geçiştik Tanrı
ne kadar istesek de
........içimiz, dışımızla aynı
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:43 AM
İstediğim
İstediğim
Tekrar beni sevmen
Eskisi gibi daha fazla değil
Bir kere sevmiştin
Yine sevebilirsin

İstediğim tekrar seninle olmak
Yan yana el ele
Eskiden olduğundan farksız
Damarla kan gibi
İstediğim sesini yine
Ve her zaman
Yanı başımda duymak

Seni tekrar aramak
Ama bu kez telefonu
Yüzüme kapatmadan.
Ayrıldıktan sonra her seferinde
Yaptığın gibi.

İstediğim yine sana dokunmak
Bana dokunduğun gibi
İstediğim yine sana güvenmek
Eskisi gibi kaybetmekten korkmadan
Ve bana ikinci bir şans vermen
Acımadan.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:43 AM
İsteksiz
İstekleri olmayan bir adamdın
İsteklerin yoktu
Başkalarının istekleri vardı
Senin şahsın bile
Başkasının isteğiydi.
Başkalarının arzularıydı
Sana şekil veren
Şahsın bile şahsına has
Değildi anlayacağın.
İnsanlar seni bir uydu yapmıştı
Sonunda başkalarının
Yörüngesinde kalmıştın.
Önceleri direnmişti nefsin
Ama uzun sürmedi direnişin
Kısa bir mücadelede
Beyaz bayrağını çekti.
Şeklin başkalarının elleriyle şekillendi.
Sen sen olmadın isteklerin yoktu.
Başkalarının isteğiyle başkalarının oldun.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:43 AM
İstemediğimden Değil
Şahin gibi keskin değil gözlerim
Onun gibi göremiyorsam
İstemediğimden değil
Yüreğim acıyorsa
Taş olmadığından
Yürüyemiyorsam ileriye
Ayaklarımdaki zincirlerden
Hayallerine yetişemiyorsam
Elimde olmadığından
İstemediğimden değil.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:43 AM
İstesem de
Gitmek istesem de gidemem
Gidecek yerim yok
Senin olmadığın.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:43 AM
İşçinim
Toplu bir sözleşmenin
Taraflarıydık biz
Topu topu iki kişi
Sen işveren ben işçi
Ben hep isteyen
Sense hiç vermeyen
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:43 AM
İşsizlik Notları
I

Bendeki teyakkuz hali
Aslında bir ruh göçü
Gözlerim uyanık görünsede
Bir ayrılık vakti

II

Parça başına öder, mutsuzluğunu acıların
Zaman üstüne kapanır, için daralırken
Oysa sen koca işsiz, zaten ilk kendin işlersin
Teyel yerlerini, kaderin sana biçtiği kıyafetin

IIII

Hayatı kendine bir yelken yap
İşsiz! Bekleki bir rüzgar essin
Belik o zaman, belki,
Gıdım dıdım ilerlersin

Ve mutsuz kaldırımlarda
Düştüğün yerden kalkıp
Bir kaç adım ilerlersin

Oysa delikli yelken
Ne kadar götürmez ki senden
Bunu, en iyi sen bilirsin!

IV

Geçimsiz saatler bu saatler
İşte hayat gibi
Konsematris mutluluklar
Kimi zaman benim masamda
Kimi zaman başkasının masasında
Hep kalkık otururken
Hep gözü başka uzaklarda
Bense hep aynı sandalyede
Ne zamandır sönmüş balon gibi
Bir nefes yok ki
Şişeyim
Bir nefes yok ki göze girip
Sayılayım
Uçsuz ayıklanmışlığımda.

V

Sizlik, en çok şimdi koyuyor sana
Talimliydin yokluğa aslında
En çok şimdi kayıyor ellerin
En çok şimdi sendeliyorsun
En çok şimdi yalnızsın

Sizlik, en çok şimdi koyuyor sana
Talimliydin yokluğa aslında
Aşk, mutluluk, para
Ve daha nicce virgüller vardı hayatında

Siz, sız, suz, ve daha nice
Yokluk ekiydi sende olan
Ama hiç bu kadar zora düşmemiştin
Şimdiyse, zirveye işsiz düştün.

VI

Dokunduğum anlardan, geçmişimden
Silinmiş izi uzuvlarımın
Renkler şeffaf mineraller gibi
Farklarını yitirmişler

Bu yüzden siyah beyaz
Zamanlarad haps olmuş düşüncelerim
Çünkü nicedir işsizim
Geçmişim bile bana uzak sanki

Hükmünü yitirmiş sözlerim
Ah! işsizliğim, bir sen
Sırt çevirmiyorsu bana
Açıkça bir sen vurmuyorsun

Oysa ikimizde biliyoruz
Senden kaynaklanıyor acılarım
Ve bir terk etsen beni
Doğacak güneşim belki

Git dememe kalmadan geldiğin gibi
sıyrılsan hayatımdan ki ikimizde
biliyoruz açıktan açığa vurmadığını
ama hep uyutarak yaktığını.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:43 AM
İşte Bu Yüzden
Ruhumu karanlığa boğarak
Ritmini tutturmuş
Bir saat gibi
Vurur aklıma gölgen

İşte bu yüzdendir
Doğamamış çocuk huzursuzluğum
Çıkarken kapıya kapatmadığındandır
Gözlerimin hala eşikte oluşu

Oysa nasılda daralıyordu
Sen uzaklaşırken ardından sokak
Ki bakış açım ilelebet sana açılıyordu
İşte bu yüzden olmalı ufuksuzluğum

Yürüyüşünle dünyan genişliyordu
Ve her adımınla, zaman
Sanki bana sırtını dönüyordu
Ki perspektifi ters bir yürüyüştü bu.

Sana zamanı veriyorum demiştin giderken
Çünkü bir geleceğim vardı senden sonra
Unuttuğundan mı yoksa
Bilerek bıraktığından mı bilmem

Aslında bana verdiğin
Sadece bir saatti giderken
İşte bu yüzden olmalı
Hediyene sahip çıkışım

İşte bu yüzden olmalı
Bir akreple ve bir yelkovanla ahbap oluşum
İşte bu yüzden olmalı
Günde 86400 kez seni hatırlayışım.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:43 AM
İşveli Güzel Aşk
Geceye uzanan ışık
Nasıl kaybolmaya mahkumsa
Bende sende
Öyle yittim aşk

Geri dönüşsüz bir duvardın
Haykırışlarım sende kayboldu
Sürekli emiyor emiyordun da
Hiç doymuyordun

Gecenin güzelliğinde gizlenip
Sabahı unutturuyordun
Çalıyordun işveli bir güzel gibi
Nice gençliği

Ey suçu karanlığında saklı
Büyük oyunbaz
Nice can gibi
Beni de toprağına kattın

Ve
Bana uzattığın havuç
Erişilemez de olsa
Son sözümü işit

Sen
Yine de
Bir ölü için
En güzel tabuttun.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:43 AM
İyi Yürekli Kötü Kadın!
solgun teninde yansımalar
..........i...z...i...m...d...e......... gölgelerin
.................................................. .......!
.................................................. ...i
................................................s
...........................................k
.......................................a
......bin yıl geçer aramızdan
sessiz
tumturaklı


biz ki! doğurgan aygırlar gibiydik
çocuklarımız aşk.........d
.......................................ö
...........................................k
...............................................e
.................................................. .n
................................................or man!


sanki! sesinde ilk bahar yankılanırdı;
bereket, iklimler yaşadık
.......................aşk güneşinde ılgım.

.......................tan;
bir aşkı denizlere taşıran gövdem
...............artık,
..........suskunluğum sende saklı.

aklım;
...yüzüm ılgıt ılgıt kan!
.....şimdi tarih adım
...................kaç adım....
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:44 AM
İyiki
iyiki aşk olmamışım
….yoksa nasıl dayanırdım
vicdanım öldürmeden beni
..bunca acılı yakarışa
iyiki hayat olmamışım
…yoksa nasıl sabrederdim
nefret duymadan insanlardan
…..bunca ölüm arzusuna.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:44 AM
İz
kimi anlar olur,
katreleşmiş düşlerimizi
.............taşıyan kadeh,
.............kırılmasın deriz,
içinde bulunduğumuz
dışı boş buz fanus,
............korkularımızda
............çözülmesin deriz,
oysa geçen yıllar,
...........fanusu eritir,
...........kadehi inceltir,
'her kale içinden fethedilir'
.....bir gün,
........kendiliğinden de olsa,
................açılır kapalı kutular,
............................çaresiz.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:44 AM
Kaçan
Kaçan sadece
Bir tren değil elbet
Yalnızca bir tren olsa
Bir dahaki var
Kaçırdığım “zaman”
Dönüşsüz
Dönüşü olmayan
Telafisiz
Telafisi olmayan
Sunduğu enerji
Stok yapılamayan
Bir makine gibi
Öyle ki
Geçerken
Yakınılması bile
Ziyan olan.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:44 AM
Kaçık Kent
Kaçık bir kentti gözlerin
Hep bir şeyler arayan
Dumanlı fabrikaları
Hep bir yere giden yollarıyla

Kaçık bir kentti yüreğin
Kimi zaman sisler altında
Kimi zaman güneşli havada
Hep bir karmaşaya esir

Kaçık bir kentti aklın
Felsefesi, sosyolojisiyle
Mitolojisi bile vardı aklının
Kacık bir kenttin kendine has bana çılgın.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:44 AM
Kader II
sahibi var yalnızlığımın
sebebi kırılmış bir sonuç
içimde canlanan doğru
süzülür parmaklarımdan kum
taneler aralanır hayata
ve ben avuçlarım kesik
kanarım karanlığıma
sahibi var yokluğumun
yalnız ve yoksulum kendi dışımda
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:44 AM
Kadere Karşı
elini ısırdım zamanın
ve dişlerimde kırıldı çelik
kan sızmadı böylesi hiç bir yaradan
lakin ölen bendim
............yıllar değil

geleceği öğüttüm geçmiş yaptım
.......su aktı hayat oldu
oysa ancak çocuklar bu şekilde kanardı
büyüdüm ve kaybettim hayatı
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:44 AM
Kaderin Bıçağı
Acı bir bıçaktır gerçek
Kaderin kaldırdığı
Vurur vurur vuruş üstüne
Kanlar fışkırır dostun yüreğinden

Dost acı söyler acıdır şarabı
Dostun elindeki bıçak
Lime lime eder
Başka bir dostun yüreğini

Dostun elindeki bıçak
Kaderin bıçağı dostun değil
Bıçak gerçek olur dost kader
Bu böyle sürer gider

Dost dost gerçek gerçek oldukça
Bir bıçak kalkar kalkar iner
Bir dostun elinden
Baka bir dostun yüreğine

Kaderin bıçağıdır bu
Keskindir, gerçek keserde
Kadrin kaldırdığı, vurur vurur vuruş üstüne,
Kanlar fışkırır dostun yüreğinden

Yine dostun keseceği
Kanlar fışkırır bir daha dönmezcesine
Gerçek gerçek dost dost oldukça
Kanlar fışkırır dönmezcesine, dostun yüreğinden.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:44 AM
Kadir Şinas
Külleri serilirken
Bir ateşin üzerine
Yakılmış bir yiğit
Bilir ateşdeki etkisini

Ki o etki bedeldir
Nice suya nice toprağa
Ki ateş halkın bilmediğini
Yiğidin kadrini bilir
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:44 AM
Kalabalıkda Bir Adam
'herkes kendi içinde ölür'

kalabalıkda bir adam
yalnız
yürüdü boşluk da
kendine doğru
bırakın yürüsün
kimin umurunda

kalabalık da bir adam
takılıp düştü
yüzü koyun
çekil be adam
önümüzde durma

hastaymış adam
ölüyomuş
kimin umurunda
bırakın ölsün

tabutunda içeriz
üstünde
meşk ederiz
kimin umurunda

önümüzde durma
bırakın ölsün
meşk ederiz
kimin umurunda

bırakın ölsün
bırakın ölsün
bırakın ölsün.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:44 AM
Kalbimi Otel Belledin
Kalbimi otel belledin
Çıkıp çıkıp dönüyorsun
Sahibini tanıyorsun diye
Hesabı umursamıyorsun.

Kürkçü Dükkanı

Kürkçü dükkanına döndün
Dönüp dolaşip sana geliyorum
Aklıma denk değil sevgim
Aklımdan da öte.

Çöz beni

Bir gün kolların açılır da iki yana
Sarmak isterse beni rüyanda
Ne olur sakın darılma, elimi
kolumu bağladın çözmeden sarılma.

Dingin Ol

Bitti artık bitti giden
Dingin ol dönmene gerek kalmadı artık
Kalan beklemiyor hala seni
Kalan çoktan öldü kalmadı artık.

Aşkım

Tüm şairlerin sevdasiydi
Sana olan aşkim ki
Bir Mecnun yetmezdi anlatmaya
Hem Mecnun hem Ferhat hem de Kerem’ dim.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:44 AM
Kalpsiz
Kalbi yoktu
Yıllar önce
Depozitosuz vermişti
Aynı derece sevildiğine inanarak
Ayrılırken istemeyi de
Unutmuştu üstelik
Çektiği acının büyüklüğünden.
Kalpsizdi ve
Yinede yaşıyordu.
Yaşamaksa.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:45 AM
Kalpteki Acıların Mürekkep Lekeleri
I

köprünün altından çok sular geçer
bilemezsin sen artık kim olduğunu
dönmek dönmek istersin bir an olsun
oysa yerinde yeller esmektedir ölü aşkın


II

bir gün biri çıkar biri çıkar karşına
gözlerindeki ışık ruhunu sarar
oysa bilirsin bilirsin artık
afroditin kendisi bile dindiremez acını
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:45 AM
Kan-dı-rıl-mak
Kırsal bir metropoldü yüreğim
kalabalığından kırsallığı küskün
yalnızlığından metropollüğü kırık
çaresiz sadece yürek olduğundan

oysa öyle değildi elbet
kullanma kulavuzuna bakarsan
aşk olmalıydı mutluluk olmalıydı
çalınmış sayfalar olmamalıydı

uyum vadeden başlangıç
ahenksizliklere mahkum olmamalıydı
seçilenin verilmediği seçimler olmamalıydı
bir akıl bir yürekle aldatılmamalıydı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:45 AM
Kan Terazisi
içime vuruyor yine düşün gücü
mavi bir gökyüzü
....mavi bir deniz
kimsesizim kimsesiz adasında
yeşil mi yeşil
bakir mi bakir doğa
rüzgar okşuyor tenimi
.......sevgi kıvamında
mutluyum varlığımla
aniden ağırlaşıyor zaman
..kayıyor düş terazisinden kan
ağır basıyor gerçek
...ah bir gün boşaltacağım
için yalan
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:45 AM
Kan Zindanı
……………………………kaçtıkca gölgesi büyür farklılığın

sınırdışı edilmiş umutlarım bir yaz patiskasında,
geçen kanılar kadar yavaş ve bir karınca kadar ağır.

ben bir proleteryayım, ellerim yapışkan ellerim sağır
uzansam tutacağım tutunamayacağıma,

binlerce proleterin ekmek kavgasında,
bir ulusun yalnızlığı gibi bir pazarın kıyısında,
çalınmış çalıştıklarım, çalınmış çalıştıklarım

kan taşır yuvarlarım zindanlarıma,
zaman hep kaygıya varır ekmek tadında,

köylü asker işçi, köylü asker içşi
ben bir proleteryayım, ellerim yapışkan ellerim sağır

Ne zaman ortak kılınsam bir savaşa,
……………Tensiz bir çocuk kalışlarım…
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:45 AM
Kan, Para ve Cinayet
doğunun çetin yollarından geçer kervanlar
ve batar güneş eski haramilerin saldırısı altında
bir çöl çadırında gizlenir mana
kan para ve cinayet kokar her zorba

sen kaldır gözlerini kağıttan yüksel semaya
göreceksin böyle yaşar canavarlar dünyada
böyle yürür kervanlar binlerce yıldan bu yana
kan, para ve cinayet kokar her zorba
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:45 AM
Kaptan Olmak
köprük sularla sevişirken dalgalar
vapur bir liman arar fırtınadan kaçmaya
sallanırken, ürkek tahtaları gıcırdar
korkan bir adamın dişleri gibi

rüzgarsa umarsız uğuldar
bir şenlikten bir şenliğe koşar
ki öyle bir fırtınada; deniz ne yeşil
ne mavi, gök ne gün ne de gecedir

lakin onca gürültü, onca top sesi
yankılanır da vapurun gövdesinde
nice kaptan vardır metin
gittiği yolun bilincinde
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:45 AM
Kar Taneleri
Kaçıncı fasikülünde bilmiyorum
Birinde yazıyor olmalı fakat
İşte bu yüzden arıyorum
Ki etmekteyim sebat

