Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : nazım hikmet'i nasıl bilisiniz......!


Tathar Elanessé
03-21-2006, 12:09 AM
nazım hikmet'i nasıl bilisiniz......!

scarface
03-21-2006, 01:20 AM
İyi biliriz.....!

amfibik
03-21-2006, 08:55 AM
http://rapidshare.de/files/16033382/N_z_m_Hikmet_www.cakal.net_by_tunada.doc.html

kankalar tüm yaşami burda okumak isteyen olursa die :))) çok iyi bilirdik üstadimizi

scarface
03-21-2006, 11:15 AM
Teşekkürler tunada...
Nazım Hikmet'i bir de kendi ağzından dinleyelim:

Nazim Hikmet - OtobiyografiOTOBİYOGRAFİ


1902'de doğdum
doğduğum şehre dönmedim bir daha
geriye dönmeyi sevmem
üç yaşımda Halep'te paşa torunluğu ettim
on dokuzumda Moskova'da komünist Üniversite öğrenciliği
kırk dokuzumda yine Moskova'da Tseka-Parti konukluğu
ve on dördümden beri şairlik ederim
kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
ben hasretlerin
hapislerde de yattım büyük otellerde de
açlık çektim açlık gırevi de içinde ve tatmadığım yemek yok gibidir
otuzumda asılmamı istediler
kırk sekizimde Barış madalyasının bana verilmesini
verdiler de
otuz altımda yarım yılda geçtim dört metre kare betonu
elli dokuzumda on sekiz saatta uçtum Pırağ'dan Havana'ya
Lenin'i görmedim nöbet tuttum tabutunun başında 924'de
961'de ziyaret ettiğim anıtkabri kitaplarıdır
partimden koparmağa yeltendiler beni
sökmedi
yıkılan putların altında da ezilmedim
951'de bir denizde genç bir arkadaşla yürüdüm üstüne ölümün
52'de çatlak bir yürekle dört ay sırtüstü bekledim ölümü
sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım
şu kadarcık haset etmedim Şarlo'ya bile
aldattım kadınlarımı
konuşmadım arkasından dostlarımın
içtim ama akşamcı olmadım
hep alnımın teriyle çıkardım ekmek paramı ne mutlu bana
başkasının hesabına utandım yalan söyledim
yalan söyledim başkasını üzmemek için
ama durup dururken de yalan söyledim
bindim tirene uçağa otomobile
çoğunluk binemiyor
operaya gittim
çoğunluk gidemiyor adını bile duymamış operanın
çoğunluğun gittiği kimi yerlere de ben gitmedim 21'den beri
camiye kiliseye tapınağa havraya büyücüye
ama kahve falıma baktırdığım oldu
yazılarım otuz kırk dilde basılır
Türkiye'mde Türkçemle yasak
kansere yakalanmadım daha
yakalanmam da şart değil
başbakan filân olacağım yok
meraklısı da değilim bu işin
bir de harbe girmedim
sığınaklara da inmedim gece yarıları
yollara da düşmedim pike yapan uçakların altında
ama sevdalandım altmışıma yakın
sözün kısası yoldaşlar
bugün Berlin'de kederden gebermekte olsam da
insanca yaşadım diyebilirim
ve daha ne kadar yaşarım
başımdan neler geçer daha
kim bilir.



11 Eylül 1961 /
Doğu Berlin.

Bu da beğendiğim bir şiiridir:

"kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli
geçirecekse eğer
ipi boğazıma,
mavi gözlerimde korkuyu görmek için
boşuna bakacaklar
Nâzıma! "

sagopa27
03-21-2006, 03:32 PM
çok iyi bilirim

sagopa27
03-21-2006, 03:33 PM
arkadaşlar uyuyoruz herhalde

Tathar Elanessé
03-21-2006, 10:29 PM
arkadaşlar uyuyoruz herhalde


nedemek istedin anlayamadık......

ismail44
03-21-2006, 11:31 PM
kimsenin uyuduğy yok o bu vatanı sizden bizden çok seviyordu ama vatan haini ilan edildi

superman100
03-26-2006, 05:23 PM
tek kelimeyle vatan haini bu adam .

fatro
03-26-2006, 08:54 PM
tek kelimeyle vatan haini bu adam .


sana göre vatan haini.bir örnek ver arkadaşım.en iyisi''' evet nazım hikmet vatan hainlipine devam ediyor ''şiirini oku o zaman kimin vatansever,kimin hain olduğunu anlarsın sanıyorum.

superman100
03-27-2006, 02:44 PM
arkadaş adam Türkiyei rusyanın boyunduruğu anltına çekmeye çalışan bir yapıda. beni stalin yarattı diyen bir adam başka ne olabilir

scarface
03-27-2006, 04:11 PM
arkadaş adam Türkiyei rusyanın boyunduruğu anltına çekmeye çalışan bir yapıda. beni stalin yarattı diyen bir adam başka ne olabilir
Gerçekte kendisi Stalin'e soğuk bakan bir adamdı. Okumadıysanız tunada'nın verdiği metin belgersini indirip okumanızı tavsiye ederim; orada da bu durum anlatılmıştı... Ama baştan kendini şartlamışsanız o başka...

Ayrıca Sovyetler'in boyunduruğuna hiç bir ülke girmemiştir (küçücük bir ülke olan Küba bile kendisini ezdirmemiştir Sovyetler'e...). Dünya görüşünün komünist olması Türkiye'yi Sovyetlerin tahakkümü altına aldırmak istemesini gerektirmez...

