Misyoner
11-23-2005, 05:27 PM
CESiTLi iNANISLARA GÖRE REENKARNASYON
Insanlar tekamül etmek için tekrar dogarlar. Ruh bütün evrenlere dagilmis olan Tanri Kanunlari'ni, insan bedenini kullanarak arastirir ve ögrenmeye çalisir. Fakat bu bilgi tek bir hayat içerisinde elde edilemez, çünki bilgi sonsuzdur. Ruhlar, evrenin her yerinde tekrar tekrar dogarlar. Her tekrardogusunda biraz daha bilgi ve tecrübe kazanarak yükselir. Gerileme yoktur, yani insan gene insan olarak dogar; ceza olsun diye bitki ya da hayvan bedeninde dogmaz. Ruh, insan degildir; ruh, bitki ya da hayvan da degildir. Bunlar tekamül araçlaridir. Bunun için ruh, bitki, hayvan ve insan bedenlerini kullanir. Her tekrardogus yeni bir role bürünmektir. Ruh, her seferinde dünya sahnesinde yeni bir rol oynar ve isi bitince çekilir.
Geçmis hayatlarimizi neden hatirlamiyoruz? Çünki unutan bedene ait hafizadir; ruha ait olan hafizamiz hiç bir seyi unutmaz. Yeni bir bedenle, yeni bir hayata baslayan ruhun, dünya hayatinda basarili olmasi için geçmis yasamini unutmasi gerekir. Geçmis yasamlari hatirlamak, simdiki hayatimizin sebebini bilmek demektir. Halbuki dünya hayatinin gayesi, deneye yanila çaba göstermek ve tecrübe kazanmaktir. Bu sebeple geçmis hayatlarimizi unutmamiz büyük bir kolayliktir.
Geçmis hayatlar kendiliginden ve deneysel olarak hatirlanabilir.
Gerçek adalet tekrardogusla saglanir. Çünki evrenin idaresi; bazi insanlara uzun ömür, zenginlik, saglik, güzellik ve sans dagitirken, bazilarina kisacik bir ömür, fakirlik, hastalik, çirkinlik ve bahtsizlik vererek keyfi davranan bir tanrinin elinde olmadigi gibi, tesadüflerin elinde de degildir. Evrende her sey Tanri'nin koydugu Kanunlar'la islemektedir. Tesadüf yoktur. Iste, gerçek adalet, Sebep-Sonuç Kanunu'na göre saglanir. Daima bir Tanrisal Dengelenme vardir. Yukaridaki maddi degerler, ruhun bilgi ve tecrübesini artirmaya yarayan vasitalar olup, hepsi dünyada kalacak olan göreceli degerlerdir.
Insan kaderini kendi olusturur. Çünki Tanri, varliklarini bu kabiliyette yaratmistir. Maddesel evrende her sey Sebep-Sonuç Kanunu'na göre yürür. Bu kanun geregi, ne ekersek onu biçeriz. Yasadigimiz bütün olaylar, basimiza gelen her sey, daha önceki hayatlarimizda yaptiklarimizin dogal sonucudur. Bir hayatin sonucu, gelecek hayati hazirlar. Bir hayat kendisinden önceki hayatin sonucudur. Tanri kimsenin alnina kara yazi yazmadigi gibi, kimseyi kayirmaz; dili, dini, cinsiyeti, irki ve milliyeti ne olursa olsun, bütün insanlar O'nun nazarinda birdir. Insan, kendi bilgi ve görgüsüyle sinirli hür bir iradeye sahiptir; yani seçme yapabilir. O halde Sebep-Sonuç Kanunu'na göre iyilik de, kötülük de insandandir ve asla bir adaletsizlik söz konusu degildir. Ne kadar istirapli olaylar yasarsak yasayalim, ne baskalarini ne de Tanri'yi suçlama hakkina sahip degiliz. Çünki her seyin sorumlusu insanin kendisidir. Seçmenin sorumlulugu insana aittir.
Insana hatalarindan dolayi ceza degil, telafi imkani verilir. Çünki mükemmel olan Tanri, mükemmel olan ruhu, maddesel tecrübesizliginden dolayi azarlamak ve cezalandirmak için yaratmamistir. Evrenin hiç bir kösesinde ruhu yakabilecek bir ates mevcut degildir. Dünyada beden vasi tasiyla tekamül etmekte olan ruh, dünyanin sartlari geregi ancak deneye yanila, hata yaparak bilgi edinebilmektedir.
Aslinda hepimiz kostümlü ruhlariz
Reenkarnasyon inancina göre ruhlar, dünyaya her gelislerinde degisik bir 'kostüm' giyiyor. Bu, bir önceki hayatlarinda yaptiklarina göre, insan da olabiliyor, havvan ya da bitki de... Kisacasi ruh, ilk hayatta 'ne ektiyse', ikinci hayatta 'onu giyiyor'...
