Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Senİ Sana Yaziyorum..


aLeMDaR
04-11-2006, 12:22 PM
SENİ SANA YAZIYORUM..

Güneşin başka iklimleri aydınlatmaya, başka gönülleri ısıtmaya gittiği şu saatlerde, kâğıdı, kalemi elime alıp, seninle dertleşmek, yalnızca sana yazmak ve yalnızca seni özlemek geçiyor içimden. Sana yazmak. “Sana Seni Yazmak”.

Seni ve yüreğimde anlam bulan duyguları. sana ait yüreğimin derinliklerinden kopup gelen artçı şokları anlatmak. ve toprağı alnından öperken yağmur taneleri, tüm benliğimle sana yağmak istiyorum.

Bu gece dudaklarımdan dökülen her kelimede sen varsın ve yine sen varsın, yarım kalan sevdamın eksik taraflarında. bomboş ve sessiz kaldırıkmlarda yürürken seni haykırıyorum sensizliğin inadına. bu sensizlik gecesinde sevdamın en ücrâ köşelerine seni yazıyorum.

Bu gece gene yağmur yağıyor. Yağmur yağıyor gönlümün sensizlikle yanan her yerine. Yağsın, yağsın ki saklasın sensizliğimde döktüğüm gözyaşlarımı. Ve yine saklasın sensiz geçen bomboş hayatı.

İşte seni haykırıyorum sensizliğe alışamamış sine-i püryanıma, işten seni yazıyorum.

Bu gece gene yağmur yağıyor. sen yoksun oysa biliyorum ve üşüyorum sensiz kaldığım saatlerde. göz yaşlarımı efkârıma kattım bu gece. sevdamı, umudumu ve seni kızgın bir sel gibi kalbime akıttım.

Bu gece yağmurla birlikte göz yaşlarım yağıyor ve ismini yazıyor sensizliğin acısı ile kıvranan kaldırımlara. süzülen her damlada sen vardın ve yine sen vardın gecenin en karanlık anında. O, doya doya bakamadığım gözlerin, gözlerimin içine bir kez daha değseydi ve tebessümünden bir gül açsaydı yanaklarında, yetmez miydi? Bir bakışın bir ömre değmez miydi, ey!

İsmini kazıdığım kaldırımlara sanki sen yağıyorsun yağmurla birlikte ve sevgin yağıyor yüreğime. yalnız ve bomboş odamda sen varsın hâlâ. Hâlâ sensizliğim duruyor yanıbaşımda.

Bu gece gözyaşlarım yağıyor sensizliğimle birlikte kaldırımlara. Seni arıyorum, erimekteyim. karanlık geceye inat ay bu akşam gökyüzünde.

Ve gökyüzü, yüreğimde..


Mehmet Çoşkundeniz

Sereniti
04-18-2006, 05:16 PM
Aşkımız
Aşkımız iki gözlüklünün öpüşme çabasıydı;
gözlükleri çıkarmak hiç aklımıza gelmedi.

Hiç düşündün mü belkiyi
Belki, eline en yakışan takı benim elim.
Belki de en belli olacak yalan, benim söylediğim...
Belki sen ve belki ben...

Yoksulluk, kirden rengi tanınmayan
bir beyaz tutsaklık...
İnsan kendine iltica edebilir mi?

Ölü olarak ele geçiriliyor en sıcak insan sözleri..
Ve hüznüm bir kamu morgunda işe başladı.

Sereniti
04-21-2006, 09:59 PM
Dinle sevdiğim bu ayrılık saatidir
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk
Ergeç içeceğimiz bir ilaç gibi
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk

Bu saatte gözyaşları, yeminler
Boş bir tesellidir inandığımız
Perde kapanıyor, film bitiyor işte
O hiç bitmeyecek sandığımız

Görüyorsun konuşacak bir şeyimiz kalmadı
Sadece bakışlarımızda hüzün
İşte ayrılık bu; hiç beklemediğimiz
O ikiz kardeşi ölümün

Anlıyorum bir daha görüşemeyeceğiz
Bu son buluşmamızdır seninle
Yeni bir hayata başlıyacaksın artık
Onunla, o yeni sevgilinle.

Anlıyorum artık o öpecek ellerini
Kulağına aşkı o fısıldayacak
İçinde bir pişmanlıktan başka
Benden eser kalmayacak.

Sigaranı söndür, kalkabiliriz
On adım sonra yollarımız ayrılmalı
Sakın ağlama ve bir şey söyleme bana
İnsan ayrılırken bile büyük olmalı...

sürgündeki_prens
04-22-2006, 07:33 AM
Seni ilk tanıdığımda...
Güneş batmak üzereydi...
Gözlerinden etkilenmiştim adeta...
Esrarlı gözler koydum adına...
Bir gün benim olacağına emindim adeta...
Ama nerden bilirdim sen de de yalanmış sevgi,,,
yalanmış gözler sen de Rol yapmışsın...
Oysa bende hiç yalan olmadı...
Sevgim hiç alçalmadı sana...
Her geçen gün daha da vurgundum sana...
Nerden bilirdim beni düştüğümde kaldırmayacağını...
Bende gerçeğim şimdi gerçek sevgilere döneceğim...
Bundan sonra hep kendimi seveceğim sana da elveda...!
Ben hep yalnızdım şimdi yine yalnızım....

CaKaLBoT
04-22-2006, 09:01 AM
SUSARAK

Güneş altında söylenmedik söz yokmuş..
Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi..
Ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz..
Bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde..
Hiç bir biçim kalmamış dünyada denenmedik...
Bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde....
Duyuyorsun değil mi suskunluğumu nasıl haykırıyor...
Susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim ...
Ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde ...

Aziz NESİN

CaKaLBoT
04-26-2006, 10:21 PM
SEVGİ
>>Adam yeni kamyonuna bakmak için evinden çıktığında, üç yaşındaki
>>oğlunun
>>gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle kamyonunun kaportasını
>>mahvettiğini
>>görmüş. Hemen oğlunun yanına koşmuş ve çocuğun eline çekiçle
>>vurmaya
>>başlamış. Biraz sakinleşince oğlunu
>>hemen hastaneye götürmüş.
>>
>>Doktor, çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da
>>elinden bir
>>şey gelmemiş ve
>>çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmış. Çocuk
>>ameliyattan
>>çıkıp gözlerini
>>açtığında,bandajlı ellerini fark etmiş ve gayet masum bir ifadeyle,
>>"Babacığım,kamyonuna zarar verdiğim için çok üzgünüm." demiş ve
>>sonra
>>babasına şu soruyu sormuş:
>>"Parmaklarım ne zaman yeniden çıkacak?" Babası eve dönmüş ve
>>hayatına son
>>vermiş...
>>
>>Birisi masaya süt döktüğünde ya da bir bebeğin ağladığını
>>işittiğinizde bu
>>öyküyü hatırlayın.
>>
>>Çok sevdiğiniz birine karşı sabrınızı yitirdiğinizi anladığınızda,
>>önce
>>biraz düşünün. Kamyonlar onarılabilir, ama kırılan kemikler ve
>>incinen
>>duygular hiçbir zaman onarılamaz; genellikle kişiyle performansı
>>arasındaki
>>farkı göremeyiz. İnsan hata yapar.
>>Hepimiz hata yaparız. Fakat öfkeyle ve düşünmeden yapılan şeyler ,
>>insanı
>>sonsuza kadar rahatsız eder. Harekete geçmeden önce durun ve
>>düşünün.
>>Sabırlı olun. Anlayış
>>gösterin ve sevin.

aLeMDaR
04-27-2006, 09:43 PM
Baharı yaşıyoruz ama yazın gelmesine de bir şey kalmadı. Yazın yaşanan aşkın tadı başkadır. Bu aşklar yaz kadar kısa da sürebilir, ömür boyuda devam edebilir. Ama dikkatli olmanız gereken noktalar var.

Güneşin ve sıcağın yüreğinizi kıpır kıpır ettiği yaz aylarında aşka karşı daha korumasız olur insan. Uzun süren kış günlerinden çıktıktan sonra yeni heyecanlara yönelmek çok normal. Ancak yaşayacağınız yaz aşkı eğer dikkat etmezseniz hayatınız boyunca yüreğinizde taşıyacağınız bir acıya dönüşebilir. Bunu engellemekte sizin elinizde.

Ya tek taraflıysa

Tatilde Fethiye'ye gittik. Otelde bir gençle tanıştım ve ona bağlantım. Ancak döndükten sonra ona defalarca mektup yazmama rağmen o bana hiç yazmadı. Sonunda telefonda beni sevmediğini sadece hoşlandığını söyledi. Sonrada başkasıyla sözlendi. Bir daha yaz aşkı yaşamamaya yemin ettim.

Limon

Bu mektup bir yaz aşkının nasıl tutkulu bir sevdaya döndüğüne örnek. Ancak ne yazık ki tek taraflı bir aşk bu. Yazın yaşanan ilişkileri bir taraf geçici olarak görürken, diğer taraf kendini kaptırabiliyor. Bu durumda acı çekmesi çok normal. Bu yüzden özellikle tatilde başlayan ilişkilere biraz daha mesafeli yaklaşmak gerekiyor. Kendinizi her sonuca hazırlamalısınız. Ancak yaz aşkı yaşamamaya yemin etmek doğru değil. Kim bilir, belki de gelecek yaz siz terk eden taraf, o acı çeken taraf olacak.

Güvensizlik başlayınca

Geçen yaz hayatımın en güzel aşkını yaşadım. Çok kısa sürdü bahaneler, yalanlar ve aldatma vardı. Şimdi hayatımda başkası var ama biten aşkımın etkisiyle ona yakın olamıyorum. Çok iyi bir insan onu da kırmak istemiyorum.

Gizem

Yazın yaşanan aşklar kötü bitse bile bunu hayatın bütün dönemlerine taşımamak gerekiyor. Kötü şeyler yaşanmış olsa da, onları biten yaz aşklarına gömüp hayata yeniden dönmeli. Aksi taktirde hem güvensizlik başlar hem karar vermekte zorlanırsınız. Bu yüzden yaz aşklarını güzel yanlarıyla hatırlamakta fayda var. Bir yaz aşkının etkisiyle aşkı tamamen küsmenin alemi yok. Hayatınızda mutlu başka insanlar da olacaktır ve onlarla mutlu olabilirsiniz.


Tatilden sonrası

Geçen yaz bir çocukla tanıştım ve aşk yaşamaya başladık. Yazın sonlarına doğru ondan soğudum. Yaz bitti ve ben diye düşünüp döndüm. Döndükten iki gün sonra beni aradı. Şok olmuştum. Ve telefonda beni sevdiğini söyledi.

Derbeder

Bütün yaz aşkları kötü bitecek diye bir şey yok. Yazın sadece hoşlandığınızı düşündüğünüz, geçici bir ilişki gözüyle baktığınız aşk, tatil dönüşü yine kapınızı çalabilir. Bu durumda bir tercih yapmak durumundasınız. Ya o aşkı geçmişte bırakacaksınız, ya da ilişkiyi tatil sonrası da yürüteceksiniz. Eğer gerçekten bir şeyler hissediyorsanız bunu yürütmenizde sakınca yok. Ama içinizde bir şey yoksa ve sadece ısrar üzerine bu ilişkiyi yürütmek zorunda kalırsanız hem kendinizi hem de karşınızdakini mutsuz edersiniz.

Peki doğru insan mı?

Yazın başladığım ilişki üç ay sürdü. O bana sevdiğini söylerken arkadaşlarına 3-4 kızla çıktığını söylüyormuş. Sonuçta ayrıldık. Şimdi bana yeniden aşk mesajları atıyor. Bende ondan hoşlanıyorum ne yapmalıyım?

Karavicdanlı

Yazın sizi etkileyen, yüreğinizi hoplatan, heyecandan ellerinizin terlemesine neden olan kişi acaba sizin için doğru insan mı? Onunla başladığınız ilişkiyi gerçekten tatil sonrası sürdürebilecek misiniz? Bu soruların yanıtını bulabilmek için oturup düşünebilmek gerekiyor. Tatil ortamıyla, çalışma yada okul ortamı farklıdır. Tatilde hiçbir kaygı duymadan ya da onun kişiliğini sorgulamadan geçen günler bitince gerçekler ortaya çıkmaya başlar. O bir yalancı olabilir. Sahtekar olabilir. Hoşlansanız bile bu tür bir insanla ilişkinizi nasıl sürdürebilirsiniz ki? Ama yine de karar sizin. '' Ben her şeye razıyım'' diyorsanız, size kimsenin bir şey söyleme hakkı yoktur.

Unutmak için

Yaz tatilinde birini sevdim. 4 ay çıktık daha sonra beni aramadı başkasıyla beraber oldum. Bana onu unutturdu. Şimdi ne olduysa o da eski sevgilisini unutamadığını söylüyor. Önceden öyle demiyordu. Ben onu seviyorum ama acı çekiyorum.

Baldız

Bir yaz aşkını unutabilmek için yapılabilecek en kötü şey başkasına sarılmaktır. Bu durumda acınız azalmayacağı gibi bu mektupta da görüldüğü gibi daha büyük acılarla karşılaşma olanağınız çok büyüktür. Aşkta her zaman çivi çiviyi sökmez. Yaz aşkını unutmak zorunda değilsiniz. Elbette güzel yanlarıyla yüreğinizde her zaman yaşayacaktır. Ama normal yaşamınıza devam etmelisiniz. Yaz aşkınız kötü bittiyse bir süre ilişkiden uzak durun. Ancak kendinizi bir başka ilişkiye hazır hissettiğinizde başlayın. Tatil güzel şey. Aşk da öyle. Yaşayabileceğiniz kadar yaşayın ama asla abartmayın.

alıntıdır

aLeMDaR
04-27-2006, 09:47 PM
Gözleriniz o mükemmel insanın gözleriyle buluştuğunda kanınızın tutuştuğunu vücudunuzdaki adrenalinin yükseldiğini hissedersiniz. Ve sıra işin en zor kısmına, ilk adımı atmaya gelir. İşte bunu kolaylaştıracak formüller.

Alışveriş yaptığım markette bir kız vardı.
Ben içeriye girdiğimde hep benimle ilgilenirdi.
Ama ben o ilgiye cevap vermeyip kaçtım,
başka marketten alış veriş yaptım. Daha böyle
çok fırsat kaçırdım.
Polat

Onu iki yıl önce iş yerime bilgisayar
tamir etmeye geldiğinde tanıdım.
Oda bana kayıtsız değildi. Ama bir türlü
bana açılamadı. Bende reddedilmek
korkusuyla onunla konuşmaya cesaret
edemedim.
Senem

Kendimden on üç yaş büyük birine aşığım.
Onu görünce elim ayağım birbirine karışıyor.
Benim bu halimi herkes anladı, bir o anlamıyor.
Deli Divane

Biz sürekli iki kız iki erkek arkadaş dolaşıyoruz.
Ben gruptaki bir gençten çok hoşlanıyorum.
Git gide ona daha çok bağlanıyorum.
Aşkım tek taraflı mı onu da bilemiyorum.
Bvlgari

Mahallede bir gençle 7 yıldır bakışıyoruz.
Beni görünce eli ayağına dolaşıyor ve kaçıyor.
Bakışlarından ve davranışlarından beni
sevdiğini anlıyorum. Ama bana niye
açılmadığını anlamıyorum.
İlk adımı ondan bekliyorum.
İlayda

Bunlar, aşkın elektriğini yaşayıp ilk adımı atamayanlara sadece birkaç örnek. Evli ya da bekar, 15 yada 45 yaşında olun, hiç fark etmez. Onu gördüğünüz anda gözünüzün önünde kelebekler uçuşur. Elleriniz karıncalanır, mideniz kasılır. Aşkın o ilk elektriği sizi çarpar ve ne olduğunu tanımlayamadığınız bu his sizi tuhaf bir şekilde mutlu eder. Peki ilk kez gördüğünüz, hiç tanımadığınız ve hakkında hiçbir şey bilmediğiniz bir insan sizi nasıl bu kadar etkileyebilir?

Yabancının Çekiciliği

Bir elektrik aniden ve tamamen görsel acıdan beğenmeye bağlı çekimin sonucu oluşur. Düşünsenize... hiç beklemediğiniz bir ortamda, ilk bakışta çok güzel ya da yakışıklı, seksi ve çekici bulduğunuz biriyle bakışlarınız kilitlendi peki ama o nasıl bir insan? Neleri sever, nasıl yaşar, nasıl bir karaktere sahip?

Aslında bütün bu sorunların tek ve çok basit bir yanıtı var. Onu çekici kılan şey zaten tanımıyor olmanız. Cazibesi yabancı oluşundan kaynaklanıyor. Peki şimdi ne yapacaksınız? Böyle bir bakışma sonsuza dek dürmeyeceğine göre bir şeyler yapmanız gerekiyor. Önünüzde iki seçenek var. Ya tanışmaya yönelik bir adım atacaksınız, ya da bakışlarınızı kaçırıp bundan önceki yaşantınıza devam edeceksiniz.


Bu İşin Riski de var

Onunla tanışıp yakınlaşmaya başladıktan sonra ilk andaki mutluluğunuzun devam etmesi olasılığı var. Ancak büyük bir hayal kırıklığına da uğrayabilirsiniz. Bu yabancı tanıştıktan kısa süre sonra sıradan, sıkıcı bir insana dönüşebilir. Ağzını açıp konuşmaya başladığında sizde yanından kaçma isteği uyandırabilir. Bu son derece normaldir. Çünkü bir insanı sadece dış görünüşü ile değerlendirmek konuşmalarını fikirler ve karakter yapısı da işin sadece değerlendirmekle konuşmaları, fikirleri ve karakter yapısını da işin içine katarak değerlendirmek arasında büyük fark var. Herkes kendisini başkalarını en iyi özelliklerini ön plana çıkararak tanıtmayı çalışır.

Asla Çekingen Davranmayın

Diyelim ki tanışmaya karar verdiniz. Öncelikle çekingen davranmayın. Tek yapmanız gereken her uygar insan gibi onun yanına gidip merhaba diyip adınızı söylemek.

Tanıştıktan sonra rahat ve neşeli olmaya gayret etmelisiniz. Çünkü bu tavrınız onu etkileyecektir. Tanışma faslının ardından sohbete devam ettirmekte zorlanıyorsanız, içinde bulunduğunuz mekanı kullanın. O mekan hakkında konuşun. Bir süre sonra laf lafı açacak ve siz kendinizi koyu bir sohbetin içinde bulacaksınız.

İlişkiye Dönüşmesi

Konuşmalarınız sonucu onun dış görünüşü kadar mükemmel bir insan olduğuna karar verdiniz. Eğer aranızdaki çekimin aynen o ilk andaki gibi devam ettiğinde ve birbirinizi tekrar görmek istediğinize karar verirseniz, aranızdaki bu ilişki başlamış demektir.

Böyle bir ilişkinin ne kadar süreceğini ve sizi ne kadar tatmin edeceğini baştan bilemezsiniz. Çünkü onu bu ilişki sürecinde tanıyacaksınız. Tanıdıkça onunla olup olmamayı siz karar vereceksiniz.

Peki ya Tanışmazsanız ?

O bakışma anı bitip karar aşaması geldiğinde şüphelerinizi bir kenara atıp onunla tanışmazsanız onun kim olduğunu asla öğrenemeyeceksiniz. Belki de güzel bir ilişki yaşama fırsatını baştan tepeceksiniz. Unutmayın, en büyük risk riske girmemektir.


Alıntıdır

aLeMDaR
04-27-2006, 09:48 PM
Her insanın doğasında var kıskançlık. Ancak fazlası hem kendimize hem de sevgilinize zararlı. Peki bu duyguyu nasıl kontrol altına almalı? İşte size kıskançlığı tatlı bir duyguya dönüştürecek formüller

Kadın yada erkek fark etmez,aşkın en doğal ve belkide en tehlikeli duygusudur kıskançlık.Sevdiğiniz kişinin ilgisini başkasına yöneldiğini gördüğünüzde ister istemez bu duyguya kaptırırsınız kendinizi.Elbette,küçük kıskançlıklar aşka hoş tadlar katar.Ama işi biraz abartırsınız ve kıskançlığın esiri olursanız hiç de hoş olmayan olaylar yaşarsınız.

Neden kaynaklanıyor?

Aşırı kıskanç insanlara şöyle bir bakın.Bunların çoğu hiçbir konuda kendine güvenemeyen insanlardır.Başkalarının kendilerinden üstün olabileceği fikri onları deli eder .Sevgilisinin kendinden üstün birisine kapılabileceği duygusuyla çıldırırlar.Sonuç olarakta çeşitli baskılarla onun başkalarıyla iletişimini engelleyip dünyasındaki tek insan olmanın planlarını yaparlar.Akılları sıra sevgilileri kimseyi görmezse yada kimseyle konuşmazsa sonsuza dek kendileriyle olacaktır.Bir de çevrenin yada içinde bulunduğu toplumun baskısıyla kıskanç davrananlar vardır.Ancak ben aşkın hiçbir şekilde sınır ve kural tanımadığını savunduğum için 'cesaretsiz ve zayıf' olarak nitelendirdiğim bu insanları ciddiye almıyorum.

Nelere mal olur?

Şimdi sevgilinize nasıl aşık olduğunuzu ,onun en çok hangi davranışlarını sevdiğinizi bir kez daha düşünün.Diyelim ki onu kalabalık bir ortamda,onlarca kişiyla sohbet ederken tanıdınız.Ve sosyalliği,ataklığı,cana yakınlığı ilginizi çekti.Ama birlikte olmaya başladıktan sonra onun aynı tavırlar içinde olması sizi rahatsız ediyor .Çünkü onu kıskanıyorsunuz ve değişmesini istiyorsunuz .O da yine sizi çok sevdiğinden değişmeyi kabul ediyor .İşte en büyük hata ...Bir süre sonra göreceksiniz ki o sosyal,o atak o cana yakın insan gitmiş ,yerine sizin sözünüzden çıkmayan yada öyle görünen biri gelmiş.Baskı sonucu meydana gelen bu değişim bir süre sonra her iki taraf içinde çekilmez hale gelecektir.Çünkü değiştiren kişi "Sen eskiden böyle değildin" deyip yakınmaya başlayacak,değişen kişiye eski günlerin özlemini duyacaktır.Ve kaçınılmaz sonuç olan ayrılıkçok geçmeden kapıyı çalacaktır.Oysa aşkta baş koşul karşınızdaki kişiyi olduğu gibi kabullenmektir.Her haliyle,her hareketiyle ve her düşüncesiyle...Unutmatınki değişim sadece iyiye doğru olduğunda değişimdir.

Nasıl engellenecek?

Öncelikle kendinize her konuda güvenmeniz gerekiyor.Unutmayın ki,siz sevgiliniz tarafından seçilmiş bir insansınız.Sadece bu bile başkalarından farklı olduğunuzu ortaya koyar. Üstelik o sizi kırasınız yada baskı kurasanız diye seçmedi. Ama yine de içimizde ki kıskançlık duygusunu bir türlü engelleyemiyorsunuz, bunu hafifletmnekten başka çareniz yok. Örneğin o çok sevdiği dekolte bluzü giymesini istemiyorsunuz. Bunu ona kesinlikle bu bluzu giyemezsin sözleriyle değil de bu bluz sana hiç yakışmıyor diyerek belli edin. Ama onunda karşılığında boğazına kadar kapalı siyah bir kazak giymesini beklemeyin.

Siz de katılın

Diyelim ki onun görüşlerini istemediğiniz bir arkadaşı ya da arkadaş grubu var. Onlarla buluşacaksınız siz de gidin. Kendinizi tanıştırın onun sevgiliniz olduğunu belli edin. Aynı şekilde katılmak istediği toplantılarda bulunun. Böylece o ortamlarda ne yaptığını kimle konuştuğunu görebilirsiniz. Aklınızda her hangi bir kuşku kalmayacağı gibi de kendinizi rahat hissedeceksiniz.

