Stinq
09-24-2006, 09:40 PM
bak şimdi
ellerim buz gibi,
dokun yüreğime
fırtınalar kopmuş gibi,
içimde
dinmeyen yaralarım.
başımda
inmeyen uğultularım.
her kapı çalışında
sen geleceksin diye
beklemelerim...
dinle feryadımı
içimdeki hançer izini
görüyor musun?..
her telefon çalışında
sesini duyar gibi,
her biri ismimi andığında
beni çağırır sesin
hala kulağımda...
bak hala duvarda resmin
indirmedim elim varmadı
akşamları alırım sandalyemi
elimde cigara
kırmızı şarap
açarım teyibin sesini
dinlerim hasret dolu türkülerini
karşımda sen
gözlerin
gülüşün
çocuksu bakışın
hüzün kaplar içimi
efkarlanırım sana baktıkça
bir of çekmek bile zor gelir
boğazımda düğümlenir
gözlerimde toplanır yaşlarım
ne kendime sorarım
ne de senden cevap beklerim
öylesine yaşarım sensiz
ama senli
oturduğun koltuğu yerinden kaldırmadım
içtiğin bardağı hala yıkamadım
hele son lokmanı...
başını koyduğun yastığın sen kokar geceleri
hani vardı ya koynumdaki emanetin
hala saklı bende
yarası bende
acısı içimde gizli hala
çocuklara masal okurdun
okuduğun masala hepimizi koyardın
zevkle dinlerdi çocuklar
bana bakıp bakıp gülerdin
beni şekilden şekle koyardın
sen gideli neler yaşadım bilmiyorum
sen gidince hayat söndü gözümde
öyle avare avare dolandım meydanları
birlikte yürüdüğümüz sokakları
en sevdiğin boğazın rengini bile unuttum
martı sesi ve dalga sesini de
el ele dolaştığımız kumsalları da
sen gidince resminden başka birşeye dokunmadım
sildim, temizledim
sana baktığımda, seninle güldüm resminle
konuştum ama sesimi duymadın
dokundum ama hissetmedin
ne beni gördün
ne de yokluğunu gördün
bu bomboş odada...
sen gittin ben bittim...
arkadaşlar da meraktalar
hüseyini hatırlar mısın?
hani karısı arkadaşına kaçmıştı
sonra utancından canına kıymıştı
benim en sevdiğim arkadaşımdı
evlendi
bir kızı oldu karısının adı songülmüş
onun son gülü diye
bir de elif vardı
hayata meydan okuyan
korkusuzca yaşayan
ölümle dalga geçen elif
ceylan gözlü güzeller güzeli elif
seni merak ediyorlar
her sorduklarında sıhhattedir derim
son mektubunda öyle yazmıştın...
resmine bakıyorum da
nasıl da gülmüştük o gün hatırlar mısın
hani sen olur olmaz fıkralar anlatırdın
halbu ki ne dediğini sen bile bilmezdin
biz de o haline gülerdik zaten
sonra çay demlerdik ocakta
kısık ateşte
yanında ekmeklerimizi kızartırdık
iki lokma ekmek
beyaz peynir ve zeytin
fakir sofrası
ama yürekler saray yavrusu
resmini büyüttüm haberin var mı
artık sadece duvarda küçük yer kaplamıyor
bütün duvarı süslüyor
hele o yeşimsi gözlerin, doğa güzelliğini taşır gibi
parmakların incecik
hala saçlarımı okşar gibi..
bir resmin kaldı bende
bir de kalbimin en büyük yarasıyla sen..
ellerim buz gibi,
dokun yüreğime
fırtınalar kopmuş gibi,
içimde
dinmeyen yaralarım.
başımda
inmeyen uğultularım.
her kapı çalışında
sen geleceksin diye
beklemelerim...
dinle feryadımı
içimdeki hançer izini
görüyor musun?..
her telefon çalışında
sesini duyar gibi,
her biri ismimi andığında
beni çağırır sesin
hala kulağımda...
bak hala duvarda resmin
indirmedim elim varmadı
akşamları alırım sandalyemi
elimde cigara
kırmızı şarap
açarım teyibin sesini
dinlerim hasret dolu türkülerini
karşımda sen
gözlerin
gülüşün
çocuksu bakışın
hüzün kaplar içimi
efkarlanırım sana baktıkça
bir of çekmek bile zor gelir
boğazımda düğümlenir
gözlerimde toplanır yaşlarım
ne kendime sorarım
ne de senden cevap beklerim
öylesine yaşarım sensiz
ama senli
oturduğun koltuğu yerinden kaldırmadım
içtiğin bardağı hala yıkamadım
hele son lokmanı...
başını koyduğun yastığın sen kokar geceleri
hani vardı ya koynumdaki emanetin
hala saklı bende
yarası bende
acısı içimde gizli hala
çocuklara masal okurdun
okuduğun masala hepimizi koyardın
zevkle dinlerdi çocuklar
bana bakıp bakıp gülerdin
beni şekilden şekle koyardın
sen gideli neler yaşadım bilmiyorum
sen gidince hayat söndü gözümde
öyle avare avare dolandım meydanları
birlikte yürüdüğümüz sokakları
en sevdiğin boğazın rengini bile unuttum
martı sesi ve dalga sesini de
el ele dolaştığımız kumsalları da
sen gidince resminden başka birşeye dokunmadım
sildim, temizledim
sana baktığımda, seninle güldüm resminle
konuştum ama sesimi duymadın
dokundum ama hissetmedin
ne beni gördün
ne de yokluğunu gördün
bu bomboş odada...
sen gittin ben bittim...
arkadaşlar da meraktalar
hüseyini hatırlar mısın?
hani karısı arkadaşına kaçmıştı
sonra utancından canına kıymıştı
benim en sevdiğim arkadaşımdı
evlendi
bir kızı oldu karısının adı songülmüş
onun son gülü diye
bir de elif vardı
hayata meydan okuyan
korkusuzca yaşayan
ölümle dalga geçen elif
ceylan gözlü güzeller güzeli elif
seni merak ediyorlar
her sorduklarında sıhhattedir derim
son mektubunda öyle yazmıştın...
resmine bakıyorum da
nasıl da gülmüştük o gün hatırlar mısın
hani sen olur olmaz fıkralar anlatırdın
halbu ki ne dediğini sen bile bilmezdin
biz de o haline gülerdik zaten
sonra çay demlerdik ocakta
kısık ateşte
yanında ekmeklerimizi kızartırdık
iki lokma ekmek
beyaz peynir ve zeytin
fakir sofrası
ama yürekler saray yavrusu
resmini büyüttüm haberin var mı
artık sadece duvarda küçük yer kaplamıyor
bütün duvarı süslüyor
hele o yeşimsi gözlerin, doğa güzelliğini taşır gibi
parmakların incecik
hala saçlarımı okşar gibi..
bir resmin kaldı bende
bir de kalbimin en büyük yarasıyla sen..