Ancak dönemin siyasal konjonktürüne göre dünya iki kutuba ayrıldığından dolayı; karşıt kutuplar birbilerini ya ABD'nin Ya da Sovyetlerin uşağı ilan etmişlerdir...

ismail44
03-27-2006, 07:18 PM
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

birşey bilmeden sap sap vatan haini diyorsunuz iyi güzel nazıma vatan haini diyorsunuz da acaba bir şiirini bile okudunuzmu bugüne kadar çok merak ediyorum

zapata
04-04-2006, 04:49 PM
sana göre vatan haini.bir örnek ver arkadaşım.en iyisi''' evet nazım hikmet vatan hainlipine devam ediyor ''şiirini oku o zaman kimin vatansever,kimin hain olduğunu anlarsın sanıyorum.
sonuna kadar katılıyorum bizim vatan hainlerimiz bunlarsa sizin vatan severleriniz nerede göstersenize

ismail44
04-08-2006, 12:10 AM
MEMLEKETİMİ SEVIYORUM
Memleketimi seviyorum:
Çınarlarında kolan vurdum, hapisanelerinde yattım.
Hiçbir sey gidermez iç sıkıntımı
Memleketimin şarkıları ve tütünü gibi.

Memleketim:
Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve Sakarya,
Kurşun kubbeler ve fabrika bacaları
Benim o kendi kendimden bile gizleyerek
Sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.

Memleketim:
Memleketim ne kadar geniş
Dolaşmakla bitmez tükenmez gibi geliyor insana.
Edirne, İzmir, Ulukışla, Maraş, Trabzon, Erzurum.
Erzurum yaylasını yalnız türkülerinden tanıyorum
Ve güneye
Pamuk işleyenlere gitmek için
Toroslardan bir kere olsun geçemedim diye utanıyorum.

Memleketim:
Develer, tren, Ford arabaları ve hasta eşekler,
Kavak , söğüt ve kırmızı toprak.

Memleketim:
Çam ormanlarını, en tatlı suları ve dağ başı göllerini seven
alabalık
Ve onun yarım kiloluğu
Pulsuz gümüş derisinde kızıltılarla
Bolu'nun Abant gölünde yüzer.

Memleketim:
Ankara ovasında keçiler:
Kumral, ipekli, uzun kürklerin parıldaması.
Yağlı, ağır fındığı Giresun'un
Al yanakları mis gibi kokan Amasya Elması,
Zeytin, incir, kavun ve renk renk salkım salkım üzümler
Ve sonra kara saban
Ve sonra kara sığır:
Ve sonra ileri, güzel, iyi
Her şeyi
Hayran bir çocuk sevinci ile kabule hazır
Çalışkan, namuslu, yiğit insanlarım
Yarı aç, yarı tok
Yarı esir...
Nazım Hikmet Ran

scarface
04-08-2006, 03:59 AM
Nazım Hikmet > Memleket
Memleket > Nazım Hikmet.


Bir de konutyu açan arkadaşın Nazım Hikmet ile ilgili düşüncelerini merak ederdim...

Tathar Elanessé
04-08-2006, 11:55 AM
ARKADAŞLAR,benim bu konudaki düşüncelerim belki buradaki arkadaşlarımla munakaşa etmeme neden olacak ama burada olma sebebimizde bu zaten, lafı kısa kesip cevabıma geleyim ben atsız üstadın bir makalesinle cevab verecegim.........

KOMÜNİST DON KİŞOTU PROLETER - BURJUVA GOSPODİN NAZIM HİKMETOF YOLDAŞA


Don Kişotu herkes bilir; kahramanlık martavallarıyla dolu kitapları okuya okuya zayıf sinirleri büsbütün sarsılan ve aklını oynatan bu kahraman taslağı, cihana güya adalet götürmek için sıska bir ata biner ve paslanmış bir mızrakla yola çıkar. Bozuk kafasında yalnız düşman orduları ve devler olduğu için koyun sürülerini asker, yeldeğirmenlerini dev sanarak onlara hücum eder. Sonunda ne olduğu da malumdur.

Son zamanlarda da İstanbul'da bir komünist Don Kişotu türedi. O da modası geçmiş paslı bir mızrakla ve kafasında yalnız burjuva - proleter manisi olduğu halde rasgele saldırıyor, haykırıyor, hırslanıyor, tulumbacı ağzıyla şiirler (?!) yazıyor. Gayesi basit, fakat pek yaman: Türkiye`de halk rejimi yani komünizmi kurarak bu çorak memleketi cennet haline getirmek.

İşin doğrusunu söylemek icap ederse asıl Don Kişot olanlar bu işin elebaşılarıdır. Onların Türkiye`deki müsveddesi olan Nazım Hikmetof Yoldaş da ancak bir Sanso Pansa`dir. Fakat Türkiye`de baş komünist kendisi olduğu ve yahut öyle geçindiği için ona, Türkiye komünistlerine de değer biçmek üzere, Don Kişotluk rütbesini çok görmüyorum.

Kara vicdanını Mujik cehenneminde kızartan ve Yahudi Marks`ın bayat felfesinin altına bir kole gibi yatan, karanlık günlerimizde İstanbul`dan ve Anadolu`dan kaçarak Moskova`da ense yapan yurt kaçkını Nazım Hikmetof Yoldaş`a hiçbir sözüm yoktu. Çünkü türlü türlü maniler ve türlü türlü manyaklar olduğunu biliyordum. Fakat Hikmetof Yoldaş nebbaslığa başlıyarak büyük Namık Kemal`in kemiklerine diş uzatınca mesele değişti.