Ya Güvenilmezlik

Peki ya kıskanan değil de kıskanılan tarafsınız? Elbette kıskançlık duygusunun yok edilmesinde kıskanılan tarafın da çabası gerekiyor. Kıskançlığından yakındığınız sevgilinizi deiştirmek biraz da sizin elinizde. Öncelikle aşkta kararlı olmanız, ona sevdiğinizi hissetirmeniz, sevdiğinizinde size güvenmesini sağlayacaktır. Bunun en iyi yolu sevgi sözcüklerini bolca kullanmaktan geçer. Her fırsatta, her ortamda onu ne kadar çok sevdiğinizi, onunla ne kadar mutlu oldğunuzu söyleyin

Aşkı Kaybetmemek İçin

Kıskançlığı aşkı süsleyecek kadar yaşayın daha fazlası mutsuzluğun ilk adımı olacaktır. Kıskançlığınız önce sevgilinizi, sonra da sizi mutlu edecektir. Unutmayın, aşk hayatı zehir etmek için yaşanmaz. Şimdi sevgilinize sarılın ve onu sevdiğinizi bir kez daha söyleyin ve bugünden itibaren daha sağlıklı bir ilişki için de kıskançlığın sizi esir almasına izin vermeyin.

aLeMDaR
04-27-2006, 09:51 PM
İlişkiler biter ve terk edilirsiniz bu dünyanın sonu değil. Hayat devam ediyor. Üstelik yalnız olmanın bir sürü avantajı var. İşte size silkinip kendinize gelmeniz için birkaç ipucu...

Aylarınızı hatta yıllarınızı harcadığınız sevgiliniz sizi terk edip gitti. Şimdi aşkın acı çağı başladı. Peki bu acıyı nereye kadar yaşayacaksınız? Hayatınızın bundan sonraki bölümünü sadece onu düşünerek geri dönmesi için dua ederek geçirmek istiyorsanız buyurun yapın. Yok eğer hayatın insana her zaman seçenekler sunduğuna inanıyorsanız o zaman gözlerinizdeki yaşı silip bir an önce yaşama dönmelisiniz.

Kabullenin Artık

İlk yapmanız gereken şey, giden sevgilinin asla geri dönmeyeceğini kabul etmek ve yaşamınızı buna göre yönlendirmek. Bu fikri bir kez kabullendiniz mi yolun yarısını geçmişsiniz demektir. Ama sizi bu fikirden uzaklaştıracak her şeyi bertaraf etmelisiniz. Önce , onunla birlikte çektirdiğiniz fotoğrafları da yırtın atın ya da kıyamıyorsanız öyle bir yere saklayın ki siz bile bulamayasınız.

Sadece fotoğraflar değil tabii verdiği hediyelerde her gördüğünüzde size onu hatırlatacaktır. O hediyeleri bir kenara kaldırın. Onunla gittiğiniz yerlere gitmemeniz gerekiyor. Bir zamanlar birlikte hoş anlar geçirdiğiniz o mekanlar sizi eğlendireceği yerde üzer. Yani onu hatırlatacak her şeyden uzak durmalısınız. Böylece yeni hayatınıza ilk adımları attığınız günlerde cesaretinizin silinmesini engellersiniz.

Yalnızlığın Keyfi

Artık yalnızsınız dilediğiniz her şeyi kimseye hesap vermeden yapma özgürlüğünüz var. Bu ne büyük bir şans düşünsenize... Dilediğiniz filmi görebilirsiniz. Canınız istediği zaman istediğiniz yere gide bilirsimiz. Örneğin sabah kahvaltıyı küçük bir çay bahçesinde yaparken gazete ve dergilerinizi ' bırak artık o gazetesi benimle ilgilen' diyen biri olmadan rahatlıkla okuyabilirsiniz. Uzun yürüyüşlere çıkar, yarım bıraktığımız spor faaliyetlerinizi sürdürebilirsiniz. Sevgilinizin hoşlandığı ama sizin yapmaktan çok zevk alıp da yapmaktan vazgeçtiğiniz her şeyi yeniden hayatınıza yerleştirme imkanınız var artık.


Yeni Arkadaşlar

Sevgiliz varken ihmal ettiğiniz eski arkadaşlarınız size bir telefon kadar yakın. Onlarla buluşmanızı engelleyecek hiçbir şey kalmadı. Ama dikkat etmeniz gereken bir nokta var. Arkadaşlarınızla eski sevgilinizi ya da ilişkinizin bitme nedenlerini hiç konuşmayın. Bu, tekrar başa dönmekten başka hiçbir işe yaramaz. Onlarla günü keyifli geçirecek aktiviteler de bulunun. Oyunlar oynayın, gitmediğiniz yerlere gidin kısacası gününüzü gün edin.

Artık yalnız olduğunuza göre yeni insanlar tanımak, yeni arkadaşlar edinmek için engel yok. Yeni bir insan hayatınızda yepyeni bir ufuk açabilir. Ama bir hataya düşmemeniz gerekiyor. Her yeni tanıştığınız kişi sizi yalnızlıktan kurtaracak potansiyel sevgili adayı olarak görmeyin. Böyle bir durumda hayal kırıklığına uğrama şansınız büyüktür. Yeni bir aşka hazır değilsiniz daha. Bu yüzden bırakın bu yeni insanlar sizin arkadaşınız olsun. Zaman içinde aranızdaki elektriklenme onunla bir aşk yaşayıp yaşamayacağınızı gösterecektir. Ama daha baştan ' Aşık olmalıyım diye ' diye bir fikre kapılırsanız. O elektriği yakalayamadığınızda hep aynı şey olur. Keşke eski sevgilim dönse demeye başlarsınız.

Öç almaya Kalkmayın

Sevgiliniz terk etti diye kızgınsınız. Ağladınız, bağırdınız çağırdığınız ama yatışmadınız. Aklınızda çok tehlikeli bir düşünce var: Öç almak. Onun en yakın arkadaşlarınızdan birini gözünüze kestiriyorsunuz. Sonra da baştan çıkartmak için bütün kozlarınızı kullanıyorsunuz. Başarıyorsunuz da... Peki sonra? Her açıdan zararlı çıkacak olan sizsiniz. Birincisi döneceği varsa da artık onun kankasının sevgilisi olduğunuz için dönemeyecektir. İkincisi sizi gerçekten sevmediği için terk ettiyse umurun da bile olmayacaktır. Ve siz hiç hazır olmadığınız halde zorla bir ilişki sürdürmeye çalışacaksınız. Üçüncüsü, bir insanı sırf egolarınızı tatmin etmek için kullanmış olacaksınız. İyisi mi böyle bir şeye kalkışmayın.

Peki Ya Dönerse

Siz yeni bir yaşam kurmaya çalışırken var sayalım ki döndü. Böyle bir durumda tercih tamamen sizin. Bunu yaşamın size hazırladığı bir sürpriz olarak alıp onunla ilişkinizi kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Yok yeni hayatınızda ona yer yoksa bunu da yüzüne açık açık söyleyebilirsiniz.




Alıntıdır

aLeMDaR
04-27-2006, 09:52 PM
Birine hiç vazgeçilmezimsin dediniz mi? Ya da her şeyden vazgeçerim ama senden asla? Henüz demediyseniz çok şey kaybediyorsunuz demektir.

İnsanın içine işleyen bir ayaza ev sahipliği yapan kış baharında seni düşündüğümde içime yayılan sıcaklığın, dışarıdaki iki metre karı bile eritebileceğini düşünüyorsam...

Uykudan yüzümde mutlu bir gülümseme ile kalkıp benimle birlikte uyanan güne senin adını veriyorsam...

Evimin bütün duvarlarında senin yüzünü görüp,bana baktığını hissediyorsam...

Ve bu beni her gün hep aynı şekilde heyecanlandırıyorsa...

İçtiğim çayın şekeri ,sigaramın dumanı,kahvaltımın her lokması sen oluyorsan....

Sokakta bana bakan her insan,yüzümdeki tarifsiz sevinci görüp hayrete düşüyorsa....

Sevdiğin şarkıyı defalarca başa alıp bıkmadan defalarca dinleyebiliyorsam...

Yüzlerce kişinin arasında bile kadehimi yalnızca senin şerefime kaldırıyorsam...

Başımı döndüren şeyin aslında içki değil, sana olan aşkım olduğunu biliyorsam...

Yorucu bir günün sonunda ufacık bir sözünle, bir gülüşünle uzun bir tatilden dönmüş gibi enerji doluyorsam...

Gün boyu saatleri dakikakaları sayıp 'Neden geçmiyor bunlar' diye hayıflanıyorsam...

Ve hep seninle buluşacağımı anı bekliyorsam kitap okurken seni düşünmekten kendimi alamayıp aynı satırı defalarca tekrar ediyorsam...

Sonra sana bunu anlattığımda birlikte ne kadar güleceğimizi düşünüp keyifleniyorsam...

Seninle ilgili planlar yapıyorsam....

Sadece varsayımlara dayalı olsa bile o planları mükemmelleştirmek için her ayrıntıda dakikalarca düşünüyorsam...

İzlediğim filmdeki baş rol oyuncularını yerine kendimizi koyup '' Biz olsaydık böyle yapardık'' diyorsam...

Yüzyıllardır sevgililerin kullandıkları klasik sözcüklerin benim duygularımı anlatmaya yetmediğine fark diyorsam ...

Yine de bunları söylemekten hiç ama hiç bıkmıyorsam...

Aşkımın coşkusunu sana yansıttığımda seninde bana aynı coşkuyla karşılık vereceğini biliyorsam...
Kahkahanın en güzelini seninle atacağımı, yemeğin en güzelini seninle yiyeceğimi, içkininen keyiflisini seninle içeceğimi düşünüyorsam...

' Hayatın en anlamlı şeyi ne ' diye sorduklarında tereddüt bile etmeden senin adını verebiliyorsam...

Sen benim için vazgeçilmez olmuşsun demektir.

paşahan
04-28-2006, 11:51 AM
ACIYLA ERİR YÜZÜNE AŞIK ÇOCUK
Ne zaman yüzüne baksam
yalnızlığın o mutlu gerilimi

O öksüz göl hızla derinleşir
biliyorum,acılarım hiç bitmeyecek,bu öyle bir
yeşil

Ne zaman gözlerinin içine baksam,biliyorum
ikimizi de aşar,o kapının ardındaki masal
bense yüreğimin bu hallerinden korkar,kalırım
bir hız trenine bindirilmiş küçük bir çocuk gibi
geçip giden yüzlerine bakar kalırım

Ömrün kısalığı çarpar camlara
ateş hızla yayılır içerilere

Akşam olur,evler dolar boşalır
acıyla erir,yüzüne aşık çocuk

Ne zaman gözlerinin içine baksam,bliyorum
İkimizi de aşar,o kapının ardındaki masal

AŞKTA YARIN YOKTUR SEVGİLİAşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili.
O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır.
Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar.
Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
anneler ve korkular yoktur.
Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili.
İnsan bir başka ışığa teslim olur...
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil,
içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir.
Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur.
Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.

Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın
hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de...
Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının
çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir
sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...

Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili,
kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı
hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye.
Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda,
gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri,
o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim.
Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...

Aşk çok eski bir şeydir sevgili.
Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer.
Sevdiğimiz insanların çocuklukları da...
Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer.
Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider,
hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...

İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır.
Kimselere veremez sevgisini, kimselere kendini anlatamaz, evlere kapanır...
Bazen denizler, kıyılar çeker insanı.
İnsan bu kapılmayı anlayamaz, oysa çok eski bir yerde
yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu.
Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara...
Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi...

İşte şimdi biz de sevgili, ya olmadık zamanlarda
umutsuzluğa kapılıp, soluğu evlerde alacağız, ya da denizler,
kıyılar çekecek bizi. Nasıl biz başkalarının
korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak, yenilgimizi, umutsuzluğumuzu...

Birazdan sabah olacak...
Para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
anneler ve korkular başlayacak...
Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve
hiç olmamıştır sevgili. Birbirimizi kandırmayalım...

Hadi güne hazırlan. Yaşadıklarımızı unutmaya çalış.
Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü, sırlarını,
cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel, o yaban ağrısını geri
alacak. Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek...

Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak...

Aşkta yarın yoktur sevgili...


DAHA FAZLA YABANCI "ÖLMEK" İSTEMİYORUM SANA
İyilikten, saflıktan ulaşamadım kendime burada� Burası durmadan hızlanan bir kent. Burada sonsuz arzu çarpışır. Sonsuz acı� Sonsuz hırs�
En başlarda ne istedim tam bilmiyorum. Ama öyle açık ve duruydu ki gördüğüm herşey, nereye ve kime baksam beni kendisine inandırıyordu. Henüz içimde bir başkası yoktu. İçimde benden ayrı, bana karşı bir ses yoktu. Gidemediğim yerleri mutlu özlerdim, çünkü gitmesem bile bilirdim ki oraları da benden bir parçaydı.
Çok az ve usulca konuşulurdu.
Çünkü sessizlik vardı ve ve bu sessizlikte en küçük sesler bile çabucak yayılırdı heryere. Sessizlik kutsaldı, çünkü bütün sesleri o saklardı koynunda.
Evlerin önünde küçük bahçeler vardı. Geceleri ışıl ışıl yanan küçük düş ağaçları vardı. Herşey bizim için yaratılmıştı sanki, göründüğü gibi olan ruhumuza göre. Geceler gündüzlere usulca sokulurdu. Yavaştı herşey. Çok yavaş�
Kutsal ve sonsuz bir aynaydı gökyüzü. Kendisine içtenlikle ve sabırla bakanların ismini sayıklardı�
O zaman da vardı kötülük ve şiddet� O zaman da vardı yalan ve sevgisizlik� Ama yavaş dönerdi dünya. Garip, kutsal bir sessizlik vardı heryerde. Utanırdı kötüler yaptıklarından. Pişmanlık duyulurdu her yalandan sonra. Sanki mecbur kalındığı için sevgisizdi insanlar.
Top oynardık mezarlıklarda. Ölüler dünyanın en sevecen insanlarıydılar. Hayatı onlar sevdirirdi bize. Aynı güneşin altına uzanırdık birlikte.
O zaman bir tek kalbim vardı benim. Gözlerim bana aitti nereye gitsem. İçimde kendi sesimden başka hiçbir ses yoktu.
Hayatın o dinmeyen ağrısıyla hatırlardım kendimi. Susar dinlerdim. O ağrıyı incitmemeye çalışırdım. Kaçmazdım ondan. Bilirdim ki istesem de kaçamam ondan. Güneşin doğuşu ya da batışına nasıl saygı duyuyorsam ona da öyle derin bir saygı duyardım�
Toprak, içimde sakladığım halde ulaşamadığım sevgiliydi� Kendimle değil, toprağın sırrıyla yarışırdım. Kendimden değil, toprağın sırrından ürkerdim� Bu ürküntüyle barışmak için sık sık toprağa yüz sürerdim. Koklardım onu. Çıplak bir hazla yürürdüm üzerinde. Kalbimin üzerinde yürür gibi�
Sonra sular geliyor aklıma. Aktıkça yüzün gibi aydınlanan sular. İlk orada hatırlıyorum seni. İçimde henüz başka bir ses yokken. Kalbim ve gözlerim sadece bana aitken�
O suların peşinde, hayatımın peşinde, yüzünün peşinde�
İlk orada akıp giden sularda seninle kendimi gördüm. En çok sende sevdim kendimi. Akıp giden sularda. İlk kez sende gördüm özlemlerimi� Akıp giden kalbimi� O parçalanmış ve sadece sana ait benliğimi ilk kez sende gördüm�
O yavaşça dönen dünyayı, bütün sesleri içinde saklayan o kutsal sessizliği� Kendisine sabırla ve içtenlikle bakanın adını sayıklayan o sonsuz gökyüzünü� Gökyüzünün el verdiği o küçük düş bahçelerini�
Toprakla sular arasındaydı kalbim. Bu yakınlıkta ne varsa, bu sır nereye varacaksa görmek isterdim. Çünkü öyle inanırdım ki kendime, nereye baksam seni görürdüm. Toprakla sular arasında giderek aydınlanan yüzünü.
Dalgaların aydınlığı vururdu terkedilmiş evlere. Bir kapı açılır, içeri üşümüş bir ışık girerdi. Dışarıda bir sonsuzluk kimsesiz yanardı. Bir ceset vururdu sahile, ömrüm olurdu yorgun ve ıslak saçları� Sen olurdun yüzünü saklayan herkes� Sonra� Sonra biterdi toprak� Akmaz olurdu sular. Kirlenirdi o kutsal sessizlik� Düş ağaçları kesilirdi� Seni bekleyecek yer bırakmazlardı bana� Sürüklerdi beni peşinden hızlanan dünya, bu durmadan hızlanan kent� Sürüklerdi beni kalbimden ayrılan ikinci kalp, sürüklerdi beni gözümden ayrılan ikinci göz� Ruhumdan ayrılan öbür ruh, sürüklerdi beni�
Artık bu kent o kent değil, bu kalp o kalp değil, bu gözler o gözler değil� Seni sevdiğine inandığım o insan bu insan değil�
Burada gidilecek hiçbir yer yok. İnsan en fazla o öbür, o yalancı kalbine çarpıyor� Burada insan en fazla o sahte gözünü hissediyor içi acıyarak� Ne kadar sevse de dünyanın bütün sevgisizliğini üzerine alıyor burada insan� Hep başkalarının sahte yasını tutuyor�
Burada her sabah, her akşam insan yeniden, hep yeniden başlıyor hayatına. Sanki hiç yaşanmamış gibi, hiç gidilmemiş gibi, hiç ders alınmamış gibi� Burada insanın yalan yüzü değil, o en derinde sakladığı kalbi kararıyor önce�
Artık burası herhangi bir kent: Kalabalık, doyumsuz, aceleci, konuşkan, acımasız, telaşlı unutkan, intikam dolu ve hep kaybetmiş� Burada sistem, kirletilmiş arzularla içimize, beynimize sızıyor, o �kurtarılmış beyin hücrelerimize�. İşte sevgiyi, yitirdiğimiz ve özlediğimiz aşkımızı, işte en derinde yatan insanlığımızı aradığımız yer burası�
İşte seni aradığım yer burası: Herşey satılık burada, herşey ambalajlı. Sevgi, umut, ütopya, başkaldırı, inanç, ölüm, farklı hayatlar� Herşey, herşey satılık burada.. Burada herşeyin bir fiyatı var� Burası durmadan hızlanan bir kent� Aşk bile burada serbest piyasa kurallarına bağlı� Sahte bir kalple peşinden koştuğum bu dünya seni bana anlatmaz, artık biliyorum�
Burası benim önümden koşan bir kent� Burada ikinci kalbimle, ikinci gözümle, ikinci benliğimle yarışıyorum. Burada kendimle amansız kavgalıyım�
Seni sevdiğim kadar sevmedim bu hayatı, inan� Ne olur bir tek buna inan�
Çünkü sende gökyüzüm var. sende sonsuz yağmurlarım, kutsal sessizliklerim var� Sende o küçük düş ağaçlarım var� Affet bu küçük insanlığımı� Affet peşinden geldiğim bu kenti� Affet o derin doyumsuzluğumu�
Göremedim affet, sen bu kentte denizden çıkan bir cesettin. O yorgun ve ıslak saçları ömrüm olan bir ceset� Affet beni� Gidilecek başka bir yer yokmuş bu kentte� Toprakla akan su arasındaki yüzünden başka� İşte bunu öğrettin bana� O sessiz, o kutsal yüzünle bana bunu öğrettin. Bu kentte aşk olamayacağını� Beni kendine çağırdın. Akşamın o ıstıraplı eşiğine�
Son bir umutla sana sarılıyorum sevgili. Dünya nereye giderse gitsin, bir tek sen kaldın bu kentte, birtek sen kaldın içimdeki iyilik yüzünden utandırmayan beni�
Ben bu dünyadan kaçtım ve gidecek başka yerim yok�
Burası içimi kanatarak hızlanan bir kent�
Bir yanım ölü, bir yanım sen�
Sevgiliysen tanı beni, bil öyleyse�
Dediğin gibi sevgili, daha fazla yabancı ölmek istemiyorum sana�.

KİMSE KALMAMIŞTI ARTIK UZAĞIMDA
Hava güneşliydi,ama ılık bir kan gibi yağıyordu
yağmur yine de...
İki büklüm olmuştuk,başımızın üzerinde incecik,
bembeyaz ve yorgun bir tülbent vardı...
Kimdin sen,annem miydin,sevgilim mi, o an tanıştığım birimiydin,
yoksa hepsi birden mi,bilmiyordum.
Bildiğim,hava güneşliydi,iki büklüm olmuştuk,
başımızın üzerinde
bembeyaz,sevinçli bir tülbent vardı ve bize
amansızca vuruyorlardı.
Yüzünde anlamlı bir korku ve çok sevdiğim bir
koku vardı...Çünkü bize vurdukça onlar,gerçek
kokumuz çıkıyordu ortaya ve bu koku bizi birbirimize
daha çok bağlıyordu...
Hava güneşliydi,ılık bir kan gibi yağıyordu yağmur
ve amansızca vuruyorlardı bize.
Bense bu anı çok uzun yıllar öncesinden hatırlar
gibiydim.
Zaten ben bu ülkede ne yaşadıysam onu uzun
yıllar öncesinden hissetmiş gibi yaşardım.
Ne yaşadıysam çok uzak yerlerden görür gibi
yaşardım.
Bana benzemeyenlere yakında buralardan gideceğimi
kanıtlamakla geçmişti ömrüm...
Hava güneşliydi,ama ılık bir kan gibi yağıyordu
yağmur yine de...
Ve onlar vurdukça bize alışkanlıklarımız çözülüyordu
böylelikle.
Küçümsediğimiz yollar açılıyordu önümüzde.
Çiçeklerin dudaklarındaki sıcak rüya korkularımızı
dolduruyordu...
Çünkü saf hiçbir şey yoktu bu dünyada.
Kötülükler bile terkederken bir kalbi geride buruk
bir üşüme bırakıyordu.
Zulüm bile saf değildi,bize vuranlar yitirdikleri
masala vuruyorlardı aslında...Hiç bilmedikleri sırlara,hissetmekten korktukları sevgilerine...
İnsan ancak kendi cesedine bu kadar acımasız
olurdu,
ve biz onların hiç yaşamadıkları masallarda,hiç
bilmedikleri sırlarıyla ve hissetmekten korktukları
sevgileriyle birlikte ölmüş cesetleriydik
aslında...
Çünkü saf hiçbir şey yoktu bu dünyada...
Bir ara yüzüne baktım,acıya dayanamayacak gibiydin,
aşk gibiydin,saf bir güzellik gibiydin,olmayacak
birşeydin.
Sonra geçti,gülmeye başladın,bana mutluluklar,
sonsuz mutluluklar diledin,sonra gözlerimden
öptün,şükür dedin,şükür bu hayat bizim değil,
bizim değil bu dünya...Bizim değil bu sınırları kayıp
cesetlerle dolu ülke...
Bize vuranlara hiçbir borcumuz yoktu artık,
çünkü ancak zulüm altındakiler barışabilirdi
cesetleriyle.
Kimdin sen,annem mi,sevgilim mi,o an tanıştığım
biri mi,yoksa hepsi birden mi,bilmiyordum...
Önce kendimle kucaklaştım,sonra senle,çünkü
kendini hiç bulamayan,kayıp insanların eseriydi
bu ülke,bu dünya,bu sınırları kayıp cesetlerle dolu
hayat...
Dışındaydık artık cam fanusun ve başındaydık
henüz fanusun içindeyken küçümsediğimiz yolların...
Kimsem kalmamıştı artık uzağımda.
Kimsem kalmamıştı artık kendisine benzemeyenlere
birgün mutlaka buralardan çıkıp gideceğini
kanıtlamaya çalışan...
Senden başka kimsem kalmamıştı...
Çünkü zulme borçluyduk bizi birbirimize bağlayan
gerçek kokumuzu...


MELEK ÇIKMAZI
Akşamları boynundaki merhamete sığınan
aşkın ölü kuşlar,
daha sabah olmadan
seni tükettiklerini anlar anlamaz,
kirli ve acımasız bir dalgınlğga uçarlardı.

Kıstırdıgın sokağa adını vermişlerdi:
Melek çıkmazı...

Gidecek evi olmayan bulutsu bir misafirdin,
ezilen kanatlarından sunulmuştu sana tek okşayış...

Öyle sert ve öyle belrsizdi ki her şey,
ona uymayınca çoğalırdı
dünyada hazır bulduğun boşluk...

Tutunduğunda boşluk sana,
yüzünün ışığını öperdi yüzün.
Yalnızlık küçümsediğinde seni
göğün içindeki aslını görürdün.

Göğün içindeki,
senden çıkan her şeyin konakladığı o sonsuz evi...