Ümit tohumları ekilidir yüreğime
Karamsarlık yoktur bu uğurda
Ki yakamaz çaresizlik güneşi
Azmin gölgesi altında

Cilt cilttir, emin ol hayat
Ve yüklüdür evrenin manaları onda
Ki yaşamın anlamları da
Muhakkak yazmaktadır onda

Kimi şanslıdır bu yolda
Ulaşır aşka ilk bakışta
Kimi biraz daha şanssız
Çaba sarf etmeden ulaşamaz ona

Lakin hayat aşktır
Bu yüzden döner maddeler
Işık saçan çekirdeğin etrafında
Bununla beraber;

Yapmak
Yaptığını anlamak
Değildir şüphesiz....
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:45 AM
Kara Sevda
Hüznü esrarından mıdır
Bilinmez kara sevdanın
Mahzunluğu otuz beş arşındır
Karşılıksız aşkla yananın

Ki bir de boşuna çıkarsa
Onca seviş onca bekleyiş
İşte o zaman, su bile, ateş gibi
Yakar yüreğini, sevdalının

Onca ak onca kara olur
Onca mutluluk onca elem olur
Gündüz gece bir olur
Tuz dediğin yaraya, merhem olur

Bu yüzden kaçmalı
Sevdanın kara olanından
Tutmayacaksa dikişler
Giyilmemeli ceket

Bekleyecek olan beklenmeli
Sevecek olan sevilmeli
Sevdanın karasına, dikkat etmeli
Boş yere yürek, deli divane edilmemeli.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:45 AM
Kara Trenler
Kara tren girdi istasyona
Kimler var içinde kimler var
Kara tren çıktı istasyondan
Kimler var içinde kimler var

Bin arzu bin ayrılık
Bin hüzün bin sevda var
Dünya oldukça kara trenler olacak
İçinde kimler kimler olacak.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:45 AM
Karabasanın Günlüğü
Bütün gece dolaştım ve çok yoruldum
Bir evden çıkıp bir eve girdim
Nice zenginler nice fakirler gördüm
Herkes karabasanı çok sanır
Oysa ben tek bir karabasanım
Ondandır her gece gelememem
Ondandın seyrek ziyaretlerim.
Bu sefer yine çok dolaştım
Önce zengin bir evin
Zengin yatak odasına girdim
Yağ tulumu gibi bir adam uyuyordu
Gülüyordu yüzü, para sayıyordu rüyasında
Birden çöktüm üstüne
O an paralarının hepsini kaybettiğini sandı
Ölecekti neredeyse, acıdım
Acınası haline acıyarak bıraktım.
Sonra bir iktidar sahibinin evine uğradım
Yatıyordu ama tilki uykusundaydı adeta
Vakit kaybetmeden çöktüm üstüne
Rüyasında, oturduğu koltuk
Altından kaydı sandı
Dehşete kapıldı varı yoğu o koltuktu ne de olsa
Ölecekti neredeyse acıdım korkusuna
Koltuğunda sanıyor kendini hala.
Bir sonraki durağım tefecinin biri oldu
Rüyasında faiz alıyordu

Duraksamadım bile çöktüm üstüne
Birden borçluları geldi
Verdiler aldıkları paraları
En çok da ellerinden kurtulmaları
Korkuttu tefeciyi, artık sıkıştıracak
Kimse kalmadı sandı o an
Neredeyse ölecekti acıdım ona da
Sırasıyla bir hırsıza
Çalacak bir şey bırakmadım
Bir kaçakçıya kaçıracak bir şey
Hepsi korkudan ölüyordu neredeyse
Acıdım süzüldüm uzaklaşarak
Hala mutlu mutlu uyuyorlar yataklarında
En sonunda bir eve girdim
Şimdiyse ben uyuyamıyorum
Yıkık bir mahallenin dökük bir eviydi
Yıllardır uğramadığım, nereden çıktıysa
Kırık döküklü eşyalar, tabi eşya denilebilirse
Bir odada üç çocuk
İkincideyse yalnız bir adam
Yatıyordu ter içinde, umursamadım
İşimi bitirip gitmekti tek dileğim
Süzüldüm yavaş yavaş üstüne
Lanet olsun o ana, gözüme uyku girmez oldu
Kaybedecek bir şeyi yoktu
Acıdım ilk kez kendime.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:46 AM
Karafaki
uzayan *******inde ömrün
gölge bir karabasandır
dikilir ardında gövde
sanki dişleri kan çanağıdır
ve tutturmuştur bir türkü dilinde
ellerim sıkar gırtlağını karafaki
..............dostum değil misin
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:46 AM
Karam
................'sessiz ve acılı bir ağaç gibi
........................büyür içimde yalnızlığım'

senden açıldığımdan beri ana kara
kaderinde mahsur bir gemi gibiyim
.........hangi liman hangi koy
ki kaç fırtına eskittim pruvamda
ne badireler atlattı kıçım
.................kurtardım
bir an olsun gülmedi yüzüm
hiç bir tecrübe yakmadı umudu
.....çünkü hep biliyordum
insan uzaklaştıkça küçülür kendinden
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:46 AM
Karanlığım
Bir karanlıkta pusudasın
Sanki dalsam karanlıklara
Üstüme atılıp parçalayacaksın
Gölgem vursa ışıkta, gölgemdesin

Umutta değil umutsuzluktasın
Hoş bir düş olmadın hiç
Esenlik vermedin bir an
Sanki boynuma kötülükten çelenksin

Çıkarsam atsam seni
Kurtulsam diyorum içimden
Ama ruhuma işlemişsin
Yüreğim karanlıklarda

Bazen hiç gece olmasın diyorum
Karanlıklar ışıkta boğulsun
Sana güç veren yok olsun
Üstümden ağırlığın kalksın istiyorum

Ama gün çabuk bitiyor
Karanlıksa hem gecede
Hem de gündüzde devam ediyor
Dedim ya ruhuma işlemişsin

Küçülmek istiyorum
Yok olurcasına küçülmek
Gölgemden nefret eder oldum
Sen karanlığım geldiğinden beri

Al yüreğim senin olsun
Al aklımı da sende kalsın
Yeter ki ruhumu bırak
Ruhum karanlıkta olmasın.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:46 AM
Karanlık
Göz gözü görmez olmuş
Kurtlar bekliyor her yanda
Bir düşsen parçalayacaklar acımadan
Ama düşmeye niyetin yok
Savaşacaksın sonuna dek
Yılmayacaksın ne karanlıktan
Nede yaralarından.
Gözünü kırpmadan bekleyeceksin
İkinci şansı bulamayacağını bildiğinden
Tahammülün olmayacak tek bir hataya
Bekleyeceksin yılmadan
Bu karanlığın sonunu
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:46 AM
Karanlık Çürümektir
Pluton’ dan gelen var
Aç kapıyı yer yüzü
Elinde kırılmış dişler var
Köpeklere özgü

Derdi biraz can sıkıcı
Değiş tokuş etmek niyeti
Elindeki kırık dişleri
Bir avuç tohumla

Pluton’ dan gelen var
Aç kapıyı yer yüzü
Elinde bir çift boynuz var
Boğalara özgü

Derdi biraz can sıkıcı
Değiş tokuş etmek niyeti
Elindeki bir çift boynuzu
Bir yudum suyla

Amacı zenginlik götürmek
Yer üstünden yer altına
Aç kapıyı yer yüzü
Acı çürümüş suratına

Ki o Pluton’ dan gelmiş
Hades’ e dönecek
Ver istediklerini
Götürsün yer altı kralına

Yardım et ona yeryüzü
Sakınma verdiklerinden
Unutma ki güneştir asıl zenginlik
Karanlık çürümektir.


*Pluton Yun. Ve Rom. Mitolojisinde ölüler ülkesinin tanrısı hades’in adlarından biri Pluton adı tarımsal zenginliği yöneten yer altı tanrısının iyi yönünü yansıtır
*Hades Yun ve Rom. Mitolojisinde yer altı ve ölüler ülkesinin tanrısı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:47 AM
Karanlık II
yaşlılık gibi çöktün üzerime
ki tek bir diş kalmadı damağımda
yaşamın çarkını döndürecek
belki de bu yüzden
midemdeki migren
bütün bütün yuttuğum kederden
belki de bu yüzden
farklı renkler renk vermiyor artık
'çark kırıldı'belki de bu yüzden
devrilmiş bir imparatorluk
içimdeki umut
ve riya
sunduğun gülücükler ancak
bir cinayete kalpak.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:47 AM
Kardan Alev
Yazı;
Bu kış nar yarıldı yine
Ve taneler döküldü yere
Mesaisi taş çatlasa on altı saat
Kuryeler geldi uzak memleketlerden
Doğum ve ölüm imgesiyle
Toplar hazırlandı el yordamıyla
Sulandırılmış şakalarda soğuk yumaklar
Belkide buz ve alev ilk kez birleşti
Ve ortak oldular insanca
Bu kış nar yarıldı yine
Ve taneler döküldü yere
Nar tanelerinden nardan alevler yapıldı
Nar tanelerinden nardan alevler
Ve çığlık duvarları yıkıldı çocuk yüreklerde

Tura;
Bu kış nar yarıldı yine
Ve taneler döküldü yere
Vicdansız icracı çöktü şehre
Yüzü soğuk elleri soğuk
Ve çığlık duvarı yıkıldı fakir evlerinde
Sobadaki ateş korktu, o kaçtı ilk
Ekmek ekmeye katık yapıldı, adam başı iki dilim
Sonra sonra sokakta ölü cesetler bulundu;
Yani zihinlerde ölü sayılan
Bir kez daha öldü, yani son kez
Artık belgelenebilirdi imza ile
Bu kış nar yarıldı yine
Ve taneler döküldü yere, kış geçti;
Narlar eridi, alevler unutuldu.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:47 AM
Kargı
dillerinde akrepler gizler insanlar kimi
kiminin tez kiminin geç öldürür zehri
sen kaldır üzerlerinden sis perdelerini
görecesin tavşana kaç tazıya tut dediklerini
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:47 AM
Karınca İle Ağustos Böceği
Karınca çalışmış bütün yaz
Ağustos böceği çalmış saz
Yaz bitmiş kış gelmiş
Kapanmış evine karınca
Ağustos böceği dayanamamış
Açlığa soğuğa
Gitmiş karıncaya
Bana yardım et demiş
Karınca da ben çalıştım
Sen yattın, çalıştığımı
Sana yedirmem demiş
Kızmış ağustos böceği
Gitmiş adam toplamış
Eşkıya olmuş
Karıncayı dövüp
Neyi var neyi yoksa
Üstüne konmuş.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:47 AM
Karsan da Karsın
bir kumarbazın
........kardığı kağıtlar gibi
dağıttın beni ölüm
toprak memnun çekti hüznümü
böcekler yedi etlerimi
kemiklerim toz oldu
bedenim elinden yok oldu

bir kumarbazın
........kardığı kağıtlar gibi
dağıttın beni ölüm
yaşarken hep senden korktum
yaşamı çektin aldın benden
şimdiyse bana karşı güçsüzsün
elindeki kartlar yaşayanları geçer
sendeki dört asa
.................benden rest
....................................ölüm.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:47 AM
Karşıt Ok
Neden soyuta düşer insan zihni
Sanki bir kül tablasında sönmek ister gibi
Ve neden ağlar insan yanarken
Kül olmaktan daha kötü gibi
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:47 AM
Katiyet Üzerine
Akdinin çoktan yitirmiş
Bir kiracı gibi ruhum
Şu toprak bedende
Ki zaman alehine işlemekte

Sürgüsü bir çekilse kapısının
'Derhal' alacaklısı eşikte

Bense bilmiyorum bunca çaba
Ve onu bu çamurda tutan ne
'Tezat' insan pisliği çekerde
Pislik insanı çek-mez

İşte bu yüzden 'zora gelmez'
Zora gelmeli vaktinde...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:47 AM
Kaybedilen Çocukluk
Bir uçurtma yaptım tahtadan
Çocuktum oyuncağım uçurtmamdı
Kuyruğu vardı kağıttan
En güzel uçurtması değildi
Belki mahallenin ama benimdi uçurtmamdı
Bir gün annem öldü ardından babam
Onun cenazesi için uğraşırken
Bir araba altında kalmıştı
Ve ben evin küçük oğlu
Uçurtmama bağladım o gün acılarımı
Öfkeliydim ve artık büyümeliydim
Hem annemi hem de babamı kaybetmiştim
Güçlü ol diyordu hem yengem hem de amcam
Artık büyümeliydim ve o gün
Gökyüzüne bıraktığım uçurtmamla
Acılarıma veda etmeliydim ama yazık ki
Giden yalnız uçurtmamla çocukluğum oldu.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:47 AM
Kaygısız
Artık süngüm
dirayetimden
koptu kopacak
ki ek beni zaman
istediğinde; tomurcuk
gibi yarılacağım

Artık süngüm
dirayetimden bağsız
ister buğday
ister arpa olayım
kantar fark etmiyor artık
yüreğimi kurtlar yedi yansız.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:47 AM
Kayık
kafatası kırık düşüm
us çıkmazında

...yenilmiş bir aşkla
yutulmuş yarın
..gibi kalkar üstümden
zamansız çekilmiş bir yorgan

yani, tıpkı ölüm
sensizlik sanıcında gülüm
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:48 AM
Kayıp
küvezde unutulmuş bir çocuk
.............vefa mı bekler
.....................hayattan
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:48 AM
Kayıp III
ah derin düşlerime somya
kaç ayin eskittim sana kavuşmaya
kırılgan güzlerden arda kalır elem
bir ölü bedenden daha ne bekler aşk
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:48 AM
Kayıp/sız
düşünürken seni
korktuğum başıma geldi
başını kaybettim
tuttuğum ipin
şimdiyse yetişmek mi
kime? ne şekilde? ve ne için?
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:48 AM
Kefensiz
Madem dönmeyecektin
Keşke yarım bıraktığın
İşi tamamlasaydın
Beni terk ettiğin geceden beri
Kefensiz dolaşıyorum.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:48 AM
Kelebek
Beyaz kanatların vardı
Çırpardın ritmik
Uçardın baharda
Uçardın bir günlük
Çocuk büyük yaşlı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:48 AM
Kesilme
Kesişme, ölü bedenlerin
Ruhlarını bulup yükselmesi
En yükseğe en yükseklere
Ve birleşen yolların ayrılması
Bir zombiye döndürmez mi insanı
Ki o yer kendi beynini
Ve onunla beslenir ruhu
Kısa bir film aşk
Bir kısa filme sığacak kadar
Ses, görüntü ve dokunuş
Kısa bir film, kısa
Olabildiğince eksik dekorsuz
Sadece his avuntusuz
Onulmaz ve kimsesiz
Ruhun omzundaki ağır yük
Kendi kameranla kendini çekerken
Filmin, pilin ve kolların
Aynı anda bitmesi ayrılık
Demekki metraj yandı
Ve son geldi
Kesişen kesildi son karede
Donuk son yalnızlık.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:48 AM
Kesit
tutsaklığımız resminde gizli, batıni bir çocuğun kanlı dişleri
ölü bir kadının sathı ve ruhsuz bir adamın şevki
nicedir uçsuz uçsuz tartışıyoruz
................geçirgen kavkı zırhlarımız kırılgan

iki ayaklı bir yılan zaman
şimdi elinde flaş royal kazanan

oysa nasıl da biriktirdim
................biriktirtdin
.....................elimde ki birlileri

ironi;
bir oldu!
'bir olmak isteyen'
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:48 AM
Kır Çiçeği
hey! kır çiçeği,
selam söyle düş bekçisine
madem çıkacaksın açsın kapıyı
ben tek kalayım düşlerimde

önce kurduğum evi unutayım
ardından doldurduğum eşyaları
sonrasında çokuklarımız silinsin bir bir

hey kır çiçeği
selam söyle düş bekçisine
sen çıkınca sonlandırsın bu oyunu

ben içeride kalıyım
düş anahtarını sana versin sen kır
en son ben yok olayım
kır çiçeği kır çiçeği
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:48 AM
Kırık Güz
………………………”sessizlik büyüyor
…………………………..hiç küçülmediği kadar”

yağmurda unutulmuş bir çamaşır gibi
ıslanıyorum zamanın gitinde

ruhum hiç bu kadar alçalmamıştı
……seni kaybettiğimde bile

şimdi toprağına sarılan bir ölüyüm
…….başka sarılacak kimim var ki

bir devir kapandı
…onunla gördüğüm gün seni

artık benim için ilerlemiyor
………saatler
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:48 AM
Kırıltı/lar
yıldızlar kayar küs çiçeklerinde
kırıltı kalır iner yüreğine

narindir insanoğlu
.....aldanmaya gelmez

.......kapar kabuğunu tesbih böceği
kendi istemedikçe çözülmez bağı
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:48 AM
Kırk Mumluk Ayna
…………………….”ölüm bu”

tekinsiz hayatlar sürdüğümüz
geçmiş yok tenimizden başka

içimiz dışımız ivedi ayrılıklar
saklı zamanların büyüdüğü tarla

ki ölüm bir okyanustur
aslı kimsenin yokluğu

yokluğun yokluğu
…………………sonsuzluğa!
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:49 AM
Kırkın
Kırkın çıkmadı henüz
Kırk dakika olur
Kiminde kırk gün olur
Kiminde kırk yıl olur
Kırk asır olur kırkın
Kiminde, aşk.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:49 AM
Kısaca
örselenmiş zamanlar geçiyor,
bizse dönüp bakmıyoruz bile
.......geride kalanlara,
ihtiraslarımızda kavrulurken
......gözlerimize kadar gömülmüşüz
...............aynazlara,
ki umursamazız
......bizim gibi olanlara.

