M@D_VIPer
10-26-2006, 01:43 AM
Soruşturma dosyasından mektuplar
İsmail EREL / FRANKFURT
Muavin Konsolos Yalman Okan, yazdığı mektuplarda da zikirlerden şeyhine kadar birçok konuya değinirken, Melamilik hakkında da bilgi veriyor.
NÖBETE GİTMEK ZİKİR
İçeriğinden askerlik yaptığı anlaşılan "Adem" isimli bir arkadaşına yazan Okan, 12 Ağustos 2003’te yazdığı mektubunda, şu ifadeleri kullanıyor:
"Mektubumda elimden geldiğince Melamilik ve Pirimiz Seyyid Muhammed Nur hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Hz. Peygamber, Kabe’yi fethinde önce putları yıktı. Nedir o putlar? Para, mal, mülk hırsı. Zikir gönlün cilasıdır. Şimdi sen en büyük zikri yapıyorsun. Senin orada erken kalkman, nöbete gitmen, talime çıkman, askerlerin işleri yapman hepsi zikirdir."
BEYNİN AÇILACAK
10 Haziran 2003 tarihli bir başka mektubunda ise zikri altı sayfalık bir yazı ile anlatmaya çalışan Okan, "Zikir, dünyada bir insanın yapabileceği en yararlı çalışma türüdür. Normalde çok küçük bir yüzde ile çalışan beynin, boş duran kapasitenin devreye sokulması yolu zikirden geçer. İki cihanın anahtarı elinde. O anahtar sana Allah’ın izniyle her kapıyı açacaktır. Sözlerimizin kıymetini bizzat yaşayarak göreceksin inşallah. Bugün bizlerden duyup da anlayamadığın birçok hususu, ileride zikrin beynindeki istidat kapılarını açmasıyla çok daha iyi anlayacaksın" diyor.
BİZDEN KONUŞAN ALLAH’TIR
Okan , 25 Nisan 2003 tarihli mektubunda ise Melamilik hakkında bilgi veriyor, şu satırları kaleme alıyor:
"Rahmetli Efendim, Nuri Kaya Başlar Efendi ile halifesi olan Babam’ın sözlerini kendime şiar edindim. Rahmetli Efendim şöyle derdi ’İlim bizim ağzımızdan akar durur. Ertesi gün bize gelirler de şöyle şöyle dediniz derler, biz o sözleri söylediğimizi hatırlamayız. Bizden konuşan Allah’tır. İlim de onundur, konuşan da odur. Bu ilim pınarına kiminiz bir bardakla, kiminiz bir testiyle, kiminiz de bir kova ile geliyorsunuz. Kabınızı büyük tutun da, içtiğiniz bu sudur ki, dünyada ve ahirette sizleri kurtaracak olan’ Ben de can kulağıyla Efendimi dinler, bir sonraki buluşmamıza kadar o sohbetten edindiği bilgileri yaşamıma tatbik etmeye çalışırdım. Babam da şöyle der: ’Bin defa bana geleceğinize, bir defa da kendinize gelin."
İsmail EREL / FRANKFURT
Muavin Konsolos Yalman Okan, yazdığı mektuplarda da zikirlerden şeyhine kadar birçok konuya değinirken, Melamilik hakkında da bilgi veriyor.
NÖBETE GİTMEK ZİKİR
İçeriğinden askerlik yaptığı anlaşılan "Adem" isimli bir arkadaşına yazan Okan, 12 Ağustos 2003’te yazdığı mektubunda, şu ifadeleri kullanıyor:
"Mektubumda elimden geldiğince Melamilik ve Pirimiz Seyyid Muhammed Nur hakkında bilgi vermeye çalışacağım. Hz. Peygamber, Kabe’yi fethinde önce putları yıktı. Nedir o putlar? Para, mal, mülk hırsı. Zikir gönlün cilasıdır. Şimdi sen en büyük zikri yapıyorsun. Senin orada erken kalkman, nöbete gitmen, talime çıkman, askerlerin işleri yapman hepsi zikirdir."
BEYNİN AÇILACAK
10 Haziran 2003 tarihli bir başka mektubunda ise zikri altı sayfalık bir yazı ile anlatmaya çalışan Okan, "Zikir, dünyada bir insanın yapabileceği en yararlı çalışma türüdür. Normalde çok küçük bir yüzde ile çalışan beynin, boş duran kapasitenin devreye sokulması yolu zikirden geçer. İki cihanın anahtarı elinde. O anahtar sana Allah’ın izniyle her kapıyı açacaktır. Sözlerimizin kıymetini bizzat yaşayarak göreceksin inşallah. Bugün bizlerden duyup da anlayamadığın birçok hususu, ileride zikrin beynindeki istidat kapılarını açmasıyla çok daha iyi anlayacaksın" diyor.
BİZDEN KONUŞAN ALLAH’TIR
Okan , 25 Nisan 2003 tarihli mektubunda ise Melamilik hakkında bilgi veriyor, şu satırları kaleme alıyor:
"Rahmetli Efendim, Nuri Kaya Başlar Efendi ile halifesi olan Babam’ın sözlerini kendime şiar edindim. Rahmetli Efendim şöyle derdi ’İlim bizim ağzımızdan akar durur. Ertesi gün bize gelirler de şöyle şöyle dediniz derler, biz o sözleri söylediğimizi hatırlamayız. Bizden konuşan Allah’tır. İlim de onundur, konuşan da odur. Bu ilim pınarına kiminiz bir bardakla, kiminiz bir testiyle, kiminiz de bir kova ile geliyorsunuz. Kabınızı büyük tutun da, içtiğiniz bu sudur ki, dünyada ve ahirette sizleri kurtaracak olan’ Ben de can kulağıyla Efendimi dinler, bir sonraki buluşmamıza kadar o sohbetten edindiği bilgileri yaşamıma tatbik etmeye çalışırdım. Babam da şöyle der: ’Bin defa bana geleceğinize, bir defa da kendinize gelin."