SEN ORADASIN
Sen oradasın
Yazılmamış bir şiir gibi...
saf ve masum
bütün öfkem bu sana
başeğmem ve sonsuzca
arzulamam

ZEHİRLİ ÇİÇEK
Aşk, ölümün dudaklarından öptüğü zaman
yüreğimdeki zehirli çiçeği
usulca bıraktım dünyanın dışına...

Aşk, ölümün dudaklarından öptüğü zaman
son kez ayaklanır düşevlerimde bastırılmış yangınlarım
mahcup ve sinsi bir konuk gibi yaşlandığım düşevlerim...

Aşk, ölümün dudaklarından öptüğü zaman
cesedim sahile vurur
insanların kıskanarak topladığı cesedim...

Aşk, ölümün dudaklarından öptüğü zaman
kelimelerin hatırasını sokaklara fırlatırım...

paşahan
04-28-2006, 11:57 AM
Genç kız feci bir hastalığın pençesinde kıvranıyordu. Yaralı kalbi artık bu dünyaya
daha fazla dayanamamaya başlamıştı. Çok zengin olan ailesi tüm gazetelere,
kalp nakli için ilân vermişlerdi... Canını feda edecek birini arıyorlardı...
Genç kız ise her gün hastane odasında biraz daha solmaktaydı.

Yine yalnızdı odasında, gözü yaşlı, boynu bükük ölümü bekliyordu...
Gözlerini kapadı, bu küçük odada gözyaşı dökmekten bıkmıştı... Yine de
engel olamadı pınar gibi çağlayan gözyaşlarına. Sevdiği geldi aklına,
fakir ama onu seven sevgilisi... Her gün aynı şeyleri düşünüyor,
anıları bir film şeridi gibi gözünün önünden geçiyordu...

"Param yok ama sana verebileceğim sevgi dolu bir kalbim var" demişti
delikanlı... Genç kızda zaten başka birşey istemiyordu...Sevgiye muhtaç biri,
sevdiğinin sevgisinden başka ne isteyebilirdi ki... Ama olmamıştı işte,
dünyalar kadar olan sevgilerinin arasına, o lanet olasıca para girmeyi bilmiş,
onları ayırmıştı... İşte paranın geçmediği zamanlara gelmişlerdi...
Ne önemi vardı artık? Şu son günlerinde, sevdiği yanında olsa yeterdi...

Ayrılıklarından bu yana beş bitmeyen, çile dolu yıl geçmişti...Her günü zehir,
her günü hüsran... Ama genç kız hep sevgisini yüreğinde taşımış, kalbini
kimseyle paylaşmamıştı. Sevdiğini düşündü işte o an.. Acaba o neler yapmıştı
bu kadar sene boyunca.. Kimbilir kiminle evlenmiş, çoluk çocuğa karışmıştı...
Gözlerinden bir damla yaş daha damladı kurumuş, bitmiş ellerine. Ellerine baktı,
bir zamanlar ellerinin, elerini tuttuğunu hayal edip, her gün saatlerce ellerini
seyrederdi... En çok da saçlarının dökülmesine üzülüyordu. Çünkü sevdiği öpmüş,
koklamıştı onları. Her bir tanesi koptuğunda, kalbine bir ok daha saplanıyordu.
Kalbi yine sızlamaya başlamıştı. Belki sevdiği yanında olsa,
kalbi bu kadar yorulup, veda etmezdi yaşama... Zaten artık ölüm umrunda
değildi genç kızın. Sevdiğinden ayrı yaşamanın ölümden ne farkı vardı ki...

Tekrar o geldi aklına... Keşke keşke yanımda olsa dedi. Son bir kez elini tutsa
yeterdi. Gözlerini son bir kez öpse, rahatça ebediyen gözlerini kapatabilirdi artık...
Gözleri pınar gibi çağlamaya başladı. Sevdiğini son bir kez göremeden ölmek
istemiyordu.. Ufak da olsa ondan bi hatırasını almadan bu dünyadan göçmek
istemiyordu... Sevdiği, kimbilir kiminle beraberdi? Kendi, sevgi dolu kalbini kimseyle
paylaşmayı düşünmemişti bile ama acaba o paylaşmış mıydı? Onun sevgisini
silmiş atmış mıydı acaba kalbinden? İçi birden nefretle doldu. Üstüne büyük bir
ağırlık çöktü. Onu düşündükçe her dakikasının zehir olması artık çok daha
ağır geliyordu genç kıza... Ölmek istedi, artık yaşamak istemiyordu bu dünyada...
Ama sevdiğinden bir hatıra almadan ölmeyeceğine and içmişti.

Tekrar gözlerini açtı. Kimbilir belki de sevdiği onu unutmuştu.. Bu düşünceler
içinde daldı... Birden babası girdi odaya, kızına kalp nakli için bir gönüllü
bulduklarını müjdeleyecekti. Fakat genç kız çoktan uykuya dalmıştı...
Bir meleği andıran masum yüzü, sevdiğinin özleminden sırılsıklamdı...

O gece biri gözlerini dünyaya kapadı, genç kız ameliyata alındı. Tekleyen ve
görevini yerine getirmeyen kalbi değiştirilmişti. Bir hafta sonra tekrar gözlerini
açtı dünyaya genç kız. Ama dünya daha farklı geldi ona. Sanki bir şeyler eksikti...

Aradan aylar geçmiş genç kız artık iyice iyileşmişti. Ama içindeki burukluğu bir
türlü atamıyordu. Sevdiği aklına gelince kalbi eskisinden daha çok sızlıyordu...
Bir kere, bir kere görebilsem diye mırıldandı... Kalbi yine sızlamaya başlamıştı.
Yeni kalbi onu iyileştirmişti ama nedense her gece aniden hızlanıyor, onu
uykusundan uyandırıyor ve sanki yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlıyordu...
Genç kız bir anlam veremediği bu durumu doktora anlatmıştı ama
ameliyatı kolay değildi, bir aya kalmadan geçer demişti doktor.

Aylar geçmişti ama hâlâ aynıydı durum. Çiçeklerinin yanına gitti. Her gün
onlarla saatlerce dertleşiyor, zaman zaman ağlıyordu onlara.. En çok kan
kırmızısı gülünü seviyordu. Çünkü kırmızı gülün onun için yeri apayrı idi.
O da genç kızla beraber gülüyor, onunla beraber ağlıyordu. Onu sevdiği gibi
görüyordu genç kız. Ve gülünü sevdiğini ilk gördüğünde ona hediye edeceğine
dair yemin etmişti. Başka türlü paylaşamazdı gülünü kimseyle...

Kapı çaldı aniden. Kapıyı açtı ama kimse yoktu. Gözü yerdeki beyaz zarfa ilişti.
Yavaşça eğilip zarfı yerden aldı. Birden kalbi deli gibi atmaya başladı. Ne
olduğunu anlayamıyordu. Zarfın üzerinde ne bir isim, ne bir adres vardı.
Zarfı açtı, içinden beyaz bir kağıda yazılmış bir mektup çıktı. Kalbi daha hızlı
atmaya başladı. Onun kokusu vardı kağıtta. Evet, onun kokusu vardı.
Yıllar yılı özlemini çektiği, yanında olabilmek için canını bile verebileceği
sevdiğinin kokusu vardı mektupta... Başı dönmeye başladı. Koltuğuna geçip
oturdu yavaşça... Kağıdı açtı ve elleri titreyerek okumaya başladı.

"Sevgilim, senden ayrıldıktan sonra, bir kalbe iki sevginin sığmayacağını
bildiğimden dolayı, ne bir kimseyi sevebildim, nede kimseye bakabildim... Her
günüm diğerinden daha zor geçti, çünkü her gün özlemin daha da artıyordu...

Sana kitapları dolduracak kadar şiirler yazdım. Her biri diğerinden daha da
hüzünlüydü. Yazdım, okudum, ağladım... Her gün yazdım, her gün okudum, senelerce
ağladım... Her gece seni düşündüm sabahlara kadar, her gece senin yanında
olmayı istedim. Ve her gece sensizliğe lanet ettim, uykuları haram ettim kendime,
sensiz olmanın acısını gözlerimden çıkardım... Ve bir gün her şeyi değiştirecek
bir fırsat çıktı önüme. Bunu fırsatı değerlendirmeyip, kendime haksızlık edemezdim.
Ve değerlendirdim... Senden çok uzaklara gittim, belki seni unuturum diye...
Ama tam tersi oldu. Seni daha çok özlüyorum artık...

Senden çok uzaklardayım belki ama yine de seni görmek için uzaklardan
gelebiliyorum. Hem de her gece...Seni seviyor, seyrediyor ve eğilip sen uyurken
yanağına bir öpücük konduruyorum.. Bazen gözlerini açıp bakıyorsun, geldiğimi
bildiğini sanıyorum ama yine o tatlı uykuna geri dönüyorsun. Yarın birbirimizi
sevmemizin altıncı senesi... Hep ben geldim şimdiye kadar senin yanına, yarın da
sen gel olur mu sevgilim.. Ha, unutmadan, sana hep sözünü ettiğim, kalbime iyi bak
olur mu? Çünkü göz yaşlarımla, adını yazdım ona... Seni senden bile çok seven bir
sevgi var kalbinin içinde unutma. Kırmızı gülü de unutma olur mu?
Seni Seviyorum, Yanıma Gelinceye Kadar da Seveceğim...


SEVGİLİN

CaKaLBoT
04-29-2006, 10:13 PM
İnsan ömrü bir kitap misali değil midir?
Kimininki bir satırlık, kimininki bin sayfalıktır
Tek ortak noktaları bir gün biteceğidir...
Ben hüzün dolu bir kitabım

Benim acılarım sayfa, göz yaşlarımsa mürekkep oldu
Anlattılar birer birer, ama konu hep aynıydı
Hayat akışım bir çizgiydi, çizginin adı ise "hüzün"
Ben hüzün dolu bir kitabım

Senaryo baştan belliymiş, acılar benim kaderimmiş
Mutluluğu yakalamaya uğraşırken, tebessüm etmek bile
Yasakmış
İstesem de istemesem de oynamaya mecburum
Ben hüzün dolu bir kitabım

Aşk'tır karanlıkta insanı aydınlatan
O'dur insanın ruhunu, beynini güzelleştiren
Ben mahrum kaldım aşka, hala karanlıktayım
Ben hüzün dolu bir kitabım

CaKaLBoT
04-29-2006, 10:13 PM
Bu sabah mutluluğa aç pencereni
Bir güzel arın dünkü kederinden
Bahar geldi bahar geldi güneşin doğduğu yerden
Çocuğum uzat ellerini

Şu güzelim bulut gözlü buzağıyı
Duy böyle koşturan sevinci
Dinle nasıl telaş telaş çarpıyor
Toprak ananın kalbi

Şöyle yanıbaşıma çimenlere uzan
Kulak ver gümbürtüsüne dünyanın
Baharın gençliğin ve aşkın
Türküsünü söyliyelim bir ağızdan

CaKaLBoT
04-29-2006, 10:15 PM
Bir cennettir bu dünya sevmesini bilene
Gerçek olur her rüya görmesini bilene



Gel seninle sevgilim mutluluğa gidelim
Şu üç günlük dünyada sevelim sevilelim



Dikenler bir gül olur ateşler bir kül olur
Dağlar bile yol olur gelmesini bilene


Ahmet Selçuk İlkan

CaKaLBoT
04-29-2006, 10:18 PM
http://img218.imageshack.us/img218/1655/siir07ani8dw.gif (http://imageshack.us)


Gecenin sesini duyarım..
Hüznümün sessizliğinde.
Ruhumun ağladığını bilirim...
Hasretimin pençesinde...

Yağmurdan ıslanır özlemim...
Issız kalırım gecelerde.
Bulutların ağladığını bilirim...
Benim için inceden inceye.

CaKaLBoT
04-29-2006, 10:19 PM
Giderken yağmur vuruyordu camlara
Yağmurun sesine karışmıştı ayak seslerin
Çaresizliği ve umutsuzluğu yaşayan biri kalmıştı geride
Ve ben, ve sen, ve sevgi ya aşkımız?
Bitmişti... Hepsi bitmişti...
Geride ise küllenmeye başlayan bir aşkta
Hala bir rüzgar bekleyen
Bir ateş parçası kalmıştı
Ve bir rüzgar bekliyordu yeniden alevlenmek için
İlk ayrılıktı bu...
İlk aşk ve ilk ayrılık...
Giderken sessizliği öğrettin bana
Giderken hüznü öğrettin
Hiç gelişin olmadı zaten...
Bazen içimdeki umut bir mum oldu
Karanlık gecelerde seni aramak için
Lakin rüzgara karşı yürüdüğümün farkında değildim...
Ve şimdi...
Her yağmur sesinde seni düşlerim
Her yağmur sesinde seni özlerim
Ve hala giden sevgili seni beklerim
Seni beklerim... Yağmur yüreklim...

CaKaLBoT
04-29-2006, 10:22 PM
Gözlerin bir kilit vurdu gönlüme
Senden başkasını hiç sevemedim
Ne engeller koydu kader önüme
Yine de ben senden vazgeçemedim

Aşkın ateş oldu kahrolmam için
Hasret kurşun oldu vurulmam için
Günler asır oldu yıkılmam için
Yine de ben senden vazgeçemedim

Ne büyük bir aşktın anlatamadım
Kimler gelip geçti unutamadım
Uğrunda mevsimler yıllar harcadım
Yine de ben senden vazgeçemedim...

CaKaLBoT
04-29-2006, 10:23 PM
Yaz bitti aşıklar şehre döndüler
Yarıda kaldı sabah biten geceler
Daha vardı yaşanacak tatlı günler
Yaşanamadı erkenden bittiler
Yazacağım canım dendi doldu gözler
Alındı birer birer adresler
Ya kalem bitti ne naz
Bu yalan gibi biraz
Ya istilada kalpler sessiz
Yazılmadı postacılar işsiz
Mevsim biterken böyle aşklar da biter
Başka biriyle başka, başka şehirler
Yaz yaklaşınca düşer akıllar başa
Sonra postacılar işe yağmurlar bitince

"Deniz biter
Akdeniz biter
Aşklar biter
Yaz bitmez"

sisligölge
04-29-2006, 10:33 PM
ZALİM

Günleri karıştırır oldum
Dert ve çile ile doldum
Mutluluk istedim bir yudum
Vermedin vermiyorsun be ZALİM

Gelir diye yollarını gözledim
Hasret halkama bir daha ekledim
Gelirsin diye çok bekledim
Gelmedin gelmiyorsun be ZALİM

Seni kazanmak için
Kaybettiğim seneleri

Seni sevmek için
Yüreğimin çektiğini

Güzel bir an için
Ömrümden geçen günlerimi

Verebilirmisin be zalim
Yanıp giden gençliğimi...

sisligölge
04-29-2006, 10:34 PM
SEN

Çamlı dağlarda ağaran şafak
Duru gönüllerin nilüferisin
Engin ovada sararan başak
Umut kaynağı, alınterisin
Gökte yıldızsın, uykularda düş
Yeşil ekinsin sen beyaz gümüş
Mavi denizsin sise bürünmüş
Sevda sırrının düğümlerisin
Her güzelliğin canlı sergisi
Kalb yarasının emin sargısı
Benim dileğim, Hakk'ın vergisi
Gönlümde saplı aşk hançerisin
Koyu gölgesin yaz sıcağında
Olgun meyvesin dal kucağında
Korsun, alevsin aşk ocağında
Gadir Allah'ın şaheserisin
Bensin gel gör ki ben sen değilim
Benim düşünce ruhum ve dilim
Benim gözlerim, ayağım, elim
Emin ol, sen bana benden berisin...

sisligölge
04-29-2006, 10:35 PM
KADERİMSİM

sen kader nedir bilirmisin
sen benim kaderimsin
kaderi allah yaratmış
sen silemezsin

bana öyle bakma ne olursun
bu kadar kalpsiz olamazsın
şu canımı sen mi verdin
bir bakışta alacaksın

bu can senin oyuncağın
biraz daha oynarsan ellerinde kalacağım
canın sağolsun kaderim
ellerinde ölümü seve seve kabul ederim...

aLeMDaR
04-30-2006, 09:03 PM
Sen Yoktun Ya !

Yollar hep yokuşa sardı
Gün karanlığa doğru
Dans etmiyordu artık rüzgar
Toprağa küskün yağmur
Bir hüzün çiçeklerde
Boynu bükük yapraklar, ağaçların
Mahcup, sessiz, beklemede

Kabir toprağı örtülmüştü, adeta
Sen yoktun ya..

Boğazımda bir düğüm
Hüzün devşiriyor yaralı yüreğim
Yer arıyor kendine solgun umut,
Rüyalardan medet..
Bekliyorum,
Vefalı bir ses,
Özlüyorum..
Ağlıyorum

Kabir toprağı örtülmüştü, adeta
Sen yoktun ya..

Hani o ateş vardı ya
Hani o saran alev
Hani o sessiz haber
Hani o sensiz haber
Hani o ölüm haber
Ölmüştüm ölmeden
Efsunlu o geceden sonra
Sabahı beklemeden

Kabir toprağı örtülmüştü, adeta
Sen yoktun ya..

Bir ebedi bestesiydi sevdam sana
Bir sözdü,
Perde kalmamıştı oysa vuslata
Kurşun gibi saplandı, şimdi
Yani o anda
Hani öldüğüm,
Hani şakaklarımda çıldıran sesin;
Gidiyorum...

Kabir toprağı örtülmüştü, adeta
Sen yoktun ya..

Güller kokmaz oldu artık,
Çiçekler solgun ve ölgün
Çöle döndü mahzun bahar
Güfteler elem üflemekte
Vedâ üflemekte
Cefâ üflemekte,
Alevden bir kor, sinelerde
Beyhûde..

Kabir toprağı örtülmüştü, adeta
Sen yoktun ya..

aLeMDaR
05-01-2006, 10:42 PM
Aşk Nedir?

Aşk, iyi geceler öpücügünü uzun tutmaktir. Beklentidir.
Aşk, delicesine flört ederken yanindakinin hiçbir sey yapmama hakkini teslim etmektir. Saygidir.
Aşk, zaaflariniz oldugunu ortaya çikarir. Kabullenmektir.
Aşk, simdi zamani degil diye beklemeyi bilmektir. Sabirdir.
Aşk, saçlarda baslayip topuklarda biten bir gezintidir. Kesiftir
Aşk, Seviselim demeden sevismek, yanindakinin ne istedigini bilmektir.Anlasmaktir.
Aşk, baglandigini sandiginda, karsindakine hayir deme sansini tanimaktir.Inceliktir.
Aşk, korumaktir. Sorumluluktur.
Aşk, ciddi bir tokalasmayi kikirdamaya dönüstürmektir. Mizahtir.
Aşk, durma yoksa seni öldürürüm lafini duymaktir. Şehvettir.
Aşk, evinizdeki her seyin yerinin degistirilmesini kabullenmektir. Teslimiyettir.
Aşk, sevgilinizin ne oldugunu bütün çiplakligiyla görmektir. Gerçektir.
Aşk, saatin kaç oldugunu bilip aldirmamaktir. Nesedir.
Aşk, sizi kucaklayan kollarin, gittikçe daha çok sarilmasidir.Mutluluktur.
Aşk, gecenin bir vaktinde sen uyu, benim gitmem gerek dediginizde,uyanik kalip seni biraz daha görmeyi tercih ederim cevabini almaktir. Sicakliktir.
Aşk, tanidiginizi zannettiginiz insanin yeni yanlarini kesfetmektir. Tazeliktir.
Aşk, uyandiginizda rüyanizi yaninizda bulmanizdir. Düslerin gerçek olmasidir.
Aşk, kocaman yatagin üçte birine sikismaktir. Yakinliktir.
Aşk, evin anahtarkidan bir kopya daha yaptirmaktir. Güvendir.yatagin üçte birine sikismaktir. Yakinliktir.
Aşk, evin anahtarkidan bir kopya daha yaptirmaktir. Güvendir.
Aşk, hosçakal dedikten sonra tekrar karsilasacagini bilmektir.Kaderdir.
Aşk, gerindiginde sizlayan vücut lafinin anlamini bilmektir. Derstir.
Aşk, ecza dolabini açtiginda, dismacunu kapagini kapatilmamis bulmaktir. Uyumdur.
Aşk, hosçakal dedikten sonra tekrar karsilasacagini bilmektir.Kaderdir.
Aşk, gerindiginde sizlayan vücut lafinin anlamini bilmektir. Derstir.
Aşk, ecza dolabini açtiginda, dismacunu kapagini kapatilmamis bulmaktir. Uyumdur.
Aşk, pencereden disariya baktiginda kiminle oldugunu hatirlamaktir. Düsüncedir.
Aşk, rüzgarin agaçlarin arasinda dolasirken çikardigi sesi dinleyip sevgilisinin yaninda olmadigina hayiflanmaktir.Yalnizliktir.

aLeMDaR
05-01-2006, 10:48 PM
Umutsuzluğun Limanında Bir Gemi

Sessiz bir gecenin kör karanlığında ilerlemek ne zordur, ne ürperti verir insana. Anlamsızlığın boşluğunda kalakalmak öyledir. Anlayamamak öyledir iste. Anlatamamak daha da başkadır., daha acıdır, daha çok üzer insani. İşte sen böylesin. Anlatamıyorsun dertlerini. En çok da neye yanıyorum biliyor musun? Ne istediğini bilemiyorsun. Simdi uyuyorsun, evet ağladığımı görmüyorsun. Görsen üzülürsün biliyorum. Yüreğin ağlar senin de, gözlerin değil. Umutsuzluğun limanında bir gemi var. Duruyor umuda yolculuk için yolcu bekliyor ama nafile, sen yoksun. Bir konuşsan neler söyleyeceksin kim bilir? Bana baba diyeceksin. Sana sarılacağım sımsıkı. Acili yılların ardında ilaç gibi gelecek bu bize. Kötü günleri unutup gideceğiz o gemiye. Bir an bir sevinç yaşadı gönlüm, bir umut doğdu yüreğime. Ama sonra, sen oradasın iste öylece uyuyorsun kanepenin üzerinde. Hepsi bir rüya, hepsi bir anlık umut iste. Simdi uyuyorsun orada öyle. Yalnız anlamadığım bir şey var. Sen farklısın, hayat dolu gözlerin acılara yenilmemek için umut ediyor. Umutsuzluğun açtığı yarayı sen iyi bilirsin. Sen günahlardan arınmış tertemiz bir meleksin. Her şeyden önemlisi sen, sen benim oğlumsun. Ve simdi uyuyorsun, uyumana bak sen küçüğüm, uyumana bak. Sen beni anlıyorsun ve beni benden iyi biliyorsun ama ya ben, ya ben seni ne kadar tanıyorum. Sen benim oğlumsun sadece... Resimler yapıyorsun kendince, fenada olmuyor hani. Maviyi seviyorsun, en çok da maviyi özgürlük olarak biliyorsun. Bakıyorum resimlerine derince bir şeyler görüyorum sonra içinde. Bir aile; sen, ben ve annen. Sen askere gidiyorsun güzelce davullar, zurnalar görüyorum resimde, sen el üstünde. Anlıyorum seni. Seni duyuyorum bebeğim. Seni seviyorum. Sen de söylüyorsun beni sevdiğini resimde. Sen konuşuyorsun bebeğim, seni anlıyorum. Sonra soruyorum, sen bana kendini anlat diyorum. Bir resim yapıyorsun hemen. Çiçeklerin arasında sen, yine mavi, yine özgürlüğün içinde duran, kocaman ışıl ışıl gözleriyle bakan bir adam. Evet sen adamsın simdi. Simdi uyuyorsun. Uyumana bak sen küçüğüm...

aLeMDaR
05-02-2006, 09:16 PM
::..Beni Nereye Koyuyorsun..::

Beni nereye koyuyorsun böyle?
neresinde yaşıyorum yüreğinin?
var mıyım senin için,
gecelerinin masalsı düşü ben miyim
yoksa kendin misin?...
beni sığdırabiliyor musun içine?
hangi yana baksam tünel;
sonsuz uçurumlar gibi dipsiz ve kuyu
hani içinin aynasıdır ya sevdiğin,
benim aynamda karanlık aksetmekte...
öyleyse anlarım ki ben de yokum sen de.
beni nerede yaşatıyorsun söyle?
cennetin miyim senin,
amber kokulu bahçelerinde gezindiğin?
yoksa kaybolduğun kör kuyun mu,
dehliz yalnızlıklarını yitirdiğin?
artık anlamsız geliyor tüm sorular
yanıtlarını bir gün verecek olsan bile
ben de bir şeyler buram buram,
ben de çok şey ılık ılık,
ben de sen acıtarak, kanayarak
eksiliyor...
ben seni bunca zamana ağırlayamazken ruhumda
aitsizliğim çaresiz çoğalıyor...
ve görüyorum aynada yüzü silinmiş suretimi
sen bende her şeysin belki ama
ben sende yitiyorum için için...
beni nerelerde arıyorsun öyle?
yüreğine sor bir de
mutlaka cevabı gelecektir sessizliğinin...

aLeMDaR
05-02-2006, 09:18 PM
Bu Gece Ağlayacağım...