'bunu anlamazlar tabi
........fikir babası, sırıtkan
................akışkan olanlar'
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:49 AM
Kıvrım II
için yazgısına kin duyan bir adam
şehrin bıyıkları kırmızının bıyıkları
kesilmiş umutların ayrıkları, kırıkları,
üç tutam seyrelmiş yılan

gökyüzünde binlerce sarkıt akla uzanan
bir tepsi kan bir testi ölüm
masada duran

biliyorum kendine yanılır insan
kimsenin eli yok.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:49 AM
Kim Bilebilirdi
Kim bilebilirdi, bu kadar
Gençken yaşlanacağımı
Yılların geçmeden geçeceğini
Ve yaz gelmeden son baharın gelebileceğini

Kim bilebilirdi olmayacağın olabileceğini
Kim bilebilirdi benim bile bilemeyeceğimi
Kim bilebilirdi gideceğini, sen bile bilmezken
Ve gittiğinde, bir daha bahar gelmeyeceğini.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:49 AM
Kim Deli
Muhabbet eden iki adam
Biri tutmuş bahçe kenarını demirini
Sallıyor hiç durmadan
Ve katılıyor gülmekten

Diğeri hep zıplıyor
Hep zıplıyor durduğu yerde
Yükselmeye çalışıyor sanki,
Bağırıyor acayip acayip avazı çıktığı kadar

Deli mi ne bu insanlar
Bu kadar gülecek
Bu kadar bağıracak ne var

Onlar mı deli yoksa ben mi
Normal normal konuşan insanları
Bu şekilde görerek.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:49 AM
Kimler
Kime ne benden kime ne senden
Kimler sevmedi ki beni
Kimler sevmedi ki seni
Benim seni
Senin beni, sevdiğin kadar.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:49 AM
Kimliğim
Ben bir şairim,
Kollarımda asaletin yüzü,
Kalemim bir neşter,
Kimi zaman bir yargıç,
Kimi zaman bir doktor hünerinde.
Ben bir şairim, gün gelir
Azap tomurcuk olur yüreğimde,
Gün gelir mutluluk filizler verir,
İyilik de çıkar dilimden kötülük de,
Ben yaşamın aynasıyım,
Kırıklarıyla çatlaklarıyla,
Ben bir şairim,
Yani hayatı yansıtan,
Kötülükde de iyilikde de,
Ki sizler sorumlu tutmayın
Beni yazdılklarımdan,
Çünkü ben sadece dinlerim,
Ve dinlediklerimi söylerim,
Kimi zaman şeytan fısıldar kulaklarıma,
Kimi zaman en masum melekler,
Bu yüzden bana kızmayın,
Yüreğime basılmış bir kez,
Şairin dövmesi,
Ödevim dil olmak hayata,
Kimi zaman bir yargıç,
Kimi zaman bir doktor,
Günahlarıyla sevaplarıyla.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:49 AM
Kimse Bilmedi
gemiler kalktı durmadan fidanlıkdan
güneş karanlık yol boyu gürbüz
ağıtlar yakıldı gelenin ardından
kimse bilmedi neden yağmur
kimse bilmedi neden deniz
kimse bilmedi neden buhar

çan kulesi yıkıldı bir kez daha
acılar demlendi sıyrıldı kadınlardan
bir koyun katıldı çöle doğru yalnız
kimse bilmedi neden doğum
kimse bilmedi neden ölüm
kimse bilmedi neden yaşam
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:49 AM
Kimse Görmedi
kimse kalmadı kapılar kapanıp
ışıklar karanlığa çekilince
kimse kalmadı vücutlu
sade hayal ve ses
kimse görmedi suskun ruhu
son çıkan gölge bile

ayrılık sızmadı eşikden
yalnızlık çömelmişti sandalyeye
keder ağlıyordu kendi kendine
zaman boşlukta voltayken
bir hüzün gülüyordu
oyun kağıtları elinde
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:49 AM
Kimsesizliğimiz Üzerine Yazılmış Bir Kitap
gün geçiyor,
ölüsü kutsanmış bir aziz gibi
ve biz, sadece biz
……ardımızda bırakıyoruz kimsesizliği

hep sevgiden bahsettik
……..birbirimizi ne kadar sevdiğimizden
oysa, bize sorarsan, biz,
………….biz değil miydik?
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:50 AM
Kimseye Sahip Çıkmıyorum
kasımpatılar açıyor içinde büyüdüğümüz zamanlar
kapı kulları
yoksunluklarından zengin olanlar

sayfanın en sonuna eklenmiş harfler
……..ayrılmışlar birbirlerinden
bir anlamsızlığı teşkil eder gibi
üst üste, alt alta geçiyorlar sözler

“kalem kimin elindeyse ona sorun” diyor şair
“ben sadece yolcuyum
….yol önceydi ben’den”
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:50 AM
Kira
bakışlarında zenci sabrı
yitirilmiş pazar sepetleri
alacaklısı hazır verecekli yorgun
dinginken kati huzursuzluk
ev sahibi almaya geldi olmayanı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:50 AM
Kirpi
kendine saklı dikenleri
................kirpi
sevdiğine mi takar
...........sevmediğine mi
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:50 AM
Kol Düğmesiz
bu günlerde mevsim
sonbahardan kışa döndü
hava bir hayli soğuk
yapraklardaki yeşil
yerini sarıya devrediyor

anlamlı bir hüzün hakim hayata
havadan mı dersin
yoksa zorluklardan mı bilemem

bu günlerde işim yok
boş geziyorum
ve boşluktan mı bilmem
seni düşünüp
seni özlüyorum

sevdiğin şarkılar geliyor aklıma
en çok Barış Manço'nun
kol düğmeleri şarkısını severdin
fakat ben dinleyemiyorum artık
yüreğim kaldırmıyor

seni düşünmek bile ağır gelirken
işimi zorlaştırmaktan korkuyorum
ki iyiki bir çif kol düğmesi
almamışım senden
yoksa halim nice olurdu...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:50 AM
Kolaj
Pastel boyayla eşgali
.........çoktan belirlenmiş katilin.
Tabutlar yapılmış
.........sigara paketlerinden,
Üzerlerine, toprak serpilmiş
.....mezarların, kibrit barutlarından.
Fail umursamaz
.....dolşıyor kafasındaki keple
keple keple keple.
Halk yürüyor
....ihbardan uzak gözleriyle
ki herkes korkuyor, katili
........ihbar etmekten yüreğine.
Oysa ressam, eşgali
....belirlemiş, içinde bir kolaj.
lakin biliyor herkes,
neye yarar,
..yazsa da altında;
'sağlığa için bu kolaj'.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:50 AM
Komik Aynalar
lunapark aynaları arasında
……..geçti yıllarım
ben, kimi zaman zayıf
……kimi zaman şişman
ben, kimi zaman uzun
…….kimi zaman kısa
lunapark aynaları arasında
….ellerim büyük ellerim küçük
kimi zaman tek kimi zaman on parça
luan park aynaları arasında
ne olduğumu anladım
………..ne de olmadığımı
……..geçti yıllarım.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:50 AM
Koridor
hangi kapı arasında sıkışmış tufan
duyuluyor bir kara haber uğultusu
duygular birbirine sessiz ki, durgun su
bu ne soğuk kalorifer yanında, hastane koridoru
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:51 AM
Korkma
Pişman olursan
Tekrar istersen
Dönmeyi eski günlere
Ben hep buradayım
Eskisi gibi olmaz
Diye korkma sakın
Kırılmış olsam da
Yokluğunda bir gün
Yüzü görmediysem de
Ağlamaktan gözlerim
Ağlayamaz olmuş olsa da
Ben hep buradayım
Yaralı kırık paramparça
Ama hala seni seven bir yürekle.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:51 AM
Korkmayı Öğret Musam
sudan korkmayı öğret bana
.................boğulmayayım
ateşten korkmayı öğret bana
....................yanmayayım
ölmekten korkmayı öğret bana
..................ölümsüz olayım
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:51 AM
Koşar Adım
Koşar adım gidiyorum bir yerlere
Sanki yetişmem gerekiyor gibi
Bazen kaçıyorum hızla bir yerlerden
Sanki ardımda beni arayan bir ordu var gibi
Bazen beni arayandan korkuyorum
Bazen de yetişememekten beni bekleyene,
İki arada yasıyorum.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:51 AM
Koy Ver Gitsin Güzelim Hayata
terk edip de sen gitmişsin beni
ferman salmış unutmuşsun beni
yokdu demişsin arada sevgi
koy ver gitsin güzelim hayata

bir kaç günde bulmuşsun birini
mutlu olmuşsun leylalar gibi
seviyormuşsun deliler gibi
koy ver gitsin güzelim hayata

vefasız geçermiş ömür demi
aşkımız artık batık gemi
sen de tat benim gibi kederi
koy ver gitsin güzelim hayata
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:51 AM
Köprücük
Köprücük

zaman kırsal çocukların metropolünde
geçiş derinleşirken hüzne
eksilenler artarak çoğalıyor

sancılanıyoruz düş gücünde
ki kıl döküyor zamanlar
beyaz bir çarşaf üzerine

her kıl kendini anlatır beyaz yeminlerle
sadece anı vardır en acı yüreklerde
dağılır bulutlarca sim
bir üflesek üzerine

krize gir sen kaçış yine krizin içinde
ölme dur sakın ölme
bak ışık geçidin önünde söz!
en az bir pervane çıkacak ışığın üstüne
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:51 AM
Kör Bir Ebeyim Seni Arıyorum
kör bir ebeyim
seni arıyorum
koca dünyada

yerini bilmeden
yersiz bir azimle
kaybederek

oysa ben kimleri ebeledim
seni ararken
kimleri kendime güldürdüm
sen sanarak

kör bir ebeyim
gözlerim yok
sana dek

ah aşk
gözlerim ol
mutluluğu göreyim

hiç değilse
bir kez
sevip de
sevildiğimi göreyim.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:51 AM
Kör Bir Kuyu
kör bir kuyu gibidir ayrılık
dibi yoktur düşersen
işte sırf bu yüzden
itilmemeli insan
bir aşkın çerçevesinden

çıkartılan olmamalı
bir işlemin işlevinden
ki talihi açık olsun
yoksa ne düşüş
durmaksızın

kör bir kuyu gibidir ayrılık
aşktan körelen gözlerin
engeller uçurumu görmeni
işte sırf bu yüzden
düşmemeli

kör bir kuyuya, itilmemeli
yoksa o kör talih, izler peşini
tutunacak ipler çürür çıkarken
dayadığın merdiven çekilir birden
ve sen kör kuyunun kör talihlisi

düşersin kalkmadan
durmadan durmadan durmadan.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:51 AM
Kör Olası Sensizliğim
annesinden koparılmış
bir çocuk gibiyim,
alabildiğine mahsun,
a benim kör olası sensizliğim.

nicedir rüzgarsız
bir deniz gibiyim,
alabildiğine durgun,
a benim kör olası sensizliğim.

gittiğinden beri kaç mart
yitirdim takvimlerden
lakin ömrümü tüketemedim,
a benim kör olası sensizliğim.

nicedir toprağa onlarca
yiğit vermiş bir baba gibiyim,
alabildiğine mutsuz,
a benim kör olası sensizliğim.

nicedir gökte dünyasız
bir dolunay gibiyim,
aladildiğine yalnız,
a benim kör olası sensizliğim.

ki gittiğinden beri kavrulmakta
yüreğim bir soğan gibi, belki de
bu yüzden durmuyor göz yaşlarım
benim kör olası sensizliğim.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:51 AM
Kördüğüm
Gök taşı tufanına maruz kalmışken yüreğim
Ki bir gezegendir, dünyandır yüreğim senin
Sanır mısın en hassas yerinden vurmaz seni
Beni yakarken kızgın parçalar, dikilirken önünde
Beni delip geçmez mi sanırsın gerçekten
Daha ne kadar dayanırım bilmezken
Sen bilir misin ne zaman biter bu tufan
Elbette bilemezsin çünkü sen sadece
Yaramaz bir çocuk gibi düşürdün halıya kibriti
Bense yanıyorum yangınının içinde
Ki artık korkmuyorum zarar görmenden
Çünkü ben kıvranırken bir kez olsun
Düşünmedin tattığım ateşin yakışını
Tek korkun zarar görmekti zaten
Öyle ki ben ölürken tek düşündüğün
Gitmekti ve gittin de lakin gidişinle
Öyle büyüdü ki acım, dünyan bir depren arifesinde
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:51 AM
Kördür Umutlar Döneceğe Dair
Kor bir umut düşerse işine
Bırak yansın için
Hoplayıp zıplarken
Sen yanmanın etkisiyle

Bırak düştüğü yeri yaksın
Nasıl olsa küllenir
Sen yalnızca
Kendi haline bırak

Yoksa maazallah
Bir tutayım dersen
Daha fazla yanar
Daha fazla yanarsın

Çünkü kördür gidenin
Dönmesine dair umutlar
Kördür ve bakamaz
Baksa da göremez göz yaşlarını.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:52 AM
Kral Çıplak
Ben ne sıkıntı bilirim
Ne de hüzün
Bomboş bir sayfa bilirim
Bomboş sayfalar bilirim
Ben yazılmış değil
Yazılmamış aşkların romanıyım
Ben ulaşılmış değil
Ulaşılmamış aşkları anlatırım
Kral çıplak anlayacağın.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:52 AM
Kralındır Zaman
Doğada yaşarken insan
Ki her insan ormana doğar
Kükreyen,
Bir aslan değil
Yalnızca zaman

Dişleri keskin, dişleri demir
Kükreyişi gür,
Bulutlar ardından,
Uzak, duyulması güç
Lakin varlığı şüphesiz

Belki bir sevinç,
Belki bir hüzündür, bu kükreyiş,
Krallara özgü, aslanlara değil
Ey büyük orman sende bil,
Kralındır senin zaman

İnsanlara hükmeder
Hayvanlara hükmeder
Bitkilere hükmeder
Gelip geçişleri kanundur
Haktan aldığını Hakka verir.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:52 AM
Kritikler Yapmaktan Yoruldu Meleklerim
Kritikler yapmaktan
Yoruldu meleklerim
Bir açık oturum hengamesinde
Reytingi düşük reklam arasız
İzleyicisi tek

Tartışmaktan yoruldu
'Tartışmasız' meleklerim,
Çözümsüz bir çözümün
Mecburi hizmetinde
İzleyicisi yorgun

Kararsızlık sürümcemede
Hem taraflar hem de
İzleyicilerin fikrine
Çünkü hala çözümsüzdür sorun
Sevaplarımdan mıdır
Yoksa günahlarımdan mıdır
Sana olan sevgim....
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:52 AM
Kurt
Kurt düşmüş yola
Yılların açlığıyla
İçi yanık içi aç
Bir yudum suya
Bir lokma aşa
Sen çıkmışsın karşısına
Tüm açlığına rağmen
Acımış bana.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:52 AM
Kurudum
Bana verdiğin çiçek
Hala duruyor canım
Baş ucuma astım
Hala duruyor canım

Ne dalı ne de yaprakları
Kalmış kurumadık
Neredeyse, durduğu yerde
Yok olacak çiçek

Sen terk ettin ama
Hatıraların hala yanımda
Bende verdiğin kuru çiçeğe
Döndüm, soldum kurudum.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:52 AM
Kuz
kış mevsimiydi sen gittiğinde
sessiz baharlar devrilmişti belki de
ruhum unutmuştu evreni
unutmuştu akıp giden vakti
her şey birbirine girmişti

bir arabaya binmiştim
bir dostum kullanıyordu
ve bir yerde durmuştuk inmişti arabadan
geceydi ve karanlıktı yol boyu
bense camdan bakıyordum
koşmak koşmak geliyordu içimden
açıp kapıyı karşı tarafa
belki de daha çok ölmek
ölmeyi istiyordum bir araba altında

yapamadım yapamadım o an
kıyamadım düşüncelerimdeki sana
ve belki de biliyordum
zaten ölü olduğumu içte içe.