Komünist Nazım Hikmetof ile romancı Peyami Safa`nın aralarında ne geçtiyse geçti. Düne kadar birbirinin dostu ve bedava reklamcısı olan bu iki edib-i şehir bozuşup cilveleştiler. Itiraf etmeli ki bu münakaşada Peyami Safa daha dürüst hareket etti; münakaşayı münakaşanın çerçevesinden aşırmadı. Fakat, ya Hikmetof Yoldaş? Hayır, o böyle bir fırsatı kaçıramazdı. Ahmet Haşim`e Hamdullah Suphi`ye, Yakup Kadri`ye saldırdığı zaman kimse kendisine cevap vermedi ya, o zavallı gafil bunu kendi kahramanlığından yıldıklarına hamletti; bir saldırış daha yaptı. Nazım Hikmetof Yoldaş bu saldırışını da yalnız Peyami Safa`nın şahsına yapsaydı tabii yine kimse sesini çıkarmıyacaktı. Çünkü onun fikirleri gibi Polon ve Mison karışık argosu ile, trak tiki taklarla, karamaca beyleriyle karışık edebi soytarılıklarları, iğrenmeden okuyabilenleri eğlendiriyor, onlara hoşca vakit geçiriyordu. Fakat Nazım Hikmetof Yoldaş bu münakaşayı Türk milliyetperverliği üzerinde tepinmeğe yeltenmek için vesile yaptı ve Türkiye`nin en büyük adamlarından biri olan Namık Kemal`i arslan postu giymiş olmakla ittiham etti. Öyle sanıyorum ki arslan postu giymiş olmakla kasdettiği mana eşekliktir. Bu, arslan postu giyen ve kendisini arslan diye satan eşeğin hikayesine telmihen yapılmış, komünistlere yaraşır şekilde bayağı, Don Kişotca bir tesbihtir. Bir kere Namık Kemal arslan postu giymiş değildir. Namık Kemal arslanın ta kendisidir.

Evet, Namık Kemal arslandı , sırtlan değil... Çünkü mezarlarda yatan arslanlara değil, kanlı cellat gibi tepemizde yaşıyan kızıl sultanlara saldırıyor, ağız dolusu küfürü onların suratına haykırıyordu.

Fakat bu böyle olmasa bile, Namık Kemal`in arslan postu giymesi veya Nazım Hikmetof Yoldaşın kendi postu içinde yaşaması münakaşaya girecek şeyler midir? Madem ki münakaşa ( veya cilveleşme) Peyami Safa ile yapılıyordu ve uzaktan veya yakından Namık Kemal ile ilişikliği bulunmuyordu, o halde Namık Kemal`i hakaret etmekte mana yoktu.

Peyami Safa`ya telkin veren Hikmetof Yoldaş, kendi salkım yutmaktadır. Ona "ölüleri mezarında rahat bırak" dediği halde niçin leş arıyan sırtlanlar gibi Namık Kemal`in mezarini eşiyor? Görülüyor ki Hikmetof Yoldaş ne dediğini bilmeyen, tezatlar içinde yüzen zavallı bir hastadır.

Hikmetof Yoldaş aynı zamanda megalomaniyle de uğraşmıştır. Bu zavallı büyüklük meraklısının kuruntusuna göre Peyami Safa, Hikmetof Yoldaşın karşısına kendiliğinden çıkmış değilmiş. O`nu çıkarmışlar ve Hikmetof Yoldaşın paçasına salıvermişler. Bir büyük ölünün kemiklerine saldırmakla Nazım Hikmetof Yoldaşın paçasına saldırmak arasındaki farkın, yükseklik cihetinden ikincisinin lehinde olduğunu şöyle bir tarafa bırakarak soralım: Peki Hikmetof Yoldaş! Mademki her saldırış bir kışkırtma ile yapılıyor, o halde seni Namık Kemal`in kemiklerine saldırtan kim?

Hem de megalomaniye bakın ki herkes, milliyetperverler, hatta hükümet bile Nazım Hikmetof Yoldaşa doğrudan doğruya saldırmaktan çekiniyor da O`nun karşısına Peyami Safa`yı çıkarıyor ve Peyami Safa`da bu iş için para alıyor. Tabiidir ki dünyada her şeyi iktisadi gözle gören Gospodin Nazım Hikmetof Yoldaş için her hareket iktisadidir. Her hareket iktisadi olduğu için de Peyami Safa, Hikmetof Yoldaşa vereceği cevabın karşılığı olarak milliyetperver kaynaklardan para almıştır. O halde biz de soralım: Her hareket iktisadi olduğuna göre acaba Hikmetof Yoldaşın Namık Kemal`in kemiklerine saldırmasında hangi iktisadi amiller rol oynamıştır?

Nazım Hikmetof Yoldaş hülyalı ve manyak muhayyelesiyle kendisini devler arasındaki bir kahraman olarak gördüğü ve Türkiye`yi sözüm ona irsada memur olduğu için , karşısına dikilen herkesi bir kafir ve her kafiri de batıl dinin ulularından yardım gören birisi olarak kabul edebilir. Belki benim için de böyle düşünebilir. Fakat şu hakikatı aklı başında ve namuslu insanlardan hiçbiri inkar edemez ki Hikmetof Yoldaş bu hızını ve cesaretini Moskova`nın orak ve çekicinden aldığı halde ben damarlarımdaki Türk kanından başka hiçbir yerden almıyorum.

