bluekeys™
10-02-2006, 03:50 PM
Bilindiği üzere; kendisini Kürt aydını olarak gösteren, gerçekte ise Kürtlüklerinden şüphe edilen, kime ve kimlere hizmet ettikleri bilinmeyen, 200 kişilik bir grup Avrupa'daki bazı gazetelere "Türkiye'deki Kürtler ne İstiyor" başlıklı bir ilan vererek maskelerini düşürmüşlerdir.
Bakınız bu ilanda sözde Kürt aydınları neler istiyormuş!
Saygınlık içinde yaşam, kimliklerini ve kültürlerini koruma, dillerini koruma ve bunları çocuklarına özgürce aktarma hakkı, genel af ve yeni bir Anayasa...
Şimdi halkımız bu insanlara sormaz mı: Türkiye'de yaşayan Kürtler bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı mı, değil mi ? Bu durum Anayasayla güvence altına alınmış mıdır, alınmamış mıdır ? Kürtler bu ülkede Cumhurbaşkanı, başbakan, general, subay, doktor, vali, memur, işçi olabiliyor mu, olamıyor mu ?
Peki Kürt halkı ana dilini biliyor mu, bilmiyor mu ? Eğer ülkemizde Kürtler ana dilini bilmiyorsa, sözde 15-20 milyon dedikleri bu insanlar Kürtçe'yi ne zaman ve nerede öğrendiler ? Türkiye Cumhuriyeti Kanunları zaten bu hakları güvence altına alıyor mu, almıyor mu ? Siz kimi kandırıyorsunuz ? Kimsiniz ve amacınız nedir? Kime hizmet ediyorsunuz ?
Siz bu ülkenin evlatları olamazsınız ? Kederde ve kıvançta bir olduğumuz, bu ülkenin kurtuluşu için birlikte binlerce şehit verdiğimiz, Kürt halkını sizler temsil edemezsiniz.
Etle tırnağın birbirinden ayrılmayacağını, Ülkemizi bölemeyeceğinizi, Türk'le Kürt halkını birbirinden ayırmaya gücünüzün yetmeyeceğini bilmiyor musunuz ?
Yüzyıllardır kader birliği yapmış, halen bu coğrafya üzerinde yaşayan halkımıza yönelik oynanan oyunların hızının kesilmeden devam ettiğini esefle görüyoruz. Bu oyunun kuklaları aldıkları talimatları uygulamakta gecikmemektedirler.
Bizler bu ülke üzerinde yaşayan tüm halkımızın çağdaş, demokratik, laik bir düzen içerisinde ekonomik refahı yakalamış bireyler olarak barış ve huzur içerisinde yaşayacağına olan inancımızı devam ettiriyor ve bunun için mücadele ediyoruz. Türkiye'nin AB'ye giriş sürecinde, en kritik günleri yaşadığımız bir dönemin arifesinde birlik ve beraberliğimize zarar verecek bu tür girişimlerde bulunanlar elbette ki bu halka hesap vereceklerdir.
Ulu önder Atatürk'ün; "Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı Makedonyalı, hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır" sözünün her zaman olduğu gibi, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde de düsturumuz ve ülkemizin bütünlüğüne kasteden herkese en anlamlı cevap olduğunu tüm dünyaya haykırırız.
Bakınız bu ilanda sözde Kürt aydınları neler istiyormuş!
Saygınlık içinde yaşam, kimliklerini ve kültürlerini koruma, dillerini koruma ve bunları çocuklarına özgürce aktarma hakkı, genel af ve yeni bir Anayasa...
Şimdi halkımız bu insanlara sormaz mı: Türkiye'de yaşayan Kürtler bu ülkenin birinci sınıf vatandaşı mı, değil mi ? Bu durum Anayasayla güvence altına alınmış mıdır, alınmamış mıdır ? Kürtler bu ülkede Cumhurbaşkanı, başbakan, general, subay, doktor, vali, memur, işçi olabiliyor mu, olamıyor mu ?
Peki Kürt halkı ana dilini biliyor mu, bilmiyor mu ? Eğer ülkemizde Kürtler ana dilini bilmiyorsa, sözde 15-20 milyon dedikleri bu insanlar Kürtçe'yi ne zaman ve nerede öğrendiler ? Türkiye Cumhuriyeti Kanunları zaten bu hakları güvence altına alıyor mu, almıyor mu ? Siz kimi kandırıyorsunuz ? Kimsiniz ve amacınız nedir? Kime hizmet ediyorsunuz ?
Siz bu ülkenin evlatları olamazsınız ? Kederde ve kıvançta bir olduğumuz, bu ülkenin kurtuluşu için birlikte binlerce şehit verdiğimiz, Kürt halkını sizler temsil edemezsiniz.
Etle tırnağın birbirinden ayrılmayacağını, Ülkemizi bölemeyeceğinizi, Türk'le Kürt halkını birbirinden ayırmaya gücünüzün yetmeyeceğini bilmiyor musunuz ?
Yüzyıllardır kader birliği yapmış, halen bu coğrafya üzerinde yaşayan halkımıza yönelik oynanan oyunların hızının kesilmeden devam ettiğini esefle görüyoruz. Bu oyunun kuklaları aldıkları talimatları uygulamakta gecikmemektedirler.
Bizler bu ülke üzerinde yaşayan tüm halkımızın çağdaş, demokratik, laik bir düzen içerisinde ekonomik refahı yakalamış bireyler olarak barış ve huzur içerisinde yaşayacağına olan inancımızı devam ettiriyor ve bunun için mücadele ediyoruz. Türkiye'nin AB'ye giriş sürecinde, en kritik günleri yaşadığımız bir dönemin arifesinde birlik ve beraberliğimize zarar verecek bu tür girişimlerde bulunanlar elbette ki bu halka hesap vereceklerdir.
Ulu önder Atatürk'ün; "Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı Makedonyalı, hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır" sözünün her zaman olduğu gibi, birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde de düsturumuz ve ülkemizin bütünlüğüne kasteden herkese en anlamlı cevap olduğunu tüm dünyaya haykırırız.