21 Mart 2004
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:52 AM
Kuz II
............'birinin boşalttığı yeri
......................doldurabilir mi bir diğeri'

zamanın kadranına sıkıştırılmış ömürler
sanki bir patlamaya hazırlanan imgeler

şu saat, şu saat;
.....kendi hesabıma patlasam diyorum
bir an önce bir an sonra
..benim içim ne fark eder

ben seni hep yelkovan sanırdım
meğer akrep senmişsin...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:52 AM
Küçük işçi
İç çekişlerinle atmosfer soğuyor
Çünkü sen dünyanın merkezindesin
Bilgelerin ulaşamayacağı bir yaş
Ellerindeki çizgilerden geçiyor kutsal yollar

Hiç bir mürekkep taşımaz ruhunu
Çünkü sen aziz kanı döküyorsun
Biliyorsun yakarsan dağ olur ormanlar
Her gün her gün çalışıyorsun

Onlar sana küçük derler çocuk
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:52 AM
Küçüktüm Büyüdüm
Küçücük yüreğimle aşka yeltenir
Sever sever üzülürdüm
Bir kavuşamamazlıkdı sevgim
O zamanlar çok küçüktüm

Ufak dünyalarda büyük sevdalar
Büyük acılar yaşardım
Bir sevgiden başka bir sevmeye
Giden, otobüs şoförüydü aklım

Küçük acılarla yoğruldu yüreğim
Daha büyüklerine yol açmak için
Küçük acılarla büyüdü yüreğim
Şimdi hala küçük benliğim büyük bir yürekle.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:52 AM
Kül Kedisi
aslında kimse bilmez,
……kül kedisi,
sürekli yandığı için küldür,
ve bir anka kuşudur
……….matmazel.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:53 AM
Küp
Ayrılığın eleğinden geçtikten sonra,
elde kalan anlamsız acılar yalnızca,
ki döneceğim demiştin giderken,
bu yüzden kıpırdanmadığım yerimden,

kanmak gibi bir şey olmalı
içine düştüğüm keder sarmalı
ayrılığın tek kapılı bir küp belki de
kapağı dışardan belli, çevrilmiş

keşke şöyle demiş olsaydın,
bir filmde duyduğum gibi
'beni hiç bir zaman
......unutma diye gidiyorum'

hiç değilse inanırdım
gittiğin halde beni sevdiğine,
oysa neden gülüm, neden
öyle demek yerine,

'seni seviyorum diye
..........dönerim sanma dedin'
çaresizlikten mi yoksa her
ne kadar dilim varmasa da, bana
sonsuz acılar vermek istediğinden mi,

ki döneceğim demiştin intihar
eşiğindeki bir telefon konuşmasında,
bende öylece kandırmıştım kendimi,
ve içine hapis olmuştum

'cehennemden kurtuluş bileti,
.....................çıkışsız bir küpün'
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:53 AM
Küpeşte
gün kayarken kıyısından denizin
ölü yağmurlar büyüttüm
nicedir zamanı sorgular içim
çemberim
yansız düşlerimde
cansız rüzgarlarda doğar
geçim
sizlik de öyle
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:53 AM
Küskündür Sana Küllerim
Küskündür sana küllerim,
Artık yakmak için bile
Hatırlamadığından.

Bir nefes arasında bile
Geçmediğinden,
Gözlerinden gölgem,
Kırıktır küllerim.

Oysa ben,
Hektarlarımı sende yitirdim,
Bir kış günü,
Bir yaz yangınıyla,
Ki artık ciğersizim.

Buruktur sana yüreğim
Sana olan haykırışlarına
Dönüp bakmadığından

Bir çölün ortasında,
Rüzgarsız bir,
Gece sessizliğinde bile
İrkilmediğinden

Oysa ben,
Damarlarımdan sana,
Tel tel duvaklar ördüm,
Kırmızıyı sevdiğinden,
Ki artık damarsızım.

Ve sen;
Duymayan, hatırlamayan
Mümkün müdür ki
Hatırlamıyor olasın
Senden aldıklarımı
Sana verdiklerimi

Aşkımı, aşkını,
Sevgimi, sevgini.
Ki almadığını, vermediğini
Söyleyebilirsin.
Çoğu davalıdan
Beklendiği gibi

Ama sana son verdiğim
Son sözüm üzerine olsun ki
Sanma ki hukuk yanılır ahrette,
Bilesin....
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:53 AM
Lal
insan kaç kez
...bir hayaletin önünden geçer
ömrün yatağında akarken
......bilinç tayftır
süzülüşü derin
.......duruşu saydam

insan kaç kez fark eder
......kendi dışında olanı
son akrep vuruşuna kadar
...kaç kez taşır ayrılığı
......bilinç tayftır
süzülüşü derin
........duruşu saydam
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:53 AM
Lamba
Seni ben yaktım lamba
Seni bu direğe ben taktım
Nasıl anlaşmıştık nankörlük yapma

İşin aydınlatmaktı insanları
Eğlenmeyecektin serseriler gibi.
Aydınlatmaktı insanları işin.

Öyle anlaşmamış mıydık.
Öyleyse niye su koyuverdin
Niye su koyuverdin nankör lamba?
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:53 AM
Leşçi
Yetmiyor kuzu, yetmiyor
Leşçi mideler doymuyor
İstiyorlar daha fazla.
Leşçi mideler her zaman
Ölülerle besleniyor.
Sen öl o ölsün ben öleyim
Zorla ya da kendiliğinden
Leşçi mideler et istiyor.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:53 AM
Lokomotifini Arayan
Lokomotifsiz vagon
Üşüyen vagon

Gidiyorsun karanlıklara
Gidiyorsun durmadan
Kaybettin lokomotifini
Kaybettiniz birbirinizi
Ve sen hala peşindesin
Gitmen gerekene gidebilmen için.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:53 AM
Madalyon
yüreğimde erimiş kurşun damlasısın
...................madalyon
coşku ve hüzün

..............ruhumda
altın sarısı yüzün
..................madalyon

içinde akrep yeli
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:53 AM
Mademki
Kurşundan olmaz canım
Kurşundan olmaz
Verdiğin kalem tükenmez
Olmalı canım tükenmez
Mademki hataya yer yok
Tek bir kez
Kurşundan olmaz canım
Tükenmez olmalı tükenmez.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:54 AM
Mağlup General
nicedir üzengileri
.......takılmış atımın.
takibindeyim
....Azrail katarının.
kırbaçlar elde,
.......lakin yetişmek
.................elde değil.
kara tren gittikçe
..............kararıyor
istasyonsuz yolda
...............uzaklaşırken.
ki nice dostu
........oturtmuş gerisine,
bana gelince,
.....yüz çeviriyor.
yürek dayanır mı
......esaretin böylesine.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:54 AM
Mahkeme Duvarı
Neler görmüştü yıllardır
Nice vakaya şahit olmuştu.
Sevdiği halde ayrılanları,
Para için birbirini öldürenleri,
Bir hiç yüzünden kavga edenleri.
Mahkeme duvarı olarak
Örüldüğünden beri.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:54 AM
Mahkum
seni her ne zaman düşünsem
kurşun gibi dökülüyorsun yüreğime
hıçkırıklarla döküyorsun göz yaşlarımı
bedenimi ısrarlarla sarsarak

her ne zaman gölgen vursa hatırama
katran gibi iniyorsun boğazımdan
içimde ne varsa yakarak
kan gibi sarıyorsun bedenimi

seni unutmayı istememek ve
yalvarmamak köpekler gibi
benim için birk lüks aslında
fakat ya-pa-mı-yo-rum

öyle bir işlemişsin ki beynim ve
yüreğimde ki her bir hücreye,
gardiyanlar dikilmiş sanki,
içeriye herhangi bir ses koymamaya

işte aşk diyor aşıklar aşığı,
hem de katran gibi siyahı,
aşk denilen sefalet vadedeni sevmekse eğer,
sen diyor, bahtiyarlar bahtiyarı,

ki aslında kanmak gelmiyor artık içimden,
lakin kilitlenmişim zincirlerle yüreğine,
işte bu yüzden kaçış yok çileden
ne kaçmak geliyor ne durmak elimden.

işte aşk, işte aşk, işte aşk.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:54 AM
Mahpusluk
ne zaman düşer ruh bir bebeğin bedenine
ve ne şekilde yerleşir tenine
muhakkak ki girmiş olmalı kaburgaların içine
yoksa zindansız mahpusluk mu olur
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:54 AM
Mahrem
ne kadar zaman oldu sen gideli
tarih bilincini yitirmiş çocuk zihnim
aheste bir tren gibi yolsuz yolcusuz
ne kadar zaman oldu
...unutalı yüreklerimizin zifaf gecesini
söylemediğim en mahrem söz
dillense bir ulusun özgürlük bilinci
...ancak senin kadar güzel olabilirdi
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:54 AM
Mahşer
hüsnünü yitirmiş vakit, bu yüzden
esaret gibi çökmüş karmaşa
'geçilecek tümsekler düzelmiş'
aşamasız yaşam

insanla hayvan arasındaki, ince tül
'us' korkudan buz kesmiş
neyseki urganlar çözülüyor
son bulacak bekleyiş.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:54 AM
Majüsküller Arasından Seslenen Adam
kalp sızısındandır düşün gücü,
bu yüzden acıtır hatıralar,
ki o düşler aynasıdır yaşananların,
silmek istiyorsan;
............yaşananları da sil
...........................düşlerin de silinsin.
istesen de istnemesen de,
.......anmak senin elinde midir?
hayallerin geçmişine zincirlidir,
o yüzden ki unutmak için,
en azından,
...........bir hafıza kaybı gerekir,
bunu,
....elinde olmayananı
..................elde etmek için,
apartman kıyılarında yürüyenler
..............................iyi bilir.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:54 AM
Makber II
olağan kavgalarla sınırlandırılmış ilişkiler,
kendi içinde öfkeye turtsaklık gizler,
kendi kavgalarında başrolü paylaşırken sevdalılar,
bilmezler gömecekleri aşkın, makberini kazdıklarını,
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:55 AM
Makinist
Ben bir makinistim
Ömür treninde
Bazen tik tak bazen çuf çuf
Her saat bir durak olmuş
Lakin istasyon neye yarar
Dinlenecek vakit olmadan
Öyle bir tren ki bu tren
Aydınlık geçmişten karanlığa giden.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:55 AM
Mancınık
elleri ölü zamanlar, kısrak koşumu
yarış,nereden nereye varış,
…………kimden kime
içinde bitmez saklanış,

Tanrı ve ruh, gizemli açıklık,
Kimsenin görmeye aziz olmadığı,
……yani,
……..herhangi bir kimsenin
bir gün anladığı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:55 AM
Manifesto
Düşük zamanlar manifestosu;
Eksik harf, erken gecikmişlikler.
Yanlış soru, iki kalp hecesi
Ular mı ulamaz mı birbirine.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:55 AM
Masalımız
Sen benim
Yaşadığım masal
Kül kedim pamuk prensesim

Ben senin
Herkül’ ün yiğidin
Kurbağadan prensin

Ne de güzel
Sevişirdik ne kadar mutluyduk
Ta ki cadı büyüsüne kadar

Beni aslan seni ceylan yapan
Beni kötü kalpli papaz
Seni Esmeralda yapan

Yaptığın bir iksirde
Malzeme olayım diye
Seni cadı beni yılan yapan

Seni uykulara
Beni yel değirmenlerine
Mahkum kılan

Haydi şimdi mutlu bitsin bu masal
Uzat saçlarını yanına geleyim
Ayrılık bitsin artık...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:56 AM
Maşuk
Vecdini kaybetmiş maşuk gibiyim
sevilenine karşı umarsız mahçup
ki o çiçekler verip güller derdiğim
ki o peşinden ölüme gittiğim

aşkıyla coşup gözlerimi kör ettiğim
lakin gözlerim, görmüyorsa artık, dünyevi aşkı,
Leyla' yı Şirin'i Aslı' yı ne edeyim
ilahi aşkla kuşanmışsa yüreğim
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:56 AM
MaT
aklını törpülerken günler
toplumu dermek derdi şiir
o büyük bir düştür kendi küçük
.....çocuklar gibi
*
kalpazanlar dört döner
.....erdemler türer pisliklerden
insan derin siyah
....karanlıkdır gölgesinden
ışıktan kaçar
/
derindir şairin düşü
.............kendi ödün
kopar bir gün zembereğinden
umarsız ölür
+
siyahı yak
...henüz vakit varken
gerisi boşdur
....ne kalır
erkinin izinden başka
-
büyük aydınlık
..yok edecek her rengi
yalnız uyum kalacak
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:56 AM
Maymun Şair
kalemi ve kağıdı aldım elime
düşündüm ne yazayım diye
önce kollarım omuzlarımdan çıktı
ardından dilim sarktı yere,

daha sonra kaşlarım bıyık oldu
kulaklarım göz, gözlerim gamze
en sonundaysa; bir şiir için,
maymun oldum zihinlerde.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:56 AM
Mazlum
Mazlumdur adı
Karıncayı incitemez ona sorarsan
Kadehte rakı oldu mu fakat
Tavadaki balıklar can taşımaz olur
Bir de kırdı mı yanında soğanı
Aç açık unutulur

Oysa ağadır mazlum
Karıncayı incitemez
Ama...
İncitir karıyı kızanı
Açlığa dayanamaz karnı
Ama...
Çocuk dedi mi açım
Basar tekmeyi kıçına

Kumarı yoktur ağanın
Dinden imandan açar bahsi
Ne zaman örse kağıdı zarı
Oysa değildir inançtan
Ya parasına kıyamaz
Ya da aklı basmaz karışık işe