Nazım Hikmetof Yoldaş Peyami Safa`ya yüksekten bakıyor. "Okuman lazım evlat" diyor. Peyami Safa`nin Hikmetof Yoldaştan daha okumuş. yüksek kültürlü olduğu muhakkak olmakla beraber acaba Hikmetof Yoldaş el aleme "okuman lazım" diyecek kadar okumuş mudur? Ben bunu hiç ummuyorum. Eğer Hikmetof Yoldaş biraz okumuç olsaydi Türkmenistan`da budizm dininin bulunmadığını ve Simavneli Şeyh Bedreddin`nin komünist olmadığını bilecekti. Malum ya, Hikmetof Yoldaş ilmi, siyasi, içtimai, tarihi hakikatlerle (?!) dolu olan şiirlerinin (?!) birinde kendilerinin (yani komünistlerin) vaktiyle Şeyh Bedreddinle beraber ayaklandıklarını söylediği gibi başka bir şiirde de Türkmen kayıkçıyı Türkmenistanlı bir buda heykeline benzetiyor. O halde ben de kendisine şöyle söylüyebilirim: "Okuman lazım Yoldaş!Buda dini Türkmenistan`a tarihin hiçbir devrinde girmemiştir. Türkmenistanlı Buda heykeli demekle İskoçyalı Safii imami demek arasında fark yoktur ve Şeyh Bedreddin senin sandığın gibi bir komünizm mübessiri değildir. O`nun ne olduğunu senin bugünkü ilmin, kafan ve seciyen anlıyamaz. Okuman lazım Yoldaş! Mujikistan cambazhanesinde size bunları elbette öğretemezlerdi. Okuman lazım, okuman!"

Hikmetof Yoldaş, Peyami Safa`nın babası, İngiliz-Boeer savaşında kazandıkları zaferden dolayı İngilizleri tebrik etti diye çatıyor. Bundan Hikmetof Yoldaşa ne olduğunu anlıyamıyorum. İngilizler bir avuç Boeeri yendi diye sevinmek gerçi doğru bir hareket değildir, fakat İsmail Sefa`nın dinine dahleden Yoldaşın kendisi sanki müslüman mı? Bolşevikler küçük Azerbaycan Cumhuriyetini istila ettikleri zaman Hikmetof Yoldaş acaba kaç defa taklak attı? İngiltere`ye hulus çakmakla Moskova`ya dalkavukluk etmek arasında ne gibi bir fazilet farkı olduğunu anlıyamıyorum.

Nazım Hikmetof Yoldaş hasep, nesep, şeref, kan diye birşeyler tanımadığını söylüyor, bunları söylemeğe lüzum yoktu. Biz zaten komünist taslaklarında böyle şeyler olmadığını biliyorduk. Ataları, bu toprağa kan katanlardan, halis kanlı Türk olanlardan bir komünist çıktığını da zaten şimdiye kadar görmedim. Bunlar daima kanı bozuk, sütü bozuk, yeri yurdu belirsiz, soyu sopu şüpheli ve Türk olmuyan kimselerdir. Nitekim Nazım Hikmekof Yoldaşın kendisi de Türk değildir. Acundaki komünizmin de nasıl bir bozuk kan unsuru olduğunu anlamak için onların önderlerine bakmak kafidir. Biz, kanı Türk olmuyan yurttaşlardan bu yurda ne kadar bağlılık beklenebileceğini birçok acı denemelerle öğrenmiş bulunuyoruz. Onun için Misonlar, Kohenler ve Çerkes Ethemlerle Nazım Hikmetof Yoldaş arasında hiçbir fark görmüyoruz.

Karışmamış kan davası yalnız hayvanlar değil, insanlar için de vardir. Hayvanların en asil ve değerlileri halis kanlı olanlar olduğu gibi insanlarin en asilleri en saf kanlı olanlarıdır. Kan ve ırk meselesi kan grupları tetkiki demek olan fizyolojik ve antropolojik bir meseledir. Sonra, Nazım Hikmetof Yoldaşın hatırı için veraseti de inkar edecek değiliz a... Zaten tabii ilimler bakımından insanla hayvana aynı gözle bakılmak gerektiği halde, kuyruğuna motor takmağa kalkacak kadar ilmi zihniyetli geçinen Nazım Hikmetof Yoldaş nedense işine gelmiyen ilmi hakikatlerden tegaful ediyor. Bize gelince: Biz, kuyruğumuz olmadığı için motor takmağa da kalkışmayız. Yalnız tabii değil içtimai bakımdan da insanla hayvan arasında münasebet olduğunu da aramızda yaşayan bazı insanlara bakarak kabul edebiliriz. Fakat insanları yalnız ve sadece mide ve hüsyeden mürekkep bir makine gibi kabul edemeyiz. İnsanları yaşatan bir de şeref ve haysiyet olduğuna inaniriz ve Nazım Hikmetof Yoldaşa yine ilmi bir hakikat olarak beyan ederiz ki: Göçebe olduğu zamanlarda bile toprak mülkiyetini tanıyan Türk Milleti komünist olamaz. En yoksul Türk köylüsünün bile el evinde el ekmeği yemeğe tahammülü yoktur. Kaldı ki hiçbir şeye sahip olamayan ve esir yaşamağa alışan mujikler bile bir çanaktan yemeğe alışamadılar. Komünizm Rusyada bile hakikat olamadı. Nerede kaldı ki kanı, dili, dini ve dileği bütün olan Türk köylüsü komünist olacak. Onun için Nazım Hikmetof Yoldaş artık yanlış kapı çalmaktan vazgeçsin. Beğenmediği Türkiye cehenneminden çıkarak huri ve gilmani bol olan komünist cennetine gitsin. Hikmetof Yoldaşa şunu da ihtar ederim ki onun gibi kabadayı fedailer daima ateş hattında bulunurlar. Burası kızıl orduların ateş hattı değildir. Burada kalmak ve sözüm ona kahramanlık yaygarasıyla bol bol matbaa mürekkebi harcamak mertliğe yaraşmaz.

