M@D_VIPer
10-16-2006, 02:16 AM
Dinden beslenene kesinlikle karşıyız
Sayın Başbakan, son günlerdeki bir başka tartışmanın konusu da kendilerini tarikat ehli olarak tanıtan bazı kişilerin halka, yani inanmış, mütedeyyin vatandaşlarımıza söyledikleriyle, kendi hayatlarında yaptıkları arasındaki büyük çelişki. Bir defa bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ayrıca bu kişilerin, inançlı insanlarımızın dini duygularını sömürerek kendilerine çıkar sağlamalarını nasıl yorumluyorsunuz?
Ben burada bireysellikler üzerinde durmayacağım. Bir defa biz dindarlıkla, dinciliği birbirine karıştırmayacağız. Birincisi dindar olmak, ikincisi dinden beslenmek... Bunu birbirine karıştırmamamız lazım. Bizim dinden besleneni savunmamız asla mümkün değildir. Dini duyguları istismar edenlerin kesinlikle karşısındayız.Tabii bunun yanında öyle bir hat var ki, bu hat dindar kesimi de zaman zaman rahatsız eden hattır. Son günlerde belli bir mevzi ya da lokal bir çalışma, medyaya da düştü. Tabii bu düşüş esnasında birçok şey söylendi. Olmayan şeyler varmış gibi de gösterildi. Bu da çok çirkin... Nedir işte, yargı (İsmailağa Camii’ni kastediyor) falan kuruluyor gibi şeyler. Şimdi ben biliyorum ki orada böyle bir şey yok. Oranın karakterinde, oranın yapısında böyle bir şey yok. Ama orada yargı kurulmuş da, bakın şurada gördüğünüz şu masa, bir yargı masasıydı, deniliyor. Masanın girmediği yer mi var?...
DİNDAR KESİM YARALANIYOR
İşte bunun gazetelerde manşetten girmesi ve ciddi manada yer alması, böyle şok şok diye verilmesi, dindar kesimi yaralıyor. Dindar kesim diyor ki, olur mu böyle bir şey, nasıl yargı? Şu anda ülkemizde yargı makamları bellidir. İspatı yok. Sadece neymiş, orada (İsmailağa Camii’ni kastediyor) bir masa var, o masaya o yargıyı yapan kişi oturuyormuş. Bunlar saçma sapan şeyler. Bunun yanı sıra halkımızın dini duygularını sömürerek çıkar sağlayanlara, yani dinden beslenenlere tabii ki karşıyız... Bunu yaparken dindar kesimi rahatsız etmeden yapacağız ve halkımızın duygularını istismar edenlere hep birlikte karşı durarak bunları etkisiz hale getireceğiz.
Sayın Başbakan, son günlerdeki bir başka tartışmanın konusu da kendilerini tarikat ehli olarak tanıtan bazı kişilerin halka, yani inanmış, mütedeyyin vatandaşlarımıza söyledikleriyle, kendi hayatlarında yaptıkları arasındaki büyük çelişki. Bir defa bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ayrıca bu kişilerin, inançlı insanlarımızın dini duygularını sömürerek kendilerine çıkar sağlamalarını nasıl yorumluyorsunuz?
Ben burada bireysellikler üzerinde durmayacağım. Bir defa biz dindarlıkla, dinciliği birbirine karıştırmayacağız. Birincisi dindar olmak, ikincisi dinden beslenmek... Bunu birbirine karıştırmamamız lazım. Bizim dinden besleneni savunmamız asla mümkün değildir. Dini duyguları istismar edenlerin kesinlikle karşısındayız.Tabii bunun yanında öyle bir hat var ki, bu hat dindar kesimi de zaman zaman rahatsız eden hattır. Son günlerde belli bir mevzi ya da lokal bir çalışma, medyaya da düştü. Tabii bu düşüş esnasında birçok şey söylendi. Olmayan şeyler varmış gibi de gösterildi. Bu da çok çirkin... Nedir işte, yargı (İsmailağa Camii’ni kastediyor) falan kuruluyor gibi şeyler. Şimdi ben biliyorum ki orada böyle bir şey yok. Oranın karakterinde, oranın yapısında böyle bir şey yok. Ama orada yargı kurulmuş da, bakın şurada gördüğünüz şu masa, bir yargı masasıydı, deniliyor. Masanın girmediği yer mi var?...
DİNDAR KESİM YARALANIYOR
İşte bunun gazetelerde manşetten girmesi ve ciddi manada yer alması, böyle şok şok diye verilmesi, dindar kesimi yaralıyor. Dindar kesim diyor ki, olur mu böyle bir şey, nasıl yargı? Şu anda ülkemizde yargı makamları bellidir. İspatı yok. Sadece neymiş, orada (İsmailağa Camii’ni kastediyor) bir masa var, o masaya o yargıyı yapan kişi oturuyormuş. Bunlar saçma sapan şeyler. Bunun yanı sıra halkımızın dini duygularını sömürerek çıkar sağlayanlara, yani dinden beslenenlere tabii ki karşıyız... Bunu yaparken dindar kesimi rahatsız etmeden yapacağız ve halkımızın duygularını istismar edenlere hep birlikte karşı durarak bunları etkisiz hale getireceğiz.