Merhamet ondadır ona sorarsan
Mevzu para oldu mu lakin
Dul yetim haksızdır ona karşı
Dedik ya ağadır mazlum
Yüreği büyüktür gururu kadar
İşte bu yüzden daha çok
Kötülüğe yer vardır
Yürek ne kadar büyük olursa...
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:56 AM
Mecaz
sizler kumsal taşları, güneşlenirken
sırtımıza batan, bir zaman nefret ettiğimiz
bir zaman köpekleri kovaladığımız,nasıl
tanımlardık duygularımızı,siz olmasaydınız
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:56 AM
Mecnun Misali
oynadık bir oyun seninle
aşkmış meşkmiş kime ne
sen gömdün ben öldüm
ben öldüm sen gömdün

başlayan bitmezmiş
aşkmış meşkmiş kime ne
biter sanırmış bitsin diyen
maşuk kanarmış leyla ya ne

oynadık bir oyun seninle
aşkmış meşkmiş kime ne
sen gömdün ben öldüm
ben öldüm sen gömdün

bitmezmiş başlayan çile
bitmezmiş sevda ömürce
mecnundan kaçarmış leyla
ruhuna sahip mecnuna ne
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:56 AM
Meftun Bir Yalnızlık
Meftun bir yalnızlık
Bu yalnızlık, diğerinden farklı
Acı vermiyor insana
Düşündürmüyor kara kara

Meftun bir yalnızlık
Bu yalnızlık, diğerinden farklı
Tutuşturmuyor yakmıyor sönüğü
Söndürmüyor tutuşanı

Meftun bir yalnızlık
Bu yalnızlık, diğerinden farklı
Sessiz ve sade, ayrılık değil
Bu ölümün yalnızlığı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:56 AM
Melankoli
içimde bir dehliz var,
…..ve çatısından su damlıyor,
öylesine soğuk öylesine
…………soğuk ki duvarlar,
akmıyor hiç bir su damlası,
…………..hür olarak,
ve içim, yani dehlizin kendisi,
….öylesine sessiz öylesine
………………sessiz ki,
damlayan her su katresi,
…………..damlayışında dahi,
……gürlüyor top gibi,
dehlizim, yani ben,
öylesine yalnız öylesine yalnızım ki
…………”anılarım anılarım”
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:56 AM
Meleğim
O gece,
Ayrılalım derken
Sesin Azrail gibiydi
Öleceğim diye korkmuştum
Sana meleğim dediğim
Aklıma geliyor şimdi
Ve Azrail’ in de melek olduğu
Gördün mü yanılmamışım
Sana meleğim demekle.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:57 AM
Melek
Bir yağmuru bilirim
Gözlerinden damla damla akan
İr gök gürültüsü bilirim
Gök gürültüsü gibi olan öfkemi

Bir melek bilirim
Sesi senin gibi
Yüreği senin gibi
Seni melek bilirim

Ve senin melekler gibi uçuşunu
Ve benim ardından bakışımı
Gitmeyeceğini sanan gözlerimi bilirim
Şimdilerde sel sel akan.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:57 AM
Melek Göğe Durdu
bilirim kurşun vakti yıkılır dizler
.................................bilirim
göğe durdum
padişahın ferman dediği sesin
bilirim aslana atılır ceylan gibiyim
................................bilirim

bilirim ağlanmaz yitenin ardından
...............................bilirim
melek durdum
aşkın tetiğindeyken yüreğin
bilirim gözleri kapalı girilir tabuta
...............................bilirim
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:57 AM
Memeli Şiir
ben izlerimi sana bıraktım
…..kim dokunsa göğüslerine
………..bana dokunur
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:57 AM
Menekşem
................'meraklısına; gizli hece aşk'

(gidiyorsun sensizlik ölüm
gidiyorsun ayrılık keder
kaçıyorsun yokluğun haram
gidiyorsun gam kefen olur)

senden siyah bir gül kaldı
senden siyah bir gül kaldı
ah menekşem ah menekşem
ah menekşem ah menekşem

bir gün olur yel olur can
hicran solur el olur can
senden siyah bir gül kaldı
öldüğüm gün söz olur can

ah can yarim toprak oldun
goncaydın açmadan soldun
ah menekşem ah menekşem
ah menekşem ah menekşem

ben bekliyorum başında
gün olur bende dönerim
hicran dediğin yel olur
öldüğüm gün aşk söz olur

(senle ben bir heceydik canım
şimdi anlamsız birer harf
senle ben bir majeskül canım
şimdi biz birbirinden uzak
anlamsız...)
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:57 AM
Menfaat
kimbilir belkide gerçekde hayat,
menfaatler kumpanyası,
bizlerse, senaryosu kaybolmuş
bir oyunun oyuncuları

kimbilir belkide işleyen çark,
bizim usumuzla dönüyor,
kim inkar eder
günahkar olduğunu,

hesaplar üzerine kurulmuş yaşamlar
loş bir ışık altında kesişiyor,
herşey karşılıklı diyor sakallı bilgeler,
bizse; yani, çoğumuz ya da çok azımız,
“efendim hiç öyle olur mu diyerek”
gülüyoruz bıyık altından yarım ağızlarla,

oysa çoğumuz ya da çok azımız,
aklında düzenlerle giriyor çıplak yataklara,
ne verirsen onu alırsın demiyor belki
demiyor ama öyle söylemiyor bilinç altı,

oynanan menfaatler kumpanyası,
ya katıl ya da seyirci ol diyemiyor insan,
çünkü dışarı da kalanları göremez içeri de olan,

yine de son söz; söz meclisten dışarı,
dışardayım diyen dışarıda kalsın,
ya da en azından öyle sansın,
içeride olana sözüm,

çıkar ağzındaki çıkarı
bakalım kiminki daha büyük bu şiirde….
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:57 AM
Merhaba Ölüm
çat kapı geldin ölüm
yerleştin sormadan ocağımıza
sen bizi görmezden geldin
biz seni gördük mağrrur gözlerinden

çat kapı geldin ölüm
yerleştin sormadan ocağımıza
bari otur, rahat rahat soluklan
sen ki tanrı misafiri sayılırsın

açsan biraz helva verelim
yorgunsan döşek serelim biraz uzan
ya da bir kahve ikram edelim
öyle ya biz de hatırın kalmasın

çat kapı geldin ölüm
yerleştin sormadan ocağımıza
sen ki sefaletimize tuz biber ektin
her şeye rağmen yine de merhaba

çat kapı geldin ölüm
yerleştin sormadan ocağımıza
lakin çabuk ayaklandın, gidiyor musun
bari söyle gitmeden bir daha gelecek misin
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:57 AM
Merhamet
Bir hak yiyen gördü mü
Dişlemek gelmezdi içinden
Sadece geçip karşısına
Ağlardı içten
Hangi kötülük dayanabilirdi
Bu şefkat göz yaşlarına
Hangi kılıç keserdi merhameti
Öyle bir merhamet ki
Mazlumdan çok kötüye acıyan
Kötü ki kendine gösterilen
Merhametin önünde diz çöker
Kötülüğe ayna tutmak gerek
Kötü de kendine gelir elbet

Ve merhamet
Bir gün öldü
İyiliğiyle gömüldü
Toprakta yer kalmadı
Başkasını alacak.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:58 AM
Mesai
Mesleği aşkdır her sevdalının,
................ve mesaisi mutlulukla başlar
........................................mesaisi acıyla biter,
ve her sevdalı mesleğini;
..............aşk meydanında icra eder,
ki iş yoğunluğundan olsa gerek,
...................her sevdalının yüreği
..........................bir iş kazasında yiter,
ki sonuç; ne yazak ne yazık ki,
..........................kederden emekli
................................ve izin, ölüm izni.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:58 AM
Metten Cezire
Bir kıyıdır seni düşündüğüm
Ve sen deniz gibi gelirsin aklıma
Bir metten bir cezire

Önce güneş gibi yükselir
Sonrada güneş gibi batarsın
Bir yükseliş bir alçalışla

Yükselişin ne büyük mutluluktur
Ah birde beni boğduktan sonra
Alçalışın olmasa.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:58 AM
Mezarlık konuşmaları I
I

Bakma bana öyle ölü
Korkuyorum git, bu akşam
Beni bana bırak
Çok soğuk üşüyorum
Ben bir faniyim
Dayanamam yüzüne
Çehren korkutuyor beni
Git yaklaşma ne olur
Ben de dayanacak yürek yok
Git bakma bana ne olur


I

İki ölü konuşuyordu
Biri bakkal biri marangoz
Bakkal sordu marangoza
Acıtıyor mu diye kurt ısırışları
Marangoz şaşkın sordu
Hani kurt hangi ısırışlar
Bakkal sustu, daha
Fazla konuşamadı
Hatırlamıştı pirinçlere
Kattığı suları.


II

Bir zengin adamı getirdi
Kalabalık bir topluluk
Her dilde bir dua
Her dilde Allah’ a bir niyaz
Gömdüler başka bir zenginin yanına
Yatan ölü şaşkın, bakarken kalabalığa
Dedi bu adam çok yardımsever
Çok hak bilir olmalı yaşamında.


III

Bir cenaze alayı göründü
Yalnızca altı kişilik
Biri imam dördü mezarlık görevlisi
Bir de gözü yalandan yaşlı bir kadın

Tabutu sedeften, öyle vasiyet etmiş
Olmalı rahmetli, diye düşündü
Gelenin mezar komşusu ve
Herhalde pek seveni olmamalıydı

Hakkında dua eden imamdan başka.





IV

Bugün her günden farklıydı mezarlık
Her yere bir başka vuruyordu güneş ışınları
Sanki ölümün izleri silinmişti mezar taşlarından
Tarihler değişmiş geçmiş silinmişti sanki

Sarmıştı her yanı bir mutluluk ve
Ölüler arasında tatlı bir telaş
Öyle değil miydi yeni gelecek
En büyük böcek ilaççısı


V

Bugün her günden farklıydı mezarlık
Her yere bir başka vuruyordu güneş ışınları
Sanki ölümün izleri silinmişti mezar taşlarından
Tarihler değişmiş geçmiş silinmişti sanki

Neden olmasın bundan sonrası daha mesut
Hayatında etrafına mutluluk veren
Huzur saçan şu ünlü zat gelirken yanında
Neden getirmesin yanında dertli ölülere biraz rahat.


VI

Son yolculuk değildir
Mezarlığa geçiş
Yalnızca belli bir akıbetin
Durak noktasıdır.


VII

Ölüm dediğin mukaddes bir
Tekerlemenin tekrarıdır
Ölülerin dilinden düşmez bu tekerleme
Doğan ölür doğan ölür

Mezarlıklar şahididir bu tekerlemenin
Her mezar taşı bir tekrarın simgesidir
Bu tekerleme dünya kurulduğundan bu yana
Tekrara gelir, doğan ölür doğan ölür.



VIII

Taze bir can düştü toprağa
Yeniydi besbelli şu dünyada
Daha topraktan olalı ne olmuştu da
Toprağa dönüşü ne kadar olmuştu

Belli ki daha bebekti
Ne mezarı büyük ne toprağı yüksekti
Üzüldüler elbet diğerleri
Onlarda ana onlarda babaydı, zamanında.


IX

Tabutçu geldi mezarlığa
Yanında dev bir tabutla
Ve tabutuna göre bir yer aradı
Doğrusu büyük de adamdı
Ama bulamadı çünkü burada
Her tabut eşit olmalıydı.


X

Ölüm en büyük öğretmendir
Ve yılmaz, öğrencileri, ne kadar
Haylaz olursa olsun,
Bıkmaz öğretmekten tekrarla
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:58 AM
Mezarlık konuşmaları II
XI

Bulut bulutu anlamaz
Ağaç ağacı, taş taşı anlamaz
İnsan insanı, anlamazda anlarım sanır
Ama mezar mezarı anlar ölü ölüyü.


XII

Kara bir köpektir dolaşan
Unutulmuş mezarlıkta
Unutulmuşların mezar aralarında
Bir kemik kuru bir kemik için.


XIII

Cevabını aradığım bir soru var
Dedi bir ölü bir diğerine
Tekrar ne zaman dirileceğim
Buraya geleli yani öleli asırlar oldu

Diğer ölü dedi inan ben geleli
Senin gelişinden çok daha fazla oldu
Ama bende bilemem istersen git
Ve birde en eskimize sor belki o söyler

Gidip buldu ölü, mezarlığın
En eski sakini ve en bilgesini
Ve sordu, aldığı cevap, en doğrusu
Kıyamete kadar oldu.


XIV

İsrafil üflediğinde Sur’ una
Haydi kalkın tüm ölüler
Hesap vakti geldi dercesine, söyle ölü
Sen ne düşünüp ne yapacaksın.


XV

Karanlıktır şimdi orası
Ne olur dönmeyelim
Biraz daha dolaşıp
Aydınlığı bekleyelim.
(Düşteki ruh)


XVI

Sınıfta yoklama yapılır
Askerde yoklama yapılır
Hapishanede yoklama yapılır
Bir mezarlıkta bir mezarlıkta yapılmaz
Çünkü herkes yerli yerindedir ne de olsa.




XVII

Hayatı mezar taşlarına
Yazı yazmakla geçti
Bir kendi mezar taşına yazamadı
Onu da başkaları yazdı.


XVIII

Karanlıktır mezarlık
En büyük yalnızlıktır
Dikilir ortada anıt
Bir gitmeye gör
Kaç gün sürer
Ziyaretçi defterindeki
Kabarıklık.


XIX

Bir uçak düşer
Bir tren çarpar
Bir otobüs devrilir
Bir savaş çıkar
Bir insan insanı öldürür
Mezarcıya iş çıkar


XX

Gün doğmuştur yine mezarlıkta
Mezar taşları parıldar güneşte
Her şey apaçık ortaya çıkar
Mezarlıkta bile, her sabah güneş doğar.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:58 AM
Mezarlık konuşmaları III
XXI

Ölüm toplanmamızı beklemedi
Tümüyle hazırlıksız yakalandık
Benim çocuklarım vardı okutulacak
Çalışılarak ödenecek borçlarım vardı

Ölüm toplanmamızı beklemedi
Yanımdaki yeni evlenmişti
Karısı üç aylık hamileydi, baba olacakmış
Ama yüzünü bile göremedi

Ölüm toplanmamızı beklemedi
Diğer yanımdakinin üzerinde çok hak varmış
Helalleşecek mutlu edecekmiş kırdığı insanları ama
Ne helalleşmeye ne de gönül yapmaya vakti olmadı

Ölüm toplanmamızı beklemedi
Bir diğeri günah işlemekteymiş ölüm geldiğinde
Daha farkına bile varamamış ecelin
ağlayarak tövbe etmeyi oda istermiş yoksa

Ölüm toplanmamızı beklemedi
Teker teker topladı hepimizi
Kimi hırsız kimi dolandırıcı kimi katil
Ölüm beklemez toplanmasını

Ölüm toplanmamızı beklemedi
Teker teker topladı hepimizi
İyilerde geldi kötüler gibi haberli habersiz
Ölüm toplanmamızı beklemedi

Ölüm toplanmamızı beklemedi
Ey yaşayanlar sizi de beklemez
Ölümün diyarı, ölüler diyarı mezarlıktan
Yaşayanlara selam, ölüm beklemez, toplanmanızı.


XXII

Azrail’ in başbakan olduğu yerdir mezarlık
Ve Azrail’ in evinin arka bahçesidir
Gün geçer mi bilmem, büyük melek
Bir gün olsun tohum ekmesin




XXIII

Aydınlığın kanatları sarsa da karanlığı
Karanlık bakidir, gizlenir derinlerde
Aydınlığın hükmü kısa sürer, karanlık iner
Sonsuz aydınlık kıyameti bekler

Aydınlığın kanatları inse de karanlığın üstüne
Karanlık bakidir yeryüzünde
Aydınlığın hükmü kısa sürer mezarlıkta
Bütün ölüler sonsuz aydınlık için kıyameti bekler.


XXIV

Gelmesin isterdi, gelenlerin hepsi
Kime sorsan çok erken olduğunu söylerdi
Her birinin kim bilir, daha ne yapacakları vardı
Şu mezarlık sakinleri, ne de meşguldü ölüm gelene kadar.


XXV

Aydınlık gösteriyorken kendini açık açık
Dünyada hayatına son vererek
Kara kara düşün bakalım bin pişman
Mezarlıkta, kıyameti bekleyen çaresiz ruh.


XXVI

Senin taşın parlak
Benim taşım mat
Kim görür yaşayandan başka
Ve kime faydası var.