Ben Nazım Hikmetof Yoldaşa bu cevabı daha önce verebilirdim. Başkalarının vermesini bekledim. Başkaları verecektir sandım. Bir zamanlar İstanbul`daki bir Edebiyatçılar Birliği vardı. İstanbul`un meşhur ve meçhul bütün şairleri, edipleri oranın azasıydı. Hatta zannedersem Nazım Hikmetof Yoldaş da Bahri Hazer adındaki şiirini Peyami Safa`nın kılavuzluğu ile ilkönce orada okumuştu. Bir gün, gazetenin birinde "Şekspir büyük şair değildir." diye bir yazı çıktığı için bu Edebiyatçılar Birliği azaları hep birden şahlanmışlardı. O ne asıl heyecandı öyle !... Şekspire saygısızlık edildi diye o yazıyı yazanı dünyaya geldiğine pişman etmişlerdi. Halbuki Şekspir bizim neyimizdi? Ve acaba hakikaten o kadar da büyük mü idi? Bütün bunlar su götürür şeyler olmakla beraber şimdilik geçelim. Halbuki bu sefer Nazım Hikmetof Yoldaş bizim büyük şair ve büyük vatanperverimiz Namık Kemal`e sövüyor da o edebiyatçılardan hiçbirisinin kılı kıpırdamıyor. Doğrusu, memleketin edebiyatçılarının kansız insanlar olduğunu biliyordum ama bu kadar kansız olduklarını kestiremiyordum.

İstanbul`da bir de gazeteler vardır. Hem de hepsi fırkanın gazeteleridir. Balatta bir sarhoş yahudi çıksa, içini dışına dökse, küçük bir şeye küfretse hemen polisler yakalar, gazeteler yazar, divana çekerler. Nazım Hikmet Yoldaş da yetim-i Sefaya çullanırken onu muhalif diye jurnal ediyor ve alt yanında da faşisto-demokrato liberal diye rejime saldırıyor ve alay ediyor. Bunu polisler anlıyamabilir. Fakat o pek anlayışlı ve uyanık gazetecilerimiz nerede? Tan`in baş sayfalarında demokratlıkla devletçiliğin evlenme törenini yapan ve bu iki fikri birleştirmeğe çalışan Mahmut Esat Bey nerede? Öyle mi Nazım Hikmetof Yoldaş? Faşisto demokrato-liberal.... Gölgesinde rahat rahat yazı yazabildiğin rejimi böyle mi anlıyorsun?

İstanbul`da birde "Milli Türk Talebe Birliği" vardir. "Milli Türk" terkibinin saçmalığına ve bunun, Türk olmuyanlar tarafından kendileri hakkındaki şüpheleri bertaraf etmek için yapılmış bir manevra olduğu hakkındaki telakkilere rağmen bu genç arkadaşlar bir zamanlar Cevdet Kerim Bey`le vatanperverlik rekorunu kırmak için maç yapmışlardı. Bir yabancı bir Türk memuruna hakaret etti diye camları taslamışlardı. Fakat bu sefer o Türk memurundan namutenahi kere büyük olan bir Türk şairi hakarete uğruyor da bu Türk gençliği sesini çıkarmıyor? Nerde kaldı Namık Kemal için yapılan ihtifaller?... Demek ki onlar gösterişti. Gösteriş olmasaydı bu gençlik bir varlık gosterirdi. Halbuki onlar "Gençlik Var" diye mecmua da çıkarmışlardı. Hazin ve gülünç varlık.

Acaba bu Nazım Hikmetof Yoldaşın san'atta ne değeri var? Bazı budalalar tarafından asrın en yüksek şairi olduğu bile ilan edilen bu Sanso Pansa`nın şairliği hakikaten 100 numara mıdır? Bana sorarsanız sıfır. Şiirin bir tarifi vardır. Nazım Hikmetof Yoldaşın hezeyanları o tarife sığmaz. San'atta dar bir çerçeve içinde kapalı kalmak taraftarı değilim. Fakat tulumbacı argolarını, zevk fesadına uğramış naraları da san'at diye kabul edemem. Aklı başıda kimse de kabul edemez. Şiir vezinle ve kafiyeyle olur. Böyle olmuyan yazılara nesir derler. Gerçi nesirde de şiir yapılır ama bu, manzum şiirden daha güç, daha san'atkarane birşeydir ve Hikmetof Yoldaşta bunun zerresi yoktur. Nitekim gölgesi Orhan Selim`in yazıları da meydandadır. İşte Nazım Hikmetofun san'atından parçalar:

Bana bak:
Hey!
Avanak!

* * *
trrrrum,
trrrrum,
trrrrum!
trak tiki tak!
Makinalaşmak
İstiyorum,

* * *
Şiirlerim içilmez
İngiliz tuzu gibi.

Hakikaten, İngiliz tuzunu, Moskof mushili içilerek yazılmış olan bu satırların üzerine içmek daha doğru olur. Sonra trrrrum diye makine taklidi yapmak hangi şiirin ve hangi zevkin kabul edeceği şeydir? Şiir yalnız taklidi lafizlarla mı meydana gelir? Kelimelerin ahengi yok mudur? Hikmetof Yoldaşın ağzındaki teneke düdüğün sesine çelik pistonlu makinelerin iniltisidir diyebilir miyiz? Hikmetof Yoldaş köpek veya sığır başlıklı şiirler yazsa havlıyacak yada böğürecek mi? Bütün bunlar yalnız şunu gösterir: Nazım Hikmetof Yoldaşta zevk fesada uğramış, tereddi etmiştir. Eğer onun şiirleri çok okunuyorsa bu da okuyucu kütlesinin bozuk zevkli olduğunu gösterir. Nitekim bazı edepsizce ve açık saçık kitaplar da el yazılarıyla yazıp dağıtılacak kadar çok rağbet bulmuştu. Nazım Hikmetof Yoldaşın çok mukallitleri çıkıyorsa bu da o tarzın kolay oluşundandır. Çünkü vezin ve kafiyeli ve aynı zamanda manalı şiir yazmanın güçlüğünü anlıyan kabiliyetsiz insanlar için başvurulacak yegane yol vezinsiz, kafiyesiz, manasız, mantıksız yazı yazmaktan ibarettir.