Birazdan akşam olacak bitanem
Yalnızlık aç kurtlar misali
Üstüme çullanacak.
Ben çaresizlik içinde
Sana teslim olacağım
Kör sağır gecelere tutsak
Sana mahkum yaşayacağım
Özlemin devleşecek içimde
Yüreğim titreyecek
Ellerim soğuyacak sensizlikten
Dudaklarımdan, şarkımız dökülecek
Yarım yamalak, bir kez daha
Seni sensiz yaşayacağım...
Bu gece ağlayacağım sevgilim
Hangi saatte bilinmez
Kendimi bir kenara çekip sorgulayacağım.
Ne yapmak istiyorsun, böyle nereye gidiyorsun deyip,
Biraz da çatacağım.
Hatırladıkça seni
Sevdan kokacak evimin her yanı.
Sensizliğin çaresizliği çökecek
Kan gibi yüreğime
Kahredecek yokluğun beni milyon kere...
Bu gece ağlayacağım sevgilim
Sen de benimle ağlayacaksın
Uzaklarda bir yerlerde
Biliyorum, biliyorum ki
Yüreğin yüreğime değecek.
Aynaya baktığımda
Hep ben yerine sen olacaksın.
Adını bile bilmediğim bu duygular için
Sen de, sen de benimle ağlayacaksın...

aLeMDaR
05-02-2006, 09:19 PM
~~ Bilemezsin ki ~~

Seni nasıl sevdiğimi, bilemezsin ki

Özlemek nasıl olur özlemeyince

Hayal etmeyi hayallerde yaşamayinca

Her nefeste hava gibi, su gibi içmedikçe

Bilemezsin ki.

Nereye baksam sen varsın,

Rüzgarda kıpırdanan her yaprakta,

Denizde oynaşan her dalgada,

Semadan yere düşen her damlada

Göremezsin ki.

Sevdam bana her geçen gün keder verse de,

Şahit olan herkes “sen aşıksın” dese de,

Her parlayan hüzmeye sen diye süzülsem de,

Sana her saniye, seviyorum desem de

Duyamazsin ki.

Gördüğüm her rüyayı sana yorsam da,

İnsanlara umarsız seni sorsam da,

Akan gözyaşlarımla kendimi boğsam da,

Ömrüm boyunca her gün sen diye solsam da

Sezemezsin ki.

Sensizliği sevgilim sen, bilemezsin ki.

aLeMDaR
05-02-2006, 09:20 PM
Yaz Bitti

yazın bittiği her yerde söylenir
söylenmeyen şeyler kalır geriye

ve sonra hiç bir şey olmamış gibi
ağır, usul bir hazırlık başlar
uykuya benzer yeni bir mevsime

orda, burda, ev içlerinde, kır kahvelerinde, deniz
kenarlarında
incelen yazın akşam esintilerinde
zaman usulca sıyrılır aramızdan
ta içimizde duyarız gelecek günlerin geçmişini
başka ne gelir elimizden
büyük bir uzaklığa gülümseyerek
geçiştiririz
ıskaladığımız şeyleri

yatıştırıcı rüzgarlar
dışa vurur içimizdeki lodosu, poyrazı, günbatımlarını
saklar bizi
gözlerimizdeki hüzne dinginlik adını verir
"seni iyi gördüm" diyenler
biz de iyi hissederiz kendimizi
elimizden başka ne gelir ki..

köşe başları, akşamüstleri, kokular,
tozar gider zamanın boşluğunda
karışır anıların kuytu belleğine
belki sonraları bir gün
hatırlanır aynı kederle
yazın bittiği her yerde söylenir
söyleyenler inanır bir şeylerin sahiden bittiğine
yaz biter
eskir geceler, serin, hüzünlü
yeni mevsime hazırlık: ömrün teyel yerleri
bir yanı telaş, bir yanı ürperten yaz sonu ikindileri
çıkarır sizi dalgın derinliğinizden
yaşadığınızı duyarsınız teninizde
bir zamanlar okumuş olduğunuz kitapları özlersiniz
sıcak odaları, beyaz temiz yastıkları
ahşap panjurları
yaz bitti
bitmeyen şeyler kaldı geride
yaz bitti
yaz bitti
yüksek sesle söylüyorum bunu kendime
her yerde söylendiği gibi
yaz bitti
yaz bitti
hiç bir şey hiç bir şey
hiç bir şey
yalnızca üşüyorum şimdi..

aLeMDaR
05-02-2006, 09:21 PM
~~ Son Bahar ~~

Sonbaharın sarı kahverengi yaprakları
Dökülmekte bak...
Havada rüzgar var
Akşam olmakta turuncu kızıl
Ağır ağır, bak...
Bu sonbaharlar bana seni hatırlatır.
Eylül hançer
Ekim keder
Kasım hepsinden de beter.
Nerde ve kiminlesin bilmem ama;
Her sonbahar mevsiminde selam olsun sana...
Senli günlerden kalan anılar da yeter bana.
Irmak bakışlı
Sevgi kokuşlu
Hüzün yokuşlu güzel dostum, sevgilim;
Soğuk dudaklar incitmesin tenini,
Yabancı nefesler soldurmasın güzelliğini,
Ey bırakıp ta giden sevgili....

aLeMDaR
05-02-2006, 09:23 PM
http://img249.imageshack.us/img249/8930/siir05pic2py.jpg (http://imageshack.us)



MELEĞİM

GÖZLERIM DE BURAM BURAM
BIR TÜTEN VAR O SENMISIN?
O TÜTENI CAN EVIMDE
BIR TUTAN VAR O SENMISIN?

YOLA ÇIKSAM GÜNE DOGRU
BASIM DÜSER ÖNE DOGRU
GÖZLERIMI SANA DOGRU
BIR ITEN VAR O SENMISIN?

BIR DEGERSIN BILINECEK
ARAYIPTA BULUNUCAK
UGRUNA HEP ÖLÜNECEK
BIR GÜZEL VAR O SENMISIN?

GIRIP ÇIKTIN FALLARIMA
ÇIKIP GIRDIN YOLLARIMA
GÜNLERIMI YILLARIMA
BIR SATAN VAR O SENMISIN?
O Senmisin Meleğim.........

aLeMDaR
05-02-2006, 09:27 PM
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN

Bugün senin doğduğun gün
Ellerimi uzatsam sana dokunamam
Sarılıp sana boynundan koklayamam
Çaresiz bir bekleyiş var içimde
Düşüncelerimden seni atamam
Ben bir şey yapmadım dersin biliyorum
İnan bitanem seni yürekten seviyorum
Buna neden arama seni sevdiklerime benzetiyorum
İçimde bir damla sen taşıyorum
Gözlerimden baktığım her yerde sen görüyorum
İçimde bir ışık yüreğimde atan cansın
Sevgilim sen bu bedende yaşayansın
Bugün senin doğum günün kutlu olsun
Sevdiklerin yanında mutluluk senin olsun
Yeni yaşını görmek sevdiklerinle sana nasip olsun
Dileklerin umutların sevgiye dair ne varsa
Bir yıl içinde gerçek olsun
Bebeğim yanında değilim biliyorum
Ama sen inanmasan da seni senden çok seviyorum
Yeni yaşını taaa uzak diyarlardan
Ege kokulu öpücüklerle kutluyorum
Doğum günün kutlu olsun bebeğim...

aLeMDaR
05-02-2006, 09:30 PM
http://img528.imageshack.us/img528/1857/siir20pic0uy.jpg (http://imageshack.us)


http://img528.imageshack.us/img528/5208/siir20baslik2el.jpg (http://imageshack.us)

yırtılmış yağmur bulutları uyanıp
yerlere kusarken içlerindeki buğuyu
yıkayıp tozunu alırken havanın
uzakta gökkuşağı gerili teller gibi dururken
ben ne görürüm bilir misin
sadece senin yüzünü
*
pırını pırtısını toplayıp gidince gece
sularda yıkanan güneş gövdesini denizin üstünde yükseltirken
martı çığlıkları denizde dalgalar yaratınca
denizde zıplayınca yaramaz balıklar
ben ne görüyorum bilir misin
sadece senin yüzünü
*
sokaklarda ayak sesleri uyumaya gidince
yontulmamış dolunay dağların ardından yollara çıkınca
yıldızların titremesi asılınca sonsuz boşluğa
ışıklar evlerin pervazlarından dışarı taşınca
ben ne görürüm bilir misin
sadece senin yüzünü

aLeMDaR
05-02-2006, 09:32 PM
http://img528.imageshack.us/img528/6338/tes03pic6do.jpg (http://imageshack.us)

Kalemi kırdım sayfaları yaktım
Hüzün şarkıları söylemiyorum artık
Şiirlerim ağlamıyor artık hıçkırarak
Karanlıklarda yaşamıyorum artık
Sabahı bekler oldum herkes gibi
Son içkimi dün içtim senden önceydi
Son küfürümü ettim yalnızlığa asice
Rüyalarım artık kabus olmaktan çıktı
Herkes gibi bende seviyorum çılgınca
Yaşamak güzelmiş yeni anladım
Hele birde aşıksan dahada güzel
Birde sana aşık olmak varya harika
Önceleri sarhoştum tek dostum kadehimdi
Kalemimden dahi gözyaşı akardı
Şiirlerim intihar edercesine isyan doluydu
Küsmüştüm hayata ve hayatta olanlara
Kuşlara,insanlara,çiçeklere ve herşeye
En çokta el ele gezen aşıklara kızardım
Sanki bana nispet sevişirlerdi ulu orta
Artık anlıyorum onlardaki heyecanı ve aşkı
Bende onlar gibi heyecan ve aşk doluyum
Beni yeniden yaşama bağladığın için bu şiir
Teşekkürler sevgililerin en güzeli olan sana

aLeMDaR
05-02-2006, 09:33 PM
http://img528.imageshack.us/img528/6925/ozur05pic8kw.jpg (http://imageshack.us)

Nefesim kayboldu soluksuzum
Özür dilerim üzdüysem seni
Sakın küsme bırakma beni
Özür dilerim üzdüysem seni

Ağlayacak gibi oldum dün
Ben seni kırdım suçluyum
Ellerim titriyor hatta affet
Özür dilerim üzdüysem seni

Gece uyumadım uyuyamadım
Seni sadece seni düşündüm
Yıldızlar ile dertleştim saatlerce
Özür dilerim üzdüysem seni

Olmaz asla olmayacak bir daha
Sana ben bir gecemi değil
Sana bir ömrümü sunuyorum
Özür dilerim üzdüysem seni

Bu masum kalp sana muhtaç
Anla artık vazgeçmem senden
Vazgeçemem bırakamam seni
Özür dilerim üzdüysem seni

aLeMDaR
05-02-2006, 09:35 PM
Kalbiniz Kırılırsa


Kalbi kırmak kolay, onarmaksa çok zordur... Kalbinizi başkaları kırar, parçaları yapıştırmaksa size düşer... Korkmayın, kendinizi iyi hissetmeyi başaracaksınız

KALP kırıklığının ilk aşaması, korkunç bir kırgınlık hissi. Ama tamamen geçici ve iyileşmek için gerekli. Kendinizi toplayıp, kırık kalbinizi onarmak için bize kulak verin...

Şarkı Söylemeyin

Duygusal kriz sırasında ihtiyacınız olan, sizin için en iyi olan şeyi yapmayı öğrenmektir. Sizi harap eden bu durumla başa çıkarken, zamanı durdurmak en sağlıklı yoldur. En sevdiğiniz müziği dinleyin hatta sesinin açın, siz de söyleyin. Arabanıza binin, pencereyi açın, rüzgarı yüzünüzde hissedin. Geçici bir süre de olsa hayata dair bir şeyler hissetmek, sizi endişe ve üzüntülerinizden uzaklaştıracaktır.

Evde Durmayın

İlişkiniz bittiğinde, sürekli aklınız onunla meşgul olur. Bu gergin duyguyu idare etmek için zamanınızı daha verimli yapılandırmanız gerekir. Gününüzü doldurun. Öğle yemeklerine gidin, dışarı çıkın, sinemaya hatta masaja zaman ayırın. Bu gibi durumlarda çalışmak gerçekten çok yararlıdır. İş, kafanızı dağıtmanıza yardımcı olan bir terapi gibidir. Acınızı hafifleten, sizi oyalayan çeşitli faaliyetler, bu zor günlerle daha kolay başa çıkmanızı sağlar.

Kendinizi Şımartın

Terk edilmek, kalbine bıçak saplanmak gibi bir duygudur. Diğer yaralar gibi, kalp yarasının da iyi bakıma, şımartılmaya, iyileşmeye ihtiyacı vardır. Kendinize zaman ve ilgi gösterin.

Dinlemeyin,Anlatın

Öğüt almak yerine sadece duygularınızı dinlemeleri için arkadaşlarınızı arayın. Öğütler kendinizi kötü hissetmenize, hatta zayıf olduğunuz sinyalleri almanıza bile neden olabilir. Üstelik bu size daha çok acı bile verebilir. Kalp acısı sadece sizin hatanız değil. En çok ihtiyacınız olan şeylerin destek, arkadaşlık ve anlayış olduğunu unutmayın.

aLeMDaR
05-06-2006, 09:15 PM
Aşk...
Üç harften oluşan, kısacık bir sözcük dilimizde... Bu denli kısa olup da, söylendiğinde, okunduğunda ya da duyulduğunda insanın dikkatini çeken, içinde bir şeyleri kıpırdatan... Bu denli kısa olup da, uğrunda ölünen, öldürülen, kişiyi yemeden içmeden kesen ya da deli olunan bir durumu anlatan kaç sözcük vardır ki... Eğer aşk, salt bir sözcük olsaydı; yaşanan bir gerçekliğe delalet etmeseydi, bu kadar bizi ilgilendiren ve etkili bir kavram olabilir miydi ki...
Aşk… ?
Yanıtına sığındığımız bir soru daha…

Aşk her toplumda vardır ama yaşanış renkleri farklıdır. Bunların renklerini birbirinden ayıran ise, bireylerin içerisinde yaşadığı toplumsal, kültürel koşullar, bireylerin yetişme tarzları ve çocukluk yaşantıları, kişilik özellikleri, değerleri ve tercihleridir.

Tarihsel ve güncel anlamda, aşkın yüzlerce, binlerce tanımı yapılmıştır ve gelecekte de yenileri eklenecektir bunlara. Keza yine aşkı konu alan binlerle ifade edilecek şiirler, öyküler, romanlar yazılmış; oyunlar sahnelenmiş, türküler yakılmış, şarkılar söylenmiştir. Ressamlar, ellerinde fırçaları ve paletlerindeki renklerle, tuvale aksettirmeye yeltenmişlerdir onu.

Aşk, yalnızca sanatın ve edebiyatın farklı alanlarında değil, felsefede de işlenmiştir. Filozofların bazıları aşk’ı bir varlık olarak ele alıp, “aşk nedir” sorusunu yanıtlamaya, onun neliğini ortaya koymaya ve belirlemeye girişmişlerdir. Bunlardan bazıları makaleler yazmış, bazıları daha kapsamlı çalışmalar yapmıştır. Schopenhauer’in Aşkın Metafiziği, Afşar Timuçin’in Aşkın Diyalektiği, yine yaklaşık olarak aynı kapsamda değerlendirilebilecek olan Alain Finkielkraut’un Sevginin Bilgeliği, Herbert Marcuse’un Eros ve Uygarlık, Erich From’un Sevme Sanatı, bu çalışmalardan bazı örnekler olarak sayılabilir.

Bunların yanısıra, bilim alanından da, özellikle psikolog ve psikiyatristler aşk üzerine çalışmalar yapıp eserler ortaya koymuştur.

İster bilimsel, ister sanatsal, isterse felsefi anlamda ele alınsın, aşkı bir varlık, bir olgu olarak gören ve belirlemeye yönelen her girişimin temelinde, buna girişen bireyin, kendi öznel, deneyimleri ya da deneyimsizlikleri; anlamlandırmaları, yanılsamaları, hayalleri; içerisinde yaşadığı koşullardaki tercihlerini hem kendisi hem de diğerleri nezdinde meşrulaştırma çabaları vardır. Bu çaba, kendilerinin, yani öznelliklerinin paranteze alındığı, hatta, sanki hiç yokmuş gibi algılanmasına olanak veren genelleşen belirleme ve önermelerde bulur ifadesini... Yapılan tanımlarda daha da belirgindir bu özellik... Bundan dolayı yapılan her genelleme öznelliği aşma yada gizleme çabasıdır. Çünkü bilinmesini, sorgulanmasını, alenileşmesini istemez kendi yaşantısının...
Örneğin;
“Aşk şiddettir.”
“Aşk tutkudur.”
“Aşk iradedir.”
“Aşk iradesizliktir.”
“Aşk uysallıktır.”
“Aşk sahibine yaltaklanmaktır.”
“Aşk kediliktir.”
“Aşk ihanettir.”
“Aşk köpekliktir.”
“Aşk sadakattir.”

Tanımlarının her birinde gizlenen bireysel yaşantılar ve bunlara dayanan öznel anlamlandırmalar vardır. Ancak tanımın genelliğinden dolayı, bunları okuyanlar, bu tanımları verenlerin/yapanların bireyselliğini düşünmez bile... Oysa bu tanımlar, gerçekliğini esas olarak, tanımı yapanın, adına “aşk” dediği ilişkide bulur. Daha ötesinde değil... Acaba yaşanan gerçek bir aşk mıydı? Okuyan bilebilir mi ki bunu...

Aşk’ı varolana aşkın kılmaya çalışmanın anlamı da gereği de yoktur. Aşk metafizik bir şey olmadığı gibi, herhangi, sıradan denilebilecek bir şey de değildir.

Aşk ilişkidir

Ne var ki her aşk, karşılıklı yaşanan gerçek bir ilişkiye dayanmadığı gibi, her ilişki de aşk değildir. Adına aşk denilen ilişki, diğer tüm insan ilişkilerinden farklıdır. Hem öznesi ve özne/nesnesi hem de yaşanışı açısından...

Aşk ilişkidir’ önermesi, “nedir” sorusuna genel bir yanıt olsa da, kendi başına açıklayıcı değil elbette. Bundan dolayı sorular sormak gerek yükleme. Aşk nasıl bir ilişkidir? Aşk neden bir ilişkidir? Bu ilişkiyi diğer insan ilişkilerinden ayırıcı ve ayrıcalıklı kılan nedir? Soruları çoğaltmak mümkün ama, gerek yok şimdilik...

Aşk, düşünsel, duygusal, bedensel boyutuyla, öznenin özne/nesnesini bütünsel anlamda fethetme ve onun tarafından fethedilme isteğine dayanan bir ilişkidir. Öznenin, özne/nesnesiyle buluşamadığı ya da özne/nesnenin idealleştirildiği yerde, gerçek, yaşanan bir aşk yoktur. Ki “platonik aşk” denilen ve giderek hastalıklı bir hal alan bu durumda gerçek bir aşktan değil, saplantılı bir bilinç halinden söz edilebilir yalnızca... Çünkü ortada ilişki yoktur. İlişkinin olmadığı yerde de aşk...

İnsanın hem en güçlü, hem de en zayıf olduğu ilişkidir aşk... Çünkü çırılçıplak yaşanır; düşünsel, duygusal ve bedensel boyutuyla... Teklifsiz, beklentisiz, çıkarsız ve ikircimsiz yaşanır. Ki orada, ne bir gonca gülün gölgesine yer vardır ne de bir kuş kanadının...

Eğer bunlar, “acaba”, “ama”, “ancak” gibi sözcüklerle peydah olursa bir ilişkide, biline ki aşk sırra kadem basmıştır çoktan... Ve onun adı artık aşktan başka her şey olabilir... Ama asla aşk olamaz.

aLeMDaR
05-06-2006, 09:19 PM
ANTRENÖR: Geleceğinizin güvende olmasını mı istiyorsunuz? Çevrenizdeki insanların sizinle aynı düzeyde olmasını mı istiyorsunuz? Bu durumda siz ilişkinizi 'bir takım' olarak görüyorsunuz. Aşka aslında çok da inanmıyorsunuz. Aşkı ve ilişkiyi çıkarların uyumu olarak niteliyorsunuz. Sevgilinize sürekli taktikler veriyorsunuz. Gerektiğinde iş degiştirmesi için baskı yapıyorsunuz. Ama onu biraz rahat bırakmalı ve siz de rahatlamalısınız.

* SAHİPLENEN: Onu kıskanıyor musunuz? Sürekli sevgisini kanıtlamasını mı istiyorsunuz? Sık sık onsuz bir hayatın nasıl olacağını düşünüyor ve onun odak noktası olmak için çabalıyorsunuz. Sorunlar da bu noktada başlıyor. Onun sizsiz birşeyler yapması sorun oluyor. Onun adına yaşamaktan, iki vücutta tek ruh olmaktan vazgeçmeniz gerekiyor.


* BAĞIMLI: Onu deli gibi seviyorsunuz. Bu sevgi adına her şeyi yapmaya hazırsınız. Onun için yapamayacağınız fedakarlık yok. Peki bu ilişkide siz neredesiniz? Biraz kendiniz için yaşamayı öğrenmelisiniz. Başkası için yaşadığınız taktirde siz yok olursunuz..

* DOST: Kavgaları çocukca mı buluyorsunuz? Siz sevgiliden çok, dost olmayı istiyorsunuz. Aşk her şeyden önce güven sizin için. Değişiklik, uçarılık size göre değil. İlişkileriniz hep uzun soluklu. Sevgilinizle her şeyi yapmayı, onunla tüm hayatı paylaşmayı istiyorsunuz. Ancak dostça tavırlarınızın yanında bir sevgilinin şefkatini de ondan esirgemeyin..

* TUTKULU: Onu çok çekici buluyorsunuz. Siz aşka aşık bir insansınız. Partnerinizin de öyle olmasınu tercih ediyorsunuz. Onsuz bir dakika bile ıstırap içinde geçiyor. Çevrenizdekiler sizden 'Romeo ve Juliet' diye söz ediyor. Ancak siz aşkta acı olması gerektiğine inanıyorsunuz. Hep imkansız aşkların peşinde koşuyorsunuz. Onun için şiirler yazıyorsunuz. Doğru insanı bulursanız bir sorun yok ancak, kendinize acı çektirmekten vazgeçmelisiniz.

aLeMDaR
05-06-2006, 09:21 PM
Sevgi Üzerine
Masumi Toyotome diye bir Japon yazmış bu yazıyı. Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir diye başlıyor. Ama sevgi nedir, nerede bulunur, biliyor muyuz diye soruyor. Sonra anlatmaya başlıyor: Sevgi üç türlüdür. Birincinin adı "Eğer" türü sevgi. Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgiye bu adı takmış yazar. Örnekler veriyor: eğer iyi olursan baban, annen seni sever. Eğer başarılı ve önemli kişi olursan, seni severim. Eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim.