XXVII

Bir trense beklediğin
Nafile, buradan geçmez
Gördüğün gibi ne bir vagon
Ne de bir lokomotif var

Bir uçaksa seni götürecek
İstediğin yere, yıllardır
Bu alana hiçbir uçak inmedi
Buraya sadece yolcuları getirirler

Otobüs desen, gelecek
Tek bir otobüs var bildiğimiz
Hepimiz onu beklemekteyiz
Sende geç dinlen köşende

Kıyamete kadar daha çok var



XXVIII

Kar mıdır düşen
Kar mıdır düşen mezarlara
İyi ki yağmur, iyi ki kar var
Yoksa hepten suya, hasret toprağımız


XXIX

Ölüm dediğin karanlık bir
Makber değil yalnız
Ölülerde yaşar ölülerde solur
Dünya değil midir
Sudan yağmur topraktan hayat
Tek fark, artık ruh yoktur.
(ÖLÜM DEDİĞİN)


XXX

Şubat ayının soğuğu bastırdı yine
Toprak neredeyse dondu donacak
Kurtlar böcekler bile büzüştü
Etsiz kemiklerim neredeyse donacak.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:58 AM
Mezarlık konuşmaları IV
XXXI

Kurtlar sarmıştı yeni geleni
Bir bir kemiriyorlardı
Dünya ya dair ne varsa
İşleri çoktu, aceleleri vardı besbelli

Şaşkındı kemirilen
Bütün bunlara ne gerek vardı
Soran bakışlarına karşı, alışırsın dedi diğerleri
Bu bir yoldur hepimizin geçtiği.


XXXII

Bir gün, bir mezarlığa
Bir hırsız girer
Soyacak bir şey soyulacak biri
Var sanır garip, ölümden başka.


XXXIII

Ölüler konuşmaz
Ölüler ağlamaz
Ölüler anmaz
Ölüler yalnız zikreder.

Ölüler konuşmaz
Ölüler ağlamaz
Ölüler anmaz
Ölümdür yalnız yad eden.

XXXIV

Önce babamı getirdiler
Sonra da kardeşlerimi
Zaten ben geldiğimde
Annem çoktan gelmişti

Keşke senin gibi
Kimsesiz olsaydım
Her seferinde
Acı çekmekten yoruldum.




XXXV

Bir ölü sordu diğerine
Gördün mü geçeni diye
Nasılda kurumlu ve mağrur
Sanki hiç aramıza gelmeyecekçesine.


XXXVI

Ölüler ağlar her gece ölüler ağlar
Yalnız mezarlarında
Her gece ölüler ağlar
Ölüler ağlar her gece ölüler ağlar

Yalnızlardır yattıkları yerde
Ve bir ölüm sessizliği
Kol gezmektedir karanlıkta
Ne bir ses ne bir seda vardır

Ölüler ağlar makberlerinde
Kabir sessizliğidir içlerinde
İlk zamanlar böcekler vardır, sonraları
Yalnızdır ölüler, sessiz *******inde.


XXXVII

İnsandır en eski saat
Kuruludur kalbi zamanlı
Bekler insan saatin gelmesini
Bekler içindeki pilin bitmesini

Ve bir gün biter bedenin pili
Durur içindeki saat
Ve bir hurdalığı andırır
Saatler için mezarlık.









XXXVIII

Gecenin karanlığında
Bir baykuş öter mezarlıkta
Başka bir baykuş ötüşüyle
Ona cevap verir

Sessizliğin hakim olduğu karanlıkta
Tek konuşsan garip kuşlardır
Onlarda olmasa karanlıkta
Ne bir ses ne de bir seda vardır.


XXXIX

Ölüler firar etmek isterler
Kaçacaklardır mezarlıktan
Bıkmışlardır yatıp durmaktan
Ama takatleri yoktur kıpırdamaya

Her şey hazırdır oysa
Bedenleri çürümüş
Kemikleri ayrılmıştır bir kez
Tutacakları yoktur kıyametten başka.
(onları tutan)


XL

Bir gün bir kahkaha
Duyuldu bir mezardan
Kurtlardan biri gülüyordu
Diğerinin anlattığı, fıkraya.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:58 AM
Mezarlık konuşmaları IX
LXXXI

Alacağı varmış alamamış
Ağlıyor hiç durmadan
Alıp da neler yapacakmış
Komik adam doğrusu
Hala öldüğünü anlamamış.


LXXXII

Bindiğim tramvay nereye gidiyor bilmezdim
Yoksa tren miydi binmem gereken
Yeni bir şehirse geldiğim acemilik çekerdim
Ama hiç değilse birileri olurdu soracak

Ey beni buralara getiren ölüm, beni en hazırlıksız
Anımda aldın, oysa toplanacaktım hazırlanacaktım
Şimdi kime neyi soracağım ve kimden öğreneceğim
Bu yeni şehirde beni nelerin beklediğini.


LXXXIII

Kaygısızca yaşadım
Kaygısızca öldüm
Şimdiyse kaygılıyım
Cehenneme dair.


LXXXIV

Hep mesuttum
Tek bir an bilmem
Acı olsun keder olsun
Her şeyim oldu
Ne arzuladıysam

Ama yetmedi
Her istediği olmayan ben
En büyük isteği
Ölmemek olan ben
Şimdi ölüyüm.

LXXXV

Nereye düşse orayı yaktı
Bir ocak yoktu uğramadığı
En uğramaz sanılan yuvalar
Bir bir tattı acısını, sırasız uğradı

Topladı bir bir toplayacaklarını
Hesap vermedi yaşayan kimseye
Onun hesabı başkaydı
Ölüm, yapması gerekeni yaptı.


LXXXVI

Biz primatlar milyonlarcamız
Yaşadı sizden önce
Binlerce yıl vardı varlığımız
Ey bizden sonrakiler
Bizden ders almalıydınız
Oysa çoğunuz hiç ama hiç
Ölmeyeceğiz sandınız.

LXXXVII

Bugün ne yaptın
Yaşamına anlam katacak
Bu gün ne yaptın ölüm geldiğinde
Kendini huzurlu kılacak
Ve bugün ne yaptın seni iyi yapacak
Biz mezarlıktakilere rağmen.


LXXXIIX

Tazelik var mezarlıkta
Çiçekler bir başka açmış
Güneş bir başka vuruyor
Mezar taşlarına

Ve ölüler bu gün
Daha az kederli
Besbelli bir neşe var havada
Bugün ölüler bile bayramlıklarınla

Bu gün bayram, yeni ölüler
Yaşayan yakınlarını bekliyor
Sanki hiç ölmemişler
Ve hasret giderecekler.


LXXXIX

Tazelik var mezarlıkta
Çiçekler bir başka açmış
Güneş bir başka vuruyor
Mezar taşlarına

Belli ki toprak ve geri kalan
Ne varsa bayrama hazırlanıyor
Ama herkes mutlu sanma
Kederde var arada kalmış


Belki bugün bayram ama
Bazı ölüler mutlu olsa da
Bir de keder var aynı çerçevede
Kimsesiz kalmış ölülerin kederi.


XC

Önce öleyim dedim
Öyle ya çok acı çekmiştim
Aşk yarası kanıyordu
Ve kan akışı durmuyordu
Bir de kaybetmek var
Kaybettiğinin bir daha
Dönmeyeceğini düşünmek
Her gün acı çekmek zor işti
Ağırdı acılar oynamıyordu
Oturdukları yerden
Bir kaldıraç gerekiyordu
Güçlü ve büyük ama nereden
Nereden bulunabilirdi
Böyle bir araç bilemiyordum
Evet demiştim ölmek
Acıları birden uzaklara
Atacak tek kaldıraç
Ölüm olabilir ölmeliyim
Ama nasıl ve ne şekilde
Zaten ölü değil miydim
Yaşamak mıydı yaptığım
Hiçbir zevkim kalmamıştı
Yokluk içindeydim ve boşluk kötüydü

Ölümün o an
Aradığım beni kurtaracak ilaç
Olmadığını anladım
Boş bir sonuç verebilirdi ancak
Ardı boşluk olabilirdi yalnız
Bana gereken ölmek değildi
Olamazdı, kendini öldürüp de
Cehenneme gitmek vardı
Ve büyük utanç yenilmişliğin verdiği
Hem sonra ölsem isteyerek
Nasıl bakacaktım beni yaratanın yüzüne
Yanlıştı top yekûn, bir acı
Başka bir acı yaratmamalıydı
Artık mutluyum yine öldüm
Ama ecelimle yarı yolda bırakmadan
Yolun sonuna kadar geldim
Son tabelasını gördüm yani
Yol bittiğinde yol bittiği için durdum
Şimdi huzurluyum diğer ölüleri görünce
Ve aralarındaki eceli oyun sanmış olanları.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:59 AM
Mezarlık konuşmaları V
XLI

En büyük marangozu ölmüş kasabanın
Ardından en büyük nalburu ve oduncusu
En sonundaysa en büyük tüccarı
Hepsi yaşarken ustaymış işlerinde

Ehillikleri ün salmış tüm ülkede
Karar vermişler yeni tabutlar yapıp
Mezarlıktaki ölülere satmaya
Ama nafile yapamamışlar tek bir tabut.

XLII

Ölümün evi değildir mezarlık
Sadece uğradığı canları
Kullandığı otobüsle bir bir
Getirdiği duraktır

Son bile değildir
Sadece bir ara noktadır
Kıyamete kadar
Ölülerin beklediği bir salon.


XLIII

Etlerim dökülüyor parça parça
Hey kaçmayın kurtlar
Geri verin kopardıklarınızı

Derim soyuldu önce, şimdide
Etlerim ayrılıyor bir bir
Rahat bırakın beni defolun kurtlar

Bir kıpırdayabilsem canınıza okuyacağım
Göstereceğim size hırsızlığı
Beni rahat bırakın sessizliğimde.


XLIV

Kiminin burnuna
Kükürt kokusu gelir
Kiminin burnuna
Çayır çimen

Hepsinin bir sonu vardır
Hepsinin gideceği bir yer
Kimi cenneti umar
Kimini alev bekler

Dünyada yaptıklarının
Hepsini bilir ölüler
Ve kıyametle
Hakkıdır hepsinin alacağı.




XLV

Yalnız olduğumu söylüyorlar
Sözüm ona ölmüşüm
Evet doğru belki ölüyüm ama
Hiç değilse burada kurtlar var.


XLVI

Yalnızlığın anıtıdır mezarlık
Yalnızlığın aynasıdır ölüm
Yaşamla başlayan yalnızlık
Ölümle devam eder

Yaşarken yaptığın komşuluk
Ne kadar iyidir bilmem
Ama şu mezarlıktakiler
Artık yeni komşuların.


XLVII

Kurtları sarmışsa toprağın
Dört bir yanını
Anla ki ölmüşsün
Ve dönüş yok artık.

XLVIII

Tarih bir mezarlıksa eğer
Benim adımı da düşün satır arasına
Bende yaşadım bende içtim
Şu dünyada şu dünyanın sularından

Ve şimdi yavaş yavaş mezarındayken
Dönüyor, kirasını ödediğim
Şu beden, dünyanın toprağına
Ruhumsa hesap gününü bekliyor.








XLIX

Solucanlar dolaşırken toprakta
Bazen bir kemiğe çarparlar
Dolaştıkları mezarlık toprağıdır anlarlar
Ve ölümü hatırlarlar mutlak ölümü.

L

Sen yalnızlık nedir bilir misin
Bir ölünün yalnızlığı
Sen hiç bir ölü gördün mü
Kurtların eline düşmüş
Kurtların yediği
Sen hiç öldün mü dostum
Hiç öldün mü?
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:59 AM
Mezarlık konuşmaları VI
LI

Karanlık bir makberdir seni bekleyen
Yaşayan, sana tek tavsiyem
Yap yapmak istediğin tüm iyilikleri
Dönüş yok, dönüş yok inan
Düşdünmü bir kez bu kara delikten
Biliyorum kötülüktür bırakmaz peşini
Biliyorum bir nefistir seni kandıran
Biliyorum bir şeytandır seninle uğraşan
Ama bak daha yol yakın
Dön kötülükten iyilik yaparsan iyilik
Kötülük yaparsan kötülüktür seni bekleyen


LII

Bitik bir yalnızlıktır sana vereceğim
Bitik ve kıyamete kadar
Önceleri sorsa da birileri
Ağlasalar da senin için
Sanma ki bu vefa
İlelebet sürer
Onlarda gelecekler
Onlarda olacak
Senin olduğun yerde
Bil ki gelenin gidenin
Son bulacak, kimse yaşamaz
Kıyamete kadar
Seni daima hatırlayacak kadar
Öyle ki sen ne ilk
Ne de son ölensin
Bu toprak kimleri gördü
Kimleri sardı kimleri öğüttü
Bil ki gerçek bir yalnızlıktır
Sana vereceğim
Kurtları saymazsak eğer.


LIII

Oyun oynayalım dedi ölüler
Ama nafile, kör ebe oynamak için
Birinin gözleri kapalı olmalıydı
Ama hepsi kaybetmişti görmeyi
Öldüklerinden beri zaten kördüler

Yakalamaç, saklanmaç
Hepsi koşmayı gerektirirdi
Ama koşacak ayakları yoktu
Vazgeçtiler sonunda oynamaktan
Sonunda biri dedi buldum

Tıp oynayalım kıyamete kadar.


LIV

Bitmişliğin gölgesidir mezarlıkta
Mezar taşlarına vuran
Bitmiş bir hayatın meyvesidir
Mezarlıktaki kurtarın topladığı

Artık geriye kalan
Sadece kurtlara yarar
Ruhtur çekilen
Uzun bir bekleyiş için.


LV

Ne ölümler gördüm
Ne ölüler şu hayatta
Birlikte ne kazılar yapmıştık
Ne tahtalar çakmıştık

Sende ölecekmişsin demek
Sende bırakacakmışsın şu dünyayı
Oysa daha ne ölenler ne ölüler olacaktı
Sen değil miydin bana mezarcılığı öğreten.

LVI

Annem öldü babam öldü
Sırayla her kardeşim öldü
Bir gün evlendim karım öldü

Bir gün bir de farkettim ki
Ben bile ölmüşüm
İlahi ölüm ne habersizsin.


LVII

Yaşarken ışıkları görürdüm
Güneşi mehtabı severdim
Bir güzel kadın görsem
İçim bir tuhaf olurdu

Kış ayrı bir zevkti
Yaz ayrı bir zevk
Ah bir de sonbahar vardı
Dökülen yapraklarda yürümek

İlk bahar da kelebekler uçardı
Ömürleri bir günlük
Ne ahenk ne uçuş
Hepsi gelip geçermiş

Ah yaşam nasıl bir ahu
Ne büyük güzellikmiş
Hepsi yalan hepsi yalanmış
Nasıl da inanırdım ölümsüzlüğe

Bir mezar taşı görsem
Kafamı çevirirdim
Hiç uğramazdım mezarlıklara
Şimdi hiç çıkmadığım mezarlığa.






LVIII

Biliyorum uyanıksın şimdi
Ve ölümü düşünüyorsun
Oysa yaşıyor yaşıyorsun
Ölümü merak edip düşünüyorsun

Korkuyorsun besbelli
Biliyorum çünkü
Bende senin gibiydim
Ve şimdi her şeyi biliyorum.

LIX

Hey saygısız sana diyorum
Basma toprağıma
İn mezarımın
Kenarındaki mermerlerden

Görmüyor musun
Burada ben yatıyorum
Rahat bırak beni
Beş karış toprağımda

LX

Güneş ne kadar güzel
Doğuyor her sabah
Umuttur dünyadaki
Her varlığa ama ne yazık
Yazık ki onunda, topu topu
Beş milyar yıllık ömrü var.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:59 AM
Mezarlık konuşmaları VII
LXI

Elli yaşındaydım öldüğümde
Yanımdakiyse atmış beşmiş
Kimi on kimi yirmi yaşında gelmiş
Beş iki bir hiç fark etmez
Yüz yaşında da var
Hatta belki inanmazsın ama
Bin yaşında geldiğini
Söyleyen bile var aramızda
Ama hiç fark etmez anlıyor musun
Bir çoğuna sorsan çoğu da
Erken geldiğini söyler
LXII

Hayattır yalkalamaç
Ölümdür ebe
Ebelenmekle ebe olunmaz
Mezarlıktır ebelenenlerle dolu.