Nazım Hikmetof Yoldaş burjuva düşmanıdır. Fakat bu düşmanlıkta müteassıp softalardan daha müteassıptır. Bu softalarca nasıl namaz kılmayan, oruç yiyen kimseler kafirse, asılması sevapsa, Hikmetof Yoldaş için de burjuvaların asılması elzemdir. Fakat bir yazısında Piyer Loti`ye "domuz burjuva" diyen Hikmetof Yoldaş "domuzuna proleterlik" sattığı halde bayağı burjuvadır. Başka bir yazısında da ayda 60 papallle geçindiğini söylemek istiyor. Galiba Gospodin Yoldaş cenapları 60 liranın Türk köylüsünün rüyasında bile görmediği bir servet olduğunu unutuyor. Bu taslağa şunu söylerim ki: Mert adam, sözünün eri adam proleterlik sattığı halde burjuva geçinmez. Nazım Hikmetof Yoldaş mütareke yıllarında, yüz elliliklerden Refi Cevadin Alemdar gazetesi idarehanesinde ayı oynattığı günden bugüne hep burjuva olarak geçinmiştir ve.... Kurtuluş savaşında düşman karşısına çıkacak yüreği olmadığı için Rusyaya kaçarak savaşın bitmesini beklemiş ve savaş bittikten sonra buraya bir kahraman(?) olarak dönmüştür. Bir iki defa hapse girmek ve ağız dolusu argo savunmakla kahramanlığın kazanıldığı bir zamanda bu da çok görülmez. Fakat unutmamalıdır ki argonun da soylusu ve soysuzu vardır. Eski Çeşme meydanında saldırma çeken kabadayı argosuyla Beyoğlu sokaklarında dolaşan Palikarya oğlanlarının argosu arasında dağlar kadar fark vardır. Tıpkı aç midesine yumruğu basarak ıztırap içinde didinen bir emekçinin iniltisi ile Nazım Hikmetof Yoldaşın 60 papale haykıran naraları arasında fark olduğu gibi.

Bu küfürler, bu palavralar, bu düzgünlü yaveler, bu Babıali sokaklarında don kişotca kişnemeler sözde hep Türk işcisi için değil mi?

Türk işcisi bu deli saçmaları, bu gerdan kırmalar, nara atmalarla mı kurtulacak; bolluğa tokluğa, sağlığa kavuşacak? Hayır Nazım Hikmetof Yoldaş! Aç adamlar maskaralık istemiyorlar. Aç adamlar ne yetim-i Sefa`nın kırık mızraplı udu, nede Namık Kemal`in ölüsüyle ve kemikleriyle beslenmek istemiyorlar. Aç adamlar bol bol papel getiren naralı şiirler, mahkemelerde dile gelen tezler ve sokaklarda kişniyen ülkülerle avunmak ve aldanmak istemiyorlar. Aç adamlar iş ve refah istiyor. Aç adamlar açık sözlü, açık özlü, ak alınlı kahramanlar istiyor. Açık gözlü taslaklar değil....

Nazım Hikmetof Yoldaş! Sarı suratlı afyonkeş Çinlilerle kara suratlı yamyam Habeşlerin davasını güdüyorsan, haydi oraya... Yolun açık olsun. Babiali caddesinde Habeş davası müdafaa olunamaz. Senin beğenmediğin burjuvalardan yüzlerce kişi Habeş davasını kanlarıyla korumak için kızgın kum çöllerine koştular. Sende o yürek nerede? Şimdiye kadar ki susuşumuzu sakın güçsüzlüğümüze ve çekindiğimize verme. Deli-Petro gibi bayrak açıp gelseniz bile bizi karşınızda Baltacı`lardan mürekkep bir ordu halinde bulursunuz. Hem bu sefer her biriniz için Katerin gelse de elimizden kurtulamazsınız.


İstanbul, 1935

ismail44
04-08-2006, 12:25 PM
ŞEHİTLER

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
Sakarya'da, İnönü'nde, Afyon'dakiler
Dumlupınar'dakiler de elbet
ve de Aydın'da, Antep'te vurulup düşenler,
siz toprak altında ulu köklerimizsiniz
yatarsınız al kanlar içinde.
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
siz toprak altında derin uykudayken
düşmanı çağırdılar,
satıldık, uyanın!
Biz toprak üstünde derin uykulardayız,
kalkıp uyandırın bizi!
Uyandırın bizi!
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir.

NAZIM HİKMET RAN

ismail44
04-08-2006, 12:28 PM
Pablo Neruda (1904-1973) Şilili şair

GÜZ ÇİÇEKLERİNDEN NÂZIM'A ÇELENK

Niçin öldün Nâzım?
Ne yaparız şimdi biz
şarkılarından yoksun?
Nerde buluruz başka bir pınar ki
onda bizi karşıladığın gülümseme olsun?
Seninki gibi ateşle su karışık
acıyla sevinç dolu,
gerçeğe çağıran bakışı nerde bulalım?

Kardeşim,
öyle derin duygular, düşünceler yarattın ki bende,
denizden esen acı rüzgâr
kapacak olsa bunları
bulut gibi, yaprak gibi sürüklenir,
yaşarken seçtiğin
ve ölümden sonra sana barınak olan
oraya, uzak toprağa düşerler.

Al sana bir demet Şili kasımpatlarından,
al güney denizleri üstündeki ayın soğuk parlaklığını,
halkların savaşını, kendi dövüşümü
ve yurdumun kederli davullarının boğuk gürültüsünü
kardeşim benim, dünyada nasıl yalnızım sensiz,
çiçek açmış kiraz ağacının altınına benzeyen yüzüne hasret,
benim için ekmek olan, susuzluğumu gideren, kanıma güç
veren dostluğundan yoksun.