Birinci tür: Bir şarta bağlı sevgi

Toyotome en çok rastlanan sevgi türü budur diyor. Karşılık bekleyen sevgi. Sevenini, istediği bir şeyin sağlanması karşılığı olarak vaat edilen bir sevgi türüdür bu diyor yazar. Nedeni ve şekli bakımından bencildir. Amacı sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır. Yazara göre evliliklerin pek çoğu "Eğer" türü sevgi üzerine kurulduğu için çabuk yıkılıyor. Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil, hayallerindeki abartılmış romantik görüntüsüne aşık oluyor ve beklentilere giriyorlar. Beklentiler gerçekleşmediğinde, düş kırıklıkları başlıyor. Sevgi nefrete dönüşüyor. En saf olması gereken anne baba sevgisinde bile "Eğer" türüne rastlanıyor. Yazar bir örnek veriyor. Bir genç Tokyo Üniversitesi giriş sınavlarını kazanarak babasını mutlu etmek için çok çalışıyor. Okul dışında hazırlama kurslarına da gidiyor. Ama başarılı olamıyor. Babasının yüzüne bakacak hali yok. Üzüntüsünü hafifletmek için bir haftalığına Hakone kaplıcalarına gidiyor. Eve döndüğünde babası öfkeyle sınavları kazanamadın. Bir de utanmadan Hakone'ye gittin? diye bağırıyor. Delikanlı "Ama baba vaktiyle sende bir ara kendini iyi hissetmediğinde Hakone kaplıcalarına gittiğini anlatmıştın diyor. Baba daha çok kızarak delikanlıyı tokatlıyor. Çocuk da intihar ediyor. Gazeteler intiharın anlık bir sinir krizi sonucu olduğunu söylediler, yanılıyorlardı diyor yazar. Delikanlı babasının kendisine olan sevgisinin yüksek düzeydeki beklentilerine bağlı olduğunu anlamıştı. İnsanlar "Eğer" türü sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindeler aslında. Bu sevginin varlığını ve nerede aranması gerektiğini bilmek bu genç adamın yaptığı gibi yaşamı sürdürmekle ondan vazgeçmek arasında bir tercih yapmakla karşı karşıya kaldığımızda önemli rol oynayabilir diyor Masumi Toyotome. İlginç değil mi?


İkinci tür: "Çünkü" türü sevgi

Toyotome bu tür sevgiyi şöyle tarif ediyor: Bu tür sevgide kişi bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır. Örnek mi? Seni seviyorum. Çünkü çok güzelsin (Yakışıklısın). Seni seviyorum. Çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki. Seni seviyorum. Çünkü bana o kadar güven veriyorsun. Seni seviyorum. Çünkü beni üstü açık arabanla, o kadar romantik yerlere götürüyorsun ki. Yazar, Çünkü türü sevginin Eğer türü sevgiye tercih edileceğini anlatıyor. Eğer türü sevgi bir beklenti koşuluna bağlı olduğundan büyük ve ağır bir yük haline gelebilir. Oysa zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz hoş bir şeydir egomuzu okşar. Bu tür olduğumuz gibi sevilmektir. İnsanlar oldukları gibi sevilmeyi tercih ederler. Bu tür sevgi onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır. Ama derin düşünürseniz, bu türün Eğer türünden temelde pek farklı olmadığını görürsünüz. Kaldı ki bu tür sevgi de, yükler getirir insana. İnsanlar hep daha çok insan tarafından sevilmek isterler. Hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar. Sevilecek niteliklere onlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya çıktığı zaman, sevenlerinin, artık ötekini sevmeye başlayacağından korkarlar. Böylece yaşama sonsuz sevgi kazanma gayretkeşliği ve rekabet girer. Ailenin en küçük kızı yeni doğan bebeğe içerler. Sınıfının en güzel kızı, yeni gelen kıza içerler. Üstü açık BMW'si ile hava atan delikanlı, Ferrari ile gelene içerler. Evli kadın kocasının genç ve güzel sekreterine içerler. O zaman bu tür sevgide güven duygusu bulunabilir mi diye soruyor Toyotome. Çünkü türü sevgi de, gerçek ve sağlam sevgi olamaz diyor. Bu tür sevginin güven duygusu vermeyişinin iki ayrı nedeni daha var. Birincisi; acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz korkusu. Tüm insanların iki yani vardır. Biri dışa gösterdikleri öteki yalnızca kendilerinin bildiği. İnsanlar sandıkları kişi olmadığımızı anlar ve bizi terk ederlerse korkusu buradan doğar. İkincisi de ya günün birinde değişirsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa endişesidir. Japonya'da bir temizleyicide çalışan dünya güzeli kızın yüzü patlayan kazanla parçalanmış. Yüzü fena halde çirkinleşince, nişanlısı nişana bozup onu terk etmiş. Daha acısı ayni kentte oturan anne ve babası, hastaneye ziyarete bile gelmemişler, artık çirkin olan kızlarını. Sahip olduğu sevgi, sahip olduğu güzellik temeli üstüne kurulmuş olduğundan bir günde ölmüş. Güzellik kalmayınca sevgi de kalmamış. Kız birkaç ay sonra kahrından ölmüş... Japon yazar toplumlardaki sevgilerin çoğu "Çünkü" türündendir ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür diyor.

Peki o zaman, gerçek sevgi, güvenilecek sevgi ne? Ve işte sevgilerin en gerçeği:

Üçüncü tür sevgi: "Rağmen"

Bir koşula bağlı olmadığı için ve karşılığında bir şey beklenmediği için? Eğer türü sevgiden farklı bu. Sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp böyle bir şeyin varlığını esas olarak almadığı için Çünkü türü sevgi de değil. Bu üçüncü tür sevgide, insan Bir şey olduğu için değil, Bir şey olmasına rağmen sevilir. Güzelliğe bakar mısınız? Rağmen sevgi. Esmeralda, Quasimodo'yu dünyanın en çirkin, en korkunç kamburu olmasına Rağmen sever. Asil, yakışıklı, zengin delikanlı da Esmeralda'ya çingene olmasına rağmen tapar. Kişi dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil insanı olabilir. Bunlara rağmen sevilebilir. Tabii bu sevgiyle karşılanması şartı ile. Burada insanın, iyi, çekici ya da zengin konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmiyor. Kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine rağmen olduğu gibi, o haliyle sevilebiliyor. Bütünüyle çok değersiz biri gibi görünebiliyor ama en değerli gibi sevilebiliyor. Japon yazar yüreklerin en çok susadığı sevgi budur diyor. Farkında olsanız da, olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir. Bunun böyle olduğundan nasıl emin olursunuz?

Haklı olduğunu kanıtlamak için sizi bir teste davet ediyor. Şu soruma cevap verin diyor. Kalbinizin derinliklerinde, dünyada kimsenin size aldırmadığını ve hiç kimsenin sizi sevmediğini düşünseydiniz, yiyecek, elbise, ev, aile, zenginlik, başarı ve üne olan ilginizi yitirmez miydiniz? Kendi kendinize yaşamamın ne yararı var diye sormaz miydiniz? Devam ediyor Toyotome: Şu anda en sevdiğiniz kişinin sizi sadece kendi çıkarı için sevdiğini anladığınızı bir düşünün. Dünya birden bire başınızın üstüne çökmez miydi. O an yaşam size anlamsız gelmez miydi? Diyelim sıradan bir yaşamınız var. Günlük yaşıyorsunuz. Günün birinde gerçek, derin ve doyurucu bir sevgi bulacağınızdan umudunuz olmasa, kalan hayatinizi nasıl yaşardınız? diye soruyor ve yanıtlıyor: Öyleleri ya iyice umutsuzluğa kapılıp intihar ediyorlar ya da iyice dağıtıp yaşayan ölü haline geliyorlar.

Toyotome, hem de nasıl iddialı savunuyor Rağmen sevgiyi. Bugün yaşamınızı sürdürebilmenizin nedeni Rağmen türü sevgiyi şu anda yaşamanız ya da bir gün bu sevgiyi bulacağınıza inancınızdır. Son sözlerinde biraz umutsuz, Toyotome. Bugün yaşadığımız toplumda herkesi doyuracak bu sevgiyi bulmak zor. Çünkü herkesin sevgiye ihtiyacı var. Kimsede başkasına verecek fazlası yok? diye açıklıyor. Anlatıyor: Yakınımızda olan birinin bu sevgiyi bize vermesini bekleriz. Ama o da aynı şeyi başkasından beklemektedir. Peki bu dünyada sevgi ne kadar var. Yazara göre, açlığımızı biraz bastıracak kadar. Ve de yemek öncesi tadımlık gelen iştah açıcılar gibi. Bu minnacık tadım, bizi daha müthiş bir sevgi açlığına tahrik ve teşvik ediyor. Bu minnacık tadım sevgiye ne kadar muhtaç olduğumuzu anlatıyor. Büyük bir hırsla ana yemeğin gelmesini ve bizi doyurmasını bekliyoruz. Hani nerede? Hepsi o. Ve asıl çarpıcı cümle en sonda.

DÜNYADAKİ EN BÜYÜK KITLIK, RAĞMEN TÜRÜ SEVGİNİN YETERİNCE OLMAYIŞIDIR.

İYİ DÜŞÜNÜN..........

Bu yılınızı iyi geçirdiniz mi?
Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi?
Bu yıl hiç gün ışığı ile uyandınız mı?
Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz?
Bir neden yokken kaç kişiye hediye aldınız?
Kaç sabah yolda bir kediyi okşadınız?
Bu yıl yeni doğmuş bir bebek parmağınızı sıkıca tuttu mu hiç?
Ve siz onu hiç kokladınız mı?
Yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna hiç şaşırdınız mı? Kendinize bu yıl kaç oyuncak aldınız?
Kaç kez gözlerinizden yaş gelinceye kadar güldünüz?
Yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yıl?
Çimlere uzandığınız oldu mu?
Çocukluğunuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi hiç?
Hiç taş kaydırdınız mı bu yıl?
Kaç kez kuşlara yem attınız?
Bir çiçeği dalındayken kokladınız mı?
Bu yıl kaç kez gökkuşağı gördünüz?
Ya da hediye alan bir çocuğun gözlerindeki ışığı?
Kaç kez mektup aldınız bu yıl?
Eski bir dostunuzu aradınız mı hiç?
Kimseyle barıştınız mı bu yıl?
Aslında mutlu olduğunuzu kaç kez fark ettiniz bu yıl?
İyi bir yılın, bunlar gibi birçok "küçük şey"e bağlı olduğunu hiç düşündünüz mü?
Düşünün.
Yayılın çimenlerin üzerine
Acele edin....
Er veya geç...
Çimenler yayılacak üzerinize...

aLeMDaR
05-06-2006, 09:51 PM
Desemki! ! ! !




Desem ki su olsam sevgi, sevgi aksam,
Aşk ile, sevda ile yoldaş olsam,
Işık, ışık parıldasak güneşle sarmaş dolaş olsam,
Sizi seviyorum u, itermiydiniz yine de?

Desem ki bulut olsam sevgi, sevgi boşalsam,
Sevgi yle arkadaş olsam diyar, diyar dolaşsam,
Gökyüzünün seyre daldığı sevda olsam,
Sizi seviyorum u, itermiydiniz yine de?

Desem ki bir mektup olsam, hasretle sevgi kokan,
Kalemi sevgi yapıp, kelimelerin dansında var olsam,
Sevgi ye kavuşunca bitirip görevimi yastık altında saklansam,
Sizi seviyorum u itermiydiniz yinede?

Desem ki yıldız olsam, gözüm yok sitarede,
Sönük, sönük göktaşı, ay olsam gecelerde,
Desem ki sen olsam, bendeki senler de,
Sizi seviyorum u itermiydiniz yine de?
Ayser Özbakır.

aLeMDaR
05-06-2006, 09:52 PM
Aşk Kolay Değil




Kara kaşına,kara gözüne
Çapkınca göz süzüşüne
Hayran oldum gülüşüne
Aşığım aşık ben sana
Diye yazdığım satırlara
Bir X Çekmek istiyorum
Boydan boya.

Aşk değilmişgöz göze bakışmak,
El ele mehtaba dalıp,
Yıldızlardan fal tutmak
Deniz dalgaları uğultusunda
Yarin göğsünde uyumak.
Eğlenmek değilmiş,barda pavyonda,
Kadeh kaldırmak lokantadada restoranda
Sevişmek değilmiş sabahlara kadar
Kirli çarşaflı otel odalarında.
Aşk kolay değilmiş be güzelim.
Şimdi anladım bunca yıl sonra
Aşk fedakarlıkmış sevgilim
Sevği paylaşım demekmiş birlikte
Sevda beraberce mücadele
Hayatın o acımasız çarkına
Meydan okuyabilmekmiş tek yürekle.

aLeMDaR
05-09-2006, 10:12 PM
Sevgilim Yoksa Sen?

Hiçbir yerinde yok asaletin ibresi
Sesinde kamaşmasında tensel bir büyünün
Atlas hani libas ve kuytu bakışlı mavi gözlerin
Sanki hepimize bütün şiirleri hala fısıldayan
Bir eski büyük şairmiş gibi
Aşk bir erken didişme bir sorgu sualmiş de
Mezbele ve yaralıymış eski yaraların yeniden kanamasından
Hiçbir yerde yok asaletin ibresi
Bir adamın yüzünde ya da yalana çok benzeyen
Bir doğru sözünde belki.....
Saçlarının çevriminde ıslak bir beyaz kadının
Yüksek rakımlı göllerin buzul saflığında
Ve kokusunda çiçeklerinin kanirej’in
Elbet şiir olacak şairin tesellisi
Ve en kötüsü bile işe yarayacak aşklaşmaların
Yazana değilse bile okuyana faydalı
"bak aynı başına gelmiş adamın benim başıma gelen"
O da üzülmüş aynı benim gibi ....
Benimki daha acıklı değil onunkinden,
Fiyakalı değil onun acısı benimkinden..
Sade güzel olan kelimeler..
Sade kelimeler...
Kelimeler....
Sen aşka aşıksın müsaitsin gördüğünü abartmaya
Biz olsa olsa bir müddet aşklaştık aşkım aşık olmadık
Bir elim sana uzanır, öteki berikinin zaten elinde
Bırak yoluma gideyim bildiğimce
Yabancısı olduğum bir şey değil yabancılar
Baktım yerlisi yabancısı aşağı yukarı hepsi benzer erkekler....
Eğer bir söz, bir ses bekliyorsan bu adamdan
İçinde hiç gönderme isteği bulunmayan bir git
Lazımsa eğer...
İşte orada duruyor...
Ağzımın bir yerinde...
Almak ister misin dilini sokup aklıma
Sana ait olan herşeyi bir nefeste
Bir göz yumma anında
Bir soğuk telefon konuşmasında
Geri alabilir misin?
Seni benden geri alabilir misin?
Kovabilir misin beni senden?
Sevgilim..
Yoksa sen,
Sevgilim olmayabilir misin?..

aLeMDaR
05-09-2006, 10:14 PM
Her yağış bir başka kalkışmaya gönüllü
Ve kim neye erse bu geçişte
Bir tomurcuk bir gözyaşı mutluluk işte
Her bahar arifesinde korkulu bir kimsesiz gecenin
Aklım elim yüreğim kirişte
Hep biraz korku biraz yalan telefon seslerinde.....
Ya yine boş koridor ıslaklığıysa ve beton efesi
Bütün fakir çocukluklarda....
Ama herşey sırasını beklerken
Mukaddes bir kuytuda
Senden umut kesenin hüzün kesesinde bir yavru
Herhangi bir anne kadar kanguru
İşte bahar işte sevda işte tomurcuk bir bakıma
Ağzım mavi ıslaklığının uçurumunda
Rüyayla gerçeğin arasında
Hep iyinin aşkın tarafında
Ve
Değmediğim yerin kalmayıncaya
Bu bahar sonsuza tomurcuklanmaya
Ben sana sen çatlak bir anadoluyu kucaklamaya
Bu bahar aşk için hazır
Hazır vazgeçmeye
Adının bile baş harflerinden
Kayıtsız bir sarhoşluğun her gün erkenden sabah oluşu
Her şeyi biraz şakalaştıran bakışından
Şakadan başka izahı olmayan bu kalp ağrısından
Ve
Bahanesi bir yürek bir et
Bir bedenin içine girmek!
Hazır bu bahar
Akılsız! Bir yeşermenin şahane hasadına
Hazır nur topu bir yaşama sevincini kundaklamaya....
Unutma baharda çiçek olan
Meyvedir yaza....
Bu erik tanesi bu şakacı bahar çiçeği
Her dem taze kalsa...

CoolTurk
05-20-2006, 11:32 AM
http://img106.imageshack.us/img106/2771/r0264xn.jpg

senin gidişlerin benim susuşlarım olacak artık ve ağlamayacağım gözümden akan her damla yaş senin içinse eğer...

unutmayacağım..ama konuşmayacağım suskunluğum anlatacak bundan sonra sana olan nefretimi de...unutmak istediğim sadece senden nefret etmemi gerektiren hususlar o kadar...
ben seni artık sevmeyeceğim-ki sevmemeliyim..sen bende ki bu sevgiyi hakedemeyecek kadar bitirdin kendini...anlayabiliyor musun???
desem de farketmez sen nasıl olsa anlamak istediğin gibi anlıyorsun herşeyi...
sana şuan içimden dökmek istediğim o kadar çok yürek var ki,senden nefret ederken bile seni çok büyük sevebiliyorum...ben bu kadar büyüğüm...

ne kadar ikilemdeyim görüyor musun?..aşkımı da nefretimide karıştırdım birbirine..ve seni kattım tüm bunların içine..kendim yokum ama ..ben yokum artık..olmamam gerekli artık..anlayabiliyorum..sana olan nefretimle sevgimi ancak bu kadar anlatabiliyorum..

senden nefret ediyorum...
deli gibi seviyorum...

bu yüzden biraz garip bakıyorum bu aralar,ağlasam mı bana yaptıklarına,yoksa gülsem mi içimde büyük bir aşkı yaşatabildiğime???

bişeyler söyle,söz veriyorum bir daha bakmayacağım gözlerine..
ah affet bana ait değiller artık o gözler..bir başka bakış var gözlerinde anlayabiliyorum ama affet sevgilim senin gözlerinde başka birini görmeye alışamıyorum...

CaKaLBoT
05-20-2006, 08:33 PM
Tozlu yıllar




Araladım yine tozlu,
geri gelmeyecek yarınlarımın kapısını.
Üstünü tozlar kaplamış.
Acılarımın, özlemlerimin ve sevdalarımın.
Dün gibi,
Okul yıllarım,
Ne güzel günlerdi.
O yıllarda kalmak cocuk olmak.
Büyüdük inadına,
Geçmişi özlemek için.
Tanıdık aşkı,sevdayı.
Aşk acı çekmekmiş, öğrettiler bize.
Sevmek helede karşılıklı.
Sevdalarımız bahar gibiydi,
Taze ve sıcak.
Yıllar geçsede.
Saçlarımıza akta düşse,
Yine sevmek....
Bir canı sevmek, cana sevdalanmak.
Vatanı. tabiatı, ayırmadan insanları....
Savrulduk kum tanesi gibi,
yılların sayfalarına...
Gençlik.
Gençlik deli dolu yıllarımız.
İlk aşk ve acısı, yürek sancısı.
Sevgi evet sevgi..
Yıllar geçsede bitmeyen,
hergün yeşeren filizlenen sevgi..
Yıllar düşürdü saçlarımıza akları,
Yüreğimize ayrımsız bitmeyen sevgiyi.
Şimdi baktığımda üzeri tozlu yılların,
Bıraktığı izlere...
Yüreğimde bitmeyen sevgi,
Zamana isyan, çocukluğa gençliğe özlem..

Tülay İçen

VaGrAnT_AdAnALı
05-21-2006, 03:30 PM
Bu sana yazdığım son satırlar...

Bu dinlediğim son şarkı bizim üstümüze söylenmiş. Kilit vurdum kalbime,
umutlarıma. Ne bundan böyle sevdaya dair bir şeyler beklenebilir yüreğimden ne
de nefret edebilirim birinden. Ben hamal değilim ki; hep kahrını taşıyım ömrün;
Alın atık üzerimden hayata dair ne varsa. Alın sevdaya dair acıları, paylaşın
aranızda...

Sen sanıyorsun ki, kolay geliyor gidişin bana.. Arkanı döndüğün ilk andan
gözlerim gülecek mi yeniden sanıyorsun? Söylesene! Sen ne sanıyorsun aşkı,
sevgiyi, söylesene! Kolay olan, kaçmaksa, yalansa, vazgeçişse; ben zor olanı
seçiyorum ve Seni Hala Seviyorum.

Sen öyle san, farzet ki her şey çok kolay... Gittiğini sandığın sen, giderken
bende kalanlarını, yani seni, yani aşkı, yani bizi alamayacaksın benden.... Geri
vermeyeceğim onları, benim onlar, bana ait.

Biliyor musun, acı olan asla gidişin değil.. Belki bir gün sevmeyi öğrendiğin de
yanında ben olmayacağım.. Bir sabah gözlerini yeni doğan güne açtığında başkası
olacak yatağında.. Benim içinse sadece "sen" var olacak baktığım her yerde... Ve
işte ilk defa o gün sebepsiz ağlayacağım, o gün yaan yağmur gizlemeyecek
gözyaşlarımı. Kim bilir belki de aynadaki hayalin ilk kez asacak suratını bana
ve o sabah sensiz ve üşümüş uyanacağım!

Her şeyin bir bedeli var biliyorum ve bende bu bedeli ödüyorum. Ödediğim bedel
sensizlik, yalnızlık, aşksızlık Oysa yüreğim her şeye rağmen mutlu olmanı
diliyor....

Seni bulduğum yerden başlıyorum yürümeye.. Seni düşünüyor ve gecenin ayazında
üşüyorum.. Veda bile etmeden gidişin geliyor aklıma, sadece susuyorum..

RoStWell
05-23-2006, 10:56 PM
Aşkın tamamen duygusal bir kavram olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. İşin içinde kimya da var, hormonlar da, beyin fonksiyonları da... Ama aşkın gizemini çözmek için yıllardır araştırma yapan bilim dünyası sonunda aşka giden en kestirme yolları buldu. Yıllardır yapılan sayısız çalışmanın ışığında insanların karşı cinsten hangi koşullarda etkilenip aşık olduğuna dair altı madde belirleyen bilim adamları bu listeyi geçen hafta ünlü bilim dergisi New Scientist'te yayınladı. İşte birini kendine aşık etmenin en garantili altı yolu:

Korku yaşamak: 1970'lerde yapılan bir araştırma, sağlam köprüde karşılaştırılan kadın ve erkeklerin birbiriyle ilgilenmediğini, çürük bir köprü üzerinde karşılaştırılanların ise birbirini çok çekici bulduğunu ortaya koydu. Sebep ise korku ve heyecan anında salgılanan hormonlar. Bilim adamları etkilemek istediğiniz kişiyi korku ve heyecan dolu ortamlara götürmenizi öneriyor. Birlikte korku filmine gitmek ya da lunaparkta hız trenine binmekle onu kendinize aşık edebilirsiniz.

Vücut dili: Birisiyle tanıştığınızda onun hakkında karar vermeniz için birkaç dakika yeterlidir. Bu yüzden olumlu bir ilk izlenim yaratmak son derece önemli. Bilim adamları vücut dilinin ilk izlenimde yüzde 55 oranında etkili olduğunu söylüyor. Karşınızdaki kişinin vücut dilini benimseyip benzer hareketler yaparsanız daha ilk dakikalarda kalbini kazanmanız mümkün. Ama kollarınızı bağlayıp savunmaya geçerseniz şansınız yok.

Müzik: ABD'nin Massachusetts kentindeki North Adams Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma aşk ile müziğin bağlantısını ortaya çıkardı. Yapılan araştırma kadınların, fonda soft rock tarzı müzik çaldığında erkekleri çok daha çekici bulduklarını kanıtladı. Yani yumuşak rock parçalarından oluşan bir CD aşk yolunda kullanabileceğiniz en büyük silah.

Kimya: Çikolatanın içinde bulunan phenylethylamine (PEA) adlı bir madde, aşık olduğumuzda beyinin salgıladığı dopaminle aynı etkiyi yaratıyor. Bu yüzden PEA maddesi 'aşk molekülü' olarak da anılıyor. Dolayısıyla birini kendinize aşık etmek için, beynin bu maddeyi salgılamasını beklemektense koca bir kutu çikolata hediye edip süreci hızlandırabilirsiniz.

Göz teması: Bilimsel araştırmalara göre hoşlandığınız kişinin gözlerinin içine bakmak yakınlık duygusu ve iki kişi arasında fiziksel ve duygusal bir çekim yaratıyor. Çünkü birinin bakışını yakalamak insanın beyninde ödüllendirilme, beğenilme hissini yaratan bölgeyi harekete geçiriyor. Bu yüzden göz teması sağlandığında bu duyguları da harekete geçiriyor.