LXIII

Pazarlıksız geldik buraya
Fark ettiğimizde artık çok geçti
Ölmüştük ve pazarlık yapacak
Hiçbir şeyimiz kalmamıştı.


LXIV

Umutsuzca söylenen sözler
Umutsuzluğun sözleriydiler
Gerçekse bambaşkaydı
Bu böyle sürmeyecekti
Elbet kıyamet gelecek
Mezarlıktaki esaret bitecekti.


LXV

MEZAR TAŞI

Sen böyle dikilirken gururla
Mağrur mağrur övünürken öldüğüme
Bana acıdığını söylerken gelene geçene
Zaman seni aşındırıp yok etmez mi sanırsın.













LXVI

MEZAR TAŞI

Mezar taşıdır dikilmiş
Etrafa bakmakta
Sanki dillenmiş
Bir kaderi anlatmakta

Ben demekte ben kanıtıyım
Altımda yatan insanın
Bana sorun ben anlatırım
Yaptıklarını altımda yatanın

O da koşardı o da oynardı
Anası babası çocukları vardı
Sevdiği seveni vardı
Bana sorun, onu ben anlatayım

Ben bilirim onu bir ben
Çünkü en yakın dostuyum
Ben bilirim inleyişlerini
Geçmişe özlemle iç çekişlerini

Bana bakar insanlar
Gelip geçen yolcular
Sorar gözleri dostumu
Neydi ne değildi

Mezar taşıdır dikilmiş
Etrafa bakmakta
Sanki dillenmiş
Ortak bir kaderi anlatmakta.


LXVII

Önce bir kıpırtı oldu toprakta
Sonrada bir çatırtıdır
Aldı yürüdü mezar taşlarından
Mermerler oynadı bir bir

Ölüler sevindiler, bir çığlıktır
Yükseldi derinlerden
İşte kıyamet işte kıyamet geldi sonunda ama
Kısa sürdü bu mutluluk depremdi hareket.

LXVIII

Toplu bir mezardır toprak
Ve sürekli hareket eder
Engindir ve büyüktür toprak
Sadece ölümdür, içinde hareket eder

Toplu bir mezardır toprak
Yaşamış her canlıya analık eder
Ve basar bağrına gelince vakit
En büyük mezarlıktır ölülere toprak.


LXIX

Bak yine birini getiriyorlar
Bakalım kimmiş
Ve bize anlatacak
Ne hikayesi var
(Her ölünün başka bir hikayesi vardır)


LXX

Mezarlıktaki ölüler arasında
En büyük mitostur
Toprağında hiç
Kurtları olmayan mezarlık.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:59 AM
Mezarlık konuşmaları VIII
LXXI

Bir meçhule gidiş
Değil yolculuğumuz
Doğduk ve öleceğiz
Mezarlıktakiler gibi
Bizde doğup bizde öleceğiz

Biz ki koca kurtlar
Bizde toprakta
Toprağın olcağız
İlelebet sürmeyecek
Hareketli varlığımız.




LXXII

Kimi çadırda yaşadı
Kimi barakada
Kimi apartmanda
Kimi zengin bir villada

Kiminin tenceresi yoktu
Kiminin sobası
Kiminin televizyonu yoktu
Kiminin bahçesinde havuzu

Şimdiyse hepsi aynı yerde
Hiçbirinin, bir mezar taşı
Bir sıra mermerden başka
Hiçbir şeyi yok

Bazısınınsa sadece toprağı var
Hiçbirisinin işi gücü yok
Hepsi eşit ve isteksiz
Mezarlık eşitliktir.


LXXIII

Önce cumhuriyetçiler
Sonra demokratlar
Sonra da sosyalistler toplanmış
Herkes eşit olsun demişler

Buldukları en iyi düzen
Mezarlıktaki olmuş
Ve hepsi ölmüşler
Eşitlik için.


LXXIV

Ölüm toprağı besler toprak ölümü
Öyle bir oyundur bu
Dünya kurulduğundan beri
Sürüp gider, bitişi kıyamet.





LXXV

Ne zaman bir ölü hareket etse
Ardındaki bir kurttur kemiren
Ya büyüktür, ya küçük hareket
Kurtların iştahına göre.


LXXVI

Ölüm dediğin muzaffer kahraman
Söyle var mı onun ordularına yenilmeyen
Ve söyle var mı ona yenilmeyecek
Şu gördüğün mezar yeni kazıldı
Söyle var mı boş kalacak mezar
Hangi kahraman hangi komutan
Yenebilir yiğit ölümü İskender de öldü
Cengiz han bile tüm kuvvetine rağmen
Her kes ölür ve kimse kaçamaz ölümden.


LXXVII

Yüzüne bil bakmazdı
Yaşarken kapıcısının
Şimdiyse yan yana
Ve ister istemez komşu


LXXVIII

Dinlediğim masallar geliyor aklıma
Ve kulak asmadığım öğütler
Masallardaki padişahlar
Öğütleri veren büyükler
Ve şimdi hepimiz aynı yerdeyiz
Ne padişahlar yaşıyor
Ne de öğütleri verenler
Hepsi benimle birlikteyiz.


LXXIX

Güneşi görmüyor odam
Güneş girmeyen eve
Doktor girermiş ama buraya
Doktorlar bile uğramaz
Ölmeden tabi, yoksa
Hepsi burada eksiksiz
Zaten hastalıkta yok ki
Doktora niye gerek olsun
Öylesine amaçsız konuşuyorum işte
Yoksa yapacak bir şey olsa
Beklemekten başka inan farklı olurdu.


LXXX

Dostluk dediğin buraya kadar
Eşmiş sevgiliymiş hiç biri yok artık
Çocuklarım vardı onlarda terk etti
Ah kurtçuklar sizde olmasanız
Hiç değilse aldığınızın hakkını verdiniz
Ara sıra uğruyorsunuz.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:59 AM
Mezarlık konuşmaları X
XCI

Özgürdür ölüler kıyamete kadar
Yoktur yapacakları bir iş
Yoktur başlarında emreden
Ve yoktur bir dost topraktan başka.


XCII

Bir gün mezarlığa
Yanarak ölmüş
Birini getirdiler

Bütün ölüler memnun
Sordular yeni gelene
İçlerini kemiren soruyu

Yanmak ve
Yandığını hissetmek
Nasıl bir şey.


XCIII

İsimleri yoktur ölülerin
Boşunadır yazılan mezar taşlarına
Anılmaz hiçbir ölü adıyla
Ölüler diyarında

Yalnız yaşayanlar içindir
İsimmiş tarihmiş
Ölüm ki yaşı dünyayla bir
Ölüler diyarında ölüler isimsizdir.


XCIV

Ortak bir telakkidir
Ölümün kaçınılmazlığı
Bizde bilirdik şimdiki
Yaşayanlar gibi

Bilirdik bilmesine ama
Kimimiz gelmez sanırdı
Ne yazık o kimler geç anladı
Şimdiki bazı yaşayanlar gibi.


XCV

İdrak etmek pek kolay olmuyor
Eninde sonunda ölümün geleceğini

Bazen idrak etmekte yemiyor
Ölüme hazırlanmak için.

Nice ölüler var ölümü idrak eden
Nice ölüler var hazırlıksız göçen.


XCVI

Biz niye öldük biz niye öldük?
Sadece ecel miydi ölüşümüz
Neye yarar mezarlıklar
Yaşayanlara ölümü hatırlatmazsa.


XCVII

Akıl yoksa düşünecek
Yürek yoksa sevecek
Ayak yoksa yürüyecek
Neye yarar ölüm

Kemiklerse geriye kalan
Acılı yaşlarsa toprağa damlayan
Hatıralarda yaşamaksa geride kalan
Ruhtan başka ne var hayatı anlamlı kılan.


XCVIII

Ölümün yok edemediği
Yalnız ruhundur
Şu mezar şu toprak
Bir ona erişemez

Şu beden değil seni tutan
Bir tek ruhundur kalan
Girmeden şu kabre, yaşarken iyilik yap
Ve bırakma ruhunu cehenneme mahsur

Kızma bana akıl veriyorum diye
Ben zaten ölüyüm
Şu mezarlıktaki tek ödevim
Yaşayana gerçeği hatırlatmak.


XCIX

Mezarımı derin kazın demedim mi
Hani başucumda olsun dediğim selvi
Mermerler bile, istediğim gibi değil
Nerede deniz, mezarımdan göreceğim

Toprağım çok sert taş dolu
Ayıklamalıydınız tek tek tüm taşları
Nerede gözlerim göremiyorum
Kulaklarım nerede duyamıyorum

Bacaklarım neden tutmuyor
Kalkamıyorum ülkemi gezmek için
İsteklerim olmamış, vurduracağım
Asilerin başlarını, asamı verin ben kralım

Çağırın cellatlarım gelsin
Çağırın halkımı konuşacağım
Ben kralım çağırın cellatları
Hainlerin başını vurduracağım

Neden kimse beni dinlemiyor
Nerede muhafızlarım
Yakın meşaleleri neden bu karanlık
Işığı hissetmeliyim ben kralım.


C

Muhtemel bir ölümün
Habercisiydi açılan mezarlık
Kim bilir bu sefer kim gelecekti
Hangi kral hangi soytarı.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:59 AM
Mezarlık konuşmaları XI
CI

Değildir mezarlık ölüler için
Mezarlık mahsustur yaşayanlara
Mezarlıktır bir anıt bir abide
Yaşayanlara ölümü hatırlatmaya.


CII

Kimine zülaldir ölüm
Kimine acı bir şurup
Ne mutlu hayır ile anılana
Zordur ukubet görmesi

Ukubet ki ateştir yakar
Cehennemdeki ceza
Hayırsız ölüler arasında
Anılır her an azapla.


CIII

Bir düşlen içersinde yaşamak
Bir düş içinde var olmak
Yaşamın sunduğu bir ahu
Ölümdür gerçeğe mezarlıkta uyanmak.


CIV

Seni hatırlayan var mı sanırsın
Herkes unuttu bir sen kaldın
O büyük ailenden geriye
Eski günleri yad eden

Herkes kendi derdine düştü
Soyadın kurudu, mezar taşlarında kaldı
Soy ağacın hepten devrildi
Gömüldü kara toprağa

Bırak sende anmayı aileni hayatını
Her şey bitti anlamıyor musun
Sen öldün onlar öldü
Bırak yad etmek kurtlara kalsın.


CV

Ey bilir kişi ölüm
Talep ediyoruz senden
Yanımıza önce kötüleri getir
Getir ki görelim dünyayı
Görelim huzurlu ve mutlu

Ey ölüm biliriz elinde değil
Sen yalnız ecelin elçisisin
Ama bil ki topraktayken henüz
Görmek isteriz dünyayı
İsteriz görmek kötülüksüz

Bizi anlamaz yaşayanların çoğu
Anlamazlar kötünün kötülüğünü
Ey ölüm sende yardım et
Yardım et iyiliğe et ki, Kötüler
Anlasınlar kötülüğün kötülüğünü.


CVI (9)

Ölümün estirdiği rüzgar
Geçeceği yerleri bilir
Eseceği yöne yönelir
Her gün yeni bir ruh getirir

Toprak ki engin ve geniştir
Her geleni bağrına basar
Ölümü besleyip büyütür
Toprak ki ölüme beşiktir.


CVII

Taze mezarın toprağı yüksektir
Ve zamanla çöker ağır ağır
Bedendir zaman içinde
Toprağın altında yitip giden

Dünyada yaşayıp da ölen
Geriye ne kalır, bedenden(ters sıradaydı)
Bir ruh vardır geride kalan
Yaşayıp da ölen insanın ardında.


CVIII

Bir çukur kazmaya gör
Kısmetlisi hemen gelir
Yeni bir mezarlıksa açılan
Müşterisi hemen gelir

Toprak çağırır içli
Toprak bekler gelecekleri
Yaşayanlar silkelensin
Durmadan yayılıyor mezarlar.


CIX

Topraktan korkmaz mısın
Ölümü hatırlamaz mısın
Bu ne hırs yaşayan
Hak’ ı unutmaya utanmaz mısın.


CX

Sen dalga geçerken ölümle
Ölüm hep alttan aldı
Sen sazlı sözlü yaşarken ve
Söylerken ölümsüzlük türküleri

Ölüm hep alçakgönüllüydü
Mezar taşları ağladı
Sen ağlamadın olanlara, peki
Saltanatın hani nerede şimdi.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 08:59 AM
Mezarlık konuşmaları XII
CXI

Hep karanlıktır mezarlık
Unutulmuşluğun sisidir
Kabirlerin üstünde
Nerede mezarlıkta bir aydınlık

Toprağın sıcağı, toprağın soğuğu
Mevsimlerin farkı nedir ölü için
Hissedilir mi sanırsın sıcak
Hissedilir mi sanırsın soğuk

Ölüler kadir bilmez
Önce onlar unutur dünyayı
Ne gerek vardır hatırlamaya
Vefasız, hatırsız anıları.


CXII (8)

Bir düş mü sanırsın ölüm
Ya da bir rüya mı yoksa
Belki bir rüya gibidir
Yaşarken bedeninde ruh

Ölümle bir rüya görür
Bir uyku halindedir ruh
Kıyamettir beklediği
Varlığını sürdürmeye

Mezarlıksa bir duraktır
Ölümün hüküm sürdüğü
Rüya dinlenme yeridir
Ruhun uyanması için.


CXIII

Ben mezar kazarım
Sizinki nerede olsun bayım
Kazdığım mezara toprak koyarım
Killi humuslu nasıl istersiniz bayım

Ve ben kazdığım mezarlara kurtlar koyarım
İri, ufak, yavru, yetişkin nasıl olsun bayım
Ben ölümüm ölümdür getirdiğim
Ve sana sormam ne zaman bayım.


CXIV

Sesler duyuyorum acıklı
Sesler duyuyorum acınası

Ey yaşayanlar sesleriniz geliyor
Yarı yenmiş kulaklarıma

Daha mı kötüdür haliniz benden
Ağlanıp sızlanıyorsunuz hayatınıza.

CXV

Şu şehirler şahittir, gün gelir
Işıklar birer birer söner
Işık dediğin bir sestir
Elbet yankısı biter

Işığın yanıp yanıp söndüğü
Koca koca şehirler var
Ve yalnız şehirdir mezarlık
Milyonlarca ışığın söndüğü yer.


CXVI

Yüzlerce kolinin altında
Kalmış gibiyim
Ah pişmanlık
Eziyorsun insanı

Oysa ben sana ne yaptım
Rahat bırak yakamı
Ben sana ne yaptım
Çek kurtlarını.


CXVII

Kimleri öğüttü yıllardır
Ne alimler ne yiğitler
Girdi kara toprağa

Kimleri öğüttü yıllardır
Ne krallar ne soytarılar
Girdi kara toprağa

Yaşam bir döngüdür
Sende öleceksin bir gün
Hakkını vererek toprağa.








CXVIII

Korkunç bir yalnızlık
Anlattığım
Ölünün yalnızlığı değil
Ondan da öte
Böcekler bile terk etti artık
Her şeyin bittiği yerde.


CXIX

Toprak veriyor her şeyi
Toprak alıyor her şeyi
Aldığını veriyor
Verdiğini alıyor

Önce şefkatle veriyor
Sonra aldığı ölü evlatlarını
Bağrına basıyor
Tekrar vermek için

Bir doğurgan kadın
Bir tüccar bir katil oluyor
Verdiklerini alıp
Aldıklarını vermek için.