Hapisten çıktığında karşılaşmıştık seninle,
zorbalık ve acı kuyusu gibi loş hapisten,
zulmün izlerini görmüştüm ellerinde,
kinin oklarını aramıştım gözlerinde,
ama parlak bir yüreğin vardı,
yara ve ışık dolu bir yürek.

Ne yapayım ben şimdi?
Tasarlanabilir mi dünya
her yana ektiğin çiçekler olmadan?
Nasıl yaşamalı seni örnek almadan,
senin halk zekânı, ozanlık gücünü duymadan?
Böyle olduğun için teşekkürler,
teşekkürler türkülerinle yaktığın ateş için.

ismail44
04-08-2006, 12:33 PM
NÂZIM NÂZIM

Suç çağında suçsuzluğa katlananları
Ben şairim, nasıl bağışlarım
Gül değse incinen bu yürek
Yandı bir başka biçimde Nâzım Nâzım

Tavus tüylerine şiir dizdiler
Can gözüyle baktım ayağını gördüm
Yani çirkinliği gördüm, yani cüceliği gördüm
Ömrümde kişiye şiir yazmadım

Nâzım Nâzım

Yurdunu satanın adını anmam
Hayına hırsıza yok sözüm
Duydum ki dünyayı aşıyorlar
Yadellerin yiğitleri, dal boyluları
Ne sağcı oldular ne solcu
Beni aşsın diye doğurduklarım
Bir kez daha yandık, bir kez daha yandım

Nâzım Nâzım

Her bilgi bir yeni burjuva
Her üst okul birkaç kuru başı çekip çıkarmaya
Ne alçalma bir lokma bir çul için
Bir yol bulup kurtulan kurtulana
İttin sınıfını rahatını, düştün mapusa yokluğa
Bey soylum paşa soylum güzel emekçim

Nâzım Nâzım

Ülkende şiirlerin dolanıyor
Kavgan içten içe sürüp dayanıyor
Uzak mezarında bir kırmızı karanfil
Ne denli tutsam kendimi
Usul usul bir yerlerim kanıyor
Sonsuz gurbetçim, koca şairim

Nâzım Nâzım

Suç çağında suçsuzluğa katlananları
Ben şairim, nasıl bağışlarım
Gül değse incinen bu yürek
Yandı bir başka biçimde Nâzım Nâzım

scarface
04-08-2006, 07:38 PM
Flywalker'a teşekkür ederim... Alıntı yapmadan yazıdaki Nihal Atsız'ın eleştirilerini ele alalım:

Atsız, komünizm için her türlü yergiyi yapıyor ama anlamıyorum! Neden komünizm kötü bir şey olarak düşünülüyor? Bunu net bir şekilde izah etmiyor... Tamam komünizm bir ütopya ama o aşama için katedilen yollarda neler hallediliyor > Açlıktan ölmesin insanlar, emeğinin karşılığın alsın işçiler > bunları savunmak mı yanlış! Sermaye düzenini, devleti kişisel çıkarları için kuklaya çeviren burjuvazi düzenini savunmak mı daha iyi?

Komünizm/sosyalizm/marksizm vs. nedri özü? Özü şudur: "çalışan yığınlar, yiyen ise cuz-i bir azınlık! Yani tüm üretilen zenginliği emek sarfeden prolterya(işçi), ama bu zenginliğin kaymağını yiyen burjuvazi (üretim araçları sahib/patron/köy ağası vs.)... " İşte bu adaletsiz düzene ki; kapitalizm adaletlidir diyen kişi var mı bilemiyorum? karşı gelmek vatan hainliği oluyor...

Atsız, hayvanlarda bile safkanlığa bakılır diyerek insanı hayvanla bir tutuyor! Bu aşamada materyalist, vatan sevgisi vs. savunmakla da idealist(!). Şimdi ben kanımı seçmek durumunda değildim, bununla da övünmek "ırkçılık" dır, zaten kendisi ve taraftarları Türk ırkçısıyız diyorlar. Böyle olmaktansa komünist olmayı tercih ederim! Ayrıca Atsız'ın saf Türk kanına sahip olduğu da tartışılır. Kendi geliştirdikleri kafatası pergelinde (ki bu yüzden onlara kafatasçı denir) Atsız'ın kafatası en-boy oranı Türk standartlarını karşılamıyordu... Geçelim...

Atsız haddi olmadan Nazım Hikmet'in şairliğini küçümsemiş (nazarımda sıfırdır demiş, serbest nazıma karşı gelmiş > şimdi zaten ölçülü yazan şair bile yok Nazım bunu 80 yıl önce başlatmış!), bunun cevabı tüm dünya vermiştir Nazım Hikmet'in şairliğinin kalitesini, bir şey demeye lüzum görmüyorum! Ayrıca Peyami Safa ya da gerçek bir Türk vatanperveri olarak kabul ettiğim Namık Kemal'i de küçümsemem ama > dünya literatüründe Bu üç şairden hangisi daha fazla tanınır ve saygı görür orası da açık ve net bellidir...

Hikmetof, gospodin (türkçesi: beyefendi) vs. tavırlar ile Nazım'ı Sovyetler ile olan ilişkisini küçümsüyor. Ne yazık ki biz gereken değeri vermemişiz, utanmalıyız bundan neden başka ülkeler gerçek değerini verdiler şairimize; biz hapse attık düşüncelerinden ötürü! VEEEE dönemin pan-türkistlerinin CIA, süper-nato vs. kuruluşlarla olan münasebetleri, Amerika'da gördükleri eğitimleri asıl vatan hainliğidir bence!!!

