CollαтєяαL™
09-25-2006, 07:20 AM
Elde bulunan bunca esere ve bilgiye rağmen, eski Mısır'ın gizemi bir türlü çözülemiyor. M.ö. 3000 ve daha öncesine kadar giden bu uygarlığın, 20. yüzyılın düzeyini bile aşıyor olması oldukça düşündürücüdür...
Gizemi çözülemeyen uygarlıklar arasında eski Mısır'ın çok özel bir yeri var. Koskocaman piramitler, mezarlar, hazineler, anıtlar, mumyalar, yazıtlar ve yığınlarca bilgi, asırlardan beri didik didik ediliyor... Fakat yine de gizemi çözülemiyor...
Sanki burada her şey bir sır. Yoksa insan aklı, Mısır'ın gizemini çözecek düzeye gelmedi mi?.. Bu uygarlığın yaratıcıları kimlerdi?.. Onlar insan değil miydi?..
Tanrılar neden insan gibi?..
Eski Mısır kültüründe Hıristiyanlık ve Müslümanlıkta olduğu gibi tek ve ulaşılmaz bir Tanrı yoktu. Değişik görevlerde birçok Tanrı vardı. Bu Tanrılar toplumsal ve siyasal yaşamı belirliyorlardı.
Onların en büyük özelliği insan biçiminde veya insana çok benzeyen biçimlerde olmalarıydı. Bunun yanında onların insanlar gibi yemek yedikleri, evlendikleri, çocuk sahibi oldukları ve kavga ettikleri anlatılır...
Gerçekte böyle Tanrılar yoksa. Mısırlılar onları nasıl ve niye uydurmuş olsunlar?
Eğer böyle her şeye yön veren varlıklar varsa, onlar kimlerdi? Onların üstünlükleri nereden geliyordu?
Akla hemen bazı bilim adamlarının ortaya attıkları tezler geliyor. Eski Mısır'ın çözülemeyen gizeminin ardında, bir başka gezegenden gelmiş akıllı varlıklar yatıyor olmasın!..
ölümden sonra hayat
Eski Mısırlılar, yaşamın ölümle bitmediğini kabul ederlerdi. Bu,onlarda bir inanç meselesi değildi. Sanki, onlar yaşamın ölümle bitmediğini biliyorlardı (!).. Onlara göre, ölen bir insanın ruhu öteki dünyaya gidiyordu. Orada bir tören düzenleniyor, bu törende ölenin kalbi tartılıyordu.
Bu tören sırasında Yeraltı Tanrısı Anubis elinde bir terazi tutardı. Ölünün kalbi bu terazinin kefelerinden birine konurdu. Öteki kefede de adaleti ve doğruluğu ölçebilecek bir tüy bulunurdu. Eğer ölü adil ve dürüst bir yaşam sürmüşse kefeler dengelenirdi...
Eğer kalp, tartıda eksik gelirse, yemesi için Amemt adlı canavara verilirdi. Bütün bu olan biteni Tanrıların Kâtibi(!) Thoth, kayda geçirirdi! Bu Thoth kimdi? Bütün bunlar rahiplerin uydurduğu masallar mıydı? Yoksa bir türlü ortaya çıkarılamayan gerçeklere mi dayanıyordu?..
Thoth'un kitabı
Eski Mısır'ın gizemini çözmek isteyen herkesin karşısına çok ünlü bir kitap çıkar. Bu kitabın adı Thoth'un Kitabı'dır. Tanrıların Kâtibi Thoth'un, ölen insanların yargılanma törenlerinden, ölümden sonraki hayata, evrenin sırlarına kadar her şeyi bu kitapta yazmış olduğu kabul ediliyordu.
Bu kitap nerededir? Eski Mısır'ın gizemini ortaya çıkarmak isteyen ünlü İngiliz büyücü Aleister Crowley kendisinin Tanrılarla iletişim kurduğunu ileri sürdü. Thoth'un Kitabı adıyla bir kitap yazdı. Eski Mısır'ın gizemlerini anlattı. Tarot denen iskambil kâğıtlarıyla açılan ünlü falı da bu kitapta yorumladı.
Tarot falı
Belki de insanlığı en çok meşgul eden fal eski Mısır'dan kalan Tarot falı oldu. Çünkü bu fal sıradan bir fal değildi. 1781'de Antoine Court de Cebelin adında bir bilim adamı Mısır'ın gizli öğretilerinin Tarot falının kâğıtlarının yirmi ikisinde bulunduğunu ileri sürdü. Ona göre diğer kâğıtlar sonradan bilerek değiştirilmişti. Çünkü gizli öğretinin, bilmeyen kişilerin eline geçmesi ve onlar tarafından kötüye kullanılması istenmiyordu.