Espri: Araştırmacılara göre insanların birlikte gülmesi çok güçlü bir yakınlık duygusu yaratıyor. Gülmek aynı zamanda vücutta, mutluluk gibi kişiyi iyi hissettiren duyguların yaratıcısı olan endorfin maddesinin salgılanmasını sağlıyor. Birini kendinize aşık etmenin en kısa yollarından biri de onu güldürmekten geçiyor

CaKaLBoT
05-25-2006, 11:27 PM
Ne zaman




Ne zaman bu addan sandan geçeceğiz, ne zaman?
Can meclisinin halkasına ne zaman hep birden girip
oturacağız?
Dudağımıza bir tek kadeh dokundurmadan
ne zaman içeceğiz büyük dostumuzun huzurunda
can şarabını,
ne zaman içeceğiz, ne zaman

Ne zaman diyeceğiz can sâkisine, uzat elini.
biz bu yana göçtük artık,
armağanlar getirdik sana.

Ne zaman diyeceğiz can sâkisine, ne duruyorsun,
tutulduk bikere, düştük ocağına senin,
gurbet elde üşüdük,donduk kaldık,
selâm ver, hatırımızı sor, kucakla, ısıt bizi,
bize kırmızı şarap sun.

Ne zaman bize cevap verecek o, ne zaman?
Ne zaman diyecek, nem varsa sizin,
buyurun, âfiyetler olsun?

Mevlana Celaleddin Rumi

CaKaLBoT
05-26-2006, 09:54 PM
Açık Deniz

Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum
Her lahzâ bir alev gibi hasretti duyduğum
Kalbim de vardı Byron'u bedbaht eden melâl
Gezdim o yaşta dağları hülyâm içinde lâl
Aldım Rakofça kırlarının hür havasını
Duydum akıncı cedlerinin ihtirasını
Her yaz şimâle doğru asırlarca bir koşu
Bağrımda bir akis gibi kalmış uğultulu
Malüpken ordu, yaslı dururken bütün vatan
Rüyama girdi her gece bir fatihâne zan
Hicretlerin bakıyyesi, hicrânlı duygular;
Mahzun hudutların ötesinde akan sular
Gönlünde hep o zanla beraber çağlıdadı
Bildim nedir ufuktaki sonsuzluğun tadı

Yahya Kemal Beyatlı

CaKaLBoT
05-26-2006, 09:57 PM
Yalancı ve Sahtekar

Soğuk bir kış günüydü ve yerler bembeyazdı.Birbirimizi görünce yüreğimizi öyle bir sıcaklık kapladı ki ikimiz de aşk ateşiyle yanıyorduk artık.Günler birbirini kovalıyor ,saatler öylesine güzel geçiyordu ki zamanın farkına bile varmıyorduk.Bu güzellik onun benden sakladığı o kocaman yalanı öğrenene kadar devam etti.

Evet,o evliydi...Ve de çocuğu vardı. Benden bunu saklamıştı.Öğrendiğim o an dünya başıma yıkıldı.Kalbimdeki sızıyı tarif edemiyordum.Göz yaşlarım sel olmuş akıyordu.Gittim ,ondan uzaklaştım.Arkama bile bakmadım. Yüreğimdeki o büyük aşkla beraber ben de yok olmuştum.Bana yapılanları,söylenen yalanları kendime yakıştıramıyordum.Ama o benden vazgeçmemişti.Çok savaştı yeniden birlikte olmak için .Aileme kabul ettirmeyi başardım ve yeniden başladık.O eşinden ayrılmıştı.

Daha da kenetlenmiştik.İleriye yönelik planlar yapıyorduk.Hayaller kuruyorduk.Evlilik fikrini aileme de anlatmıştım.’Mutlu olacağına inanıyorsan sen istediğini yap dediler.Mutluydum.O küçücük yüreğim ’pıt pıt’ atıyordu.Ama yine ters giden bir şeyler vardı.O yine değişmişti ve benden uzaklaşıyordu.Buna dayanamayıp bitmesi gerektiğini söyledim ona.Tereddütsüz kabuk etti.Telefonlara yanıt vermiyor,beni aramıyordu. Doğum gününde onu aradım. Ama telefona çıkan bir kadındı. Yine yıkıldım. Öğrendim ki benden ayrıldığı süre içinde ikinci kez evlenmişti. Üstelik de ondan da kısa süre içinde ayrılmış sekreteri ile çıkmaya başlamıştı. Yaşadıklarıma inanamıyordum. Bu durumu birde aileme anlatmak vardı. Neyse ki onlar çok olgun davrandılar. Ama ben hala o yalancı insanı düşünüyordum. Aradan altı ay geçti kendimi zar zor toparlamıştım. Bir gün beni aradı.

Beni sevdiğini unutamadığı her şeyi unutup yeniden başlayabileceğimizi söyledi. O anda içimdeki büyük sevgi nefrete dönüştü. Ve onu reddettim. Şimdi ayrılığımızın yedinci ayındayız onu unutmadım. Hayatıma kimseyi sokmadım. Erkeklerden hep korktum. Yine aynı şeyleri yaşamak, yine aynı acıları çekmekten korktum. Biliyorum ki hayatımda kimse olmayacak. Çünkü o beni bu genç yaşımda hayata küstürdü, toprağa gömdü. Ona son sözüm şu: Bana bunları yaşattığın için hayatın boyunca sende mutlu olm

alıntıdır

Stinq
05-27-2006, 03:16 AM
AYRILIK SEVDAYA DAHİL

açılmış sarmaşık gülleri
kokularıyla baygın
en görkemli saatinde yıldız alacasının
gizli bir yılan gibi yuvalanmış
içimde keder
uzak bir telefonda ağlayan
yağmurlu genç kadın

rüzgâr
uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
mor kıvılcımlar geçiyor
dağınık yalnızlığımdan
onu çok arıyorum onu çok arıyorum
heryerinde vücudumun
ağır yanık sızıları
bir yerlere yıldırım düşüyorum
ayrılığımızı hissettiğim an
demirler eriyor hırsımdan

ay ışığına batmış
karabiber ağaçları
gümüş tozu
gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar
yaseminler unutulmuş
tedirgin gülümser
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
her an ötekisiyle birlikte
herşey onunla ilgili

telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
gittikçe genişleyen
yakılmış ot kokusu
yıldızlar inanılmayacak bir irilikte
yansımalar tutmuş bütün sâhili
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili

yalnızlık
hızla alçalan bulutlar
karanlık bir ağırlık
hava ağır toprak ağır yaprak ağır
su tozları yağıyor üstümüze
özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
eflatuna çalar puslu lacivert
bir sis kuşattı ormanı
karanlık çöktü denize
yalnızlık
çakmak taşı gibi sert
elmas gibi keskin
ne yanına dönsen bir yerin kesilir
fena kan kaybedersin
kapını bir çalan olmadı mı hele
elini bir tutan
bilekleri bembeyaz kuğu boynu
parmakları uzun ve ince
sımsıcak bakışları suç ortağı
kaçamak gülüşleri gizlice
yalnızların en büyük sorunu
tek başına özgürlük ne işe yarayacak
bir türlü çözemedikleri bu
ölü bir gezegenin
soğuk tenhalığına
benzemesin diye
özgürlük mutlaka paylaşılacak
suç ortağı bir sevgiliyle

sanmıştık ki ikimiz
yeryüzünde ancak
birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki
tek kişilik bir yalnızlığa bile
rahatça sığarız
hiç yanılmamışız
her an düşüp düşüp
kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da
hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
hâlâ kıpkızıl gülümseyen
-sanki ateşten bir tebessüm-
zehir zemberek aşkımız

ATTİLA İLHAN

Stinq
05-27-2006, 03:19 AM
YOL

Biraz zamandan calmak istedim
Seni unutabilmek ve gitmek için
Ama ne zaman duruyor
Ne seni unutabilmek mumkun

Ask bahcesinde yürümek gibi
Yalnızım ama yürümekten bıkmıyorum
Yürüyorum yalnızlıga dogru
Yürüdükce alısıyorum

Dünyanın en uzun yoluymus meger
Her donemecte bir kez daha asık oluyorum sana
Her durakta daha büyük bir acı
Yol bitmiyor acım dinmıyor

Ve yolun sonu önümde
Karanlık ve puslu bir yer
Bu nasıl bir yol nasıl bir son
Karsımdakı son acık:Ölüm

Biraz acı biraz hüzün
Tek sucum sevmekti be gülüm
Ve yolun sonundayım işte
Yüzümde bir gülümseme ve karsımda ölüm

Erdem Ç…

Stinq
05-27-2006, 03:51 AM
SONBAHAR

Sonbaharda sevmek zordur
Sert olur rüzgarları
Hüzün tasır kalplere
Aslında anlatır ayrılıgı

Ben hazanda sevdim seni
Yagmurlu bir gün bitiminde
Haykırdım sana olan sevgimi
Rüzgarkı bir aksamda

Yagmur yagıyor her yere
Caddeler,sokaklar kuru,bir biz islanmısız
Gözlerimde bir umut,kalbim sevgi dolu
Sonbaharı yanlıs anlamısız

Düşen her damla yaprakta beni hatırla sevgilim
Seni ben sonbahar rüzgarlarında sevdim
Kasırga oldun yüregimde estin
Yagan her damla yagmurum sensin

Erdem Ç...

Stinq
05-27-2006, 11:22 AM
YA SENSİZLİK ÖLMEK SE

Bir zamanlar sen vardın ya ben böyle yok değildim
Düşünürdüm neyi mi? Hep seni odalarda
Kimdi bana benziyen baktığım aynalarda
Senden başkası mıydı o sessiz beklediğim
Bir zamanlar sen vardın ya ben böyle değildim
Kim bilir ağlamayı ölüp kendi kabrinde
Sensizliği bu türlü benim kadar kim bilir
Akşam karanlığında herkes gider o gelir
En sevdiğim çiçekler çürümüş ellerinde
Kim bilir ağlamayı ölüp kendi kabrinde
Ya sensizlik ölmekse her gün bir başka türlü
Ya bir şey olmamaksa sen olmak o yerlerde
Yaşamak nerde hani yaşamak gücü nerde
Bilinmez sensiz kalan yaşıyor mu ölü mü
Ya sensizlik ölmekse her gün bir başka türlü.

on7eylul
05-28-2006, 01:58 AM
kaldırılmıştır

CoolTurk
05-30-2006, 10:10 PM
Çölde yolculuk eden iki arkadaş hakkında bir hikâye anlatılır. Yolculuğun bir aşamasında iki arkadaş tartışırlar biri ötekine bir tokat atar. Tokatı yiyenin cani çok yanar ama tek kelime etmez ve kum üzerine su sözleri yazar:

"BUGÜN EN İYİ ARKADASIM BANA BİR TOKAT ATTI."

Yıkanabilecekleri bir vahaya rastlayana dek yürümeyi sürdürürler. Tokati yiyen yıkanırken batağa saplanır, boğulmak üzereyken arkadaşı tarafından kurtarılır. Boğulmak üzere olan arkadaş tam selamete çıktıktan sonra bir kaya parçası üzerine su sözleri kazır:

"BUGÜN EN İYİ ARKADASIM BENİM HAYATIMI KURTARDI."

Tokati vuran ve sonra en iyi arkadaşının hayatini kurtaran kişi ona söyle der, "senin canini yaktığımda bunu kum üzerine yazdın ama simdi kayaya kazıyorsun, neden?" Öbür arkadaş ona söyle cevap verir.

"Biri bizi incittiğinde bunu kum üzerine yazmalıyız ki bağışlama rüzgârı estiğinde onu silebilsin. Ama biri bize iyi bir sey yaparsa onu kayaya kazımalı ki onu hiçbir rüzgar yok etmesin.

"İNCİNMELERİNİZİ KUMA, GÖRDÜĞÜNÜZ İYİLİKLERİ KAYALARA KAZIMAYI ÖGRENİN."

CaKaLBoT
05-30-2006, 10:16 PM
AteŞ İle Su

AteŞ BİrgÜn Suyu GÖrmÜŞ YÜce DaĞlarin Ardinda SewdalanmiŞ Onun Delİ Dalgalarina.hirÇin HirÇin Kaylara WuruŞuna,yÜregİndekİ DuruluĞa DemİŞ Kİ Suya: Gel Sewdalim Ol Hayatima Anlam Weren Mucİzem Ol..su DayanamamİŞ AteŞİn GÖzlerİndekİ SicakliĞa Al DemİŞ;
YÜregİm Sana ArmaĞan...sarilmiŞ AteŞle Su Bİrbİrİne Sikica Kopmamacasina..
Zamanla Su,buhar Olmaya,ateŞ,kÜl Olmaya BaŞlamiŞ.ya Kendİ Yok OlacakmiŞ ,ya AŞki..baŞtan Alinlarina YazilmiŞ Olan Kaderİ De Alip GİtmİŞ Uzak Dİyarlara Su...ateŞ KizmiŞ,ateŞ YakmiŞ Ormanlari..aramİŞ Suyu Dİyarlar Boyu,gÜnler Boyu,geceler Boyu,bİrgÜn GelmİŞ Suya Warmis Yolu BakmiŞ O Duru GÖzlerİne Suyun,bİraz Kirgin Bİraz HirÇin.ve O An AnlamiŞ;aŞkin Bazen Gİtmek Oldugunu.ama Gİtmenİn Yİtİrmek Olmadigini...ateŞ DurmuŞ,susmuŞ,sÖnmÜŞ AŞkiyla.İŞte O Zmanadan Berİdİr Kİ;ateŞ Sudan,su AteŞten KaÇar OlurmuŞ.ateŞİn YÜregİnİ Sadece Su,suyun YÜregİnİ Sadece AteŞ Alir OlmuŞ...
Can YÜcel

CaKaLBoT
05-30-2006, 10:17 PM
Bulutlara dolaşmış bir uçağın, rüyalarında “hava limanlarını” görmesinden ne farkı var ki; burnunun, sabahları “kızkulesi” diye sızlamasının? ..
Kızkulesi, , , mıknatısındır;
Seni bana bağlı kılan! ..

Kaybolmuş gemiler için; uzaak, zayııf, cılıız, titreek, soluuk ve soğuuk bile olsa, bir deniz feneri ışığının ne demek olduğunu anlıyor musun şimdi? ..
Duyuyor musun, soğuğu? ..
Üşüyor musun, korkuyor musun; titriyor musun? ..
Hadi, dokun sesime! ..
Tut, nefesimi; ve oğuştur, ısıt ellerini! ..

Savrulurken dalgaların arasında;
Ne altından geçsin “Hüdâyi yolu”, ne üstünden...
Sen de geçme;
Koy gönlünü, huzûra! ..

Ben... Aşka kılıf aramam! ..
.....
Kendimden ve zamandan ve mekândan çaldığım bir ödülse bu sevda;
Saplarım yüreğime...
Sen kanarsın içimde! ..

Senden ve benden bile aldığım bir ödül isen eğer; saplanırsın içime! ..
Kılıfın “ben” olurum...
Aşka kılıf aranmaz! ..

Şimdi, ben... Çatlamış dudağıyla yalvarırken tarlalar, içindeki çiçekler bükerlerken boynunu... Elbette rüyalarınım senin...
Her gece kim ağlıyor karanlığın içinde; kederlenen toprağa, içini süzen bulut gibi? ..

Biliyor musun; dibi kayalık bile olsa, “huzur’dan gelip huzûra giden” yolun kıyısındaki şu garip Kızkulesi, kız kulesidir; seni bana mahkûm eden! ..

Söyledik ya... Dedik ya; aşka kılıf aranmaaz!
Ne çaldı isen benden; hediyem olsun...
Sen... Yüreğimde saplı kal;
Başka talebim olmaz! ..

CaKaLBoT
06-01-2006, 10:31 AM
Her yere düşen yağmur damlasına bir mana vermeye çalışırdım ve hiçbir zaman bulamazdım..
Hatırlıyormusun her yağmur yağdığında ıslanmak isterdim ama hep sen engel olurdun...
ve şimdi sen yoksunhep ıslanmayı arzuladığım yağmur var dışarda bardaktan boşalırcasına yağıyordu beni çağırıyordu sanki yere düşen yağmur damlaları...
şimdi bana kim engel olacak ıslanmamak için
bardaktan boşalırcısana yağan yağmurmu? yoksa hasta olma korkusumu ikiside değil.Sen yoksun ve engel olacak hiçkimse de yok şimdi senin yokluğunda ıslanıyorum...
İşte buldum yağmur damlalarının anlamını her yere düşen damla seni seviyoru diye fısıldıyor tıpkı benim senin kulağına fısıldadığım gibi ve sen yoksun iliklerime kadar ıslanıyorum senin yokluğunda...

Her yağmur dindiğinde ondan sonra içimde kopan fırtınalar başlardı gözlerim dolar ve ağlardım işte buda benim yağmurumdu..

Hep derdin sana ağlamak yakışmaz diye işte ağlıyorum yokluğun yakışsada yakışmasada ağlıyorum içimde kopan fırtınalarla birlikte ve sen yoksun...
Şimdi hangi mazeret seni benden koparacak hangi yağmur damlaları seni sevmiyorum dediğindemi yoksa içimde kopan fırtınlar dinincemi veya gözlerimden akan yaşlar dinincemi senden kopacağım hiçbiri değil...
sen yoksun ve senin yokluğunda yağan her yağmur seni andırıyor bana sen yoksun...
kalbim karanlıklar içinde zincir vurulmuş ışııda sensin anahtarıda...şimdi seni bekliyorum....
ve bir gece daha geçiyor yağmurlu senin yokluğunda

Osman Gültekin

CaKaLBoT
06-02-2006, 10:10 PM
Dostumdan Sana
Bir gün gözlerimi açtığımda sen yoktun. Uyku sersemi olmalıyım ki; döneceğini düşündüm o an. Sonra aklıma geldi beni 24 saat önce terkedişin... Her şeyin bir sebebi vardı da bu ayrılığın bir sebebi yoktu. Sonra evi toplamaya başladım, yani umursamadım gidişini... Senin için kendimi feda etmemi dahi unutmuştum. Vicdanım rahattı, ne dua ediyordum, ne beddua... Yani bunun bir oyun olduğunu düşünerek sıranın sende olduğunu ve dönüşünü bekliyordum. Sıra sendeydi, benim suçum yoktu ve sevgilim sen gelmedin. Sıranı mı unuttun?

İçimden bir şey kopmuştu sen giderken(!)
Ama öyle bir acı vardı ki; o hep benimle... Artık aynaya da bakmıyorum, türkü de dinlemiyorum, alışık değilim bir başıma hüzünlenmeye, ağlamaya bile! Gökyüzünde güneş var bugün, fakat bir benim üstümde kara bulutlar, ağlıyorlar... hep korkmuşumdur ihtiras sahibi olmaktan olandan da yazık sen de çıktın onlardan... Bazen hayata direniyorum. Mesela o gün güneş bir başka doğuyor. Gözlerim ağlamıyor, saçlarımı topluyorum ve gözlerim bir başka gülüyor. Fakat her zaman değil(!) Sonra duyduğum bir türkü yüreğimi ağlatıyor gözlerimi ağlatmasa da...
Ah sevgili!
Gözlerim yorgun, içim ezik...
Her kafadan bir ses çıkıyor. Akşama şunu yapalım, hafta sonu şuraya gidelim. Eskiden bunlar benim her şeyimdi... Oysa şimdi(!) düşünsene bunları bile almışsın elimden.....

Stinq
06-03-2006, 03:11 AM
SENDEKİ YALNIZLIK

Yanında olmak varken neden yokluguna aglıyorum
Terk edip gittigin halde hala askınla yanıyorum
Neden sankı gördüğüm her yüzü sen sanıyorum
Tüm kadınları senin adınla cagırıyorum

Acı ceken nende hep ben oluyorum
Niçin bende birini aglatamıyorum
Döneceksin diye kendimi aldatıyorum
Yüregimi sevdan ile avutuyorum

Kara gozlerine hapsoldum birden
Seviyorum hala seni bilmem neden
Tutukluyum!kurtulamıyorum sevginden
Bir sevda kelimesi duser diye beklıyorum sözlerinden

Günesi sen getirdin dunyama
Muhtactı yüregim aydınlıga
Sen gittin dunyam gömüldü karanlıga
Kalbim gene terk edildi yalnızlıga

Kuslar bir bir adını ezberledi
Çiçekler dahi anladı sevgimi
Denizler hep kıskanırdı gözlerini
Gül gamzenden alırdı rengini

Yalnızlıgın adını sen koydum
Hep yüregimdeki sen ile uyudum
Karanlık dehlizlerde kayboldum
Ben sevdan ile sonbuldum

İşte ay kalbım gibi kanıyor
Yüregim hep seni sayıklıyor
Gözyaslarım sen olup beni ıslatıyor
Bak sevdigim gökyüzündeki yıldız aglıyor

Beni sevemeyeceksin artık biliyorum
Nefret dolu sözlerini bile özlüyorum
Rüyalarımda guzel yüzünü görüyorum
Karanlık dunyamda yalnızlıga aglıyorum
Sana son defa elveda diyorum

Erdem Çalışkan

Stinq
06-03-2006, 03:19 AM
Sana Ödetecegim

Bana yasattıgın tüm acıların
Sana Daha büyügünü yasatacagım
Sana harcanan her günün
İntikamını alacagım

Verdigim tüm sevgimin
Caldıgın tüm hayallerimin
Nedensiz kacısının
Hesabini soracagım

Sana olan sevgimi bitirdin
Nefretimi sen körükledin
Acımak bile degil hissettiğim
Gün gelecek seni unutacagım

Aglama bos yere,beni kandırma
Sana nefret duyan biri var karsında
Geri dönecegimi sanma
Yalnızlıgımı sana ödetecegim

Sen terk etmedin beni
Cesaretin yoktu buna
Ben birakıp gidiyorum seni
Sana sön sözüm ELVEDA

Erdem Çalışkan

CaKaLBoT
06-03-2006, 10:00 PM
Sizin İçin

Sizin için, insan kardeşlerim,
Her şey sizin için;
Gece de sizin için, gündüz de;
Gündüz gün ışığı, gece ay ışığı;
Ay ışığında yapraklar;
Yapraklarda merak;
Yapraklarda akil;
Gün ışığında bin bir yeşil;
Sarılar da sizin için, pembeler de;
Tenin avıca değişi,
Sıcaklığı,



Yumuşaklığı;
Yatıştaki rahatlık;
Merhabalar sizin için;
Sizin için limanda sallanan direkler;
Günlerin isimleri,
Ayların isimleri,
Kayıkların boyaları sizin için;
Sizin için postacının ayağı,
Testicinin eli;
Alınlardan akan ter,
Cephelerde harcanan kursun;
Sizin için mezarlar, mezar tasları,
Hapishaneler, kelepçeler, idam cezaları;
Sizin için;
Her şey sizin için.

Orhan Veli Kanık

Stinq
06-04-2006, 02:47 AM
BENİ BIRAKIP GİTTİN

Bırakıp gittin ya sessizce
Ben aglamaklı yalnızlık aglamaklı
Bekledim seni gunlerce
Yagmur yagıyor gökyüzü aglamaklı

Tüm kose bucakları tutmus sevdan
Her dönemecte sen varsın
Acı keder senden kalan
Sen sevgin kadar yalansın


Bir tutam sevgi bekledim senden
Sevmeyi bilmediğini unutarak
Alacagın bir yüregim onuda aldın benden
Geri istiyorum kalbimi aglayarak

Sen yalan,sevdan yalan
Sade acılar gercek
Yüregim ardından aglayan
O da birdaha gozyası dokmeyecek

Sevmek mi zor nefret atmekmi
Hem seni sevdim ama nefrette ettim
Acılarla dagladın sinemi
Gün gelecek hesabını vereceksin

Erdem Çalışkan

Stinq
06-04-2006, 02:56 AM
Bir telefon bekliyorum, sevgilim diye başlayan, seni seviyorum diye biten. Bir telefon bekliyorum, dün gelmesi gereken ve bugün hala gelmeyen...


Hayatta üç şeyi sevdim. Seni, kalbimi, ümit etmeyi. Seni sevdim, sensin diye. Kalbimi sevdim, seni sevdi diye. Ümit etmeyi sevdim, belki seversin diye...


Hayatta iki kör tanıyorum; 1.'si senden başkasını görmeyen ben, 2.'si beni göremeyen sen...


Bir yağmur damlası seni seviyorum anlamını taşısaydı ve sen bana, seni ne kadar sevdiğimi soracak olsaydın, inanki bir tanem her gün yağmur yağardı...


Eğer geceler seni düşündüğüm kadar uzun olsaydı asla sabah olmazdı...


Seni asil insanların basit sevgileriyle değil, basit insanların asil sevgileriyle sevdim. Bu güzel aşkımıza nokta koyma, sana kucak dolusu virgül getirdim...