CXX

Gölgeler bir bir büyür
Ben ayaklarımdan korkarım
Bu ayaklar benim mi
Ben miyim yaşayan
Ben miyim bu karanlıklarda
Yaşamı alt üst
Kurt ulumalarında
Sürgün düşmüş
Korkarım kendi ayaklarımdan
Bu ayaklar benim mi
Beni cehenneme götüren
Korkuyorum ne olur
Artık yürümeyin
Bitmek istemiyorum
Ben alevden korkarım
Ne olur durun artık
Bakın yalvarıyorum
Pişmanım yüzlerce kez
Binlerce kez ağlıyorum
Götürmeyin pişmanım yaptıklarımdan
Tövbeler tövbesi.
Ne olur bu düş olsun
Pişmanım yaptıklarımdan
Aydınlık olsun
Bütün bunlar rüya olsun
Bu ayaklar benim değil
Benim olmasın
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:00 AM
Mezarlık konuşmaları XIII
CXXI

Hep mi arar insan seni
İnsan oğlu meyve misali

Topraktan gelir toprağa gider
Dalında olan dalında olgunlaşan
Ve olgunlaşınca toprağa düşen

Hep mi arar insan seni
İnsan oğlu meyve misali.





CXXII

Düşen bir saksıydı Azrail
Ve ben bir adım kadar yakındım
Bir saksı hızıyla gelecek ölüme

Ve şimdi anlıyorum
Geç olmuş olsa da
Ölüm bir tesadüf kadar yakın.


CXXIII

Bir mezar taşı
Çevrelenmiş mermer
Birkaç tahta
Ve bir tabut mu
Sanırsın kabri yalnız
Dahası da var
Düşün bakalım.


CXXIV

Ölümle yaşam arası
Sadece bir an
Ne olduğunu bile
Çoğu zaman
Anlamaz insan

Ölüm çalar kapını
Tek bir an ve
Beklemez hazırlanmanı
Acelesi vardır, kim bilir
Daha kimlere uğrayacaktır


CXXV

Ölümü bana sormayın
Ben bilmem ölümü
Şu mezarlar şahittir
Ben daha ölmedim

Dünya duruyor henüz
Ben dünyayı bekliyorum
Bilmem ben daha ölmedim
Ben ölüm değil ecelim.







CXXVI

Eşsizdir ölüm ötesini arama
Yaşayanlar anlayamaz tadını
Her anlatılana inanma
Ölüp de dirilen var mı

Yaşayanlar atar tutar
Birde ölülere sormalı
Bil ki ne kadar farklıdır
Ateş yakar demekle ateşe deymek


CXXVII

Ölüler anlatır ölümlerini
Kimi kurşunla kimi kılıçla
Kimi bir okla kimi bir topla
Ölüler anlatır ölümlerini

Kim bilebilir ölmeden
Nasıl öleceğini henüz yaşarken
Var mıdır tek bir bilen
Az sonra ölüp ölmeyeceğini.


CXXVIII

Bitecekse bir gün hayat
Zevk sürmeye çalışacağına
Elinden geldiğince iyilik yap

Kötülük olmasın ardında kalan
İyilik olsun yanında gelen
Bitecekse bir gün hayat

Hangi mezar yalan söyler
Aç gözünü kulağını ibret al
Dinle biz ölüleri örnek al.


CXXIX

Ölmeden ölümü hatırlaman için
Daha ne kadar çoğalmalı mezarlıklar
Görmüyor musun ölüm kaçınılmaz bir an
Gün geçmiyor diri bedenler toprak olmadan

Ölmeden ölümü hatırlaman için
Daha ne kadar mezarlık gerek
Silkelen ve kendine gel yaşayan
Ölüm olmadan hazır olman gerek.


CXXX

Hayır hayır yaşayan çağırma ölümü
Hayır hayır yaşayan sen bilemezsin ölümü
Ölümün bil ki bir bildiği var zamansız uğramaz
Emir büyük yerden anlıyor musun

Şu toprak şahittir şu gökyüzü de
Ölüm bir yalnız nerede ve ne zaman geleceğini
Sen fani yaşayan sokma burnunu ölümün işine
Bil ki sıralıdır zamanı var çalışma sıranı değiştirmeye.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:00 AM
Mezarlık konuşmaları XIV
CXXXI

Terennüm eylemez günahkar ölüler
Gecenin karanlıklarında
Bunu asuman iyi bilir *******de
Belki bir inlemedir duyulan

Sanma ki mutlu ve huzurludur
Günahkar olan ruhlar
Şarkı türkü yoktur onlar için
Olsa olsa acıdır inlemedir duyulan



CXXXII

Ölümdür ayrı kılan
Ölümdür bir gerçeğin
Yüze çarpılışı
Ölümdür gerçek
Mezarlıksa bir rüya
Gerçek içinde bir düş
Kimine cennet
Kimine cehennem.



CXXXIII

Saracağın bitmedi henüz
Bak dünya yerli yerinde
Ey ipekten kumaş keten kumaş
Saracak çok kefensiz var kefen bekleyen.


CXXXIV

Dumanları tütüyor taze mezarların henüz
Gün geçmiyor toprak acıyla yoğrulmadan
Ama doğrusu kızamıyorum ölüme
Hatta acıyorum bunca acıya ortak oluyor diye.


CXXXV

Ölüler bile özlese özlese
Bir tek aşkı özlemeli
Şu acılar dünyasında
Yaşarken aşksız olmamalı
Aşk ki yaşamda
En büyük mutluluk
En azından
Yaşarken inandığımız.


CXXXVI

Kor bir lav gibi düşer acısı
Etrafındakileri de yakar
Bir ben gelsem neye yarar
Yanımdakilerin acıları oldukça

Ölüm gelir ecelle fakat
Sadece öleni etkilemez, etrafında
Seveni kim varsa, onlardan da
Bir şeyler götürür toprağa.

CXXXVII

Mezar taşı sıcaktır yaz güneşi altında
Mezar taşı serindir kara kış soğuğunda
İlk baharda kelebekler sonbaharda yapraklar konar
Sanır mısın mevsimler ölünün umurunda.

CXXXVIII

Bütün askerler ölür
Mezarlıkta yalnız siviller yaşar
Mezarlıktır yalnız orduların
Ve savaşın ulaşamadığı yer.


CXXXIX

Dolu dolu olmalı her şey
Yaşam dolu dolu
Ölüm dolu dolu

Dolu dolu olmalı her yer
Beşikler dolu dolu
Mezarlar dolu dolu

Dünyanın dönüşüdür
Bir döngü dolu dolu olmalı
Her şey dolu dolu


CXL

Mezarlıktaki saat
Her saat çalar ve her
Çalışıyla, yeni bir
Ölümü haber verir.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:00 AM
Mezarlık konuşmaları XV
CXLI

Mezarlık saatlerin durduğu yerdir
Toprak altında ölen için zaman durur
Ancak bir sonraki an
İşleyişin devamı için kıyamettir.


CXLII

Top tüfek yoktu artık
Matara miğfer yoktu
Eğitim, yoklama yoktu
Askerlik bitmişti artık

Tezkere nüfusa geçirilmiş
Dosya kapanmıştı, Nicedir
Yükselen gürültü bitmişti
Bütün hay huy bunun içindi

Öldürülmek ölmek hepsi buraya kadar
Korku yoktu artık rahattı asker
Ölümün kanatları altında
Onu öldüren düzene inat.


CXLIII

Topraktan beslenir
Yaşayan her insan
Zamansa yaşayanları yer
Ve bitişiyle tekrar toprağa verir.


CXLIV

Bakkalın hesap defteri
Kapanmıştır artık
Alacak verecek kalmamıştır
Ölüm geldiğinde hesap kapanmıştır.


CXLV

Ölüler somurtmaz
Ölüler gülmez
Ölüler ağlamaz
Sabittir bakışları
Kapalı gözlerinin ardında.


CXLVI

Ölümü anlatmak ister ölüler
Bunun içindir mezarlıklar
Ölümün şahitleridir bunca mermer
Ama ne yazık herkes anlamaz.






CXLVII

Sevmek senin seçimin
Sevilmemek değil
Yanmak senin seçimin
Yanmamak değil
İyilikle yaşamak senin seçimin
Ölmemek değil.


CXLVIII

Duman duman olmuşsa
Toprağın üstü, sanma ki
Ölüler nefes alır olsa olsa
Güneşin uğramasıdır.


CXLIX

Rakı nerede mey nerede
Kur bakalım hadi çilingiri
Bardak nerede masa nerede
Ölümle sarhoş musun aklın nerede

Rakı nerede şarap nerede
Elin kolun nerede
Hani ya gözlerin onlar nerede
Ölümle sarhoş musun bedenin nerede

Hani ölüm gelmeyecekti
Hani anlaşmıştın Azrail’le
Şu mezarlar şahittir sana
Söylediğin sözler nerede.


CL

Yaşadıkların geliyorsa aklına
Öleceğin de gelsin
Zamanın geçtiğini hatırla
Yaşayan, gözün arkada kalma.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:00 AM
Minnet
siz ki bir asımlık ömürlerle mahşere ulaştınız
artık sonsuza kadar yerinizdir üstünde başımız
can verdiniz aşkla adına insanlık ve halklarınız
artık sadece ölümsüzlüğüzün tadına varınız
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:00 AM
Mitralyöz
Bir mitralyözün başındaydı kader
Hayat meydanında
Ömür tepesinde bekliyordu
Kumdan çuvallarla çevreli bir siperde.
Hayat meydanındaydı savaş
Hayat meydanındaydı insan
Kaderin beklediği tepeye koşmakta
Kaderin büyük mitralyözüne doğru
Kaderin sıktığı kurşunlara karşı
Onurlu bir savaşta.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:00 AM
Mor Çimen
Acın mor çimen
Acın mor çimen
Benzersiz ve görülmemiş
Acılar benzersiz çimen
Ve bu büyük çayırda
Herkese yeter toprak
Benzersiz çimenler için.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:01 AM
Mukozo
düş sepetinden geri düş
klişelerinde mahsur kalınmış bir yarın
gibi dağıl heybetinde
ah de ukdeleşmiş hayallerinde
sırılsıklam sıyrıl toprağından
sonra sonra tekrar ol zamanın boşluğunda
hoşgelsin hoşgitsin misafirlerin
herkesten bir tuğla al ve tekrar inşa ol
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:01 AM
Mum Ateşi
Karanlıkta ayak sesleri
Bir başka gelir kulaklarıma
Sesler büyür bir bir dağ misali
Kimi bir gıcırtıdır kimi yankı

Sesler vurur kulaklarımdan
Ta yüreğimdeki damarlara
Her bir ses başka bir sese açılır
İçimdeki surlar yıkılır

Karanlıktır beni kıskıvrak yakalar
Kuşatır düşüncelerimi kafatasıma sızar
İşte öyle anlarda sen yanarsın benliğimde
Bir mum ateşinde rüzgar darbeleriyle.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:01 AM
Musanna
musanna evren, yapısız ruhlar
.......sarnıcında ağulu umman
kain-at hüznün yükselir
...yüzleşen boşluğunda için

düşündeki ortay böler anı, ruhlar
.........siyah ve beyaz
sevişirken med cezir devinim
........kain-at bilinen bilinir
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:01 AM
Mutlu Ayar' a Bir Şevkiye
Nedim sensen Fuzuli benim
Galip sensen Baki benim
Rimbaud sensen Rilke Benim
Schiller sensen Hesse benim

Cibran sensen Hayyam benim
Akif sensen Nafiz benim
Goethe sensen Baudelaire benim
Neruda sensen Cros benim

Nazım Sensen Necip benim
Muhip sensen Hüsnü benim
Mayakovsky sensen Hugo benim
Kavafis sensen Ritsos benim

Orhan sensen Melih benim
Cahit sensen Ziya benim
Haldun sensen Vahdet benim
Mungan sensen İskender benim

Mutlu sensin Ahmet benim
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:02 AM
Mutluluğun Öldüğü An
Azrail, mutluluklarını siyaha boyar aniden
Yeni doğan bebeklerini toprağa veren çiftlerin
İşte bu yüzden, ağlar ağlar ağlar, yakınır mutluluk
Adı ölümle anıldığı için, dövünür durmadan
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:02 AM
Mübrem İç Döküm
Vazgeçilmezlerimin ısrarları,
Kanatıyor beynimdeki hücreleri
Acıtmak istiyorlar etrafımdaki değerler,
Belki hepsi değil belki hepsi değil ama
Bir çoğu göründükleri kadar melek değiller,
İçlerinde şeytanlar var gülüşlerinin,
Boynuzları sivriltilmiş çalıntı zülfükarlarla,
Ki batıyor batıyorlar yüreğime,
Bense muzdaribim ütüme kapalı kapılardan,
Anahtar deliklerinden dahi, aydınlık alamadığımdan,
Kütleleşmiş kistler, vazgecilmez olmazlarım,
Bıktığım bıktığım ama yol veremediğim değerler
Her ne kadar istesemde kaybolmalarını
Biliyorum yakamdan düşmeden,
Sınanmış acıları tekrarlayıp
kanatmaya devam edecekler.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:02 AM
Müflisin Umutsuzluğu
beyhudedir döner sanmak
henüz kaybedilmiş bir sermayeyi
keskin iflas iki parçaya
ayırırken zamanı

oysa katidir, olduğu yerde
sayarken öz varlık
süratle yönelmiştir
eksiye doğru

kaybetmek kaybetmek içindir
yıkım için değil
umut umut içindir
mutluluk için değil

lakin yazıda geçen
parasal kayıp değil
ömürsel bir kayıptır bu yüzdendir
müflisin umutsuzluğu.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:02 AM
Münevver Mevzusu
mümpen bir ışık yayılırken
aydınlığa hasret münevverden
zaman geçmektedir
dökerek gözyaşı

ki cehalet sürekli
alırken sayıları
irfan çaresiz
izlemektedir kaybı

ve bir kurt gibi
dolanırken hurafe
ak koyunlarla dolu
bekçisiz ağılları

bir bir düşmektedir
şimdiden geçmişe
savunmasız
insanoğulları

bununla beraber şüphesiz
suçlanacaktır münevverler
faydasızlıkla, şimdi geçmiş
gelecek şimdi olduğunda.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:02 AM
Mürekkep
savrulan mürekkepler çıkmaz hayata
.....silindi sanılır yaralar
bir ovmalıkdır
......ya da okşamalık
yüzey gider iç hava alır

ilk okul orta okul lise
......hatta üniversite
insanda okumuş acılar kalır.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:02 AM
Na Asri
ben nükleer bir savaşda
……..atsız şövalye
savaşıyor savaşıyorum
…..maruz kalırken zırhlarım
.…….radyasyona

ki hangi zırh dayanır ki atoma
….benimki de dayanmıyor
ah etim vah etim
…kılıcım yok ki
radyasyonu keseyim.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:02 AM
Nasıl ki
Nasıl ki civa
Sıcakta yükselirse,
Derecenin, cam tüpünde

Benim de kanım
Öyle beynime sıçrardı
Yanında birini gördüğümde

Nasıl ki bir serçe
Kış ayazında titrerse
Benim de yüreğim öyle titrerdi
Sesini biri işitse

Ah birine lanet bile okusan
Kıskanırdım beddualarını alanları
Böyle meftundum ben sana işte
Sana olan aşkımla kendimi avuturdum

Neyse ki gün geldi sende yaşlandın
Gözlerimin ışığı önünde
Ve bu gün sende toprak oldun
Şimdiyse yalnızca benimsin
Sana en sadık olan ölümünsün.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:02 AM
Nasıl Oldu?
Paraleldi yollarımız
Aynı yolun yolcusuyduk
El ele yürek yüreğe yürüyorduk
Birleşmişti vücutlarımız her şeye rağmen
Ruhlarımız mutlu ve huzurluydu
Her şey yerli yerindeydi
Ta ki Hava’ yı kandıran Şeytan
Yolumuza çıkana kadar
Nasıl oldu bilmiyorum inan
Nasıl başardı seni kandırmayı
Nasıl inandırdı seni
Yolarımızın ayrılması gerektiğine
Ve sen nasıl
Machbeth’ in ağabeyine
Brutus’ ün Sezara
Kressida’ nın Troilos’ a
Veremeyeceği kadar büyük
Bu acıyı verdin bana.
Ahmet Aksoy

GooD aNd EvıL
05-24-2009, 09:02 AM
Nasıl Olurda
Sen orada ben buradayken
Sen beklemez ben beklerken
Nasıl olurda ruhum huzur bulur
Nasıl olurda yüreğim bağırmaz
Acıyor diye.
Ahmet Aksoy