efeaydın
03-30-2006, 02:27 AM
BASIN-YAYIN ORGANLARINDA TARAFLILIK VE YALAKALIK
Ülkemizde ki basın-yayın organlarının neredeyse hepsinin taraflı yayın yaptığını biliyoruz. Bazen suçluyu bile suçsuz duruma düşürecek seviyede. Bunlara, beş yılda bir çizgileri değişenleri de eklersek ülkemizde okuyacak gazete-dergi ve izleyecek televizyonun olmadığını görüyoruz.
Birinci olarak bir şeye sırf muhalefet etmek için ortaya çıkan basın-yayın organlarını ele alalım. Bunlar halkın tümüne hitap etmeyen, okurlarının veya izleyicilerinin düşünmelerini engelleyen ve bunun yanında belli kalıp düşünceleri bir deli gömleği gibi hitap ettiği kitleye giydirmeye çalışan basın-yayın organlarıdır. Bazen doğru söylüyorlar ama yaptıkları yanlışlar bu doğruları götürünce ellerinde hiçbir şey kalmıyor. Bu kesim medyacılar çoğu zaman öküzün altında buzağı arayanlardır.
İkinci olarak da her beş yılda bir, yani seçimden seçime çizgi değiştirenler var. Bunlar da seçimlerden hemen sonra kabuk atıyor, gömlek değiştiriyorlar. Kısa zamanda ortama adapte olup hükümetin bir numaralı yalakası haline geliveriyorlar. Hükümetin izlediği politikalar, iyi de olsa kötü de olsa, “onlar yaptıysa bildikleri vardır” anlayışıyla halka sunuluyor.
Bir ülke düşünün ki; bu laçkalığın arasında yol kat edebilsin. İnsanları kandırarak, onların gelecekleriyle oynayarak büyük bir vebal altında kaldıklarının farkında olsalar bile, paranın daha tatlı gelmesi toplumsal düşünmelerini engelliyor ve bireysel çıkarlarını her şeyin üzerinde tutabiliyorlar.
Bunlara bir son verilmeli artık. İnsanların göz göre göre sömürülmelerine bir çare bulunmalı. Toplumun tüm kesimine hitap eden, halkı kandırmayan ve toplumsal çıkarları düşünen basın-yayın organları oluşturulmalı. Bunların oluşturulmasını da toplum kendi dinamikleriyle sağlamalı. Nasıl olacak bu derseniz; öncelikle bunlara pirim vermeyerek işe başlanabilir. Mesela insanlar bir hafta boyunca televizyonlarının fişini çekse, gazete almasa sonucun ne kadar değişeceğini hepimiz göreceğiz. Bilinçli, ileriye bakan bir toplum elde etmek istiyorsak bu şart. Sonuçta arz talep meselesiyle yayın yapılıyor.
Ülkemizde ki basın-yayın organlarının neredeyse hepsinin taraflı yayın yaptığını biliyoruz. Bazen suçluyu bile suçsuz duruma düşürecek seviyede. Bunlara, beş yılda bir çizgileri değişenleri de eklersek ülkemizde okuyacak gazete-dergi ve izleyecek televizyonun olmadığını görüyoruz.
Birinci olarak bir şeye sırf muhalefet etmek için ortaya çıkan basın-yayın organlarını ele alalım. Bunlar halkın tümüne hitap etmeyen, okurlarının veya izleyicilerinin düşünmelerini engelleyen ve bunun yanında belli kalıp düşünceleri bir deli gömleği gibi hitap ettiği kitleye giydirmeye çalışan basın-yayın organlarıdır. Bazen doğru söylüyorlar ama yaptıkları yanlışlar bu doğruları götürünce ellerinde hiçbir şey kalmıyor. Bu kesim medyacılar çoğu zaman öküzün altında buzağı arayanlardır.
İkinci olarak da her beş yılda bir, yani seçimden seçime çizgi değiştirenler var. Bunlar da seçimlerden hemen sonra kabuk atıyor, gömlek değiştiriyorlar. Kısa zamanda ortama adapte olup hükümetin bir numaralı yalakası haline geliveriyorlar. Hükümetin izlediği politikalar, iyi de olsa kötü de olsa, “onlar yaptıysa bildikleri vardır” anlayışıyla halka sunuluyor.
Bir ülke düşünün ki; bu laçkalığın arasında yol kat edebilsin. İnsanları kandırarak, onların gelecekleriyle oynayarak büyük bir vebal altında kaldıklarının farkında olsalar bile, paranın daha tatlı gelmesi toplumsal düşünmelerini engelliyor ve bireysel çıkarlarını her şeyin üzerinde tutabiliyorlar.
Bunlara bir son verilmeli artık. İnsanların göz göre göre sömürülmelerine bir çare bulunmalı. Toplumun tüm kesimine hitap eden, halkı kandırmayan ve toplumsal çıkarları düşünen basın-yayın organları oluşturulmalı. Bunların oluşturulmasını da toplum kendi dinamikleriyle sağlamalı. Nasıl olacak bu derseniz; öncelikle bunlara pirim vermeyerek işe başlanabilir. Mesela insanlar bir hafta boyunca televizyonlarının fişini çekse, gazete almasa sonucun ne kadar değişeceğini hepimiz göreceğiz. Bilinçli, ileriye bakan bir toplum elde etmek istiyorsak bu şart. Sonuçta arz talep meselesiyle yayın yapılıyor.