Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Yitip Giden.


aLeMDaR
11-21-2006, 08:14 PM
yasakti sana dair ne varsa hayatta
Nedenini bilmedigim
ama
düsledigim
Varsin yitirsin kelimeler anlamini
Ben bugün sevdandaysam eger
Şafak Tanrıçam, didişirken hayalinle zaman kavramı anlamını yitiriyor.
Ben her gece tüm acılara inat,
zamana inat didişiyorum hayalinle.
Zaman yine tüm acımasızlığıyla alıyor seni benden.
Şafak Tanrıçam, ay ışığı odama vuruyor.
Masamın üzerinde birkaç nüsvette kağıt ile
kaleme dokunuyorum.
Onlara dokununca kalbime dokunmuş gibi oluyorum.


Bir mahşer yalnızlığı kaplıyor bedenimi.
Ay ışığı vuran masamda oturup sonsuz bir sessizlikte yüzündeki
“illegal gülümseyişi” düşünüyorum, Şafak Tanrıçam
Şimdi burada değilsin;
ama beni duyuyorsun biliyorum.
Benim için gözlerini kapat ve dinle;
bak yoksun
bunun anlamını biliyor musun?
Yokluğun yüreğimdeki bu yıldızsız,
bu dipsiz, soğuk, yağışlı ve karanlık gece yokluğun,
cüzdanımda saklı duran resmini deşifre ederken gözlerinde
unuttuğum yorgun ve nemli gözlerim yokluğun
yastığımda bıraktığın bu kimsesiz saç telleri
her an gözümün önünde sakladığım mektupların sen
gidince hala senin doyumun vardır diye öptürmediğim dudaklarım
yokluğun, elinin ve soluğunun değdiği her şeyi dünyanın en
değerli hazinesi gibi saklayan hayattan kopuk ve deli ruhum
ben diye ne varsa bu dünyada hepsi senin yokluğun Evet Şafak Tanrıçam,
yokluğun yağmurda dolaşan bir güvercin
kadar yalnız, ay tutulmasını ıssız bir dağ başında yaşamak
kadar karanlık aç bir aslanın avını yemesi kadar acımasız
ve bir babanın cinsel egolarını tatmin etmek için kızına sahip
olması kadar kirli ama bizim erdem sayıp abarttığımız
duygusallıklardan kendimizi başkalarından üstün kılmak için
sığındığımız kutsallıklardan daha gerçek ve daha sahicidir.
Yıllardır ruhumun yasaklı ülkesinde yaşamaktan tükendim.
Kendi yaralarımı bir türlü saramıyorum Şafak Tanrıçam.
Birlikte yarattığımız bu hayattan kopuk imgeyi bırakıp
kendim olmaya çalışıyorum.
Ay ışığı vuran odamda “illegal gülümseyişini” hatırlıyorum,
iyilik ve sevgiyle gülümsüyorum.
Ne yöne baksam içimde hissediyorum seni.
Hayatın tüm güzellikleri, gök kuşağının tüm renkleri yüzünde
Şafak Tanrıçam, gecenin bu geç saatinde sen
benim bulup-bulup kaybettiğimdin.
Ben ise senin özleyip sonra yeniden ittiğin.
Acımasız ve merhametli, düşkün ve ezici, sadık ve çapkın,
kirli ve masum, sevgisiz ve şefkatli
Bilir misin Şafak Tanrıçam, mahkumlar sevilmezler.
Onlar sonsuza kadar suçludurlar çünkü.
Bende senin mahkumun’um, bu kentte zindan’ım.
Kilitlerini kırıp da bir türlü gidemediğim. Sende kendi mahkumunu
sevemedin. Aşkını üstüme kapatıp gittin