Gülmek için mutlu olmayı bekleme, belki mutluluk gülüşünde saklıdır, sakın ağlayayım deme! Belki bir yerlerde senin bir tek gülüşün için yaşayan biri vardır...


Bir gül olmak isterdim, dalımdan koptuğum an yalnız senin için kopayım ve yalnız senin avuçlarında solayım diye bir tanem...


Seni ne kadar sevdiğimi öğrenmek istersen yere düşen yağmur damlalarını tutmaya çalış, tutabildiklerin senin sevgin tutamadıklarınsa benim sana olan sevgimdir...


Ağlayışımm terk edip gidişine değil. Ben, sensizken, senden diye sensizliğini de sevmiştim. Sen, seninle, seni de sensizliğini de alıp gittin...


Aramızdaki mesafeler ne kadar uzun olursa olsun sonsuzluğa giden tüm yollara adını yazdım. Hangi yoldan geçersen geç seni sevdiğimi okuyacaksın...


İnsanlar hep birilerinin peşinden koşarlar, ama dönüp de kendi peşlerinden koşanlara hiç bakmazlar...


Sonbahara inat ağaç hala yeşermekte, geceye inat gün hala ağarmakta, ben ise kadere inat hala seni sevmekteyim. İnat bu ya, mahşere kadar "seni seveceğim"...


Yanağına düşen kar tanesi eriyip dudaklarına indiğinde ve o bir damla serinliği biriyle paylaşmak istediğinde yüzünü rüzgara dön, ordayım!


Seni seviyorum diyenin sevgisinden şüphe et, çünkü aşk sessiz, sevgi dilsizdir...


Güneşin buz tuttuğu yerde bir alev görürsen bil ki o, yalnız ve yalnız senin için yanan kalbimdir...


Gayem zat-ı alinizi taciz etmek değil, efkar-ı umumiyede muhabbet kurmaktır. Cevabı müspetiniz kalb-i hazalimi tamir-i temin edeceğinden, desti muhabbetinize talibim...


Güzelsin, şirinsin, şahanesin. Çektiğim çileme tek bahanesin. Melek mi, şeytan mı bilmem ki nesin...


Ben seni unutmak için sevseydim sana olan tutkumu kalbime değil, güneşin çıktığı zaman kaybolan buğulu camlara yazardım...


Allah'ım canımı bir sonbahar günü al ki, o vefasız getirecek bir gül bile bulamasın...


İnsanlar tanıdım yıldızlar gibiydi, hepsi parlıyordu, hepsi gökteydi. Ama ben seni, güneşi seçtim, bir güneş için bin yıldızdan vazgeçtim...


Dünyada 2 renk gül olsun, biri kırmızı diğeri beyaz. Sen beni unutursan kırmızılar solsun, ben seni unutursam beyazlar kefenim olsun...


Dünyadaki en güzel şeyi sana vermek isterdim ama seni sana veremem ki...


Sen seni seveni görmeyecek kadar körsen, o da sana sevgisini söylemeyecek kadar gururludur...


Zannetme ki gözlerim sana baktıkça bıkacak, ölsem de ruhum seninle kalacak, kapanırsa gözlerim senden önce bu hayata, inan ki son sözüm seni seviyorum olacak...

smile_k
06-04-2006, 01:16 PM
Yıllar önce dünyada bir canlı yasamazken sadece duyguların hükmettiği bi dünyada aşk çılgınlık karamsarlık iyimserlik kötümserlik heyecan sevgi ..... gibi bircok duygu yasarmıs.O kadar bosmus ki hersey birgün canları çok sıkılmıs ve oyun oynamaya karar vermişler.İyimserlik öne atılıp saklambaç oynayalım demiş karamsarlık söz alıp hiç yoktan iyidir demiş karamsar bi şekilde.Baslamıslar sayışmaya ve sonucta çılgınlık ebe olmak zorunda kalmış "çılgınlık bu ebe olmam" desede mecbur kalmıs.Baslamıs 100den geri saymaya 100,99,98,97...... herkes sağa sola kosturuyomus saklanmak için karamsarlık gitmiş karanlığın içine saklanmış,iyimserlik koşa koşa aydınlık biyerde agacın arkasına,kötümserlik ayın gölgesine,sevgi güneş ışınlarının arasına saklanmış.Herkes bi yerler bulmus ama aşk saklanacak biyer bulamamıs.Çılgınlık sayıyomus10,9,8,7..Acele etmesi gerektiğini biliyomus ama yok saklanacak yer yok.sağına soluna bakarken hemen yanındaki güllerin arkasına saklanmış.Ve çılgınlık saymayı bitirmiş 3,2,1,0 ésağım solum önüm arkam sobe" baslamıs arkadaslarını aramaya.herkesi sırayla buluyomus.son olarak karamsarlıgı karanlıktan cıkardıktan sonra tamam demiş kendi kendiner ama bi bakmışki aşk yok.karamsarlıga düşmüş bulamadım diye.Ama içine karamsarlık duygusunu düşürdüğü için karamsarlık duygusu yanına gitmiş ve "sen beni içinde hissettin bende sana aşkı bulmanda yardım edeceğim demiş.Aşk şu güllerin arasında deyip yerini söylemiş.Çılgınlık çılgına dönmüş.Hemen yanı basındaki aşkı göremediği için delirmiş.Ve oradan bulduğu ucu çatal şeklinde olan degneği başlamış güllerin arasına saplamaya.Takiiiiiii değneğin ucundan kan damlaları yere düşene aynı anda bi çığlık kopana dek.herkes düşen kan damlalarının şaşakınlığı içinde ne yapacağını şaşırmış.aşk elleri gözlerinde ve yanaklarından kan damlaları süzülerek ayağa kalkmış.Herkes korkuya kapılmıs.Çılgınlık özür dilemeye baslamış ne yapacağını bilemeden.Aşk çılgınlığa dönmüş ve demişki ' gözlerimi kör etin ve tekrar iyileştiremezsin bu gercek ama hep benim yanımda olup bana rehberlik yapabilirsin ' demiş.Çılgınlık hemen kabul etmiş.
Ve işte o gün bugündür "AŞKIN GÖZÜ KÖRDÜR VE REHBERİ ÇILGINLIKTIR."

Stinq
06-07-2006, 01:34 AM
Hüzünleri yapıştırıp gözbebeklerine
Yüreğinden öpebilir miyim?
Okuduğun her satırımda,
Attığın her umutvari adımda,
Duyduğun her hüzünvari seste,
Görmediğini bildiğim hergüzelliğini,
acısını, dayanılmaz ağırlığını
çıkardığında Hayat karşına
Gülümsediğini düşleyebilir miyim herşeye rağmen...
Denize dokunurken,
Serçelere göz kırparken,
Doğan güne,olmuşa,olacağa gülümserken düşünebilir miyim seni?
Görmeden hiç tanımadan saçlarındaki aklara
,yarım kalan tebessümler asıverdiğin yüzüne
,yitirmekten korktuğun hüzünlerine,
mutluluklarına dair şiirler yazabilir, okuduğun her mısrada
Seni Yüreğinden öpebilir miyim?
Gamzelerinden taşıveren mutluluklarına,
Bir şarkıda vurulan umutlarımı karıştırabilir,
Tekbaşınalığın farkındalıklarından karanlığı yırtarcasına Yalnızlığından seni kaçırabilirmiyim?
"SEVDA"ya sevdalanışımı,kaçışlarımı,"merhaba"larımı, umutlarımı, arayışlarımı analatabilir miyim?
"Yabancım değilsin Sevgilim"diyerek "Gönlümün Gurbeti Sevgililerimi" dinletebilir miyim?
ve Sen bunların hepsine "HAYIR" dersen eğer....
Gözlerimdeki hüzün bulutlarını gizleyerek Gözlerinden,
"Güle Güle Umut Meleğim Canımın Yarısı Sevdiğim,YARİM" diyebilir ve seni son kez...
YÜREĞİNDEN ÖPEBİLİR MİYİM ???

Stinq
06-07-2006, 01:37 AM
GİT

sen,yenilgilerle dolu yaşam öykümün en büyük sayfasının sahibi,


git !
acılarım artık eşeysiz ürüyor;
servi serinliğinden daha yakın;zakkumun acımtırak tadına gecelerim.
bana;
tarağını bırak!..
gelemem,
çözme saçlarını,
masa altı çöplerinden ödünç toplayıp,yarısı yaşanmış hayatları gözlerime yamıyorum,varlığınının acısını biraz olsun katlanılır kılmak adına,oyun çağlarından emanet şimdi,muzip bakışların;ve gözlerini [d]üşüyorum rüyalarımdan,artık gayrimsin,mevcudu sıfır olan düş[ün]sel mevcudattan,lanetli bir bedduadır artık,
gülüşün bacadan bacaya fısıldanan.

git !..
tarağını bana bırak;
çözme saçlarını geç kalmışlıklarımın üzerine,
gelemem !..
tüm methiyelerimi gecenin kanayan dudaklarına adıyorum,artık bakışlarım birer reddiyediyedir gözlerine.
git!..
sevgili,
tarağını bana bırak.
ben seni bir bebek gibi sevecektim,şimdi bir intihar çağrısı olan her dolunayda bir gözünden öpecektim.
ah yar !
çözme saçlarını,hiçliğim üzre ki;seni en yılgın,en bitmiş halimle,yenilmiş,silinmiş yanlarımla sevecektim;sana muhtac olacaktım,sana müştak olacaktım,
ona böyle gitmeyecektin !..
AH YAR !..
çözme saçlarını ;dağ başlarında yakılan ateş yığınından bir dal çekip,cıgaramı yakmak gibiydi seni sevmek.Sana arabesk bir intihar bırakıyorum,çeliğin af tanımayan maviliğine esir.
Bileklerimden avuçlarıma akan kanlar parmaklarımdan yere damlıyor,
adımız yazılmıyor.

sevdamı gömeceğim gözlerine
umutlarımı serpiştireceğim saçlarına
hasretimi dudak kıvrımlarına koyacağım
sonra geçip karşına
sende;
beni seyredeceğim

Stinq
06-07-2006, 01:42 AM
Gel

Sen Yoksun

Bütün Sokaklarına Kar Yağıyor Ömrümün

Nefesim

Üşüyen Bir Gelincik Ayazı

Bütün Geceler Aysız

Durmadan Bir Ezgi Savruluyor Dudaklarında Gecelerin

Hüznün Uzayan Saçlarında Kimsesizliğim Kanıyor

Yağmalanmıs Bir Ömrün Ortasından Sızarak

Yaralı Gönlümün Irmaklarına Doluyor

Gel

Her Gece Bır Deprem Oluyor

Ey Çağlayan Bir Suda Yittirdiğim Menekşe Gözlü Kız

Seslen Bana Nerdesin, Hangi Uzak Şehirdesin

Bir Rüzgârın Kanatlarına Vursam Duyulur mu Sesim

Gel

Erişilmez Uçurum Diplerinde Kaldı Özleyişler

Yaralı Ceylanlar Sekiyor Bakışlarımda

Tomurcuklar Öksüz, Serçeler Dilsiz

Her Durakta Boynu Bükük Bir Çocuk Üşüyor

ve Ben Bu Yağmurlar Dolusu Yalnızlığımla

Bütün Bulutlardan Sana Koşuyorum Gel

Yürekler Boş, Bakışlar Anlamıyor Beni

Her Akşam Vakti,

El Ayak Sesleri Çekilirken Caddelerden

Vurup Yüreğimi Narlı Sevdalara

Yıldızlara Ağladığımı Kimse Bilmiyor

Kimse Bilmiyor, Her Gece

Dudağımda Bir Şiirin Kanadığını

Ey Yavru Bir Kuş Gibi

Düşlerimin Arasından Uçup Giden Uçarı Kız

Yaşım Yirmi idi, Yüz Oldu, Binyüz Oldu

Yaşlandım Yaşamadan Aşkı ve Baharı

Farkında Değilim Şimdi,

Geçen Günlerin Değişen Mevsimlerin

Yağan Karlar Altında Kaldı Kalbim

Gel

Geçmiş Bahar Sokaklarına Çıkar Beni

Bahçesi Tarumar Bir Çiçeğin Kirpiğindeyim

Bir Kar Çölünün Ortasında

Bir İnsan Mahşerinin İçinde

Yapayalnız

Her Bakışta Bir Hüzün,

Her Hüzünde Bir Bakış Kanamada

Bir Sonsuz Rüzgar Başladı Gittiğin Yerde

Gel

Gel

Bahar Sokaklarına Çıkar Beni

Yıldızları Sönmüş Bir Gecenin Sayfalarında Işıksızım

Özlemler Dağıtıyorum Durmadan Karanlığın Yapraklarına

Kalbimin Üstüne Üstüne Yağıyor Kar,

Göçüp Gitti Kuşlar Çoktan ve Ben

Bölüp İklimlere o Sevda Tılsımı Türküleri

İşleyip Alnımın Çizgilerine Tel Tel

Kalbimi Sana Rehin Tutuyorum

Gel

Hasret ki Yolları Kanamalı Ağır Bir Hüzündür

Geçip Giden Günlerin Terkisinde

Rüzgâr Koyaklarını Yitirdi, Sözcükler Büyüsünü

Her Mısrada Çığlık Çığlık Yüreğim

Gel

Ömrümün Bütün Sokaklarına Kar Yağıyor Şimdi.

CaKaLBoT
06-12-2006, 12:09 AM
Bir Gülü Sevdim

Bu son buluşmamız
Bu son görüşmemiz
Kimbilir bir daha karşılaşmayız
Belkide bir daha görüşemeyiz
Ayrılmalıyız ayrılmalıyız
Bir gülü sevdim
Bir seni sevdim
Bir mevsimlikmiş senle aşkımız
Gel gitme desem kal etme desem
Hiç faydası yok ayrılmalıyız
Senin gözlerin yaşlı

Benim yüreğim yaslı
Bu aşkta bir umut kalmadı yazık
Seni bir başkası bekliyor artık
Ayrılmalıyız ayrılmalıyız

Ahmet Selçuk İlkan

CaKaLBoT
06-12-2006, 12:10 AM
Assktan Nefes Alamadığım Yerde

Çocukluğumun bahçesiydin sen
Bütün bilinen mutluluklardan uzakta,
O sarışın akşam üstlerinde,
Istırabın eşiğinde…
Nefesim sıkıştığında seni sevmekten
Ömrümü okurdum o acı neşede,
Boşalırdı ağzımdan o kanlı nefes
Sonra çok özlendiği için acımasızca talan edilen
Her baharda dönerdim oraya…
O sarışın akşamüstleri
Hiç gitmediğim uzaklardan döndüğüm yer olurdu…



Bilinen bütün mutluluklardan uzakta
Kalırdım orada,
Kalırdım çocukluğumun bahçesinde,
Aşktan nefes alamadığım o yerde…

Cezmi Ersöz

CaKaLBoT
06-12-2006, 12:11 AM
diyebilseydim

Anladım diyemem ki! Suçluyum
Belki ben anlatamadım sana kendimi
Tutuştum, yandım da yokluğunda her gece
Yine gözyaşlarımla söndürdüm kalbimi
Her gün her dakika seni özlerdim
Bitmezdi kederim senin yanında bile
Susardım, gözlerime baktığın zaman
Mermer bir heykelin çaresizliğiyle
Oysa neler düşünürdüm sen yokken
Sana kavuşunca neler söylemek isterdim
Dakikalar bir ışık hızıyla geçerdi
Ayrılık başlayınca ben biterdim
En kötüsü beni koyup gitmendi
O öyle bir yalnızlıktı anlatılmaz
Hep yarım kalmış heyecanlar hazlar içinde
Biterdi bir kış, geçerdi bir yaz
Ve nice yıllar kovalardı birbirini
Gözlerimde gitgide büyürdü mesafeler
Bütün teselliler uzaklarda kalırdı
Bütün çiçekleriyle solardı bahçeler
Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
Anlardın, ve hiç gitmezdin, değil mi
Bir gün duyduğum gibi kal diyebilseydim.

Ümit Yaşar Oğuzcan

CaKaLBoT
06-12-2006, 12:12 AM
Gözlerim Gözlerinde

Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
Hep böyle içinde bir uzak ışık mı yanar?
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var,
Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin...

Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında,
Fırtınalardan geldim sende dinleniyorum,
Bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum,
En eşsiz dakikalar sürsün senin yanında...



Hiç yumma gözlerini ışığın eksilmesin,
Gündüzüm, aydınlığım, ipekböceğim benim,
Güz bahçemde açılmış o son çiçeğim benim...

Yorgun kalbim seninle elem nedir bilmesin,
Ayırma gözlerimden çocuksu gözlerini,
O sakin, o yalansız, o kuytu gözlerini...

Ümit Yaşar Oğuzcan

CaKaLBoT
06-12-2006, 12:13 AM
Mavi, Maviydi Gökyüzü

Mavi, maviydi gökyüzü
Bulutlar beyaz, beyazdı
Boşluğu ve üzüntüsü
İçinde ne garip yazdı...

Garip, güzel, sonra mahzu
Işıkla yağmur beraber,
Bir türkü ki gamlı, uzun,
Ve sen gülünce açan güller.



Beyaz, beyazdı bulutlar
Gölgeler buğulu, derin;
Ah o hiç dinmeyen rüzgâr
Ve uykusu çiçeklerin.

Mor aydınlıkta bir çınar
Veya kestane dibinde;
Mahmur süzülen bakışlar
İkindi saatlerinde...

Birden gülümseyen yüzün
Sabahların aynasında
Ve beni çıldırtan hüzün
İki bakış arasında.

kim bilir şimdi nerdesin
senindir yine akşamlar
merdivende ayak sesin
rıhtım taşında gölgen var

Ahmet Hamdi Tanpınar

CaKaLBoT
06-12-2006, 12:16 AM
Değissik

başka türlü bir şey benim istediğim:
ne ağaca benzer, ne de buluta.
burası gibi değil gideceğim memleket
denizi ayrı deniz,
havası ayrı hava..

bir başka yolculuk dalından düşmek yere
yaşadığından uzun
bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
ağacın yüksekliğince
dalın yüksekliğince rüzgarda
ve bir yeni ömür
vardığın çimen yeşilliğince

nerde gördüklerim?
nerde o beklediğim
rengi başka
tadı başka..

Can Yücel

CaKaLBoT
06-13-2006, 08:35 PM
Yağmur Güzeli

Yağmurlar yağmıyor mu inceden ince
Rüzgarlar esmiyor mu serince
Bir sigara yakıyorum efkarlanarak
Çıkıp karşıma sen geliyorsun
Saçların ıslanmış oluyor
“Gel” diyorum duymuyorsun beni bir türlü
Seni böyle hayal meyal yaşamak çok zor
Uzanıp tutsam diyorum incecik ellerinden
Ellerim boşlukta kalıyor.

Bir gün çıkıp gideceksin
Sonra arkandan yine ince bir yağmur yağacak
Cadde cadde,sokak sokak
Sayıklar gibi dolaşıp seni arayacağım
Beni bir köşe başında ağlıyor bulacaklar.
Saklamak zor olacak,çaresiz kalacağım
Seni sevdiğimi anlayacaklar.
Üstüme yağmurlar yağacak
İnce bir dal gibi birden kopup kırılacağım
Kaldırım taşlarında sıcaklığım kalacak
Kahrolacağım.

Bu şiiri yağmur yağarken yazdım
Ezanlar okunuyordu minarelerden
Seni düşünmeseydim yağmurlu havalarda
Sokaklara çıkmayı göze almazdım.

Yağmurlar yağmıyor mu inceden ince
Rüzgarlar esmiyor mu serince
Bir sigara yakıyorum efkarlanarak
Çıkıp karşıma sen geliyorsun
Saçların ıslanmış oluyor
“Gel” diyorum duymuyorsun beni bir türlü
Seni böyle hayal meyal yaşamak çok zor
Uzanıp tutsam diyorum incecik ellerinden
Ellerim boşlukta kalıyor.

Yavuz Bülent Bakiler

CaKaLBoT
06-13-2006, 08:38 PM
Gözlerime Bak, Kır Beni

Soğuktan korkarsan
küflenmiş gümüşle kaplanır bedenin
Kendine kışkırtılırsın
çiçekli mağarayı unutursan.
Sana ikindi odaları yok
anarşist ruhunu taşıyamazsan
Kalbin gözlerini örterse
flamalar düşer yerinden
Yüzeyde kalır sevgin
kendini abartırsan...

Yağmurdan korursan sedeflerini
kısalır ve karışır yollar.
Haksız olur hep güneşe uçan kız
kumların altında saklı kalır benlerin.



Şımart içindeki sızıyı
büyüklerin erişemeyeceği o yerde kal.
Bırak içindeki kuş sadece ellerinle
konuşsun...

Kendini dokunulmaz bir güzel bulursan
büyükler erişir sana
Eğer irkilirsen yılanların çığlığından
dünyayı kabullenirsin;
dünya ki
sıkıntı, kasvet, zehir...günaşırı intihar...

Hadi önce benimle başla,
gözlerime bak, kır beni
yoksa...yoksa
'çaylar içine buz gibi akar'

Cezmi Ersöz

CaKaLBoT
06-13-2006, 08:44 PM
Kara Gözlerin

Kara gözlerindeki umut
Siyah saçları kadar karamsardı
ve kadere küsmüştü O, bir kere
Sevgiyi öldürdü diye...
Sanki ona uzanan ellerde
Keskin bir bıçak
Ha vurdu ha vuracak
Bu, benim karanlıklarım,
Bu benim sırlarım diyor hep
Bir gün gelecek
Şefkatle kollarına saracaklar...
Asılsız sevgilerdi onu yıkan aslında
Umutları umduğu gibi çıkmamaış
Beklentileri hep korkuları olmuş
Sanki bütün hayatı,
Kupkuru bir odadaymış kopamadıklarıyla..
Gülüşleri bir sigara içimi zamanı kadar az
Her nefeste biraz daha kısalırken
Bütün beklentileri
Duman duman uçuyorlardı.
Kurallar koymak isterken dostluklarına,
Kuralları bozduğunun farkında değildi aslında...
Şimdi o gözlerde,
Vakitsiz yağan yağmurlar var,
Hasat mevsimi bitmiş bahçelere
Sağnak sağnak yağacaklar.,
Belki gönlünde gökkuşağı açacak
Ama, altından çocuklar geçmeyecekler.
Su yerine zehir akacak ırmaklarından,
Hiç kimse içmeyecek...
ya Ben,
Şimdilerde bir bağ bozumu hüznü var içimde,
Üzümlerim gazap üzümü
Şaraplarımsa gözyaşları...
Sen güz güneşinde,sanki kanadı kırık bir kuş,
Konmuştu bahçeme,
Ona şefkatle eğilirken
Pır diye uçtu birden
Kırık sandığım kanatlarındaki sahtelik,
ve,inancımla birlikte.

Ahmet Muhip Dranas

ege10
06-13-2006, 10:53 PM
gözlerimi kapadım
adını anıyorum
şimdi gülüşün var gözlerimde
nasıl seviyorum seni nasıl
dudaklarımda bir tebessüm
gözlerimden yaşlar akıyor
adın..yüreğimi kanatıyor

durdum sana bakıyorum
gidişini seyrediyorum çaresiz
son sözlerin var aklımda
gitme diyorum,nolur gitme
umudum,sevincim ,herşeyimsin
içimde çığlıklar patlıyor
gidişin nasıl bir isyan çıkartıyor

yalnızım..dönmeni bekliyorum
yokluğunun mümkünü yok
saçlarının kokusu var ellerimde
gel diyorum,bir gün mutlaka gel
gel..nefesim ,canım gelsin
ah nasıl yanıyor bedenim
yokluğun nasıl canımı alıyor

çok zaman geçti dönmedin
artık gücü yok,tadi yok gönlümün
garip im ,değiştim,ben değilim
suskunum,sözüm yok,gecem yok,günüm yok
şimdi aahh bi gelsen demiyorum
çoktan soldu gönlümün gülleri
gel demiyorum,gel diyemem
gelsen seni oturtacak yerim yok
ama
keşke
hiiiiç gitmeseydin

ALINTI

ege10
06-14-2006, 11:13 PM
Asiklar icin bütün sevgililere.
TIKLA
http://www.animasyonlar.net/Flash/SevgiAsk/Gitme007.asp

CaKaLBoT
06-16-2006, 09:05 PM
Yokluğumun Resmi

Attığım her adım benden uzakta
Bastığım her yerde yokmuşum meğer
Çırpınırken 'ben' denilen tuzakta
'Ben' bana saplanan okmuşum meğer..

