bugrahan
12-02-2005, 05:52 PM
Ünlülerin rüyaları
Her gelinlik genç kızın rüyası Zetina dikiş makinesidir, bir de İbiş'in rüyası vardır bizim bildiğimiz medyatik olmuş rüyalar içinde. Medyatiklerimizin rüyalarını merak ettik ve rüyalarına girdik. Hayır olsun diyerekten...
Hakan Şükür
Milli Takım'a seçilmişim. Bir de bakıyorum, sahaya çıkan herkes Hakan Şükür. Yedekler Hakan Şükür. Teknik direktör de Hakan Şükür. Malzemeci bile Hakan Şükür. Hatta hatta abartmıyorum, Kazakistan Milli Takımı'nın da ilk onbiri 11 tane Hakan Şükür. Tribünlerde bile onbinlerce Hakan Şükür var. Kutuplardaki penguenler gibiyiz. Hakem triosu olarak da benden 3 tane gelecek derken sahaya kardeşim Gökhan Şükür'le sevgilisi Seda Sayan geliyor. Birlikte orta yuvarlakta göbek atıyoruz.
Daum
Rüştü'yü santrfor oynatıyorum. Ümit Özat kaleye geçiyor. Volkan'ı korner direği yapıyorum. Alex'i Van Hooijdonk'un sırtına bindirip takımda yer açıyorum. Oraya da Can Bartu'yu koyuyorum. Manchester United öyle çok gol atıyor ki, skorboard bozuluyor. Çıkışta Aziz Yıldırım arabanın içinde tekme-tokat bana girişiyor. Alman Milli Takımı'na kaçıyorum. Oooh! Ballı lokma tatlısı...
Tayyip Erdoğan
Öyle ünlü öyle karizma olmuşum ki, resimlerim havaalanındaki reklam panolarını süslüyor. Sırf o resimleri görmek için turizm patlıyor. Beni AB'nin başına getiriyorlar. Chirac önümde secdeye geliyor: "Bilemedik meğer sen ne mübarek bir adammışsın diyor." Onu yerden kaldırıyorum. Kerry ile Bush'u Brüksel'deki otelime çağırtıyorum. Hanginiz kazanırsa kazansın akıllı olacaksınız. Ağlamaya başlıyorlar birden. Hep birlikte Şakşuka şarkısı eşliğinde rap yapmaya başlıyoruz.
Seren Serengil
Ünlüler Çiftliği'nin devamında da beni çağırmışlar. Ama bu sefer ben hiçbir şeye elimi sürmüyorum. Değişmez bir şekilde ağalığımı ilan etmişim. Üstelik çiftlik Kalamış Marina'ya kurulmuş. Arada Bağdat Caddesi'ne çıkıp geri geliyorum. Bana hanımağa diye hitap ediyorlar. Etrafımda bir yığın ünlü pervane olmuş. Biri keçileri sağıyor, diğeri köpeklerimi gezdiriyor. Ötekiler sırtımı ovuyor. Masada niye kuş sütü yok diye bağırıyorum, dakikasında masaya üç ayrı kuşun sütü geliveriyor. Ne kadar rakibim varsa önüme dizilmişler, bir dediğimi iki etmiyorlar. Metrelerce çukur kazdırıyorum. Ardından kapattırıyorum. Gıkları çıkmıyor. Ama benim yine de canım sıkılıyor. Hepsini kovuyorum, hemen yeni bir parti ünlü yolluyorlar.
Savaş Ay
Artık mankenleri falan aşmışım direkt olarak karşıma İlber Ortaylı'yı almışım Ona tarih soruları soruyorum. Öyle sorular soruyorum ki, o bile bilemiyor. Derken ÖSYM'den arıyorlar, "Abi bu yılki ÖSS'nin tarih sorularını sen hazırlar mısın?" diyorlar. Kabul ediyorum. Bir kazık soruyorum, bir kazık soruyorum, o yıl üniversiteye girecek adam bulunamıyor. Böylece üniversiteler de daha fazla kalabalıklaşmaktan kurtuluyor.
Kemal Derviş
İrili ufaklı bütün sol partiler birleşiyor, sonra bana geliyorlar, 'Gel başımıza geç' diyorlar. Genel başkan oluyorum, sonra 3 ay içinde bütün birleşmiş partileri tekrardan dağıtıyorum. Sonra Birleşmiş Milletler'e üye oluyorum. Birleşmiş Milletler'i de dağıtıyorum. Dağıtıyorum da dağıtıyorum. Nıhahahaha...