Tathar Elanessé
04-10-2006, 09:08 PM
scarface arkadaşıma teşekkür ederim cevabı için
öncelikle komünizm hakkında soylediklerine cevab vereyim
atsız komünizm her turlusune savaş açmıştır çünkü bahsettiğimiz sey bir hayal urunuydu ve ozamanın sovyetleri bunu diğer özgür ülkeri ele geçirmek için kullandı,ve okadar başarılı olduki dogu blok'u denilen demir perde oluştu,atsızın savaşı tiranlara efendilereydi,stalincilereydi(nazım hikmet)

bahsettiğin komünizm özü çok güzel ama peki gerçekler
uygulanması asıl sorun burada yatıyor nasıl uygulandı bu rejim insanlara ne verdi ne aldı bunları konuşmak lazım bunları en azından birsey vermediği kesin ama aldıkları bunları scarface arkadaşım daha iyi bilir.....

ırkçılık mevzusuna gelince ben TÜRK'um ve bundan gurur duyuyorum,safkan mıyım bunu bilemem ama oyle hissediyorum.......

kapitalizm iyi bir sistemmi hayır degil iğrenç bir sistem insanlıgın içini çürütüyor,komünizmden aşagı kalmaz

scarface
04-10-2006, 09:58 PM
Teşekkürler yorum için...

Aslında gençlik ütopyalar ile bir takım emeller için kullanılmak istendi...
Mesela; aşırı İslamcılık olarak adlandırabileceğimiz, kendisine İslam dinini referans alan ideolojiler için diyorum (ne kastettiğim bilinir) > bunlar geçmişe yönelik ütopik hareketler idi... Asr-ı saadet (dört halife) dönemine vurgu yaparlardı. Sonuç olarak bir ütopya idi. Asr-ı saadet dönemine vurgu yapan değişik gruplar/oluşumlar arasında bile dağlar kadar fark vardı... Dolayısıyla tüm Müslümanların bir araya gelmesi (ümmetçilik olarak geniş anlamda düşünülebilir) zorunlu olarak imkansızdı > çünkü hepsi farklı olarak İslam'ı algılıyorlardı (mezhep çatışmaları vs. karşılıklı suçlamalar oluyordu, hâlâ da oluyor) hepsini kardeş yapmak zordu...

Komünizm ise geleceğe yönelik ütopik bir hareket idi. Son tahlilde sınıfları ve devletin olmadığı bir toplum biçimini içerir. Realitede değil, düşüncede bile ütopik bir hareket olduğu görülür... Ama Che gibi saygın gerçek idealist devrimciler bu uğurda, emperyalizmden kurtulmak için hayatlarını hiçe saymışlardır. (Ama bu saygıdeğer kişiler (isteyen saygı göstermez tabi; kısacası herkesin kardeşçe yaşadığı, daha adaletli bir dünya düşlemişlerdi).

Türkçülük ise bir diğer ütopyadır... Turancılık/Türkçülük/Pan-Türkizm geleceğe yönelik bir ütopik harekettir. Artık globalleşen dünyada tüm dünya halkları iç içe geçmişken, bunlardan saf olan Türkleri bir araya toplayıp, büyük bir Türk devleti kurmak da zorunlu olarak "ütopya" dır...

Şimdi büyük Türk düşünürü Atsız'ın, bir ütopyaya karşı gelmesi doğaldır. Ancak bunun karşısına bir diğer ütopya olan bir fikri ortaya sunuyor olması ise düşündürücüdür. Yorum ve karar bu satırları okuyan arkadaşlarındır...

Tathar Elanessé
04-10-2006, 10:45 PM
türkiyedekileri bir araya getirebilsek basımızdaki emperyalistleri bile bu ülkeden kovarız,artık bu dunyada pan-turkizm diye birseyin olamıyacagının herkes farkındadır.....
asıl sorun anavatanı temizlemek,kimden çünkü atatürk'ün bize hitabesi gerçekleşmiştir :
Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler.

vatan hainleri aramızda,sokakta,heryerdeler bunları anavatanın topraklarından sürmeliyizki,memleketimin bereketli topragı yeni filizler versin

ulakben
04-12-2006, 10:54 AM
Ona hain diyen haindir..kominist olabilir ama hain değildir arkadaşlar..Bugün ister sağcı ister solcu olsun eger ülkenin üniter yapısına saldırmıyorsa sadece
bozuk ve yaşlanmış bir sistemi kendince değiştirmeye çalışıyorsa o insan bölücü değildir..kendi vatandaşları stalinden it gibi tırstıgı bir dönemde o stalin
gibi bir diktatöre kafa tutmuş ve bu yüzden 2 kere suikaste uğramıştır..
eger genede bazı kafalar basmadıysa televizyonları ve haberleri seyretmelerini öneririm.Yaşar Kemal hain olabilir ama Nazım Hikmet hain değildir.

derdo_
11-05-2006, 08:34 PM
nihal atsız denen adamın hitlerden tek farkı türk olmasıdır

e böyle bir adamın nazım hikmeti sevmesi beklenemez

adam türkiyede yaşayan laz çerkez kürt ve diğer halkları hayvan yerine koyuyor

CaKaLBoT
11-06-2006, 10:59 AM
nihal atsız denen adamın hitlerden tek farkı türk olmasıdır

e böyle bir adamın nazım hikmeti sevmesi beklenemez

adam türkiyede yaşayan laz çerkez kürt ve diğer halkları hayvan yerine koyuyor

hayvan yerine değil,

içimizdeki düşman olarak görüyor..

lakin,

ve ne yazık ki

vasiyeti gerçeğe dönüşmüştür...

içimizdeki düşmanlar dedikleri bir bir ortaya çıkmaktadır...ermenisi..kürdü...


utanacak...gocunacak olan var ise,

bu vasiyetin gerçeğe dönüşmesine sebep olanlardır..atsız değil....