Aklım kumsal iken, ben toz paresi
Çıktıkça yükseğe, alçalır oldum..
Düşündüm, derdimin nedir çaresi
Susarak konuşmak, sonunda buldum..



Esrarlı vuslata bir adım kala
Hasretin vecdiyle, ben kement attım
Yürekte boğulmak, ne güzel bela
Battıkça kurtuldum, çıktıkça battım..

Görünmez cevheri buldum diyerek
Körlüğü kör ettim, deli bir taşla
Bilmeyi bilmeden, bildim diyerek
Boşluğu doldurdum, dolu bir boşla..

Nasılların sebebini sorarken
Sualimi cevapladım niçin'de
Çokluğumda yokluğumu araken
Yalnız kaldım yığınların içinde..

Satır, satır böldü beni heceler
Her kırkımı, kırka yardım savuştum
Boşluğumu kucakladı geceler
Sessizlikte, gürültüyle boğuştum..

Var'da yoku, haykırırken her seda
Aklım ki, aklımı başımdan aldı
O'na gidiyorum, bana elveda
Sonsuz olan sona, bir nefes kaldı..

Uğur Işılak

RoStWell
06-16-2006, 09:49 PM
Bu animasyonlu aşk ölçer çok hoşunuza gidecek kendi isminizi ve sevdiğinizin ismini yazın ve ortadaki Go tuşuna basın bakalım % kaç aşkınız kuvvetli http://www.frmtr.com/images/smilies/biggrin.gifhttp://www.frmtr.com/images/smilies/biggrin.gifhttp://www.frmtr.com/images/smilies/biggrin.gif

İşte link : http://pdl.warnerbros.com/wbol/uk/co...ovecalculator/ (http://pdl.warnerbros.com/wbol/uk/corpse_bride/lovecalculator/)

CoolTurk
06-20-2006, 04:08 PM
Bir geceliğine müsait mi yüreğin?

Gözbebeklerinde kendim yerine başkasını gördüğüm insan...yalan söylerken bile nasıl bu kadar masum durabiliyordun?sarılırken bile başka bir tenin soğuk kokusunu duyuyordum..

içten içe ağladığım kaç gecenin hesabını verebilirsin ki en fazla söyle? en fazla kaç intiharıma sebep olabilirsin?yüreğimin sancılarını nasıl yok edebilirsin?

bu gece başka bir ölüm gecesi daha?bu kez gem vurmadan geldim acılarıma...uçurum yüreğin ve ben hiç korkmadan cesurca ölmeye razıyım kollarında..

kahretsin..kollarına son bir defa daha sarılmak o soğuk kokuyu duymaya bile razı olmak...ne kadar acı..

korkularımı ve heyecanlarımı başka bir yere koyup,yanıma sadece her zaman hasret olduğum yüzünü alıp,gidiyorum bu gece ölüme..

peki bir geceliğine müsait mi yüreğin?
sadece ölüp son bir kez gideceğim...

lider
06-20-2006, 10:34 PM
aşk her şeyi afedermi kankalar

RuYa_GuZeLi
06-21-2006, 09:22 AM
Bilirsin ağlayamam ben..!
Nezaman aylamak istesem,
Gözkapaklarım set olur gözyaşlarıma.

Bilirsin haykıramam ben..!
NE zaman haykırmak istesem,
Gözlerin gelir aklıma.

Bilirsin kolay sevemem ben..!
Nezaman sevmek istesem,
Bir sen sararsın kalbimin etrafını.

Bilirsin Beddua edemem ben..!
Ne zaman beddua etmek istesem,
Bir korku kaplar bedenimi,
Göremediğim bir el tutar dilimi.

Ama artık ağlayabiliyorum prenses...
Artık haykırıyorum gökyüzüne gözlerin aklımdayken.
Seviyorum sen gibi kokmadığı halde bir başkasını.
Ve hergün beddua ediyorum,
Beni benden alıp gittiğin günden beri ardından...

İşte gözyaşlarıyla beraber ettiğim bir beddua daha sana...

Aldatılmak batar ya adam olana,
Dilerim Allahtan aldatılmak kalbine bata...
Unutulmak koyar ya insana olana,
Dilerim Allahtan unutulmak kaderin ola...
Beni düşürdün ya başka kollara,
Dilerim Allahtan seni hergün başka bir kol sara...
Hani aşkındı ya sebep olan ilk gözyaşlarıma,
Dilerim Allahtan bütün aşkların gözyaşı dola...

Hani gerçek sevgi ölmeyecekmişlik katar ya adama,
Bedenini, sevgilerin öldüğü kara topraklar sara...

Bedenini, Sevgilerin öldüğü kara topraklar sara...

RuYa_GuZeLi
06-21-2006, 09:41 AM
yüreğimi buldun en soğuk kuytulardan çıkardın avucuna verdim aşkı
bahar gibi geldin sehrime ama ben temkinliydim bu aşk işine
yine baharın sonunda fırtınalar kopacak diye gömdüm sessizliğe kendimi
öyle aşkla doluydunki öyle sevgi sözleri diyordu ki dilin
beni ninnilerle düş bahçelerinde gezdirip gül kokularıyla avutup öpüşlerine saklıyordun
hevesliydim baharlarda çicek açmaya umudu eş etmiştin zatern sen bana
seninleyim bir ömür yüreğinde yer alayım izin ver dedin
ben inandım
‘seni seviyorum’ diyişlerinde sustum ama ben de sevmiştim seviyordum
Sen bu aşkın aşığı ben ise sessiz bir limandım yüreğinde
Sen merhabalarına elveda saklayan yolcu ben hancıydım yüreğimde
Son erken geldi
Ben bitişinin yasını tutarken dikenli yatağımda gözyaşlarımla günü ağırtırken
Sen başka kollarda çicekleniyordun
Oysa ki ‘seni seviyorum’ demiştin , ben ise susmuştum sevişlerine
Ama bak bitişine demekki yalanmış sözlerin demekki yalanmış gözlerin demekki ben kanmışım gülüşüne ‘seni seviyorum’ diyişine
İçimde olan korkular haksız olsaydı keşke ve sen böyle gitmeseydin bu yürekten
Ertesi gün
Yağmur yağıyordu bu şehir sırılsıklamdı son kahvaltımızı yaptık, son nargilemizi içtik,
Son kez gazetemizi okuduk, midye tavamızı yedik kolamızı içtik,son sigaramı yaktım,
Ağladım cok agladım gözyaşımı yağmurla o gün akıttım utanmadım sıkılmadım
‘seni seviyorum’ dememiştim ama bak işte gözyaşlarım sevdiğimin kanıtıydı
Sen bu kez sustun gözyaşlarımda boğuldun
Ayrılık hediyesi bi saat tutuşturdun koluma ve ayrılık çicegini elime
Bir semsiyenin altında sonkez degdi dudakların dudaklarıma benim gözümde yaş
Biz severek ayrılıoruz dedin sevgimiz varsa ayrılmak neden
Sevgimiz varken benim gözümdeki yaş neden
Sevgimiz varken senin ele meyl bağlaman neden
Beni ayrılırkende avutup gönderdin evime
Ben 4gün 4gece ağladım
Senin telefonun o günler boyunca sabahlara kadar mesguldü
Sen seviyorum demiştin
Ben sessiz kalmıştım
Şimdi söle
Kim sevmişti gercekten ?
Seviyorum diyen sen mi?
Sessiz kalan ben mi?
bitişinde
ellerin kollarında uyanan sen mi?
dikenli yataklarda kıvranan ben mi?
...
söylenen her sözün bir bedeli vardır(seviyorum demiştin)

RuYa_GuZeLi
06-21-2006, 09:44 AM
Ufak kağıt parçalarına sığdırmaya çalıştığım..
Bazen olacağına bile inanmadığım hayallerim vardı..

Her dakikasında acının dikenlerine sarıldığım..
Ağladığım, kanadığım fakat kaçamadığım gecelerim...
Yalnızlık bir gölge gibi dolaşırken etrafımda..
Varlığını bile hissedemediğim kalbimin son atışları..
Alevden kelepçelerin bileklerimdeki acıları vardı..

Yaranlanmış ruhumun bedenimi parçalayan yalvarışları..
İçimde sebepsiz yere süren, bitmek bilmeyen savaşlar..
Kayıplar, dinmeyen sancılar vardı...

Kollarımda neşter darbelerine uğramış kalbim..
Hayalimde: yaprakların düşüşünü seyrettiğimiz..
Gövdesine adını kazıdığım, ellerini ilk kez tuttuğum..
O kocaman çınarın altında geçirdiğimiz günden görüntüler vardı..

Sensizlik korkusunun parmaklarıma hediye ettiği..
Sonu olmayan titremelerin sigarımın dumanına vuruşu..
Karanlığın ortasına düşen ışık taneciklerinin gözlerimde oluşturduğu depremler..
Penceremde mum ışığına mahkum çiçeklerim vardı..

Gözyaşlarımla çatışan ıslak kirpiklerim..
Dönüşü olmayan yollarda seni arayan umutlarım..
Fotoğraflara hapsolmuş yalnız anılarım vardı.

Kalbimin ortasında koşuşturan o küçük kız sen misin ?

YALNIZLIK...!
Hiç bu kadar seni özleyeceğimi bilmezdim..
Ey Geceler boyu benim tek sırdaşım..
Ey bedenimi istila eden tek Savaşçım..
Beni kendine tutsak eden yegane sancım..
Yalnızken bile beni yalnız bırakmayan tek varlığım..
Ey YALNIZLIK...Nerdesin ?

RuYa_GuZeLi
06-21-2006, 10:47 AM
Diyemedim..

İyiyim derken içimdeki çığlığı dinletemedim sana..
Ayaz buralar diyemedim yağmur yüreklim...

Diyemedim yağmur yüreklim..
Canım iki parça kemik bende..
Gücüm neye yeter sen bilirsin..
”Ayaz vurdu canımı” canım yandı diyemedim...
“Dayanmak çok zor..” diyemedim...

İstedim sen bilme..
Benden uzak siyah matem olmuş yüreğini..
Birde bu yağmur yüklü adam vursun istemedim...
Sen bahar bil buraları...
Her sabah bildiğin baharda tokat yerim yokluğunla..

Bir gölge belirdi, köşe başı sokak lambası altında..
Sandim ki sendin..
Islandım,koştum Çıplak ayak..
Kan oldu,parçaladı ayaklarımı sana gelir sandığım yollar..
Canım yandı..
Nefesim tükenene kadar koştum..
Ne yol bitti...
Ne de gölgen belirdi..
Elimde bir avuç damla..
Mektuplarım..
Islak saçlarım..
Yağmura karıştı gözyaşım.
...Sen göremedin...

_________son_____________

RuYa_GuZeLi
06-21-2006, 11:38 AM
Bir tutsak gibi karanlık odamda..
Her güne yeni bir çentik atıyorum duvara..
Attığım her çentik tutsaklıktan kurtulmayı beklemek değil..
Tutsaklığımın değerini bilmek için..
Ve ben sana âşıkken tutsaklığı bilirim sevgilim, hürken esareti!
Bağımsızken bağlanmayı bilirim gizli bir iple..
Ve sensiz geçirdiğim günleri bilirim ben..
Şimdiyse bir mum gibi eritiyorum o günleri..
Sıcak çayda şeker gibi..

Ve bir papatya falınla mutlu olmayı bilirim ben..
Her seni seviyor çıktığında..
Bazen yalnız olsam da benimle olduğunu bilirim en zor anlarımda..
Ve iç geçirmeyi bilirim ben âşıkları görürken kol kola..
Seni özlemeyi bilirim ben,özlerken senin aklımdan çıkmayışını..
Ve tüm günümü seninle geçirme hayalini..
Her özel günde hediye almayı fakat onları sana verememeyi bilirim..

Ve ben senle başladım sevmeye sevgilim..
Bu yüzden sevmeyi bilmem ben..
Ben yalnız seni sevmeyi bilirim..
Bilirim de söyleyemem..

RuYa_GuZeLi
06-21-2006, 11:39 AM
Görünüp kaybolan bir peri misalisin
Acaba sen gerçek misin?
Ne zaman geleceğin belli değil
Ne zaman seni göreceğim belli değil

Bazen de güneş gibi doğuyorsun
Tüm hüzün yağmurları arasında.
Tüm güzellikleri beraberinde getiriyorsun
Gökkuşağı görüntünle, bilmeden...
Fazla kalmıyorsun,
Gidiyorsun birkaç saniye sonra
Ve hüzün yağmurları kaldığı yerden
Devam ediyor bir daha durmayacak gibi.
Bir daha doğana kadar ama....

Sonra geceler boyu aklımdan çıkmıyorsun
Kurtuluşum yok benim senden,
Zaten kurtulmak isteyen de yok aslında.
Ben sadece senle ikimize biz demek istiyorum
Birbirimizin her şeyi olalım istiyorum
Çok mu istiyorum...? Bilmiyorum...

Konuşamadım belki şimdiye kadar hiç,
Ama bu, ‘anlatmak istediğim hiçbir şeyim yok’
Anlamına gelmiyor ki.
Aslında söylemek istediğim ne kadar çok şeyim var,bilemezsin

Hiçbir şeyimizi paylaşmadık şu ana dek
Ama bu, paylaşacak bir şeyimiz yok demek değildir ki.
Benim seninle paylaşmak istediğim çok şeyim var;
Mesela bir kalbim,yüreğim,sevgim,mutluluğum,ömrüm...
Ve her şeyim...

Yaşadığımız hiç bir şey yok belki,
Ama yaşayabileceğimiz bir ömür var istersen.

RuYa_GuZeLi
06-21-2006, 12:03 PM
Anladım diyemem ki ! Suçluyum.
Belki ben anlatamadım sana kendimi
Tutuştum, yandım da yokluğunda her gece
Yine gözyaşlarımla söndürdüm kalbimi.

Her gün her dakika seni özlerdim
Bitmezdi kederim senin yanında bile
Susardım, gözlerime baktığın zaman
Mermer bir heykelin çaresizliğiyle

Oysa neler düşünürdüm sen yokken
Sana kavuşunca neler söylemek isterdim
Dakikalar bir ışık hızıyla geçerdi
Ayrılık başlayınca ben biterdim.

En kötüsü beni koyup gitmendi
O, öyle bir yalnızlıktı anlatılmaz
Hep yarım kalmış heyecanlar hazlar içinde
Biterdi bir kış, geçerdi bir yaz.

Ve nice yıllar kovalardı birbirini
Gözlerimde gitgide büyürdü mesafeler
Bütün teselliler uzaklarda kalırdı
Bütün çiçekleriyle solardı bahçeler

Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
Anlardın ve hiç gitmezdin, değil mi?
Bir gün duyduğum gibi kal diyebilseydim

RuYa_GuZeLi
06-21-2006, 12:06 PM
Hoşçakal aşkım
Yolun gülle,
Yüreğin sevgiyle dolsun..!
Bak...
Nerelerden nerelere geldik...
Şimdi biz bittik...
Bir de başlangıcımız vardı
Sonunda bol gözyaşı döktüğümüz.
Sor yağmurları kendine
Kışları da sor.
Baharları bana bırak
Senden tek yadigar olarak.
Adı belli, sonu belli idik.
Soğuk bir mart akşamı idi
Beni son kez öpüp gidişin.
O an sadece yanımdan
Karanlığa karışmıştı yansıman.
Şimdi
Yüreğimden git diyorsun
Olur birtanem giderim .
Yollar böyle uzun
Aşk’lar böylesine vurgunken
Giderim, son kez gözlerine bakamadan
Giderim, son kez sarılamadan
Uykusuz sabahlayarak.
Pişman değilim
Sevdim seni.
Delice sevildim.
Hayat seni yaşamamı istedi
Yaşadım..
Ama keşke
Yüreğinden giderken
Ölüm beklemese başucumda.
Yine de
Yolun gülle,
Yüreğin sevgiyle dolsun..!
Sana en kötü sözüm bu olsun..!

sentaur
06-22-2006, 01:24 PM
Gözlerin
Gözlerin,en çok sevdiğim,
Düşmeye başlayıp da,
Dibini bulamadığım,
Bir kayboluş derinde,
Daha da derinde. Özlediğim,
Gözlerinin derinliği kadar,
Sevdalanışım. Gel,
gözlerinle birlikte gel,
O sıcacık bakışlarını da kat gel,
Sen ve gözlerin,ayrı ayrı sevdiğim,
Sen gözlerinle gel,
Bekliyorum,hep bekledim
Gözlerini al da gel.


ebru karasu

CoolTurk
06-22-2006, 04:14 PM
Her Zaman İnsan Sevgisini Aşkını Kalple Şiirle GÜzel Sözle Veya Masum Bir Bakışla İfade Eder Veya Etmeye Çalışır... Peki Sevgi Sadece İnsanlaramı Özgüdür ve Sadece Bunlarlamı Belli Edilir... Merak Ediyorsanız Buyurun Sevginin Büyüklüğünü...



http://media.ueba.com.br/0606/wildlife_tenderness/wildlife_tenderness18.jpg

http://media.ueba.com.br/0606/wildlife_tenderness/wildlife_tenderness19.jpg

http://media.ueba.com.br/0606/wildlife_tenderness/wildlife_tenderness21.jpg

http://media.ueba.com.br/0606/wildlife_tenderness/wildlife_tenderness24.jpg

http://media.ueba.com.br/0606/wildlife_tenderness/wildlife_tenderness28.jpg

http://media.ueba.com.br/0606/wildlife_tenderness/wildlife_tenderness30.jpg

http://media.ueba.com.br/0606/wildlife_tenderness/wildlife_tenderness35.jpg

http://media.ueba.com.br/0606/wildlife_tenderness/wildlife_tenderness44.jpg

http://media.ueba.com.br/0606/wildlife_tenderness/wildlife_tenderness45.jpg

mysticalgirl
06-26-2006, 12:38 AM
sen uzaksin bana ve bir o kadar da yakin. Kabullenmek istemedigim, hissetmekten korktugum bir duygu var icimde sana kar$i günden güne büyüyen. O duygunun vücudumu sarmasini istemiyorum. Eger ufacikda olsa bir yer verirsem ona bu zamanla beni kahreder ve ben kendimi asla affetmem. Gözlerimi gözlerinden kacirmamin , seni görünce, seninle konu$unca heyecanlanmamın, seni dü$ünmekten büyük bir keyif almamin, seninle birlikte oldugumda elini tutmak isteyi$imin, bunlarin hepsinin bir nedeni olmali, ve bunlarin ötesinde ne hissedersem hissedeyim, sadece bu hissettiklerimin bende gizli kalacagini, ne olursa olsun senin bunlari asla ögrenmemen gerektiginin bilincindeyim. Bu yaziyi oturmu$ sana yaziyorum i$te. Belki bir gün olurda bir tesadüf eseri eline gecer bu yazi ve sen bunu okurken yazarina takilir gözlerin, $a$irirsin benim adimi orda görünce ve belki merak edersin bunun kime yazildigini. Bilemezsin ki o yazinin senin icin yazildigini. Her misrasinda, her kelimesinde senin oldugunu. Bilseydin ne hissederdin ki, bunu bilmeyi isterdim. Ufacikta olsa yüreginde benim icin ne hissettiigni, zaman zaman beni dü$ünüp dü$ünmedigini, hepsini bilmek isterdim. Ama bunlari senden duymak istemezdim. Isterdim ki martilar fisildasin beni sevdigini, denizler senfoni orkestrasi kursunlar senin bana sevgini anlatacak, yildizlar kayarken beni sevdigini cizsinler gökyüzüne. Yada gözlerin gözlerimdeyken seni seviyorum de icinden, ben onu hissederim. Imkansizliklar kahrediyor beni. Ama yinede $ikayetci degilim. Zaten istesek de seninle iki cilgin a$ik olamiyacagimizin farkindayim. Bu duygu beni korkutuyor ve rahatsiz ediyor cünkü dogru degil. Ne dogru ki hayat da zaten... Sana yazildigini bilmedigin ve belki hic haberin bile olmayacak bir yazi birakiyorum. $uan beni duymasan da, ve bunu hic bir zaman bilmeyecek ve anlamayacak olsan da ilk ve son kez söylüyorum bunu ''seni seviyorum her$eye ragmen''

Stinq
06-28-2006, 09:03 PM
Benim Sevdam Ayrılıkla Başlar

Garın saati hüznü gösterdiğinde
Çoktan öne eğilmiştir başlar
Korkudan bir eser olmasın içinde
Benim sevdam ayrılıkla başlar

Susarım susarsın susarız çaresiz
Utangaç bir akşamın efkarında
Iki uzak köşeye çekiliriz
Sessizce ağlarız şehrin garında

Yüzüme bakarsın derin karanlık
Gölgem hayal meyal gözlerinde
Koyu kahverengi bir çığlık
Yankılanır meçhul kederinde

Kendini öldürmeye fırsat bulamazsın
Bir tren ışığı görünür önce
Kaybolayım desen de kaybolamazsın
O tren ışığı görününce

Usulca gelip durursun karşımda
Için bir türlü rahat değil
Soğuk bir rüzgar saçlarında
Elinde sırılsıklam mendil

Gitmek zorundayım dersen
Aklında tereddüt gözünde yaşlar
Üzülme git gideceksen
Benim sevdam ayrılıkla başlar

MÜMİN MUNİS

CoolTurk
06-28-2006, 10:48 PM
Ne güzel günlerdi onlar. Bahçesinde oynadığım evimin bulunduğu mahallede koşarken babama rastlamak, kolundan tutup bakkala götürmek kola aldımak çikolata aldırmak. Sonra okul servisinin kapıda beklerken benim merdivenlerden koşarak inmeme annemin “koşma evladım düşeceksin” demesi... abimden en olmadık isteklerde bulunup sonra gerçekleşmeyecincede ona küsmek. Onun gönlümü anlmak için çabaları... yeğenimin doğduğu gün, ablama sen benim ikinci annemsin dediğinde gözlerindeki yaşlar... ilk sevgilim ilk elini tutmam dudaklarını ilk kez dudaklarımda hissetmem... çok değil bütün bunları on yıl içerisinde yaşadım ben. Ve o kadar ilginç olanda ben bunları yaşadıktan sonra herşeyin bittiğini kabul ediyorum. Yaşanacak şeyler vardı ve bitti... eee bundan sonra ne olacak diye en aptal soruyu soruyorum kendime. Ne olabilir ki? Başlıkta da dediğim gibi sonu ve başlangıcı olmayan bir yol ağzı benimkisi... bu yolun başında yürümek için bekliyorum ama yürüyemiyorum. Eksik birşeyler. Eksik olan şeyi tanımlamakta güçlük çekiyorum. Yok öyle bir tanım en kalın lügatlarda, en büyük yaşanmışlıklarda...

Olmayan, yaşanmamış birşeyi istemek ne derece akla yatkın olabilir ki anlamakta güçlük çektiğim zamanlarda yazıyordum, düşünüyordum bunları. Sen yada siz... yanımda olması gereken herkez. Yanımda olmadı hiç bir zaman. Bir çocuk misali öpülmek okşanmak istiyordu belki yüreğim.

Hayata dair mutsuzluğunu sorgulayan 80 yaşındaki bir genç misali sorguluyorum sanki geriye dönük yaşamımı. Yaşanmışlıkları ve yaşanılması için beklenen anları irdeliyorum. Hayat o kadar basitleşmişti ki yüreğimde. Sanki bir yarış vardı benim düzenlediğim ve yarışanlardan benden başka kimsenin olmadığı bir yarış. Kuralları ben koyuyor, yenilende kazanan da ben oluyordum. Böylelikle üzülmüyordum. Dünyanın hiç bir yerinde böyle bir yarış örneğinin varolmadığınıda çok iyi bilmeme rağmen di bu isteklerim. Doymuyordum başarıya doymuyordum aşka sevdiklerime sevildiklerime...

Ey beklediğim gelecek. Ey geleceğimdeki sen... neredeysen çık artık... lakin yüreğim taklitlerinle cebelleşirken seni unutmaya meyil vermekte...

Zaman geçiyor. Ben yaşlanıyorum. Zaman duruyor ben yine yaşlanıyorum. Bana düşen ise beklemekten başka şeylerinde var olduğunu bilebilmek... senin esamenin dahi olmadığı bir otel odasında...