Piramitler ve hiyeroglif yazı
Eski Mısır denince herkesin aklına koskocaman piramitler gelir. Bunların yapılışlarında harcanan güç ve kullanılan teknik 20. yüzyılın teknolojisiyle bile açıklanamamaktadır. Ayrıca çok sayıda mezar ve tapınak, zaten var olan gizemi daha da artırır
Eski Mısır'ın bir de kendine özgü yazısı vardı. "Hiyeroglif adı verilen bu yazı basit bir alfabe değildi. Harflerin yerine resimlerle ifade edilirdi. Örneğin, güneş yazmak için ortasına bir nokta konan bir daire çizilirdi.
Hiyeroglif yazısı 20 yıllık bir uğraşıdan sonra çözüldü. Fakat eski Mısırlıların neden böyle bir yazı kullandıkları anlaşılamadı. Bu kadar gelişmiş bir uygarlıkta, daha kolay anlaşılabilen bir yazı kullanılabilirdi. Bu yazının aslında çok kolay ve anlaşılabilir olduğunu, gezegenler arası iletişimde kullanılabileceğini ileri sürenler de oldu...
Büyüleyici mumyalar
Eski Mısır'ın bugünün insanlarını hâlâ bu derece etkilemesinin bir başka nedeni de mumyalardır. Her yıl hiç eksilmeden, bütün dünyadan çok sayıda turist Mısır'a gelir ve merakla, ortaya çıkarılmış mumyalara bakarlar... 19. yy'da bazı mumyaların açılması sırasında birbirlerini ezenler oldu.
Ortaçağın Arap doktorları mumyanın birçok hastalığa iyi geldiğini tespit ettiler. Bu, Avrupa'ya da bir anda yayıldı. Fakat eski Mısırlıların ölülerini böyle üstün bir teknikle ve çok büyük özen göstererek niye mumyaladıkları anlaşılamadı...
Sıra Avrupalılarda
Mumyacılığın nasıl ortaya çıktığını araştıran herkesin karşısına Tann Osiris çıkar.
Osiris, eski Mısır'ın ünlü bereket ve yeniden dirilme Tanrısıdır. Tanrıça isis ile evlendikten sonra Horus isimli bir oğlu dünyaya geldi.
Ardından kardeşi Seth'in karısıNephthys'i sevdi. Ondan da Anubis adında bir oğlu oldu.
Bunun üzerine iki kardeş arasında çok şiddetli bir kavga çıktı. Seth Osiris'i öldürdü. Onun bütün parçalarını Mısır'a dağıttı. Bu hikâyede buraya kadar her şey normaldir. Fakat daha sonra Osiris'in karısı tsis ortaya çıkar ve kocasının parçalarını bir araya getirir. Onu mumyalar ve hayata döndürür
Gizemi çözülemeyen uygarlıklar arasında eski Mısır'ın çok özel bir yeri var. Koskocaman piramitler, mezarlar, hazineler, anıtlar, mumyalar, yazıtlar ve yığınlarca bilgi, asırlardan beri didik didik ediliyor... Fakat yine de gizemi çözülemiyor...
Sanki burada her şey bir sır. Yoksa insan aklı, Mısır'ın gizemini çözecek düzeye gelmedi mi?.. Bu uygarlığın yaratıcıları kimlerdi?.. Onlar insan değil miydi?..
Tanrılar neden insan gibi?..
Eski Mısır kültüründe Hıristiyanlık ve Müslümanlıkta olduğu gibi tek ve ulaşılmaz bir Tanrı yoktu. Değişik görevlerde birçok Tanrı vardı. Bu Tanrılar toplumsal ve siyasal yaşamı belirliyorlardı.
Onların en büyük özelliği insan biçiminde veya insana çok benzeyen biçimlerde olmalarıydı. Bunun yanında onların insanlar gibi yemek yedikleri, evlendikleri, çocuk sahibi oldukları ve kavga ettikleri anlatılır...
Gerçekte böyle Tanrılar yoksa. Mısırlılar onları nasıl ve niye uydurmuş olsunlar?
Eğer böyle her şeye yön veren varlıklar varsa, onlar kimlerdi? Onların üstünlükleri nereden geliyordu?
Akla hemen bazı bilim adamlarının ortaya attıkları tezler geliyor. Eski Mısır'ın çözülemeyen gizeminin ardında, bir başka gezegenden gelmiş akıllı varlıklar yatıyor olmasın!..
ölümden sonra hayat
Eski Mısırlılar, yaşamın ölümle bitmediğini kabul ederlerdi. Bu,onlarda bir inanç meselesi değildi. Sanki, onlar yaşamın ölümle bitmediğini biliyorlardı (!).. Onlara göre, ölen bir insanın ruhu öteki dünyaya gidiyordu. Orada bir tören düzenleniyor, bu törende ölenin kalbi tartılıyordu.