Her gelinlik genç kızın rüyası Zetina dikiş makinesidir, bir de İbiş'in rüyası vardır bizim bildiğimiz medyatik olmuş rüyalar içinde. Medyatiklerimizin rüyalarını merak ettik ve rüyalarına girdik. Hayır olsun diyerekten...
Hakan Şükür
Milli Takım'a seçilmişim. Bir de bakıyorum, sahaya çıkan herkes Hakan Şükür. Yedekler Hakan Şükür. Teknik direktör de Hakan Şükür. Malzemeci bile Hakan Şükür. Hatta hatta abartmıyorum, Kazakistan Milli Takımı'nın da ilk onbiri 11 tane Hakan Şükür. Tribünlerde bile onbinlerce Hakan Şükür var. Kutuplardaki penguenler gibiyiz. Hakem triosu olarak da benden 3 tane gelecek derken sahaya kardeşim Gökhan Şükür'le sevgilisi Seda Sayan geliyor. Birlikte orta yuvarlakta göbek atıyoruz.
Daum
Rüştü'yü santrfor oynatıyorum. Ümit Özat kaleye geçiyor. Volkan'ı korner direği yapıyorum. Alex'i Van Hooijdonk'un sırtına bindirip takımda yer açıyorum. Oraya da Can Bartu'yu koyuyorum. Manchester United öyle çok gol atıyor ki, skorboard bozuluyor. Çıkışta Aziz Yıldırım arabanın içinde tekme-tokat bana girişiyor. Alman Milli Takımı'na kaçıyorum. Oooh! Ballı lokma tatlısı...
Tayyip Erdoğan
Öyle ünlü öyle karizma olmuşum ki, resimlerim havaalanındaki reklam panolarını süslüyor. Sırf o resimleri görmek için turizm patlıyor. Beni AB'nin başına getiriyorlar. Chirac önümde secdeye geliyor: "Bilemedik meğer sen ne mübarek bir adammışsın diyor." Onu yerden kaldırıyorum. Kerry ile Bush'u Brüksel'deki otelime çağırtıyorum. Hanginiz kazanırsa kazansın akıllı olacaksınız. Ağlamaya başlıyorlar birden. Hep birlikte Şakşuka şarkısı eşliğinde rap yapmaya başlıyoruz.
Seren Serengil
Ünlüler Çiftliği'nin devamında da beni çağırmışlar. Ama bu sefer ben hiçbir şeye elimi sürmüyorum. Değişmez bir şekilde ağalığımı ilan etmişim. Üstelik çiftlik Kalamış Marina'ya kurulmuş. Arada Bağdat Caddesi'ne çıkıp geri geliyorum. Bana hanımağa diye hitap ediyorlar. Etrafımda bir yığın ünlü pervane olmuş. Biri keçileri sağıyor, diğeri köpeklerimi gezdiriyor. Ötekiler sırtımı ovuyor. Masada niye kuş sütü yok diye bağırıyorum, dakikasında masaya üç ayrı kuşun sütü geliveriyor. Ne kadar rakibim varsa önüme dizilmişler, bir dediğimi iki etmiyorlar. Metrelerce çukur kazdırıyorum. Ardından kapattırıyorum. Gıkları çıkmıyor. Ama benim yine de canım sıkılıyor. Hepsini kovuyorum, hemen yeni bir parti ünlü yolluyorlar.
Savaş Ay
Artık mankenleri falan aşmışım direkt olarak karşıma İlber Ortaylı'yı almışım Ona tarih soruları soruyorum. Öyle sorular soruyorum ki, o bile bilemiyor. Derken ÖSYM'den arıyorlar, "Abi bu yılki ÖSS'nin tarih sorularını sen hazırlar mısın?" diyorlar. Kabul ediyorum. Bir kazık soruyorum, bir kazık soruyorum, o yıl üniversiteye girecek adam bulunamıyor. Böylece üniversiteler de daha fazla kalabalıklaşmaktan kurtuluyor.
Kemal Derviş
İrili ufaklı bütün sol partiler birleşiyor, sonra bana geliyorlar, 'Gel başımıza geç' diyorlar. Genel başkan oluyorum, sonra 3 ay içinde bütün birleşmiş partileri tekrardan dağıtıyorum. Sonra Birleşmiş Milletler'e üye oluyorum. Birleşmiş Milletler'i de dağıtıyorum. Dağıtıyorum da dağıtıyorum. Nıhahahaha...