Insanlar tekamül etmek için tekrar dogarlar. Ruh bütün evrenlere dagilmis olan Tanri Kanunlari'ni, insan bedenini kullanarak arastirir ve ögrenmeye çalisir. Fakat bu bilgi tek bir hayat içerisinde elde edilemez, çünki bilgi sonsuzdur. Ruhlar, evrenin her yerinde tekrar tekrar dogarlar. Her tekrardogusunda biraz daha bilgi ve tecrübe kazanarak yükselir. Gerileme yoktur, yani insan gene insan olarak dogar; ceza olsun diye bitki ya da hayvan bedeninde dogmaz. Ruh, insan degildir; ruh, bitki ya da hayvan da degildir. Bunlar tekamül araçlaridir. Bunun için ruh, bitki, hayvan ve insan bedenlerini kullanir. Her tekrardogus yeni bir role bürünmektir. Ruh, her seferinde dünya sahnesinde yeni bir rol oynar ve isi bitince çekilir.
Geçmis hayatlarimizi neden hatirlamiyoruz? Çünki unutan bedene ait hafizadir; ruha ait olan hafizamiz hiç bir seyi unutmaz. Yeni bir bedenle, yeni bir hayata baslayan ruhun, dünya hayatinda basarili olmasi için geçmis yasamini unutmasi gerekir. Geçmis yasamlari hatirlamak, simdiki hayatimizin sebebini bilmek demektir. Halbuki dünya hayatinin gayesi, deneye yanila çaba göstermek ve tecrübe kazanmaktir. Bu sebeple geçmis hayatlarimizi unutmamiz büyük bir kolayliktir.
Geçmis hayatlar kendiliginden ve deneysel olarak hatirlanabilir.
Gerçek adalet tekrardogusla saglanir. Çünki evrenin idaresi; bazi insanlara uzun ömür, zenginlik, saglik, güzellik ve sans dagitirken, bazilarina kisacik bir ömür, fakirlik, hastalik, çirkinlik ve bahtsizlik vererek keyfi davranan bir tanrinin elinde olmadigi gibi, tesadüflerin elinde de degildir. Evrende her sey Tanri'nin koydugu Kanunlar'la islemektedir. Tesadüf yoktur. Iste, gerçek adalet, Sebep-Sonuç Kanunu'na göre saglanir. Daima bir Tanrisal Dengelenme vardir. Yukaridaki maddi degerler, ruhun bilgi ve tecrübesini artirmaya yarayan vasitalar olup, hepsi dünyada kalacak olan göreceli degerlerdir.
Insan kaderini kendi olusturur. Çünki Tanri, varliklarini bu kabiliyette yaratmistir. Maddesel evrende her sey Sebep-Sonuç Kanunu'na göre yürür. Bu kanun geregi, ne ekersek onu biçeriz. Yasadigimiz bütün olaylar, basimiza gelen her sey, daha önceki hayatlarimizda yaptiklarimizin dogal sonucudur. Bir hayatin sonucu, gelecek hayati hazirlar. Bir hayat kendisinden önceki hayatin sonucudur. Tanri kimsenin alnina kara yazi yazmadigi gibi, kimseyi kayirmaz; dili, dini, cinsiyeti, irki ve milliyeti ne olursa olsun, bütün insanlar O'nun nazarinda birdir. Insan, kendi bilgi ve görgüsüyle sinirli hür bir iradeye sahiptir; yani seçme yapabilir. O halde Sebep-Sonuç Kanunu'na göre iyilik de, kötülük de insandandir ve asla bir adaletsizlik söz konusu degildir. Ne kadar istirapli olaylar yasarsak yasayalim, ne baskalarini ne de Tanri'yi suçlama hakkina sahip degiliz. Çünki her seyin sorumlusu insanin kendisidir. Seçmenin sorumlulugu insana aittir.
Insana hatalarindan dolayi ceza degil, telafi imkani verilir. Çünki mükemmel olan Tanri, mükemmel olan ruhu, maddesel tecrübesizliginden dolayi azarlamak ve cezalandirmak için yaratmamistir. Evrenin hiç bir kösesinde ruhu yakabilecek bir ates mevcut degildir. Dünyada beden vasi tasiyla tekamül etmekte olan ruh, dünyanin sartlari geregi ancak deneye yanila, hata yaparak bilgi edinebilmektedir.
Aslinda hepimiz kostümlü ruhlariz
Reenkarnasyon inancina göre ruhlar, dünyaya her gelislerinde degisik bir 'kostüm' giyiyor. Bu, bir önceki hayatlarinda yaptiklarina göre, insan da olabiliyor, havvan ya da bitki de... Kisacasi ruh, ilk hayatta 'ne ektiyse', ikinci hayatta 'onu giyiyor'...