Bu tören sırasında Yeraltı Tanrısı Anubis elinde bir terazi tutardı. Ölünün kalbi bu terazinin kefelerinden birine konurdu. Öteki kefede de adaleti ve doğruluğu ölçebilecek bir tüy bulunurdu. Eğer ölü adil ve dürüst bir yaşam sürmüşse kefeler dengelenirdi...
Eğer kalp, tartıda eksik gelirse, yemesi için Amemt adlı canavara verilirdi. Bütün bu olan biteni Tanrıların Kâtibi(!) Thoth, kayda geçirirdi! Bu Thoth kimdi? Bütün bunlar rahiplerin uydurduğu masallar mıydı? Yoksa bir türlü ortaya çıkarılamayan gerçeklere mi dayanıyordu?..
Thoth'un kitabı
Eski Mısır'ın gizemini çözmek isteyen herkesin karşısına çok ünlü bir kitap çıkar. Bu kitabın adı Thoth'un Kitabı'dır. Tanrıların Kâtibi Thoth'un, ölen insanların yargılanma törenlerinden, ölümden sonraki hayata, evrenin sırlarına kadar her şeyi bu kitapta yazmış olduğu kabul ediliyordu.
Bu kitap nerededir? Eski Mısır'ın gizemini ortaya çıkarmak isteyen ünlü İngiliz büyücü Aleister Crowley kendisinin Tanrılarla iletişim kurduğunu ileri sürdü. Thoth'un Kitabı adıyla bir kitap yazdı. Eski Mısır'ın gizemlerini anlattı. Tarot denen iskambil kâğıtlarıyla açılan ünlü falı da bu kitapta yorumladı.
Tarot falı
Belki de insanlığı en çok meşgul eden fal eski Mısır'dan kalan Tarot falı oldu. Çünkü bu fal sıradan bir fal değildi. 1781'de Antoine Court de Cebelin adında bir bilim adamı Mısır'ın gizli öğretilerinin Tarot falının kâğıtlarının yirmi ikisinde bulunduğunu ileri sürdü. Ona göre diğer kâğıtlar sonradan bilerek değiştirilmişti. Çünkü gizli öğretinin, bilmeyen kişilerin eline geçmesi ve onlar tarafından kötüye kullanılması istenmiyordu.
Piramitler ve hiyeroglif yazı
Eski Mısır denince herkesin aklına koskocaman piramitler gelir. Bunların yapılışlarında harcanan güç ve kullanılan teknik 20. yüzyılın teknolojisiyle bile açıklanamamaktadır. Ayrıca çok sayıda mezar ve tapınak, zaten var olan gizemi daha da artırır
Eski Mısır'ın bir de kendine özgü yazısı vardı. "Hiyeroglif adı verilen bu yazı basit bir alfabe değildi. Harflerin yerine resimlerle ifade edilirdi. Örneğin, güneş yazmak için ortasına bir nokta konan bir daire çizilirdi.
Hiyeroglif yazısı 20 yıllık bir uğraşıdan sonra çözüldü. Fakat eski Mısırlıların neden böyle bir yazı kullandıkları anlaşılamadı. Bu kadar gelişmiş bir uygarlıkta, daha kolay anlaşılabilen bir yazı kullanılabilirdi. Bu yazının aslında çok kolay ve anlaşılabilir olduğunu, gezegenler arası iletişimde kullanılabileceğini ileri sürenler de oldu...
Büyüleyici mumyalar
Eski Mısır'ın bugünün insanlarını hâlâ bu derece etkilemesinin bir başka nedeni de mumyalardır. Her yıl hiç eksilmeden, bütün dünyadan çok sayıda turist Mısır'a gelir ve merakla, ortaya çıkarılmış mumyalara bakarlar... 19. yy'da bazı mumyaların açılması sırasında birbirlerini ezenler oldu.
Ortaçağın Arap doktorları mumyanın birçok hastalığa iyi geldiğini tespit ettiler. Bu, Avrupa'ya da bir anda yayıldı. Fakat eski Mısırlıların ölülerini böyle üstün bir teknikle ve çok büyük özen göstererek niye mumyaladıkları anlaşılamadı...
Sıra Avrupalılarda
Mumyacılığın nasıl ortaya çıktığını araştıran herkesin karşısına Tann Osiris çıkar.
Osiris, eski Mısır'ın ünlü bereket ve yeniden dirilme Tanrısıdır. Tanrıça isis ile evlendikten sonra Horus isimli bir oğlu dünyaya geldi.
Ardından kardeşi Seth'in karısıNephthys'i sevdi. Ondan da Anubis adında bir oğlu oldu.
Bunun üzerine iki kardeş arasında çok şiddetli bir kavga çıktı. Seth Osiris'i öldürdü. Onun bütün parçalarını Mısır'a dağıttı. Bu hikâyede buraya kadar her şey normaldir. Fakat daha sonra Osiris'in karısı tsis ortaya çıkar ve kocasının parçalarını bir araya getirir. Onu mumyalar ve hayata döndürür