mayan
11-18-2009, 06:25 PM
Geçen hafta Yenibiris.com bizim için yaptığı ankette sordu: "Şirketiniz, domuz gribi ile ilgili hangi önlemi aldı?" 21.174 kişi cevap verdi.
Yüzde 76.3’ü ’Hiçbir şey yapılmadı’ diyordu.
Yüzde 15.6’sı da ’Sadece personel bilgilendirildi’.
Bazı tedbirlerin alındığını söyleyenlerin oranı sadece yüzde 8.1 idi.
Halbuki, şirketlerin her türlü acil duruma karşı (yangın, deprem, su baskını ve tabii salgın hastalıklar) ’acil durum planı’ hazır olmalı.
Hem çalışanlarına karşı bir ’sosyal sorumluluk’ olarak, hem de ticarî menfaatleri icabı.
"Abi başımda bir ağırlık var, eklemlerim ağrıyor, ateş basıyor. Galiba ben domuz gribi oldum" dedi. Hemen hastaneye gönderdim. Domuz gribi değilmiş, aksine domuz gibiymiş namussuz. Utana sıkıla geri geldi. "Vallahi numara yapmıyorum abi, inan dayak yemiş gibiyim!"
Numara yapmadığını biliyorum. Hasta değil, ama hastalığın bütün semptomlarını (belirtilerini) gösteriyor, çünkü hasta olduğuna, yahut eninde sonunda olacağına inanıyor.
’Nosebo etkisi’ dedikleri özetle bu. (Nocebo = Latince ’zarar vereceğim’)
Plasebo etkisinin tam tersi yani. Uzmanlar ’zarar veren yalan’ da diyorlarmış buna.
(Özetle plasebo olumlu etki yaparken, nasebo olumsuz etki yapıyor.)
Mayıs ayında, Fransa’nın bir kasabasında ilginç bir hadise yaşandı. Bir iki binanın tepesine baz istasyonları yerleştirildi. Pek çok insan ’kulaklarım uğulduyor, ağzımda madeni bir tat var, burnum kanıyor’ diye doktora başvurdu. Telefon şirketi açıklama yaptı:
- İyi de, biz baz istasyonlarını daha bağlamadık ki!
Yazının Devamı (http://www.yenibiris.com/HurriyetIK/Oku.aspx?ArticleID=6988)
Yüzde 76.3’ü ’Hiçbir şey yapılmadı’ diyordu.
Yüzde 15.6’sı da ’Sadece personel bilgilendirildi’.
Bazı tedbirlerin alındığını söyleyenlerin oranı sadece yüzde 8.1 idi.
Halbuki, şirketlerin her türlü acil duruma karşı (yangın, deprem, su baskını ve tabii salgın hastalıklar) ’acil durum planı’ hazır olmalı.
Hem çalışanlarına karşı bir ’sosyal sorumluluk’ olarak, hem de ticarî menfaatleri icabı.
"Abi başımda bir ağırlık var, eklemlerim ağrıyor, ateş basıyor. Galiba ben domuz gribi oldum" dedi. Hemen hastaneye gönderdim. Domuz gribi değilmiş, aksine domuz gibiymiş namussuz. Utana sıkıla geri geldi. "Vallahi numara yapmıyorum abi, inan dayak yemiş gibiyim!"
Numara yapmadığını biliyorum. Hasta değil, ama hastalığın bütün semptomlarını (belirtilerini) gösteriyor, çünkü hasta olduğuna, yahut eninde sonunda olacağına inanıyor.
’Nosebo etkisi’ dedikleri özetle bu. (Nocebo = Latince ’zarar vereceğim’)
Plasebo etkisinin tam tersi yani. Uzmanlar ’zarar veren yalan’ da diyorlarmış buna.
(Özetle plasebo olumlu etki yaparken, nasebo olumsuz etki yapıyor.)
Mayıs ayında, Fransa’nın bir kasabasında ilginç bir hadise yaşandı. Bir iki binanın tepesine baz istasyonları yerleştirildi. Pek çok insan ’kulaklarım uğulduyor, ağzımda madeni bir tat var, burnum kanıyor’ diye doktora başvurdu. Telefon şirketi açıklama yaptı:
- İyi de, biz baz istasyonlarını daha bağlamadık ki!
Yazının Devamı (http://www.yenibiris.com/HurriyetIK/Oku.aspx?ArticleID=6988)